izmir kültür ve turizm dergisi

164
SEFERİHİSAR-MENDERES Tatilde huzur arayanların adresi The address for those looking for serenity during their vacation İç Mimarinin bir başyapıtı: Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE HAZİRAN-TEMMUZ/JUNE-JULY 2012 YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 17 ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE HAZİRAN-TEMMUZ/JUNE-JULY 2012 YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 17 SEFERİHİSAR-MENDERES Tatilde huzur arayanların adresi The address for those looking for serenity during their vacation İç Mimarinin bir başyapıtı: Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design

description

izmir kültür ve turizm dergisi

Transcript of izmir kültür ve turizm dergisi

Page 1: izmir kültür ve turizm dergisi

SEFERİHİSAR-MENDERESTatilde huzur arayanların adresiThe address for those looking for serenity during their vacation

İç Mimarinin bir başyapıtı:Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & TOURISM MAGAZINEHAZİRAN-TEMMUZ/JUNE-JULY 2012YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 17

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & TOURISM MAGAZINEHAZİRAN-TEMMUZ/JUNE-JULY 2012YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 17

SEFERİHİSAR-MENDERESTatilde huzur arayanların adresiThe address for those looking for serenity during their vacation

İç Mimarinin bir başyapıtı:Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design

Page 2: izmir kültür ve turizm dergisi
Page 3: izmir kültür ve turizm dergisi

1İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 4: izmir kültür ve turizm dergisi

İmtiyaz Sahibi / Publisher on BehalfİZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü / Director of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial DepartmentAli AKSAKALİl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu / Editorial BoardYayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial BoardHaluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

Prof. Dr.Şadan GÖKOVALI - Prof. Dr. Füsun BAYKAL Doç. Dr. Gözde EMEKLİ- Hamdi TÜRKMEN Sirel EKŞİ M. Kaan ERGE - Talat AYDİLEK İsmail GÖÇMEN - Güzfent DİLEMRE Nalân MELEK - Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN

Mehmet İŞLERETİK BaşkanıPresedent of ETİK

Bülent TERCANETİK Başkan YardımcısıVice Presedent of ETİK

Danışma Kurulu / Consultative Board

Başkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİÖzer MUMCU - Veysi ÖNCEL

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]

www.izmirkulturturizm.gov.trYayın Türü: Yerel, iki aylık

50 6432 / Expo İzmir sunumu büyük beğeni topladı Izmir’s Expo presentation was a big success

36 / ETİK’ten turizm zirvesi gibi genel kurul ETİK’s general assembly turned into a tourism summit

44 / Kalplerin uyanışına tanıklık ediyor Witnesses the awakening of the hearts

50 / Tatilde huzur arayanların adresi

The address for those looking for serenity during their vacation

64 / Kordelya’nın ilk Katolik Kilisesi: St. Helen Kordelya’s first Catholic Church: St. Helen

70 / İç Mimarinin bir başyapıtı: Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design: Ephesus Terrace Houses 2

84 / “Tanınmayan yer sevilmez, sevilmeyen yer de vatan olmaz” “You don’t like the place you don’t know and you can’t call the place you don’t love home”

96 / İzmir’de festival ateşi 26. kez yanıyor The fire of the festival burns for the 26th time in İzmir

2 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 5: izmir kültür ve turizm dergisi

70 96

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı

Baskı Tarihi /Printing Date: 25.06.2012

32 / Expo İzmir sunumu büyük beğeni topladı Izmir’s Expo presentation was a big success

36 / ETİK’ten turizm zirvesi gibi genel kurul ETİK’s general assembly turned into a tourism summit

44 / Kalplerin uyanışına tanıklık ediyor Witnesses the awakening of the hearts

50 / Tatilde huzur arayanların adresi

The address for those looking for serenity during their vacation

64 / Kordelya’nın ilk Katolik Kilisesi: St. Helen Kordelya’s first Catholic Church: St. Helen

70 / İç Mimarinin bir başyapıtı: Efes Yamaç Evleri 2 A masterpiece of interior design: Ephesus Terrace Houses 2

84 / “Tanınmayan yer sevilmez, sevilmeyen yer de vatan olmaz” “You don’t like the place you don’t know and you can’t call the place you don’t love home”

96 / İzmir’de festival ateşi 26. kez yanıyor The fire of the festival burns for the 26th time in İzmir

106 / İzmir’in İki Seçkin Yapısı: Milli Kütüphane ve Elhamra Sahnesi Two of İzmir’s most elite structures: The National Library and Elhamra Stage

116 / Yorgun ama büyüleyici kent Moskova

A tired but enchanting city

128 / “İzmir’in markası sanat olmalı”

“Art must be Izmir’s brand”

132 / “İzmirimize otel yatırımı daha da artmalı”

“We need more hotel investments in Izmir”

138 / Adala 12 bin yıllık volkanik cennet A 12 thousand year old volcanic paradise: Adala

144 / İzmir butik müzelerle renkleniyor İzmir is jazzed up with boutique museums

150 / Doğal, kolektif ve barışçıl bir yaşam çağrısı A call for a natural, collective and peaceful life

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorSibel HEKİMOĞLU

Muhabir / InterviewerDerya ŞAHİNSerap GÜZELCAN

Fotoğraf Editörü / Photo Editor Süleyman DUMAN Grafik Tasarım / Graphic DesignRahşan AKSOY Sibel KAŞIKÇINeslihan EDİZ

Kapak Fotoğrafı-Cover PhotoSüleyman DUMAN

Çeviri / TranslationRoxanne YURCHAK

REKLAM / ADVERTISINGReklam Koordinatörü Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri Temsilcileri Customer RepresantativesHakan KÜL Dilem ŞANLIDerya ÇOLAK

Finans / FinanceDila Emral AYDIN

3İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 6: izmir kültür ve turizm dergisi

Izmir is a unique city, the pearl of Io-nia, where the entire world finds a peace from itself. Today, Izmir is welcoming the world with open arms with all its beauties and riches and shows us how big a heart it has.

It is our duty to bring those natural and historical assets to future generations and EXPO is a big opportunity in do-ing that.

EXPO, which will contribute greatly in taking Izmir to its rightful place, is one of the events I consider to be very important. I believe that Izmir, which welcomed 1, 5 million tourists last year, will be a star like Paris and London af-ter this event. İzmir, with the green area established in İnciraltı for EXPO, will be a more popular destination.

The organization of such a big event like EXPO in a unique city like İzmir and with an assertive theme like health, will greatly contribute to our culture, tourism and economy and in return, Turkey and the entire world will win. After our works which we are conduc-ting with great care after our experience in 2011, Izmir will be greatly rewarded

and praised. That is why EXPO is one of our country’s most important pro-jects. This is a great opportunity for us and for future generations. I urge all the people of Izmir to recognize this great opportunity and support us on our ca-use.

Support in our efforts come from non-governmental organizations that always push us to do better, the Governorship, the Metropolitan Municipality, all local authorities and institutions and most importantly, the locals of Izmir. I am proud of the works the City Cultural and Tourism Derectorate has achieved in advertising our city to the world.

I would like to thank all the contri-butors of this magazine, which is the directorate’s gift to Izmir- an instituti-on that has always supported me- and salute the people of Izmir with warmth.

Ertuğrul GünayMinister of Culture and Tourism

‘’İzmir will be a star’’

4 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 7: izmir kültür ve turizm dergisi

Tüm dünyanın kendinden bir parça bul-duğu, doğası, kültürü, tarihi ve insanıy-la bağ kurduğu eşsiz bir kent İyonya’nın incisi İzmir. Geçmiş ve geleceğin muh-teşem ahengiyle, tüm güzellikleri ve zenginlikleriyle İzmir bugün, dünyaya kucak açmakta; topraklarının, kültü-rünün ve insanının ne kadar büyük bir kalbi olduğunu göstermektedir bizlere.

İzmir’de doğanın ve tarihin bize sun-duklarını gelecek nesillere aktarmak sadece İzmir’e değil, Türkiye’ye ve tüm dünyaya borcumuzdur. EXPO ise bu-nun için büyük bir fırsattır.

Türkiye’nin çok kültürlü yapısını, fark-lılıkları kucaklayan anlayışını, misafir-perverliğini en iyi yansıtan kentlerimiz-den birisi olan İzmir’in hak ettiği yere gelmesine önemli katkıları olacağını düşündüğüm EXPO, benim büyük önem verdiğim etkinliklerden birisidir. Geçtiğimiz yıl 1.5 milyona yakın ziya-retçiyi ağırlayan İzmir’in, milyonlarca kişiyi kente getirecek bu etkinlik ile Paris ve Londra gibi bir yıldız olacağı-na inancım tamdır. İzmir, İnciraltı’nda oluşturulacak kentsel yeşil alan ile Türkiye’nin gurur duyacağı, dünyanın ise gıptayla bakacağı bir destinasyon haline gelecektir.

İzmir gibi eşsiz bir kentte, İnciraltı gibi büyüleyici bir bölgede, sağlık ve termal turizm gibi iddialı olduğumuz bir ko-nuda, EXPO gibi büyük bir etkinliğin gerçekleşmesi kültürümüzü, turizmi-mizi ve ekonomimizi hak ettiği yere taşıyacak ve hem Türkiye hem dünya kazanacaktır. Bu önemi kavrayarak,

EXPO 2011’de kazandığımız tecrübe ile daha bilinçli bir şekilde yürüttüğü-müz çalışmalar sonucunda İnciraltı’nın yeşilliği ve EXPO’nun şanı İzmir’e ar-mağan olacaktır. İşte bu sebeple EXPO, ülkemizin en önemli projelerinden biri-sidir. Bu fırsat tüm İzmir, tüm Türkiye ve gelecek nesillerimiz için altın değe-rindedir. Ben de tüm İzmirlileri bu de-ğeri fark ederek, bizim için bir mücev-her olan İzmir’in turizmin incisi olması ve ülkemizin zirveye taşınması yolunda bize destek olmaya davet ediyorum.

İzmir’i parlak bir geleceğe taşımak için yürüttüğümüz çalışmalarda bizi teşvik eden, daha iyisini yapmaya heveslendi-ren de sivil toplum kuruluşlarının, başta Valiliğimiz ve İl Büyükşehir Beledi-yesi olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, özellikle de İzmir hal-kının desteğidir. İzmir’i ve Türkiye’yi tüm dünyaya doğru tanıtabilmek için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce top-lumun her kesimi ile işbirliği içerisinde yürütülen çalışmaları dikkatle takip et-mekteyim.

Bakanlığım ve İzmir Milletvekilliğim süresince her daim yanımda yer alan İz-mir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün İzmir’e armağanı olan ve 2009 yılından bu yana İzmir’in tanıtılmasına değerli katkılar sağlayan derginizin hazırlan-masında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, tüm İzmirlileri en içten saygıyla selamlıyorum.

Ertuğrul Günay

Kültür ve Turizm Bakanı

“İzmir yıldız olacak’’

5İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 8: izmir kültür ve turizm dergisi

Christie’s müzayede kataloğu kapağında bir Türk sanatçıYurtiçinde ve yurtdışında birçok sergiye davet alan Fırat Neziroğlu, düzenli ola-rak katıldığı dünyanın en seçkin müzayedeleri Christie’s / Dubai ve Sotheby’s / Londra’da eserleri ile Türkiye’yi temsil ediyor. Müzayede katolog kapağında üre-timiyle yer alan sanatçı, Anadolu’nun geleneksel kilim tekniğini uygulayarak eser-lerini oluşturuyor. Neziroğlu, yün, pamuk, keten hatta kağıt kullanarak dokuduğu eserlerinde günün kavramlarını portrelere yansıtıyor. “Bir sanatçının ulaşmak iste-diği nokta, kendi sanat dili olmasıdır. Bu da özgün bir teknik ve bakış açısı ile har-manlanıp ortaya çıkar” diyen Neziroğlu, dokumalarında misina ipliği kullanıyor.

A Turkish artist on the cover of Christie’s auction catalogue Fırat Neziroğlu, who is invited to many exhibitions all around the world, is repre-senting Turkey at elite auction houses Christie’s / Dubai and Sotheby’s / London with his artworks. The artist, who is featured on the cover of the auction cata-logue, establishes his artworks by applying Anatolia’s traditional carpet technique. Neziroğlu ref lects current issues on his portraits which he weaves from wool, cotton, f lax and even paper. Neziroğlu, who says “An artist’s target is to establish his own art language and this is formed with combination of a unique technique and view-point”, uses fishing line rope in his woven fabrics.

Çim konserlerinin ilki Zuhal Olcay’dan2009 yılından bu yana İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ücretsiz düzenle-nen ‘Çim Konserleri’ Zuhal Olcay’ın muhteşem performansı ile başladı. Sevilen sanatçı birbirinden güzel şarkılarını İzmirliler için seslendirdi. Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki konsere İzmirliler büyük ilgi gösterdi. Çim Konserleri kapsamın-da, birbirinden ünlü isimler İzmirlilerle buluşacak. 21 Haziran’da ‘Encanto Cu-bano’, 28 Haziran’da ise ‘Bike Baran’ sahneye çıkacak. Temmuz ayının ilk konuğu ‘Yüksek Sadakat’. Grup, 5 Temmuz’da sahne alacak. 12 Temmuz’da ‘Grup Kırıka’, 19 Temmuz’da ‘Orkestra Albatros’, 26 Temmuz’da ise ‘İncesaz’ çim konserlerinin konuğu olacak. Ağustos ayı ‘Ömer Faruk Tekbilek’in konseriyle başlayacak. 9 Ağustos’ta ‘Yansımalar’, 16 Ağustos’ta ‘Halil Karaduman ve Türk Kahvesi Grubu’, 23 Ağustos’ta da ‘Tual Sezi’, müzikseverleri Tarihi Havagazı Fabrikası’nda buluştu-racak. 6 Eylül’de ‘Feridun Düzağaç’, her yaştan dinleyiciye seslenecek.

The first concert on the grass is from Zuhal Olcay The “Grass Concerts”, organized since 2009 for free by the Izmir Metropolitan Municipality, began with a magnificent concert by Zuhal Olcay where the singer performed her most beautiful songs for the people of Izmir. Many locals attended the concert which took place at the historical Gas Factory. Many famous artists will perform during the event. ‘Encanto Cubano’ will take to the stage on June 21, followed by ‘Bike Baran’ on June 28. ‘Yüksek Sadakat’ will be the first group to perform in July and they will take the stage on July 5. ‘Grup Kırıka’ will perform on July 12, ‘Orkestra Albatros’ on July 19 and ‘İncesaz’ on July 26. The month of August will begin with a concert from Ömer Faruk Tekbilek. ‘Yansımalar’ will be on stage of August 9, Halil Karaduman ve Türk Kahvesi will perform on August 16, and ‘Tual Sezi’ will be on stage on August 23. On September 6, Feridun Düzağaç will take to the stage.

Güncel / Actual

6 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 9: izmir kültür ve turizm dergisi

7İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 10: izmir kültür ve turizm dergisi

Ayakkabı / Kış” Fuarı 32. kez açıldı. “Ayakkabı / Kış – İzmir Ayakkabı, Çanta ve Aksesuarları Fuarı” Kültürpark Fuar Alanı’nda 32. kez açıldı. 127 firmanın katıldığı fuarda; bay, bayan, çocuk ve spor ayakkabı modeller, bot, çizme, çanta, bavul, cüzdan ve kemer tasarımları sergilendi. 11 bin metrekarelik alanda düzenlenen fuara yurtdışından Tayvan, yurtiçinden ise İzmirli ayakkabıcıların yanı sıra Adana, Ankara, Çorum, Gaziantep, İstanbul, Kon-ya, Sakarya ve Trabzon’dan firmalar katıldı. Fuarın hazırlık sürecinde 41 ülkede alıcı çalışması yapan İZFAŞ, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hırvatistan, Macaristan, Mısır, Rusya, Slovakya, Suudi Arabistan, Suriye ve Yunanistan’dan gelen alım heyetlerinin ulaşım ve konaklama giderlerini karşıladı. Ayakkabı Yaz ve Ayakkabı Kış olmak üzere yılda iki kez gerçekleştirilen fuar; İZFAŞ, İzmir Ayak-kabıcılar Odası, Ege Ayakkabı Sanayicileri Derneği (EGE-AYSAD) ve sektör tem-silcilerinin destekleri ile gerçekleştirildi.

“The winter shoe fair opened for the 32nd time. “The winter shoe, bag and accessories fair” opened at the Kültürpark Fair Area for the 32nd time. Casual and dress shoes for men, women and children, boots, bags, suitcases, wallets and belts were exhibited during the fair which was attended by 127 firms. Companies from Taiwan and from all around Turkey participated in the fair which took place on an 11 thousand square meter area. İZFAŞ, which researched buyers from 41 countries during the preparations for the fair, paid for the travel and accommodation expenses of buyers from Azerbaijan, the UAE, Croatia, Hungary, Egypt, Russia, Slovakia, Saudi Arabia, Syria and Greece. The fair which is being organized twice each year as Shoe Summer and Shoe Winter, was sponsored by İZFAŞ, Izmir Chamber of Shoe Manufacturers, the Aegean Shoe Industrialists Association and sector representatives.

Eski bisikletlerle tarihe yolculuk19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı dolu bir programla kutla-yan İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan da İzmirlilere nostalji keyfi yaşatı-yor. Gençlik Haftası kutlamaları kapsamında Tarihi Havagazı Fabrikası’nda açılan ‘Eski Bisiklet Sergisi’, işte bu keyif li etkinliklerden biri. Açılış kurdelesini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, eşi Dr.Türkegül Kocaoğlu, Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Serpil Alpman’ın kestiği sergiyle ilgili bilgi veren ‘Perşembe Akşamı Bisikletçileri’ kurucusu Muhlis Dilmaç, “Bu tarihi me-kanda, aralarında 100 yıllık geçmişe sahip, şaftlı, elektrik motorlu, üç tekerlekli, iki tekerlik kay kay da dahil olmak üzere toplam 23 adet bisiklet sergileniyor. Ayrıca, resimler ve afişler de bulunuyor’’ dedi.

A journey back in time with old bicycles The Izmir Metropolitan Municipality, which celebrated May 19th with an exten-sive program, also provides nostalgic events for the people of Izmir. The Old Bicycle Exhibition, which took place at the historical Gas Factory, was one of the events that was organized during the national holiday. The exhibition was opened by Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, his wife Dr. Türkegül Kocaoğlu and Ambassador Serpil Alpman. The founder of the Thursday Night Cyclists Muhlis Dilmaç, who spoke at the opening ceremony, said “23 old bicycles are on display at this historical location along with pictures and posters.’’

Güncel / Actual

8 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 11: izmir kültür ve turizm dergisi

9İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 12: izmir kültür ve turizm dergisi

Adını İzmirliler koyduİzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı’nda dünyaya gelen yavrunun adı belli oldu. İzmirlilerin anketle katıldığı oylama sonucunda sevimli yavruya, “Du-man” adı verildi. Kış aylarında dünyaya gelmesine karşın ancak baharın sıcak yü-zünü göstermesiyle birlikte gökyüzüyle tanışan bebek ayı, yaramazlıklarıyla kısa sürede İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın en çok ilgi çeken üyelerinden biri oldu. Parkın sitesinde açılan ankete katılarak isim önerisinde bulunan İzmirliler, sevimli yavruya Duman isminin verilmesini kararlaştırdı. En çok önerilen diğer isimler arasında “Özgür” ikinci, “Şanslı” ise üçüncü oldu.

Named by the people of Izmir We now know the name of the baby bear that was born in the Izmir Natural Park. After the poll, the people of Izmir named the bear “Duman” which means smoke in Turkish. The bear, who was born last winter, is one of the attraction points in the park. The majority of the people who voted to pick a name for the bear preferred Duman. The second most voted name “Özgür” which means free in Turkish and the third was “Şanslı” which mean lucky.

Antik Kentler Festivali başladı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bu yıl ilki Ege Bölgesi’nin 7 antik kentinde gerçekleştirilecek olan Antik Kentler Festivali, Kütahya’daki Aizonai Antik Ken-ti Zeus Tapınağı’nda başladı. Anadolu Filarmoni Orkestrası’nın şef Cemil Günçer yönetiminde Anadolu ve dünya müziklerinden seslendirdiği eserler dakikalarca al-kışlanarak, büyük ilgi gördü.

Tarihi mekanlara gerçekleştirdikleri program ile zenginlik katan Anadolu Filarmo-ni Orkestrası, Antik Kentler Festivali kapsamında sırasıyla Manisa Sart Harabeleri, Denizli Hierapolis Antik Kenti, Aydın Afrodisias Antik Kenti, İzmir Efes Antik Kenti, Çanakkale Assos Antik Kenti, Muğla Antik Tiyatro’da sahne alacak.

The Antique Cities Festival has begun The Antique Cities Festival, which will take place for the first time in the 7 antique cities in the Aegean Region, began at the temple of Zeus in the Aizonai antique city in Kütahya. The concert, given by the Anatolian Philharmonic Orchestra conducted by chef Cemil Günçer, was a big hit with the crowd.

The Anatolian Philharmonic Orchestra, which add richness to historical locations with their program, will perform at Manisa Sart Ruins, Denizli Hierapolis antique city, Aydın Aphrodisias antique city, İzmir Ephesus antique city, Çanakkale Assos antique city and Muğla antique theatre.

Güncel / Actual

10 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 13: izmir kültür ve turizm dergisi

11İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 14: izmir kültür ve turizm dergisi

The Izmir visual identity project, prepared by the advertising company headed by fa-mous poster designer Emrah Yücel within

the context of the Urban Branding Strategic Plan undertaken by the Izmir Development Agency, was shared with the public. The president of the I Mean It Creative agency Emrah Yücel, who spoke at the ceremony, pointed out that Izmir was the first city to develop its brand in Turkey. Yücel, who stated that they had highlighted the fact that Izmir was a pioneer in many things within the visual identity, said that Iliad, the first monumental book of the Western civilization, was written in Izmir by Homer, the first hospital in Asia was built in Izmir, the first economy summit was held in Izmir and the first female theatre performer was from Izmir. Yücel, who added that Izmir’s slogan was chosen as “the frontier city of Turkey”, said that the identity would be based on this slogan. The Governor of İzmir and İZKA Chairman Ca-hit Kıraç said that this new logo was going to be used along with the EXPO 2020 logo in all the works concerning the bid for EXPO 2020. Kıraç, who said that Izmir had taken a step towards be-coming a world city, added: “It is now the time for Izmir to make it to the global stage. We are making that happen during the EXPO process. Its introduction should be believable and trustworthy. We must make the right arguments. Cities, just like people, must be honest, convey the truth, must be consistent, their communication must be uni-fied and in harmony. We are happy to have pre-pared the best visual identity that correctly reflects the character of Izmir. With this identity, we are continuing our tradition of being a pioneer city.” Governor Kıraç said that the new logo will be in use within a month in all communication docu-ments. İzmir Metropolitan Municipality Chief Magis-trate Aziz Kocaoğlu added that the works regard-ing the pioneer identity of Izmir still continued today.

Öncülerin şehri: İzmir

İzmir’in uluslararası tanıtım ek-sikliğinin giderilmesi amacıy-la İZKA tarafından hazırlanan

Kentsel Marka Stratejik Planı kapsa-mında dünyaca ünlü afiş tasarımcısı Emrah Yücel başkanlığındaki şirke-te hazırlatılan İzmir Görsel Kimlik Çalışması kamuoyuna açıklandı. I Mean İt Creative Ajans Başkanı Em-ral Yücel, törende yaptığı konuşmada, Türkiye’de markasını geliştiren ilk kentin İzmir olduğuna dikkat çekti. İzmir’in görsel kimliği içinde kentin ilklere sahip olmasına atıfta bulunul-duğunu belirten Yücel, Batı uygarlı-ğının ilk anıtsal eseri olan İlyada’nın Homeros tarafından İzmir’de yazıldı-ğını, Asya’nın ilk hastanesinin, Kur-tuluş Savaşı’nın ilk kurşununun, ilk iktisat kongresinin, ilk kadın tiyatro-cunun İzmir’den çıktığını dile getirdi. Bu kapsamda İzmir’in sloganının ulu-sal düzeyde “öncülerin şehri”, ulusla-rarası alanda “frontier city of Turkey” olarak belirlendiğini kaydeden Yücel, kimliğin bu temel üzerinden yürütüle-ceğini söyledi.

İzmir Valisi ve İZKA Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Kıraç ise EXPO 2020

kapsamında yapılan tüm çalışmalarda EXPO logosunun yanında bugün açıklanan görsel kimlik logosunun kullanılacağını belirtti. İzmir’in dünya kenti olma yolunda önemli bir adım attığını belirten Kıraç, şöyle konuştu: “İzmir’in dünya sahnesine çıkma ve kendini anlatma vakti gel-di geçiyor. Bunu da EXPO süreciyle yerine getiriyoruz. Kendini anlatma süreci doğru argümanlarla ortaya konulmalı, inandırıcı ve güvenilir ol-malı. İnsanlar gibi şehirler de dürüst olmalı, gerçeği yansıtmalı, tutarlılık göstermeli, dışarıyla kurdukları ile-tişim bütünlük arz etmeli, tek sesli olmalıdır. İzmir’in karakterini en iyi yansıtan görsel kimliği hazırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu görsel kimlikle yeni bir alanda da öncülerin şehri olma özelliğini gösteriyoruz.” Vali Kıraç, İzmir ve İzmirlilerin kul-lanımı için hazırlanan logonun şe-hirdeki tüm iletişim materyallerinde birkaç ay içinde kullanılmaya başla-nacağını kaydetti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da İzmir’in öncü kimliğine uygun çalış-maların bugün de hızla devam etti-ğini belirtti.

The city of pioneers: İzmir

Güncel / Actual

12 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 15: izmir kültür ve turizm dergisi

13İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 16: izmir kültür ve turizm dergisi

Avusturya CumhurbaşkanıEfes’i gezdi 100 yılı aşkın süredir kazılarında Avusturyalı arkeologların görev yaptığı Efes Antik Kenti’ni gezen Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, “Buradaki etkinliklerin değerini biliyoruz, çalışmaların sürmesini istiyoruz.’’

Austrian Presidentvisited EphesusAustrian President Heinz Fischer, who visited the Ephesus antique city where

Austrian archeologists have been involved in the excavations for over 100 years, said “We know the importance of the works here and we want them to continue.’’

Güncel / Actual

14 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 17: izmir kültür ve turizm dergisi

Özel bir ziyaret için Türkiye’de bulunan Avusturya Cumhur-başkanı Heinz Fischer, İz-

mir programı kapsamında Efes Antik Kenti’ni gezdi. Konuk Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ve eşi Margit Fischer, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü-nay, Avusturya Bilim ve Araştırma Ba-kanı Karlheinz Töchterle, Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ayşe Sezgin’in yer aldığı heyete Kültür Varlıkları ve Mü-zeler Genel Müdürü O. Murat Süslü, İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Selçuk Kaymakamı Ayhan Boya-cı, Efes Müze Müdürü Cengiz Topal ve TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile Avusturya Arkeoloji Enstitüsü Efes Kazı Ekibi Başkanı Doç. Dr. Sabine Ladstatter eşlik etti.

Türkiye ile Avusturya arasında önemli ilişkiler olduğunu belirten Fischer, Efes Antik Kenti’ndeki kazılarda 100 yılı aş-kın süredir Avusturyalı arkeologların görev yaptığını hatırlatarak, Efes’te çok önemli bir kültürel mirasın ortaya çıka-rıldığını dile getirdi.

İzmir ziyaretinde Cumhurbaşkanı Ab-dullah Gül ile bir araya gelme fırsatı bulduğunu da belirten Heinz Fischer, “Cumhurbaşkanı Gül ile Avrupa, bu-radaki ortaklıklarımız ve ikili ilişkile-rimiz ile Avusturya-Türkiye arasındaki işbirliği hakkında görüştük. Daha sonra Türk hükümet yetkilileri, İzmir Valisi Cahit Kıraç ve milletvekilleri ile bir ara-ya geldik. Sadece Efes’teki kütüphaneyi değil, bütün alandaki önemli hususları görme imkânımız oldu. Gerçekten çok değerli hususları ve izlenimleri paylaş-tık’’ diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Fischer, Efes Antik Kenti’ndeki Yamaç Evler’de yürütülen çalışmalarda da Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün önemli katkıları olduğu-nu ifade etti. Efes Antik Kenti’nde bilim insanlarının ellerinden gelenin en iyisi-

Austrian President Heinz Fischer who was in Turkey for a special occasion visited the

Ephesus antique city during his stay in Izmir. Heinz Fischer and his wife Margit Fischer were accompanied by the Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, the Austrian Minister of Science and Research Karlheinz Töchter-

le, Turkey’s Ambassador to Vienna Ayşe Sezgin, Cultural Assets and Museums General Director O. Murat Süslü, İzmir Assistant Governor Haluk Tunçsu, City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, the kaimakam of Selçuk Ayhan Boyacı, the Director of the Ephesus Mu-seum Cengiz Topal, TURSAB president Başaran Ulusoy and the head of the Ephe-

15İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 18: izmir kültür ve turizm dergisi

ni ortaya koyduklarını belirten konuk Cumhurbaşkanı, sözlerini şöyle sürdür-dü: “Sayın Ertuğrul Günay başta olmak üzere bu bölgede çalışan bilim insanla-rına teşekkür etmek istiyorum. Burada sadece Türkiye ve Avusturya’dan değil, dünyanın birçok yerinden gelen bilim insanlarının emekleri var. Müzisyen-ler, müziğin bütün dünyanın anlaştığı bir dil olduğunu söylerler. Kültürel ve bilimsel alandaki işbirliğimize baktı-ğımız zaman bu alanların da ortak bir dil olduğunu söyleyebilirim. Buradaki etkinliklerin değerini biliyoruz, çalış-maların sürmesini istiyoruz.’’

Dünyaya örnek olacak işbirliğiKültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise Efes’teki işbirliğinin dün-yaya örnek olacağını ve yeni ürünler vereceğini belirtti. Günay “Biz son yıllarda Türkiye’de arkeolojik kazıla-ra, kazı alanlarının yeniden düzenlen-mesine, yeni müzeler yapılmasına ve eski müzelerin yeniden düzenlenmesi-ne büyük önem veriyoruz. Arkeolojik alanda çalışırken tarihin hiçbir döne-mini ayırmıyoruz. Hangi kültürden, hangi dönemden, hangi inançtan, han-gi dinden kalmış olursa olsun bütün bunlar insanlığın ortak zenginliğidir. İnsanlığın tarihini, büyük geleceğini güzelleştirmek için çalışıyoruz” dedi.

sus excavations Doc. Dr. Sabine Ladstat-ter from the Austrian Archeological In-stitute.

Fischer, who pointed out to the impor-tant relations between Turkey and Aus-tria, and the fact that Austrian arche-ologists were working on the Ephesus digs for over 100 years, said that a very important cultural heritage was being unearthed in Ephesus.

Heinz Fischer, who said that he had the opportunity to meet with Turkish President Abdullah Gül during his visit to İzmir, added “We spoke about our partnership here and the relationship between our two countries. Later on, we got together with members of the government and the Governor of Izmir Cahit Kıraç. We had the chance to see all the important artifacts here, not just the library. We shared important points and observations. ‘’

President Fischer stated that the Aus-trian Archeological Institute has con-tributed greatly to the excavations at the Terrace Houses in the antique city. The president, who said that scientists

were doing the best they could at the Ephesus antique city, continued: “I want to thank all the people working at the site but mostly Minister Ertuğrul Günay. There are people from all over the world working here. Musicians say that misc is a universal language. Looking at our cultural and scientific cooperation, I can say that we also have a universal language. We know the im-portance of the works here and we want them to continue.’’

A cooperation that couldset an example in the world The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay stated that the coop-eration in Ephesus would be an exam-ple for the world and would yield new findings. Günay said, “In recent years, we have put great importance on excava-tions, the reorganization of dig sites, the establishment of new museums and the renovation of old ones. In archeology, we don’t put specific importance on just one period. All these, no matter which period and religion they come from, are the joint assets of humanity. We are working towards improving the future of mankind.”

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Efes’teki işbirliğinin dünyaya örnek olacağını ve yeni ürünler

vereceğini belirtti.

The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay

stated that the cooperation in Ephesus would be an

example for the world and would yield new findings.

16 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 19: izmir kültür ve turizm dergisi

17İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 20: izmir kültür ve turizm dergisi

“The Izmir Regional Renewal Strategy”, jointly formulated by the Izmir Devel-opment Agency, The Aegean Univer-sity’s Science and Technology Center and TÜİK İzmir Regional Directorate, was introduced during a meeting which was attended by the Minister of Development Cevdet Yılmaz. Yılmaz, who pointed out the project was in harmony with Izmir’s “an innovative city that develops while protects” vision, said “Following the necessary steps in the strategy is crucial for the implementation of the project.” The Governor of Izmir and chairman of the Izmir Development Agency Cahit Kıraç added that they needed a more in-novative Izmir to meet their 500 billion dollar export target in 2023. Kıraç said, “According to the Global Metromonitor 2011 Poll”, conducted among the world’s largest metropolises, Turkey’s three big-gest cities were named three of the world’s fastest growing metropolis economies. Izmir left Istanbul and Ankara behind, taking the 4th place.’’

İzmir’de yenilik seferberliği

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tara-fından Ege Üniversitesi Bilim Tek-noloji Araştırma ve Uygulama Mer-

kezi (EBİLTEM) ve TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü ile birlikte yürütülen “İzmir Bölgesel Yenilik Stratejisi”, Kalkınma Ba-kanı Cevdet Yılmaz’ın katıldığı toplantı-da tanıtıldı. İzmir’in kendisine belirledi-ği ‘Koruyarak gelişen, üreterek büyüyen yenilikçi İzmir’ vizyonu ile yapılan çalış-manın bire bir uyduğunu belirten Yılmaz, “Bu strateji çalışmasının çizdiği yolda adımların atılması stratejinin uygulan-ması açısından önem taşıyor” dedi. İzmir Valisi ve İzmir Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Kıraç ise, 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefini yakala-mak için daha yenilikçi bir İzmir’e ihtiyaç olduğunu söyledi. Kıraç, “Dünyanın en büyük 200 metropol kentinin ekonomile-ri arasında yapılan “Global Metromonitor 2011” adlı araştırmaya göre, Türkiye’nin

üç büyük şehri de dünyanın en hızlı büyü-yen metropol ekonomileri arasına girmeyi başardı. Ancak İzmir listede, hızlı büyü-me alanında İstanbul ve Ankara’yı geride bırakarak, 4’üncü sırada yer aldı’’ dedi.

A renewal campaign for Izmir

18 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Güncel / Actual

Page 21: izmir kültür ve turizm dergisi

19İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 22: izmir kültür ve turizm dergisi

Kentin yetiştirdiği önemli mi-mar ve tasarımcıları bir araya getiren İzmir Büyükşehir Be-

lediyesi, 40 kilometrelik sahil şeridi-ni baştan sona tasarladı. “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı” adıyla yürütülen çalışma, tüm detayla-rıyla birlikte İzmir basınına tanıtıldı. Mavişehir’den İnciraltı’na uzanan kıyı şeridinin ve Körfez’in yeniden tasarlan-masını hedef leyen projeye göre, körfez kıyıları 4 bölgeye ayrıldı. İzmir Büyük-şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ‘’İzmir’in bir inovasyon kenti olması ve Akdeniz Akademisi çatısı altında, önce

Akdeniz’de var olup sonra dünyaya açıl-ması için bir yol haritası belirledik. Pro-jede alanında uzman 100’ü aşkın kişi gönüllük esasıyla çalışacak. Kısa sürede ihaleye çıkılacak ve çalışmalara bölüm bölüm başlanacak’’ dedi. Proje Lideri Prof. Dr. İlhan Tekeli ise çalışmanın İzmirlilerin denizle ilişkisini güçlendir-meyi ve yaşam kalitesini artırmayı he-def lediğini bildirdi. Proje kapsamında İzmirlinin denizle daha fazla bütünle-şebilmesi için kent terasları, deniz bal-konları, yüzer platformlar, kent kumsalı gibi uygulamaların hayata geçirilmesi öngörülüyor.

İzmir kıyıları yeniden doğuyor

The shores of Izmir are being reborn

The Izmir Metropolitan Munici-pality, which brought together the city’s most prominent ar-

chitects and designers, completely re-designed the 40 kilometers shoreline of the city. The work, which is called “The strategic plan which will strengthen the bond of the people of Izmir and the sea”, was introduced to the press in detail. According to the project which involves the redesigning of the shoreline from Mavişehir all the way to İnciraltı, the shores were divided into four re-gions. İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu said, ‘’we drew a road map to make Izmir an innovative city that will first be recog-nized in the Mediterranean and then all around the world. Over 100 experts will work voluntarily for the project. The project will be opened for public bid shortly and works will begin gradually.’’ Project leader Prof. Dr. İlhan Tekeli added that the target was to strengthen the bond between the people of Izmir and the sea and increase the quality of life. City terraces, sea balconies, f loat-ing platforms and city beaches will be built as part of the project.

20 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Güncel / Actual

Page 23: izmir kültür ve turizm dergisi

21İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 24: izmir kültür ve turizm dergisi

There was a meaningful gesture from Izmir to Italy, which is celebrating the 150th anniver-

sary of its national union. One of the streets in Alsancak was named Ital-ian Street, per the request of the Ital-ian Consulate. During the ceremony, Izmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu said, “I hope this street will improve the social and economic relationship and brotherhood between the two countries.”

Italian Consul Igor Di Bernardini stated that the symbolic value of the gesture was very moving. İzmir As-sistant Governor Haluk Tunçsu added that among European societies, Ital-ians were the ones who most resem-bled Turkish people and said that this gesture was very important in bring-ing the two societies together. Konak Chief Magistrate Hakan Tartan add-ed that this gesture was also impor-tant for Turkey.

İzmir ile İtalya artık daha yakın

İzmir and Italy are now closer

Ulusal birliğine kavuşmasının 150. yıldönümünü kutlayan İtalya’ya, İzmir’den anlamlı

bir jest geldi. İtalyan Konsolosluğu’nun talebi üzerine Alsancak semtinde-ki sokaklardan birine İtalya Sokağı adı verilerek, açılışı gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Açılışı yapılan soka-ğın iki ülke arasındaki dostluğun, ba-rışın, kardeşliğin yanı sıra ekonomik ve sosyal ilişkilerin de gelişmesine katkıda bulunmasını diliyorum” dedi.

İtalya’nın İzmir Konsolosu Igor Di Bernardini, ülkesinin Ulusal Birliği’nin 150. Yıldönümü etkin-likleri kapsamında İzmir’in en güzel sokaklarından birine İtalya Sokağı adının verilmesi kararının sembolik değerinin çok büyük olduğunu kay-detti. İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu ise Avrupa’daki toplumlar arasında Türklere en yakın özellikle-re sahip uluslardan birinin İtalyanlar olduğunu, bu anlamda iki ülke arasın-daki yakınlaşmaya imkân sağlayacak bu girişimin de hayli önem taşıdığını dile getirdi. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan da dostluk adına atılan adımın sadece İzmir değil, Türkiye adına da önem taşıdığını vurguladı.

Güncel / Actual

22 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 25: izmir kültür ve turizm dergisi

23İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 26: izmir kültür ve turizm dergisi

The photograph exhibition which exhibits the rich biodiversity of the Gediz Delta and its impor-

tance for Izmir within the context of the preservation works that are jointly car-ried out by the Nature Foundation and Tour du Valat Biology Station is now open at the Karşıyaka Municipality. The exhibition, which can be seen at the Hamza Rüstem Photography House, is open until July 8, 2012. The same exhi-bition will also come to the Kültürpark Art Gallery on June 20 and will be open until June 27.

The exhibition, which was opened to fund the preservation of biodiversity in the region and support its advertising, includes 54 photographs taken by Jean-François Hellio and Nicolas Van Ingen and provides a visual festival.

The delta, which is comprised of la-goons, salty marshes and saltpans that are separated from the sea by courses that run parallel to the land, is home to many species of birds, mammals and fish. The delta has housed 263 species of birds until now and is one of the two most important breeding areas for f la-mingos in Turkey. Although the delta is named a protected area, it is in serious danger because of unplanned urbaniza-tion. The exhibition, which aims to in-troduce the area to the people of Izmir, is waiting for visitors for the continuity of the species that inhabit the region.

Gediz Deltası fotoğraflara yansıdı

Doğa Derneği’nin Fransız Tour du Valat Biyoloji İstasyonu or-taklığı ile Gediz Deltası’nda

yaptığı koruma çalışmaları kapsamında düzenlenen, Gediz Deltası’nın zengin biyoçeşitliliğini ve İzmir için önemini konu alan fotoğraf sergisi, Karşıyaka Belediyesinin açıldı. Hamza Rüstem Fotoğraf Evi’nde İzmirli sanatseverlerle buluşan sergi, 8 Temmuz 2012 tarihi-ne kadar gezilebilecek. Aynı sergi 20 Haziran tarihinde İzmir Valiliğinin desteği ile İzmir Resim Heykel Müzesi, Kültürpark Sanat Galerisi’nde açılacak ve 27 Haziran tarihine kadar görülebi-lecek.

Barındırdığı canlılar açısından Akde-niz havzasının en önemli sulak alanla-rından olan Gediz Deltası’nda, deltanın yaşam alanlarını, biyolojik çeşitliliğini korumak, yerel halk ve yöneticilerle iş-birliği içerisinde tanıtımına katkı sağ-

lamak amacıyla gerçekleştirilen sergi, Jean-François Hellio ve Nicolas Van In-gen tarafından çekilmiş 54 fotoğraftan oluşuyor. Sergi, görsel açıdan adeta bir şölen sunuyor.

Gediz Nehri’nin denize döküldüğü noktada ince uzun ve karaya paralel kordonlarla denizden ayrılmış lagünler, tuzlu bataklıklar ve aktif olarak üretim yapılan tuzlalardan oluşan delta çok sayıda kuş, memeli ve iç su balığına ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar 263 kuş türü gözlenen delta, f lamingonun ül-kemizdeki iki önemli üreme alanından birisi. Delta, birçok koruma statüsüne sahip olmasına karşın bugün plansız ya-pılaşma nedeniyle ciddi tehlike altında. İzmirliler ile iç içe yaşayan canlı türle-rinin devamlılığı için İzmirlilerin alanı tanımasını hedef leyen sergi tüm İzmir-lilerin ilgisini bekliyor.

Gediz Delta reflected on photographs

Güncel / Actual

24 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 27: izmir kültür ve turizm dergisi

25İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 28: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir Büyükşehir Belediyesi, üstün niteliklere sahip bir opera binasını kente kazandırmak için uygulama

projesi sözleşmesi imzaladı. İzmir Büyük-şehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile mimari proje yarışması birincisi Yüksek Mimar Mehmet Kütükçüoğlu ile Yüksek Mimar Ertuğ Uçar’ın imzaladığı sözleş-me kapsamında, Cumhuriyet tarihinin “opera sanatına özel” ilk binası İzmir’den yükselecek.

“İzmir Opera Binası”nın sözleşme töre-ninde konuşan İzmir Büyükşehir Bele-diye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bugün-kü verilerimize göre proje biter bitmez ihaleye çıkacak durumdayız ve bu dev projeyi gerçekleştirecek ekonomik güce sahibiz’’ dedi. Yüksek Mimar Mehmet Kütükçüoğlu’da, opera binasının İzmir’e çok yakışacağını belirtti. Yarışmada bi-rincilik kazanan ekipte yer alan Yüksek Mimar Ertuğ Uçar ise, İzmir opera bi-nasını “Rüya bir proje” olarak tanımladı. İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Aytül Büyüksaraç da, “İzmir Opera Balesi’nin bu yıl 30. yılını kutluyoruz. Böyle bir zamanda bize veri-len en büyük hediye bu olsa gerek’’ dedi. İzmir Opera Binası 25 bin metrekare bir arsa üzerinde kurulacak. İçinde operayı da destekleyecek ve ondan beslenen baş-ka işlevler de yer alacak. 1200 kişilik ana salon, 400 kişilik bir küçük salon yer ala-cak. Bale ve onunla ilgili atölyeler de bu-lunacak. Sanatçılar ve jüri üyeleri projeyi, “İzmir ile birlikte anılacak, İzmir’i tem-sil edecek bir yapı” şeklinde tanımlıyor. Gündelik yaşamla sanatın buluşması için de ortam oluşturacağı düşünülüyor.

