Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of...

156
GAZİ ÜNİ VERSİ TESİ DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DER G İ S İ THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY CİLT: 11 TEMMUZ-1994 SAYI: 2 İSİ

Transcript of Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of...

Page 1: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

GAZİ ÜNİVERSİTESİ DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

DERGİSİ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

CİLT: 11 TEMMUZ-1994 SAYI: 2

İSİ

Page 2: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

YAYIN KOMİSYONU

BAŞKAN Prof. Dr. Mustafa TÜRKER

ÜYE Prof. Dr. Oktay ÜN ER

ÜYE Prof. Dr. Şule YÜCETAŞ

ÜYE Prof. Dr. Erol DEMİREL

ÜYE Prof. Dr. Tayfun ALAÇAM

DERGİ YAZIŞMA ADRESİ :

Emek Mah. 82. Sokak No.: 4 Tel: 212 62 20 06510 ANKARA/TÜRKİYE

GAZİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ BASIMEVİ

Page 3: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

İ Ç İ N D E K İ L E R

C O N T E N T S

ARAŞTIRMALAR

RESEARCH . ■

1 Çeşitli Yöntemlerle Tedavi Edilmiş Kök Yüzeylerine Karşı Periodontal Ligament Hücre-lerinin Invivo Cevapları.

Irtvivo Responses of Periodontal Ligam ent Cells to Root Surfaces Treated by Various Methods.

Ateş PARLAR, Koksal BALOŞ, Tülin OYGÜN, Osman GAZİOĞLU

15 Direkt ve İnHirekt Kompozit Restorasyon lardaki Mikrosızıntının Karşılaştırılması.

Comparison of Microleakage in Direct Composite Restorations.

Sis DARENDELİLER YAMAN, Hülya CAN, Tayfun ALAÇAM, Deniz ERDOĞAN, Gülten ALANKARABAY

21 Vidalı Kanal Pinlerinin Korozyon Dinçle rinin Değerlendirilmesi. The

Evaluation of the Corrosion Resistan ce of the Screwposts. Celil

DİNÇER, Nezihi BAYIK, Özgül KARACAER, Erol DEMİREL

27 İskeletsel 3. Sınıf Düzensizliklerde Uy gulanılan Çenelik ve Reverse Hedgear Apareyle-rinin Yumuşak Doku Profiline Olan Etkilerinin İncelenmesi.

The Effect Soft Profile by Chincap and Reverse Headgear Appliances in Subjects With Skleatal Class 3.

Sema YÜKSEL, Orhan MERAL, Tuba Tortop ÜÇEM

33 Arayüz Bakımı ve Periodontal Sağlık.

Interdental Cleaning and Periodontal He alth.

Nurdan ÖZMERİÇ, Betül GÖFTECİ, Bülent KURTİŞ, Belgin BAL

39 Mine Yüzeyinin Yeniden Asitle Pürüz lendirilmesinin Mikroskobik ve Mekanik Değer-lendirilmesi.

Microscopic and Mechanical Evaluation of Reetched Enamel Surfaces.

Müfide DİNÇER, Celil DİNÇER, Tamer TÜRK

— İ l i —

Page 4: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

45 Son Beş Yıl İçinde Kliniğimize Başvuran Maksiller Mandibular Kırık Hastalarının Retros-pektif Değerlendirilmesi.

Retrospective Evaluation of Maxilloman dibular Fractures Refferring to our Clinic During Last Five Years.

Salih SARAÇGİL, Dilek Aynur UĞAR

49 Erozyon Önlenmesinde Antiasit İlaçların Etkisi.

Effects of Antacids on the Prevention of Dental Erosion. Hülya

CAN, Sis YAMAN, Tamer KIN OĞLU, Mukadder CAN

57 Retansiyon Apareylerinin Periodontal Yönden Değerlendirilmesi.

The Effects of Retention Appliances on Oral Hygiene and Periodontal Health.

Oktay ÜNER, Murat AKKAYA, Sevil AKKAYA

63 Dişhekimlerinin Renk Tonu Algılama Yetenekleri.

Ability of the Color Discrimination of the Dentists.

Celil DİNÇER, Nezihi BAYIK, Özlem ŞA HİN, Meral OR

71 Sonu Serbest Sonlanan Bölümlü Protez lerde Uygulanan Akers ve Modifiye Akers Kroşe-sinin Tutuculuk Yönünden Değerlendiril mesi.

Evaluation of Akers and Modified Akers Clasp Applied in Distal Extension Removable Partial Dentures in Respect of Retention.

Muzaffer ERSOY

79 Bölümlü Protezlerde Uygulanan Akers ve Modifiye Akers Kroşesinin Kuvvet Yönünden Değerlendirilmesi.

Dağılımı

Evaluation of Akers and Modified Akers Clasp Applied in Removable Partial Dentures in Respect of Stress Distribution.

Muzaffer ERSOY

91 Çeşitli Protetik Tedaviler Sırasında Kul lanılan Tek Kullanımlık Muayene Eldivenlerinin İşlem Sonucunda Bütünlük Yönünden Araştırılması.

The Integrity of the Disposable Exami nation Gloves at the End of Various Prosthetic Treatments.

Cihan AKÇABOY

97 Protez Yapıştırıcı Maddelerde Mikrobiyal Kontaminasyonun Araştırılması.

The Investigation of Microbial Contami nation on Denture Adhesives.

Özgül KARACAER, Aydın KARAASLAN, Arife DOĞAN

— IV —

Page 5: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

103 Yumuşak Astar Materyallerinin Candida albicans Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi.

Evaluation of Effects of Soft Reliıner Materials on Candide Albicans. Özgül

KARACAER, Aydın KARAASLAN, Arife DOĞAN, Hatice ÖZENCİ

109 Sabit Protezlerde Kullanılan İki Estetik Materyalin Aşınma Özelliklerinin İncelenmesi.

The Evaluation of The Abrasion Proper ties of Two Esthetic Materials Used in Fixed Restorations.

Yüksel TÜRKÖZ, Gülay KANSU

115 Algı Retardın Bir Dönüşümsüz Hidrokol loid'in Boyutsal Değişimi Üzerine Etkisi.

The Effect of Algi Retand on the Dimen sional Stability of an Irreversible Hydrocolloid.

Sevda SUCA

VAKA BİLDİRİMİ

CASE REPORT

119 Derin Kapanışın Açılmasının TME Dis fonksiyonuna Etkisinin Değerlendirilmesi.

The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction.

Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER, Emel EROĞLU, Salih SARAÇGİL

129 Diş Dizisinde Sürmüş Komplex Odontoma. En

Erupted Complex Odontoma in Dental Arc. İ.

Levent ARAL, Damla TÖKGÖZ, Tülin OYGÜR

133 Multip Çene Kisti Sendromu.

Multiple Jaw Cyst Synadrome.

Şevket ÖZKAL, Tuncer ÖZEN, Yaşar GÜNER, Yavuz S. AYDINTUĞ, Kemal KARAKURUMER

139 Bir Olgu Nedeni ile Parçalı Obturator Yapımı.

A Case Report: Fabrication of a Sectio nal Obturator.

Hüseyin YAZICIOĞLU, Suat YALUĞ, Özlem TURGUT

— V —

Page 6: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 7: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

YAYIN KURALLARI

1. Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Fakülte'nin yayın organıdır. Dişhe kimliği ve Tıp Dallarında yapılan araştırma lar, vaka takdimleri ve derlemeler yayınla nır.

2. Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi yılda 2 sayı olarak yayınlanır ve iki sayıda bir cilt tamamlanır.

3. Başka yerde yayınlanan yazılar dergiye alınmaz. Çeviriler eser sahibinin imzası, izin belgeleri ve asılları ile birlikte gönde rilmelidir.

4. Araştırmalar ve derlemeler 15, vaka takdim leri 5 daktilo sayfasını geçmemelidir. Da ha uzun yazıları yayın kurulu kısaltmakta serbesttir. Metinler daktilo ile standart daktilo kâğıdına ve sayfanın bir yüzüne iki satır aralıklı olarak yazılarak yayın kurulu na iki nüsha halinde teslim edilmelidir. Sayfanın sağ ve solunda ikişer santimetre aralık bırakılmalıdır. Pelür ya da başka tür kâğıda yazılmış nüshalar kabul edilmez.

5. Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır. Yazarın veya yazarların akade mik unvanları, adları ve soyadları başlığın alt ve ortasına konmalıdır. Yazarların çalış tıkları kurumların adları, soyadlarının sonu na konulacak (*) işareti ile birinci sayfanın altında not halinde bildirilmelidir.

6. Araştırmaların yazılış düzeni şöyle olmalı dır : Özet (Türkçe), Özet (Yabancı dilde, ko nu başlığı ile birlikte), Giriş, Materyal ve Metod, Bulgular, Tartışma, Yararlanılan Kay naklar ve Yazışma Adresi. Yazışma adre sinde gereğinde bağlantı kurulacak yazarın telefon numarasıda bulunmalıdır.

7. Yazının anlamını ifade edecek nitelikte en az 5 satır Türkçe özetle birlikte, bu özetin ingilizce, Almanca veya Fransızca çevirile ri yazılmalıdır.

8. Türkçe özetin altına konuyu tanımlayabile cek en az 2 anahtar kelime ve yabancı dil-

de özetin altına bunların yabancı dildeki karşılıkları yazılmalıdır.

9. Resimler net ve parlak fotoğraf kâğıdına basılmış ve resim ebatları (13x15) olma-lıdır. Grafik, diyagram ve şemalar çini mü-rekkebi ve aydınger kâğıdına veya şablon kartonuna çizilmelidir. Bunların arkasına yazar adı, yazı başlığı, şekil numarası ve yerleri ayrı bir zarf içinde yazıya eklenme-lidir. Klişelerin konulacağı yerler yazı içe-risinde de işaretlenmelidir. Grafik, diyag-ram ve şekil altı yazılar metin dışında ayrı bir daktilo kâğıdına yazılmalıdır. Tablolar bir başlık bulundurmalıdır. Fotomikrograf-larda boyama yöntemi ve büyütme göste-rilmelidir. Elei<tromikrograflarda ve scan-ning elektronmikrograflarda büyütme bulun-malıdır. Tablo numarası üzerinde romen ra-kamıyla, şekiller altta normal rakamlarla gösterilir.

10. Dergi basım koşulları uygun olduğunda, renkli fotoğraf basımı ücret karşılığında mümkündür.

11. Yararlanılan kaynaklar ya metindeki geçiş sırasına göre veya yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak düzenlenmelidir. Ya rarlanılan kaynakların yazılış şekli şu sıra ya göre olmalıdır :

a) Dergiler: Yazarın soyadı, adının ilk harf leri, yazının başlığı, derginin kısaltılmış adı, cilt numarası, sayfa numarası, yılı. Dergi isimleri «Index Medicus»da veri len listeye göre kısaltılmalıdır.

b) Kitaplar: Yazarın soyadı, adının ilk harf leri, kitabın adı, baskı veya cilt numara sı, basıldığı basımevi, basıldığı şehir, yılı.

12. Dergiye gönderilecek yazılarda imlâ ve ter minoloji yönünden şu noktalara dikkat edil mesi gerekmektedir. Anatomi terimlerinin Latinceleri kullanılmalı ve bunlar tırnak içe risinde orijinal imlâsı ile yazılmalıdır. Diş-

— VII —

Page 8: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

hekimliği ve Tıp diline yerleşmiş terimler söylendiği şekilde yazıldıktan sonra paran-tez içerisinde orijinal yazılış şekli belirtil-melidir.

13. Metin içindeki sayfa üstlerine yazmak ama cıyla, yazarlar konu başlıklarını beş kelime yi geçmeyecek şekilde kısaltarak birinci sayfanın en başına parantez içerisinde bil dirmek zorundadırlar.

14. Dergide yayınlanacak yazıların bilimsel ni teliğinden yazar ya da yazarlar sorumludur. Bilimsel yayınlar ile tenkitler ve cevapları «Editöre Mektuplar» bölümünde yayınlanır.

15. Dergi ile ilgili her hususta Gazi Üniversi tesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığı ile bağlantı kurulur. Yayınlanması istenilen makalelerin başvu ruları bir dilekçe ile Yayın Komisyonu Baş kanlığına yapılır.

16. Yayın Kurulunun, yayın kurallarına uyma yan yazıları yayınlamamak, düzeltilmek üze re yazarına geri gönderme yetkisi vardır. Yayın komisyonuna gelen yazılar şekil yö nünden incelendikten sonra danışma kuru luna gönderilir. Danışma Kurulunun en az 15 gün içindeki incelemesi sonucunda olum lu rapor alınan makalelere yayınlanabilir raporu verilebilir. Yayınlanması kabul edi len yazılar sıraya alınır.

17. Yayınlanmak üzere gönderilen yazılar her hangi bir siyasal düşünceyi ve uygulamayı içerir, savunur ya da eleştirir mahiyette olamaz.

18. Dergide yayınlanan yazıların telif hakkı Ga zi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'ne aittir, başka yerde yaymlanamaz. Dergide yayınlanan yazılara Gazi Üniversitesi Rek- törlüğü'nce belirlenecek esaslar içinde te lif hakkı ödenir.

— VIII —

Page 9: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI. Sayı 2, Sayfa 1 - 13, 1994

ÇEŞİTLİ YÖNTEMLERLE TEDAVİ EDİLMİŞ KÖK YÜZEYLERİNE KARŞI PRİODONTAL LİGAMENT HÜCRELERİNİN İN VİVO CEVAPLARI

Ateş PARLAR*, Koksal BALOŞ*, Tülin OYGÜR**, Filiz SALIRLI*, Osman GAZİOĞLU***

ÖZET

Bu çalışmanın amacı periodontal ligament hücrelerinin değişik yüzeylere karşı in vivo ce-vaplarını incelemek üzere bir deney modeli ge-liştirmek ve bu deney modeli kullanarak hasta-lıklı kök yüzeylerinin kimyasal tedavisinde kulla-nılan bazı materyallerin etkisini incelemektir. Bu araştırmada, geliştirilen deney modeli kulla-nılarak kök yüzeyi özelliklerinin, periodontal li-gament hücrelerinin migrasyon ve ataşmanı ile yeni bağ dokusu ataşmanı oluşması üzerindeki etkileri incelenmiştir. Altı adet mongrel köpekte mandibuler premolar dişler bölgesinde ves-tibül tarafta köklerin açığa çıkmasını sağlayan fenestrasyon defektleri oluşturuldu. Deneysel periodontitis oluşturulmuş dişlerin köklerinden hazırlanan ve çeşitli mekanik ve/veya kimyasal işlemlerle tedavi edilen kök parçaları bu fenest-rasyonların içine tam yerleşecek şekilde uyum-landı ve etrafı CaOH patı ile kapatıldı. Böylece fenestrasyonun periferinden gelecek periodon tal ligament hücrelerinin doğal kök yüzeyi ile tedavi edilmiş kök yüzeyi arasındaki dar aralıkta selektif olarak çoğalmaları sağlanmış oldu. Ope-rasyondan 3 ve 6 hafta sonra dekapîte edilen köpeklerin deney bölgelerine ait dişler rutin iş-lemlerden geçirilerek histolojik olarak incelen-diler. Sonuçlar doğal diş yüzeyi ile tedavi edil-miş diş yüzeyi arasındaki aralıkta yeni periodon-tal ligament oluştuğunu gösterdi. Deney aralığı-na bakan bütün yüzeylerde yeni sement ve yeni bağ dokusu ataşmanı oluştuğu bulgulandı.

Anahtar Kelimeler : Periodontal ligament, klorheksidin, tetrasiklin, sitrik asit, yönlendiril-miş doku rejenerasyonu, bağ dokusu ataşmanı.

SUMMARY

In Vivo Responses of Periodontal Ligament Cells to Root Surfaces Treated by Various Methods.

The aim of study was to develop an experi-mental model which may facilitate evaluation of in vivo responses of periodontal ligament cells to different surfaces. In this study this experimental model was used to evaluate the influence of the nature of root surfaces on the migration and attachment of in situ periodontal ligament cells and formation of new connective tissue attachment. Root specimens were pre-pared, from periodontally diseased teeth which received mechanical and/or chemical treatment. In six mongrel dogs alveolar bone was exposed on the vestibular side of the premolars of lower quadrants. Then a fenestration on the alveolar bone exposing the root surface and having dimensions suitable to accept a root specimen was created on each root of the premolar teeth. Treated root specimens were placed into the fenestration with their treated root surfaces facing the recipient roots. Flaps were replaced and sutured. By this methodology periodontal ligament cells from the periphery of the fenes-tration were allowed to selectively repopulate the secluded space between the natural root surface and treated root surfaces. Thereby, res-ponses of viable and contiguous periodontal ligament cells to different root surfaces were evaluated on samples prepared 3rd. and 6th. weeks postoperatively for histologic observa-

G.Ü. Dişhek. Fak., Periodontoloji Anabilim Dalı. G.Ü. Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı. Gülhane Ask. Tıp Aka., Dişhek. Bilimleri Merkezi Periodontoloji Bölümü.

Page 10: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin İn Vivo Cevapları G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

iion. Morphologic and histometric evaluations were made on labic-lingual sections. Results have shown that a periodontal ligament was formed between the original root surface and the surface of the implanted root specimen. New cementum and connective tissue attach-ment were also observed on both root surfaces facing the secluded experimental space.

Key Words : Periodontal ligament; chlor-hexidine/therapeutic use; citric acid/therapeu-tic use; tetracycline/therapeutic use; guided tissue regeneration; connective tissue attach-ment.

GİRİŞ

Kronik periodontitis dişleri destekleyen do-kuların kaybına yol açar ve bağ dokusu ataşma-manını kaybederek açığa çıkan kök yüzeyleri pe-riodontal cep ortamının etkilerine maruz kalır (1,2). Açığa çıkan kök yüzeyleri yapısal de-ğişikliklere uğrar ve bakteriyel endotoksinlerin penetrasyonu da gerçekleşebilir (3-6). Açığa çı-kan kök yüzeylerinin temizlenmesi temel perio-dontal tedavinin en önemli prensiplerinden biri-dir. Temiz ve düzgün bir kök yüzeyi periodonta! dokuları tutan inflamatuar lezyonun çözülebil-mesi için başlıca gerekliliklerden biridir. Bu-nunla beraber, kök yüzeyleri yeterince temiz-lenmiş olsa bile geleneksel periodontal tedavi kazınmış kök yüzeyleri boyunca uzun epitel bağ-lantısı ile sonuçlanır ve önemli ölçülerde yeni bağ dokusu ataşmanı sağlanamaz (11). Diğer taraftan ideal periodontal tedavinin amacının kaybedilmiş periodontal dokuların rejenerasyo-nunu da içermesi gerektiği belirtilmiştir (7). Dişi destekleyen dokularda meydana gelen patolojik değişiklikleri geri döndürmek ve periodonsi-yumun güvenilir rejenerasyonunu sağlamak üze-re ortaya atılan yaklaşımlardan iki tanesi son zamanlarda önemli ölçüde dikkat çekmiştir (8). Bunlar :

1. Hastalıklı kök yüzeylerinin kimyasal ola rak tedavi edilmesiyle erken iyileşme dönemin de hücre ve fibril ataşmanının teşvik edilmesi (9) ve;

2. Yeni bağ dokusu ataşmanı oluşturma

yeteneğine sahip tek hücre grubu olduğu iddia edilen periodontal ligament hücrelerine yara bölgesine yerleşme önceliğinin verilmesi (10) olarak özetlenebilecek yaklaşımlardır.

Kök yüzeylerine asit uygulanarak yapılan kimyasal tedavi yaklaşımı ile hayvan deneyle-rinde yeni bağ dokusu ataşmanı oluşması teş-vik edilebilmiştir (9). Topikal asit uygulaması-nın amaçları yüzeyel smear tabakasının uzaklaş-tırılması (12), kök yüzeyinin detoksifikasyonu (13) ve yüzey demineralizasyonu ile kolajen lif-lerin açığa çıkartılmasıdır (14, 15).

Periodontal cerrahi tedaviyi takibeden iyi-leşme döneminde yara bölgesine toplanan hüc-reler oluşacak yeni dokunun ve iyileşmenin ka-rakterini tayin ederler (16). Periodontal yara böl-gesine ilk ulaşan hücreler tipik olarak dişeti epi-teline ait hücrelerdir. Çünkü bu hücrelerin ço-ğalma ve göç etme hızları periodonsiyumun di-ğer hücrelerine oranla çok daha fazladır (16). Nyman, Lindhe ve Karring tarafından yürütülen bir seri araştırma yeni sement ve yeni bağ do-kusu ataşmanı oluşturma yeteneğinin sadece periodontal ligament hücrelerinde bulunduğunu ortaya koymuştur. Bunu sağlamak için yara böl-gesinde çoğalma önceliğinin periodontal liga-ment hücrelerine verilmesini sağlayan bir tek-nik uygulanmalıdır (10, 17). Her iki yaklaşım da, yani kimyasal kök yüzeyi tedavisi ve yönlendiril-miş doku rejenerasyonu uvgulandıkları deney modelleri dahilinde olumlu sonuçlar vermişler-dir. Bununla beraber farklı deney modellerinin uygulanması ve bazı çelişkili sonuçlar, cereyan

Page 11: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

eden biyolojik olayların tam olarak anlaşılabil-mesini güçleştirmiştir. Örneğin kök yüzeyinin kimyasal tedavisinin etkileri ya replantasyon tekniği (18-20) ya kök parçalarının periodontal ligament içermeyen ortamlara implantasyonu (21-31) ya da hücre kültüründe incelenmiştir (32-37). Her ne kadar bu çalışmaların sonuçları asit ile muamele edilmiş kök yüzeylerine, periodon-tal ligament hücresi içermeyen ortamlarda bile yeni bağ dokusu ataşmanı sağlanabileceğini göstermiş ise de iyileşmekte olan bir perio-dontal yarada sitrik asit uygulamasının perio-dontal ligament fibroblastlarına karşı olumsuz etkiler yaptığını gösteren bulgular da mevcut-tur (38, 39).

Çeşitli kök yüzeyi tedavilerinin etkilerini inceleyen araştırmalarda, canlı periodontal li-gament hücrelerinin kök yüzeyinde öncelikle ço-ğalmasına imkân veren bir deney modeli bu za-mana kadar hiç kullanılmamıştır. Bu sebeple can-lılığını ve bütün biyolojik potansiyelini koruyan periodontal ligament hücrelerinin her hangi bir kimyasal faktörden etkilenmeden, değişik yön-temlerle tedavi edilmiş kök yüzeylerine karşı cevaplarını ve ataşman yönünden tercihlerini inceleyecek bir deney modeline ihtiyaç vardır.

Bu çalışmanın amacı periodontal ligament aralığına benzeyen ve onunla devamlılık göste-ren izole edilmiş bir boşluk yaratarak ve bu boşlukta periodontal ligament hücrelerinin önce-likle çoğalmasını sağlayacak in vivo bir deney modeli oluşturmaktır. Bu deney modelindeki boş-luğu çevreleyen iki kök yüzeyinden biri kolay-ca değişik özelliklere kavuşturulabileceğinden araştırmamızın ikinci bir amacı da geliştirilen deney modelini kullanarak değişik kök yüzeyi tedavilerinin periodontal ligament hücrelerinde uyandırdıkları cevapları incelemektir.

MATERYAL ve METOD

Bu çalışma periodontal yönden sağlıklı 6 adet genç mongrel köpek üzerinde yürütüldü. Cerrahi işlemler sırasında köpekler intramus-kuler Rompun (Bayer AG, Germany, 1 cc/10 kg) ve Ketalar (Parke-Davis Co., Morris Plains, NJ, 100 mg/10 kg) enjeksiyonu ile genel anestezi

altına alındılar. Deney periodounun başlangıcın-da köpeklerin alt ve üst çene kesici dişleri et-rafında cerrahi olarak oluşturulan ve ligatürler ile kronikleştirilen periodontal defektler hazır-landı, böylelikle 12 hafta boyunca bakteri plağı-na maruz kalan açık kök yüzeyleri elde edildi (Şe-kil 1).

Kök parçalarının hazırlanması :

Kök yüzeylerinin bakteri plağı ile kontami-ne olduğu 12 haftalık periodunun sonunda esas deneysel çalışma başlatıldı. Ligatürlü dişler çe-kilerek serum fizyolojik ile yıkandıktan sonra kökler üzerindeki periodontal ligament artıkla-rının hizasından çepeçevre bir çentik açılarak kök yüzeyinin ekspoze olan kısımları işaretlendi (Şekil 1). Deney modelimizde kullanılacak olan kök parçaları mine-sement bileşimi ile çevresel çentik arasında kalan ekspoze kök yüzeylerin-den hazırlandı. Kök yüzeyleri kazınıp düzleştiril-di. Daha sonra kron ve ekspoze olmamış apikal kök kısmı kesilip çıkartıldı. Kök kanalı yüksek devirde türbin ile irrigasyon altında genişletile-rek dentin duvarları inceltildi. En son olarak ta elde edilen içi boş kök silindirinin çeperlerine yapılan vertikal kesitlerle 4x2x1 mm boyutların-da kök parçaları hazırlanmış oldu. Her bir kök parçasının kronal kısmında pulpa tarafında bir oluk oluşturularak implantasyon sırasında yön ve yüzey tespiti için bir referans hazırlanmış ol-du (Şekil 1).

Her köpeğe toplam 8 adet kök parçası yer-leştirildi. Köpeklere implante edilen kök parça-ları her köpek için kendi dişlerinden hazırlandı. İmplantasyondan hemen önce kök parçaları dört gruba ayrıldı. Her grupta iki kök parçası mevcut olup, bir grup dışındakiler mekanik tedaviye ek olarak kimyasal muameleye de tabi tutuldular. Gruplar ve uygulanan kök yüzeyi tedavileri aşa-ğıda gösterildiği şekilde organize edildi :

Grup A : Kök düzeltmesi.

Grup B : Kök düzeltmesi ve sitrik asit uy-gulaması (pH = 1 sitrik asitin 1 dakika uygulan-ması ve ardından serum fizyolojik ile çalkala-ma).

Page 12: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin İn Vivo Cevapları G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ŞEKİL 1. Deney modelinin diagramatik olarak gösterilmesi

Grup C : Kök düzeltmesi ve tetrasiklin HCL uygulanması (pH = 1.9 tetrasiklin HCL {Sig-ma Chemical Co., St. Louis, MO}, 100 mg/ml 5 dakika uygulama ve ardından serum fizyolojikle çalkalama).

Grup D : Kök düzeltmesi ve % 4 klorhezi-din uygulaması (Hibitane, ICI Ltd., Macciesfield, Great Britain, 3 dakika uygulama ve ardından serum fizyolojik ile çalkalama).

İmplantasyon işlemleri :

Ligature edilmiş olan dişlerin çekimini ta-kiben bir araştırmacı kök parçalarını hazırlar-ken iki araştırmacı da aynı esnada implantasyon işlemlerini gerçekleştirdi. İmplantasyon işlem-leri mandibuler üçüncü ve dördüncü premolar dişler üzerinde uygulandı (Resim 1a). Dişlerin vestibüler yüzeyinde, gingival marjinden yakla-şık 1 cm apikalden geçecek şekilde lineer bir insizyon yapıldı. Bunu takiben korona! yönde tam kalınlık flep kaldırılarak alveoler kemik açı-ğa çıkartıldı (Resim 1b). Flep kaldırılırken den-to-gingival birleşimin bozulmamasına dikkat edildi. Açığa çıkartılan bukkal kemikte her bir dişin kökleri üzerinde ayrı ayrı olmak üzere fe-nestrasyon defektlerinin açılması işlemine ge-

RESİM 1b. Alveoler kemiğin açığa çkartılması.

çildi. Kemik keskileri kullanılarak, hazırlanmış olan kök parçalarının boyutlarına uygun (4x2 mm), fenestrasyon defektleri açıldı. Fenestras-yonlardan ortaya çıkan kök yüzeyleri kürete edi-lerek periodontal ligament artıkları uzaklaştırıl-dı ve bölge steril serum fizyolojik ile yıkandı. Daha sonra her bir fenestrasyonun içine bir adet kök parçası kapak tarzında yerleştirildi. Kök parçası yerleştirilirken tedavi edilmiş yüzeyinin deney bölgesindeki kök yüzeyine bakar tarzda olması sağlandı (Şekil 1 ve Resim 1d). Fenes-trasyon kenarlarında implante edilen kök parça-sı ile kemik duvarlarının birleştiği hat kalsiyum hidroksit patı ile kapatılarak buradaki aralık mü-hürlenmiş oldu (Resim 1e). Flepler4-0 ipek ip-

RESİM la. Deney bölgesinin operasyondan önceki görü-nümü.

Page 13: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

RESİM 1c. Fenestrasyon defektlerinin hazırlanması.

RESİM If. Deney bölgesinin sütürler ile primer olarak

kapatılması.

RESİM id. Kök parçalarının fenestrasyonlar içine iırtp-

lantasyonu.

RESİM 1e. Kök parçası ve fenestrsayon periferinin

CaOH ile kapatılması.

!ik ile sütüre edilerek tespit edildi ve operasyon bölgeleri primer oiarak kapatılmış oldu (Resim 1f). Böylece her köpeğe daha önce açıklanan 4 ayrı metod ile tedavi edilen kök parçalarından her grup için iki tane, toplam olarakta 8 adet kök parçası implante edilmiş oldu. Sütürler bir hafta sonra alındı. Postoperatif plak kontrolü için ilk iki hafta operasyon bölgelerine haftada üç kez % 0.2 chlorhexidine solüsyonu püskür-tülerek uygulandı, deney süresinin geri kalan kısmında haftada iki kez yine aynı CHX solüs-yonu ile fırçalama yapıldı.

Deney hayvanları postoperatif üçüncü ve altıncı haftalarda sakrifiye edildiler. Her dönem-de üç adet köpek sakrifiye edildi. Deney bölge-lerini içeren çene bölgeleri çıkartılarak % 10 formalin ile fikse edildi. Formik asit + sodyum sitrat solüsyonu ile yapılan dekalsifikasyonu ta-kiben her bir köke ait örnekleri parafin ile blok-landılar. Bukko-lingual yönde alınan 6 mikromet-re kalınlığındaki kesitler hematoxylin ve eosin ile boyanarak ışık mikroskobik incelemeye alın-dılar Morfolojik ve histometrik değerlendirmeler yapıldı. Kesitlerin histometrik değerlendirmesi kaiibrasyonlu oküler grid kullanılarak ve x 40 ile x 100 büyütmelerde yapıldı. Histometrik de-ğerlendirme için implantasyon bölgelerinde aşa-ğıdaki lineer ölçümler yapıldı (Şekil 2) :

a. Enstrümante edilmiş kök yüzeyinin bo-yu (milimetre olarak)

Page 14: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

. rs r

ŞEKİL 2. Histometrik değerlendirme için ölçülen lineeı mesafelerin şematik olarak gösterilmesi.

b. Enstrümante edilmiş kök yüzeyinde ye ni oluşan sementin uzunluğu (enstrümante edil miş kök yüzeyinin uzunluğuna oranı olarak)

c. Kök parçasının boyu (mm olarak)

d. Kök parçası üzerinde oluşan yeni semen tin uzunluğu (kök parçasının boyuna oranı ola rak) 4

e. Yeni oluşan kemik miktarı (mm olarak)

f. interdental aralığın genişliği (mm ola rak).

Her grup ve her dönem için ortalama değer-ler ve standart sapmaları hesaplanarak değer-lendirildi.

Tanımsal histolojik incelemeler ise aşağı-daki kriterlere göre yapıldı :

1. İnflamasyonun derecesi, 2. Ankiloz var-lığı ya da yokluğu, 3. Kök rezorpsiyonu varlığı ya da yokluğu, 4. Yeni sement oluşumu ve ye-ni bağ dokusu oluşumu.

BULGULAR

Bazı implantasyon bölgelerinde perforasyon ya da implantm kaybı gibi komplikasyonlar mey-dana geldi. Bu komplikasyonların gruplara göre dağılımı Tablo 1'de gösterilmiştir.

TABLO 1 : 3 ve 6 haftalık örneklerde komplikasyonların gruplara göre dağılımı.

Kök İncelenen kök3 HAFTA parçalarının sayısı parçası sayısıKök düzeltmesi 6 4

Sitrik asit 6 5 TTC 6 5 CHX 6 4 6 HAFTA

Kök düzeltmesi 6 4 Sitrik asit 6 5 TTC 6 4 CHX 6 5

Eksfoliye olan Perforasyon kök parçası sayısı sayısı

1 1 1 1 1 1

1

Page 15: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin in Vivo Cevapları G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Histolojik incelemelerde doğal diş yüzeyi ile implante edilen kök parçası arasında kalan aralığın periodontal ligamente çok benzeyen ve onunla devamlılık arzeden olgun bir bağ doku-suyla dolmuş olduğu gözlendi (Resim 2 ve 3). Bütün örneklerde deney bölgelerinin çoğunluk-la inflamasyondan uzak olduğu görülürken sa-

RESİM 3. interdental alandaki bağ dokusunun periodon-

tal ligament ile benzerliği ve onunla devamlı ğı izleniyor.

dece bir kaç örnekte hafif düzeyde inflamasyon varlığı izlendi. Bazı örneklerde kök implantının alveoler kemik ile yüzleşen kesik yüzeylerinde ve uygulanan tedavinin türüne bağlı olmaksızın ankiloz da gözlendi. Ankilozun nadiren tedavi edilmiş kök yüzeylerine doğru da uzandığı ve bu durumun daha ziyade apikal kısımda mey-dana geldiği dikkati çekti. Nadir olarak ta kök yüzeyine kemik spikülaları tarzında oluşan anki-lozlara rastlandı. Kök parçalarının dişeti bağ do-kusuna bakan yüzeylerinde aktif rezorbsiyon be-lirtileri mevcuttu. Apikal bölgede ankiloz göste-ren örneklerden bazılarında daha önceden bir rezorbsiyon oluştuğu ve bu rezorpsiyon çukur-larının da sement ya da kemik benzeri maddeyle dolduğu gözlendi. Yeni kemik formasyonu bütün örneklerde görüldü. Yeni kemik yapımı özellikle apikal bölgede daha yoğun olarak meydana gelmişti, interdental aralıkta da yeni kemik ya-pımı gözlendi (Resim 4 ve 5). interdental aralı-ğın genişliği arttıkça oluşan yeni kemiğin mik-tarıda doğru orantılı olarak artmaktaydı. Bütün örneklerde kök yüzeylerinin hemen hemen ta-mamen yeni sement ve yeni bağ dokusu ataş-

RESİM 4. Hem kök parçası hem de doğal kök yüzeyi

üzerinde önemli miktarda yeni sement mey-dana geldiği görülmektedir, interdental ara-lıkta artifaktüel ayrılma ve yeni kemik oluşu-muda gözleniyor. 6 haftalık tetrasiklin örneği. İmplante edilen kök parçası resmin sol tara-fında görülüyor.

RESİM 2. İmplantasyon alanının genel histolojik görünümü

Page 16: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

■ ■ ■ ■ ■ . . ■ ■ ■ » < ■ ■ ■ ■ : ■ ■ ■ ■ . . ■ . ■ ■

' İİİİ f(V • ' ■ ''i,vk:*4

: i

* ■ • • ■ ■ • : ■ . ■ ; ■ . ■ . . ■ ■ :

. . . ■ . ■ . ■ " ■

. . . ■ ■ : ■ ■ ■ : ■ ■ ...

■ . . ; . . , . ; , : . ■ • ■ - .

RESİM 5. 6 haftalık l'tök düzeltmesi örneğinde yeni se-ment ve deneysel aralıkta yeni kemik oluşu-mu görülmektedir.

manı ile örtüldüğü gözlendi (Resim 6 ve 7). Altı haftalık örneklerde oluşan yeni sement mikta-rında artış olduğu dikkati çekiyordu. İmplante edilen kök parçalarının yüzeylerinde de önemli

RESİM 7. 6 haftalık klorheksidin örneği. Her iki yüzeyde de yeni sement oluşumu belirgin olarak görü-lüyor. Doğal kök yüzeyi soldadır.

miktarlarda yeni sement ve yeni bağ dokusu ataşmanı meydana gelmişti (Resim 4-8).

Genel histomorfolojik tablo. 3 ve 6 haftalık örnekler arasında çok önemli farklılıklar bulun-madığını gösterdi. Histomorfolojik incelemelere ait bulgular Şekil 3 a ve 3 b'de özetlenmiştir.

fİİ illi! ■Şilili İiİİfl

RESİM 6. Resim 3'teıı büyütülmüş alan. 3 haftalık klor-

heksidin emeği. Her iki kök yüzeyi arasında «yeni periodontal ligament» oluşmuştur. Doğal kök yüzeyi resmin sağındadır.

RESİM S. 6 haftalık sitrik asit örneğinde yeni sement

ve yeni bağ dokusu ataşmanı izleniyor. Doğal kök yüzeyi resmin solundadır.

Hit. . ■ ' . ■ ■ . . . . . ■ ■ . . . ■ . ■ : . .

wtiBk

■l

!

Page 17: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin İn Vivo Cevapları G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

HAFTA iSPLAMASYCN AİKİIO: REZOF.r Sİ YCN YEKİ SEMENT AIASiM

3 D I D D I D I O o o o O o O o O O o o o o O © o o o o o o o o o o o o o O o © o

HAFTA IiFL«J.:'W REZORCSİVCN VEÜİ 8EKNT kTA$IM

6 I üı D I D r O O o o O o eiş:-

o o o O o Ü © o o o o o oCH)

o o o O o © © ©

o

Üü haftalık örneklere ait histometrik öl-çümlerin sonuçları Tablo 2'de gösterilmektedir. Bu sonuçlara göre sitrik asit ile tedavi edilmiş olan kök yüzeylerinde yeni sement formasyonu diğer örneklere oranla daha yüksek değerlere ulaşmıştır. Tablo 3, altı haftalık örneklerde de aynı eğilimin tekrarlandığını göstermektedir.

ŞEKİL 3a. ve 3b. Histomorfolojik gözlemlere ait bulgu-ların şematik olarak özetlenmesi. Şekil 3a da 3 hafta, 3b de ise 6 haftalık örnekler sunulmak-tadır. (D : doğal diş yüzeyi, I : kök parçası implantı; her bulgu için yuvarlağı çevreleyen çizgi kalınlaştıkça ilgili örneğe ait histolojik bulgunun kuvvetlendiği ifade edilmektedir.)

TABLO 2. 3 haftalık örneklerde histometrik ölçüm sonuçları

a b c d e f

KD SA TTC CHX

4.30 + 0.17 4.70±0.16 4.18 + 0.15 4.75 + 0.22

91.40 ±4.84 85.62 + 0.18 85.07±0.16 86.13±0.05

3.30 + 0.08 3.58±0.08 3.30 + 0.07 3.53±0.10

59.85 ±0.90 81.58+1.18 64.25 + 0.90 60.99 + 0.73

1.12 + 0.04 1.33 ±0.03 2.13±0.02 1.43±0.01

0.43 ±0.03 0.47±0.02 0.64 ±0.03 0.43±0.02

TABLO 3. 6 haftalık örneklerde histometrik ölçüm sonuçları

a D c d e f

KD SA TTC CHX

4.70 + 0.24 4.44 + 0.31 4.50±0.29 5.08 + 0.26

73.25 ±0.03 97.11 ±0.38 90.45±0.02 85.16±0.05

3.40 + 0.16 3.20 ±0.07 3.50 + 0.16 3.60±0.16

63.95+1.04 90.62±0.21 73.56±0.84 64.99±0.77

1.34 ±0.02 1.34 + 0.01 1.93 + 0.02 1.33 + 0.02

0.61 ±0.01 0.45±0.01 0.67±0.01 0.54±0.01

K.D. : kök düzeltmesi, S.A. : sitrik asit, TTC : tetrasiklin, CHX : klorheksidin a : Enstrümante edilmiş kök yüzeyinin boyu (mm olarak] b : Enstrümante edilmiş kök yüzeyinde yeni oluşan sementin uzunluğu (enstrümante edilmiş kök yüzeyinin

uzunluğuna oranı olarak) c : Kök parçasının boyu (mm olarak) d : Kök parçası üzerinde oluşan yeni sementin uzunluğu (kök parçasının boyuna oranı olarak) e : Yeni oluşan kemik miktarı (mm olarak) f : interdental aralığın genişliği (mm olarak).

Page 18: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

TARTIŞMA

Periodontal hastalık sonucunda kaybedilen destek dokuların rejenerasyonu periodontal te-davinin ana hedeflerinden birisidir (7). Yeni bağ dokusu ataşmanı oluşması için kök yüzeyinde periodontal ligament kaynaklı hücrelerin önce-likle çoğalması gerektiği bugüne kadar yapılmış bir çok çalışmada gösterilmiştir (10,17, 40). Öte yandan kök yüzeylerinin kimyasal tedavisi ile yeni ataşman oluşumunun teşvik edilebileceği-ne dair bulgular da mevcuttur (8, 9, 41-43).

Bu konuda yapılmış olan çalışmalar ince-lendiğinde literatürde çelişkili bulgulara rast-lanmaktadır. Asit uygulanan ve uygulanmayan kök yüzeylerini karşılaştıran pek çok çalışmada asit uygulamasının yeni ataşman oluşumunu art-tırdığı yolunda sonuçlar rapor edilmiştir (8, 9, 14,18-20,26,29,31,43,44). Diğer bazı deney-sel ve klinik çalışmalar ise asit uygulamanın her hangi bir yararlı etkisinin tespit edilemedi-ğini bildirmiştir (23, 25, 45-49). Alan Poison ve ekibinin yürüttüğü bir seri deneysel çalışma konu üzerindeki tartışmaların daha da artmasına neden olmuştur. Çünkü bu araştırmacılar asit uygulanmış dentin yüzeylerine periodontal li-gament hücrelerinin bulunmadığı ortamlarda dahi yeni ataşman sağlanabildiğini göstermiş-lerdir (9, 24, 26, 29-31). Nyman, Karring, Lind'ne ve arkadaşları tarafından yapılan seri çalışma-larda ise periodontal ligamentin hücreleri dıışn-daki hücrelerin yeni bağ dokusu ataşmanı oluş-turma yeteneklerinin bulunmadığı ortaya kon-muştur. Bu farklı bulgular bir yere kadar uygu-lanan deney modelleri arasındaki farklılıklar ile açıklanabilir. Periodontal literatürde pek çok ge-lişmiş deney modeli uygulandığı görülmektedir (20,23, 25, 26, 28, 32, 33, 37, 50, 51). Ancak kimyasal etkilere maruz kalmamış periodontal ligament hücrelerinin selektif olarak çoğalma-sına imkân veren ve onların değişik yüzeylere karşı cevaplarının inceleneceği bir deney mo-deli henüz ortaya konamamıştır. Periodontal yara iyileşmesinde cereyan eden olayların biyolojisinin incelenmesinde sık kullanılan modellerden biri de fenestrasyon defektlerinin kullanılmasıdır (40, 52, 53). Fakat bu modelin kullanımında ancak ekspoze olmamış kök yüzeylerinin incelenebilmesi mümkündür. Diğer taraftan kim-

yasal ajanların fenestrasyon defektlerine direkt uygulanmasının periodontal ligament hücreleri üzerine olumsuz tesir ettiği de rapor edilmiştir (38, 39).

Bu çalışmamızda sunulan in vivo deney mo-deli değişik metodlarla tedavi edilmiş kök yü-zeylerinin incelenmesi için, izole bir aralık ya-ratılarak içine öncelikle periodontal ligament hücrelerinin çoğalabileceği bir fenestrasyon sis-temini ortaya koymaktadır.

Başta sitrik asit olmak üzere çeşitli kim-yasal maddeler yeni ataşman oluşumunu teşvik etmek üzere kök yüzeylerine uygulanmıştır (8, 9,42). Son yıllarda tetrasiklin HCL'de kök yü-zeylerini şartlandırmak üzere kullanılabilecek biyokimyasal maddeler arasında umut verici so-nuçlar ortaya koymuştur (24,43, 44, 54). İyi bi-linen antiplak özelliklerinin yanısıra klorhekzi-din'de % 4'lük solüsyon olarak kullanıldığında dentin kolajen liflerini açığa çıkartmada olduk-ça etkin bulunmuştur (55).

Çalışmamızın bulguları deneysel olarak oluşturulan aralıklarda periodontal ligamente son derece benzeyen bir bağ dokusu oluştuğunu göstermiştir. Bu dokuyu periodontal ligament olarak adlandırmak uygun olabilir, çünkü hem direkt olarak periodontal ligamentten kaynak al-maktadır hem de periodontal ligament ile devam-lılık göstermektedir. Kontrol yüzeylerinde yani ekspoze olmamış doğal kök yüzeylerinde bağ dokusu ataşmanının tamamen rejenere olduğu gözlendi. Kök parçalarının tedavi edilmiş yüzey-lerinde oluşan yeni sement ve yeni bağ dokusu ataşmanının miktarı periodontal ligament hüc-relerinin kök yüzeyi özellikleri ile ilgili tercih-lerinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Farklı kök yüzeyi tedavileri test edilen kök parçaları üzerinde değişik miktarlarda yeni se-ment ve yeni bağ dokusu ataşmanı oluşumuyla neticelendi. Sitrik asitle tedavi edilen kök yü-zeylerine ait bulgular diğer yöntemlerle tedavi edilen kök yüzeylerine ait bulgulara oranla da-ha yüksek ataşmanı değerlerine ulaşıldığını gös-terdi. Bu bulgumuz, sitrik asit uygulamalarının yeni ataşmanı teşvik ettiğini ortaya koyan araş-tırmaların sonuçları ile uyum halindedir (8, 9,

10

Page 19: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin İn Vivo Cevapları G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

19,29,30,43). Bununla beraber bizim çalışma-mızda periodontal ligament hücrelerinin sitrik asitin etkisine maruz bırakılmadığı, dolayısıyla bu maddenin muhtemel zararlı etkilerinden ko-runduğu da unutulmamalıdır. Diğer üç tedavi grubunu oluşturan kök düzeltmesi, kök düzelt-mesi + tetrasiklin HCL uygulaması, ve kök dü-zeltmesi + klorhekzidin uygulaması birbirine çok benzeyen sonuçlar gösterdi. Bu uygulamalar ile tedavi edilen kök yüzeylerinde de önemli miktarlarda yeni ataşman oluştuğu bulgulandı. Frantz ve Poison (24) dentinin tetrasiklin ile de-mineralize edilmesinin başlangıçta hücre ataş-manını arttırmasına rağmen bunun daha sonra-dan bağ dokusu ataşmanına dönüşmediğini bil-dirmişlerdir. Bizim çalışmamızda tetrasiklin ile tedavi edilen kök yüzeylerinde yeni ataşman meydana gelmesi bu araştırmacıların bulguları ile uyumlu değildir. Bu farklı bulgu deney mo-delleri arasındaki farklılık ve bizim çalışmamız-daki daha uzun iyileşme dönemleri ile açıklana-bilir. Klorhekzidin uygulamasıda yeni ataşman miktarlarını arttırmada etkili olmamıztır. Bu bul-gumuz da Lai, O'Leary ve Kafrawy'nin (56) bul-guları ile uyumludur. Öte yandan Alleyn ve arka-daşlarının (57) bildirdiği klorhekzidin'e ait olum-suz etkiler bizim çalışmamızda gözlenmemiştir. Bunun sebebi de, geliştirmiş olduğumuz deney modelinin periodontal ligament hücrelerini muh-temel kimyasal etkilerden korumuş olması ile açıklanabilir. Sadece mekanik yöntemle tedavi ettiğimiz ekspoze olmuş kök yüzeylerinde de önemli miktarlarda yeni ataşman meydana gel-mesi periodontal ligament hücrelerinin yeni ataşman oluşumunda oynadıkları önemli rolün bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu bulgu-muz asit ile tedavi edilmeyen kök yüzeylerinde yeni ataşman meydana gelmediğini ileri süren bazı araştırmaların bulguları ile ters düşmekte-dir (20, 26, 28-30). Ancak bahsedilen bu araştır-malar asit uygulanmamış kök yüzeylerini perio-dontal ligament hücresi içermeyen ortamlarda test etmişlerdir. Bizim deney modelimizde ise yara ortamında periodontal ligament hücreleri-nin de bulunması asit uygulanmamış kök yüzey-lerinde de yeni ataşman oluşmasını sağlamıştır. Bu bulgu yönlendirilmiş doku rejenerasyonu kav-ramını kuvvetle desteklemektedir.

Bu çalışmanın bulgularına göre aşağıdaki sonuçlara varılmıştır :

1. Kök yüzeylerinin periodontal ligament hücreleri tarafından öncelikle işgal ediimesi, ye ni ataşman oluşumu açısından, kimyasal tedavi den daha önemli bir faktördür.

2. Kök yüzeylerinin sitrik asit ile tedavisi, periodontal ligament hücreleri kimyasai etkiler den korunduğunda ve yönlendirilmiş doku reje nerasyonu prensipleri uygulandığında, yeni ataş man] teşvik edebilmektedir.

3. Geliştirdiğimiz deney modeli periodon tal ligament hücrelerinin değişik yüzeylere kar şı cevaplarının incelenebilmesi potansiyeline sahiptir.

K A Y N A K L A R

1. Listgarten, M.A. : Pathogenesis of periodontitis. J. Clin. Periodontol., 1 3 - 418-425, 198G.

2. Loe, H., Anerud, A., Boysen, H., Morrison, E.: Natural history of periodontal disease in man. J. Clin. Perio dontol., 13 : 431-40, 1986.

3. Selvig, K.A. : Ultrastructural changes in cementum and adjacent connective tissue in periodcntal dise ase. Acta. Odont. Scand., 24 : 459-500, 1966.

4. Aleo, J.J., De Renzis, FA., Farber, P.A., Varbencoeur, A:P. : The presence and biologic activity of cemen tum bound endotoxin. J. Periodontol., 45: 672-675, 1974.

5. Daly, C.G., Seymour, G.J., Kieser, J.B., Corbet, E.F. : Histological assessment of periodontally involved cementum. J. Clin. Periodontol , 9 : 266-274, 1982.

6. Aleo, J.J., Vandersall, CD.: Cementum : Recent concepts related to periodontal disease therapy. Dent. Clin. North America, 24 : 627-650, 1980.

7. Stahl, S.S. : Repair potential of the soft tissue root interface. J. Periodontol., 48 : 545-552, 1977.

8. Egelberg, J. : Regeneration and repair of periodontal tissues. J. Periodont. Res., 22 : 233-242, 1987.

9. Poison, A.M. : The root surface and regeneration : Present therapeutic limitations and future biologic potentials. J. Clin. Periodontol., 13: 995-999, 1986.

10. Nyman, S., Lindhe, J., Karring, T. : Reattachment- New Attachment In : Lindhe J. ed. Textbook of cli nical periodontology, Copenhagen : Munksgaard :

409-429, 1989.

11. Wirthlin, M.R. : The current status of new attachment therapy. J. Periodontol., 52 : 529-544, 1981.

11

Page 20: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 PARLAR, BALOŞ, OYGÜR, SALIRLI, GAZİOĞLU

12. Poison, A.M., Frederick, G.T., Ladenheim, S.. Hanes. P.J. : The production of a root surface smear layer by instrumentation and its removal by citric acid. J. Periodontol., 55 : 443-446, 1984.

13. Olson, R.H., Adams. D.F., Layman, D.L. : Inhibitory effect of periodontally diseased root extracts of the growth of human gingival fibroblasts. J. Periodontol., 592 596, 1985.

14. Garret, S., Crigger, M., Egelberg, J.: Effects of citric acid on diseased root surfaces. J. Periodont., Res., 13 : 155-163, 1978.

15. Daryabegi, P., Pameijer, C.H., Ruben, M.P. : Topo graphy of root surfaces treated in vitro with citric acid, elastase and hyaluronidase. A scanning electron microscopic study. Part II., J. Periodontol., 52 : 736- 742, 1981.

16. Melcher, A.H. : On the repair potential of periodon- tal tissues. J. Periodontol., 47 : 256-260, 1976.

17. Caffesse, R.G., Becker, W. : Principles and technique of guided tissue regeneration. Dent. Clin. North America, 35: 479-494, 1991.

13. Klinge, B., IMilveus, R., Selvig, K.A. : The effect of citric acid on repair after delayed tooth replantation in dogs. Acta. Odont. Scand., 42 : 351-359, 1984.

19. Poison, A.M., Proye, M.P. : Effect of root surface al terations on periodontal wound healing. II. Citric acid treatment of the denuded root. J. Clin. Periodontol., 9 : 441-454, 1982.

20. Proye, M.P., Poison, A.M. : Effect of root surface alterations on periodontal healing. I. Surgical denu dation. J. Clin. Periodontol., 9: 428-440, 1982.

21. Aukhil, I., Pettersson, E., Suggs, C. : Periodontal wound healing in the absence of periodontal liga ment cells. J. Periodontol., 58 : 71-77. 1987.

22. Aukhil, I., Suggs, C, Pettersson, E. : Healing follo wing implantation of partially demineralized roots in palatal connective tissue. J. Periodont. Res., 21 : 596- 575, 1986.

23. Dreyer, W.P., Van Heerden, J.D. : The effect of citric acid on the healing of periodontal ligament free, healthy root horizontally implanted against bone and gingival connective tissue. J. Periodont. Res., 21 : 210-220. 1986.

24. Frantz, B., Poison, A.M. : Tissue interactions with dentin specimens after demineralization using tetra- cycline. J. Periodontol., 59: 714-721, 1988.

25. Gottlow, J., Nyman, S., Karring, T. : Healing following citric acid conditioning of roots implanter into bone and gingival connective tissue. J. Periodont. Res., 19 : 214-220, 1984.

26. Hanes, P.J., Poison, A.M., Ladenheim, S. : Cell and fiber attachment to demineralized dentin from normal root surfaces. J. Periodontol., 56 : 752-765, 1985.

27. Hanes, P.J., Poison, A.M.: Cell and fiber attachment to demineralized cementum from natural root sur faces. J. Periodontol., 60 : 188-189, 1989.

28. Lopez, N.J., Belvederessi, M. : Healing following implantation of healthy roots, with or without perio dontal ligament tissue, in the oral mucosa. J. Perio dontol., 54 : 283-290, 1983.

29. Lopez, N.J. : Connective tissue regeneration to perio dontally diseased roots, planed and conditioned with citric acid and implanted in the oral mucosa. J. Pe riodontol., 55 : 381-390, 1984.

30. Poison, A.M., Ladenheim, S., Hanes, P.J. : Cell and fiber attachment to demineralized dentin from perio- dontitis affected root surfaces. J. Periodontol., 57 : 235-246, 1986.

31. Poison, A.M., Hanes, P.J. : Cell and fiber attachment to demineralized dentin. A comparison between nor mal and periodontitis affected root surfaces. J. Clin. Periodontol., 14 : 357-365, 1987.

32. Aukhil, I., Fernyhough, W.S. : Orientation of gingival fibroblasts in simulated periodontal spaces in vitro. J. Periodontol., 57: 405-412, 1986.

33. Boyko, G.A., Melcher, A.H., Brunette, D.M.: Forma tion of new periodontal ligament cells implanted in vivo after culture in vitro. A preliminary study of transplanted roots in the dog. J. Periodont. Res., 16 : 73-88, 1981.

34. Cogen, R.B., Al-Joburi, W., Gantt, D.G., Denys, F.R. : Effect of various root surface treatments on the attachment and growth of human gingival fibroblasts: Histologic and scanning electron microscopic eva luation. J. Clin. Periodontol., 11 : 531-539, 1984.

35. Fernyhough, W.S., Page, R.C. : Attachment, growth and synthesis by human gingival fibroblasts on de mineralized or fibronectin treated normal and disea sed tooth roots. J. Periodontol., 54: 133-141, 1983.

36. Pitaru, S., Gray, A., Aubin, J.S., Melcher, A.H.: The influence of the morphological and chemical nature of dental surfaces on the migration, attachment and orientation of human gingival fibroblasts in vitro. J. Periodont., Res., 19: 408-418, 1984.

37. Pitaru, S., Melcher, A.H. : Organization of an orien ted fiber system in vitro by human gingival fibro blasts attached to dental tissue : Relationship bet ween the cells and mineralized and demineralized tissue. J. Periodont., Res., 22: 6-13, 1987.

38. Aukhil, I., Pettersson, E.: Effect of citric acid con ditioning on fibroblast cell density in periodontal wounds. J. Clin. Pfiriodontol., 14 : 80-84, 1987.

39. Pettersson, E., Aukhil, I.: Citric acid conditioning of roots effects guided tissue regeneration in experi mental periodontal wounds. J. Periodont., Res., 21 : 543-552, 1986.

Page 21: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Periodontal Ligament Hücrelerinin İn Vivo Cevaplan G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

40. Nyman, S., Gottlow, J., Karrir.g, T., Lindhe, J : The regenerative potential of the periodontal ligament. An experimental study in the monkey. J. Clin Perio- dontol., 9 : 257-265, 1982.

41. Morris. M.L. : The inductive properties of human dentin and cementum. J. Psriodontol., 56: 699-701, 1985.

42. Nightingale, S.H., Sheridan, P.J. : Root surface de- mineralization in periodontal therapy : Subject review. J. Periodontol., 53 : 611-618, 1982.

43. Wikesjo, U.M.E., Claffey, N., Christersson, L.A., et.al: Repai rof periodontal furcation defects in beagle dogs following reconstructive surgery including root surface demineralization with tetracycline hydro- chloride and topical fibronectin application. J. Clin. Periodontol., 15: 73-80, 1988.

44. Terranova, W.P., Franzetti, L.C., Hie, et.al. : A bio chemical approach to periodontal regeneration : Tet racycline treatment of dentin promotes fibroblast adhesion and growth. J. Periodont. Res., 21 : 330-337, 1986.

45. Aukhil, I., Greco, G., Suggs, C, Torney, D. : Root resorption potentials of granulation tissue from bone and flap connective tissue. J. Periodont., Res., 21 : 531-542, 1986.

46. Marks, S.C., Mehta, N.R. : Lack of effect of citric acid treatment of root surfaces on the formation of new connective tissue attachment. J. Clin. Periodon tol., 13: 109-116, 1986.

47. Moore, J.A., Ashley, F.P., Waterman, C.A. : The effect on healing of the application of citric acid during replaced flap surgery. J. Clin. Periodontol., 14 : 130- 135, 1987.

48. Alger, F.A., Solt, C.W., Vuddhakanok, S., Miles, K. : The histologic evaluation of new attachment in perio- dontally diseased human roots treated with tetra cycline hydrochioride and fibronectin. J. Periodontol., 61 : 447, 1990.

49. Smith, B.A., Mason, W.E., Morrison, E.C., Caffesse, R.G. : The effectiveness of citric acid as an adjunct to surgical re-attachment procedures in humans. J. Clin. Periodontol., 13 : 701-708, 1986.

50. Aukhil, I., Iglhaut, J., Suggs, C, Schaberg, T.V., Man- dalinich, D. : An in vivo model to study migration of cells and orientation of connective tissue fibers in simulated periodontal spaces. J. Periodont., Res., 20 : 392-402, 1985.

51. Bernstein, A.B., Preisig, E., Schroeder, H.: Formation of a new fibrous attachment to human dental roots. A new in vitro model for studying periodontal rege neration. Cell Tissue Res., 254 : 659-670, 1988.

52. Aukhil, I., Simpson, D.M., Suggs, C, Pettersson, E. : In vivo differentiation of progenitor cells of the periodontal ligament. An experimental study using physical barriers. J. Clin. Periodontol., 13 : 862-868, 1986.

53. Caton, J., De Furia, E.L., Poison, A.M., Nyman, S. : Periodontal regeneration via selective cell repopula- tion. J, Periodontol., 58 : 546-552, 1987.

54. Wikesjo, U.M.E., Baker, P.J., Christersson, L.A., et.al.: A biochemical approach to periodontal regeneration: Tetracycline treatment conditions dentin surfaces. J. Periodont., Res., 21 : 322-329, 1986.

