Fen Öğretiminde Öğretmenin Söylemsel Hamlelerinin ...etkisi: Söylem analizi yaklaúımı....
Transcript of Fen Öğretiminde Öğretmenin Söylemsel Hamlelerinin ...etkisi: Söylem analizi yaklaúımı....
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
994
Fen Öğretiminde Öğretmenin Söylemsel Hamlelerinin Öğrenenlerin Akıl
Yürütme Kalitelerine Etkisi: Söylem Analizi Yaklaşımı
Effects of the Teacher Discursive Moves on the Students’ Reasoning Qualities in the context
of Science Teaching: Discourse Analysis Approach
Yılmaz Soysal*
To cite this acticle/ Atıf için: Soysal, Y. (2019). Fen öğretiminde öğretmenin söylemsel hamlelerinin öğrenenlerin akıl yürütme kalitelerine
etkisi: Söylem analizi yaklaşımı. Egitimde Nitel Araştırmalar Dergisi – Journal of Qualitative
Research in Education, 7(3), 994-1032. doi: 10.14689/issn.2148-624.1.7c.3s.5m
Öz. Bu araştırmanın temel amacı bir fen öğretmeninin sınıf içi gerçekleştirdiği söylemsel (öğretimsel,
pedagojik) hamlelerin öğrenenlerin ders esnasında yaptıkları bilişsel katkılara (akıl yürütme kalitesi olarak) etkisinin söylem analizi yaklaşımı ile araştırılmasıdır. Araştırmanın katılımcıları bir fen öğretmeni ve 32, 5.
sınıf öğrencisidir. Sınıf içi uygulamalar argümantasyon-tabanlı fen öğretimi yaklaşımı ile
gerçekleştirilmiştir. Video temelli verilerin analizi sosyokültürel söylem analizinin bir kolu olan sistematik
gözlem ile gerçekleştirilmiştir. Belirli kataloglar aracılığıyla, öğretmenin sergilediği söylemsel hamle tipleri
ve öğrenen bilişsel katkıları olarak akıl yürütme kaliteleri analitik olarak kodlanmıştır. Her bir söylemsel
hamle ve bilişsel katkı sayılmış, uygulamalar arasında söylem-biliş ilişkilerinin belirlenmesi için oranları
karşılaştırılmıştır. Söylemsel hamlelerin işlevleri 10 kategori altında toplanmıştır. Bunlar bilgi sağlayıcı & değerlendirmeci hamleler, gözle-karşılaştır-tahmin et hamleleri, iletişimsel hamleler, izleme hamleleri,
değerlendir-yargıla-eleştir hamleleri, çeldirme hamleleri, delillendirme hamleleri, isimlendirme hamleleri,
çıkarımda bulunma hamleleri ve karşılıklı saygıyı sağlama hamleleridir. Bilgi sağlayıcı & değerlendirmeci
hamleler öğrenenlerin bilişsel katkılarını olumsuz etkilemiş, gözle-karşılaştır-tahmin et hamleleri ise düşük
bilişsel talep gerektirdiğinden öğrenenlerin bilişsel katkılarını artırma noktasında etkili olamamıştır.
İletişimsel ve izleme hamleleri bilişsel katkıların artması için ön koşulları sağlamıştır. Öğrenenlerin bilişsel
katkılarını en somut ve görülür şekilde değerlendir-yargıla-eleştir ve çeldirme hamleleri etkilemiştir. Fen
öğretmenlerinin mesleki gelişimleri için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Söylemsel hamleler, akıl yürütme kalitesi, sınıf söylemi, bilişsel katkı, öğretmen
eğitimi, fen eğitimi.
Abstract. The basic purpose of the current study is to delve into the influences of the teacher discursive
moves on the student-led cognitive contributions as in the form of reasoning quality by virtue of classroom
discourse analysis approach. An experienced elementary science teacher and his 32, fifth grade students
were the participants. In-class implementations were conducted through argument-based inquiry science
teaching approach. The analysis of video-based data was carried out by means of systematic observations as
a branch of sociocultural discourse analysis. Through data-based and theory-laden coding catalogues types of the enacted teacher-led discursive moves and student-led cognitive contributions as their reasoning
qualities were coded analytically. Each teacher-led move and student-led cognitive contribution were
counted, then, proportionally compared in order to determine the relations between discourse and cognition.
Teacher-led moves were gathered under 10 higher categories. These were knowledge providing and
evaluating moves, observing-comparing-predicting moves, communicating moves, monitoring moves,
evaluating-critiquing-judging moves, challenging moves, seeking for evidencing moves, labelling-naming
moves, inferencing moves and ensuring mutual respect moves. The knowledge providing and evaluating moves were negatively influencing on the student-led cognitive contributions, and since the observing-
comparing-predicting moves were required less cognitive from the side of the learners, these moves were not
functional in augmenting the cognitive contributions. Communicating and monitoring moves facilitated prior
conditions for improving the student-led cognitive contributions. Evaluating-critiquing-judging and
challenging moves held more concrete and visible effects in enhancing the cognitive contributions. Based on
these, several recommendations were offered for the sake of the professional development of science
teachers.
Keywords: Discursive moves, reasoning quality, classroom discourse, cognitive contribution, teacher education, science education
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 26.01.2019
Düzeltme Tarihi: 22.06.2019
Kabul Tarihi: 15.07.2019
* Sorumlu Yazar / Correspondence: İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye, e-mail: [email protected] ORCID: 0000-0003-1352-8421
mailto:[email protected]
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
995
Giriş
Bu araştırmanın amacı bir fen öğretmeninin sınıf içi gerçekleştirdiği söylemsel (öğretimsel, pedagojik)
hamlelerin öğrenenlerin ders esnasında yaptıkları bilişsel katkılara etkisinin araştırılmasıdır. İlerleyen
kısımlarda da açıklanacağı üzere bu tipte bir çalışma söylem-biliş ilişkilerinin araştırılması şeklinde
adlandırılmaktadır. Öğretmen, sınıfta yaptığı pedagojik hamlelerle bir söylem (discourse) oluşturur. Bu
söylem öğrenenlerin sınıfta gerçekleşen konuşmalara ya katkıda bulunabilmesi için alan açar ve
fırsatlar yaratır ya da bunları engeller ve sınıfta sadece öğretmenin sesi duyulur (Howe ve Abedin,
2013). Dolayısıyla çoğu zaman sınıf içi konuşmalar (classroom talk) öğretmenlerce başlatılır, devam
ettirilir ve sonlandırılır (Alexander, 2005). Sınıf içi olayların kontrolünü elinde bulunduran öğretmen,
öğrenenlerin bilişsel çıktılarının düzeyinin artıp azalmasına karar verebilir (Chin, 2006; 2007; Lee ve
Kinzie, 2012). Öğretmen bunu söylemsel hamleleri (discursive moves) ile yapar. Bir öğretmenin
söylemsel hamleleri onun her türlü sözel ya da sözel olmayan eylemlerini içerir: takip soruları,
geribildirimler, değerlendirmeler, tonlamalar, mimikler, jestler vb. (Lemke, 1990; Mortimer ve Scott,
2003). Öğretmenin söylemsel hamlelerinin türleri ve bunların sınıf için etkileşimlerde görülme
sıklıkları öğrenenlerin sınıf içi süreçlere bilişsel katkılarını dalgalandırır. Bilişsel katkı ise, öğretmenin
söylemsel hamleleri aracılığıyla öğrenenlere öğrenme alanı açması ya da öğrenme fırsatı sağlaması ile
öğrenenlerin seslerinin ve entelektüel katkılarının sınıf ortamında var olmasını sağlaması ya da yok
olmasına sebep olması ile ilgilidir. Bu iki olgunun (söylem (pedagojik hamleler) ve biliş (bilişsel
katkılar)) etkileşimi söylem-biliş (discourse-cognition) ilişkileri olarak tanımlanır (Gee ve Green,
1998). Bu çalışmada sınıfta geçen konuşmaların iki boyutu da (söylem, biliş) bağıntılı olacak bir
biçimde analiz edilmiştir. Çalışmanın temel hipotezi şudur: öğretmen belli başlı söylemsel hamleleri
belirli sıklıklarla sınıf içi fen etkinliklerinde uyguladığında, öğrenenlerin bilişsel katkılarında buna
bağlı olarak değişimler olabilecektir. Ancak bu tezin veri temelli bir şekilde test edilmesi zorunludur
ve bu çalışmanın amacı da budur.
Söylemsel Hamleler Üzerine Yapılmış Önemli Çalışmalar
Öğretmen hamleleri doğru amaçla ve zamanda kullanıldıklarında öğrenenlerin fen olgularını
anlamlandırmalarına katkıda bulunabilir (Scott vd., 2006; Lemke, 1990; Mortimer & Scott, 2003).
Söylemsel hamleler genelde iki kategoride ele alınır: monolojik (tek-sesli; sadece öğretmen) ve
diyalojik (çok-sesli; öğrenen ve öğretmen) (Edwards ve Mercer, 1987; McMahon, 2012). Söylem
analistlerinin bulgularına göre hem diyalojik hem de monolojik hamleler kaliteli bir sınıf söylemi için
olmazsa olmazdır (Soysal, 2018a). Bir sınıfta sadece monolojik hamleler sergilendiğinde genellikle
öğrenenlerin bilişsel katkıları engellenmektedir (Mameli ve Molinari, 2013; Molinari, Mameli ve
Gnisci, 2013). Öğretmen öğrenenlere direkt bilgi verebilir, onların cevaplarını “doğru, yanlış, eksik”
vb. gibi değerlendirebilir (“Ben öyle olduğunu düşünmüyorum.”), öğrenenlerin cevapları bilimsel
jargonun dışında ise onları kabul etmeyebilir (“Sen suyun bir element olduğu sanabilirsin, ancak öyle
değil”) ya da sert bir biçimde reddedebilir (“Dediklerinin konu ile hiçbir ilgisi yok!”) (Edwards ve
Mercer, 1987; Lemke, 1990; McMahon, 2012). Bunlar monolojik öğretmen hamleleridir. Burada
öğrenen sesi olsa da sadece öğretmenin öğretimsel ajandasında yer alan doğrular sınıf içinde kabul
görür, diğerleri reddedilir. Sınıftaki konuşmalar esnasında öğretmen öğrenenlerin cevaplarını
toplayabilir, özetleyebilir ve öne çıkan fikirleri kategorize edebilir (“Evet, çözünmeyi neler
etkileyebilir dedik: çözünen madde türü ve sıcaklık.”) (van Booven, 2015; Oh ve Campbell, 2013).
