SEMPOZYUM BİLDİRİLERİgsf.akdeniz.edu.tr/wp-content/uploads/2017/05/bildiri... · 2017-11-30 ·...

309
2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM NATURAL DYE SYMPOSIUM WORKSHOP EXHIBITION nd EDİTÖR Yrd. Doç. Menekşe Suzan TEKER SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU ÇALIŞTAYI SERGİSİ

Transcript of SEMPOZYUM BİLDİRİLERİgsf.akdeniz.edu.tr/wp-content/uploads/2017/05/bildiri... · 2017-11-30 ·...

2 INTERNATIONAL MEDITERRANEANART SYMPOSIUMNATURAL DYE SYMPOSIUM WORKSHOPEXHIBITION

nd

EDİTÖRYrd. Doç. Menekşe Suzan TEKER

SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ

II. ULUSLARARASIAKDENİZ SANAT

SEMPOZYUMUDOĞAL BOYA

SEMPOZYUMUÇALIŞTAYI

SERGİSİ

2

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Bu kitabın ilk baskısı 250 adet basılmıştır.Bildiri kitabı hakemlidir. Bildiri kitabından yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

Telif hakları Akdeniz Üniversitesi’ne ait olup tamamen veya kısmen yayınlanamaz.

Yayınlayan Akdeniz Üniversitesi

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı & Kültür - Sanat Araştırma ve Uygulama Merkezi(KÜSAM)

ISBN 978-605-4483-44-0

Birinci Baskı Kasım 2017 Antalya

EditörYrd. Doç. Menekşe Suzan TEKER

Grafik Tasarım ve Uygulamaİsmail Anıl ORAN

Kapak TasarımArş. Gör. Günnar Yağcılar TONGUÇ

BaskıAkdeniz Üniversitesi Basımevi

Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kampüs ANTALYATel: +90 242 310 62 00 Fax: +90 242 310 62 13

E-Mail: [email protected]: gsf.akdeniz.edu.tr

3

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

BİLDİRİLER / PAPERS

KARADENİZ’DE YETİŞEN URTICA DIOICA’NIN TEKSTİL BOYASI OLARAK KULLANIMIAdem ÇınArlı, Demet Gürbüz, Derya EfE (YAnmış), fatih şaban bEriş, Aydın TAvmAn 13

TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDE LİKEN BOYAMACILIĞI VE KULLANIM ALANLARI Aslı AksoY, Gül GünEY, meral orhAn 18

ÇANAKKALE İLİNDE GELENEKSEL YÖNTEMLERLE BALIK AĞI YAPIMI VE AĞ İPLİKLERİNİN DOĞAL BOYALARLA BOYANMASINA GÜNCEL BİR ÖRNEKAslı AksoY, meral orhAn 26

JAN VAN EYCK’İN RESİM SANATINA GETİRDİĞİ YENİLİKLER Asuman soYlu 31

EVERNIA DIVARICATA (L.) ACH ’NIN BİTKİSEL BOYACILIKTA KULLANIMIAtila YılDız, h. sinem şAnlı 36

ANADOLU SEYAHATNAMELERİNDE BİTKİ BOYACILIĞI İLE İLGİLİ BAZI METİNLERAysen soYsAlDı, Gözde uzGiDim 39

GÜNÜMÜZDEKİ TEKSTİL ÜRETİMİNDE DOĞAL BOYARMADDELERİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİAyşe uYGur 45

HATAY’DA YETİŞEN BAZI BİTKİLERDEN ELDE EDİLEN RENKLERİN SUBJEKTİF-OBJEKTİF VE HASLIK DEĞERLERİAyşegül kArAkEllE 52

İPEK KUMAŞIN KIZILAĞAÇ KABUĞUNDAN EKSTRAKTE EDİLEN DOĞAL BOYA İLE BOYANMASI bervan DEmir, filiz YılDız, nigar mErDAn, Dilara koÇAk 60

BEREKETLİLİK KÜLTÜ, SAFRAN VE EKOFEMİNİST DÜŞÜNCECeren YılDırım 66

TÜRK KIRMIZISI ADI İLE ANILAN KÖKBOYANIN TÜRK KÜLTÜRÜ İÇİNDEKİ YERİDemet sElEk 73

OTANTİK ANADOLU DOKUMALARININ 21. YÜZYILDA DEĞERLENDİRİLMESİDeniz Çoskun 76

DOĞAL BOYALARIN GÜNÜMÜZ TEKSTİLLERİNDE KULLANIMI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ: ARMAGGAN KOLEKSİYONUEmine TorGAn , recep kArADAğ 82

SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA AÇISINDAN DOĞAL BOYAEvrim DEmir 87

DOĞAL BOYAMACILIKTA YARPUZ BİTKİSİNİN KULLANIMIfazlıhan YılmAz, m. ibrahim bAhTiYAri, hüseyin bEnli 92

DOĞAL BOYARMADDE İLE YÜN VE PAMUK İPLİKLERİNİN BOYANMASI VE HASLIK DEĞERLERİ: AKASYA ÖRNEĞİ h. feriha AkPınArlı, Özge ÖzTürk 96

İPEK VE YÜN HALI İPLİĞİNİN PSEUDEVERNIA FURFURACEA (L.) ZOPF İLE BOYANMASINDAN ELDE EDİLEN RENKLERh.sinem şAnlı, Atila YılDız 101

BULDAN BEZİNİN CEVİZ KABUĞU (JUNGLANS REGIA L.) VE KÖK BOYA (RUBIA TINCTORUM L. ) İLE BOYANMASIhabibe kahvecioğlu sArı, Çiğdem AkDumAn 104

İÇİNDEKİLER / CONTENTS

4

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

BOYACILIK SANATI TARİHİNDE MAVİ RENK hakan TAzECAn 109

DEMİR ÇÖZELTİSİ İLE ELDE EDİLEN DOĞAL BOYANIN AHŞAP MALZEMEYE UYGULANMASI harun DilEr, mariyam YEziYEvA 113

SİVAS VE HATAY YÖRESİNDE YETİŞEN BÖĞÜRTLEN, CEVİZ, ISIRGAN OTU VE SUMAK BİTKİLERİNDEN ELDE EDİLEN RENKLER VE HASLIK DEĞERLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI hülya kAYnAr, Ayşegül kArAkEllE 116

BRASSICAEA FAMİLYASINDAN BRASSICA NAPOBRASSICA SYN. (KARA HAVUÇ-ŞALGAM) VE BRASSICA OLERACEA ACEPHALAB (KIRMIZILAHANA) BİTKİSİNDEN ELDE EDİLEN RENKLER VE HASLIK DEĞERLERİhülya kAYnAr 122

EKOLOJİK TEKSTİL ÜRETİMİNDE ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ POSASININ DOĞAL BOYACILIKTA KULLANIMIibrahim ünEr 127

TASARIMA EKOLOJİK BİR YAKLAŞIM: ATIK BİYOMATERYALLE RENKLENDİRİLMİŞ ÇOCUK GİYSİLERİleyla YılDırım, Özlenen Erdem işmAl 132

BULDAN KUMAŞININ SÜPÜRGE OTU (CALLUNA VULGARIS) VE KÖK BOYA (RUBIA TINCTORUM L.) KOMBİNASYONU İLE BOYANMASImelek GunDoGAn, o.ozan AvınC, Arzu YAvAs 138

HINDISTAN CEVIZI KARBON POLYESTER LIFININ ALKALIZASYON SONRASI KÖK BOYA İLE BOYANMASImelek GunDoGAn, Arzu YAvAs, o.ozan AvınC 144

MÜREKKEPBALIĞI (SEPIA OFFICINALIS LİNNAEUS, 1758) (MOLLUSCA: CEPHALOPODA) MÜREKKEBİNİNBOYAR MADDE KAYNAĞI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ menekşe suzan TEkEr, mehmet GÖkoğlu, serkan TEkEr 149

OSMANLI DÖNEMİ BATI BOYAHANELERİ: İZMİR ÖRNEĞİmikail ACıPınAr, irem ÇAnlı 152

ECO PRİNTİNG TEKNİĞİ İLE ÇEVRE DOSTU EKOLOJİK TEKSTİL BASKISImine Aydoğan bAYrAm 163

SANAT PRATİĞİNDE ORGANİK BİR BOYAR MADDE OLARAK “KAN”mine Değirmenci AYDın 171

EKOLOJİK VE DOĞAL BOYALI HAMİLE GİYSİLERİNDE TÜKETİCİ EĞİLİMLERİNİN BELİRLENMESİ: ANTALYA İLİ ÖRNEĞİmine YılDırAn, Ahsen GünbuluT 177

STRATONİKEİA ANTİK KENTİNDE TESPİT EDİLEN OSMANLI DÖNEMİ DOĞAL BOYAMA ATÖLYESİmustafa GEnÇ, Ayşegül koyuncu okCA 182

OKALİPTÜS BİTKİSİYLE İPEK ve PAMUKLU KUMAŞ ÜZERİNE EKO- BASKI UYGULAMALARInaile rengin oYmAn, Duygu irem CAn 189

ORTA ASYA ŞİĞ (KAMIŞ) DOKUMA SANATINDA KULLANILAN DOĞAL BOYALAR Ömer zAimoğlu 195

BULDAN BEZİNDEN İNDİGO BOYAMA TEKNİĞİ İLE ÜRÜN TASARIMIÖzgün CAn, Esma kırlı 203

DOĞAL BOYALI KETEN BAYEUX TAPESTRY ÖRNEĞİÖznur AYDın, Özlem ToPuz 208

5

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

EKOLOJİK BASKI İLE KUMAŞLARIN DESENLENDİRİLMESİramazan ErDEm, mine Aydoğan bAYrAm, Gülay bilGE 213

BİTKİSEL BOYANIN HEYKEL PATİNA MALZEMESİ OLARAK KULLANIMIrecep ÖzEr 217

BOYA BİTKİLERİNİN TARIMSAL ÜRETİME ALINMASININ DOĞAL BOYACILIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE KATKISI sema ETikAn, filiz n. ÖlmEz, hande kılıÇArslAn 221

AKSARAY HALILARINDA KULLANILAN DOĞAL BOYALAR VE ELDE ETME YÖNTEMLERİsemra kılıÇ kArATAY, n. rengin oYmAn 227

ORTAÇAĞ AKDENİZİ’NDE KIRMIZI’NIN İZİNDENsercan Akiniz 233

KLASİK ÜSLÛPTA KAĞIT BOYAMA VE TERBİYE USULLERİşennur Atalay vArol 240

SİVAS ATATÜRK KONGRE VE ETNOGRAFYA MÜZESİNDE BULUNAN BİR GRUP DÜZ DOKUMA ÖRNEĞİNİN BOYA VE RENK ANALİZİşirin kArAmAn, feryal sÖYlEmEzoğlu 244

OSMANLI DÖNEMİNDE DOĞAL RENGİN, BOYANIN VE BOYAR MADDELERİN YER ADLARINA YANSIMASI: BATI ANADOLU ÖRNEĞİTuran GÖkÇE 249

BİTKİSEL BOYARMADDELER İLE RENKLENDİRİLMİŞ KETEN LİFİ İLE GÜNCEL DOKUMA TASARIMLARIzuhal TürkTAş 267

KİTAP SANATLARINDA KULLANILAN DOĞAL BOYA VE MÜREKKEPzüleyha zor 272

POSTER BİLDİRİLER / POSTER PAPERS

DAVUL DERİSİNDEN TELKÂRİ/QUILLING UYGULAMASIAdnan faruk TurGAY 278

BULDAN BEZİNİN TARÇIN İLE DOĞAL BASKISI melek GunDoGAn, o.ozan AvınC, Arzu YAvAs 283

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKSTİL ÜRETİMİNDE DOĞAL BOYALARIN ÖNEMİmihriban kAlkAnCı 288 “BULDAN BEZİ” ÜRETİMİNDE UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ DOĞAL BOYALAR mihriban kAlkAnCı 294

DOĞAL BOYAMACILIK TARİHİNDE MOR RENKserap sEzEn 296

BOYA VE DOĞAL BOYA ANLATISI süleyman irGin 301

İS SİYAHININ, GELENEKSEL TÜRK SANATLARINDA, DOĞAL BOYA OLARAK KULLANIM ALANLARI zeynep Çiğdem ÇEnGEl 306

6

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÇALIŞTAYLAR

Doç. Leyla YILDIRIM- Prof. Dr. Özlenen Erdem İŞMAL“Organik Atıktan Doğal Boyaya: Badem Kabuğu İle Yünün Renklendirilmesi”

Doç. N. Rengin OYMAN/ Uzman Duygu İrem CAN“Hapa-Zome Tekniği”

Doç. Ayşegül TÜRK“Kumaş üzerine renklendirme”

Yrd. Doç. Dr. Mustafa GENÇ“İndigo Shibori”

Yrd. Doç. Menekşe Suzan TEKER“Doğal Boya ve Ekolojik Baskı”

Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÇAPAR“Hibiskus ve mangal kömürü ile resim yapma”

Michael BISCHOF“Çivitotu yemeği”

Öğr. Gör. Recep ÖZER“Patina Çalışması”

Öğr. Gör. Tülin ADANIR“Doğal Boya ve Bitkilerle Kâğıt Yapımı”

Öğr. Gör. Dilek TÜM CEBECİ“Doğal Boyama”

Öğr. Gör. Yasemin OĞUZ GÜNER“İğne Keçe”

Mukadder KAVAS“Ebru Sanatı”

7

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULUsYmPosıum orGAnızınG boArD

Prof. Dr. Mustafa ÜNALProf. Dr. Osman ERAVŞARDoç. Dr. Ömer ZAİMOĞLU

Doç. Dr. Zehra YİĞİTYrd. Doç. Dr. Aydın ZOR

Yrd. Doç. Menekşe Suzan TEKER

BİLİM VE SANAT KURULUThE sCıEnTıfıC AnD ArTısTıC CommıTTEE

Prof. Dr. A. Kerim KAMAKOVAProf. Dr. Adnan TEPECİKProf. Dr. Aysen SOYSALDI Prof. Dr. Ayten SÜRÜRProf. Dr. Şebnem TEMİRProf. Dr. Bahattin YAMANProf. Dr. Bilal SEZERProf. Dr. Biret TAVMAN Prof. Dr. Sibel ARIKProf. Dr. Filiz Nurhan ÖLMEZProf. Dr. Hamdi ÜNALProf. Dr. Hülya TEZCANProf. Dr. İlhan ÖZKEÇECİProf. Dr. Kenan TURGUT Prof. Dr. Kübra ALİYEVA Prof. Dr. Mehmet BAŞBUĞ Prof. Dr. Münevver ÇAKI Prof. Dr. Nevin ENEZ Prof. Dr. Nuran KAYABAŞI Prof. Dr. Osman ALTINTAŞProf. Dr. Oya SİPAHİOĞLU Prof. Dr. Özlenen İŞMALProf. Dr. Recep KARADAĞProf. Dr. Savle JOLDASBEKOVAProf. Dr. Serap BUYURGAN

Prof. Dr. Feriha Hatice AKPINARLIProf. Dr. Alev KURUProf. Dr. Siyavush DADASHProf. Dr. Zeliha METE YAYLAProf. Dr. Valida PASHAYEVAProf. Aydın UĞURLUProf. Didem ATİŞ ÖZHEKİMProf. Elvan ÖZKAVRUK ADANIRProf. Günay ATALAYERProf. Kemal CAN Prof. Kuandık ERALİNProf. Nesrin ÖNLÜ Prof. Nuray YILMAZProf. Şerife ATLIHANDoç. Dr. Abdullah KARAÇAĞ Doç. Dr. Anatoli MOMRYKDoç. Dr. Bekahmet ABUSEYTOVDoç. Dr. Meliha YILMAZDoç. Dr. Bülent SALDERAY Doç. Dr. Çağatay AKENGİNDoç. Dr. Elmira GYUL Doç. Dr. Ercan AVELBEKOV Doç. Dr. Fatih BAŞBUĞDoç. Dr. Fikri SALMAN Doç. Dr. İsmet ZAATOV

Doç. Dr. Burcu ŞAHİNBAŞKANDoç. Dr. Meltem KATIRANCIDoç. Dr. M. Emin KAYSERİLİDoç. Dr. Ömer ZAİMOĞLUDoç. Dr. Raif KALYONCUDoç. Dr. Roza SULTANOVADoç. Leyla YILDIRIMDoç. Naile Rengin OYMANDoç. Serkan İLDENYrd. Doç. Dr. Aydın ZOR Yrd. Doç. Dr. Gökalp PARASIZ Yrd. Doç. Dr. Gökhan ERKANYrd. Doç. Dr. Harun DİLERYrd. Doç. Dr. Mehmet SAĞ Yrd. Doç. Füsun ÖZPULATYrd. Doç. Gözde YETMENYrd. Doç. İ. M.V. Noyan GÜVEN Yrd. Doç. Mehmet Ali EROĞLUYrd. Doç. Muhammet BİLGENYrd. Doç. Ömür KOÇ Yrd. Doç. Öznur AYDINYrd. Doç. Menekşe Suzan TEKERYrd. Doç. Ruhi KONAK Yrd. Doç. Zafer LEHİMLERDr. Zübeyde CİHAN ÖZSAYINER

THE CONTACT INFORMATIONAsst. Prof. Menekşe Suzan TEKERAkdeniz University Faculty of Fine ArtsFashion and Textile Design Department Antalya – TURKEYPhone: 00 90 242 310 62 17Fax: 00 90 242 310 62 13

İLETİŞİM BİLGİLERİ Yrd. Doç. Menekşe Suzan TEKERAkdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar FakültesiModa ve Tekstil Tasarımı Bölümü Kampüs Antalya – TÜRKİYETelefon: 00 90 242 310 62 17Belgegeçer: 00 90 242 310 62 13

SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU BAŞKANI ChAırmAn of ThE sYmPosıum orGAnızınG CommıTTEE

Prof. Dr. Mustafa ÜNAL

8

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

9

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Dekandan

Renkler, hayatı tek düzelikten çıkararak, heyecan katarak çevremizdeki nesnelerin farklı yönlerini görmemizi de sağlar. Bu çerçevede insana yaşama sevinci veren renklerin insanı ürettiği objeler üzerinde belirli bir uyumla yansıtılmaya çalışıldığı görülür. Nesnelere yansıyan rengin üslup kazanarak nesnelerden çevreye yansıtılması ise sanatın gelişiminde önemli rol oynayacak. Renklerin insanın ürettiği objelerden başlayarak yansıtılmasında ise insanoğlu her zaman bir arayış içinde olmuştur. Bu arayışını ise rengi, asıl bileşenini oluşturan doğa içindeki yerinin bir anlamda kısmen ödünç alınarak kendi oluşturduğu eserlerde gösterilmek istenilmesi şekillendirir. İşte ilk boya kullanımından günümüze rengin varoluş nedeni sürekli olarak doğadan ödünç alma şeklinde olmuştur. Bu emanet kullanım modernleşmeye kadar devam eder. Modernleşme sürecinde ise doğanın kimyasıyla üretilenin yerini, yapay kimya ile üretilen boyalar alacak-tır. Artık her renk doğal olmayan yöntemle kolaylıkla elde edilebilir. Ancak bu durum ortaya yeni sorun ve sorunsalları da getirecektir. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu durum, insanın her gün üzerinde taşıdığı tekstil ürünlerinde özel bir yaklaşımla renklendirme yapılması gerekliliğini de ortaya çıkaracaktır. Günümüzde modern insan, gıda olarak tükettiği her üründe organik arayışına yönelmiştir. Bu yönelimde, tekrar geçmişe eğilime, bir tür insanın köklerine inme de bulunur. Anadolu tekstil üretimi konusunda zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Geleneksel Türk sanatları ürünlerinin neredeyse tamamında kullanılan doğal boyarmaddeler, çeşitli nedenlerle unutulmaktadır. Türk kültürünün ve geleneğinin önemli bir parçası olan doğal boyamacılık ile ilgili bir akademik ortamın oluşması geçmiş değerlerimizin en azından bilgi olarak günümüzde yaşatılması amacıyla Akdeniz Üniversitesi Gü-zel Sanatlar Fakültesi olarak 2. Uluslararası Akdeniz Sanat Sempozyumu kapsamında “Doğal Boya Sem-pozyumu-Çalıştayı-Sergisi” nin düzenlenmesi uygun görülmüştür. Sempozyum kapsamında 49 sözlü bildiri, 6 poster bildiri ve tamamı doğal boyalı 77 eserden oluşan sergi yer almıştır. Bu bildiri kitapçığı ile sunulan bildirilerin tamamına yakını yayınlanmıştır. Bildiri kitapçığı özellikle geleneksel el sanatlarında boyar mad-delerin belgelenmesi bakımından bir ilk olma özelliği taşımaktadır.

Prof. Dr. Osman ERAVŞARGüzel Sanatlar Fakültesi Dekanı

10

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Editörden

Tarih boyunca insanlar için renk algısı önemini hiçbir zaman yitirmemiştir. Süslenmek, korunmak ve ibadet gibi birçok amaca hizmet eden ve üzerine anlamlar yüklenen renklerin en büyük kaynağı XIX. yüzyıla kadar doğa olmuştur. Tekstil ürünlerinde kullanılan renkler; sosyal statü, kültür, inanç, coğrafya ve iklim şartları ile şekillenmiş ve her kültürde yerini almıştır. Oldukça geniş bir renk yelpazesi sunan doğal boyalar, özellikle tekstil ve sanat alanlarında sır gibi saklanan uygulamalar ile usta çırak ilişkisi içerisinde günümüze dek ulaşmıştır. Boyarmadde kaynağının çeşitliliği, Anadolu’da doğal boyamacılığa her daim imkân vermiştir. Ge-leneksel Türk sanatları ürünlerinin neredeyse tamamında kullanılan doğal boyarmaddeler, ticari kaygıların kurbanı olarak önemini kaybetmektedir. Türk kültürünün ve geleneğinin önemli bir parçası olan doğal boya-macılık ile ilgili bir akademik ortamın oluşturulması önem arz etmektedir. Bu bağlamda Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak II. Uluslararası Akdeniz San-at Sempozyumu kapsamında “Doğal Boya Sempozyumu-Çalıştayı-Sergisi” nin düzenlenmesi uygun görülmüştür. II. Uluslararası Akdeniz Sanat Sempozyumu kapsamında; 49 sözlü bildiri, 6 poster bildiri sunulan Doğal Boya Sempozyumu, tamamı doğal boyalı 77 eserden oluşan sergi ve içinde 12 farklı al-anda yapılan çalıştay yer almıştır. Doğal Boya alanında içinde Sempozyum, Çalıştay ve Sergi olmak üzere üçayaktan oluşan bu sempozyum Türkiye’de ilk defa yapılmıştır. Doğal Boya alanında yapılacak akademik etkinlikleri önümüzdeki yıllarda da düzeyini ve sürekliliğini koruyarak devam ettirmeyi amaçlıyoruz. Sempozyumun yapılmasında ve bu kitabın basılmasında hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal başta olmak üzere, Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Os-man Eravşar’a, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ömer Zaimoğlu’na, fakültemiz akademik, idari personeline ve Geleneksel Türk Sanatları bölümü öğrencilerimize teşekkürü bir borç bilir, Sempozyum Bildiri Kitabı’nın yapılacak olan çalışmalara ışık tutmasını dilerim.

Yrd. Doç. Menekşe Suzan TEKEREditör

11

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2 INTERNATIONAL MEDITERRANEANART SYMPOSIUMNATURAL DYE SYMPOSIUM WORKSHOPEXHIBITION

nd

BİLDİRİLERPAPERS

II. ULUSLARARASIAKDENİZ SANAT

SEMPOZYUMUDOĞAL BOYA

SEMPOZYUMUÇALIŞTAYI

SERGİSİ

12

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

13

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Son yıllarda, insan ve çevre sağlığı üzerine olan negatif etkileri nedeniyle sentetik boyaların kul-lanımı sınırlandırılmıştır. Bu yüzden, doğal boyaların üretimi ile ilgili çalışmalara artan bir ilgi mevcuttur. Doğal boyaların en büyük kaynağı olan bitkiler, in-sanlığın başlangıcından beri renklendirici madde olarak kullanılmaktadır. Doğal boyaların toksik, aler-jik ve karsinojenik olmamaları gibi birçok avantajla-rı vardır. Urticaceae ailesine ait olan Urtica dioica Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak yetişir. Halk ta-rafından ısırgan veya iğneli ısırgan diye adlandırılan Urtica dioica antibakteriyal, antifungal, antikarsino-jenik, antioksidan, vb., gibi birçok biyolojik aktivite-ye sahip olmasına rağmen, Karadeniz Bölgesindeki fındık üreticileri için tarım arazilerinde bulunan bir yaban otudur. Çiftçiler genellikle ısırgan gibi yaban otlarını herbisitler gibi kimyasallar kullanarak kont-rol ederler. Herbisitlerin kullanılması hem çevre kir-liliğine hem de ekonomik kayba neden olur. Biz bu çalışmada, ısırganın tekstil malzemelerini renklen-dirmek için kullanılabilme imkanını değerlendirme-yi ve yaban otu olarak değerlendirilen ve istenme-yen ısırganı faydalı hale dönüştürmeyi amaçladık.

Anahtar Kelimeler: Urtica dioica, doğal boya, zararlı olmayan

ABSTRACT

Recently, the use of synthetic dyes has been restricted because of their negative effects on human and environmental health. Therefore, there is a growing interest in studies about natural dyes production. The plants, the biggest source of natu-ral dyes, have been used as colouring agents since the beginning of humanity. Natural dyes have many advantages such as being nontoxic, nonallergic and noncarcinogenic. Urtica dioica belonging to Urtica-ceae family is widely grown in Black Sea Region. Urtica dioica is called as nettle or stinging nettle by the folk and is herbaceous perennial flowering plant. Although Urtica dioica has many biological activities such as antibacterial, antifungal, anti-carcinojenic, antioxidant, e.t.c., it is a weed plant in agriculture fields for the hazelnuts producers in the Black Sea Region. The farmers generally control weeds such as nettles by application of chemical agents such as herbicides. The application of her-bicides causes both environmental pollution and economic loss. In this study, we aimed to evaluate the possibility of the nettle usability to colour textile materials and to utilize the undesired nettle that are considered as weeds.

Keywords: Urtica dioica, natural dye, nonhazardous

KARADENİZ’DE YETİŞEN URTICA DIOICA’NIN TEKSTİL BOYASI OLARAK KULLANIMI

USAGE OF GROWING URTICA DIOICA IN THE BLACK SEA AS TEXTILE DYEAdem ÇINARlI*, Demet GÜRBÜZ*, Derya EFE (YANMIş)**, Fatih şaban BERİş*** Aydın TAvMAN*

* Istanbul University, Faculty of Engineering, Department of Chemistry, 34320, Istanbul-TURKEY** Giresun Üniversitesi Espiye vocational School, Department of Medicinal and Aromatic Plants, 28600, Giresun-TURKEY*** Recep Tayyip Erdoğan University, Faculty of Arts and Sciences, Department of Biology, 53100, Rize-TURKEY

Giriş

Son yıllarda, insan ve çevre sağlığı üzerine olan negatif etkileri nedeniyle sentetik boyaların kul-lanımı sınırlandırılmıştır. Bu yüzden, doğal boyaların üretimi ile ilgili çalışmalara artan bir ilgi mevcuttur. Doğal boyaların en büyük kaynağı olan bitkiler, in-sanlığın başlangıcından beri renklendirici madde olarak kullanılmaktadır. Doğal boyaların toksik, aler-jik ve karsinojenik olmamaları gibi birçok avantajla-rı vardır. Urticaceae ailesine ait olan Urtica dioica Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak yetişir. Halk ta-rafından ısırgan veya iğneli ısırgan diye adlandırılan Urtica dioica antibakteriyal, antifungal, antikarsino-jenik, antioksidan, vb., gibi birçok biyolojik aktivite-ye sahip olmasına rağmen, Karadeniz Bölgesindeki fındık üreticileri için tarım arazilerinde bulunan bir yaban otudur. Çiftçiler genellikle ısırgan gibi yaban

otlarını herbisitler gibi kimyasallar kullanarak kont-rol ederler. Herbisitlerin kullanılması hem çevre kir-liliğine hem de ekonomik kayba neden olur. Biz bu çalışmada, ısırganın tekstil malzemelerini renklen-dirmek için kullanılabilme imkanını değerlendirme-yi ve yaban otu olarak değerlendirilen ve istenme-yen ısırganı faydalı hale dönüştürmeyi amaçladık. Doğal boyamacılığın tekstil elyafında kul-lanımının MÖ 4000 yıllarında Hindistan’da ve Mezopotamya’da başlamış olduğu bilinmektedir. Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvansal ve bitkisel boyarmaddeler 19. yüzyılın sonlarında sentetik boyarmaddelerin sentezleri ile birlikte gi-derek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden oldukları anlaşılmış olması doğal boyamacılığı yeniden gündeme taşımıştır. Doğal bo-

14

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

yacılık Türklerde de köklü bir geleneğe sahiptir. Orta Asya’da halı sanatı ile birlikte başlamış gelişmiş ve yine halı sanatı ile birlikte yaşanan göç sonucunda Anadolu’ya taşınmıştır. Anadolu’nun zengin bitki kaynaklarına sahip olması avantajını da kullanarak, burada daha önce yaşamış uygarlıkların bilgi, gele-nek ve görenekleri ile sentezlenerek güçlü bir Türk Doğal Boyacılık kültürü oluşmuştur. Karagöz oyun-ları için kullanılan materyallerde kök boyalardan yararlanılmıştır. Eski Türk mürekkepleri, kâğıtları boyamak ve ebru yapmak için pek çok sayıda do-ğal boyalar kullanılmıştır. Kök boyası (Türk Kırmızısı veya Edirne Kırmızısı denilen bitkiden elde edilen alizarin boyamız 250 sene evvel dünya alizarin ih-tiyacının üçte ikisini karşılamakta idi. Uzun zaman Türkiye’de elde edilen bitkisel boyalar dünyanın en iyi boyaları diye tanınmıştı. Bursa başta olmak üze-re İstanbul, Edirne, Tokat,, Kayseri, Konya, Çorum, Merzifon, Adana, Urfa, Malatya, Maraş, Antep gibi birçok yörede boyahaneler kurulmuş, boyacıların her biri bir renk üzerinde uzmanlaşmış “Al boyacı-lar”, “Yeşil boyacılar” gibi adlarla anılmışlardır.

Neden Doğal Boyarmadde

Doğal boyaların kaynağı kökler, odun, bö-cekler veya çiçekler gibi doğada bulunan maddeler-dir. Doğaya dost boyama tekniklerine olan talebin artması farklı AR-GE çalışmalarının yapılmasına ve doğal boyaların yeniden ön plana çıkmasına neden olmaktadır[1]. Doğal boyar maddelerin avantajlı yönü, sentetik boyarmaddeler de olduğu gibi sağ-lık açısından herhangi bir tehlike oluşturmaması ve çevre kirliliğine neden olmamasıdır. Doğal boyar-maddelerin insan sağlığı için olumsuz sonuçlar ver-mediği bilinmektedir. Tekstil ürün çeşitliliğinin bir bölümünü doğal boyar maddeler ile artırmak üre-ticilerin avantajına olacaktır. Özellikle gelişmiş batı pazarlarında sağlıklı tekstil ürünlerine talep artış düşünüldüğünde konunun önemi anlaşılacaktır[2]. Son yıllarda tekstil uygulamalarında doğal boyaların kullanımına olan ilgi giderek artmaktadır. Bu durum, çevrenin, sentetik boyaların neden olduğu toksik ve alerjik reaksiyonlara maruz kalmasının bir sonucu olarak görülmektedir. Doğal boyalar, sentetik boyalara nazaran daha iyi biyo-çö-zünürlük gösterirler ve çevre ile daha uyumludur [3]. Doğal boyarmaddeler sentetik boyarmaddeler ile karşılaştırıldıklarında genelde çevre kirliliğine yol açmazlar. Bu boyarmaddeler daha az toksik ve daha az alerjeniktirler. Bunların yanı sıra, doğal bo-yarmaddelerin antialerjik, antimikrobiyal, antibak-teriyel, antikanserojen vb. aktivitelere sahip olduğu bilinmektedir. Bu avantajlarından dolayı son on yıl-da doğal boyarmaddelerin kullanımı; gıda, farmasö-tik, kozmetik ve tekstil boyama endüstrisi alanında ivme kazanmıştır [4,5]. Tekstil sanayinin gelişmesi

ile sentetik boyarmaddelerin üretimi sadece po-püler doğal boyalara alternatif olmamış, aynı za-manda doğal boyaları kademeli olarak unutulmaya itmiştir. Bununla birlikte, sentetik boyarmaddelerin üretiminde ve kullanılmasındaki çevresel sorunlar 1990’larda doğal boyalara müşterilerin ilgisinin yeniden uyanmasına neden olmuştur. Doğal boya-larla boyanmış tekstil materyalleri çevre konusunda duyarlı tüketiciler tarafından tercih edilmektedir ve bugün böyle tekstil ürünleri için zengin bir pazar söz konusudur. Türkiye bu pazarı nitelikli ve sanat-sal ürünler ile kendine çekebilir. Doğal boyarmad-delerle boyanmış nitelikli ürünlerin iyi bir pazarla-ma stratejisi ile ülkemize; şu anda üretilen Tekstil ürünleri satışından daha fazla miktarda döviz geti-receği aşikardır. Doğal boyarmaddelerin çoğu bit-kilerden elde edilmesine karşın bu bitkilerin tarımı yurdumuzda yapılmamaktadır. Giderek artan talep ise doğadan toplama ile karşılanmaktadır. Kültürel değer taşıyan ve tamamen geleneksel yöntemlerle üretilen ürünlerin iç ve dış pazarda, özellikle de dış pazarda gelişmiş ülkelerde tercih edilme oranı gide-rek yükselmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Dev-letleri, Japonya ve Kuzey Avrupa ülkeleri bitkisel boyalı ürünlere talepleri gün geçtikçe artmaktadır. Çin ve Hindistan da üretilen doğal boyarmaddelere güvenmediklerinden beklentileri ülkemizdendir.

Isırgan (Urtica Spp.) ve Kullanım Alanları:

Her iki yarım kürenin tropik ve subtropik bölgelerinde yetişen ısırgan otu, ülkemizde açık ormanlık alanlarda, nehir ve yol kenarlarında, terk edilmiş kullanılmayan alanlarda ve fındık bahçele-ri gibi bazı tarım alanlarında kendiliğinden yetişen bir bitkidir. Anadolu’daki yöresel adları dızlağan, çızlağan, cızgan, dalağan, cınçar, ağdalak, ısırgı ve ısırgan otudur.

Besin Olarak Kullanımı

Isırganın taze yaprakları vitamin ve mineral bakımından zengin olup protein de içermektedir. Taze yapraklar özellikle Haziran ayı başında toplanır ve çeşitli yemekler (çorba, börek, zeytinyağlı) yapı-mında kullanılır. Taze yapraklar süt veren hayvanla-ra yedirilirse sütün miktarı ve kalitesi artar. Isırgan bitkisinin kümeleşme (koagüle olma) özelliğinden dolayı peynir oluşumunda kullanılmaktadır.

Isırgan Bitkisinin Tıpta Kullanımı

Tıbbi etkisi sayılamayacak kadar çoktur. Romatizma, ekzema, astma, deri hastalıkları, diü-retik olarak ve prostat büyümesinde kullanıldığı çeşitli hayvan deneylerinde ve klinik araştırmalarla

15

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

gösterilmiştir. Dışardan saç toniği olarak saç şam-puanlarında etkinliği kanıtlanmıştır.

Kâğıt, Bez, İplik Yapımında Kullanımı

Isırgan türleri kâğıt yapımında ve pamuk gibi el dokumalarında, kumaş yapımında kullanılır. Nepal yerlileri tarafından (Nepal de ısırgan bitkisine AllO denir) ev dokuma tezgâhlarında ipeksi keten görünümünde kumaşlar dokunur. Ayrıca bu iplikle-rden balık ağı da yapılır.

Lif Ham Maddesi Olarak Isırgan

Selülozik materyal için en çok üretilen pa-muk bitkisine alternatif hammadde arayışları artan bir şekilde devam etmektedir. Bu nedenle Isırgan iyi bir alternatif olabilir. Sebebi ise ısırgan otunun eski Yunan medeniyetinde ve Roma’da lif üretimi amacıyla kullanıldığı bilinmekte olup, eski Mısır kalıntılarında ısırgan otundan üretilmiş tekstil ürün-lerine rastlanmıştır. Ayrıca vikinglerin ısırgan otun-dan elde edilmiş kumaşları yelken bezi yapımında kullandıkları ve bu kumaşın şiddetli fırtınalarda dahi yırtılmaya ve darbelere dayanıklı olduğu rivayet edil-mektedir. Bunula birlikte Avrupa’da çok yıllık ısırgan otunun (Urtica dioica) 19. yüzyıldan ikinci dünya savaşına kadar yetiştiriciliği yapılmış ve bir lif bitki-si olarak kullanılmıştır. Hatta 1. ve 2. Dünya Savaşı arasındaki dönemde ısırgan otu lifi pamuğun yedeği olarak teşvik edilmiştir. 1.Dünya Savaşı’ndan önce Avusturya firmaları ısırgan otu yetiştiriciliğine ağırlık vermişlerdir. Bunun dışında Danimarka’da ise ısır-gan otu lifleri yün ile karışım halinde kullanılmıştır. 2.Dünya Savaşı sırasında ısırgan tarlalarının tahrip edilmesi ve daha ucuz liflerin piyasaya çıkmasıyla birlikte ısırgan otu kullanımı azalmış ve bitme nok-tasına gelmiştir. Isırgan lifi, üst giysilerde, ceketler-de, kumaşlarda, masa örtülerinde, nevresimlerde ve halılarda kullanım alanı bulmaktadır. Isırgandan lifinden elde edilen kumaşların birçok üstünlüğü mevcuttur; Isırgan otundan yapılan kumaşlar kim-yasal yollarla elde edilen kumaşlardan daha sağlıklı, olup insan vücudundaki terin/nemin emilimi ısırgan kumaşında çok kısa sürede gerçekleşmektedir. Ay-rıca nefes alma özelliği dolayısıyla insan vücudunu terletmeyen doğal bir elyaf tır. Isırgandan yapılan kumaşlar, pamuklu kumaş gibi kolayca temizlene-bilirken diğer lifli kumaşlara kıyasla daha az buruş-makta, özellikle alerjik rahatsızlığı olanlar için alter-natif bir kumaş özelliği sunmaktadır. Isırgan kumaşı darbelere karşı oldukça dayanıklı olup liflerin yüzeyi ipeksi bir görünüme sahiptir.

Isırganın Antibakteriyal Aktivitesi

Antimikrobiyal tekstil ürünleri son yıllarda

artan hijyen bilinci ve hassasiyetlere bağlı olarak tüm dünyada talep gören tekstil ürünleridir. Aslın-da insan sağlığını tehdit etmekte olan mikroorga-nizmaların ortadan kaldırılması veya azaltılması ve hastalıkların tedavisi amacı ile yüzyıllardır kullanı-lan doğal veya yapay çok çeşitli antimikrobiyal mad-deler mevcuttur. Antimikrobiyal maddelerin tekstil yapıları ile bir arada kullanımı ise çok eski olmayıp, ilk uygulamalara II. dünya savaşı yıllarında rast-lanmaktadır. II.Dünya savaşı sırasında kullanılan pamuklu tente, çadır ve kaput bezlerinde görülen nem ve ısıya bağlı mikro organizma oluşumunun ön-lenmesi, ortaya çıkan çürüme ve bozulmaya çözüm bulmak amacı ile antimikrobiyal tekstil kullanımı ilk olarak bu yıllarda geliştirilmeye başlanmıştır. Geç-mişte yapılan bilimsel çalışmalar göz önüne alındı-ğında, ısırgandan elde edilen boyarmadde içeren ekstraktın ve lifin antimikrobiyal özellik göstereceği öngörülmektedir. Bu nedenle çalışmalarımızda hem ektsrakların hemde bu ekstraktlarla boyanmış ürün-lerin antimikrobiyal potansiyeli araştırılmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda çoklu yıkamaya dayanıklı an-timikrobiyal kumaş üretme imkanı belirlenecektir. Çalışma çıktıları ise son yıllarda antimikrobiyal bo-yalara ve antimikrobiyal kumaşlara duyulan ihtiya-cın karşılanmasına katkıda bulunulacaktır.

Boyacılıkta Kullanımı

Yapraklarının güzel yeşil renginden dolayı, özellikle yün kumaşların boyanmasında kullanılır. İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da asker elbiseleri-nin boyanmasında kullanılmış, kamuflaj malzemesi olarak yararlanılmıştır. Isırganın geleneksel olarak paskalya yumurtalarının boyanmasında İsveç’te, siyah renk boyamak için Çin’de kullanıldığına dair kayıtlar mevcuttur. Ülkemizde ise geleneksel boya olarak kullanımı yaygın değildir. Ülkemizde Eser ve Onal (2015) ısırgan yapraklarının ekstraktı ile yün ve pamuk boyanmasına yönelik bilimsel bir çalış-ma yayınlamışlarsa da ısırganın hammadde olduğu büyük ölçekli bir doğal boyar madde üretimi henüz gerçekleştirilmemiştir. Projemiz kapsamında özel-likle Karadeniz Bölge’sinde özellikle fındık bahçele-rinde ve diğer tarlalarda yabancı ot olarak bulunan, fiziksel ve kimyasal yollarla imha edilen ısırganın toplatılarak hem boyarmadde hem de lif elde edil-mesi, üretilen maddelerin ülkemiz sanayine ka-zandırılması, tarım yapılan alanlardaki istenmeyen ısırgan bitkisinin zehirli kimyasallar kullanılmadan bertaraf edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Karadeniz bölgemizde fındıkla iç içe yetişen ısırgan bitkisinden yararlanarak sektör ihtiyacı giderilmeye çalışılacaktır. Özellikle de fındık ve ısırganın aynı bahçeden elde edilecek olması projemizin özgün yönünü oluşturmaktadır. Projemiz, gerçekleştiği taktirde ülkemiz dünya doğal boyarmadde ve lif pa-

16

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

zarında hak ettiği yeri alarak diğer ürünlerle rekabet gücünü arttıracaktır. Halı ve düz dokumacılığımız ile bir bütün olarak düşündüğümüz bitkisel boya-cılığımızın sürdürülebilirliğinin sağlanmasının, kül-türümüzün devam etmesi ve dolayısıyla da dünya üzerinde toplumsal varlığımızın devam etmesinin sağlanması açısından önem taşıdığı görülmektedir. Kimyasal boyalar geniş bir renk yelpazesine sahip-tir. Üretim tekniklerinden dolayı renklerin çok çeşitli tonlarına ulaşmak mümkündür. Kimyasal boyalar-daki bu zengin renk çeşitliliği ile rekabet edebilmek için yeni renk kaynaklarının bitkisel boyacılığa ka-zandırılması üzerinde durulmalıdır. Aynı zamanda farklı renk ve tonlarına ulaşmak ve haslık değerle-rini yükseltmek için yöntem geliştirme amaçlı ça-lışmalara da öncelik verilmelidir. Doğal boyarmad-delerin tekstil sektöründeki toplam payı üretimde ele alınan kullanıma hazır standart formların mev-cut olmaması, sınırlı ve yeniden elde edilemeyen renk tonları gibi belirli teknik ve sürdürülebilirlik konularından dolayı yaklaşık olarak sadece %1’dir. şu ana kadar yaptığımız çalışmalarımız da tekstil sektöründe standart halde bulunmayan doğal bo-yarmaddeler elde edilmiş ve sektörün istediği gibi satışa sunulmuştur. Ayrıca elde edilen bu doğal bo-yarmaddeler için de standart renk kartelaları elde edilmiş olup renk kalite iyileştirme çalışmaları da sürdürülmektedir. Ülkemizde çok çeşitli çalışmalar yapılmış olup bu çalışmalar uygulamaya geçirileme-miştir. Ayrıca bu çalışmalar doğadan bitki toplama yolu ile yapılmaktadır. Bu ise doğal boyarmadde sürekliliği için uygun değildir. Oysaki bizim çalışma-larımızda ucuz bitkisel artıklar kullanılmış olup sü-rekliliği ve renk tekrarlana bilirliği olan ucuz doğal boyarmaddeler elde edilmiştir. Ayrıca elde edilen ürünlerin haslıkları yani renk kaliteleri daha iyidir. Biz yaptığımız çalışmalar ile doğal boyarmaddelerin pahalı ve küçük partiler halinde üretilmesi sorunu çözmüş ve satışını tekstil sektörünün istediği gibi daha pratik halde satışa sunmuş bulunmaktayız. Ayrıca boyarmadde elde edilme işleminden sonra arta kalan posalar yüksek basınçta hidrotermal par-çalanma ile gazlaştırılıp bir tribünde yakılarak enerji üretilebilir, klasik piroliz ile aktif karbona dönüştü-rülüp arıtma işlemlerinde kullanılabilir veya biyogaz ve biyogübre üretiminde yer alabilir. Böylece bütün endüstriyel bitkisel artıklar geriye hiçbir artık bı-rakmaksızın yararlı bir ürüne dönüştürülmüş olur. Birçok bitki atık alanlarında yetişmektedir. Nitekim atık alanı kullanımı doğal boyaların bir katma değe-ridir. Bu emek yoğun bir sanayidir, dolayısıyla teks-til/gıda/ deri ve benzerlerinde bu boyaların işlenme-si, özütlenmesi ve kullanılmasıyla ilgili olan herkes için iş imkanları sağlar. Doğal boyaların kullanılması ile fosil yakıt (petrol) esaslı sentetik boyların tüketi-mi azalacağından çevreyi daha fazla koruruz. Bile-şenlerinden bazıları anti-alerjendir. Bundan dolayı

deriyle teması güvenliğini kanıtlar ve çoğunlukla insan sağlığı için zararlı değillerdir. Sentetik boyalar zamanla solarken doğal boyaların bazıları zamanla güzelleşirler. Doğal boyalar çoğu kez güvelere kar-şı koyarlar ve çocuk giysileri ve gıda maddelerinin güvenliği için sentetik boyaların yerine kullanılabi-lirler. Ayrıca tekstil fabrikalarının kullandığı sentetik boyaların kullanımının azaltılması ile çevrenin ve su havzalarının korunması amaçlanmıştır. Projemizin sonucunda ülkemiz dünya doğal boyarmadde ve lif pazarında hak ettiği yeri alacaktır.

Kaynakça

1-Dünyadan Tekstil ve Hazır Giyim Haberleri, İTKİP, Haziran 2010

2-Bazı Bitkilerden Elde Edilen Doğal Boyar Madde-lerin Yünü Boyama Özelliğinin İncelenmesi, Musta-fa Tutak, Hüseyin Benli, BAÜ FBE Dergisi Cilt:10, Sayı:2, 53-59, Aralık 2008

3-Dyeing of Cotton and Jute with Tea as a Natural Dye, Deo H. T.,Desai B. K., JSDC, 115, 224-227, 1999

4-Extraction, Characterisation and Application of a Natural dye, Ansarg, A. A, Thakur B.D The Eco-friendly Textile Colorant, Colourage 1,21 15-20, 2000

5-Extraction of Natural Dyes for Textile Dyeing from Coloured Plant Wastes Released from the Food and Beverage Industry, Bechtold T.,Mussak R., Mahmud A., Ganglberger E., Geissler S., Journal of theScience of Food and Agriculture, 86/2, 233-242, 2006

17

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Yapılan Çalışmalarla İlgili Tablolar:

Proje Adı: Karadeniz Bölgesinde Yetişen Isırgan Otundan Ticari Do-ğal Tekstil, Kozmetik ve Gıda Boyası İle lif Elde Edilmesi ve Elde Edilen Ürünlerin Antibakteriyal Aktivitelerinin AraştırılmasıProje No: Tagem-16/Arge/50Destekleyen Kurum: T.C Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ta-rımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Projenin Yürütüldüğü Kuruluş: İl-Ca Bitkisel Ürünler Ar-Ge Üretim ProjeYürütücüsü: Yrd. Doç. Dr. Adem Çınarlı (İstanbul Üniversitesi)

BakterilerG(+) bakteriBacillus subtilis ATCC 6633Staphylococcus epidermidis ATCC 12228Enterococcus faecalis ATCC 29212Staphylococcus aureus ATCC 25923G(-) bakteriKlepsiella pneumonia ATCC 13883Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853Proteus vulgaris ATCC 13315Salmonella typhiminium ATCC 14028Enterobacter cloacae ATCC 13047Yersinia pseudotuberculosis ATCC 911Escherichia coli ATCC 25922

Kanamisin

34*

1722

2413212223*

19

Ampisilin

31*

2635 -

322519-*

15

DMSO

---- -------

Urtica sp. Referans Boyarmadde miktarı (ml)Materyal (gr)SuSüre (Dakika)Sıcaklık Sıcaklık 0CUrtica sp. Demir sülfat FeSO4 Birlikte MordanBoyarmadde miktarı (ml)Materyal (gr)SuSüre (Dakika)Sıcaklık Sıcaklık 0CMordanUrtica sp Bakır sülfat(CuSO4.5 H2O) Birlikte MordanBoyarmadde miktarı (ml)Materyal (gr)SuSüre (Dakika)Sıcaklık Sıcaklık 0CMordanUrtica sp. Şap (KAl(SO4)2.12 H2O) Birlikte MordanBoyarmadde miktarı (ml)Materyal (gr)SuSüre (Dakika)Sıcaklık Sıcaklık 0CMordanUrtica sp. Şap (KAl(SO4)2.12 H2O Ön MordanBoyarmadde miktarı (ml)Materyal (gr)SuSüre (Dakika)Sıcaklık Sıcaklık 0CMordan

4010 Pamuklu2006080

4010 Pamuklu2006080 % 1

4010 Pamuklu2006080%2

4010 Pamuklu2006080 % 1

4010 Pamuklu2006080%2

5 İpekli

5 İpekli

5 İpekli

5 İpekli

5 İpekli

10 Yünlü

10 Yünlü

10 Yünlü

10 Yünlü

10 Yünlü

BitkiUrtica sppUrtica sppUrtica sppUrtica sppUrtica spp

Mordan(KAl(SO4)2FeSO4CuSO4K2Cr2O7SnCl2

IşıkHastalığı

4 3-4 4

3-4 3-4

Renkşampanya Koyu griFıstıkHardalKoyu Kahve

YıkamaHastalığı

44444

Sürtme HastalığıKuru

45445

Yaş44444

Tablo 1. Boyanmış Tekstil Malzemelerinin Haslık Değerleri ve Renkler.

Tablo 2. Çalışma Reçetesi

Tablo 3. Biyolojik Aktiviteler

18

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

likenler alg ve mantarların birleşik yaşam formundan meydana gelir. Bitkisel dağılımın dü-şük olduğu soğuk kuzey ülkeleri başta olmak üze-re dünyanın çeşitli yerlerinde gıda, ilaç ve parfüm hammaddesi olduğu kadar boyar madde olarak da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde halk arasında likenlerin boyar madde olarak kullanımı bilinmemektedir. Kendilerine has kokuları ile bo-yadıkları tekstillerden güve ve diğer zararlıları uzak tutmaları sebebi ile özellikle ünlü tüvit kumaşların ana hammaddesini oluşturmuşlardır. Ayrıca ahşap, mermer, deri, şarap ve gıda boyamacılığında ve en önemlisi asit -baz ölçümünde kullanılan turnusol kağıtlarının yapımında likenlerden yararlanılmıştır. liken boyar maddeleri sarıdan-turuncuya, pembe-den-maviye, kırmızıdan-mora uzanabilen geniş bir renk skalasına sahiptir. Bu çalışmada liken boyamacılığın tarihçe-si, dünyada tanınan ticari isimleri ile liken boyar-maddeleri ve içerikleri anlatılıp, mayalama yöntemi ile yün iplikleri, ahşap ve kâğıt üzerinde elde edilen renkler ve uygulamalarına yer verilecektir.

Anahtar kelime: liken, Alg, Mantar, Doğal Boyama-cılık, Tarih

ABSTRACT

The lichens, which are found in the com-bined life form of algae and fungi, are widely used as dyestuffs as food, medicine and perfume raw mate-rials in various parts The lichen which are found in the combined life form of algae and fungi are widely used as dyestuffs, food, medicine and perfume raw materials in various parts of the world. Especially in the cold Northern countries where the herbal dis-tribution is low in winter months. The use of lichens as pigment is unknown among the population in our country. They are the main raw materials of famous tweed fabrics because they keep the moths and other harmfuls away from the textiles with their own smells. In addition, lichens were used in the con-struction of wood, marble, leather, wine and food staining, and most importantly in the acid base measurements of turnusol papers. lichen dyestuffs have a wide color scale ranging from yellow to or-ange, from pink to blue, from red to black. In this study, the history of lichen coloring and commercial names recognized in the world, and their contents will be explained. The colours obtained by fermentation methods will be aplied on wood, paper and wood.

Keywords: lichen, Algae, Mushroom, Naturel Dye-ing, History

TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDE LİKEN BOYAMACILIĞI VE KULLANIM ALANLARI THE HISTORICAL DEVELOPMENT AND USAGE IN LICHEN DYEING

Aslı AKSOY*, Gül GÜNEY**, Meral ORHAN***

*Yrd.Doç. Aslı Aksoy; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ayvacık Meslek Yüksek Okulu, Geleneksel El Sanatları Programı, mail: [email protected],**Yrd.Doç. Gül Güney; Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, mail: [email protected],***Öğr.Gör.Meral Orhan; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ayvacık Meslek Yüksek Okulu, Geleneksel El Sanatları Programı, mail: [email protected]

Giriş

Alg ve mantarların ortak yaşam formundan meydana gelen likenler, tro-pik kuşaktan kutuplara, deniz kıyısından dağlık bölgelere; ağaç gövdelerinden toprak yü-zeylere kadar aşırı sıcak ve soğuk ortamlarda bile yaşayabilen oluşumlardır (TANKER vd. 2004: 73). likenler insan ve hayvanlar tarafından gıda maddesi olarak tüketildikleri gibi ilaç, parfüm ham-maddesi, boya ve boyarmadde olarak da kullanılmış-lardır (MİTROvİĆ vd. 2011: 1). Asit-baz indikatörü olan turnusol kağıdının boyanmasında da kullanılan likenler, dünyanın bazı bölgelerinde özellikle pamuk-lu ve yünlü boyamacılığı için önemli bir boyarmadde potansiyeli oluşturmuşlardır. Farklı renkler elde et-mek için suda kaynatılarak veya idrarda fermente

edilerek işlem gören liken boyarmaddelerinin, yün ve ipek gibi hayvansal liflere özel bir affinitesi oldu-ğundan, 19. Yüzyıla kadar sadece bu tekstil lifleri-nin boyanmasında işlevsel olmuşlardır. Ayrıca ah-şap, mermer, deri, saç, şarap ve gıda boyası olarak ta kullanılmışlardır (KOK, 1966: 249). Günümüzde ise likenlerle akrilik, naylon, orlon ve rayon karı-şımlarının, kâğıt, plastik düğmeler, rafya, kabuklar, deri ve sepetçilikte kullanılan malzemelerinde bo-yanabildiği bilinmektedir (CASSElMAN, 2001: 3). Sarıdan kahverengine, kırmızıdan mora uzanan renk skalasına sahip olan liken boyaları içinde en eski ve en ünlü olanı Roccella türlerin-den çıkarılanıdır. Roccella’dan ele geçen boya, 1856 yılında elde edilen ilk sentetik boyarmadde olan mor renkli muvein’e kadar tüm Avrupa’da “ krallık moru” olarak tanınmıştır ve tarihsel bir öne-

19

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

me sahiptir (SHUKlA vd. 2015: 210). Orchil ti-cari adıyla da bilinen bu liken boyasının kullanımı bol yetiştiği Akdeniz bölgesinde başlamış ve hızla tüm Avrupa’ya yayılmıştır (ZANONİ vd. 1983: 2). Bazıları aynı liken türlerinin birbirleriyle karıştırılarak, farklı yardımcı maddeler ve değişik işlemlerle verdiği farklı renk nüanslarından iba-ret olan liken boyarmaddeleri; Fransa’da orseil-le, Portekiz’de urzela, İspanya’da orchilla, Hol-landa’da litmus, İngiltere’de orchil veya archil, İskoçya’da cudbear, Norveç’te korkje gibi yerel ve ticari adlarla da bilinmektedir (TAREK, y.y: 11).

1.Liken Boyamacılığının Tarihçesi

liken boyamacılığının tarihinin deniz yumuşakçalarından elde edilen boyalarla birlik-te M.Ö 2000’lere uzandığı düşünülmektedir. li-ken boyalarının varlığı ve kullanımına değinen eski kayıtlar ve el yazmaları mevcuttur. Ne var ki bu alandaki tarihi kayıtların çoğu likenlerin pig-ment boya olarak kullanımına değil tekstiller üze-rinde boyarmadde olarak kullanımına dairdir.

1.1. Liken Boyarmaddelerinin Tekstiller Üzerinde Kullanımı Antik ve Ortaçağa ait kayıtlarda sadece id-rarla (amonyakla) meserasyon metoduyla renk ve-ren likenlerden bahsedilmektedir. Bunlar mor-kır-mızı renk tonları verebilen türlerdir. Bu likenler aynı rengi verebilen muadillerinin doğada az bulunması, pahalı olması bu yüzden sadece krallar ve din adam-ları tarafından kullanılabilmesi gibi sebeplerden dolayı, üretildikleri dönemde ticari ün yapmış olan Orchil, litmus, Cudbear, litmus, Crottal gibi liken-lerdir. Suda kaynatma metoduyla elde edilen liken boyalarına dair ilk bilgilere ise geç Ortaçağ dönemi Avrupa’sına ait kayıtlarda rastlanmaktadır ve bu bo-yalarla boyanmış günümüze kadar kalabilen tekstil örneklerine rastlanmamıştır. Bu metotla hazırlanan boya reçetelerinin en erken örnekleri 18. Yüzyılın sonlarında görülmektedir. (CASSElMAN, 1994: 11) Theophrastus ve Dioscarides orchil ile bo-yanmış yünü zikrederek “yeni boyandığında rengi -deniz yumuşakçalarından elde edilen- Antik Sur (Tir) morundan bile üstündür diye yorumlamışlar-dır. Pliny ise orchil’in zemin veya başlangıç boyası olarak kullanıldığını sonradan pahalı olan Sur mo-ruyla karıştırılarak mor rengin elde edilmiş olabile-ceğini kaydetmiştir (lANİNG, 2001: 1-2). İncilden bir ayet (Hezeikel kitabı, bölüm 27, v. 7) Sur ken-tinin zenginlikleriyle ilgilidir ve genellikle Roccella tinctoria ve aynı takımdan likenlerden yapılan li-ken morunun kullanımı için en erken referansların alıntılandığı kaynaktır. Ayette sözü geçen mavi ve mor renklerin sağlandığı Elisha adaları tam ola-

rak tanımlanmış olmasa bile Doğu Akdeniz ve Ege alanında yer aldıkları düşünülmekte ve Fenikeli-lerin deniz kabuklularından elde edilen mavi-mor renkler dışında, kırmızıdan- mora renk veren liken boyalarını bildikleri ve bunları kombine ederek kullandıkları varsayılmaktadır (KOK, 1966: 248). M.S 3. yüzyıla ait bir Yunan halk belgesi olan Stockholm Papirüsü’nün, leyden Papirüsü-nün devamı olduğu ve eski Mısır el yazmalarına dayandığı düşünülmektedir. Papirüs’te verilen boya reçetelerinin çoğu deniz yumuşakçalarından elde edilen mor rengin mükemmel taklitlerinden bahset-mektedir (KOK, 1966: 249).Bu tariflerin çoğunda boyaların kullanan tarafından yapılmayıp, henüz hazırlanmış halde iken tüccardan alındıkları görül-mektedir. Bu da Doğu Akdeniz boya üreticilerinin boyayı hazırlama işlemini gizli tuttuklarına işaret etmektedir (lANİNG, 2001: 2). Stockholm papi-rüsü aynı zamanda muhtemelen çivit otu ve liken moru kullanılarak ele geçen bir rengin yaşayan en eski reçetesini de içermektedir (KOK, 1966: 250). Orchil boyamacılığı 3. veya 4. Yüzyıllarda gözden yitmiş fakat 1300’lerde Avrupa’da tekrar popüler olmuştur ( PERKİNS, 1986: ). Roma im-paratorluğu zamanındaki mor renk endüstrisinin gözden düşüşünün, ilk Hristiyanların mor rengi lüks kabul etmesi ve günah olması düşüncesiyle ilintili olduğu düşünülmektedir. Bu varsayıma rağmen bu endüstri ilk Hıristiyanlığın kalbi olduğuna inanılan Konstantinapol’de Karanlık çağdan Ortaçağın baş-larına kadar taşınarak sürmüştür (KOK, 1966: 250). Orchil terimi İngiltere’ye muhtemelen 14. Yüzyılda girmiştir ve ilk olarak Floransa’da üretilen ve özellikle çeşitli Roccella türlerinden elde edi-len boyarmaddeyi tanımlamaktadır. 1881 yılında G. Marcotti tarafından yazılan ve çok alıntılanan bir hikâyeye göre; Alamanno veya Ferro /Federi-co adlı biri, Doğu Akdenizin sahil ülkelerinden ya-pımına dair bilgiyi öğrenerek, 1300’lerin başında Floransa’da orchil boyası imal etmeye başlamıştı. Bu şahıs bir süre Floransa’da orchil üretiminin sır-larına sahip olmuş ve boyadan atıfla “Oricellari” soyadını alan ailesiyle birlikte yaklaşık 100 yıllık bir süreçte üretimini tekelinde tutmuştur. Orchil’in işlenmiş ve kurutulmuş liken formundaki ticare-ti İspanya, Fransa, Almanya’ya kadar yapılmıştır Roccella tinctoria turnusol (litmus) boyasının da kaynağıdır ve Pliny’den önce de ipekli ve yünlüle-ri boyamada kullanılmıştır. Fakat daha sonra kul-lanımı unutulmuş ve Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra, 1300’lerde Floransalı Oricel-laro ailesinin başı olan Federico tarafından tekrar keşfedilerek kullanılmıştır. Boya ticari olarak Or-seille olarak isimlendirilmiştir (lANİNG, 2001: 2). G.v. Rosetti tarafından 1540’larda yazılan “Plictho de l’Arte de Tintori”de; Doğu Akdeniz’den alınan Orselle likeninin bayat idrar, amonyak tuzu,

20

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

karasal fosil tuzu, güherçile, bitki külü ve arsenik ile işlem görüp orchil boyarmaddesi haline dönüştürül-mesine dair bir reçete mevcuttur (lANİNG, 2001:2). 1717’de Pitton de Tournefort kayıtlarında, günümüzde Yunanistan’a bağlı bir ada olan Amor-gos’ta Roccella tinctoria yetiştiğine değinerek, bunun “bir tür kırmızı keten” olarak tanımladığı eski Amorgos kumaşlarını boyamada kullanıldı-ğını düşündüğünü belirtmiştir (KOK, 1966: 248). liken boyaları Endüstri devriminde de önemli bir role sahip olmuşlardır. 18. yüzyılın ikin-ci yarısında Banffshire’lı bir bakırcı olan George Gordon, londra’da bir boya evinde bir bakır kazanı tamir ederken orada kullanılan orchil boyasıyla, Hi-ghland olarak adlandırılan Kuzey İskoçya’nın dağlık kesiminde kullanılan crottle’dan elde edilen kırmızı renk arasındaki benzerliği keşfetmiştir. Bir kimyacı olan yeğeni Cuthbert Gordon ile birlikte 1758 yılın-da, Cuthbert’den türeyen Cudbear isimli bir liken boyası için patent almışlardır. 1867’de londra’lı or-chil boyacıları, cudbear’ı absorbe ederek aynı liken türleriyle boya hazırlamışlar ve bu dönemde iki bo-yarmadde birbirinin benzeri haline gelmiştir (KOK, 1966: ). İthal edilen Orchil’den ucuz olan Cudbe-ar’ın keşfi, Avrupa’nın gerisinde kalan İngiliz boya endüstrisinin ilerlemesine neden olmuştur. Cudbear endüstrisi ekonomik, ekolojik, estetik nedenlerle 19. Yüzyılın başında düşüşe geçmiştir. Aynı durum Fran-sa’da da görülmüştür (CASSElMAN, 2001: 9,11). Günümüzde liken boyarmaddeleri sa-dece sentetik boyarmaddeler ile kıyaslamada uzmanlar tarafından kullanılmaktaysa da, Par-melia omphalodes türü halen İrlanda da ve Har-ris Tweeds tarafından İskoçya’da özel olarak kul-lanılmaktadır. (DARlİNGTON, 2005-2017: s.y).

1.2. Liken Boyalarının Antik El Yazmaları Üzerinde Kullanımı

liken boyalarının tekstil lifleri dışındaki ma-teryaller üzerinde kullanımına dair bilgi daha kısıtlı-dır. Bununla birlikte 6 ila 9. Yüzyıllara ait Ortaçağ el yazmalarında orchil likeninden elde edilen orcein morunun bulunduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlan-mıştır (MElO vd, 2016: 374). İtalya’da Biblioteca Civica Queriniana’da bulunan Kodeks Brixianus bunlardan biridir (ACETO vd, 2014: 34). Mor rengin parşömen üzerinde kullanımına bir diğer örnek ola-rak Yeni Ahitin hayatta kalan en eski el yazmaların-dan biri olan ve İsa’nın hayatını anlatan, 1500 yıllık Kodeks Purpureus Rossanensis adlı Bizans metni gösterilebilir. M.S 6. Yüzyıla dayanan ve gizemli mor rengi ile ünlü metinin bilimsel yollarla analizinde; parşömen tabakalarının deniz salyangozlarından çıkarılan Tir moru (Murex) haricinde mor renk ve-ren Roccella Tinctoria likeninden elde edilen orcein ile boyandığı görülmüştür. Kodeksin mor parşöme-

ninin fermente idrar ile işlem görmüş orcein ve eski Mısırlıların mumyalamada kullandığı doğal sodyum karbonattan oluşturulmuş bir boya ihtiva ettiği tes-pit edilmiştir (Klımczak, 2016). Gerçekte de kutsal metinleri anlatan altın ve gümüş mürekkeple ya-zılmış mor renkli elyazması parşömenler geç antik dönem ve Ortaçağın en makbul eserleridir. Bunlar genellikle Tir moru ve orchil likenlerinin kullanı-mıyla renklendirilmişlerdir (ACETO vd, 2014: 34).

1.3. Liken Boya-Boyarmaddelerinin Diğer Mater-yaller Üzerinde Kullanımı

Kuzey Amerika’ya ilk gelen halklar için en yaygın kullanılan liken türü letharia vulpina olmuş-tur (SHARNOFF, 1997). Suda kaynatma yöntemiy-le elde ettikleri parlak sarı rengi; ağaç kökünden sepetleri, dans battaniyelerini, makosenleri, tüyleri, ahşapları, günlük kıyafetleri, yular örgülerini, kirpi oklarını ve vücutlarını boyamak için kullanmışlar-dır (TURNER, 1998). Okanagan-Colville dilinde letharia vulpina “Kwerníkw” olarak adlandırılmış ve bununla sepet malzemeleri ve lifler boyanmıştır (TURNER vd. 1980). Chilkat Tlingit kabilesi yerlile-ri de ödüllü dans battaniyeleri ve ladin kökünden sepetlerini aynı likenle boyamışlardır (SHARNOFF 1997; TURNER 1998). Haaninin Kızılderililerinde “Otsahaa” adını alan letharia vulpina, kuş tüylerini boyamada kullanılmıştır (JOHNSON, 1982). Nlaka-pamuk yerlileri letharia vulpina likeniyle yüzlerini, ciltlerini ve ahşapları boyamışlardır (TEİT vd. 1895, 501). Kaliforniya’lı Yuki kabilesi bu likeni çok koyu bir kıvama gelene kadar kaynatıp bir pigment boya elde etmişlerdir. Kaliforniya’daki Karok, Yurok, Hupa ve Modoc (lutuami) kabileleri gibi kirpi oklarını ge-nellikle sepet dekorasyonunda kullanmak üzere, bu likenle birlikte kaynar suya koyarak sarıya boyayan birden fazla yerli kabilesi mevcuttur. (COvİllE, 1897: 88, MERRİl, 1973: 221) Parmelia borreria likeni de letharia vulpina gibi Dakota (Siyu) Kızılde-rilileri tarafından kirpi okları üzerinde aynı yöntemle kullanılmıştır (BRUNEllO, 1973: 26). Roccella fuci-formis likeni ise Fransa ve İngiltere’de ahşap ve mer-mer boyamacılığında kullanılmıştır (Uphof 1959).

2. Doğal Boyamacılıkta Kullanılan Likenlerin Yapı-sal Özellikleri

2.1. Boya Likenlerinin Şekilsel Yapısı

likenler şekilsel (morfolojik) olarak, çalım-sı, yapraksı, kabuksu ve dalsı yapıda olanlar olarak tanımlanabilmektedir (TANKER vd. 2004: 78). ver-dikleri renkler şekilsel yapıları ile bağlantılı değildir.

21

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sıra Foto Oksidasyon ve İspirto Ekstraksiyonu ile Boyama teknikleri de kullanılmaktadır.

Suda Kaynatma Tekniği: Bazı likenler suda çözü-nebilen boya maddeleri içerirler. Bu likenlerle suda kaynatma metoduyla direkt boyama tekniği uygula-nır. Bu teknikle sarı, portakal rengi, kahverengi ve pas rengi tonları elde edilir. Amonyakla Fermantasyon Tekniği: Bazı liken bo-yaları suda çözünemezler. İdrar veya amonyakla mayalama benzeri bir işlem gerektirirler. Bu işlem liken parçacıkları, su, amonyak ve oksijenin bir ara-ya getirilip ayrıştırıldığı bir tür küp boyamacılığı işle-midir. Ayrışma işlemi esnasında maddeler önce or-cein’e ve daha sonra mor boyanın prekürsörü olan orcinol’e dönüşürler. Ayrıştırma işlemi (fermantas-yon süreci) birkaç haftadan (cudbear, korkje, orchil için) üç ay veya daha fazlasına (orsallia) kadar süre-bilir.. (CASSElMAN; 1994:2) Bu yöntemle pembe, kırmızı, mor ve mavi renk tonları elde edilir. likenlerde farklı liken asidi grupları bir arada bulunabildiğinden, aynı liken kullanılarak amonyakla fermantasyon işlemi ile pembe, kırmızı, mor, mavi, suda kaynatma metodu ile sarı-kahve-rengi tonları da elde edilebilir (BOlTON, 1991: 33).

Foto Oksidasyon Tekniği: Amonyakla fermantasyon tekniğiyle boyama işleminde turuncu renkli Xant-horia likeni türleri lifleri pembe veya mor tonlarına boyar. Bu lifler kurutma esnasında güneş ışığına maruz kaldıklarında mavi renge dönüşürler. Mavi renge dönüşen bu lifler 30 dakika veya daha uzun bir süre aynı boya banyosuna tekrar batırılırsa, gü-neş ışığıyla temas ettikten sonra daha koyu bir ma-viye dönüşecek olan daha koyu pembe veya mor bir renk verirler. İspirto Ekstraksiyonu ile Boyama: İşlem aşamaları amonyakla fermantasyon tekniği ile aynıdır. Yalnız-ca boyama sırasında direk ısıya maruz bırakılma-malıdır.

4. Yün Lifleri, Ahşap ve Kâğıdı Likenlerle Boyama Denemeleri

Bu çalışmada Çanakkale ili Ayvacık ilçesi florasında bulunan farklı liken türlerinden amon-yakla fermantasyon tekniği kullanılarak; yün ve yün iplikleri, ahşap parçaları ve kağıt üzerinde ön denemeler yapılmıştır. Deneylerde kullanılan liken örnekleri şubat-Mart 2017 tarihleri arasında, Ay-vacık Meslek Yüksekokulu bahçesi ve civarından toplanmıştır. Deney yapılan likenlerin numuneleri, fermantasyon kavanozlarıyla birlikte etiketlendiri-lerek daha sonra yapılacak tür tespiti için alıkonul-

2. 2. Liken Boyarmaddelerinin Kimyasal Yapısı likenler, diğer bitki gruplarında çoğun-lukla bulunmayan ve renk maddeleri içeren ikincil metabolitler üretirler. Bu ikincil metabolitler “liken asitleri” olarak bilinirler. liken asitleri hava, su ve renkli bileşikleri ortaya çıkaran çeşitli çözücüler-le bir dizi kimyasal işleme girerek lifleri boyamada kullanılırlar (SHUKlA vd. 2015: 210). likenler; diğer bitkilerde de bulunan Antrakinonlar, Nafta-kinonlar, Xanthonlar ve Kromonlar gibi bileşiklerin yanı sıra alifatik, usnik asitler, depsid ve depsidon grupları, dibenzofuranlar içerirler (DARlİNG-TON, 2005-2017: s.y). Amonyakla fermantasyon metoduyla elde edilen boyarmaddeler genellikle depsid ve depsidonlarla bağlantılı liken asitleri-dir. Suda kaynatma metoduyla sonuç verenler ise aromatik veya alifatik bileşiklerden elde edilirler (CASSElMAN, 1999:4, 109). lecanoric, Gyrop-horic, Thamnolic, Salazinic, Stictic, Pcrolichnic, Baeomcesic, Fumarprotocetraric, Hypoprotocet-raric, Protocetraric, Pulvinic, vulpinic, Perlatonic, Chlorophaeic, Mevalonic, Shikimic ve Alectorialic asitler renk verme özellikleri yüksek liken asitlerin-den bazılarıdır (DARlİNGTON, 2005-2017: s.y).

3. Tekstil Liflerini Likenle Boyama Yöntem ve Teknikleri

liken boyaları en iyi sonucu yıkanarak üzerindeki yağ uzaklaştırılmış olan yün ve ipek üze-rinde verir. Pamuk ve diğer bitkisel lifler de boyayı alabilirler fakat ekstra bir işlem yapılmadığında bu renkler daha az yoğun görünürler ve solmaya daha meyillidirler. liken boyaları yün veya ipek gibi doğal protein grubu içindeki serbest amino asit grupla-rıyla, likendeki aldehit grubu arasındaki reaksiyon sonucu, stabil bir azometin bağlantısı oluşması ile ortaya çıkar. Doğadaki bitkisel boyaların çoğu gibi likenlerinde kendi renkleriyle yün üzerinde suda kaynatma metoduyla verdikleri renkler arasında bir bağlantı yoktur (KARUNARATNE, 1999: 22). likenler direkt boyarmaddeler olup bo-yama işlemi esnasında mordana ihtiyaç duy-mazlar. Boyama tekniğine göre sarıdan turun-cuya, kırmızıdan mora doğru değişen çeşitli renkler verirler. Mordan gerektirmemekle birlikte PH değişimlerine duyarlıdırlar ve farklı renk ton-ları elde etmek için tebeşir tozu, sirke, amon-yak, idrar, çamaşır sodası, demir, soğan kabuğu, ravent yaprakları ve bakır parçacıkları gibi bazı yardımcı maddeler ile birlikte kullanılabilirler. Liken boyamacılığında kullanılan başlıca teknikler; Suda kaynatma (SKT) ve Amonyakla Fermantas-yon( AFT)’dur. Geçmişte amonyak yerine bekletil-miş idrar kullanılmıştır. Günümüzde bunların yanı

22

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1 ölçü liken, 1 ölçü amonyak ve 2 ölçü su konularak hazırlanmıştır.

Fermantasyon Sürecinde Ortamın Isısı: Deneyler-de kullanılan fermantasyon kavanozları direkt gü-neş ışığı almayan ortamda oda sıcaklığında bekletil-mişlerdir. En uygun sıcaklık 10 - 25 °C arasıdır. Çok sıcak veya soğuk zararlıdır.

Havayla Temasın Sağlanması: Amonyakla ferman-tasyon işlemi ile boyamada; boya kavanozu her gün güçlü bir şekilde çalkalanmalıdır. İlk hafta günde üç kez, daha sonraki haftalarda ise günde iki kez çalkalanabilir. Haftada bir veya daha fazla kavanoz açık havaya çıkarılmalı ve kapağı dikkatlice açıl-malıdır. liken solüsyonu kuvvetlice karıştırılmalı ve kapak tekrar kapatılmalıdır. Fakat Xanthoria tür-leri Foto Oksidasyon boyarmaddeleri olduğundan güneş ışığıyla temas etmemesi gerekir. Bu yüzden çalışılan kavanozlar likenin türü ve boyama süresi belirtilerek etiketlenmelidir. Bu çalışmada çalkalama ve havalandırma işlemleri çok düzenli yapılamamıştır. Buna rağ-men kavanozun boş kalan üst kısmındaki hava-nın renk oluşumu için yeterli olduğu görülmüştür. Fermantasyon Süresi: Bu çalışmada şişelenen tüm türler 3 hafta bekletilmiş ve sonrasında boyama işle-mine geçilmiştir. Ayrıca daha önce ısıtılarak renk elde edilmiş eski kavanozlarda bulunan birkaç boya ban-yosu tekrar ısıtıldığında yün, ahşap ve kâğıt örnekleri üzerinde verdikleri rengin koyulaştığı saptanmıştır. İncelenen kaynaklarda kullanılan liken tü-rüne göre fermantasyonun olgunlaşması ve rengin oluşum sürecinin farklılık gösterdiği belirtilmekte-dir. Bazı likenler için birkaç haftalık fermantasyon süreci yeterli olurken bazıları için 3-6 ay arası uy-gundur. Kavanoz çalkalandığında köpük oluşmu-yorsa boya yeterli olgunluğa ulaşmış demektir.

4.1.2. Boyama İşlemi: Boyamalar yanmaz cam veya çelik kaplarda kısık ateşte ısı hafifçe yükseltilerek yapılmalıdır. Isı 85 C0 i geçmemelidir. Bu çalışma-da fermente olmuş boya sıvıları direkt ateşe maruz kalmaması için yarıya kadar su dolu bir metal kap içine yerleştirilmiş beherlere konarak ısıtılmıştır. Yıkanmış ve nemli yün, yün ipliği ile ahşap parça-ları ısınma işlemi esnasında boya sıvılarının içine konarak yaklaşık 60 dakika süreyle boyanmıştır. Kâğıt numuneleri ile deneme ise üç faklı yöntemle yapılmıştır. Bu yöntemler fermente olmuş sıvıla-ra kâğıt örneklerinin; boya banyosunun ısıtılması öncesi, sonrası ve ısıtılmış sıvıların tekrar bir ay sü-reyle bekletildikten sonra sokularak denenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Kâğıt örnekleri de yün ve ahşap numunelerinde olduğu gibi boyama öncesi başka bir ön işleme tabi tutulmamışlardır Boyama işlemi

muştur. Deneylerde; %10 ve % 25’lik seyreltilmiş amonyak ve su kullanılmıştır. Deneylerde kullanılan malzemeler ayrıca mordan ve yardımcı maddelerle işleme sokulmamıştır. Yün, ahşap (kavak) ve kâğıt numuneleri aynı boya banyolarında boyanmışlardır. 4.1. Deneylerde İzlenen İşlem Aşamaları ve Öneriler

4.1.1. Boyama Öncesi İşlemler

Likenlerin Toplanması: Kabuksu yapıdaki en sert likenler bile ıslak halde iken yapışık oldukları yü-zeylerden kolaylıkla çıkarılabilmektedirler. Deney likenlerinin çoğu yağmur sonrası, bir kısmı ise üzer-lerine su püskürtülerek toplanmışlardır.

Boyama Öncesi Mor ve Kırmızı Renk Veren Likenle-rin Tespiti: Bu çalışmada kullanılan likenlerde renk tespiti yapılmamış ve tüm liken örnekleri amonyak-la işleme sokulmuştur. Aslında pembe, kırmızı, mor ve mavi renk veren likenler üzerlerine damlatılan az miktarda ağartıcı ile tespit edilebilmektedir. likenin rengi pembe, kırmızı veya mora dönüşüyorsa bu li-ken yün ve ipek gibi protein liflerini amonyakla bu renklere boyar. Eğer dönüşmüyorsa likenden suda kaynatma tekniğiyle sadece sarı, turuncu ve kahve renk tonları elde edilebilir.

Likenlerin Kullanımı: likenler yaş veya kurutulmuş formda kullanılabilir. Küçük parçalara ayrılarak veya dövülerek kullanılabilirler. Deney likenleri yaş ve kuru formda toplandıkları şekliyle kullanılmışlar-dır. Amonyak Solüsyonu Seçimi: Bu çalışmada %10 ve % 25’lik seyreltik amonyak türleri kullanılmıştır. Ec-zanelerde rahatlıkla bulunabilen %10 veya %15’lik seyreltik amonyak türleri fermantasyon yöntemiyle boyamacılık için uygundur. % 25’lik ticari amonyak kokusunun keskinliği nedeniyle rahatsız edici ola-bilmektedir. Likenlerin Amonyakla Fermantasyonu: Bu işlem aslında fermantasyon değil meserasyon işlemidir. Sıkı kapaklı cam kavanozlar kullanılması uygundur. 1 ölçü amonyak 3 ölçü su veya 1 ölçü amonyak 2 ölçü su kullanılarak hazırlanan solüsyonda yapılır. 1 ölçü amonyak 1 ölçü su da kullanılabilir. Amon-yak miktarı boyanın gelişimini hızlandırır. Bununla birlikte kokusu rahatsız edici olacaktır. Ufalanmış likenler amonyak ve su kavanoza konur ve ağzı sı-kıca kapatılır. Boyamada kullanılan kavanozun ka-pağının içine naylon yerleştirilerek kapatıldığında, amonyak kokusu nedeniyle kavanozun metal kapa-ğının etkilenmesi ve metalin liken boyarmaddeleri-ne zarar vermesini engellenmiş olur. Bu çalışmada kullanılan deney kavanozları içlerine;

23

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

rini de barındırmaktadırlar. liken boyaları renklerinin dışında kendine özgü bir kokuya sahiptir. liken boyalarıyla renklen-dirilmiş tekstil ürünleri, ikincil metabolitlerin (acı liken asitlerinin) lifleri böcekler için tatsız kılması nedeniyle güve-geçirmez özellik taşımalarıyla da ünlüdürler (SHUKlA vd. 2014: 200). Ne yazık ki likenler küçük ebatlarda ol-maları, yavaş yetişmeleri, atmosferik kirliliğe du-yarlılıkları, doğal çevrelerinde fiziksel yok oluşları, zahmetli toplama işlemi ve göz alıcı renklerin elde edildiği amonyakla fermantasyon metodunun zor ve masraflı oluşu gibi nedenlerden dolayı tekstil ve ahşap endüstrisinde büyük ölçüde kullanıma uygun değillerdir. Ülkemizde likenlerden suda kaynatma me-toduyla elde edilen sarı-kahve tonlarını verebilen birçok bitki mevcuttur. Bu zor yetişen oluşumların ekolojik açıdan korunabilmesi için sadece amon-yakla fermantasyon tekniğiyle, küçük el sanatların-da ve özellikle az liken materyali gerektiren tezhip sanatı ile diğer sanatsal çalışmalarda; diğer doğal kaynaklardan temini çok zor olan pembe ve mor gibi az bulunan bazı renklerin eldesinde kullanılma-sı uygun görülmektedir.

Kaynakça

½Aceto, M., Idone, A., Agostino, A., Fenoglio, G., Gul-mini, M., Baraldi, P., Crivello, F. (2014 Jan). Non-in-vasive investigation on a vI century purple codex from ½Brescia, Italy, Spectrochimica Acta. Part A. Mole-cular and biomolecular spectroscopy, 3(117), 34-41½Bolton, E. (1991). lichens for vegetable dyeing. Mc-Minnville/Oregon: Robin & Russ Handweacers.½Brunello, F. (1973). The art of dyeing in the history of mankind. vicenza/Italy: Officine Grafiche Sta. ½Casselman, K. D. (1994). Historical and modem li-chen dyes: some ethical considerations. Norwegian Breakfast Club Newsletter, 1(1), 1-13 ½Casselman, K. D. (1999). lichen dyes and dyeing: A critical bibliography of the European and North American literature in a culturally marginalized field (Unpublished Master’s Thesis)Saint Mary’s University An Atlantic Canada Studies, Canada. ½Casselman, K. D. (2001). lichen dyes the new sour-ce book. Mineola/New York: Dover Publications, INC.½Coville, F. v.(1897). Notes on the plants used by the Klamath Indians of Oregon. Washington: Govt Print. Off. ½Darlington R.W. (2005-2017). lichen compoun-ds and dyes. Retrived on (http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/Z/Z_lichenDyes/Z_lichenDyes.htm), on 27.03. 2017. ½Johnson, A. (1982). Plants and the blackfoot. Al-berta Culture, Alberta: Historical Resources Division.

sonrası yün, ahşap ve kâğıt örnekleri gölgede kuru-tulmuşlardır.

4.2. Bulgular ve Tartışma Bu çalışmada Çanakkale ili Ayvacık ilçesi florasından toplanan liken örnekleri kullanılmış-tır. Ağartıcı ile önceden renk tespiti yapılmaksızın tümü; amonyak ve su karışımından oluşan boya so-lüsyonunda 3 hafta boyunca bekletilerek fermente edilen farklı liken türlerinin ısıtılmasıyla; keçelik yün, yün iplikleri ve ahşap üzerinde pembe-violet, haki yeşil ve bej renklerinin çeşitli tonları elde edil-miştir. Amonyakla fermantasyon işleminin zahmetli ve büyük çapta yapıldığında pahalı bir işlem olması nedeniyle, doğada zor bulunan pembe-violet renk tonlarının eldesine yönelik çalışmaların yapılma-sı tercih edilmelidir. Bu noktada deneyler öncesi ağartıcı ile likenlerin verdikleri renklerin tespitinin yapılmasının gerekli olduğu görülmüştür. Keçe ya-pımında kullanılacak yünler doğal boyalarla yüksek ısıda boyandığında keçeleşmektedir, düşük ısıda ise rengi yeterince alamamaktadır. Bu çalışmada ise liken boyaları kaynama ısısının altında tutulduğu halde yün örnekleri boya banyosundaki rengi çok güzel bir şekilde almış ve keçeleşme görülmemiştir. Yün iplikleri ile yakın renk tonları elde edi-len ahşap örneklerinde ise pembe-violet, haki yeşil tonlarının öne çıktığı ve ahşabın doğal rengi nede-niyle bej ve tonlarının etkisiz kaldığı saptanmıştır. Sadece ısıtılmış boya banyosunda işlem gören yün ve ahşap örneklerinden farklı olarak ısıt-ma öncesi ve ısıtılmış boya banyosunun kapalı ka-vanozlarda bir ay demlendirilmesiyle de boyanan kâğıt örneklerinde; ısıtılmaksızın yapılan deneme-lerle ısıtma sonrası elde edilenlerden çok benzer sonuçlar alınmıştır. Kâğıt örneklerinde yün ve ah-şapta elde edilen renklere ilaveten güzel sütlü kah-ve tonları da ele geçmiştir. Isıtılmış ve tekrar bir ay bekletilerek kullanılmış boya banyolarına batırılan kâğıt örneklerinde rengin koyulaştığı görülmüştür.

Sonuç

Dünyanın birçok yerinde asırlardır çeşitli materyallerin renklendirilmesinde kullanılan ve alg ve mantarların ortak yaşam formundan şekillenen likenlerle boyamacılık ülkemizde yakın tarihlere kadar bilinmemektedir. Ülkemizin, özellikle soğuk ve havası temiz bölgelerinde bol miktarda bulunan likenler Anadolu’da sadece çocuk oyunlarında el kınası işlevi görmüşlerdir. likenler mordan gerektir-meyen direkt boyarmaddelerdir. İçlerinde diğer bit-kilerde bulunan bazı boyarmaddelerin dışında, ken-dilerine özgü, doğada başka bitkilerde bulunmayan ve doğal boyamacılıkta mordanlarla bile eldesi çoğu zaman mümkün olmayan renkleri veren liken asitle-

24

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

½Karunaratne, v. (1999). lichen substances: Bioc-hemistry, ecolgical role and economic uses. Ceylon Journal of Science: Physical Sciences, 6(1),13-28 ½Klımczak, N. (2016). Fermented urine dye discove-red one oldest illuminated manuscripts. Retrived on (http://www.ancient-origins.net/news-history-archae-ology/fermented-urine-dye-discovered-one-oldest-il-luminated-manuscripts-006247?page=0%2C1), on 18.03. 2017½Kok, A. (1966). A short history of the Orchil dyes. The lichenologist, 3(2), 248-272½laning, C. (2001). Orchil, the poor person’s purp-le. Retrived (http://www.sca.org/ti/articles/2001/is-sue139/orchil.pdf), on 20.03.2017.½Melo Mj, P.Nabais, M. Guimaraes, R. Araujo, R. Castro, Mc. Oliveira, I. Whıtword. (2016 Dec) .Orga-nic dyes in illuminated manuscripts: a unique cultu-ral and historic record. Philos Trans A Math Phys Eng Sci., 13;374(2082). pii: 20160050.½Merril, R. E. ( 1923). Plants used ın basketry by the Californıa Indians. University of California Publicati-ons in American Archaeology and Ethnology, 20 (13), 1-29 ½Mitrović, T., Stamenković, S., Cvetković, v., Nikolić, M., Tošić, S., Stojičić, D. (September 2011). lichens as source of versatile bioactive compounds, Bıologıca Nyssana, 2 (1), 1-6½Perkins, P. (1986). Ecology, beauty, profits: Trade in lichen-based dyestuffs through Western history. Journal of the Society of Dyers and Colourists. (102), 221-227.½Sharnoff, S. D. (1997) . lichens and people. Retri-ved on (www. lichen.com), on 16.03.2017.½Shukla, P., Upreti, D.K. (2015). lichen dyes: current scenario and future prospects., D.K. Upreti, K.P. Di-vakar, v. Shukla, R. Bajpai. (Ed.), Recent advances ın lichenology 2 (209-229). India: Springer India.½Shukla, P., Upreti, D.K., Nayaka, S., Tiwari, P. (2014 Jan). Natural Dyes from Himalayan lichens, İndian Journal of Traditional Knowledge, 13(1), 195-201½Tanker, N. ,Koyuncu, M, Coşkun, M. (2004). Far-masotik botanik. Ankara: Ankara Üniversitesi Eczacı-lık Fakültesi Yayınları.½Teit. J.A., Steedman, E. v. (1930). Ethnobotany of the Thompson Indians of British Columbia. Forty-fifth annual report of the Bureau of American Ethnology to the Secretary of the Smithsonian Institution (ss. 447-835) Washington: U.S. Goverment Printing Office. ½Turner, N. J. (1998). Plant technology of first pe-oples in British Columbia. Royal British Columbia Mu-seum Handbook. vancouver: UBC Press. ½Tarek I. K. (y.y). Dyes, Colors & Pigments. Retrived on (http://tarek.kakhia.org), on 20. 03. 2017½Zanoni, T. A., Schofield, E. K. (1983) . Dyes from plants: An annotated lıst of references, The Coun-cil New York on Botanical Garden, and Horticultural Bronx, New libraries, York: 10458 Inc.

Fotoğraf 1. liken Örnekleri

Fotoğraf 2. Deney likenleri İle Boyanmış Yün İplikleri

Fotoğraf 4. Deney likenleri İle Boyanmış Kağıt Örnekleri

Fotoğraf 3. Deney likenleri İle Boyanmış Ahşap ve Yün Örnekleri

25

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Like

n Tü

rüB

acid

ia s

sp.

Bry

oria

spp

.Ca

lopl

aca

saxi

cola

Cand

elar

iella

vite

llina

Cetr

aria

acu

leat

aCe

trar

ia c

omm

ixta

Cetr

aria

isla

ndic

aCe

trar

ia n

ival

isCl

adon

ia ra

ngife

rina

Clad

onia

coc

cife

raCl

adon

ia fi

mbr

iata

Clad

onia

gra

cilis

, C.

pyx

idat

aD

erm

atoc

arpo

n m

inia

tum

Ev

erni

a pr

unas

tri

Flav

opar

mel

ia c

aper

ata

Flav

opun

ctel

ia s

ored

ica

Hae

mat

omm

a ve

ntos

um (l

.)H

ypog

ymni

a ph

ysod

es

leca

nora

cal

care

ale

cano

ra c

iner

eale

prar

ia c

hlor

ina,

l. i

olith

usle

thar

ia v

ulpi

nalo

baria

pul

mon

aria

loba

ria s

crob

icul

ata

Xero

phyl

lum

tena

xXa

ntho

parm

elia

chl

orch

roa

Xant

hopa

rmel

ia c

onsp

ersa

Fl

avop

arm

elia

cap

erat

aN

ephr

oma

paril

eO

chro

lech

ia o

rego

nens

isO

chro

lech

ia p

arel

laPa

rmel

ia a

ceba

tulu

mPa

rmel

ia o

livac

ea

Verd

iği R

enk

Kırm

ızı

Sarı,

mat

yeş

il,ka

hve-

kızı

lSa

rıSa

rıKı

rmız

ı-kah

veKı

rmız

ı-kah

veKa

hver

engi

Men

ekşe

Dem

ir-kı

rmız

ıKı

rmız

ı-Mor

Kırm

ızı

Kül-y

eşil

Kül-y

eşil

Men

ekşe

Kahv

e-po

rtak

al, l

imon

Te

n re

ngi

Kızı

l-kah

veKa

hver

engi

Kızı

l-kah

veKı

rmız

ı-krim

son

Kahv

eren

giPa

rlak

sarı

Port

akal

reng

i-kah

veKa

hver

engi

- Kızı

l-kah

ve, p

orta

kal

Kızı

l-kah

veSa

rı, p

orta

kal-k

ahve

Mav

iM

orM

enek

şePo

rtak

al-k

ahve

Kahv

e

Yer-

Hal

kAv

rupa

Avru

pa, K

ıyı S

alis

hİs

veç

İsve

çİs

koçy

a, K

anar

ya A

dala

rıAv

rupa

İzla

nda

Avru

paAv

rupa

Avru

paAv

rupa

Avru

paAv

rupa

Avru

paM

an A

dası

New

Mek

siko

Nav

ahol

arı

İsve

çİs

koçy

a, İs

kand

inav

yaB

üyük

Brit

anya

, İsv

eçİn

gilte

reİs

kand

inav

yaİs

veç,

Nor

veç

Büy

ük B

ritan

ya, İ

skan

dina

vya

İsko

çya,

İngi

ltere

Kuz

ey K

alifo

rniy

a-H

una

Amer

ika-

Nav

aho

İngi

ltere

Man

ada

sıİs

koçy

aAm

erik

a’nı

n ba

tı kı

yıla

rıFr

ansa

, Brit

anya

Kuz

ey İr

land

aB

üyük

Brit

anya

Like

n Tü

rüPa

rmel

ia o

mph

alod

esPa

rmel

ia s

axat

ilis

Parm

elia

sty

gia

Pelti

gera

can

ina

Pert

usar

ia c

oral

lina

Pert

usar

ia p

seud

ocor

allin

aPh

ysco

nia

dist

orta

Pl

atis

mat

ia g

lauc

aPs

eudo

cyph

ella

ria a

urat

aPs

eudo

cyph

ella

ria c

roca

taR

amal

ina

calic

aris

Ram

alin

a sc

opul

orum

R

amal

ina

siliq

uosa

, R.

farin

acea

Rhi

zoca

rpon

geo

grap

hicu

m

Roc

cella

fuci

form

isR

occe

lla ti

ncto

riaSo

lorin

a cr

ocea

Ster

eoca

ulon

pas

chal

eO

chro

lech

ia ta

rtar

ea

Telo

schi

stes

flav

ican

sU

mbi

licar

ia c

ylin

dric

aU

mbi

licar

ia d

eust

a, U

. vel

eaU

mbi

licar

ia p

ustu

lata

Urc

eola

ria s

crup

osa

Usn

ea s

sp.

Usn

ea b

arba

taU

snea

flor

ida

Usn

ea h

irta

vulp

icid

a pi

nast

riXa

ntho

parm

elia

chl

oroc

hroa

Xant

hopa

rmel

ia c

onsp

ersa

Xa

ntho

parm

elia

cen

trifu

gaXa

ntho

ria p

arie

ntin

a

Verd

iği R

enk

Kızı

l-kah

ve, p

aslı

port

akal

Kızı

l-kah

ve, p

aslı

port

akal

, sar

ıKa

hve

Dem

ir-kı

rmız

ıKı

rmız

ı-mor

Kırm

ızı-m

orSa

rıG

üder

i ren

gi- Sa

rı-ka

hve

Sarı-

kırm

ızı

Sarı-

kahv

e, k

ırmız

ı-kah

veAç

ık k

ahve

reng

iKa

hver

engi

Mor

-krim

son,

sar

ıM

orSa

rıKü

lreng

i-yeş

ilM

or-k

rimso

n-m

avi

Gom

agot

a-sa

rıYe

şil-k

ahve

Men

ekşe

Kırm

ızı,

mor

, kah

veKı

zıl-k

ahve

Koyu

yeş

il, p

orta

kal-k

ırmız

ıPo

rtak

al-k

ırmız

ı, ko

yu m

avi

Yeşi

l-sar

ı, kı

zıl-k

ahve

Ten

reng

iYe

şil

Sıca

k ka

hver

engi

Kırm

ızı-k

ahve

Kızı

l-kah

veSa

Yer-

Hal

kİs

koçy

a, İs

kand

inav

ya, İ

rland

aİs

koçy

a, İr

land

aB

üyük

Brit

anya

Avru

paİs

koçy

aİs

veç,

Nor

veç

Avru

paAv

rupa

’nın

baz

ı yer

leri

Brit

anya

, İsk

andi

navy

aAv

rupa

Avru

paİs

koçy

aAv

rupa

İsko

çya

Fran

sa, İ

ngilt

ere

Akde

niz,

Flo

rans

a, A

vrup

aİs

koçy

aAv

rupa

’nın

baz

ı yer

leri

İsko

çya,

İsve

çAl

man

yaİz

land

aİs

veç

Nor

veç,

Alm

anya

İngi

ltere

Avru

pa, S

alis

h sa

hille

riAv

rupa

Avru

paN

ew M

eksi

ko N

avah

olar

ıAv

rupa

Ram

ah b

ölge

si N

avah

o’la

rıİn

gilte

reİn

gilte

reİn

gilte

re, İ

skoç

ya

Tablo 1. Geçmişten Günümüze Tekstil (Yünlü Kumaş) Boyamacılığında Kullanılan Bazı Likenler, Verdikleri Renkler, Kullanıldıkları Ülkeler

Ethnolichenology of the World; http://web.uvic.ca/~stucraw/part2NX.html

26

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Avrupa ve Anadolu kıyılarında yer alan sa-yısız küçük limanı ve adalarıyla Türkiye’nin büyük balıkçılık merkezlerinden biri olan Çanakkale ilinde yaygın bir iş kolu olan geleneksel yöntemlerle ba-lık ağı örücülüğü ve ağ ipliklerinin doğal boyalarla renklendirilmesi yaklaşık 70-75 yıl öncesinde terk edilmiştir. Geriye bu el sanatını çocukluk yıllarından hatırlayan sınırlı sayıda yaşlı usta ile halen Ayvacık ilçesi Behramkale köyünde hazır ağlarını doğal bo-yalar ile boyayan birkaç aileden fazlası kalmamıştır. Bu çalışmada 1940’lı yıllara kadar tama-men doğal malzemeler ve geleneksel yöntemlerle yapılan balık ağı örücülüğü, donatımı ve ağların doğal boyalarla boyanma yöntemleri Çanakkale ilinin Gelibolu yarımadası, lâpseki ve Ayvacık bel-delerinin yaşlı ustalarından derlenerek anlatılmıştır. Ayrıca balık ağlarını doğal boyalarla renklendirme zanaatının yöredeki son temsilcilerinden biri olan Behramkaleli Sarıoğlu ailesinin uygulamalarına iş-lem aşamaları da gösterilerek yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çanakkale ili, Ayvacık beldesi, lâpseki beldesi, Gelibolu beldesi, balık ağı, örücü-lük, doğal boyamacılık Boyamacılık, Tarih

ABSTRACT Traditional fishing net weaving and net fi-ber dyeing with natural pigments are professions that had once been popular in Çanakkale province, which is a major fishing center in Turkey, owing to its numerous small harbors and islands located on the shores of Europe and Anatolia. These profes-sions had been abandoned by the 1940s. What remains of this handicraft is no more than a handful of elderly craftsmen who recall the craft from their childhoods and a few families that still use natural pigments to dye premade nets in Behramkale village, located in Ayvacık district. The processes that are described in this study, which are fishing net weaving, decoration and dyeing, in which, only natural materials were used until the 1940s, are compiled from elder-ly craftsmen from Gelibolu peninsula located in Canakkale province, lapseki and Ayvacik districts. In addition, the techniques employed by one of the last practitioners of the craft of fishing net dyeing with natural pigments, Sarıoğlu family from Beh-ramkale, are included with the stages of produc-tion.

Keywords: Çanakkale province, Ayvacık dis-trict,lâpseki district, Gelibolu district, fishing net, weaving, naturel dyeing

ÇANAKKALE İLİNDE GELENEKSEL YÖNTEMLERLE BALIK AĞI YAPIMI VE AĞ İP-LİKLERİNİN DOĞAL BOYALARLA BOYANMASINA GÜNCEL BİR ÖRNEK

A RECENT EXAMPLE FOR FISHING NET PRODUCTION WITH TRADITIONAL METH-ODS AND NET FIBER DYEING WITH NATURAL PIGMENTS IN

CANAKKALE PROVINCEAslı AKSOY*,Meral ORHAN**

*Yrd.Doç. Aslı Aksoy; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ayvacık Meslek Yüksek Okulu, Geleneksel El Sanatları Programı, mail: [email protected], **Öğr.Gör.Meral Orhan; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ayvacık Meslek Yüksek Okulu, Geleneksel El Sanatları Programı, mail: [email protected]

Giriş

Balık ağı örücülüğü, Marmara ve Ege deni-zine açılan kıyılarıyla birçok küçük yerleşim birimi-ne sahip Çanakkale’de geçmişte en yaygın el sanat-larından biriydi. Bu zanaat Anadolu yakasında en uçta kalan lekton Burnu’ndan Avrupa yakasında yer alan Gelibolu yarımadasına ve adalara kadar Çanakkale ilinin denize açılan her sahil beldesinde yaygın olarak icra edilmekteydi. Örülen ağlar doğal malzeme ile yapılır ve doğal boyarmaddeler ile bo-yanırdı. Sentetik boyarmaddelerle boyanan mo-dern ağ ipliklerinin çıkışına kadar, benzer yöntem ve malzemelerle yapılmış olan bu zanaat halen bu

beldelerde hatırlanmaktadır. 1. Çanakkale’de Balıkçılığın Kısa Tarihi Çanakkale’de balıkçılığın merkezi Biga-Ke-mer’di. Ağ örücülüğünün ve boyanmasının piri ise lâpseki-Çardak olarak kabul edilirdi. Hasan Tın-maz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Çanakkale Merkez’de ağ örücülüğü ve boyamacılığı Güzelyalı ve Karacaören’de yapılırdı, Kepez’de pek görül-mezdi. H.Hüseyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. Ayvacık ve Ezine ilçelerinde Behramka-le-Assos, Babakale, Küçükkuyu, Tavaklı ve Dalyan gibi denize uzanan beldelerde vardı, Ayvacık-Sokak ağzı (Sivrice) ve Gülpınar’da bulunan kazıklı liman

27

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

40-50 yıllık yakın geçmişiyle balıkçılıkta daha ye-niydi H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Gelibolu’nun Merkezi gibi Eceabat ve Kilit-bahir’de balıkçılıkta ün yapmışlardı. Eski adı Galata olan Sütlüce köyünde bu işi mübadele öncesinde Rumlar yapardı. Saros’ta Kabatepe önemli bir li-mandı Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Gelibolu’da balıkhanenin bulunduğu yere eskiden ‘Kanto” denirdi. Kanto’da balık-lar müzayedeye çıkarılırdı. Gelibolu’da ağaç fıçı imalatı da vardı. Bu fıçıların içine sardalye, tuzlu balık basılırdı. Fıçı imalatçıları Alâeddin mahal-lesinde konuçlanmışlardı. Burası Osmanlı’nın ilk tersanesiydi Ayhan Bahşi, 07.04. 2013. Gelibolu. Geçmişte Çanakkale’nin tüm kıyı kasa-balarında balıkçılar, uç kısımları sivri ve kıvrık eski saltanat kayıklarının küçük birer benzeri olan Kancabaş veya Piyade kayıklarını kullanırlardı. Bu kayıklar burun ve kıç kısımlarının diğer kayık tür-lerinden dar olması nedeniyle çok hızlı hareket ederlerdi H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Ba-bakale. Günümüzde yapacak ustası kalmamış olan bu kayıklar, İstanbul’da Haliç ve Balat’ta yapılırdı Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Çanakka-le Merkez’de 3 çifte denilen, 3 kürekli Piyade ka-yığı türü yaygındı H.Hüseyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. Geç dönem Kancabaşlarına ise motor da takılırdı. Gelibolu’da hatırlananlar motorlu olanlardı. Kıç kısımlarına takılan benzinli, dörtlük veya on ikilik motorlarla çalışırlardı. Mo-tor her seferde kullanılmaz, çoğu zaman benzin tasarrufu için Gelibolu’dan Silivri’ye kadar kürek-le gidilirdi Ayhan Bahşi, 07.04. 2013. Gelibolu. Çardak’lı balıkçıların hikâyesi de Ge-libolu’dakiler gibi olmuştur. Kancabaş piyade kayıklarıyla İstanbul’a, Saroz’a, Çanakkale’ye, Ayvacık Behramkale’ye kadar balık peşinde dolaş-mışlardır Ali Albayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Kancabaşların ön iç boşluğuna Kemer’de çatal denirdi. En uçtaki küçük çatal kısmına ya-kıt “Maşala”sı konurdu Hasan Tınmaz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Eskiden lamba yoktu. Balıkçılar lamba niyetine içine bez ve zeytinya-ğı koydukları konserve kutularını kullanırlardı. Gemici fenerleri altın kadar değerliydi. Maşala sözcüğü meşaleden gelirdi ve balıkçılar için san-dalı aydınlatma amaçlı kullanılan her şeydi H.Hü-seyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. Kullanımının yaklaşık 40 yıl önce sona er-diği Babakale’de Kancabaşların ön iç boşluğu Yu-nanlılardan geçen bir sözcük olan “Kadina” olarak adlandırılırdı. Kadina’ya testi veya benzer malzeme konurdu Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Tüm Kancabaşların “yan ayna” denilen ön dış kenarlarında süslemeler olurdu. Bunlar sarma-şık çiçeği gibi bitkisel sıklıkla ise yunus, denizyıldızı, kılıçbalığı gibi deniz ürünlerini tasvir eden süsleme-

lerdi. Bu süslemeler, soba boyasına benzer renkte, koyu gri özel bir boya ile yapılırdı. Çiçekli örneklerde ise kırmızı gibi göz alıcı renkler kullanırlardı. Kullanı-lan boyalar uzaktan jelâtin gibi parlardı Hasan Tın-maz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Kancabaşlarda, günümüz teknelerinde canlı balıkların konduğu akvaryum benzeri “livar” yoktu. Yakalanan balıklar “Çavalye” denilen sığ, elde örme, iki kollu ve 60-80 cm genişliğindeki se-petlere konurdu. Bu sepetler ayıt (hayıt) ağacının çalısından Biga ve Ezine’de yapılırdı Hasan Tınmaz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Geçmişte balıkçıların deniz suyu ve yağ-murdan korunmak için giydiği muşambalar da yok-tu. Gelibolulu balıkçılar ağ kaldıracakları zaman Amerikan bezinden dikip, balmumu karıştırdıkları kumaş boyalarıyla boyayarak hazırladıkları giysiyi giyerlerdi. Bu giysinin adı “Gamsele” idi Süleyman Zeyrek ve Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Benzeri Çanakkale Merkez’de “Çaşnak” ismiyle bi-linirdi. Çaşnaklar çoğu zaman bulmanın zor oldu-ğu Amerikan bezi yerine çuvaldan dikilirdi. En ucu-zu şeker ve un çuvallarıydı. Alt (pantolon) –üst (yağ-murluk) olarak yapılanları da vardı. Giysinin yapıldığı çuval köy evlerinde bulunan sıcak ekmek fırınlarının üstüne serilir ve rendelenmiş balmumu serpilerek kömür ütüsüyle üzerinden geçilirdi. Balmumu ku-maşın gözeneklerine işleyerek kumaşı sertleştirirdi. Bu yıllar teknolojik gelişimin henüz gerçekleşmediği yoksulluk yıllarıydı H.Hüseyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez.

2. Geleneksel Balık Ağı Yapımı, Boyanması ve Donatımı

2.1. Geleneksel Balık Ağı Yapımında Kullanılan Malzemeler, Ağ İplerinin Örülmesi

Çanakkale’nin balıkçılıkla uğraşan tüm beldelerinde balık ağları kalın ve hantal olan pamuk iplikleriyle yapılırdı. Bu ağlar günümüzdeki sentetik ağlar gibi hafif ve dayanıklı değildi. Yapım aşamaları ve kullanımları günümüze nazaran zor ve zahmet-liydi H.Hüseyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. 1960’lı yıllara kadar lâpseki-Çardak ve Gelibolu-Eceabat’ta ağ yapımında İngiltere’den gelen “Emer” marka pamuk ipleri kullanılırdı Süley-man Zeyrek ve şükrü Bahşi, 07.04. 2013. Gelibo-lu. Eceabat beldesinde geleneksel yöntemlerle ağ örücülüğü yapılan balıkçılık merkezi Kilitbahir’di. “Emer” adlı ip çileleri, istenilen ağ gözü genişliğine göre çeşitli inceliklerde olan kamışta işlenir, ağ ha-line getirilirdi. Bir diğer deyişle kamış kalıp çıkarma işleminde kullanılırdı. Bu işlem için kamış yatay tu-tularak iplik çevresinden sarılır ve mekik bağı yani

28

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

hir köyüne ise boyamada kullanılan çam kabukları Kazdağları’ndan getirilirdi. Dövülmüş kızılçam ka-buğu bir kazana konur kaynatılır, bazen içine iplerin boyayı rahatça alması için biraz tuz eklenirdi Emin Ok, 12.03.2013. Eceabat/Kilitbahir.Çam kabuğunda bulunan reçine pamuk iplikleri-ni beslediği için ağın deniz suyunda çürümesini önlerdi Süleyman Zeyrek, 07.04. 2013. Gelibolu. Boyarken iplerin çürümemesi için, ağlar suya basıl-madan önce ateş kazanın altından çekilerek boyalı suyun ılınması beklenirdi. Daha sonra çileler halin-deki “Emer” marka ağ iplikleri bu ılık suya basılıp boyanırdı Emin Ok, 12.03.2013. Eceabat/Kilitbahir. Çardak’ta ağ iplikleri boyayı iyice emmesi için bir iki gün bu boya banyosunda bekletilirdi Ali Albayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Biga’nın Kemer ve Karabiga beldelerinde kızılçam kabuğu ile boyama işlemi bazen balıkçılar tarafından toplu halde yapılırdı. 3-5 bakır kazan dip dibe yerleştirilerek çok ağır olan eski pamuk ağlar bir kazandan diğerine aktarılarak boyanırdı. O za-manlar bu kadar tuzu bulmak zordu. Kemer ve Ka-rabiga balıkçıları çoğu zaman boyama işlemini tuz-lu deniz suyunu kullanarak yaparlardı. Balık ağları boyayı iyice çektikten sonra kuruması için serenlere asılırdı Hasan Tınmaz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Kızılçam kabuğu Gelibolu Merkezde so-ğan kabuğu ile birlikte de kullanılırdı. Boya sıvısı koyu kıvamlı hazırlanır, boyarmaddenin kazanlarda kaynaması esnasında çıkan güzel koku boyanmış balık ağlarına da sinerdi. Soğan kabuğu morumsu bir renk verirdi. Çam kabuğuyla boyanan ağlar ise pembemsi (açık kırmızı) bir renk alırdı Süleyman Zeyrek, 07.04. 2013. Gelibolu. Çamlık Mevkiinden toplanan kızılçam kabuğuyla ağ boyamanın yakla-şık 40 yıl önce sona erdiği Çardak beldesinde ise aynı işlemle açık kahve renk elde ederlerdi Ali Al-bayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Gelibolu yarımadası balıkçılarına göre de-nizde her renk ağ her balığı tutmazdı. Saros kör-fezinde suların çok berrak olması nedeniyle balık beyaz ve sarı gibi açık renkli ağları algılardı. Burada balıklar en çok narçiçeği, gülkurusu ve kırmızıya vurduklarından dip ağları bu renklerde boyanmış-lardır Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Çar-dak’lı balıkçılarda kırmızı renk konusunda aynı fikir-leri beyan etmektedirler Ali Albayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Çanakkale Merkezde kızılçam kabuğu ile boyamacılık evlerin bahçelerinde kulplu bakır ka-zanlarda yapılırdı. Çam kabuğu ile yapılan boyaya sirke katılır; kırmızı dışında bir renk isteniyorsa so-ğan kabuğu ve dövülmüş pelitte ilave edilirdi H.Hü-seyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. Ayvacık ilçesinin Assos’a açılan kapısı olan Behramkale köyü haricinde, balıkçılıkla uğraşan di-

düğüm yapılırdı. Geleneksel ağ yapımında farklı boyutlarda yörede iğne de denilen mekikler kulla-nılırdı. Günümüzde sadece ağ tamirinde kullanılan mekik, bir iplik bobini vazifesini de görürdü Emin Ok, 12.03.2013. Eceabat/Kilitbahir. Bir ağın elde yapımı en az bir senede ta-mamlanır, çoğu zaman iki yıla kadar sürdüğü olurdu. Balık ağı örücülüğünü genellikle kadınlar yapardı Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Çardak’ta gelinlik kızların ağ ipliklerini, kalem de denilen bu kamış kalıplarla işleyip çeyiz paralarını çıkardıkları bilinmektedir Süleyman Zeyrek, 07.04. 2013. Ge-libolu. Yevmiye usulü çalışırlardı Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. Çardak ve Gelibolu’lu balık-çılar ağ örme işi ve ağ iplerini doğal boyalarla bo-yamayı İstanbul’da Rum ve Ermeni kadınlarından öğrenmişlerdi Ali Albayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Bu kadınların elleri o kadar hızlıydı ki ağ sar-dıkları bile görünmezdi. Gelibolu’lu merhum balıkçı Kara Hasan’ın 1979’lu yıllara ait diğer balıkçılarla paylaştığı bir anısına göre; Merhumun Gelibolu’da onarılamayan parçalanmış gırgırını Kumkapı’da üç Ermeni kadın toparlayabilmiş. Boş durmamak için yardım eden Kara Hasan’ın yaptığı işe bakıp, kız-gınlıkla “bizim işimizi karıştırma, sen git pazara file yap” demişler. Gelibolu’lu balıkçılara göre balıkçı-lığın Piri Rumlar’dı Fedai Kasapoğlu, 07.04. 2013. Gelibolu. 50’li yıllara kadar Ayvacık ve Ezineli balık-çılar ağ iplerini Babakale’den temin ederdi. Baba-kale önemli bir limandı. İstanbul’dan Babakale’ye yük ve yolcu taşıyan vapur vardı. Pamuk ağ ipleri bu vapurla gelir ve Babakale’de bulunan Gümrük me-murluğundan civara dağıtılırdı. 1958 yılında vapur seferlerinin bitmesiyle ağ ipleri İstanbul’dan kara-yoluyla getirilmişlerdir. Babakale’li balıkçılar ağ do-kumacılığı ve doğal boyalarla boyama işlemini Mi-dilli adası halkından öğrenmişlerdir H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Günümüzde Ayvacık ilçesi Koyunevi kö-yünde halen sipariş üzerine ağ örücülüğü yapan Turan Yılmaz adındaki kişi bu mesleğin Çanak-kale’deki belki de en son temsilcisidir Zeki Sezer, 07.04.2014. Paşaköy.

2.2. Ağların Doğal Boyalarla Boyanması İşlemi

Balık ağının örülmesinden sonra gelen iş-lem doğal boyalarla boyanmasıydı. İpler nadiren örülme öncesi kelebekle çile yapılarak boyanırdı H.Hüseyin Güneş, 29.04.2017. Çanakkale/ Merkez. Gelibolu’nun Hoca Hamza Mahallesinde yer alan liman Mevkii’nde Çekidibi muhitindeki tersanenin girişinde halen dura gelen dibekte kızılçam orman-larından toplanan çam kabukları tokmakla dövülür ve elde edilen boya balık ağlarını boyamakta kulla-nılırdı Ayhan Bahşi, 07.04. 2013. Gelibolu. Kilitba-

29

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ğer yerlerde ağlar aynı şekilde kızılçam kabuklarıyla boyanmıştır. Küçükkuyu beldesinin yaşlı balıkçıları işlem aşamalarını hatırlamamakla birlikte, 55-60 yıl öncesine kadar babalarının kızılçam kabuklarıyla ağ boyadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca ağlarını sert tutup karışmasını önlemek için bezir yağıyla işleme sokmuşlardır İsmail Sulu, 26.04.2017, Ayvacık/Kü-çükkuyu. Gülpınar beldesinde de durum aynıdır. Balıkçılık tarihi en az iki asır öncesine da-yanan, Babakale (lekton) beldesinde kızılçam ka-buğu taş dibeklerde inceltilir, içine çok az miktarda yerli kiremit tozu ve odun kömürü külü katılarak bakır kazanlarda suyla kaynatılırdı. Ağlar bu kazan-lara 5-10 dakika sokulup, çıkarılır, su biraz ılınınca üzerlerine dökülüp leğende bekletilirdi. Yerli kiremit tozu boyayı daha kırmızı yapardı. Külün ise boyayı tutucu özelliği olduğu düşünülürdü. Babakale’de az miktarda da olsa ağların pelit ile siyaha boyandığı hatırlanmaktadır. Pelit de çam kabuğu gibi dibek-lerde dövülerek ve kaynatılarak kullanılmıştır. Pe-litle boyamada yardımcı malzeme kullanılmamıştır H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Çanakkale’nin balıkçılıkla uğraşan diğer yerleşim yerlerinden farklı olarak Ayvacık’ın Beh-ramkale köyünde ağ ipliklerinin kırmızı rengi daima kökboya (Rubia tinctorum l.) bitkisinden elde edil-miştir Hüseyin Sarıoğlu, 06.05. 2013. Ayvacık/Beh-ramkale. Bunun nedeni, halıcılıkla uğraşan Yörük köylerinin çoğunun o civarda olması ve kendi yer-leşiklerinin büyük bölümünün geçmişte dokumacı-lığı ve doğal boyamacılığı bilen fakat bırakmış olan Behram Yörüklerinden olmalarıyla bağlantılıdır.

2.3. Balık Ağı Aksamının –Donatım-Yapılması

Balık ağının örülüp, doğal boyalarla bo-yanması işleminden sıra ağın donatılmasına gelir-di. Donam; ağın kenarlarına günümüzde naylon olan “yaka” ipliklerinin geçirilmesi ve ona takılan aksamın oluşturulmasıdır. Mantar ve kurşun olmak üzere iki tane yaka aksamı vardır. Ağın denizde bir set oluşturması için, ağın alt kısmına dibe batma-sını sağlayan “kurşun yaka” ve üst kısmına da yü-zeyde kalmasını sağlayan “mantar yaka” eklenir. Günümüzde mantar denilen aksam naylondan, içi ve ortası boş simit şeklinde bir parçadır. Ağın ucun-daki yaka kısmına balıkçılar tarafından istenen sayı-da takılır. Kurşun parçaları da aynı şekilde kullanılır Emin Ok, 12.03.2013. Eceabat/Kilitbahir. Çanakkale genelinde olduğu gibi, Gelibo-lu’da da kırk sene öncesine kadar balık ağı aksam-ları hazır alınmaz yörenin balıkçıları tarafından ya-pılırdı. “Kazıl yaka”, yaka mantarı, yaka kurşununu hep kendileri yaparlardı. Yakalar keçi kılından eğ-rilmiş iplerle hazırlanırdı. Keçi kılı sadece eğrilmiş olarak kullanılabildiği gibi, daha sağlam olması için belik gibi örülerek kullanıldığı da olurdu. Keçi kılın-

dan yapılan bu yakalara Gelibolu’da “kazıl yaka” denirdi Ayhan Bahşi, 07.04. 2013. Gelibolu. Kilitba-hir köyünde Bayramiç veya Ezine’den getirildiği ve Türkmenler tarafından eğrildiği bilinen keçi kılından alınan 3 veya 4 tel iplik Kilitbahir’li balıkçılar tarafın-dan bükülerek istenilen kalınlıkta yaka oluşturulur-du Emin Ok, 12.03.2013. Eceabat/Kilitbahir. Ayvacık’ın Babakale beldesinde de keçi kılından kazıl yakaların, halı ipleri için de kullanı-lan ve balıkçı her ailenin evinde bulunan çıkrıklar-da elde eğrilip uzun uğraşlar sonucu yapıldığı yöre balıkçıları tarafından ifade edilmiştir H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Küçükkuyu beldesi halkı ise geçmişte “Kazıl yaka” ördükleri keçi kılın-dan ipleri; Ayvacık’ın Nusratlı gibi bazı köylerinde yerleşik olan ve keçi kılı eğiren “Mutaf” dedikleri kişilerden aldıklarını, mutafların bazen Küçükkuyu sahilinde de sıra halinde oturup eğirme işlemi yap-tıklarını söylemektedirler İsmail Sulu, 26.04.2017, Ayvacık/Küçükkuyu. Çanakkale Merkez’de yaşayan balıkçılar kazıl yakada kullandıkları keçi kıllarını civar köyler-de eğirtmişler, Biga’nın Kemer ve Karabiga tarafları ise o civarda kıl eğiren kimse bulunmadığı için dışa-rıdan almışlardır Hasan Tınmaz ve H.Hüseyin Gü-neş, 29.04.2017. Çanakkale/Merkez. Geçmişte bu gün kullanılan plastik mantar-lar yoktu. Balıkçılar yaka ipine takacağı mantarları kendi hazırlardı. Çanakkale’nin hemen her yerin-de çam kabuğundan plakalar alınır, kenarları ça-kıyla yuvarlanıp büyüklükleri ağın derinliğine göre belirlenir ve kızdırılmış demirlerle delinerek “yaka mantarları” hazırlanırdı. şükrü ve Ayhan Bahşi, 07.04.2013. Gelibolu. Yaka mantarlarının 70’li yıl-larda plastik mantarlara dönüştüğü söylenen lâpse-ki’nin Çardak ilçesinde ise mantar yaka yapımında geçmişte büyük şarap şişesi mantarları kullanılırdı Ali Albayrak ve Kadri Tunga, 12.05.2015. lâpseki/Çardak. Köpük ve şişe mantarı uygulaması çam ka-buğundan daha yeniydi H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Yakaya takılan kurşun aksam da, yaka mantarı gibi yöre balıkçıları tarafından yapılmıştır. Gelibolu’da eski kurşunlar hurdacılardan temin edilir, bir tasta eritildikten sonra 40-50 veya 100 gramlık kalıplara dökülerek “yaka kurşunları” hazır-lanır ve ağın aksamı genel hatlarıyla ortaya çıkmış olurdu Ayhan Bahşi, 07.04. 2013. Gelibolu. Çanak-kale Merkez ve Biga-Kemer-Karabiga’da da yaka kurşunları aynı şekilde hazırlanırdı. Eski kurşunlar atılmayıp aynı işte kullanılmak üzere tekrar eritilirdi. Biga- Kemer köyünde, geçmişte yaka kurşunu yeri-ne daha ilkel bir uygulamayla yakaya taş bağlandığı da olurdu Hasan Tınmaz, 30.04. 2017, Çanakkale/Merkez. Çardak’lı balıkçılar ise kurşunu büyükşe-hirden temin ederlerdi Ali Albayrak, 12.05.2015. lâpseki/Çardak.

30

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Babakale beldesine kurşunlar levha ha-linde İstanbul veya İzmir’den gelirdi. Kurşun levha makasla sigara paketi büyüklüğünde kesilir, ke-silen parçalar belli aralıklarla ağın yakasına sarılır ve çekiçle dövülerek tutturulurdu H.Hayati Öğe, 28.04.2017. Ayvacık/Babakale. Yaka, mantar ve kurşunun ağa takılmasıyla ağın do-natımı bitirilmiş olur ve kullanıma hazır hale gelirdi.

3. Ayvacık İlçesi Behramkale Köyünde Ağ İplikleri-nin Doğal Boyalarla Boyanmasına Güncel Bir Örnek

Günümüzde Çanakkale’de ağ ipliklerini do-ğal boyalarla boyayan sadece birkaç aile kalmıştır. Bu aileler Ayvacık ilçesinin turizm ve balıkçılık cen-neti olan Assos beldesi yakınlarındaki Behramkale köyünde yaşamaktadırlar. Bu ailelerden biri de Sa-rıoğlu ailesidir. Ailenin reisi Hüseyin Sarıoğlu’dur. Bu işi annesi Sabiha Sarıoğlu ve eşi Hanife Sarıoğlu ile sürdürmektedir. Hüseyin Sarıoğlu 48 yaşında olup işi dedesinden ve babasından öğrendiğini ve 11 yaşından beri yaptığını söylemektedir.Sarıoğlu ailesi “bez” olarak isimlendirdikleri balık ağlarını çok uzun yıllardır kendileri yapmayıp İstan-bul Kumkapı’daki Çeşit Mensucat Fabrikasından almaktadırlar. Sarıoğlu ailesi Babaka-le’de halen kendi ağ iplerini boyayan tüm aileler gibi, Çanakkale’nin çam kabuğu kullanılan diğer yerlerinden farklı olarak kökboya ile boyamacılık yapmaktadır.

Boyama işleminde kullandıkları malzemeler; Bü-yük bir kazan (veya kesilmiş yuvarlak çöp bidonu), 5kg’lık bir paket ağ, 100 gr kökboya (Rubia tincto-rum l.) ve sudur. Hüseyin Sarıoğlu’nun tarifine göre:“Ağ boyamak için toz halinde kırmızı kökboya alınır. Büyük bir ka-zana su konur ve kaynatılır. Kaynayan suya kökboya atılır ve bir çomakla karıştırılır. Sonra kazanın içine birazda soğuk su eklenir ve ateşten kaldırılır. Ardın-dan ağlar kuru kalmaması için dikkatli bir şekilde kazana basılır. Ağ iplerinin boyayı alma işlemi 5-7 dakika arasıdır. Bu işlemle ipler açık kırmızıya boya-nır. Boyanın rengi soğuk su konmadığı zaman daha güzel tutar ve koyu kırmızı olur fakat sıcak su günü-müzde naylon iplikten yapılan ağın ömrünü kısaltır. Ağın kullanım süresi 5 seneden 3 seneye düşer. Ba-lıkgözü açık kırmızı ile koyu kırmızı arasındaki farkı ayırt edemez. Kökboya denizde sentetik boya gibi çıkmaz. Sentetik boyalar 2-3 ayda rengini yitirirken, kökboyalı ağlar en az 2-3 sene rengini korur. Balık ağları kökboya ile boyanırken mordan kullanılmaz.” Behramkale köyüne, diğer renkli ağ iplik-leri fabrikadan hazır boyalı gelmektedir. Ayvacık’ta balıkçılar balıkların sarı, yeşil veya başka renkleri gördüklerini düşündükleri için bu renklerde gelen

ağ ipliklerinin de kırmızıya boyanmasını tercih et-mektedirler. Eylül ayının 10’unda yöreye lüfer ba-lıklarının gelmesi nedeniyle, balık ağları genellikle ağustos ayında boyanmaktadır Hüseyin Sarıoğlu, 20.04. 2017. Ayvacık/Behramkale.

Sonuç

Teknolojik gelişimin günümüzdeki gibi hızlı bir seyir göstermediği geçmiş yıllarda ülkemizin ba-lıkçılıkla uğraşan diğer sahil yerleşimlerinde olduğu gibi Çanakkale’de de balıkçılar ağlarını kendileri do-kumuşlardır. Bunları ellerinin altında bulunan, tuzlu suya direnç gösterdiği önceki nesillerince kanıtlan-mış olan doğal boyarmaddeler ile boyayarak, dona-tıma hazır hale getirmişlerdir. Donatımda kullanılan malzemeler de doğal malzemeden ilkel yöntemler kullanılarak elde edilmiştir. Günümüzde Çanakkale’nin hemen her ye-rinde el emeğine dayalı imal edilen ve boyanan tüm küçük el sanatları örneklerinde olduğu gibi gele-neksel yöntemler ve doğal malzemeyle ağ üretimi ve boyaması da fabrikasyon ağlara ve sentetik bo-yalara yenik düşmüştür. Bu zanaat günümüzde sadece Ayvacık ilçesinin Behramkale köyünde kökboya ile hazır ağ iplerini boyayan birkaç aile ile sınırlı kalmıştır.

Kaynak Kişiler

½Ali Albayrak, 64 yaşında, balıkçı, 12.05.2015 tarihinde lâpseki/Çardak’ta limanda yüz yüze görüşme.½Ayhan Bahşi, 55 yaşında, balıkçı, 07.04. 2013 tarihin-de Gelibolu/Merkez’de limanda yüz yüze görüşme½Emin Ok, 77 yaşında, geleneksel ağ yapım ustası, 12.03.2013 tarihinde Eceabat/Kilitbahir’de dükkânında yüz yüze görüşme½Fedai Kasapoğlu, 55 yaşında, balıkçı, 07.04.2013 tari-hinde Gelibolu/Merkez’de limanda yüz yüze görüşme½Hasan Hüseyin Güneş, 64 yaşında, Ufak Balıkçıları Ko-ruma Derneği başkanı, 29.04.2017 tarihinde Çanakkale/Merkez’de dernek lokalinde yüz yüze görüşme½Hasan Tınmaz, 62 yaşında, Biga/Kemer Köyünden, ba-lıkçı, 29.04.2017 tarihinde Çanakkale/Merkez’de Ufak Balıkçıları Koruma Derneği lokalinde yüz yüze görüşme½Haşim Hayati Öğe, 59 yaşında, balıkçı, 28.04.2017 ta-rihinde Ayvacık/Babakale’de meydandaki kahvede yüz yüze görüşme½Hüseyin Sarıoğlu, 48 yaşında, balık ağı örücüsü, 20.04. 2017 tarihinde. Ayvacık/Assos’ta yüzyüze görüşme. ½İsmail Sulu, 70 yaşında, balıkçı, 26.04.2017 tarihinde Ayvacık/Küçükkuyu’da limanda yüz yüze görüşme. ½Kadri Tunga, 48 yaşında, Çardak Su Ürünleri Koope-ratifi başkanı, 12.05.2015 tarihinde lâpseki/Çardak’ta limanda yüz yüze görüşme½Süleyman Zeyrek, 90 yaşında, geleneksel olta yapım ustası, 07.04.2013 tarihinde Gelibolu/Merkez’de Alâed-din mahallesindeki balıkçı kahvesinde yüz yüze görüşme½şükrü Bahşi, 88 yaşında, eski balıkçı, 07.04.2013 tari-hinde Gelibolu/Merkez’de Alâeddin mahallesindeki balık-çı kahvesinde yüz yüze görüşme ½Zeki Sezer, 55 yaşında, Paşaköy’lü, balıkçı, 07.04.2014 tarihinde Ayvacık/Merkez’de yüz yüze görüşme.

31

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Jan van Eyck, Flaman Okulu’nun en güçlü temsilcilerindendir. Sanatçının teknik yeteneği ve resimsel düzenleme konusundaki yaratıcılığı onu; Ortaçağ geleneklerinden ayıran ilk ressam yapmış-tır. Sanatçının başyapıtı sayılan 1434 tarihli “Arnol-fini’nin Evlenmesi” eseri, dinsel niteliği ağır basma-yan bir özgürlük kavramı etrafında oluşan bireycilik anlayışının gelişimine temel oluşturan bir hareket olarak yeni bir insan felsefesi doğurmuştur. Ayrıca, ilk kez bir resim içerisinde kullandığı aynaya yansı-yan iki siluetle 3. boyutu ve aynanın üst kısmında yazılan; “Jan van Eyck buradaydı 1434” yazısı ile de döneminde bir ilke imza atmıştır. Sanat tarihin-de iz bırakan Jan van Eyck’dan “yağlıboya tekniğini keşfeden kişi” diye söz edilmektedir; O, gerçekte bu tarzın usta bir uygulayıcısıdır. Doğal boyalarla yap-mış olduğu resimler onu özel kılmaktadır. Resimde derinlik anlayışı yepyeni bir teknikle ifade edilmeye başlamıştır. Bu çalışmada amaçlanan sanatçının bu özelliklerini ve resimlerini inceleyip, sunmak ve gü-nümüz resim sanatına ve sanatçılarına bir kez daha hatırlatıp doğal boyaların halen resimde kullanılabi-lir olduğunu belirtmektir.

Anahtar kelimeler: Flaman okulu, 3.boyut, Ayna imgesi, Doğal boya, Yağlı boya tekniği

ABSTRACT

Jan van Eyck is one of the strongest rep-resentatives of the Dutch School. The technical ability of the artist and the creativity in the context of victorial arrangement makes him the first paint-er to distinguish himself from his medieval tradi-tions. His masterpiece considered work painted by 1434 “ Portrait of Giovanni Arnolfini and his Wife” focuses on individuality movement away from re-ligious aspects and mostly supporting a freedom concept , which mainly starts the pillars of a new way of human phylosophy . Moreover, the painter is considered to be the first in his era writing “ Jan van Eyck was here in 1434 “ on the mirror in this Picture reflecting the 2 individuals’ from the 3rd dimension.Jan van Eyck, who left the mark on art history, is said to be “the person who discovered the oil painting technique”; He is, in fact, a master practitioner of this kind. Paintings made with natu-ral colors make it special. Thanks to him, the depth understanding in the picture has begun to be ex-pressed with a brand new technique. In this study, it is aimed to review and present these features and pictures of the intended artist and to remind once again the contemporary art and artists that the nat-ural paints are still available in the painting.

Keywords: Dutchschool, Oilpainting, 3rd dimen-sion, mirror image, Natural painting, Oil painting technique

JAN VAN EYCK’İN RESİM SANATINA GETİRDİĞİ YENİLİKLER JAN VAN EYCK’S INNOVATIONS IN PAINTING ART

Asuman SOYlU*

*Öğr. Gör., Akdeniz Üniversitesi, Güzel San. Fak., Resim Bölümü, [email protected]

Giriş

Jan van Eyck, Ortaçağ geleneklerinden ay-rılan ilk ressamdır; o zamana kadar dinsel tablola-rın değişmez bir özelliği olan simgelerle anlatımı bir yana bırakmış; resimde ilk defa günlük hayata yer vermiştir. Doğa, kişiler, her gün kullanılan ev eşyası onun fırçasında büyük bir önem kazanır; hem içten, hem de esrarlı yönleriyle yakalayıp tablolarına ak-tardığı bu öğeleri inanılmayacak bir kusursuzlukla işler. Bu bakımdan, portre ve “günlük yaşantıdan tablolar” (aile ve toplum hayatından alınmış sahne-ler) ressamı van Eyck, Flaman okulunun kurucusu olarak belirleyici olmuştur. Sanatçının eserlerinde; dünyanın şiirsel yönünü yansıtması, ışık ve uzay içindeki organik gerçeği ustaca dile getirebilmiştir. van Eyck’ın resim tekniğini arastırarak ge-liştirdiği kesin bir gerçektir. ;doğal boyalarla yumur-

ta akı ve suyu karıştırarak yapmış olduğu tempera resimlerin dışında; Reçineyle karıştırdığı boyayı ince tabakalar halinde üst üste sürerek, ışık oyun-larını ve renklerin açıklığını-koyuluğunu büyük bir kesinlik ve gerçeklikle vermeyi başarmış ve zaman zaman deneyler yaparak keten yağıyla doğal boya-ları karıştırarak yağlı boyayı bulmuştur. Yağlı boyayı kullanmış ve sonradan bütün Flaman ressamları onun bu ustalığından yararlanmışlardır. Resim tari-hinin en büyük portre res¬samları arasında yer alan Jan van Eyck yapıtlarıyla, kendinden sonra gelen Hobbema, vermeer, de Hooch gibi ressamları da etkilemiştir.

Jan Van Eyck’ın Hayatı

Jan van Eyck ünlü bir Flaman ressamdır, 1385-1390 yılları arasında, Hollanda’nın Almanya

32

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

hududu yakınındaki limburg bölgesinin Maaseyck şehrinde doğduğu sanılmaktadır. Sanatçının Eyck adını da bu şehrin son harflerinden aldığı düşünül-mektedir. Sanatçı, 24 Ekim 1422’de la Haye’de Hollanda Kontu’nun hizmetine girerek 5 Ocak 1425 tarihinde Kont’un ölümüne dek onun yanında çalış-mıştır. Birkaç ay sonra ise Bourgogne Dükü İyi Philippe’in mabeyinciliğine atandığı görülmüştür. Dük adına birçok diplomatik seyahatler yapmıştı. 1428-29 yıllarında Portekiz’e yaptığı bir seyahatte Philippe’in nişanlısı Prenses İsabelle’in portresini çizmiştir. Eyck tablolarında belge niteliğinde imza atardı. Arnolfini Düğünü eserinde aynanın üzerin-deki imzasında “Jan van Eyck Buradaydı” yazmak-tadır. Bu tablo ve imzadan anlaşıldığı gibi Eyck o za-manki şartlar için evlenme merasiminin bir belgesi niteliğinde eser ortaya koyarak imzalamıştır. Sanatçıya ilgili yazılı yorumlar, ölümünden az bir süre sonra başlamıştır. Gerçekten 1500 yıl-larından önce Ciriaco de Pizziacolli, Antonio Ave-rulino, Raffaello’nun babası Giovvanni Santi eser-lerinde de Bartolomeo Facio 1455’de düzenlediği risalesinde Flaman ressamının biyografisini yazmış-tır ve O’ndan “Zamanımızın ilk ressamı” diye bah-setmişlerdir. Daha sonraki yıllarda yazılan eserlerden Jan hakkında değişik bilgiler ele geçmiştir. vasari (1550), Jan van Eyck’den “yağlıboya tekniğini keş-feden kimse” diye söz eder; Aslında bu tarz ken-disinden önce vardı. O, gerçekte bu tarzın usta bir uygulayıcısı olmuştur. Fakat van Eyck’ın en büyük özelliği, Orta-çağ geleneklerinden ayrılan ilk ressam oluşudur; o zamana kadar dinsel tabloların şaşmaz bir özelliği olan simgelerle anlatımı bir yana bırakmış, resim-de ilk defa günlük hayata yer vermiştir. Doğa, ki-şiler, her gün kullanılan ev eşyası onun fırçasında büyük bir önem kazanır; hem içten, hem de esrarlı yönleriyle yakalayıp tablolarına aktardığı bu öğeleri inanılmayacak bir kusursuzlukla işler. Bu bakım-dan, portre ve «günlük yaşantıdan tablolar» (aile ve toplum hayatından alınmış sahneler) ressamı van Eyck, Flaman okulunun kurucusu olarak kabul edil-miştir. van Eyck’ın 1441’deki ölümünden sonra, ünü “ressamların kralı” olarak Avrupa’ya yayıldı. Onun geleneğinin en büyük mirasçılarından biri, ışığa boğulmuş, orta sınıf iç mekanları bu van Eyck mirasına çok şey borçlu olan on yedinci yüzyıl Fla-man ressamı Johannes vermeer’dir. van Eyck ken-dinden sonra gelen ressamlara, kendi önemlerinin daha fazla farkında olma hissini de bağışladı. Eser-lerinin hepsinde, imzasına dikkat çeker; hatta bazı resimler, “beni Jan van Eyck yaptı” diye ilan eder. Hakkında fazla şey bilinmiyor olabilir ama, göze

Genç yaşta Bayernli Johann’ın sarayına, daha sonra Bourgogne dükü iyi Philippe’in hizmeti-ne girdi. Dostu olan İyi Philippe, ona İspanya ve Por-tekiz’de önemli diplomatik görevler verdi. Sonrada Brugge’ye yerleşen van Eyck, Mistik Kuzu diye anı-lan mihrap arkalığını o tarihlerde yaptı (1432). Kısa sürede servete ve üne kavuşan sanatçı, ölünceye kadar zengin ve gösterişli bir büyük burjuva hayatı yaşamıştır. Ghent’teki (Belçika) Saint-Bavon Kated-rali’nde «Mistik Kuzu» adlı mihrap arkalığının orta panosundan bölüm; 1432’de yaptığı bu çok kanatlı tablo Jan van Eyck’a başarı kapılarını açmıştır. De-senin en ince ayrıntılarına kadar kusursuz işlenişi, canlı ve parlak renkler, görkemli düzenleme, doğayı ve insanları aydınlatan olağanüstü ışık, bu panoyu sanat tarihinin başeserlerinden biri değerine ulaştı-ran öğelerdir. [2]

Ghent Mihrabı Resmi, Jan and Hubert van Eyck, Ghent [1]

Ghent Mihrabı (Altarı) Resmi’nde motifle-rin ve simgelerin seçiminde din adamlarının yönlen-dirilmesine göre hareket ettiği sanılmaktadır. Ama aynı zamanda hem mistik, hem de gerçek olan bir olayı, kutsal figürlerin altına yerleştirmekle cesur ve yeni bir davranış örneği de vermiştir. Öte yandan bi-çimleri en ince ayrıntılarına kadar yansıtan işçiliği ile olağanüstü olaylara gerçek bir hava kazandırmıştır Gerçekçi tutumu nedeniyle bu resim Flaman sana-tında Gotik’ten Rönesans’a geçişin dönüm noktası ve yaşamın olduğu gibi benimsenmesini öngören hümanist düşüncenin temsilcisi sayılır. Öbürlerine oranla daha farklı bir biçim anlayışıyla verilen Adem ve Havva figürleri ise Kuzey resminin ilk çıplak fi-

çarpan imzası, onun ressam olarak kendi önemine inandığının ve bunu herkese açıkça işaret ettiğini görmekteyiz.

Detay, Ghent Mihrabı Resmi, Jan and Hubert van Eyck, Ghent [1]

33

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

gürleridir. van Eyck’ in gerçek özgünlüğü, dünyanın şiirselliği, üslup ve fantezi aracılığı ve yoluyla yetkin bir anlatıma dökmüş olmasından kaynaklanır. Bunu yaparken ayrıntıların tutsağı olmamış, ışığı da bi-çimleyici bir etmen olarak kullanmıştır. 1950 – 1951’deki Ghent Mihrabı Res-mi‘nin restorasyonu, pek çok rötüş ile kötü yapıl-mış restorasyonu ortaya çıkardı, sanat uzmanları da hasarı silmeye çalıştı. Resmin röntgenlerini in-celerken, Tanrı’nın Kuzusu imgesinin aşırı şekilde yeniden boyandığını, özgün kuzunun beceriksiz bir taklit altında kaldığını buldular. Restoratörler eski kuzuyu ortaya çıkarma çalışmalarına kuzunun ka-fasından başladılar, ancak Gent halkı sabırsızlandı ve mihrap resimlerini geri istedi. Restoratörlerin de, restorasyonu tamamlamadan resmi geri vermek dışında seçeneği kalmadı. Bugün kuzuya yakından bakıldığında, iki değil dört kulağı olduğunu görürül-mektedir. [3]

Arnolfini’nin Evlenmesi

Flaman ressam, kısa sürede Rönesans dö-neminin önemli sanatçılarından oldu. Renkleri kul-lanma biçimiyle adından söz ettiren sanatçı, portre ve dinsel konulu resimlerde ön plana çıktı. Orta Çağ sanatçılarından sıyrılarak, yağlı boya tekniğini geliş-tirdiği ve bu teknikte çığır açtığı bilinir. Portredeki başarısı ve reçine üzerine boya dökerek elde ettiği renkler sayesinde kısa sürede üne kavuştu. Eserleri ekspresyonizmin etkisinde kaldı. Özellikle portrele-rindeki detaycı yanı, ressamı ustalar arasına taşıdı. En ünlü tablosu, resim tarihi açısından da bir ilk olma özelliğine sahiptir. Arnolfini çiftini resimlediği tablo, evlenme anının resmedilmesi nedeniyle, bir nevi “evlilik cüzdanı” niteliğindedir. Eseri bu kadar önemli kılan detay ise ayna. Duvardaki ayna, müt-hiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirmek için kulla-nılmış. Aynaya dikkatlice bakıldığında, van Eyck’ın da resmin içinde olduğu görülür. Ressam, kendini ‘an’a dâhil ederek, resim sanatına farklı bir boyut kazandırdı. Karıkocanın evlerinde esen sakin ve mutlu havayı sanatçı, düzenlemedeki denge ve bakışımla, renklerin uyumu ve bir perdeden süzülmüşe benzer yumuşak ışıkla sağlamıştır. Giovanni Arnolfini’nin Evlenmesi adlı tablo ortaçağda yapılmış öteki re-simlerden çok farklıdır. Ressam bu yapıtında, o dö-nemde yaygın olan dinsel konular yerine kentin ileri gelen ailelerinden birini konu almış ve kusursuz bir perspektif içerisinde betimlemiştir. Yapıtın bir baş-ka özelliği de, ışığın yetkin bir biçimde kullanılmış olmasıdır. Eşsiz bir renk uyumu ve ayrıntı ustalığıy-la donatılmış olan bu resim, dünya resim tarihinin en özgün yapıtlarından biridir. Odadaki köpek, bir kenara atılmış duran terlikler ve pencere eşiğindeki meyveler büyük bir özenle işlenmiştir.

Arnolfini’nin Evlenmesi, 81,8 x 59,7 cm, levha üzerine yağlı boya [4]

Resim sanatının nadide örneklerinden biri olan tablo, Flaman resminin de belli başlı özellikleri-ni yani ayrıntılar ve simgeselliği içinde barındırmak-tadır. (Arnolfini’nin yüzündeki ifadesi, gölgeler, karı-sının giysisinin dokusu, kıvrımlar, tablonun altındaki köpeğin her tüyünün ayrıntılı bir şekilde işlenmesi gibi) Tablo simgesel anlamlarla da doludur. Örneğin tepedeki avizede yanan tek mum bazılarına göre tanrının ışığı olarak yorumlanmakta bazılarına göre ise öylesine yanan bir mum olarak değerlendirilmektedir. Diğer bir simge de köpektir. Bu köpeğin evliliğe duyulan ya da duyulması gere-ken sadakati temsil ettiği düşünülmektedir. Duvardaki ayna ise en ilginç ayrıntıdır. Dik-katle bakıldığında bu aynanın üstünde “Jan van Eyck buradaydı” yazısı görülmektedir. Sanatçı böy-lelikle esprili bir şekilde eserini imzasını atmıştır. Ayrıca aynada ressamın yansıması da görülmekte-dir. Resimdeki gelinin hamile oluşu da değişen bur-juva ahlakına işaret etmektedir. Kır soylu aristokrat kesimine göre normal olan evlilikten sonra hami-lelikken, yeni gelişen şehirli burjuva ahlakı bunu yıkmakta; evlilik öncesi ilişki ve hamilelik doğal karşılanabilmektedir. Tablodaki gelin ve damadın Bruges’de yaşayan luccalı zengin tüccar Giovanni di Nicolao Arnolfini ve eşi Giovanna Cenami olarak tanımlanmaktadır. Tablo londra’daki Ulusal Gale-ri’nin koleksiyonunda yer almaktadır. [5]

Detay, Arnolfini’nin Evlenmesi, 81,8 x 59,7 cm, levha üzerine yağlı boya [4]

34

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Duvarda asılı yuvarlak aynanın yansıttığı görüntüde; iki kişinin odada çiftimize eşlik ettiğini görülmektedir. Bu iki kişi, hayatlarını birleştirmek üzere olan çiftin şahitleridir. İsa’nın çarmıha gerili-şi temasını işleyen madalyalarla süslenen aynanın çerçevesinin hemen üst tarafına bakıldığında, bura-da “Johannes van Eyck buradaydı” manasına gelen bir imza vardır, aynada görünen iki kişiden biri belki de ressamdır.

Detay, Arnolfini’nin Evlenmesi, 81,8 x 59,7 cm, levha üzerine yağlı boya [4]

Aynanın sol tarafında duvara çakılı kehri-bar taşlı tespihin simgesel bir anlamı vardır. Tespih ve yerdeki halı hem zevkin hem de zenginliğin işa-retidir; yatağın başındaki süpürge de buna örnek gösterilebilmektedir. İncil’e göre çalışmak ve dua etmek, Hıristiyan aleminin en büyük ödevleridir. Buradaki süpürge çalışmayı, tespih ise dua etmeyi simgelemektedir. Resimde, çiftin ellerinin birleştiği yerde, arka tarafta kırmızı renkli bir yer koltuğu var-dır. Bu koltuğun ön kısmında bir çift kırmızı kadın terliği var ve bir de takunya bunlarda sadakatle bağ-lılığın simgesidir.

Detay, Arnolfini’nin Evlenmesi, 81,8 x 59,7 cm, levha üzerine yağlı boya [4]

Özellikle portrelerindeki detaycı yanı, res-samı ustalar arasına taşımıştır. En ünlü tablosu ‘Arnolfini’nin Evlenmesi’, resim tarihi açısından da bir ilk olma özelliğine sahiptir. Arnolfini çiftini re-simlediği tablo, evlenme anının resmedilmesi ne-deniyle, bir nevi ‘evlilik cüzdanı’ niteliğindedir. Eseri bu kadar önemli kılan detay ise aynadır. Duvardaki ayna, müthiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirmek için kullanılmıştır. Aynaya dikkatlice bakıldığında, van Eyck’ın da resmin içinde olduğu görülmektedir. Ressam, kendini ‘an’a dâhil ederek, resim sanatına farklı bir boyut kazandırmıştır. Ayrıca aynanın köşe-lerinde incilden sahneler vardır. Portakallar ise; pahalı bir meyve olması ne-deniyle Arnolfini’nin zenginliğini, Ortaçağda Adem ve Havva’nın yasak meyvesi elma değil, Portakal-dı. Köpek ise sadakatin simgesidir. Eli Arnolfini’nin elinin üzerinde olmasını onay vermesi olarak görül-

Türbanlı Adam, Jan van Eyck. 1433. Ahşap üzerine yağlıboya. 33.3 x 25.8 cm. National Gallery, londra. [6]

mektedir. Karıkocanın evlerinde esen sakin ve mut-lu havayı sanatçı, düzenlemedeki denge ve bakı-şımla, renklerin uyumu ve bir perdeden süzülmüşe benzer yumuşak ışıkla sağlamıştır.

(Soldan sağa) Margaret van Eyck’in Portresi, Jan van Eyck. 1439. levha üzerine yağlıboya. 32.6 x 25.8 cm. Groeningemuse-um, Brugge, Kardinal Albergati’nin Portresi, Jan van Eyck. 1431-1432. Tuval üzerine yağlıboya. 34 x 27.5 cm. Kunsthistorisches Museum, viyana. [7]

(Soldan sağa) “Karanfilli Adam Portresi”, Jan van Eyck. 1435. Ahşap üzerine yağlıboya. 40 x 31 cm. Staatliche Museen, Berlin, “Madonna ve Çocuğu”, Jan van Eyck. 1439 Kraliyet Güzel San-atlar Müzesi, Belçika, “Jan de leeuw’in Portresi”, Jan van Eyck. 1436 [8]

35

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

van Eyck‘ın eserlerinde aniden beliren ger-çekçilik birçok kuramla açıklanmaya çalışılmıştır ama en devrimci olanı, çağdaş İngiliz ressam David Hockney ile fizikçi Charles M. Falco‘nun önerdikle-ri kuramdır. İkisi, van Eyck’in neredeyse fotoğraflık görüntüleri için eğimli aynalar ve küçük mercekler kullandığını ileri sürmektedirler. Kuramlarının kanı-tı, Arnolfini Portresi‘nde belli başlı bir rol oynuyor: iki figür arasındaki dışbükey aynadır. Eğer ayna içbükey tarafa çevrilmiş olsaydı, bir duvara görün-tü yansıtmakta kullanılırdı ve van Eyck da sonra bunu çizerdi. Hockney, 2001’de çıkan kitabı Sec-ret Knowledge: Radiscovering the Techniques of the Old Masters – Gizli Bilgi: Eski Ustaların Kayıp Tekniklerini Yeniden Keşfetmek‘te, aynalar ve mer-cekler teknolojisinin van Eyck’in döneminde gayet iyi bilindiğini öne sürmektedir. Mercek kullanmak perspektifte hafif kaymalarla sonuçlanacağı için, Hockney ve Falco resimlerde bu kaymaları ara-mışlardır – kanıt bulduklarını da iddia ediyorlardı. Başka hiçbir kuramın, sanatta gerçekçiliğin hızlı ge-lişimini açıklamadığını da iddia ediyorlardı. Neden hiçbir çağdaş kayıtın van Eyck ya da onunla aynı çağdakilerin aynalarla oynamasını anlatmadığını açıklamak için de, Hockney ve Falco, ressamların bu tekniği bir meslek sırrı olarak saklamış olacağı cevabını vermişlerdi. Sanat tarihçileri genelde Ho-ckney’in fikirlerine burun kıvırmıştır. On beşinci yüzyıl camlarının berrak görüntüler vurmayacak kadar kusurlu olduklarını ve projeksiyon fikrinin bile Rönesans düşüncesine yabancı olacağını söylemiş-lerdir. Üstelik hiçbir Rönesans resim risalesi optik biliminden söz etmemişlerdir. [9] van Eyck’ın en büyük özelliği, Ortaçağ ge-leneklerinden ayrılan ilk ressam oluşudur; o zamana kadar dinsel tabloların şaşmaz bir özelliği olan sim-gelerle anlatımı bir yana bırakmış, resimde ilk defa günlük hayata yer vermiştir. Doğa, kişiler, her gün kullanılan ev Eşyası onun fırçasında büyük bir önem kazanır; hem içten, hem de esrarlı yönleriyle yaka-layıp tablolarına aktardığı bu öğeleri inanılmayacak bir kusursuzlukla işlemiştir. Bu bakımdan, portre ve “günlük yaşantıdan tablolar” (aile ve toplum haya-tından alınmış sahneler) ressamı van Eyck, Flaman okulunun kurucusu kabul edilmektedir.

Sonuç

Dinsel niteliği ağır basmayan bir özgürlük kavramı etrafında oluşan bireycilik anlayışının geliş-mesine temel oluşturan bir hareket olarak yeni bir insan felsefesi doğurmuş olmasıydı. Bu felsefe bi-reycilik ve özgürlük anlayışının gelişmesine katkıda bulunmuştur. Resimde simgeler kullanmıştır. Eyck kendi çağdaşları tarafından kullanıl-mayan bazı değişik materyaller kullanmış ve farklı renkler geliştirmiştir. Georgio de vasari de Eyck’in

boya laboratuvarında ürettiği renklerden çok etki-lenerek bundan kitabında bahsetmiştir. Buna göre Eyck, tablolarını güneşte bekletmeden sadece hava ile kurumalarını sağlayacak yağlar üzerinde çalış-mış. Değişik bitkilerin özütlerini çıkardığı yağları pigmentler ile karıştırarak kuruma deneyleri yap-mıştır. Bu deneyler sırasında keten yağının kuruma ve renk koruma konusunda çok verimli olduğunu deneyimlemiş, keten yağının kullanımında öncü olarak bu tekniğin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Resimde ilk defa dış bükey bir ayna kul-lanmış ve aynada tüm sahneyi ters bir biçimde yansımış olarak görür. Bu resim içinde kullanılan ilk aynadır. Detaylı ve farklı görünmesinin sebebi ise, Eyck’in boyalarının kıvamı için yumurta akı yerine yağ kullanmasıydı. Daha geç kuruyan yapısı nede-niyle ince ve titiz çalışma süresi yaratmıştır.

Kaynakça

[1] Haas C.S., “van Eyck to Dürer: An Exclusive Ex-cerpt”, Artists Network, 2012

[2] C. Harbison, “Jan van Eyck: A Play of Realism”, Reaktion Books, 1995

[3] Philip, lotte Brand. “The Ghent altarpiece and the art of Jan van Eyck”. Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1980

[4] Purtle, Carol J, Marian paintings of Jan van Eyck. Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1982

[5] E. Savette, “Brief Overview: Jan van Eyck”

[6] Asperen de Boer, J.R.J. “Jan van Eyck: two pa-intings of Saint Francis receiving the stigmata”. Phi-ladelphia, Pa.: Philadelphia Museum of Art, 1997

[7] Çevrimiçi, İstanbul Sanatevi, “http://www.istan-bulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-e/eyck-jan-van/jan-van-eyck-biyografi-1390-1441”[8] Çevrimiçi, National Gallery of Art, NGA Images, “nga.gov”

[9] D. Hockney, “Secret Knowledge: Rediscovering the lost Techniques of the Old Masters”, 2006

36

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Doğada bileşiminde boyar madde bulunan ve boyamada kullanılan pek çok bitki bulunmak-tadır. Bunlar arasında likenler ve yosunlar olduğu gibi otlar, çalılar, ağaççıklar, yumrular, toprakaltı sürgünleri ve ağaçlar yer almaktadır. Bitkisel bo-yacılıkta likenlerin kullanımı çok yaygın değildir. Ülkemizde likenlerin yayılışı bölgelere ve substrat-lara göre çeşitlilik göstermektedir. likenler türleri-ne bağlı olarak farklı lokasyonlarda bulunmaktadır. Araştırmada Evernia divaricata (l.) Ach. likeni ile ilmelik yün halı ipliğinin boyanması amaçlanmıştır. likenden kaynatma, manyetik karıştırıcı ve Soxhlet cihazı yardımıyla ekstrakt elde edilmiştir. E. diva-ricata likeni ile mordansız ve birlikte mordanlama yöntemiyle (sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları) toplam 16 adet boyama yapılmıştır. Boyamalardan elde edilen renkler, subjektif olarak belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Evernia divaricata, bitkisel bo-yacılık, liken, yün halı ipliği

ABSTRACT There are many plants in the nature that have a staining substance and are used in dyestuff. These include grasses, shrubs, ovaries, under-ground shoots and trees, such as moss and lichens. The use of lichens in vegetable dyeing is not very common. The distribution of lichens in our country varies from region and substrate. There are lichens depend on the species in different locations. In this research, it was aimed to dye the wool carpet yarn with the Evernia divaricata (l.) Ach. lichen. Extract was obtained with boiling, magnetic mixer and Sox-hlet device. There are a total of 16 dyeing, without mordant and with mordant method (sodium chlo-ride, tannic acid and tartaric acid mordants). The colors obtained from the dyeings were determined subjectively.

Keywords: Evernia divaricata, vegetable dyeing, li-chen, wool carpet yarn

EVERNIA DIVARICATA (L.) ACH ’NIN BİTKİSEL BOYACILIKTA KULLANIMIUSE OF EVERNIA DIVARICATA (L.) ACH. IN VEGETABLE DYEING

Atila YIlDIZ*, H. Sinem şANlI**

*Prof.Dr., Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, [email protected] **Doç.Dr., Gazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected]

Giriş

Bitkisel boyacılık, geçmişten günümüze kadar devam eden bir boyama işlemidir. Bitkisel boyalarla boyanan halı ve kilimler piyasada yüksek fiyatlarla alıcı bulmaktadır. Bitkisel boyacılık, kök-lü ve geleneksel bir yapıya sahip olması nedeniyle Anadolu’nun her köşesinde ve özellikle de halı, ki-lim ve kumaş dokunan yörelerinde bu zanaatlarla birlikte bir bütün olarak ele alınmaktadır. Doğada bileşiminde boyar madde bulunan ve boyamada kullanılan pek çok bitki bulunmakta-dır. Bunlar arasında likenler ve yosunlar olduğu gibi otlar, çalılar, ağaççıklar, yumrular, toprakaltı sür-günleri ve ağaçlar yer almaktadır. Bitkisel boyacılık-ta likenlerin kullanımı çok yaygın değildir. Doğada kendiliğinden yetişen yada tarımı yapılan bitkilerle halı ve kilim ipliğini boyama üzerinde pek çok araş-tırma yapılmasına karşın likenler ile boyama üze-rinde çok az araştırmaya (Aslan, 2000; Aslan vd. 2003; şen vd., 2014) rastlanmıştır. Ülkemizde likenlerin yayılışı bölgelere ve substratlara göre çeşitlilik göstermektedir. likenler türlerine bağlı olarak farklı lokasyonlarda bulun-maktadır. likenler alg ve mantarların bir araya gele-

rek oluşturdukları morfolojik ve fizyolojik birliklerdir. Araştırmada Evernia divaricata (l.) Ach likeni ile il-melik yün halı ipliğinin boyanması amaçlanmıştır. E. divaricata likeni; Çankırı-Yapraklı ilçesi, Büyük Yay-la mevki, Gökdere yolu, Yayla yerleşimi altı, Abies nordmanniana subsp. bornmuelleriana üzeri, Gür-gen mevki, Yükseklik: 1450 m, 06.07.2016 tarihin-de toplanmıştır (Fotoğraf 1).

Fotoğraf 1. Evernia divaricata (l.) Ach. likeni

37

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1. MATERYAL ve METOD

1.1. Materyal

Araştırmanın materyalini; E. divaricata like-ni, ilmelik yün halı ipliği, sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları oluşturmaktadır.

1.2. Metod İlmelik yün halı ipliğini E. divaricata likeni ile boyamak için mordansız ve mordanlı boyamalar yapılmıştır.

1.2.1. Ekstrakt hazırlama

likenden kaynatma, manyetik karıştırıcı ve Soxhlet cihazı yardımıyla ekstrakt elde edilmiş-tir. Manyetik karıştırıcı ve Soxhlet cihazı ile ekstrakt Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümün-de hazırlanmıştır.

1.2.1.1. Kaynatma ile Ekstrakt Hazırlama

likenin boyar maddesinin suya daha iyi nüfuz etmesini sağlamak için kurutulmuş likenler küçük parçalara ayrılmıştır. Küçük parçalara ayrılan likenler yün halı ipliği ağırlığına göre % 100 oranın-da alınmıştır. Boyamada kullanılacak su, yün iplik ağırlığına göre 1/50 oranında kullanılmıştır. liken-ler bir saat boyunca su içinde kaynatılarak ekstrakt elde edilmiştir.1.2.1.2. Manyetik Karıştırıcı ile Ekstrakt Hazırlama

E. divaricata 100 ml etanol içine 200 mg konarak manyetik karıştırıcıda 1000 rpm’de ortala-ma 30 °C (±10) 4.5 saat karıştırılmıştır (Fotoğraf 2).

Fotoğraf 2. Manyetik karıştırıcı

1.2.1.3. Soxhlet Cihazı ile Ekstrakt Hazırlama

20 g E. divaricata 500 ml % 96’lık tıbbi kul-lanım amaçlı patatesten üretilmiş etil alkol ile eks-traksiyon yapılmıştır. 6. seviyede (360 °C) ekstrak-siyon başlatılarak, kaynamadan sonra 3. seviyede (200 °C) devam edilmiştir. 4. gün 200 ml daha etil alkol ilave edilmiştir (Fotoğraf 3 ve 4).

Fotoğraf 3 - 4. Soxhlet cihazı1.2.2. Mordansız Boyama

Önceden nemlendirilmiş yün iplikler bir saat boyunca kaynatma, manyetik, soxhlet ile alt ve üst boya ekstraktları içinde ayrı ayrı 1 saat kay-natılmıştır. Kaynama esnasında buharlaşan su ilave edilmiştir. 1 saatin sonunda boyanan yün halı ipliği soğuk suyla durulanmış, gölge ve havadar bir yerde kurutulmuştur.

1.2.3. Mordanlı Boyama

Kaynatma, manyetik, soxhlet ile alt ve üst boya ekstraktları içine yün halı ipliğinin ağırlığına göre %3’ü oranında alınan sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları ayrı ayrı eklenerek karıştırılmıştır. Mordanlı ekstrakt içine nemlendiril-miş yün halı ipliği eklenerek 1 saat kaynatılmıştır. Süre sonunda mordanlanmış ve boyanmış iplikler çıkarılarak soğutularak, soğuk suyla durulanmış, gölge ve havadar bir yerde kurutulmuştur. Böylelik-le birlikte mordanlama yöntemi uygulanmıştır.

1.2.4. Elde Edilen Renklerin Subjektif Olarak Ad-landırılması

E. divaricata likeni ile mordansız ve birlikte mor-danlama yöntemiyle (sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları) toplam 16 adet boyama ya-pılmıştır. Elde edilen renklerin adlandırılması Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü uzmanlarından oluşan ko-misyon tarafından yapılmıştır. Adlandırmada, boyalı yün halı iplik örnekleri, güneş ışığı yan taraftan ge-lecek şekilde beyaz bir zemin üzerinde renklerine ve ton farklılıklarına göre gruplara ayrılmıştır. En açık renge 1 koyuya doğru 2 ve 3 olarak adlandırıl-mış böylece en açık renk 1, orta 2 ve koyu 3 olarak belirlenmiştir. Ayrıca renklerin adlandırılması Har-mancıoğlu (1955)’e göre yapılmıştır.

2. ARAŞTIRMA SONUÇLARI

İlmelik yün halı ipliği, E. divaricata likeni ile mordansız ve birlikte mordanlama yöntemiyle (sod-yum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları) boyanmış ve toplam 16 adet boyama yapılmıştır. Boyamalardan elde edilen renkler subjektif olarak belirlenmiştir.Elde edilen renklerin subjektif değerlendirmesi Tablo1’de yer almaktadır.

38

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Ekstrakt yöntemi

Kaynatma

Manyetik karıştırıcı

Soxhelet üst

Soxhelet alt

Mordan adı

Mordansız

Sodyum klorür

Tannik asit

Tartarik asit

Mordansız

Sodyum klorür

Tannik asit

Tartarik asit

Mordansız

Sodyum klorür

Tannik asit

Tartarik asit

Mordansız

Sodyum klorür

Tannik asit

Tartarik asit

Renk adı

Hardal 3

Sütlü kahve

Tarçın 2

Devetüyü 3

vanilya

Devetüyü 1

Tarçın 3

Kırık beyaz

Krem 2

Krem 1

Tarçın 1

Krem 3

Hardal 2

Deniz kabuğu

Devetüyü 2

Hardal 1

Örnek

Tablo 1. Evernia divaricata (l.) Ach. likeni ile boyanan yün halı ipliklerinin subjektif değerlendirilmesi

Tablo 1 incelendiğinde, kaynatma ile elde edilen ekstrakt ile mordansız hardal rengi 3, so-dyum klorür ile sütlü kahve, tannik asit ile tarçın 2, tartarik asit ile devetüyü 3 renkleri elde edilm-iştir. Manyetik karıştırıcı ile elde edilen ekstrakt ile mordansız, vanilya, sodyum klorür mordanı ile de-vetüyü 1, tannik asit ile tarçın 3, tartarik asit ile kırık beyaz renkleri elde edilmiştir. Soxhelet cihazının üst kısmından elde edilen ekstrakt ile mordansız krem 2, sodyum klorür ile krem 1, tannik asit ile tarçın 1, tartarik asit ile krem 3 renkleri elde edilmiştir. Sox-helet cihazının alt kısmından elde edilen ekstrakt ile mordansız hardal 2, sodyum klorür ile deniz ka-buğu, tannik asit ile devetüyü 2, tartarik asit ile har-dal 1 renkleri elde edilmiştir. liken türü, mordan cinsi ve mordan oranı aynı olmasına rağmen elde edilen ekstrakt yöntem-lerinin farklı olması nedeniyle farklı renk ve tonları elde edilmiştir.

Kaynakça

Aslan, A. 2000. Erzurum ve Artvin Çevresinden Top-lanan Dört liken Türünün Yün Boyama Özellikleri. Herba Medica, Sayı:7, İstanbul Üniversitesi Bitkisel İlaçlar Araştırma ve Uygulama Merkezi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Rektörlük Yayın No: 4011, ISSN Yayın No: 1300-9850.

Aslan, A., N. Güven, Y. Karagöz. 2003. Wool Dyeing Properties of Some lichens From Giresun Region. J. Fac. Pharm. Gazi 20 (2), 95-100.

Harmancıoğlu, M. 1955. Türkiye’de Bulunan Önem-li Bitki Boyalarından Elde Olunan Renklerin Çeşitli Müessirlere Karşı Yün Üzerindeki Haslık Derece-leri. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 77. Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara. Türkiye.

şen, H., A. Aksoy, G. Çobanoğlu, S. Selvi. 2014. Na-tural Dyeing Works on Some lichens Species Dist-ributed in Ayvacık (Çanakkale) and İvrindi (Balıke-sir/Turkey). Biological Diversity and Conservation. ISSN 1308-8084 Online; ISSN 1308-5301 Print, 7/3, 184-189.

39

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bilindiği gibi Anadolu’ya gelen seyyahların sayısı hayli fazladır. Bunlardan bazıları nerdeyse bütün Anadolu’nun birçok şehir, kasaba ve köyünü kapsayan gezi ve incelemelerini konu edinen seya-hatnameler yayınlamışlardır. Seyahatname konula-rı daha çok arkeoloji, sanat tarihi, ekonomi-ticaret alanlarını içermekle birlikte az da olsa etnografya konuları da işlenmiştir. Bu yayınlardan özellikle Avrupalı seyyah-ların “Küçük Asya(Anadolu)”Seyahatnamelerinde kırmızı renk bitkisi kökboya, sarı kaynağı cehri mey-veleri, siyah elde edilen meşe palamudu gibi ticari boya maddeleri ile ilgili detaylı metinler bulunmak-tadır. Bu metinlerin boyacılık tarihine ışık tutması bakımından hayli önemli olduğu aşikârdır. Bu sey-yahlardan Charles Texier, Friedrich Sarre, William John Hamilton, Ferdinand Bennet, Tournefort,J gibi 19. yüzyılda gelenler çoğunluktadır.

Anahtar Sözcükler: doğal boyacılık,seyahatname, Anadolu, kökboya.

ABSTRACT

As it is known, the number of travelers coming to Anatolia is quite high. Some of them have published travel books about trip and reviews including almost the whole of Anatolia many city, town and villages. The subjects of travelbooks are mostly archeology, art history, economic and trade fields, but the subject of Ethnography contain slightly. In these publications, especially from Euro-pean travellers ‘Minor Asia (Anatolia) Travelbooks’ are detailed texts about commercial paint materials such as red colour from mader (rubai tinctorum), yellow from Anatolian buckthorn (rhamnus petio-laris boiss), black from valonia oak (quercus itha-burensis decaisne). It is obvious that these texts are very important to shed light on the history of dye-ing. From these travelers, such as Charles Texier, Friedrich Sarre, William John Hamilton, Ferdinand Bennet, Tournefort J. came to Anatolia especially in the 19th century.

Keywords: Plant dyeing, travelbook, Anatolia, mader (rubai tinctorum).

ANADOLU SEYAHATNAMELERİNDE BİTKİ BOYACILIĞI İLE İLGİLİ BAZI METİNLER SOME TEXT ABOUT PLANT DYEING IN ANATOLIAN TRAVELBOOKS

Aysen SOYSAlDI*, Gözde UZGİDİM**

*Prof., Gazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü [email protected]**Arş., Gör. Gazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü [email protected]

Giriş

Seyyahın gezip gördüğü yerleri, insanlarını, yaşayışlarını anlattığı yazılar, en genel tanımıyla gezi notları “seyahatnameleri” oluşturur. Arapça ve Farsça ’da seyahat-name yazılan aslı “siya-hat-name” olan seyahatname, “bir seyyahın gezip gördüğü yerlere ait yazdığı kitap” şeklinde tanım-lanır (Develioğlu, 1962:1149). Seyyahların bıraktıkları eserler sayesinde bilmediğimiz, tanımadığımız bölgelere ilişkin bilg-iler edinebildiğimiz gibi, yaşadığımız topraklarda ki bilmediğimiz özellikleri de öğrenme şansı buluruz. Gezi eserlerinde ülkelerin ve toplumların ilgi çekici özelliklerini, yaşama biçimlerini, ge-leneklerini, kültürlerini ilgi çekici yönleriyle bul-mak mümkündür. Buradaki ilginçliğin nedeni, gezi yazarlarının daha çok, kendi ülkelerinde bulun-mayan yönlere odaklanmalarıdır (Asıltürk, 2009: 913). Seyahatnameler, geziyi gerçekleştiren ki-şilerin sadece başka coğrafyaları merak etme, ilgi duyma veya gezip görme isteğinden doğmamıştır. Yapılan savaşlar sırasında bölgelerin işgal edilme-

si, hac ziyareti, başka ülkelerde eğitim görmek için gönderilen kişiler tarafından da seyahatnameler ya-zılmıştır. Ayrıca diplomatik ilişkiler dolayısı ile gön-derilen elçilerin de seyahatnameleri bulunmaktadır ve sadece politik konular değil, gidilen ülkenin coğ-rafik yapısı, halkının yaşam tarzı, meslek çeşitleri, halk kültürü, giyim-kuşam biçimi, sosyo-ekonomik durumları hakkında da bilgiler yer almaktadır. İslam dünyasında seyahatname türü, baş-langıçta, coğrafya bilimi ile birlikte gelişti. Türk ülkelerinde de dolaşan 14. yüzyılın Arap gezgini İbni Batuta, bu türün en ünlü örneklerinden biri-ni verdi. Türk Edebiyatında menazilnameler, hac yolu kılavuzları, sefaretnameler gibi eserlerde hem seyahatname hem coğrafya unsurları vardır. Meh-met Âşık’ın Menazırül’avâlim-i, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyyesi, Katib Çelebinin’nin Cihannüması içinde aynı şey söylenebilir. Deniz Coğrafyası üzerine Mu-hit adlı bir eseri de bulunan SeydiÂli Reis’in Mir’a-tül-memâlik adlı küçük kitabı, Türk edebiyatında seyahatname türünün ilk örneği sayılabilir (İz, 709-710). Dünya edebiyatının en önemli seyahatna-meleri arasında XIII. Yüzyılda yayımlanmış Marko

40

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Polo (1254-1324)’nun Uzak Doğu izlenimlerini içeren Seyahatnamesi ve XIv. Yüzyılda yaşamış Arap gezgin İbni Batuta (1304-1369) İslam dün-yası gezilerini konu edinen Seyahatnamesi ve XvII. Yüzyılda yaşamış Evliya Çelebinin Seyahatnamesi yer alır. Türk edebiyatının ilk seyahatname eserleri arasında Farsça yazılan Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın Acaibül’ül letaif adlı eseriyle Ali Ekber Hatai’nin 1515’te yazdığı Hıtainame adlı eseri sayılabilir. Seydi Ali Reis Mir’atü’l Memalik (1557) adlı seya-hatnamesinde Hindistan, Afganistan, Buhara, Ma-veraünnehir’le ilgili gözlemlerini ve yaşadığı olayları anlatmıştır. III. Sultan-ı Murad döneminde Tokatlı İbrahim Oğlu Ahmed Acaibname-i Hindistan adlı eserinde Kabil, Hindistan, Basra, Yemen, Hicaz iz-lenimlerini aktarır (Çelik şavk, 2011:54). 1. Seyahatnamelerde Boya ve Boyacılık

Anadolu’da var olan yaşantıyı merak edip gelenler veya yolu Anadolu’dan geçen hemen he-men her seyyah Anadolu hakkında farklı tespitlerde ve görüşlerde bulunmuşlardır. Çalışma kapsamında İbnBatuta (1304-1368), Polanyalı Simeon (1584-?), Evliya Çelebi (1611-1685), Charles Texier (1802-1871)’in boya ve boyacılık ile ilgili seyahat-namelerinde belirttikleri metinlere detaylı olarak yer verilmiştir ve ayrıca William John Hamilton, vi-tale Cuinet, Hommaire Théophile Deyrolle’nin seya-hatleri sırasında boyacılık ile ilgili yaptıkları gözlem-ler aktarılmıştır.

1.1. Evliya Çelebi ve İbn Batuta Seyahatnamelerin-den Metinler

Evliya çelebi seyahatnamesinde, boya ve boyacılık ile ilgili metinler genellikle şehirler genel olarak anlatılırken orada yaşayan halkın geçim kay-nağı veya yaşantısı hakkında bilgi verirken bahse-dilmiştir. Bazı şehirlerde boyacılık ile ilgili detaylı bilgi verilirken, bazılarında ise sadece boyanın veya bitkinin adı yazılmıştır. Evliya Çelebi, Harput hududunda Fırat ve Murat nehirlerinin birbirlerine yakın geçtiği bölge-de bulunan Aşıvan Köyünü bağsız ve bahçesiz bir Ermeni köyü olarak zikreder. Evliya, Harput’ta ko-nuşulan lisanlar arasında Ermenicenin de bulundu-ğunu kaydeder. Harput Gölü/Hazar Gölü üzerinde bir adada tahminen üç yüz haneli güzel bir Ermeni köyü vardır. Bu köyün bütün halkı boyacı ve terzidir (Kılıç, 2011: 107). Evliya çelebi seyahatnamesinde ki boyacı-lık ile ilgili metinlere yer verilirken bazı şehir veya kasabaların bilgileri aynen aktarılmıştır:

Engürü (Ankara): Tiftik keçisi beyaz süt gibi olup, onun gibi beyaz hayvan belki yoktur. Sof ipliği bun-

ların yününden üretilir. Bu keçilerin tüyünü makas ile kırkarlarsa ipliği sert olur. Ama zavallı keçileri yolarken feryatları göklere yükselir. Ama büyükler onların feryat etmelerine çare bulmuşlardır. Önce keçileri yolacak yerde kireç ve gül suyu ile karıştırıp, keçileri bu şerbet ile yıkarlar. Zahmetsizce tüyleri kopup çırçıplak kalırlar. İşte sofu bunun ipliğinden dokurlar. Kadın ve erkek halkının işi sof dokumak-tır. Sofu şu şekilde suvaç yaparlar: Büyük bir kazanı ateşin üzerine koyup, içine arzu ettikleri boya korlar. Kazanın yarısına kadar su koyup, deste deste sofları kazan içine yerleştirirler. Kazanın ağzını kapayıp et-rafını hamurla sıvayıp ateşi yakarlar. Kazanın içinde fazla sıcaktan buhar sofları vurup, Allah’ın yapısı çeşitli izler okur ki, Mani ve Behzad resimlerini yap-maktan acizdirler. Bu sof da Engürü’ye mahsustur. Yeryüzünde başka bir yerde yapılması ihtimali yok-tur (Çelebi, 1986: C.2, 655-656).

Konya: Dericileri Osmanlı ülkesinin en iyileridir. Meram dağında bir çeşit çiçek yetişir ki çivit rengin-dedir. Dericiler onun ile derileri tabaklayıp gök ren-gi, şeftali sarısı, turuncu ve kırmızı deriler yaparlar ki, Arabistan ve Acemistan’da meşhurdur (Çelebi, 1986: C.3, 711).

Bitlis: Bitlis terzilerinin boyahanelerinde tabakları-nın sarı gül, pembe gül, şeftali, gök rengi, ebru, gül rengi, kırmızı, lali, yeşil, turuncu ve menekşe sah-tiyanları olur ki Hatayi ve Ahmed-Abadi kağıt gibi ince ve parlak olur. Bu da buraya mahsustur (Çele-bi, 1986: C.4, 1184).

Rense kasabası: Dağlarında kırmızı ehram boyası ve çuha boyası meşhurdur. Görülmeye değer acayip boyalardır. Halkın hepsinin kazançları ve geçimleri bu boya kökleridir (Çelebi, 1982: C.8, 401).

Eski Alaşehir Kasabası: Yetmiş boyahaneleri olup, neftli boyaları ve tabakhaneleri meşhurdur (Çelebi, 1984: C.9, 26).

Güzelhisar: Boyacı çarşısında yetmiş adet boyacı dükkanı vardır. Boyaları İspük neftisi gayet makbul-dür. Tokmak sesinden gök gürler zannedilir. Her gün nice bin boğası yükü bağlanır. Bu boyacı tokmağına halk arasında ‘hayır’ derler. (C.9, 69-70). ve latife olarak birbirlerine ‘Hayır başına olsun ‘ derler (Kök-türk, 2006:485).

