TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan...

84

Transcript of TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan...

Page 1: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

www.emlakkonut.com.tr

RK

İYE'

NİN

EN

ÇEV

REC

İ ŞE

HİR

DER

GİS

İÇ

EVR

E V

E ŞE

HİR

CİL

İK |

SAY

I 6

Page 2: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 3: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 4: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

GAZİANTEP’E 9 BİN KONUT 11 OKUL ................................................................................................................................................. 4

BAyrAKTAr: KENsTEL DöNüşüm üLKEmİZİN OLmAZsA OLmAZıDır ............................. 6

TürKİyE’NİN üÇüNCü BüyüK CAmİİ KAHrAmANmArAş’A İNşA EDİLİyOr ........... 8

TürKİyE’NİN İLK yEşİL sErTİFİKALı KAmU BİNAsıNıN TEmELİ ATıLDı ................................. 8

BAKAN BAyrAKTAr, OVİT TüNELİ TEmEL ATmA TörENİNE KATıLDı ................................ 10

KArs’TAKİ KONUTLArıN yArısı yENİLENECEK ........................................................................................................... 10

ENErjİ yEşİLE DöNüyOr .................................................................................................................................................................................... 34

BEDENsEL ENGELLİLEr VE KENTsEL yAşAm ...................................................................................................................40

TOPrAK KİrLİLİĞİ KONTrOLü KrİTErLErİ HAKKıNDA Bİr DEĞErLENDİrmE ...........44

DüNyA TUrU ..............................................................................................................................................................................................................................76

30

36

50 60 68

İÇİNDEKİLER

MİMARLIKTA 5 YENİ AKIMyeni teknikler, tercihler ve tasarımlar sektördeki değişimleri işaret ederken aynı anda gelecekte göreceğimiz mimari tasarımlar hakkında bilgi veriyor.

18MODERN VE GÜVENLİ VAN İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADIBaşbakan Erdoğan ile Çevre ve şehircilik Bakanı Bayraktar’ın deprem sonrası Van’da yaptıkları incelemeler neticesinde verdikleri talimatlar birbiri ardına uygulanıyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN 7 GÖSTERGESİHükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nde iklim değişikliğinin 7 temel göstergesi belirlendi.

EMİR SuLTANBursa'nın manevi mimarı, çağları aşan bir kimlik ve bir gazi derviş örneği.

12 26KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR"Bedeli ne olursa olsun."

YEŞİL BİNALARAraştırmalara göre yeşil binalar, finansal başarıda önemli rol oynuyor.

KÜLLERİNDEN DOĞAN ŞEHİRKalesi, gölü, kedisiyle Van.

DENİZ KAPLuMBAĞASIülkemizde deniz kaplumbağalarının yuvalama yoğunluğu açısından 20 bölge tespit edilmiştir.

2 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK

Page 5: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

YENİ VAN İÇİN GERİ SAYIM BAŞLIYORÇevre ve Şehircilik Dergisi’nin altıncı sayısıyla karşınızdayız.

Türkiye’nin ve dünyanın çevre ve şehircilik gündemiyle, haber, makalele ve yorumlarla dopdolu bir sayı hazırladık sizler için.

Haziran ayının kapak konusu “Modern ve Güvenli Van İçin Geri Sayım Başladı”. Gerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın deprem sonrası Van’da yaptıkları incelemeler sonrasında başlattıkları süreç dosyamızda anlatılıyor. Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan çalışmada, kent merkezinde ve köylerde hayata geçirilecek olan konut projeleri ve dönüşüm sürecinin ayrıntıları aktarılıyor.

“Kentsel Dönüşüm Başlıyor” başlıklı dosyamız, bu alandaki yasal dü-zenlemeleri ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Bedeli ne olursa olsun ger-çekleştireceğiz” diye başlattığı sürecin ayrıntıları ele alınıyor.

Aydın Derin’in hazırladığı “Yeşil Bina Kalkınmayı Beraberinde Getiriyor” başlıklı çalışma, sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışı ile tasarlanan yeşil binaların ekonomiye katkıları dile getiriliyor. Aydın Derin ayrıca, “İk-lim Değişikliğinin 7 Göstergesi” başlıklı çalışmasını sizler için hazırladı.

CBS Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Maden, Bedensel Engelliler ve Kentsel Yaşam başlıklı makalesiyle, çevresel etmenlerin engellilerin hayatındaki rolünü ele alıyor.

Haziran sayımızda Kadim Şehirler köşemizin konuğu Van. ”Küllerin-den Doğan Şehir” başlıklı yazıyı Hasan Hüseyin Öz sizler için kaleme aldı. Keyifli bir çalışma.

“Şehir Yüzlü İnsanlar” köşemizin bu ayki misafiri Emir Sultan Hazret-leri ve elbette onun manevi mimarisiyle hayat bulan Bursa. Ümit Kaçar sizler için araştırdı ve yazdı.

Necati Eren, Nihad Sami Banarlı’nın klasikleşen eseri “Türkçe’nin Sırları”nı sizler için tanıttı. Genç kuşakların dil sevgisine katkı sağlaması umuduyla sizlere sunuyoruz.

Fatma Yavaş Yıldırım, Antalya ile başladığı çocuk oyunları serüveninde bu ay Kayseri’de.

Haziran sayımızdan sadece birkaç başlık sunduk. Çevre ve Şehircilik Dergisi, kendi ilgi alanında sizleri bilgilendirirken, bir yandan da tarihe, doğal güzelliklerimize kapılar aralamayı sürdürüyor.

Bir sonraki sayımızda tekrar karşınızda olmayı umut ediyoruz.

Saygılarımızla...

DB Yapım Ajans adına Sahibi ve

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüŞenol Selçuk Turan

Yayın KoordinatörüNecati Eren

Yayın KuruluÜmit Kaçar

Ali İhsan KıraçYakup Türkmen

Sezgin Demircioğlu Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar

Haber MerkeziAydın Pınar

Fatma Yavaş Yıldırım Hazal Çelik

Betül Demir

TasarımDB YapımAli Çınkı

FotoğraflarSelahattin Aydınlı

Sıtkı İlanbey

Yönetim YeriAşağı Öveçler Mahallesi 1333 Sokak No: 17/12

Çankaya, AnkaraTel : 0 312 472 47 45

Faks : 0 312 472 47 46

TürüYaygın Süreli

BaskıFersa Ofset Baskı Tesisleri, Ankara

Tel : 0 312 386 17 00

Basım TarihiHaziran 2012 - Ankara

ISSN 2147-1649

YIL: 1 SAYI: 6 HAZİRAN 2012

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 3

Page 6: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Şahinbey Belediyesi tarafından Serinev-ler Mahallesi’nde yapımı tamamlanan ve dar gelirli ailelere yönelik satışa sunulan 250 konutun kura çekiliş töreni, Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in katılımıyla Kamil Ocak Stadyumu’nda ger-çekleştirildi.

Bakan Bayraktar, törendeki konuş-masında, Gaziantep’in 1 milyon 800 bine yaklaşan nüfusuyla Türkiye’nin yükünü çeken ve ülkede adeta “bir amiral gemisi” durumuna gelen önemli bir metropol şehir olduğunu söyledi.

Hükümetin 9,5 yıllık iktidarı döne-minde Gaziantep’e son derece önem ver-

diğini ifade eden Bakan Bayraktar, “Biz de Gaziantep’e daha değişik bir gözle ba-kıyoruz. Gerek Büyükşehir Belediye Baş-kanımız gerekse Şahinbey, Şehitkâmil ve diğer belediye başkanlarımız çalışıyorlar. Biz de bugüne kadar bu arkadaşlarımız-la beraber olduk. Bundan sonra beraber olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

BAŞKAN TAHMAZOĞLU’NU TEBRİK ETTİŞahinbey Belediye Başkanı Mehmet

Tahmazoğlu’nu hizmetlerinden dolayı kutlayan Bakan Bayraktar, bugüne kadar devletten 1 kuruş almadan belediyenin ken-di imkânlarıyla 80 milyon liranın üzerinde yatırım yaptığını, kamulaştırma yaptığını, konut yapımına devam ettiğini kaydetti.

TOKİ olarak geçen dönemde Gaziantep’e 9 binin üzerinde konut, 11 tane ilköğretim okulu, lise ve sağlık tesisleri yaptıklarını anlatan Bakan Bayraktar, şöyle konuştu:

“Bundan sonra daha yoğun şekilde yapmaya devam edeceğiz. Niye? Gazian-tep göç alıyor, şehirleşme artıyor. Sadece

Şahinbey’in nüfusu 750 bini geçti. Bu ba-kımdan bizler, sizlerin çocuklarının, genç-lerinin daha iyi ortamda yetişmesi için çok daha fazla çalışmak mecburiyetindeyiz.”

Şahinbey Belediyesi’nin yaptığı 300 konutun mütevazı, ama önemli bir pro-je olduğunu ifade eden Bakan Bayraktar, vatandaşlara seslenerek, “Sizin oylarınız

sayesinde bu işleri yapıyoruz, ama esas sizin dualarınız sayesinde bunu yapıyoruz. Onun için sizin hizmetkârınız olmaya, size hiz-met etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

ÇALIŞAN BELEDİYEYE DAHA FAZLA YARDIMKura çekimine 2 bin 500 kişinin ka-

tılmaya hak kazandığını hatırlatan Bakan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama bunlardan 250’si kurada konut kazanabilecek. Geriye kalan 2 bin 250’si konut alamayacak. Biz de üzüleceğiz. Fa-kat şunu çok net ifade ediyorum; bu ak-şam Afet Riski Altındaki Alanların Dönü-şümü Kanunumuz Meclis’ten geçti. Yüce Meclis’e de teşekkür ediyorum. Bu kanunla imkânlarımız artacak. Biz de hangi belediye çok çalışıyorsa, hangi belediye başarılıysa, hangi belediye kentsel dönüşümü yapar-ken vatandaşı incitmiyorsa, sosyal devlet anlayışının gereklerini yerine getiriyorsa o belediyeye daha fazla yardım edeceğiz.”

KİRA ÖDER GİBİ EV SAHİBİ OLACAKLARKurada ismi çıkmayan 2 bin 250 vatan-

daşa üzülmemelerini tavsiye eden Bakan Bayraktar, konut yapmaya devam edecek-lerini vurguladı. Serinevler Mahallesi’ndeki konutların sosyal donatılarıyla yapıldığını, 85 metrekareye sahip olan 2+1 konutların 38 bin TL olduğunu, 10 yıl vadede aylık 250 TL taksitle ödeme yapılacağını belirten Bakan Bayraktar, “Ve sadece enflasyon ora-nında zam gelecek, yılda bir sefer. Kira öder gibi hatta aidat öder gibi taksitlerle. Bunu artıracağız. Sizleri yuva sahibi yapmak, sağ-lam ev sahibi yapmak, sosyal donatısı olan evlere kavuşturmak bizim boynumuzun borcudur” şeklinde konuştu.

“Sizden sadece dua istiyoruz. Allah razı olsun, deyin yeter” diyen Bakan Bayraktar, vatandaşların hayat standardını artırmak için ellerinden gelini yapmaya, Gaziantep’te mil-letvekilleriyle, Başbakanın talimatlarına uy-gun olarak adeta bir seferberlik ruhu içinde çalışmaya, yatırım yapmaya ve hizmet yap-maya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

GAZİANTEP’E 9 BİN KONUT 11 OKULGaziantep Şahinbey belediyesi tarafından yaptırılan 250 konutun kura çekme törenine katılan bakan bayraktar, Gaziantep’e buGüne kadar 9

binden fazla konut ve 11 okul inŞa ettiklerini söyledi.

Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nu hizmet-lerinden dolayı kutlayan Bakan Bayraktar, Tahmazoğlu’nun bugüne kadar devletten 1 kuruş almadan belediyenin kendi imkânlarıyla 80 milyon liranın üzerinde yatırım yaptığını, ka-mulaştırma yaptığını, konut yapımına devam ettiğini kaydetti.

4 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 7: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 8: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Der-neği (GYODER) tarafından Hasköy İplik Fabrikası’nda düzenlenen 12. Gayrimen-kul Zirvesi’nin açılışında konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dünyada zenginliğin ve servetin en temel olgusunun gayrimenkul, bir şehrin en temel göstergesinin de binaları olduğunu söyledi.

Türkiye’de artık taşların yerine otur-duğunu ve olması gereken konuların bi-rer birer kendi kaidesi üzerine yerleştiğini ifade eden Bakan Bayraktar, 2B Yasası’nın yürürlüğe girdiğini ve yabancılara mülk satışını düzenleyen Tapu Kanunu ve Ka-dastro Kanunu’nda değişiklik yapan tasa-rının yasalaştığını hatırlattı.

GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ KRİZİ SONA ERDİRDİDünyanın ekonomik krizlerden, gayri-

menkul sektörünü canlandırarak çıktığını hatırlatan Bakan Erdoğan Bayraktar, Tür-kiye’nin de son yıllarda yaşanan krizlerden etkilenmemesinde en önemli sektörün in-şaat sektörü olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin dünyada, Çin’den sonra ikinci sırada büyümeyi yakaladığını be-lirten Bakan Bayraktar, “Biz sürekli bü-yüyoruz. İnşaat sektörü bizim en kuvvetli sektörümüzdür. Dünyada sayısal bakımdan en çok iş yapan firmalar Çin’den sonra Türkler’dir. Bu avantajımızı mutlaka kul-lanmamız lazım” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN YÜZDE 75’İ ŞEHİRLERDE YAŞIYORDünya nüfusunun yüzde 50’sinden

fazlasının, Türkiye’de de yüzde 75’inin şehirleştiğini anlatan Bakan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Türkiye’de şu anda kasaba ve şehirler-de olan yaklaşık 20 milyon konutun rönt-genini çekmek zorundayız. Niye? Enerjiyi savurduğu için bu binalara bakmak zorun-dayız. Niye? Bize modern bir binanın sağ-

ladığı konforu sağlamadığı için bu binalara bakmak durumundayız. En önemlisi biz bir deprem kuşağında yaşıyoruz.”

DEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALIBakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon

konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak, “Şimdi geldiği-

miz noktada, 6-6,5 milyon konut deprem aksı üzerinde ve eskiden yapılmış riskli konutlar” dedi.

Deprem aksı üzerinde olan bu ko-nutların bir zaman dilimi içinde mutla-ka yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Bayraktar, “Bunun için kararlı ol-mak lazım, bilinçli olmak lazım ve cesur olmak lazım. Biz bunu halkımızla, beledi-yelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yapacağız” diye konuştu. Bakan Bayraktar, depremlerin artık Türkiye için kaos olmaktan çıkması gerektiğini vurguladı.

YABANCILARA MÜLK SATIŞINDA YENİ DÖNEMYabancılara mülk satışını düzenleyen

Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu’nda değişiklik yapan tasarının yasalaşmasına ilişkin bir soru üzerine Bakan Erdoğan Bay-raktar, “Bu yasa, Türkiye’de yabancıların mülk edinmelerini düzenleyen yasadır. Mütekabiliyet var yine. Ülke menfaatleri neyi gerektiriyorsa, ekonomik bakımdan, stratejik bakımdan, ülkenin tarihi dokusu bakımından, geleceği bakımından, ülkenin menfaatlerini kollayarak, modern dünya-nın yaptıkları neyse biz de onu yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

STRATEJİK BÖLGELERDEN SATIŞ YAPILMAYACAKBu alanda öz güveni olan, gelişmiş ül-

kelerin yaptıklarını yapmaya çalıştıklarını ifade eden Bakan Bayraktar, askeri ve stra-tejik bölgeler ile tarihi doku bakımından önemli bölgelerden satış yapılmayacağını vurguladı.

Bakan Erdoğan Bayraktar, gerçek ki-şilerin de Medeni Kanun ve Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde mülk edinebileceğini ifade ederek, oturmak için iznin söz konusu olduğunu ve bunun süresini uzatmak için de çalışma yaptıklarını belirtti.

BAyrAKTAr: KENTSEL DöNüşüm üLKEmİZİN OLmAZSA OLmAZıDır

Gayrimenkul yatırım ortaklığı derneği (Gyoder) tarafından düzenlenen 12. Gayrimenkul zirvesi’nde konuŞan bakan bayraktar, “kentsel dönüŞüm,

türkiye’nin olmazsa olmazıdır” dedi.

Depremlerin Türkiye için kaos olmaktan çıkması

gerektiğini belirten Bakan Erdoğan Bayraktar, ülkedeki

20 milyonluk konut stokunun 6-6,5 milyonunun deprem

aksı üzerindeki riskli konutlardan oluştuğunu, bunların en kısa sürede yenilenmesi gerektiğini

söyledi.

6 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 9: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 10: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hü-seyin Çelik ile birlikte Kahramanmaraş’ı ziyaret eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye’nin en büyük üçüncü camii konumundaki Abdulhamit-han Camii’ni ziyaret etti. Abdulhamithan Cami Vakfı Başkanı Ömer Faruk Şirikçi’den camiyle ilgili bilgi alan Bakan Bayraktar, cami şeref defterini de imzaladı.

Gazetecilerin “Bakanlık olarak camile-rin mimarisiyle ilgili çalışmalarınız olacak mı?” şeklindeki sorusu üzerine Bakan Bay-

raktar, “TOKİ olarak 500 binin üzerinde konut yaptık bununla birlikte 400’e yakın cami yaptık. Orada hızlı ve ucuz yapmak için bir sistem, politika izledik ama bundan sonra camilere de binalara da mimari yön-den, cephe yönünden kentsel tasarımlara çok daha dikkat ediyoruz” diye konuştu.

“Bize haz veren tarihten gelen Gazneliler’den, Karahanlılar’dan gelen ağırlıklı olarak Selçuklu ve Osmanlı’dan gelen cami mimarisidir” diyen Bakan Bay-raktar, ecdadın 3 kıtaya yayılırken oralarda

güzel camiler yaptığını, onları tekrar ihya etmek için bu tarz camiler yapmaya gayret edeceklerini vurguladı.

İstanbul Ataşehir’de “Mimar Sinan” ismiyle 15 bin kişilik cami yaptıklarını hatırlatan Bakan Bayraktar, şöyle devam etti: “Yine İstanbul’da bu tarzda 6 cami inşaatımız devam ediyor. Simgesel bir cami için de çalışmalarımız devam ediyor. Bunlar hem şehre güzellik katıyor hem de marka değerini artırıyor. Şehre bir simge özelliği kazandırıyor.”

TürKİyE’NİN üÇüNCü BüyüK CAmİİKAHrAmANmArAş’A İNşA EDİLİyOr

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar , “Türkiye’nin ilk yeşil sertifi-kalı kamu binası olma özelliğini taşıyacak Küçükçekmece belediye binasının Halka-lı Meydanı’ndaki temel atma töreninde yaptığı konuşmada, İstanbul’da insanla-rın beklediği kentsel dönüşümü beraber yapacaklarını söyledi.

Kentsel dönüşümü yaparken İstan-bul’daki binaları sadece deprem riskinden kurtarmayacaklarını, modern ve çağdaş şekilde yapmayı planladıklarını anlatan Bayraktar, bundan sonra yapılacak tüm

binaların yeşil, izolasyonlu ve enerjiyi savurmayan binalar olacağını kaydetti.

“Aldığınız aylık gelirin, yüzde 15-20’sini yakıta, enerjiye veya elektriğe har-camayacaksınız” diyen Bayraktar, “Binalar akıllı olunca, çok daha az masraf olacak. Yılda 55 milyar dolar enerji ithalatına para ödüyoruz. Yapacağımız tasarrufla bunun 10-12 milyar dolarını tasarruf edeceğiz. O zaman ülkemizin kalkınma hızı daha da artacak. Yapacağımız binalarda yeşil alanlar, parklar, eğitim ve yeni tesisler ola-cak. İnsanlar daha hızlı çalışma ve eğitim

alanlarına ulaşacak. Türkiye topyekûn kal-kınacak” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin gayri safi milli hâsılasının 800 milyar dolara çıktığını belirten Bay-raktar, “Dünyanın en büyük 16’ncı eko-nomisi olduk. Şimdi çevrecilikten bah-sediyoruz. 20 senedir bitmeyen kamu binaları vardı, şimdi biz 700 bin nüfuslu Küçükçekmece Belediyemize çevre dostu, elektronik sistemle donanmış, çatısı yeşil alan olan, elektrik enerjisi ve yağmurdan istifade eden akıllı bina ve yeşil bina ya-pıyoruz” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN İLK YEŞİL SERTİFİKALI KAMU BİNASININ TEMELİ ATILDI

8 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 11: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 12: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Rize’nin İkizdere ilçesinde 2 bin 640 rakımlı Ovit Dağı’na yapılacak 14 bin 700 metre uzunluğundaki Ovit Tüneli’nin temel atma törenine katıldı. Geçit, tamamlandığında Türkiye’nin en uzun, dünyanın ise 2. en uzun çift tüplü tüneli olacak.

İkizdere ilçesi Sivrikaya köyü Ovit Dağı mevkiinde gerçekleştirilen temel atma törenine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar Ulaştırma De-nizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıl-dırım, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, AK Parti Rize milletvekilleri Hasan Karal ve Nus-ret Bayraktar, Karayolları Genel Müdürü Cahit Turan, Rize Valisi Seyfullah Hacı-müftüoğlu, Erzurum Valisi Sebahattin Öz-türk, Van Valisi Münir Karaloğlu, Rize,

Diyarbakır ve Mardin illerinin ticaret ve sanayi oda başkanları, Doğu ve Güneydo-ğu Anadolu Bölgesi’ndeki çok sayıda sivil

toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Rize ve Erzurum’dan gelen çok sayıda vatan-daş katıldı.

BAKAN BAYRAKTAR, OVİT TÜNELİTEMEL ATMA TÖRENİNE KATILDI

KARS’TAKİ KONUTLARIN YARISI YENİLENECEKÇeşitli temaslarda bulunmak üzere

Kars’ı ziyaret eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Vali Ahmet Kara’yı makamında ziyaret ederek, şehrin sorunları hakkında brifing aldı.

Burada yaptığı konuşmada, Yeni Kentsel Dönüşüm Yasası’ndan sonra ilk kentsel dönüşüm çalışmalarını Kars’ta inceleyeceğini belirten Bakan Bayraktar, yasa kapsamına giren binaların yıkılarak yenilerinin yapılmasına ve çevre duyarlı-lığına son derece önem verdiklerini söy-ledi. Kars’ta ilk etapta 702 konutun iha-lesini yapacaklarını kaydeden Bayraktar, bu rakamın etaplar halinde 7 bine kadar çıkacağını ifade ederek, konut sayısı 7 bine çıktığı zaman Kars’ın konutlarının

yarısının yenilenmiş olacağını ve şehrin hak ettiği konuma geleceğini söyledi.

Daha sonra, Bakan Bayraktar ve beraberindeki heyet, Hasan Harakani Türbesi’ni ve kültür merkezini ziyaret etti.

10 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 13: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 14: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük önem verdiği ve “bedeli ne olursa olsun gerçekleş-tireceğiz” dediği kentsel

dönüşümle ilgili “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkın-da Kanun Tasarısı”, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

Yasa, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bu-lunduğu arsa ve arazilerde, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmak üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair esasları düzenliyor.

Yasaya göre, riskli yapıların tespiti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenen

çerçevede, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcilerince, masrafları kendile-rine ait olmak üzere, bakanlıkça lisanslan-dırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli yapıların tespitini süre vererek, sahiple-rinden isteyebilecek. Tespitler, verilen sürede yaptırılmazsa, Çevre ve Şehirci-lik Bakanlığı veya belediyeler ile il özel idarelerince yapılacak. Bu tespitlere kar-şı ev sahipleri, 15 gün içerisinde itiraz edebilecek.

Bakanlığın talebi üzerine Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan yerler de dahil ol-mak üzere, Hazine’nin özel mülkiyetinde bulunan riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarındaki taşınmazlardan; kamu ida-

relerine tahsisli olanlar, Milli Savunma Bakanlığı’nın görüşü alınıp Bakanlar Ku-rulu kararıyla; kamu idarelerine tahsisli olmayanlar ilgili kamu idaresinin görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilecek veya TOKİ’ye ve belediyeye bedelsiz devredilebilecek.

Hazine dışındaki kamu idarelerin mül-kiyetinde olan taşınmazlar da TOKİ’ye veya belediyeye bedelsiz devredilebilecek.

Tahsis ve devir tarihinden itibaren 3 yıl içinde ve gerekli görülen haller-de bakanlığın talebi üzerine, Maliye Bakanlığı’nca uzatılan süre içinde amacına uygun kullanılmadığı tespit edilen taşın-mazlar, bedelsiz olarak ve resen tapuda Hazine adına tescil edilecek veya önceki maliki olan kamu idaresine devredilecek.

KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞLIYORbaŞbakan erdoğan’ın “bedeli ne olursa olsun

GerçekleŞtireceğiz” dediği kentsel dönüŞümle ilGili afet riski altındaki alanların dönüŞtürülmesi hakkında kanun tasarısı, tbmm Genel kurulu’nda kabul edilerek yasalaŞtı.

12 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KENT

Page 15: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

HER TÜRLÜ İMAR VE YAPILAŞMA GEÇİCİ OLARAK DURDURULABİLECEKTOKİ veya belediye, kanun kapsamın-

daki proje ve uygulamalar süresince, riskli alanlarda, riskli alanların bulunduğu taşın-mazlarda ve rezerv yapı alanlarında, her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecek. Bu taşınmazlar, tahsis ve devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar Maliye Bakanlığı’nca satılamayacak, kiraya verilemeyecek, tahsis edilemeyecek.

Bakanlık, belediye ve TOKİ’nin talep etmesi halinde, hak sahiplerinin de gö-rüşü alınarak, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara, elektrik, su, doğalgaz hizmetleri verilmeyecek, verilen hizmetler de durdurulacak.

YIKIM İÇİN 60 GÜN SÜRERiskli yapıların yıktırılmasında ve bun-

ların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv alanlarındaki uygulamalarda öncelikli olarak malikler ile anlaşma yo-luna gidilmesi esas olacak. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine kira yardımı yapılabilecek. Riskli bulunan ya-pıların maliklerine, bu yapıların yıktırıl-

ması için 60 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu süre içerisinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının “idari makamlarca yıktırılacağı” belirtilip, tekrar süre verilerek tebligatta bulunulacak.

GÜÇLENDİRME KREDİSİ VERİLECEKÜzerindeki bina yıkılarak, arsa haline

gelen taşımazlardaki daha önce kurulan kat irtifakı ve kat mülkiyeti, malikleri adına payları oranında tescil edilecek.

Kanun uyarınca, yapılan konutların iş yerlerinin bedellerinin belirlenmesinde ve ilgililerin borçlandırılmasında, sosyo-ekonomik durumlar, doğal afetin ortaya çıkardığı neticeler ve sosyal devlet anla-yışının gerekleri gözetilerek uygulama gerçekleştirilecek.

Kanunun uygulanacağı alanlar dışında olmakla birlikte kanunun amaçları çerçe-vesinde güçlendirilebileceği teknik olarak belirlenen yapılar için de dönüşüm proje-leri özel hesabından “güçlendirme kredisi” verilebilecek.

Bakanlık, TOKİ ve belediye, danışman-lık, yazılım, araştırma, kadastro, kamulaş-tırma gibi bazı çalışmaları, Kamu İhale

BAKANLIĞIN GÖREVLERİKanunla, Çevre ve şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasına ilişkin KHK’da da değişiklik yapıldı.

Bakanlık, görev alanına giren konularda her türlü etüt, plan, proje, maliyet hesaplarını ve yapım işlerini, yapı denetim sistemini oluşturarak yapı Denetimi Hakkında Kanun ile kendisine verilen görevleri yapacak. Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleriyle, niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dışına çıkarılan alanlar dahil, kentsel, kırsal alan ve yerleşmelerde yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirleyecek.

Bakanlıkça belirlenen finans ve ticaret merkezleri, fuar ve sergi alanları, eğlence merkezleri, şehirlerin ana giriş düzenlemeleri gibi şehirlerin marka değerini artırmaya ve şehrin gelişmesine katkı sağlayacak özel proje alanlarına dair her tür ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapacak, yaptıracak ve onaylayacak. Kamulaştırma, ruhsat ve yapım işlerinin gerçekleştirilmesini sağlayacak, yapı kullanma izinlerini verecek ve bu alanlarda kat mülkiyeti kurulmasını temin edecek. Ayrıca, gecekondu Kanun uyarınca TOKİ tarafından yapılan uygulamalara ilişkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan ve parselasyon planları yapmak, yaptırmak, onaylamak, ruhsat işyerlerini gerçekleştirmek, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyeti kurulmasını sağlayacak.