55. Slater, C.: A scanning electron microscope study of the effects of various agents on instrumented perio- dontally involved root surfaces. Master's Thesis, Indiana University School of Dentistry, 1983.

56. Lai, H., O'Leary, T.J., Kafrawy, A.: The effect of different treatment modalities on connective tissue attachment. J. Periodontol., 57: 604-612.

57. Alleyn, CD., O'Neal. R.B., Strong, S.L., Scheidt, M.J., Van Dyke, T.E., Me Pherson, J.C. : The effect of chlor- hexidine treatment of root surfaces on the attach ment of human gingival fibroblasts in vitro. J. Perio dontol., 62 : 434-438, 1991.

13

Page 22: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 23: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 15-20, 1994

DİREKT VE ÎNDİREKT KOMPOZİT RESTORASYONLARDAN MİKROSIZINTININ KARŞILAŞTIRILMASI

Sis DARENDELİLER YAMAN', Hülya CAN**, Tayfun ALAÇAM*" Deniz ERDOĞAN****, Gülten ALAN KARABAY*****

Ö Z E T

Bu çalışmada üst kesici ve küçükazı dişle-re class V tipi kaviteler açılarak, direkt ve in-direkt yöntemler ile kompozit dolgu uygulaması yapıldı. Kompozit dolgunun direkt olarak uygu-landığı kavitelerde minede, bir gruba «concave-bevel», diğer gruba «butt-joint» tip preparasyon yapıldı. Kompozit dolgunun yerleştirilmesinden sonra tüm gruplardaki, mikrosızıntı değerleri is-tatistiki olarak karşılaştırıldı. İndirekt kompozit uygulamasının, diğer gruplara göre daha iyi so-nuç verdiği gözlemlendi.

Anahtar Kelimeler : Kompozit resinler, ke-nar sızıntısı, mine preparasyon teknikleri.

SUMMARY

Comparison of Microleakage in Direct and Indirect Composite Restorations

In this study the composite restorations were placed to Class V cavities of maxillary central incisors and premolars by using various direct and indirect methods. During direct appli-cations one group was prepared by using con-cave-bevel, and the other group was prepared with butt-joint type technique. All the prepara-tions were done in enamel. After the placement of the composite restorations, the microleakage values of all groups were statistically compa-red. It has been observed that the indirect app-lications give better values.

Key Words : Composite resins, marginal leakage, enamel preparation techniques.

GİRİŞ

Günümüzde sürekli gelişim gösteren dolgu malzemeleri birçok avantajlar gösterirken, mik-rosızıntı sorunu halen tam olarak çözülememiş-tir. Dolgu malzemelerinin polimerizasyon büzül-meleri sonucunda marjinal adaptasyonun tam olarak sağlanamaması, oluşan bu aralıktan sı-zıntılara neden olur. Bu ise hem dolgu malzeme-sinin kalitesinin bozulmasına, hem de dişin sağ-lıklı yapılarının zarar görmesine neden olur. Bu olumsuz sonuçlardan kaçınmak için çeşitli uy-gulamalar geliştirilmiştir. Bunların bir bölümü sürekli uyguladığımız asitle dağlama ve bağla-yıcı ajan kullanımıdır. Bu uygulamaların sızıntıyı engellediği bilinmektedir (4, 7,11).

Mikrosızıntıyı etkileyen faktör restorasyo-

nun yapıldığı bölgedir. Özellikle dişeti ile temas-ta olan servikal bölgenin cep sıvısı akışına da-ha açık olması nedeniyle restorasyonun mikro-sızmtıya açık olduğu ortadadır. Bunların yanısı-ra kavite preparasyonu da önemli olmaktadır. Kavite sınırları ile restorasyon arasında doğru orantılı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle de-ğişik preparasyonlar uygulanmış ve etkileri be-lirtilmiştir (7, 8). Yine inley yapımlarının da sı-zıntı çalışmalarında olumlu sonuçlar verdiği be-lirtilmektedir (1,10). Bunlar gözönüne alındığın da restorasyon işlemlerinde gerek kullanılan

* G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. ABD, Dr. *' G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. ABD, Dt. •** G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. ABD, Prof. Dr. '*** G.Ü. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji ABD, Prof. Dr. * * * * * G.Ü. Tıp Fak. Histoloji ve Embri. ABD, Araş. Gör.

15

Page 24: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Kompozit Restorasyonlarda Mikrosızıntı G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

malzemenin gerekse kavite preparasyonunun sı-zıntı açısından önemli etkileri olduğu bilinmek-tedir.

Biz de çalışmamızda class V tipi restoras-yonlarda «butt-joint» ve «concave bevel» tipi mine preparasyon teknikleriyle yapılan direkt kompozit uygulaması ile indirekt uygulanan kom-pozit dolguların mikrosızıntıya olan etkilerini karşılaştırdık.

"üui t - joint

MATERYAL ve METOD

Bu çalışma için yeni çekilmiş, çürüksüz üst kesici ve küçükazı dişler kullanıldı. Diş kronun-da mikrosızıntıyı dolaylı olarak etkileyecek bir takım defektlerden kaçınmak amacıyla dişler te-ker teker gözden geçirildi. Dişlerin tümü önce mekanik olarak temizlendi, gruplara bölündü ve oda sıcaklığında serum fizyolojik içinde bıra-kıldı. Tüm dişlerin bukkal yüzeylerine olabildi-ğince uniform class V tipi kaviteler 56 numaralı tungsten karbid fissür frezle açıldı. Gingival sınırları mine-sement bileşiminde bulunan kavi-telerin boyutları 4x2x2 mm idi. Dişler uygula-nacak işlemler nedeniyle üç gruba bölündü.

I. Grup : Class V kavitelerin, kavite yüzey kenarlarına 90°'lik açı ile bitirme işlemi yapıla rak «butt-joint» tipi preparasyon uygulandı (Şe kil 1). Kavite tabanına cam-iyonomer siman yer leştirildi. Minede kavite kenarlarına asit jel uy gulandı, 60 sn. beklenip, suyla yıkandı ve 20 sn. hava ile kurutuldu. Dentin bağlayıcısı uygula nıp, hava ile kurutuldu. Bunun üzerine bağlayı cı ajan tüm kaviteye uygulanıp, 20 sn. ışınla po- limerize edildi. Daha sonra kompozit dolgu (Cha risma, Heraeus Kulzer GmbH) yerleştirilerek ışın ile sertleştirildi. Bitirme diskleriyle işlem tamamlandı.

II. Grup : Minede kavite yüzey kenarlarına «concave bevel» preparasyonu uygulandı (Şe kil 1). I. grup ile benzer uygulamalar yapılarak ışınlı kompozit ile restore edildi. Polisaj ile iş lemler tamamlandı.

IH. Grup : Bu grupta inley tipi restorasyon için açılmış olan kaviteden, önce lastik esaslı ölçü maddesi (Optosil, Bayer, Germany) içine

11 Concave - bevel " ŞEKİL 1. Çalışmada uygulanan inine preparasyon tek-

nikleri.

uygulanmış, lastik esaslı diğer ölçü maddesi (Xentopren, Bayer, Germany) ile ölçü alındı. Alı-nan ölçü içine sert alçı dökülerek kavitelerin ne-gatif modelleri elde edildi. Elde edilen model üzerinde yapılan izolasyondan sonra buraya ışınlı kompozit uygulandı. Burada sertleşmesi ta-mamlanan dolgular daha sonra siman uygulan-mış inley kavitelerinde kontrolleri yapılarak, Dual cement (Ultra-Bond Kit with Cerinate Pri-me, Den-Mat Cop. 1729, Santa Maria, C.A. 93 456 800/4 DEN-MAT) ile yapıştırıldı. Polisaj uy-gulandı. Restorasyon işleminden sonra tüm diş-ler dolguların polimerizasyonu tamamlanana ka-dar distile su içinde 24 saat bekletildi. Bu süre sonunda dişler 4±2°C'de 1 dk ve 60±2°C'de 1 dk. süreyle olmak üzere 100 kez termal sikluse alındı. Daha sonra dişler kurutulup, restorasyon-ların etrafında 2 mm'lik bir açıklık bırakılarak her tarafına tırnak cilası uygulandı. Dişlerin kök-leri alimünyum folye ile kaplanıp tekrar tırnak cilası uygulandı. % 0.5'lik bazik fuksin içinde ha-zırlanmış dişler 24 saat süreyle 37°C'da bekle-tildi. Bu süre sonunda dişlerdeki tüm kaplayıcı

16

Page 25: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 YAMAN, CAN, ALAÇAM, ERDOĞAN, KARABAY

malzeme ve tırnak cilaları kaldırıldı ve boya pe-netrasyonunun olup olmadığının gözlenmesi amacıyla dişler bukko-lingual yönde kesilerek stereomikroskopda incelendi. Kesici dişlere ait örnekler Resim 1, 2 ve 3'de, premolar dişlere

ait örnekler Resim 4, 5 ve 6'da gösterildi. Bu ör-nek resimler ve elde edilen diğer kesitler değer-

RESİM 1. «Concave-bevel» tip direkt yöntemin uygulan-mış olduğu kesici dişin kesiti.

RESİM 4. İndirekt yöntemin uygulanmış olduğu küçük azı dişin kesiti-

'«■■■ RESİM 2. «Concave-bevel» tip direkt yöntemin uygulan-

mış olduğu kesici dişin kesiti.

RESİM 5. «Butt-joint» tip direkt yöntemin uygulanmış ol-

duğu küçük azt dişin kesiti.

RESİM 3. «Butt-joint» tip direkt yöntemin uygulanmış ol-duğu kesici dişin kesiti.

RESİM 6. İndirekt yöntemin uygulanmış olduğu küçük azı dişin kesiti.

Page 26: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Kompozit Restorasyonlarda Mikrosızmtı G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

lendirildi. Değerlendirme esnasında mikrosızın-tmın miktarı derecelendirilip, karşılaştırmalar is-tatistiksel olarak yapıldı. Buna göre, mikrosı-zmtı değerlerinin gösterildiği tüm şekillerde aşağıdaki tanımlama kullanıldı (Şekil 2 ve 3).

ŞEKİL 2. Direkt ve indirekt yöntem uygulanan diş grup-

larındaki mikrosızıntı değerlerinin dağılımı.

ŞEKİL 3. Direkt ve indirekt yöntem uygulanan diş grup-larındaki mikrosızmtı değerleri.

0 = Sızıntı yok

1 =Dentin-mine birleşiminde sınırlanmış sı- zıntı

2 = Kavite duvarında sınırlanmış sızıntı

3 = Kavitenin tabanında ve duvarında sınır- lanmış sızıntı

4=:Dentinden pulpa duvarına yayılmış sı-zıntı.

BULGULAR

Çalışmaya ait mikrosızmtı değerleri her gruba ait ortalama, standart deviasyon ve var-yans değerleri Tablo 1'de verildi. Bu tabloda ve mikrosızmtı değerlerinin gösterildiği ve karşı-laştırıldığı tüm tablo ve şekillerde;

TABLO 1. Direkt ve indirekt yöntem uygula-nan diş gruplarının istatistiksel de-ğerleri.

IB 2A

Ortalama 0.5 0.55 15 1.65 1.7 1.8

Standart Sapma 0.889 0.887 1.101 1.089 1.081 1.105

Varyans 0.789 0.787 1.211 1.187 1.168 1.221

1A : İndirekt teknikde insizal kenarı

1B : İndirekt teknikde gingival kenarı

2A : Direkt - «concave-bevel» teknikde in-sizal kenarı

2B : Direkt - «concave-bevel» teknikde gin-gival kenarı

3A : Direkt - «butt-joint» teknikde insizal kenarı

3B : Direkt - «butt-joint» teknikde gingival kenarı

göstermektedir (Tablo 1 ve 2, Şekil 2 ve 3). Şe-kil 2'de herbir sızıntı grubu için her grupta bu-lunan diş sayıları gösterildi. Şekil 3'de ise her-bir gruptaki sızıntı değerleri gruptaki toplam diş sayısı olan 20 diş için verildi.

Bu değerlere göre «student t» testi kullanı-larak belirlenen anlamlılık değerleri ise Tablo 2' de verildi. Buna göre, indirekt olarak yapılan kompozit dolgular en iyi sonuçlan verdi. İndi-rekt teknik ile «butt-joint» tip direkt tekniğin karşılaştırılması ile elde edilen anlamlılık de-ğerleri, indirekt teknik ile «concave-bevel» tip direkt tekniğin karşılaştırılmasına göre daha iyi olarak bulundu. Bu da «concave-bevel» tip direkt tekniğin, «butt-joint» tip direkt tekniğe göre da-ha olumlu sonuç verdiğinin istatistiksel göster-

18

3B2B 3A1A

Page 27: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 YAMAN, CAN, ALAÇAM, ERDOĞAN, KARABAY

TABLO 2. Direkt ve indirekt yöntem uygulanan diş grupları arasındaki istatistik; anlamlılık değerleri.

1A ,'t, IS 2E 3A as 3B K

0 . 0005 P> 0 . 2 5 /

3A P<0. 001 P>0.2£

P<0. OOZS

IE y

2A V<0. DOS

1A

gesidir. Bunun yanında, Tablo 1'den görüleceği gibi «concave-bevel» tip direkt teknik, «butt-joint» tip direkt teknikten daha iyi sonuçlar ver-mektedir. Çalışmamızda, ayrıca her grup için ortalama mikrosızıntı değerleri kavitenin insizal kenarlarında gingivalden daha iyi iken ± SD'lar-da belirgin bir fark olmadığı da belirlendi (Tab-lo 1).

TARTIŞMA

Gösterilen bütün çabalara rağmen mikrosı-zıntı halen gündemde olan ve dişhekimlerinin karşılaşmak istemedikleri bir problemdir.

Öncelikle estetik restorasyon gerektiren ön bölgelerde mikrosızıntı çok yönlü olumsuz so-nuçlara neden olmaktadır. Bu amaçla kompozit restorasyonların mikrosızıntıları genellikle class V kaviteler ile değerlendirilir (1, 8). Class V ka-viteleri bulundukları bölge itibariyle hiç de göz-ardı edilemiyecek durumdadırlar. Bu bölgede uy-gulanan kavite ve restorasyonlarda başarı için ilgi ve dikkate gerek vardır (2). Kompozit resto-rasyonlarda mikrosızıntı polimerizasyon büzül-mesi ve kompozit resinlerin ısısal değişimleri sonucu meydana gelmektedir. Bu nedenle asit-le dağlama işlemi ve bağlayıcı ajan kullanımı

mikrosızıntıyı azaltmaktadır (8). Bunların yanışı-ra çeşitli kompozit dolgu malzemeleri kullanıl-mış ve ışınlı kompozitlerin daha iyi sonuç ver-diği gözlemlenmiştir (5, 6, 10). Bizde çalışma-mızda açmış olduğumuz Class V kaviteleri ışınlı kompozit dolgu ile direkt ve indirekt olarak restore ettik.

Yine, mikrosızıntı olayında kavite yüzey ke-narlarına yapılan mine preparasyonların da belli ölçülerde etkili olduğu belirtilmiştir (7, 8). Buna dayanarak biz de minede «butt-joint» ve «conca-ve-bevel» tiplerde preparasyonlar uyguladık ve etkilerini gözlemledik. Bu çalışmada istatistiki olarak «concave-bevel» ile «butt-joint» prepa-rasyonlan arasında anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.25). Bunun yanında Tablo 1 'deki değerler gözönünde tutulduğunda «concave-bevel» pre-parasyonunun «butt-joint» preparasyonuna göre daha olumlu sonuç verdiğini görmekteyiz. Bu-nun nedeni ise polimerizasyon esnasında resto-rasyonun daha geniş bir alana yayılmasından dolayı oluşan yüksek retansiyon kuvvetidir.

indirekt yöntemle «concave-bevel» ve «butt-joint» tip direkt teknik ayrı ayrı karşılaştırıldık-larında diğer çalışmalarda olduğu gibi istatistiki olarak anlamlı farklılıklar gözlemlendi (p<0.005). Bu değer, karşılaştırmalar arasındaki en az an-lamlı sonucu vermekte olup, indirekt yöntemle «concave-bevel» tip uygulamaların, insizaldeki sızıntıları gözönünde tutarak elde edilen değer-dir. Diğer karşılaştırmalar ise bundan daha an-lamlı sonuçlar vermiş olup, Tablo 2'de görüle-ceği gibi insizalde, indirekt - «butt-joint» teknik-lerinin karşılaştırılmasında p<0.001, gingivalde ise indirekt - «concave-bevel» tekniklerinin kar-şılaştırılmasında p<0.0025, indirekt- «butt-joint» tekniklerinde ise p<0.0005'dir. Bunlara göre di-ğer çalışmalarda olduğu gibi indirekt yöntem daha iyi sonuç vermektedir (1, 2, 9, 10). Bunun en temel nedeni ise, inleylerin en büyük avan-tajı olan, polimerizasyon büzülmesinin ortadan kalkmış olması ve böylece olası sızıntının bü-yük ölçüde engellenmiş olmasıdır. Bu direkt kompozit uygulamalara üstünlük sağlamaktadır. Tüm uygulamış olduğumuz tekniklerde sızıntının gingival bölgede daha fazla olduğu görülmekte-dir. Diğer çalışmalarda da belirtildiği gibi, insi-zal ya da oklusal bölgede sızıntının az olması, burada minenin kalın bir yapıda olması, prizma

19

Page 28: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Kompozit Restorasyonlarda Mikrosızıntı G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

yapısının daha düzgün ve daha fazla olması, asit işleminin yapılabilmesidir. Gingival bölgede ka-vite tabanının, sementde olması, ince sement yapısının daha geçirgen olması, bu bölgede sı-zıntıyı arttırmaktadır. Yine kompozit dolguların oklusal mineye, servikal dentinden ya da se-mentden daha fazla bağlandığı bilinmektedir (3, 5,8). Bunlara dayanarak kullanılan ışınlı kompozit içeren restorasyonlar gözönünde tutulduğunda, mikrosızıntı açısından kavite preparasyon teknikleri restorasyonlarda adaptasyon özelli-ğini geliştirmekle birlikte; indirekt yöntemde dolgunun polimerizasyon büzülmesini tamamla-mış olarak uyguianmssımn bu yöntemi kavite preparasyonu uygulanmış direkt yöntemlere gö-re üstün kıldığı gözlemlenmiştir.

K A Y N A K L A R

1. Bauer, J.G., Henson, J.L. : Microleakage of Direct Filling Materials in Class V Restorations Using Ther mal Cycling. Quintessence International, 11 : 765-769, 1985.

2. Boston, D.W., Kerzie. M. : An Improved Technique for Class V Composite Resin Inalys. Quintessence International, 24 : 19-24, 1993.

3. Crim, G.A., Mattingly, S.L. : Microleakage and The Class V Composite Cavosurface. Journal of Dentistry for Children, 333-336, 1980.

4. Davila, J.M., Gwinnett, A.J., Robles, J.C. : Marginal Adaptation of Composite Resins and Dentinal Bon ding Agents. Journal of Dentistry of Children, 25-28, 1988.

5. Garcia-Godoy, F., Malone, W.F.P. : Microleakage of Posterior Composite Resins Using Glass lonomer Cement Bases. Quintessence International, 19(1) : 13-17, 1988.

6. Kanca, J. : The Effect on Microleakage of Four Den- tin-Enamel Bonding Systems. Quintessence Interna tional, 20 : 359-361, 1989.

7. Porte, A., Lutz, F., Lund, M.R., Swartz, M.L., Cochran, M.A. : Cavity Designs for Composite Resins. Opera tive Dentistry, 9 : 50-56, 1984.

8. Retief, D.H., Woods, E., Jamison, H.C. : Effect of Cavosurface Treatment on Marginal Leakage in Class V Composite Resin Restorations. The Journal of Prosthetic Dentistry, 4 7 ( 5 ) : 496-501, 1982.

9. Robinson, P.B., Moore, B.K., Swartz, U.L. : Compa rison of Microleakage in Direct and Indirect Compo site Resin Restorations in Vitro. Operative Dentistry, 12 : 113-116, 1987.

10. Sheth, P.J., Jensen, U.E., Sheth, J.J. : Comparative Evaluation of Three Resin Inlay Techniques : Micro- leakage Studies. Quintessence International, 20(11) : 831-836, 1989.

11. Zyskind, D., Frenkel, A., Fuks, A., Hirschfeld, Z. : Marginal Leakage Around U-Shaped Cavities Resto red with Glass-lonomer Cements : An In Vitro Study. Quintessence International, 22 (1) : 41-45, 1991.

20

Page 29: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 21 -26 , 1994

VİDALI KANAL PİNLERİNİN KOROZYONA DİRENÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ*

Doç. Dr. Celil DİNÇER**, Dr. Nezihi BAYIK***, Dr. Özgül KARACAER****, Prof. Dr. Erol DEMİREL*

Ö Z E T

Bu çalışmada paslanmaz çelik ve altın kaplama vidalı kanal pinleri kullanılarak korozyon dirençleri değerlendirildi. Oluşturulan üç gruptaki deneklerin yarısında yapay defekt oluşturuldu. Defektli ve defektsiz pinler, suni salya ve Ringer solüsyonlarında bekletildiler. Pinlerde oluşan korozyon, T.S.E. standartlarına göre değerlendirildi.

Anahtar Kelimeler : Vidalı Kanal Pini, Ko-rozyon.

SUMMARY

The Evaluation of the Corrosion Resistance of The Screwposts

In this study, stainless steel and gold plated screwposts were used to evaluate their in-vitro corrosion behaviour. The artificial defects were produced on the surface of the half of the samp-les in three groups. The samples with defects and without defects were placed in artificial saliva and in Ringer's solution. The corrosion was evaluated with T.S.E. standartisation.

Key Words : Screwpost, Corrosion.

GİRİŞ

Vidalı kanal pinlerinin daha kolay ve daha kısa zamanda uygulanma, döküm işlem riski ol-maması, dayanıklılık gibi avantajları bulunmak-tadır. Bu avantajlar, vidalı kanal pinlerinin post-core tedavisinde yaygın olarak kullanılmalarına neden olmaktadır. Piyasada bu pinler genellikle paslanmaz çelik veya üzeri altın kaplanmış me-tal alaşım olarak bulunmaktadır.

İlgili literatür incelendiğinde, devital dişle-re uygulanan çeşitli yapılardaki kanal pinlerinin korozyonundan, korozyon sonucu diş ve çevre dokularındaki etkilerinden sözeden birçok ça-lışma olduğu gözlenmektedir (1,2, 3, 7, 8,9, 12, 15).

Bilindiği gibi korozyon, metalik alaşımların kimyasal veya elektro-kimyasal reaksiyonlar so-nucunda gerçek yapılarının değişerek bozulma-larını tanımlamaktadır (4, 5, 6,14).

Ağız içerisindeki elektro-kimyasal reaksi-yonlar, metallerin potansiyel farklarından dolayı oluşmakta, bu da çeşitli elementlerin ortaya çık-ması ile gerçekleşmektedir. Bu olaya pil olayı da denilmektedir (4).

Ağız ortamında 4 çeşit element oluşabi-lir (4, 6) :

1. Yarım Element: Kendi tuzlarından her-hangi birisine batırılan metal ile, eriyik arasın-da bir potansiyel farkı oluşur. Bu olay ağızda, tek bir metalik restorasyonun, salyanın da et-kisiyle oral galvanismusu oluşturması şeklinde ortaya çıkabilir.

Araştırma P.J.D. VIII. Uluslararası Bilimsel Kongre-sinde Tebliğ edilmiştir. 11-13 Ekim 1991, Millî Kü-tüphane, ANKARA. G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. ABD, Öğr. Üyesi. Serbest Dişhekimi. G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. ABD, Araş. Gör. G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. ABD Başkanı.

21

Page 30: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Pinlerin Korozyona Dirençlerinin Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

2. Tam Element : İki yarım elementin te ması sonucunda oluşan element türüdür. Ağız da farklı metalik restorasyonlar arasında oluşa bilir.

3. Lokal Element : Kontakt halinde bulu nan iki ayrı alaşım tipinin veya homojen içyapı- ya sahip olmayan metalik alaşımların oluştura cağı bir element türüdür ve ağız ortamında çok kolay oluşabilmektedir.

4. İntibaksızlık Elementi : Uyumu tam ol mayan kron eteklerinde bir tarafın anot, diğer tarafın ise katot görevi yaparak akım oluştur ması sonucu ortaya çıkabilir.

Paslanmaz çelik vidalı kanal pinlerinin ya-pılarında, demir, karbon, % 18 krom ve % 8 ni-kel bulunmaktadır (5). 18 -8 paslanmaz çelik olarak adlandırılan bu yapının homojen olmaması durumunda, yapıdaki hava boşlukları lokal elementin oluşmasına yol açacaktır. Ayrıca ko-rozyon reaksiyonları açısından demir, krom ve nikel anodik reaksiyon gösteren metallerdir. Di-ğer yandan metal alaşım üzerine yapılan altın kaplamanın düzensiz olması veya sonradan bo-zulması, altının katodik, metal alaşımın ise ano-dik reaksiyon göstermesine yol açacaktır. Ya-ni yine lokal element oluşacaktır (6).

Bu araştırmanın amacı, piyasada bulunan farklı vidalı kanal pinlerinin korozyona olan da-yanıklılıklarının ve lokal elementin kanal pinle-rindeki korozyona etkisinin in-vitro olarak sap-tanmasıdır.

MATERYAL ve METOD

Araştırma G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Pro-tetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı ve G.Ü. Eczacı-lık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Anabilim Dalı Laboratuvarlarında gerçekleştirildi.

Araştırmada ikisi altın kaplama, birisi pas-lanmaz çelik olarak imal edilmiş üç marka vidalı kanal pini kullanıldı (Tablo I). Korozyon deneyi için kullanılacak vidalı kanal pini herbir marka için toplam 60 adet olmak üzere rastgele seçildi. Pinler kendi aralarında herbir grubu 15

pinden oluşacak şekilde 4 alt gruba ayrıldı. Her alt grubun ikisinde, vida başı ve yiv uçlarına ge-len kısımlar su ile soğutularak yüksek devirli bir tur yardımıyla frezlendi. Bu şekilde altın kaplamalı pinlerde kaplama üzerlerinde yapay defektler oluşturuldu, aynı işlem paslanmaz çe-lik pin gruplarına da uygulandı. Pinler sağlam gruplar için A, B, C; defektli gruplar için Aı, Bı, Cı şeklinde kodlandı (Tablo I).

TABLO I. Araştırmada Kullanılan Vidalı Kanal Pinlerinin Bazı Özellikleri

No. Ticari Ad Özellik

1 Svenska Altın Kaplı

2 Swedent Altın Kaplı

3 Pulpadent Paslanmaz Çelik

Deney işlemlerine geçilmeden bütün pin-ler Nikon Işık Mikroskobunda (Nikon SMZ-2T Japan), 150-300 büyütme arasında, yapımdan kaynaklanan yüzey defektleri açısından ince-lendi, gereken pinler değiştirildi. Daha sonra tüm pinler 37°C sıcaklıktaki etüvde 24 saat bek-letilerek havanın neminden arındırıldı. Herbir grup için ayrılan 15 pin, birarada ± 0.01 mg hassasiyetteki terazide (Mettler H-20, Switzer-land) tartıldı (16). Tartımları yapılan gruplar ön-ceden hazırlanmış ve plastik şişelere 10'ar mi-lilitre olarak konmuş yapay salya ve Ringer So-lüsyonlarına ayrı ayrı yerleştirildiler (6,17). Pin-lerin solüsyona yerleştirilmeleri herbir marka için :

1. Grup : 15 adet sağlam (defekt oluşturul- turulmamış) pin yapay salyaya,

2. Grup : 15 adet defekt oluşturulmuş pin yapay salyaya,

3. Grup : 15 adet sağlam (defekt oluşturul mamış) pin Ringer solüsyonuna,

4. Grup : 15 adet defekt oluşturulmuş pin Ringer solüsyonuna olacak şekilde yapıldı.

■■ Bütün gruplar solüsyonlar içerisinde ağız-

ları hava almayacak şekilde sıkıca kapatılarak

22

KodRenk n

Sa r ı 15 A ve A ,

Sar ı 15 B v e B ;

Gri 15 C ve C,

Page 31: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, BAYIK, KARACAER, DEMİREL

37°C oda sıcaklığında 100 gün bekletildi. 100 gün sonunda şişelerden çıkartılan pinler ayrı ayrı gruplar halinde yıkandı, amonyak eriği içe-risinde temizlendi, 1 saat alkol ve distile su içe-risinde bekletildikten sonra etüvde kurutuldu ve yine ± 0.01 mg hassasiyetteki terazide tartım-ları herbir grup için 15 kez olmak üzere yapıldı. Pinlerin kütlesel değişiklikleri gram ağırlık ve yüzde ağırlık olarak hesaplandı (16). İlk ve son tartimların istatistiksel değerlendirilmesi Bilgi-sayarda Microstat İstatistik Programında eşleş-tirilmiş t testi kullanılarak yapıldı.

Yapay defektler ile oluşturulması planla-nan lokal elementin korozyona etkisinin sap-tanması amacıyla, her marka pin kendi içerisin-de defektli ve sağlam gruplardaki kütlesel deği-şikliklerin yüzdeleri açısından iki yüzde arasın-daki farkın önem kontrolü testi yardımıyla kı-yaslandı.

BULGULAR

1. Pinler makroskobik ve mikroskobik ola rak incelendiler (Resim 1a, b). Her iki incele mede de nokta ve plaklar şeklinde korozyon böl geleri gözlendi.

2. Yapay salyada bekletilen sağlam pinler- deki kütle kaybının A ve B markaları için önem li, C markası için istatistiksel olarak önemsiz ol duğu saptandı fTablo II).

3. Yapay salyada bekletilen defektli pin lerin ağırlık kayıpları tüm gruplar için istatis tiksel olarak önemli bulundu (Tablo III).

4. Ringer solüsyonunda bekletilen sağlam pinlerin her üç marka için de istatistiksel ola rak önemli ağırlık kayıpları gösterdiği bulundu (Tablo IV).

5. Ringer solüsyonundo bekletilen defektli pinlerdeki ağırlık kayıplarının tüm markalar için istatistiksel olarak önemli olduğu saptandı (Tab lo V).

RESİM 1 : Araştırmada Kullanılan Pinlerde Gözlenen

Korozyon.

a. Pinin Vida başı Kısmında (x 120) b. Pinîn Vida yivi Kısmında (x 120)

TABLO II. Yapay Salyada Bekletilen Sağlam Pinlerin Tartım Değerleri (gr) ve İs-tatistiksel Analiz Sonuçları

n İlk Tartım Son Tartım Fark İst. Analiz

A 15 2.32523 2.32136 0.00387 — B 15 2.30352 2.29876 0.00476 —

C 15 1.61407 1.60030 0.01377

-p>0.05 * p<0.05

23

6" ■

fmmmm-

sBaisiiiısstipi

Kod

Page 32: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Pinlerin Korozyona Dirençlerinin Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

TABLO III. Yapay Salyada Bekletilen Defektli Pinlerin Tartım Değerleri (gr) ve İstatistiksel Analiz Sonuçları

b. B ve C markaları için Lokal element ko-rozyon miktarını etkilememektedir. Her iki mar-kada da sağlam ve defektli pinler yakın yüzde-lerde kütle kaybına uğramaktadır.

Kod n İlk Tartım Son Tartım Fark İst. Analiz

A, 15 2.13714 2 .13269 0.00445 B, 15 2.11376 2 .10500 0.00876

Cı 15 1.51619 1 .50330 0.01289

p<0.05

TABLO IV. Ringer Solüsyonunda Bekletilen Sağ-lam Pinlerin Tartım Değerleri (gr) ve İstatistiksel Analiz Sonuçları

Kod n İlk Tartım Son Tartım Fark İst. Analiz

A 15 2.37627 2.35768 0.01859 B 15 2.28439 2.26471 0.01968

C 15 1.60359 1.59453 0.00906

* p<0.05

TABLO V. Ringer Solüsyonunda Bekletilen De-fektli Pinlerin Tartım Değerleri (gr) ve İstatistiksel Analiz Sonuçları

TABLO VI. Sağlam ve Defektli Pinlerin Ağırlık Kayıp Yüzdelerinin Kıyaslanması

Pin Tipi Kod Solüsyon Ağırlık Kaybı (%)

T

Sağlam A Ringer 0.78 1.8956

Defektli A, Ringer 5.43 p<0.25

Sağlam A Y. Salya 0.16 0.7209

Defektli A, Y. Salya 0.21 p<0.25

Sağlam B Ringer 0.86 0.5648

Defektli B, Ringer 1.77 p>0.25

Sağlam B Y. Salya 0.21 0.2544

Defektli B, Y. Salya 0.41 p>0.25

Sağlam C Ringer 0.56 0.4531

Defektli C, Ringer 1.15 p>0.25

Sağlam c Y. Salya 0.85 0.0000

Defektli c. Y. Salya 0.85 p>0.25

TARTIŞMA

Kod n İlk Tartım Son Tartım Fark İst. Analiz

A 15 2.08960 1.97618 0.11342 *

B 15 1.99300 1.95772 0.03528 •

C 15 1.52810 1.51063 0.01747 •

*p<0.05

6. Her markanın sağlam ve defektli pinleri kıyaslandığında (Table VI) :

a. A markası için sağ lam ve defektli pin-ler arasındaki korozyon farkı istatistiksel olarak önemlidir. Lokal element korozyon miktarını ar-tırmaktadır.

Kron kaybı olan endodontik tedavili dişler-de kök yapısından destek alınarak yapılan res-torasyonlar, yapılabilecek en uygun tedavi yön-temidir (10, 11,15). Bu tip uygulamalarda geniş bir kullanım alanına sahip olan vidalı kanal pin-lerinin, birçok avantajının bulunmasına karşın önemli dezavantajlarından biri de bu pinlerin ağız sıvısı ile reaksiyona girerek korozyona ma-ruz kalmalarıdır (12).

Altın ve paslanmaz çelik, homojen iç yapı-da ve defektsiz olarak kullanıldıklarında, koroz-yon stabilitesi yüksek olan alaşımlardır. Fakat altın kaplamanın düzensiz olması veya sonra-dan bozulması; paslanmaz çelik yapının da ho-mojen olmaması durumunda, lokal elementin oluşması korozyona neden olacaktır (4, 6). Vi-dalı paslanmaz çelik pinlerdeki yapım defektleri

24

Page 33: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, BAYIK, KARACAER, DEMİREL

Sorensen ve arkadaşlarına (15) göre, imalat sı-rasındaki yüksek ısısal işlem ve bunu izleyen so-ğutma sonucunda, iç yapının bozulması şeklin-de ortaya çıkmaktadır.

Derand (7), kıymetsiz metal vidalı kanal pin-leriyle yaptığı araştırmada, şalin solüsyonunda % 10 dolayında korozyon ürünleri bulduğunu bildirmiştir.

Palaghias ve arkadaşları (12), yaptıkları araştırmada, titanyum pinlerin yüksek korozyon direnci gösterdiklerini, buna karşın altın kapla-malı paslanmaz çelik pinlerin düşük korozyon direnci gösterdiklerini belirtmişlerdir.

pinlerin kıyaslanmasında ise defektli pinlerde oluşan lokal elementin korozyona etkisi sadece bir markada önemli bulunmuştur. Ancak kütlesel kayıp yüzdelerinin büyüklüğü açısından ilk üç sı-rayı yapay defekt oluşturulmuş pinler almakta-dır.

Bu nedenle, klinik uygulama sırasında, vi-dalı kanal pinlerinin boy uyarlaması için bazen yivli kısımlarının kesilmesi, vidanın baş kısmı-nın da diş kesimi sırasında zedelenmesi veya kı-saltılması, paslanmaz çelik veya altın kaplama vidalı kaplama vidalı kanal pinlerinde var olan korozyon potansiyelini aktive edecektir.

Sorensen ve arkadaşları da (15), paslanmaz çelik pinlerin döküm işlemleri sırasında kullanı-lan rövetmanın bile çok önemli olduğunu, alçı veya fosfat- bağlı rövetmanların kullanılması-nın, bu pinlerdeki korozyon dayanıklılığını azalt-tığını öne sürmüşlerdir.

Korozyon ürünü olan metalik iyonların den-tin ve çevre dokulara etkisi de bir diğer önemli sorun olarak tanımlanmaktadır. Yapılan çalışma-lar, meta! kanal pinleriyle restore edilmiş diş yapısında renklenmeler olduğunu da göstermek-tedir (1, 13, 15).

Arwidson ve Wroblewski (1) restorasyon yakınındaki rengi koyulaşmış dişetinde, post metalinin korozyon ürünlerinin varlığını göster-mişlerdir.

Görüldüğü gibi konu ile ilgili çalışmalar ge-nellikle, kanal pinlerinin korozyonu ve korozyon ürünlerinin etkileri açısından olumsuz sonuçlar bildirmektedir.

Araştırma sonuçlarımız da literatürdeki bul-guları destekleyecek şekilde bulunmuştur. Ça-lışmamızda, yapay salyada bekletilen defekt oluşturulmamış paslanmaz çelik pinlerin oluş-turduğu grup dışındaki tüm defektli ve defektsiz pin gruplarında istatistiksel olarak önemli dü-zeyde korozyon gözlenmiştir. Ringer solüsyo-nunda bekletilen tüm defektli ve defektsiz pin gruplarındaki korozyon düzeyi istatistiksel ola-rak önemli bulunmuştur. Defektli ve defektsiz

K A Y N A K L A R

1. Arvidson, K., Wroblewski, R. : Migration of Metallic Ions From Screwposts Into Dentin and Surraunding Tissues., Scand Dent. Res., 86 : 200-205. 1978.

2. Brauner, H.: Zum Einflu/J des Befestigungzementes auf die Korrosion mit Kronen versorgter Stiftauf- bauten., Dtsch. Zahnarztl Z., 43 : 434-437. 1988.

3. Brauner, H. : Zum Einflu/J des Befestigungszementes auf die Korrosion mit Kronen versorgter Stiftauf- bauten., Dtsch. Zahnarztl Z., 44 : 658-660, 1989.

4. Caniklioğlu, M.B., Kayadeniz, İ. : Dişhekimliğinde Korozyon., Ar Basımevi, İstanbul, 1982.

5. Craig, R.G., O'Brien, W.J., Powers, J.M. : Dental Ma terials : Properties and Manipulation., 4th Ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1987.

6. Demirel, E.: Ağız içinde Oluşan Gerilim Farkları Akım Şiddetlerinin İnvivo ve İnvitro Hassas Ölçüm leri, Doçentlik Tezi, Ankara, 1974.

7. Derand, T. : Corrosion of Screwposts., Odont. Revy., 22 : 371-378, 1971.

8. Gernet, "W., Kappert, H.F., Beyer, Th. : In-vitro-Korro- sionsuntersuchungen von Kronen verschiedenler Legierungen über Amalgamaufbauten., Dtsch. Zah narztl Z., 43 : 429-433, 1988.

9. Handtmann, S., Lindemann, W., Hüttemann, H., Schul- te, W. : Korrosionserscheinungen an Silberstiften im Wurzelkanal (I), Dtsch. Zahnarztl Z., 42 : 362-36"/, 1987.

10. Hunter, A.J., Flood, A.M. : The Restoration of Endo-dontically Treated Teeth. Part 1. Treatment Planning and Restorative Principles.. Aust. Dent. J., 33 (6) : 481-490, 1988.

25

Page 34: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

i

Pinlerin Korozyona Dirençlerinin Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

11. Hunter, A.J., Flood, A.M. : The Restoration of Endo- dontically Treated Teeth. Part 2. Cores., Aust. Dent. J., 34(2) : 115-121, 1989.

12. Palaghias, G., Eliades, G., Vougiouklakis, G. : In Vivo Corrosion Behavior of Gold-Plated Versus Titanium Dental Retention Pins., J. Prosthet. Dent., 67 (2) : 194-198, 1992.

13. Lindemann, W., Handtmann, S., Schulte, W., Htitte- mann, H.: Korrosionserscheinungen an Silberstiften im Wurzelkanal (II), Dtsch. Zahnarztl Z., 42 : 639-946, 1987.

14. Phillips, R.W. : Science of Dental Materials., 9th Ed., W.B. Saunders Co., Philadelphia, 1991.

15. Sorensen, J.A., Engelman, M.J., Daher, T., Caputo, A.A.: Altered Corrosion Resistance from Casting to Stainless Posts., J. Prosthet. Dent., 63 (6) : 630-637, 1990.

16. Türk Standartları : Metal Döküm Alaşımları (Dişhe- kimliğinde Kullanılan). Bölüm 1 : Protez Kaide Dö küm Alaşımları., TS, UDK 616, Birinci Baskı, T.S.E., Ankara.

17. Türk Standartları : Metal Döküm Alaşımları (Dişhe- kimliğinde Kullanılan). Bölüm 2 : İnley, Kron ve Köp rü Alaşımları, TS, UDK 616, Birinci Baskı, T.S.E., An kara.

26

YAZIŞMA ADRESİ :

Doç. Dr. Celil DİNÇER G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi AnabiMm Dalı 06510 Emek - ANKARA

Page 35: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 27-32, 1994

Sınıf 3 malokluzyonlu olgularda çenelik ve reverse headgear apareyinin yumuşak doku pro-filine etkisini incelemek amacı ile bu araştırma yapıldı. Kronolojik yaş ortalaması 10 yıl 10 ay olan 13 bireye reverse headgear, kronolojik yaş ortalaması 10 yıl 1 ay olan 14 bireye çenelik uy-gulandı. Reverse headgear apareyinin üst du-dak ve üst çene yapılarının desteklediği yumu-şak dokuları çeneliğe nazaran daha fazla öne ta-şıdığı izlendi. Çeneliğin ise alt dudak ve alt çe-nenin desteklediği yumuşak dokuları reverse headgear apareyinden daha fazla geriye taşıdığı saptandı.

Anahtar Kelimeler muşak doku.

SUMMARY

The effects en soft profile by chincap and reverse headgear appliances in subjects with

skeleatal Class 3

The purpose of this study was to investigate the effect of chin-cap and re-verse headgear appliances on soft tissue profile in Class 3 cases. 13 individual with a chronolo-gical age 10 year 10 month was used reverse headgear, 14 individual with a chronological age 10 year 1 month was used chin-cap. By reverse headgear appliance it was observed that maxil-lar soft tissue and upper lip moved more for-ward compared to chin-cap. Besides it has been shown that lower lip and mandibular soft tissue move backward more in chin-cap group than reverse headgear group.

Key Words : Class 3 treatment, soft tissue.

GİRİŞ

Tedavisi en güç iskeletsel bozukluklardan biri olan sınıf 3 düzensizlikler öncellikle mandi-bular prognatizm, maksillar retrüzyon veya her ikisinin kombinasyonu ile birlikte görülmesine karşın yüz iskelet yapısı içinde sagittal ve ver-tikal yönde birçok iskeletsel ve dişsel kombi-nasyonları içerdiği belirtilmektedir (1, 2).

Ortodontik tedavide amaç malokluzyonun dü-zeltilmesi ile birlikte iyi bir estetik, fonksiyon ve stabi! bir okluzyonun sağlanmasıdır. Bu üç amaca ulaşılırken esas faktörün yumuşak doku-lar olduğunun belirtilmesinin yanısıra ortodontik tedavi görmekte olan hastaların bir çoğunun bek-

lentisinin fasiyal yapıda uyumun sağlanması ol-duğuna da dikkat çekilmektedir (3,4).

Büyüme, gelişim ve ortodontik tedavilerin iskelet profil ve dentoalveolar yapılarda oluş-turduğu değişikliklerin aynı şekilde yumuşak do-kulara yansıyacağı görüşü olmakla birlikte (5) bu değişikliklerin her zaman yumuşak dokuları aynı ölçüde etkilemeyeceği görüşü de yaygındır (4, 6, 7).

Bazal displazi sonucu oluşan ön çapraz ka-panışın tedavisi sonrasında dinamik fonksiyonun

G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı Öğr. Üyesi. G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti ABD., Araş. Gör.

27

İSKELETSEL 3. SINIF DÜZENSİZLİKLERDE UYGULANILAN ÇENELİK VE REVERSE HEADGEAR APAREYLERİNİN YUMUŞAK DOKU PROFİLİNE OLAN

ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Doç. Dr. Sema YÜKSEL*, Dt. Orhan MERAL**, Dt. Tuba Tortop ÜÇEIVP*

Ö Z E T

Sınıf 3 tedavisi, yu-

Page 36: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Çenelik ve Reverse Headgear'in profile etkisi YÜKSEL, MERAL, ÜÇEM

sağlanmasında stabiliteye önem vermek gerek-mektedir. Geç süt ve karma dentisyon dönemin-de gelişmekte olan sınıf 3 düzensizliklerin teda-visinde ağız içi apareylerin kullanımı önerilmekle birlikte (8) yüz iskeleti üzerindeki hızlı ve sta-bil etkileri nedeni ile ağız dışı apareyler tercih edilmektedir. Mandibular prognatizm vakaların-da ortopedik çenelik (9, 10, 11,12), maksillar retrüzyon vakalarında ise ortopedik yüz maskı (13) kullanımı önerilmektedir.

Bu araştırmanın amacı ağız dışı apareyler-den çenelik ve reverse headgear apareylerinin yumuşak doku profilinde oluşturacağı değişik-liklerin incelenmesidir.

başı ve sonunda elde edilen 54 sefalometrik ve elbilek radyografileri oluşturmaktadır.

Sefalometrik filmlerde sella noktasından SN düzlemine dik indirilerek y referans düzlemi oluşturulmuştur. Araştırmada kullanılan sefalo-metrik noktalar (Sekil 1) :

MATERYAL ve METOD

Araştırma Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalına tedavi amacı ile başvuran dişsel ve iskeletsel 3. sınıf yapıya sahip, büyüme ve gelişim dönemi içinde bulunan 27 birey üzerinde yürütülmüştür. İskeletsel 3. sınıf ön çapraz kapanış gösteren bireyler SNA ve SNB açılarına göre iki gruba ayrılmıştır.

Grup 1 : Kronolojik yaş ortalamaları 10 yıl 10 ay olan, maksillar retrüzyon gösteren 13 bi-rey ortalama 7 ay süre ile toplam 800 gr. kuvvet uygulayacak şekilde üst müteharrik bir plaktan ankraj alınarak Delaire tipi maksillar protraksi-yon apareyi uygulanmıştır. Protraksiyon kuvvet-leri bileşke kuvvet okluzal düzlemin 20 derece aşağısından yönlendirilecek şekilde kanin dişle-rin mezyalinden ve üst birinci büyük azı dişleri bölgesinden uygulanmıştır. Yeterli overjet elde edildiğinde tedavi sonu materyali toplandı.

Grup 2 : Kronolojik yaş ortalaması 10 yıl 1 ey olan, mandibular protrüzyon gösteren 14 bi-reye ortalama 10 ay süre ile çene ucu ve kondil arasında toplam 600 gr. kuvvet uygulayacak şe-kilde çenelik apareyi ve okluzyon yükselticisi uy-gulandı. Başbaşa kapanış elde edildiğinde okluz-yon yükselticisi kullanımına son verildi. Yeterli cverjet ve overbite elde edildiğinde tedavi soru materyali toplandı.

Araştırma materyalini her iki grubun tedavi

Kil Sis Ls St

Li

Pos

Ms ŞEKİL 1 : Araştırmada kullanılan sefalometrik noktalar.

S, Sella : Sella tursicanın geometrik mer-kezi.

N, Nasion : Frontonasal sturun en ön nok-tası.

A : Spina nasalis anterior ve prosthion ara-sında kalan alveoler proçesin orta kontum üze-rinde en derin nokta.

B : İnfradental ve pogonion arasında kalan alveoler kontur üzerindeki en derin nokta.

Po : Alt çene simfizi dış kontum üzerinde yer alan en ileri nokta.

1 : Maksillar keserin en labial noktası. 1 :

Mandibular keserin en labial noktası.

28

lls

Po

Page 37: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

!

Cilt 11, Sayı 2 YÜKSEL, MERAL, ÜÇEM

G, glabella : Alnın midsagital düzlemde en ön noktası.

Ns : Burun kökünün yumuşak doku konka-vitesinin en derin noktası.

Pn : Burnun en ön noktası.

Sn : Üst dudağın dış konturu ile burnun alt kenarının birleşim noktası.

Sis : Sn ve Ls arasında üst dudak konkavi-tesinin en derin noktası.

Ls : Üst membranöz dudağın üst sınırında-ki orta nokta.

Li : Alt membranöz dudağın ,alt sınırındaki orta nokta.

St : Üst ve alt dudakların birleşim noktası.

İls : Menton ve alt dudak arasındaki konka-vitenin en derin noktası.

Pos : Yumuşak doku çene ucunun en ön noktası.

Ms : Alt çene yumuşak doku konturunun en alt noktası.

Yapılan açısal ve boyutsal ölçümler Tablo II' de verilmektedir.

Çenelik ve maksillar protraksiyon apareyi gruplarında tedavi başı ve sonunda elde edilen ölçüm değerlerinin önem kontrolü «Wilcoxon Testi» ile, her iki tedavi grubunun değerleri ara-sındaki farkların önem kontrolü ise «Mann Whit-ney U Testi»nden yararlanılarak yapılmıştır.

BULGULAR

Reverse headgear ve çenelik uygulamaları ile yumuşak dokuda ortaya çıkan değişikliklerin ve gruplar arasındaki farkların istatistiksel de-ğerlendirmesi Tablo ll'de verilmektedir. Gruplar arasında önemli düzeyde farklılık gösteren bul-gular şunlardır :

* Reverse headgear grubunda açısal ve bo-yutsal ölçümlerde A noktasının önemli düzeyde öne geldiği saptandı (p<0.01) ancak çeneliğe göre sadece boyutsal ölçümdeki artış önemli bu-lundu (p<0.01).

TABLO 1. Araştırma Gruplarında Kronolojik Yaş ve Kemik Yaşı ile İlgili Bulgular.

Tedavi başı Tedavi sonu

n x Sdx Sdx

Reverse Headgear 13 Kronolojik yaş 10 yıl 10 ay 1.58 11 yıl 5 ay 1.50

Kemik yaşı 10 yıl 9 ay 2.40 11 yıl 7 ay 2.08

Çenelik 14 Kronolojik yaş 10 yıl 1 ay 2.08 10 yıl 11 ay 2.05

Kemik yaşı 9 yıl 10 ay 2.13 11 yıl 1 ay 2.25

' SNB açısı, NsPos-SN açısı ve 1—NB uzaklığı çenelik grubunda önemli düzeyde aza-lırken (p<0.01) bu azalma reverse headgear grubundaki azalmaya görede önemli düzeyde faz-la bulundu (p<0.05).

1 — NB açısal değeri ise her iki grupta da önemli azalma gösterirken gruplar arasında fark bulunmadı (p<0.05).

* Ns-Ls boyutu, y-SIs boyutu, y-Ls boyutu

29

Page 38: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Çenelik ve Reverse Headgear'in profile etkisi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

[fabla II. Araştırna gruplarının tedavi önce" | leri ile crtalana deQerler arası farkların

Eİİ ve sonrası istatistiksel

ortalana tlçüm deger-öneninin belirlenmesi

Reverse Headgear

Çenelik Farklar

Tedavi başı

Tedavi sonu

Tedavi başı

Tedavi sonu

Reverse Headgea Çenelik

X S** X Sdx P X X P D Sdn D P

SNA 75.07 2.35 77.61 2.13 x x 80.18 2.59 80.78 3.09 X 2.53 1.36 0.60 0.98 76.35 2.3 i 76.03 2,76 81.32 2.69 79.79 2.83 X X -0.31 1.33 -1.54 1.32 X

ANB -1.27 1.82 1.42 2.17 m m -1.14 1.82 1.00 1.98 »i X 2.84 i.5 9 2.14 1,20 Cİ y-A 52.00 2.96 55.27 2.84 X M 57.07 2.95 57.43 2.54 3.27 1.30 0.36 1.08 K n

* k y-3 43.19 4.48 42.73 5.59 52.39 4.37 5o.aa 3.93 X X -0.42 2.66 -2.39 2.52 C —* 43 î-NAnn 5.53 2.63 6.84 2.7! X -4.14 1.49 4.85 1.44 1.31 1.94 0.71 1.13 l-NA acı 22.81 6.76 26.35 5.55 X 22.39 3.83 25.07 4.31 K 3.54 5.12 2.69 4.12 t» 1-NBnn 4,42 1.56 4.27 1.50 4.54 1.23 3.32 1,30 X X -0.15 0.92 -1.14 0.96 H

1-NB aci 20,56 523 18.73 4.93 X 22.50 4.81 18.21 4.2B X » -2.23 2.99 -4.29 5.22 -0.38 3.25 -1.30 2.62 2.04 1.62 1.64 1.48 -0.69 1.26 r~0.3

92.10

over je t -1.Q9 1.99 4.38 2,14 X X -2.04 1.40 2.75 1.52 X X 5.46 1.98 4.79 1.98 1 NsPosS

N79.92 g.78 79.58 3.12 85.07 2.06 83.86 2.20 K X -0.35 1.85 -1.21 0.87 X

Sis 5.19 1,80 7.42 2,22 X X 4.14 1.53 6,39 2.96 X X 2.23 1.67 2.25 2.84 GStsPas 171.5

4".83 167.0

84.63 X W 174.6

43.36 170.6

84.03 X X -4.46 3.35 -4.04 3.41

PN-Ns 14.12 3.23 16.04 2.75 21 X 15.43 2.54 16.14 3.31 1.92 -0.50 0.71 1.70 Ms-Sn -2.46 3.28 -Q.38 2.40 X X 0.57 2.31 1.29 2.57 2.08 1.73 0.71 1.96 Ns-Sls -5.12 2.90 -3.15 1.97 K X -1.11 2.28 -0.57 1.96 1.96 1.73 0.54 1.65 Ns-Ls -5.31 3.48 -3.23 2.51 X X 0.18 2.40 0.68 2.56 2.08 1.95 0.5Û 1.87 X

Ns-Li -8,65 3.48 -9.15 3.25 -1.96 3.52 -4.29 3.22 X X -0.50 1.30 -2.32 1.70 M m Ns-tls -

15 314.31 -

16 853.75 M -8.75 3.72 -

10 753.56 X X -1.54 2.26 -2.00 1.68

NsPos -19 38

4.73 -20 00

5.92 -9.18 3.82 -12 06

2.34 K X -0.62 3.11 -2.89 3.42 Sn-A 17.35 2.07 17.69 2.06 15.43 2.44 16.07 e.ıo X 0.35 1.08 0.64 0.94 Sls-A 14.62 1.89 14.92 1.94 13.71 1.71 14.25 1.70 x m 0.31 1.10 0.54 0.84

L Ls-J. 12.85 1.34 12.04 2.25 X 13.11 1.73 12.96 2.74 -0.81 1.26 -o.ıa 2.15 Li-T 11.25 135 12.14 1.33 X 12.50 2.05 13.88 1.89 X 0.89 1.28 1.38 1.70 «0 UsB 13.50 2.54 13.77 3.11 10.75 1.54 11.-43 1.39 0.27 3.04 0.68 1.23

3 Pos-Po 11.19 2.35 11.88 2,39 11.50 2,29 11.54 1.84 0.69 2,13 0,04 206 O "O y-Sn 69.73 4.03 72.85 4.03 X X 72.43 3.62 73.54 3.08 X X 3.12 1.10 1.11 1.29 X X

y-Sls 66.96 3.93 70.08 3.97 X X 70.93 3.18 71.57 2.51 3.12 1.47 0.64 1.23 X X Ifr 3

y-Ls 66.81 4.85 70.31 4.66 x N 72.14 3.18 72.82 2.94 3.50 2.03 0.68 1.76 X X 3 y-Li 63.69 4.75 64.35 4.68 69.75 4.28 67.82 3.86 X X 0.65 1.55 -1.93 1.79 X X

y-Hs 58.69 9.97 56.15 7.91 6,3.04 4.C7 61.36 3.97 X X -0.54 2.75 -1.68 1.80 X X

y-Pos 53.04 6.14 53.54 759 62.61 3.99 60.86 4.04 K 0.50 3.44 -1.75 2.37 % X Sn-Ls= -1.35 0.96 -1.65 1.19 -1.54 0.77 -1.50 1.01 ! -0.31 1.09 0.04 0.71 Pos-&= -3.04 1.28 -3.73 1.16 a -3.86 0.90 -4.11 1.11 -0.69 0.72 -0.25 0.99 Ls-Ns 67.73 5.33 69.54 4.72 67.32 4.79 67.93 4.03 1.81 3.09 0.61 379 Lİ-NS 83.31 7.15 05.31 7.48 X 83.04 4.94 84.71 5.50 2.00 3.11 1.68 3.91 (3 Ns-Ms 118.6

59.73 12Q.8

59.60 113.4

36.39 114.9

6649 2.19 4.93 1.50 353

L Sn-Ms 6235 7.33 65.00 7.23 X X 57.75 4.50 58.79 5.20 2.65 1.91 1.04 2.50 Ol St-Ms 43.88 4.86 44.62 5.45 40.07 3.25 40.54 4.00 0.73 2.82 0.46 1.95 Sn-St 18.35 3.26 20.12 2.71 X X 18.11 2.75 18.68 2.51 1.69 2.29 0.57 1.61 Ils-St 17.27 244 16.69 2.25 16.82 222 16.14 2.25 -0.58 2.28 -0.68 1.76

D<0.05 p<o.oi

30

Page 39: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 YÜKSEL, MERAL, ÜÇEM

ölçümlerinin değerlendirilmesinde reverse head-gear grubunda üst dudağın önemli düzeyde ön-de konumlandığını (p<0.01) ve bu önde konum-lanmanın çenelik grubundaki ileri harekete göre önemli düzeyde fazla olduğu saptandı (p<0.05, p<0.01). y-Sn uzaklığının ise her iki grupta da önemli düzeyde arttığı (p<0.01) ancak reverse headgear grubundaki artışın çenelik grubuna gö-re önemli düzeyde fazla olduğu belirlendi

* Ns-Li boyutu ve y-Li boyutu değerleri ise alt dudağın çenelik grubunda reverse headgeare göre önemli düzeyde daha fazla geride konum landığını gösterdi. B noktasının yumuşak doku daki karşıtı olarak düşünülebilecek olan İls nok tası ve pogoniona karşıt olarak kabul edebilece ğimiz Pos noktasının y düzlemine uzaklıklarının da çenelik grubunda reverse headgear grubuna göre önemli düzeyde azaldığı bulundu (p<0.01, p<0.05).

* Vertikal yön yumuşak doku ölçümlerinde gruplar arasında önemli düzeyde bir farklılık tes pit edilmedi,

TARTIŞMA

Normal okluzyon genellikle dengeli yüz is-kelet yapısı ile birlikte maksilla ve mandibula arasında boyut, form ve konum bakımından den-geli ve uyumlu bir büyüme ile sağlanabilir. Fa-siyal uyum ise dişlerin birbiriyle uyumu yanında yumuşak doku ve dişler arasında estetik oranla-rı içermektedir. Yumuşak doku profili ortodontik tedavi planlamalarında önemli rol oynadığından ortodontist dentisyondaki fonksiyonel ve fizyo-lojik uyum ile birlikte bu hedefe ulaşmaya çalı-şır.

Sagital ve vertikal yönde maksilla ve man-dibula arasındaki uyumsuzluğun yumuşak doku-lara büyük ölçüde yansıdığı ve uyumsuzluk art-tıkça maksillar ve mandibular keserlerin ve al-veolar yapıların uyumsuzluğu kompanze edecek şekilde değiştiği öne sürülmektedir (14).

Gerçek iskeletsel sınıf 3 malokluzyon fa-siyal displazt ile birlikte mandibulanın boyut form ve pozisyon itibarı ile maksilla ve/veya ka-fa kaidesine göre uyumsuz aşırı büyümesi ile karekterizedir. Aşırı mandibular gelişime bağlı

olarak profil düz ve konkavdır. Yüzün 1/3 alt kıs-mındaki aşırı gelişim ile alt dudak normalden ilerde ve devrik, üst dudak adeta çökmüş ve kay-bolmuştur (2, 15,16).