Erzincan cıvarı: Bir arslan bedestanın şehre nazır kapısının iç yüzünde kapu üzere bir taht-ı revan vasi” üzerinde bir arslan derisini pembe ile doldur-muşlar. Gözlerine iri turunç kumaşlar ağzını ejder-i heft-ser gibi açıb dilinin yerine kırmızı keçe parçası kumaşlar iri dişleri var her biri hançer-i türkmani-den nişan verir (Özkök, 2013:178). Bu metnin gü-

41

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

nümüz Türkçesi şu şekilde ifade edilebilir; Kapalı çarşının şehre bakan kapısının iç tarafı üstündeki bir taht üzerinde doldurulmuş pembe bir aslan deri-si seyirlik olarak durmaktadır. Gözlerine iri turuncu kumaş, ağzını yedi başlı ejder gibi açmış, kırmızı keçe kumaştan dil, iri dişleri var ki her biri Türkmen hançerine benzer. Evliya Çelebi seyahatname ’sinde Amasya (Merzifon) ile ilgili ‘Boyacı dükkânları çoktur. İran boyasından daha iyi boya yaparlar. Mavi boyası ünlüdür. Kırım ülkesine buradan tüccarlar, her yıl binlerce top pembe bez götürüp esir ile değiştirirler. Kırım halkının ferace (uzun siyah çarşaf) ve iç ça-maşırları hep Merzifon bezidir. Pembe ipliği de ün-lüdür. Kentlilerin döşekleri alaca, yastıkları çizgili, hoş yorgan yüzleri, çarşaf ve perdeleri çok ünlüdür’ diyerek Merzifon’un dokumacılık sektöründeki öne-mini anlatır (Koyuncu, 2013: 265). Seyahatnamede İstanbul ve çevresi ile ilgili bilgiler verilirken özellikle meslek grupları ayrılmış ve onlar hakkında detaylar verilmiştir. Her meslek grubunun kendine özgü giyim şekli ve rengi olduğu vurgulanmıştır. Örneğin; İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp’te bulunan çiftçi veya çiftçi başı esnafı ile ilgili Evliya Çelebi seyahatnamesinde verilen bilgi-lerde giysilerinin farklı renklerde olduğunun belirtil-diği metin şu şekildedir: ‘…Bu ekinci topluluğu, ayaklarında çarıklar, sırtlarında aba kaba dolama-lar, renk renk yün hırkalar, başlarında türlü taçları süsleyip binlerce sığırları, camusların boynuzlarını altın varak ile yaldızlayıp her sığırın belinde kemer kuşaklar, üç renk atlas çullar nice bin kınalı sakar camuslara boyunduruk geçirip çifte çifte sapana pulluğa koşup …’ (Erduran, 2006:33) şeklinde de-vam etmektedir. Yine İstanbul’da bulunan meyve ağaçları aşıcılarının da renk renk giysiler giyerek tablaları ile dolaşıp halka meyve fidanları sattığı belirtilmiştir. 17. yüzyılda tamamen doğal boyacılık yapıldığına göre çok renkli giysiler İstanbul’da boya-cılığın ustalıkla yapıldığını göstermektedir. Seyahatnamenin bazı metinlerinde kulla-nılan bitkiden bahsedilirken bazılarında ise sadece kumaşların renkleri belirtilmiştir. Ayrıca dönemin kumaş özellikleri ile ilgili bazı notlar da aktarılmıştır. ‘…Bunlardan sonra ekmekçibaşı özel sa-rığıyla, tuzcubaşı yine ekmekçibaşıyla yan yana bütün tabileri, iç-oğlanları silahlan, altın işlemeli değerli kumaşlarla ve iki tarafında sırma keçeli, kır-mızı dolamak, başları telli mataracıbaşı elinde ce-vahir matara, tüfekçilerin ellerinde mücevher sedef işlemeli kundaklı tüfekler ile ekmekçibaşı önünde yürürler…’ (Erduran, 2006:45). Ayrıca seyahatna-mede zerdeciler esnafından bahsedilirken safran-dan boya elde edildiği belirtilmiştir. İbn Battûta seyahatnamesinde ise safran ile ilgili bilgiye rastlanılmaktadır. Bolu-Göynük’ten “hep beraber Keynuk (Göynük) kasabasına yönel-

dik. Burası küçük bir yerdir; halkı Hıristiyan Rum-lardan oluşuyor. Onlar Müslümanların egemen-liğini kabul etmiştir. Bu kasabanın çevresinde ne meyvelik ne de bağ var. Safrandan başka bir şey üretilmiyor” ifadesi yer almaktadır. (İbnBattûta, 2013:299). Seyahatnamelerde bahsedilen safran, Crocus sativus l. (Iridaceae) türünün kurutulmuş stigmalarıdır. Bu tür 20 santimetreye kadar boyla-nabilen ve sonbaharda mor renkli büyük çiçekler açan yumrulu bir bitkidir. Safranbolu köylerinde yetiştirilir. Safran koku verici ve boyarmadde olarak kullanılmaktadır (Karadağ, 2007:97).

1.2. Polanyalı Simeon, Charles Texier ve Diğer Se-yahatnamelerden Metinler

Ermeni asıllı seyyah Simeon, 17.yüzyılın başlarında seyahatlerine başlamış ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde yaşamını sürdürerek o bölgeler hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlamıştır. Fran-sız arkeolog ve gezgin olan Charles Texier ise görev nedeniyle 19.yüzyılın başlarında Anadolu’ya gel-miş ve uzun yıllar Anadolu’da kalıp seyahatlerini gerçekleştirip bölge hakkında detaylı bilgiler veren ‘Küçük Asya; Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi’ adlı yayını hazırlamıştır. Polonyalı Simeon ve Charles Texier Anado-lu gezilerinin sonucu oluşturdukları seyahat notla-rında Bolu şehri ile ilgili bilgiler vermektedir. Bolu halkının boyacılık ile uğraştığı ve muhtemelen sarı tohumrekoltesi diye adlandırılan bitkinin cehri oldu-ğu ve bu bitkinin yörede ki ticari önemi belirtilmiştir. Anadolu gezisi 17. yüzyıl başlarına denk gelen Polanyalı Simeon Seyahatnamesinde, yöreye ait detaylı olmamakla birlikte dağ, orman ve ovalar arasında zorlu yolları aştıktan sonra Bolu’ya geldik-lerini ifade ederek “Burada, boyacılık, kaftancılıkla meşgul 15 hane ermeni vardır.” şeklinde bilgi ver-miştir. O yıllarda Bolu’da boyacılık ve kaftancılıkla uğraşıldığını anlıyoruz. Bundan yaklaşık iki yüzyıl sonra Bolu’ya gelen Charles Texier’in “Bolu şehri, bahçelerle çevrili mahalleler içine yayılmış yirmi beş bin kadar nüfusa sahiptir… İstanbul ve Ankara (Angora) arasında transit merkezi olması sebebiy-le, Bolu şehri yün ve boyacılıkta kullanılan sarı to-humrekoltesi üzerine epeyce büyük bir ticaret trafi-ği oluşturur. Kervanlar aralıksız olarak birbirini izler” (Texier, 2002:257) ifadesiyle şehrin günümüzde de geçerli olan taşımacılık ve ulaşım açısından önemli konumunu ve doğal boyar madde ticaretinin bölgedeki önemini vurgulamıştır (Bağcı,2016: 94). Cehri dünyada ılıman ve sıcak bölgelerde yetişen bir bitkidir. Anadolu’da cehrinin yetiştiği böl-geler; Kayseri, Çorum, Gaziantep, Sinop, Afyon, Uşak, Yozgat, Tokat, Nevşehir, Niğde, Ankara, Ma-raş ve Konya’dır. Altın ağacı, alacehir, boyacı dikeni

42

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ve akdiken olarak da bilinen cehri, 3 metreye kadar boylanabilen dikenli bir çalı veya ağaççık biçiminde bir bitkidir. 1000 ile 1300 metre yüksekliklerdeki dağlık, tepelik, kayalık yerlerde, güneşli yamaçlar-da, orman açıklıklarında seyrek ormanların altında ya da kenarlarında yetişir (Karadağ, 2007:34). Do-layısıyla yolu Anadolu’dan geçen seyyahların notla-rında cehriye rastlamak mümkündür. Cehri dünyada ılıman ve sıcak bölgelerde yetişen bir bitkidir. Anadolu’da cehrinin yetiştiği böl-geler; Kayseri, Çorum, Gaziantep, Sinop, Afyon, Uşak, Yozgat, Tokat, Nevşehir, Niğde, Ankara, Ma-raş ve Konya’dır. Altın ağacı, alacehir, boyacı dikeni ve akdiken olarak da bilinen cehri, 3 metreye kadar boylanabilen dikenli bir çalı veya ağaççık biçiminde bir bitkidir. 1000 ile 1300 metre yüksekliklerdeki dağlık, tepelik, kayalık yerlerde, güneşli yamaçlar-da, orman açıklıklarında seyrek ormanların altında ya da kenarlarında yetişir (Karadağ, 2007:34). Do-layısıyla yolu Anadolu’dan geçen seyyahların notla-rında cehriye rastlamak mümkündür. Ayrıca cehri ile ilgili bilgiye Fransız diplo-mat vitale Cuinet’in hazırladığı eserde de rastla-nılmaktadır. Cuinet’in, Duyun-u Umumiye teşkilatı için hazırladığı 4 ciltlik eserde Amasya ve Merzifon bölgesi ile ilgili 19. yüzyılın son çeyreğine ait bilgiler vermektedir. Cuinet, kasabanın en güçlü gelişmiş sana-yi dalı dokumacılıktır diyerek, Merzifon dokumaları ile ilgili şu bilgileri vermektedir: “Fabrikasyon olarak dokunan bezler, kırmızı, mavi, beyaz renktedir. Dokumacılık yapan 3000 aile ve tezgah vardır. Mer-zifon bezinin bir adı da “Manusa “dır. vitale Cui-net ayrıca dokuma boyacılığında iyi dokuma boyası çıkarılan Nerprun (Cehri) adı verilen bir bitkinin de çok kaliteli olarak Merzifon’da yetiştirildiğini belirt-mektedir (Koyuncu, 2013: 265). Cehri ile ilgili metinler şu şekilde devam etmektedir; Cehri 19.yüzyılda Kayseri Sancağı için-de şehirde, kaza ve köylerde geniş bir alanda yetiş-mekteydi. şehrin çevresinde, geniş plantasyonlar bulunmaktaydı. Talas civarında, Ali Dağı’nın yamaç-larında dahi cehrilikler bulunmaktaydı. Hamilton, bu bitkinin Anadolu’nun büyük bölümünde yabani halde yetiştiğini, Kayseri çevresinde ise nereye gi-dilirse gidilsin kültür bitkisi olarak yetiştirildiğini ifa-de etmiştir. Cehri, çiftçiler tarafından toplandıktan sonra Ermeni tüccarlar tarafından okkası 6 veya 8 kuruşa satın alınmakta ve İzmir’e satılmaktaydı. Avrupa pazarlarında büyük talebi olan bu ürün Kay-seri’ye önemli bir gelir getirmekteydi. Osmanlı ülke-sinde cehrinin ana kaynağı Kayseri idi. 1840’ların başında, Kayseri ve çevresinde 450 ton civarında üretim yapılmıştır. Bu rakam 1841’de yaklaşık 350 ton, 1842’de 480 ton, 1843’te 500 ton (£ 50,000 değerinde), 1849’da 400 ve 1850’de 560 ton ol-muştur. 1843’te büyük bölümü İngiltere’ye ihraç

edilmek üzere 300 ton cehri, gemi ile nakledilmek için İzmir’e gönderilmiştir (Somuncu, 2004:112-115) 19. Yüzyıl sonuna kadar özellikle İç Ana-dolu’da Kayseri’den Ankara Beypazarı’na kadar birçok yerde cehrilik olarak bilinen alanlarda tarımı yapıldığı ve kendiliğinden de yaygın olarak yetişti-ği bilinmektedir. Ticari madde olarak uluslararası piyasada önemli rol oynayan cehrinin; Altın ağacı, sarı boya, boyacı dikeni, çehri, çihri gibi çeşitli isim-lendirilmelerine rastlanılmaktadır. Cehrinin boya maddesi olarak kullanımının tarihi öncesi çağla-ra dayandığı bilinmektedir. Ramnetin, Quercetin boyarmaddelerini içeren cehri ile canlı sarı tonları ve üzerine indigo küp boyama yapılarak solmayan has yeşil renklerin elde edildiği bilinmektedir. Ay-rıca cehrinin hem yün halı-kilim ipliklerinde, hem de ipek boyamacılığında kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle başta İngiltere olmak üzere Fransa, Hol-landa ve Almanya’da tekstil sektöründe boya ham-maddesi olarak kullanılması, Ortaçağ’dan 20.yüz-yıla kadar, bu bitkiye olan talebin artarak devam etmesini sağlamıştır. Gümüşhane’nin meyve ticaretinden sonra en ehemmiyetli ticari faaliyetinin çanak çömlek üre-timi olduğunu söyleyen Deyrolle , her yıl, dağlardan getirilen topraklarla sarı, yeşil, kırmızı renklerde 30.000-40.000 testinin imal edildiğini yazmaktadır (Saylan, 2015: 64). William John Hamilton’ın 1835-1842 yılları arasında Küçük Asya gezisinde 1837 yılları Aksaray ve çevresine rastlar. Seyahatnamesinde Aksaray’da halı ipliğinin kırmızıya boyanmasında kullanılan kökboya bitkisinin yetiştirilmesini anlatmıştır. De-niz’in makalesinden şöyle anlatılır; ‘…Aksaray’ın belli başlı ticaret malı güher-çile ve kızıl boya (kökboya)’dır. Güherçile burada bir tekeldir. şehir civarındaki evlerin duvarlarından bile yağmurdan sonra güherçile toplanıyor. Halkın kendi evlerinin duvarlarından bile bunları kendiliklerin-den toplaması ve satması yasaktır. Tekeli üzerine alan müteahit güherçileyi kendi hesabına toplama emeği karşılığında bunlara sadece belli bir ücret ödüyor. Aksaray civarında birçok kök boya tarlala-rı ve bahçeleri var. Bitkiyi yetiştirme hakkında elde edebildiğim en doğru bilgi budur: Elli altmış santim uzunluğunda bir, bir buçuk metre genişliğinde ka-rıklar açılıyor. Tohumlar buraya ekiliyor. Üzerleri-ne toprak serpilerek ince bir tabaka ile örtülüyor. Sonra, devamlı sulanıyor. Kökün yüksek nitelikte olması daha ziyade bu sulamaya bağlı oluyor. Yedi sene bu durumda bırakılıyor. Bu müddet içinde hiç dokunulmuyor. Sadece pis otlar ayıklanıyor. İlk yedi yılsonunda toprak açılıp kökler çıkartılıyor. Yalnız, bazı genç sürgünler mahsulün devamı için yerinde bırakılıyor. İlk toplamadan sonra her üç veya dört yılda bir mahsül almıyor. ve daima bir miktar genç

43

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sürgün yerinde kalıyor. Bu şekilde istenildiği kadar devam edebiliyormuş. ve bir defa ekildikten sonra artık ortadan kaybolması imkânsızmış. Hatta toprak buradan tamamıyla temizlendiği sanıldığı hallerde bile on beş, yirmi yıl sonra ilk ürünü verebiliyor. Fa-kat buna çok az rastlanırmış. Sadece tohum atmak suretiyle yetiştirilen yerlerde, her dört yılda bir ürün toplanıyor. Fakat bu takdirde, bütün kökler alınıyor ve yeniden tohum atılıyor. Mamafih bu hallerde düz tarlaya ekiliyor ve karık açılıyor’ (Deniz, 1998)., Adını bütün bitkisel boyacılığa veren kök-boya bitkisi;1-2 metre boyunda olup toprakaltı köklerinden kırmızı boya vermektedir. Alizarin, pseudopurpurin, munjistin, lucidin gibi önemli bo-yarmaddeler içerir. Anadolu’da oldukça fazla ta-nınan kökboya bitkisine boya pürçü, boyalık otu, boya kökü, kırmızı kök, kızıl kök, fes otu, kızılboya, yumurta boyası gibi adlandırmalar da yapılmıştır.

Sonuç Anadolu, gerek batılı seyyahlar gerekse Türk seyyahlar tarafından her dönem çekici ve ilgi kaynağı olmuştur. Batılı seyyahlar doğuya yapacak-ları seyahat sırasında Anadolu’dan geçip, bölge ile ilgili gözlemlerini dile getirmişlerdir. 14. yüzyıl seyyahlarından İbn Battuta, Göynük kasabasında safran üretiminin olduğunu belirtmiştir. 17.yüzyılın önemli seyyahlarından Evli-ya Çelebi, 10 cilltten oluşan seyahatnamesinde Anadolu ile ilgili ayrıntıları atlamadan gözlemler-ini aktarmıştır. Ankara’da tiftik keçisinden elde edilen sofun, üretim şeklinin ve nasıl boyandığının bilgileri verilmiştir. Konya’da çivit otunun yetiştiği-nin, Bitlis, Alaşehir ve Güzelhisar kasabalarının halkının boyacılık ile uğraştığını ve yöre halkının en önemli geçim kaynağının boya dükkanları olduğu anlatılmıştır. Merzifon’un dokumacılık ve boyacılık konusunda oldukça iyi olduğunun, mavi boyası ile ün kazandığının ve özellikle İran boyasından daha iyi boya üretildiğinin ve İstanbul esnafının farklı ren-klerdeki giyim tarzından bahsedilmiştir. Batılı seyyahlardan Polonyalı Simeon, 17.yüzyılda Anadolu’da gerçekleştirdiği gezi sırasın-da Bolu halkının boyacılık ile uğraştığını; Charles Texier’in ise Bolu’da cehri bitkisinin yetiştirildiği bilgilerine rastlamaktayız. Ayrıca 19.yüzyılda Anadolu’da bulunan Fransız diplomat vitale Cu-inet’de Merzifon halkının dokumacılık sektöründe ve dokuma boyamacılığında başarılı olduklarını ve cehri bitkisinden boya elde ettiklerini belirtmiştir. 19.yüzyıl seyyahlarından William John Hamilton ise Aksaray’da kökboya bitkisinin yetiştirildiğinin ve özellikle halı ipliklerinin bu bitki ile boyandığının bil-gilerini vermiştir. Geçmiş dönemlerde doğulu ve batılı seyyahlar tarafından ele alınan boya bitkileri,

günümüzde ne yazık ki aynı ilgiyi görmemektedir. Sentetik boyarmaddelerin icadı ile önemini kay-beden doğal boyacılığın, boya bitkilerinin yeniden tarım ve sanayi sektörüne kazandırılması gerekme-ktedir. Bu yönde geliştirilebilecek projeler ile doğal boyacılık desteklenmeli, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen doğal boya sanayinin hem tekstil al-anında, hem de kozmetik alanında kullanılabilirliği-nin geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiği düşünülmektedir.

Kaynakça

Asıltürk, B. ‘Edebiyatın Kaynağı Olarak Seyahat-nameler’, Turkish Studies,, 4/1-I Winter, 2009.

Çelebi, E., Evliya Çelebi Seyahatnamesi, I-II, (Çev: Mümin ÇEvİK), İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1986.

Çelebi, E., Evliya Çelebi Seyahatnamesi, III-Iv, (Çev: Mümin ÇEvİK), İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1986.

Çelebi, E., Evliya Çelebi Seyahatnamesi, vIII, (Çev: Tevfik Temelkuran, Necati Aktaş, Mümin ÇEvİK), İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1982.

Çelebi, E., Evliya Çelebi Seyahatnamesi, IX-X, (Çev: Mümin ÇEvİK), İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1984.

Çelik şavk, Ü. Sorularla Evliya Çelebi İnsanlık Tari-hine Yön veren 20 kişiden Biri, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2011.

Deniz, B. ‘Geçmişten ve Günümüzde Aksaray Halıları’, Arış, 4, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Anka-ra, 1998, 90-103, W., J., Hamilton’dan çeviri için bkz: ‘Hamdi Sadi (Selen), İktisadi Coğrafya, Türki-ye, İstanbul (1926), s.165.

Develioğlu, F., Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik lügat (Eski ve Yeni Harflerle), Doğuş Yayınları, An-kara, 1962.

İbnBatûta., İbnBattuda Seyahatnamesi, (çev.) A. Sait Aykut. Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2013

İz, F. “Evliya Çelebi ve Seyahatnamesi,” Tarih ve Medeniyet Dergisi, s. 709-710, (Tarihsiz).Karadağ, R. Doğal Boyamacılık, Dösim, Ankara, 2007.

Kılıç, D.‘Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Ermenil-er ve Kutsal Mekanları’, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XI/2, Kış 2011, 99-116.

44

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Koyuncu, Ü.,N. ‘Merzifon Çarşaf Dokumalarının Genel Özellikleri ve Günümüzdeki Durumu Üzerine Bir Araştırma’, Akdeniz Sanat Dergisi, 6, 11, 2013, 264-268.

Köktürk, H. Evliya Çelebi Seyahatname’sindeki Halkbilimi Unsurları, Yüksek lisans Tezi, Hacette-pe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Anka-ra,2006.

Özkök, S. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Doğu şehirleri (1641-1648). Yüksek lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi, Sosyal bilimler Enstitüsü, Kars, 2013Sarıoğlu, H., Bağcı, v. ‘Seyahatnamelere Göre Ge-rede/Bolu El Sanatları’, Süleyman Demirel Üniver-sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi, 9, 17, 2016, 88-104.

Saylan, K. Seyyahların Gözüyle Gümüşhane, Gümüşhane Üniversitesi Yayınları, Trabzon, 2015. Somuncu, M. ‘Cehri Üretimi ve Ticaretinin 19.Yüzyılda Kayseri Ekonomisindeki Önemi’, Erci-yes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 22, 2004, 99-125.

Texier, C., Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, C. 1. (çev.) Ali Suat, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri vakfı Yayınları, Ankara, 2002.

45

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Doğal boyarmaddeler topraktan, hayvan-lardan, bitkilerden elde edilmektedir. Tarih boyun-ca tekstillerin boyanmasında kullanılmışlardır, fakat 19. Yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi sürecinde sentetik boyarmaddelerin üretilmesiyle doğal bo-yarmaddelerin kullanılması gittikçe azalmıştır. Dün-ya ve Türkiye’de çok çeşitli doğal boya kaynakları vardır ve doğal boyalar yetiştirilmeleri için geniş bir tarım alanına ihtiyaç vardır. Dünyada bugün karala-rın alanı 149 milyon km² olup, ekili tarım alanları ise 49.12 milyon km² dir. Dünya nüfusu 7 milyar olup bu insanların yiyecek, su vb. doğal yaşam ihtiyaçları gittikçe artmaktadır, ne yazık ki ekili tarım alanları bu ihtiyaçları karşılamaktan oldukça uzaktır. Dün-ya tekstillerini boyamak için yaklaşık 1 milyon ton boyarmadde gerekli olup, çok geniş tarım alanları gerektirmekte, dolayısıyla 7 milyar insan nüfusu-nun tekstil ihtiyaçlarını doğal boyarmaddelerle boyanmış tekstillerle karşılamak olanaklı görülme-mektedir. Örneğin; 100 g yünü orta şiddet renkle boyamak için 150 g kuru doğal boyaya, o da 450 g yaş doğal boya kaynağına, o da yaklaşık 1 g sentetik boyarmaddeye ihtiyaç gösterir. Günümüzde Dünya boyarmadde ihtiyacının ancak %1 kadarının doğal boyarmaddelerle karşılandığı görülmektedir. Doğal boyarmaddeler sürdürülebilirdir, çünkü yenilenebilirdir ve toprağa atıldıklarında bi-yolojik olarak bozunurlar. Bitkilerin meyve, tohum, çiçek ve yapraklarından elde edilirler ve bu kısımlar yıllık olarak yenilenirler; fakat bitkilerin ağaç kabu-ğu ve kökleri yenilenebilir değildir, bitkiye zarar ve-rirler. Ayrıca soğan kabuğu, nar kabuğu gibi ticari üretimi yapılan gıda atıklarından da doğal boyar-maddeler elde edilebilir ve bu işlemler doğa dostu uygulamalar olup sürdürülebilirlik açısından yarar-lıdır. Ayrıca doğal boyamadan sonra oluşan bit-kisel atıklar ya yakılarak enerji elde edilmekte, ya da toprağa gömülerek toprağın karbon vb. ihtiyacının giderilmesinde kullanılabilmektedir. Bu işlem de sürdürülebilirlik için önemli bir uygulamadır. Tarım alanlarının gittikçe azalması, mera, otlak vb. için sınırlandırıcı yasaların çıkarılması, el sanatla-rının da gittikçe azalması, doğal boyarmaddelere olan ilgiyi de azaltmaktadır. Doğal boyaların yeni-lenebilirlik, doğada biyolojik bozunma, sürdürüle-bilirlik özelliklerine rağmen, günümüz koşullarında sentetik boyarmaddelerle rekabet etmesi imkansız olarak görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğal boyalar, doğal boyaların sürdürülebilirliği, doğal boyaların kullanılabilirliği

GÜNÜMÜZDEKİ TEKSTİL ÜRETİMİNDE DOĞAL BOYARMADDELERİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ

THE SUSTAINABILITY OF NATURAL DYESTUFFS IN TODAY’S TEXTILE PRODUCTIONAyşe UYGUR*

*Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil Bölümü, [email protected]

ABSTRACT Natural dyestuffs are obtained from soil, from animals, from plants. Historically they have been used for dyeing textiles throughout history, but the use of natural dyes has gradually been re-duced by the production of synthetic dyes within Industrial Revolution in the 19th Century. There are a wide variety of natural dyes in the World and in Turkey and there is a need for a wide range of ag-ricultural fields to grow natural dyes. In the world today, the area of the land is 149 million km² and the fertile agricultural land is 49.12 million km². The world population is 7 billion, and these people need food, water and so on, and the necessities of natural life of these people are increasing, unfor-tunately the cultivated fields are far from meeting these needs. Approximately 1 million tonnes of dye-stuffs are required to dye the world’s textiles and it is not possible to meet textile needs of 7 billion peo-ple by dyeing natural dyes as it requires very large areas of agriculture. For example; 150 g dry natural dyestuff compensates to 450 g of fresh natural dye sources, and it compensates 1 g synthetic dyestuff. Only about 1% of the world’s demand for dyestuffs is covered by natural dyestuffs. Natural dyes are sustainable, because they are renewable and biodegradable. The dyes obtained from fruits, seeds, flowers and leaves of plants are renewed annually; but those obtained from tree bark and roots are not renewable, they damage the plant. In addition, natural dyestuffs can also be obtained from commercial waste products such as onion crust and pomegranate crust, which are environmentally friendly applications and are useful in terms of sustainability. In addition, natural dye waste is either burned to generate energy, or buried in the soil to meet C requirement of soil. This process is also an important application for sustainability. Gradual decrease in agricultural areas, re-strictive laws for pastures, grassland etc., as well as a decrease in handcrafts, also reduce the interest in natural dyes. Despite the renewable, biodegradable and sustainable characteristics of natural dyes that have produced many works throughout history, it is considered impossible to compete with synthetic dyes in today’s conditions.

Keywords: Natural dyes, sustainability of natural dyes, the usability of natural dyes, the sufficiency of natural dye sources.

46

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Doğal boyalar topraktan, hayvanlardan, bitkilerden elde edilmektedir. Tarih boyunca teks-tillerin boyanmasında kullanılmışlardır, fakat 19. Yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi sürecinde sentetik boyarmaddelerin üretilmesiyle doğal boya-ların kullanılması gittikçe azalmıştır ve günümüzde halı kilim gibi el sanatlarında geleneksel olarak veya hobi olarak veya doğal boyalara meraklılar tarafın-dan kullanılmaktadır ve bugün Dünya tekstil üreti-minde ancak %1 oranında kullanılmaktadır. 1980 ‘lerden sonra çevre, ekoloji, toksikoloji, halk sağlığı konularına artan önemle birlikte sentetik boyar-maddelerden bazılarının toksik, kanserojen özellik taşıdığı, atıklarının da çevre kirliliğine neden oldu-ğunun anlaşılmış olması dolayısıyla, doğal boyama-cılık yeniden gündeme taşınmıştır (Uygur, 2016, 287). Doğal boyalar tekstil yanı sıra ilaç, kozmetik ve çeşitli gıdaların renklendirilmesi gibi farklı alan-larda da kullanılmaktadır. Dünya ve Türkiye’de çok çeşitli doğal boya kaynakları vardır ve doğal boyaların yetiştirilmeleri için geniş tarım alanlarına ihtiyaç vardır. Dünyada bugün karaların alanı 149 milyon km² olup, ta-rım-mera alanlarının toplamı ise 49.12 milyon km² dir ( İzmir Ticaret Borsası, 2014, 2). Türkiye’nin 0.79 milyon km² olan yüzöl-çümünün 2015 yılında 0. 23934 milyon km² ‘ sini tarım; 0.14617 milyon km² ‘ sini çayır- mera; 0. 22343 milyon km² ‘ sini orman arazileri kapla-maktadır (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 1988-2016 Raporu) . Türkiye genel olarak dağlık bir arazi yapısına sahiptir. Türkiye’de arazilerin % 55.9’ u 1000 m’nin üstünde yükseltiye sahiptir. Türkiye’de şimdiye kadar tanımlanmış 11.707 (13 tane kibritotu, 73 tane eğrelti, 42 tane açık tohum-lu, 11.579 tane kapalı tohumlu) bitki türü tespit edilmiş olup bunlardan 3649 tanesi endemiktir (Gözcelioğlu, 2014) . 11707 Bitki türünden sade-ce 150 kadarının boya bitkisi olduğu bildirilmiştir (MERT, 1992, 14). Dünya nüfusu 2016 itibariyle yaklaşık 7 milyar olup bu insanların yiyecek, su vb. doğal ya-şam ihtiyaçları gittikçe artmaktadır, ne yazık ki ekili tarım alanları bu ihtiyaçları karşılamaktan oldukça uzaktır. Dünya tekstillerini boyamak için 1 yılda yaklaşık 1 milyon ton boyarmadde gerekli olup, 7 milyar insan nüfusunun tekstil ihtiyaçlarının doğal boyarmaddelerle boyanması, çok geniş tarım alan-ları gerektirdiğinden dolayı günümüzdeki koşullar-da olanaklı görülmemektedir. 1 Milyon ton doğal boyarmadde için yaklaşık 100 milyon ton bitkisel kaynak gerekmekte, o da 1-2 milyon km² tarım ala-nı gerektirmekte olup, bu alanın Dünyadaki tahıl alanlarının %10-20 sine tekabül ettiği bildirilmiş-tir. Dünyadaki tarım alanlarının gıda üretimi için

yetmediği bir ortamda tarım alanlarının doğal bo-yarmadde üretimi için kullanılmasının gerçekçi bir yaklaşım olmadığı görülmektedir (Gulrajani, 2001, 194). Örneğin; 100 g yün ortalama bir renkle boyan-dığında yaklaşık 150 g kuru doğal boya kaynağına, ya da yaklaşık 450 g yaş doğal boya kaynağına ihti-yaç göstermektedir, o da yaklaşık 1-2 g sentetik boyarmaddeye denk gelmektedir. Böcek boyaların-dan olan 150 000 kurumuş koşnil böceğinden 1 kg boyarmadde elde edilmekte ve bu koşniller 0.0016 km² alanda yetişen kaktüslerden toplanmaktadır (GlOWER, 1993). İndigo boyası da 1.6 - 5.4 ton / 0.01 km² tarım alanında üretilmektedir ( Useful Tropical Plants, 2017). Doğal boyalar bitki ve hayvanlardan elde edildiklerinden doğada sürekli olarak yenilenirler ve dolayısıyla doğaya zarar vermeden sürdürülebilir özellikleri bulunmaktadır.

Doğal Boyaların Sürdürülebilirlik Etkenleri Sürdürülebilirlik, gelecek neslin ihtiyaç-larına zarar vermeden bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılama konusunda uzlaşmaktır. Doğal boyalar doğada sürekli olarak yenilendiğinden dolayı, teks-tillerin boyanmasında doğal boyalar kullanılarak ekolojik sürdürülebilirlik açısından yarar sağlanaca-ğı ileri sürülmektedir (Hill, 1997). Sentetik boyar-maddeler ise sentetik olarak üretilmekte ve atık su-larda biyolojik olarak bozunmayarak çevreye zarar vermektedirler, yani sürdürülebilirlik özelliği yoktur. Günümüzdeki tekstil üretiminde genel ola-rak sentetik boyarmaddeler kullanılmakta olup, do-ğal boyaların ancak yaklaşık %1 kadar yer kapladığı bilinmektedir ( Gulrajani, 2001, 194). Günümüzde sadece kırsal kesimde geleneksel boyacılar, hobi grupları ve meraklı gruplar doğal boya kullanmak-tadırlar. Bazı küçük endüstriyel işletmeler de doğal boya kullanarak tekstilleri renklendirmektedirler. Bazı işletmeler de ince öğütülmüş doğal boya kay-nağını veya doğal boya ekstraktını satmaktadırlar. Doğal boyaların sürdürülebilirliği; yenile-nebilirlik, sürdürülebilir olarak üretilmesi, pazar-lanması, küresel ısınmayı azaltma, bitki örtüsünü artırma, toksik boya kaynakları, mordanlar, biyolo-jik bozunma, atık suların arıtılması, insan ekolojisi, endüstriyel üretim için uygunluk, maliyet, sosyal etkiler gibi çevresel, ekolojik, ekonomik, teknik, ta-rımsal, sosyal etkenlere bağlıdır, bu etkenler aşağı-da incelenecektir.

a-Yenilenebilirlik

Doğal boyamacılıkta daha çok bitkisel bo-yalar kullanılmakta, hayvanlardan elde edilenler ise son yıllarda daha az tercih edilmektedir. Doğal boya kaynakları genellikle 1 ya da 2 yıllık bitkilerdir

47

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ve bulundukları yörede doğal olarak yetişirler, yani yenilenebilirdirler. Bunun yanında çok yıllık ağaçla-rın da çeşitli kısımları da doğal boya kaynağı olarak kullanılmaktadır. Doğal olarak yetişen boya bitkileri yanında indigo, kökboya vb. tarımı yapılan boya bit-kileri de bulunmaktadır. Zerdeçal, aspir –yalancı safran, kadife çiçeği-çuha çiçeği vb. yıllık yetişen kırsal boya bit-kileridir ve doğal olarak her yıl yenilenirler. Bazı bo-yalar ise ağaçların meyve, tohum, çiçek yaprak gibi kısımlarından elde edilir. Ağaçların meyve, tohum, çiçek kısımları, örneğin ceviz vb. her yıl yenilenebi-lir kaynaklardır. Ancak çiçeklerin kullanılması doğal tozlaşmayı engeller dolayısıyla bitkilerin üremesine zarar verebilir. Meyve ve tohumların kullanılması bit-kilere zarar vermez ancak hayvanların beslenmesini engellemeyecek şekilde hayvanların yemediği mey-ve ve tohumların kullanılmasına özen gösterilme-lidir. Ağaç yaprakları ise eğer boya kaynağı olarak kullanılacak ise, örneğin zeytin, palamut meşesi vb. yapraklar ağacın yenilenebilir özelliğini kaybetme-yecek, ona zarar vermeyecek şekilde dengeli olarak toplanmalıdır. Ağaç kabuğu ve odundan boya eldesi ise örneğin palamut meşesi ağaç kabuğu vb. ağa-ca zarar vereceğinde dolayı uygulanmamalı, ancak odun- kereste üretimi esnasında kabuklar vb. de-ğerlendirilmelidir. Doğal boya kaynaklarının doğru ve bilinçli temin edilmesi de yenilenebilirlik ve sür-dürülebilirlik açısından önemlidir. Soğan kabukları, ceviz dış kabukları, ya-lancı safranın küçük çiçekleri, nar kabuğu vb. en-düstriyel gıda sektöründen çıkan yan ürünler olup doğal boya kaynağı olarak kullanılabilirler ve artı bir toplama, taşıma vb. maliyeti gerektirmeden bulun-dukları yerlerde kullanılabilirler. Doğal boya kaynaklarının araştırılması ve yararlanıl-ması kırsal kesimde yaşayan, çalışanları geliştire-cek, küçük ölçekli girişimcileri teşvik edecek, girdi-leri artıracaktır (SAXENA, 2014, 73).

b-Doğal Boyaların Sürdürülebilir Olarak Üretilmesi ve Pazarlanması

Doğal boyaların mevsim süreçlerinde üre-tilmesi nedeniyle her zaman temin edilememesi önemli bir sorundur. Bu nedenle doğal boyaların da sentetik boyalar gibi çözünür tozlar veya sıvı ekt-raktlar şekline dönüştürülerek pazarlanması düşü-nülmüştür. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Çin’de şu anda hem toz, hem de ektrakt olarak doğal boyalar satılmaktadır. Toz boyaların raf ömrü daha uzun olmaktadır, boya ekstraktlarının çok pa-halı olduğu bildirilmiştir. verimli tarım alanlarının öncelikle gıda ve hayvan yemi amacıyla kullanılmaları nedeniyle do-ğal boyaların tarım olanakları sınırlıdır, ancak ikincil derecedeki atıl alanlarda yetiştirilmeleri tercih edil-

mektedir. Avrupa’da birkaç yıl önce çivit otu, mu-habbet çiçeği, kök boya vb. bitkilerin yetiştirilmesi-ne başlandı. Bu uygulamalar üreticilere ekonomik açıdan uygun gelmekle birlikte, üretim rehberliği ve ileriye dönük pazarlamalar için çeşitli bağlantılara da ihtiyaç duyulmaktadır. Boya üreten genlerin hızlı büyüyen zararsız mikroplara aktarılması ve tayini konusunda biyotek-nolojik araştırmalar yapılmaktadır. Mikroplar doğal renklendirici kaynakların sağlanması için muazzam bir potansiyel sunmaktadır. Bununla birlikte, gü-venlik ve toksikolojik konulara dikkat edilmesi ge-rektiği bildirilmektedir. Gelecekte doğal boyaların üretiminde biyoteknolojik uygulamalar çığır açabi-leceğinden dikkatle izlenmelidir. ( SAXENA, 2014, 73).

c- Küresel Isınmayı Azaltma, Bitki Örtüsünü Artırma Etkisi

Doğal boyaların büyük bir kısmı kendi or-tamlarında doğal olarak yetişmektedir. Ancak ticari değeri olan bazılarının tarımsal üretimi yapılmıştır. Bilindiği üzere bitkiler havadaki karbondioksit ve suyla ışık karşısında fotosentez yaparlar ve hava-ya oksijen verirler. Fotosentez çevre ve ekoloji açı-sından oldukça önemlidir ve bu özellik bitkiler var olduğu sürece yenilenebilir ve sürdürülebilir bir özelliktir. Fotosentez ile havadaki karbon dioksitin azaltılması küresel ısınmayı da azaltan bir özelliktir (Textile Exchange, 2016). Dolayısıyla boya üreten bitkiler çevresel yeşillendirme amacıyla da üretil-mektedir. Örneğin Avrupa’da beş ülkeden 10 kuru-mun katılımıyla uygulanan SPINDIGO (bitki kökenli indigo üretiminin sürdürülebilir üretimi) projesi ile Avrupa’daki toplam indigo tüketiminin yaklaşık % 5’inin karşılanması hedeflenmektedir. Avrupa Birli-ği’nde muhabbet çiçeği ve kök boya gibi diğer boya üreten bitkilerle ilgili projeler de uygulanmıştır. Bu tür projelerle hem çevre yeşillendirilmiş hem de küresel ısınmayı önlemeye katkıda bulunulmuş ola-caktır (SAXENA, 2014, 71). Bu özellikler de doğa-nın sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir.

d-Toksik Doğal Boya Kaynakları

Topraktan elde edilen ‘ Sb2S3: antimon sülfür (stibnite) ; As2S3: arsenik sülfür (orpiment);ZnCrO4 ( çinko kromat) +K2Cr2O7 (potasyum bik-romat) + demir pası: çinko sarısı; CdS: kadmiyum sülfür; PbCrO4: kursun kromat (krom sarısı) ‘ inor-ganik toprak boyaları toksik oldukları için artık kul-lanılmıyorlar ( Uygur, 2016, 288). Hayvanlardan ( cochineal- böceklerden) elde edilen karminic asit boyasının yiyecek, içecek, kozmetik ve ilaç ürünlerinde kullanılması yasaklan-mıştır ( Taylor, 1986).

48

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Bitkilerden elde edilen bazı boya kaynakla-rı insanlar veya hayvanlar tarafından yenildiklerinde toksik etki yaratmakta, bazıları ise ciltle temas et-tiklerinde tahriş etkisi yaratmaktadır. Örneğin Kadın tuzluğu (Berberis vulgaris ) temas edildiğinde kolik ve diareye neden olmakta; sütleğenin ( Euphorbia sp.) taze lateksi hassas ciltli insanları rahatsız ede-bilmekte, gözlerde yanma ve geçici körlük yapabil-mekte; sarı kantaron ( Hypericum sp.) yaprak ve çiçekleri özellikle açık yünlü hayvanlar için toksik etki yaratmakta; bakkam ağacı (Haematoxylon campechianum) solunduğunda, cilde emildiğinde veya sindirildiğinde toksiktir ( Duke, 1991, Baytop, 1989, Oecotextiles, 2016). Sağlık açısından yararlı olan zerdeçal gibi doğal boya kaynakları da vardır (KUMAR, 2004) .

e- Toksik Mordanlar

Doğal boyalardan, örneğin ceviz gibi çok azı, doğrudan tekstil elyafına bağlanır, çoğunluğu ancak bir anorganik tuz vasıtasıyla elyafa bağlanır ve böylece haslıkları yükselir. Doğal boyaların has-lıklarını artırmak amacıyla boya banyosuna konulan bu bağlayıcı maddelere mordan denilir. Doğal bo-yalarda şap, potasyum bikromat, kalay klorür, bakır sülfat, demir sülfat, kurşun asetat mordan olarak en yaygın kullanılan mordanlardır. ‘Oeko-Tex Standard 100 ‘ standardı Avru-pa’da ve ülkemizde yaygın kullanılan, tekstil ürün-lerinde toksik kimyasal olmadığını belgeleyen bir standarttır. Bu standartta doğal boyalarda kulla-nılan mordanlardan alüminyum ve demir tuzlarının günümüzdeki ekolojik tekstillerde toksik olmadık-larından dolayı kullanılabilecekleri, onun dışındaki bakır, kalay tuzlarının sınırlandırıldığı, krom +6 tuz-larının ise yasaklandığı bildirilmektedir (Oeko-tex Standard 100, 2017).

Tablo 1. Oeko-Tex Standard 100 – İnsan cildiyle doğrudan temasta tekstil kumaşlar üzerinde eks-trakte edilebilen ağır metal limitleri (mg/kg)

Pb (kurşun) 1.0 Cr (krom) 2.0 Cr (krom vI) bulunmamalı Co (kobalt) 4.0 Cu (bakır) 50.0 Ni (nikel) 4.0

Metalik tuzlar dışında tanen, tannik asit ve yağlar ( palmitik, stearik, oleik, vb.) da mordan ola-rak kullanılmaktadır. Bunların yanında asetik asit ( sirke), amonyak, kostik, tartarik asit, üre, bazı yap-rak çözeltileri ( myrabolan vb.), kabuk, odun külü ve bazen inek gübresi de kullanılır. Boyama reçeteleri ve mordan seviyelerini limitler içinde tutacak şekil-

de ekolojik düzenlemeler yapılmalı, doğal organik mordanlar uygun olduğunda metalik mordanlarla değiştirilmelidir (KUMAR, 2004). Acacia catechu, Punica granatum, Quercus infectoria, Rhus coria-ria, Rumex Hymenosepolus, Caesalpinia coriaria vb. doğal mordan olarak; Aporusa sp., Baccaurea racemosa, Xanthophyllum lanceatum vb. şap mor-dan yerine; Pyrus pashia bakır mordan yerine kulla-nılmıştır ( ISlAM, 2013).

f-Biyolojik Bozunabilirlik

Doğal bitkisel ( kök boya, indigo vb. ) ve hayvansal ( böcek ) boya kaynakları organik madde-lerdir, doğal boya kaynağı olarak kullanıldıklarında, genellikle bitkinin %1-5 kadarı boyarmadde içer-mekte, kalan boyama atıkları da doğaya verildiğinde biyolojik olarak daha küçük moleküllü su, karbondi-oksit gibi bileşiklere de kolaylıkla parçalanmaktadır. Sıcaklık, nem, muntazam karıştırma etkenleri biyo-lojik bozunmayı kolaylaştırır. Doğal boya kaynakları biyolojik olarak bozunurlar. Eğer doğadan toplanıp boya kaynağı olarak kullanılmaz iseler de, yaşam döngüleri sonunda yine doğaya-toprağa karışarak biyolojik olarak parçalanırlar, toprakta doğal gübre haline dönüşürler, yani doğal boya kaynakları biyo-lojik olarak parçalandıklarından dolayı doğaya zarar vermeden gübreye dönüşürler. Doğal ortamlarında-ki uygun koşullarda yeniden yetiştikleri takdirde de yenilenebilirler, dolayısıyla da sürdürülebilir nitelik gösterirler. Fakat sentetik boyalar biyolojik olarak bo-zunmazlar, kimyasal işlemlerden geçirilmesi ge-reklidir ve bunun için özel arıtma tesislerine ihtiyaç gösterirler. Sentetik boyarmaddelerin endüstriyel boyama- baskı uygulamalarında çeşitli organik- inorganik kimyasal ve kimyasal yardımcı madde-ler, ph ayarlayıcılar, kıvamlaştırıcılar, bağlayıcılar vb. kullanılmaktadır ve bu maddelerin bir kısmı da biyolojik olarak parçalanmadıklarından dolayı özel kimyasal arıtma işlemlerinden geçirilmelerini ge-rektirmektedirler (Watson, 1991, 23).

g-Atık Su İşlemleri

Boyama sonrası oluşan odun, yaprak vb. selülozik katı doğal boya atıkları doğaya verildiğinde biyolojik olarak kolaylıkla parçalanırlar veya yakıla-rak yakıt olarak kullanılırlar, dolayısıyla doğaya bir zarar vermezler. Yalnız bu katı atıklar içinde toksik ağır metal var ise mutlaka yakılarak uzaklaştırılma-lıdır. Fakat doğal boyamacılıkta yoğun olarak mordan tuzları kullanılmaktadır, kullanılan mordan-ların fazlası ve elyafa bağlanamayan mordanla bağ-lanmış boya molekülleri ise atık sulara geçecektir. Örneğin kök boya ile boyama için %15-20 oranında

49

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

şapla mordanlama yapılmaktadır. Önemli miktarda mordan doğal boya atık sularında kalabilir ve bu mordanlar ciddi çevre sorunlarına yol açabilir. Atık sulardaki mordanlar üzerinde çalışmalar yapılmış-tır. 100 g yün aşağıdaki miktarlardaki tuzlarla mor-danlandıktan sonra boyanmıştır ( Glover, 1993): 15 g şap (KAl(SO4)2 ) veya, 3 g Potasyum bikromat (K2Cr2O7 ) veya,2 g Çinko klorür (ZnCl2 ) veya, 5 g Bakır sülfat (CuSO4 ) veya,5 g Demir sülfat (FeSO4 ) kullanılmıştır.Banyo Oranı : Mal (g) / banyo ( cm3) : 1/50 Eğer mordanın yarısı yüne bağlanırsa, atık sularda kalan ağır metal ve endüstriyel boyama atık suları aşağıda Tablo 2 ‘de verilmiştir (Glover, 1993).

h- İnsan Ekolojisi

Doğal boya kaynaklarının ve mordanların önemli bir kısmının ekolojik oldukları, ancak bazı toksik doğal boya kaynakları ve mordanların da bulunduğu bildirilmiştir. Doğal boyalar klorofil, ka-rotenoid, flavonoid, antosiyan, kinonoid, indigoid, betasiyanin yapılarında bulunmaktadır ((KUMAR, 2004). Sentetik boyalardaki bazı aromatik amin kökenli boyarmaddelerin kanserojen oldukların-dan dolayı, bazılarının ise alerjik olduğundan dolayı yasaklandığı bildirilmiştir. Doğal boyalarda aroma-tik amin yapısında boya yoktur, dolayısıyla tekstil ürünü üzerinde toksik etki göstermezler ( Oekotex 100) . Sentetik boyarmaddelerin üretimi esnasında işçiler de ağır kimyasal etkilere maruz kalırlar, doğal boya üretiminde ise toksik etki gösterenlerin sayıları sınırlı sayıdadır. Tekstil ürünlerinde insan sağlığına zarar

verici kimyasal bulunmadığını garanti eden ekolojik standardlar vardır: EU Flower, eco-label and Oe-ko-Tex 100 . Organik ürünler ise kimyasal gübre, pes-tisid ve GDO lu tohum kullanılmadığını ifade eder. Global Organic Textile Standard ( GOTS) ise orga-nik ve ekotekstil standardını birleştiren bir standart-tır ve hem ürünün doğaya zarar vermeden, hem de tüketiciye zarar vermeden üretildiğini belgeler ( Uy-gur, 2016, 297). Doğal boyalı ürünlerin pestisid ve mordan-lardan kaynaklanan ağır metallerden dolayı kontrol edilmeye ihtiyacı vardır. Ayrıca boyaların ışık, yı-kama, sürtünme, ter vb. haslık değerlerinin de en azından standartlarda istenilen 3 seviyesinde olma-sı istenir. İndigo, kök boya, koşnil vb. boyalarının ışık haslıkları 4-5; 3-4 olmasına rağmen Maclura tinctoria vb. haslıklarının 1-2 seviyesinde olduğu görülmüştür. Doğal boyaların genelde orta derece-de haslık değerlerine sahip oldukları bildirilmiştir (Taylor, 1986). Haslıkları yükseltmek için çeşitli ça-lışmalar yapılmaktadır. Bazı doğal boya üretim- pazarlama firmala-rının da ekolojik standartlar için başvurular yaptık-ları görülmüştür. Örneğin, Rubia Pigmenta Natura-lia Firması GOTS sertifikası almak için başvurmuş; Rubia Red Firması da ön kayıt kabulü almıştır. Cou-leurs de Plantes Firması da 12 boya ektraktı ve 7 mordan için sertifika almıştır (Cardon, 2010). i- Endüstriyel Üretim İçin Uygunluk

Doğal boya kaynakları bitkilerin yaprakları, kökleri, sapları, çiçekleri, meyveleri vb. olabilmek-tedir. Doğal boya kaynaklarının bu kısımlarında ancak %1-5 oranında boyarmadde bulunmaktadır. Dolayısıyla doğal boya kaynaklarının endüstriyel boyama aygıtlarında uygulanması teknik olarak so-run teşkil etmektedir. Doğal boya kaynaklarının toz haline getirilmeleri veya boyarmadde ektraktı ha-linde saflaştırılmaları ile endüstriyel uygulamalarda kullanılabilir hale getirilmelerine gayret gösterilmiş, yine de birçok sanayi aygıtı için sorunlar giderileme-miş, işçilik maliyetleri yükselmiştir. Geçen yüzyılda da örneğin kökboya ekstaktı hazırlanarak endüst-riyel üretim yapılmıştır. Fakat bu şekilde pazarla-nan doğal boyaların maliyeti yüksek olduğundan pratikte uygulama olanağı bulunamamaktadır. Do-ğal boyalar mevsimsel olarak üretildiklerinden her mevsimde temini mümkün olamamaktadır. Haslık özellikleri tüm doğal boyalarda yüksek değildir. Bil-gisayarlı renk tutturma sistemlerine uygun değildir. Boya karışımlarıyla çalışmak için uygun değildirler, ara renkler istendiğinde 2 ayrı boyama yapılır, örne-ğin turuncu için önce kırmızı boyama yapılır daha sonra sarı boyama yapılır. Renk standardizasyonları yoktur, bitkinin yetişme koşullarına göre renk tonu

Doğal boya atık sularındaki toksik metal miktarları, endüstriyel boya atık su limitlerinden çok fazladır, dolayısıyla kanala verilmeden önce mutla-ka seyreltilmelidir. Ayrıca doğal boya kaynakları doğal ortamlarında pestisid vb. maruz kalmışlarsa; boya yanında alka-loid vb. içeriyorsa ve bu kimyasallar boyama esna-sında kimyasal olarak parçalanmamış olurlarsa atık sularda ayrıca toksik etki yaratabilecekleri de dik-kate alınmalıdır.

Tablo 2. Doğal Boya ve Endüstriyel Boya Atık sularındaki ağır metal limit değerleri

Doğal Boya atık suları (mg/l)

340100200260480

Endüstriyel boyama atık suları limitleri (UK) (mg/l)

2.00.5

10.02.0

10.0

Metal

AlCrZnCuFe

+6

50

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

farklılığı olmaktadır. Tekrarlanabilirlik özelliği yok-tur. Çok fazla atık sorunu çıkarmaktadır. Mordanla-ma yapılarak 2 aşamalı boyama uygulanmaktadır. Düzgünsüzlük sorunu vardır. Tüm bu olumsuz özellikleri nedeniyle doğal boyalar günümüzde ancak halı, kilim gibi el sanatla-rında geleneksel olarak kullanılmakta, hobi grupları ve sivil toplum kuruluşları tarafından kırsal kesim seviyesinde kullanılmaktadır, sınırlı olarak endüst-riyel üretimde kullanılmaktadır (Saxena, 2014, Uy-gur, 1997).

j- Boyama Maliyeti

Kuru doğal boya kaynağından yaklaşık %1-5 arasında boyarmadde elde edilmektedir. Do-ğal boyalarla tekstili boyama maliyeti, sentetik bo-yalarla boyama maliyetine kıyasla çok daha yüksek-tir. Uygulama prosedürü mordanlama yapıldığı için uzundur, elle uygulanmasından dolayı emek yoğun-dur. Boya maliyeti yüksektir. Yeşil, turuncu gibi ara renkler için boya karışımları birlikte uygulanmadı-ğından, 1 ara renk için 2 boyama yapılması gerek-mekte dolayısıyla maliyet daha da artmaktadır. Sentetik boyalarda ise çok az boyarmadde ile koyu renk elde etmek mümkündür. Günümüz koşullarında doğal boyalı ürünlerin maliyetinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Ancak, sentetik boya-ların çevre kirliliği açısından gizli maliyeti ve bunun çevreye, yatırımlara yaptığı zararlı etkileri, atık su arıtımı ile ilgili olarak harcamaları düşünüldüğünde, aradaki fark önemli ölçüde azalmaktadır (The Gu-ardian, 2015). Sentetik boyaların sürdürülebilirliği de çevresel, ekolojik koşulları yerine getirmesi ile mümkün olacaktır ve bu maliyetler ödenmek zorun-da kalınacaktır. Doğal boyalarla boyanmış olan tekstiller günümüzde değerinden fazla maliyetle satılmak-tadır, ancak bu çevre ve ekolojinin korunmasına, sosyal yararlara karşı kısmi bir destek niteliğinde görülmelidir.

k- Sosyal Konular

Tekstil atık sularının yakındaki su kaynak-larında veya topraklarında boşaltılması, yüzey ve yer altı suyunda ağır kirliliklere neden olmaktadır ve çevreyi, ekolojiyi oldukça olumsuz etkilemek-tedir. Bazı ülkeler atık su yönetmelikleri ile çevreyi koruma önlemleri alınmaktadır. Bu atık sular bit-kileri sulamak için bile uygun bulunmamıştır. Bu atık sularda formaldehit, klor, kurşun, cıva vb. son derece toksik maddelerin bulunduğu görülmüştür. Atık sularla kirletilmiş suların olduğu bölgelerde ya-şayan insanların göç ettikleri görülmektedir. Maliyet hesaplarında sentetik boyarmaddelerin daha ucuz görülmelerine rağmen çevre koruma maliyetlerini

ve sosyal etkilerini de dikkate almak gereklidir (The Guardian, 2015). Kırsal kesimlerde yaşayanlara çeşitli ta-rımsal destekler verilerek boya üreten bitkilerin ve ağaçların yetiştirilmesi teşvik edilebilir. Doğal boya-ların kullanılması da sosyal ortamda bilinçlendirme çalışmaları yapılarak yaygınlaştırılabilir.

Sonuç

1980’ lerden sonra Bazı sentetik boyar-maddelerde toksik özelliğin görülmesi üzerine, do-ğal olan her şeyin çevre dostu olacağı düşünülerek doğal boyalara bir yöneliş olmuştur. Oysa, doğal boyalardan sütleğen, sarı kantaron vb. bazılarının toksik özellik gösterdiği görülmüş; krom tuzları, kur-şun tuzları vb. bazı mordanların da toksik oldukları gerekçesiyle günümüzdeki çevre- ekoloji anlayışına göre yasaklandıkları bildirilmiştir. Dolayısıyla doğal boyalarla ancak şap, demir tuzları gibi sınırlı sayıda mordan kullanılabilir nitelik göstermekte, daha az sayıda sınırlı renkler elde edilebilmekte ve bu renk-lerden sadece bazılarının haslıklarının yüksek oldu-ğu görülmektedir. Doğal boyalar günümüzde boya böcekle-rinden ziyade, genellikle bitkilerden elde edilmekte olup, bu bitkiler genellikle kendi doğal çevrelerinde doğal olarak yetişmektedir, doğal boyaların tarımsal üretimi yapılarak yetiştirilmesi ise çok yaygın değil-dir. Doğal boyalar 1 yıllık, 2 yıllık bitkilerden veya çok yıllık ağaçların meyve, tohum, çiçek, yaprak-larından elde edildiklerinden dolayı sürekli olarak yenilenmekte, bu nedenle özen gösterildiği tak-dirde doğaya zarar vermeden sürdürülebilir özellik göstermektedirler. Fakat günümüz tekstil üretimi için gerekli olan yıllık 1 milyon ton boyarmadde ih-tiyacının doğal boyalarla karşılanması mümkün gö-rülmemektedir. Zira doğal boyalar çok geniş tarım arazilerine ihtiyaç göstermekte ve tarım arazileri öncelikle gıda ürünlerinin tarımında kullanılmakta olup, mevcut tarım arazilerinin 7 milyar insanın gıda ihtiyacını bile karşılamaktan uzak olduğu görülmek-tedir. Doğal boyaların sentetik boyarmaddelere karşısında haslık, renk skalası, tekrarlanabilirlik, düzgünsüzlük, renk standardı, endüstriyel üretime uygunluk, renk karışımlarının hazırlanması, maliyet yüksekliği, her mevsim temin edilebilme güçlüğü vb. konularında eksiklikleri de sentetik boyarmad-deler karşısında ayrıca olumsuzluk teşkil etmek-tedir. Bu gerçeklere bağlı olarak halen tekstillerde kullanılan boyarmaddelerin ancak % 1 kadarı doğal boyalardan elde edilebilmektedir.Sonuç olarak;-Doğal boyalar, toksik olmayan sentetik boyarmad-delerin yanında bir seçenek olarak kullanılabilir,-Kırsal kesimde doğal ortamlarında yetişen boya bitkilerinin kırsal kesimde üretilen el sanatı tekstil-

51

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lerinde kullanılmaları teşvik edilebilir, - Kırsal kesimde yaşayanlara eğitim, rehberlik, ta-rımsal destek, ticari ilişkilerde destekler verilerek ekonomik geçim kaynağı sağlanabilir.-Doğal boyalar için uygun nitelikli kurumlaşma ve belgeleme protokolleri oluşturulabilir.- verimsiz alanlarda ve marjinal topraklarda boya bitkilerinin tarımsal üretimi yapılabilir, -Doğal boyaların doğal ortamlarında mevcudiyetine ve toplanmalarına özen gösterilerek sürdürülebilir-liği artırılabilir.- Doğal boyalı ürünler hakkında tüketiciler bilinçlen-dirilerek ilgileri artırılabilir, -Sentetik boyarmaddelerin atık su arıtma maliyet-leri ile doğal boya maliyetleri konusunda tüketiciler bilinçlendirilebilir. -Gelecekte boya bitkilerine biyoteknolojik müda-haleler yapılarak doğal boya veriminin çok yüksek seviyelere çıkarılabileceği, düşük maliyetle üretile-bilecekleri öngörülmektedir, bu gelişmeler dikkatle takip edilmelidir.

Kaynakça

-Baytop, T., Baytop, A., Mat, A., Sun, S., ‘Türki-ye’de Zehirli Bitkiler, Bitki Zehirlemeleri ve Tedavi Yöntemleri, İ.Ü.Yayınları, No 3560, Eczacılık Fak., No 54, Gençlik Basımevi, İstanbul,Türkiye, 1989.-Cardon, D., ‘Natural Dyes, Our Global Heritage of Colors’, 12 th Biennial Symposium – University of Nebraska – lincoln- Textile Society of America Sy-mposium Proceedings – lincoln, Nebraska- 2010. Pp1-10. http://digitalcommons.unl.edu/tsaconf/12-Duke, A. J., Handbook of Medicinal Herbs, CRC Press Florida, USA, 1991.-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 1988-2016 Raporu http://www.turkstat.gov.tr/PreIstatistikTab-lo.do?istab_id=53-Glover, B., Pierce, J.H., ‘’Are Natural Colorants Good For Your Health?’’ JSDC, vol.109, Jan.1993, pp. 5-7.-Gözcelioğlu, B., “Türkiye’de Kaç Tane Bitki vardır, Bunlardan Kaç Tanesi Endemiktir?”, Tübitak- Bi-lim Genç, 2014. http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/turkiyede-kac-tane-bitki-vardir-bunlar-dan-kac-tanesi-endemiktir-Gulrajani, M.l., ‘ Present status of natural dyes’, Indian Journal of Fibre & Textile Research, vol 26, March, June 2001, pp 191-201.-Hill, D.J., ‘Is there a future for natural dyes? ‘ Rev. Prog. Color, 27, 1997, 18–25.-Islam, S.U., Mohammad, F., Islamia, J.M., ‘ Re-cent advancements in natural dye applications: A review’ Journal of Cleaner Production , 53, April 2013, 310-331.

-İzmir Ticaret Borsası , Rakamlarla Dünya Tarımı, İzmir Ticaret Borsası- Ar-Ge Müdürlüğü Nisan 2014 . http://itb.org.tr/dosya/rapordosya/rakamlarla-dun-ya-tarimi.pdf?v=1479772800032-Kumar, J.K., Sinha, A.K., ‘Resurgence of Natural Colourants : A holistic view’, Natural Products let-ters, vol.18, No.1, February 2004, pp.59-84.-Mert, H. H., Doğan, Y., Başlar, S., ‘Doğal Boya El-desinde Kullanılan Bazı Bitkiler’, Ekoloji, 5, Ekim –Kasım- Aralık-1992, s.14-17.-Oecotextiles, https://oecotextiles.wordpress.com/tag/natural-dyes/ ( access date: 15/6/2016).-Oeko-tex Standard 100,https://www.oeko-tex.com/en/business/certifications_and_services/ots_100/ots_100_limit_values/ots_100_limit_va-lues.html-Saxena, S., Raja, A. S. M., Muthu, S.S., ‘Natural Dyes: Sources, Chemistry, Application and Susta-inability Issues’, Textile Science and Clothing Te-chnology, DOI: 10.1007/978-981-287-065-0_2, Springer Science+Business Media Singapore, 2014, Pp 37-80 .-Taylor, G. W. ’Natural Dyes in Textile Applications’’, Rev. Prog. Coloration, vol.16, 1986, pp. 53-61.-The Guardian, 2015, https://www.theguardian.com/sustainable-business/sustainable-fashi-on-blog/2015/mar/31/natural-dyes-v-synthetic-w-hich-is-more-sustainable-Useful Tropical Plants,http://tropical.theferns.info/viewtropical.php?id=Indigofera+tinctoria-Uygur, A., ‘The Future of Organic Fibers’, ICSD – International Conference on Sustainable Deve-lopment – 19-23 October, ( Üsküp) Skopje, 2016, 293-300. -Uygur, A., ‘Are Natural Dyes Environmentally and Ecologically Friendly ?’, International Conference on Sustainable Development, 19-23 Octobre 2016 , Üslüp ( Skopje) , 287-292.-Uygur, A., ‘ Tekstil ve Çevre’, KMO- İstanbul şu-besi, Selüloz, Polyester ve Karışım Elyafın Terbiye Prosesleri – Eğitim Programı, 16-17 Ocak 1997, İstanbul, 1997, s. 89-118.-Watson, J., Textiles and the Environment, Business International limited, london, 1991. Textile Exc-hange, http://textileexchange.org/ 2016 Report

52

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Türkiye’de kendiliğinden yetişen veya ta-rımı yapılan birçok bitkinin kök, gövde, yaprak, çiçek, tohum, meyve, ince dallar, meyve kabuğu, gövde kabuğu, yumru kabuğu, toprak altı sürgünü gibi bölümleri boyama materyali olarak çok eskiden beri kullanılmaktadır. Bitkiler gerek türlerinin çok-luğu, gerekse verdikleri renk çeşitliliği açısından doğal boyacılığın önemli hammaddelerinden sayıl-maktadır. Bitkisel boyacılık özellikle dokumacılığın yoğun olarak yapıldığı yörelerde gelişmiştir. İpekli dokumacılığın geçmişten günümüze kadar yapıldı-ğı illerden biri de Hatay’dır. Hatay’da üretilen ipekli dokumalarda geçmişte bitkisel boya yoğun olarak kullanılırken günümüzde artık kimyasal boyalardan yararlanılmaktadır. Hatay’da doğada kendiliğinden yetişen veya tarımı yapılan, özellikle endemik ol-mayan 15 bitki (ceviz, defne, katırtırnağı, kökboya, menengiç, meyankökü, murt, nar, portakal yapra-ğı ve meyve dış kabuğu, soğan, sumak yaprağı ve meyvesi, yarpuz ve zeytin), yün kilim ipliklerine göre %100 oranında alınarak mordansız ve 5 farklı mordan (alüminyum şap, tartarik asit, kalay klorür, sodyum klorür, potasyum bikromat) kullanılarak toplam 90 boyama yapılmıştır. 1 saatlik kaynatma sonucunda sıcak ekstrakt elde edilmiş, ön mordan-lama yöntemi kullanılmıştır. Bu bildiride; Hatay’da yetişen bitkilerden elde edilen renkler subjektif ve objektif yöntemlerle değerlendirilerek; ışık, sürtünme ve su damlası has-lıkları tablolar halinde açıklanmıştır.Anahtar Kelimeler: Hatay, Bitkisel boya, Mordan, Renk, Haslık

ABSTRACT

Many parts of plants that are grown or cul-tivated spontaneously in Turkey are used as dyeing material such as root, stem, leaf, flower, seed, fruit, thin branches, fruit bark, body bark, tuber bark and underground shoot. Plants are considered to be important raw materials of natural dyeing in terms of the diversity of their species and the variety of colors they give. Natural dyeing has developed es-pecially in areas where weaving is intensively done. Hatay is one of the illusions in which silk weaving is made up from the past to the present day. Nowa-days, silk fabrics produced in Hatay are being used intensively in vegetable dyeing in the past, but now chemical dyes are used. In Hatay, 15 plants (wal-nut, laurel, broom, madder, turpentine, licorice, murti, pomegranate, orange leaves and fruit shell, onion, sumac leaves and fruit, mint and olive) which are spontaneously grown or agriculture in nature, (Aluminum screed, tartaric acid, stannic chloride, sodium chloride, potassium bichromate) and 100% of wool yarn were taken. The total of 90 staining was done with 1 hour of boiling and preliminary mor-danting method was used. In this report; the colors obtained from the plants grown in Hatay are evaluated by subjective and objective methods; light, friction and water drop fastness will be explained in tables.

Keywords: Hatay, vegetable dye, Mordant, Color, Fastness

HATAY’DA YETİŞEN BAZI BİTKİLERDEN ELDE EDİLEN RENKLERİN SUBJEKTİF-OBJEKTİF VE HASLIK DEĞERLERİ*

THE COLORS’S OBTAINED FROM SOME PLANTS GROWN IN HATAY SUBJECTIVE-OBJECTIVE AND FASTNESS VALUES

Ayşegül KARAKEllE**

*Bu bildiri, “Hatay’da Yetişen Bitkilerden Elde Edilen Renkler, Haslıkları ve Kilim Tasarımında Kullanımı” isimli Doktora tezinin bir bölümünden alınmıştır. **Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Tayfur Sökmen Kampüsü HATAY [email protected]

Giriş

Anadolu’da çok eskiden beri boya bitkile-rinin yetiştiği, yetiştirildiği, ticaretinin yapıldığı, bu bitkilerden elde edilen boyalarla özellikle yün halı ve kilim ipliklerin boyandığı bilinmektedir. Boya bit-kilerinin Türkiye’nin hemen hemen her yöresinde çok çeşitli olması bitkisel boyacılığın Anadolu halı ve kilim sanatının yapıldığı yerlerde geleneksel bir yere sahip olmasını etkilemiştir. Değişen koşullar ve gelişen teknoloji ile birlikte boyacılıkta bitkisel bo-

yaların kullanım alanları giderek daralmakta ise de son yıllarda doğala olan ilgi ve talebin artması nede-niyle bu alanda dikkat çekici gelişmeler yaşanmak-tadır. Cisimlerin renklendirilmesi boyamak kelimesiyle ifade edi¬lmektedir. Bir cismin yüzeyinin ya dış te-sirlerden korunması ya da güzel bir görünüm sağ-lanması için renkli hale getirilmesinde kullanılan maddelere “boya” denilmektedir. Konuşma dilinde çoğu kez boya ve boyar madde kelime¬leri, birbi-ri yerine kullanılmaktadır. Bu iki sözcük eşanlamlı

53

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

değildir. Boyalar, bir bağlayıcı ile karışmış fakat çö-zünmemiş karışımlardır. Boyama ise herhangi bir yüzeye çeşitli materyaller yardımıyla boyanın uygu-lanması işlemidir (Başer ve İnanıcı 1990). Anadolu, tarihte boya bitkilerinin çok bu-lunduğu ve hatta yetiştirildiği bölgeler arasında yer almaktadır. Türklerdeki boyacılık sanatının ise Türk medeniyeti kadar eski olduğu bilinmektedir. Osmanlılar zamanında çok önem verilen bir sanat dalı haline gelmiş, Bursa, Edirne, İstanbul, Tokat, Kayseri ve Konya gibi merkezlerde boyacılık sanatı oldukça gelişmiştir (Kaynar ve Onuş 2014). Akdeniz bölgesinde bulunan Hatay’da, bitkisel boyacılıkta kullanılan çeşitli boya bitkileri yetişmekte ve yetiştirilmektedir. Doğada kendiliğin-den yetişen veya tarımı yapılan; ceviz, defne, ka-tırtırnağı, kökboya, menengiç, meyan kökü, murt, nar, portakal, soğan, sumak, yarpuz ve zeytin gibi bitkilerin çeşitli bölümleri kullanılarak mordanlı ve mordansız olarak boyanması sonucunda elde edi-len renklerin kataloğunun oluşturulması yöresel bo-yacılık açısından oldukça önem taşımaktadır.

1. MATERYAL VE YÖNTEM

Araştırmanın materyalini Hatay’da yeti-şen bitkiler, boyasız 2,5 numara yün kilim iplikleri, alüminyum şap, kalay klorür, sodyum klorür, tarta-rik asit ve potasyum bikromat mordanları ve daha önce yayımlanmış kaynaklar oluşturmaktadır. TÜ-BİvES (Anonim 2012) veri tabanında taranan ve C6 karesinde bulunan, Hatay ili ve ilçelerinden temin edilen, yörede tarımı yapılan ya da kendiliğinden yetişen; ceviz (Juglans regia l.), defne (laurus no-bilis l.), katırtırnağı (Genista tinctoria l.), kökboya (Rubia tinctorum l.), menengiç (Pistacia terebint-hus l.), meyankökü (Glycyrrhiza glabra l.), murt (Myrtus communis l.), nar (Punica granatum l.), portakal (Citrus sinensis l.), soğan (Allium cepa l.), sumak (Rhus coriaria l.), yarpuz (Mentha pulegium l.), zeytin (Olea europaea l.) bitkileri, yöntemde belirtilen esaslara dayanarak kullanılmıştır. Araştır-mada takip edilen yöntemler aşağıda açıklanmıştır.

Ekstrakt Hazırlama Yöntemi

Boyamada kullanılan murt (Myrtus com-munis l.), zeytin (Olea europaea l.), portakal (Cit-rus sinensis l.), sumak (Rhus coriaria l.) ve defne-nin (laurus nobilis l.) yaprağı, ceviz (Juglans regia l.), soğan (Allium cepa l.), portakal (Citrus sinensis l.) ve narın (Punica granatum l.) meyve ve yumru dış kabuğu, yarpuzun (Mentha pulegium l.) kök ha-riç tamamı, sumak (Rhus coriaria l.) ve menengiçin (Pistacia terebinthus l.) meyvesi, katırtırnağının (Genista tinctoria l.) gövdesi, meyankökünün (Gl-ycyrrhiza glabra l.) kökleri ve kökboyanın (Rubia

tinctorum l.) toprak altı sürgünleri gibi kısımları ku-rutularak parçalanmıştır.

Mordanlı ve Mordansız Boyama Yöntemi

Araştırmada ön mordanlama yöntemi kul-lanılmış mordanlar yün ipliklerinin ağırlığına göre %3 oranında alınmıştır. Yine yün iplikleri ağırlığına göre 1:50 oranında ılık su içinde eritilerek önce-den nemlendirilmiş iplikler bu mordanlı su içine konulmuştur. 1 saat kaynatıldıktan sonra mordanlı su içinden alınan yün iplikler durulanmadan sıkıla-rak boyamaya hazır hale getirilmiştir (Kayabaşı ve Ölmez 2003). %3 oranında kullanılan mordanlarla mordanlanan yün iplikler, elde edilen ekstrakt için-de 1 saat süreyle kaynatılıp kendi halinde soğuma-ya bırakılmıştır. Daha sonra bol soğuk su ile durula-narak az ışıklı ve havadar bir yerde kurutulmuştur (Kayabaşı vd. 2001). Mordansız boyama yöntemin-de ise önceden elde edilmiş ekstraktın içine yün ip-likleri nemlendirilerek konulmuştur. 1 saat süreyle kaynatılıp, kaynama sırasında eksilen su ilave edil-miştir. Boyanmış olan iplikler soğuduktan sonra bol soğuk suyla durulanarak az ışıklı ve havadar bir yer-de kurutulmuştur (Kızıl ve Kayabaşı 2005).

Elde Edilen Renklerin Subjektif Değerlendirilmesi

Araştırma kapsamına alınan boya bitkileri ile ilgili mordanlar kullanılarak yapılan boyamalar-dan elde edilen renkler, Ankara Üniversitesi Ev Eko-nomisi Yüksekokulu El Sanatları Anabilim Dalı öğre-tim elemanları ve çalışanlarından oluşan 7 kişilik bir komisyon tarafından adlandırılmıştır. Bu işlem için boyanmış yün kilim iplikleri yumaklar halinde doğal gün ışığında açık renk ve düzgün bir zemin üzerine belirli aralıklarla yerleştirilmiştir. Bu iplikler arasındaki uzaklık ve yakınlık ilişkisi dikkate alınarak yorumlar yapılmış ve her bir iplik yumağında bulunan açık ve koyu tonlar tespit edilmiştir. Daha önce yapılmış çalışmalardaki renk adlandırmaları dikkate alınarak her bir gruptaki açık ve koyu tonlar doğada görülebilecek renk değerleri ile isimlendirilmiştir (Akan 2007).

Elde Edilen Renklerin Objektif Değerlendirilmesi

Objektif değerlendirme subjektif değer-lendirmede oluşabilecek renk yanılgısını ortadan kaldırmak, değerlendirmelerin tek bir kaynağa göre yapılarak bunun sonucunda sabit bir değer elde et-mek, rengin parlaklık, kırmızı, yeşil, sarı ve beyaza olan uzaklık derecelerini belirlemek ve uluslarara-sı standartlara uyum sağlamak amacı ile ya-pılmakta, tekstil ürünlerinin boyandığı üniteler ve

54

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

boya üretimi yapılan birimlerde yaygın olarak kulla-nılmaktadır (Duran 1993, Kayabaşı ve Kızıl 2002). Objektif değerlendirmede; Techkon Spect-ro Dens-Connect cihazı kullanılarak l (açıklık-ko-yuluk), a (kırmızı-yeşil koordinatı) ve b (mavi-sarı koordinatı) değerleri ölçülerek dE (toplam renk farklılığı) değeri hesaplanmıştır. Spectro Dens ciha-zında ölçüm yapılırken boyasız yün iplikleri referans değer olarak kabul edilmiş, mordansız ve mordan kullanılarak yapılan boyamalarda elde edilen renk-ler referans değere göre hesaplanmıştır. Yün iplikler birbirine paralel hale getirilerek düzgün bir şekilde beyaz bir zemin üzerine yerleştirilmiştir. Ölçümü ya-pılacak ipliklerin üç farklı bölgesinden l (parlaklık koordinatı), a (kırmızı-yeşil koordinatı), ve b (ma-vi-sarı koordinatı) değerleri ölçülmüş daha sonra dE (renk farklılığı) hesaplanmıştır. Elde edilen verilerin ortalamaları alınmıştır. Ölçüm sırasında boyasız yün iplik referans değer olarak kabul edilmiş, yapılan boyamalarda elde edilen renkler referans değere göre hesaplanmıştır. Ölçülen l, a, b değerleri l-dl, a-da, b-db formülüne göre hesaplanarak karelerinin toplamının karekökü dE değeri olarak belirlenmiştir. Bu formül doğrultusunda MS Excel programı kulla-nılarak hesaplanan renk değerleri düşük ise beyaz referans değere olan uzaklığın az (açık değer), yük-sek ise bu değere olan uzaklığın çok (koyu değer) olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Colorimeter ile renk tayininde kullanılan simgeler ve formüller aşa-ğıda görülmektedir.

l:Boyasız yün ipliği parlaklık koordinatıdL: Boyalı her bir ipliğin parlaklık koordinatıa: Boyasız yün ipliğin kırmızı-yeşil koordinatıda: Boyalı her bir ipliğin kırmızı-yeşil koordinatıb: Boyasız yün ipliğin mavi-sarı koordinatıdb: Boyalı her bir ipliğin mavi-sarı koordinatıdE:√(l−dl)+(a−da)+(b−db) (Anonim2013)

Işık Haslığı Tayini

Boyalı yün kilim ipliklerinin ışık haslığı tayi-ni Türk Standartları Enstitüsü tarafından TS EN ISO 105- B02/A1 Tekstil- Renk Haslığı Deneyleri- Bö-lüm B02: Yapay Işığa Karşı Renk Haslığının Tayini- Ksenon Ark Soldurma lambası Deneyi ve DIN 5033 (Farbmessung Bergriffe Der Farbmetrik) standart-larına göre yapılmıştır (Anonim 2006a). Işık haslığı tayini için boyanmış yün kilim iplikleri ve mavi skala kullanılmıştır. Mavi skala 1’den 8’e kadar derece-lendirilmiş şerit halindeki yün kumaşlardır. Bu ska-lada 1 en açık mavi rengi, 8 ise en koyu mavi rengi göstermektedir. Işık haslığı tayini için mavi skala ile boyanmış yün kilim iplik örnekleri kullanılmıştır. Bu şeritler, bir karton üzerine mavi yün skalayı 1’den 8’e kadar sıra ile 1 cm boyunda 6 cm eninde ola-cak şekilde kesilerek yapıştırılmıştır. Boyanmış yün

kilim iplik örnekleri de 1 cm boyunda, 6 cm eninde birbirine paralel olacak şekilde bir karton üzerine sarılmıştır. Işık haslık tayini, paralel çalışılacağı için yün kilim ipliklerinden ikişer örnek sarılmıştır. Mu-kavvadan 7 cm ve 3 cm eninde şeritler kesilmiştir. 3 cm eninde olan parça 7 cm eninde olan parça-nın üzerine konularak cilt yapılmıştır. Paralel olarak hazırlanmış yün kilim iplik örnekleri mavi skala ile birlikte hazırlanan bu cilt içerisine yerleştirilmiştir. Hazırlanan örnekler ile mavi skalanın yarısı 3 cm eninde olan parçanın altında kalacak şekilde gün ışığının etkisinden korunmasını sağlarken, diğer ya-rısını da 45°’lik açı oluşturulacak şekilde gün ışığına maruz bırakılmıştır. Boyalı yün örnekleri günün bel-li saatlerinde kontrol edilerek, mavi yün skaladaki solmaya göre değerlendirilmiştir. Oluşan değerler 8’e yaklaştıkça boyanmış yün kilim iplik örnekleri-nin ışığa karşı dayanıklı olduğu görülmektedir. Bo-yanmış yün kilim iplikleri birbiri ile paralel çalışmak koşulu gereği ikişer adet olmak üzere karton üze-rine sarılmıştır. Paraleli olarak hazırlanan yün kilim iplikleri mavi skala ile birlikte hazırlanan cilt içerisi-ne yerleştirilmiştir. Bu yerleştirme sonucunda mavi skala ve boyalı ipliklerin yarısı gün ışığı etkisi altında bırakılırken, diğer yarısı karton ile kapatılmıştır. Bel-li bir açıdan gün ışığı alacak şekilde açık bırakılan örnekler günün belirli saatlerinde kontrol edilerek örneklerdeki solma derecesi, mavi skaladaki örnek-lerin solma derecesi ile karşılaştırılmış ve değerlen-dirilmiştir (Kayabaşı 1995).

Sürtünme Haslığı Tayini

Boyalı yün kilim ipliklerinin sürtünme has-lığı tayini Türk Standartları Enstitüsü tarafından ha-zırlanan TS EN ISO 105-X12 Tekstil- Renk Haslığı Deneyleri-Bölüm X12: Sürtmeye Karşı Renk Haslığı Tayini, TS 423-2 EN 20105-A02 (Tekstil Renk Has-lığı Tayin Metotları-Bölüm A02 Solmanın Değerlen-dirilmesinde Gri Skalanın Kullanılması) ve TS 423-3 EN 20105-A03 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları Bölüm A03 Renk Akmasının Değerlendirilmesinde Gri Skalaların Kullanılması) standartlarına göre ya-pılmıştır (Anonim 2006b). Boyanmış iplikler her iplikten ikişer adet olmak üzere 14x5 cm boyutlarında kartonlara sa-rılmıştır. Deney cihazının sürtünmenin oluşacağı il-gili bölümüne ise 5,5 cm boyutunda kesilen, beyaz renkli, bezayağı dokulu pamuklu bez yerleştirilmiş-tir. 900 gr’lık yük altında boyalı örneğin 10 cm’lik kısmı boyunca düz bir hat üzerinde 10 saniyede, 10 kez ileri geri sürtülmüştür. Bu işlem sonucunda boyanmış ipliklerin her biri birbiri ile paralelli olacak şekilde sürtünme haslıkları tespit edilmiştir. Boya-sız pamuklu beze renk akması gri skala ile değer-lendirilmiştir.

55

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Su Damlası Haslığı Tayini

Boyalı yün kilim ipliklerinin su damlası haslığı tayini Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS EN ISO 105-E07 (Tekstil Renk Haslı-ğı Deneyleri-Bölüm E07: lekelenmeye Karşı Renk Haslığı: Su) ve TS 423-2 EN 20105-A02 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları Bölüm A02 Solmanın Değerlendirilmesinde Gri Skalanın Kullanılması) ve TS 423-3 EN 20105-A03 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları-BölümA03 Renk Akmasının Değerlendi-rilmesinde Gri Skalaların Kullanılması) standartları-na göre yapılmıştır (Anonim 1996).

2. ARAŞTIRMA SONUÇLARI

Araştırmada ceviz (Juglans regia l.), defne (laurus nobilis l.), katırtırnağı (Genista tinctoria l.), kökboya (Rubia tinctorum l.), menengiç (Pista-cia terebinthus l.), meyankökü (Glycyrrhiza glabra l.), murt (Myrtus communis l.), nar (Punica grana-tum l.), portakal (Citrus sinensis l.), soğan (Allium cepa l.), sumak (Rhus coriaria l.), yarpuz (Mentha pulegium l.), zeytin (Olea europaea l.) bitkilerinin çeşitli kısımları (kök, gövde, sap, meyve dış kabu-ğu, toprak altı sürgünleri gibi), yün kilim ipliklerine göre %100 oranında alınmış mordansız ve 5 farklı mordan (alüminyum şap, tartarik asit, kalay klorür, sodyum klorür, potasyum bikromat) %3 oranında kullanılarak toplam 90 boyama yapılmıştır.

2.1 Elde Edilen RenklerinDeğerlendirilmesi

Araştırmada elde edilen renklerin subjektif değerlendirmesi, renk gruplarına göre dağılımı, ob-jektif bulguları ve haslıkları (ışık, sürtünme, su dam-lası) değerlendirilerek çizelgeler halinde verilmiştir.

2.1.1 Elde Edilen Renklerin Subjektif Değerlendirilmesi Çizelge 1 incelendiğinde, yün kilim iplik-lerinin ceviz meyve dış kabuğu ile boyanması so-nucunda devetüyü, koyu devetüyü, kızıl kahve ve sütlü kahve; defne yaprakları ile boyanması sonu-cunda kahve köpüğü, açık sarı, koyu ayva sarısı ve yeşil kahve; katırtırnağı bitkisinin gövdesi (dal ve sap) ile boyanması sonucunda açık süzme bal, açık sarı, açık kükürt, kirli sarı ve açık zeytinyağı; kök-boya bitkisinin toprak altı sürgünleri ile boyanması sonucunda koyu gülkurusu, tarçın, koyu somon, koyu tarçın, gülkurusu ve vişneçürüğü; menengiç bitkisinin meyveleri ile boyanması sonucunda kirli sarı, açık safran, yeşil sarı, safran, açık kükürt ve hardal; meyankökü bitkisinin kökleri ile boyanma-sı sonucunda kirli krem, kahve köpüğü, zerdeçal, pişmiş elma, koyu kükürt ve açık limonküfü; murt bitkisinin yaprakları ile boyanması sonucunda kim-yon, sarı, hardal, koyu limonküfü, açık salamura zeytin ve koyu meşe yaprağı; nar bitkisinin meyve dış kabukları ile boyanması sonucunda açık sızma zeytinyağı, açık turuncu, koyu meşe yaprağı, koyu hardal ve hardal; portakal bitkisinin meyve kabuğu ile boyanması sonucunda bej, açık sarı, kirli sarı, kemik rengi, açık zeytinyağı; yaprakları ile yapılan boyamalar sonucunda ise açık kükürt, sarı, koyu su yeşili, açık yeşilimsi sarı ve açık sızma zeytinyağı; soğanın yumru dış kabuğu ile boyanması sonucun-da kızıl kahve, taba, koyu kızıl kahve, kızıl toprak, koyu turuncu, açık taba; sumak bitkisinin meyveleri ile boyanması sonucunda açık kahve, açık devetü-yü, sızma zeytinyağı, kuru meşe yaprağı, açık sütlü kahve, yaprakları kullanılarak yapılan boyamalar sonucunda ise su yeşili, koyu bej, salamura yaprak, koyu kirli sarı, açık sarı; yarpuz bitkisinin kök hariç tamamı ile boyanması sonucunda açık haki, kükürt, haki, muz kabuğu, açık küf yeşili; zeytin bitkisinin yaprakları ile boyanmasından açık saman sarısı, koyu kirli sarı, koyu meşe yaprağı, kahve köpüğü, açık kayısı renklerinin elde edildiği görülmektedir.

CevizDefneKatırtırnağıKökboya Menengiç MeyanköküMurtNarPortakal KabuğuPortakal YaprağıSoğan Sumak MeyveSumak YaprakYarpuzZeytin

DevetüyüKoyu ayva sarısıAçık kükürtKoyu somonYeşil sarıPişmiş elmaHardalKoyu meşe yaprağıKirli sarıKoyu su yeşiliKızıl toprakAçık sütlü kahveKoyu kirli sarıKükürtKahve köpüğü

DevetüyüAçık sarıAçık sarıKoyu tarçınSafranKirli kremKoyu limonküfüKoyu hardalAçık sarıAçık yeşil sarıKızıl kahveAçık kahveSu yeşiliAçık hakiAçık saman sarısı

Kızıl kahveKahve köpüğüKirli sarıGülkurusuAçık kükürtKahve köpüğüAçık salamura zeytinKoyu meşe yaprağıKemikAçık kükürtTabaAçık devetüyüKoyu bejKükürtKoyu kirli sarı

Koyu DevetüyüYeşil kahveAçık zeytinyağıvişneçürüğüHardalZerdeçalKoyu meşe yaprağıHardalAçık zeytinyağıAçık sızma zeytinyağıKoyu kızıl kahveSızma zeytinyağıSalamura yaprakHakiKoyu meşe yaprağı

Kızıl kahveAçık sarıAçık sarıTarçınAçık safranAçık limonküfüSarıAçık turuncuAçık sarıSarıKoyu turuncuKuru meşe yaprağıAçık sarıMuz kabuğuAçık kayısı

Sütlü kahveKahve köpüğüAçık süzme balKoyu gülkurusuKirli sarıKoyu kükürtKimyonAçık sızma zeytinyağıBejAçık kükürtAçık tabaAçık sütlü kahveKoyu bejAçık küf yeşiliKahve köpüğü

Alüminyum şapı(KAl(SO4))

Tartarik asit (C4H6O6)

Potasyum bikromat (K2Cr2O7)

Sodyum klorür(NaCl)

Kalay klorür(SnCl2.2H2O) Mordansız

Mor

dan

Bitki

Çizelge 1. Elde Edilen Renklerin Subjektif Değerlendirilmesi

56

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2.1.2 Elde Edilen Renklerin Renk Grupları

Araştırmada çeşitli bitki ve mordanlar kul-lanılarak 90 farklı renk ve tonları elde edilmiştir. Elde edilen renkler, genel olarak yün kilim ipliklerinde sık rastlanılan kahverengi, krem-bej, kırmızı, sarı, yeşil gibi renk tonlarının sınırları içerisinde sını-flandırılmıştır. Boyanmış yün kilim ipliklerinde elde edilen renklerin renk gruplarına göre dağılımı Çi-zelge 2’de verilmiştir.

Araştırmada en çok kahverengi ve tonları, en az ise krem-bej ve tonları elde edilmiştir. Ceviz meyve dış kabuğu ile yapılan tüm boyamalarda kahverengi ve tonları, defne yaprakları ile yapılan boyamalarda kahverengi ve sarı tonları, katırtırna-ğı bitkisinin gövde kısmından yapılan boyamalarda krem-bej ve sarı tonları, kökboya bitkisinin topra-kaltı sürgünleri ile yapılan tüm boyamalarda kırmızı ve tonları, menengiç bitkisinin meyvelerinden ya-pılan boyamalarda kahverengi, sarı ve yeşil tonları, meyankökü bitkisinin kökü ile yapılan boyamalarda kahverengi, krem-bej, sarı ve yeşil tonları, murt bit-kisinin yaprakları ile yapılan boyamalarda kahve-rengi, sarı ve yeşil tonları, nar bitkisinin meyve dış kabukları ile yapılan boyamalarda kırmızı, sarı ve yeşil tonları, portakal bitkisinin meyve dış kabukları ve yapraklarından yapılan boyamalarda kahverengi, krem-bej, sarı ve yeşil tonları elde edilmiştir. Soğan bitkisinin yumru dış kabuklarından yapılan boyama-larda kahverengi ve kırmızı tonları eşit dağılım gös-termişlerdir. Sumak bitkisinin meyve ve yaprakları ile yapılan boyamalarda kahverengi, krem-bej, sarı ve yeşil tonları, yarpuz bitkisinin kökleri hariç tüm kısmı ile yapılan boyamalarda kahverengi, sarı ve yeşil tonları ve zeytin bitkisinin yaprakları ile yapılan boyamalarda ise kahverengi, krem-bej, sarı ve yeşil tonları elde edilmiştir.

2.1.3 Elde Edilen Renklerin Objektif Değerlendiril-mesi

Yapılan boyamalar sonucu bitkilerin %100 oranında alınarak, değişik mordanlar ile mordan-lanan yün kilim ipliğinin boyanması ile elde edilen renklerin colorimetre ile ölçümleri sonucu dE de-ğerleri belirlenmiştir. Bunda referans değer olarak boyasız yünün değerleri esas alınmıştır. Boyasız yü-nün “l” değeri 72.27, “a” değeri 1.05, “b” değeri 15.48’dir. Bitkilerin çeşitli mordanlar kullanılarak elde edilen renklerin dE değerleri ise bu referans değerlere göre belirlenmiştir. Elde eldilen renkler objektif olarak değerlendirilerek Çizelge 3’de veril-miştir.

Bitki CevizDefneKatırtırnağıKökboya Menengiç Meyan köküMurtNar Portakal KabuğuPortakal YaprağıSoğan Sumak MeyveSumak YaprakYarpuzZeytinTOPlAM%

Kahverengi64

113

134332

31

34.4

Krem-Bej

2

1

22

1

19

10

Kırmızı

6

1

3

1011.1

Sarı

24

432132

1112

2628.9

Yeşil

111411

1121

1415.6

Ren

k

Çizelge 2. Renk gruplarına göre dağılımı

Çizelge 3. Elde edilen renklerin objektif değerleri

Alüminyum şap KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)Mordansız

48,0541,3943,8443,3041,9839,0959,4758,0341,9452,9858,5154,6365,4664,3454,3562,8166,4363,2536,0335,6724,5245,9243,0832,2358,6656,3843,8957,9962,8153,3253,5649,3844,7052,4757,8052,7053,3946,9545,1646,0359,0747,65

9,04710,948,258,929,748,914,046,849,488,134,026,241,552,543,422,611,103,0231,1723,4325,1524,6529,0522,372,551,3711,124,340,741,687,025,799,776,525,235,205,236,725,468,583,297,04

16,2220,0212,3915,2619,8216,8035,0122,8328,6326,6734,1422,9033,3624,0330,9024,8132,9025,7324,9717,8713,5326,2130,2014,3358,6723,5850,4141,9259,8734,4630,7727,8933,8828,4930,3126,6633,1322,7528,7829,8543,4424,53

13,0416,0914,3914,4215,1215,6214,469,4416,6912,6114,069,9312,566,7312,757,4712,178,0332,3327,0831,7325,6829,7727,7530,068,3527,5019,0830,6614,9213,7813,0118,2112,7512,1411,2914,5312,3114,3915,6919,8912,74

OBJEKTİF DEĞERLER L a b dE

MORDANLARBİTKİADI

CEV

İZD

EFN

EK

ATIR

TIR

NA

ĞI

KB

OYA

MEN

ENG

İÇM

EYA

NK

ÖK

ÜM

UR

T

57

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

44,6040,1735,7742,1053,3147,1863,0962,8951,7556,7665,3261,7960,6056,2252,9054,2563,2559,0732,2633,1625,5232,3937,6733,7952,3255,2044,0247,6454,0551,3155,8553,5338,1751,4860,6355,8248,8255,3340,5352,1862,9448,2959,1563,2145,0453,6756,6455,26

9,5010,488,819,0214,236,142,051,501,804,210,810,560,301,083,723,110,830,3421,2724,4821,0318,6430,5022,324,695,093,064,963,864,671,933,726,054,942,443,822,294,672,143,442,273,106,663,486,216,659,506,69

39,5034,7733,3333,4539,1732,0927,1122,5828,2126,5534,3321,2333,6126,6337,8029,7140,7224,8030,6830,3526,3333,8347,7530,2919,5619,1320,616,4824,3116,8821,8518,9629,6720,5727,7919,2328,7825,7725,1423,9037,3321,9533,1122,1026,7824,3641,4120,62

20,8419,9019,8318,3421,1315,578,786,1111,7710,1013,245,5913,299,8417,1212,0717,728,2526,3328,2327,2725,4335,7626,629,048,2611,6510,519,619,087,788,1116,939,629,607,4312,8410,1513,929,6415,4110,4513,956,1913,8910,8820,049,47

Alüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asit (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)Mordansız

PO

RTA

KA

LYA

PR

ISO

ĞA

NSU

MA

K M

EYVE

SUM

AK

YA

PR

IYA

RP

UZ

ZEYT

İNP

OR

TAK

AL

MEY

VE K

AB

UN

AR

Çizelge 3 incelendiğinde tartarik asit mor-danı ile yapılan boyamalar sonucunda elde edilen renklerin dE değerinin düşmesinde, kalay klorür mordanının ise dE değerinin yükselmesinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Bitkiler açısından bakıldı-ğında ise portakal bitkisinin meyve dış kabuğu ile yapılan boyamalar sonucunda elde edilen renklerde en düşük değerlerin, soğan bitkisinin yumru dış ka-buğu ile yapılan boyamalar sonucunda elde edilen renklerde ise en yüksek değerlerin elde edildiği gö-rülmüştür. Bu da soğan bitkisinden koyu renk ton-ları, portakal bitkisinin meyve dış kabuğundan ya-pılan boyamalardan ise en açık renk tonlarının elde edildiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

2.1.4 Elde Edilen Renklerin Haslık Değerleri Araştırmada kullanılan bitkiler boyana-cak materyale göre %100 oranında alınarak ve %3 mordan oranı kullanılarak, ön mordanlama yöntemi ve 1 saat kaynatma süresi ile boyanmıştır. İlmelik yün kilim ipliklerinin ışık, sürtünme ve su damla-sı (yaş-kuru) haslıkları Çizelge 4’de sunulmuştur.

Çizelge 4. Elde edilen renklerin haslık değerleri

Alüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şap (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)MordansızAlüminyum şapı (KAl(SO4))Tartarik asid (C4H6O6)Potasyum bikromat (K2Cr2O7)Sodyum klorür (NaCl)Kalay klorür (SnCl2 2H2O)Mordansız

544455545434334434545454465444444444334225224343

4-53-44-54-53-44332434

3-444

3-43-44122

2-31-22

1-23-4333434342

3-41-22-33

2-33

2-32-32-32-3232

34

3-43333

3-433

3-44-53-4334333

3-42-33

3-42-33423333

3-43-433

2-333

2-334

2-3333333

54-5555555

4-555555555

4-54-55

4-55555555

4-5555

4-555

4-555

4-54-55555

4-5555

MORDANLAR HASLIK DEĞERLERİSon DamlasıKuru Yaş

IşıkHaslığı

SürtünmeHaslığıB

İTK

İ A

DI

CEV

İZD

EFN

EK

ATIR

TIR

NA

ĞI

KB

OYA

MEN

ENG

İÇM

EYA

NK

ÖK

ÜM

UR

TN

AR

58

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Çizelge 4 incelendiğinde en yüksek ışık haslık değerini menengiç bitkisinin meyvelerinden elde edilen renklerin, en düşük ışık haslık değerler-ini ise soğan ve nar bitkisi ile elde edilen renklerin verdiği görülmektedir. Sürtünme ve su damlası haslığında ise en yüksek değeri, portakal bitkisi-nin meyve dış kabuğu ile elde edilen renklerin, en düşük değeri ise kökboya ile elde edilen renklerin verdiği görülmektedir.

Sonuç

Araştırmada elde edilen renkler değer-lendirildiğinde kahverengi tonları %34,4, sarı tonları %28,9, yeşil tonları % 15,6, kırmızı tonları %11,1 ve krem-bej tonları %10 olarak bulunmuş-tur. En çok kahverengi ve tonları, en az ise krem-bej ve tonları elde edilmiştir. Bütün boyamalarda kullanılan bitkiler belirli renk tonlarında birbirine yakın dağılım gösterirken, ceviz bitkisinden elde edilen kahverengi tonları, katırtırnağı ve menengiç bitkilerinden elde edilen sarı tonları, nar bitkisin-den elde edilen yeşil tonları, kökboya bitkisinden elde edilen kırmızı tonları ve portakal bitkisinden elde edilen krem-bej tonlarının yoğun olduğu tespit edilmiştir. Araştırma bitkilerinin verdiği renkler açısından genel olarak değerlendirildiğinde, boy-anmış ipliklerin colorimeter ölçümlerinden elde edilen objektif renk değerleri incelendiğinde aynı bitkilerle daha önce yapılmış farklı çalışmaların genelinde renk tonlarının çok fazla değişkenlik gös-termediği tespit edilmiş ancak potasyum bikromat mordanının iplik rengini koyulaştırdığı, tartarik asit mordanının ise açık renk tonların elde edilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca soğan yumru dış kabuğu ile yapılan boyamada en koyu değeri veren kalay klorür mordanından elde edilen rengin dE değeri, araştırmanın geneline göre en yüksek değeri verdiği saptanmıştır. En açık renk değeri de portakal bitkisinin meyve dış kabuğunun mor-dansız boyanması sonucunda elde edilmiştir. Araştırma bitkilerinin verdiği renklerin haslıkları açısından genel olarak değerlendi-rildiğinde, en yüksek ışık haslık değerini menengiç bitkisi ile elde edilen renklerin, en düşük ışık haslık değerlerini ise soğan ve nar bitkisi ile elde edilen renklerin verdiği, sürtünme ve su damlası haslığın-da ise en yüksek değerin, portakal bitkisinin meyve dış kabuğu ile elde edilen renklerin, en düşük değerin ise kökboya ile elde edilen renklerin verdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bu değerler orta ve iyi düzeyde olup kilim ipliği olarak kullanılması uygun-dur.

Kaynakça

Anonim. 1996. TS EN ISO 105-E07 (Tekstil Renk Haslığı Deneyleri-Bölüm E07: lekelenmeye Karşı Renk Haslığı: Su) ve TS 423-2 EN 20105-A02 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları Bölüm A02 Solmanın Değerlendirilmesinde Gri Skalanın Kullanılması) ve TS 423-3 EN 20105-A03 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları-Bölüm A03 Renk Akmasının Değerlendirilmesinde Gri Skalaların Kullanılması), Türk Standartları Enstitüsü Yayınları; Ankara.

Anonim. 2006a. TS EN ISO 105- B02/A1 Tekstil- Renk Haslığı Deneyleri-Bölüm B02: Yapay Işığa Karşı Renk Haslığının Tayini- Ksenon Ark Soldurma lambası Deneyi ve DIN 5033 (Farbmessung Ber-griffe Der Farbmetrik)

Anonim. 2006b. TS EN ISO 105-X12 Tekstil- Renk Haslığı Deneyleri- Bölüm X12: Sürtmeye Karşı Renk Haslığı Tayini, TS 423-2 EN 20105- A02 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları-Bölüm A02 Solmanın Değerlendirilmesinde Gri Skalanın Kullanılması) ve TS 423-3 EN 20105-A03 (Tekstil Renk Haslığı Tayin Metotları Bölüm A03 Renk Akmasının Değerlendirilmesinde Gri Skalaların Kullanılması), Türk Standartları Enstitüsü Yayınları; Ankara.

Anonim.2012.WebSitesi:http://turkherb.ibu.edu.tr/index.php?sayfa=1&tax_id=8717,(www.tubives.com), Erişim tarihi: 14.05.2012.

Anonim. 2013. Spectro-Densitometer TECHKON GmbH SpectroDens D-61462 version 3.1 König-stein-Germany.

Akan, M. 2007. Uygun renk, ışık ve sürtünme haslığı değerlerine sahip bitkisel boyalarla boy-anmış ilmelik yün halı ipliklerinde en az kopma mukavemet kaybına yönelik boyama yönteminin geliştirilmesi. Doktora tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi Anabilim Dalı, 165, Ankara.

Başer, İ. ve İnanıcı, Y. 1990. Boyar madde kimyası, Marmara Üniversitesi Yayın No:482, Teknik Eğitim Fakültesi Yayın No: 2, 216, İstanbul.

Duran, K. 1993. Düz renk kumaşlarda renk farklılıklarının değerlendirilmesi. Tekstil ve Konfek-siyon, Mayıs, 3 (3), 218-224. İzmir.

59

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kayabaşı, N. 1995. Cehri (Rhamnus petiolaris)’den elde edilen renkler ve bunların yün halı iplikleri üzerindeki haslık dereceleri üzerinde bir araştırma. Doktora tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi Anabilim Dalı, 119, Ankara.

Kayabaşı, N., Kızıl, S. ve Tonçer, Ö. 2001. An investigation on the colors obtained from roselle (hibiscus sabdariffa l.) and their color fastness in woolen carpet yarns Turkish journal of field crops. Published by the Society of Field Crop Published by The Society of Field Crop Science, 6 (1), 14-18.

Kayabaşı, N. ve Kızıl, S. 2002. Küsküt (Cuscuta europaea l.) bitkisinin bitkisel boyacılıkta kul-lanılması. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 17 (2), 85-92.

Kayabası, N. ve Ölmez, F. 2003. Papatya (Matri-caria chamomile l.)’dan elde edilen renkler ve bu renklerin bazı haslık özellikleri. Tarım Bilimleri Der-gisi, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, 9 (4), 390-394.

Kaynar, H., ve Onuş, E. 2014. Sivas’ta yetişen sal-viasp. (adaçayı) bitkisinden elde edilen renkler ve haslık değerleri, Electronic Journal of vocational Colleges, 4(1), 123-135.

Kızıl, S. ve Kayabaşı, N. 2005. Muhabbet çiçeğinin (Reseda lutea l.) boyama özelliklerinin belirlenme-si üzerine bir çalışma. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 18 (2); 195-200.

60

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bu çalışmada, ham ipeğin serisini, zeytin yağı, mango, avakado, çilek, elma sabunu ile uzak-laştırıldıktan sonra, sodyum sülfat ve oksalik asit ile mordanlanmıştır. Mordanlanmış numuneler kı-zılağaç kabuğundan ekstrakte edilen doğal boyar madde ile 1 saat süreyle kaynama sıcaklığında kon-vansiyonel yönteme göre boyanmıştır. Daha sonra numunelerin CIElab, K/S, yıkama ve sürtme haslık değerleri ölçülmüştür. Anahtar Sözcükler: Doğal boya, Sabun,serisin, kızılağaç, ipek

ABSTRACT

In this study, sericin of silk fabric samples were removed with olive oil, mango, avocado, straw-berry and apple soap and the samples were dyed with natural dye obtained from Alnus glutinosa bark via conventional method at boiling temperature for 60 mins. Before the dyeing process, the samples were mordanted with sodium sulphate and oxalic acid. Furthermore, CIElab, colour strength, wash-ing and rubbing fastness of samples were mea-sured.Keywords: Natural dye, Soap, sericin, Alnus glutinosa, silk

İPEK KUMAŞIN KIZILAĞAÇ KABUĞUNDAN EKSTRAKTE EDİLEN DOĞAL BOYA İLE BOYANMASI

DYEING OF SILK FABRIC WITH NATURAL DYE OBTAINED FROM ALNUSGLUTINOSA BARK

Bervan DEMİR*, Filiz YIlDIZ**, Nigar MERDAN***, Dilara KOÇAK*

*Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi [email protected], [email protected] **Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Meslek Yüksek Okulu [email protected] ***İstanbul Ticaret Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi [email protected]

Giriş

Hayvansal, bitkisel ve mineral esaslı doğal kaynakların renklendirme özelliklerini doğal boyar-madde olarak kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir. Sentetik boyarmaddelerin birçoğunun tok-sik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden olması, temiz teknoloji ve çevre dostu alternatif arayışlara neden olmuştur. Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel uğraşlarımızdan olan doğal boyamacılık yeniden gündeme gelerek birçok araştırmacının ilgi odağı durumundadır[1]. Doğal boyarmaddelerin uygulamalarında, ultrasonik enerji, mikrodalga ve plazma yöntemleri gibi yeni tekniklerin etkilerinin incelendiği araştırmalar da literatürde yer almakta-dır[2-4]. Doğal boya bitkileri, çevre kirliliği oluştur-mayan, toksik ve kanserojen olmayan özellikle de yıllık veya iki yıllık bitkilerdir. Bitkisel esaslı doğal boyalar, doğada yetişen otsu ya da çalı türü bitkile-rin kök, kabuk, yaprak, çiçek ya da tohumlarından ekstraksiyon yöntemiyle elde edilir. [5]. Kızılağaçlar Fagales takımının Betulaceae familyasının Alnus cinsine bağlıdır. Kışın yaprağını döken ağaç veya ağaççık halinde odunsu bitkiler-dir. Boyu 20 m’yi aşabilen, esmer kabuklu, seyrek dallı bir ağaçtır(Fotoğraf 1). Yaprakları ve kabuğu boyamada kullanılmaktadır. Bütün Avrupa’da, ku-zey Afrika’da, küçük Asya, Kafkasya, İran, Sibirya ve Japonya’da yayılmıştır. Türkiye’de Trakya ve Batı Anadolu’da bulunsa da en fazla Karadeniz sahil or-manlarında görülür[6].

Fotoğraf 1. Kızılağaç ve Kabuğu

Şekil 1. Genkwanin Yapısı

Kızılağacın yapısı, hirsutanonol, oregonin, genkwanin, rhododendrin{3-(4-hydroxypheny-l)-l-methylpropyl-β-D-glucopyranoside} ve glutinic acid (2,3-pentadienedioic acid) bileşikleridir[7-9]. Doğal boya kaynaklarının yapısında bulu-nan flavonlar, flavonollar,antrakinonlar ve indigotin bileşiklerinde renklilik özellikleri vardır[10]. Flavo-noidler ve antrakinonlar doğal boyarmaddelerin iki önemli grubunu oluşturmaktadır. Alnus glutinosa ağacının yapısında bulunan, genkwanin de, bir fla-vonoid yapısıdır (şekil 1).

61

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Alnus glutinosa bitkisi yaprağında fenolik hiperozit bulunduğu [11], doğal ve aktifleştirilmiş kızılağaç talaşı ile sulardan kurşun (II), nikel(II), metilen mavisi ve Rodamin B’nin uzaklaştırılmasın-da etkili olduğu[12], antioksidan ve antiproliferatif aktivitelerinde [13], kızılağaç doğal boya ekstrakt-larının saç boyası kullanımında [14] ve mürekkep yapımında kullanılabilirliği araştırılmıştır[15] Kızılağaç yapaklarının tekstil endüstrisinde boyarmadde kaynağı olarak değerlendirilmesinin araştırıldığı[16] ve demir sülfat mordanı ile kızıla-ğaç kabuklarından elde edilen boya ile siyah renk elde edildiği belirtilmektedir[17]. Bu çalışmada, ham ipekli kumaşların se-risinleri, farklı içerikli zeytinyağı, mango, avokado, çilek, elma sabunları ile uzaklaştırılmıştır. Ham ipekli kumaş konvansiyonel yöntemle kaynama sı-caklığında, kızılağaç kabuğundan ekstrakte edilen doğal boyarmadde ile boyanmıştır. Boyanmış ipek-li kumaşların yıkama ve sürtme haslık değerleri ile spektroskopik ölçümlerden elde edilen değerler se-risin uzaklaştırmada kullanılan farklı içerikli sabun-lar açısından karşılaştırılmıştır.

1. MATERYAL ve YÖNTEM

1.1. Materyal

1.1.1. Kullanılan Kumaş

Çalışmada kullanılan ipekli kumaş, 80 g/m2 ağırlığında, bezayağı örgüsü ve %100 ipektir.

1.1.2. Kullanılan Terbiye Maddeleri

İpekli kumaşların serisinini gidermek için, zeytin yağı, mango, avokado, çilek ve elma içerekli sabunlar kullanılmıştır. 1.1.3. Kullanılan Mordanlar

Sodyum sülfat ve oksalik asit mordan mad-desi olarak kullanılmıştır.

1.1.4. Kullanılan Doğal Boya

Betulaceae familyasının Alnus cinsi olan Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen bitkisel orijinli doğal boya kullanılmıştır. 1.1.5. Kullanılan Düzenekler

Çalışmanın mordanlama ve boyama işlem-leri, laboratuvar tipi HT boyama makinesinde (Ter-mal) gerçekleştirilmiştir. Boyanmış örneklerin renk ölçümleri Datacolor SF 600 renk ölçüm cihazında, yıkama haslık testleri Gyrowash Washer Tester ci-

hazında ve sürtme haslık testleri Crockmeter(Ja-mes Heal) test cihazında yapılmıştır. 1.2. Yöntem

1.2.1. Serisinin Uzaklaştırılması

%100 ipekli kumaş üzerinde bulunan se-risin zeytin yağı, mango, avokado, çilek ve elma içerikli sabunlar ile uzaklaştırılmıştır. Sabunlar rendelenmiş, 10 g/l olarak çözeltileri hazırlanmış-tır. Çözeltiler 3 gram ağrlığındaki ipekli kumaşlara, 1:50 flotte oranında, 1 saat kaynama sıcaklığında uygulanmıştır. Materyalin durulama işlemi, 500 ml kaynar su ve ardından 500 ml soğuk suda yapıl-mıştır.

1.2.2. Boyarmaddenin Hazırlanması

500 gram Alnus glutinosa (kızılağaç) ağaç kabuğu öğütülerek un haline getirilmiştir. 500 ml destile su içerisinde 1 saat kaynama sıcaklığında çalışılarak boya elde edilmiştir. Elde edilen doğal boyarmadde süzme kağıtlarından süzülerek boya-ma için hazırlanmıştır.

1.2.3. Mordanlama İşlemi

İpekli kumaşların mordanlama işlemleri, %3 konsantrasyonda sodyum sülfat ve oksalik asit-te, 1:50 flotte oranında ve 1 saat süre ile kaynama sıcaklığında yapılmıştır. Mordanlanmış ipekli ku-maşlar flotte içerisinde 12 saat bekletilmiştir. Daha sonra ipekli kumaşlar, sıkma işleminin ardından la-boratuvar şartlarında 24 saat süre ile bekletilerek (%65 nem, 20±2ºC) kondisyonlanarak kurutulmuş-tur.

1.2.4. Boyama İşlemi

Farklı içerikli sabunlar ile serisini giderilmiş ipekli kumaşlar, %3 konsantrasyonda sodyum sül-fat ve oksalik asitlerin yardımıyla mordanlanmıştır. Sersini giderilmiş ve mordanlanmış ipekli kumaşla-rın boyama işlemi, Alnus glutinosa (kızılağaç) ağaç kabuğundan elde edilen boya ekstraktı ile 1:50 flot-te oranında 1 saat kaynama sıcaklığında gerçekleş-tirilmiştir. Boyanmış ipekli kumaşlar, 500ml soğuk su ile ardından 500 ml kaynar su ile yıkanmıştır. Sık-ma işleminin ardından laboratuvar şartlarında kuru-tulmuştur. şekil 2’de ipekli kumaşların boyamaları-na ait sıcaklık - zaman diyagramı yer almaktadır.

Şekil 2. Sıcaklık - Zaman Diyagramı

62

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1.2.5. Kolorimetrik Ölçümler

Boyanmış örneklerin renk ölçümleri Da-tacolor SF 600 Renk Ölçüm Cihazı ile Datamaster bilgisayar programı kullanılarak CIElab sistemine göre gerçekleştirilmiştir. Ölçümler, D65 illuminatı altında 10° standart gözlemci kullanılarak gerçek-leştirilmiştir. Boyamaların toplam renk farkı ölçüm-leri Formül 1’e göre hesaplanmış ve boyamaların ölçümlerinde mordanlanmamış örnekler standart olarak kabul edilmiştir. ΔE* = [(Δl*)2 + (Δa*)2 + (Δb*)2]1/2 (1)

Renk kuvveti değerleri de (K/S) Kubel-ka-Munk eşitliğinden Formül 2 yardımı ile hesap-lanmıştır [18].

K/S = (1-R)2/2R (2)

Burada R; maksimum absorbsiyondaki dalga boyunda lifin reflektans değeri, K; absorbsi-yon katsayısı, S; saçınım katsayısıdır.

1.2.6. Boyamaların Haslık Değerleri

Yıkama Haslığı

İpekli kumaşların Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boyar madde ile boyanması sonucu yıkama haslık testleri, ISO 105-C06 standardına uygun yapılmıştır[19]. Boy-anmış ipekli kumaşlar, 4 g/l olarak hazırlanmış ECE deterjanı çözeltisinde 1:100 banyo oranında 40 °C sıcaklıkta, 30 dakika Gyrowash Washer Tester Ci-hazında işlem görmüştür.Sürtme Haslıkları

İpekli kumaşların Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boyar madde ile boyanması sonucu sürtme haslık özellikleri Crockmeter Test cihazında ISO 105-X12:2016 ‘ya göre test edilmiştir[20].

2. ÖLÇÜM SONUÇLARI

2.1. Renklerin Sübjektif Değerlendirilmesi

Tablo 1’de ipekli kumaşın farklı sabun-lar ile serisini giderildikten sonra, Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış görüntüleri yer almaktadır.

Tablo1. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşlar.

5

Tablo1. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşlar.

Mordansız Oksalik asit Sodyum sülfat Zeytinyağı Sabunu

Mango sabunu

Avokado sabunu

Çilek sabunu

Elma sabunu

2.2.Renk Ölçüm Sonuçları

Şekil 3’te Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların boyanmış örnekleri 400-700 nm dalga boyundaki renk kuvveti değerlerinden elde edilen K/S eğrilerine göre verilmiştir.

Şekil 3. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların K/S eğrileri

2.2.Renk Ölçüm Sonuçları şekil 3’te Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların boyanmış örnekleri 400-700 nm dalga boyundaki renk kuvveti değerlerinden elde edilen K/S eğrilerine göre verilmiştir.

Şekil 3. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edi-len doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların K/S eğrileri

63

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Şekil 4. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların maksimum absorbsiyon-daki renk kuvveti (K/S) değerleri

şekil 4’te Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların maksimum absorbsiyondaki renk kuvveti (K/S) değerleri yer almaktadır. Boyamaların renk kuvvet değerleri incelendiğinde mordansız bo-yamalar için en iyi renk veriminin elma sabunu ile serisin uzaklaştırıldıktan sonra yapılan boyamada olduğu belirlenmiştir. Mordanlı boyamalar için ok-salik asitin mordan olarak kullanıldığı boyamalarda en yüksek değerler zeytinyağı sabunu, avokado sa-bunu ve elma sabunları ile ipeğin serisini uzaklaş-tırdıktan sonra yapılan boyamalarda elde edilmiştir. Sodyum sülfat mordanlı boyamalarda ise en iyi renk verimi zeytinyağı sabunu ile serisin uzaklaştırdıktan sonra gerçekleştirilen boyamalarda elde edilmiştir(-şekil 5). Tablo 2’de boyamaların koloromatik renk koordinat değerleri yer almaktadır. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağaç kabuğundan elde edilen boya eks-traktı ile boyanan örneklerin, CIElab sistemine uy-gun renk farkı ölçümleri Formül 1 yardımı ile hesap-lanmış ve toplam renk farklılık değerleri şekil 5’te gösterilmiştir.

Tablo 2. Boyamaların koloromatik renkkoordinat değerleri

6

Şekil 4. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların maksimum absorbsiyondaki renk kuvveti (K/S) değerleri

L* a* b* C* h X Y Z x y Serisin Uzaklaştırma→ Mordansız Boyama

Zeytinyağı sabunu

57,32 12,93 27,36 30,26 64,71 27,00 25,25 13,04 0,41 0,39

Mango sabunu

52,63 13,34 28,35 31,33 64,79 22,41 20,71 9,77 0,42 0,38

Avokado sabunu

53,24 12,73 27,33 30,15 65,02 22,86 21,27 10,47 0,42 0,39

Çilek sabunu 53,61 13,17 26,06 29,91 63,87 23,30 21,61 10,85 0,42 0,39 Elma sabunu 46,79 13,22 28,12 31,07 64,81 17,35 15,86 6,90 0,43 0,40

Serisin Uzaklaştırma→ Oksalik Asit ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

58,80 12,90 24,78 27,93 62,50 28,59 26,81 15,17 0,41 0,38

Mango sabunu

61,08 13,92 24,70 28,35 60,59 31,47 29,34 16,99 0,40 0,38

Avokado sabunu

60,36 12,54 26,29 29,13 64,50 30,26 28,53 15,69 0,41 0,38

Çilek sabunu 61,93 13,81 26,42 29,81 62,41 32,44 30,32 16,87 0,41 0,37 Elma sabunu 57,57 13,32 26,71 29,84 63,49 27,36 25,51 13,47 0,41 0,38

Serisin Uzaklaştırma→ Sodyum Sülfat ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

53,72 12,83 27,57 30,41 65,05 23,34 21,72 10,67 0,42 0,39

Mango sabunu

57,90 15,88 28,04 32,22 60,48 28,36 25,85 13,16 0,42 0,38

Avokado sabunu

59,18 15,65 27,04 31,24 59,94 29,73 27,22 14,48 0,42 0,38

Çilek sabunu 61,79 14,82 26,60 30,45 60,87 32,56 30,16 16,68 0,41 0,38 Elma sabunu 58,68 15,84 27,78 31,97 60,30 29,22 26,68 13,82 0,42 0,38

Serisin Uzaklaştırma→Mordansız Boyama

Serisin Uzaklaştırma→Oksalik Asit ile Mordanlama→Boyama

Serisin Uzaklaştırma→Sodyum Sülfat ile Mordanlama→Boyama

6

Şekil 4. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların maksimum absorbsiyondaki renk kuvveti (K/S) değerleri

L* a* b* C* h X Y Z x y Serisin Uzaklaştırma→ Mordansız Boyama

Zeytinyağı sabunu

57,32 12,93 27,36 30,26 64,71 27,00 25,25 13,04 0,41 0,39

Mango sabunu

52,63 13,34 28,35 31,33 64,79 22,41 20,71 9,77 0,42 0,38

Avokado sabunu

53,24 12,73 27,33 30,15 65,02 22,86 21,27 10,47 0,42 0,39

Çilek sabunu 53,61 13,17 26,06 29,91 63,87 23,30 21,61 10,85 0,42 0,39 Elma sabunu 46,79 13,22 28,12 31,07 64,81 17,35 15,86 6,90 0,43 0,40

Serisin Uzaklaştırma→ Oksalik Asit ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

58,80 12,90 24,78 27,93 62,50 28,59 26,81 15,17 0,41 0,38

Mango sabunu

61,08 13,92 24,70 28,35 60,59 31,47 29,34 16,99 0,40 0,38

Avokado sabunu

60,36 12,54 26,29 29,13 64,50 30,26 28,53 15,69 0,41 0,38

Çilek sabunu 61,93 13,81 26,42 29,81 62,41 32,44 30,32 16,87 0,41 0,37 Elma sabunu 57,57 13,32 26,71 29,84 63,49 27,36 25,51 13,47 0,41 0,38

Serisin Uzaklaştırma→ Sodyum Sülfat ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

53,72 12,83 27,57 30,41 65,05 23,34 21,72 10,67 0,42 0,39

Mango sabunu

57,90 15,88 28,04 32,22 60,48 28,36 25,85 13,16 0,42 0,38

Avokado sabunu

59,18 15,65 27,04 31,24 59,94 29,73 27,22 14,48 0,42 0,38

Çilek sabunu 61,79 14,82 26,60 30,45 60,87 32,56 30,16 16,68 0,41 0,38 Elma sabunu 58,68 15,84 27,78 31,97 60,30 29,22 26,68 13,82 0,42 0,38

6

Şekil 4. Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğundan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli kumaşların maksimum absorbsiyondaki renk kuvveti (K/S) değerleri

L* a* b* C* h X Y Z x y Serisin Uzaklaştırma→ Mordansız Boyama

Zeytinyağı sabunu

57,32 12,93 27,36 30,26 64,71 27,00 25,25 13,04 0,41 0,39

Mango sabunu

52,63 13,34 28,35 31,33 64,79 22,41 20,71 9,77 0,42 0,38

Avokado sabunu

53,24 12,73 27,33 30,15 65,02 22,86 21,27 10,47 0,42 0,39

Çilek sabunu 53,61 13,17 26,06 29,91 63,87 23,30 21,61 10,85 0,42 0,39 Elma sabunu 46,79 13,22 28,12 31,07 64,81 17,35 15,86 6,90 0,43 0,40

Serisin Uzaklaştırma→ Oksalik Asit ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

58,80 12,90 24,78 27,93 62,50 28,59 26,81 15,17 0,41 0,38

Mango sabunu

61,08 13,92 24,70 28,35 60,59 31,47 29,34 16,99 0,40 0,38

Avokado sabunu

60,36 12,54 26,29 29,13 64,50 30,26 28,53 15,69 0,41 0,38

Çilek sabunu 61,93 13,81 26,42 29,81 62,41 32,44 30,32 16,87 0,41 0,37 Elma sabunu 57,57 13,32 26,71 29,84 63,49 27,36 25,51 13,47 0,41 0,38

Serisin Uzaklaştırma→ Sodyum Sülfat ile Mordanlama→Boyama Zeytinyağı sabunu

53,72 12,83 27,57 30,41 65,05 23,34 21,72 10,67 0,42 0,39

Mango sabunu

57,90 15,88 28,04 32,22 60,48 28,36 25,85 13,16 0,42 0,38

Avokado sabunu

59,18 15,65 27,04 31,24 59,94 29,73 27,22 14,48 0,42 0,38

Çilek sabunu 61,79 14,82 26,60 30,45 60,87 32,56 30,16 16,68 0,41 0,38 Elma sabunu 58,68 15,84 27,78 31,97 60,30 29,22 26,68 13,82 0,42 0,38

Serisin Uzaklaştırma→Sodyum Sülfat ile Mordanlama→Boyama

Serisin Uzaklaştırma→Mordansız Boyama

Serisin Uzaklaştırma→Oksalik Asit ile Mordanlama→Boyama

Şekil 5. Boyamaların ΔE* değerleri

64

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ΔE* < 1 ise, iki renk arasında fark çok az; ΔE* > 1 ise çok fazladır. Mordanlanmadan boyanan örneklerin standart kabul edilerek gerçekleştirildiği spektrofotometrik ölçümlerdeki bütün boyamalar-da toplam renk farklılığı (ΔE* değeri) kabul edi-len değerlerin üzerindedir. Oksalik asit ve sodyum sülfat için her iki mordanda da örnekler içinde en büyük renk farkının elma sabunu ile ipek serisininin uzaklaştırılmasından sonra mordanlanıp boyanan örneklerde olduğu belirlenmiştir (şekil 5). Alnus glutinosa (kızılağaç) ağaç kabuğun-dan elde edilen boya ekstraktı ile boyanan örnekle-rin, CIElab sistemine uygun renk ölçümleri Tablo 3 ‘de gösterilmektedir.Tablo 3. Boyamaların CIElab Sistemine Uygun Renk Ölçümleri

Mordanlama M.Oksalik asitSodyum sülfatOksalik asitSodyum sülfatOksalik asitSodyum sülfatOksalik asitSodyum sülfatOksalik asitSodyum sülfat

Δa*-0,033-0,1000,5792,532-0,1972,9170,6361,6520,0952,615

Δb*-2,5870,209-3,649-0,306-1,036-0,288-0,433-0,259-1,412-0,343

ΔC*-2,3330,146-2,9790,892-1,0211,093-0,0990,537-1,2300,902

ΔH*-1,1200,180-2,186-2,389-0,264-2,720-0,763-1,583-0,701-2,479

ΔL*1,475-3,5988.4555,2677,1175,9348,3248,184

10,78011,893

SabunlarZeytin yağısabunuMangosabunuAvokadosabunuÇileksabunuElmasabunu

Δl* değerinin (-) olması, örneğin standarda göre daha koyu olduğunu, (+) olması ise daha açık ol-duğunu göstermektedir. Açıklık-koyuluk ekseninde (Δl*); zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıldık-tan sonra sodyum sülfat ile mordanlandıktan son-ra boyanmış örnek standarttan daha koyu, oksalik asit ile mordanlanmış ve boyanmış örnek ise daha açıktır. Mango, avokado, çilek ve elma sabunları ile serisini uzaklaştırıldıktan sonra boyanan örneklerin tamamında renk standarttan daha açıktır (Tablo 3).Δa* değerinin (–) olması rengin yeşile, (+) olması kırmızıya kaydığını gösterir. Kırmızı-Yeşil ekseninde (Δa*); zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıldık-tan sonra ayrı ayrı oksalik asit ve sodyum sülfat ile mordanlandıktan sonra boyanmış örneklerin ren-ginde ve avokado sabunu ile serisini uzaklaştırıl-dıktan sonra oksalik asit ile mordanlanıp boyanmış ipekli kumaşların renginde yeşil nüans artmış diğer boyamalarda kırmızı nüansın arttığı belirlenmiştir (Tablo 3).Δb* değeri (-) ise mavi nüans, (+) ise sarı nüans faz-ladır. Sarı-Mavi ekseninde (Δb*); zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıldıktan sonra sodyum sülfat ile mordanlandıktan sonra boyanmış örneğin renginde sarı nüans artmış diğer bütün boyamalarda ise ma-vilik artmıştır(Tablo 3).ΔC* değeri (-) ise örnek standarttan mat, (+) ise daha parlaktır. Sodyum sülfatın mordan olarak kul-lanıldığı boyamalarda doygunluk daha iyi örnekler standarttan daha parlak, oksalik asit mordanında ise daha mattır(Tablo 3).

2.3. Yıkama ve Sürtme Haslıkları

Alnus glutinosa (kızılağaç) ağacı kabuğun-dan elde edilen doğal boya ile boyanmış ipekli ku-maşların hem yıkama renk değişim, hem de yıkama lekeleme haslık değerleri ve kuru ve yaş sürtme haslık değerleri, endüstrinin kabul ettiği değerler arasındadır. Bütün boyamaların kuru sürtme haslık-ları, yaş sürtme haslıklarından daha yüksektir (Tab-lo 4.).Yıkama haslıklarında renkte açılmaları yerine koyulaşmalar mevcuttur.

Zeytinyağı sabunuMango sabunuAvokado sabunuÇilek sabunuElma sabunu

Zeytinyağı sabunuMango sabunuAvokado sabunuÇilek sabunuElma sabunu

rd44444

ys44444

rd55555

ys4

4-54-54

4-5

rd43333

ys4-54

4-54-54-5

l55555

ks55

4-54-55

l55554

ks5

4-55

4-55

l55555

ks5

4-54-555

Serisin uzaklaştırmadakullanılan sabunlar Mordansız Oksalik asit Sodyum sülfat

Yıkama Haslıkları

Sürtme Haslıkları

rd: renk değişimi; l: lekeleme; ys: yaş sürtme; ks: kuru sürtme

Sonuç ve Değerlendirme

Boyamaların renk kuvveti değerlerinde (K/S); mordansız boyamalar için en iyi renk verimi-nin elma sabunu ile serisin uzaklaştırıldıktan sonra yapılan boyamada olduğu belirlenmiştir. Oksalik asitin mordan olarak kullanıldığı boyamalarda en yüksek K/S değerleri zeytinyağı sa-bunu, avokado sabunu ve elma sabunları ile ipeğin serisini uzaklaştırdıktan sonra yapılan boyamalarda elde edilmiştir. Sodyum sülfat mordanlı boyamalarda en iyi renk verimi (K/S) zeytinyağı sabunu ile serisin uzaklaştırdıktan sonra gerçekleştirilen boyamalar-da elde edilmiştir Oksalik asit ve sodyum sülfat için her iki mordanda da en az toplam renk farklılığının(DE*), zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırılıp, mordan-landıktan sonra boyanan örneklerde olduğu belir-lenmiştir. Açıklık-koyuluk ekseninde (Δl*); zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıldıktan sonra sodyum sülfat ile mordanlanıp boyanmış örnek standarttan daha koyudur. Kırmızı – yeşil ekseninde (Δa*); zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıldıktan sonra iki farklı mordan ile mordanlanıp boyanan örnekler ile avo-kado sabunu ile serisini uzaklaştırıldıktan sonra ok-salik asit ile mordanlanıp boyanan örneğin renginde yeşil nüans artmış, diğer boyamalarda kırmızı nüan-sın arttığı belirlenmiştir.

65

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Zeytinyağı sabunu ile serisini uzaklaştırıl-dıktan sonra sodyum sülfat ile mordanlandıktan sonra boyanmış örneğin renginde Sarı-mavi ekse-ninde (Δb*); sarı nüans artarken diğer bütün boya-malarda mavi nüans artmıştır. Sodyum sülfatın mordan olarak kullanıldığı boyamalarda doygunluk (ΔC* değeri ) daha iyi ör-nekler standarttan daha parlaktır. Araştırmadaki tüm boyamaların hem yıka-ma renk değişim, hem de yıkama lekeleme haslık değerleri endüstrinin kabul ettiği değerler arasında-dır. Yıkama işlemi sonrasında renklerde koyulaşma-lar olmuştur. Tüm boyamaların kuru ve yaş sürtme haslık değerleri endüstrinin kabul ettiği değerler arasında-dır.

Kaynakça

1. Karadağ R, 2007. Doğal Boyamacılık . TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Geleneksel el sanatları Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü, Ankara.

2. vankar,P.S., Shanker, R., Srivastava, J.(2007). Ultrasonic dyeing of cotton fabric with aqueous ext-ract of Eclipta alba. Dyes and Pigments 72 33-37.

3. Sinha,K., Saha, P.D., Datta, S.(2012). Response surface optimization and artificial neural network modeling of microwave assisted natural dye extra-ction from pomegranate rind. Industrial Crops and Products 37 408– 414.

4. Dayıoğlu,H.at al.(2015).The Effect of Dyeing Pro-perties of Fixing Agent and Plasma Treatment on Silk Fabric Dyed with Natural Dye Extract Obtained from Sambucus Ebulus l. Plant. Procedia - Social and Behavioral Sciences 195 1609 – 1617.

5. Wangatia, l.M.at al.(2015). Mango Bark Mor-dant for Dyeing Cotton with Natural Dye: Fully Eco-Friendly Natural Dyeing. International Journal of Textile Science 4(2): 36-41.

6. Anşin, R., Özkan, Z:C., (2006). Tohumlu Bitkiler (Spermatophyta), Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi yayınları, No: 19, Trabzon. s.273.

7. Guz N.R, lorenz P, Metraux J.P. (2002).Oregonin from the bark of European Alnus species. Biochem Syst Ecol.:30;471.

8. O’Rourke ,C. et al.(2005). Hirsutanonol, orego-nin and genkwanin from the seeds of Alnus gluti-nosa (Betulaceae). Biochemical Systematics and Ecology ;33:749-52.

9. Deveoğlu,O., Karadağ,R.(2011). Genel Bir Bakış: Doğal Boyarmaddeler, Marmara Üniversitesi Fen Bi-limleri Dergisi, 23(1) ) 21-32.10. Mushkina O.v. at al. (2013). Activity and total phenolic content of Alnus glutinosa and Alnus in-cana leaves. Acta Sci Pol-Holtoru 2013; 12: 3-11.

11. Bayraktar, A.K., Duran, C. (2012). Doğal ve ak-tifleştirilmiş kızılağaç talaşı ile sulardan kurşun (II), nikel(II), metilen mavisi ve rodamin B’nin uzaklaştı-rılması, Yüksek lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üni-versitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü.

12. Guinot, P.at al.(2010). Evaluation of antioxidant and antiproliferative activities of dyeing plants, Journal Acta Botanica Gallica , 157,1; 37-43.

13. Onal, A., Demir, B.(2009). Preparation of Dye-ing Prescription and Investigation of Natural Hair Dyeing Properties of Walnut (Juglans regia l.), logwood (Alnus glutinosa l.), Alkanet (Alkanna tinctoria l.) Madder red (Rubai tinctorum l.) and Wouw (Reseda luteola l.) Extracts. Asian Journal of Chemistry 21, 2, 1449-1452.

14. Kavak, F., Önal, A. (2013). Kızılağaç (Alnus glu-tinosa l. gaertn) Yapraklarının Mürekkep Yapımında Kullanılabilirliğinin İncelenmesi. Ulusal Kimya Öğ-renci Kongresi 18-20 Mayıs – Manisa.

15. Eser, F. (2016). Kızılağaç Yapaklarının Tekstil Endüstrisinde Boyarmadde Kaynağı Olarak Değer-lendirilmesi. Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi A-, 17,1. 199-207.

16. vankar,P.S. (2000). Chemistry of Natural Dyes, Resonance, 10. s.77.

17. Fairchild, M.D., Color Appearance Models, 1997, ISBN 0-201-63464-3, Addision Westley longman, Inc.

18. ISO 105-C06, Test for Colour Fastness of Texti-les-Colour Fastness to Washing.

19. ISO 105-X12:2016, Tests for colour fastness -Part X12: Colour fastness to rubbing.

66

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Antik Girit Uygarlığı ana-erkinin, bereket-lilik kültünün dönemi uygarlıklarına göre çok daha uzun süre yaşatıldığı topraklardı. Uygarlık ekono-misi tarihte ilk defa burada tarım ürünü olarak eki-len safrana dayalı idi. Çok çeşitli kullanım alanının yanı sıra özellikle kadın hastalıklarının tedavisinde ve doğumu artırıcı afrodizyak etki için kullanıldığı anlaşılan bu nadir bitki en önemli ticaret metasıydı. Güçlü bir boyar madde olan safran sarısı antik dün-yada kadınların rengiydi. Ünlü antropolog Elizabeth Barber (1969-2007), sarının antik dünyada kadının rengi olduğuna dikkat çeker. Minos Uygarlığının ünlü yılanlı tanrıça figürinleri altın sarısı renklerde-dir. Bu heykelcikler özellikle doğum, lohusa, adet dönemi gibi doğurganlıkla ilgili kritik süreçlerde ka-dınların, önlerinde ayin yaptıkları nişlerin içine yer-leştirilirdi. Safran bitkisinin yoğun emek ve nezaket isteyen işlemlerle elde edilmesi fakat bu nezaket ve emeğin sonucunda çok güçlü bir etken ve bo-yar maddeye dönüşmesi kadınlığın yaradılışındaki nezaketi, verimi ve gücü çağrıştırır. Böyle olmak-la ana-tanrıçalar diyarının bereketi safranın rengi gerçekten de kadınlığın simgesi olmayı hak etmiş görünmektedir. Erkek hegemonyasının hem kadın hem de üretim ve dolayısıyla doğa üzerindeki yıkı-cı etkilerini simgesel boyutta inceleyen günümüz eko-feminist düşünürlerine göre doğa-insan ay-rışmasında yatan sır toprağın kutsallığına dair ba-kış açısının yitirilişinde saklıdır. Safran mucizesini borçlu olduğumuz Antik Girit Uygarlığı insanlığın ekosisteme duyduğu saygısını yitirmeden önceki son kaledir. Kendini yenileme işleyişine sahip doğa hegemonik müdahalelerden arındırılmalıdır. Top-rağın yeniden uyandırılması fikri bugün, üzerinde yükselen uygarlıkların altında gömülü yatan anaer-kil düzenden öğrenilecek şeyler olduğunu göster-di. Günümüz feminist sanatta ve toprak sanatında ortaya çıkan duyarlılıklar uyanışa duyulan ihtiyacın sezinlenişleridir. Anahtar kelimeler: Safran, sarı, bereketlilik kültü, eko-feminizm, toprak sanatı

ABSTRACT

The ancient Cretan Civilization was the territory where the matriarchal and fertility cult was lived much more longer than the other civili-zations in that time. Economy of Cretan civilization was based on saffron that cultivated here for the first time in history. In addition to saffron’s wide range of uses, especially for the treatment of fe-male diseases and for the aphrodisiac effect, this rare plant was the most important commodity. Saf-fron yellow, a powerful stain was the color of women in ancient world. Famous anthropologist Elizabeth Barber (1969-2007) notes that yellow was the color of women in the ancient world. The famous snake goddess figurines of Minoan Civilization are golden yellow colored. These figurines are especially im-portant in fertility related processes such as birth, menstrual period. These figurines were placed into the niches where women had rituals toward them. Saffron plant obtained by intensive labor and courtesy operations. But as a result of this courtesy and effort, it becomes a very powerful agent. It connotes the kindness of womanhood, yield and power. Color saffron seems to deserve to be the symbol of woman in the land of fertility of mother-goddess. According to today’s eco-feminist thinkers male hegemony is devastating both female and production and therefore nature. The ancient Cretan Civilization that we owe to safran miracle was the last fortress before lost respect for ecosys-tem of earth. Nature has the function of renewing itself should be free from hegemonic interference. Today the idea of re-waking the earth showed us that buried matriarchal system that is under the civilizations above them is that, there is something to learn from it. Sensations which emerge from con-temporary feminist art and earth art is the percep-tion of need for awakening.

Keywords: Saffron, yellow, fertility cult, eco-femi-nism, earth art

BEREKETLİLİK KÜLTÜ, SAFRAN VE EKOFEMİNİST DÜŞÜNCEFERTİLİTY CULT, SAFFRON AND ECO-FEMINISM

Ceren YIlDIRIM*

* Öğretim Görevlisi (Dr.) /GAÜN, GSF, Resim Böl. [email protected]

Giriş 19. yüzyıl sonunda unutuluşa terk edilmiş doğal renklendiriciler antibakteriyel, antialerjenik, antioksidan özellikleri ile insan ve doğa dostudur (AZADBAKHT, 2016). Efendi ve öteki kimliklerinin

inşa edildiği ikici Batı kültürü, insanı doğadan ayrık olarak tasavvur eder. Efendinin kadın, siyahi, doğa, köle, sömürge, toprak, hayvan ve ötekileştirilen her tür aracı üzerindeki tahribatı ile doğayı zehirleyen sanayi tipi boyaların piyasasının artışı birbirine ko-şuttur. varlığını Batı’daki son diğerkamcı –özge-

67

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Metot ve Bulgular:

Ekonomik kazancı tek hedef belirleyen Batı zihinli sistemde safran altın ile eşdeğer olduğundan hedefe oturtulmaktadır. Oysa bitki her türden maki-neleşmeye direnen yapısı ile üretiminde, emek, sa-bır, nezaket, besleyip büyütmede deneyim, kol gücü gibi annelik vasıflarına ihtiyaç duyar. Kadınlığa atfe-dilen kol gücü (hizmet) çoktan değersizleştirilip bir kenara atıldığından çözüm makineleşmede aran-maktadır. Ülkemiz doğal koşulları bol kazanç getire-bilecekken bu teknoloji henüz bulgulanmamış, bu yüzden safran, makineleşmeyi beklerken yok olma tehdidi altına girmiştir. Kültürel olarak ezberlenmiş tek hedef ayrıklık (para) doğanın bütünsel hedefi ile örtüşmemiştir. İnsanoğlu doğayı sınırsız bir kaynak olarak sömürmek yerine ona ait olduğunu kabul etmek durumundadır. Sanatçıların kurulu düzene verdikleri yanıt önemli bir göstergedir. Çevre, be-den ve toprak sanatı çerçevesinde gerçekleştirilen çok sayıda üretim doğaya öncelik tanıması, öteki-ni saygın bir konuma yerleştirmesi ile meselenin insan/doğa ayrışmasından ortaya çıktığını duyur-muştur. Doğanın sanat malzemesi olarak kullanımı yaygınlaştığı gibi doğanın malzemesi boyalara da ilgi yeniden uyanmıştır. Safran, “dişil” emek yoğun

ci- uygarlık Girit Medeniyeti’ne borçlu olduğumuz kültür bitkisi safran dünyanın en etkin sarı boyar-maddesidir ve içeriği bazı kanser türlerinin tedavi-sinde umut vaat ettiğinden ilaç sektörünce giderek daha fazla talep edilmektedir (ABDUllAEv, 2002).

Çalışmanın Amacı:

Bu çalışmanın amacı günümüz eril, he-gamonik efendi düzeninde ekolojik yıkımın getiri-si olan sağlıksızlıkla mücadelede safrana giderek daha fazla ihtiyaç duyulmasına rağmen bitkinin var-lığının yine aynı düzence tehdit edilişindeki çelişkiyi vurgulamak, ötekileştirilen doğa, toprak ve ürünün araç değil amaç haline getirilmesini öneri olarak sunmaktır. Ülkemizde, standart ekonominin tüm üretim biçimlerinde olduğu gibi safranda da kâr hedefini (sonucu) başta dayatması ve emek yoğun kol gücünü (süreci) dışlaması sonuç vermemiş, üre-tim yok olma noktasına gelmiştir. Burada, alternatif olarak sunulan verici, yatırımcı, bağıl bir ekonomik yaklaşımın düşünsel altyapısı oluşturulmaya çalışıl-mıştır.

Materyal:

Materyal olarak konu bağlamındaki felsefi görüşler, bilimsel ve tarihsel veriler, güncel sanat üretimleri ve güncel sanat üzerine yorumlar içeren basılı ve dijital kaynaklar incelenmiştir.

çalışma gerektiren üretim şekli ile doğanın kendini dayatmasıdır. Safran bize varoluş koşulları gereği -tüm endemik türlerde olduğu gibi- düzenin tersi bir istikameti gösteriyor olabilir: parasal kazanç (meta) hedeflemesinden önce ahlaksal (moral) hedefi ön-celemek mecburiyetimizdir. Düşünceler yeniden düzenlendiğinde yöntem de doğanın kendini yeni-den yaratma süreci gibi sağlığına kavuşacak, top-rağın bereketi ekonomik bereketi beraberinde geti-recektir. Bunun için en başta toprağa araçsal değil amaçsal yaklaşmamız, safrana karşı da onun bize duyurduğu şekilde alıcı olmazdan önce verici (yatı-rımcı) olmamız gerekmektedir. Safranın dayatmacı değil, özgeci bir devlet politikasına ihtiyacı vardır. Süsengillerden (Iridaceae) safran (Crocus sativus l.) eflatun-mor çiçekli, soğanlı, kısır , çok yıllık, otsu bir bitki türüdür. Bitki boyu 20-25 cm’dir. Toprak üstü kısmı tek yıllık, toprak altı 2-4 cm’lik çapa sahip soğan (korm) kısmı üç yıllıktır. Bitkinin iğne biçimli ince uzun yaprakları vardır (AÇIKGÖZ, 2010). Safran çiçeğinde üç adet sarı renkte erkek organ, bir adet dişi yumurtalık (ovary), yumurta bo-rusu (stillus) ve tepecik (stigma) bulunur. Yaklaşık 2,5-3,5 cm arası uzunluklardaki kırmızı renkteki stigmalar flament (ipliksi) olup üç parçalı püskül şeklinde ayrışan özelliktedir. Bitkinin boya, ilaç, koz-metik ve gıda sektöründe kullanılan baharat kısmı bu stigma denen dişil tepecikleridir (ÇAvUşOĞlU, 2005). Stigmalar içerdikleri pikrokrosin ve safranal bileşenlerinden ötürü keskin bir tat ve iyodoform ya da saman benzeri bir kokuya sahiptir. Aynı zaman-da krosin denen çok güçlü (ağırlığının 100 000 katı-nı renklendirebilen) karotenoit bir boyar madde de içerirler (FINlAY, 2007). Safranın anti-karsinojanik (kanser bastırıcı), anti-mutajenik (mutasyon engel-leyici), immünomodüle edici ve anti-oksidan özel-likleri modern tıp tarafından bulgulanmıştır. Kanser araştırmalarında bazı kanser türlerinin tedavisinde ümit vaat ettiği için safrana duyulan talep giderek artmaktadır (PAşAYEvA & TEKİNER, 2014). Bunun dışında çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanıl-mış fakat bu tedavi yöntemleri bugün unutulmuştur (RAHİMİ ve diğerleri, 2015). Çevresel sorunlar diğer türlerde olduğu gibi safranı da olumsuz yönde etkilemektedir. Dünyanın en kaliteli safranı olan Keşmir’in Mongra (lacha -Crocus Sativus Cashmirianus) mahsülünde önemli düşüş vardır (AÇIKGÖZ, 2010). Gevrek, gevşek, su geçirgen, organik içerikli killi ve kalkerli toprak se-ven safran fakirleşmiş bir toprakta yetiştirilemez, dört yıllık dikimin ardından toprağın beş yıl dinlen-dirilmesi gerekir. Bu sürede hububat ekimi önerilir. Safran -10 derece soğuğa direnebilmesine karşın kuraklık, aşırı nem veya sıcaklığa dayanamamak-tadır. Hayvan habitatındaki çevrim bozulması da diğer türlerde olduğu gibi bitkiyi çürütür. Dünyanın en güçlü ve sağlıklı sarısı olmasına rağmen çevre

68

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

için ciddi tehdit oluşturan sentetik rakiplerince kul-lanımı engellenmiş ve kendisi de ekolojik yıkımın tehdidi altına girmiştir. Günümüzde gösterdikleri antioksidan, antibakteriyal, antimikobiyal aktivite-lerinden ötürü ve bazı sentetik renklendiricilerin in-san sağlığını tehdit etmesi sonucunda (DEvEOĞlU & KARADAĞ, 2011) hijyenik ve uzun ömürlü olan doğal boyar maddelere karşı ilgi yeniden uyanmıştır (MERT ve diğerleri, 1992). Safranın üremesi insana bağımlıdır. Çoğa-labilmesi için bitkinin soğanı toprak altından çıka-rılarak bölünür ve tekrar gömülür. Yoğun emek iste-yen ve hasat makinelerinin kullanılmadığı toplama ve ekim işlemleri safranı dünyanın en pahalı baha-ratı yapmıştır. Dünya piyasalarında safranın gramı, altının gramına eşdeğerdedir. Çiçeklerin toplanması ekim işlemi kadar zordur ve hız gerektirir. Çiçekler güneşi gördüğünde hızla solduğundan toplama gün doğmadan gerçekleştirilmelidir. Çiçeklerin sabah erkenden taç yaprakları ile toplanması hem daha kolaydır hem de çiftçiler güneşi görünce açılan çiçeklerdeki stigma kalitesinin düşeceğine inanır-lar (AÇIKGÖZ, 2010). Sabah erken saatte yapılan toplama taç yaprakların stamen (erkek organ) ve stigmalardan ayrılmasını da kolaylaştırır (BAYTOP, 1984). Çiçeklenme, Ekim ayının üçüncü veya dör-düncü haftasında başlayarak Kasım ortasına kadar sürer. Bir bitkiden ortalama 7-8 adet çiçek top-lanır. Yarım kg kuru safran için 55 000 ile 80 000 arasında çiçek toplamak; 150 000 çiçeği toplamak için de 40 gün gece gündüz çalışmak gerekir (FIN-lAY, 2007). 100 000 çiçekten toplanan tepecikle-rin ağırlığı sadece 1 kilogramdır. En verimli İtalya Navella bölgesinden dahi 1 dönümden 1-1,6 kg stigma elde edilebilmektedir. 1400-1500 çiçekten 1 gr kuru çıkartılır (ÜNAlDI, 2007). Safran soğan-larının ekilmesi bazı bölgelerde makine ile yapılsa da makineli ekim pek çok sorun doğurmaktadır. Kormlar kolayca zedelenebilir yapıdadır, ayrıca ma-kineli ekimde kormların yönü belirlenememektedir. Oysa bu, verim için önemli bir faktördür (ARSlAN, 2013). Ayrıca kormların ebatları değişken olduğun-dan ekimde makine kullanılmasına uygun değildir. Hasatta ise makine çiçekle beraber bitkinin yaprak-larını da keser, bu da yavru soğanların oluşmasını engeller. Çoğalan yavru kormların çapları sonraki yılın verimini etkileyeceğinden kormların korunma ve saklanma koşulları ayrıca önem taşır (ARSlAN, 1997; GÜMÜşSUYU, 2003). Safranın pahalı oluşu onu dünyanın, üze-rinde en çok sahtekârlık yapılan baharatı haline getirmiştir. Bugün standart analizi için geliştirilmiş pek çok yöntem arasında en güveniliri geleneksel koklama ve tatma yöntemleridir. Tarihi olaylara ge-çen safran sahteciliğinde ölüm cezası dahi uygu-lanmıştır (WIllARD, 2002). Piyasadaki sahtecilik-ler arasında farklı bir baharatı safran olarak satma

çok yaygındır. Ülkemizde çok tüketilmeyen safranın yerine yemeklerde yalancı safran da denen papat-yagillerden boyacı aspiri (Carthamus tinctorius) veya zerdeçal (Curcuma longa) kullanımı yaygındır (YURTERİ ve diğerleri, 2015). GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) gıdalar dünyasında safra-nın genetiği devlet koruması altındadır (AÇIKGÖZ, 2010). Kuzey yarıkürede tropikal ve subtropikal iklim kuşağında yayılım gösteren safran, kaynak-lara göre kökensel olarak Doğu Akdeniz’e özgü bir türdür ve çeşitli tarihsel olaylar aracılığı ile ve tica-retle Batı’ya yayılmıştır. Günümüzde İtalya, İspanya, Fas, Mısır, İsrail, Türkiye, Japonya, Çin, Hindistan, Pakistan, İran ve Azerbaycan’da yetiştirilmektedir (ÜNAlDI, 2007). Bunun dışında Ortaçağ’da İngilte-re’nin Essex Bölgesi’nde de yetiştirilmiştir (FINlAY, 2007). İspanya, Fransa, İtalya ve Hindistan’ın Keş-mir bölgesi dünyanın en verimli safran tarlalarına sahiptir. Bir zamanlar önemli bir safran bölgesi olan Anadolu’da ise bugün sadece Safranbolu’nun Da-vutoba köyündeki 5 aile üretim yapmaktadır (AÇIK-GÖZ, 2010). Doğu Akdeniz’in Crocus cartwrightia-nus bitkisinin kısır bir triploid mutantı olan safranın 60’ın üzerinde taksonu vardır (ÜNAlDI, 2007). Irak’ta 50 000 yıl öncesine ait hayvan tasvirlerinde safran-bazlı pigmentlere rastlanmıştır. Ortadoğu’da 4000 yıldan beri aromatik, boya, ilaç ve afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Sümerler yabani safranı tedavi edici iksir olarak kullanıyorlardı. Safran’ın antik dünyada makyajdan tıbba, dokumadan mut-fağa kadar geniş bir kullanım alanı vardı. Kumaş ve halı ipliklerinin boyanmasında kullanılırdı. Hititler safranı şifa amaçlı kullandılar. Mısırlı doktorlar her türlü gastrointestinal hastalığın tedavisinde, adet düzensizlikleri, ağrıları ve gebelikte safranı kullan-dı (WITCOMBE, 2017). Homeros ve Hipocrates safranın asıl vatanının İran ve Hindistan’ın Keşmir Bölgesi olduğunu yazarlar. Safran üreticiliği, Moğol-lar aracılığıyla Çin’e, Araplar’la İspanya’ya ve Haç-lılar’la Avrupa’ya geçmiştir. Bununla birlikte Bronz Çağı Girit Uygarlığı’ndan önceki kullanımlar kültür bitkisi olan Crocus sativus değil onun doğada yaba-ni olarak bulunan öncülü “Crocus cartwrightianus”-tur. Uzun stigmalı örneklerden çoğaltılan Crocus sativus ilk defa Bronz Çağı’nda Girit’te üretilmiştir (lACHAUD, 2012). MÖ 1500-1600 yılları arasında safranın Minos Uygarlığı’nda tedavi amaçlı kullanıldığına dair bilgiler yıkılan Minos Uygarlığı’nın devamı ni-teliğindeki Miken Uygarlığı’na ait fresk örneklerin-den anlaşılabilmektedir. Bir Miken sarayı banyo duvarları üzeri safran bezemeli fayanslarla kaplıdır ve aynı banyoda safran toplayan kadın resimleri yer alır. Çiçek toplayan bu kadınların elbiseleri ‘ankh’ simgesiyle kaplıdır. Ankh, Eski Mısır’da özellikle hamile kadınların tılsımlı içecek içtikleri kapların

69

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

üzerlerini süsleyen ve İsis’in cinsel organlarını tem-sil eden semboldü. Kadınların adet dönemlerinde kullandıkları bir tılsımdı. şık ve makyajlı görünümü-nün albenisinden ötürü kendisine Parisli (Parissien) adı takılmış olan ünlü Miken freskindeki figürün yakalığı da ‘ankh’ formundadır. Minos’un bereket kültü yılanlı tanrıçasına ait idollerin göğüsleri açıkta bırakan elbise yakaları ankh şeklini oluşturur. Adet görememek, adet sancısından da kötü sayılan, is-tenmeyen bir hadiseydi çünkü mitolojiye göre kadı-nın doğurganlığı bu ilk adet görme ile başlamaktay-dı. Doğaüstü kutsal bir yılanın genç kızla birleşerek ona ilk adet kanamasını ve doğurganlığını bahşetti-ğine inanılıyordu. Mikenli kadınların adet sancılarını dindirmek ya da daha önemlisi adet olabilmek için safranlı suyla banyo yaptıkları düşünülmektedir. Safran banyosu geleneği Kleopatra’dan İskender’e ve Roma’ya kadar sürdürülmüştür (WITCOMBE, 2017). Girit, ana-erkil toplum düzeninin Batı’daki son ve en uzun sürmüş temsilcisidir. Ana-erkil dü-zen avcı-göçerlikten tarım toplumuna hızla geçilen bölgelerde karşımıza çıkar (THOMSON, 2007). Girit resimlerinde kadın rahip sayısı erkek rahip sayısın-dan daima fazladır. Genel olarak resimlerdeki kadın sayısı erkeklerinkinden fazla olup bunlar daha itina-lı ve zarif resmedilmişlerdir (SİNEMOĞlU, 1984). Fresklerde boks, akrobatlık, araba sürücülüğü ve avcılık gibi erkek işlerini yapan kadın figürleri yer alır. Yunanistan’da bir kadın çömlekçiye hiçbir za-man rastlanmazken Girit medeniyetinde, balçık pi-şirme yöntemini kadınların bulduğu, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmıştır (TURANİ, 2007). Ana-erkil düzende insan kültürünün çekir-değini oluşturan alışkılar, davranış kuralları ve ka-lıt kadınlarca biçimlendirilip aktarılır. Anne ailenin başkanı, kaynağı ve tek birleştirici halkasıdır. Kut-sallık doğum getiren tılsımlı kana sahip, her ay ka-namasına rağmen ölmeyen ölümsüz anne, kadına atfedilir. Bütün kurban törenlerini kadınlar yönetir, erkek görevlilereyse onların yardımcılığını yapmak düşer (THOMSON, 2007). Girit’in tarıma verdiği önem ile ülkeyi zen-ginliğe boğan bereketi safran arasında paralellik vardır. MÖ 2000’de tüm Akdeniz havzasının ticaret merkezi haline gelen, Orta Tunç Çağı’nın sonları ve Geç Tunç Çağı’nın başlarında Akdeniz’de tek lider olan Girit’in (vOTRUBA, 2006) en önemli ihracat geliri safrandan elde edilendi. Sarı simgeciliği ile bereketlilik kültü arasındaki doğrudan bağlantı en güçlü sarı boyar madde safranı antik dünyada de-ğerli kılıyordu. Sarı antik dünyada bereket tanrıça-sı ve kadınların rengiydi (BARBER, 1994). Antik dünyada kadınlar sarı toprak boyasından (götit aşı boyası) yüzlerine pudra sürerlerdi, bu kadınların ilk kozmetik ürünüdür (UZEl, 2010). Güneş, altın ve sarı simgeciliği Mısır’da bereket tanrıçası inanışı

ile başlar (SİNEMOĞlU, 1984). Minos Uygarlığının ünlü yılanlı tanrıça figürinleri altın sarısı renklerde-dir. Yılanlı Tanrıça heykelcikleri özellikle doğum, loğusa, adet dönemi gibi doğurganlıkla ilgili kritik süreçlerde kadınların, önlerinde ayin yaptıkları niş-lerin içine yerleştirilirlerdi (WITCOMBE, 2017).

Bulgular ve Yorum:

Kadının doğa ile özdeşleştirilmesi tarih öncesinde evrenseldi, avcı ve tarım toplumlarında kadınlık bereketin temel ilkesi olarak onurlandırıl-mıştır (PAGlIA,1996). Safran üreticiliğinin Batı’ya Doğu’dan geçişi, Doğu’nun hâlâ en önemli üretici oluşu, en kaliteli safranın Hindistan’ın Keşmir böl-gesinde yetiştirilmesi ile safran üretiminin emek, incelik, nezaket, bilgi, deneyim, sabır isteyen zor ekonomisi arasında bağ olsa gerektir. Safran üreti-ciliğindeki toprağa ve ürününe gösterilmesi zorunlu özen, besleyip büyüten (nurture), şefkat ve özgeci-lik gücü ile emek yoğun çalışan annelik gücü birbiri-ne benzer. Batı düşün yapısına damgasını vuran Mi-ken savaşçı kültürü Dorlar’la birleşerek Greko-Ro-men çizgiyi oluşturarak günümüze gelmiştir. Apol-lonyen ve Yahudi-Hıristiyan gelenekleri aşkıncıdır, doğayı yenmek ve aşmak ister (PAGlIA,1996). Anerkil mitolojideki kurbanlık boğa ve dolayısıy-la Girit boğası ile Minotauros canavarı aynı şeyler değildir. labirentin merkezindeki korkunç cana-varla birlikte mit, 1400’lü yıllarda gerçekleştirilen Knossos yağmasını aklamak için üretilmiş baha-nedir. Grek mitolojisinde, mimar Daidalos’un eseri korkunç bir labirente dönüştürülür. Girit mimarisi eril yapılardan farklı olarak yataydır. Mezopotamya zigguratları, Mısır piramitleri kutsal olan göğe ulaş-mak çabası ile yukarı uzanırken Knossos Sarayı bir kadının doğa ile özdeşleşen bedeni olarak yaygın ve girifttir, sonsuzmuşçasına çoğalan odaları ile gi-zemlidir. Mitolojide sarayı içinden çıkılmaz bir labi-rente dönüştüren, merkezine de canavarı kilitleyen ve eril kahramanına dişil gücü yok ettiren, erkeğin kadının gücüne karşı duruşu, ondan korkması, onu düşman olarak yabancılaştırmasıdır. Çünkü “(k)adının bedeni, erkeğin içinde kaybolduğu bir labi-renttir” (PAGlIA, 1996); “Erkekler göğe yükselen o siyaset ve gök-kültü yapılarını anneye karşı dikmiş-tir” (PAGlIA, 1996). Kadınlığın değer yitimi ile insanlığı besle-yen, insanlığa maddi enerji akıtan doğa bir kenara itilmiştir. Giritlilerin safran üretimindeki başarıla-rının altında anneci şefkat, ilgi, sabır, emek, özen davranışının yattığını görmek zor değildir. Ana-erkil yapılı kültür, toprağa, safrana saygılı inancı, bugün zor sayılan safran üretiminin ihtiyacı olan özveriyi dolaysız olarak sağlıyor olmalıydı. Günümüz liberal ekonomide kadın doğasına ait üretici emek gücü,

70

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

besleme, gözetme ve bakım işlerinin küçümsen-mesi ile toprağa gösterilen bakım, saygı ve özenin yitip gidişi arasında doğru bir orantı vardır. Doğu kültürleri ise doğaya ve dişil güce saygıyı yitirmez: “(b)udist kültürler kadınlığın eskil anlamını, batı-nın onu reddetmesinden çok sonra da korumaya devam etmiştir” (PAGlIA, 1996). Zira “Uzak Doğu kültürü hiçbir zaman doğaya karşı çabalamamıştır. Bu kültürün kuralı çatışma değil uyumdur” (PAG-lIA, 1996). Batı kültürünün insan/doğa ilişkisini bir ikicilik olarak görmesi ve “insan” kimliğini doğanın dışında kurgulaması tahakkümcü efendi kimliğini oluşturmuş, araçsallaştırılan dişil yönler ve doğa, toprak giderek daha fazla dışlanmıştır (PlUMWO-OD, 1995). Bize doğayla sadece asgari düzeyde ve rastlantısal olarak bağlantılı bir insan kimliği modeli sunulmuştur (PlUMWOOD, 1995). Kadınlığın doğa ile özdeşleştirilmesi mito-lojiden fazlasıdır. Descartes’ın dünyadan çekip çı-karttığı ruh dişil ruhtur. Platon için dünyanın açık şekilde dişil bir ruhu vardır ve bu, evrenin gövdesi-ne sinmiştir (PlUMWOOD, 1995). Çevreci açıdan değerlendirildiğinde Platoncu dünya-ruhu vizyonu doğanın tinselleştirilmesini değil, şeyleri doğada olduğu gibi bırakmayıp üzerlerine “insanın” rasyo-nel tasarımını dayatmayı öngören bir sömürgecilik modeli sağlar. Platon, “efendinin” perspektifine göre düzensiz, gereksiz, işe yaramaz, denetimin dışında olan lüzumsuz özellikleri, türleri, kabileleri yok etmeyi ya da aklileştirmeyi kutsar. Bunun gü-nümüzdeki dengi “kalkınma”dır. Kalkınma tek bi-çimli ve muntazam örüntü oluşturma projesidir. Bu şekilde kavranan doğa, birlikte uzlaşmaya varılacak bir bağımsız öteki değil, iradenin düzene sokacağı, tabi kılınmış logos tarafından imal edilen bir ürün, bir araçtır (PlUMWOOD, 1995). Yeryüzünün inkârı Hristiyanlıkta ilk günahta verilmiştir. Kadın ve dünya aşağı varlıklar olarak aklın cennetinin karşıtıdırlar (RUETHER, 1992). Platoncu düşüncenin modern biçimine Descartes ve ardıllarında varılmıştır. New-ton’un paradigmasına göre, akla ve mekanizmanın matematiksel ilkelerine uygun olarak işlemeyen şeyler, ikincil yeterli olmayan, gerçekten uzak ve adlandırılamaz “öteki” olarak kabul edilir (DONO-vAN, 2007). Böylece doğa insanın gereksinimlerine göre hiçbir kısıtlama tanımaksızın ilhak edilebilir ve normalleştirilebilir yani salt insan kullanımındaki şey olarak görülür (PlUMWOOD, 1995). İnsa-nın doğadan uzak, aşkın ve onu denetler konumda olduğunu savunan egemen insan modelini yaratan Batı kültürü kendisinin insan kültürü olduğunu var-sayar (PlUMWOOD, 1995). İnsan aklının üstünlüğü ve gerçeğin tüm diğer yönlerine hükmetme hakkı olduğu iddiası, küstahça gurura ve tek bir türün -Batı kültüründe yaratılmış olan kimliği ile- insan türünün şovenizmine yol açar (DONOvAN, 2004). İnsan doğasının egoizmine ilişkin varsayımlar eril ve

sınıfsal bir model barındırır, özgecilik erkekler için fuzuli, kadınlar için geleneksel olarak şarttır. Eril olan anneyi karşısına alarak kendini var eder bu nedenle derin ayrıma uğramıştır. Kendi amaçlarına ötekilerin amaçlarını dahil etmez. Kadınların ve do-ğanın arka plana itilişi, iktisadi sistemin rasyonali-tesine ve günümüz toplumunun yapılarına derinden yerleşmiştir (PlUMWOOD, 1995). Bookchin eko-lojik olan bir topluma kavuşma umudundan önce, insanlararası hiyerarşinin tüm biçimleriyle ortadan kaldırıldığı bir toplum yaratmamız gerektiğini söyler (PlUMWOOD, 1995). Günümüz eko-feminist dü-şünce bize bu dünyanın erkeklerin egemenliğinde olmasının hiç de rastlantı olmadığını göstermiştir. İnsanın doğa üzerindeki tahakkümünün, insanın insan üzerindeki tahakkümü ile aynı kumaştan do-kunduğunu söyler. Küresel düzeydeki kıyım, erkek-liğin kadınlığın bastırılması aracılığıyla sağladığı bu sahte gelişim kuramından doğmuştur (MERCHANT, 1990). Çevreci eleştirilerin en önemli yönü, doğa üzerindeki denetim ve sömürünün insan üzerindeki denetim ve sömürüye katkısından ve hatta bu ikisi arasında kuvvetli bir bağ olduğu tezinden yola çıkar. Ellerinde piyasa gücü olmayan insan ve varlıklar kaybeden taraf olur. Kadınların, kadınlığın ve do-ğanın statüsünü kültürel açıdan yeniden değerlen-dirmeye çalışan eko-feminizm çevre meseleleri ile adalet meselelerinin hızla birbirine yaklaştırılması gerektiğini söyler (PlUMWOOD, 1995). Sömürge-leştirilenler kendi kimliklerini belirleyen efendinin benlik ve kültürüne ikicilik yoluyla mal edilip dahil edilmiştir. Batı’daki egemen insan/doğa ilişkisi an-layışı bu mantıksal yapıya tekabül eden özellikler sergiler. Batı kültürünün merkezinde yer alan şey basit bir eril kimlik değil, bu çoklu dışlamalarla ta-nımlanan efendi kimliğidir (PlUMWOOD, 1995). Ekolojik etkenlerin dış etkenler olarak gö-rüldüğü standart iktisatta doğa arka plana itilir. Günümüzde safranın altınla eşdeğer olması aynı standart iktisatta hedeflenen kârı sağlamaktadır. Oysa bitki, iktisadın yegâne aracı olan makine ile üretime hâlâ direnmektedir. Bu çelişkide standart iktisat doğayı arka plana ittiği için hedefi gerçekleş-tirememektedir. Safran üreticiliğinde insana bağım-lılık (doğa) pahalı olduğu için istenmeyen faktördür. Köklerin ekiminin yönü verim üzerinde etkilidir ve bunun için en uygun araç insan elidir. Çiçeklerin toplanmasından, stigmaların ayrıştırılmasına ka-dar üretimin her aşaması en hassas aygıt olan ele ihtiyaç duyar. Çelişik olan, eril iktisat düzeninin di-şil üretim biçimini yadsıması ama onun meyvesini istemesidir. Kamusal alandaki eril kazanımlar özel alanın arka plana itilmiş dişil destek sistemini inkâr eder ama ön-varsayar. Egoist araçsalcı modelde öteki olsa olsa ‘ben’in kendi gereksinimleri açısın-dan bir engel ya da kaynak olarak belirir ve ‘ben’in amaçlarına göre tanımlanır. Buradaki tanım kulla-

71

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

nışsız ilkel model şeklindedir. Safran iyidir (kârlıdır) ama ilkel üretim biçimi kötüdür (doğaldır). İnsanın yeryüzünü sömürgeleştirmesi re-kabetçi ve şovenist anlamda, kimi insanların kısa vadede diğer türlerin aleyhine bundan yarar sağla-ması anlamında insan-merkezlidir (PlUMWOOD, 1995). Bu oluş hali evrensel değildir ancak alışılmış olanın doğal karşılanması gibi bir doğa yasasına dönüştürülmüştür. İnsan- şovenizmi kurulmazdan önceki dünya düzeninin barışçıl ortamını Girit sana-tında açık şekilde gözlemlemek mümkündür. Minos resmi Mısırdakinden farklı olarak ‘doğa sevgisi’ne dönüktür. İnsanı doğa ile kaynaştırmaya çalışır ve örnekleriyle doğayı sergiler (SİNEMOĞlU, 1984). “Bu resimlerde hayata üstün bir anlam kazandırma çabası yoktur. Bunlar zevk içinde bir oluşu, doğa içinde yaşamayı, heyecan verici oyunları ve sürükle-yici hareketleri gösterirler” (TURANİ, 2007). Minos resimleri Mısır resminden farklı olarak izleyici için yapılmışlardır. Mısır’da resim, ölen kişinin kendisine dönüşüyor, seyirciyi önemsemiyordu. Miken Uygar-lığında doğanın güzelliklerini hayranlıkla izleme var-dır (TURANİ, 2007). Doğanın çok sesli çeşitliliğin-deki birlik Girit sanatında gözlemlenebilir: “Hemen hiçbir imparatorluk Ege dünyasını içine alan bu Girit hakimiyeti kadar, törelere ve geleneklere aykırılık göstermez. ve yine buradaki çeşitlilik başka hiçbir yerde tekrarlanmamıştır” (MİllİYET, 1999). Sanayi toplumunda sezgisel epistemoloji alanı olan sanatta ortaya çıkan bilinç-bilinç-dışı yö-nelimler arkaik geçmişimizin yeniden hatırlanması olarak değerlendirilmeyi hak eder. Arazi, beden ve toprak üzerinden geliştirilen söylem, doğanın, be-denin, ötekinin tekrar saygın konumuna kavuştu-rulması olarak yorumlanmaya açıktır. Bu sanatın, metaya dönüştürülmekten kaçış olarak tasarlanışı araçsallaştırılmaya tepkidir. Jung ortak bilinç-dı-şı teoreminde, baskılanmış bir arketipin başka bir zamanda biçim değiştirerek nasıl ortaya çıktığını açıklar (JUNG, 1997). Kutsal-ana arketipi ana-tan-rıça modeli ile sınırlı değildir, annelikteki doğanın kendini yenileme gücü ile ilgilidir. Tarih öncesinde güçlü anne arketipi onun ölüm karşıtı yaşamsallığı-nın anlaşılamaz üstünlüğünden doğmuştur. Doğa, insan müdahalesi olmaksızın kendini yenileme gü-cüne sahiptir. Doğanın devamlı bir adaptasyon ve değişim prosesi vardır (RUETHER, 1992). Topra-ğın sağlığına kavuşturulması için üzerindeki hega-monyanın kaldırılması yeterlidir (SEÇKİN, 2015). Güncel sanat standart piyasa ekonomisindeki esir konumunu kendini yenileyerek aşmayı denemiştir. Problem için üretilen yenilikçilik (avant-gardism) ya da alternatif olma durumu bir model teşkil edebilir ki bu model geçmişin derin köklerinin sesini taşır.

Tartışma ve Sonuç:

Safran “efendi düzeni”nin araçsallaştırılan doğa modeline yanıt vermemiştir. Bitkinin hassa-siyeti, zor olarak nitelendirilmesine yol açmıştır ve ekonomik yararın önündeki engel olarak görülür. Bununla birlikte başta ilaç sektöründe ihtiyaç du-yulması safranın değerini artırmaktadır. Makineli üretime izin vermeyen, yoğun emek isteyen üretimi çağın gereklerine uygun olmadığından bugün ülke-mizdeki ekimi yok olma noktasına gelmiştir. Geç-mişte Safranbolu’nun kırka yakın köyünde üretim yapılırken bugün sadece Davutoba, Yörük, Aşağı-güney, Geren, Yazıköy ve Değirmencik olmak üzere altı köyünde devlet desteği ile üretim yapılmaktadır (ÜNAlDI, 2007). Günümüz insani ve çevresel kriz, akıl/doğa ayrımına dayalı öykünün nelere yol açtığını göster-miştir. Mutlu son olasılığını taşıyan farklı öyküleri ya-ratma, geri getirme ve keşfetmede geçmiş başarı-larımız ilham verebilir. Safranın öyküsünde doğa ve insanı sevme, barışık ve karşılıklı olma başarısının bereketini okuyabiliriz. Dünyanın genel gidişatın-dan ayrıklaşan bir yatırım modeli gerçekte dünya ile yeniden bütünleşen bir modeldir. Özen etiğinin top-lumsal olarak ilerici mi yoksa gerici mi olduğu soru-sunun tek bir yanıtı yoktur, değişkenlerine bağlı ola-rak ilerici de gerici de olabilir (PlUMWOOD, 1995). Safran bize hedefe kârın değil varlığını sürdürme koşulu olarak sağlığın –ekolojik ve bedensel- kon-duğu bir modeli önermektedir. verici bir modelde kazanılanlar, müstakil ve şimdide gerçekleşen bir girdiden fazlasıdır. Tıpkı safranın süre isteyen varo-luşu gibi belki kazancı da zamana yaygın olacaktır. Safran üzerine ithalatı engelleyen bir yasaya ihtiyaç vardır. İç piyasayı doyuracak bir üretim en kötü ih-timalle kar getirmese dahi istihdam sağlanacak, in-san sağlığına yapılan yatırım sağlık giderlerini kısa-caktır. O halde Karşılıklı Dayanışma Bildirgesi’nde geçen “(y)eryüzünün başına gelen her şey yeryüzü ailesinin başına gelir” sözünü yerelleştirerek “ülke-mizin bir şeyinin başına gelen iyi şey ülkemizin tü-münün başına gelen iyi bir şey”dir diyebiliriz. Böyle bir kazanç insan kimliğini doğaya yabancı değil ye-niden onun devamı olarak gören alternatif bir kültü-rün gelişimine katkı koyacaktır.

Kaynakça

½ABDUllAYEv, F. “Safranın Özellikleri, Kanserin Önlenmesi ve Tümör Hücrelerini Öldürmek”, Expe-rimental Biology and Medicine, 227 (1): 20-25, 2002½AÇIKGÖZ, Ö., A. “Safran Bitkisinin (Crocus Sati-vus l.) Yetiştirilmesi, Kalitesi ve Ticari Önemi”, Bar-tın Üniv. Fen Bilimleri Enstitüsü Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek lisans Tezi, Bartın, 3, 37, 50, 15, 2, 2010

72

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

½ARSlAN, N. “Safran (Crocus Sativus l.)’da To-humluk Materyalin Çoğaltılması”, Türkiye’de Tarım Dergisi, 1(2):3-4, 1997½ARSlAN, N., İPEK, A., RAHİMİ, A., İPEK, G. “The Effect of Placement Position and Corm Size of Saf-fron(Crocus Sativus l.) on Stigma and Corm Yiel-ds in Ankara Conditions”, Journal of Herbal Drugs, vol.4,No. 1: 1-6, 2013½AZADBAKHT, M., “Etnobotanical Investigation of Traditional Natural Dyes (Case Study: Markazi Povince of..)”, Internayional Journal of Pharma and Bio Science,(Issue:August) 37, 2016½BARBER, E.W. “Women’s Work –The First 20. 000 Years Women, Cloth and Society in Early Ti-mes”, WW Norton&Company Inc., New York, 101-126, 1994½BAYTOP, T. “Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi”, İs-tanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 40: 360-61, 1984½ÇAvUşOĞlU, A., “Kocaeli Koşullarında Safran Yetiştiriciliğinde Yetişme Yeri ve Korm Çapının ve-rim ve Erkencilik Üzerine Etkisi”, ,Akdeniz Üniv. Zi-raat Fakültesi Dergisi, 18(2):179-184, 2005½DEvEOĞlU, O., KARADAĞ, R. “Genel Bir Bakış: Doğal Boyarmaddeler” Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, İstanbul, 23(1):21-32, 2011½DONOvAN, J. “Feminist Teori -Amerikan Femi-nizminin Entelektüel Gelenekleri”, (Çev. A.Bora & ½M.A.Gevrek & F.Sayılan), İletişim Yayınları, İstan-bul, 18, 19, 1997½FINlAY, v. “Renkler –Boya Kutusunda Yolculuk-lar”, (Çev.K.Emiroğlu), Dost Yayınevi, Ankara, 190-223, 210-12, 2007½GÜMÜşSUYU, İ. “Dünyanın En Pahalı Baharatı Safran” (Crocus Sativus l.). Safranbolu Hizmet Bir-liği Kültür Yayını No:12, 2003½lACHAUD, C.M., “la Bible du Safranier –Tout Savoir sur le Crocus Sativus et sur le Safran”, laval sur luzege Ed: C.M. lachaud, France, 2012½JUNG, G. C. “Analitik Psikoloji” (Çev. E. Gürol), Payel Yayınevi, İstanbul, 1997½MERT, H., BAşlAR, S., DOĞAN, Y. “Çevre Sorun-ları Yönünden Bitkisel Boyaların Önemi”, II. Ulusla-rarası Ekoloji ve Çevre Sorunları Sempozyum Bildi-risi, Ankara (5-7 Kasım 1992), 104-111½MİllİYET HACHETTE, 10.cilt, İstanbul, 19, 1999½PAGlIA, C. “Cinsellik ve şiddet ya da Doğa ve Sa-nat”, (Çev. T. Berkes), İyi şeyler Yayıncılık, İstanbul, 21, 23, 33, 39, 22, 15, 1996½PAşAYEvA, l., TEKİNER, H., “Türk-İslam Tıbbın-da Safranın Yeri”, lokman Hekim Dergisi, 4(3): 11-15, 2014½PlUMWOOD, v. “Feminizm ve Doğaya Hükmet-mek” (Çev.B.Ertür), Metis Yayınları, İstanbul, 11, 15, 105, 121, 151, 22, 36, 27, 24-25, 64, 24, 254, 1995

½RAHİMİ, A., İPEK, G., ARSlAN, N., “History of Saffron (Crocus Sativus l.) Uses in İran and Other Countries, A Medical Plant, Regarding It’s Active Substances”, The Second Mediterranean Sympo-sium on Medicinal and Aromatic Plants, Abstract Book, (Antalya, Nisan 22-25), 536, 2015½RUETHER, R.R. “Gaia and God –An Ecofeminist Theology of Earth Healing”, Harper Collins Pub., San Francisco, 1992½MERCHANT, C. “The Death of Nature –Women, Ecology and the Scientific Revolution”, HarperCol-lins Pub., New York, 11, 1990½SEÇKİN, E. “Eco-Philosophy: Philosophy of Envi-ronment. The Graduate School of Social Science”, Middle East Technical University, Ankara, 318, 2015½SİNEMOĞlU, Nermin; “Tarihöncesinden Bi-zans’a Sanat Tarihi”, Mimar Sinan Üniversitesi Ya-yınları, İstanbul, 141,318, 1984 ½THOMSON, G. “Tarihöncesi Ege - Eski Yunan Top-lumu Üstüne İncelemeler”, (1.Baskı), (Çev. C. Üs-ter),½Homer Kitabevi, İstanbul, 169, 2007TURANİ, A. “Dünya Sanat Tarihi”, (13. Baskı), Rem-zi Kitabevi, İstanbul, 132, 131-135, 2007½UZEl, İ. “Anadolu Uygarlıklarında Kozmetoloji”, lokman Hekim Dergisi, 1(1):47-54, 2011½ÜNAlDI, E., Ü. “Tehdit ve Tehlike Altında Bir Kül-tür Bitkisi: Safran (Crocus Sativus l.)” Fırat Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Dergisi Elazığ, 17(2): 53-67, 57, 2007½vOTRUBA, D. S. “MÖ 2. Binde Batı Anadolu’nun Deniz Ticareti”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Bölümü, Tarihöncesi ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı, 2006½WIllARD, P. “Secrets of Safron: The vagabond life of the World’s Most Seductive Spice”, Beacon Press, Boston, 2002½WITCOMBE, C. Women in the Aegean Minoan Snake Goddess, (arthistoryresources.net), 2017½YURTERİ, E., ÖZCAN, A., SEYİS, F., “The Impor-tance of Safflower (Carthamus Tinctorious l.), A Medical Plant, Regarding It’s Active Substances”, The Second Mediterranean Symposium on Medi-cinal and Aromatic Plants, Abstract Book (Antalya, Nisan 22-25), 261, 2015

73

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Türklerin var olduğu bütün coğrafyalarda doğal boyacılık yüzyıllardan beri yerini korumuştur. Kırmızı renk eldesinde kullanılan kökboyanın Türk dokuma kültürü içindeki yeri aynı zamanda renk yorumlanarak psikolojik, mitolojik ve sanat bakı-mından da ele alınmalıdır. Orta Asya’dan başlayıp Anadolu’ya doğru gelen ipek yolu ticaretinde Sel-çukluların ve Osmanlıların kök boyayı gerek tekstil dokumalarında gerekse yaygı dokumalarda kullan-dığını bilmekteyiz. Günümüze kadar ulaşan antik tekstillerde uygulanan HlPC ve kromotograf analiz yöntemleri ile kullanılan kök boya (rubia tinctorum) kırmızı rengin boyar maddelerin ve mordan çeşit-lerinin tespiti ve yorumlanması yapılabilmektedir. Bu tekstiller incelendiğinde kırmızı renk eldesi için kök boyadan farklı olarak başka boyar maddelerin-de kullanıldığını görüyoruz. Bunlara örnek olarak Polonya kermesi, Ağrı dağı koşinili, lak böceğini sıralayabiliriz. Kök boya eldesi kırmızı rengin Türk tarihi içindeki yerini antik kazılardan, seyahatna-melerden, il yıllıklarından vakfiye kayıtlarından, şer’i mahkeme kayıtlarından ve gümrüklerden elde ettiğimiz bilgilere dayanarak öğrenmekteyiz. Sonuç olarak bu bildiride amacımız dün-yada Türklerin adı ile anılan Türk kırmızısının bu isimle anılmasının gerekçeleri açıklanarak,1850 yılından sonraki teknolojik gelişmeler sonucunda doğal boyadan ve buna paralel olarak kök boyadan uzaklaşılarak geleneğin bozulması ve bunların ye-rine analin, alizarin ve asit boyaların kullanılmaya başlanması ile ortaya çıkan problemler ve kök boya ile karşılaştırılması yapılarak örnekler verilmesidir.Anahtar Kelimeler: Türk, kök boya, kırmızı, doğal boya, kültür.