İzmir’in “rüya projesi” başlıyorİzmir’s “dream project” begins

The Izmir Metropolitan Mu-nicipality signed an applica-tion project for the construc-

tion of a high end opera building. According to the agreement signed by İzmir Metropolitan Mu-nicipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu and architects Mehmet Kütükçüoğlu and Ertuğ Uçar, the f irst republic era opera building will be constructed in Izmir.

Aziz Kocaoğlu, who spoke at the signing ceremony, said “According to our data, the public bid will be-gin as soon as we f inish the project and we have the economic power to realize this giant investment’’ Architect Mehmet Kütükçüoğlu added that the opera building

would be a great addition to Izmir. Award winning architect Ertuğ Uçar described the opera build-ing as Izmir’s dream project. The director of the İzmir State Opera and Ballet and Art Director Aytül Büyüksaraç said, “We our celebrat-ing our 30th anniversary this year and this is the biggest gift we have received.’’ The Izmir Opera Build-ing will be constructed on a 25 thousand square meter land. There will be a 1200 people capacity main hall and a 400 people capacity smaller hall. The structure will also include ballet workshops. Artists de-scribe the project as a building that will represent Izmir. It will also be a place where art will be incorporated into daily life.

Güncel / Actual

26 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 29: izmir kültür ve turizm dergisi

27İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 30: izmir kültür ve turizm dergisi

Gül’den İzmirlilere EXPO taktikleriCumhurbaşkanı Abdullah Gül, İzmir’de düzenlenen EXPO 2020 zirvesinde İzmirlilere kazanma taktikleri vererek, lobiciliğin önemine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Gül, “Bu işi şansa bırakmayın” dedi.

President Abdullah Gül, who offered tactics to the EXPO committee during the EXPO 2020 Summit in Izmir, pointed out to the importance

of lobbying activities. President Gül said, “Don’t leave this to chance”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İzmir Crowne Plaza’da EXPO 2020 ile ilgili yapılan sunum

toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Gül’e kabinenin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay eşlik etti. Konuşmasında İzmir’i çok çeşitliliği olan güzel ve şirin bir kent olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, EXPO 2020’nin bir İz-mir projesi değil, büyük bir Ege Bölgesi ve Türkiye projesi olduğunu söyledi.

Adaylık sürecinde temayı ilgilendiren kurum ve kişiler ile irtibata geçilmesi gerektiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: “Seçtiğiniz konu çok iyi bir konu. Hem devletler hem de birey ve toplumlar için öncelikli bir konu. Bu konuyu iyi işleyebilmemiz gerekiyor. Çünkü bu konunun ortakla-rı çok. Birincisi Dünya Sağlık Örgütü. Muhakkak bu işin içine dahil edilme-li. Sizin ortağınız gibi hareket etmeleri için ne gerekiyorsa yapın. Sağlıkla ilgili büyük şirketleri, sağlıkla ilgili cihazlar üreten, hastaneler yapan kurumları da

President Abdullah Gül attended the presentation meeting con-cerning EXPO 2020 at İzmir

Crowne Plaza. President Gül was ac-companied by the Minister of Trans-portation, Maritime and Communica-tion Binali Yıldırım and the Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay.

President Abdullah Gül, who described Izmir as a diverse and beautiful city, said that EXPO 2020 was not only Izmir’s project but an important proj-ect for the Aegean Region and Turkey. President Gül, who said that facilities and institutions regarding the theme must be contacted during the candidacy project, added: “The theme you have chosen is great. It is an important subject for states and societies. We need to process this theme well because the theme has many part-ners. The most important is the World Health Organization. They must be in-cluded in the process. Do everything in your power to make them act like your partner. Also include big health com-panies, hospitals and manufacturer of

EXPO tactics from President Gül

Abdullah GÜL

Güncel / Actual

28 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 31: izmir kültür ve turizm dergisi

bu işin içine sokun. Ne kadar lobiniz olursa o kadar etkin olursunuz. Yurtdı-şındaki üniversiteleri, tıp fakültelerini, doktor derneklerini bu işin içine sokun. Bunlar görünmez birer lobi kuruluş-larımız olsun. Dünyada 160 ülke var. Bazılarının kararları çok objektif ol-mayan süreçlerden geçer. Bu deneyimi daha önce yaşadınız. O deneyimlerden edindiklerinizle eksikliklerin gideril-mesi lazım. Ticaret ve sanayi odaları da çok önemlidir. İzmir EXPO’sunun en önemli dinamosu iş dünyasıdır. Onlar da çok aktif şekilde bu işin içinde olma-lı. Dışişleri Bakanlığımız da görünen en büyük güçtür. Çok değerli büyük elçilerin tavsiyelerini, getirecekleri öne-rileri dikkate alın.”

“Bu sefer işi şansa bırakmayın”Türkiye’nin genel profiline bakıldı-ğında pozitif anlamda yükseldiği bir dönem yaşadığını söyleyen Cumhur-başkanı Abdullah Gül, EXPO’nun ka-zanılması sürecinde iki önemli ayrım noktasına dikkat çekti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işin bir devlet eliyle yürütülen kısmı, bir de bunun ötesin-

health devices. Lobbying will increase your effectiveness. Involve international universities, medical schools and medi-cal associations. Let them be your in-visible lobbies. There are 160 countries in the world. The decision of some can-not be objective. You have experienced it before. You need to make up for your shortcomings. Chamber of commerce and industries are crucial. The most important dynamic of İzmir’s EXPO is the business world. They must be more active during this process. Our Ministry of Foreign Affairs is also an important player. Take into account the valuable input of ambassadors.” “Don’t leave it to chance this time”President Abdullah Gül, who stated that we have entered a period where Turkey’s general profile is rising in a positive manner, pointed out to two im-portant intersection points during the candidacy process:

“The government has things and you have things to do during this process.

You need to secure the vote of each and every country. This is a time when the general profile of Turkey is ris-ing. All the hotels in Istanbul are fully booked. The tourism season is going great. These are advantages. We also went through tough times. We had to withdraw our candidacy from a couple of major organizations. This is a time when we can achieve all of these. Today is the day. Don’t leave it to chance this time. Izmir will go under major renova-tion if we can secure the bid. Infrastruc-ture investments will be realized. We need to work hard. If we have f laws, we will correct them. Last time, the zoning law concerning İnciraltı wasn’t ready but that was finalized last week. We are good to go. You have the full support of the government.”

Kocaoğlu thanked the government heads İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu said that they had received the full support of the government during the EXPO process and thanked the government. Kocaoğlu,

29İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 32: izmir kültür ve turizm dergisi

de size düşen görevler var. Her ülkeyi neredeyse üzerine zimmetlemelisiniz. Türkiye’nin genel görünümünün yük-seldiği bir dönemdeyiz. İstanbul’a git-tiğiniz zaman otellerde yer yok. Turizm sezonlarını soruyorum, çok iyi olduğu ce-vabını alıyorum. Tüm bunlar avantajları-mızdır. Bizim de çok sıkıntılı dönemleri-miz olmuştu. Aday oluğumuz çok büyük organizasyonlardan, adaylıklarımızı çek-mek zorunda kaldık. Şimdi bütün bunları yapabilmek için iyi bir dönemdeyiz. Gün, bugündür. Bu sefer işi şansa bırakmayın. Böyle bir proje kazanıldığı zaman İzmir elden geçecektir. Alt yapı yatırımları ya-pılacaktır. Çok büyük çalışmalar yapma-mız lazım. Eksiklikler varsa gidereceğiz. Geçen sefer İnciraltı ile ilgili imar yasası çıkmamıştı. Geçen hafta bununla ilgili kanun da çıktı. Hiçbir eksiklik yok. Her türlü devlet desteği arkanızdadır.”

Kocaoğlu, devletin zirvesine teşekkür etti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, EXPO sürecinde hükümet kanadından destek aldıklarını belirterek, duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Baş-kan Kocaoğlu, kentte yapımı devam eden ve yapılması planlanan projelerle ilgili bilgiler vererek, “İzmir’in yerel yönetimi olarak geleceğin modern kentini kurar-

ken, geleceğin kaynaklarını tüketmemeye özen gösteriyoruz. Sürdürülebilir ve ta-rihine sahip çıkan bir yerel yönetim an-layışı ile çalışıyoruz. Yürüttüğümüz tüm bu projeleri, ‘Herkes için sağlık’ sloganı ile yola çıkan EXPO ile kentin geleceğini kurgulayacağı için önemsiyoruz. Bu zor-lu yolda her zaman yanı başımızda olan destekleri ile güç veren Cumhurbaşka-nımıza, Başbakanımıza ve bakanları-mıza teşekkür ediyoruz” dedi.

“En güçlü tema İzmir Türkiye’nin”İzmir Valisi Cahit Kıraç ise EXPO’nun, İzmir’in ve Türkiye’nin rüyası olduğunu dile getirerek, projeyi önemsediklerini söyledi. Vali Kıraç, en güçlü temanın İzmir-Türkiye’nin olduğu yönünde gö-rüşler aldığını belirterek, “Bizim te-mamız sağlık. Özellikle son 10 yılda Sağlık Bakanlığının politikalarını ken-dimize dayanak aldık’’ dedi. Dünyayı 5 bölgeye ayırdıklarını ifade eden Kıraç, “Buradaki delegelerle konsoloslar ara-cılığı ile görüşeceğiz. Ayrıca dünyada 154 ülkede var olan Türk okullarının da lobicilik anlamında bizim lehimize olacağını düşünüyoruz. ‘İzmir’in güneşi EXPO’nun ışığı ile birleşip dünyayı ay-dınlatacak’ sloganı ile yola çıktık” diye konuştu.

who gave information about the ongo-ing projects and planned projects, said, “While establishing a modern city for the future, we are taking great care in trying not to consume the resources set for the future. We are trying to work as a municipality who takes care of its his-torical assets and aims for sustainabil-ity. We are putting great importance in these projects which will shape up the future of the city. I want to thank our President, Prime Minister and our ministers for their constant support.”

“The strongest theme is Izmir’s”Governor of Izmir Cahit Kıraç said that EXPO was Izmir and Turkey’s dream and that they put great importance on the project. Governor Kıraç, who stat-ed that the strongest theme was Izmir’s theme, said “Our theme is health. We have based our theme on the policies of the Ministry of Health.’’ Kıraç, who said that they had divided the world into 5 regions, added “We will meet with the delegates here through con-suls. In addition, we believe that Turk-ish schools in 154 countries will act like our lobbies. Our slogan is “Izmir’s sun will illuminate the world with the light of EXPO.”

“EXPO 2020 bir İzmir projesi değil, büyük bir Ege Bölgesi ve Türkiye projesi.”

“EXPO 2020 is not a project for Izmir; it’s a project for the Aegean Region and Turkey.”

30 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 33: izmir kültür ve turizm dergisi

31İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 34: izmir kültür ve turizm dergisi

Expo İzmir sunumubüyük beğeni topladıEXPO 2020 adayı İzmir, Fransa’nın başkenti Paris’te, BIE (Uluslararası Sergiler Bürosu) 151’inci Genel Kurulu’ndaki sunumuyla göz doldurdu.

Izmir’s Expo presentationwas a big success

Izmir, a candidate to host EXPO 2020, dazzled everyonewith its presentation at the 151st General Assembly of BIE in Paris.

EXPO 2020 İzmir Heyeti, Ulus-lararası Sergiler Bürosu’nun (BIE) 151. Genel Kurulu’nda

ikinci kez adaylık sunumunu yaptı. Organizanun diğer adayları olan Eka-terinburg, Ayutthaya, Dubai ve Sao Paolo’nun da sunum yaptığı genel kurulda, İzmir sunumu büyük beğeni topladı.

Defne Samyeli’nin sunuculuğunda ger-çekleşen İzmir sunumunda, Sağlık Ba-kanı Recep Akdağ, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Dr. Mehmet Öz ve Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas konuşma yaptı. İzmir ve Sağlık konulu tanıtım filmleri, delegelerin beğenisini topladı.

Kocaoğlu: Bu rüyaiçin destek istiyorumİzmir adına ilk kürsüye çıkan İzmir Bü-yükşehir Belediye Başkanı Aziz Koca-oğlu, İzmir’in tüm dünya için sağlık ko-

nusunda bir hayali olduğunu belirterek, bu hayalin gerçekleşmesi anlamında BIE delegelerinden destek istedi. Ko-caoğlu, şunları kaydetti: “Sadece kenti-mizin yerel yönetimi değil, sivil toplum örgütlerimizden medyamıza ve tüm İz-mirlilere hepimiz, EXPO’ya yürekten inanıyor ve destekliyoruz. İzmir’i her alanda EXPO’ya hazır hale getirmek için canla başla çalışıyoruz. Alanımız İnciraltı, hem temayla uyumlu hem de doğal zenginlikleri açısından bugüne kadar seçilen en güzel EXPO alanla-rından birisi olacak. Siz değerli delege-lerden, İzmir’in bu rüyasını gerçekleş-tirebilmemiz için bize destek olmanızı istiyorum.”

Arkas: İzmir tambir hoşgörü cennetiAziz Kocaoğlu’ndan sonra kürsüye çı-kan ve Fransızca konuşan Lucien Arkas ise bol alkış aldı. Arkas, “Bir insanın ailesi 300 yıldan beri İzmir’de yaşıyor-

The EXPO 2020 İzmir Com-mittee realized its second pre-sentation at the 151st General

Assembly of BIE. During the assembly, which other candidate cities Yekaterin-burg, Ayutthaya, Dubai and Sao Paolo presented their introductions, Izmir’s pre-sentation was very well received.

During the briefing, where Defne Sa-myeli was the presenter, the Minister of Health Recep Akdağ, İzmir Chief Mag-istrate Aziz Kocaoğlu, Dr. Mehmet Öz and Arkas Holding Chairman Lucien Arkas spoke to the assembly. The adver-tising films of Izmir and the health theme were well received by the assembly.

Kocaoğlu: I ask for support for a dream Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, who spoke at the meeting, asked for sup-port from BIE delegates to make Izmir’s dream of becoming the world’s health

Güncel / Actual

32 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 35: izmir kültür ve turizm dergisi

center come true. Kocaoğlu, said: “Not just us as local authorities, but all our NGOs, media and locals believe and sup-port EXPO. We are working relentlessly to get Izmir ready for EXPO. Our cho-sen area, İnciraltı, will be one of the most beautiful EXPO areas with its natural beauties and harmonized stance with the theme. I ask for your support to make this dream come true for Izmir.”

Arkas: İzmir is a tolerance heaven Lucien Arkas, who next took to the stage and spoke French, was applauded for many minutes. Arkas said, “If one’s fam-

sa bir sebebi vardır. Doğa bu bölgeye güzellikler bahşetmiş. Yılın en az 8 ayı hava güzel, insanlar mutlu ve sakin. İnsan İzmir’de güzel uyuyor, güzel yi-yor, güzel yaşıyor. İnsanların yaşama mutlulukla bağlı olduğu bir şehirde EXPO yapılacaksa bu doğru bir şeçim olur. Katolik bir ailenin çocuğu olarak söyleyebilirim ki, İzmir tam bir hoşgö-rü cenneti. Gelecek nesillerin İzmirliler gibi sağlıklı ve mutlu yetişebilmeleri için bize destek olun” dedi.

Akdağ: Hükümet İzmir’i destekliyorSağlık bakanı Recep Akdağ ise konuş-masında İzmir’in son 10 yılda sağlık alanında gerçekleştirdiği değişim ve dönüşümü aktardı. Hükümetin İzmir’in EXPO adaylığını tamamen destekle-diğini belirten Bakan Akdağ, şunları söyledi: “İyi bir sağlık sistemi, uzun so-luklu bir taahhüde bağlıdır. Türkiye’de, bu taahhüdü yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bulaşıcı olma-yan hastalıklarla mücadele etmek için programlar başlattık. Dünyada siga-rayı bırakma konusunda Türkiye’yi en başarılı dördüncü ülke hale getiren ve sigara içen oranını 4 yılda yüzde 33’ten yüzde 27’ye gerileten “Tütün Kontrol Programı”nı buna örnek verebiliriz Her yurttaşımız için yaşam süresini nere-deyse 4 yıl artırdık. Çocuk ölüm oranı her bin doğum için 9’a geriledi. Ge-niş bir ağ ve fayda paketiyle halkımı-zın yüzde 97’sinden fazlasını sigortalı yaptık. Aradaki fark anlaşılmış olmalı ki, halkımızın memnuniyet oranı ne-redeyse ikiye katlanarak, yüzde 39’dan yüzde 76’ya çıktı. Türkiye, zamanın, kültürlerin ve kıtaların tarihi bir kesi-şim noktası. Ve biz, bu yolculuğumuza gelecekte de devam etmek için birlik olmak adına EXPO 2020’yi İzmir’de yapmak istiyoruz.”

Öz: Sağlık yoksa refah yokÜnlü kalp cerrahı Dr. Mehmet Öz de, İzmirlilerin sağlıklı yaşam geleneğine dikkat çekti. Öz, “Sağlıksız bir ülke-nin refahı olamaz. 120 ülke gezdim ve anladım ki, insanlar bir takım şeylerin

farkına varıyorlar ama bilinçlenmi-yorlar. Sağlık, insanları daha bilinçli hale getirerek geliştirilebilir. İnsanla-rın günlük hayatlarında basit ve yeni alışkanlıklar edinmelerini sağlamak, birçok sağlık probleminin çözülme-sini sağlayacaktır. EXPO ile günlük hayatlarımızı çok daha sağlıklı bir hale getirebiliriz. İzmir ve İzmirliler binlerce yıl öncesine dayanan bir sağ-lıklı yaşam geleneğine sahipler. İzmir, çağımızın sağlık problemlerine çözüm bulmak için bütün dünyayı bir araya getirecek mükemmel bir platform ola-bilir. Biz bunu bütün dünyayla payla-şabiliriz. EXPO 2020’yi daha sağlıklı

33İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 36: izmir kültür ve turizm dergisi

bir dünya için istiyoruz” dedi. Sahne-de sağlıkla ilgili örnekler vererek şov yapan Dr. Öz, izleyenleri hem güldü-rüp hem düşündürerek büyük beğeni topladı.

Sunumdan sonra BIE Başkanı Fer-dinand Nagi “İzmir zaten marka bir şehir, sunuma bile ihtiyacı yok. Aday-ların işi zor, çünkü İzmir çok güçlü bir aday” diye konuştu.

EXPO 2020 İZMİR Yönlendirme Kurulu Başkanı ve İzmir Valisi M. Cahit Kıraç da, BİE Genel Kuru-lu sonrasında sunumu değerlendirdi. Vali Kıraç, “ Yoğun bir hazırlık süre-cinden sonra başarılı bir sunum geçir-dik.” dedi.

Genel kurulun ardından gerçekleşti-rilen basın toplantısında hem sunum değerlendirmesi yapıldı hem de Dr. Mehmet Öz’ün doğum günü kutlandı.

ily has been living in Izmir for the past 300 years, it means that there is something here. Nature has been kind to this area. The weather is great for 8 months; people are happy and serene. People sleep peace-fully in Izmir and eat well. Izmir will be an ideal place for EXPO. As a member of a Catholic family, I can safely say that Izmir a tolerance heaven. Please support us so that future generations will be as healthy and happy like the people of Izmir.”

Akdağ: The government supports Izmir The Minister of Health Recep Akdağ talked about the improvement of health in Izmir over the past 10 years. The Min-ister, who said that the government fully supported Izmir’s EXPO candidacy, add-ed: “A good health system depends on a long term commitment. We are working relentlessly in Turkey to make this com-mitment. We have started programs to struggle with noninfectious diseases. We have initiated the tobacco control pro-gram which made Turkey the 4th most successful country in the world in terms of quitting smoking. We have increased the life expectancy of all our citizens by 4 years. We have decreased the percentage of deaths at birth. We have insured more than 97% of our population. Turkey is the historical intersection point of cultures and continents. We want to host EXPO in Izmir to continue our journey in the fu-ture.”

Öz: If there is no health, there is no affluence Famous cardiologist Dr. Mehmet Öz pointed out to the healthy lifestyle of the people of Izmir. Öz said, “A country without health can’t have affluence. I have traveled to 120 countries and I realized that people realize things but they are rarely conscious. Health can make people more conscientious and improve their lives. Making them acquire simple and new habits could help solve many health problems. We can make our lives health-ier with EXPO. The people of Izmir have a long standing tradition of living health-ily. Izmir could be the perfect platform where the world can be united to solve health problems. We can share this with the entire world. We want EXPO 2020 for a healthier world.” Dr. Öz, who gave examples about health on stage, made people both laugh and think. After the presentation, BIE President Ferdinand Nagi said “İzmir is already a brand city and it doesn’t need a presentation. The others are facing tough competition be-cause Izmir is a very strong candidate.” The chairman of the EXPO 2020 İZMİR Orientation Board and Governor M. Cahit Kıraç evaluated the presenta-tion. Kıraç said, “It was a very success-ful presentation after hard work.” At the press conference after the general assem-bly, the presentation was evaluated and the birthday of hem de Dr. Mehmet Öz was celebrated.

Mehmet Öz

34 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 37: izmir kültür ve turizm dergisi

35İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 38: izmir kültür ve turizm dergisi

ETİK’ten turizm zirvesi gibi genel kurul

Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birligi’nin (ETİK) 18. Olağan Genel Kurulu ‘turizm zirvesi’ne döndü.

The 18th General Assembly of the Aegean Touristic Facilities and Accommodations Association tuned into a tourism summit.

Ege Turistik İşletmeler ve Ko-naklamalar Birliği’nin (ETİK) 18.Olağan Genel Kurulu geçti-

ğimiz günlerde yapıldı. Kültür ve Tu-rizm Bakanı Ertuğrul Günay, Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşba-şı, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜ-ROFED) Başkanı Osman Ayık, Turis-tik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcı-lar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır’ın katıldığı genel kurul, ‘turizm zirvesi’ne döndü.

Tek listeyle gidilen seçimde ETİK Yöne-timi güven tazelerken, yeni yönetim ku-rulu Mehmet İşler başkanlığında, D. Bü-lent Tercan, Erdal Aktüre, Sevda Zorlu, Cazim Alaybaşı, H. Faik Alsaç, Ş. Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Uğur Şahbaz, Adil Çakır’dan oluştu. Haluk Alay, Berkant Özadalı, İlter Yılmaz dene-tim kurulu üyeliklerine seçildi.

“EXPO’yu kaybetmeye hakkımız yok”Toplantıya katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Bu genel ku-

rul, olağan kurulun ötesine taşınmış, toplantı adeta turizm yüksek şurası top-lantısına, Türkiye Turizm Platformu’na dönüşmüş” dedi. Konuşmasında EXPO çalışmalarına da değinen Bakan Gü-nay, EXPO’nun 2020’ye giden yolda Türkiye’nin en önemli projelerinden

ETİK’s general assembly turned into a tourism summit

The 18th General Assembly of the Aegean Touristic Facilities and Accommodations Asso-

ciation (ETİK) took place a while ago. The assembly, which was also attended by the Minister of Culture and Tour-ism Ertuğrul Günay, Advertising Gen-eral Manager Cumhur Güven Taşbaşı, TÜRSAB president Başaran Ulusoy, TÜROFED president Osman Ayık, and the president of TUROB Timur Bayındır, turned into a tourism summit.

The ETIK management received a vote of confidence after the elections and the management team was chosen as Mehmet İşler (president), D. Bülent Ter-can, Erdal Aktüre, Sevda Zorlu, Cazim Alaybaşı, H. Faik Alsaç, Ş. Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Uğur Şahbaz and, Adil Çakır. Haluk Alay, Berkant Özadalı, and İlter Yılmaz were elected as members of the supervisory board.

“We can’t afford to lose EXPO”The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay said, “This scheduled general assembly has turned into a Turk-

Ertuğrul Günay

Güncel / Actual

36 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 39: izmir kültür ve turizm dergisi

biri olduğuna dikkat çekti. İzmir’in dünya kenti olması için EXPO’nun inanılmaz bir fırsat olduğunu kaydeden Günay, şunları kaydetti:

“Planlama çalışmalarını kazaya uğrat-madan yürütmek için geçtiğimiz gün-lerde EXPO ile ilgili önemli bir yasayı Bayındırlık Komisyonu’ndan geçirdik. Temmuz ortasında TBMM kapanma-dan önce İnciraltı için yaptığımız yasal düzenlemeyi parlamentodan çıkaraca-ğız ve EXPO konusunda bizden bek-lenen her şeyi yapmış olacağız. 2013’te Paris’te yapılacak oylamayı kaybetmeye hakkımız yok.”

İşler: Üye sayısındaki artış sektördeki uyanışın göstergesi ETİK Yönetim Kurulu Başkanı ve Tür-kiye Otelciler Federasyonu (TÜRO-FED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, ETİK’in üye sayısında geçen yıldan bu yana yüzde 67 artış yaşandığına dikkat çekerek, “İzmir’de uyuyan bir devi hep beraber, el birliğiyle uyandırdık. Hepi-nize teşekkür ediyorum. Bundan sonra bize düşen daha çok çalışmak daha çok tanıtım yapmak ve birliğimizi, dayanış-

ish Tourism Platform.” Minister Günay, who mentioned the efforts for EXPO, said that EXPO was Turkey’s most im-portant project on route to 2020. Günay, who said that EXPO was a great oppor-tunity for Izmir to become a world city, added: “We approved legal regulation in the senate to keep the efforts going for EXPO. In the middle of July, before the senate goes on holiday, we will get the plans approved for İnciraltı and we will finish our part. We cannot afford to lose the elections in Paris in 2013. ”

İşler: The increase in members is the indication of the awakening of the sectorETİK Chairman and TÜROFED Vice President Mehmet İşler, who pointed out to a 67% increase in member since last year, said “We have woken up a giant in Izmir which was asleep for a long time by working together. I thank you all. What requires on our part from now on is working more, advertising our city and strengthening our bond.”

İşler, who said that tourism was the in-surance of democracy and a secular life,

added that their goal was to make the country the leader in the Mediterranean. He added, ‘’Even though our prime min-ister says that the law for tourism is go-ing to take a while, we are resilient and patient. We will keep on working.”

Bayındır: EXPO will improve Izmir TUROB president Timur Bayındır, who spoke at the general assembly, pointed out to the importance of securing the bid for EXPO. Bayındır said, “After EXPO, everything will start f lowing naturally. It would be great if we could host EXPO and Istanbul the Olympic Games in 2020.” Timur Bayındır, who said that Izmir must highlight congress tourism, added that the new congress center in Kuşadası would bring more activity to Izmir.

Ayık: İzmir is now an important lifting mechanism for Turkey TÜROFED President Osman Ayık congratulated ETİK about its success-ful works and said that the Aegean re-gion was one of the first regions where

37İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 40: izmir kültür ve turizm dergisi

mamızı daha çok güçlendirmektir” dedi. Turizm sektörünün demokrasinin ve la-ikliğin sigortası olduğunu dile getiren İş-ler, hedeflerinin Akdeniz çanağında lider konuma gelmek olduğunu belirtti. İşler, ‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yasa-nın çıkmasının zaman alacağını söylese de, biz turizmciler çok dayanıklı ve duyar-lıyız. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Bayındır:EXPO İzmir’i ileriye götürecek Genel Kurul’da söz alan Turistik Otel-ciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birli-ği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, EXPO’nun mutlaka İzmir’e getirilmesi gerektiğine değindi. Bayındır, “EXPO geldikten sonra her şey bir çağlayan gibi akmaya başlayacak. Bu bizim için de böy-le. Düşünün 2020’de İstanbul’da Olim-piyatlar, İzmir’de EXPO” dedi. İzmir’de kongre turizmine ağırlık verilmesi gerek-tiğini de kaydeden Timur Bayındır, Kuşa-dası’ndaki Kongre Merkezi’nin İzmir’e de hareketlilik getireceğini belirtti.

Ayık: Artık İzmir Türkiye için önemli bir kaldıraç TÜROFED Başkanı Osman Ayık, ETİK’i yaptığı başarılı çalışmalardan ötü-rü kutlayarak, Ege Bölgesi’nin Türkiye turizminin geliştiği ilk bölgelerden birisi olduğunu söyledi. 2011 yılının başarılı

geçtiğini, ancak dünyadaki konjonktürel olayların gelecek yıllarda engeller yarata-bileceğine dikkat çeken Ayık, sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğini, İzmir’in bu süreçte Türkiye için çok önemli bir kaldı-raç olduğunu kaydetti.

Ulusoy: Gelin turizm sektör meclisi kuralım Turizmcilerin mutlaka buluşarak bir araya gelmesi gerektiğine vurgu yapan TÜR-SAB Başkanı Başaran Ulusoy, “Aramızda-ki meseleleri çözmemiz gerek. Tanıtımı-mızı ayrı, pazarlamamızı ayrı yapıyoruz. Hepimiz ayrı ayrı. Gelin bir turizm sektör meclisi kuralım. Yamalı bohça olmaktan çıkalım. Durumu bakanlık ve hükümet yetkililerine anlatalım” dedi.

Renkli Kalem Medya Grubu’na plaketETİK’in 18. Olağan Genel Kurulu’nda sektöre emeği geçenler ve sponsor kuru-luşlar için plaket töreni düzenlendi. Bakan Günay, katılımcılara ETİK Yönetim Ku-rulu üyeleri ile birlikte ETİK’in kurumsal kültürel ürünü, ebru sanatı uygulanmış tablo plaket verdi. Genel Kurulda Renkli Kalem Medya Grubu Başkanı Özer Kes-tane de, Ege Bölgesi ve İzmir turizmine katkılarından dolayı bir plaket ile ödüllen-dirildi.

tourism developed in Turkey. Ayık, who said that 2011 was a successful year in tourism but the economic crisis in the world, could cause problems this year, added that the situation should be as-sessed carefully and that Izmir was an important factor in turning that around for Turkish tourism.

Ulusoy: Let’s establish a tourism senate TÜRSAB president Başaran Ulusoy, who pointed out to the importance of unity among tourism professionals, said “We need to solve the problems between us. We are advertising and marketing in-dividually. Let’s establish a tourism sen-ate. Let’s unite. Let’s take this to the gov-ernment and the Ministry of Tourism.”

A plaque to Renkli Kalem Media Group at the ETİK General Assembly A plaque ceremony was organized dur-ing the general assembly for sponsors and sector contributors. Minister Günay presented the attendees with paintings done with the traditional ebru style. The chairman of Renkli Kalem Media Group Özer Kestane was also awarded with a plaque for his contribution to tourism in Izmir and the Aegean Region.

Timur Bayındır Osman Ayık Başaran Ulusoy

38 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 41: izmir kültür ve turizm dergisi

39İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 42: izmir kültür ve turizm dergisi

ATM 2012’de İzmir’e etkin tanıtım

İzmir advertised efficiently at ATM 2012

Ortadoğu’nun en önemli turizm fuarı olan Arabian Travel Market, 30 Nisan-3 Mayıs tarihlerinde Dubai’de gerçekleştirildi. 88 ülkeden 2 bin 386 firmanın katıldığı fuarı 21 bin kişi ziyaret etti.

Middle East’s most important tourism fair Arabian Travel Market took place between April 30 and May 3. 2368 companies from 88 different

countries attended the fair which was visited by 21 thousand people.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Dubai Kültür ve Tanıtma Ateşeliği aracılığıyla katıldı-

ğı ATM 2012 fuarında, Türkiye’den Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özaslan, Abu Dhabi Büyükel-çisi Şefik Vural Altay, T.C.Dubai Baş-konsolosu Elif Çomoğlu Ülgen ve çok sayıda turizmci bulundu. İzmir’in İzmir Valiliği’nden bir heyetle temsil edildi-ği fuara, Vali Yardımcısı Haluk Tunç-su, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, İzmir İl Genel Mec-lisi üyeleri Cengiz Horasan ve Refik Durbaş, Çeşme Kaymakamı İnci Sezer Becel ve Ege Turistik İşletmeler Birliği Genel Sekreteri Sevda Zorlu katıldı. Türkiye, 612 metrekarelik alanıyla fu-arda Abu Dhabi ve Dubai’den sonra en büyük üçüncü stantla temsil edildi. Her yıl belirli destinasyonların öne çıkarıl-dığı Türkiye standında bu yıl İzmir’e özel bir yer verildi. İzmir, İstanbul, Bursa ve Mersin ile birlikte standın en önünde tanıtıldı. Fuar alanında 4 gün boyunca yapılan 3 büyük reklamdan ikisi İstanbul, biri ise İzmir görseline ayrıldı.

The fair, where the Ministry of Culture and Tourism was rep-resented by the Dubai Culture

and Advertising Attaché, was attended by Undersecretary Özgür Özaslan, Abu Dhabi Ambassador Şefik Vural Altay and The Chief Consulate of Turkey to Dubai Elif Çomoğlu Ülgen and many tourism professionals. The fair was also attended by Izmir’s As-sistant Governor Haluk Tunçsu, İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, İzmir City Council members Cengiz Horasan and Refik Durbaş, the kaimakam of Çeşme İnci Sezer Becel and ETIK General Secre-tary Sevda Zorlu. Turkey was represented with a 612 square meter stand, the third biggest stand after Abu Dhabi and Dubai. On the Turkish stand where a desti-nation is highlighted each year, Izmir had a special place in this year’s stand. İzmir was advertised extensively along with İstanbul, Bursa and Mersin. The 3 big commercials shown at the stand for four days were allocated to Istanbul and Izmir.

40 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Fuar / Fair

Page 43: izmir kültür ve turizm dergisi

“Bölge Türkiye için çok önemli bir pazar.’’

Dubai Kültür ve Tanıtma Ateşesi Sedat GönüllüoğluTurizm istatistiklerine bakıldığında geçmiş yıllara oranla önemli bir artış yaşandığı görülüyor. Söz konusu istatis-tiklere göre bu yılın ilk üç ayında 2011 yılının aynı dönemine kıyasla BAE’den Türkiye’ye gelen turist sayısı yüzde 86.81, Bahreyn’den gelen turist sayısı yüz-de 48.56, Kuveyt’ten gelen turist sayısı yüzde 54.38 ve Katar’dan gelen turist sayısı yüzde ise 102.3 arttı. 2011’de Bir-leşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt ve Bahreyn’den 124 bin 791 kişi ülkemizi ziyaret etti. Bölge, Türkiye için önemli bir Pazar.”

“Dubai doğru destinasyon’’İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu“Dubai, İzmir için hem yat hem de termal turizm açısından doğru bir destinasyon. Özellikle Seferihisar ve Çeşme’deki ma-rina varlığı ve termal turizm olanakları, Arap turistlerin beklentilerine hitap edi-yor. Bu potansiyel doğru bir şekilde de-

ğerlendirilir ve etkin bir tanıtım yapılırsa Arap pazarının İzmir turizmindeki payı artırılabilir. Bu fuarda Arap Turizm Teş-kilatı Danışmanı İbrahim Halil ve Arap yatırımcılarla yaptığımız görüşmeler sa-yesinde Arap pazarının niteliğini analiz etme imkanı bulduk. Bu açıdan fuarın İzmir için oldukça verimli geçtiğini söy-leyebilirim.

“Arap pazarına hitap edecek turizm çeşitliliğimiz var’’İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz EdizArap turistlerin Türkiye”de öncelikli ola-rak tercih ettikleri bölgeler İstanbul, Bur-sa ve Karadeniz. İzmir ve Ege Bölgesini kapsayan herhangi bir işbirliği çalışması hâlihazırda yürütülmüyor. Oysa İzmir Arap pazarına hitap edebilecek turizm çeşitliliğine sahip. Bu konuda özel bir ça-lışma yapılmasına ihtiyaç var. Bu fuarda çok sayıda görüşmeler yaptık. Bu görüş-melerin işbirliğine çevrilmesi için çaba gösterilmeli. Özellikle Arapların ilgisini çekebilecek sağlık, kültür ve termal tu-rizm konularında işbirliği çalışmaları ya-

“The region is a very important market for Turkey.’’

Dubai Culture and Advertising Attaché Sedat GönüllüoğluWhen reviewing tourism statistics, an important increase is seen compared to previous years. According to these statis-tics, in the first three months on 2012, the tourists that came from UAE increased by 86.81%, tourists from Bahrain increased by 48.56% tourists arriving from Kuwait increased by 54.38% and tourists from Qatar increased by 102.3 %. In 2011, a total of 124 thousand 791 people from the UAE, Qatar, Kuwait and Bahrain visited our country. The region is a very impor-tant market for Turkey.”

“İzmir is the right destination”İzmir Assistant Governor Haluk Tunçsu“Izmir is an important destination for Dubai, both in terms of yacht and ther-mal tourism. The marinas and thermal resources in Seferihisar and Çeşme are major attraction points for Arab tourists. If we put this potential to good use and

41İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 44: izmir kültür ve turizm dergisi

pılmalı. Bunun yanı sıra Arap pazarının İzmir’e daha fazla ilgi göstermesi için söz konusu bölgeden İzmir’e direkt uçuşların başlaması gerekiyor. Bu olanaklar sağla-nırsa şu andaki mevcut tablo İzmir’in lehi-ne değişecektir.

“Arap pazarı gelecek vaat ediyor’’Çeşme Kaymakamı İnci Sezer BecelDubai 2011 yılında 1,8 milyon nüfusa sahip olmasına rağmen 9,3 milyon turist ağırlayan ve bu rakamı 2012’de 10 milyo-nun üzerine çıkarmayı hedefleyen önemli bir körfez ülkesi. Dubai ile kıyaslandığın-da iklim, coğrafi yapı, tabiat, konum gibi çok önemli avantajları olan Türkiye’nin, sahip olduğu bu değerleri tam anlamıyla kullanamaması ise oldukça üzücü. Fuar esnasında yaptığımız görüşmelerde Arap turistlerin ülkemizde çoğunlukla İstanbul, Yalova ve Karadeniz Bölgesi’ni tercih ettik-lerini, güneyde ise Adana ve Mersin’e git-tiklerini öğrendik. İzmir bölgesi ise Arap turistlerin en az ziyaret ettikleri yerlerden biri. Bunun sebebi ise yazın nispeten daha serin olan bölgeleri tercih etmeleri. Ancak özellikle birçok Arap ülkesinde sıcakların arttığı şubat, mart, nisan aylarını İzmir’in serin geçirdiğini göz önüne alırsak kente yerli turizm açısından ölü geçen bu ay-ların Arap pazarı sayesinde avantajlı bir döneme çevrilmesi mümkündür. Avrupa ve Amerika’nın yaşadığı ekonomik kriz dikkate alındığında Türk turizminin yeni pazarlar bulmasının önemi daha da iyi an-laşılacaktır. Bu açıdan Arap pazarı gelecek vaat etmektedir.

“İzmir pastadan pay alabilir’’Ege Turistik İşletmeler Birliği Genel Sekreteri Sevda ZorluBölgede faaliyet gösteren tur operatörleri ve seyahat acentelerimiz 2012’den oldukça umutlu Yaptığım incelemelerde İzmir’in bu bölgede etkin bir şekilde tanıtıldığı-nı gördüm. Bu çalışmaların meyvelerinin turizm sezonunun sonunda toplanacağına inanıyorum. Özellikle Mısır’da başlayıp son dönemde pek çok ülkeye sıçrayan halk hareketleri, bölge insanının Türkiye’ye yö-nelmesine yol açtığı da bir gerçek. İzmir bu pastadan önemli bir pay alabilir.

effectively advertise it, we can increase Izmir’s share in the Arab market. In the meantime, we had the opportunity to analyze the Arabic market with the meet-ings we conducted at the fair. I can say that the fair was a success for Izmir.

“We have tourism diversity that will cater to the needs of the Arab market’’İzmir City Culture and TourismDirector Abdülaziz EdizTourists from Arab countries prefer mostly İstanbul, Bursa and the Black Sea region. As of today, we don’t have a joint project concerning the Aegean region. However, Izmir has tourism diversity that can cater to the needs of the Arab mar-ket. We need to have special projects for this subject. We held many meetings dur-ing this fair. We must work to turn these contacts into joint projects. We especially need cooperation on health, culture and thermal tourism. Also, we need direct flights to Izmir to attract more tourists from the region. If we can achieve all that, Izmir will receive more Arab tourists.

“The Arab market is promising”The kaimakam of Çeşmeİnci Sezer BecelDubai is a bay city that has received 9, 3

million tourists in 2011 although it only has a 1, 8 million population and it is aim-ing to increase that number over 10 mil-lion in 2012. It is sad to see Turkey not taking advantage of its pluses like climate, geography and location when compared to Dubai. During the fair, we found out that Arab tourists mainly prefer İstanbul, Yalova and the Black Sea region in the north and Adana and Mersin in the south. İzmir is one of the least visited places by Arab tourists and that is because they prefer cooler locations during the sum-mer. So, we can make the winter attrac-tive for them. Turkey needs new markets due to the economic crisis in Europe and America. The Arab market is promising in this aspect.

“İzmir can receive a share from the market”ETIK General Secretary Sevda ZorluETIK General Secretary Zorlu, who stat-ed that tour operators and travel agencies were very hopeful about the 2012 tourism season, said that Izmir was effectively ad-vertised in the region this year and that the fruits of that labor would be harvested at the end of the season. Zorlu added that the incidents in the region, mainly in Egypt, would steer the crowds towards Turkey and that Izmir could receive a big share from this market.

42 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 45: izmir kültür ve turizm dergisi

43İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 46: izmir kültür ve turizm dergisi

Kalplerin uyanışına tanıklık ediyorOsmanlıdan günümüze kadar gelen ebru, minyatür ve hat gibi sanatları kendine özgü farklı bir teknikle özdeşleştiren Ayten Mungan, resimleriyle insanların kendi içsel dünyalarında bir serüvene çıkıp ruhsal yapılanmalarını tamamlamalarına, kısaca kalplerin uyanışına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Yazı/Article-Fotoğraflar/Photographs: Derya Şahin

44 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Sanat / Art

Page 47: izmir kültür ve turizm dergisi

Witnesses the awakening of hearts

Ayten Mungan, who identifies traditional Ottoman arts with her unique technique, aims to awaken the hearts of people with her paintings.

Pek çoğumuzun gerekliler üzerine kurup, kendi ellerimizle hapis-haneye çevirdiğimiz hayatları

var. Öyle hızlı düşünüyor, karar veriyor, hareket ediyoruz ki, ne mutluluğumuzu ne de hüznümüzü layıkıyla yaşıyoruz. O koşturmacanın içinde sıkışıp kalın-ca da farkındalıklarımızı yitiriyoruz. Öyle bir an geliyor ki, okuduğumuz bir yazı, izlediğimiz bir film, bir dost soh-beti yitirdiklerimizi anımsatıp başka bir dünyanın kapılarını aralıyor. Tıpkı Ayten Mungan’ın resimleri gibi. Onun kendini bulma yolunda yaptığı yolcu-luğunu anlattığı resimler, görenleri de kendi içsel yolculuklarına çıkmaya teş-vik ediyor.

Başta Murathan Mungan olmak üzere pek çok sanatçının yetiştiği Mardinli Mungan ailesinin bir mensubu Ayten Mungan. Küçüklüğünden bu yana res-me ilgi duyan ve bu alanda öğrenim görmek isteyen Mungan, masraf lı oldu-ğu için bu isteğinden feragat edip, tarih eğitimi almış. Ancak, resim yapmaktan hiç vazgeçmemiş. Önce Şeref Bigalı ile çalışıp alt yapısını sağlamlaştırmış. Ardından farklılık aramaya başlamış. Bu da onu soyut resme yöneltmiş. O dönemde Feriha Turan ile çalışan Mun-gan, ebruya da ilgi duymaya başlamış. Ebru teknesinde sudaki aksini görmesi, onu kendi içinde bir yolculuğa çıkarmış. İşte bu keşif ona farklı bir dünyanın ka-

45İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 48: izmir kültür ve turizm dergisi

pılarını aralamış. Mungan, bu yolculuk boyunca hissettiklerini, yaşadıklarını hep resimle anlatmış. Ama bunu ya-parken o zamana kadar bilinmeyen ve kendi geliştirdiği bir tekniği kullanmış; klasik ebru tekniğini yağlı boya ile özel bir kâğıda çalışmış.