Kanunla Altyapı Hizmetleri Genel müdürlüğünün adı, Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel müdürlüğü oluyor ve görevlerinde değişiklik yapılıyor.

Bakanlığa 10 daire başkanı kadrosu verilecek.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 13

Page 16: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Kanunu’na tabi olmaksızın, ortak hizmet uygulamalarıyla da gerçekleştirebilecek.

Kanun uyarınca tesis edilen idari iş-lemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılabilecek. Bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar veri-lemeyecek.

Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme iş-lemlerini engelleyenler hakkında, işlenen fiilin ve halin durumuna göre, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunula-bilecek. Bu yapıların, tespiti, tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevle-rinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ise tabi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacak.

Kanun kapsamındaki iş, işlem ve uygu-lamaların özelliği ve aciliyeti gözetilerek yapılacak olan planlar, İmar Kanunu’ndaki

kısıtlamalara tabi olmayacak. Kapsamdaki alanlara ilişkin iş, işlem ve uygulamalar hakkında ilgili diğer kanunların bu kanunu engelleyici hükümleri ile diğer kanunla-rın bu kanuna aykırı hükümleri uygula-namayacak.

ORMANLIK ALANLAR AFET SONRASINDA BARINMA YERİŞehrin içindeki veya yakın çevresindeki

ormanlık alanlar, afetler öncesinde piknik alanı ve mesire yeri, afetler sonrasında da barınma yeri olarak kullanılabilecek.

Gecekondu sahibine, gecekondusuna karşılık konut verilinceye, nakde dönüştü-rülüp ödeninceye veya konut yapmak üzere arsa tahsisi yapılıncaya kadar gecekondusu yıktırılamayacak. Gecekondu sahiplerine gerekirse nakdi yardım yapılabilecek.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI

İLE TÜRKİYEBÜYÜK BİR

KALKINMAYI YAKALAYACAK

Çevre ve şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, TBmm tarafından kabul

edilen kentsel dönüşüm yasasıyla vatandaşın riskli evini kendisinin tespit edeceğini ve dönüşümü sağlayacağını

ifade etti.

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde halen 166 noktada kentsel dönüşüm yapıldığını

belirten Bayraktar, vatandaşın desteği olmadan, vatandaşa rağmen yol

alınamayacağını söyledi.

Afet riski altındaki alanların dönüşümüyle Türkiye büyük bir kalkınmayı

yakalayacağını, kentsel dönüşümün Türkiye’nin gelişmesini ve kalkınmasını

hızlandıracağını kaydeden Bayraktar, inşaat sektörünün daha da gelişeceğini

dile getirdi.

şehirleri ve binaları güzelleştirecek olan kentsel dönüşümle inşaat sektörünün

ve teknik müşavirlik sisteminin de gelişeceğini kaydeden Bayraktar,

inşaat malzemesi üretiminin artacağını, ucuzlayacağını ve buna bağlı olarak da

ihracatın artacağını ifade etti.

Kentsel dönüşümün sadece “binaları yıkıp yapmaktan” ibaret olmadığını,

insanların refahına yönelik bir çalışma olacağını dile getiren Bayraktar, şunları

söyledi:

“Dünyanın en zor işidir. Dünyaya baktığımızda bugün Brezilya çok

ciddi şekilde zorlanmaktadır. meksika zorlanmaktadır, mısır zorlanmaktadır.

Tayland zorlanmaktadır. Ama biz onlardan iki üç adım öne geçtik. Bu

yasa bizim elimizi kuvvetlendirecek. Bu yasa vatandaş eksenli bir yasadır.

Vatandaşımızın hayatını, canını, malını korumaya yönelik yasadır. Kaynağını

da üretebilirsek... Periyotlar yaptık, plan program yaptık, yapıyoruz 2, 5,7, 10, 15 ve 20 senelik zaman içerisinde uzun soluklu bir iş ama bir seferberlik

ruhu içerisinde vatandaşımızın desteğini alarak, sivil toplum kuruluşlarımızın,

medyamızın, üniversitelerimizin, akademisyenlerin ve bu işe kafa yorması

gereken bütün aktörlerin desteğini almak suretiyle bütünleşerek, beraberce siyaset üstü, vatan eksenli, millet eksenli

anlayışla bu işe Bismillah dedik.”

Riskli bulunan yapıların maliklerine, bu yapıların yıktırılması için 60 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu süre içerisinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının “idari makamlarca yıktırılacağı” belirtilip, tekrar süre verilerek tebligatta bulunulacak.

14 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KENT

Page 17: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

BÜTÇEYE ÖZEL GELİR KAYDEDİLECEKTOKİ’ye, belediyelere ve diğer kamu kuruluşlarına tahsis edilen veya devredilen yerlerde, 2 yıl içinde dönüşüm ve iyileştirme çalışmaları yapılmamışsa bu taşınmazların tahsisleri kaldırılacak ve maliye Bakanlığı’na devredilecek.

Dönüşüm gelirlerinden 2012’de elde edilecek olanlar, genel bütçeye özel gelir olarak kaydedilecek.

TrT, ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyonlar, radyolar ayda en az 90 dakika afet riskinin azaltılması, kentsel dönüşüm konularında uyarıcı ve eğitici yayınlar yapacak.

Boğaziçi Kanunu kapsamında kalan geri görünüm ve etkilenme bölgelerindeki alanlarda da dönüştürme kapsamına alınacak.

Kanun kapsamında, dönüştürme çalışmalarının yapılacağı alanda tarihi değerlerin bulunması halinde, Kültür ve Turizm Bakanlığından “uygundur” görüşü alınacak.

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hizmetleri için kanun ile öngörülen dönüşüm projeleri özel hesabından çalışmalarda kullanılmak üzere kaynak aktarılabilecek.

Kanun kapsamında kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın tesciline ilişkin davalarda görev alacak bilirkişiler, sermaye Kanunu’na tabi olarak faaliyet gösteren değerleme uzmanları arasından seçilecek.

Yasada, afet riski altında bulunan alan-ların dönüştürülmesinin, oldukça fazla ka-mulaştırma ve yıktırma işlemini ve buna bağlı ihtilafları gündeme getireceğinden, mahkemelerde görev yapacak bilirkişilerin sayısının artırılmasını öngören değişiklikler de bulunuyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı meslek odalarınca; nüfusu 500 binin altında olan yerler için 25-50, nüfusu 500 bin-1 milyon arasında olan yerler için 50-100, nüfusu 1-3 milyon olan yerler için 100-150, nüfusu 3 milyonun üzerinde olan yerler için 150-350 bilirki-şinin ismi ve adresinin yer aldığı listeler valiliklere verilecek. Taraflar bilirkişi seç-mekte anlaşamazlarsa kura ile seçilecek.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun kayıtlı değerleme uzmanları, bilirkişilik yapabi-lecek. Yeterli değerleme uzmanı bulunan yerlerde, öncelik bu uzmanlara verilecek.

TOKİ’nin, konut talep eden kurum ve kuruluşla imzaladığı protokolde belirle-

nen inşaat bedelinin yüzde 3’ü ile yüzde 10’u arasında alacağı idare hizmet payı, TOKİ’nin geliri olacak.

YENİLEME ALANLARIYenileme alanları; il özel idarelerinde

il genel ve belediye meclislerinin üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararıyla belir-lenecek. Yenileme alanlarıyla ilgili alınan kararlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifiyle Bakanlar Kurulu’na sunulacak.

Kamu hizmeti için ayrılan alanlar ha-riç olmak üzere; yenileme alanı sınırları içinde toplu yapı olarak sınırları imar ve parselasyon planlarında belirlenmek kay-dıyla, yapılı veya yapısız imar parsellerine belediye veya il özel idaresi ve diğer ilgili kurullar tarafından tasdik edilen mimari projelere uygun olarak, toplu yapı olarak tek bir kat mülkiyeti tesis edilebilecek.

Belediyeler ve il özel idareleri; bu alan-lar içindeki parsel maliklerinin sosyal alt-yapı ve tesisleri, ortak kullanım yerleri,

Gecekondu sahibine, gecekondusuna karşılık konut verilinceye, nakde dönüştürülüp ödeninceye veya konut yapmak üzere arsa tahsisi yapılıncaya kadar gecekondusu yıktırılamayacak. Gecekondu sahiplerine gerekirse nakdi yardım yapılabilecek.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 15

Page 18: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

sosyal tesis ve hizmetlere ilişkin alanları kullanma ve yararlanma şartları ile mas-raflarına katılma usullerine ilişkin işletme projeleri hazırlayarak tapu sicilinin beyan-lar hanesinde belirtmelerini isteyebilecek.

Belediyelerin, kamunun mülkiyetinde ve kullanımında olan yerler için kentsel dönüşüm kararları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca alınacak.

BİNA CEPHELERİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLERBina cephelerinde değişiklik ve yenile-

me kararları ile özel aydınlatma ve çevre düzenlemesi çalışmaları, kat maliklerinin

nitelikli çoğunluğunun oyuyla değil, arsa payı çoğunluğuyla verecekleri karara göre yapılacak.

Belediye meclislerinin salt çoğunluk ile alacağı kararla, masrafların tamamı veya bir kısmı belediye bütçesinden kar-şılanmak kaydıyla, kentin uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişik-lik, yenileme, özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları yapılabilecek. Cephe değişikliği yapılacak binalarda telif hakkı sahibine, talep etmesi halinde telif hakkı ödenecek. Büyükşehir belediyeleri kentsel

dönüşüm alanı ilan edilen yerler ile ye-nileme alanı ilan edilen alanlarda, kamu kurum ve kuruluşlarıyla protokol yaparak, yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde ibadethane ve yurt yapabilecek.

Afet riski taşıyan veya fen, sanat ve sağlık kurullarına aykırı yerleşim merkezle-rindeki aileler, Bakanlar Kurulu’nca tespit edilen orman veya mera vasıflı alanlarına ve Hazine’nin özel mülkiyetinde olan yeni yerleşim yerlerine yerleştirilecek. Altyapı hizmetleri de dahil olmak üzere yeniden yerleşim yeri için gerekli görülen her türlü ödenek, projeyi yürüten kuruluşun büt-çesine konulacak ve bu ödenek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine ilgili kuru-luşça transfer edilecek.

Büyükşehir belediyeleri kentsel dönüşüm alanı

ilan edilen yerler ile yenileme alanı ilan

edilen alanlarda, kamu kurum ve kuruluşlarıyla

protokol yaparak, yıkılan ibadethane ve yurtların

yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde ibadethane ve yurt

yapabilecek.

Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında, işlenen fiilin ve halin durumuna göre, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulabilecek.

16 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KENT

Page 19: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 20: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Deprem bir Türkiye gerçeği. 1999 yı-lında yaşanan Marmara depremi sonrasın-daki acı kayıplar hafızalardan silinmiyor. En son yaşanan Van depremi de bize ne kadar büyük ve acı tabloların yaşanabi-leceğini gösterdi.

23 Ekim 2011 gecesi Van Erciş'te mey-dana gelen depremin ardından yüzlerce in-san enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Kışın iyice yaklaştığı günlerde on binlerce insan sığınacak bir yer aradı. Ülke deprem yaralarını sarmak için seferber olmuşken, 9 Kasım gecesi bir kez daha depremin so-ğuk yüzüyle karşılaşıldı.

Geride kalan yüzlerce kaybın ardından kent, derin bir sessizliğe büründü. Kurulan çadırlar içinde, kışın çetin şartlarında ha-

yatlarını sürdürmeye çalışan vatandaşlar yardım eli uzatılmasını bekledi. Beklenen el gecikmeden uzatıldı. Ülkenin doğusun-dan batısına kadar her kesimden vatan-daş tüm imkânlarını kullanarak, yardım kampanyasına katıldı.

BEDELİ NE OLURSA OLSUN…Bilindiği gibi deprem kuşağında bu-

lunan ülkemizde yaşanan kayıpların asıl kaynağı, bilinçsiz yapılan çarpık ve sağ-lıksız yapılaşmalar. Orta şiddette yaşanan depremler sonrasında bile kayıp ve yıkım-ların çok fazla olması bunun en büyük göstergesi.

Afetler sonrasında depreme dayanıksız yapıların güçlendirilmesi ya da yıkımı bir

kez daha gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Bedeli ne olursa olsun riskli yapıların hepsini yıkacağız” sözleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sağlıklı ve yaşanabilir kentler vizyonu kap-samında vakit kaybetmeden çalışmalara başladı.

TEKNİK EKİPLER KURULDUBaşbakan Erdoğan ile Çevre ve Şehirci-

lik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın bölgedeki incelemeleri sonrasında Van il merkezi, Erciş ilçe merkezi ve bağlı belediyeler ile köylerinde sosyal, kültürel ve ticari ha-yatın normale dönmesi, güvenli yaşam alanlarının oluşturulması için yeni yer-

mODErN VE GüVENLİ VANİÇİN GErİ SAyım BAşLADı

baŞbakan erdoğan ile çevre ve Şehircilik bakanı bayraktar’ın deprem sonrası van’da yaptıkları incelemeler neticesinde verdikleri talimatlar birbiri ardına uyGulanıyor.

MEKANSAL PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

18 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KAPAK

Page 21: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

leşim alanlarının tespitine yönelik teknik ekipler oluşturuldu. Van Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün hasar tespit çalışmala-rı ile ilgili aktif durumu da göz önünde bulundurularak, yapılan arazi çalışmaları sırasında duyulan ihtiyaçlar ve gelen ta-lepler doğrultusunda Van Valiliği Hizmet Binası’nda Genel Müdürlüğe ait bir irtibat ofisi açıldı.

YENİ VAN İÇİN YER TESPİTİ Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının

taşra birimleri, Van Yüzüncü Yıl Üniversite-si, Van ilinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm yerel idarelerle birlikte organize bir şekilde çalışma yo-luna gidilerek yapılan çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesi sağlandı.

Depremden zarar gören halkın barınma ihtiyacına yönelik olarak kırsal alanlarda

iki farklı yöntem benimsenerek, muhtarlar ve halkla yapılan görüşmeler ile bir kısım köylerin “Yerinde Yapana Yardım” modeli ile yeniden inşası, bir kısım köylerin ise Bakanlık ve AFAD yetkilileri tarafından yer seçimi yapılacak yeni alanlara taşınması kararı alındı.

Ancak belirlenen yöntem hangisi olursa olsun, yeni yerleşim alanlarının inşasında bütün kontrol ve kabul işlemlerinin tek bir elden yapılması amacıyla Bakanlığın görev ve yetkileri kapsamında bu görevin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı.

İHTİYACA YÖNELİK 5 FARKLI KONUT TİPİYapı İşleri Genel Müdürlüğü'nce Köy-

lerde halkın ihtiyaçları ve konut kullanım alışkanlıkları doğrultusunda güvenli ve modern 5 farklı konut tipinde projeler ha-zırlandı. Projenin gerçekleştirilmesi aşama-sında müşavirlik ve kontrol hizmetleri Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'nce yerine getirildi. Kentsel alanlarda ise yer seçim ekipleri tarafından mülkiyet bilgileri, ulaşım bağ-lantıları, altyapı imkânları, mikroklima özellikleri, yatırım maliyeti, manzara ve

görsel değerler, zemin yapısı, jeolojik yapı vb. özellikler değerlendirildi. Kalıcı konut alanların yapılması için Van il merkezinde 4 adet, Edremit ilçe merkezinde 1 adet ve Erciş ilçe merkezinde ise 2 adet olmak üzere toplam 7 ayrı bölgede kalıcı konut alanları için yer seçimi yapıldı.

Van depremi sonrasında, depreme dayanıksız yapıların güçlendirilmesi ya da yıkımı bir kez daha gündeme geldi. Başbakan Erdoğan’ın kararlı tutumu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “sağlıklı ve yaşanabilir kentler” vizyonuyla birleşti.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 19

Page 22: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Öncelikli olarak yer seçimi yapılan 7 ayrı bölge Van Merkez ve çevresi ile Erciş ilçesinde yapılacak kalıcı konut alanlarına ait hazırlanacak imar planlarına temel oluş-turacak şekilde Muş-Bitlis-Van Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planında değişiklik yapıldı ve Bakanlık görev ve yetkileri kapsamında onaylandı.

HARİTALAR GÜNCELLENİYORKalıcı konut alanları için belirlenen

alanlardaki hâlihazır haritaların temini ve güncellenmesi için çalışmalar başla-tıldı. Erciş ilçe merkezi için, İller Bankası A.Ş. tarafından 2011 yılında hazırlanıp, onaylanan yaklaşık 12.000 hektar alanın hâlihazır haritaları temin edildi. Van il

merkezinde yer alan 4 bölge ile Edremit ilçe merkezinde yer alan yaklaşık 7.500 hektar alanın hâlihazır haritaları Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortak çalışmaları so-nucunda ortofoto yöntemi ile hazırlanarak Bakanlık tarafından onaylandı. Ayrıca 41 adet kıyı paftasında Kıyı Kenar Çizgisi tes-pisi yapılarak Bakanlığımızca onaylandı.

Konut alanlarının imar planlarının hazırlanması sürecinde Edremit ilçesi ve Kalecik köyünde yaklaşık 14.000 kalıcı deprem konutu ile sosyal ve teknik altyapı birimlerini kapsayan alanların çevresi ile birlikte İmar Planına Esas Jeolojik-Jeo-teknik Etüt çalışmaları teknik ekiplerce tamamlandı.

BAZI KAMU KURUMLARI ŞEHİR DIŞINAVan Valiliği'nden gelen talep doğrul-

tusunda, deprem sonrasında hasar gören Kamu Kurum ve Kuruluşlarına ait hizmet binalarına ilişkin mekânsal kararların alın-ması ve özellikle vatandaşla ilişkisi az olan kurumların kent dışına alınmasına yönelik çalışmalar yapıldı.

Ayrıca planlama çalışmalarında ak-saklığa sebebiyet verilmemesi, çalışma-ların tek elden ve koordineli olarak yü-rütülmesi için Van ilindeki mera vasıflı arazilerin ve hazine tescilli arazilerin tahsisleri Bakanlığın yazılı bildirimi doğrultusunda İl Defterdarlığı tarafın-dan durduruldu.

VAN GÖLÜNÜN ÇEHRESİ DEĞİŞECEKBakanlık tarafından Van Gölünün Van İli ve Erciş İlçesindeki kıyılarına yönelik Kıyı Kenar Tespitleri yapılarak onaylandı. Kısa süre içerisinde Van Gölü ve Erçek Gölüne ait Bütünleşik Kıyı Planlama çalışmalarına başlanacak. Bu kapsamda Van Gölü ve çevresinin sürdürülebilirlik çerçevesinde korunması ve turizm açısından koruma-kullanma dengesi gözetilerek değerlendirilmesi sağlanacak.

Köyler için 5 farklı tipte konut projeleri hazırlandı. Kentsel alanlarda ise ulaşım bağlantıları, altyapı imkânları, mikroklima özellikleri, yatırım maliyeti, manzara ve görsel değerler, zemin yapısı, jeolojik yapı gibi özellikler göz önünde bulundurularak yer tespitleri yapıldı.

20 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KAPAK

Page 23: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

EDREMİT’E 5 BİN 664 KONUTÇevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Baş-

bakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı arasında gerçekleştirilen ortak çalışmalar neticesinde, kalıcı konutların yapılacağı Edremit ilçesinde ilk etapta yaklaşık 350 hektar alan belirlendi.

Belirlenen alanda Bakanlık tarafından 7 farklı plan alternatifi 20 gün gibi kısa bir sürede hazırlandı. Yapılan alternatif plan taslakları üzerinde TOKİ tarafından hazırlanan yerleşim planları üzerinden Ba-kanlığımızca nihai imar planları hazırlandı.

Söz konusu alanda 5.664 konut ile birlikte kamu kurum alanları (Edremit Kaymakamlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezi, İlçe Tarım Müdürlüğü, Valilik Lojmanları, İlçe Emniyet Müdürlü-ğü, Edremit Belediyesi, Van Bölge Adliye Mahkemesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdür-lüğü vb.), okul öncesi, ilköğretim ve orta-öğretim alanları, sağlık tesisleri, öğrenci yurtları için sosyal tesis alanları, kültür ve gençlik merkezi için kültürel tesis alanları, park ve rekreasyon alanları, depremler sonrasında bölgede belirlenen üst ölçek kararlardan birisi olan turizm sektörünün geliştirilmesine yönelik olarak turizm te-sis alanları, alt merkezler oluşturularak ticaret merkezleri, cami alanları ve diğer sosyal altyapı alanları etrafında kent mey-danları planlanmış olup, Edremit şehir merkezi ve sahil yoluna, aynı zamanda

Van Merkez Planlama Alanı Sınırı, Jeolojik Etüt Etaplama Sınırları ve Sit Alanı Sınırları

Kentsel dönüşümü Türkiye'nin olmazsa olmazı olarak gören Bakan Bayraktar Van'ın modern ve

güvenli bir şekilde yeniden inşa edilme sürecini yakından takip ediyor.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 21

Page 24: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

da Van çevre yoluna bağlantı sağlayacak 20 metre ve 30 metre genişliğinde ana bağlantı yolları, Bakanlığımızca hazırla-nan imar planları ile belirlendi.

ÇEVRE YOLU CİVARINA 4 BİN KONUTEdremit’te Van Ferit Melen Havaalanı

Mânia Planına göre belirlenen ikinci etap planlama alanında, Edremit çevre yolu kenarında gerekli tüm sosyal ve kentsel donatı alanları ile birlikte yaklaşık 4000 konutluk bir yerleşim alanının imar planları da Bakanlık tarafından hazırlanarak yerle-şim planlarının hazırlanması için TOKİ’ye gönderildi. Hazırlanacak yerleşim planla-rına göre bu alana ilişkin imar planları da sonuçlandırılacak.

Kalecik Köyünde ise; yine Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan yerleşim planları doğrultusunda toplam 57 hektar alanda 2.458 adet kalıcı deprem konutu ve teknik sosyal altyapı alanlarına yönelik hazırlanan imar planları Bakanlık tarafından onaylandı.

Bostaniçi beldesinde yer tespiti yapı-lan 33 hektar büyüklüğündeki kalıcı dep-rem konut alanında Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca yaptırılan 1.188 konut ve teknik sosyal altyapı alanlarına yönelik imar planları Bakanlıkça hazırlanarak onaylandı.

Van-Özalp (İran yolu) yolu üzerinde Akköprü mevkiinde Hazine parseli üze-rinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nca yaptırılan 528 konut ile birlikte teknik sos-yal altyapı alanlarına ilişkin imar planları Bakanlığımızca hazırlanarak onaylandı.

ERCİŞ’E 4 BİN 880 KONUT İNŞA EDİLİYORKevenli Bölgesinde önceki yıllarda uy-

gulaması tamamlanan 1168 adet sosyal konuta ilave olarak yapımı sürdürülen 480 adet kalıcı deprem konutu ile birlikte ge-rekli donatı ve teknik sosyal altyapı alan-larına ilişkin imar planları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan yerleşim planı doğrultusunda Bakanlığı-mızca hazırlanarak onaylandı.

KAMU KURUMLARI İÇİN YENİ BİR DÖNEMBölgede meydana gelen depremler sonrasında kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar da önemli ölçüde zarar görmüş olup, birçoğu kullanılamaz hale geldi. yeniden yapılaşma öncesinde kamu kurumlarının alan ihtiyaçlarının belirlenmesi ve ihtiyacı karşılayacak şekilde hizmet binalarının yeniden yapılmasının uygun olacağına karar verilerek, yeniden tahsis süreci başlatıldı. Valilik kararı ile geniş arazi kullanan ve makine parkları olan kamu kurumlarının Edremit bölgesinde yer seçmesi ve merkezden ayrılacak bazı kurumların yerlerinin ise talepler doğrultusunda diğer kamu kurumlarına tahsis edilmesi çalışmaları Valilik, İl Defterdarlığı ve Bakanlık koordinasyonunda yürütülüyor.

Depremde evini kaybeden halkın acil iskan sorunlarının giderilmesine yönelik Van Merkez, Edremit İlçesi ve Erciş İlçesi'nde 4 bin hektar alanda yaklaşık 20 bin konutla birlikte sosyal-teknik altyapı alanlarının imar planları Genel Müdürlüğümüzce hazırlandı ve onaylandı.

22 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KAPAK

Page 25: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Erciş ilçesinde ise, iki farklı bölgede 270 hektar büyüklüğündeki mera parseli üzerinde kalıcı deprem konutu olarak TOKİ tarafından deprem sonrasında yapımına başlanan 4880 konut, sosyal ve teknik alt-yapı tesislerine ilişkin imar planları, TOKİ tarafından hazırlanan yerleşim planları doğrultusunda Bakanlığımızca hazırlana-rak onaylandı.

MEVCUT YERLEŞİM YENİDEN DÜZENLENİYORVan ili ve çevresinde, depremlerden

etkilenen halkın yerleşim ve iskan sorun-larının giderilmesine yönelik çalışmalar yapılarak, mevcut imar planlarına yöne-lik ilave ve revizyonlarının hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin Van Belediye Başkanlığı'ndan gelen talep doğrultusun-da, Bakanlık ve Van Belediye Başkanlığı arasında protokol imzalandı.

Ayrıca yaşanan depremlerden önemli ölçüde etkilenen Erciş ilçe merkezinin mev-cut imar planlarının revizyon ve ilaveleri-nin hazırlanması ve onaylanması çalışma-ları da Erciş Belediye Başkanlığı'nın talebi üzerine Bakanlık tarafından üstlenildi.

1/1000 VE 1/5000 ÖLÇEKLİ HARİTALAR TAMAMVan il merkezine ait 11500 hektarlık

alanın hâlihazır haritaları depremden önce Van Belediye Başkanlığı tarafından ihale edilmiş olup, depremler sonrasında yapı-lan güncelleştirme çalışmaları sonucunda revize edildi. Van Belediyesi sınırları içe-risinde kalan alanlarda 327 adet 1/1000 ölçekli, 31 adet 1/5000 ölçekli hâlihazır harita Van Belediye Başkanlığı tarafından onaylanarak Bakanlığa teslim edildi.

Bostaniçi Belediye Başkanlığı tarafın-dan 2008 yılında İller Bankası A.Ş.’ne yap-

tırılan toplan 64 adet 1/1000 ve 9 adet 1/5000 ölçekli hâlihazır harita İller Bankası A.Ş.’den temin edildi.

Planlama sınırı içerisindeki hâlihazır haritası olmayan alanlarda ise Bakanlık tarafından toplam 7.500 hektar alan-da 257 adet 1/1000 ölçekli ve 43 adet 1/5000 ölçekli hâlihazır harita hazırlandı ve onaylandı.

JEOLOJİK VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORLARIErciş ilçe merkezinde ise toplam 12.000

hektar alanı kapsayan ve İller Bankası A.Ş. tarafından hazırlanıp 2011 yılında onayla-nan hâlihazır haritalar temin edildi.

Van il merkezi ve çevresinde yaklaşık 15.000 hektar ve Erciş ilçe merkezinde yak-laşık 5.000 olmak üzere toplamda yaklaşık

20.000 hektar alanın 7 etapta İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu’nun yaptırılmasına yönelik ihale Bakanlık ta-rafından gerçekleştirildi.

Van Merkez ve çevresinde toplam 15.000 hektar büyüklüğündeki planlama

ÇALIŞMALAR HIZLA DEVAM EDİYORVan Depremleri sonrasında yapılan çalışmalar ile öncelikle vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi ile sosyal, kültürel ve ticari hayatın yeniden canlandırılması amaçlanıyor. yeniden yaşanabilecek bir kent ve depreme yönelik güvenli ve sağlıklı yaşam alanları oluşturulabilmesi için çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Çalışmalar sonucunda, Van İlinin olası bir afet karşısında en az zarar görecek şekilde, güvenli ve modern yaşam alanları olan çağdaş bir kent haline dönüşmesi bekleniyor.

Depremlerden etkilenen halkın yerleşim ve iskân sorunlarının giderilmesi amacıyla, mevcut imar

planlarına yönelik ilave ve revizyonlarının hazırlanması

ve onaylanmasına ilişkin olarak Bakanlık ve Van

Belediye Başkanlığı arasında protokol imzalandı.

