Gazi Dis Fak s01...

113
ISSN : 1300-3100 GAZİ ÜNİVERSİTESİ DİŞHEKIMILIGI FAKÜLTESİ DERG İ S İ THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY İ CİLT : 13 OCAK- 1996 SAYI : 1

Transcript of Gazi Dis Fak s01...

Page 1: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

ISSN : 1300-3100

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKIMILIGI FAKÜLTESİ

DERGİSİ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF

GAZİ UNIVERSITY

İ

CİLT : 13 OCAK- 1996 SAYI : 1

Page 2: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

ISSN : 1300-3100

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

• w ■

DIŞHEKIMLIGI FAKÜLTESİ

DERGİSİ

THE JOURNAL OF THE DENTAL FACULTY OF GAZİ UNIVERSITY

CİLT : 13 OCAK-1996 SAYI : 1

İÜİ

İSİ

Page 3: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

T.C. GAZİ

ÜNİVERSİTESİ

DİŞHEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

YAYIN KOMİSYONU

BAŞKAN Prof. Dr. Mustafa TÜRKER

ÜYE ÜYE Prof. Dr. Oktay ÜNER Prof. Dr. Erol DEMİREL

ÜYE ÜYE Prof. Dr. Şule YÜCETAŞ Prof. Dr. Tayfun ALAÇAM

• ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ . ■ ■ • - ■ ■ ■ : ■ • : . ; , , - :

DERGİ YAZIŞMA ADRESİ :

Emek Mah. 82. Sokak No.: 4 Tel : 212 62 20 06510 ANKARA/TÜRKİYE

■ i :

GAZİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ BASIMEVİ

Page 4: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

İ Ç İ N D E K İ L E R

C O N T E N T S

ARAŞTIRMALAR

RESEARCH

1 Yeni bir çinko oksit öjenol kanal patının sitotoksitesinin değerlendirilmesi. The

evaluation of the cytotoxicity of a new zinc oxide eugenol root canal sealer. Güliz

GÖRGÜL, Tayfun ALAÇAM, Hüma ÖMÜRLÜ, Taner KARAOĞLU, İbrahim BURGU

7 Yeni bir restoratif çinko oksit öjenol simanın bazı fiziksel özelliklerinin araştırılması.

Some physical characteristics of newly designed modified zinc oxide eugenol cement.

Tayfun ALAÇAM, Güliz GÜRGÜL, Hüma ÖMÜRLÜ, Bilge ŞENER, Taner DOĞANAY

11 Diabetik kobaylarda oluşturulan elektrokoter yaralarında EGF ve laserin lipit peroksidasyon üzerine etkileri.

The effects of EGF and laser en the lipid peroksidation activity on the electrosurgery wounds of diabetic guniea pigs.

Derviş YILMAZ

19 Beş yumuşak kaide materyalinin bağlanma ve kırılma dayanıklılığının karşılaştırılması.

Corrpcrison of bond and transverse strength of five soft denture liners to poiymethy! methacrylate.

Nur HERSEK, Şenay CANAY, İbrahim TULUNOĞLU

23 Posterior kompozit resinlerin yeni bir uygulama tekniği ile yerleştirilmesinin kenar sızıntısı üzerine etkisi.

The effect of the placement with a new application technique of posterior composite resins on marginal leakage.

Jale GÖRÜCÜ, Şükran BOLAY, Gönül ALPASLAN

29 Dört değişik kalsiyum hidroksit preparatının pH düzeylerini değiştirme etkilerinin in vitro değerlendirilmesi.

Evaluation of Effectiveness of four different calcium hydroxide materiels on changing pH levels in vitro.

Tansev MIHÇIOĞLU, Cemal TINAZ, Kerem DOLAR r

Page 5: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

33 Kalsiyum hidroksitli altı değişik patın antibakteriyel etkinliğinin karşılaşması.

Comparison of antibacteriol effectiveness of six different calcium hydroxide pastes.

Ömer GÖRDUYSUN, Nilüfer ÜNLÜ, Özlem TULUNOĞLU, İbrahim TULUNOĞLU

41 Yapay dişler üzerine çeşitli açılar ile gelen kuvvetlerin destek dokudaki dağılımı.

The effect of forces on supporting tissues applied with three different angles on artificial teeth.

Çetin SUCA, Sevda SUCA

45 Radyoterapi alan hastalarda periodontal sağlığın korunması (Olgu Bildirimi). Control

of periodontal health in radiotherapy patients. Gökhan AÇIKGÖZ, İbrahim EGEHAN,

Aydan AÇIKGÖZ, Aydan AS, Arslan AKGÜNLÜ

49 Periodontal hastalıklı bireylerin dental anemnezinin değerlendirilmesi.

Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan

AÇIKGÖZ, Aydan AÇIKGÖZ, Aydan AS, Arslan AKGÜNLÜ

53 Karadeniz bölgesindeki serbest dişhekimle rinin periodontal tedaviye olan yaklaşımları.

Periodontal management of patients on Karadeniz district in privote puatice. Gökhan

AÇIKGÖZ, İnci DEVRİM, Aydan AS, Arslan AKYÜNLÜ

57 Diabetus Mellitus'lu bireylerde dental biyokimyasal ve immünolojik yönden değerlen dirme.

Dental biochemical and immunological evaluations in paturents with diabetes mellitus.

Hülya ERTEN CAN, Sis DARENDELİLER YAMAN, Tamer KINOĞLU, Mukadder CAN

63 Değişik parlatma teknikleri uygulanan gamma ve non-gamma-2 amalgamlardaki yüzey pürüzlülüğünün SEM ile değerlendirilmesi.

Sem evaluation of gamma and non-gamma-2 amalgams polished by different techniques.

Tansev MIHÇIOĞLU, Cemal TINAZ, Kerem DOLAR

67 Alt ve üst büyük azı dişlerin kök kanal morfolojilerinin şeffaflaştırma yöntemiyle ince-lenmesi.

Analysis of root canal morphology of molar teeth by using the clearing technique. Sis

DARENDELİLER YAMAN, Hülya ERTEN CAN, Tayfun ALAÇAM

— IV —

Page 6: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

75 Toplumumuz bireylerinin Holdaway analizi ile değerlendirilmesi.

Evaluatiom by the Holdaway Analysis in the Turkish population.

Müfide DİNÇER, Emel EROĞLU

VAKA BİLDİRİMİ

CASE REPORT

83 Anterior openbite'ın ortognatik cerrahi tedavisi (Bir Vaka Nedeniyle).

Orthognathic survey in anterior openbite. Müfide DİNÇER, Ertan

DELİLBAŞI, Kemal YAMALIK

91 Erişkin hastada rapid maksiller ekspansiyon (RME) osteotomisi (Bir Olgu Bildirimi).

Rapid maxiller expansion osteotomy in adult (RME). (A case report). Mine

CANBAZOĞLU, Selahattin OR, Haluk İŞERİ, Banu ERDOĞAN

97 Temporomandibular eklem diskinin akut redüksiyonsuz yer değiştirmesi (Tanı ve Teda-visi).

Temporomandibular jaint anterior disk displacement without reduction - Diagnosis and Treatment.

Nur HERSEK, Şenay CANAY

— V —

Page 7: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

"

Page 8: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

YAYIN KURALLARI

1. Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Fakülte'nin yayın organıdır. Dişhe kimliği ve Tıp Dallarında yapılan araştırma lar, vaka takdimleri ve derlemeler yayınla nır.

2. Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi yılda 2 sayı olarak yayınlanır ve iki sayıda bir cilt tamamlanır.

3. Başka yerde yayınlanan yazılar dergiye alınmaz. Çeviriler eser sahibinin imzası, izin belgeleri ve asılları ile birlikte gönde rilmelidir.

4. Araştırmalar ve derlemeler 15, vaka takdim leri 5 daktilo sayfasını geçmemelidir. Da ha uzun yazıları yayın kurulu kısaltmakta serbesttir. Metinler daktilo ile standart daktilo kâğıdına ve sayfanın bir yüzüne iki satır aralıklı olarak yazılarak yayın kurulu na iki nüsha halinde teslim edilmelidir. Sayfanın sağ ve solunda ikişer santimetre aralık bırakılmalıdır. Pelür ya da başka tür kâğıda yazılmış nüshalar kabul edilmez.

5. Başlıklar metne uygun, kısa ve açık ifadeli olmalıdır. Yazarın veya yazarların akade mik unvanları, adları ve soyadları başlığın alt ve ortasına konmalıdır. Yazarların çalış tıkları kurumların adları, soyadlarının sonu na konulacak (*) işareti ile birinci sayfanın altında not halinde bildirilmelidir.

6. Araştırmaların yazılış düzeni şöyle olmalı dır : Özet (Türkçe), Özet (Yabancı dilde, ko nu baş lığı ile birlikte), Giriş, Materyal ve Metod, Bulgular, Tartışma, Yararlanılan Kay naklar ve Yazışma Adresi. Yazışma adre sinde gereğinde bağlantı kurulacak yazarın telefon numarasıda bulunmalıdır.

7. Yazının anlamını ifade edecek nitelikte en az 5 satır Türkçe özetle birlikte, bu özetin ingilizce, Almanca veya Fransızca çevirile ri yazılmalıdır.

8. Türkçe özetin altına konuyu tanımlayabile cek en az 2 anahtar kelime ve yabancı dil-

de özetin altına bunların yabancı dildeki karşılıkları yazılmalıdır.

9. Resimler net ve parlak fotoğraf kâğıdına basılmış ve resim ebatları ( 13x15 ) olma-lıdır. Grafik, diyagram ve şemalar çini mü-rekkebi ve aydınger kâğıdına veya şablon kartonuna çizilmelidir. Bunların arkasına yazar adı, yazı başlığı, şekil numarası ve yerleri ayrı bir zarf içinde yazıya eklenme-lidir. Klişelerin konulacağı yerler yazı içe-risinde de işaretlenmelidir. Grafik, diyag-ram ve şekil altı yazılar metin dışında ayn bir daktilo kâğıdına yazılmalıdır. Tablolar bir başlık bulundurmalıdır. Fotomikrograf-larda boyama yöntemi ve büyütme göste-rilmelidir. Elektromikrograflarda ve scan-ning elektronmikrograflarda büyütme bulun-malıdır. Tablo numarası üzerinde romen ra-kamıyla, şekiller altta normal rakamlarla gösterilir.

10. Dergi basım koşulları uygun olduğunda, renkli fotoğraf basımı ücret karşılığında mümkündür.

11. Yararlanılan kaynaklar ya metindeki geçiş sırasına göre veya yazarların soyadlarına göre alfabetik olarak düzenlenmelidir. Ya rarlanılan kaynakların yazılış şekli şu sıra ya göre olmalıdır :

a) Dergiler : Yazarın soyadı, adının ilk harf leri, yazının başlığı, derginin kısaltılmış adı, cilt numarası, sayfa numarası, yılı. Dergi isimleri «Index Medicus»da veri len listeye göre kısaltılmalıdır.

b) Kitaplar : Yazarın soyadı, adının ilk harf leri, kitabın adı, baskı veya cilt numara sı, basıldığı basımevi, basıldığı şehir, yılı.

12. Dergiye gönderilecek yazılarda imlâ ve ter minoloji yönünden şu noktalara dikkat »dil mesi gerekmektedir. Anatomi terimlerinin Latinceleri kullanılmalı ve bunlar tırnak içe risinde orijinal imlâsı ile yazılmalıdır. Diş-

— VII —

Page 9: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

hekimliği ve Tıp diline yerleşmiş terimler söylendiği şekilde yazıldıktan sonra paran-tez içerisinde orijinal yazılış şekli belirtil-melidir.

13. Metin içindeki sayfa üstlerine yazmak ama cıyla, yazarlar konu başlıklarını beş kelime yi geçmeyecek şekilde kısaltarak birinci sayfanın en başına parantez içerisinde bil dirmek zorundadırlar.

14. Dergide yayınlanacak yazıların bilimsel ni teliğinden yazar ya da yazarlar sorumludur. Bilimsel yayınlar ile tenkitler ve cevapları «Editöre Mektuplar» bölümünde yayınlanır.

15. Dergi ile ilgili her hususta Gazi Üniversi tesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Komisyonu Başkanlığı ile bağlantı kurulur. Yayınlanması istenilen makalelerin başvu ruları bir dilekçe ile Yayın Komisyonu Baş kanlığına yapılır.

16. Yayın Kurulunun, yayın kurallarına uyma yan yazıları yayınlamamak, düzeltilmek üze re yazarına geri gönderme yetkisi vardır. Yayın komisyonuna gelen yazılar şekil yö nünden incelendikten sonra danışma kuru luna gönderilir. Danışma Kurulunun en az 15 gün içindeki incelemesi sonucunda olum lu rapor alınan makalelere yayınlanabilir raporu verilebilir. Yayınlanması kabul edi len yazılar sıraya alınır.

17. Yayınlanmak üzere gönderilen yazılar her hangi bir siyasal düşünceyi ve uygulamayı içerir, savunur ya da eleştirir mahiyette olamaz.

18. Dergide yayınlanan yazıların telif hakkı Ga zi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'ne aittir, başka yerde yayınlanamaz. Dergide yayınlanan yazılara Gazi Üniversitesi Rek- törlüğü'nce belirlenecek esaslar içinde te lif hakkı ödenir.

— VIII —

Page 10: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der Cilt XIII. Sayı 1. Sayfa 1 - G. 1905

YENİ BİR ÇİNKO OKSİT ÖJENOL KANAL PATININ SİTOTOKSİSİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ*

Güliz GÖRGÜL", Tayfun ALAÇAM***, Kûma ÖMÜRLÜ**, Taner KARAOĞLU****, İbrahim BURGU****4

Ö Z E T

Bu araştırmada yeni bir kök kanal dolgu materyali yapılarak bunun sitotoksisitesi Roth Root kanal patı ile karşılaştırılarak değerlendi-rilmiştir. Materyaller taze karıştırıldıktan hemen sonra, donma süreçlerinin 3. saatinden sonra ve 1. haftasından sonra hücre kültürlerine expoze edilmiştir. Her iki kanal dolgu maddesinin de toksisitesi, yeni karıştırıldıkları zaman daha faz-la, donma süreleri tamamlandıktan sonra daha az bulunmuştur. Sonuçlar karşılaştırıldığında, yeni çinko oksit öjenol kanal patının Roth Root kanal patından daha biyouygun olduğu gözlen-miştir.

Anahtar Kelimeler : ZOE kök kanal Eitctoksisite, hücre kültürleri.

SUMMARY

The Evaluation of The Cytotoxicity of A New Zinc Oxide Eugencl Root Canal Sealer

The relative cytotoxicity of a new zinc cxide eugenol root canal sealer and Roth Root canal sealer was determined. The materials were tested after they were freshly prepared, the 3rd hour of the setting time and the 1st week of the setting time. The results showed that both sealers are more cytotoxic in fresh states than set states. Comparison of the results of the two sealer showed that the new zinc cxide eugenol root canal sealer is more biocom-patible than the Roth Root Canal sealer.

Key Words : ZOE root canal sealer, Cytoto-xicity, cell cultures.

GİRİŞ

Kök kanalı tamamiyle temizlendikten son-ra uygulanan tıkama materyali periapikal iyileş-me için gerekli ortamı sağlamalıdır. İdeal olarak materyal sitotoksik materyallerde olduğu gibi geciktirici etkilerden daha çok iyileşmeye yar-dımcı etkilere sahip olmalıdır. Kök kanal dolgu materyalleri periapikal dokularla uzun süreler temas halinde kalırlar. Bu nedenle bu materyal-lerin klinikte yaygın şekilde kullanımlarından önce yan etkilerinin değerlendirilmesi gerekli-dir (2).

Kök kanal dolgu patlarında değişik farmako-lojik aktiviteler düşünülerek yararlanılan çeşitli bileşenler bulunmasına rağmen, büyük çoğun-luğunda temel olarak kullanılan madde çinko ok-sit öjenoldür (ZOE). ZOE kök kanal patı olarak

kullanıldığında iltihaplı veya sağlıklı pericpikai dokuyla direkt temas halindedir. ZOE patı ve do-ku arasındaki bu ilişki kısa sürede fazla mik-tarda öjenolün apikal dokular arasına çıkması-na neden olur. Öjenolün bu yüksek konsantras-yonu sitotoksik tesir göstermektedir (6).

Öjenolün etkilerinin saptanması için yapı-lan çok sayıdaki çalışmaya rağmen, laboratuar,

Bu araştırma Eczacıbaşi Procter-Gamble Ağız ve Diş Sağlığı Bilimsel Araştırma Fonu Tarafından Desteklenmiştir. Doç. Dr. Gazi Üniversitesi Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. A.B.D. Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. A.B.D. Araş. Gör. A.Ü. Veteriner Fak. Viroloji A.B.D. Prof. Dr. A.Ü. Veteriner Fak. Viroloji A.B.D.

patı,

Page 11: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Çinko Oksit Öjenol Kanal Patının Sitotoksitesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

denemeler ve klinik sonuçlar arasında büyük farklılıklar vardır (6). Endodontik tıkamada kök apeksinde küçük miktarda ZOE'ün öjenol sevi-yesi bakteriler ve konakçı hücreleri için yeterli düzeyde toksik etki göstermektedir. Bu sınırlı hücre ölümü tabakasının çevresindeki periapikal alana daha düşük dozda öjenol ulaşarak hem antienflamatuar, hem de analjezik tesir göster-mektedir. Ayrıca öjenol periapikal sinir aktivite-sini inhibe eder, daha yüksek konsantrasyonlar-da ise bu apikal sinirlere toksik olabilir (6).

Endodontik kanal patlarının toksisitesini araştırmak için invitro metodlar çok yaygın ola-rak kullanılmaktadır (5, 8, 10, 11). Birçok araştır-macı değişik hücre tipleri ve farklı metodlar kullanarak hücre kültürlerinde kanal dolgu ma-teryallerinin toksisitesini incelemişlerdir (2, 8, 12, 17).

Diş pulpasından farklı olarak periapikal do-kularda direkt invivo çalışılması oldukça zor-dur. Bunun yanında çeşitli deneysel yaklaşım-lar periapikal dokular üzerinde öjenolün etkile-rini anlamamıza yardımcı olur.

Ülkemiz kaynaklarının ilaç hammaddesi te-mini açısından değerlendirilmesi düşüncesiyle Orthurus Heterocarpus (Boiss) Jus., (Syn. : Geum heterocarpum Boiss.) bitkisinden öjenol kaynağı olarak yararlanılması düşünülmüş ve daha önce yaptığımız bir çalışmada elde edi-len öjenol kullanılarak yeni bir kanal dolgu mad-desi yapılmıştır.

Bu çalışmada yeni yapılan bu kök kanal dolgu maddesinin sitotoksisitesi in vitro olarak Roth Root Canal Cement (Roth International Ltd. 669 West Ohio Str. Chicago. IL66610-3958) ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.

MATERYAL VE METOD

Ülkemiz doğal kaynaklarından yararlanıla-rak yeni bir kök kanal dolgu materyali yapıldı. Antalya'nın Elmalı İlçesine bağlı Çığlıkara yö-resinde Sedir Ormanlarının altında 1290-1300 m. yüksekliklerde yetişen Orthurus Heterocarpus bitkisinin mayıs ayında bitki çiçekli iken topla-nan ve daha sonra kurutulmuş toprak altı bö-

lümlerinin distilasyonu ile elde edilen öjenol, kanal patının sıvı bileşeni olarak kullanıldı. Bu sıvıya donma süresini, plastisiteyi ve toksisite-yi ayarlayan bileşikler ilave adildi. Patın toz bi-leşeninin ana bileşeni çinko oksit idi. Bu toz bileşene ise inhibitörler, akışkanlığı kontrol edi-ci ajanlar, plastikleştirici ajanlar ve film oluş-turan resinler ilave edildi.

Araştırmada Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabillim Dalı tarafından ha-zırlanan Vero (African Green Monkey Kidney) devamlı hücre kültürü kullanıldı.

Vero devamlı hücre kültürü, % 10 fötal da-na serumu (1) (FDS) içeren Eagle MEM (2) (mi-nimum essential medium) vasatı ile ml'de 150.000 hücre olacak şekilde sulandırıldıktan sonra 24 gözlü makropleytlerin (3) gözlerine 1'er mi kondu. Makropleytlerin üzeri hücre için tok-sik olmayan özel bir band (3) ile kapatıldı.

Yeni hazırlanan kök kanal dolgu patı 0.07 gr likit ve 0.3 gr toz oranında, Roth Canal patı ise Grossman'ın önerdiği oranlarda (0,07 gr likit ve 0,12 gr toz) karıştırıldı. Taze olarak hazırla-nan patlar 2'şer cm uzunluğunda kesilen 1.0x1.55 çapındaki steril katater (4) içinde dolduruldu. Bu şekilde ayrı ayrı her iki kanal dolgu patı için 6'şar katater parçası dolduruldu. İkişer adet ka-tater parçası ise kontrol olarak kullanılmak üze-re içleri boş bırakıldı. Bu katater parçalarından her iki kanal dolgu maddesi için 2'şer tanesi hazırlanır hazırlanmaz, taze olarak toksisitesini görmek üzere, 2'şer tanesi hazırlandıktan son-ra donma sürecinin 3. saatinde, 2'şer tanesi ise donma sürecinin 1. haftasında sitotoksisiteleri-nin izlenmesi için ayrıldı.

Makropleytlerin üzerini örten bant, her gö-zün ortasına karşılık gelen bir iğne ile delindi ve bu deliklerden her test materyali için 2'şer göz kullanmak şartıyla kataterler vasat içine so-kuldu, katater uçları vasat içinde kalacak şekil-de yerleştirildi ve direkt olarak hücreye teması önlendi. Her uygulamada test materyalleri ile

1. Paesel GmBH and Co., Frankfurt, Germany. 2. Biochrom KG., Berlin, Germany. 3. Titertek, UK. 4. Venen-Katheter, Braun, Milano, Italy.

Page 12: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRGÜL, ALAÇAM, ÖMÜRLÜ, KARAOĞLU, BURGU

birlikte 2'şer adet katater kontro! ve hücre kont-rol gözleri de kullanıldı. Bu şekilde hazırlanan makropleyt 37°C'lik CCh'li etüvde, nemli ortam-da muhafazaya alındı. Donma sürecinde olan test materyalleri ise cam petri içinde aynı or-tamda saklandı.

BULGULAR

Hücre kültürleri her gün doku kültürü mik-roskopunda (1) değerlendirildi. Hücrelerde mey-dana gelen yuvarlaklaşma, gruplar halinde peri-ferde toplanma, sitotoksisitenin değerlendiril-mesinde kriter olarak alındı. Hücre kontrol ve katater kontrol gözlerindeki hücrelerde morfolo-jik hiçbir değişiklik gözlenmedi. Tüm uygulama-

larda bizim yeni kök kanal materyalimiz Roth Root kanal patına göre daha az toksik bulundu. Ayrıca test materyalleri donduktan sonra yeni karıştırılmış örneklere göre toksik etkiyi oluş-turma sürelerinin uzadığı gözlendi. Toksik etki bizim kök kanal dolgu materyalimizde taze uy-gulanmış örneklerde 48. saatte, Roth Root ka-nal pat örneklerinde ise 24. saatte gözlendi (Tablo I).

Donma sürecinin 3. saatinde uygulanan ör-neklerde bizim dolgu materyalimizde toksisite 60. saatte, Roth Root kanal patında ise 24. saat-te gözlendi (Tablo II).

1. Olympus, Tokyo, Japan.

Tablo I. Taze hazırlanan test materyallerinin zamana göre toksisiteieri.

Zamana Göre Toksisite

Test Materyali 12. sa. 24. sa. 36. sa. 48. sa. 60. sa. 72. sa. 84. sa. 96. sa.

Yeni kök kanal patı 0/2* Roth Root kanal patı 0/2 Katater kontrol 0/2

Hücre kontrol 0/2

0/2 0/2 2/2 2/2 2/2 2/2 2/2/2 2/2 2/2 2/2 2/2 2/2 2/

20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/

* Toksisite düzeyi/Çalışılan göz sayısı.

0/2 : Her iki gözdeki hücrelerde de morfolojik hiç bir değişiklik yok.

2/2 : Her iki gözdeki hücrelerde de toksik etki var.

Tablo II. Donma sürecinin 3. saatinde uygula nan test materyallerinin zamana göre toksisiteieri.

Zamana Göre Toksisite

Test Materyali 12. sa. 24. sa. 36. sa. 48. sa. 60. sa. 72. sa. 84. sa. 96. sa.

Yeni kök kanal patı 0/2

Roth Root kanal patı 0/2

Katater kontrol 0/2

Hücre kontrol 0/2

0/2 0/2 0/2 2/2 2/2 2/2 2/2/2 2/2 2/2 2/2 2/2 2/2 2/

20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/

Page 13: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Çinko Oksit Öjenol Kanal Patının Sitotoksitesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Donma sürecinin 1. haftasında uygulanan te 84. saatte, Roth Root kanal dolgu patında ise örneklerde bizim dolgu materyalimizde toksisi- 72. saatte gözlendi (Tablo 111).

Tablo III. Donma sürecinin 1. haftasında uygulanan test materyallerinin zamana göre toksisiteleri.

Zamana Göre Toksisi te

Test Materyali 12. sa. 24. sa. 36. sa. 48. sa. 60. sa. 72. sa. 34. sa. 96. sa.

Yeni kök kanal patı 0/2

Roth Root kanal patı 0/2

Katater kontrol 0/2

Hücre kontrol 0/2

0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 2/2 2/0/2 0/2 0/2 0/2 2/2 2/2 2/

20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/20/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/2 0/

TARTIŞMA

Endodontik tedavinin en önemli amacı pe-riapikal iyileşmeyi stimııle etmektir. Kök kanalı temizlendikten sonra kanal içine uygulanan dol-gu materyali periapikal iyileşmeye olanak sağ-lamalıdır. Radyoisotop çalışmaları, frozen de-neyleri, boya penetrasyon araştırmaları ve scan-ning electron mikroskop çalışmaları gutta per-ka ve gümüş kon gibi dolgu materyallerinin kök kanalına tam adapte olmadığını göstermiş, bun-ların bir kök kanal dolgu patı ile birlikte kul-lanılmaları gerektiğini ortaya çıkarmıştır (5).

Endodontik tıkamada kullanılan patlar, ge-nellikle ZOE ve bununla birlikte çok çeşitli kat-kı materyalleri içermektedir. Bizim çalışmamız-da da ülkemizin doğal kaynaklarından yararla-nılması düşüncesiyle ürettiğimiz öjenol ana bi-leşen olarak kullanılmış ve çeşitli katkı mad-deleri ilave edilerek ZOE esaslı yeni bir kök kanal dolgu maddesi yapılmıştır.

Kök kanal dolgu materyallerinin apikal do-kularla direkt temasta oluşu nedeniyle canlı do-kularla biyolojik olarak uygun olmaları en önemli kriterlerden biridir. Dental materyallerin biyo-lojik uygunluğunun değerlendirilmesi için çeşitli test yöntemleri vardır. Bunlar, membran pre-meabilitesindeki değişikliklerin (Ağar Over-lay (15), Cr Release (12) ve metabolik değişik-liklerin sitokimyasal boyanma ve mikroskopik

olarak tespitine (Milipore Filter (18) dayanmak-tadır. Ayrıca «simulated cavity» metodu (10), gibi araştırıcılarca geliştirilmiş çeşitli metod-lar mevcuttur. Araştırmamızda biz Matsumoto ve ark. yöntemini amacımıza en uygun metod olduğu için seçtik (7).

Materyallerin toksisitesinin değerlendiril-mesinde yararlanılan in vitro metodların avan-tajları arasında, kesin laboratuar şartları ve dik-katle kontrol edilebilmeleri hayvan çalışmaları-na göre genellikle hızlı ve ucuz oluşları, in vitre deneylerden farklı olarak materyaller arasında toksisite karşılaştırması yapılabilmeleri, nis-peten kısa zaman periodlarında hücre kültürleri toksik materyallerle expoze edilerek materyalin biyouygunluğunun değerlendirilebilmesi var-dır (2,8, 11). Araştırmamızda yeni ürettiğimiz kök kanal dolgu materyalinin toksisitesi, kanal patları arasında bizim dolgu materyalimize benzeyen içeriklere sahip ve yaygın kullanılmakta olan Grossman Type Roth Root Canal Cement'in toksisitesi ile karşılaştırmalı olarak değerlendi-rilmiştir.

In vitro toksisite çalışmalarında çok çeşitli hücre tipleri kullanılmaktadır. Safavi ve ark. 1929 fare fibroblastları (8), Wennberg HeLa 929 (17) , Spangberg ve ark. L hücreleri ve HeLa hüc-releri (12), Kattering ve ark. HeLa hücreleri ve insan fibroblastları (5). Sonat ve ark. HeLa hüc-releri (9) kullanmışlardır. Herhangi bir hücre ti-

Page 14: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRGÜL, ALAÇAM, ÖMÜRLÜ, KARAOĞLU, BURGU

pinin diğerinden daha uygun olduğuna dair bir açıklık yoktur (2). Biz araştırmamızda Vero de-vamlı hücre kültürü kullandık.

Hücre kontrol ve katater kontrol örnekle-rinin hiç birinde toksisite gözlenmemesi meto-dumuzun doğruluğunu kanıtlamaktadır.

Test hücrelerine ekspoze olan materyalin yüzey alanı normal klinik pratiğinde kullanılan şekline benzemelidir. Örneğin içeriğinden çok yüzey alanı belkide en önemli değişkendir. De-ney sisteminin klinik gerçeklere uygun olması gerekir (2). Araştırmamızda 1.0x1.55 iç çapı olan kataterler kullanılmıştır. Bu katater uçları kül-tür ortamına daldırılarak kök kanalı ve periapi-kal dokularının ilişkisi sağlanmaya çalışılmış-tır.

Bütün deney sonuçlarında yeni kök kanal dolgu materyalimiz Roth Root kanal dolgusu-na göre daha az toksik bulunmuştur. Bunun ne-deni materyallerin içeriklerinin, donma sürele-rinin ve rafta kalma sürelerinin farklı oluşudur. Bizim materyalimiz yeni hazırlanmıştır ancak Roth Canal patı yaklaşık bir yıl önce ABD'den getirilmiştir. Ticari ve modifiye ZOE simanların daha irritatif oldukları saptanmıştır (6). Doğal resin, balsamlar ve antiseptikler gibi tüm ila-veler etkiyi direkt ve immünolojik olarak arttı-racaktır. Watts ve Paterson öjenol ve çinko ok-sit yanında diğer katkı maddelerininde toksik rolü olabileceğini ileri sürmüşlerdir (16) Bizde materyalimizde toksik olduğu düşünülen bazı bileşenleri formülden çıkarttık. Simanın biyolo-jik etkileri bileşenin saflığına ve toz/likit ora-nına da bağlıdır. Roth Canal patı Grossman'ın belirttiği oranlarda karıştırılmıştır (4).

Kanal dolgu materyalleri diş içine taze ka-rıştırılmış halde konur, bu yüzden materyalin yerleştirilmesinden hemen sonra kısa bir süre en fazla irritan olurlar. Bu süre içinde mater-yalin içerikleri kısmen reaksiyona girmemiş ve doku hasarı yapacak kadar serbesttir. Fakat, donma tamamlandıktan sonra bile potansiyel olarak toksik içerikler materyalden salına-bilir(2). ZOE içeren kök kanal dolgularından öjenolün kısa zamanda apikal dokulara salındığı bilinmektedir (6). Bizim araştırmamızda taze ka-

rıştırılmış kanal dolgu maddelerinin her ikisi-nin de toksisitesi donma süreçleri tamamlan-dıktan sonra uygulanan örneklerine göre daha fazla bulunmuştur. Yeni kök kanal dolgu mater-yali taze uygulandığında 48. saatte, donma sü-recinin 3. saatinde uygulandığında 60. saatte, ve 1 hafta sonraki uygulamada 84. saatte toksisite göstermiştir .Roth Root kanal patı ise taze uy-gulandıktan sonra 24. saatte 3. saatteki uygu-lamadan sonra 24. saatte ve 1 hafta sonraki uygulamadan sonra ise 72. saatte toksisite gös-termiştir. Bizim kök kanal dolgu materyalimi-zin donma zamanı 3 saattir, Roth Root kanal patının donma zamanı ise 1 haftadan daha faz-ladır. Materyaller sürekli kimyasal reaksiyonlar nedeniyle kompozisyonları değişirken meydana gelen sitotoksik etkilerde değişmektedir (8, 18). Bu nedenle her iki kök kanal dolgu maddesi de nispeten daha inert hale geldikten sonra hücre kültürleri ile temas ettirildiğinde, toksik etkileri taze karıldıkları zamandan daha az olmaktadır. Kanımızca Roth Root kanal patının donma za-manının oldukça uzun oluşu sitotoksik etkisini arttırmaktadır. Safavi ve ark. yaptıkları bir araş-tırmada materyalin donma zamanının kısa olu-şunun toksisiteyi azalttığını göstermiştir (8).

Roth Root kanal patının taze uygulaması ile 3. saatte uygulamasından sonraki toksisitesi ay-nı bulunmuştur. Bunun nedeni bu patın 3 saatte donmaması ve donma zamanının 1 haftadan faz-la sürmesidir. Safavi yaptığı bir araştırmada çin-ko oksit öjenol içerikli bir kök kanal dolgu ma-teryali olan Tubliseal'i nontoxik bulmuştur ve bunun nedenini donma zamanının çok kısa olu-şu ve suda erir bileşenlerinin çok az oluşuna bağlamıştır (8).

Doku kültürleri ile ilgili araştırmalar öjeno-lün insan hücrelerine çok toksik olduğunu gös-termiştir (6). Crane ve ark.nın yaptığı bir çalış-mada öjenol içermeyen bir kök kanal dolgusu öjenol içeren aynı madde ile karşılaştırılmış öje-nolsüz olan daha biyouygun bulunmuştur (3).

Öjenolün jnflamasyon yapabildiğine inanıl-dığı halde, endodontik dolgularda kullanıldığın-da çok iyi klinik sonuçlar gösterdiği kaydedil-miştir (14). Hayvan çalışmalarında, öjenol içe-ren kanal dolgularının tıkama karakterinin çok

Page 15: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Çinko Oksit Öjenol Kanal Patının Sitotoksitesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

iyi olduğu, doku kültürü ve implantasyon çalış-malarında ise inflammatuar reaksiyon yaptığı gö-rülmüştür (14).

Endodontik tıkama olgusunda kök apeksin-deki çok küçük miktardaki ZOE'ün seviyesi bak-teri ve konakçı hücrelerine toksik olabilecek ka-dar yüksek olabilir. Ancak hücre ölümü olan bu alanın çevresindeki doku daha az seviyede öjenol almaktadır. Burada etki hem anti-inflam-matuar hem de analjeziktir. Böylece apikal do-kudaki öjenolün etkisi öjenol kaynağına uzaklı-ğı ile ilgilidir. Buna ilaveten, böyle bir inflam-metuar cevabı uyaran ve rezorbe olabilen ma-teryalin proliferatif reaksiyona neden olan ve iyileşmeyi stimule eden etkisi de vardır (1).

Bazı materyallerden daha az toksik olduğu halde ZOE'nin maksimal yararı, kanal dolgu kit-lesi içinde minimal miktarda patın bulunması ile ve vital doku ile direkt temastan kaçınıla-rak sağlanabilir. Böylece öjenolün analjezik et-kisinin toksik etkisinden üstün olacağını söyle-yebiliriz.

K A Y N A K L A R

1. Augsburger. R.A., Peters, D.D.: Radiographic evalua tion of extruded obturation materials. J. Endod., 16 : 492-7, 1990.

2. Browne, R.M. : The in vitro assessment of the cytotoxicity of dental materials-does it have a role? Int. Endodon. J., 21 : 30-58, 1988.

3. Crane, D.L., Heuer, M.A., Kaminski, E.J., Moser, J.B.: Biological and physical properties of an experimen tal root canal sealer without eugenol. J. Endodon., 6 : 438-45, 1980.

4. Grossman, L.I.: Setting time of selected essential oils with a standard root canal cement powder. J. Endodon., 6 : 277-279, 1982.

5. Kettering, J.D., Torabinejad, M.: Cytotoxicity of root canal sealers : a study using HeLa cells and fibrob- lasts. Int. Endodon. J., 17: 60-66, 1984.

6. Markowitz, K., Moynihan, M., Liu, M., Kim, s. : Biologic properties of eugenol and zinc oxide-euge- nol. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 73 : 729-37, 1992.

7. Matsumoto, K., Inoue, K., Matsumoto, A : The effect of newly developed root canal sealers on rat den tal pulp cells in primary culture. J. Endodon., 15 : 60-67, 1989.

8. Safavi, K.E., Spangberg, L., Costa, N., Sapounas, G. : An in vitro metod for longitudinal evaluation of toxicity of endodontic sealers. J. Endodon., 15 : 484- 486, 1989.

9. Sonat, B., Dalat, D., Burgu, İ., Özkul, A. : Kanal dol gu maddelerinin toksisite potansiyellerinin HeLa hüc re kültürü üzerindeki değerlendirilmesi. A.Ü. Dişhek. Fak. Derg., 19 (1) : 35-42, 1992.

10. Spanberg, L.S.W. : Experimental Endodontics. CRC Press, Inc. Boca Raton, Florida, 174-185, 1990.

11. Spangberg, L.S.W. : Kinetic and quantitative evalua tion of material cytotoxicity in vitro. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 35: 389-401, 1973.

12. Spangberg, L.S.W., Langeland, K. : Biological effects of dental materials. 1. Toxicity of root canal fi l l ing materials on HeLa cells in vitro. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 35 : 402-414. 1973.

13. Şener, B., Alaçam, T., Ömürlü, H., Görgül, G., Küçük- boyacı, N., Muhtar, F.: Türkiye'de yetişen bazı bit kilerin uçucu yağlarının dişhekimliğinde değerlendi rilmesi. Endodonti Derneği IV. Bilimsel Kongresi Teb liği. 20-22 Nisan, 1994.

14. Trowbridge, H., Emling, R. : Inflammation : a review of the process. 3rd ed. Chicago. Quintessence, 115-6, 1989.

15. Vander Wall, G.L., Dowson, J., Shipman, C. : Anti bacterial efficiency and cytotoxicity of three endo dontic drugs. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 33 : 230-241, 1972.

16. Watts, A., Paterson, R.C.: Pulpal response to a zinc oxide-eugenol cement. Int. Endodon. J., 20 : 82- 6, 1987.

17. Wennberg, A . : In vitro assessment of the biocom- patibility of dental materials-the milipore filter method Int. Endodon. J., 21 : 67-71, 1988.

18. Yeşilsoy, C, Koren, L.Z., Morse, D.R., Kobayashi, C. : A comparative tissue toxicity evaluation of estab lished and newer root canal sealers. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 65: 459-67, 1988.

Page 16: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 7 - 10 , 1996

YENİ BİR RESTORATİF ÇİNKO OKSİT ÖJENOL SİMANIN BAZI FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI

Tayfun ALAÇAM", Güliz GÖRGÜL*", Hüma ÖMÜRLÜ***, Bilge ŞENER**** Tanver DOĞANAY*****

Ö Z E T

Orthurus heterocarpus (karanfil) bitkisin-den elde edilen uçucu yağdan yararlanılarak ge-çici restorasyonlar ve kaideler için kullanılmak üzere modifiye bir çinko oksit öjenol simanı yapıldı. Simanın bileşimine akselatörler, rezin-ler ve inorganik doldurucular ilave edildi. Yapı-lan simanın ISO 3107 Tip III, Klas l'de gösteri-len donma zamanı film kalınlığı, erirlik özellik-lerini taşıdığı belirlendi. Basma direnci değeri-nin ise ISO spesifikasyonunu taşıyan Associated Dental Çinko Oksit Öjenolün basma direnç de-ğerine oldukça yakın olduğu görüldü.

Anahtar Kelimeler : Modifiye çinko oksit öjenol, akselere çinko oksit öjenol, ISO 3107, BS 7214.

SUMMARY

Some Physical Characteristics of a Newly Designed Modified Zinc Oxide Eugenol Cement

A modified zinc oxide eugenol cement for temporary restorations and bases was made using Orthurus heterocarpus sp. as a source of eugenol. The cement contained compounds capable of reacting with zinc oxide, such as accelerators, resins and inorganic fillers. The cement was complied with the performance requirements such as determination of setting time, film thickness and disintegration specified in the ISO 3107 for Type III, Class 1 materials. Calculated compressive strength was very close to Associated Dental Zinc Oxide Eugenol Ce-ment's value.

Key Words : A modified ZOE, Accelerated ZOE, ISO 3107, BS 7214.

GİRİŞ

Çinko oksit öjenol kimyasal ve fiziksel pro-çeslerin kombinasyonu şeklinde çinko âjenolat kristalleri ((Cı0HnO2)Zn) matriksi arasına gömül-müş ve sertleşmiş çinko oksit kristalleri oluş-turarak donan bir bileşiktir (8, 13).

Sedatif ve antienflamatuar etkilerinden ya-rarlanılması amacıyla derin dentin kavitelerinde kullanılmaktadır. Kaviteye uygulandığında den-tinde kalsiyum öjenat ve protein kompleksleri oluşturmakta, prostaglandin sentezini inhibe et-mektedir (11). Pulpadaki sinir aktivitesini inhi-be etmekte, anestezik etki göstermektedir (9).

Nöromüsküler bileşimde sinaptik transmisyonu azaltmakta, pulpayı travmatik stimulusla oluş-turulan hemodinamik perturbasyonlardan koru-maktadır. Vazodilatasyon etkisi toksik birikimi önlemekte ve irritanlar çabuk olarak uzaklaştı-

Bu araştırma Eczacıbaşı Procter-Gamble Ağız ve Diş Sağlığı Bilimsel Araştırma fonu tarafından desteklenmiştir. Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. A.B.D. Doç. Dr. Gazi Üniversitesi Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. A.B.D. Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Far- makognozi ABD. Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji A.B.D.

Page 17: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Restoratif Çinko Oksit Öjenol Simanın Bazı Özellikleri G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

rılmaktadır (4). Komşu dentinde bakterisid öje-nol seviyeleri elde edilebilmekte (6) ve mikro-sızıntıyı engellemektedir. Düşük dozlarda elde edilen bu olumlu etkileri yanında pulpa perforas-yonuna uygulandığı yüksek dozlarda aşırı vazo-dilatasyon, ileri vaskuler değişim ve nekrozlara neden olabilmekte (1) sinir aktivitesi inhibisyo-nu ve nörotoksik etki göstermektedir (12). Bak-teriler yanında konakçı hücre ölümlerine neden olabilmekte, hücre gelişimi ve solunumu inhi-bisyonuna sebep olabilmekte (5) ve antijenik özellik taşımaktadır (14).

Ülkemiz kaynaklarının ilaç hammaddesi te-mini açısından değerlendirilmesi düşüncesiyle Orthurus heterocarpus (karanfil) bitkisinden öjenol kaynağı olarak yararlanılması düşünül-müş ve bundan önceki bir çalışmamızda (10) bu bitkinin kök rizomlarından elde edilen uçucu ya-ğın hemen tamamına yakın bir bölümünün öje-nolden meydana geldiği saptanmıştır.

Bu çalışmada tarafımızdan elde edilen öje-nolün geçici dolgu olarak değerlendirilmesi ama-cıyia mamul madde yapımı amaçlanmış ve el-de edilen ilacın ISO 3107(7) ve BS 7214 (2)'ye göre bazı fiziksel özelliklerinin değerlendiril-mesi planlanmıştır.