Osmanlıdan günümüze kadar gelen ebru, minyatür ve hat gibi sanatları kendine özgü farklı bir teknikle öz-deşleştiren Mungan, sanatın her daim gelişme göstermek zorunda olduğuna inanıyor. Bugüne kadar yurtiçi ve yurt-dışında toplam 44 sergi açan, resimleri çeşitli yurt içi yurt dışı koleksiyonlarda yer alan sanatçı, Türkiye’yi temsilen

Most of us have lives we have turned into prisons, based on responsibilities. Such

so that we make rash decision, move quickly and cannot live our life to the fullest. We forget what really is impor-tant through all that hustle and bustle. There comes a time when a book we read, a film we see and a conversation with a friend opens the door to another world. Just like the paintings of Ayten Mungan. Her paintings, which depict her inner journey, encourage others to do the same.

Ayten Mungan comes from a family of artists from Mardin. Mungan, who has been interested in art since she was lit-tle, had to study history because study-ing art was far too expensive. But she never gave up painting. First, she stud-ied under Şeref Bigalı and strengthened her technique. Then she started look-ing for something different and this led her to abstract painting. Mungan, who worked with Feriha Turan during that period, became interested in ebru, a traditional Ottoman art. Seeing her ref lection in the ebru basin led to an in-ner journey. And this discovery opened to doors to another world for her. Mun-gan painted all that she was feeling dur-ing that time. But while doing that, she used a unique technique she developed; doing the classic ebru technique with oil paint on a special paper.

Ayten Mungan, who identifies tradi-tional Ottoman arts with her unique technique, believes that art should continually progress. The artist, who has opened 44 exhibitions so far, rep-resents Turkey successfully at interna-tional competitions. Mungan, who has received 6 awards at least year’s Second Master Cup International Illustration Biennial in China, was also awarded with the Second Lessedra International Painting and Mixed Media Competi-tion and the Amateras Annual Paper Art Exhibition in Bulgaria. Finally, the artist received the Jury Special Award at the Second Gold Panda International

Mungan’a göre müzik ve matematik gibi

renkler de evrensel.

According to Mungan, colors are universal, just like math and music.

46 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 49: izmir kültür ve turizm dergisi

Cartoon and Illustration Competition in China. One of her paintings was fea-tured on the cover of Gamba, a book by Cemil Kavukçu, published in Germany.

Mungan doesn’t follow specific lines in her paintings and depicts her own im-pressions with unique symbols and with an abstract and spiritual technique. The artist, who works with difficult mate-rials, prefers themes like women, cre-ation, change and rebirth.

One of her trademarks is using colors boldly. According to Mungan, colors are universal, just like math and music. The artist, who likes to play with col-ors, creates harmony by using energetic red, calming greens, strong black, blue, purple and yellow. Here is how she de-scribes the importance of colors for her: “Scientists and philosophers connect our life on earth to two things; being alive and enjoying life. I believe that colors

katıldığı yarışmalarda önemli başarı-lara imza atıyor. Geçtiğimiz yıl Çin’de düzenlenen The Second Master Cup International Illustration Biennial re-sim yarışmasında 6 ödül birden kaza-nan Mungan, Bulgaristan’da yapılan The Second Lessedra İnternational Painting and Mixed Media Compe-tition ve Amateras Annual Paper Art Exhibition’da ödüle layık görüldü. Sa-natçı son olarak Çin’de düzenlenen The Second Gold Panda International Car-toon and Illustration Competition’da jüri özel ödülüyle ödüllendirildi. Sanat-çının resimlerinden biri de Almanya’da basılan Cemil Kavukçu’nun “Gamba” adlı eserine kitap kapağı oldu.

Mungan resimlerinde belli bir çizgiye bağlı kalmadan yaşamın ve yaşadıkla-rının izlenimlerini kendine özgü sim-gelerle, soyut ve spiritüel bir yöntemle anlatıyor. Uygulanması zor bir malze-meyle çalışan sanatçı, eserlerinde ge-

Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında toplam

44 sergisi açan sanatçı, yurtdışındaki yarışmalarda aldığı

derecelerle Türkiye’ye pek çok ödül getirdi.

The artist, who has opened 44 exhibitions so far, has received many international awards.

47İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 50: izmir kültür ve turizm dergisi

nellikle kadın, yaradılış, değişim, yeniden doğuş gibi temaları işliyor.

Sanatçının geliştirdiği yöntemin en dikkat çekici özelliklerinden biri de renkleri cesurca kullanması. Mungan’a göre müzik ve matematik gibi renkler de evrensel. Renkler-le oynamayı seven sanatçı, enerjik kırmızı ile huzur veren yeşili, güçlü siyah ile cesur beyazı, özgür mavi ile asil moru, neşeli sarı ile sıcacık turuncuyu eşleştirerek bir ahenk oluşturuyor. Mungan, renklerin kendisi için ifade ettiği anlamı şöyle özetliyor: “Bilim adamları ve felse-feciler bu dünyada yaşamamızı iki şeye bağlıyor, bunların birincisi sağ kalmak, diğeri ise hayattan zevk al-mak. İşte ben ikincisinde renklerin çok büyük etkisi olduğunu düşünü-yorum. Bana göre herkesin bir rengi var. Örneğin kendi rengimin tu-runcu olduğuna inanıyorum, çünkü ruhsal bilgeliğe doğru bir yolculuk yaptığımı düşünüyorum.”

Sanatçı, ünlü f ilozof Lao Tse’nin “Başkalarını anlamak bilgelik, ken-

dini anlamak aydınlanmadır” sö-zünden hareketle çıktığı bu yolda, bıraktığı izlerle sevgi, mutluluk, değişim dalgaları yaratmayı, hoş-görüsüzlüğü kaldırmayı, insanların kendi içsel dünyalarında bir serü-vene çıkıp ruhsal yapılanmalarını tamamlamalarına kısaca kalplerin uyanışına katkıda bulunmayı amaç-lıyor.

Hayata bakış açımı esnetip, sorunla-rı, yaşadıklarımı sindirmeyi resimle başardığını belirten Mungan’ın res-me gönül veren gençlere de bir tavsi-yesi var: “Resim çalışanlara önerim, mutlaka işin eğitimini alsınlar ama resim yaparken de, yaşarken de be-yinlerini sınırlamasınlar. Şu ya da bu akıma uymaya çalışırken oriji-nalliği yakalayamıyorlar. İçlerinden nasıl geliyorsa çalışsınlar. Resim estetiktir, insanın iç dünyasının güzelliklerini ortaya çıkarır. Çok emek verirseniz mutlaka başarılı olursunuz. Ne işle meşgul olursanız olun, merakınızı ve heyecanınızı yi-tirmeyin. İnsanı başarıya götüren de budur.”

pay a great role in our enjoyment of life. I believe everyone has a color. I think my color is orange because I believe I am on a journey to spiritual wisdom.”

The artist aims to create ripples of joy, happiness and change, eliminate intol-erance and help others in completing their spiritual journey; in short; she aims to awaken their hearts, by follow-ing in the footsteps of philosopher Lao Tse, who said “Understanding others is wisdom, understanding yourself is en-lightenment”

Mungan, who says that she managed to eliminate her problems and f lex her view on life through painting, has an advice for youngsters that are interested in painting: “My advice is that they should study art but not limit their brains while painting. Those who try to follow any type of ecol lose their originality. They should paint what they feel. Painting is aesthetics; it reveals the beauty of the soul. If you work hard, you will be suc-cessful. No matter what you do, don’t lose your curiosity and excitement. This is the road to success.”

Mungan resimlerinde belli bir çizgiye bağlı kalmadan yaşamın ve yaşadıklarının izlenimlerini kendine özgü simgelerle, soyut ve spiritüel bir yöntemle anlatıyor.

Mungan doesn’t follow specific lines in her paintings and depicts her own impressions with unique symbols and with an abstract and spiritual technique.

48 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 51: izmir kültür ve turizm dergisi

49İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 52: izmir kültür ve turizm dergisi

Antik çağlarda İyonya’nın deniz kıyısındaki en önemli yerleşim bölgesi olan Doğanbey, Ürkmez, Özdere ve Gümüldür dantelâ gibi işlenmiş uçsuz bucaksız koyları, altın kumlu plajları ve el değmemiş doğasıyla İzmir turizminin yeni gözdesi.

Tatilde huzur arayanların adresi

Fotoğraflar / Photographs: Süleyman DUMAN / Seferihisar ve Menderes Belediyeleri Arşivi

50 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

SEFERİHİSAR-MENDERES

Page 53: izmir kültür ve turizm dergisi

İz m i r , Türkiye’de tu-rizminin baş-

langıç noktaların-dan biri olmasına rağmen hala doğal yapısı bozulmamış cennetler barındı-rıyor. Seferihisar’a bağlı Doğanbey ve Ürkmez ile Menderes’e bağlı Gümüldür ve Öz-dere beldeleri bun-ların başında geli-

yor. Çeşme, Alaçatı, Foça gibi popüler tatil beldelerinin gölgesinde kalsa da İzmir turizminin yeni gözdesi olan bu hat, mavi ile yeşilin kucaklaştığı koyla-rı, temiz havası, mis kokulu mandalina-ların yetiştiği bereketli toprakları, şifa kaynağı kaplıcaları ve tarihi değerleriy-le tatilde huzur arayanlar için adeta bir cennet…

Geçmişte İyonya’nın deniz kıyısındaki en önemli yerleşim bölgesi olan ve 40 kilometreyi bulan bu sahil şeridinin kış nüfusu 25 binlerde iken bu sayı yaz ay-larında 500 bine ulaşıyor.

Termal zengini DoğanbeySeferihisar-Kuşadası yolu üzerinde, ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunan Doğanbey 9 kilometrelik sa-

Although Izmir is one of the starting points of tourism in Turkey, it hosts paradises with

untapped nature such as Doğanbey, Ürkmez Gümüldür and Özdere. This line, which still not as popular as Çeş-me, Alaçatı and Foça, resembles a para-dise with its clean air, magnificent bays, fruitful lands where tangerine grows, thermal resources and historical assets.

The region, which was Ionia’s most im-portant waterfront settlement during the antique age, has a population of 25 thousand during the winter and rises to 500 thousand during the summer.

Doğanbey: Rich in thermal resources Doğanbey, which is located along the Seferihisar-Kuşadası road, 20 kilome-ters from the borough center, attracts attention with its 9 kilometer shoreli-ne and underground and over ground riches. The region, which was called Makria Mull in the antique age and Ipsili during the Ottoman period, was the biggest Greek village of Seferihisar during that time. According to Prof. Dr. Bilge Umar, the last king of the Aydınoğulları Seigniory Cüneyt Bey spent his last days in the Castle of Ip-sili. Today, there is no sign of the castle but there are decorated stones inside the town from buildings that date back to

The address for those looking for serenity during their vacation Doğanbey, Ürkmez, Özdere and Gümüldür which were Ionia’s most important settlements during the antique ages, are the new popular attraction points in Izmir with their magnificent bays, golden beaches and untapped nature.

51İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 54: izmir kültür ve turizm dergisi

hil şeridi, yer altı ve yer üstü zengin-likleriyle dikkat çekiyor. Antik çağda Makria Burnu, Osmanlı Döneminde İpsili olarak anılan bölge o dönemde de Sivrihisar (Seferihisar) kazasının en büyük Rum köyü imiş. Prof. Dr. Bilge Umar’ın Ionia kitabında anlattıklarına göre, Aydınoğulları’nın son beyi, İzmir Oğlu olarak bilinen Cüneyt Bey, son günlerini bu İpsili Hisarı’nda geçirmiş. Günümüzde Doğanbey’de adı geçen kalenin surlarından eser yok, ancak yer-leşim alanı içinde, erken veya geç Bi-zans Çağı yapıtlarından kalma işlenmiş taşlar var. Osmanlı’nın son dönemlerin-de de bölgeye Aydınoğlu Cüneyt Bey’in oğlu Doğan’a ithafen Doğanbey ismi verilmiş.

Doğanbey’in turizm açısından en önem-li değeri termal kaynakları. İzmir’in tamamına yetecek kadar termal kay-nağı olduğu düşünülen bölgenin doğru yatırımlarla İzmir’in sağlık turizminin merkezi olabileceği iddia ediliyor.

the early or late Byzantine era. The re-gion was named Doğanbey in the last Ottoman period to honor Aydınoğlu Cüneyt Bey’s son Doğan.

Doğanbey’s most important touristic as-sets are its thermal resources. It is belie-ved that Doğanbey has enough thermal resources for the entire city and that the town could be the center of Izmir’s he-alth tourism with the right investments.

Another important investment that co-uld increase the touristic potential of Doğanbey is the port. The constructi-on of the port has been going on for the past 10 years and after the port is open, it will be able to host 60-70 yachts. The tent camps that are set up in the region during the summer also contribute to the tourism potential of the town.

The locals, who used to make their li-ving from fishing in the past, now pro-duce grapes for winery, olives and tan-

Doğanbey 9 kilometrelik sahil

şeridi, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle

dikkat çekiyor.

Doğanbey attracts attention with its 9 kilometers shoreline,

underground and over ground riches.

Seferihisar

52 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 55: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir’in en büyük sahiline sahip köy-lerinden biri olan Doğanbey’in turizm potansiyelini artıracak bir diğer önemli yatırım ise liman. 10 yıldır devam eden çalışmalar tamamlandığında hizmete açılacak liman 60-70 tekneye ev sahip-liği yapabilecek.

Bölgede yaz aylarında kurulan çadır kamplar da Doğanbey’in turizm potan-siyelini olumlu yönde etkiliyor.

Geçmişten bu güne balıkçılık ile uğ-raşan bölge halkı şimdilerde şaraplık üzüm, zeytin ve mandalina üretimi ya-pıyor. Doğanbey sakinleri, çevre ve sa-hil düzenlemesi ile el değmemiş bölge-nin turizme kazandırılacağı günü dört gözle bekliyor.

Doğanın tüm renkleri Ürkmez’deSeferihisar-Kuşadası yolu üzerinde, ilçe merkezine yaklaşık 25 kilometre uzak-lıkta bulunan Ürkmez, masmavi denizi

ve geniş, temiz kumsallarıyla Ege kı-yılarında denize girilebilecek en güzel beldeler arasında yer alıyor.

Antik çağda Lebedos adıyla anılan bel-de, günümüzde Kısık adı ile bilinen yarımada üzerinde bulunan 12 İon ken-tinden biriymiş. Kolophon ve Teos’un topraklarıyla kesişen Lebedos çevresi İon güçlerine kadar Karyalıların işga-linde kalmış. Kuruluşuna dair kesin bilgiler bulunmamakla birlikte kentin M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren var olduğu biliniyor. Kent, M.Ö. 226’da Mısır fi-ravunu II. Ptolemy tarafından ele geçi-rilmiş ve bu işgal 60 yıl kadar sürmüş.

Lebedos tarihinin en önemli olayların-dan biri de önce Teos, sonra da Efes’ten kovulan ve bir süre Myonnesos’da barı-nan Dionysos artistlerinin en sonunda buraya yerleşmeleri olmuş.

Strabo’nun, Lebedos’ta her yıl Dionysos şerefine şenlik ve yarışmalar düzen-

gerine and they are waiting for the day that the town will become an important touristic destination.

Ürkmez: All the colors of nature Ürkmez, which is located on the Seferi-hisar-Kuşadası road and approximately 25 kilometers from the borough center, is one of the best swimming places on the shores of the Aegean with its crystal clear sea and clean, wide beaches.

The town, which was called Lebedos in the antique age, was one of the 12 Ionia cities. Lebedos and its vicinity were ru-led by the Carians before the Ionians. Although we don’t have an establish-ment date, it is believed that the town existed since 7th century B.C. The town was taken by Egyptian Pharaoh II. Pto-lemy in 226 B.C. and this siege lasted 60 years. One of the most important events in the history of Lebedos was that it was the permanent settlement

Seferihisar

53İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 56: izmir kültür ve turizm dergisi

lendiğinden bahsetmesi; Di-onysos artistlerinin bu kente kendi geleneklerinin yanı sıra bir canlılık getirdiğinin de göstergesi olarak kabul edili-yor. Ege Bölgesi’nde meydana gelen depremler sonunda yok olan şehir, Orta Asya’dan göç eden Karacaoğulları’nın yer-leşim bölgesi olmuş. Karaca-oğulları uzun süre Yunanlılar ile mücadele etmiş ve İzmir’in kurtuluşu ile Yunanlılardan korkma-dıklarını, ürkmediklerini ispatlamışlar. Beldeye de buna ithafen “Ürkmez” ismi verilmiş.

127 yıl önce şu anki yerleşim bölgesinin kuzeyinde, dağ eteğine kurulan Ürk-mez, ormanlarla iç içe, etrafı tepelerle ve denizle çevrili konumu ve İzmir’e yakın oluşuyla günübirlikçilerin ve yazlıkçıların başlıca uğrak yerlerinden biri. Her türlü deniz sporuna elverişli olan Ürkmez sahillerinde isteyen deniz

motoruyla gezerken, isteyen tüplü dalış yaparak deniz dibini keşfe çıkıyor, is-teyen de teknelerle günü birlik turlara katılıyor.

Ürkmez’in turizm açısından sahip ol-duğu değerler arasında termal kaynak-ların önemi de yadsınamayacak kadar büyük. Antik zamanda kaplıcaları ile şifa kaynağı olan beldenin en ünlü ter-mal kaynakları Karakoç kaplıcaları. Ürkmez’in 5 kilometre batısında, eski Kavakdere-Ürkmez yolu üzerinde deniz seviyesinden 15 metre yükseklikte olan

of Dionysus artists after they were banished from Ephesus. Strabo’s mention of festivals and competitions organized in honor of Dionysus shows us that the artists continu-ed their traditions in their new settlement. The town, which was destroyed after earthquakes in the region, then became the settlement of the Karacaoğulları clan

that emigrated from Asia Minor. Kara-caoğulları fought the Greeks for a long time and proved that they weren’t afraid of the Greeks, so that’s why the town was “Ürkmez”, which means “unafraid’ in Turkish.

Ürkmez, which was established on the outskirts of a mountain 127 years ago, is a popular resort surrounded by hills and the sea. The shoreline of the town is ideal for all kinds of water sports, inc-luding sailing and diving.

Seferihisar

54 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 57: izmir kültür ve turizm dergisi

Karakoç Kaplıcaları’nın çamuru ve şifa-lı suyundan Helenistlik Roma ve Bizans dönemlerinde de faydalanılmış. Kaplıca sayesinde termal bir şehir niteliği taşı-yan bölgede o çağlarda elit kesimin ya-şadığı anlatılır. Banyo olarak kullanıl-dığında romatizma, deri hastalıkları ve raşitizme, içme olarak kullanıldığında ise mide ve bağırsak bozukluklarına iyi geldiği ifade edilir.

Ürkmez’de turizmin en önemli doğal çekiciliklerinden biri de iklimdir. Ha-zirandan eylüle kadar hava sıcaklığının 20 derecenin altına inmediği belde, uzun bir turizm sezonuna sahip. Kış ay-larında da en düşük sıcaklığın 8 derece olması, beldenin bu mevsimde de tercih edilmesini sağlıyor.

Belde deniz ve kaplıca turizminin yanı sıra ormanları, su kaynakları ve dağ-larıyla da doğaya dayalı ekoturizmin için eşsiz olanaklar sunuyor. Yeşilin her tonunu barındıran doğası, baharda

Thermal resources are also abundant in Ürkmez. The most famous thermal resources in the region are the Karakoç hot springs. The springs, which are loca-ted 5 kilometers to the west of Ürkmez on the old Kavakdere-Ürkmez road, are 15 meters above sea level and the hea-ling waters of the springs were used in the Hellenistic, Roman and Byzantine periods. It is said that elite families lived in the region during that time which was sort of a thermal city because of the hot springs. The waters of the hot springs are used in the treatment of rheumatism, skin conditions and rickets and stomach aches and intestinal conditions when in-gested.

Weather is also an important attraction from tourism in Ürkmez. The weather never goes below 20 degrees from June to September and it is never cold that 8 degrees during the winter, which ma-kes the town attractive throughout the year. The town also offers unique alter-

natives for ecotourism. Its greener than green nature witnesses color combustion during the spring. The pine area to the north of Ürkmez dam and Kalabak Rock on top of it, provide the greatest views.

The most important source of income in the region is citrus fruits production. 95 thousand tangerine trees in town produ-ce approximately 9500 tons of tangeri-nes every year. 80% of the products are exported. The second most important agricultural product in Ürkmez is olive. 625 tons of olives are harvested each year from 25 thousand olive trees. Some of the olives are used in olive oil produc-tion. Fresh and tasty fish can be found all year round in the town. You can buy local products at the market that is set up every Wednesday in Lebedos Park.

Özdere: A resort town officially approved by the Ministry Özdere is a cute borough with a 22 ki-lometer shoreline, magnificent bays,

Seferihisar

55İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 58: izmir kültür ve turizm dergisi

bir renk cümbüşüne tanıklık ediyor. Özellikle Ürkmez Barajı kuzeyinde dere boyunca ulaşılabilen çam alanı ile yol üs-tündeki Kalabak Kayası, doğa yürüyüşü yaparken görülebilecek en güzel manza-raya sahip.

Bölgenin en önemli gelir kaynağı ise narenciye. Satsuma cinsi mandalinanın yetiştirildiği Ürkmez’deki 95 bin adet mandalina ağacından yıllık ortalama 9 bin 500 ton ürün alınıyor. Dünyanın en kaliteli mandalinası olarak kabul edilen bu ürünlerin yüzde 80’i ihraç ediliyor. Ürkmez’in ikinci önemli tarım ürünü ise zeytin. Beldedeki 25 bin zeytin ağacın-dan yıllık ortalama 625 ton zeytin top-lanıyor. Zeytinlerin bir bölümü sofralık olarak satılırken bir bölümünden de zey-tinyağı yapılıyor. Toprağı kadar denizi de bereketli olan Ürkmez’de her daim taze ve kaliteli balık bulunabiliyor. Sefe-rihisar Belediyesi tarafından her çarşam-ba Lebedos Parkı’nda düzenlenen üretici pazarında, Ürkmezliler tarafından üreti-len ürünleri satın almak da mümkün.

Bakanlık onaylı turizm beldesi Özdere22 kilometrelik sahil şeridi, dantelâ gibi koyları, altın plajları, mavinin yeşille harman olduğu doğasıyla İzmir’in şi-rin sahil beldelerinden biri Özdere. 7 bin yıllık bir geçmişin üzerine kurulu bu belde, Hitit ve İyonya kültürünün izlerini hala taşıyor. Hititler dönemin-de Kasura, İyonyalılar’da Dioshierron, Osmanlılar’da Kesre olarak adlandırı-lan bölge, 1960’lı yıllardan bu yana Öz-dere olarak anılıyor.

Zamanında 28 ulusa ev sahipliği yapan bu topraklar, günümüzde ise kış ayla-rında 15 bin, yazın ise 100 bin kişiyi ağırlıyor. Kıyıdan çeşitli uzaklıklardaki turistik tesisleriyle toplam yatak sayısı 9 bini aşan Özdere, Menderes ilçesinin Bakanlar Kurulunca onaylı tek turizm beldesi.

Kıyıya paralel gitmeyen sahili, girintili çıkıntılı koyları ve kumunun çok kali-teli olması, yerli ve yabancı turistlerin

Yeşil dokunun nefes aldırdığı

Özdere’de denize girilecek, piknik

yapılacak irili ufaklı birçok koy

ve sahil var.

Özdere has many shores and bays

of all sizes where you can swim

and picnic.

Özdere

56 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 59: izmir kültür ve turizm dergisi

beldeyi tercih etme sebepleri arasında yer alıyor. Yeşil dokunun nefes aldırdığı Özdere’de denize girilecek, piknik ya-pılacak irili ufaklı birçok koy ve sahil bulunuyor. Ahmetbeyli Koyu ve Plajı, Koru Koyu, Zindancık Koyu, Göl Ya-tağı Koyu, Kuyubükü Koyu, Çukuraltı Plajları, Kalemlik Orman İçi Dinlen-me Alanı ve Plajları, 14 Evler Plajı ve Göktur Plajı turistlerin gözdesi. Tescil-li plajlarda denize girmek isteyenlerin tercihi ise Özdere sahil şeridinin mavi bayraklı plajları olan Orta Mahalle Gençlik Parkı, Club Maxima ve Sultan Tatil Köyü plajları.

Özdere’nin ekonomisi turizme dayanı-yor. Tarımsal üretimde öne çıkan ürün ise tıpkı Doğanbey ve Ürkmez’deki gibi Satsuma mandalinası. Beldede ayrıca balıkçılık da yapılıyor.

Kehanet merkezi GümüldürDenizden esen meltemin kıyıya taşıdığı Satsuma mandalinası kokusu eşliğin-de mavi suların keyfini sürebileceği-

golden beaches and greener than green nature. The town, which is established on a 7000 year old history, still car-ried the traces of Hittite and Ionian culture. The region, which was called Kasura by the Hittites, Dioshierron by the Ionians and Kesre by the Otto-man, has been known as Özdere since the 1960’s.

The lands, which have been home to 28 civilizations, now host 15 tho-usand people during the winter and 100 thousand people during the sum-mer. Özdere, which has more than 9000 beds, is the only off icially app-roved touristic resort in the borough of Menderes.

Tourists and locals prefer the town for its magnif icent shoreline, intricately woven bays and golden beaches. Öz-dere has many shores and bays of all sizes where you can swim and picnic such as Ahmetbeyli Bay and Beach, Koru Bay, Zindancık Bay, Göl Yatağı

Menderes’ in yeni beldelerinden olan Gümüldür, Ege’nin dağlarının deniziyle kucaklaştığı bir noktada bulunuyor.

Gümüldür, which is one of the new towns of Menderes, is located at the intersection of mountains and the sea.

Özdere

57İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 60: izmir kültür ve turizm dergisi

Bay, Kuyubükü Bay, Çukuraltı Beac-hes, Kalemlik Forest Picnic Area and Beaches, 14 Evler Beach and Göktur Beach. There are also blue f lagged be-aches in town such as Orta Mahalle Gençlik Park, Club Maxima and Sul-tan Resort beaches.

Özdere’s economy is based on tou-rism. The most important agricultural product is Satsuma tangerine, just like Doğanbey and Ürkmez. Locals also earn their living by f ishing.

Gümüldür: A prophecy center The best place where you can enjoy the smell of tangerine carried on to the sho-re by the breeze from the sea and swim in clear waters is Gümüldür, which is located on a spot where the Aegean mo-untains embrace the sea.

Gümüldür was established on the ruins of Lebedos, one of the 12 Ionia cities. Records concerning the town date back to the Hellenistic age. Even though it isn’t as developed as big cities like Teos, Klaroros and Ephesos, it made a mark with its settlements and social activiti-es. The Asian Olympics, an Olympics resembling the Greek Olympics, were organized here. A part of the popula-tion emigrated to where Gümüldür is built today and a part moved to Ephesus when the town lost its importance du-ring the Roman and Byzantine eras. Klaros, which was one of the most im-portant prophecy centers in history and the region’s most important port Nati-on, shed light on the history of the area. You can access Klaros through a road that is surrounded by gardens on both sides. Klaros greets its visitors with Na-tion, the port of Colophon, the most im-portant city in Anatolia. Although there are very few traces of Lebedos and Co-lophon, excavations still continue. Although the construction date of Kla-ros is unknown, it is believed that it was built in 7th century B.C. for Apollo, the main God of Colophon. In the sculptu-res room of the temple, which was bu-ilt in Dorian style, there is a big Apollo

niz yegane yer Gümüldür kuşkusuz. Menderes’in yeni beldelerinden biri olan Gümüldür, Ege’nin dağlarının de-niziyle kucaklaştığı bir noktada konum-lanmış.

Gümüldür, 12 İyon kentinden biri olan, kendi adına para basan ilk şehir Lebedos’un kalıntıları üzerine kurul-muş. Beldeye ilişkin kayıtlar, Hellenist-lik uygarlığı dönemine kadar uzanıyor. Dönemin üç önemli kenti olan Teos,

Klaroros ve Ephesos’un yol güzergâhı üzerinde bulunması dolayısıyla yeteri kadar büyüyemese de yerleşim yerle-ri ve yaptığı sosyal aktivitelerle çağa damgasını vurmuş. Yunan yarımada-sında tertip edilen olimpiyatların bir benzeri olan Asya Olimpiyatları, bu bölgede düzenlenmiş. Roma ve Bi-zans döneminde önemini iyiden iyiye yitiren kentin nüfusunun bir bölü-mü bugün Gümüldür’ün bulunduğu yere, bir bölümü de Efes’e taşınmış.

Özdere

58 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 61: izmir kültür ve turizm dergisi

16. yüzyılda yöreye gelen Kağızman-lı Türkler, deniz kenarına yerleşmiş. Zaman içinde askeri açıdan önem ta-şıyan kent, pek çok korsan istilasına da sahne olmuş.

Tarihin en büyük kehanet mer-kezlerinden Klaros, Anadolu’nun en eski kentlerinden Kolophon ve Kolophon’un limanı Nation bölge-nin tarihine ışık tutuyor. Klaros’a, iki tarafı bahçelerle kaplı bir yoldan geçilerek ulaşılıyor. Anadolu’nun en eski kentlerinden Kolophon ve Kolophon’un limanı Notion’ la be-raber misaf irlerini karşılıyor Kla-ros. Kentin ilk yerleşimi Lebedos ve Kolophon’da eski uygarlıklardan pek iz kalmamışsa da kazı çalışmaları sü-ren Klaros ve Notion, geçmişle ilgili değerli ipuçları verebiliyor.

Ahmetbeyli’de yer alan Klaros’un kuruluş tarihi kesin olarak bilinme-mekle beraber, milattan önce yedinci yüzyıl başında Kolophon’un baş tan-rısı Apollo adına inşa ettiği sanılıyor. Dor düzeni bir üslupla inşa edilen tapınağın kült heykelinin bulunduğu odada büyük boyutlu Apollon heyke-li ile kız kardeşi Artemis ve annesi Leto’nun heykelleri yer alıyor. Yedi-sekiz metre yüksekliğinde olduğu düşünülen bu heykellerden Apollon oturarak, Artemis ve Leto’nun ayak-ta betimlenmiş olduğu düşünülüyor. Tapınağın cellasının altında, bugün taş kemerleri kalmış kutsal bölüm-de kehanet, antik kaynaklara göre Delphi’de olduğu gibi Pythia adı ve-rilen kadın aracılığı ile değil, bir er-kek kâhin aracılığı ile gerçekleştiril-miş. Klaros’taki Apollon tapınağının kehanet üzerindeki işlevini ortaya ko-yan en eski bilgi, Büyük İskender döne-minde karşımıza çıkıyor. Yunanlı gez-gin ve coğrafyacı Pausanias’a göre; bir gün Büyük İskender’e rüyasında Pagos (Kadifekale) dağının eteklerinde yeni, büyük bir kent kuracağı söylenmiş. Bu-nun üzerine kral, rüyanın yorumu için Klaros’taki Apollon kahinine danışa-rak, olumlu yanıt aldıktan sonra yeni

statue and smaller statues of his sister Artemis and his mother Leto. Prophe-cies were conducted by a male oracle in the holy area, where the stone arches still stand. The oldest information about the temple’s importance concerning prop-hecy comes to us from the time of Ale-xander the Great. According to Greek traveler and geographer Pausanias, Ale-xander has dreamed that he will estab-lish a big city on the outskirts of Mount Pagos (Kadifekale). After consulting the oracle in Klaros, he built Smyrna.

Gümüldür, just like Özdere, has many beaches and bays where you can swim and sunbathe. The wide, long and clean shoreline of the town has many white sandy beaches and bays. Denizatı Resort Village, Club Yalı and Club Yalı Paradise are some of the town’s blue f lagged beaches.

The fate of Gümüldür, which was a mu-nicipality during the republic period, changed after Nusret Şener form Rize settled in the area in the 1940’s. The

Klaros

59İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 62: izmir kültür ve turizm dergisi

Menderes is a well known town with its natural beauty and his-torical assets. These lands, which harbor the Adnan Menderes Air-port, the last station of the Aliağa-Menderes fast railroad and has the most beautiful shoreline in Izmir, is home to the most important touristic centers of Izmir.

Klaros and Colophon attract his-tory and culture enthusiasts while Özdere and Gümüldür are attrac-tion points for sea sun and sand lovers. We are working very hard as the Menderes Municipality so that these assets receive their fair share from Izmir’s tourism. We are con-centrating on infrastructure works in tourism. After these works, the shorelines of Özdere and Gümül-

dür have become very modern and comfortable. Sports and children’s park areas, walking and cycling tracks make for enjoyable times.

In addition, we want to support the region’s potential in sea tour-ism with health tourism and make

Menderes a town that hosts tour-ists all year round. In order to do that, these assets need to be sup-ported with the right investments. We want to leave our beautiful beaches to future generations so that everyone can benefit from this privilege.”

Menderes sahip olduğu asırlık doğal güzellikleri ve tarihsel zenginlikle-riyle adından sıkça söz ettiren ve bu zenginliklerini günümüze ulaştırma-yı başarmış bir ilçe. Adnan Menderes Havalimanını, Aliağa-Menderes hızlı treninin son durağını bünyesinde ba-rındıran ve İzmir’in en uzun ve en gü-zel sahil şeridine sahip bu topraklar, kent turizminin önemli merkezlerine ev sahipliği yapıyor.

İlçenin sahip olduğu önemli turizm değerlerinden Klaros ve Kolophon ta-rih ve kültür meraklılarını, Özdere ve Gümüldür ise deniz-kum-güneş tut-kunlarını cezbediyor. Bu değerlerin İzmir turizminden hak ettiği payı al-ması için Menderes Belediyesi olarak çok ciddi çaba sarf ediyoruz. Turizmde altyapı çalışmalarına ağırlık veriyo-ruz. Bu çalışmalar sonucunda Özdere

ve Gümüldür sahilleri özellikle son yıllarda yapılan modern düzenleme-lerle oldukça konforlu ve kullanışlı bir hale geldi. Spor ve çocuk park alanları, yürüyüş ve bisiklet parkurları ile zen-ginleştirilmiş olan sahil hattı, bölgeyi ziyaret edenlere keyif li anlar yaşatıyor. Bunun yanı sıra bölgemizdeki deniz turizmi potansiyelini sağlık turizmiyle de destekleyip Menderes’i dört mevsim turist ağırlayan bir ilçe haline getirme-yi hedefliyoruz.

Bunun için Menderes’i farklı kılan değerlerin doğru yatırımlarla destek-lenmesi gerekiyor. Sahillerimizdeki kumun kalitesi, nem oranın dengesi, korunmuş doğal ve tarihsel değerleri-mizi aşırı kullanımla tüketmeden, bu ayrıcalıkları herkesin yaşayabilmesi için uzun soluklu yatırımlarla gelece-ğe taşımayı istiyoruz.”

“Hedefimiz dört mevsim turist ağırlamak’’

“Our goal is to host tourists during all seasons’’

Ergun ÖZGÜNMenderes Belediye Başkanı Menderes Chief Magistrate

60 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 63: izmir kültür ve turizm dergisi

Seferihisar, with its 49 kilometer shoreline, untapped nature, cli-mate and weather, is one of the most alluring touristic regions in the world. This region, which has unique assets, unites its thermal re-sources with a crystal clear sea. We have ideal thermal resources that could be used in accordance with Izmir’s EXPO health theme. The most important of these thermal resources are located in the town of Doğanbey. The resources in the town are enough to cater to the en-tire city. By using these resources

efficiently and carefully planning the next 30-50 years, we could be the health center of the world.

We introduced Turkey to a new development model after our ap-plication to Cittaslow was accepted two years earlier. We realized many projects on the usage of natural energies and producer’s markets in accordance with Cittaslow crite-ria. We attracted the attention of Izmir and Turkey and succeeded in extending tourism to 12 months. Now, we are going to host the

EXPO of Cittaslow. The stands of 27 countries and 154 member cities will be open for 6 months. People who wish to see all the Cittaslow cities will meet in Seferihisar. In addition, we are opening the Ox-ford Creative Writing Center in Sığacık with a protocol we signed with Oxford University and 19 Mayıs University. We wish to make Seferihisar the world’s most sought after Cittaslow by combining its natural and historical assets with the slow city concept.”

Seferihisar 49 kilometre sahil şeridi, bozulmamış doğası, iklimi, hava ko-şullarıyla dünyanın en cazip turizm bölgelerinden bir tanesi. Dünya-nın hiçbir yerinde olmayan eşsiz bir değere sahip olan bu bölge, termal kaynaklarını masmavi denizle bu-luşturuyor. İzmir için konu EXPO olunca sağlık turizmine çok uygun kaynaklar ilçemiz sınırları içerisinde yer alıyor. Bunların en önemlisi Do-ğanbey beldesinde bulunuyor. Belde-deki kaynakların İzmir’in tamamına yetecek kadar bol olduğu biliniyor. Bu kaynakları verimli kullanarak ve önümüzdeki 30-50 yılı planlayarak dünyanın sağlık kenti olmayı başara-biliriz.

Yaklaşık iki yıl önce yaşamın ko-lay olduğu kentlerin uluslararası ağı Cittaslow’a (Sakin Şehir) başvuru-muzun kabul edilmesiyle Türkiye’yi yeni bir yerel kalkınma modeliyle tanıştırdık. Kriterler kapsamında

yaptığımız çalışmalarla doğal enerji kaynaklarının kullanımı, üretici pa-zarları gibi birçok projeye imza attık. Tüm bunlar sayesinde İzmir’in ve Türkiye’nin dikkatini çekerek, 3 aylık turizm dönemini 12 aya yaymayı ba-şardık. Şimdi ise Cittaslow EXPO’su-na ev sahipliği yapacağız. Yılın 6 ayı, 27 ülke ve 154 üye kentin standları Seferihisar’da açık olacak. Dünyadaki tüm Sakin Şehirleri bir arada görmek isteyenler, Seferihisar’da buluşacak. Ayrıca Oxford Üniversitesi ve 19 Ma-yıs Üniversitesi ile birlikte imzaladı-ğımız protokolle Oxford Yaratıcı Ya-zarlık Merkezi’ni Sığacık’ta açıyoruz. Tarihte birçok medeniyete ev sahip-liği yapmış, İyonya’nın başkentlerin-den biri olan Teos’ta Sanatçılar Bir-liği kurmuş, dönemin sanatçılarının yaşadığı Seferihisar’ın tarihi, doğası ve turizmini Sakin Şehir konseptiyle birleştirerek, dünyanın en güzel, en çok görülmek istenen, merak edilen Sakin Şehir’i yapmak istiyoruz.”

Tunç SOYERSeferihisar Belediye Başkanı Seferihisar Chief Magistrate

“Seferihisar dünyanın sağlık kenti olabilir”

“Seferihisar could be the world’s health center”

61İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 64: izmir kültür ve turizm dergisi

Smyrna’yı kurmuş. Gümüldür de tıpkı Özdere gibi, deniz-kum-güneş tatilinin keyif le yapılacağı birçok koy ve plaja sa-hip. Beldenin geniş, temiz ve uzun sahil bandı, pırıl pırıl beyaz kumla kaplı koy ve plajları barındırıyor. Denizatı Tatil Köyü, Club Yalı ve Club Yalı Paradise ise Gümüldür’ün mavi bayraklı plajları arasında yer alıyor.

Cumhuriyet döneminde belediye olan Gümüldür’ün kaderi, 1940’lı yıllar-da Rizeli Nusret Şener’in bu bölgeye yerleşmesiyle değişmiş. Dünyanın her köşesine dağılmış Karadenizlililerin Japonya’nın Satsuma Adası’nda tanıyıp sevdikleri, sonra da vatanlarına getir-dikleri fidan, yöreyi dünyaya tanıtmış. Böylece Ege Bölgesi’nde mandalinanın yetiştirildiği ilk yer olan Gümüldür’de bugün 12 bin dönüm arazide satsuma yetiştiriliyor, yılda 40 bin tonluk üreti-min büyük bölümü ihraç ediliyor. Ha-liyle beldenin en önemli gelir kaynağı tarım. Halkın önemli bir bölümü de ba-lıkçılık ile uğraşıyor. Ancak Gümüldür bölgenin en hızlı gelişen turizm mer-kezlerinden biri. 8 kilometrelik sahil şeridi, serin denizi, kumsalı ve esintisi kesilmeyen iklimiyle yerli ve yabancı turistlerin aradığı bir tatil beldesi. Her türlü su sporu yapılabilen Gümüldür, dalış meraklılarına çeşitli olanaklar su-nuyor.

Satsuma sapling, which was introduced to the people of the Black Sea in Japan and brought to Turkey, put the town on the map. Satsuma is grown on a 3000 acre land in Gümüldür, which is the first town in Turkey to start Satsuma production. A majority of the produc-tion- 40 thousand tons a year- is expor-ted. So, the biggest source of income is agriculture. The majority of the locals also work in fishing. On the other hand, Gümüldür is one of the fastest growing tourism centers in the region. It is a popular vacation destination with its 8 kilometers shoreline, cool sea, beaches and climate. Gümüldür is an ideal place for all water sports, especially diving.

62 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 65: izmir kültür ve turizm dergisi

63İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 66: izmir kültür ve turizm dergisi

Bizans İmparatoru Konstantin’in eşi olan Saint Helen (Flavia Julia Helena), İsa’nın çarmıha gerildiği gerçek hacı bulundurmasından dolayı nam yapmış, azize mertebesine erişmişti.

Kordelya’s first Catholic Church: St. Helen

The wife of Byzantine Emperor Constantine, Saint Helen (Flavia Julia Helena), was anointed a saint because she possessed the real cross where Jesus was crucified.

Karşıyaka’daki Saint Helen (Sa-inte Helene) Kilisesi 1904-1905 yıllarında, Karşıyaka’nın ile-

ri gelen İtalyan-Levanten ailelerinden Aliottilerin bağışladığı bir arsada inşa edilmiştir. Bir zamanlar Kordelya ola-rak anılan Karşıyaka’nın ilk Katolik kilisesi olan St. Helen Kilisesi, günü-müzde cumartesi ve pazar ayinlerine ev sahipliği yapıyor.

Mimarı 1854’te Fransa’da doğan, 1929’da İzmir’de vefat eden, Konak Saat Kulesi’ni, Alsancak Devlet Hastanesi acil servis binasını ve Köprü semtindeki Ayşe Mayda Konağı’nı inşa eden, İzmir St. Polikarp Kilisesi’nin restorasyonunu üstlenen ve fresklerini yapan, Raymond Charles Perre’dir.

Karşıyaka’nın merkez bölgesinde, Kili-se Sokağı olarak bilinen 1728 Sokak’ta bulunan kilise, yüksek orta mekanı,

The Saint Helen (Sainte Helene) Church in Karşıyaka was built in 1904-1905, on a land do-

nated by the Italian- Levantine family Aliotti. The St. Helen Church, which is the first Catholic church in Karşıyaka, which was known as Kordelya back in the day, is open for religious services on Saturdays and Sundays.

The architect of the church is Raymond Charles Perre, born in France in 1854 and died in Izmir in 1929. He was also the architect of the Konak Clock Tower, the ER building of the Alsancak State Hospital, the Ayşe Mayda Mansion in Köprü neighborhood and he was the one who restored the St. Polycarp Church. The church, located in 1728 Street, known as Church Street in Karşıyaka, is a typical basilica with its high middle section, low side naves and solutions that illuminate the interior. It was built

Kordelya’nın ilk Katolik Kilisesi:

St. Helen

Yazı-Article: Alex Baltazzi Fotoğraflar-Photographs : SÜLEYMAN DUMAN

64 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

İnanç Turizmi / Belief Tourism

Page 67: izmir kültür ve turizm dergisi

65İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 68: izmir kültür ve turizm dergisi

alçak yan nef leri ve aradaki yükselti farkından dolayı iç mekana ışık alan çözümleriyle tipik bir bazilikadır. Yapı, içteki nef leri, kolonları, ön cephesinde-ki üçgen alınlıklı giriş mekanı ve sivri kemerli pencereleriyle Neo Gotik özel-likleri taşımaktadır.