Van Merkez ve çevresi ile Erciş İlçesi'nde yaklaşık 25 bin hektar alanda imar planına esas jeolojik-jeoteknik etük raporları Bakanlıkça hazırlanıyor. Çalışmalar büyük ölçüde tamamlandı.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 23

Page 26: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

alanında 1. ve 2. etap arazi ve sondaj ça-lışmaları tamamlanarak etüt raporları ha-zırlandı ve onaylandı. 3. ve 4. etaplarda ise arazi etütleri ile raporlama çalışmaları tamamlandı etütler onay aşamasında.

Erciş ilçesinde toplam 5000 hektar bü-yüklüğündeki planlama alanında; 1. ve 2. etap jeolojik jeoteknik etüt çalışmaları ta-mamlandı ve etütler onaylandı. 3. etapta ise sondaj ve arazi çalışmaları tamamlan-mış olup, raporlar hazırlanma aşamasında.

REVİZYON VE KENTSEL TASARIM İHALELERİVan merkez ve çevresi, Van merkez

SİT alanları ve Erciş ilçe merkezi olmak üzere üç ayrı planlama alanı belirlenerek plan ihaleleri gerçekleştirildi.

Erciş ilçe merkezinde 5000 hektar bü-yüklüğündeki mevcut yerleşim alanında Revizyon+İlave İmar Planları ve 500 hek-tar büyüklüğündeki alanda Kentsel Tasarım

Projelerinin hazırlanması işi Nisan ayında ihale edilerek çalışmalara başlandı. İhale-nin ilk aşaması olan Araştırma Değerlen-dirme çalışmaları tamamlandı.

Erciş Belediye Başkanlığı, Erciş Kay-makamlığı ve Erciş ilçesinde yer alan Sivil Toplum Kuruluşlarının katılımları ile yapı-lan toplantıda belirlenen 1. Etap 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı taslakları yüklenici firma tarafından hazırlandı, Bakanlıkça inceleme aşamasında.

15 bin hektar büyüklüğündeki alanda Van Merkez ve çevresi revizyon ve ilave imar planları işi kapsamında 1000 hek-tar alanda kentsel tasarım projeleri de hazırlanarak, kendin modern ve yeni bir görünüme kavuşturulması sağlanacak. İş kapsamında Araştırma-Değerlendirme ça-lışmaları tamamlandı, nazım plan kararla-rının oluşturulmasına yönelik çalışmalar devam etmekte.

Van Merkez sit alanları koruma amaçlı imar planı çalışmalarında Kale ve çevre-si arkeolojik ve doğal sit alanları ile Al-tıntepe antik yerleşim alanı ve Kelepost Höyüğü çevresi çevresinde arkeolojik sit alaı 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı taslağı hazırlandı. Bakanlık in-celeme aşamasında.

Her üç planlama bölgesinde de çalışma-ların çok kısa süre içinde tamamlanarak, ruhsat ve yapım faaliyetlerine inşaat sezonu içerisinde başlanabilmesi hedeflenmektedir.

VAN'IN İÇME SUYU SORUNU ÇÖZÜLÜYORDepremden zarar gören Van Bölgesi

şebeke hattının yenilenmesi için İller Ban-kası A.Ş. ile AFAD arasında Şubat ayında imzalanan protokolle başlatılan çalışmalar sonunda ihak süreci tamamlanarak yük-lenici firmaya Mayıs ayında yer teslimi yapıldı. Beş aylık sürede tamamlanması planlanan proje kapsamında 40 km şe-beke hattı, 5 km terfi hattı döşenecek ve 4 gruplu terfi merkezi inşa edilecek. Projenin müşavirlik ve denetim hizmet-leri İller Bankası A.Ş. tarafından yerine getirilecek.

Ayrıca Çaldıran ve Kocapınar Belediye-lerinin kanalizasyon sistemi ihaleleri İller Bankası A.Ş. tarafından yapıldı. Gürpınar, Bahçesaray, Çatak, Akdamar, Ünseli ve Çelebibağ Belediyelerinin kanalizasyon ve atık su sistemi ihale süreçleri devam etmekte.

edremit kalıcı konut alanlarından genel görünüm.

Van'ın içme suyu sorunu İller Bankası A.Ş.

tarafından çözülüyor. İhalesi gerçekleştirilen

proje ile 25 km kot döşenecek, terfi merkezleri

inşa edilecek, şebeke kayıpları önlenecek.

ARKEOLOJİK VE DOĞAL SİT ALANLARITüm bu çalışmaların yanı sıra Van kenti içerisinde bulunan arkeolojik ve doğal sit alanları, ayrı bir planlama alanı olarak belirlenmiş olup, doğal ve arkeolojik sit alanları için yürürlükteki mevzuat uyarınca ve gerekli meslek gruplarından uzmanlar ile çalışmalara başlandı.

24 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KAPAK

Page 27: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 25

Page 28: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

YEŞİL BİNA KALKINMAYI BERABERİNDE GETİRİYOR

notre dame

üniversitesi’nin

2012 yılında yaptığı

araŞtırmaya Göre,

sosyal ve çevresel

sorumluluk anlayıŞıyla

tasarlanan yeŞil

binalar, finansal

baŞarıda da önemli

rol oynuyor.

2000’li yıllarda başlayan yeşil ve sür-dürülebilir bina akımının uygulamaları giderek yaygınlaşıyor. Küresel ısınmanın başlıca etkenlerinden biri olan CO2 emis-yonlarının yüzde 40’ından sorumlu bina ve yerleşimler, artan toplumsal farkındalık ile artık daha sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışı ile tasarlanıyor.

Enerji tasarrufunun ve doğal enerji kaynaklarının kullanımının ön planda tu-tulduğu binalarda, binanın emlak değeri kadar varlık değerini de arttırdığı mevcut uygulamalar ile görülüyor. Bu özellikteki binaların hayata geçirilmesinde enerji ta-sarrufu, doğayı koruma, yenilebilir enerji-nin kullanımı, konforlu bir yaşam ortamı

ve aynı zamanda gelecek için temiz bir çevre bırakma özlemi yer alıyor.

Yapıların çevresel etkilerinin ölçülüp sağlıklı, konforlu ve adil, doğal bir yaşam döngüsü sağlayacak belli kriterler dahilinde değerlendirilip sertifikalandırılması çalış-malarını da artan binalar ile yaygınlaşıyor.

1990 yılında İngiltere’de ortaya konan BREEAM sertifika programının ardından LEED (ABD), EcoProfile (Norveç), PromisE (Finlandiya), Green Mark for Buildings (Singapur), HK-BEAM ve CEPAS (Hong Kong), Green Star (Avustralya), SBAT (Gü-ney Afrika), CASBEE (Japonya), DGNB (Almanya) gibi çok sayıda devlet tarafın-dan binalar için sürdürülebilir standartlar

oluşturulmaya ve uygulamaya alınmaya devam ediliyor.

YEŞİL BİNALARIN SAYISI ARTIYOR2010 ile kıyaslandığında 2011 yılında

yeşil bina uygulamalarında yüzde 39 ora-nında bir artış görünüyor. Ayrıca bu artı-şın yarısı ise sadece yeni inşa edilen yeşil binaları kapsıyor. 2009 ve 2010 yılların-da inşaat sektöründeki duraklama hesaba katıldığında bu beklenmedik düzeyde bir artışa denk geliyor.

ABD, İngiltere, Kanada, Hindistan ve İtalya gibi ülkelerdeki devlet teşvik-li ilerlemenin de pazar payındaki artışta etkisi büyük. Çin, Dubai, Katar, Almanya,

AYDIN DERİN

26 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

GÜNDEM

Page 29: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Kore, Suudi Arabistan, Brezilya, Meksika ve Türkiye’de de bu alanda atılan adımlar, dünya çapında gelişmelerin artarak devam edeceği yönünde.

20 YILDA 20 KAT BÜYÜMEBu yıl dünyada yaklaşık 490.800.000

m2 yüzey alanlı yeşil bina sertifikasyonu gerçekleşti. Her yıl yayınlanan Yeşil Bina Pazarı Araştırma Raporu’na göre bu sayı-nın yıllık olarak 2030’a kadar yaklaşık 20 kat artması bekleniyor. Ayrıca binaların inşasında kullanılan çevre dostu inşaat mal-zemelerinin piyasa değerinin 23 milyar dolar olduğu hesaplanıyor ve bu sayının 2030 yılında 150 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.

ÇEVRE DOSTU BİNALAR FİNANSAL BAŞARI GETİRİYORNotre Dame Üniversitesi’nin 2012 yı-

lında yaptığı araştırmaya göre yeşil binalar aynı zamanda içinde faaliyet gösteren ku-ruluşların finansal başarısını da arttırıyor.

Araştırmada, çok uluslu bir şirketin dünya üzerindeki aynı pazar payına, ta-nıtıma, kazanca ve toplam personele sa-hip LEED sertifikasına göre düzenlenen 93 çevreci binadaki şubesi ile üç yıldan yaşlı, konvansiyonel 469 binadaki şube-sindeki 2008-2010 faaliyetleri incelenmiş. Ayrıca şubelerde çalışan personelin yaş, cinsiyet ve tecrübeye sahip olmalarına da dikkat edilmiş.

Bulunan bulgular ise şöyle: • LEED sertifikalı binalarda yer

alan şubelerde konvansiyonel binalarda yer alan şubelere kıyasla 458 tane daha fazla mevduat hesabı açılmış ve kuruluş bazında bu hesaplara yılda 3 milyon dolar daha fazla yatırım yapılmış.

• LEED sertifikalı şubelerde 25 tane daha fazla kredi hesabı açılmış ve bu he-

saplarda 1 milyon dolar daha fazla bakiye görülmüş.

• Şubelerin işleyişlerini etkileyen bazı faktörler de sabit tutulduğunda (tü-ketici bazında artış miktarı, çalışanların yaş ortalaması, pazar payı, şube sayıyı ve tanıtım için harcanan miktar), LEED

sertifikalı şubelerdeki satışlar da çalışan başına 461.300 $ daha fazla gelir elde edilmiş.

• Binanın çalışan başına düşen işletme maliyetlerinde de 675 $ daha az gider LEED sertifikalı binalarda yer alan şubelerde gözlemlenmiş.

YEŞİL BİNALARIN YÜZEY ALANI (M2)*

2011 2020 2030Sertifikalanan Yeşil Bina Sayısı 490.800.000 3.155.100.000 8.493.900.000

Sertifika için Başvuran Bina Sayısı 767.700.000 2.887.500.000 6.171.300.000

*Tahminler o yıl yapılacak yeşil bina yüzey alanını yansıtmaktadır

2011’de dünyada yaklaşık 490.800.000 m2 yüzey alanlı yeşil bina sertifikasyonu gerçekleşti. Her yıl yayınlanan Yeşil Bina Pazarı Araştırma Raporu’na göre bu rakam

2030’a kadar 20 kat artacak.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı rapora

göre; dünyadaki mevcut binaların % 30’unda görülen düşük kapalı mekan hava kalitesi,

bina içinde yaşayan hane halklarının sağlığını

olumsuz yönde etkiliyor.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 27

Page 30: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Exit: 2011 Exit: 2020 Exit: 2030

9.300.000 km daha az yol, 123.000 daha az araç,

222.582.213 litre daha az benzin

46.000.000 km daha az yol, 741.000 daha az araç,

4.807.472 litre daha az benzin

112.000.000 km daha az yol, 1.706.000 daha az araç,

11.621.214 litre daha az benzin

KENTSEL YAŞAM ALANLARI İLE ULAŞIMDAN KAYNAKLANAN EMİSYON AZALTIMI (TON)*

2011 2020 2030

Hidrokarbonlar 477 2.358 5.718

CO 21.606 106.905 259.194

NOx 699 3.459 8.386

Partikül Maddeler 64 314 762

CO2 2.500.000 12.300.000 29.800.000

*Tahminler o yıl azaltılacak emisyon miktarını göstermektedir

TALEP DAHA FAZLAABD Yeşil Bina Konseyi ve Uluslar

Arası Emlak Bilgilendirme Sistemi’nin verilerine göre de yeşil bina sertifikalı ofislerin kiralanma talebi, konvansiyonel binalara kıyasla yüzde 30 daha fazla. Her ne kadar dünyadaki yeşil bina ile kon-vansiyonel binaların sayısı eşit olmasa da satış talepleri karşılaştırıldığında çevre dostu özelliğe sahip binaların doluluk oranının yüzde 16 daha fazla olduğu görülüyor.

Emlak pazarında kullanılan “Yeşil Öl-çüm” göstergesinin 2011 verilerine göre de yeşil binalarda metre kare başına 4 $ daha fazla kar payı düşüyor. Başka bir emlak araştırmasına göre de bu binaların boşluk oranları da daha düşük oluyor. Binaların 12 aylık kiralanma oranları incelendiğin-

de yeşil binalara talebin giderek artacağı gözlemleniyor.

Ayrıca statiksel verilere baktığımızda yeşil binalar yüzde 3 ile yüzde 6 arasında daha fazla kira geliri getiriyor. Satışta ise yüzde 11 ile yüzde 19 arasında bir artış mümkün.

KRİZDEN ETKİLENMİYOR2008 Ekonomik Krizi’nin etkisi belki de

en çok 2007 ve 2009 yılları arasında inşaat sektöründe hissedildi. Dünyanın dört bir yanında mevcut inşaatlar durduruldu, inşa kararı alınan yapılar iptal edildi.

Ancak 2010 yılında yayınlanan Yeşil Binaların Sürdürülebilirliği ve Dinamiği Araştırması’na göre; yeşil binalar, inşaat sektörünün krizden en az etkilenen dalı oldu. Yüksek ilk yatırım maliyetine rağ-

men kriz döneminde de mevcut yeşil bina inşaatları devam etti. Ancak günümüze kıyasala bu dönemde yeşil binaların kira gelirinde yüzde 2 ile 9 arasında ve sa-tışında da yüzde 10 ile 12 oranında bir azalma görüldü.

KENTSEL YAŞAM ALANLARI DEĞER KATACAKYeşil binaların oluşturduğu kentsel ya-

şam alanları doğaya saygılı, ekolojik, kon-forlu ve enerji tüketimini azaltan özellikler taşıyor. Binaların arazi seçimi ve konumla-rı, çevreye hassasiyeti, mevcut altyapının güçlendirilmesi, akıllı ulaşım ve yürümeye yönlendirme, coğrafya ve iklime uygunluk bu yaşam alanlarını oluştururken dikkat edilen konulardan bazıları. Bu alanlar ay-rıca binaların emlak değerini de arttırıyor.

Yeşil binalar, genel anlamda tasarruf sağlamanın yanında karbon salımını da azaltıyor ve gelecek kuşakları enerji bakımından sıkıntıya sokmuyor. 2030’da yeşil binalardan 128,88 milyon ton kömürün tasarruf edilmesi ve dünyadaki CO2 emisyonlarının % 4,92 azaltılması öngörülüyor.

Yeşil binaların oluşturduğu alanlardaki yerleşim verimliliği, hane halklarını toplu taşımaya veya yürümeye sevk ediyor, ulaşımı kolaylaştırıyor ve böylece bireysel araçların neden olduğu hava kirliliğini azaltıyor.

28 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

GÜNDEMGÜNDEM

Page 31: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Yeşil binaların oluşturduğu alanlardaki yerleşim verimliliği, hane halklarını top-lu taşımaya veya yürümeye sevk ediyor, ulaşımı kolaylaştırıyor ve böylece birey-sel araçların neden olduğu hava kirliliğini azaltıyor. 2011 Yeşil Bina Pazarı Araştırma Raporu’na göre alanların ulaşım kolaylı-ğında tasarlanması ile 2030 yılında alanda bulunan araçların 112.000.000 kilometre daha az yol yapması bekleniyor. Bu da yaklaşık o yıl 1.706.000 aracın trafikten azaltılması ve 11.621.214 litre daha az benzin yakılması anlamına geliyor.

ENERJİ TASARRUFUNDA SON NOKTAYeşil binalar, genel anlamda tasarruf

sağlamanın yanında karbon salımını da azaltıyor ve gelecek kuşakları enerji bakı-mından sıkıntıya sokmuyor. Enerji savuran eski ısı yalıtımsız binalarda dışarıya kaçan sıcak/soğuk hava dolayısıyla bina içinde sabit bir sıcaklık değeri tutulamıyor ve harcanan enerji israf edilmiş oluyor. Bu binalarda kullanılan yalıtım sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetlerinin ve karbondi-oksit salınımlarının azaltılması sağlanıyor. 2011 Yeşil Bina Pazarı Araştırma Raporu’na göre 2030 yılında yeşil binalardan toplam 128,88 milyon ton kömürün tasarruf edil-mesi ve dünyadaki CO2 emisyonlarının yüzde 4,92 azaltılması öngörülüyor.

YEŞİL BİNALARIN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİDünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı

rapora göre; dünyadaki mevcut binaların yüzde 30’unda görülen düşük kapalı mekan hava kalitesi, bina içinde yaşayan hane halklarının sağlığını olumsuz yönde etkili-yor. Hızla gelişen yapı teknolojisinin geti-risiyle, düzensiz ve bilinçsizce inşa edilen binalarda zaman geçiren insanlarda görü-len sağlık sorunlarına ‘Hasta Bina Sendro-mu’ adı veriliyor. Bu rahatsızlık binalarda kullanılan malzemelerin ortam havasına çok çeşitli ve zehirli gazlar salmasıyla ki-şide baş ağrısı, kuru öksürük, göz, burun veya boğazda tahriş, yorgunluk, konsant-rasyonda zorlanma, kişilik değişimleri ve depresyon gibi semptomlar görülmesine neden oluyor.

Yeşil binalarda yer alan doğal havalan-dırma sistemleri, ‘Hasta Bina Sendromu’nu yaklaşık yüzde 15 - 20 oranında azaltıyor. Alerji, solunum yolu enfeksiyonları, baş

ağrısı, yorgunluk gibi verimliliği düşürücü etkenlerin azalması ile de binadaki çalı-şanların üretkenliği artıyor ve bu kuruluşlar ile işletme-lere yansıyor. Yeşil binalar ayrıca binadaki güneş ışığını

yüzde 0,5 - 40 oranında ve doğal havalan-dırmayı yüzde 0,4 - 3,2 oranında arttırıyor.

Yeşil binalar üretkenliği arttırarak kuruluş veya işletmelere 2030 yılında

ortalama 89,5 milyar $ kazanç sağ-layacak.

2010’de yayınlanan Yeşil Binaların Sürdürülebilirliği ve Dinamiği Araştırması’na göre; yeşil binalar, inşaat sektörünün krizden en az etkilenen dalı oldu. Yüksek ilk yatırım maliyetine rağmen kriz döneminde de yeşil bina inşaatları devam etti.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 29

Page 32: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

yapıları tasarlama ve kurma sanatı olarak bilinen mimaride ortaya çıkan yeni, belirGin ve bağımsız akımlar, tasarımların

mükemmelliğini arttırıyor. yeni teknikler, tercihler ve tasarımlar sektördeki değiŞimleri iŞaret ederken aynı anda Gelecekte

Göreceğimiz mimari tasarımlar hakkında bilGi veriyor.

5Yeşil Binaşüphesiz ki şu anda yapı sektöründe görülen en çekici akım sürdürülebilir ve yeşil akıllı binalar inşa etmek. yeşil binalar sadece binanın işletme maliyetlerini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda binanın emlak değerini de arttırıyor.

YENİ AKIM

MiMaRlIKTa

Enerji verimliliği sağlayan akıllı binalar, iklim değişikliğinin etkilerini de geciktiriyor ve diğer bina türlerinin aksine hane halklarının sağlığını olumsuz yönde etkilemiyor. Bu akımın gelişmesindeki en büyük etken ise sağladığı mali avantajlar. Eğer yeşil binalara talep böyle artmaya devam ederse, ileride bir akımdan daha çok bir mimari zorunluluk olarak anılacak.

130 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 33: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Yeni MeRKezleR YaRaTMaKNüfusun artması kuşkusuz kentleşmeyi de etkiliyor. Ana merkezden uzaklaşarak şehrin dışına doğru taşan yerleşim alanları artık kendi merkezlerini yaratacak şekilde tasarlanıyor. Bu hem yaşamı kolaylaştırıyor hem de ekonomiyi canlandırıyor.

2

Ayrıca kişilerin ulaşım için harcadıkları emisyonlarda azalıyor, trafik sorunu ortadan kalkıyor. şehrin kümeleşmesi altyapıyı konusunda alınacak önlemleri de kolaylaştırıyor. Bu akıma örnek olarak şehir merkezine inşa edilen konutlar ve siteler verilebilir. Bunun sonucunda da şehirlerde birçok merkezi alan oluşuyor.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 31

Page 34: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

İşbirlikli tasarımlar, eğitim ve ofis binalarının işleyişini değiştiren bir mimari ideoloji. özellikle son yıllarda Avrupa’da örneklerine sık rastlanan

bu akımda bireysel çalışma alanları yerine toplu çalışma alanları öneriyor. Tasarımın temelinde 'koordinasyon', 'iletişim' ve 'işbirliği' öğeleri yer alıyor.

'az aMa Öz' anlaYIşsadelik ve nesnelliği öne çıkaran bu akım, sınırlı alan ve artan nüfus anlayışına karşın binaları daha etkin ve verimli kullanmayı hedefliyor. şehirlerde yaşayan insanların artık daha minimal alanlarda yaşamayı tercih etmesinin nedeni de yüksek emlak maliyetleri, yaşama koşulları ve değişen yaşam standartları.

3

4Toplu çalışmanın dikkat dağınıklığı ve verim azalttığı tezinin aksine sosyalliği, ortaklaşa düşünmeyi ve problem çözmeyi kolaylaştıran alanlarda gerçekleşen çalışmanın daha verimli,

üretken ve yüksek kaliteli olduğu göze çarpıyor. Dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen sosyal araştırmalarda da karşılıklı etkileşimin 'ben’ yerine 'biz’ olarak düşünmeye sevk ettiği görülüyor.

işBiRliğini aRTTIRan TasaRIMlaR

Ayrıca bu anlayış, hane halklarının karbon ayak izini de azaltıyor. Gereksiz eşya kalabalığı ve fazla boş alan yerine en az malzeme ile ekonomik ve işlevsel detayların kullandığı tasarıma rağbet giderek artıyor.

32 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

HABER

Page 35: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

ÇaTI TasaRIMlaRIÇatı alanlarının, yaşam yeri olarak kullanılmasının örnekleri dünyada giderek artıyor. Trafik gürültüsünden ve sokak kalabalığından uzak bu alanları değerlendirilmesi şüphesiz hane halklarının ilgisini çekiyor. Bu alanlar genelde kafe, lokanta veya dinlenme yeri olarak kullanılıyor. İyi tasarlanmış bir peyzaj mimarisi ve güzel bir manzara ile bu alanlar şehirlerde gözde haline geliyor.5

yeşillendirilmiş çatı alanları sürdürülebilirliği arttırıyor. sera olarak kullanılan çatı alanlarının sayısının artması da dikkat çekiyor. mimarlar çatı alanlarını hem alandan kazanç hem de tasarlaması heyecan verici olarak tanımlıyor.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 33

Page 36: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

ENERjİ YEŞİLE DÖNÜYOR

03 Hangi küresel anlaşma dünyadaki sera gazı emisyonlarının yılda 11 milyar ton azaltılmasına neden olmuştur?A) Kyoto Protokolü B) BM İklim Değişikliği Çerçeve SözleşmesiC) Johannesburg Uygulama PlanıD) Montreal Protokolü

CEVAP: 1990 yılında imzalanan Montreal Protokolü ile ozona zarar veren gazların üretimi yasaklanmıştır. Küresel ısınma potansiyelini arttıran bu gazların kulla-nılmaması da yılda 11 milyar ton sera gazı emisyonun salınımını engellemiştir. Bu da Kyoto Protokolü’nün ilk döneminde hedeflediği azaltımın yaklaşık beş ila altı katına eşittir.

04 Aşağıdaki kaynakların hangisinden elektrik üretiminde su kullanılmaz?A) Güneş B) NükleerC) Kömür D) Hiçbiri

CEVAP: Termik santrallerin çalışma yöntemi suyu kaynatıp buhar oluş-turarak türbinler yardımıyla elektrik üretmektir. Güneş ve rüzgar enerjisi ile elektrik üretiminde de termik santrallerdeki kadar olmasa da panel-leri ve kanatları temiz tutmak ve işletimi durdurmak için su kullanılır.

02 Hangi ülke nükleer santraller için ana çelik kaynağını sağlar?A) ABD B) İranC) Rusya D) Japonya

CEVAP: Uzun yıllardır Japonya, nükleer reaktörler için ana çelik üreticisidir. Ancak son yıllarda Çin ve Rusya’da bu alanda kapasite geliştirmek üzerine araştırmalar yapmaktadır. Çelik, reaktörlerdeki sızıntıyı önler. Dünya çapında toplam 31 ülkede, 370.461 MW ka-pasiteli 439 nükleer santral mevcuttur. Dünya elektrik üretiminin %13,5’u nükleerden karşılanıyor.

01 Kömür kullanan termik santrallerde harcanan enerjinin ne kadarı tüketiciye elektrik olarak ulaşır?A) 1/4 B) 1/3C) 1/2 D) 2/3

CEVAP: Harcanan enerjinin yaklaşık üçte biri elektriğe dönüştürü-lür. Doğalgaz kullanılan termik santrallerde ise tesisin verimliliğine göre kullanılan yakıtın % 40-60’ı elektriğe dönüştürülür. Dünya elektriğinin yaklaşık % 40’ını kömür kullanılan termik santrallerden karşılıyor. Her ne kadar kömürden üretilen birim elektriğin fiyatı (74-88 $/MW saat) doğalgazdan (87-346 $/MW saat) düşük olsa da kömürün toplumsal maliyeti çok daha fazladır.

05 Hangi yakıt kaynağının kullanımı son on yılından beri % 40 oranında artmıştır?A) Güneş B) JeotermalC) Kömür D) Doğalgaz

CEVAP: 1950li yıllarda doğalgazın dünyadaki enerji tüketimindeki oranı % 10’u geçmiyordu. Günümüzde ise enerji tüketiminin % 24’ü doğalgazla karşılanmaktadır. Bu da son on yılda % 40 oranında bir artışa tekabül etmektedir. En çok doğalgaz kullanan ülkelerin başın-da ABD, Rusya ve Kanada gelmektedir. Dünyada bilinen doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 70 yıllık ömrü olduğu tahmin edilmektedir.

34 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

BİLİNÇ TEST

Page 37: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

09 Dünyadaki enerjinin yüzde kaçı ısınma amaçlı kullanılmaktadır?A) % 27 B) % 37C) % 47 D) % 57

CEVAP: Isınma ihtiyacı % 47 ile dünyadaki enerji tüketiminin başında gel-mektedir. Isınmayı, % 27 ile ulaşım için harcanan enerji izlemektedir.

06 Güneş olmadığı zaman da güneş enerjisinden elektrik üretilebilir mi?A) Üretilemez B) ÜretilirC) Güneş battıktan sonra iki saate kadar üretilir. D) Güneş battıktan sonra dört saate kadar üretilir.

CEVAP: Çoğu güneş enerjisi sistemindeki akümülatörde güneş mevcutken biriken enerji sayesinde geceleri de elektrik üretilebilir.

07 Hangi yöntem ile 2030 yılına kadar karbon dioksit emisyonlarının % 57 oranında azaltılması sağlanabilir?A) Karbon yakalama ve depolamaB) NanoteknolojiC) Enerji verimliliğiD) Akıllı şebeke sistemleri

CEVAP: Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre eğer üretimde yeterli miktarda enerji verimliği sağlanırsa atmosferdeki karbon dioksit oranı 450 milyonda bir tutulursa, emisyonlar 2030 yılına kadar % 57 oranında azaltılabilir. 10 Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi yüksek

şehri hangisidir?A) Konya B) MardinC) Van D) Hatay

CEVAP: Araştırmalara göre Konya 92 MW ile en fazla güneş enerjisi kapasitesi yüksek il oldu. 08 Dünya enerji talebinin 2035 yılında bugüne

kıyasla yüzde kaç artması tahmin edilmekte-dir?A) % 20 B) % 30C) % 40 D) % 50

CEVAP: Uluslararası Enerji Ajansı’na göre 2035 yılında dünya enerji talebinin bugü-ne kıyasla % 40 art-ması tahmin edilmek-tedir. Şu an 12 milyar Ton Eşdeğer Petrol (TEP) olan dünya bi-rincil enerji talebinin 2035 yılında 16,8 mil-yar TEP olması beklen-mektedir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 35

Page 38: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Kuzey Kutbu’ndaki mevcut buzullar eridikçe bölgedeki ortaya çıkan kaynak-lara da ilgi o kadar artıyor. Birleşik Dev-letler Jeoloji Kurumu’na göre dünyadaki keşfedilmemiş doğalgaz rezervlerinin yüzde 30’u ve petrol rezervlerinin de yüzde 13’u bu bölgede bulunuyor.