MATERYAL VE METOD

Bu çalışmada Antalya'nın Elmalı İlçesine bağlı Çığiıkara yöresinde sedir ormanlarının al-tında 1290-2300 m. yüksekliklerde yetişen Orthu-rus heterocarpus bitkisinin mayıs ayında bitki çiçekli iken toplanan ve daha sonra kurutul-muş toprak altı bölümlerinin distilasyonu ile el-de edilen öjenol, imal ettiğimiz geçici dolgu-nun sıvı bileşeni olarak kullanıldı. Sıvı bileşen-de ayrıca donma süresini ve plastisiteyi ayarla-yan bileşiklerden yararlanıldı. Geçici dolgunun toz bölümünde ise ana bileşen olarak çinko oksit seçildi. Ayrıca akselatörlerler, akışkanlığı kontrol edici ajanlar, inert doldurucular, plastik-leştirici ajanlar ve film oluşturan rezinler ilave edildi. Elde edilen dolgu maddesi ile İSO 3107 ve BS 7214 de Tip III Klas 1 simanlar için be-lirtilen kriterler gözönüne alınarak film kalınlı-ğı, donma zamanı, basma direnci ve erirlik test-

leri yapıldı. Aynı testler ISO spesifikasyonlarını taşıyan Çinko Oksit Öjenol dolgu maddesi (zinc oxide/eugenol cement, Associated Dental Prod. Ltd., Kemdent Works, Purton, Swindon, Witts, SN5 9 HT, England) için tekrarlandı. Elde edilen değerler ve ortalamaları kaydedildi.

BULGULAR

Çalışma sonucunda elde edilen bulgular tab-lo halinde verildi (Tablo) Buna göre dolgu mad-demizin 4.5 dakikada donduğu belirlendi. Stan-dartlarda verilen değer 3-10 dakika arasında de-ğişmekteydi. Çinko oksit öjenol dolgu maddesi-nin ise 3 dakika içerisinde donduğu görüldü.

Film kalınlığının değerlendirilmesinde ise 0.04 mm.lik film kalınlığı belirlenmiştir. Çinko oksit öjenolde bu değer 0.05 mm. olarak bulun-muştur. Standartlarda restoratif simanlar için herhangi bir değer verilmemiştir.

Erirlik değerlerinde 24 saatte % m/m ola-rak elde edilen miktar maddemizde 1.57, kont-rol simanında 1.31 olarak belirlenmiştir. ISO da belirtilen değer 1.5 dur.

Basma dayancında ISO değeri 25 MP'a iken, ISO spesifikasyonunu taşıyan kontrol madde-miz ortalama 20.64 MP'a test maddemiz de 14.60 MP'a da kırılmıştır.

Tefolo : Restoratif simanın, kontrol simanının ve İSO'nun değerleri.

Donma Basma

Zamanı Dayancı Erirlik Film (37°C) (24 Saat) (24 Saat) Kalınlığı

Materyal (dak.) (MPa) (% m/m) pt."1

ISO 3 -10 25 1.5 —

Test 4.5 14.60 1.57 0.04

Kontrol 3 20.64 1.31 0.05

Page 18: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 ALAÇAM, GÖRGÜL, ÖMÜRLÜ, ŞENER, DOĞANAY

TARTIŞMA

Çinko oksit öjenol uzun yıllardır dentin te-davisinde kalsiyum hidroksite alternatif olarak veya kalsiyum hidroksitle kombine olarak kul-lanılan bir materyaldir. Sedatif ve örtücü özel-likleri pulpa iyileşmesi ve tamir açısından olum-lu şartlar yaratırken, genelde geçici restorasyon malzemesi olarak yeterli bir süre diş kavitesin-de kalması mümkün olmamaktadır. Bu da kli-nik başarı ve prognozu olumsuz yönde etkile-yebilmektedir. Materyalin klinik performansının arttırılması amacıyla formülüne bazı ilaveler ya-pılarak akselere veya modifiye çinko oksit öje-nol simanlar geliştirilmiştir (3).

Çalışmamızda zengin bir bitki örtüsüne sa-hip olan ülkemizde uçucu yağ taşıyan oldukça fazla sayıda cins ve türün doğal olarak yetiş-mesinden ve bunlardan yararlanılması düşünce-sinden çıkılarak yeni bir modifiye çinko oksii öjenol simanın geliştirilmesi düşünülmüştür. Simanın bileşimindeki maddelerin bir bölümü-nün yurt içi kaynaklardan temin edilmesi ve elde edilen mamul maddenin ISO da belirtilen spesifikasyoniara uygunluğunun değerlendirilme-si çalışmamızın temel amacını oluşturmakta-dır.

Simanın yapısı ağız içinde oluşan kimya-sal ve mekanik etkiler nedeniyle bozulabilmek-tedir(8). Materyalin su ve tükrük içinde çözün-me veya ayrışma sorunu bulunmaktadır. Çinko öjenolatm hidrolizi ile öjenol ve çinko hidroksit meydana gelmektedir, öjenolün açığa çıkışının çinko oksit/öjenol karıştırma oranından etkilen-mediği ileri sürülmektedir (3). Doldurma oranları, partikül büyüklükleri ve reaksiyona girmemiş ma-teryaller bu konudaki en önemli faktörler ola-rak görülmektedir (8). Yapmış olduğumuz ma-teryalin standartlarda verilen erirlik düzeyi sı-nırlarında kalması, istenen ölçüde stabil bir ya-pının ortaya konabildiğim göstermektedir.

Karıştırılan simanın kıvamının akıcı olması ve küçük boşluklar ve kavitenin ayrıntılarına ak-ması ve bu özelliğin yeterli bir süre devam et-mesi istenir. Siman karışımı diş yüzeyini ısla-tabilmeli ve yeterli hidrofilik özellikler ta-şımalıdır. Özellikle herhangi bir restorasyonun

geçici veya daimi olarak yapıştırılmasında film kalınlığı; doğru yerleşme, fonksiyon ve klinik performans açısından büyük önem taşımakta-dır En ince siman hattının bulunduğu bölge ok-lıızal fonksiyon, estetik ve simanın çözünürlüğü açısından önem taşımaktadır. Elde ettiğimiz si-man grubu için standartlarda bir değer verilme meşine karşın, materyalimizin yapıştırma si-manlara için verilen değerden daha düşük film kalınlığı gösterdiği bulgulanmıştır.

Donma zamanı klinikte saf çinko oksit öje-nolde oldukça uzundur ve çoğu defa 30 dakika sonra bile istenen donma ve sertlik değerlerine ulaşılamamaktadır. Bu da erken erime ve düş-melerle istenen hermetik kapamayı tehliloye so-kabilmektedir. Materyalimizin standartlarda ve-rilen donma süresi değerleri içinde donarak bu konuda da arzu edilen şartları sağladığı görül-müştür.

Yirmi dört saat sonra ölçülen basma di-renci deneyinde de elde edilen sonuç tatmin edicidir. Bu da klinik uygulamalarda istenen ge-çici kapatma sürelerinde materyalimizin yeterli dayancı gösterebileceğini göstermektedir. Her ne kadar kontrol ilacının basma direnci daha yüksek çıksa da yapısının daha kırılgan elmas; ve bizim materyalimizin son okunan değerde kırılmadan esnemeyle direncini kaybetmesi, kli-nikteki kırılganlıkla oluşan düşmelerde bir avan-taj olarak görülebilir. Sim/anımızın hazırlanma-sında tozun polimerle kaplanması ile daha ho-mejen bir dağılımın elde edilerek direncin ar-tırılması yönünde çalışmalarımız devam etmek-tedir.

Materyalin geliştirilmesi için yapılan çok sayıdaki ön denemelerimiz günlük pratikte pek fazla gözönüne alınmayan simanların oranları ve karıştırma şartlarını optimum şekilde ele alan, iyi düzenlenmiş kontrollü çalışmalara gereksi-nim olduğunu göstermektedir. Performansı tah-min eden testlerin ayrı ayrı olarak ele alınması yerine, klinik başarıyı etkileyebilecek birden faz-la özelliğin gözönünde tutulacak kombine şekilde değerlendirilmesinin gerektiği görülmektedir.

İdeal bir simanla ilgili olarak istenen özel-likler belirlenmiş ve üzerinde çok sayıda çalış-

Page 19: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Restoratif Çinko Oksit Öjenol Simanın Bazı Özellikleri G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

malar yapılarak (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14) elde edilen bilgiler oldukça iyi tartışılmış olmasına rağmen, laboratuvar ölçümler ve ma-teryalin klinik performansı arasında tam olarak belirlenmiş bir ilişki bulunamamıştır. Bizim araş-tırmamızda da laboratuvar testler gözönüne alın-makta ve spesifikasyon testlerinden yola çıkıl-maktadır.

Sonuç olarak geliştirdiğimiz simanın araş-tırılan fiziksel özellikleri yönünden klinik kulla-nıma uygun, geçici restorasyon ve kaide simanı olarak tavsiye edilebilecek bir materyal olduğu sövlenebilir.

K A Y N A K L A R

1. Brannström, M., Nyborg, H. : Pulp reaction to a temporary zinc oxide eugenol cement. J. Prosthet Dent., 35 : 185-191, 1976.

2. BS 7214 : Dental zinc oxide/eugenol cements and zinc oxide non-eugenol cement, 1989.

3. Çraig, R.G., O'Brien, W.J., Powers, J.M. : Dental Materials : Properties and Manipulation. Fifth Ed-, Mosby-Year Book, Inc., St. Louis, 1992.

4. Hume, W.R. : Effect of eugenol on constrictor responses in blood vessels on the rabbit ear. J. Dent. Res., 62 : 1013-1015, 1983.

5. Hume, W.R.: Effect of eugenol on respiration and division in human pulp, mouse fibroblasts and liver cells in vitro. J. Dent. Res., 6 3 : 1262-1265, 1984.

6. Hume, W.R. : The pharmacological and toxicological properties of zinc oxide eugenol. J.A.D.A., 113 : 789- 791, 1986.

7. ISO 3107 : Dental Zinc oxide eugenol cements and zinc oxide non eugenol cements., 1988.

8. Markowitz, K., Moynihan, M., Liu, M., Kim, S. : Biologic properties of eugenol and zinc oxide-eugenol. Oral Surg Oral Med Oral Pathol., 73: 729-737, 1992.

9. Özeki, M. : The effects of eugenol on nerve and muscle in the crayfish. Gomp Biochem Physiol., 50 : 183-191, 1975.

10. Şener, B.. Alaçam, T., Ömürlü, H., Görgül, G., Kü- çükboyacı, N., Muhtar, F. : Türkiye'de yetişen bazı bitkilerin uçucu yağlarının dişhekimliğinde değer lendirilmesi. Endodonti Derneği IV. Bilimsel Kong resi Tebliği, 20-22 Nisan 1994.

11. Thompson D., Eiing, T . : Mechanism of prostaglan- din H synthase by eugenol and other phenolic pero- xidase substrates. Mol Pharmacol., 36: 809-817, 1989.

12. Trowbridge, H., Edwail, L., Panopoulos, P. : Effect of zinc oxide eugenol and calcium hydroxide on intradental nerve activity. J. Endodon., 8 : 403-406, 1982.

13. Wilson, A.D., Clinton, D.J., Miller, R.P. : Zinc oxide eugenol cements. IV. Microstructure and hydrolysis. J. Dent. Res., 52 : 253-260, 1973.

14. Vishteh, A., Thomas, I., imamura, T. : Eugenol mo dulation of the immune response in mice. Immunop- harmacology, 12 : 187-192. 1986.

10

Page 20: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cil t XIII , Say ı 1, Sayfa 1 1 - 1 8 . 1996

DİABETİK KOBAYLARDA OLUŞTURULAN ELEKTROKOTER YARALARINDA EGF VE LASER'İN LİPİD PEROKSİDASYON ÜZERİNE ETKİLERİ

Derviş YILMAZ*

Ö Z E T

Deneysel olarak oluşturulan diabetik kobay-lardaki elektrokoter yaralarında lipid peroksi-dasyon düzeyi saptanarak yara iyileşmesi üze-rindeki epidermal büyüme faktörü (EGF) ile la-zerin etkisi araştırılmıştır. EGF ve lazerin iyileş-me üzerinde olumlu etkisinin bulunduğu göste-rilmiştir.

SUMMARY

The Effects of EGF And Laser On The Lipid Peoksidation Activity On The Electrosurgery Wounds of Diabetic Guniea Pigs

The lipid peroxidation level of the electro-surgery wounds of the diabetic gunieapigs which are formed experimentally is determined, and researches are made into the epidermal growth factor (EGF) and the effect of laser on the healing of the wounds. It has been found out that there is a positive effect of EGF and laser on the healing of the wounds.

GİRİŞ

Ağız ve çevresi bölgelerde görülebilen bir-çok rahatsızlığın tedavisi konservatif yaklaşım-la teşhis edilemediği durumlarda, cerrahi mü-dahale zorunlu olmaktadır. Bu girişimlerde, has-taların sistemik rahatsızlıkları ve bunlara göre uygulanan tedavi yöntemlerinin ne denli önemli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle hastalıklarının tedavisi ve uygulanacak yöntemlerin özenle se-çilmesi gerekmektedir. Zira oluşabilecek doku hasarlarında lipid peroksidasyonun rolü olduğu ve bunu membran fonksiyon ve yapısındaki bo-zulmayı hızlandırarak yapabileceği ileri sürül-mektedir (31, 54). Dolayısıyla günümüzde, doku harabiyeti ve yara iyileşmesi üzerinde olumlu etkisi olabilecek epidermal büyüme faktörü (EGF) ve lazer gibi olumlu etkileri olduğu ileri sürülen faktör ve cihazlardan yararlanılmak is-tenilmektedir (8, 9,10,11. 30).

Diabetes mellitus (diabet), insulin hormo-nunu yokluğu, yetersizliği veya eksikliği nede-niyle kan şekerinin normal düzey (% 80-120

mg) üzerine yükselmesiyle teşhis edilebilen özel bir hastalık adıdır (40,47). Klinik gidişi ve komp-likasyonları ile diabetes mellitus bir hastalık tab-losu olup sadece kan şekerinin yüksekliğinden ibaret değildir. Birbirinden oldukça farklı pato-jenez gösteren ve nispeten farklı semptomlar veren çeşitli tipleri vardır (15, 40). Bu tiplerin ortak yönleri mutlak veya nisbi insulin eksikliği olmasıdır. Cerrahi girişimlerde infeksiyonun ge-lişmesi, yara iyileşmesinde gecikme gibi komp-likasyonlarla karşılaşılabilineceği ve populasyon-da % 2 ila % 5 sıklıkta olduğu kabul edilen diabet hakkında her hekimin bilgi sahibi olması gereklidir (15, 47).

Doku hasarı oluşumundaki rolleri ile ser-best oksijen radikalleri ilgi odağı haline gel-mişlerdir. Hayatın devamlılığı için önemi tartı-şılmaz olan oksijen, serbest radikallerin oluşu-muna yol açtığı içinde toksik olabilmektedir. Zi-ra serbest radikallerin protein, lipid ve nükleik

G.Ü. Dişhek. Fak. Ağız. Diş, Çene Hastalıkları ve Cer-rahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

11

Page 21: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

EGF ve Laser'in Lipicl Peroksidasyon Üzerine Etkileri. G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

asit gibi makromoleküllerle etkileşmeleri hüc-re yapı ve fonksiyonlarında önemli değişiklik-lere neden olabilmektedir (6) (Şekil 1).

_ OH DMA Sarmal yıkımı

Kromozom kırıİması

Onkcjen aktivasyonu

Eskil 1. Oksijen radikallerinin biyolojik sistemlerdeki etkileri.

Birçok rahatsızlığın patogenezisinde. infla-masycnun açıklanmasında serbest radikaller gö-rülmektedir (13, 44). (Tablo 1).

1. Membran formasyonunu bozar.

2. Membran tabakasındaki aminofosfolipid organizasyonunu bozar.

3. Düşük dansiteli lipoproteinleri modifi- ye eder ve metabolik yolunu değiştirir,

4. Mutajen olarak etki eder.

Organizmada serbest radikallerin toksisite-sini önleyen güçlü savunma sistemleri bulun-maktadır (21) (Tablo 2). Savunma mekanizma-ları serbest radikal üretim hızı karşısında ye-tersiz kalınca zararlı etkiler görülmektedir.

Tablo 2. Bioiojik sistemlerde bulunan an-tioksidantlara örnekler,

Süperoksid dismutaz Glutatyon peroksidaz Vit C, A, E ve K Albumin Tiyoller Transferrin

Tablo 1. Serbest radikallerle ilgili bazı hastalıklar.

İnflamasyon İmmünolojik hastalıklar Ürolojik hastalıklar Yaşlanma Nörolojik hastalıklar Ateroskleroz İskemik hasar

İnfeksiyon hastalıkları Diabetik katarakt Karsinojenezis Göz hastalıkları Deri hastalıkları Muskuler distrofi Karaciğer hastalıkları

EGF ve lazerin hücre proliferasyonunu ar-tırarak yara iyileşmesinde rol oynadığı bilin-mektedir (8, 9, 10, 11, 12, 30, 32). İnsanda fazla sayıdaki dokuda varlığı gösterilen EGF, birçok mezodermal ve ektodermal kökenli hücre için mitojenik özelliktedir. Etkili olduğu hücrelerde iyon alınımmı, glikozisi, DNA ve RNA ile pro-tein yapımını artırıcı özellik gösterdiği bilinmek-tedir (38, 41). Ayrıca EGF'nin intraperitonea! ve-ya topikal uygulamaları ile deri yaralarının iyi-leşmesini hızlandırdığı deneysel olarak göste-rilmiştir (19, 21, 23, 37).

Güçlerine göre soft, mid ve power olarak 3 gurupta sınıflandırılan lazerin ise bioiojik et-kilerini, immünostimülasyon, intrasellüler me-tabolizma enzimlerinin aktivasyonu ve yara iyi-leşmesinin stimülasyonu şeklinde özetleyebiliriz (11, 26, 30).

Diabet rahatsızlığı olanlarda, yara iyileşmesi normal bireylere nazaran daha uzun sürmek-

12

Hücre ölümü

Doku hasarı

DNA baz yıkımı Yaşlanma Iskeımi/.Repe'füzyon

Hücre membranlannda bulunan doymamış yağ asitlerinin oksijen radikallerinden etkilen-mesiyle lipid peroksitler oluşur (2, 27, 39). Bu hücre membran lipitlerinin peroksidasyonu, do-ku hasarına yol açan mekanizmalardan biri ola-rak belirtilmektedir (54,31). Malondialdehit rMDA), bir lipid peroksidasyon ürünüdür (5, 14, 4?). MDA'nın proteinlerle, RNA, DNA ve fosfo-lipidlerle ilişkisi, hem plazma membranları, hem-de intrasellüler harabiyete neden olabilir (22, 50, 52). Malondialdehit,

Page 22: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 YILMAZ

tedir (15, 47). Diğer taraftan elektrokoter uy-gulamalarında da yara iyileşmesinin geciktiği sa-vunulmaktadır (24, 53).

Bu nedenlerle çalışmamızda EGF ve Laze-rin, diabetli deneklerde elektrokoter ile oluştu-rulan yaralardaki iyileşmede, lipid peroksidas-yon aktivitesini araştırmayı amaçladık.

MATERYAL VE METOD

Çalışmamızda her biri 25 gr ağırlığında 96 adet Balb/c; Amerikan türündeki beyaz erkek fareler kullanıldı. Bunlardan 48'i nondiabet gu-rubu, streptozotosin uygulanarak (17) şeker has-talığı oluşturulan 48 fare ise; di,abet gurubunu oluşturdu. Diabet gurubuna, streptozotosin uy-gulamasından 15 gün sonra yapılan kan şekeri tayininde 240 mg/dl değerinin üzerindeki hay-vanlar dahil edildi. Her iki gruptaki farelerin sırt bölgelerine «Martin Elektrom 30» elektrokoteri ile 1 cm boyutunda insizyon yapılarak çalışma 6 gurupta değerlendirildi.

1. Gurup Diabet (16 Denek)

2. Gurup Nondiabet (16 Denek)

3. Gurup Diabet + Lazer (16 Denek)

4. Gurup Nondiabet + Lazer (16 Denek)

Bu 3. ve 4. guruplarda insizyonu takiben hergün 3 dakika «OraLaser 1010» cihazı (Resim 1) ile soft lazer, insizyon bölgesinde gezdiril-mek suretiyle tatbik edildi.

5. Gurup Diabet + EGF (16 Denek)

6. Gurup Nondiabet + EGF (16 Denek)

Bu 5. ve 6. guruplarda insizyon uygulama-dan 24 saat önce intraperitoneal (İ.P.) olarak EGF 10 pıgr/kg/gün dozunda (3) verilerek biopsi alınacağı güne kadar günde bir kez olmak üze-re devam edildi.

Her 6 gurubu oluşturan denekler 1., 3., 5. ve 7. gün alt guruplarına ayrılarak bu günler sonun-da insizyon bölgelerinden alınan biopsiler ali-münyum folyaları içinde sıvı azot içeren tank-larda derin dondurucuda muhafaza edildi.

Alınan biopsi materyallerinde MDA Uchiya-ma ve Mihara metoduna göre yap ı ld ı (49). % 1.15'lik KCL'deki % 10'luk doku homojenat-larından 0.5 mi alınıp üzerine 3 mi % 1 fosfo-rik asit ve 1 mi % 0.6 thiobarbiturik aset (TBA) ilave edildi. Karışım 95°C sıcaklıkta 45 dakika kaynatıldı. Üzerine 4 mi n-butanol konuldu. 3000 devirde 5 dakika santrifüj edildikten sonra, tü-pün üst kısmındaki n-butanol fazı 535 ve 520 nm'-de spektrofotometrede okundu. 1, 1, 3,3-tetraho-xypropane standart olarak kullanıldı. Sonuçlar nanomol MDA gr/doku olarak ifade edildi.

Bulguların istatistiki değerlendirilmelerin-de, tesadüf bloklarında faktoriyel deneme tek-niğine uygun olarak varyans analizleri hesaplan-mış, her bir uygulama şekli (diabet, nondiabet, EGF, lazer) ile bunların birbirleri ile olan inte-raksiyonları % 5, % 1 seviyesinde anlamlı olup olmadıkları kontrol edilmiştir. Değerlendirmeye en yüksek interaksiyon seviyesinde önemli olan-lar alınmıştır. Anlamlı bulunanlar için asgari önemli fark hesaplanarak gerekli karşılaştırma-lar buna göre yapılmıştır (7).

BULGULAR

Tablo 3 :

1. Gurup (Diabet)

1-Giin 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.040 0.046 0.046 0.036

0.048 0.146 0.095 0.052

0.034 0.183 0.042 0.035

0.041 0.159 0.053 0.081

Tp.hlo 4 2. Gurup

(Nondiabet)

1. Gün 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.031 0.045 0.042 0.038

0.025 0.051 0.029 0.043

0.034 0.068 0.043 0.024

0.014 0.033 0.093 0.036

13

Page 23: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

EGF ve Laser'in Lipid Peroksidasyon Üzerine Etkileri. G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Tablo 5 : 3. Gurup (Diabet + Lazer)

I.Gün 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.056 0.064 0.029 0.143

0.290 0.031 0.030 0.039

0.145 0.017 0.011 0.042

0.165 0.035 0.056 0.126

Tablo 6 :

4. Gurup (Nondiabet + Lazer)

I.Gün 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.456 0.160 0.026 0.046

0.250 0.700 0.027 0.048

0.180 0.200 0.045 0.036

0.240 0.615 0.032 0.043

Tablo 7 :

5. Gurup

(Diabet + EGF)

I.Gün 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.060 0.101 0.057 0.062

0.060 0.068 0.037 0.090

0.052 0.083 0.056 0.074

0.061 0.051 0.103 0.029

Tablo 8 :

6. Gurup

(Nondiabet + EGF)

I.Gün 3. Gün 5. Gün 7. Gün

0.059 0.038 0.023 0.044

0.028 0.029 0.030 0.039

0.026 0.059 0.033 0.029

0.084 0.088 0.040 0.106

Elektrokoter uygulanan diabet ve nondiabet guruplarında 3. günden kaynaklanan anlamlı bir

farklılık tesbit edilmiş t ir (P<0.05, LSD % 5 = 0.064) 3. gün anlamlı olarak diabet gurubun-da yükseldiği belirlenen MDA aktivitesi 1., 5. ve 7. günlerde de anlamlı olmasa bile diabet guru-bunda arttığı gözlenmiştir.

■ oıabet

[Non Diabet

Grafik 1. Diabet ve Nondiabet Gurupların Karşılaştırıl ması.

Lazer uygulanan diabetik ve nondiabetik gu-ruplar arasında MDA düzeylerinde anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.

Grafik 2. Laser'in, Diabet ve Non Diabet Guruplara olan

etkisinin karşılaştırılması.

Lazer uygulanan diabetik gurup ile lazer uy-gulanmayan diabetik gurup arasında, MDA dü-zeyleri 1. günde, lazer uygulanan gurupta anlam-l ı b i r şeki lde ar tarken (P<0.05) (LSD % 5 = 0.06369), 3. günde lazer uygulanmayan gu-rupta bu artış gözlenmemiştir (P<0.05). 5. ve 7. günlerdeki fark istatistiksel olarak anlamsız bu-lunmuştur.

14

MDA

GUN

Page 24: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 YILMAZ

İLsserlı I

Lasersiz

Grafik 3. Diabet Guruplarında Laserin Etkisi.

EGF uygulanan guruplar 5 ve 6 arasında MDA aktivitesi açısından istatistiki olarak an-lamlı bir farklılık gözlenmez iken diabet guru-bundaki MDA değerlerinin fazlalığı dikkat çek-miştir.

♦♦Diabet iÜ •*\MX\ Diabet

Grafik 4. EGF'in, Diabet ve Non Diabet Guruplara olan

etkisinin karşılaştırılması.

TARTIŞMA

Oral ve maksillofasiyal cerrahide, periodon-toloji ve restoratif dişhekimliğinde elektrokote-rin kullanımı ile ilgili endikasyonlar bulunmak-tadır (24, 53). Histolojik değerlendirmeler sonra-sında bazı araştırıcılar elektrokoter uygulamaları nedeni ile iyileşmenin geciktiğini savunurken bir diğer gurup araştırıcı ise bisturi yaraları ile ara-larında çok önemli farklılığın olmadığını rapor etmişlerdir (28, 53). Elektrokoter uygulamaların-da genellikle kabul edilen iyileşme prosedürün-deki değişiklikler, bölgedeki ısı toplanmasına bağlı doku denaturasyonu sonucu olduğu kabul edilmektedir. Elektrokoter uygulaması sırasında oluşan ısı, elektrik akımının dalga boyuna, aktif elektrodun gücüne, boyutlarına, uygulama süresi-ne ve elektrodun penetrasyon derinliğine bağlı-dır (53). Elektrokoterin yara iyileşmesindeki ge-cikmeden, dokuda oluşturduğu hasar neticesin-de ortaya çıkabilecek serbest radikaller sorum-lu tutulabilir. Bu konudaki çalışmalara gereksi-nim vardır.

Diabette infeksiyon gelişme riski yüksek olduğundan cerrahi girişimlerde, rahatsızlığın kontrol altında tutulması şartı aranır. Periferal sirkülasyon, periferal damarlar içinde koleste-rolün depozisyonunun bir sonucu azalma göster-mesinin yanısıra vücut sıvılarındaki yüksek şe-ker oranı bakteriyel büyümeye yardımcı ola-bilir (15).

Diabetli guruplarda EGF'nin etkisi araştırıl-dığında, 3. günden kaynaklanan anlamlı bir fark-lılık (P<0.05) (LSD % 5 = 0.04504) gözlenir-ken EGF uygulanmayan gurupta MDA düzeyinin arttığı belirlenmiştir. Diğer günlerde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.

Deneyimizde diabetik gurup ile nondiabetik gurup arasında genel bir karşılaştırma yapıldığı zaman .diabetik gurupta istatistik olarak anlamlı olmasa bile MDA düzeylerinde bir artış görül-müştür. Bunu, diabette ileri sürülen yara iyileş-mesindeki gecikme nedenlerinden biri olarak yo-rum yapabiliriz.

H ♦♦ «4 »♦ *i »♦ ♦ *»♦

Mı ♦< ♦♦

Jtl

♦♦i EGF lı

Araştırmamızdaki bulgularla paralellik gös-teren bir çalışmada, Vajdovich ve arkadaşları, alloxan ile köpeklerde oluşturulan diabette, lipid peroksidasyon parametrelerinin ve kırmızı kan hücrelerinde MDA düzeyinin kontrol gurubuna göre yükseldiğini rapor etmişlerdir (51).

Lazer ışınının biolojik etkileri bugün hala tartışılmaktadır. Mid lazerin biostimülasyon etki-sinden dolayı dokularda iyileşmeyi hızlandırdığı

Grafik 5. Diabet Guruplarında EGF'nin Etkisi. 15

MDA.

Page 25: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

EGF ve Laser'in Lipid Peroksidasyon Üzerine Etkileri. G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

bildirilirken (36), Singh ve Vatsala, lazerin erit-rositlere zarar verdiğini iddia etmişlerdir (46).

Organizmadaki çeşitli fizyolojik ve patolojik olaylarda, mediator veya modulator olarak bili-nen prostaglandinlerin, lazerin biolojik etkinliği ve tedavisinde rol oynayabileceği düşünülmek-tedir (25).

Mester ve arkadaşları, soft lazerin deri ül-serlerindeki vara iyileşmesinde hızlandırıcı et-kisi olduğunu rapor etmişlerdir (34, 35). Roynes-dal ise soft lazerin, 20 yaş diş çekimleri son-rasında oluşan ödem, ağrı ve trismusa bir et-kisinin olmadığını vurgulamıştır (42).

Deneyimizde, lazerin ilk günlerde olumlu et-kisi gözlenmez iken 3. günden itibaren MDA dü-zeylerinde gösterdiği düşüş nedeniyle etkili ol-duğunu ifade edebiliriz.

EGF'nin deri yaralarının iyileşmesi üzerine olumlu etkilerinin olduğu birçok araştırmada ra-por edilmiştir (17, 19, 23,37). Diabetik hayvan-larda insulin ve EGF'nin sinerjik etki gösterdi-ği ve kollejenaz aktiviteyi arttırdıkları deneysel olarak gösterilmiştir (18). Sitoprotektif etkisi olduğu ve DNA sentezini stimüle ettiği vurgu-lanmaktadır (8,21).

Son yıllarda lipid peroksidasyon olayı araş-tırılarak, tümörün büyüme oranı ile ilişkili oldu-ğu gözlenmiştir (4, 16).

Çeşitli dokuların serbest radikal aracılı ha-sarlarından lipid peroksidasyon sorumlu tutul-maktadır. Yapılan bir çalışmada deneysel olarak intestinal iskemi oluşturulan kedilerde, doku lipid peroksit düzeylerinde artış ve bu artışa paralel mukozada ödem ve yer yer ülserler göz-lenmiştir (20). Başka bir çalışmadada uzun sü-reli hyperoksit şartlarını takiben akciğerde doku hasarı ve buna bağlı solunum yetersizliklerinden serbestoksijen radikalleri sorumlu tutulmuş ve hücre bütünlüğünün bozulması lipid peroksidas-yon ile açıklanmıştır (1).

Sonuç olarak ,lipid peroksidasyonun çalış-ma guruplarımızda da önemli rol oynadığına ifa-de edebiliriz. Diabet ve nondiabet grupları ara-sında, diabet gurubunda gözlenen MDA artışını, diabetiklerde antioksidanların azalması nedeni ile radikallerin artışının beklenebileceği şeklin-de belirtebiliriz. Diabet guruplarında iyileşmeyi hızlandırması amacıyla uygulanan lazer ve EGF'-nin 3. günde etkili oldukları gözlenmektedir. Böylece lazer ve EGF'nin antioksidanları artırıp radikallerin azalmasını sağlayarak iyileşmede etkin olabildiğini vurgulayabiliriz.

Çalışmamızda EGF'nin 3. günden itibaren, yara bölgesindeki MDA düzeylerini ve dolayısıy-la Üpid peroksidasyon aktivitesini düşürdüğünün belirlenmesi neticesinde, EGF'nin 3. günden iti-baren yara iyileşmesinde olumlu etki gösterdi-ğini ifade edebiliriz.

Serbest radikallerin hücreler en önemli tok-sik etkilerinden biri olan lipid peroksidasyon. bir çok hastalıkta meydana gelen doku hasarı-nın sonucu olarak da karşımıza çıkar ve doku hasarının danada şiddetlenmesine neden olur (13,44). MDA, alkanlar, hidroperoksitler gibi ürünlerin ölçümü lipid peroksidasyon göstergesi olarak kullanılmaktadır (14). Çalışmamızda diabetik deneklerde oluşturulan elektrokoter ya-ralarının lipid peroksidasyon aktivitesi açısın-dan değerlendirilmesinde doku MDA düzeyleri ölçülerek değerlendirme yapılmıştır.

K A Y N A K L A R

1. Aust D.S. : «Iron redox reaction and lipid peroxi- dation» Oxygen radicals in biology and medicine. Plenum Press, New York 987-990, 1988.

2. Basage H.S. «Biochemical aspects of fre dadicals» Bochem. Cell Biol. 68: 989-93, 1990.

3. Buckley A., Dourdson M.J. Kamerath CD. Wolt T.B. Woodward C.S. «Sustained feleose of GGF accelera tes wound repair» Proc. Nalt. Acad. Sci. 82 : 7340-4. 1985.

4. Cheeseman K., Collins M., Proudfott K., Slates T.F., Burton G.W., Webb A.C., Ingold K.V. : Studies on lipid peroxidation In normal and tumour tissues. Biochem. J. 1936 : 507-514.

5. Chiu, D.L., Kupers F, Lubin B., «Lipid peroxidation reactions in fed cells» Semin Hematol 26 (4) : 257-69. 1989.

16

Page 26: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 YILMAZ

6. Dasrupta A. : «Elevated lipid peroxidation products and depleted transferrin levels in the plasma of kidney transplant recipients» Life Sciences. 46 : 67- 72. 1989.

7. Düzgüneş O., Kesici T., Kavuncu O., Gürbüz F.; Araştırma ve deneme metodları II. A.Ü. Ziraat Fak. Yay. 1021. Ankara 1987.

8. Erbaş D. «Epidermal growth faktör», Gazi Tıp dergisi 1 : 30-34, 1990.

S. Erbaş D., Oygür T., Anıl A., Çinko sülfat ve SMG ekstresinin yara iyileşmesi üzerine etkisi» G.Ü. Tıp Fak. Der. 4 (2) : 207-20, 1988.

10. Falanga V. «Growth factors» Derm. CL. 11 (4) : 667- 75, 1993.

11. Fin. S., Kiein E., Farber, S.. Scott R.E., Roy A., Seed R., «Invivo effects of laser radiation on the chin of the syrion harmster» The J. of In ves Derm. 26 : 123-4, 1962.

12. Fisher. S. E., Frame. J.W. Browne R.M. and Tranter R.M.D., A Comparative histological study of wound healing following CO2 laser and conventional sur gical excision of canine buccal mucosa. Arch. Biol. 28 (4) : 287-91,1983.

13. Gey KF. Prospects for the prevention of free ra dical disease. Regarding cancer and cardiovascular disease. Br Med. Bull. 49 : 679-99, 1993.

14. Gutierrez Salinas. J.; Zentella de Pina M,; Pina-E Acute ethanol intake produces lipid peroxidation in rat red blood cells membranes. Biochem. Mol. Biol. Int. 29 (2) : 263-70, 1993.

15. Güven O., «Ağız hastalıkları ve Çene cerrahisinde immünoloji», A.Ü. Dişhek. Fak. Yay. 14, Ankara, 1089.

16. Hammad H., Higashi I\, Tateishi N., Hanatani M., Sakamoto Y. : Lipid peroxidation in the liver of carcinogenresitant rast. Biochimica et Biophysica Açta 1045 : 99-106, 1990.

17. Hennessey P.J., Black C.T., Andrassy R.J. «EGF increases short-term type I collagen accumulation during wound healing diabetic rats», «J. Pediat. Surg. 25 (8); 893-897, 1990.

18. Hennessey P.J., Black T.C., Andrassay R.J. «Epider mal growth factor Band insulin act synergistically during diabetic healing», Arch Surg. 125: 926-929, 1990.

19. Hennessey PJ., Nirgiotis JG., Shinn MN., Andrassy- RJ , Continuous EGF application impairs long-term collagen accumulation during wound healing in rats. J. Pediatr. Surg. 26 (4): 362-5, 1891. 20. Heffner S.E. «Pulmonary strategies of antioxidant defense» Am. Rev. Respir. dis. 118: 531-51, 1S39.

21. Herndon, D.N., Nguyen T.T., Gilpin D.A., «Growth Factors» Arch. Surg. 123: 1127-33, 1993.

22. Hruszkewycz AM. Lipid peroxidation and Mt DNA degeneration. A. hypothesis Mutation Res, 275 : 243-8, 1992.

23. Jijon A.J., Gallup D.G., Behzadian M.A., Metheny W.P., Assessment of epidermal growth factor in the healing process of clean full-thickness skin wounds. Am. J. Obsted Gynecol. 161 : 1658-62, 1989.

24. Kalkwarf K.L., Krejc R.F.. Wentz F.M., Edison A.R. «Epithelial and connective tissue healing following electrosurgical incisions in human gingiva», J. Oral Maxillofac Surg. 41 : 80-85; 1983.

25. Katzung B.G., «Basic and clinical Lange Med. Pub., California, 1937.

26. Kert J., Rose L., Clinical Laser therrpy low level laser therapy. Seand Med. Las. Tech. Denmark 1989.

27. Krinsky N.I. : Membrane antioxidants. Annals New York Academy of Sciences. 551 : 17-31, 1988.

2?. Kı l ıç Y. Elektrobistüri ve normal bisturi kullanı l-masında yara iyileşmesinin mukayesesi ve bazı iyi-leştirici maddelerin, özellikle çinko türevi maddele-rin etkilerinin histopatolojik tetkiki», Doktora tezi, Ankara 1980.

29. Koz M., Erbaş D., Bilgehan A., Arıcıoğlu A. Arıcıoğlu A. Effects of acute swimming exercise on muscle and erytrocyte MDA serum myoçjlobin and plasma ascobic acid concentrations» Çan. J. Physicl. Phar macol. 70 : 1392-5, 1992.

30. Lim R., Kenney C.L., «Precavtion and Safety in CO Laser Surgery» Otolaryngol. Head Ne;k Si;rg. 95 : 239-41, 1986.

31. Kappus H. «A survey of chemicals inducing pero xidation in biological systems». Chem Phyo. Lipid, 45 : 105-15, 1987.

32. Marita L. and Meurman H. Laser-induced alterations in rat oral mucosa. Scand J. Dent. Res. 94 : 452-60, 1986.

33. Masotti L., Casali E., Gesmundo N., Sartor G., Galeotti T., Borello HS., Piretti M.V., «Lipid peroxi dation in cancer: Chemical and physical studies. Ann. NY. Acad. Scie. 551 : 47-57, 1983.

34. Mester E., «Laser stimulation of wound healing», Acta Chirur. Acad. Scien. Hunr. 17 (11) : 49-55, 1976.

35. Mester E., Spiry T., Szende B.. Tota J. «Effect of laser rays on wound «healing», The Amerle J. Surg., 122, 532, 1971.

36. Mirsnda R., «La bicstimolazione laser in medicina», Spcce electronics engineering, Modena, 1C81.

17

pharmacology»

Page 27: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

EGF ve Laser'in Lipid Peroksidasyon Üzerine Etkileri. G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

37. Nanney L.B., Epidermal and dermal effects of epider mal growth factor during wound repair J. Invest Dermatol 94 (5). 624-9, 1990.

38. N'SVe K.A., Probstmeier R., Chachner M., «EGF does not Cross the blood brain barien» Cell and Tissue Res. 241 : 453-7, 1985.

39. Niki E. : Antioxidants in relation to lipid peroxida- tion. Chemistry and Physics of Lipids. 44 : 227-253 ' 1987.

40. Öbek A. «İç hastalıkları» Karar Matbaası İstanbul. 1990.

41. Pratt R.M. «Role of EGF in Embryonic development- Current Topics in Dev. Biol. 22: 175-93, 1987.

42. Roynesdal AK, Bjornland T. et al. The effect of soft- laser application on postoperative pain and swelling. Int. J. Oral. Maxillofac. Surg. 22 (4) : 242-5, 1993.

43. Saltman P. Oxidative Stress : a radical view» Semin Hematol. 26 : 249-56, 1989.

44. Sawada M, Carlson JC. Changes in superoxide ra dical and lipid peroxide formation in the brain, heart and liver during the lifetime of the rat. Mech Ageing Dev. 41 : 125-37, 1987.

45. Schoenberg M.H., Beger H.G. «Oxygen radicals in intestinal ischemia and reperfusion», Chem. Biol. Interact. 76 : 141-61, 1990.

46. Singh M., Vatsala T.M., «He-Ne laser induced chan ges in erytrocytes. Current Scien. 48 (16) : 720-22, 1979.

47. Sonis ST., Fazio R.C., Fang L, «Principles and prac tice of oral medicine» W.B. Sounders Comp. Tokyo 1984.

48. Symons A.M. «Lipid peroxidation, free radicals and experimental inflammation. Oxygen radicals in biology and medicine» Plenum Press, Newyork, 1988.

49. Uchiyama M., Mihara M., «Determination of malon- dialdehde precursor in tissue by thiobarbituric acid test». Analytical Biochem. 86 : 271-279 : 1978.

50. Vaca CE, Wilhelm J. Harms-Ringdahl M. Interaction of lipid peroxidation products with DNA. A review Mutation Res. 195: 137-49, 1988.

51. Vajdovich P., Gaal T., Szilagyi A., «Changes of lipid peroxidation parameters in dogs with alloxan dia betes», Acta. Physiol. Hung. 81 (4) : 317-26, 1993.

52. Weiss SJ. Oxygen, ischemia and inflammation. Acta Physiol Scand 1986; 548 (Suppl) : 9-37.

53. Young A.T., «Healing of mucoperiosteal Incisions made by electrosurgery», Quintessence Int. 10 : 973- 79, 1983.

54. Yagi K. «Lipid peroxides and human diseases». Chem. Phys. Lipid. 45: 337-51, 1987.

18

Page 28: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 19-22 , 1996

COMPARISON OF BOND AND TRANSVERSE STRENGTH OF FIVE SOFT DENTURE LİNERS TO POLYMETHYL METHACRYLATE

Doç. Dr. Nur HERSEK', Doç. Dr. Şenay CANAY*. Dr. İbrahim TULUNOĞLU"

Ö Z E T

Beş Yumuşak Kaide Materyalinin Bağlanma ve Kırılma Dayamklığının Karşılaştırılması

Beş farklı yumuşak kaide materyalinin bağ-lama kuvveti tensile testle araştırılmıştır. İnce-lenen yumuşak kaide materyalleri şunlardır: Molioplast-B, Coe Super - Soft, Viscogel, Fixo-gel, Scft-Oryl. Örnekler polimetil metakrilat protez kaide materyali üzerine, üretici firmaların öner-diği şekilde polimerize edilmiştir. Yumuşak kai-deler, 10x10x20 mm boyutlarındaki polimetil metakrilat bloklar üzerine hazırlanmıştır. Örnek-lere sert kaideden ayrılana kadar gerilme tipi kuvvet uygulanmıştır. Ayrılma sonucu, kohesiv ve adesiv olarak kaydedilmiştir. Ortalama bağ-lanma değerleri 2,1 -11,9 kg/cm2 arasında değiş-mektedir. 2 mm kalınlığındaki polimetil metak-rilat plakalar üzerine polimerize edilen yumuşak kaide materyallerinin dayanıklılıkları, üç nokta kırılma testi ile karşılaştırıldı ve aralarındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulundu (p = 0,322).