Normalden güçlü üst dudak aktivitesi mak-sillar keserlere baskı yaparak buksinatör meka-nizması ile alveolar yapıları kontraksiyona uğ-ratmakta ve maksillanın sagital yönde gelişimini engellemektedir. Maksillar yetersizliğe bağlı gerçek sınıf 3 düzensizliklerde profil retrognatik maksilla ve orta yüz bölgesi konvekstir. Üst du-dak geri konumda ve kısadır (8,17,18).

Çenelik uygulaması ile alt dudak ve mandi-bulanın yumuşak dokusu aracılığı ile dentoalve-olar bölgede lokal bir etkisi olduğu, alt çenenin geriye hareketi ile birlikte alt kesicilerin linguale üst kesicilerin ise labiale doğru eğimlerinin art-tığını ve yumuşak dokuların bu konuma uyum gösterdiği belirtilmektedir (10,12, 19,20,21,22). Bu araştırmada da çenelik etkisi ile alt çenede geriye doğru hareketin sağlandığı, üst keserle-rin labioversiyonu ile alt keserlerin retrüzif ko-numu ve lingoversiyonunun önemli düzeyde ol-duğu izlendi. Bu bulgularla uyumlu olarak alt du-dağın ve mandibul,ar yumuşak dokunun tedavi-nin etkisi ile anteroposterior yönde önemli dü-zeyde geride konumlandığı tespit edildi.

Reverse headgear grubunda ise A noktası-nın anterior yönde hareketi ve üst keserlerdeki protrüzyon ve labioversiyonun etkisi ile üst du-dakta çenelik grubuna nazaran önemli düzeyde protrüzyon izlendi. Yapılan hayvan deneylerinde reverse headgearin etkisi ile kesici dişlerin açı-sal değerlerinde önemli bir fark bulunmazken (23), klinik bir çalışmada üst keserlerde prot-rüzyon izlendiği belirtilmektedir (24). Araştır-mamızda reverse headgear etkisi ile maksilla ta-rafından desteklenen yumuşak doku noktalarının da önemli düzeyde önde konumlandığı izlenmiş-tir.

Ortalama farklar değerlendirildiğinde çe-nelik ve reverse headgearin yumuşak doku pro-fili üzerinde benzer etkilere sahip olduğu izle-nimi elde edilmektedir. Ancak reverse headgear-in üst çeneyi ilgilendiren yumuşak dokuları öne taşımada, çeneliğin ise alt çene yumuşak doku-larını geride konumlandırmada baskın olduğuna da dikkat etmek gerekmektedir. Uygulanan re-

31

Page 40: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Çenelik ve Reverse Headgear'in profile etkisi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

verse headgearin mandibuladan ankraj alması bu etkinin ortaya çıkmasında önemli bir faktördür. Çenelik apareyinin uygulamasında ise anterior çapraz kapanış atladıktan sonra maksillanın ge-lişimine izin verilmesi bu etkilerin ortaya çık-ması açıklanabilir (22). Subtelny (5) yumuşak do-kularda tedavi ile elde edilen değişikliklerin du-daklarda ve özellikle vermillion hattında oluştu-ğunu bildirmektedir. Ortodontik tedavinin yu-muşak dokular üzerindeki etkilerini inceleyen di-ğer bazı araştırmalarda ise yumuşak dokudaki değişikliklerin iskeletsel ve dental değişimleri belli bir oranda yansıttığı ve kendilerine ait bir postürlerinin bulunduğu belirtilmektedir (6, 7). Fonksiyon ve okluzyonun yanı sıra estetik hedef-lere de ulaşabilmek için Sınıf 3 malokluzyonun sınıflandırılmasının doğru yapılmasında ve endi-kasyon esnasında yumuşak doku ihtiyaçlarının-da gözönünde bulundurulmasında fayda vardır.

Sonuç olarak iskeletsel ve dentoalveolar değişikliklerin yumuşak doku profiline etki ettiği gösterilmekle birlikte ortodontik tedavi plan-lamaları yapılırken anomalinin tipi ile birlikte bü-yüme ve gelişimin oluşturabileceği değişiklikle-rin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.

K A Y N A K L A R

1. Guyer, C.E., Ellis, E.E., McNamara, A.J., Behrents, R.G.: Components of Class III malocclusion in juveniles and adeloscents. Angle Orthod., 56 : 7-30, 1986.

2. Jacobson, A., Evans, W.G., Preston, C.B., Sodowsky, P.L. : Mandibular proqnathism. Am. J. Orthod., 66 : 140-171, 1974.

3. Burstone, C. : Lip posture and its significance in treatment planning. Am. J. Orthod., 53 : 262-284, 1967.

4. Rudee. D.A. : Proportional profile changes concurrent with orthodontic therapy. Am. J. Orthod., 50 : 421-441, 1954.

5. Subtelny, J.D. : The soft tissue profile, growth and treatment changes. Angle Orthod., 31 : 105-122, 1961.

6. Hershey, G.: Incisor tooth retraction and subsequent profile change in postadelocent female patients. Am. J. Orthod., 61 : 45-54, 1972.

7. Roos, N. : Soft tissue profile changes in Class II treatment. Am. J. Orthod., 72: 165-175, 1977.

8. Frankel, R. : Maxillar retrusion in Class III and treat ment with the function corrector III. Trans. Eur. Ort hod. Soc. 249-259, 1970.

9. Graber, L.W. : Chincap treatment for mandibular prognatism. Am. J. Orthod., 72: 23-71, 1977.

10. Sakamato, T., Iwase, I., Uka, A., Nakamura, S. : A Roentgenocephalometric study of skeletal changes during and after Chin cap treatment. Am. J. Orthod., 85 : 341-350, 1984.

11. Sugawaro, J., Asano, T., Endo, N., Mitani, H. : Long term effects of chincap therapy on skeletal profile in mandibular prognatism. Am. J. Orthod., 98: 127- 13, 1990.

12. Thilander, B. : Chincap treatment for Angle class III malocclusion (A longitudinal study). Transaction of the European Orthodontic Society pp. 311-327, 1965.

13. Delaire, V.J., Verdon, P., Floor, J. : Ziele und ergeb- nisse extraoraller züge in posteroanterior richtungin anwendung einer orthopadieschen maske bei der behandlung von fallen der Klasse III. Foretschr. Kiefer. Orthop., 37 : 246-262, 1976.

14. Solow, B. : The pattern of craniofacial associations, A morphological and methodological correlation and factor analysis study on young male adults. Acta Odont. Scand. Suppl., 24 : 46. 1966.

15. Battagel, J.M. : The aetiological factors in Class III malocclusion. Europ. J. Orthod., 15 : 347-370, 1993.

16. Sanborn, R.T. : Differences between the facial skele tal patterns of Class III malocclusion. Angle Orthod., 47 : 147-155, 1977.

17. Graber, T.M., Swain, B.F,: Orthodontics current prin ciples and techniques. The C.V. Mosby Company, St. Louis, 1985.

18. Salzmann, J.A.: Practice of orthodontics, Cilt II. J.B. Lippincott Company, Philadelphia, 1966.

19. Bennet, G.G., Kronman, L.H. : A cephalometric study of mandibular development and its relationship to the mandibular and occlusal planes. Angle Orthod., 40 : 119-127, 1970.

20. Grosman, W. : The reatment of Class III. Transaction of European Orthodontic Society., pp. 171-174, 1971.

21. Üner, O., Ilgar, S., Karabekir N. : iskeletsel 3. sınıf ön çapraz kapanışlı bireylerde çenelik tedavisinin yü zün dik yön boyutları ve profile etkisi. Türk Ortodon ti Dergisi, 1 : 50-58, 1988.

22. Üner, O., Yüksel, S., Üçüncü, N. : Long term evalua tion after chincap treatment. Europ. J. Orthod.'da ya yınlanmak üzere kabul edilmiştir.

23. Jackson, G.W., Kokieh, G., Shapiro, P.A. : Experimen tal response to anteriorly directed extraoral force in young maçaca nemestrina. Am. J. Orthod., 75 : 319- 333, 1979.

24. Akkaya, S., Yüksel, S., Hızlan, S., Tortop, T. : İskelet sel sınıf 3 tedavisinde maksillar protraksiyon uygula masının üst yüz ve dentoalveolar yapılara etkisi. Türk Ortodonti Dergisi'nde yayınlanmak üzere kabul edilmiştir.

YAZIŞMA ADRESİ : Doç. Dr. Sema YÜKSEL G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı 06510 Emek/ANKARA

CÎ2

Page 41: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 57-61, 1994

ARAYÜZ BAKIMI VE PERİODONTAL SAĞLIK*

Nurdan ÖZMERİÇ"*, Betül GÖFTECİ**, Bülent KURTİŞ**, Belgin BAL**"

Ö Z E T

Kompleks bir yapıya sahip olan mikrobiyal dental plak, dişler üzerinde belli bir yoğunluğa ulaştığında ya da içindeki spesifik mikroorganiz-maların artmasıyla periodontal hastalığı başla-tır. Mikrobiyal dental plağın etkin bir şekilde diş-ler üzerinden uzaklaştırılmasında diş fırçalama kadar arayüz temizliği de önemlidir. Araştırma-mızda rastgele seçilen bir grup hastada, diş fır-çalama ve arayüz temizliği alışkanlığı değerlen-dirilmiştir. Sonuçlarımıza göre, diş fırçalama oranının yüksek olması ancak arayüz temizliği hakkında bilgi sahibi olanların ve uygulayanların oranının düşüklüğü dikkat çekicidir.

Anahtar Kelimeler : Oral hijyen, fırçalama ve arayüz temizleme alışkanlığı, epidemiyoloji.

SUMMARY Interdental

Cleaning and Pericdor.tal Health

The microbial dental plaque, having a comp-lex structure, accumulates on teeth and indu-ces the periodontal disease after reaching a certain quantity or involving a certain quality of specific microorganisms. In order to remove the plaque from teeth effectively, interdental cleaning is as important as toothbrushing. In our study, a randomly selected group of patients are evaluated for their toothbrushing and inter-dental cleaning skills. According to the results of our study, although the rate of toothbrushing is high, the knowledge about interdental cleaning and the rate of population who have interdental cleaning abilities is so low that we should em-phasize this.

Key Words : Oral hygiene, brushing interdental cleaning skills, epidemiology.

and

GİRİŞ

Periodontal hastalıkların etiyolojisinde mik-robial dental plağın büyük önemi olduğu birçok araştırma ile kanıtlanmıştır (1, 2].

Oldukça kompleks bir yapısı olan mikrobiyal dental plağın diş yüzeyleri üzerinde, özellikle dişlerin temizlenmesi güç olan arayüz bölgele-rinde birikmesi, ve etkili bir şekilde uzaklaştırı-lamaması sonucunda, plak içindeki mikroorga-nizmalar toksik ürünleri ile dişeti hastalığını başlatırlar (3, 4). Dişeti hastalıkları da zaman içerisinde ilerleyerek periodontal dokularda bü-yük yıkımlara neden olurlar (4, 5, 6, 7).

Periodontal hastalıkların önlenmesinde te-mel kuralın mikrobiyal dental plağı dişler üze-

rinden mekanik yöntemlerle uzaklaştırmak ol-duğu günümüze kadar yapılan pekçok araştırma ile ortaya konmuştur (8, 9,10).

Ağız hijyeninin sağlanmasında mekanik te-mizlik araçlarından diş fırçasının önemi tartış-masız olarak kabul edilmiştir. Ancak arayüz te-mizliği de lingual, fasial ve okluzal yüzeylerdeki temizlik kadar büyük öneme sahiptir (11, 12, 13, 14).

Ulusal Ağız ve Diş Sağlığı Sempozyumu'nda sunul-muştur. Ankara - Mayıs 1993. G.Ü. Dişhek. Fak. Periodontoloji ABD., Araş. Gör. G.Ü. Dişhek. Fak. Periodontoloji ABD., Öğr. Üyesi. Prof. Dr.

33

Page 42: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Arayüz Bakımı ve Periodontal Sağlık G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Arayüz temizleme araçlarının kullanımları-nın birçok hasta tarafından zor ve zaman alıcı bir işlem olarak değerlendirilmesi ya da bu araç-ların tipleri ve kullanımları yönünden yeterli bil-giye sahip olmamaları nedeniyle, genelde ara-yüz temizliği doğru ve yeterli şekilde yapılma-makta, buna bağlı olarakta gerek diş çürükleri, gerekse periodontal yıkımlar bu bölgelerde yo-ğun olarak görülmektedir (11, 15, 16, 17).

Bu bilgilerden yola çıkarak, rastgele seçi-len bir grup hastanın diş fırçalama ve arayüz te-mizleme alışkanlıkları ile uygulamalarındaki et-kinliğin değerlendirilmesi araştırmamızın ama-cını oluşturmuştur.

BULGULAR

Araştırmamıza katılan hastaların G.Ü. ve A.Ü. Dişhekimliği Fakültelerinin Oral Diagnoz Bilim Dalı kliniklerine başvuru nedenlerine göre dağılımı Tablo 1'dedir.

TABLO 1 : Hastaların oral diagnoz kliniğine başvuru nedenlerine göre dağılımı.

Toplam

Periodontal 27(%18 21 (% 14) 48(%16)

Diğer 122(%82) 130 (% 86) 252(%84)

GEREÇ ve YÖNTEM

Çalışmamızda 1993 yılı içinde Gazi Üniver-sitesi ve Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fa-kültelerinin Oral Diagnoz kliniklerine çeşitli den-tal şikayetlerle başvuran kişiler arasından rast-gele seçilen 300 hasta yeralmıştır. 149'u bayan 151'i erkek olan hastaların yaş ortalaması 29.1 idi. Hastaların oral hijyen alışkanlıklarını öğren-mek amacıyla hazırlanan matbu anamnez form-ları doğrultusunda diş fırçalama ve arayüz te-mizleme alışkanlıklarının olup olmadığı, varsa sıklığı, bunların dışında ağız ve dişlerin temizliği için ağız gargarası, diş parlatma tozu kullanma gibi ek işlemler yapıp yapmadığı ve ayrıca daha önce hiç periodontal tedavi görüp görmedikleri öğrenildi. Bunun yanı sıra bu bireylerin oral hijyene yönelik eğitim düzeylerini öğrenmek amacıyla, diş fırçalama ve arayüz temizliği gerekliliğinin daha önce kendilerine anlatılıp an-latılmadığı, eğer bu konu ile ilgili bilgileri varsa bu bilgileri kimden ve ne şekilde öğrendiği so-ruldu. Özellikle arayüz temizliği yaptığını söyle-yen bireylerin Ramfjord dişlerinin mesial, dis-tal, vestibül ve lingual yüzeyleri olmak üzere 4 belgesinden Sillness - Löe (1964) plak indeksi alındı (18). Araştırmamıza dahil edilen bireylerin indeks değerlendirmeleri tek araştırıcı tarafından yapıldı. Elde edilen bilgi ve veriler tablolar halinde hazırlanarak değerlendirmeleri yapıldı.

34

Tablo 1'de de görüldüğü gibi araştırmaya katılan hastaların % 16'sı periodontal şikayet-lerle, % 84'ü ise diğer dental şikayetleri nede-niyle oral diagnoz bölümlerine başvurmuşlardır.

Bu hastaların % 28.6'sı daha önce periodon-tal tedavi olduğunu, % 71.4'ü ise daha önce böy-le bir tedavi görmediğini belirtmiştir. Bu bilgiler Tablo 2'de görülmektedir.

TABLO 2 : Periodontal tedavi gören ve görme-yen hastaların dağılımı.

Toplam

Tedavi gören 46 (% 30.8) 40 (% 26.5) 86 (% 28.6)

Tedavi görmeyen 103 {% 69.2) 111 (% 73.5) 214 (% 71.4)

Diş fırçalama alışkanlığına göre hastaların dağılımı ise Tablo 3'dedir.

TABLO 3 : Fırçalama alışkanlığına göre has-taların dağılımı.

Toplam

Fırçalayan 139 (% 93.2) 120(%79) 259 (% 86.3)

Fırçalamayan 10 (% 6.7) 31(%21) 41 (% 13.6)

Kadın Erkek

Kadın Erkek

Erkek Kadın

Page 43: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÖZMERİÇ, GÖFTECİ, KURTİŞ, BAL

Tablo 3'de izlendiği gibi dişlerini fırçaladı-ğını söyleyen bireylerin oranı % 86.3, fırçalama alışkanlığının olmadığını belirtenlerin oranı ise % 13.6'dır. Tablo 4'de hastaların arayüz temizlik alışkanlıklarına ait bilgiler mevcuttur.

1.10, lingual yüzey ortalaması 1.31 bulunurken, arayüzey ortalaması 1.53 olarak tespit edilmiş-tir. Bu değerler Tablo 6'da görülmektedir.

TABLO 4 : Arayüz temizleme alışkanlığına gö-re hastaların dağılımı

TABLO 6 : Arayüz temizliği yapan hastaların Pl değerleri.

Erkek Toplam

Toplam

Arayüz temizliği yapanlar 24(%16)

33(%22) 57 (%

19]

10 (% 6.71) 9(%5.96) 19 (% 6.331

10 (% 6.71) 21 (% 13.9) 31 (% 10.3)

3(%1.98) 7(%2.33)

0 ı

125(%84) 118 (% 78) 243(%81)

Tablo incelendiğinde arayüz temizliği yap-tığını belirten bireylerin oranının % 19 olduğu görülmektedir. Bu alışkanlıkların dağılımı ise dişipi kullanımı % 6.33, kürdan kullanımı % 10.3 ve her ikisinin birden kullanımı % 2.33 şeklin-dedir.

Tablo 5'de ise bu konudaki eğitim ile ilgili bilgiler mevcuttur. Tabloya göre eğitim aldığını belirten bireylerin oranı % 34, eğitim almayan-ların oranı ise % 66 olarak belirlenmiştir.

TABLO 5 : Arayüz temizliği eğitimi alan has-taların dağılımı.

Erkek Toalpm

Eğitim alan 46 (% 30.8) 57 (% 38) 103(%34)

Egıtım almayan 103(%69 2) 94 (% 62) 197(%66)

Araştırmaya katılan ve arayüz temizliği yaptığını söyleyen hastalardan alınan Sillness-Löe Pl değerlerinin vestibül yüzey ortalaması

Arayüz Pl ort. 1.60 1.46 1 .53 Vestibül Pl ort. 1.06 1.15 1 .10

Lingual PI ort. 1.15 1.48 1 .31

Genel Pl ort. 1.32 1.39 1 .34

TARTIŞMA

Periodontal hastalıkların etiyolojisinde rolü kesin olarak kabul edilen mikrobiyal dental pla-ğın diş yüzeylerinden etkin olarak uzaklaştırıl-ması için günümüzde en iyi metodun mekanik temizlik olduğu bilinmektedir (8, 9, 10). Dişle-rin vestibül, oral ve okluzal yüzeylerinde biri-ken mikrobiyal dental plak diş fırçalama sırasın-da diş fırçasının mekanik etkisi yardımıyla uzak-laştırılabilmektedir (11,12, 13, 14). Ancak diş fırçasının dişlerin arayüzeylerinin temizliğinde yetersiz kaldığı bu nedenle de bu bölgelerden plağın etkin şekilde uzaklaştırılması için ek ara-yüz temizlik ajanlarına gerek duyulduğu bilin-mektedir (11, 12,13).

Bu amaç doğrultusunda en çok kullanılan arayüz temizlik ajanları diş ipi, kürdan ve ara-yüz fırçalarıdır. Günümüze kadar bu ajanların plağı uzaklaştırma özelliklerini ve etkinliklerini karşılaştırmayı amaçlayan pekçok araştırma ya-pılmıştır (14, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25).

Periodontal hastalıklardan etkilenen birey-lerin % 70-80'lerle ifade edildiği toplumumuz-da, başkentte iki dişhekimliği fakültesine başvu-ran hastaların periodontal sağlığın korunmasın-da büyük önemi olduğu bilinen oral hijyen işlem-leri ve özellikle de arayüz temizliği ile ilgili bilgi düzeylerini ölçmek ve arayüz temizliği yaptığını söyleyen hastaların bu konuda gerçekten

35

Kedin

Kadın Erkek

Diş ipi

Kürdan Her

ikisi Arayüz

fırçası

Arayüz temizliği

4(%2.68)

0

Kadın

Page 44: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Arayüz Bakımı ve Periodontal Sağlık G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

bilinçli davranıp davranmadıklarını belirlemek amacıyla klinik olarak bu bölgelerdeki durumu değerlendirmek çalışmamızın amacını oluştur-muştur.

Çalışmamızda rastgele seçimle yer alan bi-reylerin % 86'sı dişlerini fırçaladığını, ancak % 19'u arayüz temizliği yaptığını söylemiştir. Baloş ve arkadaşlarının «Motivasyon ve Perio-dontal Sağlık» başlıklı araştırmasında, sağlık ve diğer branşlarda akademik kariyer yapan aynı kültür düzeyindeki 67 birey periodontal sağlık yönünden incelenmiştir. Bu bireylerde diş fırça-lama oranının % 98.51 olduğu ancak arayüz te-mizliğinin % 31.34 oranında yapıldığı bulgulan-mıştır (26).

Alınan anamnez doğrultusunda arayüz te-mizliği yaptığını söyleyen % 19 oranındaki has-taların bu konuda bilinçli olup olmadıklarını test etmek amacı ile bu bölgelerden alınan Pl skor-ları değerlendirilmiş ve ortalaması 1.53 olarak bulunmuştur. Düzenli arayüz temizliği yapıldı-ğında bu ortalamanın daha düşük değerde ol-ması gerektiği bilinen bir gerçektir (14, 27, 28). Bu sonuçta konunun hastalar tarafından bilinçli olarak ele alınmdaığını, arayüz temizliğinin ye-terli olmadığını göstermektedir.

1986 yılında Danimarka'da 25-44 yaş ara-sında 749 bireyde dental sağlık araştırılmış, so-nuçta bireylerin % 83'ünün günde iki kez dişle-rini fırçaladığı, % 45'inin arayüz temizliğini dü-zenli olarak kürdanla, % 22'sinin ise dental flossla yaptığı bulgulanmıştır (29). Bu araştırma-nın sonuçları bizim bulgularımızla paralellik göstermemekte ve bu toplumda arayüz temizlik oranının oldukça yüksek düzeyde olduğunu dü-şündürmektedir.

Çalışmamıza katılan küçük hasta grubunda arayüz temizliği yapanların % 12.67'si dişipi, % 20.61'i, kürdan kullandığını ifade etmiştir. Bu konuya biraz daha açıklık getirmek amacıyla ay-rıca fakültemize 1991-92 eğitim döneminde baş-vuran ve stajyer hekimler tarafından tedavileri yapılmış olan 1131 hastaya ait anemnez formları incelenmiş, bu formlarda bulunan kayıtlardan alınan bilgilere göre bu kişilerin 852'sinin (% 75.33) arayüz temizliği yapmadığı, 279'unun (% 24.67) ise arayüz temizliği yaptığını belirttiği sap-

tanmıştır. Arayüz temizliği yaptığını söyleyen hastaların 231'i kürdan, 4O'ı dişipi, 8'i ise kürdan ve dişipini birlikte kullandıklarını ifade etmişler, arayüz fırçası kullanımı ise hiçbir hasta tarafın-dan belirtilmemiştir. Ancak bu ajanların kullanım seklinin düzenli olup olmadığı formlarda belirtil-mediği için bu oranlar düzenli arayüz temizliğini gösteren kesin veriler olarak düşünülmemelidir.

Mausberg tarafından 1991 yılında Almanya'-da erişkin bayanlarda oral hijyen düzeyinin araş-tırıldığı bir çalışmada 111 bayan incelenmiş ve bunların % 50'sinin arayüz temizliği hakkında bilgileri olduğu ancak % 20'sinin arayüz temiz-liğini düzenli olarak yaptığı görülmüştür (30). Baloş ve arkadaşları tarafından yapılan ve toplu-mumuzdaki oral hijyen düzeyini araştırmayı amaçlayan bir seri epidemiyolojik çalışmalarda yer alan değişik hasta gruplarında düzenli fır-çalama ve arayüz temizliği alışkanlıklarının oran-ları saptanmıştır (1,14, 26,31,32,33). 234 fab-rika işçisinin periodontal açıdan değerlendiril-diği bu çalışmalardan birinde fırçalama alışkan-lığının % 29.9, arayüz temizleme alışkanlığının ise % 1.29 olduğu bulgulanmıştır (33).

1976 yılında 13-17 yaş grubundaki 36 bire-yin oral hijyen durumunun saptanmasının amaç-landığı bir araştırmada, bu bireylerin tümünün dişlerini fırçaladığı ancak arayüz temizlik alış-kanlığının sadece bir bireyde olduğu ve bu bire-yin daha önce ağız sağlığı eğitimi aldığı bulgu-lanmıştır (1). Araştırmamızda arayüz temizliği konusunda bilgi sahibi olan hastaların oranı % 34 olarak belirlenmiştir. Hastalarımızın % 28.6'sı daha önce periodontal tedavi gördüğünü ancak bu tedavi süresi içerisinde kendilerine arayü? temizliği konusunda eğitim verilenlerin oranının % 54.7 olduğu, % 45.3'üne ise arayüz temizliği ile ilgili hiçbir eğitim verilmediği bulgulanmış-tır. Bu sonuç, arayüz temizliğinin gerekliliğini hastaya anlatmak ve bu konuda onları eğitmekte hekimlerimizin de ihmali olduğunu göstermekte-dir. Arayüz temizliği konusunda bilgileri olduğu-nu belirten hastaların % 60'ının bu bilgileri he-kimlerden, % 28.5'inin kitle iletişim araçların-dan, % 11.4'ünün diğer kaynaklardan (okul, bro-şür) öğrendikleri belirlenmiştir. Bu veriler gös-termektedirki, motivasyon konusunda sadece he-kimlerin çaba göstermesi yeterli olmamaktadır

36

Page 45: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÖZMERİÇ, GÖFTECİ, KURTİŞ, BAL

Çünkü ülkemiz nüfusu ile karşılaştırıldığında hekim sayısı tüm toplumu bilgilendirmeye yete-cek düzeyde değildir. Oysa oral hijyen eğitimini takiben fırçalama ve dişipi kullanma oranındaki artış olduğuna dair yapılan çalışmalar bu eğiti-min ne kadar etkili olduğunu göstermektedir(27).

Ağız sağlığının ve bu sağlığı korumanın önemini toplumumuza tam ve doğru olarak anla-tabilmek ve özellikle de genç bireylerimizi bu konu ile ilgili olarak bilinçlendirmek, ileride da-ha sağlıklı bir nesil oluşmasında ve ülkemiz için maddi ve manevi kazançlar sağlanması açısın-dan çok önemlidir. Bu konuda başta eğitim ku-rumlarına özellikle de ilköğretimde çocukların en çok öğrenmeye açık olduğu dönemlerde, on-ları, ağız ve diş sağlığı konusunda bilgilendir-mek için, değerli eğitimcilerimize ve ayrıca kitle iletişim araçlarına ve medyaya da önemli gö-revler düşmektedir kanısındayız.

K A Y N A K L A R

1. Baioş K.: Oral Hijyen Eğitimi ve Kontrollerinin Perio- donta! Sağlığa Etkileri (Klinik Araştırma). A.Ü. Diş- hek. Fak. Derg., 3 : 13-24, 1976.

2. Socransky, S.S.: Relationship of Bacteria to the Etio logy of Periodontal Disease..). Dent. Res., 49 : 203-222, 1970.

3. Löe, H.: Experimental Gingivitis in Man. J. Periodon- tol., 36 : 177-187, 1965.

4. Löe, H.: Present Day Status and Direction for Future Research on the Etiology and Prevention of Periodon tal Disease. J. Periodontol., 40 : 678-682, 1969.

5. Hull, P.S., etal.: A Radiographic Study of the Pre valence of Chronic Periodontitis in 14 years old. English School Children. J. Clin. Periodontol., 2 : 203-210, 1975.

6. Lindhe, J., Koch, G.: The Effect of Supervised Oral Hygiene on the Gingiva of Children. J. Periodont. Res., 1 : 260-267, 1966.

7. Lindhe, J., Koch, G.: The Effect of Supervised Oral Hygiene on the Gingiva of Children. J. Periodont. Res., 2 : 215-220, 1967.

8. Rosling, B., Nyman, S., Lindhe, I.: The Effect of Plaque Control on Bone Regeneration in Infrabony Pockets. J. Clin. Periodontol.. 3 : 38-53, 1976.

9. Suomi, J.D.: The Effect of Controlled Oral Hygiene Procedures on the Progression of Pericdontal Disease in Adults. Results, After Two years. J. Periodontol., 40(7) : 416-420, 1969.

10. Suomi, J.D.: The Effect of Controlled Oral Hygiene , Procedures on the Progression of Periodontal Disease

in Adults. Results, After Third and Final Years. J. Periodontol., 42 (3) : 152-160, 1971.

11. Frandsen, A.: Oral Hygiene, A Symposium Heldat Malmö, Sweden, May, 1971' Munksgaord Comp., 1th Ed., 1972.

12. Hawkins, B.F., Kohout, F.J., Lainson, P.A., Heckert, A.: Duration of Toothbrushing for Effective Plaque Con trol. J. Periodontol. (Abst), 58: 261, 1987.

13. Mauriello, S.M., Bader, J.D., George, M.C., Klute, P.A.: Effectiveness of Three Interproksimal Cleaning Devices. Clin. Prev. Dent., 9 : 18, 1987.

14. Baloş, K., Aytuğ, E., Bal, B.: Interdental Temizlikte Kullanılan Farklı Apareylerin Plak Kontrolündeki Et kinliklerinin Karşılaştırılması. H.Ü. Dişhek. Fak. Der gisi., 13(2) : 77-80, 1989.

15. Greene, J.C.: Oral Hygiene and Periodontal Disease. Am. J. Pupl. Health., 53 : 913-921, 1963.

16. Kayes, P.N.: Research in Dental Caries, J.A.D.A., 79 : 1357, 1968.

17. Russell, A.L., Ayers, P.: Periodontal Disease and So- cioeconomic Status in Birmingham, Alabama, Am. J. Publ. Health., 50 : 206-214, 1960.

18. Silness, J., Löe, H.: Periodontal Disease in Pregnancy II.: Correlation Between Oral Hygiene and Periodon tal Condition. Acta. Odont. Scand., 22 : 121-135, 1964.

19. Gjermo, P., Flotra, L.: The Effect of Different Methods of Interdental Cleaning. J. Periodont. Res., 5 : 230-236, 1970.

20. Wolffe, G.N.: An evaluation of Proximal Surface Cle ansing Agents. J. Clin. Periodontol., 3 : 148-156, 1976.

21. Bergenholtz, A., Bjorne, A., Vikstrom, B.: The Plaque Removing Ability of some Common Interdental Aids: An Intraindividual Study. J. Clin. Periodontol., 1 : 160-165, 1974.

22. Schmid, M., Balmelli, O., Saxer, U.: Plaque-removing Effect of A Toothbrush, Dental floss and A Toothpick. J. Clin. Periodontol., 3 : 157-165, 1976.

23. Bergenholtz, A., Brithon, J.: Plaque Removal by Den tal Floss or Toothpicks : An Intraindividual Compe- rative Study. J. Clin. Periodontol., 7 : 516-524, 1980.

24. Abelson, D., Barton, J., Maietti, G., Cowherd, M.: Evaluation of Interproximal Cleaning by Two Types of Dental Floss. Clin. Prev. Dent., 3 : 19, 1981.

37

Page 46: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Arayüz Bakımı ve Periodontal Sağlık G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

25. Spindel, L, Person, P.: Floss Design and Effective-ness of Interproximal Plaque Removal. Clin. Prev. Dent., 9 : 3, 1987.

26. Baloş, K.: Motivasyon ve Periodontal Sağlık. Dişhek. Fak. Derg., 8(1) : 101-114, 1981.

27. Stewart, J.E., Wolfe, G.R.: The Retention of Newly- Acquired Brushing and Flossing Skills. J. Clin. Perio- dontol., 16(5) : 331-332, 1989.

28. Giger, R.D., Nylund, K., Feller, R.P.: A Comparison of Proximal Plaque Removal Using Floss and Interden tal Brushes. J. Clin. Perodontol., 18(9) : 681-684, 1S91.

29. Petersen, P.E.: Dental Health Behaviour Among 25-44 Years Old Danes. Scand. J. Prim. Health. Care., 4 (1) : 51-57, 1986.

30. Mausberg, R., Hornecker, E., Grabbert, M., Kruger, W.: Need for Dental Prophylaxis in Grown Women : An Investigation in Maternal rest Centers 1. Infor mation Knowledge and or Oral Hygiene Status. Oral- prophylaxy., 13 (1 ) : 17-21, 1991. (Abstract).

31. Baloş, K., Sungur, T., Arabacıer, C: Farklı Sosyo-eko- nomik Düzeydeki I0 Yaş Grubu Öğrencilerin Periodon tal ve Diş Çürükleri Yönünden 1.5 Yıl izlenmeleri A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 6(3) : 1-16, 1979.

32. Baloş, K., Bostancı, H., Arpak, N., Özcan, G.: 15 yaş Grubunda Diş Kayıplarının Ekonomik Açıdan Değer lendirilmesi. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 7 ( 3 ) : 133-140, 1980.

33. Balos, K., Eren, K., Akkaya, M., Tüccar, E.; Periodon tal Tedavi Gereksiniminin Saptanması ve Değerlen dirilmesi (PTNS ve Ülkemizde İlk Uygulanışı). A.Ü Dişhek. Fak. Derg., 10 (1j : 173-182, 1983.

38

A.Ü.

Page 47: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 39-43, 1994

MİNE YÜZEYİNİN YENİDEN ASİTLE PÜRÜZLENDİRİLMESİNİN MİKROSKOPİK VE MEKANİK DEĞERLENDİRİLMESİ

Doç. Dr. Müfide DİNÇEFT, Doç. Dr. Celil DİNÇER**, Dt. Tamer TÜRK***

Ö Z E T

Mine yüzeyinin yeniden asitle pürüzlendiril-mesinin mine yüzeyinde ve tutuculuk üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla bu araştırma yapıldı. İnvitro olarak yapılan bu araştırmada, 28 adet premolar diş kullanılarak 4 grup oluştu-ruldu. 1. grup dişler 60 sn; 2., 3. ve 4. grup diş-ler debonding işleminden sonra ikinci defa 15, 30 ve 60 sn'lik sürelerle % 37'lik fosforik asit ile asitlendi ve tüm dişlere bonding braketleri yapıştırıldı. Çekme testleri ile grupların bağlantı dayanımları ölçüldü. Her gruba ilişkin birer örnek hazırlanarak S.E.M. ile mine yüzeyleri incelendi. Grupların bağlantı dayanım değerleri arasındaki farklar istatistiksel olarak önemli bulunmadı.

Anahtar Kelimeler : Yeniden asitleme, S.E.M., Bağlantı dayanımı.

SUMMARY

Microscopic and Mechanical Evaluation of Reetched Enamel Surfaces

This study was undertaken to determine the effects of reetching on the enamel surface and on the bond strength. Premolar brackets were bonded directly to 28 premolars which had been etched for 60 seconds with a 37 % phosphoric acid solution. This sample was then evenly divided into four groups. The tensile bond stren-gths of the first group were determined. The brackets of the other groups, i.e. second, third and fourth groups, were manually removed. Following this, the second, third and fourth groups of teeth were reetched for 15, 30 and 60 seconds, respectively. These teeth were then bracketed and their tensile bond strengths were calculated Furthermore, separate samples of etching the enamel surface were prepared for each group. These were then examined under the S.E.M. The bond strengths were not found statistically significant among the groups.

Key strength.

Words : Reetching, S.E.M., bond

GİRİŞ

Ortodontik braketlerin ve protetik adeziv . ^storasyonlann mine ile bağlantılarındaki başarı, diş ile kompozit materyalin tutuculuğunu etkileyen mine yüzeyinin asitlenmesine de bağlıdır. Asitleme işleminin amacı; kimyasal ajanlarla mine prizmaları arasındaki interprizmatik alanın uzaklaştırılmasıyla porların oluşturulması ve bu porlar aracılığı ile yapıştırıcı materyalin

mine yüzeyi ile penantrasyonunun sağlanması ve mekanik tutuculuğun gerçekleşmesidir (10).

Mine yüzeyinin asitlendirilmesi işleminde kullanılan ortofosforik asidin konsantrasyonu ve asitleme süresi ile ilgili çalışmalarla en az

* G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı, Öğr. Üye. ** G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. ABD, Öğr. Üyesi. **• G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti ABD., Araş. Gör.

39

Page 48: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Yeniden Asitlendirme G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

mine harabiyeti, madde kaybı ve en ideal re-tansiyon bölgesi elde edilmesi amaçlanmıştır (10, 13, 14). Yapıştırıcı materyal aracılığı ile mine yüzeyine yapıştırılan ortodontik braketle-rin ve protetik adeziv restorasyonların düşme-leri ile karşılaşılabilmektedir. Bunların tekrar mine yüzeyine yapıştırılması için gereken yeni-den asitle pürüzlendirme işleminin mine yüze-yinde ve tutuculuk üzerindeki etkilerini incele-mek amacıyla bu araştırma planlandı.

MATERYAL ve METOD . -

Bu araştırmada, sabit ortodontik tedavi uy-gulanacak hastalardan elde edilen 28 adet üst birinci küçük azı dişleri araştırma kapsamına alınarak vestibül yüzeyleri dışarda kalacak ve yer düzlemine paralel olacak şekilde akril blok-lara gömüldü. Tüm dişlerin vestibül yüzeyleri 15 sn pomza ile temizlendikten sonra genelde uygulanan şekliyle % 37'lik ortofosforik asit ile 1 dakika (60 sn) asitleme yapıldı ve dişler 20 sn basınçlı su ile yıkandı (2), 5 sn basınçlı hava ile kurulandı. 0.14 cm2'lik mesh-pad (kafes) kai-deli standart twin edgewise braketler kompozit rezin materyal (no-mix, heavily filled) ile asitle pürüzlendirilen mine yüzeylerine yapıştırıldı; braket yapıştırılan tüm dişler yapıştırma işle-minden 30 dakika sonra distile su içine kondu ve 24 saat oda sıcaklığında bekletildi (8, 12). Tüm dişler 4 gruba ayrıldı. 1. gruptaki dişler doğrul-tusu braket merkezinden geçecek şekilde kanat-lardan geçirilen 0.40 inchlik ligatür teli ile bağ-landı; örneklerin bağlantı dayanımları (bond strength), O.D.T.Ü. Kimya Mühendisliği Labora-tuvarında Instron'da (Instron model TM 1102) çekme kuvvetleri ile her örnek için ölçüldü. Di-ğer 3 gruptaki braketler ise braket sökücü ile söküldü. Diş yüzeylerinde kalan adesiv artıkları el aletleri ile temizlendi ve pomzalandı (15 sn). 2. gruptaki dişler 60 sn, 3. gruptaki dişler 30 sn ve 4. gruptaki dişler 15 sn süre ile ikinci defa asitlendikten sonra 20 sn basınçlı su ile yıkandı ve kurulandı. Aynı tip yeni braketler tekrar ya-pıştırıldı ve 30 dakika sonra çekme testi için gerekli olan ligatür telleri bağlandı. İkinci defa asitleme yapılarak braket yapıştırılan tüm ör-nekler 24 saat süreyle distile suda bekletildi ve Instron'da aynı şartlarda çekme testi uygulandı.

Ayrıca ilk defa asitlenmiş, debonding yapıl-mış (braketi sökülmüş, kompozit artıkları temiz-lenmiş ve 15 sn pomzalanmış), ikinci defa 15 sn, 30 sn, 60 sn süre ile asitlenmiş 5 adet diş yüzeyi hazırlanarak, vakum altında altın-palladyum ile kaplandı ve JSM 6400 Jeo marka Scanning Elec-tron Mikroskobunda (SEM) x 2000 büyütmede görüntüleri elde edildi.

Çekme testi ile gruplardaki bağlantı daya-nımlarına ilişkin elde edilen değerlerin ortala-ma ve standart sapmalarının bulunmasında ista-tistiksel yöntemlerden yararlanıldı. Gruplara ilişkin bağlantı dayanım değerleri arasındaki farkların önem kontrolü istatistiksel yöntemler-den Kruskal Wallis Nonparametrik Varyans Ana-lizi testi ile yapıldı (17).

BULGULAR

SEM'unda x 2000 büyütmede; ilk defa 60 sn asit uygulanan örneğin görüntüsü Resim 1'de; debonding yapıldıktan sonra temizlenmiş mine yüzey görüntüsü Resim 2'de; 15, 30 ve 60 sn ikinci defa asitlenmiş mine yüzeylerinin görün-tüleri sırasıyla Resim 3, 4 ve 5'de verilmiştir.

Çekme testi ile elde edilen bağlantı daya-nımlarının (kg) gruplara ilişkin tanımlayıcı ista-tistiksel bilgileri ve önem kontrolü Tablo l'de verilmiş olup, gruplara ilişkin bağlantı dayanım-larının ortalama değerleri arasındaki fark önemli bulunmamıştır (p>0.05).

40

Resim 1. x 2000 büyütmede ilk kez 60 sn fosforik asit uygulanan örneğin mine yüzeyi görüntüsü.

Page 49: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, DİNÇER, TÜRK

E Jwgp'jjm^

M

W^W% i fi ^

i

■: Resim 2. x 2000 büyütmede debonding yapılmış ve te-

mizlenmiş mine yüzeyi görüntüsü.

'■ : ;■■■ ■

Resim 5. x 2000 büyütmede 2. kez 60 sn asit uygulanan örneğin mine yüzeyi görüntüsü.

TABLO I : Gruplara İlişkin Bağlantı Dayadım Değerleri (kg) ve Önem Kontrolü

Sd min. max. KW

1. Kez 60 sn Asitleme 7 10.13 0.93 8.75 11.75

2. Kez 15 sn Asitleme 7 11.33 2.05 8.31 14.25 3.08 0.381

2. Kez 30 sn Asitleme 7 11.39 1.76 8.25 13.31

2. Kez 60 sn Asitleme 7 11.54 1.87 9.00 13.75

Resim 3. x 2000 büyütmede 2. kez 15 sn asit uygulanan örneğin mine yüzeyi görüntüsü.

Resim 4. x 2000 büyütmede 2. kez 30 sn asit uygulanan

örneğin mine yüzeyi görüntüsü.

TARTIŞMA

Ortodontik bonding braketlerinin veya pro-tetik adesiv restorasyonların düşmesi ile ihtiyaç duyulan tekrar yapıştırma işleminde tekrar asit-lemenin gerekliliği ve uygulamasının mine yapısı ve bağlantı dayanımı üzerindeki etkilerinin in-celenmesi bu araştırmanın amacını oluşturmak-tadır. Minenin asitlenmesi ile ilgili literatür in-celendiğinde yeniden asitlemeyle ilgili çalışma-ya rastlanamamıştır.

Bu çalışmada, % 37'!ik fosforik asit ile ilk defa 60 sn; ikinci defa 15, 30 ve 60 sn asitlen-miş mine yüzeylerinin ŞEM'unda aynı büyütme-deki (x 2000) görüntülerinde, mine prizmaları-nın merkezlerinin asitle uzaklaştırılması ile olu-

41

m fi

Gruplar

Page 50: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Yeniden Asitlendirme G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

şan bal peteği (15) görüntüsü elde edilmiştir. İkinci defa asitlenen örnekler içinde 15 sn'lik asitleme ile elde edilen mine yüzeyi görüntüsü, 30 ve 60 sn asitlenen örneklere göre daha ho-mojen retansiyon yapısını göstermekte olup, ilk defa 60 sn asitlenen örneğin görüntüsüne daha fazla benzerlik göstermektedir. Barkmeier ve arkadaşları (1), % 37'lik fosforik asit ile 15 ve 60 sn ilk defa asit uyguladıkları yüzeylerin SEM görüntüleri arasında fark olmadığını; Branstrom ve arkadaşları (4) ise, SEM çalışması ile 15 sn fosforik asit uygulamasıyla daha az mine kaybı olduğunu göstermişlerdir.

Debonding yapılmış ve ikinci defa asitleme için gerekli olan yüzey temizliğinin (3, 5) yapıl-dığı örneğin SEM görüntüsünde, el aletleri ile kompozit artıklarının temizlenmesi sonucu mi-ne yüzeyinin çizildiği ve mine prizmaları ile in-terprizmatik porların olmadığı gözlenmektedir. Bu görüntü temizleme ve pomzalama işlemleri ile asitlemede oluşan retantif bölgenin tama-men ortadan kalktığını göstermektedir.

Mekanik değerlendirilmede, her 4 gruba ait bağlantı dayanım değerlerinin yüksek ve birbi-rinden farklı olmaması gerek ilk defa ve ikinci defa asitleme işlemlerinde, gerekse 15, 30 ve 60 sn'lik ikinci asitlemede oluşturulan mine yü-zeylerindeki retansiyonun birbirine yakın oldu-ğunu göstermektedir.

Barkmeier ve arkadaşları (1), Surmount ve arkadaşları (16) kesme kuvvetleri ile; Mardaga ve Sharnon (9) çekme kuvvetleri ile yaptıkları çalışmalarda % 37'lik fosforik asitle 15 ve 60 sn arasında ilk defa uygulanan asitleme işlem-lerinin bağlantı dayanımları açısından farkı ol-madığını ileri sürmüşlerdir.

Asit konsantrasyonunun % 50 ve asitleme süresinin 90 sn'nin üzerinde uygulanması mine yüzeyinde kayıplara dolayısıyla tutuculuğun azal-masına neden olmaktadır (6, 7, 11).

Retief (13) ve Silverstone (14), asit konsant-rasyonunun % 30'dan % 50'ye çıkarıldığında 60 sn'lik uygulamada mine yüzey kaybının 7 [im-den 12 [im'e çıktığını belirtmişlerdir. Legler ve arkadaşları (7), asit konsantrasyonu ve asitleme süresinin azaltılması ile asitle oluşturulan por-

ların derinliklerinin azaldığını ve bu değerlerin üzerindeki uygulamaların mine yüzey kayıpları-na neden olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Wang ve Lu (18), 15, 30 60 ve 90 sn'lik asit uygulamalarında bağlantı dayanım değerleri ara-sında fark olmadığını ileri sürerek, genç dişler-de 15 sn'lik asitleme süresini az mine kaybı ve iyi bir retansiyon için önermekte, 120 sn üze-rindeki asitlemenin bağlantı dayanım değerini düşürdüğünü, mine rezin arasında kopmanın gözlendiğini ve mine kırıklarının oluştuğunu bil-dirmişlerdir.

Bu araştırmada uygulanan çekme testlerin-de tüm gruplarda kopma, braket ve rezin arasın-da olmuştur. Bu tip kopma mine yüzeyinin yeterli tutuculuğu sağladığını göstermektedir.

SEM görüntülerindeki mine yapısında olu-şan değişiklikler ile çekme testleriyle ölçülen ve birbirinden farklı olmayan bağlantı dayanım değerleri birlikte değerlendirildiğinde, ikinci bir defa asitleme için gerekli olan diş yüzeyinin ha-zırlığında ilk asitleme ile oluşan mine değişikli-ğinin (pürüzlendirilmenin) tamamen ortadan kalk-tığı dolayısıyla mine yüzeyinde bir kayıp oldu-ğu gözlenmiştir. Bu mine yüzey kaybının, tek-rarlanan asitleme işlemleri ile artacağı düşünül-düğünde 15 sn'lik kısa asitleme süresinin yeni-den asitleme işlemi için yeterli ve sağlıklı bir süre olabileceği sonucuna varılmıştır.

K A Y N A K L A R

1. Barkmeier, W.W., Shaffer, S.E., Gwinnett, A.J.: Effects of 15 and 60 second enamel acid conditioning on adhesion and morphology, Operative Dentistry., 11 : 111-116, 1986.

2. Beech, R.D., Jalaly, T.: Bonding of polymers to ena mel influence of deposits formed during etching time and period of water immersion, J. Dent. Res., 59 : 1156-1162, 1980.

3. Branstrom, M., Nordenvall, K.J., Malmgren, O.: The effect of various pretreatment methods of the enamel in bonding procedures, Am. J. Orthod., 74 : 522-530, 1978.

42

Page 51: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, DİNÇER, TÜRK

4. Branström, M., Malmgren, O., Nordenvall, K.J.: Et ching of young permanent teeth with an acid gel, Am. J. Orthod., 82 : 379-383, 1982.

5. Gwinnett, A.J., Gorelick, L: Microscopic evaluation of enamel after debonding: Clinical application, Am. J. Orthod., 71 : 651-665, 1977.

6. Legler, L.R., Retief, D.H., Bradley, E.L., Denys, F.R., Sadowsky, P.L.: Effets of phosphoric acid concentra tion and etch duration on the shear bond strength of an orthodontic bonding resin to enamel, Am. J. Ort hod. Dentofac. Orthop., 96: 485-497, 1989.

7. Legler, L.R., Retief, D.H., Bradley, E.L.: Effects of phosphoric acid concentration and etch duration on enamel depth of etch: An in vitro study. Am. J. Ort hod. Dentofac. Orthop., 98: 154-160, 1990.

8. Lopez, J.I.: Retentive shear strengths of various bonding attachment bases, Am. J. Orthod., 77 : 669- 678, 1980.

9. Mardaga, W.J., Sharnon, I.L.: Decrasing the depts of etch for direct bonding in orthodontics. J. Clin. Ort hod., 16 : 130-132, 1982.

10. Proffit, W.R.: Contemporary Orthodontics, p.: 294, The C.V. Mosby Co., St. Louis, Toronto, London, 1986.

11. Pus, M.D., Way, D.C.: Enamel loss due to orthodon tic bonding with filled and unfilled resings using various clean up techniques, Am. J. Orthod., 77 : 259-283, 1980.

12. Retief, D.H., Dreyer, C, Gauron, G.: The direct bon ding of orthodontic attachments to teeth by means of an epoxy resin adhesive, Am. J. Orthod., 58 : 21-40, 1970.

13. Retief, D.H.: The use of 50 percent phosphoric acid as an etching agent in orthodontics, a rational app roach, Am. J. Orthod., 68: 165-178, 1978.

14. Silverstone, L.M.: Fissure sealants: laboratory stu dies, Caries Res., 8 : 2-26, 1974.

15. Simonsen, R.J.: Clinical applications of the acid etch technique, Quintessence Publishing Co. Inc., Ch. 1, Chicago, Illinios, 1978.

16. Surmount, P., Dermaut, L., Martens, L., Moors, M.: Comparison in shear bond strength of orthodontic brackets between five bonding systems related to different etching times. An inviiro study, Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop., 101 : 414-419, 1992.

17. Sümbüloğlu, K., Sümbüloğlu, V.: Biyoistatistik, Ha- tipoğlu Yayınevi, Ankara, 199Ö.

18. Wang, W.N., Lu, T.C.: Bond strength with various etching times on young permanent teeth, Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop., 100: 72-79, 1991.

YAZIŞMA ADRESİ : Doç. Dr. Müfide DİNÇER G.Ü. Dişhek. Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı 06510 Emek - ANKARA

43

Page 52: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 53: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 45-48, 1994

SON BEŞ YIL İÇİNDE KLİNİĞİMİZE BAŞVURAN MAKSİLLOMANDİBULAR KİRİK HASTALARININ RETROSPEKTIF DEĞERLENDİRİLMESİ

Salih SARAÇGİL*. Dilek Aynur UĞAR*

Ö Z E T SUMMARY

Araştırmamız Gazi Üniversitesi Dişhekimli-ği Fakültesi, Ağız, Diş - Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Kliniğine son 5 yıl içinde başvuran 66 maksillomandibuler fraktür vakasını içermekte-dir. Tüm bu hastalar tedavi şekli, cinsiyet, yaş, kaza oluş tarihleri açısından değerlendirilmiş-tir.

Retrospective Evaluation of Maxillomandibular Fractures Referring to Our Clinic During Last

Five Years.

Our investigation includes 66 maxilloman-dibular fracture cases referring to (Department of Oral and Maxillofacial Surgey of Gazi Univer-sity) during last 5 years. All the patients were evaluated for treatment modalities, sex, age and the dates of the trauma.

GİRİŞ

Fasiyal bölge travmalarının en önemli so-nuçlarından olan maksiller ve mandibuler frak-türler trafik, spor kazaları ve kavga gibi neden-lere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir (3, 4, 5, 10, 11, 16, 19).

Travmanın şiddeti ve fraktürün şekline bağlı olarak değişik seviyelerde gelişebilen malok-luzyon, fasiyal asimetri, ağrı, ödem ve hareket kısıtlılığı gibi semptomlarla Ağız, Diş, Çene Has-talıkları ve Cerrahisi kliniklerine başvuran bu tür vakaların tedavilerinde intermaksiller fiksas-yon, tel ve miniplak osteosentezi yöntemlerin-den bir ya da birkaçının kombinasyonu kullanıl-maktadır (1, 3, 8, 12, 14, 16).

Çalışmamızın amacını Gazi Üniversitesi Diş-hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı'na 1990-1994 yılları arasında başvuran alt ve üst çene fraktürlerinin başvuru tarihleri, yaş, cinsiyet, etyoloji, lokali-zasyon, uygulanan tedavi ve postoperatif kompli-kasyonlarını değerlendirerek bu alanda yapılan

karşılaştırma oluşturmakta-

MATERYAL ve METOD

Çalışmamızın kapsamını, 1990-1994 yılları arasında Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakül-tesi, Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi A.B.D.'na başvuran 42 erkek, 24 bayan toplam 66 hastada mevcut alt ve üst çene kırıkları oluştur-muştur. Söz konusu vakalarda mevcut kırıkların kliniğimize başvuru tarihleri, yaş, cinsiyet, trav-ma nedeni, fraktürlerin lokalizasyonları, uygula-nan tedaviler ve şayet mevcutsa postoperatif komplikasyonlar kayda geçirilerek bu verilerin dağılımı incelenmiştir.

SONUÇ

Sözkonusu periyot içerisinde tedavi edilen 66 fraktür vakasının 7'si üst çene, 59'u alt çene

G.Ü. Dişhek. Fak. Ağış, Diş, Çene Hastalıkları ve Cer-rahisi Anabilim Dalı, Araş. Gör., Dt.

45

diğer çalışmalarladır.

Page 54: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Retrospektif Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

fraktürü olup bu vakalara ait verilerin dağılımı aşağıdaki şekildedir :

Araştırma grubunu oluşturan vakaların ay-lara göre dağılımı Ocak ayında 1 (% 1.51), Şu-bat ayında 3 (% 4.54), Mart ayında 2 {% 3.03),

Nisan ayında 6 (% 9.09), Mayıs ayında 3 [% 4.54), Haziran ayında 7 (% 10.6), Temmuz ayın-da 10 (% 15.15), Ağustos ayında 11 {% 16.66), Eylül ayında 9 (% 13.63), Ekim ayında 3 (% 4.54), Kasım avında 9 {% 13.63), Aralık ayında da 2 va-ka {% 3.03) başvurusu şeklindedir (Tablo I).

TABLO I : Vakaların Aylara Göre Dağılımı

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

Vaka 1 11

Yüzde Dağılımı 1.51 4.54 3.03 9.09 4.54 10.6 15.15 16.66 13.63 4.54 13.63 3.03

Başvuran hastaların yaş dağılımına baktığı-mızda ise 0-10 yaş arası 7 (% 10.6), 10-20 yaş srası 10 (%15.1), 20-30 yaş arası 25 (% 37.8), 30-40 yaş arası 14 (% 21.2), 40-50 yaş arası 4 (% 6.3), 50-60 yaş arası 3 (% 4.5), 60 yaş ve üze-rinde de 6 vakanın (% 4.5) tedaviye alındığı göz-lenmektedir (Tablo 2).

TABLO 2 : Hastaların Yaşlara Göre Dağılımı

Yaş 0-10 10-20 20-30 30-40 40-50 50-60 60

Vaka

Yüzdeler

7 10.6 10

15.1

25

37.8

14

21.2

4 6.3 3 4.5 3

4.5

Araştırma grubunu oluşturan vakalardan el-de edilen bilgilere göre 29 vakada fraktür nede-nini trafik kazası (% 46), 19 vakada düşme (%

28), 8 vakada fiziksel darp (% 12), 5 vakada spor yaralanması % 7), 5 hastada ise iş kazası (% 7) oluşturmaktadır (Tablo 3).

TABLO 3 : Etyolojik Faktörler

Trafik iş

kazaları Düşme Kavga Spor kazası

Vaka 29 19 8 5 5

Yüzde 46 28 12 7 7

Çene kırıklarının lokalizasyonları dikkate alındığında 59 bireyde 78 mandibula fraktürünün 22'si symphis (% 28.2), 16'sı korpus (% 20.5), 15'i angulus (% 19.2), 4'ü ramus (% 5.11), 4'ü processus alveolaris (% 5.1), 16'sı kondil (% 20.5), 1'i de koronoid proces [% 1.21) fraktürü şeklindedir (Tablo 4).

TABLO 4 : Çene Kırıklarının Lokalizasyonları ve Yüzdeleri

MANDİBULA = 78 MAKSİLLA = 7 Alveoler Alveoler Lefort I

Bölgeler proçes Simfiz Korpus Angulus Kcndil Ramus Koronoid proçes seviyesi

Kırık 4 22 16 15 16 4 1 6 1

Yüzde 5.1 28.2 20.5 19.2 20.5 5.11 1.21 85.7 14.3

Toplam 7 üst çene kırığı vakasının 6'sı pro-cessus alveolaris (% 85.7) kırığı şeklindeyken

1 vakada Le Fort I fraktürü (% 14.3) saptanmış-tır.

46

Page 55: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 SARAÇGİL, UĞAR

Vakalarda uygulanan tedavi şekillerine göz attığımızda 30 vaka arch bar ile intermaksiller fiksasyon (% 45), 20 vaka miniplak ile rijid fik-sasyon (% 30.3), 13 vaka tek çene segmentel

arch bar [% 19.6), 2 vaka intraosseöz tel bağ-lama (% 3.03), 1 vaka apertura priformise tel ile askı yöntemi (1.03) kullanılarak tedavi edilmiş-tir (Tablo 5).

TABLO 5 : Tedavi Şekillerine Göre Tedavi Şekli İntermaksiller

Fiksasyon Mini Plak Tek Çene

Segmental Arch-Bar Uygulaması

İnterosseöz Tel Tel Süspansiyon

Vaka

Yüzde

30 45.45 20

30.3

13

19.69

2 3.03 1

1.51

Fraktür hattında dişlerin mevcut olduğu 40 hastada tedavi sonrasında 2 vakada ,hatta yer alan dişlerin çekimi gerçekleştirilmiştir. 11 kon-dil kırığı hastasından 2'sinde tedavi sonrası çe-ne hareketlerinde kısıtlılık gözlenirken toplam 66 hastanın 45'inde tedavi bitiminde oral hijye-nin bozuk olduğu saptanmıştır.

TARTIŞMA

Araştırmamıza dahil edilen 66 hastanın cin-siyet ve yaş dağılımları benzer çalışmaların so-nuçları ile uyum göstermektedir (2, 6, 7, 9, 20). Araştırmaların büyük bölümünde alt ve üst çene kırığı vakalarındaki kadın-erkek oranı 1/4 olarak belirtilirken Vatter ve arkadaşları (19) bu oranı 1/3 olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızda söz ko-nusu oran 1/2 olarak saptanmıştır.