Bunun sonucu olarak, bölgeye kıtası bulunan sekiz ana ülkenin, ABD, Rusya, Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlan-da, İsveç ve Kanada’nın üst düzey askeri yetkilileri bölgesel güvenlik ve sınır konularında anlaşmada bu-lunmak için Kanada’da bir askeri üstte bir araya geldi. Ancak bir anlaşmaya varıl-dığını söylemek çok zor. Bu-nun en büyük göstergesi de ülkelerin kuzey sınırlarına yerleştirilen birlikler.

Kuşkusuz bu bir savaş ilanı anlamına gelmiyor. Ancak bölgede giderek artan sondaj gemileri ileride bir sorunun yaşa-nabileceğinin sinyalini veriyor. Rekabeti dengeleyecek ve bölgeyi kontrol alacak yasaların bir an önce çıkması şart.

Ülkeler tarafından her ne kadar sa-dece sınır güvenliği konusu ele alınsa

da, bu olayın iklim değişikliği ve çevre boyutları göz ardı ediliyor. Sondaj ge-milerinden ve askeri faaliyetlerden ge-len kirliliğin bölgedeki yaşamı olumsuz etkileyeceği yönünde şüphe yok. Aynı zamanda bu olay bir iklim değişikliğini önleme anlaşması da doğurabilir ancak bu konuda şimdilik hiçbir girişim yok.

Buzullar konusunda karar alınırken yapılan hesapların çoğu buzulların bu hızda eri-yeceği yönünde. Moskova Ulusal Güvenlik Konseyi internet site-sinde 2020 yılı itibariyle Kuzey Kutbundaki bu rezervlerin ülke-nin ana enerji kaynağı olacağına dair bir haber yayınladı. Aynı zamanda çok uluslu petrol ve maden şirketleri de bu durum-dan memnun gözüküyor ve hü-kümetlere bölgeyi paylaştırma-ları konusunda baskı yapıyor.

AYDIN DERİN

iKliM DeğişiKliğinin 7 GÖSTERGESİhükümetler arası iklim değiŞikliği paneli’nde iklim değiŞikliğinin

7 temel GösterGesi belirlendi. etkiler bölGelere, kuŞaklara, yaŞa, ekonomik koŞullara ve cinsiyete Göre farklılıklar Gösteriyor.

KuzeY KuTBu’nDa posTal sesleRi1

36 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KÜRESEL ISINMA

Page 39: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

İklim değişikliğinin etkisiyle gerçek-leşen düşük kar yağışı da dağlarda he-men göze çarpmayan ancak uzun vadede tüm ekosistemi etkileyen ardışık olayla-ra neden oluyor. Kuzey Kutbu’na yakın olan dağlardaki kar oranının azalması o alanda yaşayan canlıları olumsuz ko-şulda etkiliyor. Arizona’nın kuzey dağ-larında yaşayan Kanada geyiği kışlarını daha düşük yüksekliklerde ve karın az

HaYvan nüfuslaRInDaKi DeğişiM

DağlaRDaKi KaR MiKTaRInDa azalMa

2Sıcaklıklar de-

ğiştikçe canlıların da üreme hızları ve sezonları

da onunla paralel olarak değişiyor. Stony Brook Üniversitesi'nin Mart

2012’de yaptığı araştırmaya göre An-tarktik Yarımadasında yaşayan papua penguenleri sıcağa bölgedeki diğer can-lılardan daha kolay uyum sağlayabili-yor çünkü üremek için buzullara ihtiyaç duymuyorlar.

Isınan sıcaklıklar penguenlerin yu-murtalarını üreme sezonundan daha önce bırakmasına ve üreme sezonları-nın değişmesine neden oluyor. Uyum sağlayamayan penguenler ya daha so-ğuk bölgelere göç ediyor ya da hayatta kalamıyor.

Papua penguenlerinin uyum sağla-masındaki en büyük unsur diğer

penguenlerin aksine üre-

mek için buzulların daha az olduğu alanları seçmeleri. Buzullar azaldıkça onların üreme hızları da artıyor.

Penguenler hakkında 2011 yılında yapılan daha kapsamlı bir araştırmaya göre de penguenlerin besin için kullandı-ğı karidesin yoğunluğu 1970'li yıllardan günümüze % 80 azalmış. Bu karides türü buzullarda yosun oluşturuyor ve bu yosun penguenler tarafından besin olarak kullanılıyor.

Üreme hızı ve sezonu değişen tek canlı penguenler değil. Geçtiğimiz yıl ABD’deki hayvan barınaklarına rekor sayıda sokak kedisi bırakılmış.

2010 yılına kıyasla ülkedeki barınak-lardaki kedi sayısı % 30 oranında artmış. Pets Across America adlı sivil toplum ör-gütüne göre bunun sebebi artan sıcaklık-

lar nedeniyle kedilerin üreme sezonunun daha uzun olması. Böylece baharın erken gelmesi ve yazların artık daha uzun geç-mesi kedilerinden olağandan daha fazla üremesine sebep oluyor.

Yetkililer kedilerin kısırlaştırılmasını öngörüyor.

olduğu bölgelerde geçirir. Ancak son 25 yılda dağa düşen kar miktarının azalması, Kanada geyiğinin daha yüksek bölgelere göç etmesini sebep oluyor. Geyiklerde otlanmak için orada bulunan akağacı ve kavakları eşeliyor. Bu da o ağaçlara yuva yapan kuşların neslini azaltıyor.

Ağaçların bölgedeki yoğunluğu-nu azaltan tek etken geyiklerin bölge-yi tahribatı değil. Azalan kar yağışı da doğrudan olarak topraktaki su miktarını da azaltıyor. Nemliliğin azalması hem yangın riskini arttırıyor hem de ağaçla-rın gelişimini ve çoğalmasını engelliyor.

Bilim adamlarının başka bir tezi de azalan ağaçların kar yağışını etkileyeceği yönünde. Yani tıpkı bir zincir etkisiyle kar yağışının azalttığı ağaçlar tekrardan bölgeye düşen kar miktarını azaltacak.

Yapılan araştırmalara göre dağlardaki ağaç yoğunluğu 1996 seviyesine düşmüş. Bölgede 16 yıllık bir kayıp söz konusu. Bölgenin etrafındaki ormanlardaki ağaç yoğunluğunda ise son altı yılda bir iler-leme gözlenmemiş. Ayrıca bölgedeki beş ana kuşun nüfusunun giderek azaldığı gözlemlenmiş. Doğa koruma yetkileri aza-lan ağaçlanmanın kuşların yuva sayısını düşürdüğünü ve yırtıcılar için daha kolay hedef haline geldiğini söylüyor.

Son 11 yılda bölge-deki nüfusu gittikçe azalan Kanada geyiğine nasıl bir tedbir alı-nabileceği ise hala merak konusu. 3

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 37

Page 40: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

5

GeÇMişTen Gelen noTlaR4 Doğa bilimci-lerin bulundukla-

rı bölgeyi gözlemle-rine dayalı notları ile

aynı bölgenin günümüz-deki durumu karşılaştırıldığında ortam bulunan bitkilerdeki değişim göze çarpıyor.

Özellikle yerel olarak incelendiğinde baharın gelişi ve bitkilerin çiçek açma ta-rihleri arasında ortalama on günlük bir kayma söz konusu. Baharın erken gelme-si bitkilerin erken çiçek açmasına neden oluyor, buna ayak uyduramayan bitkilerin de nesli tükeniyor.

Bilim adamlarının bu dedektiflik yönte-mini uygulamaları bundan on yıl öncesine dayanıyor. İklim değişikliğinin bitkileri ve hayvanları nasıl etkilediği konusunda gerçekçi veriler yokken, dünyanın çeşitli yerlerinden 19. yüzyıl doğa bilimcilerinin gözlemleri ile günümüzü karşılaştırarak, onlar gibi doğayı izleyerek değişimleri çı-

kartıyorlar. Çevresel verilerin ulusal ku-ruluşlar tarafından ilk kez kayda geçmesi 20. yüzyılın başlarına dayanıyor.

Bilim adamları bu bulgulara sadece eski doğa bilimcilerin notlarını kullana-rak ulaşmamış. Yerelde yaşayan köylüler, çiftçiler ve doğa bilimcilerin son yıllarda gözlemlediklerini de bulgularında kul-lanmışlar. Böylece bitkilerin hareketleri konusunda bir eğim çıkartabilmişler.

Son 150 yılda kırsal kesimlerde bit-kiler altı gün önce çiçek açarken kentsel

ve sanayi bölgelerinde bitkiler oluşan ısı adasının da etkisiyle on gün önce açıyor. Dünya üzerindeki, çoğu orkit bitkisi olmak üzere, uyum sağlayamayan bitkilerin nesli tükeniyor.

Baharın erken gelmesinin başka bir göstergesi de ABD’nin Arizona eyaletindeki Büyük Kanyon’a gelen ziyaretçi sayısın-daki değişim. 1979 yılında parka gelen en yüksek ziyaretçi sayısı 4 Temmuz’da görülürken 2011 yılında 24 Haziranda görülmüş.

2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre sıcaklıkların yüksek olduğu daha düşük enlemlerde görünen Drosophila subobscura sinek türünün aynı zamanda sıcaklıkların düşük olduğu yüksek enlem-lerde görülmeye başlandı. Diğer bir deyişle kalıtımsal yapıların değişmesi sonucunda bu sinek türü yaklaşık 120-161 km güney-de görülen sinek aynı kalıtsal özellikleri taşımaya başladı.

GeneTiK DeğişiMleR

Aslında Drosophila subobscura yay-gın olarak incelenen bir sinek türü. Köle gemileri ile Avrupa’dan Amerika kıtasına yayılan sinek türü, dünyada türünün en

yaygın görünen cinsinden. Araştırmacılar küresel ısın-

manın genetik üzerinde etkisini araştırırken 26 sinek türü hak-kında tutulan 24 yıllık genetik veriyi ve dönemin sıcaklık de-ğerlerini incelemişler. Sıcaklık değişimi etkisinin altında kalan 22 sinek türünün aynı kromo-zom değişikliğini geçirdiği ve tek bir tür olarak, Drosophila subobscura ile aynı özellikte görüldüğü saptanmış.

Doğa bilimcilerine göre, baharın gelişi ve bitkilerin

çiçek açma tarihleri arasında ortalama on günlük bir kayma söz

konusu. Baharın erken gelmesi bitkilerin erken çiçek

açmasına neden oluyor, buna ayak uyduramayan

bitkilerin de nesli tükeniyor.

Üç kıtada gerçekleştirilen bu araştırma küresel ısınmanın genetik değişim üze-rindeki etkisini ortaya koyan en kapsamlı araştırma.

Bu ve bunun gibi bulgular büyük po-pülasyona ve hızlı üreme oranlarına sahip küçük türlerin iklim değişikliğine uyum sağlayabildiğini gösteriyor. Ancak diğer canlılar için aynısını söylemek çok zor. Bunun en büyük örneği de sıcaklık deği-şimlerine uyumu zor olan kuşlar. Araş-tırmacılar büyük türlerin uyum sağlaya-mamasının iklim değişikliğinin en büyük felaketlerinden biri olacağını vurguluyor.

38 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KÜRESEL ISINMA

Page 41: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

7Başka bir araştırmaya göre de türle-

rin çoğu beklenmedik bir oranda, doğal ortamlarından saatte yaklaşık 20 cm ile kuzeye doğru kayıyor.

Değişen iklim sonucunda, araştırma-cılar dünya üzerindeki tüm bölgeleri kap-sayan eski çalışmaları analiz ederek 2000 farklı hayvan ve bitki türünün bulundukları konumdan ne kadar uzağa gittiğini hesap-ladılar. Bulgulara göre son on yılda 17,6 km mesafede kuzeye göç söz konusu.

Bu alanda-ki rekor ise son 20 yılda 220 km kuzeye göç eden P o l y g o n i a c-album cinsl i

kelebekte. Onu son 20 yılda 150 km ile kamış bülbülü izliyor.

Bazı türler de hem kuzeye hem de daha yüksekliklere göç görünüyor. Bu alandaki ortalama hesaplarda son on yılda 12,2 metre kadar.

Araştırmacılar aynı zamanda göçlerin gerçekleştiği bölgeleri de incelmişler ve sı-

caklığın daha fazla arttığı bölge-lerde göç oranın daha yüksek

olduğunu bulmuşlar.

Göç edemeyen türlerin ise popü-lasyonlarında azal-ma görülüyor. Bu o türün neslinin tü-kenmesine de neden olabiliyor. Kuzeyde bir yaşama ortamı bu-lamayan türler ise çok nadir de olsa güneye göç ediyor, tıpkı 120 km güneye göç eden kiraz kuşu gibi.

Göçe neden olan başka unsurlar ara-sında türlerin doğal ortamlarının tahriba-tı, yırtıcıların, avların ve polen taşıyıcıla-rının değişmesi ve türlerin üreme oranı yer alıyor.

Araştırma, göç hızının beklenenden üç kat daha hızlı gerçekleştiğini gösteriyor.

Günde 48 kilomet-re yüzmek zorunda ka-lan ayıların ölüm oranı, günde ortalama 12 km yü-zen ayılara oranla yüzde 45 arttığı gözlemlenmiş.

Araştırma süresince bir kutup ayısının en uzun yüzme mesafesi 686 km olmuş. En uzun süreli yüzme de 12,7 gün olarak kayda geçmiş.

Böyle uzun mesafe yüzmeleri kutup ayılarına çok enerji harcatıyor ve onları aşırı yorgunluk sonucu boğulma riskine sokuyor. Araştırmada beş yavru kutup ayısı bu yüzden boğulduğu geçiyor.

Ayrıca ısınan sıcaklıklar kutup ayıları-nın kütlelerinde de azalmaya neden olu-yor. 1980 yılında ortalama bir dişi kutup ayısının ağırlığı 290 kg iken 2004 yılında bu sayı 230 kg’a kadar düşmüş.

1987 ve 2011 yılları arasında Kuzey Kutbu’nun güney kesimlerindeki kutup ayısı nüfusu iklim değişikliği nedeniyle % 22 azalmış.

KuTup aYIlaRInIn sonu

KuzeYe HücuM

Kuzey Kutbu’nda hızla eriyen buzullar, kutup ayılarının başka bir sabit buzula git-mesi için daha da fazla yüzmesine neden oluyor. Artan sıcaklık buzulları güçsüzleş-tirdikçe kutup ayıları da ağırlıklarının ta-şıyabileceği başka buzul arayışına geçiyor, böylece daha çok yüzüyor.

62011 yılında yayınlanan araştırma,

2004-2009 yılları arasında, 68 kutup ayı-sına GPS cihazı yerleştirerek gerçekleşti-rilmiş. Kuzey Kutbu’nun güney bölgesinde gerçekleşen araştırmada, aynı zamanda uydudan alınan görüntüler ile de buzul-ların kütlesi de takip edilmiş.

2000 farklı hayvan ve bitki türü, iklim değişikliği nedeniyle bulundukları doğal ortamlarından saatte yaklaşık 20 cm ile daha kuzeye doğru kayıyorlar. Bu alandaki rekor, son 20 yılda 220 km kuzeye göç eden Polygonia c-album cinsli kelebekte. Onu son 20 yılda 150 km ile kamış bülbülü izliyor.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 39

Page 42: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Ülke nüfusumuzun yüzde 10’undan fazlasını oluşturan engelli vatandaşla-rımız, gündelik hayatımızın en önemli gerçeklerinden biridir.

"Fiziksel veya zihinsel, kişinin elin-de olmayan nedenlerle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlı olan kişi-leri" anlatmak için kullanılan "engelli" kavramı, Dünya Sağlık Örgütü’nce temel olarak şu üç kavramın karşılığı olarak kullanılmaktadır: "Impairment", "di-sabled", "handicapped". Yani "sakatlık", "özürlülük" ve "engellilik." Bu üç kavram içerisinde "impairment-sakatlık" yalnız-ca kişinin kendi fonksiyonel kayıplarını ifade ediyor. "Disability-özürlülük" kav-ramı ise kişinin özrünün normal günlük yaşam aktivitelerini ne kadar etkilediği durumuna odaklanıyor. "Handicapped"

kavramı ise çok daha geniş bir kısıtlı-lık hali ve tümüyle çevresel etmenlere odaklanıyor.

Engellilik, çoğu kez çevresel etmen-lerle oluşabilen bir kısıtlılık halidir. Yaşlı, hamile veya gerekli çevresel düzenleme-lerin yapılmadığı bir mekânda bebek ara-bası ile dışarıya çıkmış bir kişi "engelli" kavramı içerisine girmektedir. Aslında her birey, günlük hayatının içerisinde "engelli" kavramının kapsamına dâhil olabilmektedir.

Günlük yaşantımızın bir parçası olan engelli vatandaşlarımızla olan ilişkileri-miz, kimi zaman yardım elimizi uzatmak, kimi zaman da uzaktan seyretmek şek-linde tecelli ediyor. Ancak devlet olarak engelli vatandaşlarımızın her zaman ya-nında olmak durumundayız.

Ülkemizdeki eğitim-öğretim oranı yüksek olmasına rağmen; insanlarımızın büyük çoğunluğu engelli vatandaşlarımı-zın sıkıntılarını çoğu kez görmemekte, kendisi veya bir yakınının engelli olması durumunda konuya dâhil olmaktadır.

bedensel enGelliler ve kentsel yaŞam

MuhAMMEt MADENcbs Genel müdür yardımcısı tbesf teknik kurul üyesi

ŞEHİR YAŞAM

Engellilik, çoğu kez çevresel etmenlerle oluşabilen bir kısıtlılık halidir. Yaşlı, hamile veya gerekli çevresel düzenlemelerin yapılmadığı bir mekânda bebek arabası ile dışarıya çıkmış bir kişi "engelli" kavramı içerisine girmektedir. Aslında her birey, günlük hayatının içerisinde "engelli" kavramının kapsamına dâhil olabilmektedir.

40 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 43: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

ların ve umuma açık her türlü yapının özürlülerin erişebilirliğine uygun du-ruma getirilmesi için kamu kuruluşları ve yerel yönetimlerce eylem planları hazırlanması, bu düzenlemelerin TSE standartlarına uygun olmasına dikkat edilmesi" istenmektedir.

Şöyle bir etrafımıza baktığınızda şu gibi manzaralarla her an her yerde kar-şılaşmanız mümkündür:

Şükür ki, devletimiz işin ciddiyetini kavramış, gerekli adımları hızla atmaya başlamıştır; atmaya devam edecektir. Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Erdoğan Bayraktar, en son "Dünya En-gelliler Günü" dolayısıyla katıldığı bir etkinlikte, bu konuya ciddi atıfta bu-lunarak, engellilerin refahı için bir dizi düzenlemeler yaptıklarını, gerekli dü-zenlemeleri bundan sonra da yapmaya devam edeceklerini ifade etmiştir. Ayrıca "Konutlarda, işyerlerinde, yollarda, park-larda ve bahçelerde bu adımları atmaya devam edeceğiz" demiştir.

Bedensel engellilerin (özürlülerin) kentsel yaşamdaki durumlarına gelince; zaman içerisinde bu hususta pek çok düzenleme yapılmıştır.

Örneğin, 572 sayılı Kanun Hükmün-de Kararname ve ardından imar mevzu-atında yapılan düzenlemelerle, "yapılı çevrenin engelliler için ulaşılabilir kılın-ması" amaçlanmıştır. 3194 Sayılı İmar Yasası'na bir madde eklenerek, "Fizik-sel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alan-larında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsü'nün ilgili standartlarına uyul-ması zorunludur" hükmü getirilmiştir. 5378 sayılı Özürlüler Yasası da, "kentsel yaşamın özürlülerin ulaşabilirliğine uy-gun düzenlemesi" amaçlıdır.

2006/18 say ı l ı Başbakanl ık Genelgesi'nde de "mevcut resmi yapı-

Hiç kimse, toplumdan soyutlanmayı ve dört duvar arasında yaşamaya mahkûm olmayı hak etmiyor. Bakanlığımızın bu bilinçle çalışıyor olması ve önderlik etmesi, geleceğe dair umutlarımızı daha da güçlendirmektedir.

• Büyük alışveriş merkezinden çıkan insanların karşı yola geçebilmeleri için belediye tarafından yapılmış bir tarafı asansörlü diğer tarafı merdi-venli üst geçitler...

• Belediye sorumluluğunda olmasına rağmen dükkânların önündeki elma kasalarının, tüplerin veya beyaz eş-yaların, hatta pastane veya lokanta bahçelerinin yaya geçitlerini ihlal etmeleri…

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 41

Page 44: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

• Dükkânların önüne "Park yapılmaz" levhasını koyup kendi araçları ile yaya geçitlerini kapatan işyerleri sahipleri…

• Merdivenden çıkamayacak durumda olanlar için cami avlularına yapılan düz yolun beton bir çiçeklikle ka-patılması ya da diklik oranının 80 dereceleri bulması…

• Yolun içinde kalmış telefon ve elekt-rik direkleri, panolar ya da reklam tabelaları...

• Karadeniz bölgesindeki bazı ilçelerde haftanın bir günü yapılan "alışveriş günü"nde, araçların park yerinde akşama kadar durmasına izin ve-rilmesi…

• Belediye sınırları içinde yola ya da yaya geçidi üzerine, "Araba nasıl olsa park ediyor, spor kulüplerine gelir olsun" diye yapılan otoparklar...

• Yolcu indirecek bir otobüs ya da mi-nibüsün, yolun sağına park etmiş iki sıra araçtan sonra üçüncü sırayı oluş-turarak yolu sağlam insanların dahi geçemeyecekleri kadar daraltmaları…

• Belediyelere ait koca çöp bidonları-nın yaya geçidini daraltacak şekilde kaldırımlara dizilmesi…

• Çöp bidonlarına karıştıran, atıkla-rı ayırıştıran bilinçsiz hurdacıların yola dizdiği devasa torbalar… Dizilen torbalardan sızan elektromanyetik, asitik ve mikroplu çöpler…

Etrafımızı kuşatan ve hayatımızı çekilmez kılan bu kadar olumsuzluğun sorumlusu kimdir ve nereden kaynak-lanmaktadır?

Şüphesiz ki, bu olumsuz tablonun gerçek ve ilk sorumlusu öncelikle kişinin vicdanıdır. İkinci sorumlusu ise, bunca kanuni düzenlenmeye rağmen yapana, denetlemeyenlere ve uygulamayanlara kesilmesi gereken cezanın miktar ve ora-nının açıkça belirlenmemesidir.

Kanuni düzenlemelerin yanında standartların da getirilmesi gereklidir.

Projeyi çizenler, inşaatı yapanlar, yaptıranlar, kontrol edenler ya da de-netleyenlerin büyük oranda üniversite mezunu olduğu bir çağda, yaptırımla-ra bu kadar ihtiyaç duyulması da ibret vericidir.

Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Erdoğan Bayraktar’ın Dünya Engelliler Günü’nde temas ettiği düzenleme ve ça-lışmaların artarak devam edecek olması sevindiricidir.

Hiç kimse, toplumdan soyutlanma-yı ve dört duvar arasında yaşamaya mahkûm olmayı hak etmiyor. Bakanlı-ğımızın bu bilinçle çalışıyor olması ve önderlik yapması, geleceğe dair umutları daha da güçlendirmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın en-gelli vatandaşlarımızın hayata tutunma-ları konusundaki yoğun çalışmalarının başarıya ulaşabilmesinin temel şartı, vatandaşlarımızın konuya daha ilgili ve görevlilerin daha hassas olmalarıdır.

ŞEHİR YAŞAM

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın engelli vatandaşlarımızın hayata tutunmaları konusundaki yoğun çalışmalarının başarıya ulaşabilmesinin temel şartı, vatandaşlarımızın konuya daha ilgili ve görevlilerin daha hassas olmalarıdır.

ŞEHİR YAŞAM

42 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 45: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 46: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

GİRİŞToprak, temas halinde olduğu su ve

hava ortamlarında bulunan kirletici mad-deler için nihai depolama yeridir. Diğer taraftan toprak, karasal ekosistemin taşıyıcı bir bileşeni olup, kalitesindeki değişim, gerek doğal ve gerekse tarım ekosistemi-nin verimliliğini doğrudan etkilemektedir (Toröz, 2009).

Topraklarda kirliliğe neden olan atık-lar, toprağa farklı kaynaklardan ulaşabil-mektedirler. Bu kaynaklar, tarımsal, en-düstriyel, kentsel ya da nükleer kökenli olabilmektedir (Altınbaş ve diğ., 2008). AB’de arıtma çamurlarının yönetimi hak-kında yayınlanan direktiflerde de başlıca güdülen amaçların; “1- Arıtma çamuru-nun doğru kullanımının teşvik edilmesi, 2- Bitkilerin, toprağın ve yeraltı suyunun

korunması, 3- İnsan ve hayvan sağlığının korunması” şeklinde olduğu, bunun için de arıtma çamuru ve toprağın niteliklerinin ortaya konması gerektiği ifade edilmiştir (Kaptan, 2003). Ancak, toprağın niteli-ğinin ortaya konulmasında, ürün odaklı analizin yanısıra, toprak kirliliği gösterge parametrelerinin de dikkate alınması hu-susu gözardı edilmemelidir. Bu noktada, ülkemizde, hangi kurumun, analizleri yap-tırması ve envanter oluşturması gerektiği hususunun açık olmadığı düşünülmektedir!

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, toprak kirliliğinin kontrolü amaçlı uygu-lamalar incelendiğinde, farklı kriterler ve değerlendirmeler olduğu görülmekte-dir. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için ha-zırlanmış bir raporda, toprak kirliliğinin anlaşılması için hangi değerlerin alınması

MAKALE

PRof. DR. İSMAİL toRözitü çevre mühendisliği bölümü

TopRaK KiRliliği KonTRolü iÇin uYGulanan KRiTeRleR HaKKInDa

BiR DeğeRlenDiRMe

ÖZETİnsanoğlunun temel birçok ihtiyacını kar-

şılayan toprak, aynı zamanda katı atıklar için depolama, su kirleticiler için filtrasyon alanı, hava kirleticiler için çökelme alanı olarak işlev görmektedir. Günümüzde sa-yıları giderek artan arıtma tesislerinden ortaya çıkan biyolojik çamurlar için de, bir uzaklaştırma alanı olarak düşünülen (konu hakkında yönetmelikleri olan) toprak, insan sağlığı dikkate alındığında, üzerinde önem-

le durulması gerektiği, toprakta olmasına müsaade edilecek kirleticiler hakkında daha dikkatli olunmasını gerektirmektedir. İnsan sağlığının beslenme, solunum ve temas yolla-rından biriyle etkilenmekte olduğu gözönüne alındığında, toprak kirliliğinin özellikle bes-lenme açısından önemi daha iyi anlaşılacak-tır. Arıtma çamurlarının uzaklaştırma alanı olarak da toprağın kullanılmak istenmesi durumunda, topraklarımızın ağır metal ve

diğer kirletici parametreler açısından durumu hakkında sağlıklı bir envantere ihtiyaç olduğu da bir gerçektir. Bu çalışmada, ülkemizde yürürlükte olan ilgili yönetmeliklerde yer alan kriterlerle, gelişmiş diğer ülkelerde esas olan değerlendirme kriterlerinin genel bir karşılaştırması yapılarak, mevcut kriterlerin yeterliliği, bu anlamda, toprağın kullanım amacına göre geliştirilmiş kalite kriterlerinin gerekliliği vurgulanmıştır.

Toprak sınıflandırma değerlerini belirleme metotları, bilimsel ve politik temellidir. Politik ve mevzuat faktörlerinden, coğrafi ve biyolojik, sosyokültürel ve bilimsel yaklaşımlardaki farklılıklardan dolayı bu risk değerleri ülkeden ülkeye değişmektedir.