Anahtar Kelimeler : Akrilik resinler, doku iyileştiricileri, yumuşak kaide materyalleri.

SUMMARY

The bond strength of five commercial soft denture liners were evaluated using tensile strength test. The soft denture liners investiga-ted were Mol!oplast-B, Coe Super-Soft, Visco-gel, Fixgo-gei, Soft-Oryl. The samples were processed according to the manufactures inst-ructions anto curet denture base resin polymet-hyl methacrylate (PMMA). The soft dentures were processed between two PMMA blocks, of 10 x 10 x 20 mm dimensions. The samples were placed in tension until failure. The failure type, cohesive or adhesive, was also recorded. The mean bond strength values ranged from 2.1 to 11.9 kg/cm2. The transverse bond strengths of liners, cured on PMMA of 2 mm thickness were compared using three - point bending tests. The effect of the resilient liners on the transverse properties of the base material was found to be insignificant (p = 0.322).

Key Words : Acrylic resins, denture liners, tissue conditioning.

INTRODUCTION

Soft denture liners have found increasing favor for several applications in prosthodontics. Although soft lining materials are widely used in prosthetic dentistry, their properties are far from ideal (1,2). A common problem of soft lined dentures is the failure of adhesion bet-ween the soft liner and the denture base (3, 4). Several tests have been used to evaluate the bond and transverse strength of soft denture

different experimental condi-

This study compares the tensile bond strength and transverse strength of five commercially available soft denture liners polymerized on a polymethyl methacrylate (PMMA) denture base resin.

Hacettepe üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi, Pro-tetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Hacettepe Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi, Pro-tetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

19

liners under tions (5-12).

Page 29: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Sort Denture Liner G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

MATERIALS AND METHODS

Five different types of soft liners were selected for this study (Table I). For tensile bend strength tests PMMA (De Trey's QC 20 Dentsply Ltd.) samples, with cross - sectional area 10x10 mm, 20 mm length were processed and machined to standard dimensions. Two PMMA blocks were flasked with a 3 mm ple-xiglass spacer between them. After removing

the spacer heat cured soft lining materials were packed and cured in the flask, self cured types were also polymerized at room temparature in the flask according to the manufacturers recom-mendations, then polymerized samples were trimmed. Eight samples were made for each type of soft liner. The samples were placed imder tension, in a Hounsfield Tensometer (81) Morland Road Croydon - England) with an exten-sion rate of 2 inch/min until failure occured. A

Table I. List of materials and manufacturers.

Material

Coe Super - Soft

Molloplast-B

Fixe - gel

Viscogel Soft -

Oryl

Manufacturer

Coe Laboratories Inc., Chicago Illinois

Molloplast, Regneri GmbH and Co. KG, Karlsruhe, Germany

International Dental and Industrial Polymer Supplies, London

Detrey Division, Dentsply Ltd., Weybridge, England

The Williams Getz Dental Products Chicago, Illinois

Type

Heat- curing acrylic

Heat-curing silicone

Self- curing acrylic

Self- curing acrylic

Self- curing acrylic

specially designed brass fixture was used to cttach the samples to the tensometer. A hole was drilled at each end of the processed samp-les to ensure parallelism of the samples (Fig 1).

For transverse strength tests the soft liners •nere processed according to the manufacturers instructions onto pre - cured, rectangular plates cf PMMA 2 0 x 1 0 x 4 mm. The thickness of 4 mm consisted of 2 mm PMMA and 2 mm soft lining material. Six samples were prepared for transverse strength tests for each soft liner. After preparation of the samples for tensile and transverse tests, samples were stored in dis-tilled water for a week, in order to complete the polymerization of the self-curing materials. The three - point bending tests were performed using tensometer testing machine. The trans-verse strength values were calculated by using the formula :

3 LP Tranverse Strength =----------------

2 WT2 L = distance between supports P = maxima! load W = width of sample T = thickness of the sample

- . - ■ ■ ■ ■ ■ ' ■ ' ■ ■ . : ■ . ? ; - v - ' - r i s M

Piçi 1. PMMA blocks after tensile bond strength test.

20

Page 30: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 HERSEK, CANAY, TULUNOĞLU

Mean values and their standard deviations were calculated for each data and materials were compared by Kruskal - Wallis One - Way ANOVA analysis. The significance of the results between two materials were tested, with Mann Whitney U test.

between hard acrylic resin and soft liners. Transverse strength of soft lining materials cured on PMMA is given in Table IV.

Table IV. Transverse strength of soft lining materials cured on PMMA.

RESULTS

Table II shows the mean values, standard deviations regarding the tensile bond strengths of the soft denture liners cured to PMMA. The mean bond strength to hard acrylic resin ranged from 1,9 to 11,9 kg/cm2. The lowest bond strength was observed with bonded Soft - Oryl at 1,9 kg/cm2. The highest bond strength was observed with bonded Molloplast-B at 11,9 kg/ shows the type of bond failure cm2. Table

Standard Standard Deviation Error (SD) (SE

Materials

Coe Super - Soft 51.86 7.49 3.06

Molloplast-B 50.63 6.67 2.72

Viscogel 48.13 11.97 4.89

Fixo-gel 51.39 7.43 3.03

Soft-Oryl 56.41 7.45 3.04

Table II. The tensile bond strength of lining materials to hard acrylic resin.

DISCUSSION

Mean values of bond strength

2

Standard Deviation

(SD)

Standard Error (SE)

11.9 2.70 0.95

11.2 1.81 0.64

3.9 0.54 0.19

3.5 1.47 0.52

1.9 1.32 0.47

Table III. Type of failure at tensile loading.

Number of Samples

Adhesive

Materials Adhesive Cohesive Cohesive Molloplast-B — 8 —

Coe Super - Soft 2 6 —

Viscogel 6 — 2

Fixo gel 6 — 2

Soft - Oryl 8 — —

Bonding failure of the soft denture lining materials is a common fact. If the bond strength to denture base resins is weak unhygienic areas may become (13).

The results of this study indicated that the force of failure for three types of chairside soft liners were significantly lower than that of the heatcured two. The heat-cured soft liners Molloplast-B and Coe Super-Soft bond well, to the PMMA denture base (12). This indicated that the tensile strength of the soft liner ma-terial is weaker than the PMMA.

Heat-cured silicone Molloplast-B, showed the highest bond strength (11,9 kg/cm2), Coe Super-Soft followed it with close values (11,2 kg/cm2). Due to the fact that silicone based liners have minimum or negligible chemical adhesion to PMMA resin, an adhesive is supp-lied for the purpose of bonding to the denture base resin (14). Coe Super - Soft is a methyl/ ethyl methacrylate soft denture liner and has a chemical composition similar to that of the PMMA denture base resins. Molloplast-B failed cohesively, which indicates a good bond to the

21

Transverse strength Mean values (kg/crn^)

Materials

Molloplast-B

Coe Super -!

Viscogel Fixo

- gel Soft -

Oryl

Page 31: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Soft Denture Liner G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

denture base resin, and the tensile strength of the soft liner was weaker than the bond strength of PMMA. Coe Super-Soft exhibited six cohe-sive, two adhesive failures.

Viscogel, Fixo-gel. Soft-Oryl are modified acrylic products and are processed at room temperature, their bond strengths were found to be 3.9, 3.5, 1.9 kg/cm2 respectively. Viscogel and Fixo-gel exhibited more adhesive failure (75 %) and less adhesive - cohesive failure (25 %). Adhesive - cohesive failure indicate that the tensile strength of the soft liner and the bond strength are nearly the same. Only Soft-Oryl failed adhesively which implies that the tensile strength of the soft liner material was greater than the bond strength to the PMMA resin.

There were two group of materials with distinct values that were statistically different. The first group, Molloplast-B, Coe Super-Soft were heat cured type, had the highest bond strengths and the statistical difference between them was insignificant (Mann-Whitney U test, p — 0.442). The second group, Viscogel, Fixo-gel, Soft-Oryl also exhibited insignificant results (Kruskal - Wallis One Way ANOVA p = 0.02).

The values obtained in our study are lower than that of the other investigators. For Mollop-last-B different values such as 13.6 kg/cm2 by Bates etal (4,5) 23.9 kg/cm2 by Khan etal (12), 17.6 kg/cm2 by Kawano etal have been attained. Similar data can be obtained for others. This difference may be due to the PMMA base used, the roughness of the surface, the shape of the samples and the speed of the tensional force.

The resilient liners have no effect on the transverse properties of the base material. This results are in confirmity with Craig and Gib-bons (9) findings. The effect of the liners, on the transverse strength of the acrylic base was found to be insignificant (p = 0.322). For Vis-cogel, elongation within itself has been exces-sive, so during transverse strength tests after the hard resin has broken it continued to elon-

gate which resulted with a high value of stan-dard deviation (Table IV).

These results could be a guide to clinicians as to which materials should be utilized.

REFERENCES

1. Jepson NJA, Me Cabe JF, Storer R. Age changes in the viscoelasticity of permanent soft lining ma terials. J. Dent. 1993; 21 : 171-178.

2. Jepson NJA, Me Cabe JF, Storer R. Age changes in the viscoelasticity of a temporary soft lining material. J. Dent. 1993; 21 : 244-247.

3. Philips RW- Skinner's Science of Dental Materials. 9th ed. WB. Saunders Company, St. Louis, 1991; 204-206.

4. Bates JF, Smith DC. Evaluation of indirect resilient liners for dentures : laboratory and clinical tests. J Am Dent Assoc 1965; 70 : 344-353.

5. Kawano F, Rootz ER, Koran A, Craig RG. Comparison of bond strength of six soft denture liners to denture liners to denture base resin. J Prosthet Dent 1992; 68 : 368-371.

6. Khan Z, von Fraunhofer JA, Razavi R. The staining characteristics, transverse strength, and microhard- ness of a visible light-cured denture base material. J Prosthet Dent 1987; 57 : 384-386.

7. Wright PS. Characterization of the adhesion of soft lining materials to poly (methyl methacrylate). J Dent Res 1982; 6 : 1002-1005.

8. Eick JD, Craig RG, Peyton FA. Properties of resilient denture liners in simulated mouth conditions. J Prosthet Dent 1962; 12 : 1043-1052.

9. Craig RG, Gibbons P. Properties of resilient denture liners. JADA 1961; 63: 382-390.

10. Amin WM, Fletcher AM, Ritchi GM. The nature of the interface between polymethyl denture base materials and soft denture liners. J Dent 1981; 9: 336-346.

11. Dootz ER, Koran A, Craig RG. Comparison of the the physical properties of 11 soft denture liners. J. Prosthet Dent. 1992; 67 : 707-712.

12. Khan Z, Martin J, Collard S. Adhesion characteristics of visible lightcured denture base material bonded to resilient lining materials. J Prosthet Dent 1989; 62 : 196-200,

13. Schmidt \f\IF, Smith DE. A six year retrospective study of Molloplast-B lined dentures. Part II : Liner serviceability. J Prosthet Dent 1983; 50 : 459-465.

14. Qudah S, Harrison A, Huggett R. soft lining materials in prosthetic dentistry : A review. Int J Prosthodont 1990; 3 : 477-483.

22

Page 32: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 23-28, 1996

POSTERIOR KOMPOZİT REZİNLERİN YENİ BİR UYGULAMA TEKNİĞİ İLE YERLEŞTİRİLMESİNİN KENAR SIZINTISI ÜZERİNE ETKİSİ

Jale GÖRÜCÜ*, Şükran BOLAY", Gönül ALPASLAN**

Ö Z E T

Bu çalışmada; posterior dişlere yeni bir tek-nikle kompozit rezin uygulanmasının, kenar sı-zıntısı üzerindeki etkinliği boya geçişi yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. 20 adet çekilmiş sağ-lam premolar dişte hazırlanan standart okluzal kaviteler .ışıkla sertleşen posterior kompozit rezin ile üreticilerin önerilerine göre restore edilmiştir. Restorasyonlar uygulanırken kompozit rezin bir grup dişe el aletleri ile yerleştirilip ışıkla polimerize edilirken, diğer grupta kompo-zit rezin yerleştirildikten sonra PMX okluza! kompresör kullanılarak uygulanan basınç altında ışıkla polimerize edilmiştir. Restorasyonlar ter-mal siklus uygulamayı takiben 24 saat süre ile % 0.5'lik bazik fuksin solüsyonunda bekletil-miştir. Daha sonra dişler tamamen şeffaf ak-rilik rezine gömülmüş ve orta hattından bukko lingual yönde kesilmiştir.

Boya geçişlerinin stereomikroskopta değer-lendirilmesi sonucunda elde edilen verilere gö-re; PMX okluzal kompresör kullanılarak restore edilen dişlerde kenar sızıntısı, diğer gruba oran-la önemli derecede az bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler : Kenar sızıntısı, Okluzal kompresör, Kompozit rezin.

SUMMARY

The Effect of The Placement With A New Application Technique of Posterior Composite Resins On Marginal Leakage

In this study, the effectiveness of the pla-cement with a new application technique of posterior composite resins on marginal leakage was investigated with the use of dye penetration technique. The standard occlusal cavities, pre-pared in 20 extracted premolars were restored with light curing composite resin according to the manufacturer's directions. During the resto-rations the composite resin was placed with hand instruments in one group and then polyme-rized with light and in the other group, after the placement of composite resin was cured with light under the pressure applied from PMX occlusal compressor. The restorations were waited in % 0.5 basic fuchsin solution in 24 hours following the thermal cycling. After then, the teeth were mounted in transparent acrylic resin blocks and they were cut bucco-lingualy from the middle line.

According to the data obtained from the result of the investigation of dye penetration with stereomicroscope, the marginal leakage was decreased significantly in the teeth restored with the use of PMX occlusal compressor then the other group.

Key Words : Marginal leakage, Occlusal compressor, Composite resin

Dolguların çevresinde zamanla ortaya çıkan

çürükler, klinikte sıklıkla gözlenmekte ve önemli bir sorun olmaktadır. Bu olayın başlıca nedenle-

23

H.Ü. Dişhek Fak. Konservatif Diş Tedavisi Bilim Dalı, Dr. Dt. H.Ü. Dişhek. Fak. Konservatif Diş Tedavisi Bilim Dalı, Yrd. Doç. Dr. H.Ü. Dişhek. Fak. Konservatif Diş Tedavisi Bilim Dalı, Prof. Dr.

GİRİŞ

Page 33: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Posterior Kompozit Rezinlerin Kenar Sızıntısı Üzerine Etkisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

rinden biri kenar sızıntısıdır. Günümüze kadar yapılan pekçok in vitro ve in vivo çalışmada, bü-tün restoratif materyallerin kenarlarında sızın-tının meydana geldiği gösterilmiştir (3, 15, 23). Uygulanan restoratif materyaller ve kavite du-varları arasından bakteri, sıvı, iyon ve molekül-lerin klinikte gözlenemeyen geçişi olarak ta-nımlanabilen kenar sızıntısı, dişte aşırı duyarlı-lık, marjinal renk değişikliği ve hızlı pulpa yı-kımlarına neden olmaktadır (12, 13, 18).

Kavite preparasyonlarının şekli ve duvar-larının bitirilişi (17), kullanılan bağlayıcı ajan-l?.r (5, 16), kaide materyalleri (4), dolgu mater-yalleri (1, 14), ve restorasyonların uygulama tek-nikleri (20, 22) kenar sızıntısını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu konu pek çok araştırmacı ta-rafından incelenmiş ve sızıntıyı en aza indire-cek yöntem ve dolgu maddeleri geliştirmeye ça-lışılmıştır (11, 21, 24, 26). Yeni ürünlerin ve uy-gulama tekniklerinin geliştirilmesine rağmen bu sorun tamamı ile ortadan kaldırılamamıştır.

Kullanım alanları gün geçtikçe artan kom-pczit rezinlerin yerleştirilmesinde, minenin asitle pürüzlendirilmesi ve bağlayıcı ajanların uygu-lanması ile kenar sızıntısının azaldığı bilinmek-tedir. Ancak kompozit rezinler, el aletlerine ya-pışabildiği için uygulama sırasında kavite taba-nı ve duvarlarından ayrılabilirler. Bundan dolayı basınç altında polimerize edilmelidir. Anterior dişlerde bu amaçla strip kronlar ve bantlar kul-lanılmakta iken, posterior bölgeler için bu tür araçlar bulunmamaktadır. Kompozit rezinlerin posterior dişlere uygulanması sırasında, düzenli olmayan okluzal yüzeylerine uyum sağlayarak basınç uygulayabilen aletlerin kullanımı gerek-lidir. Bir taşıyıcı ve silikondan üretilmiş bir kompresör içeren «PMX okluzal kompresör» (Schumacher Dental Systems, Germany) bu amaçla geliştirilmiş ışık geçirme özelliğine sa-hip bir alettir.

Bu çalışmanın amacı; posterior kompozit rezinlerin okluzal kavitelere el aletleri yardımı ile yerleştirilerek polimerize edilmeleri veya el aletleri ile yerleştirilmelerini takiben PMX ok-luzal kompresör kullanılarak uygulanan basınç altında polimerize edilmeleri olmak üzere, iki farklı şekilde uygulanmasının kenar sızıntısı üzerindeki etkilerini in vitro olarak karşılaştır-maktır.

24

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışmamız için ortodontik amaçla çekilmiş sağlam premolar dişler toplanarak, deneyde kul-lanılıncaya kadar formol solüsyonunda bekletil-di. Üzerlerindeki eklentiler uzaklaştırıldıktan sonra stereomikroskopta incelenen dişlerin, mi-nesinde çatlak tespit edilenler araştırma dışı bırakıldı. Amacımıza uygun olarak seçilen 20 adet dişin okluzal yüzeylerine silindirik elmas aerator frezleri (Northbel 836/012 Italy) ile su altında 2 mm derinliğinde ve Black kurallarına uygun olarak bizotajsız Klas I kaviteler açıldı. Mikromotor ucuna takılan bir elmas frez yardımı ile düzeltildi. Tüm kavitelerin aynı derinlikte ve aynı formda hazırlanmasına dikkat edildi. Kavi-teler yıkanıp kurutulduktan sonra dişler rastgele olarak iki gruba ayrıldı ve restorasyon işlemle-rine geçildi.

Her bir dişin kavite yüzey kenarındaki mi-neye 60 sn % 37'lik ortofosforik asit (Degufill Etchant, Degussa, Germany) uygulandı. 20 sn hava su spreyi ile yıkandıktan sonra 5 sn kuru-tuldu. Daha sonra kavitelere dentin adhesiv (Degufill Etchant, Deoussa, Germany) uygulanıp 5 sn, bonding ajan (Degufill Bond, Degussa Germany) uygulanıp 20 sn süre ile ışıkla (Hilux 200, Express, Canada) polimerize edildi. Tüm restorasyonlar Bulk tekniği kullanılarak yerleş-tirildi.

1. grup dişlerde; kompozit rezin (Degufill H, Degussa, Germany) el aletleri ile yerleştirilip 60 sn ışık uygulanarak polimerize edildi.

2. grup dişlerde; kompozit rezin yerleşti rildikten sonra PMX okluzal kompresör (Şekil 1) ile uygulanan basınç altında 40 sn, kompresör kaldırıldıktan sonra 20 sn süre ile ışık verildi.

Restorasyonları tamamlanan dişlere, 24 saat distile su içinde bekletildikten sonra, möl ve lastiklerle bitirme ve polisaj işlemleri yapıldı. Hazırlanan örnekler 1 hafta süre ile 37°C'lik etüvde distile su içerisinde bekletildi. Bu süre sonunda dişler sudan çıkarıldı ve her gruba 250 kez 5CC ve 55°C'ler arasında, termal siklus uy-gulandı. Dişler her ısı derecesinde 30 sn bek-letildi.

Page 34: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRÜCÜ, BOLAY, ALPASLAN

CD

Şekil 2. Restorasyon ve Diş Arasındr.îci S;z ntl Dereceleri.

Şekil 1. Okluzal Kompresör ile Restorasyonun uygulan-masının Şematize Resmi.

Daha sonra dişlerin kök uçları polimetil-metakrilat akrilik rezin ile tıkandı. Dolgu ve bu-na komşu 1 mm'lik alan dışında kalan diş yü-zeyi iki kat tırnak cilası ile kaplandı.

2 - Sızıntı, kavite yüzey kenarından kavite tabanına doğru 1/3-2/3'lük düzeye ulaşmış,

3 - Sızıntı, kavite duvarının tamamı boyun ca devam ediyor,

4 - Sızıntı, kavite duvarını aşmış, pulpal ta ban veya pulpaya doğru devam ediyor.

Bu işlemleri takiben dişler 24 saat süre ile oda ısısında % 0.5'lik bazik fuksin içinde bek-letildi. Boyadan çıkarıldıktan sonra 1 dk süre ile musluk suyu altında yıkanıp kurutulan diş-ler tamamı ile kendi sertleşen şeffaf polimetil-metakrilat akrilik rezin içine gömüldü. Her bir diş profil kesme makinasında (Buehler, USA) ya-vaş dönen elmas disk ile su altında dolguların ortasından geçecek şekilde, bukkolingual yönde kesildi ve her kesit steremikroskopta (X 7.5 bü-yütme) incelendi. Hazırlanan kesitlerde boya ge-rişi dereceleri «çift kör sistemi»* ile aşağıdaki derecelendirme sistemine göre değerlendirildi (Şekil 2) :

0 - Hiç sızıntı yok,

1 - Sızıntı, kavite yüzey kenarından kavite tabanına doğru 1/3'lük düzeyde,

Elde edilen veriler, Fisher'in kesin ki-kare testi ile istatistiksel olarak değerlendirildi.

BULGULAR

Araştırmamızın sonucunda elde edilen sı-zıntı değerlerinin, uygulama yöntemleri ve böl-gelere göre dağılımı Tablo 1'de verilmiştir.

Kompozit restorasyonlarının, el ile veya ok-luzal kompresör yardımı ile uygulanmasından sonra elde edilen sızıntı değerleri «Fisher'in ke-sin ki-kare testi» ile değerlendirildiğinde, hem

Değerlendirmeler birbirinden habersiz iki araştırmacı tarafından yapılarak ortak bir karar alınmıştır.

25

Ş I K K Ğ

T AŞ IYICIS İ L İ K O N KOMPRESÖR

Page 35: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Posterior Kompozit Rezinlerin Kenar Sızıntısı Üzerine Etkisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Tablo 1. Kenar sızıntısı değerlerinin, uygulama teknikleri ve bölgelere göre dağılımı (n = 10).

BÖLGE UYGULAMA TEKNİĞİ

Boya Geçiş Dereceleri

1 2 3

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

El aleti ile 10 1 10 2 20 3 30 3 30 BUKKAL

Okluzal Kompresör ile 70 0 0 2 20 1 10 0 0

LINGUAL El aleti ile

Okluzal Kompresör ile

20 0 0 2 20 4 40 2 20

70 1 10 0 0 2 20 0 0

bukkal (p<0.05) hem de lingual (p<0.05) du-varlarda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermiştir. Kompozit rezinler okluzal kompre-sör ile uygulandığında sızıntı önemli ölçüde azalmıştır.

Restorasyonların gerek el ile, gerekse komp-resör ile uygulanması sonucunda bukkal ve lin-gual kavite duvarlarında belirlenen sızıntı de-ğerleri istatistiksel olarak karşılaştırıldığında gözlenen farklılığın anlamlı olmadığı (p>0.05) saptanmıştır. Resim 1, 2, 3'te değişik sızıntı derecelerinden örnekler görülmektedir.

Resim 2. Boya geçişi derecelendirme sistemine bir ör-nek. Bukkal duvar "4"; Lingual duvar "3".

Resim 1. Boya geçişi derecelendirme sistemine bir ör-nek. Bukkal duvar "0"; Lingual duvar "2".

26

Resim 3. Boya geçişi derecelendirme sistemine bir ör-nek. Bukkal duvar "4"; Lingual duvar "4".

Page 36: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRÜCÜ, BOLAY, ALPASLAN

TARTIŞMA VE SONUÇ

Amalgam restorasyonların estetik özellikle-rinin olmaması, termal iletkenliği, korozyona uğ-raması ve cıvanın sistemik absorbsiyonu gibi olumsuz yönlerinin bulunması, ayrıca son yıl-larda kompozit rezinlerin fiziksel ve mekanik özelliklerinin geliştirilmiş olması nedeni ile, posterior bölgelerde bu materyallerin kullanım oranı artmıştır. Kompozit rezinler geliştirilmiş olmalarına rağmen, polimerizasyonları sırasında oluşan büzülme hala önemli bir sorun olmakta-dır. Yapılan çalışmalarda, polimerizasyon nede-ni ile, restorasyon ve kavite duvarı arasında oluşan aralığın asitle pürüzlendirme ve su alımı-na bağlı hacımsal genişleme ile her zaman eli-mine edilemediği gösterilmiş ve buna bağlı ola-rak kenar sızıntısının meydana geldiği belirlen-miştir (2, 10). İstenmeyen bu durumu ortadan kal-dırabilmek amacı ile uzun zamandır çalışmalar yapılmaktadır. Uygulama tekniklerinin sızıntı üzerine etkinliği göz önüne alınacak olursa, pos-terior kompozit rezin materyalleri için en iyi uy-gulama şeklinin belirlenmesi yararlı olacaktır.

Çalışmamızda posterior dişlere kompozit re-zin yerleştirilmesi sırasında basınç uygulamayı sağlamak amacıyla üretilmiş olan silikon komp-resör kullanılarak bu tekniğin kenar sızıntısı üze-rindeki etkinliği incelenmiştir.

Günümüze kadar yapılan pek çok sızıntı ça-lışmasında, kavitelerin gingival duvarlarının den-tin veya sementte olduğu durumlarda daha faz-la sızıntının gözlenmesi nedeni ile, mikrosızın-tıya daha duyarlı bulunan Klas V tipi kaviteler kullanılmıştır (5,9, 23,24, 25). Bu çalışma, oklu-zal yüzeylerde uygulanabilen silikon kompresö-rün kenar sızıntısına etkisini arastırabilmek ama-cı ile, okluzal kaviteler üzerinde yapılmıştır.

Çrim ve arkadaşları (7] yaptıkları in vitro bir çalışmada; bir grup örneğe termal siklus uy-gulamış, diğer gruptaki örnekleri ise sabit ısıda tutmuştur. Termal siklus uygulanan gruptaki ör-neklerde daha fazla sızıntının olduğu ortaya çık-mıştır. Bazı çalışmalarda bu duruma zıt sonuç-lar elde edilmiş olsa da (6), pek çok in vitro araştırmada termal siklus uygulanan restoras-

yonlu dişlerde daha fazla sızıntının olduğu göz-lenmiştir (8, 19, 22). Bu durum diş ve kompozit rezinlerin termal expansiyon katsayısı arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Ağız ortamında sık sık ısı değişikliği meydana geldiği bilin-mektedir. Bizim çalışmamızda da, ağız koşulla-rına benzer bir ortam sağlamak amacıyla ör-neklere termal siklus uygulanmıştır.

Çalışmamızda, kompozit rezinlerin okluzal kompresör kullanılarak uygulanması, el aletleri ile uygulamaya oranla kenar sızıntısını önemli ölçüde azaltmıştır. Bu sonuç, bukkal ve lingual duvarlar arasında değişiklik göstermemiştir. Her iki bölgede de, okluzal kompresör ile uygulanan restorasyonların % 70'inde sızıntının olmadığı görülürken, el aletleri ile yerleştirilen restoras-yonların % 60'ında 3. ve 4. dereceden sızıntı-nın olduğu belirlenmiştir. Konu ile ilgili litera-türü taradığımızda bu tip bir çalışmaya rastlan-madığından elde ettiğimiz sonuçlar diğer çalış-malarla karşılaştırılamamıştır.

Kompozit rezinler, yerleştirilme sırasında el aletine yapışarak kavite tabanı veya duvarların-dan ayrılabilirler. Böylece diş ve restorasyon arasında aralık meydana gelerek sızıntının art-masına neden olabilir. El aletleri ile yerleştiri-len grupta kenar sızıntısının diğer gruba oranla fazla olması bu durumdan kaynaklanmaktadır. Kanımızca, silikondan yapılmış okluzal kompre-sörün yumuşaklığı ve esnekliği sayesinde, uy-gulama sırasında diş yüzeyinin şeklini kolayca alarak kapatabilmesi, ayrıca restorasyon mater-yalini basınç ile kavite duvarları ve tabanına doğru itmesi kenar sızıntısını azaltmakta etkili olmaktadır.

Bu çalışmada, kavitelerin bukkal ve lingual duvarlarında meydana gelen sızıntı karşılaştı-rıldığında herhangi bir farklılığın olmadığı göz-lenmiştir. Klas V tipi kavitelerle yapılan sızıntı çalışmalarında okluzal duvarın mine, gingival du-varın sementte olduğu durumlarda bölgesel fark-lılıklar gözlenmiştir (20, 26). Ancak bizim çalış-ırımızda her iki kavite dış yüzeyinin minede bulunması nedeni ile bir farklılık ortaya çıkma-mıştır.

27

Page 37: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Posterior Kompozit Rezinlerin Kenar Sızıntısı Üzerine Etkisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

K A Y N A K L A R

1. Alperstein, K.S., Graver, H.T., Herold, R.C.B. : Marji nal leakage of glass-ionomer cement restoration. J. Prosthet. Dent. 50 : 303-807, 1983.

2. Bowen, R.L., Rapson, J.E., Dicson, G. : Hardening shrinkage and hygroscopic expansion of composite resins. J. Dent Res. 61 : 654-658, 1982.

3. Brown, K.B., Swartz, M.L., Cochran, M.A. : The glass ionomer lined cervical composite restoration : An in vivo investigation. Oper. Dent. 18: 17-27, 1993.

4. Chan, K.C., Swift, E.J., : Leakage of chemical and ligth-cured basing materials. J. Prosthet. Dent. 62 : 403-411, 1989.

5. Chan, K.C., Swift, J.S., : Marginal seal of new-gene ration dental bonding agents. J. Prosthet. Dent. 72 : 420-423, 1994.

6. Ciucchi, B., Bouillaguet, S., Holz, J: : Proximal adaptation and marginal seal of posterior composite resin restorations placed direct and indirect techni ques. Quintessence Int. 21 : 663-669, 1990.

7. Crim, G.A., Mattingly, S.L. : Evaluation of two met hods for assessing marginal leakage. J. Prosthet. Dent. 45 : 160-163, 1981.

8. Crim, G.A., Garcia, G.F. : Microieakage the effect storage and cycling duration. J. Prosthet. Dent. 57 : 574-576, 1987.

9. Crim, G.A. : Prerestorative bleaching : Effect on microieakage of Class V cavities. Quintessence Int. 23 : 823-825, 1992.

10. Davidson, C.L., Gee, A.J., Feilzer, A. : The compete- tion between the composite - dentin bond strength and the polimerization contraction stress. J. Dent. Res. 63 : 1396-1399, 1984.

11. Dietschi, D., Scampa, U., Campanile, G., Holz, J. : Marginal adaptation and seal of direct and indirect Class II composite resin restorations : An in vitro evaluation. Quintessence Int. 26 : 127-138, 1995.

12. Erikson, H.M., Buonocore, M.G. : Marginal leakage with different composit restorative materials : Effect of restorative techniques. J.A.D.A. 9 3 : 1143-1148, 1976.

13. Fayyad, M.A., Ball, P.C. : Bacterial penetration around amalgam restoration. J. Prosthet. Dent. 57 : 571-574, 1987.

14. Goday, F.G., Malone, W.F.P. : Mikroleakage of pos terior composite resins using glass ionomer cement bases. Quintessence Int. 19: 13-17, 1988.

15. Holan, G., Chosak, A. : Marginal leakage of impreg nated class II composites in primary molars : an in vivo study. Oper. Dent. 17: 122-128, 1992.

16. Kanca, J. : The effect on microieakage of four dentin enamel bonding systems. Quintessence Int. 20 : 359- 361, 1989.

17. Khera, S.C., Chan, K.C. : Microieakage and enamel finish. J. Prosthet. Dent. 39: 414-419, 1978.

18. Kidd, E.A.H. : Microioakage in relation to amalgam and composite restoration. Brit. Dent. J. 141 : 305- 310, 1976.

19. Lacy, A.M , Kon, Z.A., Wiltshire, W.A., Vatanable, L. : Marginal microieakage around Class il resin and Dicor inlays. J. Dent. Res. 67 : 196 (Abst. No : 669), 1988.

20. Martin. F.E., O'Rourke, M. : Marginal seal of cervical tooth-coloured restorations. A laboratory investiga tion of placements techniques. Aust. Dent. J. 38 : 102-107, 1993.

21. Puy, C.L., Navarro, L.F., Laeer, V.J.T.L., Ferrandez, A. : Composite resin inlays : A study of marginal adap tation. Quintessence Int. 24 : 423-433, 1993.

22. Robinson P.B., Moore, B.K., Swarts, W.L.: Compa rison of microieakage in direct and indirect compo site resin restorations in vitro. Oper. Dent. 12: 113- 116, 1987.

23. Sheth, P.J., Jensen, M.E., Sheth, J.J. : Comparative evaluation of three resin. Inlay Techniques micro- leakage studies. Quintessence Int. 20 : 831-836, 1989.

24. Saiku, J.M., Germain, H.A., Meiers, J.C. : Microieaka ge of a dental amalgam alloy bonding agent. Oper. Dent. 18 : 172-178, 1993.

25. Wieczkowski, JR. , El Davis, X.Y.Y.U., Joynt, R.B. : Microieakage in various dentin bonding agent/com posite resin systems. Oper. Dent., Supplement 5, 62-67, 1992.

26. Zidan, O., Marin, O.G., Tsuchiya, T.: A comparative study of the effects of dentinal bonding agents and aplication techniques of marginal gaps in Class V cavities. J. Dent. Res. 66: 716-721, 1987.

Page 38: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 29-32. 1996

DÖRT DEĞİŞİK KALSİYUM HİDROKSİT PREPARATININ pH DÜZEYLERİNİ DEĞİŞTİRME ETKİLERİNİN İN VİTRO DEĞERLENDİRİLMESİ

N. Tansev MIHÇIOĞLU*, Cemal TINAZ**, Kerem DOLAR"*

Ö Z E T

Bu araştırmada, 4 adet Kalsiyum Hidroksit (Ca(OHb) preparatı kullanılmıştır. İn vitro ger-çekleştirilen deneylerde 60 adet anterior (Mak-siller ve mandibular) diş köle seviyesinden ke-silerek hazırlandı. İkisi kontrol grubu olmak üze-re gelişi güzel 6 gruba ayrılan dişlerin kök ka-nallarına, 4 ayrı Ca(OH) preparatı konuldu. Ağız-ları geçici dolgu (coltosol) ile kapatılan dişler şalin solüsyonu içeren kapakları vidalı tüpler içi-ne yerleştirildi. 37°C'lik su banyosunda 1 saat, 4 saat, 1 gün, 3 gün ve 7 gün süreyle bekletildi. Süresi sonunda incelemeye alınan örneklerden elde sdilen sonuçlar Kruskal-Wallis ve Varyans Analizi ile istatistiksel olarak değerlendirildi. İki kontrol grubu ile diğer gruplar arasında, tüm süre-ler için, diğer gruplar arasında ise, süre artışı-na bağlı olarak p<0.001 düzeyinde farklılıklar saptandı.

Anahtar Sözcükler : Kalsiyum hidroksit, pH düzeyi .geçici dolgu.

SUMMARY

Evaluation of Effectiveness of Four Different Calcium Materials In Changing pH Levels In Vitro

4 different Ca(OH)2 materials were used in this research. 60 human anterior teeth (Maxil-lar and mandibular) were prepared sectioning horizontally at cervical levels. Teeth were separated in 6 groups at random. Leaving 2 as control groups, others were filled with 4 diffe-rent Ca (OHh materials. After sealed with tem-porary filling material (coltosol), teeth were placed in the screwcapped glass vials of saline solution. They were stored in water bath in 37°C for 1hr, 4hrs, 1 day, 3 days and 7 days. Results were evaluated by 1-Way Anova and Kruskal-Wallis tests statistically. Significant differences were found at p<0.001 levels bet-ween 2 control groups and others for every given period, but between other 4 groups depen-ding on the increasing periods.

Key Words : Calcium hydroxide, pH level, temporary filling.

GİRİŞ

Bu çalışmanın amacı, dişlerde gerçekleşti-rilen kan,al tedavilerinde, etkinliklerinden biri kök rezorbsiyonlarının kontrolünü sağlamak (5) olan Ca(OH)2 preparatlarının, pH düzeyini değiş-tirme (9) konusundaki yeterliliğini araştırmaktır. Bu nedenle seçilen değişik Ca(OH)2 preparatla-rının farklı sürelerde pH düzeylerini yükseltme nitelikleri incelenmiştir.

G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

29

Page 39: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Değiştirme Etkilerinin İn Vitro Değerlendirilmesi

GEREÇ VE YÖNTEM

ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Kömür Laboratuvarında in vitro gerçekleştirilen çalış-mada, 60 adet anterior (tek köklü) insan dişi kullanıldı. Dişler özel bir ayırım yapmaksızın, her biri 10 diş içerecek biçimde 6 gruba ayrıldı. Tüm dişler köle seviyesinden kesildi ve pulpa-ları ekstirpe edildi. Kanalların mekanik genişlet-meleri step-back tekniği kullanılarak gerçekleş-tirildi. K-tipi eğe (Endo) ile 15 no.dan 40 no.ya kadar yapılan preparasyon sırasında, 15 no.lu eğe foramen apikaleden çıkacak biçimde çalışıl-dı. Kök kanalları genişletildikten sonra, % 5.25 lik NaOCI solüsyonu ile irrige edildi ve kuru-tuldu. Steril pamuk pelletlere bulaştırılan Ca(OH)2 preparatları kanallar içine yerleştirildi ve coltosol ile kanal ağızları kapatıldı. Dişler 18 mi. şalin solüsyonu içeren deney tüplerine konduktan sonra, tüplerin vidalı kapakları sıkıca kapatıldı ve 37°C'lik su banyosunda beklemeye bırakıldı.

6 gruba ayrılmış olan deney tüplerinden sı-rasıyla, 1 saat, 4 saat, 1 gün, 3 gün ve 7 gün-lük süreler sonunda pH metre ile pH düzeyle-rinin ölçümleri yapıldı.

Deney sırasında kullanılan coltosol'un pH düzeyine etkisinin varlığını saptayabilmek için

G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

ayrı bir çalışma daha yapıldı. Ölçümler yine ay-nı süreler baz alınarak gerçekleştirildi.

BULGULAR

Coltosol'un kullanılan materyalleri etkileyip etkilemediği konusunu ortaya koyabilmek için yapılan deney sonuçları Tablo 1'de verilmiştir. Tüm süreler için elde edilen değerler arasında belirgin bir farklılık bulunamamıştır.

İkisi kontrol grubu olmak üzere 6 gruba ayrılmış olan materyallerden elde edilen veri-ler her süre için ayrı bir tablo ve grafikle ve-rilmiştir Tablo (2, 3, 4, 5, 6) (Şekil 1).

Tablo 1. Coltosol için pilot çalışmanın ortalama pH değerleri.

Deney Süresi Denek Sayısı

1 saat 4 saat 1

gün 3 gün 7 gün

x a (0 E re

10,S

■Kontrol (dolgulu) BKontrol (dolgusuz) □Kals-in BMerck ■Dycal Catalyst Q Nature i CaO

i eun Zaman Şekil 1. 6 grubun değişik zaman dilimlerinde ortalama

pH değerleri açısından karşılaştırılmaları.

Ortalama

10

10

10

10

10

6,65

6,70

6,44

6,67

6,63

7,8 -f

I gün 7 gü4 sar.t1 saat

Page 40: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

30

Page 41: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 MIHÇIOĞLU, TINAZ, DOLAR

Tablo 2. 1 saat sonunda elde edilen ortalama pH değerleri.

Tablo 6. 7 gün sonunda elde edilen ortalama pH değerleri.

Grup Materyal No : Adı

Denek Ortalama Sayısı

Grup Materyal No : Adı

Denek Ortalama Sayısı

1. Kontrol (geçici dolgu) 10 7,80 1. Kontrol (geçici dolgu) 10 7,72 2. Kontrol (geçici dolgusuz) 10 8,08 2. Kontrol (geçici dolgusuz) 10 8,00 3. Kals- in 10 9,88 3. Kals - in 10 8,13 4. Merck 10 10,10 4. Merck 10 8,43 5. Dycal Catalyst m 10,12 5. Dycal Catalyst 10 9,65 6. Naturel CaO 10 9,84 6. Naturel CaO 10 8,29

Tablo 3. 4 saat sonunda elde edilen ortalama pH değerlen.

Denek Ortalama Sayısı

1. Kontrol (geçici dolgu) 10 8,05 2. Kontrol (geçici dolgusuz) 10 8,35 3. Kals - in 10 9,77 4. Merck 10 10,305. Dycal Catalyst 10 10,386. Naturel CaO 10 9,82

Tablo 4. 1 gün sonunda elde edilen ortalama pH değerleri.

Denek Ortalama Sayısı

1, Kontrol (geçici dolgu) 10 8,18 2. Kontrol (geçici dolgusuz) 10 8,22 3. Kals - in 10 8,71 4. Merck 10 9,55 5. Dycal Catalys

t 10 10,29

S. Naturel CaO 10 9,01

Tablo 5. 3 gün somunda elde edilen ortalama pH değerleri.

Denek Ortalama Sayısı

1. Kontrol (geçici dolgu) 10 7,62 2. Kontrol (geçici dolgusuz) 10 8,00 3. Kals - in 10 8,37 4. Merck 10 8,96 5. Dycal Catalyst 10 9,73 6. Nature! CaO 10 8,35

31

1 'inci saat sonunda ortaya çıkan sonuçlar karşılaştırıldığında, her iki kontrol grubunun da diğer tüm gruplar ile aralarında, p<0.001 düze-yinde belirgin bir farklılık saptanmıştır. Ayrıca Merck ve Dycal Catalyst gruplarının Naturel CaO grubu ile aralarında, p<0.001 düzeyinde belirgin bir farklılık görülmüştür.

4'üncü saat sonunda ortaya çıkan ölçümler karşılaştırıldığında, her iki kontrol grubunun da diğer tüm gruplar ile aralarında, p<0.001 düze-yinde belirgin farklılık saptanmıştır. Ayrıca Kals-in grubu ile Merck ve Dycal Catalyst grupları, ve Merck ve Dycal Catalyst grupları ile Natu-rel CaO grubu arasında p<0.001 düzeyinde be-lirgin bir farklılık görülmüştür.

1 'inci gün sonunda ortaya çıkan ölçümler karşılaştırıldığında, her iki kontrol grubunun da diğer tüm gruplar ile aralarında p<0.001 düze-yinde belirgin bir farklılık saptanmıştır. Ayrıca Kals-in grubu ile Merck ve Dycal Catalyst grup-ları, Merck grubu ile Dycal Catalyst ve Naturel CaO grupları, ve Dycal Catalyst ile Naturel CaO grupları arasında p<0.001 düzeyinde belirgin bir farklılık görülmüştür.

