İZ MAGAZİNE
-
Upload
celil-kirnapci -
Category
Documents
-
view
213 -
download
0
description
Transcript of İZ MAGAZİNE
ONURÇ[email protected]
yazı Pelin ÖZER text
Rebellion and revolution should be fraternal. Not just for rising
from the same origins, but moving and looking out for each other all
the way through. Not side by side in a photograph perhaps yet one
would be associated with the other from afar. At a closer look they
become one, and thus is created the wonder.
The scene of marching into revolution by the blaze of a rebellion
is much closer than one thinks. As the night and day, sun and moon,
sleep and wakefulness. To watch a revolution some can easily look
out the window yet to be part of it requires another kind of rapport.
There can be those from other continents who rush in a blink and
those that do not budge feeling the heat of the fl ames on their cheeks
already. Maybe a trial run beforehand, no ones concern apart from
the players, slowly the stage crowds yet no one anticipates the advent
of those deep in slumber.
Still, when the anti-order working incessantly day and night
comes to fruition, when everything has to change, those who have
not yet awakened, one morning will rise to an all together diff erent
sensation. For them the revolution of cognition will come later; they
will lose the complacency after the costumes are removed, the props
are put away. They may be a long time to realise but it is impossible
for them not to see their expressions have changed. Sleepers rise by
the power bestowed by the debilitated. Frames are emboldened by
the magic of freedom, seeped under the skin.
And some feeling the magic will rise all by themselves, not set-
tling for wishing good luck to those on the stage, but step on the
road. Taking enormous risks to capture a moment of this scene even
from a distance... Discerning the clues, collecting proofs they march
alongside those heading for the revolution. These daredevils who are
not afraid of perishing on desolate plains on foreign lands sure have
contributed to the revolution. Eyes kept open even in the sand storm
trailing the revolution.... The ghost shutter releasers who show with-
out beeing seen, forsaking their lives crouching, pushed from one post
to another capturing that moment... Crossing borders, defying death,
pieces of recordings spead over the land of rebellion... On the scene of
the march to revolution, the perception of those who have started on
this road feeling the power there, have a role to play.
Ghost shutter releasers
İsyan ile devrim kardeş olmalı. Aynı topraktan doğdukları için
değil yalnızca, hayatları boyu birbirlerini etkileyip gözledikleri için
de. Bir fotoğrafta yan yana durmasalar da, uzaktan birini gören
ötekiyle birleştirir. Yaklaştıklarında tekleşirler, onların tekleşmesin-
den mucize doğar.
Bir isyanın aleviyle çoğalıp kanatlanarak devrime yürümenin
sahnesi düşündüğümüzden çok daha yakındır. Gece ve gündüz,
güneş ve ay, uyku ve uyanıklık kadar. Devrimi izlemek için bazıları-
nın pencereden bakması yeter ama dahil olmak için başka türden
bir yakınlık gerekir. Başka kıtalardan gözlerini kapadığı an soluğu
orada alanlar çıkar da, o yürüyen alevin sıcaklığını yanağında du-
yanların kılı kıpırdamaz. Bir prova yapılır belki öncesinde, belki bir
süre aktörlerin dışında pek kimse ciddiye almaz, yavaş yavaş sah-
ne kalabalıklaşsa da uykularından uyanmayanların meydana gel-
mesi beklenmez. Ama gündelik hayatın yanıbaşında geceli gün-
düzlü işleyen bir karşıdüzen kendi meyvelerini vermeye başladı-
ğında, artık her şey değişmek zorunda kaldığında, uykularından
uyanmamış olanlar bile, bir sabah ansızın bambaşka bir duygu-
ya uyanırlar. Onlar için idrak devrimi daha sonra gelir, kostümler
çıkartılıp dekorlar toplandıktan sonra farkına varırlar olup bitenin.
Belki bunu algılamaları zaman alır ama ifadelerinin değişmiş oldu-
ğunu fark etmemeleri mümkün değildir. Güçten düşmüşlerin ver-
diği güçle ayaklanır uyuyanlar. Özgürlüğün kana işleyen büyüsüy-
le bedenler dirileşmiştir.