44 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 47: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

gerektiği konusunda metod geliştirmeye yönelik çalışmalar kapsamında 3 farklı risk kademesinin esas alındığı görülmüş-tür (Carlon, 2007). Buna göre, ihmal edi-lebilir risk, uyarı risk ve potansiyel olarak kabul edilemeyecek risk için ağır metal konsantrasyonları ayrı olarak belirtilmiştir. Ayrıca Arap ülkelerinde farklı toprak kulla-nım grupları için toprak kirlilik sınıflarına göre ayrı ağır metal kriterleri verilmiştir. Ülkemizde yürürlükte olan yönetmelikte, toprak kirliliği konusunda dikkate alınması gereken jenerik değerler yer almaktadır.

ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE TOPRAK KİRLİLİĞİ KRİTERLERİ Toprak sınıflandırma değerleri, top-

rak kirliliğinin düzenlenmesi için getirilen genel kalite standartlarıdır. Avrupa Birli-ği (AB) ülkelerinde, çok yönlü ve geniş çeşitlilikte toprak sınıflandırma değerleri kabul edilmiştir. Toprak sınıflandırma de-ğerlerini belirleme metotları, bilimsel ve politik temellidir. Politik ve mevzuat faktör-lerinden, coğrafi ve biyolojik, sosyokültürel ve bilimsel yaklaşımlardaki farklılıklardan dolayı bu risk değerleri ülkeden ülkeye değişmektedir (Carlon, 2007).

Toprak kirleticilerinin sızması sonucu yeraltı suyu kaynaklarının kirlenmesini

içeren toprak sınıflandırma değerleri, AB ülkelerinin yaklaşık yarısında bulunmakta-dır. Bazı ülkelerde en büyük endişe, yeraltı suyu kaynaklarının korunması ve kirlenmiş bölgenin iyileştirilmesinde öne sürülen faktörler, yeraltı suyu sınıflandırma değer-leridir. Avrupa ülkelerinin en fazla önem verdiği konu, insan sağlığının korunması-dır. Birçok ülkede ekolojik reseptörlerin korunması göz önünde bulundurulmuş, birkaç ülkede ise ekolojik tarama değerleri kabul edilmiştir.

TABLO 1. “POTANSİYEL OLARAK KABUL EDİLEMEYECEK RİSK DEĞERLERİ” (YERLEŞİM AMAÇLI TOPRAK KULLANIMI İÇİN), (MG/KG KURU AĞIRLIK (K.A.)).

Av. Bel.-F.* Bel.-B. Bel.-W. Çek C. Fin. İta. Lit. Hol. Pol. Slov. İng. Dan.As 50 110 110 300 70 50 20 10 55 22,5 50 20 20

Ba - - - - 1000 - - 600 625 285 2000 - -

Be - - - - 20 - 2 10 30 - 30 - -

Cd 10 6 6 30 20 10 2 3 12 5,5 20 2 5

Co - - - - 300 100 20 30 240 45 300 - -

Cr 250 - 300 520 500 200 150 100 380 170 800 130 1000

Cu 600 400 400 290 600 150 120 100 190 100 500 - 1000

Hg 10 15 15 56 10 2 1 1,5 10 4 10 8 3

Pb 500 700 700 700 300 200 100 100 530 150 600 450 400

Mo - - - - 100 - - 5 200 25 200 - -

Ni 140 470 470 300 250 100 120 75 210 75 500 - 30

Sb 5 - - - 40 10 10 10 15 - - - -

Se - - - - - - 3 5 100 - 20 35 -

Sn - - - - 300 - 1 10 900 40 300 - -

Te - - - - - - - - 600 - - - -

Ti 10 - - - - - 1 - 15 - - - -

V - - - - 450 150 90 150 250 - 500 - -

Zn - 1000 1000 710 2500 250 150 300 720 325 3000 - 1000

* Sadece yeni kirleticiler için.Kısaltmalar : Avusturya (Av.); Belçika-Flanders (Bel.-F.); Belçika-Brüksel (Bel.-B.); Belçika-Walloon Bölgesi (Bel.-W.); Çek Cumhuriyeti (Çek C.); Finlandiya (Fin.); İtalya (İta.); Litvanya (Lit.); Hollanda (Hol.); Polonya (Pol.); Slovakya (Slov.); İngiltere (İng.); Danimarka (Dan.).

Avrupa ülkelerinin en fazla önem verdiği konu, insan sağlığının korunmasıdır. Birçok ülkede ekolojik reseptörlerin korunması göz önünde bulundurulmuş, birkaç ülkede ise ekolojik tarama değerleri kabul edilmiştir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 45

Page 48: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Genelde toprak sınıflandırma değerleri, standart toprak koşulları için belirlenmiş ve birçok toprak çeşidi için uygulanmak-tadır. Toprak kirleticilerinin mobilitesi ve biyoyararlanımı, pH, kil ve organik mad-de içeriği gibi spesifik toprak özelliklerine bağlıdır. Birkaç ülke bu parametrelerin fonksiyonlarını koşul olarak koymuştur. AB ülkelerinde araştırılan ekolojik toprak sınıflandırma değerlerinin belirlenmesinde

dikkate alınan ekolojik hedefler (reseptör-ler), genellikle mikrobiyolojik prosesler, toprak faunası ve bitkilerdir.

Toprak sınıflandırma değerlerinin be-lirlenmesinde göz önünde bulundurulmuş maruz kalma yolları; iç ve dış ortamda toprağa maruz kalma, toprak-yeraltı suyu, toprak-yüzeysel su ve yenilebilir bitkile-rin etkilerine maruz kalma olmak üzere beş çeşittir.

Risk değerleri, değişik amaçlar için tü-retilmiştir. Toprak kirleticileri için AB ül-kelerinde üç farklı kategori geliştirilmiştir;• İhmal edilebilir risk değerleri, • Uyarı risk değerleri, • Potansiyel olarak kabul edilemeyecek

risk değerleri. İhmal edilebilir risk, genellikle uzun

süreli çevresel hedeflerin açıklanmasında kullanılmakta ve doğal çevrenin kapsamlı olarak korunmasını sağlamaktadır. Faydalı bir uyarı risk değeri, genel varsayımlarını temel alan bir senaryo ile ilişkilendirilmiştir. Senaryonun doğruluğu bölgenin spesifik risk değerlendirmesi ile kontrol edilebilir. Potansiyel olarak kabul edilemeyecek risk seviyelerinin belirlenmesi, meydana gelmiş olumsuz etkileri önlemeyi amaçlamaktadır.

Belçika (Walloon Bölgesi), Çek Cum-huriyeti, Hollanda ve Slovakya’daki metal ve yarı metaller için “ihmal edilebilir risk” değerleri bulunmaktadır. Avusturya, Bel-çika, Finlandiya, Almanya, Slovakya ve Danimarka’da metal ve yarı metaller için “uyarı risk” değerleri oluşturulmuştur. Bu değerler sadece yerleşim amaçlı toprak kullanımı için hesaplanmıştır.

Çeşitli Avrupa ülkelerindeki metal ve yarı metallerin “potansiyel olarak kabul edilemeyecek risk değerleri” yerleşim amaçlı toprak kullanımı için Tablo 1’de, endüstriyel amaçlı toprak kullanımı için Tablo 2’de verilmiştir (Carlon, 2007).

TABLO 2. “POTANSİYEL OLARAK KABUL EDİLEMEYECEK RİSK DEĞERLERİ” (ENDÜSTRİYEL AMAÇLI TOPRAK KULLANIMI İÇİN), (MG/KG K.A.).

Belçika-Flanders

Belçika-Brüksel

Belçika-Walloon Finlandiya İtalya Polonya İngiltere

As 300 300 300 100 50 62,5 500

Ba - - - - - 1650 -

Be - - - - 10 - -

Cd 30 30 50 20 15 13 1400

Co - - - 250 250 175 -

Cr - 800 700 300 800 475 5000

Cu 800 800 500 200 600 600 -

Hg 30 30 84 5 5 27 480

Pb 2500 2500 1360 750 1000 600 750

Mo - - - - - 115 -

Ni 700 700 500 150 500 285 -

Sb - - - 50 30 - -

Se - - - - 15 - 8000

Sn - - - - 10 170 -

Ti - - - - 350 - -

V - - - 250 250 - -

Zn 3000 3000 1300 400 1500 1650 -

MAKALE

46 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 49: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

TABLO 3. ARAP ÜLKELERİNDEKİ TOPRAK KULLANIM GRUPLARINA GÖRE TOPRAKLARDAKİ BAZI ELEMENTLERİN LİMİT DEĞERLERİ (MG/KG).

No Toprak kullanım grubu

Toprak sınıfı As Ba Be Cd Co Cr Cu Hg Ni Pb Zn

0 Çok amaçlı kullanım I 20 100 1 1 30 (50)* 50 50 0,5 40 100 150

1 Çocuk oyun alanlarıII 20 100 1 2 30 50 50 0,5 40 200 300

III 50 500 5 10 150 250 250 10 200 1000 2000

2 Ev ve küçük bahçelerII 40 200 2 2 100 100 50 2 80 300 300

III 80 1000 5 5 400 350 200 20 200 1000 600

3Spor veoyun alanları

II 35 100 1 2 30 150 100 0,5 100 200 300

III 90 500 2,5 5 150 350 300 10 250 1000 2000

4Park ve rekreasyon bölgeleri

II 40 400 5 4 200 150 200 5 100 500 1000

III 80 2000 15 15 500 600 600 15 250 2000 3000

5 Endüstriyel bölgeII 50 500 10 10 300 200 500 10 200 1000 1000

III 200 2500 20 20 600 800 2000 50 500 2000 3000

6 Tarım alanlarıII 40 300 2 2 200 200 50 10 100 500 300

III 50 1500 5 5 1000 500 200 50 200 1000 600

7Tarımsal olmayan ekosistemler

II 40 300 10 5 200 200 50 10 100 1000 300

III 60 1500 20 10 1000 500 200 50 200 2000 600

* Toprak eşik değeri I’deki parantez içindeki değerler toprak kullanım grubundaki 6 ve 7 nolu durumlara göre farklılık göstermektedir. Çöz: Çözünmüş. T: Toplam.

Arap ülkeleri için hazırlanmış bir ra-porda ise, toprak koruma kılavuzunda 3 farklı toprak değeri belirlenmiştir. Toprak sınıfı I, az kirlenmiş topraklar içindir. Top-raklardaki elementlerin doğal içerikleri doğrultusunda oluşturulmuştur. Toprak sınıfı II, özel bir toprak kullanımı için ve-rilmiş tolere edilen değerdir. Toprak sınıfı I gibi belli bir değer değildir, durumdan duruma değişmektedir.

Toprak sınıfı III ise, metal içerikleri-nin üst limitlerini işaret etmektedir. Bu limitlerin üstünde bitkiler, hayvanlar ve insanlar üzerinde toksik etkiler meydana gelmektedir. Toprak sınıfı III de toprak sınıfı II gibi tek bir değer değildir, kirliliği oluşturan ağır metallerin eşik değerlerini belirtmektedir. Toprak sınıfı III’ten fazla değerde elementleri içeren topraklar ıs-lah edilmelidir. Arap ülkelerinde toprak kullanım gruplarına göre topraklardaki

bazı elementlerin limit değerleri Tablo 3’de gösterilmiştir (Müller ve diğ., 2003).

Amerika’daki eyaletlerin çoğu risk de-ğerlendirme metodunu kullanmaktadır. Bütün eyaletlerde maruz kalan nüfus ve maruz kalma yolları kabülleri temel olarak aynıdır. Fakat eyaletler arasında spesifik maruz kalma yolları için alım hızı ve maruz kalma dağılımı farklılık göstermektedir. Temizleme değerleri eyaletten eyalete belirgin olarak değişmektedir. Eyaletle-rin çoğunda yerleşim yeri ve endüstriyel maruz kalma değerleri arasında farklılık bulunmaktadır. Bazı eyaletler yerleşim yeri ve endüstriyel bölgeler arasında ay-rım yapmamaktadır.

Amerika’daki çeşitli eyaletlerde, yer-leşim yeri ve endüstriyel toprak kirliliğine direk temas için verilmiş iyileştirme kıla-vuz değerleri bulunmaktadır. Genellikle en

düşük iyileştirme değerlerinin kadmiyuma ait olduğu görülmektedir. Çinkonun ve Cr (III)’ün kanserojenik olmayan, az zararlı sağlık etkilerinden dolayı, en yüksek kıla-vuz değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Diğer ağır metallerle karşılaştırıldığında bakır ve nikel orta toksisiteye ve toprak temizleme hedefi değerlerine sahiptir. Kad-miyum, krom, bakır, nikel ve çinkonun böl-ge temizleme değerleri, eyaletten eyalete belirgin olarak değişmektedir. Fakat kurşun değerlerinin genelde eyaletler arasında çok farklı olmadığı belirtilmiştir (Ma, 2005).

ÜLKEMİZ TOPRAKLARI İÇİN UYGULANAN YASAL DURUMEvsel ve kentsel atıksuların arıtılması

sonucu ortaya çıkan arıtma çamurlarının toprağa, bitkiye, hayvana ve insana zarar vermeyecek şekilde, toprakta kontrollü kullanımına ilişkin teknik ve idari esasları belirleyen “Evsel ve Kentsel Arıtma Ça-murlarının Toprakta Kullanılmasına İlişkin Yönetmelik”, Resmi Gazetenin 03.08.2010 tarih ve 27661 sayılı nüshasında yayımlan-mış olup, yönetmeliğin EK I-A kısmında, “Topraktaki Ağır Metal Sınır Değerleri” verilmiştir (Tablo 4).

Alıcı ortam olarak toprağın kirlenmesi-nin önlenmesi, kirlenmenin mevcut olduğu veya olması muhtemel sahaları ve sektörleri tespit etmek, kirlenmiş toprakların ve saha-ların temizlenmesi ve izlenmesi esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu

TABLO 4. TOPRAKTAKİ AĞIR METAL SINIR DEĞERLERİ.

Ağır Metal (Toplam)

6≤pH<7 mg/kg Fırın Kuru Toprak

pH≥7 mg/kg Fırın Kuru Toprak

Kurşun 70 100

Kadmiyum 1 1,5

Krom 60 100

Bakır 50 100

Nikel 50 70

Çinko 150 200

Civa 0,5 1

Toprak kirliliğinin önlenmesi, kirlenmiş toprakların

iyileştirilmesi veya arıtma çamurlarının topraklarda kullanımı konusunda, her

ülkenin farklı kriterler koymuştur. Bunun, bilimsel

tarafları olduğu kadar politik tarafları da olduğu

kuşkusuzdur.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 47

Page 50: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

bir şekilde belirlemek şeklinde belirtilmiş amaçlarla, Resmi Gazete’nin 08.06.2010 tarih ve 27605 sayılı nüshasında yayımla-nan “Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Nok-tasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik”in Ek-1’inde “Jenerik1 Kirletici Sınır Değerler Listesi” yer almaktadır. Sözü edilen listeden inorganik bazı kirleticilere ait değerler aşağıda verilmiştir.

DEĞERLENDİRMEYukarıda verilen bilgilerden,

toprak kirliliğinin önlenmesi, kir-lenmiş toprakların iyileştirilmesi veya arıtma çamurlarının toprak-larda kullanımı konusunda, her ül-kenin farklı kriterler koymuş olduğu anlaşılmaktadır. Bunun, bilimsel tarafları olduğu kadar politik taraf-ları da olduğu kuşkusuzdur. Ancak, temel hedef, insan sağlığını koru-mak olduğu dikkate alındığında, kriterlerin büyüklükleri arasında-

ki farklılıkların çok az olması gerekirdi. Oysa, her bir ülkenin tercih ettiği değerlere bakıldığında, değerler arasında oldukça önemli farklılıklar olduğu görülmektedir. Toprağın kullanım amacına göre, kalite kri-terlerinin konulmasının, en uygulanabilir bir yaklaşım olduğu söylenebilir.

Ülke geneli için konulacak tekil de-ğerlerin, toprak kullanım farklılıkları ve toprakların doğal özellikleri dikkate alın-dığında, uygulanma şansı olmayacaktır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki toprak kirliliğinin kontrolü amacıyla ya-pılan uygulamalarda, AB üyesi ülkelerde “ihmal edilebilir risk, uyarı risk ve po-tansiyel olarak kabul edilemeyecek risk” için ağır metal konsantrasyonlarının ayrı olarak belirtilmiş olduğu, ayrıca gelişmiş birçok ülke ile birlikte Arap ülkelerinde çok amaçlı kullanım, çocuk oyun alanları, ev ve küçük bahçeler, spor ve oyun alanları, park ve rekreasyon bölgeleri, endüstriyel bölge, tarım alanları, tarımsal olmayan ekosistemler gibi farklı toprak kullanım grupları için toprak kirlilik sınıflarına göre ayrı ağır metal değerlerinin olduğu gö-rülmektedir. Dolayısıyla, toprak kirliliği-nin kontrol ve izlenmesinde, tüm toprak türleri için uygulanmak üzere belirlenmiş

kriterler yerine, toprağın kullanım amacına göre belirlenmiş kriterlerin kullanılmasının daha uygulanabilir bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır.

1 Jenerik kirletici sınır değer ( JKSD): Kirlenmiş sahanın mevcut ya da ileri-deki kullanım amacının yerleşim alanı olması ve insan sağlığı üzerindeki riskler dikkate alınarak, insanların kirleticiye makul bir süre azami düzeyde maruz kaldığı varsayılarak hesaplanan veya belirlenen kirletici konsantrasyon değeri.

JENERİK KİRLETİCİ SINIR DEĞERLERİ LİSTESİ A

Kirletici CAS No

Toprağın yutulması ve deri teması yoluyla emilim(mg/kg fırın kuru toprak)

Uçucu maddelerin dış ortamda solunması(mg/kg fırın kuru toprak)

Kaçak tozların dış ortamda solunması(mg/kg fırın kuru toprak)

Kirleticilerin yeraltı suyuna taşınması ve yeraltı suyunun içilmesi 1(mg/kg fırın kuru toprak)

SF = 10 SF = 1

İNORGANİKLER

Kadmiyum 7440-43-9 70 b,m - 1124 e 27 b,g 3 b,g

Kalay 7440-31-5 46929 b,c - - f 54794 b,g 5479 b,g

Kobalt 7440-48-4 23 b,c - 225 e 5 b,g 0,5 b,g

Krom (III) 16065-83-1 117321 b,c - - f - j - j

Krom (VI) 18540-29-9 235 b,c - 24 e 10 ı 1 ı

Krom (toplam) 5 7440-47-3 235 b,c - 24 e 900000 ı 1 ı

Kurşun 7439-92-1 400 n - - f 135 b,g 14

Not: indisler için yönetmeliğe bakınız.

Risk değerleri, değişik amaçlar için türetilmiştir. Toprak kirleticileri için AB ülkelerinde üç farklı kategori geliştirilmiştir: İhmal edilebilir risk değerleri, Uyarı risk değerleri, Potansiyel olarak kabul edilemeyecek risk değerleri.

KAYNAKLAR• Altınbaş, Ü., Çengel, M., Uysal, H., Okur, B., Okur, N., Kurucu, Y.,

Delibacak, S., 2008, Toprak Bilimi, Üçüncü Baskı, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No.557, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

• Carlon, C., Ed., 2007, Derivation Methods Of Soil Screening Values In Europe, A Review And Evaluation Of National Procedures Towards Harmonization, European Commission, Joint Research Centre, Ispra, EUR 22805-EN.

• Evsel ve Kentsel Arıtma Çamurlarının Toprakta Kullanılmasına Dair Yönetmelik, 2010, Çevre ve Orman Bakanlığı, 03.08.2010 Tarih ve 27661 Sayılı Resmi Gazete.

• Kaptan, H, ” Avrupa Birliğine Üye Bazı Ülkelerde, Toprakta Ve Arıtma Çamurunda Bulunan Ağır Metaller, Organik Kirleticiler Ve Patojenler İçin Örnekleme Ve Analiz Yöntemlerinin Uyumlaştırılması” Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi Cilt:3, No:1 (Güz: 2003) , s. 45-72.

• Ma, J., 2005, Risk Assessment And Sequestered Contamination Evaluation For Legacy Heavy Metal Contaminants In Cleveland Area Brownfields, Degree of Doctor of Philosophy, Case Western Reserve University.

• Müller, H. W., Harazim, B., Krone, F., Utermann, J., Teschner, M., Abdelgawad, G., Arslan, A., Ghaibeh, A., Abdullah, A., Katlan, B., Darwich, T., Khawlie, M., 2003, Management, Protection And Sustainable Use of Groundwater And Soil Resources In The Arab Region, Volume 9, Guideline For Soil Protection-Concepts For The Assessment of The Soil Pollution, Technical Cooperation Project No: 1996.2189.7, December.

• Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik, 2010, Çevre ve Orman Bakanlığı, 08.06.2010 Tarih ve 27605 Sayılı Resmi Gazete.

• Toröz, İ., 2009, Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Eğitimi Ders Notları, Antalya.

MAKALE

48 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 51: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 49

Page 52: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

BURSA’NIN MANEVİ MİMARI

Emİr SULTANÜMİt KAçAR

çevre ve Şehircilik bakanlığıeğitim ve yayın dairesi baŞkanı

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR

50 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 53: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Tarihte öyle şahsiyetler vardır ki, onların hayatları menkıbe ile gerçeklik iç içe geçe-rek çağları aşan bir kimlikle insana hitap ederler. Bu insanlar kurucu ve oluşturu-cudurlar. Her gönülde, her dimağda farklı farklı şekil alırlar. Fakat bu ayrılık, öyle bir birliğin ifadesidir ki, sanki herkes kendi nasibinin hikayesini o şahsiyette yaşarlar.

Emir Sultan da o şahsiyetlerden biridir. Onu kâh bir menkıbenin aklı aşan satırları arasında görürsünüz, kâh bugün içinde yaşadığımız gerçekliğin tam ortasında. Bursa’nın oluş süreci de böyle değil midir? Bursa denilince nasıl Orhan Gazi, I. Murad ve Yıldırım Beyazıd aklımıza gelirse, bir o kadar da Emir Sultan gelir. Kimi zaman Uludağ’ın eteklerindeki sade ve mütevazi bir tekkeden oluşturucu gücü üfleyen bu derviş, çağları aşan bir geleneği kurarken, bir taraftan da Bursa’nın inşasının da ru-hunu oluşturmuştur.

BUHARA’DA BAŞLAYAN YOLCULUKBuhara'da doğdu. Asıl adı Şemseddin

Muhammed'dir. Seyyid olduğu için «Emîr», çömlekçilik yaparak geçimini sağladığı için «Külâl» unvanları verilen ve Emîr Külâl diye tanınan babası Seyyid Ali Buhara'nın tanın-mış mutasavvıflarındandır. Emîr Sultan'ın

770 (1368-69) yılı civarında doğduğu tah-min edilmektedir. Çocukluk yılları hak-kında bilgi bulunmamakla birlikte iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir.

On yedi on sekiz yaşlarında iken ba-bası vefat eden Şemseddin Muhammed, muhtemelen bir süre çömlekçilik yap-tıktan sonra Seyyid Usûl, Seyyid Nasır, Seyyid Nimetullah, Ali Dede, Baba Zâkir gibi mutasavvıflarla hacca gitmek üzere Buhara'dan ayrıldı.

ANADOLU’YU DOLAŞTIBirkaç yıl Medine'de kaldıktan sonra

Bağdat'a uğrayarak tezkire müellifi Âşık Çelebi'nin atası Seyyid Muhammed en-

BİR GAZİ DERVİŞ ÖRNEĞİEmîr Sultan'ın halifeleri daha şeyhin sağlığında Bursa, Balıkesir, Edremit ve Mihaüç'e, Karaman sınırlarına, Aydın ve Saruhan sancaklarına kadar yayılmışlardı. Kendisine mensup şeyh ve dervişler Rumeli yakasına geçip mürşidlerinin âdet ve menkıbelerini Gelibolu'dan başlayarak sınır boylarına kadar götürmüşlerdir. Osmanlı ordusunun bazı seferlerine bizzat katıldığı gibi müridlerini de gazaya teşvik eden Emîr Sultan'ın öldükten sonra da asırlarca Osmanlı ordusundan himmetini esirgemediğine inanılmıştır. Hakkında yazılan menâkıbnâmelerin çoğunda, sağlığında gösterdiği kerametler yanında vefatından sonra da özellikle darda kalmış askerlere himmeti hakkında anlatılanlar geniş yer tutmaktadır. Bütün bunlar Emîr Sultan'ın Türk milleti üzerindeki tesirini göstermesi bakımından önemlidir.

Bursa'da şöhreti kısa zamanda yayılan Şemseddin Muhammed giderek şehrin en çok saygı gören şahsiyetlerinden biri haline gelir; Emîr Sultan veya Emîr Seyyid adlarıyla anılmaya, ulemâ ve dervişler arasında da itibar görmeye başlar.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 51

Page 54: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Nattâ'nın misafiri oldu. Ardından onunla birlikte Anadolu'ya geçti. Karaman, Niğ-de, Hamîdili, Kütahya ve İnegöl yoluyla Bursa'ya gitti. Kafileye yol boyunca kan-dil şeklindeki bir nurun rehberlik ettiği, bu nurun söndüğü yere defnedileceğinin kendisine bildirildiği rivayet edilir.

BURSA’DA BÜYÜK BİR ALİMBursa'da ilk olarak Pınarbaşı'na veya

Gökdere civarındaki bir mağaraya ya da bir savmaya yerleştiğine dair farklı rivayetler vardır. İlk ikamet yerinin türbesinin bulun-duğu mahal olduğu da söylenir. Bursa'da şöhreti kısa zamanda yayılan Şemseddin Muhammed giderek şehrin en çok saygı gören şahsiyetlerinden biri haline gelir; Emîr Sultan veya Emîr Seyyid adlarıyla anılmaya, ulemâ ve dervişler arasında da itibar görmeye başlar.

Emîr Sultan bu yıl larda Molla Fenâri’den Sadreddin Konevî'nin Miftâhu'l-ğayb'mı okuyup çoğaltmış ve bu nüshaya Molla Fenârî bir icazetname yazmıştır.

SULTANIN KIZIYLA EVLENDİEmîr Sultan'ın Yıldırım Bayezid'in kızı

Hundi Hatun ile evlenmesi kaynaklarda farklı şekillerde anlatılmaktadır. Menâkıp kitaplarına göre Hundi Hatun rüyasında gördüğü manevî işaretler üzerine, Rumeli taraflarında seferde bulunan babasının

rızâsını almadan Emîr Sultan ile evlenmiş, dönüşte durumu öğrenen padişah gazaba gelerek kızıyla damadını öldürmek üzere Süleyman Paşa maiyetinde kırk kişilik bir kuvvet göndermiş, ancak Emîr Sultan'ın kerametiyle bunlar birer «kadîd(iskelet)» kesilmiştir. Bursa'nın Yıldırım semtindeki Kaditler Mezarlığı'nın adının bu olaydan kaynaklandığı rivayet edilmektedir.

SAVAŞLARA BİZZAT KATILDIEmîr Sultan'ın halifeleri daha şeyhin

sağlığında Bursa, Balıkesir, Edremit ve Mihaliç'e, Karaman sınırlarına, Aydın ve Saruhan sancaklarına kadar yayılmışlar-dı. Kendisine mensup şeyh ve dervişler Rumeli yakasına geçip mürşidlerinin âdet ve menkıbelerini Gelibolu'dan başlayarak sınır boylarına kadar götürmüşlerdir. Os-manlı ordusunun bazı seferlerine bizzat katıldığı gibi müridlerini de gazaya teş-vik eder.

ANKARA SAVAŞI’NI ENGELLEMEYE ÇALIŞTIMolla Fenârî gibi bazı büyüklerin de

yardımıyla Emîr Sultan, Yıldırım Bayezid'in Timur tarafından gönderilen elçileri öldürt-mesine engel oldu. Ankara Savaşı'nın ar-dından Bursa'nın Timur ordusu tarafından işgali sırasında Molla Fenârî ve İbnü'l-Cezerî

ŞEHİR YÜZLÜ İNSANLAR

Molla Fenârî gibi bazı büyüklerin de yardımıyla Emîr Sultan, Yıldırım Bayezid'in Timur tarafından gönderilen elçileri öldürtmesine engel oldu.

Emîr Sultan'ın sağlığında Bursa'dan uzak yerlerde

oturan dervişler yılda bir defa kafile halinde

yola çıkarak mürşidlerini görüp duasını almaya

gelirlerdi. Bu ziyaretler ölümünden sonra bir gelenek halini alarak

asırlarca devam etmiştir.