Belirgin düşmeler saptanmasına karşın, 3'üncü ve 7'inci günler sonunda ortaya çıkan tüm ölçümlerde, gruplar arasındaki ilişki aynen 1 'inci gün sonuçlarına benzemektedir ve adı ge-çen gruplar arasında p<0.001 düzeyinde belir-gin farklılıklar vardır.

Grup Materyal No :

Grup Materyal No :

Grup Materyal No :

Page 42: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Değiştirme Etkilerinin In Vitro Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

TARTIŞMA

Kalsiyum hidroksit'in kanal tedavisindeki ya-rarlı etkilerinin, destek dokularda sürdüğü al-kali vasattan kaynaklanıp kaynaklanmadığı henüz kesin olarak açıklanmış değildir (4, 5). Ancak sı-ğır dişlerinin pulpalarında (5) yapılan bir araştır-mada, pH düzeyinin 12.1 düzeyinde olması ha-linde ,alkalen fosfataz ve laktik dehidrogenaz gi-bi enzimlerin etkilerinin inhibe edildiği, bunun da kalsiyum hidroksitin tamir mekanizmasında (4, 8,9) etkili olmasına yol açtığı açıklanmıştır. Araştırmamızda elde edilen en yüksek değer 10.38 olduğu için, bu amaca yönelik bir hedefi-miz olsa idi sonuç yeterli olamayacaktı.

Bazı araştırıcılar (2, 3, 7), Dycal'ın bakteri-ler üzerinde bakterisid etkisi olduğunu, buna karşın diğer kalsiyum hidroksit preparatlarının bakteriostatik etki gösterdiğini saptamışlardır. Bu araştırmada, Dycal Catalyst'in en yüksek pH düzeyini sağlaması yanında, tüm sürelerde de en yüksek değere ulaşması, bu savı destekle-mektedir. Ayrıca, tüm kalsiyum hidroksit pre-paratlarının bakteriler üzerinde etkisi olması, bu materyalin dezenfektan özelliği olduğunu (1, 2, 3,6,7) savunan araştırıcıları desteklemektedir.

Bazı araştırmacıların (3), kalsiyum hidroksi-tin etkinliğinin 7 günlük süre sonunda iyice azal-dığı yolundaki açıklamaları, araştırmamızda sap-tanan değerlerle desteklenmektedir. Bulguları-mızda, Vinci ve 4"üncü saat sonunda pH değer-leri 9.75 ve üzerinde iken, 7'inci gün sonunda en yüksek değer Dycal Catalyst için 9.65'e in-miş, diğer materyaller ise 8.43 ile 8.13 düzeyle-rine kadar gerilemişlerdir. Bu süreçte, kontrol grubunun 8.00 düzeyinde olan değeri bu savın nedenli geçerli olduğunun kanıtıdır.

SONUÇ

Altı grup ve beş zaman süreci için sağla-nan sonuçlar Tablo (2, 3, 4, 5, 6) ve Şekil 1'de verildi. Ayrıca coltosol için yapılan pilot çalış-ma sonuçları da Tablo 1'de verildi.

Grup ve süreler arasında istatistiksel ola-rak belirgin bir farklılığın olup olmadığı Kruskal-Wallis Varyans Anlizi ile saptandı.

Tüm süreler için en yüksek pH düzeyi, Dycal Catalyst için elde edildi. 1 'inci ve 4'üncü saat dışında tüm sürelerde, Dycal Catalyst ile diğer gruplar arasında çok belirgin farklılıklar görüldü.

K A Y N A K L A R

1. DiFiore PM, Peters DD and Setterstrom JA: The antibacterial effects of calcium hydroxide apexifica- tion pastes on Streptococcus sanguis. Oral Surg., 55 : 91-4, 1983.

2. Fairbourn DR, Charbeneau GT and Loesche WJ : Effect of improved Dycal and IRM on bacteria in deep carious lesions. J. Am. Dent. Assoc, 100 : 547- 552, 1980.

3. Forsten L, and Söderling E : The alkaline and anti bacterial effect of seven calcium hydroxide liner in vitro. Acta Odontal Scand., 42 : 94-98, 1984.

4. Gordon TM and Alexander JB : Influence on pl-l level of two calcium hydroxide root canal sealers in vitro. Oral Surg. 61 : 624-628, June 1986.

5. Gordor TM, Ranly DM and Boyan BD : The effects of calcium hydroxide on bovine pulp tissue. Varia tions in pH and calcium concentration. J Endod., 11 : 156-160, 1985.

6. Heithersay GS : Calcium hydroxide in the treatment of pulpless teeth with associated pathology. J Br Endod Soc, 8 : 74-93, 1975.

7. Leung RL, Loesche WJ and Charbeneau GT : Effect of Dycal on bacteria in deep carious lesions. J. Am. Dent. Assoc, 100: 193-97, 1980.

6. Schroder U and Garanatlı LE : Early reaction of intact human teeth to calcium hydroxide following experi-mental pulpotomy and its significance to the develop-ment of hard tissue barrier. Odontol Rev., 22 : 379 96, 1971.

9. Tronstad L, Andreasen JO, Hasselgren G, Kristerson I , and Ri is I : pH changes in dental t issues after rco"^ canal fill ing with calcium hydroxide. J Endod., 7 : 17-21, 1981.

32

Page 43: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı I, Sayfa 33-39, 19SC

KALSİYUM HİDROKSİTLİ ALTI DEĞİŞİK PATIN ANTİBAKTERİYEL ETKİNLİĞİNİN KARŞİLAŞTİRİLMASİ

Dr. Ömer GÖRDUYSUS*, Dr. Nilüfer ÜNLÜ", Dt. Özlem TULUNOĞLU***, Dr. İbrahim TULUNOĞLU*9**

Ö Z E T

Bu araştırmada kalsiyum hidroksit esaslı patlar olan CRCS, Kalsin, Vitapex Life, Calic ve Dycal'ın antibakteriyel etkinlikleri Streptococ-cus mutans ve Streptococcus sanguis üzerinde, ağar disk difüzyon yöntemi ile oluşturdukları inhibisyon zonlarının çaplan ölçülerek karşılaş-tırılmıştır. Her madde için beş defa tekrarlanan deneyler sonucunda, elde edilen ölçümlere göre yapılan istatistiksel değerlendirmede; her ne ka-dar sınırlı bir etkinlik de olsa Streptococcus mutans üzerinde Kalsin, Streptococcus sanguis üzerinde ise CRCS diğerlerine göre daha etkin bulunmuşlardır.

Anahtar Kelimeler : Kalsiyum hidroksit, Streptococcus mutans, Streptococcus sanguis, Ağar disk difüzyon yöntemi.

SUMMARY

Comparison of Antibacterial Effectiveness of Six Different Calcium Hydroxide Prstes

In this research, antibacterial effectiveness of CRCS, Kalsin, Vitapex, Life, Calic and Dycal as calcium hydroxide containing pastes were compared on Streptococcus mutans and Strep-tococcus sanguis with the agar disc diffusion method. Experiments were repeated five times for each material and diameters of inhibition zones were measured, than statistically evalua-ted. As a result, although they have limited effectiveness, while Kalsin was the relatively the most efficient one on Streptococcus mutans, CRCS was the relatively the most effective on Streptococcus sanguis.

Key Words : Calcium hydroxide, Stretococ-cus mutans, Streptococcus sanguis, agar disc diffusion method.

GİRİŞ

Kalsiyum hidroksit endodontik tedavilerde; direkt veya indirekt kuafaj maddesi olarak, vital amputasyonlarda, apeksifikasyonlarda, eksternai ve internal kök rezorpsiyonlarının tedavilerinde, kanal içi medikament olarak, pulpası canlı ve nekroz olan dişlerin kök kanallarında kök kanal dolgu patı olarak, kanallarda meydana gelen me-kanik perforasyonların onarımında, avulse dişle-rin tedavisinde ve kök kırıklarının tamirinde kul-lanılır (1,2, 3). Geniş bir kullanım alanı olan kal-siyum hidroksitin taşıdığı pek çok olumlu özel-lik vardır; alkalin pH'sı ile remineralizasyon için

optimum şartları sağlar, dentin köprüsü yapımı-nı stimüle eder, kalsifiye odaklar oluşturur, bak-terisit etkisi de vardır (4). Fisher (5, 6) bu anti-bakteriyel aktivitenin limitli olduğunu gösteren çalışmalar yapmıştır. Stevens ve Grossman (7) yaptıkları araştırmada kalsiyum hidroksitin an-

H.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı Araştırma Görevlisi. H.Ü. Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi. Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. H.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

33

Page 44: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Kalsiyum Hidroksitli Patların Antibakteriyel Etkinliği G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1936

timikrobiyal yönden etkinliğinin CRCS'den daha az olduğunu bildirmişlerdir. Başka araştırmalar-da ise kanal içi medikament olarak kalsiyum hidroksitin antimikrobiyal etkinliğinin % 2*1 îk iyodin-potasyum iyodid ve CRCS'ye göre daha uzun süreli bir etkinlik olduğu bildirilmiştir (8, 9).

Alfa ve beta hemolitik streptokoklar kök kanal florasında yer alan mikroorganizmalar arasındadır ve enfekte kök kanallarından sıklık-la izole edilebilirler (10, 11, 12). Streptococcus sanguis ve Streptococcus mutans da birer alfa hemolitik streptokok olup oral mikroflorada çok fazla bulunurlar (13). Bu mikroorganizmaların çü-rük oluşumunda rol oynadığı ve dental plakta da bulunduğu bilinir (14, 15, 16, 17). Çürük den-tinde fazla olarak bulunabilen bu iki mikroorga-nizmanın elde edilmesi ve laboratuar şartların-da üretilmeleri kolaydır (18),

Çalışmamızda, kalsiyum hidroksit içeren çeşitli patların bakterisit etkilerini birbirleri ile karşılaştırarak sahip oldukları antimikrobiyal et-kinliklerini relatif olarak belirlemeyi amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışmamızda, CRCS (Hygenic Corp. Akron, Ohio, U.S.A.), Kalsin (Aktuğ Tic. Bornova, İzmir), Vitapex (Neodentai Chemical Products, Tokyo, Japan), Life (Kerr), Calic (PD Dental, Attenwal-de, Attenwalde, Germany), Dycal (L.D. Caulk Co. Milford, U.S.A.) kullanıldı.

Araştırmamızda kullandığımız bakteri suş-ları ve tipleri ise : Streptococcus mutans (Type A, 10919) ve Streptococcus sanguis (Type A6b) olarak seçildi (14). Streptococcus mutans ve Stretococcus sanguis H.Ü. Tıp Fakültesi Mikro-biyoloji Anabilim Dalından temin edildi.

Çalışılacak olan patlar, ayrı ayrı petri kap-lan içerisine, % 5 defibrine koyun kanı ile ha-zırlanan kanlı ağarda açılan 6 mm. çapında ve 2 mm, derinliğindeki kuyucuklara tatbik edildi-ler. Ayrıca her petri kabı içerisine kontrol gru-bu olarak yine aynı çap ve derinlikte ancak içi boş bırakılan kuyucuklar da hazırlandı (Resim 1, 2,3,4).

Resim 1. Streptococcus sanguis grubu;

Üstteki sıı-a: CRCS, Dycal, Life (soldan sağa) Alttaki sıra : Vitapex, Calic, Kalsin (soldan

Resim 2. Streptococcus mutans grubu;

Üstte, soldan sağa : Kalsin, CRCS Altta, soldan sağa : Calic, Life

Resim 3. Streptococcus mutans, Vitapex.

34

Page 45: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRDUYSUS, ÜNLÜ, TULUNOĞLU, TULUNOĞLU

Streptococcus mutans üzerinde meydana ge-len inhibisyon zonu çapları (mm.) Tablo 2'de ve-rilmiştir.

Tablo 2. Streptococcus mutsns üzerinde mey-dana gelen inhibisyon zcnu çapları (mrn.)

CRCS Kalsin Vitapex Life Calic Dycal (grup!) (grup 2) (grup 3) grup 4) (grup 5) (grup G)

Resim 4. Streptococcus mutans, Dycal.

Daha sonra bakteri ekimleri yapıldı ve 24 saat boyunca mikroaerofilik ortamda, 37°C'da in-kübe edilerek oluşan inhibisyon zonu çaplan öl-çüldü. Bakteri ekimleri herhangi bir kontami-nesyona engel olmak amacı ile mikrobiyolojik çalışma şartlarına uygun olarak yapıldı. Ekimler, her madde için aynı mikroorganizma ile beşer defa tekrarlandı ve böylelikle sonuçta inhibisyon zcnu çapı da her madde için beş kere ölçülmüş oldu. 24 saatten sonra çaplarda bir artış tespit edilmeyip, sabit kaldıkları gözlenmekle beraber inhibisyon zonu çaplarında bir değişim olup ol-madığı 48 saat daha izlenmeye devam edildi.

BULGULAR

Streptococcus sanguis üzerinde meydana gelen inhibisyon zonu çapları (mm.) Tablo 1'de verilmiştir.

Tablo 1. Streptococcus sanguis üzerinde mey-dana gelen inhibisyon zonu çapları (mm.)

CRCS Kalsın Vitapex Life Calic Dycal

(grup!) (grup 2) (grup 3) grup 4) (grup 5) (grup 3) 1 24 14 8 9 9 11

2 25 14 S 9 9 12

3 22 15 8 10 8 11

4 23 15 9 8 9 12

5 24 14 8 9 10 11

1 12 16 a 14 15 12 2 15 15 8 13 9 11

3 14 14 9 14 14 12

4 13 15 8 13 12 12

5 12 16 8 13 11 11

Streptococcus mutans ve Streptococcus canguis ana grupları içerisinde bulunan CRCS, Kslsin, Vitapex, Life, Calic ve Dycal grupları arasında istatistiksel olarak bir fark olup olma-dığını anlamak amacıyla Kruskal - Wallis Varyans Analizi yapılmış ve Streptococcus mutans ana grubu için KW = 21.0697, p<0.05, grupları ara-sındaki fark önemli, Streptococcus sanguis ana grubu için KW = 25.9910, p<0.05, gruplar ara-sındaki fark önemli bulunmuştur. Gruplar ara-sındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunduğu için her bir mikroorganizma ana grubu içerisin-deki pat grupları arasında da karşılaştırma ama-cıyla ikişer ikişer Mann-Whitney U testi yapıl-mıştır.

Streptococcus mutans grubu için sonuçlar Tablo 3rde verilmiştir.

35

Page 46: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Kalsiyum Hidroksitli Patların Antibakreriyel Etkinliği G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Tablo 3. Streptococcus mutans için pat grupları arasındaki karşılaştırmanın istatistiksel sonuçlar.

GRUPLAR CRCS(1) Kalsin (2) Vitapex(3) Life (4) Calic (5) Dycal (3)

cRcsm — *

Kalsin (2) — — * . . .

Vitapex (3) — — — *

Life (4) — — — —

Calic (5) — — — — —

Dycal (6) — — — — — —

* fark önemli, p<0.05 ** fark önemsiz, p<0.05

Streptococcus mutans için elde ettiğimiz sin, Streptococcus mutans üzerinde diğerlerine sonuçlara göre Kalsin lehine ve Vitapex aleyhi- göre daha etkin bulunmuştur, ne gruplar arasındaki farklar hep önemli bulun muş diğer maddeler ise bu ikisinin arasında Streptococcus sanguis grubu için sonuçlar bîr etkinlik göstermiştir. Bu nedenle çalışma- Tablo 4'de verilmiştir, mızdaki kalsiyum hidroksitli patlar arasında Kal-

Tfıblo 4. Streptococcus sanguis için pat grup lan arasındaki karşılaştırmanın istatistiksel sonuçlar.

GRUPLAR CRCS(1) Kalsin (2) Vitapex (3) Life (4) Calic (5) Dycal (3)

CRCSm — * . . .

Kalsin (2) — — * . . .

Vitapex (3) — — — . . . .

Life (4) — — — —

Calic (5) — — — — —

Dycal (6) — — — — — —

* fark önemli, p<0.05 "* fark önemsiz, p>0.05

Streptococcus sanguis için elde ettiğimiz geldiği bulunmuştur. Tablo 5'de Streptococcus sonuçlara göre CRCS'nin en etkin, daha sonra sanguis ve Streptococcus mutans üzerinde pat- Kalsin, ardından Dycal, nihayet Vitapex, Calic ve ların meydana getirdiği inhibisyon zonu çapla- Life'in ise aralarında istatistiksel olarak bir fark rının ortalaması (mm.) verilmiştir, olmaksızın etkinlik yönünden bunlardan sonra

36

Page 47: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRDUYSUS, ÜNLÜ. TULUNOĞLU, TULUNOĞLU

Tablo 5. Patların mikroorganizmalar üzerinde meydana getirdiği inhibisyon zonu çapı ortalamaları (mm.)

CRCS Kalsin Vitapex Life Calic Dycal (Grupl) (Grup 2) (Grup 3) (Grup 4) (Grup 5) (Grup 6)

Strepto coccus mutans 13.2 15.2 8.2 13.4 12.2 11.6

Strepto coccus sanguis 23.6 14 4 8.2 9 9 11.4

TARTİŞMA

Kalsiyum hidroksitin antibakteriyel etkinliği pek çok araştırmacı tarafından kabul edil-mektedir (19, 20, 21, 22). Kullandığımız bir pat veya maddenin antibakteriyel etkinliğinin değer-lendirilmesinde ağar disk difüzyon metodu kul-lanılabilecek olan yöntemler arasındadır (7, 18, 20,23,24,25,26). Bir maddenin antimikrobiyal etkinliğini incelemek için kullanılabilecek diğer yöntemler ise tüp dilüsyon ve ağar dilüsyon yön-temleridir (27).

Çalışmamızda kullandığımız maddelerle tüp-te sıvı besiyerinde dilüsyon yöntemiyle çalış-mak oluşturdukları bulanıklık nedeniyle mümkün olamamaktadır. Bu yöntemde etkin maddenin dü-şük olduğu konsantrasyonda bakterinin üremesi gözle görünen bulanıklık ile belirlenmektedir. Bu nedenle madde besiyeri içinde dağılmamalı ve maddenin besiyerine karışması sebebiyle sıvı besiyerinin şeffaflığı bozulmamalıdır. Ağar dilüs-yon yönteminde kullandığımız materyalin etkin madde miktarını standardize etmek mümkün ola-mamaktadır. Ağar difüzyon yönteminde ise kanlı ağara eşit hacimli açılan kuyucuklara materyal eşit miktarlarda konularak hacimleri sabit tutulup oluşturdukları inhibisyon zonu çaplarını ölçmek ve karşılaştırmak mümkün olur.

Canalda ve Pumarola (28) beta hemolitik streptokoklar üzerinde yaptıkları çalışmada 48 saat sonunda CRCS için 20 mm., yine kalsiyum

hidroksitli bir pat olan Sealapex için 24 mm., Kalsiyum hidroksit içermeyen bir pat olan AH26 için 30 mm., 96 saat sonunda Endometha-sone için 42 mm.'lik inhibisyon zonu meydana geldiğini görmüşlerdir. Görülüyor ki Endomet-hasone yaklaşık olarak CRCS ve Sealapex'in iki katı bir inhibisyon zonu oluşturabilmektedir. Yi-ne Pumarola ve arkadaşlarının (26) yaptığı bir çalışmada Tubliseal için 10.72 mm., Sealapex için 9.05 mm. inhibisyon zonu çapı bulunurken, bu çap SPAD için 63.6 mm., Endomethasone için 33.6 mm., N2 Universal için 22.06 mm. ola-rak bulunmuştur. Peker (23) doktora tezi araştır-masında SPAD'ın alfa hemolitik streptokoklar üzerinde 60 mm.'lik inhibisyon zonu meydana getirdiğini tesbit etmiştir. Lado (20) ve arkadaş-ları yaptıkları benzer çalışmalarda Dycal için ortalama 10-15 mm., Life için 8.8-13.4 mm.'lik inhibisyon zonu tesbit etmişlerdir. Stevens ve Grossman (7) kalsiyum hidroksitli Pulpdent ile Streptococcus faecalis üzerinde yaptıkları araş-tırmada meydana gelen inhibisyon zonunu 10 mm. olarak tesbit etmişlerdir. McComb ve arka-daşının (29) araştırmasında Streptococcus mu-tans kullanılarak, Life için 43 saat sonunda 11 mm.'lik inhibisyon zonu ölçülmüştür. Gross-man (25) araştırmasında Bacillus subtilis kulla-narak AH26 için 14.2 mm., N2 için 29.53 mm., RC2B için 29.53 mm., ZOE için 12.60 mm., % 6.5 paraformaldehit ilave edilmiş ZOE ve Ca(OH)2 karışımında 30.93 mm. iken Tubliseal için 13.53 mm.'lik bir inhibisyon zonu bulmuştur. Çalışma-mızda, çeşitli kalsiyum hidroksit içerikli patlar için elde ettiğimiz ve 8 - 2 5 mm. arasında deği-şen ölçümler benzer araştırmalarda kalsiyum hid-roksit içeren patlar için ölçülen değerlerle pa-ralellik göstermekte ve aynı seviyelerdeki grup-lar içinde yer almaktadır. Tablo 1 ve 2'deki bazı değerlerin, ilgili literatüre bakarak, kalsiyum hid-roksit içermeyen diğer maddelerle karşılaştırıl-malar' halinde, bunların bazılarına göre iki hatta üç kat daha ufak çaplar olduğu açıkça gö-rülmektedir (23, 25, 26, 28). Bu da bizi çalışma-mızda kullandığımız kalsiyum hidroksit içeren patların bakterisit etkinlikleri olmakla beraber bunun diğerlerine oranla daha sınırlı sayılabile-cek bir antimikrobiyal etkinlik olduğu neticesi-ne götürmektedir.

Çelebi (30), de doktora tezi araştırmasında CRCS için alfa ve beta hemolitik streptokoklar

37

Page 48: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Kalsiyum Hidroksiti! Patların Antibakteriyel Etkinliği G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

üzerinde 14 mm. inhibisyon zonu bularak bunu sınırlı bir antibakteriyel etkinlik olarak yorumla-mıştır. DiFiore ve arkadaşları (18) dört farklı likitle karıştırılan kalsiyum hidroksitin Strepto-coccus sangiuis üzerinde farklı farklı antibakte-riyel etkinliğe sahip olduklarını göstermiştir. Biz de araştırmamızda kullandığımız farklı kalsiyum hidroksit patlarının bazılarının etkinliklerini bir-birlerine göre farklı bulduk. Başka bakterilerle yapılacak olan bu tip bir çalışmada bu madde-lerin etkinliklerinin daha az veya çok çıkması doğal olarak beklenebilir, ancak biz çalışmamızı oral mikroflorada ve çürük dentinde çok bulun-maları, kolay elde edilmeleri ve laboratuar şart-larında kolay üretilebilmeleri nedeniyle bu mik-roorganizmalarla yürütmeyi tercih ettik (18).

Sonuç olarak Streptococcus sanguis ve Streptococcus mutans üzerinde, kullandığımız patlar arasında CRCS ve Kalsin antimikrobiyal yönden en etkin, Vitapex ise etkinliği en az olan madde olarak bulunmuştur.

K A Y N A K L A R

1. Bayırh G. : Pratik Endodonti. İstanbul, İ.Ü. Basımevi ve Film Merkezi, 230, 259, 1990.

2. Heithersay G.S.: Calcium Hydroxide in the treat ment of pulpless teeth with associated pathology. British Endodon. Soc , 8 : 74-93, 1975.

3. Webber R.T. : Traumatic injuries and the expanded endodontic role of calcium hydroxide. In : Gerstein H. : Techniques in Clinical Endodontics. Philadelphia W.B. Saunders Co., 172-258, 1983.

4. Seltzer S. : Endodontology. 2nd ed. Philadelphia, Lea-Febiger, 281-83, 1988.

5. Fisher F.J : The effect of a calcium hydroxide water paste on micro-organisms in carious dentin. Br. Dent. J., 133 : 19, 1972.

6. Fisher F.J. : The effect of three proprietary lining materials on micro-organisms in carious dentin. Br. Dent. J., 143 : 231, 1977.

7. Stevens R.H., Grossman LI.: Evaluation of the an timicrobial potential of calcium hydroxide as an intracanal medicament. J. Endodon., 9 : 372-74, 1983.

8. Byström A., Cleasson R., Sundqvist G. : The antibac terial effect of camphorated paramonochlorophenol, camphorated phenol and calcium hydroxide in the treatment of infected root canals. Endod. Dent. Traumatol.; 1 : 170, 1985.

9. Safavi K.E , Dowden W.E., Introcaso J.H., Langeland K. : A comparison of antimicrobial effects of cal cium hydroxide and iodine - potassium iodide... J. Endodon.; 11 : 454-56, 1985.

10. Morse R.D.: Microbiology and Pharmacology. In : Cohen S., Burns R.C. Pathways of the Pulp. 3rd ed., St Louis, C.V. Mosby Co., 406-7, 1984.

11. Alaçam T. ; Endodonti. Ankara, G.Ü. Basın-Yayın Yük sekokulu Basımevi, 387-405, 1990.

12. Debelian G.J., Olsen I., Tronstad L. : Systemic diseases caused by oral microorganisms. Endod. Dent. Traumato!., 10 : 57-65, 1994.

13. Hardie M.J. : Oral Streptococci. In : Bergey's Manual of Systemic Bacteriology. Baltimore, The Williams and Wilkins Co, vol 2: 1054-63, 1986.

14. Gürgan S., Siiylev İ., Alaçam R. : Geleneksel şeker ler ve yapay tatlandırıcıların çürük yapıcı etkilerinin bakteriyolojik yöntemlerle araştırılması. Oral., 3 : 25, 1986.

15. Kleinberg I.: Dental Caries. In: Nolte W.A. Oral Microbiology. 4th ed. St. Louis. The C.V. Mosby Co., 605-24, 1982.

16. Hoffman H. : Streptococci. In : Nolte W.A. Oral Microbiology. 4th ed. St. Louis. The C.V. Mosby Co., 287-326, 1982.

17. Burnett G.W., Scharp H.W. : Oral Microbiology and Infectious Diseases. 3rd ed. Baltimore, The Williams and Wilkins Co., 281, 1968.

18. Barkhordar R.A., Kempler D. : Antimicrobial activity of calcium hydroxide liners on Streptococcus sanguis and Streptococcus mutans. J. Prosthet. Dent. 3 : 314-17, 1989.

19. Weine F.: Endodontic Theraoy. 3rd ed., St Louis, The C.V. Mosby Co., 382, 1982.

20. Lado E.A., Pappas J., Tyler K, Stanley R.H. Walker C. : In vitro antimicrobial activity of six pulp-cap ping agents. Oral Surg., 2 : 197-200, 1986.

21. DiFiore M.P., Peters D.D., Setterstrom J.A., Lorton L. : The antibacterial effects of calcium hydroxide apexification pastes on Streptococcus sanguis. Oral Surg., 1 : 91-4, 1983.

22. Morse DR. : Microbiology and Pharmacology. In : Cohen S., Burns R.C. : Pathways of the Pulp. 4th ed., St Louis, The C.V. Mosby Co., 383, 1987.

38

Page 49: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 GÖRDUYSUS, ÜNLÜ, TULUNOĞLU, TULUNOĞLU

23. Peker D. : Traitement Spad'ın klinik, histopatolojik, mikrobiyolojik ve apikal sızdırmadık yönünden ince lenmesi. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bi limleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 1990.

24. Görduysus Ö. : Endo-Fil kök kanal dolgu maddesi nin doku teaksiyonlan, antimikrobiyal etkinliği ve apikal mikrosızıntısının elektrokimyasal olarak araş tırılması. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bi limleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 1993

25. Grossman L. : Antimicrobial effect of root canal cements. J. Endodon., 6 : 594-97, 1980.

26. Pumarola J., Berastegui E., Brau E., Canalda C, deAnta T.J. : Antimicrobial activity of seven root canal sealers. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 2 : 213-20, 1992.

27. Baron E.J., Finegold S.M. : Bailey and Scott's Diag nostic Microbiology. 8!h ed., St. Louis, The C.V. Mosby Co., 171-94, 1990.

28. Canalda C, Pumarola J. : Bacterial growth inhibition produced oy root canal sealer cements with a calcium hydroxide base. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol., 1 : 99-102, 1989.

29. McComb D., Ericsson D. : Antimicrobial action of new, proprietary lining cements. J. Dent. Res., 5 : 1025-28, 1987.

30. Çelebi R.D. : Calcibiotic Root Canal Sealer (CRCS)'in klinik, biyolojik uygunluk, osteoblastik aktiviteye et kisi ve antibakteriyel etkinlik yönünden araştırılması. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ens titüsü, Doktora Tezi, 1991.

39

Page 50: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Page 51: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 41 -44 . 1996

YAPAY DİŞLER ÜZERİNE ÇEŞİTLİ AÇILAR İLE GELEN KUVVETLERİN DESTEK DOKUDAKİ DAĞILIMI

Çetin SUCA*, Sevda SUCA**

Ö Z E T

Tam protez hastalarında özellikle alt çenede-ki kemik rezorbsiyonları çeşitli problemler yara-tır. Çalışmamızda alt çenede posterior bölgeye gelen çiğneme basınçlarının yapay dişlerin tü-berkül eğimler ile olan ilişkileri incelendi. Ta-sarlanan mandibula ve tam protez kesidi üze-rinde iki boyutlu analizler uygulandı. Kullanıla-cak yapay dişlerin tüberkül eğimleri küçüldükçe çiğneme kuvvetlerinin istenmeyen etkilerininde azaldığı sonucuna varıldı.

SUMMARY

The Effect of Forces On Supporting Tissues Applied With Three Different Angles On Artificial Teeth

Great problems arise in edentulous patients with the resorbtion of the residual alveolar ridges especially in mandible. This study exami-nes the effect of the cusp angles of artificial teeth on the stress distribution in a lower complete denture by a two-dimensional finite element model. It has been found quantitatively that smaller cusp angles decrease the magnitude of various stress components.

GİRİŞ

Dişlerin çekimlerinden sonra alveoler ke-mik değişken bir hızla rezorbe olur. Rezorbsiyon miktarı öncelikle;

a - Hastanın dişlerinin çekildiği andaki ya-şına,

b - Ekstraksiyon sırasındaki kemik yapısına

c - Ekstraksiyonun travmasına bağlıdır.

Rezorbsiyonurı fazla olduğu kişilerde yapı-lacak bir bölümlü yada tam protezde başarı, fonksiyon yönünden olumsuz yönde mutlaka et-kilenecektir.

siyon sırasında ağrıya yada ülserasyona neden olabilirler. Daha uzun süre içinde alveoler krette yavaş yavaş rezorbsiyon oluşur ve kemik kaybı, protezin uyumsuzluğu, dikey kapanış boyutunda düşme v.s. gibi sonuçlar ortaya çıkar. Protezi taşıyan dokuların davranış biçimleri, tam protez yapımında düşünülmesi gereken faktörlerin ba-şında gelir.

Yaş ortalamasının artması ve buna bağlı olarak protez kullanımının daha uzun yıllara ya-yılması sonucu, protez altındaki mukozanın in-celenmesi ile paralel olarak rezidüel kretlerde-ki rezorbsiyon daha çok görülmeye başlanmış-tır.

Dokular üzerine gelecek çiğneme kuvvetle-rinin fazlasının etkisinden daima kaçınmak ge-rekir. Bu tür basınçlar destek dokularda fonk-

41

Prof. Dr. Gazi Üniv. Dişhekimliği Fak. Öğretim Üyesi. Doç. Dr. Gazi Üniv. Dişhekimliği Fak. Öğretim Üyesi.

Page 52: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Yapay Dişlere Gelen Kuvvetlerin Dağılımı G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Mukozanın kuvvetleri abzorbe edici özelliği ortadan kalktıkça gelen kuvvetler direkt olarak kemiğe iletilmeğe başlar, sonuçta lezyonlarla birlikte genel irritasyonlar ve ağrılar ortaya çı-kar. Bu tür hastalarda çiğneme kuvvetlerini aza indirmeğe çalışmak gerekir. Yumuşak astar maddeleri bir çözüm olarak kullanılırlar (1, 2, 3). Bir diğer önlem ise tam protez yapımında kul-lanılan yapay dişlerin okluzal tablalarında yapı-labilecek değişiklerdir. Tüberkül açılarının çiğ-neme kuvvetlerini destek dokulara iletmeleri yö-nünden önemleri fazladır. Klasik bilgiler içinde tüberkül açıları fazlalaştıkça, gelen çiğneme kuv-vetleri yatay kuvvetler haline dönüşür ve pro-tezin devrilmesi ile beraber, kemikte rezorbsi-yona neden olurlar (4).

Çalışmamızın amacı, kretler üzerine gelen kuvvetlerin yapay dişlerin eğimlerine bağlı ola-rak göstereceği değişikliklerin hangi bölgeler-de ne kadar yoğunlaştığını saptıyabilmektir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Kret rezorbsiyonu olan bir alt çenenin mo-lar dişler bölgesinden bir kesit tasarlandı. Kom-pakt (2 mm kalınlığında) ve spongiöz kemik ta-bakalarının belirlendiği ve üzerinde akrilik plak ve yapay bir diş içeren iki boyutlu sonlu ele-man modeli çizildi. Model 456 grid noktası ve 510 penta katı elemanı kullanılarak oluşturul-du. Materyallerin Young's modülleri ve Poissons oranları Tablo 1'de görüldüğü değerlerde araş-tırmaya alındı.

Kesit üzerine 15-30 ve 90 derecelik açılarla 10 kg.lık kuvvet, yapay dişin lingual ve bukkal tüberkülleri arasındaki sulkusun en derin nok-tasından ve kretin tepe noktasından geçen sa-gita! düzlem üzerinde uygulandı. Böylece elde edilen sonuçların iki boyutlu analizde elde edi-lecek sonuçları simgelemesi sağlandı. Kesit üze-rinde gerilme analizleri Nastranda, üç boyutlu penta elemanları kullanılarak yapıldı. Elde edi-len grafikler değerlendirildi (Tablo 1).

BULGULAR

1) Yatay düzlemle 90 derecelik açı yap-tığı tasarlanan modelde, bir başka deyimle 0 tüberküllü modelde 10 kg.İik yüklemenin akrilik diş üzerinde bukkale doğru hemen okluzal yüze yakın bir yerde 6-8 kg. arasında bir basınç oluş-turduğu görülmektedir. Bu alanın çevresinde 6 kg.'a yakın, tüm akrilik diş ve plağın bukkal yüzeyinde 3 kg. üzerinde basınç oluştuğu göz-lenmektedir.

0-1 kg.İik bir basınç ise, okluzal yüzeyden başlıyarak tüm mandibula boyunca yayılmakta-dır. Mandibulanın bukkal yüzeyinde aksiyon sı-nırına yakın, kortikal kemik üzerinde 3 kg. civa-rında bir basınç alanı görülmektedir.

Gerilim oluşan bölgeler ise, yapay dişin ve akrilik plağın lingualinde 4.4 kg.in biraz üze-rinde, bu alanın çevresinde ise 2.3-4.4 kg. de-ğerlerindedir Grafik 1).

Trb'o 1. Araştırmada kullanılan materyallerin bazı özellikleri.

Young's

modül us-E Poisson's (MPa) Oranı-V

Spongiöz kemik 1500(9.10] 0.30

Kompakt kemik 14.000{5] 0.30

Polimetilmetakrilat kaide plağı - yapay diş 2650(") 0.30

Grafik 1. 0° Tüberküllü modelde 10 kg.İik yükleme so-

nucu ortaya çıkan gerilim bölgeleri.

42

Page 53: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 SUCA, SUCA

2) Yatay düzlemle 15 derecelik açı yap-tığı tasarlanan modelde 10 kg.lik bir yükleme-nin, akri l ik diş ve kaide plağı üzerinde bukkal yüze doğru bir alan boyunca 10-14 kg. arasın-da bir basınç oluşturduğu görülmektedir. Bu alanın daha bukkalinde kalan alan ile linguale doğru olan alanlarda basıncın gene 2 kg.in altı-na düştüğü gözlenmektedir. Mandibulanın tüm bukkal yüzeyinde ve kretin tepe noktasında kor-tîkal kemik boyunca bu basıncın devam ettiği, tukkalde aksiyon sınırında küçük bir alanda ise bu basıncın 10 kg.in üzerinde olduğu görülmek-tedir (Grafik 2).

Grafik 3. 30° Tüberküllii modelde 10 kg.lik yükSeme so-

nucu ortaya çıkan gerilim bölgeleri.

Grafik 2. 15° Tüberküllii modelde 10 kg.lik yükleme so-

nucu ortaya çıkan gerilim bölgeleri.

3) Yatay düzlemle 30 derecelik açı yap-tığı tasarlanan modelde, 10 kg.lik yüklemenin akrilik diş ve plak üzerinde okluzal yüzeyden başlıyarak bukkal ve linguale doğru geniş bir alanda 15 kg.a yakın bir basınç oluşturduğu göz-lenmektedir. Ancak okluzal yüzeyin hemen al-tında, bukkal ve lingual yüzeyde plağın bitim noktalarında küçük alanlarda 15-22 kg. arası ba-sınç birikim alanları oluşmuştur.

Mandibulanın kortikal kemik tabakasının he-men hemen tüm kısmında, bukkalde ve kret te-pesinde daha geniş olmak üzere yine 15 kg.a yakın basınç alanları ortaya çıkmıştır. Diğer tüm yüzeylerde ve mandibuler kemikte 12 kg. üze-rinde basınç oluştuğu görülmektedir (Grafik 3).

TARTIŞMA

Tam protez kullanan hastalarda tutuculuk çeşitli etkenlerle oluşur. Bu etkenlerden bazıları çok daha fazla önem taşır. Özellikle alt çenede rezorbsiyonun fazla olup, bıçak sırtı şeklinde bir kret oluşması tutuculuğu olumsuz yönde etkiler. Ancak hangi türde kret şekli olursa olsun, çiğ-neme kuvvetlerinin kemik üzerine iletilme yön-leri fonksiyon sırasında protezin stabilitesinde rol oynar.

Fizik kurallarına göre, gelen kuvvetlerin yö-nü kuvvet bileşkelerini ortaya çıkarır (8). Araş-tırmamızda, uygulanan kuvvetin yönü değiştikçe, bir başka deyişle tüberkü! açısı arttıkça, etki I i-yen kuvvetin fazlalaşması belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Teorik olarak «artikulasyon kanunları» bu bulguyu şu şekilde açıklar; 15 de-recelik bir eğimi olan tüberküle dikey bir çiğ-neme basıncı uygulandığında, kuvvetin 1/3'ü ya-tay bir bileşke oluşturur. Tüberkül meyli 30 derece, olduğu zaman uygulanan çiğneme basın-cının yatay bileşkesi, kuvvetin 2/3 oranında or-taya çıkar (9).

Çiğneme sırasında uygulanan basıncın sü-rekli olarak bileşkelerine ayrılması, protezin mu-kozadan uzaklaşmasına ve devrilmesine neden olacaktır. Haketa(10), serbest sonlanan bölüm-lü protezlerde tüberkül eğimlerinin stabilite ve fonksiyon üzerine etkilerini invivo olarak ince-lemiş ve benzer sonuçlar elde etmiştir.

43

Page 54: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Yapay Dişlere Gelen Kuvvetlerin Dağılımı G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Eğimlerin fazlalaşması ile ortaya çıkan ba-sınçların belli alanlarda birikmeleri, destek do-kular üzerinde harabiyete neden olur. Bıçak sırtı şeklinde kretler, kemik desteğini kaybetmiş yumuşak dokular protez yapımında mutlaka so-runlar oluşturacaklardır (11).

Çalışmamızda uyguladığımız 10 kg.lik kuv-vet, Haraldson ve arkadaşlarının (12) hareketli protez kullananlarda ortaya çıkan kuvvetlerle ilgili yaptıkları araştırmaya uygun olarak tasar-lanmıştır.

Araştırmamızda, «Lineer stres analizi» kul-lanılmış olması nedeniyle, 5 kg.lik bir kuvve-tin yaratacağı etkinin grafiklerde bulunan so-nuçların yarısı olacağı söylenebilir.

SONUÇ

Araştırma sonucunda elde edilen veriler de-ğerlendirildiğinde, yapay dişlerin tüberkül eğim-leri arttıkça kretler üzerinde biriken streslerin-de arttığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle özellikle silik kretli, kemik harabiyeti olan hastalarda tü-berkül eğimlerinin 0 °'ye yaklaşmasının yararlı olacağı sonucuna varabiliriz.

K A Y N A K L A R

1. Kawano F., Koran A., Matsumato N. Effect of Soft Denture Liner on Stress Distibution in Supporting Structures Under a Denture. Int. J. Prosthodont. 1993; 6 : 43-49.

2. Hayakawa I., Hirano S., Kabayashi S., Nagao M., Masuhara E. The Creep Behavior of Denture-Suppor ting Tissues and Soft Lining Materials. Int. J. Prost hodont 1994; 7 : 339-347.

3. Kawano F.. Tada N., Magoa K., Matsumato N. The Influence of Soft Lining Materials on Pressure Distri bution. J. Prosthed. Dent. 1991; 65: 567-75.

4. Çalıkkocaoğlu S. Tam Protezler. Cilt 1. Doyuran Mat. : 1938 İstanbul.

5. Aydın A.K., Tekkaya A.E. Stress Induced by Different Loadings Around Weak Abutments. J. Prosthed. Dent. 1992; 68 (6) : 879-884.

6. Maeda J., Wood W. Finite ■ Element Method Simula tion of Bone Resorption Beneath a Complete Denture. J. Dent. Res., 1983; 62 : 760-763.

7. Craig R.G. Restorative Dental Materials. 9 th Ed. St. Lous : CV Mosby, 1993.

8. Weber R.L., White M .W. College Physics. McGraw- Hill Book Comp. Inc. 1959 New-York.

9. Zembilci G. Tam Protezler. Gençlik Basımevi : 1976 Istanbul.

10. Haketa T. Influences of Cusp Inclination on Stability and Function of Removable Partial Dentures. Kakubyo- Gakkai-Zasshi. 1993; 60 (1) : 81-97.

11. Hearthwell CM., Rahn A.O. Syllabus of Complete Dentures. Lea and Febiger. 1975 Philadelphia.

12. Haroldson T., Kaulsson U., Carlsson G.E. Bite Force and Oral Function in Complete Denture Wearers. J. Oral Rehalbil. 1979; 6 : 41-48.

44

Page 55: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 45-47, 1996

RADYOTERAPİ ALAN HASTALARDA PERİODONTAL SAĞLIĞIN KORUNMASI*

(OLGU BİLDİRİMLERİ)

Gökhan AÇIKGÖZ**, İbrahim EGEHAN***, Ayoan AÇIKGÖZ*

Arslan AKGÜNLÜ******

Aydan AS***

,-.■.■

Ö Z E T

Dishekiminin özelinde de periodontistin baş boyun bölgesi neoplazmları nedeni ile radyote-rapi gören hastalarla karşılaşma olasılıkları art-mıştır. Bu tip hastalarda çekim riskini azaltmak için diş tedavilerinin radyoterapi öncesinde ya-pılma gerekliliği vardır. Periodonta! hastalığın ilerlemesinin önlenmesi bu dönemde rutin pe-riodontal tedaviler, ve % 0.2'lik klorheksidin gargara ile sağlanabilir.