Diyalojik hamleler ise çok seslidir. Yani öğretmen sesine ek olarak öğrenen sesi de duyulur. Ancak
burada önemli olan nokta sadece öğrenenlerin seslerinin duyulması değil, alternatif fikirlerin
konuşulması ve kabulüdür (Mercer, 2010; Mortimer ve Scott, 2003). Kısaca sınıfta sadece öğretmenin
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
996
sesi duyulabilir, ancak öğretmen örneğin dinozorların tükenişleri üzerine birden fazla alternatif teorik
açıklamayı öğrenenlerle paylaşıyorsa, bu etkileşim esasında diyalojiktir. Yani bir sınıfta kişiler arası
sözel-sosyal etkileşimin olması diyaloğun olduğunu göstermez. Diyalog, bir konu ile ilgili birden fazla,
alternatif perspektifin ya da iddianın göz önünde bulundurulması ile mümkündür (Mortimer ve Scott,
2003) ve zorunlu olarak iki kişinin sözel-sosyal etkileşimini gerektirmez; tek kişi dahi alternatif
fikirleri zihninde geçirerek kendi kendine, bir başkasına ihtiyaç duymadan, diyalog kurabilir (Mercer,
2010; Mortimer ve Scott, 2003).
Bu bağlamda, öğretmen sınıf içi konuşmalarda öğrenenlerin cevaplarını netleştirmelerini isteyebilir
(“Ne dediğini anlayamadım, biraz daha açıklar mısın?”) ve derinleştirebilir (“Cevabını bir örnekle
biraz daha açıklar mısın?”) (Pimentel ve McNeill, 2013; Scott vd. 2006; Mortimer ve Scott, 2003; van
Zee ve Minstrell, 1997a). Öğretmen ayrıca sınıfta olup bitenlerin öğrenenlerce takip edilmesini
sağlamak için odaklama hamleleri kullanabilir (“Bakın Fırat ne dedi? Burası önemli bir nokta,
buradan devam edelim!”) (Christodoulou ve Osborne, 2014; van Zee ve Minstrell, 1997a). Ayrıca
öğretmen daha diyalojik söylemsel hamlelerle öğrenmenin sorumluluğunu öğrenenlerin üzerine
yıkabilir (“Bilmem, ben asıl sizin ne düşündüğünüzü merak ediyorum…”) (van Zee ve Minstrell,
1997b; Crawford, 2000; Pimentel ve McNeill, 2013). Ayrıca öğretmenler öğrenenleri birbirlerinin
iddialarını ve fikirlerini değerlendirmeleri, eleştirmeleri, yargılamaları, nihayetinde meşrulaştırmaları
için yönlendirebilir (“Evet, ne diyorsunuz Fırat’ın iddiasına, nedir yorumunuz, bir değerlendirin
bakalım?”) (Christodoulou ve Osborne, 2014; van Zee ve Minstrell, 1997a). Ayrıca öğretmenler
şeytanın avukatı rolünü oynayarak öğrenenlerin söylemlerinin içinde yer alan çelişik durumları onlara
çeldirici hamleler aracılığıyla gösterebilir (“Suyun element olduğunu söyledin, ancak periyodik
tabloda yok bu “su elementi”, neden koymamışlar, su elementini koymayı unutmuşlar mı?”) (Simon,
Erduran ve Osborne, 2006). Ek olarak, öğretmen söylemsel hamleleri ile öğrenenleri
gerekçelendirilmiş iddialar sunmaya yöneltebilir (“Tamam ama bunu neye dayanarak söylüyorsun?”)
(Jadallah vd., 2011; McMahon, 2012). Bu çalışmada bahsi geçen tüm söylemsel hamleler ve
çalışmada orijinal olarak tespit edilen söylemsel hamleler araştırılmıştır.
Bilişsel Katkılar (Akıl Yürütme Kalitesi) ve Fen Öğrenme Bu Çalışmada Nasıl Ele Alınmıştır?
Bu kısımda akıl yürütme kalitesi bağlamında ele alınan bilişsel katkıların bu çalışma kapsamında
operasyonel olarak nasıl tanımlandığı belirtilmiştir. Bu çalışmanın tüm sınıf içi uygulamaları
argümantasyon-tabanlı bilim öğretimi (ATBÖ, ayrıntıları Yöntem kısmında yer almaktadır)
yaklaşımıyla gerçekleştirilmiştir. Öğrenenlerin bu uygulamalarda öğretmenin söylemsel hamlelerine
bağlı olarak hangi düzeylerde akıl yürütme yapabildiklerine bakılmıştır. Akıl yürütme kalitesi bu
çalışma bağlamında üç olgu çerçevesinde ele alınmıştır: “veri”, “delil”, “akıl yürütme”. Tipik bir
ATBÖ uygulamasında başlangıç müzakerelerinin ardından, öğrenenler merak ettikleri bir soru
oluştururlar, bu sorunun cevabı için bir iddia ortaya atarlar ve iddialarını test etmek için veri toplama,
analiz ve yorumlama süreçlerini gerçekleştirirler (Cavagnetto, Hand ve Norton-Meier, 2010). Başka
bir deyişle, öğrenenler fen olgularına yönelik argümanlarını bir araştırma-sorgulama süreci sonunda
yaratırlar (Cavagnetto ve Hand, 2012). ATBÖ uygulamaları şu öğretimsel döngülerin eşlik ettiği bir
akışta gerçekleştirilir: sorular-iddialar-deliller (Cavagnetto, 2010; Cavagnetto ve Hand, 2012).
Öğrenenler araştırılabilir bir soru kurgularlar, iddialarını oluştururlar ve bunlara yönelik delillerini
oluştururlar. Bu üçlüye alternatif olarak sunulan yapılarda vardır: iddia-delil-akıl yürütme ve bu
üçlüde delil ve akıl yürütme birbirinden ayrıştırılmıştır (McNeill, 2009; McNeill ve Krajcik, 2008;
McNeill, Lizotte, Krajcik ve Marx, 2006). Ancak ATBÖ yaklaşımında delil ve akıl yürütme
birbirinden ayrıştırılmaz. National Research Council’ün (NRC, 2007), “Ready Set Science”
dokümanın da iddia şu soruya karşılık gelmektedir: “ne oldu ve o neden oldu?”, delil: “hangi bilgi ya
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
997
da veri iddiayı desteklemektedir?”, akıl yürütme: “hangi gerekçe verinin iddiayı destekleme
konusunda bir delil olarak değerlendirilmesini sağlar?”. Bu tanımlar daha çok iddia-delil-akıl yürütme
üçlüsünü desteklemektedir. Ancak özellikle “akıl yürütme” adına önemli bir ayrıntı mevcuttur. NRC
(2007) raporuna göre akıl yürütme sınıf içindeki araştırma-sorgulamanın sadece bir anında, yani
sonunda gerçekleşmektedir (iddia-delil-akıl yürütme). Çünkü yeterli sayıda uygun delil toplandıktan
sonra, öğrenenler akıl yürütme süreçlerine girerler (McNeill, Lizotte, Krajcik ve Marx, 2006). Ancak,
fen eğitimcileri olarak bildiğimiz ve inandığımız gerçek şudur: sınıf içi araştırma-sorgulama
süreçlerinin her anında öğrenenler akıl yürütme yaparlar. Delil ve akıl yürütme olguları birbirinden
izole edildiklerinde akıl yürütmenin asıl değeri, öğrenenlerin bilişsel katkıları adına işlevi,
değersizleştirilmiş olabilir (Cavagnetto ve Hand, 2012).
Öyleyse akıl yürütme ve delil bu çalışmada izole edilmeden nasıl ele alınmıştır? Bu çalışma
kapsamında “veri” öğrenenlerin önceki gözlemleri ya da deneysel süreçlerden elde ettikleri ölçümler
ve gözlemlerdir. Buradaki asıl mesele şudur: “öğrenenler bu veri seti ile ne yapacaklardır ya da kendi
öznel gözlemlerini veriler setinden deliler setine nasıl dönüştüreceklerdir?” Epistemolojik olarak
bilinen gerçek şudur: “veriler konuşmaz, dilsizdir.” Başka bir deyişle, öğrenenler sınıf içi araştırma-
sorgulama süreçlerinde veri analizi ve yorumlamaları yaptıklarında delillerini (t)üretebilirler
(Cavagnetto, 2010; Cavagnetto ve Hand, 2012). Esasen, veri setlerini delil setlerine dönüştürmek akıl
yürütme gerektirir ve akıl yürütme veri ile delili bağlayan temel mekanizmadır (Cavagnetto ve Hand,
2012). Bu bağlamda dönüştürmeci akıl yürütme bilişsel bir efor gerektirir ki bu çalışmada bu eforun
değişen düzeyleri akıl yürütme kalitesi olarak ele alınmıştır. Cavagnetto ve Hand’in (2012) dediği gibi
“bir öğrenen veri setlerini tutarlı diziler oluşturmak üzere analiz etmeli ve sentezlemelidir. Öğrenenler
şuna karar vermelidir: hangi veri elde tutulmalı, hangisi elenmeli. Bu verinin konuşamadığını gösterir,
dolayısıyla, veriden bir şey (delil) elde etmek için öğrenenler eleştirel düşünme ve akıl yürütme
yapmak durumundadır ki bu onları gerekli gereksiz veriler üzerinde seçim yaparak argüman
kurabilmek adına deliller üretmeye yönlendirir.” (s. 46; yazarın kendi çevirisi). Dolayısıyla bu çalışma
kapsamında, akıl yürütme şu şekilde formüle edilir: [veri] + [akıl yürütme] = [delil]. Ulusal alan
yazında akıl yürütme kalitesi olgusunu çeşitli pedagojik bağlamlarda ele alan çalışmalar mevcuttur
(Ceylan, 2012; Kabataş-Memiş, 2011; Kıngır, 2011; Polat, 2014; Tümay ve Köseoğlu, 2011). Bu
çalışmalar, çeşitli fen konularında yürütülen ATBÖ etkinliklerinin öğrenenlerin uygulamalar sonunda
ortaya çıkan bilişsel/kavramsal gelişimlerini ve akıl yürütme kalitelerinin değişimlerini incelemişlerdir.