Adi ve arkadaşları (2) fraktürlerle ilgili yap-tıkları bir çalışmada fraktürlerin en çok Temmuz ve Ekim aylarında gözlendiğini ifade etmişler-dir. Cook ve arkadaşları (5) ise benzer bir çalış-mada Mart, Ağustos ve Nisan aylarında fraktür-lerin görülme sıklığının arttığını rapor etmişler-dir. Bizim çalışmamızda ise fraktür görülme sık-lığının Temmuz ve Ağustos aylarında arttığı sap-tanmıştır ki bu da söz konusu dönemlerde artış gösteren trafik kaza oranları ile açıklanabilir.

Retrospektif olarak maksiller ve mandibuler fraktürleri inceleyen pekçok çalışmada geniş bir yaş dağılımı izlenmekle birlikte vakaların ge-nellikle 20-30 yaş arasında yoğunlaştığı rapor

edilmiştir (3, 5, 7, 16, 17). Çalışmamızın sonuç-ları da bu yoğunluğa uygun bir dağılım göster-mektedir.

Vakalarımızda saptanan etyolojik faktörlerin çeşitliliği dikkat çekici olmakla beraber trafik kazaları ve kavgaların ilk sıraları oluşturduğu gözlenmektedir.

Abiose(1), Güven (8), Sawhrey(14), Timo-ney (18), Vather (20), Cook (5), ve arkadaşları ve diğer birçok araştırıcının çalışmalarında da ben-zer bulgular bildirilmiştir. Ancak farklı olarak Or ve Yücetaş'ın (13) retrospektif çalışmalarında et-ken olarak sıralamada trafik kazalarının ardından spor yaralanmalarının geldiği, bireyler arası kav-ganın ise 3. sırada yer aldığı vurgulanmıştır.

Ellis (7) yaptığı retrospektif çalışmada fasi-yal travmaya maruz kalan hastalarda mandibula kırıklarının maksillaya göre daha fazla oranda gözlendiği ve 10 yıllık periyodu içeren çalışma-sında tedavi edilen vakaların % 45'inde en az 1 mandibula kırığı olduğunu vurgulamıştır. Bu oran araştırmamızda 5 yıllık periyodu içeren dö-nemde 86.5 olarak bulunmuştur.

Olson ve arkadaşları (12) mandibular frak-türlerin anatomik dağılımlarını inceledikleri ça-lışmalarında % 29.1 kondil, % 1.3 koronoid pro-ces, % 1.7 ramus, % 24.5 angulus, % 16 korpus, % 22 symphis, % 3.1 alveolar proces fraktürü şeklindeki dağılımı rapor etmişlerdir. Adi ve ar-kadaşları (2) ise yaptıkları çalışmada mandibula kırıklarının % 26.26'sının korpus bölgelerinin

47

Page 56: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Retrospektif Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

posteriorunda, % 26.1'inin kondiler bölgede, % 1.9'unun ise koronoid proçes bölgesinde oluş-tuğunu rapor etmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise mandibula fraktürü vakalarında symphis, korpus ve kondil bölgesi kırıklarının klinik ola-rak daha fazla gözlendiği dikkat çekmektedir.

Maksilla ve mandibula fraktürlerinin teda-visinde genel olarak iki tip yaklaşım sözkonusu-dur. Miniplak ile rijid internal fikzasyon ve mak-sillomandibuler semi-rejid fiksasyon. Her iki te-davi prosedürünün de birbirlerine olan üstünlük-leri mevcutsa da son yıllarda özellikle hasta açı-sından daha avantajlı olan miniplak ile rijid in-ternal fiksasyon uygulaması ön plana çıkmış ve diğer üstünlükleri de dikkate alınarak tedavi-de en sık başvurulan yöntem haline gelmiştir.

Dodson (6) R.I.F. ile M.M.F. arasında komp-likasyonlar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığını ve her iki tedavi yönte-minin de birbirlerine olan üstünlüklerine rağmen tercihin hekime ve hastanın sosyo-ekonomik ko-numuna bağlı olduğunu belirtmiştir. Kliniğimiz-de ise her iki tedavi prosedürü de başarıyla uy-gulanmış olup, tedavi şekline bağlı olan posto-peratif ciddi bir komplikasyonla karşılaşılma-mıstır.

K A Y N A K L A R

1. Abiose, B.O.: «Maxillofacial skelation injuries in the western states of Nigeria». Br. J. of Oral and Maxillo- fac Surg., 24 : 31-39, 1986.

2. Adi, M., Ogden, G.R., Chisholm, D.M.: «An analysis of mandiular fractures in Dundee, Scotland (1977 to 1985)».. British Journal of Oral and Maxillofacial Surgery., 28: 194-199, 1990.

3. Allan, B.P., Daly, C.G.: «Fractures of the mandible. A 35-year retrospective surgery». Int. J- Oral Maxillo- fac. Surg., 19 : 263-271, 1990.

4. Cawood, J.I.: «Small plate osteosynthesis of mandi- bular fractures». British Journal of Oral and Maxillo facial Surgery. 23 : 77-91, 1985.

5. Cook, H.E., Rowe, M.: «A retrospective study of 356 midfacial fractures occuring in 225 patients». J. Oral Maxillofac. Surg., 48 : 574-578, 1990.

6. Dodson, T.B., Perrott, D.H., Kaban, L.B., Gordon, N.C.: «Fixation of mandibular fractures : A comparative analysis of rigid internal fixation and standard fixa tion techniques». J. Oral Maxillofac. Surg., 48: 362- 366, 1990.

7. Ellis, E., Moos, K.F., El-Attar, A.: «Ten years of man dibular fractures : An analysis of 2137 cases». Oral Surg., 59 : 120-129, 1985.

8. Güven, O.: «A comperative study on maxillofacial fractures in central and eastern Anatolia». J. Cranio- Max-Fac. Surg., 16 : 126-129, 1988.

9. Güven, O.: «Fractures of the maxillofacial region in children». Journal of Cranio-Maxillo-Facial Surgery., 20 : 244-247, 1992.

10. Hawg, R.H., Prather, J. Indresano, AT.: «An epidemio- logic survery of facial fractures and concomitant in juries». J. Oral Maxillofac. Surg., 48 : 926-932, 1990.

11. Hawg, R.H., Savage, J.D., Likavec, M.J., Congorti, P.J.: «A review of 100 closed head injuries associated with facial fractures». J. Oral Maxillofac. Surg., 50 : 218- 222, 1992.

12. Olsen, R.A., et.al.: «Fractures of the mandible : a review of 580 cases», J. Oral Maxillofac. Surg., 40 : 23, 1982.

13. Or, S., Yücetaş, Ş.: A survey on mandibular fractures. Poster Presentations FDI. 81 St. World Dental Con gress., 27 August, 1993.

14. Sawhrey, C.P., Ahuja, R.B.: «Faciomaxillary fractures in North India. A statistical analysis and review of management». Br. J. of Maxillofac. Surg., 26 : 430-434, 1988.

15. Sıegel, M.B., Wetmore, R.F., Potsic, W.P., Handler, S.D., Tom, L.W.C.: «Mandibular farctures in the pe- diatric patient». Arch. Otolaryngol. Head Neck Surg., 117 : 533-536, 1991.

16. Ström, C, Nordenram, A., Fischer, K.: «Jaw fractures in the county of Kopparberg and Stockholm 1979- 1988». Swed. Dent. J., 15: 285-289, 1991.

17. Telfer, M.R., Jones, G.M., Shepherd, J.P.: «Trends in the etiology of maxillofacial fractures in the U.K.». British Journal of Oral and Maxillofacial Surgery., 29 : 250-255, 1991.

18. Timoney, N., Saiveau, M., Pihsolle, J., Shepherd, J.: «A comperative study of maxillo-facial trauma in Bristol and Bordeaux». J. Cranio-MaxFac. Surg., 18 : 154-157, 1990.

19. Torgesen, S., Tomes, K.: «Maxillofacial fractures in a Norwegian district». Int. J. Oral Maxillofac. Surg., 21 : 335-338, 1992.

20. Vetter, J.D., Topazian, R G., Goldberg, M.H., Smith, D.G.: «Facial fractures occuring in a medium-sized metropolitan area: recent trends». Int. J. Oral Max illofac. Surg., 20 : 214-216, 1991.

21. Winstanley, R.P.: «The management of fractures of the mandible». British Journal of Oral and Maxillofa cial Surgery- 2 2 : 170-177, 1984.

TEŞEKKÜR Çalışmamızın planlanması ve yönlendirilmesindeki iç-

ten katkılarından dolayı G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergun YÜCEL'e teşekkür ederiz.

48

Page 57: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 49-55, 1994

EROZYONUN ÖNLENMESİNDE ANTASİT İLAÇLARIN ETKİSİ

Hülya CAN*, Sis YAMAN", Tamer KINOĞLU***, Mukadder CAN****

Ö Z E T

Gastrointestinal hastalıklar nedeniyle diş-lerde oluşan erozyonlar üzerinde antasit ilaçla-rın etkisi değerlendirildi. Bu amaçla sağlıklı ağız yapısına sahip ve sistemik hastalığı bulunma-yan 12 kişilik bir grup seçildi. Seçilen bireylerde asit ortam oluşturmak için ağızlar asitle çalka-lanmadan önce ve çalkalama sonrasında tükrük toplatıldı. Bunu takiben antasit ilaçlar tablet ve süspansiyon şeklinde uygulatıldı ve tükrük top-latıldı. Toplanılan tüm tükrük örneklerindeki pH ve bikarbonat (HCO3) değerleri tespit edildi. An-tasit ilaçların, tükrükdeki pH'ı ve HCGVü yüksel-terek ağız ortamında olumlu etkilerde bulunduğu gözlemlendi.

Anahtar Kelimeler tinal hastalıklar.

SUMMARY

Effects of Antacids on the Prevention of Dental Erosion

In this study, the effects of antacids on the dental erosion due to gastrointestinal disorders were evaluated. A group 12 subjects who had healthy mouth condition and no systemic disor-ders was selected. The saliva of the subjects were collected and analyzed. This has been done in three stages. After the initial collection prior to the treatment, the subjects had their mouths washed by an acidic solution and the second samples were obtained. Finally, various anta-cids were applied in pill and medicine forms and the third samples were collected. In each sample pH and HCO3 values were determined. It was found that the antacids increase the pH and the HCO3 in saliva. This, by creating a buffe-ring capacity, leads to a healtier environment from the dental point of view.

Key Words nal disorders.

Dental erosion, Gastrointesti-

GİRİŞ

Erozyon bilindiği gibi diş yapısının iç ve dış etkenlerle kimyasal olarak çözünmesidir. Bu et-kenler çeşitli olmakla birlikte gastrointestinal hastalıkların bulunduğu bireylerde erozyonlar daha sık olarak görülmektedir (7).

Gastrointestinal hastalıkların dişhekimliği açısından önemi, bu rahatsızlıklarda mide asidi-

nin sürekli ağız ortamına taşınması ve bu ortam-da pH derecesini ve tükrük yapısını bozarak diş sert dokularında erozyonlara neden olmasıdır.

G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Araş. Gör., Dt. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. ABD, Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. ABD, Prof. Dr. Mevki Hast. Biyokimya Bölümü, Uzm. Dr.

49

Erozyon, Gastrointes-

Page 58: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Erozyon ve Antasit İlaçlar G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Gastrointestinal hastalıkların bu dezavantajları olmakla birlikte, hastalığın tedavisinde kullanı-lan antasit ilaçların ise ağız ortamını nötralize ettiği ve bu rahatsızlıklarla ilgili diğer problem-lerde de olumlu etkilerde bulunduğu belirtilmek-tedir (7).

Biz de çalışmamızda, sağlıklı bireylerde pH'ı asidik yapıda olan bir ağız ortamı oluştura-rak, bir grup antasit ilaçların kullanımının ağız ortamında, özellikle de erozyonun önlenmesi üzerinde ne gibi etkilerde bulunduğunu incele-dik.

MATERYAL ve METOD

3. aşamada (C) ise, antasit ilaçların etkisini belirlemek amacıyla Tablo 1'de verilmiş olan antasit ilaçların, firmanın önermiş olduğu bir de-falık kullanım dozları bireylere 2 dk. süreyle uy-gulatıldı. Daha sonra tekrar parafin çiğnetilerek tükrük toplatıldı. Bu işlemler de 1 dk. aralıklarla 3 kez tekrarlandı.

Her antasit ilaç için bu işlemlerin tümü tek-rarlandı. Tüm bu aşamalarda toplanmış bulunan tüplerdeki tükrük içeriğindeki parafin parçacık-ları serum separate ile ayrılarak saf hale geti-rildi. Daha sonra steril enjektörlere çekilen tük-rüklerin havaları alındı. Bu şekilde hazırlanan tükrük örnekleri ABD-30 Acide-Base cihazına ve-rilerek pH ve HCO3 değerleri belirlendi.

Bu çalışmayı yürütmek amacıyla Gazi Üni-versitesi Dişhekimliği Fakültesi öğrencilerinden sağlıklı ağız yapısına sahip 12 kişilik bir grup seçildi. Seçilen bu gruptaki bireylerin genel sağ-lık durumu ve ağız bakımı kontrol edilerek, ağız-larında çürük ve çekilmiş dişlerin olmamasına, en fazla 4 adet restore edilmiş diş bulunmasına, periodontal sorunlar taşımamasına dikkat edil-di (1). Bunların yanisıra, bireylerin herhangi bir ilaç kullanmamasına ve sistemik bir rahatsızlığı olmamasına özen gösterildi. Seçilen bu bireyle-re çalışma için gerekli bilgiler verildi. Buna gö-re tüm bireylerin her türlü beslenme işlemi ça-lışmaya başlanmasından 2 saat önce tamamlatıl-dı. Tükrük örnekleri her zaman aynı saatler ara-sında alındı.

BULGULAR

Çalışmada elde edilen veriler HCO3 ve pH değerleri için gruplandırılıp tablolar ve histog-ramlar halinde gösterildi.

Şekil 1'de tablet şeklinde uygulanan 6 adet antasit ilacın karşılaştırılmalı HCO3 değerleri histogramda gösterildi. Bu gruba ait sayısal de-ğerler ise Tablo 2'de verildi.

Çalışma 3 aşamayı içermekteydi. İlk aşama-da (A), bireylerin tükrük pH'ını ve HCO3 değer-lerini tespit etmek amacıyla, 2 dk. süre ile para-fin çiğnetilmek suretiyle, 10 ml'lik tüplere 5 ml'-lik tükrük içeriği toplatıldı. Bu işlem 1 dk. ara-lıklaria 3 kez yapıldı.

2. aşamada (B), gastrointestinal rahatsızlık-lara sahip bireylerdeki ağız ortamının, mide içe-riği gibi nedenlerle oluşan asidik ortamını taklit etmek amacıyla hazırlanmış olan pH = 3.2 HCI ile bireylerin ağızları 2 dk. süreyle çalkatıldı. Pa-rafinle 2 dk. çiğnetme yaptırılarak, biriken tük-rük içeriği steril tüplere aynı miktarda toplatıl-dı. Bu işlem 60 sn. aralıklarla 10 kez tekrarlandı.

Şekil 1 . Tablet olarak uygulanan antasit ilaçların HCO değerleri

( (1) Protab. (2) Gavıscon. (31 Talcıd . (4j Kompensan (5) Muca ne (6)AsıdCRa!'

50

Page 59: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt Sayı 2 CAN, YAMAN, KINOGLU, C

TABLO 1 : Çalışmada Kullanılan Antasit İlaçlar

İlaç Adı Yapımcı İ ç e r i ğ i

Asidopan Tablet Wyeth

Asidopan Plus Süspansiyon

Wyeth

Gaviscon Tablet Reckitt and Colman Pharmaceutical

Gaviscon Süspansiyon

Reckitt and Colman Pharmaceutical

Kompensan Tablet Pfizer

Mucaine Tablet Wyeth

Mucaine Süspansiyon

Wyeth

Protab Tablet Eczacıbaşı

Talcid Tablet Bayer

Talcid Süspansiyon Bayer

Alüminyum Magnezyum Hidroksit Sülfat (Ma-galdrat], Sodyum

Alüminyum Magnezyum Hidroksit Sülfat (Ma-galdrat), Simetikon, Sodyum, Sakkarin, Mentol, Peppermint oil

Aljinik asit BPC, Magnezyum trisilikat, Kuru Alü-minyum hidroksit jeli, BP, Sodyumbikarbonat Eur P, Mannitol

Sodyum aljinat BPC, Sodyum bikarbonat Eur P, Sakkarin

Dihidroksi Alüminyum sodyum karbonat

Okzetazain, Kurutulmuş Alüminyum hidroksit je-li, Magnezyum karbonat

Okzetazain, Alüminyum hidroksit, Magnezyum hidroksit, Sodyum sakkarin, Sodyum benzoat, Nane esansı, Etil alkol

Alüminyumhidroksit, Magnezyumhidroksit, Me-til polisiloksan, Mannitol, Sodyum sakkarin, Sod-yum sukkaril, Peppermint Flavor, Butter Flavor

Hydrotalcit (Alüminyum Magnezyum hidroksit karbonat hidrat]

Hydrotalcit (Alüminyum Magnezyum hidroksit karbonat hidrat)

TABLO 2. Tablet olarak uygulanan antasit ilaç-ların HCOs değerleri (1) Protab, (2) Gaviscon, (3) Talcid, (4) Kompensan, (5) Mucaine, (6) Asidopan

1 2 3 4 5 6

A 12.08 9.68 10.8 10.46 10.46 9.96

B 12.59 11.31 11.56 12.6 10.53 10.84

C 18.97 15.44 20.63 25.86 18.08 11.74

Şekil 2'de ise süspansiyon şeklinde uygu-lanan 4 adet antasit ilacın HCO3 değerlerini gös-teren karşılaştırılmalı histogram sunuldu. Bu grupdaki ilaçlara ait ortalama değerler ise Tab-lo 3'de verildi.

Elimizde bulunan antasit ilaçların 4 adedi hem tablet, hem de süspansiyon şeklinde uygu-lanan ilaçlar olduğundan bunların hem kendi, hem de birbirleri ile olan karşılaştırılmalı HCOs değerlerine ait histogram Şekil 3'de gösterildi.

51

Page 60: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Erozyon ve Antasit İlaçlar G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Çekil 2 .Süspansiyon şcklirde uygulanan an'.asit ilsçiarın Ht'O, cteıjcrlcrı ((1) Gaviscon , (2) Talcid , (3) Asidopan , (4) Mucaine )

TABLO 3. Süspansiyon şeklinde uygulanan an-tasit ilaçların HCO3 değerleri (1) Gaviscon, (2) Talcid, (3} Asido-pan, (4) Mucaine

1 2 3 4

A 10.08 10.08 9.98 10.64

B 11.38 11.93 10.91 11.46

C 18.63 15.01 16.72 18.46

TABLO 4. Antasit ilaçların HCO3 değerlerinin karşılaştırılması (1) Gaviscon tablet, (2) Gaviscon süspansiyon, (3) Talcid tablet, (4) Talcid süspansiyon, (5) Mucaine tab-let, (6) Mucaine süspansiyon, (7) Asidopan tablet, (8) Asidopan süs-pansiyon.

1 2 3 4 5 6 7 8

A 9 . 6 8 1 0 . 0 9 1 0 . 8 1 0 . 0 8 1 0 . 4 6 1 0 . 6 4 9 . 9 6 9 . 9 8

B 11.31 11.38 11.56 11.93 10.53 11.46 10.84 10.91

C 15.44 18.63 20.63 15.01 18.08 18.46 11.74 16.72

Bu histograma ait sayısal değerler ise Tablo 4'-de verildi. Çekil 3 . Antasit ilaçların IİCO. değerlerinin karşılaştırılması

{ (1) Gaviscon Tablet. (2) Gav.scon Süspansiyon, (3i Talcıd Tablet, (4) Talcid Süspansiyon, (5) M'-icaine Tabiat, (6) Mucaine Süspansiyon (7)

Asidopan Tablet, (8) Asictopon Süspansiyon )

Şekil 5 Süspansiyon şeklinde uygulanan antasit ilaçların pH

değerleri ( (1) Gaviscon , (2) Talcid , (3) Asidopan , (4) Mucaine )

HCO3 için yapılan bu gösterimler, aynı ilaç ve gruplamalar kullanılarak Şekiller 4-6, Tablo-lar 5-7'de pH için verildi.

Şekil 6 . Antasit ilaçların pH değerlerinin karşılaştırılması ( (1) Gaviscon Tablet. (2) Gaviscon Süspansiyon, (3) Talcid Tablet, (4)

Talcid Süspansiyon, (5) Mucaine Tablet, (6) Mucaine Süspansiyon (7) Asidopan Tablet, (8) Asidopan Süspansiyon )

52

Şekil 4 . Tablet olarak uygulanan antasit ilaçların pH değerleri

( (1) Protab, (2) Gaviscon (3) Talc.d (4) Kompensan .(5) Mucaine .(6)Asıclopan )

Page 61: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 CAN, YAMAN, KINOĞLU, CAN

TABLO 5. Tablet olarak uygulanan antasit ilaç-ların pH değerleri (1) Protab, (2) Gaviscon, (3) Talcid, (4) Kompensan, (5) Mucaine, (6) Asidopan.

1 2 3 4 5 6

A 7.22 7.19 7.13 7.28 7.12 7.12

B 7.13 7.07 7.06 7.11 6.98 6.99

C 7.65 7.45 7.53 7.83 7.53 7.4

TABLO 7. Antasit ilaçların pH değerlerinin kar-şılaştırılması (1) Gaviscon tablet, (2) Gaviscon süspansiyon, (3) Talcid tablet, (4) Talcid süspansiyon, (5) Mucaine tab-let, (6) Mucaine süspansiyon, (7) Asidopan tablet, (8) Asidopan süs-pansiyon.

6

A 7 . 1 9 7 . 1 1 7 . 1 3 7 . 1 7 7 . 1 2 7 . 1 2 7 . 1 2 6 . 9 9

B 7 . 0 7 6 . 9 8 7 . 0 6 7 . 0 3 6 . 9 8 6 . 9 9 6 . 9 9 6 . 8 9

C 7.45 7.46 7.53 7.49 7.53 7.56 7.4 7.49

TABLO 6. Süspansiyon şeklinde uygulanan an-tasit ilaçların pH değerleri (1) Gaviscon, (2) Talcid, (3) Asido-pan, (4) Mucaine.

1 2 3 4

A

B

C

Son olarak da tüm antasit ilaçların karşılaş-tırılmalı olarak değerleri HCO3 için Şekil 7 ve Tablo 8'de, pH için Şekil 8 ve Tablo 9'da verildi. Sekil 7 . Antasit ilaçların HCOj değerlerinin karşılaştırılması

((1) Protab Tablet, (2) Gaviscon Tablet, (3) Tai-id Tablet, (4) Kompensan Tablet. (5) Gaviscon Süspansiyon, (6) Talcid Süspansiyon, (7) Mucaine Tab.et, (3)

Asidopan Tablet, (9) Asidopan Süspansiyon, (10) Mucaine Süspansiyon )

TABLO 8. Antasit ilaçların HCO3 değerlerinin karşılaştırılması

(1) Protab tablet, (2) Gaviscon tablet, (3) Talcid tablet, (4) Kompensan tablet, (5) Gaviscon süspansiyon, (6) Talcid süspansiyon, (7) Mucaine tablet, (8) Asidopan tablet, (9) Asidopan süspansiyon, (10) Mucaine süspansiyon.

8 10

A 12.08 9.68 10.8 10.46 10.09 10.08 10.46 9.96 9.98 10.64

B 12.59 11.31 11.56 12.6 11.38 11.93 10.53 10.84 10.91 11.46

C 18.97 15.44 20.63 25.86 18.63 15.01 18.08 11.74 16.72 18.46

8

7.11 7.17 6.99 7.126.98 7.03 6.89 6.99

7.46 7.49 7.49 7.56

r-ı—,—

Page 62: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

53

Page 63: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Erozyon ve Antasit İlaçlar G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ŞeKil 8 Antasit ilaçların pH değerlerinin karşılaştırılması ( (1) Protab Tablet, (2) Gavıscon Tablet. (3) Talcid Tablet, (4) Kompensan Tablet,

(5) Gavıscon Süspansiyon, (S) Talcid Süspansiyon, (7) Mucaine Tablet, (8) Asidopan Tablet, (9) Asidopan Süspansiyon, (10) Mucaine Süspansiyon )

TABLO 9. Antasit ilaçların pH değerlerinin karşılaştırılması (1) Protab tablet, (2) Gaviscon tablet, (3) Talcid tablet, (4) Kompensan tablet, (5) Gaviscon süspansiyon, (6) Talcid süspansiyon, (7) Mucaine tablet, (8) Asidopan tablet, (9) Asidopan süspansiyon, (10) Mucaine süspansiyon.

1 3 10

A 7.22 7.19 7.13 7.28 7.11 7.17 7.12 7.12 6.99 7.12B 7.13 7.07 7.06 7.11 6.98 7.03 6.98 6.99 6.89 6.99

C 7.65 7.45 7.53 7.83 7.46 7.49 7.53 7.4 7.49 7.56

TARTIŞMA ması, gastrointestinal rahatsızlıkların b ulunmi

Erozyon diş sert dokularının bakteri olmak-sızın iç ve dış etkenlerle kimyasal olarak çözün-mesidir. Erozyonun etyolojisi çok iyi bilinmemek-le birlikte beslenme, sistemik hastalıklar, tük-rük yapısı ve pH sorumlu tutulmaktadır, Eroz-yon pH'ın düşük, Ca oranının yüksek ve tükrük akışının yavaş olduğu ağız ortamı ile karakterize edilmektedir (9).

Erozyon oluşumunun özellikle tükrük yapısı ile bir ilişkisi vardır. Dişler ve çevre dokular ol-duğu kadar, tükrüğün akış oranı tamponlama ka-pasitesinin belirli değerlerde olması ve pH de-receleri sağlıklı ağız yapıları için ana faktör ola-rak belirtilmektedir (6, 8).

Ağız ortamının sağlıklı yapısı çeşitli neden-lerle bozulabilmektedir. Bunlar ağızda sürekli asitli yiyeceklerin alınması ve uzun süre kalması, diüretikler, trankilizanlar gibi ilaçların kullanıl-

olarak sıralanabilinir (2, 5).

Gastrointestinal rahatsızlığı olan bireylerde ağız ortamına mide asidinin taşınması tükrük den-gesini ve dolayısıyla dişleri etkileyerek erozyon-lara neden olmaktadır. Gerçekten bu bireylerin ağız yapıları değerlendirildiğinde bu tür bozuk-lukların görüldüğü belirtilmektedir (4, 7). Bu dez-avantajların yanısıra gastrointestinal rahatsızlığı olan bireylerin antasit ilaçlar kullanabildiği ve bu ilaçların ise ağız ortamında bozulan dengeyi olumlu yönde etkilediği belirtilmektedir. Antasit ilaçlar, mide salgısı içinde çözüldüklerinde, hid-roklorik asiti nötralize eden anyonlar açığa çıka-ran inorganik tuzlardır. Antasitlerin klinik kul-lanımı, bunların mide asit salgısını nötralize ede-rek mide pH'ını yükseltmesine dayanır ki, bu da asiditenin azalmasına neden olur (3). Dolayısıyla ağız ortamı da dengesini bu ölçülerde devam ettirebilmektedir.

54

Page 64: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 CAN, YAMAN, KINOĞLU, CAN

Bu görüşlerden giderek yaptığımız çalışma-da, sağlıklı ağız yapılarına sahip bireylerin, ağız-larının asitle çalkalanması ve antasit ilaç kulla-nılması sonrasında, asidik olan ağız ortamının bazik ortama dönüştüğü görülmektedir.

Şekiller ve Tablolar değerlendirildiğinde, antasit ilaçların tablet formu uygulandığında, HCO3 değerleri Kompensan ve Talcid tablet için en iyi değerlerdir. Bu grup ilaçların süspansiyon formu uygulandığında ise Gaviscon ve Mucaine süspansiyonların en iyi HCO3 değerlerini verdiği görülmektedir.

anlamlı farklılıklar bulunmuştur

Bu sonuçlardan görüleceği gibi öncelikle gastrointestinal rahatsızlığı olan bireylerin hemen bir uzmana gidip tedavi görmeleri ve tedavi amacıyla verilen ilaçlan da semptomlar ortaya çıktığında beklemeden hemen kullanması gerek ağız ortamı, gerekse erozyon oluşumunun engellenebilmesi için hasta yönünden olduğu kadar, dişhekimliği açısından da önem taşımaktadır.

Antasit ilaçların süspansiyon ve tablet form-ları karşılaştırıldığında Talcid ile Mucaine tab-letlerin ve Gaviscon ile Asidopan süspansiyon-ların HCO3 değerlerinin daha etkin olduğu görül-mektedir.

pH değerleri ele alındığında ise, tablet form-da uygulanan antasit ilaçlardan Kompensan ve Protab tabletler en iyi pH derecesini göstermek-tedir. Aynı antasit ilaçların süspansiyon formla-rında ise Mucaine ve Asidopan süspansiyonlar-da pH değerleri daha yüksek olarak bulunmak-tadır.

Antasit ilaçların tablet ve süspansiyon formları karşılaştırıldığında pH değerleri Talcid tablet ve Mucaine süspansiyonda en yüksek de-ğerlere ulaşmaktadır.

Genel olarak değerlendirildiğinde, kullanı-lan tüm antasit ilaçlar için HCO3 değerlerinin sırasıyla Kompensan ve Talcid tabletlerde ve de Mucaine süspansiyonda en yüksek değerlere ulaştığı gözlemlenmiştir. Bu değerlendirme pH için yapıldığında ise yine sırasıyla Kompensan ve Talcid tabletler ile Mucaine süspansiyon en etkin olarak görülmektedir.

Hem HCO3 hem de pH değerleri ele alındı-ğında asit ile çalkalama sonucu olan değerler ile, antasit ilaçları ile çalkalama ya da çiğneme işlemi sonucu bulunan değerler arasında ista-

K A Y N A K L A R

1. Ainamo, J., Barmes, D., Beagrie, G., Cutress, T., Mar tin, J., Sardo-lnfirri, J.: Development of the World Health Organisation (WHO) Community Periodontal Index of Treatment Needs (CPITN). International Den tal Journal., 32 : 281-282, 1982.

2. Birkhed, D.: Sugar Content, Acidity and Effect on Plaque pH of Fruit Juices, Fruit Drinks, Carbonated Beverages and Sport Drinks. Caries Research., 18 : 120-127, 1984.

3. Gözdaşoğlu, R.: Klinik Gastroentroloji, Tanı-Tedavi, 455-457, Ankara, 1992.

4. Howden, G.F.: Erosion as the Presenting Symptom in Hiatus Hernia. British Dental Journal., 16(131): 455- 456, 1971.

5. Jarvinen, V., Meurman, J.H., Hyvarinen, H., Rytömaa, I., Murtomaa, H.: Dental Erosion and Upper Gastrointes tinal Disorders. Oral Surgery Oral Medicine Oral Pat hology., 65 : 298-303, 1988.

6. Jenkins, G.N.: The Physiology and Biochemistry of the Mouth. 4th. ed. Oxford : Blackwell, 348, 1978.

7. Meurman, J.H., Kuittinen, T., Kargas, M., Tuisku, T.: Buffering Effect of Antacids in the Mouth - A New Treatment of Dental Erosion? Scandinavian Journal Dental Research. 96: 412-417, 1988.

8. Meurman, J.H., Rytömaa, I., Kari, K., Laakso, T., Mur tomaa, H.: Salivary pH and Glucose After Consuming Various Beverages, Including Sugar-Containing Drinks. Caries Research., 21 : 353-359, 1987.

9. Woltgens, J.H.M., Vingerling, P., Blieck - Hogervost, J. SMA, Bervoets, D.J.: Enamel Erosion and Saliva. Cli nical Preventive Dentistry., 7 ( 3 ) : 8-10, 1985.

55

tistiki olarak (p<0.05).

Page 65: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 66: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 33-34, 1994

RETANSİYON APAREYLERİNİN PERİODONTAL YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Oktay (İNER*, Murat AKKAYA**, Sevil AKKAYA*

Ö Z E T

Ortodontik tedavi sonrasında bozukluğun yeniden oluşmasını önlemek amacıyla belirli bir süre uygulanan pekiştirme apareyleri türlerin-den sıklıkla kullanılan Hawley apareyi ile kanin-ler arası retansiyon apareylerinin periodontal dokulara etkilerinin incelenmesi amacıyla yapı-lan bu araştırmada sabit edgewise teknikle te-davi edilmiş 20 birey 6 ay süre ile araştırma kap-samına alınmıştır. Araştırmaya alınan bireyler-den araştırma başlangıcı ve 6 ay sonrasında Pl, Gl ve Cep derinliği ölçümleri alınmış, veriler is-tatistiksel yöntemlerle değerlendirilmiştir. Araş-tırma sonunda periodontal sağlık açısından Haw-ley apareyi ile 3 - 3 retansiyon apareyi arasında önemli bir farklılık olmadığı bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler Periodonsiyum.

SUMMARY

Evaluation of Retention Appliances en Oral Hygiene end Periodonial Health

The purpose of the present study was to evaluate the effect of fixed (3-3 Retainer) and removable (Hawley) retention appliances on oral hygiene and periodontal health.

After debonding of 20 patients treated with fixed Edgewise technic, they were divided into two retention groups as 3-3 Retainer and Hawley.

Before the retention treatment and at the 6th month; Plaque Index (Löe), Gingival Index (Löe) and pocket depths were recorded and analyzed statistically.

The results revealed no differences bet-ween the groups regarding any of the variables. There was also no difference in intra group com-parison, except the pocket depth measurements of the Hawley group. Periodontal reactions were less in the 3-3 Retainer group.

Key Words : Retainers, Periodontal health.

GİRİŞ

Ortodontik olarak hareket ettirilmiş olan dişlerin tedavi öncesi pozisyonlarına doğru dön-me eğiliminde olmaları ortodontik tedavi sonra-sında pekiştirme uygulamasını gerektirebilmek-tedir (10). Bu yüzden tedavi sonuçlarını stabili-ze etmek amacıyla bazı retansiyon apareyleri uygulanmaktadır.

Sabit ataşmanların sökülmesinden sonra tedavinin pekiştirme safhasında en fazla kulla-nılan aparey klasik Hawley apareyi (11) ve onun

G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı Öğr. Üyesi, Prof. Dr.

A.Ü. Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr.

57

Retansiyon apareyleri,

Page 67: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

I

Retansiyon Apereyleri ve Periodontal Sağlık G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

modifikasyonları olmakla beraber; acid-etch tek-niğin tanıtılmasını takiben retansiyonu yapılacak dişlerin lingual yüzeylerine ortodontik bir telin yapıştırılması sıklıkla uygulanan bir metod ol-muştur (5).

Bonding materyaller ve hareketli ya da sabit ortodontik ataşmanlar, plak birikimine müsait alanlar oluşturabilmektedirler (12). Gerek de-neysel ve gerekse epidemiyolojik araştırmalar sonucunda periodontal inflamasyon için başlıca etyolojik faktörün mikrobiyal plak olduğu sonu-cuna varılmıştır (8). İlgili literatürün gözden ge-çirilmesiyle; ortodontik apareylerin supra ve subgingival kısmında artan mikrobiyal plak akü-mülasyonunun aktif ortodontik tedavi sırasında periodontal yıkımda muhtemelen belirleyici rol oynadığı sonucuna varılabilir. Ayrıca ataşman kaybının oral hijyen düzeyi, ortodontik apareylerin temizliği ve düzgünlüğü, diş fırçalama alış-kanlığı, uygulanan diş hareketlerinin tipi ve do-ku direnci gibi faktörlerin etkileşmeleri sonucun-da oluştuğu belirtilmekle birlikte (4) retansiyon tipi ve dizaynının plak ve kalkulus akümülasyo-nuna etkisi ve retansiyon apareylerinin komşu dişlerin periodonsiyumuna etkisini inceleyen araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu araştır-mada sıklıkla kullanılan iki retansiyon apareyi-nin periodontal sağlığa etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

MATERYAL ve METOD

Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Or-todonti Anabilim Dalı'nda yaklaşık 2 yıl süre ile ve heriki çenede bonded braketlerle uygulanan Edgewise teknik ile ortodontik tedavi görmüş toplam 20 bireyden iki grup oluşturuldu. Sabit tedavi dönemi sonunda braketler söküldükten sonra hastalara profesyonel periodontal bakım uygulandı ve oral hijyen eğitimi verildi. Bundan bir hafta sonra da sabit ve hareketli apareylerin uygulandığı alt çene kanin-kanin altı dişin mid vestibül, mezial, distal ve mid-lingual yüzlerin-den plak indeks (Pil) (Löe 1967), gingival indeks (GI) (Löe 1967) (9) ve cep derinliği (CD) ölçüm-leri alındı. Bireylerden 10'una retansiyon ama-cıyla klasik Hawley apareyi uygulanırken, 10'una

0.6 mm. paslanmaz çelik telden hazırlanan 3 - 3 retansiyon apareyi adapte edildi. Her iki aparey-de de tellerin gingival dokuya oturmamasına; bonding materyalinin diş yüzeyi ve gingival mar-jin arasında düzgün bir geçiş oluşturacak şekil-de möllenmesine dikkat edildi.

Retansiyon tedavisinin 6. ayında ölçümler tekrarlandı. Ortalamalar arası fark grup içinde başlangıç ve 6. ay değerleri eşleştirilmiş-t testi, gruplar arasında ise t-test Two Sample Assuming Equal Variances testi kullanılarak is-tatistiksel olarak karşılaştırıldı.

BULGULAR

Araştırmaya katılan bireylerin gruplara gö-re yaş ve cinsiyet dağılımları Tablo l'de verilmiş-tir. Grupların yaş ortalamaları arasında önemli bir farkın olmadığı görülmektedir.

TABLO I. Araştırma bireylerinin cinsiyet ve yaşlara göre gruplardaki dağılım-ları.

3 - 3 Retansiyan Hawley

Kız 6

Erkek 4

Min. yaş (yıl) 14.33

Max. yaş (yıl) 20.67

Ortalama yaş (yıl) 7.52 + 2.04

(t: 0.920)

Gruplardan araştırma başlangıcı ve 6. ay-larda elde edilen plak indeksi (Pil), gingival in-deks (GI) ve cep derinliği (CD) değerlerinin ta-nımlayıcı istatistik bilgileri Tablo H'de görül-mektedir.

Pekiştirme apareyleri takılmadan önce alı-nan Pil, GI ve CD ortalamalarının karşılaştırma-larında (Tablo III) grupların homojen olduğu iz-lenmektedir (p>0.05).

33

8

2

14.83

19.58

16.68+1.56*

Page 68: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, AKKAYA, AKKAYA

TABLO II. 3-3 Retansiyon ve Hawley grup-larının araştırma başlangıcı ve 6. ay sonu Pil, GI ve CD ölçümleri-ne ait tanımlayıcı istatistik bil-gileri.

3 - 3 Retansiyon Hawley n x Sd n x Sd

Başl. 10 0.620 0.351 10 0.650 0.392 [ 6. ay 10 0.670 0.406 10 0.504 0.354

Başl. 10 0.562 0.354 10 0.535 0.409

6. ay 10 0.548 0.294 10 0.649 0.670

Başl. 10 2.002 0.453 10 1.921 0.266

6. ay 10 1.912 0.238 10 2.073 0.263

Hawley tipi pekiştirme apareyi kullananlar-da ise plak indeks ve gingival indeks değerleri başlangıç ve 6. ay sonu ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Buna rağmen düşük düzeyde de olsa gingival sağlıkta bozulma saptanmıştır.

Cep derinliği ortalamaları arasındaki fark araştırma sonunda 0.05 düzeyinde anlamlı bulu-nurken, fark 6. ayda yaklaşık 0.1 mm'lik artıştan kaynaklanmaktadır (Tablo V).

TABLO V. Hawley grubunun araştırma baş-langıcı ve 6. ay ortalamalarının istatistiksel olarak karşılaştırma sonuçlan.

Pil GI CD

TABLO III. 3 - 3 Retansiyon ve Hawley grup-larının araştırma başlangıcında Pil, GI ve CD ortalamalarının is-tatistiksel olarak karşılaştırılması sonucu elde edilen «t» değerleri.

p<0.05

1.563 0.630 2.290*

Pil GI CD

0.176

3 - 3 retansiyon grubunda tedavi başlangı-cında 0.62 olan Pil 6. ay sonunda artış göstererek 0.67'ye yükselmiştir. Ancak ortalamalar arası fark anlamlı bulunmamıştır p(>0.05). Gingival indeks ortalamaları yaklaşık aynı düzeyde kala-rak fark göstermemiş (p>0.05), cep derinliği de-ğerleri de gingival indekste olduğu gibi ortala-malar arasında anlamlı fark göstermemiştir (Tablo IV).

TABLO IV. 3 - 3 Retansiyon grubunda araştır-ma başlangıcı ve 6. ay ortalama-larının istatistiksel olarak karşı-laştırma sonuçlan.

6. ay sonunda 3 - 3 retansiyon ve Hawley gruplarının karşılaştırmalarında da her üç para-metrede ortalamalar arası fark anlamlı bulunma-mıştır. Plak indeks değerinde 3 - 3 retansiyon grubunda Hawley apareyi kullananlara göre da-ha yüksek ortalama gözlenirken gingival sağlık-ta 3 - 3 retansiyon apareyi daha avantajlı olmuş-tur. Aynı şekilde cep derinliği ortalaması da 3 - 3 retansiyon grubunda Hawley grubuna göre daha düşük düzeydedir (Tablo VI).

TABLO VI.

3 - 3 Retansiyon ve Hawley grup-larının 6. ay sonunda Pil, GI ve CD ortalamalanmn istatistiksel olarak karşılaştırma sonuçlan.

Pil GI CD Pil GI CD

0.356 0.094 0.721 0.972 0.436 1.434

59

Pil

GI

CD

0.157 0.484

Page 69: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Retansiyon Apereyleri ve Periodontal Sağlık G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

TARTIŞMA

Ortodontik apareylerin periodontal problem-lere yol açabilen lokal etyolojik faktörler arasın-da yer alabildiği bilinmektedir (4, 7). Günümüz-de sabit ya da müteharrik ortodontik uygulama-ların başarısı, hedeflenen estetik/fonksiyonel oklüzyonun elde edilebilmesinin yanında perio-donsiyumun da maksimum düzeyde korunabilme-siyle değerlendirilmektedir.

Tedavi sonuçlarını stabilize etmek için ge-rekli retansiyon apareyleri hareketli ya da sabit şekillerde uygulanabilmektedir (11). Sabit uygu-lanan teller farklı şekil ve kalınlıklarda olabil-mekte, her bir dişe tek tek yada sadece köpek dişlerine yapıştırılabilmektedirler. Sıklıkla uy-gulanan iki uygulamadan birisi olan Hawley tipi retansiyon apareyi; 3 - 3 retansiyon apareyinde tel (Zachrisson, 1983) (14) ve bonding materya-lin (Zachrisson, 1976) (13) plak retansiyonuna yol açtığı bildirilmektedir. Bunun yanında hare-ketli apareylerin de zamanla artan şekilde plak birikimine müsait alanlar oluşturduğu gösteril-miştir (1).

Bu araştırmada 3 - 3 retansiyon grubunda başlangıç ve 6. ay Pil ortalamaları arasında an-lamlı fark bulunmasa da 6. ay ortalamasının baş-langıca göre daha yüksek oluşu 3 - 3 retansiyo-nun oral hijyeni önemsiz de olsa bir miktar zor-laştırdığını gösterebilir. Diş yüzeyindeki kalku-lus ve split gibi eklentilerin plak retansiyonuna neden olabildiği gösterilmiştir (6, 12). Buna rağ-men bu araştırmada da bulunduğu gibi iyi oral hijyen eğitimi almış bireylerde fark anlamsız dü-zeyde kalmıştır.

Hawley grubunda ise diş yüzeyinde sabit bir mekanizma olmadığından doğal olarak hijyen işlemleri zorlaşmamış, 6. aydaki Pil ortalamasın-da istatistiksel olarak anlamlı olmasa da düşme olmuştur. Artun'un (1987) çalışmasında da baş-langıç ve 4. ay sonu değerleri arasında fark bu-lunmamıştır (3). Her iki grubun 6. ay karşılaştır-

masında ortalamalar arası fark anlamlı değilken Hawley grubunda yukarıda açıklanan nedenler-den dolayı Pil ortalaması daha düşüktür. Yine benzer bir çalışmada Artun (1984) 3 - 3 retansi-yon ile hareketli plak Pil ortalamaları arasında fark göstermemiştir (2).

Gingival indeks ortalamalarının gruplar ara-sında fark göstermemesine rağmen 3 - 3 retan-siyon grubunda Hawley grubundan düşük olma-sı ise Hawley'in marjinal dişeti dokuları üzerine gelen plak kısmının mikrobial plak retansiyonu-na neden olmasıyla gingivitisin gelişmesine ne-den olabileceği şeklinde açıklanabilir. Hareketli apareylerde mikrobial plak birikimi Akkaya(1) tarafından gösterilmiştir.

Bu araştırmanın sonuçlarında Hawley tipi aparey kullananların 6. ay GI skorunun başlan-gıçtan yüksek olması yine yukarıda sayılan ne-denlere bağlanmıştır. 3 - 3 retansiyon grubunda ise dişetlerinde sabit tedavi dönemi sonrasın-da görülen sağlığa dönüş 6. aya kadar devam et-miştir. Artun (1987); gingival kanama sıklığını debonding'den 4 ay sonra daha az bulmuştur (3).

Bu araştırmanın bulguları arasındaki tek an-lamlı fark Hawley grubunda cep derinliğindeki ar-tıştır. Gingival indekste 6. ayda görülen artış ne-deniyle ve gingival enflamasyonun artışıyla be-raber oluşan ödem sonucu bu 0.1 mm.'lik cep derinliği artışı gerçekleşmiş olabilir.

. ; ■ ■■'

SONUÇ

■ Bu araştırmanın sonuçlarına göre;

1 — 3 - 3 Retansiyonun periodontal dokula ra zararlı bir etkisi gözlenmemiştir.

2 — Hawley grubunda cep derinliğinde az da olsa anlamlı bir artış vardır.

3 — Grupların karşılaştırılmasında anlamlı fark bulunmamıştır.

60

Page 70: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, AKKAYA, AKKAYA

K A Y N A K L A R

1. Akkaya, Sevil : Müteharrik Tip Ortodontik Aparey Kullanan Bireylerde Aparey Hijyen İndeksinin Değer lendirilmesi, Türk Ortodonti Derg., 3 : 1-5, 1990.

2. Artun, J.: Caries and periodontal reactions associated with long-term use of different types of bonded lin gual retainers. Am. J. Orthod., 86 : 112-118, 1984.

3. Artun, J., Spadafora, A.T., Shapiro, P.A., McNeill, R.W., Chapko, M.K.: Hygien status associated with different types of bonded, orthodontic canine-to-ca nine retainers. J. Clin Periodontol., 14 : 89-94, 1987.

4. Carranza, F.A.: Glickman's Clinical Periodontology Chapter 27, 7th ed. W.B. Saunders Company, pp : 403-421, Tokyo, 1990.

5. Dahi, E.H., Zachrisson, B.U.- Long-term experience with direct-bonded lingual retainers. J. Clin Orthod., 25 : 619-630, 1991.

6. Goare, D., Rolla, G., Aryadi, F.J., Van der Ouderaa, F.: Improvement of gingival health by toothbrushing in individuals with large amounts of calculus. J. Clin Periodontol., 17 : 38-41, 1990.

7. Keasler, M.: Interrelation between orthodontics and periodontics. Am. J. Orthodont, 70: 154-172, 1976.

8. Löe, H.E., Theilade, E., Jensen, S.B.: Experimental gingivitis in man. J. Periodontol., 36 : 177-187, 1965.

9. Löe, H.: The gingival index, the plaque index and the retantion index systems. Journal of Periodontology, 33 : 610-616, 1967.

10. Retion, K.: Principles of retention and avoidance of post-treatment relapse. Am. J. Orthod., 55 : 776-790, 1969.

11. Thurow, R.C.: Edgewise Orthodontics. Part III, pp : 299-316, 4th ed. The C.V. Mosby Co., St Louis, 1982.

12. Zachrisson, S., Zachrisson, B.U.: Gingival condition associated with orthodontic treatment. Angle Orthod., 42 : 26-34, 1972.

13. Zachrisson, B.U.: Clinical experience with direct bonded orthodontic retainers. Am. J. Orthod., 71 : 440-448, 1975.

14. Zachrisson, B.U. 1982 : The bonded lingual retainer and multiple spacing of anterior teeth. J. Clin Orthod., 17: 838-844, 1983.

61

Page 71: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 72: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 63-69, 1994

DİŞHEKİMLERİNİN RENK TONU ALGILAMA YETENEKLERİ

Doç. Dr. Celil DİNÇEFT Dr. Özlem ŞAHİN**"

Dr. Nezihi BAYIK*** Doç. Dr. Meral OR*****

Ö Z E T

Bu çalışmada, Farnsworth-Munsell 100 Hue Testi kullanılarak 44 dişhekiminin renk tonu al-gılama yetenekleri değerlendirilmiştir. Araştır-ma sonucunda dişhekimlerinin % 18.2'sinin yük-sek, % 63.6'sınm orta, % 18.2'sinin ise düşük düzeyde renk tonu algıladığı saptanmıştır. Ayrı-ca tecrübenin ve cinsiyetin, renk tonu algılama-daki rolü araştırılmıştır. Uzmanlık alanlarına gö-re branşlarında renk seçimini kullanan ve kullan-mayan dişhekimlerinin renk tonu algılama yete-nekleri arasındaki farklar; ayrıca bay ve bayan dişhekimlerinin renk tonu algılama yetenekleri arasındaki farklar istatistiksel olarak önemli bu-lunmamıştır.

Anahtar Kelimeler : Dişhekimi, Renk tonu algılama.

Ability of the Color Discrimination of the

Dentists

In this study, the color discrimination abi-lity of the dentists were evaluated by using the Farasworth-Munsell 100 Hue test. The results show that 18.2 % of the dentist had a superior color discrimination, 63.6 % had an average whereas 18.2 % had a low. The role of the color discrimination was investigated from the point of experience and sex. The differences in the color discrimination of specialists, applying and not applying tooth color selection, were not sta-tistically significant. Furthermore, there was no significant difference between men and women's color discrimination values.

Key Words : Dentist, Color Discrimination.

GİRİŞ

Dişhekimliğinde estetik bir restorasyonun hedefi, biyolojik, morfolojik ve optik kabul edi-lebilirliğinin olmasıdır (15). Restorasyonun op-tik yeterliğinin sağlanması, renk seçimi gibi hem objektif hem de sübjektif bir safhayı kapsar (6, 8,21).

Dişhekiminin doğal diş görünümünü elde et-mede birçok zorluklarla karşılaşmasının çeşitli nedenleri şöyle özetlenebilir (15) :

1. Doğal diş rengine etki eden faktörlerin bilinmemesi,

2. Dişler için kabul edilebilir bir ölçüm sis teminin olmaması,

3. Aynı rengin yeniden üretiminin halâ tam olarak başarılamaması,

4. Problemin öneminin yeterince anlaşıla maması.

Rengin algılanmasında ışık kaynağı, gözle-nen yüzey ve gözlemci olmak üzere üç faktör rol oynamaktadır (8,16, 21).

* Araştırma P.İ.D. VIII Uluslararası Bilimsel Kongre-sinde Tebliğ Edilmiştir. 11-13 Ekim 1991, Millî Kü-tüphane, Ankara.

** G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. ABD, Öğr. Üyesi. ** Serbest Dişhekimi. ** G.Ü. Tıp Fak. Göz Hast. ABD, Araş. Gör. ** G.Ü. Tıp Fak. Göz Hast. ABD, Öğr. Üyesi.

63

SUMMARY

Page 73: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Renk Tonu Algılama Yetenekleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Renk, ışığın olduğu yerde başlar; ışığın ol-madığı yerde, renk kavramı da yoktur (16). Farklı niteliklere veya şiddete sahip olan ışık kaynakları aynı rengin farklı görünmesine neden olmaktadır. Metamerizm diye adlandırılan bu olay ışık kaynağının renk seçimindeki önemini açık-lamaktadır (3, 4, 6, 8, 15, 19, 20, 21).

Gözlenen yüzeyin, yani dişlerin optik özel-liklerini Preston (15), şöyle açıklamaktadır: Renk ve rengin, ton (hue), açıklık-koyuluk (value), doygunluk (chroma) elemanları; şeffaflık (trans-parancy) ve matlık (opacity); ışık geçirgenliği (translucency) ve ışığı dağıtması (scattering); yansıtıcı (specular) ve derinlik (deep) kompo-nentleri ve floresan özelliği (fluorescence). Sp-roull (18), rengin kompleks bir fenomen olduğu-nu söylemekte ve renk tonunun, açıklık-koyuluk değerinin ve doygunluğunun renk dünyasının anahtarları olduğunu belirtmektedir.

Rengin algılanmasında en önemli unsuru oluşturan gözlemci, renkleri gözleri ile görür, beyni ile yorumlar (8). Burada göz algılamanın fizyolojik boyutunu, beyin ise psikolojik boyutu-nu oluşturmaktadır (16, 21). Donahue ve arka-daşları (8), ayrıca Saleski (16), gözün renkleri doğru olarak görebileceğini fakat bu görüşün, beynin yorumlamasından etkilenebileceğini be-lirtmişlerdir. Bu nedenle araştırıcılar, renk seçi-minin sübjektif bir olay olduğu konusunda fikir birliği içindedirler (1,3, 4, 6,8, 15, 16,18,21).

Bütün bu olgular, renk seçiminin karmaşık-lığına işaret etmekte; bu nedenle renk seçimi, restoratif dişhekimliğinde başarı için önemli bir kriter olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlgili literatür incelendiğinde, renk seçimi yapan kişilere ilişkin araştırmaların kısıtlı sayı-da olduğu gözlenmektedir. McMaugh (11), dişhe-kimleri, dishekimliği öğrencileri ve porselen tek-nisyenlerinin renk seçme yeteneklerini araştıra-rak, tecrübenin ve renkli görme defektinin rolü-nü bulgulamaya çalışmıştır. Donahue ve arka-daşları (8), bay ve bayan dishekimliği öğrenci-lerinin renk seçme yeteneklerini kıyaslamışlar-dır. Davidson ve Myslinski (7), renkli görme de-fekti olan dishekimlerinin ve dishekimliği öğren-cilerinin renk seçebilme yeteneklerini, renkli

görme defekti olmayan kontrol grubu dişhekim-leri ile karşılaştırmışlardır.

Bu araştırma, fakültede akademik personel olarak görev yapan dishekimlerinin renk tonu seçebilme yeteneklerini belirlemek; bay ve ba-yan dishekimlerinin ayrıca çalıştığı bilimdalı ne-deniyle renk seçimi ile uğraşan ve uğraşmayan dishekimlerinin renk tonu algılama yetenekleri-ni değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.

MATERYAL ve METOD

Araştırma, G.Ü. Dishekimliği Fakültesi'nde ça-lışan çeşitli branşlardaki 45 dişhekiminin renk tonu algılama (color discrimination) yetenekleri-ni belirlemek amacıyla G.Ü. Dishekimliği Fakül-tesi, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı ve G.Ü. Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniklerinde gerçekleştirilmiştir (Tablo I, II).

TABLO — 1

B r a nş Bayan Bay Toplam

Protez 8 14 22

Ortodonti 7 3 10 Cerrahi —. 6 6 Periodontoloji 1 4 5 Tedavi — 1 1

Toplam 16 28 44

TABLO

Akademik

Branş ve Yaş (yıl) Çalışma Yılı Çalışma YılıCinsiyet n X Sd X Sd X Sd

Protez 22 33.4 6.30 10.1 6.76 8.9 6.81

Diğer Branşlar ■12 31.7 5.85 8.4 4.95 7.6 4.64

Bay 28 33.6 6.39 10.0 6.27 9.1 5.99

Bayan 16 30.6 5.10 7.8 5.20 6.8 5.29

Toplam 44 32.5 6.07 9.3 5.92 8.3 5.80

64

Page 74: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 1 1 , Sayı 2 DİNÇER, BAYIK, ŞAHİN, OR

Dişhekimlerinin renk tonu algılama yetenek-lerinin ortaya çıkarılabilmesi için, Farnsworth-Munsell 100 Hue renk tonu algılama testi kulla-nılmıştır (10). Test materyali, 4 tahta kutu içeri-sinde arka yüzleri 0-84 arasında numaralanmış, yerlerinden oynatılabilen 93 plastik renk örne-ğinden oluşmaktadır. Her kutudaki 21 veya 22 örnek ayrı renk grubunu ve tonlarını içermekte-dirfResim 1).

RESİM : 1

Test, bireylere tamamen karartılmış oda-larda, 110'ar watt'hk ampul bulunan iki lamba ışığı altında uygulanmıştır. Teste başlamadan bi-reylere test hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiş ve birer gözleri kapatılarak her iki gözleriyle 4 kutudaki örnekleri ayrı ayrı dizmeleri istenmiş-tir. Bireyin dizimini bitirdiği her kutudaki renk

örnekleri, ters çevrilerek arka yüzlerindeki nu-maralar sırasıyla Farnsworth-Munsell test işlem kâğıtlarına kaydedilmiştir (Şekil 1). Her birey için elde edilen veri, sağ ve sol göz olmak üze-re Farnsworth-Munsell Hue Testi Bilgisayar Ana-lizi Programına yüklenmiştir (2,5). Bireylerin yaptığı hatalı dizimler için hata puanları, ortala-maları ve standart deviasyonları hesaplattırıl-mıştır. Bireylerin her bir gözü aldıkları hata pu-anlarına göre bilgisayar programının önerdiği renk algılama yeteneği, yüksek, orta ve düşük düzeylerde olacak şekilde elde edilmiştir. Daha sonra elde edilen tüm bulgular G.Ü. Tıp Fakül-tesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı yardımıyla değerlendirilmiştir. Test sonucunda bir bireyde kırmızı ve yeşil akslarda bipolarite saptanmış ve renkli görme defekti nedeniyle araştırma grup-ları dışında bırakılmıştır.

Tecrübenin, renk tonu algılamasına etkisini saptamak için 44 dişhekimi, renk seçenler (22 birey, Protetik Dış Tedavisi Anabilim Dalı Öğre-tim Elemanları) ve renk seçmeyenler (22 birey, diğer Anabilim Dalları Öğretim Elemanları) şek-linde iki gruba ayrılmıştır. İki grubun hata puan-larının istatistiksel karşılaştırması Student-t testi yardımıyla yapılmıştır. Aynı işlem ve test yöntemi, 28 bay ve 16 bayan hekim şeklinde oluşturulan iki grup arasında da kullanılarak, cin-siyetin renk tonu algılamasına etkisi araştırıl-mıştır.

— £r A-f.C. (SBı I*MJ _. *»■ 33 » -ID/3/91

İr

»'* r' i J * t 4 ? « to 3 '"( "i ','•- "v "y '* i" ■# 5 -i" ^ S i* i i i İ : î ; ; ■ , ; ; ; ; ^ ; ■ , v : p . ; , . " . . - ,

j „ » M » ■ .. - » M » u u :> « ,%,-.;. İ ;,,-. ;a A » s.

*V ̂ '. «t « '.'- w t '• î..,';. ", "* v, "f "» ?. i. f. ■•■■ .•,

.

ŞEKİL : 1

Page 75: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

65

Page 76: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Renk Tonu Algılama Yetenekleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

BULGULAR

Dişhekimlerinin renk tonu algılama yetenek-lerinin yüzde değerleri, % 18.2 yüksek düzeyde, % 63.6 orta düzeyde ve % 18.2 düşük düzeyde bulunmuştur (Tablo III) (Grafik 1). Protetik Diş

TABLO — 3

Branş ve Cinsiyet

n ALGILAMA Yüksek

YETENEĞİ (%) Orta Düşük

Protez 22 13.6 56.8 29.6

Diğer Branşlar

22 22.7 70.5 6.8

Bay 28 12.5 71.4 16.1

Bayan 16 28.1 50.0 21.9

Toplam 44 18.2 63.6 18.2

80 70 80 50

56,8 m 70,5 ■ YÜKSEK

■ ORTA DDÜŞÜK

40 30 20

10 0

PROTEZ DİĞER

GRAFİK: 2

leri açısından elde edilen bulgularda ise bay diş-hekimlerinde % 12.5 yüksek, % 71.4 orta ve % 16.1 düşük renk tonu algılama düzeyleri; bayan dişhekimlerinde ise % 28.1 yüksek, % 50 orta ve % 21.9 düşük renk tonu algılama düzeyleri saptanmıştır (Tablo III) (Grafik 3).