Anahtar Kelimeler tal sağlığın korunması.

SUMMARY

Control of Periodontal Patients

Periodontists should be aware of the oral changes occured during radiotherapy for the neoplasms in the head and neck regions. Ideally before radiotherapy these patients should receive their dental therapy in order to avoid the risks of the tooth extraction later. Progres-sion of the periodonta! disease during radiot-herapy can be controlled with % 0.2 chlorhexi-dine mouthrinse in these patients.

Key Words : Radiotherapy, Prevention of Periodontal health.

GİRİŞ

Kanser tedavilerinde başarı şansının art-ması ve kanserli hastaların yaşamlarının uza-ması sonucunda dişhekimlerinin tümünün öze-linde de periodontistin kanserli hastayı tedavi etmek veya bu hastalarda konsültasyon amaçlı-da olsa karşılaşma olasılıkları artmıştır (1, 5). Dişhekimliği pratiği genel sağlık problemlerinin ve bunlar için uygulanan tedavilerin ve ağız içindeki yansımalarının net bir şekilde anlaşıl-masını gerektirir. Özellikle radyoterapi ve ke-moterapi gibi tedavi şekilleri ağız dokularında belirgin etkiler yaratmaktadır. Bunların başında oral mukoza, pulpa, periapikal dokular, periodon-siyum ve tükrük bezleri gelmektedir (1, 5, 7, 9).

Onkolojik terapinin yıkıcı oral sonuçları uygun hasta eğitimi ve koruyucu önlemlere dikkat edi-lerek azaltılabilir (4, 5). Bu tip tedavilere başla-

* Atatürk Üniversitesi Koruyucu Dişhekimliği Kong-resinde tebliğ edilmiştir. Erzurum Mart 1995.

** Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

** Doç. Dr. OMÜ Tıp Fakültesi Rad. Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

'* Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Oral Diagnoz ve Rad. Bilim Dalı Öğretim Üyesi.

** Dr. Dt. OMÜ Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi.

"* Prof. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Dekanı. Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı.

45

Radyoterapi, Periodon-

Health In Radiotherapy

Page 56: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Radyoterapide Periodontal Sağlığın Korunması G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

madan önce hastalar dental olarak sağlıklı hale getirilmeli ve çekim riskleri azaltılmalıdır (1).

OLGU BİLDİRİMLERİ

Baş boyun bölgesi neoplazmaları nedeniyle radyoterapi gören ve % 0.2'lik klorheksidin gar-garası kullanan 12 hastanın gözlendiği olgu bil-dirimimizde dil karsinoması nedeni ile dil kökü ve 2/3 yan bölgesi cerrahi olarak alınan bir hastanın radyoterapi öncesi mevcut bulunan lo-koplazik tarzdaki yaygın beyaz lezyonlarının te-davi sırasında azalması hariç radyoterapinin ilk iki haftasında hiçbir vakada tedavi öncesine kı-yasla farklı ağız bulgusuna rastlanmamıştır. Üçüncü haftanın başından itibaren 6 hastada yay-gın ağız kuruluğu şikayeti görülürken protis bezi muayenesinde tükürük akışının yavaşladığı an-cak fonksiyonun devam ettiği gözlenmiştir. Dik-kat çeken diğer bir husus hastalarda bu dönem-lerde dudaklarda ragat oluşumunun izlenmesi-dir. 4. haftada ise ağız kuruluğu şikayeti tüm hastalarda izlenmiştir. Bunun yanısıra ağız kuru-luğu şikayeti olan hastaların üçünde yutkunma güçlüğü ve buna bağlı olarak sıvı gıdalarla bes-lenmeye, yönelme olduğu saptanmıştır. Bu dö-nemlerde 3 hastaya onkologlar tarafından «Be-panthen» pastil önerilmiştir. Hastalar sıkça klor-heksidin gargarasının bulantı ve tad kaybına ne-den olduğunu söylemişlerdir.

Dört haftalık radyoterapi sırasında hiçbir hastamızda candidiazis ve mukozitis izlenmemiş-tir. Bir hastada trismus izlenmiştir. Bir diğer hastada ise iki sene önce çekilmiş diş bölgesi altında mandibulada radyoopak alan ile ka-rekterize radyasyon osteomyeliti tesbit edilmiş-tir.

TARTIŞMA

Radyoterapi alan hastalarda tükürük azal-masına bağlı olarak mikrobiyel dental plak bi-rikimi şansı artar (1,9). Daha önceden mevcut bulunan kronik periodontitis bu tip hastalarda radyoterapi öncesi kontrol altına alınmadığı tak-dirde akut atakların izlenme şansının artacağı bildirilmektedir (1, 2, 4, 5). Dişhekimleri baş ve

boyun bölgesindeki neoplazmaların radyotera-pisi sırasında oluşacak ağız bölgesindeki deği-şikliklerden mutlaka haberdar olmalıdır. Özellik-le bu durumlarda tedavi sırasında çekilecek olan ve çekilmek zorunda kalınan dişler hasta-lara zor günler yaşatmaktadır (1, 2, 9). İdeal ola-rak hastalara diş tedavisi daha önceden yapıl-malı, ve çekim riski ortadan kaldırılmalıdır. Kısa vadede bu tip hastalarda, periodontal has-talık ve çürük oluşumu, klorheksidin ve flour uygulaması ile kontrol altında tutulabilir M, 3, 4, 6,8). Neoplastik hastalıkların tedavisi özellikle baş ve boyun bölgesinde ağrıya ve tedavi sı-rasında huzursuzluğa neden olabilecek ağız bul-guları ile sonuçlanır (2, 5). Radyoterapinin et-kilerini akut ve kronik etkiler olarak sımflan-dırabiliriz. Akut etkiler kısaca mukozitis, tükü-rük bezi disfonksiyonu, floradaki değişiklik, tat duyusu kaybı, kokulara, ısıya ve soğuğa karşı aşırı hassasiyet, olarak sınıflandırılabilir. Kro-nik etkiler ise osteoradyonekroz, tükürük bezi disfonksiyonu, diş çürükleri, periodontal hasta-lıklarda ilerleme, candidiazis, trismus olarak ad-landırılabilir (1). Genelde candidiazis tehdidi al-tında olduğu bildirilen bu hasta grubunda özel-likle protez kullananlarda protezler ağızda sü-rekli tutulduğunda ve hijyen kurallarına optimum özen gösterilmediğinde fungal enfeksiyon oluş-ma şans artmaktadır (2, 4). Bu hastalarda ayrıca kas dokularının fibrozisine bağlı olarak trismus gelişebilmektedir (1). Bu tip hastalarda motivas-yon eksikliği sıklıkla rastlanabilinecek bir du-rumdur Bu nedenle kimyasal anti-plak ajanlar-dan tedavi süresince yararlamlabilinir. Bunların en spesifik olanlarından birisi de klorheksidin-dir ({3,4).

Baş-boyun bölgesi neoplazmaları nedeniyle radyoterapi gören olgularımızın hiçbirinde rad-yoterapinin devam ettiği süreç içinde mukozitis ve spontan kanama bulgularına rastlanmamıştır. Gözlemlerimiz Epstein ve arkadaşlarının 1989'-da yaptıkları çalışma (3) ile uyumlu ve gözlem-lerini destekler niteliktedir. Bu konuda daha kapsamlı, kıyaslamalı, ve mikrobiyoloji destekli çalışmalara gereksinim vardır. Ancak klinik göz-lemlerimiz % 0.2'lik klorheksidin gargarasının radyoterapi gören hastalarda tedavi süresince rahat bir şekilde kullanılabileceğini, ve faydalı olabileceğini göstermektedir inancındayız.

46

Page 57: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 AÇIKGÖZ, EGEHAN, AÇIKGÖZ, AS, AKGÜNLÜ

K A Y N A K L A R

1. Bechal SJ : Prevention of dental diseases following radiotherapy and chemotherapy. International Dent. J. 1992: 42 : 47-53.

2. Bergmann OJ : Alterations in oral microflora and pathogenesis of acute oral infections during remission- induction therapy in patients with AML. Scand J Infect Dis 1991; 23 : 355-366.

3. Epstein JB, Moore PS, McBride BC : Chlorhexidine rinse in prevention of dental caries in pationts following radiation therapy. Oral Surg. Oral Med. Oral Pathol 1969; 68 : 401-405.

4. Ferretti GA, Raybould TP, Brown TA, Macdonald SJ : Clorhexidine prophylaxis for chemotherapy-and radio therapy-induced stomatitis : A randomized double blind trial. Oral Surg. Oral Med Oral Pathol 1990; 69 : 331-338.

5. Jansma J, Vissink A, Bourne J, Vermey A, Panders AK : A survey of prevention and treatment regimens for oral sequelae resulting from head and neck radio therapy used in Dutch radiotherapy institutes Int. J. Radiation Oncology Biology Physics. 1992; 24 : 359-367.

6. Joburi W, Clark C, Fisher R : A comparison of the effectiveness of two systems for the prevention of radiation caries. Clinical Preventive Dent. 1991; 13: 15-19.

7. Rugg T, Saunders M, Dische S : Smoking and mucosal reactions to radiotherapy. The British J of Rad. 1990; 63 : 554-556.

8. Stabhoiz A, Shapira J, Shur D, Friedman M, Guber- man Ravit: Local application of (sustained-release) delivery system of chlorhexidine in Down's synd rome population. Clinical Preventive Dent. 1991; 13: 9-14.

9. Valdez HI, Atkinson JC, Ship AJ, Fox CP: Major salivary gland function in patients with radiation induced xerostomia Int. J. Radiation : Oncology Biol. Phys. 1993; 25 : 41-47.

47

Page 58: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,
Page 59: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 49-52, 1996

FERİCDONTAL HASTALIKLI BİREYLERİN DENTAL ANAMNEZLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Gökhan AÇIKGÖZ**, Aydan AÇIKGÖZ*'', Aydan AS"**, Arslan AKGÜNLlT

Ö Z E T

Periodontal hastalıklı bireylerin dental anam-nezlerini değerlendirdiğimiz çalışmada, hastala-rın dental şikayetleri ile beklentilerini genel diş-hekimliği ve özelinde de periodontoloji yönün-den hekimin teşhis ve tedavi planlaması açısın-dan inceleyerek karşılaştırdık. Hastalığın tanım-Itnabilmesi için periodontal sağlığın topluma daha iyi aktarılması gerektiği sonucuna vardık.

Anahtar Kelimeler dontal sağlık.

SUMMARY Evaluation of

Dental Anamnesis of Periodontitis

In this study we evaluated patient histories in related to periodontai diagnosis and patient requests. Determination of the arrengement between the patients request and the periodon-tists treatment plan is also aimed. It is decided that in order to determine the periodontal disease, definition of the health should be given better to the population.

Patient histories, periodontal

GİRİŞ

Bilindiği gibi periodontal hastalıkların et-yolojisinde esas rolü üstlenen mikrobiyal dental plağın yanısıra hastalığın dağılımını etki I î-yen yardımcı faktörlerde oldukça büyük önem arzeder. Burada dağılım hastalıklar tarafından rahatsız olanları ifade eder. Bu rahatsızlığı en geniş biçimde etkileyen unsurlar yaş, cinsiyet, ırk ve etnik köken, meslek, sosyal çevre, sosyal alışkanlıklar, yaşanan yer, ve en basitiyle ya-şam sırasında karşılaşılan tüm maddi ve ma-nevi değerlerdir. Hastalığın dinamiğini yatkın-lıklar, arttığı yada azaldığı dönemler, daha sık izlendiği diş bölgeleri, oluşmasına etki eden faktörler ve spesifik hastalıklarla ilişkisi olarak tanımlayabiliriz. Bir başka deyimlede hastalığın kendisinden çok kimde yada kimlerde nasıl ve niçin görüleceğinin araştırılmasıdır. Bu çalış-malar genellikle hastalığı arttıran faktörler üze-

rinde yoğunlaşır (2). Periodonta! hastalığın pre-valansı ile ilgili çalışmalar çok yaygın olmakla birlikte hastanın kendi beyanından çok hekimin hatırlatması ve saptaması ile ortaya çıkan bir tablo göstermektedir (1). Toplumun genelde tüm ağız sağlığının özelinde de periodontal şikayet-lerinin ne durumda olduğunu irdelemeyi hedefle-

1. Atatürk Üniversitesi Koruyucu Dişhekimliği Kongresinde tebliğ edilmiştir. Mart 1995. Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhekimliği Fakültesi Perio-dontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi. OMÜ Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana-bilim Dalı Araştırma Görevlisi. OMÜ Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana-bilim Dalı Başkanı ve OMÜ Dişhekimliği Fakültesi Dekanı.

49

Key Words health.

Hasta hikayeleri, perio-

Page 60: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Hasta Anamnezlerinin Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

dik. Kliniğimize başvuran yaşlan 15-50 arasında değişen bireylerden hiçbir hatırlatma yapmak-sızın teyp bandına ağızla ilgili sorunlarını ve ve bunlara kendince yapılması gereken işlemleri tercih sırasına göre değerlendirmesi ve bu doğ-rultuda periodontal sağlık açısından neler ya-pılabileceğini araştırmayı amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM

Tablo 1. Hasta sayısı ve yaş dağılımına göre CPITN değerleri.

Yeş Grubu Hasta Sayısı TNO TN1 TN2 TN3

14 — 10 1 3

16 — 12 2 2

30 1 13 3 3

Kliniğimize başvuran yaşları 15-50 arasında değişen bireylerden hiçbir hatırlatma yapmak-sızın teyp bandına ağızla ilgili sorunlarını ve bun-lara kendince yapılması gereken işlemleri ter-cih sırasına göre değerlendirmesini istedik. Kli-niğimize başvuran 50 hastanın şikayetleri Philips marka askılı gazeteci teybine 90'lık kasetlere en az 3 dakika süreyle kaydedilmiş ve kayıt işlemi sırasında hastayı yönlendirecek hiçbir uygulama, soru işlemi ve onaylama yapılma-mıştır.

Bu işlemden sonra ağız içi muayene işlem-lerine geçilmiş ve önceden bu çalışma için özel hazırlanmış hasta formlarına gerekli kayıtlar ya-pılmıştır. Hasta kayıt formlarında özellikle baş-vuru nedeni, yaşı, eksik diş sayısı, 6 mm.den fazla cep sayısı, CPITN değeri, dişhekimliği te-davi hizmetleri yönünden yapılacak işlemlerin önceliğine göre sıralanması, ve sosyo-ekonomik durum gibi bilgiler yer almıştır (6, 8, 9,10). Daha sonra bant kayıtları değerlendirilmiş, hastanın beyanı ile hekimin saptaması arasındaki uyum incelenmiştir.

% 82 bireyde ise en az bir segmentte diştaşı temizliği ve dişeti altı diş yüzeyi temizliğine ge-reksinim vardır. Hasta populasyonunun yakla-şık olarak % 35'i yüksekokul öğrencisidir. Has-taların % 98'i sosyal güvenlik kapsamı altında-dır. % 90 hasta daha önce dişhekimine gitmiş olduğunu beyan etmektedir. Diş ağrısı nedeni ile başvuran hastaların yaş gruplarına göre da-ğılımı tablo 2'dedir. Hastaların % 75'i diş ağrısı

Tablo 2. Başvuru nedeni sadece diş ağrısı yö-nünden değerlendirildiğinde :

Yaş Grubu Diş Ağrısı Olanlar Olmayanlar

1. (15-24) 12 2 2. (25-34) 12 4

3. (35-50) 3 12

1. ve 2.ci grup için x2 = 0.54, p>0.05

3cü grup için x2 = 8.71, p<0.05

BULGULAR

50 hastada 6 mm.den fazla cep sayısı 80 civarında iken bu ceplerin 3. grup yaş populas-yonunda ve yaygın olarak 3-4 hastada izlenmesi dikkat çekmektedir. Tüm hasta grubu esas alın-dığında CPITN değeri 15-24 yaş grubu için, 25-35 yaş grubu için, ve 35-50 yaş grubu için hasta sayısı ile birlikte tablo 1'de verilmiştir. Buna göre 50 kişilik populasyonda periodontal yön-den sağlıklı denebilecek oran % 2'dir. Yoğun ileri tedavi gerektiren ağız oranı ise % 16'dır.

nedeniyle kliniğimize başvurduklarını ve bunla-rın % 70"i çekim için, % 30'uda kanal tedavisini duyduklarını ve bu tedaviyi yaptırmak istedikle-rini beyan etmişlerdir. Çürük dişlerin ağrıdan sonra en fazla kokuya neden olduğuna inanıl-maktadır. Dişeti şikayeti nedeni ile başvuranların dağılımı ise tablo 3'de gösterilmiştir. % 20 has-ta dişetlerinden şikayetçi olduklarını beyan et-mişlerdir. Hastalar en çok kanamadan rahatsız olduklarını söylerken dişetlerinin görünümleri-nin kendilerini rahatsız ettiklerinden bahsetmek-

50

15-24

25-35

35-50

Page 61: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 AÇIKGÖZ, AÇIKGÖZ, AS, AKGÜIMLÜ

Tablo 3. Başvuru nedeni periodontal hastalık yönünden değerlendirildiğinde :

Yeş Grubu Şikayeti Olanlar Olmayanlar

1. (15-24)

2. (25-34)

3. (35-50)

Trblo 5. Başvuru nedeni restoratif ve protetik yenden değerlendirildiğinden :

İstemeyenler YEŞ Grubu

1. (15-24)

2. (25-34)

3. (35-50)

Tüm gruplar ortak olarak değerlendirildiğinde x2 = 1.13, p>0.05

Grup 1 ve 2 için x2 = 0.60, p>0.05

Grup 3 için x2 = 9.22, p<0.01

tedirler. Hastalar dişetlerindeki bu rahatsızlık-ların en çok tad kaybına neden olduğunu dü-şünmektedirler. Ayrıca dişlerdeki sallanma ve yükselme hissini ifade etmektedirler. Dişeti has-talığı şikayeti ile kliniğimize başvuranlarda da-hil olmak üzere hastaların % 9O'ı dolgu, ilaç, çekim ve protezle ağız sağlığına kavuşacağını bildirirken % 10 hasta diştaşlarını temizletece-ğini ve kanamaların duracağını, ağız sağlığına kavuşacağını ifade etmektedir. 50 hastada 6 mm.den fazla cep sayısı 80 civarında iken bu ceplerin 3. grup yaş populasyonunda ve yay-gın olarak 3-4 hastada izlenmesi dikkat çek-mektedir (Tablo 4). Hastaların ağız sağlıkları

Tablo 4. Yaş gruplarına göre 6 mm'den fazla derinliğe sahip cep sayısı :

gösterilmiştir. Hastaların tercih sırasına göre istekleri çürüksüz bir diş yapısı, kokusuz bir ağız, eksiksiz bir diş yapısıdır. Hastaların % 65'i aylık yada ücretli, % 33'ü ise velilerinden yar-dım alarak geçindiklerini ve önemli ekonomik sorunları olduğunu belirtmişlerdir. Hasta popu-lasyonun küçüklüğü nedeniyle yaş grubu ayırı-mının yapılamadığı ancak tüm yaş gruplarının beraber değerlendirildiği eksik diş sayısına ait değerler tablo 6'dadır. Hastaların % 85'i mev-cut diş sayısını doğru bildirmişlerdir. Hekimle-rin daha önceki hizmetleri çekim ve protez ağırlıklıdır. Yaşları 20-24 arasında değişen 14 hastada 2 jaket kron olmak üzere kron-köprü protez gene aynı yaş grubunda alt-üst parsiyel protez izlenmiştir.

Yaş Grubu 1 dişte 3 dişte 5 dişte 7 dişte 10 dişte

1 5 - 2 4 % 2 % 7 — 2 5 -

3 4 % 5 % 1 8 — 35-50

% 1 % 20 —

Grup 1 İçin x2 Grup

2 için x2 Grup 3 için

x2

T?blo 6. Tüm yaş grupları birlikte değerlendi-rildiğinde eksik diş sayısına göre has-ta dağılımı (n = 50)

Görülen Kişi Sayısı

1 -3 4-6 7-9 10 ve yukarısı

için bakış açıları karamsardır. Yaş gruplarına göre hastaların restoratif talepleri tablo 5'de

Grup 1 ve 4 i ç i n x2 = 10.1, p<0.01

Grup 2 ve 3 i ç i n x" = 0.54, p>0.05

51

2

4

12

12

14

İsteyenler

10

4

12

15

Eksik Diş Sayısı

% 1 — %7

— % 25

% 10

0.4, p>0.05

2.12, p>0.05

8.33, p<0.05

10

18

13

5

Page 62: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Hasta Anamnezlerinin Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

TARTIŞMA

Periodontal hastalığın toplumdaki insidansı, hastalığın şiddeti ve bunların sonucunda tedavi gereksinimi (CPITN) birbirine bağlıdır (2). Bun-lardan birinde yapılacak kusurlu yada tartış-malı ölçümler diğer basamaklarıda yanlış de-ğerlendirmemize neden olacaktır. Son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmaların güvenilirlili-ğine ilişkin analizlerde özellikle hastalığın ataş-man kaybı ile ölçülen şiddetinde tartışmalar meydana gelmektedir. Bu tartışmalar kısaca sondlama yöntemi, periodontal dokuların fiz-yolojisi ve anatomisi gereği kimi bireylerde özellikle yoğun keratinizasyona bağlı olarak ilti-habi hücre infiltrasyonunun klinik tabloya tam yansımaması, tam tersine mekanizma ile supra alveoler fibrillerin varlığını korumasına rağmen, ödeme bağlı olarak yada hatalı kuvvet uygula-malarına bağlı olarak apikal yöndeki birleşim epiteli göçü gibi konular üzerinde yoğunlaşmak-tadır (10). Verilerin toplanmasındaki bu zorluk-lar tedavi gereksinimleri ile ilgili tesbitleri yanlış yönlendirmektedir 5, 6, 7). Bütün bunların dışında, hasta grubumuzun ilk tercih olarak be-lirlediği ağrısız bir dişlenme haricindeki evren-sel tercihler hastalarımız tarafından dolaylıda olsa beyan edilmemiştir (3). Ağız kokusu ile ilgili şikayetlerin yoğunluğu dikkat çekmektedir. Pro-tez ile ilgili istekleri fonksiyon grubunda de-ğerlendirdiğimizde ise hasta grubunun estetik endişesi taşımaması evrensel boyuttan sapmayı göstermektedir (8). Ancak hastaların dişetle-rindeki şikayetleri arasında görüntü bozukluğu ile ilgili şikayetleri dikkat çekmiştir. Bütün bu verilerin tartışılmasından ortaya çıkacak sonuç şudur. Hastalığın tanımlanabilmesi için önce sağlığın periodontoloji yönünden topluma akta-

rılması gerekmektedir (4). Sağlıklı halden sap-manın ayrımına varacak olan kişi hekimini daha kolay, uyumlu ve kararlı olarak bulacaktır ka-naatindeyiz.

K A Y N A K L A R

1. Becker W, Becker B, Berg L: Periodontal treatment without maintenance. J. Periodontol 55 : 505-509; 1934.

2. Carranza AF : Glickman's Clinical Periodontology. Seventh Edition. Saunders C. 1990 s : 302.

3. Gjermo P, Bergenholtz A : Summary of group work and plenary sessions. Int. Dent. J. 42 : 403-406; 1992.

4. Helistadius K, Asman B, Gustafsson A : Improved maintenance of plaque control by electrical toothb- rushing in periodontitis patients with low comp liance J. Clln Periodontol. 20 : 235-237; 1993.

5. Johnson P : Dental hygiene practice. Int. Dent. J. 42 : 451-459; 1992.

6. Karsten RH, Truin GJ, Burgersdijk RCW : Periodon tal treatment need of the Dutch 15-74-year old po pulation. Community Dent. Oral Epidemiol 20 : 310- 311; 1992.

7. Mendoza AR, Newcomb GM, Nixon KC : Compliance with supportive periodontal therapy. J. Periodontol 62 : 731-736; 1991.

8. Stouthard MEA; Hartman CA, Hoogstraten J : Deve lopment of a Dutch version of the Dental visit satis faction scale. Community Dent. Oral Epidemiol 20 : 351-353; 1992.

9. Wilson TG, Glover ME, Schoen J : Compliance with maintenance therapy in a private periodontal prac tice. J. Periodontol 55 : 468-473; 1983.

10. Wilson TG : Compliance-A Review of the literature with possible applications to periodontics. J. Perio-dontol 58 ; 706-714; 1986.

52

Page 63: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt X I I I , Sayı 1, Sayfa 53-55, 1996

KARADENİZ BÖLGESİNDEKİ SERBEST DİŞHEKİMLERİNİN PERIODONTAL TEDAVİYE

OLAN YAKLAŞIMLARI'

Gökhan AÇIKGÖZ'"', Aydan AÇIKGÖZ"*, İnci DEVRİM**

Arslan AKGÜNLIT****

Aydan AS*

Ö Z E T

Karadeniz Bölgesindeki 100 serbest dişhe-kiminin periodontal teşhis ve tedaviye olan yak-laşımlarını incelediğimiz bu çalışmada muaye-nehane ziyaretleri sırasında hekimlere 34 soru-dan oluşan anketimiz verilmiş ve cevaplandır-maları istenmiştir gözlenmiştir. Sonuçlar perio-dontoloji bilgisinde önemli yetersizliklerin yanı-sıra bilginin aktarılmasında da önemli sorunlar olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler : Serbest dişhekimliği, anket, periodontal tedaviye yaklaşım.

SUMMARY

Periodontal Management of Patients In Karade-niz District In Private Practice

In this present study we visited 100 private dental practitioner in the Black Sea Region and during the visits we asked the practitioners to fill in a special questionnaire which contained 34 multiple choice questions. Results showed that there are important inadequacies in existing periodontology knowledge of the practitioners as well as in the transfer and the application of this knowledge to the population.

Key Words : Private dental practice, ques-tionnarie, approach to periodontal treatment.

GİRİŞ

Türkiye'de ağız ve diş sağlığının önemli bir bölümünü yüklenen, tedavi edici ve restoratif ağırlıklı çalışan özel dişhekimliğinde birçok mes-lektaşlarımız tarafından çeşitli türde dişeti has-talıkları teşhis ve tedavi edilmekte, ve bu amaç-la hastalar kontrol altında tutulmaktadır. Mes-lektaşlarımızın zaman zaman oda faaliyetleri içinde koruyucu hekimlik hizmetlerine katıldık-ları da bir gerçektir. Biz Ondokuz Mayıs Üni-versitesi Dişhekimliği Fakültesi olarak Karade-niz Bölgesindeki Dişhekimlerinin konuya olan yaklaşımlarını, ve üniversite ile birlikte ileriye yönelik yapılabilecekleri tespit etmek amacıyla çalışmamızı planladık.

GEREÇ VE YÖNTEM

İsim ve adres gibi hiçbir şahsi bilginin kay-dedilmediği alan çalışmamızda 100 dişhekimi-

Atatürk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1. Ko-ruyucu Dişhekimliği Kongresinde tebliğ edilmiş-tir. Mart 1995. Erzurum. Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Yrd. Doç. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Oral Diagnoz ve Rad. Bilim Dalı Öğretim Üyesi. Dt. OMÜ Dişhek. Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. Dt. OMÜ Dişhek Fak. Periodontoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. Prof. Dr. OMÜ Dişhek. Fak. Periodontoloji Ana-bilim Dalı Bask. ve OMÜ Dişhek. Fak. Dekanı.

53

Page 64: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Serbest Dişhekimlerinin Periodontal Tedaviye Yaklaşımları G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

nin muayenehanesi ziyaret edilmiş, 34 sorudan oluşan ve önceden hazırlanan anket formları-nın cevaplandırılarak kapalı bir kutuda toplan-ması sağlanmıştır. Anket soruları ana hatları ile periodontal tedaviye yönelik enstrümanlar, periodontal tedavi için harcanan zaman, perio-cicntal tedaviye verilen önem, periodontal has-talığın etyolojisi üzerindeki fikirleri, ve bunların tedaviye yansıması, periodontitis nedeniyle des-teği azalmış dişin periodontal tedavi ile ağızda kalabilme şansının irdelenmesi, köle hassasiye-tine yaklaşımları, plak kontrolünde önerilen me-tod ve varsa fırçalama dışı yöntemler, yardımcı personelle çalışma durumu, periodontal hasta-lıkların diş kayıpları üzerindeki etkisi, ve ağız diş sağlığı ile ilgili politikaların tekrar gözden geçirilme gerekliliği olup olmadığıdır (5). Alınan cevaplar değerlendirmeye tabi tutulmuş ve yüz-de şeklinde ortalamalar tartışılmıştır.

na inanmakta ve bunu belirtmeyen % 10 ise antibiyotiğin yararına inanmamaktadır. En sık kullanılan antibiyotik ticari isimleri ile Rovamy-cin, Alfasilin ve Biteraldir. Bunların yanısıra Pen-bak, Tetrasiklin, Pen-os isimleri dikkat çekmek-tedir. Hekimlerin % 4O'ı gargaranın yararına inanmazken, % 6O'ı yardımcı olarak görmekte ve Tantum - Verde ile Gargarini ağız solüsyonu ola-rak tavsiye etmektedir. Hekimler köle hassasi-yetlerinde % 20 flour, % 30 gümüşnitrat atuş-man, % 30 diş macunu, % 10 kanal tedavisi % 2 ışınlı dolgu, % 5'i de diştaşı temizliği ile etkin plak kontrolü yaptığını belirtmektedir. He-kimlerin periodontal tedavi sırasında kullandık-ları aletler tablo 1 ve 2'de gösterilmiştir.

Ağzı segmentlere ayırarak çalışan hekim yüzdesi % 40'dır. % 40 alt ve üst çeneyi ayrı ayrı temizlediğini, % 20 hekim ise ağzı tüm ola-rak temizlediklerini ifade etmişlerdir. Hekimle-

SONUÇLAR

Hekimlerimizin % 9O'ı dişeti hastalıkları-nın mikrobiyel kökenli olduğunu hastalarına söy-lediklerini ifade etmektedirler. Bu hekim grubu hastalığın mikrobiyel kökenli olduğunu belirtme-nin yanında hastalık etyolojisinde % 25 hormo-nal nedenlerin, % 10 hatalı diş fırçalamanın etkili olduğunu belirtmektedir. Dişhekimleri büyük oranda vücut direnci düşüklüğü ile he-rediteninde periodontal hastalığın etyolojisinde rol oynadığına inanmaktadır. Periodontal hasta-lık nedeniyle çekim endikasyonunda % 80 di-şin lüksasyonu kriter olarak alınmakta, % 20 olarak periodontal cebin artması kriter olarak değerlendirilmektedir. Çok az bir hekim yüzdesi de dişteki migrasyonu çekim için kriter olarak ele almaktadır. Bifurkasyon ve tifurkasyon prob-lemlerinde hekimlerin % 6O'ı çekim önerirken % 30'u kanal tedavisi, % 10'u da kök amputas-yonu önerdiklerini ifade etmektedir. İleri dere-cedeki periodontitiste tedavi seçeneği olarak hekimler % 80 oranında flap operasyonu çözüm olarak görmekte, % 15 ilaç tedavisinden bah-setmekte, % 5'i çekim önerdiklerini ifade et-mektedirler. Hekimler periodontal tedaviler sı-rasında % 10 oranında antibiyotiğin tek başına yararlı olamıyacağını, ancak belli durumlarda yardımcı olarak kullanılması gerekliliğinden bah-sederken % 80 oranında antibiyotik kullanımı-

Tablo 1. Diş hekimlerinin periodontal tedavi sırasında kullandıklarını ifade ettikleri el aletlerinin % olarak değerlendiril-mesi.

Kullanılma Yüzdesi

Gretuar

Gretuar + Universal küret

Gretuar + Gracey küret

Diğer küretler

Eski tip kama tipi gretuarlar

Tablo 2. Dişeti altında oluşmuş dîştaşlarının temizlenmesinde kullanıldığı ifade edilen aletlerin yüzdesi.

Kullanılma Yüzdesi

Ultrasonik aletler

Gretuarlar

Küretler

54

Aletin Adı

Aletin Tipi

% 50

% 76

% 65

% 10

% 3

% 40

% 50

% 10

Page 65: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 AÇIKGÖZ, AÇIKGÖZ, DEVRİM, AS, AKGÜNLÜ

rin % 2'si dışında kalan büyük kısmı ek rande-vülerle ağızı kontrol ettiklerini ancak hastaların randevu ve kontrol seanslarına sadık olmadık-larını belirtmektedirler. Hekimlerin ağız sağlığı eğitiminde kullandıkları yöntemler tablo 3'de gösterilmiştir.

Trblo 3. Hekimlerin ağız sağlığı bilinçlendirme yaptırım eğitimini uygulama şekilleri-nin yüzde olarak ifadesi.

Eğitim Şekli

Model ile

Fırça + Hasta ile beraber uygulaması % 5

Mikrobiyel dental plağı boyanır hale getirerek

Sadece konuşarak Hiçbiri

Serbest dişhekimierinin % 20'si periodontal hastalıklı bireylerden en fazla % 10'unu takip edebildiklerini ve periodontal tedavi sonrası orta şiddetin üzerindeki yıkıma uğramış dişlerin en iyimser olarak en fazla 2 yıl içinde kaybedildiğini bildirmişlerdir. Hekimlerin % 70'i ülkemizde ağız sağlığının günden güne kötüye gittiğini belirtirken, % 30'u bunu kabul etmemektedir. Ancak ülkemizde % 99 dişhekimi ağız sağlığı ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışmanın başlatılmasından yana olduğunu belirtmektedir.

TARTIŞMA

Türkiye'de toplum ağız sağlığının esas mo-tor gücünü oluşturan serbest dişhekimliği uy-gulamaları Karadeniz Bölgesi'nde periodontoloji bilgisinin; bilgi sisteminin yeterliliği tartışmalı olmak kaydıyla hastaya aktarılmasında önemli sorunlarla karşı karşıyadır. İngiltere'de yapılan bir çalışmada tıp doktorlarının koydukları teş-his ve yaptıkları cerrahi girişim oranlarının an-cak kırsal ve kentsel farklılıklar gösterdiklerini ortaya koymaktadır (2). Oysa dişhekimliği uy-

gulamaları için ise aynı ülkede kırsal ve kent-sel anlamda farklılık gösterdiği gibi % 70'lere varan düzeyde periodontal tedavilere yaklaşım farklılıkları (1), dolgu değişim farklılıkları resto-ratif tedavilerin yenilenmesi gibi temel klinik görüşlerde de önemli teşhis ve tedavi yönte-mi farklılıkları gösterdiği bildirilmektedir (2). Bütün bunların dışında dişhekimliği uygulamala-rındaki farklılıklar hastalıkların mekanizmaları-nın farklı ve karmaşık algılanması ve tedavi plan-larının bu mekanizmalara net olarak oturtulama-ması (2, 5) klinik prognozların tartışmalı olması veya tartışmalı olduğuna inanılması (3,4), hasta-ya olan zaman ve ücret maliyeti ve dişhekimine ekonomik yararı, olarak adlandırılabilinir. Diğer taraftan hekimin tatmini ya da tam tersi dişhe-kiminin başarısızlığının toplum içinde ters algı-lanması gibi endişelerdir (2, 3, 4).

Dişhekimleri zaman zaman tüm bu içerik-leri maksimum düzeyde düşünmektedirler. Bu nedenlerle hekimlerin kendi kendilerine herşe-yi tam olarak yapmaları ve buna göre donatılıp donatılmadıklarının belirlenmesi yada bu siste-min sorgulanması ve özellikle dişhekimierinin hastalarının vekaletinide taşıdıkları bir sistemin yerine konması temel hedef olmalıdır (2, 3,4, 5). Elde edilen bulgular açıkça klinik düşünce ve tedavi yöntemleriyle pratik uygulamalar arasın-da önemli yetersizlikler olduğunu ortaya koy-maktadır.

K A Y N A K L A R

1. Hardwick KS, Jones DB, Phipps K: The oral health status among residents of the Magadan Oblast, Russian Far East. J. Public Health Dent. 53 : 101-106, 1993.

2. Maryniuk GA : Practice variation : Learned and socio economic factors. Adv Dent. Res. : 4; 19-24, 1990.

3. Newman JF : Forty years of national public oral health data : Contained value?. J. Public Health Dent. 50 : 322-329, 1990.

4. Niessen LC : Future Dental Public Health programs : Forging Community and academic collaborations. J. Public Health Dent. 53: 115-118, 1993.

5. Weiss RT, Morrison BJ, MacEntee M, Morrison Ne : The influence of social, economic, and professional considerations on services offered by dentists to long term care residents. J. Public Health Dent. 53 : TO TS, 1993.

55

Yüzdesi

% 20

% 3

% 60

% 12

Page 66: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,
Page 67: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1. Sayfa 57-62. 1996

DİABETUS MELLİTUS'LU BİREYLERDE DENTAL, BİYOKİMYASAL VE İMMÜNOLOJİK YÖNDEN DEĞERLENDİRME

Hülya ERTEN CAN*, Sis DARENDELİLER YAMAN*, Tamer KINOĞLU", Mukadder CAN**"

Ö Z E T

Bı: çalışmada Tip 1 ve Tip 2 Diabetus Melli-tus teşhisi konmuş bireylerde dental, immüno-lojik ve biyokimyasal değişiklikler incelendi.

Bu amaçla diabetli ve sağlıklı bireylerden oluşan gruplardan tükrük ve kan örnekleri alına-rak, tükrük pH, HCO3 tükrük akış hızı, total pro-tein, amilaz, elektrolitler, glikoz seviyesi ve Ig A değerleri ile kandaki Ig G, Ig A, Ig M ve glikoz seviyelerine ait bulgular değerlendirildi.

Bu değerlendirmeler sonucunda diabetli bi-reylerde tükrük akış hızının, pH'ın, HCO3 de-ğerlerinin kontrol grubuna oranla daha düşük, tükrük Ig A, Kalsiyum ve Potasyum ile kan glikoz ve Ig G değerlerinin ise daha yüksek olduğu saptandı.

Anahtar Kelimeler : Diabetus Mellitus, Çü-rük, Immünglobulin Seviyeleri, Tükrük Yapısı.

SUMMARY

Dental, Biochemical And Immunological Evalua-tions In Patients With Diabetes Mellitus

In this study, subjects who have been designated as Type 1 or Type 2 Diabetus Mellitus patients were subjected to denial, biochemical snd immunological evaluations.

Saliva and blood samples were obtained from the group with Diabetes Mellitus and also from the control group consisted of healthy individuals. During the study pH, HCO 3, amilase, electrolytes, glucose levels and Ig A levels of the saliva and; Ig G, Ig A, Ig M and glucose levels of the blood samples were determined. These findings then were interpreted and eva-luated.

It has been determined that the saliva flow rate, saliva pH and H,HCO~3 values are lower in Patients with Diabetes Mellitus. On the other hand Ig A of the saliva, Calcium, Potassium values and glucose and Ig G values of the blood has been found to be higher than those of control group.

Key Words : Diabetes Mellitus, Dental Caries, Immünglobulin Levels, Saliva Compo-sition.

GİRİŞ

Diabet, endojen insulin seviyesinin azalma-sına veya yokluğuna bağlı olarak meydana ge-len bir hiperglisemi tablosudur.

G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabiiim Dalı, Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Prof. Dr. Mevki Hast. Biyokimya Bölümü, Uzman Dr.

57

Page 68: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Diabetus IVÎellitus'lu Bireylerde Değerlendirme G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Diabetli bireylerde ağız kuruluğu, tükrük vizkozitesinin artması, tükrük pH'nın asit tarafa kayması, tükrüğün tamponlama gücünün azal-ması, glikosiyali gibi patolojik değişiklikler gö-rülmektedir (2, 3, 5).

Tükrüğün akış hızındaki değişme ve yapı-sındaki bozulmanın, dolaylı olarak mikrobiyal dengenin bozulmasına, çürük ve periodontal hastalıklar ile fırsatçı enfeksiyonların meydana gelmesine neden olduğu bildirilmektedir (6, 7, 17). Yine çeşitli araştırmalarda tükrük glikoz se-viyesindeki artış ve immünglobulinlerin seviye-lerindeki değişimler ile diabet arasındaki ilişki incelenmiştir (1, 9, 14).

Bu çalışmada Diabetus Mellitus teşhisi kon-muş ve DMFS indeksleri saptanmış bireylerde tükrük akış hızı, tükrük pH ve HCChs değişiklik-leri, tükrük elektrolitlerindeki değişimler, ami-laz değerleri ve glikoz seviyesi, tükrük Ig A ve total protein seviyeleri ile kandaki Ig A, Ig G, Ig M ve glikoz değerlerindeki değişimlerin be-lirlenmesi amaçlandı.

MATERYAL VE METOD

Bu çalışma Mevki Hastanesi Dahiliye Kli-niğine kontrole gelen yaşları 19-57 arasında de-ğişen 9O'ı diabetus mellitus teşhisi konmuş bi-reyler ile 50'si sağlıklı bireylerden oluşan top-lam 140 kişi ile yürütüldü. Hekimi tarafından verilen tedavi ve diyeti uygulayan bu bireyler Tip 1 ve Tip 2 diabetli hastaları içeriyordu. Kont-rol grubunda ise hiç bir sistemik hastalığı olma-yan, ilaç kullanmayan, diabetli grup ile yaş ve cinsiyet olarak uyumlu olan bireyler seçildi.

Hastaların genel muayeneleri yapılıp anam-nezleri alındıktan sonra ağız muayeneleri yapı-larak DMFS indeksleri belirlendi. Hastalara kan örneklerinin almması için 8:30-10:00, tükrük örneklerinin alınması için 12:30-13:00 saatleri-ne randevu verildi.

Tükrük Örneklerinin Alınması ve Analizleri :

Bütün bireylerden 1 dakika içinde oluşan tükrük toplanarak akış hızı tespit edildi. Daha

sonra 2 dakika süre ile parafin çiğnetilerek 5 cc. kadar tüplere toplanan tükrüğün havası enjek-törler yardımıyla alındı. Tükrük pH ve HCO3 de-ğerleri Acid-Base cihazı ile amilaz, glikoz, total protein, Ig A ve tükrük elektrolitleri RA-XT Tech-nicon cihazı ile ölçüldü.

Kan Örneklerinin Alınması ve Analizleri :

Bütün bireylerden açlık kan şekerinin ve immünglobulin değerlerinin tespit edilmesi için kan alındı. Alınan kanlardan elde edilen serum-ların RA-XT Technicon cihazı ile hem kan gli-koz, hem de immünglobulin değerleri ölçüldü.

BULGULAR

Elde edilen bulguların istatistiksel değer-lendirmeleri Tablo 1'de gösterilmiştir.

Oral muayeneleri sonucu Tip 1 ve Tip 2 diabetli bireylerin DMFS değerleri aynı yaşlar-daki kontrol gruplarından çok az yüksek olmak-la birlikte bu durumun istatistiksel olarak an-lam taşımadığı saptandı (p>0.05).

Her iki diabetli grubun tükrük akış hızla-rının ve pH değerlerinin kontrol gruplarına oran-la daha düşük olduğu saptandı (p<0.05).

Tip 1 diabetli bireylerin tükrük HCO 3 de-ğerlerinin kontrol grubuna göre daha düşük ol-duğu belirlenirken (p<0.05), Tip 2 diabetli bi-reylerin HCO3 değerlerinde farklılık olmadığı saptandı (p>0.05).

Hem Tip 1 hem de Tip 2 diabetli grubun tükrük ve kan glikoz seviyelerinin kontrol grup-larından daha yüksek olduğu tespit edildi (<0.05).