Perre, kilisenin iç dekorasyonun-da da renkli vitraylara, St. Joseph’in, St. Polycarp’in, St. Francois’nin, St. Antoine’nin heykellerine ve Hz. İsa’nın yaşamını anlatan sahnelerin yer aldığı gotik nitelikli panolara yer vermiştir. Kilisenin içindeki şapellerin birinde, Karşıyaka’nın Hollanda asıllı Levanten ailelerinden olan Van der Zee’lerin genç yaşta kaybettikleri evlatları Carol ve Vlademir anısına ithaf edilen birer yazı bulunmaktadır. Günümüzde de ibadete açık olan bu kilisede, Fransa’da Baş-bakanlık yapmış Edouard Balladur’un vaftiz edildiği söylenmektedir. Latince adı Flavia Julia Helena olan Saint Helen (246/50- 330), Bizans İm-

in the neo gothic style with its inner naves, columns, entrance with a trian-gular façade and steep arched windows. Perre has decorated the interior of the church with colorful stained glass, sculptures of St. Joseph, St. Polycarp, St. Francois and St. Antoine and gothic panels depicting the life of Jesus. There are two epigraphs in one of the cha-pels dedicated to Carol and Vlademir, the children of the Dutch Van der Zee family who died at a very young age. It is believed that former French Prime Minister Edouard Balladur ’was bap-tized in this church, which is still open for religious services.

The wife of Byzantine Emperor Con-stantine, Saint Helen (Flavia Julia Hel-ena), was anointed a saint because she possessed the real cross where Jesus was crucified.

In 1898, in old Karşıyaka where Greeks lived, there was also an Orthodox church by the name of Saint Helen. The

Kilisenin inşa edildiği zaman

burada 200’den fazla Katolik - Levanten

ailenin yaşadığı tahmin edilmektedir.

Over 200 Catholic- Levantine families are thought to have

been living in the area during the time when the church was built.

66 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 69: izmir kültür ve turizm dergisi

paratoru Konstantin’in eşi idi ve İsa’nın çarmıha gerildiği gerçek hacı bulun-durmasından dolayı nam yapmış, azize mertebesine erişmişti.

Rumların da yaşadığı eski Karşıyaka’da, 1898 yılında Ankara İlköğretim Oku-lu mevkisinde inşa edilen Saint Helen isimli bir de Ortodoks kilisesi vardı. Mimarı da Sakız Adası asıllı Karşıya-kalı Emanuel Petrocochino (Petrokoki-no) ve Nikolau Manganioti’diydi.

Alsancak 1482 Sokak Anıları (Heya-mola Yayınları) kitabımda anlattığım gibi, bugün Alsancak’taki Muzaffer İzgü (eski 1482 Sokak) Sokağı, eskiden Petrocochino ismini taşıyordu. Yaptı-ğım araştırmalar neticesinde elde et-tiğim bazı verilere göre, bu sokaktaki arsalar eskiden Petrocochinolar’a aitti. Sokakta hala ayakta duran kırmızı taşlı cumbalı evlerin mimarisi ile Petrococ-hino ve Perre mimarlarının ilgileri ol-duğunu tahmin ediyorum. Perre’nin dul eşi Anais Russo, ailesine ait bu sokağın

architects of the church were Emanuel Petrocochino (Petrokokino), originally from Chios and Nikolau Manganioti.As I stated in my book “Memories from Alsancak 1482 Street”, the 1428 Street we know today was named Petroco-chino Street. According to my research, the lands on this street used to belong to the Petrocochino family. I believe that the architecture of the houses with red stone balconies in this street was built either by Petrocochino or Perre. Perre’s widow, Anais Russo, lived in one of these houses in the 1930’s.

Emanuel Petrocochino, who is a rela-tive of mine, had served on the Izmir Municipality Board and the Teacher’s Housing building across Karşıyaka Pier and the Petrocochino club that was used for various social functions, belonged to this family.

Karşıyaka, formerly known as Kordelya, was always a multi cultured, multi reli-gious area. Over 200 Catholic- Levan-

67İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 70: izmir kültür ve turizm dergisi

sonundaki bir balkonu Cumhuriyet Bulvarı’na bakan, şimdi ise Kafe Fies-ta olan güzel, kırmızı taşlı evde 1930’lu yıllarda ikamet etmiştir.

Babaannemler tarafından akraba ol-duğum Emanuel Petrocochino, İz-mir Belediye Heyetine seçilmişti ve Karşıyaka’da vapur iskelesi karşısındaki güzel Öğretmenler Evi binası, toplantı ve baloların yapıldığı Petrocochino Ku-lübü bu aileye aitti. Kulübün mimarının da yine Emanuel Petrocochino olduğu tahmin edilmektedir.

Eski adı Cordelio olan Karşıyaka, her zaman çok kültürlü, çok dinli bir yapıya sahip olmuştur. Kilisenin inşa edildi-ği zaman burada 200’den fazla Kato-

lik - Levanten ailenin yaşadığı tahmin edilmektedir. Sevgili dostum yazar Ya-şar Aksoy, değerli Karşıyaka kitabında yüzü aşkın, çoğunun Karşıyaka Soğuk-kuyu Katolik Mezarlığı’nda aile me-zarları bulunan ünlü Levanten aileden bahsetmektedir. Bu Levanten nüfusu şimdi çok azalmışsa da inşa ettirdik-leri güzel villalar hala ayaktadır. Kar-şıyaka günümüzde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Evi, güzel kordo-nu, çarşısı, restoranları, kafeleri, rahat ulaşım olanaklarıyla turistlerin ilgisini çekmektedir.

tine families are thought to have been living in the area during the time when the church was built. My dear friend, author Yaşar Aksoy mentions a famous Levantine family that has a family cem-etery in Karşıyaka Soğukkuyu Catholic Cemetery in his book. Although Levan-tine population has decreased greatly, the beautiful mansions they have built still stand. Today, Karşıyaka attracts tourists with the house of Atatürk’s mother, its beautiful shore, market, res-taurants, cafes and easy transportation opportunities.

St. Helen Kilisesi’nin mimarı Konak Saat

Kulesi’ni de yapan Raymond Charles

Perre’dir.

The architect of St. Helen Church was Raymond

Charles Perre, who also built the Konak Clock Tower.

68 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 71: izmir kültür ve turizm dergisi

69İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 72: izmir kültür ve turizm dergisi

70 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Ören Yeri / Ruin

Page 73: izmir kültür ve turizm dergisi

İç Mimarinin bir başyapıtı:

Efes Yamaç Evleri 2Akdeniz dünyasının en büyük antik kentlerinden biri olan Efes’te, Bülbül Dağı’nın kuzey yamacında yer alır Yamaç Evleri 2. Günümüze kadar şaşırtıcı biçimde korunarak gelen bu eşsiz mimarlık eserleri, Roma döneminin varlıklı üst sınıf yaşantısını günümüze kadar taşır.

Yazı-Article: Doç. Dr. Sabine Ladstatter/Efes Kazı Başkanı-Head of the Ephesus ExcavationsFotoğraflar-Photographs: Süleyman Duman - Avusturya Arkeoloji Enstitüsü arşivi-The archives of the Austrian Archeology Institute

Bundan 50 yıl önce 1962 yılında keşfedilen Romalıların şehir mer-kezi Efes Antik Kenti’nin tam

merkezinde bulunan ve 4 bin metrekareye yayılmış alana verilen isimdir Yamaç Ev-leri 2. Günümüze kadar şaşırtıcı biçimde korunarak gelmiş olması, Yamaç Evleri 2’nin en önemli ve göze çarpan özelliğidir. Öyle ki, yapının sadece yer döşemelerinin zengin işçiliği üst katları da korumuştur. Korunmasına, özgün mimarisinin yanı sıra tarihsel ve kronolojik etkiler ile Roma dönemine ait müthiş malzemeler yardım-cı olmuştur.

Bölge, Efes şehrinin tepelerinden biri olan Bülbül Dağı’nın kuzey yamacına ko-nuşlandırılmış ve doğu batı taraflarında ek binalarla çevrilmiştir. Yamaç Evleri 2, güneyde Yamaç Evleri Caddesi ve kuzey-de Curetes Caddesi ile sarılmıştır. İnsula-nın (pek çok kişiye kiralanan ev) üçgen alt planı, eski ve birbirine bağımsız planlarda

Terrace House 2 (Fig. 1) is the name given to a ca. 4,000 m² in-sula lying directly in the Roman

city centre of Ephesos, which was dis-covered 50 years ago in 1962. Due to its exceptionally good state of preservation – not only are the rich furnishings of the ground f loors of the individual residenc-es partially preserved, but also those of the upper storeys – Terrace House 2 counts amongst the most scientifically important and moreover most remark-able monuments of its type. The special state of preservation results in the fact that the structure not only allows a clas-sification and analysis based on ground plan, chronology and history of style, but also represents an almost inexhaust-ible source for the material culture of the Roman period, for analyses of function, and for sociological and psychological aspects in the study of domestic archi-tecture. The insula was constructed on

A masterpiece of interior design: Ephesus Terrace Houses 2

Terrace Houses 2 are located on the northern outskirt of Bulbul Mountain in Ephesus, one of the biggest antique cities of Mediterranean. These unique architectural monuments, which have

surprisingly been preserved to this date, reflect the lifestyle of upper class Roman families.

71İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 74: izmir kültür ve turizm dergisi

yatay ve dikey kesişen planların karakte-ristik özelliğini açıklar. Kenarlardan iki basamaklı giriş yollarıyla çevrilmiştir, bu yollardan müstakil evlere de geçiş ya-pılmaktadır. Girişler 27 metrelik açığın üstünden gelmek durumunda kalmıştır. 3 terasta da orijinal olarak 6 tane bitişik ev inşa edilmiştir. Kuzey yolundaki cad-dede, Curetes Caddesi’ne açılan taberna (dükkan) vardır ve bu sıra binalar dükkan olarak ya da bar olarak hizmet vermiştir. Taberna ve caddenin kendisi ile arasında tören yolunda, geç Helenistik döneme ve imparatorluk zamanına ait olan anıtsal eserler sıralanmıştır.

Evlerin bulunduğu bölge, Roma döne-mindeki prestijli Efes’in tüm kutsal ve cenaze merasim eserlerinin karakterle-rini barındırmakla kalmaz, bu eserlerin o dönemde yaşayan sivil elit kesimden insanlara ait olduğunu ve bu insanların söz konusu eserleri yaptırmaya gücünün yettiğini ortaya çıkarır. Zaten bu evler, zengin Efesli vatandaşların belediyeye misafir ağırlama ve günlük işlerinde kul-lanması için verdikleri evlerdi. Evlerin

the steep north slope of the Bülbüldağ, one of the city hills of Ephesos, and was f lanked at the west and the east by addi-tional structures which are comparable in form and decoration (Fig. 2). Ter-race House 2 itself was bounded at the south by the Terrace House Street and at the north by the Curetes Street. The irregular course of the ancient proces-sional way, which did not conform to the orthogonal gridplan of the streets, also explains the characteristic trapezoidal ground plan of the insula. At the sides the building was f lanked by two stepped alleyways which had to overcome a dif-ference in height of 27 m, and from which the individual residences were ac-cessed. Originally, six enclosed residen-tial units were built on three terraces. At the north along the street were tabernae which opened on to the Curetes Street and which served as commercial shops or bars. Between the tabernae and the street itself stood a row of late Hellenis-tic and Imperial-period honorific monu-ments which lined the processional way.Already the location of Terrace House 2,

Evlerin bulunduğu bölge, Roma

dönemindeki prestijli Efes’in tüm kutsal ve cenaze merasim

eserlerinin karakterlerini barındırır.

The region which harbors the houses also

contains the monuments related to religious and

mortuary services in Ephesus, which was a prestigious city during

the Roman era.

72 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 75: izmir kültür ve turizm dergisi

M.S. 1.yüzyılın ikinci çeyreğinde yapıl-maya başladığı açıkça ortadadır. Güney bölgesindeki Ünite 6’nın sonradan yapılan ana binaya uzantısı ile müthiş büyüklükte bir büyüme meydana gelmiştir. Hadri-anic dönemde yenilenen mermer bölüm ve bazalica olarak bilinen geniş apsidal odanın da M.S. 2.yüzyılın ortalarında yenilendiği ortaya çıkmıştır. Mermer bölümün kaplandığı duvar, yapının yapıl-dığı devre ait çok açık kanıtlar vermekte-dir. 3. döneminden İmparator Hadrian’ın isminin baş harflerinin bulunduğu arka yüzdeki kabartmalar, (M.S. 119) bizlere yapının tarihiyle ilgili kesinlik vermek-tedir. Konsolos Cn. Augur, M.S. 121’den bahseden ikinci bir yazma, yine aynı tarih hakkında ipucu vermektedir. Severan döneminin sonlarına ait (M.S. 220) ola-rak tarihlenebilinen bir yıkımdan arta kalan arkeolojik kanıtlar da, belirgin izler bırakmışlardır. Bu dönemden sonra, bü-yük bir kitleyi kapsayan, tüm bölümleri içine alan büyük bir yenilenme yapılmış-tır. Buna bağlı olarak, resimlerin çoğu ve mermer revetmanın tarihi, 3.yüzyılın

nestled within public complexes as well as within sacred and funerary monu-ments of prestigious character in the city centre of Roman Ephesos, suggests that its residents belonged to the civic élites who could afford property in this promi-nent area. These are municipal residenc-es of prominent and wealthy Ephesian citizens, whose houses served as spaces in which business was conducted and clients and guests were received, and which in short promoted the prestige of their owners.

The insula was constructed without doubt in the 2nd quarter of the 1st cen-tury A.D. A massive structural inter-vention was represented by the exten-sion of Residential Unit 6 to the south and the related refurbishment of the “Marble Hall” in the Hadrianic Period as well as the large apsidal room known as the “Basilica” (Room 8) in the mid of the 2nd century A.D. The wall covering of the “Marble Hall” provides precise evidence for the dating of the buildin

gactivity: on the rear face of one of the plaques there is an inscription which names the Emperor Hadrian (Fig. 3) in his third consular year, that is, 119 A.D., thereby providing a secure terminus post quem. A second inscription, mentioning the consul Cn. Augur of 121 A.D. gives another clue for the date.

Distinct traces in the archaeological evi-dence were left by a destruction which can be dated to the late Severan period (ca. 220 A.D.). After this, a final, exten-sive phase of decoration and renovation occurred in all of the residential units. Accordingly, the majority of the wall paintings (Fig. 4) and the marble revet-ment dates to the second quarter of the 3rd century, while in contrast older mo-saic f loors frequently remained in use. A catastrophic event in the the third quar-ter of the 3rd century (270/280 A.D.) led to an extensive destruction of the insula. The evidence suggests that this was a severe earthquake, which drasti-cally affected the building substance

73İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 76: izmir kültür ve turizm dergisi

and ultimately led to the abandonment of entire residential areas. In some ar-eas of Terrace House 2, at the time of the catastrophe earlier damage was just being repaired and renovation work car-ried out.

The original early Imperial plan was conceived as six residential units, con-

sisting of peristyle houses of approxi-mately the same size (400-600

m²), which spread out over three terraces and which were provided with at least one up-per storey. The date is proved by building sacrifices under the oldest f loor levels. From

the first and early second cen-tury A.D. only poor traces are

preserved. One of the exceptions is the so-called Sokrates-fresco

(Fig. 5), found in unit 4 and dated to the early 2nd century A.D.

The main entrances were located on the narrow side alleys and were in part ac-centuated with marble-faced portals. The water supply for the residences was provided by wells and fountains, which were primarily located in the entrance zones and the courtyards (Fig. 6). The

latrines were located here as well, so that they might be easily accessible for guests. Sewage was diverted via a branched channel system into the main drain be-neath the stepped side alleys. The cen-tral peristyle retained its function as communication centre of the house and as prestigious reception room for guests. This room complex consequently under-went an especially careful and in part luxurious refurbishment. The courtyards exhibit, for example, costly marble revet-ment on the main walls and the parapet walls, built-in wells, figural polychrome mosaics and high-quality wall painting. The concentration of small-figure deco-ration (Fig. 7) underscores the meaning of the courtyards as the representative core zones of the houses. The courtyards served as light sources, whereas windows are usually located above the doors on a high level, some of them framed in iron grilles. To provide additional light, nu-merous lamps of pottery, metal and glass were employed, but their open fire con-stituted a permanent danger.

In the entrance zones and in the peri-style court were also located accoutre-ments for sacred purposes; their ap-pearance could take a variety of forms

74 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 77: izmir kültür ve turizm dergisi

ikinci çeyreğine denk gelir. Aslında bu da hali hazırda kullanılabilinen mozaik yer döşemelerinin tarihiyle zıtlık oluştur-maktadır. 3. yüzyılın üçüncü çeyreğinde (M.S. 270/280) meydana gelen feci bir olay, insulanın çok büyük bir hacminde yıkımına sebep olmuştur. Kanıtlar bunun tüm bölgedeki binaların yıkılıp zarar gör-mesine sebep olan çok büyük bir deprem olduğuna işaret eder. Felaketin hemen ardından Yamaç Evleri 2’nin bazı bölge-lerinde zarar onarılmış ve yenileme çalış-maları başlamıştır.

Orijinal olan erken İmparatorluk planı, altı ana üniteden tasarlanmıştı, hemen aynı ölçülerde (400-600 metrekare) olan sütunlu avlu şeklindeki evlerden oluşmak-taydı. Bu binalar 3 terasa yayılmıştı ve en azından bir üst kat ile desteklenmişti. Ta-rih, en eski alt kat binalarında bulunan yapılardan ortaya çıkarıldı. M.S. 1. yüz-yılda ve 2. yüzyıl başlarında sadece zayıf kalıntılar korunmuşt u. İstisnalardan biri Sokrates olarak anılan fresktir. Ünite 4’te bulunan bu fresk, M.S. 2.yüzyıl olarak belgelenmiştir. Ana girişler dar taraflı koridorlar ta-rafında konuşlandırılmıştı ve mermer yüzlü portrelerle çevrelenmişti. Evlerin su ihtiyacı kuyulardan ve genellikle giriş

depending on preference and also on the family tradition of the owner of the house. Small cult niches are numerous (Fig. 8), in which reliefs depicting heroic scenes or banquets in honour of the dead were set in.

In Terrace House 2, on the south side of the courts were situated, in general, cool vaulted rooms cut out of the rock. Some of these rooms were particularly accentuated due to their prominent loca-tion and their rich decoration and equip-ment, and might be interpreted as recep-tion areas of the patrons, like the exedra in unit 2. Glass mosaics decorated the vaults and lunettes (Fig. 9), while the walls and the f loor were provided with marble facing. The central medallion of the vault mosaic shows Dionysos and Ariadne, surrounded by an illusionistic wine garden, representing the heavenly paradise. In front of the exedra in the southern corridor of the courtyard a fig-ural f loor mosaic was laid down (Fig. 10): represented here is a section of a sea thiasos, surrounded by a braided border, with Amphitrite, Triton and a hippo-camp.

In contrast, to the north are adjoined

generally large prestigious rooms for the reception of guests and banquets, while at the western and eastern sides, smaller rooms of diverse function were situated. The division into two or more storeys at least doubled the usable spatial area, which could be used for additional, prestigious rooms, private chambers or to be rented out. In a large room in unit 1, which might have served for dining purposes, outstanding wall paintings are preserved. In the main zone life-size servants (Fig. 11) offer various gifts, like garlands, drinks and blossoms to the entering guest, while in the red panels theatre scenes are depicted. The upper zone shows a mythological scene (Fig. 12) – the myth of Philoktet – framed by a theatre architecture.

Interpreted as rooms for the reception of guests are also the so-called “Rooms of the Muses”, which are attested in a num-ber of residential units (Fig. 13). Indeed, identifying a monocausal functional purpose of this room type is difficult, but nevertheless the location within the framework of the house in combination with the characteristic wall decoration makes an interpretation of the “Rooms of the Muses” as a room for the reception

2000 yılında ziyarete açılan Efes Yamaç Evleri 2’nin kazılmış bölümünde bir de müze açıldı.

There is also a museum in the already excavated part of the terrace houses 2, which was opened to public in 2000

75İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 78: izmir kültür ve turizm dergisi

bölgelerinde, avlularda bulunan çeşme-lerden sağlanıyordu. Tuvaletler de gelen ziyaretçilere kolaylık olması için bu böl-gelerde bulunuyordu. Kanalizasyon, bö-lümlere ayrılmış bir kanal sistemiyle ku-rulmuştu. Merkezde bulunan ve oldukça lüks şekilde dekore edilen sütunlu avlu,, iletişim merkezi ve misafirler için prestijli yer olma konumunu korumuştu. Çok iyi işçilikli mozaikler, duvarlara gömülü ku-yular ve çok yüksek kalitede duvar süsle-meleri bulunmaktaydı. Küçük figür kon-santrasyonları ile yapılan dekorasyondan, avluların evleri temsil eden yerler olduğu anlamı çıkmaktadır. Avlular ışık kaynak-ları olarak hizmet vermekteydi. Pencere-ler genellikle kapıların üstünde yüksek

of guests likely. This assumption can be further supported by archaeological evidence, as in all of the “Rooms of the Muses” wine amphorae were found lean-ing in the corners.

In general, the mosaic f loors in Terrace House 2 were not decorated with fig-ural motifs, but were designed with pre-dominantly black-and-white contrast-ing, geometric patterns. Such tesselated f loors were not only highly valued for their décor, but also for their quality as waterproof and easily cleanable surfaces; when possible, they were preserved for generations and successively repaired. In only a few exceptional cases, poly-

chrome figural mosaics were also placed in Terrace House 2, for example the lion mosaic (Fig. 14) as well as Dionysos and Medusa (Fig. 15) in Residential Unit 3. Courtyard surfaces, in contrast, could be completely paved with marble slabs. In areas with fewer pretensions f loors of brick, packed earth, or even wooden f loors, which nonetheless have not sur-vived, were common.

In the Hadrianic period, Terrace House 2 had been connected with the munici-pal water supply. Nearly all of the resi-dences were now equipped with rooms with hypocaust systems and bathing installations (Fig. 16). In some of these rooms however the characteristic bat-hing appliances were lacking, but they naturally offer an additional source of warmth in cold seasons.

In addition to reception rooms and li-ving rooms, areas for industrious acti-vity are also attested; these are generally located near the entrance to the houses. In contrast, built-in kitchens are infre-quent, so that it would not be incorrect to reconstruct the presence of portab-le equipment made of metal or clay. O the other hand take away food was very common as we know from numerous graffiti on the walls in terrace house 2. It is interesting to note that the industry areas were accessible from many residen-tial units at the same time, by corridors or staircases: communal usage of kitc-hens, latrines and courts can therefore be deduced.

The upper storeys were accessed via a staircase in the peristyle court and in the entrance zones. Finds of collapsed walls and mosaic f loors of the highest quality in the earthquake rubble attest to the existence of rooms decorated with the greatest sophistication in the upper storeys as well.

The series of earthquakes in the third quarter of the 3rd century, with its ab-rupt moment of destruction, allows an insight into the most recent concepts of

76 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 79: izmir kültür ve turizm dergisi

seviyelere yapılmış, bunlardan bazıları demir çubuklarla çevrelenmiş, ekstra ışık sağlamak için metal ve camdan oluşan me-şaleler konmuştur. Fakat bunların sürekli açıkta olan ateşleri her zaman bir tehlike arz etmekteydi.

Giriş bölgelerinde ve iç bahçede, görü-nüşleri, amaçları ve aile gelenekleri doğ-rultusunda değişiklikler gösteren kutsal amaçlı teçhizatlar da mevcuttu. Bu bölge-lere küçük ibadet oyukları, bu oyuklarda epiksi kahraman sahneleri veya ölenler anısına buketler konulmaktaydı.Yamaç Evleri 2’de, avluların güney ta-rafında, genellikle kayadan oyma serin odalar mevcuttur. Bu odalardan bazıları döşeniş biçimine göre sınıflandırılmış, efendilerin bölgeleri olarak değişik cam mozaiklerle süslenmiş, duvarlar ve yer döşemesi mermer yüzle kaplanmıştır. Di-onysos ve Ariadne figürlerinin bulunduğu ilüzyonik bir şarapevi ile çevrelenmiş or-tadaki mozaik, cenneti tasvir eder. Exed-ranın önünde, avlunun güney koridorun-da, bir deniz savaşını anlatan figürlü yer mozaiği vardır. Anfi tiyatro, Triton ve hippocamp ile sınırlarda çevrelenmiştir. Buna zıt olarak, kuzeyde birbirine geçme-li genellikle geniş prestijli odalar bulun-maktadır, Misafirler ve davetler için ayrı-lan bu odaların batı ve doğu kanatlarında, küçük odalar mevcuttur. İki veya daha fazla kata bölünmeleri kullanım alanları-nı çoğaltmıştır. Ünite 1’deki harika duvar süslemeli geniş odanın da, akşam davetle-ri ve yemekleri için düzenlenmiş olduğu tahmin edilmektedir.

Ana bölümde yaşam boyu hizmet eden görevliler, misafirlere çeşitli hediyeler, buketler-içecekler-çiçekler sunmaktaydı, aynı zamanda kırmızı panellerde tiyatro sahneleri sahnelenmekteydi. Tiyatro bi-nası ile çerçevelenmiş üst bölüm mitolojik bir sahne (Philoktet miti) göstermektedir.

‘İlham perileri odaları’ da denilen misafir kabul odaları, birkaç ev tipine sahiptir. Bu odaların aslında ne için kullanıldıklarını anlamak güç de olsa, duvarlardaki de-korasyon, odaların misafir kabul odaları olabileceğini göstermektedir. Bu teori, ar-

decoration and phases of usage of the Roman domestic structures. Regarding the furniture, folding chairs (Fig. 17) and tables in bronze or iron have to be mentioned. From klinai (Fig. 18) only the lavishly ornamented straps are pre-served, some them with incised deco-ration, others with inlaid work of glass. The self representation of the house owners is expressed by numerous private portraits (Fig. 19), which were displayed in the main zones of the houses and may interpreted as family members. On the other hand indications for the imperial cult or for the worshipping of Roman emperors are also visible in Terrace hou-se 2 (Fig. 20).

Residential Unit 6 is situated in the north-east of Terrace House 2, on the lowest, northernmost terrace. Here in the 2nd century A.D. a generously laid out and splendidly appointed urban villa arose, when the originally much smal-ler house unit was extended to the south and was fundamentally redesigned with the construction of the so-called Marble Hall and the large apsidal hall designa-ted the “Basilica”.

The building complex, now covering an area of 950 m², could be entered directly from the Curetes Street. The house is impressive even today due to its scale, its multi-storey design, and its luxu-

77İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 80: izmir kültür ve turizm dergisi

rious furnishings. The largest display rooms were located to the south of the peristyle court. From the southern am-bulatory, the so-called Marble Hall, a 178 m² spacious hall, could be entered. This hall (Fig. 21), which was luxurio-usly decorated during the Hadrianic pe-riod, remained basically unaltered until its final destruction in the third quarter of the 3rd century. The “Marble Hall” served as a reception room for guests, as a banqueting hall, and provided space for at least nine wide klinai, upon each of which three individuals could recline. In this luxurious atmosphere without doubt members of the city élites met for social occasions. The interior decoration of the room is extremely sumptuous and splendid: the walls and f loor were faced with marble revetment, and the location of the klinai was marked on the f loor by black-and-white mosaic bands. A foun-tain located in the axis of the room as well as a draw well in the south wall, provided with fresh water by means of a conduit, not only contributed to a com-fortable interior climate but also to a tas-teful ambience. The hall had a wooden ceiling, the carved decoration of which preserves traces of gilding. The walls were revetted in three zones, with marb-le plaques which were in part polychro-me, and with fields of opus sectile de-coration. In addition to the ornamental decorative system, a few figural motifs are also preserved.

To the west of the “Marble Hall” were additional, large, prestigious rooms. Starting from a small court, a large ba-silical hall with apse (Fig. 22) could be entered by a staircase in the south, while to the west lay a vaulted room with high quality wall- and vault-decoration. In addition, a freshwater basin was found here, which once contained fish (Fig. 23). From the court, a second f light of steps led to the upper storey of the resi-dence, where a number of richly appoin-ted rooms were also located. Very little is preserved of the original furnishing of the apsidal hall, but it is probably correct to recognise here the reception- and au-

keolojik buluntularla da desteklenir. Öyle ki, odaların kenarlarında şarap amforaları bulunmuştur.

Genelde, Teras Evleri 2’deki mozaik ze-minler, motiflerle süslenmemiştir. Onun yerine zemin, siyah ve beyaz geometrik şekillerle dekore edilmiştir. Bu tip zemin-ler dekorasyon açısından bir zenginlik kattığı gibi, su geçirmez ve kolay temizle-nebilen özellikleri ile de tercih edilmiştir. Sadece bazı örneklerde aslan mozaikleri gibi çok renkli figürlü mozaikler kullanıl-mıştır. Ayni zamanda Dionysus ve Me-dusa figürleri de kullanılmıştır. Bunun karşılığında, 3. ünite evlerinin avlularının tamamının mermer bloklarla örtüldüğü gözlenir. Daha gösterişsiz evlerin zemin-lerinde ise tuğla, sıkıştırılmış kum, hatta tahta kullanılmıştır. Hadrianus döneminde evler, belediyeye ait olan su rezervlerine bağlanmıştı. Evle-rin hemen hepsinde yeraltı ısıtma sistem-leri ve banyo bulunurdu. Bazı evlerde tipik

banyo unsurları bulunmasa da yeraltı ısıt-ma sistemleri soğuk havalarda ısı sağlardı. Misafir ağırlama salonları ve oturma oda-ları hariç, evlerde üretim ile ilgili odalar da bulunur ve bu odalar genelde evin giri-şine yakın olarak konumlanırdı. Gömme mutfak genelde bulunmazdı. Duvarlarda-ki resimlerden yemeğin genellikle dışarı-dan sağlandığı anlaşılmaktadır. Merdiven ya da koridorlarla ulaşılabilen üretim oda-sının birçok ev tarafından kullanılacak şe-kilde oluşturulması da ilginçtir.

Üst katlara sütunlarla çevrili bir merdi-venle ulaşılır. Depremden sonra ulaşılan yığınlarda bulunan duvar parçaları ve mozaik zeminler, üst kattaki odaların da zengin şekilde dekore edildiğini gösterir.

3. yüzyılın üçüncü çeyreğinde meydana gelen bir dizi deprem, Roma dönemin-deki evlerin dekorasyonu ile ilgili önemli bilgiler verir. Katlanabilen sandalyeler ve bronz ya da demirden yapılan masalardan

78 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 81: izmir kültür ve turizm dergisi

bahsedilir. Klinai’den sadece zengince dekore edilmiş bantlar ya da cam eşyalar günümüze ulaşmıştır. Ev sahipleri birçok özel portrede resmedilmişlerdir. Evlerin ana mekanlarında sergilenen bu portrele-rin aile bireylerine ait oldukları düşünül-mektedir. Bu evlerde Roma imparatorla-rına tapınıldığı da anlaşılmaktadır.

6. ev, Yamaç Evleri 2’nin kuzeydoğusun-da, en aşağıdaki yamaçta yer almaktadır. 2. yüzyılda geniş ve oldukça zengin bir koyun bulunduğu bu bölgede evler, mer-mer odanın katılımıyla daha da büyümüş-tür. Büyük apsisli oda, bazilikaya işaret eder. 950 metrekareye yayılmış bu komp-lekse Curetes Sokağı’ndan girilebilir. Bu ev, zengin dekorasyonu ve büyüklüğüyle halen ilgi çekicidir. Evdeki en büyük oda-lar, sütunlarla çevrili avlunun güneyinde yer alır. Güneyden, oldukça büyük olan, 178 metrekarelik mermer odaya ulaşılır. Hadrianus zamanında oldukça zengin dekore edilen bu oda, 3.yüzyılın 3. çey-reğinde tamamen yıkılana dek hiç değiş-tirilmemiştir.

Mermer oda, misafirler için bir resepsi-yon odası olarak kullanılmış ve ziyafetle-re yönelik hazırlanmıştır. Odada dokuz adet büyük sofa bulunur. Bu çok şaşaalı odalarda büyük ihtimalle şehrin önde gelenleri sosyal aktiviteler için toplan-mıştır. Odanın dekorasyonu inanılmaz derecede zengindir, duvarlar ve zemin mermer revetmanlarla kaplanmıştır ve sofaların olduğu yerler siyah ve beyaz mozaik bantlarla işaretlenmiştir. Oda-nın ekseninde bulunan bir çeşme ve gü-ney duvarındaki bir memba, taze su sağ-ladığı gibi, odanın soğuk kalmasını ve zevkli bir ambiyansın oluşmasını sağlar. Tahta bir tavanı olan odadaki duvarlar üç ayrı şekilde dekore edilmiştir. Bu odadan bazı süslemeler ve birkaç motif günümü-ze ulaşmıştır. Mermer odanın batısında, yine büyük ve prestijli odalar yer alır. Küçük bir avludan başlayarak, apsisli bir bazilika stilli odaya güneydeki bir mer-divenle ulaşılır. Batıda ise kaliteli malze-meden yapılmış tonozlu bir oda bulunur. Burada içerisinde balıkların korunduğu bir taze su havzası bulunmuştur. Avlu-

dan, bir başka merdivenle çıkılan üst katta da zengin dekore edilmiş odalar bulunur. Buradaki orijinal dekorasyon-dan pek az parça günümüze ulaşmıştır. Günümüze ulaşan bölümün resepsiyon odası olması muhtemeldir. Batı duvarın-dan daha küçük ama aynı oranda zengin-ce dekore edilmiş, sıvalı, başka bir odaya geçilir. Bu oda, küçük organizasyonlar için kullanılmaktaydı.

Bina, Efes’teki, Dionysos’taki büyük ra-hip Caius Flavius Furius Aptus’un aile-sinin eviydi. Sosyal ve politik organizas-yonlar için kullanılan evde, ayrıca özel misafirler de ağırlanıyordu.

Tarih, bilim ve kültür için mükemmel bir referans olan Efes Yamaç Evi 2, res-torasyonu ve muhafaza edilmesi zorlu bir yapıdır. 1970 ve 1980’lerde yapılan ka-zılarda evlerde çok iyi şekilde korunmuş olan resim ve mozaik gibi dekorasyon unsurlarının olduğu gibi kalması ve anı-tın üzerinin bir çatı ile örtülmesine karar verilmiştir. Ancak bunun yapılabilmesi ve yapının halka açılabilmesi için 38 yıl geçmesi gerekti. Yapının korunması için gereken standartları sıralayan işlevsel bir dokuman oluşturuldu. Buna göre yapı-nın renk, inşaat ve malzemesine uygun restorasyon malzemeleri seçilmeli ve

dience-room of the master of the house. Set into the west wall was a door leading to a small yet lavishly appointed room – the stucco room (Fig. 24), in which private gatherings for a small circle of friends took place.

The fortunate circumstance that we not only know the building itself, but also can trace the family who owned it over a number of generations, allows a precise assignment of the building: it is identi-fied as the urban residence of the family of Caius Flavius Furius Aptus, a man who held the office of priest of Diony-sos at Ephesos. His house was used for the reception of clients as well as for so-cial and political gatherings, and for the welcoming and entertaining of private guests.

In addition to its undisputed relevance for science and cultural history, Terrace House 2 also represents a great challen-ge in terms of conservation and resto-ration. It was already clear during the extensive excavation work of the 1970s and 1980s that the amazingly well-preserved painted and mosaic decorati-on should remain in situ and that a roof should be erected over the monument, but it took 38 years, many discussions

79İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 82: izmir kültür ve turizm dergisi

bu yenilikler binanın orijinal formuyla uyum sağlamalıydı. Bunun yanı sıra hava koşulları, geri çevrilebilirlik ve yeniden inşa da önemliydi. Daha önce yapılan yanlışlar da göz önüne alındığında hava koşulları ile ilgili bulgulara önem verildi. Binanın üzerine, yapıyı UV ışınlarından koruyacak bir deri örtülmesi ve doğal ventilasyon sağlanması kararlaştırıldı. Sonunda binanın üzeri kumaşla örtülü paslanmaz bir çelikle kaplandı. 2000 yı-lında ziyarete açılan Efes Yamac Evleri 2’nin kazılmış bölümünde bir de müze açıldı. İçerisindeki tarihi kalıntılar eks-perlere antik çağdaki evlerin detayları hakkında bilgi veriyor. Özellikle, yapı-nın iç konstrüksiyonu antik materyalleri öne çıkarıyor. Ayrıca ışıklı yollar ve zi-yaretçi yolları, Roma dönemi ile örtüş-müyor. Ziyaretçiler için oluşturulan yeni bir yardımcı sistemi ile gelenler, malze-meleri değişik bir şekilde görebiliyor. Bu koruyucu sistem, inanılmaz tarihi önemi olan bu binayı korumakla birlikte, kalın-tıların biraz da olsa orijinal hallerini geri kazanmalarını sağlıyor. Borusan Hol-ding sponsorluğunda 2007 yılından beri devam eden restorasyon projesi, mermer odada bulunan mermer duvar revetmanı-nın yeniden yapılandırılmasını içeriyor. Yamaç Evleri 2’nin içerisinde bulunan 72 adet resim de 2010’da başlayan bir res-torasyon projesi dahilinde yeniden hayat bulacak. Bu proje Efes Vakfı tarafından destekleniyor. Restorasyonu halen de-vam eden bina, 2011 yılında 100 binden fazla kişi tarafından ziyaret edildi.

and numerous project designs until the present protective structure could be erected over Terrace House 2 and the monument could finally be made acces-sible to the public. A functional specifi-cation document defined the standards for such a protective structure, which ought to be distinctly differentiated in construction, colour and choice of ma-terial from the building elements of Terrace House 2, yet in its appearance ought to recede into the background compared to the ruins. Furthermore, re-garding the protective function, the ef-fect of the weather, reversibility, and the ability to be deconstructed were all vital requirements. Taking into account the mistakes of the past, great emphasis was placed on the climatological diagnoses. Thus, a breathable, UV-protective and stable skin should be stretched over the building, which furthermore should enable natural ventilation. The result is a stainless steel construction which is covered by a textile roofing skin de-signed to have great stability and a long life, whereas the façade of transparent polycarbonate in the form of folded sca-les guarantees the ventilation. These la-mellae of Lexan, in addition, permit a view out over the surrounding area whi-le at the same time contributing in great measure to a comfortable temperature due to their permeability to air.

With the protective structure over Ter-race House 2, which was opened in 2000, a museum in the excavated city

itself was set up; the ancient ruins pre-served beneath it provide both speci-alist and layman alike with an insight into the ancient living environment. In particular, the interior working of the construction should be mentioned; this optically recedes, promoting the ancient material into the foreground. A reconstruction of the ancient building elements was consciously avoided, and the lighting paths and guidance routes also do not conform to Roman realiti-es. With the aid of a system for guiding visitors (Fig. 25), illusionistic insights and overviews have instead been attai-ned which permit a completely new and unexpected appreciation of the material on view. The protective structure the-refore conserves not only a monument of immense cultural-historical and sci-entific significance, but it also has given back to the ruins a part of their original living function. Since 2007 a restoration project, financed by Borusan-Holding, deals with the reconstruction of the marble wall revetment in the Marble hall of unit 6 (Fig. 26). A second huge con-servation project of all wall paintings in more than 72 rooms in Terrace House 2 was invented in 2010 and is financed by the Ephesus Foundation, Istanbul (Fig. 27). As a large-scale, living restoration workshop and as a magnet for visitors, the monument today is frequented by large numbers of people; alone in 2011 more than 100,000 interested individu-als found their way to Terrace House 2.

80 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 83: izmir kültür ve turizm dergisi

81İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 84: izmir kültür ve turizm dergisi

Eğlence hayatının gözdesi

Çeşme’deÜnlü mekânlarından Hayal Kahvesi’nin 10. şubesi MFÖ konseriyle Çeşme Marina’da açıldı

The favorite venue ofnight life opens in Çeşme

The 10th branch of Hayal Kahvesi opened at Çeşme Marina with a concert by legendary Turkish group MFÖ.

Eğlence hayatının en önemli mekânlarından biri olan Ha-yal Kahvesi, artık Çeşme’de.

20 yıldır kaliteli eğlencenin adre-si olan mekan, Beyoğlu, Çubuklu, Caddebostan, Bursa, Akatlar, Ça-nakkale, Taksim, Şaşkınbakkal ve Ankara şubesinden sonra Çeşme Marina’da İzmirliler ile buluştu.

Türkiye’nin en uzun soluklu müzik gruplarından olan MFÖ konseriyle açılışı yapılan Hayal Kahvesi, bu yaz Çeşme’nin en iddialı mekânı olmaya aday. 20 yıldır kaliteli eğ-lencenin adresi olan, müzik, dans ve ritimle buluşan gecelere ev sahipliği yapan mekân, yaz boyunca birçok yerli ve yabancı müzisyeni ağırla-yacak. Kurulduğu günden bu yana alternatif yaşam yönelimlerinin vazgeçilmez mekanı olarak nitelen-dirilen Hayal Kahvesi, farklı müzik akımlarını bir araya getirme, yeni olanı sunma misyonunu Çeşme’de de sürdürecek. Çeşitlilik, kültürel

Hayal Kahvesi, one of the most important venues of Turkish nightlife, is now

in Çeşme. The venue, which has been the place of quality entertain-ment for the last 20 years, is now at Çeşme Marina after branches in Beyoğlu, Çubuklu, Caddebostan, Bursa, Akatlar, Çanakkale, Taksim, Şaşkınbakkal and Ankara.

The venue, which opened with a concert by legendary Turkish group MFÖ, looks like it is going to be one of the favorite spots in Çeşme this summer. The venue will welcome famous national and inter-national musicians. The venue, which is known as the mecca of alternative mu-sic, will continue the trend in its new branch. The venue, which ref lects the naturalism and richness of diversity and cultural differences, will feature music from rock to folk, from jazz to samba. The venue, which will jazz up the night in Çeşme, will welcome famous Turk-ish musicians such as Teoman, Şebnem

82 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

ADVERTORIAL

Page 85: izmir kültür ve turizm dergisi

farklılıkların doğallığı ve zen-ginliğini yansıtan mekân, rocktan folka, cazdan sambaya uzanan di-namizmi, büyük şehir sokakları-nın ayak sesini, ayrı tarzını buraya da taşıyacak.

Teoman’dan Şebnem Ferah’a Duman’dan Emre Aydın’a Sertab Erener’den Bulutsuzluk Özlemi’ne Mirkelam’dan Nev’e Türk müzik sektöründeki büyük isimleri sah-nesinde ağırlayan Hayal Kahvesi, Çeşme’nin yaz gecelerini hareket-lendirecek.

200 kişilik yemek ve 800 kişilik barıyla toplamda 1000 kişiyi ağır-layabilecek kapasiteye sahip olan mekân aslında bir performans hall. Çeşme Marina Hayal Kah-vesi, dünya mutfağının ön planda olduğu yemek menüsü, zengin ve fresh kokteyllerinin yanı sıra, yerli ve ithal şarapların olduğu zengin şarap menüsü ile oldukça iddialı.

Mekân, misafirlerini sabah kah-valtısından akşam yemeğine gü-nün farklı saatlerinde farklı lez-zetlerle ağırlayabiliyor. Müşteri odaklı hizmet anlayışını benim-seyen Hayal Kahvesi Çeşme’nin, f iyatları da oldukça makul. Hayal Kahvesi Çeşme’nin ortaklarından Cüneyt Eren, mekanın atmosfer, üretim ve programıyla yaşlar, sı-nıf lar ve kültürlerarası geçişle-re olanak sağlayacağını söylüyor. Çeşme’nin özellikle yaz dönemin-de zengin bir eğlence skalasına sa-hip olduğunu belirten Eren, “Ha-yal Kahvesi göçebe ve yazlık değil, kalıcı ve daimi bir ihtiyaç ve içerik nedeniyle var. Eğlenceden çok bir hayat tarzı olan mekan, yazlık ve edinilmiş değil sahici ve kalıcı kimliği ile Çeşme’ye yeni bir soluk getirecek. Herkese verecek gerçek bir şeyimiz var. Bir yerde hayat varsa orada kırk yıl hatırı kalacak bir Hayal Kahvesi ihtiyacı hep olacak” diyor.

Ferah, Duman, Emre Aydın, Sertab Erener, Bulutsuzluk Özlemi, Mirkelam and Nev.

The venue has a 200 capacity din-ing area and an 800 capacity bar and is actually a performance hall. Çeşme Marina Hayal Kahvesi is also assertive with its menu, rich and fresh cocktails and wine cellar which includes Turk-ish and international wines. The venue serves breakfast, lunch and dinner and the prices are highly reasonable. One of the owners of Hayal Kahvesi Çeşme Cüneyt Eren says that the venue, with its atmosphere, production and pro-gram, will enable transit between ages, classes and cultures.

Eren, who states that Çeşme has a rich entertainment scale during the summer, says “Hayal Kahvesi exists because of a loyal crowd and permanent program. It is now just a summer venue. It will bring Çeşme a new breath. We have things that will appeal to all.”

83İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 86: izmir kültür ve turizm dergisi

“Tanınmayan yer sevilmez, sevilmeyen yer de

vatan olmaz”“Ben her şeyden önce öğrenmeyi sevdim” diyor Şadan Gökovalı. Öğrendiklerini de kimi zaman yazdığı bir şiirle, bir kitapla, kimi zaman da Anadolu’yu karış karış gezdiği turlarda anlattığı efsanelerle sevdirmeye çalışıyor.

“You don’t like the place you don’t know and you can’t call the place you don’t love home”

“The first thing I loved was learning” says Şadan Gökovalı. He is trying to make people love what he has learned through poems, books and tours in Anatolia.

O kendini “uzak taşranın cahil delikanlısı” olarak tanımlasa da, 73 yıllık ömrüne 73 asırlık

iş sığdırmış bir derya Şadan Gökovalı. Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın manevi oğlu, şair, yazar, gazeteci, turist rehberi, mitolog ve eğitimci unvanla-rıyla donattığı, bir dolu farklı hayatı bir arada yaşamış. İsminin önüne eklenen bunca sıfatın ardında öğrenmeye ve öğ-rendiklerini paylaşmaya olan tutkusu yatıyor. “Ben her şeyden önce öğren-meyi sevdim” diyen Gökovalı öğren-diklerini kimi zaman yazdığı bir şiirle, bir kitapla, kimi zaman da Anadolu’yu karış karış gezdiği turlarda anlattığı ef-sanelerle sevdirmeye çalışıyor.

Tanınmayan yerin sevilmeyeceğine, sevilmeyen yerin ise vatan olmayacağı-na inanan Gökovalı ile başarılarla dolu yaşamı ve “dünyada bir eşi daha yok” dediği İzmir üzerine keyif li bir söyleşi yaptık.

Even though he describes himself as the ignorant man of a faraway suburb, Şadan Gökovalı is a very

educated man that has done 73 centu-ries worth of work in his 73 years on earth. He is the adopted son of the fish-erman of Halicarnassus and Azra Erhat, a poet, a writer, a journalist, tour guide and educator. His passion for learning and teaching is behind all these attri-butes that precede his name. The first thing I loved was learning” says Şadan Gökovalı. He is trying to make people love what he has learned through po-ems, books and tours in Anatolia.

We spoke to Gökovalı, a person who believes that you can’t love a place you don’t know and you can’t call a place home until you love it, about his life and Izmir.

It is hard to decide what to say about you at the start; you are the adopted

Yazı-Article: Derya ŞahinFotoğraflar-Photographs : SÜLEYMAN DUMAN

84 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Söyleşi / Interwiev

Page 87: izmir kültür ve turizm dergisi

Sizi anlatırken söze nasıl başlamak gerektiğine karar vermek zor. Ha-likarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın da manevi oğlu, şair, yazar, gazeteci, turist rehberi, mitolog ve eğitimci... Peki Şadan Gökovalı nasıl anlatır kendini?GÖKOVALI: Herkes gibi benim de birer fiziksel anam ve babam var. Anam Emine Dudu, babamsa Gökova’nın efsa-nevi muhtarı Mehmet Gökovalı. Muh-tarlık mührünü Muğla Valisine teslim edeli 70 yıldan fazla süre geçtiği halde, bizim sülalenin adı hala ‘Muhtarlar’dır, bana da “Muhtar Mehmet’in Şadan” derler.

Balıkçı’nın ve Azra Erhat’ın manevi ev-ladı olmak, onurumdur. Bunun öyküsü-nü uzun uzun anlatmaktansa, ikisinin vasiyetinden birkaç tümce aktarayım: “Şadan Gökovalı’ya arkadaşım, oğlum desem azdır. Çünkü mevcut insanlar arasında beni temadi (devam) ettire-cek, daha doğrusu temadi ettirmeye en müsait insan odur. Ölsem, ölüm bana galebe çalmamış olacak. Çünkü Şadan var’’ (Halikarnas Balıkçısı, 18 Haziran 1973)“Ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Azra Erhat. Anamdan babamdan çok şey aldım. Fakat mayam Atatürk’tür. Her birini canımdan çok sevdiğim Türk gençleri arasından şu üçünü kendime evlat seçtim: Cengiz Bektaş, Şadan Gö-kovalı, Ayça Abakan” ( Azra Erhat, 6 Eylül 1982)Ben kendimi “uzak taşranın cahil deli-kanlısı, güzeli seven güzel canlısı” ola-rak tanımlıyorum. Saydığınız sıfatlara gelince, bana bu sıfatlar gökten zembille inmedi. Bir kısmı köyden, babadan al-dıklarım, biriktirdiklerim, geri kalanı da öğrendiklerim. Ben her şeyden önce öğrenmeyi sevdim. Asıl büyük şansım da öğreticiliğim oldu. Öğrenmenin en kolay, en kestirme yolu öğretmektir ne de olsa.

Halikarnas Balıkçısı ile nasıl tanıştı-nız?GÖKOVALI: Halikarnas Balıkçısı’nın hayatına girmem de son derece kolay oldu. “Merhaba, ben Şadan Gökovalı,

child of the fisherman of Halicarnas-sus and Azra Erhat, you are a poet, au-thor, journalist, tour guide, mytholo-gist and educator. How would you describe yourself? GÖKOVALI: Just like everybody, I have biological parents. My mother is Emine Dudu, and my father is the Mehmet Gökovalı, the legendary muhtar of Gökova. Although he hasn’t been a muhtar for over 70 years, they

still call us the family of the muhtar. I am proud to be the adopted child of the fisherman and Azra Erhat. Instead of telling the whole story, I’ll give you a few words from their wills: “Şadan Gökovalı is my friend and closer to me than a son because he is the one who will carry on my legacy. I won’t be sorry when I die because there is Şadan’’ (the fisherman of Halicarnassus, June, 18, 1973)

85İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 88: izmir kültür ve turizm dergisi

senin Gökova’ndan” dedim. “Öyle mi” dedi. Çabucak ısındık birbirimize. O, çeşitli dillerdeki kitap ve makalelerini daktilo edecek birini arıyordu. “Benden uygunu bulunamaz” deyip kaptım bu işi. Bir süre sonra, bu hizmet için para kabul etmiyorum diye yazılarını bana vermek istemez oldu. Yazılarını daktilo etmek-le, onları ilk olarak ben okuduğum için memnuniyetimi dile getirdim. Öldüğü 1973 yılına dek hemen tüm makale, öykü ve romanlarını ben daktilo ettim. Doğal olarak, bu yazıların orijinalleri bendedir. Balıkçı ile söyleşide zayıf kal-mamak, bir anlamda Anadolu’yu daha iyi tanımak için Turizm Bakanlığının düzenlediği kursa katıldım. Birincilikle bitirdiğim bu kursun sonunda ‘Profes-yonel Ülkesel Turist Rehberi’ oldum. O gün bugündür, tanınmayan yerin sevi-lemeyeceğini, sevilmeyen yerin vatan olamayacağını düşünürüm.

Balıkçıya mahcup olmamak için mi rehber oldunuz yani?GÖKOVALI: Balıkçıyla aramız çok iyiydi ama ben yanlış bir şey söylerim diye çok korkardım ondan. Nihayetin-

de ben bir takım şeyleri çok amatörce yapmıştım. Rehberlik kursu da tesadü-fen o zaman açıldı. Önce çok zor gel-di açıkçası ama zamanla çok sevdim. Ertesi yılar başta mitoloji olmak üzere birçok dersi ben verdim. Halikarnas Balıkçısı, biz rehberleri Bergama’ya götürürdü. Büyük bir heyecanla gider-dik, Bergama’nın uygarlığa hizmetle-rini anlattıktan sonra, “Teknik tarafını Şadan Gökovalı anlatacak” derdi. Ben de böylece bilmesem mahcup olurum düşüncesiyle bu alanda kendimi geliş-tirdim. O yıllarda yazılarımla Turizm Bakanlığının açtığı “Bir kıyı kentini en iyi anlatan yazar” yarışmasında, Selçuk Turizm Derneğinin, “Efes’i en iyi anla-tan yazar” yarışmasında birinci oldum. En son 1978’de “Bergama’yı en iyi anla-tan yazar” seçildim.

Eskiye dair ama eskimemiş değerleri anlatıyorsunuz. Anlatım tarzınız çok beğeniliyor. Bunun sırrı ne? GÖKOVALI: Bana “mitoloji ne işe ya-rar?” diye soran çok olmuştur. Bir kere mitolojiyi çıkarsanız müzelerde eser, tarihi kentlerde yapıt kalmaz. Birçok

“I am Azra Erhat, a citizen of the Turkish Republic. I have learned so much from my parents but my guide is Atatürk. I have chosen these three young men as my adopted sons: Cengiz Bektaş, Şadan Gökovalı, Ayça Abakan” (Azra Erhat, September 6, 1982)

I describe myself as the ignorant young man from a faraway suburb and a lover of all things beautiful. As for the attri-butes you have mentioned; some I took from my father and some I have learned. First and foremost, I loved learning and my biggest luck was me being a teacher. The easiest way to learn is to teach.

How did you meet the fisherman of Hali-carnassus? GÖKOVALI: That was quite easy too. I went and introduced myself and we quickly bonded. He needed someone to type his books and articles and I got the job. After a while, he didn’t want to give me any work because I refused to take money. I told him that the real satisfaction was reading his work first. When he died in 1973, I typed almost

86 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 89: izmir kültür ve turizm dergisi

şiir ve tiyatro mitolojiden beslenerek yazılmıştır. Benim başarım, bilgileri yerli yerinde vermemden kaynaklanı-yor olsa gerek. Sevdiğim için, sevdir-meye çalışıyorum. Ustam Balıkçı gibi ben de, Anadolu anlatımında ‘kendimi ekonomize etmem!’ Deyim yerindeyse Denizli horozu gibi öte öte kendimden geçerim. Zaten sen severek anlatmazsan karşındaki dinlemekten zevk alır mı? Uzun yıllar bana “Anlattığın gibi bir mitoloji kitabı yaz” dediler. Sonunda oturdum “Söylence” kitabımı yazdım, yılın en başarılı mitoloji kitabı seçildi. Rehberliğimi bir yana bırakırsak ben bir iletişimciyim aslında. İletişimcinin işi de dinlenir kılmak, zevkli hale getir-mektir. Bunun yolu da defalarca anlat-maktan ve şiirden geçer. Eğer o konuda bir şiir varsa ben zaten bilirim, yoksa da yazarım, sizden kıymetli mi?

İzmir’in geçmişinden bugüne geçir-diği değişimi değerlendirdiğinizde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? GÖKOVALI: İzmir’in dünyada bir eşi daha yok. “Gökovalı olmasaydım İzmirli olurdum” diyorum ama ar-

all of his books, stories and articles. So, naturally, I have all the originals. I en-rolled in the workshop of the Ministry of Tourism to know Anatolia better and to better converse with the fisherman. I became a professional tour guide after finishing first in my class. From that day on, I believe that you can’t love the place you don’t know and you can’t call a place home unless you love it.

So you became a tour guide not to be em-barrassed in front of the fisherman? GÖKOVALI: We used to get along fa-mously with the fisherman but I was afraid that I’d say the wrong thing. After all, I was an amateur in many aspects. That’s when the topic of the workshop for tourism came up. First it was hard nut in time I loved it. Years later, I taught many classes there, mainly mythology. The fisherman used to takes us tour guides to Bergama. We used to go and after he had told us about the contributions of the Bergama kingdom to civilization, he’d say that I would fill in the technical details. So I improved myself so as not to be embarrassed in

situations like this. In those years, I re-ceived first place in a competition orga-nized by the Selçuk Tourism Associa-tion and was named the best writer to define Ephesus.

You are talking about old but not dimin-ished values. You style is very popular. What is your secret? GÖKOVALI: A lot of people have asked me what mythology is. If you take out the mythology, there will be no artifacts in museums and structures in historical cities. Many poems and theaters were written based on mythology. I guess I am successful because I give informa-tion at the right place. I love it so I try to make other people love it. Just like my mentor, the fisherman, I go on and on when I’m talking about Anatolia. If you don’t tell it with passion, you audience will not enjoy listening to you. For many years, they told me to write a mythol-ogy book like I was telling the stories. Then I sat down and wrote “Söylence” which was elected the best mythology book that year. Aside from being a tour guide, I am a communicator. The duty

Her tarafı giz ve gizem doludur İzmir’in. Bundan dolayıdır ki başka şehirler için zor söylenecek sözler söylenmiştir İzmir için.

Izmir is filled with mysteries. That is why many things have been said about Izmir that they haven’t been said about other cities..

87İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 90: izmir kültür ve turizm dergisi

tık İzmirliyim. Ömrümün 4’te 3’ünü İzmir’de geçirdim ve bütün üretimimi İzmir’de yaptım çünkü. İzmir ilklerin şehridir. İlk şair Homeros İzmirli. Kal-dırım, güzel yol anlamına gelen ‘kala dramos’tan türetilmiştir. Parke taşlarıy-la döşenmiş yol ilk defa İzmir’de yapıl-mıştır. İlk Çeşme de İzmir’de yapılmış-tır. İlk ızgara planlı şehir yine İzmir’dir. İlk anıt mezar Kral Tantalos’un mezarı, İzmir’dedir. İlk megaron, mağara tipi evler İzmir’de yapılmıştır. Sanat tarihi müzesinde İzmir’in simgesi olan dev yüksek kabartmalar vardır. Bunlardan yan yana, tamamı görülebilenlerden birisi bereket tanrısı Temeter, diğeri de deniz tanrısı Poseidon’dur. Bundan do-layı İzmir hem deniz hem de kara şeh-ridir.

Her tarafı giz ve gizem doludur İzmir’in. Bundan dolayıdır ki başka şehirler için zor söylenecek sözler söy-lenmiştir İzmir için; “İonia’nın süsü”, “Asya’nın birincisi”, “İnsanlığın yüzakı” vb. Bunlar Heredot’un da övdüğü İzmir iklimini akla getirir. Heredot, “İonialı-lar kentlerini bizim yeryüzünde bildi-ğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurmuşlardır” demiştir. Öyle bir iklimdir ki bu, İzmirliler yalın kat giysi ile dört mevsimi geçirebilirler bu şehirde. İzmir aynı zamanda bir baş-kaldırı şehridir de. Pek çok efsane bunu

anlatır. Güzel sanatlar tanrısı Apollon ile Dinarlı Marsias yarışa girer. Apol-lon kazanır ve rakibinin derisini yüzer. Ama Tanrı’ya meydan okuyan bir sanat-çı çıkar nihayetinde. Tanrıça Athena ile Lidyalı Arakhne’nin de benzer bir öy-küsü vardır. Arakhne tanrıçaya meydan okuduğu için örümceğe çevrilir. Ancak yine bir meydan okuma vardır. İlle de taş, ağaç olarak değil, yapıt olarak da ünlüdür İzmir. İlyada, Odessiya, Hali-karnak Balıkçısı’nın 30 kadar kitabı var. İzmir için yazılan kitap sayısı 100’den fazla.

Son kitabınızın adı “İzmiriçe’nin Tacı Kadifekale.” “İzmiriçe” tanımını kullanmanızın özel bir sebebi var mı?GÖKOVALI: Antik kültürde şehirler ve ovalar dişidir, dağlar ve nehirler er-kektir. Dolayısıyla İzmir, İzmiriçedir, Kadifekale de 189 metre ile kentin en yüksek noktası olduğu için İzmir’in ta-cıdır. Türkiye’de İzmir’den daha yük-sekte olan şehirler vardır elbette ama İzmir’e Kadifekale’den baktığınız za-man tüm şehri görürsünüz. Çok az şehirde İzmir’deki kadar an-tik şehir vardır. Bergama, Bergama İmparatorluğu’nun ve Roma eyaletinin de başkenti. Fakat orası resmi eyalet olduğu halde genel valiler Efes’te otu-rurlardı, orası da başkentti. Dünya-nın en büyük kehanet merkezlerinden

of the communicator is to make the whole process fun and enjoyable. And the way to do it is to tell it a thousand times and poetry. If there is a poem about it I know it and if it doesn’t exist, I’ll write it.

When you evaluate the change Izmir has gone through, what do you see? GÖKOVALI: İzmir is one of a kind in the world. I now consider myself a lo-cal because I have lived and worked here almost all my life. Izmir is the city of firsts. The first poet, Homer, is from Izmir. A road made with parquet was first built in Izmir. The first fountain was built in Izmir. The first monu-mental tomb, the tomb of Tantalus, is in Izmir. The first megaron, cave like houses, were built in Izmir. There are giant bass reliefs, the symbol of Izmir, can be seen at the Art History Museum. One is the God of abundance, Demeter and the other is Poseidon. That is why Izmir is both a land and sea city.

Izmir is filled with mysteries. That is why many things have been said about Izmir that they haven’t been said about other cities; “the ornament of Ionia”, “the first of Asia” and “the pride of hu-manity”. Herodotus has said “The peo-ple of Ionia have built their cities under the most beautiful sky and in the most

Sen severek anlatmazsan karşındaki dinlemekten zevk alır mı?

If you don’t tell it with passion, you audience will not enjoy listening to you

Alaçatı

88 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 91: izmir kültür ve turizm dergisi

Klaros, çok ünlü bilim adamlarının yetiştiği Kolofon yine İzmir’de. Bütün bu devletler bugün var olsaydı insanın İzmir’de ayağını uzatıp dinlenmesi için neredeyse pasaport alması gerekirdi.

Bütün bu anlattığınız özellikler İzmir’in kültür turizminde yeterince değerlendiriliyor mu sizce?GÖKOVALI: Bütün bu zenginlik ve güzellikleri başkalarına tanıtabilmek için, bunları önce kendimiz tanıyıp sevmeliyiz. Tanınmayan yer sevilmez, sevilmeyen yer de vatan olmaz çün-kü. Atatürk’ten başlayarak Balıkçı’nın, Azra Erhat’ın, Sabahattin ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaptığı budur. Bu öncüler, yaşadığımız toprakları, al-tındaki ve üstündeki varlıklarla tanıtıp sevdirdiler, bir anlamda vatan bağışla-dılar bize. Şükürler olsun ki, artık “bize kültür turu yaptır” diyenler çoğaldı. İzmir’de 700 kadar rehber var. Bunlar-dan her biri bir tura rehberlik etse ne güzel olur.

Kentlerin tanıtımında akılda kalıcı-lık açısından simgeler büyük önem taşıyor. İzmir de Saat Kulesi ile öz-deşleştiriliyor. Sizce Saat Kulesi bu anlamda doğru bir simge mi? GÖKOVALI: Saat Kulesi 1901’de Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı şerefine inşa edilmiş bir yapı. Ancak İzmir’in simgesi olamaz bence. Eskiden savaşlarda elde edilen galibiyetler daha önemliyken, şimdi yetiştirilen bilim ve sanat insanları önemseniyor. Bu açıdan bakınca İzmir’in simgesini bulmak son derece kolay. İzmir’in simgesi lir çalan Homeros’tur bence.

Bu kadar dolu geçen hayatınızda sizi en çok gururlandıran nedir?GÖKOVALI: Beni gururlandıran o ka-dar çok şey var ki. Muhtar Mehmet’in, Halikarnas Balıkçısı’nın, Azra Erhat’ın oğlu olmam mesela. Sonra kitaplarım; 30 kitap yazdım. Fakat benim en de-ğerli eserim onlar değil, öğrencilerim. Bugün İzmir’de bin tane rehber varsa, 700’ü benim öğrencimdir. Geçtiğimiz günlerde birini gördüm, “Hocam senin

beautiful climate.” It is such a climate that the people of Izmir can survive all seasons with wearing little clothing. Izmir is also a rebellious city. Many leg-ends confirm this. Apollo and Marsias are engaged in a competition. Apollo wins and skins his opponent. Athena and Ara-khne have a similar story. Izmir is also fa-mous for its artworks. The fisherman has 30 books and over 100 books were written about Izmir.

You latest book is called “Kadifekale: the crown of İzmiriçe” What does “İzmiriçe” mean and why did you use that word?GÖKOVALI: In antique culture, cit-ies and plains are female, mountains and rivers are male. So Izmir is İzmiriçe, a Goddess and because Kadifekale is at 89 meters and the highest point of the city, it is the crown of Izmir. Undoubtedly there are higher cities in Turkey than Izmir but when you look at Izmir from Kadifekale, you can see the entire city. There are only a handful of cities in the world that have so many antique cities as in Izmir. Ber-gama was the capital city of the Bergama Kingdom and the Roman state. Mayors used to live in Ephesus. Klaros, one of the world’s most important prophecy centers and Colophon, where many sci-entists were educated, are both in Izmir. If all these countries existed today, one would need a passport to come to Izmir.

Do you think all the values are being evaluated efficiently when it comes to culture tourism in Izmir? GÖKOVALI: In order to advertise these assets, first we need to learn them and love them ourselves. You can’t love the place you don’t know and you can’t call that place home if you don’t love it. This is what Atatürk, the fisherman, Azra Erhat, Sabahattin and Bedri Rahmi Eyüboğlu tried to do. Thank God there are many people who want to take cul-ture tours today. There are about 700 tour guides in Izmir and if each of them took people on tours that would be great.

Symbols are very important in the rec-ognition of cities and Izmir is associated with the Clock Tower. Do you think it is the right symbol? GÖKOVALI: The Clock Tower was built in 1901 to commemorate the 25th anniversary of Sultan Abdülhamit’s coronation but I don’t think it could be the symbol of Izmir. Today, scientists and artists are more important than victories. I think the symbol of Izmir is Homer, playing the lyre.

What are you most proud of in your life? GÖKOVALI: I am proud of so many things; being the son of Muhtar Mehm-et, the fisherman of Halicarnassus and

Şirince

89İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 92: izmir kültür ve turizm dergisi

yüzünden turizmci oldum” dedi. Çünkü ben öğretmeyi adeta oyun haline getirir-dim. “Rehberlik okulda değil, turda öğre-nilir” derdim. İmkânlar kısıtlı olsa da ufak tefek yarışmalar düzenler, öğrencilerime İzmir’i gezdirirdim. Hiç unutmuyorum, bir keresinde Efes’i gezmek için trenle Selçuk’a gittik. Ardından 40 öğrenciyle bir traktörün arkasında Meryemana’ya çıktık, dönüşte de Efes’in tamamını gezdik.

Yine unutamadığım anılarımdan biri 1989 yılı Türkiye turudur. 31 günlük turun bi-timinde öğrenciler sürpriz bir kutlama dü-

zenleyip, “Şadan Hoca sen çok yaşa” diye tezahüratta bulundu. O turun sonunda bana verdikleri kartpostalı hala saklıyo-rum. 41 öğrencinin 41’i de bu kartpostala benimle ilgili görüşlerini yazmış. Bunların her biri birer ilanı aşk. Bir de tabii iletişimci öğrencilerim var. Mustafa Balbay, Atilla Sertel, Yılmaz Öz-dil başta olmak üzere İzmir’deki gazete-cilerin büyük bir kısmı benim öğrencim. Birçok öğrencim, şu üniversiteden mezu-num yerine “Şadan Gökovalı’nın öğrenci-siyim” der. Bu da parayla pulla sahip olu-nacak bir şey değil.

Azra Erhat. Then, there are my books; I have written 30. But my biggest accomplishment is my stu-dents. If there are 1000 tour guides in Izmir today, 700 of them were my students. I saw one of them the other day and he told me that he became a tour guide because of me. I have turned teaching into a game. I told everyone that tour guiding could be learned on tours. I took my students all over Izmir. One time, we went to Selçuk by train to visit Ephesus and we climbed to the Virgin Mary at the back of a tractor.

And one time, in 1989, we were tour-ing Turkey. At the end of the 31 day tour, my students organized a sur-prise party and cheered for me. I still keep the postcard they gave me that night. All 41 students had written things about me at the back of that postcard. And there is also my stu-dents that have become journalists. Mustafa Balbay, Atilla Sertel and Yılmaz Özdil are all my students. Many of my students say that they graduated from the school of Şadan Gökovalı and this is something you can’t buy with all the money in the world.

Öğrenmenin en kolay, en kestirme yolu öğretmektir.

The easiest way to learn is to teach.

90 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 93: izmir kültür ve turizm dergisi

91İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 94: izmir kültür ve turizm dergisi

Masterful hands that breathe life into copper for half a century

Yarım asırdır bakıra can katan usta eller

Tire Çarşısı’nda sanatını icra etmeyi sürdüren gelenek-sel el sanatlarının son tem-

silcilerinden birisi de kalaycı ustası Mehmet Dönmez. Osmanlı’dan kal-ma bakır kazanları kalaylamak üzere Rodos Adası’na gönderilen ve Yunan Başkonsolosluğu’ndan teşekkür belgesi alan Mehmet Usta, artık kimsenin bu işi yapmak istememesinden şikâyetçi olsa da, son nefesine kadar sanatını icra etme konusunda kararlı.

İzmir’in Tire ilçesi, doğal ve tarihi gü-zelliklerinin yanı sıra halen yaşatılan geleneksel el sanatları ile de ünlü. Tire Çarşısı, el becerilerini zamana meydan okurcasına sanat eserine dönüştüren geleneksel el sanatlarının son temsil-cilerine ev sahipliği yapıyor. Keçecilik, nalıncılık, urgancılık ve kalaycılık gibi geleneksel Türk el sanatlarının en güzel

örnekleri, Tire’de üretiliyor. Sanayileş-meyle birlikte eski önemini yitiren bu sanatlar, Tire’de üretilen eserlerle yaşa-maya devam ediyor.

Tire’de varlığını sürdüren önemli ge-leneksel el sanatlarından birisi olan kalaycılığın geçmişi bir hayli eskiye dayanıyor. Bakırdan yapılan mutfak eş-yalarının günlük yaşamda kullanıldığı dönemlerde en parlak çağını yaşayan kalaycılık, bakırın önemini yitirmesi ile birlikte güç kaybediyor. Kalaycı-lık, bakır eşyaların hem sağlıklı olması hem de kullanım ömürlerinin uzaması için kullanılan bir kaplama tekniği ola-rak bakır tencere, tava, sini ve sürahi gibi eşyaların mutfaklarda kullanıldığı uzun dönemler boyunca vazgeçilmez meslek dallarından birisi olarak varlı-ğını sürdürmüş. Bakır eşyaların her ay düzenli olarak kalaylanması gerektiği

Mehmet Dönmez is one of the masters who continue his art of tin glazing in the Tire

market. Mehmet Usta, who goes to glaze copper cauldrons from the Ottoman era to Rhodes and has a thank you certificate from the Greek Embassy, is adamant on continuing his trade until his last breath although he complains that no one else wants to carry on the tradition.

The borough of Tire is famous for its traditional handcrafted arts besides it natural and historical beauties. The Tire Market is home to the latest representa-tives of traditional handcrafted arts. The most beautiful examples of traditional Turkish handicrafts such as felt making. Rope making and tin glazing are pro-duced in Tire. These almost extinct art forms come to life in the hands of mas-ters.

Tire, one of Izmir’s most beautiful and unique boroughs, witnesses the resistance of almost extinct traditional handicrafts against time. Traditional handicrafts such as felt making, rope making and tin glazing come back to life in the hands of masters in Tire.

İzmir’in en güzel ve özgün ilçelerinden birisi olan Tire, yok olmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarının zamana karşı direnişine tanıklık ediyor. Sanayileşmenin gölgesinde eski önemini yitiren keçecilik, urgancılık, kalaycılık gibi pek çok geleneksel el sanatı, Tire’de usta ellerde yaşam buluyor.

El Sanatları / Handcrafts

Yazı-Article / Fotoğraflar-Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

92 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 95: izmir kültür ve turizm dergisi

için süreklilik arz eden bir meslek olan kalaycılık; düğün, bayram, şenlik gibi özel günlerde daha bir önem kazanmış. Bu özel günlerde bir gelenek haline ge-len kalaylama için ustaların dükkânları önünde oluşan sıralar günümüzde bakır eşyaların sadece süs amacıyla kullanıl-ması ile birlikte yerini bir sessizliğe bı-rakmış olsa da Tire’de bu sanat, inatçı birkaç ustanın ellerinde yaşam bulmaya devam ediyor.

Ustalık gerektirir Uzun bir dönem boyunca günlük ya-şam içerisinde önemli bir rol üstlenen kalaycılık da diğer el sanatları gibi pek çok inceliğe hâkim olmayı gerektiriyor. Tavlanma, temizlenme ve kalaylama olmak üzere üç aşamadan oluşuyor. İlk aşama olan tavlama işlemi daha önce kalaylanmış olan kapların ateş üzerinde körük yardımıyla yakılarak, tortusunun ve kullanımdan kaynaklanan atıkların temizlenmesini içeriyor. Bu işlemi tav-lanan metallerin, tuz ruhu ve ince kum yardımı ile silinmesi olan temizleme

The history of tin glazing, one of those art forms that still live on in Tire, goes back a long way. Tin glazing, which was highly popular during the time when copper utensils were frequently used in kitchens, lost its importance after cop-per became less popular. Tin glazing, which involves casing copper materi-als such as pots, pans and pitchers for health purposes and longevity, was a very popular profession for a long time. Tin glazing is a sustainable profession because copper materials need to be tin glazed every month and this profession became even more important during special days such as holidays and reli-gious festivals. Even though there are no long lines in front of the stores, the art lives on in Tire, thanks to a couple of masters.

Needs expertiseTin glazing, like all handicrafts, needs expertise. The process involves three stages; scraping, cleaning and glaz-ing. During the first step, the previ-

ously glazed pots are put on fire and the residue is scraped off the pot. Once the metal is scraped, it is cleaned with hydrochloric acid and thin sand. After this, the uneven parts are straightened out with hammers and it is time for the glazing. The pot is again heated and glaze is applied with cotton and vola-tile salt so that the glaze is distributed evenly. 73 year old Mehmet Dönmez, one of the last representatives of this art in Tire, has learned his craft from a mas-ter in Bayındır. Dönmez, who opened his own shop in Tire after finishing his apprenticeship, has been performing his art for the past 50 years. Dönmez, who complains about not being able to find an apprentice so that the art could be carried on to future generations, is adamant in continuing his profession until his last breath. He is yearning for the old days and says he misses the time when people would queue in front of shops to get their metals glazed.

93İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 96: izmir kültür ve turizm dergisi

aşaması izliyor. Bu aşamanın ardından bükülmüş veya düzgün olmayan yerler, çekiç ile düzeltilerek kalaylama aşama-sına geçiliyor. Kalaylama aşamasında ise körük yardımı ile tekrar ısıtılan kabın üzerine nişadır ve pamuk kullanılarak, kalayın düzenli olarak dağıtılması sağ-lanıyor. Tire’de kalaycılık mesleğinin son tem-silcilerinden 73 yaşındaki Mehmet Dön-mez, Bayındır’da bir ustanın yanında öğrenmiş sanatını. Çıraklık evresini ta-mamladıktan sonra Tire’ye gelerek, ken-di dükkânını açan Dönmez, sanatını ya-rım asırdır burada icra ediyor. Sanatının gelecek kuşaklara aktarılması için ye-tiştirecek çırak bulamamaktan şikâyetçi olan Dönmez, gençler arasında bu gele-neksel el sanatına ilgi duyulmamasından şikayetçi olsa da gücü yettiğince sanatını icra etme konusundaki kararlılığını sür-dürüyor. Eski günlere özlemini “Bay-ram önceleri kalaycı ustalarının kapısını önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Yetiş-tiremeyeceğim için iş almazdım. Şimdi kimseler yok” sözleriyle dile getiriyor.

Rodos’tan çağırdılarMehmet Usta, Yunanistan’ın Rodos Adası’na giderek, Osmanlı döneminden kalma bakır kazanları kalaylamak gibi bir şansa da kavuşmuş 50 yıllık meslek yaşamı içerisinde.

Rodos’ta kalaycı ustası bulunamayınca İzmir’den yardım istenmiş ve İzmir Es-naf ve Sanatkârlar Odası, Tireli Mehmet Dönmez’e ulaşarak bu iş için görevlen-dirmiş. Rodos Adası’nda konuk edildiği 4 gün boyunca Fethi Paşa Vakfı’na ait “Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi” bah-çesinde bulunan büyük boy aşure kazan-larını ve bunlara ait kap kacak ve kepçe gibi bakır eşyaları kalaylayan Dönmez, Yunanistan’da çok iyi karşılandığını be-lirtiyor. Yaptığı işin büyük ilgi gördüğü-nü söyleyen Dönmez, emeği karşılığın-da Yunanistan Başkonsolosu tarafından teşekkür belgesi ile ödüllendirilmiş ol-maktan gurur duyuyor ve tekrar çağrıl-ması halinde bundan memnuniyet duya-cağını belirtiyor.

Called to RhodesMehmet Usta has gone to Rhodes to glaze copper cauldrons from the Ot-toman era. When a tin glazer couldn’t be found in Rhodes, help was asked from Izmir and the Izmir Chamber of Artisans tracked him down and offered him the job. Dönmez, who glazed the big cauldrons, pots and

pans in the yard of the Hafız Ahmet Ağa Library during the four days he was in Rhodes, says he was highly appreciated in Greece. Dönmez, who said that his work attracted a lot of attention, is proud to have received a thank you note from the Greek Consulate and says he’d be glad to go back.

94 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 97: izmir kültür ve turizm dergisi

95İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 98: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir’de festival ateşi

26. kez yanıyorBu yıl 26. kez İzmirli sanatseverlerle buluşan Uluslararası İzmir Festivali, zengin programıyla göz dolduruyor. 4 Haziran’da start alan festival, 28 Eylül’e kadar birbirinden başarılı sanatçıları ağırlayacak.

96 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Sanat / Art

Page 99: izmir kültür ve turizm dergisi

The fire of the festival burns for the 26th time in İzmir The Izmir International Festival, which is being organized for the 26th

time this year, attracts attention with its rich program. The festival will begin on June 4 and end on September 28, hosting world famous artists.

97İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 100: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği ve kentin en büyük kültür ve sanat et-

kinliği olan Uluslararası İzmir Festivali, bu yılki zengin programıyla EXPO 2020 yolunda İzmir’in en büyük kozlarından biri olmaya aday. 4 Haziran – 28 Eylül 2012 tarihleri ara-sında, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kül-tür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kal-kınma Ajansı ve Konak Belediyesinin destekleri, Eczacıbaşı Holding’in ana sponsorluğu, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ve ARKAS Holding’in program sponsorluğu, Goethe Enstitüsü İzmir, İs-tanbul Polonya Başkonsolosluğu ve İzmir İtalyan Konsolosluğu işbirliği ile düzenle-nen 26. Uluslararası İzmir Festivali, sıra dışı etkinliklere sahne olacak.

Festivalin startını Ejderha verdi26. Uluslararası İzmir Festivali, “Türkiye’de Çin Kültür Yılı” olarak kut-lanan 2012’yi ‘Ejderha’ ve ‘Aslan’ sokak gösterisiyle selamladı. Asya kültürlerin-de kutsal kabul edilen efsanevi iki kah-

raman, İzmir sokaklarında boy gösterir-ken, kentte festival ateşini de yaktı. Pekin Chong Qing Tongliang Ejderha Dans Topluluğu ile Çin’de ve uluslararası yarış-malarda ödüller almış Foshan Aslan Dans Topluluğu, yıllarca unutulmayacak renkli bir sokak şöleni sundu.

Orkestra olun! Siz çalın!26. Uluslararası İzmir Festivali bu yıl, başta Londra olmak üzere dünyanın sa-yılı şehirlerinde gerçekleştirilmiş dev bir sanat organizasyonunu da konuk ediyor. Dünyada dört kez sahne alan ve dijital sanatın en seçkin örneklerinden birini oluşturan “Re-Rite- Ses ve Video Ens-talasyonu”, Türkiye’de ilk kez İzmir’de sanatseverlerle buluşuyor. Çağımızın en önemli orkestralarından biri kabul edilen Philharmonia Orkestrası ve dai-mi şef leri Esa- Pekka Salonen’in “Basit bir f ikrin olağanüstü sunumu” olarak nitelenen bol ödüllü bu dijital projesiy-le, 128 yıllık tarihi Reji-İzmir Sigara Fabrikası da yeniden hayat bulacak. Yıllardır kaderine terk edilen Reji - İz-mir Sigara Fabrikası 5-24 Haziran 2012 tarihleri arasında her gün saat 10.00 – 22.00 arasında festival izleyicilerini ağırlayacak.

The Izmir International Festi-val, the biggest culture and art event in the city organized by

the İzmir Culture, Art and Education Foundation (İKSEV), is one of Izmir’s biggest trump cards in the city’s bid to host EXPO 2020 with its rich program. The festival, which will take start on June 4 and end on September 28, 2012, is being supported by the Prime Minis-try Advertising Fund, the Ministry of Culture and Tourism, the Governor-ship of Izmir, Izmir Metropolitan Mu-nicipality, Izmir Development Agency and the Municipality of Konak. The event, which is full of surprises, is being sponsored by Eczacıbaşı Holding (main sponsor), Turkish Derivatives Exchange and ARKAS Holding and with asso-ciation with the Goethe Institute İzmir, the Polish Consulate İstanbul and the Italian Consulate in Izmir. The dragon starts the festival The international festival began with the street show called “The dragon and the lion”, since 2012 is celebrated as the Year of Chinese Culture in Turkey. The two legendary figures, which are con-sidered sacred in Asian cultures, lit the

98 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 101: izmir kültür ve turizm dergisi

Açılış konseri: “Askerin Öyküsü”Yıllardır sessizliğini koruyan, Konak Belediyesinin katkılarıyla temizlenip festivale hazırlanan tarihi İzmir Sigara Fabrikası’nda sürprizler Re-Rite Ses ve Video Enstalasyonu ile sınırlı değil. 4 Haziran Pazartesi günü festivalin açılış gecesinde, Philharmonia Orkestrası’nın yedi solist sanatçısı, Stravinsky’nin bir diğer başyapıtı kabul edilen ‘Askerin Öyküsü’nü orijinaline sadık kalarak seslendirdi. Bir Rus halk öyküsünden esinlenilen ‘Askerin Öyküsü’nde firari bir asker ile eninde sonunda onun ru-huna sahip olacak Şeytan’ın hikâyesini, tiyatro sanatçısı, yönetmeni ve eğitmeni Gürol Tonbul anlattı.

Klasik’ten rock’a şiirsel köprüBu yılki festivalin unutulmaz konserle-rinden biri de hiç şüphesiz rock ile klasik müziğin olağanüstü bir estetikle buluş-tuğu “Rock Konçerto” olacak. Paganini Uluslararası Keman Yarışması birinci-lik ödüllü Rus keman virtiözü Alexan-der Markov ile James V. Remington’ın birlikte bestelediği “Rock Konçerto”, festivalde ilk kez kullanılacak İzmir Ekonomi Üniversitesi Açık Hava Gös-teri Merkezi’nde, 20 Haziran 2012 saat 21.30’da çalınacak. “Şeytanın Keman-cısı” olarak tanımlanan Paganini’nin kemanıyla çalma onuruna ulaşmış nadir kemancılardan biri olan Markov’un özel tasarım altın kaplama 6 telli elektronik kemanını, güçlü bir Rock topluluğunu, bir klasik koro ve senfonik altyapıyla zenginleştiren “Rock Konçerto”, rock ve klasik müzik severleri de buluştura-cak. “Rock Konçerto”da İKSEV ile her zaman olumlu işbirliği içinde olan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nı, Şef Erol Er-dinç yönetecek. İzmir Festival Korosu da eşlik edecek.

İlham veren romantiklerDünya çapında isim yapmış pek çok fes-tivalde düzenli olarak yer alan Alman Oda Müziği Grubu Fauré Quartett, 26. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında 22 Haziran 2012 günü 21.30’da geçen yıl festival mekânları arasına katılan Aya-

vukla Kilisesi’nde konser verecek. İzmir Goethe Enstitüsü işbirliği ile gerçekleşti-rilecek konserde; Fauré Quartett’ı 1995’te kuran müzisyenler; Erika Geldsetzer (keman) Sascha Frombling (viyola), Dirk Mommertz (piyano), Konstantin Heid-rich (çello), adını taşıdıkları besteci Gab-riel Fauré ile Johannes Brahms’ın eserleri-ni seslendirecek.

festival torch while roaming the streets of Izmir. The Beijing Chong Qing Tongliang Dragon Dance Troop and the award Foshan Lion Dance Troop gave a performance that wouldn’t be forgotten for years.

You be the orchestra!The festival will host a giant art orga-

99İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 102: izmir kültür ve turizm dergisi

Uzaktaki müzik26. İzmir Festivali, 25 Haziran 2012 gecesi saat 21.30’da Ahmed Adnan Say-gun Sanat Merkezi’nde kendi alanların-da tartışmasız en büyük üç ismi ağırla-yacak. Perdesiz gitarın mucidi Erkan Oğur, kemençe sanatçısı Derya Tür-kan ve Fransız Çellist Vincent Segal farklı kültürlerin müzikal esintilerini getirecek. Kendisini “sadece müziği seven birisiyim” diyerek ifade eden Er-kan Oğur, klasik kemençeyi bir dünya çalgısı yapma yolunda önemli başarılar kaydeden Derya Türkan ve çellonun en önemli virtüözlerinden Vincent Se-gal, kendi kültürlerinden kopmadan yakaladıkları evrensel tınıları festivale taşıyacak.

Mükemmelin peşindeOda müziği dendiğinde akla ilk ge-len isimlerden biri olan Camera-ta Salzburg, 26. Uluslararası İzmir Festivali’ne geliyor. 28 Haziran 2012 saat 21.30’da Celsus Kütüphanesi’nde

nization which was organized in promi-nent cities around the world, mainly London. “Re-Rite- Audio and Video Installation”, a digital show that was staged only four times in the world, will take place for the first time in Tur-key in Izmir. The 128 year old tobacco factory will come alive again with this award winning digital show by the Philharmonic Orchestra and its per-manent chef Esa- Pekka Salonen. The factory, which has been abandoned for many years, will be open during the festival everyday between 10.00-22.00, from June 5 until June 24.

The opening concert: “The story of a soldier”The Re-rite Audio and Video Instal-lation show is not the only surprise at the abandoned tobacco factory, reno-vated by the Municipality of Konak. On June 4, the seven soloists from the Philharmonic Orchestra performed Stravinsky’s “The story of a soldier”.

Actor, director and mentor Gürol Ton-bul narrated the piece, which tells the story of a renegade soldier and the devil who claimed his soul.

A poetic bridge between classic and rockUndoubtedly, one of the highlights of this year’s festival will be the Rock Concerto, which combines rock and classical music with amazing aesthet-ics. The concerto, composed by Russian violin virtuoso Alexander Markov and James V. Remington, will be performed on June 20, 2012 at 21.30 at the İzmir Economy University Outdoor Festival Center. The concerto, which enriches Markov’s gold plated 6 stringed elec-tronic violin with a strong rock band, a classical choir and a symphonic back-ground, will be much appreciated by rock and classical music fans. The or-chestra will be conducted by Chef Erol Erdinç and the İzmir Festival Choir will accompany the band.

Inspiring romanticsFauré Quartet, the German cham-ber Music choir which attends many festivals around the world, will be on stage at Ayavukla Church on June 22, 2012, at 21.30. During the concert, organized by the İzmir Goethe Insti-tute; musicians who established Fauré Quartet in 1995; Erika Geldsetzer (violin) Sascha Frombling (viola), Dirk Mommertz (piano), Konstantin Heidrich (cello), will play the works of Gabriel Fauré and Johannes Brahms.

The music far awayOn June 25, 2012, at 21.30, the festi-val will host the three most important musicians of their genre at Ahmed Ad-nan Saygun Art Center. The inventor of the fretless guitar Erkan Oğur, ke-mençe artist Derya Türkan and French cellist Vincent Segal will perform pieces from different cultures. Erkan Oğur, who describes himself as “only a music lover”, Derya Türkan, who has achieved important things in making the classical kemençe a world known

100 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 103: izmir kültür ve turizm dergisi

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nın (VOB) program sponsorluğunda yapı-lacak konserde, orkestra Şef Hans Jörg Schellenberger yönetiminde çalacak. Topluluk, Türkiye’nin kendisini ba-tıda kanıtlamış sayılı müzisyenlerin-den biri olan keman sanatçısı Tuncay Yılmaz’a eşlik edecek. Aynı zamanda Almanya’nın sayılı obua solistlerin-den biri olan Hans Jörg Schellenber-ger, J. S. Bach’ın keman ve obua için ikili konçertosunda Yılmaz ile bir-likte çalacak. 20 farklı ülkeden gelen müzisyenlerin oluşturduğu Camerata Salzburg’un programında Haydn ve Mozart’ın eserleri de yer alacak.