Diğer çalışmalardan farklı olarak, bu çalışmada amaç ATBÖ yaklaşımının öğrenenlerin akıl yürütme
kalitesine ya da kavramsal gelişime etkisinin incelenmesi değil, öğretmenlerin ATBÖ’yü sınıf içinde
icra ederken sergilediği söylemsel hamlelerin öğrenenlerin anlık oluşan bilişsel katkılarını nasıl
devindirdiğinin derinlemesine incelemektir. Dolayısıyla ATBÖ yaklaşımı burada sadece bir öğretimsel
bağlam olarak ele alınmış, bu tipte bir fen öğretimi yaklaşımını çevreleyen ve sınıf içinde var eden
söylemsel hamlelerin akıl yürütme kalitesi bağlamında incelenmesi esas olarak amaçlanmıştır.
Söylem-biliş İlişkileri Üzerine Yapılmış Araştırmalar
Türkiye bağlamı hariç, birçok araştırmacı gerek ulusal gerekse karşılaştırmalı olmak üzere, söylem-
biliş ilişkilerini araştırmaya tabi tutmuştur. Bu tipteki çalışmalara özellikle söylem analisti Christine
Chin (2006; 2007) ve sosyokültürel söylem analistleri Eduardo Mortimer ve Philip Harland Scott
(Mortimer ve Scott, 2003) ciddi ölçüde ve derinlemesine yön vermişlerdir. Onları izleyen diğer
araştırmacılarda söylem-biliş araştırmalarını genişletmişlerdir. Türkiye’de ise özellikle fen eğitimi
alanında söylem-biliş ilişkileri bağlamında oldukça az sayıda çalışma bulunmaktadır (ör.; Soysal,
2018a).
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
998
Öncelikle, söylem-biliş ilişkilerini araştıran araştırmacılar öğretmenlerin söylemsel hamlelerinin içine
gizil olarak gömülmüş olan bilişsel talebin artması ile öğrenenlerin bilişsel katkılarının nasıl
değişkenlik gösterdiğini incelemişlerdir. Bilişsel talep şu anlama gelir: öğretmen sergilediği hamlelerle
öğrenenlerin daha az ya da fazla bilişsel efor harcamasını isteyebilir. Örneğin, öğretmen öğrenenlerden
bir bilim insanının yaşadığı tarihi hatırlamasını isteyebilir. Bu düşük bir bilişsel talep gerektirir, çünkü
kişinin bilişsel eforu sadece hatırlama ve söyleme derecesinde olacaktır. Bilişsel talebin düzeyi
öğretmenin yaptığı hamlelere göre değişkenlik gösterebilir. Öğretmenin bir sorusuna karşılık olarak
öğrenen bir cevap verebilir. Öğretmen diğer öğrencileri verilen cevabı değerlendirmesi, eleştirmesi,
yargılaması ya da meşrulaştırması için yönlendirici hamleler yapabilir (Soysal, 2018a). Bu durumda
öğrenenler, değerlendirme kriterleri oluşturmalı, önerilen iddiaya ait kritikler sunmalı, doğru-yanlış ya
da makul-irrasyonel olma ölçütlerini belirlemek zorundadırlar ki bunlar öğrenenlerden çok daha fazla
bir bilişsel talep gerektirir (Chin, 2006; 2007). Bu durum hem deneysel hem de söylem analizlerinin
(Lefstein, Snell ve Israeli, 2015) eşlik ettiği çalışmalarda da doğrulanmıştır. Bu çalışmada da katılımcı
öğretmenin hem düşük hem de yüksek düzeyde bilişsel talep gerektiren hamleler sergilemesi
beklenmiş ve bunların öğrenenlerin bilişsel katkılarına etkisinin uygulama bazında değişkenlik
gösterebileceği hipotezi test edilmeye çalışılmıştır.
Araştırmacılar söylem-biliş ilişkilerini öğretmen soruları (pedagojik-söylemsel hamlelerin bir türevi)
eşliğinde de inceleme eğilimindedir. Öğretmen soruları genelde açık-uçlu ve kapalı-uçlu olmak üzere
iki kategoride ele alınır. Kapalı-uçlu soruların cevabı bellidir, öğretmen bu soruları bilimin diline daha
yakın bir cevabı sınıf içinde meşrulaştırmak ve kabul ettirmek için kullanır. Açık-uçlu sorular ise
alternatif öğrenen yorumlamalarını içerebilir ve öğretmen bu türde sorularla öğrenenlerin cevaplarını
daha açık hale getirip, derinleştirebilir. Fen sınıflarında yapılan önemli çalışmalar açık-uçlu soruları
kapalı-uçlu olanlardan söylem-biliş ilişkisi adına ayırt etmiştir. Öğretmenler daha fazla açık-uçlu ve
derinleştirici soruları öğrenenlere yönelttikçe öğrenenlerin sesi sınıf içinde daha fazla duyulmaktadır
(Martin ve Hand, 2009; McNeill ve Pimentel, 2009). Öğrenen seslerinin sınıf içinde kapladığı alan
arttıkça onların daha iyi argümanlar (gerekçelendirilmiş iddialar) kurarak sınıf söylemine katkıda
bulunduğu da gözlemlenmiştir (Martin ve Hand, 2009; McNeill ve Pimentel, 2009). Buradan çıkan
sonuç şudur: daha açık-uçlu öğretmen hamleleri öğrenenlerin bilişsel katkılarını hem niceliksel hem de
niteliksel olarak etkilemektedir ve bu argüman van Booven (2015) tarafından daha detaylı bir
çalışmada da doğrulanmıştır.
Ancak Boyd ve Rubin (2006) açık-uçlu ve kapalı-uçlu öğretmen soruları/hamleleri ile ilgili yukarıda
bahsi geçen tezlere alternatif bir tez getirmektedir: öğrenenlerin sınıf söylemine bilişsel katkılarını
değiştirebilecek asıl mesele açık- ve kapalı-uçlu öğretmen soruları değildir, öğretmen sorularının ya da
hamlelerinin öğrenenlerin cevabına yapışık olmasıdır. Yapışık öğretmen hamleleri şunu ifade eder:
öğretmen bir soru sorar, öğrenen cevaplar, öğretmen başka açık- ya da kapalı-uçlu bir soru sormadan,
sağlanan cevap üzerinden yeni bir soru üretir (bu soru açık- ya da kapalı-uçlu olabilir) ve ikinci
öğretmen sorusu öğrenen cevabı üzerinden kurgulanır. Öğretmen sürekli yapışık sorular sormaya
başladıkça öğrenenler vereceği cevaplar üzerinde ya daha fazla düşünmeye sevk edilir ya da cevap
vermeden önce cevap içerikleri hakkında derinlemesine düşünmeye teşvik edilir. Çünkü verilen
cevaba öğretmen tarafından hemen bir başka yapışık soru ile cevap verilecektir. Dolayısıyla içinde
mantık kurgusu açısından açıklıkların ve zayıflıkların olduğu bir cevap değil, gerekçelendirilmiş ve
güçlendirilmiş bir cevap sağlanmalıdır ve bu durum öğrenenlerin sınıf söylemine daha üst düzeylerde
katkıda bulunmasını sağlayabilir (Boyd ve Rubin, 2006). Aynı tez Molinari, Mameli ve Gnisci (2013)
tarafından derinlemesine yapılan söylem analizleri aracılığıyla doğrulanmıştır.
Söylem-biliş ilişkilerine ait çalışmaların diğer bir yönü ise öğretmenlerin fen derslerinde öğrenenlerin
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
999
seslerini ne kadar sınırlandırdıkları ya da yükselttikleri ile ilgilidir. İklim değişikliği konusunda sosyo-
bilimsel tartışmaların olduğu bir fen sınıfında öğretmen öğrenenlerin cevaplarını bilimin gerçekleri
doğrultusunda (acımasızca) değerlendirdiğinde (“doğru”, “yanlış”, “eksik” vs. gibi) öğrenenlerin
bilişsel katkıları oldukça düşük düzeylerde seyretmiştir (Pimentel ve McNeill, 2013). Değerlendirme
hamlelerinin yoğun olduğu fen sınıflarında öğrenenlerin cevaplama süreleri beş saniyenin altına
düşmüş, öğrenen cevaplarının yapısı uzun açıklama cümleleri değil, tek bir kelimeyi (“küresel
ısınma”) ya da görüşü (“Hayır, katılmıyorum.”) içeren kısa cümlelerle sınırlandırılmıştır. Ancak
öğretmen açımlayıcı ve sondalayıcı soruları sınıf içinde artırdıkça öğrenen cevapları daha kompleks
hale gelmiştir (Pimentel ve McNeill, 2013). Açımlayıcı sorular öğrenenlerin artalan akıl yürütmesini
ya da cevaplarının içine gizlenmiş, ancak o anda öğrenci tarafından dışa vurul(a)mayan anlamları
ortaya çıkarmak için yöneltilir. Öğrenen cevap verdikten sonra öğretmen öğrenene neden böyle
düşündüğünü sorar ve makul bir açıklama yapmasını talep eder. Ya da öğretmen öğrenen cevabını
yeterli derecede derinleştirilmiş bulmaz ve cevabın derinleştirilmesi, diğer konulara, kavramlara,
olgulara bağlantı yapılması için öğrenenden daha yüksek düzeyde seyreden bir bilişsel talep efor ya da
aktivite talep eder (Hogan, Nastasi ve Pressley, 1999).