Tükrük elektrolitlerinden sodyum ve mag-nezyum seviyeleri bakımından diabetli gruplar ile kontrol grupları arasında fark olmadığı (p>0.05), ancak tükrük potasyum ve kalsiyum seviyelerinin diabetli bireylerde daha yüksek olduğu belirlendi (p<0.05).

58

Page 69: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 ERTEN CAN, DARENDELİLER YAMAN, KINOĞLU, CAN

Tablo 1. Elde edilen bulgulara ait istatistiksel değerlendirmelerin sonuçları.

Tip 1 Diabet ( = 40) x ± sd

Tip 2 Diabst (n =x ± sd

50) Kontrol Grubu (n = 50) x ± sd

DMFS 9.1 ± 1.3 8.9 ± 1.2 8.8 ± 1.1

Tükrük pH'ı 7.03 ± 0.18

n

7.07 ± 0.19

n

7.18 ± 0.17

Tükrük HCO-3 (mmol/L)

10.23 ± 1.56

n

10.83 ± 3.07 10.95 ± 3.01

Tükrük Glikoz (mg/dl)

2.47 ± 2.23 [•)

1.80 ± 1.57 [*)

0.30 ± 0.46

Kan Glikoz (mg/dl)

266.9 ± 113.5 (*)

235.5 ± 99.2 P)

99.8 ± 15.6

Tükrük Total Protein (g/L)

0.20 ± 0.10

n 0.20 ± 0.12 (*)

0.15 ± 0.09

Tükrük Akış Hızı (ml/dak.)

1.47 ± 0.61

n

1.35 ± 0.54

n

1.92 ± 0.65

Tükrük Amilaz (102IU/L) Tükrük Sodyum (mEq/L)

3371.6 ± 254.1

9.07 ± 2.07

3912.6 ± 2240.1

9.11 ± 2.52

3674 ± 3124.4

9.04 ± 2.02

Tükrük Magnezyum (mg/dl)

0.39 ± 0.20 0.40 ± 0.24 0.36 ± 0.22

Tükrük Kalsiyum (mg/dl)

6.12 ± 1.83 (*)

6.97 ± 1.78 D

5.05 ± 1.95

Tükrük Potasyum (mEq/dl)

29.57 ± 4.14 (*]

28.93 ± 3.94 (*)

23.85 ± 3.28

Serum Ig G (mg/dl)

1440.5 ± 341.9 (*]

1374.6 ± 295.9 (*)

1145.5 ± 245.6

Serum Ig M (mg/dl)

110.3 ± 46.0 107.9 ± 48.6 112.0 ± 55.5

Serum Ig A (mg/dl)

237.1 ± 96.1 229.9 ± 95.1 239.7 ± 91.9

Tükrük Ig A (mg/dl)

8.94 ± 8.32 C)

10.96 ± 7.21

n

4.34 ± 3.57

(*) p<0.05 "istatistiksel değerlendirmelerde Mann Whitney U testi ile t-testi uygulanmıştır"

59

Page 70: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

ûiabetus Mellitus'lu Bireylerde Değerlendirme G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Tip 1 ve Tip 2 diabetli bireylerde tükrük total protein miktarının kontrol grubuna oranla daha yüksek olduğu bulundu (p<0.05).

Tükrük enzimlerinden amilaz seviyesinde gruplar arasında bir farklılık saptanamadı (p>0.05).

Her iki diabetli gruba ait tükrük Ig A de-ğerlerinin kontrol grubuna oranla daha yüksek olduğu belirlendi (p<0.05).

Diabetli grupların serum lg G değerlerinin kontrol grubunun Ig G değerlerinden yüksek olduğu (p<0.05), serum Ig A ve Ig M değerle-rinin ise kontrol grubundan farklı olmadığı sap-tandı (p>0.05).

koz düzeyindeki artma hem idrar hem de tük-rük ile glikoz atılımına neden olmaktadır. Sa-dece tükrükte değil, gingival cep sıvısı içinde-ki glikoz miktarında da artma olduğu gösteril-miştir (3). Bu durum parotis bezinde, gingival dokularda ve bu dokuları besleyen damarlarda diabete bağlı olarak hasar meydana gelmesiy-le açıklanmaktadır (12). Yaptığımız çalışmada Tip 1 ve Tip 2 diabetli kişilerin hem kan hem de tükrük glikoz seviyelerinin yüksek bulunma-sı, bu kişilerin yeterince diyetlerine ve insülin kullanım saatlerine uymamalarına bağlı olabile-ceğini düşündürmektedir.

Kan glikoz seviyesinin zaman zaman yük-selmesi dehidratasyona neden olmaktadır. De-hidratasyon sonucu tükrük akış hızında ve mik-tarında meydana gelen azalma Xerostomia'ya neden olmaktadır (12).

TARTIŞMA

Diabet ile diş çürükleri arasındaki ilişki ko-nusu tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar diabetli bireylerde çürük insidansının sağlıklı bireylere göre daha yüksek olduğunu ileri sürmektedir-ler (1, 2, 6, 8). Bunun yanısıra diabetli bireylerle, sağlıklı bireylerdeki çürük insidansının farklı olmadığını belirten araştırmacılar da vardır (4,11, 13,15). Bizim çalışmamızda da Tip 1 ve Tip 2 diabetli bireylerde yapılan oral muayene sonucu elde edilen DMFS değerlerinin kontrol grubun-daki bireylerden daha yüksek olmakla beraber bu durumun istatistiksel olarak önem taşımadığı saptanmıştır (p>0.05).

Bununla birlikte kontrol altında bulunma-yan diabetli bireylerde tükrük akışının azalma-sı, pH değerinin düşmesi, periodontal sorunlar, diş taşlarının oluşumu çürük için birer hazırla-yıcı neden olabilmektedir.

Diabetin en belirgin klinik semptomu kan glikoz seviyesinin yüksek seyretmesidir. Özel-likle kontrol altında bulunmayan diabetli kişiler-de hiperglisemi tablosuna daha sık rastlanmak-tadır. Çok iyi kontrol altında bulunan Tip 1 dia-betli kişilerde dahi bir gün içerisinde kan gli-koz düzeyinde oynamalar meydana gelmektedir. Gerek devamlı, gerekse aralıklı olarak kan gli-

Diabetli hastalarda tükrük akış hızında, pH'-da ve yapısında değişmeler görülmektedir. Tük-rükdeki glikoz miktarının artması genellikle glikozüri ile beraber seyretmektedir (12, 15, 16).

t

Çalışmamızda Tip 1 ve Tip 2 diabetii kişile-rin tükrük akış hızı ve miktarında azalma oldu-ğu görülmektedir. Bu durum iyi bir kan glikoz düzeyi kontrolü ile düzeltilebilir.

Tükrüğün sadece miktarında değil pH de-ğerinde de her iki diabetli grupta bir azalma kaydedilmiştir.

Bu durum tükrükte normalden daha fazla glikoz bulunmasına bağlı olarak meydana gelen asit miktarının artışı ile olmaktadır. Ancak kont-rol altında bulunan diabetli kişilerde bu duruma daha az rastlanmaktadır (5)

Tükrüğün pH'nı etkileyen diğer bir faktör de HCCh miktarıdır. HCO3 miktarındaki azalma tükrük pH'nın düşmesine neden olur. Çalışma-mızdaki diabetli kişilerde HCO 3 düzeyi kontrol grubundan düşük olmakla beraber sadece Tip 1 diabetli bireylerde değerlerin istatistiksel ola-rak anlam taşıdığı belirlenmiştir.

60

Page 71: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 ERTEN CAN, DARENDELİLER YAMAN, KINOĞLU, CAN

Yine çalışmamızda tükrük elektrolitlerin-den sodyum ve magnezyum değerlerinde diabe-te bağlı bir farklılık saptanamazken, potasyum değerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu durum diabetin bir komplikasyonu olan nöropati sonucu tükrük bezlerinin salgılamalarıyla ilgili parasempatik ve sempatik uyarımlar arasındaki dengesizlik nedeni ile olabileceği belirtilmek-tedir (12].

Diabetlilerde yüksek olarak bulunan kalsi-yum seviyesinin ise tükrük pH düşmesi sonu-cu hidroksiapatitden ayrılan iyonlar nedeniyle ölebileceği ileri sürülmektedir (10). Bizim çalış-mamızda da her iki diabetli grubun tükrük kal-siyum seviyeleri kontrol grubundan daha yük-sek bulunmaktadır.

Bulgularımızda tükrük total protein miktar-ları yüksek bulunmakta ve istatistiksel olarak anlam taşımakla birlikte diğer çalışmalarda el-de edilen bu artışların genel olarak diabetten bağımsız olarak geliştiği bilinmektedir (12,14).

dır. Bizim bulgularımız da Akyüz(1), Tenou-vou (15) ve Harrison (9)'un bulguları ile paralel-lik göstermekte olup, diabetlilerin tükrük Ig A düzeyleri daha yüksek bulunmuştur.

Araştırmamızdan elde ettiğimiz sonuçlarda Tip 1 ve Tip 2 diabetli bireylerin tükrük akış hızının, pH'nın ve HCCh miktarının düşük, tük-rük glikoz miktarının yüksek olduğu saptanmış-tır. *

Bu değişiklikler diabetin lokal komplikas-yonları olup, kontrol altında bulunmayan diabetli bireylerde sağlıklı bireylere oranla ,ağız sağlı-ğını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle diabetli bireylerin sistemik olarak kontrol altı-na alınmalarının yanısıra dişhekimliği yönünden de periyodik gözlem ve kontrol altında bulun-malarının ağız ve diş sağlığının devam ettirile-bilmesinde büyük önem taşıdığı açıkça vurgulan-ması gereken bir konudur.

Tükrük enzimlerinden olan ve nişastanın parçalanmasını sağlayan amilaz değerleri dia-betli bireylerde, sağlıklı bireylere benzer so-nuçlar göstermektedir (12, 14). Bizim çalışma-mızda da amilaz düzeylerinin kontrol grubu ile benzerlik gösterdiğini saptadık.

Vücut savunma sisteminin bir parçası olan immünglobulinlerin tüm hastalıklarda olduğu gibi diabette de önemi büyüktür. Bizim bulgula-rımıza göre serum Ig A ve Ig M'nın diabetli bireylerde seviyeleri kontrol grubundan farklılık göstermemektedir. Serum Ig G seviyeleri ise diabetlilerde daha yüksektir. Bu durum hem Ig G'nin kolaylıkla damar dışına çıkabilmesi, hem de diabetlilerin her zaman enfeksiyona açık olmaları ile açıklanabilir (10,17).

İmmünglobulinlerden sekretuvar bölüme sa-hip olan Ig A tükrük ve dişeti cep sıvısı için-de bulunmaktadır. Özellikle diabeti sıkı kont-rol altında bulunmayan bireylerde daha da yük-sek bulunmaktadır. Bu artış plazma hücrelerin-de Ig A yapımının fazla olmasına bağlı olmayıp, tükrük akımının ve miktarının azalmasına bağlı-

K A Y N A K L A R

1. Akyüz, S., Oktay, C. : The Relationship of Salivary and Serum Ig A Levels with Dental Caries and Periodontal Diseases in Insulin - Dependent Diabetic Children and Adolescents. J. Marmara Univ. Dent. Faculty, 1 : 23-26, 1991.

2. Albrecht, M., Banoczy, J., Tamas, G. : Dental and Oral Symptoms of Diabetes Mellitus. Community Dent. Oral Epidemiol., 16 : 378-380, 1988.

3. Bostancı, N.: Diabetus Mellitus. 2. Baskı, Bözok Matb., 1977.

4. Faik, H., Hugosan, A., Thorstensson, H. : Number of Teeth, Prevalence of Caries and Periapical Lesions in Insulin-Dependent Diabetics. Scand. J. Dent. Res., 97 : 198-206, 1980.

5. Faulconbridge, A.R., Bradshaw, W.C.L., Jenkins, P.A., Baum, J.D. : The Dental Status of a Group of Diabetic Children. Brit. Dent. J., 151 : 235-255, 1981.

6. Galea, H. : The Dental Caries and Periodontal Disease Experience of Patients with Eearly Onset Insulin Dependent Diabetes. Int. Dent. J.. 36: 219-224, 1986.

7. Goteiner, D., Vogel, R., Deasy, M.. Goteiner, C. : Periodontal and Caries Experience in Children with Insulin - Dependent Diabetes Mellitus. JADA, 113:

277-279, 1986.

61

Page 72: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Diabetus Mellitus'lu Bireylerde Değerlendirme G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

8. Harrison, R., Bowen, H.W. : Periodontal Health, Dental Caries, and Metabolic Control in Insulin - De pendent Diabetic Children and Adolescents. Pediat- ric Dent., 9: 283-286, 1987.

9. Harrison, R., Bowen, H.W. : Flow Rate and Organic Constituents of Whole Saliva in Insulin - Dependent Diabetic Children and Adolescents. Pediatric Dent., 9: 287-290, 1987.

10. Marder, M.Z., Abelson, D.C., Mandel, I.D. : Salivary Alterations in Diabetes Mellitus. J. Periodontol., 46 : 567-569, 1975.

11. Sarnat, H., Eliaz, R., Feiman. G., Flexer, Z., Karp, M., Laron, Z. : Carbonhydrate Consumption and Oral Status of Diabetic and Nondiabetic Young Adolescents. Clinic. Prevent. Dent., 7: 20-23, 1985.

12. Sharon, A., Ben-Aryeh, H., Itzhak, B., Yoram, K., Raymonde, S., Gutman, D. : Salivary Composition in Diabetic Patients. J. Oral Med., 40 : 23-26, 1985.

13. Swanlyung, O., Meurman, J.H., Torkko, H., Sandholm, L, Kaprio, E., Maenpaa, J. : Caries and Saliva in 12-18 Year Old Diabetes and Controls. Scand. J. Dent. Res., 100: 310-313, 1992.

14. Tenovuo, J., Lehtonen, O.P., Viikari, J., Larjava, H., Vilja, P., Tuohimaa, P.: Immunoglobulins and Innate Antimicrobial Factors in Whole Saliva of Patients with Insulin-Dependent Diabetes Mellitus. J. Dent. Res., 65 : 62-66, 1986.

15. Tenovuo, J., Alanen, P., Larjava, H., Viikari, J., Lehtonen, O. : Oral Health of Patients with Insulin Dependent Diabetes Mellitus. Scand. J. Dent. Res., 94 : 338-346, 1986.

16. Thorstensson, H., Faik, H., Hugoson, A., Olsson, J. : Some Salivary Factors in Insulin - Dependent Diabe tics. Acta. Odontol. Scand., 47: 175-183, 1989.

17. Zambon, J., Reynolds, H., Fisher, J., Shlossman, M., Dunford, R., Genco, R. : Microbiological and Immu- nological Studies of Adult Periodontitis in Patients with Noninsulin-Dependent Diabetes-Mellitus. J. Periodontol., 17: 23-31, 1988.

62

Page 73: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 63-66. 1996

DEĞİŞİK PARLATMA TEKNİKLERİ UYGULANAN GAMMA VE NON - GAMMA - 2 AMALGAMLARDAKİ YÜZEY PÜRÜZLÜLÜĞÜNÜN SEM (SCANNING ELECTRON MICROSCOPE) İLE

DEĞERLENDİRİLMESİ

N. Tansev MIHÇIOĞLIT, Cemal TINAZ**, Kerem DOLAR***

Ö Z E T SUMMARY

Bu araştırmanın amacı, amalgamın kondan-sasyonunu takiben uygulanan çeşitli parlatma tekniklerinin oluşturduğu yüzey pürüzlülüğünün saptanmasıdır. İki gamma ve non-gamma-2 amal-gam bu amaçla incelenmiştir. Örnekler, özel ka-lıp içinde 3x3 mm.lik silindir bloklar halinde ha-zırlanmıştır. Her amalgam için hazırlanan ör-nekler 4 grupta incelenmiştir. Birinci gruptaki-ler yalnız şekillendirilerek bırakılmış, ikinci gruptakilerde kondansasyondan 15 dak. sonra börniş yapılmış, üçüncü gruptakilerde kondan-sasyondan 24 saat sonra polisaj yapılmış ve dördüncü gruptakilerde kondansasyondan 15 dak. sonra börniş yapılmış ve 24 saat sonrada po-lisaj uygulanmıştır. Değişik büyütmelerdeki fo-toğraflar, tüm uygulamalar için benzer pürüz-lülükler göstermiştir. Sonuçlar, gamma ya da non-gamma-2 tüm amalgamlarda uygulanan par-latma yöntemleri ne olursa olsun, yüzey pürüz-lülüğünün kaçınılmaz olduğunu göstermiştir. Pü-rüzlülüğün az ya da çok olması büyük olasılıkla, amalgamın parça büyüklüğü ve biçimiyle ilgili-dir.

Anahtar Kelimeler : Gamma ve Non-gam-ma-2 Amalgamlar, SEM Yüzey Pürüzlülüğü.

SEM Evaluation of Gamma And Non-Gamma-2 Amalgams Polished by Different Techniques

The purpose of this project is to determine the surface roughness that occur using different finishing and polishing techniques following the condensation of amalgams. Two gamma and non-gamma-2 amalgams were evaluated. Samples were condensed in 3 x 3 mm. cylindrical mold and examined in 4 different groups. Samples in first group were only carved, in second group burnishing was accomplished after 15 min. following the condensation, in third group polis-hing was accomplished after 24 hrs. following the condensation and in fourth group burnishing was accomplished after 15 min. and polishing was accomplished after 24 hrs following the condensation. Photographs in different magnifi-cations showed similar roughness for every procedure. Results showed amalgam surface roughness is unavoidable in both gamma and non-gamma-2 amalgams whichever the polishing methods are. The rate of surface roughness is possibly related to particle size and shape of amalgam.

Key Words : Gamma and Non-gamma-2 Amalgams, SEM, Surface roughness.

GİRİŞ

Amalgam dolguların gerek etkin gerekse uzun süreli kullanılabilmesi için parlatılması ge-reği vurgulanmıştır. Amalgamın, plak birikimi, korozyon ve kararmadan daha az etkilenebilmesi

G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi Prof. Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi.

63

Page 74: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Yüzey Pürüzlülüğünün Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

için yapılan parlatma işlemi, taşkın kısımların kaldırılması ve amalgam sınırlarının düzeltil-mesi, marjinal uyumun iyileştirilmesi ve amal-gam yüzeyinin düzleştirilmesini içerir (5).

Charbeneau (1), Rupp (6), Creaven (2), de Vries (4), Ulusoy (7) ve Drummond (3) adlı araş-tırıcılar, yüzey pürürzlülüğü konusunda değişik uygulamaları takiben elde ettikleri farklı değer-leri yayınlamışlardır. Tüm araştırıcılar, yaptıkları farklı uygulamaların etkinliğini saptayacak en

uuygun parlatma tekniği konusunda, bir karara varmaya çalışmışlardır.

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu araştırmada iki gamma (Lumicon ve Standalloy) ve iki non-gamma-2 (Solila Nova ve Dispersalloy) amalgam kullanılmıştır (Tablo 1). Özel bir kalıp yardımıyla 16 adet silindir biçi-minde 3 x 3 mm. boyutlu amalgam örnekler ha-zırlandı (Resim 1). El ile kondanse edilerek ha-

Tablo 1. Araştırmada kullanılan amalgamlar.

AMALGAM TİPİ ÜRETİCİ FİRMA

G a m m a

Lumicon Lathe-cut Bayer Dental D-5090 Leeverkusen D.

Standalioy Lathe-cut Degussa AG Geschaftsbereich Dental D - 6000 Frankfurt II D.

N o n

G a m m a 2

Solia Nova Lathe-cut De Trey Division Dentsply Ltd. Weybridge, Surrey GB.

Dispersalloy Admixed Johnson-Johnson Dental Products Company, East Windsor NJ. 08520 USA

Resim 1. İçinde silindir örnekler bulunan özel kalıp.

zırlanan örnekler, yalnız şekillendirme, kondan-sasyondan 15 dak. sonra börniş, kondansasyon-dan 24 saat sonra polisaj, ve kondansasyondan 15 dak. sonra börniş ve 24 saat sonra polisaj yapılarak bitirildi.

Polisaj işlemlerinde, yuvarlak taş mölet, kıl fırça ve pomza, ve Edenta lastik uç (0030 no.lu) düşük turlu mikromotor ile kullanıldı.

Bu araştırmada hedeflenen amaç, amalgam yüzeyinde yapılan farklı işlemlerin SEM (Re-sim 2) yardımıyla, değişik büyütmelerle elde edilen fotoğraflarını, yüzey pürüzlülüğü açısın-dan karşılaştırmaktır.

64

Page 75: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 MIHÇIOĞLU, TINAZ, DOLAR

Resim 2. Amalgam yszey fotoğraflarının çekildiği SEM cihazı [ODTÜ Metalürji Mühendisliği Lab.)

BULGULAR

Hazırlanan amalgam örnekler, değişik par-latma teknikleri uygulandıktan sonra SEM yar-dımıyla, yüzey görünümlerini saptamak için fo-toğraftandı (Resim 3 ve 4). Fotoğraflardan elde

Resim 3. (x1600) a - Yalnrz şekillendirilmiş Lumicon, Standalloy, Solila Nova

ve Dispersalloy b - Kondansasyondan 15 dak. sonra börniş yapılan Lumi-

con, Standalloy, Solila Nova ve Dispersalloy c - Kondansasyondan 24 saat sonra polisaj yapılan Lumi-

ccn, Standalloy, Solila Nova ve Dispersalloy d - Kondansasyondan 15 dak. sonra börniş ve 24 saat son-

ra polisaj yapılan Lumicon, Standalloy, Solila Nova ve Dispersalloy.

a - Yalnız şekillendirilmiş Lumicon, Standalloy, Solila Nova ve Dispersailcy

b - Kondansasyondan 15 dak. sonra börniş yapılan Lumi-con, Standalloy, Solila Nova ve Dispersalloy

c - Kondansasyondan 24 saat sonra polisaj yapılan Lu-micon, Standallcy, Solila Nova ve Dispersaüoy

d ■ Kondanssasyondan 15 dak. sonra börniş ve 24 saat sonra polisaj yapılan Lumicon, Standalloy, Soiila Nova ve Dispersalloy.

edilen verileri karşılaştırmalı olarak inceleyebil-mek için, tüm fotoğraflar bir araya getirilerek blok resim elde edildi. Böylece her amalgamı değişik parlatma teknikleri açısından, hem ken-di arasında hem de diğerleriyle karşılaştırma olanağı yaratıldı. Resimler incelendiğinde, yal-nız şekillendirilerek bırakılan örneklerin, amal-gamın kendine özel yapılarını gösterdiği belir-lendi. Ancak, börniş, polisaj ve hem börniş hem de polisaj yapılan örneklerin resimleri incelen-diğinde, aralarında tüm süreler için, belirgin bir farklılığın olmadığı saptandı.

TARTIŞMA

Yüzey pürüzlülüğü konusunda bir standart yoktur, ancak amalgam yüzeyi ne kadar düzgün hissediiirse, korozyon, kararma ve plak retan-siyonunun oluşma olasılığı o denli azalır. İsta-tistiksel analizler, yalnız şekillendirilerek bıra-kılan amalgam yüzeylerinin diğer bitirme yön-temlerine göre daha pürüzlü olduğunu göster-miştir (3). Bu nedenle, amalgam yüzeylerini bu olasılıklara cevap verecek en iyi standarda ge-

65

Resim 4. (x4500)

Page 76: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Yüzey Pürüzlülüğünün Değerlendirilmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

tirecek polisaj türü, her ne kadar bu araştırma-dan elde edilen verilerde belirgin bir farklılık görülmedi ise de, en uygun yöntem olarak öne-rilebilecektir.

SONUÇ

Bu araştırmadan elde edilen SEM fotoğraf-ları karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, gam-ma ya da non-gamma-2 amalgamların, aynı bi-çimde yüzey pürüzlülüğü gösterdiği saptanmış-tır. Çeşitli araştırıcıların (1,2, 3,4, 5, 6,7) ulaş-tıkları sonuçlarda olduğu gibi yüzey pürüzlülü-ğü, büyük olasılıkla, parlatma yöntemi ya da sürecinden çok materyalin parça büyüklüğü ve şekline bağlıdır.

Polisaja gereksinimi olmayan amalgam tür-leri üretilinceye kadar, değişik polisaj yöntem-leri arasında daha kapsamlı araştırmalar yapıl ması gereklidir.

K A Y N A K L A R

1. Charbeneau, G.T. : A suggested technique for polis hing amalgam restorations. J. Michigan State Dent. Assoc. 47 : 320-25, 1965.

2. Creaven, P.J.; Dennison, J.B. and Charbeneau, G.T. : Surface roughness of two dental amalgams after various polishing techniques. J. Prosthet. Dent. 43 : 289-97, 1980.

3. Drummond, J.L.; Jung, H.; Savers. E.E.; Novickas, D. and Toepke, T.R.S.: Surface roughness of polished amalgams. Operative Dent. 17 : 129-34, 1992.

4. de Vries, J.; de Wet, F.A. and Eick, J.D. : Polishing dental amalgam restorations. J. Prosthet. Dent. 58: 148-52, 1987.

5. Gladwin, S.C.: Krouse, M.A.; Quagliotti, M.S. and Mams, F.L : Early polishing of amalgam restorations. A review General Dent. 34: 117-19, 1986.

6. Rupp, N.W.; Paffenbarger. G.C. and Waterstrat, FS.M. : Characterization of the surface of copper rich amal gams. J. Dent. Res. 58. Program and Abstracts of Papers, p. 182, Abstr. 356, 1979.

7. Ulusoy, N.; Aydın, A.K. and Ulusoy, M. : Evaluation of finishing techniques for assessing surface rough ness of amalgam restorations. J. Prosthet. Dent. 57 : 286-92, 1987.

66

Page 77: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XI I I , Sayı 1, Sayfa 67-73, 1996

ALT VE ÜST BÜYÜK AZI DİŞLERİN KÖK KANAL MORFOLOJİLERİNİN ŞEFFAFLAŞTIRMA YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ

Sis DARENDELİLER YAMAN*, Hülya ERTEN CAN*, Tayfun ALAÇAM"

Ö Z E T

Bu çalışmada alt ve üst büyük azı dişlerin kök kanal morfolojilerini belirlemek amacıyla 120 adet diş kullanıldı. Dişler % 5'lik nitrik asit solüsyonu ile dekalsifiye edilip, alkol seri-sinde dehidrate edildi ve metil salisilat-alkol bileşimi ile şeffaf hale getirildi. Bunu takiben dişlerin kök kanallarına çini mürekkebi enjekte edilip, fotoğrafları alınarak değerlendirilme ya-pıldı.

Anahtar Kelimeler : Kök Kanal Morfolojisi, Şeffaflaştırma Yöntemi.

SUMMARY

Analysis of The Root Canal Morphology of Molar Teeth By Using The Clearing Technique

In this study, 120 molar teeth were used for the determination of root canal morphology. The teeth, were first decalcified by 5 % nitric acid solution, then were dehydrated through successive alcohol applications and were finally cleared by using methil salisilat-alcohol combi-nation. This has been followed by the injection of indian ink to the root canals. Evaluation was performed on photographs.

Key Words ring Technique.

Root Canal Morphology, Clea-

GİRİŞ

Endodontik tedavinin temel amscı kök ka-nallarının mekanik ve kimyasal yollarla prepa-rasyonlarını takiben, hermetik tıkama yapacak şekilde apikal foramene kadar doldurulması-dır (12).

Dişlerin kök kana! yapılarının farklılıkları-nın yanısıra, kök kanallarında aksesuar kanalla-rın ve transvers anastomoz tipindeki yapıların bulunması da iyi bir endodontik preparasyon ve tam bir tıkama sağlanmasında başarısızlık getirebilen başlıca sebeplerden biri olmaktadır. Bu nedenle kök kanallarının morfolojisinin ve anatomisinin iyi bir biçimde belirlenmesini ve bilinmesini gerektirmektedir. Yapılan çalışma-larda aksesuar kanallar çeşitli oranlarda bulun-muştur (1, 7, 8, 14).

Kirkham (3), alt büyük azı dişlerde % 44.5, üst büyük azı dişlerde % 7.1 oranında aksesuar kanallar bulmuştur. Bifurkasyon ve trifurkasyon-da herhangi bir aksesuar kanala rastlanmamış-tıt1.

Gutmann [2) alt ve üst büyük azı dişlerde furkasyon bölgesindeki aksesuar kanalları de-ğerlendirerek, bunların % 28.4 oranında oldu-ğunu belirtmiştir. Lowman (6) alt ve üst büyük azı dişlerde % 59 oranında aksesuar kanalların varlığını göstermiştir. Nieman (8) ise alt ve üst büyük azı dişlerde % 57 oranında furkal bölge-de aksesuar kanalları gözlemlemiştir.

G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Hast. ve Ted. Anabilim Dalı, Dr. G.Ü. Dişhek. Fak. Diş Haat. ve Ted. Anabilim Dalı. Prof. Dr.

67

Page 78: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Büyük Azı Dişlerin Şeffaflaştırma Yöntemiyle incelenmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Tüm bu çalışmalarda, passif boya tekniği, boya enjeksiyonu, SEM çalışmaları, sentetik re-zinlerin vakum ile uygulanması gibi çeşitli tek-niklerle kök kanal morfolojileri değerlendirilmiştir (1,8, 11, 14).

Bu çalışmada, alt ve üst büyük azı dişler-de kök kanal yapılarının değişkenlikleri, yan ka-nallar yada dallanmalar ve anastomozları şeffaf-laştırma yöntemi kullanılarak incelenmiştir.

MATERYAL VE METOD

Bu çalışmada 120 adet çekilmiş alt ve üst büyük azı dişler kullanıldı. Dişler çekimi taki-ben % 10'luk formalinde muhafaza edildi ve yü-zeylerindeki organik artıkların temizlenmesi için % 2.5'luk sodyum hipoklorit solüsyonunda 2 gün bekletildi. Bunu takiben dişlere giriş kavitesi açılıp, pulpa odasına girildi. Sağlam bulunan kron pulpası ekskavatörle kaldırılıp, kök kanal ağızlarına ulaşıldı. Kök kanal sistemlerinden or-ganik artıkları uzaklaştırmak için dişler % 5'lik sodyum hipoklorit solüsyonunda 7 gün bekletil-di. Bu süre sonunda 4 saat boyunca akan su Pİtında yıkandı. Bunu takiben şeffaflaştırma iş-leminin yapılabilmesi için, ilk basamak olan de-

kalsifikasyonu oluşturmak amacıyla 10 mlt.lik % 5'lik nitrik asit solüsyonunda, her gün değiş-tirmek suretiyle 5 gün boyunca bırakıldı. Dekal-sifikasyonun oluşup oluşmadığı, dişin kron kıs-mına uygulanan toplu iğnenin bu bölgeyi geç-mesiyle belirlendi. Bu süre sonunda dişler 4 saat akan su altında bırakılıp yıkandı. Şeffaflaştırma işleminin 2. basamağı olan dehidratasyon işlemi için diş ler % 70, % 80, % 95'lik etil alkolde birer gün bırakılmak suretiyle bekletildi. Bu süre sonunda dişlerin opak kısımlarının kalmadığı ve matlaştığı görüldü. Bunu takiben şeffaflaştırma işlemi için dişler önce % 50 etil-alkol, % 50 metil salisilat bileşiminde 1 gün, ve sonra % 25 etil alkol, % 75 metil salisilat belişiminde yine 1 gün bekletildi. Dişlerin, bu süre sonunda be-lirgin biçimde saydamlaştığı görüldü. Sertleş-miş ve şeffaflaşmış dişlerin kök kanallarına en-jektörle çini mürekkebi enjekte edildi. Çini mü-rekkebi ile boyanan kök kanallarının durumu stereomikroskopta değerlendirilerek, fotoğrafları alındı.

BULGULAR

Alt ve üst büyük azı dişlerin şeffaflaştırıl-dıktan sonraki kök kanal sistemleri ile ilgili de-ğerlendirilmeler Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3'de

Tablo 1. Alt ve üst büyük azı dişlerin kök kanallarının sınıflandırılması.

Max. 1. Molar Diş Sayısı Tip 1 Tip 2 Tip 3 Tip 4 Tip 5 Tip 6 Tip 7 Tip 8

Mesiobukal 60 40 20 0 0 0 0 0 ü

Distobukal 60 60 0 0 0 0 0 0 0 Palatinal 60 60 0 0 0 0 0 0 0

Max. 2. molar Mesiobukal Distobukal Palatina!

60 60 60

41 60 60

19 0 0

o o o

o o o

o o o

o o o

3 o o

o o o

Mand. 1. molar Mesial 60 20 34 3 2 1 0 0 0 Distal 60 42 10 5 2 1 0 0 0

Mand. 2. molar Mesial 60 20 34 1 3 2 0 0 0 Distal 60 51 5 2 1 1 0 0 0

68

Page 79: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DARENDELİLER YAMAN, ERTEN CAN, ALAÇAM Tablo 2. Alt ve üst büyük azı dişlerin kök kanallarının morfolojisi.

Lateral Kanallar

Diş Sayısı Servikal Orta Üçlü Apikal Furkasyon

Max. 1. molar Mesiobukal 60 9 12 24 15 Distobukal 60 7 13 16 24 Palatinal 60 6 17 19 18

Max. 2. molar

Mesiobukal 60 9 15 24 12

Distobukal 60 9 18 26 7 Palatinal 60 6 12 20 22

Mand. 1. molar

Mesial 60 6 7 30 17 Distal GO 8 12 28 12

Mand. 2. molar

Mesial 60 7 3 33 12 Distal 60 8 10 29 13

Tablo 3. Alt ve üst büyük azı dişlerin kök kanallarının morfolojisi.

Transvers Anastomoz Foramenin Yeri

Apikal Diş Sayısı Servikal Orta Üçlü Apikal Santral Lateral Delta

Max. 1. molar

Mesiobukal 60 9 40 11 18 42 1 Distobukal 60 0 0 0 15 45 0 Palatinal 60 0 0 0 17 43 2

Max. 2. molar

Mesiobukal 60 5 42 13 9 51 2 Distobukal 60 0 0 0 8 52 1 Palatinal 60 0 0 0 14 46 1

Mand. 1. molar

Mesial 60 9 39 12 8 52 3 Distal 60 7 32 21 15 45 2

Mand. 2. molar

Mesial 60 6 42 12 12 48 0 Distal 60 6 39 15 18 42 1

69

Page 80: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Büyük_AzıJJişlerin Şeffaflaştırma Yöntemiyle İncelenmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

sunuldu. Bu tablolara ait örnekler de Resimler (1 -12 ) de verildi.

Tablo 1'de verilen ve morfolojik yapıların değerlendirilmesinde Vertucci (13) sınıflandır-masının esas alındığı kök kanallarının gruplan-dınlması aşağıdaki şekilde yapıldı.

Tip 1: Pulpa odasından apekse kadar tek bir kanal uzanır (Resim 1 ve Resim 3).

Resim 3. Alt büyük azı dişte 1. Tip kök kanal formu.

tekrar birleşerek tek bir kanal olarak apekse uleşır (Resim 5).

Resim 1. Üst büyük azı dişte 1. Tip kök kanal formu.

Resim 2. Üst büyük azı dişte 2. Tip kök kanal formu.

Tip 2: Pulpa odasından 2 ayrı kanal ayrılır, daha sonra apeks yakınında bu kanallar birleşerek tek bir kanal olarak apekse ulaşır (Resim 2 ve Resim 4).

Tip 3: Pulpa odasından tek bir kanal çıkar, kök içinde 2 ayrı kanala ayrıldıktan sonra

Sesim 4. Alt büyük azı dişte 2. Tip kök kanal formu.

Resim 5. Alt büyük azı dişte 3. Tip kök kanal formu.

70

Page 81: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DARENDELİLER YAMAN, ERTEN CAN, ALAÇAM

Tip 4: Pulpa odasını 2 kanal terk eder ve apek-se 2 ayrı kanal halinde ulaşır (Resim 6).

Resim 8. Üst büyük azı dişte lateral kanal formasyonu.

Resim 6. Alt büyük azı dişte 4. Tip kök kanal formu.

Tip 5: Pulpa odasından tek bir kanal ayrılır, apeks yakınında ikiye ayrılarak 2 ayrı foraminayla apekse ulaşır (Resim 7).

Resim 7. Alt büyük azı dişte 5. Tip kök kanal formu.

Tip 6: Pulpa odasından 2 kanal ayrılır, kökün ortasında birleşirler ve apekse yakın tekrar 2'ye ayrılırlar.

Tip 7: Pulpa odasından 1 kanal ayrılır, kökün gövdesinde önce ayrılır sonra birleşir ve apeks yakınında tekrar 2 ayrı kanal olu-şur.

Tip 8: Pulpadan apekse kadar belirgin bir şe-kilde 3 kanal ulaşır.

Resim 9. Alt büyük azı dişte lateral kanal formasyonu.

Resim 10. Alt büyük azı dişte transvers anastomoz formasyonu.

71

Page 82: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Büyük Azı Dişlerin Şeffaflaştırma Yöntemiyle İncelenmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Vertucci (13), kök kanallarını 8 ayrı tipde değerlendirerek sınıflandırmıştır. Biz de yaptı-ğımız çalışmada Vertucci'nin sınıf landırımını esas aldık.

Vertucci, aksesuar kanalları en fazla apikai bölgede ve üst büyük azı dişlerde % 63.8 ± 6.2, alt büyük azı dişlerde % 61.6 ± 6.7 oranında olduğunu belirtmiştir. Biz de en fazla apikai bölgede ve üst büyük azı dişlerde % 35.8, alt büyük azı dişlerde % 50 oranlarında bulduk.

Resim 11. Üst büyük azı dişte transvers anastomoz formasyonu.

Resim 12. Büyük azı dişte apikai delta görünümü.

TARTIŞMA

Endodontik tedavide başarı, öncelikle diş yapılarının kök kanal morfolojisinin bilinerek, tüm işlem basamaklarının tam ve doğru bir şe-kilde tamamlanmasına bağlıdır.

Kök kanallarının morfolojisinin bilinme-mesi, tanımlanamaması ve dolayısıyla aksesuar kanalların gözardı edilmesi, tedaviyi daha baş-langıçta başarısız kılmaktadır.

Diş yapılarının kişiden kişiye değişim gös-termesine karşın, kök kanalları belirli gruplar altında toplanılmaya çalışılmıştır.

Diğer çalışmalarda ise Gutman % 10.2 oranında, Kirkham % 44.5 oranında lateral ka-nallar bulmuşlardır. Genellikle yapılan çalışma-larda daha çok furkasyon bölgesindeki dallan-malar incelenmiş ve bunun da % 8 - % 60 ara-sında bir oranda olduğu görülmüştür.

Apikai foramenin pozisyonu yine, bizim ça-lışmamızda da, belirlendiği gibi lateral bölgede daha fazla görülmektedir.

Bahsedilen çalışmalardaki değerlerin, çalış-ma yapılan ülkelerin ortalama değerleri olarak bulundukları varsayılırsa; çalişmamızdaki sonuç-ların da Türk toplumundaki ortalama değerleri yansıttığı kabul edilebilir.

Aksesuar kanalların bu durumu, endodonti-nin devamı olan periodontal dokularla direk ya da indirek ilişkisi yönünden çeşitli araştırma-lara konu olmuştur [2, 3,10, 14). Bir takım araş-tırmacılar aradaki ilişkiyi gözönünde bulundu-rurken, bazı araştırıcılarsa etkenin çok iyi tes-bit edilip gereken tedavinin yapılmasını öner-mektedir (8, 10, 14).

Kök kanal morfolojisinin değerlendirilme-sinde çeşitli teknikler kullanılmıştır (1, 2, 4, 6, 9, 11). Bunlara alternatif olan bir diğer yöntem ise şeffaflaştırma yöntemidir. Dişler kimyasal mad-delerle dekalsifiye edilip şeffaflaştırılmakta-dır [5, 13). Bu yöntemde, özellikle dişin fiziksel yapısının bozulmadan dişin tüm yapısının gözle görülebilir bir yapıya bürünmesi çalışmaya bü-yük kolaylık ve hassasiyet sağlamaktadır. Bu yöntem kolaylıkla uygulanabilmekte ve kompleks basamaklar içermemektedir.

72

Page 83: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DARENDELİLER YAMAN, ERTEN CAN, ALAÇAM

Gerek dişin 3-boyutlu görüntüsünü vererek pratik preklinik eğitim çalışmalarında kolaylık sağlanmakta, gerekse yapılan deneysel çalış-malarda diş yapılarının morfolojisi, kök kanal dolgu malzemelerinin kök yapıları ile uyumu, apikal sızıntı değerlendirmeleri kolaylıkla göz-lemlenmektedir. Bunlara dayanarak dişlerin kök kanal varyasyonlarındaki değişikliklerin endo-dontik tedavideki başarıyı etkilediği açıkça gö-rülmektedir.

Kök kanalları tam olarak prepare edilip, doldurulmazsa, tedavi başarısız sonuçlanabilmek-tedir. Bu nedenle öncelikle klinik ve histolojik bilgi yanında çeşitli açılardan alınan radyogra-filerden de yararlanılmaktadır.

Radyografik değerlendirmede aniden dara-lan yada kaybolan kök kanalları, bu kanalın ikiye ayrıldığını göstermektedir (13).

Özellikle kanalların orta üçlüsünde ve api-kal bölgedeki dallanmalar problem yaratabilir. Bu durum gözönüne alınarak tedavi tamamlan-malıdır. Genelde bu kanallardan biri daha ge-niş olup bu kanal daha kolay bulunup doldurulur, diğerinde ise işlem yapılmadığı için yapılan te-davi başarılı olmaz. Böyle durumlarda ağrı şi-kayetleri ya da apikal patozisle diş kendini gös-terir. Bu durumda hemen endodontik tedavi ya da çekim düşünülmemelidir. Bunu bir çözüm ola-rak görmemek gerekir.

Hekim öncelikle tüm kanal konfigürasyon-larını gözönüne alarak tedaviyi bir bütün için-de tamamlamayı ilke edinmelidir.

Kök kanal tedavisinde klinik parametrelerle önceden belirlenme şansı olmayan bu gibi muh-temel anatomik sapmalar hakkında ön bilgile-rin bulunması klinik yöntem ve materyal seçi-minde yönlendirici bir faktördür.

K A Y N A K L A R

1. Gilles, J., Reader, A. : A SEM Investigation of the Mesiclingual Canal in Human Maxillary First and Second Molsrs. Oral Surg., Oral Med. Oral Pathol., 7C (5) : 638-643, 1990.

2. Gutmann, J.L. : Prevalence. Location and Patency of Accessory Canals in the Furcation Region of Permanent Molars. J. Periodontol., 49 (1) : 21-26, 1978.

. 3. Kirkham, D.B. : The Location and Incidence of

Accessory Pulpal Canals in Periodontal Packets. JADA.,91 : 353-356, 1975.

4. Kulild, J.C., Peters, D.D. : Incidence and Configura tion of Canal Systems in the Mesiobuccal Root of Maxillary First and Second Molars. J. of Endodon., 13 (7) : 311-317, 1990.

5. Küçükay, I.K., Küçükay, S., Bayırlı, G. : Şeffaflaştırıl- mış Dişler Üzerinde Preklinik F-ndodonti Eğitimi. Oral Dergisi. 8(91) : 17-21, 1991.