ARAŞTIRMA

GRAFİK: 1

NORMAL

BAYAN

GRAFİK: 3

44 dişhekiminin hata puanlarının ortalama-ları, sağ göz için 63.27, sol göz için 63.64 olarak belirlenmiştir (Tablo IV).

tedavisinde çalışan hekimlerin ise % 13.6sının yüksek, % 56.8'inin orta, % 29.6'sının ise düşük düzeyde renk tonu algıladıkları bulunmuştur. Di-ğer branş dişhekimlerinin yüksek düzey renk to-ru algılama oranı % 22.7'ye, orta düzey renk to-nu algılama oranı % 70.5'e yükselirken, düşük düzey renk tonu algılama oranı % 6.8'e düşmüş-tür (Tablo III) (Grafik 2). Bay ve bayan dişhekim-

44

TABLO — 4

Göz Sd

63.27 37.49

Sol Göz X Sd

63.64 55.09

66

71,4 ■ YÜKSEK■ ORTA DDÜSÜK

50 ■ YÜKSEK■ ORTA ODÜŞÜK

BAY

Sağ

Page 77: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, BAYIK, ŞAHİN, OR

Protetik diş tedavisinde çalışan dişhekim-lerinin sağ göz için 71.64, sol göz için 79.45 hata puanlarına karşın, diğer branş dişhekimlerin-de sağ göz için 54.91, sol göz için 47.82 hata puanları saptanmıştır. İki grup arasındaki fark is-tatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (Tablo V).

TABLO — 5

Sağ Göz S o l Göz X Sd t X Sd t

Protez 71.64 39.92 1.501 79.45 68.84 1.960

Diğer Branşlar 54.91 33.72 p>0.05 47.82 30.82 p>0.05

Bay dişhekimlerinin aldıkları hata puanları, sağ göz için 64.14, sol göz için 70.57 olarak bu-lunurken; bayan dişhekimlerinde, sağ göz için 61.75 hata puanı, sol göz için 51.50 hata puanı bulunmuştur. Ancak iki grup arasında istatistik-sel olarak önemli bir fark olmadığı saptanmış-tır (Tablo VI).

TABLO — 6

Sağ Göz X Sd t

Bay 64.14 33.67 0.187 70.57 60.25 1.207

Bayan 61.75 44.50 p>0.05 51.50 43.79 p>0.05

TARTIŞMA

Dişhekimliğinde, renk seçim hataları ge-nellikle üç ana başlık altında toplanmaktadır.

1. Işıklandırma veya ışık kaynağından or taya çıkan hatalar,

2. Renk skalalarındaki yetersizlikler sonu cu oluşan hatalar,

3. Gözlemciye yani rengi seçen kişiye bağlı olan hatalar.

Renk seçimi, ortamın ışıklandırılmasından yani kullanılan ışığın özelliğine bağlı olarak de-ğişim gösterdiği gibi rengi seçilen dişin bulun-duğu ortam ve pozisyonundan da etkilenebilmek-tedir (1,3,6,15,16.17,19,20).

Dişhekimliğinde renk seçimi amacıyla kul-lanılan skalalann yetersiz olduğu neredeyse tüm araştırıcıların fikir birliğine vardıkları bir konu-dur (4, 6, 8, 9, 15,18, 19, 20). Preston (15), Good-kind ve arkadaşları (9), Sproul (19), Clark'ın 1931 yılında tanımladığı, sınıflandırdığı ve birleştirdi-ği 342 gingival ve 361 insizal renk kapsayan ve sadece bir renk tonunun 60 örnek içerdiği diş renk sisteminden bahsederek kullanılan renk ska-lalarının yetersizliğini vurgulamaktadırlar. Good-kind ve arkadaşları (9), dişhekimliğinde kullanı-lan skalalann 15-20 renk içerdiğini fakat bunlar-la yeterli renk tonu (hue), açıklık-koyuluk değeri (value) ve doygunluk (chroma) ayrımlarının yapılamayacağını açıklamışlardır.

Genel olarak dişhekimi olan gözlemcinin renk seçme yeteneği, yaşına, cinsiyetine, bran-şına, tecrübesine ve renkli görme kusurlarına bağlı olarak çeşitli araştırmalarla değerlendiril-miştir (7, 8, 11, 12).

Renk algılama testi 1981 yılında Amerikan Dişhekimleri Birliği (ADA) tarafından Sağlık Ta-rama Programı kapsamına alınmıştır (12). Bu amaçla kullanılan birçok test yöntemi vardır (7, 8, 11, 12). Saleski (16) ve Donahue (8) renk tonu algılamada kullanılan Farnsworth-Munsell 100 Hue testinin standart bir test yöntemi olduğunu açıklamışlar ayrıca Moser ve arkadaşları (12), Sproul (21) ve Davidson (7), dişhekimliği öğren-cilerine bu testin uygulanmasını önermişlerdir. Test normal renk görüşüne sahip bireyleri yük-sek, orta ve düşük düzeyde sınıflandırır. İkincil olarak renkli görme defekti olan bireylerin ren-gi algılayamadığı bölgeleri ölçümler. Test bazı göz hastalıklarının teşhisinde yardımcı tanı yön-temi olarak kullanıldığı gibi fizyolojik ve endüst-riyel alanlarda da kullanılmaktadır (8, 10).

67

S o l G ö z

X Sd t

Page 78: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Renk Tonu Algılama Yetenekleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Araştırma sonuçlarımıza göre araştırma kap-samına alınan tüm dişhekimlerinin % 18.2'si yüksek düzeyde, % 63.6'sı orta düzeyde ve % 18.2'si düşük düzeyde renk algılama yetenekle-rine sahiptir (Tablo III). Normal popülasyonda bu oranlar % 16 yüksek, % 68 orta ve % 16 dü-şük şeklindedir (10). Bulgularımız dişhekimleri-nin renk algılama yeteneklerinin üstün olmadı-ğını, normal sınırlarda olduğunu göstermekte-dir.

Araştırma kapsamındaki bir bireyde renkli görme defekti bulunmuş ve renkli görme defekti oranı % 2.2 olarak saptanmıştır. Moser ve ar-kadaşları (12), 670 dişhekiminin % 9.9'unda; Barna ve arkadaşları (1), 50 dişhekiminin % 14' ünde renk algılama defekti bulduklarını bildir-mişlerdir. Davidson ve MysÜnski (7), 343 dişhe-kimliği öğrencisi ve fakülte personelinden 101 bayanda renkli görme defektine rastlamamış, bayların ise % 7.8'inde renkli görme defekti sap-tamışlardır.

Bay ve bayan dişhekimlerinin testte aldıkla-rı hata puanları kıyaslandığında istatistiksel ola-rak anlamsız bulunmuştur (Tablo VI). Donahue ve arkadaşları (8) yüksek renk tonu algılama dü-zeyinde 6 bay ve 6 bayan dişhekimi arasında renk seçiminde fark bulamadıklarını bildirmiş-lerdir.

Pokorny ve Smith (14) ayrıca Newell (13), modern renkli görme teorisine göre renkli gör-me yeteneğinin kullanım ile geliştiğini bildirmiş-lerdir. Araştırmamızda protetik diş tedavisinde çalışan dişhekimleri ile diğer branş dişhekimle-rinin aldıkları hata puanları arasındaki fark ista-tistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (Tablo V). McMaugh (11) renk algılamada tecrübenin rolü-nü saptadığı araştırmasında, pratisyen dişhekim-leri ile branş dişhekimleri arasında fark bula-mazken; birinci sınıf öğrencileri ile branş diş-hekimleri arasında istatistiksel olarak önemli fark bulmuş ve bunun nedenini branş dişhekim-lerinin renk seçimi ile tecrübe kazandıkları şek-linde yorumlamıştır. Davidson ve Myslinski (7) protez uzmanları ile asistanlar arasında renk al-gılama açısından istatistiksel olarak önemli bir fark bulamamışlar ve tecrübenin bireylerde renk seçimini geliştirmediğini bildirmişlerdir. Barna

ve arkadaşları da(1) 10 yıldan fazla çalışan diş-hekimleri ile 10 yıldan az çalışan dişhekimleri arasında renk seçme yeteneği açısından fark bu-lamadıklarını açıklamışlardır.

Gerek renk doğasının karmaşıklığı gerekse renk algılamanın sübjektif bir olay olması ayrıca renk seçimine etki eden unsurların fazla olması dişhekimlerinin renk seçiminde kullandığı yön-temlerin yetersiz kalması ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle dişhekimliği öğrencilerine önerilen renk algılama testlerinin uygulanmasının ve da-ha uygun renk seçimini sağlayabilecek bir eğiti-min verilmesinin yararlı olacağı kanısındayız.

K A Y N A K L A R

1. Barna, G.J., Taylor, J.W., King, G.E., Pelleu, G.B.: The Influence of Selected Light Intensities On Color Perception Within the Color Range of Natural Teeth., J. Prosthet Dent, 46 [4) : 450-453, 1981.

2. Benzschawel, T.: Computer Analysis of the 100-Hue Test., Am. J. Optom & Physiol Optics, 62 (4) : 258-264, 1985.

3. Bergen, S.F., McCasland, J.: Dental Operatory Ligh ting and Tooth Color Discrimination., J. Am. Dent. Assoc, 94 : 130-134, 1977.

4. van der Burgt, T.P., ten Bosch, J.J., Borsboom, P.C.F., Kortsmit, W.J.P.M.: A Comparison of New and Con ventional Methods for Quantification of Tooth Color.,

5. Crabbe, M.J., Mengher, L.S.: A Basic Computer Prog ram for Analysis of the Farnsworth 100-Hue Test., Ophtal. Physio. Opt., 5(1} : 81-85, 1985.

6. Culpepper, W.D.: A Comparative Study of Shade- Matching Procedures., J. Prosthet. Dent., 24 (2) : 166-173, 1970.

7. Davidson, S.P., Myslinski, N.R.: Shade Selection By Color Vision-Defective Dental Personnel., J. Prosthet, Dent., 63 (1) : 97-101, 1990.

8. Donahue, J.L., Goodkind, R.J., Sschwabacher, W.B., Aeppli, D.P.: Shade Color Discrimination By Men and Women., J. Prosthet. Dent., 65 (5 ) : 699-703, 1991.

9. Goodkind, R.J., Schwabacher, W.B.: Use of a Fiber- Optic Colorimeter for In Vivo Color Measurements of 2830 Anterior Teeth., J. Prosthet. Dent., 58 : 535 - 542, 1987.

68

Page 79: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 DİNÇER, BAYIK, ŞAHİN, OR

10. Luneau Ophtalmologie : The Farnsworth-Munsell 100 Hue Test., For the Examination of Color Discrimina tion, (Instruction Manual), 3 Rue D'edimbourg-75008, Paris.

11. McMaugh, DR. : A Comparative Analysis of the Co lour Matching Ability of Dentists, Dental Students, and Ceramic Technicians., Aust. Dent. J., 22 (3) : 165- 167, 1977.

12. Moser, J.B., Wozniak, W.T., Naleway, C.A., Ayer, W.A. : Color Vision In Dentistry: A Survey., J. Am. Dent., Assoc, 110 : 509-510, 1985.

13. Newell, F.W.: Ophtalmology, Principles and Con cepts., 6th Ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1986.

14. Pokorny, J., Smith, V.C.: Eye Disease and Color De fects., Vision Res., 26(9) : 1573-1584, 1986.

15. Preston, J.D.: Current Status of Shade Selection and Color Matching., Quint Int, 16 : 47-58, 1985.

16. Saleski, C.G.: Color, Light, and Shade Matching., J. Prosthet. Dent., 27(3) : 263-268, 1972.

17. Shillinburg, H.T., Hobo, S., Whitsett, L.D.: Fundamen tals of Fixed Prosthodontics., 2nd. ed., Quint. Publ. Co. Inc., Chicago, 1979.

18. Sproull, R.C.: Color In Ceramics (Chapter 8), Dental Laboratory Procedures: Fixed Partial Dentures., Rho- ads, J.E., Rudd, K.D., Morrow, R.M., 2nd ed., The C.V. Mosby Co. St. Louis, 1986.

19. Sproull, R.C.: Color Matching In Dentistry. Part I. The Three-Dimensional Nature of Color., J. Prosthet. Dent., 29 (4) : 416-424, 1973.

20. Sproull, R.C.: Color Matching In Dentistry. Part II. Practical Applications of the Organization of Color., J. Prosthet. Dent., 29(5) : 556-566, 1973.

21. Sproull, R.C.: Color Matching In Dentistry. Part III. Color Control., J. Prosthet. Dent., 31 (2) : 146-54, 1974.

69

Page 80: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 81: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 71 -78, 1994

SONU SERBEST SONLANAN BÖLÜMLÜ PROTEZLERDE UYGULANAN AKERS VE MODİFİYE AKERS KROŞESİNİN TUTUCULUK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRLMESİ

Muzaffer ERSOY*

ÖZET

Bu çalışmamızda modifiye ettiğimiz kroşe tipiyle en iyi tutuculuğu nasıl temin edebilece-ğimizi araştırdık.

Önermiş olduğumuz kroşe şeklinin vertikal ve horizontal kuvvetlere karşı iyi bir tutuculuk gösterdiği, kesin sonuçlu laboratuvar çalışmala-rıyla gözlendi.

Anahtar Kelimeler : Akers Kroşe, Tutuculuk.

SUMMARY

Evaluation of Akers and Modified Akers Clasp Applied In Distal Extension Removable Partial

Dentures In Respect of Retention

In this study, we have researched how we could achieve the best retention with the type of clasp which we have modified.

It was observed through the laboratory studies with the final conclusions that the type of clasp, which we have proposed, demonstra-ted a high degree of retention against the ver-tical and horizontal forces.

Key Words : Clasp, Retention.

Akers and Modified Akers

GİRİŞ

Bölümlü protezler; bir veya birden fazla diş kaybı olan ağızlara uygulanan, tabii dişlerle be-raber çiğneme fonksiyonunu gerçekleştiren sa-bit olmayan apareylerdir. Bu protezlerde, yerin-den oynatıcı kuvvetlere karşı koyabilmek için tutucu kuvvetlere ihtiyaç vardır.

Bölümlü protezlerin tutuculuğu mekanik ve fizyolojik kuvvetlerle sağlanır. Fizyolojik olarak protez kaidesinin mukoza ile olan ilişkisi tutu-culuğu temin eder. Ancak kaide plağı yoluyla sağlanan fizyolojik tutuculuk protezlerin başarılı bir şekilde fonksiyon görebilmesi için yeterli de-ğildir. Esas itibariyle mekanik olarak dişi çevre-leyen elemanlar tutuculuğu sağlar.

Direk tutucu olarak isimlendirilen kroşeler; bölümlü protezlerin tutuculuğunun ve çiğneme

fonksiyonunun en iyi düzeyde oluşmasına, yar-dımı en fazla olan kısımlardır. Bu kadar önemli bir görevi yüklenen kroşelerin sözü edilen ama-ca en iyi şekilde nasıl ulaşabilecekleri pekçok araştırmacıya konu olmuştur.

Biz de bu çalışmada modifiye ettiğimiz kro-şe tipiyle en iyi tutuculuğu nasıl temin edebi-leceğimizi araştırdık. Ayrıca bu incelememizi kesin sonuçlu laboratuvar çalışmalarıyla gözle-me olanağını sağlamağa çalıştık.

MATERYAL ve METOD

Çalışmalarımızın klinik kısmını, kliniğimize başvuran hastalardan seçtik. Araştırmamıza al-

* Mevki Askeri Hastanesi Diş Servis Şefi, Doç. Dr.

71

Akers ve Modifiye

Page 82: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers Kroşelerin Tutuculuk Yönünden Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

dığımız 45 hastaya laboratuvar çalışmalarında başarılı bulduğumuz ve geliştirmeğe çalıştığı-mız modifiye Akers kroşeleri ihtiva eden döküm bölümlü protezler takıldı.

Bu grupta,

1. Değişik numaralarda fabrikasyon dişli ölçü kaşıkları ve ölçü materyali olarak irrever sible ölçü maddelerinden aljinat kullanıldı.

2. Aldığımız ölçülerden model elde etmek için Moldano marka sert alçı.

3. Düzgün temiz modeller elde etmek için vibrator ve alçı kesme makinasından istifade edildi.

4. Destek dişlere tatbik edilecek tutucu ların yönlerini belirlemek ve bunların hareket hal lerindeki yollarının parelel olması için paralelo- metre (model çizici) kullanıldı. Bizim kullandı ğımız paraleiometre Jelenko paralelometresi- dir.

5. İkinci ve esas ölçü için özel kaşık yap mak ve orotez kaide maddesi olarak QC - 20 mar ka akrilik.

6. Değişik boy ve renklerde fabrikasyon plastik dişler.

7. Protezlerin tesviyesi ve serbest sonla- nan protezlerin mukoza ile temas eden yüzleri ni kaldırmak için değişik boyutlarda canavar, möller kullanıldı.

8. Sonu serbest protezlerimizin mukoza ile temas eden yüzlerinin net ölçüsü için has sas SSW Amerikan beyaz ölçü mumlarından is tifade edildi.

9. Elektrikli testere. Özel kaşığın alçı ile birlikte kesimi için.

10. Lastik kaide matris. Model kretlerinin diğerlerine göre eşit uzaklıkta hazırlanması için.

11. Su terazisi. Modellerin yatay durumu nu temin için kullanıldı.

Çalışmalarımızın laboratuvar işlemleri Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji Kür-süsünde mevcut olan Craniogram'dan yararlana-

rak yürütüldü. Vertikal ve horizontal kuvvetlerin serbest sonlanan protezlerdeki etkisi tarafımız-dan incelenirken; vertikal kuvvetlerde serbest ucun dik yönde, horizontal kuvvetlerde buccal ve lingual yüzlerin yan hareketlerinin hudutları Craniogram'la çizgi ve şekil olarak ortaya çıkar-tıldı.

METOD

Çalışmalarımızın amacı giriş kısmında be-lirtildiği gibi geliştirmeğe çalıştığımız kroşe tipi ile bölümlü protezlerde tutuculuğun en iy şekil-de nasıl temin edileceği idi.

Ağız içi muayenesinde ortaya çıkacak fizyo-lojik ve mekanik faktörler göz önüne alınmadan planlanan ve bitirilen protezlerde başarı ihtima-linin zayıf olacağı düşünülerek bölümlü protez yapacağımız tüm hastalarımızda, protezlerin otu-racağı sert ve yumuşak dokuların klinik ve rad-yolojik olarak dikkatlice muayenesi yapıldı.

Bu tetkiklerden sonra ilk ölçü için ağıza uy-gun bir formda metal fabrikasyon kaşık seçildi. Aljinatla ölçü alındı. Bu ölçüden yararlanarak yaptığımız özel akril kaşıklarla apereyin oturaca-ğı arkların net bir şekilde esas ölçüsü temin edildi.

Ölçülerin posterior bölgelerinde genellikle beliren bir basınç distorsiyonuna sebep olma-mak için, modellerin dökümünde ölçü kadar la-boratuvar çalışmalarına da önem verildi. Vib-rator ve alçı kesme makinası kullanılmak sure-tiyle modellerin sıhhatli ve temiz bir şekilde el-de edilmesi sağlandı. Paraleiometre ile destek dişlerin tetkikleri yapıldı. Tetkiklerini bitirdiği-miz destek dişler üzerine, geliştirmeğe çalıştı-ğımız çift kollu kroşelerle, kıyasladığımız nor-mal tek kollu Akers kroşeler planlandı. Bu şekil-de hazırladığımız tek parça döküm bölümlü pro-tezler hastalara takıldı.

Tek kollu Akers kroşeleri; destek dişler üzerine, destek dişin ön yüzünde dişin en geniş ekvatorunun üstünde ve altında seyreden, oklü-zal yönden kök istikametine doğru ekvator altı bölgeye erişen tutucu bir kolla, dişin arka yüzün-de ekvator hattı üstünde seyreden bir denge

72

Page 83: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

(stabilizasyon] kolu ve dişin oklüzal yüzüne tu-tunan bir oklüzal tırnak olmak üzere bilinen şe-kilde idi

En iyi tutuculuğu klasik bir kroşe olan Akers' den daha iyi temin için geliştirdiğimiz özel kro-şemiz ise; sardığı dişin ön ve arka yüzünde iki-şer kol ve oklüzal tırnağı ihtiva etmektedir. Ön yüzdeki kollardan alttaki, ekvator hattının üze-rinde ve altında seyreden tutucu bir kol ve bunu dengeleyen arka yüzde ekvator hattının üzerinde seyreden stabilizasyon kolu, yine dişin arka yü-zünde ekvator hattının üzerinde ve altında sey-reden ikinci bir tutucu kol ve dişin ön yüzünde bunu dengeleyen ekvator hattının üzerinde sey-reden ikinci bir stabilizasyon kolu ve oklüzal tır-naktan ibaretti. (Resim 1a, b).

Normal Akers ve özel kroşemizin vertikal ve horizontal kuvvetlere karşı tutuculuk farkları-nı, geliştirdiğimiz bir metodla kıyaslayarak tes-pit ettik.

Bu tespit işlemini, sonları dişsiz nihayetle-nen (Kennedy 1. sınıf) hastalarımızın alt çenele-rinde yaptık. Önce normal Akers kroşelerini ihti-va eden bölümlü protezlerin serbest sonuçlanan ve mukoza ile temas eden yüzlerini möllerle kal-dırdıktan sonra, bu sahaya hassas ölçü mumu eri-terek yerleştirildi. Sonra mumun yumuşaklığın-dan istifade ederek protez ağıza oturtuldu. Has-taya vertikal yönde 20 defa ısırtma işlemi yaptı-rıldı. Bu esnada mukozayla temas halinde olan mum tabakası ile tam bir intibak sağlanmış ol-du. Fazla olan kısımlar kenarlardan dışarıya taş-tı. Fazla mum kısımları temizlendikten sonra, protezin ağız içerisinde soğuk su ile temasa ge-tirilmek suretiyle sertleşmesi ve şekillenmesi mümkün oldu. Sert alçı ile modelleri yapıldı.

İkinci aynı işlem, özel kroşemizi ihtiva eden protezimiz ile yapıldı. Her iki işlemde de düşün-düğümüz husus vertikal kuvvetler karşısında ser-best sonlanan protez kenarında ne dereceye kadar gömülmenin meydana geldiği, bu kroşe-lerden hangisinin gömülmeyi önleme kabiliyeti-ne sahip olduğunu tespit etmek idi.

Horizontal kuvvetlerin, normal Akers kroşe ile özel kroşemizi taşıyan aynı tip protezlerde meydana getirdiği etkenlerini de araştırdık. Bun-

RESİM 1a, b. Akers ve modifiye Akers özel kroşemiz.

larda da serbest nihayetlenen kısmın mukoza ile temas eden yüzlerini mölle kaldırdıktan son-ra boşalan bu yüzlere yine hassas ölçü mumu yer-leştirdik. Aynı sayıda vertikal ısırtmadan sonra her iki protez için de hastamıza 20 defa yalnız ho-rizontal yönde kapanış hareketi yaptırıldı. Bu-nun sonucu yumuşak mum ağızda şekillendi. Faz-la mum kısımları ağızdan uzaklaştırıldı. Soğuk su ile soğutulan protez, ağızdan çıkartılarak içleri-ne sert alçı dökülüp modeller elde edildi.

Horizontal ve vertikal yöndeki hareketlerin, değişik tipteki kroşe ihtiva eden protezlerde meydana getirdiği farklı oluşumları ortaya çı-

73

Page 84: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

1

Akers Kroşelerin Tutuculuk Yönünden Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

kartmak için modeller üzerine, bize yardımcı ola-cağını düşündüğümüz iki adet akril kaşık hazır-ladık.

Daha sonra kaşık modelden çıkartılıp 2. mo-dele, yani özel kroşemizle yaptığımız tecrübe-den elde edilen modele yerleştirildi. Kaşığın kesim yönü hizasından 2. modelde aynı yönde kesime tabi tutuldu. R-4.

RESİM 2. Hazırladığımız akril kaşıklar.

Bu kaşıklardan biri horizontal kuvvetlerin uygulandığı iki modelere diğeri de vertikal kuv-vetlerin uygulandığı iki model üzerine yerleşti-rilerek uygulama imkânını temin ettik. R-2.

Horizontal kuvvetlerin Akers kroşeli pro-tezlerde meydana getirdiği değişimi ortaya çı-kartan 1. model üzerindeki özel kaşık, alçı ile birlikte alınsa! düzleme parelel biçimde kesil-di. R-3.

RESİM 4. Kaşığın ikinci modele oturtulduktan sonra ya-pılan kesim şekii.

Daha sonra kaşık tekrar 1. modele getiril-di. Bu sefer ilk kesimden meziale daha yakın bir nokta seçildi ve frontal bir kesit, kaşıkla bir-likte model üzerinde yapıldı. Aynı kaşık 2. mo-dele geçirildi ve kesim yüzü hizasından 2. mo-delde kesilmek suretiyle her iki modelin aynı bölgelerinden ikişer kesit elde edilmiş oldu. R-5.

Vertikal kuvvetlerin, Akers ve özel kroşe-mizi ihtiva eden protezlerde meydana getirdiği değişimi ortaya çıkartmak için de model serbest

RESİM 3. Özel kaşığın alçı ile birlikte kesilmiş görü-nüşü.

RESİM 5. Bir ve ikinci modellerden yaptığımız kesitle-rin görünüşü.

74

Page 85: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

yüzü üzerinde 1 ve 2. modellerde orta oksal düz-leme göre kesit yapıldı. Bu kesit, paralelometre ile tespit ettiğimiz kriterlerin en yüksek nokta-larından geçen çizgi esas alınmak suretiyle te-min edildi.

Bu modeller diğerlerine göre farklı biçimde şekillendirildi. Model kretlerinin kaidelerine gö-re eşit uzaklıkta hazırlanması için; lastik kaide matrise, alçı doldurulduktan sonra modelleri-miz alçı üzerine oturtturuldu ve kretler üzerine yerleştirilen su terazisi ile de yatay durum te-min edilinceye kadar modelin tek veya diğer ta-rafı alçı içine gömüldü. Ancak bundan sonra el-de edilen model kaidesi paralelometre koluna paralel olacak şekilde sehpaya yerleştirildi. Ve kretin en yüksek noktaları yazıcı uçla çizildi. Kesit de bundan sonra ve çizgi boyunca olmak üzere yapıldı. R-6.

RESİM 7. Kesit yüzlerinin çizimini yaptığımız Craniogram

cihazı.

RESİM 6. Vertikal kuvvetlerin Akers ve özel kroşemizi

ihtiva eden protezlerde meydana getirdiği değişimi ortaya çıkartan bir ve ikinci modeller-de orta okzal düzleme göre yapılan kesit.

RESİM 8. Horizontal kuvvetlerin, özel ve Akers kroşeli protezlerde meydana getirdiği değişimi göste-ren meziale yakın yüzden yapılan frontal kesit grafiği.

Akers ve özel kroşemizi ihtiva eden protez-lerin mum şekilli yüzlerinden elde edilen model-lerden yaptığımız bu kesitlerle karşılıklı kıyasla-ma imkânı ortaya çıkartıldı.

Bu kesitlerin kıymetlendirilmesi, kesit yüz-lerinin çizimi ile temin edildi. Çizim işlemi Pa-leoantropoloji Kürsüsü'nde Craniogram cihazı ile yapıldı. R-7.

Özel ve normal Akers kroşeli protezlerden elde edilen bu kesit çizimlerini üst üste yerleş-tirmek suretiyle yaptığımız kıyaslamayı fotoğ-raflarla tespit ettik. R-8, 9,10.

RESİM 9. Arka kenardan yapılan frontal kesit grafiği (Noktalı çizimler özel kroşeli modelin kesit hu-dutlarını göstermektedir.)

75

Page 86: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers Kroşelerin Tutuculuk Yönünden Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

RESİM 10. Vertikal kuvvetlerin, Akers ve özel kroşeli

protezlerde meydana getirdiği değişimi göste-ren orta okzal düzleme göre yapılan kesit gra-fiği (Noktalı çizim Akers kroşeli modelin kesit hudutlarını göstermektedir.)

Ayrıca hastalar belirli periodlarla klinik muayeneye tabi tutularak destek diş, kroşeler ve plak birikimleri gözlendi.

BULGULAR

1. Modifiye özel kroşemizi uyguladığımız Kennedy I vak'alarında serbest sonlanan kısmın horizontal kuvvetlere karşı az hareket ettiği, bu hareketin klasik Akers kroşe ihtiva eden aynı tip protezlerde daha fazla olduğu araştırmamız ve deneylerimizle belirlenmiştir.

2. Kennedy I vak'alarında klasik Akers kro şeye oranla vertikal hareketin modifiye kroşe yardımıyla daha fazla kısıtlandığı tespit edil miştir.

3. Modifiye kroşemiz Akers kroşeye oran la tutuculuk yönünden daha üstün bulunmuştur.

4. Modifiye kroşemizde Akers kroşeye oranla klinik olarak daha fazla plak birikimi bo yama yöntemi ile gözlenmiştir.

Klinikte yaptığımız kroşelerimizde ve des-tek dişlerde yapmış olduğumuz kontrollerde, ça-lışma süresi içerisinde herhangibir komplikas-yonla karşılaşılmamıştır.

TARTIŞMA

Bölümlü Protezlerde; kuvvetler kroşeler yardımı ile dişlere, kaide aracılığı ile de ağız mukozasına yayıldığına göre sıhhatli olan bu iki dayanağın öncelikle hekim tarafından teşhis edi-lebilmesi, protezin iyi bir şekilde planlanabilme-si için faydalı olur. Ağız içerisinde meydana ge-len kuvvetlerden dikey yönde olanı, dişlerin mu-kavemeti için en uygun olanıdır. Ayrıca daya-nak olarak kullanılan boş kret sahaları da bu yön-deki kuvvetlere rahat bir şekilde karşı koyabil-mektedir. Diğer protez çeşitlerinde olduğu gibi, bölümlü protezlerde de yan kuvvetler çeşitli komplikasyonlara sebebiyet vermektedir. Bu ne-denledir ki diş hekimi olarak bu kuvvetlerden korunmanın çarelerini aramak, protezleri daha uzun süre kullanma imkânını temin eder.

Frechette (7), bölümlü protezlerin daha uzun süre uygulanamamalarındaki sebebi, önemli olan biomekanik faktörlerin protez planlanmasın-da ihmal edilmiş olmasında aramaktadır. Bu müellife göte, ağız yapısının biolojik durumu ve protezin mekanik tesirlere karşı uyumu önemle ele alınmazsa, protezin doku yapılarını bozaca-ğını ve bu değişimin dokulardaki direnme gücü ile etkenin şiddetine göre ayarlanacağını ifade eder.

Aynı müellife göre, çiğneme esnasında kuv-vetlerin dağıtılması ile protezin dokulardaki tah-ribatı önlenir. Böylece de stabilite sağlanmış olur. Eğer destek yeterli değilse, protez hareket eder ve bilhassa serbest sonlanan protezlerdeki gömülme önlenemez.

Serbest sonuçlanan protezlerde stabilizas -yon öncelikle direkt tutucularla sağlanmalıdır (13).

Protezi oynatmağa çalışan kuvvetler çok büyük değildirler. Fakat devamlı ve sık sık yap-tığı etki bazı zararlara yol açabilir. Bu kuvvetin destek dişlere tutucular tarafından kontrol edil-meden iletilmesi de bazı kötü sonuçlar doğura-

İskelet protez planında kroşenin diş üzerine daha fazla sarma yapması arzulanır ve ancak bu şekilde kuvvetler karşısında oynama mümkün ol-maz (1).

76

Page 87: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

Kroşelerin dişleri hareket ettirmesi veya oynamasını önlemek için, her kroşe kolu tara-fından bindirilen kuvvet dişin öbür tarafında di-ğer bir zıt kol tarafından karşılanmalıdır. Bu ikin-ci kol kuvvetlere karşı koyacak derecede kuv-vetli olmalı ve destek dişi 180 dereceden daha fazla çevrelemelidir (6).

Frechette'e (7) göre eğer bu karşı recipro-kal kol yapılmaz veya vazifesini görmezse, ke-miğin labial plağı ve periodontal membran dişin kaybına sebep olacak travmatik kuvvetlere ma-ruz kalabilir.

Bu konuda Blatterfein (3), en az üç nokta halinde dişin etrafını çevreleyen kroşenin mev-cut olmasını yan kuvvetlere karşı yatay denge-nin sağlanması için gerektiğini belirtir.

Bu ifadelerden anlaşılacağına göre, dişe en iyi bir şekilde sarma temin eden kroşe şekli ara-nan kroşe tipidir. Biz de bu prensiplerin ışığı al-tında, çift kollu Akers kroşe şeklini ortaya ko-yarak araştırmamızda olumlu ve olumsuz so-nuçları ortaya çıkartmaya gayret ettik. Metod kısmında geniş teferruatı ile prensiplerini açık-ladığımız özel kroşemiz yatay kuvvetler kar-şısında ve bilhassa serbest sonuçlanan protez-lerde bizi olumlu bir sonuca götürmüş bulunmak-tadır. Halen kullanılmakta olan Akers kroşe ile karşılıklı kıyaslama imkânını ele aldığımızda, aynı ağızda uygulanan özel kroşemize sahip ser-best nihayetlenen protezin distal kenarının ho-rizontal yönde meydana getirmiş olduğu hareket, Akers kroşenin kullanıldığı aynı cins protezde-kinden daha az olmaktadır. Metod kısmında be-lirttiğimiz, kıyaslamalı kesit grafiği orjinal çalış-mamızın somut delilidir. Kroşemizin dişle fazla temas yüzü olması, ayrıca kollarının sert oluşu bu sonucun başlıca sebebidir.

Bölümlü protezlerde sert bağlayıcılar kulla-nıldığı zaman protezin herhangibir noktasına bi-nen bir kuvvet proteze dağılır. Böylece bütün destek dişler ve kretlere de iletilmiş olur (7).

Bilhassa serbest sonlanan protezlerde, sal-lanma ve bir tarafa eğilme şeklindeki kuvvetler kroşe sert kısımları ile dişe intikal ederler (8).

Serbest sonlanan protezlerde, yatay kuvvet-lere karşı mukavemet sert kroşe kolu ile sağla-nır (9,10).

Aynı özellik dikey kuvvetler içinde müm-kündür. Dikey bir düzlemde dikey dengeyi sağ-layabilmek ve bunun zararlraından kurtarabil-mek kroşenin sert oluşu ile mümkündür (2, 3).

Serbest sonuçlanan protezlerde distal ke-nar, diş üzerinde aşağı ve yukarı doğru harekete sebep olmaktadır (5).

Serbest uçlu protezde meydana gelecek ha-reketlerin önlenmesi büyük bir kıymet ifade eder (4).

Dişsiz sonlanan protezlerde kullanılan kro-şelerin tutuculuktan başka serbest ucun gömül-mesi ile ortaya çıkan kuvvetleri dişe intikal et-tirmede önemli bir görevi mevcuttur (12).

Bu konu ile ilgili, yani dik yönde oluşan kuv-vetlerin Akers kroşe ve özel kroşemizi taşıyan serbest uçlu protezlerde, meydana gelen göm-me hareketlerini kıyaslama imkânını elde ettik. Aynı ağızda uyguladığımız farklı iki kroşeye sa-hip aynı cins protezlerle dik yönde ısırtma ha-reketleri yaptırdığımızda, metod kısmında geniş olarak izah ettiğimiz distal kenarın dik yöndeki hareketin özel kroşemizi taşıyan protezde daha az, Akers kroşeyi taşıyan protezde ise daha çok olduğu, orjinal metodumuz ve grafiğimizle saptandı.

Bunların sonucu olarak, protezimizin dikey yönde ve bilhassa distal kenar üzerinde mev-cut olan hareketinin azlığı, bu bölgedeki doku-ların daha az tahrip olması sonucunu sağlamış bulunmaktadır. Ayrıca horizontal kuvvetler kar-şısında ortaya koyduğumuz kroşeye sahip so-nu dişsiz protezle, kretlerin bukkal ve lingual yüzleri üzerinde kuvvetin etkeni az olmakla böy-lece protez altındaki dokuların sıhhati uzun sü-re muhafaza edilmektedir.

vSONUÇ

Önermiş olduğumuz kroşe şeklinin vertikal ve horizontal kuvvetlere karşı iyi bir tutuculuk

77

Page 88: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers Kroşelerin Tutuculuk Yönünden Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

gösterdiği tespit edilmiştir. Bunun sonucu ola-rak sonu serbest olan Kennedy Sınıf 1 vak'alar-da protez bukkal ve lingual kenarlarının yumuşak doku üzerindeki zararları daha az olmuştur.

Hijyenik olmayışı dezavantajdır.

KAYNAKLAR

1. Applegate, O.C.: Essentials of Removable Partial Den ture Prosthesis. 2. Baskı, W.B. Saunders Co., Phila delphia and London, 1960.

2. Platterfein, L: The Design and Positional Arrange ment of Clasp for Partial Dentures, New York, J. Dent., 22 : 305-306, 1952.

3. Blatterfein, L: Study of Partial Denture Clasping. J.A.D.A., 43 : 169-185, 1951.

4. Christensen, F.T.: Mandibular Free End Denture. J. Prost. Dent, 12 : 111-115, 1962.

5. Collett, H.A.: Principles of Partial Denture Design. D. Digest, 57: 24-29, 1951.

6. Çalıkkocaoğlu, S.: Modern Protezlere Genel Bir Bakış, İ.Ü. Dişhekimliği Fak. Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, İstanbul 1968.

7. Frechette, A.R.: Partikal Denture Planning with Spe cial Reference to Stress Distribution, J. Ontario Dent., A. 30 : 318-329, 1953.

8. Hase, R.: Partial Denture Clasping and Retention. J.A.D.A.. 23 : 9-11, 1964.

9. Hindels, G.W.: Stress Analysis in Distal Extension Partial Dentures. J. Prosth. Dent., 7 : 197-205, 1957.

10. Jordan, L.G.: Designing Removable Partial Dentures with External Attachment (Clasps). J. Prost. Dent., 2 : 716-722, 1952.

11. Matthews, E.: Clasp Design in Partial Dentures. Brit. D.J., 85: 152-158, 1948.

12. McCracken, W.L.: The Clasp Partial Denture. New York, J. Dent., 28: 179-186, 1958.

13. Schmidt, A.: Planning and Designing Removable Par tial Denture. Prost. Dent., 3 : 783-806, 1953.

78

Page 89: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 79-90, 1994

BÖLÜMLÜ PROTEZLERDE UYGULANAN AKERS VE MODİFİYE AKERS KROŞESİNİN KUVVET DAĞILIMI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Muzaffer ERSOY*

Ö Z E T

Bu araştırmada klasik Akers ve tarafımız-dan geliştirilen modifiye Akers türü kroşelerin kuvvet dağılımındaki farklılıkları deneysel olarak gözlendi.

Önerdiğimiz kroşe şeklinin diş üzerine dağıt-mış olduğu dengeli kuvvetin, dişin ve diş etrafın-daki sert dokuların sıhhati yönünden olumlu so-nuçlar verebileceği tespit edildi.

Anahtar Kelimeler : Akers ve Modifiye Akers kroşe, Kuvvet dağılımı.

SUMMARY

Evaluation of Akers and Modified Akers Clasp Applied in Removable Partial Dentures in

Respect of Stress Distribution

In this research, the differences in force distribution between the conventional Akers and modified Akers type clasps developed by us have been experimentally observed.

It was established that the type of clasp, which we have proposed, would result in affir-mative returns in view of distributing the balan-ced force on the teeth and regarding the hard tissues of the tooth itself and the same tissue surrounding the tooth.

Key Words : Akers and Modified Akers Clasp, Stress Distribution.

GİRİŞ

Bölümlü protezler genel bir terim olarak, çiğneme basıncını; kaide plağı ile alveol kemi-ğine, destek dişler yardımıyla dişlerin periodon-siyumu ve çene kemiğine ileten apareylerdir.

Bu protezlerde vertikal ve horizontal kuvvet-lere karşı tutuculuğu temin etmek amacı ile ya-pılacak en uygun işlem, destek dişleri kroşeler yardımı ile çevrelemektir (5).

Kroşeler, destek dişi kavrayan ve bu suret-le bölümlü protezler üzerine gelen çiğneme ba-sıncının bir kısmını destek diş yardımıyla perio-donsiyuma oradan da çene kemiğine iletecek şe-kilde çalışarak protezi taşıyan, stabilizasyonu sağlayan ve tespit eden fonksiyonel aygıtlar-dır (4, 5).

Kroşelerin sözü edilen amaca en iyi şekil-de nasıl ulaşabilecekleri ve diş üzerinde oluş-turdukları kuvvetlerin kötü etkilerinin bulunup bulunmadıkları pekçok araştırmaya konu olmuş-tur. Bizde bu araştırmada; klasik Akers ve ta-rafımızdan geliştirilen modifiye Akers türü kroşe-lerin kuvvet iletimindeki farklılıkları deneysel olarak belirlemeyi amaçladık. Böylece kuvvetle-rin, klasik Akers kroşesiylemi yoksa kroşemizle-mi zararsız bir dağılım gösterdiği kıyaslamalı olarak araştırıldı.

MATERYAL ve METOD

Araştırmamızda kullandığımız materyaller, klinik ve laboratuvar çalışmalarımızda kullandı-

* Mevki Askeri Hastanesi Diş Servis Şefi, Doç. Dr.

79

Page 90: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ğımız araç ve gereçler olmak üzere iki grupta toplanırlar.

Çalışmalarımızın klinik kısmını Ankara Üni-versitesi Dişhekimliği Fakültesi Protez Kürsüsü-ne başvuran hastalardan seçtik. Araştırmamıza aldığımız önü dişli arka kısımları dişsiz ve her iki tarafı dişle sona eren dişsiz sahaları ihtiva eden 29'u erkek ve 16'sı hanım olan 45 hastamı-za laboratuvar çalışmalarında başarılı bulduğu-muz ve geliştirmeğe çalıştığımız kroşeli, döküm bölümlü protezler takıldı. Bu grupta;

1. Hastadan ölçü almak için değişik form da ölçü kaşıkları,

2. Ölçü materyali olarak aljinat,

3. Aldığımız ölçülerden modeller elde et mek için sert alçı,

4. Temiz modeller elde etmek için vibrator ve alçıkesme makinası,

5. Destek dişlere tatbik edilecek tutucu ların yönlerini belirtmek ve bunların hareket hal lerindeki yollarının parelel olması için paralelo- metre kullanıldı. Dişhekimliğinde Ney, Jelenko ve Devin paralelometreleri kullanılmakla beraber son zamanlarda geliştirilen elektronik olarak ça lışan paralelometrelerde vardır. Bizim kullandı ğımız Jelenko paralelometresidir.

6. Hastanın mevcut dişlerine uygun olarak seçtiğimiz fabrikasyon dişler ve kaide maddesi olarak da akrilden istifade edildi.

Çalışmalarımızın laboratuvar işlemlerini de, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Kürsüsü ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makina Fakül-tesi Fotoelastisite Laboratuvarında yürüttük. Kro-şelerin üzerinde oluşan kuvvetin iletimi ile bun-ların dişler üzerinde meydana getirdiği kuvvetin fotoelastik metodla üç boyutlu olarak yayılışını deneysel olarak gözledik.

İkinci grup çalışmalarımızda :

1. Fotoelastik malzemeden kroşe ve diş modellerinin yapımında, Araldite B adlı epoksi reçinesi kullanılmıştır. Bu reçineler, her mole-külünde birden çok Ethylene oxyde gruplarının olmasıyla karekterizedir. Şekil değiştirmeyen,

oda ısısında katı olan bir epoxy reçinedir. Sert-leştiricisi HT 901 Fitalik anhidraftır. Ağırlık ola-rak 100 gr. reçineye 30 gram sertleştirici katılır.

2. Kalıp yapmak için extra-extra beyaz alçı kullanıldı.

3. Araldite B'nin, döküldüğü alçı kalıplara yapışmaması için Releasil 14 marka epoksi re sin ayırıcısından istifade edildi.

4. Otomatik fırın. Sharpies markalı, foto elastik kuvvet çizgilerinin dondurulması için özel olarak yapılmış, çift cidarlı, pencereli ve iç ısı yı homojen tutabilmek için pervanesi olan bir aygıttır. 220 volt ile çalışır. 200 dereceye kadar ısınabilir bir cihazdır.

5. Alçı kalıplardan esas modeli çıkartmak ve üç boyutlu kuvvet çizgilerini dondurduğumuz modellerden kesitler almak için kıl testere,

6. Polisaj işlemi için muhtelif kalınlıkta zımpara kqgitlan, çeşitli cila fırçaları ve cila pastası,

7. Modeller içerisinde donan kuvvet çiz gilerinin izlenmesi içinde Polariskop cihazı kul lanıldı. Fotoelastik kuvvet çizgilerinin izlenmesi için gerekli optik düzene polariskop adı verilir. Şu kısımlardan oluşmuştur: Işık kaynağı (mo- nokromatik), polarizör, birinci çeyrek dalga pla kası, optik yolda çalıştığımız modeller, ikinci çeyrek dalga plakası, analizör, gözetleme ekranı veya film. Bizim kullandığımız polariskop, Or tadoğu Teknik Üniversitesi Makina Bölümü Fo toelastisite Laboratuvarında Transmission Pola- riskopu'dur.

8. Kroşelerin şekillendirilmesinde fabri kasyon mavi döküm mumlarından istifade edildi.

9. Modellerimizi yüklemek için alüminyum' dan yaptığımız kapanış modelleri kullanıldı.

METOD

Çalışmalarımızın birinci bölümü olan klinik-te; geliştirdiğimiz kroşe ile Akers kroşeler ara-sındaki kuvvetin yayılışı ve bunların yerleştiği

30

Page 91: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ER SOY

dişler üzerindeki kuvvetin dağılışı bakımından farklı taraflar ortaya konuldu. Hangi tip kroşe kullanırsak diş üzerinde daha yaygın ve zararsız kuvvet dağılışının mümkün olacağı tespit edile-cek ve çalışmalarımızın sonucuna böylece var-mamız mümkün olacaktır.

Ağız içinde klinik ve radyolojik tetkikler-den sonra ağıza uygun bir formda metal fabri-kasyon kaşık seçildi. Aljinat ölçü alındı. Bu öl-çüden yararlanarak yaptığımız özel kaşıklarla apareyin takılacağı arkların, elastik bir ölçü mad-desi ile net bir şekilde esas ölçüleri temin edil-di. Modellerin dökümünde ölçü kadar laboratu-var çalışmalarına da önem verildi. Döktüğümüz ölçülerden elde ettiğimiz alçı modeller paralelo-metre ile incelendi. Paralelometre ile :

1. Destek dişler arasındaki porelellik duru mu ve dişlerin ekvator hattı tayin edildi.

2. Undercut bölgelerin derinliği ve yüksek liği ölçüldü.

3. Destek dişler üzerinde tutucular için yaptığımız işlemlerin kontrolü ve protezlerimi zin giriş yolları belirlendi.

Tetkiklerini bitirdiğimiz destek dişler üzeri-ne geliştirmeğe çalıştığımız çift kollu kroşeler-le, kıyasladığımız tek kollu Akers kroşelerini ayrı ayrı mavi fabrikasyon mumdan şekillendirdik.

Tek kollu Akers kroşeleri; destek dişler üzerinde destek dişin ön yüzünde, dişin en ge-niş ekvatorunun üzerinde ve altında seyreden, oklüzal yönden kök istikametine doğru ekvator altı bölgeye erişen tutucu bir kolla, dişin arka yüzünde ekvator hattı üstünde seyreden bir sta-bilizasyon (denge) kolu ve dişin oklüzal yüzüne tutunan bir oklüzal tırnak olmak üzere bilinen usulde mumdan (fabrikasyon mavi döküm mu-mu) şekillendirildi.

En iyi tutuculuğun ve diş üzerinde en iyi etkenin oluşmasını klasik Akers kroşeden daha iyi temin için geliştirdiğimiz özel kroşemiz ise; sardığı dişin ön ve arka yüzünde ikişer kol ve oklüzal tırnağı içermektedir. Ön yüzündeki kol-lardan alttaki ekvator hattının üzerinde ve altın-da seyreden tutucu bir kol ve bunu dengeleyen arka yüzde ekvator hattının üstünde seyreden stabilizasyon kolu. Yine dişin arka yüzünde ek-

vator hattının üstünde ve altında seyreden ikin-ci bir tutucu kol ve dişin ön yüzünde bunu den-geleyen ikinci ekvator hattının üstünde seyreden stabilizasyon kolu ve oklüzal tırnak yapılarak şe-killendirildi.

Kroşe kollarının pozisyonu ve protezle olan ilişkisi kroşelerin etkinliğini artırdığından, geliş-tirdiğimiz kroşe kollarının pozisyonu için iki de-ğişik uygulama yaptık. Birincisinde, kolların et-kili serbest uçları meziale yöneltildi. Böylece protezin ön kısmında retansiyon sağlanmış ol-du. İkinci şekilde ise kroşe kollarının yönlerini değiştirerek uygulama yaptık. Kroşe kollarının serbest sonlarını iki dişin arasından distale yö-nelttik. Böyle bir dönme kaldıraç kolunu uzattı-ğından kroşelerin yüklerini azalttığımız gibi sar-dıkları dişlerdeki zorlamayı da önledik. Her iki uygulamada da ısırmadan doğan gömülmeye kar-şı, oklüzal tırnakları en geri dişin distaline yer-leştirdik (Resim 1, 2,3).

Resim 1. Soldan ilk modelde normal Akers kroşe, orta

ve sağdaki modellerde özel kroşemiz görülmek-tedir. Ortadaki modelde kroşemizin uçları dis-tale, sağdaki modelde de meziale yöneltilmiştir.

81

Resim 2. Uçları meziale yönelmiş kroşemizi taşıyan pro-tezin hasta ağzında görünüşü.

Page 92: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Resim 3. Krosa kollarının distale yöneltildiği özel kroşe-

mizin ağîzcbki uygulanışı.

Resim 5. Kennedy III modifikasyon I vak'asında iskelet

protezin modeldeki görünüşü.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz özel kroşe şekilleri Kennedy I vak'alarmda uygulama olana-ğı bulmuştur. Bu kroşeleri üst çenelerde; oklüz-yon halinde tırnak için oturacak sahanın bulun-madığı ve tırnak için yuvanın yapılamadığı (Ken-nedy Sınıf III modifikasyonu I) hallerde tırnak kulLanmaksızın, kroşe çift kollarının üstün tutu-culuk özelliğinden yararlanarak köprü sistemine uygun bir prensip içerisinde kullandık. Bu ara-da konuşma ve gülme esnasında kolaylıkla gö-rülen dişlerde beliren estetik noksanlığı da; di-şin görünen yüzü üzerine lek kol, görünmeyen lingual vüzde çift kol ve görünmeyen diğer da-yanak dis üzerinde de estetik sakınca olmaksı-zın çift kol yapmak suretiyle giderdik.

Böylece qerek oklüzyon ve artikülasyon ha-linde dişler üzerine yayılacak aşırı kuvvetler ön-lenmiş gerekse estetik yönden hastalarımız için beliren görünüş noksanlığı ortadan kaldırılmış oldu (Resim 4, 5).

Bu şekilde hazırladığımız protezler, labora tuvar işlemleri tamamlandıktan sonra hastalara takıldı.

Çalışmalarımızın ikinci bölümünde yaptığı-mız laboratuvar araştırmamızdaki aeneyler, me-tal iki adet premolar diş üzerine uyguladığımız kroşelerle yürütüldü. Premolar diş üzerine uygu-ladığımız tek kollu Akers kroşesi pembe mum-dan işlendi. Diğer benzer dişin üzerine de geliş-tirdiğimiz çift kollu özel kroşemizin pembe

Resim 4. Özel kroşemizin üst çenelerde Kennedy III mo-

difikasyonu vak'alarmda tırnaksız uygulanışı.

mumdan modelleri yapıldı. Mumdan hazırlanan bu kroşeler daha sonra fotoelastik üzerinde de-neylerimizi yapma olanağı sağlandı. Ayrıca diş-ler üzerindeki kuvvet dağılımının izlenmesi için, aynı ölçülerde olmak üzere mumdan premolar hazırlandı ve bunlar daha sonra Araldite B'den elde edildi. Araldite B'den oluşan bu diş model-leri üzerine metalden hazırlanmış olan Akers ve geliştirdiğimiz kroşeler ayrı ayrı yerleştirildi.

Modellerin yüklenmesi sonucu meydana ge-len kuvvet çizgilerinin sabitleştirilmesi işlemi

82

Page 93: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi FotcelastJsite laboratuvanndaki Sharpies markalı otomatik yükleme fırınında yapıldı. Araldite B' den oluşan Akers ve tarafımızdan geliştirilen kroşeler, metal diş modelleri üzerine ve metal Akers ve geliştirdiğimiz kroşeler de Araldite B' den diş modelleri üzerine yerleştirildi. Metai kapanış modelleri ile çiğneme sistemi taklit edi-lerek yükleme yapıldı (Resim 6).

Resim 6. Metal kapanış modelleri ile yaptığımız yükle-

me (öze! fınn ininde).

Resim 7. Kuvvet çiziglerinin sabitleştirüdicji Sharpies

marka fırın.

Recim 8. Kuvvet çizgilerini dondurduğumuz modellerden

alınan iki boyutlu Icositisr.

Bu şekilde yüklenmiş olan modeller fırında 120 derecede 20 saat bekletildi. Böylece yükle-me sonucu oluşan kuvvet çizgileri modeller içe-risinde dondurulmuş oldu. Modeller içerisinde donan kuvvet çizgilerinin izlenmesi, modeller-den istenilen istikamette alınan iki boyutlu ke-sitlerle mümkün oldu. Bu kesitleri polariskop cihazına yerleştirerek inceledik. Görüntüleri tes-pit ettik (Resim 7, 8,9).

Modellerin Araldite B'den elde edilmesinde de şu yol takip edildi :

Mum modeller mukavva kutular içerisine döktüğümüz alçıya ufak bir döküm yolu bırak-mak suretiyle tamamen gömüldü. Alçı donduktan sonra kalıplar kaynar suda 45 dakika ile 1 saat arasında kaynatmak suretiyle içindeki mumların iyice akması sağlandı. Böylece iki adet kroşe

Resim B. Modellerde donan kuvvet çizgilerinin akışını iz-

lediğimiz polariskop cihazı.

83

Page 94: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ile iki adet diş olmak üzere hazırlanan modelle-rin negatifleri elde edilmiş oldu. Sonra bu kalıp-lara epoksi resin ayırıcısından sürülerek kuvvet çizgilerini donduracağımız fırında 110-120 dere-ceye kadar ısıtıldı. Bu arada kalıplara dökeceği-miz fotoelastik malzeme Araldite B yine aynı fırında 140 dereceye kadar ısıtılmak suretiyle sı-vı halinde karıştırılarak hazırlandı. Sonra bu ha-zırlanan malzeme 120 derecedeki alçı kalıplara hava kabarcığı kalmıyacak şekilde döküldü. Sert-leşmenin olabilmesi için fotoelastik malzemeyi döktüğümüz kalıplar fırında 120 derecede 18-20 saat bekletildi. Bu müddet sonunda kalıplar fı-rından hemen çıkartılmadı. Fırının harareti saatte 5 derece düşürülmek suretiyle oda hararetine getirildi. Sonra kalıplar fırından çikartıldı. Alçı kalıplar dikkatli bir şekilde kırılmak suretiyle sertleşmiş Araldite B'den oluşan modeller elde edildi. Daha sonra muhtelif zımparalarla ve pas-ta i le pol isaj ı yap ı larak model ler in te-miz ve şeffaf hale gelmesi sağlandı. Çalışmala-rımız sırasında modellerimiz içerisinde oluşan arzu edilmeyen kuvvet çizgilerini kaldırmak için de fırınlama tekniğinden yararlanıldı. Bunun için modeller fırında serbest bir vaziyette 120 dere-cede 8 saat bekletildi. Böylece esas deneye başlamadan önce modellerimizin bünyesinde bu-lunan istenmiyen kuvvet çizgileri silinmiş ve modellerimiz araştırmaya hazır vaziyete getiril-miş oldular.

BULGULAR

Araldite B'den meydana gelen premolar diş üzerine uygulanan metal Akers kroşenin; bu model üzerinde oluşturduğu izokromatik kuvvet çizgileri, üç kesit elde edilmek suretiyle gözlen-di.

Resim 10'da görülen üç kesitten ortadaki, Akers kroşenin oklüzal tırnak ve gövdesi ile te-masta bulunan ilk kısmıdır. Sağ taraftaki resim mezial yüze doğru labio-lingual istikamette ya-pılan kesitten elde edilmiştir. Soldaki resim ise distal yüzdeki kroşeden en uzak olan sahayı gös-termektedir (Resim 10).

Bu durumda ele alınan ilk kesit, oklüzal ke-narında iki adet basma gerilimi meydana çıkart-

Resim 10. Epoksi resinden yaptığımız premolar diş üze-

rine uyguladığımız Akers kroşenin meydana getirdiği kuvvet çizgileri.

mıştır. Bunlardan lingo-oklüzal yüzdeki daha be-lirli olup, kuron gövdesinin ortalarına doğru çek-me gerilimine dönüşmüş bulunmaktadır. Labio-oklüzal yüzdeki basma gerilimi ise diğerlerinden daha tesirsiz olduğu görülmektedir.

Sağ tarafta bulunan ikinci kesitte, birinci kesitte olduğu gibi iki adet basma gerilimi mev-cuttur. Bunlardan birincisi labio-oklüzal ikincisi ise labio-oklüzal ve lingo-oklüzal yüzlerin bir-leştiği sulkus kenarı üzerinde görülmektedir. Bi-rinci kesitten farklı olarak bu iki basma gerilimi sulkus çizgisine doğru kaymış bulunmaktadır. İkinci kesitte beliren izokromatik çizgiler, birin-cide belirenden daha aralıklı ve daha kalın çiz-giler halinde oluşmuştur. Buradaki basma geri-liminin daha az olduğu ve dişin yüzeyel kısımla-rında belirdiği, derinlere inmediği tespit edil-miştir.

Üçüncü kesitimiz olan sol taraftaki resim-de, basma ve çekme gerilimlerinin görülmemiş olması bu bölgeye kadar kuvvetin dağılmadığım bize ifade etmektedir.

Özel olarak tarafımızdan meydana getirilen labial ve lingual yüzlerde çift kolları bulunan kroşemiz metalden yapılarak, Araldite B'den meydana gelen aynı boyuttaki premolar diş üze-rine uyguladığımızda oluşan kuvvetin dağılım şekli yine üç adet kesit alınarak incelenmiştir. Yukarıda belirtilen özellikler içerisinde elde edil-miş olan bu kesitler Resim 11'de görülmekte-dir (Resim 11).

Ortada görülen ve kroşe gövdesine en ya-kın olan bu kesitin oklüzal yüz kenarında, lingual yüze yakın olmak üzere küçük bir basma gerilimi

84

Page 95: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

Resim 11. Özel kroşemizin meydana getirdiği kuvvet çiz-

gilerinin görünüşü.

üzerine yerleştirilmelerinden sonra kuvvet tat-biki ile beliren çizgiler, kesitler sonucu tetkik edilmiştir.