Son olarak birkaç araştırmacı grubu öğrenenlerin akıl yürütme düzeylerinin öğretmenin söylemsel
hamlelerine nasıl bağlı olduğu ile ilgili çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Akıl yürütme kalitesi ilgili
alan yazında delil-temelli akıl yürütme (DTAY) (evidence-based reasoning, EBR) olarak ele
alınmaktadır (Soysal, 2018b). Bu bağlamda, Hardy, Kloetzer, Moeller ve Sodian (2010) öğrenenlerin
fen sınıflarında öğrenenlerin DTAY’ye yönlendirmek için kasıtlı hamleler yapması gereğini
gözlemlemişlerdir. Öğretmen açık ve kasıtlı bir biçimde öğrenenlerden iddialarının gerekçelerini
istemedikçe öğrenenlerin desteksiz ve gerekçesiz bir biçimde görüşlerini sunduğu Hardy vd. (2010)
tarafından bulunmuştur. Daha derin bir söylem analizinde Jadallah ve arkadaşları (2011) her bir
öğretmen hamlesine denk gelen öğrenen cevabını analiz etmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre
öğretmenler istendik bir biçimde öğrenenlerden iddiaları için metin içine atıf yaparak delil istediğinde
öğrenenler çoğunlukla delil sağlayabilme eğiliminde olmuşlardır. Aksi takdirde, yani öğretmenin
kasıtlı DTAY arayışının olmadığı süreçlerde, öğrenenler görüşlerini kısa cümlelerle belirtip,
tartışmadan çekilmişlerdir. Önemli bir nokta olarak, ulusal bağlamda sınıf söylemi ekseninde söylem-
biliş ilişkilerini ele alan ve bunlarla ilgili analitik, nitel ya da derinlemesine çözümlemeleri fen
öğretimi bağlamında gerçekleştirmiş olan çalışmalara rastlanıl(a)mamıştır.
Problem Durumları ve Araştırmanın Önemi
Bu çalışmada, yukarıda sunulan çalışmalara ek olarak, tecrübeli bir fen öğretmeninin sınıf içi yaptığı
hamleler analitik olarak ele alınmış ve bunların öğrenenlerin bilişsel katkılarına yansıması
somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Öncelikle ilgili alan yazında genellikle birkaç öğretmen hamlesi
üzerinden söylem-biliş ilişkileri açıklanmaya çalışılmıştır, bu çalışmada ise öğretmenin söylemleri
saniye düzeyinde analiz edilmiş daha geniş bir söylemsel hamleler kataloğu elde edilmiştir. Daha da
önemlisi, belirtildiği üzere, fen öğretmenlerinin ciddi bir kısmı yaptıkları hamlelerin türlerine, bu
hamlelerin içinde direkt ya da gizil olarak taşınan bilişsel taleplere ve bunların öğrenenlerin bilişsel
katkılarına olumlu ya da olumsuz etkileri hakkında bir farkındalığa ya da bilgi-beceri takımına sahip
değillerdir (Kayima ve Jakobsen, 2018; Soysal, 2018a). Bu bağlamda araştırma bulgularının dış
okuyucuları olarak öğretmenler ve uygulayıcıları olarak öğretmen eğitimcileri bu çalışmadan elde
edilen sonuçları öğretmenlerin mesleki gelişimleri için kullanabilirler. Dolayısıyla söylem-biliş
bağlamında, öğretmen farkındalığının yaratılması ve devam ettirilmesi (Barnhart ve van Es, 2015;
Erickson, 2011) anlamında bu çalışmanın öne sürdüğü tezler önem arz edebilir.
Alan yazın yakından incelendiğinde, söylem-biliş ilişkileri çoğunlukla bir ya da birkaç sınıf içi
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1000
uygulamaya ait gözlemlerin eşlik ettiği söylem analizleri ile araştırılmıştır ve eleştirilen bir söylem
analizi tarzıdır (Chen vd., 2017). Bu çalışmada öğrenmenin ya da kavram oluşumunun zaman içinde
gerçekleşen bir olgu olduğu kabul edilmiş (Mercer, 2008) ve birden fazla uygulamanın yer aldığı, bir
okul dönemi boyunca elde edilen video temelli verilerden, boylamsal bir bağlamda tecrübeli bir fen
öğretmenin sergilediği tüm söylemsel hamleler analiz edilip, türevleri saptanmış ve her bir öğrencinin
bu hamlelere sağladığı cevapların bilişsel düzeyi de boylamsal bir tarzda analiz edilmiştir. Sınıf
söylemi adına yapılan geniş bir sistematik derlemede (Howe ve Abedin, 2013) hangi öğretmen
hamlelerinin öğrenenler adına öğrenme ve akıl yürütme fırsatları yarattığı hangilerinin bunun
engellediği ile ilgili ampirik çalışmaların yapılması gereği somut bir biçimde ortaya konulmuştur.
Görüldüğü üzere sınıf söylemi adına yapılan çoğu çalışmanın sosyo-dilbilimsel ya da yorumcu
paradigmanın düşünme araçlarını benimsediği, ancak nicel yönelimli veri setlerine yer vermediği
görülmektedir (van der Veen, de Mey, van Kruistum ve van Oers, 2017). Sosyo-dilbilimsel ya da
yorumcu paradigmanın yönlendirdiği araştırmalar oldukça önemlidir (Mercer, 2004; 2010), ancak hem
nitel hem de ampirik veri toplama, analiz ve yorumlamaların olduğu geniş ölçekli çalışmalara da
söylemi bilişe bağlama noktasında ciddi derecede ihtiyaç vardır (Howe ve Abedin, 2013; van der Veen
vd. 2017) ve bu çalışmada da bu amaçlanmıştır.
Öğrenenler tarafında ise akıl yürütme kalitesi bağlamında fen eğitimi kapsamında belirtilmiş ciddi
sorunlar mevcuttur. Öncelikle öğrenenler iddialarını destekleyecek uygun ve yeterli sayıdaki delili
oluşturma konusunda yetersiz görünmektedirler ve bu birçok araştırmada, farklı gelişim düzeyine
sahip olan öğrenenler adına doğrulanmıştır (McNeill, 2009; McNeill ve Krajcik, 2008; McNeill,
Lizotte, Krajcik ve Marx, 2006; McNeill ve Pimentel, 2010; Pimentel ve McNeill, 2013). Özellikle
öğrenenlerin günlük yaşamlarından ya da direkt olarak deneysel süreçlerden elde ettikleri gözlemleri
zihinsel olarak işleyip (akıl yürütme) delil setlerine dönüştürmede zorlandıkları bilinmektedir
(Cavagnetto ve Hand, 2012). Bu çalışmada, öğretmenin hangi söylemsel hamlelerinin öğrenenlerin
daha üst düzeylerde akıl yürütme yapabilmesini sağladığı ya da daha düşük düzeylerde bir akıl
yürütme yapmalarına sebep olduğu derinlemesine araştırılmış ve yukarıda tanımlanan sorunsala cevap
vermeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın araştırma soruları aşağıdaki gibidir:
1. Öğretmen sınıf içi fen uygulamalarında hangi türde ve çeşitlilikte söylemsel hamleler yapmaktadır ve bunların sıklığı farklılaşmakta mıdır?
2. Sınıf içi fen uygulamalarında öğretmenin farklı türde ve sıklıkta gerçekleştirdiği söylemsel hamleler öğrenenlerin akıl yürütme kalitelerini nasıl ve ne derecede etkilemektedir?
Yöntem
Araştırma Deseni
Bu çalışmada araştırmacı öğrenenler ve öğretmen arasında konuşulan dilin semantik durumu ya da
dilbilgisi gibi organizasyonel bir yapıyla ilgilenmemiş, daha çok dil aracılığıyla gerçekleştirilen sözel
etkileşimlerin içeriği, işlevi ve bilişsel karşılıklarının özellikli bir bağlamda, zaman içinde değişimi
temel inceleme konuları olmuştur. Ek olarak, bu çalışmada analitik olarak incelenen söylem-biliş
ilişkileri özel bir tematik içerikte (belirli fen konuları) ve öğretimsel bağlamda (argümantasyon-temelli
bilim öğretimi) ele alınmıştır. Dolayısıyla bu çalışma bir durum çalışmasıdır (Yin, 2003) ve sınıf
üyelerinin anlamı birlikte yapılandırma esnasında beliren ve sönümlenen, anlık söylem-biliş ilişkileri
nitel bir perspektifte incelenmiştir. Merriam’e (1998) göre durum araştırması yaklaşımı bir öğretim
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1001
programının, grubun ya da bireyin içine gömülü olduğu durumun/bağlamın/gerçekliğin/şartların
derinlemesine ya da analitik bir biçimde incelenmesidir. Bu durum çalışması ile amaçlanan hedef,
öğretmenin değişen pedagojik pratiklerinin neden öğrenenlerin öğrenme olgusuna daha az ya da çok
bilişsel katkı sağlayabileceğinin belirlenmesidir. Bu çalışmada araştırılan durum öğretmenin
öğrenenler adına öğrenme fırsatları yaratma ya da bunları yok etme noktasında operasyonel hale
getirdiği pedagojik davranış biçimlerini özellikli bir bağlamda incelemenin kendisidir. Bu çalışmada
söylem-biliş ilişkileri daha beceri-merkezli bir fen öğretimi yaklaşımı içine gömülü bir şekilde
incelenmiş ve belirli fen konuları kapsamında söylemsel hamleler olası bilişsel çıktılara bağlanmaya
çalışılmıştır. Çünkü tipik bir durum çalışmasında, bir olay, olgu ya da oluş üzerine inşa edilecek olan
bütüncül incelemeler, ayrışmış bağlamların kalın çizgilerle diğerlerinden farklılaştırılması ile
(müzakere edilen fen konularının içeriği, öğretimsel yaklaşım) gerçekleştirilir (Merriam, 1998).