52 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 55: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

EMÎR SULTAN KÜLLİYESİ Bursa'nın doğu kesiminde şehre hâkim bir mevkide kurulmuş olan külliye Emîr Sultan'ın türbesini de içine almaktadır. Bir tarikat külliyesi niteliğindeki yapıların çekirdeğini teşkil eden tekke Emir Sultan'ın Bursa'ya yerleşmesinden az sonra kurulmuş olmalıdır. Bu tekkenin daha sonra Çelebi Sultan Mehmed (1403-1421) veya 11. Murad devrinde (1421-1444 ve 1446-1451) şeyhin hanımı ve Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından, halen mevcut caminin yerinde olduğu bilinen ilk caminin ve çevresindeki müştemilâtın inşa ettirilmesiyle tam teşekküllü bir tarikat merkezine dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Mehmed Şemsedin Efendi'nin Yâdigâr-ı Şemsî adlı eserinde caminin Hoca Kagn diye tanınan bir tüccar tarafından yaptırıldığı ve bunu daha sonra uç beylerinden Sinan Bey'in genişlettiği yolunda bir rivayet nakledilmekteyse de belgelerden asıl baninin Hundi Fatma Hatun olduğu öğrenilmektedir. Külliye, başlangıçta aynı zamanda tevhidhâne olarak da kullanıldığı anlaşılan cami, derviş hücreleriyle diğer tekke bölümleri, imaret, türbe, Hundi Fatma Hatun'un 1429'da inşa ettirdiği hamam. Çelebi Sultan Mehmed'in torunu Hatice Hatun'un yaptırdığı mektep ile Cezerî Kasım Paşa'nın ilâvesi olan medrese binalarından meydana geliyordu. Bunlara ayrıca XVIII ve XIX. yüzyıllarda bir muvakkithâne ve kütüphane ile caminin güney ve batı yönlerindeki çeşmeler eklenmiştir. Bugün sadece XIX. yüzyılın başında yeniden yapılan cami ile türbe, hamam ve çeşmeler mevcuttur.

ile birlikte Emîr Sultan da Kütahya'da bulu-nan Timur'un huzuruna götürüldü. Bir süre sonra serbest bırakılarak yine Molla Fenârî ile birlikte Bursa'ya döndü. II. Murad'ın, amcası Mustafa Çelebi'ye karşı sürdürdüğü mücade-lede hükümdarın yanında yer aldı. Mustafa Çelebi büyük bir kuvvetle Bursa'ya yaklaşırken padişahın Emîr Sultan'a başvurup amcasına karşı yürüttüğü mücadelede onun sözlerin-den cesaret aldığı, olaydan sonra kendisine daha çok bağlandığı, huzurunda diz çöküp oturduğu rivayet edilir.

İSTANBUL ÖNLERİNDE BİR GAZİ DERVİŞII. Murad tarafından 1422’de yapılan İs-

tanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı. Bu kuşatmanın tarihini yazan Bizans tarihçisi loannec Kananoc, Emîr Sultan'ın 500 kadar dervişiyle birlikte büyük bir debdebeyle pa-dişahın ordugâhına geldiğini, hücum vakti olarak tayin ettiği 24 Ağustos Pazartesi günü öğleden bir saat sonra dervişlerinin başında at üstünde kılıç ve kalkanıyla surlara yakla-şıp kılıcını çekerek üç kere salladıktan sonra hücuma geçtiğini, bu işaret üzerine Türk or-dusunun taarruza kalktığını anlatır.

SULTANLARA KILIÇ KUŞANDIRDIBütün kaynaklar Yıldırım Bayezid, Çe-

lebi Mehmed ve II. Murad'ın Emîr Sultan'a

saygı gösterdiklerini, sefere giderken onun eliyle kılıç kuşanıp duasını aldıklarını belir-tir. Padişahlara kılıç kuşatma geleneği, Emîr Sultan'ın Hammer'e göre Yıldırım Bayezid'e, Atâ Bey'e göre ise II. Murad'a kılıç kuşatma-sıyla başlamıştır.

VEFATINDAN SONRA DA HÜRMET GÖRDÜEmîr Sultan'ın vefat tarihi hakkında bil-

gi vermeyen eski kaynaklar, Bursa'da çıkan bir veba salgınında öldüğünü kaydetmekle yetinirler. Cenaze namazı o sırada Bursa'da bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî tarafından kıldırı-lan Emîr Sultan bugün türbesinin bulunduğu yere defnedildi.

Osmanlı padişahları Emîr Sultan'ın ve-fatından sonra da ona hürmet göstermeyi sürdürmüşler, Bursa'ya geldiklerinde türbesini mutlaka ziyaret etmişlerdir. II. Bayezid ile Yavuz Sultan Selim'in Emîr Sultan'ın san-dukasının örtüsü altına girip uzun süre dua ettikleri bilinmektedir.

BAŞLATTIĞI GELENEK ASIRLARCA SÜRDÜEmîr Sultan'ın sağlığında Bursa'dan uzak

yerlerde oturan dervişler yılda bir defa kafile halinde yola çıkarak mürşidlerini görüp duası-nı almaya gelirlerdi. Bu ziyaretler ölümünden sonra bir gelenek halini alarak asırlarca de-vam etmiştir. Bursalılar'ca bir bereket vesilesi sayılan bu gelenek XX. yüzyılın başlarında terkedilmişse de ramazan ve kurban bayram-larının ikinci günlerinde Eşrefî şeyh ve der-vişlerinin zikrederek Emîr Sultan türbesine yaptıkları ziyaret ve Eşrefiyye usulüne göre icra ettikleri âyin şeklindeki geleneği bir süre daha devam etmiştir. Emîr Sultan'la birlikte Anadolu'ya gelen sûfîlerin bir kısmı Bursa'nın çeşitli yerlerinde zaviyeler açmışlardır. Bun-lardan Seyyid Nasır Bursa Pınarbaşı'nda, Ali Dede İncirli Hamamı civarında, Seyyid Usûl Kuruçeşme mahallesinde, Seyyid Nattâ da Ebû İshak Kâzerünî zaviyesinde tarikat faaliyeti göstermişlerdir.

II. Murad tarafından 1422’de yapılan İstanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı. Bu kuşatmanın tarihini yazan Bizans tarihçisi loannec Kananoc, Emîr Sultan'ın 500 kadar dervişiyle birlikte büyük bir debdebeyle padişahın ordugâhına geldiğini söyler.

Bütün kaynaklar Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad'ın Emîr Sultan'a saygı gösterdiklerini, sefere

giderken onun eliyle kılıç kuşanıp duasını aldıklarını

belirtir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 53

Page 56: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

“…Van kayası altında pınarlar çıkar. Hor Hor denilen yerde, değirmen döndü-recek güçte su vardır. Tebriz Kapısı’nın iç yüzünde yine büyük bir berrak pı-nar çıkar ki, zülâl suyu gibidir… Suluk Kulesi’nde de bir kaynak vardır ki, buna, burçtan aşağı kayalar içinden inilir… Van kayasının kuzeyinde de bir kaynak vardır. Bunun üzerine bakan kuleye Su Kulesi derler…”

Evliya Çelebi’nin çizdiği resmin, bi-zim de üslubumuzu belirlemesini ister-dik. Bence Van şehrinin bağrında taşıdığı üslup da bu; lakin güncelin acıları ve yıkıntıları içinden bir kent resmi oluştur-mak çok zor... Çünkü depremin oluştur-duğu resim hafızalarda hâlâ taptaze…

Koca bir binanın altında hengâmeye bakan bir çift gözdü Van. “Evliya Çelebi’nin kelimelerle çizdiği ahenkli

resim çok uzaklarda kaldı” diyordu bu gözler.

Aslında uzaktaki Van kalesinin res-miydi; Evliya Çelebi’nin anlattığı Van hikâyesi. Onun eteklerine kurulmuş eski Van da küçük Yunus’un belki de hikâyesini bilmediği ve fakat cumhuriyet dönemi yeniden kurulmuş olan kentin yanı başında duran viranenin tahayyülü zorlayan resmiyle, dünyaya dair seyret-

KADİM ŞEHİRLER

mö 7000 yıllarına kadar uzanan kadim tarihinin belGesi niteliğindeki sayısız esere ev sahipliği yapan van, 1915’teki büyük kıyım ve yıkımdan sonra kendini yeniden var ederek

küllerinden doğdu…

KülleRinDen Doğan şeHiRV A N

hASAN hÜSEYİN öz

KADİM ŞEHİRLER

54 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 57: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

tiği son resim olan hengâme arasında bir bağ kurup kurmadığı meçhul. Lakin eski Van’ın ayakta kalan Çifte Hamam ile Osmanlı rüyasının sembollerinden olan camilerin sonuncusu ve bugün hala ibadete açık olan Kaya Çelebi Camii, 1915’te başlayıp 1918’de biten başka bir hengâmenin hikâyesini anlatmak için ayakta kalmış gibidirler...

Bu yüzden Van’ın şehir üslubu da, bu kesik ve tedirgin teheyyücün belirlediği hikâyenin, bir o kadar tedirgin cümle-leri tarafından belirlenebilir herhalde. Yani “teheyyüç (coşma, heyecanlanma)” kelimesinde gizlenen, heyecanlanma, coşma, deprenme ve harekete geçme fiillerinin bütününü bünyesinde ba-

rındırmak durumunda. Zaman kesik ve mahcup, kent büyük felaketlerin tesiriyle oradan oraya sürüklenmiş… Kâh deprem, kâh savaşlar, kâh dıştan gelen tazyikle kendini unutan insanın yıkıcılığının tesiriyle gölün kıyısına tu-tunmaya çalışmış kentin merkezi.

EFSANELERE KONU OLAN VAN KALESİVan’ın mukaddem zamanın iki unsu-

rundan biri Van gölüyse, diğeri kalesidir. Birincisi yaratıcının hilkatiyle, ikincisi hâlâ söylencelerde canlılığını koruyan bir uğraşla meydana gelmiştir.

Van Kalesi’ne ilişkin söylencede şöyle anlatılır:

“Urartuların eline geçen Van kalesi öyle muazzam yapılmıştır ki görenler kalenin insan eliyle yapıldığına inana-maz. Kale dev yapılı insanlar tarafın-dan 80 metre yüksekliğe her biri en az 30 ton gelen düzgün taşlarla sıva ve harç kullanılmadan yapılmış; ina-nışa göre duvar yapımında çalışanlar öyle güçlülerdi ki, elleriyle bastırarak taşları hamur haline getirip birbirine yapıştırmışlardır.

Meher de bu dev yapılı insanlardan biridir. Atıyla birlikte Meher Kapı deni-len yerde Urartu kaya yazıtının ardında günümüzde de yaşadığına ve kıyamet günü gelince yeniden ortaya çıkılacağına dair efsaneler vardır.”

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 55

Page 58: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

EVLİYA ÇELEBİ’NİN GÖZÜYLE VAN KALESİVan Kalesi’ndeki Urartu dönemi kaya

işçiliğini övgüyle anlatan Evliya Çelebi, Van Kalesi’nin üzerine inşa edildiği kayayı kendine has üslubuyla şöyle tasvir eder:

“Bu kaya çökmüş bir deveye benzeti-lirse, başı doğu tarafında olup gülle gibi kayalar vardır ki bunlara asla top ulaşmaz. Devenin arka tarafı, Van Gölü tarafına ve batıya bakar. Bu devenin arkasına benze-yen yerden üçbin altmış adım yükseklik-teki kayalar üzerine korka korka tam bir saatte çıktık…”

Evliya Çelebi, İç kalenin kullanılışına dair de şunları anlatır:

“Kuzey tarafa bakan bölme bölme ka-yalar üzerinde üç grup kale duvarları ara-sında azap ve diğer sınıf askerleri otururlar. Bu tarafta kayalar içinde ta aşağı sazlığa inen soluk yolunun kalesi balyemez top-larla doludur. Kıblesinde güneyinin aşağı şehre bakan yerde hiç duvar yoktur. Ta-mamen yalçın kayalar üzerinde yeniçeri ağasının, baş çavuş ve kâtibinin, dizdar ve kethüdanın sarayları ile diğer yeniçeri ve cebecilerin odalarının duvarları vardır…"

VAN İSMİNİN KAYNAĞITahayyülleri zorlayan kalenin etekle-

rine kurulan eski şehir; hem Anadolu'nun İran, Maveraünnehir ve Kafkas yollarının birleşim noktalarından biri olması, hem de gölün etkisiyle ılımanlaşan ikliminden dolayı, tarih boyunca önemli yerleşim mer-kezlerinden biri olmuş.

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sin-de, Büyük İskender'in Van Kalesi'ndeki “Vank” adlı bir mabedin adını şehre ver-diğini anlatılır. Başka bir rivayete göre; M.Ö. 1900'lerde Asur Melikesi Mesnure Şah Meryem (Semiramis) tarafından ken-disine izafeten “Şahmerimekerol” şeklinde adlandırılmıştır. Daha sonra Kuyânyemin son devrinde, “Van” adındaki bir valinin genişletip güzelleştirdiği şehir, bu valinin ismiyle anılmaya başlanmıştır. Van adı-nın kaynağı konusunda akla yakın görüş Urartu'ca Biane veya Viane'den çıkmış ol-duğudur. Tarihli kaynakların bütününde, Urartular kendilerine “Bianili” demişler, Urartuların yükselme devrinde “Biate” adı altında birçok şehir ve insan topluluğu Van bölgesine toplanmışlardır.

KADİM ŞEHİRLER

Hazin bir hikâyenin ortasında dimdik ayakta kalan tarihî eserler ve kim bilir hangi sırları derinliklerinde özenle saklayan Van Gölü, binlerce yıllık bilgiye dayanan bilgeliği ve yaşama azmiyle, insanlığa her dem yeniden var olma bilinci aşılar...

56 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 59: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

İKİ BİN YILIN YORGUNLUĞU VE TECRÜBESİBugünkü şehir merkezine 5 kilometre

uzaklıktaki kalenin eteklerine kurulan eski Van, yaklaşık iki bin yıl boyunca değişik savaş ve sarsıntılara rağmen birçok kavme ev sahipliği yapar.

Urartular’ın başkenti, Perslilerin sayfi-ye yeri olan şehir, daha sonra Romalılar, Bizans, Ermeniler arasında el değiştirir; Türkler’in Anadolu’ya gelişleriyle birlikte İslam milletlerinin önemli üslerinden biri haline gelir.

Anadolu’nun doğusundaki yüksek dağların kucağında, tıpkı Van kedisinin gözündeki keskin renk geçişine benzer bir naiflikle içinize doluveren ıpılık bir nefes gibi insanı ısıtan vadide kurulmuş olan kent, tarihi geçişlerin ve büyük gelgitlerin güzergâhıdır.

Bu yüzden teheyyüçtür Van… Aniden olup bitiveren bir olay gibidir. Fakat etkisi uzun yıllar sürecek bir olay!..

Eski Van’ın hikâyesi, yüzlerce yıl ayakta kalıp bir cinnet anında kendini yok eden bir şehrin hikâyesidir aslında…

Fakat şehir bir taraftan da kendini gele-ceğe taşımak ister… Anılarını yanı başında tutarak, yeni devinimler ve heyecanlarla var olmak ister.

İşte gelgitler içinde yoğrulmuş bir kent resmi yapılmak istense, bugünkü Van ile

eski Van’ın yanyanalığını görüp, böyle bir resme hacet yok denilebilir.

ESKİ VAN’IN HAZİN SONU!Urartu Kralı'nın yaptırdığı kalenin ef-

saneleri eşliğinde yüzyıllarca yaşayan bir kent… Her dilde, her kültürde karşılığı olan ve hiç yabancılık çekilmeyen bu efsa-ne, ortak bir tahayyülün oluşması anlamına da geliyor. Pers söylencesi de, kale efsane-sini destekleyerek bir kent kimliği haline gelir. Bu kadim şehri fetheden Türkler, kendi tahayyülleriyle birlikte geçmişten gelen efsaneleri de bugüne ulaştırdılar… Tıpkı eski Van gibi…

Kalenin eteklerine serpiştirdikleri eser-leriyle, bu kentin hikâyesine katkıda bulu-nan Türkler, Osmanlı devrinde idari yapı-nın bir parçası haline getirdikleri Van’da yaşayan toplumlara da kendilerinden bir parça, hatta bir emanet sorumluluğuyla baktılar.

VAN KEDİSİVan kedisi, gözleri mavi veya kehribar rengi ya da biri mavi diğeri kehribar olabilen, nadide

ve asil bir kedi ırkıdır. Asaletini ve beyaz rengini paylaşmakla birlikte, önemli farklılıkları da bulunan Ankara kedisi ile karıştırılmamalıdır. Genelde Van kedisi yavrularının iki kulağı arasında bir veya iki adet siyah nokta bulunur.

Van kedisinin göz rengi üç gruba ayrılır. Her iki gözü mavi (daima turkuaz mavisi), her iki gözü kehribar (sarı renk ve tonları, çok nadiren kahverengi) ve tek-göz diye gruplandırılır. mavi gözlü Van kedileri kendi arasında “mavi gözlü kısa, kadife kürklü” ve “mavi gözlü-uzun ipek kürklü” kediler şeklinde ikiye ayrılır.

Van kedilerinin yeni doğan yavrularının gözleri grimsi renktedir. yavru kedinin doğumundan 25 gün sonra göz renkleri farklılaşmaya başlar ve 40 gün sonra da göz renkleri netleşir. İki kulağı arasında bir veya iki adet siyah nokta bulunan Van kedisi yavrularının çoğu tek-göz olur. Ve bu siyah noktalar “Tek-göz kedilerin mührü” olarak tanımlanır.

Kıyısında kurulduğu göl, kinleri yutup, ebedî bir sükûnet üfler ruhlara... Ve sonra şehre doğru ılık bir meltem eser

gölden, kanatlarında barış, kardeşlik ve umut…

Anadolu’nun doğusundaki yüksek dağların kucağında, içinize doluveren ıpılık bir nefes gibi insanı kuşatan

vadide kurulmuş olan kent, tarihi geçişlerin ve büyük gelgitlerin güzergâhıdır.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 57

Page 60: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Evliya Çelebi’nin sitayişle bahsettiği bu güzel kent, 1915 yılında başlayan olaylarla kendi kendini infilak ettiren acuze varlığa dönüşür. Ruslar’ın tazyikiyle hareket eden Ermeniler, 1918 yılına kadar kenti yaşan-maz hale getirdiler; şehri, asudelikten uzak, acuze ve bitkin bir çehreye büründürdüler.

1915-18 yılları arasında binlerce insan katledildi, binalar yakılıp yıkıldı, kadim bir kültür kaybolmak tehlikesinin soğuk nefesini yüzünde hissetti… Vandallığın resmi haline gelmiştir artık eski Van. Ya da aşırı teheyyücün infilakla neticelenen hazin hikâyesi!

VAN, KÜLLERİNDEN DOĞARKEN…Bu hazin hikâyenin ortasında dimdik

ayakta kalan tarihî eserler ve kim bilir han-

gi sırları derinliklerinde özenle saklayan Van Gölü, binlerce yıllık bilgiye dayanan bilgeliği ve yaşama azmiyle, insanlığa her dem yeniden var olma bilinci aşılar... Te-pedeki kale, bütün haşmetiyle bir direnç, geleceğe doğru bir atılım heyecanı verir varlığa ve insanlığa…

Küller arasından bir yurt çıkarmak için eski kentin hemen yanı başında hummalı bir çalışma ile kurulur Van. Dünün üzerine değil, fakat dünü unutmamak için hemen yanı başında yeni varoluşlara kulaç atar Vanlı.

Bugünkü Van, bu iç içe geçmiş gelgi-ti, Ulu Camii’yi, Kızıl Camii’yi ve Mimar Sinan’ın yaptığı han, hamam, türbe, imaret, çeşme ve medreseden oluşan Hüsrevpa-şa Külliyesi’ni arkada bırakarak kollarını

sıvar ve bugünkü Van’ı vücuda getirir. Ef-saneler ve Van Gölü’nden ilham alan lirik hikâyeler taşınır bu yeni şehre. Uzaktan seyredilir derya…

KADİM ŞEHİRLER

AKDAMAR KİLİSESİ1915-18 yılları arasında yaşanan Ermenilerin katliamları sırasında birçok Türk-İslam eserlerinin yanı sıra Hıristiyan eserleri de tahrip olmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan seksen yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti devleti bölgenin önemli sembollerden biri olan Akdamar Kilisesi’ni restore ederek hizmete açmıştır.

Akdamar Adası’ndaki surp Haç Kilisesi, Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral ı. Gagik'in emriyle 915-921 yıllarında mimar manuel tarafından inşa edilmiştir.

Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeniler için çok önemli bir konuma sahiptir.

Seksen yılın sonunda, üniversitesiyle,

sanayisiyle yeniden bölgenin merkezi haline

gelir şehir. Ve eski günlerin anısını, bütün acı hikâyelerine rağmen

Akdamar’da hayata geçirir. Van ebedî kin

değildir çünkü…

58 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 61: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

VAN KALESİUrartu Kralı ı. sardur tarafından m.ö. 835 yılında yeniden inşa edilen Van Kalesi, Van Gölü'nün 4 km doğusunda, doğudan batıya 1800 m, kuzeyden güneye genişliği 60 m, yüksekliği 80 m olan büyük ve heybetli bir yapıdır. Uzun yıllar Urartuların başkenti olan Van Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Van Beylerbeyliği'ne hizmet etmiştir.

Başlı başına bir tarih olan bu yapıyla ilgili olarak çok sayıda efsane anlatılmaktadır. Çomar Bölükbaşı Efsanesi, Analı Kız Efsanesi, Karacehennem Kuyusu Efsanesi, Abdurrahman Gazi Efsanesi, şahbağı Efsanesi bunlardan sadece birkaçıdır.

ABDURRAHMAN GAZİ EFSANESİİran şahı Abbas, Van Kalesi’ni almak için kentin kuzeyindeki “şahbağı” (Beyüzümü Köyü) denilen yerde konaklar. Kale çok yüksek ve sağlam olduğu için bir türlü alamaz. Aradan yedi yıl geçer. şah Abbas, kaleyi nasıl alacağını düşünürken adamlarından biri yanına yaklaşır; gereken hürmeti gösterdikten sonra şöyle der: “Kalede Abdurrahman Gazi diye ermiş biri vardır. O orada oldukça burayı almamız imkânsızdır.”

Bunun üzerine şah Abbas, ermişi denemek için bir kuzu bir de köpek kızarttırıp armağan olarak gönderir. Elçiler armağanı sunduklarında, ermiş şöyle bir bakar, köpeği göstererek, “Bunu şahınıza götürün” der. Elçiler geri götürürlerse şahın kendilerini öldüreceğini söylerler.

Bunun üzerine şeyh elini köpeğe doğru uzatarak “hoşt” diye seslenir. Köpek canlanıp koşmaya başlar. Elçiler dönüp durumu şah'a anlatırlar. şah da kuşatmayı kaldırıp ülkesine döner.

YARINLARA UMUTLA BAKAN BİR ŞEHİREski komşularının nasıl bir anda de-

ğiştikleri hatırlanmak istenilmez. Ercişli Emrah’ın türküleri, genç kızların manileri eşliğinde çalışan erkekler, var olma cehdi-nin verdiği aşkla yeniden yurt kurarlar… Seksen yılın sonunda, üniversitesiyle, sa-nayisiyle yeniden bölgenin merkezi haline gelir şehir. Ve eski günlerin anısını, bütün acı hikâyelerine rağmen Akdamar’da ha-yata geçirir.

Van ebedî kin değildir çünkü… Kıyı-sında kurulduğu göl, kinleri yutup, ebedî bir sükûnet üfler ruhlara... Baharın ilk gü-neşiyle birlikte erimeye başlayan karlar, asırlar boyunca olduğu gibi yine bu göle doğru koşarlar büyük bir hasretle... Ve Yeryüzündeki acıları alıp, mavi bir hülyaya dönüştürmek için… Ve sonra şehre doğru ılık bir meltem eser gölden, kanatlarında barış, kardeşlik ve umut… Ve ezeli tehey-yüç, ebedî sükûnete ve özlenen ahenge doğru yol alır…

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 59

Page 62: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Sürdürülebilir kalkınma kavramının temelinde, toplumun ve içinde yaşadı-ğımız dünyanın çevresel, ekonomik ve sosyal refahı yatmaktadır. Bugün dünya üzerinde insan yaşamı için gerekli tüm ürün ve hizmetler ancak sağlıklı bir çevre ve düzenli toplum içerisinde mümkün.

Aksa, bu kavramın üç temel ilkesinin pratikte uygulaması için, kuruluşundan bu yana “verimli ve çevreyle uyumlu” ça-lışmalar yürüten bir üretici olma anlayı-şını benimsiyor. Yıllar içerisinde misyon ve vizyonunu bu anlayışa uygun şekilde dizayn ederek oluşturduğu politika ve stratejilerle hedeflerine ulaşı-yor, iş ve iyileştirme planlarını uygulamaya koyuyor.

TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLUYORSürdürülebilirlik

anlayışı ile yaptığı çalış-malar sayesinde kurum-sal performansını artıran şirket, gönüllülük esası-na dayalı KSS uygula-malarıyla Türkiye’de örnek teşkil ediyor. Teknolojik yenilikler

ve inovasyon çalışmaları ile verimliliğini artıran Aksa, ekonomik dengeyi koruyor, duyarlı üretim anlayışıyla çevreye ve tüm paydaşlarına olan sorumluluğunu yerine getiriyor.

AÇIK KAPI POLİTİKASIŞeffaflık ilkesi çerçevesinde “Açık Kapı

Politikası” oluşturan Aksa, bunu yazılı hale getirilmiş. Açık Kapı Politikası sayesinde

çalışanların yöneticileriyle; müşteri-ler, iş ortakları, hissedarlar ve

halkın şirket yetkilileriyle kolaylıkla iletişim kura-bilmesi ve talep ettikle-ri konularda bilgi ala-bilmesi amaçlanıyor.

ÇEVREYLE UYUMLU VERİMLİ ÜRETİMAKSA AKRİLİK’İN “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA” İÇİN KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK ANLAYIŞI

SANAYİ

kuruluŞundan bu yana “verimli ve çevreyle uyumlu” çalıŞmalar yürüten aksa akrilik, bu anlayıŞa uyGun politika ve stratejiler GeliŞtirerek

hedeflerine bir bir ulaŞıyor.

Açık Kapı Politikası uygulayan Aksa, çalışanların yöneticileriyle; müşteriler,

iş ortakları, hissedarlar ve halkın şirket yetkilileriyle kolaylıkla iletişim

kurabilmesini ve talep ettikleri bilgileri alabilmesini amaçlıyor.

60 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 63: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

AÇIK KAPI ZİYARETLERİ2011 yılı boyunca düzenlenen “Açık

Kapı Ziyaretleri”nde okullardan, üniversi-telerden, müşterilerden, tedarikçilerden ve yerel toplum temsilcilerinden yaklaşık 799 kişi Aksa fabrika sahasında misafir edildi. Her “Açık Kapı” faaliyeti tamamladığında ziyaretçilere anket uygulayan Aksa, anket sonuçlarını yıllık bazda raporlandırıyor.

ÇEVRE VE VERİMLİLİK Aksa, 2011 yılının son çeyreğinde top-

lam yatırım bütçesi 60 milyon ABD doları olan enerji verimliliği, tasarruf ve ürün

geliştirme projelerinin finansmanı için Av-rupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan 50 milyon ABD doları tutarında, 30 ay geri ödemesiz olmak üzere 8 yıl uzun vadeli kredi aldı.

Yalova fabrikasında operasyonel mali-yetleri azaltarak üretim süreçlerini optimi-ze etmek ve enerji verimliliğini sağlamak amacı ile kullanılacak kredinin, şirketin operasyonel verimliliğini artırmasına büyük katkı sağlayacağı ifade ediliyor.

Yapılacak projeler ile çevreci uygula-malar geliştirilecek, ayrıca saha, çalışan güvenliği ile risk yönetimi konularında

uluslararası performansı sağlayacak ted-birler devreye alınacak. Uygulanmaya baş-lanan projeler sonucunda, 23 bin ton/yıl CO2 emisyonu azaltımı hedefleniyor.

YÜKSEK VERİMLİ MOTOR PROJESİFiltre pres bezlerinin temizlenmesi

amacıyla azot yerine basınçlı hava kul-lanımına geçilmesiyle beraber yüzde 20 oranında azot tasarrufu sağlayarak, küre-sel kaynakların kullanımını azaltan Aksa, 2010-2011 döneminde, basınçlı hava üreti-

2011 yılı “Açık Kapı Ziyaretleri” kapsamında öğrenci, müşteri, tedarikçi ve yerel toplum temsilcisi 799 kişiye ev sahipliği yapan Aksa, ziyaretçiler uyguladığı anketlerin sonuçlarını yıllık bazda raporlandırıyor.