ABSTRACT

Since centure where Turkish used to live as geography, naturel dye making tradition exsisty such as madder and red dye. All World knows mad-der as Turkish red.In my research. I tried to explain red dye culture in Turkish art based on mytology psycogy and art history.We know that Turks ess-pecally throught the hole silk road used madder in their hand woven textiles as clothing or teppes-terıes as rugs or kilims.The sample of textıles dyed red or madder which analised by hlpc or cromotog raph show us main dyes mostly madder red. (Rubia Tinctoria) some mordants like (şap) When we fallow the evolotıon of red dye production we find polish kermes,ararat cochunile and insect lak,together with madder, This article I will in form the naturel red productıon throught their histories and it’s impor-tance in Turkısh history by customs reports,travel-lers notes,judgement and city documents after en-dustrial revolation in europe naturel dye production replaced by chemical colors.After 1850 analine ,alizarin or asidic dyes started to be used witht na-turel dyes and they cosed some quality problems as fading ,color run and charge .The importance of naturel and chemical dyes will be showen.

Keywords: Turkısh,natural paint, red, madder, cul-ture

TÜRK KIRMIZISI ADI İLE ANILAN KÖKBOYANIN TÜRK KÜLTÜRÜ İÇİNDEKİ YERİTHE USE OF MADDER KNOWN AS TURKISH RED AND ITS IMPORTANCE IN TURKISH

CULTUREDemet SElEK*

lisans Son Sınıf Öğrenci, Akdeniz Üniversitesi, GSF, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü [email protected]

Giriş

Eski kültürlerin birçoğunda dünyanın dört yöne ayrılması ve bu yönlerin renklere göre bölün-mesi fikri benimsenmiştir.Türklerde ise beş ana rengi esas alarak bunların her birine ayrı bir renk adı verilmiştir. Merkezin rengi altın sarı, Doğu yeşil veya gök, Kuzey kara, Güney kızıl, Batı ak renklerini ifade etti. Bu renkler aynı zamanda soğuğu ve sıcağı ifade ederek Türk kültü-rü içinde yerini aldı. Türklerin renk dünyası özellikle göçebe hayatın beslediği sözlü edebiyatta da yoğun olarak işlenmiştir. Geleneklerden örf ve adetlere

yemeklerden giyim ve kuşam alışkanlıklarına kadar pek çok kültürel malzeme ile örülen destanlar renk-lerin çağrıştırdığı anlamlar hakkında önemli bilgiler verir. Dede Korkut hikâyelerine göre güveylik kaftan kırmızı, gelinlik ise al duvaktır. Bu giyim tarzı ve renkleri Orta Asya’dan Balkanlara bütün Türkler-de rastlamaktadır. Türk kültüründe güneyin rengidir kırmızıdır. O yüzden güneyimizdeki denizin adı da kızıl denizdir. Aynı zamanda ateşin ve sıcağında rengidir. Türk toplumunda ‘Türk’ün gözü aldadır’ diyerek kırmızı renk adeta kutsallaştırılmıştır. Orta Asya geleneğinde yeni doğan bebeğin göbeği kırmı-

74

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 1 Pazırık KurganındaBulunan Kök Boya KullanılmışAplike Keçe

Fotoğraf 2 Pazırık KurganındaBulunan Kök Boya Kullanılmış Halı

zı ile bağlanmış, düğünlerde yeni gelinin beline kır-mızı kuşak bağlanmış hatta cenaze merasimlerinde de kırmızı renkli eşyalar kullanılmıştır. Bunun anlamı kırmızının hayatı temsil et-tiğine inanılmasıydı. Birincisi, anadan doğduğun an hayattasın, ikincisi dünyadaki hayat ve üçüncüsü ise ebedi olan ölümden sonraki hayatı temsil etmesidir. Bu yüzden de yas eşyaları Orta Asya’da kırmızıdır. Ateşin ve alevin rengi kırmızıya daima değer verilmiş-tir ve saygı gösterilmiştir. Kırmızı halk, ordu ve savaş geleneği haline getirildi ve sembol olarak, bayrak ve sancaklarda kullanıla geldi. Gücün cesaretin yanı sıra kanında belirtisi olarak bilinen kırmızı renk Manas Destanında ‘’ Ak asaba kızıl tuu, aygaylayan ızı-çuu, Kök asaba kızı tuu, köygöylögön ızıı-çuu’’ diye geçe-rek kırmızı rengin önemine değinilir.Kök Boya Bitkisinin Türk Tarihindeki Yeri

Anavatanının büyük olasılıkla Anadolu ol-duğu düşünülen kökboyanın Kafkaslar, İran, Orta Batı Asya ve Himalayalar’a kadar yayıldığı görül-mektedir. Kırmızı renk için en önemli boya bitkisi olan kökboyanın yüzyıllar boyunca tarımı yapılmış-tır. İndus vadisinde Mohenjo-Daro’da İ.Ö.1700 yılına ait olan kök boya ile boyanmış kumaş par-çaları bulunmuştur. Günümüze kadar ulaşamayan bu parçalarda eflatun renkli (mor renkli) pamuklu kumaşın kök boya ile boyandığı düşünülmektedir..(KARADAĞ,2007: 73) Bu bulgu bize çok eskiden beri kök boya bitkisinin kırmızı renk elde etmede bilindiğini ve kullanıldığını gösteriyor. Tunç Çağı öncesinde pamuklu dokumalarda mordanlamada odun külü kullanılırken daha sonraları şap çözeltisi kullanılmış ve kök boya ile boyama işlemi geliştiril-miştir. Kök boya da uzun süre temel mordan mad-desi şap olarak kalmışsa da zamanla başka metal tuzların değişik kırmızı tonların veya daha iyi bir haslığın elde edilmesinde etkili olduğu anlaşılmış-tır. M.Ö. 9 yy. Pazırık kurganında bulunan eşine az rastlanır bir sıklıkta ve güzellikte dokunmuş olan şu anda Rusya’da Hermitaj müzesinde bulunan Pazı-rık halısında ve aplike keçe de arkeolog Böhler ta-rafından incelemiş ve kök boya bitkisinin kullanıldı-ğını saptamıştır. M.Ö. 2000’li yıllara tarihlendirilen lolan mumyalarının üzerindeki kaftanların da kök boya bitkisiyle renklendirildiği anlaşılmıştır. Yine Mısır firavunlarından Tutankhamon’un mezarında bulunan diğer tekstiller gibi kemerinin de kök boya ile renklendirildiği tahmin edilmektedir.

Türk Kırmızısı

Dünya litaretürüne Türk Kırmızı olarak ge-çen kök boya bitkisinden elde edilen kırmızı renk parlaklığıyla uzun süre rengini korumasıyla ün sal-mıştır. Çatal höyükte, Hititler’ de, Firikler’ de ve daha sonra ipek yolu ticareti boyunca İskit, Hun kurganlarında kırmızı, Türkler’ in bol miktarda kul-landığı bir renktir. Osmanlı İmparatorluğu dönemin-de kullanılan iki farlı şap maddesinin kullanıldığı bilinmekle beraber Türklerin kök boya yetiştiriciliği-ni Balkanlar’ da geliştirdiği söylenmektedir. “Türk Kırmızısı, kök boyadan üretilen parlak ve dayanıklı en ünlü renk tonunu ifade ettiği gibi, bir renkten çok, kırmızı renkli tekstillerde kullanıldığı şekliyle, parlak rengi elde etmek için uygulanan bir süreci de ifade etmektedir.” (YIlDIRIM, 2014: 12) Anado-lu’nun birçok bölgesinde yetişen ve eskiden tarımı yapılan kök boya (Rubia tinctorum) günümüzde yabanileşerek hemen hemen her bölgede rastlanır duruma gelmiştir. Boyalık adı verilen tarlalarda yeti-şen ve tarımı oldukça güç ve masraflı olan kök boya bitkisi tarlaların beş veya altı defa sürülmesinden ve taşlarından iyice arındırılmış yumuşak toprakta yapılır. Elde edilen mahsulün niteliği büyük oranda köklerin düzgünlüğüne bağlı olduğundan toprağın hazırlanması büyük önem taşır. Ekim tohum ve fide yoluyla yapılır. Bir yıl yastıklarda bekletilen fide-ler ilkbaharda dikilir, sonbaharda bitkilerin üstleri toprakla örtülerek köklenmenin artması sağlanır. 3-4 yıl sonra olgunlaşarak kırmızıya dönen kökler sökülüp açık havada veya fırınlarda kurutulur. Bir dönümden ortalama 550-1200 kg. dolayında ürün alınabilir. Üretim masrafı satış değerinin yarısı ka-dardır. Tarımı yapılan ve yabani olarak yetişen kök boya bitkisinin renk eldesi arasında bir fark yoktur.(KARADAĞ, 2007: 72) Kök boya ile Türk kırmızısı üretme girişim-leri Avrupa’da ilk olarak 1670 yılında Hollanda’da ve ardından 1680 yılında İsviçre’de başlatılmıştır. (YIlDIRIM, 2014: 12) 18.yy.’da Doğu ustaları Man-chester ve leon bölgesine çekmek isteyen pamuk ustalarının araştırmalarının ortak noktasını Türk kırmızısı oluşturmaktadır. Avrupalıların 17 ve 18. yy.’ da Türk kırmızısının formülünü çalmak için çok sayıda casus gönderdikleri bilinmektedir. Kök boya kullanımı, Türk Kırmızısı ile ünlü olmadan önce de Avrupa’da bilinmesine rağmen Avrupalılar canlı parlak kırmızı yerine kök boya ile kahverengi tonla-rında renkler elde etmekteydiler. Avrupa’da mad-der olarak bilinen kök boya, Anadolu’dan parlak kırmızı renk tonu elde etme deneyiminin aktarılma-sından sonra farklı işlem basamakları ile uygulan-mış ve zorlu çabaların sonucu Türk Kırmızısı denilen parlak canlı renk tonu elde edilebilmiştir. Bunun sonucunda Avrupa tekstil tasarımlarını içeren kay-naklara bakıldığında Türk Kırmızısı başlığı altında,

75

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

yine kök boya (madder) kullanılarak üretilmiş bas-kılı tekstiller görülebilmektedir. Bu tipteki tekstiller renkleri ve desenleri ile farklılık göstermektedirler. Ayrıca, Türk Kırmızısı denildiğinde sadece bir renk tonu değil özel boyama adımları içeren bir teknik de anlaşılmakta ve Avrupa baskıcılık tarihinde ayrı bir yer tutmaktadır.(YIlDIRIM, 2014: 14) Boya kültürü ile bilinen Türk Milleti Os-manlı döneminde de özellikle vakfiyelerde, şer-i sicillerinde ve gümrük kayıtlarında da kök boya ticaretinin yapıldığı ile ilgili kayıtlara rastlanmakta-dır. Bunlardan en önemlisi Antep’teki Hüsrev Paşa vakfiyesidir. Bu vakfiyede 16 ve 17 yy.’ da bulunan bilgileri bize sunmaktadır. Bunların yanı sıra Selçuk-lu döneminde Konya, Sivas, Tokat, Kayseri ve daha sonra Osmanlıda Bursa, ve Edirne’de büyük boya hanelerin ve çok iyi ustaların ki çoğunu Ermeni ve laventen ustaların oluşturduğunu bilmekteyiz. Yine 1735 tarihli Gümrük ve Kapan Bermurcip-i Düstür-i Acem’de deve, at ve merkep yükünü İran’dan Tür-kiye’ye ithalatı ve vergi miktarları yer almaktadır.

Sonuç

Dünya’ya ya Türk kırmızısı veya Edirne kır-mızı adı ile ün salan Kök boya (Rubai tinctorum l.) 1856 yılında William Henry Perkin’ in sentetik boya-yı keşfine kadar varlığını sürdürmüştür. Ancak sen-tetik alizarin ile boyama, doğal kök boya ile boyama-ya göre üç kat daha ucuza yapılmıştır. Kök boya ve muadilleri on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar pi-yasada birlikte yer almışlarsa da bu durum, kısmen alizarinin dayanıklılığının belirsiz olduğu düşünül-düğünden, kısmen de alizarinin pamuklu boyama için çıkmasına rağmen kökboyanın yün boyamacı-lıkta önemli olduğuna inanıldığından kaynaklanmış-tır. (YIlDIRIM, 2014: 19) Bugün doğal boyacılığa ilginin tekrar artması ve tekstil tüketicisinin bilinç-lenmesi ile ortaya çıkan arayışlar sonucunda doğal boyacılık alanında çalışmaların hız kazanmasına neden olmuş, piyasada doğal boyalı ve kök boya ile boyanmış ürünler aranır hale gelmiştir.

Kaynakça

Boztunalı Zehra Seda, “Resim Sanatında Kırmızı Rengin Serüveni’’ Sanat & Tasarım Dergisi, S 10, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2016, s 90-113

Karadağ, Recep, Doğal Boyamacılık, Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı, Ankara 2007, s 72-75.

Tazecan Hakan H. 22.04.2017, Kaleiçi-Antalya

Yıldırım leyla “Avrupa Tekstil Baskıcılığının Gelişi-minde Türk Kırmızısı’ nın Rolü’’, Yedi, Sanat, Tasa-rım ve Bilim Dergisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, S 12, s 11- 22.https://onturk.org., 5/7/2017, 17.17

76

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Anadolu, yüzyıllardan beri, el dokuma sa-nat eserlerinin üretilip satıldığı dünyanın önemli merkezlerinden biri olmuştur. Arkaik zamanlardan kalma bu köklü dokuma kültürüne ilave olarak, 11. yüzyılda Türklerin Anadolu’ya gelmeleri, onların bu coğrafyaya mevcut dokuma kültüründen oldukça farklı, kendi kültürlerinin ve yaşamsal ihtiyaçlarının ürünü olan dokumalar yelpazesini bu coğrafyaya kazandırmalarını sağlamıştır. Bu çalışma, temel olarak, söz konusu kla-sik dokumaları, günümüzde bile, otantik tarama, eğirme, doğal boyama ve dokuma teknikleri ile üretmek üzere, otantik ve kültürel alt yapının hala mevcut olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Öte yandan makale, günümüzde, yukarıda tarif edildiği şekilde üretilen tekstil ürünlerinin ince-lenmesi ve özümsenmesi için gerekli otantik meto-dun bulunmadığını, bu ürünlerin kendi otantizmleri içinde üretildiğinde, ihtiyaç ve kullanıma hitap edip etmediği, son ürün olan tekstil eserinin piyasadaki fiyatını belirleyen üretimin ekonomik ve mali yanını, bu ürünlerin hitap ettiği “halı kitlesinin” konuya yak-laşım ve ilgisini sorgulamaktadır. Konuşmada yukarıdaki bahsi geçen konu-lar, konuşmacı tarafından üretim aşaması yönetilen bir düğümlü halı bir kilim ve bir ala çuvalın ince-lemesi üzerinden ele alınması sureti ile incelene-cektir. Söz konusu dokumaların ipleri konuşmacı tarafından taranmış, eğirilmiş, boyanmıştır. Kilimin dokuması konuşmacı tarafından yapılmış, düğüm-lü halı Karaman’da bilinen bir dokumacı tarafından dokunmuş, ala çuval ise Sultanhanı’nda eski bir yöntemle tersinden dokunmuştur.

Anahtar Sözcükler: Otantizm, doğal boyama, ge-leneksek dokuma teknikleri, halı kitlesi, Kültürel Çevre.

ABSTRACT

Anatolia had been the production and trade center for handmade textiles for many cen-turies. Beside the weaving culture, which roots are based in archaic times, and going on during 11th century, the arrival of Turks brought a very different type of functional weaving palette which is related with the weaving culture and the actual needs of the latters. This study emphasizes on the fact that there is still a cultural environment and authenticity to make original and classical type of weavings in a way that brings the original ways of spinning, natu-ral dyeing and weaving. The article questions also the lack of such authentic methods for studying the pieces them-selves because of the lack of the environment that needs and uses them as they are produced, the economical and cost effect of the production which effects the end price of the weaving in the market, the lack of interest of the audience which those wo-ven pieces addressed. The lecture includes the display of a kilim, a pile carpet and an ala cuval that the author has made himself: from combing the wool, spinning all yarns, dyeing all yarns to weaving of the kilim. The carpet was woven in Karaman by a known weaver, the ala cuval was woven in Sultanhanı.

Keywords: Authenticity, natural dyeing, traditional weaving methods, carpet audience, cultural envi-ronment.

OTANTİK ANADOLU DOKUMALARININ 21. YÜZYILDA DEĞERLENDİRİLMESİEVALUATION OF ANATOLIAN WEAVINGS IN 21 CENTURY WITH

ORIGINAL METHODSDeniz ÇOSKUN*

Deniz Coşkun, Serbest Araştırmacı, [email protected]

Türklerden Önce Anadolu

Neolitik Çağ

Türklerden önce Anadolu’da karşımıza çıkan en eski dokumaları Neolitik Çağ’da Çatalhö-yük’te görmekteyiz. Günümüzden 9.000 yıl önce dokunmuş bu tekstil ürünlerinin bir kısmının doğal boyalarla renklendirildiği düşünülmektedir. Ayrıca höyükte sıkça karşımıza çıkan ağırşaklar Çatalhö-

yük yerleşiminde tekstil ürünlerinin, başka bir ya-şam merkezinden getirilmek suretiyle elde edilme-diğini, yerel olarak üretildiğini göstermektedir.

Arkaik, Helenistik ve Roma Dönemi

77

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Bizans

Bizans dönemine geldiğimizde ise günümüze ulaşan eserlerden çok kıymetli tekstil parçalarında Fenike moru ve Kermes kırmızısı gibi çok kıymetli boyarmaddelerle renklendirilmiş kar-maşık dokumalı kumaşların yanı sıra, fakir halk ta-bakalarının kullandığı sade ve elyafın tabi renginin kullanıldığı dokumalara da rastlanmaktadır.

Anadolu’da Arkaik, Helenistik ve Roma döneminden kalan ev kalıntılarında o dönemdeki evlerde sadece kadınların kullandığı ve daha çok dokuma işlerinin yapıldığı “gynaikeion” isimli kısım-dan dokumanın, Anadolu insanı için ne denli önemli hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu anlamakta-yız. Aynı dönemlerden kalan vazo süslemelerinde de dönemin dokuma tezgahları, kadınların yünü na-sıl işledikleri ve döneme ait sofistike elbiseler hak-kında fikrimiz olmaktadır.

1071 Sonrası

Türklerin Anadolu’ya gelişi ile beraber Anadolu dokuma kültürü, kendi özgün özelliklerini korumanın yanı sıra, yeni gelen Türklerin köklü do-kuma kültürü ve özgün tekniklerine de ev sahipliği yapmaya başlamıştır.

Selçuklu Dönemi

Bu dönemde örneklerini gördüğümüz do-kumalar, en köklü Türk devletlerinden biri olan Selçukluların, Anadolu’da bayındır şehirler kurma çabasının bir sonucu olarak daha çok saray, cami, imaret, medrese gibi kamu binalarının zeminlerini kaplanmasın kullanılan düğümlü halılar olarak göze çarpmaktadır. Bu dönem halılarının iri düğümlü, büyük alanlar içindeki tek zemin rengine düzenli olarak serpiştirilmiş küçük motifler şeklinde tasar-landığı ve bu estetik anlayışın orta Asya estetik an-layışının Anadolu’daki direkt ektisi olduğunu söyle-yebiliriz. Anadolu’da bu dönemde seyahat yapmış çeşitli seyyahların yazdıklarından Konya, Aksaray, Karaman, Kayseri, Sivas, Adıyaman gibi çeşitli şe-hirlerde devlet eli ile finanse edilen çok sayıda atöl-ye olduğunu öğreniyoruz. Ayrıca bu profesyonel atölyelere hizmet etmek için kurulmuş ve teknik olarak ileri seviyede doğal boya atölyelerinden söz etmek yanlış olmayacaktır.

Beylikler Dönemi:

Beylikler döneminde merkezi otoritenin sarsılması ile devlet finansmanında büyük çaplı atölyelerdeki üretimden, yerel beyliklerin finanse ettikleri küçük atölyelerde geçilmiş, finansal deği-şimin yanında kültürel bir değişim de yaşanarak, daha küçük ebatta dokunan halıların sembolizm olarak daha yerel ve hatta aşiretsel bir yapıya bü-rünmüş, şamanistik öğeler ön plana çıkmıştır. Bu dönemin en belirgin halı tipi hayvan figürlü erken Anadolu halılarıdır.

78

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Klasik Dönem/Osmanlı Halıları:

14. yüzyılın sonlarından 19. Yüzyılın son çeyreğine kadar olan dönemde Saray tarafından finanse edilen profesyonel atölyelerde dokuna ha-lılar, eski dünyanın hemen her köşesine çok pahalı bir lüks ürünü olarak satılmış ve Osmanlı devletine büyük ölçüde gelir sağlamıştır. Halı üretimi çev-resinde oluşan yün tarama, eğirme ve boyama iş-lemlerinin her biri için kurulan atölyeler, ayrı bir iş koluna dönüşmüş, her biri için büyük miktarda ve yüksek kalitede ham madde üretimi ve dahi ih-racatı gerçekleşmiştir. Özellikle kökboyası, cehri, muhabbet çiçeği, kırmız, şap gibi doğal boya mal-zemelerinin satışı da Anadolu topraklarına hem bu konuda bir nam hem de önemli miktarda finansal girdi sağlamıştır. Bu uzun dönemde görülen desen-lerin çoğu Nakkaşhaneyi Hümayun’da çizilmiş veya daha önce çini, kitap cildi gibi diğer görsel ihtiyaçlar için çizilmiş desenlerin halı tekniğine adaptasyonu ile ortaya çıkmıştır. Bu desenlerin estetik anlayışın-da her ne kadar doğu sanatının izlerini görmek ka-çınılmaz olsa da aslında bu desenlerin amacı, üre-tilecek halıların Avrupalı müşterilere beğendirilmesi idi. Dolayısı ile oluşturulan bu desenlerde yerel bir zevkten ziyade sanal bir batı estetiği kaygısı göz-lemlenmektedir.

Halk tabakaları:

Anadolu’da aralıksız olarak 12. yüzyıldan 19. yüzyıl sonuna kadar siyasal erk tarafından fi-nanse edilen ve estetik anlayışları Osmanlı nak-kaşhanelerinde batılı müşterilerin zevkine uygun olarak tasarlanmaya çalışılan halıların yanında Ana-dolu Halkı, Anadolu dokuma kültürünün asıl sahi-bi olarak kendi yerel desen, renk ve kompozisyon zevkine göre ürünler ortaya koymuş, zaman zaman bu yerel ürünler, Osmanlı nakkaşhane desenlerine öykünse ve kopyalamaya varan özenmeler görülse de bir süre sonra bu desenler de yerleşerek Türkle-rin aşiretsel ve şamanik desenlerine geri dönüşler olmuştur.

Orta Çağ Osmanlı Dokumalarına Değer Biçilmesi: Selendi Örneği

şu ana kadar anlattıklarımız ışığında Klasik dönem halılarının hem Osmanlı saray tezgahlarında hem de Anadolu halk tabakalarınca bir gelir aracı olarak nasıl kullanıldığını görmüş olduk. Aşağıdaki resimlerde görülen iki örnekten soldaki ilki Mani-sa-Selendi’deki saray atölyelerinden birinde do-kunmuş, sağdaki ise, aynı tarzın niye aynı yörede ve yine finansal gelir elde etmek için köy tezgahlarında üretilen bir varyantına ait resimdir. Görüleceği üze-re soldaki ürün profesyonel üreticiler tarafından çok ünce yün iplikle üretilmiş, profesyonel boyahaneler-de yüksek maliyetlerle boyanmış, yine yüksek işçilik fiyatları ile dokunmuştur. Sağdaki örneği ise Selen-di köylüsü kendi yerel imkanlarına göre hammad-desini sağlamış, boyamış ve dokumuştur. Sağdaki örneğin yerel ve sınırlı şartlarla üretim ve satışının yapıldığı ve Anadolu köylüsünün buna rağmen para kazandığı aklıda tutularak, soldaki ürünün fiyatının sağdakinin 30 katı olduğunu düşünürsek soldaki profesyonel üretim sonucu ortaya çıkan halının o günün şartlarında ne denli yüksek bir fiyata satıla-bildiğini anlamak zor olmayacaktır.

79

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Günümüzde Otantizm (Mümkün mü? )

Anadolu dokuma tarihini ve bu süreç için-de Anadolu halılarının ne denli değerli bir meta olarak nasıl bir fiyata satıldığını ortaya koyduktan sonra günümüz şartları içinde dokunan halılarda otantizmi ve değer biçme, maliyetlendirme /fiyatla-ma ve bunlara bağlı istihdam ve satış yaklaşımlarını inceleyeğiz. Günümüz antika halı satıcılarının içinde bulunduğu iddia yeni ve kaliteli halı üretiminde, üretilen halıların hak ettiği değerde alıcı bulmasına en büyük engeli oluşturmaktadır. İddia şudur: “Eski halılar gibi otantik ve görsel güzelliğe sahip halılar günümüzde üretilemez, günümüzde üretilen halılar bu bağlamda eskisi kadar değerli olamaz. En oriji-nal ve dolayısı ile en değerli halılar şu anda antika halı satıcılarını elinde bulunmaktadır. Dolayısı ile otantik zevki yansıtan halıların müşterileri sadece antika halı satıcılarından bu ihtiyaçlarını giderebi-lirler.” Bu iddiadaki bölümleri 21. Yüzyılda elde ta-ranmış, elde eğirilmiş, doğal boya ile boyanmış ve birbirinden farklı orijinal yöntemlerle dokunmuş 3 adet tekstil ürününü dokuyarak incelemeye çalış-tık:

Yukarıda görülen düz dokuma –kilim tekni-ği ile üretilen kilim makalenin yazarı tarafından yün-leri taranıp eğirilip boyamak sureti ile aslına uygun bir desen kullanarak 1996 yılında İstanbul’da do-kunmuştur. 1 cm’inde 6 çözgü bulunan kilim, bizce otantizmini büyük ölçüde görselliği ile yansıtan bir dokuma olarak değerlendirilmektedir.

Yukarıda görülen alaçuval makalenin ya-zarı tarafından 2016 yılında doğal boyalarla boyan-mış, Sultanhanı kasabasında Hatice Solak isimli dokumacı tarafından dokunmuştur.

Yukarıda görülen tekstil ürününün yünleri Siirt Alikan göçebelerinden 2014 İstanbul’da ika-met eden vesile Kavçin tarafından eğirilmiş, ma-kalenin yazarı tarafından boyanmış ve 2015 yılında Karaman’da Suzan Yalçın tarafından dokunmuştur. Yukarıda bahsi geçen üç ürün de malzeme kalite-si, genel görsel etki ve teknik olarak antika olarak sınıflandırılan benzer ürünlerden aşağı kalmayacak niteliktedir. Dolayısı ile sadece antika tekstil ürünle-rinin otantizm ve orijinal özellikler taşıdığı tezi bize çok doğru gelmemektedir.

Günümüzün estetik ihtiyacı otantizm sınırları çerçevesinde karşılanabilir mi?

Bu sorunun cevabını yabancı kökenli de-korasyon ve iç mimaride kullanılan otantik tekstil ürünlerini içeren birkaç görsel ile vermek istiyoruz.

80

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Neden Yeni ve Otantik Dokumaların Satışı Zor?

-Müşteri algısı

Yeni = Eskiler kadar güzel değil Makalenin önceki bölümlerinde bahsi ge-çen yani ama kendi otantizmleri içinde dokunan ürünler bu iddiayı çürütmektedir. Yeterli maliyetler göze alınıp, el taraması, el ipi, doğal boyama, adil bir işçilik ücreti gibi maliyetlerden kaçınılmadığın-da ortaya çıkan ürünün, geçmiş yüzyıllarda yapılan ürünlerle estetik anlamda yarışmaması için bir ne-den bulunmamaktadır.

Yeni = Otantizmi taşımıyor, kültürü yansıt-mıyor Aşağıdaki resimlerde görülebileceği üzerine günümüzde, günümüzün çevresel koşullarında bile otantizmi, metropollerde yaşatmak, günümüz kül-türün bir parçası olarak kendi kültürünü yansıtmak mümkün:

Özellikle yukarıdaki son örnekte görülen keçi kılından çulların kullanımı otantizm içerisinde dokunan en basit örneklerin bile son derece deko-ratif olarak kullanılabilecekleri ve mevcut kullanım özellikleri ile ilgi çekebileceklerinin göstergesidir.

Makalede görülen düğümlü halının yünlerini hazırlayan vesile Kavçin Siirt şirvan Daltepe köyün-de doğmuş. Göçebe Alikan aşiretinden. Halı ve cicim dokumayı biliyor. Hiç Türkçe bilmeyen vesile Kavçin, para kazanmak için sanayi sitelerindeki fabrikalarda Türkçe bilmediğinden dolayı çalışamadığını, halı üre-timi için yün eğirmenin sipariş geldiği sürece yapmak istediği bir iş olduğunu ifade ediyor.

Makalede görülen düğümlü halının yün-lerini hazırlayan vesile Kavçin Siirt şirvan Daltepe köyünde doğmuş. Göçebe Alikan aşiretinden. Halı ve cicim dokumayı biliyor. Hiç Türkçe bilmeyen ve-sile Kavçin, para kazanmak için sanayi sitelerindeki fabrikalarda Türkçe bilmediğinden dolayı çalışama-dığını, halı üretimi için yün eğirmenin sipariş geldiği sürece yapmak istediği bir iş olduğunu ifade ediyor.

Bu resimde görünen makalenin yazarı 36 Ya-şında. Özel bir şirkette çalışan yazar, şehir ortamında bile doğal boyamanın kendi otantizmi içinde yapılabi-leceğini iddia ediyor.

2015 yılında makalede bahsi geçen dü-ğümlü halının Karaman-Merkez’de dokunması sıra-sında çekilen bu resimde tezgahın önünde soldan sağa doğru oturan Fadimana, Ayşe ve Suzan kar-deşler Karaman Taşkale köyü Kızıllar Türkmenle-rinden. Sadece düğümlü halı dokuyarak çok uzun

81

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

yıllar kendi paralarını şehir merkezinde kazanana kardeşlerden en büyüğü Suzan Yalçın, sipariş ol-dukça evlerinde halı dokuyarak para kazanmaktan son derece memnun olsa da son yıllarda bitme nok-tasına gelen halı siparişlerinden dolayı mutlu değil. Yeni= Moda değil Makalenin önceki bölümlerinde bayı dün-yasının iç dekorasyon/iç mimari dergilerinden alı-nan fotoğraflar bu görüşün doğruyu yansıtmadığını vurgulamaktadır. Maliyet yüksekliği Elde taranan, eğirilen, doğal boyalarla bo-yanan ve elde dokunan bir tekstil ürününün m2 ma-liyeti 1500 Tl civarındadır. Bu maliyetin aşağı yuka-rı 2 katı olan yeni ürününü satış fiyatı, uluslararası müzayede evlerinde çok yüksek fiyatlara satılan an-tika tekstil ürünlerinin fiyatları ile karşılaştırıldığında ucuz kalmaktadır. Halı üretiminde çalışan işçilerin mevcut donanımları ile yaptıkları, karşımıza en çok çıkan iş olan yevmiye usulü ile tarlada çalışmak, zorlu doğa koşulları ve tarım ilaçlarına ile günde 8 saat boyunca maruz kalmak anlamına gelmekte-dir. Bu yüzden halı işçilerinin çok tercih etmeseler de mecburiyetten çalıştıkları bu iş kolu kendilerine günlük 120 Tl sağlamaktadır. Bir kilo elde taranmış yün için 60-70 Tl, bir kilo elde eğirilmiş yün için 60-70 Tl bandında ücret alan ve evlerinde çalışma im-kanı bulan halı işçileri, kendi evlerinde bu fiyatlara çalışmanın çok daha cazip olduğunu ifade etmekte-dir. Halı üretim merkezlerinin yanlarına kurul-muş sanayi sitelerinde ucuz işçi olarak çalışmanın ikinci bir alternatif olarak sunulması, beraberin-de getirdiği iş yerindeki rekabet, görece kapalı bir sosyal ortama alışık kadının bu tür bir kurumsal or-tamda çalışması, performans kaygısı, sahip olduk-ları kırsal aktivitelere bağlı donanımlarının bu işlere uygun olmaması, bu işçiler için fabrikada çalışmayı istenmeyen ama mecburen yapılan bir aktivite hali-ne getirmektedir. Sonuç olarak son tüketici ve halı satıcısının yeni üretilen halı için önyargısını otantizm, doğal boyama, orijinal dokuma teknikleri çerçevesinde kırmak, hem müşteri algısının, hem de halı satıcı-sının günümüzde bu yolla dokunacak otantik doku-maların hak ettiği eğeri vermelerini sağlayacaktır. Ancak bu sayade anadoluda dokuma kültürünün devamını sağlayabilir ve üreticinin emeğinin karşı-lığını ancak bu yolla almasını teşvik edebiliriz. Bu yolla yapılacak üretimler uluslararası platformlarda otantik dokumalarımızın ilgi görmesinin tek yolu olacaktır.

82

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Doğal boyaların kullanımı insanlık tari-hi kadar eskidir. Doğal boyalar, doğada bulunan boyar bitki, hayvan ve deniz kabuklusundan elde edilen boyalardır. Doğal boyalar, sentetik boyaların sentezlendiği 19. yüzyılın ilk yarısına kadar ipek, pamuk, yün, keten gibi elyafların boyanmasında renklendirici olarak kullanılmıştır. Bu tarihten sonra boyama teknolojisi ve metodunda hızlı gelişmeler gerçekleşse de doğal boyanın kullanımında düşüş gözlenmiştir. Bu çalışmada, bilimsel faaliyetler ışı-ğında elde edilen, laboratuvardan boyama atölye-sine, dokuma atölyesinden son ürün elde edilene kadar olan süreçte doğal boyalar kullanılarak oluş-turulmuş ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu incelenecektir. Bu koleksiyonda tarihi doğal boya reçetelerinden yararlanılarak geliştirilmiş ve DATU laboratuvarı’nda yürütülen iyileştirici faaliyetler ile haslık değerleri yüksek, antimikrobiyal ve antifun-gal aktivitelere sahip tekstil ürünleri yer almaktadır. Kullanılan elyaf, iplik ve boyalar doğal olduğundan elde edilen tüm ürünler %100 doğaldır. Doğal bo-yamada kullanılan boya bitkileri ve böceklileri Sel-çuklu ve Osmanlı’nın kullandığı doğal boya kaynak-larıdır. Bu nedenle, elde edilen ürünler de kültürel mirasa hizmet etmekte ve tasarımlar da geleneksel motifler taşımaktadır. Bu zengin koleksiyonun orta-ya çıkmasında DATU laboratuvarı’nın çalışmaları oldukça büyük bir öneme sahiptir. DATU laboratu-varı, dünyanın en zengin doğal boya koleksiyonuna sahiptir. Koleksiyonda yaklaşık 650 adet bitki, bö-cek, deniz kabuklusu ve doğal organik lake pigment yer almaktadır. Bu zengin koleksiyondan yararlanı-larak tarihi ve arkeolojik numunelerin boya analiz-leri yapılabilmekte, numune içindeki boyarmadde tespit edilmekte ve bitki/böcek kaynağı türünün ne olduğu saptanabilmektedir. Aynı zamanda DATU laboratuvarı bu anlamda Türkiye’de ve dünyada akredite olan ilk ve tek laboratuvardır.

Anahtar Kelimeler: Doğal boya, sürdürülebilirlik, boyarmadde analizleri, antimikrobiyal özellik, temiz teknoloji.

ABSTRACT

The use of natural dyes is as old as human history. Natural dyes are obtained from the plants, animals and shellfish found in nature. Until the first half of the nineteenth century when synthetic dyes were synthesized, natural dyes were often used as a coloring agent in the dyeing of silk, cotton, wool, linen, and other fibers. After this date, rapid devel-opments in dyeing technology and method have been observed but the use of natural dyes has de-creased. In this study, the Collection of ARMAG-GAN Natural Dye, which was created by using natu-ral dyes in the process under the scientific working from laboratory to dyeing workshop, from weaving workshop to final product, will be examined. This collection contains naturally textile products with high fastness, antimicrobial and antifungal activi-ties. When new products were obtained, historical natural dyeing recipes were utilized and these were developed with curative activities in DATU labora-tory. All the products are 100% natural since the used fibers, yarns and dyes used are all natural. All products obtained serve cultural heritage and de-signs carry traditional motifs due to the dyer palnts and insects used in natural dyeing are the used nat-ural dyeing by the Seljuks and the Ottomans. The work of DATU laboratories has a very important for the emergence of this rich collection. The labora-tory has the world’s richest natural dye collection. There are approximatelly 650 plants, insects, shell-fish and organic lake pigments in the collection. By using this rich collection, dye analysis of historical and archaeological samples can be done, the dye-stuffs in the sample can be determined and thus the plant and insect species can be determined. At the same time, DATU laboratory are the only lab-oratories having accreditation certificate in Turkey and in the world with the same credibility.

Keywords: Natural dye, sustainability, dyestuff analysis, antimicrobial properties, green technologies.

DOĞAL BOYALARIN GÜNÜMÜZ TEKSTİLLERİNDE KULLANIMI VE SÜRDÜRÜLEBİL-İRLİĞİ: ARMAGGAN KOLEKSİYONU

THE USE ON THE NOWADAYS TEXTILES OF NATURAL DYES AND SUSTAINABILITY: ARMAGGAN COLLECTION

Emine TORGAN* , Recep KARADAĞ**

*DATU laboratuvar Müdürü, İstanbul-Türkiye, [email protected], [email protected].**Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil Bölümü, [email protected]

83

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Tarih öncesi çağlardan beri insanlar basit el baskıları, güzel sanat eserleri veya püskürtmeli grafi-ti gibi boyalı imgeler şeklinde yaşadıkları çevrelerine damgasını vurmuştur. İnsanlar var oluşlarından beri, geçmişlerini işaretlemek için bilinçli ya da bilinçaltı bir dürtü içindedirler. İlkel bir insan, ağaçları veya kaya-ları taşlarla işaretleyerek, bir yiyecek veya su kaynağı veya hatta bölgeyi işaretleyen bir yol çizerek işaretler yapmıştır. Bununla birlikte, bazı aşamalarda, bazı ma-teryallerin su, tükürük, kan v.b. gibi sulu bir ortam ile karıştırıldığında daha etkili bir şekilde çalıştığını keş-fetmiş ve bu şekilde resim sanatı doğmuştur. Daha sonra ise doğal organik pigmentler resimlerde kulla-nılmaya başlamıştır (KARADAĞ vd. 2010: 1-2). Yani, doğal pigment ve boyalar ilk insanlardan beri sürekli kullanılmıştır. Doğal organik boyalar; doğadaki boyar bitki, böcek ve bazı deniz kabuklularından elde edilen bo-yalardır (DEvEOĞlU vd. 2012: 331). Doğal organik boyalar, antik çağlardan beri yün, tiftik, pamuk, keten, ipek ve derinin renklendirilmesi için kullanılmıştır (KA-RADAĞ vd. 2014: 1).Doğal organik boyaların tekstil elyafında kullanımının M.Ö. 4000 yıllarında Hindistan ve Mezopotamya’da başlamış olduğu bilinmektedir (KARADAĞ, 2007: 11). En önemli antik şehir merkezlerinden biri olan Indus vadisinde bulunan ve M.Ö. 4000 yılı olarak tarihlen-dirilen kırmızı renkli pamuklu kumaş şimdiye kadar bulunan, doğal boya ile boyanmış en eski tekstil mal-zemesidir (GRAAFF, 2004: 2). Doğal boyamacılıkta kullanılmış olan bitkisel ve hayvansal boya kaynaklarının kullanımı 19. yüzyılın ikinci yarısında sentetik boyarmaddelerin sentezleri ile birlikte giderek azalmış ve ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kir-liliğine neden oldukları anlaşılmış olması doğal boya-macılığı yeniden gündeme taşımıştır. Doğal boyamacı-lıkta kullanılan bitkiler, yıllık veya iki yıllık bitkilerdir ve bu bitkiler toplanmadıkları zaman kuruyarak toprağa karışmaktadır (KARADAĞ, 2007: 11). Doğal boyamacılıkta kullanılan üç tip boya-ma yöntemi vardır. Bunlar; doğrudan, mordanlı ve küp boyama yöntemleridir. Doğrudan boyama yöntemin-de boyanacak elyaf, bitkisel ya da hayvansal boya kay-nağı ile muamele edilir. Mordanlı boyama yönteminde ise elyaf doğal boya kaynağı ile boyanmadan önce ya da sonra mordan adı verilen metal tuzları ile birlikte muamele edilmektedir. Hatta bazen elyaf, mordan malzemesi ve doğal boya kaynağı ile birlikte aynı anda işlem görmektedir. Mordan olarak en çok kullanı-lan metal tuzları ise şap (KAl(SO4)2.12H2O), demir tuzu (FeSO4.7H2O), kalay tuzu (SnCl2.2H2O), bakır tuzu (CuSO4.5H2O), krom (K2Cr2O7) ve tanik asittir (HARDMAN vd. 2009: 9-10; RUDKIN, 2007: 12-14;

KARADAĞ vd. 2010: 2). Fakat doğal boyamacılıkta birçok metal tuzu kullanılmasına rağmen son yıllarda toksik, kanserojen ve çevre kirliliğine yol açmayan me-tal tuzlarından alüminyum ve demir şapı (düşük yüzde de) kullanılmaktadır. Öteki metal tuzları daha çok renk seçeneği yaratmasına rağmen zararlı etkilerinden do-layı kullanımları tercih edilmemektedir (KARADAĞ, 2007: 11). Son boyama yöntemi olan küp boyama yönteminde elyaf kimyasal bağlanma yolu ile değil yü-zeyinin boyanması yolu ile boyanmaktadır. Bu boyama yöntemi için kullanılan en iyi örnek teşkil eden doğal boya kaynakları ise genel adı ile indigo (Indigofera tinctoria l.) ve çivit otu (Isatis tinctoria l.) bitkileridir (KARADAĞ, 2007: 13, HARDMAN vd. 2009: 9). Bu çalışmada, DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya laboratuvarı’nın (Fotoğraf 1) AR-GE ve bilimsel çalışmaları ile öncülük ettiği ve dokuma, boyama, bas-kı ve dikiş atölyelerinden sonra el işçiliği ile elde edilen ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu incelenecektir (Fotoğraf 2). Bu koleksiyonda tarihi doğal boya reçe-telerinden yararlanılarak geliştirilmiş ve DATU labo-ratuvarı’nda yürütülen iyileştirici faaliyetler ile haslık değerleri yüksek, antimikrobiyal ve antifungal aktivi-telere sahip tekstil ürünleri yer almaktadır. ARMAG-GAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda kullanılan boyalar, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nde kullanılan doğal boya kaynaklarıdır ve tasarımlar da geleneksel mo-tifler taşımaktadır. Bu nedenle, ince bir titizlikle elde edilen ürünler kültürel mirasa hizmet etmektedir. Bu çalışmanın asıl amacı ARMAGGAN Doğal Boya Ko-leksiyonu ile günümüzde de doğal boya kaynakları-nın kullanılabilirliğini göstermek ve sürdürülebilirliğini sağlamaktır.

MATERYAL VE METOT

Materyal

Doğal Boya Kaynakları

ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu olu-şurken kullanılan tüm doğal boya kaynakları AR-MAGGAN Doğal Boya Tekstil Atölyesi’nden temin edilmiştir. Boyama reçeteleri hazırlanırken dünyanın en zengin doğal boya koleksiyonuna sahip olan DA-TU-Kültürel Miras ve Doğal Boya laboratuvarı’nın koleksiyonu kullanılmıştır ve bu koleksiyonda yakla-şık 650 adet bitki, böcek, deniz kabuklusu ve doğal organik lake pigment bulunmaktadır (Fotoğraf 3). En çok kullanılan bitki ve böcek kaynakları; kökboya bit-kisinin kökleri (Rubia tinctorum l.), cehri bitkisinin meyveleri (Rhamnus petiolaris Boiss.), muhabbet çiçeği (Reseda luteola l.), ceviz kabukları (Juglans regia l.), mazı gomalağı (Quercus infectoria Olivier), meşe palamudu (Quercus ithaburensis Decaisne), doğal Hindistan çividi (Indigofera tinctoria l.) ve ko-şinil böceği (Dactylopius coccus Costa) dir.

84

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mordan Malzemeleri ve Kimyasallar

Mordanlı boyama yöntemi kullanılarak uy-gulama yapılan boyama işlemlerinde mordan ola-rak şap (KAl(SO4)2.12H2O), demir (FeSO4.7H2O), kalsiyum tuzu (Ca(NO3)2.4H2O) gibi kimyasallar kullanılmıştır. Aynı zamanda tanik asit içeren mazı gomalağı (Quercus infectoria Olivier), meşe pala-mudu (Quercus ithaburensis Decaisne) v.b. gibi bitkiler doğal mordan olarak tercih edilmiştir. İndi-go boyamalarında ise sodyum hidroksit (NaOH) ve sodyum tiyosülfat (Na2S2O4) kullanılmıştır.

Laboratuvar ve BoyahanedeKullanılan Cihazlar

Reçete oluşum aşamasında kullanılan la-boratuvar cihazları; Precise markalı hassas terazi ve kaba terazi, Nüve markalı sıcak su banyosu, velp Scientifica markalı ısıtıcı, Hanna markalı pH metre, Mettler Toledo markalı katı yüzey pH metre (Fotoğ-raf 4e) ve Elektromag markalı balon ısıtıcısıdır. Renk ölçümü, boya analizi, teknik analizler, elementel analizler gibi kullanılan analitik cihazlar ise Agilent 1200 series HPlC-DAD (yüksek performanlı sıvı krmatografisi-diode array dedektör) (Fotoğraf 4a), Tescan vega3 markalı SEM-EDX (Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılımlı Spektroskopi) (Fotoğ-raf 4b), Olympus markalı optik mikroskop (Fotoğraf 4c) ve Konica Minolta markalı CIElAB (CIEl*a*b* renk uzay sistemi) (Fotoğraf 4d) spektrofotometre-sidir. Boyahane biriminde yapılan uygulama-larda iplik ve kumaş boyamaları için açık ve kapalı sistemde boyamalar yapılmaktadır. Açık sistem için farklı boyutlarda kazanlar kullanılırken kapalı sis-tem için buhar jeneratörüne sahip kumaş boyama makinesi kullanılmaktadır.

Metot

Doğal Boya Reçetelerinin Hazırlanması ve İplik/Kumaş Boyanması

İstenilen renkleri elde etmek için ürün ola-cak büyük miktarlarda iplik ve kumaşlar boyanma-dan önce bu malzemelerin numuneleri üzerinde reçete hazırlanması laboratuvarda çalışılmaktadır. Doğal boya reçetesi hazırlanırken tarihi doğal bo-yama reçetelerinden yararlanılır. laboratuvarda uygulanan AR-GE çalışmaları haslık değerlerini iyileştirici, antimikrobiyal ve antifungal özellikler kazandırılması üzerine yürütülmektedir. Boya mik-tarları ve çeşidi, sıcaklık, süre, mordan miktarı ve cinsi, boyama yöntemi, pH gibi faktörler sayesinde renk çeşitliliği elde edilmektedir. Numuneler; ipek, pamuk, yün, keten ya da bunların karışımı olabilen

malzemelerdir ve ARMAGGAN Doğal Boya Koleksi-yonu’nda sentetik hiçbir elyaf malzemesi kullanıl-mamaktadır. laboratuvarda oluşturulan doğal boya reçetesi esas alınarak büyük miktarlarda iplik/ku-maş boyaması boyahane biriminde yapılmaktadır.

Analizler

laboratuvarda boyanan numuneler ile bo-yahanede boyanan tekstil ürünlerinin (iplik, kumaş ya da dikilmiş ürün) renk farklılığını ölçmek, tarihi tekstil eserlerindeki her bir rengin değerini sayısal olarak ifade etmek için Konica Minolta CIEl*a*b* spektrofotometresi (Fotoğraf 4d) kullanılmaktadır. CIEl*a*b* renk uzayına göre; 0 ile 100 değerleri arasında değişen (l*) değeri rengin açıklık/koyuluk değerini (beyaz: 0 ve siyah: 100), (+a*) değeri renk-teki kırmızı yoğunluğunu,(-a*) değeri rengin yeşil yoğunluğunu, (+b*) değeri rengin sarı yoğunluğunu ve (-b*) değeri de rengin mavi yoğunluğunu göster-mektedir (KRIKKEN vd. 2008: 731-735, TORGAN vd. 2015a: 202, TORGAN vd. 2015b: 123). Boyanan tekstil elyafında kullanılan doğal boyalardaki boyarmaddelerin hangisinin kumaşa bağlandığını tespit etmek için Agilent 1200 series HPlC-DAD (yüksek performanlı sıvı krmatografi-si-diode array dedektör) (Fotoğraf 4a) kullanılmak-tadır. Aynı zamanda bu analitik teknik sayesinde ta-rihi tekstillerde ya da renkli herhangi bir malzemede bulunan boyarmaddeler tespit edilerek doğal boya kaynağının cinsi saptanabilmektedir (KARADAĞ vd. 2016: 357, TORGAN vd. 2015a: 202, TORGAN vd. 2015b: 121). ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’n-da kullanılan tekstil ürünleri ile tarihi ve arkeolojik eserlerin lif yapısının tespiti için Tescan vega3 mar-kalı SEM-EDX cihazı (Taramalı Elektron Mikros-kobu-Enerji Dağılımlı Spektroskopi) (Fotoğraf 4b) kullanılmaktadır. Bu teknik, aynı zamanda yüksek çözünürlük ve büyütmelerde, her türlü katı malze-menin yapısının aydınlatılması ve bileşimini yüzde (%) olarak belirlemeyi sağlamaktadır (KARADAĞ vd. 2016: 362, TORGAN vd. 2015b: 122). Yeni ürün ve tarihi tekstil eserlerinin do-kuma cinsi, çözgü ve atkı sıklığı, büküm yönü gibi teknik özelliklerinin belirlenmesinde Olympus mar-kalı optik mikroskop (Fotoğraf 4c) kullanılmaktadır. Aynı zamanda tarihi ve arkeolojik eserlerin yapı tayinleri de bu teknik sayesinde gerçekleştirilebil-mektedir (TORGAN vd. 2015b: 122, KARADAĞ vd. 2016: 363).

Sonuç ve Değerlendirme

Tarihi doğal boyama reçetelerinden yola çıkılarak, laboratuvar koşullarında gerçekleştirilen iyileştirici AR-GE çalışmaları ile mümkün olan yük-

85

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sek haslık değerinde, antimikrobiyal özelliğe sahip, toksik olmayan ve temiz teknoloji ile ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu oluşturulmuştur. Bu ko-leksiyon oluşturulurken kültürel mirasın korunma-sı ve sürdürülebilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle tüm boyamalarda doğal boya kaynakları kullanılmış olup yeni tasarımlar geleneksel çizgiler taşımakta-dır. Aynı zamanda istihdam projesi altında Anado-lu’nun çeşitli yerlerinde yaşayan kadınlardan halı/kilim dokumacılığı ve iğne oyası gibi el işçiliği hiz-met alımları yapılmıştır. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’ndaki ürün grupları ise elbise, ceket, şal, döşemelik kumaş, ev tekstili, mendil, halı/kilim, 16-17.yüzyıl Osmanlı kumaşları, v.b. dir. Doğal organik boya kullanımı özellikle son 10-15 yılda büyük bir önem kazanmıştır. Gıda, kozmetik gibi farklı sektörlerde olduğu gibi tekstil sektöründe de doğala dönüş yaşanmaktadır. Doğal boyaların sürdürülebilirliği ve üretilen ürünlerin ge-lecek kuşaklara aktarılması açısından bu koleksi-yon büyük bir değer taşımaktadır. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu için üretilen ürünlerin büyük bir çoğunluğu antimikro-biyal özelliklere sahiptir (AlKAN vd. 2015: 37-43). Hatta bazı boyanan elyaflar ek olarak antifungal özellikler de içermektedir (AlKAN vd. 2017: 1-12).

TEŞEKKÜR

Yazarlar bu çalışmada alt yapı ve gerekli maddi kaynakların sağlanmasında destek olan Türk Kültür vakfı (TCF, www.turkishculturalfoundation.org) ve ARMAGGAN Kültür Turizm Ticaret ve Sana-yi A.ş. (www.armaggan.com) ’ne teşekkürü bir borç bilirler.

Kaynakça

Alkan, R., Torgan, E., Aydın, C., Karadağ, R. “Deter-mination of Antimicrobial Activity of the Dyed Silk Fabrics with Some Natural Dyes”, Journals of Texti-le and Engineer, vol.22, No.97, 2015, 37-43.Alkan, R., Torgan, E., Karadağ, R. “The Investigati-on of Antifungal Activity and Durability of Natural Silk Fabrics Dyed with Madder and Gallnut”, Jour-nal of Natural Fibers, in press, 22 April 2017, 1-12.Deveoğlu, O., Torgan, E., Karadağ, R. “The chara-cterisation by liquid chromatography of lake pig-ments prepared from Europian buckthorn (Rham-nus cathartica l.)”, Pigment and Resin Technology, vol.41, No.6, 2012, 331-338.Graaff, J. “The Colourful Past: Origins, Chemistry and Identification of Natural Dyestuffs”, Abegg-Stif-tung and Archetype Publications ltd., 2004, 2.Hardman, J., Pinhey, S. “Natural Dyes”, The Crowo-od Press ltd., 2009, 9-10.Karadağ, R. “Doğal Boyamacılık”, T.C. Kültür ve

Turizm Bakanlığı, Geleneksel El Sanatları ve Mağa-zalar İşletme Müdürlüğü Yayınları No:3, Ankamat Matbaacılık San. ltd. şti., 2007, 11-13.Karadağ, R., Torgan, E., Yurdun, T. “Formation and HPlC Analysis of the Natural lake Pigments Obtai-ned from Madder (Rubia tinctorum l.)”, Rewievs in Analytical Chem., vol.29, No.1, 2010, 1-12.Karadağ, R., Torgan, E., Erkan, G. “Dyeing Proper-ties and Analysis by RP-HPlC-DAD of Silk Fabrics Dyed with Madder (Rubia tinctorum l.)”, vol.4, No.2, 2014, 1-5. Karadağ, R., Torgan, E. “Avantages and Importance of Natural Dyes in the Restoration of Textile Cultu-ral Heritage”, International Journal of Conservation Science, vol.7, Special Issue 1, 2106, 357-366.Krikken, J.B., Zijp, J.R., Huysmans, M.C. “Monito-ring dental erosion by colour measurement: an in vitro study”, J. Dent., vol.36, No.9, 2008, 731-735.Rudkin, l. “Natural Dyes”, in Great Britain, A & C Black Publishers limited, 2007, 12-14.Torgan, E., Özer, l. Karadağ, R. “Colorimetric and fastness studies and analysis by reversed-phase high performance liquid chromatography with dio-de array detection of the dyeing of silk fabric with natural dye Helichrysum arenarium”, Coloration Technologies, vol.131, 2015a, 200-205.Torgan, E., Karadağ, R. “Tahribatsız ve Mikro Analiz Yöntemleri ile Arkeolojik Eserlerin Karakterizasyo-nu”, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ana Yayın No. 3476, Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No. 173, 31. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, 11-15 Mayıs 2015b, Erzurum.

6

Fotoğraf 1. DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya Laboratuvarı’ndan bir kesit.

a b c

d e

f g Fotoğraf 2. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda bulunan bazı ürünler. a- doğal baskılı ipek elbise; b- ipek elbise; c- yün kaban; d- iğne oyalı fular; e- iğne oyalı mendil; f- Hello dergisinde yayınlanan ipek ceket; g- Hello dergisinde yayınlanan ipek kaftan (Tasarımlar, Prof. Ozanay Omur’a aittir).

6

Fotoğraf 1. DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya Laboratuvarı’ndan bir kesit.

a b c

d e

f g Fotoğraf 2. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda bulunan bazı ürünler. a- doğal baskılı ipek elbise; b- ipek elbise; c- yün kaban; d- iğne oyalı fular; e- iğne oyalı mendil; f- Hello dergisinde yayınlanan ipek ceket; g- Hello dergisinde yayınlanan ipek kaftan (Tasarımlar, Prof. Ozanay Omur’a aittir).

a b c

Fotoğraf 1. DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya laboratu-varı’ndan bir kesit.

86

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 2. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda bulunan bazı ürünler. a- doğal baskılı ipek elbise; b- ipek elbise; c- yün kaban; d- iğne oyalı fular; e- iğne oyalı mendil; f- Hello dergisinde yayınlanan ipek ceket; g- Hello dergisinde yayınlanan ipek kaftan (Tasarımlar, Prof. Ozanay Omur’a aittir).

Fotoğraf 4. DATU laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPlC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIElAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

6

Fotoğraf 1. DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya Laboratuvarı’ndan bir kesit.

a b c

d e

f g Fotoğraf 2. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda bulunan bazı ürünler. a- doğal baskılı ipek elbise; b- ipek elbise; c- yün kaban; d- iğne oyalı fular; e- iğne oyalı mendil; f- Hello dergisinde yayınlanan ipek ceket; g- Hello dergisinde yayınlanan ipek kaftan (Tasarımlar, Prof. Ozanay Omur’a aittir).

6

Fotoğraf 1. DATU-Kültürel Miras ve Doğal Boya Laboratuvarı’ndan bir kesit.

a b c

d e

f g Fotoğraf 2. ARMAGGAN Doğal Boya Koleksiyonu’nda bulunan bazı ürünler. a- doğal baskılı ipek elbise; b- ipek elbise; c- yün kaban; d- iğne oyalı fular; e- iğne oyalı mendil; f- Hello dergisinde yayınlanan ipek ceket; g- Hello dergisinde yayınlanan ipek kaftan (Tasarımlar, Prof. Ozanay Omur’a aittir).

d e

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

Fotoğraf 3. DATU laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

e

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

a

b

7

Fotoğraf 3. DATU Laboratuvarı doğal boya koleksiyonundan bazı bitkisel boya kaynakları.

a b

c d

e Fotoğraf 4. DATU Laboratuvarı’nda analizler için kullanılan bazı analitik cihazlar. a- SEM-EDX; b- HPLC-DAD; c- optik mikroskop; d- CIELAB spektrofotometre; e- katı yüzey pH metre.

c d

87

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Moda eğilimlerinin tüketici tarafından takibi-nin en önemli sebeplerinden biri farklılaşma arzusudur. Tüketicinin bu arzusunu ‘hızlı moda’, kısa süreliğine ve bir kısır döngü olarak yerine getirir. Aynı tip ürünler yüz binler tarafından tezat bir şekilde farklılaşmak amacıyla satın alınır. Ürünün yayılmasıyla (sıradanlaşması) kişinin farklılaşma arzusuna cevap veremez olur ve terk edilir. Dolayısıyla ürünün temel kalite kriterleri; kumaş, apre ve dikiş kalitesi olarak uzun süre dayanması farklılaşma arzusuna cevap veremez. Ürün eskimeden demode olur. Bugün görülen de birçok markada kalitenin arka plana itilmesidir. Bir nevi ‘kullan-at’ olarak nitelendirebilece-ğimiz bir tüketim anlayışı ekolojik olarak dünyayı tehdit etmektedir. Yöresel zanaat değerlerinin ürüne katma de-ğer olarak yansıtıldığı el yapımı ürünlerle farklılığın elde edilmesi doğa ve insan için sürdürülebilir bir alternatif ortaya koyar. Doğal boya ve geleneksel boyama yöntem-lerinin kullanılarak yerel kültürel değerlerin öne çıkarıldığı tasarım anlayışı, tüketicinin farklılaşma arzusuna cevap olabilecek bir çıkış noktasıdır. Bu çalışmanın amacı, tüketicinin ilgisini çekebi-lecek katma değeri yüksek ürünlerde doğal boya proses-lerinin nasıl uygulandığı ya da uygulanabileceğiyle ilgili örnekleri irdelemek, butik markalardan kitlesel markalara sürdürülebilir moda için doğal boyanın ekolojik olmasının yanında tasarım yöntemlerinde yenilik ve fark yaratma elverişliliği üzerine farkındalık oluşturmaktır. Yöntem ola-rak, hızlı-moda ve yavaş-moda söylemi üzerinden tüketim anlayışına yöneltilen eleştirel bakış konu üzerine yazılmış kitap ve makalelerden yararlanılarak ortaya konmuştur. Doğal boyanın tekstil ürünlerinde çeşitli geleneksel ve ye-nilikçi tekniklerle sunduğu alternatif çalışmaların ortaya konması için kitap, dergi ve ağ günlükleri kayıtlarından yararlanılmıştır. Sürdürülebilir moda ve aynı zamanda ya-vaş moda odaklı bir tasarım kültürünün var edilebilmesi için doğal boyama ve baskı yöntemlerinin uygulanarak geliştirilmesinin, ilham verici, yenilikçi çalışmalara ola-nak vereceği, aynı zamanda ürününün tüketiciyle sosyal, kültürel bir bağ kurması açısından da katkı değer sağlaya-cağı öngörülmektedir. Ancak bugün doğal boyanın tekstil sanatçıları ve tasarımcıları arasında yaygınlığının oldukça az olduğu görülmektedir. Konuyla ilgili farkındalığın sağ-lanabilmesi için daha geniş kitlelere ulaşabilecek projeler geliştirilmelidir.

Anahtar Sözcükler: Doğal Boya, Sürdürebilir Moda, Yavaş-Moda, Moda Tasarım.

ABSTRACT

One of the most important motivations for the follow-up of the fashion tendencies is the desire for the differentiation. “Fast fashion” fulfils this desire of the consumer for a while and as a vicious circle. As a con-tradiction, all these same style of products is bought by hundreds of thousands with the aim of differentiation. After the product becomes common (ordinary), it is no more able to respond the desire of differentiation and it is abandoned. Accordingly, the main quality measures, as the long lasting fabric, the finishing or the stitching quali-ty of the product doesn’t fulfil the desire of differentiation. The product becomes out-of-fashion before it gets old. A fact of today is that by most of the brands, the quality of the product is being ignored. This consumption mentality which we can describe as sort of single-use threatens the world in ecological means. Achievement of differentiation by hand made products on which the local artisanship values are reflected as added values, reveals sustainable alternatives for both human and nature. The design men-tality which puts forward the local and cultural values by using natural and traditional dyeing processes, is a point of exit which can be a response the differentiation desire of the consumer. The aim of this study, is to analyse the examples of how is applied or how can be applied the processes of natural dyeing on the products with high added value which may catch consumers attention, to create aware-ness on that the convenience of natural dyeing process to create innovations and differences on design processes beside being ecologic for sustainable fashion from bou-tique brands to mass production brands. As a method, the critical point of view raised against consumption by the statements fast-fashion and slow-fashion is exposed by utilizing books and articles written on the subject. In order to expose the alternative studies which natural dyeing processes present on textile products with various traditional and innovative techniques, books, magazines and blogs are utilised. In order to bring into existence a design culture focused on sustainable fashion and at the same time on slow fashion, it is foreseen that, develop-ment of natural dyeing and printing processes by prac-tise, will render possible inspiring, innovative studies, at the same time it can reveal added values in the sense of establishing a sociocultural bond between the consum-er and the product. However, today, it is seen that the extensiveness of natural dyeing processes among the textile artists and designers is quite limited. In order to create awareness on the subject, projects that can reach larger masses must be developed.

Keywords: Natural Dye, Sustainable Fashion, Slow-Fashion, Fashion Design.

SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA AÇISINDAN DOĞAL BOYANATURAL DYES FROM THE VIEWPOINT OF SUSTAINABLE FASHION

Evrim DEMİR*

*Öğr. Gör., İstanbul Arel Üniversitesi,G.S.F., Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü [email protected]

88

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Sürdürülebilir bir yaşam için doğaya ve doğal olana dönüş; tasarım, malzeme, üretim (uy-gulama) ve tüketim süreçlerinin bütüncül olarak değerlendirilmesiyle etki sağlayabilir. Bu süreçle-rin her biri içinde önemli bir değişimi öngören ya-vaş moda, doğal boyanın hangi birlikteliklerle etkin olabileceğine referans olmaktadır. Tasarımcı eko-lojik bir ürün tasarlarken, onun kullanım alanlarını, kullanım biçimlerini ve süreçlerini de kapsayan, bir diğer anlamda sürdürülebilir yaşam tarzını aktarma yollarını da düşünmeli ve tasarlamalıdır. Bu yüz-den kullanıcı davranışlarına etki eden eğilimlerden başlayarak, doğal boyanın yavaş moda felsefesinde üretim şeklinin nasıl organize edilmesi gerektiği ve hangi tasarım yöntemleriyle uzun süre aktif bir şe-kilde kullanılabileceği irdelenecektir.Moda Eğilimleri ve Hızlı Moda İlişkisi

Moda eğilimleri kuramlarının günümüzü en çok yansıtanı olarak kabul edilen kitle pazarı kura-mı; lüks moda tasarımı, endüstriyel moda ve sokak tarzları olmak üzere üç alt başlıktan oluşmaktadır. Burada yayılım üst sınıftan alt sınıfa olurken aynı zamanda kendi içinde de yatay bir yayılım söz ko-nusudur. Böylelikle medya kültürüyle aynı anda farklı sosyoekonomik sınıflara aktarılarak hızlı bir şekilde yayılan moda eğilimleri, kaçınılmaz olarak hızlı üretim ve hızlı tüketimi salık verir. Sadece üst sınıfı sınırlarına girmek değildir sebebi; farklılık, ye-nilik, değişen beğeniler ve değişen dünyaya ayak uydurma isteğidir. Perakendecilerin bakış açısıyla hızlı moda avantajlıdır, çünkü yeni ürünlerin sürekli piyasaya sürülmesi müşterileri mağazalara sık sık ziyaret etmeye ve nihai olarak alışverişe teşvik eder. Hızlı moda, kullanıcılar için kısa zamanda oldukça fazla seçenek sunuyormuş gibi görünse de bu du-rumun kullanıcıya ve çevreye olan etkisi son derece vahim bir tablo sunmaktadır. Enerji, hammadde ve insan gücünün ihtiyaçtan fazla sarf edilmesi, üre-tim ve tüketim sürecinde oluşan toksik maddelerin çevreye zarar vermesi, sosyal ve etik unsurlar bo-yutunda bireylerin fiziksel ve psikolojik sağlıklarının bozulmasına zemin hazırlaması gibi yıkıcı etkilerini hali hazırda yaşarken, uzun vadede yaşanacak etki-nin daha da büyük olacağı bilim insanları tarafından ortaya konmaktadır. Hammadde üretiminde pesti-sit gibi tarım ilaçlarının kullanılması, ya da genetiği değiştirilmiş tohumların başta pamuk üretimi olmak üzere yaygınlaştırılması büyük boyutta çevresel tehditler getirmiştir. Sarf edilen insan gücü boyu-tunda ise çalıştırılan çocuk işçiler, uygun olmayan çalışma ortamları, çalışma saatleri, ve tüm bunların sonucu yaşanan iş kazaları üretim sürecini sosyal ve etik yıkıma dönüştürmüşlerdir. Yavaş moda söylemi de tüm bu yıkıma antitez olarak ortaya çıkmıştır.

Doğal malzemelerin doğal yöntemlerle doğal den-genin dikkate alınarak üretilmesi, tasarım sürecin-de tasarım-üretim dili ve tasarım- kullanıcı dilinin anlaşılabilir, yerel kültürlerle uyum sağlayabilen çö-zümlemelerle oluşturulması ve yıllar boyu doğa ve çevreyle süregelen bir döngüyü devam ettirme mü-cadelesi yavaş modanın tüketim toplumuna göster-diği dirençtir.

Kullanıcının Farklılaşma Arzusu

Kullanıcı, bir grubun içine dahil olabilmek, bir gruptan çıkabilmek ya da bireysel olarak farklı-laşabilmek için giysilerini kullanır. Fakat bu öyle bir döngüdür ki sürekli olarak modanın değişimini te-tikler. Yeninin peşine düşen tüketici hızlı moda için kaçınılmaz ortamı oluşturur. Globalleşen dünyada kitlesel üretim yapan markaların tüm dünya geneli-ne yayılması ve aynı ürünün milyonlara servis etme-si tüketim hızını zirveye taşır. Buna karşılık, giysinin kültürel ve çevresel bağlamlarını ekarte eden, sa-dece bir önceki sezondan farklılaşmak için yapılmış kitlesel üretim yerine, katma değeri yüksek, yerel kültürlerin referans kabul edilerek, yüzeysel olmak yerine daha derin bir tasarım anlayışının benimsen-mesi mevcut durumun seyrini değiştirecektir.

Fabrikasyon bir ürün ile el yapımı ürün ara-sındaki sosyal, ve duyusal farklılıkları algılamak, tasarımcı-zanaatkar birlikteliğinin ortaya koyduğu niteliksel değerleri tekrar gün yüzüne çıkararak mümkün olabilir. Düşüncenin fiziksel hareketle or-taya çıkarılması, soyutun somuta dönüştürülmesi sürecinde, fiziksel prosesleri arka plana itmek, an-layamamak, çevreye uyum sağlayamayan tasarım-ların oluşması, ya da tasarım ve kullanıcı arasında bir iletişim dilinin oluşturulamaması sonucunu doğurur. Kültürü yaratan dil, sadece sözcüklerden değil, tüm gösterge ve semboller sistemlerinden oluşur. Göstergeler, gerçek dünyadaki objeleri işa-ret ederler. Giysilerimiz de birer gösterge, işaret edendir. Her coğrafyanın, yerel kültürün gösterge-leri farklılık gösterir. Bunlar arasında ortak bir dil oluşturulabilir. Ancak bu, yerel bağlamlardan kopa-rılmış bir şekilde yapılırsa ayrıntıların, farklılıkların törpülenmesi, zenginliklerin fark edilmeden kaybe-dilmesine eğilimli bir yaklaşımdır. Nesilden nesile, yıllarca aktarılarak var olmuş değerler, o çevrenin bünyesinde, karakterinde deneyimlenmiş, evrilmiş ve geliştirilmiştir. İnsan yaşadığı doğayı taklit ederek var olmuş ve icatlar yapmıştır.

Yerel Kültür ve Zanaat Değerlerinin Tasarım için Önemi

Richard Sennett, basit ve önemsiz gibi görünen zanaatkarlığı, ardında karmaşık zihinsel

89

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ilişkileri barındıran bir üretim süreci olarak de-ğerlendirmiş, iş gücünün kafa ve kol emeği olarak ayrıştırılamayacağından bahsetmiştir. Kol emeği “akılsız” gerçekleştirilemez, kol ve kafa eşgüdümlü çalışır. “Yaratıcı emek bedensel ve zihinsel özdeş-leşme gerektirir, duygudaşlık ve sevecenlik gerek-tirir.” (Pallasmaa, 2011:16) Dolayısıyla kol gücü ile yürütülen işlerin daha düşük statülü görülmesi büyük bir yanılgıdır. virtüöz ya da usta olarak kabul görebilmek için uzun ve yoğun çalışma saatleri-ne ihtiyaç duyulmaktadır ki yapılan ölçümlerde bu çalışma sürelerinin en az on bin saatlik bir değer olduğu ortaya çıkmaktadır. Bir çırağın bu süreçte ustasından öğrendikleri, binlerce yıllık bilgi aktarı-mını ifade etmektedir. Zanaat, I. Dünya Savaşından sonra etkinliğini yitirmiştir. Ancak günümüzde ben-zer kaygılarla zanaata dönüş tekrar dikkat çekmek-tedir. Stil ve estetik anlamda farklılıklar oluşmuş olsa da akımın temel değer ve kavramları varlığını sürdürmektedir. Moda Tasarımcısı Natali Chanin’e göre; “Yaşayan sanatlar, aynı tohum ekme, emeğimizin meyvelerini toplama, yiyeceklerimizi koruma gibi toplumsal dokunun önemli bir parçasıdır”. (Brown, 2010:17) El ve ev sanatlarının köklerimize geç-mişimize, toplumumuza ve dolayısıyla günümüze bağlantılarımız olarak görmektedir. Tasarımlarında zanaat değerlerini kullanıcıya sadece ürün olarak değil yönelimsel olarak da aktarmakta, tasarımla-rında uyguladığı aplike desenlerin şablonlarını ve kullanım kılavuzlarını kullanıcıya sunarak, onun da bu üretim sürecine katılmasını, kendin yap akımını desteklemektedir. (Fotoğraf 1)

leila Hafzi de tasarımlarında Nepal zanaat-karlarıyla işbirliği yapan bir tasarımcıdır. Evlerinde el örgüsü yapan kadınlar, terziler ve Thanka ressam-larının işbirliği ile batı pazarında yerel kültürün sent-ezlendiği ürün grupları oluşturmuştur. (Fotoğraf 2)

Yavaş-Moda ve Geleneksel Doğal Boyama Yöntem-leri

Tekstilden, ahşaba, yiyecek içecekten koz-metiğe kadar çeşitli alanlarda karşımıza çıkan doğal boyalar, bitki, böcek ve minerallerden elde edilen boyalardır. Doğal boya kullanımı, Neolitik çağa ka-dar uzanır. Çin’de de bitki, böcek ve çeşitli taşlarla doğal boyamacılığın geçmişi 5000 yılı aşmaktadır. Doğal boyamanın temel süreçleri bunca yıl çok az değişiklik göstermiştir. Boyar madde, boyanacak tekstil ve su dolu kabın içine alınır ve renk transfe-ri olana kadar kaynatılarak karıştırılır. Bu şekilde, elyaf, iplik, kumaş, ya da dikilmiş bir giysi parçası boyanabilir. Birçok doğal boya, boyanın tekstile tutunmasını sağlayacak minerallere ihtiyaç duyar. Mordan denilen bu kimyasallar, mazı meşesi, tuz, doğal şap, sirke, idrar gibi örnekler uzun yıllar kulla-nılmışlardır. Tekstil Tasarımında doğal boyaların tasa-rım aracı olarak etkileri büyük önem taşır. Çoğaltı-labilirlik veya tek biçimliliğin mümkün olmayışı her tasarımı emsalsiz kılar. Tasarımcılar tarafından bağ-lama boyama, dikiş (shibori), rezerve baskı, şablon, batik, Ajrakh (Hindistan kökenli blok baskı), Kalam-kari ve benzeri tasarım üretim teknikleri kullanıl-maktadır. Bunlara ilaveten dip boya, buz eritme gibi deneysel çalışmalar da yapılmaktadır. 1856’da William Henry Perkin’in mauvine sentezinden sonra sentetik boyaların ticari gelişimi doğal boyaların geri çekilmesine neden olmuştur. Sentetik boya kullanımıyla birlikte doğal boya kul-lanımındaki düşüşün sebebi, elverişlilik, renk veri-mi, boyama işleminin karmaşıklığı, çoğaltma gibi alanlarda doğal boyaların kısıtlılık göstermesidir. Uygun boyar maddenin sınırlı miktarda bulunması, yün, ipek, keten ve pamuk gibi sadece doğal elyafın boyanabilmesi, boyaların karıştırılarak yeni renkler elde etmedeki güçlükler, standartlaştırılamayışı gibi sanayi, yani seri üretim bazında dezavantaj olarak karşımıza çıkan özeliklerin bazıları, tasarım alanın-da avantaj sağlarlar. Doğal malzemeler hem yaşlarını ve ta-rihlerini, hem de kökenlerinin ve insan tarafından kullanılmalarının hikayesini anlatırlar. (Pallasmaa,

Fotoğraf 1. Alabama Chanin, Kendin yap ekolü elbise tasarımı.

Fotoğraf 2. leila Hafzi’nin Thanka ressamlarıyla işbirliğinde üretilmiş elbisesi

90

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2011:40) Halbuki bugünün makineyle yapılmış teknoloji çağının malzemeleri ve ürünleri, maddi öz-lerini ve yaşlarını iletmeksizin karşımıza çıkarılırlar. Malzemenin binlerce yıllık serüvenini içselleştiren bir bedenin ortaya çıkardığı bir ürünle, her parçası-nı ayrı bedenin (bireyin) diktiği, felsefi bağlam oluş-turulamayan bir ürünün temel farkı da bu noktada başlar.

Üretici ve Tüketici Davranışlarının Tasarımda Önemi

Nathan Stegall’in de ‘Sürdürülebilirlik için Tasarlamak’ isimli makalesinde belirttiği gibi, sür-dürülebilirliği gerçekliğe kavuşturmada derin ve kapsamlı bir rol oynayabilmek için genel kamuyu sürdürülebilir davranışlar benimsemeye ikna et-mek gerekir. Toplumda sürdürülebilir davranışların benimsenmesini sağlayabilecek, ürün, süreç ve hizmetleri ortaya çıkarmak temel amaç olarak gö-rülmelidir. Stegall’in aktarımıyla Richard Buchanan da tasarımın bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kulla-nıcının nasıl yaşaması gerektiğine dair yönlendiren ve ikna eden bir iletişim dili olduğunu vurgular. Bazı tasarımların, tek yönlü düşünüldüğünde, üretim ve kullanım süreçlerinde oluşabilecek zararlar göz önüne alınmadığında, sağladığı faydadan çok za-rarın ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Örneğin tek kullanımlık ürünlerin temizlenmesi ve saklanması için harcanan zamanın azaltılmasını sağlayarak fay-da sağladığı düşünülse de geniş ölçekte kirlilik ve maliyet olarak negatif etki sunmaktadır.“...Sürdürülebilir yaşam, bulunan yerel çevreye bağ-lı olarak, farklı kişiler için farklı pratikleri ve değer-leri beraberinde getirir. Bundan dolayı, bunu teşvik etmek için evrensel bir felsefe belirlemeye girişmek aykırı görünmektedir. “ (Stegall, 2016:171) Seri üretim ve dünyanın faklı merkezlerinde yaşayan kullanıcılar için aynı koleksiyonları servis etmek ne denli doğru olabilir ki? Farklı bir çevre, farklı bir dil, farklı algısal bağlamların var olduğu farklı bir kültü-rün ihtiyaçlarına tepeden bakmak, ayrıntıları kaçır-mak ya da göz ardı etmek anlamına gelmez mi? Tasarım yaklaşımı, nasıl yaşanacağı, hangi değerlerin benimseneceği ve çevremiz için dikkatli argüman sağlayan bir felsefede şekillendirilmelidir. Olumlu, yapıcı ve konforlu bir hayat tarzı sunmalı-dır. Tasarımların malzemeleri, kaynakları, felsefesi ve sunduğu yaşam tarzları, ekolojik açıdan sürdü-rülebilir bir toplumu hedefleyerek birleştirilmelidir. Doğal boyanın yavaş moda içinde etkinliğini arttıra-bilmek için giysilere modülerlik kazandırılması, ya da üzerindeki desenin değiştirilmesi gibi uzun süre kullanımını sağlayabilecek, farklılık arayışlarına ce-vap verebilecek dönüşen ve dönüştüren alternatif tasarım yaklaşımları ele alınmalıdır. Malzemenin iyi tanımlanması, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin

ekolojik değerler içinde geliştirilmesi, tasarımda do-ğal boya kullanımının alternatif yollar oluşturmasına imkan tanıyacaktır. Bunun dışında bu giysilerin son kertede kullanım dışı kaldıklarında, ulaştırılması ge-reken geri-dönüşüm merkezlerine yönlendirmenin sağlıklı ve kolay bir şekilde sağlandığı kolektif pro-jelerin geliştirilmesine zemin hazırlanmalıdır. Günümüzde doğal boya ve doğal boyama yöntemlerini, dönüştürülebilen tasarım anlayışıy-la birleştiren Fioen van Balgooi, Berber Soepboer, Hüseyin Çağlayan, Eunsuk Hur gibi tasarımcılar ko-nuyla ilgili öne çıkan örnekler ortaya koymuşlardır.

Fotoğraf 3.Fieoen va Balgoii Anne Noordegraaf, More Tea vicar işbirliğinde silinebilir baskılı elbise.

Hollandalı tasarımcı Fioen van Balgooi silinebilir mürekkep tasarlamıştır. (Fotoğraf 3) Tasarımcının moda tasarımcısı Anne Noordegraaf ve More Tea vicar ile birlikte hazırladığı bahçe temalı kapsül koleksiyonda, dikilmiş giysinin üzerine dijital baskı yöntemiyle mürekkeple basılan desen, özel bir de-terjanla çıkarılabilmektedir. Kullanılan mürekkep ve deterjan çevre için zararlı maddeler içerme-mektedir. Böylece giysinin eskimeden kullanımdan çıkmasına silinebilir baskı yöntemiyle değerli bir çözüm yolu bulunmuştur. Görmekten sıkıldığımız, yenilik arayışına girdiğimiz noktada, baskıyı silerek yerine yenisini bastırmamız ya da basabilmemiz giysinin kullanım süresini uzatmıştır.

Fotoğraf 4. Berber Soepboer ve Michiel Schuurman, İnteraktif elbisesi “ The Colour in Dress”

91

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 5. Fioen van Balgooi ve Berber Soepboer- Modüler par-çalardan oluşan elbise

Fotoğraf 6. Eunsuk Hur’un Modüler Yüzey Tasarımı

Fotoğraf 7. Hüseyin Çağlayan, 2013 Sonbahar - Kış Koleksiyonu

Heskett, J. (2013), “Tasarım”, Dost Kitabevi, Anka-ra.

Karadağ, R.(2007) “Doğal Boyamacılık”, Gelenek-sel El Sanatları ve Mağazalar İşetme Müdürlüğü Yayınları, Ankara.

Kipöz, ş. (2015), “Sürdürülebilir Moda”, Yeniinsan Yayınevi, İstanbul. Kawamuro, Y. (2005) Fashionol-ogy: An Introduction to Fashion Studies. Palasmaa, J. (2016) Tenin Gözleri, Yem Yayın,İstanbul.

Sennett, R.(2013), Zanaatkar, Ayrıntı Yayınları, İs-tanbul.

Stegall, N. (2016) “Sürdürülebilirlik için Tasarla-mak: Ekolojik Yönelimli Tasarım için bir Felsefe, Tasarım Ne bekler? “ Cogito 83, YKY, İstanbul.

Yazıcı, Ç. (2016), Tasarım için Felsefeyi Anlamak, Cogito 83, YKY, İstanbul.

İnternet Kaynakları

Belopotosky, N. Berber Soepboer. Erişim Yeri: https://belopotosky.wordpress.com/tag/berber- soepboer/. (Erişim Tarihi:13.04.2017)

Branwyn, G. Make. Erişim Yeri: http://makezine.com/2011/03/14/math-monday-modular- clothing/ . (Erişim Tarihi: 10.04.2017)

Burns, C. Anything With Wonderland In It, Erişim Yeri: http://www.yankodesign.com/2010/02/01/ anything-with-wonderland-in-it/. (Erişim Tarihi: 11.04.2017.)

Chanin, A. Erişim Yeri: http://journal.alabam-achanin.com/2015/04/how-to-print-a-garment- stencil-pattern/. (Erişim Tarihi: 11.04.2017)

Chua, J.M. Refinity Creates Eco-Friendly Textile Inks You Can Remove for Reprinting. Erişim Yeri: http://www.ecouterre.com/refinity-creates-eco-friendly-textile-inks-you-can-remove-for- reprint-ing/ (Erişim Tarihi: 05.04.2017)

Doan, A. Dutch Designers’ Modular “Fragmented Textiles” are like lego for Fashion. Erişim Yeri:http://www.ecouterre.com/dutch-designers-modular-ref-inity-clothing-is-like-legos-for- fashion/ (Erişim Tar-ihi: 10.04.2017)

Wordpress. Sustainable solution and future fashion. Erişim Yeri: https://preservingmodernity.wordpress.com/sustainable-solution-eunsuk-hur/ . (Erişim Tar-ihi: 11 Nisan 2017)

Kaynakça

Adamson G.(2009), “Craft Reader” Berg Publish-ers, Oxford . Barnard, M. (2007), “Fashion Theo-ry”,Routledge, Oxon.

Brown, S. (2010), “Eco Fashion”, laurence King Public ltd, london. Davis, F. (1997), “Moda, Kültür, Kimlik”, YKY, İstanbul.

92

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Sentetik boyaların yan etkileri ve tüketici-ler tarafından ekolojik ve organik ürünlere ilginin artması unutulmaya yüz tutmuş olan doğal boya ve boyamacılığın tekrar popüler hale gelmesine neden olmuştur. Doğal boya kullanımının sağladığı renklendirme efektlerinin yanında bugün bu boya-ların farklı özelliklerinin ve boyama sonrası tekstil materyaline sağladıkları fonksiyonelliklerin araştı-rılması güncel trendler kapsamında değerlendiri-lebilmektedir. Tüm Anadolu’da doğal boya kaynağı olarak kullanılabilecek çok geniş bir bitki çeşitliliği bulunmaktadır. Nitekim Anadolu coğrafyasında bu kaynakların kullanımı ile başta halı, kilim olmak üzere çeşitli tekstil ürünlerinin üretildiği, bir kısım el sanatının da halen devam ettiği bilinmektedir. Bu çalışmada, bölgesel aktarlardan temin edilebilecek çeşitli bitkisel kaynakların renklendirmede kullanı-labilirlikleri ve atıl durumdaki bitkisel kaynakların ve bitkisel atıkların ekonomiye katkılarının gösterilme-si planlanmıştır. Bu amaçla, bölgesel aktarlardan temin edilen yarpuz bitkisi yünlü kumaşın boyan-masında kullanılmıştır. Bu boyama işlemi esnasın-da ayrıca farklı mordan maddeleri de kullanılmıştır. Sonuç olarak, farklı mordan maddeleri ile farklı renklerin bu doğal boya kaynağı ile elde edilebilece-ği görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Doğal boyalar, Yarpuz, Mordan, Renklendirme

ABSTRACT

The side effects of synthetic dyes and the increase interest of consumers to the ecologic and organic products made the natural dyes and dye-ing, which began to be forgotten, popular again. Addition to the coloration effect of natural dye usage, today investigation of different features of these dyes and functionalities of textile materials after dyeing with them can be determined as the novel trends. In the whole Anatolian region, there is a wide herbal diversity which can be used as a nat-ural dye source. Thus, it is known that in Anatolian region with the use of these sources different textile goods especially carpets and kilims had been pro-duced and use of these sources in some hand crafts is still going on. In this study, it has been planned to exhibit the usage of some herbal sources can be supplied from the regional markets in coloration of textile materials and contribution of the unproduc-tive herbal sources and plantal wastes to economy. For this aim, pennyroyal supplied from the regional markets has been used in dyeing of wool fabrics. Meanwhile different mordanting agents have also been used during this dyeing process too. Finally, it was observed that with the use of this natural dye source different colors can be obtained via the help of different mordanting agents.

Keywords: Natural dyes, Pennyroyal, Mordant, Coloration

DOĞAL BOYAMACILIKTA YARPUZ BİTKİSİNİN KULLANIMIUSE OF PENNYROYAL PLANT IN NATURAL DYEING

Fazlıhan YIlMAZ*, M. İbrahim BAHTİYARİ*, Hüseyin BENlİ**

*Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye**Erciyes Üniversitesi, Mustafa Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksekokulu, Kayseri, Türkiye [email protected]

Giriş

Doğal boyarmaddelerin geçmişi olduk-ça eski tarihlere dayanmaktadır (Melo, 2009). Bu boyarmaddeler hayvansal, bitkisel ve madensel boyarmaddeler olmak üzere 3 grupta incelenmek-tedir (Rekaby et al., 2009). Doğal boyamacılıkta boyarmadde kaynağı olarak tarihte ilk başlarda bazı taş, toprak ve maden çeşitleri ile bazı yumuşakça ve böcek türleri kullanılmıştır. Fakat temininde ya-şanan sıkıntılar ve bitkilerdeki renk çeşitliliğinin farkına varılmasıyla birlikte hayvansal ve madensel boyarmaddelerin kullanımı kısıtlı kalmıştır (Etikan, 2011). Tekstil sektöründe doğal boyarmadde-lerin kullanımı eskiden önemli rol oynamaktaydı (Agarwal et al., 2007). Fakat sentetik boyarmadde-lerin keşfiyle birlikte, tekstil materyallerinin renk-

lendirilmesinde doğal boyarmaddelerin kullanımı hızlı bir şekilde azalmış (Samanta and Konar, 2011) ve 20. yüzyılda önemli bir şekilde etkisini yitirmiştir (Gilbert and Cooke, 2001). Bunun sebebi ise sen-tetik boyaların çok çeşitli renk elde etme olanağı sağlamaları ve ekonomik olmalarıdır (Samanta and Agarwal, 2009). Günümüzde tekstil endüstrisinde doğal boyarmaddelerin kullanımı yok denecek ka-dar azdır (Göktepe vd., 2012). Öte yandan bitki, böcek, mineral gibi doğal kaynaklardan üretilen do-ğal boyaların toksik olmamaları, kanserojen özellik göstermemeleri ve biyolojik olarak parçalanabilen doğal yapıları nedeniyle güvenli olduklarına inanıl-maktadır (Ali et al., 2009). Bu kapsamda doğal bo-yarmaddeler üzerine araştırmaların tekrar yoğun-laştığını söylemek mümkündür. Bu çalışmada ise bölgesel aktarlardan temin edilen yarpuz bitkisinin renklendirmede kullanılabilirlikleri ve atıl durumda-

93

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ki bitkisel kaynakların ve bitkisel atıkların ekonomi-ye katkılarının gösterilmesi planlanmıştır.Yarpuz keskin kokulu bir bitki olup Türkiye’de Tekir-dağ’dan Iğdır’a Aydın’dan Hatay’a kadar oldukça geniş bir alanda yetişmektedir (Çöteli vd., 2013). Yarpuz Tubiflorae takımının labiateae (Ballıba-bagiller) familyasının Mentha l. (Naneler) cinsine mensuptur. Bu cinse mensup olan bitkiler çok yıllık otsu karakterdeki bitkilerdir. Güzel kokuları vardır. Çiçekleri çoğunlukla menekşe renginde olup, kısa ve boyun bölümünde genişçe boru biçimindedir (Anonim, 1991). Yarpuzun boyama etkisi çok yük-sek değildir. Fakat siyahımtırak renkler için aranan bir bitkidir. Örneğin, şap ile kükürt sarısı, göztaşı ile haki, saçıkıbrıs ile siyahi yeşil, tanen ile bej renkler elde edilebilmektedir (Parlak, 2007).

Fotoğraf 1. Yarpuz bitkisi (www.sağlikaktuel.com/bitki-ansiklo-pedisi-yarpuz-nedir-faydalari-nelerdir-1608.htm, 2015).

1. MATERYAL VE METOT

Denemelerde Fotoğraf 2a’da gösterilen yarpuz bitkisinin kurutulduktan sonra değirmenden geçirilerek öğütülmüş hali (Fotoğraf 2b) boyamaya hazır 160 g/m2 ağırlığındaki yünlü kumaşların bo-yanmasında kullanılmıştır. Bu amaçla Tablo 1’de gösterildiği gibi farklı miktarlarda doğal boya kay-nağı ile farklı mordanlarla denemeler gerçekleşti-rilmiştir. Bunun yanında aynı boyama konsantras-yonları için hiç mordan kullanmadan denemeler de yürütülmüştür.

Fotoğraf 2 (a)Kurutulmuş yarpuz bitkisi

Fotoğraf 2 (b)Öğütülmüş yarpuz bitkisi

Doğal boyarmadde, kumaş ve mordan maddesi (mordansız denemeler de mevcuttur) bo-yama banyosuna hep birlikte eklendikten sonra bo-yama işlemine başlanmıştır. Flotte oranı 1:50 olarak ayarlanan boya banyoları ile önce 40 0C’de 10 da-kika işlem yapılmış ardından 100 0C’ye 40 dakika-da çıkılmış ve 100 0C’de 60 dakika boyama işlemi gerçekleştirilmiştir. Boyama işlemi tamamlandıktan sonra, boyalı kumaş önce bir soğuk yıkama ve bunu takip eden sıcak yıkama sonrasında durulama adı-mıyla birlikte oda sıcaklığında kurumaya bırakılmış-tır.

Yapılan her farklı boyama işlemi için reçe-tede belirtilen mordan maddelerinden sadece bir tanesi kullanılmıştır. Boyamalarda kullanılan doğal boyarmadde bitkisi ekstraksiyon yapılmadan direkt olarak boyama işleminde kullanılmıştır. Deneme-ler sonrası elde edilen renkler tarayıcıda taranarak görsel olarak değerlendirilmiş ve ayrıca elde edilen renklere ait renk verimlilikleri (K/S) Konica Minolta 3600 d marka spektrofotometre kullanılarak belir-lenmiştir.

2. BULGULAR VE TARTIŞMA

Mevsiminde toplanmış, gölgede kurutul-muş ve değirmende öğütülmüş olan yarpuz bitkisi ile ekstraksiyon yapılmadan direkt olarak birlikte mordanlama yöntemine göre 5 farklı mordanlı ve mordansız olarak yapılan boyamalar sonrası elde edilen renkler Tablo 2’de sunulmuştur.

Mordan Maddesi

Bakır Sülfat (CuSO4.5H2O),

Kalay Klorür (SnCl2.2H2O),

Demir Sülfat (FeSO4.7H2O),

Potasyum Dikromat (K2Cr2O7).

Potasyum Alimünyum Sülfat(şap)

(KAlSO4.10H2O)

Boyama Konsantrasyonu

Kumaş Ağırlığı/Bitki Ağırlığı Oranı 1:0.5; 1:1; 1:2

%20

%3

Tablo 1. Birlikte mordanlama ve boyama yöntemine ait reçete

94

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Denemelerde kullanılan farklı mordan maddeleri ile mordansız boyama işlemlerine göre farklı tonda renkler elde edilmiştir. Yarpuz bitkisi kullanılarak yeşil, sarı, haki, açık kahverengi, siya-hımtırak gri ve bej renklerin elde edilebileceği yapı-lan denemeler sonrası görülmüştür. Mordansız ve mordan kullanılarak yapılan boyama denemelerinin hepsinde boya konsant-rasyonunun artmasıyla birlikte daha koyu renkle-rin elde edilebileceği Tablo 2’den görüldüğü gibi elde edilen renk verimliliklerinin de arttığı tespit edilmiştir (şekil 1). Mordan maddesi kullanmadan yapılan boyama denemelerinde renk açık kahve-rengi olarak ortaya çıkmaktadır. Kalay klorür mor-dan maddesi kullanılarak yapılan boyamalarda ise boya konsantrasyonu değişimleriyle birlikte sarı ve tonları elde edilmiştir. Bakır sülfat mordan madde-si kullanılarak yapılan boyamalarda haki renk elde edilirken, şap mordan maddesinin kullanılması ile bej elde edilebileceği gözlemlenmiştir. Demir sülfat mordan maddesinin kullanılması ile ise siyahımtırak gri elde edilebileceği tespit edilmiştir. Diğer bir ifa-de ile mordan maddelerini değiştirerek farklı renk-ler ve renk tonlarının elde edilebileceği görülmüş-tür. Yarpuz doğal boyarmaddesi kullanılarak yapılan boyamaların ayrıca renk verimlilik değerleri de (K/S) incelenmiş ve elde edilen veriler şekil 1’de sunul-muştur.

Tablo 2.Yünlü kumaş numunelerinin yarpuz bitkisi ile boyanması sonucu elde edilen renklerMordan Maddesi

Mordansız

CuSO4.5H2O

SnCl2.2H2O

FeSO4.7H2O

K2Cr2O7

KAlSO4.10H2O

Boyama Konsantrasyonu

1:0,5 1:1 1:2

Şekil 1. Yarpuz esaslı boyamalara ait renk verimleri (K/S)

şekil 1 incelendiğinde yarpuz ile boyanmış yünlü kumaş numuneleri için K/S değerinin 5,65 ile 16,28 arasında değiştiği gözlemlenmiştir. Genel olarak boyama konsantrasyonunun artmasıyla bir-likte boyama verimliliğinin arttığı görülmüştür. Fa-kat istisna olarak 1:2 boyama konsantrasyonu bakır sülfat mordan maddesi ile yapılan boyamada K/S değeri 14,55 çıkmıştır ve 1:1 boyama konsantras-yonuna göre az da olsa bir azalma gözlemlenmiştir. Boyama verimliliğinin en fazla olduğu değer 16,28 ile 1:2 boyama konsantrasyonunda şap mordan maddesi ile elde edilmiştir. 1:0,5 ve 1:1 boyama konsantrasyonlarında yapılan boyamalarda en yük-sek renk verimliliği bakır II sülfat mordan maddesi ile elde edilirken, 1:2 boyama konsantrasyonunda en fazla renk verimi şap mordan maddesi ile elde edilmiştir. Genel olarak en düşük renk verimliliğinin ise mordan maddesi kullanmadan yapılan boyama-larda ortaya çıktığı görülmüştür.

Sonuç

Sonuç olarak; değişen endüstrileşme fa-aliyetleriyle birlikte geçmişteki önemini kaybeden doğal boyamacılık faaliyetlerinin atıl durumda-ki bitkiler üzerinden yeniden canlandırılmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Ekolojik açıdan birçok avantajı bulunan doğal boyarmaddelerin kullanım alanlarının artmasıyla birlikte zirai olarak üretiminin de artması söz konusu olacaktır. Böylece eskide kalmış olan kültürümüze ait önemli yapıtaş-larının yeniden canlandırılması söz konusu olacağı gibi ekonomik olarak da tarım üreticisine yeni bir gelir kapısının sağlanacağı göz ardı edilmemelidir. Atıl ve atık durumda bulunan bu bitkilerin kazan-ca dönüştürülmesi ülkemiz için ekonomik döngü oluşturacaktır. Bu çalışmada yarpuz bitkisi özelin-de doğal boyamacılığın ve doğal boyaların ülkemiz için gündeme getirilmesi hedeflenmiştir. Bu sayede ülkemizdeki kırsal alan ve verimli tarım alanları-nın yeniden gözden geçirileceği ve bunun sonucu olarak da tarım alanlarında doğal boya bitkilerinin yetiştirilmesiyle birlikte yeni katma değer oluşumu, yeni iş sahaları ve endüstri alanlarının oluşabileceği düşünülmektedir.

TEŞEKKÜR

Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince Desteklenmiştir. Proje Numarası: FYl-2015-5857.

95

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

Agarwal, R., Pruthi, N., Singh, S. J. S. 2007. Effect of mordants on printing with marigold flowers dye. Natural Product Radiance, 6 (4): 306-309.

Ali, S., Hussain, T., Nawaz, R. 2009. Optimization of alkaline extraction of natural dye from Henna le-aves and its dyeing on cotton by exhaust method. Journal of Cleaner Production, 17 (1):61–66.

Anonim, 1991. Bitkilerden elde edilen boyalarla yün liflerinin boyanması. Ankara: T.C. Sanayi ve Ti-caret Bakanlığı, Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü.

Çöteli, E., Erden, Y., Karataş, F. 2013. Yarpuz (mentha pulegium l.) bitkisindeki malondialdehit, glutatyon ve vitamin miktarları ile total antioksi-dan kapasitesinin araştırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 17 (2): 4-10.

Etikan, S. 2011. Doğal boya geleneğinin Türk halı sanatında yeri ve önemi üzerine bir değerlendirme. Türk Sanatları Araştırma Dergisi, 1 (1): 11-16.

Gilbert, G. K., Cooke, T. D. 2001. Dyes from plants: Past usage, present understanding and potential. Plant Growth Regulation, 34: 57-69.

Göktepe, H., Benli, H., İltaş, v. 2012. Civan perçe-mi (achillie millefolium l.) bitkisinden elde edilen boyarmadde ile yünlü kumaşların boyanması ve spektrofotometrik analizi. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 28 (5): 421-428.

Melo, J. M. 2009. History of natural dyes in the an-cient mediterranean world, pp. 3-20. In: Handbook of Natural Colorants (Eds: T. Bechtold, R. Mussak). United Kingdom: John Wiley and Sons, ltd.

Parlak, T. 2007. Çoruh vadisinde Bitkisel Boya Po-tansiyeli. Ankara: Atatürk Üniversitesi Güzel Sanat-lar Fakültesi Yayınları.

Rekaby, M., Salem, A. A., Nassar, H. S. 2009. Eco-friendly printing of natural fabrics using natural dyes from alkanet and rhubarb. The Journal of The Institute, 100 (6): 486-495.

Samanta, K. A., Agarwal, P. 2009. Application of natural dyes on textiles. Indian Journal of Fibre & Textile Research, 34: 384-399.

Samanta, K. A., Konar, A. 2011. Dyeing of textiles with natural dyes. pp. 29-56. In: Natural Dyes (Eds: E. P. A., Kumbasar). Croatia: In Tech.

www.sağlikaktuel.com/bitki-ansiklopedisi-yar-puz-nedir-faydalari-nelerdir-1608.htm,(Erişim tari-hi: Haziran 2015).

96

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

İnsanların boyarmadde olarak bitkilerden yararlanmaları çok eskilere dayanmaktadır. Doğa-nın renklerine hayranlık duyan insanlar, öncelikle doğal boyacılığın ilk ham maddesi olup, doğada bu-lunan taş, toprak ve madenlerle başlayarak, zaman içerisinde hayvan ve bitkilerden boyarmaddeler elde etmişlerdir. Elde edilen boyarmaddeler yüzyıl-lar boyunca halı, kilim vb. geleneksel tekstillerde-ki pamuk, ipek ve yün ipliklerinin boyanmasında kullanılmıştır. Bitkisel boyarmaddeler, 19. Yüzyılın ortalarında sentetik boyarmaddelerin bulunmasıy-la önemini yitirmiştir. Ancak günümüzde kimyasal maddelerin insan sağlığına ve çevreye verdiği zarar-lardan dolayı bitkisel boyarmaddeler tekrar günde-me gelmeye başlamıştır. Bitki türü bakımından zengin olan ülkemiz-de, doğal boyarmadde elde etmede sütleğen, kök boya, cehri, soğan, nar, ceviz vb. bitkiler kullanıl-mıştır. Yapılan araştırmada Giresun Bölgesi’nde yo-ğun olarak bulunan akasya bitkisinin boyarmadde olarak kullanımı üzerinde çalışılmıştır. Araştırmanın amacı akasya bitkisinin yapraklarından elde edilen boyarmadde ile yün ve pamuk ipliklerini boyanmak ve haslık değerlerini incelemektir. Çalışmada de-neysel yöntem kullanılmıştır. Bu bildiride, akasya bitkisinden elde edilen boyarmaddeler ile yün ve pamuk ipliklerinin, mor-dansız ve demir sülfat, bakır sülfat, şap mordanları kullanılarak boyanması ve haslık değerleri ile ilgili yapılan deneysel çalışmanın sonuçları açıklanacak-tır.

Anahtar Kelimeler: Boyarmadde, Akasya, Haslık değerleri, İplik, Mordan

ABSTRACT

It is common from the ancient times that people have been benefiting from herbs as mate-rial for colouring. People who admire the colours of nature, having started from stones, soil and mines which are the first main materials of natural colour-ing, have obtained dyes from herbs and animals over time. These obtained dyes have been used for centuries for colouring cotton, silk and wool yarns which are used in traditional textiles like carpets, rugs etc. Herbal dyes lost their importance when syntetic dyes were invented in mid-19th century. Yet today because of the harmful effects of chem-icals to environment and people’s health, herbal dyes have begun to become popular again. In our country, which is rich in herbal vari-ety, euphorbia, rubia tinctorum, rhamnus, onions, pomegranates, walnuts are used to obtain natural dyes. In a recent research, the use of commonly found acacia as dye has been studied on. The pur-pose of this research is to dye wool and cotton yarns and analyze their degrees of fastness. Experimental method has been used in the study. In this paper, dying of wool and cotton yarns with the dyes obtained from acacia, yet with-out mordant, using iron sulphate, copper sulphate, alum mordants and their fastness degrees are go-ing to be explained.

Keywords: Dye, Acacia, Fastness degrees, Yarn, Mordant

DOĞAL BOYARMADDE İLE YÜN VE PAMUK İPLİKLERİNİN BOYANMASI VE HASLIK DEĞERLERİ: AKASYA ÖRNEĞİ

COLOURING OF COTTON AND WOLL YARNS WITH NATURAL DYE AND THEIR FASTNESS DEGREES: ACACIA EXAMPLE

H. Feriha AKPINARlI**, Özge ÖZTÜRK***

*Bu çalışma Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Tekstil Tasarımı Anabilim Dalı’nda hazırlanan Yüksek lisans tezinin bir kısmıdır.**Prof.Dr. Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü, [email protected]***Yüksek lisans Öğrencisi, Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı Bölümü, [email protected]

Giriş

Eski yıllardaki boyama sanatına dair bilgi-ler pek fazla olmamakla birlikte, boya ve boyacılık sanatının köklerinin çok eskilere uzandığı söylenile-bilmektedir (Arlı, 1982, s. 1). Öyle ki, doğanın renk-leri karşısında hayranlık duyan insanlar, öncelikle çiçekler, yapraklar, hayvan tüyleri ve renkli taşlarla süslenme ihtiyaçlarını tatmin etmişlerdir ( Öztürk, 1999, s. 6). İnsanlar daha sonra kendilerini, çevre-lerini ve giysilerini renklendirmek için doğada bulu-

nan ve doğal boyacılığın ilk ham maddesi olan taş, toprak ve maden çeşitlerinden, ilerleyen zamanlar-da ise hayvan ve bitkilerin bazılarından boyarmad-de elde etmişlerdir (Enez, 1987, s. 1). Doğal boyarmaddeler genel olarak, bitki-sel, hayvansal ve madensel kökenli olmak üzere 3 ana gruba ayrılmaktadır. Bitkisel kökenli boyar-maddeler boya bitkilerinden, bitkilerin köklerinden, yaprağından, meyvesinden, kabuğundan ya da çi-çeğinden elde edilirken; hayvansal kökenli boyar-maddeler böceklerden (kokinella) ve kabuklu de-

97

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

niz hayvanlarından (murex ve purpura); madensel kökenli boyarmaddeler ultramarin ve bakır arsenit gibi mineral bileşiklerden elde edilmektedir(Yalçın, 2010, s. 3). Doğal boyamacılık, İngiliz Sir William Henry Perkin’ in 1856 yılında ilk sentetik boyar-maddeyi bulmasına kadar devam etmiştir (Erdem İşmal, 2011, s. 23). Ancak günümüzde kimyasal maddelerin insan sağlığına ve çevreye verdiği za-rarlardan dolayı bitkisel boyarmaddeler tekrar gün-deme gelmeye başlamıştır.

Bitki türü bakımından zengin olan ülke-mizde, genellikle doğal boyarmadde elde etmede sütleğen, kök boya, cehri, soğan, nar, ceviz vb. bit-kiler kullanılmıştır. Bu bitkilerin yanında ülkemizde doğal boyarmadde yapımında kullanılacak akasya, ısırgan, fındık yaprağı ve fındıkkabuğu gibi daha birçok bitki türü olduğu Karadeniz Bölgesi’nin Tire-bolu ilçesinde yer alan İl-CA Bitkisel Ürünler Ar-Ge Üretim işletmesi tarafından tespit edilmiştir. Tespit edilen bu bitkilerle ilgili daha önce bilimsel bir çalış-ma olmadığı dikkati çekmiştir. Bu çalışmanın amacı, Karadeniz Bölgesi-nin Tirebolu ilçesinde yetişen akasya(Robinia pseu-doacacia) bitkisinden elde edilen boyarmadde ile yün ve pamuk ipliklerini boyanıp, haslık değerleri-ni inceleyerek doğal boyacılık literatürüne yeni bir boyarmadde kazandırmaktır. Akasya bitkisinin lit-eratür araştırmasında betimsel tarama yöntemi ve bitkinin yapraklarından elde edilen boyarmaddenin ipliklere uygulanmasında ise deneysel yöntem kul-lanılmıştır. Deneysel yöntemde yün ve pamuk ip-liklere, demir sülfat, bakır sülfat, şap mordanları ve mordansız boyama reçeteleri hazırlanarak uygu-lanmıştır. Deneysel çalışmalar İl-CA Bitkisel Ürün-ler Ar-Ge Üretim işletmesi tesislerinde yapılmıştır. Boyanan ipliklerin yıkama, ışık ve sürtünme haslık değerleri incelenmiş ve tablo haline getirilerek yo-rumlanmıştır.

1.AKASYA BİTKİSİNİN ÖZELLİKLERİ

Bitki zenginliği bakımından zengin olan ülkemizde bazı özellikler sebebiyle bazı türler ye-

Fotoğraf 1. Akasya Bitkisinin Genel Görünümü

200 yıla kadar yaşayabilen ve 20-25 m ka-dar uzayabilen akasyanın asıl vatanı Amerika’nın Kuzeydoğu bölgesidir. Avrupa’ya ise 17. yy’ ın baş-larında getirilen bitkinin gövdesi eğri, pürüzlü ve de-rinlemesine oluklu bir kabuk ile kaplıdır. Sürgünlere dizilmiş olan yaprakları ise 20 cm boyunda olup, her bir yaprağı 7-19 adet oval-eliptik yaprakçıktan oluşmaktadır. 2-4 cm boyunda olan yaprakçıkların dipleri yuvarlak, üst yüzü ekin yeşili ve alt yüzü gri yeşilidir (İmal, 2007: 22). Akasya ağacının çiçekleri ise 16-20 cm uzunluğunda, yaprakların koltukla-rından oluşmaktadır ve sarkan zengin salkım halin-dedir. Çanak yaprak üçgen şeklinde; taç yaprak ise 15-20 mm çapındadır ve beyaz renklidir (Birinci, 2008: 74). Akasyanın önemli olmasının bir diğer sebe-bi ise bal üretimine olan katkısıdır. Akasya çiçeğin-den faydalanarak yapılan sarı renge sahip olan balın kristalleşmesi çok yavaştır (Atay, 1985: 24). Tüm bu özelliklerinin yanında akasya ağacının yaprakların-dan boyarmadde elde edilmesi İl-CA Bitkisel Ürün-ler Ar-Ge Üretim işletmesinin başında bulunan ve bitkilerle ilgilenen Berrin Çamur tarafından denen-miş ve başarıya ulaşmıştır.

2.AKASYA BİTKİSİNDEN BOYARMADDE ELDE ETME

Boyarmadde elde etmek için Giresun Böl-gesi’nin Tirebolu ilçesinde yetişen akasya bitkisinin yapraklarının kullanıldığı çalışmada, boyarmadde elde etme aşamaları şöyledir:

Fotoğraf 2. Akasya Bitkisinin Yaprakları

tişememektedir. Bu bitkilerden biri de “Yalancı Akasya” adıyla bilinen ve latince adı Robinia pseu-doacacia olan akasyadır. Odunu sert, kolay işlene-bilen ve uzun süre dayanabilen bir ağaç türü olan akasya, hızlı gelişen yapraklı türler arasında da dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Diri odunu sarımsı beyaz ve dar renkte olan akasyanın öz odunu ise yeşilimsi sarı ile kahverengi arasında değişmektedir. Ayrıca yüksek mukavemete ve elas-tikiyete sahiptir (Atay, 1985: 23-24).

98

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 3. Akasya Bitkisinin Ağacından Kesilmesi ve Dalından Alınması

2.Kurutulan akasya bitkinin depolanması

Kurutma fırınında kurutulma işlemi ta-mamlanan akasya yaprakları çuvallara konularak depolanır.

Fotoğraf 4. Çuvallara Konulmuş Akasya Yaprakları

3.Akasya yapraklarından boyarmadde özütünün elde edilmesi Kurutma ve depolama işlemi biten yaprak-lardan boyarmadde özütü elde etmek için sırasıyla şu işlemler yapılır:• Boyarmadde yapımı için ne kadar yaprakkullanılacağı tartılarak belirlenir.

1.Akasyanın toplanması ve kurutulması

Tirebolu ilçesinde yetişen akasya, Temmuz ve Ağustos aylarında dalları ile kesilerek toplanır. Toplanan akasya yaprakları dalından alınarak İl-CA Bitkisel Ürünler Ar-Ge Üretim işletmesine getirilir ve kurutma fırınında 8-10 saatte kurutulur.

Fotoğraf 5. Depolanan Akasya Yapraklarının Tartılması

• Tartmaişlemisonucundakullanılacakyap-rak miktarının 10 katı kadar su ölçülür.• Gerekli ölçümler yapıldıktan sonra önce-likle akasya bitkisinin yaprakları kazana konulur, ardından kullanılacak su ilave edilerek kapağı ka-patılır ve kaynamaya bırakılır.

Fotoğraf 6. Akasya Yapraklarının Kazana Konulması

Fotoğraf 7. Akasya Yapraklarının Üzerine Su İlave Edilmesi ve Kaynamaya Bırakılması• Kazana konulan yapraklar 4 saat odunateşinde kaynatılır ve kaynatma işleminin ardından yapraklar 1 gün demlenmeye bırakılır.• 1günlükdemlenmeişlemininardındanso-ğuyan akasya yaprakları sıkma presinden geçirile-rek posasından ayrılır.• Posasından ayrılan akasya yaprakları va-kumla yoğunlaştırılır ve bu yoğunlaştırma işleminin sonunda boyarmadde özütü elde edilir.

3. AKASYA BOYARMADDESİ İLE YÜN VE PAMUK İPLİKLERİNİN BOYANMASI VE HASLIK DEĞERLERİ

Yün ve pamuk ipliklerinin akasya boyar-maddesi ile boyanmasında, mordansız boyama yöntemi ve üç farklı mordan ile birlikte mordanlan-ma yöntemi olmak üzere 2 yöntem kullanılarak dört çeşit boyama yapılmıştır. Boyama işlemine başlan-madan önce boyama reçeteleri hazırlanmıştır. Ha-zırlanan reçeteye göre kullanılacak malzemelerin ölçümleri yapılmıştır. Boyama işleminde 40 gr yün ve pamuk ipliği, yün ipliğinin %20 si kadar, pamuk ipliğinin % 30 u kadar akasya boyarmaddesi ve pa-muk ipliğinin % 1 i kadar mordan, yün ipliğinde ise ipliğin %5 i kadar mordan olarak demir sülfat ve şap, % 10 nu kadar bakır sülfat kullanılmıştır.

Boyarmadde

İplik

Mordan

Boyama

CinsiMiktarıÖzelliğiAğırlığıCinsiMiktarı

YöntemiSıcaklığıSüresipH Değeri

Akasya8 gr/lt 12 gr/ltYün Pamuk40 grBakır Sülfat, Demir Sülfat, şapYün İpliğinde: Bakır Sülfat 4 gr/ltDemir Sülfat ve şap 2 gr/ltPamuk İpliğinde: Her bir mordandan 0,4 gr/ltBirlikte Mordanlama90 ˚C60 dakMordansız (Referans)Boyama ve Demir Sülfat 6Bakır Sülfat ve şap 4

Tablo 1. Akasya Boyarmaddesi İle Yün ve Pamuk İpliği Boyama Reçetesi

99

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Reçeteye göre ölçümleri yapılarak malze-meler hazırlandıktan sonra boyama işlemi genel olarak şu şekilde yapılır:1. Boyamada kullanılacak iplikler su dolu kaba ko-nularak, ipliklerin ıslanması sağlanır. 2. Boyarmadde çözeltisini hazırlamak için kullanıla-cak miktarda su beher yardımı ile ölçülür.3. Su ölçümü yapıldıktan sonra akasya boyarmad-desi beher yardımı ile kullanılacak miktarda ölçülür.

Fotoğraf 8. Kullanılacak Boyarmadde Çözeltisinin Ölçülmesi

4. Ölçülen boyarmadde çözeltisi tencereye konulur. Çözelti tencereye konulduktan sonra ph değeri öl-çülür ve not edilir. Ardından önceden ıslatılmış iplik-ler boyama çözeltisinin içine konulur. Bu işlemlerin ardından 90 ˚C’ de 60 dk boyama işlemi yapılır.

5. 60 dakikalık boyama işleminin sonunda iplikler boyarmadde çözeltisinin içerisinden çıkarılır.

Fotoğraf 9. Çözeltinin pH Değerinin Ölçülmesi

6. Çözelti içerisinden çıkarılan iplikler üzerlerindeki fazla boyayı atana kadar yıkanır. Yıkama işleminin ar-dından iplikler kurutulur.

Fotoğraf 10. Yün İpliğinin Çözeltiden Çıkarılması

Fotoğraf 11. Boyanmış Yün İpliğin Yıkanması

Fotoğraf 12. Yıkanmış Yün İpliği

Mordansız boyama ve 3 farklı mordan kullanılarak birlikte boyama ile boyanan numune yün ve pamuk ipliklerinin fabrikada yapılan yıkama, sürtünme ve ışık haslık analizleri sonucunda;

Bu işlemler sonunda yün ve pamuk iplikleri mordansız boyama yöntemi ile boyanmış olur. Bir-likte mordanlama yönteminde ise 1-2-3 ve 5-6. işlem basamakları aynen uygulanır. 4. İşlem basa-mağına gelindiğinde; mordansız boyama yönte-minden farklı olarak iplikler çözelti içerisine konul-madan önce kullanılacak olan mordan eklenir ve karıştırılarak eritilir. Bu eritme işleminden sonra ph değeri ölçülerek not edilir. Ardından önceden ıslatılmış iplikler boyama çözeltisinin içine konu-larak, 90 ̊ C’ de 60 dk boyama işlemi yapılır. Böylece yün ve pamuk iplikleri birlikte boyama yöntemiyle boyanmış olur. Bu işlem boyamada kullanılan tüm mordanlar ile tekrarlanır.

BoyanmamışYün

MordansızBoyama

DemirSülfat İle

BakırSülfat İle

şap İle

BoyanmamışPamuk

MordansızBoyama

DemirSülfat İle

BakırSülfat İle

şap İle

100

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mordan Adı / YöntemİplikMordansızBoyamaDemir SülfatBakır Sülfatşap

Yün3-4

2-32-33-4

Pamuk3

14-23-4

Pamuk4-5

4-54-54-5

Pamuk2

222

Pamuk4-5

4-54-54-5

Yün4

4-54-54

Yün3-4

3-42-34-5

Yün2

24-52

YıkamaHaslığı

Sürtünme HaslığıYaş Kuru

IşıkHaslığı

Tablo 2. Yün ve Pamuk İpliği Haslık Analizi Sonuçları

Yapılan boyama işlemleri sonucunda yıka-ma haslık değerleri; gri skala’ ya göre yün ipliğinde mordansız boyama ve şap mordanı ile boyamada 3-4 değeri iyi veya oldukça iyi; demir sülfat ve bakır sülfat ile boyamada 2-3 değeri orta veya iyi; pamuk ipliğinde ise mordansız boyamada 3 değeri iyi; de-mir sülfat ile boyamada 1 değeri az; bakır sülfat ile boyamada 4-2 değeri oldukça iyi veya orta; şap ile boyamada 3-4 iyi veya oldukça iyi değerleri tespit edilmiştir. Yaş sürtünme haslık değerleri gri skala’ ya göre yün ipliğinde; mordansız ve demir sülfat ile bo-yamada 3-4 değeri iyi veya oldukça iyi; bakır sülfat ile boyamada 2-3 değeri orta veya iyi; şap ile bo-yamada 4-5 değeri oldukça iyi veya çok iyi değeri; pamuk ipliğinde ise mordansız ve mordanlı boya-malarda 4-5 oldukça iyi veya çok iyi değerleri elde edilmiştir. Kuru sürtünme haslık değerlerine bakıldı-ğında gri skala’ ya göre yün ipliğinde; mordansız bo-yamada ve şap ile boyamada 4 değeri oldukça iyi; demir sülfat ve bakır sülfat ile boyamada 4-5 değeri oldukça iyi veya çok iyi değerleri; pamuk ipliğinde ise mordansız ve mordanlı boyamalarda 4-5 değer-leri tespit edilmiştir. Işık haslığı değeri mavi skala’ ya göre yün ipliğinde mordansız boyamada, demir sülfat ve şap ile boyamada 2 az değeri; bakır sülfat ile boyamada 4-5 oldukça iyi veya iyi değerleri; pamuk ipliğinde ise mordansız ve mordanlı boyamalarda 2 az değer-leri elde edilmiştir.

Sonuç

Akasya boyarmaddesi ile yapılan deneysel çalışmada elde edilen sonuçlar şöyledir: Yün ipliğinin haslık düzeylerine bakıldığın-da; yıkama haslığının mordansız ve şap ile boyama-da, yaş sürtünme haslık değerinin şap ile boyama-da, kuru sürtünme haslık değerinin ise demir sülfat ve bakır sülfat ile boyamada; ışık haslık değerinin bakır sülfat ile boyamada olumlu sonuçlar verdiği tespit edilmiştir.Pamuk ipliğinin haslık düzeylerine bakıldığında ise yün ipliğinden farklı olarak yıkama haslık değerin-de sadece şap ile boyamada, yaş sürtünme ve kuru sürtünme haslık değerlerinin mordanlı ve mordan-sız boyamalarda olumlu sonuç verirken, ışık haslık

değerinin az olduğu görülmüştür. İpliklere yapılan haslık değerlerinin sonucunda yün ipliğinin daha olumlu sonuçlar verdiği ve kullanılabilirliğinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca elde edilen renkler ve haslık değerleri so-nucunda akasya bitkisi yapraklarının tekstil sektö-rünün boya alanında doğal boyarmadde olarak kul-lanılabileceği görülmüştür. Akasya boyarmaddesi farklı iplik çeşitlerine, kumaşa, farklı reçeteler ve mordan miktarları hazırlanarak boyamalar yapılabi-lir; tekstil sektörünün baskı alanında da uygulama-lar yapılarak, haslık değerlerine bakılarak değerlen-dirilmesi yapılabilir. Kaynakça

-Arlı, M. (1982, 18-20 Kasım). Doğal Bitkisel Boya-larla Boyama Yöntemleri Üzerinde Düşünceler. II. Ulusal El Sanatları Sempozyumu Bildirileri. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları.

-Atay, İ. (1985). Akasya (Robinia pseudoacacia l.) nın Önemi ve Sivilkültürel Özellikleri. İstanbul Üni-versitesi Orman Fakültesi Dergisi, 35 (1), 22-31.

-Birinci, S. (2008). Doğu Karadeniz Bölgesinde Doğal Olarak Bulunan Faydalı Bitkiler ve Kullanım Alanlarının Araştırılması, Yüksek lisans Tezi, Çu-kurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı, Adana.

-Enez, N. (1987). Doğal Boyamacılık Anadolu’da Yün Boyamacılığında Kullanılmış Olan Bitkiler ve Doğal Boyalarla Yün Boyamacılığı. İstanbul: Fatih Yayınevi Matbaası.

-Erdem İşmal, Ö. (2011). Boyarmadde Endüstrisi-nin Öncüsü: Bir Bilim Adamı ve Entelektüel Olarak Sir Wıllıam Henry Perkın. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yedi Dergisi, (6), 23-30.

-İmal, B.(2007). Ilgaz Orman İşletme Müdürlüğün-de 1983-2003 Yılları Arasında Yapılan Bazı Ağaç-landırma Çalışmalarının Kritiği, Yüksek lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

-Öztürk, İ. (1999). Doğal Bitkisel Boyalarla Yün Bo-yama. İzmir: Dokuz Eylül Yayınları.

-Yalçın, M. (2010). Kızılçam Kabuğundan Elde Edilen Pigmentin Pamuk, Yün, İpek ve Sentetik Kumaşlardaki Boyama Özelliklerinin İncelenmesi, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ens-titüsü, Ankara.

101

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Türkiye’de çok eski yıllardan beri boya bit-kileri yetişmektedir. Boya bitkileri içinde likenlerde bulunmaktadır. İlmelik yün halı ipliğinin boyanması üzerine birçok araştırma yapılmasına rağmen liken-ler ile yapılmış araştırmaya az sayıda rastlanmıştır. Araştırmada; ilmelik ipek ve yün halı ipliğini Pseu-devernia furfuracea (l.) Zopf likeni ile boyamak amaçlanmıştır. likenden kaynatma, manyetik ka-rıştırıcı ve Soxhlet cihazı yardımıyla ekstrakt elde edilmiştir. Sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanlarıyla (birlikte mordanlama) ve mordansız boyama yöntemiyle toplam 24 boyama yapılmıştır. Elde edilen renkler subjektif olarak değerlendiril-miştir.

Anahtar kelimeler: Pseudevernia furfuracea, liken, yün halı ipliği, ipek halı ipliği

ABSTRACT

Dye plants have been grown since ancient times in Turkey. There are lichens in dye plants. Al-though many studies have been done on the dyeing of the wool carpet yarn, few studies with lichens have been found. In this research, it was aimed to dye the silk and wool carpet yarn with the Pseude-vernia furfuracea (l.) Zopf lichen. Extract was ob-tained by boiling, magnetic mixer and Soxhlet de-vice. Sodium chloride, tannic acid and tartaric acid mordants (together with mordanting) and without mordant dyeing were used for a total of 24 dyeings. The colors obtained were evaluated subjectively.

Keywords: Pseudevernia furfuracea, lichen, wool carpet yarn, silk carpet yarn

İPEK VE YÜN HALI İPLİĞİNİN PSEUDEVERNIA FURFURACEA (L.) ZOPF İLE BOYAN-MASINDAN ELDE EDİLEN RENKLER

COLORS OBTAINED FROM SILK AND WOOL CARPET YARN DYED WITH PSEUDEVER-NIA FURFURACEA (L.) ZOPF

H.Sinem şANlI*, Atila YIlDIZ**

*Doç.Dr., Gazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected]**Prof.Dr., Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, [email protected]

Giriş

Türkiye’de çok eski yıllardan beri boya bit-kileri yetişmektedir. Türkiye’de biyocoğrafik açıdan bitkilerin çeşitliliği ve bolluğu, bitkisel boyacılıkla uğraşanların uzun yıllardan beri süregelen gelenek ve görenekleri Anadolu’da bu zanaatın büyük oran-da gelişmesine neden olmuştur. Uzun deneyler ve geliştirilen teknikler sonucunda ortaya çıkan renk-lerin çeşitliliği ve dış etkilere karşı dayanıklılığı yüz-yıllar boyu bir sır olarak saklanmış, nesilden nesile geçmiş ve gizliliğini korumuştur. Bitkisel boyalarla boyama ipliklerle doku-nan halı ve kilimlerin turistik açıdan önemli bir yere gelmesi, iç ve dış piyasada beğeni kazanması bu sanatı geliştirme çalışmalarını olumlu yönde etkile-miştir. Uzun yıllardan beri uğraşılan bu ata sanatını yaşatmak, sürdürmek ve bir gelir kaynağı haline ge-tirmek için birçok kamu kuruluşu, üniversiteler ve özel sektörde çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Türk toplumunun günlük kullanım eşya-larından olan, halı ve düz dokuma yaygıların, yapı-mında kullanılan ipliklerin boyanmasında, 19.yüzyıl sonlarına kadar doğal boyarmaddeler kullanılmıştır. Doğal boyarmaddeler içinde de en çok bitkisel olan-lar tercih edilmiştir (Öztürk, 1999: 3). Boya bitkileri içinde likenlerde bulunmak-tadır. İlmelik yün halı ipliğinin boyanması üzerine

birçok araştırma yapılmasına rağmen likenler ile ya-pılmış araştırmaya az sayıda rastlanmıştır. Araştır-mada; ilmelik ipek ve yün halı ipliğini Pseudevernia furfuracea (l.) Zopf likeni ile boyamak amaçlanmış-tır. P. furfuracea likeninin lokalitesi; Ankara-Çam-lıdere, Çamlıdere Yaylası, Aluçdağı Tabiat Parkı, Aluçdağı mevki, Çamlıdere merkeze 7 km mesafe-de, Pinus nigra subsp. pallasiana ve Pinus sylvestris ormanı, Kooordinat: N 40º 29, 989’,E 32º 33, 288’, Yükseklik: 1350 m de toplanmıştır (Fotoğraf 1 - 2).

Fotoğraf 1 - 2. Pseudevernia furfuracea (l.) Zopf likeni

1. MATERYAL ve METOD

1.1. Materyal

Araştırmanın materyalini; P. furfuracea li-keni, ilmelik ipek ve yün halı ipliği, sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları oluşturmakta-dır.

102

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1.2. Metod

İlmelik ipek ve yün halı ipliğini P. furfuracea likeni ile boyamak için mordansız ve mordanlı boya-ma yapılmıştır.

1.2.1. Ekstrakt hazırlama likenden kaynatma, manyetik karıştırıcı ve Soxhlet cihazı yardımıyla ekstrakt elde edilmiş-tir. Manyetik karıştırıcı ve Soxhlet cihazı ile ekstrakt Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölü-münde hazırlanmıştır.

1.2.1.1. Kaynatma ile Ekstrakt Hazırlama likenin boyar maddesinin suya daha iyi nüfuz etmesini sağlamak için kurutulmuş likenler küçük parçalara ayrılmıştır. Küçük parçalara ayrılan likenler ipek ve yün halı ipliklerinin ağırlığına göre % 100 oranında alınmıştır. Boyamada kullanılacak su, ipek ve yün iplik ağırlığına göre 1/50 oranında kullanılmıştır. likenler bir saat boyunca su içinde kaynatılmıştır. Süre sonunda elde edilen ekstrakt süzülmüştür. ve ekstrakt elde edilmiştir.

1.2.1.2. Manyetik Karıştırıcı ile Ekstrakt Hazırlama

P. furfuracea 100 ml etanol içine 200 mg konarak manyetik karıştırıcıda 1000 rpm’de ortala-ma 30 °C (±10) 4.5 saat karıştırılmıştır (Fotoğraf 3).

Fotoğraf 3. Manyetik karıştırıcı

1.2.1.3. Soxhlet Cihazı ile Ekstrakt Hazırlama

20 gr. P. furfuracea 500 ml % 96’lık tıbbi kullanım amaçlı patatesten üretilmiş etil alkol ile ekstraksiyon yapılmıştır. 6. seviyede (360 °C) eks-traksiyon başlatılarak, kaynamadan sonra 3. seviye-de (200 °C) devam edilmiştir. 4. gün 200 ml daha etil alkol ilave edilmiştir (Fotoğraf 4 - 5).

Fotoğraf 4 – 5. Soxhlet cihazı

1.2.2. Mordansız Boyama

Önceden nemlendirilmiş ipek ve yün ip-likler bir saat boyunca kaynatma, manyetik, soxh-let cihazından elde edilen boya ekstraktları içinde ayrı ayrı 1 saat kaynatılmıştır. Kaynama esnasında buharlaşan su ilave edilmiştir. 1 saatin sonunda bo-yanan ipek ve yün halı iplikleri soğuk suyla durulan-mış, gölge ve havadar bir yerde kurutulmuştur.

1.2.3. Mordanlı Boyama

Kaynatma, manyetik, soxhlet ile elde edi-len boya ekstraktları içine ipek ve yün halı iplikle-rinin ağırlığına göre %3’ü oranında alınan sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları ayrı ayrı eklenerek karıştırılmıştır. Mordanlı ekstrakt içine nemlendirilmiş ipek ve yün halı iplikleri ekle-nerek 1 saat kaynatılmıştır. Süre sonunda mordan-lanmış ve boyanmış iplikler çıkarılarak soğutularak, soğuk suyla durulanmış, gölge ve havadar bir yerde kurutulmuştur. Böylelikle birlikte mordanlama yön-temi uygulanmıştır.

1.2.4. Elde Edilen Renklerin Subjektif Olarak Ad-landırılması

P. furfuracea likeni ile mordansız ve birlikte mordanlama yöntemiyle (sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları) toplam 24 adet boyama yapılmıştır. Elde edilen renklerin adlandırılması Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü uzmanlarından oluşan ko-misyon tarafından yapılmıştır. Adlandırmada, boyalı ipek ve yün halı iplik örnekleri, güneş ışığı yan taraf-tan gelecek şekilde beyaz bir zemin üzerinde renk-lerine ve ton farklılıklarına göre gruplara ayrılmıştır. Açık renge 1 koyuya doğru 2 olarak adlandırılmış böylece açık renk 1 ve koyu 2 olarak belirlenmiş-tir. Ayrıca renklerin adlandırılması Harmancıoğlu (1955)’e göre yapılmıştır.

103

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2. ARAŞTIRMA SONUÇLARI

İlmelik ipek ve yün halı ipliği, P. furfuracea likeni ile mordansız ve birlikte mordanlama yön-temiyle (sodyum klorür, tannik asit ve tartarik asit mordanları) boyanmış ve toplam 24 adet boyama yapılmıştır. Boyamalardan elde edilen renkler sub-jektif olarak belirlenmiştir. Elde edilen renklerin subjektif değerlendirmesi Tablo 1 ve Tablo 2’de yer almaktadır.

Mordan adıSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansızSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansızSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansız

Renk adıHardal 1KahverengiDevetüyüHardal 1Hardal 2Kızıl kahveKoyu mısır püskülüYağ yeşiliHardal 1Fındık kabuğuAçık mısır püskülüBal köpüğü

ÖrnekEkstraktYöntemi

Kaynatma

Soxhelet

ManyetikKarıştırıcı

Tablo 1. Pseudevernia furfuracea (l.) Zopf likeni ile boyanan yün halı ipliklerinin subjektif değerlendirilmesi

Tablo 1 incelendiğinde; kaynatma ile sod-yum klorür ile hardal 1, tannik asit ile kahverengi, tartarik asit ile devetüyü ve mordansız hardal 1 renkleri elde edilmiştir. Soxhelet cihazı ile sodyum klorür ile hardal 2, tannik asit ile kızıl kahve, tartarik asit ile koyu mısır püskülü ve mordansız yağ yeşili renkleri elde edilmiştir. Manyetik karıştırıcı ile sod-yum klorür ile hardal 1, tannik asit ile fındık kabuğu, tartarik asit ile açık mısır püskülü ve mordansız bal köpüğü renkleri elde edilmiştir. şen vd. (2014) tarafından yapılan çalışma-da aynı liken türü kullanılmıştır. şen vd. (2014) nin elde ettikleri renkler; zeytinyağı rengi, parlak sarı, altın sarısı, mineral sarısı ve bal sarısı olup genellik-le sarı ve sarının renk tonlarıdır. Araştırmada elde edilen renkler ile şen vd. (2014) nin elde ettikleri renklerin farklılığının, lokalite, boyama yöntemi ve mordan cinsinden kaynaklandığı söylenebilir. Aslan (2000), yün halı ipliklerini P. furfura-cea likeni ile kaynatma yöntemi ile birlikte mordan-lama yaparak boyamıştır. şap, demir II sülfat, bakır II sülfat mordanları ile açık krem, açık küf yeşili ve kahverengi renklerini elde etmiştir. Araştırmada elde edilen renkler ile Aslan (2000) ın elde ettiği renklerin farklılığının, lokalite ve mordan farklılığın-dan kaynaklandığı söylenebilir.

Tablo 2. Pseudevernia furfuracea (l.) Zopf likeni ile boyanan ipek halı ipliklerinin subjektif değerlendirilmesi

Tablo 2 incelendiğinde; kaynatma ile sod-yum klorür ile sarı 2, tannik asit ile ceviz kabuğu, tartarik asit ile haki 2 ve mordansız haki 1 renkleri elde edilmiştir. Soxhelet cihazı ile sodyum klorür ile açık küllü kumral, tannik asit ile tarçın, tartarik asit ile sarı 1 ve mordansız açık küllü sarı renkleri elde edilmiştir. Manyetik karıştırıcı ile sodyum klorür ile pudra, tannik asit ile kızıl kahve, tartarik asit ile krem ve mordansız yağ yeşili renkleri elde edilmiş-tir.

Kaynakça

Aslan, A. 2000. Erzurum ve Artvin Çevresinden Top-lanan Dört liken Türünün Yün Boyama Özellikleri. Herba Medica, Sayı:7, İstanbul Üniversitesi Bitkisel İlaçlar Araştırma ve Uygulama Merkezi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Rektörlük Yayın No: 4011, ISSN Yayın No: 1300-9850.

Harmancıoğlu, M. 1955. Türkiye’de Bulunan Önem-li Bitki Boyalarından Elde Olunan Renklerin Çeşitli Müessirlere Karşı Yün Üzerindeki Haslık Dereceleri. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 77. Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara. Türkiye.

Öztürk, İ. 1999. Doğal Bitkisel Boyalarla Yün Boya-ma. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, 102, İzmir.

şen, H., A. Aksoy, G. Çobanoğlu, S. Selvi. 2014. Na-tural Dyeing Works on Some lichens Species Dist-ributed in Ayvacık (Çanakkale) and İvrindi (Balıke-sir/Turkey). Biological Diversity and Conservation. ISSN 1308-8084 Online; ISSN 1308-5301 Print, 7/3, 184-189.

Mordan adıSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansızSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansızSodyum klorürTannik asitTartarik asitMordansız

Renk adıSarı 2Ceviz kabuğuHaki 2Haki 1Açık küllü kumralTarçınSarı 1Açık küllü sarıPudraKızıl kahveKrem Yağ yeşili

ÖrnekEkstraktYöntemi

Kaynatma

Soxhelet

ManyetikKarıştırıcı

104

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bir ulusun kültür değerlerini en iyi yansı-tan öğeler arasında sayılan el sanatları, asırlar boyu toplumların sanat anlayışlarını ve yaşam tarzlarını aktarmada önemli roller oynamıştır. Her biri ayrı bir sanat eseri olan el dokuması Buldan bezleri ise kültürel değerlerimiz arasında sayılmaktadır. Bu çalışmada el tezgâhında dokunmuş %100 pamuk-lu Buldan kumaşının farklı mordanlar kullanılarak kök boya ve ceviz kabuğu ile doğal olarak boyanma-sı incelenmiştir. Boyamalar esnasında sekiz farklı mordan maddesi kullanılmıştır. Elde edilen sonuç-ların değerlendirilmeleri için boyanmış örneklerin CIE l*a*b* renk değerleri ve renk farklılıkları analiz edilmiş, örneklerin ışık haslıkları ve bazı yaş haslık-ları incelenmiştir. Türk kültürünün ve geleneğinin önemli bir parçası olan doğal boyamacılık, diğer bir kültürel miraslarımız el dokuması Buldan kumaşı ile birleştirilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Buldan Bezi, Doğal Boya, Mor-dan, Kök Boya, Ceviz Kabuğu.

ABSTRACT

Hand crafts are regarded as an entity that reflects a nation cultural values best and played major roles on transferring society’s sense of art and life styles for centuries. Each piece of hand wo-ven Buldan fabrics ranked among our cultural val-ues which are considered as a piece of art as well. In this study, hand woven 100% cotton Buldan fabrics were naturally dyed with madder and walnut shells using with different mordant. Eight different mor-dant was used in the studies. CIE l*a*b* values and color differences of dyed samples were analyzed. Besides, the light fastness and some other fastness values of the dyed samples were investigated. Nat-ural dyeing which is a part of Turkish culture and tradition is combined with Buldan fabrics which are one of our other cultural heritages.

Keywords: Buldan Fabric, Natural Dye, Madder, Walnut Shell

BULDAN BEZİNİN CEVİZ KABUĞU (JUNGLANS REGIA L.) VE KÖK BOYA (RUBIA TINCTORUM L. ) İLE BOYANMASI

DYEING OF BULDAN FABRICS WITH WALNUT SHELLS (JUNGLANS REGIA L.) AND MADDER (RUBIA TINCTORUM L. )

Habibe Kahvecioğlu SARI*, Çiğdem AKDUMAN**

*Yrd.Doç.Dr.,Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected],**Yrd.Doç.Dr.,Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected],

Giriş

Somut olmayan kültürel mirasımız olan dokumalar aynı zamanda kültürel kimliğimizin de birer parçasıdır. Üretildiği toplumun sosyal, kültü-rel ve geleneksel değerlerini yansıtan, ortak bellek ürünü olan dokumalar kuşaktan kuşağa aktırılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Teknoloji ve iletişim çağının yarattığı bir takım etkiler ile kitle ve popü-ler kültürün geleneksel kültür ve değerlerin yerini aldığı günümüzde, el dokumaları da hızla yok olma sürecine girmiştir. Ancak bu değişim ve etkileşime rağmen Anadolu’da hala geleneksel yöntemlerle el dokumacılığının yapıldığı merkezler bulunmaktadır. Buldan’da bunlardan birisidir. Buldan’da dokumacılığın günümüze kadar devam edebilmesi ve ilerleme göstermesinde, ev kay-naklı aile işletmeciliğinin yaygın olarak devam etmesi, aileyi oluşturan bireylerin (kadın, erkek, yaşlı, çocuk) tamamının dokumacılığın herhangi bir aşamasın-da bu işle uğraşabilmesi ve geleneksel dokumaların halen üretiliyor olmasının önemi büyüktür (Erdoğan, 1996, Erdoğan, 2006:7). Yörede hemen her evde 1-2 adet dokuma tezgahı bulmak mümkündür.

Buldan Dokuması denince öncelikle akla ‘Buldan Bükülü Bezi (Bürümcük) gelir. 1893 yıl-larından beri eni 30 ila 60 cm arasında değişen, atkıda bükülü iplik kullanılan Buldan Bükülü Bezi iç çamaşırı yapımında, özellikle iç gömleği olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde Buldan Bükülü Bezi dokunmaya devam etmekte ve kadın, erkek göm-leklikleri, kadın elbisesi, buluz yapımında kullanıl-makta, bu giysilerin üzeri floş, sim ya da orlon iplik-lerle işlenmektedir (Önlü, 2010:53). Buldan’da dokumaları genel olarak iki grupta toplayabiliriz. 1-Metre ürünler: Havlu, bran-da, astarlık, el bezi, tülbent, kanaviçe bezi, bükülü bezidir. 2-Parça ürünler: Daha çok geleneksellik taşıyan ve yerel adları olan dokumalardır. 1.Peşta-mal, 2. Üstlük (İşlemeli, hacı üstlüğü), 3.Yarım (Ge-leneksel Baş Örtüsü), 4.Mendil, 5.Sofralık, 6.Çarşaf (potlu, püsküllü), 7.Havlu (Atalayer,1998:17). Çoğu zaman doğal boyalar ile renklendirilen iplikler ile ham iplikler kullanılarak dokunan bu ürünler sade-ce yıkama yapılarak doğal olarak kullanılmaktadır. Tarihten önceki zamanlardan beri doğal boyalar, yün, pamuk, ipek vb. doğal liflerin yanı sıra deri ve kürklerin boyanması gibi birçok amaçla kul-

105

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lanılmışlardır. Doğal boyamacılığın tekstil elyafında kullanımının MÖ 4000 yıllarında Hin¬distan’da ve Mezopotamya’da başla¬mış olduğu bilinmektedir (Karadağ, 2007:11). Bu boyarmaddeler aynı za-manda kozmetik ürünlerde, mürekkep üretiminde, su bazlı boyalarda ve sanatsal faaliyetlerde de kul-lanılmışlardır (Cristea, 2006). Bitkisel kökenli doğal boyarmaddeler, doğada mevcut bitki florası içeri-sinden yetişen pek çok bitkinin kabuk, kök, gövde, yaprak, çiçek, meyve, tohum ve çekirdek gibi kısım-larından elde edilen boyarmaddelerdir (Bebekli, M, Serin, S, 1998: 148). Bitkilerden farklı kromojen ya-pısı içeren boyarmaddeler ekstrakte edilerek doğal boya olarak kullanılmaktadır. Doğal boyaların kul-lanımları 1856 yılında sentetik boyaların keşfinden sonra hızla azalmıştır ve 1900’lü yıllardan sonra ise neredeyse hiç kullanılmamaktadırlar (Cristea and vilarem 2006; Bechtold et al., 2007). Bunun temel sebepleri arasında sentetik boyaların daha uygun fi-yatlarla oldukça iyi haslıklar sağlaması gelmektedir (Bechtold et al., 2007). Son yıllarda sürdürülebilir-lik, yeşil kimya, iyileştirilmiş eko-denge konuların-daki hassasiyet doğal boyalara karşı ilginin tekrar artmasına neden olmuştur (Bechtold et al., 2007). Doğal boyalar daha iyi biyolojik parçala-nabilirlik ve genel olarak çevreye daha az zarar veren doğa dostu boyarmaddelerdir (El-Shishtawy et al., 2009; Shahid and Mohammad, 2013). Ceviz kabuğu ve kök boya en popüler kahve ve kırmızı doğal boyalar arasında sayılmaktadır. Ceviz ağa-cının (Juglans regia l., Walnuß) hem yapraklı hem de kabukları doğal boya olarak kullanılabilmekte-dir. Ceviz kabuğu C.I. Natural Brown 7 naftakinon olarak isimlendirilmiştir ve kahverengi tonlarının elde edilmesinde kullanılmaktadır (Bechtold et al., 2003). Kök Boya, Rubia tinctorum l., bitkisi-nin köklerinden elde edilir ve parlak kırmızı rengi nedeniyle uzun yıllardır doğal boya olarak kullanıl-maktadır. Mısırlılar pembemsi kırmızı tonların elde edilmesinde MÖ. 1500 yıllarından beri kök boyayı kullanmışlardır. Color Index numarası Natural Red 9’dur. Rubia tinctorium l., esas olarak alizarin (I, 1,2-dihidroksiantrakinon),purpurin (II, 1,2,4-tri-hidroksiantrakinon), pseudopurpurin (III, 1,2,4-tri-hidroksiantrakinon-3-karboksilik asit), ve munjistin (Iv, 1,3-dihidroksiantrakinon-2-karboksilik asit) içermektedir (El-Shishtawy et al., 2009). Bu çalışmada ise el tezgâhında dokunmuş %100 pamuklu Buldan kumaşının farklı mordanlar kullanılarak ceviz kabuğu ve kök boya ile doğal ola-rak boyanması incelenmiştir. Elde edilen sonuçların değerlendirilmeleri için boyanmış örneklerin CIE l*a*b* değerleri ve renk farklılıkları analiz edilmiş, örneklerin ışık haslıkları ve bazı yaş haslıkları ince-lenmiştir. Sonuç olarak, farklı mordan maddeleri kullanılarak kök boya ve ceviz kabuğu ile Buldan bezlerinin farklı tonlarda renklendirilebileceği ve

uygulanan çalışma koşulları ile genel olarak yeter-li haslıkların elde edilebileceği görülmüştür.-Türk kültürünün ve geleneğinin önemli bir parçası olan doğal boyamacılık, diğer bir kültürel miraslarımız el dokuması Buldan kumaşı ile birleştirilmiştir.

Materyal ve Metot

Bu çalışmada, ön yıkama işlemi uygulan-mış, atkı ve çözgüsü 12/2 bükümlü 100%pamuk ipliği kullanılarak armürlü el dokuma tezgahında dokunan 300 g/m2 baklava desenli Buldan bezi kullanılmıştır. Boyarmadde kaynağı olarak ceviz kabuğu ve kök boya kullanılmıştır. Ceviz kabukları Denizli bölgesinden, kök boya bitkisinin toprak altı sürgünleri ise Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi kampüsü bahçesinden, toplanmıştır. Cevizin dış meyve kabukları yeşil haldeyken iç kabuktan ayrı-larak, kök bitkisinin ise toprak altı sürgünleri, fazla ışık almayan bir ortamda kurutulmuş ve mutfak ro-botunda küçük parçalara ayrılarak boyamaya hazır hale getirilmiştir (Fotoğraf 1a - b). Boyama işlemlerinde bu öğütülmüş ceviz kabuğu ve kök boya parçacıklarıyla, 100 g bitki için 20 litre yumuşak su kullanılarak boya ekstraktları hazırlanmıştır. Su içerisine konan tozlar 1 saat bo-yunca kaynatılmış, süre sonunda soğutularak sü-zülmüş, kullanıma hazır hale getirilmiştir.

Doğal boya ekstraktları ceviz kabuğu ve kökboyanın, Buldan kumaşların boyanabilirliğinde kullanımını göstermek için kumaşlar mordansız ve sekiz farklı mordan maddesi kullanılarak ön mordan-lama yöntemine göre renklendirilmişlerdir. Boyama işlemlerinde mordan maddesi olarak FeSO4.7H2O (Demir Sülfat), Ca(NO3)2 (Kalsiyum nitrat), Cu-SO4.5H2O (Bakır Sülfat), KAl(SO4)2.12H2O (şap), KC4H5O6 (Potasyum tartar), NaOH (Sodyum Hid-roksit), Na2CO3 (Sodyum karbonat), K2Cr2O7 (Po-tasyum Bikromat) kullanılmıştır. Kumaş ağırlığının %3’ü oranında hesaplanan mordan miktarı, kumaş ağırlığına göre 1/50 flotte oranında ılık su içinde eritil-miş, kumaşlar flotte içerisine konduktan sonra 1 saat süreyle kaynatılmıştır. Ön mordanlama işlemi uygu-lanmış 10 g kumaş, önceden hazırlanmış 1/20 flotte oranındaki boya ekstraktı ile bir saat kaynatılmıştır. Süre sonunda boyanmış kumaş, ekstrakt içerisinden çıkarılarak soğumaya bırakılmış, ardından soğuk su ile durulanmış ve kendi halinde kurutulmuştur. Tablo 1’de Buldan kumaşının mordanlı ve mordansız boya-maları için çalışma koşulları yer almaktadır.

Fotoğraf 1. a) Ceviz Kabuğu, b) Kök Boya

106

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mordansız BoyamaBoyama İşlemi

20g/l Ceviz kabuğu veya kök boya ile ektrakt

hazırlama

100oC−60 dakika

Flotte Oranı 1:20

Ön Mordanlama İşlemi

%3 mordanmaddesi

100C−60 dakika

Flotte Oranı 1:50

Boyama İşlemi

20g/l Ceviz kabuğu veya kök boya ile ektrakt hazırlama

100C−60 dakika

Flotte Oranı 1:20

Ön Mordanlama-Boyama Yöntemi

Tablo 1: Mordanlama ve boyama reçeteleri

Elde edilen sonuçları değerlendirmek için boyanmış numunelerin CIE l* a* b* değerleri ve renk farklılıkları Datacolor SF-600X spektrofotome-tre (D65/10°) ile incelenmiştir. Ayrıca boyanmış örneklerin yıkama ISO 105-C06/A2S, sürtme ISO 105-X12, ışık haslıkları ISO 105-B02 standardına göre yapılmıştır.Bulgular

Ceviz Kabuğu ve Kökboya ile Boyanmış Buldan Ku-maşlarının Renkleri ve Ölçümleri Ceviz kabuğu kullanılarak yapılan boya-malarda kullanılan mordan maddesine bağlı olarak sütlü kahve ile haki, kök boya ile yapılan boyamalar-da ise gülkurusu ile şeker pembesi tonlarında renk-ler elde edilmiştir. Boyanan kumaşların renk ölçüm-leri Tablo 2 ve Tablo 3’de mordansız kumaş referans alınarak karşılaştırılmıştır. CIElAB-Renk sisteminde l*; açıklık, a*; yeşil-kırmızı ekseni, b*;mavi-sarı ek-seni, c*; doygunluk ve h; renk cinsini ifade etmekte-dir (Duran, 2001:57). Mordansız kumaş ile yapılan karşılaştırmalarda renk farklılıkları CMC dE olarak verilmiştir. Ceviz kabuğu ile yapılan çalışmalarda demir sülfat ile en koyu, haki tonun elde edildiği, ardından bakır sülfat kullanılan boyamada daha koyuda ve daha kırmızı ve sarıda bir ton elde edil-diği görülmüştür. Kalsiyum nitrat, potasyum tartar, sodyum hidroksit, sodyum karbonat ve potasyum bikromat kullanılan çalışmalarda ise önemli renk farklılıkları gözlenmemiştir (Tablo2). Kök boya ile yapılan çalışmalarda demir sülfat ile en koyu, mor nüanslı tonun elde edildiği, ardından bakır sülfat kullanılan boyamada daha koyuda ve daha yeşilde ve mavide bir ton elde edil-diği görülmüştür. Özellikle şap kullanılan çalışmada daha koyuda, şeker pembesi bir renk elde edilmiş-tir. Sodyum hidroksit, potasyum bikromat kullanılan çalışmalarda elde edilen renk daha koyu boyanmış-tır ve belirgin renk farklılığı görülmüştür. Kalsiyum nitrat, boyama sonucunu en az etkileyen mordan olmuştur. Potasyum tartar ile boyamada azda olsa koyulaşmaya neden olmuştur ve sodyum karbonat ile daha açık renk elde edilmiştir (Tablo3). Boyanan kumaşların resimleri Fotoğraf 2’de mordan maddeleri ile eşleştirilerek verilmiştir. Demir sülfat kullanılan boyamaların renk tonlarının belirgin olarak farklı ve daha koyuda olduğu, bakır

sülfat ve şp ile farklı nüanslarda boyamaların yapı-labileceği görülmüştür.

Mordan MaddesiMordansız

FeSO4.7H2O(Demir Sülfat)

Ca(NO3)2(Kalsiyum nitrat)

CuSO4.5H2O(Bakır Sülfat)

KAl(SO4)2.12H2O(şap)

KC4H5O6 (Potasyum tartar)

NaOH (Sodyum Hidroksit)

Na2CO3 (Sodyum karbonat)

K2Cr2O7(Potasyum Bikromat)

l*58.80Dl*

-22.66

2.18

-10.86

-4.24

-1.67

-1.17

2.15

-1.63

a*7.90Da*

-4.83

-0.25

1.30

0.70

0.22

-0.07

-0.26

0.04

b*17.93Db*

-6.98

0.32

3.41

4.56

0.93

-0.41

-0.09

0.66

C*19.59DC*

-8.22

0.20

3.65

4.49

0.94

-0.40

-0.19

0.62

h*66.21Dh*

2.11

0.36

0.17

1.08

0.17

-0.10

0.20

0.22

CMC dE11.21

1.06

5.11

3.61

0.94

0.57

0.96

0.85

Daha koyu, daha kırmızıda ve sarıda

Daha koyu, daha kırmızıda ve sarıda

Daha koyu, daha yeşil ve mavide

Daha açık, daha yeşilde ve mavide

Daha koyu, daha kırmızıda ve sarıda

Daha koyu, daha yeşil ve mavide

Daha açık, daha yeşilde ve sarıda

Daha koyu, daha kırmızıda ve sarıda

Ceviz Kabuğu

Mordan MaddesiMordansız

FeSO4.7H2O(Demir Sülfat)

Ca(NO3)2(Kalsiyum nitrat)

CuSO4.5H2O(Bakır Sülfat)

KAl(SO4)2.12H2O(şap)

KC4H5O6 (Potasyum tartar)

NaOH (Sodyum Hidroksit)

Na2CO3 (Sodyum karbonat)

K2Cr2O7(Potasyum Bikromat)

l*56.14Dl*

-13.99

-0.25

-8.15

-3.85

-5.03

-6.70

3.06

-6.60

a*19.92Da*

-10.76

-0.31

-2.72

7.14

0.10

-1.50

-1.89

1.21

b*9.05Db*

-4.39

-1.54

-2.80

3.74

-0.53

-4.60

-3.16

-5.07

C*21.88DC*

-11.61

-0.88

-3.58

8.05

-0.12

-2.93

-2.91

-0.38

h*24.43h*

0.66

-1.30

-1.56

0.38

-0.53

-3.85

-2.26

-5.20

CMC dE9.08

1.43

4.39

4.98

2.24

5.19

3.16

6.06

Daha koyuda, daha kırmızıda ve sarıda

Daha koyuda, daha kırmızıda ve mavide

Daha koyuda, daha yeşilde ve mavide

Daha açık, daha yeşilde ve mavide

Daha koyuda, daha kırmızıda ve mavide

Daha koyuda, daha yeşilde ve mavide

Daha koyuda, daha yeşilde ve mavide

Daha koyuda, daha yeşilde ve mavide

Ceviz Kabuğu

Tablo 3. Önceden mordanlama yöntemi ile Kökboya kullanılan boyamaların renk değerleri

Tablo 2. Önceden mordanlama yöntemi ile Ceviz Kabuğu kul-lanılan boyamaların renk değerleri

107

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Ceviz Kabuğu ve Kökboya ile Boyanmış Buldan Ku-maşlarının Haslıkları

Ceviz kabuğu ve kökboya kullanılarak ön mordanlama yöntemi ile mordanlanmış kumaşların haslıkları sırasıyla Tablo 4 ve Tablo 5’de verilmiştir. Tablo 4 incelendiğinde ışık haslıklarının demir sülfat ve bakır sülfat kullanılan çalışmalarda oldukça iyi olduğu şap ve potasyum bikromat kullanılan çalış-mada ise 3/4 olduğu ancak diğer boyamalarda 2/3 civarında olduğu görülmüştür. Mordan olarak demir sülfat ve bakır sülfat kullanılmasının ışık haslıkları-nı iyileştirdiği sonucuna varılmıştır. Yıkama haslığı sonuçları incelendiğinde yıkama haslığında kulla-nılan multifiber kumaşın pamuk ve yün liflerini kir-letme seviyesinin oldukça az olduğu ancak özellikle koyu renklerde solma değerlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Sürtme haslığı sonuçları beklenin de-ğerlerin biraz daha altında çıkmıştır. Bu sonuçların boyama sonrasında ilave olarak yapılabilecek yıka-malarla düzeltilebileceği düşünülmektedir. Sürtme haslıkları özellikle demir sülfat, kalsiyum nitrat, bakır sülfat, potasyum tartar ve sodyum hidroksit kullanılan çalışmalarda düşük olmuştur.

Mordan Maddesi

Mordansız

FeSO4.7H2O (Demir Sülfat)

Ca(NO3)2 (Kalsiyum nitrat)

CuSO4 (Bakır Sülfat)

KAl(SO4)2.12H2O (şap)

KC4H5O6 (Potasyum tartar)

NaOH (Sodyum Hidroksit)

Na2CO3 (Sodyum karbonat)

K2Cr2O7

(Potasyum Bikromat)

6

Mordansız

FeSO4.7H2O (Demir Sülfat)

Ca(NO3)2 (Kalsiyum nitrat)

CuSO4 (Bakır Sülfat)

KAl(SO4)2.12H2O (Şap)

KC4H5O6 (Potasyum tartar)

NaOH (Sodyum Hidroksit)

Na2CO3 (Sodyum karbonat)

K2Cr2O7 (Potasyum Bikromat)

Ceviz Kabuğu Kök Boya

Fotoğraf 2.Ceviz Kabuğu ve Kökboya kullanılarak farklı mordan maddeleri ile boyanmış olan kumaşların renkleri

Mordan Maddesi

Mordansız

FeSO4.7H2O (Demir Sülfat)Ca(NO3)2 (Kalsiyum nitrat)CuSO4.5H2O (Bakır Sülfat)KAl(SO4)2.12H2O (şap)KC4H5O6 (Potasyum tartar)NaOH (Sodyum Hidroksit)Na2CO3 (Sodyum karbonat)K2Cr2O7 (Potasyum Bikromat)

Kuru

4

3

3

3/4

3/4

3

2/3

3/4

4

Yaş

3/4

2

2/3

2/3

3

2/3

2

3

3

RenkDeğişimi

Solma4

2/3

3/4

3

4/5

4/5

4

4/5

4/5

Pamuk

4/5

4

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4

Yün

4/5

4

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4

IşıkHaslığı

2/3

5

2/3

5

3/4

2/3

2/3

2/3

3/4

SürtmeHaslığı

Yıkama HaslığıKirletme

Ceviz Kabuğu

Tablo 5 incelendiğinde ceviz kabuğu ile yapılan çalışmalara benzer olarak demir sülfat ve bakır sülfat kullanılan çalışmaların ışık haslığı değerleri 5 olmuştur. Potasyum bikromat kullanılan çalışmada ışık haslığı 4, şap kullanılan çalışmada ise 3/4 seviyesinde olup diğer çalışmalardan nispeten daha yüksek olmuştur. Yıkama haslığı sonrasında numune kumaşların solma değerleri şap kullanılan çalışma dışında genelde düşük olmuştur. Yine yıka-ma haslıklarında pamuk ve yün elyafının kirlenmesi, bakır sülfat kullanılan çalışmada pamuk için 3 yün için 4/5, sodyum hidroksit kullanılan çalışmada her iki elyaf için 3/4 olmuştur. Bunların dışındaki haslıkların geneli 4 ve 4/5 civarında oldukça iyidir. Sürtme haslıklarında özellikle yaş sürtme haslıkları düşük çıkmıştır. Demir sülfat ve sodyum hidroksit dışındaki çalışmaların kuru sürtme haslıklarının ye-terli seviye olduğu söylenebilir.

Tablo 4. Önceden mordanlama yöntemi ile Ceviz Kabuğu kul-lanılan kumaşların haslıkları

108

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mordan Maddesi

Mordansız

FeSO4.7H2O (Demir Sülfat)Ca(NO3)2 (Kalsiyum nitrat)CuSO4.5H2O (Bakır Sülfat)KAl(SO4)2.12H2O (şap)KC4H5O6 (Potasyum tartar)NaOH (Sodyum Hidroksit)Na2CO3 (Sodyum karbonat)K2Cr2O7 (Potasyum Bikromat)

Kuru

4

3

4

3/4

4

3/4

3

4/5

4/5

Yaş

3

2

3

2/3

3

3

2

3

3

RenkDeğişimi

Solma3

3

2

4

4/5

2/3

2

2/3

3/4

Pamuk

4

4/5

4/5

3

4

4

3/4

4

4

Yün

4

4/5

4

4/5

4

4

3/4

4

4/5

IşıkHaslığı

2/3

5

2/3

5

3/4

2/3

2/3

2/3

4

SürtmeHaslığı

Yıkama HaslığıKirletme

Kök Boya

Tablo 5. Önceden mordanlama yöntemi ile Kökboya kullanılan kumaşların haslıkları

Doğal boyaların haslıklarının mordan cin-sine bağlı olarak, farklı metal-boya komplekslerinin oluşmasıyla ışık stabilite-lerinin artırılabildiği bilin-mektedir (Cristea and vilarem, 2006: 238-245) ve yapılan testlerde ışık haslıklarının bu tip mordanlar kullanılarak artırabildiği görülmüştür. Uygulanan çalışma koşulları ile genel olarak yeterli yıkama ve sürtme haslıklarının elde edilebileceği görülmüştür.

Sonuç ve Öneriler:

Bu çalışmada Türk kültürünün ve gelene-ğinin önemli bir parçası olan doğal boyamacılık, diğer bir kültürel miraslarımız el dokuması Buldan kumaşı ile birleştirilmiştir. Buldan kumaşları kültü-rel kimlik miraslarımızın korunması amacı ile güncel tutulmalı, yine ürünler, tasarımlar ve yöntemlerle birleştirilerek devam ettirilmelidir. Bilindiği gibi do-ğal boyaların, tekstillerin renklendirilmesinde kulla-nımı oldukça eski bir yöntemdir. Son yıllarda artan çevre bilinci ve ekolojik ürünlere olan talep doğrul-tusunda bugün, doğal boyaların kullanımı tekrar popular hale gelmektedir. Bu bağlamda yaptığımız çalışmada Denizli, Buldan ilçesinde üretilen Buldan kumaşlarının ceviz kabuğu ve kökboya ile boyan-ması incelenmiştir. Elde edilen sonuçların ışığı altında bu doğal boyaların Buldan kumaşlarının boyanmasında kul-lanılabileceği tespit edilmiştir. Diğer bir ifade ile ce-viz kabuğu ve kökboya ile farklı mordan maddeleri kullanılarak farklı renk tonlarının elde edilebileceği görülmüştür. Sonuç olarak, ceviz kabuğu ve kökbo-ya bitkileri ile boyama yöntemleri, mordan çeşitle-

ri, kullanılan bitki ve mordan oranları değiştirilerek çok farklı renk tonları elde edilebileceği gibi haslık düzeyleri de daha iyi seviyelere getirilebilir. Bu tür çalışmaların yaygınlaşması hem ortak bellek ürünü olan geleneksel dokumalarımızın, hem de doğal boyama yöntemlerinin kuşaktan kuşağa aktarılarak sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir.

Kaynakça

½ Atalayer, G. (1998). ‘Denizli Yöresi Dokumacılık Tarihi’, Ev Tekstili Dergisi, Yıl:5, Sayı:16, Ev Tekstili Derneği Yayın Organı, İstanbul.½ Bebekli, M., (1998). “Doğal Kaynaklardan Boyar-madde İzolesi ve Pratikte Kullanılabilirliğinin İnce-lenmesi”, Yüksek lisans Tezi, Çukurova Üniversite-si, Fen Bilimleri, Enstitüsü, Sayı:77148.½ Bechtold, T., Turcanu, A., Ganglberger, E., & Geissler, S. (2003). Natural dyes in modern textile dyehouses—how to combine experiences of two centuries to meet the demands of the future?. Jour-nal of Cleaner Production, 11(5), 499-509.½ Bechtold, T., Mahmud-Ali, A., & Mussak, R. (2007). Natural dyes for textile dyeing: A compa-rison of methods to assess the quality of Canadi-an golden rod plant material. Dyes and Pigments, 75(2), 287-293.½ Cristea, D., & vilarem, G. (2006). Improving light fastness of natural dyes on cotton yarn. Dyes and pigments, 70(3), 238-245.½ Duran, K., (2001). Tekstilde Renk Ölçümü ve Reçete Çıkarma, Ege Üniversitesi Tekstil ve KAUM Yayını, Yayın No: 17, 1. Baskı, İzmir, s.57.½ El-Shishtawy, R. M., Shokry, G. M., Ahmed, N. S., & Kamel, M. M. (2009). Dyeing of modified acrylic fibers with curcumin and madder natural dyes. Fi-bers and Polymers, 10(5), 617-624.½ Erdoğan, Z. (1996). Buldan Dokumacılığı ve İlçe-de üretilen Düz Dokumaların Bazı Özellikleri Üze-rinde Bir Araştırma. Ankara Üniversitesi, Fen Bilim-leri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora tezi, Ankara.½ Erdoğan, Z. (2006). “Buldan Dokumacılığının Ta-rihsel Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu”, Denizli 1. El Sanatları Kongresi (Uluslar arası katılımlı). Deniz-li Ticaret Odası Kültür Yayınları:001, Denizli.½ Shahid, M., & Mohammad, F. (2013). Recent ad-vancements in natural dye applications: a review. Journal of Cleaner Production, 53, 310-331.½ Karadağ, R. (2007). Doğal boyamacılık (1.Ba-sım). Kültür ve Turizm Bakanlığı. Ankara.½ Önlü, N. (2010). “Ege Bölgesi El Dokuma Kay-nakları”, Sanat Dergisi, 17, 47-59..

109

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Mavi, renklerin içinde en çok sevilen renk-tir. Suyu, denizi, gökyüzünü ifade etmesi nedeniyle psikolojik olarak rahatlatıcı etkisi vardır. Dinlerin ge-lişmesiyle birlikte pek çok din tarafından kutsal ve nazara karşı yansıyıcı bir renk olarak kullanılmıştır. Gökyüzünü, suyu ve denizi simgeleyen mükemmel doğal mavi boyalar indigo olarak bilinen birkaç fark-lı bitkiden elde edilebilir. Başka bir mavi grup da deniz kabuklularından ve mureksten elde edilmek-tedir. Mavi renk üretiminde kullanılan bitki türleri ‘indigo-madagarcar’, ‘indigo-woad (isatis tincto-ria)’, Japon indigo ve alkanet olarak bilinmektedir. Bu çalışmada tarih öncesi çağlardan günümüze kadar olan dönemlerde arkeolojik örneklerle mavi renk boyamacılığının tarihsel gelişimi gösterilmek-tedir. Örneklerimiz eski tekstil parçaları, eski belge-ler, arşivlere bağış olarak verilen özel notlar, rapor-lar… vb. Çalışmalarımızda ipek yolu tekstillerinden örnekler veriyoruz. İncelenen dokuma örnekleri eski Mısır, Ortadoğu, İpek Yolu kültürleri, Çin, Hun, İran ve Anadolu’ da yer alan önemli merkezlerden seçil-miştir. Son olarak kimyasal mavinin, indigo sülfür boyalarının gelişimi ile problemleri anlatılacaktır.

Anahtar kelimeler: İpek Yolu, indigo, çivit, mureks.

ABSTRACT

Blue is a cool and calming color that shows creativity and calming effect on the psyche, The blue color symbolizes sky water and sea in nat-ural dye making superb natural blue dyes can be obtained from several different plants as known as indigo .another group of blue can be produced from shells sea animals and mourex. The Blue making plant families known as İndigo-Madagaskar, İndi-go-Woad(İsatis Tinctoria), Japanese İndigo, log-wood and alkanet. ln this article we show the historical devel-opment of Blue dying with Archaelogical examles from prehistoric ages until today. Our examples old textile fragments, old scripts, old documents archives as dornations custom notes, judgement reports ext. ln our work we show examples from silk road textiles Anatolia Persia and mezopotamia from Prehistoric- Greek- Roman Early İslam- China - Sel-juk-and Ottoman Period Finnaly with the devolop-ment of chemical blue as indigo sulphur dyes and their problems will be explained.

Keywords: Silk Road, indigo, woad, murex.

BOYACILIK SANATI TARİHİNDE MAVİ RENK BLUE COLOR AS NATURAL DYE AND HISTORY

Hakan TAZECAN*

*Dr. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Halıhan A.ş., hakantazecanmail.com.

Giriş

Mavi-lacivert kelimeleri Arapça kökenli olup dilimizde Türkçe Gök rengi olarak kullanıl-maktadır. Yine dünyada Türklere ait bir renk olarak Turkuaz şeklinde de bilinmektedir (Yardımcı, 2007: 1-41). Türk tarihinin başlangıcından günümüze kadar yaygın olarak üretilmektedir. En çok sevilen renklerden birisidir. Türk mitolojisinde kutsal renktir (Ögel, 2014). İnsan psikolojisinde suyu- gökyüzü-nü, denizi ifade ettiği için ferahlatıcı ve rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğu için özellikle tercih edilmiştir (Kanal, 2001). Anadolu’da ve dünya genelinde renk ve boyaların kullanımı gelişim süreci ile birlikte mavi renk eldesinin M.Ö. 10 000’li yıllardan başlayarak ortaya çıktığını görmektedir (Yalçın, 2010). Bizim elimize ulaşan en eski tekstil örnekleri Mısır, Me-zopotamyamya, Anadolu, Asya ve Güney Amerika örnekleri ile açıklanabilir (Farusi, 2016). Halen burada yerliler yeni doğan çocukla-rının el ve yüzlerini mavi boya ile boyamaktadırlar.

Bunun tıbben koruyucu olduğu ve mitoloji ile ilişki-si bilinmektedir. Eski Mısır, İsrail, Anadolu, İran ve Çin müzelerinde tarih öncesi çağlardan başlayarak günümüze kadar gelen eski tekstil parçacıklarında mavi renge rastlarız (Yeğen, 1978). Yine Yahudiler de mavi boya kutsal renktir ve başörtüleri ve şallar-da kullanılmaktadır (Tevrat, 1980).

Fotoğraf 1. Mavi boyalı ipler

110

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 2-3. Mikroskopta mavi boya polen görüntüleri

Fotoğraf 4. M.Ö. 6000 yılları Peru indigo boyalı kumaş parçası

Mavi renk eldesinin keşfinin, doğadaki bitkilerin insan elini tesadüfen boyaması ile oldu-ğu tahmin edilmektedir. Mavi renk tahminlerimizin aksine en eski olarak Güney ve Orta Amerika’da Amazon Ormanlarında yaşayan yerliler tarafından kullanılmıştır (Natural Geographic).

Fotoğraf 5. Amazon Ormanlarında yerliler çocukların yüzünü in-digo ile boyamakta

Fotoğraf 6. İsrail’ de M.Ö. 4000 yıllarına ait çivit boyalı kumaş parçası

Fotoğraf 7. İran yöresineait İndigo Boyalı Elbise

Fotoğraf 8. Çin 17 yüzyılİndigo boyalı kumaş

Fotoğraf 9. Mureks ile boyanmış ip

Bu mavi renk Akdeniz deniz kabuklusu Murex salyangozundan elde edilir (Aygün, 2016).

Fotoğraf 10-11-12. Mureks salyangozu

Dünya doğal boyacılık tarihine baktığımız-da teknik anlamda doğal mavi eldesinin üç ana yön-temle mümkün olduğunu görmekteyiz. Bunlar:1) Deniz kabuklukları Murex vb.2) İndigo bazlı boyalar (indigoferra)3) Çivit otu mavisi ( isatis tinctoria ) vb. bitkileri sa-yabiliriz(Bohmer, 2002, Enez, 1978).

Fotoğraf 13-14. İndigo boya ve kumaşlar

111

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 15. İndigo eldesi Hindistan

Fotoğraf 16. İndigo boyalı kumaş İran 11.yüzyıl

Fotoğraf 17. İndigo boyalı pantolon, Noin Ula Kurganı

Fotoğraf 18. İndigo boyalı keçe eğer örtüsü, Pazırık kurganı

Fotoğraf 19. Çivit boyalı Selçuklu Kaftanı

Fotoğraf 20. Çivit boyalı Anadolu Kilimleri, 19 yy.

Fotoğraf 21. Çivit boyalı Anadolu Kilimleri, 19 yy.

Acem- Osmanlı Gümrük kayıtları, Konya, Bursa, Tokat, Kayseri, Edirne şer-i sicilleri sayıla-bilir. Osmanlı döneminde Tokat, Bursa, Kayseri, Konya, Maraş, Gaziantep, Denizli, Uşak gibi illerde yaygın olarak boyahanelerin bulunduğunu biliyoruz.

Anadolu’da mavi boya genelde çivit mavi-si olarak bilinir. Yanlışlıkla indigo ve çivit renginin karıştırılarak hep çivit mavisi olarak adlandırıldığını görmekteyiz (Bischof, 2014). Çivit Anadolu’da yaygın olarak kullanılır-ken, indigo maliyet bakımından daha ucuz olması

1850 yıllarından sonra Avrupa’da sanayi devrimi ile birlikte sentetik olarak elde edilen indi-go kültür doğal mavilerin yerini almıştır. (18) Ancak zaman içinde bu renk eldesinin ışık ve, yıkama has-lığının olmadığı ortaya çıkmıştır. İndigo sülfür ile ya-pılan mavi boyama ilk an da indigo veya çivit mavisi-ne benzerken uzun süre ışıkta kalması sonucu veya yıkanınca solmakta açık mor renge dönüşmektedir. Bu da boyanan ip veya kumaşın değerinin kaybol-masına ve kalitenin bozulmasına neden olmaktadır.20 yüzyıl ile birlikte Alman tekstil devi BASF veya CIBA firmaları sentetik olarak İndigo elde etmeyi başarmışlardır. Günümüzde kot kumaş endüstrisin-de ve ev tekstillerinde genelde sentetik indigo kul-lanılmaktadır.

Fotoğraf 22. Orta Asya’ da boya yapan boyacılar

Fotoğraf 23. Maraş’ ta Boyacılar

ve daha kolay boyanması özelliği ile çivit yerine ter-cih edilmiştir. İpek yolu ve Çin’de ve Hindistan’da yaygın olarak indigo kullanıldığını görüyoruz. İndigo en fazla Hindistan’da üretilip dünyaya satılmaktay-dı. İndigonun bir diğer çeşidi de Madagaskar indi-gosudur (Mellard, 2017). Anadolu’da Çatalhöyük’den başlayan tarih öncesi ve Hitit, Frig, Grek, Roma, Bizans kültürle-rinde çivit mavisi ile boyanmış, kumaş ve iplerden bahsedilmektedir. Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde çok yay-gın olarak boya, boyacı, boyahane kültüründen bahseden, mahkeme kayıtları (şer-i siciller) vak-fiyeler, gümrük kayıtları mevcuttur. Bunlardan en önemlileri Husret Paşa vakfı Antep boyahaneleri.

112

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

-Aygün, Çakır, Afşin (2016). Andriake Mureks Boya Endüstrisi. Antalya: Akmed.-Bohmer, Herald (2002). Kökboya (Koek Boya), Rem-hob Werleg, Almanya.-Bischof, Michael (2014). Memduh Kürtül, Türketek Forum. USA.-Bischof, Michael (2002). Çivt Otu. Almanya, lonshe-im.-Enez, Nevin (1978). Doğal Boyamacılık. İstanbul: Marmara Üniversitesi.-Farusi, Gianluca (2016). Çivit Mavisi Firavun Boyası-na Yeniden Hayat vermek. Milano.-Yardımcı, Mehmet (2007). Renk Dünyamız ve Türk Kültüründe Renkler, İstanbul.-Kanal, Akın (2001). Renk ve Duyu Psikolojisi. İstan-bul: İlya Yayınevi.-Natural Geographic, Amazonlar Belgeseli Filmi.-Ögel, Bahaettin (2014). Türk Mitolojisi, C.I, Ankara: Tik yayınevi, 28.-Tevrat Kutsal Kitaplar, 1980.-Yalçın, Gülsüm ve Karaoğlan,Gülsüm (2010). M.Ö. II Binde Anadolu’ da Dokumacılık. Dumlupınar Üniver-sitesi, Düzce Yüksek Okullar Sempozyumu.-Yeğen, Yüksel, şahin (1978). Türk El Dokumacılığı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, S.1, 178.

113

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bu çalışma, ahşap ürünlerin boyanma-sında kullanılabilecek, çevre ve insan sağlığına zararsız doğal boyaların geliştirilmesi amacıyla ya-pılmıştır. Doğal boyar madde sirke asidinde bekle-tilerek çözeltisi elde edilen demirin ahşap üzerine doğal demlenmiş siyah çay ile tepkimeye sokularak kayın ağacında abanoz rengi elde etmeye yöne-lik hazırlanmıştır. Sirke çeşidi olarak üzüm sirkesi kullanılmış, ¼ oranında içerisine ince demir telleri konulmuş kapağı açılmadan reaksiyonun gerçek-leşmesi için 1 hafta beklenilmiştir. Açık bejimtırak rengi olan orta sert doğu kayını odunundan hazırla-nan geleneksel Türk süslemeleri ile işlenmiş numu-ne üzerine ilk önce demlenmiş ve 6 saat bekletilmiş çay sürüldü, silme işleminden sonra çözelti ahşabın üzerine fırça ile uygulandı. Demlenmiş siyah çay ile demir asetat tepkimesi sonucunda son derece do-ğal koyu abanoz rengi elde edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Doğal boyalar, sirke asidi, demir çözeltisi

ABSTRACT

The purpose of this study is to develop nat-ural paints which are harmless to both environment and people health and can be used to paint wood-en products. The pigment was prepared to obtain ebony colour by reacting caroused natural black tea grains with iron whose solution was obtained by keeping it in acetic acid. vinegar of grapes was used as a type of vinegar, ¼ thin iron wire was put into and to obtain solution it was waited about one week without opening its cap. Firstly, the tea which was infused and waited 6 hours was varnished and wiped on sample which was prepared with tradi-tional Turkish decorations with medium-hard orien-tal beech with beige colour. Then, the solution was applied on wooden part with brush. lastly, natural dark ebony colour was obtained by the reaction of iron and tea grains.

Key words: Natural paints, acetic acid, iron solu-tion.

DEMİR ÇÖZELTİSİ İLE ELDE EDİLEN DOĞAL BOYANIN AHŞAP MALZEMEYE UYGULANMASI

THE APPLICATION OF NATURAL PAINT OBTAINED BY IRON SOLUTION TO WOODEN PARTS

Harun DİlER*, Mariyam YEZİYEvA**

*Akdeniz Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Antalya, [email protected]**Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Antalya, [email protected]

Giriş

Ağaç malzemede üst yüzey işlemlerinin amacı, ağaç malzemeyi korumak ve daha estetik göstermek olarak belirlenmiştir. Ancak kimyasal yollarla ağaç malzemenin korunması ve renklendi-rilmesi sonucunda özellikle iç mekânlarda maruz kalınan kirlenme, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Son zamanlarda iç mekânlarda solunan hava kirlenmelerinin nedenleri üzerinde çeşitli araş-tırmalar yapılmış ve bu kirlenmelere daha çok uçu-cu kimyasal bileşiklerin neden olduğu belirlenmiştir. İç mekânlarda, uçucu bileşiklerin ortama salınma-sında, birçok kaynak olduğu ve bunların önemli bir kısmının tekstil, mobilya ve ahşap ürünlerden kay-naklandığını belirlenmiştir. Bu uçucular detaylandı-rıldığında ise, boyalar, lakeler, boya temizleyicileri, temizlik malzemeleri, böcek ilaçları, tutkallar ve ya-pıştırıcılar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Gelişen bilim ve teknolojinin sonucu kimya-sal boyalar keşfedilmiş ve bitkisel boyaların kullanı-mı yavaş yavaş terk edilmeye başlanmıştır. Bitkiler-

deki aktif boyarmaddenin azlığı, yetiştiği bölgelere göre değişiklik göstermesi, boyama tekniğinin zah-metli ve zaman alıcı olması, elde edilen renklerin sınırlı olması, bazı dış etkilere karşı haslık derece-lerinin düşük olması, sadece doğal lifleri boyayabil-meleri gibi olumsuz yönleri bitkisel boyalara olan talebi azaltmış ve kimyasal boyalarla rekabet ede-meyecek duruma gelmişlerdir (Salthammer,1998). Değişen ve gelişen teknoloji sonucunda kimyasal boyaların keşfedilmesi ve giderek günlük yaşantımızda aldıkları yeri artırmaları doğal boyacı-lığı olumsuz yönde etkilemiştir. Boyama tekniğinin zahmetli ve zaman alıcı olması, elde edilen renkle-rin sınırlı olması ve bazılarının haslık değerlerinin düşük olması gibi olumsuzluklar doğal boyacılığı kimyasal boyalar karşısında rekabet edemeyecek duruma getirmiştir (Calogero, 2008). Ayrıca kimyasal boyaların günlük yaşantı-mızdaki aldıkları yeri giderek artırmalarıyla birlikte üretim ve uygulama aşamalarında çevre kirliliğine yaptıkları katkının da giderek artması bu alanda bit-kisel boyaların alternatif bir kaynak olarak önemini vurgulamaktadır.