Katılımcılar
32 (Kız = 19; Erkek = 13) beşinci sınıf öğrencisi ve bir fen öğretmeni bu araştırmanın katılımcılarıdır.
Uygulamaların gerçekleştirildiği okul, Türkiye’nin büyükşehirlerden birinin sosyo-ekonomik açıdan
düşük düzeyde olan bir semtinde bulunmaktadır. Okulda laboratuvar etkinlikleri için ayrılmış özel bir
alan olmadığından, tüm uygulamalar sınıf içinde gerçekleştirilmiştir. Öğretmenin bu okuldaki toplam
görev süresi beş yıldır. Öğretmen toplamda 12 yıllık fen öğretimi tecrübesine sahiptir. Öğretmen
Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde görev yapmış, öğretimsel spektrumunda çeşitli öğrenci grupları ile fen
öğretimi faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Ayrıca katılımcı öğretmen fen bilimleri alanında yüksek
lisans eğitimini tamamlamıştır.
Proje Bağlamı ve Araştırmacının Rolü
Öğretmen, araştırmacının da görev aldığı, fen öğretmenlerinin çağdaş sınıf uygulamalarına uyumunu
artırıcı uluslararası bir projeye (Chain Reaction: A Sustainable Approach to Inquiry Based Science
Education; https://cordis.europa.eu/project/rcn/109072/factsheet/en) dahil edilmiştir. Proje
ayrıntılarına şu internet adresinden ulaşılabilir
(https://cordis.europa.eu/project/rcn/109072/factsheet/en). Öğretmen projenin ev sahipliğini
gerçekleştiren üniversitede bir yıl boyunca süren ve altı kez derinlemesine tekrarlanan hizmet-içi
eğitim süreçlerine katılmıştır. Hizmet-içi eğitimlerin temel amacı öğretmenlerin Argümantasyon-
tabanlı Bilim Öğretimi (ATBÖ, ilerleyen kısımlarda açıklanacaktır) yaklaşımını benimsemesi ve bunu
sınıfında gelecek uygulamalarda etkin bir hazırlık ve uygulama aracı olarak kullanmasına katkıda
bulunmaktır. Araştırmacı, katılımcı tüm öğretmenlerle yakinen çalışmış, hepsini gözlemleme imkânı
bulmuş ve katılımcı öğretmenin araştırma-geliştirme süreçlerine katkıda bulunabilecek bir eş-
araştırmacı olabileceğine karar vermiştir. Araştırmacının projedeki temel rolü öğretmenlerin mesleki
gelişimlerine katkıda bulunan örnek öğretimsel süreçleri planlamak ve bu pedagojik tasarımları
öğretmenlerle birlikte hizmet içi eğitim süreçlerinde uygulamaktır. Ek olarak, araştırmacı
öğretmenlerle çeşitli hazırlık toplantıları gerçekleştirmiştir. Bu toplantılarda öğretmenlerle birlikte
gerçek sınıf ortamlarına uygun ATBÖ etkinlikleri tasarlanmıştır. Öğretmenler araştırmacı ile birlikte
oluşturdukları ATBÖ etkinliklerini sınıf içinde uygulamış, uygulamalarda araştırmacı onları izleme
fırsatı bulmuş, onlara çeşitli düzey ve türlerde profesyonel pedagojik desteği anlık olarak
sağlayabilmiştir. Katılımcı öğretmen, kendi sınıfında ATBÖ uygulamalarını gerçekleştirebileceği
yönünde ciddi bir motivasyon ve çaba göstermiştir. Bunun temel sebebi şudur: öğretmenler kendi
söylemsel hamlelerinin öğrenenlerin bilişsel çıktılarını değişen düzeylerde devindirebileceğini maddi
olarak gözlemlemiş ve daha üretken bilişsel katkıların yaratılmasının bilinçli bir şekilde sınıf içi rutin
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1002
pratiklerin analitik düzeyde değişmesine bağlı olduğu yönünde bir inanç geliştirebilmişlerdir.
Dolayısıyla, genelde tüm katılımcı öğretmenler, özelde ise bu araştırmaya katkıda bulunan öğretmen,
ATBÖ süreçlerini planlama, tasarlama ve uygulama safhalarını derinlemesine ele almış, bunların
pratikte bilişsel çıktılar adına daha avantajlı sonuçlar yaratması için kendi süreçlerini izleme,
değerlendirme, yargılama ve meşrulaştırma motivasyonuna ve çabasına sahip olabilmişlerdir.
Sınıf İçi Uygulamalar
Tüm uygulamalar ATBÖ yaklaşımına göre gerçekleştirilmiştir. ATBÖ, öğrenenlerin fen
uygulamalarında kendi argümanlarını bir araştırma-sorgulama sürecinde ve çerçevesinde, veri toplayıp,
analiz edip, yorumlayarak oluşturdukları, öğrenen-merkezli, yazma aktivitelerinin eşlik ettiği analitik
bir öğretimsel araçtır (Akkus, Gunelve Hand, 2007; Gunel, 2006). Bu çalışma kapsamında beş ATBÖ
uygulaması gerçekleştirilmiştir. Uygulamaların önemli bir kısmı öğretim programında yer alan konu
ve kazanım kapsamları göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Her bir ATBÖ uygulaması farklı bir
fen olgusuna temas etmektedir ve Tablo 1’de sunulmuştur. buBu bağlamda belirtilmesi gereken
önemli bir nokta şudur: ilk üç uygulamada araştırmacı ve öğretmen öğrenenlerin araştırmak üzere iyi
araştırma soruları yapılandıramadıklarını gözlemlemiş ve bilimsel süreç becerileri ile eşleşebilecek
olan “Doğru Soru Sorma & Oluşturma” ATBÖ uygulamasını gerçekleştirmişlerdir. Sonrasında madde
ve özellikleri teması farklı bir biçimde, modelleme de eklenerek, beşinci uygulama olarak ele
alınmıştır (Tablo 1). Dolayısıyla bu türde tematik bir içeriğe sahip olan ATBÖ etkinliği (“Doğru Soru
Sorma & Oluşturma”) ile öğretmenin yaptığı her bir hamlenin öğrenenlerin olası bilişsel katkılarına
etkisinin netleştirilmesi ve kristalize edilmesi amaçlanmıştır. Öğrenenlerin araştırılabilir soruları
oluşturabilmesi ve bunları deneysel süreçlerde ele alması beklendik bir şekilde onların daha derin
bilişsel katkılar sağlamasının yollarını açmış olabilir. Ancak öğretmenin bu süreçlere yönelik
oluşturacağı söylemsel yaklaşım ve bu süreci yerinde ve uygun bir şekilde sergilenen söylemsel
hamleler ile yürütüp, yönetebiliyor olması bu çalışmanın olası çıktıları açısından birincil derecede
öneme ve açıklama gücüne sahiptir.
Pilot uygulamalar ve katkısı: Söylemsel veri setinin elde edildiği esas uygulamalardan önce, öğretmen
ve araştırmacı çeşitli konularda (atomlar, moleküller, ısı, sıcaklık, canlılar, beslenme, kuvvet, hareket
vb.) ve sınıf düzeylerinde (5., 6. ve 7.) ATBÖ uygulamaları planlamış ve yürütmüşlerdir. Bunlar proje
planında da yer alan pedagojik “ısınma aktivitelerini” (warm-up activities) ya da “pilot çalışmaları”
nitelemektedir ve araştırma sürecine geçilmemiş olan bir zaman dilimini ifade eder. Araştırmacı en üst
düzeyde pedagojik desteği pilot çalışmalar süresince sağlamıştır. Esas sınıf içi uygulamalarda
araştırmacını rolü sadece video çekim işlemlerine yardımcı olmak ve teknik olarak öğretmenin
sorumluluklarını azaltmaktır. Dolayısıyla araştırmacı pilot uygulamalarda katılımcı-gözlemci, esas
uygulamalarda ise pasif bir gözlemci rolüne sahiptir. Pilot uygulamalardan elde edilen gözlemler, asıl
(seçilmiş, veri setini oluşturacak) uygulamalar (Tablo 1) için ciddi bir geri bildirim kaynağı ve
mekanizması oluşturmuştur. Esasında tüm uygulamalar bir okul yılı boyunca öğretmenle birlikte
sürdürülmüştür. Ancak, sadece yukarıda bahsi geçen beş uygulama söylem analizi süreçlerine dahil
edilmiştir. Çünkü bu uygulamalar en sorunsuz ve istenilen yönde gerçekleştirilebilen uygulamalardır;
yani araştırma sorularına cevap verebilecek türde sağlıklı verinin toplanabilmesine olanak sağlamıştır.
Bu uygulamalarda öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci arasındaki etkileşimler en üst düzeydedir,
dolayısıyla bu uygulamalardan elde edilen veri setleri söylem-biliş ilişkilerinin derinlemesine
incelenmesine izin vermiştir. Ayrıca bu uygulamalarda araştırmacıların öğretmene sınıf içi pedagojik
desteği diğer pilot uygulamalara göre en düşük düzeydedir.
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1003
Tablo 1.
ATBÖ Uygulamalarına Ait Genel Bilgiler
Uygulama
sırası
Uygulama
adı
Süre
(dk.) Kısa İçerik
1. Isı & sıcaklık 149 Öğrenenler ısı ve sıcaklık kavramını birbirinden ayırmaya
çalışmışlardır.
2. Madde &
Özellikleri 177
Maddenin ne olduğu, özellikleri, ayırt edici özellikleri vb.
tartışılmıştır.
3. Gölge Oluşumu 132 Işık kaynağı, engel, gölge, yansıma, kırılma olguları arasındaki
ilişkiler ele alınmıştır.
4. Doğru Soru Sorma
& Oluşturma 110
İyi soru sormanın ve iyi araştırma sorusu oluşturabilmenin deneysel
ve bilimsel süreçlere etkisi tartışılmıştır.
5. Maddenin Halleri &
Modelleme 174
Maddelerin bir formdan diğer bir forma geçerken yapısının nasıl
değiştiği hayal edilmiş ve cisimleştirilmiştir/modellenmiştir.