KIYASLAMA ZİYARETİ

İÇİN AKSA’YI SEÇTİLER

Ulusal Kalite Büyük ödülü ve “Hall of Fame” ödülüne layık

görülen AKsA Akrilik’e yurt içi ve yurt dışından pek çok kuruluştan

bilgi paylaşımı, öğrenme ve kıyaslama (benchmark) daveti

geliyor.

Bu kapsamda ziyaretçilere “stratejik Planlama, Liderlik,

Kurumsal sosyal sorumluluk Uygulamaları, Toplumsal

Faaliyetler, sürekli İyileştirme, İç Denetim, Tedarik Zinciri,

müşteri İlişkileri yönetimi ve Kariyer ve Performans yönetimi”

konularında bilgilendirme yapılarak karşılıklı görüş

alışverişinde bulunuluyor.

Bu amaçla geçen yıl içerisinde Hall of Fame İyi Uygulamalar Ziyareti, PETKİm Petrokimya

Holding, KyK yapı Kimyasalları, merkez Çelik, Advansa, Brisa,

BOyTAş mobilya sanayi ve Ticaret A.ş. Kıyaslama Ziyareti

için AKsA Akrilik’i seçtiler.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 61

Page 64: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

minde “değişken devirli kompresöre geçiş” projesi ile kullanılan elektrik enerjisinde azalma sağladı. 2010-2013 yılları arasın-da sürmesi öngörülen ve 1,4 milyon ABD doları tutarında toplam yatırım bütçesine sahip “yüksek verimli motor” projesi ile yüksek enerji tasarrufu hedefleniyor.

ATIK SUYUN RENGİ AZALTILIYORSolventin geri kazanımından artakalan

ve bertaraf edilen tehlikeli atığın hem mik-tarını azaltmak hem de içerisinde bertaraf edilen solventi geri kazanmak üzere yeni bir yatırım daha planlayan Aksa, atık ile beraber bertaraf edilen solventin geri kaza-nım oranında önemli oranda artış bekliyor.

Aksa, atık su arıtma tesisinden çı-kan arıtılmış atık suyun renginin azaltıl-

ması amacıyla yeni bir proje başlatıyor. Hâlihazırda arıtılmış atık suyun deşarjın-da bakılacak parametreler arasına alınan “renk” parametresinde yasal limitin altın-da kalınıyor olmasına rağmen Aksa, rengi kaynağında gidermeye yönelik çalışmalar da yürütüyor.

OPERASYONEL MÜKEMMELİYET STRATEJİSİİki aşamalı olarak ele alınan bu çalış-

malarda, renk giderimi için kimyasal atık su arıtma aşamasında demir sulfat yerine organik bazlı flokulant kullanarak çıkış renginin azaltılması ile üretimden kaynak-lanan boyalı atık suların diğer atık sulardan ayrılarak ayrı bir hat ile arıtma tesisine taşınması ve ön arıtılması hedefleniyor.

2012 yılında operasyonel mükemme-liyet stratejisi ile uyumlu olarak verimlilik ve kalite artırmaya yönelik bakım, tutum ve idame projelerine öncelik tanınmaya devam edecek olan Aksa, enerji santralinin verimli şekilde çalışmasına hizmet ede-cek enerji üretim verimliliğini artırmaya yönelik yatırımları da 2012 yılı yatırım harcamaları projeksiyonuna dâhil etmiş bulunuyor.

PAZARYERİ’NDEN AKSA’YA 2 ÖDÜLTürkiye Kurumsal sosyal sorumluluk Derneği (TKssD) tarafından düzenlenen Kss Çözümleri Pazaryeri etkinliğine üçlü sorumluluk yönetim sistemi uygulamaları ile davet edilen AKsA, iki ayrı ödüle layık görüldü.

şirketlerin Kss'nin iş süreçlerine dâhil edilmesi konusunda sosyal sorumluluk uygulamalarını nasıl şekillendirdikleri açısından değerlendirildiği etkinlik için katılımcı uygulamalar dernek tarafından bir yıl boyunca izlenip değerlendirildi.

AKsA etkinlikte, Kss Pazaryeri etkinliğinde Toplumsal Danışma Paneli, Halk Okulu, Açık Kapı Etkinlikleri, sera Gazı Envanteri ve Ağaçlandırma, Çevre Bilinçlendirme ve AKsA Kurtarma Takımı faaliyetleri ile yer aldı.

jürinin yaptığı değerlendirme sonucunda Aksa, “En İyi Paydaş İletişim ödülü”nün yanı sıra 750 ziyaretçinin oyları ile belirlenen “Paydaş yönetimi ve İletişimi üçüncülük ödülü”nü de aldı.

Azot yerine basınçlı hava kullanımına geçilmesiyle

beraber yüzde 20 oranında azot tasarrufu

sağlayarak, küresel kaynakların kullanımını

azaltan Aksa, 2010-2011 döneminde, basınçlı hava

üretiminde “değişken devirli kompresöre

geçiş” projesi sayesinde kullanılan elektrik enerjisinde azalma

sağladı.

SANAYİ

62 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 65: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 66: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Toplumların millet haline gelebilme-leri için vatan coğrafyasında kader birliği etmeleri, dil, tarih, amaç, duygu, kültür ve inanç birliği içerisinde bulunmaları ge-rekir. Sıraladığımız her bir unsur önemli olmakla birlikte; duygu, kültür, tarih ve amaç birliğinin sağlanabilmesi için dil bir-liği en temel ve en stratejik unsur olarak öne çıkmaktadır.

Aynı topraklar üzerinde aynı kadere doğru birlikte yürüyen insanların en kolay ve en doğru şekilde anlaşabilmeleri elbette ki aynı dili konuşuyor olmalarıyla müm-kündür. Bu bağlamda milletlerin devam-lılığını sağlayan iki temel unsur, vatanın ve dilin bütünleştirici gücüdür.

Güzel Türkçemizin gücüne dair kalem oynatanlardan biri de şüphesiz Nihad Sami Banarlı’dır…

Çoğu kez kapağını Türkiye veya dün-yanın en ünlü aktristlerinden birinin süs-lediği Hayat’ın 29 Haziran 1972 tarihli 27’nci sayısında Şevket Rado, Nihad Sami

Banarlı’nın Türkçe’nin Sırları(*) isimli ese-rine dair şunları yazıyor: “Şimdiden esrar küpü haline gelmiş olan Türkçe, çözülmez bir muamma niteliğine bürünmeden bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.”

Türkiye’nin kültür hayatına önemli fır-ça darbeleri indiren, Türk dergiciliğinden çığır açan baskı ve mizanpaj tekniğiyle hafızalara kazınan ve 1978 yılında kapa-nan Türk basınının efsane dergisi Hayat’ın nüshalarına şimdilerde ancak milli kütüp-hanelerin “süreli yayınlar” arşivinde ya da sahafların nostaljik anılarla tütsülenmiş raflarında rastlıyoruz; ancak Rado’nun cümlesinin bugün 1972 şartlarından çok daha fazlasıyla geçerliği olmadığını kim söyleyebilir?

Şiir, roman, hikâye, tiyatro eserleri yayınlayan, liseler için edebiyat kitapları yazan, Ülkü, Yahya Kemal Enstitüsü Mec-muası, Hayat Tarih Mecmuası, Meydan, Kubbealtı Akademi Mecmuası gibi dergi-lerde, Hürriyet, Akşam, Yeni Sabah gibi gazetelerde makaleleri çıkan, edebiyat tarihi hakkında çok değerli eserleri bulu-nan Banarlı’nın güzel Türkçemize yaptığı hizmetleri en iyi anlatan kitaplarından biri, belki de birincisi olan Türkçenin Sırları, kendini Türk kültür dairesine mensup hisseden herkesin başucunda bulunması gereken bir eser… Bu muhteşem eserin tarih kokan sayfalarında emsalsiz ve do-yumsuz bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz?

TÜRKÇEYİ SEVMEK…Şu fani dünya saadetleri içinde hiç-

bir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar “güzel hizmet” değildir. Vatan çocuklarına bir milletin yarattığı ve yaşattığı dili; bütün güzellikleri, incelikleri, yücelikleri ve güzel sesleriyle öğretmek… (s. 15)

Öğretmen değil de anne ve baba iseniz, abla ve ağabey iseniz, bu sizin daha sevgili vazifenizdir. Yavrularınıza, sözlerini halk dehasının yarattığı ve bestesi yine halk sanatından yükselen ninniler söylemekten başlayarak, öğreteceğiniz en güzel şey, Türkçedir. (s. 16)

İMPARATORLUK DİLLERİ“İmparatorluk dilleri”, milletlerin

hâkim oldukları topraklardan vergi alır, baç alır, mahsul toplar gibi, kelime de alırlar. Hem bu alışın ölçüsü de yoktur. Kendileri-ne lazım olduğu kadar veya canları istediği kadar alabilirler. (…) Biz, bunlara öteden beri fethedilmiş ülkeler gibi, “fethedilmiş kelimeler” diyoruz. Ancak, yeryüzünde ve cihan tarihinde imparatorluk dili olmamış diller çok, fakat, imparatorluk dilleri az-dır. Çünkü dünya tarihinde hem askeri ve idari imparatorluk, hem de dil ve kültür imparatorluğu kurabilmiş millet azdır. (s. 30) Hakikat şudur ki Türk milleti gibi, asırlarca hatta çağlarca “dünya sathında konuşmuş”, büyük ve fatih bir milletin dili “özdil” olamaz, imparatorluk dili olur. (38)

TÜRKÇENİN SESLERİ…Türk dili, bugünkü Türkiye toprakla-

rına, eski Asya ülkelerimizin hür ufuklar-la çevrili bozkırlarından kopan “gür” ve “erkek sesli” bir musikiyle gelmiştir. Bu

TÜRKÇENİN SIRLARI VENİhAD SAMİ BANARLI

NEcAtİ EREN

Nihad Sami Banarlı

Türk milleti gibi, asırlarca hatta çağlarca dünya sathında konuşmuş,

büyük ve fatih bir milletin dili “özdil” olamaz,

imparatorluk dili olur.

64 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KÜLTÜR

Page 67: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

sebepledir ki Türkiye Türkçesi’nde eski bozkır sesleri ve “İdil” ırmağının akışın-dan yükselen sesler vardır. Fakat Türkiye Türkçesi’nde bu kadim sesler yanında “Nil” nehrinin taşkınlığı da seslenir; “Dicle”nin, “Fırat”ın, “Tuna”nın, “Meriç”in ve Ana-dolu ırmaklarının akışları da… “Türkiye Türkçesi”nde “Karadeniz” kıyılarının, poy-raz rüzgârı kadar canlı, çevik ve çabuk sesleri de vardır; “Adalardenizi” sahillerinin lodos rüzgârı, zeybek musikisi ve efe raksı gibi heybetli, ağır ve atmosfer dolduran sadâları da… (s. 39)

BENİM DÜNYAM…Bir dudak boyası yapsam, adını “al”

yahut “gül”, veya “mercan” koyardım. Me-sela “Karmen” demezdim, diyemezdim. Doğrudan doğruya “dudak” demeyi tercih

ederdim. Yahut “gonca” gibi, “nar” gibi renkli adlar seçerdim. Hatta her dudağa sürülmeyeceğini bilsem, “bayrak” bile bo-yama ad olurdu. İsterdim ki onu seven ka-dınların dudakları bayrak gibi temiz kalsın. Kendi çocuklarından, yakınlarından, kendi erkeklerinden veya gerçekten sevdikleri erkeklerden başkasına değmesin. (s. 69)

YUNUS’UN TÜRKÇESİXIII. asır, Anadolu’da Türkçenin şahla-

nışı bakımından, bir Yunus Emre asrıdır. Bu asırda, bugünkü Türkiye toprakların-da, gerçek bir “dil inkılâbı” olmuştur. (s. 90) Daha XII. Asırda, Türkistan’da Ahmed Yesevi ile başlayan Türk diliyle tasavvuf edebiyatı, Yunus’un ilahilerinde Türkçenin zaferleri olmuştur. (s. 92) Türk milletinin hâkim millet olduğu İslam medeniyeti asır-larında o üstün duruma ulaşırken fethet-tiği topraklar gibi, fethettiği kelimeler de vardır. Türklük, bu kelimeleri, tıpkı yeni vatan toprakları gibi, kendi zevki, sanatı ve dehasıyla işleyerek Türk ve Türkçe yapmış-tır. İşte Yunus Emre de, Türkçemizin çok sayıda kelimesini böylesine millileştiren bir lisan fatihidir. (s. 94)

Kelimelerle resim yapılır, musiki bestelenir, sevilen insanlara en sıcak aşk duyguları söylenir, ordular harbe ve zafere sevkedilir ve nihayet, kelimeler rakseder.

Osmanlı devri, dil mevzuunda, mesela kendisinden önceki

Selçuk devrine nisbetle, adeta milliyetçi ve

Türkçecidir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 65

Page 68: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

YAHYA KEMAL TÜRKÇESİYahya Kemal, tarih içinde Türk milli-

yetini meydana getiren büyük mimariye ve bu mimariyi yaratanın sanatına hayran olmuş; onun bu mimaride kullandığı bütün malzemeyi yakından incelemiştir. Kahra-manlık, asalet, fedakârlık, tevazu, şevk ve iman unsurlarıyla birleşen, şiir gibi, musiki gibi, mimari gibi güzel sanatların böyle bir milliyeti nasıl ifade ettiklerini araştırmış, bulmuş, şiirlerini bu zengin malzeme için-den seçtiği güzelliklerle söylemiştir. (s. 124)

KANDİL GÜLLERİ…Bir gün, sokakta; “Kandil gülleri!” diye

bağıran bir satıcı sesi duyar ve yollarda güller satılıyor zannederseniz, aldanırsınız, satılan, gül değil, kandil simitleri, kan-dil çörekleridir. Eski Cermen putperest-lerinin ve Hıristiyanların Noel Baba’ları, nasıl çocuklara hediyeler, oyuncaklar, yemişler getirirse, Müslümanların hakiki aile babaları da, öteden beri, kandil ak-şamlarında evlerine bu kandil çörekleri ve kandil şekerleriyle dönerler. İşte bu “kandil çörekleri”, belki de ince ve gül renkli kâğıtlara sarıldığı, Müslüman Türk sokaklarını çiçekler gibi süsledikleri için, halk satıcıları, onları yalnız kendi hakiki

adlarıyla ve “kandil çörekleri” diye değil de tam bir mecaz veya teşbih ihtiyacıyla, “kandil gülleri” sesleriyle satarlar. (s.136)

TÜRKÇENİN GÜL BAHÇELERİ“Yasemin, lale, sümbül, gül, menekşe,

zerrin, zambak, şekayık, nilüfer, nar ve şeftali”, daha birçok benzerleriyle birlik-te, sade bahçede birer çiçek değil, aynı

zamanda dilde birer mecazdır. Bunlardan çoğunun bilhassa kız çocuklarına isim ol-ması da bundandır. Farsçada “çiçek” demek olan “gul”, hem bir gül inceliğini hem de bir “güllü isimler saltanatı”nı Anadolu’da yaşamıştır: Bugün, Türkiye’de köylü ve şehirli olarak nice güzel Türk kadını Gül-dalı, Güldane, Gül’izar, Gülfidan, Yazgülü, Kırgülü, Ayşegül gibi, güllü adlar taşıyor. Türkçenin Gül Bahçeleri, işte vatan şehir-leri, köyleri, kırları gibi, Türk ve Türkçe olmuş “bu sözlerin” aktığı ırmak kenarla-rında açıyor. (s. 140)

İSTANBUL TÜRKÇESİTürk tarihinin son yediyüz yılında Oğuz

Türkleri tarafından kurulan en büyük mede-niyet, Anadolu ve Balkanlar Türkiyesi’ndeki Osmanlı Medeniyeti’dir. 500 yıldan beri, böyle bir medeniyete dil, kültür ve sanat merkezliği yapan İstanbul şehrinde ise Türk-çemizin büyük tekamül göstermesi çok ta-biidir. (s. 176) İstanbul Türkçesi, daha ilk anlarından başlayarak yalnız İstanbullular tarafından değil, imparatorluğun her tara-fından gelen Türkler –ve Türkleşenler- tara-fından işlene işlene güzelleşmiş lisandır. O kadar ki bu dilin güzelleşmesi için, asırlarca, bütün bir imparatorluk çalışmıştır. (s. 177)

İstanbul Türkçesi, yalnız İstanbullular tarafından değil, imparatorluğun her tarafından gelen Türkler –ve Türkleşenler- tarafından işlene işlene güzelleşmiş lisandır.

Yahya Kemal Beyatlı

66 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

KÜLTÜR

Page 69: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

DİL SAVAŞLARIBilmek lazımdır ki milli dil sevgisi, mil-

let sevgisinin büyük ve bölünmez parça-sıdır. Milli dil sevgisi bütün manasıyle bir “milli renk” sevgisidir. Bu “milli renk”, al renktir, bayrak rengidir. (…) Türk milleti-nin tarihinde “iman savaşları”, “medeniyet savaşları”, “vatan savaşları” kadar devamlı lisan savaşları da vardır. Milletimiz, asırlar boyunca, onun kolunu bükemeyen kuv-vetlerin, dilini bükmek yolundaki amansız baskıları karşısında, Türkçeyi tıpkı bay-rak gibi, vatan gibi korumak ve yüceltmek heyecanını duymuş ve bunda muvaffak olmuştur. (s.201)

KELİMELERİN YAŞAMA HAKKIKelimeleri vaktinden önce öldürmek,

genç bir insanı öldürmek kadar kanlı bir cinayettir. Kelimelerin tıpkı insanlar gibi, vatanları, milletleri vardır. “Ganj” kelime-si Hindistanlı, “Tanrıdağı” Türkistanlı, “Paris” Fransalı ve “İstanbul” Türkiye-lidir. (s. 206) Bir tarih boyunca coğ-rafyanın nice ülkelerinde vatanlar elde etmiş, imparatorluklar kurmuş büyük milletler için kelimeler, bu dünya hakimiyeti çağlarının zafer ve iftihar hatıralarıdır. Bunun içindir ki bir zamanlar dünyanın beş kıta-sında hakimiyet kurmuş İngilizler, “bahtiyardır o İngilizce ki onda her dilden kelime vardır” diyorlar. (s. 208)

OSMANLI’NIN TÜRKÇE HASSASİYETİOsmanlı hükümdar ailesinin Türkçeci-

liği mühim ve mes’ud bir tarih hadisesidir. Bu ailenin daha kuruluş anlarından baş-layarak orduda, saray çevresinde ve halk içinde Türkçe konuşup Türkçeyi yeniden devlet ve edebiyat dili mevkiine getirdiği bilinir. (s. 209) Osmanlı devri, dil mev-zuunda, mesela kendisinden önceki Sel-çuk devrine nisbetle, adeta milliyetçi ve Türkçecidir. “Osmanlıca” tabiri, ancak, “Osmanlı devri Türkçesi” veya “Osmanlı Türkçesi” adının bir kısaltması olduğu za-man biraz, doğru sayılabilir. Bunun dışında “Osmanlıca” diye, Türkçeden ayrı bir dil düşünmek tamamiyle yanlıştır. (s. 222)

EN BÜYÜK GAFLETVaktiyle Çinlilerin, Türk bütünlüğünü

bozmak için eski bir Türk Hakanından, verecekleri bir prensese mukabil Türk va-

tanından bir taş parçası istedikleri bilinir. Hakan, büyük bir gaflete düşerek bu tılsım-lı taşı Çinlilere verince vatanda korkunç felaketler olur. Bir kısım Türkler Çinlilere esir olurlar. Bir kısmı ancak vatanlarını bırakarak başka yerlere göçmek suretiyle yaşamaya devam edebilirler.

Bugün de düşmanlarımızın bizden ça-lıp koparmak istedikleri üç büyük tılsım vardır: 1) Milleti birbirine bağlayan tek ve güzel bir dil. 2) Türk milletini tam bin yıl, dünyanın en ahlaklı, en medeni ve en büyük kuvveti haline getiren Türk Müs-lümanlığı. 3) Türk çocukları için daima büyük şeref ve güven kaynağı olan, milli tarih ve ecdad sevgisi. (s. 239)

Şimdi, dikkat edersek, açıkça görü-rüz ki elimizden gidenler hep bunlardır. Bugün, artık birbirimizin dilini bilmiyor, değerini anlamıyor, inanışını küçümsüyor ve birçoklarımız kendi tarihimize küfürler savurarak yetişiyoruz. Eğer hala çaresini bulmaya davranmazsak, kendi elimizle hazırladığımız ve kendi büyük gafletimiz-le devam ettirdiğimiz bu manevi yıkılışı, hiçbir başka kalkınış veya davranışla ön-leyemeyiz. (s. 240)

GÜNEŞ DİL TEORİSİAtatürk, her yaptığını milletimizin iyiliği

için yaptığına inanırdı. Dil İnkılâbı’ndaki tutumu da böyleydi: Önce “dilimizi ne öl-çüde özleştirebiliriz?” diye bir tecrübede bulunmuş, sonra, bunun iyi netice vermedi-ğini görünce, “özleştirmeden” vazgeçmişti. Arkasından, güzel ve “tabii Türkçeyi” alaylı dil âlimleriyle bozguncuların elinden kur-tarmak için de bütün gücüyle “Güneş Dil Teorisi”ne sarılmıştı. Bu teori, Türkçeleş-miş her kelimenin Türkçe olduğunu ispat yolunda kullanılıyordu. Böylelikle 1935 sonlarında, ilk bakışta biraz fantastik gibi görünen fakat vazifesi “Türkçeyi korumak ve kurtarmak” olan yeni bir güneş doğmaya başlamıştı. (…) Atatürk’ün hayatının son dört yılı, Türkçeyi kendi “tabii yoluna” getir-mek için yaptığı çalışmalarla geçti. (s. 102)

ATATÜRK’ÜN SON KARARITürk dilciliğini yanlış yolda yürü-

mekte ısrar edenlerin balçıkla sıva-maya çalıştıkları en mühim hakikat, Atatürk’ün, “Dil İnkılâbı”ndaki son kararıdır. Bazı dil fesatçıları, bu ha-kikatin bilhassa, Türk gençliği ta-rafından öğrenilmesini istemiyor, bunu örtbas etmeye çalışıyorlar. Bu

sebeple bu noktanın bütün Türk ay-dınlarınca çok iyi bilinmesinde büyük

zaruret vardır. (s. 305)Atatürk’ün Türkçeyi, düşürüldüğü

çıkmazdan kurtarmak için ciddi bir şekilde harekete geçtiğini açıklayan, çok açık bir vesika, Falih Rıfkı Atay tarafından yazılan bir makaledir. 3 Ocak 1954 tarihli Dünya Gazetesi’nde, Pazar Konuşması başlığı al-tında intişar eden makalenin bu husustaki satırları aynen şöyledir: “Türkçeyi ne kadar özleştirebiliriz? Atatürk bunu denemeye karar verdi. Şimdi hiçbirimizin manasını bilmediğimiz ‘baysal utku’, onun resmi bir nutkunda kullanılmıştır. Bir gün beni yanına çekip: Çocuk, çıkmaza girmişizdir. Dili bu çıkmazda bırakamayız. Tabii yola gireceğiz, demişti. Özleşme denemesi de orada durdu idi.”

Eğer bu satırlar Türkçe ise, eğer bizim dilci geçinenlerimiz bir parçacık Türkçe biliyorlarsa, bu satırların manası açıktır. Atatürk’e göre: Özleştirme’de aşırılık, bir “çıkmaz”dır. Dil, bu halde bırakılamaz. “Tabii yol”a girmek lazımdır. (s. 308)

(*) Banarlı, Nihad Sami-; Türkçenin Sırları, Kübbealtı Neşriyat, 34. Baskı, İstanbul 2010.

Yunus Emre’nin saf ve samimi bir Türkçe ile; Türk vezin şekil ve kafiyeleriyle

söylediği ilahiler, o asırların Arabi ve Farisi karanlığında

parıldayan birer “Türkçe ışık”tır.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 67

Page 70: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

DENİz KAPLuMBAĞASI(caReTTa caReTTa)

ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ

tabiat varlıklarını koruma Genel müdürlüğü, özel çevre koruma bölGeleri kumsal alanlarında (Köyceğiz-Dalyan, Fethiye- GöceK, GöKsu Deltası,

BeleK ve Patara) deniz kaplumbağası (caretta caretta, chelonia myDas) ve nil kaplumbağası (trionyx trunGuis) popülasyonlarının korunması ve

izlenmesi çalıŞmalarını büyük bir dikkat ve titizlikle yürütüyor.

tABİAt VARLIKLARINI KoRuMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

68 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 71: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Ülkemizde deniz kaplumbağalarının yuvalama yoğunluğu açısından 20 bölge tespit edilmiştir. Bu kumsallardan 13 ta-nesi birinci derecede öneme sahip olup, 5 tanesi (Köyceğiz-Dalyan, Fethiye-Göcek, Göksu Deltası, Belek ve Patara Özel Çev-re Koruma Bölgeleri) Özel Çevre Koruma Bölgesidir.

Mülga Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın kuruluşundan itibaren (1989), üreme periyodu içerisinde Özel

Çevre Koruma Bölgeleri’ndeki kumsal alanlarında, deniz kaplumbağalarını olumsuz yönde etkileyen faaliyetlerin minimuma indirilebilmesi, önceki yıllarda başlatılan po-pülasyon izleme çalışmalarının devamlılığını sağlayarak; koruma-kullanma dengesi içerisinde alınması gereken ted-birlerin uygulanması, bölgede turizm faaliyetlerinin ve deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı ile örtüşmesinden kaynaklanan sorunların eğitim ve bilinçlendirme yoluyla aşılmasını sağlamak amacıyla, sürekli izleme çalışmaları yürütülmektedir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 69

Page 72: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ

POPÜLASYON İZLEME VE MARKALAMA ÇALIŞMALARIYapılan gece çalışmalarında, arazide

yumurtlamaya çıkmış olan ergin dişiler be-lirlenmekte, bu Deniz Kaplumbağaları'nın ölçümleri alınarak markalama işlemleri yapılmaktadır. Her gün gerçekleştirilen gündüz çalışmalarında bir önceki gece

çıkmış olan kaplumbağaların yuvaları işaretlenerek GPS kayıtları alınmaktadır. Daha önceden belirlenen yuvalar kontrol edilerek predasyon, yavru çıkışı ve kontrol açışlarının verileri kayıt edilmektedir. Tür-lerin yuvalama alanlarının sayısal haritaları üretilmektedir. Yuvaları parçalayan memeli ve diğer canlıların geceleyin izlenebilmesi

70 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 73: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

ARAŞTIRMA, KURTARMA, REHABİLİTASYON MERKEZİYaralı kaplumbağalara yönelik gerekli

müdahalelerin yapılabilmesi amacıyla Köy-ceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi İztuzu Kumsal Alanında mülga Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Dalyan Belediyesi ve Pamukkale Üniversitesi iş-birliği ile bir protokol imzalanarak Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma, Rehabilitasyon ve Bilgilendirme Merkezi hayata geçirilmiştir.

Dalyan Kumsalında Deniz Kaplumba-ğa Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER)’nde bakım ve tedavisi yapılan 16 adet deniz kaplumbağasının 6 adedi denize bırakılmış olup, 6 adedi ölmüş 4 adedi de halen bakım altındadır.

2011 yılı içerisinde bu kumsalda yuva yapan 1 dişi iribaş deniz kaplumbağası ile DEKAMER’de tedavisi biten 3 dişi ve 2 erkek olmak üzere toplam 6 kaplum-bağaya uydu cihazı takılarak Akdeniz’de göç yolları takip edilmektedir.

için kumsala görüntü ve fotoğraf kaydı yapabilen kamera yerleştirilerek yuvalara zarar veren predatörlerin popülasyon du-rumu hakkında bilgiler elde edilmektedir.

Plajın yoğun olduğu saatlerde, yerel halk ve kumsala gelen ziyaretçiler, yapı-lan çalışmalar ve deniz kaplumbağaları hakkında bilgilendirilmektedir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 71

Page 74: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

tavana yansıyan sobanın alevini izleye-rek uykuya dalma romantizminin teselli olduğunu o yıllardan öğrendiğim için kış aylarıyla aram hiçbir zaman iyi olmadı.