Bazıları ise, mucizenin duyuşuyla kendiliğinden ayaklanır, göz-
lerini kapatıp dilek tutarak sahnedekilere güç dilemekle kalmaz,
yola çıkar. Onlar bu sahneyi uzaktan bile olsa bir anlığına görmek
için neleri göze almaz... İpuçlarını sezerek, delil toplayarak, devri-
me gidenlerin peşlerinden giderler. Uçsuz bucaksız ovalara yayıl-
mış, bilinmeyen bir diyarda silinmekten korkmayan bu gözüpek
insanların da devrime katkısı vardır. Kum fırtınasında bile açık tu-
tulan gözlerin devrimde iz sürüşü... Sürünerek, sürüklenerek bir
menzilden bir menzile geçmek için hayatlarını ortaya koyanlar, bir
an uğruna yokluğu göze alanlar, bu sahnenin görünmeden göste-
ren hayalet deklanşörleri... Sınırları aşıp, ölmekten kurtularak isya-
nın toprağına serpilmiş kayıt adacıkları... Devrime yürümenin sah-
nesinde, oradaki gücü hissederek yola çıkmışların bakışı da rol al-
maktadır.
Hayalet deklanşör
83
Bingazi şehrinde direnişin kalesi durumunda olan Muhakeme Meydanı önündeki tankın üzerine çıkıp zafer kutlamaları yapan halk.Muhakeme Square as the fortress of rebels in the city of Benghazi people on the tank are celebrating victory.
ONUR ÇOBAN
NATO saldırıları sırasında yanlışlıkla vurulan bir muhalif askeri aracını kurtarmaya çalışan direnişçiler.Rebels trying to rescue mistakenly shot rebel military vehicle during NATO attack.
85
Kaddafi güçlerinin saldırısı sonucu Misrata kentinde yaralanan sivilleri Bingazi limanına getiren Türk yardım gemisi “Ankara” limanda büyük bir coşkuyla karşılandı.Turkish ship “Ankara” bringing the injured civilians in the city of Misrata as a result of the attack by Gaddafi forces is greeted with joy.
Brega şehri yakınlarında Kaddafi güçlerinin top atışlarından kaçan bir direnişçi asker.Near the city of Brega a rebel soldier running away from the artillery fi re of Gaddafi forces.
Brega yakınlarında Kaddafi kuvvetlerine karşı çoklu roketatarla saldırı anı.Near Brega, the moment of multi missile off ensive against Gaddafi forces.
ONUR ÇOBAN
Ras Lanuf yakınlarındaki petrol rafinerisini korumak için nöbet tutan muhalif askerler sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gelecek Kaddafi ordusunun saldırılarını bekliyor.Rebel soldiers guarding the oil refi nery near Ras Lanuf at dawn waiting for the Gaddafi forces to attack.
Brega-Ecdebiye yolu üzerindeki çatışmalarda 20 kadar muhalif askeri yaşamını yitirdi.At the violent fi ghting on Brega-Ajdabiye road close to 20 rebel soldiers lost their lives.
Direnişçiler silahların gölgesinde Bin Jawad yolunda namaz kılıyorlar.Rebels pray at Bin Jawad road under the shadow of weapons.
87
Bingazi'de cuma namazı sonrası gerçekleştirilen kutlamalardaki bir kız çocuğu.Benghazi, a girl at the celebrations after the Friday prayer.
ONUR ÇOBAN
Libya’daki iç savaş nedeniyle bu ülkeye çalışmaya gelen işçiler Bingazi limanında zor şartlar altında tahliye edilmeyi bekilyor.As a result of the civil war in Libya, the workers from abroad are waiting to be evacuated under extreme conditions at the Benghazi port.
89
Ecdebiye şehrinde NATO saldırıları soncunda yok edilen Kaddafi ordusuna ait araç ve ölmüş askerlerin önünde zafer kutlaması yapan muhalif askerler ve direnişçiler.In the city of Ajdabiye, rebel soldiers rejoicing in victory in front of the dead soldiers and vehicles of the destroyed Gaddafi forces by the NATO incursions.
Cepheden yorgun dönen askerlerin yüzünde kazandıkları zaferin mutluluğu izleniyor.The happiness of victory on the faces of exhausted soldiers returning from the front.
Ecdebiye hastanesinde savaş sırasında yaşamını yitiren sivil ve askerlerin cesetleri yer yokluğundan soğutucusu olmayan odalarda ceset torbaları içinde bekletiliyor.At the Ajdabiye hospital those soldiers and civilians who have died during the fi ghtings are kept in body bags in rooms without any cooling systems.
ONUR ÇOBAN
Savaşta yaşamını yitiren bir asker için kılınan cenaze namazı.Funeral prayer for a soldier who died in combat.
Tobruk kentinde zafer kutlamaları.Victory celebrations in Tobruk.
91
Tobruk kentinde iç savaşın başladığı günlerde cepheye gönderilen askerler için yapılan kutlamalar.Celebrations in Tobruk for the soldiers going to the front at the beginning of the civil war.