Bu çalışma bağlamında, ATBÖ uygulamaları temelde birbiri içine geçmiş üç aşamada
gerçekleştirilmiştir:
Başlangıç müzakereleri: Bu fazda öğretmen tartışmaları başlatmış, müzakerelerin odağını ve
kapsamını belirtmiş ve öğrenenlerin konu ile ilgili fikirlerini genişletmiştir. Bu fazdaki temel amaç,
öğretmenin sorularının bir çeldirme ya da meydan okuma amacı ile kullanılıp, öğrenenlere sahip
oldukları düşünsel sistemin bazı durumları (fen olguları) açıklama noktasında zayıf kaldığının
gösterilmesidir. Başka bir deyişle, öğretmen bu aşamada özellikli sorular yönelterek ve sorularını
öğrenenlerin sağladığı cevaplar üzerinden sürekli, yeniden kurgulayarak onların açıklamalarındaki
açıkları, çelişkili noktaları göstermeye çalışmıştır. Öğretmen böylelikle öğrencilere onların açıklama
sistemlerine alternatif olabilecek başka açıklama sistemlerinin de (bilimsel dil ve düşünce)
olabileceğini göstermeye çalışmıştır (Mortimer ve Scott, 2003; Soysal, 2018a). Öğretmen ayrıca bu
aşamada öğrencilere bilişsel ya da kavramsal çelişkilerini gösterirken, bunları elemine etmenin
yolunun da veri toplama, analiz etme ve yorumlama süreçlerinden geçebileceğini sürekli hatırlatmıştır.
Öğretmen ve araştırmacı ATBÖ uygulamalarına hazırlanırken üç tipte öğrenen çelişkileri kategorisinin
oluşabileceğine karar vermişlerdir ve bunlar hem pilot uygulamalar esnasında hem de diğer
araştırmaların varlığında doğrulanmıştır (Leach ve Scott, 2003; Mortimer ve Scott, 2003). Bunlar
kavramsal çelişkiler, epistemolojik çelişkiler ve ontolojik çelişkilerdir (Leach ve Scott, 2003;
Mortimer ve Scott, 2003) ve Tablo 2’de kısaca özetlenip, örneklendirilmiştir.
Tablo 2.
ATBÖ Uygulamalarında Ele Alınan Öğrenenlere Ait Bilişsel Çelişkilerin Sınıflandırılması
Çelişki türü Kısa açıklama Örnekler sorgulamalar
Kavramsal Kavramlar öğrenenlerin günlük yaşamlarında tecrübe ettiği
kavramlara içerik olarak benziyor mu?
Sıcaklığı fazla olan maddelerin ısısı da fazla olabilir mi? Neden
elimizi yalan bir mum elimizi yakmayan bir radyatör peteği gibi
sınıfı ısıtamaz?
Ontolojik
Şeyler var mı yoksa birer süreçten mi ibaret? Vücudumuzda genler
var mıdır, yoksa gen dediğimiz şey sadece biyokimyasal bir süreç
midir?
Isı nasıl bir şeydir? Maddeler ısı tutabilirler mi? Maddelerin ısısı var
mıdır? Maddelerin sıcaklığı var mıdır?
Epistemolojik Biz nasıl biliriz? Bilebilir miyiz? Ne kadar bilebiliriz? Ne bildiğimizi
ya da bilmediğimizi nereden biliriz?
Maddenin hal değişimini nasıl modelleyebiliriz? Bilim insanları
neden modeller üretirler? Modeller bir şeyi anlamamızı kolaylaştırır
mı zorlaştırır mı?
Deneysel süreçler: Bir önceki fazda öğrenenler müzakere döngüleri sonunda grup olarak cevabını
merak ettikleri, araştırılabilir (hakkında veri toplanabilir) bir araştırma sorusu yazmışlardır. Bu
aşamada ise, öğrenenler fen olguları ile ilgili kendi kavramsal, epistemolojik ve ontolojik çelişkilerine
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1004
reaksiyon vermek amacıyla veri toplama, analizler yapma ve yorumlama süreçlerine dahil angaje
olmuşlardır. Bu aşamadaki temel amaç öğrenenlerin orijinal bir araştırma yapması, geçerli ve güvenilir
bir veri seti oluşturarak buradan çıkarsamalar oluşturabilmesidir. Bu aşamada öğretmenin çeşitli rolleri
vardır. Bunlardan birisi öğrenen grupları ile birebir ilgilenerek, araştırma sorularının uygunluğunu
kontrol etmektir. Bazı öğrenci grupları orijinal araştırma sorusu oluşturmakta sorun yaşamışlardır. Ek
olarak, grupların araştırma sorularının içine benzer değişkenleri yerleştirdikleri görülmüştür. Tipik bir
ATBÖ uygulamasında çeşitlenen araştırma değişkenleri bir sonraki aşama için öğrenenler adına daha
derin öğrenme fırsatlarının oluşturulması açısından ciddi değer taşımaktadır (Cavagnetto ve Hand,
2012). Dolayısıyla öğretmen, aynı araştırma değişkenleri ile ilgilenen grupların farklı araştırma
değişkenlerini sorularına yerleştirmelerini ve deneysel süreçlerine dahil etmelerini sağlamak için grup
temelli destekler vermiştir. Böylelikle öğretmen öğrenenleri genellikle çok değişkenli akıl yürütme
süreçlerine yönlendirmiştir. Bununla birlikte, öğrenenler deneysel süreçleri nasıl kurgulayacakları
noktasında birtakım zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Örneğin, öğrenenler genellikle bir
değişkenle ilgili tek bir ölçüm yaparak, diğer değişkene geçme eğiliminde olmuşlardır. Özellikle bu
anlarda öğretmen gruplara sonuçlarının deneme sayısından dolayı inandırıcılığını yitirebileceğini
sıklıkla hatırlatmıştır. Böylelikle öğrenenler birden fazla ölçüm yapma, ölçümlerdeki saptırıcı
sonuçları elemine etme ya da ölçümlerinin aritmetik ortalamasını alma yoluna gitmişlerdir.
Tüm grup tartışmaları: Verilerini toplayıp, analiz eden ve yorumlayan öğrenenler delil temelli
iddialarını bu fazda diğer çalışma grupları ile paylaşmışlardır. Bu aşamadaki temel amaç bulguların
tüm sınıfla paylaşılması, sınıf üyelerinin diğerlerinin bulgularını ve yorumlamalarını değerlendirmesi,
eleştirmesi ya da düzeltmesidir. Bu süreçte benzer değişkenleri araştıran fakat farklı sonuçlara ulaşan
gruplar arka arkaya sunum yapmak üzere davet edilmiştir. Ya da daha fazla araştırma değişkenini ele
alan gruplar bulgularını en son sunmak üzere davet edilmişlerdir. Bu tüm grup müzakerelerinin
amacına ulaşması açısından büyük önem taşımaktadır. Öğrenenler benzer veri setlerini incelemelerine
rağmen farklı yorumlamalara ulaşmışlardır ve bu anlar en fazla öğrenme fırsatının yaratıldığı zamanlar
olarak kaydedilmiştir. Çünkü sonuçların ve yorumlamaların farklılaşması öğrenciler arasındaki
müzakerelerin derinliğini ve niteliğini artırmıştır. Öğrenenler araştırma sorularını, iddialarını ve
delillerini sunduklarında, öğretmen direkt ve kasıtlı olarak dinleyicileri sonuçları değerlendirmesi,
gerekiyorsa eleştirmesi, önerilerde bulunması, toplamda ise araştırmayı meşrulaştırması için
yönlendirmiştir. Genelde öğrenenler bu aşamada diğer grupların iddialarını değerlendirirken şu
noktalar öne çıkmıştır:
Araştırma sorularının uygunluğu ve anlaşılırlığı,
Veri toplama süreçlerinin geçerliği ve güvenirliği,
İddialar ve bunlar için üretilmiş deliller arasındaki uygunluk, vb.
Veri Toplama Süreçleri
Kamera kayıtları aracılığıyla öğrenenlerin cevapları (bilişsel katkılar) ve öğretmenin söylemsel
hamleleri kaydedilebilmiştir. Tüm video kayıtlarında araştırmacı sınıfta yer almıştır ve öğretmeni
teknik anlamda desteklemiştir. Sınıfta biri önde diğeri ise arkada olmak üzere iki kamera ile çekimler
gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı ise üçüncü bir kamera ile gerektiğinde öğrenci-öğrenci veya öğrenci-
öğretmen konuşmalarına odaklanmıştır. Kamera kayıtlarının kalitesi eş zamanlı seslerin birbirinden
ayırt edilmesine izin verecek şekildedir. Öğrenenler pilot çalışmalarda kamera kaydı süreçlerine
alıştığından herhangi bir izleme etkisi (Hawthorne effect) ile oluşabilecek olumsuz bir davranış
gözlemlenmemiştir. Öğrenenlerin aileleri ve öğretmen video-temelli veri toplama süreçleri öncesinde
bilgilendirilmiş ve her öğrenci adına onam formları aileleri tarafından imzalanmıştır.
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1005
Söylemsel Veri Analizi
Video kaydı formatında toplanan veriler aslı korunarak, deşifre edilmiştir. Deşifre edilen konuşmalar,
sosyo-kültürel söylem analizinin bir kolu olan sistematik gözlem (Mercer, 2004; 2010) aracılığıyla
analiz edilmiştir. Sistematik gözlem, bu çalışmada iki aşamada ilerletilmiştir: kodlama ve sayma. Her
bir öğretmen hamlesi ve bunlara karşılık gelen öğrenen cevapları analitik bir biçimde kodlanmıştır.
Öğretmenin söylemsel hamleleri, bunların türleri (söylemsel işlevleri) açısından kodlanmıştır.