114

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kültürel, ekonomik ve çevre açısından önemini kısaca açıkladığımız bitkisel boyacılığın devamı ve geliştirilebilmesi için önlemlerin alınması ve bu amaçla da bazı çalışmaların yapılması gerek-mektedir. Doğanın en güzel renklerini kültürlerine yansıtan ülkeler arasında Hindistan, Çin, Japonya ve Mısırda, doğal boyamacılık seviyeleri yüksektir. Tarihi bilgilere göre çok eski zamanlardan bu yana doğal boyama teknikleri kullanılmaktadır. Bu çalışmada geleneksel Doğal Ahşap bo-yamacılığında örnek olabilecek asetik asit demir çö-zeltisi ile demlenmiş siyah çay tepkimeye sokularak doğal abanoz rengi elde edilmesi amaçlanmış ve elde edilen boyanın renk değişim süreçleri ve özel-likleri tespit edilmiştir.Materyal ve Metot

Çalışmada kullanılacak ahşaplar için yay-gın olarak kullanılan doğu kayını (Fagus orientalis) ağacı seçilmiştir. Malzemenin düzgün lifli, budaksız renk ve yoğunluk farkı olmayan diri odun kısmından seçilmesine özen gösterilmiştir. Hazırlanan numu-neler üzerine bitkisel motifler işlenmiştir. Hazırla-nan numuneler zımpara ile perdahlanmıştır.

Fotoğraf 1. Ahşap materyal

Ahşap boyamayı yapmadan bir hafta önce Asetik asit demir çözeltisi hazırlandı. Cam bir kava-noz içerisine 1litre asetik asit (sirke) konuldu. İlave-ten ¼ oranında cim teli olarak adlandırılan bulaşık teli ilave edildi. Solüsyon ara ara çalkalanarak ağzı açılmadan bir hafta bekletildi. Pas rengini andıran koyu gri bir renk aldığında solüsyon hazır demektir. Bekletme süresi uzadıkça elde edilen renkte koyu-laşacaktır. Bunun yanında solüsyona tekrar asetik asit ilave edilerek açık tonlar elde etmek mümkün olabilecektir. Elde edilen solüsyon süzgeçten geçi-rilerek ayrı bir kapta beklemeye alındı.

Fotoğraf 2. Asetik asit içerisinde demir cim teli

Solüsyon hazır olduktan sonra içilemeye-cek kadar koyu siyah çay demlendi. Çay soğuduktan sonra fırça yardımı ile hazırlanan ahşap materyalin üzerine iki kat sürüldü ve kuru bir bezle birikintileri alındı.

Fotoğraf 3. Demlenmiş çay sürülmüş ahşap

Solüsyonu sürdükçe ahşabın renginin ko-yulaştığı çok açık görülmektedir. Solüsyonun azar azar uygulanması ve ahşabın aldığı rengi görmek için bir süre beklenmesi gerekir.

Çay kullanılmasının nedeni çayın içindeki tanendir. Solüsyonla tepkimeye girerek, ahşabın rengini koyultacaktır. Düşük tanenli çam gibi ağaç-ları boyamak için iki kat demlenmiş çay sürülebilir. Daha sonra ahşabın üzerine hazırladığımız solüsyo-nu sürüyoruz.

Fotoğraf 4. Solüsyon sürülmüş ahşap

Fotoğraf 5. Abanoz rengi almış ahşap

Tüm işlemler bittikten sonra elde edilmiş rengin üzerine keten yağı veya gomalak cilası sürü-lebilir. Uygulamanın en güzel özelliği ahşabın doğal dokularını çok daha belirgin hale getirmesidir.

115

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Sonuçlar ve Tartışma

Genel olarak renk değişimine bakıldığında ham ağaç renginin demlemiş çay sürüldüğünde renginin değişmediği ancak çayın üzerine demir asetat çözeltisi sürüldüğünde rengin giderek koyu-laştığı ve çok koyu abanoz tonuna kaydığını göster-mektedir. Renk değişimlerinde genel olarak, hızlı bir değişim olduğu gözlenmektedir. Doğal çay ile demir asetat çözeltisi tepkimeye girerek ağaç mal-zemede renk değişimi sağlanmış, elde edilen renk Abanoz ağacının doğal rengine çok yakın görüntüde elde edilmiştir. Demlenmiş çay ve demir asetat çözeltisinin tepkimesi ile elde edilen boyaların tamamı mobilya ve dekorasyon üst yüzeyinde kullanılabilecek este-tik görünüme sahiptirler. Özellikle bu tip doğal bo-yaların, iç mekân mobilyalarında, çocuk oyuncağı ve eşyalarında, ahşap yapıların iç süslemelerinde kullanımı ile çevre ve insan sağlığına önemli kat-kılar sağlanabilecektir. Bu çalışmalar sonucunda, çevre ve insan sağlığına zararsız doğal boyar bitki ekstraktlarının, mobilya birimlerinin üst yüzey iş-lemlerinde renklendirici ve koruyucu olarak kullanı-mının sağlanmasıyla, doğal kaynaklar aktif hale ge-tirilebilecek ve ekonomik olarak önemli kazanımlar sağlanabilecektir. Bu nedenle bundan sonraki ça-lışmalarda, sentetik bazlı boyalar ile doğal boyalar, yaşlandırma ortamında test edilerek renk değişim değerleri karşılaştırılabilir. Bu gözlemler neticesin-de elde edilen doğal üst yüzey malzemelerinin renk değişim değerlerine uygulanabilirlik standardı geti-rilebilir. Dış ortamlarda kullanılan ahşap ürünlerde de kullanılabilirliğini artırmak üzere daha değişik uygulama yöntemleri geliştirilebilir (Atılgan, 2011). Çalışmada doğal boyacılığın Türk kültürün-deki önemli olduğu belirtilmiş alternatif bir yöntem sunularak devam ettirilebilmesi ve geliştirilmesi amacıyla öneriler üzerinde durulmuştur.

Fotoğraf 6. Abanoz rengi almış ahşap

Kaynakça

Atılgan A., Göktaş, O., Peker, H., “Pinar Bitki Eks-traktından Elde Edilen Doğal Boyanın Ahşap Malzemeye Üstyüzey Olarak Uygulanması”, Art-vin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi 12,(2),139-147,(2011).

Salthammer T., Schwarz, A., Fuhrmann, F., “Emis-sion of reactive compounds and secondary produ-cts from wood- based furniture coatings, Atmosfe-ric Environment, “ volume33, P:75-84,1998.

Calogero G., Marco, G., “Red Sicilian orange and purple eggplant fruits as natural sensitizers for dye-sensitized solar cells, Solar Energy Materials & Solar Cells” 92, 1341- 1346, 2008.

TS 2470 (1976) Odunda fiziksel ve mekaniksel deneyler için numune alma metotları ve genel özel-likler, T.S.E., Ankara.

http://www.epa.gov/iaq/voc.html

116

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Son yıllarda tekstil ürünlerinde doğal boya-ların kullanımı bilinçli olarak artmaktadır. Sentetik boyaların insan sağlığına ve çevreye doğrudan ve dolaylı olarak olumsuz etkileri kanıtlandıkça, doğal boyalar tercih edilir olmuştur. Bu çalışmada, tekstil endüstrisine doğal boyamacılık için bir kaynak oluşturulması açısından böğürtlen, ceviz, ısırgan otu ve sumak bitkilerden elde edilen renkler ve haslık dereceleri ölçülmüştür. İki farklı bölgede yetişen bitkilerin boyarmadde ka-litesi açısından haslık dereceleri arasındaki farklılık ve benzerlikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Kuru olarak temin edilen bitkiler yüne göre %100 oranında, 1 saat süreyle kaynatılmış ve sıcak ekstraktlar hazırlanmıştır. Her iki yörenin toplamı 13 adet mordanlı ve 1 adet de mordansız olmak üzere her bitki ile farklı boyama yapılmıştır. Boyanmış yün ipliklerinden elde edilen renkler adlandırılarak, bu renkler üzerinde ışık, sürtünme, su damlası haslık-ları incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Böğürtlen, ceviz, ısırgan otu, sumak, doğal boya

ABSTRACT

In recent years, the use of natural paints in textile products has been increasing consciously. As direct and indirect adverse effects of synthetic paints on human health and the environment have proven, natural paints have begun to be preferred. In this study, colors and fastness grades obtained from blackberries, walnuts, nettles and sumac plants have been measured in terms of es-tablishing a source for natural dyeing to the textile industry. The differences and similarities between the fastness grades of the plants grown in two different regions in terms of dye quality were tried to be determined. Dried herbs were boiled for 1 hour at the rate of 100% according to wool, and hot extracts were prepared. Both of the plants were differently colored with each plant, 13 of them mordant and 1 of them without mordant. The colors obtained from the dyed wool yarns were named and light, friction, water drop fastnesses were examined on these colors.

Keywords: Blackberry, walnut, nettle, sumac, natural dye

SİVAS VE HATAY YÖRESİNDE YETİŞEN BÖĞÜRTLEN, CEVİZ, ISIRGAN OTU VE SUMAK BİTKİLERİNDEN ELDE EDİLEN RENKLER VE

HASLIK DEĞERLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI COMPARISON OF COLORS AND FASTNESS LEVELS OBTAINED FROM

BLACKBERRY, WALNUT, NETTLE AND SUMAC PLANTS GROWED IN SIVAS AND HATAY REGION

Hülya KAYNAR*, Ayşegül KARAKEllE**

* Dr. Cumhuriyet Üniversitesi, SMYO, El Sanatları Bölümü Sivas, kaynar.hly @gmail.com** Yrd. Doç. Dr., Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, HATAY, [email protected]

Giriş Türkiye farklı iklimlere sahip ve üç floristik bölgenin kesişme noktasında bulunması sebebiyle bitki türlerinin çokluğu bakımından dünyanın zen-gin ülkelerinden birisidir. Ülkemizde yaklaşık on bin civarında bitki türü bulunmaktadır ve bunlardan üç bin kadarı da endemiktir. Bu bitkilerin 1000 kada-rının tıbbi amaçlarla kullanıldığı kabul edilmektedir (Arslan vd 2000 s:453-83). Dünya da yaklaşık 380 bitki taksonu doğal boyamacılıkta kullanılmaktadır (Gönüz vd, 2006 s:54-71). Asya ve Anadolu tarihte boya bitkilerinin çok bulunduğu ve hatta yetiştiril-diği bölgeler arasında yer almaktadır. Türkiye bitki çeşitliliği bakımından oldukca zengin bir ülke olup, bitkisel boya kaynağı olarak kullanılan yaklaşık 150 bitki türü mevcuttur (Mert vd., 1992s: 5-14-17).

Doğal boya bitkileri çevre kirliliği oluşturma-

yan, toksik ve kanserojen olmayan özellikle de yıllık veya iki yıllık bitkilerdir. Hatta hayvansal kökenli boyarmaddelerin bazı özellikleri bitkisel boyarmad-delerden daha üstün olmasına rağmen son yıllarda kullanılması tercih edilmemiştir. Bunun nedeni ise temiz teknoloji ve çevreye duyulan önemden gel-mektedir..Kullanılan boya bitkilerinin birçoğu geç-mişte olduğu gibi günümüzde de tekstil boyamanın yanı sıra ilaç, kozmetik ve gıdaların renklendirilmesi gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Bu kap-samda kullanılan bitkilerin birçoğu bitki çayları ile aynı veya ayrı etken maddelere sahiptirler. Boyama-da kullanılan bu bitkiler antioksidan, antibakteriyel ve antimikrobiyel maddeler içermektedirler (Kara-dağ, 2007s:7) Bu çalışmada, tekstil endüstrisine doğal boyamacılık için bir kaynak oluşturulması açısından Sivas ve Hatay olmak üzere ki farklı bölgede yeti-şen böğürtlen, ceviz, ısırgan otu ve sumak bitkileri

117

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

seçilmiştir. Bitkiler farklı mordanlarla (her biri % 3 oranlarında olmak üzere) ve mordansız olarak yün ipler boyanmıştır. Boyarmadde kalitesi açısından, elde edilen renkler belirlenerek, ışık, sürtünme, su damlası (ıslak-kuru) haslık dereceleri ölçülerek aralarındaki farklılık ve benzerlikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda doğal boya amaçlı kullanılacak alternatif bitki ve bunlar için en uygun mordanın tespiti amaçlanmıştır.

Böğürtlen, Ceviz, Isırgan otu ve Sumak bitkileri:

Böğürtlen; Âlem: Plantae Magnoliopsida sınıfı, Takım: Rosales Familya: Rosaceae Cins: Ru-bus Tür: Rubus spp. Böğürtlen bitkisinin kökleri saçak köklüdür. Saçak kökler çok sayıda ve sık bir şekilde oluşmuş ince köklerden meydana gelmiştir. Uygun toprak koşullarında 1- 1,5 m derinliğe ulaşa-bilirler. Yere paralel olarak, yanlara doğru daha fazla gelişirler. Bu yapılarıyla iyi bir erozyon önleyicisidir-ler. Böğürtlen kökleri üzerinde, yeni sürgünler oluş-turan adventif gözler bulunur (MEGEP 2009.s.4). Ceviz: Juglans regia l., botanikte Dicoti-ledoneae sınıfı Juglandales takımı, Juglandaceae familyası ve Juglans cinsinde yer alır. Juglans cinsi içerisinde günümüzde özellikleri belirlenen 18 tür-den en önemlisi ve üstün meyve kalitesi ile ceviz denildiğinde ilk akla gelen, “Anadolu cevizi”, “İran cevizi” ve “İngiliz cevizi” olarak da adlandırılan J. regia’ dır. Yabani formdaki ceviz türleri dünyanın birçok yerinde yayılma alanı bulmuştur (Elektronik Erişim a. 2017). Isırgan otu: Urtica dioica l., Urticaceae (nettle) ailesinden uzun ömürlü bir ottur. Yaprak-ları ve gövdesi yakıcı tüylerle kaplanmıĢ, tohumlu, çoğunda sütsü öz bulunmayan, basit yapraklı ve yabancı tozlaĢma gösteren, küçük çiçekli, ılıman bölgelerde yetişen yabani bir bitkidir. Aynı bitki üze-rinde yaprak koltuklarında meydana gelen çiçekler ya erkek ya da dişidir. Kök ve tohumdan çoğalır, yavaş yayılır ve yıl boyunca sürekli olarak bulunur. Isırgan otu her iki yarım kürenin tropik ve subtropik bölgelerinde yetişmektedir. Urtica, yakmak anlamı-na gelen latince urere‖ kelimesinden gelmektedir. Dioica kelimesi iki evli” demektir. Isırgan otunun yakıcı tüylerine dokunulduğunda asetilkolin, hista-min ve 5-hidroksitriptamin (serotonin) salmasından dolayı (Fu vd, 2006 s.57-65) yakıcı etki gösterir ve adı da buradan gelmektedir (Ayan vd, 2006 s:357-363). Sumak: latincesi: Rhus typhina l. (Anar-cardiaceae) Bileşeni: Mum, flavon glikozidleri, yaklaşık % 4-5 oranında tanen, uçucu yağ ve orga-nik asitler bulunmaktadır. Etkisi ve Kullanım şekli: Sumak yapraklarının antiseptik, ishal ve damarları büzerek kanama durdurucu ve ateş düşürücü etki-lere de sahiptir. Hazmı kolaylaştırır. İçinde bulunan

tanen ile şeker hastalarındaki şekeri düşürür. Anti-septik yani mikrop öldürücü etkiye sahiptir. Ayrıca meyvesi baharat ve yaprakları boya sanayisinde kullanılır (Büyükgebiz ve ark., 2008). Sumak, 0.5-3 m boyunda çalı veya ağaçcıktır. Sürgün dalları koyu kahverengi ve tüylüdür. Birleşik salkım çiçeklerde oluşan 4-6 mm çaplı meyveler, tek tohumlu ve kü-remsi, tüylü ve olgunlukta kırmızı renklidir. Sumak meyveleri yuvarlak veya hafif basık mercimek şek-lindedir; tek tohumludur. Tohum basık ve böbrek şekilli, gri kahverengi ve son derece serttir. Çekir-dek etrafını, ekşi ve hafif baharatımsı lezzette, koyu kıvamlı bir özsu içeren meyve eti sarar. Meyveler ol-gunlaşınca esmer kırmızı renkli olup üzeri tüylüdür (Başoğlu vd.1984 s.167-172).

MATERYAL VE METOD

Deneme materyali olarak ceviz (meyve kabuğu), ısırgan otu, böğürtlen ve sumak bitkileri (yaprak ve dalları) kullanılmıştır. Bitkiler iklim ve toprak bakımından birbirinden farklı bölgelerde yer alan Sivas ve Hatay yöresinden toplanmıştır. Bu bitkilerle mordanlı (her biri % 3 konsantrasyonlar-da) ve mordansız olmak üzere doğal boyalı yünler elde edilmiştir. Mordan olarak; Sivas yöresi bitkileri için; aliminyum şap (KAI(SO4)2), bakır sülfat (Cu-SO4.5H2O), demir II sülfat (FeSO4.7H2O), tartarik asit (C2H2(OH)2 (COOH)2-C4H6O6), asetik asit, çinko klorür, sitrik asit, sodyum hidrosülfit, bakır potasyum bi kromat (K2Cr2O7), mordanları kulla-nılmıştır. Hatay yöresinde demir sülfat, potasyum bikromat, bakır sülfat, tanen, kalay olmak üzere 5 adet mordanlı ve bir mordansız boyama yapılmıştır. Karşılaştırmalar ise her iki yörede ortak ola-rak kullanılan demir sülfat, bakır sülfat, potasyum bikromat ve mordansız yünler üzerinden yapılmıştır.

Boya Ekstraktının Hazırlanması

Bitkilerin boyar madde içeren yaprakları, içerdikleri boya maddelerinin suya geçmesini sağ-lamak amacıyla küçük parçalar haline getirilmiştir. Daha sonra boyanacak yün ipliğin ağırlığına göre %100 oranında alınan bitkiler yine boyanacak yüne göre 1/20 oranında su içinde 1 saat süreyle kayna-tılmıştır.

Yün İpliklerin Mordansız Boyanması

Bitkiler %100 oranında kullanılarak sıcak ekstrakt elde edilmiştir. Daha önceden 1 saat sürey-le suda bekletilerek ıslatılan yünler 1/20 oranında hazırlanan ekstraktların içine konmuştur. Kaynama noktasına eriştikten sonra bir saat süreyle sürekli

118

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

karıştırılarak kaynatılmıştır. Kaynatma esnasında eksilen su ilave edilmiştir. Soğuduktan sonra da bol soğuk su ile durulanarak az ışıklı ve havadar bir yer-de kurutulmuştur.

Yün ipliklerinin Mordanlanması

Yün iplikleri materyal bölümünde belirtilen mordanların herbiriyle ayrı ayrı mordanlanmıştır. Bunun için boyanacak yün ipliğinin ağırlığına göre %3 oranında mordan kullanılmış, her bir mordanla yün ipliği ayrı ayrı muamele edilmiştir. Yüne göre he-saplanan mordan miktarı 1/20 oranında ılık su içe-risinde eritilmiş, önceden nemlendirilmiş yün ipliği bu mordanlı su içerisine bastırılmıştır. Bir saat kay-nattıktan sonra yünler kaynatma kazanı içerisinde soğutulmaya alınmış, çıkan yün daha sonra sıkıla-rak kurutulmuş ve boyamaya hazır hale getirilmiştir.

Yün İpliklerinin Mordanlı Boyanması

Daha önce mordanlanan yünler yine boya-ma işlemine başlamadan önce en az bir saat sürey-le suda bekletilip ıslatıldıktan sonra 1/20 oranında hazırlanan sıcak ekstrakt içerisinde bir saat sürey-le kaynatılıp kendi halinde soğumaya bırakılmıştır. Daha sonda bol soğuk su ile durulanarak, az ışıklı havadar bir yerde kurutulmuştur.

Işık Haslığı Tayini

Boyalı yün ipliklerinde ışık haslığı tayini Türk Satandartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 867 (Gün ışığına karşı Renk Haslığı Tayini Me-todu) (Anonim 1984a) ve DIN 5033 (Farbmessung Begriffe der Farbmetrik Anonymous 1970) metod-ları esas alınarak yapılmıştır. Işık haslığı tayini için mavi yün skala (1’den 8’e kadar derecelendirilmiş çeşitli mavi boya kullanılarak boyanmış yün kumaş şeritler) ile boyanmış yün iplik örnekleri kullanılmış-tır. 1 en düşük ışık haslığı derecesini, 8 ise en yük-sek haslık derecesini göstermektedir.

Sürtünme haslığı tayini

Boyalı yün ipliklerde sürtünme haslığı ta-yini Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırla-nan TS 717 (Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Tayini) (Anonim 1978a)e göre ve TS 423 (Tekstil Mamül-lerinde Renk Haslığı Tayinlerinde lekelerinin (boya akması) ve solmanın (renk değişmesi) değerlen-dirilmesi için Gri Skalaların Kullanma Metodları) (Anonymous 1984b)’e göre yapılmıştır.

Su damlasına karşı renk haslığı tayini

Boyalı yün ipliklerde su damlası haslığı tayi-

ni Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 399 (Su Damlasına Karşı Renk Haslığı Tayini) (Anonim 1978b) ve TS423 (Tekstil Mamüllerinde Renk Haslığı Tayinlerinde lekelilerin (boya akması) ve solmanın (renk değişmesi) değerlendirilmesi için Gri Skalaların Kullanma Metodarı (Anonim 1984 b) göre yapılmıştır.

BULGULAR

Sivas ve Hayat yöresinde yetişen bitkiler-den Böğürtlen, ceviz, ısırgan otu ve sumak bitkileri ile %3’lük konsantrasyonda mordan uygulaması so-nucu elde edilen, ışık ve sürtünme haslıkları Tablo 1’de, su damlası haslıkları Tablo 2 ve Tablo 3’de, elde edilen renkler ise Tablo 4’de verilmiştir.

Tablo 1. Sivas ve Hayat Yöresinde Yetişen Bitkilerden Elde Edilen Işık ve Sürtünme Haslık Değerleri

Kullanılan Mordan MaddeleriMordansız

Bakır II sülfat Demir IIsülfat Potasyumbikromat Asetikasit Çinkoklorür Potasyumali. sülfat Sitrik asit Sodyum hidrosülfit Tartarik asit Bakır sülfat

5

5

4

3

4

4

5

4

6

6

5

5

6

6

6

7

7

4

7

7

6

3

3

3

4

3

3

3

3

3

3

3

3

7

7

5

7

6

2

6

7

7

7

6

1-2

4

4

2/3

4

4

4

4/3

3/4

3/4

3/4

3/4

3/4

1/2

1/2

3/4

3/4

3

3/4

2/3

1/2

2

4/5

2/3

2

2/3

4/5

3/4

4

4

3/4

4

3

1/2

2

2/3

2/3

2/3

2/3

2/3

3

3

2

3

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Işık Haslığı Sürtünme HaslığıSİVAS

Kullanılan Mordan MaddeleriMordansız

Bakır II sülfat Demir IIsülfat Potasyumbikromat

Tanen

Kalay

3

4

3

4

3

3

5

7

5

5

5

5

4

4

4

4

3

5

5

7

6

7

6

7

2

4

4

2/3

1/2

2

3

3

2/3

1/2

3

2/3

4

4

3

4

3

4

3/4

1/2

2

2/3

4

2

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Işık Haslığı Sürtünme HaslığıHATAY

119

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Tablo 2. Sivas ve Hayat Yöresinde Yetişen Bitkilerden Elde Edilen (Islak) Su Damlası Haslık Değerleri

Bakır II sülfat Demir IIsülfat Potasyumbikromat Çinkoklorür Potasyumali. sülfat Sitrik asit Sodyum karbonat Tartarik asit Sodyum sülfatSodyumklorürAsetikasit

4

3/4

4

4

4

4

4

4

4

4

4

4

3/4

4

4

4 4

4

4

4

3/4

4

4

3/4

3/4

4

3/4

4

4

4/5

4/5

4

4/5

4

4

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4

4

4

4

4

4/5

4

4

4

4

4/5

4

3/4

3/4

4

3

3/4

4/5

4

4

4

4

4

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Su Damlası Haslığı IslakSİVAS

Bakır II sülfat

Demir II sülfat

Potasyum bikromat

Tanen

Kalay

Su Damlası Haslığı IslakHATAY

Mor

dan

Mad

dele

ri

Tablo 3. Sivas ve Hayat Yöresinde Yetişen Bitkilerden Elde (Kuru) Su Damlası Haslık Değerleri

Bakır II sülfat Demir IIsülfat Potasyumbikromat TartarikasitÇinkoklorür Potasyumali. sülfat Sitrik asit Sodyumkarbonat Sodyum klorürAsetikasit

4/5

4/5

4/5

4/5

4

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

4/5

5

4/5

5

4

5

4/5

5

4/5

5

5

5

5

4/5

4/5

4/5

5

5

4

5

4

4

4/5

4

4/5

4/5

4/5

4

4

4

5

5

4

4/5

5

5

5

5

5

5

4/5

5

4/5

4/5

4/5

5

5

5

4/5

5

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Böğ

ürtle

n

Cevi

z

Isırg

an O

tu

Sum

ak

Su Damlası Haslığı KuruSİVAS

Bakır II sülfat

Demir II sülfat

Potasyum bikromat

Tanen

Kalay

Su Damlası Haslığı KuruHATAY

Mor

dan

Mad

dele

ri

Tablo 4. Sivas ve Hayat Yöresinde Yetişen Bitkilerden Elde Edilen Renkler

Mordansız

Bakır II sülfat Demir IIsülfat Potasyumbikromat Çinkoklorür Potasyumali. sülfat Sitrik asit Sodyum karbonat Tartarik asit Sodyum hidrosülfitSodyumklorürAsetikasit

FındıkkabuğuKoyu kahveKestane kabuğuAçık kestaneSütlü kahveYeni baharFındık kabuğuPatates kabuğuDeve tüyüSütlü kahve

Fındık kabuğu

Böğürtlen CevizIsırganOtuSumak

Elde Edilen RenklerSİVAS

Sütlü kahveYeni baharBitter çikolataKimyon

Yeni baharSütlü kahveYeni baharDeve tüyüDeve tüyüDeve tüyüPişmiş elmaSütlü kahve

AçıksarıKimyon

Fındık kabuğuKimyon

Açık sarıAçık sarıKuru nohutKirlisarıYeşil zeytinAçıksarıKirli beyazKirli beyaz

SütlükahveKahve çekirdeğiBitter çikolataKahve çekirdeğiCeviz kabuğuAçık fındık kabuğuFındık kabuğuDevetüyüSütlü kahveFındık kabuğuSütlükahveSütlükahve

MordanMaddeleri

Mordansız

Bakır II sülfat Demir II sülfat Potasyum bikromat Tanen

Kalay

Fındık kabuğuÇikolata

Sütlü kahve 1Koyu sütlü kahve 3Sütlü kahve 2Sütlü kahve 1

Böğürtlen CevizIsırganOtuSumak

Elde Edilen RenklerHATAY

Sütlü kahveYeni baharKahve çekirdeğiYeni baharSütlü kahveKirli beyaz

Kirli beyazÇağla yeşiliBuğday sapıKirli sarıPembe

Kirli beyaz

Sütlü kahveKoyu kimyon 1Koyu kimyon 2Kimyon

Çikolata

Sütlü kahve

MordanMaddeleri

120

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

SONUÇ VE TARTIŞMA

Elde edilen verilere göre; Mordansız, ve Bakır II sülfat, Demir II sülfat, Potasyum bikromat , Asetik asit , Çinko klorür, Potasyum alminyum sülfat, Sitrik asit, Sodyum hidrosülfit, Tartarik asit, Bakır sülfat ile %3 lük konsantrasyonda mordanlanan Si-vas yöresinde yetişen bitkilerin ışık haslık değerleri; Böğürtlen bitkisi için sırasıyla (5,5,4,3,4,4,5,4,6,6) olarak bulunmuştur. En düşük değer Potasyum bikromat (3), en yüksek değer Sodyum hidrosülfit ve Tartarik asit için (6) olarak bulunmuştur. Cev-iz için;( 5,6,6,6,7,7,4,7,7,6) olarak bulunmuştur. Değerler (4 ile 7) arasında değişmektedir. En yük-sek değerler, Asetik asit, Çinko klorür, Sitrik asit ve Sodyum hidrosülfit ile (7) elde edilmiştir. Isırgan otu ile (3,3,4,3,3,3,3,3,3,3) değerleri elde edilm-iştir, tüm değerlerler benzerlik göstermektedir. Su-mak bitkisi ile (7,7,5,7,6,2,6,7,7,7 ) değerleri elde edilmiştir. Değerler (2) ile (7) arasında değişmekte-dir. Sürtünme haslıkları ise : Bögürtlen (1/2) ile 4 arasında, Ceviz( 1/2) ile (3/4) arasında, Isırgan otu (2) ile (4/5) arasında, Sumak için (1/2) ile (3) arasın-da bulunmuştur. Su damlası haslıkları ise ıslak: ( 3/4) ile (4/5), kuru: (4) ile (5) arasında değişmekte-dir. Elde edilen renkler, Böğürtlen;fındık ka-buğu, koyu kahve kestane kabuğu, açık kestane, sütlü kahve, yeni bahar,fındık kabuğu, patates kabuğu, deve tüyü,sütlü kahve, fındık kabuğu, Sumak; Sütlü kahve, yeni bahar, bitter çikolata, kimyon, yeni bahar, sütlü kahve, deve tüyü, pişmiş elma, Isırgan otu ile; açık sarı, kimyon, fındık ka-buğu, kimyon, yeni bahar, sütlü kahve, deve tüyü, pişmiş elma ceviz ile; sütlü kahve, kahve çekirdeği, bitter çikolata, ceviz kabuğu, fındık kabuğu, yeşil zeytin, açık sarı, kirli beyaz renkleri elde edilmiştir. Hatay yöresinde sırasıyla Mordansız ve Bakır II Sülfat, Demir II sülfat, Potasyum bikromat, Tanen, Kalay mordanları ile yapılan boyamalarda ışık haslık değerleri; Böğürtlen ile; (3,4,3,4,3, 3) Ceviz ile, (5,7,5,5,5,5) Isırgan otu ile;( 4,4,4,4,3,3) Sumak; (5,7,6,7,6,7) değerleri elde edilmiştir. En düşük değerler Bögürtlen bitkisinde mordansız ve Kalay ile (2), en yüksek değerler ise Ceviz Bakır II sülfat (7) ve Sumak Bakır II sülfat, Potasyum bikromat ve Kalay (7) ile elde edilmiştir. Sürtünme haslık değer-leri ise(½) ile (4) arasında değişmektedir. En düşük Böğürtlen Mordansız (2), Kalay (2), Sumak Demir II Sülfat (2), Kalay (2) değerleri bulunurken, en yüksek Böğürtlen Demir, Bakır (4) Isırgan otu Mor-dansız, Bakır, Potasyum ve Çinko (4), Sumak Tanen ile (4) olarak belirlenmiştir. Sürtünme haslıkları ise (½) ile (4) arasında değişmektedir. En yüksek değerler Böğürtlen ile Bakır ve Demir ile (4), Isırgan otu Mordansız , Bakır, Potasyum ve Kalay ile (4) olarak, en düşük değerler ise Böğürtlen Tanen (1/2)

, Ceviz Potasyum (1/2), Sumak bakır (1/2) olarak bulunmuştur. Su damlası haslıkları ıslak; (3/4) ile 4 arasında kuru; (4/5) ile (5) arasında değişmektedir. Elde edilen renkler: Böğürtlen; fındıkkabuğu, çiko-lata, sütlü kahve1, koyu sütlü kahve3, sütlü kahve2, sütlü kahve, Ceviz: Sütlü kahve, koyu kimyon1, koyu kimyon 2, kimyon, çikolata 1 Isırgan otu: ile kirli beyaz, çağla yeşili, buğday sapı, kirli beyaz pem-be, Sumak: sütlü kahve, yenibahar, kahve çekird-eği, yenibahar, sütlü kahve kirli beyaz, renkleri elde edilmiştir. Çalışmada Sivas ve Hatay yöresine ait bitkilerle ortak çalışmalar olan Mordansız, Bakır II sülfat, Demir II Sülfat, Potasyum bikromat ile yapılan boyamalar karşılaştırılmıştır. Her iki yörede de metod ve materyal miktarı olarak aynı uygula-ma yapılmasına rağmen, yapılan çalışmalarda elde edilen renklerde Böğürtlen; kahverenginin tonları, Sumak; kahverenginin tonları, Isırgan otu: mor-dansız olarak açık renkler (açık sarı, kirli beyaz), Bakır II sülfat ile yenibahar ve çağla yeşili (yeşilin tonları), Ceviz ile kahverenginin tonları elde edilm-iştir. Elde edilen renkler bakımından her iki yörede de birbirine yakın, uyumlu renkler elde edilmiştir. Haslık ölçümlerinde (Işık ve Sürtünme) birbirlerine yakın değerler bulunmuştur. Yapılan tüm haslık ölçümlerinde hiçbir çalışmada anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Değerler birbirine çok yakındır. Düşük derecedeki farklılıkların ise, boyamada kul-lanılan yünün cinsi, suyun özellikleri ve bitkinin ye-tişme ortamına göre içerdiği boyarmadde miktarına bağlı olabileceği düşünülmektedir.

121

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

Anonim, 1978 a. Boyalı ya da Baskılı Tek-stil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metod-ları-Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Deney Metod-ları-Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Tayini. Türk Standartları Enstitüsü Yayınları TS 717, Ankara

Anonim, 1978 b. Boyalı ya da Baskılı Tekstil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metodları- Su Damlasına Karşı Renk Haslığı Tayini. Türk Standart-ları Enstitüsü Yayınları TS 399, Ankara

Anonim 1984a. Boyalı ya da Baskılı Tekstil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metodları-Gün Işığına Karşı Renk Haslığı Tayini Metodu. Türk Stan-dartları Enstitüsü Yayınları TS 867, Ankara

Anonim 1984 b. Tekstil Mamüllerinin Renk Haslığı Tayinlerinde lekelerinin (Boya Akması) ve Sol-manın (Renk Değimesi) Değerlendirilmesi İçin Gri Skalaların Kullanma Metodları , Türk Standartları Enstitüsü yayınları TS 423. Ankara

Arslan N., Yılmaz G., Akınerden F. Ozgüven M., vd. 2000. Türkiye Ziraat Müh 5. Teknik Kongresi, Milli kütüphane I. Cilt, p:453-483, Ankara

Ayan, A. K., Çalışkan, Ö., Çırak, C.T (2006). Isırgan otu (Urtica Spp.)‘nun Ekonomik Önemi ve Tarımı. OMÜ Zir. Fak. Dergisi. 21(3): 357-363.

Başoğlu, F., Cemeroğlu, B. 1984. Sumak’ın kimy-asal bileşimi üzerine araştırma. Gıda84: s.167-172.

Büyükgebiz, T., Fakir, H., Negiz, M.G., 2008. Sütçüler (Isparta) yöresinin doğal odun dışı bitkisel orman ürünleri ve geleneksel kullanımları. Süley-man Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 1(0): s.109-120, Isparta.

Elektronik erişim a.2017. http://ceviz.ksu.edu.tr/?page_id=31 Erişim tarihi: 27.05.20017

FU, H.Y., , CHEN S.J., CHEN R.F., DING, W. H., KUO-HUANG, l. l, HUANG, R. N. (2006). Identifi-cation of Oxalic Asit and Tartaric Asit as Major Per-sistent Pain-inducing Toxins in the Stinging Hairs of the Nettle, Urtica thunbergiana. Annals of Botany. 98: s.57–65.-

Gönüz A., Aksoy A., Karabacak E.,2006. Çanak-kale ve çevresinde doğal yayılış gösteren bazı potansiyel boya bitkileri, Anadolu Journal of AARI, 16(1), s. 54-71.

Karadağ R.2007. Doğal boyamacılık. Kültür ve Tur-izm Bakanlığı Yayınları, 1 (2), s.7

MEGEP 2009, Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Eği-tim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirimesi Projesi, Bahçecilik-Böğürtlen Yetiştiriciliği s.4, Ankara

Mert H., Doğan Y., Başlar, S.,1992. Türkiye’de boya eldesinde kullanılan bitkilerin tespiti, Ekoloji Dergisi (1992) 5-14-17

122

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Binlerce yıldır kullanıldığı kanıtlanan bitki-sel boyalar, sentetik boyaların hayatımıza girmesiyle birlikte oldukça azalmış olsa da günümüzde tekrar önem kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda binaların yapı ve dekorasyon malzemelerinden kaynaklanan birçok hastalık tespit edilmiş ve tüm yaşam alan-larında doğal malzemeler tercih edilir olmuştur. Doğal (bitkisel) boyalarla boyanmış, yün malzeme ile yapılan halıların, özellikle kapalı alanların hava kalitesini iyileştirmedeki etkisi çalışmalarla ortaya konmuştur. Anadolu’da halı iplerinin boyanmasında, soğan kabuğu, ceviz, cehri, kökboya, havacıva, ka-ramuk, kızılçam, muhabbet çiçeği, sığırkuyruğu ve sütleğen gibi birçok bitki kullanılmıştır. Bu çalışma-da daha önce boya bitkisi olarak çok fazla kullanıl-mayan kara havuç-şalgam (Brassica napobrassica syn) ve kırmızılahana (Brassica oleracea Acephala) bitkisi incelenmiş olup, bitkiden elde edilen renkler, bu renklerin yün halı iplikleri üzerindeki ışık, sürtün-me ve su damlası haslıkları belirlenmeye çalışılmış ve en ideal mordan oranı tespit edilmiştir. Yaş olarak temin edilen bitki yüne göre %500 oranında, 1 saat süreyle kaynatılmış ve sıcak ekstraktlar hazırlanmıştır. Yaklaşık 10 adet mordan, yüne göre, %3 oranlarında kullanılarak 20 adet mordanlı, 2 adet de mordansız boyama yapılmıştır. Boyanmış yün ipliklerinden elde edilen renkler ad-landırılarak, bu renkler üzerinde ışık, sürtünme, su damlası

Anahtar Kelimeler: Siyah havuç- şalgam, bitkisel boya, haslık.

ABSTRACT

Botanical paints proved to have been used for thousands of years has decreased considerably with synthetic paints come into our lives, but today begin to gain importance again. In recent years, many diseases have been identified from buildings and decoration materials and natural materials have been preferred in all living areas. The effects of natural (painted with natural dyes) wool material on carpets have been demonstrated in studies to improve air quality especially indoor areas. In Anatolia, many plants were used for painting carpet yarns such as onion skin, walnut, cowrie, rootstock, aviary, caramel, radish, flower bud, mullein and spurge. In this study, the black carrot-turnip (Brassica napobrassica syn) and black cabbage (Brassica Oleracea Acephalab) plant, which was not used as a paint plant before, was examined and the colors obtained from the plant, the light, friction and water drop fastnesses on the wool carpet yarns of these colors, were tried to be determined and the ideal mordant ratio was determined. The plant obtained as sappy was boiled at a rate of 500% according to wool for 1 hour and hot extracts were prepared. Ten mordants were used in 3% ratios according to wool, 20 paintings with mor-dants and 2 painting without mordants were made. The colors obtained from the dyed wool yarns are named, and the fastnesses such as water drop, light and friction are examined on these colors.

Keywords: black carrot-turnip, black cabbage veg-etable dye, fastness

BRASSICAEA FAMİLYASINDAN BRASSICA NAPOBRASSICA Syn. (KARA HAVUÇ-ŞAL-GAM) ve BRASSICA OLERACEA ACEPHALAB (KIRMIZILAHANA) BİTKİSİNDEN ELDE

EDİLEN RENKLER VE HASLIK DEĞERLERİCOLORS AND FASTNESS VALUES OBTAINED FROM BRASSICA NAPOBRASSICA

Syn. (black carrot-turnip) AND BRASSICA OLERACEA ACEPHALAB OF BRASSICAEAHülya KAYNAR*

Dr. Cumhuriyet Üniversitesi, SMYO, El Sanatları Bölümü Sivas, kaynar.hly @gmail.com

Giriş

Endüstriyel ürünlerin tasarlanıp üretilmel-eri için, üretim süreçlerinin ve teknolojilerinin daha çevreci olmalarına çalışılmakta ve çeşitli tasarım modelleri planlanmaktadır. Dawson (2011)’e göre, küresel ısınma ile birlikte gelecek için yaşanabilir bir çevre arayışının gündeme gelmesinin ardından bilimsel çalışmalarda da yeni kavramlar önem ka-zanmaya başlamıştır. Yeşil tekstiller, organik tek-stiller, ekolojik tekstiller, ekolojik tasarım, çevre için tasarım bu yeni kavramlardan bazılarıdır. Organik tarımın ardından ortaya atılan organik ürün kavram-

ları, tekstil sektörünün yeni bilinç doğrultusunda tekrar değerlendirilmesini gündeme getirmiştir (İşmal, Yıldırım l.2012). Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalarda modern insan yaşamının yaklaşık % 90’ını kapalı or-tamlarda geçirdiği bu nedenle iç hava kalitesinin in-san sağlığını etkileyen önemli parametrelerden biri haline geldiği belirtilmiştir. Kapalı ortam havasında bulunan uçucu organik bileşikler başta olmak üzere pek çok kirletici gazın; konjuktival tahriş, burun ve boğazda tahriş; baş ağrısı, deride alerjik reaksiyon-lar, nefes darlığı, koordinasyon kaybı, bulantı; burun kanaması, yorgunluk, halsizlik, akciğer, böbrek ve

123

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

merkezi sinir sisteminde hasarlar ve kanser türler-ine sebep olduğu belirlenerek, hava kirleticileri, iç hava kalitesini etkileyen faktörler ve tekstil malzem-elerinin iç hava kalitesine olan etkileri incelenmiştir (Gazioğlu Rüzgar ve Altun 2016). Johnson, Wood vd. (2003)’ de, yün lifleri kimyasal özellikleri sebebiyle bazı önemli iç ortam kirleticileri (formaldehit, azot dioksit, sülfür dioksit gibi) için iyi bir absorbe edici olduğu bu nedenle yün lifleri hasta bina sendromuna da sebep olan iç hava kirliliğinin kontrolünde önemli bir rol oynadığı belirtilmiş, Amerika Gaz Araştırma Enstitüsü bulgu-larına göre yün lifi, bina yapı ve döşeme malzemel-erinden kaynaklanan azot dioksiti en yüksek oranda uzaklaştırabilen malzeme olduğu tespit edilmiştir (Gazioğlu Rüzgar ve Altun 2016). İç hava kalitesinin iyileştirilmesi çalışmaları incelendiğinde, tekstil malzemelerinde halıların ön plana çıktığı görülmektedir. Halılar diğer iç ortam mobilyaları ve eşyalarına göre gaz adsorpsiyonu için daha fazla yüzey alanına sahiptirler. 1 m2 boyanmış duvar yüzeyi 1 m2 ’den biraz daha fazla adsorpla-ma yüzeyine sahipken; 1 m2 yün halıda 1000g yün lifi olduğu varsayıldığında yaklaşık olarak 100 m2 lif yüzeyi oluşmaktadır. Bu yüzden halıların kirleti-cileri uzaklaştırmaya katkısı diğer materyallerden çok daha fazladır. Halılardaki lif kütlelerinin küçük partikülleri hapsetme özelliği sayesinde havadaki bazı kirleticiler tutulabilmektedir. Ancak halılara uygulanan bitim işlemlerinde kullanılan kimyasa-llar, küfler-kirler, halının arka yüzünde kullanılan bağlayıcılar iç hava kalitesine negatif yönde etki yapmaktadır. Halıların partikülleri tutma özelliği ve yün lifinin kirletici gazları adsorbe etme özelliği ile birleşince oldukça etkili sonuçlar elde edilmiştir. (Gazioğlu Rüzgar ve Altun 2016). Hızlı gelişen teknolojinin beraberinde ge-tirdiği olumsuzluklara karşı, insan sağlığı açısından yün lifinin ve yün lifi ile yapılan halıların kullanımına dikkat çekilmektedir. Sağlık açısından doğal lifler-in kullanımıyla birlikte, doğal boyalarla boyanmış doğal liflere olan ilgide oldukça artmıştır. Birçok olumlu sebepten dolayı yeniden ilgi odağı olan doğal boyama çalışmalarında üç ana rengi elde etmek çok önemlidir. Yüzlerce yıldır kullanılan bitkisel bo-yardan sarı rengi veren muhabbet otu, sığırkuyruğu, cehri, papatya vb. birçok bitki bulunurken kırmızı için kökboya (rubia tinctorium) kullanılmıştır. Mavi rengin elde edildiği bitki sayısı neredeyse indigo ve çivit bitkileriyle sınırlı kalmıştır. Bu çalışmada mavi renk veren kara havuç-şalgam (Brassica napobras-sica syn) ve kırmızı lahana (Brassica oleracea var. capitata f. rubra) bitkileri incelenmiştir. Kara Havuç-şalgam (Brassica napobras-sica syn ) bitkisi:şalgam (Brassica napobrassica syn. Brassica napus var. napobrassica). Yaprakları da sebze olarak yenebilen geniş köklü, turpgille-

rden bir bitkidir. Zengin potasyum içeriğiyle yüksek tansiyonu düşürmektedir. vücudun hastalıklara karşı direncini artırır, İdrar söktürür. Böbrek kumu ve taşının düşürülmesine yardımcı olur. Akciğerleri ve bronşları temizler, vücuda rahatlık verir, Roma-tizma ve nikriste faydalıdır, Mafsal şişliklerini indi-rir, şikayetleri giderir. Abse, dolama, kan çıbanı ve donmalarda kullanılır. Ergenlik sivilcesi ve egzama gibi cilt hastalıklarında faydalıdır, göğsü yumuşatır, boğaz iltihaplarını giderir, nekahat devresini kısaltır, kabızlığı giderir, şeker hastalarının susuzluğunu giderir (Elektronik erişim a.2017). Kırmızılahana (Brassica oleracea var. capitata f. rubra), Kırmızılahana da turpgillerden (Brassicaceae), kazık köklü geniş ve kalınca kat kat yapraklar gövdeye kısa saplarla bağlanır. Güz se-bzesi olarak yetiştirilen ve yaprakları koyu kırmızı/bordo olan bir lahana çeşididir. Pişirildiğinde genel-de mavi renk alır. Kırmızı rengi muhafaza için içine sirke ya da asitli bir meyve konulmalıdır. Mevsim-lik bir bitkidir baharda ekilir ve güzün toplanır. Kırmızılahana beyaz lahanaya göre kışın saklamaya daha elverişlidir, turşu yapılması gerekmez. laha-na, içerdiği Antioksidan ve diğer bazı maddeleriyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırır: Yapılan araştırmalar, lahanayı sık yiyen kişilerde özellikle mide, kalınbağırsak, akciğer ve deri kanserlerine pek seyrek rastlandığı sonucunu ortaya koymuş-tur. lahana ayrıca içerdiği Antioksidan maddeleri-yle kalp hastalıklarına yakalanma, Felç geçirme ve Katarakt illetine tutulma oranını da azaltmaktadır, lahananın sıkılmasıyla elde edilen suyu, Batı ülkel-erinde mide ülserleri için geleneksel bir tedavi yön-temi olmuştur: Yapılan deneyler, lahana suyunun mide ülserlerini önlediğini ve iyileştirdiğini ortaya koymaktadır. lahana, bedenin bağışıklık sistemini uyarmakta, bazı bakteri ve virüs türlerini yok etme-ktedir. Bedenin gelişme etkinliğini uyarıp destekley-en lahana, içerdiği zengin folik asitle kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma riskini en aza indirir. Mayalandırılmış lahana hazımsızlığa ve gut hastalığına iyi gelir (Elektronik erişim b.2017). Bu çalışmada; canlılar üzerinde toksik etkiye sahip olduğu bilinen sentetik-kimyasal boy-alara alternatif olabilecek, mavi renk veren boy-aların tespiti amaçlanmıştır. Bu amaçla daha önce boya bitkisi olarak çok fazla kullanılmayan kara havuç-şalgam (Brassica napobrassica syn) ve kırmızılahana (Brassica oleracea Acephala) bitkisi incelenmiş olup, bitkiden elde edilen renkler, bu renklerin yün halı iplikleri üzerindeki ışık, sürtünme ve su damlası haslıkları belirlenmeye çalışılmıştır.

124

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

MATERYAL VE METOD

Deneme materyali olarak kara havuç kökü ve kırmızılahana yaprakları kullanılmıştır Bu bitkilerle mordanlı (10 farklı mordan ve her biri % 3 konsantrasyonlarda) ve mordansız olmak üzere boyalı yünler elde edilmiştir. Mordan olarak; aliminyum şap (KAI(SO4)2), bakır II sülfat (Cu-SO4.5H2O), demir II sülfat (FeSO4.7H2O), tartarik asit (C2H2(OH)2 (COOH)2-C4H6O6), çinko klorür, sitrik asit, potasyum bikromat(K2Cr2O7) gibi kimy-asalların yanında elma sirkesi, sofra tuzu, karbon-at ve baca kurumu gibi organik yollarla elde edilen mordanlarda kullanılmıştır. Boyamak için 60’s kali-tesinde 3.5 Nm yün halı ipliği tercih edilmiştir.

Boya Ekstraktının Hazırlanması

Bitkiler; içerdikleri boya maddelerinin suya geçmesini sağlamak amacıyla küçük parçalar haline getirilmiştir. Daha sonra boyanacak yün ip-liğin ağırlığına göre %500 oranında alınan bitkiler (yaş olarak) yine boyanacak yüne göre 1/20 oranın-da su içinde 1 saat süreyle kaynatılmıştır.

Yün İpliklerin Mordansız Boyanması

Bitkiler %500 oranında kullanılarak sıcak ekstrakt elde edilmiştir. Daha önceden 1 saat sürey-le suda bekletilerek ıslatılan yünler 1/20 oranında hazırlanan ekstraktların içine konmuştur. Kaynama noktasına eriştikten sonra bir saat süreyle sürekli karıştırılarak kaynatılmıştır. Kaynatma esnasında eksilen su ilave edilmiştir. Soğuduktan sonra da bol soğuk su ile durulanarak az ışıklı ve havadar bir yerde kurutulmuştur.

Yün ipliklerinin Mordanlanması

Yün iplikleri materyal bölümünde belirtilen mordanların herbiriyle ayrı ayrı mordanlanmıştır. Bunun için boyanacak yün ipliğinin ağırlığına göre %3 oranında mordan kullanılmış, her bir mordan-la yün ipliği ayrı ayrı muamele edilmiştir. Yüne göre hesaplanan mordan miktarı 1/20 oranında ılık su içerisinde eritilmiş, önceden nemlendirilmiş yün ipliği bu mordanlı su içerisine bastırılmıştır. Bir saat kaynattıktan sonra yünler kaynatma kazanı içerisinde soğutulmaya alınmış, çıkan yün daha sonra sıkılarak kurutulmuş ve boyamaya hazır hale getirilmiştir.

Yün İpliklerinin Mordanlı Boyanması

Daha önce mordanlanan yünler yine boya-ma işlemine başlamadan önce en az bir saat sürey-

le suda bekletilip ıslatıldıktan sonra 1/20 oranında hazırlanan sıcak ekstrakt içerisinde bir saat sürey-le kaynatılıp kendi halinde soğumaya bırakılmıştır. Daha sonda bol soğuk su ile durulanarak, az ışıklı havadar bir yerde kurutulmuştur.

Işık Haslığı Tayini

Boyalı yün ipliklerinde ışık haslığı tayini Türk Satandartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 867 (Gün ışığına karşı Renk Haslığı Tayini Meto-du) (Anonim 1984a) ve DIN 5033 (Farbmessung Begriffe der Farbmetrik Anonymous 1970) metod-ları esas alınarak yapılmıştır. Işık haslığı tayini için mavi yün skala (1’den 8’e kadar derecelendirilmiş çeşitli mavi boya kullanılarak boyanmış yün ku-maş şeritler) ile boyanmış yün iplik örnekleri kul-lanılmıştır. 1 en düşük ışık haslığı derecesini, 8 ise en yüksek haslık derecesini göstermektedir.

Sürtünme haslığı tayini

Boyalı yün ipliklerde sürtünme haslığı tay-ini Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazır-lanan TS 717 (Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Tayini) (Anonim 1978a)e göre ve TS 423 (Tekstil Mamüllerinde Renk Haslığı Tayinlerinde lekelerinin (boya akması) ve solmanın (renk değişmesi) değer-lendirilmesi için Gri Skalaların Kullanma Metodları) (Anonymous 1984b)’e göre yapılmıştır.

Su damlasına karşı renk haslığı tayini

Boyalı yün ipliklerde su damlası haslığı tay-ini Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 399 (Su Damlasına Karşı Renk Haslığı Tayini) (Anonim 1978b) ve TS423 (Tekstil Mamüllerinde Renk Haslığı Tayinlerinde lekelilerin (boya akması) ve solmanın (renk değişmesi) değerlendirilmesi için Gri Skalaların Kullanma Metodarı (Anonim 1984 b) göre yapılmıştır.

BULGULAR

Kara havuç bitkisi ile %3’lük konsantra-syonda mordan uygulaması sonucu elde edilen ren-kler, ışık, sürtünme ıslak-kuru su damlası haslıkları Tablo 1’de; Kırmızılahana bitkisi ile %3’lük kon-santrasyonda mordan uygulaması sonucu elde edilen renkler, ışık, sürtünme ıslak-kuru su damlası haslıkları Tablo 2’de verilmiştir.

125

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

KullanılanMordan MaddeleriBacakurumuBakır sülfat Çinko klorürDemir sülfatPotasyumAlimin. Sülfat Potasyum bikromatSitrik asitSirke

SodyumklorürSodyumkarbonatTartarik asitMordansız

EldeEdilen Renk Koyu kına yeşiliKınayeşiliAçık maviKoyu çam yeşiliDeniz mavisilimon küfüKoyu fümeMavi

Çivit maviKoyu deniz mavisiAçıkmorKoyufüme

Işık

5

5

3

5

5

4

3

3

3

3

3

3

Sürtünme

1

3

3

1_2

3

2_3

2_3

2_3

2_3

3

2_3

2_3

Su damlası-ıslak

2

2

5

3

4

3-4

4-5

2-3

2

4

3-4

4

Su damlası-kuru

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

KIRMIZI HAVUÇ

Tablo 1. Kırmızı havuç bitkisi ile %3’lük konsantrasyonda Mor-dan Uygulaması Sonucu Elde Edilen Renkler ve Haslık değerleri

Kırmızı havuç bitkisi ile 4 adet organik ol-mak üzere 11 adet mordanlı bir adet mordansız boyama yapılmıştır. Işık haslığı (3 ile 5) arasında, sürtünme haslık derecesi (1 ile 3) arasında değişme-ktedir. Baca kurumu ile (1), Potasyum aliminyum sülfat, bakır sülfat, çinko klorür ile (3) değeri elde edilmiştir. Su damlası haslıkları ıslak olarak (2) ile (5) arasında değişirken, kuru olarak ortalama (5) değeri elde edilmiştir.

KullanılanMordan MaddeleriPotasyum bikromatDemir IIsülfatÇinkoklorürTartarik AsitAsetik AsitBakırsülfatSodyum karbonatSodyum sülfatPotas. Alimin. SülfatSitrik Asit Mordansız

EldeEdilen Renk Bej

Sütlü kahve Mint yeşili 2Pudra 1

Gri 1

Çağla yeşiliHavai mavi 1Kirli beyazMint 1

Pudra 2

Pudra 2

Işık

3

5

3

3

3

5

4

4

3

4

3

Sürtünme

1

3

1_2

1_2

1_2

2

1_2

1

1_2

1

1

Su damlası-ıslak

3

3-4

4

5

3-4

3-4

4-5

5

5

4

5

Su damlası-kuru

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

KIRMIZI LAHANA

Tablo 2.Kırmızılahana bitkisi ile %3’lük konsantrasyonda Mor-dan Uygulaması Sonucu EldeEdilen Renkler ve Haslık Değerleri

Kırmızılahana bitkisi ile yapılan 10 adet mordanlı ve bir adet mordansız boyamada yeşil ve mavinin açık tonları, kahverengi, pembe (pudra), gri, bej gibi renkler elde edilmiştir. Işık haslık değer-leri 3 ila 5 arasında değişmektedir. En yüksek ışık haslık değeri (5) demir II sülfat ile bakır sülfatla yapılan boyamalardan elde edilmiştir. Sürtünme haslıkları (1) ile (3) arasında değişmektedir. Su damlası haslıkları ise ıslak; (3-5), kuru olarak ise or-talama (5) civarında tespit edilmiştir.

SONUÇ ve TARTIŞMA

Elde edilen verilere göre; Kırmızı havuç bitkisinin Baca kurumu, Bakır sülfat, Çinko klorür, Demir sülfat, Potas. Alümin. Sülfat, Potasyum bikromat, Sitrik asit, Sirke, Sodyum klorür, Sodyum karbonat, Tartarik asit mordanlarıyla; Koyu kına yeşili,kına yeşili, açık mavi, koyu çam yeşili, den-iz mavisi, limon küfü, koyu füme, mavi, çivit mavi, koyu deniz mavisi, açık mor, mordansız boyama ile koyu füme rengini verdiği belirlenmiş olup, en yük-sek ışık haslığının baca kurumu (5), Bakır sülfat (5), Demir sülfat (5), Potasyum aliminyum sülfat (5) old-uğu belirlenmiştir. En yüksek sürtünme haslığının; Bakır sülfat (3), Çinko klorür (3) Potasyum alim-inyum sülfat (3), Sodyum karbonat (3) olarak, en yüksek Islak-su damlası haslığının Sitrik asit ( 4-5) olarak tespit edilmiştir. Kuru-su damlası haslığı ise tüm boyamalarda (5) bulunmuştur. Açık maviden, parlament mavisine kadar “mavi” rengin tonları ağırlıklı olarak elde edilmiştir. Bunun yanında yeşil ve pembe (pudra) renklerde elde edilmiştir. Farklı renkler elde edilmesi özelliği ile Alkanna tinctoria (kızıl eğnik) bitkisi ile benzerlik göstermektedir. Tek-stil malzemeleri için önemli olan ışık haslığının mavi renklerde (5) olarak belirlenmesi ortanın üstünde bir değer olarak yorumlanabilir. Kırmızılahana bitkisinin Potasyum bikro-mat, Demir II sülfat, Çinko klorür, Tartarik asit, Ase-tik Asit, Bakır sülfat, Sodyum karbonat, Sodyum sülfat, Potasyum alüminyum sülfat, Sitrik Asit mor-danlarıyla; Bej, sütlü kahve, mint yeşili 2, pudra1, gri1, çağla yeşili, havai mavi 1, kirli beyaz, mint 1, pudra 2 ve mordansız boyama ile pudra2 renkleri elde edilmiştir. Işık haslığı en yüksek Demir II sül-fat (5), Bakır sülfat (5), Sürtünme haslığı en yüksek Demir II sülfat (5) olarak tespit edilmiştir. Islak-su

126

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

damlası haslığı en yüksek Tartarik asit (5), Sodyum sülfat (5), Potasyum alüminyum sülfat (5) olarak bulunmuş, Kuru-su damlası haslığı ise tüm boya-malarda (5) olarak belirlenmiştir. Yüzyıllardır kullanılan bitkisel boyaların, sentetik boyalara göre daha zahmetli ve pahalı ol-ması, renk skalasının daha az olmasına rağmen, sağlık açısından birçok üstün özelliğinden dolayı yeniden tercih edilir duruma gelmiştir. Özellikle tensel temasın daha fazla olduğu çocuk kıyafetleri, çocuk oyuncakları, çocuk odası halıları gibi ürünle-rde doğal boya kullanılarak üretilenlere daha çok rağbet edildiği görülmektedir. Sonuç olarak doğal boya elde edilen bitkilerden haslık dereceleri yük-sek olanlar belirlenerek kültüre alınmalı ve gıda, tekstil, ilaç gibi insan sağlığını etkileyen tüm alan-larda bilinçli olarak yeniden kullanılmaya başlan-malı, yeşil dünya için yeşil tekstil tercih edilmelidir.

Kaynakça

Anonim, 1978 a. Boyalı ya da Baskılı Tek-stil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metod-ları-Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Deney Metod-ları-Sürtünmeye Karşı Renk Haslığı Tayini. Türk Standartları Enstitüsü Yayınları TS 717, AnkaraAnonim, 1978 b. Boyalı ya da Baskılı Tekstil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metodları- Su Damlasına Karşı Renk Haslığı Tayini. Türk Standart-ları Enstitüsü Yayınları TS 399, Ankara

Anonim 1984a. Boyalı ya da Baskılı Tekstil Mamülleri İçin Renk Haslığı Deney Metodları-Gün Işığına Karşı Renk Haslığı Tayini Metodu. Türk Stan-dartları Enstitüsü Yayınları TS 867, Ankara

Anonim 1984 b. Tekstil Mamüllerinin Renk Haslığı Tayinlerinde lekelerinin (Boya Akması) ve Sol-manın (Renk Değimesi) Değerlendirilmesi İçin Gri Skalaların Kullanma Metodları , Türk Standartları Enstitüsü yayınları TS 423. Ankara

Dawson T. (2011). “Progress Towards A Greener Textile İndustry”, Coloration Technology, Society of Dyers and Colourists, 128, 1 - 8

Elektronik erişim a.(2017) http://www.etar-im.net/bilgi-bankasi/bahce-bitkileri-notlari/siyah-havuc-yetistiriciligi.html, Erişim tarihi: 27.05.2017

Elektronik erişim b.(2017) http://www.sivasbirlik-tarim.com/urun/179/lahana-kirmizi, Erişim tari-hi:27.05.2017

Gazioğlu Rüzgar D., Altun ş. (2016). Tekstil Malze-meleri İle Kapalı Alan HavaKalitesinin İyileştirilme-si, Tekstil ve Mühendis, 23: 104, 288-296.

İşmal Ö E., Yıldırım l., Tekstil Tasarımında Çevre Dostu Yaklaşılar, Akdeniz Sanat Hakemli Dergi, Cilt 4, Sayı 8. S.5

Johnson, N.A.G., Wood, E.J., Ingham, P.E., McNeil, S.J., McFarlane, I.D., (2003), Wool as a Technical Fibre, Journal of The Textile Institute, 94, 3-4, 26-41.

127

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Boyar maddeler, tekstil endüstrileri ve di-ğer birçok endüstriyel faaliyette yoğun bir biçimde kullanılmaktadır. Tekstilde kullanılan boyar madde-lerin %10’u endüstriyel arıtma tesisi çıkış suları ile alıcı su ortamlarına verilmektedir. Atık sularda renk ve organik maddelerin varlığı bir sorundur ve deşarj edilmeden önce giderilmesi gerekmektedir. Tüm dünyada güncel olan sürdürülebilir üretim, tekstil sektöründeki önemli konulardan birisidir. Sürdürü-lebilir tekstilde, atıkların geri dönüştürülmesi, teks-til ve hazır giyim sanayinde sürdürülebilir kalkınma-nın sağlanabilmesi için verimli bir yoldur. Ülkemizde yıllık katı atık miktarları gün geçtikçe artmakta ve geri dönüşüme gönderilen katı atık miktarları da oldukça az ve yetersizdir. Katı atıklar içinde geri dönüşümün sağlanması durumunda elde edilecek katma değeri en yüksek olanı bitkisel atıklardır. Bu çalışmada, Çal karası (vitis vinifera) üzüm cinsine ait çekirdeklerden, soğuk sıkım tekniği ile yağ elde edilmesinden sonra oluşan çekirdek posaları, doğal boya hammaddesi olarak değerlendirilmiştir. Çe-kirdek posaları hiçbir yerde kullanılmayıp sadece hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Hayvan yemi olarak kullanılmasının yanında bitkisel boyacılıkta ilmelik yün halı iplikleri boyanarak farklı alanda de-ğerlendirilmiştir. Mordansız ve ön mordanlı boyama yapılarak elde edilen renklerin sürtünme haslığı ve yıkama haslık değerleri incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Doğal boya, üzüm çekirdeği, bit-kisel atık, bio-mordan

ABSTRACT

Dyestuffs have been utilized intensively by textile industries and other many industrial ac-tivities. 10 percent of textile colorants have been discharged by purification plants. The existence of color and organic matters in waste water is a prob-lem for environment and these has to be filtrated before discharging to ground. Sustainable produc-tion, current issue in the world, is one of the signifi-cant phenomenon. In sustainable textile, recycling of wastes is efficient technique in order to ensure sustainable development on textile and apparel industry. Solid waste amounts have rising day by day and recycled solid wastes is inadequate in our country. Incase recycling of solid wastes, vegetable wastes will be high added-value. In this study, Çal karası (vitis vinifera) grape seeds, defatted by cold press technique, were used as a natural dyestuff. This seed pulps have been utilized just as fodder. In this study, this pulps were evaluated as a natural dyestuff for carpet pile yarns. Rubbing fastness and washing fastness of non-mordant and pre -mordant natural dyed yarns were evaluated.

Keywords: Natural dye, grape seed, vegetable waste, bio-mordant

EKOLOJİK TEKSTİL ÜRETİMİNDE ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ POSASININ DOĞAL BOYACILIKTA KULLANIMI

THE UTILIZE OF GRAPE SEED PULP AT NATURAL DYEING FOR ECO-FRIENDLY TEXTILES

İbrahim ÜNER*

*Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı Anabilim Dalı, Munzur Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı

Giriş

Çevreye zarar veren süreçlere sahip teks-til sektöründe, üretim prosesleri büyük miktarda doğal kaynak (su, petrol, toprak) tüketimine sebep olmakta, toksik kimyasallar kullanmakta ve kar-bon dioksit açığa çıkarmaktadır. Günümüze kadar tekstillerin üretimi ve kullanımının çevresel etkileri üzerine çok sayıda araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmaların sonucunda tekstilde sürdürülebilir yöntemlerin uygulanması ile ilgili yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Tekstil sektöründe, hazır ya da üretilmiş ipliğin kumaşa dönüşümü (iplik üretimi, iplik bü-kümü, dokuma) ya da ilişkili üretimler, boyama ve

üretimin diğer aşamaları ile son ürünler meydana getirilmektedir. Tekstil boya- baskı endüstrisi, diğer endüstriyel sektörlere nazaran deşarj hacmi ve çıkış suyu kompozisyonu göz önüne alındığında çevreyi en çok kirleten endüstri dalı olarak nitelendirilmek-tedir. Öyle ki, boyama ve terbiye işlemlerinde, doğal liflerin yıkama ve ağartma basamaklarından oluşan atık sular, büyük miktarlarda ve değişik kompozis-yonlarda olmaktadır. Bunlar; biyolojik olarak zor ayrışan organik maddeler, renk, toksik maddeler ve inhibitör bileşikler, adsorplanabilir klorlu bileşikler (AOX), pH ve tuzlardır (Kaykıoğlu & Debik, 2006). Tekstil sektöründe boyama ve bitim işlem-lerinde her yıl 200,000 ton boyar madde boyama verimsizliğinden dolayı israf olmaktadır. Ne yazık ki

128

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

bu boyarmaddelerin büyük bir çoğunluğu konvansi-yonel atık su işleme proseslerinden kurtulmakta ve doğada yüksek ışık, ısı, su, dayanımlarından dola-yı kaybolmamaktadırlar. Özellikle pamuklu üretim proseslerinde biyolojik parçalanmaya karşı dirençli anti mikrobiyal ajanlar kullanılmaktadır. Fakat çev-resel mevzuatlar fabrikaların atık sularını deşarj et-meden önce atıklardaki boyarmadde kalıntılarını gi-dermesini zorunlu kılmaktadır (Chequer vd., 2013, s. 152). Tekstil ürünlerinin ticari başarısının önem-li faktörü boya-baskı işlemleridir. Tasarım ve güzel renk faktörlerine ilave olarak tüketiciler, ışık haslığı yıkama haslığı gibi özelliklere dikkat etmektedirler. Bu özellikleri elde edebilmek için lifleri renklendiren boyarmaddenin yüksek afinite, renk düzgünlüğü ve ekonomik uygunluğuna dikkat edilmesi gerekmek-tedir. Tüm bu özelliklerinin yanında son zamanlarda çevresel etkileri de dikkate alınmaktadır (Chequer vd., 2013, s. 154). Dünya genelinde güvenli tekstillere olan talep artmaktadır. A.B.D, Avrupa ve Japonya’daki genel tüketiciler, yüksek farkındalıkları sayesinde tekstil renklendirmesinde cilt kanserine ve alerjik reaksiyonlara neden olan sentetik boyarmaddele-rin kullanılmasına karşıdırlar. Bu yüzden çevreyle uyumlu, nispeten daha az toksik ve alerjik aynı za-manda bitkiler, böcekler, mineraller ve mantarların kaynağını oluşturan doğal boyalara ilgi artmaktadır (Mansour, 2013, s. 208). Son zamanlarda, birçok ticari boya firması sentetik boyarmaddelerin çevre-ye verdikleri zararların etkilerini azaltmak amacıyla temel boyama ve baskı işlemlerinde doğal boyaların kullanılabilirliğini araştırmaktadırlar (Rungruangkit-krai & Rattanaphol, 2014, s. 337). Yaşadığımız çevre ve gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağımız konularındaki artan hassasiyet, tekstil mamulleri için sentetik boyar-maddelere alternatif olarak, doğal boya pazarını, gün geçtikçe büyüyen ve talep gören bir sektör hali-ne gelmiştir (Kayahan, Karaboycı, & Dayık, 2016, s. 113). Doğal boyaların eldesinin mevsimlere bağlı oluşu ve belirli bir standardın oluşturulamaması gibi etkenler sentetik boyarmaddelerin kullanımını hızla arttırırken (Enez, 1987, s. 1), doğal boyaların çevre kirliliğine yol açmaması, daha az toksik ve alerjenik olmaları son on yılda bu boyaların kullanımını, gıda, kozmetik, farmasötik ve tekstil alanında kullanımını arttırmıştır. Çoğu doğal boyarmadde düşük ışık ve yıkama haslığına sahiptir. Bu nedenle haslığı arttıra-bilmek için boyama öncesi, esnası veya sonrasında uygun kimyasal maddelerle bir mordanlama işlem-den geçirilir (Karadağ & Deveoğlu, 2011, s. 23). Ge-leneksel olarak, mordan maddeleri, doğada odun külü, sığır sidiği gibi alkali mordan ve asidik meyve ve yapraklarından asidik mordan olarak bulunabil-

mektedirler (Mansour, 2013, s. 208). Doğal boyamacılıkta mordan maddesi ola-rak birçok metal tuzları kullanılmasına rağmen son yıllarda, toksik, kanserojen ve çevre kirliliğine yol açmayan metal tuzlarından yalnızca alüminyum ve demir şapları kullanılmaktadır (Karadağ & Deveoğ-lu, 2011, s. 24). Yün lifinin Malabar fıstığı ile boyan-masıyla ilgili yapılan çalışmada, mordan maddesi olarak metal tuzlarını ve bio mordan olarak da meşe mazısı, nar kabuğu ve neem kabuğu kullanılmıştır. Çalışmada, boya banyosunda arta kalan metal iyon-larının miktarının yasal sınırlardan daha fazla oldu-ğunu ifade etmiş ve bio mordan kullanımına dikkat çekmiştir (Rather vd., 2016, s. 3045). Pamuk ve ipek kumaşların metal mordansız enzimatik doğal boyamasının incelendiği çalışmada, 3 farklı enzim türü tanik asit ile birlikte mordan maddesi olarak kullanılmış ve bu tür çalışmalarla metal mordanlara alternatif bulunabileceğinden bahsetmiştir(vankar, Shanker, & verma, 2007). Son yıllarda doğal boyarmadde elde etmek için, kaynak olarak bitkisel atık kullanımı, farklı araş-tırma grupları tarafından çalışmakta olan popüler bir konudur. Söz konusu çalışmalarda vurgulanan ana fikir, bitkisel atıkların önemli miktarda doğal boya içerdiği, bu tür atıkların tekstil boyamacılığın-da kullanılacak boyarmaddeler için kaynak olarak kullanılabileceğidir (Kayahan vd., 2016, s. 113). Doğal boyaların en önemli dezavantajlarından birisi yüksek maliyet oranlarıdır ki 1 kg boya bitkisi ile 1 kg materyal boyanabilmektedir. Doğal boyacılıkta bitkisel atıkların kullanılması ile bu maliyet oranları düşürülebilmektedir (Karaboyacı, 2014, s. 1161). Bechtold vd.(2006, 2007), farklı periyod-lardaki çalışmalarında doğal boyarmadde kaynağı olarak üzüm suyu ve şarap üretimi proses artıkla-rını, çeşitli cinslerde preslenmiş üzüm posalarının çekirdeklerini, diş budak ağacının yaprak ve ka-buklarını kullanmışlardır (Bechtold, Mahmud-Ali, & Mussak, 2007; Bechtold, Mussak, Mahmud-Ali, Ganglberger, & Geissler, 2006; Kayahan vd., 2016). Meksi vd., (2012) Doğal boyarmadde kaynağı ola-rak atık zeytin kara suyu kullanılmış ön-birlikte ve son mordanlama yöntemleriyle yün elyafının boyan-ması çalışılmıştır. Karaboyacı (2014), son yıllarda organik ürünlere olan talebin arttığını belirttiği ça-lışmasında, boyarmadde kaynağı olarak Isparta’da yıllık 25 bin ton (yaş ağırlık) posa açığa çıkaran rose damascana sanayi gülünün atığını kullanmıştır. Ça-lışmada bitkisel atıkların doğal boya kaynağı olarak kullanılmasının boyama maliyetlerini oldukça dü-şürdüğü ve sentetik boyalara oranla daha ekonomik olduğu verilerle ifade edilmiştir. (Karaboyacı, 2014; Kayahan vd., 2016). Bu çalışmada, Çal karası (vitis vinifera) üzüm cinsine ait çekirdeklerden, soğuk sı-kım tekniği ile yağ elde edilmesinden sonra oluşan çekirdek posaları, doğal boya hammaddesi olarak

129

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

değerlendirilmiştir. Çekirdek posaları hiçbir yerde kullanılmayıp sadece hayvan yemi olarak kullanıl-maktadır. Hayvan yemi olarak kullanılmasının ya-nında doğal boyacılıkta ilmelik yün halı iplikleri bo-yanarak farklı alanda değerlendirilmiştir. Mordansız ve ön mordanlı boyama yapılarak elde edilen renk-lerin sürtünme haslığı ve yıkama haslık değerleri in-celenmiştir.

1. MATERYAL VE METOT

1.1. Materyal

Çalışmada 2,5 Nm ilmelik yün halı ipliği kullanılmıştır. Boyanan iplik numuneleri 10g olarak alınmıştır. Doğal boya maddesi olarak, üzüm çekir-deklerinin soğuk sıkım tekniği ile yağının eldesin-den sonra arta kalan Çal Karası (vitis vinifera) cinsi üzüm çekirdeği posası kullanılmıştır. Çalışmada bio-mordan maddesi olarak saflık değeri % 99,5 olan tannik asit ve tartarik asit kul-lanılmıştır. 1.2. Metot

1.2.1 Boyarmadde ekstraksiyon metodu

Çalışmada, boyarmadde ekstraksiyonu elde etmek için çekirdek posaları 1:100 flotte ora-nında 1 saat kaynatma yöntemiyle elde edilmiştir. Ekstraksiyon eldesi için boyanacak yün ipliğin ağır-lığı esas alınarak (10g) 3 farklı miktarda (1:1/2, 1:1, 1:2) bitki posası kullanılmıştır (Tablo 1).

1.2.2. Ön mordanlama metodu

Çalışmada yün ipliğine ön mordanlama işlemi uygulanmış ve mordan türlerinin etkisini de-ğerlendirmek amacıyla tannik asit ve tartarik asit kullanılmıştır. Ayrıca mordan oranlarının etkilerini incelemek amacıyla yün ipliğin ağırlığı esas alınarak 3 farklı oranda (%3, %5, %7) mordan kullanılmıştır (Tablo 1). Mordanlama işlemi 1:100 flotte oranında 1 saat kaynatma yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Ön mor-danlama işlemi, belirlenen oranlarda tannik asit ve tartarik asidin yün lifiyle 1:100 flotte oranında kay-natılması daha sonra soğutularak durulama işlemi-nin yapılması şeklinde gerçekleştirilmiştir.

1.2.3. Boyama metodu

Her bir numunenin boyanmasında 1:100 flotte oranında 1 saat kaynama sıcaklığında boya-ma işlemleri gerçekleştirilmiştir. Boyama işlemle-rinden sonra soğuk durulama, sıcak durulama iş-lemleri gerçekleştirilmiştir.

Tablo 1. Çalışma parametreleri

Numunekodu

D1D2 D 1/2A-3-1/2A-3-1A-3-2A-5-1/2A-5-1A-5-2A-7-1/2A-7-1A-7-2

Mordan yöntemi

Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.

Mordantürü

MordansızMordansızMordansızTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik AsitTannik Asit

Mor. oranı %000333555777

Boya mad.Konst.

1:11:2

1:1/21:1/2 1:1 1:2

1:1/2 1:1 1:2

1:1/2 1:1 1:2

1.2.4. Yıkama haslığı (lekeleme)

Boyanmış numunelerinin yıkama haslık-larının değerlendirilmesinde TS EN ISO 105-C06 Evsel yıkamaya ve ticari müesseselerde yıkamaya karşı renk haslığı metodu uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar Gri skalada değerlendirilmiştir.

1.2.5. Sürtme Haslığı

Boyanmış numunelerinin sürtme haslıkları-nın değerlendirilmesinde TS EN ISO 105-X12 Sürt-meye karşı renk haslığı tayini metodu uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar Gri skalada değerlendirilmiştir.

2. SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2.1. Sürtme ve Yıkamaya Karşı Renk Haslığı Test sonuçları

Çalışmada boyanmış numunelere ait renk haslığı sonuçları Tablo 2’de verilmektedir. Buna göre test sonuçları mordan konsatrasyonu mordan türü ve boyarmadde konsatrasyonu açısından de-ğerlendirilmiştir.

2.1.1. Mordan konsantrasyonun etkisi

Çalışmada iki farklı mordan türünün kon-santrasyon değerlerinin haslık değerlerine etkisini görmek amacıyla diğer iki değişken sabit tutulmuştur.

Boya mad.Konst.1:1/2 1:1 1:2

1:1/2 1:1 1:2

1:1/2 1:1 1:2

Mor. oranı %333555777

Numunekodu

B-3-1/2B-3-1B-3-2B-5-1/2B-5-1B-5-2B-7-1/2B-7-1B-7-2

Mordan yöntemi

Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.Ön mordan.

Mordantürü

Tartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asitTartarik asit

A: Tannik asit, B: Tartarik asit,½: 5g/l, 1:1: 10g/l, 1:2: 20g/l , D: mordansız

130

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

KODD 1/2D 1D 2

A-3-1/2A-5-1/2A-7-1/2A-3-1A-5-1A-7-1A-3-2A-5-2A-7-2

Pamuk444

3-44

4-53-43-43-42-33-43-4

Asetat4-54444

4-5444

3-444

PES4-54-54-54

4-5 4-54

3-44

3-44

3-4

Nylon4-54-54-54

4-5 4-54

3-44-53-444

Yün4-54-54-54

4- 5 4-54

4-54443

Akrilik4-54-54-54

4-5 4-544

4-53-44

3-4

Y. Sürt.3-43-43-43

3-43-43-43-43-43-43

3-4

K. Sürt.444

3-43-43-43-43-43-43-43-43-4

SürtmeYıkama Haslığı LekelemeTablo 2. Tannik asit konsantrasyon değerlerinin etkisi

A: Tannik asit, B: Tartarik asit, ½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l,D: mordansız Çalışmada her bir boyarmadde oranında tannik asit miktarının artışındaki haslık sonuçları boyarmadde oranları dikkate alınarak incelenmiş ve bu sonuçlar mordansız boyama ile elde edilen haslık değerleri ile kıyaslanmıştır. Buna göre, 5 g/l (1/2) boyarmadde oranında mordan miktarının artışıyla haslık değerlerinde kısmi bir iyileşme görülmüştür. 10-20 g/l boyarmadde oranında mordan miktarının artışıyla haslıklarda bir artış görülmemiştir. Tannik asit ile yapılan ön mordanlama-boyama işlemi-nin yıkama haslık değerlerinin mordansız boyama haslık değerlerine göre genel olarak daha kötü olduğu sonucuna varılmıştır. Sürtme haslığı değer-lerinde yakın sonuçlar elde edilmiştir.Tablo 3. Tartarik asit konsantrasyon değerinin etkisi

A: Tannik asit, B: Tartarik asit, ½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l, D: mordansız

KODD 1/2D 1D 2

A-3-1/2A-5-1/2A-7-1/2A-3-1A-5-1A-7-1A-3-2A-5-2A-7-2

Pamuk444

3-44-54

3-444

3-43-43-4

Asetat4-544

4-54-54-54-54-5443

3-4

PES4-54-54-54

4-54-54-54-54434

Nylon4-54-54-54-54-54-54-54-54-543

3-4

Yün4-54-54-54-54-54-54-54-54-544

3-4

Akrilik4-54-54-54-54-54-54-54-54434

Y. Sürt.444

3-444

3-43-43-43-433

K. Sürt.4-54-54-53-44

4-53-44

3-43-43-43-4

SürtmeYıkama Haslığı Lekeleme

Her bir boyarmadde oranında tartarik asit miktarının artışındaki haslık sonuçları boyarmadde oranları dikkate alınarak incelenmiş ve bu sonuçlar mordansız boyama ile elde edilen haslık değer-leriyle kıyaslanmıştır. Buna göre, 5-10 g/l (1/2, 1) boyarmadde oranında mordan miktarının artışıyla pamuk lekeleme haslığının arttığı diğer lekeleme haslıklarında değişme olmadığı görülmüştür. 20 g/l boyarmadde oranında (2) mordan miktarının artışıyla kendi içinde haslık değerlerinde iyileşme görülmemiştir. Tartarik asit ile yapılan ön mordan-

lama-boyama işleminin yıkama haslık değerlerinin mordansız boyama haslık değerlerine göre genel olarak daha kötü olduğu sonucuna varılmıştır. Sürtme haslığı değerlerinde yakın sonuçlar elde edilmiştir.

2.1.2. Mordan türünün etkisi

İki farklı mordan türü ile yapılan ön mor-danlama- boyama işleminin haslık sonuçlarında mordan türünün renk haslıklarına etkisi incelen-miştir. Buna göre,

KODA-3-1/2B-3-1/2A-3-1B-3-1A-3-2B-3-2

Pamuk3-43-43-43-42-33-4

Asetat4

4-54

4-53-44

PES444

4-53-44

Nylon4

4-54

4-53-44

Yün4

4-54

4-544

Akrilik4

4-54

4-53-44

Y. Sürt.3

3-43-43-43-43-4

K. Sürt.3-43-43-43-43-43-4

SürtmeYıkama Haslığı Lekeleme

A: Tannik asit, B: Tartarik asit, ½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l,D: mordansız

Tablo 4. %3 mordan oranında mordan türlerinin etkisi

Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, farklı mordanlar ile aynı mordan oranında (%3)ve aynı bo-yarmadde (1/2, 1, 2 ) miktarlarındaki sonuçlar ken-di içlerinde incelendiğinde, tartarik asit ile ön mor-danlamanın yıkama haslığı değerlerinde iyileşme görülmüş fakat sürtme haslığı değerlerinde değişik-lik gözlenmemiştir.

Tablo 5.’e göre %5 lik mordan oranında tannik asit ve tartarik asidin 3 farklı boya oranındaki haslık sonuçları kendi içinde incelendiğinde, tartar-ik asit ile ön mordanlamanın ½ ve 1 boyarmadde oranında yıkama ve sürtme haslık değerlerini art-tırdığı görülmüştür. 2 oranında yıkama haslıklarında kısmen azalma tespit edilmiştir.

KODA-5-1/2B-5-1/2A-5-1B-5-1A-5-2B-5-2

Pamuk4

4-53-44

3-43-4

Asetat4

4-54

4-543

PES 4-5 4-53-44-543

Nylon 4-5 4-53-44-543

Yün4- 5 4-54-54-544

Akrilik 4-5 4-54

4-543

Y. Sürt.3-44

3-43-433

K. Sürt.3-44

3-44

3-43-4

SürtmeYıkama Haslığı Lekeleme

A: Tannik asit, B: Tartarik asit, ½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l,

Tablo 5. %5 mordan oranında mordan türlerinin etkisi

KODA-7-1/2B-7-1/2A-7-1B-7-1A-7-2B-7-2

Pamuk4-54

3-44

3-43-4

Asetat4-54-5444

3-4

PES 4-54-544

3-44

Nylon 4-54-54-54-54

3-4

Yün4-54-54

4-53

3-4

Akrilik4-54-54-54

3-44

Y. Sürt.3-44

3-43-43-43

K. Sürt.3-44-53-43-43-43-4

SürtmeYıkama Haslığı Lekeleme

Tablo 6. %7 mordan oranında mordan türlerinin etkisi

A: Tannik asit, B: Tartarik asit, ½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l,

131

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

SONUÇ

Üzüm ve üzümden üretilen yan ürünler gıda sektöründe oldukça önemlidir. Üzümün işlen-mesinden sonra arta kalan çekirdeklerinden yağ elde edilerek sağlık sektöründe de değerlendirilme-ktedir. Çalışmada yağı uzaklaştırılan çekirdek posalarının tekstil sektöründe doğal boya alanında değerlendir-ilebileceği ortaya konulmuştur. Tannik asit oranının artmasıyla 1:1/2’lik boyamanın yıkama haslıklarında iyileşme görülmüş fakat diğer oranlarda haslıklarında iyileşme görülmemiştir. Tartarik asit oranının artışıyla 1:1/2 ve 1:1 boyama-larda pamuk lekeleme haslığının arttığı görülmüştür. %3 ve %5’lik oranlarda tartarik asidin daha iyi sonuçlar verdiği fakat % 7 oranında mordan türleri arasında haslık değerleri açısından fark ol-madığı görülmüştür. 1:1/2, 1:1 ve 1:2 boya oranlarında yapılan çalışmada haslık değerlerinde bir değişme olmadığı tespit edilmiştir.Üzüm çekirdeği ekstraktı mordansız boyama ile 4-5 değerinde yıkama haslığı ve 4 değerinde sürtme haslığı sonuçlarını vermiştir. Tannik asit ve tartarik asitle farklı oranlar-da yapılan ön mordanlama – boyama işleminde yıkma ve sürtme haslık değerlerinde bir iyileşme görülmemiştir.

Kaynakça

½Bechtold, T., Mahmud-Ali, A., & Mussak, R. (2007). Anthocyanin dyes extracted from grape pomace for the purpose of textile dyeing. Journal of the Science of Food and Agriculture, 87, 2589–2595. https://doi.org/10.1002/jsfa

Tablo 6’ya göre tannik asit ve tartarik asidin %7’lik oranda 3 farklı boyarmadde miktarında haslık değerlerinde anlamlı bir farklılık görülmemiştir.

2.1.3. Boyarmadde konsatrasyonun etkisi

Çalışmada boyarmadde konsantrasyonun haslık değerlerine etkisini incelemek üzere 3 farklı oranda (½: 5g/l, 1: 10g/l, 2: 20g/l) çalışılmıştır. Sa-dece boyarmadde konsantrasyonun etkisini değer-lendirmek amacıyla mordansız boyanmış numunel-er incelenmiştir. Ön mordanlı boyamanın haslık değerlerine etkileri olduğu için incelemeye dahil edilmemiştir.

KODD 1/2D 1D 2

Pamuk444

Asetat4-544

PES 4-54-54-5

Nylon 4-54-54-5

Yün4-54-54-5

Akrilik4-54-54-5

Y. Sürt.3-43-43-4

K. Sürt.444

SürtmeYıkama Haslığı Lekeleme

D: Mordansız

Tablo 7. Boyarmadde konsantrasyonun haslık değerlerine etkisi

½Bechtold, T., Mussak, R., Mahmud-Ali, A., Gan-glberger, E., & Geissler, S. (2006). Extraction of natural dyes for textile dyeing from coloured plant wastes released from the food and beverage indus-try. Journal of the Science of Food and Agriculture, 86(2), 233–242. https://doi.org/10.1002/jsfa.2360½Chequer, F. M. D., Oliveira, G. A. R. D., Ferraz, E. R. A., Cardoso, J. C., Zanoni, M. v. B., & Olivei-ra, D. P. De. (2013). Textile Dyes: Dyeing Process and Environmental Impact. Içinde M. Günay (Ed.), Eco-Friendly Textile Dyeing and Finishing (ss. 151–176). Intech. https://doi.org/10.5772/53659½Enez, N. (1987). Doğal boyamacilik. İstanbul: Marmara Üniversitesi.½Karaboyacı, M. (2014). Recycling of rose wastes for use in natural plant dye and industrial applica-tions. The Journal of The Textile Institute, 105(11), 1160–1166. https://doi.org/10.1080/00405000.2013.876153½Karadağ, R., & Deveoğlu, O. (2011). Genel Bir Bakış : Doğal Boyarmaddeler. Marmara Fen Bilim-leri dergisi, 23(1), 21–32.½Kayahan, E., Karaboycı, M., & Dayık, M. (2016). Bitkisel Atıklar Kullanılarak Yün, Pamuk ve Re-jenere Soya lifleri için Ekolojik Boyama. Tekstil ve Mühendis, 23(102), 112–125. https://doi.org/10.7216/1300759920162310205½Kaykıoğlu, G., & Debik, E. (2006). Color Remov-al From Textile Wastewater With Anaerobic. Sigma Yıldız Teknik, 4(282), 59–68.½Mansour, H. (2013). Textile Dyeing: Environmen-tal Friendly Osage Orange Extract on Protein Fab-rics. Içinde M. Günay (Ed.), Eco-Friendly Textile Dyeing and Finishing (ss. 207–231). Intech.½Meksi, N., Haddar, W., Hammami, S., & Mhen-ni, M. F. (2012). Olive mill wastewater: A potential source of natural dyes for textile dyeing. Industri-al Crops and Products, 40, 103–109. https://doi.org/10.1016/j.indcrop.2012.03.011½Rather, l. J., -Islam, S.-U., Shabbir, M., Bukhari, M. N., Shahid, M., Khan, A., & Mohammad, F. (2016). Ecological dyeing of Woolen yarn with Ad-hatoda vasica natural dye in the presence of bio-mordants as an alternative copartner to metal mordants. Journal of Environmental Chemical En-gineering, 3041–3049. https://doi.org/10.1016/j.jece.2016.06.019½Rungruangkitkrai, N., & Rattanaphol, M. (2014). Eco-Friendly of Textiles Dyeing and Printing with Natural Dyes. RMUTP Research Journal, 366–382.vankar, P. S., Shanker, R., & verma, A. (2007). Enzy-matic natural dyeing of cotton and silk fabrics with-out metal mordants. Journal of Cleaner Production, 15(15), 1441–1450. https://doi.org/10.1016/j.jcle-pro.2006.05.004

132

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Son yıllarda, üreticilerin, tedarikçilerin ve tüketicilerin ekoloji ve sürdürülebilirlik konusunda ilgisi gittikçe artmaktadır. Her alanda bu bilincinin gelişmesiyle birlikte sentetik boyarmaddeler de mercek altına alınmış ve doğal boyacılığı canlandır-ma çalışmaları dikkat çekmeye başlamıştır. Doğal boyarmaddeler tekstil ürünlerinin renklendirilme-sinde, tarihsel, kültürel ve ekonomik öneme sahip-tir. Bu konuda yapılan çalışmalar, tarihsel do-ğal boya bitkilerinin yeniden üretimi ve canlandırıl-ması veya boyama özelliklerinin yeni teknolojileri kullanarak daha verimli hale getirilmesinin yanı sıra alternatif doğal boyaların ortaya çıkartılmasını da kapsamaktadır. Günümüzde tarım alanlarının gittik-çe daralması nedeniyle önceliğin gıda üretimine ve-rilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, doğal boyar-madde elde etmek için tarım alanlarını kullanmak yerine organik atıkları değerlendirme olanaklarının araştırılması daha akılcı görünmektedir. Gıda ve içecek endüstrilerinden çıkan bitkisel atıklar ile tarımsal atıkların doğal boya kaynakları olarak değerlendirilmesi büyük ilgi çekmektedir. Günümüzde, mühendislik çalışmalarından sanat ve zanaat işlerine kadar geleneksel yöntemlerden farklı yeni yöntemlerin araştırılması, eski reçetele-rin tekrar gözden geçirilmesi ve geçmiş deneyimler-den de faydalanarak yeni bir yol haritası belirleme zorunluluğu doğmuştur. Bu bildiride; tarım, gıda, ecza, orman, içecek endüstrileri atıklarının alternatif doğal bo-yarmadde kaynakları olarak kullanılması ile ilgili güncel çalışmalara değinilmiş, pamuklu kumaş ve bir biyomateryal olarak bademin dış yeşil kabuk atıklarını kullanarak 3-5 yaş kız çocukları için pastel renklerden oluşan yazlık giysi koleksiyonu oluştu-rulmuştur.

Anahtar sözcükler: Doğal boya, Badem Kabuğu, Sürdürülebilirlik, Eko tasarım, Atık değerlendirme, Biyomateryal, Geri dönüşüm, Çocuk Giysisi

ABSTRACT

In recent years, manufacturers, suppliers and consumers are getting more and more interest-ed in ecology and sustainability. With the develop-ment of this awareness in all areas, synthetic dyes are being focused and revival of natural dyeing becomes more attractive. Natural dyes have histor-ical, cultural and economical importance in colour-ing of textiles.Relevant studies include reproduction and revival of historical natural dye plants or increasing their colouring properties using novel technologies as well as exploring alternatife natural dyes. Since agricultural fields are decreasing day by day, food production must have the priority. In this sense, re-searching the valorization of organic wastes is more logical rather than using agricultural areas in order to obtain natural dyes. valorization of vegetal materials from food and beverage industries and agricultural wastes as natural dye sources has attracted great interest. Nowadays, it is obligatory to find a new pathway from engineering studies to art and crafts using past experiences, revising old recipes and re-searching new methods other than traditional ones. In this presentation, current studies on uti-lization of the wastes from agriculture, food, phar-macy, forest, beverage industries as alternative natural dye sources were mentioned and a summer children’s apparel collection with light colours for 3-5 aged girls were created by using cotton fabric and outer green shells of almond as a bio material.

Keywords: Natural Dye, Almond Shell, Sustainabili-ty, Eco design, Waste valorization, Biomaterial, Re-cycling, Children’s apparel

TASARIMA EKOLOJİK BİR YAKLAŞIM: ATIK BİYOMATERYALLE RENKLENDİRİLMİŞ ÇOCUK GİYSİLERİ

AN ECOLOGICAL APPROACH TO DESIGN: CHILDREN’S APPAREL COLOURED BY USING WASTE OF BIOMATERIAL

leyla YIlDIRIM*, Özlenen Erdem İşMAl**

*Doç. Tekstil Tasarımcısı, [email protected], Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi**Prof. Dr. Tekstil Mühendisi, [email protected], Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi

133

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Hızlı tüketime karşı artan tepki, var olan kaynakların daha bilinçli kullanımını hatta atık ko-numuna düşmüş her türlü malzemenin tekrar ham-madde olarak geri kazanımı arayışlarını gündeme getirmiştir. Özellikle, birçok kimyasal kullanımını içeren tekstil sektörü de Dawson’un “yeşil kimya” olarak tanımladığı, kullanılan hammaddeden yan ürünlere kadar her türlü çıktının insan ve çevre üzerinde en az toksik etkiyi bırakacak şekilde yapıl-masına doğru yönelmiştir. Buna göre buharlaşabi-len organik çözgenlerden kaçınılmalı, tercihen su kullanılmalıdır. liften başlayarak üretimin her aşa-masında enerji gereksinimi en düşük düzeyde tutul-malı, işlemler mümkün olan en düşük sıcaklıklarda yapılmalıdır. Hammaddeler mümkün olduğunca ye-nilenebilir kaynaklardan elde edilmelidir. Kullanım ömrünü tamamlayan ürünün geri dönüşümlü olma-sı tercih edilmelidir (Dawson, 2011, 1–8). Tekstil sektöründe terbiye, boya ve baskı işlemleri oldukça fazla su ve kimyasal kullanımlarıyla dikkat çekmek-tedir. Bazı azo boyarmaddelerin insan ve çevre sağ-lığı açısından zararlı bulunması tekstillerin renklen-dirilmesi konusunda doğal boya kullanımını tekrar gündeme getirmiştir. Sentetik boyar maddelerden önceki renklendiricilerle olan deneyim ise dünya kültür mirasında önemli bir yere sahiptir. Doğal kay-naklara bağlı olan bu boyama işlemi flora, fauna ve mineral açısından çok fazla çeşitlilik gösteren Hin-distan’ın, tarihte bu konuda oldukça fazla deneyim kazanmasına, boyalı ve baskılı tekstillerde öncü bir rol oynamasına neden olmuştur. 19.yy’da girişimci Thomas Wardle (1831-1909) Hindistan’a ait 181 çeşit boyarmadde ile boyanmış 3500 kumaş örne-ğini (Specimens of Fabrics Dyed with Indian Dyes) derleyerek bir araya getirmiştir (Eaton, 2013,122). Kimyasal boyaların yaygınlaşması doğal boyaların kullanımını zayıflatsa da 1970 ve 1980’lerde laura Ashley madder stlini tekrar gündeme getirerek geç-miş dönemlerde bu stilde kullanılan doğal boyalara dikkat çekmiştir (Hill,1997,18-25). Günümüzde Hindistan’daki doğal boyama-cılıkla ilgili yapılan araştırmalarda farklı doğal boya-ların kimyasal/biyokimyasal analizi, farklı mordan-ların ve mordanlama yöntemlerinin etkileri, doğal boyamadaki geleneksel olan ve olmayan yöntemler, boyama prosesi değişkenleriyle ilgili fiziko-kimyasal çalışmalar, boyama kinetiği, doğal boyalarla bo-yanmış tekstiller için renk parametrelerinin analizi ve doğal boyalarla ilgili karışım uygulamaları için uyumluluk testi konularında yapılmış çalışmalar, tekstillerin boyama özelliklerini geliştirmek için ya-pılan kimyasal modifikasyonlar, haslık özelliklerini geliştirme çalışmaları değerlendirilmiş, Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde yapılan geleneksel doğal boya-ma işlemleri gözden geçirilmiştir. Buna göre doğal

boyalarla ilgili bilimsel çalışmalar ve sistematik ra-porların hala yeterli olmadığı, henüz denenmemiş olan çok sayıda boya bitkisinin bulunduğu ve bunla-rın analiz edilmesi gerekliliğinden söz edilmektedir (Samanta, 2009, 384-399). Çok geniş bir yelpazede yapılan doğal boya çalışmalarıyla ilgili bilim insanları, sanatçılar ve za-naatçılar farklı farklı çalışmalar sürdürmektedirler. Bilim insanları yeni teknolojik süreçlerle tarihi do-ğal boyaların ya da yeni doğal boya kaynaklarının, antibakteriyel, Uv, kozmetik vb. birçok özelliğini incelemeye çalışıp, gıda/tarımsal organik atıkların bu amaçla değerlendirilmesi üzerine denemeler ya-paktadırlar. Bunun yanı sıra tarımsal üretim, keres-te ve gıda endüstrisi atıkları ile Avusturya’nın ılıman iklimde yetişen bitkisel kaynaklardan elde edilen boya bitkileri gibi çeşitli yerel kaynaklara yönelen çalışmalar mevcuttur. Enerji tüketimi hesaplamaları modeline göre kurutulmuş bitki gibi stabilize edil-miş bitkiler, boya ekstraktlarına göre daha avantajlı görünmektedir (Bechtold et. all, 2008, 215-232). Özellikle tek adımlı, kimyasal veya solvent kullan-madan ekstrakte edilen boyalarla kabul edilebilir haslık değerlerinde yün ve keteni boyanmak müm-kün olmuştur (Bechtold,2003,499-509). Eko baskı (eco print) uygulamalarında, pamuk, viskon, Ten-cel,Tencel/pamuk ve pamuk/poliester karışım ku-maşlar üzerinde bitkilerin izlerinin net ve canlı bir şekilde oluşturulması açısından çeşitli mordanla-rın, işlem koşullarının ve fiksaj yöntemlerinin etkile-ri incelenmiştir. (İşmal, Ö. E., 81-91) Yerli florayı renk paletlerine katma eğilimi gösteren tekstil santçılarının yanı sıra, geliştirdik-leri boyama teknikleriyle özgün desenleri yapan, iş gücü, su tasarrufu vb. gibi bir takım avantajlar sağ-lamayı hedefleyen sanatçılara da rastlanmaktadır. Örneğin; Kadolph ve Casselman, kontakt boyama ile geleneksel daldırma yöntemine göre su tasarrufu yapmayı ve değişik renk efektleri elde etmeyi başar-mışlardır. Avustralya’lı sanatçı Filint, okaliptüs yap-raklarını yün kumaş üzerinde çekiçleyerek, kırk yama sanatçısı Donna Johns, Aycock’un pigment transfer baskı tekniğini boyama sürecine katarak doğal boyama ile beraber eski giysileri geri kazan-mışlardır. (Kadolph ve Casselman, 2004, 15-21), (Mayusoh, 2015, 1472 – 1480), (Haar, 2011, 1-19), (http://www.indiaflint.com/), (Feldberg W. 09.11.2016) Nar kabuğu ve rosella kullanılarak bağlama boyama tekniği ile çocuk giysilerinin desenlendiril-diği çalışmalar ile (Bent and Braat, 2014, 35-59) yerel zanaatkarların araştırılıp turizmde katma de-ğer yaratılmasına yönelik çalışmalar da (Fauziyah ve Hakim, 2015, 41-44), (Maulik ve ark. 2014,788-794) bu konudaki deneyimlerin başka bir boyu-tunu oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra süreçleri

134

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

bir bütün olarak ele alıp durumu kültürel açıdan değerlendiren çalışmalar yapılmaktadır. Bilim ve sanat alanlarının kurumsal yürüttüğü iş birliklerine de rastlanmaktadır. Örneğin; Avusturya Doğal Tarih Müzesi ve Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi işbirli-ği ile demir ve bronz çağına ait yaklaşık 3500 yıllık arkeolojik malzeme, bilim insanları ve sanatçılar ile ortak yürütülen çalışma kapsamında incelenmiş ve “Colours of Hallstatt” adlı sergi için ilham kaynağı olmuştur. Bilim insanlarından elde ettikleri teknik bilgilerle üretim yapan sanatçılar bölgenin tekstil mirasını çağdaş tekstil üretimlerine taşımışlardır (Natural History Museum Catalogue vienna 2012). Türkiye’deki doğal boyamacılıkla ilgili te-orik ve uygulamaya dayanan birçok kaynak bu-lunmaktadır. Bu konuda yapılan kaynak tarama çalışmasında 1930’lu yıllardan itibaren yöresel kumaş ve halıların boyanmasıyla ilgili bilgilerin top-landığından son yıllarda ise laboratuvar şartlarında araştırmaların sürdürüldüğünden söz edilmektedir (Gönüz A. ve ark. 2006, 54 - 71). Hem laboratu-var şartlarında çalışan hem de kaynak taramasıyla reçeteleri derleyen çalışmalara da rastlamak müm-kündür (Karadağ, 2007, 2008). Boyarmaddelere olan ilgi ziraatçıların de dikkatini çekmiş yürütülen projelerle doğal boya bitkilerinin üretiminin yapılabilirliği araştırılmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ve 2001 yılında başlatılan bir projede boya bitkilerinden muhabbet çiçeği (Reseda luteola l.), kök boya (Rubia tincto-rum l.) ve çivit otu (Isatis tinctoria l.) üzerine çalış-malar yürütülmüştür. Tarla denemeleri Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü kampüsünde, boyama dene-meleri ise Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Fa-kültesinde yapılmıştır (TAGEM Proje, Sarı A. O., ve ark. 2005). Bazı fakültelerin ders kapsamında yer olan doğal boyamacılığın geliştirilmesi için eğitim amaçlı laboratuvar kurma gerekliliğine dikkat çeken çalış-malar da gündeme gelmektedir (Teker, M. S. 2011, 110-119). Doğal liflerle yapılan çalışmaların yanın-da sentetik liflerle ilgili doğal boya çalışmalarına rastlamak da mümkündür (Purwar, S., 2016, 283-28). Çevre dostu olarak görülen doğal boya-ların yeniden üretilmelerinin yaratacağı sorunları göz önünde bulunduran araştırmacılar organik en-düstriyel atıkların doğal boya olarak kullanımına yö-nelmektedirler (Bechtold, et. all. 2006, 233-242). Isparta ve yöresinde endüstriyel bir atık olarak or-taya çıkan ve çevre açısından bertaraf edilme ge-reği düşünülen gül atıklarının yün halı ipliklerinin boyanmasında kullanılmasına dair çalışmalar yapıl-mıştır (Oktav ve Baydar, 2012,TÜBİTAK Project), (Karaboyacı, M. 2014,1160-1066). Gülün yanı sıra biberiye, lavanta, mate çayı ekstraktları ile çalışma-

lar da bulunmaktadır (Oktav ve Akar, 2012, 1–9), (Oktav ve ark. 2014, 559–568), şeker üretiminde bir atık olan melas şurubu ekstrakte edilerek, me-tal mordanlar ve sitrik asit kullanılarak yün elyafı ile boyama yapılmıştır (Kayahan ve Karaboyacı 2014, 8-22). lavanta yağından arta kalan lavanta posası (pulps of lavender), katırtırnağı posası (Spartium junceum), şarap yapımında kullanılan Dimrit üzümü posası (pulp of Dimrit grape) yün iplikler boyanarak çevresel etkiler ile birlikte bu atıkların doğal boya olarak kullanılma olanakları araştırılmıştır (Karabo-yacı ve Uğur, 2014, 821-827). Portakal kabukları ile doğal boya çalışması (Hou, X., ve ark. 2013, 410) gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bir başka çalışmada ise Iowa’da yetişen veya rüzgar, yağmur gibi doğal şartlardan dolayı atık konumuna düşmüş çeşitli dal, yaprak vb. bitkilerin boyama özellikleri rapor edilmiştir. (Report, 2005, 55). Gıda ve içecek endüstrisinden açığa çıkan ahududu, vişne, kara mürver, siyah frenk üzümü, syah çay ve siyah havuç gibi bitki atıklarının (raspberries, sour cherries, bla-ck elder, black currant, black tea and black carrots) demir sülfat ve şap mordanları kullanılarak yünü boyama özelliklerini inceleyen araştırmacılar bu tip ve benzeri bitkisel atıkların potansiyel boya madde-si olabileceğini göstermişlerdir. Ancak, kabul edi-lebilir haslıklara sahip boyama sonuçları elde ede-bilmek için boyarmaddelerin dikkatli seçilmesi ve uygun işlemlerin yapılması gerekliliğini belirtmişler-dir. Oldukça fazla sayıdaki kırmızı boyarmaddenin düşük düzeydeki ışık haslıklarını optimize etmek için daha başka çalışmalar yapmak gereklidir (Be-chtold ve ark. 2006, 233-242) Bir başka çalışmada ise bir fındık türü olan Corylus avellana l. bitkisinin, sonbaharda dökülen yapraklarının bitkisel boyacılık alanında değerlendirilebilme imkanı olup olmadığı incelenmiştir. Yün halı iplikleri birlikte mordanlama yöntemi ile sodyum klorür, potasyum bikromat, alü-minyum şapı, sodyum sülfat, demir sülfat, tanen, bakır sülfat mordanları ve bu mordanların karışımla-rı kullanılarak boyanmışlardır. Haslık değerleri iyi ve orta düzeyde olduğundan fındık yapraklarının bitki-sel boyacılıkta değerlendirilebilecek bitkilerden biri olduğu sonucuna varılmıştır. Yaygın bir üretimi olan fındık bitkisinin, bol miktarda bulunan ve başka bir kullanım alanı olmayan yapraklarının, bitkisel bo-yacılıkta değerlendirilmesi, hem ekonomik açıdan, hem de bazı renklerin elde edilmesinde alternatif bir bitki olması açısından faydalı bulunmuştur (Öl-mez, 2005,77-84). Yazarlar organik atıkların değerlendirilmesi doğrultusunda badem kabukları atıklarının boyar madde olarak kullanılması ile ilgili bir proje (TÜB 111 M 433) yürütmüşler ve badem dış kabuğunu ekstrakte ederek yün lifini boyamışlar (İsmal, Ö.E., ve Yıldırım 2012), plazma işlemi ile boya alımını (İşmal, Ö.E., ve ark. 2013), biyomordanların et-

135

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

kisini (İşmal, Ö. E., ve ark. 2014) ve ultrasonik iş-lemlerle metalik mordanlar yerine biyomordanların kullanılabilme olanağını (İşmal, Ö. E., ve ark. 2015) incelemişlerdir. Organik atıkların doğal boya olarak değerlendirilmesi konusunda zeytin yağı üretiminin bir yan ürünü olan prina (İsmal, Ö. E., 2014, 147–153), gül posası ve fındık kabuğu gibi atıklarla yapı-lan çalışmalar da mevcuttur. Sürdürülebilir bir yaşam için geleneksel boyama yöntemlerini tercih eden zanaatçılar bi-reysel çalışmalar yürütürken, tekstil tasarımcıları endüstriyel organik atıkların tekstillerin renklendi-rilmesi adına geri kazanılmasıyla ilgili ön çalışmalar yürütmektedirler. Finlandiyalı tasarımcı Petronella Nordman bu kapsamda herhangi bir kimyasal kul-lanmadan 3-6 yaş kız çocukları için doğal boyalarla renklendirilmiş bir koleksiyon hazırlamış ve bitkisel boyaların ticari düzeyde kullanılmasının henüz çok yeni olduğunu vurgulamıştır (http://www.stundars.fi/1869/nature-is-our-source?lang=en, Erişim tari-hi: 12.12.2016) Doğal boyaların yeniden canlandırılması doğrultusunda yapılan araştırmaların bir bölümü de organik atıkların geri kazanımını içerdiğinden, bu bildiride tekstillerin renklendirilmesinde badem kabuğu atığını kullanarak çocuk giysi uygulamaları yapılmıştır.

Materyal

Çalışmada doğal boya kaynağı olarak Dat-ça yöresinde yaz aylarında hasat edilen bademlerin odun kısmı dışında kalan yeşil kabuk atıkları kuru-tulup parçalanarak kullanılmıştır. 50 g/m2 ağırlığın-da ince pamuklu kumaş kullanılmıştır. Mordansız boyamanın yanı sıra potasyum alüminyum sülfat, demir II sülfat, bakır II sülfat mordanları ile aynı anda mordanlama ile de boyama yapılmıştır.

Fotoğraf 1. Kurumuş ve öğütülmüş yeşil badem kabuğu

Boyama ve Mordanlama

Badem kabukları 1/150 banyo oranında, 100 °C 1 saat kaynatıldıktan sonra süzülmüş ve eksilen kısım ilave edilerek banyo tamamlandıktan sonra ince pamuklu kumaş 100 °C 1saat mordan-sız ve mordanlı boyanmıştır (1 gr kumaş, 1 gram kabuk, 150 ml su). Enerji, zaman ve işgücü tasar-rufu yapmak için boya ekstraksiyonundan sonra tek adımlı, birlikte mordanlama yöntemi seçilmiştir. 0,2- 0,4- 0,8 g/l konsantrasyonlarda mordanlama denemeleri yapılmış, istenen renge göre farklı mor-

Pamuklu kumaş ile yapılan boyama dene-melerinde yünlü kumaşla elde edilen renklerin çok daha açık tonlarının elde edildiği görülmüştür. Kız çocukları için yazlık giysi koleksiyonu için pastel tonların daha uygun olduğu düşünülerek istenilen tonları veren mordansız ve mordanlı boyamalar se-çilerek tasarımlarda kullanılacak kumaşlar boyan-mış ve resim 2, 3, 4, 5’de yer alan tasarımlar oluştu-rulmuştur.

MORDANSIZ

şAP 0,8 g/l

DEMİR (II) SÜlFAT 0,2 g/l

DEMİR (II) SÜlFAT 0,8 g/l

BAKIR (II) SÜlFAT 0,2 g/l

BAKIR (II) SÜlFAT 0,8 g/l

YÜNlÜKUMAş

PAMUKlUKUMAş

Tablo 1. Badem kabuğu ile boyanmış yünlü ve pamuklu kumaş renkleri

Fotoğraf 2. Fotoğraf 3.

Fotoğraf 4. Fotoğraf 5.

dan maddeleri için farklı oranlar seçilmiştir. Tablo1, seçilen mordan oranları ve bu oranlarda boyanmış yünlü ve pamuklu kumaş renklerini göstermektedir. Yünlü kumaş örnekleri önceki Tübitak projesindeki bazı örnekler olup, bu çalışmada kıyaslama amaçlı kullanılmıştır.

136

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Sonuç

Ülkelerin doğal boyarmaddelerle renklen-dirme için bitki örtülerine yönelmeleri, artan renk-lendirici talebi karşısında türlerin yok olmalarını hız-landırabilir. Dolayısıyla sürdürülebilir bir yaşam için daha az tüketme, yeniden kullanma gibi yeni üre-tim ve tüketim süreçlerinin ortaya konulması gerek-mektedir. Bu açıdan bakıldığında, boya bitkilerinin tarımını yapmak yerine, tarımsal ve endüstriyel atık-ların çeşitli yollarla geri kazanımlarının su, enerji, iş-çilik, tarım ilaçları tasarrufu açısından büyük fayda-lar sağlayacağı düşünülmektedir. Örneğin; sezonun ihtiyaçlarına göre badem kabuğu atıkları ile yünlü ve pamuklu kumaşlar çeşitli renklerde boyanarak koleksiyonlar hazırlanabilir ve bu alanda istihdam sağlanabilir. Bu ve benzeri konularda, pazar alanla-rının, organik boya kaynaklarının işleme ve boyama teknolojilerinin araştırılması yeni çalışma alanlarını oluşturabilecektir. Atıkların doğal boyarmadde kay-nağı olarak değerlendirilmesi konusunda yapılacak olan farklı çalışmalar alternatif yeni boyarmaddele-rin kazandırılması açısından önem taşımaktadır.

Kaynakça

1. Akçakoca Kumbasar, E.P., Atav, R., Bahtiyari, M.İ, “Effects of Proteases on Dyeing Properties of Different Types of Proteinous Materials with Natu-ral Dyes”, Textile Research Journal, 2009, 79/6, 517-5252. Archaeology Art Natural Science Exhibition in the Natural History Museum vienna February 1, 2012 – January 6, 2013, catalogue, http://www.nhmwien.ac.at/jart/prj3/nhm/data/uploads/mitar-beiter_dokumente/Groemer/2012%20Mag_Co-lours_fertig_o_H_17_lR.pdf3. Balg G.A. Dyeing Nylon With Indigo in various PH Regions,AUTEX Research Journal, vol. 10, No1, March 2010 © AUTEX, http://www.autexrj.org/No1-2010/ 214. Bent, H., Braat A., Turkistani and Munira bent Saad bin Abdul Rahman Elshahry. Clothing Designs for the Early Childhood Stage by Using Eco-Friendly Dyes. J Am Sci 2014, 10(6),3, http://www.jofameri-canscience.org.5. Bechtold, Mahmud-Ali A., Ganglberger E., Geiss-ler S., “Efficient Processing of Raw Material Defines the Ecological Position of Natural Dyes in Textile Production”, International Journal of Environment and Waste Management, 2008, 2,3, 215-232 6. Bechtold, T., Mussak, R., Mahmud-Ali, A., Gang-lberger, E., Geissler, S., “Extraction of Natural Dyes for Textile Dyeing from Coloured Plant Wastes Rele-ased from the Food and Beverage Industry”,Journal of the science of Food and Agriculture, 2,86, 2006, 233-2427. Bechtold T.,Turcan A. Ganglberger, E., Geissler S., Natural dyes in modern textile dyehouses —

how to combine experiences of two centuries to meet the demands of the future?, Journal of Clea-ner Production, 2003, 11, 499-5098. Dawson,Tim “Progress Towards a Greener Texti-le Industry,” Society of Dyers and Colourists, Color. Technol., 2011 128, 1–89. Eaton Natasha, Colour, Art and Empire: visual Culture and the Nomadism of Representation lon-don : I.B. Tauris, 2013,12210. Ege Bölgesi Boya Bitkileri Entegre Ürün Yöne-timi Araştırmaları Proje NO: TAGEM, A., O., Sarı, Oğuz, B., B. Aynur, Bayram E., Seventekin N., Öktem, T., Özdoğan, E., 2005, İzmir, T.C.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Mü-dürlüğü11. Elnagar, Khaled Elmaaty,Tarek Abou Raouf Sally , Dyeing of Polyester and Polyamide Synthetic Fabrics with Natural Dyes Using Ecofriendly Tech-nique, Hindawi Publishng Cooperation Journal of Textile, volume 2014, 1-812. Esfahlan, A. J., Jamei R, Esfahlan, R.J, The Im-portance of Almond (Prunus amygdalus l.) and its by-Products, Food Chemistry, 120, 2010,349-360 13. Eyüboğlu, Ü, Okaygün, I., Yaraş, F., Doğal boya-larla Yün Boyama, Özkur Basımevi, İstanbul, 1983, 138 sayfa w14. Fauziyah, N., Hakim, l., “Plants as Natural Dyes for Jonegoroan Batik Processing in Jono Cultural Tourism village, Bojonegoro”, East Java Journal of Indonesian Tourism and Development Studies, J.Ind. Tour. Dev. Std., vol.3, No.2, April, 2015, 41-4415. Feldberg, W., “Eco Printing with Native Plants” http://www.turkeyredjournal.com/archives/v18_I2/feldberg.html, Erişim Tarihi: 09.11.201616. Gönüz, A., Aksoy A., Karabacak, E., Çanakkale ve Çevresinde Doğal Yayılış Gösteren Bazı Potansi-yel Boya Bitkileri, Anadolu, J. of AARI, 2006, 16 (1) 54 - 71, MARA17. Gulrajani,M.l., Natural dyes-Part I Present sta-tus of natural dyes,Colourage, July 1999, pp. 19-2818. Gülümser T., Demir A., Özdoğan E., Seventekin N., “Natural Dyestuffs of Turkey in Cultural Point of view”, The 3rd International Conference on Advan-ced Materials and Systems, Romania, 2010, 451-45719. Haar, S. Eco Prints: Dyeing and Printing with Plants Sustainable Practices for Color Effects, http://krex.k-state.edu/dspace/bitstream/hand-le/2097/9118/Haar+Eco+Prints+2011+KSU+Sus-tainability.pdf?sequence=120. Hill DJ, “Is There a Future for Natural Dyes?”, Rev. Prog. Coloration, volume 27, 1997, 18-2521. Hou, X., Chen, X., Cheng, Y., Chen, Yang, Y., Dyeing and Uv-Protection Properties of Water Ext-racts From Orange Peel, Clean. Prod., 52, 2013, 410

137

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

22. http://www.indiaflint.com/ 23. İsmal, Ö.E., Yıldırım l. Özdoğän E., Badem Ka-buğu Atıklarının Tekstilde Doğal Boyarmadde Ola-rak Değerlendirilmesinde Ekolojik Yaklaşımlar, TÜ-BİTAK- Hızlı Destek PROJESİ (Proje No: 111M433)(2011-2012)24. İşmal, Ö. E., “Patterns from Nature: Contact Printing”, Journal of the Textile Association, July-A-ugust, 2016, vol.77, No 2, 81-9125. İşmal, Ö. E., & Yıldırım, l. “Almond Shell as a Natural Colorant”, Indian Journal of Fibre & Texti-le Research, 2012, 37, 358–36326. İşmal, Ö. E., Özdoğan, E., & Yıldırım, l. “An al-ternative Natural Dye, Almond Shell Waste: Effects of Plasma and Mordants on Dyeing Properties”. Co-loration Technology, 129, 2013, 431–437.27. İşmal, Ö. E., Yıldırım, l., & Özdoğan, E., “Use of Almond Shell Extract Plus Biomordants as Effective Textile Dye”, Journal of Cleaner Production, 2014, 70, 6128. İsmal, Ö. E., A Route from Olive Oil Production to Natural Dyeing: valorisation of Prina (crude olive cake) as a novel dye source, Coloration Technology, volume 130, Issue 2, April 2014, 147–15329. Özlenen Erdem İşmal, leyla Yıldırım, Esen Özdoğan, “valorisation of Almond Shell Waste in Ultrasonic Biomordanted Dyeing: Alternatives to Metallic Mordants”, The Journal of The Textile Ins-titute, 2015 vol. 106, No. 4, 343–353,30. Kadolph, S. J., & Casselman, K. D. “In the bag: Contact natural dyes” Clothing and Textiles Resear-ch Journal, 2004, 22(1/2), 15-21.31. Karadağ, R. Doğal Boyamacılık, , T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007 Ankara32. Karadağ, R. Doğal Boyama Reçeteleri, Gelenek-sel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürlüğü Yayınları No: 4, Ankara 200833. Karaboyacı, M. “Recycling of rose wastes for use in natural plant dye and industrial applicati-ons.” The Journal of The Textile Institute 105-11 1160-1066 201434. Karaboyacı, M., Uğur. ş.,S., Ecological wool dyeing with pulps of lavender, broom, and red wine, The Journal of The Textile Institute 105.8: 821-827. 201435. Kayahan, E., ve Karaboyacı M., Melastan Elde Edilen Boyarmadde ile Ekolojik Yün Boyama Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi 8-1, 8-22 201436. Kumar, J.K., Sinha, A.K., Natural Product let-ters, 2,18, 2004, 59-8437. leopold Center Progress Report Identification of plant residue with commercial potential as natu-ral dyestuffs, volume 14, 2005, 5538. lokhande H.T., Dorugade, vishnu A, Dyeing Nylon With Natural Dyes American Dyestuff Repor-ter February 199939. Mathur, J. P., Gupta, N. P., “Use of natural mor-

dant in dyeing wool”, Indian Journal of Fibre & Tex-tile Research, vol. 28, 2003, 90-9340. Maulik, S. R., Bhowmik l., Agarwal, K. “Batik on Handloom Cotton Fabric with Natural Dye, In-dian Journal of Traditional Knowledge, vol 13(4), 2014,788-79441. Mayusoh, C, “The Art of Designing, Fabric Pat-tern by Tie-Dyeing with Natural Dyes, Procedia - Social and Behavioral Sciences, 197, 2015, 1472 – 148042. Oktav B., M. & Akar, E. Ecological dyeing with some plant pulps on woolen yarn and cationized cotton fabric. Journal of Cleaner Production, 2012. 32, 1–9. http://www. sciencedirect.com/science/article/pii/S0959652612001448 43. Oktav Bulut, M. & Baydar, H. (2012). Gül Posasi İle Ekolojik Tekstil Mamul Boyama Metotları [Eco-logical natural dyeing of textile products with rosa slag]. Ankara, Turkey: TÜBİTAK Project 44. Oktav B., M., Baydar H., Akar E., Ecofriendly natural dyeing of woollen yarn using mordants with enzymatic pretreatments, The Journal of The Texti-le Institute, 2014 vol. 105, No. 5, 559–568, http://dx.doi.org/10.1080/00405000.2013.82739145. Ölmez F.,N., “Yün Halı İpliklerinin Fındık (Cory-lus avellana l.) Yaprakları ile Boyanmasından Elde Edilen Renkler ve Bazı Haslık Değerleri”, Tarım Bi-limleri Dergisi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fa-kültesi, J. Agric. Sci., 2005, 15, 1,77-8446. Purwar, S. “Application of Natural Dye on Sy-nthetic Fabrics: A review, International Journal of Home Science 2016; 2(2): 283-2847. Samanta, A. K, Konar, A, “Dyeing of Textiles with Natural Dyes”, Indian Journal of Fibre &Textile Research, vol 34, 2009, 384-39948. Samanta A.K., Agarwal P., “Application of Natu-ral Dyes on Textiles”, Indian Journal of Fibre&Texti-le Research, 2009, 34, 384-399 49. Teker, M., Suzan., “Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Halı-Kilim ve Eski Kumaş Desenleri Anasa-nat Dallarında Eğitim Amaçlı Doğal Boya laboratu-varı Kurmanın Gerekliliği” Arış, Halı, Düz Dokuma, Kumaş, Giyim Kuşam ve İşleme Sanatları Dergisi, Atatürk Kültür Merkezi, 5, 2011, 110-11950. Tsatsarou-M., A., Hlipoulos, N., Priniotakis, G., Mpoussias, Ch., Natural Dyes-Unifying Heritage of The Past for an Eco-Friendly Future, http://syne-nergy.teipir.gr/papers/II_5.pdf51. viana T.. C., Pagnan C.S., Ayres E., “Natural Dyes in The Design of Textile: How to Make Them More Competitive Face to Synthetic Dyes”, Jour-nal of The International Colour Association (2015): 14,14-2752. Widiawat,D., “The Revival of the Usage of Natu-ral Fibers and Natural Dyes in Indonesian Textile”, ITB J. vis. Art & Des., vol. 3, No. 2, 2009, 115-128

138

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Dokuma Buldan ekonomisinin temeli olup ge-leneksel tezgahlar ile her Buldan evinde bir aile endüst-risi oluşturmaktadır. Yüksek bükümlü atkıdan (bazen de çözgüden) oluşan Buldan kumaşı saf ve doğal pamuktan bezayağı tipinde dokunmaktadır. Buldan kumaşı sağlıklı ve doğal olup değerli özelliklerini ve kalitesini uzun süre kullanımda kaybetmemektedir. Ilık ve sabunlu suda yı-kama sonrası Buldan pamuklu dokuma kumaşı karak-teristik buruşuk yapısını ve bunun sonucunda bir miktar elastikiyet kazanmaktadır. Buldan kumaşının buruşuk yapısı ile insan vücudu arasında hava kalmakta ve böy-lece kumaş insan derisine yapışmamakta ama esnekliği sebebi ile vücuda oturmaktadır. Günümüzde modern kimyasal/sentetik boyarmaddeler yardımıyla boyanan Buldan bezi geçmişte mazı, defne, ceviz yaprağı, pala-mut, meyankökü, kestane, soğan kabuğu ve çehri gibi doğal boyalarla renklendirilmiştir. Bu boyalardan meşe palamudu günümüzde halen Buldan bezinde altın sarı-sı rengini elde etmek için kullanılmaktadır. Doğal boyar maddeler, sentetik boyar maddelere karşı insan sağlığı açısından risk oluşturmamaları avantajına sahiptir. Sü-pürgeotu çeşitli amaçlar için kullanılan ekonomik bir bitki olup gövde ve dallarından süpürge ve fırça, ince uzun, es-nek sürgünlerinden ise sepet yapılabilmektedir. Süpürge otunun yetiştirilmesi için herhangi bir çaba veya önem gerekmemektedir. Kendiliğinden yetişebilen bir bitkidir. literatürde buldan bezinin süpürgeotu ile renklendiril-mesine ait bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bunun yanısıra kök boyarmadde de doğal boyamacılıkta en çok kullanı-lan ve karşılaşılan doğal boyarmaddedir. Bu çalışmada, süpürgeotunun tek başına ve aynı zamanda kök boya ile kombinasyon halinde kullanılmasının buldan bezinin renk ve haslık özellikleri üzerine etkilerininin araştırılması amaçlanmıştırBu çalışmada sağlıklı ve yöresel bir kumaş olan Buldan bezinin bilinirliliğini arttırmak, süpürge otu (Calluna vulgaris) ve kök boya (Rubia Tinctorum l.) kom-binasyonu ile farklı renk tonlarında buldan bezinin elde edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada aynı anda mordan-lama yöntemi uygulanmıştır. Doğal boyalarla boyanmış buldan kumaşının kolorimetrik ve renk haslığı değerleri incelenmiştir. Çalımanın sonuçlarına gore; süpürge otu ve kök boya kombinasyonu ile farklı mordanlar kullanıla-rak değişik renk tonlarında yeterli kullanım haslıklarında boyalı kumaşların eldesi mümkün olabilmektedir.

Anahtar Sözcükler: Buldan kumaşı, doğal boya, doğal boyama, kök boya, süpürge otu, haslık

ABSTRACT

Weaving is the basis of Buldan’s economy and it forms a family industry with conventional looms in every home of Buldan. Buldan fabric consisting of over-twisted weft (sometimes also warp) yarns is woven from pure and natural cotton in plain weave. Buldan fabric is healthy and natural and it does not lose its valuable properties and quality even after long usage. After washing in warm and soapy water, the Buldan cotton woven fabric obtains its characteristic wrinkled structure and elasticity owing to its highly twisted cotton yarns existence. Air remains between the wrinkled structure of the Buldan fabric and the human body, so the fabric does not stick to the hu-man skin but fits to the body because of its elasticity. Nowadays, Buldan fabric is dyed with the help of mod-ern chemical/synthetic dyestuffs, but in the past it has been colored with natural dyes like bay, laurel, walnut leaf, acorn, liquorice, chestnut, onion skin and buck-thorn. From these natural dyes, acorn is still used today to obtain a golden yellow color in Buldan cloth. Natural dyes have the advantage that they do not create a risk for human health in comparison with the synthetic dye-stuffs and recaptures the attention for more sustainable world. Heather is an economical plant used for various purposes; broom and brush from the trunk and branch-es, basket can be made from elongated, flexible shoots. No effort or attention is required to grow the heather. It is a plant that can grow on its own. In the literature, there was no study about Buldan fabric coloration with heather. Moreover, the madder is also the most used natural dye in natural dyeing. In this study, the effects of heather nat-ural dye usage alone and its usage in combination with madder dye on the color and fastness properties of the Buldan cloth were investigated. In this study, it is aimed to increase the awareness of Buldan fabric, which is a healthy and local fabric, to obtain different shades and colors with the combination of heather (Calluna vulgaris) and madder dye (Rubia Tinctorum l.). The simultaneous mordanting method was utilized for natural dyeing pro-cesses. The colorimetric and color fastness values of the natural dyed Buldan fabric were examined. According to the results of the study; it was observed that different color shades with sufficient fastness properties can be achieved on Buldan cloth using different mordants with the combination of heather and madder natural dyes.

Keywords: Buldan cloth, natural dye, natural dyeing, madder, heather, fastness, color

BULDAN KUMAŞININ SÜPÜRGE OTU (CALLUNA VULGARIS) VE KÖK BOYA (RUBIA TINCTORUM L.) KOMBİNASYONU İLE BOYANMASI

DYEING OF BULDAN FABRIC WITH THE COMBINATION OF COMMON HEATHER (CALLUNA VULGARIS) AND MADDER (RUBIA TINCTORUM L.)

Melek GUNDOGAN*, O.Ozan AvINC**, Arzu YAvAS***

*lecturer MSc., Pamukkale University, Buldan vocational Training School, Fashion and Design Department, 20070, Denizli, TURKEY **Assoc.Prof.Dr., Pamukkale University, Textile Engineering Department, 20160, Denizli, TURKEY***e-mail: [email protected]

139

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Introduction

Buldan, a beautiful town of the Denizli city, is famous for its textiles more than eight centu-ries-old textures and contributes to the economy of the region. Buldan wovens also reflect the cultural identity and history of the region since centuries (Öztürk 2013). In the 14th century, Ibni Batuda’s writing “There is a fabric made of cotton with gold embroidery, with is no other similar. Because of the high quality and high twisted, strongly curved cotton yarn, the fabrics are long-lasting. This fab-ric is called by the name of the city (www.buldan.gov.tr 2010, şevik et al. 2008, Keskin et al. 2010). It is reported that the fabrics produced in Buldan are mostly the products of home textile products including sheets, bedding sets, scarves, pique, curtains, embroidered products, towels etc. The fact that the production of home textile products by the companies increases the weaving quality means that the good quality raw materials and the conformity of the products to the standards form the necessary elements for the continuity in the production of the traditional and original design (Erdoğan et al. 2006, Kahvecioğlu 2006). Textile products have a wide range of applications, but ro-bustness, flexibility and a smooth surface are gen-eral features desired. In addition to having unique appearance properties of fabrics, chemical proper-ties and structural properties (such as weight, tex-ture type, yarn density etc.), mechanical properties (tensile strength, abrasion resistance etc.), sen-sory properties and permeability and conductivity properties have also importance (Can 2004, Kah-vecioğlu 2006). After washing in warm and soapy water, the woven fabric obtains its characteristic wrinkled structure and elasticity owing to its highly twisted cotton yarns existence in weft direction of the woven fabric (Figure 1). Between the wrinkled structure of the Buldan fabric and the human body remains air, which provides insulation. Because of its elasticity, the Buldan fabric does not stick to the human skin but fits to the body. Buldan fabric is healthy and natural because it does not lose its quality and property even when it is used for a long time and it does not contain chemicals at the same time.

Figure 1. Buldan fabric yarns (a) overtwisted weft yarn (b) warp yarn (Uğurlu et al 2006)

Buldan fabric, which has attracted great interest both in Turkey and in the world and has been produced since very ancient times and does not contain any chemicals, constitutes the most important source of livelihood of local people today. (Marangoz et al 2006). Within this scope, a natural and creative study is presented for enriching the utilization area of Buldan textiles, which is still an important part of the trade today. Natural dyes are used by mankind from ancient times until the end of the 19th century and they were as valuable as gold in antiquity. With the production of synthetic dyes, the natural dyes, which have lost their impor-tance, have started to attract interest again today and studies of dyeing with extracts from many plant and insect species have begun to be studied. (Er-kan et al. 2017).For the utilization of natural dyes, some require-ments should be considered:– how to apply traditional dyeing processes on modern dyeing equipments– how to find the required amount of plant material for the dye houses – how to select or combine plant material and pro-cesses in order to produce with acceptable fast-ness properties – how to standardize the natural plant dye material (Bechtold et al. 2007) Natural dyes present generally “poor fast-ness” properties and need laborious procedures of application. The results of the research of Bech-told et al. (2003) indicate that a general one-bath dyeing process can be adjusted for various natural dyes and acceptable fastness properties can be achieved both on wool and on linen as substrates (Bechtold et al. 2003). With the help of some addi-tives can improve the lack of fastness properties of natural dyes. In the study of Cristea et. al. (2006), the use of Uv absorbers or antioxidants had im-proved the light fastness of dyed fabrics (Cristea et al. 2006). Generally natural dyes have low fastness properties, but some shades can be achieved with sufficient fastness values using various natural col-orants (Hwang1 et al. 2008). In the study of Ben-li et al.’s (2016) it is understood that the required wet fastness properties can be obtained when se-lected natural dye sources are used in the coloring of cotton fabrics. In terms of light fastness, it has been determined that the pomegranate shell can be used for sufficient fastness when it is used as a natural dye source (Benli et al. 2016). In this study, the effects of heather (Callu-na vulgaris) natural dye usage alone and its usage in combination with madder dye (Rubia Tinctorum l.) on the color and fastness properties of the Buldan cloth were investigated. It is aimed in here to in-crease the awareness of Buldan fabric, which is a

140

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

healthy and local fabric, to obtain different shades and colors with the combination of heather (Callu-na vulgaris) and madder dye (Rubia Tinctorum l.). The simultaneous mordanting method was utilized for natural dyeing processes. The colorimetric and color fastness values of the natural dyed Buldan fabric were examined. Two different natural dye sources, Calluna vulgaris and madder root, were utilized in different combinations (Figure 2).

Figure2. (a) Calluna vulgaris in flower (b) Rubia tinctorum l. plant (https://en.wikipedia.org/wiki/Calluna, https://en.wikipe-dia.org/wiki/Rubia_tinctorum)

Calluna vulgaris (known as common heath-er) is the sole species in the genus Calluna in the flowering plant family Ericaceae, growing to 20 to 50 centimetres and widely found in Europe and Asia Minor. Rubia tinctorum, known as common madder or dyer’s madder, is a herbaceous peren-nial plant species belonging to the bedstraw and coffee family Rubiaceae, which can grow up to 1.5 m. Common madder (Rubia tinctorum l.) which has been used for dyeing textiles since 2000 B.C stocks anthraquinone pigments in its roots. In the Mediter-ranean area, Rubia tinctorum has a good agronom-ic potential as a dye crop. And it has fairly good fad-ing properties on dyed wool (luciana et al. 1997). The roots of madder dye plant (Rubia tinctorum l.). contain about 36 anthraquinones including main-ly Alizarin or Turkey Red (1,2-dihydroxyanthraqui-none), and purpurin (1,2,4-trihydroxyanthraqui-none), also ruberythric acid, pseudopurpurin, quinizarin, dantron, purpuroxantin, anthraflavin, rubiadin, munjistin, nordamnacanthal, lucidin, anthragallol, 5-hydroxyalizarin, flavopurpurin and lucidin primeveroside etc. (Figure 3) (Farizadeh et al. 2010, De Santis et al. 2007, Gedik et al. 2014, Stallman 1960, https://en.wikipedia.org/wiki/Ru-bia_tinctorum)

Figure 3. The main components of madder dye;(a) Alizarin and (b) purpurin molecule structures (http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bedstraw(ladys)/Bedstraw(ladys).html,https://en.wikipedia.org/wiki/1,2,4-Trihydroxyanthraquinone)

EXPERIMENTAL

Materials

Buldan woven fabric made of 100% cotton fiber was used in this study. Calluna vulgaris and powdered madder root were employed as natural dyes for plain woven Buldan fabric with a 126g/m2 mass per unit area and constructed from 100% cot-ton yarns.

Method

Natural dyestuff extracts

For dye extraction, powdered madder root and Calluna vulgaris stalk pieces (40 g/l) were treat-ed individually with distilled water at 100oC for 1 hour with 1:40 liquor ratio. After this process, ex-tract solutions were cooled down to room tempera-ture and then filtered to purify the natural dye solu-tions.

Dyeing Process

ATAC lAB-DYE HT laboratory type dyeing machine was used for natural dyeing operations. Si-multaneous mordanting method was utilized. A si-multaneous mordanting method was performed at 20% concentration for alum and 4% concentration for copper (II) sulphate (CuSO4•5H2O). Mordantmaterials were added to the dye liquor at the be-ginning of the dyeing. Dyeing liquor ratio was 1:40. The dyeing process began at room temperature and was elevated by 4 oC/min up to the optimum dyeing temperature of 100oC and maintained at this temperature for 60 min. It was then reduced to 60oC, and the dyeing procedure was completed. Different dyeing operations with different amounts of Calluna vulgaris stalk and madder root extracts were applied to cotton Buldan fabric in order to ob-tain different shades with possible different color fastness properties (Table 1).

Calluna vulgaris-25 %50 %75 %100 %

Madder root100 %75 %50 %25 %-

Mix

ing

Rat

io

Table 1. Mixing ratios of Calluna vulgaris and madder root natu-ral dye extracts for natural Buldan fabric dyeing

141

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Table 2. K/S and CIE lab values of the Buldan cloth samples dyed with heather and madder root

After dyeing, dyed samples were firstly cold rinsed then washed at 50oC water for 5 min-utes and finally cold rinsed. Samples were then air-flat-dried.

Color measurements

DataColor 600 spectrophotometer (USA) was used for the evaluation of color efficiency. CIE l*, a*, b* and C* coordinates and the color strength (K/S) values (for K/S; from the reflectance values at the appropriate wavelength of maximum absorb-ance (λ max)) were measured for each dyed sam-ple using a DataColor 600 (Datacolor International, lawrenceville, NJ, USA), spectrophotometer under illuminant D65, using a 10o standard observer. The color strength values (K/S) of each sample is calcu-lated by using the Kubelka-Munk equation. Eq. (1) is given at below: (Duran 2001) K/S = (1-R)2/2R Equation 1 Fastness Properties

Wash, dry and wet rub color fastness prop-erties were investigated. A wash-fastness test was carried out according to an ISO 105:C06 A2S test in a M228 Rotawash machine (SDl ATlAS, UK). Both dry and wet rub fastness were tested following the ISO 105: X12 protocol. Washing, dry and wet rub-bing fastness properties were determined using ISO grey scales.

Results and Discussion

The colorimetric properties (CIE lab val-ues) of the madder root and heather dyed Buldan cloth samples are shown on Table 2 and Figure 4.

Dyed Buldan Fabric type (natural dye type and natural dye mixing ratio and mordant type)100% madder root dye, alum as mordant75% Madder root and 25% Calluna vulgaris, alum as mordant50% Madder root and 50 % Calluna vulgaris, alum as mordant25% Madder root and 75% Calluna vulgaris, alum as mordant100% Calluna vulgaris, alum as mordant100% madder root dye, copper (II) sulphate as mordant

K/S

4,31

1,93

2,00

2,10

1,90

2,28

L*

50,42

61,37

63,89

69,9

80,67

54,73

a*

36,46

30,5

26,37

19,48

3,85

21,2

b*

15,87

20,51

23,73

29,56

40,36

11,51

C*

23,52

33,92

41,98

56,62

84,54

28,5

App

eara

nce

Color strength of dyed Buldan cloths were in the range of 1.90 and 8.4. The highest color yield (K/S) value with 8.4 was observed on sample 100% Calluna vulgaris and copper (II) sulphate as mor-dant. Overall samples displayed different colors and shades of yellow, red and brown. Moreover, alum mordant generally resulted in yellowish and reddish brown shades in comparison to copper (II) sulphate according to a* and b* values from Figure 4.

Dyed Buldan Fabric type (natural dye type and natural dye mixing ratio and mordant type)75% Madder root and 25% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate asmordant50% Madder root and 50% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant25% Madder root and 75% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant100% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant

K/S

2,29

2,15

4,19

8,40

L*

54,03

53,93

54,12

54,66

a*

17,79

18,4

13,25

5,86

b*

10,74

9,31

18,07

28,78

C*

31,12

26,83

53,75

78,49

App

eara

nce

Figure 4. The CIE lab values of the dyed samples

Wash and rub fastness properties of coconut char-coal carbon polyester fiber fabrics dyed with madder are shown in Tables 3 and 4, respectively.

142

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Samples100% madder root dye, alum as mordant75 % Madder root and 25% Cal-luna vulgaris, alum as mordant50 % Madder root and 50 % Cal-luna vulgaris, alum as mordant25 % Madder root and 75% Cal-luna vulgaris, alum as mordant100 % Calluna vulgaris, alum as mordant100% madder root dye, copper (II) sulphate as mordant75 % Madder root and 25% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant50 % Madder root and 50 % Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant25 % Madder root and 75% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant100 % Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant

WO

4

4-5

5

5

5

4-5

4-5

4

4-5

5

PC

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

PES

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

N6.6

4

4-5

4-5

5

5

4

4-5

4-5

4-5

5

AC

5

5

5

5

5

5

5

5

5

5

CO

4

4-5

4-5

5

5

4

4-5

4-5

4-5

5

Table 3. Wash fastness properties of all dyed samples

Generally, all dyed fabric samples exhibited good to excellent washing fastness properties lead-ing to commercially acceptable wash fastness levels.

100% madder root dye, alum as mordant75 % Madder root and 25% Cal-luna vulgaris, alum as mordant50 % Madder root and 50 % Calluna vulgaris, alum as mordant25 % Madder root and 75% Cal-luna vulgaris, alum as mordant100 % Calluna vulgaris, alum as mordant100% madder root dye, copper (II) sulphate as mordant75 % Madder root and 25% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant50 % Madder root and 50 % Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant25 % Madder root and 75% Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant100 % Calluna vulgaris, copper (II) sulphate as mordant

Dry

3

3-4

4

4

4-5

3

4

3-4

4-5

4-5

Wet

1-2

2

2-3

3-4

4

2

3-4

3

3-4

2-3

Rub Fastness (Cotton staining)Samples

Table 4. Wet and dry rub fastness values of all dyed samples

While dry rubbing fastness values were in between 3 and 4-5, wet rubbing values were in between 2 and 4 with the exception of fab-ric dyed with 100% madder root dye and alum as mordant (1-2). These values showed that rubbing fastness values are generally low after dyeing with Madder root and Calluna vulgaris with some exceptions. For example, Buldan cloth dyed with 100 % Calluna vulgaris along with alum mordant existence led to quite high and commercially acceptable wash, dry and wet rub fastness performance.

Conclusion

The colors of Buldan cloth samples dyed with these selected natural dye combi-nations and mordants have different color and shades. Generally Buldan cloth samples exhib-ited different colors and shades of yellow, red and brown. Furthermore, alum mordant gen-erally resulted in yellowish and reddish brown shades in comparison to copper (II) sulphate. 100 % Calluna vulgaris exhibited the highest lightness (l*) value with alum mordant and the highest color yield (K/S) value with copper (II) sulphate as mordant. Therefore, the highest color yield (K/S) value with 8.4 was observed on sample 100% Calluna vulgaris and copper (II) sulphate as mordant. Generally, overall dyed samples exhibited good to excellent washing color fastness performance leading to com-mercially acceptable levels. While dry rubbing fastness values were in between 3 and 4-5 gray scale rating, wet rubbing values were in be-tween 2 and 4 gray scale rating with the excep-tion of Buldan cloth dyed with 100% madder root dye and alum as mordant (1-2). Overall, Buldan cloth dyed with 100 % Calluna vulgaris along with alum mordant existence resulted in quite high and commercially acceptable wash, dry and wet rub fastness performance.

Acknowledgement

The authors extend their appreciation to the Scientific Research Project at Pamuk-kale University for funding the work through the project PAU-BAP No. 2017KKP021.

References

Angelini l.G., Pistelli l., Belloni P., Bertoli A., Panconesi S., “Rubia tinctorum a source of nat-ural dyes: agronomic evaluation, quantitative analysis of alizarin and industrial assays”, In-dustrial Crops and Products 6 303–311, 1997

143

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Bechtold T., Amalid M. A., and Mussak R. A. M., “Reuse of ash-tree (Fraxinus excelsior l.) bark as natural dyes for textile dyeing: process conditions and process stability” Society of Dyers and Co-lourists, Color. Technol., 123, 271–279, 2007

Bechtold T., Turcanu A., Ganglberger E., Geissler S., “Natural dyes in modern textile dyehouses — how to combine experiences of two centuries to meet the demands of the future?”, Journal of Clean-er Production 11, 499–509, 2003

Benli H., Bahtiyari M. İ., “Pamuklu Kumaşların Ozon-Hidrojen Peroksit Kombinasyonu ile Ağartıl-ması ve Doğal Boyalar ile Renklendirilmesi”, Tekstil ve Mühendis, 23: 103, 189-196, 2016

Can, Y., “İplik Özelliklerinin Pamuklu Bezayağı Ku-maşların Bazı Mekanik Özelliklerine Etkileri Üzerine Bir Araştırma”, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri En-stitüsü. Doktora Tezi (Basılmamış), 2004

Cristea D., vilarem G., “Improving light fastness of natural dyes on cotton yarn”, Dyes and Pigments, 70, 238-245, 2006De Santis D., Moresi M., “Production of alizarin extracts from Rubia tinctorum and assessment of their dyeing properties” Industrial Crops and Prod-ucts, vol 26, Issue 2 151-162,2007

Duran, K., Tekstilde Renk Ölçümü ve Reçete Çıkar-ma, İzmir: Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma- Uygulama Merkezi Yayını, (2001).

Erdogan, Z. ve Tagı, Ö. S., “Buldan Dokumacılığının Tarihsel Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu” Deni-zli I. El Sanatları Kongresi, (s.5-17), 10–12 Mayıs, 2006, Denizli.

Erkan G., şengül K., Kaya S., “DENİM KUMAşlAR-IN RUBIA TINCTORUM (KÖKBOYA) İlE BOYANMA-SI ÜZERİNE BİR ARAşTIRMA”, Tekstil ve Mühen-dis The Journal Of Textiles and Engineers, 80, 1-10, 2017)

Farizadeh, K., Yazdanshenas, M.E., Montazer, M., Malek R. M. A., and Rashidi A., “Kinetic Studies of Adsorption of Madder on Wool Using various Mod-els,” Textile Research Journal, vol. 80, No. 9, 847–855, 2010.

Gedik G., Avinc, O., Yavas, A., Khoddam, A., “A Novel Eco-friendly Colorant and Dyeing Method for Poly(ethylene terephthalate) Substrate”, Fibers and Polymers, vol.15, No.2, 261-272,2014

http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bed-straw(ladys)/Bedstraw(ladys).htm

https://en.wikipedia.org/wiki/1,2,4-Trihydroxyan-thraquinone

https://en.wikipedia.org/wiki/Calluna

https://en.wikipedia.org/wiki/Rubia_tinctorum

https://en.wikipedia.org/wiki/Rubia_tinctorum

Hwang E.K., lee Y.H., Kim H.D., “Dyeing, Fastness, and Deodorizing Properties of Cotton, Silk, and Wool Fabrics Dyed with Gardenia, Coffee Sludge, Cassia tora. l., and Pomegranate Extracts”, Fibers and Polymers, vol.9, No.3, 334-340, 2008

Kahvecioğlu H., “Buldan Dokumalarının Bazı Me-kaniksel Özellikleri Üzerine Bir Araştırma”, Buldan Sempozyumu, 623-634, 2006, Denizli

Keskin,N., Gündoğan, M., Öztürk, Ö., “Buldan Do-kumacılığının Tarihsel Süreç İçerisinde Ülkemizdeki Yeri”, MYO-Ös Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğren-ci Sempozyumu, 21-22 Ekim 2010, Düzce.

Marangoz, M., Akyıldız M., “Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Açısından Coğrafi İşaretlerin Önemi ve Buldan Bezi Örneği”, Buldan Sempozyu-mu, Denizli, s.265, 2006, Denizli

Öztürk F.,Çoruh E., “An Application Concerning Utility of Buldan Weaves in Fashion Industry”, Tek-stil ve Mühendis, 20: 91, 27-34,2013)

Stallmann O., “Use of Metal Complexes in Organ-ic Dyes and Pigments”, J. Chem. Educ., 37, 220, 1960

şevik, F.S., Hosçakal, U.A., “Buldan Kültür Mirasının Korunması ve Yerel Kalkınmanın Sağlan-ması”. Buldan Kültür Mirası Dergisi/Buldan Kay-makamlığı ve Buldan Belediyesi Kültür Yayını, s.3, 2008, Uğurlu, A., Uğurlu, S.S., “Yörenin Kültürel Kimliği Olarak Buldan Bezi”, Buldan Sempozyumu, 275-280, 2006, Denizliwww.buldan.gov.tr-2010,

144

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Hindistan cevizi karbon polyester lifi, pol-yester polimer eriyiğine hindistan cevizi kabuğunun kömürleştirilmesi sonucu oluşan karbon partikülle-rinin ilave edilmesi ile üretilir. Karbon bileşen varlı-ğı hindistan cevizi karbon polyester lifinin gri renk olmasına yol açar. Polyester lifleri daha doğal ve ipeksi tutum elde etmek için alkaliler ile muamele edilebilir. Bu çalışma da öncelikle hindistan cevizi karbon lifleri alkali işleme tabi tutulmuştur. Ardın-dan alkali işlem görmüş hindistan cevizi karbon polyester lifleri sürdürülebilir, yenilenebilir ve çevre dostu kök boyalarla doğal olarak boyanmıştır. Bo-yanmış hindistan cevizi karbon polyester lifinden mamul kumaşların kolorimetrik (K/S, l*, a*, b*, C*) ve renk haslığı özellikleri incelenmiştir.

Anahtar Sözcükler: hindistan cevizi karbon polyes-ter lifi, alkalizasyon, kök boya, renk, haslık

ABSTRACT

Coconut charcoal polyester fiber can be produced by adding activated coconut carbon par-ticles into the polyester polymer dope. Charcoal component existence induces gray color on coco-nut charcoal polyester fiber. Polyester fibers can be treated with alkaline to obtain a more natural and silky hand. In this study, firstly coconut char-coal polyester fibers are treated with alkalization processes. Then, alkaline treated coconut char-coal polyester fibers were naturally dyed with sus-tainable, renewable and eco-friendly madder. The colorimetric (K/S, l*, a*, b*, C*) and color fastness properties of dyed coconut charcoal polyester fiber fabrics were explored.

Keywords: coconut charcoal polyester fiber, alkali-zation, madder, color, fastness

HINDISTAN CEVIZI KARBON POLYESTER LIFININ ALKALIZASYON SONRASI KÖK BOYA İLE BOYANMASI

MADDER DYEING OF COCONUT CHARCOAL POLYESTER FIBER AFTER ALKALIZATION

Melek GUNDOGAN*, Arzu YAvAS**, O.Ozan AvINC***

*lecturer MSc., Pamukkale University, Buldan vocational Training School, Fashion and DesignDepartment, 20070, Denizli, TURKEY **Assoc.Prof.Dr., Pamukkale University, Textile Engineering Department, 20160, Denizli, TURKEY***e-mail: [email protected]

Introduction

The growth of the world’s population and the inadequacy of natural fibers lead to the sear-ch for other fiber options for a more sustainable world. The use of renewable natural fibers from an environmental perspective offers an attractive area (http://en.wikipedia.org/wiki/Coir, Accessed on Ap-ril 2017.). The plant of coconut, botanically called as Cocos Nucifera,,is a member of the family Are-caceae, also known as palm, and grows in the tro-pical regions of the World (Dam 2002, http://www.madehow.com/volume-6/Coir.html, Accessed on April 2017.).

Figure 1. Coconut palm tree and its fruit (http://www.uni-scape.com/palm trees installed cape coral.html)

Coconut fiber is a natural fiber which is ext-racted from the coconut fruit bark (Figure 1) (https://en.wikipedia.org/wiki/Coconut, Accessed on April 2017.). Coconut fiber and coconut charcoal carbon fiber, which is a kind of modified polyester, are not the same fiber. Coconut charcoal/carbon polyester fiber shows very attractive textile properties like antimicrobial advantages, odor control properties, good moisture management and anti-pilling effect (Gundogan et al 2016, Xia et al 2013, http://www.aolingfangzhi.com/en/Products/26.htm, http://www.huamao.com.tw/en/product.html, http://www.bamboo-china.com/product/coconut-char-coal-pet-staple-fiber.html). Therefore, coconut charcoal/carbon fiber is utilized in many different textile applications such as apparel, home textiles and technical textiles. (http://www.bamboo-china.com/product/coconut-charcoal-pet-staple-fiber.html, http://www.made-in-china.com/show room/daniel2214125/product-detailRenJSsMvnkWI/China-Coconut-Charcoal-Pet-Yarn-Filament. html, Qin-Rong 2006). By adding activated coconut car-bon particles into a synthetic polymer like polyes-ter, coconut charcoal fiber can be produced as a composite material (Figure 2) (Xia et al. 2013).

145

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Figure 2. Production of coconut charcoal fiber, yarn and cloth (http://www.j2.com.tw/coconut-charcoal-fiber.php)

In order to produce coconut charcoal/carbon fiber, coconut shells are crushed, dried, carbonized and activated at elevated temperature (approximately around 1200OC) in the presence of steam, again crushed/powdered, treated with sili-con surfactants, mixed with polyester chips at high temperature into master batch, extruded, spinned into fiber and oiled/winded (Figure 2) (http://www.scientific.net/AMR.503-504.1137, http://fabric-link.com/university/Charcoal.cfm). Short staple and filament coconut charcoal polyester fibers can be manufactured according to different end-use applications. (http://www.ttri.org.tw/econtent/ener-gy/energy01_02.aspx?cat1type=11&sid=161,ht-tp://www.bamboo- china.com/product /coconut-c-harcoal- pet-staple-fiber.html).

Figure 3. Coconut charcoal polyester yarns (http://m.made-in-c-hina.com/product/Coconut-Charcoal-Polyester-Fiber-and-Yar-ns-710567072.html)

Coconut charcoal fiber is not white due to their carbon content and shows a gray, grayish color shade (Figure 3). Due to the porous structure and high surface area, activated carbon, a non-graphi-te form of carbon shows high absorption properties (Xia et al 2013, http://fabriclink .com/university /Charcoal.cfm , Iqbaldin et al 2013). Tensile strength of coconut carbon fiber is a little lower than normal polyester fiber, and its elongation is better, it has good resistance to acid, but it has poor resistance to alkali like regular polyester (Meng et al. 2012). And the moisture regain of coconut charcoal fiber is about 1%, which is 2.5 times of normal polyester

Figure 4. (a) Alizarin molecule structure (b) Purpurin mole-cule structure (http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bed-straw(ladys)/Bedstraw(ladys).htm, https://en.wiki pedia.org/wiki/1,2,4-Trihydroxyanthraquinone)

fiber (Ji et al. 2011). In the study of Xia and Wang (2013), the coconut charcoal polyester was dyed darker with a higher K/S value in the same bath with disperse dyes compared to normal polyester. It also had improved dyeing performance and was dyed at 100°C dyeing temperature with a carrier effectively. Alkalization or weight reduction is a saponification of the polyethyleneterephthalate fibre with sodium hydroxide, which causes craters and deep holes, gi-ving a soft and silky hand. Weight loss generally de-pends on the used recipe (Kanik et al. 2003, Cengiz 1988). In this study, firstly coconut charcoal pol-yester fibers were treated with alkalization proces-ses. Then, alkaline treated coconut charcoal pol-yester fibers were naturally dyed with sustainable, renewable and eco-friendly madder. The colorimet-ric (K/S, l*, a*, b*, C*) and color fastness properties of dyed coconut charcoal polyester fiber fabrics were explored.

Experimental

Materials

Knitted fabric made of 100% coconut char-coal carbon polyester fiber was used in this study. The samples were dyed after alkalization processes with madder dye (Rubia tinctorum l.). The roots of madder contain about 36 anthraquinones including Alizarin, purpurin, ruberythric acid, pseudopurpu-rin, quinizarin, dantron, purpuroxantin, anthrafla-vin, rubiadin, munjistin, nordamnacanthal, lucidin, anthragallol, 5-hydroxyalizarin, flavopurpurin and lucidin primeveroside etc. (Farizadeh et al. 2010, De Santis 2007, Gorkem et al. 2014). Alizarin red dye or Turkey Red (1,2-dihydroxyanthraquinone) is the main component of the madder dye (Figure 4). Additionally purpurin (1,2,4-trihydroxyanth-raquinone) is also a part of the madder dye (Figure 4) (Stallmann 1960, Gorkem et al. 2014, https://en.wikipedia.org/wiki/Rubia_tinctorum).

(a) (b)

146

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Alkalization process

The alkalization processes were applied to coconut charcoal carbon polyester fiber utilizing 15 g/l sodium hydroxide at 130oC for different proces-sing times (30-60-90 minutes).

Dyeing Process

The dyeing process was carried out after different timed alkalization processes on alkalized coconut carbon polyester fiber. Dyeing process was carried out at 1/40 liquor ratio and at 130OC for 45 minutes in a dyeing machine of ATAC (lab dye HT model). Mordant materials were added to dye liquor at the beginning of the dyeing. Simultaneous mordanting method with 5% owf tannic acid was applied to all fabrics. Dyed samples were firstly cold rinsed then washed at 50oC water for 5 minutes and finally cold rinsed. Samples were then air-dried.

Weight Reduction Determination

The weight loss values were determined with the calibrated high precision electronic ba-lance according to before and after respective al-kalization processes. The measured weight loss in these alkalization processes were 18-27-32% at 30-60-90 minutes, respectively.

Color and Color Fastness Properties

The colorimetric values of dyed samples were measured with using a Data Color Spectra Flash 600 (Datacolor International, lawrencevil-le, NJ, USA), spectrophotometer under illuminant D65, using 10º standard observer. The colour stren-gth values (K/S) of each sample is calculated by using the Kubelka-Munk equation. Eq. (1) is given at below: (Duran, 2001) K/S = (1-R)2/2R Equation 1 Dry and wet rub fastness properties were tested according to the ISO 105: X12 protocol using James Heal Model 670 Hand Driven Crock master. Finally, wash-fastness test was carried out in a M228 Rotawash machine (SDl ATlAS, UK) ac-cording to ISO 105:C06 A2S test. Overall fastness properties were evaluated by using ISO grey scales in the light box.

Results and Discussion

The CIE lab values of the madder dyed samples are shown on Table 1.

Table 1. Colorimetric properties of dyed coconut charcoal car-bon polyester fabrics with madder dye

Fabrics

Untreatedbut dyed

Dyed after30 min.

alkalization Dyed after

60 min.alkalizationDyed after

90 min. alkalization

K/S values at 430nm

9,08

8,64

8,06

7,30

L*

37,71

38,05

38,90

39,84

a*

6,23

6,49

6,36

5,95

b*

17,25

16,78

16,69

16,07

C*

70,15

68,86

69,14

69,69

Color strength of coconut charcoal carbon polyester fabrics were in the range of 7.3 and 9.08. Alkalization processes led to very slight decrease on color strength, chroma and b* values. longer alkalization process resulted in slightly less color strength. The highest color yield (K/S) value was observed on untreated but dyed fabric. Dyed fab-ric using madder extract with mordant after 90 min alkalization exhibited the highest lightness (l*) va-lue leading to the lowest color yield. However it is important to mention that coconut charcoal carbon polyester fiber fabrics before and after alkalization processes exhibited very slight changes on chroma (C*), a*, b* and l* values. Therefore, overall samp-les displayed slightly different shades of brown. The colorimetric properties of dyed samples are exhibi-ted on Figure 5.Figure 5. CIE lab plots of dyed samples

Samples with 30 and 60 minute alkalizati-on processes resulted in very slightly redder appea-rance compared to the others according to a* valu-es. Untreated but dyed sample showed the highest K/S and chroma (C*) values. Wash and rub fastness properties of coconut charcoal carbon polyester fi-ber fabrics dyed with madder are shown in Tables 2 and 3, respectively.

Fabrics

Untreated but dyedDyed after30 min. alkalization Dyed after 60 min. alkalizationDyed after 90 min. alkalization

WO

5

5

5

5

PC

5

5

5

5

PES

5

5

5

5

N6.6

4

4

4

4

CO

4-5

4-5

4-5

4-5

AC

5

5

5

5

Table 2. Wash fastness properties of all dyed samples

147

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Table 3. Wet and dry rub fastness values of all dyed samples

Generally, all dyed coconut charcoal carbon polyes-ter fiber fabric samples exhibited good to excellent washing fastness properties leading to commercial-ly acceptable wash fastness levels.

Fabrics

Untreated but dyedDyed after30 min. alkalization Dyed after 60 min. alkalizationDyed after 90 min. alkalization

Wet

5

2-3

2-3

2-3

Dry

5

5

4-5

4

Rub Fastness (Cotton staining)

From the dry rub fastness point of view, all alkalization processes led to commercially ac-ceptable dry rub fastness levels. While dry rubbing fastness values were between 4 and 5, wet rubbing values were 2-3 with the exception of the sample without alkalization (untreated but dyed; 5). These values showed that alkalization alter the rubbing fastness values in accordance with the time of the process.

Conclusion

The colors of coconut charcoal carbon polyester fiber fabrics dyed with madder along with tannic acid mordant presence exhibited slightly dif-ferent shades of brown color. The highest color yield value was observed on untreated but dyed coconut charcoal carbon polyester fiber fabric. Alkaliza-tion processes led to very slight decrease on color strength, chroma and b* values. longer alkalization process resulted in slightly less color strength. How-ever it is important to mention that coconut char-coal carbon polyester fiber fabrics before and after alkalization processes exhibited very slight chang-es on chroma (C*), a*, b* and l* values. Generally, overall coconut charcoal carbon polyester fiber fab-ric samples exhibited very good to excellent wash-ing color fastness performance. From the dry rub fastness point of view, all alkalization processes led to commercially acceptable dry rub fastness levels. While dry rubbing fastness values changed slightly with the process time of alkalization, wet rubbing fastness values dropped dramatically after the al-kalization processes.

Acknowledgement

The authors extend their appreciation to the Scientific Research Project at Pamukkale Uni-versity for funding the work through the project PAU-BAP No. 2017KKP021.

References

½Dam J.E.G., “CoirProcessing Technologies”, Common Fund for Commodities, Amsterdam, Netherlands, 2002

½De Santis D., Moresi M., “Production of alizarin extracts from Rubia tinctorum and assessment of their dyeing properties” Industrial Crops and Prod-ucts, vol 26, Issue 2 151-162, 2007

½Duran, K., Tekstilde Renk Ölçümü ve Reçete Çıkarma, İzmir: Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfek-siyon Araştırma- Uygulama Merkezi Yayını, 2001

½Farizadeh, K., Yazdanshenas, M.E., Montazer, M., Malek R. M. A., and Rashidi A., “Kinetic Stud-ies of Adsorption of Madder on Wool Using various Models,” Textile Research Journal, vol. 80, No. 9, 847–855, 2010

½Gedik G., Avinc, O., Yavas, A., Khoddam, A., “A Novel Eco-friendly Colorant and Dyeing Method for Poly(ethylene terephthalate) Substrate”, Fibers and Polymers, vol.15, No.2, 261-272, 2014

½Gundogan M., Avinc O.O., Yavas A., “Coconut Charcoal/Carbon Fiber”, Textile Science and Econ-omy vIII, 8th International Scientific-Professional Conference, May 16-19st 2016, Zrenjanin, Serbiahttp://en.wikipedia.org/wiki/Coir, Accessed on April 2017

½http://fabriclink.com/university/Charcoal.cfm

½http://m.made-in-china.com/product/Co-conut-Charcoal-Polyester-Fiber-and-Yarns 710567072.html

½http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bed-straw(ladys)/Bedstraw(ladys).htm½http://www.aolingfangzhi.com/en/Products/26.htm½http://www.bamboo-china.com/product/coco-nut-charcoal-pet-staple-fiber.html

½http://www.huamao.com.tw/en/product.html

½http://www.j2.com.tw/coconut-charcoal-fiber.php

½http://www.madehow.com/volume-6/Coir.html,-Accessed on April 2017

½http://www.made-in-china.com/showroom/dan-iel2214125/product-detailRenJSsMvnkWI/Chi-na-Coconut-Charcoal-Pet-Yarn-Filament.html

148

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

½http://www.scientific.net/AMR.503-504.1137

½http://www.ttri.org.tw/econtent/energy/ener-gy01_02.aspx?cat1type=11&sid=161

½http://www.uni-scape.com/palm trees installed cape coral.html

½https://en.wikipedia.org/wiki/1,2,4-Trihydroxyan-thraquinone

½https://en.wikipedia.org/wiki/Coconut, Accessed on April 2017

½https://en.wikipedia.org/wiki/Rubia_tinctorum

½Iqbaldin M.M., Khudzir I., Azlan M.M., Zaidi A. G., Surani B., Zubri Z., “Properties Of Coconut Shell Activated Carbon”, Journal of Tropical Forest Sci-ence, 25(4), 497-503, 2013.

½Ji l., Wu P., “Measurement and analysis of coco-nut charcoal fiber properties”, Textile Auxiliaries, 28(1), 54-56, 2011

½Kahraman C., “Polyester Alkalizasyonu-yalnızca moda eğilimi değil”, Tekstil ve Makine, Yıl:2, Sayı:8, s 102, 1988

½Kanik and M., Bayari H., “Effect of weight reduc-tion process on printing properties of polyester fab-rics”, Coloration Technology, 119, 2003

½Meng J., Guo M., Han Y.. “Studies on properties of the Coconut carbon fiber and yarn”, Advanced Materials Research, ISSN: 1662-8985, vols. 503-504, pp 1137-1141, 2012

½Qin-Rong T., “Development and Application of PET Staple Fiber Modified by Active Charcoal‘”, Synthetic Fiber in China, 2006-03

½Stallmann O., “Use of Metal Complexes in Organ-ic Dyes and Pigments”, J. Chem. Educ., 37, 220, 1960

½Xia D., Wang l., “Dyeing Performance Of Coconut Charcoal Polyester Fabric”, Sen’ıGakkaishi, vol.69, No.11, 2013

149

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bu çalışma, Antalya Körfezi’nden yakala-nan Mürekkepbalığı’nın (Sepia officinalis linnaeus, 1758) mürekkep kesesinden alınan boyar madde ile yapılmıştır. Mürekkepbalığı (S. officinalis) kafa-dan bacaklılar sınıfına dahil ve Sepiidae familyası-nın bir üyesidir. Araştırmada kullanılan S. officinalis ticari balıkçılık faaliyetlerinden elde edilmiştir. Mü-rekkepbalığından mürekkep kesesi çok dikkatli bir şekilde çıkarılmıştır. Çıkarılan mürekkep keseleri-nin içindeki boyar madde özel saklama kaplarında toplanmıştır. Yakalanan 20 adet mürekkepbalığın-dan yaklaşık 40g boyar madde elde edilmiştir. Ön mordanlama yöntemi ile HT numune boyama ma-kinasında ilmelik yün iplikleri boyanmıştır. Boyan-mış ilmelik yün iplikleri sürtünme haslık testinden geçirilmiştir. Geleneksel yöntemle boyanan ilmelik yün ipliklerde koyu gri renk elde edilmiştir. Gri skala ile yapılan sürtünme haslık test sonucu 4/5 bulun-muştur. Deneysel olarak yapılan bu çalışma denizel ekosistemin bazı canlılarında bulunan boyar mad-delerin, tekstil, kitap sanatları ve resim gibi alanlar-da kullanılabileceğini göstermektedir.

Anahtar sözcükler: Doğal Boya, Sepia officinalis, Mürekkepbalığı, Antalya Körfezi

ABSTRACT

This study was carried out with dyeing ma-terial isolated from ink sac of cuttlefish Sepia offic-inalis linnaeus, 1758 caught from Gulf of Antalya. Cuttlefish (S. Officinalis) is member of the family Sepiidae belong to class Cephalopoda. Sample of S. officinalis was collected from commercial fishing operation. Ink sac was attentively dissected from cuttlefish. Dyeing material isolated from ink sac was filled specific storage container. A total 40g dyeing material was obtained from caught 20 cut-tlefish. Wool yarn was dyed in the NT Sample dye-ing machine by method of pre-mordant. Dyed wool yarn was tested friction fastness. Dyed by tradition-al method wool yarn was dark grey color. Friction fastneass test was 4/5. This experimental study in-dicates that some of the dyeing materials found in marine ecosystems can be used in textile, book arts and painting as in various fields.

Keywords: Natural Dyeing, Sepia officinalis, Cuttle-fish, Gulf of Antalya

MÜREKKEPBALIĞI (SEPIA OFFICINALIS LİNNAEUS, 1758) (MOLLUSCA: CEPHA-LOPODA) MÜREKKEBİNİN BOYAR MADDE KAYNAĞI OLARAK

DEĞERLENDİRİLMESİ APPLY OF CUTTLEFISH INK SEPIA OFFICINALIS LINNAEUS, 1758

(MOLLUSCA: CEPHALOPODA) AS A SOURCE OF DYEING MATERIALMenekşe Suzan TEKER*, Mehmet GÖKOĞlU**, Serkan TEKER***

*Yrd. Doç., Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, [email protected]**Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Anabilim Dalı, [email protected] ***Doktora Öğrencisi, Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Anabilim Dalı, [email protected]

Giriş

Tarih boyunca insanlar için renk algısı öne-mini hiçbir zaman yitirmemiştir. Süslenmek, ko-runmak ve ibadet gibi birçok amaca hizmet eden ve üzerine anlamlar yüklenen renklerin en büyük kaynağı XIX. yüzyıla kadar doğa olmuştur. Tekstil ürünlerinde kullanılan renkler; sosyal statü, kültür, inanç, coğrafya ve iklim şartları ile şekillenmiş ve her kültürde yerini almıştır [1]. Doğal boyarmadde-lerin kullanımı 1856’da sentetik boyarmaddelerin keşif edilmesinden sonra hızlı bir şekilde azalmıştır [2]. Doğal boyarmaddeler daha az toksik ve daha az alerjeniktirler. Bu avantajlarından dolayı son on yılda doğal boyarmaddelerin kullanımı; gıda, farma-sötik, kozmetik ve tekstil boyama endüstrisi alanın-da ivme kazanmıştır [3] Özellikle bebek ve çocuk ürünlerinde doğal boyalı ürünler tercih sebebi ol-

maktadır. Hiç şüphesiz bu talepler, doğal boya kul-lanımındaki maliyetlere rağmen devam edecektir. Günümüzde de doğal boyarmaddelerin kullanımını desteklemek adına birçok doğal boya projeleri baş-lamış ve sayıları gün geçtikçe artmaktadır [4]. Yaygın mürekkepbalığı (Sepia officinalis linnaeus, 1758) yumuşakçaların (Mollusca) ka-fadanbacaklılar (Cephalopoda) sınıfının Sepiidae ailesinin üyesidir. Doğu Atlantik okyanusunda, Ku-zey Denizi’nden Ümit Burnu’na kadar alanda ve buna ek olarak Akdeniz’de geniş bir alanda dağılım gösterir. Akdeniz’e kıyısı olan ve şehirlerde 200m derinliğe kadar bulunur ve yüksek bir ticari değere sahiptir [5]. Hayvanlar yırtıcı hayvanlara karşı çeşitli kimyasal savunma araçları kullanırlar. Deniz yosun-ları, kalamar, ahtapot ve mürekkepbalığı gibi deniz yumuşakçaları saldırıya uğradığında mürekkep bı-rakmak gibi çarpıcı bir savunma davranışına sahip-

150

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

tir [6]. Bu çalışmada mürekkepbalığından (S.offici-nalis) elde edilen mürekkep boyar madde kaynağı olarak kullanılmıştır. Doğal boyamada en büyük sıkıntılardan bi-rinin, hammadde kaynağı olduğu düşünüldüğünde, bu nedenle akademik olarak yapılacak çalışmalar büyük önem taşımaktadır.

Materyal ve Metod

Araştırmada kullanılan mürekkepbalığı (S. officinalis) Antalya Körfezi’nde ticari balıkçılık faa-liyetlerinden elde edilmiştir. Bu çalışma, yakalanan mürekkepbalığı’nın (S. officinalis) mürekkep kese-sinden alınan boyar madde ile yapılmıştır (şekil 1).

Mürekkepbalığından mürekkep kesesi çok dikkatli bir şekilde çıkarılmıştır. Çıkarılan mürekkep keselerinin içindeki boyar madde saklama kapla-rında toplanmıştır. Boyamada 2,5 numara ilmekli yün ipliği kullanılmıştır. Ön mordanlama yöntemi ile boyama yapılmıştır. Ön mordanlama yönteminde % 20 şap (KAI(SO4)3.12H2O), 1 saat süreyle iple-re uygulanmıştır. Ön mordanlaması yapılan ilmelik yün iplikleri HT numune boyama makinasında şekil 2’de gösterilen boyama grafiğine göre boyanmıştır. Boyanmış ilmelik yün iplikleri bir gün süreyle so-ğumaya bırakılmıştır. Ayrıca boyanmış ilmelik yün iplikleri sürtünme ve yıkama haslık testinden geçi-rilmiştir.

Şekil 1.A) Mürekkepbalığı (Sepia officinalis) B) Mürekkep kesesinin bulunduğu bölüm C)Mürekkep kesesi

Bulgular

Boyar madde kaynağı olarak kullanılan toplam yirmi adet mürekkepbalıkları’ndan (S. of-ficinalis) elde edilen boya miktarı 0,51g ile 3,93g arasındadır. Toplam boya miktarı 37,80g olarak öl-çülmüştür. Geleneksel yöntemle boyanan ilmelik yün ipliklerden şekil 3’de görülen renk (koyu gri) elde edilmiştir.

Şekil 2. Boyama grafiği

Şekil 3. Boyanan ilmelik yün ipliği

Boyadığımız ilmelik yün ipliklerine sürtün-me ve yıkama haslık testleri uygulanmıştır. Numune iplikler, 40°C”de deterjanlı, 37°C”de duru su ile yı-kanmıştır. Kuru sürtünme haslık testi uygulanmıştır. lekelenme değerlendirmesinde kullanılan ISO 105 A03 gri skala ile yapılan haslık testleri sonuçları Tablo 1’de gösterilmektedir.Tablo 1. Boyanan ilmelik yün ipliklerinin sürtünme ve yıkama haslık test sonuçları

MordanMaddeleri

KAl(SO4)3.12H2O (şap)

SürtünmeHaslık Testi

4

YıkamaHaslık Testi

(40°C deterjanlı)

3/4

Yıkama Haslık Testi

(37°C duru su)

4

Sonuç

Doğal boyarmaddeler, doğada bazı bitkiler, hayvanlar [7], likenler ve mantarlar tarafından sen-tezlenen maddelerdir [8]. Doğal boyarmaddeler ve doğal boyamacılık en az tekstil tarihi kadar eskidir [9]. Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvan-sal ve bitkisel boyarmaddeler 19. yüzyılın sonların-da sentetik boyarmaddelerin sentezleri ile birlikte giderek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Tekstil ürünlerinin insan ile doğrudan te-masta olduğu için sağlık açısından etkisi büyük önem taşımaktadır. Sentetik boyarmaddelerin bir-çoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden oldukları anlaşılmış olması doğal boyarmaddeleri yeniden gündeme taşımıştır [3; 4]. Doğal boyamayı yalnızca laboratuar ortamında denemeler yaparak değil, günlük hayatın içerisi-ne sıradan ürünler olarak dahil edecek çalışma-

151

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lar yapılmalıdır. Maliyet oranlarının azaltılması ve standardizasyon yönünde yapılacak çalışmalar da büyük önem arz etmektedir. Bebek ve çocuk giyi-minde başlayan organik ve ekolojik ürünler, kadın ve erkek giyim kuşamı için de yaygın olarak uygula-nabilir hale getirilmelidir. Denizel bir canlı olan mürekkepbalığından (S.officinalis) elde edilen doğal boyar maddelerin yün ipliği üzerindeki boyama sonucu araştırılmıştır. Deneysel olarak yapılan bu çalışma denizel ekosis-temin bazı canlılarında bulunan boyar maddelerin tekstil alanında kullanılabileceğini göstermektedir.Bu deneysel çalışmamız pamuklu, ipek kumaşlarda ve seramik alanında da devam etmektedir. Boyadığımız ilmelik yün ipliklerine sürtün-me ve yıkama haslık testleri uygulanmıştır. Numune iplikler, 40°C”de deterjanlı, 37°C”de duru su ile yı-kanmıştır. Kuru sürtünme haslık testi uygulanmıştır. lekelenme değerlendirmesinde kullanılan ISO 105 A03 gri skala ile yapılan haslık testleri sonuçları Tablo 1’de gösterilmektedir.

Kaynakça

[1]Teker, M.S. (2016) Rezerve Boyama Tekniği İle İndigo, Kökboya, Kekik Posasının Giysi Koleksiyo-nunda Kullanılması. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Akdeniz Üniversitesi. Antalya.

[2] Cristea, D. ve vilarem, G. (2006). Improving light fastness of natural dyes on cotton yarn. Dyes and Pigments, 70, 238-245.

[3] Ali, S., Nisar, N. ve Hussain, T. (2007). Dyeing properties of natural dyes extracted from eucalyp-tus. TJTI, 98(6), 559-562.

[4] Karadağ, R. (2007). Doğal Boyamacılık, Geleneksel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Mü-dürlüğü Yayınları, Ankara.

[5]Roper, C.F.E., Sweeney, M.J., Nauen, C: Cepha-lopods of the World. An Annotated and Illustrated Catalogue of Species of Interest to Fisheries. FAO Fish. Synop. Rome, 1984 ; 277 p.

[6]Derby C.D., Kicklighter C.E., Johnson P.M., Zhang X. (2007) Chemical composition of inks of diverse marine molluscs suggests convergent che-mical defences. Journal of Chemical Ecology 33: 1105–1113.

[7] Karadağ, R. (1997). Türk halı, kilim ve kumaş-larında kullanılan doğal boyarmaddeler. Quarterly Magazine of Carpet, Weaving & Embroidery Arts, 1(1), s. 38.

[8] Cardon, D. (2007). Natural dyes - sources, tra-dition, technology and science. Archetype Publica-tions ltd., london.

[9] Pawlak, K., Puchalska, M., Miszczak, A., Rosło-niec, E. ve Jarosz, M. (2006). Blue natural organic dyestuffs – from textile dyeing to mural painting separation and characterization of coloring matters present in elderberry, logwood and indigo. Journal of Mass Spectrometry, 41, 613-622.