Oysa yaz öyle miydi? Güneş önce be-nim içime doğardı yaz geldiğinde. Koşacak kırlar, çayırlar yerine toplarımızı canavar gibi yutan koca bir yokuş olsa da sokağı-mızda, yaz gelmişti işte!

Yaz mevsiminin gelişine heyecanlan-mam o günlerden kalmadır. Okullar kapa-nacak en az 3 kiloluk sırt çantasını hergün taşımaktan kurtulacaktım. Sonra “Ödevini yaptın mı?” sorularına maruz kalmadan uzun yaz günlerinin tadını çıkartacaktım. Saklambaç, ortada sıçan, üçgen, alman, kuka derken akşamı edecek, ertesi gün aynı hevesle atacaktım kendimi sokaklara…

Sonrası Ali Amca gelene kadar tepin-mekti işimiz. Ali Amca bizim arkadaşlardan birinin dedesiydi. Sesini iki sokak arkadan duysak saklanacak yer arardık. Oyunun en heyecanlı yeri de olsa uzaktan onun geldiğini görsek; topu, ipi kenara atar, çil yavrusu gibi da-ğılırdık. Çünkü hiç kim-

fAtMA YAVAş YILDIRIM

Dar sokakları, bitişik evle-ri, kalabalığıyla ünlü bir İstanbul semtidir çocuk-luk anılarımın mekânı. Fazlaca güneş almayan

ve ‘karşı ev’ manzaralı onlarca evi barındıran, dik yokuşlu bir sokak.

Bıkmadan usanmadan her gün arabası-nı yıkayan ve “Aman! Arabama top gelme-sin” diye balkonda nöbet tutan Süleyman amca, balkonuna top kaçırdığımızda topu kesmekle tehdit eden ama her seferinde geri veren Reyhan abla ve sabahtan akşa-ma kadar kapı önünde oturup metrelerce uzunlukta paspas ören, arada sırada da bize “Öte yanda oynayın veletler!” deyip azarlayan Sevim teyze…

İşte! Çocukluk hatıralarımın gülüm-seten insanları...

Bahar gelip de havalar ısınmaya baş-layınca sokağa dökülen çocuklar mahal-lelilere “İllallah!” dedirtirdi…

Eskiden beri haz etmedim kış mev-siminden. Arkadaşlarım elleri soğuktan morarana kadar kartopu oynarken ben hep pencereden seyretmeyi tercih eder-dim. Soğuk sevilecek şey değildi bana göre. Sobanın üzerinde kestane pişirilmesi,

senin kızmadığı kadar kızar, hatta birkaç tokat sallardı yakaladığında. Vefat ettiği gün, çocuk kalbimle hem üzülmüş, hem de artık özgürce oynayabilecek olmamız-dan dolayı gizli bir mutluluk duymuştum. O zamanlar bana 2 metre boyunda dev bir adam gibi gelirdi; şimdi düşününce en fazla 1.70 boyunda, sıska, kafası çocuk sesi çekmeyen hayat yorgunu bir adammış Ali amca, diyorum.

Söz çocukluk hatıralarından açılınca yazı da uzayıp gidiyor böyle. Bu kadar oyundan bahsetmişken gelelim bu sayımız-da hatırlatmak istediğimiz çocuk oyunları-na. Geçen sayımızda Antalya yöresine ait geleneksel çocuk oyunlarını hatırlamıştık. Bu sayımızda, İç Anadolu’nun sanayisi, do-ğal güzellikleri ve modern şehirleşmesiyle göz dolduran şehri Kayseri’nin geleneksel çocuk oyunlarına değinmek istedik.

KAYSERİ BöLGESİ çocuK oYuNLARI

72 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

OYUN PARKI

Page 75: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

YağMuR Gelini MiMaR sinan KasaBasI

İlk oyunumuz İç Anadolu'da Kayseri dışındaki illerimizde de bilinen, oynanan bir oyun olan “Yağmur Gelini” . Çocuk oyunlarının ortaya çıkışında, bulunduğu yörenin geleneksel, kültürel ve dini mo-tiflerinden etkilendiğini gösteren güzel bir örnektir Yağmur Gelini.

Kış bitip de bahar gelince, yılda bir kere oynanan Yağmur Gelini’nin oynanma za-manı da gelmiş demektir. Özellikle bulutlu bir havada toplanan çocuklar, yağmur ge-lini olacak kişiyi şu tekerlemeyle seçerler:

Portakalı soydumBaşucuma koydumBen bir yalan uydurdumDuma duma dumKırmızı mumDolapta pekmezYala yala bitmezAyşecik, Fatmacık cık cık cıkSen bu oyundan çıkSeçilen çocuğun başına beyaz bir tül-

bent örtülür, üzeri ağaç dalları ve çiçeklerle süslenir. Yağmur gelininin etrafında olan arkadaşlarının ellerinde bulgur koymak için poşet, salça ve yağ koymak için ta-bak, ayran koymak için de bir tas ya da maşrapa olur, hazırlıklar tamamlanınca başlarlar tekerlemeyi söyleyerek haneleri dolaşmaya:

Yağmur gelini yağ isterBulgur ister, salça isterBir kaşık ayran ister

Yağmur gelini ayran isterBir kaşık ayran isterYağ tavada süzülsünVermeyenin eli ayağı büzülsünÇocuklar böyle ev ev gezerek bulgur

pilavı pişirecek malzemeyi toplarlar.Toplanan malzeme, oyunculardan bi-

rinin annesine götürülür ve bulgur pilavı pişirmesi için teslim edilir. Pilav piştik-ten sonra çocuklar hem pilavı yer hem de Allah’a yağmur yağdırması için dua ederler.

KAYIŞ KIZDI KEMER SAKLAMBACI

Bu oyunun materyali, bir adet kullanılmayan ve tokası acıtmaması için kumaşla sarıl-mış bir kemerdir. 7-10 kişiyle, özellikle 15-20 yaş arası genç-ler tarafından oynanan Kayış Kızdı, kemer saklanarak oy-nandığından, bulunması zor olsun diye özellikle akşam saatleri tercih edilir.

Öncelikle bir ebe belirle-nir. Bu ebe diğerleri görme-yecek şekilde kayışı saklar ve sakladıktan sonra diğer oyuncuları kayışı ararken yön-lendirir. Ebe diğer oyuncula-rı kemere yaklaştıkça ‘sıcak,’ uzaklaştıkça ‘soğuk’, çok yak-laştıkların da ise ‘kızdı kızdı’ diyerek yönlendirir.

Bu oyunun en önemli özelliği kayışın bulunması zor olan bir yere saklanma-sıdır. Bu bir bakıma ebenin maharetini ve kurnazlığını göstermesi için bir fırsattır.

Nihayet kayışı bulan oyuncu, oyunun vazgeçil-mez kuralı olan ‘Kayış kız-dı’ sözlerini söyler ve diğer oyunculara başlarından aşağı olmak koşuluyla ile acıtmaya-cak şekilde vurur. Oyuncula-rın hepsi kendilerine ayrılmış bölgenin içine girene kadar bu devam eder. Yeni oyunda kayışı saklama görevini kayışı bulan oyuncu üstlenir.

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 73

Page 76: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

KaBaK aRaBasI / Develi - GüMüşÖRen KÖYüÇocukların akla gelmeyecek nesne-

lerden oyuncaklar yapmaları onların hayalgücünün genişliğiyle ilgili de ipuç-ları veriyor bize. Tıpkı kabaktan yapılan kabak arabası gibi. Bu oyuncak için bize gerekli olan malzemeler; birer adet ka-bak, tahta mil ve ikişer adet tahta pul ve kol tahtasından ibarettir. Oyuncağın hazırlanışı ise şöyledir:

Bir adet kabağın ortasına mil geçişi için delik açılır. Tahta pullara yuvarlak şekil verilir ve zımparalanır. Arabanın kol tahtaları olacak olan tahta parçaları kesilir ve şekil verilir. Kol tahtalarının pulla bitişecek kısımları şekillendirile-rek zımparalanır ve mil deliği açılır. Ardından mil, puldan geçirilir ve kol tahtalarından açılan milin deliklerine yapıştırıcı sürülür. Mile pul takılıp ka-bağın ortasından geçirilmesi aşamasın-dan sonra kol tahtaları pulun üzerine takılır ve kol tahtaları mile çakılarak sabitleştirilir.

En az dört kişiyle oynanan Kabak Ara-bası oyunu için öncelikle gruplara ayrılı-nır. Bu, iki türlü olur. İlki, kum saklama yöntemidir. Bir oyuncu avucunun içine kum saklayarak elini arkasına götürür, iki oyuncu karşısına geldiğinde tekrar öne getirir. Kumun olduğu eli bilen oyun-cu, kendi grup arkadaşını önce seçme hakkını elde eder. İkinci yöntem ise yazı tura atmaktır. Ardından oyuna geçilir. Kabak Arabası oyunu bir yarış şeklinde oynanır. Arabayı sürerek kim hedefe ilk varırsa, o grup birinci olur. Ceza olarak yenilen tarafın arabası kırılır veya grup elemanlarına hayvan sesleri çıkarttırılır.

Yenen grup, iki türlü hediye alabilir: İlki, oyun öncesinde her oyuncudan 2,5 kuruş toplanır. Toplanan parayla bakkal-dan alınan bisküvi, leblebi ve akide şekeri alınır. Kazanan oyuncular bunları ödül olarak alır. Ödülün bir başka çeşidi ise oyun öncesinde her oyuncunun getirdiği yumurtaları yenen grubun elde etmesidir.

GeReHliBu oyun için gerekli malzeme bir

adet el yapımı toptur. Topun iç tarafı kullanmayan kumaşlardan oluşmalı, dış tarafı ise deri kumaşla kaplanmalıdır. Erkek çocuklar tarafından oynanır.

Ebenin oyuncular tarafından seçil-mesinin ardından dikdörtgen olacak şe-kilde, dört bir köşeye iri taşlar konulur. Tam ortaya, yani ebenin dikileceği yere de bir taş konulur. Ebe eline topu alır ve saymaya başlar: “Bir, iki, üç, kaçın!”

Ebenin bu şekilde bağırmasından sonra diğer oyuncular dikdörtgenin içinden çıkmadan en az dört defa yer

değiştirirler. Yer değiştirirken ebenin topuna hedef olmamak gerekir. Vu-rulan kişi ebe olur, en çok ebe olan oyuncu oyunun mağlubu sayılır. Oyu-nun sonunda herhangi bir ceza ya da ödül yoktur.

EĞİR Bu oyun düz, eğimsiz ve sert bir

arazide oynanmaktadır. Her oyun-cuya ait 50-60 cm uzunluğunda ucu eğri bir sopa verilir. Sopanın ucu yaş tarafından eğilir ve bu şe-kilde iple bağlanır ya da kurutulur. Böylelikle sağlamlaştırılmış olur. Oyun için gerekli diğer malzeme ise toptur. Bu da eski kumaş paraçları-nın iple dikilmesiyle elde edilir ki, portakal büyüklüğünde olmalıdır.

Eğir oyunu tek başına ya da gruplar halinde oynanabilir. İlk atışı yapacak oyuncu tekerleme yoluyla seçilir. Tekerleme şöyledir:

Portakalı soydum,Başucuma koydum.Ben bir yalan uydurdum.Duma duma dum.Beş para buldum,Pazara gittim. Pazar yok.Eve geldim; annem yok.Ali baba ölmüş, Tabut yok.İlk atışı yapacak olan oyuncu

belirlendikten sonra, çukur (tan-dır) kazılır. Kazılan çukur, topun girebileceği büyüklükte olmalıdır. Ardından, çukurun beş-altı adım uzağına çizgi çizilerek oyuncula-rın atış yapacakları yer belirlenir.

Oyunda amaç; topu bir atışta, sektirmeden ve yerden toz kaldır-madan deliğe sokmaktır. Bunu ba-şaran oyuncu, 1 puan alır.

Topa vurduktan sonra çizgi daha da uzak bir mesafeye taşı-nır. Bu mesafe, tüm grup oyuncu-larının ortak fikri veya birinci olan oyuncunun kararı doğrultusunda belirlenir.

74 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

OYUN PARKI

Page 77: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 78: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Çin’in güney doğusunda 30 km2 alana inşa edilecek şehir, dünyada görülebilen en sürdürülebilir kentlerden biri olacak.

Çin ve Singapur ortaklığında gelişti-rilecek eko-şehir Pekin’in 150 km güney doğusunda yer alan Çin’in Tianjin şehrinde yer alacak. Çevrenin korunması, kaynak ve enerji verimliliği, sürdürülebilir kalkınma ve çevre dostu üretimin görüleceği Tian-jin, aynı zamanda Çin’in diğer şehirleri

için sürdürülebilir kalkınma konusunda model teşkil edecek.

Şehir, tarıma elveriş olmayan bir ara-ziye inşa edilecek. Planlanan arazinin üçte biri tuz havzası, üçte biri çöl ve diğer üçte biri de su. Ayrıca arazi 270 hektarlık bir atık su gölünü de kapsamakta.

Şehir inşa edilirken mevcut sulak ara-zi ve biyo-çeşitlilik korunacak. Bölgedeki yeşil alanların sayısı arttırılacak ve ağaç-landırmalar yapılacak. Düşük yağış miktarı alan arazideki su ihtiyacı deniz suyunun arıtılması ile sağlanacak.

Şehirde azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüşüm üzerine kurulu entegre katı yönetimi sistemi kullanılacak. Şehirde ulaşım tramvay ve otobüs ağları ile çevrili hafif raylı sistemler ile sağlanacak böylece karbon emisyonları azalacak.

Evler geleneksel mimari ele alınarak yapılacak. İnşa edilecek toplu kamu ko-nutlarında her gelir düzeyinden insanın oturması planlanıyor. 2020-2030 döne-minin ortalarında tamamlanacak şehrin yaklaşık 350.000 kişiye ev sahipliği yap-ması bekleniyor.

DÜNYANIN EN SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTİ

DÜNYA TURU

76 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 79: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Batı Alaska’nın Newtok köyünde yaşa-yan Eskimolar tehlike altında. Köyün yer aldığı donmuş toprak sıcaklıklar arttıkça erimeye devam ediyor. Köyün yanındaki Ninglick nehrinde artan fırtınalar ile ger-çekleşen erozyonlar nehri tamamıyla dol-durabilir. Aynı zamanda Kuzey Kutbundaki buzullar da eridikçe bölgedeki fırtınaların şiddeti artıyor ve köy daha şiddetli hava olaylarına maruz kalıyor.

Bu problemler deniz seviyesinin altında yer alan Newtok’taki su sistemlerine eri-yen deniz suyunun karışması ile etkinliğini arttırıyor. Kanalizasyonlar taşıyor ve bu da çevredeki hayatı olumsuz yönde etkiliyor.

Avcılık ve balıkçılık ile geçinen Eskimo-ların artık son şansı köylerinden göç etmek.

Köyün önde gelen liderleri göç edile-cek yer olarak 15 km güneydeki Nelson Adası olarak saptamışlar. ABD’li yetkili-lerin yaptıkları araştırmaya göre New-tok köyündeki tek bir köylünün göçü için harcanacak miktar 380.000 $ civarında. Ayrıca iklim değişikliği nedeniyle böyle bir köyün taşınması ülkede ilk kez görüle-cek bir durum. Bu yüzden yetkililer nasıl bir yöntem izleyecekleri konuda kararsız durumdalar.

İklim değişikliğinin etkileri bu hızda devam ederse Newtok halkı tekrardan göç etmek zorunda kalabilir. Bu tek onlar için geçerli değil, artan su seviyesi ve şiddetle-şen hava olayları birçok topluluğu olumsuz yönde etkiliyor.

İngiliz Antarktika Araştırma Merkezi’ne göre yoğun yağan kara rağmen bölgedeki buzul oranının azalmasının ana nedenlerinden biri ısınan okyanus dalgaları.

NASA verileri kullanılarak yapılan araştırmada 54 buz sahası incelenmiş. Bu buz sahalarının üzerindeki 2003-2008 yılları arasında belirli zaman aralıklarında 4,5 milyon noktanın ve-risi birbirleri ile karşılaştırılmış. Bul-gulara göre 20 buz sahasının ısınan okyanus dalgaları tarafından alttan eridiği, bu buz sahalarının çoğunun da Batı Antarktika’da yer aldığı ve yılda 7 metre inceldiği görülmüş.

Önceki araştırmalarda Antarkti-ka’daki buzulların erimesinin sadece ısınan atmosfer ve yağış oranındaki değişim ile gerçekleşebileceği düşü-nülüyordu. Ancak bulgulara göre ar-tık büyük farklılıkların görülmesi için artık radikal değişimlere gerek yok.

Her ne kadar Antarktika’daki ok-yanusun ısınmasının tam nedenleri bilinmezken, bazı bilim adamlarına göre tropiklerde görülen sıcaklık de-ğişimlerinin Antarktika’nın güneyinde kuvvetli rüzgârlar yarattığı ve bunun da yüzey sularını ısıttığı yönünde.

Isınan okyanusun yanında sıcak rüzgârların da buzullar üzerinde böyle bir etki yaratabileceği tahmin ediliyor.

İtalya Hükümet sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, ülkede yeşil enerji üre-timini finanse etmek için yeni bir karbon vergisi yürürlüğe girecek.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardın-dan alınan karara göre 2020 yeşil enerji hedeflerini yükselten ülke, güneş ve rüzgâr gibi yeşil enerji çeşitlerini devlet destekli teşvikler yürürlüğe sokacak.

Yeni karbon vergisi kullanılan yakıtın karbon içeriğine göre belirlenecek. Ver-gilendirme ile İtalyan hükümeti ülkenin

ekonomisini daha çevreci ve sıfır emisyonlu hale getirmek istiyor aynı zamanda % 87 olan enerji bağımlığı azaltarak dış borçları kapatmayı hedefliyor.

Vergiden gelen tutar ülkede artma eği-limi gösteren güneş ve diğer yenilenebilir enerji türlerinin finanse edilebilmesi için kaynak oluşturacak. Ayrıca hükümet bu sektörü güçlendirerek kişi başı milli geliri ve yeni iş alanları yaratmayı planlıyor.

Karbon vergisinin yürürlüğe girmesi için meclis tarafından onaylanması bekleniyor.

ERİMENİN NEDENİ ISINAN OKYANUS

DALGALARI

ESKİMOLAR ARTIK İKLİM MÜLTECİSİ

İTALYA YEŞİL ENERJİ İÇİN KARBON VERGİSİNİ KULLANACAK

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 77

Page 80: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

DÜNYA TURU

Fukuşima faciası sonrası kapatılan nük-leer santraller, oluşan enerji boşluğunun petrol ve doğal gaz termik santrallerinden karşılanmasıyla ülkedeki sera gazı emis-yonunu arttıracak.

2011 Tohoku depremi ve tsunamisi sonrasında 11 Mart'ta başlayan ve halen sürmekte olan nükleer kriz, Japonya’nın 2020 yılı için hedeflediği karbon emisyon azaltımını tehlikeye soktu. En son Mayıs ayında 54 aktif reaktörün kapatılmasıyla, Japonya 1966 yılından beri tarihinde ilk kez nükleer enerjiden uzak kaldı. Geçtiği-miz yıl gerçekleşen faciaya kadar Fukuşi-ma santralinden ülkenin enerjisinin üçte biri üretiliyordu ve 2030 yılını kadar da eklentilerle ülkedeki enerjinin yarısının bu santralden sağlanması hesaplanıyordu.

Her ne kadar merkezi hükümet ileri bir tarihte bu reaktörleri tekrardan yürürlüğe sokmak istese de sivil toplum ve yerel hükü-metin sert muhalefeti ile bu pek mümkün gözükmüyor. Çevre Bakanlığı'na göre nük-leer enerjinin kullanılmaması ile Japonya, sadece bu yıl 1990 yılından itibaren salgıla-dığı sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15 daha fazlasını salgılayacak.

2009 yılında Kopenhag’da gerçekle-şen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesinde

ülke 2020 yılına kadar karbon emisyon seviyesini 1990 yılına kıyasla yüzde 25 azaltmayı hedeflediğini açıklamıştı. Ayrıca 2010 yılında Japonya’nın karbon seviyesi 1990 değerine yaklaşmıştı.

Yıllar boyunca Japonya’nın enerji ve iklim politikalarının bel kemiğini oluşturan nükleer enerjinin bir anda kapatılması aynı zamanda yetkilileri de zor duruma soktu. Sıcak geçen yaz aylarında artan enerji ih-tiyacının nasıl karşılanacağı hala bir soru işareti konusu.

Japonya her ne kadar enerji verim-liliğini arttırmada dünya lideri ülkelerin arasında yer alsa da gerçekleştirdiği yeni-lenebilir enerji yatırımları için aynısı söyle-nemeyebilir. Ülkedeki yenilenebilir enerji seviyesi sadece yüzde 9 oranında ve bunun çoğunu da hidrolik santraller oluşturuyor. Merkezi hükümet bu oranı arttırmak için Temmuz ayında teşvik programını başla-tarak tarife garantisi uygulayacak. Ancak bu hemen gerçekleşebilecek bir uygulama değil. Mevcut durumda enerji açığını ka-patmak için ülke milyarlarca dolarlık petrol ve doğal gaz ithalatı yapıyor.

Bu yıl Japonya’nın fazladan 180-210 milyon ton sera gazı emisyonu salgılaya-cağı tahmin ediliyor.

jAPONYA’DAKİ SERA GAZI EMİSYONU % 15 ARTACAK

ŞİDDETLİ YAĞMURLAR DENİZİ KİRLETİYORİngiltere’de bulunan plajların üçte biri taşan kanalizasyonlar nedeniyle su kalitesi denetimlerinden geçemiyor.

son dönemde görülen şiddetli yağmurlar arıtılmamış kanalizasyon suyunu taşırarak kıyı sularına akıtıyor ve yaz sezonunun arifesinde ülkedeki gözde plajların suyunu kirletiyor.

Denizleri Koruma Derneği’nin 2012 yılında yayınladığı Altın Plaj rehberi’ne göre ülkedeki 250 plaj su kalitesi denetimden geçemedi. Denetimlerden çıkan sonuçlardan biri de denizlerdeki organik atık seviyesinin olağandan yüksek bulunması.

İngiltere’de kanalizasyonlar oluşan taşmaları doğrudan denize akıtmak yönünde tasarlanmış. Bu yüzden şiddetli yağışlarda artıma tesisi operatörleri taşmaları direk denize doğru yönlendiriyor. Bu da denizlerdeki kirliği arttırıyor. Ancak bazı operatörlerin gerekenden fazla atık suyu denize yönlendirdiği de ülkedeki çevreci gruplar tarafından tartışılıyor. İngiltere’de çevrecilerin dile getirdiği sorunlardan biri de bu tesislerin yeterince denetlenmemesi.

Taşan kanalizasyonlar dışında denizi kirleten bir başka etken de tarım alanlarından taşan sular. seller ile tarım hayvanlarının atıkları doğrudan ırmaklara ve akarsulara, oradan da denize taşınıyor. Ayrıca tarımda kullanılan kimyasal gübreler de bu sulara karışıyor.

Araştırmada yer aldığına göre İngiltere’deki en temiz kıyılar ülkenin güney batısı ve kuzey doğusunda yer alıyor. En kirli plajlar ise kuzey batıda bulunuyor. Devam etmekte olan sağanakların plajlara daha çok zarar verileceği tahmin ediliyor.

78 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n HAZİRAN 2012

Page 81: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

Güney Koreli meclis üyeleri ülkenin giderek artmakta olan sera gazı emisyon-larını kontrol altına almak için ulusal karbon ticareti yasasını onayladı. Yasa ülkedeki sera gazı emisyonlarının % 60’ını azaltmayı hedefliyor.

Ülkedeki tüm sanayinin muhalefe-tine rağmen toplam yüz elli bir meclis üyesinin yüz kırk sekizinin onayını alan yasa ile Güney Kore, dünyada, karbonuna fiyat biçen ender ülkelerden biri oldu.

Güney Kore dünyanın en büyük be-şinci petrol ithalatçısı bu yüzden yet-kililer sağlanacak enerji verimliliğinin uzun vadede ülke ekonomisine büyük

katkılar sağlayacağı görüşünde. Ancak bunun için yatırımların düzenli bir şekilde yapılması şart. Özellikle yeşil yatırım ve yeşil teknoloji uygulamalarında artışın ülkeye enerji verimliliği getirmesinin yanı sıra, bu teknolojilerin başka ülkelere ihraç edilmesi de bekleniyor.

Ocak 2015’te yü-rürlüğe girecek yasa ile gemi inşaatından üniversitelere kadar yılda 125.000 ton ve üstünde emisyon salan işletmelerden ve yılda 25.000 tondan fazla sera gazı salan kuruluş-

lardan karbon emisyonlarını azaltma-ları istenecek. İşletmeler ve kuruluşlar zorunlu sınıra ulaşmak için ya emisyon izinlerini takas edecek ya da başka ül-

kelerden karbon denkliğin-de çevre dostu proje satın alacak. Karbon ticareti için ilk anlaşılan ülkelerden biri de bu Temmuz ayında aynı programı yürürlüğe alacak olan Avustralya.

Yasaya şiddetle muhalefet eden Kore Sanayi Odasına göre ise bu program mev-cut sanayiye 4,16 milyar $ değerinde bir yük getirecek.

Ufak ada devletleri çoğu zaman iklim değişikliğinin kurbanı olmuşlardır. Deniz seviyesinin yükselmesi ile sular altında kalma potansiyeli en yüksek olan bu grup, aynı zamanda az nüfusları ve güçleri ne-deniyle de uluslararası antlaşmalarda sözü geçmemektedir.

Ancak bu gidişe dur demek isteyen bir grup ufak ada devleti kendi enerjilerini üretmek için bir araya geldi. Geçtiğimiz ay 20 ada devleti, tüm hane halklarına ekonomik yenilenebilir enerji hizmeti getirmeyi amaçlayan Barbados Dekla-rasyonunu imzaladı. Bu süreçteki he-defler ise yoksulluğu azaltmak, çevreyi korumak ve sürdürülebilir kalkınma ile

ekonomik büyüme konusunda yeni fır-satlar sunmak.

Deklarasyonda aynı zamanda birey-sel yükümlülükler de yer alıyor. Örneğin Barbados 2029 yılına kadar karbon dioksit emisyonlarını 4,5 milyon ton azaltma ka-rarı aldı. Bunu da enerjisinin yüzde 29’unu yenilenebilir enerjilerden sağlayarak ve ülkenin tükettiği mevcut enerjiyi de yüzde 22 azaltarak yerine getirmeyi amaçlıyor. Barbados Başbakanı Freundel Stuart’ın yaptığı açıklamaya göre bu yükümlülük-lerin uygulanması ile 283,5 milyon dolar tasarruf edilecek.

Maldiv Adaları ise 2020 yılına kadar enerji sektörünü karbonsuz hale getirmeye

çalışacak. Morityus ise 2025 yılına kadar ülkedeki yenilenebilir enerji oranını en az yüzde 35’e çıkartacak. Şeyşel Adaları ise 2030 yılına kadar ülkedeki enerjisi-nin yüzde 15’ini yenilenebilir enerjiden üretecek.

Ufak ada devletlerinin yenilenebilir enerji konusunda bu kadar radikal karar alma kararlarından biri bu devletlerin yoğun oranda dış kaynaklı fosil yakıtla-ra bağımlığı. Petrol fiyatlarındaki artışlar bu ülkelerde ciddi oranda krizlere neden oluyor. Adalar, deklarasyon ile hem ülke ekonomilerini düzeltmeyi ve hem iklim değişikliğinin etkilerini yavaşlatmayı amaçlıyor.

UFAK ADALAR ÇEVRE İÇİN BİR ARADA

GÜNEY KORE’DE KARBON TİCARETİ YÜRÜRLÜKTE

HAZİRAN 2012 n ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK n 79

Page 82: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 83: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,
Page 84: TÜRKİYE'NİN EN ÇEVRECİ ŞEHİR DERGİSİDEPREMLER KAOS OLMAKTAN ÇIKMALI Bakan Erdoğan Bayraktar, 20 milyon konutun yaklaşık 5 milyonunun son 9 se-nede yapıldığını aktararak,

www.emlakkonut.com.tr

RK

İYE'

NİN

EN

ÇEV

REC

İ ŞE

HİR

DER

GİS

İÇ

EVR

E V

E ŞE

HİR

CİL

İK |

SAY

I 6