Öğrenen cevapları ise cevapların hangi bilişsel düzeyde (akıl yürütme kalitesi düzeyleri bağlamında
ilerleyen kısımlarda belirtilmiştir) olduğunu ve bunun öğretmen sorularının söylemsel işlevlerine nasıl
bağlı olabileceğini göstermek amacıyla kodlanmıştır. Sonrasında, analitik bir biçimde kodlanan
öğretmen söylemsel hamleleri ve öğrenenlerin bilişsel katkıları kategorilere yerleştirilmiştir. Bu
kodlama işlemi her bir ATBÖ uygulaması için gerçekleştirilmiştir. Nitel kodlamalar tamamlandığında,
her bir ATBÖ uygulaması için öğretmenin söylemsel hamlelerinin ve öğrenenlerin bilişsel katkılarının
nicelikleri belirlenmiştir. Frekanslar ATBÖ uygulamaları arasında sürekli karşılaştırılarak söylem-biliş
arasındaki ilişkiler kestirilmeye çalışılmıştır. Kodlamaların gerçekleştirilebilmesi için iki farklı katalog
kullanılmıştır: (i) Söylemsel Hamleler Kodlama Kataloğu, (ii) Akıl Yürütme Kalitesi Kodlama
Kataloğu.
Söylemsel Hamleler Kodlama Kataloğu (SHKK): SHKK öğretmenin öğretimsel hamlelerinin türlerini
ya da söylemsel işlevlerini karakterize edebilecek 10 kategori, 34 alt-kategori ve 200’den fazla analitik
koddan oluşmaktadır. SHKK ile bir öğretmenin sınıfında gerçekleşecek ve öğretmen hamlesi olarak
belirlenecek cümleler geniş bir çeşitlilikte analiz edebilir. SHKK hem veri-temelli hem de teori-temelli
bir şekilde (Mercer, 2010) oluşturulmuştur. Başka bir deyişle, SHKK geliştirilirken hem öğretmen
hamleleri ile ilgili alan yazın göz önünde bulundurulmuş hem de nitel analizlerden elde edilen orijinal
analitik kodlar a priori (Mercer, 2010) şeklinde oluşturulan esnek ve değişken kod kataloğuna
eklenmiştir.
Akıl Yürütme Kalitesi Kodlama Kataloğu (AYKKK): Educational Assessment Journal’ın (Eğitimsel
Değerlendirme Dergisi) özel bir sayısında (2010 yılı), Brown ve meslektaşları (Brown vd., 2010a,
2010b; Furtak vd., 2010; Hardy vd., 2010) bir dizi araştırmanın sonuçlarını paylaşıp, AYKKK’yi
araştırmacılara sunmuşlardır. Bu çalışmada bu araştırma ekibinin oluşturduğu değerlendirme rubriği
kullanılacaktır. Bu çalışmalar dizisinde üretilen AYKKK argümantasyon, araştırma-sorgulama ve
delil-temelli akıl yürütme olgularını birbirine bağlamakta ve akıl yürütme olgusunu bu çalışmadaki
gibi formülize ([veri] + [akıl yürütme] = [delil]) etmektedir. Tablo 4’te de görüldüğü üzere AYKKK
akıl yürütme kalitesini hiyerarşik olarak dört aşamada betimlemektedir. Bu çalışma bağlamında,
AYKKK’da yer alan dört hiyerarşik kategori üçlü başka bir hiyerarşik kategoriye indirgenmiştir. Bu
dönüşümün temel sebebi söylemsel hamleler adına kodlama-sayma ile oluşturulan örüntüleri,
AYKKK’dan elde edilen bilişsel katkı örüntüleri ile daha kolay eşleştirebilmektir. Bu amaçla her bir
“desteklenmemiş” öğrenen katkısı “düşük düzey”, her bir “olgusal” öğrenen katkısı “orta düzey” ve
her bir ilişkisel ve kural-temelli öğrenen katkısı ise “yüksek düzey” akıl yürütme olarak yeniden
kategorize edilmiştir.
Düşük düzey bilişsel katkı: “Desteklenmemiş” akıl yürütme öğrenenlerin söylemlerinde herhangi bir
akıl yürütme izine rastlanılmadığını ifade etmektedir. Bu düzeyde bir akıl yürütme desteksiz ya da
gerekçesiz öğrenen iddialarını içerir (bknz. Tablo 4).
Orta düzey bilişsel katkı: İkinci düzeyde olgusal akıl yürütme yer almaktadır. Bu çalışma bağlamında
olgu “bize görünen şey” olarak ele alınmıştır. Başka bir deyişle olgu bu çalışma bağlamında hakkında
gözlem ve ölçüm yapılabilendir. İkinci düzeyde öğrenenler iddiaları için birtakım ön gözlemlerden,
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1006
tecrübelerden ya da deneysel ölçümlerden bahsedebilirler, ancak elde var olan verinin ya da veri
setinin neden iddialarını desteklediği yönünde bir akıl yürütme yapmazlar (bknz. Tablo 4).
(“Annem bana evde paşa çayı yapmıştı, sıcak çaya biraz soğuk su katmıştı. İşte ondan sıcak çay ılık
oldu.”). İlişkisel akıl yürütme basamağında öğrenenler veri ya da veri setleri üzerinden çeşitli akıl
yürütmeler yapıp, delil-temelli bir biçimde iddialarını sunmaktadırlar ve sınıf söylemine daha üst
düzeyde bir bilişsel katkı sağlayabilmektedirler. Başka bir deyişle, öğrenenler ilişkisel akıl yürütme
yaptıklarında iddiaları ile verileri arasındaki koordinasyonu sağlayıp, gerekçelerini
türetebilmektedirler (“Kalın bir mont giydiğimde üşümüyorum. Mont aslında benim ısımı artırmıyor,
çünkü bizim ısımız sabit. Sadece dışarısı ile vücudum arasında bir izolasyon malzemesi gibi görev
yapıyor.”). Ayrıca, delil-temelli akıl yürütme düzeyinde, öğrenenler iddialarını destekleyen ya da
iddialarını çürüten verileri de birbirinden ayırt etmek için bir bilişsel efor harcarlar. En üst düzeyde
öğrenenler tümevarımcı ya da tümdengelimci akıl yürütmeler yapıp, çeşitli genellemelere ulaşırlar
(“Biz deneyimizde sıcaklıkları farklı sıvıları karıştırdık. Bununla birlikte kütleleri ve sıcaklıkları farklı
sıvıları da karıştırdık. Ayrıca cinsleri, kütleleri ve sıcaklıkları farklı sıvıları da karıştırdık. Isı hep
daha sıcak olandan soğuk olana doğru aktı. Son ölçümlerimiz hep sıcaklığı fazla olandan düşük,
sıcaklığı az olandan ise yüksek bir dereceyi gösterdi.”). Ayrıca bu aşamada bilimsel yasaları ya da
genellemeleri de kullanarak iddialarını destekleyebilirler. Ciddi bir veri yığını ile uğraşan öğrenenler
verilerden elde edilen genellemeleri diğer bilimsel ilke, yasa, teorilerle destekleyip, bilimsel olarak
açıklama yoluna gidebilirler.
Tablo 3.
Söylemsel Hamleler Kodlama Kataloğu (SHKK)
Üst kategoriler Alt kategoriler Örnek cümleler
Bilgi sağlayıcı &
değerlendirici
(BSD)
Rasyonel bilgi parçacıkları
sunma “Gazlar neden havada dağılır, çünkü onları bir arada tutan şeyler zayıftır.”
Yumuşak değerlendirme “Belki senin dediğin gibi olmayabilir. Başka türlü düşünmeye çalış.”
Değerlendirme-
bilgilendirme “Sana katılıyorum ama suyun ilk sıcaklığını da hesaba katmalıydınız.”
Direkt değerlendirme “Evet, saydam olmayan cisimler gölge oluşturur.”
Reddetme “Sıvıları ısıtırsak ille de kaynama olmaz, sadece buharlaşma da olabilir.”
Boşluğu doldurmaya yönlendirme
“Sıcaklık maddenin kütlesine bağlı değildir. Ama ısı _______?”
Gözle-Karşılaştır-
Tahmin et (GKT)
Basit karşılaştırma
yapmaya yönlendirme “Taş bir madde midir”
Basit tahmin yapmaya
yönlendirme “Sizce bu iki kaptaki suların ısı alışverişi ne zamana kadar devam edebilir?”
Basit gözlem yapmaya yönlendirme
“Bakın, gölgenin boyu ne kadar?”
İletişimsel (İLE)
Derinleştirmesini isteme “Peki, sence gölgenin boyu engelin büyüklüğüne nasıl bağlıdır”
Açıklaştırma/netleştirme isteme
“ışık doğrusal yayılır dedin de doğrusal ne demek?”
Yeniden yapılandırma “Yani opak maddelerle saydam olmayan maddelerin aynı şey olduğunu mu
demek istedin?” Somutlaştırma “Mesela, annenizin çamaşırları nasıl kuruttuğunu düşünün.”
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1007
Tablo 3. (devam)
İzleme (İZL)
Meta-söylem geliştirme (süreçler üzerine konuşma,
düşünme üzerine düşünme)
“Neden deney yaparken birden fazla gözlem yaptınız ve ortalamasını aldınız,
arkadaşlarını bunun sebebini açıklar mısın?”
Odaklama “Bakın Fırat ne diyor? Eğer onun dediği gibi yaparsak diyor sadece gölgenin büyüyüp, küçüldüğünü görebiliriz diyor.
İzleme (tip-1: anlık) “Tamam, onu biz de kabul ettik, ama durumu şu an çözmüyor. Demek ki
farklı bir yol düşünmemiz lazım.”
İzleme (tip-2: ileriye
dönük) “Biraz bekleyelim, onu az sonra konuşacağız.”
İzleme (tip-3: geriye dönük)
“Buharlaşmanın hızına yüzey genişliği ekler demiştik az önce.”
Özetleme (sınıflandırma) “Demek ki engeller nasıl olabilirmiş: saydam, yarı saydam, saydam
olmayan.”
Seçme-eleme “Şimdi Fırat’ın dediği üzerinden gidelim, evet, şekerin çözünmesini suyun
sıcaklığı artırır demişti Fırat.
İddia/fikir değişimini sorgulama
“Şimdi mesele daha net m arkadaşlar, anladık mı şimdi?”