Rüzgâra karşıDoğu Akdeniz’in en önemli yat li-manlarından biri olmayı hedef leyen Çeşme Marina, bu yıl 26. Uluslararası İzmir Festivali’nin etkinlik mekânları arasına girecek. 5 Temmuz 2012 saat 21.30’da Polonyalı grup KROKE, Po-lonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonso-

losluğu işbirliği ile yapılacak konserde; özel kurulacak sahnede unutulmaz bir konser verecek. Jerzy Bawoł (akordi-yon), Tomasz Kukurba (viyola) ve To-masz Lato’’dan (kontrbas) oluşan Kro-ke, Yahudi ve Balkan ezgileri ağırlıklı, ayrıca farklı etnik müziklerden ilham alıp, bunları caz unsurları ve doğaçla-ma ile harmanladıkları zengin müzik-lerini sunacak.

Sonsuza kadar operaDünyanın en iyi tanınan on yapısı içinde yer alan, muhteşem atmosferi ile her konseri unutulmaz kılan Efes Celcus Kütüphanesi, 26. Uluslarara-sı İzmir Festivali’nde Mezzosoprano Francesca Franci ve piyanist Pao-lo Villa’yı ağırlayacak. İzmir İtalyan Konsolosluğu işbirliği ile 7 Temmuz 2012 saat 21.30’da yapılacak konser-de, dünya sahnelerinin en çok aranan opera yıldızlarından biri olan Franci, İtalyan operalarının ölümsüz aryaları-nı seslendirecek.

instrument and Vincent Segal, a world famous cellist, will perform universal sounds laced with their cultural music.

Chasing perfectionCamerata Salzburg, who is one of the f irst people who come to mind in chamber music, is coming to the fes-tival. The musician will perform on June 28, 2012 at 21.30 at the Celsus Library. The concert is sponsored by VOB (Turkish Derivatives Exchange) and the conductor will be Hans Jörg Schellenberger. The orchestra will be accompanied by world famous Turk-ish violinist Tuncay Yılmaz. Hans Jörg Schellenberger, who is also one of Germany’s most famous oboe play-ers, will join Yılmaz for J. S. Bach’s concerto written for the violin and oboe. Camerata Salzburg, which is comprised of musicians from 20 dif-ferent countries, will also play pieces by Haydn and Mozart.

101İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 104: izmir kültür ve turizm dergisi

Pink Martini retrospektif turnesi“Sympathique”, “Hang on Little To-mato”, “Hey Eugene!” ve “Splendor in the Grass” albümleri ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip, her albümleri ile altın plak kazanan Pink Martini, grubun 17 yıllık kariyerlerini özetlediği yepyeni “en iyiler” albümle-ri “A Retrospective”’in Avrupa turne-si kapsamında 26. Uluslararası İzmir Festivali’nde olacak. Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müzi-ğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyif li şarkıları tozlu raf lardan bulup çıkaran topluluk, yeni solistleri Storm Large ile 8 Temmuz 2012 saat 21.30’da Çesme Açıkhava Tiyatrosu’nda olacak.

Çin Kültür Yılı armağanı 26. Uluslararası İzmir Festivali, Türkiye’de Çin Kültür Yılı kutlamaları çerçevesinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin önemli sanat kurumlarından birini ağırlayacak. Çin’in çağdaş müzikteki önemli temsilcisi Shenzen Senfoni Or-kestrası, Şef Christian Ehwald yöneti-minde 9 Temmuz 2012 saat 21.30’da ASSM’de halka açık bir konser verecek. Çin’in tamamını dolaşan ve Taiwan, Hong Kong, Macau’ya, Almanya, Çe-koslovakya, İtalya, Fransa, Singapur, Malezya, Endonezya gibi ülkelerde ba-

şarılı konserler veren Shenzhen Senfo-ni Orkestrası konserinin davetiyeleri 1 Temmuz 2012’den itibaren İKSEV Ana gişesinden temin edilebilecek.

Akdeniz’de bir liman160 yıllık geçmişi ve bulunduğu konum itibariyle Avrupa klasik müziğinin tam kalbinde yer alan Viyana Filarmoni Or-kestrası, “Deniz ve Müzik” temalı Ak-deniz turu kapsamında İzmir’i ziyaret edecek. Efsanevi İsveçli Şef Herbert Blomstedt yönetiminde 26. Uluslara-rası İzmir Festivali’nde Antik Efes’in Ticaret Agorası sanat etkinliklerine açılacak. Dünyanın en iyi klasik müzik topluluğu kabul edilen, geleneksel yeni yıl konserleri ile tüm dünyada hatırı sayılır bir izleyici topluluğunu avucuna almayı başaran Viyana Filarmoni Or-kestrası, İzmir Festivali kapsamındaki ilk ziyaretinde Efes Ticaret Agorası’nda kendisi için tasarlanan özel sahnede ça-lacak. 10 Temmuz 2012 saat 21.30’daki konserde, Orkestra Franz Schubert’in eserlerini yorumlayacak.

Ölümü alt eden aşkRomantik balenin başyapıtlarından biri olon Adam’ın “Giselle”i, 26. Uluslara-rası İzmir Festivali’nde sahnelenecek. Klasik balenin en önemli toplulukların-dan, bu yıl 50. yılını kutlayan Hollanda Ulusal Balesi, Türkiye’de ilk kez sah-

Against the windÇeşme Marina, which aims to be one of the most important marinas in East-ern Mediterranean, will also be a venue during the festival. On July 5, 2012, at 21.30, Polish band KROKE will per-form on a specially constructed stage at an event sponsored by the Polish Con-sulate in Istanbul. KROKE, which is comprised of Jerzy Bawoł (accordion), Tomasz Kukurba (viola) and Tomasz Lato (contrabass), will mainly play Jew-ish and Balkan music laced with jazz and improvisations.

Opera until infinityThe Ephesus Celsus Library, which is one of the ten most recognized build-ings in the world and turns each con-cert into an unforgettable event with its magnificent atmosphere, will host mezzo-soprano Francesca Franci and pianist Paolo Villa for the international festival. Franci, one of the world most sought our opera singers, will perform arias from famous Italian operas during the concert on July 7, 2012, at 21.30, sponsored by the Italian Consulate.

Pink Martini retrospective tour Pink Martini, which has a big fan base in Turkey with albums like “Sym-pathique”, “Hang on Little Tomato”,

102 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 105: izmir kültür ve turizm dergisi

ne almak için festivalin davetini kabul etti. Saygın topluluk, delirmeyi ve hatta ölümü bile zarafetle anlatan “Balenin Hamlet”i Giselle’i sunacak. Çağımızın tartışmasız en seçkin koreograf larından Ted Brandsen’in yönetimindeki toplu-luk, güzeller güzeli Giselle’i ölüme sü-rükleyen aşkı, Willi’lerin göz kamaştı-ran uçucu danslarını, 13 Temmuz 2012 saat 21.30’da Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneleyecek.

Üç devrin çağrısı Uluslararası Çaykovski Yarışması’nda altın madalya aldıktan sonra dünya markası haline gelen Alman Çellist Gustav Rivinius, ülkemizden ender ye-tişen ve dünyaya açılan sanatçılardan keman solist Tuncay Yılmaz ile piyano solist sanatçısı Emre Elivar’dan oluşan ARKAS TRİO, 14 Temmuz 2012 saat 21.30’da Çeşme Kalesi’nde verecekleri konserle festivalin yaz konserlerini sona erdirecek. ARKAS Holding’in prog-ram sponsorluğunda gerçekleştirilecek konserde; ARKAS TRİO, Beethoven, Mendelsshon ve Hasan Uçarsu’nun bes-telerini seslendirecek.

Festival özel konseri – Berlin Filarmoni Orkestrası26. Uluslararası İzmir Festivali, 28

“Hey Eugene!” and “Splendor in the Grass”, will perform at the festival as part of their European tour for their latest greatest hits album “A Retrospec-tive”. The group, which has an eclectic sound that includes love songs of samu-rais, 1930’s Cuban music, French chan-sons and Brazilian street music, will be at the Çeşme Theatre on July 8, 2012, at 21.30, with their new singer Storm Large.

A gift for the Chinese Culture Year The festival will also host one of Chi-na’s most important art institutions as an homage to the Chinese Culture Year celebrated in Turkey. The Shenzhen Symphony Orchestra, one of China’s most important representatives in mod-ern music, will be performing at AAS-SM on July 9, 2012, at 21.30, accom-panied by conductor Christian Ehwald. Tickets for the concert can be obtained from the IKSEV main ticket booth starting July 1, 2012.

A port in the Mediterranean The Vienna Philharmonic Orchestra, which has a 160 year old history and is located in the heart of European clas-sic music, will visit the festival during its Mediterranean tour themed “Sea and

Music”. The orchestra, conducted by legendary Swedish chef Herbert Blom-stedt, will perform at the trade agora of ancient Ephesus. The orchestra, which travels all around the world and is con-sidered one of the best classical orches-tras, will perform at the stage specially designed for them at the ancient venue. The orchestra will perform pieces by Franz Schubert on July 10, 2012.

Love that defies death Giselle, a classic masterpiece of roman-tic ballet, will be performed during the festival. The Holland National Ballet, which is celebrating its 50th anniversary this year, will be in Turkey for the first time to perform at the 26th Izmir In-

103İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 106: izmir kültür ve turizm dergisi

Eylül 2012 saat 20.00’de Efes Ticaret Agorası’nda Festival Özel Konseri ile sona erecek. Dünyanın en iyi orkestra-larından kabul edilen Berlin Filarmoni Orkestrası (Berliner Philharmoniker), 27 Eylül 2012 Saat 20.00’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde vereceği konserin ardından İzmir’e gelecek. Ef-sanevi Şef leri Simon Rattle yönetimin-deki orkestra, Türkiye’nin gurur kayna-ğı iki kardeşe Efe Baltacıgil (çello) ve Fora Baltacıgil’e (Kontrbas) Giovanni Bottesini’nin çello, kontrbas ve orkestra için Büyük İkili Konçertan adlı eserin-de eşlik edecek. 2012 sezonunda kuru-luşunun 130’ncu yıldönümünü kutlayan Berlin Filarmoni Orkestrası’nın (Berli-ner Philharmoniker) İzmir programın-da Schubert’in ‘Bitmemiş Senfoni’si ve Beethoven’in La Majör 7. senfonisi de yer alacak.

ternational Festival. The world famous troop will perform Giselle, the Hamlet of ballet. The troop, choreographed by Ted Brandsen, will be on stage to tell the story of Giselle, on July 13, 2012, at 21.30 at the Kültürpark Theater.

The call of three eras ARKAS Trio, which includes German cellist Gustav Rivinius, who became an international celebrity after winning the gold medal at the International Tchai-kovsky Competition, world famous Turkish violinist Tuncay Yılmaz and pianist Emre Elivar, will conclude the summer concerts of the festival with their performance on July 14, 2012 at the Çeşme Castle. The trio will play Beethoven, Mendelssohn and Hasan Uçarsu during a show sponsored by ARKAS Holding.

Festival special concert Berlin Philharmonic Orchestra The 26th Izmir International Festival will end with a special concert at the Ephesus trade agora on September 28, 2012, at 20.00. One of the world’s best orchestras, the Berlin Philharmonic Orchestra, will f ly to Izmir after their performance in Istanbul on September 27. The orchestra, led by legendary conductor Simon Rattle, will accom-pany Turkey’s upcoming starts, Efe Baltacıgil (cello) and Fora Baltacıgil (contrabass) during Giovanni Botte-sini’s piece written for cello, contrabass and orchestra. The orchestra, which is celebrating its 130th anniversary this year, will play Schubert’s ‘Unfinished Symphony’ and Beethoven’s La Major 7th symphony during the concert in Izmir.

104 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 107: izmir kültür ve turizm dergisi

105İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 108: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir’in İki Seçkin Yapısı: Milli Kütüphane ve Elhamra Sahnesi

Two of İzmir’s most elite structures: The National Library and Elhamra Stage

İzmir’in simge yapılarından Milli Kütüphane ve Elhamra Sineması, Türk mimarlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Neo-klasik Türk mimarisi akımının başarılı örnekleri arasında gösterilen yapılar bu açıdan ulusal birer kültür eseridir.

İzmir’in tarih boyu çeşitli din, dil ve ırklara mensup topluluklardan olu-şan mozaik bir yapısı vardı. 18. ve

19. yüzyıllarda nüfusunun büyük çoğun-luğunu Türklerin oluşturmasına karşın kentin ticaret, sanat ve kültür yaşamına azınlıklar hâkimdi. Bu durum kütüpha-ne konusunda da gözlenmekteydi. Türk-lerde kütüphanecilik hizmetleri, cami-lerde ve kıraathanelerde yürütülüyordu. Oysa Levanten, Rum, Ermeni ve Musevi toplulukların oldukça gelişmiş büyük kü-tüphaneleri vardı.

1911 yılında Türkler de bir Milli Kü-tüphane kurmaya karar verdi. Kadızade İbrahim Refik’in başını çektiği çok az sayıdaki aydın tarafından, “Milli Kü-

Throughout history, Izmir had a mosaic structure that included societies from different races and

religions. Although most of the popula-tion was Turkish during the 18 and 19th centuries, trade, art and culture was dominated by minorities. This situation was also visible when it came to libraries. For Turks, library services were conducted at mosques and country cafes. However, Levantines, Greeks and Jews had very big libraries.

In 191, Turks decided to build a National Library. A committee led by Kadızade İbrahim Refik was established and dona-tions started to be collected. And finally, the National Library opened on July 6,

The National Library and Elhamra Stage, two of Izmir’s symbols, are very important in Turkish architecture. These structures, which are successful

examples of neo-classic Turkish architecture, are national treasures.

Yazı/Article :Ahmet GÜRLEK-Milli Kütüphane MüdürüDirector of the National Library Fotoğraflar/Photographs: Süleyman Duman

106 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Mimari / Architecture

Page 109: izmir kültür ve turizm dergisi

107İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 110: izmir kültür ve turizm dergisi

tüphane ve Teşvik-i Maarif Encümeni” oluşturuldu, maddi ve kitap yardımları toplandı. Ve nihayet Milli Kütüphane, Beyler Sokağında Salepçioğlu Konağı’nın Selamlık bölümünde 6 Temmuz 1912 ta-rihinde okuyuculara kapılarını açtı.

Kütüphaneyi yaşatmak ve geliştirmek amacıyla konağın bahçesinde bir de sine-ma binası yapılmasına karar verildi. Vali Rahmi Arslan’ın sağladığı arsa üzerinde kütüphane, sinema binaları ile kütüpha-neye gelir sağlayacak patinaj ve eğlence

yerlerinin temelleri 16 Mayıs 1915 tari-hinde atıldı. Ancak I.Dünya Savaşı’nın zor koşulları inşaatlara ara verilmesine sebep oldu. Çalışmalara İzmir’in kurtu-luşundan sonra yeniden başlandı. 1925 yılında İzmir Milli Kütüphane Cemiye-ti kuruldu. Kütüphaneye gelir sağlamak düşüncesiyle öncelik sinemaya verildi. İnşaatı İpekçi Kardeşler tarafından ta-mamlanan sinema, 1926 yılında perdele-rini açtı. Daha önceleri “Milli Sinema”, “Milli Kütüphane Sineması”, “Milli Kü-tüphane Tiyatrosu” gibi adlarla anılan bu

1912 in the selamlique part of Salepçioğlu Mansion.

In order to sustain and improve the li-brary, a cinema building was built in the garden of the mansion. The foundations of the complex, which included a library, cinema, ice rink and entertainment areas, were laid on May 16, 1915 but the start of WW1 halted construction. Works re-sumed after the liberation of Izmir. In 1925, the Izmir National Library Society was established. The cinema was built first to secure funds for the library. The cinema, built by İpekçi brothers, opened in 1926. The structure, which was first called the National Cinema, the Cinema of the National Library and the National Library Theatre, became famous as El-hamra Cinema after 1926. The building, which served as a cinema until 1978, was leased by the Ministry of Culture and has been serving as the Izmir State Opera and Ballet since 1982. The National Library building, opened with a great ceremony seven years after the cinema, on October 31, 1933. The National Library, which will celebrate its 100th anniversary this year, continues to serve as the headquar-ters of a nongovernmental organization.

The symbol of neo-classic architecture in Izmir The library and the cinema are two of the first structures of the Republic period. The National Library was built in ac-cordance with Turkish neo-classic archi-tecture, pioneered by Mimar Kemalettin and Vedat Bey. The plans of the buildings were done by army architect Tahsin Ser-met. Architect Tahsin Sermet Bey is the chief applicant of this architectural ecol in Izmir.

The entrance of the library which was built with a cradled roof to illuminate the middle hall was raised in the form of a tower that cuts the roof fringes. The side tower that has a square plan which dis-tinguishes itself from the round planned structures of that era has two horseshoe shaped arched doors and steep arched windows on the exterior.

108 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 111: izmir kültür ve turizm dergisi

yapı, 1926 yılından sonra “Elhamra Sine-ması” olarak ün yaptı. 1978 yılına kadar sinema olarak kullanılan ve o tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığınca kiralanan bina, 1982 yılından bu yana da İzmir Devlet Opera ve Balesi olarak hiz-met veriyor.

Milli Kütüphane binası ise, sinema ya-pısından yedi yıl sonra tamamlanarak 31 Ekim 1933’te, Cumhuriyet Bayramı’nın onuncu yılında büyük bir törenle hizmete açıldı. Bu yıl yüzüncü yılını kutlayacak olan İzmir Milli Kütüphanesi, bir sivil toplum örgütü olarak hizmetini sürdü-rüyor.

Neo-klasik mimarinin İzmir’deki sembolüKütüphane ve sinema yapıları Cumhuri-yet döneminin ilk yapılarındandır. Milli Kütüphane, Mimar Kemâlettin ve Vedat Beylerin öncülük ettiği Neo-klasik Türk mimarisi tarzına uygun olarak inşa edil-miştir. Kütüphane ve sinema projeleri, Vali Rahmi Bey tarafından 1909’da ko-lordu mimarı Tahsin Sermet’e yaptırıl-mıştır. Mimar Tahsin Sermet Bey, bu mimari ekolün İzmir’deki en önemli uy-gulayıcısıdır.

Kütüphanenin dış yüzü ve iç dekorasyo-nunun zarif ve etkileyici bir yönü vardır. Bina gerek iç ve dış yapısı, gerekse de sa-natsal ve estetik çizgileriyle günümüzde

The three sides of the structure open up to three different streets. The fourth side is connected to the cinema. On the fronts, twin arched windows are located in the interior and the walls separating the windows are on the exterior, thus creat-ing vivacity. On the exterior of the build-ing, there are double windows on top of each other. The lower row of windows is decorated with upper arches and marble and the upper row is decorated with tiles in the shape of plants. Between the two rows, there are tile decorations in the shape of plants inside rectangular panels. In addition, there are similar decorations on the facades and corners of the upper row windows. There are also similar dec-orations between steep arched windows. There are stone motifs that resemble lion’s feet below the square panels.

The side exterior of the building that runs all along Hastane Avenue is not as deco-rated and fancy as the main exterior. This part was also built with marble. In the side exterior, just like in the front exterior, there are steep arched double windows. The lower floor windows are encased in plant motif irons. In the lower part of the upper floor windows, there are rectangu-lar panels and square panels inside them. These rectangular and square panels are not decorated like the ones on the main

exterior. In the western part of this ex-terior, there is an entrance shaped like a crown door. The door, which is similar to the door on the western front, is accessed via a marble staircase. The back exterior of the structure is similar to the side ex-terior.

The entrance of the structure is heav-ily decorated. The entrance part slightly protrudes from the exterior and is higher than the exterior. Entrance to the library was made possible by a stone arch clear-ing and an alternate style was achieved by using red and white marble. There are plant motifs on the sides and upper parts of the brow arch. The upper part of the entrance, which includes two cylindri-cal columns with hourglass heads, ends with decorations that resemble stalactites. There are triple steep arched windows above the entrance that is crowned with a decorated marble. The part between the windows and their upper areas, built with marble, are decorated with plant motifs made with tiles.

The structure is accessed via the entrance with the crown shaped door on National Library Avenue and you reach a square planned transit area. Another transit area is accessed through a large door that is lo-cated on the northeastern part of the first transit area. There are doors on each wall

Mili Kütüphane, gerek iç ve dış yapısı, gerekse de

sanatsal ve estetik çizgileriyle günümüzde ayakta kalmış

eşsiz yapılardandır.

The National Library, with its exterior and interior and

its aesthetic lines, is one of the most exquisite structures that

has survived to this date.

109İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 112: izmir kültür ve turizm dergisi

ayakta kalmış eşsiz yapılardandır. Bugün çevresindeki iş hanlarının gölgesinde kalmasına karşın bir cevher gibi varlığını sürdürmektedir.

Yapının üç cephesi üç ayrı sokağa açılır. Dördüncü cephe, Opera (Milli Sinema) binasına bitişik sağır cephedir. Cephe-lerde ikiz kemerli pencereler içte, pen-cereleri ayıran duvarlar dışta bırakılarak hareketlilik sağlanmıştır. Yapının cephe-sinde altlı üstlü ikişer pencere bulunur. Girişteki sivri kemerli pencerelerden alt-takilerin üst kemerleri ve köşelikleri mer-merle, üsttekilerinki ise bitkisel unsurlu çini süslemeleriyle kaplıdır. Altlı üstlü

ikişer grup oluşturan pencere dizelerinin arasında da dikdörtgen biçimli panolar içinde bitkisel unsurlu çini süslemeler yer alır. Ayrıca üst kat pencerelerinin alınlık-larında ve köşeliklerinde bitkisel unsur-lu çini süslemeler bulunur. Sivri kemerli pencere dizelerinin arasında da kare pa-nolar içinde, pencere alınlıkları ve köşe-lerinde olduğu gibi bitkisel unsurlu çini panolar vardır. Kare panoların hemen alt kesimlerinde ise aslan ayağına benzer taş motifler yer alır.

Binanın Hastane Caddesi boyunca uza-nan yan cephesi, ana cephe gibi süslü ve gösterişli değildir. Burası da su basmanı

of this octagonal transit area. The door on the north wall leads to horizontal rectan-gular large space. This hall, which used to be the publishing section, now serves as a storage unit.

Through a large door on the north-east of the octagonal transit area, you can reach a rectangular large space in the center of the building. This sec-tion is used as a reading area and there are rooms of all shaped and sizes that surround it. There are a total of eight octagonal columns in the reading room and on these columns there are twelve steep arches that are thrown over the walls. The hall is covered by a stain glass structure. You can access the man-agement department through two doors located on the southern wall of the hall and the big book depot and two smaller book depots through the other three doors on the north wall. The plan of the upper floor is similar to the plan of the lower floor.

Bu yıl yüzüncü yılını kutlayacak kütüphanenin dış yüzü ve iç dekorasyonunun zarif ve etkileyici bir yönü vardır.

The exterior and interior design of the library, which will celebrate its 100th anniversary this year, is elegant and impressive.

110 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 113: izmir kültür ve turizm dergisi

From cinema to opera and ballet The Elhamra Cinema, which was built to contribute to the National Library, achieves integrity with this structure. The structure, which has a separate en-trance, is like an aesthetic complex on a 2600 square meter area that also includes the library. Elhamra, with its 840 people capacity hall and 120 square meter stage, was the biggest and most comfortable cinema during that time and was built in Turkish neo-classic style.

Straight cut stones were used as cas-ing material on the front exterior of the structure that was built with reinforced concrete and marble was used scarcely on door and window arches. The upper part of the two storey structure is covered with a cradle roof and the roof is covered with tiles. The big wooden dome that covers the entrance was built for decorative pur-poses and is covered with lead. The dome pulley is very high and Turkish triangles are used in dome transits. Vivacity was achieved with a smaller wooden dome in the middle of the roof.

The sides of the entrance are similar to each other. There is a window clearing in this section. There are glazed tile deco-rations in the arch corners and facades of the upper floor windows. The windows on the lower floor have rectangular arches

mermer malzeme ile inşa edilmiştir. Yan cephede ön cephede olduğu gibi altı süslü sivri kemerli ikiz pencere açıklıkları var-dır. Alt kat pencereleri bitkisel motif li demirlerle kaplıdır. Üst kat pencereleri-nin alt kesimlerinde dikdörtgen biçimli panolar, aralarında ise kare biçimli pa-nolar yer alır. Gerek dikdörtgen biçimli, gerekse kare biçimli panoların içleri ön cephedeki panolar gibi süslenmemiş, boş bırakılmıştır. Bu cephenin batı kesimin-de, batı cephesinde olduğu gibi taç kapı şeklinde düzenlenmiş bir giriş açıklığı bulunur. Batı cephesindeki girişle ta-mamen benzer özellikte inşa edilen ve günümüzde kullanılmayan bu kapıya mermer basamakla ulaşılır. Yapının arka cephesi de yan cepheyle benzerlikler gös-terir.

Yapının girişi, yoğun bir süsleme ile be-zenmiştir. Giriş kısmı cepheden dışarıya doğru biraz taşıntı yapmakta ve yüksek-liği itibariyle de cepheyi aşmaktadır. Ta-mamen mermer kaplı giriş kesiminde kü-tüphaneye giriş, kaş kemerli bir açıklıkla sağlanmış, kemerin üzerinde kırmızı ve beyaz renkli mermer kullanılarak alma-şık bir düzen yaratılmak istenmiştir. Kaş kemerin köşelerinde ve üstlerinde olduk-ça yoğun bitkisel süslemeler bulunur. İki yanında kum saati başlıklara sahip birer silindirik sütunun yer aldığı girişin üzeri sarkıt biçimini andıran süslemelerle sona erer. Bitkisel motif li süslemelerle bezeli mermer bir blokla taçlandırılan girişin üstünde sivri kemerli üçüz pencere yer alır. Mermer malzeme ile inşa edilen pencerelerin araları ve üst kesimleri bit-kisel unsurlu çinilerle süslenmiştir.

Yapıya Milli Kütüphane Caddesi üze-rindeki taç kapı şeklinde düzenlenen girişten girilir, kare biçimli bir geçiş mekânına ulaşılır. Geçiş mekânının ku-zey doğusundaki büyük giriş kapısı ile bir başka geçiş mekânına ulaşılır. Se-kizgen planlı bu ikinci geçiş mekânının hemen her duvarında birer kapı bulunur. İkinci geçiş mekânının kuzey duvarı üzerinde yer alan giriş yatay dikdörtgen biçimli büyük bir mekâna açılır. Bu sa-lon daha önceleri süreli yayınlar bölümü

olarak hizmet verirken şimdi depo ola-rak düzenlenmiştir. Sekizgen planlı ge-çiş bölümünün kuzeydoğusunda bulunan geniş bir kapı ile yapının tam merkezinde yer alan kareye yakın dikdörtgen biçimli oldukça büyük bir mekâna ulaşılır. Oku-ma salonu olarak kullanılan bu bölümün dört tarafında, mekânı çevreleyen büyük-lü küçüklü odalar sıralanmıştır. Okuma salonunda her biri sekizgen biçimli se-kiz adet sütun bulunur. Bu sütunlardan duvarlara doğru atılmış on iki adet sivri kemer vardır. Salonun üzeri vitray camlı bir örtüyle kapatılmıştır. Merkezdeki bu salonun güney duvarı üzerinde yer alan iki kapı ile yönetim bölümü odalarının bulunduğu koridora, doğu duvarı üzerin-de bulunan üç kapı açıklığından birisiyle büyük kitap deposuna, diğer ikisiyle de küçük kitap depolarına geçilir. Binanın üst katının plan şeması hemen hemen alt katın plan şemasıyla benzerlik gösterir.

Sinemadan opera ve baleyeİzmir Milli Kütüphanesi’ne katkı sağla-mak üzere inşa edilen Elhamra Sineması, bu yapıyla bir bütünlük oluşturur. Ayrı giriş kapısı bulunan bina, kütüphane ile birlikte 2 bin 6 metrekarelik bir alan üze-rinde estetik bir külliye özelliğini taşır. 840 kişilik salonu ve 120 metrekarelik sahnesiyle dönemin en büyük ve en kon-forlu sineması olan Elhamra, Cumhuri-yetin ilk yıllarında etkinliğini sürdüren

111İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 114: izmir kültür ve turizm dergisi

ve yaygın olan Neo-klasik Türk mimari tarzında inşa edilmiştir. Betonarme mal-zeme ile inşa edilen yapının ön cephe-sinde kaplama malzemesi olarak düzgün kesme taş, pencere ve kapı kemerlerinde ise yer yer mermer kullanılmıştır. Bod-rum üzeri iki katlı olan yapının üzeri beşik çatıyla örtülmüş, çatı kiremit ile kaplanmıştır. Girişin üzerini örten ve de-koratif amaçla yapılan, taşıyıcı bir unsu-ru olmayan büyük ahşap kubbenin üzeri kurşunla kaplıdır. Kubbe kasnağı olduk-ça yüksek tutulmuş ve kubbe geçişlerinde Türk üçgenleri kullanılmıştır. Yapının çatısının ortasında bulunan bir diğer kü-çük ahşap kubbeyle de hareketlilik yara-tılmaya çalışılmıştır.

Girişin yan bölümleri birbirine benzer özellikler taşır. Bu kesimde altlı üstlü birer pencere açıklığı bulunur. Üst kat pencerelerinin kemer köşelerinde ve alın-lıklarında çini süslemeler yer alır. Alt kat pencereleri dikdörtgen şeklinde iken üst kattakiler yuvarlak kemerlidir. Üst kat pencereleri ile alt kattaki pencereler ara-sında dikdörtgen biçimli panolar oluştu-

rulmuş, bu panoların içleri bitkisel mo-tif li çinilerle süslenmiştir. Cephenin bu kesimlerinde üzeri birer yalancı kubbe ile örtülü kule biçiminde çıkıntılar yer alır. Kule biçimindeki çıkıntıların cephesinde sivri kemerli nişler yer almaktadır.

İkinci kat seviyesinde ön cephenin or-tasında yuvarlak kemerli üçüz pencere açıklıkları yer alır. Ortadaki pencere yanlara göre daha uzun yapılmıştır. Bu pencere sistemi büyük kaş kemerli bir çerçeve içinde bulunur. Cephe merdiven şeklindeki basamaklarla kademeleşen bir alınlıkla sonlanmaktadır. Pencere köşe-lerinde yer alan karmaşık bitkisel motifli çiniler dikkat çekicidir. Bu üçlü pencere sisteminin altında silindirik iki kemer-li üçlü bir giriş bulunur. Sivri kemerleri taşıyan silindirik sütunlar mermer olup her birinin mermer başlığı vardır. Giriş ahşap bir sundurma ile örtülmüştür.

Cephe ortasında kaş kemer içine alınmış üçlü pencere sistemi, bitkisel çini süsle-meleri, köşelerin birer küçük kubbe ile taçlandırılması, üçgen kuşaklarla geçilen

whereas the windows on the upper floor have round arches. There are rectangular panels between the upper and lower win-dows that are decorated with plant motif tiles. There are tower like eaves on these parts which are covered with a fake dome. There are steep arched niches on the ex-terior of these tower like eaves.

In the middle of the front exterior of the second floor, there are round arched triple window clearings. The window in the middle is longer than the ones on the side. This window system is encircled with a brow arched frame. The exterior ends with a façade that establishes grades with stairs. The intricate plant shaped glazed tiles in the corners of the windows are striking. There is a cylindrical, double arched entrance below this triple window system. Cylindrical columns that carry the steep arches are made from marble and all have marble heads. The entrance is covered with a wooden portico.

The triple window system encircled with a brow arch, plant motifs made with glazed

112 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 115: izmir kültür ve turizm dergisi

silindirik kubbe, yapının Osmanlı mi-marisine özgü özelliklerden sayılabilir.Yapının batı cephesindeki üçlü giriş-ten binanın içindeki geçiş mekânına girilir. Yatay dikdörtgen biçimli geçiş mekânının güneydoğu köşesinde ahşap malzeme ile yapılmış gişe kabinleri bu-lunur. Bu mekânın kuzey duvarında yer alan pencere, yapıya sonradan eklenen ek mekâna açılır. Geçişin doğusunda bu-lunan üçlü giriş ile bir ara mekâna, ara mekânın kuzeyinde ve güneyinde bulu-nan merdivenler aracılığıyla da üst kata çıkılır. Ara mekânın doğusunda bulunan kapı ile de büyük salona geçilir.

Atatürk üç kez film izlediGösterilerin yapıldığı bu salon, düşey dikdörtgen biçimlidir. Salonun doğu tarafında sahne, sahne önü, orkestra çukuru olmak üzere üç bölüm yer alır. Sahnenin batısında yarım daire biçimin-de yapılmış bir loca bulunur. Loca, özel izleyiciler için tasarlanmış kare biçimli on dört küçük odaya bölünmüştür. Bu lo-calarda, Ulu Önder Atatürk, üç kez film izlemiştir. Opera binasının hemen yanın-

tiles, the crowning of sides with small domes and the cylindrical dome are traits that are unique to Ottoman architecture.

The transit area of the structure is ac-cessed through the triple entrance on the western exterior. There are wooden ticket booths on the southeastern corner of the rectangular plan transit area. The window on the north wall opens up to the additional space that was added later on. The upper floor is accessed via stairways that are located on the north and south of the transit area. The main hall is accessed through a door in the east.

Atatürk watched 3 filmsThis hall, where the movies are shown, has a vertical rectangular shape. There are three parts in the eastern part of the hall: the stage, the front of the stage and the orchestra pit. There is a box seat in the shape of a half circle to the west of the stage. The box seat is divided into 14 small rooms with square plans, designed for special guests. Atatürk has watched three movies here. There is a rectangular

planned building right next to the opera building that was added later on. When you enter the structure from the main door located on the western exterior, you will reach a small space. There is a small ticket booth in the north of this additional building. With a small door on the east wall, you can reach the wardrobe. The lobby is quite large and has a perpendicu-lar rectangular plan. The basement is ac-cessed via a staircase from the lobby. You can reach backstage through a door on the eastern wall of the lobby. The main stage is accessed via a door on the southern wall and outside the building through a door on the east.

There are rumi decorations on the dome band and the façade above the windows. The blue glaze tile decorated facades above the windows add another kind of beauty to the entirety of the structure.

The exterior of the cinema is decorated with the same style as the National Li-brary. There are square tile panels under the windows. The tiles on the build-

113İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 116: izmir kültür ve turizm dergisi

da, sonradan eklenen dikey dikdörtgen planlı bir yapı görülür. Bu ek yapının batı cephesindeki ana giriş kapısından yapıya girildiğinde küçük bir mekâna ulaşılır. Mekânın kuzeyinde biletlerin satıldığı küçük bir gişe vardır. Doğu duvarında bulunan küçük bir kapıyla gardırobun bulunduğu yere ulaşılır. Sinema binası-nın kuzey duvarının batısından yapının fuaye mekanına geçilir. Fuaye, dikey dik-dörtgen biçiminde oldukça geniş bir yer-dir. Burada yapılan merdivenle bodrum katına inilir. Fuayenin doğu duvarı üze-rinde yer alan kapı ile yan sahneye geçilir. Buranın güney duvarı üzerinde bulunan kapı ile ana sahneye, doğu duvarında yer alan kapı ile de yapının dışına çıkılır. Kubbe kuşağı ile pencereler üzerindeki alınlıkta rûmi süslemeler vardır. Pencere-ler üzerinde bulunan, mavi zemin üzeri-ne kırmızı renkli figürlerle işlenmiş Kü-tahya çinileri ile süslenmiş olan alınlıklar yapının bütününe ayrı bir güzellik katar.

Sinemanın dış cephesi, Milli Kütüphane binasının çinileriyle aynı görünümde ve aynı hizadadır. İki kenardaki pencere al-tında kare şeklinde çini panolar yer alır. Yapının üzerinde bulunan çiniler, kütüp-hane binasında olduğu gibi Kütahya’da Rifat Çini tarafından yapılmıştır. Ya-pının giriş kesiminde merdiven şeklinde kademelerden oluşan alınlığın üzerinde süslemeler yer alır. Merdiven şeklinde kademelenen basamakların en üstü üçgen ve içi tamamen bitkisel unsurlu süsleme-lerle bezenmiş bir alınlıkla taçlandırıl-mıştır.

Sinemanın içyapısı ve süslemeleri dışı ka-dar ilgi çekicidir. Yapının iç kısmında en dikkat çekici öğelerin başında, binanın mimarisiyle uyumlu stilize edilmiş şark tipi zengin avizeler ve şark atmosferini veren kandiller gelir. Salonun ortasın-dan aşağı sarkan zarif bir avize bu uyu-ma egzotik bir hava katar. Bina içinde yer yer çini panolar bulunur. Balkonun altını oluşturan tavan ise tamamen Türk nakışlarıyla bezenmiştir. Salonun yan duvarlarını, Ressam Naci Kalmukoğlu tarafından yapılmış Türk ve Batı temaşa sanatını konu alan dört adet fresk pano

süsler. Bu panolarda Madam Butterfly, Rigeletto, Figaro’nun Düğünü, Saraydan Kız Kaçırma operalarından ilginç sahne-ler resmedilmiştir. Bu duvar panolarının arasında J.Weinberg tarafından yapılmış 1925 tarihli oval çerçeveli iki Atatürk resmi dikkati çeker. Atatürk’ün biri ma-reşal üniformalı, diğeri cumhurbaşkanı yağlı boya portreleri, altın yaldızlı oval çerçeveye yerleştirilmiştir.

Alan olarak 120 metrekareyi bulan sahne ise büyük tiyatro ve konser gruplarının sanatlarını icra etmelerine son derece el-verişli bir şekilde düzenlenmiştir. Yapı, tarihi sürecinde çeşitli sanatsal et-kinliklere ve önemli birçok olaya tanık olmuştur.

ing were done by Rifat Çini in Kütahya. There are decorations on the façade at the entrance of the structure. The steps are crowned with a headpiece decorated with plant motifs.

The interior decorations of the cinema are as striking as the exterior. First and foremost, there are Eastern style rich chandeliers and candelabrum, stylized in harmony with the entire building. An elegant chandelier that hangs down to the middle of the hall adds an exotic feel to this harmony. There are tile panels all over the building. The ceiling which forms the bottom of the balcony is deco-rated completely with Turkish embroi-dery. The side walls of the hall are deco-rated with four fresco panels that depict Turkish and Western contemplative art. There are scenes from Madam Butterfly, Rigoletto, the wedding of Figaro and the Abduction from Seraglio on these panels. There are two oval framed Atatürk paint-ings between the panels that were done by J. Weinberg, dated 1925.

The 120 square meter large stage was de-signed to accommodate big theatre groups and bands. The structure has witnessed various art activities and important events throughout its history.

114 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 117: izmir kültür ve turizm dergisi

115İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 118: izmir kültür ve turizm dergisi

Yorgun ama büyüleyici kent

Bir kenti sadece kelimelerle anlatmaya kalksanız, herhalde en fazla sözcük ve isim Moskova’nın ardına sıralanır. Hatta sadece yazar, şair ve müzisyen adları bile bu kentin kültür hazinesini ifade etmeye aday olabilir.

MOSKOVA Yazı/Article: Resmiye Dinlenmez

Fotoğraflar/ Photographs:: Recep Alfatlı-Resmiye Dinlenmez

116 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Bir Başkent / A capitalcity

Page 119: izmir kültür ve turizm dergisi

A tired but enchanting city If you try to describe a city just with adjectives, Moscow would

probably have the most among others. Names of authors, poets and musicians could be enough to describe the city’s cultural heritage.

117İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 120: izmir kültür ve turizm dergisi

Unesco Dünya Mirası listesin-deki Kızıl Meydan ve Kremlin Sarayı… Bir yandan Çarlar, bir

yandan Çaykovski, Mayakovski, Nazım Hikmet ve tabii Lenin... Tolstoy, Dosto-yevski, Puşkin, Şolohov, Çehov, Gorki, Troya Hazineleri, Bolsoy Balesi, Kızıl Ordu Korosu, votka, Matruşka bebekle-ri, Faberge yumurtaları, Arbat Sokağı, Devrim ve Tiyatro Meydanları…

Birden bu sözcüklerin ne kadar çok uzayıp gidebileceğini fark ediyorum…

Bir kenti sadece kelimelerle anlatmaya kalksanız, herhalde en fazla sözcük ve isim Moskova’nın ardına sıralanır! Hat-ta sadece yazar, şair ve müzisyen adları bile bu kentin kültür hazinesini ifade etmeye aday olabilir.

Girişlerin vizeli olduğu dönemde git-miştim Moskova’ya. Görmeyi çok is-tediğim Sen Petersburg’dan sonra yer alıyordu sıralamamda. Her ikisini de gördükten sonra Moskova’ya haksızlık ettiğimi düşündüm.

The Red Square and Krem-lin Palace on the UNESCO World Heritage List… Czars,

Tchaikovsky, Mayakovski, Nazım Hik-met and Lenin... Tolstoy, Dostoyevsky, Pushkin, Sholokhov, Chekov, Gorki, the Troy treasures, the Bolshoi ballet , the Red Army Choir, vodka, Matry-oshka dolls , Faberge eggs, Arbat Street, Revolution and Theatre Squares… I suddenly realize that more words can come after these… If you try to describe a city just with adjectives, Moscow would probably have the most among others. Names of authors, poets and musicians could be enough to describe the city’s cultural heritage.

I went to Moscow while a visa was still required. I had a list of places I wanted to see and Moscow was right after St. Petersburg. After seeing both, I realized that I had Moscow injustice.

Maybe it was our tour guide Nina that made me love Moscow so much. A tour guide is very important- you may have read everything about the city you’re visiting but it is the tour guide that re-f lects the soul of the city.

During our trip from the airport to the hotel, everything we saw along the way looked like a construction site. This sight, visible in many of the capitals in the former Republic of Russia, wasn’t a surprise for most people; they were constructing huge malls, big hotels and restoring old buildings.

The first thing that we noticed was the abundance of parks and trees. A green Moscow was greeting us. Squares, ca-thedrals, wide avenues and girls in miniskirts wearing high heels…the girls look very beautiful but we can’t say the same thing about the guys…

Nina tells us; Moscow, with a popula-tion of more than 10 million, is as big as Istanbul. It is not easy being the capital of such a big country. Russia is almost 20 times bigger than Turkey. With 17

118 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 121: izmir kültür ve turizm dergisi

Belki de rehberimiz Nina’ydı, bana Moskova’yı bu kadar sevdiren. Bir ken-ti, bir ülkeyi gezdiren –anlatan rehber o kadar önemli ki, ne kadar okumuş, ne kadar çok hazırlık yapmış olursanız olun, o kentin ruhunu yansıtan yerel rehberiniz oluyor. Havaalanından ote-limize doğru yolculuğumuzda gördüğü-müz her yer şantiyeyi andırıyordu. Eski Sovyet Cumhuriyet başkentlerinin pek çoğundaki bu şantiye hali artık kimseyi şaşırtmıyordu. Devasa alışveriş merkez-leri, otel inşaatları, yenilenen, temizle-nen restore edilen eski binalar vs…

İlk dikkatimizi çeken şey, parkların, ağaçların bolluğu idi. Yeşil bir Mosko-va karşılıyordu bizi. Meydanlar, kated-raller, geniş caddeler ve caddelerde çok yüksek ökçeli ayakkabılar giymiş mini etekli genç kızlar. Kızlar gözümüze çok güzel görünüyor ama erkekler nedense o kadar yakışıklı değil…

Nina bize anlatıyor; 10 milyonu geçkin nüfusu ile Moskova, İstanbul büyük-lüğünde bir şehir. Kolay değil bu ka-dar büyük bir ülkenin başkenti olmak. Rusya, Türkiye’nin neredeyse 20 katı büyüklüğe sahip. 17 bin kilometrekare ile dünyanın yüz ölçüm olarak en büyük ülkesi. Bir o kadar da insan ve kültür çeşitliliği.