Resim 12'de tutucu kola yakın olan oklüzai tırnak ve gövde kısmı ele alınmış bulunmakta-dır. Burada gövdenin oklüzai tırnakla birleşmiş olduğu köşede basma gerilimi meydana gelmiş-tir. Bu basma gerilimini oluşturan çizgiler bir merkez etrafında olmayıp gövde kaidesine doğru aralıklı çizgiler halinde kaymaktadır (Resim 12).

ve kalın çizgiler halinde oluşan, diş kuronunun ortasına doğru akan iki adet izokromatik çizgi meydana gelmiştir. Orta bölgede beliren çekme gerilimi dar bir saha içerisinde yuvarlak şekilli izokromatik çizgilerden oluşmuştur.

Sağ taraftaki kesitte, oklüzai yüzün lingual kısmına doğru çok az kaymış olan basma gerili-mi etrafında kalın çizgilerle oluşan belirli sayı-da izokromatik halkalar meydana getirmiştir. Bunlardan sağiı sollu iki tanesi daha kalın çizgi halinde kök istikametine doğru yön almışlardır. Ortadaki birinci kesitte, orta bölgede beliren çekme gerilim halkaları sağdakinde daha belir-siz ve daha kalın çizgiler şeklindedir. Ayrıca la-bial yüzün üst kısmında oluşan basma gerilimi kök istikametine doğru akan bir kalın izokroma-tik çizgi halinde belirlenmiştir.

Soldaki kesit, oklüzai yüzde şekillenen bas-ma geriliminin labial yüze doğru çok az miktar-da kaydığını göstermektedir. Burada oluşan izo-kromatik çizgiler beş halka halinde olup, bunla-rın etrafı daha kalın ve daha aralıklı kök ucuna doğru akan iki taraflı izokromatik çizgileri ile çev-relenmiştir.

Kroşelerin diş üzerine ilettiği kuvvetler la-boratuvar deneylerimizle yukarıda belirtildiği gibi incelenmiş bulunmaktadır. Bu incelemele-rin ikinci kısmı kroşeler üzerinde yapılmıştır. Araştırmamıza konu olan kısımları; kroşenin ok-lüzai tırnak ve gövdesi, tutucu kol ve denge ko-lu olmak üzere üç kısımda toplamak mümkün-dür. Bu genel ayırım klasik Akers kroşede oldu-ğu gibi tarafımızdan yapılan kroşemizde de sağ-lanmıştır. Bu kısımların Araldite B maddesinden oluşmaları ve bunların metal premolar dişler

Resim 12. Klasik Akers kroşenin tutucu kola yakın olan

oklüzai tırnak ve gövde kısmı üzerinde oluşan kuvvet çizgilerinni görünüşü.

Resim 13'de sağdaki resim, kroşe gövdesi-nin orta kesitini göstermektedir. Bu resimde ok-lüzai tırnağın dişle temas eden iç yüzünde be-lirsiz basma gerilimleri mevcuttur. Vertikal yön-de beliren üç adet izokromatik çizgi oklüzai tır-nakta dağılmış bulunmaktadır. Oklüzai tırnakla gövde kısmının birleştiği iç köşe yüzünde, göv-denin alt bölgelerine doğru akan sık ve normal kalınlıkta izokromatik çizgiler oluşmuş olup bu-nun dış yüzüne doğru çekme gerilimi ve ayrıca gövdenin kolla birleştiği iç ve dış yüzlerde bas-ma ve çekme gerilimleri merkezleri meydana gelmiştir (Resim 13).

Soldaki kesit sağdakine yakın olmakla be-raber gövdenin lingual yüzdeki kroşe kollarına yakın olan yüzün kesitidir. Bu resimde oklüzai tırnakda kuvvet dağılımı olarak benzerlik mev-cuttur. Gövdenin ortasına doğru kayan çekme gerilimi bu sahada direncin fazlalaştığını göste-

85

Page 96: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Resim 13. Kroşe gövdesinin orta kısmından yapılan ke-

sitlerdeki izokromatik çizgiler.

Resim 15. Denge kolu üzerindeki kuvvet çizgileri.

ren daha ince boyutlarda izokromatik çizgilerden meydana gelmiştir. Kroşe gövdesi ile kuyruğun birleştiği dış kroşede çekme gerilim merkezi oluşmuştur.

Tutucu kolun orta kısmında birbirine parelel olan izokromatik çizgileri mevcuttur. Bunlar göv-deye doğru daha kalın çizgiler halinde birleşmiş olmalarına rağmen kroşe kolunun ucuna kadar dağılmamaktadır (Resim 14).

Her ikisinde de beliren kuvvet çizgilerinin kuy-ruk istikametine doğru ve birbirine parelel ola-rak normal boyutlarda oluşmaları dikkati çek-miştir. Oklüzal tırnak üzerinde beliren kuvvet çizgileri normal sıklıkta ve kalınlıktadır. Oklüzai tırnak ile gövdenin birleştiği köşenin ortasına doğru izokromatik çizgilerin daha yoğun ve in-ce şekilde oldukları göze çarpmaktadır (Resim 16, 17).

Resim 14. Akers kroşenin tutucu kolundaki izokromatik

çizgiler.

Denge kolunun orta kısmında bir nötr eksen meydana gelmiş olup bunun dış ve iç yüzünde çok sayıda ince kromatik çizgileri bulunmakta-dır. Bu çizgilerin gövdeye doğru yayılışı kol ucunda daha fazladır (Resim 15).

Tarafımızdan yapılan kroşenin oklüzal tır nak ve gövde kesiti iki şekilde incelenmiştir.

86

Resim 16. Tarafımızdan yapılan kroşenin oklüzal tırnaV ve gövde kesitinde beliren çizgiler.

Bukkal yüzdeki birinci kol olan denge kolu, orta kısımlarında izokromatik çizgilerin ufak bir merkez yaptığı ve bu merkezden gövdeye ve kol ucuna doğru yayıldığı görülmektedir (Re-sim 18).

Page 97: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

Resim 18. Özel kroşemizin bukkal yüzündeki denge ko-

olunda oluşan kuvvet çizgileri.

İkinci kol olan tutucu kolda ise gövde ile birleşme yüzünden kroşe ucuna doğru parele! izokromatik çizgileri eşit kalınlıkta olmak üzere dengeli bir şekilde dağılmışlardır (Resim 19).

Lingual yüzdeki denge kolu ile bukkal yüz-deki denge kolu arasında izokromatik çizgilerin dağılışı yönünden benzerlik mevcuttur. Aynı benzerliğin lingual yüzdeki tutucu kolla bukkal yüzdeki kol arasında olduğu göze çarpmaktadır. Bu kollarda oluşan kuvvet çizgileri bir merkez etrafında top'anmaksızm gövde birleşme yü-zünden kroşe kolu ucuna doğru düzgün bir şe-kilde dağıldığı görülmüştür (Resim 20, 21).

Resim 20. Lingual yüzdeki denge kolunda oluşan kuvvet

çizgileri.

Resim 21. Lingual yüzdeki tutucu koldaki kuvvet çizgile-

rinin görünüşü.

Resim 19. Tutucu koldaki kuvvet çizgileri.

Modellerin yüklenmesi ile oluşan kuvvet çizgilerini değerlendirme bulguları :

1. Epoksi resinden (Araldite B) meydana getirilen üç boyutlu dişlerde ve kroşelerde, kuv vet dağılımı ile meydana, gelen izokromatik çiz gilerin istenilen yönde yapılan kesitlerle gözlen mesi sağlanmıştır.

2. Epoksi resin modellerde isteğimiz dışın da beliren kuvvet çizgilerinin meydana getirece-

87

Resim 17. Aynı bölgeden alınan ikinci kesit.

Page 98: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ği yanılgıları önleyebilmek amacıyla arzu edil-meyen kuvvet çizgilerinin ortadan kaldırılması sağlanmıştır.

3. Sabitleştirilmiş kuvvet çizgilerinin po- lariskop cihazında incelenmesi için diş modelle rinin ve kroşelerin çeşitli kısımlarından alınan kesitlerle, bunların net bir şekilde gözlenmesi yapılabilmiştir.

4. Epoksi resin materyali ile oluşturulan klasik Akers ve özel kroşemizin üzerinde, kuv vetin dağılım şeklini karşılıklı olarak kıyaslama olanağı elde edilmiştir.

5. Arzu edilen kuvvetlerin epoksi resin materyali içinde oluşturduğu kuvvet çizgilerinin bozulmadan sabitleştirilmesi ve korunması ça lışmalarımız sonucu mümkün olmuştur.

6. Epoksi resinden yapılan özel kroşemizin tutucu ve denge kollarında oluşan kuvvet çizgi lerinin Akers kroşeye göre daha düzgün ve za rarsız biçimde yayılmış olduğu tespit edilmiş tir.

7. Özel kroşemizin epoksi resinden olu şan gövde ve tırnak kısımlarında da kuvvet da ğılımının aşırı basınç nokta ve yüzleri meydana getirmediği görülmüştür.

8. Önerdiğimiz kroşenin, epoksi resin diş üzerinde oluşturduğu kuvvetler, disto-mezial ve bukko-lingual yönde dişin her noktasına dengeli bir şekilde dağıttığı tespit edilmiştir.

TARTIŞMA

Bölümlü protezlerde kuvvetler ve etkileri protezlerin planlanması ve yapımında çok önem-lidir. Bölümlü protezlerin stabilitesini ve retansi-yonunu etkileyen bu kuvvetler, destek diş ve kai-de plağı üzerine tesir eden kuvvetlerdir (6, 7, 8, 10, 14).

Protezi oynatan kuvvetlere karşı retansiyon terimi; yer çekimine mukavemeti ve yapışkan yiyeceklerin çekimine karşı koyan kuvvetleri ak-la getirir (4,7).

Kuvvetleri azaltmak ve dağıtmak için kroşe, protez kaidesi ve protezin diğer kısımları ara-

sındaki bağlantı rijit yapılır. Böyle bir rijit pro-tez dişlerin çiğneme esnasında bütün olarak ha-reket etmesini sağlar ve böylelikle herhangibir dişin zarar görmesini önler (5, 7, 11).

Kabcenell'e (8) göre, stabilizasyonu temin edebilmek için kroşenin rijit bölümleri; yapı iti-bariyle tamamen sert. dişin boyutlarına pasif olarak oturan ve ekvatoru 180 dereceden fazla kavrayacak bir şekilde olmalıdır.

Taşıyıcı yapının fizyolojik tolerans noktası-nı aşan basınçlar normal fonksiyonların bozul-masına sebep oiur. Bu durumda alveol resorpsi-yonları kendini gösterir (3, 9).

Ackerman(l), ısırma basıncının dişlere ya-yılması ile, kretlerde meydana gelecek erimenin önlenebileceğini ileri sürmektedir.

Fonksiyonda meydana gelen kuvvetin, müm-kün olduğu kadar fazla dişe yayılmasının sağlan-ması yararlıdır. Tek ve çift taraflı serbest son-lanan protezlerde oklüzal basınç, diş ve kret yü-zeyi üzerinde eşit olarak taşınmalıdır (12).

Biz de bu ana prensiplere göre, direkt tu-tucuyu taşıyan diş üzerine gelen kuvvetin azal-masını sağlamak için iki uygulama yaptık. Bun-lardan birincisi, kroşenin tırnağını distal dişin mezial yüzüne oturttururken blok bir tırnaktan yararlandık. Böylece kuvveti bir önceki dişe de dağıtmış olduk. İkinci işlem, indiıekt tutucuların kroşe hattından uzaklaşması ile kroşeler üzerin-de yükün azalacağı ve manivela kolunun tabii olarak uzayacağı prensibinden yararlanarak, di-rekt tutucunun kol uçlarını norma! pozisyondan farklı olarak mezial yönde değil distal yönde şe-killendirmek suretiyle uygulamayı özel kroşe-mizle yaptık.

Direkt tutucu olarak kullanılan kroşelerde, kuvvetlerin diş aksına parelel olarak iletilmesi bio-mekanik yönden ana prensiptir. Steffel (15), bağlantılarla kuvveti dişin aksına parelel yönel-tilmesi gerektiğini, bu durumda periodontal lif-lerin hepsinin görev yaptığını ilave kroşeler ya-pılarak kuvvetin dağılma zorunluluğunun ortaya çıktığını ifade etmektedir.

88

Page 99: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ERSOY

Kroşelerin dişleri hareket ettirmesi veya oynamasını önlemek için her kroşe kolu tara-fından bindirilen kuvvet, dişin öbür tarafında di-ğer bir zıt kol tarafından karşılanmalıdır. İkinci kol bu kuvvetlere karşı koyacak derecede kuv-vetli olmalı ve destek dişi 180 dereceden fazla çevrelemelidir (2, 5).

Destek mümkün olduğu kadar dişten sağlan-malı ve mukozaya dayanan bölümlü protezler kuvveti kök istikametinde dişler yardımı ile ilet-melidir (13, 16).

Çalışmalarımızın laboratuvar araştırmalarına dayanan tamamı orjinal olan bölümünde, diş üzerine dağılan kuvvetlerin Akers kroşedemi yoksa özel kroşemizde mi zararsız bir dağılım meydana getirdiğini kıyaslamalı olarak inceleme imkanına sahip olduk. Önce Akers kroşe ile epoksi resin diş üzerine kuvvet tatbik ettiğimiz-de, kroşe tırnağı ve kroşe gövdesinin yerleştiği diş sahaları üzerinde, kök istikametinde olmak üzere kuvvetin dağıldığını, halbuki dişin mezial yüzüne doğru kuvvet çizgileri meydana gelme-mesi ile, bu bölgelerin kuvvetten uzak kaldığı görülmüş oldu. Aynı boyuttaki epoksi resin diş modeli üzerinde özel kroşemiz yardımı ile kuvvet yüklemesi yaptığımız zaman, birinci modeldeki-nin aksine mezial yüze kadar kuvvetin dağıldığını ve bunların kök istikametine parelel bir şekilde derinliğine yayıldığı görülmüş oldu. Dişin tek yüzü üzerinde kuvvetin yayılması dişte devrilme hareketi meydana getireceği bilinen basit bir bio-mekanik kaidedir. Bu durumda kök üzerinde meydana gelen rotasyon merkezi etrafında ters istikamette hareket ederek bu yüzde aşırı ba-sınçlar ve rezorpsiyonlar meydana getirir. Hal-buki özel kroşemiz altında mevcut olan diş üze-rine kuvvetin yayılması ile Akers kroşeye naza-ran daha zararsız ve alveol boşluğuna daha yu-muşak kuvvetlerle dağılma olanağ; temin edile-ceği kanısına varmış bulunduk.

En son olarak Akers kroşe ile özel kroşemiz üzerine binen kuvvetlerin nasıl yayıldığını araş-tırdık. Akers kroşe kolları ve gövdesi üzerinde meydana gelen kuvvet çizgileri daha yoğun, bu-na karşılık özel kroşemizin kol ve gövdesinde oluşan kuvvet dağılımı daha yaygın ve az oldu-ğu tespit edildi. Bunun sonucu olarak dişin geniş

yüzüne daha az oranda kuvvetlerin dağıtılması sağlandığı gibi bu kroşe kısımlarının kırılma ve şekil değiştirme gibi olumsuz sonuçlarla karşı-laşılmayacağını bize göstermiş oldu. Bu düşün-cemizi klinikte uzun süre gözlem eltında bulun-durduğumuz vak'alarımızla da kanıtlamış olduk.

Burada belirtmek zorunda olduğumuz bir husus, önermiş olduğumuz kroşemizin hijyenik olmamasıdır. Kroşe kollan genellikle yenen gı-da artıkları için bir retansiyon sahası meydana getirirler. Bizim ortaya koyduğumuz bukkal ve palatinal çift kollu kroşemiz, gıda parçalarını Akers kroşe kollarından daha fazla tutmak sure-tiyle hijyenik yönden olumsuz sonuç vermiş bu-lundu.

SONUÇ

Klinik sonuçlar laboratuvar bulgularımızla birleştirildiğinde; önerdiğimiz kroşe şeklinin, diş üzerinde dağıtmış olduğu dengeli kuvvet di-şin ve diş etrafındaki sert dokuların sıhhati yö-nünden olumlu sonuçlar verebileceği tespit edil-miştir. Hijyenik olmayışı dezavantajdır.

K A Y N A K L A R

1. Ackerman, J.E.: A Solution to the Problem of the Lower Bilateral Free-end Saddle Partial Denture. J. Canad. D.A., 24: 74-77, 1958.

2. Applegate, O.C.: Essentials of Removable Partial Denture Prosthesis. 2. Baskı, W.B. Saunders Co. Philadelphia and London, 1960.

3. Blatterfein, L: Study of Partial Denture Clasping. J.A.D.A., 43: 169-185, 1951.

4. Çalıkkocaoğlu, S.: Modern Protezlere Genel Bir Ba kış. İ.Ü. Dişhekimliği Fak. Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, İstanbul, 1968.

5. Çalıkkocaoğlu, S.: Extracoronal Tutucular. İ.Ü. Diş- hek. Fak. Dergisi. Cilt 3, Sayı 3, İstanbul, 1969.

6. DeVan, M.M.: Preserving Natural Teeth Through the Use of Clasps. J. Prosth. Dent., 5 : 208-214, 1955.

7. Frechette, A.R.: Partial Denture Planning with Spe cial Reference to Stress Distribution. J. Ontario Dent. A., 30 : 319-329, 1953.

89

Page 100: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Akers kroşesinin kuvvet dağılımı yönünden değerlen. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

8. Kabcenell, J.L.: Effective Clasping of Removable Par tial Dentures. J. Prosth. Dent, 12 : 104-110, 1962.

9. McCracken, W.L.: Partial Denture Construction Prin ciples and Techniques . The C.V. Mosby Co., S. Louis, s.: 83-171, 1969.

10. Miller, E.L.: Removable Partial Prosthodontics. The William and Wilkins Comp., s : 154-164, Baltimore, 1976.

11. Philips, R.N.: A Problem of Retantion in a Lower Partial Denture. J. Prosth. Dent., 6 : 213-219, 1956.

12. Pipko, D.J.: Extracoronal Attachment Design for Re movable Partial Dentures on Contoured Abutment Retainers, D. Dig., 77 : 142-146, 1971.

13. Schmidt, A.: Planning and Designing Removable Par tial Denture J. Prosth. Dent., 3 : 783-806, 1953.

14. Smith, G.P.: Cast Clasps : Their Uses, Advantages and Disadvantages. Am. J. Orth. and Oral Surg., 33 : 479-483, 1947.

15. Steffel, V.L.: Clasp Partial Dentures. J.A.D.A. Vol. 66, 1963.

16. Yurkstas, A.: Forse Analysis of Prosthetic Appliances During Function. J. Prosth. Dent., 3 : 82, 1953.

90

Page 101: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 91 -95, 1994

ÇEŞİTLİ PROTETİK TEDAVİLER SIRASINDA KULLANILAN TEK KULLANIMLIK MUAYENE ELDİVENLERİNİN İŞLEM SONUNDA BÜTÜNLÜK YÖNÜNDEN

ARAŞTIRILMASI

Prof. Dr. Cihan AKÇABOY*

ÖZET

Hastalardan dişhekimlerine bıi'aşması muh-temel enfeksiyonların kontrolünde hekimin el-diven kullanması önemli bir faktördür. Eldive-nin koruyuculuğu; yapılan işlem süresince bü-tünlüğünü koruyabilmesine bağlıdır. Bu araştır-mada, çeşitli protetik tedaviler sonunda; kulla-nılan eldivenlerin delinme oranları boyama testi ile araştırılmıştır. Sonuçta kullanılan eldivenle-rin; bir diş preparasyonu sonunda % 5'inin, hasta başında yapılan bir akrilik geçici kron yapımında % 55'inin bir hareketli protez uygulamasında % 45'inin ve rutin alet temizliği sonunda % 90'ınm delindiği saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler : Muayene eldiveni, Bü-tünlük.

SUMMARY

The Integrity of The Disposable Examination Gloves at The End of Various Prosthetic

Treatments.

The usage otthe gloves is great importance during the control of the probable infections that might pass from the patients to the dentist. The preservative quality of the glove is related to its capacity to maintain its integrity during the treatment. In this research, the wearing through rate of the used gloves have been re-searched at the end of various prosthetic treat-ments by dye technique. As a result, it has been found out that at the end of a single tooth pre-peration 5 % of the gloves, during the making of a acrylic temporary crown by chair-side tec-nique 55 % of the gloves, during the removable prothesis adjustment 45 % of gloves and the and of the routine instrment cleaning 90 % of the gloves lost integrity.

Key Words : Examination gloves, Integrity.

GİRİŞ

Dişhekimliği, hastadan hekime geçebilen hastalıklar açısından yüksek risk grubunu oluş-turan mesleklerden biridir. Hastanın kan, tükrük, vücut sıvılarından hekime, üst solunum yolu en-feksiyonları gibi basit sayılabilecek enfeksiyon-lardan AİDS gibi öldürücü enfeksiyonlara kadar pek çok hastalık bulaşabilir. 1987 yılında Ameri-ka Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırma-da günde ortalama 20 hastaya bakan bir dişheki-mine 7 gün içinde 2 herpes, 1 HBV ve 1 HIV ta-şıyan hastanın tedavi için geldiği belirtilmekte-dir (1). Bir haftalık çalışma süresinde 1 enfeksi-

yöz hepatit ve 1 AlDS'li hastayla karşılaşılması çok ürkütücü ve tehlikeli bir durumdur. Ülkemiz-de AlDS'li hasta oranı düşük olmasına karşın HBV taşıyıcıları Amerika Birleşik Devletleri'ne göre daha fazladır (2, 3).

Enfeksiyonun bulaşma riskini azaltmakta etkili yollardan biri de hekimin eldiven kullan-masıdır. Nitekim ADA ve BDA tarafından dişhe-kiminin her türlü muayene ve tedavi sırasında eldiven kullanması şiddetle tavsiye edilmekte-

G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.D. Öğr. Üyesi.

91

Page 102: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Muayene Eldivenlerinin İşlem Sonunda Araştırılması G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

dir(1,4). Eldivenin koruyuculuğu kuşkusuz çok büyük oranda eldivenin deliksiz, yirtıksız yani geçirgen olmamasına bağlıdır. Eldiven bakteri veya virus gibi mikroorganizmaları geçirmeme-lidir. Eldivenin geçirgenliğine bir çok faktör etki edebilir. Kullanılmamış bir eldivende üretim ha-tasına bağlı olarak yırtıklar, gözle görülebilen delikler veya mikroporlar olabilir. Eldivenin yapıl-dığı maddenin kalitesi, işleme yöntemi, molekü-ler büyüklüğü, ve moleküller arası boşluğu ge-çirgenliğe etki eder(1). Kullanılmış bir eldiven-de ise delinmeye neden olan en önemli etken mekanik zorlamalardır. Keskin ve delici aletlerin kullanılması delinmelere yol açabilir. Ayrıca kullanılan alkol, metakrilat monomeri, çeşitli asi-dik ve bazik solüsyonlar, dezenfektanlar gibi çe-şitli kimyasal ajanlar da eldivenin zayıflamasına ve delinmesine yol açabilirler. Eldivenin delin-mesi ve hekimin bundsn habersiz olması, kon-taminasyon açısından oldukça tehlikeli bir durum yaratabilir Zira hekim, eldiven kullanıyor olma-nın güvencesi ile gerekli tedbirleri almakta ye-terli özeni göstermiyecek ve sonuçta hastadan bulaşan hastalıklar açısından risk artacaktır.

Bu araştırmanın amacı; hastaya uygulanan belirli protetik işlemler ve rutin alet temizliği sonunda, kullanılan eldivenlerin bütünlük ve ge-çirgenlik yönünden araştırılmasıdır

GEREÇ ve YÖNTEM

Bu amaçla; ülkemizde yaygın olarak kulla-nılan bir markanın çeşitli kutulardan alınmış 100 adet tek kullanımlık lateks muayene eldive-ni, fluorescein boya (Art. 3992 flurescein nat-rium, Merck, Darmstadt), ultraviole ışık kaynağı (Ultra Vitalux, 300 W, Osram, İtalya) çeşitli protetik tedaviler uygulanan klinik hastaları, muhtelif klinik ve laboratuvar araç ve gereçleri kullanılmıştır.

Önce hiç kullanılmamış eldivenlerde üre-tim hatasına bağlı olarak mevcut olabilecek de-fektlerin saptanması amacıyla değişik kutular-dan rastgele seçilmiş 100 adet tek kullanımlık lateks muayene eldiveninin herbirinin içine oda sıcaklığında 300 mi. su konmuş, parmakları aşa-ğıya gelecek şekilde asılarak 10 dakika bekle-

RESİM 1. Su doldurma testi.

Bundan sonra mezuniyet sonrası eğitim ya-pan dişhekimlerinden sızdırmazhğı saptanmış eldivenlerden, her seferinde yeni eldiven kullan-mak şartıyla;

10 adet diş prepare etmeleri,

10 adet hasta başında akrilik geçici kron yapmaları,

10 adet hareketli protez uyumlaması yap-mak üzere canavar frez ve asma motor kullan-maları istenmiştir.

Ayrıca bir yardımcı personelden tek kulla-nımlık lateks muayene eldiveni giyerek deterjan ve fırça kullanarak akar su altında çeşitli el aletlerinin sterilizasyon öncesi rutin temizliğini yapması ve her seansta eldiven değiştirerek bu işlemi 10 kez tekrarlaması istenmiştir.

Bu şekilde 10 sağ, 10 sol olmak üzere: diş-kesiminde 20 adet, geçici kron yapımında 20 adet, protez uyumlamasında 20 adet ve alet te-mizliğinde 20 adet olmak üzere toplam 80 adet eldiven kullanılmıştır. Her kullanımdan sonra hekimlerden ve yardımcı personelden eldivenleri ellerinden hiç çıkartmadan ellerini % 5'lik

92

nip, su sızdırıp sızdırmadığı saptanmıştır. (Re-sim 1).

Page 103: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 AKÇABOY

fluorescein solüsyonuna batırmaları ve 1 daki-ka süreyle hareket ettirmeleri istenmiştir. (Re-sim 2). Bundan sonra eldivenler çıkarılmış, he-kimlerin elleri incelenerek boyanıp boyanmadık-lan, dolayısıyla eldivenlerin delinip delinmedik-leri saptanmıştır. (Resim 3). Boyanın belirgin olarak görülmediği deneylerde eller ultraviyole ışık altında fluorescein boyanın fluoresans özel-liğinden yararlanılarak incelenmiş ve kesin so-nuca ulaşılmıştır. (Resim 4).

RESİM 4. Boyanma testinde kullanılan Ultra Viole ışık

kaynağı.

Tek diş prepasyonu yapması istenen 10 he-kimin elleri boyama metodu ile değerlendirildi-ğinde 10 ayrı preparasyonda kullanılan 20 eldi-venin 1 adedinin delik olduğu saptanmıştır. Bu-na göre eldivenlerin bir diş preparasyonu sonu-cunda ortalama delinme yüzdesi % 5'dir.

10 ayrı diş için hasta başında 10 geçici kron yapımı sırasında kullanılan 20 eldivenden delik eldiven sayısı 11'dir. Buna göre geçici kron ya-pımı sırasında kullanılan eldivenlerden % 55'i kullanım sırasında delinmektedir.

10 adet hareketli protezde okluzal uyumla-ma veya kenar vuruğu alınmasında kullanılan 20 eldivenden 9'unun delindiği saptanmıştır. Buna göre protez uyumlaması sırasında kullanılan el-divenlerin % 45'i delinmektedir.

■ El aletlerinin turin temizliği sırasında yar-

dımcı personelin kullandığı 20 adet eldivenin temizlik sonunda 18 adedinin delik olduğu sap-tanmıştır. Buna göre temizlik sırasında delinen eldivenlerin oranı % 90'dır.

BULGULAR

Hiç kullanılmamış eldivenlerin su doldurma testi ile yapılan muayeneleri sonucunda 2 ade-dinin delik olduğu saptanmıştır. Buna göre üre-tim hatasına bağlı olarak eldivenlerin % 2'sin-de delik bulunmaktadır.

TARTIŞMA ve SONUÇ

Bariyer tekniği, hastalardan hekime bulaş-ması muhtemel enfeksiyonların kontrolünde et-kili bir tekniktir. Bu tekniğin önemli bileşenle-rinden biri de hekimin kullandığı eldivenlerdir. Center for Disease Control (CDC), US Occupa-

93

RESİM 2. Daldırma testi.

RESİM 3. Delik eldivende test sonucu elde boyanma.

Page 104: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Muayene Eldivenlerinin İşlem Sonunda Araştırılması G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

tional Safety and Health Administration (OSHA), American Dental Association (ADA) ve British Dental Association (BDA) kan, vücut sıvıları mu-cos membran ve oral lezyonlara dokunulduğun-da eldiven kullanılmasını önermektedirler (1, 5). Eldivenin etkinliğinin sürdürülebilmesi kuşkusuz ki eldiven bütünlüğünün devam ettirilebilmesine bağlıdır. Delik bir eldiven koruyuculuk özelliğini kaybeder. Eldiven bütünlüğünün çeşitli kullanım süre ve şekilleri sonunda test edilmesi amacıyla bir çok yöntem geliştirilmiş ve bir çok ülke standardı tarafından kurallara bağlanmıştır (1,6,7), Bu teknikler şöyle özetlenebilir :

HAVA İLE ŞİŞİRME TESTİ : Belirli bir dere-cede hava ile şişirilen eldivenin deliklerinden kaçan havanın göz, kulak ve dokunma hissi ile saptanması esasına dayanır. British Standards; (British Standart for disposable sterile surgical gloves BS 4005) bu metodla eldiven ayasının transversal çapı 1,5 misli olana kadar hava ile şişirilmesini ve kontrol edilmesini önermekte-dir (1). Morgan ve Adams (6) hava ile şişirme testinin çok dikkatli yapılması gerektiğini ve di-ğer testlere oranla daha az güvenilir olduğunu belirtmektedir.

HAVA İLE ŞIŞİRİP SUYA DALDİRMA TESTİ : Eldivenin belirli miktar hava ile şişirildikten son-ra suya daldırılarak hava kabarcığı çıkışının göz-lenmesi esasına dayanır. American Society of Testing and Materials'a göre eldiven 1,5 KPa hava ile şişirildikten sonra 200 mm. suya daldı-rılarak kabarcık çıkışı gözlenmelidir (1).

SU İLE DOLDURMA TEST İ: Ehvenin belirli miktarda su ile doldurulduktan sonra sızıntının kontrolü esasına dayanır. Burke f8), Brough (9), Cooley(10), Dodds(11), Katz (5) bu metodu kul-lanarak araştırmalar yapmışlardır. Türk stan-dardları (TS 8385, muayene eldivenleri bir kulla-nımlık) (7) eldivenlerin 300 mi su ile doldurula-rak bu testin yapılmasını önermektedir.

MİKROBİYOLOJİK TEST : Eldiven içine uy-gun şartlarda konulan belirli bir mikroorganiz-manın eldiven dışından alınan ekiviyonlarda üre-yip üremediğinin araştırılması esasına dayanır. Morgan ve Adams (6) bu amaçla eldiven içine 95 mi. suda 4.18 x108 ünite basilus stearother-mophilus doldurduktan sonra eldivenin dış yüze-

yini 10 mi su ile yıkayıp enkübe etmişlerdir. Mar-tin (12) benzer şekilde Streptococcus aerus kul-lanmıştır. Dagleish ve Malkovski (13) HIV ve hücre kültürü ile bir araştırma yapmışlardır.

ELEKTRİK TESTİ : Birbirine direkt olarak te-mas etmeyen biri eldiven içine doldurulmuş, di-ğeri eldivenin daldırıldığı bir kapta bulunan iki elektrolit arasında elektrik iletkenliğinin araştı-rılması esasına dayanır. Morgan ve Adams (6) 250 ml. % 1'lik tuzlu su solüsyonu ile dolu eldi-veni bir kap içinde bulunen yine aynı solüsyon içine daldırmışlar, elektrotlardan birini eldiven içindeki, birini de kaptaki solüsyona daldırarak devreyi bir güç kaynağı ve bir ölçüm aleti (am-permetre) ile tamamlamış ve akım geçişini göz-lemişlerdir. Akım geçmesi elektrolitler arasın-da bir temas yani eldivenin delik olduğunu gös-terir.

BOYA TESTİ : Eldivenin içine veya dışına uygulanan bir boyanın eldivenin diğer tarafına geçip geçmediğinin araştırılması esasına daya-nır. Morgan ve Adams (6) 250 ml. % 0.2 kon-santrasyonda erithrosin boyasını eldivene doldur-muş, eldivenin dış yüzünü 10 mi. su ile yıkıyarak bu yıkama suyunda spektrofotometre ile boya aramışlardır. Katz (5) eldivenin dışından içine fluorescein sodyumun geçişine bakmıştır. Alard ise radyoaktif iyotla işaretlenmiş albuminle ben-zer bir araştırma yapmıştır (1).

Bu tip araştırmaların temel yaklaşımlarından biri AİDS ve enfeksiyöz hepatit B'nin kontrolü-dür. HBV'nin büyüklüğünün 40 nu, HlV'in 12-60 nu olduğu göz önüne alınarak (1) eldivendeki çok küçük deliklerin bile önem laşıdığı ortaya çıkar. Araştırmada kullanılan teknik küçük de-likleri de saptayabilmesi, oldukça detaylı sonuç vermesi ve demonstratif olması açısından di-ğerlerine göre avantajlı bir tekniktir.

Kullanılmamış eldivenlerde üretim hatasına bağlı olarak ortaya çıkabilecek defektlerin sap-tanması amacıyla Türk Standardı 8285'e 7) uy-gun olarak eldivenlere su ile doldurma testi uy-gulanmıştır. Buna göre kullanılmamış eldivenler-deki delik oranı % 2'dir. Bu kusur TS 8285'de «önemli» olarak nitelendirilmiştir ve diğer önemli kusurlar da dahil, 10.000'den büyük partilerde

94

Page 105: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 AKÇABOY

125 numunede 5 hatalı eldiven çıkmasını kabul edilebilir kusur olarak kabul etmiştir. Yapım hatasına bağlı defektlerin US standardında izin verilen maksimum oranı ise % 2'dir. Araştırma-da bulunan delik eldiven oranı buna eşittir. Çe-şitli marka ve yapıda eldivenlerde benzer araş-tırmalar yapan; Dodds 11) % 3, Kotilainen (1) % 1.4 (latex), % 11.1 (vinil), Otis ve Cottone (14) % 2 (latex), % 1.8 (steril), Katz (5) % 6 ora-nında kullanılmamış eldivende defekt saptamış-lardır.

Tek diş preparasyonu sonunda kullanılan el-divenlerin % 5'i delinmektedir. Bir diş preparas-yonu ortalama olarak 20 dakika sürmektedir. Bu süre zarfında aynı eldivenin kullanılması uygun-dur. Ancak birden fazla diş kesimlerinde süre-nin uzayacağı ve delinme riskinin artacağı göz önüne alınmalıdır.

Geçici kron yapımında kullanılan eldivenler-deki delinme oranı, diş kesiminde kullanılan el-divenlerin delinme oranından çok daha fazla, % 55 olarak bulunmuştur. Bunun sebebi, geçici kron yapımının daha tr.avmatik işlemler içerme-si, motor kullanımı, taşlanan parçanın küçük ol-ması ve geçici kron materyalinin içerdiği metil-metakrilat gibi kimyasal maddeler olabilir. Ağız-da direkt metodla hazırlanan geçici kronların yapımı sırasında kronların ağızdan her çıkartılı-şında dikkatle yıkanması ve ağız dışındaki iş-lemlerde başka bir eldiven giyilmesi uygun bir yaklaşımdır.

Motor kullanımı sırasında eldivenlerin % 45'i delinmektedir. Ağız dışındaki işlemlerde başka bir eldiven giyilmesi uygun bir yaklaşım-dır

El aletlerinin rutin temizliği sırasında kul-lanılan eldivenlerin tamamına yakın kısmı, % 9O'ı delinmektedir. Özellikle tel fırça kullanılarak yapılan temizlik işlemlerinde muayene eldiven-lerinin kullanılmaları doğru değildir. Bu gerçek bilinmesine karşın, bir çok klinikte muayene el-divenleri bu amaçla kullanılmaktadır. El aletle-rinin temizliği sırasında sanayi tipi kalın lastik eldiven kullanılması uygun olacaktır.

K A Y N A K L A R

1. Checchi, L, Conti, S., D'Achille, C: Evaluation of permeability of latex gloves for use in dental prac tice. Quintessence Int., 22: 949-959, 1991.

2. Külekçi, G., Gökbuget, A., Tuncer, Ö., Anğ, Ö.: Türk dişhekimlerinde hepatit B enfeksiyonu. Oral, 2 : 17-22, 1986.

3. Yırcalı, A.: Dişhekimliğinde çapraz enfeksiyon soru nu ve kullanılan aletlerin dezenfeksiyon veya sterili- zasyonu. Oral, 5 : 52-55, 1989.

4. BDA Dental Health and Science Commitee Work shop : The problems of cross-infection in dentistry. Br. Dent. J. 22 : 131-134, 1986.

5. Katz, J.N., Gobetti, J.P., Shipman, CJr.: Fluorescein dye evaluation of glove integrity. J. Am. Dent. Assoc, 118: 327-331, 1989.

6. Morgan, D.J., Adams, D.: Permeability studies on protective gloves used in dental practice. Br. Dent. J., 166 : 11-13, 1989.

7. Türk Standardları Enstitüsü : Muayene eldivenleri - bir kullanımlık. TS 8385, 1990.

8. Burke, F.J.T., Wilson, N.H.F.: The use of gloves in cross-infection control. A historical note. Br. Dent. J., 10 : 426-428, 1989.

9. Brough, S.J., Hunt, T.M., Barrie, W.W.: Surgical glove perforations. Br. J. Surg., 75: 317, 1988.

10. Cooley ,R.L, McCourt, J.W., Barnwell, S.E.: Evalua tion of gloves in orthodontic use. J. Clin. Orthod., 23 : 30-34, 1989.

11. Dodds, R.D., Guy, P.J., Peacock, A.M. et.al.: Surgical glove perforation. Br. J. Surg., 75: 966-968, 1988.

12. Martin, M.V., Dunn, H.M., Field, E.A. el.al.: A physical and microbiological evaluation of the re-use of non - sterile gloves. Br. Dent. J., 165 : 321-324, 1988.

13. Dalgleish, A.G., Malkovski, M.: Surgical gloves as a mechanical barrier against human immunodeficiency viruses. Br. J. Surg., 75: 171-172, 1988.

14. Otis, L.L., Cotone, J.A.: Prevalence of perforations in disposable latex gloves during routine dental treat ment. J. Am. Dent. Assoc, 118: 321-324, 1989.

95

Page 106: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 107: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 97-101. 1994

PROTEZ YAPIŞTIRICI MADDELERDE MİKROBİYAL KONTAMİNASYONUN ARAŞTIRILMASI

Bu çalışmada krem, toz ya da plaka şeklindeki 8 protez yapıştırıcısının mikrobiyal konta-minasyonu araştırılmıştır. İncelenen materyalle-rin hiçbirisinde anaerop bakteriye rastlanmazken aerop bakteri (Gram pozitif kok, basil) ve mantar (Aspergillus, Penisillium) kontaminasyonu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler : Protez yapıştırıcıları, mikrobiyal kontaminasyon.

SUMMARY

The Investigation cf Microbial Ccntamination on Denture Adhesives

In this study, the microbial contamination of different types of 8 denture adhesives (cream, powder or plate) was investigated. Although there was no anaerop bacteria on the materials, contamination of aerop bacteria (Gram positive coc, bscil) and fungus (Aspergillus and Penicil-lium) were determined.

Key Words contamination.

Denture adhesives, microbial

GİRİŞ

Protezin retansiyon ve stabilitesine katkı-da bulunan protez yapıştırıcılarının kullanımı 18. yy. sonlarında modern diş hekimliği ile baş-lamıştır (1).

Tam protezlerde retansiyon, anatomik yapı-ya, tükrüğün yüzey gerilimine, protezin tükrük ile ilişkisine ve film kalınlığına bağlıdır (4). Vis-kositesi, tükrüğün film kalınlığından fazla olan protez yapıştırıcılar protezin tutuculuğuna şu şekilde yardımcı olurlar :

a - Oral mukoza ile protez kaidesi arasın-daki aralığı şişerek kapatırlar.

b - Destek doku ve protez arasındaki sıvı filmin yüzey gerilim katsayısını artırırlar (7,10).

■ Yapılarına göre üç gruba ayrılan protez ya-

pıştırıcılarının bileşimleri kızılötesi spectros-copy ile Ekstrand ve arkadaşları (5) na göre Ellis

ve arkadaşları tarafından tespit edilmiştir. na göre;

Birinci grup : Şişen materyaller yapışkan özelliklerinden sorumludur. Örneğin; karaya sa-kızı, jelatin, pektin, metil sellülöz, hidroksimetil sellülöz, Na, sentetik polimer, polietil oksit, ak-rilamid, asetik polivinil.

1

İkinci grup : Antimikrobiyal ajanlar olarak Na borat, Na tetraborat, hekzoklorofen, profilhid-roksi benzoat, etanol.

Üçüncü grup : Doldurucu olarak işlem gö-ren ilaveler (Mg oksit) ve plastisize ajanlar, Na lauryl sülfat gibi nemlendirici ajanlar ve nane, keklik üzümü gibi tat veren ajanlar içerirler (5, 6, 9, 10).

G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D., Dr. Dt. A.Ü. Tıp Fak. Mikrobiyoloji A.B.D., Öğr. Gör., Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D., Prof. Dr.

Özgül KARACAEFT, Aydın KARAARSLAN**, Arife DOĞAN"'

Ö Z E T

Bu-

Page 108: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

L_

97

Page 109: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Protez yapıştırıcılarında mikrobiyal kontaminasyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Protez yapıştırıcıları toz ya da krem şeklin-de piyasaya sunulmuşlardır (1, 7). Toz halinde olanlar akasya ya da karaya sakızı gibi bitkisel sakız içerirler (1). Krem şeklinde olanlar; metil selüloz, hidroksimetil selüloz ya da karboksi-metil selüloz gibi polimerlerden oluşmuşlardır (1, 10).

Ekstrand ve arkadaşları (5) piyasada mev-cut olan 19 farklı marka protez yapıştırıcısının birçoğunda, Gates ve arkadaşları (6)'da 4 farklı marka protez yapıştırıcı örneklerin hepsinde mikrobiyal kontaminasyona rastlamışlardır. Seher ve arkadaşları (9) ise antimikotik protez yapıştırıcı kullanımının protez stomatiti tedavi-sinde etkisini incelemişlerdir.

Protez yapıştırıcılarının fiziksel, kimyasal ve antimikrobiyal özellikleri pek çok araştırma-nın konusu olmakla birlikte mikrobial kontami-nantlar yönünden irdeleyen çalışmalar fazla de-ğildir. Araştırmamızda mikrobial kontaminantla-rın türünü belirlemeyi amaçladık.

MATERYAL ve METOD

Mikrobiyal kontaminasyon yönünden araştı-rılan protez yapıştırıcıları Tablo 1'de gösteril-miştir.

TABLO 1. İncelenen protez yapıştırıcılarının toplu olarak gösterilmesi.

Materyalin Adı T i p i Üretici Firma

Süper Corega Toz Süper Corega Krem

Süper Poli-grip Krem

Wernet's Toz

Fasteeth Toz

Fittydent Krem

Fittydent Plaka

Fixodent Krem

Stafford-Miller Ltd. Hatfield U.K.

Stafford-Miller Ltd. Hatfield U.K.

Block Drug Comp. Inc. Jersey City N.Y. 07302

Stafford-Miller Ltd. Hatfield U.K.

Richardson Vicks Inc. Shelton Comp.

Altwirth Gmbh, Altheim Austria

Altwirth Gmbh, Altheim Austria

Procter Gamble Cincinati Ohio

Toz halindeki protez yapıştırıcılarının asep-tik olarak tartılmalarından sonra her birisinden 0.5'er gram olmak üzere Brain Heart Infusion (BHI) ağar ve Blood Ağar (BA) plak besiyerleri-ne hem aerobik hem de anaerobik ekimleri ya-pıldı. Mantar kontaminasyonunun araştırılması için de her bir materyalin ikişer adet Sabouraud Dextrose Ağar (SDA) ve antibiyotikli-SDA plak besiyerlerine aynı şekilde ekimleri yapıldı. Toz materyalin plak besiyerlerinin yüzeyine yayılma-ları sağlandı. Ekim yapılan Sabouraud besiyerle-ri 37 ve 26°C'lik etüvlerde inkübe edilirken di-ğer besiysrleri 37°C'lik etüvde inkübe edildiler. BHI ağar ve BA 24 ve 48 saatlik süreler sonun-da değerlendirilirken SDA besiyerleri 2 hafta süreyle takip edildi. Anaerobik bakteri izolasyo-

nu için anaerobik jar-gaspac sistemi kullanıldı. Krem şeklindeki yapıştırıcılar direkt olarak be-siyerlerinin yüzeylerine sürüldü. Plaka şeklinde-ki yapıştırıcı ise aseptik koşullarda, sıvı bir be-siyeri olan BHI buyyona konarak 37cC'lik etüvde 24 saat inkübe edildikten sonra buradan BHI ağar ve BA katı plak besiyerlerine pasajlar ya-pıldı. Toz materyallerde olduğu gibi 37°C'lik etüvde tutularak 24 ve 48 saat sonra değerlen-dirildi (2).

Protez yapıştırıcılarından izole edilen man-tarlar koloni morfolojileri, renkleri ve mikrosko-bik görünümleri (11), bakteriler ise koloni görü-nümleri, boyanma ve biyokimyasal özellikleri gözönüne alınarak tiplendirildi (2).

Page 110: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 KARACAER, KARAARSLAN, DOĞAN

Gram pozitif ve sporlu basiller «Bacillus spp.»; gram pozitif, hemoliz oluşturmayan kü-çük beyaz renkli koloniler yapan, katalaz pozitif, koagülaz ve oksidaz negatif, Bacitrasine dirençli koklar «koagülaz negatif Staphylococcus» ve gram pozitif, sarı pigment oluşturan, katalaz ve oksidaz pozitif, koagülaz negatif, Bacitrasine du-yarlı olan koklar «Micrococcus Genera» olarak tanımlandı (2).

BULGULAR

Tablo 2'de çalışmamızda incelenen protez yapıştırıcılarında tespit edilen mikrobiyal kon-taminasyon toplu olarak gösterilmiştir.

TABLO 3. Protez yapıştırıcılarından izole edi-len mantar cinsleri

Materyalin Adı Tipi Mantar cinsi

Süper Corega Toz Aspergillus spp.

Süper Corega Krem Üreme yok

Süper Poli-grip Krem Üreme yok

Wernet's Toz Aspergillus spp. Fasteeth Toz Penicillium spp. Fittydent Krem Üreme yok

Fittydent Plaka Üreme yok

Fixodent Krem Üreme yok

Materyalin adı Tipi

Süper Corega Toz Süper Corega Krem Süper Poli-grip Krem Wernet's Toz Fasteeth Toz Fittydent Krem Fittydent Plaka Fixodent Krem

Kontaminasyon Anaerop Mantar Aerop bakteri bakteri

Süper Corega ve Wernet's toz yapıştırıcıla-rında Aspergillus, Fasteeth toz yapıştırıcı da ise Penicillium cinsi mantar izole edilirken di-ğer materyallerde hiçbir mantar kontaminasyo-nuna rastlanmamıştır.

Tablo 4'de izole edilen aerob bakteriler gö-rülmektedir.

TABLO 4. Protez yapıştırıcılarından izole edi-len bakteri cinsleri

Materyalin Ad ı T i p i Aerop bakteri cinsi

Süper Corega Toz Gram + kok (Micrococcus). Gram + basil (Bacillus spp)

Süper Corega Krem Gram 4- basil (Bacillus spp.) Süper Poli-grip Krem Üreme yok Wernet's Toz Gram + basil (Bacillus spo.) Fasteeth Toz Üreme yok Fittydent Krem Üreme yok Fittydent Plaka Gram + kok (Koagülaz negatif

Staphylococcus) Fixodent Krem Gram■{-kok (Micrococcus)

Süper Corega tozda hem Micrococcus hem de Bacillus spp. izole edilirken, Süper Corega krem ve Wernet's tozda Bacillus spp., Fittydent plakada Koagülaz negatif Staphylococcus ve Fixodent kremde Micrococcus kontaminasyonu-

99

TABLO 2. Protez yapıştırıcılarında tespit edi-len mikrobiyal kontaminasyon

+ : üreme var; — : üreme yok

Süper Corega ve Wernet's toz protez yapış-tırıcılarında hem fungal hem de bakteriyel kon-taminasyon görülürken Süper Poli-grip ve Fitty-dent kremlerde ne fungal ne de bakteriyel kon-taminasyona rastlanmamıştır. Fasteeth toz ma-teryalde sadece fungal, Süper Corega krem, Fittydent plaka ve Fixodent krem'de ise sadece bakteriyel kontaminasyon tespit edildi. İncele-nen protez yapıştırıcılarından hiçbirisinde ana-erop bakteri kontaminasyonuna rastlanmadı.

Protez yapıştırıcılarından izole edilen man-tar cinsleri Tablo 3'de belirtilmiştir.

Page 111: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Protez yapıştırıcılarında mikrobiysl konfaminasyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

na rastlandı. Süper Poli-grip ve Fittydent krem-lerde ve Fasteeth tozda hiçbir bakteriyel konta-minasyon tespit edilmedi.

TARTIŞMA

Protez yapıştırıcıları protez retansiyon ve stabilitesine katkıda bulunurlar (3, 6,10). Bu ma-teryalleri kullanan tam protez hastalarının ger-çek sayısına ilişkin kesin veriler olmamakla bir-likte, değişik kaynaklardan alınan bilgiler yaygın şekilde kullanıldığını göstermektedir (5, 9, 10). Ayrıca protez yapıştırıcı endüstrisinin ekonomik tablosu da bunu doğrulamaktadır (10). Manip-lasyon kolaylığı için başlangıçta düşük, retansi-yon için zamanla yüksek viskosite gösterecek şekilde üretilen bu materyallerde, yüksek visko-site özelliği hijyen sorununa yol açabilmekte-

Protez yapıştırıcılarının fiziksel özellikleri yanı sıra mikrobiyal kontaminasyonun,a ilişkin çalışmalar da yapılmıştır (2, 5, 6, 7). Araştırma sonuçlarının bazıları; protez yapıştırıcılarının kontaminant içerdiğini, bazıları ise içermediğini ortaya koymuştur (6, 7).

Araştırmamız sonucunda Süper Corega toz ve Wernet's toz protez yapıştırıcılarında hem fungal hem de bakteriyel kontaminasyon görü-lürken Süper Poli-grip ve Fittydent kremlerde ne fungal ne de bakteriyel kontaminasyonuna rast-lanmamıştır. Fasteeth toz materyalde sadece fungal, Süper Corega krem, Fittydent plaka ve Fixodent krem'de ise sadece bakteriyel konta-minasyon tespit edilmiştir. İncelenen protez ya-pıştırıcılarından hiçbirisinde anaerop bakteri kontaminasyonuna rastlanmamıştır.

Ekstrand ve arkadaşları (5)'nın sonuçlan ça-lışmamızı destekler niteliktedir. Bu araştırıcılar 19 farklı üründen 12'sinin kontaminant içerdiği-ni, 7'sinin ise kontaminant içermediğini tespit etmişler ancak mikroorganizma cinslerini belir-lememişlerdir.

Çalışmamız sonucunda Süper Corega toz ve Wernet's toz yapıştırıcılarında Aspergillus

Fasteeth toz yapıştırıcıda ise Penicillium cinsi mantar izole edilmiş, diğer materyallerde hiçbir mantar kontaminasyonuna rastlanmamıştır. Sü-per Corega tozda hem Micrococcus hem de Ba-cillus spp., Süper Corega krem ve Wernet's toz-da Bacillus spp., Fittydent plakada Koagülaz ne-gatif Staphylococcus ve Fixodent kremde Mîc-rococcus kontaminasyonuna rastlanmıştır. Sü-per Poli-grip ve Fittydent kremlerde ve Fasteeth tozda hiçbir bakteriyel kontaminasyon tespit edilmemiştir.

Gates ve arkadaşları (6) benzer bir çalışma-da mantar kontaminasyonunu bakteri kontami-nasyonundan iki kat fazla olarak tespit ederek Aspergillus ve Penicillium cinslerinin yanısıra Scopulariopsis'de izo'e etmişler ve gram pozitif basillerin en fazla görülen bakteri cinsi olduğu-nu belirlemişlerdir. Bizim çalışmamızda ise aerop bakterilerin küf mantarlarından daha fazla olduğu görülmüştür.

Sonuçlar yönünden Aspergillus cinsi kon-taminant mantarın izole edilmesi çok ilgi çekici olarak bulunmuştur. Çünkü bu mantarın immun sistemi bozulmuş hastalarda enfeksiyon sebebi olabileceği bildirilmiştir (2, 6,11). Bu nedenle protez yapıştırıcılarının tam protez kullanan Hodgkin, AİDS ve kanser hastalarında, steroid ve kemoterapotik tedavi gören hastalarda bir in-feksiyon kaynağı olabileceği unutulmamalıdır. Materyallerin henüz ağız ortamına girmeden kon-tamine olmasının, ilave edilen antimikrobiyal ajanların etkin olmamasına ya da üreticilerin ste-rilizasyon koşullarına gereken önemi vermeme-sine bağlı olabileceği düşünülmektedir.

Çalışmamızda 8 değişik protez yapıştırıcısı mikrobiyal kontaminasyon yönünden araştırıl-mış ve sadece 2'sinde hiçbir mikrobiyal konta-minasyona rastlanmamış, diğer 6'sının ise man-tar ve/veya aerop bakteri içerdikleri tespit edil-miştir.

Bu çalışmada, kullanılacak protez yapıştırı-cısının seçiminde çok dikkatli davranılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.

100

Page 112: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 KARACAER, KARAARSLAN, DOĞAN

K A Y N A K L A R

1. Adisman, I.K.: The use of denture adhesive as an aid to denture treatment, J. Prosthet. Dent., 62 (6) : 711 - 715, 1989.

2. Baron, J., Gold, F.M.: Bailey and Scott's Diagnostic Microbiology, 8th ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1990.

3. Beamont, A.J., Tupta, L.M., Stuchell, R.N.: Content and solubility of sodium in denture adhesives, J. Prosthet. Dent., 65(4) : 536-540, 1990.

4. Berg, E.: A clinical comparison of four denture ad hesive, Int. J. Prosthodont., 4(5), 1991

5. Extrand, K., Pettersen, A., Kullmann, A.: Cytotoxicity, microbial contamination and formaldehyde content, J. Prosthet. Dent., 69(3) : 314-317, 1993.

6. Gates, W.D., Goldscmidt, M., Kramer, D.: Microbial contamination in four commercially available denture adhesives, J. Prosthet. Dent., 71 (2) : 154-158, 1994.

7. Love, W.B., Biswas, S.: Denture adhesives-pH and buffering capacity, J. Prosthet. Dent., 66 (3) : 356-360, 1991.

8. Orstavic, D., Arneberg, P., Valderhaug, J.: Bacterial growth on dental restorative materials in mucosal contact, Acta Odontol. Scand., 39 267-274, 1981.

9. Scher, E.A., Ritchie, G.M., Flowers, D.J.: Antimycotic denture adhesive in treatment of denture stomatitis, J. Prosthet. Dent., 40 (5) : 622-627, 1978.

10. Shay, K.: Denture adhesives, J.A.D.A., 122(1) : 70-76, 1991.

11. Tümbay, E.: Pratik Tıp Mikolojisi, Bilgehan Basımevi, izmir, 1983.

101

Page 113: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 114: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 103-107, 1994

YUMUŞAK ASTAR MATERYALLERİNİN CANDİDA ALBİCANS ÜZERİNE ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Özgül KARACAER*, Aydın KARAARSLAN", Arife DOĞAN***, Hatice ÖZENCİ****

ÖZET

Bu çalışmada çeşitli yumuşak astar mater-yallerinin in-vivo ve in-vitro koşullarda Candida albicans üzerine etkileri araştırılmıştır. İn-vitro koşullarda, 6 değişik marka materyalden sadece bir tanesi (Soft) 7 mm'lik bir inhibisyon zonu oluşturmuş diğerleri ise Candida albicans üre-mesi üzerine hiç etki etmemişlerdir. İn-vivo ko-şullarda bu altı materyalden üçünün ağızda Can-dida albicans kolonizasyonu üzerine etkileri in-celenmiştir. Visco-gel'in kolonizasyona neden olmadığı, Soft'un ve Fixo-gel'in kolonizasyon or-taya çıkarabildikleri tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler : Yumuşak aster mater-yalleri, Candida albicans.

SUMMARY

Evaluation of Effects of Soft Reliner Materials On Candida Albicans

In this study the effects of various soft reliner materials on the Candida albicans were examined in-vivo and in-vitro. Only one of the different commercial soft reliner materials has produced a 7 diameter inhibition zone, others didn't effected in-vitro. The effects of three out of six material on Candida albicans colonization has been studied in-vivo. It has been found that visco-gel didn't caused colonization while Soft and Fixo-gel may give rise to colonization.

Soft reliner materials, Candi-

GİRİŞ

Protez stomatiti genellikle ağrısız bazal kai-de dokularının oral mukozasında eritematöz deği-şikliklerle karakterize olmuş patolojik bir durum-dur (7,13,14,15).

Biyolojik, fizyolojik, patolojik, medikal ve teknik nedenlerin yanında protez travması ve bakteriyolojik nedenler de protez stomatitinin başlamasında önemli faktörlerdir (7,13,14).

Oral florada en yaygın olarak bulunan man-tar Candida albicans'tır (1). Bakteri ile Candida varlığı protez stomatitini başlatabilir (13, 14).

Protez travması sonucu oluşan mukoza irri-tasyonunun azaltılmasında, hiperemik dokuların

infeksiyona karşı dirençlerinin sağlanmasında, protez uyumunun düzeltilmesinde genellikle yu-muşak astar materyalleri kullanılır (2, 3, 9). Bu materyaller protezi destekleyip şok absorbe eden eleman gibi davranarak alveol kemiğini korurlar (4, 7). Aynı zamanda yumuşak ve esnek oldukları için yumuşak dokuların normal boyu-tunun korunmasını da temin ederler (2).

Yumuşak astar materyaller silicone rubber (silikon lastik) ve yumuşak akril bileşikler ola-rak sınıflandırılırlar(18).

G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted., A.B.D., Dr. Dt. A.Ü. Tıp Fak., Mikrobiyoloji A.B.D., Öğr Gör. Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D., Prof. Dr. A.Ü. Tıp Fak., Mikrobiyoloji A.B.D., Prof Dr.

103

Key Words da albicans.

Page 115: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Yumuşak astar materyalleri ve Candida elbicans G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

Silikon lastik materyaller; genellikle inorga-nik silikatla doldurulur. Her materyaldeki poli-mer a-w hidroksi grubu polidimetil siloksandır.

Yumuşak akril bileşikler, kendi aralarında iki gruba ayrılırlar.

1 — Kendi kendine polimerize olan tip : Bu grup doku şartlandırıcı, fonksiyonel ölçü mater yali ve ara protez astar materyali olarak kullanı lır. Materyalin genellikle iki tip vardır.

a) Toz-poli (etil metakrilat) ve peroksit başlatıcı likit-aromatik ester, etanol ve tersiyer aminler.

b) Toz-poli (etil metakrilat) etil glikolat gibi plastizerler ve peroksit başlatıcı likit metil metakrilat ve tersiyer aminler (3,4, 5, 9, 10).