152

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

OSMANLI DÖNEMİ BATI ANADOLU BOYAHANELERİ: İZMİR ÖRNEĞİ∗

OTTOMAN DYEHOUSES IN WESTERN ANATOLIA: THE CASE OF İZMİR

Mikail ACIPINAR∗∗ İrem ÇANLI∗∗∗

Özet

Boyama ve dokuma sanayii Osmanlı Devleti’nde temel sanayi kollarından biri durumundadır. Özellikle tekstil sektörünün bir yan kolu durumundaki boyahaneler, Osmanlıların hemen birçok şehrinde gerek vakıflar gibi devletin çeşitli kurumlarına bağlı gerekse özel müteşebbislerin tasarrufunda olmak üzere faaliyet göstermekteydi. Öteden beri bitkilerin bölgelere göre değişen çeşitliliği ve yoğunluğu Osmanlı boyahanelerinin işlevi ve niteliği üzerinde belirleyici olmuştur. Doğal bitkilerin işlenip boya elde edilme aşamasından sonra boyanan ürünler hem iç hem de dış pazarlarda Osmanlı ticaret ağının bir parçasını oluşturmuştur. Bu bildiri, Osmanlılar döneminde özellikle çeşitli kumaş ve iplik boyamacılığı açısından canlı bir üretim endüstrisinin yaşandığı İzmir boyahanelerinin tespit edilerek bunların işleyişi, statüsü ve boyama faaliyetlerini Osmanlı arşiv belgelerinden hareketle ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı boyahaneleri, boya sanayii, İzmir, tekstil

Abstract

The dyeing and weaving industries are one of the main industries in the Ottoman Empire. Particularly the dye-houses, which were a branch of textile industry, were operating in many Ottoman cities in the possession of private entrepreneurs as well as various institutions of the state such as waqfs. The diversity and intensity of the plants that differed from region to region has always been decisive on the function and quality of the Ottoman dyehouses. The products, which were dyed after the process of obtaining natural dyes from plants, had formed a part of the Ottoman commercial network in both domestic and foreign markets. This paper aims to identify the dyehouses of İzmir, in which a living production industry in terms of various fabric and yarn dyeing during the Ottoman period was experienced, and to demonstrate their operations, status and dyeing activities in the light of Ottoman archival documents.

Keywords: Ottoman dye-houses, dyeing industry, Izmir, textile

Giriş

Osmanlı dokuma endüstrisinin en önemli yan kollarından birisi olan boyahaneler; iplik, kumaş ve derilerin boyanması işlemlerinin yapıldığı küçük sanayi işletmelerdir. Osmanlılarda ipek ve pamuk ticaretine bağlı olarak dokuma endüstrisi de gelişmiş, bu gelişim iplik haline getirilen ipek ve pamukların boyanması işine de ileri bir boyut kazandırmıştır. Osmanlıların ilk dönemlerinde özellikle Bursa şehri bir dokuma ve boyama merkezi olarak inkişaf etmiştir1.

∗ Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenen 114K291 numaralı ve "Osmanlı Dönemi Batı Anadolu

Boyahaneleri ve Üretim Endüstrisinin Araştırılması" başlıklı proje kapsamında hazırlanmıştır. ∗∗ Yrd. Doç. Dr., İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, Çiğli-

İZMİR. ∗∗∗ Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim

Dalı, Çiğli-İZMİR. 1 İşlenmiş kumaş ve ipekli endüstrisi için önemli bir ticaret merkez olarak yükselen Bursa ve

bunlarla ilgili bir kısım arşiv vesikaları için bk. Fahri Dalsar, Türk Sanayi ve Ticaret Tarihinde

153

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

16. yüzyıldan itibaren imparatorluğun hemen her bölgesinde belirli renkler üzerine uzmanlaşan veya devletin izin verdiği renkleri boyayan bu türden işletmeler açılmıştır. Her ne kadar aynı yüzyıl için yeterince arşiv vesikası mevcut olmasa da, geriye dönük ipuçları barındıran sonraki yüzyıllara ilişkin verilerden hareketle, Batı Anadolu bölgesinin de dokuma ve boyacılık sanayii için önemli bir merkez haline geldiği anlaşılmaktadır2. Bölgede yer alan İzmir, Manisa ve Uşak gibi başlıca şehirler de çeşitli boyaların üretimi ve boyahaneler açısından ön plana çıkmıştır. Özellikle 17. yüzyıldan itibaren Doğu Akdeniz kıyılarında önemli bir uluslararası ticaret limanı olarak beliren İzmir, Avrupa’nın dört bir yanından tüccar ve işadamlarını misafir etmeye başlamıştır3. Çok fazla talep gören ve İran’dan kervanlarla gelen ham ipek ve yakın bölgelerde üretilen pamuğun yanı sıra palamut ve kökboya gibi boya hammaddelerinin ticareti ilerleyen yıllarda bölgedeki boyahanelerin işlerliğini arttırmıştır4.

19. yüzyıl ortalarında İzmir’in ihracatındaki yeri ve boyahanelerindeki kullanımı bakımından büyük bir önem kazanan kökboya, Avrupa menşeli sentetik boyaların Osmanlı pazarlarına girmesi sonucunda önemini hızla kaybetti. Bu tarihten önce terbiye ve boya işlerinde ithal edilen tarımsal hammaddelere bağlı olan İngiliz tekstil sanayii, kırmızı boya kökünü de İzmir çevresinden ithal ediyordu. Türk kırmızısı olarak ünlenen ve sabit kırmızı renk vermesi nedeniyle kökboya, bütün tekstil dallarının en çok tercih edilen hammaddesiydi. 1860'larda ve 1870'lerin başında doğal boyalar yirmi yıldan kısa bir süre zarfında yerini sentetik boyalara bıraktı. Sonuç olarak kırmızı kökboyasının 1840-1844 yılları arasında Osmanlı ihracatındaki % 41,5 olan payı, 1870-1874'de % 5’e düştü ve müteakip yıllarda önemini büyük ölçüde kaybetti5.

Osmanlı Boyahaneleri

Birçoğu günümüze ulaşmadığı veya şekil değiştirdiği için şimdiye kadar Osmanlı dönemi boyahanelerinin fiziki görünüşü hakkında tafsilatlı tasvirler ortaya konamamıştır. Tokat gibi merkezlerde maaşlı boyacı, yıkayıcı ve kâtiplerin çalıştığı özel yapılar olarak ortaya çıkan boyahane binası, Ankara’da kendi kazan ve diğer aletleriyle çalışan ustaların toplandığı müstakil bir binadan müteşekkildi6. Buna karşılık bir kısım arşiv belgelerinin satır aralarından, çalışmamıza konu olan İzmir boyahanelerinin fiziki durumu hakkında daha net çıkarımlar yapmak mümkün olabilmektedir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki aynı belgelerden boyahane ve boyacı dükkânlarının aynı işlevi gören farklı yapılar olduğu anlaşılmaktadır. Zaman zaman boyacı karhânesi adıyla da anılan boyahaneler, aynı meslek gurubuna mensup boyacıların meskûn olduğu ve boyacı esnafının kendi arasında, içindeki aletleriyle birlikte gedik7 adı verdikleri birkaç dükkânı barındırırken, boyacı dükkânları genellikle özel müteşebbisler veya esnaflar tarafından işletilen ve gelirleri bazen vakıflara tahsis edilen müstakil birimler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bursa’da İpekçilik, İstanbul 1960; Mehmet Canatar, “Osmanlılarda Bitkisel Boya Sanayii ve Boyahaneler Üzerine”, Osmanlı Araştırmaları, XVIII (1998), s. 92-93.

2 Ümit Koç’un çalışması 16. yüzyılda Anadolu’daki boyahanelerin ağırlıkla Orta ve Doğu Anadolu’da yoğunlaştığını ortaya koymakla birlikte, 17. yüzyıldan itibaren başta İzmir olmak üzere Batı Anadolu Bölgesi’nin de bu endüstride söz sahibi olduğu muhakkaktır. 16. yüzyılda boyahanelerin Anadolu coğrafyasındaki dağılımı için bk. Ümit Koç, XVI. Yüzyılda Anadolu’da Sanayi, (Doktora Tezi), Elazığ 2003, s. 139-147.

3 Özellikle 18. yüzyılda İzmir’in ticari hayatındaki Avrupalılar ve şehirdeki ticari faaliyetleri için bk. Elena Frangakis-Syrett, 18. Yüzyılda İzmir’de Ticaret (1700-1820), Çev. Çiğdem Diken, İzmir 2006.

4 Mübahat S. Kütükoğlu, “İzmir”, DİA, C. 23 (2001), s. 521-522. 5 Reşat Kasaba, Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Ekonomisi, Çev. Kudret Emiroğlu, İstanbul

1993, s. 77 ve IV. Bölüm not 13. 6 Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler: Kent Mekânında Ticaret, Zanaat ve Gıda

Üretimi, İstanbul 2000, s. 182. 7 Bir mahkeme kaydında gedikle ilgili şöyle denmektedir: “…boyacı hirfeti beyninde gedik

i‘tibâr olunan eşyâ-i merkûmeden…”, bk. Galata Şeriye Sicili, no 90, (Haz. F. Recep-S. Kahriman, İstanbul 2012), v.31b-3. (Bundan sonra GŞS)

154

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Nitekim bu iki terim zaman zaman aynı belge içerisinde bile birbirinden bağımsız halde kullanılırken, boyahanelerin zararına kaçak boyama işlemi yapan dükkânlar için de boyacı dükkânı ifadesinin tercih edildiğini görebilmekteyiz. Söz konusu bilgiler bu işletmelerin yapısal ve işlevsel bakımdan çok büyük olmadığını ortaya koymaktadır. Genellikle müştereken yani hisseli olarak tasarruf edilen boyahanelerde, dükkânların büyüklüğüne göre değişen miktarda alet olmakla birlikte genellikle tek bir gedikte; kazan, bakır kepçe, güğüm, tencere, sahan, tava, küp, taş veya mermer dibek, mengene, demir kantar, fıçı, dolap ve keser ile balta gibi diğer aletlerin olduğu anlaşılmaktadır. Bu sayılar dükkânın büyüklüğü ve hacmine göre değişebilmekteydi. Örneğin mevcut belgelerden işletmedeki kazan sayılarının birkaç adet olabileceği gibi küp, kantar ve dolapların sayılarının da değişiklik gösterdiği tespit edilebilmektedir8. Antep’teki bir boyacı dükkânında ise yukarıda bahsedilen aletlere ilaveten tokmak ve tokaç gibi malzemeler de görülmektedir9.

Söz konusu boyahane ve dükkânların önemli bir kısmı muhtemelen kayda değer gelirleri sayesinde çok erken tarihlerden itibaren vakıflara bağlı olarak çalışıyordu10. Gelirleri vakıflara aktarılan boyahane veya dükkânlar için genellikle vakıf boyahane veya vakıf boyacı dükkânı tabirleri kullanılmakta olup, bunlar için bazen mülk ifadesi de kullanılmaktaydı11. Gedikler çoğunlukla kira yoluyla işletilmekte, kiracıların ölümü halinde mesleği muhtemelen oğulları devam ettirmekteydi. Bunlar hisseli olabileceği gibi hisse sahibi, payını bir başkasına satabilir veya devredebilirdi12. Bir boyacı ustasının geride erkek evlat bırakmadığı durumlarda boyacı dükkânları vakıf mütevellisi tarafından bir başkasına kiraya verilirdi13. Osmanlı topraklarının birçok yerinde olduğu gibi İzmir’de de boyacı taifesi genellikle Müslüman ve Rum kökenli erkeklerden oluşurdu.

Lonca sistemiyle çalıştıkları anlaşılan boyacı taifesinin başında yine kendileri tarafından seçilen bir boyacı kethüdası ile yiğitbaşı ve taksimci gibi görevliler bulunurdu. Kethüda seçimleri boyacı taifesi tarafından yapılır, mahkeme tarafından onaylanır ve kethüda seçilen kimseye kadı tarafından bu görevini onaylayan resmi bir vesika verilirdi14. Vakıf boyahanelerde kethüdalar vakıf yöneticileri tarafından da atanabilirdi. Ancak boyahane esnafı kethüdadan memnun kalmaz veya şikâyetçi olursa kethüdalık esnafın ittifakıyla başkasına tevdi edilirdi15. Diğer esnaf loncalarında olduğu gibi boyacı esnafında da görülen yiğitbaşılar, malların tevziinden boyahanelerin işleyişi ve nizamına kadar birçok konudan sorumlu idiler. Boyahanelerde çalışan iş ehline ise usta denirdi. İzmir’de kırmızı pamuk ipliği boyayan sekiz gedikten müteşekkil bir boyahanedeki çalışanlar, boyacı ustaları, kalfalar ve şakirtler olarak sıralanmıştır16.

Osmanlı boyahanelerinin işleyişini genelleştirirsek, İstanbul’da Vezir Hanı’nda yerleşen basmacı esnafının çalışma usulü kalfalar ve şakirtler hakkında önemli bilgiler içermektedir. 1728 yılında İstanbul mahkemesine çıkan basmacı esnafı mesleklerinin aşamalarını şöyle tarif etmektedirler. Sanatlarını icra ettikleri handa şimdiye kadar şakirtler bir süre üstada hizmet edip onun tarafından yetiştirildikten ve maharetlerini ispatladıktan 8 İstanbul Şeriye Sicili, no 12, (Haz. R. Erol-S. Kahriman vd, İstanbul 2010), v.8b-4. (Bundan

sonra İŞS); Farklı sayılarda benzer aletleri içeren bir boyacı dükkânının satışı hakkında bk. İstanbul Bâb Mahkemesi Defteri, no 3, v. 98a-5. (Bundan sonra BAB)

9 Hüseyin Çınar, , “Hüsrev Paşa Vakfı’nın Ayntab’daki Vakıf Boyahaneleri”, Vakıflar Dergisi, 40 (Aralık 2013), s. 38. 10 Örneğin Hüsrev Paşa’nın Gaziantep’teki vakıf gelirlerinin önemli bir kısmı üç adet boyahaneden sağlanıyordu. Bk. Çınar, a.g.m., s. 37. 11 GŞS, no 90, v. 31b-3. 12 GŞS, no. 90, v. 15a-3 ve 31b-3. 13 İŞS, no 3, v. 65b-2. 14 İŞS, no. 24, v.44b-1 15 BOA, AE.SSLM III, nr. 140/8453; Kethüdaların görevi için ayrıca bk. Mehmet Canatar,

“Kethüdâ”, DİA, C. 25 (2002), s. 333. 16 BOA, C.BLD, nr. 2/59; Yiğitbaşılar ve görevleri hakkında ayrıca bk. İlhan Şahin, “Yiğitbaşı”,

DİA, C. 43 (2013), s.

155

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sonra esnafa ait gedik sahipleri arasından bir ustanın yanına halife veya şerik yani ortak olarak verilirdi. Daha sonra bir gedik boşaldığında bütün esnafın ittifakıyla kendisine işletilmek üzere bir gedik tahsis edilirdi17. Bu uygulama söz konusu handaki esnafın kendi nizamları olsa da aynı işleyişin imparatorluk genelindeki boyacı veya basmacı esnafına teşmil edilmesinde her hangi bir sakınca olmadığı düşünülebilir.

Ayrıca bazı endüstri dallarının ipliklerini boyahanelere götürmek gibi bir zorunluluğu olmadığı anlaşılmaktadır. Mesela 17. yüzyılda kazzaz yani ipekçi esnafına yamak olan İstanbul iplikçi esnafının kendi ipliklerini kendileri boyadığı, boyacı taifesinin bunlara müdahale edemediği görülmektedir18.

Osmanlı ülkesinde tabakhaneler gibi boyahaneler de genellikle şehrin uzağında tesis edilmişlerdir. İzmir’deki boyahanelerin büyük kısmı da bir akarsu boyunda sıralanmış veya kırsal alanlarda kurulmuşlardır. Nitekim 1670’lerde İzmir’i ziyaret eden Evliya Çelebi de şehirde bulunan 20 kadar boyahanenin bir derenin etrafında yer aldığını söylemektedir19. O tarihler için Evliya Çelebi’nin verdiği rakamların doğruluğunu teyit edecek arşiv bilgilerine ulaşmak maalesef mümkün olamamaktadır. Ancak sonraki yüzyılda bunların sayıları ve isimleri hakkında daha doyurucu bilgilere sahibiz.

Boyama İşlemleri

İmparatorluk genelinde boyahanelerde boyanacak boyaların renkleri ve yapılacak işler boyacı taifesi arasında taksim edilmiş, bir grubun diğerinin işini yapması yasaklanmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla boyahanelere gelen iplik veya kumaşlar boyandıktan sonra ayrı bir yerde iplere asılarak kurutulmakta ve ardından başka işlemlerden de geçirilmekteydi. İzmir boyahanelerine ilişkin bir örnekte vakıf boyahanenin ortak kullanım alanı olan ve esnaf tarafından meydan tabir edilen boyahane önündeki mekân da bununla ilgilidir20. Özellikle bogasi gibi pamuktan mamul ince kumaşların veya derilerin boyama işleminden sonra tokmaklanarak perdâhtlama yani parlatma işlemleri yapılmaktaydı21. Boyahanelerde boyanan derilerin parlatma işini yapan grubun başında perdâhtçıbaşılar bulunurdu22.

Diğer şehirlerde olduğu gibi İzmir boyahanelerinin de her biri farklı bir renk üzerinde uzmanlaşmış olup, boyahanelerin kendilerine mahsus iplikler ve renkler dışında boyama yapmaya ruhsatları yoktu23. Bu nedenle boyahanelerin İzmir Kırmızı Rişte Boyahanesi, Tokat Mavi Boyahanesi ve Kayseri Kırmızı Boyahanesi örneklerinde olduğu gibi uzmanlaştıkları renklere göre adlandırıldıkları da vakidir. Bir boyahanenin başka bir boyahaneye mahsus olan rengi kullanması, genellikle şikâyetlere neden olur ve çözüm önce mahkemelere taşınır, burada çözülemezse İstanbul’a iletilirdi.

İzmir Boyahaneleri ve Üretim Endüstrisi

İzmir’in 17. yüzyılda başlayan ekonomik yükselişinin 18. yüzyılın ilk yarısında olgunlaştığı fikri çok farklı çalışmalarla ortaya konmuştur. Bu gelişme sadece ticari alanla

17 İŞS, no. 24, v.22b-1; Dalsar da eserinde bu aşamalarla ilgili bilgiler vermektedir. (bk.,

Bursa’da İpekçilik, s. 122-124) 18 İŞS, no. 12, v.100b-2. 19 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, (Haz.) Y. Dağlı-S. A. Kahraman-R. Dankoff, C. IX, İstanbul

2005, s. 49. 20 “…Kırmızı Rişte Karhânesi pişgâhında kâin iplik kurutmağa mahsus meydan…” BOA,

EV.d,, nr. 9102, s. 79/326. 21 BAB, no. 17, v.140a-2; Bununla ilgili bir mahkeme kaydında şöyle denmektedir: “…Manol

nâm zımmî…üstâd-ı kâmil boyacı taifesinden olup kendi dükkânında kadimden olageldiği üzere bogasi boyayıp tokmaklayıp perdâht eder oldukda…”, bk. BAB, no. 17, v.140b-1.

22 İŞS, no. 24, v.44b-1. 23 Örneğin 18. Yüzyılın ilk yarısında İstanbul’daki İbrahim Paşa Sarayı’nda yer alan

boyahanede sadece dikiş ipliği ve pamuk iplikleri boyanırdı. Bunların başka bir yerde boyanması yasaktı. Bununla ilgili bir hüküm için bk. İŞS, no 24, v. 39b-1.

156

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sınırlı kalmamış, boyama ve basma endüstrilerinde de kendini göstermiştir. Kent ipek, pamuk, pamuk ipliği, moher ipliği ve yün gibi Batı Avrupa tekstil sanayiinde aranan ürünler için bir ihraç merkezi durumundaydı. Bunun yanı sıra Anadolu’da ve Ege Bölgesi’nde dokumacılığın geliştiği farklı bölgelerden gelen kumaşlar İzmir’de boyanarak üzerlerine basma işlemi yapılıyordu. İzmir’deki boya ve basma endüstrisine bağlı olarak Hollandalı, Fransız ve İtalyan tüccarlar tarafından getirilen çivit ve kırmızı boya hammaddesi şehrin ithal malları arasında önemli bir yer işgal ediyordu24.

18. yüzyılda tekstil ve boya endüstrisi bağlamında şehrin ithalat ve ihracatında ön plana çıkan bu ürünlerin ticareti ve tüketim hacmi aynı yüzyılda İzmir boyahanelerinde işlenen boya türleri, boyama işletmelerinin yeniden artış göstermesi ve boyahanelerin üretim kapasitesi ile bir paralellik göstermektedir. Özellikle pamuk ve pamuk ipliği İzmir’in ihracatında önemli bir yer tutuyordu. En az on farklı çeşitte üretilen pamuk ipliği, ağırlıkla kırmızı ve beyaz renklerde olup kırmızı iplik çoğunlukla Fransa’ya ihraç edilmekteydi. Beyaz pamuk ipliğinin en büyük alıcıları ise Cenova, Amsterdam ve Livorno gibi uluslararası pazarlardı. Bilhassa yerli kökboyadan üretilen ipliklerin fiyatları hem maliyet hem de talebe istinaden diğerlerine göre çok daha yüksek olmaktaydı25.

Aynı şekilde İzmir hinterlandından gelen ve çeşitlilik bakımından zengin olan kuzu yünü ve moher de Avrupalıların en çok talep ettikleri ürünler arasında yer alıyordu. Özellikle şehrin adıyla özdeşleşen ve gri, siyah ve kırmızı renge boyanan İzmir moherleri Batı pazarlarının önemli ithal ürünleri arasına girmişti. Öyle ki 18. yüzyılın ilk elli yılında Fransa’ya ithal edilen moher ipliğinin miktarı yün ve ipek iplikleri geride bırakmıştı. Bunlara ilaveten İzmir’den Batı’ya ihraç edilen çeşitli kumaş türleriyle birlikte işlenmiş mendiller, alacalar, çoraplar, battaniyeler ve halı gibi boyanmış tekstil ürünleri aynı yüzyıl boyunca önemini muhafaza etmiştir26.

Gerçekten de bu bilgilere paralel olarak, İzmir boyahanelerinin ağırlıkla 18. yüzyılın başlarından itibaren belirgin bir gelişim gösterdiği ve bu boyahanelerin söz konusu renklerde uzmanlaştıkları arşiv belgelerinden anlaşılabilmektedir. Buna karşılık, yukarıda zikredildiği üzere, Evliya Çelebi tarafından daha 1670’lerde İzmir boyahanelerinin sayısının 20 civarında olduğu bilgisi teyit edilememektedir. Öyle ki sonraki yüzyıla ait resmi kayıtlara bakıldığında bile bu rakama ulaşmak şimdilik mümkün görünmemektedir. Bu noktada 1688 yılında İzmir’de yaşanan şiddetli deprem ve ardından ortaya çıkan yangının şehrin neredeyse yarısını yok ettiği bilgisi önemlidir. Zira bu felaketle birlikte çarşı ve hanların bulunduğu bölgedeki yapılardan İplikçi Hanı denilen tek bir han hariç, tümünün yıkıldığı veya yandığını hatırlamak konuya açıklık getirmektedir. Felaket neticesinde şehirdeki boyama imalathanelerinin tümü yanmış, en önemli ihraç ürünleri olan 200 balya ipek, 1.000 ton meşe palamudu, az sayıda pamuklu dokuma ve pamuk ipliğinden başka bir şey kalmamıştır27.

18. yüzyılın ilk çeyreğinde bile konuya ilişkin bir kısım arşiv belgelerinde bazı boyahanelerin müceddeden inşa edildiğine ilişkin vurgular28, bu durumun izahı için iki ihtimali ön plana çıkarmaktadır. Birincisi, bütün Avrupa kaynaklarının hemfikir olduğu üzere, yukarıda bahsettiğimiz ve yangınla birleşen depremin sonuçlarının çok vahim bir boyutta olmasıdır. Muhtemelen İzmir boyacılık endüstrisinde kullanılan ve şehrin dar merkezli muhtelif bölgelerinde yoğunlaşan hanlar ile depolarda istiflenen ürünlerle Avrupa menşeli

24 Syrett, İzmir’de Ticaret, s. 194-196. 25 Syrett, İzmir’de Ticaret, s. 213-223. 26 Syrett, İzmir’de Ticaret, s. 223-228. 27 Konstantinos Oikonomos-Bonaventure F. Slaars, Destanlar Çağından 19. Yüzyıla İzmir,

İstanbul 2001, s. 202, 204. 28 Mesela bk. BOA, C.İKTS, nr. 38/1870; BOA, İE.DH, nr. 30/2650; Aynı şekilde Kebir

Basmahane’nin de yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bunun için bk. BOA, AE.SSLM.III, nr. 140/8453.

157

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

kumaşlar, İran ham ipeği ve yünlerin yangın neticesinde yapılarla birlikte yok olması, sonraki yıllarda şehirde yeni bir inşa sürecini başlatmış gibi görünmektedir. Hatta 18. yüzyılda farklı tarihlerde ortaya çıkarak şehri harap etmeye devam eden deprem ve yangınların İzmir’in ticari hayatını ve üretim endüstrisini doğrudan etkilediği muhakkaktır29. İkinci olarak bu felaketlerde zarar gören yapıların yeniden inşa sürecinin uzun yıllara yayılmış olması olasılığıdır. Zira tamamen harap olmuş kentin öncelikle konut ve benzeri şekildeki öncelikli ihtiyaçlarının ilk aşamada ele alınmış olma ihtimali, diğer büyük yapıların yapım sürecini uzatmış olabilir. Bu bakımdan bahsi geçen ifadenin bu durumla ilgili olma olasılığı da göz ardı edilmemelidir.

Öte taraftan, Çelebi’nin bahsettiği ve o tarihte Melez Çayı’nın bir kolu olarak, günümüzde Vasıf Çınar Bulvarı’nı takip ederek denize dökülen dere üzerindeki boyahanelerin 18. yüzyıldaki gelişimi kısmen takip edilebilmektedir. Melez Çayı’ndan ayrıldığı bölgede yer alan tabakhanelerden dolayı Tabakhane veya Debbağhane Deresi olarak da adlandırılan bu çayın 18. yüzyılda, muhtemelen derenin getirdiği miller nedeniyle, dolmaya başladığı görülmektedir30. Söz konusu akarsu boyunda yerleşen boyahanelerin derenin dolmasıyla yaşadığı süreç tam olarak kestirilemese de, aşağıda ayrıntılı olarak görüleceği üzere, bunların bir kısmının 1760’ların başında Laleli Vakfı’na intikalleri sırasında üretim yapmadıkları anlaşılmaktadır.

Yine 18. yüzyılın başlarına ait bir arşiv belgesi de bu boyahanelerin geçirdiği değişim hakkında bilgi vermektedir. Belgeden bu tarihe kadar İzmir’de kırmızı ve elvan renkleri boyayan boyacı esnafının zamanın Darphane-i Âmire emini el-Hac Ahmed’in İzmir Kalesi’ne yakın ve deniz kenarında yeniden inşa ettirdiği ve 1720 yılında devlet tarafından nizamnamesi tasdik edilen tek bir boyahanede toplandıkları anlaşılmaktadır. Zaman içerisinde boyahaneden ayrılan boyacıların yanı sıra, şehrin farklı bölgelerinde müstakilen türeyen boyacı dükkânları ehil olmayan kişiler eliyle boyacılık yapmaya girişince, söz konusu boyahane esnafı zarar etmeye başlamıştır. Şikâyetler üzerine 1725 yılında İstanbul’dan gelen yeni bir emirle İzmir’deki bütün boyacı esnafının tekrar deniz kenarındaki bu boyahaneye iskân edilmesine ve kırmızı ile elvan boyama işinin sadece kendilerine mahsus olmasına karar verilmiştir31. 1700’lerde varlığını devam ettiren bu boyahanenin ihtisaslaştığı boyama türüne bakılırsa, uzun bir müddet 1760’larda aynı renkleri boyamak üzere Laleli Vakfına bağlanacak Kırmızı Rişte Boyahanesinin işini yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tarihlerde vakıf boyahane olarak mı yoksa miri olarak mı işlevini sürdürdüğüne ilişkin çıkarım yapmak pek mümkün değildir.

Mevcut belgelerin tarihleri göz önüne alındığında 1700’lerin başlarında İzmir’deki elvan boyacı esnafı ile kırmızı boyacı esnafının aralarında anlaşarak mesleklerini aynı boyahanede icra ettikleri anlaşılmaktadır. Lakin bir süre sonra kırmızı boyacı esnafından bazıları bu anlaşmaya riayet etmeyerek boyahane dışında farklı yerlerde boyacılık yapmaya başlamışlardır. Bu durum iki esnaf grubu arasında anlaşmazlık ve karışıklık ortaya çıkarınca, 1720 yılında İstanbul’dan kendilerine yeni bir nizamname verilmiştir. Bu da yeterli olmayınca boyacı esnafının isteğiyle 1727-1728 yıllarında, bugün aynı adla anılan Kestane Pazarı’nda yeniden inşa olunan caminin32 vakıf bölgesinde kendileri için yeni bir boyacı karhânesi/boyahanesi inşa olunmuş ve önceden verilen nizamları üzere tüm esnaf burada

29 Söz konusu dönemde İzmir’de yaşanan depremler ve yangınların boyutu ve şehre etkisi

için bk. Syrett, İzmir’de Ticaret, s. 45-49. 30 BOA, C.EV, nr. 512/25857. 31 BOA, İE.DH, nr. 30/2650. 32 Aktepe’ye göre Evliya Çelebi’nin Ahmed Ağa Camii olarak bahsettiği cami bugünkü

Kestane Pazarı Camii olmalıdır. Münir Aktepe, “İzmir Hanları ve Çarşıları Hakkında Ön Bilgi”, Tarih Dergisi, Sayı 25 (1971), s. 109.

158

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

toplanmıştı. Fakat daha önce sorun çıkaran esnaf burada da düzene uymayarak boyahane dışında başka yerlerde boyacılık yapmaya devam etmek istemişlerdir33.

Yukarıda kısaca bahsettiğimiz boyahanelerin yanı sıra İzmir’de adlarını net olarak tespit ettiğimiz vakıf boyahaneler de mevcuttur. Bunların çoğunlukla ihtisaslaştıkları boyacılık türüne veya bağlı oldukları vakıflara göre adlandırıldıkları görülmektedir. Diğer Osmanlı şehirlerinde olduğu gibi İzmir boyahanelerinin de çoğunun gelirleri çeşitli vakıflara tahsis edilmiştir. Söz konusu boyahanelerin önemli bir kısmı Sultan III. Mustafa’nın İstanbul’da kurduğu Laleli Vakfı’na, bir kısmı da Serbölük Mehmed Efendi Vakfı, Eminzâde Hacı Ahmed Ağa Vakfı, Hoca Ataullah Efendi ve Pir Mustafa Paşa vakıflarına bağlıdır.

a. Hoca Ataullah Efendi Vakfı: Pınarbaşı Boyahanesi

Kanuni dönemi ünlü ilim adamlarından olan Ataullah Efendi aslen Birgili’dir. Son dönemlerinde Manisa’da şehzadelik yapan Şehzade Selim ile yakınlık kurmuş, 1550 yılından itibaren şehzade hocalığı vazifesi tevdi edilmiştir. II. Selim tahta çıktığında yanında yine Sultanın hocası olarak Ataullah Efendi vardır ve bu görevini 1571 yılında ölümüne kadar devam ettirmiştir. Vakfiyesi ölümünden iki ay önce hazırlanmıştır. Kendi ismiyle anılan vakfına ilk olarak İzmir, Urla ve Bornova civarından gelirler tahsis ettiği bilinmektedir. Pınarbaşı’nda yer alan birçok arazi ile birlikte vakfiyesinde çoğunlukla han olarak geçen boyahane de vakfın gelirleri arasındadır34.

Vakfiyesinden boyahanenin 16. yüzyıldan itibaren çalışır vaziyette olduğu anlaşılmaktadır. Bugün de aynı adla anılan Bornova’ya bağlı bir semt olan Pınarbaşı’nda bulunan boyahanenin 1795 yılındaki yıllık kira geliri 150 kuruş idi. Boyahane biri Müslüman dördü ise Rum ustalar tarafından işletilen toplam beş adet dükkândan oluşuyordu. İzmir ve civarında kırmızı iplik boyama ayrıcalığı yalnızca Laleli Vakfına bağlı Pavlo Bahçesi’nde yer alan boyahane ile Hoca Ataullah Efendi Vakfı’na bağlı boyahaneye verilmişti. Boyanacak miktarlar iki boyahane arasında taksim edilmişti. Bu bakımdan Pınarbaşı Boyahanesi’nin mutasarrıflarının boyahaneyi genişletme girişimleri Pavlo bahçesinde yer alan boyahane ustalarının şikâyetlerime neden oluyordu35.

b. Serbölük Mehmed Efendi Vakfı ve Eminzâde Hacı Ahmed Ağa Vakfı Boyahaneleri

İzmir’in en eski boyahanelerinden ikisinin Serbölük Mehmed Efendi Vakfı’na bağlı boyahane ile Eminzâde Hacı Ahmed Ağa Vakfı’na tâbi boyahaneler olduğu tespit edilmiştir. Her iki boyahanenin ustaları da cedid kirpasları kırmızı (al) ve elvan boyayla boyamakta ihtisaslaşıp, nizamları da bu suret üzere verilmiştir36. İsminden anlaşılacağı üzere, son yıllarına kadar Bölükbaşı Hanı37 olarak bilinen hanın Serbölük Mehmed Efendi Vakfı’na bağlı boyahane olduğuna şüphe yoktur. Aktepe, Bölükbaşı Hanı olarak zikrettiği ancak işlevi hakkında hiçbir bilgi veremediği hanın 1661 yılına ait vakfiyesinden yola çıkarak, Müderris Hacı Mehmed Efendi bin Osman Bölükbaşı tarafından inşa ettirildiğini ve yine kendisi tarafından yaptırılan camiye vakfedildiğini tespit etmiştir. Vakfiyeye göre 45 odalı ve iki katlı hanın inşa tarihi 1661 yılından öncedir38.

33 BOA, C.İKTS, nr. 38/1870. 34 Faruk Bilici, “Birgivi Mehmed Efendi’nin Koruyucu Meleği: Ataullah Efendi Osmanlı

Ulemasının Dayanışması”, Osmanlı Dünyasında Bilim ve Eğitim Milletlerarası Kongresi Tebliğleri, İstanbul 2001, s. 249-265.

35 BOA, C.EV, nr. 393/19914. 36 BOA, AE. SMHD. I, nr. 42/2542. 37 Evliya Çelebi de handan aynı isimle bahseder. Bk. Evliya Çelebi, Seyahatnâme, s. 49. 38 Aktepe, a.g.m., s. 117; Çalışmasında Aktepe’den yararlanan Çınar Atay da eserinde hanın

işlevi ve özelliği hakkında başka bir bilgi vermemiştir. Bk. Çınar Atay, Kapanan Kapılar: İzmir Hanları, İzmir 2003, s. 107.

159

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Arşiv belgelerine göre bundan önce Boyacılar Hanı olarak da anılan Bölükbaşı Hanı, eğer Boyacılar Karhanesi olarak bilinen Eminzâde Karhanesi değilse, muhtemelen sonraki yüzyıllara ait haritalarda Boya Han veya Eski Boyahane olarak gösterilen boyahanelerden biri olmalıdır. Nitekim Atay bu başlık altında hanın; Gözlemeciler Çarşısı ile Keresteciler Çarşısı arasında yer aldığını ve koridor sisteme sahip dikdörtgen bir yapı olduğunu söylemektedir. Kumaş ve iplik boyama işlemleri için iki katlı olarak inşa edilen yapının iki girişi bulunmakta, bu girişlerin iki yanında kaynatma bölümü, ocak, depo ve odun deposu yer almaktaydı. İç kısmı tamamen ahşap olan handa boyanan ürünler, kurutulmak üzere üst kata asılıyordu. Kurutma işlemi üst katta yer alan bölümlerden sarkıtılmak suretiyle yapılıyordu39.

Diğer yandan Eminzâde Karhanesi olarak bilenen boyahaneye ise Boyacılar Karhanesi denildiği tespit edilmiştir. Her iki boyahane de birbirine oldukça yakın olduğu, aynı boyaları boyayan esnafın aralarında zaman zaman anlaşmazlıklar çıktığı anlaşılmaktadır. Özellikle önceki yıllarda Bölükbaşı Boyahanesi’nin çalışmasını engellemek üzere bir şekilde İstanbul’dan emir çıkartılarak, kirpasların kırmızı ve elvan renklere boyama işi yalnızca Eminzâde Boyahanesi’ne tahsis edilmiş ise de boyacıların şikâyeti üzerine bu karardan vazgeçilmiş ve eski nizama göre çalışılmaya devam edilmiştir. Daha önce bununla ilgili sorunların çözümüne ilişkin İstanbul’dan emirler gelse de 1745 yılında bir kez daha İstanbul’a yansıyan anlaşmazlıklar olmuştur. Buna göre Eminzâde Boyahanesi’ne mensup boyacılardan bazılarının Bölükbaşı esnafını kendileriyle ortak olmaya zorladıkları, hatta esnaftan bazılarının vakıfların zararına başka yerlerde dükkânlar açarak boyacılık yaptıkları anlaşılmaktadır40. Söz konusu boyahanelerin yüzyılın sonlarında da kırmızı ve yağlı elvan boya yapmaya devam ettikleri bilinmektedir41.

c. Laleli Vakfı Boyahaneleri

Sultan III. Mustafa tarafından 1760’ların başlarında yaptırılan Laleli Camii’nin zengin vakıf gelirleri dikkat çekmektedir. Laleli vakfiyesine göre bu zengin gelirler arasında İzmir’deki beş boyahane ile birlikte daha önce İzmir Taze Meyve ve Efrenc Gümrükleri’nden ayrılan Taze Meyve Gümrüğü’nün42 gelirleri de yer almaktadır. Ancak belgelerden bunlar arasında bir de basmahanenin olduğu görülmektedir. Söz konusu beş adet boyahane, isimleriyle kaydedilmek yerine sadece boyahane olarak zikredilmektedir. Ancak ilgili arşiv belgelerinden bunların isimlerine ilişkin ipuçları edinmek mümkün olabilmektedir.

Nitekim 1762 tarihli bir belge, Kasap Hızır Mahallesi’nde Fasulye Çeşmesi olarak anılan yerin yakınlarında bulunan sekiz kıta bahçeden oluşan Pavlo Bahçeleri adındaki bölgede yer alan boyahanelerin yakın zamanda Laleli Vakfı için satın alındığını gösterir. Sekiz kıta bahçenin altısı henüz 1762 yılından hemen önce vakıf tarafından ilhak olunmuş, içerisinde beş adet boyahane, bir kule, bir boya değirmeni ve çeşitli ağaçlar bulunan iki adet bahçe ise aynı mahallede sakin olan İbrahim Ağa’dan 6.000 kuruşa satın alınmıştır43. Söz

39 Atay, a.g.e., s. 143. 40 BOA, AE. SMHD. I, nr. 42/2542. 41 BOA, C.BLD, nr. 123/6117. 42 Mübahat S. Kütükoğlu, “Osmanlı Dış Ticaretinin Gelişmesinde İzmir Limanı ve

Gümrüklerin Rolü”, İzmir Tarihinden Kesitler, İzmir 2000, s. 288. 43 Belgede Pavlo Bahçeleri bir yerde sekiz kıta olarak gösterilirken bir başka yerde bunlardan

sadece iki kıtasından Pavlo Bahçesi olarak bahsedilmektedir. Yine toplamda beş olan boyahanelerden dört tanesi ayrı bir tanesi ayrı belirtilmiştir: “Medine-i İzmir’de Fasulye Çeşmesi kurbünde Kasab Hızır mahallesinde vaki Pavlo Bağçeleri dimekle ma’ruf olmağla tahdid ve tevzi‘den müstağni her biri mâlumü’l-hudud boyahaneleri ve bir kule ve boya değirmeni ve bağçevan odalarını ve eşcâr-ı müsmire ve gayri müsmireyi muhtevi sekiz kıt’a bağçelerden Pavlo Bağçesi dimekle ârif iki kıt’a bağçeleri… ve derûnunda kâin atik kargir kule ve dört bab boyahane ve bağçevan odalarını odalarını aher kimesnelerden iştira’ ve malından dahi bir bab boyahane ve bir boya değirmeni ve ebniye-i sâire-i malumeyi bina ve ol-vechle mülküm olmak üzere… ben dahi zikr olunan iki kıt'a bağçelerin derununda kâin

160

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

konusu boyahaneleri ihtiva eden Pavlo Bahçeleri bölgesinden bahsedilirken, bir tarafının deniz kenarına sınır olduğu söylenmektedir. Bu durumda, 1700’lerin başında deniz kenarında kurulduğu ifade edilen boyahanelerin bir kısmı bu arazi dâhilinde olmalıdır. İçindeki müştemilatı ile 1762 yılında satın alınan boyahanelerden bir tanesinin 1764 yılında sekiz kırmızı boyacı ustasına, 23.500 kuruşu peşin olmak üzere yıllık 90.000 kuruşa kiraya verildiği tespit edilmiştir. Boyahane gedikleriyle birlikte bahçede yer alan oda, mahzen ve dükkânlar da ayrıca kiraya verilmiştir44.

Rum kökenli oldukları anlaşılan kırmızı boyacı esnafına kiraya verilen boyahane zamanla Kırmızı Rişte Boyahanesi olarak anılmaya başlanmıştır. Çalışanlarından bahsedilirken de aynı şekilde kırmızı penbe ipliği boyar boyacı ustaları ifadesine yer verilmiştir45. Böylece ilk ustaların kırmızı boyacı olmalarının boyahanenin karakterini şekillendirmekte etkili olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan söz konusu boyahaneler için kullanılan atik tabiri, muhtemelen Evliya Çelebi’nin bahsettiği İzmir boyahanelerinin bir kısmına işaret ediyor olabilir. Ancak mevcut belgelerden bu boyahanelerin satın alınmadan önce kullanılıp kullanılmadığı net olarak anlaşılamamakla birlikte, sadece bir boyahanenin Rum ustalara kiraya verilmiş olması da uzun süredir çalışmadıklarına işaret etmektedir. Zira sonraki yıllara ait belgeler de Laleli Vakfına tâbi bu beş boyahaneden sadece birisini çalışıyor vaziyette göstermektedir.

Bununla birlikte yine Kasap Hızır Mahallesi’nde gelirleri Laleli Vakfı’na tahsis edilmiş bir de basmahane bulunmaktadır. İlk defa 1740 yılında kurulduğu söylense de, vakıf malı olmadan önce yeniden inşa edildiğine ilişkin bilgiler mevcuttur. Kuruluşundan sonra gelirleri Laleli Vakfı’na tahsis edilen ve Kebir Basmahane olarak da anılan basmahane sadece İzmir değil bölgenin tümünde ayrıcalıklı bir yere sahipti. Basmahanede 17 adet basmacı dükkânı ve ustası bulunuyordu. Basmahanede imal olunan kırmızı, nefti, çivit, mumî, siyahî ve elvan renklerden, kaba basma46 tabir olunan kumaş ve yemeni dülbent üretimi yalnızca bu imalathaneye mahsus olup Aydın, Saruhan ve Menteşe sancakları da dâhil, İzmir içinden başka yerde imalatının yapılması yasaklanmıştı. Hatta daha önce basmahane kethüdası olan Rusçuklu Evanis adındaki gayrimüslim bu görevinden azledildikten sonra Sakız’a sürülmüş47, ardından adada aynı içerikli bir basmahane kurunca hükümet tarafından bu defa da Kıbrıs Adası’na sürgün edilmiştir (1795-96)48.

19. yüzyılın başlarında Basmahane artık İzmir’deki basmacı esnafına yeterli gelmediği için esnafın günden güne dağılarak civar bölgelerde basmacılık yapmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bunun üzerine İzmir’de on iki dükkândan oluşan yeni bir basmahane ihdası için İstanbul’a yapılan başvurular olumlu sonuçlanınca, hangi vakfa bağlanacağına daha sonra karar verilecek yeni bir imalathanenin kurulmasına izin çıkmıştır. Yeni basmahanede kırmızı ve elvan boyalar ile boyanmış ince basmalar imal olunmasına karar verilmişse de49, Laleli Vakfına bağlı Kebir Basmahane ustaları bu karara itiraz etmişlerdir50. Söz konusu itirazlar neticesinde yeni basmahanenin işlerlik kazanmadığı düşünülebilir. Nitekim sonraki tarihlerde ne yeni basmahane ne de üretimi hakkında başka bir bilgiye rastlamak mümkün olmuştur. Öte yandan İzmir basmahanesinde üretilen malların damgalandıktan sonra iç ve

mülküm olan salifü’l-beyan bir kule ve beş bab boyahane ve bağçevan odalarını ve boya değirmeni ve sâir ebniye-i malûmeyi...” Bilgi için bk. BOA, C.EV, nr. 426/21564.

44 BOA, D.HMH.d, nr. 21645. 45 BOA, C.BLD, nr. 2/59. 46 BOA, HAT, nr. 1347/52683. 47 BOA, AE. SSLM.III, nr. 140/8453. 48 BOA, C.ZB, nr. 11/509. 49 BOA, HAT, nr. 1347/52683. 50 BOA, C.DRB, nr. 28/1359.

161

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

dış pazara sunulduğu, özellikle Rusya ve Avusturya tüccarlarının bunlara rağbet gösterdiği de belgelere yansımıştır51.

d. Pîr Mustafa Paşa Vakfı Boyahanesi

18. yüzyılın önemli devlet adamlarından biri olan Mustafa Paşa’nın 1740’larda İzmir’deki vakfı için tahsis edilen bir han içerisinde yer alan eski boyahane ise işleyiş bakımından diğerlerinden daha zengin bir yapıya sahiptir. Kütükoğlu, Rumeli Valisi olarak ünlenen Pîr Hacı Mustafa Paşa’nın İstanbul’daki vakıflarının gelirleri arasında yer alan bu boyahanenin günümüze kadar ulaşan ve Keten Hanı olarak bilinen han içerisinde yer aldığını ileri sürmektedir52. Ancak bu bilgi şimdilik teyide muhtaç gibi görünmektedir. Diğer yandan genellikle Rum boyacı ustalarının çalıştığı boyahanede ipek, iplik, kuşak, bez, dizlik, astar ve destar gibi ürünler boyanmaktaydı. Buna karşılık 18. yüzyılın ortalarında sayıları artan kaçak boyahaneler ve boyacı dükkânları bu boyahanenin işlerini yapar hale gelmişti. Özellikle Urla nahiyesi ve Bornova köyü civarında türeyen gayrimüslim boyacıların 1760’lardan itibaren boyahaneye mahsus olan ürünleri kırmızı, güvez ve elvan boyayla boyadıktan sonra satmak için şehre getirdikleri görülmektedir53.

Sonuç

Sonuç olarak, İzmir’de bulunan Osmanlı dönemi boyahanelerin önemli bir bölümünün ağırlıkla 18. yüzyılda canlı bir üretim endüstrisine sahip oldukları görülmektedir. Bu işletmelerin bir kısmı önceki yüzyıllarda bazı vakıflar için gelir tahsis etmek üzere tesis edilse de asıl gelişmeleri müteakip yüzyıllarda olmuş gibi görünmektedir. Zira şehrin asıl gelişiminin 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşmesi bundan önceki dönemlere ilişkin bir boyama sanayiinden bahsedilmesini olanaksız kılmaktadır. Bilhassa şehrin 1688 depremi sonrasında yeniden inşası sürecinde Avrupalı tüccarların her türlü tekstil ürünleri üzerinden geliştirdikleri ticari faaliyetler boyahanelerin üretimine de aynı ölçüde yansımış gibidir. Bu bağlamda gerek iç pazara gerekse Avrupa pazarlarına hitap eden ve ağırlıkla kırmızı ve elvan bogasi boyayan boyahaneler dışında ipek, iplik, ehram, kuşak, dizlik, astar gibi tekstil ürünlerinin boyandığı boyahaneler de mevcuttu. Basmahane ise kırmızı, nefti, çivit, mumî, siyahî ve elvan gibi daha geniş renk yelpazesine sahip bir üretim endüstrisi geliştirmişti. Buralarda boyanan çeşitli iplik ve kumaşlar İzmir hinterlandından getirilmekte, boyaların bir kısmı ise Avrupa’dan ithal edilmekteydi.

17. yüzyılın başlarında yeniden inşa edilen boyahanelerin yanı sıra boyacı esnafı 1740’lardan itibaren çoğunlukla Bölükbaşı Hanı, Eminzâde Karhanesi, Pınarbaşı Boyahanesi ve Rumeli Valisi Pîr Hacı Mustafa Paşa vakfına bağlı hanlarda toplanmıştır. Çok az kısmı iltizama verilerek çalıştırılan boyahanelerin büyük çoğunluğu ise bir vakfa bağlı olarak çalışmaktaydı. Boyahanelerin vakıflara bağlı olarak üretimini sürdürmesi bunların işleyişi ve gelirlerine ilişkin belgelerin ancak vakıflara ait kayıtlar arasında sıkışmasına neden olmuş gibi görünmektedir. Bu bakımdan az sayıdaki belgelerden boyahanelerin üretim ve satış politikaları ile kâr paylarını tespit edebilmek mümkün olamamaktadır.

Bilindiği üzere 1838 Osmanlı-İngiliz ticaret antlaşmasının ardından ithalatı tamamen serbest bırakılan mallarla baş edemeyen birçok Osmanlı işletmesi veya fabrikası kapanmıştır. Esnafın büyük kısmı da yeni teknolojilerin ülkeye girişine tepki göstermiştir. 1850-1860 yılları arasında bölgedeki fabrikaların büyük kısmı ithal kumaşlarla rekabet edememiştir. Mevcut boyahaneler dışında 1861 yılında Abbot Ailesi İzmir’de yeni bir muslin boyama ve basma fabrikası tesis etmiştir. Geniş bir pazara ulaşan basma muslinlerin kumaşları dışarıdan getirtilerek burada boyanmakta ve basma işlemine tabi tutulmaktaydı. Ustalarının büyük

51 BOA, C.EV, nr. 554/27964. 52 Kütükoğlu, “İzmir”, s. 523. 53 BOA, C.BLD, nr. 123/6117.

162

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

kısmı gayrimüslim vatandaşlardan oluşan basmacı esnafı haksız rekabet nedeniyle bu fabrikaya karşı çıkmış, iddialarını haklı bulan Osmanlı hükümeti de fabrikayı kapattırmıştır54.

Diğer yandan boyahanelerde kullanılan doğal boyalar da aynı akıbete uğramıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında sentetik bir boya maddesi olan alizarinin keşfiyle, doğal boyalar çok kısa bir süre zarfında yerini sentetik boyalara bıraktı. Basmahane 19. yüzyılın ortalarına kadar çalışmaya devam etse de önceki yüzyılda İsviçre’den ithal edilen yazmalar karşısında öncelikli konumunu kaybetmiştir.

Tam da sentetik boyaların Osmanlı pazarlarına girdiği ve boyahanelerin bir bir kapandığı tarihlerde merkezi hükümetin belediyeler eliyle boyahanelerden vergi tahsil etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. 1882 yılında Osmanlı yönetiminin bir vakıf şemsiyesi altında olmayıp, belediyelerce veya yed-i vahid usulüyle işletilen boyahanelerin tespitine yönelik çıkardığı emir neticesinde ortaya çıkan manzara pek iç açıcı değildir. Bu tarihte İzmir merkezinde tespit edilen on dükkândan oluşan ve dışarıdan getirilen kirpasları boyayan tek bir boyahaneden başka vergi alınacak bir boyahane kalmamıştır55. Nitekim devletin vergi tahsil etmek adına yaptığı bu girişimlerden sonra yerel idareciler merkeze ilettikleri arzlarda o tarihe kadar Hakkâri, Tunceli, Musul, Bağdat ve Diyarbakır dışında Osmanlı topraklarındaki boyahanelerden vergi alınmadığını bildirmişlerdir56. Aynı teftiş sayesinde bu tarihlerde yerel yönetimlerce idare olunan İzmir civarındaki Bergama, Menemen, Ödemiş, Urla, Çeşme, Tire, Birgi, Bornova, Karaburun ve Bayındır gibi kaza ve kasabalarda da bazı boyacı dükkânlarının varlığına tesadüf edilmiştir57.

İzmir’in de içinde bulunduğu şehirlerden devletin vergi tahsil etmeye çalıştığı bu boyahanelere vakıf boyahanelerinin dâhil olup olmadığını kestiremiyoruz. Ancak mevcut bütün bilgiler şehrin boyama ve basma endüstrisinin 19. yüzyılın sonlarına doğru artık eski önemini kaybettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

54 V. Necla Geyikdağı, Foreign Investment in the Ottoman Empire: International Trade and

Relations 1854-1914, London-New York 2011, s. 145. 55 BOA, ŞD, nr. 1380/23-5. 56 BOA, ŞD, nr. 1380/23-7. 57 BOA, ŞD, nr. 1380/23-1

163

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Giysi tasarımlarında yeşil moda, yavaş moda, ekolojik moda, sürdürülebilir moda gibi kav-ramlar üzerine, yeni arayışlara girilmiş ve bu alanda farklı alternatifler sunulmaya başlanmıştır. Moda markaları bu alana yönelik, doğal malzemelerle farklı dokularda tekstil yüzey tasarımlarına yönel-mişlerdir. Günümüzde organik ürünler edinme ara-yışı içinde olan tüketiciler, tekstil ve moda sektörün-de de çevreye ve doğaya dost tekstil ürünleri talep etmektedirler. Bu bağlamda, eco printing doğal baskı tekniğine yönelik uygulamalar yapıldığı göz-lemlenmiştir. Bu çalışmada, içeriğinde zararlı olabilecek hiçbir kimyasal madde bulunmayan ve tamamen doğal malzemelerle çalışılan eco printing baskı tekniğinin genel özellikleri anlatılarak, tekstil ve moda alanındaki katkılarına yer verilecektir. Bitki-lerin tamamen kendi doğal renkleri ile baskı yapılan bu tekniğin organik olma özelliği ile birlikte, moda sektöründe her zaman istenen ve aranan, orijinal tekstil tasarım ürünü olması ve buna bağlı tekstilde geri dönüştürüle bilirliği, sürdürülebilirliği, ekolojik moda, yavaş moda konuları üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler: Eco printing, ekolojik moda, ya-vaş moda, tekstil yüzeyi, sürdürülebilirlik.

ABSTRACT

In clothing design, there have been great efforts to create various designing alternatives in terms of green fashion, ecological fashion and sustainable fashion. Even famous fashion retailers started to head for designing new textiles with dif-ferent structures by using natural materials. Today, consumers tend to prefer to get environment friend-ly textile products. In this situation, natural appli-cations such as ecological printing are increasingly attracted the attention. In this study, ecological printing technique which is completely harmless and eco-friendly ap-plication will be introduced and its usage in textile and fashion field will be described. Also, the sus-tainability as well as the novelty of this technique will be explained since, textile, ecological fashion and slow fashion sector always demand new and unusual goods.

Keywords: Eco printing, ecological fashion, slow fashion, textile surface, sustainability.

ECO PRİNTİNG TEKNİĞİ İLE ÇEVRE DOSTU EKOLOJİK TEKSTİL BASKISIECO FRIENDLY TEXTILE PATTERNING BY USING ECOLOGICAL

PRINTING TECHNIQUEMine Aydoğan BAYRAM*

Öğr. Gör. Akdeniz Üniversitesi, Serik Gülsün Süleyman Süral Meslek Yüksekokulu, Tasarım Bölümü, Moda Tasarımı Programı, 07500, Serik-Antalya. [email protected]

Ekolojik tasarım, Sürdürülebilir Tasarım (Design for Sustainability-D4S), Yaşam Döngüsü Değerlendir-mesi- YDD (life Cycle Assessment- lCA), Çevre-ye Duyarlı Tasarım (Design for environment-DfE), Green Factory Programı (GFP), Küreyel / Sağlıklı ve Sürdürülebilir Yaşam Tarzı (lifestyle of Health and Sustainability-lOHAS) gibi kavramlar, temel-den birbirlerini destekler niteliktedir. Belirli koşul-larda 3 ay içinde doğada çözünen “vegan kumaş” üretimini de başlatarak “Tekstilin geleceği doğaya, insana saygının modayla birleşen ürünlerde olacak-tır” cümlesiyle İpeker Yönetim Kurulu üyesi İhsan İpeker, konuya kendi açısından dikkat çekmiştir. Karadağ, “Doğal Boyamacılık” kitabında, sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden olduklarının anlaşılmış olmasıyla, doğal boyamacılığın bundan on yıl önce de yeniden gündeme taşındığını belirt-miştir (Karadağ, 2017: 11). Son zamanlarda sıkça rastladığımız bu tespitler neticesinde, insan eme-

Giriş

Son yıllarda farklı disiplinlere bağlı birçok sanat dalı arasında geçişler ve birbirini tamamlama-lar gözlenmektedir. Tasarımcının veya sanatçının özgünlük arayışına paralel, özgür olabilme düşün-cesi de bu anlamda gerekli ve önemlidir. Eco prin-ting doğal baskı yöntemi de, doğal tekstil yüzeyini desenleme ve boyama alanında, kendine ait bir yer edinme çabası içerisindedir. Eco Printing tekniği, tüm dünyada tekstil, moda ve geleneksel el sanat-ları eğitimi almış kişiler, tasarımcılar ile herhangi bir sanat dalında eğitim almamış meraklıları tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Doğal malzemeye dayalı tekstil üretimine bir nevi geri dönüş olarak tanımla-nabilecek olan eco printing tekniği, yavaş hareket ve yavaş tasarıma bağlı kalıcılığı ve devamlılığı (Al-pat, 2012: 46) amaçladığından “Yavaş Moda” ile aynı paralellikte düşünülebilir. Günümüz ve gelece-ğin öngörüsü olan Karbon Ayak İzi, Eko Tekstiller,

164

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ğine saygı çerçevesinde, doğal malzemeye dayalı, toksik olmayan (Non toxic) tekstil üretimine geri dönüşler başlamıştır. Yavaş moda, yeşil moda, do-ğaya ve çevreye dost, geri dönüştürülebilir moda, sürdürülebilir moda gibi eco printing/ekolojik doğal baskı tekniğini de destekler nitelikte, yeni tekstil ve moda tasarım anlayışları karşımıza çıkmaktadır. Al-pat’ın (2012: 47) “Yavaş Moda”, “kişi için” tasarım yapmaktır. “Yavaş Tasarım” doğanın kendi zaman döngülerini göz önüne alarak ve bunu inceleyerek ve doğayla birleşerek yaşamak ve tasarlamaktır” cümlesi, eco printing/ekolojik baskı tekniğinin teks-til ve modada yavaşlık, doğayla özdeş ve sürdürüle-bilirlik kavramlarıyla örtüşerek ilerlemesinin bir nevi göstergesi olabilme yolundadır.

1.Doğal malzemelerle ekolojik yeni ve farklı ve tekstil tasarım arayışlarına gidilmesinin nedenleri

Kapitalist sistemin dayattığı küreselleşme, şehirleşme, göç, modernleşme(?), endüstrileşme, teknolojik değişim; imaj ve özentiye dayalı hayat tarzı; popüler kültürün getirisi olan hızlı, çılgın, gereksiz ve bilinçsiz harcamalara dayanan tüke-tim kültürünün olumsuz değişimi, alınan her türlü nesnenin çabucak kullanımı ile birlikte, “Al! Kullan! At!” mantalitesinin çoğalarak yayılması, son zaman-larda tekstil ve moda tasarımlarında, yeni ve farklı arayışlara gidilmesinin nedenlerindendir. Bunların yanında üretim olayının şekil değiştirmesiyle birlik-te hızlı, seri ve insan sağlığına zararlı üretim siste-minin öne çıkması (hızlı moda), kısa zamanda az maliyetle çok fazla ürününün piyasaya sürülmesi, kişilerin üretimden ziyade tüketim odaklı yaşama-sı, dünyanın ekoloji dengesinin bozulması, giderek artan çevre sorunları, doğal kaynakların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalınması gibi olumsuz-luklar duyarlı sanatçıların, tekstil ve moda tasarım-cılarının tasarım, kullanılabilirlik, sürdürülebilirlik ve geri dönüştürüle bilirlik anlamında, daha farklı ve yaratıcı düşünme ve bu düşüncelerini uygulama arayışı içerisine girmelerine sebep olmuştur. Bunun paralelinde günümüz tüketim çılgınlığına karşı, bi-linçli alıcıların farkındalıkları ile çevreye ve doğa-ya dost, organik (doğal) ürünlere taleplerin arttığı gözlemlenmiştir. Tüketicilerin, çocukları ve kendi sağlıklarını korumak adına her alanda olduğu gibi, tekstil/giyim ihtiyaçlarını karşılarken de bilinçli tü-ketim yapma düşünceleri oluşmaya ve yayılmaya başlamıştır.

Resim1: Yeşil moda/geri dönüştürülebilir moda/sürdürülebilir moda https://www.google.com.tr

Resim 2- 3- 4. Tekstil Ekolojisi, Organik Tekstil, Organik ModaKaynak:https://tr.depositphotos.com/103453986/stock-illust-ration-organic-and-natural-product.html

Kurtoğlu ve şenol (2016, 26) tekstil ekolo-jisinin Amerika Birleşik Devletlerinde başladığını ve son 20 yılda tüm dünyada yaygınlaşarak bir çevre hareketine dönüştüğünü belirtmişlerdir. Bu duru-mun tekstil sanayiini de etkilediğini ve bunun sonu-cu olarak tekstil ekolojisinin ortaya çıktığını söyle-yerek Eko Tekstilin, insan ve çevre sağlığına zarar vermeden üretilebilen, kullanılabilen ve yok edilebi-len kısacası ekolojik dengeyi bozmayan ürünler ol-duğunu ifade etmişlerdir. Bu durum, özellikle tekstil ve moda tasarımcılarına farkındalık ve sorumluluk bilinci yüklemiştir. Tekstil ürünlerinde bu tip ürünle-re taleplerin artmasıyla, moda markaları, tekstil ve moda tasarımcıları doğal malzemelerle, farklı do-kularda tekstil yüzey tasarımlarına yönelmişlerdir. Tüketicilerin özellikle giysi tasarımlarında; farklı, yaratıcı, yenilikçi, özgün (orijinal), estetik, fonksi-yonel (kullanılabilir), organik (doğal), çevreci (doğa dostu) ve gelenekli (geleneksel) ürün arayışı içeri-sinde olduğu da bir gerçektir. Farklı koleksiyonlar oluşturma çabaları içerisinde olan tekstil ve moda tasarımcıları da bu durumu göz önünde bulundura-rak, son zamanlarda her türlü malzemenin olanak-ları doğrultusunda, organik/ekolojik ürünlerle, farklı tasarım arayışları içerisine girmişlerdir. Giysilere ka-lıp ve drape ile form kazandırarak boyutlandırma-nın yanında, tekstil materyalinin elverdiği ölçülerde farklı dokularla tekstil yüzey düzenleme teknikleri-ne yönelmişlerdir. Günümüz moda sektöründe yeşil, organik, ekolojik tekstiller ile sürdürülebilir tasarıma bağlı sürdürülebilir moda, ekolojik moda, yeşil moda, etik moda, yavaş moda, ikinci el giysi pazarları, geri dö-nüştürülebilir moda, giyilebilir sanat (wearable art), wintage (eski ama antika değeri olan, pahalı, oriji-nal, dönemsel, sanatsal giysi) gibi birbirini tamam-layan kavramların da giderek yaygınlaşması üzeri-ne, doğal materyaller kullanılarak bu alanda yeni arayışlara girilmiş, değişik alternatifler sunulmaya başlanmıştır. Organik ürünler edinme arayışı için-de olan tüketicilerin; farklı ve orijinal olmaya bağlı güçlü ve güzel görünme, başkalarının üzerinde hay-ranlık etkisi bırakma, çevreye ve doğaya dost teks-til ürünleri talep etmeleri neticesinde, başka farklı alternatifler yanında, eco printing (ekolojik-doğal baskı) tekniği ile hazırlanmış, çevre dostu giysi ta-sarımlarına da yöneldikleri gözlemlenmiştir.

165

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 5-6-7. Eco printing doğal baskı tekniği ile hazırlanmış çevre dostu doğal giysi tasarımlarıKaynak: http://www.indiaflint.com/page2.htm

2. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinin ortaya çıkışı

Ulaşılabilen kaynaklara göre çok eski za-manlarda Australia’da yaşayan Aborjin’lerin ve Afri-ka yerlilerinin bu tekniği kullandıkları düşünülmek-tedir. literatür taramaları neticesinde bu tekniğin geçmişi ve özellikleri hakkında yeteri kadar bilimsel çalışma yapılmadığı gözlemlenmiştir. Eco printing (ekolojik baskı) tekniği, 1958 Australia/Melbourne doğumlu, India Flint’in başlattığı, uyguladığı ve yay-gınlaştırdığı bir doğal baskı tekniğidir. İndia Flint ai-lesinin, latvia’dan Australia’ya göç etmesi, giderken paskalya bayram geleneklerindeki yumurta boyama seremonilerini de beraberlerinde götürmeleri, İndia Flint’in Paskalya yumurtasının dış kabuğuna bitki-ler koyarak ince bir tekstil malzemesiyle sararak kaynatmasıyla, bitki dokusunun yumurta kabuğuna geçmesi ve bu düşünceden yola çıkarak bunu ku-maşlara da uygulamaya başlaması ile doğmuştur. Australia’nın zengin bitki örtüsünün de etkili ol-masıyla 1990 yılında yaptığı bu uygulamaları İndia Flint, 2010 yılında“ECO COlOUR: Botanical Dyes for Beautiful Textiles” isimi ilk kitabında yayımlan-mıştır. Bunu, 2011 yılında yazdığı ikinci kitabı “SE-COND SKİN: choosing and caring for textilesand clothing” takip etmiştir. Bu kitapların dışında eko print ile ilgili Back Country, The Bundle Book, One Wandring Wind, Fieldnotes, Stuff, Steep+Store, Muddy Waters isimli katalog tarzında mini kitap-ları da mevcuttur (http://www.indiaflint.com/). Bu teknik, İndia Flint’in öncülüğü ve work shopları ile yaygınlaşarak, Türkiye’de ve dünyanın farklı ülkele-rinde, gönül veren meraklıları tarafından uygulan-maktadır.

3. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinin genel özellikleri

Doğanın bize sunduğu nimetlerden bitkile-rin damarımsı doğal dokularının, dokunun iç ve dış yapısının (doku tekstürü: dış yapı/doku strüktürü: içyapı), renklerinin belli bazı işlemler (kaynatma, buharlama, çamurda, toprak altında ya da suda bekletme) neticesinde tekstil yüzeylerine transfer olması işlemi, “eco printing” olarak adlandırılan “doğal baskı tekniğinin” en genel tanımı olabilir. “Ekolojik bitkisel baskı” olarak da adlandırılan eco printing tekniği, “eco dying veya natürel dye (doğal boyama)” olarak da tanımlanabilir. Uygulaması ya-pılan ekolojik baskı örneğinin, bir eşi daha yoktur, yapılamaz. Yapılsa bile, tıpkı ebru sanatında olduğu gibi asla aynısı olmaz. Fuat Başar, “ebrunun, tekra-rı olmayan tek sanat olduğunu, bir ebrunun tekra-rının yapılma şansının olmadığını” söyler (Denge, 2014: 35). Eco printing tekniğinde de bitkiler tek kullanımlıktır. Aynı bitkilerle iki ayrı kullanımda uy-gulansa bile, ortaya aynı eco printing uygulaması çıkmaz. Bu baskı tekniği, sabırlı ve sebatlı olmayı gerektiren, uzun çalışma süreçleri isteyen, zahmetli ve meşakkatli bir tekniktir. Uygulamasında, zararlı olabilecek hiçbir sentetik ve kimyasal madde kul-lanılmadığından, tamamen doğal malzemelerle hazırlanmış tekstil ürünleri elde edilir. Bir doğrudan eylem hareketi, Yeşil Barış (Arslan, 2011:247) ola-rak adlandırılan Greenpeace’in, uluslararası moda sektörüne öncülük eden 20 farklı marka ürününde kullanılan zararlı kimyasalları ortaya çıkaran araştır-ma ve incelemeler sonucunda bulunan kimyasallar arasında, incelenen parçalarda yüksek ölçüde ze-hirli ftalat ve azoik boyaların kullanımından ortaya çıkan kanserojen aminler bulunduğu (http://www.greenpeace.org/turkey/tr/, rapor, 2012:6) düşünül-düğünde, eco printing baskı tekniğinde kullanılan her türlü malzemenin doğal olması ile üretilmesi-nin, ne denli önemli olduğu aşikârdır. Bu teknikte, kumaşın hazırlık aşamasındaki haşıl sökmede kul-lanılan yıkama malzemelerinden, mordanlanarak baskıya hazır hele getirilmesine kadar; baskı esna-sında kullanılacak bitkilerin mordanlanmasından, kaynatma veya buharlama aşamalarında kullanılan bağlama iplerine kadar, her türlü aşamasında doğal malzemelerin olması esastır.Ancak eco printing/Ekolojik baskı tekniği çalışılırken zehirli olabilecek bitkiler veya demir oksit ile hazırlanan mordan mad-desi (pas özelliğinden dolayı) gibi sağlığımızı tehdit edebilecek durumlar karşısında, dikkatli ve itinalı olunması gerekmektedir.

Fotoğraf 8-9-10. İndia Flint’in Australia’daki yaşam ve çalış-ma mekanlarından kareler Kaynak: http://www.indiaflint.com/page2.ht

166

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 11-12. vual ipek kumaş üzerine ekolojik baskı (Eco printing, by Mine Aydoğan Bayram)Fotoğraf 13. http://ecouturetextilestudio.com/

4. Eko printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinde ön hazırlıkların önemi

Eco printing tekniği ile tekstil materyali yüzeyinde farklı ve güzel sonuçlar elde edebilmek, doğanın o muhteşem armonisini tekstil yüzeyinde görebilmek, ön hazırlık ve uygulama aşamalarında gerekli koşulların sağlanmasına bağlıdır. Bu aşa-malarda, kullanılan doğal malzemelerin özellikleri de önemlidir. Bu teknikte elde edilen sonucun ka-litesi, bitkinin çeşidine, pigmentine, kuru veya yaş olmasına, bitkinin toplandığı mevsime, bitkinin ye-tiştiği arazinin özelliklerine, havanın nemine, tekstil materyalinin cinsine ve kendine has özelliğine, bu malzemenin ön hazırlığına, mordanlama metodu-na, suyun ph derecesine, malzemeyi kaynatma, buharlama ve bekleme sürelerine, uygulama yönte-mine, uygulama sırasında yavaş, düzenli ve sabırlı çalışabilme disiplinine ve tüm bunların yanında aşa-maların ve edinilen tecrübelerin detaylı bir şekilde not edilerek, hangi bitkinin hangi tekstil yüzeyine nasıl bir efekt verdiğinin, baskı ve boyama reçetele-rinin kaydedilip arşivlenmesine bağlıdır.

5. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinde en iyi renk ve doku efekti veren bitkiler

Zeytin, nar, limon, çam ağacı, okaliptüs (si-nerya), İncir, akçaağaç, fesleğen, palamut, ceviz, gül, sardunya, fesleğen, nane, asma, defne, karabi-ber, çam ağacı, süs eriği (japon eriği), sumak, pelit, eğrelti otu (aşk merdiveni) bitkilerinin yaprakları, dalları, kök ve çiçekleri, diğer koşullar da tam ma-nasıyla sağlandığında, tekstil materyali yüzeyinde çok iyi sonuç verebilen bitkilerdir. Bitkiler toplanır toplanmaz kullanılabilir veya önceden toplanıp kurutularak kullanılabilir ya da toplanıp bir süre suda bekletilerek yumuşaması sağlanabilir. Her bitkinin verdiği renk ve doku efek-ti, kullanılan tekstil materyalinin genel özellikleri ile doğru orantılıdır. Hangi kumaş cinsi yüzeyinde hangi bitkinin ne tür bir boyama ve baskı efekti ve-receği, uzun çalışmalar neticesinde öğrenilir. Buna, uygulama öncesi, uygulama sırası ve uygulama sonrası yapılan tüm işlemler de dâhildir. Eco prin-ting tekniğinde kullanımı sakıncalı olan bitkiler de

olabilir. Zakkum gibi zehirli olan ve süt veren bazı zehirli bitkileri bu teknikte kullanırken çok dikkatli olmak gerekir.

Fotoğraf 14-15. Farklı bitkilerle çalışılmış ekolojik baskı (eco printing) tekniği Kaynak: https://tr.pinterest.com

6. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinde kullanılacak tekstil yüzey çeşitleri

Doğal olması şartı ile eco printing tekni-ğinde her türlü tekstil yüzeyi kullanılabilir. Tekstil liflerinden, ipliklerden, dokuma, örme veya çeşitli tekniklerle elde edilen ürünlere “Tekstil Yüzeyleri” denir. Dokuma kumaş veya örgü yüzeyler bunlara örnektir. Mekanik, kimyasal ve termik yöntemlerle elde edilen ve “dokusuz tekstil yüzeyleri” olarak adlandırılan tekstil yüzeyleri de vardır. Nonwovens olarak da bilinen bu dokusuz tekstil yüzeylerine keçeler, kâğıt kumaşlar ve telalar örnek olarak gös-terilebilir. Eco print tekniğinde kullanılacak tekstil materyalleri yün, keçe ve ipek örnekleriyle “protein bazlı tekstil yüzeyleri”; pamuk, keten, kenevir, rami örnekleriyle de “bitkisel bazlı tekstil yüzeyleri” ola-rak sınıflandırılabilir. Görüldüğü üzere bu teknikte kullanılacak tekstil yüzeylerinin en önemli özelliği-nin % 100 doğal olması gerekliliğidir. Bunun nede-ni % 100 doğal olan tekstil yüzeylerinin nem ve su çekme oranlarının çok fazla olmasıdır. Eco printing tekniğinde kaynatma, buharlama veya suda beklet-me yöntemleri olduğu için bitkilerin doku ve renk-leri liflere tamamen nüfuz edebilmektedir. Bitki pigmentleri bu tekstil yüzeylerine tam olarak geçe-bilmektedir. İçinde sentetik karışımlar olan kumaş-larla iyi sonuç alınmamaktadır.

Fotoğraf 16-17. Farklı doğal tekstil materyalleri üzerine çalışıl-mış eco printing teknikleri Kaynak: https://www.google.com.tr/search?q=http.www.indiaf-lint.compage7.htm

7. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinde kullanılacak tekstil yüzeylerinin hazırlanması

Eco printing tekniğinde bitkilerle baskıya geçmeden önce, kullanılacak tekstil yüzeyinin ha-zırlanması anlamında, bir ön işlem yapılmalıdır. Bu-nun nedeni şudur: Tekstil lif ve ipliklerinden mey-dana gelen dokuma yüzeylerinin çözgü ipliklerine mukavemet kazandırmak amacıyla, dokuma işlemi

167

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sırasında bir takım kimyasal işlemler uygulanmak-tadır. Haşıllama denilen bu kimyasal işlemlerle do-kuma yüzeyinde bir katman oluşur. Keçe, ipek gibi protein bazlı tekstil yüzeylerinin hazırlanmasında da yüzey üzerinde keratin veya hayvanın yağı gibi maddeler oluşabilmektedir. Eco printing tekniğin-de bitkilerin doku ve renklerinin tekstil yüzeyine net ve güzel çıkabilmesi için, yüzeyin bu haşıl madde-lerinden ve keratinden arındırılması gerekmektedir. Bunun için eco printing tekniği için kullanılacak pro-tein ve bitkisel bazlı tekstil yüzeylerinin üzerindeki kimyasal maddelerden arındırılması için öncelikle yıkanarak temizleme uygulanmalıdır. Yıkama şekil-leri tekstil yüzeyinin cinsine göre farklılıklar gösterir. Her yüzey için farklı yıkama şekli uygulanmalıdır. İpek kumaşın haşıldan temizleme yöntemi: Rendelenmiş defneli, zeytinyağlı sabunla bir saat kadar kaynatmanın ardından durulama ve gölgede kurutma işlemi yapılabilir. Pamuklu kumaşın haşıldan temizleme yöntemi: Bir çay kaşığı sodyum karbonatın (gerçek çamaşır so-dası) konulduğu bir tencere suda, bir saat kaynatı-lıp bir gece bekletilebilir. Ardından çok iyi durulama ve gölgede kurutma yapılabilir.

Yünlü kumaşın haşıldan temizleme yöntemi: Zey-tinyağlı ılık hatta soğuğa yakın bir suyla yıkanmalı ve ardından durulanarak gölgede kurutma yapılabilir. Yün, kaynar suyla yıkanırsa keçeleşme olduğundan soğuğa yakın ılık suyla yıkanmalıdır. Yıkayarak te-mizleme işlemlerinden sonra, mordanlama işlemi-ne geçilebilir (Bozacı, 2016, worshop).

8. Hazırlanmış tekstil yüzeylerinin ve bitkilerin mordanlanması

Metal veya metalleri ya da maddeleri teks-til elyafına bağlama işlemine mordanlama, bu amaç için kullanılan maddelere de mordan maddeler de-nir (Karadağ, 2007: 11). Bozacı’nın söylemine göre (2016, worshop), mordan kelimesi İngilizce’ de ısır-mak, tutunmak anlamına gelen “to bite” kelimesin-den gelmektedir. Eco printing tekniğinin en önemli özelliği, bitki pigmentinin ve efektinin, kullanılan tekstil materyali yüzeyine tam manasıyla tutunma-sı, yapışması, sabitlenmesidir. Bu işlemin gerçekle-şebilmesi, tekstil materyali ile bitkilere uygulanan mordan maddesi ile doğru orantılıdır. Mordanlama işlemi ile tekstil yüzeyine absorbe olan bitkinin renk-leri ve doku efektleri tam olarak çıkar. Renlerin veya bitkinin doku efektinin akması, kaybolması gibi bir durum olmaz. Geleneksel olarak en çok kullanılan mordan maddesi şaptır (potasyum alüminyum sül-fat). Eko print tekniğinde doğada bulunan, çevreye zarar vermeyen doğal mordan maddeleri kullanılır.Mordan maddeleri şu şekilde sınıflandırılabilir.

8.1. Ana mordan maddeleri:Demir Bakır Alüminyum8.2. Yardımcı mordan maddeleri:SirkeKül Deniz suyuDeniz tuzuÇamur (İskoçya’nın sahillerinde çamur mordan kul-lanılmaktadır) 8.3. Asidik mordan maddeleri:İdrar Sirkelimon suyu8.4. Bazik mordan maddeleri: Sodyum karbonat (çamaşır sodası) Sodyum bi karbonat (içme sodası)

Bitkinin renk, doku ve pigmentlerinin ku-maşa çıkması, (kumaşın cinsine göre) işlem öncesi, işlem sırası veya işlem sonrası olarak gruplandırılır ve ön mordanlama, beraber mordanlama ve son mordanlama şeklinde adlandırılır. İpek ve yün gibi protein bazlı elyaflar, için-de protein olması sebebiyle mordan gerekmeyebilir. Ama istenirse daha iyi sonuç almak için yapılabilir. Ancak pamuk, keten, rami gibi bitkisel bazlı tekstil yüzeylerinin içeriğinde protein olmadığı için, bitki renginin bu yüzeylere yapışabilmesi için, bu tekstil yüzeyine protein yüklemesi yapmak gerekebilir. Bit-kisel bazlı tekstil yüzeylerine süt, soya sütü, yoğurt, hayvan jeli, yumurta ile protein yüklemesi yapılır. Elyaf mordanlama banyosundan alınarak sıkılarak açık havada kurumaya bırakılır. Böylece mordanla-ma işlemi tamamlanmış olur. Az kullanılan mordan maddesi kumaştaki boya kalıcılığını azaltırken, çok kullanılan mordan, kumaşın zarar görmesine sebep olabilir.

Bitkilerin mordanlanması, bitki çeşidine ve o bitkinin yerleştirileceği tekstil yüzeyine göre değişir. Tekstil yüzeyi ile birlikte bitkilerin de mor-danlanarak yerleştirilmesi, eco printing tekniğinde çok daha net baskı yüzeyleri elde edilmesini sağlar. Mordanlama işlemi, eco printign yapılacak tekstil yüzeyinin cinsine ve kullanılacak bitkinin çeşidine

Fotoğraf 18-19-20. Demir Mordanlama ile ipek tekstil yüzeyi üzerine bitkilerin yerleştirilmesiKaynak: Bahar Bozacı/Mine Aydoğan Bayram, Workshop,14 Mayıs 2016 Güzelbahçe – İzmir.

168

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

göre değişir. Farklı mordan maddeleri farklı renkler verir. Örneğin şapla yapılan mordanlama işlemi ye-şilimsi bir renk, demir mordan ile kırmızımsı koyu renkler, alüminyum mordan ile siyah renk, bakır mordan ile yeşil renkli eco printing yüzeyler elde edilebilir.

9. Eco printing/ekolojik, bitkisel baskı tekniğinin yapılışı

Eco printing yönteminde farklı bitki yaprak-ları, apresi alınmış ve mordanlanmış kumaş yüzey-ine değişik kompozisyonlar oluşturacak şekilde yerleştirilir ve kumaş, katlanarak sıkıca sarılıp bağlanarak bohça haline getirilir. Ya da kumaş bu şekliyle tahta bir çubuğa sıkıca sarılarak rulo yapılır. Hazırlanan rulo veya bohça, doğal malzemeden bir iple sıkıca bağlanır. Kumaşın bu şekilde sıkıca sarılıp bağlanmasıyla, bitkinin kumaş yüzeyine teması artar. Tahta kullanılmadan kumaşın kendi içinde bitkilerle beraber katlanıp bohça yapılarak bağlan-masıyla oluşan eco print tekniği, “doğal bohçalama yöntemi” olarak adlandırılmıştır. Hazırlanan bu ku-maş bohçaları, bakır veya paslanmaz çelik tence-rede bir buçuk saat kadar kaynatılır veya buhar aparatıyla su buharına maruz bırakılır (Alüminyum tencerede kaynatılmaz, alüminyum alaşımı, kumaşı siyaha döndürebilir). Kaynamada suyun sıcaklığı, bitkinin pigmentini, kumaş yüzeyine transfer eder ve böylece yüzeye doku ve renk efektleri bırakır.

Eco printing/Ekolojik baskı rekniği, buhar-la da elde edilebilir. İndia Flint bu tekniği, ‘Buharla Elde Edilen Doğal Baskı Tekniği’ olarak tanımlar. Bitkiler kumaş yüzeyine her defasında eşsiz bir ta-sarım ve doğanın renk uyumu içinde farklı ve tekrar-lanmayacak bir kompozisyonla yansır. Doğanın ar-monisi, renk ve dokusu kumaş yüzeyinde sanatsal yansımalarla hayranlık uyandırıcı bir görselliktedir.

Fotoğraf 24-26. Doğal bohçalama yöntemiyle katlanarak bohça yapılmış eco print yüzeyleri.Fotoğraf 25. Doğal malzeme ile çubuklu ve çubuksuz bağlanmış eco print yüzeyleri.Kaynak: https://tr.pinterest.com

Fotoğraf 30 Fotoğraf 31 Fotoğraf 32Kaynak: https://tr.pinterest.com

Fotoğraf 33 Fotoğraf 34 Fotoğraf 35Kaynak: https://tr.pinterest.com

Fotoğraf 36 Fotoğraf 37 Fotoğraf 38Kaynak: https://tr.pinterest.com

Fotoğraf 30-31. İndia Flint’in eco printing tekniği ile çalıştığı ce-ket. Fotoğraf 32. vual ipek kumaş üzerine eco printing/ekolojik baskı (Eco printing, by Mine Aydoğan).Fotoğraf 33. Eco printing tekniğinde kullanılan asma yaprağının, doğal tekstil yüzeyinde kaynatma işleminden sonraki görüntüsü.Fotoğraf 34. Eco printing tekniğinde kullanılan bitkilerin, doğal tekstil yüzeyinde kaynatma işleminden önceki görüntüsü.Fotoğraf 35. Eco printing tekniğinde kullanılan gül yaprağının doğal tekstil yüzeyinde kaynatma işleminden sonraki görüntüsü.Fotoğraf 36-37-38. Eco printing tekniğinin çalışma öncesi ve sırasındaki tüm uygulamaların, aşamaların ve edinilen tecrü-belerin not edilmesi, baskı ve boyama reçetelerinin tutulması, arşivlenmesi.Fotoğraf 39-40. İndia Flint’in Avustralya’nın zengin bitki örtüsü ile hazırladığı eco printing giysi örneklerinden bir seçki.

Fotoğraf 21-22-23. Tahta çubuğa sarılarak rulo yapılmış ve doğal malzeme ile bağlanmış eco print yüzeyleri.Kaynak: Bahar Bozacı/Mine Aydoğan Bayram, Workshop,14 Mayıs 2016 Güzelbahçe – İzmir.

Fotoğraf 24 Fotoğraf 25 Fotoğraf 26

Fotoğraf 24 Fotoğraf 25 Fotoğraf 26Fotoğraf 27. Buharlama tekniği ile elde edilen eco printing baskı tekniği’Fotoğraf 28. Çelik tencerede kaynatılarak elde edilen eco prin-ting baskı tekniği Fotoğraf 29. Buharlama veya kaynatma tekniği elde edilmiş eco printing tekstil yüzeyinin açılma aşamaları Kaynak: https://tr.pin-terest.com

169

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

leceği akıldan çıkartılmamalı, bitkileri tanıma, top-lama ve uygulama aşamalarında botanik eğitimi almış yetkin kişilerin fikirlerine başvurulmalıdır. 9. “Yeşil ve sürdürülebilir dü¬şün, yeşil ve sağlıklı yaşa, dünyayı koru!” sloganıyla hareket eden lO-HAS’ lar için önemli olan, sürdürülebilir tüketimdir. Bu tüketim tarzını “giyim” konusunda da yaşam alanlarına uyarladıklarından, eco printing tekniği ile hazırlanmış Haute Couture (yüksek moda) giyim tarzı örneklerini talep etme eğilimlerinin olabileceği düşünülebilir.10. Kipöz’ün (2015:114), “ “yavaş moda sistemi” ve “kişisel ve kolektif belleğin oluşumu”, zanaatla üreten tasarımcının rolünü yeniden tanımlamama yol açtı” cümlesiyle “eco printing tekniği” ile uy-gulamalar yapan kişilerin sanat ve tasarım eğitimi alma veya almama durumları ve bu kişilerin “tasa-rımcı” mı, “zanaatkâr” mı olduğu konusu önemlidir. Bu konu, son zamanlarda sabırsızlanarak, bir çırpı-da “tasarımcı” olduğu düşüncesi taşıyan kişiler de düşünülerek, tartışmaya açılabilir. 11. Kullanıcı sağlığı ile birlikte, tüketim kültürüne bir nebze de olsa direnç gösterebilme yolunda uy-gulamaları yapılan eco printing doğal baskı tekniği-nin, tüm bu anlamlarda önemli olduğu görülmekte-dir. Kaynakça

Alpat F.E. “Yavaş Moda Nedir?”, Akdeniz Sanat Dergisi, I. Uluslararası Moda ve Tekstil Tasarımı Sempozyumu Bildirileri Özel Sayı II, “Yeşil Tekstil, Yavaş Moda”, Kasım 2012, Antalya.

Akdeniz Üniversitesi, “Turizmde Genç Çalışanlar”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sektörel Ya-tırım Alanlarında Genç İstihdamının Desteklenmesi Hibe Programı Fark Yarat Yerele Değer Kat Projesi, şubat, 2017, Antalya.

Arslan H, Bir “Doğrudan Eylem Hareketi” Olarak Greenpeace (Yeşil Barış) SDÜ Fen Edebiyat Fakül-tesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:23, ss.247-258, Mayıs 2011.

Australian National Herbarium - updated 24 Mar-ch, 2015 by webmaster ([email protected]) (Erişim tarihi: 07.06.2017)

Bonnie Bowma, A Beginner’s Guide to Eco Prin-ting Fabric http://www.bonnielbowman.com/uploa-ds/1/3/4/5/13459288/beginers_eco_printing_1.pdf

Bozacı B, Eco Printing Wokshop,14 Mayıs 2016 Gü-zelbahçe – İzmir. (sözlü kaynak)Bozacı B, Doğanın şarkısı, Ekolojik Baskı, Bitkisel Baskı, Katalog/Kitap, 2017.

Sonuç ve Değerlendirme

1. Eco printing tekniği, günümüzde dört taraftan çevrelenmiş olduğumuz teknolojik, sentetik ve kimyasal ürünlerin, olumsuz çevre koşullarının bizi doğal yaşamdan koparması, doğal kökenli her türlü malzemeden uzaklaştırması olayına, bir karşı duruş olarak düşünülebilir.2. Doğal tekstil ürünlerine olan talep, son zamanlar-da hızla artmıştır. Eco printing tekniğinde doğadaki bitkilerin direk kullanılmasıyla doğayla uyumlu, çev-re dostu üretime bir nevi katkı sağlanmış olunur.3. Tüketicilerin sağlığı açısından çevreye duyarlı ekolojik tekstil ürünü üretmenin önemli bir koşulu, doğanın bizlere sunduklarının etkin kullanımıdır. Eco printing tekniği uygulamalarında kullanılan bitkilerin, tekstil yüzeyleri üzerine transfer edilerek farklı tekstil tasarımları halinde kullanılabilir olması; organik, doğal, sürdürülebilir ve geri dönüştürülebi-lir tekstil ve moda tasarımları anlamında önemlidir.4. Ekolojik tekstil ürünlerinin yapım ve kullanım yö-nünden çevre ve insan sağlığına olumsuz etkisinin olmaması ve son zamanlarda tekstil sektörü tara-fından daha fazla tercih ediliyor olması nedenle-riyle eco printing tekniği ile çalışılmış çevre dostu ürünlerin hazır giyim (pret-a porter) sektöründe de yeni ufuklar açabilecek kapasitede olabileceği dü-şünülebilir. 5. Çevre dostu tekstil ürünlerine olan talepler her geçen gün hızla artmaktadır. “Yavaş tasarım”, “ya-vaş moda”, “özgün moda” anlamında eco printing tekniği ile üretilen tekstil ürünlerinin de bu anlamda her geçen gün aranır olacağı gözlemlenmektedir. 6. Eco printing/ekolojik baskı tekniğinde olumlu ve güzel sonuçlar elde edebilmek, tekniğe bağlı mal-zeme ile birlikte, tasarım alt yapısına paralel bakış açımızı destekleyen sevgi, sabır ve sebatlı olabilme üçlemesi ile mümkündür. 7. Bu tekniğin çalışma öncesi ve sırasındaki tüm uygulamaların, aşamaların ve edinilen tecrübelerin detaylı bir şekilde not edilerek baskı ve boyama re-çeteleri tutulması, arşivlenmesi, bir sonraki üretim-ler için önemlidir ve yapılması fayda sağlayabilir.8. Eco printing tekniğinde doğanın bize sunduğu bitkileri kullanırken çok dikkatli olmak, gerekir. Kimliği tanımlanmamış bitkilerin zehirli olabilecek-leri ve ölümcül sonuçlarla karşılaşıla bilineceğinin bilinmesi gerekir. Süt veren bitkilerin zehirli olabi-

Kaynak: https://tr.pinterest.com Fotoğraf 39 Fotoğraf 40

170

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Ergüven M. H., Yılmaz A., “İlk Küreyerel Yaşam Tarzı “lOHAS”: Trakya’da Bir Çalışma”, Kırklareli Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Anadolu Üniver-sitesi, Turizm Fakültesi https://www.academia.edu/25393261/

Karadağ, R. “Doğal Boyamacılık, Dösim,”, TC. Kül-tür ve Turizm Bakanlığı, Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü, 2007, Ankara.

Keleşoğlu A. Denge Dergisi, Selçuk Ecza Deposu, As Ecza Depoları kurumsal yayını, Sayı:38, İstan-bul, 2014-1 http://www.selcukecza.com.tr/files/DENGE_38.pdfKipöz ş. “Sürdürülebilir Moda” Yeni insan Yayınevi, 91, İstanbul, 2015.

Kurtoğlu N., şenol D. “Tekstil ve Ekolojiye Genel Bakış, Karsinojen ve Allerjik Etki Yapabilen Teks-til Kimyasalları”, KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi 7(1)-2004

vegan Kumaş Nedir? http://www.tekstilbilgi.net/vegan-kumas-nedir.html (Eişim tarihi:14.06.2017)

Zehirli Giysiler, Modada Büyük Hile, Rapor - 20 Ka-sım, 2012 http://www.greenpeace.org/turkey/Glo-bal/turkey/report/2012/11/zehirli-giysiler.pdf

http://www.greenpeace.org/turkey/tr/,Rapor, 2012:6 (Erişim tarihi: 08.06.2017) http://www.indiaflint.com/

https://tr.pinterest.com

http://ecouturetextilestudio.com/

171

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Doğal boyanın tanımını organik bir kaynak-tan elde edilen, bir yüzeyi renklendirmek veya ko-rumak amacıyla nesnelerin yüzeyine sürülen renkli madde şeklinde yaparsak, buradan hareketle kanın doğal bir boya olduğunu söylemek mümkün görün-mektedir. Kan, damar ağının içinde; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar, akyuvar ve kan pulcukları) meydana gelmiş, insanın yaşayabilmesi için gerekli olan kırmızı renkli bir sıvıdır. Sudan daha kalın daha yoğun olan kan aynı zamanda yapışkandır. Tarihte insanın kanı ritüellerde sıkça kullandığı bi-linen bir gerçektir. İnsanlar tanrıya adadıkları kur-banlarının kanını akıtmışlar ve kanı canla ilişkilen-dirmişlerdir. İnsanın kanla olan ilişkisi sanatta da yerini bulmuş, kan anlatım aracı ve malzeme olarak sanatçıların dikkatini çekmiştir. Resim sanatında, beden sanatında, heykel sanatında ve çeşitli per-formanslarda alternatif ve doğal bir malzeme olarak sanat pratiğinde yerini almıştır. Marc Quinn’ in ken-di başından aldığı kalıbının dökümünü vücudundan aldırdığı kanıyla uygulaması, Marina Abromovic’in performanslarında kendi vücudunda kesikler aça-rak kanını akıtması, Hermann Nitsch’ in çalışma-larında hayvan bedenlerini parçalaması, Yüksel Arslan’ın resimlerinde kanı kullanması konuya uy-gunluğu noktasında örnek olarak verilebilir.

Anahtar kelimeler: Doğal boya, kan, kırmızı, malzeme.

Çalışmanın Amacı

Bu çalışmada sanatsal uygulamalarında malzeme olarak kanı kullanan sanatçılara yer ve-rilmiş, kanın çalışmalar üzerindeki plastik etkisi ve imgeye sağladığı katkı üzerinde durulmuştur.

Materyal

Çalışmanın amacını gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan yazılı ve görsel materyallere ulaş-mak amacıyla literatür taraması yapılmış ve ayrıca internet ortamından da faydalanılmıştır.

Metod

Geçmişte var olan bir durumu herhangi bir değişiklik yapmadan olduğu şekliyle betimleme, tanımlama çalışmalarını kapsayan bir araştırma yaklaşımı olarak tanımlanan tarama modeli, çalış-manın metodu için uygun görülmüştür.

ABSTRACT

It is possible to say that the definition of a natural paint is a natural paint obtained from an or-ganic source, from which the blood can be moved, if we make it as a colored substance that is applied to the surfaces of objects in order to color or protect a surface. Blood is in the vein web; (Red blood cells, white blood cells and blood platelets) and is a red liquid that is necessary for human survival. Blood thicker than water, sticks at the same time. It is a fact known in the past that people often use blood in rituals. People have shed the blood of their victims, who they have committed to God, and they have associated blood with the life. The relationship between man and blood has also been found in art, and has attracted the attention of artists as a means of blood expression and ma-terial. He took his place in art practice, body art, sculpture art and as an alternative and natural ma-terial in various performances. The application of Marc Quinn’s own cast iron mold is exemplified by the fact that Marina Abromovic’s performances are based on the fact that Hermann Nitsch uses blood in his works by cutting slices in his own body, split-ting the animal bodies in his works, and using blood in the pictures of Yüksel Arslan.

Key words: Natural dye, blood, red, material.

Purpose of the study

In this study, artist who uses blood as ma-terial in his artistic practices was given, focusing on the effect of plastics on blood works and the contri-bution of imge.

Material

In order to reach the written and visual materials needed to accomplish the purpose of the study, the literature was searched and also the in-ternet was utilized.

Method

The screening model, which is defined as a research approach that includes describing and describing work as it is in the past without making any changes, has been deemed suitable for the method of work.

SANAT PRATİĞİNDE ORGANİK BİR BOYAR MADDE OLARAK “KAN”THE “BLOOD” AS AN ORGANIC DYESTUFF IN ART PRACTICE

Mine Değirmenci AYDIN*

Yrd.Doç. Ordu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel Bölümü, Cumhuriyet Yerleşkesi, Altınordu/ ORDU

172

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Boya sıvı ya da kuru halde sürülüp yayılarak yüzeyleri kaplayabilen, ince bir tabaka oluşturarak yüzeylerin özellikle renk bazen de doku niteliklerini değiştirebilen sanat malzemesi (Erzen, 1997: 279) olarak tanımlanır. Doğal boyalar ise bitkisel ve hay-vansal kökenli organik kaynaklardan elde edilen boyalardır (Rona, 1997:280). Boyanın oluşmasında pigmentler ve onun yapışmasını sağlayan bağlayıcı sıvı iki önemli ögedir. Bağlayıcılar genellikle su ve yağdır. Bunların yanı sıra sirke, yumurta akı veya sarısı ya da bal gibi malzemelerinde kullanıldığı bi-linmektedir (Erzen, 1997: 279). Kanın renginin ve yapışma özelliğinin olması ve organik bir kaynaktan elde edilmesinden hareketle doğal bir boya olduğu-nu söylemek mümkün görünmektedir. Doğal bir boyar madde olan ve insanın yaşayabilmesi için hayati öneme sahip olan kan tarihte insanlar tarafından ritüellerde sıklıkla kul-lanılmıştır. İnsan kanı canla ilişkilendirmiş, akıttığı kanla ölümlü oluşunu, ölümsüz olanın ise yalnızca tanrı olduğunu vurgulamıştır. Canla ilişkilendirildi-ğinde ölüme göndermeler yaptığı, rengi sebebiyle de kimi zaman kırmızı yerine kan, kan yerine kır-mızının kullanılması kırmızıyla olan çağrışımsal iliş-kisinin olduğunu göstermektedir. Yine tarihte avcı insanın türdaşlarına kendini kanıtlamak ve gösteriş yapmak için av dönüşü çıplak vücudunu çizip kana boyayarak dikkatleri üzerine çekmek istemesi onun av peşinde cesaretle koştuğunu göstermiş ve avdan pay almasını sağlamıştır. (Uğurlu, 1990: 131) İnsanlar, aydınlık-karanlık, siyah-beyaz zıt-lıklarını ve aydınlıkta beliren, renklilik kavramlarını kan, taş, toprak, çeşitli maden, bitki ve meyve özleri gibi doğal boyar maddelerle görselleştirmişlerdir. Doğal yaşantıda lekelerle başlayan, bitki, hayvan ve toprak kökenli doğal boyar maddeleri insanlar zamanla öğrenmişler ve geliştirmişlerdir (Uğurlu, 1990: 132). Çoğunlukla dokuma alanında kullanı-lan doğal boyalar plastik sanatlar alanında üretim yapan sanatçıların da dikkatini çekmiş, sanatçılar çalışmalarında çeşitli doğal boyaları kullanmışlar-dır. Doğal bir boyar madde olarak kabul ettiğimiz kan, kimi uygulamalarda biçime dönüştürülmüş olarak kimilerinde ise tuval yüzeyinde ve beden sa-natında boyar niteliğinin kullanımıyla karşımıza çık-maktadır. Çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Marc Quinn’ in çalışmaları kanın biçime dönüşmesi anlamında benzeri olmayan bir uygulamadır. Dü-şüncenin gerektirdiği tüm malzemeleri kullanabi-leceğini vurgulayan sanatçı malzemenin gerçek ve metaforik anlamlarını kullanmayı sevdiğini belirt-mektedir (Preece, 2007:52). Bu anlamda en bilinen çalışmalarından biri 4.5 litrelik kendi kanının kalıba dökülerek dondurulmasıyla gerçekleştirdiği “Self”

adlı çalışmasıdır. Sanatçının kendi portresi olan bu çalışma her 5 senede bir yenilenmektedir. Kandan yapılan bu büstün uzun süre kalıcı olabilmesi için özel bir soğutucu tasarlanmış ve çalışma bu soğu-tucunun içinde sergilenmiştir.

Fotoğraf 1. “Self” 1991-1996-2001-2006-2011 Kan Sanatçının kanı, paslanmaz çelik, perspex ve soğutma ekipmanları

Heykelin konusu büsttür. Kalıp alma yön-temi heykelde genellikle kullanılan bir yöntemdir. Heykelin kaide üzerinde sunuluşunu da geleneksel kabul edebiliriz. Burada heykeli özgün kılan nitelik onun malzemesidir. Sanatçının kendisini görebil-memizi sağlayan malzeme sanatçının kendi kanıdır. Kanın çalışmanın içerik ve anlamını bütünüyle belir-lediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Quinn’e göre kan hayatın özüdür; hem sembolik hem de işlevi olan bir malzemedir. “Self” serisinde kullanılan kan sanatçının parçası olmanın yanı sıra imgesel anlam-larda içermektedir. “Self” çalışması üzerine Peter de Bolla, de-neyimlerini ve gözlemlerini şu şekilde aktarmakta-dır:Genç İngiliz sanatçı Marc Quinn, Kuzey londra’daki Saatchi Koleksiyonunda sergilenen, Self adlı heyke-li yapabilmek için beş aylık bir süreçte vücudundan dört buçuk litre kan aldırdı. İnsan vücudunda bulu-nan toplam kan miktarına eşit miktardaki bu kan, sanatçının başının dişçi alçısından yapılmış kalıbına boşaltılarak donduruldu. Katı formunu koruyabil-mesi için kalıp, kanın sıcaklığını eksi altı derecede sabitleyen bir soğutucu kabine yerleştirildi. ..Hey-kelin dış yüzeyi ince bir buz tabakası ile kaplıdır ve bu tabaka heykelin kırılganlığına ait belli imleri yüzeyin altındaki daha çok donmuş kanı sergileyen çatlaklar halinde ortaya koyar. Baş, içerdeki ısıyı koruyan ince bir plastik kübün içine yerleştirilmiş ve soğutma ünitesini içeren paslanmaz çelikten bir kaide üzerine oturur. Heykel yaklaşık omuz yüksek-liğinde sergilenmektedir; ağız ve gözler kapalıdır, yüz hatlarının bir çeşit huzur ifade edip etmediği-ni söylemek güçtür. Sanki sanatçının duyuları içe yönelmiştir, bilincin( ya da korkunun) sesine ya da gürültüsüne dikkat ediyormuş, sanki dünyayı bi-linçten ayırma girişimi başarısız olacakmış gibidir. Görülebilecek olanın korkusu yüzünden heykel aynı anda, hem “bakmayın” hem de “içinize bakın “ der gibidir. Böyle bilimsel ve ilk izlenime edebi bir an-lam katmaya çalışmaksızın betimlendiğinde, hey-kel soğuk bir biçimde görülebilir. Açıkça yaşam ve ölüm, sanatın kalıcılığı ya da kırılganlığı, temsil edi-mi ya da biçimleri –aslında temsil olgusu- üzerine birçok şey ortaya koyar. Ama kısmen malzemenin

173

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sıcaklık derecesinin yol açtığı bu soğukluk yalnızca bir yüzey, kolayca delinebilir bir üst deridir; bu yüz-den de izleyiciyi düşünselleştirme sürecinden daha doğal bir şeyle doldurur… Self’ i ilk gördüklerinde duyumsadıklarını, omurga boyunca yayılan, ürper-meye yakın, bir çeşit aşırı heyecan duygusu ya da tuhaf bir titreme, İngilizce’de “birinin mezarının üs-tünde yürümek” diye anlatılabilecek bir tür beden-sel kasılma olarak tanımlayan kişilerle karşılaştım. Bazılarında bu ani bedensel tepkiler, insan başı ya da yüzünün benzer sunumlarına ilişkin çeşitli dü-şüncelerin çabucak doğmasına yol açabilir: ölüm maskı, balmumu heykeller, cenaze heykeli, mum-yalanmış vücut ya da anatomi modeli. Bu olduğu za-man, fiziksel karşılaşmanın ilk heyecanı hızlı bir bi-çimde karmaşık düşünceler yığınına dönüşür; sanki ani bir istek –isterseniz buna bir etkilenme kıvılcımı deyin – karşı karşıya geldiği her türlü geçirgen yü-zeyde izlerini bırakan bir tepkiler zincirini harekete geçirir. Bazı izleyiciler için bu yüzey “duygu” olarak tanımlanabilirken diğerleri için daha çok “muhake-medir”. Örneğin bazı insanların heykelle ilk karşılaş-tıklarında yüzlerinin kızardığına, bazılarınında boş bir ifadeyle dönüp gittiklerine tanık oldum. Bana göre bu deneyim, Wordsworth’ün söze döktüğü bir tanımlama da yatar – o bu düşünme – duyumsama durumunu “ gözyaşı dökmek için fazlasıyla derinde yatan düşüncelere” sahip olmak diye nitelerdi- çün-kü ben ağlamak için duyulan ani istemsiz bedensel itkiyi, neredeyse buna eşdeğer düzeyde istemsiz olan düşünselleştirme alışkanlığıyla bastırılmış olsa bile saptayabilirim. Kişinin esnemesini bastırması gibi burada da düşünce duygunun dışavurumunu bastırır (Bolla, 2006:13, 14,15). Marc Quinn’in kanı kullandığı diğer figüra-tif çalışmalarından Beauty and Beast uyku ile uya-nıklık arasında büyülenmiş gibi görünen bir genç kız heykelidir. Sanatçı bu heykeli ticari olarak satın alınmış dondurulmuş kurutulmuş hayvan kanını po-limer mumla karıştırarak uygulamıştır. Bu eser dün-yada masumiyetin ve çürümenin bir arada olması ve çocuklukla yetişkinliğin sınırında olan bir genç kızın durumu hakkındadır.

Qinn 1991’ de “Self” i yaparken, en zor-landığı şeylerden birinin büstün tamamen donma-sını durdurmak olduğunu dile getirmiştir. Bu sorunu dondurulmuş silikonla gidermiş, bu malzemenin doğadaki en zor yaratımlardan birisini dondurmak için kullanılabilip kullanılamayacağını merak etmiş ve bir çiçeği silikon kavanoz içinde dondurucuya koyup iki yıl sonra baktığında ilk günkü gibi kaldı-ğını görmüştür. Sanatçının ürettiği Reincarnete çalışmasında kendi donmuş kanından bir vazonun merkezinden yükselen gerçek bir orkide kullanmış-tır. Bu çalışmada yenilenme ve atom seviyesindeki yaşamın sürdürülmesi kavramları sorgulanmıştır. ( http://marcquinn.com/artworks/blood)

Quinn, Flask adlı çalımasında ise hayvan kanından oluşturduğu bir şişenin içine etçil bir bit-ki yerleştirmiştir. şişe dirilişle ilgilidir. Yaşamdan ölüme sonra tekrar hayata geçişi imler. Quinn’in örnekleri verilen uygulamalarında kan, doğal bir renk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu örneklerde kan, kendi doğal rengi ve dokusuyla, bir sanat yapıtını oluşturması bakımından yeni an-lamların üretilmesine imkan vermektedir. Kanın boyasal etkisini bir yanılsama yaratmaksızın doğrudan kullanmayı tercih eden Hermann Nitch çalışmalarında hayvan kanını kul-lanmıştır. Öğrencilik yıllarında kurduğu Orgien Mys-terien Theater adını verdiği dini törenleri andıran aksiyonlar gerçekleştirir. 1962’ de canlandırmaya başladığı yetmişler boyunca gerçekleştirmeye de-vam ettiği kanlı ritüeller serisinde kendi bedeni-ni ekspresyonist biçimde kullanmıştır. Psikolojik katarsisin peşine düşen sanatçı aksiyon resmind-en ve Freudcu psikolojiden ilham almıştır. Sanatçı psikolojik katarsisi insanın temel güdülerinden biri olan korku aracılığıyla yaşatmak istemiştir (Fine-berg, 2014:332). Sansasyonel performanslar gerçekleştiren Nitsch izleyicilerin bu tip perfor-manslar aracılığı ile bastırdıkları şiddet ve şehvet duygularından arındıklarını savunmuştur (Antmen, 2008:224). Kendi kontrolü altında aksiyonlarını Fotoğraf 2. “Beauty and Beast” 2005 Polimer balmumu ve don-

durularak kurutulmuş hayvan kanı, 83 x 62.7 x 80.5 cm

Fotoğraf 3. “Reincarnate” 1999 Paslanmaz çelik, cam, donmuş silikon, dondurul-muş insan kanı ekipmanları 219x90x90cm Orkide, Soğut-ma ekipmanları

Fotoğraf 4. “Flask” 2001 Pas-lanmaz çelik, cam, Nepenthes bitkisi, soğutma

174

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

aşırılıkları baskı altına alarak değil, mümkün old-uğunca özgür bırakarak, çağdaş insanın bastırdığı vahşi güdülerini yarattığı törensel atmosferde gi-dermeye çalışır. Kimi zaman günlerce süren perfor-manslarında hayvanlar gerçek anlamda insanlarsa sembolik anlamda kurban edilir. Sanatçının amacı şok etmek ya da iğrendirmek değil yaşam ile san-at arasındaki eşiği aşmaya çalışmaktır. Sanatın kutsallığını ve bütün tabuları yıkmak niyetinded-ir. 1960’ larda boya yerine adet kanını kullanarak yaptığı resimlerinde nereden geldiğimiz konusuna vurgu yapar. Bazı çalışmalarında boya yerine kul-lanılan dışkı ve kanın sanatın yücesizleştirilmesi fikrine de hizmet ettiğini söylemek mümkündür (Kılınç, 2007:44,45).

Fotoğraf 5. 2013 perfomansından görüntüler

Çok sayıda resmi ve performansı bulunan sanatçı 2015 yılında Çanakkale valiliği tarafından düzenlenen “Savaşa Hayır Anıtı” başlıklı resim ser-gisini açmıştır. Sergi 27 parçadan oluşmaktadır. Hayvan severlerin sergi açılışında sessizce protesto ettiği sanatçı sergi hakkında şunları söylemiştir; Geçtiğimiz yaz geldiğim Çanakkale’de, öğ-rendiğim tarihinden çok etkilenmiştim. Daha sonra vali beyle tanıştık ve bununla ilgili bir çalışma yap-mak istediğimden bahsettim. Daha sonra Avustur-ya’daki sanat atölyeme gittiğimde Picasso ve bazı eserlerden esinlenerek, daha sonra benim savaş karşıtı olarak adlandırdığım bu eserleri yapmak üze-

re çalışmalarda bulundum. İnanıyorum ki dünyada insanlara zarar veren savaştan daha kötü, daha bü-yük bir güç yok. Eğer savaş gibi kötü bir olay olursa, insanlar bundan çok kötü etkilenebiliyorlar. Bir res-sam olarak bastırılmış duyguları özellikle işlerken, aklıma gelen açıklayıcı ifadeleri kullanmaya çalış-tım. Bunu yaparken de bilinç altında şiddeti çağrış-tıran şeyler ve bunlarla uğraşmak üzerine yaptığım eserlerle çıktım karşınıza. Burası önemli bir nokta Çanakkale ve aynı zamanda çok da büyük bir sava-şa sahne olmuş. Ama belki bu savaş barışın başlan-gıcı olabilir. Ben kötü enerjinin olduğuna inanmam. Enerjinin kötü yönlendiğine inanırım. Ümit ediyo-rum buradan aldığımız enerjiyle ileride artık savaş olmaz.

Fotoğraf 6. “Savaşa Hayır Anıtı” 2015

Nitsch, kanın çağrışımsal niteliklerini ör-nekleri verilen çalışmalarında etkin olarak kullan-mıştır. Kathartik dışavurumun etkisini güçlendirme-si bakımından performanslarını ve resimlerini kanla boyamıştır. Nitsch’in çalışmalarında da gördüğü-müz gibi sergilenen performansın doğal bir sonucu olarak kanamak ya da kan akıtmak bir seyir konusu durumuna gelmekte ve görüntüde boyasal bir etki bırakmaktadır. Benzer bir etkiyi beden sanatının en önemli temsilcilerinden 1946 doğumlu Sırp sanatçı Mari-na Abramovic’in performanslarında kan sanatçının deyimiyle bir materyaldir. Sanatçı performans ve tiyatro arasındaki farka malzeme üzerinden baktı-ğında tiyatroda bıçak, bıçak değildir ve kanda sade-ce ketçaptır. Performansta ise kan materyaldir, jilet veya bıçak bir araçtır şeklinde açıklama getirmiştir. Sanatçının ve seyircinin işbirliğiyle gerçekleşen per-formansların prova edilemeyeceğini, olayın gerçek zamanlı olarak orada olmakla ilgili olmasından bah-seder ve performansı sanatçının belli bir zamanda, seyirci önünde gerçekleştirilen zihinsel ve fiziksel kurgu şeklinde tanımlar. Seyirci ve sanatçı eseri beraber meydana getirirler. https://www.ted.com/talks/marina_abramovic_an_art_made_of_trust_vulnerability_and_connection/transcript?langua-ge=tr (19. 04. 2017, 11:36) Çalışmalarında yoğun bedensel ekspres-yonizmin bir metafor olmasının ötesinde sanatçıyı riske atan performanslar haline geldiği görülür. Sa-natçı 1974’de gerçekleştirdiği “Ritim 0” adlı çalış-

175

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

masında içinde silah, jilet, bıçak gibi kesici aletlerin de olduğu 72 obje bulunan bir masanın yanında durur ve masanın üzerine bıraktığı notta seyircile-rin kendisine istediklerini yapabileceklerini yazar. Yaklaşık 6 saat süren performansta sanatçının kıya-fetleri parçalanır, jiletle vücudu kesilir ve daha bir sürü eylemden sonra sanatçı bir izleyici tarafından ağzına silah sokmaya zorlandığında performans durdurulur. Bu çalışma içsel bir düzeyde hem ken-disinin hem de izleyenlerin kendi beden algılarını, sınırlarını ve insan doğasında giderek artan maruz kalma ve savunmasızlık duygularını analiz etmiştir (Fineberg, 2014:335). Performans sonunda düşün-celerini şu şekilde aktarmıştır: “şunu anladım ki... İşi izleyiciye bırakırsan, seni öldürebilirler... Taciz edilmiş hissettim, elbiselerimi kestiler, karnıma gülün dikenlerini batırdılar, bir diğeri engel oldu. Çok agresif bir durum ortaya çıktı. Altı saat sonra, planladığım gibi ayağa kalktım ve izleyiciye doğru yürümeye başladım. Herkes kaçmaya başladı, ger-çek bir yüzleşmeden kaçıyorlardı.” http://mselcuk-bilge.blogspot.com.tr/2013/05/marina-abramovi-cten-ritim-0-1974.htmlÇoğunlukla çalışmalarında bedenin sınırlarını zorlamış, acı ve ölüm korkusunu yenmek ve bedenin yasattığı kısıtlamalardan kurtu-labilmek için fiziksel zorlamanın gerekli olduğu gö-rüşündedir. http://www.dilekkutzli.com/marina_ab-ramovich_t.html

Fotoğraf 7. Marina Abramovic “Balkan Baroque” venedik Bi-enali 1997( fotoğraf Attilio Maranzano)

Sanatsal çalışmalarında kanı kullanan baş-ka bir sanatçıda New York’ ta yaşayan Jordan Eagles ‘tır. Sanatçı hayat, ölüm, beden, ruh, parçalanma, yenilenme ve ön yargı gibi kavramları, kullandığı malzeme üzerinden ele alır. Genellikle mezbahadan elde ettiği kanı doğuştan gelen enerjiyi deneyimle-mek için çok boyutlu bir şekilde oluşturur. Organ-ik materyali manipüle eder ve dönüştürür. Reçine içinde koruduğu kanla katmanlar oluşturur. Bu koruma tekniği kanın doğal renklerini, desenlerini ve dokularını kalıcı olarak korur. Pleksiglas içine yerleştirilen çalışma ışıkla aydınlatıldığında bu ta-bakalar parlak bir şekilde genişlemiş dokuları ve rengiyle mekanlara ve izleyicilere yansıtılarak onları dönüştürür. Malzeme üzerinde deneysel çalışmalar yapan Eagles bazen yıllarca yoğun bir kütle oluştur-duğu kanı parçalayıp toz haline getirir ve eserlerine katar.

2015 yılında gerçekleştirdiği “Blood Mir-ror” adlı çalışması FDA ( Amerikan Yiyecek ve İlaç Dairesi)’nın mevcut ayrımcı kan bağışı politikasını eleştirmek ve eşitliğin savunulması amacıyla eşcin-sel, biseksüel ve transseksüel 59 kişiden alınan kan bağışıyla oluşturduğu bir çalışmadır.

The Huffington Post’a gönderilen bir bildiride, Eagles, bu kanın hayat kurtarmak için kullanılabileceğini göstererek, zamanını kapsay-an bir zaman kapsülü haline gelecek bir heykel yaratmak istediğini söylemiş. “Bu ayrımcı politika, eşcinsel tarihimizin bir parçası ve ulusumuzun tar-ihinin bir parçası. Heykel, ülkemizdeki ayrımcılık ve dünyadaki homofobi üzerine düşünmemizi istiyor. Benim için heykel devam eden bir eser. FDA’nın kan bağışı politikası tüm insanlar için adil oluncaya kadar asla bitmeyecek. “http://www.huffingtonpost.com/2015/06/14/blood-mirror-gay-blood_n_7573234.html

Fotoğraf 8. “BDBC+BD6”. kan, kan tozu, bakır, pleksiglas, res-in.36 X 36 X 3 (2 parça) 2012-2014

Fotoğraf 9. “Blood Mirror” 2015

176

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1933 doğumlu Türk sanatçı Yüksel Arslan resimlerinde ot, çay, bal, yumurta akı, sabun, tütün, kemik iliği, toprak boyalar, sidik ve kanı kullanarak kendi doğal boyasını oluşturmuştur. Bu malzemel-erle ürettiği boyalarla yaptığı çalışmaları ilk olarak 1956 yılında “ insanlı Günler” adlı sergisinde izley-iciye sunduğu bilinmektedir. Sanatçı doğal boyalar-la ve doğal renklerle oluşturduğu kişisel tekniğinin yapay renklere duyduğu nefretten kaynaklandığını söylemektedir. Mağara resimlerinde kullanılan boy-aları inceler ve Anadolu’ya yaptığı gezilerde kök boyanın inceliklerini öğrenir. Eski minyatür res-samlarının tekniği konusunda araştırmalar yapmış, bütün bu araştırmaların doğrultusunda kendi özgün tekniğini geliştirmiştir. Gerçeküstücü ressamlar ilg-isini çekmiş bir yandan da doğu minyatürlerinden etkilenen sanatçının Karagöz figürlerinden ve Boch’ un resimlerinden etkilendiği bilinmektedir. Paul Klee’nin “ben bir düşünce ressamıyım” sözünü res-imlerini oluştururken ilke edinmiş, resmin düşün-cenin hizmetinde bir araç olduğunu savunmuştur. http://okumaninsonunayolculuk.com/pdf/oku-yarak_okumak/resim_okumak/yuksel_arslan.pdf

Sonuç

Sonuç olarak incelenen örneklerden hare-ketle sanatsal üretimlerde kullanılan kan, kimi za-man salt boyar özelliğiyle yüzeyi kaplayıp renklendi-ren, kimi zaman da metaforik ve sembolik anlamlar taşıyarak kimlik politikaları gibi konulara işaret ede-bilen bir malzeme olarak karşımıza çıkmaktadır. Performans sanatı örneklerinde, yaşam ve ölüm gibi konuların kanın dramatik etkisi kullanılarak işlendiği görülmektedir. Abramovic’in performans-larında kan, sansasyonel ve provakatif bir biçimde eylemlerin doğal sonucu olarak, sanatçının kendi bedeninde açılan bir kesikten ortaya çıkmaktadır ve malzemesi bedenin kendisi olan bir sanat için “boyama” eyleminin doğal “boya”sı haline gelmek-tedir. Bu performanslardaki dolaysızlık, geleneksel boyama eylemini de sorunsallaştıran niteliktedir.

Kanın kırmızıyla olan çağrışımsal ilişkisi ba-kımından zaman zaman birbirlerinin yerine kullanıl-dığı görülmüştür. Yaşamsal bir sıvı olarak kan hem heyecan, aşk ve samimiyet gibi duygularla ilişkilen-dirilirken kimi zaman da tam tersi biçimde ateş, ag-resiflik, tehlike ve şiddet gibi duyguların da taşıyıcısı olabilmektedir. Sanat pratiklerinde hem renk değeri bakımından hem de yaşamın kendisini kavramsal olarak gündeme getirmesi bakımından bir değer taşımakta olduğu görülmektedir. Yoğunluğunun, yapışma özelliğinin, renginin olması ve organik bir kaynaktan elde edilmesi onu doğal bir boyar madde yapmaktadır. İleri sürülen örneklerde de doğal bir boya olarak kullanıldığı görülmektedir.

Kaynakça

Antmen, A. (2008). 20.yüzyıl batı sanatında akım-lar. (3. Baskı). İstanbul: Sel Yayıncılık. 224

De Bolla, P. (2006). Sanat ve estetik. (Çev. Kubilay Koş). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.(Eserin orijinali 2001’de yayımlandı), 13,14,15.

Erzen, J. N. (1997). Eczacıbaşı Sanat ansiklopedisi. Doğal Boya. İstanbul: Yem Yayın. 279

Fineberg, j. (2014). 1940’ tan Günümüze Sanat. İz-mir: lamineks matbaacılık. 332 Kılınç, G. M (2007). Bedenin İktidar Kavramına Kar-şıt Bir Öge Olarak vücut ve Performans Sanatında Kullanılması. (Yüksek lisans Tezi). 44,45.

Preece, R. (2007). Conversations on Sculpture: Just a load of shock: marcquinn. GlennHarper ve Twylene Moyer. Seattle: isc Press, 52.

Rona, Z. (1997). Eczacıbaşı Sanat ansiklopedisi. Doğal Boya. İstanbul: Yem Yayın. 280

Uğurlu, A. (1990). Tekstil ve Makine. Dokuma ve Estetik Renklendirme . Sayı:4 . 131-132

http://marcquinn.com/artworks/blood

http://www.nitsch-foundation.com

http://www.aydinses.com

http://www.radikal.com.tr/kultur/canakkale-ye-en-anlamli-armagan-1339736/

https://culturalpolicyjournal.wordpress.com/past-issues/issue-no-6/balkan-epic/

http://www.beyazart.com/sanatci/Y%C3%BCk-sel-Arslan-

Resim 1. Arture 57- Ruh’a gidiyoruz Kağıt üzerine karışık teknik 45x59 cm 1964

177

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Sanayileşme, dengesiz nüfus artışı, do-ğal kaynakların bilinçsiz tüketimi, çevre kirliliği ve küresel ısınmanın etkisi ciddi boyutlarda hissedil-mektedir. Ayrıca üzerinde yaşadığımız yerküreye de önemli oranda zararlar vermektedir. Çevre hakkın-da bilinçli ve belirli bir sorumluluğa sahip bireyler tarafından ortaya konulan ve uygulanmaya çalışılan bir kavram olan “Sürdürülebilir Moda” bu soruna çözüm olabilecek alternatiflerden birisi olarak gö-rülmektedir. Konvansiyonel moda sisteminin, glo-bal ekonomi politikaları çerçevesinde şekillenen kültürel, tarihsel, etik ve ekolojik değerleri göz ardı eden bir üretim yapısı vardır. Bunun aksine sürdü-rülebilirlik; çalışanlar, tüketenler, toplum ve çev-re üzerinde pozitif tesiri bulunan tasarım, tüketim ve üretim biçimlerini işaret etmektedir. Sentetik boyalar hem çevre kirliliğine yol açmakta, hem de insan sağlığı üzerinde toksikolojik, kansorejen ve alerjenik yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle modada sürdürülebilirlik yaklaşımı içerisinde do-ğal boyalı tekstil ürünleri avantaj sağlamaktadır. Günümüzde sağlıklı hayat tarzına yöne-lik bilincin yükselmesiyle, hamilelik öncesi, ha-milelik ve emzirme dönemi aşamalarında da ka-dınların tercihleri bu yönde ilerlemektedir. Tekstil ürünleri içerisinde hamile giysilerinde; ihtiyaçları karşılaması açısından rahatlık, ergonomi, sağlık gibi özellikler ön planda tutulmaktadır. Hamile ka-dınların giysilerinde doğal boyalı ürünleri tercih etme konusunda duyarlılıklarının belirlenmesi, gelecekte yapılacak tasarımların tercih edilebi-lirliğinin ölçülmesi açısından önem taşımaktadır. Araştırmada, doğal boyalı hamile giysile-rinin pazar potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla istatistiksel yöntemden faydalanılacaktır. Anket çalışması, Antalya bölgesindeki hamile kadınlar ör-nekleminde yapılacaktır. Ankette, ekolojik tekstil ürünleri ve bunların içerisinde doğal boyalı ürünlere karşı bilincin ölçülmesi amaçlanmaktadır. Bu çalış-ma, doğal boyamayı sadece laboratuar ortamında denemeler yapılan bir alan olmaktan çok günlük ha-yatın içerisinde sıradan ürünler olarak dahil edilme-si ve yaygınlaşması açısından önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Hamile Giyimi, Sürdürülebilir Moda, Doğal Boya.

ABSTRACT

It was seriously sensed effects of indus-trialization, unbalanced population growth, insen-sible consumption of natural sources, environ-ment pollution and global warming. In addition to, these factors have been damaged hugely on the earth. Sustainable fashion, term was being sug-gested and applied by the having responsibility individual about the environment, is being seems as one of alternatives. The conventional fashion system has a production structure that overlooks cultural, historical, ethical and ecological values that are shaped by global economic policies. Oth-erwise Sustainability indicates the design, con-sumption and production patterns on employees, consumers, society and environment positive effects. Synthetic dyes cause both environmen-tal pollution and toxicological, carcinogenic and allergenic side effects on human health. For this reason, natural dyed textile products provide an advantage in sustainability approach in fashion. With today’s awareness of a healthy lifestyle, women’s preferences are progressing to this way in the pre-pregnancy, pregnancy and breastfeeding phases. Pregnant clothes in textile products; fea-tures such as comfort, ergonomics and health are kept in the foreground in terms of supplying need. Determining the sensitivity of pregnant women to prefer natural dyed products in their clothing is cru-cial in measuring the preference of future designs. In the research will been utilized statistical methods to reveal the market potential of natural dyed maternity clothes. The survey will be conduct-ed as a sample of pregnant women in Antalya. The survey aims to measure ecological textile products and consciousness against natural dyed products in all of this. This study is important not only in the field of experimentation in the laboratory environ-ment but also in the introduction and spread of natural coloring as ordinary products in daily life.

Keywords: Maternity Clothing, Sustainable Fashion, Natural Dyeing.

EKOLOJİK VE DOĞAL BOYALI HAMİLE GİYSİLERİNDE TÜKETİCİ EĞİLİMLERİNİN BELİRLENMESİ: ANTALYA İLİ ÖRNEĞİ

DETERMINATION OF CONSUMER TRENDS IN ECOLOGICALLY AND NATURAL DYE-İNG MATERNITY CLOTHES: ANTALYA PROVINCE EXAMPLE

Mine YIlDIRAN*, Ahsen GÜNBUlUT**

*Öğr.Gör., Akdeniz Üniversitesi GSF Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü. [email protected]**Arş.Gör., Akdeniz Üniversitesi GSE Sanat ve Tasarım Bölümü. [email protected]

178

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Nüfus artışı, teknolojik gelişmeler, endüst-rileşmedeki hızlı ilerlemeler doğal kaynakların tü-ketimine sebep olmakta, ayrıca bu hızlı üretim ve tüketim sürecinin sonunda ortaya çıkan atıkların insan sağlığına ve çevreye zararlı etkileri ciddi bo-yutlara ulaşmaktadır. ABD’ de başlayan ve özellikle 1980’li yıllardan sonra tüm dünyada yaygınlaşan ve 1990’lı yıllarda yoğunlaşan doğanın korunma-sına yönelik çevre hareketi tekstil endüstrisini de etkilemiştir. Bunun sonucu olarak “tekstil ekolojisi” kavramı ortaya çıkmış, eko tekstiller (çevre dos-tu tekstiller) gündeme gelmiştir (Aktaran: Cebeci, 2013,s.69). Ekolojik tekstil veya eko tekstil ifadesi; el-yaf halinden bitmiş ürün oluncaya kadar olan tüm işlem basamaklarında çevre gözetilerek üretilmiş, kullanım aşamasında kullanıcıya zarar vermeyen ve kullanıldıktan sonra atılacak olan ürünün tekrar geriye kazanılır olmasıdır. Geri dönüştürülebilir veya çevreye zararsız ürünlere dönüşebilen ürün anlamı-na gelmektedir(İTKİB,2005:4). Bir tekstil ürününün Eko Tekstil olarak ad-landırılabilmesi için yerine getirilmesi gereken şart-lar üretim, insan ve atık ekolojisi olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Üretim ekolojisi; tekstillerin üretim aşamalarındaki işlemlerde ortaya çıkan, in-sana ve çevreye zararlı kimyasal maddeler, atıklar, hazır giyim aşamasında gürültü, titreşim, hijyen gibi konularla ilgilenmektedir. Üretim ekolojisinde lif cinsi önemli yer tutarken organik pamuk; sentetik gübre, zirai mücadele ilaçları kullanılmadan elde edildiğinden ekolojik tekstillere örnek olarak gös-terilebilir. Atık ekolojisi, kullanımı sona eren tekstil ürünlerinin zararlı maddeler yaymaksızın geri dönü-şüm, ayrıştırma yoluyla veya havanın saflığına zarar vermeksizin ısıyla yok edilmesi(termal eliminasyon) esaslarına dayanmaktadır.İnsan ekolojisi, deriy-le temas halinde olan tekstil ürünlerinin solunum, sindirim, ter yoluyla insana zarar vermemesidir.İnsan ekolojisi hazır giyimin, kullanıcılarına ve ya-kın çevresine olan etkilerini kapsar (Aktaran: Oral vd.,2013:32). İnsan ekolojisinden yola çıkarak tekstillerin üretiminde insan sağlığıyla ilgi-li riskler, İTKİB’in tekstil ve konfeksiyon sek-töründe ekoloji ve ekolojik etiketlerle ilgili ra-porunda beş ana başlık altında toplanmıştır: 1- lif Cinsine Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Dermatit-ler 2- Tekstil Boyarmaddelerinin Ortaya Çıkardığı Problemler 3- Apre Maddelerinin Etkileri 4- Ağır Metal İyonlarının İnsan Sağlığına Etkisi 5- İnsan Sağlığına Etki Yapan Diğer Faktörler (İT-KİB,2005:4)

Sentetik boyalar hem çevre kirliliğine yol açmakta, hem de insan sağlığı üzerinde toksiko-lojik, kansorejen ve alerjenik yan etkileri bulun-maktadır. Örneğin, günümüzde kullanımda olan boyarmaddelerin % 70’i Azo boyarmadde sınıfına aittir. Azo boyarmaddeler nispeten kolay ve bütün nüanslarında ve farklı kullanım amaçları için fark-lı haslıklarda üretilebilmektedir. Enzimlerin etki-siyle insan organimzmasına uyuşmayan aromatik aminlere indirgenebilmektedir. Bunlardan bazıları kanserojen özelliğe sahiptir. Yaklaşık olarak piya-sada bulunan 3200 adet Azo boyar maddesinden 130 tanesinin, belirli koşullar altında redüktif par-çalanması sonucunda kanserojen arilamin bileşik-lerinin oluşturduğu saptanmıştır (İTKİB,2005:4). Çevre hakkında bilinçli ve belirli bir sorum-luluğa sahip bireyler tarafından ortaya konulan ve uygulanmaya çalışılan bir kavram olan “Sürdürü-lebilir Moda” bu soruna çözüm olabilecek alterna-tiflerden birisi olarak görülmektedir. Konvansiyo-nel moda sisteminin, global ekonomi politikaları çerçevesinde şekillenen kültürel, tarihsel, etik ve ekolojik değerleri göz ardı eden bir üretim yapısı vardır. Bunun aksine sürdürülebilirlik; çalışanlar, tüketenler, toplum ve çevre üzerinde pozitif tesi-ri bulunan tasarım, tüketim ve üretim biçimlerini işaret etmektedir(Kipöz,2015:31). Bu nedenle modada sürdürülebilirlik yaklaşımı içerisinde do-ğal boyalı tekstil ürünleri avantaj sağlamaktadır. Doğal boyamacılık, doğadan sağlanan çe-şitli bitki ve böceklerdeki boyarmaddelerden yarar-lanılarak yapılan boyamacılık işlemidir. Özellikle bit-kilerin kök, gövde, yaprak ve çiçekleri boyamacılık için kullanılırlar (Enez,1987:1). Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvansal ve bitkisel boyarmad-deler 19. yüzyılın sonlarında sentetik boyarmadde-lerin sentezleri ile birlikte giderek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kan-serojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden olduk-ları anlaşılmış olması doğal boyarmaddeleri yeniden gündeme taşımıştır(Deveoğlu,Karadağ,2011:23). Günümüzde sağlıklı hayat tarzına yöne-lik bilincin yükselmesiyle, hamilelik öncesi, ha-milelik ve emzirme dönemi aşamalarında da ka-dınların tercihleri bu yönde ilerlemektedir. Tekstil ürünleri içerisinde hamile giysilerinde; ihtiyaçları karşılaması açısından rahatlık, ergonomi, sağlık gibi özellikler ön planda tutulmaktadır. Hamile ka-dınların giysilerinde doğal boyalı ürünleri tercih etme konusunda duyarlılıklarının belirlenmesi, gelecekte yapılacak tasarımların tercih edilebi-lirliğinin ölçülmesi açısından önem taşımaktadır. Yöntem: Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemleri, veriler ve toplanması, verilerin çözüm-lenmesinde izlenen yol ve teknikler açıklanmıştır.

179

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Araştırmanın Modeli: Araştırmada hamilelerin “Ekolojik Tekstiller” hakkındaki duyarlılıklarını ölçe-rek görüş ve beklentileri incelenmiş ve bu kapsam-da ilgili literatür doğrultusunda anket değerlendiril-mesi yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Antalya ili ve ilçelerinde yaşayan hamileler oluşturmaktadır. Grup örneklemi rastlantısal olarak seçilmiştir.

Veriler ve Toplanması: TÜİK verilerine göre 2016 yılı doğum istatistikleri üzerinden örneklem büyük-lüğü belirlenerek, araştırmaya katılan 80 hamileye 35 adet soru sorulmuştur. Ankette birinci bölüm ki-şisel bilgiler, ikinci bölüm çevre bilinci ve çevre so-runlarına duyarlılık, üçüncü bölümde ekolojik teks-til kavramı ile ilgili duyarlılık ve bilinç düzeyini ölçme amaçlı soruları içermektedir. Devamında ekolojik tekstil kullanma deneyimi ve tercih etme veya et-meme sebebini ortaya çıkarma amaçlı sorular bu-lunmaktadır. Son bölüm ise hamile giysilerinde doğal boyalı tekstil ürünlerine eğilimler ve tercihleri etkileyen faktörler ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. Ankette likert Ölçeği kullanılmış 1: kesinlikle katılı-yorum 2: katılıyorum 3: kararsızım 4: katılmıyorum 5: kesinlikle katılmıyorum cevabını temsil etmekte ve sonuçlar 1 yönünde olumluluk teşkil etmektedir.Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması: Anket verileri SPSS programı kullanılarak değerlendirilmiş ve grafikler oluşturularak sonuçlar yorumlanmıştır. Araştırmada Chi-Square ve korelasyon analizi de-ğerleri de incelenerek bulgular yorumlanmıştır.

Bulgular ve Yorum: Bu bölümde araştırmaya ait bul-gular ve yorumlar sunulmuştur.

Şekil 1. Yaş Aralığı

Şekil 2. Yaşadığı şehir

Şekil 3. Eğitim Durumu

Araştırmaya göre; katılımcıların %4’ü 20 yaş ve altı, %49’ü 21-30 yaş arası, % 40’ı 31-40 yaş arası, % 7’si 41-50 yaş arasındadır. Katılım-cıların % 80’i ilde yaşarken, % 19’u ilçede, %1’lik kısmı ise köyde yaşamaktadır. % 49’u lisans, %25’i lise, %15’i ilköğretim, %11’i lisansüstü mezunudur.

Şekil 4. Mesleki Durum

Şekil 5. Aile Gelir Durumu

Şekil 6. Giyim Harcamaları

Katılımcıların %34’ü özelde, %21’i kamu-da çalışırken % 4’lük kısmı öğrencidir. Mesleki du-rum sorusuna % 33’ü çalışmıyor, %8’i diğer ceva-bını vermiştir. Katılımcıların % 18’i 0-1300Tl arası, %36’sı 1300-1600 Tl arası, %31’i 2600- 5200 Tl arası, %15’i 5200 Tl üstü aile gelire sahiptir. Ka-tılımcıların %54’ün kişisel aylık harcamaları 250 Tl’den az , %33’ün 250-500 Tl arası, %10’un 500-750 Tl arası, %3’ün 750 Tl üstüdür.

Şekil 7. Çevre Bilinci

180

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Tüketicilerin çevre hakkında sahip oldukları bilgi seviyesini anlamak, akademisyenler ve uygula-yıcılar için, tüketicilerin çevre algılarının ve çevresel davranışlarının araştırılması açısından önem taşı-maktadır. Bu nedenle anketin ikinci bölümünde ha-milelere çevre bilinci ve çevre sorunlarına duyarlılık doğrultusunda sorular sorulmuştur. Ankette likert Ölçeği kullanılmış 1: kesinlikle katılıyorum 2: katı-lıyorum 3: kararsızım 4: katılmıyorum 5: kesinlikle katılmıyorum cevabını temsil etmekte ve sonuçlar 1 yönünde olumluluk teşkil etmektedir. Yapılan analiz-lerde hamilelerin, doğa ve çevre sorunlarına duyarlı-yım sorusu 1.4 değeriyle kuvvetli şekilde katıldıkları yönünde olumludur. Devamında çevre ile ilgili sorun-ların çözümüne katılımcılık yönünde sorulan sorulara 1.64- 2.06 arasında olumlu yönde cevap verdikleri gözlemlenmiştir. Bu noktada hedef kitlenin ekolojik tekstil kullanımı için potansiyelinin bulunduğu sonu-cuna ulaşılabilir.

Şekil 8. Ekolojik Tekstil Bilgisi

Eko-tekstil bilgi ve farkındalıklarının ölçül-mesi amacıyla sorulan sorularda katılımcıların ce-vapları 1.6- 2.32 arasında değişmektedir. Ankette, “Ekolojik tekstiller konusunda bilgi sahibiyim.” soru-suna verilen cevapların ortalamasının 2.32 olduğu görülmektedir. Bu veri bilgi sahibi olmak konusunda olumsuz yönde bir sapma olduğunu ortaya çıkarmak-tadır. “Bazı tekstil ürünleri çevre ve insan sağlığı-na zararlı kimyasal maddeler içermektedir.” sorusuna diğer sorulara oranla daha fazla katıldıkları (Ort.1.6) görülmektedir. Bu noktada katılımcıların eko-tekstil-lerle ilgili bilgilerinin çok yüksek düzeyde olmaması-na rağmen tekstillerin zararlı kimyasallar içerdiğini düşündüklerini ortaya çıkarmaktadır. Bu bulgu doğal boyalı tekstillerin tercih edilirliği için özel önem arz etmekte ve zemin oluşturmaktadır.

Şekil 9. Ekolojik Tekstil Kullanımı

Araştırmaya katılanların % 56.2 si eko-lojik tekstil kullandıklarını belirtmiştir, bu bulgu eko-tekstil ve doğal boyalı tekstillerin tercih edilir-liği açısından potansiyel oluşturduğunu göstermek-tedir.

Şekil 10. Ekolojik Tekstil Bilgisi ve Ekolojik Tekstil Kullanımı Arasındaki İlişki

Şekil 11. Hamilelerin Ekolojik ve Doğal Boyalı Giysi Tercihleri

Ayrıca eko-tekstil konusunda bilgi sahibi olmak, eko-tekstil ürünlerinin kullanımı arasında-ki ilişki analiz edilmiş; Chi-Square ve Korelasyon değerleri incelenerek bilgi sahibi olmakla kullanım arasında olumlu ve kuvvetli bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Eko tekstil konusunda bilgi sahibi olmak, eko tekstil ürünlerinin kullanımını artırmaktadır.

Anketin son bölümünde katılımcılara, doğal boyalı hamile giysileri ile ilgili tercihlerinin altında yatan sebepler doğrultusunda sorular yö-neltilmiştir. “Hamileliğim boyunca doğal liflerden yapılmış giysiler tercih ederim.” sorusuna %66.6 kesinlikle katılıyorum, katılıyorum cevabını vermiş-tir. Doğal lifler tutum nem çekme gibi özelliklerin-den dolayı sentetiklere göre daha konforludur. Bu tercih özellikle hamilelerin kendi konforuna verdiği önceliği test etmek amacıyla sorulmuştur. Bu nok-tada yanıtlar olumlu yöndedir. “Hamilelik boyunca maruz kaldığım kimya-sallar bebeği etkileyeceğinden doğal boyalı giysiler tercih ederim.” sorusuna %78.6 kesinlikle katılıyo-rum, cevabını vermiştir. bu oranın doğal liflerle ilgili tercih sorusuna verilen yanıttan daha yüksek çık-ması hamilelikte, bebekle ilgili önceliklerin kişisel konforla ilgili önceliklere baskın olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. “Giyside kullanılan kimyasallar insan sağlı-

181

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ğına zararlıdır.” sorusuna %84.5 kesinlikle katılıyo-rum, katılıyorum cevabının verilmesi maruz kalınan kimyasalların bebeği etkileme durumunun hamile-lerin tercihlerini yönlendirebileceğini göstermekte-dir. Katılımcılar, “çevre insan sağlığına duyar-lı hamile giysi bulmakta zorluk yaşarım.” sorusuna %78.8 kesinlikle katılıyorum, katılıyorum cevabını vermiştir. “Doğal boyalı hamile giysisi bulmakta zorluk yaşamaktayım» sorusuna %78,9 kesinlikle katılıyorum, katılıyorum cevabını, “hamile giysile-rinde ekolojik seçenekler tercih ederim.” sorusuna %69.5 kesinlikle katılıyorum, katılıyorum cevabını vermiştir. Bu cevaplar kendi içerisinde tutarlıdır. Hamileler,”çevre, insan sağlığına duyarlı” ve “do-ğal boyalı hamile giysisi bulmakta zorluk yaşarım.” sorularına %78 oranında olumlu cevap verirlerken “hamile giysilerinde ekolojik seçenekler tercih ede-rim.” sorusuna %69.5 olumlu yanıt vermektedirler. Bu noktada hamilelerin bu ürünlere ulaşmakta zor-luk yaşadıkları sonucu çıkarılabilmektedir.

Sonuç

Anket sonuçlarına göre; katılımcıların ço-ğunluğunun ekolojik duyarlılığa sahip, eko tekstiller hakkında bilgi sahibi ve ekolojik tekstil kullanmış kişiler olması ekolojik ve doğal boyalı tekstillerle ilgili tüketim potansiyelinin bulunduğunu göster-mektedir. Katılımcılar, yüksek oranda tekstillerdeki kimyasal maddelerin olumsuz etkilerden kaçınma eğilimindedir. Bu eğilim, ekolojik ve doğal boyalı tekstillerle ilgili tercihlerde etkili olabilecektir. Ça-lışmada, çevre sorunlarına duyarlı, bebeği ve ken-di sağlığı hakkında bilinçli tercihler yapan anne adaylarına, ekolojik tekstillerin doğal boyalarla renklendirilerek estetik açıdan da tercih edilebilir seçenekleri sunulduğunda bir pazar potansiyeli oluşturabileceği sonucuna varılmaktadır.

Kaynakça

Cebeci, D. T. (2013). Ekolojik Tekstiller ve Üniver-site Öğrencilerinin Ekolojik Tekstiller Konusundaki Farkındalıklarının İncelenmesi. Akdeniz Sanat Dergisi, 4(8).

Deveoğlu, O., & Karadağ, R. (2011). Genel bir ba-kış: doğal boyarmaddeler. Marmara Fen Bilimleri Dergisi, 23(1), 21-32.

Enez,N.(1987). Doğal Boyamacılık. İstanbul: Mar-mara Üniversitesi Yayınları.İTKİB AR-GE ve Mevzuat şubesi (2005).Tekstil Konfeksiyon Sektöründe Ekoloji ve Ekolojik Etiket-ler, 1-8.

Kipöz, ş.(Ed.)(2015).Sürdürülebilir Moda.İstan-bul:Yeni İnsan Yayınevi

Oral O., Dirgar E., Erdoğan Ç. (2013)Tekstil ve Hazır Giyim Üretiminde Ekoloji. Akdenız Sanat Dergisi 4(8).

182

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Doğal boyamanın Türk kültür tarihi içerisin-de önemli bir yeri vardır. Dokuma, kalemişi, tezhip, minyatür ve diğer birçok alanda doğal boyalar kul-lanılmıştır. Türklerde dokuma kültürü ile başlayan ve onunla birlikte gelişen doğal boyama Anadolu’ya yapılan göç sonrasında, bölgenin zengin bitki örtü-süne sahip olmasının verdiği avantajı da kullanarak köklü bir boyama geleneği oluşturmuştur. Uzun yıl-lar bu köklü gelenek devam etmiştir. Stratonikeia Antik Kentinin içerisinde bulunan Geç Osmanlı Dö-nemine ait doğal boya atölyesi günümüze dek gelen ilk “Osmanlı Dönemi boyahanesi” özelliğine sahip olmasıyla büyük önem taşımaktadır. Çalışmada Stratonikeia (Muğla-Yatağan Es-kihisar Köyü) Antik Kentinde bulunan Geç Osmanlı Dönemine ait doğal boya atölyesinin irdelenip de-ğerlendirilmesi ve buna bağlı olarak Osmanlı Döne-mine ait Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunan doğal boya ile ilgili verilerin açıklanması amaçlan-mıştır. Konunun araştırılmasında alan araştırması, gözlem ve söyleşi teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca literatür taraması yapılmış ve Stratonikeia Antik Kentinin en üst katmanı olan Osmanlı Dönemine ait doğal boya atölyesinin bilimsel belgeleme çalışması yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Stratonikeia Antik Kenti, Os-manlı Dönemi, Doğal Boya, Kökboya, Boyahane.

ABSTRACT

Natural dyeing has a significant place in the history of Turkish culture. Natural dyeing meth-ods have been used in weaving, murals, miniatures and many other areas. Natural dyeing which start-ed and developed together with weaving culture for Turks has been formed into an established dyeing tradition also by using the advantage of having a rich flora around in the region after the migration into Anatolia. This established tradition continued for years. Natural dyeing workshop found inside the Ancient City of Stratonikeia, that belong to the Ottoman Period has a great significance for being the first “Dyehouse from the Ottoman Period” that lasted to this day. The study aims to introduce and reveal the characteristics of the natural dyeing house from the Ottoman Period found in the Ancient City of Stra-tonikeia and to describe the data related to natural dyes that belong to the Ottoman Period found in the Ottoman Achieves of the Prime Ministry. During the research process; field study, observation and interview techniques were used. Moreover, by con-ducting literature scanning, it was ensured that the study was based on a scientific background and the natural dyeing workshop from the Ottoman Period found in the Ancient City of Stratonikeia has been documented with photographs.

Keywords: Ancient City of Stratonikeia, Ottoman Period, Natural Dye, Madder, Dyehouse.

STRATONİKEİA ANTİK KENTİNDE TESPİT EDİLEN OSMANLI DÖNEMİ DOĞAL BOYAMA ATÖLYESİ

NATURAL DYEING WORKSHOP FROM THE OTTOMAN PERIOD FOUND IN ANCIENT CITY OF STRATONIKEIA

Mustafa GENÇ*, Ayşegül Koyuncu OKCA**

*Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Halı Kilim ve Eski Kumaş Desenleri Ana Sanat Dalı**Yrd. Doç. Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, El Sanatları Bölümü, [email protected]

Giriş

Stratonikeia ve lagina çevresindeki ilk uzun süreli kazılar Osman Hamdi Bey tarafından 1891-1892 yılında lagina’da yapılmıştır. Bu kazılar, Arkeoloji Tarihi açısından önemli adımlardan birisi-ni oluşturmuştur (Söğüt, 2012: 554). Stratonikeia Antik Kenti, Karia Bölgesi’nin iç kesimindeki kent-lerden birisidir. Muğla-Yatağan Eskihisar Köyünde-dir (Söğüt ve Yılmaz, 2012: 2). İlk bilimsel kazılar 1 Ağustos 1977 tarihinde başlatılmıştır. Prof. Dr. Yusuf Boysal başkanlığında başlayan arkeolojik kazılar, kentin içinde ve nekropolis alanında de-

vam etmiştir (Civelek, 2006, 48). Antik Kentin sur duvarlarına bağlı olarak sınırları bilindiğinden, bü-yüklüğü kolayca anlaşılabilmektedir. Kazısı yapılan yapılar ve tespit edilen cadde-sokak sistemine göre, kentin ızgara planlı inşa edilen düzenli kentlerden birisi olduğu düşünülmektedir. Bilinen yapılar, sur duvarı, anıtsal çeşmesi ile birlikte şehir kapısı ve de-vamında sütunlu cadde, gymnasion, bouleuterion, hamam, tiyatro, tapınak ve su yapısıdır. Ayrıca Bey-likler Döneminden M.S. 14-15. yüzyıl bir hamam ile 19. ve 20. yüzyıla ait bir cami, sokak dokusu, boya-hane, kahveler, evler ve dükkânlar bulunmaktadır(-Bkz. Çizim: 1 ve Fotoğraf: 1).

183

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Malzemeye bağlı etkenlerin dışında, yer-leşimlerde bulunan kültür katmanlarının tarihi dö-nemleri de koruma açısından belirleyici unsurlar olmaktadır (Canıtez, 2007: 1284-1285). Bugün Stratonikeia Antik Kenti üzerindeki yerleşimde hâ-len yaşamaya devam eden 4 aile bulunmaktadır. Stratonikeia’da uzun süreli kesintisiz bir yaşantının devam ettiği kesin olup mevcut durumuna göre tam “Arkeoloji Köyü” görünümündedir. Antik Dönem ka-lıntıları ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi mimarîsi yan yana durmakta, tam anlamı ile uzun soluklu bir-likteliği sergilemektedir (Söğüt, 2011: 395). Doğal boyamanın Türk kültür tarihi içerisin-de önemli bir yeri vardır. Dokuma, kalemişi, tezhip, minyatür ve diğer birçok alanda doğal boyalar kul-lanılmıştır. Türklerde dokuma kültürü ile başlayan ve onunla birlikte gelişen doğal boyama Anadolu’ya yapılan göç sonrasında, bölgenin zengin bitki örtü-süne sahip olmasının verdiği avantajı da kullanarak köklü bir boyama geleneği oluşturmuştur. Uzun yıl-lar bu köklü gelenek devam etmiştir. Osmanlı Dö-neminde dericilik ve dokuma alanındaki gelişmeler boyacılığın da gelişmesini sağlamıştır. Hatta Avru-pa’nın lüks kumaşlarının Anadolu’daki boyahane-lerinde boyandığı bilinmektedir. III. Murad (1574-1595) zamanında İngiltere’ye dokuma ve boyama teknolojisi ihraç edildiği bilinen gerçekler arasında-dır (Tabakoğlu, 1994: 224).

Stratonikeia Antik Kentinin içerisinde bulu-nan Geç Osmanlı Dönemine ait doğal boya atölyesi günümüze dek gelen ilk “Osmanlı Dönemi Boyaha-nesi” özelliğine sahip olmasıyla büyük önem taşı-maktadır. Çalışmada Stratonikeia (Muğla-Yatağan Es-kihisar Köyü) Antik Kentinde bulunan Geç Osmanlı Dönemine ait doğal boya atölyesinin araştırılıp de-ğerlendirilmesi ve buna bağlı olarak Osmanlı Döne-mine ait Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunan doğal boya ile ilgili verilerin açıklanması amaçlan-mıştır. Konunun araştırılmasında alan araştırması, gözlem ve söyleşi teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca literatür taraması yapılmış ve Stratonikeia Antik Kentinin en üst katmanı olan Osmanlı Dönemine ait doğal boya atölyesinin bilimsel belgeleme çalışması yapılmıştır. Buradaki veriler kazı sonuçlarına dayan-maktadır. Boyahanedeki küplerde boya kalıntılarına rastlanmamış olup bu yüzden herhangi bir labora-tuar analizi yapılamamıştır.

STRATONİKEİA ANTİK KENTİNDE TESPİT EDİLEN OSMANLI DÖNEMİ DOĞAL BOYAMA ATÖLYESİ

Stratonikeia Antik Kenti içerisinde gerçek-leştirilen kazı ve araştırmalarda ortaya çıkan farklı alanlardaki tekil yapılar ve kalıntılar kentin geçmişi-nin ne karar zengin bir çeşitliliğe ev sahipliği yaptı-ğını belgelemektedir. Kuzey şehir Kapısı ve Cadde, Kadıkulesi Tepesi, Yeldeğirmen Tepe, Bouleuterion, Tiyatro, Roma Hamamı-1 ve Selçuk Hamamına ila-veten Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi’ne ait olan Boya Atölyesi (Bkz. Fotoğraf: 2-3), Kaynak Çeşme (Zıbran) ve Un Değirmeni gibi yapıların dışında, sa-daka ve binek taşı gibi tekil eserlerin de bulundu-ğu Stratonikeia Antik Kenti özgünlüğü ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Alanda yapılacak çalışmalara bağlı olarak, yerinde korunabildiği sürece bu yapılar bulundukları alanda muhafaza edilmek için gerekli konservasyonları yapılarak ve koruma altına alın-mışlardır. Burada ki kazının ve koruma altına alınan eserlerin diğer kazı alanlarından farkı, her döneme ait bir eserin korunması olarak belirlenmiştir. Boya-hanenin bulunduğu yerde daha önceki dönemlere ait eserler olmasına rağmen boyahanenin tek olma-sı burayı koruma altına alınmasında büyük bir etken olmuştur. Buranın boyahane olup olmadığı konu-sunda boya analizleri yapılmadığından bir tartışma konusu olsa da yapının planı ve bulunan malzeme-leri başka işliklere benzememektedir. Olabilecek alternatifler değerlendirilmiş zeytinyağı işliği vb. başka bir işlik olabilme durumunun olmadığı görül-müştür. Buradaki su kanalı sistemi, ocak düzenleri ve bekletme küpleri buranın boyahane olma fikrini güçlendirmektedir. Etrafta yer alan dokuma mer-kezleri ve çevrede yetişen doğal boya bitkileri de bu görüşü desteklemektedir.

Çizim 1. Stratonikeia Antik Kenti Kent Planı (Söğüt, 2015, 4)

Fotoğraf 1. Stratonikeia Antik Kentinin Genel Görünümü

184

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 2. Stratonikeia Antik Kentinde Yer Alan Koruma Altı-na Alınmış Boyahanenin Dış Görünümü Mustafa Genç-Ayşegül Koyuncu Okca Arşivi

Fotoğraf 3. Stratonikeia Antik Kentinde Yer Alan Koruma Altına Alınmış Boyahanenin İç Görünümü Mustafa Genç-Ayşegül Koyu-ncu Okca Arşivi

Bu yapıların sayısı köydeki nüfusun çoklu-ğunu ve buradaki ticari hareketliliğin yoğunluğunu göstermektedir. Yapı içi ve dışıyla birlikte bütüncül olarak korunmalıdır. Sadece dış görünüşü koruyup, içeride plan olarak tüm özelliklerini kaybetmiş ol-ması kabul edilemez (Tapan 2007, 13-14). Belirli bir alanda kent dokusu ile birlikte bütünü koruya-rak, kültür mirasının koruma ve yaşatılması tüm kazı ekibinin hedefleri arasında yer almaktadır. Osmanlı Dönemi Doğal Boyama Atölyesi olarak isimlendirilen yapının korunan ve sağlam-laştırılan 0,50-0,70 m yüksekliğindeki duvarlarının üzeri, 2014 yılında ahşap taşıyıcılı kiremit çatı ile kapatılmıştır. Böylelikle kalıntılar, kent dokusu ile uyumlu bir şekilde koruma altına alınarak, ziyaret-çilerin kolaylıkla gezip görebileceği hale getirilmiştir (Söğüt, 2015a: 386). Stratonikeia Antik Kenti içerisinde yer alan yapıların hepsinin bir hikâyesi bulunmakta, bunlar yerel halk tarafından çok iyi bilinmekte ve insanlar arasında hikâyesi ile birlikte yaşatılmaktadır. Bu yapılar korunduğu zaman, mimarinin dışında, söz-lü kültürün sürekliliği için de görünen malzemeleri ile kalıcı hale getirilmiş olmaktadır. Çünkü buradaki öncelikli amaçlardan birisi, bu yapıların bilinmesi ve korunarak gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu tür yapılar, ait oldukları dönemin sosyal hayatı ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Sadece bu tekil yapılar ele alındığında bile, bu açık bir şekilde görülebil-mektedir. Örneğin Osmanlı Dönemi’nde dokuma ve boya ile ilgili bilgilerin dışında bunlara ait mimariler

ve alanın kullanımı doğru olarak öğrenilmiş olmak-tadır. Hatta öncesi ve sonrasına ait yapılar ile ilgili analojiler içinde de bunlar aynı derecede ayrıcalık-lıdır. Bu durum kaynak çeşmeler olan zıbranlar, un değirmenleri ve diğer kalıntılar için de aynıdır (Sö-ğüt, 2015a: 386-387). Anadolu’da birçok Osmanlı şehrinde hatta köylerinde mevcut olduğunu bilinen ve birer küçük sanayi kuruluşu olarak nitelendiren Osmanlı boya-haneleri hususunda detaylı çalışmalar henüz yapıl-mamış olduğundan, bu konuda yeterli bilgi bulun-mamaktadır (Canatar, 1998: 98). Dokuma merkezi konumundaki tüm yerleşim birimlerinde boyacılığın geliştiği bilinmektedir. Osmanlı kentlerinin tanımın-da birçok kıstas kullanılmıştır. Bunlardan birisi de vergilendirmeye konu olan boyahanelerdir. Örne-ğin, 926/1519 yılına ait Rum Eyaleti Bütçe Kararna-mesi’ne göre, bu eyalet sınırları içerisinde yer alan idari birimler olan Canik, Trabzon, Kemah, Bay-burd, Malatya, Amasya, Tokat vb. yerler, idari, as-keri ve hukuki kurum ve görevliler ile eğitim öğretim kurumları belirtildikten sonra, sosyal ve ekonomik tesisler arasında 12 boyahane de kaydedilmektedir (Akgündüz, 1993: 194). Boyacılık ve boyahanelerin sosyal yaşantıya da etki ettiği ve bu yüzden bu işle-rin yapıldığı yerlerde bulunan mahalle, hamam ve cami gibi dini ve sosyal kurumlara isim olarak veril-diği bilinmektedir (Canatar, 1998: 104). Stratonikeia Antik Kentinde katıldığımız kazı çalışmalarında bulunan boyahane günümüze ulaşmış Geç Osmanlı Dönemi Doğal Boyama Atöl-yesi özelliğine sahip olması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Tarih boyunca doğada bulunan çeşitli bitkiler ve bu bitkilere ait kısımlar farklı alan-larda kullanılmıştır. Bu alanlardan birisi de renklen-dirme işlemidir. Renklendirme ilk başlarda deneme yanılma ile başlamış olmasına rağmen gün geçtikçe gelişmiş ve günümüzde otomatik teknolojilere sahip bir sanayi olmuştur. Doğal boyamanın Türk kültür tarihi içerisinde önemli bir yeri vardır. Dokuma, ka-lemişi, tezhip, minyatür ve diğer birçok sanat dalın-da doğal boyama yöntemleri kullanılmıştır. Bitkiler-den sürterek, ezerek ya da kaynatarak ortaya çıkan boyarmadde en çok tekstil alanında kullanılmıştır. Anadolu’da da köklü bir geçmişe sahip olan bitkiler ile boyama teknikleri boya bitkilerinin yetiştirilme-sine ve o bitkilerin yetiştirildiği bölgelerde boyaha-nelerin kurulmasına neden olmuştur. Anadolu’da Hititler döneminden beri bazı bitkiler boya malze-mesi olarak kullanılmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde bitkilerin boyar madde olarak kulla-nılması artmıştır. İleri düzeyde uygulanan doğal bo-yama teknikleri Dünya’da doğal boyacılık açısından örnek oluşturmuştur. Bu dönemlerde boyar madde elde edilen bazı bitki türleri yetiştirilerek, sağlanan ürünler büyük miktarlarda dış ülkelere satılmıştır (Baytop, 1997: 13). Dokumacılık geleneğinin bu-

185

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lunduğu bölgelerde boyahanelerde renklendirilen ipliklerin halı ve kilimlerde kullanılması ise bize o bölgelerde yetiştirilen bitkiler konusunda bilgiler vermektedir. Türklerde de dokumacılık kültürü ile baş-layan ve onunla birlikte gelişen doğal boyamacılık Anadolu’ya yapılan göç sonrasında burada, bölge-nin zengin bitki örtüsüne sahip olmasının verdiği avantajı da kullanarak köklü bir boyama geleneği oluşturmuştur. Uzun yıllar bu köklü gelenek devam etmiştir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Yer Alan Boya-hane ve Boyarmaddeler İle İlgili Kayıtlar

Anadolu’da birçok Osmanlı Dönemi şehrin-de hatta köylerinde mevcut olduğunu gördüğümüz ve birer küçük sanayi kuruluşu olarak nitelendirebi-leceğimiz Osmanlı Dönemi boyahaneleri hususun-da detaylı çalışmalar henüz yapılmamış olduğun-dan, bu konuda yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Anadolu toprakları dışındaki Osmanlı İmparator-luğu hâkimiyet bölgelerinde de boyacılık yapıldığı ve pek çok boyahanenin bulunduğunu ve bunların Masbağa yani boya üretilen ve boyamacılık yapılan yer anlamın da Arapça bir terim ile arşiv vesikaların-da kullanıldığını görmekteyiz (Canatar, 1998: 98). Bu boyahanelerin birçoğunun belirli renk-ler üzerinde ihtisaslaştığı bilinmektedir. Osmanlı arşivlerinde geçen Tokat Mavi Boyahanesi ifadesi bunlardan biridir. Dokumanın yapıldığı yerlerde bo-yahanelerin olduğu görülmektedir. Boyama yapan kişiler “Sabbağ” boyahaneler ise “Masbağa” olarak adlandırılmaktadır. Boyacıların uymaları gereken hususlar, Os-manlı İmparatorluğunca bir takım mesleki kurallara bağlanmıştır. Konuyla ilgili bir tüzükte, “ ... ve boya-cılar her ne rengi boyarlarsa iyi edeler, kalp etme-yeler ve bezi taş üstünde döğüp zarar etmeyeler ve boyalı bezi yol üstünde asmayalar ve yol üzerinde taş üzerine dökmeyeler” denilerek bu kurallar belir-tilmektedir (Canatar, 1998: 99). Her bir boyahanenin nasıl bir düzen içeri-sinde çalışacağı, kimlerin bu işlerle uğraşacağı ve vergilerinin nasıl olacağı konusu imparatorluk tara-fından belirlenmiştir. Boyahaneler, Osmanlı İmparatorluğu vergi sistemi içerisinde, götürü usul diyebileceğimiz, ön-ceden belirlenen bir miktar üzerinden beklentiler gerçekleşmese bile sabit bir şekilde vergilendirmeyi ifade eden mukataalar içerisinde değerlendirilmiş, geliri kimseye dirlik olarak verilmeyip doğrudan Di-van-ı Hümayun’a bırakılmıştır. Çoğu kez padişaha haslarından, yani padişaha ait gelir getirici kurum-lar olarak kabul edilmiş, gelirleri de genellikle ilti-zam yoluyla, yani nukataanın bulunduğu kadılıkta müzayede yolu ile devlet hazinesine en yüksek pa-

rayı ödemeyi teklif ve taahhüt eden kişilere verilmiş-tir. Böylelikle memleketin en zengin gelir kaynakları mukataa olarak hazineye bırakılmış, devlete nakit para ihtiyacı hususunda gelir sağlanmıştır (Canatar, 1998: 100). Dokumanın yaygın olarak yapıldığı yerlerde Osmanlı Döneminde her bir renk için boyahaneler kurulmuş ve boyamalar burada yapılmıştır. Bu konu ile ilgili Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bunun birçok örneğe rastlamak mümkündür. Tarih: 29/B/1187 (Hicrî) Dosya No :33 Gömlek No :1639 Fon Kodu :C..İKTS Tokad Boyahanesi faizinden vazifesi verilen mezkur boyahane tevabiinden kebud (mavi) boyahanesi ka-tipliğinin müştereken tasarruf olunmak üzere baba-ları mahlulünden oğullarına tevcihi. g.ttTarih: 26/C/1211 (Hicrî) Dosya No :355 Gömlek No :18050 Fon Kodu :C..Ev.. Silahdar Mustafa Paşa’nın Sarıkız Mahallesi civa-rında Camii vakfı’ndan Kayseri’deki boyahaneden maada yerlerde mavi çivit boyanması memnu iken hilafına olarak Talas ve Sarmısak Köylerinde ihdas olunan boyahanelerin men ve defi hakkında emir yazılması.Tarih: 29/Z/1134 (Hicrî) Dosya No :116 Gömlek No :5785 Fon Kodu :C..BlD. Edirne’de on bir tane kırmızı iplik boyahanesi oldu-ğu halde bunlardan Hacı Mehmed’in harap olan bo-yahanesinin tamir edilmeyip iptal edilmesine diğer esnaf tarafından çalışılmakta olduğundan men?i için emir yazılmasına dair. g.ttMenteşe Beyliğine ait olan boyahane kayıtları da ar-şivlerde mevcuttur. Tarih: Dosya No : Gömlek No :6264 Fon Kodu :MAD.d.. Alaiye, Menteşe, Aydın, Sultanönü, Saruhan, Suğla, Tırhala, Tarsus, Ankara, Paşa ve sair livalar ile bun-lara tabi nahiye ve köylerin iskele gümrüğü, kantar-cılık, mezra, boyahane, memlaha, çeltik ve defterde isimleri yazılı diğer bir çok mukataaların yıllık yeni zamlarıyla beraber yeni ve eski mültezimlerinin isimlerini, ölüm ve hisseden feragat gibi inhilal se-beblerini, peşin veya malikane suretleriyle tevcih edilişlerini, kalemiyeli veya kalemiyesiz verildiğini mübeyyin kaimeleri, mukataalara dair hesabatı ve sair kayıtları ihtiva eden mukataa kaime defteri. a.g.ttTarih: Dosya No : Gömlek No :12144 Fon Kodu :MAD.d.. Trabzon, Trablusşam, Tarsus, Arabgir, Alaiyye, Ayıntab, Kocaeli, Kırşehir, Karaman, Kastamonu, Karahisar-ı şarki, Kengiri, Kütahya, Menteşe, Mu-sul, Malatya, Maraş, Niğde, Kars ve Mısır eyalet ve elviyelerinin gümrükler, resm-i damga, resm-i kile, ihtisab, tımar, zeamet ve haslar, memlaha, tahmis-i kahve, resm-i dönüm, duhan ve haşhaş, çeltük-i en-har, aded-i ağnam, şaphane, boyahane, öşr-i bos-

186

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

tan, kethudalık ve mahsul-i sefine, kasabat, kura, korular, cemaat, çiftlikat ve emsal-i mukataanın 253-254 senelerinde mutahakkık mali, Darbhane, Hazine-i Amire, Hazine-i Mansura’dan müretteb mal ve kalemiye ve Sadr-ı Ali kalemiyesi ve harcla-rının mikdarlarını ve mahlulatı ve nakden vaki tesli-matı miktar ve tarihlerini muhtevi Anadolu 2. defteri havi mukataat defteri.g.tt. Yukarıda ki kayıtlardan da anlaşılacağı üze-re Stratonikeia Antik Kenti’nin bulunduğu bölgede Osmanlı Döneminde boyahane kayıtları mevcuttur. Menteşe Beyliği aynı zamanda önemli bir halı doku-ma merkezidir. Özellikle Milas ve çevresine yerleşen Yörük gruplarının yaptığı dokumalar bugün bile öne-mini korumaktadır. Yine arşiv kayıtlarına bakıldığın-da, bölgenin dokuma konusunda önemli bir merkez olduğu görülmektedir. Tarih: 03/S /1336 (Hicrî) Dosya No: 82 Gömlek No: 50 Fon Kodu: DH.UMvM Menteşe Mutasarrıflığı’nca umur-ı ziraiyeye aid ol-mak üzere düzenlenip gönderilen beş senelik me-sai programının kabul edilerek tatbikinin istenmesi. 1334 senesinde açılacağı bildirilen halıcılık ve do-kumacılık şubelerinin Darülmuallimata katılamaya-cağı hususu gözönüne alınarak Menteşe Mutasar-rıflığı’nca umur-ı maarifle ilgili olarak düzenlenen beş senelik mesai programının değiştirilmesi isteği. Dokumanın olduğu yerde boyahanelerin gelişmiş olması gereklidir. Bu yüzden Stratonikeia Antik Kentinde ki boyahane bu açıdan bakıldığında Milas’a yakın olması nedeni ile Osmanlı Dönemim-de faaliyet gösteren bir boyahane olması fikrini is-patlamaktadır. Doğal boyama sadece bitkilerle değil bö-cek ve deniz kabukluları ile yapılan bir boyama yön-temidir. Boyahanenin bulunduğu yerin topografik ve iklim özellikleri incelendiğinde bitki örtüsündeki çeşitlilik görülmektedir. Stratonikeia Antik Kentinin içinde bulunduğu bölgede bitkisel kökenli sığırkuy-ruğu, meşe palamudu, kökboya, papatya, civanper-çemi, muhabbet çiçeği, mazı, defne, kekik, adaçayı boyarmadde kaynakları ile murex ve purpura deniz kabuklularına rastlanması buranın bir boyahane ol-duğu tespitini ayrıca doğrulamaktadır (Bkz. Fotoğ-raf:4-5-6-7-8-9-10).

Fotoğraf 4-5-6. Bölgede Tespit Edilen Boya Bitkileri Sığır Kuyruğu, Kökboya ve Civanperçemi, Mustafa Genç Arşivi

Fotoğraf 7-8. Bölgede Tespit Edilen Boya Bitkileri Mazı ve Çivit Otu, Mustafa Genç Arşivi

Fotoğraf 9-10.Bölgede Tespit Edilen Boya Bitkileri Civan-perçemi ve Meşe Palamudu, Mustafa Genç Arşivi

Osmanlı Dönemi boyahanelerinde ısınma-sının kolaylığı, ısıyı uzun süre muhafaza edebilmesi, içerisinde boyanın mayalanması gibi nedenlerden dolayı boyamada toprak küpler tercih edilmiştir. Mavi renk elde edilmesinde fermantasyon işleminin küp kaplarda daha kolay olmasından dolayı bu bo-yamaya “Küp Boyama” adı verilmiştir (Bkz. Fotoğ-raf: 11).

Fotoğraf 11. Stratonikeia Antik Kenti Boyahanesi Küp Boya Malzemeleri, Mustafa Genç - Ayşegül Koyuncu Okca Arşivi

Boyahane için bir su kanalı yapılmış ve boyamada en çok kullanılan madde su olduğu için burada sutaşıma sistemi oluşturulmuştur. Doğal boyamada 1 kg ipin boyanması için 30-40 lt su kullanmaktadır. Su hem boyama sırasında hem de durulama aşamasında kullanıldığından boyahane-nin su kaynaklarına yakın yerlerde veya su kanal sisteminin gelişmiş olması gerekmektedir. Yapılan çalışmalar sırasında Stratonikeia Antik Kenti Boya-hanesinde bu sistemin kurulduğunu tespit edilmiş-tir (Bkz. Fotoğraf 12).

187

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Boyahanede kazanların ve küplerin ısıtıl-ması için taş ayaklar kullanılmıştır (Bkz. Fotoğraf 13). Su kanalından gelen suların altında yer alan küplerin yıkama için kullanıldığı düşünülmektedir.

Fotoğraf 13. Stratonikeia Antik Kenti Boyahanesindeki Kazan Isıtma Düzeneği Malzemeleri Mustafa Genç-Ayşegül Koyuncu Okca Arşivi

Sonuç

Stratonikeia Antik Kenti kazı başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt Stratonikeia Antik Kentinde her dö-neme ait en az bir eseri koruma altına almak gibi bir amaçlarının olduğunu belirterek Stratonikeia Antik Kentinin içerisinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda bulunan Osmanlı Dönemine ait bir do-ğal boyama atölyesini de koruma altına alınmasını sağlamıştır. Stratonikeia Antik Kentinde gerçekleştiri-len kazı ve araştırmalar sonuçlarından anlaşılacağı üzere Stratonikeia Antik Kenti gerek Antik Döne-minin gerekse Osmanlı Dönemi yapılarının iç içe olduğu merkezi alanlardan birisini oluşturmaktadır. Osmanlı Dönemi yapılarının altında Antik Dönem yapılarının olduğu kesindir. Ancak bu kent dokusu her yerde bulunması mümkün olmayan tarihi yapı-ların birlikteliğini oluşturmaktadır. Bunun için de bu alandaki yapıların hepsinin mevcut halleri ile korun-masına karar verilmiştir (Söğüt, 2015a: 278). Bu durum bölgenin ne kadar zengin bir doğal boya florasına sahip olduğunu da belgele-mektedir. Başbakanlık Osmanlı Arşiv Belgelerinde

yapılan araştırmalar ve Stratonikeia Antik Kenti kazı çalışmaları sonucunda konuda bahsi geçen boyahanenin önemli bir dokuma merkezi olan Milâs ve çevresinde yapılan dokumaların ipliklerinin bo-yanmasında kullanıldığı tespit edilmiştir. Kazılarak ortaya çıkarılan eserlerde gerekli koruma önlemleri alınmaz ise onların çok daha hızlı tahribata uğra-racağı kesindir. Çünkü eserler toprak altında tah-ribatlara karşı daha iyi korunmaktadır. Bu nedenle yapılan arkeolojik kazıların yanı sıra özellikle tarihi alanlardaki koruma ve konservasyon çalışmaları, neredeyse bulup ortaya çıkarmadan daha önemli bir konuma gelmiştir (Söğüt, 2015a: 279). 19. yüzyılın ortalarında gelişen bilim ve teknolojinin sonucu kimyasal boyaların keşfedil-mesi bitkisel boya kullanımının giderek azalmasına neden olmuştur. Bu duruma bitkilerdeki aktif boyar maddenin azlığı, yetiştiği bölgelere göre değişiklik göstermesi, maliyetinin özellikle yükseltilmesi, boya tekniğinin zahmetli ve zaman alıcı olması gibi olum-suz yönler de eklenince bitkisel boyacılık geleneği, kimyasal boyalar ile rekabet edemeyecek duruma gelmiştir (Genç, 2017: 111). Boyahaneler, bir böl-gede ya da şehirdeki dokuma sanayiinin ve tekstil üretiminin boyutlarına ışık tutan önemli gösterge-lerdendir. Pamuklu, ipekli, yünlü ve sof türü kumaş-ların dokunduktan sonra boyanıp satışa sunulduğu düşünülürse, boyahanelerin yerleşme birimlerinde-ki ekonomik değerleri daha iyi anlaşılır. Ayrıca doğ-rudan bilginin bulunmadığı durumlarda, boyalardan ve boyahanelerden alınan vergiler ve boyahanelerin faaliyetleri bizlere o yerleşme birimindeki dokuma sanayii hakkında önemli ipuçları verir (Çınar, 2013: 37). Boyacılık ve boyahanelerin sosyal yaşantı-ya da etki ettiği ve bu yüzden bu işlerin yapıldığı yer-lerde bulunan mahalle, hamam ve cami gibi dini ve sosyal kurumlara isim olarak verildiğini görmekte-yiz. Erzurum’da bulunan Boyahane Camii civarında aynı adla anılan bir mahalle ve yine aynı adla anılan boyahane hamamı bulunmaktadır. İslam şehircili-ğinin üç temel unsuru olan cami, çarşı ve medrese yapısı içerisinde vakıf olarak kurulan boyahaneler de şehrin çekirdeğini teşkil eden bir kuruluş olarak göze çarpmaktadır (Canatar, 1998: 104). Bir dönem Anadolu’da da babadan-oğula geçen bir zanaat olarak yürütülen ve boyama reçe-teleri bir sır gibi saklanan bu gelenek, günümüzde kimyasal boyaların üretim sanayisi geliştikçe ve tekstil endüstrisinde de kullanım alanları geniş-ledikçe neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Bununla birlikte bugün bu geleneğe sahip toplum-larda, yapılan araştırma-geliştirme çalışmaları so-nucunda kültürel değer taşıyan bu renkler ve renk kaynakları ile onların geleneksel boyama reçetele-rinin ortaya konulması anlamında önemli bir ivme kazanmıştır (Genç, 2017: 111).

Fotoğraf 12. Stratonikeia Antik Kenti Boyahanesindeki Su Kanal Sistemi Malzemeleri Mustafa Genç-Ayşegül Koyuncu Okca Arşivi

188

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kumaşların boyanmaları ve baskı reçete-lerine ulaşmak için batılılar birçok yolu denemişler-dir. Fransa’da bir baskı fabrikası bulunan sanayici Oberkampf, yöntemlerini geliştirme isteğiyle rakip-lerinin boyama teknikleri ayrıntılarını öğrenmek için yeğenlerini Glascow’a yollamıştır. İngiltere ve Fran-sa arasındaki ekonomik savaştan dolayı mektupla-rın ve belgelerin sınırdan geçirilmesi için her şey, sahte kırmızı boyayla renklendirilmiş bir şap eriyi-ğiyle pamuklu kumaş üstüne yazılmış ya da çizilmiş-tir. Sirkeye batırıldığında bütünüyle kaybolan yazı ve çizimler, şap emdirilmiş kumaşın gideceği yere vardıktan sonra kök boya ile boyanmasının ardın-dan tekrar okunabilir hale gelmiştir (Erdem İşmal ve Yıldırım, 2013: 17). Alan araştırması ve Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde yaptığımız çalışmalarda boyahanele-re ait boyama reçetelerine rastlayabilmiş değiliz. Burada dikkat çeken husus tüm alım satımların, çalışanların, vergi oranlarının olmasına rağmen boya reçetelerinin olmayışı o dönemde boyamanın önemli bir ticari unsur olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Stratonikeia Antik Kentinde yer alan ve bugüne kadar tespit edilen Osmanlı Dönemi boyahanesinin yanına kurulacak bir boyahane ile boyamalar yapılarak yeni bir tarihi mekân turizme kazandırılmalıdır. Bu başarılırsa hem Antik kenti zi-yaret edenler açısından hem de kültürel sürekliliğin sağlanması açısından faydalı olacaktır.

Kaynakça

•Akgündüz,Ahmet(1993).OsmanlıKanunname-leri vI., Fey vakfı Yayınları No: 1, İstanbul.

•Baytop,Turhan(1997).TürkçeBitkiAdlarıSözlü-ğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 578, Ankara.

•Canatar,Mehmet(1998).“OsmanlılardaBitkiselBoya Sanayii ve Boyahaneler Üzerine”, Osmanlı Araştırmaları XvIII-The Journal of Ottoman Studies XvIII, Editörler: Halil İnalcık-Nejat Göyünç-Heath W. lowry-İsmail Erünsal-Klaus Kreiser-A. Atilla şen-türk, İstanbul.

•Canıtez,Tülay-Dalgıç,GülayveCanıtez,İlkerSa-lih (2007). “Türkiye’deki Koruma Uygulamalarının Sürdürülebilirlik Bağlamında İrdelenmesi: Burdur Örneği”, I. Burdur Sempozyumu, Editör: Gökay Yıl-dız -M. Zeki Yıldırım-şevkiye Kazan, Burdur. • Civelek, Aynur (2006). “Stratonikeia-AkdağNekropolisi’nden Bir Mezar”, Anadolu/Anatolia, Sayı: 30.

• Çınar, Hüseyin (2013). “Hüsrev Paşa Vakfı’nınAyntab’daki vakıf Boyahaneleri”, vakıflar Dergisi, Sayı: 40.

• Genç, Mustafa (2017). “Sakarya Çevresi DoğalBoyarmadde Kaynakları ve Boyahaneler- Natural Dyestuff Resources And Dyehouses Around Sakar-ya”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi-Journal of Süleyman Demirel Uni-versity Institute of Social Sciences, Sayı-Number: 26.

•Erdem İşmal,ÖzlenenveYıldırım,Leyla (2013).“Tekstil Tasarımında Çevre Dostu Yaklaşımlar”, Ak-deniz Sanat Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 8.• Söğüt, Bilal (2015a). Stratonikeiadaki KorumaUygulamaları-The Examples of Conservation Pra-ctices in Stratonikeia, Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Ar-mağan-Studies in Honour of Ömer Özyiğit, Editör: Emre Okan-Cenker Atila.Ege Yayınları, İstanbul.

• Söğüt, Bilal (2015b). “Stratonikeia’nın YerleşimTarihi ve Yapılan Çalışmalar”, Stratonikeia ve Çev-resi Araştırmaları, Editör: Bilal Söğüt, Stratonikeia Çalışmaları 1, İstanbul.

•Söğüt,Bilal (2012).“Börükçü2003-2006YıllariKazıları”, Stratonikeia’dan lagina’ya Ahmet Adil Tırpan Armağanı-From Stratonikeia to lagina Fest-schrift in Honour of Ahmet adil Tırpan, Ege Yayınla-rı, İstanbul. •Söğüt,Bilal(2011).“Stratonikeia2010YılıÇalış-maları”, 33. Kazı Sonuçları Toplantısı (23-28 Mayıs 2011 Malatya), Cilt: 4, Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 155-4, Ankara.