Yuvarlak yüzlü, simsiyah saçlı, çekik gözlü ya da sapsarı lepiska saçlı, uzun bacaklı kızlar, upuzun ya da kısa boylu insanlar... Burası için “megapol” tanım-lamasını kullanmak doğru olur sanırım. Bir dergide okumuştum, “Moskova, Rusya’nın sadece en büyük şehri ve baş-kenti değil, aynı zamanda, minyatür Rusya demektir ” diye. Evet, gerçek-ten doğruymuş. Barok, gotik, değişik kubbeli pek çok yapı arasından Oka Irmağı’nın kolu olan Moskova Irmağı, şehrin içinden kıvrıla kıvrıla akıyor. Üstünde mavnalar, şilepler…

Nazım Hikmet’in Vera’ya yazdığı şiir geliyor aklıma;“Moskova’nın 110 kilometre doğusunda / Oka ırmağından öğrendim gümüş tür-

küsünü ırmakların / durup dinlemeden akıp gitmenin ululuğunu / ırmak gemi-lerinden suya düşen ışıkların çağrısını uzaklara / Oka ırmağından öğrendim hasretlerinin dalgın deliliğini.Yaz geceleri Oka Irmağı / ince kumları ve sedef leriyle / ak bir kadını yıkayarak / aktı odamda kalın kütüklerin arasın-dan / yaz geceleri düşmedi dallarından zamanların yaprakları / gitmeden gittim, adını hala bilmediğim topraklara.”

thousand square kilometers, it is the biggest country in the world. It also has this many people and cultures.

People with round faces, black hair, slanting eyes or girls with blonde hair and long legs, short people, tall peo-ple…I think the word “megalopolis’ fits this place best. I had read in a magazine once; “Moscow is not just Russia’s capi-tal and biggest city, it is also a miniature

Nazım Hikmet Ran’ın mezarı

119İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 122: izmir kültür ve turizm dergisi

Moskova, eski Sovyet döneminden kal-ma otellere olduğu gibi gayet düzgün modern yeni otellere de sahip. Görünen o ki, Türk inşaat firmaları burada epey-ce iş yapmış ve yapmaya devam ediyor. Otelimiz 4 yıldıza uygun standartlarda ve merkeze yakın. Grubumuz Nina’dan ve otelimizden memnun görünüyor.

Akşam yemeği için Arbat Caddesi’ne gidiyoruz.18. yüzyıldan beri değişme-miş gibi bir cadde burası. Eski evler, dar sokak araları, sanat galerileri, sokak satıcıları, Rusya’ya özgü her türlü hedi-yelik eşya… Caddeyi yürümeye devam edince modern, yeni Arbat Caddesi’ne çıkıyorsunuz. Burada şık –modern dükkânlar, alış-veriş merkezleri, resto-ranlar…

Ertesi sabah Rus tarihinin mimarisi ve siyasi tarihinin merkezi Kremlin’e gide-ceğiz.

Moskova’nın nadiren yaşanan çok sıcak günlerinden birindeyiz. Bir yanımız-da Kızıl Meydan diğer yanda Kremlin duvarları uzanıyor. Geçmişi 15. yüzyıla uzanan bu duvarlar adeta zamana oku-yor. Kremlin’e Napolyon’un ordusunun girdiği (Eylül 1812), 80 metre yüksek-liğe sahip Kutsal Üçleme Kulesi’nden giriliyor. Öğreniyoruz ki, kulenin al-tındaki tünellerde Neglinnaya Irmağı

Russia” Yes, I think that was a correct assessment. The Moscow River nestled between baroque, gothic and many domed buildings, f lows through the city and boats and barges cruising on it…

***

Moscow has both old and new, more modern hotels. It seems that Turkish construction companies have done a lot of work here and they are still doing. Our hotel is a 4 star hotel and is close to the center. Our group seems satisfied with the hotel and our tour guide.

We head to Arbat Avenue for din-ner. This is an avenue that has stayed the same since the 18th century. Old houses, narrow side streets, art galler-ies, street vendors and souvenir shops… When you keep on walking along the avenue, you are faced with the more modern part of Arbat where you can see chic stores, malls and restaurants. The

Arbat Caddesi

10 milyonu geçkin nüfusu ile Moskova, İstanbul

büyüklüğünde bir şehir.

Moscow, with a population of more than 10 million,

is as big as Istanbul.

120 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 123: izmir kültür ve turizm dergisi

akmaya devam ediyormuş. Hemen ya-nında Kutafya Kulesi’ni, sarı duvarları ile göz alıcı boyanmış Tophane, kub-beli çatısıyla Senato ve Yüksek Sov-yet Prezidiyumu’nu görüyoruz. Beyaz mermer ve camdan yapılmış muhteşem bir yapı olan Kongre Sarayı’nı fotoğraf-lıyoruz. Burası konser ve opera sahnesi olarak kullanılmakta.Bugüne kadar üretilmiş en büyük top olan ama hiçbir savaşta kullanılmamış Büyük Çar Topu’nun (1596) önünde ha-tıra fotoğrafı çektiriyoruz.

Katedral MeydanıRus sanat ve mimarisinin en önemli anı-tı sayılan Katedral Meydanı’na geldiği-mizde 5 adet gümüş kubbesiyle On iki Havari Katedrali’ni ve Patrik Sarayı’nı görüyoruz. Buradaki çok zengin Sanat Müzesi’ni geziyoruz. 700 eserlik, mü-cevher, kitap, mobilya kolleksiyonunu gezerken eski Sovyet döneminde bu eserlerin korunduğunu görmekten mut-luk duyuyoruz.

1475-1479 yılları arasında Bolonyalı mimar Aristotele Fioravantito tarafın-dan yapılan Meryem’in Göğe Çıkışı Katedrali – beşik çatıları ve beş altın kubbesiyle çok görkemli bir yapı. Rus Çarlarının taç giyme törenlerinin ya-pıldığı katedralin içi fresko ve ikonlarla süslü. Eski Tretyakov Sanat Gelerisi’nde aslı bulunan Vladimir’in Kutsal Bakire eserinin 15. yüzyılda yapılmış olan kop-yasını burada görmek mümkün.

En eski yapılardan Fasetalı Sarayı’na geçiyoruz. Dokuz adet altın kaplama soğanı ile Meryem’e Müjde Katedrali, sarayın sol yanında yer alıyor. 15. ve 16. yüzyılda yapılan bu ünlü katedral, çarla-rın vaftiz ve evlilik törenlerinin yapıldı-ğı yer. İç mekanda ressam Andrey Rubl-yov ile hocası Yunanlı Theophanes’in yaptığı çok değerli ikonaları görüyoruz.

200 tonluk çan çalınamadan çatlamışKatedral Meydanı’nın önemli yapıların-dan biri de Büyük İvan Çan Kulesi. Ku-lenin altın Çan Kulesi Moskova’nın en

next morning, we are going to Kremlin, the center of Russian architecture and politics.

It is a rare hot day in Moscow. On one side we have the Red Square and the walls of Kremlin on the other side. The walls of Kremlin, which date back to the 15th century, defy time. We enter Kremlin from the 80 meter high Holy Trinity Tower where Napoleon entered Kremlin in September 1812. We find out that the Neglinnaya River still f lows

in the tunnels under the tower. Right next to it, we see the Kutafya Tower, To-phane- painted in striking yellow-, the Senate, with its domed roof and High Soviet Presidium. We take pictures of the magnificent Congress Palace, made from white marble and glass. This place is being used as a concert and opera hall.

Cathedral SquareAs we reach Cathedral Square, which is considered Russia’s most important monument, we see the Cathedral of

Dünyanın En Büyük Çanı

121İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 124: izmir kültür ve turizm dergisi

önemli yapıları arasında yer alıyor. Bü-yük İvan Çan Kulesi’nde en büyüğü 64 ton ağırlığında olan 21 çan bulunuyor. Londra’daki Big Ben’in 13.5 ton ağır-lığında olduğunu öğrenince Büyük İvan Çan Kulesi daha bir heybetli görünüyor gözümüze.

Moskova’ya giden herkesin yanında fotoğraf çektirdiği devasa büyüklükte-

ki bu çandan söz etmek gerekiyor. 200 tonluk bu çan ne yazık ki hiç çalınama-dan çatlamış. Usta İvan ve oğlu Mihail Motorin tarafından dökülen çan, daha kalıbından çıkarılmadan, çıkan yangını söndürme çalışmaları sırasında çatla-mış. Meydanda sergilenen bu çan, tu-rizmin önemli fotoğraf noktalarından biri.

Kremlin Sarayı’nın Devlet Silahhane-si bölümüne geldiğimizde gezdiğimiz hazine evi gerçekten çok görkemliydi. Çarların taçları, mücevherler (faberge mücevherleri), kıyafetler tahtlar ve fay-tonlar…Tüm gezimiz boyunca her yerde o ka-dar çok evlenen çift gördük ki, şaşır-dık. Aralarında Türk damatlar da var-dı. Hitler Ordularının saldırısına karşı savunmanın anısına yapılmış Meçhul Asker Anıtı da evlenen çiftlerin ziyaret yerlerinden biri.

Borodino Savaşı Panorama Müze-

the 12 Apostles with its 5 silver domes and the Patriarch Palace. We tour the magnificent Art Museum. While tour-ing the jewelry, book and furniture col-lection that contains 700 pieces, we are happy to see that these artifacts from the former Soviet Union have been preserved.

The Virgin Mary’s Rise to Heaven Ca-thedral, built by Italian architect Aristo-tle Fioravantito between the years 1475 and 1479, is a glorious building with its cradled roofs and 5 golden domes. The in-terior of the cathedral, were formed Rus-sian czars were crowned, is decorated with frescoes and icons. You can see the replica of Vladimir’s Virgin Mary in the cathe-dral. The original, made in the 15th cen-tury, is at the Old Tretyakov Art Gallery.

We move on to Fasetalı Palace, the oldest structure in the area. The Gospel of Mary Cathedral is to the left of the palace. This famous cathedral, which was built in the 15th and 16th century, is where czars were

Kremlin Meydanı Kızıl Meydan

Geçmişi 15. yüzyıla kadar uzanan Kremlin duvarları

adeta zamana okuyor.

The walls of Kremlin, which date back to the

15th century, defy time.

122 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 125: izmir kültür ve turizm dergisi

si, kentin biraz dışında. 26 Ağustos 1812’de Moskova’nın 130 kilometre ba-tısında Napoleon’a karşı verilen savaşın anısına yapılmış 360 derecelik büyük bir resim panosu. Savaşı çok etkileyici olarak canlandırıyor. Dünyanın pek çok yerinde artık bu tarz sergilemeler yapıl-makta. Sanıyorum ki, ilk canlandırma-lar içinde yer alan bu müzeninki gayet başarılı. Gördüklerimizden çok etki-lenmiş ama yorgun otelimize döndük… Akşam bir bale-show’a gidiyoruz…

Kızıl MeydanBugün Kızıl Meydan’ı gezeceğiz. Ken-di adıma heyecanlıyım. Dünya tarihini derinden etkilemiş, yepyeni bir sis-tem kurmaya önderlik etmiş Lenin’in Mozolesi’ni ziyaret edeceğiz. Meydana geldiğimizde mozolenin ziyarete kapalı olduğunu öğrenince hayal kırıklığına uğruyoruz. Neyse ki, Kızıl Meydan çok renkli, çok kalabalık. Meydanın sonu-na doğru Rusya’nın en önemli manza-ralarından birini oluşturan Aziz Vasili

baptized and got married. In the interior, we see valuable icons made by painter An-drei Rublyov and his teacher Theopha-nous.

The 200 ton bell has cracked be-fore it ever sounded One of the most important structures in Cathedral Square is the Bell Tower of Ivan the Great. The golden bell tower is considered one of the most impor-tant buildings in Moscow. There are 21 bells- the biggest is 64 tons- on the tower. When we learn that Big Ben in London is 13, 5 tons, we realize how big this one is.

We need to talk more about a bell that is swarmed with people taking pictures. This 200 ton bell unfortunately cracked before it ever sounded. The bell, built by Master Ivan and his son Mikhail Moto-rin cracked even before it was taken out of its casing.

When we came to the State Armory within Kremlin Palace, the treasures house was really impressive. The crowns of czars, jewels, clothes, thrones and horse carriages… During our entire trip, it was surprising to see so many people getting married; we even saw Turkish grooms. The Mon-ument of the Unknown Soldier, built to honor resistance against Hitler’s armies, is one of the attraction points.

The Borodino War Panorama Museum is a little bit outside the city. It is a huge, 360 degree painting done in memoriam to the war waged against Napoleon in 1812. It depicts the war perfectly. These types of depictions are now very popu-lar around the world and the one in this museum is quite good. We head back to the hotel tired but very impressed. We are seeing a ballet this evening…

Lenin Mozolesi

123İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 126: izmir kültür ve turizm dergisi

Katedrali’nin çok renkli soğan kuleleri yükseliyor. Her gezginin en az bir kez fotoğraf ladığı yapının asıl adı Meryem Ananın Şefaati Katedrali. 16. yüzyılda Korkunç İvan, Tatarlara karşı kazandığı zaferin anısına bu katedrali yaptırmış. Rivayete göre Korkunç İvan daha güzel bir yapı yapmasın diye katedralin mi-marının gözlerini çıkartmış. İç mekanı dışı kadar etkileyici olmayan yapı, 1588 yılında Aziz Vasili’nin kemiklerinin ki-liseye getirilmesinden sonra onun adıyla anılmaya başlanmış. Mesih Kapısı’nın orada 67 metrelik kulede çeyrek saatleri haber veren bir çan kulesi bulunmak-ta…Katedral- müze gezmekten sıkılanlar meydanın karşısında yer alan GUM –

Devlet satış mağazasına atıyorlar kendi-ni. Burada her türlü ünlü markayı bul-mak mümkün.

Meydanlar, parklar derken, Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi’ne gidiyoruz. Rembrandt, Rubens ve Van Gogh’un eserleri ile Cezanne, Degas, Gauguin, Corot, Manet, Picasso, Matise, Renoir, Toulouse, Monet’in eserlerini ve hey-kel koleksiyonlarını görüyoruz. Troya Hazinelerini içimiz sızlayarak seyredi-yoruz. “Troya’da sergilenseler daha iyi olurdu” diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Lenin Mozolesi’ne ayırdığımız zamanı, Tolstoy’un Evi’ne giderek değerlendiri-

Red SquareToday, we are going to tour the Red Square and I am very excited. We will visit the mausoleum of Lenin- a politi-cal figure that deeply affected world his-tory. When we get to the square we find out that the mausoleum is closed for visitation and we are disappointed. For-tunately, the Red Square is colorful and crowded. At the end of the square, we see the colorful, onion towers of Saint Vasili Cathedral. The original name of the structure, which every traveler pho-tographs at least once, is the Interces-sion of Virgin Mary Cathedral. Ivan the Terrible commissioned this cathedral in the 16th century after his victory over the Tatars. According to legend, Ivan plucked out the eyes of the architect so that he couldn’t build a more beautiful structure in the future. The structure, which has a simple interior compared to the exterior, was named Saint Vasili Church after the bones of Saint Vasili were brought here in 1588. In the 67 meter tower by the Messiah Door, there is a bell tower that sounds at quarter hours.

Those who are tired to visiting cathe-drals and museum go to GUM- the state mall- across the square. You can find all kinds of famous brands here. After squares and parks, we head to the Pushkin Fine Arts Museum. We see the works of Rembrandt, Rubens ve Van Gogh, Cezanne, Degas, Gauguin, Corot, Monet, Picasso, Matisse, Renoir and Toulouse. We feel sad as we see the treasures of Troy and think how good it would be if they were actually on display in Troy.

Since we can’t see the mausoleum of Lenin, we go to Tolstoy’s house. This simple but beautiful house nestled in a garden makes for a fine rest stop.

At the Old Tretyakov Art Gallery we see the works of many Russian artists, including Kandinsky and works by Ay-vazovski, Siskin, and Andrei Rublyov. I can safely say that I have seen the most

Moskova Savunması Sanat Anıtı

124 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 127: izmir kültür ve turizm dergisi

yoruz. Bahçe içindeki sade ama güzel evin sakinliği bizi de dinlendiriyor.

Eski Tretyakov Sanat Galerisi’nde, Kandinsky dahil 20. yüzyıl başlarına kadar yaşamış pek çok ressamın eserle-rini ve Ayvazovski, Şişkin, Andrei Rub-lov gibi Rus sanatının en iyi örneklerini inceliyoruz. Dinsel sanat açısından en zengin ve önemli ikon koleksiyonunu burada gördüğümü rahatlıkla söyleye-bilirim. Bir zamanlar dinin belli ölçü-lerde yasaklandığı Rusya’da bu eserlerin korunup saklanmış olması hepimizi şa-şırtıyor. Bu yönüyle Moskova çok büyük bir tarihi mirasa ve kültürel zenginliğe ev sahipliği yapmakta.

Moskova Metrosu’nu görmemek bir gezgin için eksiklikPek çok büyük parkın içinden, bakım-lı korulukların yanlarından geçiyoruz. Nina bize Moskovalıların az karlı geç-miş kıştan ve çok ısınan havadan şika-yetçi olduklarını anlatıyor.

beautiful and extensive icon collection in terms of religious art in this museum. It is surprising to see all these preserved artworks in Russia where religion was partly banned once. With this regard, Moscow hosts a huge historical heritage and cultural richness.

You must the Moscow Subway We pass through many huge parks and well groomed groves. Nina tells us that the locals complain about the past winter where they had very little snow and the hot weather. It is time for the subway. I have seen many subways all around the world but I must stress that you have to see the one in Moscow. Some parts of the subway, which was also designed as a bunker, are still closed for visitations. When you reach the station after go-ing down long stairs, we are faced with magnificent areas decorated with fancy chandeliers, sculptures of heroes of the revolution and paintings. These stations

Moskova Metrosu

125İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 128: izmir kültür ve turizm dergisi

Sıra geliyor metroya. Dünyanın pek çok metrosunu gördüm ancak Moskova Metrosu’nu görmemek bir gezgin için eksikliktir diyebilirim. Sığınak olarak da tasarlanan metronun bazı bölümleri halen ziyarete kapalı. Uzun merdiven-lerle indiğinizde devrim kahramanla-rının heykelleriyle, halk ressamlarına yaptırılmış resimlerle süslü, parıltılı, ışıltılı avizelerle aydınlatılmış görkem-li istasyonları görüyorsunuz. Dönemin işçilerinin, gençlerinin, kadınlarının eseri göz bebeği bu istasyonlar. Bizim görebildiklerimiz Devrim Meydanı, Mayakovskaya, Kropotkinskaya ve Ki-evskaya istasyonları.

Moskova’daki son günümüzde meydan-lardan geçiyoruz. Devrim Meydanı, Ti-yatro Meydanı gibi önemli meydanların

öykülerini ve tarihlerini öğreniyoruz. Bizim de Moskova’daki son durağımız ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in ve ünlü Rus devlet adamları ve sanatçılarının son durağı, Kuğu Gölü’nün bitişiğin-deki Novodeviçi’deki mezarlık olacak. Bir sanat galerisini andırıyor mezarlık. Anton Çehov, Yeltsin, Kruşçev daha pek çok ünlü isim son uykularında Nazım Hikmet’le birlikteler bu mezarlıkta.

Moskova’dan ayrılmadan bir halk pa-zarını da görmek istiyoruz. İzmailov Parkı’ndaki pazar yeri çok renkliydi. Bu pazarda, taklit resimlerden faberge yumurtalara, Matruşka bebeklerinden Rus kalpaklarına, her türlü yiyecek ve içecekten eski fotoğraf ve paralara, eski madalyonlara kadar her türlü ürünü bulmak mümkün.

are the pride and joy of workers, young-sters and women of the era. We saw the Revolution Square, Mayakovskaya, Kropotkinskaya and Kievskaya subway stations.

We spend our last day in Moscow in squares. We visit Revolution Square and Theatre Square and learn their stories and histories. Our last stop in Moscow will be the cemetery in Novodevichy where famous Russian politicians and artists are buried. The cemetery looks like an art gallery. Anton Chekov, Yelt-sin, Khrushchev and many more impor-tant figures are buried here.

Before leaving Moscow, we want to visit the public market. The market in Izmailov Park was very colorful. There are all kinds of products for sale in this market including replicas of famous paintings, Faberge eggs, matryoskha dolls, Russian fur caps, old coins, pho-tographs and food.

126 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 129: izmir kültür ve turizm dergisi

127İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 130: izmir kültür ve turizm dergisi

“İzmir’in markası sanat olmalı”Seba Uğurtan’ın en büyük hayali, İzmir’in her köşesinin resim, müzik, tiyatro yapılan, sokakları sanat kokan bir kent haline gelmesi. İzmir’in sanata çok yatkın bir kent olduğunu dile getiren sanatçıya göre, İzmir’in markası da sanat olmalı.

“Art must be Izmir’s brand”The biggest dream of Seba Uğurtan is for Izmir to become a city filled with art where

pictures are painted and music is played at every corner. According to the artist, who says that Izmir has a big inclination for art, Izmir’s brand must be art.

Yazı-Article/ Fotoğraflar-Photographs: Derya Şahin

128 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Sanat / Art

Page 131: izmir kültür ve turizm dergisi

Bertolt Brecht’in, “Bütün sanat-lar, sanatların en büyüğü olan yaşama sanatına katkıda bulu-

nurlar” sözünü daha bir anlamlı kılıyor Seba Uğurtan’ın yaşam öyküsü. Karşı-laştığı her zorluğu sanatına tutunarak aşan Uğurtan, yaşamla arasındaki bağı, sanat aracılığıyla kurmuş. Bedenini ke-miren kanser hücrelerine elinden düşür-mediği fırçası ve yüzünden eksiltmediği gülümsemesiyle karşı koymuş hep.

Bugüne kadar yurtdışı ve yurtiçinde 40 kişisel, çok sayıda da karma sergi açan, İtalya Floransa Bienali’nde uluslararası bilimsel komiteye seçilen ilk Türk res-sam olma onuruna erişen, İzmir’e kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kazandı-ran ve burada yetiştirdiği öğrencileriyle Su Grubu’nu kuran Uğurtan’ın, İzmir sanat hayatına katkıları saymakla bit-miyor. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen ve İzmir’de bir ilk niteliği taşıyan Ulusla-rarası İzmir Sanat Bienali’nin düzenlen-mesini sağlayan ressamın “Bienalin bana en büyük hediyesi yaşamak oldu” cümle-

si, sanatın onun yaşamındaki yerini faz-lasıyla özetliyor aslında.

Onun bireysellikten uzak, tüm İzmir’i içine alan sanatsal çalışmalarının ar-dında sanatın toplumla paylaşıldığında anlam kazandığına olan inancı yatıyor. Öyle ki Uğurtan’a göre, sanatın yeri in-sanın yanı olmalı ve eğer insanlar galeri-lere gitmiyorsa, sanat insanların ayağına götürülmeli. İşte bu düşünceyle onun kurduğu Su Grubu’nun 40 bayan ressa-mı, “yerde resim mi yapılır” diyenlere inat, İzmir’in sokaklarında bağdaş kurup resim yapıyor. O resimler kimi zaman bir hastanenin kimi zaman da bir oku-lun duvarlarını süslüyor. Bu tür sanatsal faaliyetlerin daha yaygın hale getirilmesi gerektiğini belirten Uğurtan’ın en büyük hayali de İzmir’in her köşesinde resim, müzik, tiyatro yapılan, sokakları sanat kokan bir kent haline gelmesi. Sanatçı son sergisinde de bu hayalini resmetmiş. Geçtiğimiz günlerde İzmir Devlet Re-sim Heykel Müzesi’nde sanatseverlerle buluşan “İzmir, Deniz ve Kadın” adını

The life of Seba Uğurtan make Bertold Brecht’s word, “All art contribute to the biggest art of

all, the art of living”, even more mean-ingful. Uğurtan, who has overcome all the obstacles in his life by hanging on to his art, has made art his lifeline. He has fought cancer with the paintbrush he never leaves and his constant smile.

The contributions of Uğurtan, who has opened many solo exhibitions, who was the first Turkish artists to be elected to the international science committee at the Florence Biennial, who opened an art gallery with his own name and formed the Su Group, to the art life of Izmir are too many to mention. The painter, who made the International Izmir Art Biennial possible last year, says that the greatest gift the biennial had given him was life and this state-ment sufficiently summarizes how im-portant art is for him.

The belief that art is valuable when it

129İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 132: izmir kültür ve turizm dergisi

verdiği sergisinde İzmir’in denizini, ka-dınını, balıkçılarını, huzurlu ve renkli gece hayatını resmetmiş Uğurtan. Bu sergi Cahit Külebi’nin “İzmirin denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokar” dizelerini getiriyor insanın aklına. Uğurtan ise kendisi için çok özel olduğunu söylediği sergiyi şöyle anlatı-yor: “Bu sergide benim hayallerim var. Her köşe başında müziğin her dalından örnekler veren genç müzisyenlerin bulun-duğu, gece hayatında kadının zarafet ve letafetin hâkim olduğu, kadının toplum içinde çağdaş görüntüsüyle yer aldığı, de-niziyle, körfeziyle, balıkçısıyla İzmir. Bu gördüğünüz kadınların arkasında sakla-nan zaten İzmir’in ta kendisi. Ben bu ser-gide kadını, denizi, faytonu, güvercinleri, kumruları, özgürlüğü, mutluluğu, pozitif yüzü ve renkleriyle İzmir’i anlattım.”

Bienal hazırlıkları tüm hızıyla sürüyorGeçtiğimiz yıl ilki gerçekleştirilen Ulus-lararası İzmir Sanat Bienali’nin ikincisi için hazırlıkların tüm hızıyla sürdüğü-nü söylüyor Uğurtan. 30 Nisan-5 Mayıs 2013 tarihlerinde gerçekleştirilmesi plan-lanan etkinlik için başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak Be-lediyesi ve Ege Üniversitesinin büyük bir çaba harcadığını belirten sanatçı, bienalin büyük ses getireceğine inanıyor. Uğurtan, “Uluslararası İzmir Sanat Bienali geçen yıl 46 ülkeden 535 sanatçıyı ağırladı. Bu yıl da çok yoğun talep var. Şu ana kadar 60’a yakın ülke müracaat etti. Hazırlık-lar müthiş akıcılıkla sorunsuz ilerliyor. 30 Nisan-5 Mayıs arasında İzmir’i bütün dünyaya tanıtacağız. Bir şehri ancak bu şekilde sanatla tanıtabiliriz” diyor.

İzmir’in sanata çok yatkın bir kent oldu-ğunu dile getiren Uğurtan’a göre, İzmir’in markası da sanat olmalı. Bu potansiyelin EXPO 2020 sürecinde de değerlendiril-mesi gerektiğini belirten sanatçı, bu ko-nuda oldukça da iddialı. Öyle ki Uğurtan, “Destek verilirse biz sanatçılar olarak bütün dünyaya İzmir’i doğru bir şekilde tanıtıp, bu kente EXPO’yu kazandırırız. Çünkü EXPO İzmir’in hakkı” diyor.

is shared with the masses is behind all his artworks. According to Uğurtan, art must be for people and if people don’t go to galleries, then art must be brought to them. 40 women from his Su Group paint on the streets of Izmir. Those paintings decorate the walls of a hospi-tal or a school.

The biggest dream of Seba Uğurtan is for Izmir to become a city filled with art where pictures are painted and mu-sic is played at every corner. The art-ist has expressed this wish in his latest exhibition. Uğurtan, in his exhibition which opened at the Izmir State Paint-ing and Sculpture Museum, “İzmir, sea and women”, has painted the sea, wom-en, fishermen and colorful nightlife of Izmir.

This exhibition reminds us of Cahit Külebi, who had said “The sea of Izmir smells of girls, the girls smell of sea and its streets smell of both girls and sea”. This is how Uğurtan, who points out how important this exhibition is for him, describes the event: “My dreams are in this exhibition. An Izmir filled with music, young musicians at every corner, modern women elegantly dressed; Izmir with its sea, fishermen and bay. Here is Izmir, standing behind these women. In this exhibition, I depicted Izmir with

all its aspects; its sea, horse carriage, women, seagulls, freedom, happiness, positive face and all its colors.”

Preparations for the biennial continue Uğurtan says the preparations for the second International Izmir Art Biennial are in full swing. The artist, who states that the Ministry of Culture and Tour-ism, the Governorship of Izmir, Izmir Metropolitan Municipality, the Munic-ipality of Konak and Ege University are working very hard for the event that will take place between April 20 and May 5, believes that the biennial will be very successful. Uğurtan says, “The event welcomed 535 artists from 46 countries last year. There is a lot of demand this year. So far, 60 countries have applied. The preparations are going great. We will introduce Izmir to the entire world during the event. We can only advertise a city properly with art.”

According to Uğurtan, who says that Izmir has an inclination for art, believes that Izmir’s brand must be art. The art-ist, who states that this potential must be used during EXPO 2020, is very as-sertive on the subject. He says, “If we are supported, we as artists can adver-tise Izmir to the world and secure the bid to host EXPO because Izmir de-serves EXPO.”

Uğurtan “İnsanlar galerilere gitmiyorsa, sanat insanların ayağına götürülmeli” diyor.

Uğurtan “If people aren’t going to art galleries, then art must be taken to them”

130 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 133: izmir kültür ve turizm dergisi

131İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 134: izmir kültür ve turizm dergisi

“İzmirimize otel yatırımı daha da artmalı”Eminoğlu Mermer İnşaat Turizm Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Vatansever, İzmir’in turizm sektöründe hakettiği gerçek kimliğine özellikle yatak kapasitesinin artması ile kavuşacağına inanıyor ve bu nedenle otel yatırımlarının daha da artmasının gerekliliğini ifade ediyor.

132 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Söyleşi / Interwiev

Page 135: izmir kültür ve turizm dergisi

“We need more hotel investments in Izmir”

The Chairman of Eminoğlu Mermer İnşaat Turizm Sabahattin Vatansever believes that Izmir will take its fair share from tourism once there

are more beds and says that hotel investments must increase.

İzmir’de mermer ve inşaat sektör-lerinin öncü kuruluşlarından olan Eminoğlu Mermer ve Emsa İnşaat,

turizm sektörüne de el attı. Firmanın ilk turizm yatırımı olan Armis Hotel, Mart 2012’de Kahramanlar Mürselpaşa Bulvarı üzerinde hizmet vermeye baş-ladı. Mermer Fuarında yaşanan otel sı-kıntısını görünce turizme yatırım yapma kararı aldığını belirten Eminoğlu Mer-mer İnşaat Turizm Şirketi Yönetim Ku-rulu Başkanı Sabahattin Vatansever, “Bir şehrin ne kadar çok oteli varsa turist çek-me potansiyeli de o denli artıyor” diyor.

36 yıldır ticaret hayatında yer alıyorsu-nuz. İş yaşamına adım atışınızın öykü-sünü bizimle paylaşır mısınız?VATANSEVER: 1969 yılında Bulgaristan’dan İzmir’e göç etmiş bir ailenin çocuğuyum. İş hayatına henüz 14 yaşında iken başladım. Askerden gel-dikten sonra 1976 yılında konfeksiyon üzerine Kemeraltı Salepçioğlu’nda ma-ğaza açtım. 1987’de Emsa İnşaat ile in-şaat sektörüne ve 1992 yılında Eminoğlu Mermer olarak mermer sektörüne adım attım. O günden bugüne dek İzmir ve Bulgaristan da inşaatlar yapan ve halen İzmir’de inşaat yatırımları devam et-mekte olan, mermerde ise ABD, Avrupa, Japonya, Çin başta olmak üzere Rusya, İsrail, Singapur gibi 30’un üzerinde ül-keye mermer ihraç eden bir f irma ha-line geldik. 2012 Mart ayında Armis Hotel markamız ile turizm sektörüne adım attık.

Eminoğlu Mermer ve Emsa İnşaat İzmir’in öncü kuruluşlarından. Peki turizm sektörüne yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz? VATANSEVER: İzmir’in ev sahipliği yaptığı Marble Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın gerçekleştiği dönemlerde otel sıkıntısı yaşandığını fark ettim. O sıralar Bulgaristan’da bir otel yatırımım vardı. Yaşadığım şehir olan İzmir’de de bir otel yatırımı yap-maya karar verdim. Armis Hotel’in şu anda bulunduğu yerin arsasını aldık. 5 bin metrekarelik kapalı alanda 74 odalı, 154 yataklı, şık bir otel yaptık. 14 çeşit mermerin kullanıldığı Armis Hotel’de 3 adet toplantı salonumuz, Roof Bar, açık ve kapalı otoparklarımız bulun-makta. Turizm 2000 yılından bu yana yatırım yapmak istediğim bir sektördü, kısmet bugüneymiş.

Farklı sektörlerde yatırım yapmak aslında riskli bir durum. Başarılı ola-mamaktan çekinmiyor musunuz?VATANSEVER: İnce eleyip sık do-kur, kendime güveniyorsam yatırım yaparım. Çok şükür bu güne kadar tüm yatırımlarımızda başaralı sonuçlar elde ettik.

Turizm sizin için yeni bir sektör. İn-şaat ve mermer sektörü ile kıyasladı-ğınızda zorluklar var mı?VATANSEVER: Henüz yolun başın-dayız, otelimiz misafirlerine kapıları-nı açalı üç ay oldu. Turizm benim için

Eminoğlu Mermer ve İnşaat, one of the prominent marble and construction companies in

Izmir, is now branching out into the tourism sector. The company’s first tourism investment, Armis Hotel, opened in Kahramanlar in March 2012. The Chairman of Eminoğlu Mermer İnşaat Turizm Sabahattin Vatansever, who says that he decided to invest in tourism after witnessing a problem with accommodation during the internation-al marble fair, links the fewer number of tourists that come to Izmir to the lack of insufficient accommodation.

You have been in business for the past 36 years. Can you tell us how that started? VATANSEVER: I am the son of a family that immigrated to Izmir from Bulgaria in 1969. I started working at a very young age. I started working at age 14 because we needed the money. First, I used to work as an apprentice at a yoghurt shop between 4 and 9 in the morning. After that, I used to rent my bike and at nights I worked at the fair. I used to work three jobs a day. After high school, I went into the military. Later on, I got interested in ready to wear clothing and opened a shop in 1976 in Kemeraltı. In 1987, I started working in the construction and in 1992, in the marble sector. We constructed many buildings and now, we are exporting marble to over 30 countries around the

133İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 136: izmir kültür ve turizm dergisi

inşaat ve mermerden sonra üçüncü bir sektör ve oldukça farklı bir heyecan oldu.

İş hayatında profesyonel bir kişi ola-rak bu otelin inşasında normal bir ya-tırımcıdan daha fazla müdahil olmuş-sunuzdur herhalde?VATANSEVER: Evet, biraz öyle oldu. Benim inşaat ve mermer sektö-ründe yıllara dayanan tecrübelerimi ve mimarımızın profesyonelliğini Armis Hotel’de uyguladık. Lobiden, banyo ve odalarımıza kadar otelimizin her köşe-sinde mermerin şıklığını ve zarafetini yansıtmaya çalıştık. Mobilya ve mer-meri bütünleştirdiğimiz dekorasyonu-muzda çoğunluğu yerli olmak üzere en özel yerli ve ithal mermerlerden oluşan bir karma oluşturduk. 14 çeşit mermeri dekoratif amaçlı otelimizde kullandık. Bu anlamda Armis Hotel bir ilk diye-bilirim. Burada kullandığımız mer-merlerin birçoğu ilk olarak otelimizde yerlerini almışlardır. Mermer Fuarı için İzmir’e gelen meslektaşlarımızın oteli-mizi beğenmelerinden dolayı da gurur duymaktayız.

Turizm yatırımlarına devam etme gibi bir düşünceniz var mı?VATANSEVER: Cazip bir nokta bu-lursak önümüzdeki 5 yıl içerisinde bir

world, mainly USA, Japan, China, Ger-many, Russia, Israel and Singapore. We began working in the tourism sector with Armis Hotel, which we opened in March 2012.

Eminoğlu Marble and Emsa Construc-tion are pioneer companies in Izmir. How did you decide to invest in the tour-ism sector? VATANSEVER: I realized that Izmir didn’t have enough hotels during the Inter-national Marble fair. At that time, I was thinking of building a hotel in Bulgaria but I decided to make that investment in Izmir. First we found the land which Armis Ho-tel is now built on. We built a chic hotel on a 5000 square meter area that has 154 beds. Tourism was a sector we wanted to be involved in since 2000 and I guess this was my time.

Investing in different sectors is risky. Aren’t you afraid of failure? VATANSEVER: I analyze everything very carefully and invest if I am confident. Thank God I have never been wrong be-fore.

Tourism is a new sector for you. Are there any difficulties when you compare it to the construction and marble sectors? VATANSEVER: We are just beginning;

our hotel opened three months ago. Even though tourism comes after construction and marble for me, it has been a very dif-ferent experience.

I guess for someone who knows the con-struction business well, you were more involved in the building of the hotel than any other investor?VATANSEVER: Yes, that was the case a little bit. We applied our expertise and experience in the construction and marble sectors to Armis. I designed 80% of the ho-tel. We tried to reflect the elegance of mar-ble in our lobby, rooms and every corner of our hotel. We mixed the most exquisite lo-cal and foreign marbles in our decoration. There isn’t another hotel in Izmir where marble is used so much in decoration and I believe our hotel is the first in Izmir with this aspect. You cannot find many of the marbles we used here in any part of Tur-key. We are proud that our colleagues who come to Izmir for the Marble Fair love our hotel.

Do you think your tourism investments will continue? VATANSEVER: If we find another at-tractive area, we are thinking about con-structing another hotel in the next 5 years. I would very much like to build another one in Izmir but we could go with Istanbul.

134 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 137: izmir kültür ve turizm dergisi

şehir oteli yatırımı daha yapmayı düşü-nüyoruz. Gönlüm İzmir’den yana, ama İstanbul da olabilir.

Son 6 – 7 yıldır isminiz İzmir’de vergi ödemelerınde üst sıralarda yer almakta. Turizmde de bu tarz büyük hedef leriniz var mı peki?VATANSEVER: Bunu zaman içinde göreceğiz diyorum. Diğer yatırımla-rımızda da olduğu gibi turizmde de hedef imiz misaf ir odaklı hizmet an-layışı ile kaliteden ödün vermemek-tir. 4 aydan beri faaliyette olan Armis Hotel ’de yakalamış olduğumuz başa-rı, bizleri hedef konusunda daha da şevklendirmekte.

İzmir’in turizmde ulaştığı noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?VATANSEVER: Potansiyeli çok yüksek ve önü açık eşsiz bir şehir ola-rak nitelendiriyorum. Otel yatırımla-rının daha da artması, yatak kapasite-lerinin çoğalması, kongre merkezinin biran önce organize edilmesi gerekti-ğini düşünüyorum. Bir şehirde ne ka-dar çok otel var ise; o şehrin turist çekme kapasitesi de o kadar artıyor. Ayrıca İzmir’in fuarlar ve kongreler şehri olma gibi bir hedef i de var. Ote-limizi açtığımızdan bu yana fuarların ve kongrelerin İzmir’imizin geleceği açısından ne kadar önemli olduğunu ağırladığımız misaf ir potansiyelinden görmekteyim.

Bu düşünceler ile İzmir EXPO’yu alabilir mi sizce? VATANSEVER: Yurtdışındaki ör-neklerini inceledikten sonra diyebili-rim ki EXPO İzmir’i ileriye taşıyacak bir organizasyondur. Önümüzde epey zaman var. Disiplinli çalışmalarla ba-şarıya ulaşacağımızı düşünüyorum. Rakiplerimiz küçümsenecek rakipler değil, şansımızı çok yüksek görü-yorum. Ben şahsen dört gözle olsun istiyorum. Armis Hotel olarak da bu konuda her türlü desteğe hazırız. Otelimize gelen yerli – yabancı tüm misaf irlerimize EXPO ile ilgili çeşitli sunum ve bilgilendirmeler yapıyoruz.

In the past 6-7 years, your name has been at the top of list for the most taxes paid. Do you have this type of a goal in tourism? VATANSEVER: I think time will tell. As in our other investments, our goal is guest oriented service and high quality. The success we have achieved with Ar-mis Hotel in the past 4 months is en-couraging us about our target.

What do you think about tourism in Izmir? VATANSEVER: Izmir is a city which has immense potential and a great fu-ture. Hotels investments and bed capac-ity must increase and the congress cen-ter must be organized immediately. The tourist potential of a city increases with the number of hotels it possesses. Izmir

is aiming to be a fair and congress city. I see from the guests we accommodate how important fairs and congresses are for the future of Izmir.

Do you think Izmir can secure the bid to host EXPO? VATANSEVER: After examining the examples abroad, I can safely say that EXPO is an organization that will im-prove Izmir immensely. We have a lot of time ahead of us. I believe that we will succeed if we work in discipline. We are facing tough competition from other candidate cities but I think we have a 55% chance. I really want us to win. We, as Armis Hotel, are willing to support the process. We are inform-ing our foreign guests about our EXPO bid.

135İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 138: izmir kültür ve turizm dergisi

S. Berkant Özadalı is the general ma-nager of Armis Hotel. Özadalı, who has quickly climbed the steps in his 21 year career which began at Çeşme Altınyunus Hotel’s front desk, was a manager in the sales and marketing departments of various national and international chain hotels. Özadalı was also the director of Universia-de, which was organized in Izmir in 2005. Özadalı, who previously worked as the sales manager of Swiss Hotel, has been working at Armis since its establishment.

Özadalı, who points out that the hotel distinguishes itself from other hotels in Izmir with its marble decoration, says that this difference is very much liked by the guests. Özadalı, who says that the hotel is also designed with high technology, adds “We began with

the concept of full service and custo-mer focus. Although we have just ope-ned, our guest portfolio has improved greatly in a short time. Our occupancy rate is very good. Our team consists of young and experienced people. Our guests feel at home in our hotel.”

Özadalı, who is also a member of the ETIK Supervisory Board, believes that EXPO will greatly contribute to the acceleration of Izmir in the tou-rism sector. Özadalı, who states that they support EXPO as Armis Hotel, says; “Tourism is s field where everyo-ne must work together and that is why we need more hotels like ours where expert people work. We need to work professionally until November 2012 for EXPO because the future of Izmir depends on it. We need to make Izmir a band by working together in unity.”

“İzmir’in geleceği EXPO’da”

Armis Hotel’in genel müdürlük kol-tuğunda genç yaşına rağmen oldukça deneyimli bir turizmci olan S. Ber-kant Özadalı oturuyor. 1990 yılında turizm sektörüne adım atan Özadalı, ilk otelcilik deneyimine Çeşme Al-tınyunus Resort Çeşme’de başlamış.

21 yılını doldurduğu sektörde ka-riyer basamaklarını hızla tırmanan Özadalı, bugüne kadar çeşitli ulusal ve uluslararası zincir otellerde yöne-ticilik yapmış. Özadalı ayrıca 2005 yılında İzmir’de gerçekleşen “Univer-siade İzmir 2005” de Operasyon Di-rektörlüğü görevini yerine getirmiş. Armis Hotel’de kuruluş aşamasından bu yana genel müdürlük görevini sür-dürüyor.

Armis Hotel’in zarif mermer dekoras-yonuyla İzmir’deki farklı bir konumda olduğunu belirten Özadalı, bu farklı-lığın otel misafirleri tarafından da bü-yük beğeniyle karşılandığını söylüyor. Özadalı, mermerin çağlar öncesine dayanan yolculuğunun yansıdığı ote-lin gelişmiş teknoloji ile donatıldığına dikkat çekerek, “Burada tam hizmet ve misafir odaklılık konseptiyle yola çıktık. Yeni açılan bir otel olmamıza rağmen süreklilik diye tabir ettiğimiz misafir portföyümüz kısa sürede çok gelişti. Otel doluluk oranlarımız çok

iyi. Ekibimiz çok genç ve tecrübeli bir kadrodan oluşuyor. Dolayısıyla misa-firlerimiz kendi evinde gibi hissedi-yor” diyor.

Aynı zamanda Ege Turistik İşletme-ler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Denetim Kurulu Üyesi olan Özadalı, parlayan bir şehir olarak nitelendir-diği İzmir’in turizmde hak ettiği ko-numa gelmesinde EXPO’nun önemli bir ivme yaratacağı görüşünde. Armis Hotel olarak EXPO’yu destekledik-lerini ifade eden Özadalı, bu süreçte yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor; “İzmir turizmi el birliğiyle çalışılması gereken bir alan. Güzel İzmir’imizin EXPO’yu kazanması için 2013 Ka-sım’ına kadar şevkle, canla başla he-pimizin mücadele vermesi, güçbirliği içerisinde elele koşturmamız gereki-yor. Çünkü harika şehrimiz İzmir’i-mizin geleceği EXPO’da yatıyor. Bu-nun için birlik ve beraberlik içerisinde İzmir’i bir marka haline getirmeliyiz.”