2 — Isı ile polimerize olan tip : Polimer toz genellikle poli (etil metakrilattır). Monomer sık lıkla fitalat plastizerli n-bütil ester gibi daha yüksek metakrilattır. Plastizerler bu materyalle rin yumuşaklığından ve oral sıvılar içine sızar ken onların sonuç sertleşmesinden de sorumlu dur (18).

Yumuşak astar materyallerinin Candida al-bicans üremesi üzerine etkisi değişik çalışma-lara konu olmuştur. Bir kısmı üremeyi artırdığını iddia ederken bir kısmı da inhibe ettiğine dair sonuçlar vermişlerdir (1, 6).

1960-1980 yılları arasında protez stomatitli hastalar arasında maya mantarı iııfeksiyonu in-sidansının % 40-70 olduğu ifade edilirken son yıllarda yapılan çalışmalar, gerçek oranın % 60-100 olduğunu göstermiştir (15).

Graham'a göre (6) Douglas ve Walker doku şartlandırıcı materyallerin fungisidal ve bakte-riosidal özellikler gösterdiklerini belirtmişlerdir. Burns ve arkadaşları (1) ise astar materyallerinin C. albicarcs'a karşı cevaplarını farklı periodlarda değerlendirip C. albicans üremesinde inhibitor etkiye sahip olmadıklarını göstermişlerdir.

Yumuşak astar materyallerinin bakteriyolo-jisine ilişkin araştırmalar yapılmış olmasına rağ-men bu materyallerin in-vivo ve in-vitro koşul-larda karşılaştırmalı çalışmaları sınırlıdır.

Bu çalışma değişik ticari marka da yumuşak astar materyallerinin hem in-vivo hem de in-vitro koşullarda C. albicans üzerine etkilerini değer-lendirmek için yapıldı.

MATERYAL ve METOD

İN-VİTRO

Çalışmamızda standart referans suç olarak KÜKEM (Kültür Koleksiyonları ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Demeği)'nden sağlanan 958 nolu C. albicans susu kullanıldı. Astar materyalleri-nin C. albicans üremesi üz°rine olan etkilerini in-vitro olarak araştırmak için disk difüzyon yöntemi örnek alındı (16). Plak şeklinde hazırlanmış olan Sabouraud Dextrose Ağar (SDA) üzerinde 8 mm çapında delikler açıldı. Mac Farland standart 0.5'e göre hazırlanan C. albicans süspansiyonu bir eküvyon yardımı ile bu besiyerinin yüzeyine sürüldü. Üretici firmaların önerileri doğrultusunda hazırlanan 6 değişik yumuşak astar materyali (Tablo 1) besiyerinin yüzeyini taşma-yacak şekilde deliklere yerleştirildi. İnhibisyon zonu, 37°C'lik etüvde 24 saat süre ile inkübas-yondan sonra ölçüldü (12,16).

İN-VİVO

Candida türlerinin genellikle üst protezler altında ürediği göz önüne alınarak 21 dişhekim-liği öğrencisine üst akrilik plak yapıldı. Seçilen öğrencilerin hiç birisinin sistemik bir hastalığı yoktu ve antibiyotik kullanmıyorlardı.

Akrilik plak uygulamasından önce ah hattını ve palatal guddeleri içine alacak şekilde sert damaktan steril bir eküvyon yardımı ile smear alındı. Alınan smear bakteri florasının saptan-ması için Blood Ağar (BA) plak besiyerine ve maya mantarlarının gösterilmesi için de birisi antibiyotikli olan iki Sabouraud Dextrose Agar (SDA) besiyerine ekildi. Öğrenciler daha sonra 7'şer kişilik üç gruba ayrıldı. İn-vitro ça-lışmada kullanılan yumuşak astar materyalle-rinden sadece yumuşak akril bileşiklerinden kendi kendine polimerize (otopolimerize) olan grup seçildi. Birinci gruba Soft, ikinci gruba

104

Page 116: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 KARACAER, KARAARSLAN, DOĞAN, ÖZENCİ

TABLO 1. Çalışmada kullanılan astar materyalleri.

Materyalin adı T i p i Üretici Firma

Fixo - gel Visco - gel Soft Oryl Soft Palasiv 62 Acrybell Soft

Ctopolimerize Otopolimerize Otopolimerize Otopolimerize Isı ile polimerize Otopolimerize

Int. Dent. Surg. & Indust. Polymer Sup. England. De Tray/Dentsply, Weybridge V K, England. The William Getz Corp. Illinois, U.S.A. Austenal Dental Products Ltd. England. Kulzer and Company, Germany. Belmar Diş Ticaret A.Ş. Türkiye.

Fixo-gel, üçüncü gruba Visco-gel üretici firma-ların önerileri doğrultusunda hazırlanarak uygu-landı. Akrilik plak uygulamasından sonraki bir, yedi, on ve onbesinci günlerde alınan smear ma-teryalinin mikrobiyolojik incelemesi yapıldı.

İzole edilen maya mantarlarının tiplendiril-mesi için önce germ tüp deneyi uygulandı. Da-ha sonra Corn Meal Agar'a ekimleri yapılarak suşların klamidospor, hif, yalancı hif, blastoko-nidya ve artrokonidya oluşturup oluşturmadıkla-rı araştırıldı. Germ tüp deneyi olumlu ve klami-dospor oluşturan maya mantarları C. albicans olarak tanımlandı (17).

TABLO 2. Kullanılan materyallerin inhibisyon zonu varlığı.

İnhibisyon Zonu (mm)

Soft Fixo-gel Acrybell-Soft Visco-gel Soft Oryl Palasiv 62

BULGULAR

İN-VİTRO

Kullanılan altı yumuşak astar materyalin-den sadece Soft, 7 mm çapında bir inhibisyon zonu oluştururken diğerlerinin C. Albicans üze-rine hiçbir etkilerinin olmadığı tespit edilmiş ve sonuçlar Tablo 2'de gösterilmiştir.

İN-VİVO

Tablo 3'te görüldüğü üzere Soft uygulanan 1. grupta; birinci gün iki kişide C. albicans üre-miş; yedi, on ve onbesinci günlerde ise C. al-bicans ürememiştir.

Fixo-gel uygulanan ikinci grupta, iki kişide tüm deney boyunca C. albicans varlığına rast-lanmıştır.

Visco-gel uygulanan 3. grupta bir, yedi, on ve onbesinci günlerde yapılan değerlendirmede hiçbir öğrencide C. albicans i zole edilmemiş ve bu maddenin kolonizasyona neden olmadığı görülmüştür.

Akrilik plak uygulamasından önce alınan smearın oral flora haricinde patojen hiç bir bak-teri ve C. albicans içermediği görülmüştür.

TABLO 3. Yumuşak astar materyali uygulanan kişilerde C. albicans varlığı.

1. gün 7. gün 10. gün 15. gün

Materyal + — + — + — + —

Soft 2 5 0 7 0 7 0 7

Fixo-gel 2 5 2 5 2 5 2 5

Visco-gel 0 7 0 7 0 7 0 7

105

Materyalin Adı

7 0 0

Page 117: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Yumuşak astar materyalleri ve Candida albicans G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

TARTIŞMA

Protetik tedavide ve özellikle travmatize ağız dokularının düzenlenmesinde yumuşak as-tar materyalleri yaygın olarak kullanılır. Bu ma-teryallerin fiziksel ve mikrobiyolojik dezavantaj-ları vardır. En ciddi sorun ise protez taşıyan mu-kozanın eritematöz patojenik durumu olan pro-tez stomatitinin nedenleri arasında sayılan C. albicans'la materyal yüzeyinin kolonizasyonu ve dokunun infeksiyonudur (1,11).

Yumuşak astarlı alt tam protez hastalarında epidemiyolojik çalışmalarda yüksek maya pre-valansı bulunmuş; C. albicans'ın diğer türlerden daha yüksek insidansta ve yoğunlukta kolonizas-yonlarla birlikte olduğu ve hijyenik ağız şartla-rında bile oral mukozada diğer türlere oranla daha fazla patolojik değişikliklere neden olabil-diği gösterilmiştir (12, 19). Bu bulgu gerek in-vivo gerekse in-vitro çalışmamızda bizi C. albi-cens'ı belirlemeye yöneltti. Bu maya mantarının mandibular ve maxillar tarn protezler altındaki yerleşim sıklığı ve miktarı konusunda çeşitli ya-yınlar mevcuttur (19). Ancak protez stomatiti-nin genelde maxillar tam protezler altında olu-şumu, Candida türlerinin ana kaynağının maxil-lar tam protezin doku yüzeyi olduğunu düşündü-rür. C. albicans'ın yumuşak astar materyallerin-de kolayca kolonize olarak bunları derinlemesi-ne infekte ettiği gösterilmiştir (11).

Biz de bu nedenle in-vivo çalışmamızda maxillar bölgeyi esas aldık. Tamamen sağlıklı, antibiyotik kullanmayan 21 bireyde üst damağı kapsayan akrilik resin plakalar oluşturduk.

Özellikle protez stomatitinde olmak üzere genelde doku şartlandırıcılarının kullanımı söz konusu olduğunda, materyallerin C. albicans üzerine inhibitor etkisinin olup olmadığı önem kazanır. Buna açıklık getirmek üzere kontamine olmamış altı farklı marka materyali in-vitro ko-şullarda inceledik. Materyallerin hepsi akrilik bileşikler olup Palasiv 62 hariç diğerleri otopo-limerizan akrildi.

Bu altı materyalden sadece Soft, 24 saatin sonunda 7 mm çapında bir inhibisyon zonu oluş-turdu. Literatür incelendiğinde protez doku şart-landırıcılarının maya mantarlarını inhibe ettiğine dair yayınların yanı sıra bu tip etkilerinin olma-dığını belirten çalışmalara da rastlanmaktadır (1,

6). Jones ve arkadaşları (8) intraoral olarak sert leşen altı materyalin in-vitro koşullarda C. albi-cans üzerine inhibitor etkilerinin olmadığını tes-pit etmişlerdir.

Bizim bulduğumuz inhibitor fungistatik ilaç-ların etkisinden daha düşük olduğu görülmüş-tür (16). Soft materyalinin in-vivo olarak C. albi-cans üzerine inhibitor etkisinin 7. günde ortaya çıktığı ve devam ettiği belirlenmiştir. Fakat in -vitro koşullarda C. albicans üzerine inhibitor et-kisi bulunmayan Visco-gel'in in-vivo koşullarda da C. albicans kolonizasyonuna yo! açmadığının tespit edilmiş olması Soft'un etkisinin daha az olduğunu göstermiştir.

Graham (6)'a göre Douglas ve Walker aynı besiyerinde test ettikleri iki farkiı materyalden Coe Comfort'un inhibitor etkiye sahip olduğunu belirlemişlerdir. Graham ve arkadaşları (6) adı geçen materyal ve Veltec ile yaptıkları in-vivo çalışmada Coe Comfort için bu etkiyi gözleme-mişlerdir. İn-vivo ve in-vitro olarak yapılan bu çalışmalardaki farklı sonucu Graham ve arkadaş-ları (4, 5), materyale eklenen fungistatik anti-fungal maddelerin ağızdaki daimi tükrük banyo-sunda SDA'dakinden daha hızlı sızabilmelerine ve aynı zamanda oral kavitenin besleyici orta-mının antifungal maddenin inhibitor etkisini or-tadan kaldırabilmesine bağlı olabileceğini be-lirtmişlerdir.

Burns ve arkadaşları (1)'nın yumuşak astar materyalleri ile yaptıkları in-vitro çalışma aynı deneysel koşullarda üç farklı materyalin ağız mayasında bırakılması şeklinde olup C. albicans üzerine inhibitor etkileri olmadığını ortaya koy-muştur. Materyallerin pöröz yüzey yapısının ko-lonizasyon artışına izin vererek maya hücreleri-ni barındırdığı (12) materyal orta kesintilerinin maya hücre varlığı göstermesi nedeni ile maya-ların materyalin en derin bölgesine penetre ola-bildiği gösterilmiştir (1).

İn-vitro koşullarda çalışma tamamlandıktan sonra üç materyalin in-vivo koşullarda C. albi-cans üzerine etkisini saptamayı düşündük.

Soft materyalinde in-vitro olarak az da olsa tespit edilen inhibitor etkinin oral 1. gün uygu-lamada ortaya çıkmadığı fakat diğer günlerde bu etkinin oluştuğu gözlenmiştir. Çalışmamız so-nucunda Visco-gel'in oral maya mantarı florası-

106

Page 118: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 KARACAER, KARAARSLAN, DOĞAN, ÖZENCİ

nı değiştirmediği ve C. albicans kolonizasyonu oluşturmadığı tespit edilmiştir. Bu bulgunun Razek ve Mohamed (13)'in çalışması ile benzer olduğu görülmüştür .

Fixo-gel uygulanan grupta, iki kişide akrilik plak uygulandıktan sonraki 1,, 7., 10. ve 15. gün-lerde alınan smearlerde C. albicans varlığı tes-pit edilmiş ve bu materyalin C. albicans koloni-zasyonuna neden olabildiği belirlenmiştir.

C. albicans, hidrofobik özelliği nedeni ile doku şartlandırıcılarına bağlanabilmektedir. An-cak Nikawa ve arkadaşları (11)'nın çalışma so-nuçları hidrofobik etkileşimden başka, özel etki-leşim faktörlerinin de tükrükle kaplı doku şart-landırıcılarına maya mantarlarının bağlanmasın-da önemli rolleri olduğu şeklindedir.

Nikawa ve arkadaşları (11), C. albicans'ın tam veya hareketli protezlere ve akrilik resin yüzeylere bağlanmasında tükrükteki pellicle de-nen proteinlerin etkili olduğunu ve bu pelliclerin bu bağlanmada spesifik reseptörler olarak gö-rev gördüklerini ve C. albicans'ın virulansında en önemli yapının hücre duvarı antijeni olan manno proteinler olduğunu bildirmişlerdir.

Bu çalışmada, in-vitro olarak C. albicans üre-mesi üzerine etkileri bulunmadığı tespit edilen 6 yumuşak astar materyalinden üçünün in-vivo koşullarda ağızda C. albicans kolonizasyonunu inhibe edebildikleri görülmüş ve protez kulla-nanlar arasında C. albicans infeksiyonlarının ön-lenmesinde; kolonizasyon oluşturmayan yumu-şak astar materyallerinin seçilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

K A Y N A K L A R

1. Burns, D.R., Burns. D.A., Di Pietro, G.J., Gregory, R.L.: Response of processed resilient liners to, Candida albicans, J. Prosthet Dent., 57(4): 507-512, 1987.

2. Council on Dental Research : Resilient Liners, J.A.D.A., 67 : 558-562, 1963.

3. Craig, G.R.: Restorative Dental Materials, 9th. ed., The C.V. Mosby Co., St Louis, 1963.

4. Graham, B.S., Jones, D.W., Sutow, E.J.: Clinical impli cations of resilient denture lining material research. Part I : Flexibility and elasticity, J. Prosthet. Dent., 62(4), 421-428, 1989.

5. Graham, B.S , Jones, D.W., Sutow, E.J.: Clinical implications of resilient denture lining material re-

search. Part II : Gelat ion and f low propert ies of tissue conditioners, J. Prosthet. Dent., 6 5 ( 3 ) : 413-418, 1991.

6. Graham, B.S., Jones, D.W., Burke, J., Thompson, J.P.: In vivo fungal presence and growth on two resilient denture liners, J. Prosthet. Dent., 65(4): 528-531, 1991.

7. Hayakawa, I., Kawae, M., Tsuji, Y., Masuhara, E.: Soft denture liner of fluoroethylene copolimer and its clinical evaluation, J. Prosthet. Dent., 51 (3) : 310-313, 1984.

8. Jones, D.W., Sutow, E.J., Graham, B.S., Jimenez, E.E.: Candida growth and dynamic plasticity of soft poly mer systems, J. Dent. Res., 63 : 277-281, 1984.

9. Kawano, F., Dooz, E.R., Koran, A., Craig, R.G.: Com parison of bond strength of six soft denture l iners to denture base resin, J. Prosthet. Dent., 68 (2) : 368-371, 1992.

10. Means. C.R., Rupp, N.W., Paffenbarger, G.C.: Clinical evaluation of two types of resilient liners on den tures, J.A.D.A., 82, 1376-1380, 1971.

11. Nikawa, H., Ivanaga, H., Kameda, M., Hamada, T.: In vitro evaluation of Candida albicans adherence to soft denture lining materials, J, Prosthet. Dent., 68(5) : 804-808, 1992.

12. Olsen. I., Stenderup. A.: Clinical-mycologic diagnosis of oral yeast infections. Acta. Odontol. Scand., 48 : 11-18, 1990.

13. Razek, M.K., Mohamed, 2.M.: Influence of tissue- conditioning materials on the oral bucteriologic sta tus of complate denture wearers, J. Prosthet. Dent., 44(2) : 137-142, 1980

14. Santarpia, P., Pollock, J.J., Remer, R.P.. Spiechowicz, E.: An in vivo replice methot for the site-specific detection of Candida albicans on the denture surface in denture stomatitis patients: Correlation with cli nical disease, J. Prosthet. Dent., 63 (4) : 437-443, 1990.

15. Scher, M.B. Ritchie, G.M., Flower, D.J.: Antimycotc denture adhesive in treatment of denture stomatitis, J. Prosthet. Dent., 40(5) : 522-627, 1978.

16. Shadomy, S., Pfaller, M.A.: Susceptibility testing with antifungal riruçs. Manual of Clinical Microbi- olgy. 5th Edition. (Ed: Balows, A., Hausler, W.J.Jr, Herrman. K.I., Isenberg, H.D., Shadomy, H.J.). Was hington, 1931.

17. TCimbay, E.: Pratik tıp mikolojisi, 1. baskı, İzmir, Bil- gehan Basımevi, 1983.

18. Wright, P.S.: Characterization of the rupture propor- ties of denture soft lining, J. Dent. Res., 59 (3) : 614-619, 1980.

19. Wrigth, P.S., Hardie, J.M.: The prevalence and signi ficance of yeast in persons wearing complete den ture with soft-lining materials, J. Dent. Res., 64(2) : 122-125, 1985.

107

Page 119: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Page 120: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 109-114, 1994

SABİT PROTEZLERDE KULLANİLAN İKİ ESTETİK MATERYALİN AŞINMA ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Bu araştırmada, porselen + kompozit+akri-lat yapısında olan iki estetik materyalin aşınma özellikleri zaman ve ağırlığa bağlı olarak incelenmiş, sonuçları tablo ve grafikler halinde verilmiştir.

Sonuçta, ışınla polimerize olan Dentacolar materyalinin ısı ve basınçla polimerize olan Du-ropont C + B materyaline göre daha az aşındığı saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler C + B, Aşınma.

SUMMARY

The Evaluation of Abrasion Properties of Two Esthetic Materials Used in Fixed

Restorations

In this study, the abrasion properties of two esthetic materials, which are composed of porcelain + composit+acrylic resin are exami-ned in relation to the time and weight, and the results are shown on graphics and tables.

As a result it is found that the light curing material Dentacolor is more resistant to abra-sion than the heat and pressure curing material Duropont C + B.

Key Words Abrasion.

Dentacolor, Duropont C + B,

GİRİŞ

Aşınma, anatomik formun kaybolmasıyla karakterize olan madde kaybı olayıdır (13,16). Ağız ortamında aşındırıcı gıdalarla fonksiyonel temas, mesleki alışkanlıklar, diş fırçalama ve-ya fonksiyon bozukluğuna bağlı anormal kontakt-lar aşınmaya neden olabilirler (8,16).

İdeal olarak, genelde bütün diş hekimliği materyallerinin taşıması gereken bir özellik olan aşınma direnci, özellikle akrilik ya da kom-pozit türü rezinlerde sıklıkla karşılaşılan bir dezavantaj olarak görülmektedir. Akriliklerin aşınma direncinin arttırılması amacıyla Bowen'in BIS-GMA rezin matriksinde dağılmış olarak bu-lunan inorganik mikrodoldurucuları içeren kom-pozitler üretilmiştir. Bu rezinlerin de, pirojenik silisyum dioksit yapısındaki mikrodoldurucular-la başta aşınma direnci olmak üzere çeşitli fi-

ziksel özelliklerinin geliştirilmesi amaçlanmış-tır (2,4, 5, 6, 9,11,13,14).

Geliştirilen yeni rezin türleri materyalin kimyasal yapısı ile birlikte laboratuvar safhala-rında da pek çok yeniliği beraberinde getirmek-tedir. Bu alanda ışınla polimerize olan sistem-ler maliyeti yükseltmekle beraber büyük ilgi odağı olmaktadırlar. Ancak hazırlama kolaylığı ve düşük maliyeti nedeniyle basınçlı tencerede polimerize olan rezinlerin kullanımı da giderek yaygınlaşmaktadır.

Araştırmamızın amacı, ısı-basınç ve ışıkla polimerize olan iki estetik materyalin aşınma di-rençlerinin mukayesesidir.

A.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D. Öğr. Üyesi. A.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D. Öğr. Üyesi.

109

Prof. Dr. Yüksel TÜRKÖZ, Doç. Dr. Gülay KANSU

Ö Z E T

Dentacolor, Duropont

Page 121: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

İki estetik materyalin aşınma özellikleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

MATERYAL ve METOD

Deney örnekleri 5 mm çapında ve 5 mm yüksekliğinde silindirik boşluklar ihtiva eden tef-lon kalıp yardımı ile hazırlandı. Kalıp içerisine üretici firmaların tavsiyeleri doğrultusunda Tab-lo l'deki maddeler yerleştirilerek her maddeden 9 adet olmak üzere toplam 18 adet deney örneği elde edildi.

Deney örnekleri aşındırma işlemine oda ısısındaki suda bekletildi.

TABLO I. Araştırmada kullanılan materyaller.

Üretici Firma

Kulzer GmbH, Wehrheim, Germany.

Novodent, Schaan, Switzerland.

Son grubu oluşturan diğer 3 örnek ise ağır-lığın aşınma üzerindeki etkisinin incelendiği göz önüne alınarak 1480 gr'lık daha fazla ağırlık altında (Her bir örneğin oturtulduğu yuva ağırlı-ğına 1480 : 3=493 gr ilave edilmiş olarak) 15 sn, 20 sn, 25 sn ve 30 saniye süreyle aşındırıldı. Her süre sonunda ağırlıkları kaydedildi.

Aynı işlemler diğer materyale ait örnekler için de tekrarlandı.

Bu işlemler ODTÜ Mühendislik Fakültesi Metallurji Mühendisliği bölümünde gerçekleşti-rildi.

Daha sonra her bir örneğin tartımları ara-sındaki farklardan hareketle zamana bağlı aşın-ma yüzdeleri (ağırlık olarak), aşağıdaki bağıntı yardımıyla hesaplandı.

X-Y Aşınma yüzdesi = -------- x 100

Aşındırma işleminde, her bir materyale ait 9 örnek, üçerli 3 gruba ayrılarak Sartorius Re-search R 200 D (Sartorius GmbH, Goettingen, Germany) marka ve modelinde 10"s hassasiyetli elektronik hassas terazide tartıldı. Bu ölçüm so-nuçları örneklerin ilk ağırlıkları olarak kaydedil-di. Daha sonra her bir materyalin 3'erlik ilk gru-bu aşındırma cihazındaki (Wihirliment Polishing Atachment, Buhler Ltd., Illinois, USA) özel yu-valarına oturtuldu. Aşındırmanın hangi ağırlık altında yapıldığının tespiti amacıyla daha önce deney örneklerinin oturduğu yuvaların ağırlıkları belirlendi. Buna göre : 1 no'lu örnek 92.7736 gr, 2 no'lu örnek 95.0473 gr, 3 no'lu örnek 93.1125 gr ağırlık altında, cihazın diskine tespit edilen sıfır numara su zımparası karşısında 30 sn, 1 dak., 2 dak., 3 ve 4 dakika süreyle aşındırıldı. Her süre sonunda örneklerin ağırlıkları yeniden tartıldı.

Aynı materyale ait diğer 3 örnek ise, 1. gruptaki ağırlıklar üzerine eklenen 1390 gr'lık ilave ağırlıkla 15 sn, 30 sn, 45 sn ve 1 dakika sü-reyle aşındırıldı. Yani, her deney örneğinin 1. aşınma ağırlığına 1390 : 3 = 463 gr ağırlık ilave edilmiş oldu.

Burada : X = İlk ağırlık, Y = Aşınma sonrası ağırlıktır.

Zaman ve aşınma yüzdeleri koordinatlar ola-rak bilgisayara yüklendi ve her bir örneğin aşın-masına ait en uygun grafik eğrileri (Best fitting curves) en uygun polinom derecelerine göre çiz-dirildi ve bu derecelere ait eğri denklemleri el-de edildi. Elde edilen grafiklerden her grup için materyaller arası aşınma farkı zamana bağlı olarak değerlendirildi. Daha sonra eğri denk-leminden yararlanılarak her bir materyalin belirli ağırlıklar altında belirli oranda (% 50) aşınması için geçecek süreler hesaplandı ve bu hesap-lamalardan elde edilen sonuçlara göre de ağır-lığa bağlı aşınma süreleri hesaplandı ve bu so-nuçlarla da her iki materyale ait ağırlığa bağlı aşınma süresi grafikleri çizdirildi ve her iki ma-teryale ait aşınma olayı bu yönüyle de incelendi.

BULGULAR

Deney örneklerinin belirli sürelerde aşındı-rılmasından sonra yapılan ölçümlerde elde edi-len değerlere göse hesaplanan ağırlık kaybı yüzdeleri Tablo ll'de verilmiştir. Bu değerlerden

110

kadar

Rezin Adı

Dentacolor

Duropont C + B

Page 122: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 TÜRKÖZ, KANSU

r«bl" ı 1: A-,îı .m:■ i ı r* ■ o*»* *' 'if»fı<~-v

Inlrı A^ı r Kiı.1 vi.ı:'(.ı>-Icı J

JMate-ı yal

( i iv.i ı. ier ıf--v

<.ı uhı ı (H l IPV. A . ; r - . ı M A ' ıj P F

'I 15 7, A'.' t .0 120 1 BO 240

m u T 1 o oooo ' l . O( )0O

O /!«-!7

V 0 . «21*5

--------- ifc.turm 25.01R7 27 . 10.18 40 .471*.

H 9 o.oooo 9 .8O97 17.0.V,?'3 ;:b . 1 « 1 7 4? . 1 «*1

O 1 0. 0000 14.49!, ;JS . 0=104 79.Q3A2

0. O rı y o.oooo 4 . 034(5 92. "5949 52.2152 71.996/

■ D

a 0 . OOOO fe.4611 2 9 . 1 4 8 9 52.1292 75.9912

O 1. o.oooo 28.O891 Kİ, 24 14

UT O . (X)OO < " " ■ »

=1 o.oooo 33 . 26 1 5 9 , , , , , ,

ı o o( >oo ,:■. 4*572 4 . O9T.VI (:., 2547 1 /'. 6471 20.6999

a. 1 2 0.OOOO 3.7S77 1.2.̂ 234 r,.98=u

0 , OOOO .:■ 74*5 7 . 25îı? 1 «i 507(5 18.9437 o j o

I

0. OOOO 5.847.1

1ı.2444 15.4423 2îı. 9Ş8O

u n .- o.oooo S . 47 1», . ,%7S 15». ;:xx,2 22 7401

0 . OOOO 1.0» 7.3591 22.4255 H

Z u

1

0.OOOO 8.3871 21.5054

o 1.11 7 o.oooo 4.0513 H.9^7 20. 3077 S7 .4872

a 0 . OOOO 4.2192 13.1911 24 . SWS18 91.3779

(*> Aşırıma süreleri, örnekieı farklı hacını kaytpjarı gö«sterdidı için aynı olamamıştı I BIİ örnek deı ıey başlanaıcında lurıldıih 1cin <*?i>?t IWKJI İ meye alınmamıştır

elde edilen en uygun grafik eğrileri ise Şekil 1, Şekil 2 ve Şekil 3'te gösterilmiştir.

Her iki materyalin kıyaslanmasında, bütün ağırlıklar için Duropont C + B materyalinin Den-tacolor materyaline göre daha çok aşındığı göz-lenmiştir. Ağırlık artışı her iki materyalde de aşınma artışına neden olmuştur.

Eğri denklemlerinden yararlanılarak hesap-lanan, değişik ağırlıklar altında belirli miktar (% 50) materyalin aşınması için gerekecek sü-reler Tablo lll'te verilmiş, Şekil 4'te kıyaslamalı olarak gösterilmiştir.

Belirli yük altında % 50 ağırlık kaybı için gerekli sürelerin kıyaslanmasında da Duropont

111

Page 123: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

İki estetik materyalin aşınma özellikleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

i 0 30 60 90 120 150 180 210 240 270 300

Zaman (sn) ŞEKİL 1. Sadece tutucu ağırlığı altında aşındırılan grup-

lardaki deney örneklerinin en uygun grafik eğ-rileri.

t Zaman (sn)

ŞEKİL 2. Tutucu ağırlığı + 1390 gram ağırlık altında aşındırılan gruplardaki deney örneklerinin en uygun grafik eğrileri.

Zaman (sn) ŞEKİL 4. Tutucu ağırlığı + 1480 gram ağırlık altında

aşındırılan gruplardaki deney örneklerinin en uygun grafik eğrileri.

■i ç

Page 124: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

TABLO III. Ağırlığın % 50'sinin kaybı için hesap-lanan süreler.

Ağırlığın

% 50'sinin Aşındırma kaybı için ağırlığı Materyalin geçen süre (gram)* Cinsi (saniye)

Dııropant C + B 224

93.6454 Duropant C + B 628

Duropant C + B 43.6

556.9787 Dentacolor 97.8

Dentacolor 18.49

586.9787 Dentacolor 35.58

* . Ağırlıklar, üç örnek üzerindeki ağırlığın 3'e bölün-mesi sonucu ortalama olarak elde edilmişt ir.

■:o ™ CM Ouıopon! C+S

a Dent a< ııloı

1

: : ; : : : :

C'"1

93 6454 556 9787 586.9787 Uygulanan Yük (g)

ŞEKİL 4. % 50 ağırlık kaybı için gereken süreler (sn).

C + B materyali daha kısa sürede ağırlığının % 50'sini kaybederken, yükün artması Dentacolor ile Duropont C + B arasındaki aşınma süre farkı-nın kapanmasına neden olmuştur. Şöyleki, 93.6454 gramlık yük altında Dentacolor örnek-leri Duropont C + B örneklerine göre yaklaşık 3 kat (X 2.8) daha fazla zamanda ağırlığının % 50' sini kaybederken, bu oran 556.9787 gramlık yük altında 2.2 kat, 586.9787 gramlık yük altında ise 1.9 kat fazla zaman gerektirmiştir. Bir başka

600

'••■'■

4OC

N

Page 125: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 TÜRKÖZ, KANSU

ifade ile yük arttıkça iki materyal arasındaki ge-rekli süre farkı azalmıştır.

TARTIŞMA

Aşınma özelliklerini mukayese ettiğimiz Dentacolor ve Duropont C + B materyalleri, de-ğişik oranlarda inorganik ve organik mikrodol-durucu içeren porselen + kompozit + akrilat ihtiva eden estetik maddelerdir. Her ikisi de özel bir kron köprü akriliğidirler (4, 5).

Fotopolimerizan bir madde olan Dentacolor, % 51 seramik doldurucu (silisyum dioksit) ve % 48 çok fonksiyonlu metalik asit esterlerin-den oluşmaktadır (4).

Isı ve basınçla polimerize olan Duropont C + B materyalinde ise alkali alüminyum silikat % 16'nın altındadır (5).

Son yıllarda fiziksel özellikler açısından porselene alternatif olarak sunulan bu mater-yallerin aşınma özelliklerini mukayese etmek üzere yürüttüğümüz bu çalışmamızda, hem ağır-lık hem zaman arttıkça Duropont C + B mater-yalinin Dentacolor materyaline oranla daha faz-la aşındığı gözlenmiştir.

Seramik doldurucu oranı fazla (% 51) olan Dentacolor materyalinin daha az aşınması lite-ratürle bağdaşmaktadır. Zira porselenin estetik materyaller arasında en az aşınan madde olduğu bilinmektedir.

Bilindiği gibi sertlik, malzemenin aşınmaya karşı olan direncidir (3, 12, 17). Bu iki materya-lin sertlik ve yüzey özelliklerini incelediğimiz bir başka çalışmamızda (17), Dentacolor madde-si Duropont C + B'ye oranla çok daha yüksek sertlik değeri göstermiştir. Bu sonuç, bu ma-teryalin aşınmasının daha az olduğu şeklindeki bulgumuzla paraleldir.

Kalıpçılar ve arkadaşlar: (6) tarafından yapı-lan bir çalışmada da aşınma özelliği yönünden Dentacolor'ın diğer estetik materyallerle muka-yeseleri yapılmış ve sonuçta Dentacolor'ın aşın-

maya karşı porselene yakın bir direnç gösterdiği bulgulanmıştır. Biz de bulgularımızla onların fi-kirlerine katılmaktayız.

Kompozitlerde ortaya çıkan aşınmanın ya-pılarında yer alan doldurucu partiküllerin büyük-lük ve oranları ile ilgili olduğu da ifade edilmek-tedir (1,9, 10, 15, 16).

Nitekim Dentacolor materyalinin içerisinde-ki pirojenik silisyum dioksitin partikül büyüklü-ğü 0.04 ıım olarak bildirilmektedir. Bu büyük-lük, geleneksel doldurucu partiküllerin çapından yaklaşık 200 defa daha küçüktür. Kanımızca, bu küçük partikül büyüklüğü nedeniyle doldurucu-lar, materyal içerisinde daha homojen olarak da-ğılmakta ve aşınmaya karşı direncin temelini oluşturmaktadırlar.

Matsumura ve arkadaşları da (9) sabit pro-tezlerde kullanılan 6 tip ışınla polimerize olan dolduruculu estetik materyalleri doldurucusuz estetik materyallerle mukayese etmişler, so-nuçta dolduruculu kompozit rezinlerin aşınmaya karşı daha dirençli olduğunu saptamışlardır.

Türköz(16) ile Can ve ark. (1) tarafından yürütülen başka araştırmalarda ise araştırıcılar, zaman ya da ağırlık arttığında doldurucu büyük-lük ve oranı fazla olan kompozit reçinelerde aşın-manın arttığını saptamışlardır. Onların bu bul-guları da bizim sonuçlarımızla paralellik göster-mektedir. Zira doldurucu büyüklüğü küçük olan Dentacolor, Duropont C + B'ye oranla daha az aşınmıştır.

Kanter ve ark. (7) ise diş fırçası aşınmasın-da kompozit dolgudaki doldurucu faktörünü araş-tırarak mikrodolduruculu reçinelerin daha az aşındığını bulgulamışlardır. Bizim de aynı sonu-ca vardığımız açıktır.

Yaptığımız bütün bu seri araştırmalarımızın ışığı altında fiziksel özellikler açısından Denta-color materyalinin iyi bir estetik materyal oldu-ğu ve veneer materyali olarak rahatlıkla kulla-nılabileceği, Duropont C + B materyalinin ise teknolojisinin biraz daha geliştirilmesi gerektiği kanısındayız.

113

Page 126: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

İki estetik materyalin aşınma özellikleri G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

K A Y N A K L A R

1. Can, G., Türköz, Y., Bilir, G.G.: Hareketli bölümlü protez kroşelerinin destek dişe uygulanan farklı res torasyon yüzeyleri üzerindeki aşındırıcı etkileri. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 15(1): 53-57, 1988.

2. Chung, K.H.: The relationship between composition and properties of posterior resin composites. J. Dent. Res., 69(3) : 825-856, 1990.

3. Craig, R.G., Peyton, F.A.: Restorative Dental Materi als. 5th ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1975.

4. Dentacolor : Photocuring Microfill C + B Composite Kulzer & Co. GmbH, Wehrheim, Germany.

5. Duropont C + B el kitapçığı. Novodent, Dental For- schung, Entwicklung. Schaan, Switzerland.

6. Kalıpçılar, B., Hasanreisoğlu, U., Karaağaçlıoğlu, L, Denli, N.: Sabit protezlerde kullanılan bazı estetik materyallerin aşınma özelliklerinin araştırılması. G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 6 (1) : 131-146, 1989.

7. Kanter, J., Koski, R.E., Martin, D.: The relationship of weight loss to surface roughness of composite resins from simulated tooth brushing. J. Prosthet. Dent, 47(5) : 505-513, 1982.

8. Khan, Z., Moris, J., von Fraunhofer, J.A.: Wear of nonanatomic (monoplane) acrylic resin. J. Prosthet. Dent., 52(2) : 172-174, 1984.

9. Matsumura, E., Leinfelder, K.F.: Localized three-body wear of six types of composite resin veneering ma terials. J. Prosthet. Dent., 70(3): 207-213, 1993.

10. McLundie, A.C., Patterson, C.J.W., Stirrups, D.R.: Comparison of the abrasive wear in vitro of a number of visible-light-cured composite resins. Br. Dent. J., 159 : 182-185, 1985.

11. MLISII, R., Tiller, H.J.: The adhesion of dental resins to metal surfaces. The Kulzer Silicoater Technique. 1st ed., Kulzer & GmbH Co., 9-53, Wehrheim, 1984.

12. Phillips, R.W.: Skinner's Science of Dental Materials. 8th ed., W.B. Saunders Co., Philadelphia, London, Toronto, 1982.

13. Smalley, W.M., Nichools, J.I.: In vitro two-body wear of polymeric veneering materials. J. Prosthet. Dent., 56(2) : 175-181, 1986.

14. Staffanou, R.S., Hembree, J.H., Rivers, J.A., Myers, M.L.: Abrasion resistance of three types of esthetic veneering materials. J. Prosthet. Dent., 53(3): 309- 310, 1985.

15. Swartz, Y.LI. Ml., Phillips, R.W., Moore, B.K., Ro berts, T.A.: Effect of filler content and size on pro perties of composites. J. Dent. Res., 64(2): 1396- 1401, 1985.

16. Türköz, Y.: Muhtelif dental reçinelerde aşınma özel liklerinin karşılaştırılması. A.Ü. Dişhek Fak. Derg., 15(3) : 267-273, 1988.

17. Türköz, Y., Kansu, G.: Sabit protezlerde kullanılan iki estetik materyalin sertlik ve yüzey özelliklerinin in celenmesi. G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 11 (1) sayısında yayınlanmak üzere kabul edilmiştir.

114

Page 127: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 115-118, 1994

ALGI RETARD'IN BİR DÖNÜSÜMSÜZ HİDROKOLLOİD'İN BOYUTSAL DEĞİŞİMİ ÜZERİNE ETKİSİ

Doç. Dr. Sevda SUCA*

Ö Z E T

Dönüsümsüz hidrokolloid ölçü maddeleri ile alınan ölçülerin hemen dökülme gerekliliği zaman zaman sorun oluşturmaktadır. Bu soruna yönelik geliştirilen bir solüsyonun (Algi-Retard) alginatın boyutsal değişimine etkileri araştırıl-dı. 1/2-32 saat arasındaki belli zaman dilimlerin-de dökülen modellerin ölçümleri yapıldı. Bulgu-lar kontrol grubu sonuçları ile kıyaslandı.

Anahtar Kelimeler loid, Boyutsal değişim.

SUMMARY

The Effect of Algi Retard on the Dimensional Stability of an Irreversible Kydrocolloid

Dimensional accuracy of impression mate-rials is crucial for the production of casts. Nu-merous problems can develop involving the rea-lity that casts must be produced immediately from impressions made of irreversible hydro-colloids.

This study examined the effects of a newly introduced solution «Algi retard» on the dimen-sional stability of an alginate. Stone casts were wade and evaluated in certain time intervals between 1/2-32 hours. The results were compa-red with the control groups.

Key Words : Irreversible hydrocolloid, Di-mensional stability.

GİRİŞ

Dişhekimliğinde yapılacak restorasyonun gerektirdiği birçok işlemin gerçekleştirilmesi, iyi bir ölçü alımına bağlıdır. İyi bir ölçü için, yön-temin yanısıra kullanılan maddede büyük önem taşır. Tek bir ölçü maddesinin tüm ideal özellik-lere sahip olamaması, amaca uygun madde seçi-mini gerekli kılar.

Birçok olumlu özelliği nedeniyle elastik ka-rakterdeki dönüsümsüz hidrokolloid ölçü madde-si (alginat) günümüzde yaygın olarak kullanıl-maktadır. Ortodontik ya da protetik amaçla elde edilen çalışma modelleri yapımının yanısıra, tam ve bölümlü protezlerde de belli kullanım alanları bulmaktadır (1, 2).

Restorasyonun başarısını doğrudan etkile-yecek niteliklerin en önemlilerinden biri de şüp-hesiz maddenin boyutsal değişmezliğidir (2, 3). Alginatlarm tam protez yapımında anatomik mo-del elde edilmesinde kullanılması nedeni ile boyutsal değişmezlik o denli önemli olmayabilir. Ancak bir bölümlü hareketli protez yapımında, ölçü alımında kullanıldığında bu nitelik büyük önem taşır.

Alginatın jelleşme reaksiyonu sırasında bir kısım alginat moleküllerinin reaksiyona girme-mesi sonucu, kalsiyum alginat fibril ağı içinde reaksiyona girmemiş sol halinde sodyum alginat ve fazla sudan oluşan bir yapı ortaya çıkar. Bu

G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. A.B.D., Öğr. Üyesi.

115

Dönüsümsüz hidrokol-

Page 128: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Dönüşümsüz Hidrokolloid'in boyutsal değişimi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

solun su kaybetmesi ya da kazanması alginatlar-da görülen sineresis ve embibasyon olayına ne-den olur. Boyutsal değişim ve distorsiyonun ön-lenmesi için de modelin hemen dökülmesi gere-kir (4, 5). Ölçünün su içinde bekletilmesi de, embibasyonla alınan su miktarı ile sineresis ile kaybedilen su miktarları arasında tam bir para-lellik olmaması nedeniyle olayı değiştirmeye-cektir. Genelde önerilen yöntem ise ölçünün ıs-lak bir peçete içine konarak olabildiğince kısa bir süre bekletilmesidir.

Alginatın bu dezavantajının zaman zaman pratik kullanımda sorun oluşturması kaçınılmaz-dır. Bu amaçla 'Algi retard' adı ile piyasaya su-nulan spray tarzında bir solüsyonun pratik kul-lanım değerini belirlemek bu araştırmanın baş-langıcını oluşturdu. Amacımız bu solüsyonun, alginatın boyutsal değişimine olan etkisinin sap-tanmasıdır.

GEREÇ ve YÖNTEM

Araştırmada Alginomax (Major, Prodotti Denteri, İtalya) marka alginat,

Begostone (Bego, Almanya) marka sert alçı,

Algi retard (Airel, Joinville, Fransa) marka geciktirici solüsyon,

Vis marka (1/20 mm) kompas kullanıldı (Re-sim 1).

0,90 m ve 0,79 cm çapında metal silindirler, 7x2 cm boyutlarında otopolimerizan polimetil

RESİM 2. Ana model.

Alginatın üretici firma önerisine göre (19 gr /40ml) toz-su oranı hassas terazide tartılarak ve ölçek kullanılarak saptandı. Bu oranda mus-luk suyu ile karıştırılan alginatla modelden öl-çüler alındı. Bu ölçülerin içine hemen, 1/2, 1, 2, 4, 8, 16, 32 saat sonra sert alçı gene üretici fir-ma önerisine uygun olarak (100 gr/20 mi) dö-küldü.

Geciktirici solüsyonun kullanılacağı ölçüler alginat yüzeyi musluk suyunda yıkandıktan son-ra 'Algi retard' ile kaplandı ve ağzı plastik fer-muarlı naylon torbalara konularak oda sıcaklığın-da, ayrı zaman dilimlerinde alçı dökülene kadar saklandı. Kontrol ve karşılaştırma amacı ile kul-lanılan diğer grup alginat ölçülerin 3 adedi he-men döküldü, diğerleri ise yine musluk suyun-da yıkandıktan sonra üzerlerine ıslak peçete ör-tülerek alçıları dökülene kadar oda sıcaklığında saklandı. Böylece her zaman diliminde 3'er mo-del olmak üzere hemen dökülen ve ıslak peçete içinde bekletilen ölçülerden 24, 'Algi retard' ile kaplanan ölçülerden 21 olmak üzere toplam 45 model elde edildi.

Alginat ölçü içerisinden çıkarılan modelle-rin ölçümleri, 1/20 mm hassasiyetindeki kom-pass ile; 0.90 cm çapındaki silindir, 0.79 cm ça-pındaki silindir ve iki silindir arası mesafe ol-mak üzere üç bölgeden ve 3'er defa olacak şe-kilde yapıldı ve ortalamaları alınarak değerlen-dirildi (Resim 3, 4).

116

metakrilat içerisine birbirine paralel şekilde, 2,2 cm aralıkla gömüldü ve ölçüsü alınacak ana model oluşturuldu (Resim 2).

RESİM 1. Çalışmsda kullanılan malzeme.

Page 129: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 SUCA

RESİM 3. Model üzerinde ölçüm yapılması.

RESİM 4. Alginat ölçülerden e'de edilen modeller.

BULGULAR

Tablo I ve Tablo ll'de görüldüğü gibi kom-pass ile yapılan ölçümlerde 'Algi retard' kulla-

TABLO II. Algi Retard ile Kaplanan Alginattan Elde Edilen Modeller Üzerinde Yapı-lan Ölçümlerin Ortalama Değerleri (cm).

0.90 m Çapın- 0.79 cm Çapın- Silindirler

Alçı daki Silindir daki Silindir Arası Mesafe Dökme Ölçümü (cm) Ölçümü (cm) Ölçümü (cm) Zamanı X X X 30 dakika 0.900 C.785 2.213

1 saat 0.900 0.790 2.216 2 saat 0.903 0.793 2.210 4 saat 0.900 0.793 2.206 8 saat 0.903 0.796 2.206

16 saat 0.903 0.796 2.206 32 saat 0.906 0.796 2.206

nılmayan alginat ölçülerden elde edilen alçı mo-dellerde 1. saat sonuna kadar bir boyutsal de-ğişim söz konusu değildir. 2. saat sonundaki öl-çümler, çok ufak değerlerde olmak üzere bir mik-tar kontraksiyon olduğunu göstermektedir. 4. saatten itibaren yapılan ölçümlerde ise gittikçe artan değerlerde azalma, alginatın yapısından beklenen kontraksiyona paralel olarak izlenmek-tedir. Alginat üzerine geciktirici uygulanan mo-dellerin ölçümlerinde ise ilk modeller ile ara sürelerde ve 32. saat sonunda dökülen model-lerin ölçümleri arasında bir boyut farklılığı göz-lenmemiştir.

TABLO I. Islak Peçete İçinde Bekletilen Algi-nattan Elde Edilen Modeller Üzerinde Yapılan Ölçümlerin Ortalama Değer-leri (cm).

0.90 m Çapın- 0.79 cm Çapın- Silindirler

Alçı daki Silindir daki Silindir Arası Mesafe Dökme Ölçümü (cm) Ölçümü (cm) Ölçümü (cm) Zamanı X X X Hemen 0.900 0.790 2.213

30 dakika 0.903 0 790 2.213 1 saat 0.903 0.786 2.223 2 saat 0.896 0.780 2.210 4 saat 0.886 0.780 2.206 8 saat 0.880 0 770 2.193

16 saat 0.863 0.760 2.166 32 saat 0.863 0.760 2.156

TARTIŞMA ve SONUÇ

Klasik bilgilerin ışığı altında dönüşümsüz hidrokolloid ölçü maddelerinin yapısal özellikle-rine bağımlı olarak gelişen su kaybı ve kontrak-siyon, ıslak peçete içinde bekletilen ölçülerden elde edilen modellerde de izlenmektedir (5, 6). 1 saatten fazla bekletilen alginat ölçülerde gittik-çe artan değerlerde büzülme, daha önce bildiri-len değerlerle eşdeğerdedir (2,4,5).

Algi retard ile kaplanarak elde edilen mo-dellerde boyutsal değişiklik hemen hemen hiç oluşmamıştır. 32 saat sonra elde edilen model ölçümleri hemen dökülen modellerin ölçümleri-ne uymaktadır (Grafik 1, 2).

117

Page 130: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Dönüşümsüz Hidrokolloid'in boyutsal değişimi G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

0,92 T

0,88 ■ ">---------- .. 0,86 ■ 0,84 ■ 0,82

0,8 0,78 0,76 ■ "------------ „—«_, _ 0,74 0 72 ■

1/2 1 saat 2 saat 4 saat 8 saat 16 saat 32 saat saat

Grafik 1. Islak peçete içinde bekletilen ve Algi Retard ile kaplanan Alginattan elde edilen modellerin silindirleri üzerinde yapılan ölçüm ortalamala-rının karşılaştırılması.

Sonuç olarak bu çalışma, alginat ölçülerin hemen dökülerek model elde edilmesinin daha sağlıklı sonuçlar ortaya çıkaracağı ve gerektiğin-de 'Algi retard' kullanılarak alginat ölçülerden model elde etme süresinin uzatılabileceğini göstermiştir.

KAYN A K L A R

1. Aydınlık, E.: Kroşe Tutuculu Protezler. Ankara: Me- teksan Mat.; 85-96, 1979.

2. Craig, R.G.: Restorative Dental Materials. 9th. Ed., St Louis: The C.V. Mosby Co., 283-291, 1993.

3. Craig, R.G., O'Brien, W.J., Powers, J.M.: Dental Ma terials. 5th. Ed., St. Louis : The C.V. Mosby Co., 151 - 200, 1992.

4. Ellis, B., Lamb, D.J.: The Setting Characteristics of Alginate Impression Materials. Br. Dent. J., 151 : 343, 1981.

5. Miller, M.W.: Syneresis in Alginate Impression Mate rials. Br. Dent. J., 139: 425, 1975.

6. Sue?, S., Akçaboy, C: Ölçü Maddeleri ve Klinik Uy gulamaları. 1. Basım. Ankara : G.Ü. Yayınları, No: 183, G.Ü. İletişim Fak. Matbaası, 45-63, 1993.

Grafik 2. Islak peçete içinde bekletilen ve Algi Retard ile kaplanan Alginattan elde edilen modellerin silindirler arası mesafelerinin ölçüm ortalama-larının karşılaştırılması.

118

1/2 saat 1 saat 2 saat 4 saat 8 saat 16 saat 32 saat

Page 131: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 119-128, 1994

DERİN KAPANIŞSM AÇILMASININ TME DİSFONKSİYONUNA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (3 Olgu Nedeniyle)

Prof. Dr. Oktay ÜNER*, Doç. Dr. Emel EROĞLU**,

Prof. Dr. Müfide DİNÇER* Dr. Salih SARAÇGİL***

Ö Z E T

Toplumumuzda TME problemlerine özellikle internal düzensizliklere sahip bireylere sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu vaka raporunda internal dü-zensizliğe sahip sınıf II bölüm 2 maloklüzyonlu 3 olguda segmental ark tekniği ile etiyolojik fak-törlerin özellikle derin kapanışın açılması göste-rilmiş; tedavi etkileri sefalometrik filmler ve kompüterize eklem tomografileri ile tartışılmış-tır.

Anahtar Kelimeler : internal Derin kapanış, Segmental ark.

SUMMARY

The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction

The incidence of TMJ dysfunction, espe-cially internal dearangment is high in Turkish population. In this case report, three Angle class II division 2 cases treated for the internal dearan-gement to eliminate one of its etiological con-tributing factors, i.e., deep bite by means of segmental arch approach were presented. The effects of treatment were discussed on the ba-sis of the findings obtained from cephalograms and computerized joint tomography.

Key Words : Internal bite, segmental arch.

dearangement, deep

GİRİŞ

Toplumumuzda temporomandibular eklem (TME) problemlerine sahip bireylere sıklıkla rastlanılmaktadır. Parker (19) tarafından Tempo-romandibuler disfonksiyon (TMD) etiyolojisini açıklayan dinamik bir model geliştirilmiştir. TMD etiyolojisinin çok faktörlü olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir (19, 28). Bu faktörler arasında psikolojik stres, kasların hiyperaktivi-tesi yanı sıra akut ve kronik travmalar yer al-maktadır (18, 19, 24). Uzun dönemde, düşük de-receli mikrotravmalara bağlı olarak ortaya çıkan ve alt çeneyi retrüzyona zorlayan kronik trav-malara anormal çiğneme hareketleri, arka dişle-rin kaybı sonucu posterior destek kayıpları, ok-lüzal uyumsuzluklar, uzun süreli ortodontik teda-

viler ve maloklüzyonların neden olabileceği ileri sürülmektedir (6, 9, 18, 19, 26, 27, 28, 29).

Sınıf II bölüm 2 maloklüzyonlarda üst kesici dişlerin retroinklinasyonuna ve/veya aşırı erup-siyonuna (7,12) bağlı olarak anterior yönde büyü-me gösteren alt çene hapsolmaktadır. Bu neden-le, özellikle bu tip maloklüzyonla TMD arasında ilişki olabileceği bildirilmiştir (18,19, 20,22, 26, 27, 28). Bu tip maloklüzyonlarda, kondilin arka-ya doğru yer değiştirerek artiküler diskin bulbus kısmı arkasında konumlandığı ve bu durumda aç-ma-kapama hareketlerinde ses (clicking) oluş-

G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı. G.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti A.B.D. Öğretim Üyesi. G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi A.B.D. Araş. Gör.

119

düzensizlik,

Page 132: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Temporomandibuler disfonksiyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

tuğu ileri sürülmektedir (16, 22). Diğer yandan, özel bir maloklüzyon tipi ile TMD arasında ise bilimsel olarak kanıtlanmış bir ilişkinin varlığı gösterilememiştir. Ancak, maloklüzyonla TMD'-un genellikle birlikte görüldükleri bildirilmekte-dir (19, 27, 28).

TMD sıklıkla disk-kondil arasındaki uyum-suzlukla kendini gösteren internal düzensizlik-ler şeklinde karşımıza çıkmaktadır, internal dü-zensizlikler klinik olarak redükslyonlu ve redük-siyonsuz disk deplasmanı olarak iki temel form-da incelenebilmektedir (17, 18, 23).

Birçok etiyolojik faktöre sahip olan TMD'un semptomatik tedavisi ile hastaların şikayetleri azaltılmakla beraber tedavi sonrası relapsın göz-lenmesi tedavinin etiyolojik sebebe yönelmesi-ne neden olmaktadır (3, 8, 13, 14, 15, 18, 21, 24, 25,26).

TME'deki internal düzensizliklerde sempto-matik yaklaşımların yanında etyolojik faktörlere yönelik tedavilerin uygulanmış olması nedeniyle sunulan bu vaka bildirisinde; TMD şikayetleri olan sınıf II bölüm 2 anomaliye sahip, anterior bölgede kapanışın segmental ark tekniği felse-fesine uygun olarak oluşturulan mekanik ile açı-larak alt çenenin hareket özgürlüğünün sağlandı-ğı 3 vakada sonuçlar tomografik, klinik ve sefa-lometrik olarak değerlendirilmiştir.

II bölüm 2 maloklüzyona sahip olduğu gözlendi (Resim 1).

OLGU 1 (26 yaşında bayan hasta)

Anamnez : Eklem bölgesinde şiddetli de-vamlı ağrı ve çene hareketlerinde kısıtlılık şi-kayeti ile başvuran hasta; daha önce bu şikayet-lere yönelik olarak steroid enjeksiyonu da da-hil olmak üzere bir çok semptomatik tedavinin denendiğini bildirmiştir.

Klinik muayene : Maksimum ağız açıklığı-nın 28 mm, sağ lateral hareketin 1 mm ve sol lateral hareketin 4 mm olduğu; her iki eklemde herhangi bir ses alınmadığı ve hastanın çenesi-nin maksimum açılımda sağ tarafa doğru deviye olduğu saptandı. Klinik değerlendirmeyi tetkik-leri takiben hastaya redüksiyonsuz disk deplas-manı tanısı kondu. Ağız içi muayenesinde sınıf

Resim 1.b

RESİM 1. 1. olguya ilişkin tedavi başlangıcı ağız içi görüntüler.

Semptomatik Tedavi : Akut ağrıları ortadan kaldırmak amacıyla hastaya sentrik oklüzyonda yapılan oklüzal splint ile birlikte medikal tedavi ve izometrik egzersizler 3 ay süreyle uygulan-dı (2). Yapılan bu semptomatik tedaviyi takiben hastanın akut şikayetlerinde azalma, çene ha-reketlerinde rahatlama olduğu (maksimum ağız açıklığı 42 mm, sağ lateral hareket 3 mm, sol lateral hareket ise 7 mm), çenenin açma kapama hareketi sırasında; sağ tarafa doğru açma hare-ketinin başlangıcından itibaren hafif bir devias-yon olduğu, 22 mm'den itibaren açma kliği du-yulduğu, maksimum ağız açıklığına ulaştığında deviasyonun ortadan kalktığı ve orta hattın dü-

120

Resim 1.a

Page 133: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, DİNÇER, EROĞLU, SARAÇGİL

zeldiği saptandı. Semptomatik tedavi sonrasın-da yapılan bu eklem muayenesi ile başlangıçta redüksiyonsuz olan kondil-disk ilişkisinin re-düksiyonlu duruma dönüştürüldüğü sonucuna va-rıldı.

Radyolojik Tetkikler : Kompüterize tomo-grafiler ile sentrik oklüzyonda sol kondilin gle-noid fossa içerisinde posteriorda, sağ kondilin ise konsantriğe yakın lokalize olduğu görüldü (Resim 2 a ve b). Sefalometrik filmlerin çizim-leri üzerinde, olgunun iskeîetsel sınıf 1 (SNA : 81°; SNB : 80°) ve düşük açılı (GoGnSN : 22°) yapıya sahip olduğu; alt ve üst kesici dişlerin retrüze (1-NA : 0 mm, 16°; 1-NB : -2 mm, 7°), overbite'ın 5.5 mm, üst ve alt dudağın Steiner yumuşak doku çizgisine göre geride konumlan-dığı, Holdoway farkının -7 mm olduğu (Pg-NB : 5 mm) saptandı.

lik köşeli segmental arklar ve üst 1. molarlar ara-î :na transpalatal ark takıldı. Posterior bölgede ankrajm azalmasına neden olmamak amacıyla anterior ve posterior segmentlerde seviyelen-dirme yapılmadı. Üst anterior dişlerin intrüzyonu ve protüzyonu için 0.014 inch'lik Avusturalya te-linden bükülen devamlı intrüzyon arkı 80 gr kuv-vet uygulayacak şekilde santral dişlerin mezia-linden parsiyel arka ligature edildi (Resim 7).

Ortodontik tedavi başlangıcından ortalama 5 ay sonra (Resim 3) hastanın tüm şikayetleri ortadan kalktı. Bu dönemde maksimum ağız açıklığının 50 mm, sağ lateral hareketin 12 mm ve sol lateral hareketin ise 11 mm olduğu sap-tandı. Alınan tomografilerde sağ ve sol kondilin

Resim 3.a

Resim 2.b

RESİM 2. 1. olguya ilişkin tedavi başlangıcı tomografik görüntüler a) sağ kondil b) sol kondil.

Etyolojik Tedavi : Derin kapanışın anterior dişlerin intüzyonu ve bir ölçüde de protrüzyonu ile açılmasının daha uygun olacağı kararının ve-rilmesini takiben, segmenta! ark tekniğinin fel-sefesi doğrultusunda sabit tedavisine başlandı. Üst 1. molar dişlere çift tüp bantlar diğer dişlere Edgewise braketleri yapıştırıldı. Üst kesicilere ve üst kanin, premolar, 1. molar dişlere sağ ve sol çene olmak üzere ayrı ayrı 0.018x0.025 inch'

Resim 3.b

RESİM 3. 1. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonra ağız içi görüntüleri.

121

Resim 2.a

Page 134: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Temporomandlbuler disfonksiyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

konsantrik yerleştiği gözlendi (Resim 4 a ve b). Ortodontik tedavi başlangıcı ve kapanış açıldık-tan sonraki değişimler sefalometrik filmlerin to-tal ve lokal çakıştırmaları ile Şekil 1'de gösterildi.