•Söğüt,BilalveYılmaz,Banu(2012).“Stratonike-ia’dan Üç Terrakotta Mask-Three Terracotta Masks From Stratonikeia”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 12.

•Tabakoğlu,Ahmet(1994).TürkİktisatTarihi,Der-gâh Yayınları No: 122. İstanbul.

•Tapan,Mete(2007).SoruveCevaplarlaKoruma,TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent şube-si, İstanbul.

189

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Eko-Baskı; bitkilerin yapraklarının, dalla-rının ya da çiçeklerinin doğal elyaflara renklerinin ve şekillerinin, yardımcı malzemeler (mordanlar) ile transfer edildiği bir tekniktir. Bu teknikte; bitki-lerin renkleri ve şekilleri ile buharlama ya da suda kaynatma işlemleri kullanılarak desenler elde edil-mektedir. Eko- Baskı tekniğinde; bitkinin kullanılan kısmı, boyama süresi, suyun kalitesi, pH dengesi, kullanılan mordan, kullanılan kumaş çıkan sonuç-ları etkilemektedir. Mordan boyama esnasında bo-yanın elyafa geçmesine yardımcı olan doğal ya da kimyasal malzemelerdir. Kullanılan mordana göre bitkiden elde edilen renklerde değişim gözükmek-tedir. Boyama işlemleri için özellikle ipek, yün, pa-muk ve keten gibi doğal elyaflar kullanılmaktadır. Yün ve ipek gibi hayvansal liflerden oluşan kumaş-larla yapılan Eko- Baskı uygulamalarında mordana gerek yokken; pamuk, keten gibi bitkisel liflerden oluşan kumaşlarda mordan gerekmektedir. Eko-Baskı tekniğinde, her bitki türü boya vermemekle birlikte boyarmadde içeren bitkilerden yeşil, kırmızı, mavi, sarı, kahverengi gibi birçok renk elde edilmektedir. Eko-Baskı işleminde; çalışılacak bitki türünün hangisi olduğunu bilmek önemlidir. Bu yöntemde en iyi renk veren bitkilerden biri olarak okaliptüs kabul edilmektedir. Okaliptüs ağacının yaprakları yardımcı malzemeye en az gereksinim duyar ve renkler diğer yaprak cinslerine göre daha net çıkmaktadır. Bildiride, okaliptüs bitkisinin yaprakları ile ipek ve pamuklu kumaş üzerine farklı mordanlarla Eko-Baskı tekniği uygulanmış çalışmalar aşamala-rıyla sunulacaktır. Aynı zamanda, bu teknik uygula-nırken kullanılacak olan farklı mordanların ipek ve pamuklu kumaş üzerindeki sonuçları da karşılaştır-malı bir biçimde açıklanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Eko-Baskı, Okaliptüs,İpek Kumaş

ABSTRACT

Eco-printing is a technique that involves transferring the colors and shapes of leaves, branches and flowers of plants with the help of sup-plementary materials (mordants) to natural fibers. In this technique by steaming or boiling in water patterns are obtained with colors and shapes of the plants. In Eco-printing technique, factors such as the part of the plant used, time of dyeing, the quali-ty of water, pH balance, the mordant and the kind of fabric used, affect the results of Eco-printing. Mor-dant is a natural or chemical material that helps the the paint to be transferred to the fiber. According to the mordant used the output color obtained from plants differs. In printing processes fabrics with nat-ural fibers like silk, wool, cotton and linen are par-ticularly used. Eco-printing applications to fabrics with fibers obtained from animal hair like wool and silk no mordant is necessary, whereas fabrics with fibers obtained from plants like cotton and linen mordant needs to be used. In Eco-printing technique, it is not possible to obtain color from every kind of plant, however with plants having colorants many colors such as green, red, blue, yellow and brown can be obtained. In Eco-printing applications it is important to know which kind of plant will be used. In this technique eucalyptus is accepted as the plant which gives the best Eco-printing output. The leaves of eucalyptus needs a little amount of supplementary materials and gives more clear results when compared to leaves of other plants. In this paper, the stages of a process in which Eco-printing technique is applied will be pre-sented. In this Eco-printing process, leaves of euca-lyptus are to applied to silk and cotton fabrics with different mordants. The results of Eco-printing will be compared, during different kinds of mordants are applied to silk fabric and cotton fabric.

Keywords: Eco-printing, Eucalyptus, Silk fabric

OKALİPTÜS BİTKİSİYLE İPEK ve PAMUKLU KUMAŞ ÜZERİNE EKO- BASKI UYGU-LAMALARI

ECO-PRINTING APPLICATIONS ON SILK AND COTTON FABRIC WITH EUCALYPTUS

Naile Rengin OYMAN*, Duygu İrem CAN**

*Doç., Süleyman Demirel Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, ISPARTA, [email protected] *Uzman, Anadolu Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Moda Tasarımı Bölümü, ESKİşEHİR, [email protected]

190

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

1.Eko Baskı Tanımı ve Tarihçesi

Eko Baskı; bitkilerin yaprak, çiçek, dal gibi çeşitli kısımlarının organik mordanlar vasıtasıyla, çeşitli tekniklerle kumaş yüzeyine aktarılarak de-sen oluşturulması yöntemidir. Baskı tekniğinde; bit-kilerin renkleri ve formları, buharlama ya da suda kaynatma işlemleri ile doğal elyaflara transfer edil-mektedir. Her bitki türü boya vermemekle birlikte boyarmadde içeren bitkilerden yeşil, kırmızı, mavi, sarı, kahverengi gibi birçok renk elde edilmektedir Eko-baskı tekniğinin öncüsü Avustralya do-ğumlu lif sanatçısı India Flint olarak kabul edilmek-tedir. Flint’in orijinal esin kaynağı, bir Avrupa halk geleneği olarak paskalya yumurtalarının bitkilerle boyanmasıdır. Sanatçı kumaş üzerinde okaliptüs yaprakları kullanarak, yumurta boyama gelenek-lerini denerken 1999 yılında Eko-baskı tekniğini keşfetmiştir. ‘Eco-print’ teriminin kullanılması ve uluslararası alanda tanınması da sanatçı sayesinde gerçekleşmiştir (Flint, 2013:). Eko- baskı bohçalamada, uygulanan ısı ne-deniyle genişleyen yapraklardan ortaya çıkan renk-ler direkt olarak kumaşa aktarılmaktadır. Bohça, kumaşın mordanlama işleminden sonra yüzeyine bitkilerin konulması sonrası katlanarak ya da sarıla-rak kapatılması haline denmektedir. Eğer bohça sı-kıca bağlandıysa, kumaş yoğun ve sıkı dokunmuşsa temiz bir yaprak baskısı ortaya çıkmaktadır. Eko-Baskı yönteminde; bitkinin kullanılan kısmı, boyama süreci, suyun kalitesi, pH dengesi, kullanılan mordan, kullanılan kumaş çıkan sonuç-ları etkilemektedir. Boyama işlemleri için özellikle ipek, yün, pamuk ve keten gibi doğal elyaflar kulla-nılmaktadır. Eko Baskı tekniğinde genel olarak kay-natma ve buharlama yöntemleri kullanılmaktadır. Eko-Baskı tekniğinde boyama işleminde kullanılan suyun kalitesi önemlidir. Her suyun içinde küçük oranlarda da olsa sodyum bulunmaktadır, bu du-rum yapraktan yeşil renk elde edilmesini zorlaştır-maktadır. Sodyum yeşil rengi altın ya da sarı rengine çevirmektedir. Ancak su asidik ve kullanılan kazan bakır olursa bu durum engellenebilir. Boyamada suyun Ph derecesini bilmek önemlidir. Suyun alkali seviyesi ya da asitli olması boyamada renklerin na-sıl oluşacağına etki etmektedir. Boyamada kullanı-lacak suyun pH derecesi kontrol edilmelidir. pH 7: natürel, pH 7 aşağısı: asidik, Ph7 yukarısı: alkalin olarak belirlenmektedir. Genel olarak Eko-Boya-ma-Baskı çalışmalarında natürel su tercih edil-mektedir. Çamaşır sodası, soda külü, odun külü kireçtaşı, tebeşir sudaki alkali oranını arttırırken; sirke, limon suyu ise suyu asidik yapmaktadır (Flint, 2013:77-80, Duerr, 2010: 32; Dean, 1999: 28).

2. Eko-Baskıda Kullanılan Araç ve Materyaller

Kumaşların çeşidine göre boyamada deği-şiklikler oluşmaktadır. Protein ve selüloz bazlı elyaf-ların farklı moleküler yapıları olduğundan boyama-ya aynı şekilde hazırlanmamaktadırlar. Yapraklar genel olarak doğada asidik halde olduklarından etki içinde olacakları kumaşların asidik veya bazik olma-sı önem taşımaktadır. Buna bağlı olarak yün ve ipek gibi hayvansal liflerden oluşan kumaşlarla yapılan Eko- Baskı uygulamalarında mordana gerek olma-yabilirken; pamuk, keten gibi bitkisel liflerden olu-şan kumaşlarda mordan gerekebilmektedir (Flint, 2013).

2.1.Eko-Baskıda Kullanılan Mordanlar:

Eko-Baskıda kullanılan mordanlar genellik-le demir, bakır, şap, sirkedir. Eko-Baskı yönteminde demir boyamada kullanılırsa sarıdan, yeşile, kırmı-zıdan kahverengi tonlarına kadar değişen renkler meydana gelmektedir. Demir suyu; paslı objelerin bir oran su, iki oran sirke bulunan bir karışımın içinde bırakılarak bekletilmesi sonucu oluşmakta-dır. Demir ve pas koyu efektler yaratmaktadır. şap; kendi başına ya da krem tartarla kullanılırsa parlak renkler elde edilmektedir. Bakır mordanı ise; yeşil rengini arttırmakta ve hafif açık renkler elde edil-mesini sağlamaktadır. Sirke ve limon suyu gibi asitli malzemeler fiksatif ve kesin renkleri değiştirmek-tedir (Flint, 2008: 110; obovate.wordpress.com, [12.02.2015]). Boyama esnasında farklı materyallerde-ki boyama kazanlarının kullanılması boyamadaki renklerin değişik sonuçlar vermesini etkilemektedir. Paslanmaz çelikte boyama yapılırsa; ipek kumaşta haki renk elde edilirken, demirde hafif asidik suyla kullanıldığında mora yakın renkler, 1 hafta demir kazanda bekletilirse siyah renkler elde edilebilir. (Flint, 2008: 110,111,112). Bitkiler doğadaki halleriyle asidik oldukla-rından; Eko-Baskı işleminde de asidiklerdir. Pamuk gibi bitkisel lifli kumaşlar da asidik halde bulunmak-tadırlar. Bitkilerin ve pamuk elyafının asidik olmaları ve ikisinin de negatif olmaları bir araya geldiklerinde birbirlerini kabul etmeyecekleri anlamına gelmek-tedir. Dolayısıyla bu iki elementten birinin pozitife çevrilmesi yani bazik hale getirilmesi boyama işle-mini kolaylaştıracaktır (lanari, 2015a;2015b). İpeğin mordanlama işleminde; kumaş ça-maşır sabunu ile önceden yıkanır ve kurutulur. Son-rasında yağmur suyu ya da saf su kullanılarak; bir çay kaşığı oranında açık renkler için şap, gri-mor renk için demir suyu, yeşil, sarı için bakır suyu çö-zeltileri hazırlanır. İpek kumaş bu çözeltilerden bi-rinde 24 saat bekletilir. İpek ile boyama yapılacaksa

191

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

bitkilerin mordanlanmasına gerek yoktur. Ancak farklı tonlar elde edilmek isteniyorsa; bitkiler demir şapı, bakır şapı ya da şap ve yağmur suyu karışımı-na batırılır ve yapraklar mordanı emene kadar bek-letilir (lanari, 2015a). Boyamada değişik renkler elde edilmek is-tenirse bitkiler de mordanlanabilir. Demir sülfat; si-yah, gri ve mor, bakır sülfat ise; yeşil ve sarı renkle-rin ortaya çıkmasında kullanılmaktadır. Bu sülfatlar kişinin kendisinin de yapabildiği mordanlardır. Ba-kır ya da demir hurda metaller ile su, deniz tuzu ve beyaz sirkenin karışımı bu mordanın elde edilme-sini sağlamaktadır. Bu işlem her zaman yapraklara uygulanmak zorunda değildir. Tamamen deneysel ve ortaya çıkan sonuçlara göre yapılması uygundur.

2.2. Eko-Baskı Tekniğinde Kullanılan Kumaşlar

Boyamada her elyafın önceden hazırlan-ma süreci değişmektedir. Pamuk mum ve yağ içer-mektedir. İşlem görmüş pamuklularda kullanılan beyazlatıcılar ve nişastalar, doğal boyamada kulla-nılan yöntemlerde engel teşkil etmektedir. Bitkisel kökenli bir elyaf olan pamuk; bazik bir çözelti ile bazik bir materyale dönüştürülebilir. Bu işlem son-rası yaprak ve kumaş arasında bir çekim yaratıla-rak; bitkinin kumaşa şeklinin ve renginin geçmesi sağlanabilir. Deniz tuzu ve yağmur suyu karışımı, deniz suyu, karbonat, klor, çamaşır sabunu bazik elementlere örnek olarak gösterilebilir. Ketenlerde mum ve yağ daha az bulunduğu için çok temizlen-mesi önemli değildir. Bitkisel lifleri yıkamak için, kaptaki suyun içine 2 çay kaşığı sıvı sabun ve her galon su için 1 yemek kaşığı çamaşır sodası ka-tılmaktadır. Pamuk ve keten en az 2 saat Ph-Natü-rel sıvı sabun ve çamaşır sodası çözeltisinde bek-letilerek boyamaya hazır hale getirilmelidir. Diğer bir seçenek ise kumaşın sabun-soda çözeltisinde 1cam kavanozda 2 gün bekletilmesidir. Ayrıca ıslak elyafların boyamadan önce kurutulmasına gerek yoktur. (Flint, 2008,82; Duerr, 2010:26,27; Dean, 1999: 32, lanari, 2015a, lanari, 2015b). Hayvansal kökenli ipek kumaşla yapılan boyamada bitkinin elyafa yapışması sonucu iyi bir renk alınması için limon suyu ya da beyaz sirke ve saf su gibi asidik bir çözeltiye ihtiyaç vardır. İpek ku-maş bazik, bitkiler de asidik olduğundan; birbirleri arasında bir çekim oluşmaktadır. Bundan yola çıka-rak ipek kumaşın boyama öncesi uzun işlemlerden geçmesine gerek kalmamaktadır (lanari, 2015a).

2.3.Eko-Baskı Tekniğinde Kullanılan Bitkiler

Eko-Baskı işleminde; çalışılacak bitki türü-nün hangisi olduğunu bilmek önemlidir. Eko-Baskı yönteminde kullanılan bitkiler arasında; kızılağaç, elma ağacı, yaban elması (yaprakları ve çiçekleri),

yaban mersini, fesleğen, böğürtlen, kadife çiçeği, havuç (baş kısmı ve kökü), sumak (yaprak, meyve), yıldızçiçeği, karahindiba, eğreltiotu, incir, sardun-ya, süsen çiçeği, leylak (çiçek, yaprak), akçaağaç, meşe, hercai menekşe, mor lahana, gül, aspir gibi bitkiler bulunmaktadır.

2.3.1.Eko Baskıda Okaliptüs Bitkisinin Yeri Okaliptüs ağacının yaprakları yardımcı malzemeye en az gereksinim duyar ve renkler di-ğer yaprak cinslerine göre daha net çıkmaktadır. Yetişmesi çok kolay olan ve yüksekliği yer yer 60- 70 metreye ulaşan bu ağacın, 700’e yakın türü ve çok sayıda varyasyonu bulunmaktadır. Bu ağacın türleri Avustralya’nın ağaç florasında egemen olup, buradaki her türlü iklim koşuluna adapte olmuştur. Türkiye’de ise Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yetiş-mektedir. Çok hızlı büyüyen okaliptüsler kış ve yaz yapraklarını dökmeyen, düz kenarlı ağaçlar olarak bilinmektedir. Okaliptüsler sarı, beyaz veya kırmızı renklidirler. Okaliptüs yaprakları zengin ve baha-ratlı kokularıyla diğer bitkilerden ayırt edilmektedir. Yüksek sıcaklığın 27- 40 derece, en soğuk aya ait ortalama düşük sıcaklığın 3- 15 derece olduğu or-tamlarda yetişmektedirler. Bu iklim faktörleri göz önüne alındığında Akdeniz ikliminin egemen oldu-ğu yerlerde daha rahat yetiştiği görülmektedir (Öz-gün,2013:6; Flint, 2008:106). Eko-Baskı tekniğine en iyi renk veren bitki-lerden biri olarak okaliptüs kabul edilmektedir. Oka-liptüs bitkisinin her türünden renk elde edilmekte-dir ancak bu renkler kullanılan mordanlara göre değişim gösterebilir. Okaliptüs yaprakları ve kabuğu koyu paslı kahverengiden koyu kırmızı ve yeşil renk elde edilmektedir. Yapraklar ve kabuklar suda 2-3 gün soğuk suda bekletilerek de boyama yapılabil-mektedir. Okaliptüslerde en iyi ve parlak renkler, suyun kalitesine, pH’ına, saflığına ve kumaşa sıkıca sarılmasına göre alınmaktadır. Eko-Baskı sırasında kullanılan yapraklar iki üç kez kullanıldığında farklı renkler vermektedirler. Okaliptüs bitkisiyle yün, ipek gibi hayvansal liflerle yapılan boyama işlemi kim-yasal bir mordan olmadan da etkili olabilmektedir. Boyama esnasında kullanılan okaliptüslerin taze, kuru ya da farklı bölgelerden olması farklı renklerin oluşmasına neden olabilmektedir. Aynı ağacın farklı dallarından toplanan yapraklardan bile bazen farklı sonuçlar alınmaktadır. Okaliptüs yapraklarının her biri kendi içinde farklı oranlarda boya karışımlarına sahiptir. Elde edilen renkler iklim özelliklerine ve je-olojik büyüme koşullarına göre değişim gösterebi-lir. Kuru iklimde yetişen yapraklarla daha yoğun ve koyu renkler elde edilebilirken, hasat öncesi yağan yağmur yapraklardan koyu kırmızı ve soluk yeşil renkler elde edilebilir. Okaliptüs Globulus cinsinin yaprakları ile yapılan Eko-Boyamada haki renk elde

192

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

edilirken, Eko-Baskı ile turuncu, bronz ve limon ye-şili renkler elde edilmektedir. Eko-Baskı çalışmaları yapan sanatçılar bulundukları bölgeler nedeniyle daha çok Güney Avustralya’da bulunan ancak Tür-kiye’de bu cinsi bulunmayan ve boyandığında kır-mızıya yakın kahve kızıl bir renk veren okaliptüs ‘eu-calyptus cinerea’ ağacından faydalanmaktadırlar. Ayrıca okaliptüs çeşitli hurda malzemelerle ya da boyama kazanları ile kullanıldığında koyu ve etkile-yici renkler de vermektedir (Flint, 2008: 120,123; Dean, 1999: Duerr,2010:),

3.Araştırma Kapsamında Yapılan Eko Baskı Uygu-lamaları

Her sanatçının yöntemi, kullandığı mater-yal ve bekleme süresi bu noktalarda farklılık göste-rebilir.

3.1 Pamuklu Kumaş ile Yapılan UygulamalarUygulamalarda kullanılan her pamuklu kumaşa ça-maşır sodası ve şap ile ön mordanlama yapılmıştır.

Uygulama-1:Kumaş 5 gün şaplı ve çamaşır sodalı suda bekletilerek ön mordanlama yapılmıştır. Baskı işleminde 2 aydır paslı suda bekletilmiş yapraklar kullanılmıştır. Kumaş bohçalanmadan önce sirke ile ıslatılmıştır. Bohça bir kütüğe sarılarak sıkıca bağ-lanmıştır.

Elde Edilen Sonuç: Ön mordanlamada kaynatma yapmadan da pamuklu kumaşta sonuç alındığı gö-rülmüştür. (Demir)Paslı suda bekletilen yapraklarla kumaş yüzeyinde koyu yeşile yakın tonlarda renkler elde edildiği görülmüştür.Uygulama-2:Kumaş şaplı ve çamaşır sodalı suda 1 saat kaynatılarak ön mordanlama yapılmıştır. Boh-çaya yerleştirilen yapraklar üzerine baskı öncesi sir-keli su ilave edilmiştir. Streçlenerek katlanan bohça bir kavanoza sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Fotoğraf 1. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Fotoğraf 2. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Fotoğraf 3. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Yapraklardan açık yeşil renkler elde edilmiştir. Kumaştaki renklerin şaplı su kulla-nılan baskı sonucuna yakın renklerde olduğu görül-müştür.Uygulama-3: Kumaş şaplı ve çamaşır sodalı suda 1 saat kaynatılarak ön mordanlama yapılmıştır. Yap-raklarla kaplanan kumaşa şaplı su ilave edilmiştir. Streçlenerek katlanan kumaş paslı bir çubuğa sarı-larak sıkıca bağlanmıştır.

Elde Edilen Sonuç: Yapraklardan açık yeşil renkler elde edilmiştir. Kumaştaki renklerin sirkeli su kulla-nılan baskı sonucuna yakın renklerde olduğu görül-müştür.Uygulama-4: Kumaş şaplı ve çamaşır sodalı suda 1 saat kaynatılarak ön mordanlama yapılmıştır. Bas-kı işleminde 1 saat paslı suda bekletilen yapraklar kullanılmıştır. Kumaş bohçalanmadan önce sirke ile ıslatılmıştır. Bohça bir kütüğe sarılarak sıkıca bağ-lanmıştır.

Fotoğraf 4. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Yaprakların açık sarı renkte ol-dukları görülmüştür. Yaprakların paslı suda az bek-letilmesi sonucu koyu bir renk elde edilememiştir. Yaprak konturlarının dağılmadan net bir şekilde baskısı alınmıştır.Uygulama-5: Kumaş şaplı ve çamaşır sodalı suda 1 saat kaynatılarak ön mordanlama yapılmıştır. Ku-maş baskı öncesi 4 gün paslı suda bekletilmiştir. Kumaşa 2 aydır (demir) paslı suda bekletilen yap-raklarla baskı yapılmıştır. Okaliptüs yaprakları sirke ve su ilavesi ile bohçalanarak paslı bir çubuğa sıkıca sarılmıştır.

193

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 5. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Paslı suda bekletilen kumaşta kahve tonları elde edilmiştir. Paslı yapraklardan ise koyu yeşil ve özellikle sap kısımlarında siyaha yakın tonlar elde edilmiştir.Uygulama-6: Kumaş şaplı ve çamaşır sodalı suda 1 saat kaynatılarak ön mordanlama yapılmıştır. (Ba-kır) paslı suda 1 saat bekletilen yapraklar kumaşa yerleştirildikten sonra (Bakır) paslı su ilave edilmiş-tir. Kumaş bohçası streçlenerek paslı bir çubuğa sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Elde Edilen Sonuç: Baskısı alınan yapraklardan ba-kır tonlarında renkler elde edilmiştir. Özellikle dal kısımlarında koyu kahveye yakın renkler elde edil-miştir. Baskıda kullanılan pas, yaprakların rengini koyultarak net baskılar elde edilmiştir.

3.2. İpek Kumaş ile Yapılan Uygulamalar

İpek kumaş hayvansal liflerden olduğu için ön mordanlama tercih edilmemiştir.Uygulama-1: Baskı öncesi tekrar ıslatılan kumaş suda bekletilmiş okaliptüs yaprakları ile bohça-lanmıştır. Kumaş bohçasına sadece sirkeli su ilave edilmiştir. Streç film ile kaplanan kumaş bir kütüğe sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Fotoğraf 6. Pamuklu Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Sirke dışında bir yardımcı mal-zeme kullanılmayan baskı işleminde yaprak renkleri yeşil tonlarında görülmektedir. Yaprak konturları belirgindir ve sapların baskısı net bir şekilde kuma-şa geçmiştir.Uygulama-2: Baskı öncesi tekrar ıslatılan kumaş suda bekletilmiş okaliptüs yaprakları ile bohçalan-mıştır. Kumaş streç film ile kaplanarak bir kütüğe sarılarak sıkıca bağlanmıştır. Kumaş bohçasına ila-ve olarak yardımcı bir malzeme konulmamıştır.

Fotoğraf 7. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Fotoğraf 8. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Yapraklardan kızıla yakın kahve-rengi elde edilmiştir. Yaprak konturlarının, sapların ve dalların net bir şekilde baskısı alınmıştır.Uygulama-3: Baskı öncesi tekrar ıslatılan kumaş suda bekletilmiş okaliptüs yaprakları ile bohçalan-mıştır. Kumaş bohçasına sadece sirkeli su ve şaplı su ilave edilmiştir. Streç film ile kaplanan kumaş bir kütüğe sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Elde Edilen Sonuç: Yardımcı malzeme olarak şapın kullanılması yaprak renklerinin sarıya yakın açık ye-şil tonlarında oluşmasına neden olmuştur. Yaprak konturları belirgindir. Renkler şapın etkisiyle daha soluktur.Uygulama-4: Kumaş (Demir) Paslı suda 1 saat bek-letilmiştir. 2 ay boyunca paslı suda bekletilen yap-raklarla bohçalanmıştır. Bohçaya ilave olarak sirkeli su konulmuştur. Streç film ile kaplanan kumaş paslı bir boruya sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Fotoğraf 9. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Fotoğraf 10. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

194

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Elde Edilen Sonuç: Okaliptüs yaprakları bakır pası-nın etkisiyle kahverengi tonlarında renk vermiştir. Bazı yaprak ve sap baskılarında dağılmalar görül-müştür.Uygulama-6: Baskı öncesi tekrar ıslatılan kumaş suda bekletilmiş okaliptüs yaprakları ile bohçalan-mıştır. Kumaş bohçasına sadece sirkeli su ilave edil-miştir. Kumaş streç film ile kaplanmadan paslı bir boruya sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Elde Edilen Sonuç: Paslı suyun etkisi ile kumaş kahverengi rengini almıştır. Paslı suda bekletilen yapraklardan siyaha yakın tonlarda renkler elde edilmiştir. Yaprakların konturları ve sapları belirgin şekilde kumaşa transfer olmuştur.Uygulama-5: Baskı öncesi tekrar bakırlı su ile ıslatı-lan kumaş bakır pasında suda bekletilmiş okaliptüs yaprakları ile bohçalanmıştır. Bohçaya ilave olarak sirkeli su konulmuştur. Streç film ile kaplanan ku-maş bir kütüğe sarılarak sıkıca bağlanmıştır.

Fotoğraf 11. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Fotoğraf 12. İpek Kumaş ile Eko-Baskı Örneği (Can, 2017)

Elde Edilen Sonuç: Kumaş streç film ile kaplan-madan paslı boruya sarıldığı için okaliptüs yap-raklarının rengi siyaha yakın ve alacalı bir renge dönüşmüştür. Paslı boru ayrıca kumaşın rengini de kahverengi yaparak, iplerin bağlandığı yerlerde shibori etkileri görülmektedir.

Sonuç

İpek kumaşlarda pamuklu kumaşlara oran-la daha belirgin, canlı ve net renklerde baskılar elde edilmiştir. İpek kumaşta ön mordanlama yapmadan da pamuğa göre baskı işleminin sonucu daha başa-rılı olmuştur. Okaliptüs bitkisiyle pamukta en etkili sonuç pas mordanı ile alınmıştır. Botanik baskılarda demir ya da bakırla uygulanan işlemlerde yaprak baskılarının daha koyu, mat ve baskın olduğu gö-rülmüştür. Mordan olarak kullanılan şap malzemesi renkleri daha parlak, soluk ve sarı hale dönüştür-mektedir. Boyama öncesi pamukluların çamaşır sodasında bekletilmesinin boyamada daha etkili sonuçlar alınmasına neden olduğu tespit edilmiş-tir. İpek kumaşta ise ön mordanlama yapılmasına ihtiyaç duyulmadan okaliptüs ile net sonuçlar alın-mıştır. Pamukta ise pas mordanı ile daha etkili ve belirgin desenler elde edilmiştir. Boyama esnasında kullanılan mordanların bitkilerin baskı renklerine etki ettiği görülmüştür. Mordanlama işleminde oka-liptüs yaprağının ya da kumaşın paslı suda kalma süresinin uzunluğu renklerin baskın olmasına ne-den olmaktadır. Bu araştırma farklı bitkilerle, farklı kumaş-larla, farklı mordanlarla denenmek üzere bundan sonraki araştırmalara yön vermesi bakımından önemli bulunmaktadır. Ayrıca yapılan her uygula-manın farklı değişkenlerle denenmesi ve bunların birer reçeteye dönüştürülmesi, her ne kadar sonuç-ları özgün ve farklı olsa da bu tekniğin ilerlemesi ve geliştirilmesi adına önemlidir.

Kaynakça

Dean, J. (1999). Wild Color The Complete Guide to Making and Using Natural Dyes, Watson-Guptill Publications, Newyork.

Duerr, S. (2010). The Handbook of Natural Plant Dyes, Timber Press, london.

Flint, I. (2008). Eco Colour Botanical Dyes for Beati-ful Textiles, Interweave, U.S.

Flint, I. (2014). The Bundle Book, Prophet of Blo-om, Australia.

lanari, M. (2015). The Eco-Print Manual On Silk, Arjantin.

lanari, M. (2015). The Eco-Print Manual On Cotton, Arjantin.

Özgün, C. (2013). ‘Osmanlı Ağaç Kültüründe Yeni ve Egzotik Bir Tür: Okaliptüs’, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIII/26,SS.5-29

Görsel Kaynakça: Duygu İrem CAN

195

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Kamış (şiğ) dokuma sanatı Orta Asya’da eski dönemlerden beri var olan bir el sanatı ola-rak bilinmektedir. Göçebe toplumlarda çadırın iç ve dış kısımlarında çeşitli amaçlarda kullanılmıştır. Geleneksel Türk El Sanatlarında var olan işlevsel-lik (öncelikli olarak iş görme yetisi) kamış dokuma sanatının ortaya çıkmasında en önemli etkenler-den biridir. Kendine has bir dokuma tekniği olan şiğ dokuma güz aylarında belli şartlara bağlı olarak toplanıp kurutulan kamışa, çeşitli doğal boyalarla boyanmış yün elyafı sarılarak kompozisyon oluştu-rulmaktadır. Bütün güzel sanatların temelinde tabiat-taki ahengi, dengeyi ve uyumu sağlama çabasının şiğ dokuma sanatında da var olduğunu söylemek mümkündür. Doğadaki renk uyumu ve canlı renk-ler her çağda insanın ilgisini, beğenisini ve merakını çekmiştir. Renk konusunda doğayla bütünleşmek isteyen insan zamana ve mevsimlere göre değiş-ken olan renkleri ölümsüzleştirmek ile ilgili uygarlık tarihi boyunca yoğun bir çaba göstermiştir. Bu ça-baların sonucu olarak da doğal boyaları keşfetmiş, buna paralel olarak dokuma sanatını da kullanmış-tır. Uzun ömürlü, canlı, dayanıklı ve haslık derecesi yüksek renkler doğada mevcuttur. Doğal boyama sanatı doğadaki bitki ve böceklerden boya maddesi elde edilerek yapılan boyamacılıktır. Bitkilerin kök, meyve, yaprak, gövde, çiçeklerinde bulunan boyar maddeler, çeşitli yöntemlerle elde edilmiş ve boya-macılık tarihinin başlangıcından günümüze kadar kullanılmıştır. Türklerde doğal boyamacılık özellikle bitkisel orijinli boyamacılık; halı, kilim, cicim, hey-be, keçe, kumaş ve şiğ dokumada kullanılan yün ve pamuk ipliklerinin renklendirilmesinde başvurulan bir yöntem olmuştur. Bu çalışmada Orta Asya’da görülen şiğ dokuma türünde kullanılan doğal boya-lar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Orta Asya, şiğ, Dokuma, Doğal Boya, Yün

ABSTRACT

The art of reed weaving is a handcraft that has existed in Central Asia since ancient times. It was used inside and outside the tent in nomadic communities. Functionality (priority to work) exist-ing in Traditional Turkish Handicrafts is one of the most important factors in the emergence of reed weaving art. The art of reed weaving has its own weaving technique. The composition is formed by wrapping wool fibers dyed with various natural dyes on reeds which are collected in autumn and dried depending on certain conditions. It is possibleto say that there is an effort to provide rthym, balance and harmony in the basis of all fine arts. The harmony of colors and vivid colors of natüre have attracted the interest, liking and cu-riosity of man in every age. The person who wants to integrate natüre with color has made an intense effort throughout the history of civilization about immortalizing colors which are variable accordingto time and seasons. As a result of the seeforts, natu-ral dyes have been discovered and used in parallel to this. Because long-lasting vibrant and durable colors are available only in nature. Natural dyeing is made by obtaining dyestuff from plants and in-sects in the nature. The dyestuff found in the root, fruit, leaf, body, flowers of the plants has been ob-tained by various methods and has been used from the beginning of the dyeing history until the day. Natural dyeing in Turks especially vegetable dyeing has been applied in the coloring of wool and cot-ton yarns used in carpets, rugs, cicim, saddlebags, felts, fabrics and reed weaves. In this study, natural dyes used in reed weaving seen in Central Asia will be studied.

Keywords: CentalAsia, şiğ, Weaving, Natural Dye, Wool

ORTA ASYA ŞİĞ (KAMIŞ) DOKUMA SANATINDA KULLANILAN DOĞAL BOYALAR NATURAL DYE USED IN ART OF CENTRAL ASIAN ŞİĞ (REED) WEAVING

Ömer ZAİMOĞlU*

* Doç. Dr. Ömer Zaimoğlu. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected].

Giriş

Kamış dokuma eski çağlardan beri Orta Asya Türk El Sanatlarının bir türü olarak bilinmek-tedir. Göçebe ve yarı göçebe Orta Asya halkları tarafından (Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler, Kara-kalpaklar, yarı göçmen Özbekler) kullanılmaktadır. Gündelik hayatın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla

dokunan kamış günümüzde de kısıtlı kullanım alanı olmasına rağmen hala devam eden bir dokuma sa-natı olarak varlığını sürdürmektedir. (Eralin, 2009: 148). şiğ, Orta Asya bozkırlarında yetişen kamış, bu coğrafyada yapılan hayvancılık faaliyetlerinden elde edilen yün, yine aynı coğrafyada yetişen kendi-ne has renklere sahip bitkilerden elde edilen boya-lar kullanılarak dokunmaktadır. Bunlardan yola çı-

196

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

karak şiğ dokuma, sanatın doğal çevre ile etkileşimi ve uyumuna verilecek en temel örneklerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Tarihi kaynaklara göre Göktürkler devrin-de dokunmaya başlanmış ve Orta Asya’da göçmen veya yerleşik hayat yaşayan halklar tarafından do-kunmuştur. Kamış dokumanın, taşıma bakımından elverişli, dokumada kullanılan malzemesi ucuz ve yapımı kolay olmakla birlikte dokumanın vakit aldığı bilinmektedir. Kamış dokuma Ak Kamış, Sargılı Ka-mış ve Çim kamış olarak üçe ayrılır(Kuzaybekova, :23). Çadırın çeşitli bölümlerini kapatmada ve ev içinde çeşitli amaçlarda ve aynı zamanda çadır yapımında da kullanılmaktayken, çadırın ömrünü uzatma ve izolasyon amacıyla çadır kurulurken altına da kamış serilir (Eralin, 2009: 148). Çadırın altına serilmesindeki temel amaç izolasyon olmak-la birlikte çadır içine serilen halıyı toprakta yetişen bitkilerden, nemden korumak dolayısıyla da halının çürümesini engelleme amaçlıdır (Makhova, 1996: 25). R. Karut’un yaptığı araştırmalara göre Kazak-ların Aday boyu kamışı sepet ve tek basamaklı raf olarak da kullanır (Eralin, 2009: 149). Kamış, doku-ma dışında çadır yapımında, ör (peynir kurutmada kullanılan özel bir kap) yapımında, ekin bağlamada, tencere vb. eşyalara kapak olarak, kalpak yapımın-da, paspas olarak ve sepet yapımında kullanılır. Kamış; tahıl sınıfına giren bir bitkidir. Boyu 50-250 cm arasında genel olarak yapısı saptan oluşmakta ve dışını saran ince bir kabuğu bulun-maktadır. Baş bölgesinde ince yaprakları bulunur. Mayıs, Haziran aylarında yetişir. Gövde bölgesi kalın olduğundan hayvanlar yiyemez. Kış aylarında hay-vanlara barınak olur. İran, Çin, Moğolistan, Tibet, Rusya, Kazakistan’ın Semey, Jambıl, Jezkazğan, Taldıkorgan, Aktöbe, şöleyt bölgelerinde dağ etek-lerinde yetişir (Muratkızı, 2011). Kamış dokuma ön hazırlıklarına güz aylarında kamışlar büyüyüp olgunlaşmasıyla başlanır. Kamış toplama sabah erken saatlerde yapılır bunun sebebi kamışın kök suyunun çekilmeden toplanması gerektiğidir. Yağ-mur sonrası yapılan toplama işlemi de verimli olur. Toplama işleminden sonra kamışın kabuğu soyulur ve gölgede kurumaya bırakılır(Aydarşa, 2009). Kamış dokumak için çatallı iki ağacı belirli uzaklıkta (bu dokunacak kamışın enine göre) yere sabitleyip üzerine çatallara uzunlamasına bir sırık koyularak basit bir tezgâh yapılır. Bu tezgâh kolayca dokuma işlemi yapılmadığı zamanlarda kolayca kal-dırılabilir. Tezgâhın yüksekliği ayağa kalkıp dokuma yapılabilecek seviyede olmalıdır. Sırığın üstüne ko-yulan kamışa yün veya ip sarılır daha sonra kamışlar sıralar halinde dizilerek dokunur bu işlem dokuma bitene kadar tekrarlanır (Aydarşa, 2009). Dokuma-nın baş ve uç kısımlarında çubuk kamışlar kullanılır iç kısımlara yün sarılarak devam edilir. Bu kamış do-

kumanın çabuk eskimemesini sağlar. Kazak Türkleri tarihi anlayışlarına göre beş çeşit hayvanı hayatın dayanağı olarak kabul ediyor-du. “Koçkar Ata, Oysıl Kara, Zengi Baba, Kambar Ata, şeksek Ata” bunlar; Koyun, deve, sığır, at ve keçinin pirleri olarak bilinirlerdi. “Koçboynuzu, Kırık boynuz, Tek boynuz, Çift boynuz, Devetabanı, Kuş-kanadı motifleri” bu düşünceyi ortaya koymaktadır. “Su, İrek, Taşkın ve Derya” motifleri zenginliğin bir işareti olarak kabul edilmiş olup hâlâ günümüzde kullanılan motifler arasındadır(Zaimoğlu, 2006: 42-43). Kamış dokumada genel olarak bu motifler hâkimken, geometrik desenler de kullanılmaktadır (Foto.1).Kamış dokuma Kazakistan’da eski çağlar-dan beridir dokunuyor olması, ülkedeki kamış do-kumacılarının tecrübeli olması kamış dokumanın çeşitlenmesinde ve örneklerin artmasında itici bir güç olmuştur. Kamış dokuma diğer ülkelerle karşı-laştırdığımızda renk ahengi, kompozisyonu, doku-ma tekniği bakımından küçük ayrılıklar var olması ile birlikte temelde aynı özellikler taşıdığını söyleye-biliriz. Moğolistan’da yaşayan Kazakların kamış dokuma sanatının eski çağlardan bu yana temel özelliklerinin değişmediğini günümüzde de hala eski çağlarda olduğu gibi çadır süslemede kullanıl-dığı bilinmektedir. Dokunan örneklerde yaygın ola-rak boynuz motifi kullanılır. Çadırın dışarıya açılan kısımları şım Kamış ile zemin kısımları Ak Kamış ile sarılmış kamışla kapatılır. Bu çadırı rüzgârdan, kışın soğuk yazın sıcaktan ve sivrisinek istilalarından ko-rur (Bolatbayev, 2008: 46). Özbekistan’da yaşayan Kazakların kamış dokuma sanatı da Moğolistan gibi kendine has özel-likleri olması ile birlikte temelde benzer özellikler göstermektedir. Kullanım alanları aynıdır. Burada dokunan kamışlarda genel olarak geometrik motif-ler kullanılmaktadır (Aydarşa, 2009).

Kamış Dokumaya başlamadan önce:1-Dokumada kullanılacak ipleri hazırlamak2-Dokumada kullanılacak kamışları hazırlamak3-Kamışa sarılacak yünü hazırlamak ve boyamak4-Kullanılacak motifi belirlemek gerekir (Kuzaybe-kova, :23). Kamış sarmanın iki metodu vardır. Bunlar: Dokunacak örneğin üstüne koyup işaretleyerek do-kuma, dokunacak kamışın üzerine örneği çizmek suretiyle dokuma olarak bilinir. Sarılan kamışın bozulmaması için iple sağlamlaştırılır. Kamış doku-manın en önemli özelliklerinden biri motifi ortaya çıkarmak için her bir kamışın değişik renklerdeki yünlerle ayrı-ayrı sarılarak dokunmasıdır. Bu özel-lik dokuyana renk seçiminde zorluk çıkarır(Eralin, :148.).

Şım Kamış Dokuma: Bu dokuma türü Kazak halkı-

197

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

nın geleneksel el sanatları arasında önemli bir yere sahiptir. Kabuğu soyulan kamışın ön tarafına çeşitli renklerdeki ip veya yünü sararak motif oluşturulur. Ortaya çıkan motifli kamış dokumaya şım Kamış denir. şım kamışı çadırın içine veya dışına asılır. Dı-şarı asılınca kışın soğuk yazın sıcaktan ve rüzgârdan korurken içeriye asılınca da çadırın içini güzelleşti-rir. Kamışın bu dokuma türünde motifin kompozis-yonu çok önemlidir. şım Kamış dokumada kullanı-lan motifler ve ortaya çıkarılacak kompozisyonun önemi büyüktür(Eralin, :149).Kazak kamış dokuma sanatçıları bu konuda oldukça ileri seviyededir. Kul-landıkları motifleri türlerine göre adlandırmışlardır. şım kamış dokumada kullanılan bu motiflerden tek-tek motifli ve motiflerden oluşan örnekli dokumaya ‘’şarşı’’ adı verilmiştir.

Şarşı: geometrik figürlerden (kare, dikdörtgen, üç-gen, yuvarlak…) oluşur. Bu motiflerin tekrarlanarak dokunması kompozisyonu oluşturur. Bitki ve hay-van motifleri de kamış dokumada kullanılır(Eralin, :149).

Ak Kamış: kabuğu soyulan kamış düz olarak doku-nur. Genel olarak peynir, ekşimik, tahıl v.b. süzme-de kullanılır(Eralin, :150).

Orama Kamış: kabuğu soyulan kamışın ön tarafı tek renge boyalı ip veya yünle sarılır. Genel kullanım amaçlıdır(Eralin, :149). Kamış dokumada kullanılan terimler ken-dine haz özellikler gösterir. Örneğin Arşu: kamışın dokunmadan önce kabuğunun soyulması, kamışın kabuğu soyulduktan sonra dokumaya elverişli olup olmadığını ifade eder.

Şarşı: kullanılan motiflerin bir bütün oluşturması,

Şıbık: dokunan kamışın her biri, Ala Kanat: doku-nan kamışın taşınma esnasında dağılmaması için iki kenarındaki 30-40 cm bölümüne ak kamıştan dokunan bölümüdür.

Şabu: kamışı dokuyup bitirdikten sonra düzeltme amacıyla yapılan kırkma işlemidir (Aydarşa, 2008).

1- ŞİĞ DOKUMADA KULLANILAN DOĞAL BOYA-LAR VE HAZIRLANMASI

Kamış dokuma aktif olarak kullanıldığı dö-nemlerde estetik değer taşımanın zenginliğin bir göstergesi olarak da bilinmekteydi. Hakim renk-ler parlak kırmızı ve mavi renkleridir (Makhova, 1996:28). Genel olarak kullanılan diğer renkler ise sarı, yeşil, beyaz renleridir. Beyaz genelde ayrıntı-ları ortaya çıkarma amaçlı kullanılırken ana zemin genelde kırmızı ve mavi renleri ile bezenmektedir.

Yine şiğ dokumanın kenarlarında da sıklıkla kırmızı ve mavi renleri hakimdir (Antipina, 1996: 55).

Kırmızı

Kökboyanın (Rubia tinctorum)3000 yılı aşkın bir süredir boya kaynağı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Orta Asya’da nemli ve güneşli dağ-lık alanlarda yetişen çiçekli bir çalıdır. Eğer bir ev bahçesine dikilirse, ilkbaharda yeryüzünde 4 cm derinlikte kazma yapılarak ekilebilir. Kökboyanın büyümesi kolaydır ve fazla özen gerektirmez. Her üç yılda bir hasat edilir; boyama işleminde kökler (rizomlar) kullanılır, bu nedenle köklerinin sarı veya kahverengi kısımları kesilir, parlak kırmızı parçalar tutulup küçük parçalara bölünür ve güneşli bir yer-de kurutulur. Kurutulmuş bu kuru köklerden zengin kahverengimsi-kırmızı veya kırmızımsı-sarı renkler elde edilebilir veya kökleri taze ise güçlü bir kırmızı renk elde edilebilir (Mirzaahmedov, 2007:18). 1 kg ipek veya yün iplik için boyama işle-minden bir gün önce, bir kaba 15 litre su ve 300 gram iyi ezilmiş kökboya konur, çünkü kırmızı bo-yar madde güçlüdür ve ıslak olduğunda köklerden daha kolay çıkarılabilmektedir. Bir gün ıslatıldıktan sonra karışım, 35-40°C’a kadar ısıtılır ardından ipek veya yün iplikleri eklenir. Sıcaklık 60-70°C’a yüksel-tilir ve bu sıcaklık iki saat süreyle muhafaza edilir. Bu süreçte düzenli olarak karıştırılarak rengin eşit miktarda dağılması sağlanmaktadır. Sonrasında boyama yapılan kabın kapağı kapatılır ve ipler gece boyunca çözeltide bırakılır. 24 saatin sonunda, ipler sıkılmakta ve iki kişi tarafından sopalarla silkelen-meli ve daha sonra karanlık bir odada kurutulma-lıdır. Son olarak, kurutulmuş ipler bir sabun veya şampuanla 3-4 kez yıkanarak boyanın sabitlenmesi sağlanmaktadır. Pamuklu veya keten iplikleri bo-yamak için de aynı prosedür izlenir fakat bu mal-zemelerde 500 gram kökboya kullanılması gerek-mektedir. Ayrıca su sıcaklığı 75 ila 80 °C olmalıdır (Mirzaahmedov, 2007:18).

Fotoğraf 1. Kökboya bitkisi kökleri ile

Fotoğraf 2. Kökboya bitkisinin kurutulmuş kökleri ve boyama işlemi

198

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kökboya ile boyamada kullanılan diğer malzemeler

Mazı, kökboya ile yapılan boyamalarda kullanıldığında koyu ve parlak kırmızı bir renk elde edilebilir. Mazı, meşe ağaçlarında kurtçuk larva ta-rafından oluşan bir parazit türüdür. Dağlık bölgeler-de bulunur ve ağırlıklı olarak Pakistan ve Kafkasya ülkelerinden temin edilmektedir. Özbekistan’da çoğunlukla geleneksel tıpta (ilaç olarak) kullanıl-maktadır. Tanen açısından zengin olan mazı, bo-yama için tek başına kullanılmaz, ancak değiştirici bir madde olarak bilinmektedir (Mirzaahmedov, 2007:19).

Fotoğraf 3. Kökboya ile boyanmış ipek, pamuk ve yün

1 kg ipek veya yün ipleri boyamak için 250-300 gram iyi öğütülmüş ve filtrelenmiş (temiz-lenmiş) kökboya ve 100 gram mazı, boyamadan bir gün önce 3 litrelik kaplarda ayrı olarak ıslatılır. Ertesi gün ıslatılmış mazı ve kökboya 10 litre su ile bakır bir kaba konur ve ısıtılır. Sıcaklık 35-40°C’a ulaştığında yıkanmış ve mordanlanmış ipek veya yün iplikleri çözeltiye eklenir. Sıcaklık yükseltilir ve 70-75°C’de bir saat boyunca tutulur ve çubuklarla zaman zaman karıştırılır. Isı kapatılır, ipek veya yün iplikler gece boyunca boyama kabında bekletilir. Ertesi gün, ipler sıkılır, silkelenir ve kuruması için karanlık bir yerde kurumaya bırakılır. Daha sonra kurutulmuş ipler üç veya dört kez şampuan veya sabunla yıkanır. Pamuk veya keten de aynı prose-dürle boyanır; ancak 500 gram kökboya ve 150 gr mazı kullanılır ve su sıcaklığı 80 ila 85 ° C arasında olmalıdır (Mirzaahmedov, 2007:19).

Fotoğraf 4. Mazı

Kırmızı renk için başka bir kaynak da koş-nil böcekleridir (Dactylopius Coccus). Amerika’da M.Ö. 1. yüzyıldan önce bilinen koşnil, M.S. 15. yüz-yılda Amerika’nın keşfinden sonra ilk defa Avru-pa’ya gelmiştir. Tek başına kullanılan koşnil, derin crimson (kıpkırmızı) kırmızısı veya parlak pembe renklerin elde edilmesini imkan vermektedir. Koş-nil, Türkiye ve Amerika’dan ithal edildiği için pahalı bir boyama malzemesidir bu nedenle genellikle kat-kı maddesi olarak kullanılmaktadır (Mirzaahmedov, 2007:19-20).

Koşnil tek başına boyarmadde olarak kul-lanılacak ise, 1 kg ipek için 250 gram koşnil 15 lit-re su ile bakır bir kaba konur ve az miktarda sitrik asit eklenir. İpek veya yün iplikleri daha sonra boya kabına konur ve 60°C’da 25-30 dakika bekletilir. Kökboya ile karışım olarak kullanılacak ise, 3 litrelik bir kapta 250-300 gram kökboya ve 50 gram koşnil, başka bir kap içerisine de 300 gram mazı, boyama-dan önce bir gün süreyle su içerisine bırakılır. Ertesi gün mazı ve kökboya-koşnil karışımı, 10 litre su ile doldurulmuş bir bakır kaba dökülür ve ısıtılır. Sıcak-lık 35-40°C’a ulaştığında, ağartılmış ipek veya yün iplikleri ilave edilir ve solüsyon 40 dakika boyunca 70 ila 75°C’da tutulur ve zaman zaman sopalar ile karıştırılır; altı kapatıldıktan sonra, ipek veya yün ipler bir gece tencerede bırakılır. Ertesi gün sıkılan, silkelenen ipler, karanlık bir yere asılarak bir hafta kurutulur. Son olarak, kurutulmuş ipler şampuan veya sabun ile üç ila dört kez yıkanarak rengin sa-bitlenmesi gerçekleştirilir. Pamuk veya keten, 450 gram kökoya, 50 gram koşnil ve 150 gram mazı ile aynı prosedürle boyanmaktadır. Su sıcaklığı 80 ila 85°C olmalıdır (Mirzaahmedov, 2007:20-21).

Fotoğraf 7. Koşnil böcekleri

Fotoğraf 5. Koşnilin demlenmesi ve boyama işlemi

Fotoğraf 6. Koşnil ile boyanmış pamuk, ipek ve yün

Fotoğraf 8. Koşnil ile boyanmış ipek, pamuk ve yün

199

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mavi

M.Ö. 4. yüzyıldan kalma el yazmalarında adı geçen indigonun (Indigofera tinctoria), ilk ola-rak Hindistan’da kullanıldığı bilinmektedir. O bölge-ye yolculuk yapan gezginler tarafından değerli bir mavi boya olarak tanınmıştır. venedikli kâşif Marco Polo, Hint indigo endüstrisini detaylı bir şekilde ta-rif etmiştir. M.S. 11. yüzyılda Arap tüccarları Akde-niz’e, mavi boya maddesi olarak kullanılan Isatis tinctoria’nın yerine indigo getirmiştir(Mirzaahme-dov, 2007: 22). İndigo yaprakları fermantasyon ve ardın-dan mavi boya üretmek için oksidasyon işlemine tabi tutulmaktadır. Geleneksel fermantasyon, bak-teriler tarafından doğal olarak yapılmaktadır. Hasat edilen indigo bitkileri tanklara doldurulmakta ve su ile kaplanmaktadır. Birkaç saat sonra yapraklar doymuş hale gelmekte ve fermantasyon başlamak-tadır. Tankın üst kısmında kalın bir kabarcık taba-kası ve köpük oluşur. Fermantasyon süreci öylesine hareketlidir ki (enerjiktir), bitkileri içeride tutmak için tahta plakalar küvetin üzerine yerleştirilmekte-dir. Bu işlemin tamamlanması bir buçuk gün kadar sürebilmekte, ancak bu süre dikkatli ayarlanmalı-dır. Bu işlemde uzmanlaşanlar sıvıyı koklayıp tadına bakarak süreci kontrol edebilmektedirler. Ferman-tasyon sürecinde bir saatlik bir uzama bile indigoyu mahvedebilir. Sıvı tatlı bir tada sahip olduğunda ve koyu mavi bir renkte olduğunda, bitkileri geride bı-rakarak, daha düşük bir seviyede başka bir tanka çekilir. Sıvı artık indoksil içermektedir (Mirzaahme-dov, 2007: 22-23).

Daha sonra indoksilin oksidasyonunu tetik-lemede oksijene ihtiyaç duyulduğu için sıvı birkaç saat sürekli karıştırılır. Alternatif olarak insanlar tanklara girip ileri geri yürüyerek (hareket ederek) reaksiyonu tetiklemeye çalışırlar. Sonunda sıvı, yüzen koyu mavi yamalarla sarımsı bir kahverengi renk alır. Solüsyon dinlenmeye bırakılır ve çözün-meyen indigo, mavi bir çamur olarak tankın taba-nına yerleşir. Sıvı, kirleri uzaklaştırmak ve indigo üreten enzim reaksiyonunu durdurmak için süzülür ve filtrelenir. Çamur, küp şeklinde kesilen veya top-lar haline getirilen indigo ‘pastalarını’ üretmek için kurutulur (Mirzaahmedov, 2007: 23). 1 kg ipek veya yün boyamak için bir bakır tencere, ishqor (‘40 eklemi ‘bitkisinin külleri), (al-kaliler-kostik sodyum hidroksit (kostik soda), indigo tozu ve hidrosülfit gereklidir. Bakır kabın içine 15

litre su koyulur, 100 gram ishqor eklenir ve ishqor çözülene kadar su ısıtılır. Karışım 30-35°C’da kadar soğutulur. 25 gram indigo ve 25 gram sodyum hid-rosülfit çözeltiye ilave edilir ve çubuklarla karıştırı-larak dengeli bir şekilde dağılımı sağlanır. Sıcaklık 45-50°C’a yükseltilir, ipek veya yün iplikler çözel-tiye daldırılır ve 1 dakika süreyle çözelti içerisinde tutulur, sonra çözeltiden çıkarılır ve sıkılır. İpler çözeltiden çıkarıldığı ilk anda soluk yeşil bir renkte iken, oksijenle teması sonucunda maviye dönüşme-ye başlar (Mirzaahmedov, 2007:23-24).

Fotoğraf 10. İndigo ile yapılan boyamalarda kullanılan hidrosülfit ve toz indigo

Fotoğraf 9. İndigo bitkisinin yaprakları

Fotoğraf 11. Açık havada yapılan boyama işlemi ve rengin değişimi

Diğer bir boyama yönteminde ise, ıshqor boyamadan bir gün önce 15 litre suda eritilir. Er-tesi gün çözelti ısıtılır, 20 gram indigo ve sodyum hidrosülfit ilave edilir. Çözelti 30°C’a ulaştığında, ipek veya yün iplikler boyama kabına daldırılır. Bu yöntemde ipliklerin önceden ağartılması gerekmez. Çileler daldırılır ve 50 ila 60°C’da 30 dakika boyun-ca karıştırılır, daha sonra çıkarılarak hava ile teması sağlanır ve durulanır. Pamuklu veya keten iplikleri boyarken, çözeltinin sıcaklığı 30-35°C olmalıdır. Daha önce boyalı elyafları tekrar boyamak suretiyle aynı anda üç farklı renk elde edilebilir. Beyaz iplikler daldırıldığında mavi renle elde edilir, sarı boyalı ip-lerin üzerine aynı işlem yapıldığında yeşil renk elde edilir, daha önce kökboya veya ceviz kabuklarıyla boyanmış iplikler daldırıldığında ise mor veya siyah renk tonları elde edilir (Mirzaahmedov, 2007: 24).

Fotoğraf 12. İndigo ile renklendirilmiş ipek, pamuk ve yün

200

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 13. Sarı renk üzerine yapılan boyama işlemi sonrasında ipek, pamuk ve yünün renkleri

Sarı

Sarı tonları soluk, orta, güçlü veya altın ola-rak sınıflandırılabilmektedir. Sarı, doğada bulunan çok çeşitli bitkilerden elde edilebilmektedir. Örne-ğin kuru buğday sapları bir gece 50 litrelik bir kapta ıslatılıp ertesi gün kaynatılırsa krem rengine yakın soluk bir sarı renk elde edilir. 0.5 kg safran ile 1 kg ipek de zayıf bir sarı renk verir. Ancak, bu iki boya maddesi de düşük ışık haslığına sahiptir ve bu ne-denle yaygın olarak kullanılmamaktadır. Sarı renk, dut dallarında, söğütte ve çam ağaçlarında yetişen mantarların haşlanmasıyla elde edilebilmekteydi. Nar ve soğan kabuğu, sarı rengin elde edilmesinde kullanılırken ağaç yaprakları da tercih edilebilmek-tedir. Kırmızı soğan türünün kabukları sarı renk elde etmede uygun bir bitkidir. Soğan kabuğundan elde edilen renk güçlüdür fakat boyama yapmak için büyük miktarlara ihtiyaç vardır. Kurutulmuş soğan kabukları, uzun yıllar kâğıt torbalarda veya çuvallarda saklanabilir. Sadece soğan kabuğundan zayıf bir kırmızımsı renk elde edilebilir ve bu renk halı dokumacılığında kullanılır. Diğer bileşenleri uygulayarak sarı renk elde edilirken, kökboya ek-leyerek güçlü bir turuncu-sarı renkte elde edilebilir (Mirzaahmedov, 2007: 14).

Fotoğraf 14. a) Soğan b) Nar c) Boyama Sonrası

Narın tatlı ve ekşi çeşitleri Özbekistan, Kır-gızistan ve Kazakistan gibi Orta Asya ülkelerinde yetiştirilmektedir. Kabuğu, geleneksel tıpta tedavi amaçlı ve boyamada yaygın olarak kullanılmaktadır. Hoş ve tatlı bir sarı renk vermektedir ancak sadece kabuklardan saf bir sarı renk çıkarmak için çok mik-tarda kabuğa ihtiyaç vardır. 1 kg ipek ipliği boyamak için 5-6 kg nar kabuğu gerekmektedir. Bu nedenle nar kabukları sıklıkla soğan kabukları ve elma ağacı yaprakları gibi sarı renk verici maddelerle karıştırı-

1 kg ipek veya yün iplerini altın sarısı bir renge boyamak için elma, dut ve üzüm yaprakları-nın her birinden 200 gram, 100 gram soğan kabuğu ve 50 gram nar kabuğu gerekmektedir. Dikkat edil-mesi gereken önemli bir nokta, meyve ağaçlarının yaprakları taze ve yeşil olmalı, kurutulmamalıdır. İyi yıkanmış yapraklar önce 20 litre su ile bir bakır kaba konur ve bir gün bekletilir. Daha sonra soğan ve nar kabukları çözeltiye ilave edilir ve 70-75°C’a kadar ısıtılır. Daha sonra ipek veya yün iplikler ilave edilir ve 2 saat boyunca sopalarla karıştırılarak içerisinde tutulur. İki saat sonra ısı kaynağı kesilir ve iplikler bir gece boyunca boyama kabında bırakılır. Sonunda, renkli iplikler bir hafta boyunca karanlık bir yerde kurutulur (Mirzaahmedov, 2007:16).

Fotoğraf 15. Nar ve soğan kabuğu ile boyanmış pamuk, ipek ve yün.

Fotoğraf 16. Elma yaprağı, dut yaprağı, üzüm yaprağı kullanıla-rak soğan kabuğu ile altın rengi sarı.

larak kullanılmaktadır. Nar kabuklarını boyamada kullanmak için, öncelikle onları sıcak, kuru bir yer-de kurutmak gerekir. Kurutulmuş kabuklar daha sonra küçük parçalar halinde bölünür böylece daha fazla renk vermesi sağlanmış olur (Mirzaahmedov, 2007: 14-15). 1 kg ipek veya yün boyamak için, bakır ten-cere içerisinde 20 litre suda, 600 gr soğan kabuğu ve 250 gram kurutulmuş, ezilmiş, filtrelenmiş ve yıkanmış nar kabukları, 45°C’da 1 saat ısıtıldığın-da, soğan ve nar kabuklarından parlak bir sarı renk ortaya çıkmaya başlar. Önceden yıkanmış ve şapla mordanlanmış yün veya ipek iplikleri çözeltiye ila-ve edilir ve sıcaklık 70 - 80 ° C’a çıkarılır. Sıcaklık 2 saat boyunca muhafaza edilir ve bu süreçte ahşap çubuklarla sürekli karıştırılır, daha sonra solüsyon-da gece boyunca soğumaya bırakılır. Boyalı iplikler çıkarılır, silkelenir ve serin, karanlık bir yerde bir hafta boyunca kurutulur. Son olarak, kurutulmuş iplikler bir sabun veya şampuan ile 3-4 kez yıkanır. Pamuklu ve keten iplikler için prosedür aynıdır, an-cak 1 kg soğan ve 300 gram nar kabuğu gerekmek-tedir (Mirzaahmedov, 2007: 15).

201

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2-DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Orta Asya gibi geniş bir coğrafyada yaşayan Türk halkları tabiatın zenginliğinden faydalanmayı bilmiş yaşadıkları çevrede yetişen kamışa yetiştir-dikleri hayvanların yününü eğirip sararak şiğ doku-ma sanatını ortaya çıkmasına yol açmışlardır. şiğ ilk dokunmaya başlandığı dönemlerden yakın dö-nemlere kadar tamamen bölgede yetişen bitkilerin kullanılması ve yetiştirilen hayvanlardan elde edi-len yünlerden faydalanılarak elde edilmiştir. Sanat; doğa, çevre ve yaşam biçimi arasındaki etkileşimin en belirgin örneklerinden biri olarak gösterilebilir. şiğ dokuma ilk olarak günlük hayatın ih-tiyaçlarını karşılama amacıyla dokunurken daha sonra ortaya çeşitli renklerde boyanan ip, yün, ipek (varlıklı kişiler tarafından kullanılır) gibi malzemele-rin kullanılmaya başlanması ile kompozisyonu olan kamış dokumalar ortaya çıkmıştır. Tabiatta kendi-liğinden yetişen kamışı dokuyup elverişli bir eşya haline getirmek yaratıcılığın bir göstergesidir. Kolay bulunan malzemelerden dokunması ve aynı za-manda masraflı olmaması kamış dokumanın kolay bir iş olduğu anlamına gelmez. Tam tersine kamışı vaktinde toplamak, kurutma işlemini belli kurallara göre yapmak, sarmada kullanılacak ip veya yünün rengini belirlemek, dokuma esnasında motifi orta-ya çıkarmak ve kompozisyonu dokumaya birebir aktarmak, her bir kamışın ortaya çıkarılacak örne-ğe uygun çeşitli renklerdeki iplerle sarmak uzun ve zahmetli bir iştir. Geniş bir coğrafyada hem estetik hem de işlevsel öneme sahip kamış dokuma her ne kadar yerleşik hayata geçildikten sonra kullanım

alanları değişmiş ve azalmış olsa da, Kazak, Kırgız, Özbek gibi Orta Asya’da yaşayan halklar geleneksel sanatları olan bu dokuma türüne önem vermekte-dirler. Son yıllarda yapılan çalışmalarda gele-neksel sanatların yaşatılması adına kamış dokuma yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu amaç doğ-rultusunda uzun yıllar Kazakistan’da müdürlüğünü yaptığım Ahmet Yesevi Üniversitesi Yaygın Eğitim Merkezi tarafından çeşitli kurslar düzenleyerek ge-leneksel sanatlarımızı yaşatmayı amaçladık. Binler-ce Kazak gencini meslek sahibi olduğu bu kursların amacı bölgede büyük bir eksiklik olan ara eleman yetersizliğini karşılamanın yanı sıra geleneksel sa-natların yaşatılmasıdır. Bu dönemde Yüksek lisans öğrencisi ve aynı zamanda usta öğretici olan Mereke Ardar-şa’dan şii sanatını öğrenme imkânı buldum. An-talya-Azize Kahraman Halk Eğitim Merkezinde El Sanatları öğretmenlerine yönelik şiğ dokuma çalış-tayı çerçevesinde, bu sanatı Türkiye’de tanıtmak ve genç nesillere bu farklı sanat anlayışını öğretmeyi hedeflemekteyiz. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanat-lar Enstitüsü yüksek lisans ve doktora öğrencileri içinde müfredata ders olarak eklendi. Günümüzde kullanılan motifler ve çeşitli desenler kamış doku-mada kullanılmaktadır. Çadır süsleme aracı olan kamış dokumanın evlerde de aynı amaçla kullanı-labileceği açıktır. Günümüz beğenisini karşılayacak motif ve desenlerle dokuyarak ve açılacak kurslarla eğitimini vererek, çeşitli sergi ve etkinliklerde tanıtı-mını yaparak kamış dokumayı tekrar canlandırılabi-lir. Çalışmada aktarılan boyama tekniklerinin tamamı geleneksel boyama teknikleridir. İplik, ku-maş vs. boyama hem zamanı doğru kullanma bakı-mında hem uygun ısıların korunması hem de bile-şenlerin düzgün ayarlanması bakımından dikkat ve zahmet gerektiren bir iştir. Bunların yanı sıra yıka-ma ve kurutma işlemlerinden iyi sonuçlar almak da koşullara bağlı bir süreçtir. Çalışmada doğal boya-ma işlemlerinde aktarılan yöntemler kamışa sarılan yün, keçe veya iplerin boyanmasında da kullanıl-maktadır. Elde edilen renklerin çeşitliliği dokuma-da kullanılan desenlerin de ortaya çıkarılmasında önemli bir etkendir. Kamışa sarılan malzeme yün veya keçe olduğu takdirde renk geçişlerinde kul-lanılan ara renkler malzemelerin karıştırılması yo-luyla elde edilebilir. Bu noktada renk bilgisi (hangi renklerin karışımında hangi renkler elde edilebilir) önemlidir. Doğal boya uzun yıllar doğada kendiliğin-den var olan bitki, canlı, toprak gibi şeylerden elde edildiğinden ve uzun yıllar boyunca deneyimleyerek elde edildiğinden günümüzde kullanılan sentetik boyaların aksine insan vücuduna herhangi bir za-rarı bulunmamaktadır. Bunların yanı sıra boyama işlemleri kurallara uygun yapıldığında solma, renk

202

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

değiştirme gibi olumsuzluklar yaşanmaz. Bu neden-lerden dolayı ki özellikle sentetik boyaların insan vücuduna verdiği zararlar göz önüne alındığında doğal boyanın yaygınlaştırılmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bu çalışmada şiğ dokumanın tarihsel ge-lişimi, kullanım amaçları ve dokumada kullanılan malzemelerin boyama işlemleri anlatılmıştır. Orta Asya’da yaygın olan şiğ dokuma sanatı Geleneksel Türk El Sanatları içinde kendine özgülüğü bakımdan önemlidir. Bir sanat ürünü olmasının yanı sıra göçe-be yaşam tarzı kodlarını özünde muhafaza etmekte-dir. İçinde doğduğu ve geliştiği yaşam koşullarını ve biçimleri hakkında bilgiler taşımaktadır. Bu sanatın yaşatılması ve tanıtılması asırlar önce yaşamış olan kişilerle günümüz arasında tarihsel bir bağ vazifesi görmektedir.

Kaynakça

Antipina K. I., (1996), Reed Screens (Chıy, Çığ), Summer John l. (Ed.) The Kyrgyz and Their Reed Screens içinde (s. 53-57), Korea,

Aydarşa M., (2009). Ahmet Yesevi Üniversitesi Yay-gın Eğitim Merkezi Usta Öğretici şifahen verdiği bil-gilere göre.

Bolatbayev K.,(2008). Kökjiyek Jane Kenistik (Ka-zakça), Almatı.

Eralin K.,(2009). Kazakistan Beynelev Öneri (Ka-zakça), Türkistan.

Kuzavbekova G. N., Aksu Avdanı Haftalık Bilim Der-gisi (Kazakça), s.23-35.

Makhova E. I. (1996), Patterned Chiy, Summer John l. (Ed.) The Kyrgyz and Their Reed Screens içinde (s. 25-51), Korea,.Mirzaahmedov, A. (2007), Secrets of Natural Dye-ing. UNESCO Taşkent Ofis, Mega Basım.

Muratkızı K.,(2011). şii Toku (Kazakça), Kazakstan Gazeti.

Zaimoğlu Ö.,(2006). Kazak Halı Kilimlerinin Sanat-sal Özellikleri, Yüce Erek, S.8,s.42-43.

203

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Son yıllarda artan çevre kirliliği ile ekolojik sorunları birçok sorunu meydana getirmiştir. Tekstil endüstrisinde çok fazla kullanılan kimyevi malze-melerin bu sorunlara katkısı büyüktür. Bu nedenle doğal liflerin ve doğal boyaların kullanımı tekstilde önemli bir konum almıştır. Bu çalışmanın amacı, doğal pamuk lifin-den üretilmiş geleneksel dokumalarımızdan Buldan bezinden çağdaş anlamda tasarımlar yapmaktır. Bunun için yöntem olarak indigo boyama tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda Buldan ku-maşlarından indigo tekniği ile ürünler tasarlanmış-tır. Böylece hem unutulmak üzere olan kültürel değerlerimizi ön plana çıkarmak hem de çevre ve ekolojik sorunları minimum düzeye indirmek amaç-lanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Buldan bezi, dokuma, indigo, giysi tasarımı

ABSTRACT

Increasing environmental pollution and ecological problems in recent years have caused many problems. The chemical materials that are used too much in the textile industry contribute to these problems. For this reason, the use of natural fibers and natural dyes has taken an important po-sition in textile. The aim of this work is to make contempo-rary designs from Buldan fabric from our traditional weaves made from natural cotton fiber. Indigo dye-ing technique is used as a method for this. As a re-sult of the work, products are designed with indigo technique from Buldan fabrics. Thus, it is aimed to bring forward our forgotten cultural values and to minimize environmental and ecological problems.

Keywords: Buldan fabric, weaving, Indigo, clothing design

BULDAN BEZİNDEN İNDİGO BOYAMA TEKNİĞİ İLE ÜRÜN TASARIMIPRODUCT DESIGN FROM BULDAN FABRIC WITH INDIGO DYEING TECHNIQUE

Özgün CAN*, Esma KIRlI**

*Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Tekstil ve Moda Tasarımı Böl. Isparta**Y.lisans Öğr. Dokuzeylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Tekstil ve Moda Tasarım Böl, İzmir

Giriş

İnsanoğlu tarihin ilkçağlarından itibaren renklere karşı ilgi duymuş ve bunu yaşamlarında kullanmışlardır. Bununla ilgili olarak mağara resim-leri, ilk örnekleri teşkil etmektedir. “Suda çözünmeyen maddelerden oluşan doğal boyaların kullanıldığı, resimlerin ünlü örnek-leri Fransa’daki lascaux ve İspanya’daki Altamira mağaraları ile Doğu Sibirya ve Avustralya’daki ma-ğaralarda bulunmaktadır. İ.Ö. 2000 yıl önce Çinlile-rin, indigo ve Çin Yeşili denilen özel boyalarla ipek dokumaları boyadıkları bilinmektedir (ÖZTÜRK, 1997:10)”. “Bitkilerdeki boyarmaddelerin kullanımı Tunç Çağı başlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönem-den başlayarak 300 civarında bitkisel ve hayvansal doğal boyarmadde kullanılmıştır. Mordanlı boyama-nın bir rastlantı sonucu bulunduğu, İ.Ö. 2000 do-laylarında Hindistan’da ortaya çıktığı sanılmaktadır (DÖlEN, 1992:25)”. “Son yıllarda boyama ve terbiye yöntem-lerinde, doğal liflerin yıkama ve ağartma basa-maklarında malzemenin kg başına yaklaşık 40-65 kg civarında oluşan atık sularda önemli kirleticiler; biyolojik olarak zor ayrışan organik maddeler, renk, toksik maddeler ve inhibitör bileşikler, adsorblana-

bilir klorlu bileşikler, ph ve tuzlar açığa çıkmaktadır (YAMAN, 2008:2)”. “Tekstil boyarmaddelerinin büyük bir kısmı kanserojen olan aromatik bileşiklerin türevleridir. Benzen ve benzenden türeyen bazı aromatik hid-rokarbonların kanserojen oldukları bilinmektedir. Bu bileşiklerin fazla miktarda kullanılması insan sağlığı ve çevre açısından tehdit unsuru olmaktadır (KIZIl, 2000:5)”. “Sentetik boyar maddelerin çev-reye zararlı etkilerinin yanı sıra, insanlarda alerjiye de neden olduğu saptandığından son yıllarda doğal boyalara olan ilgi artmıştır (KIRICI, 1999:9)”. Çalışmada geleneksel dokumalarımızdan Buldan bezinin doğal boyalardan birisi olan indigo boya ile boyaması yapılmıştır. Buldan bezine desen verebilmek ve 3 boyutlu tasarım kazandırabilmek için uygulama tekniği olarak bağlama-boyama re-zerve tekniği “Shibori-Kanoko” kullanılmıştır. Böy-lece hem kültürel değerlerimizi ön plana çıkarmak hem de ekolojik sorunlara bir alternatif çözüm öne-risi geliştirmek hedeflenmiştir.

1.1. Buldan Hakkında Genel Bilgiler

Buldan ilçesinde ilk yerleşim M.Ö. 2000’li yıllara kadar gitmektedir. İlçe sırasıyla Persler, Frikler, Siluslar, lidyalılar, Hititler, Romalılar ve Bi-

204

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

zanslılar tarafından egemenlik kurulmuş yerleşim birimlerinden biridir. Bu kazanın köylerinden biri Kaş-Yenice bucağına bağlı “BUlADAN” köyüdür. Bu isim Boladan şeklinde de okunabilir. Bu köy bu-günkü Buldan’dır. Başka bazı kaynaklarda da Arap-ça harflerin okunuşu tarzlarına göre Boldan, Bola-dan şeklinde okumak da mümkündür (URl1).Buldan, Denizli ili’ne bağlı ve dokumaları ile ünlü bir ilçemizdir. Bağlı olduğu ilin dokuma geleneğine ve tarihsel özelliğine uygun olarak, tarihi hayli eskilere dayanmaktadır. Buldan, 1779 yılında Aydın ili’ne bağlı bucak, 1807 yılında yine Aydın’a bağlı bir ilçe olmuştur. 1883 yılında ise, Denizli’nin 1923 yılında il olması ile bu ilin bir ilçesi haline gelmiştir (BAR-DAKÇI ve HAşIlOĞlU, 2008:74).

Bir rivayete göre; dokumaları ile ünlü bu yere gelenler her aradıklarını buldukları için yine “Bul da al” demişler. Denizli’ye bağlı olan Buldan ilçesi Ege Bölge’sinin iç kısmında yer almakta olup, doğuda Güney ilçesi, batıda Kuyucak, kuzeyde Sa-rıgöl, güneyde Sarayköy ilçeleriyle komşu bulun-maktadır. Yüzey şekilleri bakımından dalgalı bir yapı gösteren Buldan ilçesinde alçak ovalar ve platolar birbirini tamamlar. İlçenin diğer alanları dağ ve pla-tolarla kaplıdır. 2000 yılı nüfus sayımına göre; mer-kez ilçe nüfusu 13.946, toplam nüfusu 36.926’dır. Dokumacılık konusunda tüm Türki- ye’de meþhur bir ilçedir. İlçeye has olan Buldan bezi dünyaca ünlü bir dokumadır (URl 3).

1.2. Buldan Kumaşları

“Günümüzde Buldanda üretilen bürüm-cük, bezayağı olarak dokunmaktadır. Genellikle çok bükümlü ipliklerin atkı olarak kullanıldığı Bürümcük dokumalarında, hem atkı hem de çözgü ipliklerinin çok bükümlü olduğu örneklerde vardır. Dokuma ka-rakteristik, buruşuk yapısını, sıcak, sabunlu suda yı-kanmasından sonra kazanır (UĞURlU ve UĞURlU 2006:274)”. “Yün, keten, pamuk ve ipek gibi her tür kla-sik malzemeye uygulanabilen bu dokuma türünün en makbulü ipek iplikleri ile yapılanıdır. İpek pahalı olduğu için ipek bürümcük genellikle saray, yöneti-ci ve zenginlerin kullandığı bir dokuma olarak kulla-nılmıştır (UĞURlU ve UĞURlU 2006:275)”.

Şekil 1. Buldan ili haritası (URl 2).

1.3. Doğal Boyaların Sınıflandırılması

“Bitki çeşitliliği bakımından oldukça zen-gin olan ve el sanatlarının yaygın olduğu ülkemizde, doğal boyamacılık çok eski tarihlerden beri kulla-nılmaktadır. Doğal boyamacılıkta, boya hammad-desi olarak bitkilerin yanı sıra çeşitli maden, top-rak ve hayvanlardan da faydalanılmıştır (ÖZTÜRK, 1982:58)”. Doğal boyalar; bitkisel, hayvansal ve mineral kökenli doğal boyalar olmak üzere sınıflan-dırılabilir.

1.3.1. Bitkilerden elde edilen boyalar

“Her bitkinin kök, rizom, sap, kabuk, yap-rak, çiçek ve meyve gibi bölümleri potansiyel doğal boyarmadde kaynağıdır. Bazı bitkilerin doğal boya-macılıkta bütün kısımları kullanılırken; bazı bitkile-rin de belirli organları örneğin kökü, gövdesi, yap-rağı, çiçeği, tohumu, kabuğu kullanılır. (BAYDAR, 2009:53)”.

1.3.2. Hayvanlardan elde edilen boyalar

Hayvansal kökenli doğal boyalar genellik-le böcekler ve kabuklu deniz hayvanlarından elde edilmektedir. Genellikle mor, kırmızı gibi renkler elde edilir. “Kabuklu deniz hayvanları olan Murex ve Purpura’nın salgı bezlerinde doğal halinde açık sarı renkte olan boya bulunmaktadır. Bu boya, güneş ışınlarından etkilenir ve foto-kimyasal bir olay sonu-cunda mor renge dönüşür (ÖZTÜRK, 1999’dan)”.“Kokinella böceği, boya veren kanatsız dişileri ya-şadığı bitki yaprakları üzerinden toplanıp sıcak suya batırılır ve öldürülüp kurutularak kırmızı renk elde edilir. Bu boyada karminik asit rol oynamaktadır. Farklı bölgelerde yetişen, mora yakın kırmızı rengi veren kurutulmuş Kokinella böceği, çok eski çağlar-dan beri kullanılmıştır. (WOlF, 1976’dan)”.

1.3.3. Minerallerden elde edilen boyalar

“Mineraller boyarmaddelerine; toprak bo-yarmaddeleri ya da madensel boyarmaddeleri de denilmektedir. Minarelerden elde elden krom sa-rısı, doğal zencefre, bakır arsenit, ultramarin gibi pigment boyarmaddeleri elyafa karşı bir afinite gös-teremediklerinden bir bağlayıcı madde yardımı ya da baskı yolu ile elyafa fikse edilebilmişlerdir (ÖZ-TÜRK, 1999’dan)”.

1.3.4. Çivit Otu (Isatis tinctoria L.) Hakkında Ge-nel Bilgiler Doğal indigo boyarmaddenin hammaddesi olarak çivit otu kullanılmaktadır. Çivit otundan elde edilen mavi boyarmadde sadece tekstil sektöründe değil aynı zamanda tablolardan kağıt boyamacılığı-

205

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

na kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Orta çağda Fransa ve Almanya’da çivit otunun yaygın olarak tarımı yapılmaktaydı. Bu dö-nemde çivit otu hem tekstillerin mavi renk boya- malarında hem de bitkiden elde edilen pigmentle farklı alanlarda kullanılıyordu. Ancak 1498 yılında yeni bir deniz yolunun keşfinden sonra İngilizler ko-lonilerinde indigo üretimi başlatmışlar ve indigoyu Avrupa’ya gemilerle taşımışlardır. Bunun yanında Hindistan’dan da deniz yolu ile getirilen indigo daha uzuca gelmiştir. Çivit otundan elde edilen indigo Hin- distan ve diğer kolonilerden ithal edilen indigo ile rekabet edemediği için tarımı azalmıştır. Fransa ve Almanya’da çivit otu yetiştiricilerini desteklemek için ithal indigoyu yasaklaması bile fazla etkisi ola-mamıştır. 20. yüzyıla kadar Avrupa’da çivit otu tarı-mını yapan bir kaç üretici varlığını sürdürebilmiştir. Daha sonrada sentetik indigo ortaya çıkmasıyla bit-kinin tarımı tamamen ortadan kalmıştır. 1990 yılları itibariyle Avrupa’da yeniden kültürü yapılmaya baş-lanmıştır. Günümüzde endüstri alanında kullanıl-maktadır (KARADAĞ, 2007:40). “Çivit otu 40 ile 90 cm’ye kadar boylana-bilen, iki yıllık, parlak sarı renk çiçekli ve otsu bir bitkidir. Mavi renkli bir boyarmadde bitkinin yap-raklarının fermantasyonu (mayalandırma) ile elde edilir. Çivit otunun anavatanı Kafkasya yamaçlarıdır ve uzak doğudan Himalyalar’a kadar yayılmıştır. Çi-vit otunun 30’a yakın türü Türkiye’de doğal olarak yetişmektedir. (KARADAĞ, 2007:41 )”. Aşağıdaki Fotoğraf 1’de çivit otu gösterilmiştir.

Fotoğraf 1. Çivitotu (KARADAĞ, 2007:40)

2. Materyal-Metot

Çalışmada, hem 3 boyutlu tasarımlar hem de yazın mayo üzerinde kullanılan pareoların tasarımları için bağlama-boyama rezerve Shibo-ri-Kanoko tekniği ile %100 pamuklu Buldan bezi kullanılmıştır. Buldan bezlerinin ve pareoların bo-yanmasında İndigo boyarmaddesi küp boyama yön-temiyle kullanılmıştır. Kumaş, boya ve kimyasalların tartımı için hassas terazi, sıcaklıkların ölçümü için termometre, 30 litrelik boyama kazanı ile boyama sıcaklığının sağlanması için tekli ocak kullanılmış-tır. Buldan bezlerinin boyama işleminden önce ham haldeyken Shibori bağlama teknikleri ile verilecek desene göre katlamaları yapılmıştır.

2.2. İndigo ile Buldan Bezlerinin Boyanması

Buldan bezlerinin boyanması, çivitotu (Isa-tis tinctoria) bitkisinin yaprakları fermantasyonu so-nucunda elde edilen Indigotion (indigo) ile yardımcı kimyasal maddeler kullanılarak küp boyama yönte-miyle yapılmıştır. Fotoğraf 5, 6 ve 7’de boyamada kullanılan boncuk tutkal, hassas terazi ve boya ka-zanı ile tekli ocak gösterilmiştir.

Fotoğraf 2. Shibori Kanoko tekniği ile bağlanmış Buldan bezleri

Fotoğraf 3. Shibori Kanoko tekniği ile bağlanmış Buldan bezi pareolar

2.1. Shibori Bağlama Teknikleri

“Shibori sözcüğü Japon dilinde bükmek sıkıştırmak anlamına gelmektedir. Kumaş yüzeyini sıkıştırma, bükme, katlama vb. gibi rezerve boyama tekniklerinden (resist dyeing) biri ya da birkaçı bir arada kullanılarak uygulanan 3 boyutlu kumaş de-senlendirme yöntemidir (BATUR, 2017:92)”. “Shiborinin temel uygulama metodların-dan ilk uygulama metodu, bağlama-boyama rezer-ve tekniği ‘Shibori Kanoko’, ikinci metod ise ‘Koma-su Shibori’, dikiş tekniği, üçüncü grupta yer alan ‘Arashi’ sarma ve sıkıştırma yöntemiyle kumaşın pi-lilendirilerek renklendirilmesi ve desenlendirilmesi tekniğidir. (BATUR, 2017:92)”. Aşağıdaki fotoğraflarda Shibori Kanoko tekniği yapılmış Buldan bezleri ve pareoları göste-rilmiştir.

206

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Boyama işleminden önce %3 boncuk tut-kal (reçine) boyamadan önce ılık suda iyice çözdü-rüldü %1 Sodyum hidroksit (NaOH) çözeltisi eritilip boyama kabına ilave edildi %5 sodyum tiyosülfat Na2S2O3 eritilip çözeltiye ilave edildi. %1 ferman-tasyon yoluyla elde edilen indigo ılık suda çözülerek son olarak çözeltiye eklendi. Tüm malzemeler ek-lendikten sonra çözelti yavaş yavaş ısıtılmaya baş-landı en fazla 65 0C’ye kadar ısıtıldı. Bu sıcaklıkta boya banyosunun rengi sarı renge dönüştü. Soğuk su ile yıkanan kumaşlar çözeltiye batırıldı ve 10 da-kika beklendi. İstenen renkler elde edildikten sonra yıkanıp kurutuldu. Aşağıda Fotoğraf 8’de kumaş-ların ıslatılması, Fotoğraf 9’da indigoda boyanmış Buldan bezi gösterilmiştir. Buldan bezi boyanırken sarı renktedir, kazandan çıkarıldıktan sonra hava-daki oksijenle oksitlenerek maviye dönüşmektedir. Fotoğraf 10’da ise maviye dönüşmeye başlayan Buldan bezi gösterilmiştir.

Fotoğraf 4. Boncuk tutkal

Fotoğraf 5.Hassas Tartı

Fotoğraf 6. Boya kazanı ile tekli ocak

Fotoğraf 8. Islatma işlemi

Fotoğraf 9. İndigo boyama işlemi

Fotoğraf 10. Maviye dönen Buldan

2.3. İndigo ile Boyanmış Ürünler

Aşağıda Fotoğraf 11’de İndigo ile boyanmış olan Buldan bezleri, Fotoğraf 12 ve 13’te pareo ta-sarımları ön ve arkadan gösterilmiştir.

Fotoğraf 11. İndigo ile boyanmış Buldan bezleri

Fotoğraf 12. İndigo ile boyanmış pareo tasarımı-1 (ön ve arka)

Fotoğraf 13. İndigo ile boyanmış pareo tasarımı-2 (ön ve arka)

Sonuç

Çok eski çağlardan beridir bilinen doğal boyarmaddelerin kullanımları, gerek üretim zorlu-ğu gerekse pahalı olmalarından dolayı oldukça dü-şük seyretmektedir. Ancak doğal boyarmaddelerin yerine kullanılan sentetik boyarmaddelerin büyük bir kısmının kanserojen aromatik bileşikler içerme-si, hem insan sağlığına hem de çevreye ve ekolo-jik dengeye ciddi zararlar verdiği bilinmektedir. Bu yüzden satın alma gücü yüksek pazarlarda özellikle doğal olup kimyasal riskler içermeyen organik ürün-lere olan talep gün geçtikçe artmaktadır. Tekstil sektörümüz ülkemizin ihracat ka-pasitesi bakımından halen önde gelen sektörlerin-dendir. Ancak gerek kotaların kalkması gerek Uzak-doğu menşeili ürünlerin bol ve ucuz olması sektör üreticilerinin rekabet edebilme şansını oldukça zor-lamaktadır. Ancak bu zorluklara karşı durabilmek için hem günümüzde oldukça talep edilen ekolojik ve organik ürün pazarlarına açılmak hem de bu pa-zarlara özgün tasarımlar ile yeni ürünler sunmak gerekmektedir. Yapılan bu çalışmada, %100 pamuktan üretilmiş geleneksel dokumalarımızdan Buldan bezlerine İndigo boyama ile tasarımlar yapılmış-tır. Buldan bezlerine ve pareolara 3 boyutlu tasa-rım kazandırabilmek için bağlama-boyama rezerv tekniği Shibori-Kanoko tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmayla hem kültürel bir değerimiz olan Buldan

207

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

bezini ön plana çıkarmak hem de tasarımlarda do-ğal boya kullanarak ekolojik sorunlara alternatif bir çözüm önerisi getirilmesine çalışılmıştır. Buradan hareketle doğal boyarmaddelerin ülkemiz tekstil sektöründe kullanılmasıyla hem ekolojik hem de ürün zenginliğinin artıracağı düşünülmektedir.

Kaynakça

Bardakçı, A., Haşıloğlu, B., “Buldan Dokumacılık İşletmelerinde Güç Birliği: Ortak Marka – Peraken-decilik”, Yerel Siyaset Dergisi, Yıl 3: Sayı 31, Denizli, 2008, s.74.

Batur E., G. “Rezerve Boyalı Tekstillerin Gelenekten Modern Tekstil Tasarımları ve Uygulamalarına Dö-nüşüm Süreci”, Yedi Sanat, Tasarım ve Bilim Dergi-si, Sayı 17, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, İzmir, 2017, s.92.

Baydar, H. “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bilimi ve Tek-nolojisi”, Süleyman Demirel Üniversitesi Basımevi, Yayın no: 51, Isparta, 2009, s.53.

Dölen, E. “Tekstil tarihi: Dünyada ve Türkiye’ de Tekstil Teknolojisinin ve Sanayiinin Tarihsel Gelişi-mi”, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yayınları No:92/1, Matbaa Eğitimi Bölümü Yayın No:6, İstanbul, 1992, s.25.

Karadağ, R. “Doğal Boyamacılık”, Geleneksel El Sa-natları ve Mağazalar İşletme Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2007, s. 40-41.

Kırıcı, S. “Doğal Kaynaklardan Elde Edilen Boyar Maddeler”, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 14 (2), Adana, 1999, s. 9.

Kızıl, S. “Bazı Çivit Otu (Isatis tinctoria l., Isatis constricta Davis) Türlerinde Uygun Ekim Sıklığı ve Boyama Özelliklerinin Saptanması Üzerine Araştır-malar”, Doktora tezi. Ankara Üniversitesi Fen Bilim-leri Enstitüsü, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı, Ankara, 2000, 108 s.

Öztürk, İ. “Bitki Boyaları Üzerinde Birkaç Not ve Ye-nikent Köyünden Boyama Örnekleri”, Türk Etnog-rafya Dergisi, 17. Sayı, 1982, 58s.

Öztürk, İ. “Doğal Bitkisel Boyalarla Yün Boyama”, Temel Kaynaklar Dizisi, Ürün Yayınları, Ankara, 1997, s.10.

Öztürk, İ. “Doğal Bitkisel Boyalarla Yün Boyama”, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1999, 97s.

Uğurlu, A., Uğurlu, S.S., “Yörenin Kültürel Kimliği Olarak Buldan Bezi”, Buldan Sempozyumu, Bul-dan/Denizli, 2006, s.275

Wolf, H.E. “The Traditional Crafts’of Persia”, Mas-sachusetts Institute of Technology Iv Es. Brill, lei-den, Netherlands, 1976

Yaman, E. “Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Muhab-bet Çiçeği (Resea lutea l.)’nde Farklı Biçim Zaman-larının Bazı Agronomik ve Boyama Kalitesi Üzerine Etkisi”, Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitü-sü, Yüksek lisans Tezi, Adana, 2008, 55s.

İnternet Kaynakları

URl1:http://www.buldan.bel.tr/buldan/buldan-ta-rihceU R l 2 : h t t p : / / w w w. d e n i z l i h a b e r. c o m / m e d -ya/2014/10/buldan-koey-haritas--.jpgURl 3: http://www.buldan.bel.tr

208

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Bayeux nakışı( tapestry; keten üzeri nakışlı du-var örtüsü olarak kullanıldığı için) iki bölümde ele alındı. Birinci bölüm tarihsel özelliği olan Bayeux keten dokuma-sının ölçüsü, tekniği, üzerine işlenen nakışın konusu, la-tince hikâyenin çözümü ve farklı ülkelerdeki kopyalarının sergilenme alanlarıdır. Fransızca: Tapisserie de Bayeux, Eski İngilizce: Baiustæpped 1066 yılındaki Hastings Mu-harebesi sonucu Normanlar tarafından ele geçirilen İngil-tere’nin tarihini Norman bakış açısıyla anlatan nakışlı bir tekstil örneğidir. 50cm eninde 68,38 cm(224.31.6 ft × ft) boyutunda olan Bayeux goblen crewel (yün ipliği) ile na-kışlı keten dokumadır.Makalenin Amacı; latince yazılmış bu dokuma örneğinin sekiz renkli doğal boya ile boyanmış ipliklerle nakışlandırılarak, genç kuşaklara ve öğrencilere görsel okuma yöntemiyle tarihlerini öğretmektir. Görsel açıdan güncel tutulan bu örneklerin doğal boyaları hak-kında kaynaklara dayalı bilgi verilmeye çalışılmıştır. 60 keten parçadan oluşan ve her parçanın uzunluğu on dört ve üç metre arasında değişen birbirleri-ne dikişle bağlananbu dokumalar nakış ile birleşim yerleri gizlenmiştir. Kanaviçe olduğu söylense de daha çok duvar kilimini andırır birgörünümdedir. Üzerine pek çok savaş sahnesi ve o tarihlerde gerçekleşen olayların yazılı olarak tasviri yapılmıştır. İkinci bölüm, İngiltere’den gelen doğal boyaları ile geleneksel olarak dokunan keten kumaş gibi. Yoğun olarak nakışta kullanılan iplik renkleri pişmiş toprak veya russet (kırmızımsı kahverengi), kök kırmızısı, mavi-yeşil, donuk altın, zeytin yeşili, mavi olup, az miktarda koyu mavi veya siyah ve adaçayı yeşili renklerinde dir. Daha sonraki restarasyon da açık sarı, turuncu ve açık yeşil renkli ipliklerle işlenmiştir. Kullanılan bu iplikler, aynı veya zıt renk iplik yerine kullanılmıştır. Kullanılan Yöntem; İngiltere, Fransa ve Dani-marka’daki önemli müzelerde sergilenen Bayeux Ta-pestry’nin yeni kopyalarının kaynaklardan incelenerek renk ve desen teknikleri ele alınmıştır. Sonuç; Doğal boyalı ipliklerle işlenen Bayeux Tapestry örneklerinin günümüze dek, renklerinin değiş-meden gelebilmiş olması ve farklı ülkelerde farklı teknik-lerle güncelliğini koruduğu, yeni kuşaklara tarihsel oku-mayı aktardığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bayeux, Tapestry, Doğal Boya, Nakış

ABSTRACT

The Bayeux ( tapestry, for being used as em-broidered tapestries on linen) will be mentioned in the two sections. In the first section, There are about a mea-sure of Bayeux linen fabrics, which has the feature of historical, its technique, over processed embroidery’s subject,the solution of latin story, the exhibition areas of copies in different countries of latin stories. It means on French “Tapisserie de Bayeux”, old English, “Bai-ustæpped” is the example of a embroidered textile, the after the Battle of Hastings in the year 1066, being de-tailed the history of England captured by the Normans from the perspective of Norman history. These are 50cm on wide and 68,38 cm(224.31.6 ft × ft) on size Bayeux tapestry crewel (woolenyarn) and embroidered woven linen.The aim of this article is to teach the younger gen-erations and students this example of weaving written in latin being compounded with yarns dyed with natural dyes being manipulated by eight color by visual reading technique. It is given informations about of the natural dyes of these samples kept up to date visually on the re-sources. Consisting of 60 pieces and the length of each of linens range between three and fourteen meters. These weaves being tied with stitches with each other are hidden the joints with embroidery. Also told as kanaviçe, it is more reminiscent the wall rugs. It is made many of war scene and the written descriptions of the events that occurred at that time. In the other one, it is the other example which is traditionally woven linen fabric with natural dyes from England. The colors of the yarn used in embroidery that is heavily are terracottas or russet (reddish brown), root-red, blue-green, dull gold, olive green, blue, black and a small amount of dark blue or black and sage green. Thereafter, in restoration, it is handled with light yellow, orange and light green yarns. these yarns utilized were used instead of same or contrasting color yarns. Used method, It is discussed on techniques of colour and pattern of the new copies of Bayeux tapes-try exhibited in major museums as England, France, and Denmark by examining sources. Conclusion, It has been found that the exam-ples of Bayeux Tapestry, which are processed with nat-ural dyed yarns, reachs up to present without distorting colors, preserves to date with different techniques in dif-ferent countries and transmits the historical reading to new generations,

Keywords: Bayeux, Tapestry,Natural Dye, Embroidery

DOĞAL BOYALI KETEN BAYEUX TAPESTRY ÖRNEĞİTHE EXAMPLE OF NATURAL PAINTED LINEN BAYEUX TAPESTRY

Öznur AYDIN*, Özlem TOPUZ**

*Yrd. Doç. Aydın Öznur, Akdeniz Üniversitesi, GSF Gel. Türk. San. Bö[email protected]**Topuz Özlem, Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, [email protected]

209

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

BAYEUX TAPESTRY TARİHÇESİ

Tarihçiler ilk kaynakları bulup analiz ede-rek geçmişi yeniden yaşatırlar. Bu analizler aynı dönemi belirlemek için, kaynağı belli tarihsel bir betimleme en doğru olan başka kaynakları karşı-laştırarak elde edilir. Aynı konu hakkında farklı çağa ait kaynakların karşılaştırılması kaynakların doğru-luğunu kontrol eder. Ayrıca anlatılan konu ile ilgili diğer kaynaklar ilk kaynakla karşılaştırılarak refe-rans edilir (Carter,1996). Tarihi bir belge olarak 951 yıllık Bayeux Gobleninin önemi günümüzde tekrar anlaşılmıştır. Eğitim biliminde, “bir resmin binlerce kelimeden değerli olduğu” ileri sürülmüştür. Fakat tarih öğretiminde görsel kaynaklar hak ettiği yeri almamıştır. İngilizler, resimsel kanıtın çocukların eleştirel düşünmesinde kullanılmasında bir hay-li yol kat etmiştir. İngiliz ve Fransız tarihine ilişkin 60 görüntü sunan Bayeux Tapestry dokuması tarih öğretiminde etkin bir araç olarak kullanmak üze-re bunların posterlerini yapmışlar ve örnek dersler hazırlamışlardır (Ata 2002:138). Bazı tarih öğret-menleri, Batı ve Dünya uygarlığı için ortaçağ tari-hini, sanatını, İngilizce ve Fransızca edebiyat ders-leri için bir öğretim aracı olarak ünlü nakışlı tekstili (Bayeux Goblen) seçmişlerdir. Öğrencilere yazma becerisi kazandırmak için 230 fit ve 0,5(68,38 x50 cm) genişliğinde “Belge” yazım oyunları olan ortaçağa ait bu doküman öğretmenler için önemli bir kaynaktır. Bir resim bin kelimeye bedeldir. 230 fit’lik resim bir ömür boyu yetecek yazı üretilebilir. Bayeux Goblenin her disiplin için önemli bir kay-nak olduğu görülmektedir (Carter, 1985).latince yazılmış Bayeux Tapestry keten duvar örtüsü 1066 yılında İngiltere’nin Norman fetih hikâyesini iğne- iplik ile anlatmaktadır. Gerildiğinde 230 fit =7.010 cm gelen, bu yün ve keten karışımı sekiz renk dikiş-li sanatsal arka plandan oluşur (Anderson, 1986). Bayeux nakışı, (Fransızca: Tapisserie de Bayeux, Eski İngilizce: Baiustæpped) 1066 yılındaki Hastin-gs savaşı sonucu Normanlar tarafından ele geçirilen İngiltere’nin tarihini Norman bakış açısıyla anlatan nakışlı tekstildir. Altmış keten parçadan oluşan Ba-yeux Tapestry bir parçası50 cm eninde 70 metre boyundadır. Kanaviçe olduğu söylense de daha çok duvara asılan kilimleri andırır. Arka dikiş yöntemiy-le yapılmıştır. şekillerin yanı sıra işleme üzerindeki yazılar latincedir. Aslı Fransa Bayeux’deki Musée de la Tapisserie de Bayeux’de sergilenmektedir. İş-lemelere yapılan en eski atıf 1476 yılındaki Bayeux Katedrali sayımıdır. Ancak kökenlerine dair çok sa-yıda iddia bulunmaktadır(Grape 1994).İşleme öz ve basit bir dille sahne sahne anlatılmaktadır. Çizgi karakter şeklinde thpestry üzerinde 600 kişi, 190 at ve katır, 35 köpek, 500 diğer hayvan ve 100 den fazla ağaç ve gemi görseli bulunmaktadır. Ortaçağ silahları, savaş, mimarlık, kostümler, folklor ve tarih

için değerli belgedir. Bir latince uzmanı için parlak teknikte renk, 230 x 30.48= 7010,4 cm metin kü-mesidir. latince yazılmış Bayeux Tapestry keten du-var örtüsü 1066 yılında İngiltere’nin Norman fetih hikâyesini iğne- iplik ile anlatmaktadır. Gerildiğinde 230 fit =7.010 cm gelen, bu yün ve keten karışımı sekiz renk dikişli sanatsal arka plandan oluşur (An-derson, 1986).

Nakışta Kullanılan Teknikler ve Renkler

Bayeux gobleni Kral William’ın eşi Krali-çe Matilda tarafından Saxson rahibelerine koca-sını onurlandırılmak üzere işlettirilmiştir. Bayeux’ etapestry dense de aslında keten kumaş üzerine

Fotoğraf 1. Burada Dük William ve ordusunun Michael Dağına gelişi görülmekte

İşlemede anlatılan öykü sırasında gerçekle-şen beklenmedik bir doğa olayı da resmedilmiştir. 1066 yılı dünyadan görülen Halley kuyruklu yıldızı Orta Çağ inanışına göre yaklaşmakta olan felaketin habercisi olarak değerlendirilmiştir. Harold’un tahta çıkışından 4 ay sonra görünen kuyruklu yıldız, Kral William tarafından da zaferinin ilahi bir işareti olarak değerlendirilmiştir (Carter, 1985).

Fotoğraf 2. Halley Kuyruklu yıldızın anlatıldığı bölüm

Fotoğraf 3. Savaşın Anlatıldığı Resimli Tarih Geçidi (http://www.bayeuxmuseum.com/un_document_historique.html,erişim tari-hi(06.05.2017,14.50)

210

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 4. King Edward, Tapestry’nin ilk sahnesi Kral Edward işlemesiyle başlamaktadır.

işlemedir. Yünlü keten kumaş üzerine işlenmiştir, kumaş kısımlar halinde işlendikten sonra birleşti-rilmiştir. İki tür işleme yapılmıştır. Arka dikiş tekni-ğiyle resmedilen şeklin ana hatları oluşturulurken, şekillerin içleri daha sonra doldurulurdu. Kullanılan ana renkler toprak rengi, mavi, yeşil ve az miktar-da siyah renkleri içerir. Sonraki dönemlerde yapılan restorasyonlar açık sarı ve turuncu renklerde yapıl-mıştır.

Bayeux Tapestry’si, melanj keten dokuma üzerine crewel (yün ipliği) ile zemin68,38 cm uzun-luğunda ve 50cm genişliğindedir (224,3 1.6ft) Fi-gürlerin ana hatları, latince yazılar ve rakamların iğne ardı işleme tekniğiyle belirlenerek figürlerin içi farklı nakış tekniği ile doldurulmuştur. Her işle-meden sonra uzunluğu dokuz- on dört ve üç met-re arasında keten parça, birbirine dikilir ve sonraki parçalarda nakış ile gizlenmiş birleşimler elde edi-lir. Başlangıçtaki14 sahne sınırları düzgün, sonraki sahneler ise neredeyse görünmez ilave edilerek, böyle bir teknik geliştirildi. Bronz iğne ile işlendiği tahmin edilen nakışlarda 8 renk tespit edilmiştir. Doğal boyalardan muhtemelen aşı boyası(toprak)olarak bilinen kırmızımsı Sarı renkten, açık sarı ya da sarımtırak olarak tanımlanan sarı renk, pişmiş toprak (terakota ya da) kiremit kırmızısı, mavi- yeşil, ördekbaşı yeşili, adaçayı yeşili, parlak zeytin yeşili, mavi ve mavimsi siyah renkli yün ipliklerle nakışlar işlenmiştir. Yazılı kaynaklarda nakışlar üzerindeki bazı renklerde eksik tonların bulunduğu ve İngilte-re’de yetişen bir tür çiçek elma kabuğundan elde edilen orta sarı renginden bahsedilmektedir. Kök boya viking (Norveç) tekstili içinde bu renkler de görülmektedir Güçlü parlak bir kırmızı, koyu yeşil, mavi ve sarı karışımından oluşan gri, koyu kahve ise; hardal sarısı, siyah ve kırmızı renk karışımından elde edilmiştir. Menekşe rengi ise, Avrupa Mürver ağacından boyanmıştır. Bahsedilen bütün renkler on birinci yüz yıl minyatürlerini oluşturdukları gibi, goblen renk paletini oluşturan Anglo- Sakson el yazma eserlerini de aydınlatır. 1050- 1060 yıllarına ait tapestry deki boya renkleri açıktır. Ancak Koyu Zeytin yeşili bu dönemde çok yaygın olarak kulla-nılmıştır. Tapestry üzerinde renkler de zaman için-de farklı tonlar görülmektedir. Doğal boyalı renkli nakış ipliklerindeki gün ışığına karşı haslıkları çok

iyi durumda olup neredeyse tapestry deki renkleri müzeye gelenler o gün işlendiği gibi algılamaktadır. Nakışçılar kumaşı tezgâh üzerine serip Bayeux Na-kışını gerçekleştirmek üzere önce sınır dikişlerini oluşturmuşlardır. Desenlerin içini dik açı oluştura-cak şekilde doldururlar.

Fotoğraf 5. Savaşa Giden Süvari Birliğinin Atlarının Rengi Zeytin Yeşili

Fotoğraf 6. Anglo- Sakson Nakışı Yapımından Kesit, Broidery Gallery – In Prayse of the Needle

Nakışta yer alan tüm figürlerin içleri ana hat (iğne ardı) dikişi ile birbirlerini takip ederek tut-turulur. Ellerdeki dar çizgiler yüz detayları, mızrak, harfler, bitki dalları ve zırhlarını oluşturan zincir de-senleride bu teknikle işlenmiştir. Zinciri oluşturan bu dikişin bir diğer adı ise “Kök” dikişidir.

Fotoğraf 7. Osberg Tekstili (viking), 1904 yılında yapılan kazılar sırasında bulunmuş, Tekstil. İpek nakış rekonstrüksiyonu, At Kul-tur historisk Museum, UiO.( Norveç Ortaçağ Müzesi).

Harfler için çizgi veya gövde dikişinde şe-killerin içlerini ve motifleri doldurmak için kullanılan iplik renkleri pişmiş toprak veya russet kırmızı(koyu kahverengi ile İrlanda turuncusu karışımı), donuk altın, mavi-yeşil, zeytin yeşili ve mavi olup, az mik-tarda koyu mavi veya siyah ve yeşil renktedir.

211

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

DÜNYA DA SERGİLENEN BAYEUX TAPESTRY ÖRNEKLERİ Bayeux tapestry’nin bire bir kopyaları bu-lunmaktadır. 1886 yılında İngiltere’de bire bir öl-çüde yapılan kopya bugün Berkshire’daki Reading Müzesinde sergilenmektedir. William Morris tekstil üreticisi ile başarılı bir terzi olan Thomas Wardle ve eşi Elizabeth, 1885 yılında meşhur tapestr’i yapma-ya başlanan tapestry,1886 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde İngiltere’nin Berkshire, Reading Mü-zesi’nde sergilenmektedir. İkinci örnek; Kanada’da sergilenmektedir, iki oğlunu birden trafik kazasında kaybeden Ontario Waterloo Üniversitesi Profesörü Emeritus Ray Dugan, acısını hafifletmek için başla-dığı çalışmasının ardından 1996 yılında işlemenin bir benzerini tamamlamıştır. Bu eser günümüzde Kanada ve ABD’de çeşitli müze ve galerilerde ser-gilenmektedir.2000 yılında başlayan diğer bir proje kapsamında Danimarkalı viking Group lindholm Høje, orjinal işleme tekniğine sadık kalarak Bayeux işlemesinin kopyasını yapmışlar kopya Haziran 2014 yılında tamamlanmış ve daimi sergi olarak Borglum Abbey’ de Mayıs 2015’te sergilenmeye başlamıştır. Üçüncü örnek; Dr. ED Wheeler, yargıç ve eski Oglethorpe Üniversitesi eski dekanı, Bayeux Tapestry’nin kumaş boyası ile tam boyutlu kopya-sını West Georgia Üniversitesine bağışladı. Carrol-lton 2014 tarafından satın alındı Kuzey University of Georgia içinde Dahlonega sergilenmektedir. Dör-düncü örnek; Yeni Zelanda’da 1066 Orta Çağı Yeni-den Mozaikle Oluşturma Bölümü, Bayeux Tapestry yaklaşık yarım ölçek mozaik versiyonu1979 yirmi yıllık bir süre içinde Michael linton tarafından yapıl-

Fotoğraf 8. İşlemede Figürlerin Elleri, Yüzlerindeki detay oldukça iyi görülmektedir.

mıştır. Beşinci örnek;Jason Welch Kuzey Creake’ lı bir woodcarver (ağaç oyma sanatçısı),16 yaşındaki oğlunu kaybetmesiyle bu üzüntüsünü yenmek için projeyi üstlendi. 25 beş metrelik kalas üzerinde oyma ve boyalı ahşap kabartma ile 2011-2014 yıl-ları arasında goblenin bir kopyasını yaparak kendi evinde sergilemektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

latince yazılmış Bayeux Tapestry keten du-var örtüsü 1066 yılında İngiltere’nin Norman fetih hikâyesini iğne- iplik ile anlatmaktadır. Gerildiğinde 230 fit =7.010 cm gelen, bu yün ve keten karışımı sekiz renk dikişli sanatsal arka plandan oluşur. Ay-rıca, öğrencilere yazma becerisi kazandırmak için 230 fit ve 0,5(68,38 x50 cm) genişliğinde “Belge” yazım oyunları olan ortaçağa ait bu doküman öğret-menler için önemli bir kaynaktır. Bir resim bin keli-meye bedeldir. 230 fit’lik resim bir ömür boyu yete-cek yazı üretilebilir. Bayeux Tapestry her disiplin için önemli bir kaynak olduğu görülmektedir. Bronz iğne ile işlendiği tahmin edilen nakışlarda 8 renk tespit edilmiştir. Doğal boyalardan muhtemelen aşı boyası olarak bilinen kırmızımsı Sarı renkten, açık sarı ya da sarımtırak olarak tanımlanan sarı renk, pişmiş toprak (terakota ya da) kiremit kırmızısı, mavi- ye-şil, ördekbaşı yeşili, adaçayı yeşili, parlak zeytin yeşili, mavi ve mavimsi siyah renkli yün ipliklerle nakışlar işlenmiştir. İplik renkleri pişmiş toprak veya russet kırmızı(koyu kahverengi ile İrlanda turuncu-su karışımı), donuk altın, mavi-yeşil, zeytin yeşili ve mavi olup, az miktarda koyu mavi veya siyah ve ye-şil renktedir. Doğal boyalı renkli nakış ipliklerinde-ki gün ışığına karşı haslıkları çok iyi durumda olup neredeyse tapestry deki renkleri seyirciler o gün işlendiği gibi algılamaktadır. Terziler kumaşı tezgâh üzerine serip Bayeux Nakışını gerçekleştirmek üze-re önce sınır dikişlerini oluşturmuşlardır. Sonraki yıllarda yapılan restorasyonlarda sarı ve turuncu iplik renkleri kullanılmıştır. Ortaçağ tapestry (nakış) olan tekstilin, Fransa, İngiltere, Amerika, Kanada, Danimarka ve Yeni Zellanda’ da farklı malzemelerle aslına uygun kopyalarının bir dönemi görsel okuma ile yeni kuşaklara aktarmaktadır.

212

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

CARTER M. J. Using theBayeux Tapestry toDiscov-erthePast, Taylor & Francis, ltd., 1996, pp. 24-25

GRAPE W. TheBayeux Tapestry, Monumentto a Norman Triumph, Munıch- New York Prestel, 1994

ATA B.,Müzelerle ve Tarihî Mekanlarla Tarih Öğreti-mi : Tarih Öğretmenlerinin “Müze Eğitimine” İlişkin Görüşleri , T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Eğitimi Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara 2002

http://arabulogren.com/index.php/5n1k/1218-1-feet-kac-cm-dir-kac-metredir, 24.02.2017, 08.26)

http://www.khm.uio.no/besok-oss/historisk-muse-um/, 11.04.2017, 15.00

http://needleprayse.webcon.net.au/broidery/an-glo_saxon_collar.html, 11.04.2017, 15.23

http://brstudies.pbworks.com/w/page/15133681/Norman%20Conquest. itish 05.05.2017 19.28

http://www.bayeuxmuseum.com/un_document_historique.html, erişim tarihi( 06.05.2017,14.33)

http://www.bayeuxmuseum.com/un_document_historique.html,erişim tarihi(06.05.2017,14.50)

h t t p : / / w w w . p s a m m o s . n l / w o e s t e v i k . h t m l , 08.05.2017, 22.39

https://ung.edu/news/articles/2015/03/4-reasons-ungs-newest-art-acquisition-is,-a-must-see.php, 07.05.2017, 22.47

h t t p : / / w w w .o h p s .o r g . u k / c a t e g o r y / n e w s , 08.05.2017, 22:54

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2538110/Grandfather-hand-carved-230FOOT-wooden-scale-model-Bayeux-Tapestry, 08.05.2017, 23:00

213

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Tekstil endüstrisinde yaş terbiye işlemleri, çok fazla su tüketen, enerji girdilerinin yüksek oldu-ğu ve atık bırakma potansiyeli yüksek seviyelerde olan süreçlerden oluşmaktadır. Terbiye işlemleri içinde yer alan baskı ile kumaş desenlendirme tek-nikleri ve teknolojileri, yenilikçi bakış açıları ile her geçen gün daha doğa dostu uygulamalar yönünde gelişim göstermektedir. Çalışmamızda, yeni bir eko-lojik baskı yaklaşımı ile tamamen doğal malzemeler ve geleneksel metotlar kullanılarak ipek kumaşlar desenlendirilmiş ve kumaş performansları araştırıl-mıştır. Bunun için, ön işlem olarak 3 farklı yıkama reçetesi oluşturulmuştur. Sonrasında, kumaşlar şap taşı ve krem tartar kullanılarak mordanlanmış ve yaş bitki yapraklarıile direkt olarak temas edecek şekilde kaynatma işlemi gerçekleştirilmiştir. Desen-lendirmesi tamamlanan kumaşlar yıkama haslığı, sürtme haslığı testlerine tabi tutulmuştur.

Anahtar kelimeler: Ekolojik baskı, ipek, haslık.

ABSTRACT

Textile finishing processes use tremendous amount of water, consume much energy and create dramatic level of effluents. Printing is one of the fin-ishing techniques, which is developing day by day with getting benefit from the innovative approaches to be more environment friendly application. In this study, silk fabrics have been patterned with novel ecological printing method by using natural materi-als, and in the end the performances of the fabrics have been investigated. First of all, three different scouring recipes have been prepared for the pre-treatment of fabrics. Then, alum and cream of tar-tar have been used for mordanting. Next, fabrics, directly in contact with wet plant leaves, have been kept inside the boiling water for final patterning. At last, treated fabrics have been tested in terms of washing fastness and rubbing fastness.

Keywords: Ecological printing, silk, fastness.

EKOLOJİK BASKI İLE KUMAŞLARIN DESENLENDİRİLMESİPATTERNING OF FABRICS WITH ECOLOGICAL PRINTING

Ramazan ERDEM*, Mine Aydoğan BAYRAM**, Gülay BIlGE***

*Akdeniz Üniversitesi, Serik Gülsün Süleyman Süral MYO, Tekstil Teknolojileri Bölümü, 07500, Antalya**Akdeniz Üniversitesi, Serik Gülsün Süleyman Süral MYO, Moda Tasarımı Bölümü, 07500, Antalya***Akdeniz Üniversitesi, Serik Gülsün Süleyman Süral MYO, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü, 07500, Antalya

Giriş

Artan çevre bilinci ile birlikte, küresel ısın-ma, su kaynaklarının azalması ve kimyasal atık problemleri konularında yasal düzenlemeler arttırıl-mış, her sektördeki üretimin çevre dostu ölçütlere uygun olarak yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Tekstil endüstrisinde atıkların % 50’den fazlasının boyama, baskı ve bitimişlemlerinden kaynaklandığı bilinmektedir (Smith 1994). Çok fazla miktarda su, enerji, boyarmadde ve kimyasalların kullanılması tekstil bitim işlemlerinin ortaya çıkardığı kirlilik ve çevre yükünü arttırmaktadır. Sentetik boyarmaddeler petrokimya kay-naklı olup, özellikle bazıları yapılarındaki birtakım kimyasal gruplar nedeniyle toksik ve kanserojen etki gösterebilmektedir. Örneğin, bazı azo boyar-maddelerin belli koşullar altında kanserojen aroma-tik aminler üretebileceği iddia edilmekte ve uzun süre ciltle temas halinde, cilt yoluyla emilerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği ifade edilmekte-dir. Bu sebeple 22 çeşit arilaminin kullanımı Avrupa Birliği tarafından yasaklanmıştır (Örün 2015).Ay-rıca,Dünya tekstil tüketiminin ortalama 30 milyon ton olduğu varsayılmakta ve bu rakamın her geçen yıl % 3 büyüme göstereceği öngörülmektedir. Bu da

yaklaşık olarak her yıl ortalama 700.000 ton sente-tik renklendiricinin doğayı kirletme riski taşıdığını göstermektedir (SAMANTA 2009). Bu konuya atfen son yıllarda, Yeşil Tekstiller, Organik Tekstiller, Eko-lojik Tekstiller, Çevre İçin Tasarım, Sürdürülebilirlik, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi- YDD (life Cycle-Assessment- lCA), Sürdürülebilir Tasarım (Design forSustainability- D4S) gibi birçok kavram ortaya atılmış ve ekolojik tekstil tasarımı ile ilgili farkında-lık yaratılmıştır (lewis 2001, Niinimaki 2006, Clark 2009, Dawson 2011). İpek lifleri amfoterik bir yapıya sahip olma-ları nedeniyle, anyonik, katyonik, direkt, reaktif ve metal kompleks boyarmaddeleri ile kolaylıkla boya-nabilmekte ya da baskı ile desenlendirilebilmektedir. Bahsi geçen boyarmaddelerin haslık değerlerinde, uygulanma sürelerinde ve maliyetlerinde farklılıklar söz konusudur. Endüstride bu boyarmaddeler ile gerçekleştirilen baskı teknikleri; direkt baskı, aşın-dırma baskı, rezerve baskı, transfer baskı, ink-jet baskı ve özel baskılar (flok, gofre, batik, krep, devo-re vb.) olarak gruplandırılabilir. Uygulama esnasında tüketilen su, harcanan enerji ve çevreye bırakılan atık miktarı düşündürücü boyutta olup, doğa dostu uygulamaların geliştirilmesi yönünde çalışmalar de-vam etmektedir (DAWSON 2000).

214

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Bitki yaprakları veya çiçeklerinin direkt ola-rak kumaş ile teması yoluyla desenlendirme esası-na dayanan ekolojik baskı yöntemi yeni bir naturel uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte literatürde bu konu ile ilgili çalışmaların sayısı çok azdır. Sherry Haar yapmış olduğu çalış-mada, yaş, kuru veya dondurulmuş haldeki sumak, demirağacı yaprağı, altınbaşak, mazı ve portakal yapraklarını mordanlanmış kumaşların yüzeyine yerleştirmiş ve bu kumaşları katlayıp sıkıca bağla-dıktan sonra plastik torbalarda birkaç gün boyunca güneş ışığına maruz bırakmıştır (Sherry). Oldukça tatmin edici sonuçlara ulaşılmasına rağmen, gün içindeki ısı ve ışık miktarındaki farklılıklar aynı ve-rimlilikte desenlendirme yapmanın önünde engeldir (KADOlPH 2004). Avustralyalı sanatçı India Flintokaliptus yapraklarını yünlü, pamuklu ve ipekli kumaşlara çekiç darbeleri ile ezerek direkt olarak uygulamış,-farklı tonlarda rastgeledesenler elde etmiştir (Flinth 2000). Bu yöntemde, darbe alan kumaşların meka-nik özelliklerinin kötüleşme ihtimali söz konusudur. Bu çalışmada, özgün bir yöntem olan di-rekt temas tekniği ile ipekli kumaşlar herhangi bir mekanik kuvvet ya da güneş ışığına maruz bırakma-ya gerek kalmadan, sadece sıcak suda kaynatma yöntemi ile desenlendirilmiştir. Renklendirme için yaş bitki yaprakları kullanılmıştır. Baskılı kumaşların renk ölçümleri yapılmış, yıkama haslığı, sürtme has-lığı, mukavemet ve uzama özellikleri test edilmiştir.

1. Materyal ve Metot

1.1. Materyal

Bu çalışmada50 g/m2 ağırlığında atkı sıklığı 30 tel/cm, çözgü sıklığı ise 35 tel/cm olan, B 1/1 (Bez ayağı) bağlantısında dokunmuş vual ipek kumaş ile çalışılmıştır. Zamk çıkarma (serisin uzaklaştırma) işlemi için yeşil sabun ve sodyum bi-karbonat (NaHCO3), mordanlama için ise şap taşı [KAl(SO4)2.12H20] ve krem tartar(KC4H5O6) kul-lanılmıştır.

1.2. Baskı Öncesi Kumaşların Yıkanması

Yıkama reçetesinin içeriği ve işlem para-metreleri ile ilgili detaylar Tablo 1’de sunulmakta-dır. Her bir grupta 4 adet olacak şekilde 31 x 31 cm ebatlarında toplam 12 adet ipek kumaş hazırlan-mıştır. Yeşil sabun ve sodyum bikarbonatın, ipek kumaşların boya çekme kapasitelerine etkisini öl-çümlemek amacıyla bu iki maddenin her bir grup için banyoya katılma miktarları değiştirilmiştir.

Reçete

ABC

YeşilSabun

(g)304560

Sodyum bikarbonatNaHCO3

(g)2,55

7,5

Toplam Süre (dk)707070

Sıcaklık⁰C

40-10040-10040-100

Tablo 1. Yıkama ve işlem parametreleri

A, B ve C gruplarına uygulanan yıkama iş-lemleri ise metodolojik olarak aynı tutulmuştur. Ku-maşlar, 5 litre su içersinde ilk 10 dakika boyunca 40 ⁰C’de karıştırılarak bekletilmiştir. Daha sonra yeşil sabun ilavesi yapılmış ve 15 dk kadar yine 40 ⁰C’de karıştırılarak bekletilmiştir. Sonrasında, banyoya NaHCO3 ilave edilmiş ve kumaşlar 100 ⁰C’de 45 dk kadar kaynatılmıştır. Ardından, sıcak ve soğuk du-rulamalar yapılarak yıkama işlemi tamamlanmıştır (şekil 1). Kumaşlar mordanlama işlemi öncesi oda sıcaklığında 24 saat asarak kurutulmuştur.

Şekil 1. Yıkama işlemi

1.3. Mordanlama işlemi

Her bir grup için ayrı ayrı olmak kaydıyla mordanlama işlemi 1 litre su içerisinde 5 g şap [KAl(-SO4)2.12H20] ve 1,5 g krem tartar (KC4H5O6) çö-züldükten sonra, kumaşların bu çözelti içerisinde 40 ⁰C’de 1 saat bekletilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Daha sonra kumaşlar baskı işlemi öncesi gün ışığı almayan bir ortamda oda sıcaklığında 24 saat asa-rak kurutulmuştur.

1.4. Baskı İşlemi

Direkt temas yöntemi ile renklendirme ça-lışmamızdayaş haldeki okaliptus, zeytin, gül, çam, meşe palamutu ve sinerya yaprakları kullanılmıştır. Yapraklar, sirke (asetik asit) / su (1:1) karışımına daldırıldıktan sonra, kumaşın bir tarafına sistematik bir biçimde dizilmişlerdir. Simetrik desenler elde et-mek üzere, kumaşın boş kalan tarafı, yaprakların di-zildiği dolu tarafın üzerine katlanmıştır. Daha sonra, katlı kumaşlar, çapı yaklaşık 1.5 cm, boyu ise yak-laşık 20 cm olan düzgün tahta çubukların etrafına rulo şeklinde sıkıca sarılmıştır. Ruloların açılmaması için, kumaşların etrafına keten iplikleri sıkıca dolan-mıştır. Sonrasında bu yıkamateknesinde arıtılmış su ile 1 saat boyunca kaynatılmıştır. Kaynatma işlemi tamamlandıktan sonra rulolar açılarak temizlenmiş ve kumaşlar gün ışığı olmayan ortamda oda sıcaklı-

215

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

NumunelerSıcaklık (°C)Süre (dk)

A1, B1,C1110

4

A2, B2,C2120

4

A3, B3, C3130

4

Tablo 2. Fikse ve işlem parametreleri

1.5. Yıkama ve Sürtme Haslığı Testleri

Baskı işlemi yapılmış kumaş numuneleri, ISO 105-C06 yıkamaya karşı renk haslığı standar-dının A1S koşuluna göre, 40 ˚C sıcaklıkta, 10 adet bilye ve 30 dakika süre ile yıkama haslığı testine (TS EN ISO 105-C06) tabi tutulmuştur. Ayrıca, yine bas-kı işlemi yapılmış kumaş numunelerine TS 717 EN ISO 105-X12 standardına göre sürtünmeye karşı renk haslığı testi yapılmıştır (TS 717 EN 105 – X12).

2. Bulgular

2.1. Kumaş Görüntüleri

Baskı öncesi ön terbiye amaçlı olarak ya-pılan yıkama işleminden sonra kumaşlarda gözle görülür herhangi bir renk değişimi olmamıştır. şekil 2’de fikseli ve fiksesiz gruplara ait baskılı kumaş ör-nekleri görülmektedir. C grubuna ait numunelerde, A ve B gruplarına ait numunelere göre desenlerin bir miktar daha net çıktığı söylenebilir. Bu duru-mun, C grubunun yıkanmasında kullanılan yeşil sa-bun ve NaHCO3 miktarının fazla olması dolayısıyla serisinin diğer gruplara göre bir miktar daha fazla uzaklaşmasından kaynaklandığı söylenebilir (ANİş 2016).

2.2.Yıkama ve Sürtme Haslığı Test Sonuçları

Numune kumaşların kuru ve yaş sürtünme haslığı değerleri Tablo 3’de verilmiştir. Farklı reçe-telere göre baskı işlemi yapılmış kumaşların kuru ve yaş sürtme haslık test sonuçları iyi çıkmıştır. A grubu için haslık değerlerinde çok az da olsa bir iyileşme olmuştur.Sürtme haslığı anlamında, artan fiksaj sıcaklıklarının kumaş performanslarına kayda değer bir katkısının olmadığı anlaşılmıştır.

Belirtilen koşullara göre gerçekleştirilmiş olan yıkamaya karşı renk haslığı testi (lekeleme) sonuçları Tablo 4’te verilmektedir. Baskı işlemi ya-pılmış kumaşların yıkama haslığı test sonuçlarına göre lekeleme değerlerinin farklı reçeteler için iyi olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, fikselikumaşların has-lık değerleri, fiksesizleregöre çok az da olsa daha iyi çıkmıştır. Sürtme ve yıkama haslık sonuçları, yapı-lan baskı işleminin, ilave bir fikse işlemi gerektirme-yecek kadar başarılı olduğunu ortaya koymuştur.

Şekil 2. Fikseli ve fiksesiz kumaş görüntüleri

ReçeteFiksesiz AFiksesiz BFiksesiz C

A1B1C1A2B2C2A3B3C3

Kuru4-54-54-5555555555

Yaş4

4-54-5555555555

Tablo 3. Baskı işlemi yapılmış kumaşlara ait sürtünme haslığı test sonuçları

Tablo 4. Baskı işlemi yapılmış kumaşlara ait yıkamaya karşı renk haslığı test sonuçları lekeleme

ReçeteFiksesiz AFiksesiz BFiksesiz C

A1B1C1A2B2C2A3B3C3

4-54-54-5555555555

4-54-54-5555555555

4-54-54-5555555555

4-54-54-5555555555

4-54-54-5555555555

4-54-54-5555555555

YÜN

AKR

İlİK

POlİ

ESTE

R

POlİ

AMİD

PAM

UK

S.AS

ETAT

ğında 24 saat boyunca asarak kurutulmuştur. Son olarak, her gruptan üçer adet kumaşa üstten re-zistans ısıtmalı kapalı fırında (Elit Makine, Türkiye) farklı sıcaklıklarda fiksaj işlemi uygulanmıştır (Tablo 2).

216

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Sonuç

Bu çalışma ile çevre dostu bir uygula-mayla otantik kumaş desenleri elde edilmeye çalışılmıştır. Bu manada, ipekli dokuma kumaşlar, yaş bitki yaprakları ile direkt temas ettirilmek sureti ile başarılı bir şekilde desenlendirilmiştir. Ön terbi-ye işlemlerinde kullanılan yeşil sabun ve sodyum bikarbonat miktarının artması ile baskı sonrası bir miktar daha net desenler elde edilmiştir. Fikseli ve fiksesiz kumaşların haslık değerleri arasında kayda değer farklılıklar gözlenmemiştir.Dolayısıyla,yapılan baskı işleminin, ilave bir fikse işlemi gerektirmeye-cek kadar başarılı olduğu saptanmıştır.

Teşekkür

Yazarlar, baskılı kumaşların fiksaj işlemleri-nin gerçekleştirilmesinde yardımlarını esirgemeyen RAl Tekstil (Antalya) Üretim Müdürü R. Kıvanç Ya-kalı ve Rietveld Tekstil Serigrafi Baskı Firması (An-talya) Üretim Müdürü Nuray Polat’a teşekkür eder.

Kaynakça

Aniş, P., Çapar, G., Toprak, T., Yener, E. ‘İpek liflerinde Alternatif Çevre Dostu Yöntemlerle Seri-sin Giderme’, Tekstil ve Konfeksiyon, 26(4), 2016, 368-374.

Clark, G.,Kosoris., J., Hong l. N., Crul, M. ‘Design forSustainability: CurrentTrends in Sustainable Product Design and Development Sustainability, 1, Redesign Case Study: WaiTui, Fiji’, 2009, 409-424.

Dawson T. ‘ProgressTowards A GreenerTextileIn-dustry, ColorationTechnology’, Society of Dyer-sandColourists, 128, 2011, 1 - 8.

Dawson, T. l.,Hawkyard, C. J. ‘A New Millenium of Textile Printing, ColorationTechnology’, 30(1), 2000, 7-20.

Flint, I. ‘Arcadianalchemies’, Textile Forum, 19(1), 2000, 8-10.

Kadolph, S. J.,Diadick-Casselman, K. ‘Inthebag: Contact Natural Dyes, ClothingandTextilesRe-searchJournal, 22(1/2), 2004, 15-21.

lewis, H.,Gertsakis, J. ‘Design & Environment: A Global Guide ToDesigningGreenerGoods, Green-leaf’, 2001, 141s.Niinimäki, K. ‘EkodesignandTextiles’, RJTA, 10(3), 2006, 67-75.

Örün, E. ‘Giysiler ve Çocuk Sağlığı: Ne Giysin? Nasıl Yıkansın?, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi’, 58, 2015, 43-49.Samanta, A. K.,Agarwal, P. ‘Application of Natural Dyes on Textiles’, IndianJournal of Fibre&TextileRe-search, 34(4), 2009, 384-399.

Sherry, H. ‘EcoPrints: Dyeingand Printing with-PlantsSustainablePracticesforColorEffectsAppar-el’, Textiles&Interior Design; Agricultural Experi-ment Station Kansas StateUniversity.

Smith, B. ‘TheFuture of PollutionPrevention An Al-ternativetoCostlyWaste Treatment’1994, http://in-fohouse.p2ric.org/ref/01/00386.pdf(Erişim Tarihi: 15.02.2017)

TS EN ISO 105-C06. TextilesForColourFastness – Part C06: ColourFastnesstoDomesticand Com-mercial laundering. TurkishStandardsInstitute, November 2001, Ankara, Turkiye.

TS 717 EN 105 – X12. TextilesTestsforColourFast-ness – Part X12: ColourFastnessTorubbing. Turkish-StandardsInstitute, February 2000, Ankara, Turki-ye.

217

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Doğal boyalar bitki ve böceklerden elde edilen boyalardır. On dokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar yaygın şekilde uygulanan bu yöntem sentetik boyar maddelerin çıkmasıyla önemini kısmen kay-betti. Yalnız kilimcilik ve halıcılık sanatının yapıldığı bazı bölgelerde günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir. Kök boya bitkinin çeşitli kısımlarından yararlanılarak yapılan boya türüdür. Bitkinin dalın-dan, yapraklarından ve meyvesinin kabuklarından yapılan boyalara da çöp boya denir. Bazı bitkilerin tamamı boya maddesi olarak kullanılırken bazıları-nın da çiçeği, yaprağı, tohumları, meyvesi, kabuğu veya kökü kullanılır. Bu çalışma kapsamında ceviz kabuklarından elde edilen boyalarla ilgili bir çalışma yapılmıştır. Ceviz ağacının koyu kahverengiliğini al-ması uzun bir süreç gerektirir. Cevizin yaprağından kabuğundan ve özünden çeşitli kahverengi boya elde edilir, Sonbahara doğru olgunlaşan cevizlerin kabukları toplanmadığı zaman dalında kurumaya başlarlar. Normalde yeşil renkli olan ceviz kabukları siyah bir renk alırlar. Kuruyan kabuklar ya oldukları gibi kullanılırlar ya da bitki öğütücülerle toz haline getirilir. Bitki bir kabın içersin de istenen koyuluğa ulaşana kadar bir kap içinde kaynatılır. Kendi doğal malzemesi kaynatılarak oluşturulan boya, ağacın plastik özelliğine ve rengine göre birkaç kat boya-nır. Astar dediğimiz boyama işlemi bittikten sonra eskitme yöntemiyle boya aşındırılır ve parlaklık ka-zandırmak için doğal parlatma yöntemleri kullanılır. Bitkisel boya, tuz ve balmumu doğal malzemeler ol-duğu için kullanılan malzeme üzerinde hem estetik bir görüntü oluştururken, hem de malzeme üzerin-de koruyucu bir etki oluşturur. Bu makalede kök ve bitkisel boyalarla kay-natılarak elde edilen boyalarla ahşap boyama yapıl-mış ve plastik unsurlar ile ilişkisi araştırılmış, örnek-lenerek değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kök boya, bitkisel boya, heykel patina.

ABSTRACT

Root paints are made by natural plants and insects. Until the middle of the nineteenth century widely implemented this method with importance of partially synthetic dyestuff. Rug and carpet art was made only in some areas, it continues to be used to-day. Root plant is made by flowers roots mostly. At the same time, the plant branches, leaves and fruit of paint made from garbage to paint. While some of the plant is used as a dye and some flowers, leaves, seeds, fruit, bark or root is used. The scope of this study is obtained from walnut shell with a study. Walnut dark brown takes the requires a long pro-cess. Walnut leaves extract from the bark and is ob-tained from a variety of brown paint autumn when ripe nuts right shells begin to dry in the collection. Normally green colored walnut shells, they receive a black color. The dried bark are used as they are or they plant is made into powder with the grinder. You put plant into a bowl and boiled until it reaches the desired color. Paint the tree created by boiling their native material plastic and painted several lay-ers by color. After the painting process we call lining antiquing paint and brightness to give the natural polishing methods are used. Root, salt and wax is natural materials used when creating an image that is both aesthetic and creates a protective effect on the material. This article is obtained by boiling the roots and garbage paints paint made with wood and plas-tic elements are researched, was evaluated by in-stantiated relation.

Keywords: root dye, plant dye, statuary patina.

BİTKİSEL BOYANIN HEYKEL PATİNA MALZEMESİ OLARAK KULLANIMIUSING OF HERBAL DYES AS PATINA MATERIAL IN SCULPTURE

Recep ÖZER*

* Öğr. Gör., Kayseri Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü, [email protected]

Giriş

Yaratma arzusu yeni bir olgu değildir. Bu tarihin en erken dönemine kadar uzanan bir süreç-tir. Bizim tarihöncesi atalarımız mağara duvarlarına doğal boyaları kullanarak at, bizon ve insan resim-leri yaptılar. Bu ilk insanlar yaratmaya dair dürtü ve inançla doğadaki bulduğu doğal malzemeleri kul-lanmaya başladılar.

Doğal boyanın tarihçesi

Doğal boyalar bitki ve böceklerden elde edilen boyalardır. On dokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar yaygın şekilde uygulanan bu yöntem sentetik boyar maddelerin çıkmasıyla önemini kısmen kay-betti. Yalnız kilimcilik ve halıcılık sanatının yapıldığı bazı bölgelerde günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir. Bitkisel boya daha çok bitkinin kökün-

218

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

den yararlanılarak yapılan boya türüdür. Aynı za-manda bitkinin dalından, yapraklarından ve mey-vesinin kabuklarından yapılan boyalara da bitkisel boya denir. Bazı bitkilerin tamamı boya maddesi olarak kullanılırken, bazılarının da çiçeği, yaprağı, tohumları, meyvesi, kabuğu veya kökü kullanılır. Bunların toplama zamanları en önemli faktörlerden biridir. Genellikle toplanacak kısmın ( çiçeği, yapra-ğı, tohumları, meyvesi, kabuğu ve kökü kullanılır) Bunların toplama zamanları en önemli faktörlerden biridir. Bu çalışma kapsamında ceviz kabuklarından elde edilen boyalarla ilgili bir çalışma yapılmıştır. Ceviz ağacı koyu kahverengiliğini alması uzun bir süreç gerektirir. Cevizin yaprağından kabuğundan ve özünden çeşitli kahverengi boya elde edilir Sonbahara doğru olgunlaşan cevizlerin kabukları toplanmadığı zaman dalında kurumaya başlarlar. Normalde yeşil renkli olan ceviz kabukları siyah bir renk alırlar. Kuruyan kabuklar ya oldukları gibi kullanılırlar ya da bitki öğütücülerle toz haline getirilir. Bitki bir kabın içersin de istenen koyuluğa ulaşana kadar bir kap içinde kaynatılır. Elde edilen kahverengi boyaya yaklaşık 2-3 litre suya bir iki ka-şık peynir tuzu atılır. Peynir tuzunun bir özelliği de karışımın bozulmasını önlemektir. Bazen parlak bir görünüm elde etmek için yarım bardakta zeytinyağı kullanılır. Fakat zeytinyağının toz tutma özelliği ol-duğu için fazla tercih edilmez. Kendi doğal rengin-den kaynatılarak oluşturulan boya ağacın plastik ve rengine göre birkaç kat boyanır. Astar dediğimiz boyama işlemi bittikten sonra eskitme yöntemiyle boya aşındırılır ve parlak-lık kazandırmak için doğal parlatma yöntemleri kul-lanılır. Bitkisel boya, tuz ve balmumu doğal malze-meler olduğu için kullanılan malzeme üzerinde hem estetik bir görüntü oluştururken, hem de malzeme üzerinde koruyucu bir etki oluşturur.

BOYAMA ÇALIŞMALARI

Uygulamalar

Sonbahara doğru olgunlaşan cevizlerin kabukları toplanmadığı zaman dalında kurumaya başlarlar. Normalde yeşil renkli olan ceviz kabukları zamanla siyah bir renk alırlar. Kuruyan kabuklar ya oldukları gibi kullanılırlar ya da bitki öğütücülerle toz haline getirilir. Bitki bir kabın içersin de istenen ko-yuluğa ulaşana kadar kap içerisinde kaynatılır. Elde edilen kahverengi boyaya yaklaşık 2-3 litre suya bir iki kaşık peynir tuzu atılır. Peynir tuzunun bir özelliği de karışımın bozulmasını önlemektir. Bazen parlak bir görünüm elde etmek için yarım bardakta zeytin-yağı kullanılır. Fakat zeytinyağının toz tutma özelliği olduğu için fazla tercih edilmez.

Malzemedeki bu rastlantısal görünüm ba-zen biçim ve forma plastik bir özellik kazandırır, ba-zen de istenmeyen bir özellik olarak karşımıza çıkar. Heykelin düşünsel özelliğini olumsuz olarak etkile-diği bu gibi durumlarda heykeli tek renge getirmek için patine yöntemini kullanırız.

Ceviz ağacı yaşına göre farklı renk özel-likleri gösterir. Daha genç ağaçlar açık kahverengi tonundadırlar. Ağaç yaşlandıkça koyulaşır ve da-marlarında ve genel görünümünde farklı renk ton-ları oluşur. Bu dekoratif özelliği heykelin düşünsel boyutunu bazen ikinci plana iter ve malzemenin kendisi ön plana çıkar. Sanatsal heykellerde mal-zemenin ön plana çıkması bazen heykel üzerinde olumsuz etki yaratır.

219

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Uygulanan boyama yönteminden sonra boyanın özelliğinden dolayı mat bir görünüm orta-ya çıkar. Çalışmanın plastik etkisine göre mat veya parlak olmasına karar verilir. Parlatılmak istendiğin-de de parlatıcı olarak balmumu tercih edilir.

Bakır sülfatla yapılan patina

Demir sülfatla yapılan patina

Alimünyum sülfatla yapılan patina

Ceviz kabuğundan yapılan kahverengi boyanın balmumu ile parlatılmış görüntüsü

Ahşap Üzerine Bitkisel Boya Uygulamaları

Heykelde uyguladığımız bu yöntemle ken-di içerisinde renk farkları oluşturulabilir bunun için renk çeşitliliğini sağlayabilmek amacıyla hazırlanan boyanın içine demir sülfat (Fe2(SO4)3.7H2O), alü-minyum sülfat (KAl2(SO4)3.18H2O), bakır sülfat (CuSO2.5H2O), ve üzüm sirkesi (CH3COOH) gibi mordanlar kullanılabilir. Bu çalışmaları örneklendi-rirsek bakır, demir ve alüminyumla yapılan çalışma-ların farklı özellik gösterdiğini görürüz.

220

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Sonuç

O Steven Mithen; “Aklın Tarih Öncesi ‘’ adlı kitabında tarih öncesi el ürünlerinin doğal dünya hakkındaki bilginin kullanılmasında oynamış olabi-lecekleri rol açıklık kazanmış olmasa da bu ürünler-den birçoğunun, bilgi toplama, depolama ve iletme-ye yaradığı konusunda kuşkumuz olmaz” der. Bitkisel boyaların kullanımında da sentetik veya endüstriyel boyalarla bir kesintiye uğrasa da gü-nümüzde tekrar eski önemine kavuşmuş ve farklı alanlarda da kullanılmaya başlamıştır. Malzemeyi kendi özü ile boyama da bir o kadar önemlidir. Bu araştırma kapsamında doğallık ön planda tutulmuş ve sanat eserini sunum aşamasında etkili bir yön-tem olarak görülmüştür.

Kaynakça

DElPECH Plerre Jean. (2004) The Mouldmaker’s Handbook, A&C Black.: london English language adition First Published in Great Britain

GOMBRİCH, E N.(1972).Sanatın Öyküsü, Bedrettin CÖMERT(Çev.). Ankara: .Remzi Kitabevi Yayınları

HOllİNGSWORTH, Mary..Dünya Sanat Tarihi. İs-tanbul: İnkılap Yayınları.

lEWİN, Roger.(2000) .Modern İnsanın Köke-ni, Nazım ÖZGÜNAYDIN(Çev.). Ankara:Tübitak Popüler Bilim Yayınları .

MITHEN, Steven. (1999). İnsan Aklının Tarih Önce-si. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

PlOWMAN, John.(1995). The Encyclopedia of Sculptıng Technıques.london: READ, Norbert.(2014). Sanatın Anlamı .İstan-bul:Hayalperest Yayınları Sanat Kuramları

TURANİ, Adnan.(1983). Dünya Sanat Tarihi. Anka-ra: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

221

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Türkiye, barındırdığı bitki türleri bakı-mından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Ülkemizde yaklaşık 9.000 den fazla bitki türü ye-tişmektedir. Yüksek dağ çayırlarından, bazı tropik bitkilere; bozkırlardan, iğne yapraklı ve geniş yap-raklı ormanlara kadar, Türkiye’de çok çeşitli bitki toplulukları bulunmaktadır. Boya bitkileri de bunlar-dandır. Geçmişte kökboya (Rubia tinctorium), cehri (Rhamnus petiolaris) ve çivitotu (İsatis tinctoria) gibi boya bitkilerinin özel olarak tarımı yapılmış ve bu yolla önemli ekonomik faydalar sağlanmıştır. Bu-gün gelişen ve değişen ekonomik koşulların gereği olarak yapay boyaların yaşantımızda giderek daha fazla yer almaları ile bitkisel boya kullanımı azalmış-tır. Özellikle Osmanlı Döneminde önemli bir ihraç ürünü olan boya bitkilerinin günümüzde bu anlam-da bir tarımsal üretimi ve ticareti yapılmamaktadır. Ancak bitkisel boyaların tarımının yapılması üzerine bazı çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalar Gıda tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ilgili birimleri ve Üniversite-ler gibi bazı kamu kuruluşları tarafından yürütülen araştırmalarla sınırlı kalmaktadır. Adı geçen kuru-luşlarca yürütülen çalışmalarda amaç daha çok Itri ve Tıbbi Bitkiler ya da Tıbbi ve Aromatik Bitkiler başlıkları altında yer alan bitkilerden gıda boyası elde etmek ya da bu bitkilerin ıslahı amaçlı yürü-tülen araştırmalardır. Bitkisel boyacılığın sürdürü-lebilirliğinin sağlanabilmesi için boya bitkilerinin tarımının yapılması alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir. Ancak bir ürünün pazarı olduğu süre-ce üretiminin de devam ettirilebileceği gerçeği göz önüne alınarak bu uygulamanın doğru bir planlama ile hayata geçirilmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: bitkisel boyacılık, kökboya, (Ru-bia tinctorium), cehri (Rhamnus petiolaris), çivitotu (İsatis tinctoria)

ABSTRACT

Turkey is one of the richest countries of the world on account of the plant species it harbours. In our country approximately over 9.000 species of plants grow. From high mountain meadows to some tropical plants, from steppes to coniferous and broad-leafed trees, various plant communities are present in Turkey. Dyeing plants are one of them. In the past, specific cultivation of dyeing plants such as madder (Rubia tinctorium), buckthorn (Rham-nus petiolaris), woad (Isatis tinctoria) had been done, and important economical gains were made with this method. Nowadays, naturel dye usage has decreased due to the improving and changing economic circumstances and the increasing usage of synthetic dyes. Dyeing plants which were partic-ularly important exportation products in the Otto-man period are no longer being cultivated or traded in this aspect. However there are some studies on the cultivation of dyeing plants. These studies are limited with researches carried out by certain pub-lic institutes such as the related units of Republic Of Turkey Ministry Of Food, Agriculture And live-stock and Ministry of Science, Industry and Tech-nology and Universities. The purpose of the studies carried out by the mentioned organizations obtains mostly food coloring from plants being under head-ings which are either medicinal plants or medicinal and aromatic plants and are the researches carried out for the purposes of these plants’ reclamation. Cultivation of dyeing plants is the among the first precautions to be taken to ensure the sustainability of natural dyeing. This application should be car-ried out with correct planning while considering the truth that the production of a product can only be continued as long as it has a place on the market. Keywords: naturel dyeing, madder (Rubia tinctori-um), buckthorn (Rhamnus petiolaris), woad (Isatis tinctoria)

BOYA BİTKİLERİNİN TARIMSAL ÜRETİME ALINMASININ DOĞAL BOYACILIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE KATKISI

CONTRIBUTION OF ENGAGING TO THE CULTIVATION OF DYE PLANTS TO THE SUS-TAINABILITY OF NATURAL DYEING

Sema ETİKAN*, Filiz N. ÖlMEZ**, Hande KIlIÇARSlAN***

-Bu çalışma Ahi Evran Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince Desteklenmiştir. Proje Numarası GSF.E2.17.001*Prof. Dr., Ahi Evran Üniversitesi, Neşet Ertaş Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü. Kırşehir.**Prof. Dr., Ahi Evran Üniversitesi, Neşet Ertaş Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü. Kırşehir.***Yrd. Doç., Ahi Evran Üniversitesi, Neşet Ertaş Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü. Kırşehir.

222

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Zengin renk kaynaklarına sahip olan doğa-nın en önemli boyama materyali bitkilerdir. İlk ola-rak bu amaçla bazı taş, toprak ve maden çeşitleri kullanılmış, yine bazı böcek ve yumuşakçalardan da boya elde etmek için yararlanılmıştır. Ancak sı-nırlı olan bu kaynaklar doğada daha çok ve çeşitli bulunabilen bitkilerin boyamacılıkta kullanılmaya başlanması ile terkedilmiştir. Dünya üzerinde geç-mişten günümüze yaşayan birçok kültür bitkisel boyacılıkla uğraşmış ve kendi geleneksel boyama yöntemlerini ortaya koymuşlardır. Türklerde de dokumacılık kültürü ile başlayan ve onunla birlikte gelişen bitkisel boya sanatı Anadolu’ya yapılan göç sonrasında burada, bölgenin zengin bitki örtüsüne sahip olmasının verdiği avantajı da kullanarak kök-lü bir boyacılık geleneği oluşturmuştur. Uzun yıllar bu köklü gelenek devam etmiş, Türk dokumacısının zevki ve becerisi ile ortaya çıkan Türk kırmızısı gibi özel bir renk ve onun boyama reçetesi dünyaya mal olmuştur. Bugün bitkisel boyalar yapay boyaların günlük yaşantımızda aldıkları yeri giderek artırma-larının bir sonucu olarak eski ihtişamını kaybetmiş-tir. Ancak bu ulusal kültür ve sanat değerimiz hâlâ birçok önemli halıcılık merkezimizde azalarak da olsa devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Bitkisel boya kullanımının devamının sağ-lanabilmesi ve geliştirilebilmesi için bu yöresel uy-gulamaların, yapılabilecek başka çalışmalarla da desteklenmesi gerekmektedir. Bu çalışmalardan birisi de boya bitkilerinin tarımının tarımsal araştır-malar ve uygulamalar kapsamına alınması gelmek-tedir. Buradan yola çıkarak bu çalışmada da geç-mişte ve günümüzde boya bitkilerinin tarımı üzerine yapılan çalışmalar açıklanarak, neden boya bitkile-rinin tarımı yapılmalı sorusunun cevaplarının tartı-şılması amaçlanmıştır.

1. Anadolu’da boya bitkilerinin tarımının geçmişi

Bitkisel boyacılık doğada kendiliğinden ye-tişen ya da kültürü yapılan bitkilerin bileşiminde bo-yarmadde bulunanlarından değişik işlemlerle boya elde edilmesi ve bu boyalarla yün, pamuk ipek gibi doğal liflerin boyanması olarak tanımlanmaktadır (Arlı, 1984:17, Harmancıoğlu, 1955:1, Kayabaşı vd., 2000: 112). Görülüyor ki bu tanıma göre bo-yamacılıkta ya doğada kendiliğinden yetişen bitkiler ya da kültüre alınmış bitkilerin yaprakları, meyve, gövde, yumru kabukları gibi atık kısımları kullanıl-maktadır. Anadolu’da da bitkisel boyacılık, ham-maddesini yüzyıllar boyunca tanımda ifade edilen

şekilde sağlamıştır. Bununla birlikte doğada ken-diliğinden yetişen ve boyamacılıkta kullanılan bazı bitkilerin özel olarak tarımı da yapılmıştır. Bu bitkilerden birisi kırmızı rengin en önemli kaynaklarından olan kökboya (Rubia tincto-rium) bitkisidir. Boyamacılıkta toprak altı sürgünle-rinden yararlanılan kökboya 18. yüzyılın başından 19. yüzyılın ortalarına kadar Orta ve Batı Anadolu başta olmak üzere birçok bölgede yetiştirilmiştir. Bakır Çayı vadisindeki Bakır ilçesinde yetiştirilen ve Bakır adı verilen kökboyalar en nitelikli olanları sayılmış ve bunu Manisa, Akhisar ve Gelenbe’de yetiştirilen kökboyalar takip etmiştir. Anadolu boya bitkilerinin yetiştiriciliğinin yanı sıra bunların doğu-dan batıya geçişinde de önemli bir merkez olmuş, yetiştirilen bitkilerin Avrupa’ya ihracatı da yapıl-mıştır. 1700’lerin başında Dünya kökboya üretimi-nin üçte ikisi Anadolu’da üretilmiş ve 1875 yılına kadar sadece İzmir limanından çıkan kökboyanın ekonomik değeri 500 altın liraya ulaşmıştır. İzmir limanından ihracatı yapılan kökboyanın %90’ını da İngiltere satın almıştır. Ancak 1860’lı yıllarda Batı Anadolu’da pamuk üretiminin canlanması kökboya tarımının ve ihracatının hızla gerilemeye başlama-sına neden olmuştur (Baylav, 1963: 733, Canatar, 1998: 94, Dölen, 1992: 476-478, Enez, 1988: 13, Eşberk vD., 1945: 377, Genç vD., 2008: 141, Har-mancıoğlu, 1955: 5, Köşker, 1945: 29).

Anadolu’da tarımı yapılan bir diğer önemli boya bitkisi de cehri(Rhamnus petiolaris)dir. Mey-velerinden sarı renk elde edilen cehri bitkisi de uzun yıllar kökboya gibi Avrupa’ya ihraç edilmiş ve batmanı bir altın liradan işlem gördüğü için de “al-tın ağacı” adını almıştır. Ancak Osmanlı dış ticare-tinde ihraç oranı kökboya seviyesine ulaşmamıştır. Cehrinin de başlıca alıcısı kökboyada olduğu gibi İngiltere olmuştur. Tarım alanı doğuda Sivas’tan Güneydoğuda Maraş’a kadar uzanmış, daha çok Orta Anadolu’da Kırşehir, Kayseri, Çorum-İskilip, Erzurum-Kemaliye, Tokat, Nevşehir, Niğde, Ankara ve Konya’da hem evlerin bahçelerinde hem de özel olarak kurulan cehriliklerde yetiştirilmiştir. Yapay boyaların ortaya çıkmasıyla 19. yüzyılın ikinci yarı-

Şekil 1. Kökboya (Rubia tinctorum l.) (ANONİM, 1991:62)

223

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sından itibaren cehrinin de üretimi giderek azalmış ve 20. yüzyılın başlarında da tamamen terkedil-miştir (Canatar, 1998: 96, Dölen, 1992: 479-481, Enez, 1988: 53, Genç vd., 2008: 141, Harmancıoğ-lu, 1955: 6, Köşker, 1945: 29).

Şekil 2. Cehri (Rhamnus petiolaris) (ANONİM, 1991:34)

Sadece boyarmadde özelliği taşımasından dolayı Anadolu’da 19. yüzyılda tarımı yapılan bir di-ğer bitki de çivitotu(İsatis tinctoria)dur. Kökboya ve cehri kadar geniş kapsamlı tarımı ve ihracatı yapıl-mamıştır. Ancak 19. yüzyılın sonlarına kadar Ana-dolu’da mavi rengin elde edilmesinde yaygın olarak kullanılmıştır. Boyamacılıkta yaprakları kullanılan çivitotu mavi boyarmadde olan indigoyu içermekte-dir. İndigo suda çözünemez. Bu nedenle boyarmad-denin açığa çıkarılabilmesi için yapraklara ferman-tasyon işlemi uygulanır. Ardından çözünen ve ipliği sarıya boyayan boyarmadde havadaki oksijen ile yükseltgenerek mavi renk alır. Zaman alıcı, yorucu ve karmaşık bir hazırlık ve boyama sürecine sahip olan çivitotu ile boyama uygulaması, 1880’de sen-tetik indigonun keşfi ve devamında yaygınlaşma-sı ile giderek azalmıştır (Dölen, 1992: 470, Enez, 1988: 7-9).

Şekil 3. Çivit otu (İsatis tinctoria) (Anonim, 1991:38)

2. Günümüzde boya bitkilerinin tarımı üzerine ya-pılan çalışmalar

Türk dokuma kültürünün bir parçası olan doğal boyacılık Anadolu’da birçok dokuma mer-kezinde geleneksel yöntemleri korunarak devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Dokumacıların bu ça-balarına ek olarak bazı kamu kurumları tarafından da boya bitkilerinin ve bu bitkilerle yapılan boyama uygulamalarının sürdürülebilirliği ve gelecek kuşak-lara aktarılması amacıyla bazı çalışmalar yapılmak-tadır. Daha çok üniversitelerin bünyesinde yer alan ve el sanatları alanında eğitim-öğretim ve araştırma

faaliyetleri sürdüren fakülte, meslek yüksekokulu, uygulama ve araştırma merkezleri gibi birimlerin yürüttüğü bu çalışmalar, boya bitkilerinin boyar-madde özellikleri, boyama yetenekleri, bu bitkiler-den elde edilen renkler ve haslık değerlerinin tespiti ile yöresel uygulamaların (kullanılan bitkiler ve ge-leneksel boyama reçetelerinin) belgelenmesi konu-larını içermektedir. Üniversitelerin ilgili birimlerince yürütülen bu çalışmalar için çoğunlukla TUBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu), DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), ve Üniversitelerin BAP (Bilimsel Araştırma Projeleri) birimlerinden destek alınmaktadır. Bu çalışmaları yürüten üniversitelerden biri, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesidir. Gazios-manpaşa Üniversitesi Doğal Boyalar Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde genellikle boyar-madde ekstraksiyonu üzerine planlanmış araştır-malar yürütülmektedir. Bu araştırmaların bazılarına TUBİTAK ve DPT destek vermiştir. Benzer çalışma-lar Marmara üniversitesi bünyesinde de yapılmak-tadır. Marmara Üniversitesi Geleneksel El Sanatları ve Tasarım Araştırma Uygulama Merkezi tarafından DOBAG-Doğal Boya Araştırma Geliştirme Projesi yürütülmektedir. 1982 yılında uygulamaya konulan proje Çanakkale (Ayvacık) ve Manisa (Yuntdağ)’da faaliyet sürdürmekte ve bölgede dokumacılar ta-rafından yüzde yüz doğal boyalı halı ve kilimler üretilmesine öncülük etmektedir. Bununla birlikte Marmara Üniversitesi 2000 yılında ABD’de kuru-lan Turkish Cultural Foundation ile doğal boya ça-lışmaları kapsamında işbirliği yapmaktadır. Turkish Cultural Foundation, Türk kültürünü ve Türkiye’nin sanatsal ve kültürel mirasını korumak, yaşatmak ve tanıtmak amacıyla özgün projeler üreten ve benzer amaçları paylaşan kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapan bir sivil toplum girişimi olarak kendini tanım-lamaktadır. Bu amaçla kuruluş bünyesinde Kültürel Miras ve Doğal Boya laboratuvarı kurulmuştur. Bu laboratuvarda Türkiye’nin doğal boya kaynaklarının tanıtılması, doğal boyamacılığın yeniden canlan-dırılması ve bu alanda kırsal kesimlerde istihdam yaratması amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Ku-ruluşun yürüttüğü bazı çalışmalarda da Marmara Üniversitesi’nin teknik donanımlarından faydalanıl-maktadır. Ancak sürdürülebilirliğe önemli katkı sağ-layan bu çalışmalar eksik kalmakta, boya bitkileri-nin varlığının devamını sağlayacak tarımsal üretim faaliyetleri yeterince hayata geçirilememektedir. Bugün konu ile ilgili yapılan çalışmalar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde yer alan Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ve Tarımsal Araş-tırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tara-fından 2015 yılında “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ile

224

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Boya Bitkileri Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında Ağrı, Bitlis, Hakkari ve van illerinde tıbbi nane, 2016 yılında da yine aynı müdürlüğün “Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında Eskişehir’de la-vanta yetiştiriciliği üzerine çalışmalar yürütülmüş-tür. Bakanlığın Proje Hibe Destekçisi olarak katıldığı çalışmalar da bulunmaktadır. Proje yürü-tücülüğünü Erciyes Üniversitesinin yaptığı Özel bir firmanın da Proje ortağı olarak yer aldığı ve 2011-2012 yılları arasında yürütülen “Gıda Boyası ve Bi-yoaktif Madde Üretimi” isimli böyle bir çalışmada lale taç yapraklarından gıda boyası elde edilmiştir. Bu tip projelere Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da aynı şekilde maddi destek sağlayarak katılımcı olmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım-sal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Tarımsal Araştırma Enstitülerinde de benzer çalışmalar yürütülmektedir. Bu enstitülerden biri GAP Uluslararası Ta-rımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü’dür. Bu birim tarafından yürütülen “Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Boya Bitkileri ve Doğal Boyamacılıkla ilgili Geleneksel Bilginin Toplanması ve Korunması” isimli proje 2005-2011 yılları arasında yürütülmüş ve 2010 yılında bir ara sonuç raporu hazırlanmış-tır. Projede doğal boyacılık ve buna dayalı dokuma sanatı konusunda, unutulmaya yüz tutmuş bilgiler ortaya çıkarılmış ve tekrar uygulamaya aktarılması için gerekli ön çalışmalar başlatılmıştır. Çalışmanın tamamlanmasından sonra 2011-2015 yılları ara-sında bu projenin devamı ve tamamlayıcısı olarak düşünülen bir başka proje aynı müdürlük tarafın-dan yürürlüğe konmuştur. “Bazı Boya Bitkilerinin Agronomik ve Teknolojik Özelliklerinin Belirlen-mesi” konulu bu çalışmada önceki projede tespit edilen bazı önemli boya bitkileri tarla koşullarında çoğaltılarak boyamada kullanılan aksamlarının ve-rimi, boyarmadde içerikleri ve boyama özellikleri belirlenmiştir. Boya bitkilerinin, yün halı ve kilim iplikle-rinin boyanmasında kullanılmasının yanı sıra gıda maddelerinin boyanmasında da önem kazanması ile artan talep üzerine Ege Tarımsal Araştırma Ens-titüsü’nün Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Birimi tara-fından da kültüre alınmaları konusunda çalışmalar başlatıldığı ve bu amaçla boya bitkilerinin üretim teknikleri belirlenerek gerekli üretim materyalle-rinin sağlanmasının yanı sıra yeni türlerin kültüre alınmasının da çalışmalar kapsamına alındığı belir-tilmektedir. 2015 yılında Denizli İlinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdür-lüğü koordinasyonunda “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ile Boya Bitkileri Çalıştayı” düzenlenmiştir. Gıda

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tüm birimleri ya-nında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlı-ğı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu), Türk Patent Enstitüsü, KOP (Konya Ovası Projesi) İdaresi, DAP (Doğu Anadolu Projesi) İdare-si ile bölgede bulunan kalkınma ajansları, üniversi-teler, araştırma enstitüleri, meslek odaları ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı çalıştayda tıbbi ve aromatik bitkiler ile boya bitkileri tüm yönleri ile de-ğerlendirilmiştir. Yetiştiricilik Çalışma Grubu ve İşle-me ve Mamul Ürünler Çalışma Grubunun Değerlen-dirmeleri sonucunda “Farklı kullanım alanları olan, farklı şekillerde sınıflandırılan ve farklı isimlerde ifa-de edilen ıtri/ tıbbi/ aromatik/ boya/ çeşni/ baharat bitkileri olarak yapılan tanımlamalarda terminoloji birlikteliği sağlamak için tüm bu bitkileri kapsayan “tıbbi ve aromatik bitkiler” tanımlamasının kul-lanılması” aynı şekilde Pazarlama ve Finansman Çalışma Grubunun Değerlendirmeleri sonucunda da “Boya bitkileri genel anlamda tıbbi ve aromatik bitkiler kapsamında değerlendirildiğinden, kavram kargaşasına yol açmaması bakımından boya bitki-lerinin “tıbbi ve aromatik bitkiler” teriminin altında kullanılması” kararları alınmıştır (ANONİM, 2015). Ancak tıbbi ve aromatik bitkiler, hastalıkları önle-mek, sağlığı sürdürmek veya hastalıkları iyileştir-mek için ilaç olarak kullanılan bitkilerdir (Anonim 2005, Bayram vd.,2009, Ersöz, 2010, Kırıcı, 2015, Kumar, 2009). Bu durumda bu tanımlamaya göre boya bitkilerinin tıbbi ve aromatik bitkiler terimi al-tında yer alması uygun görülmemektedir. Böyle bir gruplandırmaya alınmaları durumunda boya bitkile-rinin esas amaçlarının dışında değerlendirilmeleri ya da yapılacak çalışmaların gerektiği şekilde yani boya bitkilerinin kullanım amacına uygun olarak planlamaması gibi sakıncalar oluşabilir. Boya bitki-leri bir kültürün devamlılığı için önemlidir. Konuya bakış açısının bu yönde olması, sadece bitki olarak değil Türk dokuma kültürünün varlığının sürdürü-lebilmesinde gerekli bir yapı taşı olarak görülmesi gerekmektedir. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ile Boya Bitkileri Çalıştayı’ndan çıkan sonuçlardan biri de Pazarlama ve Finansman Çalışma Grubunun De-ğerlendirmeleri’nde alınan “Boya bitkileri üretimi-nin geliştirilmesi için halı ve kilim gibi geleneksel el sanatları ile yöresel gıdaların üretimine yönelik projelerde kırsal kalkınma destekleri içerisinde desteklenmesi” kararıdır. 2015 yılında yapılan bu Çalıştay’ın ardından bu kararı uygulamaya geçire-cek bir çalışma yapılarak Bitkisel Üretime Destek-leme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2016/29) 4 Ağustos 2016 Tarihli ve 29791 Sayılı Resmî Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu da boya bitkilerinin ve doğal boyacılığın sürdürü-lebilirliği için önemli bir adım olarak görülmektedir.

225

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

3.Neden boya bitkilerinin tarımı yapılmalı?

“Neden boya bitkilerinin tarımı yapılmalı?” sorusunu yanıtlayabilmek için öncelikle boya bit-kilerinin önemi üzerinde durmak gerekmektedir. Bugün el dokuması halıcılığımızın yaşadığı sorun-ları listelediğimizde üst sıralarda bitkisel boya kul-lanımının giderek azalması yer almaktadır. Yapay boyaların keşfinin yanı sıra bitkilerdeki aktif boyar maddenin azlığı, yetiştiği bölgelere göre değişiklik göstermesi, boyama tekniğinin zahmetli ve zaman alıcı olması, elde edilen renklerin sınırlı olması, bazı dış etkilere karşı haslık derecelerinin düşük olması gibi olumsuzluklar bu azalışın nedenleridir. Ancak bu olumsuzluklarına rağmen bitkisel boyacılığın devam ettirilmesi için birçok önemli neden de bu-lunmaktadır. Bunların başında bitkisel boyalarla boyanmış ipliklerle dokunan halı ve kilimlerimizin sahip olduğu zengin kültür ve sanat değerine yapay boyalı ipliklerle dokunmuş ürünlerin sahip olama-ması gelmektedir. Bitkisel boyaların dokumalara kattıkları bu kültür ve sanat değeri geleneğimizi yansıtan sembolik bir güç konumundadır. Hiçbir ülke değeri bu boyutta olan gücünü kaybetmeme-lidir. Yapay boyaların üretim ve uygulama süreç-lerinde çevre kirliliğine yaptıkları katkının giderek artması da bu alanda bitkisel boyaların alternatif bir kaynak olarak önemini artırmaktadır. Ayrıca bitkisel boyacılığın devamı ve gelişti-rilmesinin, halıcılığın günümüzde yaşadığı sorunla-ra bakıldığında bu sektörün devamı ve geliştirilmesi açısından da gerekli olduğu açıkça görülmektedir. Önemi kısaca özetlenen bitkisel boyacılığın hammaddesi olan boya bitkilerinin tarımının yapıl-masının sağlayacağı faydalar ise şu şekildedir. - Bitkisel boya tarımının öncelikle bitkisel boyacılığın sürdürülebilirliğine katkısı olacaktır. Bu katkının doğru yolda ilerleyebilmesi için de tarımı yapılmak üzere yöresel dokumacılıkta geçmişten günümüze geleneksel kullanımı yaygın olan, haslık değerleri yüksek ve farklı renkleri verebilen bitkiler tercih edilmelidir.- Bitkisel boyalı ipliklerle kültür ve sanat de-ğeri yüksek geleneksel ürünler üretilerek el doku-ması halılarımızın dış piyasadaki pazar payları artı-rılabilecek ve rakiplerimiz arasında ön sıralarda yer alabileceklerdir. - Tarımsal üretim kapsamına alınan boya bit-kileri çiftçiye alternatif bir ürün olacak ve dolayısıyla çiftçinin refah düzeyini artırmaya yardımcı olacak-tır.- Bitkisel boya kullanımının artması ile ya-pay boya kullanımında oluşacak azalma sonucunda çevre kirliliğinde de azalma yaşanacak ve dolayısıy-la arıtma faaliyetleri için harcanacak maddi kaynak miktarı da azalarak ekonomik fayda sağlanacaktır.

- Boya bitkilerinin tarımının yapılması, yay-gınlaştırılması ve bunlardan boya elde ederek iplik-lerin boyanacağı işletmeler kurulması yeni iş kolları açacak ve işsizliğin çözümüne de destek olacaktır. - Boya bitkilerinin tarımsal üretiminin bir bö-lümünü gıda sanayine yönlendirerek içerisinde kim-yasal madde barındıran gıda boyalarının kullanımı ve dolayısıyla insan sağlığı için olumsuz sonuçları azaltılabilecektir.- Doğru bir planlama ile üretilen boya bitki-lerinin son yıllarda darboğazda olan tekstil sektö-ründe kullanılmasının sağlanması ve bu durumun etkin pazarlama faaliyetleri ile de desteklenmesi ile sektörün içinde bulunduğu zor durumu aşmasına yardımcı olacaktır.

Sonuç

Bitkisel boyacılığın sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için boya bitkilerinin tarımının ya-pılması alınabilecek önlemlerin en önemlilerinden birisidir. Ancak tek başına yeterli değildir. Yetişti-riciliği yapılan bitkilerin kullanılacağı ortamların oluşturulması da gerekmektedir. Bir ürünün pazarı olduğu sürece üretiminin devam ettirilebileceği bir gerçektir. Bu nedenle doğru bir planlama yapılmalı, üretim, üretici ve kullanıcı arasındaki iletişim sağla-narak başlatılmalıdır. Bu amaçla yapılacak planla-ma ve yürütme faaliyetleri için el dokuması halı ve kilimciliğin yoğun olarak yapıldığı yörelere öncelik verilmeli ve yine öncelikle yörenin geleneksel boya bitkileri çalışma kapsamına alınmalıdır. Üretim için doğru yöre ve doğru bitki seçilerek başlatılan uygu-lamalarda pazar temininde sıkıntı yaşanmayacaktır. Üretim ve tüketim birbirini kovalayan bir zincirdir. Boya bitkilerinin tarımsal üretiminin yapılması ve devam ettirilmesinde bu zincirin devamlılığını sağ-lamak önemlidir.

226

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

-Anonim, 1991. Bitkilerden Elde Edilen Boyalar-la Yün liflerinin Boyanması. T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar Sanayi ve Siteleri Genel Müdürlüğü Yayınları. Ankara

-Anonim, 2005. Medicinal and Aromatic Plants Working Group-ECP/GR.

-Anonim, 2015. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan-lığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Tıbbi ve Aro-matik Bitkiler ile Boya Bitkileri Çalıştayı Sonuç Bil-dirgesi. Denizli

-Arlı, M., 1984. “Doğal Bitkisel Boyalarla Boyama Yöntemleri Üzerine Düşünceler” 2. Ulusal El Sanat-ları Sempozyumu Bildirileri. Dokuz Eylül Üniversi-tesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları No:19. İzmir.

-Baylav, N., 1963. “Türkiye’nin boya bitkileri ile Türkiye’de kullanılmış olan yabancı memleket boya bitkileri ve boyaları” Türk Sanatı Tarihi. İstanbul Gü-zel Sanatlar Akademisi. Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü Yayınları. Berksoy Matbaası. s.732-744. İstanbul

-Bayram, E., Kırıcı, S., Tansı, S., Yılmaz, G., Arabacı, O., Kızıl, S., Telci, İ. 2009. Tıbbi ve Aromatik Bitkile-rin Üretiminin Artırılması Olanakları. Ziraat Mühen-disliği vII. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı-1. 11-15 Ocak 2010 Ankara.

-Canatar, M., 1998. “Osmanlılarda Bitkisel Boya Sanayi ve Boyahaneler Üzerine” Osmanlı Araştır-maları XIII. Kitap Matbaacılık . s. 89-104. İstanbul.

-Dölen, E., 1992. Tekstil Tarihi. Marmara Üniversi-tesi Teknik Eğitim Fakültesi. Matbaa Eğitimi Bölü-mü Yayın No:6. 608s. İstanbul

-Enez, N., 1988. Doğal Boyamacılık. Marmara Üni-versitesi Yayın No: 449. Güzel Sanatlar Fakültesi Yayın No:1. 80s. İstanbul

-Ersöz, T. 2010. Bitkisel ürünler ve Güvenilirliği. Bit-kilerle Tedavi Sempozyumu 5-6 Haziran 2010 Zey-tinburnu/İstanbul Bildiri Kitabı, 89-93.

-Eşberk, T., Ö. Köşker., 1945. “Kökboya”, Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Dergisi. Yıl: 2, Cilt: 4. An-kara

-Genç, M., R. Karadağ., 2008. “Başbakanlık Os-manlı arşivlerinde boyahane ve doğal boya madde-leri ile ilgili kayıtlar”, Gazi Üniversitesi I. Ulusal El Sanatları Sempozyum Bildirileri . Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi

Yayınları-1.s. 141-171. Ankara

-Harmancıoğlu, M., 1955. Türkiye’ de Bulunan Önemli Bitki Boyalarından Elde Olunan Renklerin Çeşitli Müessirlere Karşı Yün Üzerinde Haslık Dere-celeri . Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınla-rı: 77. Çalışmalar: 41. 212s. Ankara

-Kayabaşı, N. F.N. Ölmez., 2000. “Bitkisel Boyacı-lıkta Mordanlamanın Önemi ve Mordanlama Yön-temleri” III. Ulusal Türk El Dokumalarına Yaklaşım ve Sorunları Sempozyum Bildirileri. Konya.

-Kırıcı, S. 2015. Türkiye’de Tıbbi ve Aromatik Bit-kilerin Genel Durumu. TÜRKTOB, Temmuz-Eylül 2015, Yıl:1, Sayı 15.

-Köşker, Ö., 1945. “Yurdumuzda bulunan tabii bo-yalar” , Matematik ve Tabiat Bilimleri Dergisi. Cilt:1, Sayı:3, s. 29-32. Ankara

-Kumar, S.A. 2009. Plants-based Medicines in In-dia. http://pib.nic.in/feature/feyr2000/fmay2000/f240520006.html

227

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Aksaray ili Taşpınar dokumalarında doğal boyama işleminde; Cevt ( Meşe palamudu) bitkisi, üzüm yaprağı, soğan kabuğu, ceviz kabuğu, dağ /yaban) eriği, keten dikeni, papatya, muhabbet çiçe-ği gibi meyve bitkinin yanı sıra hazır halde alınmış İndigo ve Rubia tinctorum olarak bilinen ve genel-likle Akdeniz, Batı ve Orta Anadolu’da yetişen bitki kullanılmaktadır. 1950’li yıllardan sonra sanayileşmenin ge-lişmesi ile doğal boya önemi kaybetmiş yerini sente-tik boya kullanımı görülmeye başlamıştır. Ancak son yıllarda yeniden verilen el emeğinin hak ettiği değe-ri kazanması ve Taşpınar halısının eski önemini ka-zanması anlamında yeniden doğal boya kullanımına önem verilmeye başlanmıştır. Araştırma da Aksaray (merkez)ve Aksaray iline bağlı dokuma yapan köy ve kasabalarda doğal boyamada kullanılan meyve ve bitkiler üzerine araştırma yapılarak bulunan veri-lerin paylaşımı, doğal boyaları elde etme yöntemleri ve bu doğal boya ile boyanan malzemelerin kulla-nım alanı üzerine incelemeler yapılarak bulunan verilerin paylaşımı amaç edinilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Doğal boya, Aksaray, Bitki, Taş-pınar, Halı

ABSTRACT

In Aksaray province Taşpınar weaves nat-ural dyeing process until 1950’s, besides the fruit-sand plants such as a corn, grape leaf, onion skin, walnut shell, sloe, flax thorn, daisy, bud flower, the plant is also used that is known as Indigo and Rubia tinctorum and generally grown in Mediterranean, West and Central Anatolian. After 1950s, the use of synthetic dye has begun to be seen where the industrialization has developed and the natural dye has lost its promi-nence. However, in recent years, it has begun to be given importance to the use of natural dyes again in order to gain the value that is rewarded by hand la-bor and to acquire the importance of Taşpınar car-pet. In this research, these three are aimed; sharing of the data which are acquired by searching fruit sand plants used in natural dyeing in Aksaray and in its villages, towns where weaving is done; meth-ods of acquiring natural dye; and usage areas of the materials colored by these natural dyes.

Keywords : Natural dye, Aksaray, Plant, Taspinar, Carpet

AKSARAY HALILARINDA KULLANILAN DOĞAL BOYALAR VE ELDE ETME YÖNTEMLERİ

NATURAL DYES IN AKSARAY CARPETS AND ACQUIRING METHODSSemra KIlIÇ KARATAY*, N. Rengin OYMAN **

*Öğr. Gör. Semra KIlIÇ KARATAY, Aksaray Üniversitesi, Güzelyurt MYO, Geleneksel El Sanatları Bölümü [email protected], **Doç. N. Rengin OYMAN, Süleyman Demirel Üniversitesi, GSF, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected],

Giriş

Yüzyıllardır doğal boya, bitkilerin kökün-den, kabuğundan dalından, sapından, yaprağından veya meyve ve sebzelerin tohumundan ve çiçek-lerinden çeşitli yöntemlerle elde edilen maddeler olarak bilinmektedir. İnsanoğlu bitki ve meyvele-rin sapından, yaprağından, gövdesinden ve meyve sebzenin kendisinden yün, ip ve diğer alanlarda renklendirme işleminde kullanmışlar ve bunu da günümüze kadar getirdikleri bilinmektedir. Boya ise cisimlere renk vermek, süslemek veya korumak amacıyla kullanılan maddeler olarak bilinmektedir. Boyaların çok eski cağlardan beri kullanıldığı bilin-mektedir. Doğal renklendiriciler bitkisel ve hayvansal kaynaklı olmak üzere elde edilen maddelerolup, değişik materyallerin renklendirilmesinde kullanıl-maktadır. Sentetik boyarmaddelerin 1876 yılında

bulunmasına kadar bütün renklendirme işlemleri doğal boyarmaddeler ile yapılmaktaydı. Günümüz-de uygulama büyük oranda sentetik boyar madde-ler ile karşılanmaktadır (Hunger, 2003). Doğal boyarmaddeler sadece dokuma ürünlerinde değil aynı zamanda gıda sektöründe de kullanılmaktadır. Örneğin pancar ve pancar su-yundan elde edilen kırmızı renklendirici gibi(Erdem, 2016, s:49). Bir maddenin kalıcı olarak renklendirilme-sine boyama, renklendiren maddelere ise boyar madde denir. İlk çağlardan beri insanlar bitkisel bo-yacılıkta önce çiçeklerden daha sonra yaprak, mey-ve, gövde ve kök gibi kısımlardan yararlanarak bo-yar madde elde etmişlerdir (Harmancıoğlu, 1955, s:212). Son zamanlarda doğal tekstil ürünlerine olan ilgininartması, ülkemizde organik pamuk üre-timinin gelişmesi doğal renklendiricilere olan ilgiyi

228

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

artırmıştır. Doğal boyar maddelerin tekstil liflerine ilgisi yok denecek kadar azdır. Boyama verimini ar-tırmak için mordan olarak isimlendirilen metal tuz-ları kullanılmaktadır. Metal tuzlarının boyama esna-sında uygulanması ön, birlikte ve son mordanlama olmak üzere üç şekildedir. En fazla tercih edilen yol ise boyama ile birlikte yapılan birlikte mordanlama-dır. Metal tuzları doğal renklendiricileri lif yüzeyine çektirmekte vekompleks oluşturarak boyama veri-mini artırmaktadır (Benli, Tutaklı, 1998, s:54). El sanatları alanında kimyasal boyalara al-ternatif olarak bitkilerden elde edilen doğal boyalar oldukça önem taşımaktadır (Uslu, 1982). Sentetik boyar maddelerin gelişiminden önce binlerce yıl, özelliklede yün boyamacılığında kullanılanbitkisel doğal boyalar 19. yüzyıl sonuna kadar önemini korumuştur (Enes, 1987). Türk Kırmızısı olarak ünlenen bitki olan Kök boya (Rubia tinctorum l.) bitkisinin Anadolu’da uzun yıllar tarımı yapılmıştır(Yılmaz, 1989). Osmanlı İmparatorluğu bu bitkinindünya ihracatının üçte ikilik bir kısmını tek başınakarşıla-mıştır. Daha sonraları bu bitkinin ana boyarmadde-lerinden biri olan “Alizarin”in sentetik olarak elde edilmesiyle bu bitkinin tarımı terk edilmeyebaşlan-mıştır (Demir ve ark., 2010). Tarih öncesi zamandan beri doğal boyar-maddeler; tekstil elyafı (yün, pamuk, ipek, deri v.b.), duvar resimleri, tablolar gibi çeşitli alanlarda kulla-nılmıştır. Doğal boyarmaddelerin kullanımı 1856’da sentetik boyarmaddelerin keşif edilmesinden sonra hızlı bir şekilde azalmıştır (Cristea, vilarem, 2006, s:238-245). Doğal boyarmaddeler sentetik boyarmad-deler ile karşılaştırıldıklarında genelde çevre kirlili-ğine yol açmazlar. Bu boyarmaddeler daha az toksik ve daha az alerjeniktirler. Bu avantajlarından dolayı son on yılda doğal boyarmaddelerin kullanımı; gıda, farmasötik, kozmetik ve tekstil boyama endüstri-si alanında ivme kazanmıştır(Ali, Nisar, Hussain, 2007, s:559-562) Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvansal ve bitkisel boyarmaddeler 19. Yüzyılın sonlarında sentetik boyarmaddelerin sentezleri ile birlikte giderek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik bo-yarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden oldukları anlaşıl-mış olması doğal boyarmaddeleri yeniden gündeme taşımıştır (Karadağ, 2007, s:38). Bilindiği gibi doğa bir renk deposudur. Ağaçlar çiçekler bağ bahçe bitkileri hatta bazı deği-şik bitkiler inanılmaz güzellikte doğal renkler sunar-lar. Selçuklu ve Osmanlı döneminde doğal boyacılık önemli bir ticari ve sanatsal uğraş haline gelmiştir. Örneğin 15 yy. kaynaklarında kökboyacılık ve renk elde etme yöntemlerinin yanı sıra kırmızı böceği ve

bunun gibi boya maddesi içeren bitkilerin Anado-lu’dan gemilere yüklenerek Avrupa’ya ihraç edildiği belirtilmiştir(Ateş, 1993, s.30). Anadolu’da kök boya (doğal ve bitkisel boya) geleneğinde yün iplikler iki şekilde boyan-maktadır. Bazı bitkilerin boyar maddeleri yüne doğrudan geçerken, bazıları ise maddeye ihtiyaç duyar. Bu ara maddenin kullanımına mordanlama adı verilir. Mordanlar doğal ve kimyasal olmak üzere iki çeşittir. Doğal mordanlar meşe palamudu (pelit), koruk suyu, sirke, turunç suyu, sütleğen sütü, meşe ağacının kökü, sığır idrarı, taş yosunları, kil, kireç, ekmek hamuru mayası, ceviz ağacının kök filizleri, asma yaprağı, odun külü vb maddeler kullanılmak-tadır. Kimyasal mordanlar ise şap, saçıkıbrız, potas-yumbikromat, kremtartar ve sodyum sülfattır (Uğur, 1988,s.11-12). Boya bitkilerinin boya elde edilmesinde kullanılan kısımları ile boyanacak madde ya doğru-dan ya da ilave bir madde katkısıyla boyanır. Bu ola-ya “mordanlama” adı verilir. Doğada kendiliğinden yetişen bir çok bitkiden sadece boya bitkisi olarak değil aynı zamanda tıbbi aromatik bitki olarak ta faydalanılmaktadır(Güngörmez, 2015, s:61)

Aksaray Halılarında İpleri boyamada kullanılan kimyasal ve Boyar Maddeler

İplerin renklendirilmesinde mordanlama işleminde sülfürik asit ve şap kullanılmaktadır.