S. Berkant Özadalı

“İzmir’s future depends on EXPO”

136 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 139: izmir kültür ve turizm dergisi

137İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 140: izmir kültür ve turizm dergisi

ADALA 12 bin yıllık volkanik cennet Antik çağdan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve volkanik coğrafi yapısı ile dikkat çeken Adala beldesi, binlerce yıldır Hermos Nehri’nin taşıdığı bereketi bağrında harmanlıyor.

Fotoğraflar/ Photographs: Süleyman DUMAN

138 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Gezi / Trip

Page 141: izmir kültür ve turizm dergisi

A 12 thousand year old volcanic paradise: Adala

The town of Adala, which attracts attention with its thousands years of history and volcanic geographical structure, gathers

the blessings carried by the Hermos River within its bosom.

Ege Bölgesi’nin hayat ve bereket kaynağı olan Gediz Nehri’nin iki yakasına kurulmuş bir belde

olan Adala, yemyeşil doğası, antik çağ-dan günümüze uzanan binlerce yıllık geçmişi ve volkanik coğrafi yapısı ile adeta keşfedilmeyi bekleyen bir cen-net. Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Adala beldesi, Üşümen Tepesi ile Di-bek Dağı’nın arasından geçen Gediz Nehri’nin Salihli Ovası’na açıldığı düz-lükte kurulmuş bir yerleşim merkezi.

Gediz Nehri tarafından iki yakaya bö-lünmüş tarihi, turistik ve coğrafi güzel-likleri ile dikkat çeken şirin bir belde olan Adala’nın geçmişi, binlerce yıl ön-cesine kadar uzanıyor. Lidyalılar tara-fından kurulan Adala’nın antik çağdaki adının Satala olduğu sanılıyor. Adala ile ilgili olarak anlatılan mitolojik bir efsane, bölgenin kuruluşunun yanar-dağ lavları ile yakından ilintili olduğu-nu gösteriyor. Efsaneye göre; yanardağ lavlarının günlerce sürüp batıya doğru akarak vadi önünde bulunan yerleşim alanına doğru gelmesinden ürperen halk, silahlanıp din adamlarından yar-dım istiyor. O dönemde Satala olarak adlandırılan kentin din adamları tanrı-larına yalvararak, büyük bir inançla lav-lara “Satetkitala” yani “Dur ya Zavallı” diyerek bağırıyorlar ve bu içten yakarış üzerine lavların akışı duruyor.

Adala, which is established on both shores of the Gediz River, a river that breathes life into

the Aegean Region, is a paradise wait-ing to be discovered with its greener than green nature, deep rooted history and volcanic geographical structure. Adala, which is a part of the Salihli borough in Manisa, is a settlement that is situated at the f latness where the river meets Salihli Plain.

The history of Adala, a cute town that attracts attention with its historical, touristic and geographical assets, goes back thousands of years. We believe that the town, which was built by the Lyd-ians, was called Satala in the antique ages. A myth associated with Adala states that the establishment of the town is closely related to lava. According to the legend, locals who were afraid of the lava reaching the living area ask the priests for help. The priests then pray to the Gods to stop the lava from reaching the city and the lava stops.

A wonder of nature established by lava Adala rises above volcanic stones formed by lava. Volcanic accretions around Adala, one of the oldest settlements in Manisa, are some of the most important

139İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 142: izmir kültür ve turizm dergisi

Lavların oluşturduğu doğa harikası Adala, yanardağ etkinlikleri sonucu oluşan lav akıntılarının son bulduğu düzlükte volkanik taşlar üzerinde yük-seliyor. Manisa’nın en eski yerleşim yer-lerinden birisi olan Adala civarında bu-lunan volkanik yığılmalar, Türkiye’nin en önemli volkanik şekilleri arasında yer alıyor. Yörede genişliği 15, uzunluğu ise 50 kilometreye ulaşan bir alanda 68 civa-rında genç volkan konileri bulunuyor. Bu

volcanic structures in Turkey. There are around 68 volcanic conics that are up to 15 meters wide and 50 kilometers long in the region. The diameters of these conic structures can be up to 15 kilo-meters and can be as high has 150-200 meters.

Adala takes its natural beauty not only from its volcanic structure but from Demirköprü Dam, which is located on Gediz River. The town, which is built

İlk insana ait kaya resimleri

Yanardağ akıntılarının oluşturduğu volkanik taşlar

üzerinde yükselen Adala, bulunan 12 bin yıllık ayak

izleri ile dünyanın en önemli doğa müzelerinden birisi

olma potansiyelini taşıyor.

The town of Adala, which attracts attention with its thousands years of history and volcanic geographical

structure, gathers the blessings carried by the Hermos

River within its bosom.

140 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 143: izmir kültür ve turizm dergisi

konilerin çapları 15 kilometreye, yüksek-likleri ise 150-200 metreye kadar ulaşa-biliyor. Adala, doğal güzelliğini, volka-nik yapısının yanı sıra Ege Bölgesi’nin su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan ve Gediz Nehri üzerinde kurulu bulunan Demirköprü Barajı’ndan alıyor. Binlerce yıldır bereketli ovaları sulayan ve eski ismi Hermos olan Gediz Nehri’nin iki yakasında kurulu belde, çevresini saran dağ ve tepelerin eteklerini kaplayan bit-ki örtüsü ile mavi ve yeşilin dayanılmaz uyumunu sergiliyor.

İlk insanın ayak izleri Türkiye’nin hem tarihi hem de fiziksel açıdan önemli yerlerinden birisi olan Adala beldesi, 12 bin yıllık ayak izle-ri ile dünyanın en önemli doğa müze-lerinden birisi olmaya aday. Adala ve Gökeyüp beldeleri arasında Divlitte-pe olarak adlandırılan bölgede olan ve “ilk insanın ayak izleri” adı verilen fosil ayak izlerinin dünyada sadece üç örneği bulunması, Adala’nın önemini daha da artırıyor. Bu fosil ayak izlerinin dün-yada Fransa, İtalya ve Macaristan’daki örneklerinde sadece bir insanın ayak izi bulunurken, bölgedeki buluntuda bir erkek, bir kadın, bir çocuk ve tavşan veya köpek olduğu tahmin edilen hay-van ayak izlerinin de olması, bölgenin dünyanın en önemli doğa müzesi po-tansiyeli taşıdığını gösteriyor.

Kız KöprüsüAdala, tarihe ve ilginç coğrafi yapılara ilgi duyan ziyaretçiler için olduğu kadar doğaya meraklı ziyaretçiler için de önemli bir zenginlik sunuyor. Belde ile Demirköprü Baraj seti arasında, Gediz Nehri’nin üzerinde kurulu bulunan Kız Köprüsü, Adala’nın en önemli değerlerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Antik Kral Yolu’nun da geçtiği noktada inşa edilmiş olan köprü, 6 gözenekli sütun üzerine kemerli taş yapısı ile Mimar Sinan stilini andırıyor. Yapım yılı tam olarak bilinemese de Osmanlı dönemine ait bir eser olduğuna inanılan Kız Köprüsü, civarında bulunan alabalık üretim tesisleri ise eşsiz bir ziyafet olanağı sunuyor.

on both shores of the river, provides a harmonious union of blue and green, thanks to the f lora that surrounds the mountains and hills. Footprints of the first human Adala, which is an important town in Turkey with its historical and physi-cal assets, is destined to be one of the world’s most important nature muse-ums in the world with the 12 thousand year old footprints it hosts. The fossil called ‘the footsteps of the first human’, located at a place called Divlittepe be-tween the towns of Adala and Gökeyüp, and is one of the three examples in the world. While there are only one set of

footprints like these in France, Italy and Hungary, the ones in Adala include the footsteps of a male, a female, a child and a rabbit or a dog.

Kız BridgeAdala provides an important potential for nature lovers besides history and ge-ography enthusiasts. Kız Bridge, which is situated between the town and the Demirköprü Dam set, is one of Adala’s most important structures. The bridge, which was built on the antique King’s Road, resembles the style of Mimar Sinan with its arched stone structure that stands on 6 cellular columns. The bridge, which was thought to have been

141İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 144: izmir kültür ve turizm dergisi

Su Uçtu Şelalesi ve Adala KanyonuKız Köprüsü’nün altından akan su, her iki yakasından batıya doğru takip edil-diğinde yaklaşık 2 kilometre sonra 25 metre yükseklikten Adala Kanyonu’nun başlangıç noktasına dökülen Su Uçtu Şelalesi ve devamındaki volkanik kan-yonun f lorası ise doğa tutkunları için görülmeye değer bir alan olarak karşı-mıza çıkıyor.

Adala Köprüsü Piknik AlanıAdala girişinde, 1954 yılında inşa edi-len Adala Köprüsü’nün belde belediyesi tarafından düzenlenmesi ile oluşturulan açık piknik alanı, temiz hava eşliğinde yemyeşil bir atmosfer sunuyor. Köprü ayaklarından dökülen suların serinliği söğüt, çınar ve kavak ağaçlarının gölge-si ile bütünleşiyor. Bu piknik alanı, kuş cıvıltıları ve su sesinin birbirine karıştı-ğı bir ortamda ruhu dinlendirme olana-ğı veriyor.

Attalos At ÇiftliğiAdala Beldesi İncirlidere mevkisinde yer alan Attalos At Çiftliği, doğa yürü-yüşleri ve piknik yapma olanağı sunma-sının yanı sıra eğitmen gözetiminde at biniş dersleri alma ve at gezintisi yapma

gibi olanaklarla da dikkat çekiyor. Böl-genin doğal dokusuna zarar verilmeden oluşturulan piknik alanında, çardak-larda ve palamut ağaçlarının gölgesin-de yapılan pikniklerde gerekli olan her şey çiftlikten temin edilebiliyor.

Nasıl gidilir?Kara yolu ile: Adala’ya karayolu ile ula-şım oldukça rahat. Ayrıca büyük şehir merkezlerine yakın olmasından dolayı ulaşım aracı temini de kolay. İzmir-Ankara karayolu 90. kilometresindeki Salihli’nin Ankara yönü çıkışından Adala yoluna dönüldükten 15 kilomet-re sonra Adala’ya ulaşmak mümkün. Kendi aracı olmayanlar ise İzmir oto-büs terminalinden Demirci otobüsle-riyle 1 saat 45 dakikada Adala’ya ula-şabiliyor. Ayrıca Salihli’ye 20 dakikada bir sefer yapan otobüsler ile 1 saat 30 dakikada Salihli otobüs terminaline ulaşılıyor. Salihli otobüs terminalin-den yine Adala’ya sefer yapan mini-büslerle 15 dakikada beldeye rahatlıkla ulaşmak mümkün. Havayolu ile: Adala’da havaala-nı bulunmuyor. Ancak beldeye ya-kın olan İzmir-Adnan Menderes Havalimanı’ndan yararlanılabilir.

built during the Ottoman era, is an ideal place to eat fish at the trout production facilities nearby.

Su Uçtu Waterfall and Adala CanyonThe water that f lows beneath Kız Bridge turns into a waterfall after 2 ki-lometers to the west that f lows to the starting point of Adala Canyon from 25 meters. The f lora of the volcanic canyon and the waterfall are perfect spots from nature enthusiasts.

Adala Bridge Picnic AreaThe picnic area, built by the munici-pality, offers a green atmosphere and clean air. The coolness of the water that f lows from the feet of the bridge unites with the shadow of willow, plane and poplar trees. The picnic area is a great place to unwind, ac-companied by sounds of birds and the water.

Attalos Stud FarmThe Attalos stud Farm, located in İncirlidere, offers horseback riding lessons and trips besides nature walks and picnicking. You can provide all you need for a perfect picnic under the trees and gazebos from the farm.

How to get there?By road: It is easy to reach Adala by road and you can easily f ind trans-port because the town is very close to big city centers. You can reach Adala from the 90th kilometers of the İzmir-Ankara highway and turning to the Adala road after you’ve reached Sali-hli and follow the sign to Ankara. For those that don’t have a car, you can get to Adala in 1 hour 45 minutes with bus-es from the Izmir bus terminal. In addi-tion, buses that depart every 20 minutes reach Salihli in 1, 5 hours. There are minibuses that go from Salihli to Adala in 15 minutes. By air: There isn’t an airport in Adala but you can use the Izmir Adnan Mend-eres Airport which is close to the town.

142 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 145: izmir kültür ve turizm dergisi

143İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 146: izmir kültür ve turizm dergisi

144 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Müze / Museum

Page 147: izmir kültür ve turizm dergisi

İzmir butik müzelerle renkleniyorİzmir’de son üç yılda açılan butik müzeler, kentin kültür yaşamını zenginleştirirken renkli dünyaların kapılarını da aralıyor. 2011 yılında açılan İzmir Mask Müzesi, bünyesinde barındırdığı 250 mask ile dünyanın en önemli mask müzeleri arasında yer alıyor

İzmir is jazzed upwith boutique museums

Boutique museums, which opened in Izmir in the past three years, enrich cultural life and open the doors to a more colorful life. The Izmir Mask Museum, which opened in 2011, is

one of the most important mask museums in the world with the 250 masks on display.

Butik müzelerin sayısını artı-rarak İzmir’in kültür ve sanat yaşamını zenginleştirmeyi

amaçlayan Konak Belediyesi, Oyuncak Müzesi’nin ardından açtığı mask ve karikatür müzeleri ile kent yaşamına renk katıyor.

2011 yılında açılan ve Türkiye’de bu alanda ilk olan İzmir Mask Müzesi, bünyesinde barındırdığı 250 mask ile dünyanın en önemli mask müzeleri arasında yer alıyor. Son olarak açılan Neşe ve Karikatür Müzesi ise tarihi binasında Ege ve Akdeniz’in mizah anlayışını en seçkin örneklerle gözler önüne seriyor.

Türkiye’de bir ilk Konak Belediyesi tarafından oluşturu-lan butik müzeler zincirinin en önemli halkalarından olan İzmir Mask Müze-

si, 2011 yılından bu yana Alsancak’ta kentin kültür ve turizm yaşamına katkı yapmayı sürdürüyor. Müzelerin, kentle-rin gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olduğu düşüncesinden hareket eden Ko-nak Belediyesi tarafından 2009 yılında başlatılan çalışmalar sonucunda kurulan İzmir Mask Müzesi, hem İzmirliler hem de kenti ziyaret eden yerli ve yabancı tu-ristler tarafından büyük ilgi görüyor.

Dünyadaki en önemli mask müzeleri arasında yer alan İzmir Mask Müzesi’nde Türkiye’den ve çeşitli ülkelerden toplam 250’nin üzerinde mask sergileniyor. Mü-zede, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kı-sakürek, Aziz Nesin, Atilla İlhan, Aşık Veysel, Homeros gibi kültür ve sanat dünyasının önemli isimlerinin maskla-rının yanı sıra dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde farklı topluluklar tara-fından teatral ve dini amaçlarla kulla-

The Municipality of Konak, which aims to enrich the art and cul-tural life of Izmir by increasing

the number of boutique museums, jazzes up the city with the mask and caricature museums.

The Izmir Mask Museum, which opened in 2011, is considered one of the world’s most important mask museums with the 250 masks on display. The Fun and Cari-cature Museum, on the other hand, ex-hibits the most elite examples of humor in the Aegean and Mediterranean.

A first in TurkeyThe Izmir Mask Museum continues to contribute to the cultural life of Izmir since its establishment in 2011. The mu-seum, which began to be created in 2009 by the Municipality of Konak, attracts a lot of attention from locals and tourists.

Yazı-Article: Serap Güzelcan Fotoğraflar-Photographs: Süleyman Duman

145İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 148: izmir kültür ve turizm dergisi

nılan masklar yer alıyor. Masklar, taşı-dıkları görsel ve estetik değerle birlikte ait oldukları topluluklar hakkında bilgi vermesi anlamında da büyük bir önem taşıyor.

Masklar geçmişe ışık tutuyor Tarihte farklı topluluklar tarafından çeşitli amaçlarla kullanılan masklar, kültürel tarih açısından çok önemli objeler olarak değerlendiriliyor. Kimi topluluklar tarafından dini, kimileri tarafından sağlık, kimileri tarafından ise teatral amaçlarla ya da savaş ve ölüm hallerinde kullanılan masklar, geçmiş hakkında önemli ayrıntılar sunuyor. Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Anadolu topraklarında kazılar sonucun-da bulunan masklar, Türkiye’nin kültü-rel ve tarihi mirasının önemli parçaları olarak görülüyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Arkeoloji Bölümü’nden aka-demisyenlerin danışmanlığında, dünya

There are over 250 masks from all over the world on display at the museum. The collection includes the masks of impor-tant art figures such as Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Aziz Nesin, Atilla İlhan, Aşık Veysel and Homer and vari-ous masks from all over the world used in theatres and religious services. The masks, besides their visual and aesthetic value, also provide information about the societies they belong to.

The masksshed light on the past Masks, which have been used by different societies throughout history, are consid-ered important objects for cultural his-tory. Masks, which have been used in re-ligious services, for health purposes or in theatres, give us important details about the past. Masks, which were found during excavations in Anatolia where many civi-lizations lived, are regarded as important pieces of Turkish cultural and historical heritage.

Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi’nin ardından açılan İzmir

Mask Müzesi ve Karikatür Müzesi, hayal dünyasının

sınırlarını zorluyor.

The Izmir Mask Museum and Caricature Museum,

which opened after Ümran Baradan Games and

Toy Museum, push the boundaries of imagination.

146 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 149: izmir kültür ve turizm dergisi

müzeleri örnek alınarak bilimsel bir te-melde oluşturulan İzmir Mask Müzesi Müjdat Gezen, Sunay Akın, Ertuğrul Özkök, Erdoğan Aşıcı, Pervin Özdemir ve Hıfzı Topuz gibi önemli isimlerin yaptığı bağışlarla büyümeye devam edi-yor. Müzede ayrıca deri ve alçıdan mask yapımı ile ilgili eğitimler de veriliyor.

Hüseyin İnal Öz tarafından bağışlanan tarihi bir binanın restore edilmesi ile oluşturulan İzmir Mask Müzesi, ze-min dışında iki kattan oluşuyor. Zemin katta kafeterya, dinlenme ve hediyelik eşya bölümleri yer alırken, binanın bi-rinci katında 95 adet etnik mask ile iki heykelin yer aldığı etnik mask salonu, ikinci katında ise Anadolu seçkisi, iz bırakanlar, sergi salonu ve atölye bulu-nuyor. Anadolu seçkisi olarak sunulan bölümde, Anadolu’da hala yeni yılı kar-şılama ve kutlama şenliği olarak bilinen Kalo Gağan ve bir çocuk oyunu olan Kose Geli sırasında kullanılan masklar ve kostümler sergileniyor. İz bırakanlar bölümünde İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Metin Oktay, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Manisa Tarzanı, Atilla İlhan, Deniz Gezmiş, Aşık Vey-sel, Dario Moreno, Müjdat Gezen, Uğur Dündar, Aziz Nesin (ölüm maskı), Mao Zetung, Homeros, Troçki ve Vic-tor Hugo’nun maskları bulunuyor. Ser-gi Salonu’nda ise dönemsel mask sergi-leri düzenleniyor. Müzede Sunay Akın Çocuk Maskları koleksiyonu ve Erdo-ğan Aşıcı tarafından sübye balığından yapılan mask sergisi de bulunuyor.

Neşeli Müze İzmir’in butik müze zincirinin son halkası Ocak ayı içerisinde Alsan-cak Yüzbaşı Şerafettin Bey Sokak’ta açılan Neşe ve Karikatür Müzesi oldu. Konak Belediyesi tarafından tarihi Kızılay binasının restore edilmesi sonucu açılan Neşe ve Ka-rikatür Müzesi, mizahın eleştirel gücünün yanında barışçıl ve birleş-tirici gücünü de ön plana çıkarmayı amaçlıyor. Arşiv ve toplantı odaları ile iki sergi salonu ve bir de hediye-lik eşya bölümünden oluşan müzede,

Ege ve Akdeniz kültüründen bes-lenen karikatür örnekleri yer alıyor. Uluslararası Akdeniz Neşesi Sergi-si ile kapılarını ziyaretçilerine açan müze, ilk günden itibaren büyük ilgi görüyor.

Dilek Maktal Canko, Tan Oral, Eray Özbek ve Turgut Çeviker’den oluşan Müze Kurulu’nun 2010 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmalar sonucun-da açılan Neşe ve Karikatür Müzesi, mizahın ulaşabildiği her yaş grubun-dan insanın keyif alacağı ve neşele-

The Izmir Mask Museum, which was built with the consultancy of academ-ics from the Dokuz Eylül University’s Fine Arts Faculty and Archeology De-partment, keeps improving with dona-tions from Müjdat Gezen, Sunay Akın, Ertuğrul Özkök, Erdoğan Aşıcı, Pervin Özdemir and Hıfzı Topuz. There are also workshops regarding mask making from leather and plaster at the museum. The Izmir Mask Museum, which was built after the restoration of a historical building donated by Hüseyin İnal Öz, has two floors and a ground floor. On

147İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 150: izmir kültür ve turizm dergisi

neceği bir mekân olarak tasarlanmış. Müze kapsamında Türk ve dünya mi-zahını görsel ve metinsel olarak ba-rındıran kitap, albüm, katalog, bro-şür, dergi, plak, efemera gibi belgeler bulunuyor. Müzede ayrıca Ef latun Nuri, Güngör Kabakçıoğlu gibi Türk karikatürünün önde gelen sanatçıla-rının eserlerinden ve dünya karikatür örneklerinden oluşan bir arşiv de yer alıyor.

Mizah arşivi sunuyor Neşe ve Karikatür Müzesi’nde yer alan iki sergi salonunun birinde te-malı sergiler, diğerinde ise güncel olaylarla ilgili geçmişten günümüze uzanan karikatürler yer alıyor. Sa-dece karikatürün değil, mizah ede-biyatı, komik f ilm afişleri ve hayata renk katan yaklaşımıyla neşeyi ön plana çıkaran bir konsepte sahip olan Neşe ve Karikatür Müzesi, Ali Fuad Karagöz’ün 1900’lü yılların başında yayınlanan karikatürlerinden Oğuz Aral’ın Avni’sine, Ef latun Nuri’den Altan Erbulak’a geniş bir yelpaze su-nuyor. Müzenin arşivi ise konu hak-kında araştırma yapan kişiler için önemli bir kaynak oluşturuyor.

the ground floor, we have the cafeteria, souvenir shops and rest areas. On the first floor, there is the ethnic mask gal-lery which hosts 95 ethnic masks and two sculptures. On the second floor, there is the Anatolian gallery, the memorable gal-lery, the exhibition hall and the workshop. In the Anatolian Gallery, tradition masks and costumes used in Anatolia during New Year celebrations are on display. In the memorable gallery, masks of famous figures such as İsmet İnönü, Bülent Ece-vit, Metin Oktay, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Manisa Tarzanı, Atilla İlhan, Deniz Gezmiş, Aşık Vey-sel, Dario Moreno, Müjdat Gezen, Uğur Dündar, Aziz Nesin (death mask), Mao Zetung, Homer, Trotsky and Victor Hugo are on display. In the Exhibition Hall, period masks are on display. The museum also hosts the Sunay Akın chil-dren’s mask collection and a mask exhibi-tion made from squid by Erdoğan Aşıcı.

A fun museumThe last ring of the boutique museum chain in Izmir is the Fun and Carica-ture Museum that opened in Alsancak, Yüzbaşı Şerafettin Bey Street in January. The museum, which was opened by the Municipality of Konak after the restora-tion of the historical Red Crescent build-

ing, aims to highlight the conciliatory and connective power of humor. In the museum, which consists of archive, meet-ing rooms, 2 exhibition halls and a gift shop, the most elite examples of humor in the Aegean and Mediterranean are on display. The museum, which opened its doors with an exhibition called The Fun of the Mediterranean, has been an attrac-tion point since day one. The museum, which was opened after extensive research that began in 2010 by the museum board that includes Dilek Maktal Canko, Tan Oral, Eray Özbek and Turgut Çeviker, is designed as a space where people from all ages can enjoy themselves. There are books, albums, catalogues, brochures, records and documents related to humor within the mu-seum. There is also an archive in the mu-seum which hosts caricatures from famous Turkish and international caricaturists.

Offers a humor archive In one of the exhibition halls at the mu-seum, themed exhibitions and in the other, caricatures about daily life from past to present can be seen. The museum, which highlights fun with not just caricatures but literature and comic movie posters, offers a wide selection of humorous works. The ar-chive of the museum is a great resource for researchers.

148 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 151: izmir kültür ve turizm dergisi

149İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 152: izmir kültür ve turizm dergisi

Doğal, kolektif ve barışçıl bir yaşam çağrısıBaşka bir dünya mümkün” diyenlerin ortak düşü İmece Evi. Onlar, dünyada hızla yayılan ekolojik köylerin yitirilen geleneksel, kendine yeten modelini İzmir’in kıyısında cennet bir köşede oluşturmak için var güçleriyle çalışıyor.

A call for a natural, collective and peaceful life

The Community House is the common dream of people who think another kind of world is possible. They are working relentlessly to establish a paradise

on the shores of Izmir that resembles a self sustaining, ecological village.

Yaşamdan beklentilerimizi ne ka-dar paramız olduğuna ve satın alabildiklerimize indirgediğimiz

için belki de, ne kazanma hırsımızın ne de rekabet duygumuzun sonu geliyor. Hal böyleyken hayat bir yarış, çevremizdeki herkes de rakip oluveriyor. Gün gelip de bu yarış sahasının dışında, samimi yaşam-larla karşılaşınca içinde sıkışıp kaldığımız çemberin farkına varıyoruz. İşte o zaman yaşamın büyüsünü yitirdiğimiz ve hayatı ıskaladığımız gerçeği bir tokat gibi çarpı-yor yüzümüze.

“Başka bir dünya mümkün” diyenlerin ortak düşü olan İmece Evi de, bu etkiyi yaratıyor sunduğu felsefeyle. “Böyle gelmiş böyle gider”ciliğe inat, alternatif yaşam biçimlerinin olabileceğini de uygulamalı olarak gözler önüne seriyor. İmece Evi’nin öyküsünü öğrenmek için 2007 yılına dön-mek gerekiyor. Sayıları bir elin parmak-larını geçmese de kendi kendine yeten, doğayla uyumlu ve kolektif bir yaşam kurma özlemi ile bir araya gelmişler. Kaz Dağları’nın yeşili ile Edremit Körfezi’nin büyüleyici maviliği arasında, deniz kena-rında kiraladıkları bir kampı çiftliğe çe-

Probably because we demote our lives to how much money we have and what we can buy, there is

no end to our ambitions and competi-tive nature. When this is the case, life becomes a constant competition and everyone around us, our rivals. When we encounter sincere people who are outside this vicious circle, we realize

the pattern we are stuck in. Then, the fact that we are missing out on life hits us really hard. The Community House, the common dream of people who think another kind of world is possible, creates this effect with the philosophy it pres-ents. It clearly demonstrates that there are alternative lifestyles despite common belief.

Yazı-Article: Derya ŞAHİNFotoğraflar / -Photographs: İmece Evi Arşivi

150 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Ekoturizm / Ecotourism

Page 153: izmir kültür ve turizm dergisi

virerek atmışlar ilk adımı. Düşleri, İmece Evi Yaşam Kolektifi ve İmece Evi adıyla ete kemiğe bürünmüş. İnsanların barış içerisinde, doğayı kirletmeden yaşamaları-nı mümkün kılmak için ihtiyaç duydukları her şeyi üretmeyi öğrenerek başlamışlar işe. Kısa sürede öğrenme merkezine dö-nüşmüş İmece Evi. Bilgilerini, deneyimle-rini, tohumlarını ve belki de en önemlisi heyecanlarını paylaşmışlar.

Üretiyor, satın almıyorlar10 kişiyle çıktıkları bu yolda sayıları gün geçtikçe artmış, dünyanın her yerinden pek çok insan gelmiş. İmece Evi’’ne gönül verenlerin sayısı arttıkça evi genişletmek de şart olmuş. Kiralık alanda daha faz-la genişleyemeyip, çoğalamayınca kendi arazilerine geçmeye karar vermişler. Bu düşünce onları Kaz Dağları’ndan İzmir’e getirmiş. Nasıl mı? İmece Evi için toprağı, suyu ve havası kirlenmemiş bir yer ararken, Menemen’de, Dumanlıdağ’ın içerisinde 30 yıl önce terk edilmiş bir köyün varlığından haber almışlar. Eski adı Dutlar yeni adı Turgutlar olan bu köy, İmece Evi Doğal Yaşam ve Ekolojik Çözümler Çiftliği’nin yeni adresi olmuş.

Hiç elektrikli alet kullanmadan, tamamen insan gücüyle inşa edilen İmece Evi, do-ğayla uyum içinde bir yaşam alanı. İmece Evi Yaşam Kolektifi, kadim, yerel, gele-neksel yöntemleri modern bilimle har-manlayıp doğal üretim yaparak, bunları dostlarıyla paylaşıyor. Enerjilerinin bir kısmını kendileri üretiyorlar, neredeyse hiç atık bırakmıyorlar. Ekonomik ihtiyaçları-nı az sayıda ürettikleri zeytin, zeytin yağı, peynir, salça, şarap gibi ürünleri ve kendi-leri gibi üretmesi için cesaretlendirdikleri köylülerin ürünlerini, çalışmalarına katı-lan “imecan”larla paylaşarak karşılıyorlar. Yani onlar üretiyor, satın almıyorlar. Gün erken başlıyor İmece Evi’nde. Kapıla-rının çoğu ve ana cephenin doğuya baktığı evde genellikle güneşi doğuruyorlar. Mey-velerini yiyip sindirim sistemlerini güne hazırlıyorlar. Sonra günün planını yapıp gönüllü oldukları işleri akşama kadar ye-mek, çay molaları eşliğinde yapıyorlar. Şu aralar zeytin hasadı bitmek üzere. Foça’da yeni kurulmakta olan taş değirmende sıka-caklar zeytinlerini; geleneksel, doğal yön-

We need to go back to 2007 to learn about the story of the Community House. They have come together to es-tablish a sustainable, collective and natu-ral life style. Their first step was to turn a camp into a farm between the green of Kaz Dağları and the green of Edremit Bay. Their dreams became reality with the Community House Life Collective. They started by learning to produce things they needed without polluting the environment and in peace. The Commu-nity House rapidly turned into a learning center. They shared their experiences, their seeds and most importantly their excitements.

The don’t buy, they produce Many people have joined this journey that started with just 10 people and many came from all over the world. When more peo-ple came, they had to build a bigger house. So they decided to purchase their own land and came to Izmir. While they were looking for an unpolluted area, they came across a village in Menemen that was abandoned 30 years ago. Turgutlar vil-lage, which was known as Dutlar, became the new address of the Community House Natural Life and Ecological Solutions Farm. The Community House, which was built without using electric tools, is a settlement area that is in harmony with nature. The Community House Life Col-

lective realizes organic production by blending traditional methods with mod-ern science and shares it with their friends. It proves that it can produce lots of things that people need in their daily lives. They partially produce their own energy and leave almost no waste. They make money by sharing their products such as olive, olive oil, cheese and wine and the prod-ucts of the villagers with members of the community. In short, they don’t buy, they produce. The day starts early at the farm at sunrise. They eat fruit for breakfast and ready their digestive system for the day. Then they plan their day and work on their volunteered projects until sunset, taking lunch and tea breaks. Nowadays, olive harvest is almost finished. They will press their olives in the new stone mill in Foça with traditional methods, thus preserving the nutrients! At nights, they use the elec-tricity derived from the sun. We ask the members if this dream was really hard to achieve since we’ve been hearing from so many people that they want to leave the city and settle in a village. They say that it depends in how ready you are for this life. According to them, being a farmer or living in nature is something that can be learned. The Community House proves that everyone can produce their own food, house, electricity, detergent and paint and everything else that one may need. They are willing to support similar groups who want to take a step towards natural living.

151İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 154: izmir kültür ve turizm dergisi

temle ve soğuk olarak, yani tüm şifasını koruyarak! Akşamları güneşten ürettikleri elektrikle aydınlanıyorlar.

“Son yıllarda şehir yaşantısından kaçıp bir köye yerleşme ve çiftçilik yapma fikrini çok sık duyar olduk. Bu hayali gerçeğe dö-nüştürmek sanıldığı kadar zor mu?” diye soruyoruz İmece Evi Kolektifine. Bunun beklentiye hazır olmaya bağlı olduğu ce-vabını alıyoruz. Onlara göre çiftçilik ve doğada yaşam öğrenilebilen bir şey. İmece Evi, herkesin kendi gıdasını, yiyeceğini, evini, elektriğini, deterjanını, boyasını ve ihtiyaç duyduğu pek çok şeyi üretmesinin mümkün olduğunun kanıtı aslında. Bu alanda atılacak her adıma da destek olma-ya hazırlar. Amaçları Dutlar’ı ekolojik köy

haline getirmek. Dileyen doğa dostunun gelip arsasını, arazisini alıp, ortak üretim gerçekleştirmesini planlıyorlar. Dünyada hızla yayılan ekolojik köylerin yitirilen ge-leneksel, kendine yeten modelini İzmir’in kıyısında cennet bir köşede oluşturmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Uzun lafın kısa-sı pek çoğumuzun aksine dayatılan sistemi eleştirmekle yetinmiyor, barışçıl, kolektif ve ekolojik bir yaşam özlemiyle ona karşı çıkı-yorlar. Çağrıları da sade ve ekolojik yaşama yüzü dönük olanlara, insanın doğanın bir parçası olduğuna inanan, doğa ile uyumlu yaşamaya istekli olanlara, evrensel değer-lere, iletişime, dinlenmeye, öğrenmeye ve öğretmeye, dayanışmaya öncelik verenlere. Bu çağrıya kulak vermek ise niyetiniz “ben de varım” demeniz yeterli…

Their goal is to turn Dutlar into an ecolog-ical village. They plan on joint production with those who will buy their own land in the area. They are working relentlessly to establish a paradise on the shores of Izmir that resembles a self sustaining, ecological village. In short, not only are they criticiz-ing the system, they are objecting to it by providing a peaceful, collective and eco-logic life style. They are only calling out to people who prefer a simple and ecologic lifestyle, those who believe that humans are a part of nature and are willing to live har-moniously with nature and those who care about universal values, communication, lis-tening, learning and teaching. If you want to answer this call, all you have to do is say “I’m in!’

10 kişiyle çıktıkları yolda sayıları gün geçtikçe artmış, dünyanın her

yerinden pek çok insan gelmiş. İmece Evi için toprağı, suyu ve havası

kirlenmemiş bir yer ararken, Menemen’de

30 yıl önce terk edilmiş bir köyün varlığından

haber almışlar.

Many people have joined this journey that started with just 10 people and

many came from all over the world. While

they were looking for an unpolluted area, they came across a village

in Menemen that was abandoned 30 years ago.

152 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 155: izmir kültür ve turizm dergisi

153İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 156: izmir kültür ve turizm dergisi

Ege sahillerinin vazgeçilmez lezzetlerinden biri midyeli pilav. İzmir Körfezi’nin serin sularında yetişen taze midyeler, yüzyıllardır pirinç ile harmanlanarak, sofralardaki yerini alıyor. Midyeli pilav enfes tadı ve pratik hazırlanışı ile de farklı lezzet arayanların da tercihi.

Rice with mussels: A dish from cool waters to dinner tables

Rice with mussels is an indispensible dish from the shores of the Aegean. Fresh mussels that can be found in the cool waters of Izmir Bay are being mixed with rice for centuries. Here is the recipe, which is very easy to prepare:

Serin sulardan sofralara

midyeli pilav Uygulama-Application: Erkan Karadeniz / Armis Hotel

Fotoğraflar-Photographs: Süleyman Duman

154 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Mutfak / Cuisine

Page 157: izmir kültür ve turizm dergisi

Hazırlanışı: Lezzetli bir midyeli pilav yapmanın yolu, öncelikle midyenin kendine has kokusunun giderilmesinden geçiyor. Bunun için de midyelerin, limon ve bir miktar tuz ile haşlanması gerekiyor. Bir diğer püf noktası ise pirincin iyi seçil-mesi. Osmancık veya Jasmine türleri tercih edilebilir. Midyeler kaynarken ıslatılmış olan pirinç, suyun içerisinde bekletilir. Pilavın içi hazırlanırken bir adet soğan ince ince doğranır ve şamfıs-tığı, soğan, kuş üzümü, pirinç ile birlik-te kavrulur. Ardından midyeler pilava eklenir. Son olarak tuz, karabiber, may-danoz ve gerektiği kadar su ilave edile-rek, kısık ateşte 7-10 dakika pişirilir.

Tek başına ya da balık ile servis edile-bilen midyeli pilavın yanında içecek olarak beyaz şarap tercih edilebilir. Ege mutfağını füzyon mutfağına uyarlama-ya çalışan şef Erkan Karadeniz, midyeli pilavın değişik varyasyonlarını dene-meyi tercih ediyor. Kabuklu midyeli pilav ya da makarna da şefin tercihleri arasında yer alıyor.

Recipe: The secret to tasty rice with mussels lies f irst in getting rid of the smell of mussels and for that, you have to boil them in pan with lemon juice and a little bit of salt. Another important point is picking the right type of rice, which can be Osmancık or jasmine. While the mussels are boiling, rice is covered with water. While cooking the rice, onions are f inely diced and added to the rice along with pistachios and currant. The mussels are added. Finally, salt, black pepper, parsley and water to cover the mixture is added and cooked under low heat for 7-10 minutes.

The dish can be served as a main course or alongside f ish and is best accompanied by white wine. Chef Er-kan Karadeniz likes to cook different versions of this dish and he also sub-stitutes rice with pasta and cooks the mussels with their shells.

Malzemesi:Malzemeler (4 kişilik)- 400 gram pirinç- 300 gram midye - 100 gram soğan - 50 gram şam fıstığı - 25 gram kuş üzümü - 5 gram karabiber- 3 gram tuz- 3 gr yenibahar - Zeytinyağı - 20 gram tereyağ- Bir demet maydanoz

Ingredients: - 400 grams of rice - 300 grams of mussel - 100 grams of onion - 50 grams of pistachio - 25 grams of currant - 5 grams of black pepper - 3 grams of salt - 3 grams of pimento - Olive oil- 20 grams of butter - A bunch of parsley

155İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 158: izmir kültür ve turizm dergisi

OTEL KÂYAGaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

VİLLA SARAYİzmir Cad. Saray. Sk. IlıcaÇeşme / İZMİRTel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72www.villasaray-vip.comwww.viltur.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAGEMeryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

EGE PALASCumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

EGEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No.6Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 489 49 49 Faks: +90 232 441 18 [email protected]

Rehber / Guide

RESIDENCE BUTİK HOTELMürselpaşa Bulv. No:28 Fuar karşısı Kahramanlar / İZMİRTel: +90 0 232 441 90 90Faks: +90 232 441 60 [email protected]

KİLİM OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40Faks: +90 232 489 50 70 [email protected]

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİRTel: +90 232 497 60 60Faks: +90 232 497 60 00www.İzmir.hilton.com sales.İ[email protected]

EGEFORM CLUBKıbrıs Şehitleri Caddesi No 39/101 Mazhar Zorlu İş Merkezi Alsancak / İzmirTel : +90 232 464 47 03 0232 464 24 24www.egeformclub.com

SOLTO ALAÇATI HOTEL2.Çark Plajı Liman Mevkii Alaçatı Çeşme / İZMİRTel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 [email protected]

ALTIN KAPI1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47www.altınkapi.comaltı[email protected]

MARLIGHT HOTELFevzipaşa Bulvarı 1367 Sk. No:3 Çankaya - İzmirTel:+90(232) 484 12 [email protected] www.marlightotel.com

İZMİR PALAS OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.trinfo@İzmirpalas.com.tr

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

VERA PALAS OTEL1488 sok. No:7 Alsancak - İzmirTel:+90 232 421 1287-88Faks:+90 232 421 [email protected]

ORTY AIRPORT HOTELAdnan Menderes HavalimanıGaziemir - İzmirTel:+ 90 232 274 71 71 Faks: +90 232 274 76 15 www.ortyhotel.com

KARACA OTELNecatibey Blv. 1379 SokakNo:55 Alsancak - İZMİRTel: +90 232 489 19 40 Faks: +90 232 483 14 98www.otelkaraca.com

OĞLAKÇIOĞLU BOUTİGUE PARK HOTEL1366 Sokak No:6Çankaya - İZMİRTel: +90 232 425 33 33 Faks: +90 232 425 34 33www.parkhotelizmir.com

BİR OPTİKMilli Kütüphane Cad.(Opera karşısı) B Blok No.14/C Konak İZMİRTel: +90 232 445 45 75e-mail: [email protected]

156 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 159: izmir kültür ve turizm dergisi

GÜVERTE BALIK RESTAURANTFish& MeatBalıkçı Barınağı MevkiiÖzdere/İzmirTel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36www.guverterestoran.com

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

AÇAN DEMİR TİC. SAN.LTD. ŞTİ.Ankara Cd. No. 200 A Blok No.11 Demirciler Sitesi Bornova - İZMİRTel:+90 232 478 18 99Faks: +90 232 478 19 43www.acandemir.com.tr

Levha Saclar • CNC Kesim • Raylı Kesim

Levha Saclar • CNC Kesim • Raylı Kesim

LA CIGALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.İzmirbalikpisiricisi.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

KEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35info@kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.com

A&A ÇİFTE KUMRULARİnciraltı Cd:49-136 Balçova/İzmirTel Plus: 0 232 259 75 85Tel Merkez: 0 232 277 91 58Fax: 0 232 277 04 [email protected]

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

NOTTINGHAM BARGazi Kadınlar Sokağı No:13 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 36 72www.nottingham.com.tr

SİMMSAR GAYRİMENKUL DeğerlendirmeYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

DİKİLİ LİMAN VE TURİZM İŞLETMELERİ TİCARET A.Ş.Atatürk Caddesi No: 11 35980 Dikili – İZMİRTel: +90 232 671 44 00Faks: +90 232 671 20 [email protected]

TAVACI RECEP USTAAtatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97Faks:+90 232 422 61 71www.tavacirecepusta.com

REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

KORDONBOYU BALIK PİŞİRİCİSİAtatürk Caddesi 196/A 1.Kordon Alsancak - İZMİRTel: +90 232 422 40 01 Tel: +90 232 422 15 90www.kordonboyu.com.tr

SEDEKO 1399 Sok. No.9 K.2 D.5 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 465 18 00 Fax: +90 232 465 29 [email protected]

G ü m r ü k l e m eMAS

MAS GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ1471 Sokak No:45 Karabulut Apt. K:3 D:5 Alsancak - İZMİRTel:+ 90 232 463 35 93 Faks: +90 232 463 98 00 www.masgumrukleme.net

SAVAŞ YANGIN SÖNDÜRME ARAÇLARI6171 Sokak No:4/BIşıkkent - İZMİRTel:+90 232 472 17 59 Faks:+90 232 472 08 17www.savasyangin.com.tr

ABC İŞİTME CİHAZLARI SATIŞ VE UYGULAMA MERKEZİŞair Eşref Blv. 66/1-AAlsancak - İZMİRTel: +90 232 422 25 46Fax: +90 232 422 25 47www.abcisitmecihazlari.com

ÜMAY İNŞAAT1550 Sokak No:1 Doğanlar Mah. Bornova - İZMİRTel: +90 232 479 42 52 Fax: +90 232 478 01 11www.umayinsaatmalzemeleri.com

İnşaatÜmay

157İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 160: izmir kültür ve turizm dergisi

BULMACANIN ÇÖZÜMÜWEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects

spread through inner regions. However, physical geography differ-ences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as

important in terms of rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January

(8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass

coming from the north and the northwest.

In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution ac-cording to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days

is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADI SOYADI

ADRESİ

ŞEHİR ÜLKEPOSTA KODU

KURUMU GÖREVİ E-MAIL VERGİ DAİRESİ/NO

TELEFON FAX

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

Güncel / Actual

158 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 161: izmir kültür ve turizm dergisi

159İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Page 162: izmir kültür ve turizm dergisi

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

160 İZMİR Haziran - Temmuz / June - July 2012

Bulmaca / Crossword

Page 163: izmir kültür ve turizm dergisi
Page 164: izmir kültür ve turizm dergisi