6. Lowman, J.V., Burker, R.S., Pelleu. G.B. : Patent Accessory Canals : Incidence in Molar Furcation Region. Oral Surg., Oral Med., Oral Pathol., 36 (4) : 580-584, 1973.

7. Moss, S.J., Addelston, H., Goldsmith, E.D. : Histo- Icgic Study of Pulpal Floor of Deciduous Molars. J.A.D.A., 70 : 372-379, 1965.

8. Nieman, R.W., Dickinson, G.L., Jackson, R., Wearden, S., Skidmore, A.E. : Dye Ingress in Molars : Furca tion to Chamber Floor. J. of Endod., 19 (6) : 293-296, 1993.

9. Perlich M.A., Reader, A., Foreman, D.W. : A Scan ning Electron Microscopic Investigation of Accessory Foramens on the Pulpal Floor of Human Molars. J. of Endod., 7 (9): 402-408, 1981.

10. Seltzer, S., Bender, I.B., Zionrz, M. : The Interrela tionship of Pulp and Periodontal Disease. Oral Surg., Oral Med., Oral Pathol , 16 ( )2) : 1474-1490, 1963.

11. Skidmore, A.E., Bjorndal, A.M.: Root Canal Morp hology of the Human Mandibular First Molar. Oral Surg., Oral Med., Oral Pathol., 32 (5) : 778-784, 1971.

12. Slowey, R.R. : Root Canal Anatomy. Dent. Clin. North. Am., 23 (4) : 555-573, 1979.

13. Vertucci, F.J. : Root Csnal Anatomy of the Human Permanent Teeth. Oral Surg., Oral Med. Oral Pathol., 58 (5) : 589-599, 1984.

14. Vertucci, F.J., Williams, R.G : Furcation Canals in the Human Mandibular First Molar. Oral Surg., Oral Med., Oral Pathol., 38 (2) : 303-313, 1974.

73

Page 84: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,
Page 85: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 75-82. 1996

TOPLUMUMUZ BİREYLERİNİN HOLDAWAY AIVALİZ! İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

Prof. Dr. Müfide DİNÇER", Doç. Dr. Emel EROĞLU*

Ö Z E T

Bu araştırmada, ideal yumuşak doku prof i lini belirlemek için Holdaway tarafından geliş-tirilen ve yumuşak dokuların değerlendirilmesin-de kullanılan kriterlerin, toplumumuz normal oklüzyonlu bireylerdeki değerleri cinsiyet ayırı-mı yapılarak saptandı ve toplumumuz bireyleri-ne ilişkin normlar oluşturuldu. Araştırma kap-samına 38 erkek ve 39 kız birey olmak üzere toplam 77 erişkin birey alındı. Bireylerden do-ğal baş konumunda elde edilen sefalometrik filmlerin çizimleri üzerinde Holdaway'in yumu-şak doku parametreleri ve ilave yumuşak doku parametreleri değerlendirildi. Kız ve erkek bi-reyler arasında üst dudak bazal ve vermilyon kalınlığı, burun uzunluğu, çene ucu kalınlığı, alt dudak kurvatürü, alt dudak bazal ve vermilyon kalınlıkları, alt dudak gerilimi ve fasiyal açıya ilişkin ortalama değerler arasındaki farklar is-tatistiksel olarak önemli bulundu. H açısı ile iskeletsel konveksite arasındaki ilişki düzeyi he-saplandı ve regresyon denklemleri ile tanımlan-dı, iskeletsel konveksiteye göre H açısı tahmi-nini gösteren bireysel normlar belirlendi.

Anahtar Kelimeler way Analizi.

SUMMARY

"Evaluation by The Hcldawsy Analysis in Turkish Population"

In this research, the vaiues developed by Holdaway for the evaluation of the soft tissue profile were used. Within our population these values of a group of individuals with normal occlusion were determined, and the norms for males and females were found. A total of 77 mature individuals, 38 males and 39 females, were included in this research. On their cep~ halometric radiographs, taken in the natural head position, Hoidaway's soft tissue parame-ters and additional soft tissue parameters were evaluated. The differences of females and males between the average values related to the upper lip basal and vermillion thicness, nasal length, chin thickness, lower !ip curvature, lower lip basal and vermillion thicness. lower lip tension and facial angle were found statistically signifi-cant. The level of the relationship between the H angle and the skeletal convexity was calcula-ted and were defined with regression eguations. According to the skeletal convexity to individual norms demonstrating the H engle prediction were determined.

KeyWords : Soft tissue, Holdaway analysis.

GİRİŞ

Geliştirilmiş olan sefalometrik analizlerin çoğunda sert doku profili dikkate alınarak tedavi planlaması yapılmaktadır. Ancak yapılan bazı araştırmalarda (1-4, 8, 9, 13-16, 19-21, 25-27), is-keletsel kriterlerden hareketle yapılan tedavi planlamaları sonucunda ideal fasiyal estetiğin

her zaman sağlanamadığı belirtilmektedir. Hol-daway (13, 14) V.T.O (Visual Treatment Objecti-ves) analizi ile büyüme ve gelişim ile tedavi mekaniklerinin yumuşak dokulara etkilerinin de-

Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı.

75

Yumuşak doku, Holda-

The

G.Ü. Dişhekimliği Öğretim Üyesi.

Page 86: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Holdaway Analizi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

ğerlendirilmesi ve yumuşak dokulara göre tedavi hedeflerinin belirlenmesini amaçlamaktadır. Holdaway'in VTO analizi ile kraniofasial bölge-deki sert ve yumuşak dokuların kendi içinde ve birbirlerine göre değişen ilişkileri değerlendirile-rek; öncelikle ideal fasiyal profil belirlenmekte-dir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, olası tedavi süresinde büyüme ve gelişim ile tedavi etkilerinin öngörülerek; stabil bir oklüzyon, et-kin bir fonksiyon, dengeli ve uyumlu bir estetik elde edilebilmesi amaçlanmaktadır (13, 14).

İdeal yumuşak doku profilini belirlemek için Holdaway tarafından geliştirilmiş ve yumu-şak dokuların değerlendirilmesinde kullanılan kriterlerin, toplumumuz normal oklüzyonlu bi-reylerindeki değerlerini cinsiyet ayırımı yapa-rak saptamak ve toplumumuz normlarını oluş-turmak amacıyla bu araştırma planlandı.

MATERYAL VE METOD

Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi öğ-rencileri arasından ideal oklüzyonlu ve ortodon-tik bölgeleri normal olan 39'u kız, 38'i erkek toplam 77 erişkin birey (kronolojik yaş ortala-ması 21.92 + 3.45 yıl) araştırma kapsamına alın-dı. Bireylerin seçiminde, ortodontik tedavi gör-memiş olmaları, normal overbite ve overjet iliş-kisine sahip olmaları ve sübjektif bir değerlen-dirme ile vertikai ve sagital yönde uyumlu yu-muşak doku ilişkilerinin olması şartları aran-dı.

Tüm bireylerden doğal baş konumunda ve standart koşullar altında profil uzak röntgen filmleri alındı. Doğal baş konumunun filme ak-tarılması sırasında bireye istenilen tüm hare-ketler anlatılarak öğretildi. Sefalostat altına yer-leştirilen bireylerden sefalostattan 2 m uzaklığa yerleştirilen aynaya bakarak ayakta rahat bir şekilde durmaları söylendi. Kulak çubukları dış-kulak yolu hizasına getirilerek, hastadan başla-rını öne arkaya hareket ettirerek rahatlamaları ve aynaya bakarak tam gözlerinin içine baktık-ları konumu bulmaları istendi. Bu hareketler birkaç kere yaptırılarak bu konumu tekrarlaya-bildiklerine kanaat getirildikten sonra kulak çu-

bukları yerleştirildi (18). Kulak çubuklarının yer-leştirilmesi sırasında doğal baş konumunun bo-zulmamasına özen gösterildi. Dudaklar palpe edi-lerek sentrik oklüzyonda relaks dudak postürü-nün oluşması dudaklar arası aralık miktarı da değerlendiirlerek saptandı (4). Film kasetine ka-setin uzun kenarı ile dik açı yapan 0.022'lik tel yapıştırılarak doğal baş konumu filme aktarıldı (18, 22). Profil uzak röntgen filmlerinin elde edilmesi sırasında bireyin orta oksal düzlemi ile ışın kaynağı arasındaki uzaklık 155 cm olup, bireyin orta oksal düzlemi ile film kaseti ara-sındaki uzaklık 12.5 cm olarak sabit tutuldu. Boyutsal ölçümlere yansıyan sefalometrik film-lerdeki büyüme miktarı % 1O'dur(22).

Elde edilen sefalometrik filmlerin çizimleri üzerinde Holdaway'e (13) ilişkin parametreler olarak (Şekil 1, 2).

1. Üst dudak bazal kalınlığı (A-A') : A nok-tasının yaklaşık 3 mm. altındaki nokta ile bu noktaya karşılık gelen yumuşak dokudaki nokta (A') arasındaki uzaklık.

76

Şekil 1. Araştırmada Kullanılan Parametreler.

Page 87: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Holdaway Analizi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

8. inferior sulkusun H doğrusuna uzaklığı (Is-H) : Yumuşak doku B' noktası ile H doğrusu arasındaki dik uzaklık.

9. Yumuşak doku çene ucu kalınlığı (SPg-SPg') : Sert doku suprapogonion ile bu noktaya karşılık gelen yumuşak dokudaki nokta (SPg'l arasındaki uzaklık.

10 Yumuşak doku fasiyal açı (Fac. A.) : Yumuşak doku nasion noktası ile Ricketts'in sert doku suprapogonion noktasına karşılık gelen yu-muşak doku noktasından geçen düzlemle (fasi-yal düzlem) Frankfurt horizontal düzlem arasın-da aşağı ve içte oluşan açı.

11. İskeletsel konveksite (A-NPg) : Sert doku A noktasının sert doku nasion ile pogonion noktalarından geçen fasiyal düzleme olan dik uzaklığı.

12. H açısı : H doğrusu ile yumuşak doku fasiyal düzlem arasındaki açı.

Şekil 2. Araştırmada Kullanılan Parametreler.

2. Üst dudak vermilyon kalınlığı (1-Ls) : Üst kesici diş kronunun en ileri noktası ile üst dudak en ileri noktası (Ls) arasındaki uzaklık.

3. Üst dudak gerilimi (LsG) : Üst dudak vermilyon kalınlığı ile bazal kalınlığı arasındaki fark

4. Burun Uzunluğu (B.U.) : Yumuşak doku nasion noktası ile pronasal nokta arasındaki uzaklık.

5. Superior sulkus derinliği (Ss.D.) : Yumu şak dokudaki A' noktasından üst dudak vermil- yondan Frankfurt Horizontal Düzlemine çizilen dik düzleme olan dik uzaklık)

6. Yumuşak doku subnasal noktasının H doğrusuna uzaklığı (SubN-H) : Yumuşak doku subnasal noktanın H doğrusuna dik uzaklığı

7. Alt dudağın H doğrusuna uzaklığı (Li-H] : Alt dudağın en ileri noktası ile yumuşak doku pogonion ve üst dudak en ileri noktasından ge çen H doğrusu arasındaki dik uzaklık

Bu parametrelere ilave olarak :

13. Nasolabial açı (NLA) :

14. Alt dudak bazal kalınlığı (B-B1) : B nok tası ile bu noktaya karşılık gelen yumuşak do ku B1 noktası arasındaki uzaklık

15. Alt dudak vermilyon kalınlığı (1-Li) : Alt kesici diş kronunun en ileri noktası i le alt dudak en ileri noktası arasındaki uzaklık

16. Alt dudak gerilimi (LiG) : Alt dudak vermilyon kalınlığı ile bazal kalınlığı arasındaki fark ölçüldü.

17. Üst dudak konturu (LsK): Subnasal noktadan üst dudağa çizilen teğetin üst dudak konturunun en derin noktasına olan dik uzaklığı

18. Alt dudak konturu (LiK) : Alt dudak en ileri noktasından çene ucuna çizilen teğetin alt dudak konturununun en derin noktasına olan dik uzaklığı

Kız ve erkek bireylere ilişkin parametrele-rin tanımlayıcı istatistiksel değerleri hesaplan-

77

Page 88: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DİNÇER, EROĞLU

di. Kız ve erkek gruplar arasındaki farkların önem kontrolü Studen's t-testi ile yapıldı. Cin-siyet farkı saptanamayan parametrelerin kız ve erkek grupları birlikte değerlendirilerek tanım-layıcı istatistiksel değerleri hesaplandı [10).

Kızlar, erkekler ve tüm bireylere ilişkin is-keletsel konveksite ile H açısı değerleri arasın-daki ilişkinin düzeyi korelasyon analizi ile he-saplandı ve regresyon analizleri ile tanımlandı. Hesaplanan korelasyon katsayısının önem kont-rolü aynı isimli test ile yapıldı. Farklı gruplara ilişkin korelasyon katsayıları arasındaki farklar ilgili istatistiksel yöntemle değerlendirildi. Araş-tırmada kullanılan tüm gruplar (kız ve erkek grupları ile tüm bireyleri içeren total grup) için

ayrı ayrı ilişkiyi tanımlayan regresyon analizi iki yönlü uygulanarak, bu iki parametre için herbir grupda iki ayrı regresyon denklemi hesaplandı. Regresyon denklemlerinin uygunluğu varyans analizi ile değerlendirildi (10).

BULGULAR

Araştırmaya alınan kız ve erkek gruplarına ilişkin tanımlayıcı istatistiksel bilgiler ve grup-lar arasındaki farkların önem kontrolü Tablo l'de verilmiştir. Cinsiyet farkı saptanamayan para-metrelerin tüm bireyleri içeren total gruba iliş-kin tanımlayıcı istatistiksel değerleri Tablo H'de verilmiştir.

Tablo I. Erkek ve Kız Bireylere İlişkin Tanımlayıcı Veri ve Önem Kontrolü.

E R K E K (n : 38) K 1 Z (n : 39)

Parametre X Sd Min. Max. X Sd Min. Max. t

1. A-A' 17.76 1.60 14.22 20.71 15.05 1.38 11.63 18.27 7.93***

2. 1-Ls. 15.97 2.07 12.51 20.75 13.17 1.31 10.52 17.30 7.08***

3. LsG. -1.87 1.87 -6.93 3.29 - 1.88 1.06 -4.26 -0.08 0.03

4. B.U. 19.20 1.81 16.00 23.00 18.05 1.77 14.50 22.50 2.81**

5. Ss.D. 3.24 1.39 0.00 6.00 3.32 0.83 2.00 5.50 0.32

6. SubN-H 5.50 2.21 0.00 9.50 4.56 1.97 0.00 10.00 1.96

8. Is-H 6.82 1.44 3.50 10.00 -0.53 1.26 -3.50 2.00 1.51

7. Li-H -0.03 1.62 -3.50 3.00 5.23 1.19 3.00 7.50 5.26***

9. SPg- 13.91 1.61 10.00 17.00 12.35 2.06 8.50 16.50 3.71*** SPg' 10. Fas.A 90.61 2.72 84.65 97.81 91.78 2.33 86.73 96.87 2.04*

11 A/N-Pg 1.15 1.78 -3.33 3.95 1.22 2.24 - 5.42 5.15 0.16

12. H Açı. 14.17 2.89 8.22 19.39 13.09 3.12 5.69 21.37 1.57

13. NLA 103.32 8.19 87.35 121.45 102.13 7.57 80.34 117.91 0.66

14. B-B' 12.75 1.09 10.30 14.85 11.75 1.11 10.03 14.15 4.00***

15. 1-Li 17.11 1.51 14.83 20.98 14.60 1.19 12.45 18.34 8.09***

16 LİG 4.36 1.52 1.46 8.06 2.85 1.29 -0.29 5.21 4.69***

17. LsK -2.47 0.70 -3.76 -1.04 -2.50 0.50 -3.73 - 1.19 0.72

18. LİK -6.89 1.14 -9.57 -4.39 -5.47 1.01 -8.01 -3.81 5.78***

P<0.05;** P<0.01;*** P<0.001 7C

Page 89: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Holdaway Analizi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

H açısı ile iskeletsel konveksite arasındaki korelasyon tüm bireyler için 0.701 (Tablo III) ve kızlar için 0.701, erkekler için 0.743 olarak he-saplanmıştır. Gruplara ilişkin korelasyon katsa-yılarının düzeyleri arasındaki farkların istatistik-sel olarak önemli olmadığı bulunmuştur.

Tüm bireyler için H açısı ile iskeletsel kon-veksite arasındaki ilişkiyi her iki yönde de ta-nımlayan regresyon denklemleri, tahminin stan-dart hatası (Se) ile isabet yüzdesi (R2) değerleri ve denklemlerin uygunluğunu gösteren Var-yans analizi sonuçları Tablo IH'de gösterilmiştir. Bu iki denklemler kullanılarak iskeletsel konveksite ile yumuşak doku konveksitesini gösteren H açısı arasındaki değişen ilişkileri gösteren bireyselleştirilmiş normlar elde edilmiştir (Tablo IV ve V).

Tablo II. Cinsiyet Farklılığı Saptanamayan Pa-rametreler İçin Tüm Bireylere (n : 77) İlişkin Tanımlayıcı İstatistiksel Veri

Parametre X Sd Min. Max.

3. LsG -1.87 1.51 -6.93 3.29

5. Ss.D 3.28 1.14 0.00 6.00

6. SubN-H 5.03 2.13 0.00 10.00

7. Li-H -0.28 1.46 -3.50 3.00

11. A/N-Pg 1.18 2.01 -5.42 5.15

12. H Açı. 13.62 3.03 5.69 21.37

13. NLA 102.72 7.85 80.34 121.45

17. LsK -2.49 0.60 -3.76 -1.04

Tablo III. Tüm Bireylerde (u : 77) H Açısı ile İskeletsel Konveksiteye İlişkin Korelasyon ve Doğrusal Regresyon Denklemleri.

Bağımlı Bağımsız

Değişken Denklem Değişken r R2 Se p

12. H Açısı 12.4 + 1.06 A/N-Pg 11. A/N-Pg 0.701 49.1 2.18 0.000

11. A/N-Pg -5.16 + 0.465 H Açısı 12. H Açısı 0.701 49.0 1.48 0.000

Tablo IV. İskeletsel Konveksiteye Göre H Açısı Tablo V. H Açısı'na Göre İskeletsel Konveksite

Değerleri. Değerleri.

A/N-Pg H Açısı H Açısı A/N-Pg

-6 6.04 5 -2.83 -5 7.10 6 -2.37 -4 8.16 7 - 1.90 -3 9.22 8 -1.44 -2 10.28 9 -0.97 -1 11.34 10 -0.51

0 12.40 11 -0.04 1 13.46 12 0.42 2 14.52 13 0.89 3 15.58 14 1.35 4 16.64 15 1.82 5 17.70 16 2.28 6 18.76 17 2.75 7 19.82 18 3.21 8 20.88 19 3.68 9 21.94 20 4.14

10 23.00 21 4.61

79

Page 90: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DİNÇER, EROĞLU

TARTIŞMA

Ortodontik bölgeyi oluşturan yumuşak ve sert dokularda büyüme ve gelişim ile oluşan de-ğişiklikler ve bu yapıların ortodontik tedaviye verdikleri yanıtların farklı olduğu görüşü birçok yazar tarafından belirtilmektedir (1-3, 8, 9, 20, 21, 25-27). Bu nedenle Holdaway (13) ortodontik te-davi planlamalarının sadece sert dokulara daya-narak yapılmasının sakınca doğuracağı görüşü ile yumuşak dokulara göre tedavi hedeflerinin belirlenmesini ileri sürmüş ve kriterler geliştir-miştir. Holdaway (13), 14), cinsiyet farklılığına ilişkin sonuçlarını yayınlamamıştır. Yapılan araş-tırmalarda, kraniofasial bölgede hem yumuşak hem de sert dokularda özellikle boyutsal ölçüm-lerde cinsiyet farklılığının varlığı gösterilmiştir (22, 23, 29). Holdaway tarafından geliştirilen bu kriterlerin toplumumuz bireylerindeki değerlerini saptamak, cinsiyet farklılığını da göz önünde tutarak toplumumuz normlarını oluşturmak düşüncesiyle bu araştırma planlandı.

Büyüme ve gelişimin yumuşak ve sert do-kuların konumlarına etki edebileceğinden araş-tırma erişkin bireylerde yapıldı. Bireylerin se-çiminde sübjektif bir değerlendirmeye göre sa-gital ve vertikal overjet ilişkilerine sahip olma-ları şartları arandı.

Hillesund ve arkadaşları (12), dişler sent-rik oklüzyonda ve dudaklar relaks konumdayken dudak postürünün ve morfolojisinin en doğru şe-kilde tekrarlanabilir olduğunu bulmuşlardır. Bu araştırmada profil uzak röntgen filmlerinde du-dak postürünü standardize edebilmek amacıyla Burstone'un (4) önerdiği gibi çeneler küçük hareketlerle birbirlerine vurularak ve dudaklar palpe edilerek, tüm bireyler dişler sentrik ok-lüzyonda ve dudaklar relaks konumdayken, Molhave'ın (17) önerdiği ortopozisyonda ve Moorrees ve Kean'ın(18) bulduğu, Solow ve Tallgren'in (24) geliştirdiği, Cooke ve arkadaşları (5)'nın uyguladığı şekliyle «uyumlanmış» doğal baş konumunda (ayna konumu) alındı.

Bu araştırmada Holdaway (13) değerlerine ilave olarak değerlendirilen alt dudak bazal, ver-milyon kalınlıkları ile alt dudak geriliminin te-davi planlamalarında değerlendirilerek kullanıl-

masının faydalı olabileceği düşünülmüştür. An-cak, bu konuda daha ileri «uzun süreli» çalış-maların yapılması gerekmektedir. Holdaway (13) değerlerine ilave edilen üst ve alt dudak kon-turlarını tanımlayan 17 ve 18 nolu parametre-ler, Holdaway (13) analizindeki eşdeğerleri olan parametreler gibi Frankfurt Horizontal ve H doğ-rusu eğimlerinden etkilenmemeleri nedeniyle, daha doğru şekilde yumuşak doku morfolojisini tanımlayabilecekleri düşüncesiyle geliştirilmiş-lerdir.

Holdaway (13), üst kesici diş konumunu ta-mamen yumuşak dokuları değerlendirerek be-lirlemektedir ve üst dudak geriliminin 1 mm ol-duğunu, üst kesici dişlerin protrüzyonu arttıkça dudak geriliminin arttığını, üst dudak gerilimi ortadan kalkıncaya kadar üst duudağın sagitai yön konumunun değişmediğini normal dudak gerilimi elde edildikten sonra üst dudağın ke-sici diş retraksiyonunu 1/1 oranında izlediğini ileri sürmektedir. Erişkin bireylerde ise üst du-dağın yanıtının daha az tahmin edilebilir oldu-ğu ve dudak geriliminin normale inmesinin müm-kün olmadığını belirtmektedir.

Keser retraksiyonu ile yumuşak doku ya-nıtlarının incelendiği araştırmalarda, üst kesici diş ile dudak hareketi arasındaki ilişkinin 0.42-0.72 düzeyleri arasında değişen değerlerde ol-duğu ve üst keser ve dudak hareketi arasındaki oranın 1.5/1 ile 2.9/1 düzeyinde değiştiği bildi-rilmiştir (1,11, 20, 21, 28) Denis ve Speidel (6) dudak gerilim miktarı gibi bireye ilişkin bazı özelliklerin yumuşak doku yanıtının tahmin edil-mesinde yardımcı olacağını ileri sürmüşlerdir.

Araştırmaya alınan tüm bireylere ilişkin değerler cinsiyet ayırımına bakılmaksızın ince-lendiğinde Holdaway değerleri ile üst dudak ba-zal ve vermilyon kalınlığı, inferior sulkusun H doğrusuna uzaklığı, yumuşak doku çene ucu ka-lınlığı dışındaki parametrelerle uyumlu olduğu gözlenmiştir. Holdaway değerleri ile farklılık gös-teren parametrelerin, cinsiyet ayırımı yapılıp in-celendiğinde erkek bireylere ilişkin değerler-den kaynaklandığı görülmüştür. Üst dudak bazal ve vermilyon kalınlıkları erkek bireylerde daha fazla olup her iki grup arasındaki fark önemli bulunmuştur (Tablo I).

80

Page 91: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

rioldaway Analizi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Holdaway kriterlerinden burun uzunluğu, in-ferior sulkusun H doğrusuna uzaklığı, yumuşak doku çene ucu kalınlığı ve fasiyal açının kız ve erkek bireylere ilişkin ortalama değerleri arasın deki farkların önemli olduğu bulundu; dolayısıy-la erkeklerde alt dudağın daha kurvatürlü ve fa-siyal açının daha dar olduğu söylenebilir. Fasiai açı için saptanan cinsiyet farklılığının fp<0.05) tesadüfe bağlı olduğu düşünülmektedir (29} (Tablo I). Anderson ve arkadaşları (1), erkekler-de burun, çene ucu ve üst dudak kalınlıkları-nın kadınlara göre daha fazla arttığını bulmuş-lardır.

Bu araştırmada ayrıca alt dudak bazal ve vermilyon kalınlıkları ile alt dudak gerilimi er-kek bireylerde istatistiksel olarak önemli düzey-de fazla bulunmuştur (Tablo I). Anderson ve ar-kadaşları (1), alt dudak kalınlığının ortodontik tedaviden etkilenmediğini belirtirken, Rudee(21) alt kesici diş ve alt dudak hareketlerinin 0.70 düzeyinde ilişki gösterdiğini 0.59/1 oranında bir-birlerini izlediklerini, Hershey(11) alt dudak ve alt kesici hareketlerinin 0.58 düzeyinde ilişkili olduğunu, Roos (20) ise tedavi ile alt dudak ka-lınlığının azaldığını ileri sürmektedirler.

Holdaway (13) iyi bir estetik için H açısı ile iskeletsel konveksite arasındaki ilişkinin önemli olduğunu, iskeletsel konveksite arttıkça uyumlu yumuşak doku profili ve iyi bir estetik için H açısının da o oranda artması gerektiğini vurgulamaktadır. Holdavvay (13, 14) ile Anderson ve arkadaşları (1) yumuşak doku ile iskelet pro-filin yakın ilişkide olduğunu belirtmektedirler.

Bağımlı ve bağımsız değişkenlerin yerlerini değiştirerek iki değişken arasındaki ilişkiyi ta-nımlayan iki ayrı regresyon denklemi elde et-mek mümkündür. Ayrıca, bu iki değişken arasın-daki ilişkinin gücü ve hangisi bağımlı hangisi bağımsız değişken olursa olsun tahmindeki isa-bet yüzdesi değerleri değişmemektedir (7). An-cak, tahmindeki isabet yüzdesi değeri olan R21 olmadığı sürece H açısı = a + b A/N-Pg denk-lemi ile A/N-Pg = aı + bî H açısı denkleminin tanımladığı doğrular birbirine yakın olsalar da aynı olmamaktadır. Yapılan değerlendirme so-nucunda R2 değerleri 1 olmadığından her üç grup için iki yönlü olarak ilgili parametreler arasın-

daki ilişkiyi tanımlayan iki regresyon denklemi ile farklı tahminler yapıldığı ve bu denklemler aracılığı ile geliştirilen bireyselleştirilmiş norm-ların beklenenin de ötesinde farklılık gösterdiği bulundu (Tablo III, IV, V). H açısı = a + z A/N-Pg denklemi kullanılarak bireyselleştirilmiş norm-lar geliştirildiğinde Holdaway (13)'in normlarına daha yakın değerler elde edildiği bulunmuş ve Holdaway (13)'in de aynı yöndeki denklemi kul-landığı sonucuna varılmıştır. Her iki yönlü denk-lemlere göre geliştirilen bireyselleştirilmiş ncrmlardaki farklılığı gösterebilmek amacı ile total grup için her iki yönde oluşturulan denk-lemlere göre geliştirilen normlar Tablo IV ve V-de gösterilmiştir.

Bu araştırmada kız ve erkek bireyler ara-sında iskeletsel konveksite ve H açısı değer-lerine ilişkin ortalamalar arasındaki farklar ista-tistiksel olarak önemli bulunmadığından, kız ve erkek grupları ile tüm bireylerden oluşan total gruba ilişkin korelasyon katsayıları arasındaki farklar istatistiksel olarak önemli bulunmadı-ğından ve her üç grup için hesaplanan H açısı = a + b A/N-Pg denklemlerine göre geliştirilen bireyselleştirilmiş normlar arasında klinik dü-zeyde önemli olan farklar saptanamadığından; kız ve erkek gruplar birlikte değerlendirilerek total grup için hesaplanan regresyon denklemi-ne göre geliştirilen bireyselleştiirlmiş normla-rın kullanımı önerilmiştir (Tablo IV, V).

Bu araştırmada iskeletsel konveksiteye göre H açısının tahmini ile geliştirilen bireyselleşti-rilmiş normlar Holdaway (13)'in normları ile karşılaştırıldığında, toplumumuz bireylerinde H açısının ideal bir profil için Holdaway (13) de-ğerlerine göre yaklaşık iki derece daha fazla olduğu bulunmuştur (Tablo IV). Konveksite açı-sı 0 derece olduğunda H açısı değeri Holda-way (13)'e göre 10 derece olması gerekirken bu çalışmada bu değerin 12.4 derece olduğu sap-tanmıştır. Holdaway (13) iskeletsel konveksiteye göre belirlenen ideal H açısı değerlerinin 7 ile 15 derece arasında (ortalama 10 derece) olması gerektiğini bildirmektedir. Bu araştırmada is-keletsel konveksiteye göre belirlenen ideal H açısı değerlerinin ise 9 ile 16 arasında (ortala ma 13.46) olduğu bulunmuştur.

81

Page 92: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DİNÇER, EROĞLU

K A Y N A K L A R

1. Anderson, J.P. et. a l . : A Ceplıaiometric Study of Profile Changes in Ortodontically Treated Cases Ten Years out of Retention. Angle Orthodont., 43 : 324- 333, 1973.

2. Bishara, S.E. et. al. : Changes in Facial Dimensions and Relationships Between the Ages of 5 and 25 Years, Am. J. Orthodont., 85 : 238-252, 1984.

3. Bishara, S.E. et. al. : Longitudinal Soft Tisseu Profile Changes : A Study of Three Analses. Am. J. Ortho dont., 88 : 209-223, 1985.

4. Burstone, C.J. : Lip Posture and Its Significance in Treatment Planning, Am. J. Orthodont., 53 : 262-284, 1967.

5. Cooke, M.S. et. al. : A Summary Five Factor Cep halometric Analysis Based on Natural Head Posture and the True Horizontal, Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop., 93 : 213-223, 1988.

6. Denis, K.L.; Speidel, T.M. : Comparison of Three Methods of Profile Changes Prediction in the Adult Ortodontic Patient, Am. J. Orthod. Dentofac. Orthop., 92 : 396-402, 1987.

7. Edwards, A.L. : An Introduction to Linear Regression and Correlation. Sec Ed WH Freman and Company New York 1984.

8. Economides, J. : Predicting Post Treatment Maxillary Lip Position, JCO, 22: 646-651, 1988.

9. Garner, L.D. : Soft Tissue Changes Concurrent with Orthodontic Tooth Movement, Am. J. Orthodont., 66 : 366-377, 1974.

10. Heperkan, Y. : Tıpta İstatistik Yöntem ve Uygula maları, A.Ü. Tıp Fakültesi Yayını, 415. Ankara 1981.

11. Hershey. H.G. : Incisor Tooth Retraction and Sub sequent Profile Changes in Post adolescent Female Patients, Am. J. Orthodont., 61 : 45-54, 1972.

12. Hillesund, D.F.; Zachrisson, B.U. : Reliability of Soft Tissue Profile in Cephalometrics, Am. J. Orthod.. 74 : 537-550, 1978.

13. Holdaway, R.A. : A Soft-Tisseu Cephalometric Analy sis and Its Use in Orthodontic Treatment Planning, Part I, Am. J. Orthod., 84 : 1-28, 1983.

14. Holdaway, R.A. : A Soft-Tisseu Cephalometric Analy sis and Its Use in Orthodontic Treatment Planning, Part II. Am. J. Orthod., 85: 279-293, 1984.

15. Jaoobson, A. : The Proportionate Template As a Diognastic Aid, Am. J. Orthod.. 7 5 : 156-172, 1979.

16. Jacobson, A.; Sadowsky, PL. : A Visualized Treat ment Objective, J.C.O. 14: 554-571, 1980.

17. Molhave, A. : A Biostatic Investigation : The Standing Posture of Man Theorecticaily and Statometrically Illustrated, Copenhagen : Ejnare Munksgaared, 291- 300, 1958.

18. Moorrees, J.F.A.; Kean, M.R. : Natural Head Posi tion a Basic Consideration in the Interpretation of Cephalometric Radiograps., Am. J. Phys. Anthropol 16 : 213-234, 1958.

19. Neger, M. : A Quantitative Method for the Evaluation of the Soft Tisseu Facial Profile. Am. J. Orthodont., 45 : 738-751, 1959.

20. Roos, N. : Soft Tiseu Profile Changes in Class II Treatment, Am. J. Orthodont., 72 : 165-175, 1977.

21. Rudee, D.A. : Proportional Profile Changes Concur rent With Orthodontic Threapy, Am. J. Orthodont. 50 : 421-434, 1964.

22. Scheideman, G.B. et. al. : Cephalometric Analysis of Dentofacial Normals, Am. J. Orthodont., 78 : 404-420, 1980.

23. Solow, B. : The Pattern of Craniofacial Associations. A Morphological and Methodological Correlation and Factor Analysis Study on Young Male Adults, Acta Odont. Scand. Suppl. 46, Vol. 24, 1966.

24. Solow, B.; Tallgren, A : Natural Head Position in Standing Subject, Acta Odont. Scand., 29 : 591-607, 1971.

25. Subtelny, J.D., Rochester, N.Y. : A Longitudinal Study of Soft Tisseu Facial Structures and Their Profile Charecteristics. Defined in Relation to Underlying Skeletal Structures, Am. J. Orthodont., 45 : 481-507, 1959.

26. Subtelny, J.D. : The Soft Tisseu Profile, Growth and Treatment Changes, Angle Orthodont., 31 : 105-122, 1961.

27. Talass, M.F. et. al.: Soft Tisseu Profile Changes Rssulting from Retraction of Maxillary Incisors. Am. J. Orthodont. Dentofac. Orthop. 91 : 385-394, 1987.

28. Üner, O.; Yücel - Eroğlu E.: Üst Keser Retraksiyo- nuna Üst Dudak Yanıtı; Farklı iki Yumuşak Doku Tahmin Yönteminin Karşılaştırılması 4: 32-39, 1991.

29. Yücel - Eroğlu, E.: Normal ve Anomalili Erişkin Bi reylerde Yumuşak Doku Profilinin Değerlendirilmesi, Doktora Tezi, Ankara 1991.

82

Page 93: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 83-89, 1996

ANTERIOR OPENBİTE'İN ORTOGNATİK CERRAHİ TEDAVİSİ

(Bir Vaka Nedeniyle)

Prof. Dr. Müfide DİNÇEFT, Prof. Dr. Ertan DELİL.BAŞI**, Doç. Dr. Kemal YAMALIK*

Ö Z E T

Bu makalede anterior openbite'in köle osteo-tomisi ile yapılan ortognatik cerrahi tedavisi bir olgu ile sunulmuştur. Ortodontik uygulama ile cerrahi uygulamaya hazırlanan vakada köle os-teotomisi ile posteriordaki var olan I. sınıf ilişki korunarak anteriorda uygun overbite ve over-jet ilişkisi elde edilmiş, artmış alt ön yüz yüksekliği, gonial açı ve mandibular düzlem açısı değerleri azaltılmış; profilde oldukça belirgin düzelme sağlanmıştır. Vakanın retansiyon ve uzun süreli post retansiyon sonuçları verilmiş; bu dönemlerde relaps gözlenmemiştir,

Anahtar Kelimeler : Anterior openbite, Köle osteotomisi.

SUMMARY Orthognathic

Treatment In Anterior Openbite

These article presents an orthcgnathic case having an anterior openbite by Kole osteotomy. This case who was prepared for surgery with orthodontic treatment. With Kole osteotomy the class I molar relationship was maintained, at the same time a proper overjet and overbite relationship was obtained, the increased values of the lower facial height, gonial angle and mandibular plane angle were decreased; an important correction of profile was achieved. The retention and postretention results of the case are given, in these period of time no relaps was observed.

Key Words osteotomy.

Anteror openbite, Kole

GİRİŞ

Posterior oklüzyonun normal olduğu ante-rior openbite olgularında, posterior bölgedeki kapanış ilişkisini koruyarak anterior bölgeye yö-nelik cerrahi girişimler planlanabilmektedir (2). Anterior subapikal osteotomi uygulamalarından olan köle osteotomisi posterior oklüzyonun ye-terli, alt çenede ters spee eğrisinin arttığı, go-nial açının belirli sınırlarda ve alt çene yüksek-liğinin aşırı olduğu openbite olgularında alt çene devamlılığı sağlanarak uygulanan bir yöntem olup; çene ucundan çıkarılan parçanın transp-lant olarak kullanılmasıyla da alt anterior den-toalveolar segmentin yükseltilmesi sonucu open-bite'in eliminasyonu gerçekleştirilir (4, 9).

Bu yazıda anterior open bite'a sahip bir bayan hastanın ortodontik ve cerrahi tedavi so-nuçları postretansiyon sonuçlan ile birlikte su-nulmuştu.*.

VAKA RAPORU

Ön dişleri ile ısıramama ve konuşurken tük-rük saçılma şikayetleri ile kliniğimize başvu-ran kronolojik yaşı 23 yıl olan C.Y. adlı bayan

G.Ü. Dishekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. G.Ü. Dişhekirr.üği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Has-talıkları Cerrahisi Anebilim Dalı, Öğretim Üyesi

83

Page 94: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Anterior Opsnbite Tedavisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

baştanın klinik muayenesinde I. sınıf molar iliş-kisi, ksnin kanin arasında yaklaşık 6 mm'lik cpenbite, alt ve üst anterior bölgede diesatema (Rcsirrı 1) ve yutkunma sırasında dilin anterior

dişler arasında yayıldığı gözlenmiştir. Cephe ve profil incelemesinde belirgin alt yüz yüksekliği ve alt dudak ileriliği dikkati çekmektedir (Re-sim 2).

1. c

Resim 1. Vakanın tedai başı ağız içi a) ön, b) sağ, c) sol görünüşü.

84

2. a

1. a

1, b

Page 95: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

2. b

Resim 2. Vakanın tedavi başı cephe ve profil görünüşü.

Panoramik film incelemesinde (Resim 3), alt sol 5 no'lu dişin kökünde gözlenen ekster-nal rezorpsiyon dışında herhangi bir patolojiye rastlanmamıştır. Sefalometrik film analizinde, vakanın iskeletsel 1. sınıf (ANB : 3°) ve yüksek açılı (GoGnSN : 44°) olduğu;; alt ve üst kesici

Page 96: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13. Sayı 1 DİNÇER, DELİLBAŞI, YAMALIK

Resim 3. Vakanın tedavi başı panoramik film görüntüsü.

dişlerde protrüzyon (1N-NA : 6.5 mm/32°; 1-NB : 10 mm/37°) artmış ön yüz yüksekliği (ANS-Gn : 78 mm), alt ön dentoalveolar yük-seklik (GoMe- 1 : 48 mm), alt posterior den-toalveolar yükseklik (GoMe-6 : 37 mm) ve go-niai açı (138°) saptanmıştır. Model incelemesin-de üst arkta 7 mm alt arkta ise 8 mm'lik dies-tema hesaplanmış; alt ters spee eğrisinin art-mış olduğu belirlenmiştir.

Cerrahi operasyon öncesi standart edge-wise tekniği kullanılarak 6 aylık bir sürede an-terior bölgedeki diestemalar kapatıldı, üst çene-de ekspansiyon yapıldı ve alt 4 ve 5 no'lu dişler arasında sağ ve sol tarafta 2'şer mm boşluk kalacak şekilde ortodontik tedavi uygulandı. Cerrahi öncesi model ve sefalometrik filmler alındı (Şekil 1). Mandibular arktaki artmış ters spee eğrisi ve üst kesicilerin görünme miktarı göz önüne alınarak alt çeneye köle osteotomisi planlandı, model ve sefalometrik set-up hazır-landı. Cerrahi öncesi .017x025 ineh'lik paslan-maz çelik üst ark ile alt parsiyel arklar takıldı ve cerrahi işlem sırasında takılmak üzere alt .017x025 ineh'lik paslanmaz çelik devamlı ark hazırlandı.

Cerrahi girişim için gerekli premedikasyon ve regional anestezilerden sonra labial sulkus insizyonu dikey kemik kesişi yapılacak yer olan alt 4 - 5 nolu dişler bölgesinin hemen arkasın-dan, diğer taraf aynı bölgeye kadar uzatılarak yapıldı ve mukoperiosteal flap kaldırıldı. Premo-lar dişler arası kemik kesileri daha önceden radiografilerde hesap edilerek kemiğe taşınan kanin dişin apeksinin 5 mm aşağısına kadar ilerletildi ve ardından sağ ve sol dikey kesileri birleştirecek olan subapikal kemik kesişi yapıl-

Şekil 1. Vakanın tedavi öncesi ( ----- ) ve cerrahi öncesi

(- - -) sefalometrik film çakıştırması.

di. Subapikal osteotomy ile serbestleştirilen anterior segment üst çene ile oklüzyona geti-rilerek IMF (intermaksiller fiksasyon) ile sabit-leştirildi. Kesici dişler arasındaki 6 mm'lki open-bite açıklığı böylece kapatıldı. Ancak aynı mik-tar açıklık subapikal keşi hattında ortaya çıktı. Kemikdeki bu açıklığın sol yarımı simfizis bölgesinden genioplasti operasyonu disiplinle-rine uygun olarak alınan otojen kemik grefti ile doldurulurken sağ yarımına da Pyrost" ve oto-jen kemik birlikte uygulandı. Böylece simfizis bölgesinden 10 mm yüksekliğindeki kemik çı-karılarak hem alt ön yüz yüksekliğinin azaltıl-ması sağlandı hem de subapikal keşi hattında ortaya çıkan kemik aralığı otojen kemik grefti ve allojenik biyomateryal ile doldurulmuş oldu. Anterior segment korpusa 4 delikli titanyum meşher ile fikse edildi ve cerrahi disiplinler altında yara kapatıldı (Resim 4).

Pyrost: Pyrolized, totally deproteinized, immunogen free bone graft. Osteo AG, Selzach-Switzerland.

85

Page 97: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Anterior Openbite Tedavisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Resim 4. Vakanın cerrahi sonrası panoramik film görün-

tüsü.

Cerrahi sonrası (Resim 5) sefaiometrik film analizinde alt kesici dişlerde retrüzyon (1-NB:6.5 mm/30°); alt ön yüz yüksekliği (Ans-Gn:74 mm), gonial açı (132°) ve mandibular düzlem açısında (GoGnSN:39°) azalma olduğu; alton dentoalveo-lar yüksekliğin ve iskeletsel sagital ilişkinin (ANB:2°) değişmediği saptandı, 1.5 mm'lik over-jet ve overbite ilişkisi elde edildi. Cerrahi ön-cesi ve sonrası sefalometrik film çakıştırması Şekil 2'de verilmiştir.

Sekil 2. Vakanın cerrahi öncesi (- rası (- - -) sefalometrik film çakıştırması.