Fotoğraf 1. sülfürik asit(Kılıç Karatay, 2016)

Fotoğraf 2. şap Maddesi (Kılıç Karatay, 2016)

Aksaray Taşpınar halısında çeşitli bitki, bit-kinin yaprağı ve meyvelerin yanı sıra farklı doğal bo-yalar kullanılmaktadır. Genellikle kırsal bölgelerde özellikle dokumanın yapıldığı bölgelerde doğal boya ile renklendirmelerde çeşitli bitkilerden ve meyve-lerden yararlanılmaktadır. Bu işlemi yaparken sade-ce yetiştirdikleri bitki ve meyvelerden başka olarak tarla, bağ ve dağ eteklerinde yetişen bitki ve mey-veleride kullanmaktadırlar. Kırsal bölgelerde yaşa-yan insanların birçoğu boyama işleminde günümüz teknolojisinden yararlanmadan eskiden beri bilinen elde boyama ile boyama yaparken, bir çoğu da sa-hip oldukları imkanlar dahilinde teknolojiden yarar-lanmaktadır. Örneğin Taşpınar kasabasında özellik-lede dokumacı kadınlar kazanlarda ateş üzerinde

229

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

kaynatarak yaparken, Sultanhanı kasabasında bo-yama işleminde ilerlemiş ve alanında uzmanlaşmış kişiler özel tasarlanmış araç ve gereçlerle boyama işlemi yapmaktadır. Aksaray Taşpınar halısında doğal boyama işleminde; Cevt, pelit (palamut), üzüm yaprağı, so-ğan kabuğu, ceviz kabuğu, dağ /yaban) eriği, keten dikeni, papatya, muhabbet çiçeği gibi meyve bitki-nin yanı sıra hazır halde alınmış muhabbet çiçeği, İndigo ve Rubia tinctorum olarak bilinen ve genel-likle Akdeniz, Batı ve Orta Anadolu’da yetişen bitki-lerden elde edilen boyar maddeler kullanılmaktadır.

Renklendirme işleminde Kullanılan Doğal Boyar Maddeler

Rubia tinctorum (Kökboya): verimli to-praklarda yetişen bir bitkidir. Yazın büyüyen bitkinin sapları havuç gibi olup turuncu renge sahiptir. Kışın çiçekleri dökülen bitki ilkbaharda yeniden açar. Kırmızı renk için en önemli boya bitkisi bitkisidir. Yabani olarak yetişmektedir. Kökboya bitkisi toplandıktan sonra yıkanarak önce ipler kazanın içine yerleştirilir, son-rasında kökboya bitkisi iplerin üzerine yerleştirilerek kaynatılır. Kaynatıldıktan sonra ipler iyice yıkanarak durulanır( Kılıç,2016).

Cevt: Meşe ağacında yetişen pelit meyve-sinin tepesinde yer alan şapka görünümünde olan cevt bitkisi genellikle tetir adı verilen kahverenginin tonunu elde etmekte kullanılır. Palamut meşesi ge-nellikle yükseltinin düşük olduğu tepelerde yetişen bir bitki türüdür. Pelit bitkisi ilk olarak bütün olarak toplanır. Kuruyan bitkinin zamanla baş yani şapka kısmı pelit olup şapka kısmına ise cevt denilmekte-dir. Bazı bölgelerde cevt bitkisine pelit yada meşe palamudu da denmektedir. Taşpınar halılarında mordanla siyah rengi elde etmekte çokça kullanıl-mıştır. Bitkinin cevt bölümü dövülerek küçük par-çacıklar haline getirilir ve daha sonrasında mordan-lama işlemi ile doğrudan kazanda boyanacak iple kaynatılarak kahverengi renk elde edilir. Siyah renk elde etmek için de boyama sırasında indigo ve ceviz kabuğu katılır.(Doğruer,2016).

Fotoğraf 3. Kök Boya Bitkisi(Kı-lıç Karatay, 2016)

Fotoğraf 4. Kök Boya Bitkisi-nin Kökü(Kılıç Karatay, 2016)

Fotoğraf 5. Rubia tinctorumun kurutulmuş toz hali(Kılıç Karatay,2016)

Taşpınar halısında kullanılan kırmızıda Ru-bia tinctorum kullanılmaktadır. Bu boyarmaddenin kullanımı rastgele değil alanında uzman kişilerce yapılmaktadır. Boyama işlemi sipariş üzerine toplu olarak yapılmaktadır ( Solak, 2016). Dağ Eriği: Hasandağı eteklerinde yetişen dağ erikleri toplanarak önce yıkanır. Sonrasında yı-kanan erikler kazanda şap katılarak kaynatılmaya başlanır. Kaynama istenilen sıcaklığa gelince ipler de kazana atılarak ipler rengini iyice alınıncaya ka-dar kaynatılır. Renklerini alan ipler sonra leğenlere alınarak durulama işlemi yapılarak kurutulmak için asılır(Derin,2016).

Fotoğraf 6. pelit bitkisi(Kılıç Karatay,2016)

Fotoğraf 7. pelit ve cevt bit-kisi(Kılıç Karatay,2016)

Köklerinden alizarin ve purpurin adlı boyar maddelerin (kök boya) elde edildiği bir çiçekli bitki çeşidi olup anavatanı Akdeniz bölgesidir. Orta ve Batı Anadolu bölgelerinde çok yetiştirilir. Türün köklerin-den elde edilen Alizarin ve Purpurin maddeleri ile hazırlanan boya, Dünya’da Türk kırmızısı adıyla bilinir. Türkiye’de Manisa, Demirci, Gördes, Konya, Aksaray, Niğde, Kayseri, Kırşehir, Çorum, Yozgat, Malatya, Ela-zığ, Adıyaman, Amasya, Ankara, Tokat, Kahramanma-raş, Çanakkale, Muğla gibi illerde yabani olarak yetiş-mekle birlikte bazı bölgelerde tarımı da yapılmaktadır (Karadağ,2007, s: 72).

230

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Asma: Meyveleri için yetiştirilen bir bitki ol-masının yanı sıra yapraklarıboyarmadde olarak da kullanılmaktadır. Asma yaprakları toplanarak kuru-tulur ve kurutulmuş yapraklar dövülerek toz haline getirilir. Toz haline gelen yapraklar mordanlama işlemi ile boyanacak ipe uyarlanır(Doğruer,2016). Boyama esnasında şap ile mordanla birlikte yapılarak kazanla kaynatılarak boyama işlemi gerçekleşir. Sonrasında boyanmış ipi temiz suyu çıkıncaya durulayarak asarak kurutulmaya bırakılır (Tuğrul, 2016).

Fotoğraf 8. Bağ yaprağı (Kılıç Karatay, 2016)

Ceviz: Cevizin en dışındaki yeşil kabukları ve yaprakları boyama için kullanılmaktadır. Çok eski za-manlardan beri cevizin yeşil kabukları ve yaprakları doğal boyamacılıkta kullanılmıştır( Onak, 2016).

Fotoğraf 9. Ham Ceviz(Kılıç Karatay,2016)

Fotoğraf 10. Ceviz Yaprağı(Kılıç Karatay,2016)

Fotoğraf 11. Kurutulmuş Ceviz kabuğu (KılıçKaratay, 2016)

Orta Çağ Avrupa’sında kullanılan temel boyarmadde kaynaklarından birisi bu ağacın ka-buk, dal ve yapraklarıdır. Günümüzde Anadolu dokumalarında azda olsa kullanımı devam etmek-tedir. Bitkinin kurutularak öğütülmüş yaprakları ve meyvesinin dış kabuğu ile direk boyama yöntemiyle boyanır. Boyama da kurutulmuş yapraklar ve diğer

mordan maddeleri ile birlikte kaynatılarak boyama gerçekleşir( Karadağ,2007,s:36). Papatya: Papatyanın birçok çeşidi olup bunlardan bazıları boya bitkisi olarak kullanıl-maktadır. Papatya olarak adlandırılan pek çok tür geçmişten günümüze kadar ipek ve yün boya-macılıkta oldukça çok kullanılmıştır. Birçok arkeolo-jik ve tarihsel tekstillerin boyarmadde analizlerinde papatya ya ait olan boyarmaddelerle boyanmış old-uğu tespit edilmiştir(Karadağ, 2007, s:92).

Fotoğraf 12. Papatya Çiçeği (Kılıç Karatay, 2016)

Papatya sarı renk elde etmek için kul-lanılmıştır. Sarı rengin yanında kökboya ile birlikte kullanılarak turuncu, indigo ile birlikte kullanılarak da yeşil renk elde edilmiştir. Genellikle bitkinin ku-rutularak öğütülmüş çiçekleri ile mordanlı boyama yöntemiyle yapılır(Fetik,2016). Muhabbet çiçeği: Muhabbet çiçeği, ken-diliğinden büyüyen bir bitkidir. Muhabbet çiçeği genellikle yazın günebakan gibi güneşi takip eden sivri uçlu çiçekler açar. Bitkinin yetişebilmesi için verimli bir toprağa ihtiyaç olmadığı gibi her alanda yetişebilmekte hatta yol kenarlarında bile yetiştiği görülmektedir. Bitkiler toplanarak kurutulur. Kuru-tulan bitkiler dövülerek toz haline getirilir. Toz haline getirilen bitkinin öncesinde mordanlama ve bitkinin kaynatılması gerekir. Kaynatılan bitki süzülür ve daha sonra boyanacak iple yeniden kaynatılır( So-lak, 2016).

Fotoğraf 13.Muhabbet çiçe-ği(https://www.google.com.tr/muhabbet+bitkisi )

Fotoğraf 14. Muhabbet çiçeği bitkisinin kurutulmuş hali (Kılıç Karatay, 2016)

MÖ 6. yüzyılda Nubia tekstillerinin bo-yarmadde ve mordan analizlerinde boyarmadde olarak muhabbet çiçeği, mordan olarak da demir ve alüminyum şapı kullanılmış olduğu tespit edilm-iştir. Romalılarda Muhabbet çiçeği ışık haslığı en iyi bitkilerden birisi olarak bilinmekteydi. Muhabbet çiçeğinin rahibe elbiseleri ve bakire kızların düğün elbiselerinin boyanmasında kullanılmış olduğu

231

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

söylenmektedir. Bu tekstillerde sarı renkte; muhab-bet çiçeği, turuncu renkte; muhabbet çiçeği ile bir-likte kökboya ve yeşil renkte; muhabbet çiçeği ve çivit otu kullanılmıştır. Türk halı sanatının en parlak dönemlerinden biri olan 16. yüzyıl Uşak halılarının lotto halıları olarak bilinen halı grubunun sarı renk boyarmadde analizlerinde muhabbet çiçeği ile boyanmış olduğu saptanmıştır. Osmanlı İmpara-torluğunda oldukça popüler boya bitkisi olan mu-habbet çiçeği hem yün hem de ipek boyamada çok sık kullanılmıştır. Osmanlı kumaşlarının sarı renklerinde ve yeşilin sarı bileşeni olarak çivit otu (Isatistinctoria) veya Indigoferatinctoria ile beraber kullanılmıştır. Bitkinin kurutularak öğütülmüş gö-vde, yaprak ve çiçekleri ile mordanlı boyama yön-temiyle yapılmaktadır(Karadağ, 2007, s:82). Nane: Genellikle baharat olarak kullanılan nanenin birçok çeşidi de boyarmadde olarakda kul-lanılmıştır. Bitkinin kurutulmuş yaprakları ile mor-danlı boyama yöntemiyle yapılır(İpek, 2016).

Soğan: Soğan genel olarak doğada ken-diliğinden yetişen bir bitki değildir. Kuru soğanın kabukları boyarmadde içermektedir. Soğanın ku-rutularak öğütülmüş kabukları ile mordanlı boyama yöntemiyle yapılmaktadır(Yavuz,2016).

Geven Dikeni: Geven dikeni olarak da bilinen bitki dikenli olup kırsal bölgelerde kışın yakacak ola-rak da kullanılmaktadır. İlkbaharda yeşeren bitkinin sap kısmı ve yaprakları boyama da kullanılmaktadır (Gevenç,2016). Ayrıca sonbaharda kuruyan bitki aynı zaman-da kışın yakacak olarak kullanılmaktadır. Geven bitki-sinin kökünden akan yarı akışkan olan süt rengindeki akışkan sıvı kökten ayırt edilerek Ebru sanatında kitre olarak da kullanılmaktadır(Dağ,2016).

Fotoğraf 15. Nane Bitkisi (Kılıç Karatay, 2016)

Fotoğraf 16. Soğan Kabuğu (Kılıç Karatay, 2016)

Fotoğraf 17. Ketren Dikeni (Kılıç Karatay, 2016)

Sonuç

Ülkemizde kumaşları, yünleri ve ipleri bo-yamada kullanılan çok sayıda boya bitkileri vardır. Bu bitkilerin muhtelif kısımlarında çeşitli boya mad-deleri bulunmaktadır. Bitkilerin çiçeklerinde, yap-raklarında, kabuklarında ve köklerinde bulunurlar ve kimya bakımından da oldukça önemlidirler. Yur-dumuzda boya bitkileri pek eskiden beri çeşitli işler-de kullanılmışlardır. Örneğin halılarımız, kumaşları-mız, kâğıtları boyamak ve ebru yapmak için pek çok sayıda bunlardan boyalar yapılmıştır. Yurdumuzda eskiden beri kök boya kullanılmaktadır. Aksaray ve çevresinde dokunan dokuma-larda kırsal kesimlerde yetişen bitki ve sebzelerden hatta meyvelerden bile faydalanılmaktadır. Özel-likle kırsal kesimdeki köylüler dokumalarda iplerin renklendirilmesinde doğadan yararlanmaktadır. Ör-neğin Hasandağı ve çevresinde yetişen geven dike-ni, sütleğen, papatya, bağ yaprağı, soğan kabuğu, ceviz ve ceviz kabuğu, muhabbet çiçeği, nane gibi bitkilerin sap, gövde ve yapraklarından faydalana-rak yün, ip ve diğer dokuma ürünlerinin boyanması ve renklendirilmesinde boyarmadde olarak kullanıl-maktadır. Ancak günümüzde özellikle de 1950’ler-den sonra sentetik boya daha ucuz ve daha kolay elde edildiğinden boyamada sentetik boya doğal boyanın önemini kaybetmesine neden olmuştur. Aksaray’da doğal boyama farklı şekillerde yapılmaktadır. Örneğin Sultanhanı kasabasında işi-nin ehli boyama işinde usta olmuş özellikle erkekler bu işle uğraşırken, Taşpınar kasabasında genelde kadınlar uğraşmaktadır. Sultanhanı kasabasında genellikle boyama işlemi için özel tasarlanmış boya atölyeleri kullanılırken diğer bölgelerde kazan ve ateşle yani ilkel şartlarda boyama işlemi yapılmak-tadır. Bazı bölgelerde ithal edilmiş hazır doğal bo-yarmaddeler kullanılırken bazı bölgelerde doğadan bire bir mevsimlerinde köylü kadınlar tarafından toplanılmaktadır. Aksaray ve çevresi doğal boya kaynağı ola-rak oldukça zengindir. Ancak elde etme yöntemleri hem zaman hem de çok uğraş istediğinden günü-müzde pek fazla uğraşılmamaktadır.

232

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Boyama işleminde doğal boyadan sente-tik boyama geçişin hızlı olması bugün el sanatları-mız içinde önemli bir sorun olarak bilinmektedir. El sanatlarımızda örneğin dokumada ürün maddi ve manevi olarak değerini de kaybetmektedir. verilen emeğin değerinin ve ürünün aslına bağlı olarak üre-tilmesi için sentetik boyadan uzaklaşmak el doku-ma ürünlerimizinde eski değerini kazanması adına önemli bir adım olacaktır.Doğal boya ile üretilen ürünler hem daha kaliteli hem de sağlıklı olduğundan doğal boyanın önemi üzerine seminerler yapılmalı, halka bu alanla ilgili bilgi vermek üzere uzman kişiler görevlendirilmeli, doğal boya ile ilgili kurslar verilerek yeniden doğal boya üzerinde çalışmalar yapılması üzerinde çalış-malar yapılmalıdır.

Kaynakça

1. ATEş, M. (1993), Türk Halıları, İstanbul

2. ERDEM, Nuran, Gıda Katkı Maddeleri, 2016, An-kara

3. Hunger K., “IndustrialDyes”, Wiley-vCH, Weinhe-im, 2003

4. BENlİ Hüseyin, TUTAKlI Mustafa, ‘’Bazı bit-kilerden elde edilen doğal boyar maddelerin yünü boyama özelliğinin incelenmesi’’ BAÜ FBE Dergisi, Cilt:10, Sayı:2, 53-59, Aralık 2008

5. HARMANCIOĞlU, M. 1955. Türkiye’de bulunan önemli bitki boyalarından elde olunan renklerin çe-şitli müessirlere karşı yün üzerinde haslık derecele-ri. Ankara Üniversitesi Yayını, 77-41, Ankara, 212s.

6. TUTAK M, BENlİ H, 2008. Bazı bitkilerden elde edilen doğal boyar maddelerin yünü boyama özelli-ğinin incelenmesi. BAÜ FBE Dergisi, 2: 53-59.

7. USlU M, 1982. Bodrum’un Dokumacılık ve Bo-yacılığı, II. Ulusal El Sanatları Sempozyumu, 18 - 20 Kasım 1982, İzmir.

8. ENES N,1987. Doğal Boyamacılık, Anadolu’da Yün Boyamacılığında Kullanılmış Olan Bitkiler ve Doğal Boyalarla Yün Boyamacılığı. MarmaraÜnv. Yayın No: 449, Fatih Yayınevi, İstanbul.

9. YIlMAZ İ,1989. van Yöresinde Yetişen Boya Bit-kilerinin Tesbiti ve Yün İplik Boyama Özellikleri Üze-rine Ön Araştırmalar, Yüksek lisans Tezi Ziraat Fa-kültesi Yayınları: 77. Ankara Üniversitesi Basımevi. Ankara.

10. DEMİR M, ÇElİK S, NOYAN ÖF, 2010. Türki-ye’de yetişen bazı önemli boya bitkilerinin üretim teknikleri ve elde edilen renklerin haslık derecele-ri. III. Ulusal Karadeniz Ormancılık Kongresi, 20-22 Mayıs 2010 Cilt: III Sayfa: 1187-1196.

11. GÜNGÖRMEZ Hakan, Derleme Makalesi / Re-viewArticleIğdır Üni. Fen Bilimleri Enst. Der. / Iğdır Univ. J. Inst. Sci. &Tech. 5(1): 57-63, 2015

12. KARADAĞ, Recep, Doğal Boyamacılık, Gele-neksel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürlü-ğü Yayınları, Ankara. 2007.

13. Ali, S.,Nisar, N. ve Hussain, T. (2007). Dyeinpro-perties of naturaldyesextractedfromeucalyptus. TJTI, 98(6), 559-562

14. CRİSTEA, D. ve vİlAREM, G. (2006). Improving-lightfastness of naturaldyes on cottonyarn. Dyesan-dPigments, 70, 238-245

15. UĞUR, G. (1988). Türk Halılarında Doğal Renk-ler ve Boyalar, Ankara

Sözlü Görüşmeler

1. DERİN ,Nuran, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1968, 27 yıllık halı ustası)2. ONAK Kezban, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1952, 30 yıllık halı ustası)3. İPEK, Ayten, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1968, 28 yıllık halı ustası)4. İPEK Asuman, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1960, 35 yıllık halı ustası)5. FETİK, Yeter Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1974, 23 yıllık halı ustası)6. YAvUZ, Nilüfer, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1975, 18 yıllık halı ustası)7. GEvENÇ, Bahar, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1965, 24 yıllık halı ustası)8. DOĞRUER, Döndü, Sözlü Görüşme, (Doğum tari-hi: 1980, 20 yıllık halı ustası)9. DOĞRUER, Fadimana, Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1973, 26 yıllık halı ustası)10. TAv, Meryem Sözlü Görüşme, (Doğum tarihi: 1981, 22 yıllık halı ustası)11. TUĞRUl, Meryem, Sözlü görüşmesi, Doğum tarihi, 1967, 32 yıllık halı ustası12. KIlIÇ, Ayşe, Sözlü görüşmesi, Doğum tarihi, 1942, 52 yıllık halı ustası13. SOlAK, veysel ‘Sözlü görüşme, Doğum tarihi, 1965,27 yıllık boya ustası

İnternet Kaynakları

1. https://www.google.com.tr/search?q=muhab-bet+bitkisi, 20 Mart 2017

233

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Ortaçağ’da renklerin tarihi ülkemiz aka-demik çevrelerince çalışılmış bir konu değildir. Bu konunun doyurucu bir şekilde çalışılmamış olma-sının sebebi, klasik bir tarih anlayışı ile yapılama-yacağından kaynaklanmaktadır. Çünkü renkler bizden sadece Tarih’i istemezler. Tarih ile birlikte Biyoloji, Ziraat, Kimya, Coğrafya, Sanat, Arkeoloji, Tekstil, Maden, Ticaret bilgisi kısacası hepsini için-de barındıran “İnterdisipliner Tarih” anlayışı iste-mektedir. Aksi halde; Anadolu köylüsünce toplanıp satılan Kökboya bitkisinin, İskenderiye’de şap ile birleşmesini, venedik’te dokunmasını, Flandre’de işlenmesini ve bir Frank kralının kök boya kırmızısı pelerini üzerine giyme serüvenini başka türlü nasıl izah edebiliriz. Bu amaç doğrultusunda dönemin ana kaynakları tarih metodolojisine uygun olarak incelenecektir. Ortaçağ Akdeniz coğrafyasında Kır-mızı boyarmadde elde edilmesinde kullanılan bitki-sel boyarmaddelerden Kökboya, Havacıva, Safran, Yoğurtotu bitkileri ile hayvansal boyarmadde elde edilmesinde kullanılan Kermes, lak ve Murex’in Akdeniz coğrafyasında üretildiği ve bulunduğu böl-geler tarafımızdan çizilen haritalarla gözler önüne serilecektir. Söz konusu bu haritalarda boyamacılı-ğın en önemli maddesi olan şap’ın, çıkarıldığı böl-geler ve Ortaçağ’ın önemli boyama merkezleri de tarihsel kaynaklar ışığında gözler önüne serilecektir. Bunlara ilaveten Ortaçağ Akdenizi’ndeki doğal bo-yama yöntemleri, kırmızı rengin anlamı ve kullanı-mı tarihsel örneklerle bilim dünyasına sunulacaktır.Ayrıca alana özgü katkı sağlaması açısından, Orta-çağ’da Kırmızı rengin üretimi ve kullanımı hakkında çalışma yapan araştırmacıların dikkatini çekmek ve farklı boyarmaddeler hakkında çalışmalar yapacak olan araştırmacılara fikir sunacağı düşünülmekte-dir.

Anahtar Kelimeler: Ortaçağ Akdeniz, Doğal Boya-ma, Kırmızı Boya, Bitkisel-Hayvansal Boyarmadde, Ortaçağ Boyamacılık.

ABSTRACT

In medieval history, history of colors are not a subject of our country’s academic circles. The reason why this subject has not been studied satis-factorily is because it can not be done with a classi-cal understanding of history. Because colors do not want history from us. In short, Biology, Agriculture, Chemistry, Geography, Art, Archeology, Textiles, Mining, Trade information, along with history, re-quire the concept of “Interdisciplinary History”. Otherwise; How else can we explain the adventure of the dyer’s madder, collected and sold by the Anatolian villagers, to unify the screed in Alexan-dria, to textile it in venice, to be processed in Flan-dre and to wear on a Frank king’s reddish red cloak. For this purpose, in the Medieval Mediterranean geographical region, red dyestuffs were obtained, and herbal dyes were used in Rubia tinctorum, Al-kanna tinctoria, Saffron, Galium verum. Kermes, lac and Murex were used for obtaining animal dye-stuffs. In addition, the regions where these colors are produced and gathered in the Mediterranean region will be displayed with the maps drawn by us. In this respect, the most important material of the paintings, namely şap, the regions where they are extracted and the important painting centers of the Middle Ages will be revealed in the light of historical sources. Furthermore, natural painting methods in the Medieval Mediterranean, the meaning and use of red color will be presented to the world of science with historical examples. In addition, it is thought that researchers who work on the production and use of red color in the Middle Ages will draw the at-tention of the researchers to work on different dye-stuffs in terms of area specific contribution.

Keywords: Medieval Mediterranean, Natural Dye-ing, Red Dye, vegetable-Animal Dyestuff, Medieval Dyeing

ORTAÇAĞ AKDENİZİ’NDE KIRMIZI’NIN İZİNDENIN THE WAY OF RED IN THE MEDIEVAL MEDITERRANEAN

Sercan AKİNİZ*

*M.A. Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü, Akdeniz Ortaçağ Araştırmaları Anabilim Dalı, TYl Öğrencisi. [email protected]

KIRMIZI RENK ÜRETİMİNDE KULLANILAN BOYARMADDELER

BİTKİSEL BOYARMADDELER

Kök Boya (Rubia tinctorum)

Türkçe ’de yöresel terimlerin farklılıkların-dan dolayı Boya Kökü, Boyacı Kökü, Boya Pürçü,

Boya Çili, Kırmızı Kök, Kızılboya, Boyalık Otu, Dilka-natan gibi isimler alırken latince ’de Rubia tincto-rum adını alan kök boya Rubiaceae familyasına ait bir türdür. Bu bitki doğada yabani olarak bulunduğu gibi tarımı da yapılmaktadır. Bitkisel boyamada en çok kullanılan türdür. Kök Boya’nın tarımının yapılması epey zahmetli bir iştir. Öyle ki ekiminden kullanılabilir hale gelmesi için iki yıllık bir zamana ve iş gücüne ihtiyaç var-

234

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

dır. Kök Boya ekilecek olan arazinin Mart ayında sürülüp iyice gübrelenmesinden sonra Kök Boya tohumu toprağa serpilir, toprak karıştırılarak ve su-lama işlemi gerçekleşirdi. Bitkiler çıkınca çapalanır ve solgunlaşasıya kadar sulanmazdı. Yaz aylarında solgunlaşınca sekiz günde bir sulanırdı. Ağustos ayında Kök Boya bitkisinin toprak üstündeki kısmı kesilir ve bitki kökünün dondan korunması için üze-ri toprak ile örtülürdü. Kök belli bir süre toprak altın-da kaldıktan sonra iri kökler toplanır zayıf kökler bir sonraki yılda toplanmak üzere toprak altında bıra-kılırdı. Bu yöntemle uzun yıllar ürün alınabilecek bir kök boya tarlası elde edilirdi.(Mazaheri 1972:294-295) Tek bir ürünle toprağı verimsizleştirmemek için günümüzde “Almaşık Tarım” (ayrıntılı bilgi için bkz: Mazoyer-Roudart 2009) dediğimiz yöntemi uy-gulayıp Kök Boya tarlasına Buğday gibi tahıl ürünle-rinin de ekimi yapılmaktadır. Bu yöntem ile toprakta bulunan bu iki ürün de birbirinden zarar görmemesi sağlanmıştır. Ortaçağ’da Kırmızı rengin elde edilmesi şu şekildedir; Olgunlaşan Kök Boya bitkisinin kökleri kurutularak öğütülür ve Mordanlama yöntemi ile renklendirilecek olan eşyanın boyaması yapılmak-tadır. Farklı kırmızı tonlar elde etmek amacıyla Kök Boya, mordanlı boyama ile kullanılan şap türüne göre kullanılmaktadır. şap -KAl(SO4)2.12H2O- ile mordanlama yapılarak “Parlak Kırmızı”, Demir şapı -FeSO4.7H2O- ile “Kahve-Kırmızı”, Bakır şa-pı-CuSO4.5H2O- ile “Koyu Kırmızı”, şarap Taşı ile mordanlama yapılarak ise “Mor” renk elde edilmek-tedir. Mordanlanan tekstil malzemesi yarım saat ka-dar boya havuzunda kaynatılıp karıştırıldıktan sonra istenen Kırmızı renk elde edilmektedir. (Karacadağ 2007:72) Ayrıca Mor renk elde etmek içinde kök boya bitkisi kullanılmaktadır. İndigo (Indigofera tin-ctoria l.) bitkisi ile Kök Boya bitkisinin karışımından oluşturulmuş Mor renk ile Bizans ipeklerinin boyan-dığı bilinmektedir. (Netherton 2006:12) Dönemin kaynaklarından tespit edildiği üzere Ortaçağda, Kök Boya Anadolu’da; İstanbul, Aydın, Bursa, Edir-ne, Konya, Kayseri, Tokat ve özellikle de Alaşehir’de yetiştirilerek boyaması yapılmaktadır. Öyle ki; antik Philadelphia kenti XII. Yüzyıl başlarında Alaşehir adını almıştır. (Dölen 1972:474) Ortaçağ tüccarı Floransa’lı Francesco Balducci Pegolotti’nin “la Pratıca Della Mercatura” isimli eserinde görüldüğü üzere; bu dönemde Doğu Akdeniz’de İskenderiye (Pegolottı 1936:70) ve Gazimagosa’dan (Pegolotti 1936:72) Kök Boya bitkisi satın alınımaktadır. Aynı eserde İstanbul’dan (Pegolotti 1936:33) hem Kök Boya bitkisi ve hem de boyamaya hazır Kökboya bit-kisinden yapılma Kırmızı boya da alındığı tespit edil-miştir. Ayrıca Charlemagne İtalya’sında da Kökboya bitkisinin yetiştiriciliği yapılıyordu.(Heyd 1886:618) Tüccarlar bu bölgelerden aldıkları kök boya’yı Mes-sina (Pegolotti:108), venedik (Pegoletti:139), Pisa

(Pegolotti:208), Nimes (Pegolotti:225), Montpel-lier (Pegolotti :225-226), Brages (Pegolotti:238), Flandre (Pegolotti:238-239) gibi Batı Akdeniz ve Avrupa şehirlerine ticaretini yapılmaktadır. Kökbo-ya ticaretinin Erken Ortaçağda da yapıldığının en güzel örneği; 7.yüzyıla tarihlenen londra’da arke-olojik çalışmalar neticesinde bulunan Anglosakson mezarlarında kök boya ile boyanmış tekstillerin yer almasıdır.(Huang 2015:66)

Havacıva (Alkanna tinctoria)

Havaciva otu Boraginacee familyasına ait bitki türüdür. 10cm ile 30 cm arası boylanan mavi çiçekli, kırmızı köklü bir bitkidir. Bu bitkinin kökleri kurutularak şap -KAl(SO4)2.12H2O- ile mordanla-ma yapılarak boyandığında Kırmızı-Mor renk elde edilmektedir. Bu bitkinin boyamaları deniz salyan-gozlarının boyamaları ile karışıklığa neden olmuş-tur. (Karadağ:54)

Yoğurt Otu (Galium verum)

Yoğurt otu 50 ile 120 santimetreye kadar boylanabilen Rubiaceae familyasına ait bir bitki tü-rüdür. Bu bitkinin kökleri kurutularak mordanlama yöntemi uygulanarak boyanmaktadır. şap -KAl(-SO4)2.12H2O- ile mordanlama yapılarak “Kırmızı”, Demir şapı -FeSO4.7H2O- ile “Kahve-Kırmızı”, Ba-kır şapı-CuSO4.5H2O- ile “Parlak Kırmızı”, şarap Taşı ile mordanlama yapılarak ise “Turuncu-Kırmı-zı” renk elde edilmektedir.(Karadağ:106) Çalışmamız kapmasında, yaptığımız araş-tırmalar neticesinde Havaciva ve Yoğurt Otu’nun Ortaçağ Akdeniz’inde boyarmadde olarak kullanıl-dığına dair bir bulguya henüz rastlanmamıştır.

Safran (Crocus sativus L.)

Diğer bir boyarmadde bitkisinden olan Safran, sarı boyarmaddeler grubunda yer almasına rağmen farklı mordanlama yöntemleri kullanılarak Kırmızıya çalan bir renk elde edilmektedir. Safran bitkisi, Ortaçağ’da yemek kültürün-de yer aldığı gibi boyamacılıkta da kullanılmaktadır. Safran bitkisinin tarımı soğan ekimine benzemek-tedir. Mayıs ve Haziran’da Safran taneleri toprağa ekilerek Güz mevsiminde lifleri toplanarak ve rüz-garsız yerde kurutulmaktadır. Boyamada kullanıla-cağı zaman havan da dövülmektedir. Macun haline getirilen Safran, ateşte kurutulur iken Sarı renkten Kırmızı renge dönüşmektedir. (Mazaheri:296-297) Bir kilogram Safran boyarmaddesi 80.000-200.000 arasında çiçekten elde edilmektedir. Bu boyarmad-de şap ile mordanlandığında Sarı’dan Turuncu ’ya tüm renkleri vermektedir.(Dölen:482)Ayrıca Orta-çağ’da, Safran; elbise, kâğıt ve resmi evrakların

235

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

boyanmasında da kullanılmıştır.(Bakır 2005:335) Avrupalılar Safran bitkisi ile Haçlı Seferleri sırasında tanışmışlar ve ticaretini gerçekleştirmiş-lerdir. (Dölen:482)

HAYVANSAL BOYARMADDELER

-Kermes (Kermes vermilio)

Kermes; Ortaçağ Akdeniz’inde hayvansal kırmızı boyarmadde üretiminde en yaygın kullanılan böcek türlerinden biridir. Bu böcek türü Akdeniz’e yakın bölgeler-de bulunan Kırmız Meşesi üzerinde parazit olarak yaşamaktadır. Olgunlaşmış dişi böcek 7mm uzun-luğunda ve 6mm eninde olmalıdır. Olgunlaşan bö-cekler tırnakla tek tek toplanıp kurutulmaktadır. Kurutulduklarında ağırlıklarının üçte ikisini kay-betmektedirler. Toplama işi titizlikle yapılmaktadır. Kaynaklarda belirtildiği üzere, bir kişi bir günde yak-laşık 1kg böcek toplayabilmektedir. Bu boyarmad-de kök boya bitkisinden elde edilen boyarmaddeye göre muhtemel daha pahalı olabilir. Çünkü bu bö-cek türü yılda bir kez üreyebilmekte ve bu nedenle de elde edilen boyarmadde sınırlı olmaktadır.(Dö-len:486) Kermes boyarmaddesi, Ortaçağ boyunca venedikli boyacıların en çok tercih ettiği boyarmad-deler arasındadır. şap ve Tartar kullanılarak elde ettikleri renge vermilio (venedik Kırmızısı) adını vermişlerdir. Bu dönemde venedikliler, Kermes kır-mızına ayrı bir önem vermektedirler. 1255 yılında venedikli boyacıların Kermes yerine daha ucuz olan Kökboya’yı kullanmaları yasaklanmıştır. Bu yasağa uymayanlar yüz altın para cezasına çarptırılmakta veya sağ elleri kesilmek suretiyle cezalandırılmıştır.(Dölen:488) venedikliler; bu boyarmadden elde edil-miş hazır boyayı ve ham tohum halini Ortaçağ Ak-deniz’inde Mora yarımadasından sağlamaktadır. Özellikle Coron, Kırmızı boyasıyla ünlü bir yerdir.(Heyd 2000:298) Kermes boyarmaddesini üreten bir diğer yer ise Girit’tir.(Heyd:307)Bu dönemde, venedikli tüccarlar bu bölgelerden temin ettikleri Kırmızı boyayı öncelikle venedik, Flosansa, Proven-ce (Herrıngham 1922:253) ve diğer Batı Akdeniz ülkelerine pazarlamaktadırlar. Hatta 1313 yılı Fran-sız arşivindeki vergi kayıtlarına göre; Saint-Markel dolaylarındaki bir Kermes boyacısının en çok ver-giyi ödeyen varlıklı biri olduğu bilinmektedir. (Net-herton,Crocker 2006:78) Plinius’e göre; Scarlet kırmızısını elde etmek için daha önceden kermes ile boyanmış kumaşı, ikinci kez Murex boyasına ba-tırılması gerekmektedir. (Holland 1847:163) Çalışmamız sınırları dışında olsa da; Antik dünyanın ilk coğrafyacısı Strabon’un coğrafya kita-bında belirttiği üzere Sinop’tan kırmızı boya yapımı

için Kermes böceğinin ithal edilmektedir.(Hamilton 1854:216) Günümüze kalan, kıymetli bir tarihi eser olan Sicilya Kralı II. Roger’ın kırmızı pelerini, Paler-mo’daki krallık sarayındaki atölyede kermes böceği ile boyanmıştır.(Acconci 2014:729-730) Bu pelerin Palermo’daki Sanat Tarihi Müzesi’nde sergilenmek-tedir.

Lak (Kerria lacca)

lak, Hindistan yöresine Doğu’ya has bir böcek türüdür. lak böceğinin reçineli boyarmadde kısmı dişi türlerinde bulunmaktadır. Bu böcekler Butea monosperma denilen bir ağaç üzerinde ya-şarlar. şap ile mordanlama yapılarak boyandığında kırmızı renk elde edilirdi. Ortaçağa tarihlenen iplik kalıntılarına laboratuvarda kimyasal analiz yapılma-sı halinde lak boyasının kök boya ile karıştırılma ih-timali yüksektir. (Dölen:495) Hindistan kökenli olan lak boyarmaddesi, Ortaçağ’da Akdeniz havzasında bulunmamaktadır. Fakat Hindistan’dan Doğu Akdeniz liman kentlerine transferi sağlanarak oradan deniz yolu ile Batı Ak-deniz ülkelerine ticareti yapılmıştır. Ortaçağ’da bu boyarmaddenin ticaretini venedikliler yapmaktadır.(Dölen:497)

Murex

Deniz kabuklularından Hexaplex trunculus ve Bolinus brandaris Akdeniz’de yaşayan murex türlerindendir. Bu salyangozlardan truculus; 2-130 metre derinlikte (Karadağ:46) bulunmaktadır ve yaklaşık sekiz bin tanesinden ancak 1 gram saf mor boya elde edilebilmektedir.(Bakır:318) M. branda-ris türü ise 10-150 metre derinlikte(Karadağ:45) bulunmakta ve yaklaşık on iki bin tanesinden 1,4 gram saf mor boya elde edilmektedir.(Bakır:343) Murexler kabuklarından ayrıldıktan sonra üç gün tuzlanmaktadır. 10 günde suda kaynatıl-maktadır. Ardından boyanacak yün veya ipek beş saat süreyle bu çözeltiye batırılmaktadır. Bu işlem sonrasında kumaşlar güneş ışığında bekletildiğin-de türüne göre koyu sarı, yeşil, mavi ve mor renge dönüşmektedir. (Dölen:498) Bu renk değişimi mu-rexlerin toplandıkları bölgelere göre değişkenlik göstermektedir. Rodos gibi güneyden çıkarılan mu-rexler kırmızı rengi vermektedir.(Aygün 2012:15)

ORTAÇAĞ AKDENİZİ’NDE BOYAMACILIK Bitkisel ve hayvansal boyarmaddelerle ku-maşın boyanabilmesi için şap’a ihtiyaç vardır. Boya-nacak olan kumaş öncelikle şap ile mordanlanması gerekirdi. Bu mordanlama yöntemi boyanın kuma-şa tutunmasını ve kalıcılığını sağlamaktadır. Kumaş

236

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

mordanlandıktan sonra boyanmaktadır. Boyamanın ardından da kurutma işlemi yapılmaktadır. Yalnız murex grubu boyarmaddeye mordanlama yapılma-maktadır. Onlar küp boyama yöntemi ile boyanır ve güneşte oksitlenerek rengin yerleşmesi sağlanmak-tadır.(Karadağ:13) şap, dokumacılık endüstrisinde, boyama-da yardımcı madde olarak kullanılan bir madendir. Ortaçağda yaygın olarak, bu maden Fokaia(Pegolot-ti:26), Kıbrıs(Pegolotti:76), Sicilya(Pegolotti:108), Kütahya(Heyd:567), İspanya ve Mısırdan çıkar-tılmaktadır.(Bakır:344) İbn Battuta Seyahatna-mesi’nde belirtildiği üzere; renkli kumaş dokuma merkezleri Abyar (Aykut 2000:38) Behnese,(Bat-tûta:66) Tennis(Battûta:45), Buğrâs(bakras) Battû-ta:115), Dımaşk,(Battûta:139) Delâs,(Battûta:66) lâdik,(Battûta:408) ve Erzincan’dır. (Battûta:418) Tudela’lı Benjamin Seyahatnamesi’nde; boyamacı-lık yapılan yerler ise; Brindisi,(Arslantaş 2009:29) ludd,(Tudela:46) Kudüs, (Tudala:49) Bethlehem, (Tudela:53) Bayt Nuba,(Tudela:56) Yafa’dır.(Tude-la:57) Buralarda boyamacılık yapanların Yahudi ol-duğu belirtilmiştir. Ortaçağ’da Mısır, lüks ve normal kumaş üretiminde rakipsizdir. Doğu Roma’da, Mısırda üretilen kumaşlar Suriye, Bizans ve İtalya’ya ihraç edilmektedir.(Bakır:189) Bu dönemde, Mısır’da bu kumaşların renklendirilmesi için gerekli boyar-maddeler vardır. Nitekim Sasasiler zamanında Mı-sırda İndigo, Grana, Kermes, Koşinil ve lak boyaları üretilmektedir. (Fluck 2004:119) 1141 yılına ait bir Geniza dokümanında Ayzab’ta yerleşik bir Yahudi tüccar Hindistan’dan gelen biber ile kırmızı boya-yı İskenderiye’deki oğluna Müslüman müşterisine ulaştırmak üzere sevk etmiştir. (Arslantaş:345) Doğu Roma İmparatorluğu’nda iktidar sembolleri olan kırmızı pendilium, tunik, şal ve kur-delelerin kendilerine has semboller olarak kalması-nı istedikleri için IX. yüzyılda kırmızı renk kumaşla-rın dışarıya satışı yasaklanmış ve kırmızı kumaşların iç piyasada dönmesi istenmiştir. Bu yasak İtalyan tüccarların X.-XI. yüzyıllarda Konstantinopolis’te ticaret merkezleri açmasıyla son bulmuştur.(Pari-beni 2014:737-742) Emevilerde ise; kırmızı renk-ler, aristokrat tabakasının sevdiği ve sık kullandığı renklerdir. Bu dönemde, Kırmızı boyalar ikiye ay-rılmaktadır. Birincisi; erguvani boyalar, bu boya ile lüks kıyafetler, halılar ve eğerler boyanıyordu. İkin-cisi ise; kan rengindeki kırmızı boyalar ki bunlarla da yün ve ipek ürünleri boyanmaktadır. (Bakır:320) vI. yüzyılda Doğu Akdeniz liman kenti olan Tyre’de erguvan ve koyu kırmızı renkli kumaş ve cam üreti-cileri vardır.(Cheynet 2008:35) Anadolu’da ise; 14. yüzyılda Aydın’ da ipekli üretildiği ve I. Murad’ın saltanatı sırasında hala Doğu Roma’nın denetiminde olan Alaşehir’de (Philadelphia) kırmızı ipekliler imal edilmektedir.

(Fleet 2012:386) Bu yüzyılda, Antalya ve Alanya liman kentleri olması bakımından ticaret gelişmiş durumdadır. Bu liman kentlerine ithal emtialar gel-diği gibi ihraç edilen emtialar da vardır. Kentlerde-ki pazarlar Türklerin denetimindedir ve hem Doğu Akdeniz hem de Batı Akdeniz’den gelen tüccarların uğrak noktasıdır. Batılı tüccarlar Anadolu halkının isteklerini iyi bilmektedirler. Onların talep ettikleri ürünleri getirip pazarlarda satmaktadırlar. Antalya pazarında en çok tercih edilen renkler; parlak kır-mızı, fıstık yeşili ve sarı renklerdir. Özellikle kırmızı Mantova kumaşı pazarda en çok tercih edilen ürün-lerdir.(Fleet:308) Antalya’da ticaret yapan latin uluslarına, tabii oldukları cumhuriyetlere göre far-kı vergilendirme sistemi uygulanmaktadır. Antalya limanına giren Floransalı tüccarlar %2 giriş vergisi ödemekle birlikte çıkış için aldıkları imtiyazla vergi ödemektedirler. Kıbrıslı tüccarlar; %2 giriş %2’de çıkış vergisi ödemektedirler. Bu vergilendirme dü-zeyi Menteşe Beyliğinde de aynı şekildedir.(Çavuş-dere,S.“Selçuklular Döneminde Akdeniz Ticareti Türkler ve İtalyanlar”, Tarih Okulu, Iv, İzmir, 2009, 53-75) Batı Akdeniz’de ise özellikle, kırmızı bo-yama yapan şehir Montpellier’dir. Bu şehirde bo-yamacılıkla ilgili bir takım kurallarda vardır. Genel ilk kural şehir terk etmemek üzerinedir. 1225 tari-hinde yayınlanan kanunname ile boyama işi yapa-cak olan boya ustalarının beş yıl süreyle bu şehir ikamet etmiş olma şartı getirilmiştir. 1251 yılında boyahane açmak için ikamet süresi iki yıla indi-rilmiştir. Bu yılda yeni ilaveler yapılmıştır. Ayrıca £300(melgoriens)’luk bir servetinin olması ve on yıl boyuna şehri terk etmeme zorunluluğu getirilmiştir. (Reyerson,K. “Commerce And Communıcatıons”, The New Cambrıdge Medıeval Hıstory, v, England, 2008, 50-71)

Ortaçağ Akdeniz’i Hristiyan Dünyasında Kırmızının İzi

Söz konusu yapılan çalışmanın son bölü-münde, Kırmızı rengin kullanımı hakkında birkaç tarihsel örnek verilecektir. Öncelikle Ortaçağ’da, Kırmızı’nın dini-manevi bir yönü vardır. Öyle ki; Ortaçağ Hristiyan dünyasında Kırmızı renk elbise altınla dokunduğunda şans getirdiğine inanılmakta-dır. (Musella, S. “Gündelik Hayat”, Ortaçağ, I, 2014, 257-261) Bu manevi yön Hristiyanlığın pagan mito-lojik yönünü de belirtmektedir. Neticede, Hıristiyan ikonografilerinde altın ve kırmızı renk ilahlaştırılmış olan İmparatorlarının azametini yansıtmaktadır.(Pace, v. “Hıristiyan İkonografileri”, Ortaçağ, I, 2014, 708-714) Bu soylu renk sadece İmparatorla-rın ve aristokrat sınıfının kullandığı bir renk değildir. İmparatorluk bünyesinde yer alan seçkin sanatçıla-rın da bu rengi kullanma lütfuna eriştikleri bilinmek-

237

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

tedir. Iustinianus’un döneminde katedralde harp, zil, santur, mandolin, tef ve kanun çalan seçkin müzisyenler de Kırmızı ipek giysiler giymektedirler.(Grant 2009:159) Ortaçağ’da önemli kitapların çoğu kırmızı ve safran rengiyle boyanmaktadır.(Gianandrea, M. “litürji Kitapları ve Aksesuarları”, Ortaçağ, I, 2014, 787-794) Örneğin; vI. yüzyıla tarihlenen Codex Pur-pureus, Codex Sinopensis ve viyana Yaratılışı isimli üç önemli kitap kırmızı renge boyanmıştır.(Zago, F. “Doğu Hıristiyanlığının Figüratif Temaları”, Orta-çağ, I, 2014, 815-825) Ortaçağ’da; Kırmızı renk, yazı sanatına da yansımıştır. Yazının rengine göre de statü belir-lendiği bilinmektedir Buna en güzel örnek, Macar kraliyet tacındadır. 1075 yılında Macaristan Kralı I. Geza’ya taç giydiren vII. Mikhael Dukas’ı gösteren Macar kraliyet tacında, İmparator Dukas’ın ismi ve ünvanı Kırmızı harflerle yazılırken Macar Kralı I.Ge-za’nın adı Mavi harflerle işlenmiştir.(Ostrogorsky, G. “Bizans imparatoru ve Hiyerarşik Dünya Düzeni”, Cogito, 17, 1999,51-67) Bu renk ayrımı kırmızı ya-zının da hiyerarşinin belirlenmesinde kullanıldığının bir göstergesidir. XII.yüzyılda, İkinci Haçlı Seferi ön-cesinde 27 Nisan 1147’de Paris’te toplanan ruhani mecliste, 130 kadar Tapınak şövalyesi bulunmakta-dır. Tapınak şövalyelerinin harmanilerindeki kırmızı haç işareti taşıma hakkını III. Eugenius zamanında almışlardır. Bu dönemde, Kırmızı haç işareti kutsal topraklarda şehit düşme arzusunu simgelemekte-dir.(Barber 2006:116) Yaverler ise üzerine kırmızı haç işlenmiş siyah tunik giymişlerdir. (Barber:298) Kırmızı renk, sadece karada değil denizde de bir gücün hükümranlığın göstergesidir Doğu Roma İm-paratorları I. Basileios devrinin sonuna kadar deniz yolculuklarında Kırmızı renk saltanat kayığını kul-lanmışlardır.(Pryor 2006:164) Kırmızı, güç gösterisi ve meydan okumanın da rengi olmuştur. Malazgirt savaşında merkez hattında bulunan Doğu Roma İmparatoru Romanos Diogenes, Alp Arslan kuv-vetleri ile karşı karşıya geldiğinde üzerinde kırmızı atlas vardır.(Sevim, Merçil 1995:65) Bu renk, kimi zaman miras olarak kalan değerli bir eşydır. Öyle ki; Fransa kralı X. louis, 5 Haziran 1316’da öldü-ğünde envanterinden çıkan kermes boyarmaddesi ile boyanmış kırmızı kumaşlar eşine gönderilmiştir.(Netherton:69) Bu renk kimi zaman da kutsal bir yolculuğun işareti olmuştur. Iv. Haçlı Seferi sırasın-da venedik’ten yola çıkan Fransız şövalyesi Clarili Roberto kroniğinde, vermilion (venedik Kırmızısı) renginde tentesi olan bir gemiye bindiğini yazmıştır.(Nicol 1988:132) Kırmızı, şaşkınlık verecek nokta-da insanların ritüellerine farklılık getiren bir renkte olmuştu. Öyle ki; Burgonya dükü ve Artois-Flandre kontu olan Jean de Bourgogne 1419 yılında ölümün ardından bir cenaze töreni tertip edilmiştir. Törende herkes siyah elbise giymiş olmasına rağmen Fransa

Kralı, Kırmızı bir matem elbisesi giymiştir.(Huizinga 1997:75)

Ortaçağ Akdeniz’i İslam Dünyasında Kırmızı

Sasani İmparatorluğu’nda Kırmızı; impara-torlara has bir renk olduğu için sadece aristokrasi sınıfı hariç kullanımının yasak olduğu bilinmektedir. Bu renk ile iktidarlarının sembolü olarak görülmek-tedir. Nitekim Sasani İmparatorluğu’nda eyaletler beş satrap tarafından idare ediliyordu. Satraplar eyaletlerdeki üstünlüklerini Kırmızı renk altın yaldızlı giysiler giyerek göstermişlerdir.(Gibbon 1988:181) Yahudi cemaatince de kırmızı rengin şifa rengi oldu-ğuna inanılmaktadır. Öyle ki; Fatımîler döneminde Bethlehem’de Rahel’in türbesini Marheşvan ayının 14. günü ziyarete giden Yahudiler; türbeye kırmızı renkli iplikler sürer ve bunların şifa vermesi niyetiyle hastaların ve çocukların başlarına bağlarlardı.(Ars-lantaş:436) Bu renk, kimi zaman saygı belirtisi ola-rak kullanırken kimi zaman da sosyal hayatta ayrım-cılığın ve zenginliğin göstergesi bir renk olmuştur. Abbasiler zamanında 12.yüzyıl’ın Yahudi hekimi olan Ebu’l-Berekât Bağdâdi, dönemin idarecilerinin huzuruna üzerinde kırmızı renkli, kıymetli atlastan hazırlanmış elbiselerle girerek saygısını göstermiş-tir. (Arslantaş 2007:145) Abbasi halifesi Muktedir ise; Bağdat Yahudileri için giyim-kuşam düzenle-mesi getirmiştir. Bu düzenlemeye göre Yahudi ka-dınların giydikleri ayakkabıların birinin kırmızı di-ğerinin siyah olması ve ayaklarına halhal takmaları zorunlu kılınmıştır.(Arslantaş:149) Bu düzenleme, Müslüman kadınlarla Yahudi kadınlarının görünüş açısından ayrılması için yapılmıştır. Ayrıca Abbasi dönemi Bağdat’ında, Nabatî kadınları kırmızı renk elbise giyerlerdi.(Kan 2009:158) Abbasiler zama-nında mücevher ticareti de yapılmaktaydır. Günde-lik yaşamda kullandıkları kırmızı yakutu, Hind’den ihraç ederlerdi. (Yüksel, T.A. “Kuruluş Döneminde Bağdat’ın Ticarî Yapısı ve İlişkileri”, Necmettin Er-bakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 29, 2010,13) Kırmızı renkle üretilmiş tekstiller; statü açı-sından değerli hediyeler olarak da kullanılmıştır. Mı-sır’da Haçlılara karşı Halife’nin yanında savaşa katı-lan Selahaddin’e halife tarafından el-melik en-nasır (muzaffer melik) unvanıyla birlikte vezirlere mahsus süsler verilmiştir. Bu süsler arasında Kırmızı astarlı hilat vardır. (Maalouf 1998:223) Moğol istilası sırasında yenik düşen II. İz-zettin Keykavus Bizans’a sığınmıştır. Doğu Roma İmparatoru, Sultanı ağırlamış kendisini korumak üzere bir birlik tahsis etmiş ve hükümdarlık ala-meti sayılan kırmızı çizme vermiştir.(Pachymérès, 2009:28) I.Gıyasettin Keyhüsrev, Bizans impara-torluğuna sığınmıştır ve İstanbul’da bulunduğu

238

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

sırada bir Frenk, Keyhüsrev’e saygısız tavırlarda bulunmuştur. III. Aleksios’a bu kişi ile düello yap-ma teklifinde bulunmuş neticesinde İmparator bu dövüşe izin vermiştir. Dövüş sonunda Frenk ölmüş-tü. III. Aleksios’ta dövüşü kazanan Keyhüsrev’e bir takım hediyeler vermiştir. Bu hediyelerin arasına Kırmızı venedik ıskarlat kumaşları da vardır.(Bibi 1941:31,34) Bazı durumlarda da isyankârlar tara-fından otoriteye karşı bayrak açtıklarının göstergesi olmuştur. Selçuklu sultanı Berkyaruk’un Fars valisi Emir Üner, 1099 yılında sultana karşı isyan etmiştir. Kendi adına Nevbent çaldırıp, Kırmızı Otağ kurdur-muştur. (Merçil, Sevim:157)

Sonuç

Tarihsel metot ile yapılan söz konusu çalış-ma; Ortaçağ’da Kırmızı rengin üretilmesinde gerek-li hammaddelerin ve üretim mekanizmalarının hem Doğu Akdeniz’de hem de Batı Akdeniz’de mevcut olduğu, dönemin ana kaynakları incelenerek tespit edilmiştir. Bu doğrultuda Ortaçağ’da Kırmızı boyar-madde elde edilmesinde kullanılan maddeler be-lirlenmiş ve bu bilgiler ışığında haritalar çizilmiştir. Çizilen haritalarla Ortaçağ boyunca boyarmadde elde edilen ve boyamacılık yapılan merkezler göste-rilmiştir. Bununla birlikte Kırmızı boyarmadde elde edilmesinde kullanılan bitkisel ve hayvansal bo-yarmadde türlerini ve bu türlerin Ortaçağ Akdeniz coğrafyasındaki dağılımı, boyarmadde üretimi, dokunması ve ticareti son olarak da kırmızı rengin kullanımı, anlamları birkaç tarihsel örnek ile gözler önüne serilmiştir. Sonuç olarak; boyarmaddenin ham halinin ya da kırmızı renge boyalı eşyaların alım-satım fiyat-ları konusunda henüz kesin bir veriye ulaşılamamış-tır. Bu kapsamda, çalışma sırasında Kırmızı rengin pahalı ya da ucuz olduğu konusunda fikir beyan edilmesinden kaçınılmıştır.

EKLER

Haritalar

Kaynakça

-Acconci Alessandra, “Batıda İktidar Sembolleri”, Ortaçağ C.2. ed: Umberto Eco, Alfa Yay. İstanbul, 2014, s.729-736.

-Anadolu Selçuki Devleti Tarihi, (İBNİ BİBİ’nin Fars-ça Muhtasar Selçuknâmesinden), Çev: Gençosman M. Nuri, Uzluk Basımevi, Ankara, 1941.

-Arslantaş Nuh, “Abbasîler ve Fatımîler Döneminde Yahudiler (132-656/750-1258)”, Marmara Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İlahiyat Anabilim Dalı İslam Tarihi Bilim Dalı, (Doktora Tezi), İstanbul, 2007.Aygün Çakır Afşin, “Andriake Mureks Boya Endüst-risi”, Akdeniz Üniversitesi, Arkeoloji Ana Bilim Da-lı,(Yüksek lisans Tezi), Antalya, 2012.

-Bakır Abdulhalik, Ortaçağ İslam Dünyasında Teks-til Sanayi Giyim Kuşam ve Moda, Bizim Büro Bası-mevi, Ankara, 2005.

-Barber Malcolm, Yeni şövalyelik Tapınak Tarikatı-nın Tarihi, Kabalcı Yay. İstanbul, 2006.

-Cennini Cennino, The Book of the Art, Çev: Christi-ana J.Herringham, George Allen&Unwin Yay. lond-ra, 1899.

-Cheynet Jean-Claude, Bizans Tarihi, Dost Yay, An-kara, 2008.

-Çavuşdere Serdar, “Selçuklular Döneminde Akde-niz Ticareti, Türkler ve İtalyanlar”, Tarih Okulu, S.Iv, 2009, s.53-75.

-Dölen Emre, Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1992.

-Eco Umberto, Ortaçağ I-II, Ed: Alfa Yay, İstanbul, 2014.

-Fleet Kate Türkiye Tarihi 1071-1453 Bizans`tan Türkiye`ye, C.1, ed:, Çev: Ali Özdamar, Kitap Yay, İstanbul, 2012.

-Gıbbon Edward, Roma İmparatorluğu’nun Gerile-yiş ve Çöküş Tarihi, C.3, Çev: Asım Baltacıgil, Bilim Felsefe Sanat Yay.1988.Kırmızı: Boya üretilen ve kırmızı boyama yapılan yerler Yeşil: şap

üretilen yerler Siyah:Renkli dokuma yapan yerler

239

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Gianandrea Manela, “ litürji Kitapları ve Aksesuar-ları” , Ortaçağ C.1. ed: Umberto Eco, Alfa Yay. İstan-bul, 2014, s.787-794.

-Grant Michael, Roma’dan Bizans’a, Homer Yay. Ankara, 2000.

-Heyd W., Çev: Enver Ziya Karal,Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, TTK, Ankara, 2000.

Heyd W., Histoıre du Commerce Du levant Au Mo-yen Age, Otto Harrasowitz, leipzig, 1886.

-Huizinga Johan, Ortaçağın Günbatımı, Çev: Meh-met Ali Kılıçbay, İmge Yay. Ankara, 1997.

-İbn Battûta Seyahatnamesi I-II, Çev: A.Sait Aykut, Yapı Kredi Yay. İstanbul, 2004.

-Kan Kadir, “Abbasîlerin Birinci Asrında Bağdat (145-232/762-847)”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, (Doktora Tezi), Bursa, 2010.

-Karadağ Recep, Doğal Boyamacılık, Dösim yay. Ankara, 2007.

-Maalouf Amin, Arapların Gözüyle Haçlı Seferle-ri, Çev: Mehmet Ali Kılıçbay, Telos Yay., İstanbul, 1998.

-Mazaheri Ali, Ortaçağ’da Müslümanların Yaşayış-ları, Çev.Bahriye Üçok, varlık Yay. İstanbul, 1972.

-Mazoyer Marcel, Roudart laurence, Dünya Tarım Tarihi, Çev: şule Ünsaldı, Epos Yay. Ankara, 2009.

-Medieval Clothing and Textiles, volume 2, ed: Ro-bın Netherton-Gale R. Owen Crocker, The Boydell Press, Woodbridge, 2006.

-Musella Silvana, “Gündelik Hayat”, Ortaçağ C.1. ed: Umberto Eco, Alfa yay. İstanbul, 2014, s.257-261.

-Netherton Robin, Gale R. Owen-Crocker, Medieval Clothing and Textiles II, The Boydell Press, Woodb-ridge, 2006.

-Nicol Donald M., Byzantıum And venıce: A Study İn Diplomatic And Cultural Relations, Cambridge University Press, Cambridge, 1988.

-Ostrogorsky Georg, “Bizans imparatoru ve Hiye-rarşik Dünya Düzeni”, Çev: Özden Arıkan, Cogito, S.17, 1999, s.51-67.

-Pace valentino, “Hıristiyan İkonografileri”, Orta-çağ C.1. ed: Umberto Eco, Alfa Yay. İstanbul, 2014, s.708-714.

-Pachymeres George Bizanslı Gözüyle Türkler, Çev: İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat Yay. İstanbul,

-Paribeni Andrea, “Doğuda İktidar Sembolleri” Ortaçağ C.1. ed: Umberto Eco, Alfa Yay. İstanbul, 2014, s.737-742.

-Pegolottı Francesco Balduccı, la Pratıca Della Mercatura, Çev: Allan Evans, The Medıaeval Aca-demy Of Amerıca Cambrıdge, Massachusetts,1936.

-Pliny’s, Natural History, Çev. Geokge Bakclay, Wernerian Club, leicester, 1847.Pryor John H., Elızabeth M. Jeffreys,The Medıeval Medıterranean Peoples, Economıes And Cultures, 400-1500, Brill Press, Boston, 2006.

-Reyerson Kathryn l., “Commerce And Commu-nıcatıons”, The New Cambrıdge Medıeval Hıstory, volume v, ed: Davıd Abulafıa, Cambridge University Press, 2008, ss.50-71.

-Rıdıng Costume In Egypt Origin And Appearance, Ed: Cäcılıa Fluck, Gıllıan vogelsang-Eastwood, Brıll Press, Boston, 2004.Sevim Ali, Merçil Erdoğan, Selçuklu Devletleri Tari-hi, TTK, Ankara, 1995.

-Textıles And The Medıeval Economy Productıon, Trade And Consumptıon Of Textıles 8TH–16TH Centurıes, Ed: Angela ling Huang, Carsten Jahnke, Oxbow Books, United Kingdom, 2015.

-The Age Of The Δpomoon, The Byzantine Navy ca 500-1204, Ed: John H. Pryor And Elızabeth M. Jeff-reys, Brill, Boston,2006.

-The Geography of Strabo, Çev: H.C. Hamilton, Ox-ford,1854.

-Tudela’lı Benjamin ve Ratisbon’lu Petachia, İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri, Çev: Nuh Arslantaş, M.Ü İlahiyat Fakültesi Yay. İstanbul, 2009.

-Yüksel Ahmet Turan, “Kuruluş Döneminde Bağ-dat’ın Ticarî Yapısı ve İlişkileri”, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.29, 2010.

-Zago Francesca, “Doğu Hıristiyanlığının Figüratif Temaları”, Ortaçağ C.1. ed: Umberto Eco, Alfa Yay. İstanbul, 2014, s.815-825.

240

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET İnsanların kendini ifade etmek isteğiyle ortaya çıkan yazı, geçmişi unutmamak ve geleceğe aktarmak için kullanılan bir araçtır. Geçmişte çeşitli aşamalardan geçerek günümüze ulaşan yazı, taş-tan başlayarak kağıda gelinceye kadar çok farklı ze-minlere yazılarak günümüze ulaşmıştır. Yazı, kağıda yazılmaya başlandığında ise kağıtların yazı yazma-ya elverişli hale getirilmesi için çeşitli aşamalardan geçmesi gerekmiştir. Kağıtlar ham haliyle emici ve gözenekli bir yapıya sahip olduklarından, terbiye edilmeleri gerekir. Çiğ beyaz rengini kırmak için, kağıt boya-nır. Boyama işlemi kullanılacak malzemeye göre değişik işlemlerde yapılır. Doğal maddelerden elde edilen boyalar ile boyanan kağıt, âhâr ve mühre işle-mi ile terbiye edilerek kullanıma hazır hale getirilir. Özellikle tarih boyunca devam eden kağıt boyama ve kağıt terbiye usulleri ile yazma eserler kalıcılığını korumuş ve yeni nesillere örnek olmuştur. Bu bildiride klasik terbiye usulleri sırasıyla anlatılarak, günümüzde nasıl yapıldığına ilişkin bil-giler verilecektir. Tamamen doğal maddelerle boya-nan kağıtların, hangi bitkilerle boyandığı ve hangi aşamalardan geçtiğine ilişkin uygulanmış bilgiler verilecek olup, görsel malzemelerle de desteklene-cektir.

Anahtar kelimeler: Doğal boyama, kağıt.

ABSTRACT

The writing that comes out upon self-ex-pression desire of people is a tool used not to forget the past and to convey it to the future. Reaching to the present by means of going through various stag-es in the past, the writing has arrived to the pres-ent by means of engraving on the different grounds up to paper starting from stone. When the writing began to be written on paper, the papers needs to go through various stages to ensure that they make suitable for writing. Since papers have an absorbent and po-rous structure in their raw form, they need to be improved. The paper is painted to break its raw white color. Painting process is done under differ-ent processes according to the material to be used. The paper that is painted by paints obtained from natural materials is made ready for use by means of improving with paper, sizing and burnisher. The manuscripts have preserved their permanentness and set an example for new generations through paper-painting and paper-improving methods es-pecially continuing throughout history. In this paper, classical improving methods will be explained in turn and information will be giv-en about how it is done today. Applied information will be given about the papers that are complete-ly painted by natural materials, which explain the plants where they are painted and the stages from where they pass and these information will be sup-ported by visual materials.

Keywords: Natural dyeing, paper.

KLASİK ÜSLÛPTA KAĞIT BOYAMA VE TERBİYE USULLERİPAPER DYEING AND IMPROVING PROCEDURES IN THE CLASSICAL STYLE

şennur Atalay vAROl*

*Öğr. Gör. şennur Atalay varol, Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Selçuklu, Konya.

Giriş

İnsanların kendini ifade etmek isteğiyle ortaya çıkan yazı, geçmişi unutmamak ve geleceğe aktarmak için kullanılan bir araçtır. Geçmişte yazının, düzlenmiş taş, tahta, kurşun, ka-lay, tunç, pirinç, fildişi ve kemik levhalara yazıldığı bilinmektedir. Sonra “papirüs”, koyun ve keçi deri-sinden elde edilen “parşömen” ve ince deri olarak tabir edilen “rak” kullanılmıştır (Ersoy, 2001: 163). Bitkilerin temel bileşeni olan selüloz, kağı-dın yapısını oluşturmaktadır. Selüloz temelli bitkisel liflerin çeşitli aşamalardan geçerek “kağıt hamuru” haline gelmesi ve sonrasında bu hamurun belli bir dayanıklılık kazanmasıyla düzgün bir yüzeye sahip olması sonucu kağıt oluşur (Dölen, 2013: 14).İki bin yıllık tarihi olan kağıdın, Asya’dan Avrupa’ya

gelmesi yaklaşık bin yıl boyunca devam etmiştir. Kağıdı M.S. 105’te Çin’de Ts’ailun’un icat ettiği bilinmektedir. 756 yılında Talas Savaşı’n-da esir alınan Çinliler tarafından kağıt üretimi Se-merkant’ta gelişmiştir. Doğu’ da ilk kağıt fabrikası 794’te Harun Resid zamanında Bağdat’ta (Ersoy, 2001: 164) ardından şam, Tablusşam, Hama, Yemen ve Mısır’da kağıt fabrikaları kurulmuştur (Ersoy, 1963: 102).Sonrasında Arapların Kuzey Afrika’ya ve Endülüs’e ulaşmalarıyla kağıt üretimi İspanya’da yayılmış ve buradan da Avrupa Kavim-lerine ulaşmıştır (Yazır, 1974: 188). Avrupa’da yayılan kağıt üretimi yöntemleri 14. ve19. yy’ ları arasındaki dönemde de devam et-miştir.19. yy’da üretim yöntemlerinde ilerlemeler ve makineleşmeyle birlikte kağıt üretimi üç aşamadan oluşmuştur: Birinci aşama;kağıt hamurunun hazır-

241

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lanması, ikinci aşama;kağıt levhasının oluşturul-ması, üçüncü aşama; kağıt yüzeyinin işlenmesidir (Dölen, 2013: 19). Osmanlı Devleti’nde bazı dönemlerde ka-ğıthaneler kurulmuş olsa da bunların ömürleri kısa süreli olup, hatta bazılarında kağıt imal edilip edil-mediği belli değildir. Çünkü talebin az olması ve Av-rupa’dan gelen kağıtlar ile yarışılamaması sonucu, kağıthaneler varlığını sürdürememiştir.

Osmanlı dönemi kağıthaneleri:“1.Amasya Kağıthanesi (1415)2.İstanbul Kağıthanesi (1453)3.Bursa Kağıthanesi (1487)4.Yalova Kağıthanesi (1744)İbrahim Müteferrika ta-rafından kurulmuştur.5.Hünkar İskelesi (Beykoz) Kağıthanesi (1804)6.İzmir Kağıt Fabrikası (1846)7.Beyrut Kağıthanesi (1880)8.Hamidiye Kağıt Fabrikası (1893)” (Dölen, 2013: 30-33). Cumhuriyet döneminde ise Mehmet Ali Kağıtçı’nın yurt dışında aldığı eğitimler sayesinde Türkiye’ de kağıt üretiminin yapılabileceğine verdiği desteklerle bugünkü kağıt üretimi temelini oluştu-rarak “Türk kağıt sanayisinin kurucusu” olmuştur. Asıl kağıt üretimi 1950’ lerden sonra gelişme gös-termiştir. Kağıdın yapısı ve üretimi dışında buradaki konumuz kağıdın kitap sanatlarında nasıl kullanıla-bilir hale gelmesidir. Bir eser levha haline gelirken belli aşamalardan geçmesi gerekmektedir. Bunlar;1.Kağıdın Boyanması2.Nişasta Ahari3.Mühreleme4.Yumurta Ahari5.Mühreleme6.Murakka Germe7.Yazı Yapıştırma Eskiden kağıtlar doğrudan yazı yazmaya uygun olmayıp, gerek dışarıdan (Çin, Hindistan, Bu-hara, Avrupa) gelen gerekse yerli üretilen kağıtların (Kağıthane, Yalova,Bursa, Beykoz) üzeri pürüzlü olup, yazı yazılmaya elverişsizdi. Önceden maddi olanaklara göre kullanılan kağıtların bazıları;1. Hind Âbâdisi 2. Buhara Kağıdı 3. Alikurna Kağıdı4. Hataî Kağıdı 5. Japon Kağıdı’dır (Derman, 1968:339,340). vaktiyle Beyazıt semtinde müzehhipler çarşısı bulunurdu. Müzehhip ve mücellid dükkan-larının bulunduğu bu çarşının bodrum katında âhâr ve mühre yapılırdı. Bu kağıtlara yazılan yazıların hem tashihi hem de silinmesi kolay olması sebebiy-le özellikle mahalle mekteplerinde çocuklara yazdı-rılan karalamalar silinebilir olup aynı kağıda birkaç

kez yazı yazılabilirdi (Nefeszâde: 1942, 75). Kağıtlar ham haliyle emici ve gözenekli bir yapıya sahiptir. Kullanılabilmeleri için terbiye edil-melidir. Bu işleme geçmeden önce çiğ beyaz rengini kırmak için boyamak gerekir. Boyama işlemi kulla-nılan malzemeye göre değişik işlemlerde yapılır. Kağıdın boyayı emme derecesi ile boyanın sıcak ve soğukken aldığı renk değişimi de göz önünde bu-lundurulmalıdır (Fotoğraf 1).

Boyama Sistemleri: Kağıt boyamak için genellikle bitkilerden yararlanılmıştır. Örneğin; çay, kahve, kına, soğan kabuğu, gül yaprağı vb. kayna-tılarak suyu alınır. Buna şap ilave edilerek ikinci bir kaynamaya daha tabi tutulur. şap ilave edilmesinin sebebi; kağıttaki rengi sabitlemek ve kağıda dirilik vermesinin yanında zamanla oluşacak kurt yenme-sinin önlenmesidir. Kağıdın tümü boyanacaksa elde edilen suya batırılır (banyolama usulü) ve asılarak gölgede kurutulur(Fotoğraf 2,3). Kağıdın tek yüzü boyanacaksa pamuk, sünger ya da fırça yardımıyla sürülür.

Fotoğraf 1

Kağıt boyamak için kullanılan bazı madde-ler ve elde edilen renkler:Kahverengi; Ceviz kabuğu,( Fotoğraf 5).Krem; Böğürtlen yaprağı, palamut tozu, elma yap-rağı, kayısı yaprağı, muşmula kuru yaprağı (Fotoğraf 4).Mavi; şalgam, kara lahana, nar çiçeği, mor havuç (Fotoğraf 4-6-7).Sarı; Nar kabuğu, zerdeçal (Fotoğraf 4).Yeşil; Kırmızı soğan kabuğu, gelincik, mor laha-na-elma yaprağı (Fotoğraf 5-6).Turuncu; Sarı soğan kabuğu (Fotoğraf 6).Gri; Kuşburnu gülü, ceviz yaprağı,tarçın,sumak (Fo-toğraf 7).

Fotoğraf 2-3

242

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 4 Fotoğraf 5

Âhâr: İslam Sanatlarında boyanan kağıt-ların niteliği ve terbiyesi önemlidir. Âhâr, yazı ya-zarken meydana gelen hataların düzeltilmesinde, tashihin belli olmaması ve iz kalmaması için kağıtla-rın üzerine sürülen bir mâyidir. Çeşitli âhâr usulleri vardır. En belli başlısı nişasta ve yumurta âhârıdır. Bu âhâr çeşitlerinin yanında bir de gomalak âharı vardır. Nişasta Âhârı: Nişasta veya un, su ile 1/20 oranında karıştırılarak ağır ateşte kokusu kalma-yıncaya kadar pişirilir. İki gün bekletilerek, kabuğu alınıp sürülür ya da banyolama usulüyle ipe asılarak kurutulur (Fotoğraf 8-9).

Yumurta Âhârı: Nişasta âhârı yapılmış veya yapılmamış olan herhangi bir kağıda uygulanır. Yu-murta âhârı taze kaz ya da tavuk yumurtasıyla ya-pılır. Yumurta sayısı belli değildir. Yeterli miktarda alınan yumurta akı kalıp halindeki şapla, bir kapta kıvama gelinceye kadar elle daire çizilerek hazırla-nır (Fotoğraf 10).

Fotoğraf 6 Fotoğraf 7

Fotoğraf 8 Fotoğraf 9

Fotoğraf 10

Üstünde oluşan köpüğü almak için tülbent-ten diğer bir kaba süzülür. Yumurta âhârı kağıda fırça ile sürülür. Bu sürme işlemi tek yönde yapı-lıp, kuruduktan sonra ters yönde bir daha sürülür. Yumurta aharının kalın sürülmemesi gerekmekte-dir, aksi halde kullanılırken çatlama yapar ve altını döker. Yumurta âhârlı kağıt en az 6 ay bekledikten sonra kullanılacak hale gelir. Uygun olan bekleme süresi 1 yıldır (Fotoğraf 11).

Fotoğraf 11

Mühreleme: Âhârlı ya da âhârsız kağıdın dokusunu sıkılaştırmak için akik taşı, çakmak taşı, cam veya deniz kabuğu ile yapılan işlemdir. Mühreleme, kağıda yazı yazmayı kolaylaştıran, kağıt üzerindeki hafif kırışıkları gideren ve kağıdın muka-vemetli olmasını sağlayan bir uygulamadır. Âhârlan-mış kağıtlar belli bir süre içinde mührelenmezse, mührelenmeye tabi tutulduğunda çatlama yaparak kullanılamaz hale gelebilmektedir. Mühreleme ter-cihen mühre tahtası ya da damarsız ıhlamur ağacı üzerinde yapılmaktadır. Mührenin kağıt üzerinde rahat kayması için kuru sabun ya da alın ve boyun-daki yağdan faydalanılmaktadır. Mührelenen kağıt kullanılırken yağın etkisini azaltmak için tebeşir ya da pudra tozu kullanılmalıdır aksi halde zeminin mürekkebi tutması zorlaşır (Fotoğraf 12).

Fotoğraf 12

243

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 13

Yazı Yapıştırma: Yazının bir levha haline gelmesi için kağıdın murakkaya yapıştırılması ge-rekmektedir. Yazı, yapıştırılacağı yere yerleştiril-dikten sonra köşe kenarlarından kurşun kalemle işaretlenir. Daha sonra temiz bir kağıt üzerine ko-nularak arka tarafına önceden (1/5 oranında ) ha-zırlanan nişasta muhallebisi sürülür. Bu işlem yazıyı kaydırmadan seri bir şekilde yapılmalıdır. Yazı iki ucundan tutulup, önceden işaretlenen alana ayar-lanarak yerleştirilir. Yazının üzerine temiz bir kağıt konularak, el ile sıvazlanıp yapıştırılır. Yazı üzerinde hava kabarcığı kalmamasına dikkat edilerek kuru-maya bırakılır. Murakkanın çok kalın olmaması aynı zamanda düz ve pürüzsüz bir yüzeye sahip olması gerekmektedir (Fotoğraf 14).

Fotoğraf 14

Sonuç olarak dünya sanat tarihinde ki-tap sanatları önemli bir yere sahiptir. Kitap san-atlarımızda renklerin olgunluğunu ve canlılığını kaybetmeden günümüze ulaşması şüphesiz ki doğal boyaların kullanımından kaynaklanmaktadır. Günümüzde klasik üslûptaki kağıt boyama ve terbi-ye usulleri gerek eğitim kurumlarında gerekse özel kuruluşlarda devam ettirilerek yaşatılmaktadır.

Kaynakça

DERMAN, U. “Kağıda Dair”, İslam Düşüncesi, C.2, S.5, 1968, İstanbul, s.339,340.

DÖlEN,E. “Dünyada ve Türkiye’de Kağıdın ve Ka-ğıtçılığın Gelişimi”, Medeniyet Hamuru; Kâğıt ve Bir Dönem Kağıthânemiz,Yalova,2013,s.14-47.

ERSOY, O. “Bursa’da Kağıt Fabrikası Meselesi(Xv-X-vI. Yüzyıl)” , Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğraf-ya Fakültesi Yayınları, Ankara, 1963 .s101-142.

ERSOY, E. “Kağıt”, İslam Ansiklopedisi, S.24 , İs-tanbul: Türk Diyanet vakfı, 2001, s.163,164.

NEFESZÂDE, S.,İ. “Gülzar-ı Savâb”, İstanbul, 1942.

YAZIR M.,B “ Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli-II” , Ankara, 1974.

TOZlU A. “Ders Notları”.

Murakka: Murakkanın hazırlanması için 1 ölçü oranında nişasta, 7 ölçü oranında su bir tence-reye koyularak, kaynatılır. Nişasta kaynatıldıktan sonra soğumaya bırakılır ve tülbentten süzülür. Murakka için kraft kağıtları kullanılır. Bu kağıtlar 3 ya da 5 kat olabilir. Kağıtların aralarında 2 cm fark olacak şekilde su yoluna dikkat edilerek kesilip, bir teknede ıslatılır. İlk kağıt, murakka tahtasına nişas-ta sürülmeden yerleştirilir. Diğer kağıtlar ise sırasıy-la nişasta sürülerek yapıştırılıp kurumaya bırakılır (A.Tozlu Ders Notları), (Fotoğraf 13).

244

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müze-sinde bulunan bir grup düz dokumaların boyarmad-de analizleri kromatografik deneyler bir G1329A AlS autosample, bir G1315A diyod-array dedektör içeren Agilent 1200 series system HPlC (yüksek basınçlı sıvı kromatografisi) cihazı ile analiz edildi. Renkli dokuma ipliklerinin 400 ul H2O: MeOH: %37 HCl (1:1:2, v/v/v/) çözeltisi eklendi. 100 oC ve 8 dakikada örnekler ekstraksiyon edildi. Bu ça-lışmada, başlıca antrakinon ve flavonlara (alizarin, purpurin, indigotin, ellajik asit) ait doğal boya mad-deleri bulundu. Üzerinde çalışma yapılan dokuma-larda kırmızı, sarı, yeşil, mavi ve mor renklerin doğal boyalarla yapılmış oldukları tespit edildi. Dokuma-lardan elde edilen renk bilgileri daha sonraki za-manlar için restorasyon ve konservasyon yapımında kullanılması önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Boyarmadde, Renk Analizi, Do-kuma, Müze, Sivas.

ABSTRACT

Dyestuff analysis of a group of flat weaves at the Sivas Atatürk Congress and Ethnography Museum were analyzed by chromatographic ex-periments on a Agilent 1200 series system HPlC (high pressure liquid chromatography) instrument containing a G1329A AlS autosample, a G1315A diode-array detector. Color woven yarns were add-ed with 400 ul H2O: MeOH: 37% HCl (1: 1: 2, v / v / v) solution. 100 oC and 8 min samples were extract-ed. In this study, the natural anthraquinones and flavones (alizarin, purpurin, indigotine, ellajic acid) were found. It was found that the fabrics which were worked on were made with red, yellow, green, blue and purple natural colors. It is suggested that the color information obtained from the wefts be used for restoration and conservation for later times.

Keywords: Dyestuff, Color Analysis, Weaving, Mu-seum, Sivas.

SİVAS ATATÜRK KONGRE VE ETNOGRAFYA MÜZESİNDE BULUNAN BİR GRUP DÜZ DOKUMA ÖRNEĞİNİN BOYA VE RENK ANALİZİ

DYESTUFF AND COLOR ANALYSIS OF A GROUP FLATWEAV EXAMPLE IN SIVAS ATATÜRK CONGRESS AND ETNOGRAPHY MUSEUM

şirin KARAMAN*, Feryal SÖYlEMEZOĞlU**

*Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Meslek Yüksekokulu, [email protected]**Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, [email protected]

Giriş

Anadolu kültür mirasının en önemli değer-lerinden biri olan dokumalarda, farklı medeniyetler-den sentezlenerek yaşanmışlıkların mükemmel bir uyumla sanat eserlerine dönüşümü izlenmektedir. Dokumalar tarihsel süreç içinde birçok etkenle anlamlı bütünler içinde şekillenmiş ve günümüze ulaşmıştır. Anadolu dokumalarını bir yöre ya da bir boy ile sınırlandırmak haksızlık olacaktır. Kullanılan motifi, deseni, kompozisyonu ve renkleri her eser-de farklı tatlar almamızı sağlamaktadır. Dokumalar içinde kullanılan malzeme, motif, kompozisyon ve renk özellikleri ile özgünlükleri saklı kalmış olan düz dokumalar özel bir koleksiyondur. Anadolu dokuma kültürünün zenginliğine en büyük katkı sağlayan unsurlardan biri de toprak-larında birçok boya bitkisinin yetişmesi olarak gö-rülmektedir. Her yörede boya yapmakta kullanılan farklı bitki türleri bulunmaktadır.Anadolu’da Hititler döneminden beri bazı bitkiler boya maddesi olarak kullanılmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bitkilerin boyar madde ola-rak kullanılması çok artmıştır. Bu dönemlerde boyar madde elde edilen bazı bitki türleri yetiştirilerek, sağlanan ürünler büyük miktarlarda dış ülkelere sa-tılmıştır (Baytop, 1997:13).

Anadolu köylerinde dokuma işlemi çoğun-lukla aile içinde gerçekleştirilmektedir. Dokuma ile beraber yün eğirmek, boyama yapmak, motif ve de-sen oluşturmak da tamamen ailesel bir faaliyettir. Yapılan motifler ve oluşturulan renkler insanların yaşam tarzlarının ve inanç sistemlerinin bir sonucu olarak oluşmaktadır (Durul, 1974:4-7) Anadolu’da bitki kullanılarak boyama ya-pılması çok eskilere dayanmaktadır. Osmanlılar döneminde halıcılık ve kilimcilik gibi el sanatlarıyla uğraşılan yerlerde boyacılık yapılmış, boya bitkileri yetiştirilmiştir. Bu merkezlerin başında Bursa, İs-tanbul, Tokat, Kayseri, Ankara ve Konya gelmiştir(-Kayabaşı,1995:45). 19. yüzyılın başlarında sentetik boyaların bulunması ile doğal boyacılık hızla terkedilmiştir. Ülkemizde ise 1882 yılında sentetik boyaların piya-saya girişiyle doğal boya kullanımı ve buna paralel olarak el dokumacılığı da gerilemeye başladı (Öz-türk, 1997:91). Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türk boyları kendi özünü ve estetiğini beraberinde getir-miş ve çok üstün örnekler meydana getirmişlerdir. Sivas bir kültür merkezi haline gelmiş ve kendi adı ile tanınan marka olmuştur. Sivas halıları, şarkışla kilimleri, Sivas bıçakları, Sivas ağızlıkları olarak bili-nen eserler verilmiştir (Özen, 2008:13).

245

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Materyal ve Metod

Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müze-sinde Sivas Müftülüğüne ait dokumalar üzerinde çalışma yapılmıştır. Burada yer alan dokumalardan esere herhangi bir zarar vermeksizin dokumanın içinden çıkmış iplik örnekleri alınmıştır. Eserler üzerinde farklı çalışmalar da yapılmış ancak sem-pozyum konusu gereği buraya dahil edilmemiştir. Alınan örnekler Türk Kültür vakfı laboratuvarlarına gönderilerek analizler yaptırılmışlardır. Bu çalışmada, Sivas Atatürk Kongre ve Et-nografya Müzesinde bulunan 94 adet düz dokuma dahil edilmiştir. Düz dokumaların yapısına zarar vermeden elde edilen atkı iplikleri üzerinde çalış-ma yapılmıştır. Kromatografik deneyler bir G1329A AlS autosample, bir G1315A diyod-array dedektör içeren Agilent 1200 series system (Agilent Tech-nologies, Hewlett-Packard, Germany) sayesinde gerçekleştirilecektir. Kromatogramlar 2 nm’lik bir çözünürlükle 191 nm’den 799 nm’ye kadar örneğin taranmasıyla elde edilecektir ve kromatografik pik-ler 255, 268, 276, 350, 491 ve 520 nm’de görüntü-lenecektir. Bir G1322A gaz giderici, G1311A pom-pa, G1329A oto örnekleyici, bir G1316A termostatlı kolon kompartmanı ve G1315D DAD dedektör kullanılacaktır. veri, Agilent Chemstation kullanıl-masıyla değerlendirilecektir. Aynı materyal ile kap-lanmış bir gard kolon aracılığıyla korunmuş olan bir Nova-Pak C18 analitik kolon (3.9 mm x 150 mm, 4 µm, Part No WAT086344, Waters) kullanılacaktır. Analitik ve gard kolonlar 30 °C’de korunacaktır.

Sivas dokuma kültürünü zenginleştiren önemli faktörlerden biride buraya olan göçlerdir. Sivas 12. yüzyıl sonlarından itibaren Türkmen boy ve oymaklarının yerleştiği alanlardan biri olmuştur. Kendi estetik ve değerleri ile dokuma geleneğini sürdürmüşler ve böylece Sivas, Konya ve Kayse-ri’den sonra önemli dokuma merkezlerinden biri konumuna gelmiştir (Genç, Karadağ, 2007:180).

Resim 1. Kilim (Env.No.85) Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi

Resim 2. Kilim (Env.No.247) Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi

HPlC gradiyent elüsyonu önceden uygulanmış olan metodun kullanılmasıyla gerçekleştirilecektir. Hid-rolizlenmiş örneklerin kromatografik ayırmaları iki çözücü sistemi olan çözücü A: H2O-%0.1 TFA (trif-loroasetik asit) ve çözücü B: CH3CN (asetonitril) - %0.1 TFA kullanılan bir gradiyent elüsyon programı ile sağlanacaktır. Akış oranı 0.5 ml/dak. olarak mu-haza edilecek olup uygulanacak elüsyon programı Tablo 1’de tanımlanmaktadır.

Time (min.)0.01.020252833354045

Flow rate (ml/min)0.50.50.50.50.50.50.50.50.5

H2O-0,1% TFA (v/v)9595704040559595

CH3CN-0,1% TFA (v/v)55306060959555

Tablo 1. Gradiyent elüsyon parametreleri

Örnek Hazırlanması:1.Tarihi tekstiller tartılarak ağırlıkları belirlenmekte-dir.2.Örneklere 400 ul H2O: MeOH: %37 HCl (1:1:2, v/v/v/) çözeltisi eklendi. 100 oC ve 8 dakikada ör-nekler ekstraksiyon edilmektedir.3.Örnekler, 65 oC sıcaklıkta azot gazı altında uçu-rulmaktadır.4.Kuruluğa kadar uçurulan örnekler 200 ul DMF ya da 400 ul MeOH :H2O (2:1, v/v) ile çözünmektedir.5.Örnekler 4000 rpm/10 dak. devirde santrifüj edil-mektedir.

Fotoğraf 1. Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi Cihazı

Renk standartları ile karşılaştırılan örneğin grafiği çizilmektedir. (şekil 1) Grafik üzerinde kırmı-zı ile gösterilen rengin standardı siyah ise örnekteki boyarmaddeyi ifade etmektedir.

Şekil 1. 138 env.no. Alizarin boyarmaddesinin spektrumu

246

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

5

Tablo 2. İpliklerin boyarmadde renk analizi Müze Envanter

No Lif Cinsi Renk Bileşik Kaynak

139

yün

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

88 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

112 Yeşil 74 Açık kırmızı alizarin Rubia tinctorum L.

123 Açık kırmızı

76 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

309 Yeşil Unidentified Rt:14.994 125 Açık Kırmızı alizarin Rubia tinctorum L.

371 Mor alizarin Rubia tinctorum L.

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

363 Açık Kırmızı alizarin Rubia tinctorum L.

146

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Yeşil indigotin Indigofera tinctoria L.

or Isatis tinctoria L.

Kahverengi natural

138

Sarı

alizarin unidentified Rt:33.821

Rubia tinctorum L. unknown

Kırmızı alizarin

purpurin

Rubia tinctorum L.

85 Kırmızı carminic acid Dactylopius coccus Costa 54 Kahverengi natural

57 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

347 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

111

Koyu kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Kahverengi natural

515

Yün

Açık kırmızı

ellagic acid

alizarin purpurin

Quercus infectoria Olivier or

Quercus ithaburensis Rubia tinctorum L.

114 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

595 Kahverengi natural 386 Kahverengi natural

75 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

52

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Mavi indigotin Indigofera tinctoria

or Isatis tinctoria

370 Açık kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

221 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

231

Kırmızı

alizarin purpurin

Rubia tinctorum L.

248 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

237

Siyah ellagic acid Quercus infectoria Olivier

or Quercus ithaburensis

Tablo 2. İpliklerin boyarmadde renk analizi

247

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

6

Tarihi dokumalarda doğal boya olarak genellikle bitkisel kökenli bir örnekte ise

hayvansal kaynaklı boyar maddeye rastlanmıştır. Bu boyar madde kaynakların özellikleri incelenmiştir.

Kökboya (Rubia tinctorum L.): Kökboyanın anavatanın Anadolu olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında doğal olarak Kafkaslar, İran, Orta Batı Asya ve Himalayalar da yetiştiği bilinmektedir (Karadağ, 2007:72).

Anadolu’da, Manisa-Demirci, Gördes, Soma, Konya, Aksaray, Niğde, Çamardı, Kayseri, Kırşehir, Çorum, Yozgat, Amasya, Ankara, Tokat, Maraş, Malatya, Elazığ, Adıyaman, Erzincan ve Çanakkale gibi birçok yerde kendiliğinden yetişmektedir. Kırmızı rengin elde edilmesinde önemli bir boyarmadde içermektedir (Anonim, 1991:62).

Kökboya, Anadolu’da boyacı kökü, boyacılık otu, kırmızı kök, boya pürçü, boya çili, boya kökü ve dil kanatan isimleriyle de ifade edilmektedir.

Çivit Otu (Isatis tinctoria L.): Yeryüzünde yaklaşık 60 kadar türü bulunan Isatis cinsinin Türkiye’de 26 türü bulunmaktadır (Anonim, 1991:38). Çivit otunun anavatanı Kafkasya yamaçları olmakla beraber uzak doğudan Himalayalara kadar yayılma göstermiştir. Bitkinin yapraklarının fermantasyonu ile mavi renk elde edilmektedir (Karadağ, 2007:40).

Yün

Sarı isorhamnetin Achillea sp.

and Rhamnus petiolaris Boiss

110 Sarı fisetin

alizarin Cotinus coggygria SCOP

Rubia tinctorum L.

247

Mavi indigotin Indigofera tinctoria L.

or Isatis tinctoria

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Açık kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

147

Yün

Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Kahverengi natural 146 Siyah natural

111 Açık kahverengi natural

Kahverengi natural 130 Kırmızı carminic acid Dactylopius coccus Costa 145 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Koyu mavi

indigotin Indigofera tinctoria

or Isatis tinctoria

122

Siyah ellagic acid

Quercus infectoria Olivier or

Quercus ithaburensis 141 (sıra no.)

Kırmızı alizarin purpurin

Rubia tinctorum L.

Kahverengi natural 51 Kırmızı alizarin

purpurin Rubia tinctorum L.

Yün

Mavi indigotin

Indigofera tinctoria or

Isatis tinctoria 63

Turuncu alizarin purpurin

Rubia tinctorum L.

Sarı isorhamnetin kaempherol rhamnetin

Rhamnus petiolaris Boiss

Tarihi dokumalarda doğal boya olarak genel-likle bitkisel kökenli bir örnekte ise hayvansal kaynaklı boyar maddeye rastlanmıştır. Bu boyar madde kay-nakların özellikleri incelenmiştir.

Kökboya (Rubia tinctorum L.): Kökboyanın anavatanın Anadolu olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında doğal olarak Kafkaslar, İran, Orta Batı Asya ve Himalayalar da yetiştiği bilinmektedir (Karadağ, 2007:72).Anadolu’da, Manisa-Demirci, Gördes, Soma, Konya, Aksaray, Niğde, Çamardı, Kayseri, Kırşehir, Çorum, Yozgat, Amasya, Ankara, Tokat, Maraş, Malatya, Elazığ, Adıyaman, Erzincan ve Çanakkale gibi birçok yerde kendiliğinden yetişmektedir. Kırmızı rengin elde edilmesinde önemli bir boyarmadde içermektedir (Anonim, 1991:62). Kökboya, Anadolu’da boyacı kökü, boyacılık otu, kırmızı kök, boya pürçü, boya çili, boya kökü ve dil

kanatan isimleriyle de ifade edilmektedir.

Çivit Otu (Isatis tinctoria L.): Yeryüzünde yaklaşık 60 kadar türü bulunan Isatis cinsinin Tür-kiye’de 26 türü bulunmaktadır (Anonim, 1991:38). Çivit otunun anavatanı Kafkasya yamaçları olmakla beraber uzak doğudan Himalayalara kadar yayılma göstermiştir. Bitkinin yapraklarının fermantasyonu ile mavi renk elde edilmektedir (Karadağ, 2007:40).

Koşinil (Dactylopius coccus Costa): Anava-tanı Orta Amerika olan koşinil böceği, Nopalea coche-nilli olarak bilinen bir kaktüs üzerinde önce kahvemsi kırmızı olan rengi daha sonra koyu kırmızı renge dönü-şür. Böceğin boyarmadde içerenleri yalnızca dişi tür-lerinde bulunur (a.g.e.). Koşinil ile mordanlı boyama yöntemi kullanılarak yapılmaktadır. Mor ve kırmızının değişik tonları elde edilmektedir.

248

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Boyacı Sumağı (Continus coggygria SCOP.): Sarı boya ağacı olarak da bilinen, 3m kadar boylana-bilen, kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. Düzlük alan-larda yetişmekle birlikte taşlık ve kayalık yamaçlarda da yetişmektedir. Ülkemizde özellikle Akdeniz bölge-si, Karadeniz de ise Trabzon ve Zonguldak civarında yetişmektedir (Anonim,1991).

Cehri (Rhamnus petiolaris Boiss): Cehri Rhamnus (Rhamnaceae) boyu 3 metre kadar uzaya-bilen dikenli bir ağaççık şeklindedir. Bu bitkinin mey-veleri 6-7 mm çapında, esmer yeşil renkli, tüysüz ve iç kısmı parlak sarı renkli taneler halindedir (Baytop, 1984: 192). Cehrinin 22 türü bulunmaktadır. Bu türden bazıları yapraklarını dökmemelerine rağmen Rham-nus petiolaris türü yapraklarını döker. Bu bitki yurdumuzda ala cehri, altın ağacı, boyacı dikeni, cehri, cehvi, ebicel, kara diken, akdi-ken, sarı boya ağacı, sarı tane gibi adlarla bilinmekte-dir. Rhamnus cinsinin 110 türü vardır. Boyacılık açısın-dan en önemlileri ise Rhamnus petiolaris, Rhamnus saxatilis, Rhamnus cathartica, gibi türleridir. Boyacılıkta kullanılan cehrinin, halk arasında “altın ağacı” adıyla anıldığı ve hemen her yerde yetiştirildiği belirtilmektedir. (Kayabaşı - Arlı, 2001:128).

Sonuç ve Öneriler

Dokumalara asıl değerini veren önemli un-surlardan biri ise iplerin boyarmadde hammaddeleri ve yöntemleridir. Bu eserlerden Anadolu’nun gene-linde hâkim olan durum söz konusudur. 19.yy.a ka-dar doğal boyacılık esasken bu tarihten itibaren ise sentetik esaslı boyaların da dokumalarda kullanıldığı gözlenmektedir. Koleksiyonda doğal ve sentetik esaslı boyalarla boyanmış eserlerin beraber bulunduğu tes-pit edilmiştir. Doğal boyacılıkta en fazla kök boyaya rastlanmıştır. Bunu cehri, yabani Hindistan cevizi gibi boyarmaddelerin kullanıldığı görülmektedir. Doku-maların doğru tarihlendirilmeleri için önemli olan bo-yarmadde analizleri ile yapılmıştır. Bu yöntemle elde edilen bilgilerden faydalanılarak eserlerin doğru bir şekilde korunması sağlanacaktır. Analiz yapılan ip örneklerinden %45,2’si 20.yy ve sentetik boya kullanıldığı görülmektedir. Ör-nek iplerin %6,5 19.yy’ın ilk yarısı, %5,6’sı 18.yy’ın ikinci yarısı, %3,2’si 20.yy’ın ilk çeyreği olarak bulun-muş genelinde doğal boyalarla boyanmış oldukları be-lirlenmiştir Doğru bir değerlendirme yapılamadığı için müzede bulunan eser sayısı oldukça fazladır. Müze, imkânları dâhilinde depolamaya ve sergilemeye ça-lışmakta ancak yine de yetersiz kalmaktadır. Sivas ili sahip olduğu dokuma kültürü düşünüldüğünde mut-laka bir dokuma müzesine sahip olmalıdır. Değerli do-kumalar depolarda bekledikleri yerlerden göz önüne

çıkarılmalıdır. Anadolu kültürünün temel unsurlarından biri olan dokumalar günümüzde nerdeyse yok olmakta ve yenileri dokunmamaktadır. Tam da bu nedenle elimiz-de var olan dokumaları saklama koşullarını iyileştire-rek fiziksel olarak korunmalarını sağlamanın yanı sıra yıpranmış olanların ise restorasyonun ve konservasyo-nunu yaparak gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. Doğal boya çalışmalarını artırarak bulunan sonuçlardan yola çıkarak ve hatta ziraatçılarla işbir-liği yaparak kimyasal boyaların olumsuz etkilerinden kurtulmak için bitki üretimleri yapılmalıdır. Boyarmad-deler elde edilerek tekstil alanında kullanımı amaçlan-malıdır.

Kaynakça

1- Anonim,(1991).Bitkilerden elde Edilen Boyalarla Yün liflerinin Boyanması. T.C. Sanayi ve Ticaret Ba-kanlığı. s:62.Ankara.

2- Baytop, T. (1984), Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 3255, Eczacılık Fa-kültesi No: 40, s:192-193. İstanbul.

3- Baytop, T. (1997), Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ata-türk Kültür, Dil ve Tarih yüksek Kurumu, Türk Dil Kuru-mu Yayınları 578, s:13. Ankara.

4- Durul,Y.(1974).Anadolu Kilimlerinin Teşhisi ve İm-ler. Türk Etnografya Dergisi, Sayı 4, s.4-7. Ankara.

5- Karadağ, R. (2007). Doğal Boyamacılık, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, s.40-72. Ankara.

6- Kayabaşı, N. (1995). Cehri (Rahmus petiolaris l.)’den Elde Edilen Renkler ve Bunların Yün Halı İp-likleri Üzerindeki Haslık Dereceleri Üzerinde Bir Araş-tırma. Fen Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi. s:45.An-kara.

7- Kayabaşı, N. Arlı, M., (2001), “Cehri (Rhamnus pe-tiolaris l.)’den Elde Edilen Renkler”, Tarım Bilimleri Dergisi, s:128Ankara.

8- Öztürk, İ.,(1997). Doğal Bitkisel Boyalarla Yün Bo-yama, Temel Kaynaklar Dizisi, Ürün Yayınları, s:91. Ankara.

249

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

OSMANLI DÖNEMİNDE DOĞAL RENGİN, BOYANIN VE BOYAR MADDELERİN YER ADLARINA YANSIMASI: BATI ANADOLU ÖRNEĞİ*

REFLECTIONS OF NATURAL COLORS, DYES AND DYESTUFFS ON THE PLACE NAMES IN THE OTTOMAN PERIOD: THE CASE OF WESTERN

ANATOLIA

Turan GÖKÇE**

Özet

Osmanlı dönemi yer adları incelendiğinde, doğal çevrenin özelliklerine göre verilmiş olan isimlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. “Boyalık” başta olmak üzere buna göre adlandırılmış pek çok örneğe rastlanmaktadır. Bildiride ilgili literatür, arşiv kaynakları, kartografik malzemeler ve mevcut durumla ilgili yerel bilgiden hareketle Batı Anadolu bölgesinde tespit edilen yer adları değerlendirilecektir. Böylece bölgesel düzeyde doğal rengin, boyanın ve boyarmaddelerin yer adlarına yansımasının bir kesiti ortaya konmuş olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı yer adları, boyarmaddeler, boya

Abstract

When the place names in the Ottoman period are examined, it is seen that the names given according to the characteristics of natural environments occupied an important place. There are many examples for these which named particularly as “boyalık”. In this paper, we will evaluate the local place names determined in Western Anatolia according to relevant literature, archival sources, cartographic materials and local information. Thus, it will be revealed a section of the reflection of the natural color, dyes and dyestuffs on the Ottoman place names at the regional level.

Keywords: Ottoman place names, dyestuff, dye

Giriş

Türkçeye “adbilim” olarak tercüme edilen ve dünyada önemli bir gelişme kaydetmiş olan “onomastik” çalışmaları Türkiye’de de gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Bunun alt dallarından biri olarak gelişen “toponimi” de bu çerçevede gelişmiş olup, Türkçede “yer adbilim” olarak ifade edilmektedir1. Bunun yanında, kişi adlarını inceleyen “antroponimi” den bitki adlarını inceleyen “fitonimi”ye varıncaya kadar2, adbilimin pek çok türü bulunmaktadır.

Yapılan çalışmalarda takip edilen araştırma yöntemleri ve uygulanan teknikler, hangi alt dalı olursa olsun, adbilimin temel özelliklerinden birinin disiplinler arası bir çalışma alanı olarak ele alınması gereğine işaret etmektedir. Bildiri konusunun da dâhil olduğu yer adbilimi de aynı şekilde disiplinler arası işbirliğinin zaruri olduğu adbilim alanlarından biridir. Herhangi bir yer adının bütün boyutları ile incelenerek ortaya konulabilmesi için dilbilimden başlayarak, tarih, coğrafya, sosyoloji, antropoloji ve biyoloji gibi ilgili bilim ve disiplinlerin işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır.

*Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenen114K291 numaralı ve “Osmanlı Dönemi Batı Anadolu Boyahaneleri ve Üretim Endüstrisinin Araştırılması” başlıklı proje kapsamında hazırlanmıştır. ** Prof. Dr. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. 1 Tafsilat için bkz. İbrahim Şahin, Adbilim, Ankara 2016. 2 Bkz. İbrahim Şahin, “Filoloji ve Botanik Alanlarının kavşağında Yerel Fitonimler (Bitki adları) Meselesi”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], 56 (Erzurum 2016), s. 775-791.

250

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Türkistan tabir olunan Orta Asya’dan başlayarak, tarih içinde dünyanın dört bir yanına yayılan ve bu arada XI. yüzyıldan itibaren kitleler halinde Anadolu’yu yurt tutan Türkler, öncelikle mevcut yerleşim birimlerinin adlarını Türk fonetiğine uydurma yoluna gitmişlerdir. Bildirinin kapsama alanına dâhil olan İzmir (Smyrna) ve Manisa (Magnesia) bunun iki tipik örneğini oluşturmaktadır. Tarihi Laodikeia yakınlarında tesis edilmiş olan Denizli (Tonguzlu) gibi yeni kurdukları yerleşim birimlerine ise Türkçe adlar vermeyi tercih etmişlerdir3.

Yer adları ile ilgili araştırmalar4, Türklerin fethederek yeni yerleştikleri yerlere daha çok kendi şahıs, boy, oymak ve topluluk adlarını vererek oradaki hâkimiyetlerini sembolleştirmek istediklerini göstermektedir. Bunun yanında, Türklerin yeni yerleştikleri yerlere isim verirken, aynı zamanda coğrafyanın ve doğal çevrenin üzerlerinde uyandırdığı ilk intibaın etkisinde kaldıklarını da ortaya koymaktadır. Çevrede bulunan tabiat olgularına bağlı olarak verilmiş olan isimler, Türk topluluklarının yeni geldikleri ve yerleştikleri yerlerde tabiat karşısındaki ilk duygu ve düşüncelerini yansıtması bakımından da önemlidir5. Bildiriye konu edilmiş olan doğal renkler, boya ve boyar maddelerin yer adlarına yansıması da esas itibarıyla bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Renkler ve Yer Adları

İlgili çalışmalar, tarihin en eski devirlerinden itibaren Türklerin hayatında önemli rol oynamış olan renklerin6 Türkçe yer adlarının kaynakları arasında önemli bir katman oluşturduğunu ve bunun binlerce yıllık bir geleneğin uzantısı olduğunu ortaya koymaktadır. Türkçenin en eski metinlerinde karşılaşılan “ak”, “kara”, “gök” ve “yaşıl” sıfatlarına bağlı olarak verilmiş olan ırmak, göl ve sair coğrafi unsur adları bunun tipik örneklerini oluşturmaktadır.

İlgili araştırmalarda, yer adlarının leksik-semantik sınıflandırması yapılırken, renklerle ilgili isimler tabiat ve fiziki şartlara dayanan, çevreyle ilgili adlar kategorisinde değerlendirilmektedir7. Renklerden kaynaklanan yer adları, daha çok yerleşim biriminin doğal çevresi, jeolojik yapısı, arazi durumu, bitki örtüsü ve benzeri özelliklerine bağlı olarak verilmiştir. Ak, kara, kızıl, yeşil, sarı, al, ala, boz ve kır yer adlarına yansıması bakımından en yaygın renkler olarak dikkati çekmektedir. Bu ve benzeri renkler yer adlarına yansırken, “Gökova” ve “Bozyaka” örneklerinde olduğu gibi daha çok tamlanan unsurların renk özellikleri ön plana çıkarılmıştır. Bir başka ifade ile bu türden isimlendirmelerde renkler niteleme sıfatı olarak kullanılmıştır8.

Osmanlı döneminde doğal rengin, boya ve boyar maddelerin yer adlarına yansıması ile ortaya çıkan tabloyu Batı Anadolu örneğinde resmetmeyi amaçlayan bildiride, coğrafi alan esas itibariyle İzmir, Manisa, Kütahya, Aydın, Uşak ve Denizli illerini kapsayan Aydın, Saruhan ve Kütahya sancakları ile sınırlandırılmıştır. Araştırmaya dâhil edilen yer adları ise

3 Bkz. Turan Gökçe, XVI ve XVII. Yüzyıllarda Lâzıkıyye (Denizli) Kazası, Ankara 2000, s. 15-20. 4 Genel bir değerlendirme için bkz. Bahaeddin Yediyıldız, “Türkiye’de Yer Adı Verme Usûlleri”, Türk Yer Adları Sempozyumu (11-13 Eylül 1984) Bildirileri, Ankara 1984, s. 25-41; Mehmet Eröz, “Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları”, Türk Yer Adları Sempozyumu (11-13 Eylül 1984) Bildirileri, Ankara 1984, s. 43-53. 5 B. Yediyıldız, “aynı bildiri”, s. 27. 6 Genel bir değerlendirme için bkz. Reşat Genç, Türk Düşüncesi, Davranışı ve Hayatında Renkler ve Sarı, Kırmızı, Yeşil”, Nevruz ve Renkler, Yay. Haz. Sadık Tural-Esma Kılıç, Ankara 1996, s. 41-48; Mustafa Kafalı, “Türk Kültüründe Renkler”, Aynı Eser, s. 49-53; Cevat Heyet, “Türklerin Tarihinde Renklerin Yeri”, Aynı Eser, s. 55-61; Kamil Veli Nerimanoğlu, “Türk Dünya Bakışında Reng”, aynı eser, s. 63-73. 7 Sınıflandırma ile ilgili tafsilat için bkz. İbrahim Şahin, Aynı Eser, s. 102-118. 8 Ali Akar, “Renge Bağlı Yer Adlandırmalarında Muğla Örneği”, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 20 (2006/1), s. 51-52.

251

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1530 tarihli tahrir defterlerinde9 kayıtlı olan şehir, kasaba, köy, mahalle ve köy altı iskân yerleri ile sınırlı tutulmuştur. Daha alt düzeydeki mevki adları ise daraltılmış alanlarda daha detaylı bir çalışma ile ortaya konulabileceği için sonraya bırakılmıştır. Bununla birlikte, Osmanlı döneminde şehir ve kasabalarda yer alan boyacılık sektörü ile ilgili çarşı, pazar, mahalle ve sair isimler de bildiri kapsamında değerlendirilmiştir. Bunun için çalışmanın ana kaynağı olarak zikredilmiş olan tahrir defterleri dışında ulaşılabilen genel ve yerel yazılı ve sözlü kaynaklardan da istifade edilmiştir.

1530 Tarihli Tahrir Defterlerine Göre Osmanlı Döneminde Doğal Renklerle Adlandırılmış Olan Yerleşim Birimleri

Batı Anadolu’nun önemli bir kısmını kapsayan üç sancak bünyesindeki yer adları incelendiğinde isimlere kaynaklık eden en yaygın rengin “kara” olduğu anlaşılmaktadır. Bunda, sıfat olarak renk bildirmesinin yanı sıra şiddet ve yön bildirme fonksiyonlarının da etkili olduğunu belirtmek gerekir10. Türkiye’yi çevreleyen, Marmara ve boğazlar ile birbirine bağlanan denizin Kuzeyde bulunan kesiminin “Karadeniz”, Güneyde bulunan kesiminin “Akdeniz” olarak isimlendirilmiş olması bundandır. Aynı şey, daha az oranda olmakla birlikte “ak”, “kızıl” ve “gök” kelimelerinden türetilen isimler için de geçerlidir11.

Tahrir defterlerinden elde edilen sayısal verilere göre, Aydın sancağında tespit edilen renkle ilgili 133 isimden 37’si (% 27.81), Saruhan sancağında 144 isimden 44’ü (% 30.13), Kütahya sancağında 323 isimden 101’i (%31.26) “kara” renk kökünden türetilmiştir. Toplamda araştırma alanında renk adından türetilen isimle maruf olan 602 yerin % 30.23’ünü oluşturan 182’si bu minval üzere adlandırılmıştır.

XVI. yüzyıl tahrir defterlerinde tespit edilen renklerle ilgili yer adlarından önemli bir kısmı kişi adından kaynaklanan, batı dillerinde “antropotoponim” olarak ifade edilen isimlerdir. Bunlar genellikle kişi ya da topluluk adı, unvan ya da lakaplarla oluşan yer adlarıdır12. Bu isimlerdeki renkle ilgili niteleme yerle değil, muhtemelen yerleşim biriminin kurucusu ya da ilk veya isim değişikliğine yol açacak kadar meşhur sakinlerinden biri olması dolayısıyla yer adına kaynaklık eden kişinin fiziki özellikleri ile ilgilidir.

Bunlardan en yaygın olanı “kara” sıfatı ile nitelendirilen kişi adından kaynaklanan yer adlarıdır. Karabayezidler (Adala)13, Karahalil (Tire, Kula)14, Karahalillü (Uşak)15, Karahasanlu (Menemen, Şeyhlü)16, Karasevinçlü (Yengi, Ilıca, Manisa)17, Karayakublu (Menemen, Kayacık)18, Karayunuslu (Kayacık)19, Karayusuflu (Gördek)20, Karacaali (Adala)21, Karacaaliler (Gördos)22, Karaoğlan (Honaz)23, Karakişi (Kalınviran-Kütahya)24 ve Karaalioğlu

9 Kaynak olarak kullanılan tahrir defterleri Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından tıpkıbasım ve indeks olarak yayımlanmıştır: 438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) I Kütahya, Kara-hisâr-ı Sâhib, Sultan-önü, Hamîd ve Ankara Livâları <Dizin ve Tıpkı Basım> (=BOA.TD-438), Ankara 1993; 166 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) Hüdâvendigâr, Biga, Karesi, Saruhân, Aydın, Menteşe, Teke ve Alâiye Livâları <Dizin ve Tıpkı Basım> (=BOA.TD-166), Ankara 1995. 10 Bkz. Mustafa Kafalı, “aynı bölüm”, s. 49-53; Cevat Heyet, “aynı bölüm”, s. 55-61. 11 Bkz. Levent Kurgun, Denizli İli Yer Adları, Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Denizli 2002, s. 613-614. 12 İbrahim Şahin, aynı eser, s. 111. 13 BOA. TD-166, s. 322. 14 BOA. TD-438, s.123; BOA. TD-166, s. 378, 381. 15 BOA. TD-438, s. 67. 16 BOA. TD-166, s. 317. 17 BOA. TD-166, s. 334, 312. 18 BOA. TD-166, s. 317, 355. 19 BOA. TD-166, s.355. 20 BOA. TD-166, s. 359. 21 BOA. TD-166, s. 325. 22 BOA. TD-166, s.350. 23 BOA. TD-438, s. 133.

252

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

(Denizli)25, Karacaömerlü (Denizli, 2)26 köyleri bu grubun tipik örneklerini oluşturmaktadır. XVI. yüzyılda Kula kazasında köy statüsünde bir yerleşim birimi olarak tespit edilen Karafatma27 köyü ise sadece söz konusu özelliği ile değil aynı zamanda kadın köy kurucu rolü ya da ilk sakinlerinden biri olarak dikkati çekmektedir. Ayrıca, kurucusu ya da önde gelen sakinini niteleyen “kara” renk kökünden türetilmiş çok sayıda mezra ve çiftlik gibi köy altı iskân yerine de rastlanmaktadır.

Kişi kaynaklı bazı yer adları da doğrudan şahıs adı yerine dini, sosyal ya da idari statüsü ile ilgili unvan nitelemesi ile kullanılmıştır. Ayasuluğ’da Karafakih Mahallesi28 ile Uşak’da Karaabdal29 karyesi bunun tipik örneklerini oluşturmaktadır.

Alaşehir mahallelerinden biri olan Karaabdi Mescidi Mahallesi30 ise muhtemelen banisi olan kişi adı kaynaklı yapı ile adlandırılan, iki kademeli isimlendirmenin örneği olarak dikkati çekmektedir.

Üç sancakta tespit edilen 602 ismin % 15.44’ünü oluşturan 93 yerleşim birimi, sıfat olarak kullanılan “ak” ya da “ağ” renk kökünden türetilen adlarla anılmıştır. Bunun 14’ü (% 10.52) Aydın, 20’si (% 13.69) Saruhan, 59’u (% 18.26) Kütahya sancağında yer almaktadır.

Parlak kırmızı renk için olduğu gibi kökboyası için de kullanılan Kızıl renk kökünden türetilen 92 isim üç sancakta tespit edilen 602 yer adının % 15.28’ini oluşturmaktadır. Bunun 46’sı (% 14.24) Kütahya, 30’u (% 22.55) Aydın, 16’sı (% 10.95) Saruhan sancağında yer almaktadır.

Bunlardan bir kısmı “antropotoponim” olarak ifade edilen kişi adlarından türetilmiş olan yer adlarıdır. Kızılyakub (Kütahya)31, Kızılyakublu (Yengi n. –Manisa)32, Kızılcamahmud (Demirci)33 köyleri ile Kızılcaosman (Ayasuluğ)34 mezraası bu grupta yer almaktadır.

Bölgede bulunan yer adlarında yaygın olarak kullanılan diğer bir renk “gök”dür. Üç sancakta gökyüzü rengi ve yeşile çalan mavi anlamlarında kullanılan “gök” renk kökünden türetilmiş olan 44 isim tespit edilmiştir. Toplam sayının % 7.30’una tekabül eden 44 ismin 23’ü (% 7.12) Kütahya, 14’ü Saruhan (% 9.58), 7’si (% 5.26) Aydın sancağında yer almaktadır.

Bunlardan bir kısmı kaynak kişi ya da grup üzerinden türetilmiş yer adlarıdır. Gökceler (Kayacık, Simav)35 ve Gökcelü (Arslanapa)36 köyleri ile Gökali (Kütahya)37 ve Gökcehamzayurdu (Uşak)38 mezraları bu kabil isimlerin örnekleri olarak dikkati çekmektedir. Ayasuluğ (Selçuk) kazasında yer alan Çakırali39 de bu kategoride değerlendirilebilecek olan isimlerden biridir.

“Gökmeydan” örneğinde olduğu gibi aynı zamanda ham, yeşil anlamlarına da kullanılmış olan “gök”ten türetilen yer adları yanında, az da olsa yeşil ile ilgili isimlere de

24 BOA. TD-438, s. 112. 25 BOA. TD-438, s. 56. 26 BOA. TD-438, s. 55. 27 BOA. TD-438, s. 389. 28 BOA. TD-166, s. 410. 29 BOA. TD-438, s. 126. 30 BOA. TD-166, s. 448. 31 BOA. TD-438, s. 111. 32 BOA. TD-166, s. 311. 33 BOA. TD-166, s. 346. 34 BOA. TD-166, s. 413. 35 BOA. TD-166, s. 355; BOA. TD-438, s. 75. 36 BOA. TD- 438, s. 29. 37 BOA. TD-438, s. 25. 38 BOA. TD-438, s. 66. 39 BOA. TD-166, s. 409.

253

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

rastlanmaktadır. Kütahya sancağında Yeşil köyü (Kalınviran)40 ile Yeşilali çiftliği (Simav)41 bunun iki örneğini oluşturmaktadır. Bölgede “yeşil” kelimesinden türetilen yer adlarına az rastlanmasının sebebi “gök” kelimesinin çoğu zaman “yeşil” anlamında kullanılmış olmasıdır. Muğla yer adları üzerine yapılmış olan bir çalışma da bunu teyit etmektedir42.

Yer adı verirken kullanılmış olan ilişkili renk sıfatlardan biri de “çakır” olmuştur. Bu cümleden olarak, Aydın sancağı Ayasuluğ kazasında Çakırali43 ve Çakırlu44 köyleri ile Sart’a bağlı Çakırlu45 köyü ve Çakırbeylü46 çiftliği dikkati çekmektedir. Ayrıca, Saruhan sancağında Çakırlu47 adlı iki köy ile Kütahya sancağında Çakırca (Güre ve Selendi)48, Çakırlu (Gediz)49 ve Çakırsazı (Altuntaş)50 köyleri de bu minval üzere isimlendirilmiş olan yerleşim birimleridir.

Açık toprak rengi ya da kül rengi olarak bilinen “boz” bölgede bulunan yer adlarında kullanılmış olan bir diğer renktir. Boz renk kökünden türetilmiş olan 39 yer adı, toplam sayının % 6.47’sini oluşturmaktadır. Bunun 16’sı (% 10.95) Saruhan, 12’si (% 9.02) Aydın, 11’i (% 3.40) Kütahya sancağında yer almaktadır.

Araştırma alanında tespit edilen 38 isim ise (% 6.31) “sarı” renk kökünden türetilmiştir. Bunun 25’i (% 7.73) Kütahya, 7’si (% 5.26), 6’sı (% 4.10) Saruhan sancağında yer almaktadır.

Bunlardan bir kısmı kişi adlarından türetilmiş yer adlarıdır. Saruahmed (Manisa)51, Saruhalil (Demirci, Denizli)52, Saruşeyhlü (Nif)53, Saruisalu (Şeyhlü)54, Sarumihmadlu (Denizli)55, Saruşah (Şeyhlü)56 köyleri ile Birgi’deki Sarubay57 mahallesi bu minval üzere isimlendirilmiş yer adlarından bazılarıdır.

Nif’de Saruşeyhlü58 karyesi, Kula’da Saruhızır59 mezraası ve Sarukadı60 çiftliği ise doğrudan şahıs adı yerine dini, sosyal ya da idari statüsü ile ilgili unvan nitelemesi ile verilmiş olan isimlerdir.

Tahrir defterlerinde tespit edilen yer adları arasında dikkati çeken “ala” 36 (% 5.98) yerleşim biriminde kullanılmıştır. Genel olarak, karışık renkli, alaca ve benekli şeklinde ifade edilen ala kökünden türetilmiş olan isimlerden 19’u (% 5.88) Kütahya, 9’u (% 6.16) Saruhan, 8’i (% 6.01) Aydın sancağında bulunmaktadır.

Tahrir defterlerinden elde edilen verilere göre bazı yer adları da dini ve sosyal müesseseler ve bunların fonksiyonlarını icra ettikleri yapılar üzerinden isimlendirilmişlerdir.

40 BOA. TD-438, s. 25. 41 BOA. TD-438, s. 79. 42 Ali Akar, “aynı makale”, s. 53. 43 BOA. TD-166, s. 409. 44 BOA. TD-166, s. 412. 45 BOA. TD-166, s. 467. 46 BOA. TD-166, s. 468. 47 BOA. TD-166, s. 312. 48 BOA. TD-438, s. 122. 49 BOA. TD-438, s. 39. 50 BOA. TD-438, s. 117. 51 BOA. TD-166, s. 309. 52 BOA. TD-166, s. 344. 53 BOA. TD-166, s. 329. 54 BOA. TD-438, s. 58. 55 BOA. TD-438, s. 50. 56 BOA. TD-438, s. 58. 57 BOA. TD-166, s. 423 58 BOA. TD-166, s.329. 59 BOA. TD-438, s.89 60 BOA. TD-438, s.88

254

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Denizli ve Uşak şehirlerinde bulunan Alacamescid61 mahalleleri bunun tipik iki örneğini oluşturmaktadır.

Aydın sancağında renk olarak “kül rengine çalan beyaz” anlamına gelen “kır” kökünden türetilmiş olan 5 yer adı tespit edilmiştir. Bunlar Alaşehir’de Kır62 ve Kırgirdi63 köyleri, Yenişehir’de Kırcalu64 köyü, Bozdoğan’da Kırdere65 mezraası ve Köşk’de Kırmescid66 mahallesidir.

Bölgede yer adlarında kullanılan köklerden biri de yanık ve yanmış anlamlarına gelen “göynük” olmuştur. Kütahya sancağında göynük kökünden türetilmiş yedi yer adı tespit edilmiştir. Bunlar Göynük adlı 2 köy67, bir çiftlik68 ve 1 mezra69 ile Göynükviran70 adlı 3 köyden ibarettir.

Kütahya sancağında tespit edilmiş olan Altuntaş71 adlı iki köy ile Aydın sancağında (Tire) yer alan Altuntaş72 köyü, doğal çevrede bulunan kayalıkların altın rengini andırması dolayısıyla bu şekilde isimlendirilmiş olmalıdırlar. Keza Ayasuluğ kazasına bağlı Çilce73 köyü de doğal çevrenin hâkim renk özelliklerinin yerleşim birimi adına yansımasının bir başka örneğini oluşturmaktadır.

Bitkiler ve Boyar Maddelerle İlgili Yer Adları

Daha çok doğal çevrenin ya da yerleşim yeri kurucularının hâkim özelliklerine bağlı sıfat olarak kullanılan renklerden türetilmiş olan bu yer adı kategorileri yanında, boyar maddelerle ilgili isimlere de rastlanmaktadır. Bunlardan doğal boya ve boya sanayiinde yaygın olarak kullanıldığı bilinen “palamut” 74önemli bir yer tutmaktadır. Bu minval üzere isimlendirilmiş olan yerlerin en tipik örneğine XVI. yüzyılda Saruhan sancağına bağlı bulunan Manisa kazasında rastlanmaktadır. Tahrir defterlerinde yer alan kayıtlara göre, Manisa kazasını oluşturan nahiye statüsündeki idari ünitelerden biri Palamud adını taşımaktadır75. Aynı nahiyeye merkezlik eden ve kuruluşu Saruhanoğulları devrine kadar geri giden köy de aynı adla anılmaktadır76. Demirci kazasına bağlı olarak kaydedilmiş olan köy ise XVI. asırda Saruhan sancağında tespit edilen Palamud adlı bir diğer yerleşim birimini oluşturmaktadır.

Bildiriye kaynaklık eden tahrir defterlerine göre, Kütahya sancağında Palamud adıyla anılan üç yer bulunmaktadır. Bunlardan Şeyhlü kazasına bağlı olanlardan birinin yaylak, diğerinin çiftlik statüsünde olduğu anlaşılmaktadır. Kula kazasına tabi olan aynı adlı yerleşim birimi ise mezra statüsünde bulunmaktadır.

Aydın sancağında tespit edilebilen tek örnek ise İzmir kazası dâhilinde, Gümüldür yakınlarında Palamut dağı üzerinde bulunan aynı adla köy statüsünde bir yerleşim

61 BOA. TD-438, s.47. 62 BOA. TD-166, s.450. 63 BOA. TD-166, s.450. 64 BOA. TD-166, s.460. 65 BOA. TD-166, s.471. 66 BOA. TD-166, s.437. 67 BOA. TD-438, s.95,54. 68 BOA. TD-438, s.25. 69 BOA. TD-438, s.38. 70 BOA. TD-438, s.37, 40, 43. 71 BOA. TD-438, s.30,36. 72 BOA. TD-166, s.377. 73 BOA. TD-166, s.412. 74 Recep Karadağ, Doğal Boyamacılık, Ankara 2007, s. 88. 75 Feridun M. Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, Ankara 1989, s. 10-11. 76 Bkz. F. Emecen, aynı eser, s. 196-197.

255

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

birimidir77. Köyün İzmir çevresinde Palamut yetişen nadir yerlerden biri olması dolayısıyla bu adla anılmış olduğu açıktır.

Yer adlarında kullanılan bir diğer boyar, dış kabuğu ve yaprakları erken zamanlardan itibaren kahverengi renk elde etmek için kullanılan “koz” tabir olunan cevizdir78. Aydın sancağında 2’si Kozağacı79, 2’si Kozluca80, 1’i Kozlak 5 köy81; Saruhan sancağında, 5’i Kozluca82, 1’i Kozobası83, 1’i Kozbeylü84 7 köy ve Kozluca mezrası çevresinde bulunan koz ağaçlarının çokluğu dolayısıyla adlandırılmışlardır. Kütahya sancağında ise 13 köy, 2 mezraa ve 1 çiftlik aynı ilişki çerçevesinde isimlendirilmiştir. Bu cümleden olarak, Kozlu85 ve Kozluca86 dışında, Kozağacıbayırı87, Kozavdan88, Kozderesi89, Kozkuyu90, Kozviran91 ve Kozluviran92 isimleri dikkati çekmektedir. Bunlardan Uşak kazası dâhilinde bulunan Kozviran adlı iki köyün “Kozviran-ı Bozorg”93 ve “Kozviran-ı Kuçek”94 şeklinde isimlendirilerek birbirinden ayırt edildiği anlaşılmaktadır.

Yaprakları boyacılık ve dericilikte kullanılan “sumak” bitkisinden türetilmiş olan yer adlarına da rastlanmaktadır. Kütahya sancağı Gediz nahiyesine bağlı Sumaklu95 ile Şeyhlü kazasına tabi Yakasumak96 köyleri bunun iki örneğini oluşturmaktadır.

Doğal çevredeki varlığı ile yer adlarına kaynaklık eden bir diğer bitki, sıcak bölgelerde ve bu arada araştırma alanını oluşturan Batı Anadolu’da rastlanan, mine çiçeğigillerden küçük ince yapraklı okaliptüse benzer ağaç olarak tanımlanan ve “hayıt” olarak da ifade edilen “ayıt”dır97. Saruhan sancağında Menemen kazasına bağlı Ayıtlu98 ve Ayıtluca99 mezraaları ile Demirci kazasına tabi Ayıtlucaöz100 köyü; Aydın sancağında Güzelhisar kazasına bağlı Ayı101t köyü ile Kestel’e tabi Koru-yı Ayıt (Ayıt Korusu)102 mezrası ve Kütahya sancağında Lazıkıyye (Denizli) kazası hudutları dâhilinde bulunan, Karahayıt adıyla bugün turistik bir merkez olarak varlığını devam ettiren Karaayıt103 köyü bu minval üzere isimlendirilmiş olan yerleşim birimleridir.

Tahrir defterlerinden hareketle araştırma alanında tespit edilen yer adlarına kaynaklık eden boyar bitkilerden biri de mazı olmuştur. Saruhan sancağı, Yengi nahiyesine bağlı

77 Bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, XV ve XVI. Asırlarda İzmir Kazasının Sosyal ve İktisadi Yapısı, İzmir 2000, s. 66, 164-165. 78 R. Karadağ, aynı eser, s. 36. 79 BOA. TD-166, s.398. 80 BOA. TD-166, s.373,387. 81 BOA. TD-166, s. 461. 82 BOA. TD-166, s. 468. 83 BOA. TD-166, s. 344. 84 BOA. TD-166, s. 315. 85 BOA. TD-438, s. 76. 86 BOA. TD-438, s. 26,101. 87 BOA. TD-438, s.58. 88 BOA. TD-438, s.59. 89 BOA. TD-438, s. 27. 90 BOA. TD-438, s.128 91 BOA. TD-438, s.121. 92 BOA. TD-438, s.70,76. 93 BOA. TD-438, s.68. 94 BOA. TD-438, s. 68. 95 BOA. TD-438, s.35. 96 BOA. TD-438, s.61, 128. 97 R. Karadağ, aynı eser, s. 56. 98 BOA. TD-166, s.319. 99 BOA. TD-166, s.311. 100 BOA. TD-166, s.345. 101 BOA. TD-166, s. 437. 102 BOA. TD-166, s. 453. 103 BOA. TD-166, s. 48, 54.

256

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Mazılu104 köyü, yünle kaynatıldığında kirli sarı ile kahverengi arasında bir renk veren105 meşe mazısından hareketle verilmiş olan yer adlarının tipik bir örneğini oluşturmaktadır.

Anadolu’da doğal çevredeki varlığı ile yer adlarına kaynaklık eden boyar bitkilerden biri de tarihi kayıtlarda daha çok “zağferan” şeklinde ifade edilmiş olan safrandır. Daha çok Safranbolu ile özdeşleşmiş olan, sadece boyamada değil aynı zamanda koku verici özelliği ile kozmetik sanayiinde de kullanılan safrandan106 kaynaklanan yer adları arasında Saruhan sancağına bağlı Manisa kazası hudutları dâhilinde bulunan Za’feranluca107 ismiyle maruf olan köy dikkati çekmektedir.

Boyalı / Boyalık

Kaynak olarak kullanılan tahrir defterlerinde tespit edilen yer adları arasında bazıları herhangi bir renk ya da renk veren bitki ya da madde yerine doğrudan “boya” kökünden türetilmiş olan adlarla anılmışlardır. Tamamlayıcı olması ve bir fikir vermesi bakımından araştırma alanında tespit edilen tipik bazı örneklerini zikretmek yerinde olacaktır.

Aydın sancağında sadece Yenişehir kazasına bağlı Boyasini108 köyü dikkati çekmektedir. Saruhan sancağında boya kökünden türetilen isimle anılan Demirci’ye bağlı Boyacık109 ile Nif (Kemalpaşa), Gördes ve Kayacık kazalarına bağlı Boyalu110 köyleri dikkati çekmektedir. Aynı adla varlığını devam ettirmekte olan Gördes’e bağlı Boyalı111 köyünde yaşayanlarca, köyün adının bölgede dokunan kilimlerin ipliklerinin boyanmasında kullanılan kökboyanın çevresinde yetişmesinden kaynaklandığını ifade etmeleri, boyalı adının tarihi arka planına dair bilgi ve bilincin etkinliğini göstermesi bakımından önemlidir.

Kütahya sancağında ise, Lazıkıyye (Denizli) kazasına bağlı Boyalık112 köyü yanında, aynı kazanın Aydos nahiyesine tabi Boyalık113 çiftliği ile Karaboyalık114 köyü dikkati çekmektedir. Uşak kazasına bağlı Boyalı ve Karaboyalık köyleri de bünyelerinde barındırdıkları bitkiler ve boyar maddelere bağlı olarak gelişen boyama potansiyeline izafeten bu isimle anılmışlardır. XVII. yüzyıldaki tabloyu resmeden Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde söz konusu ilişkiye açıklık getirmek üzere ifade etmiş olduğu cümleler de bunu teyit etmektedir115;

“Karye-i Boyalı: Ve bu Boyalı karyesi bu hâkinde bir gûne kırmızı kök hâsıl olur, Uşşâk hâlîçelerinin boyası bundandır. Anın içün Boyalı derler”.

Aynı sancak bünyesinde yer alan, meyan bitkisi ile ilişkili Kula’ya bağlı Boyancık116 ile Sazanos’a tabi Boyanluavşar117 köyleri de burada zikredilmelidir.

Şehirlere Yansıması

Osmanlı döneminde farklı ölçeklerde ve statülerde hemen her şehir ve kasabada bulunan boyahaneler, cami ve Pazar yeri gibi şehrin temel ve tanımlayıcı unsurlarından biri

104 BOA. TD-166, s. 311. 105 R. Karadağ, aynı eser, s. 78. 106 R. Karadağ, aynı eser, s. 97. 107 BOA. TD-166, s. 308. 108 BOA. TD-166, s. 459, 463,464. 109 BOA. TD-166, s. 341. 110 BOA. TD-166, s. 328, 351, 354. 111 BOA. TD-166, s. 351-352. 112 BOA. TD-438, s. 52. 113 BOA. TD-438, s. 55. 114 BOA. TD-438, s. 55. 115 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 9. Kitap, Yayına Haz. Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman-Robert Dankoff, İstanbul 2000, s. 23. 116 BOA. TD-438, s. 90. 117 BOA. TD-438, s. 29.

257

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

idi118. Bursa, Tokat ve Ankara’daki örneklerinde olduğu gibi büyük ölçekli olmasa da bu durum Batı Anadolu şehirleri için de geçerli idi. Bu durum boyacılık faaliyetlerinin temerküz etmiş olduğu boyahanelere bağlı olarak, hemen her şehrin onomastiğine de yansımıştı.

İzmir de bunun tipik örneklerini bünyesinde barındıran şehirlerden biri idi. Osmanlı döneminde daha çok tekstil sektörüne bağlı olarak gelişmiş olan boyahaneler bugünkü Alsancak semtinin bir uzantısı olan Fasula Meydanı etrafında ve Kemeraltı hanlarında faaliyet gösteriyordu. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan talebi karşılamak için büyüyen sektörde çalışan boyacı esnafının yol açtığı çevre kirliliği ve benzeri olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için boyacıların bir araya toplanması kararı alındı. Bunun için Kemeraltı dışında Bölükbaşı Hanı tercih edildi. Sonradan yaşanan sanayi devriminin yansıması ile kurulan fabrikaların her biri kendi bünyesinde boyahane ünitesi oluşturarak yeni bir dönem başlattı. Halen bir semte adını veren Basmahane bunun en tipik örneğini oluşturdu119.

Yeşildere’nin bir kolu olarak bugünkü Alsancak semtinde, Vasıf Çınar Bulvarı’nın bulunduğu yerde denize dökülen dere, Osmanlı döneminde çevresinde daha çok Türk kırmızısı olarak isimlendirilen rengi kullanan boyacı esnafının yerleşerek faaliyet göstermiş olmasından dolayı “Boyacı Deresi” adıyla anılmıştır. XVIII. Yüzyıl sonlarına kadar aynı zamanda şehrin kuzey sınırını teşkil eden dere, Meles çayından ayrıldığı bölgede yer alan tabakhanelerden dolayı aynı zamanda “Tabakhane Deresi” olarak da ifade edilmiştir120.

İzmir’de boyahanelerin şehir yer adlarına yansıması ile ilgili bir diğer örnek “Boyahane Sokak”dır. Bugün mevcut olmamakla birlikte, 1922 yangınına kadar aynı derenin etrafında bulunan boyahanelerin yer aldığı sokak bu adla anılmıştır121.

Kaynaklardan elde edilen veriler, Osmanlı döneminde Manisa şehrinde faaliyet gösteren boyahaneler ve boyacı esnafının yer aldığı çarşı kesiminin de “Boyacı Sukku/Çarşısı” olarak anıldığını göstermektedir. Çağatay Uluçay’ın tespitlerine göre, diğer şehirlerde olduğu gibi Manisa’da da boyacıların etrafında faaliyet gösterdikleri dere “Boyacılar Deresi” olarak anılıyordu122.

Şehrin büyümesi ile tamamıyla değişmiş olan tarihi dokuya rağmen, Osmanlı dönemi Manisa boyacılarının hatıralarını bugüne taşıyan yer adlarına da rastlanmaktadır. Tarihi Boyacı Deresi’nin ve Boyacılar Çarşısı’nın bulunduğu yerde faaliyet gösteren “Boyacılar Kıraathanesi” bunun tipik bir örneğini oluşturmaktadır.

Osmanlı döneminde Aydın boyacılarının faaliyet gösterdiği boyahanelerin bulunduğu şehir kesimi de “Boyacılar Çarşısı” olarak isimlendirilmiştir. XVII. yüzyılda şehri ziyaret etmiş olan Evliya Çelebi, seyahatnamesinde söz konusu çarşıyı şöyle tasvir etmektedir123;

“Ve boyacı çârsûsunda yetmiş aded boyahâne kârhânesi olmak ile Denizli şehrinden ve gayri yerlerden niçe bin yük bez getirüp gûnâ-gûn boya boyarlar. Ammâ isperek neftisi gâyet makbûldür.

Ve iki yüz aded boyacı tokmağı urur dükkânları vardır. Başka bir çârsûdur kim tokmak gürüldüsü sâ‘ikasından gök gürler zann olunur niçe bin denk boğası bağlanup tokmaklanup

118 Bkz. Süreyya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, İstanbul 1993, s. 186-187. 119 Fikret Yılmaz, “Şehrin En Uzun Elli Yılı: 1856-1906”, http://www.nedimatilla.org/index.php?option=com_content&task=view&id=150&Itemid=99999999 (06/07/2017). 120 Yaşar Ürük, İzmir’i İzmir Yapan Adlar [İzmir Kent Sözlüğü], İzmir 2008, s. 57. Ayrıca tafsilat için bkz. H. İbrahim Alpaslan, “Kentin Altında Unutulan Bir Su Yolu: Boyacı Deresi”, Mimarlık, 384 (Ankara 2015), s. 62-67. 121 Yaşar Ürük-İlhan Pınar, İzmir Kent Ansiklopedisi: İzmir’de İdari ve Mahalli Yer Adları, C. 1, İzmir 2013, s. 212. 122 Çağatay M. Uluçay, XVIIinci Yüzyılda Manisa’da Ziraat, Ticaret ve Esnaf Teşkilatı, İstanbul 1942, s. 82-84, Harita: Yanmadan Önceki Manisa Çarşısının Planı. 123 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 9. Kitap, s. 83.

8

Osmanlı döneminde farklı ölçeklerde ve statülerde hemen her şehir ve kasabada bulunan boyahaneler, cami ve Pazar yeri gibi şehrin temel ve tanımlayıcı unsurlarından biri idi118. Bursa, Tokat ve Ankara’daki örneklerinde olduğu gibi büyük ölçekli olmasa da bu durum Batı Anadolu şehirleri için de geçerli idi. Bu durum boyacılık faaliyetlerinin temerküz etmiş olduğu boyahanelere bağlı olarak, hemen her şehrin onomastiğine de yansımıştı.

İzmir de bunun tipik örneklerini bünyesinde barındıran şehirlerden biri idi. Osmanlı döneminde daha çok tekstil sektörüne bağlı olarak gelişmiş olan boyahaneler bugünkü Alsancak semtinin bir uzantısı olan Fasula Meydanı etrafında ve Kemeraltı hanlarında faaliyet gösteriyordu. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artan talebi karşılamak için büyüyen sektörde çalışan boyacı esnafının yol açtığı çevre kirliliği ve benzeri olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için boyacıların bir araya toplanması kararı alındı. Bunun için Kemeraltı dışında Bölükbaşı Hanı tercih edildi. Sonradan yaşanan sanayi devriminin yansıması ile kurulan fabrikaların her biri kendi bünyesinde boyahane ünitesi oluşturarak yeni bir dönem başlattı. Halen bir semte adını veren Basmahane bunun en tipik örneğini oluşturdu119.

Yeşildere’nin bir kolu olarak bugünkü Alsancak semtinde, Vasıf Çınar Bulvarı’nın bulunduğu yerde denize dökülen dere, Osmanlı döneminde çevresinde daha çok Türk kırmızısı olarak isimlendirilen rengi kullanan boyacı esnafının yerleşerek faaliyet göstermiş olmasından dolayı “Boyacı Deresi” adıyla anılmıştır. XVIII. Yüzyıl sonlarına kadar aynı zamanda şehrin kuzey sınırını teşkil eden dere, Meles çayından ayrıldığı bölgede yer alan tabakhanelerden dolayı aynı zamanda “Tabakhane Deresi” olarak da ifade edilmiştir120.

İzmir’de boyahanelerin şehir yer adlarına yansıması ile ilgili bir diğer örnek “Boyahane Sokak”dır. Bugün mevcut olmamakla birlikte, 1922 yangınına kadar aynı derenin etrafında bulunan boyahanelerin yer aldığı sokak bu adla anılmıştır121.

Kaynaklardan elde edilen veriler, Osmanlı döneminde Manisa şehrinde faaliyet gösteren boyahaneler ve boyacı esnafının yer aldığı çarşı kesiminin de “Boyacı Sukku/Çarşısı” olarak anıldığını göstermektedir. Çağatay Uluçay’ın tespitlerine göre, diğer şehirlerde olduğu gibi Manisa’da da boyacıların etrafında faaliyet gösterdikleri dere “Boyacılar Deresi” olarak anılıyordu122.

Şehrin büyümesi ile tamamıyla değişmiş olan tarihi dokuya rağmen, Osmanlı dönemi Manisa boyacılarının hatıralarını bugüne taşıyan yer adlarına da rastlanmaktadır. Tarihi Boyacı Deresi’nin ve Boyacılar Çarşısı’nın bulunduğu yerde faaliyet gösteren “Boyacılar Kıraathanesi” bunun tipik bir örneğini oluşturmaktadır.

Osmanlı döneminde Aydın boyacılarının faaliyet gösterdiği boyahanelerin bulunduğu şehir kesimi de “Boyacılar Çarşısı” olarak isimlendirilmiştir. XVII. yüzyılda şehri ziyaret etmiş olan Evliya Çelebi, seyahatnamesinde söz konusu çarşıyı şöyle tasvir etmektedir123;

“Ve boyacı çârsûsunda yetmiş aded boyahâne kârhânesi olmak ile Denizli şehrinden ve gayri yerlerden niçe bin yük bez getirüp gûnâ-gûn boya boyarlar. Ammâ isperek neftisi gâyet makbûldür.

Ve iki yüz aded boyacı tokmağı urur dükkânları vardır. Başka bir çârsûdur kim tokmak gürüldüsü sâ‘ikasından gök gürler zann olunur niçe bin denk boğası bağlanup tokmaklanup yük bağlanup yük çözülür bender şehridir. Ve bu boyacı tokmağının ismine beyne's-sebbâğ "hayır"

118 Bkz. Süreyya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, İstanbul 1993, s. 186-187. 119 Fikret Yılmaz, “Şehrin En Uzun Elli Yılı: 1856-1906”, http://www.nedimatilla.org/index.php?option=com_content&task=view&id=150&Itemid=99999999 (06/07/2017). 120 Yaşar Ürük, İzmir’i İzmir Yapan Adlar [İzmir Kent Sözlüğü], İzmir 2008, s. 57. Ayrıca tafsilat için bkz. H. İbrahim Alpaslan, “Kentin Altında Unutulan Bir Su Yolu: Boyacı Deresi”, Mimarlık, 384 (Ankara 2015), s. 62-67. 121 Yaşar Ürük-İlhan Pınar, İzmir Kent Ansiklopedisi: İzmir’de İdari ve Mahalli Yer Adları, C. 1, İzmir 2013, s. 212. 122 Çağatay M. Uluçay, XVIIinci Yüzyılda Manisa’da Ziraat, Ticaret ve Esnaf Teşkilatı, İstanbul 1942, s. 82-84, Harita: Yanmadan Önceki Manisa Çarşısının Planı. 123 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 9. Kitap, s. 83.

258

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

yük bağlanup yük çözülür bender şehridir. Ve bu boyacı tokmağının ismine beyne's-sebbâğ "hayır" derler. Anın içün zurefâ birbirine latîfe-âmîz "Hayır başına olsun" demeden murâdları "boyacı tokmağı başına olsun" demekdir.”

Osmanlı döneminde gelişmiş olan tekstil sektörüne bağlı olarak yaygınlaşan meslek kollarından birini oluşturan boyacılık diğer Batı Anadolu şehirlerinde olduğu gibi Denizli şehrinin toponimisine de yansımıştır. Buna bağlı olarak verilmiş olan adlar arasında “Boyacılar” ya da “Al Boyacılar Çarşısı” dikkati çekmektedir. Şehrin çarşı-Pazar kesimini bünyesinde barındıran Kaleiçi’nin dört kapısından Kuzeye açılanı, söz konusu çarşı ile ilişkili konumuna binaen “Boyacılar Kapısı” olarak isimlendirilmiştir. Bu aynı zamanda boyacı esnaf ve zanaatkârlarının çarşıdaki etkinliğini göstermesi bakımından da önemlidir124.

Sonuç

Yer adları ile ilgili çalışmalar, doğal çevrenin fiziki özelliklerine ve bu arada renge bağlı isimlendirmenin bilinen en eski devirlerden itibaren yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. 1530 tarihli tahrir defterlerinden hareketle Osmanlı döneminde Batı Anadolu’daki durumu tespit ederek değerlendirmeyi amaçlayan bildiride elde edilen sonuçlar da bunu teyit etmektedir. Elde edilen verilere göre, kara, ak, kızıl, gök ve sarı yer adlarına kaynaklık eden renkler arasında önemli yer tutmaktadır. Renge bağlı isimler yanında renk veren bitkiler ve boyar maddelerle ilgili yer adlarına da sıklıkla rastlanmaktadır. Bildiri kapsamında tespit edilerek değerlendirilen bir diğer önemli kategori ise doğrudan boya kökünden türetilmiş olan Boyalı veya Boyalık gibi isimlerin oluşturduğu guruptur.

16. asırdan 21. yüzyıla uzanan çizgide aynı bölgede renk kökenli yer adları daha yaygınlaşmış ve sayısı artmıştır. Yapılan bir araştırmada125, Denizli ili yer adlarının önemli bir kısmının renklerle ilgili olduğunu ortaya konulmuştur. Sadece “kara” kelimesinin 467 yer adında kullanılmış olması renk kökenli yer adlarının yaygınlaşma derecesini göstermesi bakımından önemlidir. Sadece Denizli ili yerleşim yeri adlarının ele alındığı başka bir çalışmada126, % 57 oranındaki çevre ile ilgili yer adlarının % 18’ini ise renklerle ilgili olanların oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu durum bildiri kapsamında değerlendirilen diğer bölgeler için de geçerlidir.

EK: TABLOLAR

1530 TARİHLİ TAHRİR DEFTERLERİNDE TESPİT EDİLEN RENKLE İLGİLİ

YER ADLARI

I.AYDIN SANAĞI

Adı Niteliği Kaza/Nahiye

Ağzıkara Köy Ayasuluğ Ak Köy Ayasuluğ Akhisar Akmescid Mahalle Arpaz Akpınar Çiftlik Alaşehir Aktaş Köy Birgi Akçabergos Köy Alaşehir Akçahavlu Köy Alaşehir Akçahisar Akçahisar Köy Tire Akçakilise Köy Sart Akçameşhed Köy Tire Akçaova Ayasuluğ Akçasaz Köy Yenişehir

124 Bkz. Turan Gökçe, aynı eser, s. 66, 139, 144-146. 125 Levent Kurgun, Denizli İli Yer Adları, Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Denizli 2002, s. 637-638. 126 Levent Kurgun, Denizli İli Yerleşim Yerleri Adları, Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Denizli 1997, s. 99.

259

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

EK: TABLOLAR

1530 TARİHLİ TAHRİR DEFTERLERİNDE TESPİT EDİLEN RENKLE İLGİLİ YER ADLARI

10

I.AYDIN SANAĞI

Adı Niteliği Kaza/Nahiye

Ağzıkara Köy Ayasuluğ Ak Köy Ayasuluğ Akhisar Akmescid Mahalle Arpaz Akpınar Çiftlik Alaşehir Aktaş Köy Birgi Akçabergos Köy Alaşehir Akçahavlu Köy Alaşehir Akçahisar Akçahisar Köy Tire Akçakilise Köy Sart Akçameşhed Köy Tire Akçaova Ayasuluğ Akçasaz Köy Yenişehir Akçaşehir Köy Ayasuluğ Akçalar Köy Alaşehir Alaçeşme Alaçeşme Tire Alagöz Köy Güzelhisar Alageçilü Köy Birgi Alanez Yaylak Alaşehir Alaşehir Şehir Alaşehir Alacaat Köy Çeşme Alacaatlu Köy Alaşehir Alacamescid Mahalle Tire Alacaoğlu Hızır Çiftlik Bozdoğan Boyasini Köy Yenişehir Boz Köy Birgi Boz Köy Tire-Fota Boz Köy Sart Bozalan Çiftlik Alaşehir Bozalan Mezraa Birgi Bozbörklü Köy Alaşehir Bozbörklübaba Zaviye Alaşehir Bozdağ Birgi Bozdoğan Köy Bozdoğan Bozdoğan Kaza merkezi Bozdoğan Bozköy Köy Ayasuluğ Bozyaka Köy Çeşme Burnukızıl Nehir Birgi Çakır Ali Köy Ayasuluğ Çakırbeylü Çiftlik Sart Çakırlu Köy Ayasuluğ Çakırlu Köy Sart Çilce Köy Ayasuluğ Gök Köy Sart Gök-i Diger Köy Sart Gökseki Köy Kestel Gökyaka Köy Ayasuluğ Gökyaka Köy İzmir Gökçeburun Köy Yenişehir Gökçekiriş Köy Güzelhisar Karaabdimescidi Mahalle Alaşehir Karaağaç Köy Güzelhisar Karaağaç Köy Kestel Karaali Çiftlik Güzelhisar Karaayıd Köy Tire-Fota Karabağ Köy Güzelhisar Karabergoz Köy Birgi Karaburç Köy Birgi Karaburun Köy Karaçadır Köy Bozdoğan Karaçağıl Köy Birgi Karadoğancılu Köy Birgi Karafakih Mahalle Ayasuluğ Karagüvençlü Köy Tire Karahalil Köy Tire Karahasanoğlu Mahalle Tire

I.AYDIN SANCAĞI

260

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

11

Karahisarlu Köy Yenişehir Karakoyunlu Köy Birgi Karakuyu Köy Ayasuluğ Karakuyu Köy İzmir Karapınar Köy Birgi Karasevinçlü Köy Sart Karataş Köy Alaşehir Karacaahmed Çiftlik Ayasuluğ Karacadağ Köy İzmir Karacakaya Köy Yenişehir Karacakilise Çiftlik Yenişehir Karacakilise Köy Yenişehir Karacakilise (Geneviş) Köy Yenişehir Karacakoyunlu Köy Birgi Karacasu Köy Alaşehir Karacasu Köy Yenişehir Karacalu Köy Alaşehir Karacalu Köy Tire Karaman Köy Birgi Karamanlu Köy Ayasuluğ Karamanlu Köy Sart Kır Köy Alaşehir Kırdere Mezraa Bozdoğan Kırgirdi Köy Alaşehir Kırmescid Mahalle Köşk Kırcalu Köy Yenişehir Kızıl Köy Tire Kızılağaç Köy İzmir Kızılağaç Çiftlik Tire Kızılali Köy Birgi Kızıldağ Köy İzmir Kızıldere Köy Kestel Kızılduhan Köy Birgi Kızılhisar Nefs Ayasuluğ Kızılkilise Köy Ayasuluğ Kızılkilise Köy Çeşme Kızılkulağuz Çiftlik Birgi Kızılmescit Mahalle Birgi Kızılca Köy Alaşehir Kızılca Köy Arpaz Kızılca Köy Ayasuluğ Kızılca Köy Ayasuluğ Kızılca Köy Güzelhisar Kızılca Köy Sart Kızılca Köy Seferihisar Kızılca Köy Urla Kızılcabörklü Köy Yenişehir Kızılcaburun Köy Kestel Kızılcahavlu Köy Birgi Kızılcahavlu Köy Tire-Fota Kızılcageçilü Köy Tire Kızılcaköy Köy Güzelhisar Kızılcaköy Köy Sart Kızılcaosman Mezraa Ayasuluğ Kızılcayer Köy Alaşehir Kızılcıkpınar Yaylak Birgi Penbegan Mahalle Ayasuluğ Sarubey Mahalle Birgi Sarumerye Köy Tire Sarucaova Köy Kestel Sarucaöz Mezraa Ayasuluğ Saruhanlu Köy Aaşehir Saruhanlu Köy Sultanhisarı Saruhanlu Köy Tire Turunc Mahalle Tire

261

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

12

II. SARUHAN SANAĞI

Adı Niteliği Kaza/Nahiye Akbaş Köy Güzelhisar Akdere Köy Demirci Akhisar Şehir Akhisar Akköy Köy Gördek Akköy Köy Kayacık Akpınar Köy Palamud Akyar Köy Demirci Akça Köy Adala Akça Köy Borlu Akça Köy Gördek Akça Köy Menemen Akçaalanı Köy Borlu Akçaalanı Köy Kayacık Akçain Köy Demirci Akçakertil Köy Demirci Akçaköy Köy Manisa Akçaköy Köy Menemen Akçaköy Mezraa Manisa Akçapınar Köy Ilıca Akçasaz Köy Adala Alaağaç Köy Demirci Alagöz Köy Menemen Alayundlu Köy Gördek Alayundlu Köy Gülnos Alacaatlu Köy Borlu Alacaatlu Köy Doğanhisarı Alacamescid Mahalle Akhisar Alacalar Köy Akhisar Alacayan Köy Yengi Aşağı Gökköy Köy Kayacık Başkaraca Köy Gördos Boyacık Köy Demirci Boyalu Köy Nif Boyalu Köy Gördos Boyalu Köy Kayacık Boz Köy Güzelhisar Boz Mezraa Demirci Bozağaç Köy Adala Bozhavlı Köy Adala Bozhisar Köy Kayacık Bozkanan Köy Adala Bozköy Köy Demirci Bozköy Köy Menemen Bozköy Köy Nif Bozköy Köy Palamud Bozköy Köy Yengi Bozviran Köy Gördek Bozcaatlu Köy Demirci Bozatlu Köy Ilıca n Bozcaköy Köy Manisa Bozcapınar Köy Adala Büyük Kızılca Köy Menemen Gökağaç Köy Manisa Gökbaşlu Köy Akhisar Gökbaşlu Mahalle Manisa Gökkaya Köy Ilıca Gökce Köy Güzelhisar Gökcekhisar Köy Kayacık Gökçe Köy Adala Gökçe Köy Demirci Gökçe Köy Menemen Gökcebayır Köy Borlu Gökceviran Köy Gördük Gökçeler Köy Kayacık Kara Köy Gördek Kara Köy Menemen Karaağaç Köy Kayacık Karaali Köy Gördek Karaali Köy Ilıca

II. SARUHAN SANCAĞI

262

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

13

Karaayıdlu Köy Ilıca Karabayezidler Köy Adala Karabelenlü Köy Gördos Karabeylü Köy Demirci Karaburgaz Köy Manisa Karabük Köy Borlu Karaelmacık Köy Borlu Karageyiklü Köy Demirci Karahalil Köy Borlu Karahasanlu Köy Menemen Karahasanlu Mezraa Menemen Karahisar Köy Demirci Karahisarlu Mahalle Manisa Karakabaağaç Köy Demirci Karaköy Köy Gülnos Karaköy Köy Ilıca Karaköy Köy Menemen Karaköy Mahalle Manisa Karakurd Köy Gördek Karanalbantlar Köy Demirci Karapınar Köy Demirci Karapınar Köy Menemen Karasevinçlü Köy Yengi Karasevinçlü Köy Ilıca Karasevinçlü Köy Manisa Karayakublu Köy Kayacık Karayakublu Köy Menemen Karayunuslu Köy Kayacık Karayusuflu Köy Gördek Karacaahmedler Köy Demirci Karacaali Köy Adala Karaçaaliler Köy Gördos Karacaavunduk Köy Güzelhisar Karacabayramlu Köy Gördos Karacabergos Köy Doğanhisarı Karacakaya Köy Gülnos Karacalar Köy Demirci Karacalu Köy Ilıca Karaman Köy Gördek Karaman Köy Menemen Karamani Mahalle Akhisar Kızılçam Köy Kestel Kızılkilise Köy Güzelhisar Kızılumurlu Köy Demirci Kızılyakublu Köy Yengi Kızılca Köy Demirci Kızılcabatak Köy Gördek Kızılcadonaşa Köy Borlu Kızılcahatun Köy Ilıca Kızılcahavlı Köy Adala Kızılcahavlı köy Ilıca Kızılcamahmud Köy Demirci Kızılcaturud Köy Adala Kızılcalu Köy Nif Kızıllar Köy Kayacık Küçükkızılca köy Menemen Saruahmed Köy Manisa Saruçam Köy Manisa Saruhalil Köy Demirci Saruşeyhlü Köy Nif Sarucalu Köy Gördek Sarular Köy Gördek Yukaru Gökköy Köy Kayacık

263

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

14

III. KÜTAHYA SANCAĞI

Adı Niteliği Kaza/Nahiye Ağalan Çiftlik Eğrigöz Ağalan-ı Diğer Çiftlik Eğrigöz Akbaba Çiftlik Homa Akbayır Köy Lazıkıyye Akbayır Köy Lazıkıyye Akbük Köy Kütahya Akçukur Mezraa Uşak Akdağ Yaylak Homa Akdağ Yaylak Simav Akdanişmendoğlu Çiftlik Gediz Akdere Köy Honaz Akgeriz Köy Kütahya Akkarbansarayderbendi Çiftlik Lazıkıyye Akkilise Köy Eğrigöz Akkilise Köy Arslanapa Akkilise Köy Eğrigöz Akkilise Köy Kula Akkilise Köy Kütahya Akkilise Köy Şeyhlü Akkilise Köy Uşak Akkoğalı Mezraa Güre Akmermer Çiftlik Kütahya Akpınar Köy Şeyhlü Akpınar Köy Yalak Akpınar Mezraa Arslanapa Akseki Çiftlik Simav Akseki Çiftlik Gediz Akşehir Köy Tavşanlu Aktaş Köy Güre Akviran Köy Altuntaş Akviran Köy Arslanapa Akviran Köy Akça Köy Altuntaş Akça Köy Honaz Akça Köy Lazıkıyye Akça Köy Kula Akçalan Çiftlik Eğrigöz Akçaalan Köy Gediz Akçaeniş Mezraa Lazıkıyye Akçain Köy Kula Akçain Köy Kütahya Akçain Köy Uşak Akçain-i Diger Köy Uşak Akçakepez Köy Kalınviran Akçakepez Köy Kütahya Akçakilise Mezraa Simav Akçaköy Nehir Honaz Akçamescid Köy Kütahya Akçaova Çiftlik Kula Akçaova Köy Kula Akçapınar Köy Gediz Akçapınar Nehir Lazıkıyye Akçasaz Köy Geyikler Akçasaz Köy Karavadi Akçasudeğirmeni Değirmen Kütahya Akçaşehir Köy Arslanapa Akçaşehir Köy Şeyhlü Akçaşehir Köy Tavşanlu Akçataş Köy Kula Akçaviran Köy Geyikler Akçaviran Köy Honaz Akçaviran Mezraa Altuntaş Alaçayır Köy Kutludigin Alagöz Çiftlik Arslanapa Alagöz Çiftlik Kalınviran Alagümrüğü Köy Eğrigöz Alainek Köy Arslanapa Alakilise Çiftlik Güre Alakilise Köy Simav

III. KÜTAHYA SANCAĞI

264

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

15

Alakiriş Köy Alakiriş Mezraa Eğrigöz Alaöne Köy Eğrigöz Alaperde Köy Eğrigöz Alaşehir Alaviran Köy Kula Alayarda Köy Eğrigöz Alayundlu Köy Kütahya Alaca Köy Altuntaş Alacamescid Mahalle Uşak Alacamescid Mahalle Lazıkıyye Alacapınar Yaylak Gediz Alacayundlu Çiftlik Uşak Boyalık Çiftlik Lazıkıyye Boyalık Köy Lazıkıyye Boyancık Köy Kula Boyanluavşar Köy Sazanos Bozalan Çiftlik Çengi Bozali Çiftlik Eğrigöz Bozbük Köy Güre Bozöyük Köy Arslanapa Bozöyük Köy Honaz Bozpınar Yaylak Kalınviran Bozyer Çiftlik Honaz Bozca Çiftlik Yalak Bozcakır Çiftlik Çengi Bozcaöyük Mezraa Geyikler Bozguş Köy Uşak Gökağaç Köy Sazanos Gökali Mezraa Kalınviran Gökbayır Köy Kula Gökdere Yaylak Simav Gökkaya Çiftlik Uşak Gökkaya Köy Uşak Gököyük Pazar Lazıkıyye Gököyük Köy Lazıkıyye Gököz Köy Kütahya Gökyazu Medrese Gediz Gökyeri Çiftlik Arslanapa Gökçe Çiftlik Sazanos Gökcebel Yaylak Uşak Gökcehamzayurdu Mezraa Uşak Gökcekırı Mezraa Geyikler Gökceöyük Köy Arslanapa Gökceöz Köy Uşak Gökcepınar Pınar Kula Gökçetaş Köy Aydos Gökceviran Köy Altuntaş Gökceler Köy Simav Gökcelü Köy Arslanapa Kara Çiftlik Tavşanlu Karaabdal Çiftlik Banaz Karaabdal Çiftlik Uşak Karaabdal Köy Uşak Karaağaçalanı Çiftlik Kalınviran Karaağaç Çiftlik Uşak Karaağaç Köy Altuntaş Karaağaç Köy Uşak Karaağaç Köy Eğrigöz Karaağaç Köy Gediz Karaağaç Köy Kalınviran Karaağaç Köy Kütahya Karaağaç Köy Lazıkıyye Karaağaç Köy Şeyhlü Karaağaç Köy Uşak Karaağaç Köy Yoncalu Karaali Çiftlik Eğrigöz Karaalioğlu Köy Lazıkıyye Karaarslanlu Köy Şeyhlü Karaayıd Köy Lazıkıyye Karabolu Köy Uşak Karaboyalık Köy Lazıkıyye

265

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

16

Karabörklü Çiftlik Yalak Karabörklü Çiftlik Simav Karadağım Köy Gediz Karadigin Çiftlik Tavşanlu Karadigin Köy Arslanapa Karaeceler Köy Lazıkıyye Karafatma Köy Kula Karaferit Çiftlik Tavşanlu Karahalil Köy Kula Karahalillü Köy Uşak Karahasanlu Köy Şeyhlü Karahızırlu Köy Kula Karahocalu Köy Şeyhlü Karaibrahim Kışlak Selendi Karaibrahim Mezraa Arslanapa Karainehan Çiftlik Arslanapa Karakaya Köy Arslanapa Karakaya Köy Lazıkıyye Karakaymac Köy Geyikler Karakeçilü Köy Kula Karakişi Köy Kalınviran Karakoğa Köy Lazıkıyye Karakoğa Mezraa Honaz Karaköy Çiftlik Eğrigöz Karaköy Köy Altuntaş Karaköy Köy Gediz Karaköy Mezraa Kalınviran Karakurd Köy Eğrigöz Karamihmad Köy Şeyhlü Karamihmadçayırı Mezraa Şeyhlü Karamurad Çiftlik Kalınviran Karamurad Çiftlik Eğrigöz Karamurad Çiftlik Lazıkıyye Karaoğlan Köy Honaz Karaoğlan Mezraa Lazıkıyye Karaoğlu Köy Şeyhlü Karaöyük Köy Geyikler Karaöz Köy Kula Karaöz Köy Kütahya Karapelid Köy Tavşanlu Karapınar Çiftlik Gediz Karapınar Köy Kula Karapınar Nehir Lazıkıyye Karasevinç Köy Güre Karaseydi Mezraa Uşak Karavadi Köy Simav Karaviran Köy Kütahya Karayakublu Köy Aydos Karayerhisarcığı Köy Kula Karayunak Köy Karaca Çiftlik Sazanos Karaca Köy Gediz Karaca Köy Kula Karaca Köy Şeyhlü Karaca Köy Yalak Karacaağaç Köy Altuntaş Karacaaağaç Köy Kütahya Karacaahmedlü Köy Lazıkıyye Karacadağlu Köy Honaz Karacaderbend Köy Gediz Karacagöriz Köy Kütahya Karacahasanlu Köy Lazıkıyye Karacahisar Köy Gediz Karacakaya Çiftlik Tavşanlu Karacakaya Köy Kütahya Karacakaya Köy Lazıkıyye Karacakaya Köy Lazıkıyye Karacakoğa Mezraa Geyikler Karacaömerlü Köy Lazıkıyye Karacaömerlü Köy Lazıkıyye Karacaöyük Köy Şeyhlü Karacaşehir Köy Uşak

266

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

17

Karacaviran Köy Kula Karacaviran Köy Kütahya Karacaviran Köy Yalak Karacalar Köy Simav Karacalu Köy Lazıkıyye Karalar Köy Homa Karalar Köy Kütahya Kızıl Çiftlik Tavşanlu Kızıl Çiftlik Lazıkıyye Kızılali Çiftlik Tavşanlu Kızılbük Köy Eğrigöz Kızılçubuk Köy Şeyhlü Kızılçukur Mezraa Gediz Kızıldepe Köy Şeyhlü Kızılhisar Köy Uşak Kızılışık Köy Kalınviran Kızılkaya Köy Kütahya Kızılkilise Köy Lazıkıyye Kızılkilise Köy Eğrigöz Kızılkuyu Köy Geyikler Kızılömer Mezraa Arslanapa Kızılsaray Köy Kütahya Kızıltaş Köy Yalak Kızıltepe Köy Şeyhlü Kızılüzüm Köy Gediz Kızılviran Köy Homa Kızılviran-ı diger Köy Homa Kızılyakub Köy Kalınviran Kızılyakub Köy Kütahya Kızılyer Köy Honaz Kızılca Köy Altuntaş Kızılca Köy Arslanapa Kızılca Köy Gediz Kızılca Köy Geyikler Kızılca Köy Uşak Kızılca Köy Lazıkıyye Kızılca Köy Yalak Kızılca Mezraası Gediz Kızılca Mezraa Lazıkıyye Kızılcaağaç Köy Gediz Kızılcahisar Köy Uşak Kızılcakaya Köy Tavşanlu Kızılcaköy Köy Gediz Kızılcaköy Köy Uşak Kızılcasöğüt Köy Şeyhlü Kızılcasöğüt Köy Uşak Kızılcaşehir Köy Şeyhlü Kızılcaşehir Köy Uşak Kızılcaviran Köy Kalınviran Kızılcaviran Köy Kütahya Kızılcaviran Köy Uşak Kızılcaviran Köy Yalak Kızılcaviran Mezraa Kütahya Küçükkaraca Mezraa Geyikler Palamud Yaylak Şeyhlü Palamud Çiftlik Şeyhlü Sarıhalife Mezraa Uşak Saruayaklu Köy Eğrigöz Saruçam Köy Gediz Saruhalil Köy Lazıkıyye Saruhızır Mezraa Kula Saruisalu Köy Şeyhlü Sarukadı Çiftlik Kula Sarukavak Köy Geyikler Sarukavak Mezraası Uşak Sarukoca Mezraa Şeyhlü Sarukutlu Köy Güre Sarumihmadlu Çiftlik Lazıkıyye Sarumihmadlu Köy Lazıkıyye Saruseydi Mezraa Şeyhlü Saruşeyh Çiftlik Uşak Saruyahşi Çiftlik Şeyhlü

18

Saruyar Köy Kula Sarucaalan Mezraa Şeyhlü Sarucalar Köy Eğrigöz Sarucalar Mezraa Şeyhlü Saruhan Çiftlik Tavşanlu Saruhan Köy Lazıkıyye Saruhan Mezraası Kalınviran Sarular Köy Şeyhlü Saruşah Köy Şeyhlü Yeşil Köy Kalınviran Yeşilali Çiftlik Simav Yukaru Gökce Mezraa Arslanapa

267

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Dokumacılığın başladığı yer ve tarih kesin olarak bilinmemekle birlikte iplik eğirme ve dokuma faaliyetinin eski uğraşlardan biri olduğu bilinmekte-dir. Doğadaki renklerin taklit edilmesiyle başlayan boyacılık sanatının da insanlık tarihi kadar eski oldu-ğu söylenebilir. Doğadan elde edilen maddeler kul-lanılarak yapılan boyamaların, ilk olarak M.Ö.3000 yıllarına dayandığı bilimsel olarak tespit edilmiştir. El dokumalarına nitelik kazandırdığı bilinen doğal boyarmaddelerden bitkisel olanlarının çoğu, ülke-mizin doğal bitki örtüsü içinde bulunmaktadır. Bu çerçevede kültüre alınan ya da kendiliğinden yeti-şen bitkisel boyalar ile lifleri renklendirme işi, bu alanda açılacak yeni iş sahalarına boş insan gücü kazandırması ve kültürümüzün yaşatılması açısın-dan da önem kazanmaktadır. Çalışmada bazı bitkisel boyarmaddeler ile renklendirilmiş keten lifinin tasarımlarda uygulanışı konu edilmiş ve güncel dokuma tasarımlarına kat-tığı değer üzerinde durulmuştur. Ana amaç doğal liflerin özgünlüğünü bozmadan yeni tasarımlar üre-tebilmektir. lifler doğal boya laboratuvarında uygun şartlarda boyanmış ve uygulanacak tasarımlar için kullanıma hazırlanmıştır. Bu süreçte kullanılan bo-yarmaddeler, mordanlar, boyama yöntemleri, süre-leri ve elde edilen boyanmış keten liflerinin güncel dokuma tasarımlardaki kullanılışı çalışmanın konu-sunu oluşturmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bitkisel boya, keten, dokuma tasarımı

ABSTRACT

Although the place and date of the begin-ning of weaving are not known precisely, it is known that the spinning and weaving activity is one of the oldest efforts. It can be said that the dyeing art which started by imitating the colors of the nature is as old as human history. The paintings made using the materials obtained from the nature were first scientifically determined to be based on BC 3000 BC. Most of the herbs from natural dyes known to qualify hand weavings are found within the natu-ral vegetation of our country. The work of coloring the vegetable dyes and fibers that are cultivated or spontaneously grown in this frame is gaining impor-tance in terms of bringing free human power to the new business fields to be opened in this area and survival of our culture. The study will focus on the application of some vegetable dyes and colored flax fibers in their design and emphasize the value added to current weave designs. The main purpose is to be able to produce new designs without disturbing the origi-nality of natural fibers. The fibers will be used in the natural dyeing laboratory for designs to be painted on suitable conditions. The dyes used in this pro-cess, mordants, dyeing methods, durations and ob-tained dyed linen fibers will be the subject of study-ing the use in contemporary weaving designs.

Key Words: Naturel dye, linen, weaving design.

BİTKİSEL BOYARMADDELER İLE RENKLENDİRİLMİŞ KETEN LİFİ İLE GÜNCEL DOKUMA TASARIMLARI

CURTAIN WEAVING DESIGNS WITH COLORED LINEN WITH VEGETABLE DIMENSIONSZuhal TÜRKTAş*

*Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected]

Yapısındaki mumlar nedeniyle bu lifler doğal bir parlaklık göstermektedir. Aynı zamanda ekolojik ol-ması nedeniyle önem kazanmaktadır. Özellikli lifler sınıfında yer alabilecek ketenden günlük kullanım eşyaları yanında bazı tasarım uygulamaları da ya-pılmaktadır. Bu güncel tasarımlara bakıldığında ge-nellikle lifin sarımsı doğal gövde renginin korunarak çalışıldığı bilinmekle birlikte tasarımın gerektirdiği bazı noktalarda doğal renklere ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyacın giderilmesinde ise yine doğal liflerin özelliğini bozmayacak biçimde bitkisel boyalardan faydalanılmış ve bu boyalı lifler farklı tasarımlarda kullanılmıştır.

Giriş

1.1 Araştırmanın Önemi

Yapılan bitkisel boya çalışmalarına bakıldı-ğında hayvansal liflerin özellikle yünün renklendiril-diği çalışmalar önem kazanmaktadır. Ancak bitkisel lifler gurubunda yer alan keten lifinin renklendiril-mesi lifin bazı özelliklerinden dolayı az tercih edil-miştir. Keten bitkisinden elde edilen keten, bitkinin sap kısmından çıkartılan bir gövde lifidir. Parlaklığı vaks içeriğinden kaynaklanmaktadır. Keten lifle-ri bitki sapından elde edilen bir sak lifi olup bitki-sel lifler içinde en yüksek mukavemete (örneğin pamuğun 2-3 katı) ve düşük elastikiyete sahiptir.

268

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

1.2 Keten Lifinin Elde Edilişi ve Kullanım Alanları

Keten tek yıllık lif ve yağ keteni olmak üzere iki çeşidi olan, 1-2 metre boylanabilen bir bitkidir. Keten lifinin hasadı Nisan ve Mayıs aylarında yapılır. lifin mukavemeti pamuktan 3 kat yüksektir ve ıs-lanınca artar. Pamuktan daha az hava tutar, ısıtma yeteneği düşüktür. Serin tutar. % 23 nem çeker, % 70-85 selüloz ihtiva eder. Pektin, proteinli madde-ler, madensel tuzlar, zamklı maddeler, lignin ihtiva eder. Az aşınma gösterir ve dayanıklıdır. Kopma dayanıklılığı pamuktan fazladır. Düz ve kıvrımsız-dır. Elastikiyeti düşüktür. Elektrostatik yüklenme özelliği vardır. Yüzey yapısı parlaktır. Keten lifinin boyanması zordur. Boyayı içine almaz, boya verir. Işığa karşı hassastır. Çabuk kırışır ve buruşma özel-liği yüksektir. Küflenme etkisi vardır. Ketenden üst giyim materyalleri, ev tekstilleri, tual, iplik, keten ayakkabı, cilt bezi, kaba ve ince dokumalar ve ba-zen de pamukla karıştırılarak farklı dokuma tasa-rımları yapılabilir. Keten bitkisinden elde edilen keten, bitki-nin sap kısmından çıkartılan bir gövde lifidir. Par-laklığı vaks içeriğinden kaynaklanmaktadır. Keten lifleri bitki sapından elde edilen bir sak lifi olup bit-kisel lifler içinde en yüksek mukavemete (örneğin pamuğun 2-3 katı) ve düşük elastikiyete sahiptir. Yapısındaki mumlar nedeniyle bu lifler doğal bir parlaklık göstermektedir. Aynı zamanda ekolojik olması nedeniyle önem kazanmaktadır. Keten ku-maşlar kolaylıkla buruşmaktadır, fakat aynı zaman-da kolayca ütülenebilmektedir. Bu lifler iyi bir ısı izo-lasyonu özelliğine sahip olduklarından, serin tutma özelliği göstermekte ve bu nedenle özellikle yazlık giysilerde tercih edilmektedir.

1.3 Materyal ve Yöntem

Çalışmada belirlenen amaç doğrultusun-da keten lifinden elde edilmiş bükülmüş keten iplik kullanılmıştır. Keten iplik doğal boya uygula-malarına uygun olarak çile halinde hazırlanmış ve önceden belirlenen bitkisel boyarmaddeler ile renk-lendirilmiştir. Bitkisel boyarmadde olarak ise ceviz bitki yaprağı, kök boya ve aspir kullanılmıştır. Üç ayrı ekstrakt hazırlanarak farklı mordan maddeleri ile dört renk elde edilmiştir. Kullanılan mordanlar ise alüminyum sülfat (şap) ve potasyum bikromat-tır. Çalışmada kullanılan keten iplik, öncelikle bo-yamaya uygun çileler haline getirilmiştir (Fotoğraf 1-2). Beş ayrı çile üzerinde farklı denemeler yapıl-ması amaçlanmıştır.

ARAŞTIRMA BULGULARI

2.1 Keten Lifinin Boyanması

Keten ipliklerin boyanmasında dikkat edil-mesi gereken nokta, ipliğin yüksek sıcaklıklara ka-dar ısıtıldığında önemli derecede çekmesidir. Keten boyamada en önemli sorun bu liflerin yüksek sıcak-lıklarda kırılganlaşması ve kuvvetli bazlardan (hava-daki oksijen varlığında) zarar görmeleridir. Bilindiği gibi keten, tek başına liflerden değil lif demetlerinden oluşmakta ve bu demetler pektin ile birbirine bağlanmaktadır. Pektin maddesi kuvvetli bazların etkisiyle parçalanacağı için lif de-metleri de kuvvetli bazik ortamda özellikle yüksek sıcaklıklarda parçalanmaktadır. Bu nedenle, kete-nin boyanması sırasında sıcak ekstrakt ile çalışmak-tan kaçınılmalıdır. Diğer dikkat edilmesi gereken bir husus da, keten liflerinin sertliği sebebiyle bunlara boyarmaddenin tamamen ve düzgün bir şekilde nü-fuz edebilmesinin zor olmasıdır.