OLGU 2 (25 yaşında bayan hasta)

Anamnez : Eklem bölgesinde fonksiyon sı-rasında artan yaygın ve şiddetli ağrı.

Klinik Muayene : Eklem muayenesinde mak-simum ağı zaçıklığının 28 mm, sağ lateral hare-ketin 3 mm ve sol lateral hareketin ise 2 mm olduğu tespit edilerek redüksiyonsuz disk dep-lasmanı tanısı kondu. Angle sınıf II bölüm 2 mal-oklüzyona sahip olgunun tüm daimi dişlerinin mevcut olduğu gözlendi (Resim 5).

RESİM 4. 1. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonca tomoçrafik görüntüler a) sağ b) sol kondil.

ŞEKİL 1. 1. olguya ilişkin tedavi başlangıcı ve kapanış

açıldıktan sonraki sefalometrik filmlerin total ve üst çene lokal çakıştırmaları.

Resim 5.b

RESİM 5. 2. olguya ilişkin tedavi başlangıcı ağız içi görüntüler.

Semptomatik Tedavi : Oklüzal splint 3 ay süre ile uygulandı; hastanın şiddetli ağrıları ha-fifledi, çene hareketlerinde rahatlama oldu (mak-simum ağız açıklığı 43 mm, sağ lateral hareket 7 mm ve sol lateral hareket 8 mm) ve 20 mm'-den itibaren açma kliği alındı. Semptomatik te-davi sonrasında yapılan bu eklem muayenesi ile başlangıçta redüksiyonsuz olan kondil-disk iliş-kisinin redüksiyonlu duruma dönüştürüldüğü so-nucuna varıldı.

Resim 4.a

Resim 5.a

Page 135: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, DİNÇER, EROĞLU, SARAÇGİL

Radyolojik Tetkikler : Alınan tomografide her iki kondilin glenoid fossa içersinde distalde konumlandığı saptandı (Resim 6). Hastadan el-

Resim G.b

RESİM 6. 2. olguya ilişkin tedavi başlangıcı tomografik görüntüler a) sağ b) sol kondil.

Resim 8.b

RESİM 8. 2. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonra ağız içi görüntüleri.

de edilen sefalometrik filmlerin çizimleri üzerin-de olgunun iskeletsel sınıf 2 (SNA : 80°, SNB : 74°) ve hi pod i ver jant yapıya (arka yüz/ön yüz oranı : 64} sahip olduğu; üst ve alt kesici dişle-rin retrüze (1-NA : -4.5 mm/6°; 1-NB : 1 mm/15°), overbite'ın 6 mm, üst ve alt dudağın Steiner yu-muşak doku çizgisine göre geride konumlandığı; Holdoway farkının -3.5 mm olduğu saptandı.

Etyolojik Tedavi : Derin kapanışı açmak için 1. olguda olduğu gibi segmental ark tekniğinin felsefesi doğrultusunda sabit tedavi uygulandı (Resim 7). Ortodontik tedavi başlangıcından or-talama 5.5 ay sonra (Resim 8) hastanın tüm şi-

kayetleri ortadan kalktı. Bu dönemde maksimum ağız açıklığının 46 mm, sağ ve sol lateral hare-ketlerin ise 9 mm olduğu saptandı. Tomografi-lerde sol kondil daha belirgin olmak üzere her iki kondilin konsantriğe yakın yerleştiği gözlendi (Resim 9). Tedavi öncesi ve kapanış açıldık-

RESİM 9. 2. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonra tomografik görüntüler a) sağ b) sol kondu.

123

Resim 8.a

Resim 6.a

RESİM 7. Olgulara uygulanan sabit tedavi tekniği.

Resim 9.a Resim 9b

Page 136: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Temporomandibuler disfonksiyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

tan sonraki sefalometrik değişimler Şekil 2'de verildi.

maloklüzyona sahip olduğu ve daimi diş eksik-liğine rastlanmadığı klinik olarak gözlendi (Re-sim 10).

»

I;

H

' I

V , . » J

ŞEKİL 2. 2. olguya ilişkin tedavi başlangıcı ve kapanış

açıldıktan sonraki sefalometrik filmlerin total ve üst çene lokal çakıştırmaları.

Resim lO.b

RESİM 10. 3. olguya ilişkin tedavi öncesi ağız içi görüntüler.

OLGU 3 (23 yaşında erkek hasta)

Anamnez : Eklem ağrıları ve çene hareket-lerinde eklem bölgesinde oluşan ses şikayetleri.

Klinik Muayene : Eklem muayenesinde mak-simum ağız açıklığının 47 mm, sağ lateral hare-ketin 7 mm, sol lateral hareketin ise 12 mm ve maksimum ağız açıklığında sol tarafa belirgin deviasyon olduğu saptandı ve redüksiyonlu disk deplasmanı tanısı kondu. Angle sınıf II bölüm 2

Radyolojik Tetkikler : Alınan tomografik görüntülerinde sağ kondilin konsantrik, sol kon-dilin ise glencid fossa içersinde posteriorda ko-numlandığı gözlendi fResim 11 a ve b). Sefalo-metrik filmlerin çizimlerinden elde edilen de-ğerlere göre olgunun iskeletsel 1. sınıf (SNA: 30°, 3NB : 79°) ve düşük açılı (GoGnSN : 25°) yapıya sahip olduğu; üst ve alt kesicilerin retrü-ze (1-NA : -1.5 mm/8°; 1-NB : 1.5 mm/17°), over-bite'ın 6 mm olduğu, üst dudağın «S» çizgisine göre geride konumlandığı, Holdoway farkının - 4.5 mm olduğu saptandı.

124

Resim 1O.a

Page 137: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, DİNÇER, EROĞLU, SARAÇGİL

Resim 11.a

Etyolojik Tedavi : Maloklüzyonun tedavisi için diğer olgularda olduğu gibi segmental ark tekniğinin felsefesi doğrultusunda olgunun sa-bit tedavisine başlandı. İntrüzyon arkı takıldık-tan yaklaşık 6 ay sonra, kapanışın açılarak has-tanın şikayetlerinin geçtiği gözlendi. Alınan to-mografilerde, her iki kondilin fossa içersinde konsantrik konumlandığı saptandı (Resim 12). Klinik olarak 4 mm overjet ve 3.5 mm overbite elde edildi (Resim 13): bu dönemde maksimum ağız açıklığı 48 mm, sağ ve sol lateral hareket-ler 12 mm olarak kaydedildi. Tedavi başlangıcı ve kapanış açıldıktan sonra elde edilen sefalo-metrik filmlerin çakıştırmaları ve oluşan değişik-likler şekil 3'de gösterildi.

Resim 11 .b

RESİM 11. 3. olguya ilişkin tedavi öncesi tomografik görüntüler a) sağ b) sol kondil.

Resim 12.b

RESİM 12. 3. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonra tomografik görüntüler a) sağ b) sol kondil.

Resim 13.b

RESİM 13. 3. olguya ilişkin kapanış açıldıktan sonra ağız içi görüntüler.

125

Resim 13,a

Resim 12.a

Page 138: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Temporomandibuler disfonksiyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

ŞEKİL 3. 3. olguya ilişkin tedavi başlangıcı ve kapanış

açıldıktan sonraki sefalometrik filmlerin total ve üst çene lokal çakıştırmaları.

tip olgularda kapanışın açılmasının TMD'ya ve kondilin anteroposteior yöndeki konumuna et-kilerinin değerlendirildiği bir yayına rastlanıla-mamıştır.

Bu bildiride sunulan 1. ve 2. olgular daha önceden tedavi olmuş ve relaps göstermiş olgu-lar olup, şikayetleri öncelikle oklüzal splint uy-gulanarak hafifletilmiş; internal düzensizlikle ilişkili olduğu kabul edilen ve etiyolojik faktör olan maloklüzyonun ortodontik olarak tedavisine yönelinilmiştir.

Keith (13) ve Soldberg (24) TME düzensizlik-lerinde tomografilerin standart eklem grafileri-ne göre üstünlüklerini bildirmişlerdir. Farrar ve McCarty (10) kondil ile fossa arka duvarı ara-sındaki mesafenin 2.4 mm.'den az olduğu durum-larda internal düzensizlikten söz edilebileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu bildiride sunulan her 3 olgunun da uygulama başlangıcındaki tomogra-fik görüntülerinde kondillerin distalde konumla-mış olması klinik muayene ile konulan internal düzensizlik tanısını desteklemiştir. Keith (13), normal bir eklemde maksimum lateral hareketin maksimum açma hareketinin 1/4 olduğunu ve hem sınırlı bir açma hem de sınırlı bir kayma hareketinin varlığının internal düzensizlik gös-tergesi olduğunu; Farrar (9), lateral hareketin sı-nırlı olduğu tarafın karşısındaki eklemin olay-dan sorumlu olduğunu ileri sürmektedir.

TARTIŞMA

Alt çenenin dolayısıyla kondilin distale ko-numlanmasına neden olan derin kapanışın eşlik ettiği internal düzensizlik olan hastaların anti-imflamatuar ve kas gevşetici ilaçlar, fizik ve sı-cak tedavisi, oklüzal splint gibi semptomatik bir uygulamayla mevcut şikayetleri hafifletilebil-mekte, hatta geçici bir süre ortadan kaldırılabil-mektedir (10,13, 14, 24, 25); ancak etiyolojik faktöre yönelik bir tedavinin yapılmadığı vaka-larda TMD belirti ve bulgularında relaps gözlene-bilmektedir (3, 8, 13, 14, 15, 18, 21, 24, 25, 26). Bu nedenle, bu tür olguların etiyolojisinde yer alan üst kesici diş retroinklünasyonları ve/veya ekst-rüzyonlarının ortodontik tedavi mekanikleri ile düzeltilerek, kapanışın açılması (11). yöntemle-rine başvurulması gerekmektedir. Literatürde bu

Bu çalışmada TME'nin internal düzensizliği klinik semptomlar ve tomografi aracılığı ile tes-pit edilmiş, sınıf II bölüm 2 maloklüzyona sahip erişkin bireylerde, üst alveolar yapının aşırı erupsiyonu ve/veya üst kesicilerin retroinklü-nasyonlarının ileri yönde gelişim gösteren alt çenenin arkaya doğru hapsoiması sonucunda or-taya çıkan bu tablonun etiyolojik nedene yöne-lik tedavisinde anterior bölgede kapanışın açı-larak alt çeneye hareket özgürlüğünün sağlanması amaçlanmıştır.

Kapanışın açılması için çeşitli ortodontik tedavi yöntemleri uygulanmaktadır (1,4, 5). Bu çalışmada sabit mekaniklerle segmental olarak kapanış açılmıştır. Sunulan olguların erişkin dö-nemde olmaları, sınıf II maloklüzyona sahip ol-maları, üst ön dişlerinin retrüze ve görünme mik-

126

Page 139: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÜNER, DİNÇER, EROĞLU, SARAÇGİL

tarlarının fazla olması nedeniyle kapanışın üst anterior bölgenin intrüzyonu ile açılması amaç-lanmış ve bu nedenle segmental ark tekniği kul-lanılmıştır. Burstone (4)'a göre sınıf II derin ka-panışın tedavisinde genellikle derin kapanışın posterior dişlerin ekstrüzyonu ile değil de ante-rior dişlerin intrüzyonu ile gerçekleştirilmesi ge-rekmektedir. Bunun posteriorda vertikal yönde ankrajı koruyarak gerçekleştirilmesi ise oldukça zordur. Burstone (4)'un geliştirdiği segmental ark tekniğinin felsefesi doğrultusunda düşük yük/defleksiyon oranına sahip bir tel kullana-rak, görece sabit olan çok hafif kuvvetler uygu-layarak ve stabil bir posterior ankraj ünitesi oluşturarak seviyelendirme öncesinde derin ka-panışın anterior dişlerin intrüzyonu ile açılması mümkün olabilmektedir. Bu sofistike teknik ile uzayın üç yönünde anterior ve posterior seg-mentler arasında maksimum kontrol sağlanabil-mektedir (4). Uygulanan intrüzyon arkının dizay-nı ve uygulanma noktası kesici dişlerin antero-posteior yöndeki konumlarına bağlıdır. Bu bildi-ride sunulan olgularda intrüzyon arkı üst orta kesici dişlerin medialinden, toplam 80 gr kuvvet uygulayacak şekilde stabilizasyon arkına bağlanmıştır (4). İntrüzyon arkının anterior seğ-mende tatbik edildiği nokta anterior dişlerin di-renç merkezinin önünden kuvvet uyguladığından kesici dişlerde intrüzyonla birlikte protrüzyon da sağlanmıştır. Böylece, dişlerin görünme mikta-rının azalmasının yanısıra ideal dudak desteği de sağlanmış ve profilde düzelme gözlenmiştir. Olguların sefalometrik çakıştırmalarında da göz-lendiği gibi uygulanan teknikle kapanış poste-rior dişlerin ekstrüzyonları ile değil, istenilen şe-kilde anterior dişlerin intrüzyonları ile açılmıştır (Şekil 1, 2 ve 3).

Sabit mekaniklerle kapanışın açılması so-nucunda hem hastanın şikayetleri ortadan kalk-mış hem de tomografik görüntülerde distalde konumlanan kondilin konsantriğe yakın bir ko-num kazandığı gözlenmiştir. İdealde kondilin kon-santrik konumda olması gerektiği ileri sürüle-mez (20). Ancak, bu bildiride sunulan olgularda TMD belirti-bulgularının kaybolması, kapanışın açılması sonucu kondilin daha konsantrik (ön-de) ve alt çenenin daha ileride konumlanmasına bağlı olarak distal baskının ortadan kalkması ile açıklanabilir.

TEŞEKKÜR

Bu vakaların tedavilerinde maddi destek ve-ren Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kuru-mu (TÜBİTAK) NATO SES Programına teşekkür ederiz.

K A Y N A K L A R

1. Barton, K.A.: Overbite Changes in the Begg and Ed gewise Techniques, Am. J. Orthod., 6 2 : 48-55, 1972.

2. Bell, W.H., et. al.: Muscular Rehabilitation After Orthognathic Surgery. Oral Surg., Oral Med. Oral Path., 56 : 229-235, 1983.

3. Bıodley, F.P.: Conservative Treatment for TMJ Pain Dysfunction, British J. Oral and Maxillofac. Surg., 25 : 125-137, 1987.

4. Burstone, C.R.: Deep Overbite Correction by Instru- sion, Am. J. Orthod., 72: 1-22, 1977.

5. Cadman, G.R.: A vade mecum for the Begg Techni que : Treatment Procedures, Am. J. Orthod., 67 : 601-624, 1975.

6. Christensen, V.L., Ziebert, G.J.: Effects of Experi mental Loss of Teeth on the TMJ, J. Oral Rehab., 13 : 587-598, 1986.

7. Cleall, J.F., BeGole, E.A.: Diagnosis and Treatment of Class II Division 2 Malocclusion, Angle Ortho- dont., 52 : 41-60, 1982.

8. Eliasson, J., Isaacson, G.: Radiographic Signs of Temporomandibular Disorders to Predict Outcome of Treatment, J. Craniomand. Disord. Facial-Oral Pain, 6 : 281-287, 1992.

9. Farrar, W.B.: The TMJ Dilemma, J. Alabama Dental Association, 63: 19-26, 1979.

10. Farrar, W.B., McCarty, W.L.: Inferior Joint Space Artrography and Characteristics of the Condylar Paths in Internal Derangements of the TMJ, J. Prost- het. Dent., 41 : 548-555,1979.

11. Graber, T.M., Swain, B.F.: Orthodontics Current Prin ciples and Techniques, The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1985.

12. Hitchcock, H.P.: The Cephalometric Distinction of Class II Division 2 Malocclusion, Am. J. Orthod., 69 : 447-454, 1976.

127

Page 140: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Temporomandibuler disfonksiyon G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

13. Keith, A.D.: Surgery of the TMJ, Blackwell Scientific Publications, London, 1988.

14. Keskin, A., Öztürk, A.: Resiprocal Clicingli TME Te davisinde Öne Konumlandırıcı Splintlerin Etkinliğinin Araştırılması, Türk Ortodonti Derg., 5: 153-157, 1992.

15. McCarty, G.J.: Plastic Surgery, vol. 2, part I, The Face, W.B. Saunders Co.. Philadelphia, 1990.

16. McLaııghlin, R.P.: Malocclusioti and the TMJ : An his torical Perspective, Angle Orthodont., 58: 185-191, 1988.

17. Moloney, F., Haward, A.J.: Internal Dearangements of the Temporomandibular Joint III. Anterior Reposi tioning Splint Therapy, Australian Dental Journal, 31 : 30-36, 1986.

18. Okeson, P.J.: Management of TMJ and Occlusion, Mosby Co., St. Louis, 1989.

19. Parker, M.W.: A Dynamic Model of Etiology in Tem poromandibular Disorders, J. Am. Dental Assoc, 120 : 283-290, 1990.

20. Pullinger, A.G., Soldberg, K.W.: Relationship of Man- dibular Condyl Position to Dental Occlusion Factors in an Asymptomatic Population, Am. J. Orthod., 91 : 200-206, 1987.

21. Randlogh, S.C., Green, S.C., Perry, T.H.: Conservative Managment of Temporomandibular Joint: A Post- treatment Comparison Between Patients From Uni versity Clinic and From Private Practice, Am. J. Ort hod. Dentofac. Orthop., 98 : 77-82, 1990.

22. Ricketts, R.M.: Laminography in the Diagnosis of Temporomandibular Joint Disorders, J. Am. Dent. Assoc, 46 : 620-648, 1953.

23. Schawatz, H.C., Kendrick, K.W.: Internal Derange ments of TMJ Description of Clinical Syndromes, Oral Surgery, 58 : 24-29, 1984.

24. Soldberg, K.W., Clare, T.G.: Temporomandibular Joint Problems, Quintessence Publishing Co., Ing., Chicago, 1980.

25. Tallents, H.R., Katzberg, W.R., Macher, J.D., Robert, A.C.: Use of Protrusive Splint Therapy in Anterior Disc Displacement of the TMJ : A 1 to 3 year follo wing, J. Prosthet. Dent., 63: 336-341, 1990.

26. Tallents, H R., Catania, J., Sommers, E.: Temporoman dibular Joint Findings in Pediatric Populations and Young Adults : A Critical Review., Angle Orthodont., 61 : 6-16, 1991.

27. Thompson, J.R.: Abnormal Function of the Temporo mandibular Joints and Related Musculature, Ortho dontic Implications, Part II, Angle Orthodont., 56 : 181-195, 1986.

28. Tucker, M., Thomas, P.M.: Temporomandibular Pain and Dysfunction in the Orthodontic Surgical Patient: Rationale for Evaluation and Treatment Sequencing, Int. J. Adult Orthod Orthognath. Surg., 1 : 11-22, 1986.

29. Weinberg, L.A.: The Etiology Diognosis and Treat ment of Dysfunction : Pain Syndrome, J. Prosthet. Dent., 43 : 58-70, 1980.

128

Page 141: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 129-132, 1994

DİŞ DİZİSİNDE SÜRMÜŞ KOMPLEKS ODONTOMA

(BİR OLGU NEDENİYLE)

Dr. İ. Levent ARAL*, Dt. Damla TOKGÖZ*, Doç. Dr. Tülin OYGÜFT

Ö Z E T

Bu makalede, 22 yaşında erkek hastada, sol üst çene molar bölgede erüpsiyona uğramış bir kompleks odontoma olgusu sunulmuş ve litera-türdeki benzer olgularla tartışması yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler : Kompleks odontoma, Erüpsiyon.

SUMMARY An Erupted

Complex Odontoma In Dental Arc

In this paper, an erupted complex odontoma case in left posterior maxilla is presented and discussed with previously reported cases.

Key Words : Complex Odontoma, Eruption.

GİRİŞ

Odontomalar çenelerde görülen tüm odon-tojenik tümörlerin % 22'sini oluştururlar. W.H.O. sınıflandırılmasına göre kompleks ve kompaund olmak üzere iki gruba ayrılırlar (1,2).

Odontomalar genellikle kemik içinde semp-tom vermeden bulunurlar ve bu tümörlerin tanı-sı çoğu zaman rutin olarak çekilen röntgenlerle konulur (1, 3, 4).

Odontomanların bir diş gibi erüpsiyona uğ-ramaları ise çok ender olarak görülebilmekte-dir (1).

Bu makalede üst çene posterior bölgede erüpsiyona uğramış bir kompleks odontoma ol-gusu sunulmuştur.

şişlik varlığı şikayeti ile başvurdu. Hastanın alı-nan anemnezinde; soy ve özgeçmişinde önemli bir bulgu saptanmadı. Hasta 1,5 yıl önce ilgili bölgedeki ağrı nedeniyle özel bir dişhekimine başvurduğunu ve dişhekiminin durumu yirmi yaş dişinin sürmesi olarak değerlendirdiğini ancak kitlenin o günden bu yana giderek büyüdüğünü belirtti. Hastanın ağız içi muayenesinde üst sol 2. ve 3. büyük azı dişlerinin dışında tüm dişle-rinin mevcut olduğu ve üst sol 1. büyük azı dişi-nin distalinde sarı, gri renkli kemik sertliğinde bir kitle ve komşu yumuşak dokularda irritasyon varlığı saptandı (Resim 1, 2).

Alınan panoramik radyogramda ilgili bölge-de yaklaşık 2,5x3 cm. boyutlarında iyi sınırlan-mış radyoopak bir lezyon, gömülü üst sol 3. bü-yük azı ve üst sol 1. büyük azı dişinin distal kö-kü boyunca oluşmuş rezorbsiyon saptandı; üst sol 2. büyük azı dişi radyogramda izlenemedi (Resim 3).

22 yaşındaki erkek hasta A.Ü., 17.6.1993 ta-rihinde G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı kliniğine, sol üst molar bölgede ağrı ve sert bir

G.Ü. Dişhek. Fak. Â.D.ÇİH. ve Cer. Â.B.D. Araş. Gör. G.Ü. Tıp Fak. Patoloji A.B.D., Öğretim Üyesi.

129

OLGU RAPORU

Page 142: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

r Diş Üzerinde Sürmüş Kompleks Odontoma G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

RESİM 1. Kitlenin ağız içi görünümü.

Hastaya klinik ve radyolojik bulgular doğ-rultusunda kompleks odontoma ön tanısı konul-du. Hastaya operasyona alınmadan 24 saat ön-ce 2x1 İ.M. Klindamisin 600 mg. (Klindan 600 mg. Bilim liaç ve Tic. A.Ş.) antibiotik verilerek 5 gün bu antibiotiğe devam edildi. Hasta lokal anestezi altında operasyona alındı. Komşu yu-muşak dokuların dekolasyonunu takiben kitle ele-vasyon ile kolayca çıkartıldı. Üst 2. büyük azı dişinin kitlenin içinde ve ona yapışık olduğu ve kitle ile birlikte çıktığı gözlendi. Operasyona gö-mülü 3. büyük azı dişinin çıkartılması ile devam edildi. Distal kökünde rezorbsiyon görülen üst sol 1. büyük azı dişi çekildi (Resim 4). Yara böl-gesi antibiotikli rulo tampon konularak sekonder iyileşmeye bırakıldı. Hastaya sulu diyet ve ağız gargarası önerildi ve 48 saat sonra tampon çı-kartıldı. Operasyondan 1 hafta sonra yapılan kontrolde yara yerinin komplikasyonsuz iyileştiği ve 3. haftanın sonunda epitelizasyonun tümüyle tamamlandığı görüldü.

RESİM 2. Kitlenin ağız içi görünümü. RESİM 4. Operasyon materyalinin görünümü.

RESİM 3. Kitlenin radyolojik görünümü.

Operasyon materyalinin G.Ü. Tıp Fakültesi Pataloji Anabilim Dalı'nda yapılan incelenmesin-de; Tüm kitlenin yer yer globüler, daha çok tü-büler yapıda dentin, sement ve osteosement tar-zında abortif yapıdan oluştuğu izlendi. Enemal alanları irregülerdi ve diğer sert dokular arasın-da boşluklarda temsil olmaktaydı, bazı enamel boşluklarında arta kalmış enamel matriks gö-rüldü. Materyalin periferinde kalın plak birikimi ve hemen plağa komşu dentin sahalarında mik-

130

Page 143: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ARAL, TOKGÖZ, ÖYGÜR

roorganizmaların dentinal tübülleri içindeki in-vazyonu görüldü (Resim 5). Histopatolojik tanı kitlenin ön tanısıyla uyumlu olarak kompleks odontoma olarak konuldu.

RESİM 5. Kompleks odontamanın histopatolojik görünü-mü (x 40 hemotoksileneosin).

TARTIŞMA

W.H.O. sınıflandırılmasına göre kompleks ve kompaund odontoma olarak iki gruba ayrıla-rak incelenen odontomalar, çenelerde görülen tüm odontojenik tümörlerin % 22'sini oluşturur-lar (1,2).

Odontojenik dokuların normal ilişkide diş benzeri bir yapı oluşturmaları ile kompaund odontomalar, düzensiz kitleler oluşturmaları so-nucu ile kompleks odontomalar meydana gelir (1,2,4).

Or ve Yücetaş'ın yayınladıkları ve 49 odon-toma olgusunun incelendiği araştırmalarında bu olguların % 59,2'sinin kompaund % 40,8'inin ise kompleks odontoma olduğu ve kompleks odontomaların % 45'inin maksilla % 55'inin ise mandibulada lokalize olduklarını bildirmişlerdir. Yine aynı araştırmada kompaund odontomaların % 55,2' oranında erkeklerde, % 44,8 oranında kadınlarda, kompleks odontomaların ise % 60 oranında erkeklerde, % 40 oranında ise kadınlar-da görüldüğünü bildirmişlerdir. Kompleks odon-toma için ortalama yaş 22,9 olarak verilmiştir (5).

Kaugers ve arkadaşlarının yayınladıkları ve 351 odontoma olgusunun analizinin yapıldığı di-ğer bir araştırmada ise odontomaların % 53,6 oranında yaşamın 2. dekadında, % 19,6 oranın-da 3. dekadda, % 7,4 oranında 4. dekadda ve % 3,9 oranında da yaşamın 5. dekadında oluştuk-ları bildirilmiştir (6).

Bizim olgumuzda da hastanın yaşı literatür-de bildirilen ve en fazla oranda odontomaların görüldüğü 20-30 yaş arasındadır.

Klasik bilgilerde odontomaların sıklıkla gö-mülü dişlerle ilişkili olduğunu bildirmiştir (7). Bizim olgumuzda da kompleks odontomanın gö-mülü 3. büyük azı dişi ile birlikte oluşu klasik bilgilerle uygunluk göstermektedir.

Yamalık ve arkadaşlarının yayınladıkları ve 10 odontoma olgu analizinin yapıldığı bir araştır-mada bu odontomalardan 9'unun kompaund 1*1-nin ise kompleks odontoma olduğu bildirilmiştir (8). Yamalık ve arkadaşlarının araştırmalarında saptanan kompleks odontoma olgusunun sol üst 2. büyük azı dişinin distalinde erüpsiyona uğramış şekilde lokalizasyonu bizim olgumuzla anatomik lokalizasyon ve sürmesi açısında ben-zerlik göstermektedir. Ancak bizim olgumuzda farklı olarak üst sol 3. büyük azı dişinin gömülü ve üst sol 2. büyük azı dişin kitlenin içinde olu-şu dikkat çekmekteydi.

Gömel ve Seçkin ise üst sağ 1. büyük azı dişinin distalinde sürmüş bir kompleks odonto-ma olgusu bildirmişlerdir (9).

Klasik bilgiler odontomaların sınırlı da olsa bir büyüme potansiyeline sahip olduklarını ve özellikle de kompleks tiplerinin kemikte ekspan-siyona neden olabilecek boyutlara kadar ulaşa-bildiklerini belirtmektedir (10).

Bizim olgumuzdaki kompleks odontoma da

göstermiş olduğu bu büyüme potansiyeli açısın-dan klasik bilgilerle uygunluk göstermektedir.

Bhaskar odontomaların çok ender olarak bir diş gibi erüpsiyona uğrayabildiklerini bildirmiştir (1). Literatür bilgileride bu görüşü destekli-yecek kadar az sayıda sürmüş kompleks odon-

131

Page 144: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Diş Üzerinde Sürmüş Kompleks Odontoma G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

torna olgusu bildirmektedir. Bu açıdan bakıldığın-da olgumuzun ilginç olduğu düşünülmektedir.

Odontomalar çoğu zaman semptom verme-den uzun süre kemik içinde kalır ve tanıları da genellikle yapılan rutin radyografik incelemeler ile konulur (1, 3, 4). Kompleks odontomaların radyolojik görüntüsünün ayırıcı tanısında fokal skleroze osteomyelitis, ossifying fibroma ve osteoma gibi radyoopak lezyonlar dikkate alın-malıdırlar (10).

Kompaund odontomalar sıklıkla çenelerin anterior bölgelerinde lokalize olurken, kompleks odontomalar çenelerin posterior bölgelerinde lokalize olurlar (3, 5, 11, 12). Bizim olgumuzda kompleks odontomaların literatürde bildirilen lo-kalizasyonu ile uygunluk göstermektedir.

Odontomaların tedavilerinde cerrahi yakla-şım önerilen tek tedavi yöntemidir. Bu tümörler kapsüllü olduklarından hem kolaylıkla enüklüe edilirler ve hemde cerrahi sonrasında nüks eği-limi göstermezler (12).

Yukarıda belirttiğimiz gibi odontomalar tüm çene tümörleri içerisinde % 22 gibi büyük sa-yılabilecek bir oranda görülebilmektedir. Diğer taraftan bu tümörlerin kemik içinde uzun süre semptom vermeden kalabildikleri ve rutin rad-yografik tetkikler esnasında teşhis edilebilme-leri ve ayrıca nadirde olsa bizim olgu raporu-muzda belirttiğimiz gibi büyük boyutlara ulaşa-rak sürmesi ve sürdükten sonrada ağız içinde bir diş gibi plak oluşumlarına ve mikroorganiz-maların hücumuna uğrayarak çevre dokulara za-rar vermesi mümkündür. Literatür bilgileri odon-tomaların rezorbsiyon ya da deformasyon şek-linde komşu ve gömülü dişlere zarar verebile-ceklerini bildirmektedir (13).

Bizim olgumuzda hastanın diğer tüm 3. bü-yük azı dişlerinin sürmüş ve ağızda ideal deni-lebilinecek bir oklüzyonda yerlerinde olmasına rağmen üst sol 3. büyük azı dişinin olası müm-kün bir sürmesinin de mevcut kompleks odon-toma tarafından engellendiği ve sol 2. büyük azı dişinin kitlenin içinde kalması ve üst sol 1. bü-yük azı dişinin bukkodistal kökündeki rezorbsi-yonda literatür bilgileri ile uygunluk göstermek-tedir.

Bu olgu raporumuz bu gibi tümörlerin müm-künse erken teşhislerinin yapılması ve özellikle rutin radyografik incelemelerin ne kadar önem arzettiği aksi takdirde kompleks odontomaların komşu dokular ve çevrelerine verebilecekleri olası zararları önleyebilmek açısından önem arz etmektedir.

K AY N AK L A R

1. Bhaskar, S.N.: Synopsis of Oral Pathology, 6. ed. The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1981.

2. Günhan, O.: Odontojenik tümörlerin sıklıkları, dağı lımları ve morfolojik yeni tanı kriterlerinin araştı rılması. Doktora Tezi, Ankara, 1985.

3. Alves, H., Fuchs, R.: Odontoma und ihre begleiter- scheinungen. Dtsch. 2. Mund. Kiefer Gesichts. Chir., 10 : 130, 1986.

4. Wood, N.K., Goaz P.W.: Differential Diagnosis of Oral Lesions. 2. ed. The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1980.

5. Or, S., Yücetaş, Ş.: Compaund and complex odonto- mas., Int. J. Oral and Maxillofac. Surg., 16 : 596-599, 1987.

6. Kaugers, E.G., Miller, E., Michael, Abbey, M. Louis, Va Dichmound : Odontomas., Oral Surg. Oral Med., Oral Pathal., 6: 172-176, 1989.

7. Shafer W.G.. Hine, M.K., Levy, B.M.: A Textbook of Oral Pathology. 4. ed. W.B. Saunders, Philadelphia, 1983.

8. Yamalık, M.K., Alpaslan, G., Oygür, T., Alasya, D.: Odontomalar (10 olgu analizi). H.Ü. Dişhekimliği Fa kültesi Dergisi, 12(2): 117-120, 1988.

9. Gömel, M., Seçkin, T.: An erupted odontoma (Case report). J. Oral Maxillofac, Surg., 47: 999-1000, 1989.

10. Rsgezi & Sciubba : Oral Pathology. Clinical Patholo gic Correlations. W.B. Saunders Comp., Chap., 11, 1989.

11. Sass, T., Khoury, F.: Zusammengesetzte odontome in verbinbung mit retention und aplasie blebender zaehne. Dtsch. Z. Mund-Kiefer-gesicts Chir., 9 : 416, 1935.

12. Tahsinoğlu, M., Çöloğlu, S., Erseven, G.: Odontojen Tümörler. 1. baskı, Bozak Matbaası, İstanbul, 1985.

13. Morning, P.: Impacted teeth in relation to odonto mas. Int. J. Oral Surg., 9 : 81, 1980.

132

Page 145: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 133-137, 1994

-s

MULTİPL ÇENE KİSTİ SENDROMU ■

(Bir Olgu Nedeniyle)

.

Şevket ÖZKAL,* Tuncer ÖZEN**, Yaşar GÛNER'**, Yavuz S. AYDINTUĞ**"* Kemal KARAKUR'JMER*****

Ö Z E T

Multipl çene kisti sendromu (Gorlin sendro-mu; bazal hücreli nevus sendromu) otozomal dominant karakterle geçen kalıtımsal bir hasta-lıktır. Bu sendromun belirgin özellikleri; multipl odontojenik keratokistler, mandibular progna-tizm, supra ortibal sırtların belirginliği, frontal ve parietal şişkinlik, yüksek arklı damak, yarık damak, yarık dudak, kaburgalarda çatallama ile vertebra anomalileri gibi iskeletsel anomaliler, multipl bazal hücreli karsinomalar, palmar ve plantar diskeratoz ve iyi huylu dermal kistler gi-bi cilt anomalileri, hipertelorizm, internal şaşı-lık ve konjenital körlüğü içerebilen oftalmolojik bozukluklar, nörolojik anomaliler ile birlikte ka-dın hastalarda over kistleri, erkeklerde hiogo-nadizm gibi seksüel bozukluklardır.

Bu olgunun sunulmasından amaç; teşhisi ve tedavisi yönünden tartışılmaya değer özellik-leri bulunan bir hastadaki multipl keratokistleri sunmak ve hastayı birçok yönden etkileyip kli-nik olarak ilginç özellikler ile ortaya çıkan mul-tipl çene kisti sendromunu tartışmaktır.

Anahtar Kelimeler : Multipl çene kisti sen-dromu, Gorlin sendromu, Bazal hücreli nevus sendromu, Odontojenik keratoksit.

SUMMARY

Multipl Jav Cyst Syndrome (Case Report)

Multipl jaw cyst (Gorlin's syndrome; ba-sal cell nevus syndrome) is a hereditary condi-tion transmitted by a autosomal dominant trait. There are characteristic components in the syn-drome; skeletal anomalies, including multiple odontogenic keratocysts, mandibular progna-tizm, well-developed supra orbital ridges, fron-tal and parietal bossing, high arched palate, cletf palate and lip, and rib and vertebral ano-malies; cutaneous anomalies, including mul-tipl basal cell carcinomas, palmar and plantar dyskeratosis, and benign dermal cysts; ophthal-mologic anomalies, including hypertelorism, in-ternal strabismus, and congenital blindness; neurologic anomalies, including congenital hyd-rocephalus, and calcification of the falx cerebri; and sexual anomalies, including ovarian cysts in females, and hypogonadism in male.

The purpose of this report is that presen-ting the multiple jaw cyst syndrome in one of our patients which has peculiar characteristics for diagnosis and treatment, and discussing the multiple jaw cyst syndrome which showed its self clinically indistinctive ways by effecting to the patient's health.

Key Words : Multiple jaw cyst syndrome, Gorlin's syndrome, Basal cell nevus syndrome, Odontogenic keratocyst.

GATA Dişhek. Bil. Merk. Haydarpaşa Diş Servisi. Yrd. Doç. Dr. GATA Dişhek. Bil. Merkz. Oral Diagnoz ve Radyo-loji B.D. Yrd. Doç. Dr

GATA Dişhek. Bil. Merk. Diş ve Ağız Cerr. B.D. Dt. GATA Dişhek. Bil. Merk. Diş ve Ağız Cerr. B.D., Doç. Dr. GATA Dişhek. Bil. Merk. Oral Diagnoz ve Radyo-lojisi. B.D., Doç. Dr.

133

Page 146: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Multipl Çene Kisti Sendromu G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

GİRİŞ

Genel olarak çene kistleri, özellikle de odon-tojenik kistler dişhekimlerinin sık karşılaştığı patolojik oluşumlar olarak önem taşırlar. Odon-tojenik keratokistler ise klinik ve histolojik özel-likleri nedeniyle dikkati çekmektedirler. Multipl odontojenik keratokistler de bazal hücreli ne-vus sendromunun, diğer bir yaygın isimlendiri-lişi ile Gorlin sendromunun veya multipl çene kisti sendromu olarak tanınan sendromun iyi bilinen bir özelliği olmaktadır (1-11).

Multipl çene kisti sendromu otozomal do-minant karakterle geçen kalıtımsal bir hastalıktır (3, 11). Gorlin ve Goltz isimli araştırıcılar ta-rafından tarif edildikten sonra değişik belirti-leri ortaya konulmuştur (2, 4, 5, 11). Bunlar; mul-tipl odontojenik keratokistleı, mandibular prog-natizm, supraorbital sırt belirginliği, frontal ve temporal şişkinlik, yüksek farklı damak, yarık dudak, yarık damak, kaburgalarda çatallanma ile vertebra anomalileri gibi iskeletsel anomaliler, bazal hücreli deri lezyonlar;, multipl bazal hüc-reli kanserler, palmsr ve plantar diskeratoz ve iyi huylu dermal kistler gibi cilt anomalileri, hi-pertelorizm, internal şaşılık ve konjenital körlü-ğü içerebilen oftalmolojik bozukluklar, konjeni-tal hidrosefali, falks serebri kalsifikasyonu ola-rak belirtilen nörolojik anomaliler ile birlikte ka-dın hastalarda over kistleri, erkeklerde hipogo-nadizm gibi seksüel bozukluklardır (4, 5, 6, 11).

Bu yazımızda teşhis ve tedavisi açısından tartışılmaya değer özellikleri bulunan bir hasta-daki multipl keratokistler sunulmuş ve multipl çene kisti sendromu tartışılmıştır.

OLGU RAPORU

GATA Dişhekimliği Bilimleri Merkezi'ne sağ ve üst üçüncü büyük azı dişinin çevresinden kötü kokulu sıvı geldiği şeklindeki şikayeti ile başvuran 17 yaşındaki erkek hastadan (Protokol No.: 3012) alınan panoramik radyogramda man-dibula ve maksillanın çeşitli yerlerine dağılmış multipl kistik sahalar tespit edildi. Bunlar gö-mülü üçüncü büyük azı dişlerinin etrafındaki rad-yolüsent sahalar, alt çene sol yan kesici ve kö-

pek dişlerinin arasındaki patolojik oluşum ve sağ maksiller sinüste göz tabanında lokalize olan küçük azı dişinin etrafında tüm maksiller sinüsü kapsayan patolojik oluşum idi (Resim 1).

RESİM 1. Hastanın panoramik radyogramında maksilla ve

mandibulanın çeşitli yerlerine dağılmış patolojik oluşumlar.

Ekstra oral muayenede hafif mandibular prognatizm ve supraorbital sırtın belirginliği gözlendi (Resim 2). Hastada hafif oküler hiper-telorizm vardı. Ciltte seboreit dermatit ve mul-tipl bazal hücreli lezyonlar tespit edildi. Diz ek-lemindeki iskeletsel düzensizlik de dikkat çekici düzeydeydi (Resim 3,4,5).

RESİM 2. Multipl keratokist tespit edilen hastadaki hafif

mandibular prognatizm.

134

Page 147: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

T

Cilt 11, Sayı 2 ÖZKAL, ÖZEN, GÜNER, AYDINTUĞ, KARAKURUMER

RESİM 3. Hafif oküler hipertelorizm ve seboreik dermatit.

Cerrahi kurallar içerisinde belirli aralıklarla maksilla ve mandibuladaki kistik oluşumların enükleasyonu yapıldı. Ayrıca maksiller sinüste-ki gömülü diş etrafındaki kist ile birlikte çıkarıl-dı (Resim 6). Patolojik tetkiklerde çıkarılan bü-tün kistik oluşumlar keratokist olarak bildirildi (Patoloji Protokol No.: 8805/92, 8582/82, 9053/ 92, 3361/93).

RESİM 6. Maksiller sinüsten çıkarılan diş ve çevresindeki

odontojenik keratokist.

Hastanın alınan panoramik radyografında daha önce enükleasyonu yapılan bölgelerde iyi-leşmenin tam olduğu izlendi (Şekil 7). Hasta da-ha sonra takibe alındı.

RESİM 4. Ciltte bazal hücreli lezyonlar.

RESİM 5. Diz eklemindeki düzensizlik.

7

Page 148: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

RESİM 7. Panoramik radyogramda tedavisi yapılan bölge-lerde görülen iyileşme.

135

Page 149: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Multipl Çene Kisti Sendromu G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

TARTIŞMA

Odontojenik kist vakalarıyla sık karşılaşılır-sa da multipl çene kistleri olan vakalar nadir görülmektedirler (4, 7).

Multipl çene kistlerinde multipl odontoje-nik keraktokist olarak tanımlanan vakalar ise multipl çene kisti sendromunun en sık rastlanı-lan bulgusunu gösterdikleri için özel önem ta-şırlar (1,3).

Ayrıca başlıbaşına odontojenik keratokist-ler diğer odontojenik kistlerden farklı histopa-tolojik klinik özellik göstermeleriyle de daima dikkat çekmişlerdir (3, 8, 9, 14). Keraktokist te-rimi aslında histopatolojik bir tanımlamadır. Ke-ratokist epitel duvarı histopatolojik olarak di-ğer kistlerden daha düzgün, rete pegler içerme-yen ve daha ince çok katlı yassı epitelle örtülü-dür. Epitel yüzeyinde keratizine ve parakerati-nize tabaklar vardır. Kist kavitesi içerisinde sık-lıkla keratin bulunur ve iltihabi hücre infiltras-yonu nispeten daha azdır (4, 7,9). Fakat kerato-kistler yalnızca histopatolojik farklılıkları yönün-den değil cerrahi tedaviden sonra yüksek oran-da nüks etmeleri nedeniyle de klinik olarak önemlidirler. Bu yüzden operasyon öncesi, ihti-mali ve ayırıcı tanıları da önem kazanır (4, 9). Keratokistlerdeki yüksek nüks oranını önlemek için modifiye cerrahi uygulamalar gerekir. Yal-nızca enükleasyon keratokistlerin tedavisi için yeterli değildir. Kavitenin agreziv küretajı da ya-pılmalıdır (5, 8, 9, 15). Bizde keratokist ön tanısı koyduğumuz olgumuzda kistlerin sadece enük-leasyonu ile yetinmedik agreziv küretajı da ger-çekleştirdik.

Hastamızda olduğu gibi multipl keratokist-le karşılaşılan vakalarda multip çene kisti sen-dromu ihtimali tanısı daima gözönünde bulun-durulmalıdır. .

Bu olgular habis tümör bulunma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle ayrıntılı olarak araştı-rılmalı ve hastanın belirli aralıklarla takibine de devam edilmelidir (4,12).

Multipl çene kisti sendromu kesin tanısı ko-nulan vakalar ile sendromun tanımlanamadığı va-

kalardaki odontojenik keratokistlerin klinik ve histolojik özellikleri de karşılaştırılmıştır. Brow-ne (14). bunlar arasında herhangi bir belirgin farklılık bulunmadığını bildirmiştir. Woolgar ve arkadaşları (6) ise sendromlu ve sendromsuz hastalarda klinik ve histolojik yönden odontoje-nik keratokistlerin farklılıklarının olduğunu fa-kat bu farklılıkların yalnızca derece farkı oldu-ğunu, böylelikle ayrımda herhangi bir çizgi or-taya konulamayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca multipl çene kisti sendromuna neden olan ge-netik bozukluk tam olarak belirlenemedikçe ko-nunun bütünüyle açığa çıkamayacağı da vurgu-lanmıştır.

Bizde sunduğumuz vakada sendroma uygun olarak multipl odontojenik kistler tespit ettik. Hastanın yüz görünümü ise sendrom için ka-rakteristik olan özellikleri taşıyordu. Hafif man-dibular prognatizm, supraorbital sırtın belirgin-liği ve hafif oküler hipertelorizm vardı. İskejet-sel düzensizlikler ile deri lezyonları da dikkat çe-kici idi. Hastada tedavisi yapılan odontojenik kistler de iyileşme gözlendi ve hasta halen ta-kip edilmektedir.

K A Y N A K L A R

1. Dominguez, F.V., Keszler, A.: Comparative study of keratocysts, associated and non-associated with ne- void basal cell carcinoma syndrome. J. Oral Kathol., 17: 39-42. 1988.

2. Gornii, R.J., Goltz, R.W.: Multiple nevoid basal cell epithelioma, jaw cysts and bifid rib. A syndrome. N. Engl. J. Med., 262 : 908-914, 1960.

3. Karniye, Y., Narita, H., Yamamoto, I., Kameyama, Y., Maeda, H., Nekana, S.: Familial odontogenic kerato cysts. Int. J. Oral. Surg., 14: 73-80, 1985. ,

4. Kay, L.W., Laskin, D.M.: Cysts of the jaws and oraf facial soft tissues. In: Laskin DM. Oral and maxillo- facial surgery, Vol. Two, The Mosby Co., St. Louis, 427-487, 1985.

• ' ■ S > % ■ . : • ■ . : 5. Lovin, J.D., Talario, C.L., Wegert, S.L., Gaynor, L.F.,

Sutley, S.S.: Gorlin's syndrome with associated odontogenic cysts. Pediatr. Radiol., 21 : 584-587, 1991.

136

Page 150: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 ÖZKAL, ÖZEN, GÜNER, AYÛINTUĞ, KARAKURUMER

6. Woolgar, J.A., Rippin, J.W., Browne, R.M.: The odon togenic keratocysts and its occorence in the nevoid basal cell carcinoma syndrome. Oral. Surg., Oral. Med., Oral Pathol., 64 : 727-730, 1987.

7. Killey, H.C., Kay, L.W., Seward, G.R.: Benign cystic lesions of the jaws, their diagnosis and treatment. Third ed. Churchill Livingstone Edinburg, London, 1977.

8. Ahlfors, E., Larsson, A., Sjögren, S.: The odontogenic keratocyst: A benign cystic tumor. J. Oral., Maxillo- fac. Surg., 42 : 10-19, 1984.

9. Hodgkinson, D.J., Woods, J.E., Dahlin., D.C., Tolman, D.E.: Keratocysts of the jaw. Cancer., 41 : 803-813, 1978.

10. Moss, K.F., Rennie, S.J.: Squamous cell carcinoma arising in a mandibular keratocyst in a patient with Gorlin's syndrome. British Journal of Oral and Maxill-ofacial Surgery., 25 : 280-284, 1987.

11. Mustaciuolo, V.W., Brahney, C.P., Aria, A.A.: Recurr ent keratcysts in basal cell nevus syndrome : Review of the literature and report of a case. J. Oral. Maxillo- fac. Surg., 370-873. 1989.

12. Sevin, K., Kutlu, N., Yenidünya, M.O.: Gorlin Goltz sendromu. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 16(3) : 523-525, 1989.

13. Shafer, W.G.. Hine, M.K., Levy, B.M.: A Textbook of Oral Pathology. W B. Saunders Co., Philadelphia, 1974.

14. Browne, R.M.: The odontogenic keratocyst. Brit. Dent. J., 131 : 249-259, 1971.

15. Flynn, T.R., Lieblich, S.E., Topazian, R.G.: Odontoge nic cyst and tumors. In: Keith D.A. Atlas of Oral and Maxillofacial Surgery. W.B. Saunders So., Philadel phia., 87-11, 1992.

137

Page 151: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,
Page 152: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI, Sayı 2, Sayfa 139-143, 1994

BİR OLGU NEDENİ İLE PARÇALI OBTURATOR YAPİMİ

Hüseyin YAZICIOĞLIP, Suat YALUĞ'*, Özlem TURGUT"

Ö Z E T

Üst çenedeki defektler hangi sebeple olur-sa olsun hastalarda fonksiyon, estetik ve fonas-yon bozukluğuna neden olur. Küçük defektli va-kalarda obturatörlerin ağıza yerleştirilmeleri ko-lay olurken, büyük defektlerde güçlüklerle kar-şılaşılmaktadır.

Bu makalede, ağıza tek parça halinde yer-leştirilmesinin imkansız olduğu, büyük üst çene defektli bir hastada hassas bağlantılı parçalı ob-turator yapımı anlatılmıştır.

Anahtar Kelimeler : Parçalı protezler, ob-turatörler, hassas bağlantılar.

SUMMARY

A Case Report: Fabrication of A Sectional Obturator

Maxillary defects compromise function, esthetics and phonetics of the patients. In ca-ses with small defects it's easy to insert the obturator in to mouth whereas that is diffucult in large defects.

In this report, fabrication of a sectional ob-turator with precision attachment has been pre-sented for a patient whose mouth wasn't sui-table for inserting unique sectional obturator because of the largeness of the defect.

Key Words : Sectional prosthesis, Obtura-tors, Precision attachments.

GİRİŞ

Uzun yıllardan beri defektlerin tedavisi pro-tetik yöntemlerle yapılmaktadır. Tarihte ilk ob-turator Ambrais Pare'ye aittir. O günden bu ya-na obturator yapım teknikleri ve materyallerin-deki gelişmeler gün geçtikçe artmaktadır (3).

Üst çenede kalıtımsal, patolojik veya trav-matolojik nedenlere bağlı olarak defektler ol-makta, bunların restorasyonları çoğu zaman pro-tetik tedavi ile sağlanmaktadır. Bunların başında da obturatörler gelir. Sağlıklı kretlerin olduğu, ufak orta hat bölgesinde bulunan üst çene de-fektlerinde, çenenin kalan kısmı protez için ye-terli destek oluşturduğu için, protezin bulb ile desteklenmesine gerek yoktur. Üst çenenin 1/3'den fazlasını kapsayan defektlerde, çene-nin kalan kısmı protez için yeterli destek oluş-turamayacağı için, protezin bulb ile desteklen-

mesi gereklidir. Ağızın açılmasının sınırlı oldu-ğu ya da obturatörün büyük olduğu durumlarda, obturatörün ağıza yerleştirilmesi sorun yarata-caktır. Bu durumlarda obturator ile protez kaide plağı iki ayrı parçaya bölünebilir. Bu iki parça arasında, bir bağlantı mekanizmasının kullanıl-ması önerilir. Parçalı yapımlar genelde üç tip-tedir (1, 4, 6).

1 — Obturator elastik bir maddeden yapıl-mışsa, düğme ilik prensibine göre, iç içe geçe-rek birleşme sağlanır. Obturator esneyerek, pro-tezin kaide plağının iç kısmındaki andırkatı at-layarak birbirine bağlanır (Düğme prensibi).

G.Ü. Dişhek. Fak. Protetik Diş Ted. ABD. Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. A.B.D. Arş. Gör. Dr.

G.Ü. Dişhek. Fak. Prote. Diş Ted. A.B.D. Dok. Öğr. Dt.

139

Page 153: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Parçalı Obturator Yapımı G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

2 — Rijit bir maddeden yapılan obturatörün ağıza bakan yüzüne birkaç mm. yüksekliğinde çıkıntı yapılarak, teleskop kronlara benzer bağ lantı obturator ile protez kaide plağı arasında kurulur. Buradaki tutuculuk adezyonla sağlanır.

3 — Protez kaide plağı ile obturator arasın daki bağlantı, mıknatıslar ve hassas bağlantıla rın kullanılması ile sağlanır. Bu şekilde hasta, iki parçalı olarak hazırlanan obturatörü, ağızına kolayca yerleştirir (2, 6)

VAKA

Kliniğimize 7815 protokol numarası ile baş-vuran 26 yaşındaki E.A.'nın tek taraflı maksilla-sının gözü ile birlikte rezeke edilmiş olduğu ve ayrıca ağızını yeterince açamadığı gözlenmiştir (Resim 1). Bu amaçla parçalı obturator yapı-

RESİM 2. Defekli üst çenenin modeli.

1

RESİM 1. Defekli üst çenenin görünümü. 1 ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■

mına karar verildi. Defektin andırkatli bölgeleri vazelinli pamuk ile kapatılarak, irreversible hid-rokolloid ölçü maddesi ile ölçüsü alındı. Birey-sel kaşık hazırlanarak, aynı yöntemle, silikon esaslı ölçü maddesi ile fonksiyonel ölçü alındı. Model elde edildi (Resim2). Bilinen usullerle şeffaf akrilikten yapılan obturator ağıza uyum-landı ve ağızdan obturatörle birlikte irreversible hidrokolloid ölçü maddesi ile ölçü alınıp model elde edildi. Bu model üzerinde hazırlanan birey-sel ölçü kaşığı kullanılarak, silikon esaslı ölçü maddesi ile fonksiyonel ölçü alınarak model el-de edildi (Resim 3). Bu model üzerinde akrilik kaideli parsiyel protez bitirildi (Resim 4).

RESİM 3. Obturatörle kapatılan defekli çeneden elde edilen model.

Protez ile obturator arasında bağlantıyı sağ-lamak amacı ile Ceka (OL-334-Noprax, Alfa Den-tal-Amsterdam-Belçika) tipinde bir hassas bağ-lantı kullanıldı. Negatif tutucunun (matriks) ke-narlarına .akrilde tutunmasını sağlamak amacı ile dört adet, yaklaşık 1 mm. kalınlığında, 1 mm, eninde ve 4 mm. uzunluğunda mum yerleştiril-di. Dökümü yapıldı. Yine akrilde tutunmasını sağlamak amacı ile pozitif tutucuya (patriks), yaklaşık 3 mm. eninde 9 mm. boyunda mumdan

140

Page 154: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 YAZICIGĞLU, YALUĞ, TURGUT

RESİM 4. Parsiyel protezin ve obtüratörün bitirilmiş şekli.

RESİM 6. Obtüratöre negatif tutucunun yerleştirildikten

sonra ağızdaki görünümü.

kafes hazırlanarak döküldü. Kafesin ortasındaki boşluğa, pozitif tutucu vidalandı (Resim 5).

Daha önceden kontrolleri yapılan obturator ağıza yerleştirildi. Daha sonra protez ağıza uyumlandı. Kavite içine giren parçaya (Obtura-tor), negatif tutucu için frezle yer açılıp, şeffaf otopolimerizan akrilik ile negatif tutucu buraya yerleştirildi. Polisajı yapıldı (Resim 6). Kavite-ye yerleştirilen parçanın, hassas tutucu ile bağ-lanacağı yer, protezin kaide plağıyla yaklaşık olarak belirlendikten sonra bu bölgeye pencere açılarak buraya pozitif parça yerleştirildi (Re-sim 7). Negatif parça ile pozitif parça arasında RESİM 5. Parçalı obturator yapımı için getirilmiş

hassas bağlantı.

RESİM 7. Parsiyel proteze açılan pencerenin ağız içindeki

görünümü.

RESİM 8. Protezin bitmiş halinin iç yüzeyden görünümü.

141

ceka

Page 155: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

r

Parçalı Obturator Yapımı G.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 1994

izolasyon kağıdı ile izolasyon sağlanıp, açılan pencere otopolimerizan akrilik ile dolduruldu. Otopolimerizan akrilik sertleştikten sonra ağız-dan çıkarılıp polisajı yapılarak protez bitirildi (Resim 8, 9, 10, 11).

RESİM 9. Parsiyel protez ile obturator bağlantı ile

bağlanması.

RESİM 11. Parsiyel protezin ağızdaki görünümü.

TARTIŞMA

Obturatörlerin mümkünse tek parça halinde yapılmaları önerilmektedir. Fakat defektin aşırı büyük olması ya da ağızın yeterince açılamama-sı, ayrıca dişli vakalarda dişlerin giriş yolu ile defektin giriş yolunun birbirinden ayrı olduğu durumlarda, protezin tek parça halinde ağıza yerleştirilmesi güç olabilir. Bu durumlarda par-çalı obturator yapımına başvurulabilir (1, 3).

Parçalı yapımlarda, protezin kaide plağı ile obturator arasındaki bağlantının stabil olması istenir. Bu amaçla geliştirilen bağlantılardan; düğme sisteminin sadece elastik maddelerden yapılan obturatörlerde kullanılması; rijit madde-lerin kullanıldığı obturatörlerde, çıkıntı yapıla-rak sağlanan bağlantınında zamanla bozulması bu sistemlerin dezavantajları arasındadır (4).

Parçalı yapımlarda sıklıkla önerilen şekil has-sas bağlantıların kullanılmasıdır. Bunların ara-sında sıklıkla kullanılan manyetik tutuculardır (2,3,5). Fakat ülkemizde bu sistemlerin bulun-ma güçlüğü ve maliyetlerinin fazla olması sebe-biyle alternatifler aranmak zorundadır. Ayrıca Renk ve arkadaşları (4) yaptığı çalışmada sürgü mekanizmalı hassas bağlantıyı tarif etmişlerdir. Bu sistemin tek dezavantajının, her defekt için özel teknik gerektirdiği ve maliyetinin yüksek olduğunu belirtmişlerdir.

142

RESİM 10. Parsiyel protezin dıştan görünümü.

Page 156: Gazi Dis Fak s02 y1994webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1994/Gazi_Dis_Fak...The Evaluation of the Effects of Deep Bite Opening on the TMJ Dysfunction. Oktay ÜNER, Müfide DİNÇER,

Cilt 11, Sayı 2 YAZICIOĞLU, YALUĞ, TURGUT

Biz de yaptığımız çalışmada, ülkemizde çok kullanılan Ceka hassas bağlantısını, parçalı ya-pımlar için uygun hale getirerek kullandık. Kon-trollerimiz sonucunda Ceka hassas bağlantısı-nın retansiyonunun çok iyi olduğu, buna bağlı olarak protezdeki tutuculuğun başarılı olduğunu gözledik. Ayrıca hastamızın bu tür parçalı yapı-mı kolaylıkla ağıza yerleştirip çıkardığını ve kul-landığını tespit ettik.

K A Y N A K L A R

1. Chalian, A.V., Drane, B.T., Miles, S.: Maxillofacial Prosthetics, Williams and Wilkins Co., Baltimore, 1971.

2. Davenport, C.J.: A magnetically retained sectional prosthesis for the rehabilitations of maxillectomy patient, Quint, of Dent. Tech., 9(6) : 391-396, 1985.

3. Federick, D.R.: A magnetically retained interim maxil lary obturator, J. Prosthet. Dent., 36(6): 671-675, 1976.

4. Renk, A., Leeming, B.: Kritische wertung unter-schi- edlicher verbindungs müglichkeiten furgeteilte resek- tionsprothesen, Dtsch. Zahnarztl. Z., 48 (8) : 504-506, 1993.

5. Sasoki, H., Kinouchi, Y., Tsutsi, H., Yoshido, Y., Karu, M., Ushito, T.: Sectional prosthesis connected by samarium-cobalt magnets, J. Prosthet. Dent., 5 (4): 556-558, 1984.

6. Tinei, P., Prentout, F., Aras, E.: Maxillektomilerin biostar tekniği ile protetik tedavisi, İ.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 11 (2): 89-97, 1977.

143