Hawley apareyi takılmadan önce ve sonra alınsn sefalometrik film çakıştırması Şekil 3'de gösterilmiştir. Ortodontik bantların sökülmesin-den 3 sene sonra alınan sefalometrik film ve fo-toğraf görüntülerinde residiv gözlenmemiştir (Şekil 4) (Resim 9).

Resim 5. Vakanın cerrahi sonrası ağız içi görünüşü.

Cerrahi operasyondan 6 hafta sonra stabi-lizasyon arkları sökülerek hafif kuvvet oluştu-ran ark telleri takıldı ve geceleri anterior box elastik kullandırıldı, hastaya dil egzersizleri ve-rildi. 6 ay sonra bantlar sökülerek (Resim 6, 7) alt ve üst Hawley apareyleri takıldı ve aparey-ler 1 sene sürekli kullandırıldı; bu dönem içer-sinde mini plaklar çıkarıldı (Resim 8).

36

u

--) ve cerrahi son

Page 98: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DİNÇER, DELİLBAŞI, YAMALIK

7. a

7. b Resim 7. Vakanın aktif tedavi sonrası cephe ve profil

görünüşü. 6. c

Resim 6. Vakanın aktif tedavi sonrası ağız içi a) ön, b) Resim 8. Vakanın pekiştirme tedavisi sonrası panora- sağ, c) sol görünüşü. mik film görüntüsü.

87

6. a

6. b

Page 99: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Anterior Openbite Tedavisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Şekil 3. Vakanın aktif tedavi sonrası (- tirme tedavisi sonrası (- ■ 0 sefalometrik film çakıştırması.

Şekil 4. Vakanın pekiştirme tedavisi sonrası (-----------) ve

pekiştirme tedavisinden 2 yıl sonraki (- - -) sefalometrik film çakıştırması.

Resim S. Vakanın pekiştirme tedavisinden 2 yıl sonraki

ağız içi görünümü.

TARTIŞMA

Anterior openbite'ın cerrahi tedavi yaklaşım-larından olan köle osteotomisi, posterior oklüz-yonun normal olduğu, alt arkta artmış ters spee eğrisinin bulunduğu openbite ile birlikte alt yüz yüksekliğinin arttığı vakalarda uygulanabilece-ğinden dolayı bu vakada ortodontik tedavi ile birlikte köle osteotomisinin yapılması uygun gö-rülmüştür.

Alt çenede ters spee eğrisinin artması sık-lıkla alt posterior dişlerin aşırı erupsiyonu ile birlikte alt çenenin aşağı rotasyonu sonucu or-taya çıkmakta ve alt yüz yüksekliği artmakta-dır. Bu tip olgularda alt çene posterior dentoal-veolar yapının gömülmesi güç ve komplikasyon-lu olduğundan dolayı alt dentoalveolar yapının yükseltilmesi dolayısıyla yüz yüksekliğinin azal-tılması daha az komplikasyonlu ve az travmalı bir yaklaşımdır (10).

Hayvan kemiklerinden elde edilen ve dep-roteinize edilmiş, immün reaksiyon gösterme-yen bir xenogreft olan Pyrost total 2.7 cm3 ha-cimli ince uzun şeritler halinde olup, literatürde özellikle otojen kemik greftiyle birlikte kulla-nıldığında osteoindüktif etkisinin daha başarılı olduğu belirtilmektedir (3, 6, 7). Vakada da bir heterograft olan bu biyomateryal simfisiz böl-gesinden çıkarılan kemik ile birlikte uygulanmış, klinik ve radyolojik olarak kemikleşmede bekle-nen fayda sağlanmıştır. Riola ve arkadaşları (8)'-nın değerleri ile karşılaştırıldığında alt posterior

88

u -) ve pekiş-

Page 100: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 DİNÇER, DELİLBAŞI, YAMALIK

ve anterior dentoalveolar yapıların dik yön bo-yutlarının artmış olduğu dikkati çekmektedir. Posterior dental yapının dik yön gelişiminin mandibular rotasyonu oluşturabileceği, alt ön dentoalveolar yapının dik yön gelişiminin kom-panzasyon sonucu artmış olabileceği ileri sü-rülebilir. Ortodontik cerrahi sonucu mandibular düzlem açısı, gonial açı ve alt ön yüz yükseklik değerleri azaltılmış; posteriorcîaki I. sınıf ilişki korunarak normal overjet ve overbite ilişkisi el-de edilmiş ve profilde oldukça belirgin iyileş-me gözlenmiştir.

Crtodontik cerrahi girişimlerde tedavi son-rası residiv alışkanlık ve çevre doku adaptasyo-nu ile ilişkili olduğundan dolayı post operatif dönemde retansiyon gerekliliği ortaya çıkmak-tadır (1). Bu nedenle vakada bantlar söküldük-ten sonra bir sene süreyle alt ve üst hawley apareyleri kullandırılmış ve hastaya özellikle yutkunma fonksiyonları sırasında dil egzersizleri verilmiştir. Retansiyon döneminden hemen sonra ve postretansiyon döneminde relaps göz-lenmemiştir.

Kohn ve White (5), köle osteotomisi sonu-cunda alt kesici dişlerde 12 ay içersinde % 47 oranında herhangi bir reaksiyon gözlenmediği-ni, % 1.1 oranında endodontik, % 2.8 oranında da diş çekimi gerektiğini çalışmalarında belirt-mişlerdir. Sunulan vakada post retansiyon dö-neminde alınan panoramik filmde (Resim 8) alt kesici dişlerin apekslerinde az miktarda künt-leşme gözlenmiş ancak klinik olarak bu dişler-de herhangi bir bulgu gözlenmemiştir.

TEŞEKKÜR:

Başta Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa TÜRKER olmak üzere G.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı'nın öğretim üye ve yar-dımcılarına teşekkür ederiz.

K A Y N A K L A R

1. Bell, W.; Proffit, W. : Surgical correction of dento- facial deformities. W.B. Saunders Comp., Philadelp hia, London, Toronto, 1980.

2. Epker, N.B.; Wolford, L.M. : Dentofacial deformities surgical and orthodontic correction. The CV Mosby Co., St. Louis, 1980.

3. Katthagen, B.D.; Mitteimeier, H. : Nouveaux imp lants pour la regeneration de I' os (collapat et Pyrost). Rev. Chir. Orthop., 72 Suppl. II, 81-83, 1986.

4. Kloosterman, J. : Kole's osteotomy a fallow up study, J. Maxillofac. Surg., 13 : 59-63, 1985.

5. Kohn, M.; White, R.P. : Evaluation of sensation after segmental alveolar osteotomy in 22 patients, J. Am. Dent. Assoc. 89 : 154-156, 1974 (as quated) Proffit, W.R.; White, R.P.: Surgical orthodontic treatment Mosby Year Book St. Louis Baltimore Boston Chica go London Sidney Toronto 1991.

6. Mittelmeier, W. : Ostaoplastiken und artefizzelle knochengregeneration bei der osteosynthese. Vortrag DGOT-Kongreb, Erlangen 1986, Demeter-Verlag, 40- 45, 1988.

7. Mittelmeier, H.; Katthagen, B.D.; Mittelmeier, W. : Knochenregeneration mit aurbereitetem semisynt- hetischen und navitem ersatzmaterial (callaput und pyrost), Hefte zur unfullheilkunde, Heft 179, Defek- tüberbrüchung an knocken und weichteilen, Hrsg. H. Zilch Springervarlag Berling, Heidelberd, 1987.

8. Riola, M.L.; Moyers, R.E.; McNamara J.A.; Hunter, W.S. : An atlas of craniofacial growth. The University of Michigan Monography Number 2, 1974.

9. Proffit, W.R. : Contemporary orthodontics, The CV Mosby Co. St. Louis Toronto London 1986.

10. Proffit, W.R.; White, R.P. : Surgical orthodontic treat-ment Mosby Year Book, St. Louis Baltimore Boston Chicago London Sidney Toronto 1991.

Page 101: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,
Page 102: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 91-95, 1996

ERİŞKİN HASTADA RAPİD MAKSİLLER EKSPANSİYON (RME) OSTEOTOMİSİ :

BİR OLGU BİLDİRİMİ

Mine CAMBAZOĞLIT, Selahattin OR", Haluk İŞERİ"*, Banu ERDOĞAN""

Ö Z E T

Maksilla darlığına sahip erişkin hastalarda ortodontik tedavi, çeşitli nedenlerden dolayı ol-dukça zordur. Bu nedenle, hastalarda cerrah ve ortodontistin işbirliği içinde çalışmaları gerek-lidir. Bu vakalarda, Rapid Maksiller Ekspansiyon (RME) Osteotomisi uygulanması gerekir. Bu ma-kalede, transversal yönde maksilla darlığı olan erişkin bir hastada ortodonti - cerrahi işbirliği ile Rapid Maksiller Ekspansiyon tedavisi takdim edilmiştir.

Anahtar Kelimeler : RME osteotomisi, transvers maksiller darlık, erişkin ortognatik cerrahisi.

SUMMARY

Rapid Maxillary Expansion In Adults : A Case Report

In recent years, an increasing number of adult patients are seeking for orthodontic cor-rection of transverse maxillary deficiency. The difficulties in opening the midpalata! suture in the adult patients are fusion of the suture and resistance of the facial skeleton. For this reason a combined treatment of surgery and orthodon-tics is indicated. In this paper, RME in an adult case has been reported.

Key Words : RME osteotomy, transverse maxillary defficiency, adult orthognathic surgery.

GİRİŞ

Genç bireylerde % 10 -15 olarak izlenen transversal yönde maksiller yetersizlik, 13 - 15 yaşına kadar ortodontik tedavi ile düzeltilebil-mektedir. Ancak erişkinlerde tek başına RME tedavisinin uygulanması başarısız kalmakta, sta-bilite ve güvenilirliği ise az olmaktadır (1-7). Lateral kapanış bozukluğu, uni veya bilateral posterior çapraz kapanış, antero-posterior dü-zensizlik, dudak-damak yarığı, maksiller kollaps ile birlikte nazal obstrüksiyon görülen ve alt ve üst ark genişliğindeki farkın 4 mm. veya daha fazla olduğu hastalarda Rapid Maksiller Ekspan-siyon (RME) tedavisi endikedir (1, 3, 8).

Orta palatal suturanın açılması yolu ile maksiller dental arkın genişletilmesi erişkinler-de zorluk göstermektedir. Bunun nedeni ise eriş-

kinlerde orta palatal suturanm kaynaşmış olma-sı ve özellikle zigomatik ark ve sfenoid kemi-ğin açılmaya direnç göstermesidir (9, 10).

Erişkin hastaların RME ile tedavilerinde, ekspansiyona direnç ağrı, dişlerin aşın devril-mesi, nüks ve olası nüksü engellemek için aşırı düzeltmelerin (overcorrection) yapılması gerek-sinimi gibi birçok problemler ortaya çıkmakta-dır (1,3, 10). Tüm bu problemlerin varlığı, RME

A.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cerra-hisi Anabüim Daiı Arş. Gör., Dr. Dt. A.Ü. Dişhek. Fak. Ağız, Diş, Çene Hast. ve Cerrahisi Anabüim Dalı Öğretim Görevlisi, Prof. Dr. A.Ü. Dişhek. Fak. Ortodondi Anabüim Dalı, Öğretim Görevlisi, Doç. Dr. A.Ü. Dişhek. Fak. Ortodonti Anabüim Dalı Arş. Gör.. Dt.

91

Page 103: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

RME Osteotomisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

tedavisi uygulanacak erişkin hastalarda, RME uygulamasının, cerrahi girişim ile birlikte, kombi-ne olarak yürütülmesi zorunluluğunu ortaya koy-maktadır. Bu makalede RME ekspansiyon teda-visi uygulanan erişkin bir vaka sunulacaktır.

VAKA RAPORU

K.Y. isimli 20 yaşındaki hasta ortodonti klini-ğine tedavi için başvurmuştur. Yapılan ağız içi muayenede, bilateral maksiller çapraz kapanış, ön bölgede açık kapanış saptanmıştır. Damak kubbesi derin olup, üst 2. premolar palatinalde konumlanmıştır (Resim 1, 2). Hastada septum deviasyonu ile birlikte ağız solunumu problemi-nin de bulunduğu tespit edilmiştir. Hastanın la-teral, postero-anterior sefalometrik film ve mo-del analizi sonuçları Tablo 1'de verilmiştir.

Yapılan değerlendirmelerin sonunda çap-raz kapanışı ortadan kaldırmak ve ark genişliği-ni artırmak için RME tedavisine karar verildi. Bu amaçla uygulanacak ancak transvers yeter-sizlik nedeniyle yerleşmeyen RME apareyine yer açmak ve sol üst çenedeki 5 numaralı dişi ark içine almak amacı ile üst sol 4 numaralı diş çekilerek, sabit ortodontik tedavi uygulandı. Bu-nu takiben hastaya maksiller osteotomi sonrası bonded RME apareyi tatbik edilmesine karar ve-rildi.

Besim 1. Hastada izlenen bilateral maksiller çapraz ile

ön bölgedeki açık kapanış. Resim 2. Sağ üst 2. premoların ark dışındaki

derîn ve dar damak kubbesi.

Tablo 1. Preoperatif ve Postoperatif Model Analizi

PARAMETRE PREOPERATİF POSTOPERATİF SONUÇ

İnterkanin Genişlik (mm)

interpremolar Genişlik (mm)

İntermolar Genişlik (mm)

26

31

40

30

43

+ 4

+ 7

+ 3

92

durumu,

Page 104: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 CAMBAZOĞLU, OR, İŞERİ, ERDOĞAN

Cerrahi konsültasyonun yapılmasını taki-ben, hasta cerrahi disiplinler dikkate alınarak, nezoendotrekeal anestezi altında operasyona alındı.

Sirkümvestibüler insizyon sonrası operas-yon sahası, zigomatik arklar, anterior maksiiler duvarlar, apertura priformis açığa çıkarıldı ve anterior nazal mukoza kemik bağlantılarından ay-rılarak, lateral maksiiler duvarda apertura prifor-misten başlayarak pterigomaksiller sutura ka-dar, Lefort 1 seviyesinde geniş bir keşi hattı yapıldı (Şekil 1). Kanama kontrolünü takiben, vestibüler mukoza 3-0 ipekle sutüre edildi. Ame-liyat esnasında ağızda mevcut olan ekspansiyon apareyi operasyondan sonra 5 gün boyunca sa-bah 2, akşam 2 kez, toplam 20 tur çevrildi. 5 gün sonra posterior çapraz kapanışın düzeldiği iz-lendi ve aktivasyon durduruldu. İşlemi takiben postoperatif model analizi ve postero-anterior ölçümler yapıldı (Tablo 2). Bunu takiben RME aygıtı çıkarılarak hastada ortodontik olarak sa-bit tedaviye devam edildi.

Şekil 1. Ameliyat esnasında uygulanan keşi hattı.

Tablo 2. Preoperatif ve Postoperatif Posteroanterior Grafi Analizi.

PARAMETRE PREOPERATİF POSTOPERATİF

Total Sağ Sol Total Sağ Sol

İnterzigomatik Genişlik (mm) 137 69 66 137 69 66

Üst Nazal Genişlik (mm) 4 1 3 41 3

Alt Nazal Genişlik (mm) 31 16 15 32 16 16

Bimaksiller Genişlik (mm) 57.5 30.5 27 60 31.5 28.5

İntermolar Genişlik (mm) 46 23 23 53 25 28

Maksiiler Açı (°) 51.5 27.5 24 52 28 24

Maksiiler Molarlararası Açı (°) 33.5 20 13.5 37 21 16

Hastanın pre ve postoperatif durumu, hem klinik olarak, hem de model ve posteroanterior grafi analizleriyle değerlendirilerek ekspansiyon miktarları belirlendi Tablo 1). Osteotomi sonrası klinik değerlendirmede, hastada bilateral çap-raz ve ön açık kapanışın ortadan kalktığı, da-mak kubbesinin normal bir derinlik kazandığı iz-

lendi (Resim 4, 5). Tablo 1'de görüldüğü gibi dentoalveoler seviyede tüm genişliklerde pozitif bir değişim sağlandı. Tablo 2'de verilen postero-anterior grafi analizlerinin karşılaştırılmasından elde edilen sonuçlara göre ise yapılan tedavinin kemik yapılarda ekspansiyonu sağlayacak de-ğişimleri oluşturduğu saptandı. Hasta her ay

93

Page 105: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

RME Osteotomisi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

kontrole çağrılarak ameliyat sahası ve okluz-yonu değerlendirildi. Ekspansiyon sonrasında

uygulanan sabit ortodontik tedavi ile vakanın tedavisi bitirildi (Resim 6).

Resim 3. Okluzal graîide izlenen sutura ossifikasyonu.

Peşim 4. Uygulanın RME spareyî.

Resim 5. Postoperatif 1. yıldaki durum.

Resim 6. Ortodontik tedavi sonu.

TARTIŞMA

Kombine RME tedavisi ortodontik ve cer-rahi girişimlerin beraberce yürütüldüğü bir iş-lemdir (3). Erişkin hastaya ekspansiyon endikas-yonu konulduktan sonra düşünülmesi gereken en önemli konu hangi yöntemin uygulanacağı-dır. Bunun için her hasta klinik olarak değer-lendirilip, sefalometrik, okluzal grafiler alınmalı ve model analizi yapılmalıdır (2).

Transvers mcksilier yetersizliği olan eriş-kinler için genelde iki tedavi alternatifi söz ko-nusudur. Bunlar cerrahi ve ortodonti işbirliği ve tek başına cerrahi uygulamanın yapılması şek-lindedir (2, 4). Tek başına cerrahi tedavi için en büyük endikasyon, minimal transvers darlığı olan vakalardır. Bu hastalarda segmenta! mak-siİler yaklaşım problemi çözecektir. Cerrahi ve crtodontik RME'nin birlikte uyguluanması, orto-dontik RME transvers yetersizlik farkı 10 mm.'-den fazla olan hastalarda, vasküler yapıların seg-mental maksiller osteotomiye uygun olmaması nedeniyle alternatif tedavidir (2).

Ortodontik RME tedavisine eşlik eden sa-yısız cerrahi teknikler söz konusudur. Buna gö-re; kortikal kemik kesilerek maksiller genişle-meye olan direnç hafifletilebilir. Labial ve pala-tiral kortikal osteotomiler bir arada yapıla bilir (10). Uygulanan tüm teknikler farklı kom-binasyonlar halinde maksiller artikülasyonları

94

Page 106: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 CAMBAZOĞLU, OR, İŞERİ, ERDOĞAN

zayıflatarak erişkin hastada RME tedavisinin ba-şarısını belirler (2).

Lehman ve arkadaşları (1) bu konuda yap-tıkları bir çalışmada, zigomatikomaksiller arklar ile lateral nazal duvara transvers osteotomi yap-mışlar ve ortodontik RME tedavisi uygulamışlar-dır On sekiz hastada yaptıkları bu çalışmanın sonunda 17 erişkinde istenen ekspansiyonun gerçekleştiğini izlemişlerdir. Glassman ve ar-kadaşları, lateral maksiller duvarı açığa çıkar-dıktan sonra apertura priformisin her iki tara-fından zigomatikomaksiller arklar boyunca pos-teriorda pterygomaksiller fissura doğru bir keşi hattı gerçekleştirmişler ve bunu takiben istenen ekspansiyonu sağlamışlardır.

Bu makalede sunulan vakanın yaşı ile ok-luzal grafideki ossifikasyonun durumu, cerrahi girişimi takiben ortodontik olarak RME uygula-masına geçilmesini zorunlu kılmıştır. Vakamız-da bu nedenle Lefort 1 seviyesinde keşi hattı oluşturularak, zigomatik arklar ve pterigomak-siller birleşimin uyguladığı direnç zayıflatılmış-tır. Bu Lehman ve Glassman'ın (7) uyguladığı cer-rahi teknikle uyumludur. Yapılan çalışmalar eriş-kinlerdeki ortodontik RME tedavisinde zigomati-komaksiller arkların ve pterigomaksiller birle-şimin orta palatinal suturaya göre daha fazla di-renç gösterdiklerini ortaya koymuştur (2,3). RME'nin cerrahi tedavisinde, alternatif olarak gösterilen segmentalize osteotomi, tek parça Lefort 1 osteotomisine göre daha fazla morbidi-teye sahiptir. Ayrıca bu yöntemde diğer potan-siyel problemler olan maksiller segmentlerin avasküler nekrozu ile dişlerin ve onlara ait des-tek dokuların zarar görmesi söz konusudur (3). Tüm bu problemlerden dolayı vakamızda seg-mentalize osteotomi yerine Lefort 1 seviyesin-de keşi hattı yapılan cerrahi yöntem tercih edil-miştir.

Bunun yanısıra, uyguladığımız yöntemin di-ğer tercih edilme nedenleri ise; palatinal yakla-şımın olmaması nedeniyle RME apareyinin cer-rahi öncesi hastaya takılabilmesi, cerrahi giri-şimin aparey ağızdayken yapılabilmesi, palati-naldeki operasyonun sebep olabileceği ağrının engellenmesi, insisiv kanala müdahale edilme-

diği için travma ve kanama risklerinin azaltıl-masıdır (10).

Tüm bu bilgilerin değerlendirilmesi sonu-cunda erişkin hastalarda ortodontik RME tedavi-sinin tek başına yetersiz kalabileceği, bundan dolsyı cerrahi tedavi ile birlikte uygulanması ge-rekliliği doğrulanmaktadır.

K A Y N A K L A R

1. Lehman, J.A. Jr., Haas, A.J., Haas, D.G. : Surgical Correction of Transverse Maxillary Deficiency: A Simplified Approach. Plastic and Reconstructive Surg. 73 : 62-66, 1984.

2. Bishara, S.E., Staley, M.A. : Maxillary Expansion : Clinical Implications. Am J Orthod. Dentofac. Orthop. 91 : 3-14, 1987.

3. Pogrel, M.A., Kaban, L.B., Vargervik, K., Baumrind, S. : Surgically assisted rapid maxillary expansion in adults. Int J Adult Orthod. Orthognath. Surg. 7 : 37-41, 1992.

4. Philips, C, Medland, W.H., Fields, H.W. Jr., Proffit, W.R., White, R.P. : Stability of Surgical Maxillary Expansion. Int J Adult Orthod. Orthognath. Surg. 7 : 139-146, 1992.

5. Erverdi, N., Okar, İ., Küçükkeleş, N., Arbak, S. : A comparison of two techniques from the point of root resorbtion. Am J Orthod. Dentofac. Orthop. 106 : 47-51, 1994.

6. Viazis, A.D., Vadiakis, G., Zeios, L, Gallagher, R.: Designs and applications of palatal expansion appliances. J Clin. Orthod. 26 : 239-243, 1992.

7. Glassman, A.S., Nagihian, S.J., Medway, J.M., Aron- witz, H.I. : Conservative surgical orthodontic adult rapid palatal expansion : Sixteen cases. Am J Orthod. 86 : 207-212, 1984.

8. Kaban, L.B. : Orthodontic Correction of Transverse Maxillary Deficiency : A Simplified Approach. Dis cussion. Plastic and Reconstructive Surg. 73 : B7-68, 1984.

9. Mew, J. : Relapse following maxillary expansion : a study of twenty-five consecutive cases. Am J Orthod. 83 : 56-61, 1983.

10. Turvey, A.T. : Maxillary Expansion : A Surgical Tech-nique Based on Surgical-Orthodontic Treatment Objectives and Anatomical Considerations. J Max-fac. Surg. 12 : 51-58, 1985.

95

Page 107: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,
Page 108: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt XIII, Sayı 1, Sayfa 97-102, 1996

TEMPOROMANDİBULAR EKLEM DİSKİNİN AKUT REDÜKSİYONSUZ YER DEĞİŞTİRMESİ

Tanı ve Tedavi

Doç. Dr. Nur HERSEK*, Doç. Dr. Şenay CANAY*

Ö Z E T

Temporomandibular eklemin internal rahat-sızlıklardan biri de diskin redüksiyonsuz öne yer değiştirmesidir. Bu durumda ağız açıklığı ani-den azalır, hasta ağzını 25-30 mm açabilmekte-dir ve genellikle ağrı vardır, bu akut duruma kilitlenme "closed - lock" adı verilir. Akut vaka-larda, ilk tedavi diski manüplasyonla yakalamak-tır, eğer disk yakalanırsa hemen bir anterior pozisyonlandırıcı splint takılır. Kronikleşmiş has-talarda diskin yer değiştirmesi kalıcı olabilir ve ekleme zarar gelmemesi için destekleyici tedavi uygulanır.

Anahtar Kelimeler : Mandibula kondili, Tem-poromandibular eklem, Temporomandibular ek-lem sendromu.

SUMMARY

Temporomandibular Joint Anterior Disk Displa-cement Without Reduction

Diagnosis And Treatment

Anterior disk displacement without reduc-tion is one of the internal derangement disor-ders of temporomandibular joint. In these cases the jaw is locked so normal opening cannot be achieved and is known as "closed lock". The range of mandibular opening is 25 to 30 mm and pain is commonly associated. In acute cases the initial therapy should include an attempt to recapture the disk by manual manipulation, if disk is reduced an anterior repositioning appli-ance is immediately placed. Patients with a long history of locking are likely to remain with permanent disk displacement and supportive therapy should be given to prevent irritation to the joint.

Key Words : Mandibular condyle, Tempo-romandibular joint, Temporomandibular joint syndrome.

GİRİŞ

Temporomandibular eklemde internal rahat-sızlıkların en sık görüleni :

1. Diskin redüksiyonlu yer değiştirmesi,

2. Diskin redüksiyonsuz yer değiştirmesi dir. Genellikle diskteki bu iki tip yer değişikliği redüksiyonlu durumdan, redüksiyonsuz duruma geçiş şeklindedir.

Disk arkada yoğun damar ve sinir içeren ve retrodiskal doku adı verilen gevşek bağ do-kusuna yapışmıştır. Yukarıda elastik fibrillerden oluşan bağ dokusu yapısındaki superior retro-diskal lamina ile sınırlandırılmıştır, alt sınırda yer alan inferior retrodiskal lamina kollajen fib-rillerden oluşmuştur.

Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetlk Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

97

Page 109: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Diskin Redüksiyonsuz Yer Değiştirmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

Diskin üst kısmında kapsüler ligament bu-lunur kapsüler ligament tüm TME'i çevreler, ek-lem yüzeylerinin ayrılmasına veya yer değiştir-mesine engel olur [Resim 1). Medial ve late-ral diskal ligamentler eklemi alt ve üst eklem kavitesi olarak ikiye ayırır, bunlar kollajen bağ dokusu yapısındadır uzayamazlar diskin kondil-den ayrı hareketine engel olurlar, bu ligament-lerde gerilme ağrı doğurur (Resim 2).

Superior retrodiskal laminanın görevi dis-ki kondil üzerinde arkaya doğru çekmektir. Man-dibulanın açılması ile superior retrodiskal lami-

Resim 1. Temporomandibular eklemin anatomisi (Okeson'dan alınmıştır).

na gerilir ve diski geriye çekerek tutmaya çalı-şır. Ağız kapalı iken diski yerinde tutan tek yapı superior retrodiskal laminadır (1).

Superior lateral pteryoid (SLP) kasın % 60 -70'i kondil boynuna sadece % 30-40'ı diske bağ-Icnm'ştır (2). Bu kas aktif iken diski öne ve mediale doğru çeker. Inferior lateral pterygoid (ILP) kas kondil boynuna yapışır, aktif iken kon-dili öne doğru çeker ve mandibula öne doğru ru gelir. ILP kas kondili öne doğru çekerken CLP kas inaktiftir ve böylece diski kondille bir-likte öne doğru çekmez.

SLP kasın uzun süre diski öne ve mediale doğru çekmesi sonucu (örneğin diş gıcırdatma), zaman içinde diskin arka kısmının kalınlığı in-celir, diskin arka sınırı incelince öne doğru yer değiştirebilir. Disk kondil ilişkisi bu şekilde bo-zulduktan sonra TME'de «click» sesleri duyul-maya başlar. Bu duruma diskin redüksiyonlu yer değiştirmesi adı verilmektedir. Anatomik olarak inferior retrodiskal lamina uzamış, diskal liga-mentler uzamış, diskin arka sınırı incelmiş ve disk boşluğundan anteriomediale kaymıştır. Man-dibulayı hafif ön pozisyonda açtırıp kapattırarak «click» sesinin geçtiği gözlenebilir. Bu durum daha da ilerlerse disk redüksiyonsuz yer değiş-tirebilir (Resim 3). Açılma sırasında disk re-

Resim 2. Temporomandibular eklem ve ligamentlerinin anterior görünümü [Okeson'dan alınmıştır).

Resim 3. Kondil disk ilişkisinin bozulmasının değişik

evreleri (Okeson'dan alınmıştır). A : Normal eklem B : Disk öne doğru hafif yer değiştirmiş. C : Diskin redüksiyonlu yer değiştirmesi. D : Diskin redüksiyonsuz yer de-ğiştirmesi. E : Retrodiskit ve doku yıkımı. F : Osteoarthrosis.

98

Lateral diskal Ligament

Kapsüler ligament

Page 110: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 HERSEK, CANAY

düksiyon yapamıyorsa, yer değiştirmiş disk kon-dilin öne hareketine engel olur, bu akut faza kilitlenme «closed - lock» adı verilir (3, 4).

Diskin redüksiyonsuz yer değiştirmesi va-kalarında :

- Superior retrodiskal lamina elastikiyetini kaybetmiştir,

- Ağız açılınca disk yakalanamaz,

değil «krepitasyon» tipinde bir sesdir (6, 7). Bu olaylar her hastada ilerleyici olmayabilir, bazı hastalarda bir evrenin semptomları görülür ve diğer evreye geçiş olmayabililr. Uzun seneler tek ve resiprokal «click» şikayeti olan hastalar varcir. Aynı zamanda, eklem sesleri olan bütün hastaların tedavi edilmesi gerekmez, eğer ağrı varsa eklem sesleri tedavi edilmelidir, ağrı de-vem eden bir yıkım olduğunu gösterir. Artikü-ler yüzeylerde kondil disk ilişkisi bozulmadan da dejeneratif değişiklikler gelişebileceği iddia edilmiştir (8).

- Kendilin öne doğru translasyonu diski daha da kondilin önüne iter,

- Ağız açıklığı 25-30 mm'ye inmiştir,

- Ağız açıkken mandibula aşağı doğru zor lanınca daha fazla açılma olmaz,

- Açılma sırasında etkilenen tarafa doğru defleksiyon «deflection» vardır (Resim 4).

- Mandibulanın lateral hareketi etkilenen tarafa doğru normal, karşı tarafa doğru kısıtlan mıştır,

- Hastada eski click hikayesi vardır, ağız açıkken diski yakalayamadığı için diskin redük siyonsuz yer değiştirmesi vakalarında click yok tur.

- Hasta kilitlenmenin olduğunu genellikle hftırlar,

- Ağız açılırken fazla zorlanınca ağrı var dır (5).

Kondil kronik olarak retrodiskal dokular üzerine yerleşmiştir, doku yıkımı ve enflamas-yon söz konusudur. Zira retrodiskal dokular kon-dil tarafından iletilen kuvvetleri tolere edebile-cek yapıda değildir, olaylar daha da ilerleyince kemikte osteoarthroz meydana gelir (Resim 3). Zamanla öne yer değiştirmiş disk nedeniyle kon-dilin retrodiskal dokulara oturması sonucu ek-lem sesleri başlayabilir, bu ses artık «click» sesi

Diskin redüksiyonsuz yer değiştirdiği du-rumlarda sonuç her zaman vasküler retrodis-kal dokuların yıkımı şeklinde olmayabilir, bazen artan basınç bu dokularda yeni kollajen fibriller oluşumunu ve kondrosit oluşumunu aktive ede-bilir, adeta diskin bir uzantısı gibi fonksiyon görür (6). Kemik de üzerine gelen yüke adapte olur ve yeniden yapılanmaya «remodelling»'e uğ-rar. Retrodiskal doku kendisini disk benzeri bir doku şekline dönüştürebilir (9, 10, 11). Ne yazık-ki bu durum vakaların % 20-30'u ile sınırlıdır (12).

Diskin redüksiyonsuz yer değiştirdiği va-kalardan başka ağız açıklığında kısıtlanma; an-kiloz (13, 14), kas kontraksiyonu (15), koronoid engelleme (7, 16-19), üst eklem boşluğunun diskle adezyonu (6)», lateral impingment «send-romu (12), bölgedeki tümoral oluşumlar (20, 21) varlığıyla da ortaya çıkabilir.

Tanıda görüntüleme yöntemleri önem taşır, hastanın baş pozisyonunu sabit tutan bir aparey ile çekilen transkranial radyograflar eklem ara-lığındaki değişiklikleri göstermesi bakımından tanıda yardımcıdır (22). Ayrıca arthrografi ve rrsnyetik rezonans görüntüleme (MRI) yöntem-leri yumuşak doku, kemik ve TME dinamiğinin değerlendirilmesinde önem taşır (23-27). Single -photon emission computed tomografi (SPECT) ile yeniden yapılanma «remodelling» veya de-jenaratif değişikliklere bağlı kemik aktivitesin-deki % 10'luk bir artış bile erken dönemde teş-his edilebilir (28).

99

Page 111: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Diskin Redüksiyonsuz Yer Değiştirmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

TEDAVİ

Diskin akut ve kronik redüksiyonsuz yer değiştirmesi vakalarının tedavisi farklı olmakta-dır. Akut ise henüz dokular sağlıklı ve morfo-lojik değişiklikler yoktur. Kronik durumda disk ve ligamentler değişiklikliğe uğramıştır ve dis-kin yerine getirilmesi zordur. Akut vakalarda manüolasyon yapmadan önce, hastanın yardım olmadan diski yerine alıp almadığına bakılır. Hastadan mandibulayı götürebileceği kadar etki-lenen tarafın karşı tarafına doğru kaydırması is-tenir. Bu eksentrik pozisyonda ağız maksimum açtırılır, bu ilk denemede başarısız olsa da bir kaç kez denenir, sonuç olumsuz ise manüplas-yona geçilir.

Manüplasyon şöyle yapılır; başparmak etki-lenen tarafta mandibular ikinci molar üzerine yerleştirilir Resim 5). Parmaklar mandibulanın alt sınırındadır, molar dişler üzerine belirgin, kontrollü aşağı doğru bir kuvvet uygulanırken, parmaklar tarafından yukarı doğru kuvvet uy-gulanır. Diğer el kraniumu stabilize etmektedir, molar dişler üzerine belirgin kontrollü aşağı doğ-ru bir kuvvet uygulanırken, parmaklar tarafından yukarı doğru kuvvet uygulanır. Disk yerine gel-mişse ağız açıklığı artmıştır. Hastaya hemen bir «Anterior pozisyonlandırıcı splint» (AP splint) takılmalıdır, hastanın alt çenesini sürekli bu ko-numda tutabilmesi için splintini devamlı takması önerilir. Diskin redüksiynnunu tam yaptığından emin olunduğunda, altı hafta sonra splint değiş-tirilmeli ve geriye alınarak sentrik ilişki konu-munda kas gevşetici splinte dönüştürülmeli-

- Hasta durumu hakkında aydınlatılmalı dır (6),

- Ağzını fazla açmaya zorlamamalı,

- Zamanla duruma adapte olup ağzını 40 mm üstünde açabileceği belirtilmeli (30).

- Yumuşak gıdalarla beslenmelidir,

- NSAID ağrı ve enflamasyon için verile bilir,

- Retrodiskal dokulara gelen kuvveti azalt mak için kas gevşetici splint uygulanabilir,

- Hastanın ağrıları çok fazla rahatsız edici ise cerrahi uygulanmalıdır.

Splint tedavisinin etkisi şöyle sıralanabilir :

- Daha stabil ve optimum bir okluzyon el de edilir,

- Kondilerin fossada daha muskuloskeletal stabil bir posizyonda konumlanmasını sağlar.

- Dikey boyutu artırır, dikey boyuttaki ar tış kas aktivitesini azaltır,

- Hatırlatma etkisi, splint takan hastalar fonksiyonel ve parafonksiyonel hareketlerinin farkına varırlar,

- Placebo etkisi vardır.

Manüplasyon birkaç kez denenir başarısız olunursa, superior retrodiskal laminanın fonk-siyonunun bozulduğu söylenebilir. Bu doku elas-tikiyetini kaybetmişse olay kalıcıdır. Ayrıca disk şekil bozukluğuna uğramış ve kendi üstüne kat-lanmış olabilir ve bu yüzden redükte edile-mez (29). Bir zamanlar diskin redüksiyonsuz yer değiştirdiği hastalarda diskin yerinde olması ge-rektiği düşünülerek hep cerrahi uygulanırdı an-cak buna gerek yoktur. Kronik vakalarda des-tekleyici tedavi uygulanır.

SONUÇ

TME sorunları olan hastalar ülkemizde hangi merkeze başvurmaları gerektiğini bilmemektedir. Bu konuda genellikle başvurulan KBB, plastik cerrahi klinikleride hastaları sadece kas gev-şetici ilaçlar, fizik tedavi önerisi gibi sempto-matik tedaviye yönlendirmektedir. Özellikle dis-kin akut redüksiyonsuz yer değiştirdiği hastalar-da, erken tanı ve tedavi önemlidir. Olay kronik-leşince ağız açıklığı kısıtlı kalmakta ve zamanla kemikte dejenaratif değişiklikler oluşmaktadır.

100

Page 112: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Cilt 13, Sayı 1 HERSEK, CANAY

Bu hastaların teşhis ve tedavisinde dişhekimi protez uzmanları, KBB uzmanları, fizik tedavi uzmanları, radyoloji uzmanları, psikiyatristler bir ekip halinde çalışmalıdırlar.

K A Y N A K L A R

1. Okeson JP. Management of temporopmandibular disorders and occlusion. 3 rd ed. St Louis : Mosby Year Book, 1993; 8-15, 192-204, 413-417.

2. Dusek TO, Kiely M. Quanticification of the superior lateral pterygoid insertion on TMJ components (abstract 1246). J Dent Res 1991; 70 (Special issue) : 421.

3. Isberg AM, Westesson PL. Movement of disk and condyle in temporomandibular joints with clicking. An arthrographic and cineradiographic study on autopsy specimens. Acta Odontol Scand 1982; 40 : 151-164.

4. Stegenga B, de Bont LGM, van der Küijl B, Boering G. Classification of temporomandibular joint osteo- arthrosis and internal derangement. Part I : Diagnos tic significance of clinical and radiographic symptoms and signs. J Craniomandibular Pract 1992; 10 : 96- 106.

5. Roberts CA, etal. Mandibular range of motion ver sus arthrographic diagnosis of the temporomandibu lar joint. Oral Surg 1985; 60: 244-251.

6. Steganga B, de Bont LGM, Boering G. Classification of temporpmandibular joint osteoarthrosis and inter nal derangement. Part II : specific diagnostic criteria. J Craiomandibular Pract 1992; 10; 107-116.

7. Isberg A, Isacsson G, Nah K. Mandibular coronoid process locking : A prospective study of frequency and association with internal derangement of the temporomadibular joint. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1987; 63 : 275-279.

8. de Bont LGM, Boering G, Liem RSB, eta l . Osteo arthrosis and internal derangement of the temporo- msndibular joint. A light microscobic study. J Ora! Maxillofac Surg 1986; 44 ; 634-643.

9. Kopp S. Topographical distrutibution of suifated glycosaminoglycans in the surface layers of the hu man temporomandibular joint. J Oral Pathol 1978; 7 : 283-289.

10. Scapino RP. Histopathology associated with malpo-sition of the human temporomandibular joint disk. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1983; 55 : 382-397.

11. Blaustein Dl, Scapino RP. Remodelling of the tem poromandibular joint disk and posterior attachment in disk displacement specimen in relation to glycosa- minoglycan content. Plast Rsconst Surg 1986; 78: 756-764.

12. Katzberg RW, O'Mara RE, Tallents Rh, Weber DA. Radionuclide skeletal imaging and single photon emis sion computed tomography in suspected internal derangements of the temporomandibular joint. J Oral Maxillofac Surg 1984; 4 2 : 782-787.

13. Norman JE de B. Ankylosis of the temporomancii- bular joint. Aust Dent J 1978; 23 : 56-66.

14. Tideman H, Doddridge M. Temporomandibular joint ankylosis. Aust Dent J 1987; 32 : 173-177.

15. Bell WE. Temporomandibular disorders 3 rd ed. Chicago: Year Book Medical Publishers Inc, 1990; 173.

16. Schultz RE, Theisen FC. Bilateral coronoid hyperpla- sia. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1989; 68: 23-27.

17. Munk PI, Helms CA. Coronoid process hyperplasia : CT studies. Radiology 1989; 171 : 783-788.

18. Hall RE, Orbach S, landesberg B. Bilateral hyperp lasia of mandibular coronoid processed : A report of two cases. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1989; 67 : 141-143.

19. Isberg AM, Me Namara JA, Carlson DS, Isacsson G. Coronoid process elongation in rhesus monkeys (Maçaca mulattol) after experimentally induced man dibular hypomobility. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1990; 70 : 704-710.

20. Solberg WK. Temporomandibular Disorders, 1 st ed. London : BDJ, 1986 : 117.

21. Barrett A Part II: Radiology of the temporomandi bular joint. In Gelb H 3rd ed. Head, neck and TMJ pain and dysfunction. St Louis : Ishiyaku Euro America, Inc Publisher, 1991; 240-241.

22. Farrar WB, Characteristics of the condylar path in internal derangements of the TMJ. J Prosthet Dent 1978; 39 : 319-323.

23. Jahn JA, Schellhas K. Magnetic resonance imaging of the temporomandibular joint: Preliminary evalua tion of partial flip angle threedimensional volume acquisitions against conventional single and multiecho pulse sequences. J Craniomandib Pract 1991; 9: 145-151.

24. Katzberg RW, Schenck J, Roberts D, etal. Magne tic resonance of the temporomandibular joint menis cus. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1985; 59 : 332-335.

101

Page 113: Gazi Dis Fak s01 y1996webftp.gazi.edu.tr/gudisdergi/yayinlar/1996/Gazi_Dis_Fak_s01_y1996_YAZI.pdf · Evaluation of dental anamnesis of periodon î?i disease patients. Gökhan AÇIKGÖZ,

Diskin Redüksiyonsuz Yer Değiştirmesi G.Ü. Dişhek. Fak. Der., 1996

25. Donlon WC, Moon KL. Comparison of magnetic resonance imaging, arthrography and clinical and surgical findings in temporomandibular joint internal derangements. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1987; 34 : 2-5.

26. Sanchez-Woodworth RE, Tallents RH, Katzberg RW, Guay JA. Bilateral internal derangements of the tem poromandibular joint. Evaluation by magnetic resonan ce imaging. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1988; 65 : 281-285.

27. Katzberg RW. Temporomandibular Rediology 1989; 170: 297-307.

28. Goldstein HA, Bloom CY. Detection of degenerative disease of the temporomandibular joint by bone scintigraphy: concise communication. J Nucl Med 1980; 21 : 928-930.

29. Katzberg RW, Messing SG, Helms CA. Arthrography of the temporomandibular joint. In Gelb H. 3rd ed Head, neck and TMJ pain and dysfunction. St Louis : Ishiyaku Euro America, Inc. Publishers 1991 : 551-567.

30. Rasmusser OC. Description of population and pro- ress of symptoms in a longitudinal study of tem poromandibular arthrography. Scand J Dent Res 1981; 89 : 196-203.

102

joint imaging.