Fotoğraf 1-2. Çileler halinde boyamaya hazır keten iplik

2.1.1 Kullanılan Bitkisel Boyarmaddeler

Çalışmada keten ipliklerin renklendirilme-sinde ceviz bitki yaprağı, kök boya ve aspir kullanıl-mıştır. Bitkisel boyarmaddeler uygun dönemlerinde toplanarak depolanmış, kurutulmuş ve ekstrakt hazırlamaya uygun hale getirilmiştir. Elde edilecek renkler, deneysel ortamda kullanılan mordanlar ile sağlanmıştır. Çalışmada özellikle bir renk tutturul-maya çalışılmamış, seçilen bitkisel boyarmaddeler ile keten ipliklerde hangi renkler elde edilebiliyorsa onların kullanılması hedeflenmiştir. Boyarmaddelerin elde edilmesi, boyaya hazırlanması ve ipliklerin renklendirilmesi Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Doğal Boya laboratuvarında gerçekleşmiştir.

269

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 3. Potasyum bikromat ile hazırlanmış mordan

2.1.3 Boya Ekstraktlarının Hazırlanması ve İplikle-rin Boyanması

Boya ekstraktları hazırlanırken boyanacak iplik oranı ile eşit miktarda 1/1 boyarmadde kulla-nılmıştır. Kök boya ezilmiş olarak tartılmış ve 30 g iplik oranına 30 g boyarmadde kullanılmıştır. şebe-ke suyu ile hazırlanan ekstrakta bitki rengini ver-dikten sonra (bir saat sonra) süzülmeden mordanlı iplikler bu çözelti ile işleme sokulmuştur. Birlikte boyama yöntemi daha iyi sonuç alma amaçlı olarak seçilmiştir. Bitki artıkları ekstrakttan uzaklaştırılma-dan kaynatma işlemi devam etmiştir. Ancak sıcaklık keten lifleri açısından istenmeyen bir durum olduğu için ekstrakt ateşten alınmış ve ilk 20 dakikadan sonra lifler sıcak ekstrakt içinde bekletilmiştir. Top-lam bir saat süre sonunda soğuk su ile durulanarak sonuç elde edilmiştir (Fotoğraf 4-5). Ceviz ve aspir ile boya ekstaktı hazırlama yöntemi ise diğer boyarmadde ile benzer şekilde gerçekleşmiş, dört numunede de birlikte boyama yöntemi uygulanmıştır.

Fotoğraf 4. Boyarmadde (ce-viz) ve Mordan (Potasyum bik-romat)

Fotoğraf 5. Boyarmaddeler ile Renklendirilmiş ile Birlikte Boyama Yöntemi Keten Çileleri

2.1.4 Elde Edilen Renkler

Elde edilen renkler Fotoğraf 6’da görül-mektedir.1. numune; Potasyum bikromat + ceviz 2. numune; Mordansız + ceviz 3. numune; Potasyum bikromat + Kök boya4. numune; Aliminyum şap + aspir5. numune; Mordansız ve boyasız

Açık hardal sarısıAçık saman sarısıAçık patlıcan moruKoyu krem rengiKetenin doğal sarısı

Elde edilen renkler bazı tasarım kuralları çerçeve-sinde oluşturulan tasarımlarda yerini bulmuştur (Fotoğraf 6-7-8-9-10-11-12).

Fotoğraf 6. Elde edilen renkler

Fotoğraf 7. Elde edilenrenkler

Fotoğraf 8. Açık Hardal Sarı-sı(potasyumbikromat + ceviz)

Fotoğraf 9. Açık SamanSarı-sı(mordansız ceviz)

Fotoğraf 10.Açık patlıcan moru (potasyum bikromat - kök boya)

Fotoğraf 11. Koyu Krem rengi (alimünyum sülfat(şap) + aspir

Fotoğraf 12. Ketenin doğal ren-gi (mordansız ve boyasız)

2.1.2 Kullanılan Mordanlar ve İpliklerin Mordan-lanması

Keten ipliklerin mordanlanmasında iki ayrı mordan kullanılmıştır. % 3 oranında alüminyum sül-fat (şap) ve potasyum bikromattır ile mordanlanan keten iplikler boyamaya hazır hale gelmiştir. Bazı numuneler ise mordansız olarak boyanmıştır. Birinci numune potasyum bikromat ile ön mordanlama yapılarak (Fotoğraf 3), ikincisi ise mor-dansız olarak ceviz bitki yaprağı ile boyanmış, üçün-cü numune potasyum bikromat ile mordanlanmış olarak kök boya ile boyanmış, dördüncü numune ise alüminyum sülfat (şap) ile ön mordanlama ya-pılmış ve aspir ile boyanmıştır. Beşinci numune ise mordansız ve boyasız olarak kullanılmıştır. Ön mordanlama yöntemi ile mordanlanan iplikler birlikte sıcak ekstrakt ile işleme sokulmuş-tur. Uygun şartlarda boyanan iplikte ortaya çıkan renkler modern dokuma tasarımlarında kullanılabi-lecek nitelikte sonuçlar vermiştir.

270

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2.2. Keten Liflerinin Kullanıldığı Güncel Dokuma Tasarımları

Elde edilen boyanmış keten iplikler ile do-kuma teknikleri kullanılarak bazı güncel tasarımlar oluşturulmuştur. liflerin doğal ve kendine has par-laklığı olan renkleri, modern tasarımlarda önem ka-zanmıştır. Tasarımlar ortaya çıkarılırken geleneksel dokuma teknikleri serbest düzende kullanılmıştır. Dokuma tekniklerinden düz dokuma ve tasarımla-rın bazı kısımlarında halı tekniği ile de hammadde-leri görmek mümkündür. Kullanılan keten lifinin ya-nında, tasarımlarda farklı hammaddeler de dikkati çekmektedir. Bu süreçte hammadde uyumu dikkati çekmektedir. Bu tasarımlar üzerinde doğal boyalı bitkisel lif taşıyor olmasından dolayı değer kazan-maktadır. Aşağıdaki fotoğrafta görülen dokuma tasarımında kullanılan kök boya (rubia tinctorium) ile renklendirilmiş ve mor renk almış keten iplik halı tekniği kullanılarak tasarımdaki yerini almıştır (Fotoğraf 13-14-15-16-17-18-19)

Fotoğraf 13. Koyu krem rengi keten lifinin görüldüğü dokuma tasarımı (alüminyum sülfat (şap) + aspir)

Fotoğraf 14. Açık patlıcan moru keten lifinin görüldüğü dokuma tasarımı (potasyum bikromat - kök boya)

Fotoğraf15.Ketenin doğal rengi (mordansız ve boyasız) ile (alü-minyum sülfat (şap) + aspir) keten ile düz dokuma tasarımıFotoğraf 16. Koyu kremrengi düz dokuma tasarımla

Fotoğraf 17-18. Açık hardal sarısı (potasyum bikromat-ceviz) keten lifinin görüldüğü serbest dokuma tasarımları

Boyalı keten lifleri krem rengi ham keten yüzeyler üzerine işleme tekniği kullanılarak da ta-sarımlarda uygulanmıştır. İlkel duvar resimlerinin konu olduğu tasarım ile keten lifinin dokusu uyum sağlamıştır (Fotoğraf 19)

Fotoğraf 19. Açık saman sarısı (mordansız ceviz) keten lifinin görüldüğü işleme tasarımı

Sonuç ve Öneriler

Sonuç olarak, güncel tasarımlarda gö-rülen hammaddeler bazen tasarım ile uyumsuz olabilmektedir. Bu uyumsuzluk bazen kullanılan materyalin cinsinden bazen ise renk tonlarından kaynaklanmaktadır. Bazen ise hammaddenin doğal dokusu tasarım ile bir bütün olarak görülememek-tedir. Genellikle güncel tasarımlara konu olan duvar resimleri, ilkel biçimler ve geleneksel motifler dı-şında kalan bazı biçim kompozisyonları, keten iplik kullanılarak oluşturulduğunda, tasarım değeri yük-selmektedir. Bu ipliklerin tasarımın özelliğine göre bazen boyalı bazen boyasız kullanılması söz konu-sudur. Boyalı kullanılacağı durumlarda ise tasarımın doğal dokusunun plastik açıdan da bozulmaması önemlidir. Bu durumlarda uygulanan doğal boya ile ketenin renklendirilmesi uygulamaları başarılı so-nuçlara ulaşmıştır. Bu sonuçlar özetlenecek olursa; -Doğal hammaddenin doğal duruşu bozul-mamış

271

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

-Doğal boya kullanımı eğitim öğretim yapı-lan mekânlarda uygulanarak bir model oluşturması sağlanmış -Yeni tasarımlarda güncel teknikler yakala-nırken gelenekten faydalanılmış, -Doğal boyarmaddelerin elde edildiği atık materyaller değerlendirilmiş ve sonuçları bilimsel açıdan ele alınarak sunulmaya çalışılmıştır. Bundan sonra yapılacak yeni tasarımlarda da ekolojik önem taşıyan doğal boyalardan fayda-lanılması gerekmektedir. Bu çalışmalar ekolojik tasarımlar başlığında toplanarak daha çok günlük kulanım eşyalarından oluşan tekstillere de kaynak olabilir.

Kaynakça

-AlTINBAş, M., lif Teknolojisi, Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Köy El Sanatları Ders Notları, Ankara, 1973

-ARlI, Mustafa, “Keten lifi”,Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Köy El Sanatları Ders Not-ları, Ankara,1987.

-ARlI Mustafa, SÖYlEMEZOĞlU Feryal, ERDO-ĞAN Zeynep, “ Ayancık İlçesi’nde Keten El Doku-macılığı” 2000 li Yıllarda Türkiye de Geleneksel Türk El Sanatlarının Sanatsal, Tasarımsal ve Ekonomik Boyutu Sempozyum Bildirileri, T.C. Kültür Bakanlı-ğı, Ankara, 1999.

-BARBER BYE.J.W., Prehistoric Textiles, Princeton University Pres, New York, 1987.

-ENEZ, Nevin, 1987, Doğal Boyamacılık, İstanbul , 1987.

-Elektronik Kaynak = http://www.tekstildershanesi.com.tr/makaleler/keten-ve-jut-liflerinin-boyanma-si-ve-bu-konudaki-yenilikler-

-GÜRCÜM, H.Banu, Tekstil Malzeme Bilgisi, Gün-cel Yayıncılık, İzmir, 2010.

-YAZICIOĞlU Yahşi, şANlI, H.Sinem, 1998, “Sütle-ğen Bitkisinden Değişik Mordanlar ve Mordanlama Yöntemleri İle Elde Edilen Renkler ve Bu Renklerin Bazı Haslık Değerleri” 2000 li Yıllarda Türkiye de Geleneksel Türk El Sanatlarının Sanatsal, Tasarım-sal ve Ekonomik Boyutu Sempozyum Bildirileri, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara, 1999.

272

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET Bütün toplumlar dil, tarih ve sanat gibi kül-tür miraslarıyla tarih sahnesinde yerlerini alır. Ka-dim medeniyetlerde sanat eserleri kendi kimlikleri-ni kazanırken inançların ve kutsal değerlerin büyük rol üstlendiği görülür. Türk sanatını Orta Asya konar-göçer kültürü içinde Gök Tanrı inancı ve şamanizm, Uygurlar döneminde Manihaizm ve Budizm, sonra-sında ise İslamiyet olmak üzere bu inançlar şekil-lendirmiştir. Türk sanatında genel olarak halı-kilim ve kumaş süsleme sanatları, kitap sanatları, mimari, edebiyat ile müzik sanatlarının öne çıktığı görülür. Kitap sanatları, İslamiyet’in ilk yıllarında Kuran’ın yazılması ve yazılan sayfaların bir araya getirilme-si çabası yerini sonraki yıllarda kutsal kitabı daha güzel yazma ve süsleme çabasına bırakmıştır. Böy-lelikle Türk toplumunun İslamiyet’i kabul ettikten sonra İslam inancına verdiği önem ve ehemmiyet kitap sanatlarında ilerlemelerini ve muazzam eser-ler meydana getirmelerini sağlamıştır. Kitap sanatları; hat, tezhip, minyatür, ebru ve cilt sanatlarının tümünü kapsar. Bu sanatlar icra edilirken kullanılan boya, kâğıt, mürekkep gibi te-mel malzemeler tamamen doğal ürünlerden elde edilmiştir. Yüzlerce yıl önce yapılmış olan minyatür-lerin tezhiplerin hat levhalarının günümüze kadar bozulmadan gelmesinin belki de en önemli sebebi doğal malzemelerden yapılmış olmasıdır. Günü-müzde bu sanatlar icra edilirken kullanılan kimya-sal malzemelerin yüzlerce yıl dayanıp dayanmaya-cağı bilinmemektedir. Yapılan bu çalışmada; geçmiş yüzyıllarda kitap sanatları alanında kullanılan doğal boya ve mürekkebin nasıl elde edildiği hususunda bilgi ve-rilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda literatür taraması yapılmış ve bayar maddelerin na-sıl elde edildiği hakkında uzman sanatçıların görüş-lerine baş vurulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Doğal Boya, Kitap Sanatları, Mürekkep

ABSTRACT

All societies language, art and history take their places on the stage of history such as their cultural heritage. Sacred values and beliefs of an-cient civilizations to works of art in themselves, while earning a large role to play. The Turkish art of Central Asia nomadic culture and shamanism in the sky of belief in God, the Uighurs in the period of Manihaizm and Buddhism, and Islam has shaped the beliefs of including. Turkish carpets and rugs and fabric art in general and decorative arts, book Arts, architec-ture, music, literature and the Arts. Book arts, a collection of typed pages and written in the early years of Islam, the Qur’an, the Holy Book of the ef-fort in the next years the location and decoration is left to the efforts of better writing. Thus, after ac-cepting Islam the Islamic faith and the importance of Turkish society, with emphasis on the art of the book works to bring out of their tremendous prog-ress and has provided. Book Arts, calligraphy, illumination, minia-ture, marbling, and covers all of skin art. Practiced when these arts are used for paint, paper, ink, ba-sic ingredients, such as were obtained from totally natural products. Miniatures illuminations of which were made hundreds of years ago the line of the of the plate perhaps the most important reason for you to come intact to the present day that it is made from natural ingredients. Today, the materials that are used while carrying out chemical Arts based on hundreds of years it is not known whether. In this study, natural inks and paints that are used in the field of book Arts in past centuries has been obtained to provide information about where. For this purpose, a literature review and expert opin-ions about how artists made substances are ob-tained bayar had been shot in the head.

Keywords: Natural, Painting, Book Arts, Ink

KİTAP SANATLARINDA KULLANILAN DOĞAL BOYA VE MÜREKKEPNATURAL DYES AND INK USED IN BOOK ARTS

Züleyha ZOR*

*Akdeniz Üniversitesi GSF, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi [email protected]

Giriş

Türk sanatında İslam öncesi yerleşik haya-ta geçmediğinden mimari eserler pek görülmez. Uy-gurlarla başlayan yerleşik hayat, mimari yapılarda gelişme gösterir. kitap sanatları, farklı dönemlerde değişik üsluplardan etkilenerek muazzam eserler ortaya konulmuştur. Türk toplumunun zevk ve beğe-niş engin sanat anlayışı ile yoğrularak büyük bir iler-

leme kaydetmiştir. Başta hat sanatı olmak üzere, tezhip sanatı , minyatür sanatı cilt sanatı ,ebru sa-natı yazma kitap sanatları çerçevesinde mükemmel eserler yapılmıştır .Yazısını süslemesi ,cildini ayrı ayrı usta sanatçıların yaptığı eserler şahsi birer ürün olmayıp bir ekip çalışmasıyla ortaya çıkan kolektif çalışmaların ürünü olmuştur(Özkeçeci, 2007:17). Osmanlı döneminde kitap sanatının icra edildiği atölyelere nakkaşhane adı verilmekteydi.

273

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 1. Çeşitli Renklerde Doğal Boya

Bütün bunlardan edindiğimiz sonuç, tez-hipte kullanılan motifler ve renkler rast gele seçil-memiş hepsinin birer sembolik anlamı olduğu gibi bilinçli olarak seçilerek kullanıl¬mıştır. Türk sanat-karı tabiattan gözlemlediğini, hissettiğini, duygu-ları, inançları değer yargıları ve yaşadığı çevrenin kendinde bıraktığı izleri toplayarak, hissederek sa-nat eserinde mesajlar vermek istemiştir. ve burada da her dönemde kendine has karakterini bir ekol olarak meydana getirmiştir(Derman,2007:2). Tezhip sanatında renklerin seçimi devirlere göre değişir. Selçuklu sanatçıları kullandıkları motif-ler ve renklerde bir ibadet vecdi duymuşlar, Kur’an’ı tezhip ederken aynı duyguları yaşatmışlardır. De-senlerle verilmeye çalışılan sonsuzluk etkisi, renk-lerde destekleyici bir anlamda tamamlanmaktadır. Altın baş eleman olarak güneşi sembolize ederken, ışığın rengi olan sarı da gerçekte bilgi sembolü ola-rak kullanılmıştır. Altından sonra tezhipte en geniş yeri alan mavi ise sonsuzluğun rengi olarak gökyü-zünü simgeler. Doğuda altınla mavi aynı ölçüde kul-lanılmakta batıya doğru gidildikçe mavi ikinci dere-cede bir önem kazanmaktadır(Derman,2009: 502). Altın ve mavi rengin ihtişamı 16. yy’da im-paratorluğun en yüksek zirvede olduğu dönemde görüyoruz. Tezhip sanatı 18. yy. ortalarından iti-baren Avrupa tesiri altına girmeye baş-ladığında, Barok ve Rokoko sanatında hakim en önemli fak-törlerden olan ve Osmanlı tezhip sanatında o devre kadar hiç görülmeyen ışık gölge kontrası karşımıza çıkmakta, renklerin koyulu açıklı kullanımı bezeme-ye perspektif vere¬rek derinlik kazandırmaktadır. Tezhip sanatında kullanılan renklere, devirlere göre baktığımızda şu tabloyu görürüz(Derman,2009: 502).

Fotoğraf 2. Tezhipte Kullanılan Renkler

Bu atölyeler aynı zamanda sanatçıların eğitildiği kütüphane (kitap-hane) denilen atölyelerin işlevini üstleniyordu. Fatih Sultan Mehmet döneminde ku-rulan, Nakkaş hanelerde hazırlanan yazma eserler, tek bir sanatkarın değil pek çok kişinin emeği ile bezenirdi. Bugün müze ve kütüphanelerimizi dol-duran yazma eserlerin kısa sürede tezhiplenmesi bu şekilde sağlanmıştır. Nakkaşhanede çalışan ve ‘’Ehl-i Hiref ‘’(Saray sanatkarları topluluğu) olarak adlandırılan teşkilatın zamanımıza gelen en eski defterleri 932/1526 tarihlidir(Derman,2007:1). Bu teşkilatın en önemli kolu olan, Nak-kaşlar yazma eserlerin bezenmesi (müzehhiplik), resimlenmesi (musavvirlik), metinleri sınırlayan cetvellerin çekilmesi (cetvelkeş) ve boyaların hazır-lanması (renkzenlik) gibi kitap sanatlarıyla ilgili işler dışında; kalem işi ve çini desenleri; ahşap ve mu-kavvadan yapılan sandıkların bezenmesi ve çeşitli dokumalarda kullanılan desenlerin hazırlanmasın-da da sorumluydular. Bu teşkilatın en önemli bölük-lerin olan nakkaşlar, yalnız kitap sanatlarıyla ilgili faaliyetlerle sınırlı kalmaz: Saray ve köşklerin sair binaların kalemişi, çini ve maden işleri desenlerini de hazırlar ve tatbik ederlerdi(Derman,2007:1). Gelenekli sanatlarımızda kullanılan boyalar halı, kilim ve eski kumaşlarda kağıt boyamak için kullanılan boyalar bitkisel boyama olup farklı işlem-lerle uygulanıp elde edilmektedir. Kitap sanatlarını oluşturan tezhip ve minyatür sanatında ise kök ve toprak boyalar kullanılmıştır(Özkeçeci, 2007:18).

Tezhip ve Minyatür Sanatında Kullanılan Boya

Türk süsleme sanatlarında milli bir seciye alan, tezhiplerin yapılmasında toprak boyalar kulla-nılmıştır. Onun için renkler solmamıştır. Kullanılan renklerde toprak kır¬mızısı, lâl, mavi, yeşil hakim-dir. Tezhipte toprak boya kullanılmadan önce su ile eriti¬lir. Toprak boyalar iki mermer arasında ezile-rek ince toz haline gelir. Boyaların sabit olması için 18. asra kadar içine yumurta sarısı ilave edilmiştir. Yumurta sarısı karıştırılmış boyalar sabit ve parlak olduğu gibi, resimlerde kabarıklık meydana getirir ki, bu makbul sayılır. Ancak yumurta sarısı ile hazır-lanan boyalarda, her kullanılışta taze yumurta sarısı karıştırılmış boya kuruduktan sonra tekrar karıştırı-la-mayacağı için ikinci defa kullanılmaz. Bu yüzden sonraları yumurta sarısı kullanılmadan vazgeçilmiş onun yerine tutkal kullanılmıştır. Bu usulde önce tutkal suda eritilir ve içine iki damla üzüm suyu karıştırılır. Bu şekilde yapılan boyalar kuruduktan sonra istenildiği zaman tekrar su ile eritilebi¬lir ve kullanılabilir. Tutkal suyuna saf pekmez veya üzüm suyu karıştırıldığında boyalarda bir parlaklık mey-dana gelir. Tutkal yerine zamkı Arabi de kullanıla-bilir. Ancak bu tarzda boyalar parlak olmadığı gibi zamanla da kararırlar.

274

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Selçuklularda ağırlıklı renk altın ve mavi, kızıl kahve renkleridir. Fatih devri tezhibinde ise, karakteristik Fatih devri mavisi, beyaz, yeşil, siyah ve sülüyen (turuncu). II. Bayazıd tezhibinde altın üzerine altın ile yapılan süslemeler ve mavi ile altın dengesi hakimdir. 16. yy. klasik devirde başlıca renk lacivert ve altındır, motiflerde ise hemen hemen bü-tün renkler denenmiştir. 17. yüzyılda altının zemin-de bol kullanıldığını görüyoruz. 16. yüzyılın parlak canlı ve kendine has renkleri kaybolmuş, altın ön plana çıkmıştır(Derman,2009: 502). Bilinen en eski boyalar, balmumu isinden yapılan siyah, üstübeçle gümüş suyu eriterek hazır-lanan üstübeç beyazı, lapis lazuli ve lahor çividi laci-vertidir. Boyamada altından sonra en çok kullanılan renk laciverttir. Bunları en çok destekleyen renk tu-runcu, limon küpü yeşili ve firuze renkleridir. Bunun yanı sıra sarı, beyaz, lal rengi, pembedir. Tezhipte genellikle başta lacivert olmak üzere turkuaz mavi-si, altın ve kahverengi, siyah renkler zemin renkleri olarak tercih edilir. Motiflerde ise mavi eflatun pas-tel renkler kullanılır (istanbulnakishanesi,2017).

Ebru Sanatında Kullanılan Renkler

Türk ebru sanatı geleneğinde yalnızca suda erimeyen asit ve kazein içermeyen ve ışıktan etki-lenmeyen doğal boyalar kullanılır. Boyalar yaklaşık 50x50 cm boyutlarında düz bir mermer üzerinde destiseng (el taşı) ile ezilmek suretiyle kullanılır. Destiseng üzerinde boya ezilen mermerle aynı cins mermer üzerinde ezilir. Yaklaşık bir avuç dolusu boya bir mermerin ortasına yerleştirilir ve onunda ortası çukurlaştırılarak buraya su konur. Boya çamur hale getirilir. Destiseng çamur halindeki boyanın üzerinde 8 çizer gibi gezdirilerek boya ezilir. Dağılan boyalar zaman zaman bir spatula yardımıyla tekrar toplanır. Boyanın ezilip ezilmediği teknede anlaşılır. Bir müddet tecrübeden sonra sanatçı hangi boyayı ne kadar ezeceğini öğrenir. Yeteri kadar sulandırıl-dığında ve doğru öd ayarı yapıldığında kumlanma-dan açılan ve kağıda akmadan sabit olabilen boya yeterince ezilmiş demektir(Derman,1977:**)

Fotoğraf 3. Desteseng ile boya ezme

Fotoğraf 4. Boyanın Ezilmesi

Geleneksel Türk Ebrusunda Kullanılan Renkler(Der-man,1977:**):Çamlıca toprağıBeyazSiyahAşı BoyasıKahverengiKırmızılahor ÇividiÇamaşır ÇividiBu renkler kullanarak elde edilen ara renkler şun-lardır:Aşı Boyası (Toprak)+lahor Çividi=Koyu KahverengiSarı+lahor Çividi=YeşilÇamaşı Çividi+Kırmızı=MorBeyaz+Siyah=GriBeyaz+lahor Çividi=Açık Mavi

Kitap Sanatlarında Mürekkep

Bir diğer adı midâd olan, sözlükte yazı yazmaya mahsus boya anlamına gelen mürekkep, günümüzde yazı yazmak veya basmak için muhtelif maddelerden meydana gelen çeşitli renk ve koyu-luktaki sıvılara verilen isimdir. Mürekkebin kullanıl-ması çok eskilere dayanmaktadır. En az yazı kadar geçmişe sahip olan mürekkep, yazıdan evvel bina-ları boyamak ve resim yapmak amacıyla kullanılmış-tır. Milattan 2500 yıl önce Çinlilerin ve Mısırlıların kullandığı belirtilmektedir. Eski Mısır mezarlarında siyah ve kırmızı mürekkeple yazılmış birçok Papirüs bulunmuştur Osmanlı Devleti’nde mürekkepçilik gerek kalite gerekse renk bakımından zirveye ulaşmıştır. Hatta hattatların talebini karşılamak arzusuyla mü-rekkep îmâli için vakıf bile kurulmuştur. Asırlarca evvel yazılan kitap ve risalelerdeki yazılar renginden ve canlılığından hiçbir şey kaybetmeden günümüze ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nde mürekkep-çilik sanat halini almıştı. 17. asırda İstanbul’da 40 mürekkep dükkanının varlığından ve 65 kişinin bu işle uğraştığından bahsedilmektedir. Mürekkep dükkanları bu dönemde Beyazıd’da toplanmış-

275

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

tır. Osmanlı saray sanat teşkilatı olan Ehl-i Hıref’i oluşturan sanat gruplarından biri de Cemaat-i Mü-rekkepçiyân-ı Hâssa’dır. Mürekkepçiler anlamına gelen bölüğün görevi saray için mürekkep hazırla-maktır. Ehl-i Hıref defterlerine göre Osmanlı saray sanat teşkilatında mürekkepçiler bölüğünde görev alan pek çok mürekkepçinin olduğu bilinmektedir. Mürekkep elde etmede değişik metot ve malzemeler kullanılmış, sürekli arayış içerisinde olunmuştur. Siyah mürekkep yapımında iki ana me-tot göze çarpmaktadır. Biri, temel maddesi is olan mürekkep, diğeri ana malzemeleri mazı ve zâc’ı kıbrîs (demir sülfat) olan kimyevi mürekkeptir. Bu mürekkeplere birçok madde ilave edilmiş ve değişik işlemler uygulanmıştır(Yaman,2017). Türk kitap sanatlarında mürekkep deni-lince ilk akla gelen, şüphesiz is mürekkebidir. İs mürekkebinde kullanılan temel malzeme, değişik şekillerde elde edilen, siyah boya yapımında da sık-ça kullanılan istir. İs elde etmede neft, balmumu, gazyağı, çıra kullanılabileceği gibi, bezir yağından elde edilen is daha kaliteli ve kullanışlı olur. Hatta neft yağından elde edilen is ile bezir yağından elde edilen is bir arada kullanarak yapılan mürekkepler gayet güzel olur. Bu mürekkeplerin su içerisinde dursa bile renklerinin bozulmayacağı ifade edil-mektedir. 11 farklı şekilde is mürekkebi elde edildi-ği, Mahmud Bedrettin Yazırın kaleme aldığı Kalem Güzeli ve Gülzâr-ı Savâb kitaplarında reçeteleriyle verilmiştir(Yazır,1989:153)

Bu is mürekkeplerinin elde edilme yöntem-lerinden biri şöyledir: Gerekli Malzemeler:

İs, zamk (süzülmüş bal kıvamında ve isin on katı miktarı), mazı suyu, nar kabuğu suyu, zâc-ı Kıbrısî (demir sülfat) suyu, demir yongası, gül suyu, safran, mersin yemişi suyu.

Yapılışı: Mazı, nar kabuğu ve zâc-ı Kıbrısî suları bir kaba konarak demir yongası ile mürekkep kıvamına gelinceye kadar kaynatılır. Havana konu-lan az miktardaki zamk ve ise, oluşan şerbetten bir

Fotoğraf 5. Mürekkebin Hazırlanmasında Kullanılan Malzemeler

miktar ilave edilir ve ezilir. Bu şekilde bir hafta süre-since tedrici olarak ilave edilen malzemeler havan-da dövülür. Safran ve mersin yemişinin kaynatılma-sı ile elde edilen sular ile gülsuyu karıştırılır. Oluşan bileşimden bir miktar ilave edilen mürekkep, şişede muhafaza edilir.

Sonuç

Kitap sanatlarının her bir dalında asırlar önce yapılmış olan eserlerin üstünlüğü sanat ta-rihinde tartışmasız bir yere sahiptir, Bu üstünlük kullanılan malzemede kendini göstermiştir renkleri-nin bozulmadan günümüze kadar gelmeleri aradan yıllar geçtiği halde canlılığını kaybetmemeleri doğal boya ve mürekkeplerin ne kadar kaliteli olduklarını gösterir. Günümüzde yapılan eserlerde kullanılan kimyasal boyaların ileriki dönemlerde canlılığını koruyup koruyamayacağı konusu şüphelidir. Bu hu-susta yapılması gereken kaliteli kimyasal boyaların kullanımının yanı sıra doğal yöntemlerle elde edilen boya ve mürekkeplerin kullanımını özendirmektir.

Kaynakça

½Derman, Ç.(2007)Osmanlı Tezhibine Çağdaş Bir Bakış.½http://www.obarsiv.com/e_voyvoda_0607.html. Erişim Tarihi: 05.05.2017½Derman, Ç.(2009)Tezhipte Kullanılan Malzeme-ler( Editör:Ali Rıza Özcan) Hat ve Tezhip Sanatı. An-kara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları½Derman, M. U.(1977).Türk Sanatında Ebru.***:Ak Yayınları ltd.½Özkeçeci, İ., Özkeçeci, ş. B.(2007)Türk Sanatın-da Tezhip(1.Baskı).İstanbul: Seçil Ofset.½Yaman, B.2017)Türk Kitap Sanatlarında Mürek-kep.www.tarihtarih.com/?Syf:26&Syz.384322&/Türk-Kitap-Sanatlarında-Mürekkep-/Bahattin-Ya-man- Erişim Tarihi:05.05.2017½Yazır, M. B.(1989)Kalem Güzeli(Çeviren:Uğur Derman).Ankara:Gaye Maatbacılık. ½İstanbulnakishanesi.com/tezhip/tezhibde-kulla-nilan-malzemeler/.Erişim Tarihi:05.05.2017

Fotoğraf Kaynakçası

½Fotoğraf 1. https://dekordelisi.com/su-bazli-bo-ya-yapimi.html. Erişim Tarihi:03.05.2017½Fotoğraf 2. https://tezhipnedir.wordpress.com/category/tezhip-sanati½Fotoğraf 3. http://karinsanat.com/karin-marb-le-grinder?storeviewid=2 Erişim Tarihi:04.05.2017½Fotoğraf 4. http://karinsanat.com/karin-marb-le-grinder?storeviewid=2 Erişim Tarihi:04.05.2017½Fotoğraf 5. http://nasilyapacam.blogspot.com.tr/2013/02/hattat-kime-denir-hat-sanati.html. Eri-şim Tarihi:04.05.2017

276

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2 INTERNATIONAL MEDITERRANEANART SYMPOSIUMNATURAL DYE SYMPOSIUM WORKSHOPEXHIBITION

nd

POSTER BİLDİRİLER

II. ULUSLARARASIAKDENİZ SANAT

SEMPOZYUMUDOĞAL BOYA

SEMPOZYUMUÇALIŞTAYI

SERGİSİ

278

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Telkâri bir gümüş işleme sanatı olup ince gümüş tellerin birleştirilmesiyle yapılmaktadır. Sa-nat türü eski olup, telkâri yapımının 15. yüzyıldan bu yana Türkler arasında da yaygın olduğu, özellikle de Güneydoğu Anadolu’da geliştiği bilinmektedir. Qu-illing ince kâğıt şeritlerin tarak dişlerine dolanarak hazırlanan motiflerin birleştirilmesiyle oluşturulan bir el sanatıdır. Sanat Avrupa ve İngiltere’den Ame-rika’ya ulaşmış kâğıdın mekanizasyonu ile gelmiş-tir. 19’uncu yüzyılda kullanımı azalmış, neredeyse unutulmak üzereyken 20’inci yüzyılın ortalarında kâğıtların çeşitlenmesi, renkli üretilmeleri ve kolay bulunur olmaları nedenleriyle yeniden popüler ol-muştur. Yapım çalışmasında; doğal olmasından do-layı milli servet olan deriye farklı kullanım alanları kazandırarak ekonomik değerini artırmak amaçlan-mıştır. Telkâriden Türkiye Haritası yapılarak renk-lendirilmesinde soğan kabuğu, mor lahana ve bö-ğürtlen kullanılmıştır. Derilerin renklendirilmesinde pigment ve analin boyaları kullanılırken çalışmada doğal boyalardan yararlanılmıştır. Kâğıtla yapılan quilling uygulamalarına göre derilerin rutubetlen-dirilmesi sonucu form tutma özelliklerinin daha iyi olduğu görülmüştür. Deri ürünlerinin vazgeçilmez-liği yıllardan beri bilinen bir gerçektir. Son zaman-larda imitasyon ürünlerle rekabet edebilirliği sorun olsa da bu gerçek hala devam etmektedir. Doğallığı, mukavemetli olması, derinin üstünlüklerindendir. Çalışmada; quilling yönteminin uygulandığı kâğıt gibi malzemeler dışında davul derisi kullanılmıştır. Boyutlandırılmış bir ürünün yapım işlemleri ve do-ğal boyaların hazırlık süreci ile ürünün renklendir-me aşamaları açıklanmaktadır. Deri kullanıldığı için oluşan eser daha kalıcıdır. Toplumsal ve politik kuruluşlar tarafından dile getirilen çevresel sorunlara karşı duyarlılığın artmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak, deri en-düstrisinin pazara sunduğu ürün kalitesinin güven-ce altına alınması için ürünlerini çevresel kriterlerle desteklemesi gerekmektedir. Deride kullanılan bo-yaların büyük bir kısmı kanserojen, çevre açısın-dan tehlikelidir. Aynı zamanda boyaların önemli bir kısmı da ithal edilmektedir. Yapılan araştırmalarda davul derisinden telkâri/quilling uygulamasına rast-lanılmamıştır. Bu nedenlerden dolayı çalışmada do-ğal boyalardan yararlanılması iyi bir örnektir.

Anahtar kelimeler: davul derisi, telkâri, quilling, do-ğal boya.

ABSTRACT

Filigree is a silver processing art and is made by combining fine silver wires. It is known that the type of art is old and the production of fil-igree has been widespread among the Turks since the 15th century, especially in Southeast Anatolia. Quilling is a hand crafted by combining the motifs prepared by wrapping the thin paper strips on the comb teeth. Art has come from Europe and England through the mechanism of paper that has reached America. Their use in the 19th century has been di-minishing, becoming almost popular and forgotten in the middle of the 20th century, due to the diver-sity of paper, colorful production and easy availabil-ity. In the production process; it is aimed to in-crease the economic value of the leather by bring-ing different usage fields which are national wealth because of its naturality. Onion skin, purple cab-bage and blackberry were used in the colorization of filigree Turkey map. While the colorization of the leathers the pigment and the aniline dyes are used, in the operation natural dyes are used. According to quilling applications with paper, moisturizing of the dyes has been found to be better for retaining form-ability. The indispensability of leather products is a fact that has been known for many years. Although the competitiveness with the imitation products has recently been a problem, this fact goes on. The nat-uralness and the durability are the superiority of the leather. In the study, drum leather was used other than the materials such as the paper on which the quilling method was applied. With the making pro-cess of a resized product and the steps of preparing the natural dyes, the colorization of the product is explained. Because of using the leather the work is more persistent. Asan inevitable consequence of increased awareness of environmental issues raised by social and political institutions, it is necessary to sup-port its products with environmental criteria in or-der to ensure the quality of the leather industry’s products. A large part of the dyes which are used in the coloring of the leather are carcinogenic and dangerous for the environment. At the same time, a significant portion of the dyes are imported. In the researches conducted, the filigree / quilling appli-cation was not found in the drum leather. Because all of this reaons, it is a good example to take advan-tage of natural dyes.Keywords: drum leather, filigree, quilling, natural dye.

DAVUL DERİSİNDEN TELKÂRİ/QUILLING UYGULAMASIFILIGREE/ QUILLING APPLICATION FROM DRUM LEATHER

Adnan Faruk TURGAY*

*Öğretim Görevlisi, Ömer Halisdemir Üniversitesi Bor Halil Zöhre Ataman Meslek Yüksekokulu Bor/NİĞDE e-mail: [email protected]

279

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Telkâri ince gümüş tellerinin birleştirilme-siyle süs eşyalarının yapılmasında kullanılan gümüş işleme sanatıdır. Mezopotamya da başlayıp Anado-lu üzerinden Avrupa ya oradan da Amerika’ya ka-dar ulaştığı bilinmektedir. Yurdumuzda en önemli telkâri merkezi Mardin’in Midyat ilçesidir. Ayrıca Ankara’nın Beypazarı ilçesine telkâri el sanatı Ahilik yoluyla kazandırılmış ve zamanla daha işlevsel bir duruma gelmiştir. Halen Beypazarı’nda 80 civarın-da bu işi yapan atölye vardır. İlçede 30’a yakın usta ve kalfa ile 400’e yakın çırak ve işçi telkâri alanında çalışmaktadır. Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgula-ra göre, telkâri tekniğinin M.Ö. 3000 yılından beri Mezopotamya’da, M.Ö. 2500’den bu yana da Ana-dolu’da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Telkâri’nin asıl merkezinin 12. yüzyılda Musul olduğu, bu sanatın Musul’dan Suriye’ye, oradan da Anadolu’ya geçtiği ileri sürülmektedir. Anadolu üzerinden de Avrupa’ya yayıldığı bilinmektedir. Bu sanat Selçuklu dönemin-de özellikle Artuklular’ın hüküm sürdüğü Mardin yöresinde uygulanmıştır. Telkâri uygulamalarının, 15. yüzyıldan bu yana ise Türkler arasında da yay-gın olduğu, özellikle de Güneydoğu Anadolu’da çok geliştiği bilinmektedir. Telkâri’ye aynı zamanda ‘vav işi’ de denilmektedir. Osmanlıca vav harfinin, uygu-lamada motif olarak sıkça kullanılmasından dolayı bu isim verilmiştir (Doğan, 2016). Önceleri gümüşle uygulanan telkâri sana-tı 19. yüzyıldan itibaren kâğıt ve karton ile uygu-lanarak, kâğıt telkâri (quilling) olarak adlandırılan farklı bir sanat anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Quilling, ince kâğıt şeritlerin tarak, çatal ya da iğneler etrafından dolanarak/katlanarak ha-zırlanan motiflerin birleştirilerek oluşturulduğu son derece estetik bir el sanatıdır. İsmini ilk kullanıcılarının kuş tüyünden yararlanmalarından kaynaklanan “quil”den aldığı sanılmaktadır. “Filigree” olarak adlandırılan bu sa-nat önceleri ince gümüş ve altın tellerin bükülerek birbirlerine tutturularak hazırlanan takı ve süs eşya-ları yapımında kullanılmıştır. Ancak gümüş ve altın gibi madenler pahalı olduğu için kâğıdın bulunması, gelişmesi ve dünyaya yayılması ile birlikte bu sanat kullanılmaya başlanmıştır. Bu sanatta kâğıdın kul-lanılmaya başlanılmasının 15’inci yüzyıl olduğu sa-nılmaktadır. Bu tarihlerde Fransız, İtalyan rahipler ve rahibeler kitap kapaklarından elde ettikleri ince kâğıt şeritleri dolayarak dini motifli panolar hazırla-yarak el sanatının ilk örneklerini vermişlerdir (Clai-re, 2006:8). Quilling sanatı, Avrupa ve İngiltere’den Amerika’ya ulaşmış, kâğıdın mekanizasyonuyla çok popüler hale gelmiştir. 1800’lü yıllarda soylu ailele-rin genç kızları tarafından kullanılmış, okullarda el

sanatı derslerinde öğretilmiştir. Çok sabır isteyen bir sanat olmasından dolayı 19’uncu yüzyılda kul-lanımı azalmış, neredeyse unutulmak üzereyken 20’inci yüzyılın ortalarında kâğıtların çeşitlenmesi, renkli üretilmeleri, kolay bulunur olması ve ucuzlu-ğu nedeniyle yeniden canlanmaya başlamıştır. Gü-nümüzde incelik ve sabır gerektiren quilling sanatı ile çok çeşitli tablo, pano ve dekoratif ürünler yapıl-maktadır. Bu çalışmada ise kâğıt yerine davul deri-si kullanılarak kâğıt telkâri / quilling sanatına farklı yeni bir boyut kazandırılmıştır. Kâğıt telkâri ve qu-illing terimleri birbirlerinin yerine kullanıldığından çalışmada her ikisi de tercih edilmiştir.

1.ÇALIŞMANIN AMACI

Deri ve deri ürünlerinin vazgeçilmezliği yıllardan beri bilinmektedir. Son zamanlarda imi-tasyon ürünlerle rekabet edebilirliği sorun olsa da bu gerçek hala devam etmektedir. Doğallığı, muka-vemetli olması, derinin önemli üstünlüklerindendir. Bu nedenlerden dolayı quilling uygulamalarında davul derisi kullanılarak daha kalıcı objelerin yapıl-ması amaçlanmıştır. Derilerinin renklendirilmesin-de doğal boyalardan yararlanılarak derinin doğallığı muhafaza edilmiştir. Kâğıt telkâri uygulamalarında davul derisinin kullanılmasıyla derilere farklı kulla-nım alanları kazandırılarak istihdam alanları oluştu-rulabilir. Bu sayede ülkemizde ve dünyada yürütü-len dekoratif deri faaliyetlerine katkı sağlanabilir.

2.MATERYAL VE YÖNTEM

Quilling çalışmalarında kullanılan ana mal-zeme kâğıttır. Uygulamada çok çeşitli aletler kul-lanılmakla beraber, basit birkaç el aleti ile de çok farklı türlerde dekoratif özelliklerde pano ve tablo tarzı objeler yapılmaktadır. Tarak, quilling aleti, ma-kas, cetvel, yapıştırıcı, falçata, kesim tablası, (6-7 mm kalınlıkta cam) yorgan iğnesi, kürdan, cımbız vb. ise kullanılan yardımcı aletlerdir. Kâğıt imha makinelerinden de quilling şeritlerinin hazırlanma-sında faydalanılmaktadır. Kâğıtların hazır kesilmiş olmaları çalışmaları kolaylaştırmaktadır. Ucunda yorgan iğnesi ve benzeri bir iğne bulunan basit bir el aleti ile de yuvarlak motifler oluşturulabilmektedir. Buna quilling aleti denilmekte iğne ya da kürdanla yapılan işlemlerin yerine kullanılmaktadır. Quilling aletinin kullanılması yuvarlak motiflerin daha farklı boyutlarda yapılmasını sağlamakta ve işlemi daha da patrik hale getirmektedir. Bu alet genellikle çe-lik, plastik ya da tahtadan yapılabilmekte olup sivri uçlu bir biz benzeridir ve ucunda bir açıklık bulun-maktadır. Kâğıt şeridin ucu quilling aletinin uç kıs-mındaki açıklığa geçirilerek dolanması sağlanmak-tadır. Oluşturulan motiflerin ortalarındaki deliklerin

280

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

farklı çapta olması, aletin uç kısmının çapı ile doğru orantılıdır. Bu çalışmada öncelikle boyanmamış da-vul derisine quilling uygulaması yapılarak Türkiye Haritası oluşturulmuştur. Oluşturulan Türkiye Hari-tası elde edilen doğal boyalar ile boyanmıştır. Bu çalışmanın materyalini ise; Seçilen kâ-ğıt telkâri uygulaması için Türkiye Haritası, davul derisi, keçi vaketa derisi, cetvel, mastar, falçata, makas, cımbız, kesim tablası, yorgan iğnesi, ya-pıştırıcı, mukavva, duralit, matkap, silikon, tarak, mor lahana, soğan kabuğu, böğürtlen, su, kabart-ma tozu, sodyum bi karbonat, cam kavanoz, klips, peçete, pistole tabancası, havya, kamera, süzgeç, tencere, ocak ve kaşık oluşturmaktadır.

3. BULGULAR

3.1. Davul Derilerinin Hazırlanmasına İlişkin Bulgu-lar

Davul derisi; Davul, def, darbuka ve tram-pet gibi müzik aletlerinde kullanılan ince yapılı ta-baklama öncesi işlemleri uygulanmış yarı mamul bir deri çeşididir (Fotoğraf 1). İlk olarak sama ya da yağ giderme işlemleri tamamlanmış deriler tabaklama işlemine alınmadan yıkanarak deri işleme dolabın-dan çıkartılmıştır. Bir gece suları süzdürüldükten sonra ıslak vaziyette gergi makinelerinde gerdirilip o şekilde 1-2 gün bekletilmiştir. Yüzeyleri düzgün-leşen ve kuruyarak levha haline gelen tabaka şek-lindeki deriler quilling uygulamasına son derece elverişli hale gelmiştir. Deriler 6-7 mm genişliğinde şeritler halinde kesilerek kullanıma hazır hale geti-rilmiştir.

Fotoğraf 1. Davul Derisi

3.2. Çalışma Aletlerinin Hazırlanmasına İlişkin Bul-gular

Davul derilerinin telkâri tekniğine göre sa-rılması ve katlanması işlemlerinde tarak ve uç kıs-mında 6-7 mm derinliğinde yarık bulunan quilling aletinden faydalanılmıştır. Piyasada bulunan ta-rakların diş kalınlığı ve diş sayısı bazı modeller için uygun olmadığı için, iki tane fön tarağının birleştiril-mesi ile tarak diş sayısı artırılarak yapılacak işleme daha uygun hale getirilmiştir. Küçük bir tornavida-nın uç kısmı küt şekilde kesilerek uç kısmına demir

kıl testeresi ile yarık açılmış ve bazı kıvırmalı mo-tifler için gerekli olan quilling aleti elde edilmiştir. Daha uzun ve büyük motifler için ise 40 cm uzun-luğunda ahşap bir malzeme üzerine birer cm aralık-larla çiviler çakılarak özel bir tarak oluşturulmuştur. Tarak diş sayısı, dişlerin çap ya da genişlikleri, dişler arası mesafeler oluşacak quilling desenini etkileyen faktörlerdendir (Fotoğraf 2).

Fotoğraf 2. Quilling Çalışma Aletleri

3.3. Doğal Boya Hazırlıklarına İlişkin Bulgular

Davul derilerinin renklendirilmesinde ide-al sonuçlar analin boyalar ile alınmasına rağmen bu çalışmada telkâri tekniğine göre yapılan Türkiye Haritasının renklendirilmesinde soğan kabuğu, mor lahana ve böğürtlen kullanılmıştır. Niğde yöresinde kozak olarak bilinen (to-humluk soğanın irisi) soğan kabuklarından yarar-lanılmıştır.1 Kg kozak alınmış kabukları soyularak çıkartılmıştır (Fotoğraf 3). Kozak kabukları çelik ten-cerede üzerine 500 ml su dökülerek ocakta ısıtılma-ya başlanmıştır. 15 dakika kısık ateşte kaynatılmış ve kızıl kahverengi çözelti elde edilmiştir. Kabuklar oluşan çözelti içerisinde bir gün bekletildikten son-ra süzülmüştür. Buharlaşma ve kozak kabuklarının suyu absorblamasından dolayı 200 ml kızıl kahve-rengi boya çözeltisi elde edilmiştir (Fotoğraf 4).

Fotoğraf 3. Kozak Soğanı ve Kabukları

Fotoğraf 4. Kızıl Kahverengi Boya Çözeltisi

Bir adet orta büyüklükte mor lahana alı-narak 6-7 parçaya bölünmüştür. Geniş ve derin bir tencereye alınarak üzerine 600 ml su dökülmüş ve orta dereceli ateşte 40 dakika haşlanmıştır. laha-nalar süzgeçten süzülerek 250 ml mor renkli çözelti elde edilmiştir (Fotoğraf 5). Haşlanan lahana posa-ları süzdürülmüş, ikinci bir defa tencereye alınmış ve üzerine 400 ml su ilave edilerek orta dereceli ateşte 13 dakika daha haşlanmıştır. Tekrar süzü-

281

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

3.4.Objenin Yapım Aşamalarına İlişkin Bulgular

Davul derisinden yapılacak quilling uygu-laması için Türkiye Haritası seçimi yapılmıştır. Ha-rita boyutu olarak 26 cm × 44 cm’lik ölçüler belir-lenmiştir. Harita, Adobe Photoshop CS6 Programı kullanılarak istenilen boyuta çıkarılmıştır. Dört adet A4 boyutundaki çıktılar 1 mm kalınlıktaki mukav-va üzerine hassas bir şekilde yapıştırılmıştır. İllerin sınır çizgileri üzerinden geçilerek sınır hatları yu-muşatılmıştır. Falçata yardımıyla iller ve göller dış halkalarından kesilerek çıkartılmıştır (Fotoğraf 8). Çalışmada kullanılacak 6-8 mm’lik şerit halindeki davul derileri, mastar yardımıyla hassas bir şekilde kesilmiştir (Fotoğraf 9). şerit halinde kesilen 8 mm genişlikteki davul derilerine cilt taraflarından su pulverize edilerek hafifçe nemlendirilmiştir. Önce derilerin et yüzeylerine yapıştırıcı sürülmüş daha sonra ise bu deriler mukavva parçalarından oluşan her bir unsurun (iller ve diğer unsurlar: göl vb.) et-rafını saracak şekilde yapıştırılmıştır. Nemlendirme işlemiyle derilerin form tutma özellikleri arttırıldığı

Fotoğraf 5. Mor Boya Çözeltisi

Fotoğraf 6. Yeşil Boya Çözeltisi

Fotoğraf 7. Kırmızı Boya Çözeltisi

lerek posaları atılmıştır. Buradan 250 ml yine mor renkli çözelti elde edilmiştir. Bu çözelti ikiye ayrıla-rak 125 ml’lik kısmı tencereye alınmıştır. Kısık ateş-te kaynarken üzerine yavaş yavaş 2,5 g kabartma tozu (karbonat tozu ve bir asitten oluşan karışım) eklenerek karıştırmaya devam edilmiştir. Kabart-ma tozunun dökülmesi ile birlikte mor renk maviye dönmüştür. Birkaç dakika daha çözelti pürüzsüz hale gelinceye kadar karıştırılmış ve kaynatma işle-mi sonlandırılmıştır. Böylece 100 ml civarında mavi renkli çözelti elde edilmiştir. Elde edilen mavi renkli çözelti ile davul derilerinin renklendirilmesinde is-tenilen tona ulaşılamadığından çalışmadaki deniz ve göllerin renklendirilmesinde pigment boyalardan yararlanılmıştır. Kalan 125 ml’lik mor renkli çözelti tencereye alınarak kaynatılmış ve bu sırada üzeri-ne 5g karbonat (saf sodyum bi-karbonat) eklenerek karıştırılmaya devam edilmiştir. Sonuçta ise 100 ml yeşil renkli çözelti elde edilmiştir (Fotoğraf 6). Kırmızı renk için 100 g böğürtlenin üzerine 100 ml su eklenerek 15 dakika kaynatılmış ve kay-nama esnasında kaşık yardımı ile sürekli böğürtlen-ler ezilmiştir. Süzgeçten geçirilerek posaları atılmış ve yaklaşık 100 ml civarında kırmızı renkli çözelti elde edilmiştir (Fotoğraf 7).

için illerin ve göllerin sınır hatlarının daha düzgün çıkması sağlanmıştır (Fotoğraf 10). İl ve diğer un-surların sınır özelliklerine göre 6 mm genişliğindeki davul derileri, quillingde kullanılan aletler yardımı ile dolama ve katlama (quilling tekniği) yapılarak değişik formlardaki motifler elde edilmiştir (Fotoğ-raf 11). Bu işlemler tamamlandıktan sonra renklen-dirme yapılacak iller ve diğer unsurlar dört gruba ayrılmıştır. Motiflerin 1/4 lük kısmı doğal renginde bırakılarak kalan iller üç parçaya ayrılmıştır. Kalan parçalar doğal olarak elde edilen boya çözeltileri ile kızıl kahverengi, yeşil ve kırmızı renge pistole taban-cası ile boyanmıştır. Renk tonlarının koyulaşması için motifler, iki kez boyama işlemine tabi tutulmuş-tur. Boyama işleminden sonra deri motifler gün ışı-ğında yarım saat kadar bekletilerek kurutulmuştur. Yine pistole tabancası ile doğal boyalar verniklene-rek fiksasyonları sağlanmıştır. Duralit, keçi vaketa derisi ile kaplanarak çalışmanın yerleştirileceği ze-min oluşturulmuştur. Renklendirilen iller ve göller hazırlanan zemin üzerine silikon ile yapıştırılmıştır. Türkiye Haritası etrafındaki ülkelerin sınır çizgileri havya makinesi ile yakılarak belirgin hale getirilmiş-tir. Quilling uygulaması ile hazırlanan deri motifler çalışmanın dış kenarlarına yapıştırılarak çerçeve görünümü oluşturulmuştur. Deri ile birlikte zemin-deki duralit 2 mm’lik matkap ucu ile delinerek el dikişi ile bu kenar motifleri sabitlenmiştir. Bu şekil-de davul derileri kullanılarak kâğıt telkâri tekniğine göre Türkiye Haritası oluşturulmuştur (Fotoğraf 12).

Fotoğraf 8. Unsurların Kesilerek Çıkartılması

Fotoğraf 9. şerit Haline Getirilen Davul Derileri

282

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

SONUÇ

Yapılan bu çalışma ile şu sonuçlar elde edilmiştir.Davul derilerinin boyanmasına ilişkin olarak; Soğan kabuğu ve böğürtlenden elde edilen renkli çözeltiler ile davul derilerinin renklendirilmesi başarılı olmuş-tur. Mor lahanadan elde edilen yeşil renkli çözel-tiden de boyamada olumlu sonuç alınmıştır. Yeşil renkli çözelti ile netice alınabilmesinde sodyum bi- karbonatın pH değerini yükseltmesinin etkisinin olduğu düşünülmektedir. Mor lahanadan elde edilen mavi ve mor renkli çö-zeltilerden elde edilen sonuç istenilen renk tonunu sağlamamıştır. Bu nedenle mavi renkli çözelti ile davul derilerinin renklendirilmesinde pigment bo-

Fotoğraf 10. Unsurların Sınır Hatlarının Oluşturulması

Fotoğraf 11. Motiflerin Yerleştirilmesi

Fotoğraf 12. Telkari Tekniğine Göre Oluşturulan Türkiye Haritası

yalardan yararlanılmıştır. Normal şartlar altında derilerin boyama işlemlerinde kullanılan pigment boyalar polimerik binderler ile apre katlarında kullanılan hidrolak-lar analin boyalar ile uyum sağlarken, burada elde edilen doğal boya çözeltiler ile derilere renk verme açısından uyum sağlamamıştır. Buradan doğal bo-yaların sektördeki finisaj işlemlerinde kullanımının uygun olmadığı, ancak direk püskürtme yöntemi ile doğal görünümlü derilerin elde edilebileceği sonu-cuna varılmıştır. Elde edilen doğal boya çözeltileri doğrudan derilere pistole tabancası ile pulverize edilerek de-rilerin renklendirilmesinde sonuç alınmıştır. Renk-lendirme işlemleri tamamlanan derilerin üzerlerine, vernik katı tatbik edilerek fiksasyon işlemleri ger-çekleştirilmiştir. Yapılan araştırmalar neticesinde davul de-risi ile quilling uygulamasına rastlanmamış olması bu çalışmanın önemini artırmaktadır. Uygulamada genellikle renkli kâğıt ve karton kullanılırken derinin kullanılmasıyla ilk örneği verilen bu çalışmanın bun-dan sonraki eserlere örnek teşkil edeceği düşünül-mektedir. Yapılan bu uygulamada derinin kâğıt ya da kartona göre en önemli üstünlüğü, nemlendirme ile istenilen forma çok daha kolay gelmesi ve bu formu uzu süre muhafaza edebilmesidir. Boyutlandırılmış objenin yapımında doğal boyaların kullanılması da esere ayrıca bir üstünlük katmıştır. Günümüzde sentetik boyalar karşısında kullanımının hızla azal-dığı doğal boyalara geri dönüşün sağlanabilmesi son derce önemli olacaktır.

Kaynakça

ClAİRE, Sun-ok Choi, 2006:8,The Art of Paper Qu-illing.

DOĞAN, Semiramis. “Quilling rengarenk bir dünya-ya kapı aralıyor”, İSMEK El sanatları dergisi, sayı 21, İstanbul, 2016, sayfa 127.

283

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Helenistik ve Roma İmparatorluğu dö-nemlerinde, Büyük Menderes rotası Anadolu’nun iç kısımlarından Efes’e ticaretin olduğu önemli bir ticaret yoluydu. Denizli ilinin Buldan ilçesi de bu dö-nemlerde olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu döne-minde de bu yollar üzerinde idi. Buldan bölgesi en önemli tekstil üretim merkezlerinden biriydi. Bul-dan tekstilleri bu tarihi dönemlerde her yerde meş-hur olmuştu. Osmanlı Sarayı’nın da Buldan tekstil-lerini tercih ettiği bilinmektedir. Modern zamanların hızlı değişen yaşam şekline bağlı olarak insanoğlu-nun giyim şekli de değişmektedir. Doğal görünüm, doğal tutum ve bunlarla beraber ekolojik özellikler her zaman toplumun çoğunluğu tarafından tercih edilmektedir. Pamuklu dokuma buldan kumaşının yüksek bükümlü atkı ipliği kumaşa atkı yönünde bir miktar elastikiyet sağlamaktadır. Bu çalışmada pamuk lifinden üretilmiş geleneksel Buldan kumaşı doğal tarçın (cinnamomum zeylanicum) ile basılmış ve renk ve haslık özellikleri incelenmiştir. Bunun yanısıra, Buldan kumaşının tarçın ile doğal baskı-sında, farklı renk tonları ve haslık özelliklerini elde edebilmek için baskı patında tarçının yanında su-yun yerine kök boya (Rubia Tinctorum l.) ekstraktı-da kullanılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Buldan, Buldan kumaşı, tarçın, doğal boya, doğal baskı

ABSTRACT

In the Hellenistic and Roman Empire pe-riods, Büyük Menderes route was an important trade route where trade from the inner parts of the Anatolia to the ports of Ephesus took place. Buldan town of the Denizli province was also on this route during those periods as well as during the Ottoman Empire period. Buldan region was one of the most important textile production centers. Buldan tex-tiles had become famous everywhere in those his-torical periods. It is known that even the Ottoman palace had preferred the Buldan textiles. Depend-ing on the fast changing life styles of modern times, the clothing style of human kind has been changed accordingly. However, natural look, natural feeling and accompanying ecological properties have been always preferred by most of the society. Woven cot-ton Buldan cloth contains high twisted weft yarn which results in some elasticity in the weft direc-tion to the Buldan fabric. In this study, conventional Buldan fabric derived from cotton fiber was printed with natural cinnamon (cinnamomum zeylanicum) and the color and fastness properties of printed Buldan fabrics were investigated. Moreover, mad-der (Rubia Tinctorum l.) extract was also used in the printing paste along with Cinnamomum instead of solely water for Buldan fabric natural printing in order to obtain different shades with possible differ-ent color fastness properties.

Keywords: Buldan, Buldan cloth, cinnamon, natu-ral dye, natural printing

BULDAN BEZİNİN TARÇIN İLE DOĞAL BASKISI NATURAL PRINTING OF BULDAN CLOTH WITH CINNAMON

Melek GUNDOGAN*, O.Ozan AvINC**, Arzu YAvAS***

*lecturer MSc., Pamukkale University, Buldan vocational Training School, Fashion and Design Department, 20070, Denizli, TURKEY **Assoc.Prof.Dr., Pamukkale University, Textile Engineering Department, 20160, Denizli, TURKEY***e-mail: [email protected]

Introduction

Weaving is an ancient tradition in Turks and they have become a part of textile tradition in almost every era. Weaving in Buldan is as old as urban history. In the 2.Century, B.C. weavings of Buldan were associated with the textile industry in Tripolis during the Romans. In addition, the archae-ological team, who made studies on behalf of TÜBA (Turkish Academy of Sciences), found loom weights made of soil used in primitive weaving looms in and around Buldan. (www.buldanbezleri.com-2017). The home-workshop co-existence, which is one of the traditional features of Buldan hand weaving, continues to exist today, resembling medieval craft production (Figure 1). The weaving loom is usually

Figure 1. Weaving loom (http://buldanrehberi.com)

placed in a corner of the courtyard or in an additio-nal extension adjacent to the house. This structure, which is home-workshop-family interiors, has be-gun to change in the recent years. The contribution of home-workshop-family interiors is great in trans-ferring hand weaving from generation to generati-on. (www.buldan.gov.tr-2013, Utkun et al. 2014)

284

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

It is stated that the garments made from the Buldan cloth are natural clothes and their uses can be mentioned in many advantages such as bre-athability, comfort etc. (Keskin et al., 2010). Accor-ding to the weaving technique, the fabric in Buldan, called as “Bürümcük” in Turkish, is woven with the simply and most robust plain weave. Generally, over twisted yarns are used as wefts. In these Buldan fabrics, there are also examples where both weft and warp threads are over-twisted. The woven gets the characteristic wrinkled structure after washing in warm and soapy water (Figure 2). Heat insulati-on is provided by the structure of the fabric, which is shrunk by the twist of the yarns, where air rema-ins between the wrinkled structure and the human body. (Uğurlu et al., 2006)

a bFigure 2. Surface appearance of Buldan fabric (a) before wash-ing and (b) after washing (Uğurlu et al., 2006)

Patterns used in Buldan textiles are gen-erally plants, flowers, such as tulips, carnations and various branches are used too. The colors are mainly red, tile blue, baked quince, natural ecru beige and saffron yellow. The motifs embroided are Buldan Rose, birds eye, almond, beet and amulet. Fabrics made of natural yarns are presented to the like of the users by adorning with the materials such as wood items, wicker and beads. (www.buldan.bel.tr-2009, Günaydin et al., 2014) In this study, the natural printing of the Buldan cloth with the cinnamon plant (cinnamon bark in powder form) was studied.

Figure 3. (a) cinnamomum zeylanicum plant (b) cinnamon bark

Cinnamon (Cinnamomum) is an aromatic tree species of the lauraceae family, without de-foliation, and they are native to South Asia (Figu-re 3) (https://tr.wikipedia.org/wiki/Tar%C3%A7%-C4%B1n). The chemical structures of the main components of cinnamon are shown in Figure 4(a-e).

a)Cinnamyl group-containing compound

b) Endocyclic double bond-containing compound

c) Unconjugated exocyc-lic double bond-contai-ning compound

d) Hydroxy-substitutedaliphatic compound

e) Other miscellaneous compounds containing oxirane, 2-pyra-none, and pyran groupFigure 4. (a-e) The chemical structures of the main com-ponents of cinnamon (https://www.hindawi.com/journals/ecam/2014/642942/)

Cinnamon is one of the oldest spices of human history. B.C. 3000, it was used by the Chi-nese. From 16th to 18th century in Europe was considered one of the most valuable and expensive spices. It can be used in both sweet and savoury foods. The color term “cinnamon” also refers to its mid-brown colour. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Tar%C3%A7%C4%B1n). Apart from cinnamon, also madder (Rubia Tinctorum l.) was also added to the study to examine the combination printing properties of cinnamon and madder together in the same printing process. Therefore, second natural dye was madder and the root of madder contains about 36 types of anthraquinones. One of the ef-fective dye substances is the Alizarin dye (Figure 5) (Farizadeh et al. 2010, De Santis et al. 2007, Gedik et al. 2014, Stallmann 1960).

Figure 5. Alizarin molecule structure (http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bedstraw(ladys)/Bedstraw(ladys).htm)

285

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Experimental

Materials

Cinnamomum bark (cinnamomum zey-lanicum) in powder form was applied for natural printing on plain woven Buldan fabric, with a 126 g/m2 mass per unit area, constructed from 100% cotton fiber yarns. Moreover, madder (Rubia Tinc-torum l.) extract was also used in the printing paste along with Cinnamomum instead of solely water for Buldan fabric natural printing in order to obtain dif-ferent shades with possible different color fastness properties (Table 1).

Madder Extraction

For dye extraction, powdered madder root was treated with water at 100 oC for 1 hour with 1:40 liquor ratio. After this process, solution cooled down to room temperature and then filtered in order to purify the dye solution. Two chemical mordants, potassium bichromate (K2Cr2O7) and tannic acid (C76H52O46), were utilized in this study.

Fabrics were printed at pres 4 on Ataç lab-oratory type printing machine with 70 Nr PES gauze and a doctor blade 8 mm in diameter in laboratory conditions. Printed fabrics were dried in a laborato-ry type Rapid Drying machine at 100°C for 3 min-utes. Printed samples were fixed with thermofixa-tion process at 150oC for 5 minutes. All samples were washed after fixation.

Colorimetric Measurements

l*, a*, b* and C* co-ordinates were meas-ured according to the CIE system, and the K/S val-ues were calculated from the reflectance values at the appropriate wavelength of maximum absorb-ance (λmax) for each printed sample using a Da-

Recipe 1100 g powdercinnamomum zeylanicum60 g Binder (Helizarin Binder ET 95, BASF)20 g Thickener (Tubivis vP 681, CHT)60 g Mordant(tannic acid/ potassium bichromate)

Y g Water1000 g

Recipe 2100 g powder cinnamomum zeylanicum60 g Binder (Helizarin Binder ET 95, BASF)20 g Thickener (Tubivis vP 681, CHT)60 g Mordant (tannic acid/ potassium bichromate)

Y g Madder extract1000 g

Table 1. Natural printing paste recipes with cinnamomum zey-lanicum

taColor SpectraFlash 600 (DataColor International, lawrenceville, NJ, USA) spectrophotometer under illuminant D65, by a 10º standard observer.

Fastness Properties

Wash and rub fastness properties were investigated. A wash-fastness test was carried out according to an ISO 105:C06 A2S test in a M228 Rotawash machine (SDl ATlAS, UK). Both dry and wet rub fastness were tested following the ISO 105: X12 protocol. Washing, dry and wet rubbing fast-ness properties were determined using ISO grey scales.

Results and Discussions

Buldan woven fabric samples printed using cinnamomum zeylanicum with and without madder extract along with 2 different mordants are shown in Table 2.Table 2. Printed Buldan fabric with cinnamomum zeylanicum and madder extract utilizing tannic acid and potassium bichro-mate mordants

Recipe 1 Recipe 1 Recipe 2

Mor

dant

type

potassium bichromate

tannic acid

Colorimetric properties (CIE lab values) of the Buldan fabric samples printed with cinnamo-mum zeylanicum and madder extract are shown on Table 3.

Buldan Fabric Type accordingto printing paste typeTannic acid + cinnamomum zeylanicum + waterTannic acid + cinnamomum zeylanicum + madder dye extractPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + waterPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + madder dye extract

1,94 64,13 13,61 19,97 55,72

1,58 70,54 15,44 23,14 56,27

3,71 59,34 4,14 18,64 77,49

10,98 37,49 9,05 16,5 61,26

K/S l* a* b* C*

Table 3. The CIE lab values of the samples printed with cin-namomum zeylanicum and madder extract

286

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Color strength (K/S) of cinnamomum zey-lanicum printed Buldan fabric samples were in the range of 1.58 to 10.98. The highest color yield (K/S) value with 10.98 was observed on Buldan fabric printed with cinnamomum zeylanicum and mad-der dye extract with potassium bichromate mor-dant presence (Table 3 and Figure 6). The highest chroma value with 77.49 was observed on print-ing with cinnamomum zeylanicum with potassium bichromate mordant presence. So, the usage of potassium bichromate mordant resulted in higher color strength, higher chroma and therefore lower lightness (l*) values in comparison to tannic acid usage. According to lightness (l*) values, cinnamo-mum zeylanicum printed Buldan fabric along with madder dye extract and tannic acid mordant exhib-ited the highest lightness (l*) value leading to the lowest color yield with 1.58. Overall, printed Buldan fabrics displayed different shades of brown. Tannic acid mordant resulted in reddish and slightly yel-lowish brown shades which also can be observed from measured higher a* and slightly higher b* val-ues from Table 3 and Figure 6. Figure 6: The colorimetric properties of Buldan wo-ven fabrics printed with cinnamomum zeylanicum and madder extract along with tannic acid and po-tassium bichromate mordants

Wash fastness properties of Buldan woven fabric printed with cinnamomum zeylanicum and madder extract are shown in Table 4.Table 4. Washing fastness properties of printed Buldan fabrics

Printed BuldanFabric TypeTannic acid + cinnamomum zeylanicum + waterTannic acid + cinnamomum zeylanicum + madder dye extractPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + waterPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + madder dye extract

4-5 5 5 5 5 5

WO PC PES N6.6 CO AC

4-5 5 5 5 5 5

5 5 5 5 5 5

5 5 5 5 5 5

Table 5. Wet and dry rub fastness levels of printed Buldan fabrics

Printed BuldanFabric TypeTannic acid + cinnamomum zeylanicum + waterTannic acid + cinnamomum zeylanicum + madder dye extractPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + waterPotassium bichromate + cinnamomum zeylanicum + madder dye extract

Wet DryRub Fastness (Cotton staining)

2 4

3 4-5

5 5

4 4-5

From the dry rub fastness point of view, both mordants can be used for Buldan fabric print-ing with cinnamon and madder leading to commer-cially acceptable dry rub fastness levels. While dry rubbing fastness values were between 4 and 5 for both mordants, wet rubbing values were in between 2 and 5 gray scale ratings. These values show that potassium bichromate mordant led to better wet rubbing fastness values (4 and 5). On the other hand, the usage of tannic acid mordant resulted in significantly lower wet rub fastness values with 2 and 3.

Conclusion

The utilization of natural cinnamomum zeylanicum, madder extract and mordant for Buldan fabric natural printing resulted in different shades of brown color. Tannic acid mordant result-ed in reddish and slightly yellowish brown shades which also can be observed from measured higher a* and slightly higher b* values. The highest color yield values and the highest chroma levels were observed with the potassium bichromate mor-dant usage. The highest color yield (K/S) value with 10.98 was observed on Buldan fabric printed with cinnamomum zeylanicum and madder dye extract with potassium bichromate mordant pres-ence. Generally, overall cinnamomum zeylanicum printed Buldan woven fabric samples exhibited very good to excellent wash and dry rub color fast-ness performance. Potassium bichromate mordant caused better wet rubbing fastness values. On the other hand, wet rubbing fastness values dropped dramatically in printing with tannic acid mordant. Potassium bichromate mordant usage in Buldan fabric printing with cinnamomum zeylanicum with and without madder extract resulted in quite good printing performance with good color strength lev-els and commercially acceptable wash, dry and wet rub fastness levels.

287

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Acknowledgement

The authors extend their appreciation to the Scientific Research Project at Pamukkale Uni-versity for funding the work through the project PAU-BAP No. 2017KKP021.

References

De Santis D., Moresi M., “Production of alizarin extracts from Rubia tinctorum and assessment of their dyeing properties” Industrial Crops and Prod-ucts, vol 26, Issue 2 151-162,2007

Farizadeh, K., Yazdanshenas, M.E., Montazer, M., Malek R. M. A., and Rashidi A., “Kinetic Studies of Adsorption of Madder on Wool Using various Mod-els,” Textile Research Journal, vol. 80, No. 9, 847–855, 2010.

Gedik G., Avinc, O., Yavas, A., Khoddam, A., “A Novel Eco-friendly Colorant and Dyeing Method for Poly(ethylene terephthalate) Substrate”, Fibers and Polymers, vol.15, No.2, 261-272,2014

Günaydin G.K., Erdem R., Pak S., Kaya Y., “Buldan Dokumacılığının Gelişimi ve Günümüze Yansıma-ları “, Akdeniz Üniversitesi 3. Yöresel Ürünler Sem-pozyumu ve Kültür Sanat Etkinlikleri, 125-135, 2014, Antalya

http://buldanrehberi.com/uploads/images/doku-ma%20el%20tezgah%C4%B1%206.jpg

http://wildflowerfinder.org.uk/Flowers/B/Bed-straw(ladys)/Bedstraw(ladys).htm

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tar%C3%A7%C4%B1n

h t t p s : / / w w w . h i n d a w i . c o m / j o u r n a l s /ecam/2014/642942/

Keskin,N., Gündoğan, M., Öztürk, Ö., “Buldan Do-kumacılığının Tarihsel Süreç İçerisinde Ülkemizdeki Yeri”, MYO-Ös Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğren-ci Sempozyumu, 21-22 Ekim 2010, Düzce.

O. Stallmann, “Use of Metal Complexes in Organ-ic Dyes and Pigments”, J. Chem. Educ., 37, 220, 1960

Uğurlu, A., Uğurlu, S.S., “Yörenin Kültürel Kimliği Olarak Buldan Bezi”, Buldan Sempozyumu, 275-280, 2006, Denizli

Utkun, E., Gündoğan, M.A., “Buldan Dokumalarının Kullanım Alanının Arttırılmasına Yönelik Bir Uygula-ma Çalışması” Electronic Journal of vocational Col-leges, 4, 73-78, Aralık 2014

www.buldan.bel.tr-2009

www.buldan.gov.tr-2013

www.buldanbezleri.com-2017

288

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Tekstil sektörü, lif üretiminden başlamak üzere iplik, kumaş, terbiye ve bitim işlemleri ve kon-feksiyon üretimi açısından kapsamı geniş ve ürün çeşitliliği çok fazla olan bir sektördür. Ülkemizde önemli bir ihracat payına sahip olan sektörün bü-yüklüğüne paralel olarak ciddi çevresel sorunlar da oluşmaktadır. Sektörün üretimdeki çevresel etkileri incelendiğinde, en fazla zarar; terbiye süreçlerinde-ki kimyasallarla kirlenen büyük miktarlardaki suyun tüketimi ve çevreye bırakılmasıdır. Tekstil sektörün-de uygulanan çevresel çalışmalar kapsamında atık sudaki kimyasal miktarlarının etkilerinin azaltılması çok önemlidir. Bu açıdan kullanılan kimyasallar ve kimyasal boyalara alternatif olarak akla doğal boya-lar gelmektedir. Günümüzde boyalar konusunda da eskiyi arama eğilimi artmaya başlamıştır. Uzunca bir süredir ülkemizde ve Avrupa’da birçok işletme bitkilerle boyama tekniklerini tekrar gündeme al-mışlardır. Bu araştırmanın amacı, tekstilde sürdü-rülebilir üretim için kimyasal boyalar ve doğal boya kullanımı sırasında ortaya çıkan çevresel etkileri tespit etmektir. Doğal boyaların yaygınlaştırılması ile ilgili yapılmış çalışmalar ve etkileri araştırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Doğal Boya, Kimyasal Boya, Sürdürülebilirlik, Çevre.

ABSTRACT

Textile industry has extensive scope from manufacturing of fiber, yarn, fabric, conditioning and finishing operation as well as garment produc-tion; and it exhibits comprehensive product variety. In parallel to size of the textile industry which cap-tures substantial share in export figures of Turkey, this industry causes serious environmental issues. When environmental impact of the industry’s man-ufacturing activities is investigated, it was seen that the most substantial damage was the result of the consumption of large volumes of water polluted by chemical substances used in conditioning and finishing processes and their discharge to nature afterwards of the manufacturing activities. Within the scope of the environmental measures taken in textile industry, reduction of chemical substances in discharged waste water is vitally important. From this point of view, natural dyes come to prominence as an alternative to chemical substances and syn-thetic dyes. In our contemporary time, the search for old dyeing methods has intensified. Numbers of facilities from both Turkey and Europe have taken herbal dyeing techniques into their agenda once again. The objective of the present study is to deter-mine environmental impacts that may arise during usage of synthetic dyes and natural dye for sustain-able manufacturing in textile. Studies on expansion of natural dyes and their impacts were investigated. Keywords: Natural Dye, Synthetic Dye, Sustainabil-ity, Environment.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKSTİL ÜRETİMİNDE DOĞAL BOYALARIN ÖNEMİSIGNIFICANCE OF NATURAL DYE IN SUSTAINABLE TEXTILE

MANUFACTURINGMihriban KAlKANCI*

*Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil, Ayakkabı, Deri, Giyim Programı, Denizli, Türkiye. e-mail: [email protected]

Giriş

Tekstil ürünlerinin doğal boyar maddeler ile renklendirilmesi konusu son zamanlarda doğallık kavramı açısından önem kazanmıştır. Doğal boyar maddelerin çevre dostu ürün olması özellikle satın alma gücü yüksek pazarlarda doğal boyalar ile bo-yanmış kumaşların tercih edilmesini sağlamaktadır. Günümüzde tekstil sektörü boyar madde ihtiyacı-nın nerdeyse tamamı sentetik (petrol kökenli) boyar maddeler ile karşılanmaktadır. Doğal boyar mad-deler çevreci yanları ve insan sağlığı açısından risk oluşturmaması ile sentetik boyar maddelere karşı avantajlıdır(Tutak, 2013: 1). Doğal boyamacılığın geçmişi hemen he-men dokumanın tarihi kadar eskidir. Doğal boya-

macılığın tekstil elyafında kullanımının MÖ 4000 yıllarında Hindistan’da ve Mezopotamya’da baş-lamış olduğu bilinmektedir. Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvansal ve bitkisel boyarmad-deler 19. yüzyılın sonlarında sentetik boyarmadde-lerin sentezleri ile birlikte giderek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden ol-dukları anlaşılmış olması doğal boyamacılığı yeni-den gündeme taşımıştır. Doğal boya bitkileri çevre kirliliği oluşturmayan, toksik ve kanserojen olma-yan özellikle de yıllık veya iki yıllık bitkilerdir. Hatta hayvansal kökenli boyarmaddelerin bazı özellikleri bitkisel boyarmaddelerden daha üstün olmasına rağmen son yıllarda kullanılması tercih edilme-

289

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

miştir. Bunun nedeni ise temiz teknoloji ve çevre-ye duyulan önemden gelmektedir. Kullanılan boya bitkilerinin birçoğu geçmişte olduğu gibi günümüz-de de tekstil boyamanın yanı sıra ilaç, kozmetik ve gıdaların renklendirilmesi gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Bu kapsamda kullanılan bitkilerin birçoğu bitki çayları ile aynı veya ayrı etken mad-delere sahiptirler. Boyamada kullanılan bu bitkiler antioksidan, antibakteriyel ve antimikrobiyel mad-deler içermektedirler. Bu boya bitkileri genellikle bir yıllık veya iki yıllık bitkiler olmaları ve bir yıl içinde toplanmadıkları zaman kuruyarak toprağa geri dön-mektedirler. Doğal boyamacılıkta kullanılan bitkiler o yörede doğal olarak yetişen bitkilerdir. Bunlar top-landıktan sonra boyama için kullanılırlar. Bitki artık-ları ise bir yıldan daha kısa bir sürede doğal gübre olarak tekrar toprağa karışır. Kısacası bu bitkiler ister kullanılsın isterse kullanılmasın bir yıl sonra tekrar kendiliğinden yetişmektedir. Bu nedenle bu bitkilerin kullanılmaması heba olup gitmesi anlamı-na gelmektedir. Doğal boyamacılık da birçok metal tuzları kullanılmasına rağmen son yıllarda, toksik, kanserojen ve çevre kirliliğine yol açmayan metal tuzlarından yalnızca alüminyum ve demir şapları kullanılmaktadır. Öteki metal tuzlarının daha çok renk seçeneği olmasının yanında toksik, kansero-jen ve çevre kirliliğine neden olmaları kullanımlarını engellemektedir. Doğal boyamacılık kapsamındaki boyamalarda kullanılan yöntemler geçmişten günü-müze kadar geleneksel olarak kullanılmış yöntem-lerin standart hale getirilerek yeniden güncelleşti-rilmesidir (Karadağ, 2007:53). Bazı bitkiler, boya böcekleri ve peliga veya mureks olarak bilinen deniz kabuklularının kullanı-mı ile elde edilen boyamalar doğal organik boyalar olarak bilinir. Bitkilerin kök, gövde, yaprak, çiçek ve meyvelerinin boyarmadde ve pigment olarak kulla-nımı insanlık tarihi kadar eskidir. Boya bitkilerinin pigment olarak duvar resimlerinde ve tekstil elya-fının boyanmasındaki kullanımının MÖ. 4000 yılla-rına kadar gittiği bilinmektedir. Ancak 20. yüzyılın başlarında sentetik boyarmaddelerin keşfedilmesi ile boya bitkilerinin kullanımı azalarak ortadan kalk-ma noktasına gelmiştir. 1980’li yıllarda sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve çevre kirliliğine neden olduğunun tespit edilmesi ile birlikte doğal boyamacılık yeniden önem kazanmış-tır. Bunun sonucu olarak birçok ulusal ve uluslara-rası proje gündeme gelmiştir. Ancak bunlardan sı-nırlı sayıda proje başarıya ulaşabilmiştir. Doğal bitki örtüsü bakımından dünyanın en zengin topraklarına sahip olan Türkiye aynı zamanda boya bitkileri ba-kımından da dünyanın en zengin ülkesidir. Bu ne-denle gerek Selçuklu gerekse Osmanlı İmparatorlu-ğu bu zengin boya bitkilerini tekstilin her alanında kullanmıştır ( http://www.tcfdatu.org/tr/servisler/servisler/dogal-boyama-31.htm).

Avrupa Birliği Çerçeve Projeler, UNESCO ve başka kuruluşlar doğal boyamacılığın yeniden canlandırılmasını teşvik etmektedir. Bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir bir ge-lecek için doğal boyaların önemini ortaya koymak-tır. Ucuz ve ekolojik tekstil ürünleri elde etmek ve öncelikle bol bulunabilir doğal boyarmadde kaynak-larına, sonra da bu boyarmaddeleri kullanabileceği-miz endüstriyel yöntemlerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bazı sentetik boyarmaddelerin toksik ve kan-serojen özellikleri ve çevre kirliliğine neden olmala-rının farkına varılmasıyla doğal boyarmaddelerin kullanımı yeniden gündeme getirilmiştir. Günümüz-de doğal boyarmaddelerin kullanımını desteklemek adına birçok doğal boya projeleri başlamış ve sayı-ları gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışmada sürdü-rülebilir gelecek için uygulanabilecek doğal boya yöntemleri ve etkileri incelenmiştir.

1.Tekstil sektörünün yol açtığı çevre sorunları

Üretim sırasında tekstil sektörünün yol aç-tığı başlıca çevre sorunları şunlardır:

•Sutüketimiveatıksuoluşumu•Kokuvegürültüoluşumu•Enerjitüketimi•Solventemisyonları•Potansiyelkirlilikyaratantehlikelimaddelerinkul-lanımı•Katıatıklar

Ülkemizde, tekstil sektörüne yönelik ya-pılan bu çalışmalardan biri Çevre ve şehircilik Ba-kanlığı tarafından yayınlanan, 14 Aralık 2011 ta-rihli “ Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği” dir (Sayı: 28142). Tebliğde ele alınan temel konular, terbiye işletmelerindeki üre-timin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, hammadde ve enerji verimliliğinin arttı-rılması ve “Temiz Üretim” teknolojilerinin kullanıl-masıdır. Sentetik liflerin üretiminin çevre üzerin-deki olumsuz etkileri tartışma götürmezken, doğal liflerin de üretim süreçleri benzer olumsuz etkilere sahiptir. Örneğin, 1kg pamuk (ortalama 5 T-shirt yapmak için yeterli miktar) üretebilmek için en az 8000 litre su kullanılmalıdır (bu miktar iklime göre artabilir; Sudan’da 1 kg pamuk üretimi için 29.000 litre su tüketilmektedir) . Buna karşılık 1kg polyes-ter üretimi için ise, çok az veya hiç su kullanımı gerekmemektedir. Öte yandan, polyester üretimi sırasında aynı miktardaki pamuğun üretimine göre iki kat fazla enerji harcanması gerekir. Bu durumda daha fazla su mu, yoksa enerji mi harcanmasının daha doğru bir karar olacağı konusu tartışılmalıdır.

290

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Her ikisinin de etki alanları ve sınırları farklılık gös-terir. Pamuk, yün, poliester gibi tekstil ham-maddelerinin üretimleri sırasında çevre üzerindeki etkileri bilinmektedir. Pamuk üretiminde yüksek miktarlarda su, gübre ve pestisid kullanımı söz ko-nusudur. Gübre ve pestisid kullanımı toprağın ve-rimsizleşmesine, biyolojik çişitliliğinin azalmasına, pestisid zehirlenmesine bağlı olarak gelişen önemli sağlık sorunlarını tetikleyen çevre problemleri de ortaya çıkmıştır. Her 1 kg. temizlenmiş yün başına 1,5 kg. kadar atık ortaya çıkmaktadır. Tekstil ham-maddesi olarak en fazla kullanılan sentetik liflerden olan poliester lifinde ise üretimden kaynaklanan emisyon miktarı (hava ve suya) çevre kirliliği açı-sından orta ile yüksek oranlardadır. İşlemden geçi-rilmeden çevreye verilen atıkları da, bir ağır metal olan kobalt, mangan tuzları, sodyum bromid, bili-nen bir karsinojen olan antimon oksit ve titanyum dioksit maddelerini içermektedir. Sentetik lifler ve doğal liflerin olumsuz çevre etkileri nedeniyle alternatif arayışlara yö-nelme zorunluğu doğmuştur. Bu amaçla alternatif liflerin kullanımı son zamanlara artmıştır. Örneğin; organik pamuk üretimi, sentetik pestisid ve gübre kullanımı yerine çeşitli zararlıları, hastalıkları ve to-hum kontrolünü doğal yöntemlerle sağlama üzerine kurulmuştur. Pamukta az su tüketimi de çevreye olumsuz etkiyi azaltmaktadır. Örneğin; yağmurla-ma yöntemi ile sulama ise, konvansiyonel sulama yöntemleriyle karşılaştırıldığında su tüketimini %30 oranında azaltmaktadır. Tekstil üretiminin çevre için yarattığı ön-celikli sorunlar artık çok açıktır; enerji, su ve toksik kimyasal ajan kullanımının azaltılması ve atık suya karışan kimyasalların en aza indirilmesi sürdürüle-bilirlik için öncelikli tedbirlerdir. Tekstil imalatının her evresi yoğun olarak kaynak tüketimine ve atık üretimine dayalı olsa da, tekstil üretim zincirinde en fazla kirlilik yaratan iş-lemler, terbiye işlemleri olarak bilinen yakma; haşıl sökme; sodyum hipoklorid açıcılarla ağartma; ağır metal, alkali tuz ve indirgeyici gaz içeren boyama; parti yıkamalar ile baskı işlemleridir. Tüm bu aşa-malar sırasında kullanılan kimyasallar bakır, krom ve kobalt gibi karsinojen ağır metaller içeren mad-deler ile dioksin ve formaldehid gibi yine karsino-jen ajanlar içeren toksik maddelerdir. Son yıllarda çeşitli iyileştirmeler ve tekrar kullanım teknikleriyle boya banyoları da daha etkili ve daha az zararlı hale gelmiştir. Örneğin polyesteri dispersle boyamada; pamuğu reaktifle boyamada; naylonu asidle boya-mada ve akrilikle boyamada boya banyoları tekrar kullanılabilmiştir. Konvansiyonel baskı işlemleri sı-rasında oluşan çeşitli olumsuzlukların önlenebilme-si için de geliştirilmiş yöntemler mevcuttur (Türk-men, 2009:85).

Sürdürülebilir kalkınma uygulamaları dün-yada ve ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır. Bu örnekler arasında Pamuklu tekstil ürünlerinde ge-leneksel tişört üretimine alternatif bir tişört üretim sistemi (ECO T-shirt) geliştirilmesi Kalkınma Ba-kanlığı (2012), bünyesinde en iyi projeler arasına seçilmiştir. Geleneksel tişört üretiminde çevresel etkilerin en aza indirilmesi ve ECO tişörtün seçilen çevresel performans göstergeleri kapsamında kar-şılaştırılması amacıyla proje tasarlanmıştır. Kumaş yıkama prosesinde geliştirilen “Temiz Üretim (TÜ)” uygulaması ile, eko tişört üretim modelinde, gele-neksel üretim yöntemine göre hammadde, doğal kaynak ve kimyasal tüketiminde azalma sağlanmış-tır. Geliştirilen “yeşil boyama reçetesi” seçilmiş olan tüm çevresel etki kategorilerinde azalma sağlamış-tır. Kimyasal kullanımının kaldırılmasının, enerji ve su tasarrufu sağlamasındaki en önemli etken ısının düşürülmesi ve birçok yıkama uygulamasının or-tadan kaldırılmasıdır. Bu uygulama, doğal kaynak tasarrufu (enerji ve su) sağlayarak ve kimyasal kul-lanımını azaltarak üretim maliyetlerini azaltmıştır. ECO tişört uygulamasıyla, geleneksel tişört üretimi karşılaştırıldığında maliyetlerde %25’lik bir azalma görülmektedir. Sürdürülebilir kalkınma prensipleri ile üretilen ECO tişört ürünleri, tüketiciler açısından farkındalık sağlayacaktır. Pamuk üretiminde kulla-nılan organik tarım üretimi çiftçi ve tüketici sağlığı açısından önem arz etmektedir. Organik ürün ve sürdürülebilir üretim teknikleri, firmaya toplumsal açıdan olumlu bir imaj sağlayacaktır. Geleneksel tişört ile eko-tişört tüm yaşam döngüsü açısından değerlendirildiğinde, eko-tişört, geleneksel yaşam döngüsüne göre, küresel ısınma potansiyelinde %15-17, asidifikasyon potansiyelin-de %16-24, ötrifikasyon potansiyelinde %73-75.5, karasal ötrifikasyon potansiyelinde %23-34.5 azal-ma sağlanmıştır. Üretim aşaması açısında Eco tişört için önerilen TÜ seçenekleri ile değerlendirildiğinde, uygulanan TÜ yöntemiyle su kullanımında %40 tasarruf elde edildiği görülmüştür; bu tekstil en-düstrisi açısından çok önemli bir gelişmedir. TÜ yöntemiyle sadece su değil, kimyasal tüketiminde de %8,5 azalma gerçekleşmiştir (Tablo 1). Enerji tü-ketimi de %39,5 azalarak temiz üretimin Eco-tişört üretimindeki katkıları desteklenmiştir. Tablo 1. ECO tişört ve geleneksel tişört üretiminde enerji tüketi-minin karşılaştırılması

291

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Temiz Çevre ve Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Uygulanan Güncel Doğal Boya Projeleri ve Yeni Çalışmalar

Günümüzde ekolojik kaygıların artmasıyla birlikte doğal boyamacılık giderek yükselen bir şe-kilde önem kazanmaktadır. Çevresel açıdan avan-tajları olmasına rağmen bu boyama yöntemi sınırlı doğal kaynaklara dayanmaktadır. Bu nedenle kay-nakların çeşitlendirilmesi ve boyama dışında kul-lanım alanı olmayan bitkilerin seçilmesi önemlidir. Aşağıda doğal boyaların yeniden kullanıma alınması amacıyla yürütülen çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verilmiştir. 1.Gedik ve ark., (2011), yabani ot olarak bilinen ve modern insan yaşantısında kullanım ala-nı bulmamış olan bromus tectorum bitkisi doğal boyarmadde kaynağı olarak kullanılmışlardır. Bu bitkiden elde edilen ekstrakt ile çeşitli mordanlar kombine edilerek boyanan ipek kumaş numuneleri-nin kolorimetrik özellikleri ve haslık performansları yeterli seviyede olduğu belirtilmiştir. Sonuçlar doğ-rultusunda, bromus tectorum bitkisinin doğal boya-macılığa uygun olduğu tespit edilmiştir. Doğal bo-yamacılık henüz tekstil sanayisinin yüksek üretim kapasitesinin taleplerini karşılayamasa da özellikle atölye tipi özel boyamalarda artan bir taleple kar-şılaşmaktadır. Bu noktada, doğal boyarmaddelerle elde edilen renk çeşitliliğinin darlığı ve kaynakla-rın sınırlı oluşu, yeni doğal boyarmadde kaynakları bulunmasının önemini ortaya çıkarmaktadır. Yapı-lan literatür araştırmasında bu bitkinin söz konusu amaçla kullanıldığına dair bir bilgiye rastlanmamış-tır. Ayrıca geleneksel boyamalarda bu bitkinin kul-lanıldığına dair bir bilgi de yoktur. Bu sebeple bu bitkinin başarılı bir şekilde tekstil boyamacılığında kullanımı renk çeşitliliğinin arttırılması ve kaynakla-rın genişletilmesi açısından önem taşımaktadır (Ge-dik ve ark., 2011:42). 2. Eser (2016), doğal boyamacılık için sü-rekli bir kaynak oluşturulması ve ülke ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlanması amacıyla kızılağaç yapraklarının tekstil sektöründe doğal boyarmad-de kaynağı olarak kullanılabilirliğini araştırmıştır. Bu bağlamda, yün ve pamuklu kumaşlar FeSO4 ve AlK(SO4)2 mordanları eşliğinde ön, birlikte ve son mordanlama işlemlerine tabi tutuldu. Her kumaş türü için 2 farklı pH değerinde çalışıldı. Boyanan materyallerin renk analizleri yapılarak yıkama, sürt-me ve ışık haslıkları bakımından değerlendirilmiştir. Yapılan analizler ve test sonuçlarına göre pamuklu kumaşın yün kumaşa göre daha iyi boyandığı ve son mordanlama yönteminin daha iyi sonuç verdiği tes-pit edilmiştir. Pamuklu kumaşlarda, FeSO4 morda-nı ile özellikle bazik ortamda yapılan boyamalarda daha yüksek renk şiddeti elde edilmiştir. 3. Tutak ve Benli (2008), bazı meyve ve

bitkilerden elde edilen doğal boyar maddeler yün liflerini farklı tonlarda iyi bir şekilde boyayabilmek-tedir. Bu çalışmada beş farklı doğal boyar madde ile %100 yün lifinden üretilmiş iplik formundaki tekstil ürünü, üç farklı mordan maddesi ile boyanmıştır. Boyama sonrası renk ölçümleri ile haslık çalışmaları yapılmıştır. Elde edilen renkler, yıkama, sürtme, ter ve ışık haslıkları açısından söz konusu doğal boyalar yün kumaş üzerinde rahatlıkla kullanılabilir. 4. Doğal boya eldesinde kullanılan bitki-lerin ekolojik özellikleri, boyasal özellikleri ve elde edilen yöresel renkler ortaya koymak için yapılan bir projede de aynı zamanda, boyama sektöründe, boya artıkları ile meydana getirilen ekolojik kirliliği ortadan kaldırmak, renkleri soldurmadan tarihi de-ğerlerin ömrünü uzatmada doğal boyalar sanayisi-nin kurulması amaçlanmıştır. (http://www.zekiho-cam.com/projelerim/kok-boyasi-projesi). 5. Doğal boyaların tekstil sektöründeki top-lam payı üretimde ele alınan kullanıma hazır stan-dart formların mevcut olmaması, makine kullanıma uygun olmaması ve sınırlı ve yeniden elde edileme-yen renk tonları gibi belirli teknik ve sürdürülebilirlik konularından dolayı yaklaşık olarak sadece %1’dir. Doğal boyalar tek başına yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir olduklarından sürdürülebilir olmakla birlikte, gıda ve yem amaçlı ayrıcalıklı top-rak kullanımı açısından tekstil sektöründen gelen büyük talebi karşılayabilecek imkâna sahip değildir. Ayrıca boyaları elde etmek için doğal kaynakların aşırı kullanımı ormanların tahrip edilmesi ve tehlike altındaki türleri tehdit etmekle sonuçlanabilir. Bu sebeplerden, Global Organik Tekstil Materyalleri Standardı (GOTS) sentetik boyaların kullanılmasına izin vermekte ve tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerden doğal boyaların kullanılmasını yasak-lamaktadır (http://www.turkcoat.net/Haber/Cev-re-Dostu-Dogal-Boyalar.html). 6. Büyük miktarda ucuz bitkisel boyarmad-deyi, yiyecek, içecek ve kozmetik endüstrilerinin doğal boyarmadde içeren bitkisel atıkları sağlaya-bilir. Her ne kadar bu posa ön işlem görmüş, suyu, yağı ve diğer değerli bileşenleri alınmış olsa da, hâlâ doğal pigmentler içermektedir. Çalışmalarda, bu atıklardan ekstraksiyon ile elde edilen doğal boyarmaddeleri, tekstil fabrikalarındaki standart bobin-elyaf boyama makinelerinde hiçbir değişik-lik yapmadan kullanabileceği görüldü. Tafting halı üreticisi bir firma bu yeni prosesle tamamen gül posasından boyanmış ipliklerden oluşan “Infusion” adlı bir koleksiyon oluşturmuştur. Bu sonuç göster-mektedir ki, meyve suyu fabrikalarının artıklarını, gül, lavanta gibi yağ çiçeklerinin posalarını, şalgam ve şarap üretiminden arta kalan posayı ve hatta bi-çilmiş çim gibi her türlü bol bulunabilir ucuz bitkisel atıkları kullanarak endüstriyel doğal (kök) boyalı tekstil mamulleri üretimi yapmak mümkündür. Bu

292

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

yöntemle yapılan boyamanın maliyeti neredeyse sentetik boyalarla yapılan boyama ile aynıdır. Ayrıca elde edilen ürünlerin ışık, yıkama ve sürtme haslık-ları sentetik boyalardan daha iyidir. Böylece doğal boyarmaddelerin pahalı ve küçük partiler halinde üretilmesi sorununa etkin bir çözüm bulunmuş ol-maktadır. Boyama işleminden arta kalan posalar yüksek basınçta hidrotermal parçalanma ile gazlaş-tırılıp bir tribünde yakılarak enerji üretilebilir, klasik piroliz ile aktif karbona dönüştürülüp arıtma işlem-lerinde kullanılabilir veya biyogaz ve biyogübre üre-timinde yer alabilmektedir. Böylece bütün endüstri-yel bitkisel artıklar geriye hiçbir artık bırakmaksızın yararlı bir ürüne dönüştürülmüş olmaktadır (http://www.yesilaski.com/tekstil-endustrisinde-dogal-bo-yama.html). 7. Sentetik boyalar için yenilenebilir olma-yan temel ham maddelerden farklı olarak agro-eni-lenebilirlik/bitkisel esaslı ve aynı zamanda biyolojik olarak parçalanabilir olduklarından doğal boyalar genellikle yenilebilirdirler. Harda, indigo gibi bazı durumlarda proses artığı zirai alanlarda kullanmak için ideal bir gübre olabilir. Bundan dolayı bu doğal atığın deşarj sorunu yoktur. Doğal boyaların kulla-nılması fosil yakıt (petrol) esaslı sentetik boyların tüketimini azaltmak suretiyle karbon kredisi kazan-ma potansiyeline sahiptir. Bileşenlerinden bazıları anti-alerjendir. Bundan dolayı deriyle teması güven-liğini kanıtlar ve çoğunlukla insan sağlığı için zararlı değillerdir. Doğal boyalar çoğu kez güvelere karşı koyarlar ve çocuk giysileri ve gıda maddelerinin gü-venliği için sentetik boyaların yerine kullanılabilirler (http://www.turkcoat.net/Haber/Cevre-Dostu-Do-gal-Boyalar.html). 8. El dokumacılığı ile birlikte gelişen ve yüzyıllardır süregelen bitkisel boyacılığın son za-manlarda kaybettiği önemi yeniden kazanması amacıyla çeşitli eğitim ve araştırma kuruluşları ta-rafından birçok çalışma yapılmaktadır (Kayabaşlı ve ark..2003:2). 9. Alerjik ve zehirli olmayan çevre dostu doğal boyarmaddelerin kullanımı önemli derecede dikkat çekmektedir. Doğal boyarmaddeler, ipek ve yün gibi protein lifleri ve pamuğun boyanmasında geniş bir uygulama alanı bulmaktadır (Nilani ve ark,2008:44). 10. Anadolu’da kökboya ve cehri bitkile-rinin dışında boyacılıkta yararlanılan pek çok bitki bulunmaktadır. Bunlar arasında ceviz Juglans regia, derici sumağı-Rhus coriaria, boyacı sumağı-Cotinus coggygria, palamut meşesi-Quercus aegilops, mazı meşesi-Quercus infectoria, nar-Punica granatum, havaciva-Alkanna tinctoria, kızılağaç-Alnus gluti-nosa, sütleğen-Euphorbia tinctoria, ayva-Cydonia vulgaris, yarpuz-Mentha tomentosa, labada-Rumex conglomeratus, sergil-Plumbago europeae, so-ğan-Allium cepa, kadıntuzluğu-Berberis crataegina

gibi birçok bitkiler yer almaktadır. Türkiye’de yeti-şen önemli bitkisel boyaların boyamada kullanılan kısmı ve verdiği belli başlı renkler Tablo 2’de (şanlı, 2011) gösterilmiştir.Tablo 2. Türkiye’de bitkisel boyacılıkta kullanılan bazı bitkiler ve elde edilen renkler (şanlı, 2011).

11. Bütün dünyada kullanılan boya bit-kilerin sayısı 300 ile 400 arasında olduğu varsa-yılmaktadır. Türkiye’de ise boya bitki sayısının yaklaşık 250 civarında olduğu bilinmektedir. Dün-yadaki altı adet boya böceğinin üç adedi Türki-ye’de yetişmektedir. Boyama için kullanılan deniz kabukluları Marmara Denizi, Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz’de bulunmaktadır. Kullanılan doğal boyarmaddeler çevre kirliliğine yol açmayan, toksik ve kanserojen olmayan aynı zamanda da doğal anti-bakteriyel ve antimikrobiyal özellikler göstermekte-dir. ( http://www.tcfdatu.org/tr/servisler/servisler/do-gal-boyama-31.htm). 12. Rahatlık, kolay kullanım gibi özellikle-rinden dolayı her gelir sınıfından tüketicinin tercih ettiği denim kumaşlar, son yıllarda modacıların dikkatini çekmiştir. Farklı efektler oluşturmak için denim ürünleri, selülaz, lakkaz, ponza taşı, per-manganat, hipoklorit ve benzoil peroksit gibi birçok kimyasal ile yıkanmakta ve lazer, fırçalama ve zım-paralama gibi farklı fiziksel işlemler uygulanmak-tadır. Bu çalışmada, denim kumaşların kök boya kullanarak farklı renk efektlerinin elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla beyaz (boyaya hazır) ve indigo ile boyanmış iki tip denim kumaş kullanılmış-tır. Kumaşlar iki farklı konsantrayonda boyanmış ve altı faklı tipte metal tuzu kullanarak ve iki farklı konsantrasyonda mordanlama yapılmıştır. Boya-ma sonrasında kumaşların renk ölçümleri gerçek-leştirilerek kolorimetrik değerleri ve K/S değerleri incelenmiştir. Örneklerin haslık testleri yapılmıştır (Erkan ve ark.,2010:1).

Sonuç ve Öneriler

Doğal boyaların yaygınlaştırılması amacıyla aşağıdaki öneriler bilimsel olarak araştırılıp teşvik edilmeli ve sayısal değerler ile mevcut durum ortaya

293

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

koyulmalıdır. Doğal boya ile üretimin standartlaştı-rılması amacıyla projeler ve sonuçları net olarak or-taya konmalı ve doğal boyalar yaygınlaştırılmadır. • TekstildeEko-TeksEkolojikTekstilkonusu1990’larda ortaya atılmıştır. Bu standard ile çevre ve insan sağlığına uygun üretim esas alınmaktadır. Tekstil ürünlerinin üretim sürecinde hammaddeden başlayıp ürünün son haline ve hatta atık durumuna gelene kadar olan süreçte kullanılan dikiş ipliği, fer-muar düğme dahil her maddenin ve kimyasalların tehlikeli madde içermediğini belgeleme zorunlulu-ğu getirmektedir. Ayrıca atık su, baca gazı ve insan sağlığı konuları da standardın kapsamına girer. Eko tex 100 Standardı kısıtlamaları 4 gurupta sınıflan-dırılmıştır. 1. Sınıf – 3 yaşına kadar olan çocuklar için giysi, oyuncak, yatak yakımı ve havlu kumaş, 2. Sını f- Deri ile temasta olan ürünler; giyecek, yatak takımları vb, 3. Sınıf – Deri ile temasta ol-mayanlar; ceket, palto vb., 4. Sınıf – Perde, masa örtüsü, döşemelik için Eko Teks uygunluk etiketi , o tekstil ürününün standartta belirtilen sınırların altında tehlikeli kimyasal içerdiğinin kanıtıdır (İl-ter, 2015:46). Doğal boyaların insan sağlığı açısın-dan sentetik boyalara göre daha az zararlı olduğu tartışma götürmezken Eko-Teks standartlarına uy-gunluğu da yukarıdaki sınıflandırmada kapsamında araştırılıp sayısal değerler ile ortaya koyulmalıdır. • YaşamDöngüsüDeğerlendirmesinintekstilendüstrisinde uygulanması çevre dostu ürün üretim çalışmalarına katkı sağlamaktadır. Yaşam Döngüsü Analizi (life Cycle Analysis) ve Yaşam Döngüsü De-ğerlendirmesi (life Cycle Assessment), bir eylemin tüm çevresel boyutlarını; hammaddenin doğadan eldesinden, tüm atıklar tekrar doğaya dönene ka-dar değerlendiren bir sistemdir. Bu değerlendirme, ürünün işlenmesinde olduğu kadar enerji dahil ol-mak üzere hammaddenin üretilmesi, kullanılması ve sonunda imha edilmesi sırasında havaya, suya ve toprağa olan tüm etkilerini içermektedir (Gündüz ve ark, 2012:29). Doğal boyalar için yaşam döngüsü değerlendirmesi yapılarak doğal boyalar ve kimya-sal boyalar ile üretilmiş ürünler kıyaslanarak tekstil üreticileri teşvik edilmelidir. • Yöreselkimlikolaraktanınavebilinendo-ğal boya reçeteleri bilimsel olarak derlenip kaynak haline getirilmeli ve unutulmaya terkedilmemelidir.

Kaynakça

Çevre ve şehircilik Bakanlığı, “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Tebliği”, 14 Aralık 2011, AnkaraErkan, G. şengül, K., Kaya, S., “Denim Kumaşların l. (Kökboya) ile Boyanması Üzerine Bir Araştırma”, Tekstil ve Mühendis, 2010, Yıl:17, Sayı:80.

Gedik, G., Avinç, O., O., Yavas, A. “ Bromus Tecto-rum Bitkisinin Tekstilde Doğal Boyarmadde Kayna-ğı Olarak Kullanımı”, Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi, 2011, 5(1) 40-47.

Gündüz Balpetek F., Alay E., Özdoğan E., (2012), “ Sürüdürülebilir Kalkınma İçin Yaşam Döngüsü De-ğerlendirmesi ve Tekstil Sanayi Etkisi” Tekstil Tek-nolojileri Elektronik Dergisi 6(2), 28-40.

http://www.yesilaski.com/tekstil-endustrisinde-do-gal-boyama.html. (Erişim Tarihi: 04.04.2017)

http://www.zekihocam.com/projelerim/kok-boya-si-projesi. (Erişim Tarihi: 04.04.2017)

http://www.tcfdatu.org/tr/servisler/servisler/do-gal-boyama-31.htm. (Erişim Tarihi: 04.04.2017)

İlter, M., “Tekstil Üretimi ve Yardımcı Kimyasallar”, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, 2015, İzmirKaradağ, R., “Doğal Boyamacılık”, Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı, Geleneksel El Sanatları Müdürlüğü, 2007, Ankara.

Kayabaşlı, N., şanlı, S., Etikan, S. “Bazı Boya Bit-kilerinden Karışık Boyama Yöntemiyle Elde Edilen Renkler ve Bu Renklerin Işık, Sürtünme ve Su Dam-lası Haslık Değerleri”, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, 2003, 11(13), 1-11.

Nilani.P, Duraisamy.B, Dhamodaran.P, Kasthuriba-i.N, Alok Semwol Suresh.B “A Study On The Effect Of Marigold Flower Dye With Natural Mordant on Selected Fibers”, Journal of Pharmacy Research, 2008, 1(2),43-55.

“Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin Uy-gulanabilirliğinin Değerlendirilmesi, Türkiye’de Sür-dürülebilir Kalkınma Raporu: Geleceği Sahiplen-mek Sürdürülebilir Kalkınma En İyi Uygulamaları”, Kalkınma Bakanlığı, 2012, syf: 17-21, Ankara.

şanlı, S.,“Halı ve Kilim İpliklerinin Boyanmasında Kullanılan Renkler ve Bu Renkleri veren Bitkiler”, e-Journal of New World Sciences Academy Social Sciences, 2011, 6(4), 464-470.

Tutak, M., “Doğa ve İnsan Sağlığı ile Uyumlu Do-ğal Boyalı Kumaş Geliştirme”, Ar-Ge proje Pazarı, 2013, Bursa.

Türkmen, N., (2009), “Tekstil ve Moda Tasarımı Açısından Sürdürülebilirlik ve Dönüşüm”, Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sos-yal Bilimler Enstitüsü, 182 syf, İstanbul.

294

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

M.Ö. 2. yy.da kurulduğu bilinen Buldan’ın dokuma ve tekstildeki başarısının ünü günümüze kadar gelmiştir. Yörenin ismiyle özdeşleşen Buldan bezi ve Buldan dokumacılığının tarihi, kentin tarihi ile başlamış, güzelliği ve el emeği olan birçok ürün-le yalnız ülkemizde değil, tüm dünyaca tanınır hale gelmiştir. Padişahlara ve sultanlara, şal, kaftan, giysi olmuş bezin markalaşma çalışmaları bölgede devam etmektedir. Kıyafetten perdeye, yatak örtü-sünden masa örtüsüne kadar günlük hayatta önem-li bir yer teşkil eden ürünler Buldan’dan ihraç edil-mektedir. Buldan bezinin hammaddesi saf pamuk ipliği ve ipek ipliğidir. “Buldan Bükülüsü”, Ak Alemli Bez” ve “Hoşgör” gibi isimlerle anılan Buldan bezi, uzun süreli kullanımlarda bile özelliğini ve niteliğini kaybetmemesinden dolayı sağlıklı ve konforlu bir bezdir. Yörenin kültürel kimliğini yansıtan el işleme-ciliği ve nakışlar, bu dokumaların üzerine işlenerek sanatsal değerleri ve albenileri artırılmıştır. Geçmiş-te kimyasal malzemeler içermeden dolayısıyla hiç-bir kimyasal kullanılmadan boyanan bezin boyama teknikleri son yıllarda değişmiştir. Ticari kaygılar nedeniyle kimyasal boya yöntemleri, doğal boya-ların yerini almış ve maalesef bölgede doğal boya teknikleri unutulmaya yüz tutmuştur. Bu çalışmada günümüzde önemli bir yöresel kimlik olarak bilinen “Buldan Bezi” nin unutulmaya yüz tutmuş doğal bo-yama yöntemleri ve şartları araştırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Doğal Boya, Buldan Bezi, Kim-yasal Boya, Doğal Renk.

ABSTRACT

Successful textile and weaving works rep-utation of Buldan proved that it was established in the 2nd century BC has been prevailed to our time. History of Buldan fabric and Buldan weaving works identified with the name of the territory started with the history of the city; owing to beauty and variety of these handcrafts, they have become known not only in Turkey but as well in the world. Branding process of Buldan fabric and relevant products which have been garment, turban, dress to Sultans and Padishahs is still continuing. Products I variety from dresses to curtains, from bed covers to table clothes which has been significant part of daily life are being exported from Buldan. The row materials of the Buldan fabric are pure cotton yarn and silk yarn. Buldan fabric known as “Buldan Bükülüsü”, “Ak Alemli Bez” or “Hoşgör” does not lose its prop-erties and quality even it is used for a long time and it is healthy and comfortable. Hand crafting and embroideries representing cultural identity of the region are applied on these weavings and their art values and charm were enhanced. While dyeing methods which do not contain any chemical sub-stance were being used in the past; but now they have been evolved recently. Due to commercial concerns, synthetic dyeing methods replaced nat-ural dyes and unfortunately natural dyeing tech-niques in the region have sunk to oblivious. In this study, natural dyeing techniques and conditions related with the “Buldan Fabric” known as import-ant regional identity today were investigated before they almost disappear.

Keywords: Natural Dye, Buldan Fabric, Synthetic Dye, Natural Color.

“BULDAN BEZİ” ÜRETİMİNDE UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ DOĞAL BOYALAR NATURAL DYES SINKING INTO OBLIVION IN MANUFACTURING OF

“BULDAN FABRIC”Mihriban KAlKANCI*

*Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil, Ayakkabı, Deri, Giyim Programı, Denizli, Türkiye. e-mail: [email protected]

1. “Buldan Bezi”

Buldan Yöresinin ismiyle özdeşleşen Bul-dan bezi ve Buldan dokumacılığının tarihi, kentin tarihi ile başlamış, güzelliği ve el emeği olan birçok ürünle yalnız ülkemizde değil, tüm dünyaca tanınır hale gelmiştir. Padişahlara ve sultanlara, şal, kaftan, giysi olmuş bezin markalaşma çalışmaları bölgede devam etmektedir. Kıyafetten perdeye, yatak örtü-sünden masa örtüsüne kadar günlük hayatta önem-li bir yer teşkil eden ürünler Buldan’dan ihraç edil-mektedir. Buldan bezinin hammaddesi saf pamuk

ipliği ve ipek ipliğidir. “Buldan Bükülüsü”, Ak Alemli Bez” ve “Hoşgör” gibi isimlerle anılan Buldan bezi, uzun süreli kullanımlarda bile özelliğini ve niteliğini kaybetmemesinden dolayı sağlıklı ve konforlu bir bezdir. Yörenin kültürel kimliğini yansıtan el işleme-ciliği ve nakışlar, bu dokumaların üzerine işlenerek sanatsal değerleri ve albenileri artırılmıştır. Geçmiş-te kimyasal malzemeler içermeden dolayısıyla hiç-bir kimyasal kullanılmadan boyanan bezin boyama teknikleri son yıllarda değişmiştir. Ticari kaygılar nedeniyle kimyasal boya yöntemleri, doğal boya-ların yerini almış ve maalesef bölgede doğal boya

295

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

teknikleri unutulmaya yüz tutmuştur. Bu çalışmada günümüzde önemli bir yöresel kimlik olarak bilinen “Buldan Bezi” nin unutulmaya yüz tutmuş doğal bo-yama yöntemleri ve şartları araştırılmıştır.

2. Estetik ve Teknik Özellikler

Kıyafetten perdeye, yatak örtüsünden masa örtüsüne kadar günlük hayatta önemli bir yer teşkil eden ürünler Buldan’dan ihraç edilmektedir. Buldan bezinin hammaddesi saf pamuk ipliği ve ipek ipliğidir. “Buldan Bükülüsü”, Ak Alemli Bez” ve “Hoşgör” gibi isimlerle anılan Buldan bezi, uzun sü-reli kullanımlarda bile özelliğini ve niteliğini kaybet-memesinden dolayı sağlıklı ve konforlu bir bezdir. Yörenin kültürel kimliğini yansıtan el işle-meciliği ve nakışlar, bu dokumaların üzerine işle-nerek sanatsal değerleri ve albenileri artırılmıştır. Geçmişte kimyasal malzemeler içermeden dolayı-sıyla hiçbir kimyasal kullanılmadan boyanan bezin boyama teknikleri son yıllarda değişmiştir. Ticari kaygılar nedeniyle kimyasal boya yöntemleri, doğal boyaların yerini almış ve maalesef bölgede doğal boya teknikleri unutulmaya yüz tutmuştur. Bu çalış-mada günümüzde önemli bir yöresel kimlik olarak bilinen “Buldan Bezi” nin unutulmaya yüz tutmuş doğal boyama yöntemleri ve şartları araştırılmıştır. 2016 yılında “Buldan Bezi” için coğrafi işa-ret, Türk Patent Enstitüsünden alınarak bezin mar-kalaşması yolunda önemli bir adım atılmıştır.

3. Doğal Boyalar

Buldan’ın çevresindeki dağ ve tepeler or-manlarla kaplıdır. Karaçam, kızılağaç, meşe türleri, kızılçam, alıç türleri göze çarpar. Eskiden çevrede bol miktarda bulunan bitkilerden kök boyamacılıkta yararlanılırdı. Kimyasal boyaların kolaylığı nedeni ile yavaş yavaş bırakıldı. İlk dokumalar, ilkel tezgâhlarda dokunur-du. Tamamen bitkisel boyalar kullanılıyordu ve bu yüzden de belirli renkler hakimdi (beyaz, kırmızı, yeşil ). Renkler; kırmızı başta olmak üzere çini mavi-si, güvez, pişmiş ayva, doğal ekru ve safran sarısıdır. Menderes Ovası’nda yetiştirilen kaliteli pa-muklar, iplik haline getirilmiş; Ceviz yaprağı, ayva çekirdeği, nar kabuğu, soğan kabuğu, meşe pala-mudu, sumak, mazı, defne, meyankökü, kestane gibi bitkilerden ve birçok ot ve köklerden elde edi-len boyalarla renklendirilerek kaliteli bezler dokun-muştur. Bugün köklerden elde edilen tabii boyalar yerini kimyasal boyalara bıraksa da; altın sarısı elde edilen meşe palamudunun dokumaların boyanma-sında halen kullanıldığı bilinmektedir.

Sonuç ve Öneriler

Yeminli boya da denilen doğal boyaların elde edilişi ustadan ustaya değişmekte ve bu işlem-ler sır gibi saklanmaktadır. Ticari kaygılar ve iş kay-gıları nedeni ile reçeteler unutulmaya yüz tutmuş-tur. Buldan yöresinin kültürel kimliği olarak yüzyıllardan beri özgün bir tür olma özelliğini tüm olumsuzluklara rağmen günümüzde hala yitir-meyen orijinal Buldan Bezi üretimi unutulmaya mahkûm edilmemelidir.

Kaynakça

http://www.buldantextile.com

http://www.buldanbezleri.com

http:// www.buldan.gov.tr

www.buldan.bel.tr

http:// www.buldanbelsam.com

Belsam ustaları ile sözel görüşme kayıtları

296

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Mor renk uzunca yıllar yalnızca krallar ta-rafından kullanıldı. Eski Yunan’ da siyasal gücü tek başına elinde bulunduran kişiye ‘tiran’ denmekte-dir. Siyasal erki temsil eden ‘tiran moru’ nun adı da buradan gelmektedir. Deniz salyangozundan elde edilen mor ren-gin kullanımında, halka izin verilmezdi. latince adı ‘murex brandaris’ olan deniz salyangozlarından, ol-dukça zahmetli olarak elde edilirdi. latince adı ‘mu-rex trunculis’ olan salyangozdan da, farklı bir tonda mor eldesi yapılmaktaydı. 12 bin salyangozdan, yal-nızca 1.5 gram boya eldesi yapılabilmekteydi. Boya ilk etapta renksizdir ancak güneşe bırakıldığında mor renk elde edilir. Bu yüzdendir ki, oldukça zah-metli ve pahalı olan mor renk eldesi, krallar tarafın-dan kullanılan kumaşlarda kendini gösterir. Orta Çağ’ ın başlarında başpiskoposlar, kendi sınıflarına uygun olarak mor rengi seçmişler-di. Bir din adamı hiyerarşide ne kadar yükselirse, giysilerindeki mor ton da o derece artıyordu. Mor, mavi ve kırmızının karışım rengidir. Kaynaklara göre yün önce indigo ile daha sonra kök boya veya cochineal ile boyanmıştır ancak Anado-lu’ da elde edilen mor renkte, analizler sonucunda indigoya rastlanmamıştır. Bulunan boyar maddeler rubia tinctorum boyar maddeleri olan ‘alizarin’ ve ‘pseudopurpurin’ olmuştur. Analizler sonucunda, mordan olarak da demir elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Mor, murex, tiran, deniz salyan-gozu

ABSTRACT

Purple color was used only by the kings for many years. In ancient Greece, the political power alone is called the ‘tyrant’. The name of ‘tiran moru’ which represents political power comes from here. In the use of purple color obtained from the sea snail, the public was not allowed. From the sea snails, whose latin name is ‘murex brandaris’, it was obtained quite troublesome. In the snail, whose latin name was ‘murex trunculis’, a different probe was made of purple hand. From 12 thousand snails, only 1.5 grams of paint could be made. The paint is colorless in the first place, but when it is left in the sun it becomes purple. In this respect, the purple color hand, which is rather laborious and ex-pensive, manifests itself in the fabrics used by the kings. At the beginning of the Middle Ages the archbishops chose purple color in accordance with their class. The higher the height of a clergyman in the hierarchy, the purple tone of his clothes was in-creasing. Purple is blend the color of blue and red. According to the sources, wool was stained with in-digo and then with root dye or cochineal, but in pur-ple color obtained in Anatolia, no indigo was found as a result of the analyzes. The found stains were ‘alizarin’ and ‘pseudopurpurin’ which are rubia tinctorum stain materials. As a result of analysis, iron was also obtained as a mordant.

Keywords: Purple, murex, tyrant, sea snail.

DOĞAL BOYAMACILIK TARİHİNDE MOR RENKPURPLE COLORING IN THE HISTORY OF NATURAL PAINTING

Serap SEZEN*

* Arş. Gör., Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, [email protected]

eldesi yapılabilmekteydi. Bu yüzdendir ki, oldukça zahmetli ve pahalı olan mor renk eldesi, krallar tara-fından kullanılan kumaşlarda kendini gösterir. Bo-yarmaddenin kaynağı Akdeniz ve Marmara kıyıla-rındaki deniz salyangozlarıdır. (http://www.ancient.eu/Tyrian_Purple/ adresinden 20.04.2017 tarihin-de alınmıştır. Bknz: Tezcan, Suyunu, 1991: 89). Tiran moru ilk kez Fenikeliler tarafından Tyre(Sur şehri)’ de 14. yy’ da mureks kabuklularından üre-tilmiştir. Fenikeliler mor renk satıcısı olarak büyük ün kazanmışlardır ve bu renk Romalılar tarafından statü simgesi olarak benimsenmiştir. Kabuklular-dan mor renk elde edilirken oldukça kötü bir koku çıkmaktadır. Bu durum Sidon’ un atölyesinin neden Sarepta kentinin 14 kilometre güneyinde olduğunu açıklar (Cartwright, 2016).

Giriş

1-Mor Renk

Mor renk uzunca yıllar yalnızca krallar ta-rafından kullanıldı. Eski Yunan’ da siyasal gücü tek başına elinde bulunduran kişiye ‘tiran’ denmekte-dir. Siyasal erki temsil eden ‘tiran moru’ nun adı da buradan gelmektedir. Bu nedenledir ki mor renk, Romalı hâkimler, papazlar ve imparatorlar tarafın-dan kullanılmıştır. Mor renk, bazı genç ve bekâr ki-şilerin giydiği ‘toga’ olarak adlandırılan kıyafetlerin yalnızca kenarlarında kullanılmasına izin verilmiştir. Elde edilişi oldukça zahmetli olduğundan, deniz sal-yangozundan elde edilen mor rengin kullanımında, halka izin verilmemekteydi (Evecen, Ölmez, 2014: 380). 12 bin salyangozdan, yalnızca 1.5 gram boya

297

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

2- Mureks Brandaris

Mor boya (mureks) eldesinde deniz salyan-gozlarından yararlanılmıştır. Deniz salyangozların-daki salgı bezlerinden boyar maddeler elde edilir. Mureks brandaris adlı salyangoz türü Akdeniz’ de yaygın olarak ve Atlantik Denizi’ nin Fas ve Porte-kiz kıyılarında görülür. (vasconcelos, Pereira, Cons-tantino, Barroso, 2009). Salyangoz denizin 10 ile 150 m derinliklerinde bulunur. Eski çağlarda duvar resimlerinde, yün ve ipek boyamacılığında kullanıl-mıştır. Bu salyangoz bahar aylarından önce topla-nırmış. MÖ 2000 yıllarında Girit’ te, daha sonra da Tyre ve Bütün Akdeniz sahillerinde boyamacılıkta kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’ in deniz salyan-gozlarının boyamalarda kullanımını 1453’ te yasak-lamasından sonra, 1464 yılında da Roma Kardinali salyangozların boyamalarda kullanılmasını yasakla-mıştır (Karadağ, 2007).

Fotoğraf 1. Tiran moru. Kaynak: https://tr.pinterest.com-pin/320881542178893753/

Fotoğraf 2. İmparator Charlemagne’nin gömüldüğü örtünün bir parçası. Kaynak: http://www.ancient-origins.net/history/phoenician-city-tyre-rich-history-industry-mythology-and-conf-lict-002609

Fotoğraf 3. Bizans İmparatorluğu’ nda tiran moru togalar. Kay-nak: https://www.studyblue.com/notes/note/n/exam-2-pictures/deck/10996436

Fotoğraf 4. Mor renkte Roma kıyafeti. Kaynak: http://www.ancient-origins.net/history-ancient-traditions/only-roman-eli-te-could-wear-tyrian-purple-keep-peasants-their-place-021060

Fotoğraf 5. Mureks brandaris. Kaynak: http://www.gastropods.com/3/Shell_13.shtml

Fotoğraf 6. Mureks brandaris. Kaynak: http://www.cretanbeac-hes.com/en/history-of-crete/archaeological-sites-in-crete/clas-sical-and-greco-roman-era/the-antiquities-of-koufonissi-lefki

Fotoğraf 7. Mor elyaf. Kaynak: https://tr.pinterest.com/pin/320881542178893753/

298

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

3-Mureks Turunculus

Mureks turunculus adlı deniz salyangozu Akdeniz, İspanya sahillerinde, Portekiz, Fas ve Ka-narya Adaları’ nda 2 ile 130 metre derinliklerde ya-şar. Yapılan arkeolojik kazılar bu salyangozun mor renk boyama için 3300 yıl önce Akdeniz havzasında kullanılmış olduğuna işaret etmektedir (Karadağ, 2007). Mureks turunculus adlı salyangozlar yaz aylarında salgı bezi kesilerek oksijen ve gün ışığı-na maruz bırakılır. Böylece salgı indigo ve indirubin türevlerindeki boyarmaddelere dönüşür. Bu bo-yarmaddeler bakteriler tarafından farklı bir yapıya dönüştürülerek yün ve ipek boyamada kullanılır. Ancak bu boyama şeklinde salyangozlar ölür. Günü-müzde Meksika’da boyarmadde içeren salyangoz yakalandıktan sonra bir sopa vasıtasıyla salyangoza dokunulur. Bu arada boyanacak elyaf salyangozun yanında tutulur. Salyangoza sopayla vurulduğunda kendini korumak için salgısını dışarı atar. Elyafın üzerine gelen salgı, oksijen ve gün ışığının da etki-siyle boyama işlemini gerçekleştirmiş olur. Toplan-dığı alana tekrar bırakılan salyangozlar bir yıl sonra tekrar boyamada kullanılır. Böylece salyangoz da ölmemiş olur.’ (Karadağ, 2007

4- Myra-Andriake Kazıları’nda Mureks

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Akdeniz Üni-versitesi adına Antalya ’nın Demre ilçesinde sürdü-rülen Myra-Andriake Kazıları’nda Bizans dönemi boya maddesi üretim tesisleri bulunmuştur. Prof. Dr. Nevzat Çevik’in başkanlığında yapılan kazıda, Myra’nın limanı olan Andriake’de (Çayağzı) Antik Çağ’da mureksten üretildiği bilinen boya madde-sinin işlenmesiyle ilgili bulgular ortaya çıkarılmıştır. Nevzat Çevik’ten edindiğimiz bilgilere göre, Antik Çağ yazarı Pilinius’ tan varlığı bilinen mureks işleme-siyle elde edilen boya maddesine ilişkin geniş çaplı üretim işlikleri ve içlerinde bulunan objeler, MS 4. yüzyıl sonrasına tarihlenen Andriake limanı’nında bulunmuştur. Nevzat Çevik konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde belirtmiştir: ‘‘Yükte hafif pahada çok ağır olan bu maddeden mor-erguvani renkler elde edil-mekteydi. Antik Çağ soylu ve ruhban giysilerinin bo-yanmasında kullanılan lüks renkler Demre Denizi’ nde yaşayan mureks brandaristen elde ediliyordu. İşliklerin yakınlarında oluşan mureks kabuklarından oluşan tepecikler üretimin ne denli büyük boyutlu olduğunu göstermektedir. Ortaya çıkarılan mimari kalıntılar Pilinius’un boya üretim anlatımını karşılar niteliktedir. liman Agorası’nın Bizans dönemi kul-lanım evresinde ortaya çıkarılan entegre işliklerde üretilen boya Andriake limanı’ nın sadece ulusla-rarası bir ticaret merkezi olmaktan öte bir boya en-düstrisi merkezi olduğunu da göstermektedir.” (Ra-dikal Kültür, 2017). 6. yy. ortalarında Plakoma’da

Fotoğraf 8. Mureks brandaris ve mureks turunculus. Kaynak: http://www.manandmollusc.net/advanced_uses/personal_adornment.html

Fotoğraf 9. Mureks harita.Kaynak: http://www.discoverlife.org/nh/maps/Mollusca/Gastropoda/Caenogastropoda/Muricidae/Hexaplex/?C=M;O=A

Fotoğraf 10. Mureks turunculus. Kaynak: http://www.torakid.com/article/a-vy-znayete-kto-takoy-mureks

Fotoğraf 11. Mureks turunculus. Kaynak: https://www.flickr.com/photos/125247941@N06/

299

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

mureks işlikleri kurulmuştur. Mureks işleme süre-cinde ağır koku ve pislik oluşmaktaydı. Bu sebeple bu işlikler faaliyette iken yakın çevrelerinde ticari bir faaliyet beklenmemiştir. (Çevik, 2010).

5- Anadolu’ da Mor Renk Eldesi

Açık eflatun renk için: Önceden şapla mor-danlanmış yün ipleri bir hafta suda bekletilmiş olan sumak üzümleri ile bir saat kaynatılır. Bir gece aynı kazanda bekletilir ve ertesi günü çıkarılırsa kurutu-lup bol suyla yıkamak ve durulamak gerekir. (Uğur, 1988: 21-22). Mor renk için: Taze karamuk ve sumak üzümleri önceden ıslatılarak şapla mordanlanmış yünlerle kaynatılır. Bu suda 2-3 saat bırakılır. Daha koyu bir mor için potasyumbikromatla, patlıcan moru elde etmek için de saçıkıbrızı ile mordanla-mak gerekmektedir. (Uğur, 1988: 21-22). Anadolu’ daki uygulamalara baktığımızda, mavi ve kırmızının karışım rengi olan morun elde-sinde indigoya rastlanmamaktadır; kök boya ve co-chineal kullanıldığı görülmüştür. şap, krem tartar ve demir sülfatı farklı oranlarda kullanarak mor tonları bulmak mümkündür. (Enez, 1987: 56).

Fotoğraf 12. Mureks. Kaynak: http://blogs.southcoasttoday.com/numbers/files/2014/10/purple-dye-300x137.jpg

Fotoğraf 13. Myra-Andriake kazıları. Kaynak: http://www.an-talyasonhaber.com/turizm/myra-andriake-kazilari-devam-edi-yor-haber-id-13048.html

Fotoğraf 14. Mureks (Fotoğraf Eric Mindling) Kaynak: http://blog.logoninjas.com/post/19789384596/tyrian-purple

Fotoğraf 15. İsrail sularında bulunan mureks ile boyanmış tekstil parçası. Kaynak: http://blog.diggingwithdarren.com/blog/2011/03/02/murex-trunculus-confirmed-as-biblical-tekhe-let/

Fotoğraf 16. Roma mozaiği üzerinde mureks kabuklusu. Kaynak: https://2.bp.blogspot.com/-k2yhz8fn7NQ/vx2Feu42CtI/AAAA-AAAACNs/nbM2_QZCGqsSUHhYktgqNpYHOv3SOZGrgClcB/s1600/Roman_murex.jpg

Fotoğraf 17. Mor elyaf.Kaynak: https://www.tumblr.com/search/combating%20stress

300

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Kaynakça

-Cartwright, M., (2016). Tyrian Purple. UK: Ancient History Encyclopedia.

-Çevik, N., (2010). Myra ve Andriake Kazıları 2010. Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü.

-Enez, N., (1987). Doğal Boyamacılık. İstanbul: Marmara Üniversitesi, 56.

-Evecen, A. ve Ölmez F. N., (2014). Antik Çağ Giysi ve Donatılarında Ekinsel Göndermeler. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ha-kemli Dergisi, 14 (14), 380.

-Karadağ, R., (2007). Doğal Boyamacılık. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı.

-Tezcan, İ. ve Suyunu, A., (1991). İpek Halılarda Do-ğal Boyar Maddeler. Tekstil ve Mühendis. 5 (26), 89.-Uğur, G., (1988). Türk Halılarında Doğal Renkler ve Boyalar. Ankara: İş Bankası Kültür, 21-22.

-vasconcelos, P., Pereira, A., Constantino, R., Bar-roso, C., (2009). Growth of the Purple Dye Murex (Bolinus Brandaris). Dublin, Ireland: ECSA.

-http://www.radikal.com.tr/kultur/bin-yillik-bo-ya-atolyeleri-bulundu-1015547/, Erişim tarihi: 25.04.2017.

-http://www.ancient.eu/Tyrian_Purple/, Erişim tari-hi: 20.04.2017 tarihinde alınmıştır.

Fotoğraflar

-https://tr.pinterest.com/pin/320881542178893753/ -http://www.ancient-origins.net/history/phoe-nician-city-tyre-rich-history-industry-mytho-logy-and-conflict-002609

-https:/ /www.studyblue.com/notes/note/n/exam-2-pictures/deck/10996436

-http://www.ancient-origins.net/history-an-cient-traditions/only-roman-elite-could-wear-tyri-an-purple-keep-peasants-their-place-021060

-http://www.gastropods.com/3/Shell_13.shtml

-http://www.cretanbeaches.com/en/history-of-cre-te/archaeological-sites-in-crete/classical-and-gre-co-roman-era/the-antiquities-of-koufonissi-lefki

-https://tr.pinterest.com /pin/320881542178893753/ -http://www.manandmollusc.net/advanced_uses/personal_adornment.html

-http://www.discoverlife.org/nh/maps/Mollusca/Gastropoda/Caenogastropoda/Muricidae/Hexap-lex/?C=M;O=A

-http://www.torakid.com/article/a-vy-znaye-te-kto-takoy-mureks

-https://www.flickr.com/photos/125247941@N06/

-http://blogs.southcoasttoday.com/numbers/fi-les/2014/10/purple-dye-300x137.jpg

-http: / /www.antalyasonhaber.com/tur izm/myra-andr iake-kaz i lar i -devam-ediyor-ha-ber-id-13048.html

-http://blog.logoninjas.com/post/19789384596/tyrian-purple

- h t t p : / / b l o g . d i g g i n g w i t h d a r r e n . c o m /blog /2011/03/02/murex-trunculus-conf i r-med-as-biblical-tekhelet/

-https://2.bp.blogspot.com/-k2yhz8fn7NQ/vx-2Feu42CtI/AAAAAAAACNs/nbM2_QZCGqsSUHh-YktgqNpYHOv3SOZGrgClcB/s1600/Roman_mu-rex.jpg

-https://www.tumblr.com/search/combating%20stress

301

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Boya; cisimlere renk vermek, süslemek veya korumak amacıyla kullanılan renkli madde-lerdir. Boyaların çok eski cağlardan beri bilindiği sanılmaktadır. Doğal boya bitkilerin kökünden, ka-buğundan, dalından, sapından, yaprağından, mey-vesinden, tohumundan veya çiçeklerinden çeşitli usullerle elde edilir. Cisim ve eşyalara sürüldüğünde renk veren, süsleyen; içine bırakıldığında sır yapan renkli maddelere doğal boya denir. Boyar bitkiler ve böcekler bakımından dünyanın en zengin bölgele-rinden biri olan ülkemizde yüzyıllarca doğal boyalar üretilmiş olmasına karşın boya reçeteleri/belgeleri bir kitap bütünlüğünde kayıt altına alınamamış ve birçoğu günümüze ulaşamamıştır. Halımıza, çini-mize ve birçok kültür varlığımıza renk olan doğal boyaların günümüzde de yaşatılabilecek ve ileriki sanat uygulamaları için kaynak/madde oluşturacak çalışmaların bu doğrultuda irdelenmesi gerekmek-tedir. Yeryüzünde hüküm sürmüş sayılı uygarlıkların kültürel mirasına sahip olan ülkemiz, aynı zaman-da insanlığın ortak mirası olan kültürel malzeme ve motiflerin de gelecek kuşaklara aktarılmasına ön-cülük etmelidir. Bu bağlamda günümüzde iletişimin sağladığı hızlı gelişme ile birlikte sürdürülebilir bir kültürel kalkınmanın yolu da kültürel eksende dışa açılma programlarından geçmektedir. Yeryüzünde hüküm sürmüş sayılı uygarlık-ların kültürel mirasına sahip olan yurdumuz, insanlı-ğın ortak mirası olan görsellikler ve görselliklerin te-mel dayanağı olan (doğal) boyaların da bin bir çiçekli bahçesi gibidir. Ülkemizin zengin bitkisel çeşitliliği doğal boyaların zorlanmadan bulunmasına ve elde edilmesinde öncü rol oynamaktadır. Bundan dola-yı tarihi, kültürel ve sanatsal doğrultuda pratiklerin sergilenmesi ve bunların renklere dayalı anlatılara dökülmesi gerekmektedir. Bu araştırmada kültür, sanat ve bilim ekseninde doğal boyanın tasviri ve kısa özgeçmişi/tarihi irdelenmiştir. Bu araştırmanın ileriki konu ilişkisi bağlamında yapılacak olan araş-tırmalara ilişkin özgün ve nitelikli analizlerin de ya-pılmasına ön ayak olacağı düşünülmektedir. Ayrıca 21. yüzyılda küreselleşme ekseninde ve kültür sa-vaşları ekseninde kültür, sanat ve bilim alanındaki gelişmelerin önemini kavrayabilen ve bu doğrultuda kendini yenileyebilen birey veya bireyler, uygarlığın şekillenmesinde de bu gibi faaliyetler ile öncü rol oynayabileceklerdir.

Anahtar Kelimeler: Boyar Bitkiler, Böcekler, Doğal Boyalar, Kültür ve Sanat

ABSTRACT

Paint; colored objects used to color, deco-rate or protect objects. The paintings are thought to have been known since ancient times. Natural dye is obtained from the root, from the root, from the root, from the stem, from the leaf, from the fruit, from the seed or from the flowers. It gives a color and embellishes when the object and the object are driven; Colored materials that are glazed when left inside are called natural paints. Despite being produced for centuries in our country, which is one of the richest regions of the world in terms of pig-ment plants and insects, paint prescriptions / doc-uments have not been recorded in a book complete and most of them have not reached daylight. It is necessary to examine the works that will make the natural dyes, which are the color of my body, myce-lium and many cultural beings, to be viable today and to form the source / material for the future art practices. Having the cultural heritage of the civili-zations that have ruled the world, our country must also lead the transfer of cultural materials and mo-tifs, which are the common heritage of mankind, to future generations. In this context, along with the rapid development of communication today, the way of sustainable cultural development also pass-es through cultural extracurricular programs. Our home, which possesses the cultural heritage of the civilized worlds that have reigned on earth, is like a thousand flowers in the (natural) dyes, which are the common heritage of mankind, visuals and visuals. The rich plant diversity of our country plays a leading role in the untrammeling and obtaining of natural dyes. Therefore, it is nec-essary to exhibit practices in historical, cultural and artistic direction and to pour them on the ba-sis of colors. In this research, the representation of natural paint and the short resume / history of culture, art and science are examined. It is thought that this research will lead to the implementation of original and qualified analyzes on the researches to be carried out in the context of the future topic. In addition, individuals or individuals who are able to comprehend the importance of developments in the field of culture, art and science on the axis of globalization and cultural wars in the 21st century and play a pioneering role in such activities in the shaping of civilizations.

Keywords: Painted Plants, Insects, Natural Paints, Culture and Art

BOYA VE DOĞAL BOYA ANLATISI PAINT AND NATURAL PAINTING

Süleyman İRGİN*

* Yrd. Doç. Dr., Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Ana -Bilim Dalı, 68200 Aksaray [email protected]

302

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Giriş

Yeryüzünde hüküm sürmüş sayılı uygar-lıkların kültürel mirasına sahip ülkemiz insanlığın ortak mirası olan değerlerin gelecek kuşaklara ak-tarılmasında büyük rol oynamaktadır. Günümüzde iletişimin sağladığı hızlı gelişme ile birlikte sürdürü-lebilir kültürel kalkınmanın yolu, kültürel dışa açıl-ma programlarından geçmektedir. Küreselleşme, kültürel kalkınmanın öncelikli konumunu daha da güçlendirmiştir. Kültür, sanat, edebiyat ve bilim ala-nındaki gelişmelerin önemini kavrayabilen, kurum-larını bu doğrultuda yenileyebilen toplumlar uygar-lığın şekillenmesinde de rol oynayabileceklerdir. Boya/lar; cisimlere renk vermek, süslemek veya korumak amacıyla kullanılan renkli madde-lerdir. Boyaların çok eski cağlardan beri bilindiği ve kullanıldığı sanılmaktadır. O çağlara ait mezar alanlarında kırmızı aşı boyasının bulunması kullanı-mının en az 15.000 yıllık bir geçmişi olduğunu gös-termektedir. Kumaş boyama sanatının M.Ö. 3.000 yıllarında Çin’de bilindiği anlaşılmaktadır. Bazı dini ve kültürel kayıtlara göre çivit ve ot köklerinden ha-zırlanan boyalar M.Ö. 2.500 yıllarında Hindistan’da kullanılmıştır. Yaklaşık olarak aynı yıllarda sarı, kır-mızı ve yeşil renkte kumaş boyama; mavi boyayı çi-vitten elde eden Mısırlılar tarafından uygulanmıştır. Çoğu bitki kaynaklı olan doğal boyalar XIX. yüzyılın ortalarına kadar kullanılmıştır. Doğal boya madde-lerinin kullanımlarında çeşitli zorluklarla karşılaşı-lıyordu. Bazı doğal boyalar dokuma liflerinde etkili değildir. Böyle durumlarda liflerin boyayı tutması için alüminyum veya demir bileşikleri ile işlemden geçirilmesi gerekmektedir (https://sites.google.com/site/koekboya/dogalboyalar: 17.01.2017). Boyar bitkiler ve böcekler bakımından dün-yanın en zengin bölgelerinden biri olan Ülkemizde, yüzyıllarca doğal boyalar üretilmiş olmasına karşın boya reçeteleri bir kitap bütünlüğünde kayıt altına alınamamış ve bundan dolayı da birçoğu günümüze ulaşamamıştır. Uzun yıllar farklı alanlarda kullanıl-mış olan doğal boyar maddelerin yazılı kaynaklarda yer alan bilgilerine dayanarak, arkeolojik ve tarihi sanat eserlerinin boyar madde analizleri sonucu ile ortaya çıkan yeni bilgiler ışığında boyama reçetele-rinin yeniden yazılması ve gözden geçirilmesi yeni eserlerin oluşumuna vesile olacaktır. Bitki çeşitliliği bakımından dünyanın en çok bitki yetişen bölge-lerinden biri olan Anadolu, geçmişte boyamacılık alanında önemli bir yere sahiptir. Bu kültürün kay-bolmaması ve gelecekte yaşatılması fikri literatür bağlamında önemli bir yer önem arz etmektedir. Doğal boyalar, doğada bulunan çeşitli bitki ve hay-vanlardan elde edilen boyalardır. İnsanoğlunun va-roluşundan beri doğayı ve doğada gördüğü renkleri, özellikle de sevdiği renk tonlarını elde etme gayreti içinde olduğu görülür. Bu bakımdan insanlar doğa-

dan beslenmede faydalandığı gibi, örtünmek için de kullandığı eşyaların yapımında doğal boyalardan yararlanma yollarını aramışlar ve yıllarca bu (doğal) boyaları kullanmışlardır. Doğal boyalar bu sebeple başta tekstil sanayisinde ve dokumacılıkta kullanıl-mış, gıda sanayisinin gelişmesine dayalı olarak da bu alanda kullanılmaya başlanmıştır. İnsanoğlunun sanatla iştigali neticesinde sanat dallarının gelişmesiyle bu boyaların özellikle resim sanatında boyama materyali olarak kullanıldı-ğı görülmektedir. Doğal boyalar özellikle 19. yüzyılda sentetik boyaların gelişmesiyle önemini büyük oran-da kaybetmiş olsa da, kanser vakalarının yaygınlaş-ması ve yeniden doğa sevgisinin popüler olmasıyla doğal boyalar ve doğal boyamacılık bu bağlamda tekrar önem kazanmaya başlamıştır (GÜNGÖR-MEZ, 2015: 57-63). Doğal boyacılık Türklerde de köklü bir geleneğe sahiptir. Orta Asya’da halı sanatı ile birlikte başlamış gelişmiş ve yine halı sanatı ile birlikte yaşanan göç sonucunda Anadolu’ya taşın-mıştır. Anadolu’nun zengin bitki kaynaklarına sahip olması avantajını da kullanarak, burada daha önce yaşamış uygarlıkların bilgi, gelenek ve görenekleri ile sentezlenerek bu eksende güçlü bir Türk Doğal Boyacılık kültürü oluşmuştur (ARlI, 1984: 15-23). Türk kültüründe köklü bir geleneğe sahip olan ve bir dönem Anadolu’da da babadan-oğula geçen bir zanaat olarak yürütülen doğal boya geleneği zaman içerisinde kimyasal boyaların üretim sanayisi gelişe-rek tekstil endüstrisinde kullanım alanları genişle-dikçe neredeyse yok olma noktasına gelmiştir. Bu-gün önemli dokumacılık merkezlerimizde azalarak da olsa halen dokumacılarımız tarafından devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Maddi kültürümüzün ya-pıtaşlarından olan, halı ve düz dokumacılığımız ile bir bütün olarak düşündüğümüz doğal boya gelene-ğimizin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kültürümü-zün devam etmesi ve dolayısıyla da dünya üzerinde toplumsal varlığımızın devam etmesinin sağlanması açısından oldukça önemlidir. Bitkisel boya ile boyanmış iplikler kullanı-larak dokunan halı, kilim ya da kumaşların sahip olduğu kültür ve sanat değerinin kimyasal boyalı ürünlerde bulunamayacağı bir gerçektir. “Doğal bo-yacılığın ilk hammaddeleri boyar madde özelliğine sahip bazı taş, toprak ve maden çeşitleri ile bazı yumuşakça ve böcek türleridir. Ancak zamanla taş, maden ve toprak çeşitlerinin sınırlı olması ve hay-vansal kaynaklı boyar maddeleri elde etmek için oldukça çok sayıda böcek ve yumuşakçaya ihtiyaç duyulması nedeniyle bu doğal materyallerin kullanı-mı giderek azalmıştır. Bitkilerdeki renk çeşitliliğinin farkına varılması ile de insanlar boyar madde içeren bitkilerin çiçeklerini, yapraklarını, meyvelerini ya da bazen tamamını boyamacılıkta kullanmaya başla-mışlardır” (ETİKAN, 2011: 11-16). Doğal boyalar binlerce yıl boyunca bitkiler, hayvanlar ve mineral-

303

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

lerden elde edildiler. Cilâlı Taş Devri (M.Ö. 7000-5500) ‘nin Anadolu’daki başlıca merkezlerinden olan Çatalhöyük’teki evlerde rastlanan ve av sahne-lerini konu alan duvar resimlerindeki doğal boyama maddeleri bugünkü özgün Türk el dokumalarının hammaddeleri olan yün, tiftik, pamuk ve ipeğe renk verilmesine kadar insan yaşamının ve sanatın bir parçası olmuşlardır. İlkel topluluklarda boyama sa-natı bu işle uğraşanlara yüksek sosyal statüler ka-zandırmaktaydı. Göçebe toplumlarda boyama dâhil aşiretin bütün sır ayinlerini yönetmekle yükümlü büyücü rahipler de bundan nasiplerini almışlardı. Eski Çin’de ve firavunlar döneminde Mısır’da ku-maş boyaları üretildiği bilinmektedir. Fenikeliler ve Romalılarda zenginlerin en büyük tutkularından olan mor renk, Bizans Döneminde yalnız imparator-luk ailesinin rengi olduğu bilinmektedir. Göçebe kabilelerin ve yerleşik toplumların bu zengin mirası XIX. yüzyıl ortalarında sentetik bo-yaların icadına kadar dünyayı renklendirmiştir. Geç-mişten günümüze doğal boya yapımında kullanılan çivit, safran, kök boya, kır papatyası, soğan, sumak, gelincik, ayva, badem, ceviz, kına, kestane… gibi uzayıp giden doğal renklendiriciler listesindekiler-den sadece bazılarıdır. Kök boya ve çivit bunlardan en çok kullanılanlardandır. Hiçbir doğal boya mad-desi kesin renk vermez. Boya malzemesinin mikta-rına, kalitesine, eritenliğine ve yardımcı maddesi-ne göre değişik renkler ve tonlar elde edilir. Renk, denenerek bulunur ve aynı tonu ikinci bir kez elde etmek imkânsızdır. Bu nedenle doğal pigmentlerle gerçekleştirilen renklendirmelerde bir boyamadan bir diğerine ton farklılıkları kaçınılmazdır. Doğal boyamacılığın geçmişi hemen he-men dokumanın tarihi kadar eskidir. 1947’den sonra Moenjodaro bölgesinin Indus vadisinde ki ar-keolojik kazıların birinde zemin taşlarının çatlağın-da az miktarda mavi boya bulunmuştur. Bugünkü Pakistan sınırları içerisinde bulunan ve M.Ö. 3500 yıllarına tarihlendirilen bu arkeolojik yerleşimde bulunmuş olan Indigo boyar maddesi, günümüze kadar ulaşan en eski ve en önemli verilerden biri-dir. Bu bölgenin o dönem Hindistan’a ait olduğu dü-şünülürse Indigonun ilk kullanıldığı yerin büyük bir olasılıkla Hindistan olduğu varsayılabilir. Aynı yerde daha sonra yapılan başka bir kazıda da M.Ö. 3000 yılına ait iki adet kırmızı renkli pamuk elyafından ya-pılmış para kesesi bulunmuştur. Bunların büyük bir olasılıkla kök boya (Rubia) türlerinden biri ile boyan-mış olduğu düşünülmektedir. Ancak bu para kese-leri kazı sonrasında korunamamış ve kaybolmuştur. Indigonun Hindistan’da kullanılmış olduğu dönem-lerde, Mezopotamya’da da M.Ö. 4000 yıllarının sonunda eğirme, dokuma ve boyamanın gelişmiş olduğunu, Eski Sümerlerin en büyük şehirlerinden biri olan Nippurda bulunan kil tabletlerden anlaşıl-maktadır. Ayrıca eski Mezopotamya’da küp boya-

ma ve mordanlı boyama yöntemlerinden bahseden tabletler de bulunmuştur. M.Ö. 3000 yıllarında Eski Mezopotamya’da kermes böceğinin kırmızı renk boyamalarda kullanılmış olduğu kil tabletlerden an-laşılmaktadır. Mısırda bulunan duvar resimlerinde insanların sosyal statülerine göre giysilerdeki mavi ve kırmızı renkli şeritlerinin kullanıldığı anlaşılmak-tadır. M.Ö. 2000 yıllarına ait Açana Höyüğü’nde bulunan tabletlerde de eğirme, boyama ve dokuma ile ilgili bulgulara rastlanmaktadır. Bu tabletlerde beyaz, siyah, gri ve kahverengi için natürel renkler (elyafın doğal rengi) kullanılmış olduğunu sarı, ye-şil, kırmızı, kırmızı-mor ve mavi-mor renklerin bo-yanmasında boyama yöntemlerinden ve boyama kaynaklarından bahsedilmektedir. M.Ö. 1500 yılla-rında Hindistan’da kırmızı renk boyamalar için lak böceğinin de kullanılmış olduğu bilinmektedir. Asur kralı II. Sargon M.Ö. 800 yıllarında Urartu krallığını yendikten sonra, Urartu Krallığının sarayından yağ-malanan tekstil ürünlerini kayıt altına aldırmıştır. Kırmızı renkli bu tekstillerin de Ağrı’dan geldiği kay-dedilmiştir. Bu bilgiye dayanarak yağmalanan bu tekstillerde Ağrı dağı kermes kullanılmış olabileceği söylenebilir. M.Ö. 700 yıllarına ait bir diğer tablette ise direkt, mordanlı ve küp boyama yöntemlerinden bahsedilmektedir. Mavi için Indigo (iki farklı ton), kırmızı için kök boya, mor için kök boya ve Indigo, sarı için zerdeçal, yeşil için sarı ve Indigo kullanılmış olduğundan bahsedilmektedir. Dünyanın en eski halısı olarak kabul edilen ve M.Ö. 500 yılına tarihlen-dirilen Pazırık halı ve halı ile aynı kurganda bulunan keçe örneğinin kırmızı rengin boyarmadde analizle-rinde Polonya kermesi (Porphyrophora Polonica) ve kök boya kullanılmış olduğu tespit edilmiştir. Deniz salyangozlarından elde edilen mor renk boyar mad-delerin boyamacılık ve pigment olarak kullanımları yaklaşık M.Ö. 1800 ile 1600’lerde Akdeniz sahille-rinde başlamıştır. Bazı kaynaklarda ise bu tarihten en az yüzyıl önce Girit ve onu çevreleyen adalarda başlamış olduğu söylenmektedir. “Kraliyet Moru” ifadesine ilk kez M.Ö. 13. yüzyıla ait Knosos’ta bu-lunan tablette rastlanmıştır. M.Ö. 1. yüzyılda Orta Doğu’ya egemen olan Asur Uygarlığı’nda deniz ka-buklularından elde edilen mor renk, çok önemli bir boyar madde olmuştur. Bu nedenle özellikle İbrani-ler, Yunanlılar ve Persliler başta olmak üzere çeşitli uygarlıkların dünyanın bu bölgesine ilgileri artmıştır. Mısır’da mor renk ancak Helenistik döneminde güç simgesi olarak benimsenmiştir. 15. yüzyılda hem boyama için salyangozların öldürülmeleri hem de çok pahalı bir uygulama olması nedeniyle kullanı-mı yasaklanmıştır. Koşinil Böceği Meksika’da yerli-ler tarafından boyamalarda kullanımı M.Ö. 1000’li yıllara kadar geriye gitmektedir. 16. yüzyılın başla-rında ise Amerika kıtasından önce Avrupa’ya sonra Asya’ya getirilmesiyle birlikte dünyanın çeşitli böl-

304

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

gelerinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında bazı boyar mad-delerin kimyasal olarak sentez edilmesi sonucunda doğal boyar maddelerin kullanımı giderek azalmış-tır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ve sonrasında doğal boyamacılık ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Ancak 1980’lerden sonra bazı sentetik boyar mad-delerin toksik ve kanserojen özellikleri ve çevre kirli-liğine neden olmalarının farkına varılmasıyla, doğal boyar maddelerin kullanımlarını yeniden gündeme gelmiştir. Günümüzde doğal boyar maddelerin kulla-nımını desteklemek adına birçok doğal boya proje-leri başlamış ve sayıları gün geçtikçe de artmaktadır (KARADAĞ, 2007: 8-9). Doğal boyamacılığın tekstil elyafında kul-lanımının M.Ö. 4.000 yıllarında Hindistan’da ve Mezopotamya’da başlamış olduğu bilinmektedir. Doğal boyamacılık da kullanılmış olan hayvansal ve bitkisel boyarmaddeler 19. yüzyılın sonlarında sentetik boyarmaddelerin sentezleri ile birlikte gi-derek azalmış ve hatta ortadan kalkma noktasına gelmiştir. Günümüzde ise sentetik boyarmaddelerin birçoğunun toksik, kanserojen ve atıklarının çevre kirliliğine neden oldukları anlaşılmış olması doğal boyamacılığı yeniden gündeme taşımıştır. Doğal boya bitkileri çevre kirliliği oluşturmayan, toksik ve kanserojen olmayan ve özellikle de yıllık veya iki yıllık bitkilerdir. Hatta hayvansal kökenli boyarmad-delerin bazı özellikleri bitkisel boyar maddelerden daha üstün olmasına rağmen son yıllarda kullanıl-ması tercih edilmemiştir. Bunun nedeni ise temiz teknoloji ve çevreye duyulan önemden gelmektedir. Kullanılan boya bitkilerinin birçoğu geçmişte olduğu gibi günümüzde de tekstil boyamanın yanı sıra ilaç, kozmetik ve gıdaların renklendirilmesi gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Bu kapsamda kulla-nılan bitkilerin birçoğu bitki çayları ile aynı veya ayrı etken maddelere sahiptirler. Boyamada kullanılan bu bitkiler antioksidan, antibakteriyel ve antimik-robiyel maddeler içermektedirler. Bu boya bitkile-ri genellikle bir yıllık veya iki yıllık bitkiler olmaları ve bir yıl içinde toplanmadıkları zaman kuruyarak toprağa geri dönmektedirler. Doğal boyamacılık-ta kullanılan bitkiler o yörede doğal olarak yetişen bitkilerdir. Bunlar toplandıktan sonra boyama için kullanılırlar. Bitki artıkları ise bir yıldan daha kısa bir sürede doğal gübre olarak tekrar toprağa karışır. Kı-sacası bu bitkiler ister kullanılsın isterse kullanılma-sın bir yıl sonra tekrar kendiliğinden yetişmektedir. Bu nedenle bu bitkilerin kullanılmaması heba olup gitmesi anlamına gelmektedir. Doğal boyamacılık-ta birçok metal tuzları kullanılmasına rağmen son yıllarda toksik, kanserojen ve çevre kirliliğine yol açmayan metal tuzlarından yalnızca alüminyum ve demir şapları kullanılmaktadır. Öteki metal tuzları-nın daha çok renk seçeneği olmasının yanında tok-

sik, kanserojen ve çevre kirliliğine neden olmaları kullanımlarını engellemektedir. Doğal boyamacılık kapsamındaki boyamalarda kullanılan yöntemlerin geçmişten günümüze kadar geleneksel olarak kul-lanılmış standartlarının yanında günümüzün tek-nolojik teçhizatlarının sunduğu teknik olanakları da yeniden güncelleştirerek bu bağlamda kullanmak gerekmektedir.

Sonuç

Doğal boyacılık Türklerde köklü bir gele-neğe sahiptir. Orta Asya’da halı sanatı ile birlikte başlamış, gelişmiş ve yine halı sanatı ile birlikte yaşanan göç sonucunda Anadolu’ya taşınmıştır. Anadolu’nun zengin bitki kaynaklarına sahip olması avantajını da düşündüğümüzde burada daha önce yaşamış uygarlıkların bilgi, gelenek ve görenekle-ri ile sentezlenerek güçlü bir Türk Doğal Boyacılık kültürü oluşmuştur. Bin bir çiçekli bahçe olan yur-dumuzun zengin bitkisel çeşitliliği doğal boyaların zorlanmadan bulunmasına ve elde edilmesinde öncü rol oynamaktadır. Doğal boyamacılığın en avantajlı yönlerinden biri de bitkisel atık durumun-da olan kısımlardan boyar maddeler elde edilerek kullanılmasıdır. Bu atıkların ekonomiye de bu bağ-lamda kazandırılmış olması ve daha az su kullanımı nedeniyle de büyük bir avantaj sağlamaktadır. Özel-likle kanser çeşitlerinin son derece yayıldığı günü-müz zaman diliminde doğal boyaların kanserojen olmaması, hatta bazılarının elde edildiği bitkilerin anti mikrobiyal özelliklerini boyanan materyale ta-şıması, doğal boyalardan vazgeçilmemesi gerektiği-ni göstermektedir. Bu eksende yeryüzünde hüküm sürmüş sayılı uygarlıkların kültürel mirasına sahip olan ülkemiz, aynı zamanda insanlığın ortak mirası olan kültürel malzeme ve motiflerin de gelecek ku-şaklara aktarılmasında pioner/öncü bir rol üstlen-mektedir. Bundan dolayı tarihi, kültürel ve sanat-sal doğrultuda pratiklerin sergilenmesi ve bunların renklere dayalı anlatılara dökülmesi gerekmektedir. Özellikle 21. yüzyılda küreselleşme ve kültür sa-vaşları ekseninde kültür, sanat ve bilim alanındaki gelişmelerin önemini kavrayabilen ve bu doğrultuda kendini yenileyebilen birey veya bireyler, uygarlığın şekillenmesinde de bu gibi olgu ve faaliyetler ile öncü rol oynayabileceklerdir.

Kaynakça

- Arlı, M. (1984). ‘Doğal Bitkisel Boyalarla Boyama Yöntemleri Üzerinde Düşünceler’. 2. Ulusal El Sa-natları Sempozyumu Bildirileri. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları.

305

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

- Bhuyan R. And Saıkıa C. N. (2005). “Isolation of colour components from native dye-bearing plants in northeastern India”, Bioresource Technology, 96/3: 363–372.

Enez, N. (1988). Doğal Boyamacılık. Marmara Üni-versitesi Yayın No: 449. İstanbul: Güzel Sanatlar Fa-kültesi Yayınları.

- Etikan, S. (2011). Doğal Boya Geleneğinin Türk Halı Sanatında Yeri ve Önemi Üzerine Bir Değerlen-dirme. Türk Sanatları Araştırmaları Dergisi Sayı 1/Cilt 1: 11-16.

- Hakan, G. (2015). Doğal Boyalar ve Tuz. Iğdır Üni-versitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi

-http://www.cevrecietkinlikler.com/label/dogal-bo-ya-yapimi: 23.01.2017

- http://www.motiftr.com: 07.01.2017

-http://www.tcfdatu.org/tr/portfolyo/boyarmad-de-analizi/tiem-43.htm :23.01.2017

-http://www.tcfdatu.org/tr/portfolyo/dogal-boya-li-uretimler/dogal-boya-ipek-39.htm :23.01.2017

-http://www.tcfdatu.org/tr/portfolyo: 23.01.2017

-http://www.tcfdatu.org/tr: 23.01.2017

-https://sites.google.com/site/koekboya/dogalbo-yalar: 17.01.2017

-https://www.researchgate.net/publication.com: 11.01.2017

-Karadağ, R. (2006). “ Doğal Boyamacılığın Günü-müzdeki El Sanatlarındaki Yeri ve Önemi” Uluslara-sı Geleneksel Sanatlar Sempozyumu. İzmir: 16- 18 Kasım.

-Recep, K. (2007). Doğal Boyamacılık. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.

-vankar P. S. And Shukla D. (2011). “Natural Dye-ing with Anthocyanins from Hibiscus rosa sinensis Flowers”, Journal of Applied Polymer Science, 122: 3361–3368.

306

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

ÖZET

Türk kültürünün günümüze ulaşan örnek-lerinde ve devam ettirilen geleneksel sanatlarında karşımıza çıkan is boyasının uygulandığı başlıca alanları ele alıp, kullanıma hazırlama yöntemleri ile kullanım alanlarını anlatmaya çalışacağım. Çağlar-ca önem verilmiş malzeme olan is, hem kolay elde edilmesi hem de pek çok alana uyarlanabilmesi ile işlevselliği keşfedilmiş ve değerlendirilmiş, bir malzemedir. Bu değerli malzeme, Orta Asya Boz-kırlarından Türk kültürünün yayıldığı her coğrafya da ve dönemde karşımıza çıkmaktadır. Orta Asya da ki dövmelerde geleneksel yöntemlerde dövme mürekkebi olduğunu ve Türklerin son yerleştiği coğ-rafyada, kitap sanatları içinde kapsamlı şekilde yer aldığını bilmekteyiz. Bu malzemenin önemine Mi-mar Sinan bile kayıtsız kalamamıştır. Camilerinde kubbelerin isten korunması ve toplanan islerin kul-lanılması için, is odaları yapmıştır. Hat sanatçıları, en iyi is mürekkebini yapabilmek için el ile 500 bin tokmak vurmayı dahi zor saymamışlardır. Farklı çağ-larda binlerce Hattat’ın Hüsn-i Hat yazılarını yazdığı en yüksek verimin alındığı vazgeçilmez mürekkep çeşidi olan is mürekkebinin, zamana direnme özel-liğini yüzyıllar önce yazılmış eserlere bakarak gü-nümüz sanatçıları da anlayabilmiştir. Bu malzeme, Ebru sanatında ise is siyahı olarak karşımıza çıkar, mermer üzerinde ezilerek kullanılan ebru boyası günümüzde ki geleneksel sanatların içinde mevcut yerini korumaktadır. Bu mütevazi ama bir o kadar da maharetli malzemeyi tüm kullanım alanları ile ele almak ve bizim kültürümüze ve sanatımıza ver-diği hizmeti vurgulamak yazıyı yazmaktaki yegane amacım olmuştur.

Anahtar Kelimeler: İs, bozkır, doğal boya, mürek-kep, hat.

ABSTRACT

I will try to explain the usage areas and the areas of usage by taking the main areas where the is painting is encountered in the examples of the Turkish culture and the traditional arts which are continuing. The material, which is an important material for ages, is a material that has been dis-covered and evaluated its functionality with both easy to obtain and adaptable to many fields. This precious material is antagonism emerging. Every geography and period in which the Turkish culture has spread from the Central Asian Steppe. We know that the tattoos ink in Central Asia are in tradition-al ways and they were used in book art in the last geography of Turkish living. Even Mimar Sinan care about the importance of this material. This is soot room made in mosque, is materials, using in the calligraphers. Calligraphers crushed it 500 thou-sand times and good inks made. It is possible that we can understand the of time, which is the indis-pensable, ink type in which the highest yields of thousands of calligraphers written by calligraphers in different periods are written, based on works written centuries ago. In the art of marbling, it is used soot black color, the marbling as used black color on the preserves its place among today’s tra-ditional arts. It has been my only goal to write this writing to address this modest but yet different ma-terial with all its uses and to emphasize the service in our culture has given to us.

Keywords: Soot, steppe, natural paint, ink, callig-raphy.

İS SİYAHININ, GELENEKSEL TÜRK SANATLARINDA, DOĞAL BOYA OLARAK KULLANIM ALANLARI

TRADITIONAL TURKISH ART AND IN THE NATURAL PAINTS AS AREAS OF USE BLACK INSTITUTIONZeynep Çiğdem ÇENGEl*

* Akdeniz Üniversitesi ,[email protected]

Giriş

1- İs Mürekkebinin, Hüsn-i Hat Sanatı İçin Hazır-lanma Aşamaları

İs Mürekkebi; Bezir yağı, neft yağı, balmu-mu ve gaz yağından elde edilmiştir. Karmaşık for-müller hattatlara göre çeşitlilik gösterirken zaman içinde, Arap zamkı ve saf su ile en sade formül ter-cih edilmiştir. Merhum Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay’a göre elde hazırlanan mürekkep tarifi; ‘‘Sü-

zülmüş ve bekletilmiş boza kıvamındaki Arap zam-kı havana konup içine azar azar is atılarak tokmak yardımı ile zamka yedirilir. İs havalandığı için birden atılmayıp yavaş yavaş karış¬tırılır ve tokmakla dö-ğülmeye başlanır. Arada koyuldukça, su ilavesiyle daima boza kıvamı muhafaza edilir. Mürekkebin kalitesi isin iyice ezilip zamkın içinde hal olmasına bağlıdır. Bir havan mürekkep imal etmek için ‘‘500 bin’’ defa kadar tokmaklanması icap eder. Eskiler ‘‘80 bin’’tokmak derlerse de benim kanaatim bu-dur’’ (Derman,1967, s.101). Elde edilen is yağ-

307

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 1. İs Mürekkebinin Kabı İçine Has İpek Konulur ve Yazı Kesik Uçlu Kalemle Yazılır.

İs mürekkebi yapılır iken her hattat kendi formülünü geliştirmiş çok çeşitli bitki özleri saf su yerine mürekkebe katılmıştır. Derman’a göre;*Mazı suyu * Nar kabuğu suyu * Gülsuyu * Kına suyu * Mersin ağacı meyvesi suyu * Koruk suyu * Katır tır-nağı çiçeği suyu * Asma yaprağı suyu * Demir kırın-tısı * Safran * Sabr-ı Sükotara * Eftinum * Efsintin* Jengar *Sirke *Nöbet şekeri * Çivit * Milh-i Enderuni (Hacı Bektaş tuzu)* Surh * Anzurut * Kafuru *Öküz kuyruğu çiçeği * Misk *Sarı zırnık * Musul mazısı * şap * Rastık * Zağ toprağı * Sığır ödü *Meyan balı gibi çeşitli maddeler mürekkep formülleri için dene-me yanılma yöntemi ile en verimli sonuç alınıncaya kadar denenmiştir. Mürekkep hattat için çok önem-lidir hazır elde mürekkep yapanlardan alabileceği gibi kendisi de yapabilir idi binlerce tokmak darbe-si gerektiği için bazen formülünü kendi hazırlayıp dövme işlemini tuttuğu bir hamala yaptırırdı. Saatli olarak bir saatte kaç tokmak vurmuş hesap edilir ve kaç bin tokmak istiyorsa saatlere çarpıp o sayıda dövme işlemi yapılırdı. Kıvam için içine katılan Arap

lı ise kaliteli mürekkep çıkmayacağı için yağından arındırma yöntemleri geliştirilmiştir. İsin yağını gi-dermek için önce kağıt içine sarıp sonra hamurun içine koyularak ateş harareti giderilmiş fırında pişi-rilir ve isteki yağ kağıda geçer. Mürekkep daha akış-kan olur, kalem tutukluk yapmadan kağıt üzerinde uzun çizgiler çekilebilir hale gelir. Olgunlaşmamış mürekkeple yazı yazmak çok zordur. Mürekkebin zamkı az olursa yazı el deyince dağılır, suyu fazla olursa rengi açık gri olur. Mürekkebin ayarı zaman içinde kazanılan tecrübe ile akıcı ve seri yazılır hale gelir. Bazı mürekkepler maneviyat kazansın diye deve kervanları ile hac yoluna gönderilmiştir. Mürekkebin deve üzerinde çalkalanması ile kıvamı daha da olgunlaşır ve bu mürekkeple yazılan hat levhalarının manevi değeri daha da artmış olur. Ayrıca is mürekkebi, Aharlanmış kağıt üzerinden hattatlar tarafından parmaklarını tükü-rükleyerek silinebildiği için zaman içinde ‘‘Mürek-kep yalamış’’ deyimi de okur yazar anlamında kul-lanılmaya başlanmıştır. Hat sanatında olduğu gibi Geleneksel sanatımız olan tezhip sanatında siyah boya olarak, özellikle desenlerin kenar tahrirlerini çekmek için is mürekkebi kullanılmıştır.

zamkının kalitesi de oldukça önemlidir. . Meşhur Hattat Derviş Ali, pirinci kavurduktan sonra, iyice dövüp onu mürekkep imalinde zamk yerine kulla-nırmış. Mürekkebin farklı oluşunda dolayı yazıları kolay tanınırmış. Sudan’dan gelen ve cellabh deni-len Arap zamkıdır, (gomme Arabique). Cidde’den gelen cinsi de iyidir. Makbul zamk soğuk su ile ısla-tıldığında, bir gecede erimelidir. Sıcak suda bozulur ve kesilir. Boza kıva-mında yapılan zamk mahlulü, bezden geçirilerek süzülür, çürümesi için bekletilir. Bu müddet, yıllar-ca dahi olabilir, bozulmak şöyle dursun, daha da güzelleşir. (Derman,1967, s.100). Mürekkep içinde kullanıma hazır hale gelir. Bazı hattatlar is yerine keçi kılını yakarak kurum haline getirip mürekkep yapmış ancak iste ki kaliteyi yakalayamamıştır. Günümüzde kimyasal mürekkepler kullanılıyor, en kaliteli dediğimiz markalar dahi 15 yılda dökülme çatlama yapabiliyor. Bizzat yazdığım bir hat levha-sında rapido mürekkebi kullanmıştım ve ortalama 17 yıl sonra pul pul döküldüğünü gördüm. Anladım ki malzeme önemli, atalarımızın en çok önem ver-diği konu, zamana direnebilen malzemeler kullan-mak olmuştur, is malzeme olarak uzun yıllar bozul-madan kalabilen ve zamana direnebilen özellikte olup, hatta yangında yanan evraklarda dahi yanmış olduğu halde yazı okunabilirken matbaa mürekkep-lerinde yazının tamamen yandığını ve karararak yok olduğunu, Necmeddin Okyay hoca bir anısında an-latmıştır. Geçmişte bin bir emekle yapılan Gelenek-sel sanatlarımızın malzemeleri de özeldir ve özenle hazırlanmıştır. Bu çağda işin içine teknolojik imkan-ları katmamıza rağmen, maalesef sonuç aynı başa-rıda çıkmamaktadır.

2-İsin, Ebru Sanatında Siyah Boya Olarak Kullanıl-ması

İs Siyahı, Ebru Boyası: Renk isten elde edi-lir. Bildiğimiz eski is mürekkepçiliğinde kullanılan istir. Ezilmesi en zor boyadır. Suyu kolay emmedi-ğinden ve suyla karıştırma işlemi sırasında sürekli suyun üzerine çıktığından çoğunlukla çamlıca top-rağı ile karıştırılarak ezilir. İsin yapısı itibarı ile üze-rine su çıkmaz is zerreleri çok ince olduğu için dibe çökmez zerreler bulunduğu zemine yapışarak tutu-nur. İçine eklenen toprak kıvam içindir ezilme işle-mini kolaylaştırır. Toprak, su ve is, mermer yüzeyde destiseng denilen el taşının yardımı ile sekiz şekli çizilerek ezilir, en son macun kıvamına getirilerek kavanozlara koyulup içine su ve öd katılarak yakla-şık iki ay bekletilir. Tekne içinde öd ve su ayarı tekrar yapılarak boya kullanılır. Zerreler suda çözülmediği için tutunduğu yüzeyde kalıcı olur ve doğal yapısını korur. Ebru teknesine bazen fırça ile serpilir, bazen de biz (demir çubuk) yardımı ile damlalar halinde

308

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

bırakılır ve boyaya su yüzeyinde sürükleyerek şe-killer verilir. Tekneye yatırılan kağıt yüzeyine desen aktarılır bir çeşit baskı tekniği olan bu sanatta is bo-yasının tercih edilmesi kontrollü kullanılabilmesidir. Doğru yöntemlerle kıvamında hazırlanmışsa kağıtta akmaz ve net bir görünüm elde edilir. Günümüzde hala is siyahı, ebru boyası olarak tercih edilmekte-dir.

Fotoğraf 2.Ebrucu Hatib Mehmed Efendi Eseri - Süleymaniye Kütüphanesi.

3- İs Odası, Süleymaniye Cami

Mimar Sinan tarafından 1550-1557 yılları arasında yapılmış olan Süleymaniye Cami içinde aydınlatmak için yakılan kandillerden çıkan isler için, bir hava akımı yolu oluşturularak Haliç Kapısı (orta kapı) üzerindeki menfezlere toplanması sağ-lanmıştır. İs odasını kubbeye yakın olan bölümlere karşılıklı olan iki adet menfez açarak kandillerden ve mumlardan çıkan islerin mihrabın aksi yönüne hareket ederek, kapının üstündeki dışarı açılan 4 adet pencereden içeriye islerin çekilmesi sağlan-mıştır. Mimarisi özel olan bu muhteşem yapıya baş-ka eserlerde olmayan bir ayrıntı ekleyerek, mimari bakış açısıyla ince hesap yaparak eseri korurken ay-rıca isin mürekkebe dönüşmesi ile işlevselliği olan önemli bir özellik kazandırmıştır. Geçmiş yüzyıllarda, is çıkarmayı meslek edinmiş esnafın işlettiği ishanelerden ikisi Eğ-ri-kapı’da Tekfur Sarayı yanındaydı. Bu kubbeli mahzenlerde, kapılar, bacalar iyice örtülerek elde edilen isleri, çalışanlar kuş kanadından bir tüy ile kağıda süpürerek toplar, mürekkepçiler ve boya-cılarda alırdı. İs, çok ince ve hafif olup havada uç-tuğundan civardaki her yere kokusu ve kiri yayılırdı (Derman,1967,s.99). Dönemin ünlü hattatlarından Hattat Ahmet Karahisari pek çok yazısını, Süley-maniye Camisinin içerisindeki İs Odasından elde edilen mürekkeplerle yazmıştır. Yüzyıllarca is yazı için önemli bir ham madde olduğundan hususi üre-tilmesi gerekmiştir. Matbaanın ve elektriğin icadının ardından sanayileşme etkisiyle, günümüzde doğal olmayan kimyasal boya ve mürekkepler, bu vazge-çilmez mürekkebin yerini almıştır.

Fotoğraf 3. Süleymaniye Cami – İs Odası.

4- Orta Asya’daki Altaylarda, Pazırık Kurganların-dan Çıkan Dövmeli Mumyalarda ki Dövme Figürle-rindeki İs Boyası

Hun Türklerinde asil kişilere dövme yapıl-dığını kurganı açılan mezardaki eşyalardan ve kıya-fetlerden anlıyoruz. Hayatta iken sihir ve büyüden korunma inancı ile hayali yaratıklar ya da kutsallık-larına inanılan koç, geyik, yırtıcı güçleri olan yaban hayvanları gibi şekiller asil ve alp kişiler tarafından derilerine dövme olarak yaptırılırdı. Mevcut gelenek Kazak ve Kırgızlarda, bazı Oğuz boylarında kahra-manlık göstergesi olarak devam ettirilmiştir. Deride dövme yapılacak yere son derece kıvrak ve estetik olan bu figürler çizildikten sonra ucunda iğneler olan bir alet ile deri dövülerek deride bir tahribat oluşturulur. Bu şeklin içine deriye şırınga benzeri bir araç ile siyah bir madde sıkılır. ‘‘Bu Siyah maddenin is olması muhtemeldir’’(Diyarbekirli, 1972, s.60). Anadolu da ki Oğuz boylarının özellikle Türkmen-lerin dövmelerinde isin anne sütü ile karıştırılarak iğneyle deride delikler açılarak yapıldığını biliyoruz. Günümüzle bu yöntemin asırlarca önce Hun Türk-lerinde daha başarılı yapıldığını yaşadığımız yüzyıla ulaşan birkaç mumyadan çok net görebiliyoruz. Adı üstünde kelime iğneyle derinin dövülmesi ile döğme olarak kullanılmış olup, günümüze ise kelime döv-me diye telaffuz edilmektedir. Son teknolojik imkanlar da yapılan döv-melerde ise artık is kullanılmamaktadır. İsin yerini kimyasal içerikli boyalar almıştır. şırıngalar, anında boyayı derinin alına atabilmektedir. Dönem dönem sınıf farkı oluşturmak için Romalılarca kölelere döv-me yapılmıştır. Yapılış amacı değişiklik gösterse de bu çağda dövme yaptırmak için köle, asil ya da kah-raman olmak gerekmemektedir. vücutta bir süs bir aksesuar gibi algılanmakta çoğunlukla da farklı gö-rünme isteği ile yapılmaktadır.

309

II. ULUSLARARASI AKDENİZ SANAT SEMPOZYUMU2 INTERNATIONAL MEDITERRANEAN ART SYMPOSIUM

DOĞAL BOYA SEMPOZYUMU - ÇALIŞTAYI - SERGİSİ NATURAL DYE SYMPOSIUM - WORKSHOP - EXHIBITION

nd10 - 12 MAYIS 2017 10 - 12 MAY 2017

Fotoğraf 4. Altay Bölgesi Pazarık Kurganlarından Çıkan Mumy-alar-Ermitaj Müzesi Pazırık Kazılarını yürüten arkeolog Sergey Rudenko’dur.

Kaynakça

1- Derman M. Uğur, Eski Mürekkebciliğimiz, 1967, s. 97-112.

2- Diyarbekirli Nejat, Hun Sanatı, Milli Eğitim Ba-kanlığı Yayınları,1972.

3- Gülzar-ı Savab (XvII. asır) Nefeszade İbrahim Efendi, G. S. A. neşriyatı. Kilisli Muallim Rif’at Bey tertibi. 1939. (Bu eserin sonunda İstanbul kütübha-nelerindeki yazmalardan derlenen mürekkeb terki-bieri de mevcuttur).

4- Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay’ın verdiği ma’lumat (anlatım).

5- Ünver Süheyl, Tıp Tarihi Enstitüsü, Arşivi (Mü-rekkeb dosyası).

6- Ünver Süheyl, Türk İnce El San’atları Tarihi Üze-rine, 1964, s. 136.