Değerlendir-
Yargıla-Eleştir
(DYE)
Değerlendirmeye
yönlendirme (öğrenci söylemi)
“bakınBakın arkadaşınız dedi ki biz bir konuyu tartışırken daha iyi sorular
çıkabilir dedi. Böyle bir şey olabilir mi? Bir yorum yapın bakalım?
Değerlendirmeye yönlendirme (durum
temelli)
“Şimdi ben sıcak su ile soğuk suyu karıştırdım. Sıcak sudan soğuk suya bir ısı
akacak değil mi? Yani öteki türlü olabilir mi?
Değerlendirmeye
yönlendirme (öğretmen söylemi)
“Bana göre arkadaşlarınız verilerinin bize tam olarak söylediğini değil, sadece
verilerini sunuyorlar. Haklı mıyım?”
Çeldirme (ÇEL)
Çeldirme (şeytanın avukatı
rolünü oynama)
“Şimdi tuzu koyduk içine bu beherin ama tuz nerede? Yani size katılmakta
zorluk çekiyorum. Siz burada iki farklı madde olduğunu söylüyorsunuz, ama sudan başka bir şey? Su iyi bir sihirbaz galiba, nereye gitti şimdi az önce
elimde olan tuzlar?
Öğrencinin bir diğer
öğrenciyi çeldirmesini
ödüllendirme
“Aynen! Bence de senin dediğin gibi bu ölçümde bir hata var gibi. Çünkü,
bakın arkadaşınızın dediği gibi hem ışık kaynağının hem de engelin uzaklığını
aynı anda değiştirmişler.” İzleme ile çeldirme “Ama az önce sen ısı ve sıcaklık aynı şeyler demiştin, şimdi farklı diyorsun!”
Delillendirme
(DEL)
Delil kullanımını
pekiştirme “Bakın arkadaşlarınız deneylerinde gördükleri zerinden konuşuyor.”
Delil temelli akıl
yürütmeye zorlama
“E o zaman kanıtlayın siz de fikrinizi arkadaşlarınızın size katılmasını
istiyorsanız!”
Metin içi delile atıf yaptırma
“Sayfa 171’deki resme bir bakalım. Bakın buhar bembeyaz. Ama kış ayı ve buharlaşma var.”
Bağlantılı düşünmeye
zorlama “Tamam ama bu dediğinin gölge boyunun değişmesi ile alakası nedir?”
İsimlendirme (İSİ) Etiketleme yaptırma “O zaman beherin ağzının büyümesini ya da küçülmesine ne diyelim?
Buharlaşma yüzeyi gibi bir şey diyelim mi?”
Çıkarımda
bulunma (ÇIK)
Sonuç çıkarımına yönlendirme
“O zaman maddenin hal değiştirmesi için gereken şeyler nelermiş?”
Karşılıklı saygıyı
sağlama (KSS)
Tartışmanın devamlılığını
sağlama
“Bana değil arkadaşlarına dönerek konuşsan daha iyi olacak.”
Yüksek düzey bilişsel katkılar: İlişkisel akıl yürütme basamağında öğrenenler veri ya da veri setleri
üzerinden çeşitli akıl yürütmeler yapıp, delil-temelli bir biçimde iddialarını sunmaktadırlar ve sınıf
söylemine daha üst düzeyde bir bilişsel katkı sağlayabilmektedirler. Başka bir deyişle, öğrenenler
ilişkisel akıl yürütme yaptıklarında iddiaları ile verileri arasındaki koordinasyonu sağlayıp,
gerekçelerini türetebilmektedirler. Ayrıca, delil-temelli akıl yürütme düzeyinde, öğrenenler iddialarını
destekleyen ya da iddialarını çürüten verileri de birbirinden ayırt etmek için bir bilişsel efor harcarlar.
En üst düzeyde öğrenenler tümevarımcı ya da tümdengelimci akıl yürütmeler yapıp, çeşitli
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1008
genellemelere ulaşırlar. Ayrıca bu aşamada bilimsel yasaları ya da genellemeleri de kullanarak
iddialarını destekleyebilirler. Ciddi bir veri yığını ile uğraşan öğrenenler verilerden elde edilen
genellemeleri diğer bilimsel ilke, yasa, teorilerle destekleyip, bilimsel olarak açıklama yoluna
gidebilirler (bknz. Tablo 4).
Bu çalışma bağlamında, AYYKK’da yer alan dört hiyerarşik kategori üçlü başka bir hiyerarşik
kategoriye indirgenmiştir. Bu dönüşümün temel sebebi söylemsel hamleler adına kodlama-sayma ile
oluşturulan örüntüleri AYYKK’dan elde edilen bilişsel katkı örüntüleri ile daha kolay
eşleştirebilmektir. Bu amaçla her bir “desteklenmemiş” öğrenen katkısı “düşük düzey”, her bir
“olgusal” öğrenen katkısı “orta düzey” ve her bir ilişkisel ve kural-temelli öğrenen katkısı ise “yüksek
düzey” akıl yürütme olarak yeniden kategorize edilmiştir.
Tablo 4.
Öğrenenlerin Bilişsel Katkılar Olarak Akıl Yürütme Düzeyleri
Akıl yürütme
kalitesi
EtiketKod etiketi Bilişsel
katkı
düzeyi
Tanımlama Örnek kodlama
Desteklenmemiş Akıl yürütme yok Düşük Akıl yürütme yok,
totolojik akıl yürütme,
üretken olmayan akıl
yürütme.
“Sana katılmıyorum, çünkü yanlış
düşünüyorsun.”
Olgusal Veri-temelli akıl
yürütme
Orta Veri iddiaya
bitiştirilmiş. Örneğin
öğrenen iddiasını basit
bir gözlemsel veriye
dayandırarak
desteklemeye çalışıyor.
“Annem bana evde paşa çayı yapmıştı, sıcak
çaya biraz soğuk su katmıştı. İşte ondan sıcak
çay ılık oldu.”
İlişkisel Delil-temelli akıl
yürütme
Yüksek Veri analizi ve
yorumlaması var, delil
üretilmiş ya da
türetilmiş.
“Kalın bir mont giydiğimde üşümüyorum.
Mont aslında benim ısımı artırmıyor, çünkü
bizim ısımız sabit. Sadece dışarısı ile
vücudum arasında bir izolasyon malzemesi
gibi görev yapıyor.”
Kural-temelli
(norm-temelli)
Tümevarımsal,
tümdengelimsel,
bilimsel norm-
temelli
Yüksek Parçadan bütüne akıl
yürütme, bütünden
parçaya akıl yürütme,
bilimsel genellemeleri
kullanarak iddiasını
destekleme.
“Biz deneyimizde sıcaklıkları farklı sıvıları
karıştırdık. Bununla birlikte kütleleri ve
sıcaklıkları farklı sıvıları da karıştırdık.
Ayrıca cinsleri, kütleleri ve sıcaklıkları farklı
sıvıları da karıştırdık. Isı hep daha sıcak
olandan soğuk olana doğru aktı. Son
ölçümlerimiz hep sıcaklığı fazla olandan
düşük, sıcaklığı az olandan yüksek bir
dereceyi gösterdi.”
Çalışmanın Geçerliği ve Güvenirliği
Bu çalışmanın geçerlik ve güvenirlik koşullarının sağlanması için çeşitli metodolojik önlemler
alınmıştır. Öncelikle kodlama kataloglarının belirlenmesi noktasında dış denetçilerin görüşlerine
başvurulmuş ve tüm kodlama süreçleri dış pedagojik söylem analistleri tarafından yakından
incelenmiştir. Ötesinde kodlama süreçleri üç farklı ve söylem analizinde uzman araştırmacı tarafından
yürütülmüştür. Çok fazla koda ya da söylemsel hamle göstergesine sahip olan SHKK için güvenirliğin
artırılması noktasında özellikli bir yöntem izlenmiştir. SHKK ile kodlanan her bir hamle hem
uygulama içinde hem de uygulamalar arasında birbiri ile sürekli karşılaştırılmış, iç ve dış tutarlılık
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1009
ölçütleri karşılanmaya çalışılmıştır. Bu süreç şöyle ilerletilmiştir: bir uygulamanın analizleri esnasında,
“X” hamlesi deşifre metni içindeki hem diğer tüm “X” hamleleri ile (iç tutarlılık) hem de diğer
uygulamaların deşifre metinlerinde tespit edilen “X” hamleleri ile sürekli karşılaştırılmıştır (dış
tutarlılık). Dolayısıyla sadece mekanik bir kodlama değil (örn.; kod kataloğundan gösterge kod seçip,
öğretmen hamlesini etiketlemek), her bir söylemsel hamlenin pedagojik anlamını da ele alan bir
kodlama gerçekleştirilmiştir. Bu yöntem ile başlangıçta %79 olan kodlayıcılar arası tutarlılık, sürekli
devam ettirilen müzakereler aracılığıyla ve hem mekanik hem de pedagojik anlamı içeren kodlama
süreçleri de işe koşularak %92 düzeyine kadar çıkarılmıştır. Aynı süreçler AYKKK içinde işletilmiş
ve kodlayıcılar arasında tutarlılık oranları %86 düzeyinden %98 düzeyine kadar çıkarabilmiştir.
Bulgular ve Yorumlar
Belirtildiği üzere bu çalışma temelde iki amaca hizmet etmektedir: öğretmenin ATBÖ
uygulamalarında sergilediği söylemsel hamlelerin türevlerinin ya da işlevlerinin belirlenmesi ve
söylemsel hamlelerin değişen işlevleri ve sıklıklarına göre öğrenenlerin akıl yürütme kaliteleri
bağlamında bilişsel çıktılarının tespit edilmesidir. Bu kısımda öncelikle söylemsel hamlelerin türleri
analitik ve oransal olarak sunulacak, sonrasında söylem-biliş ilişkileri ATBÖ uygulamaları arasında
karşılaştırmalı olarak yorumlanacaktır.
Tablo 5’te görüldüğü üzere, öğretmenin sınıf içindeki diyalogları başlatmak, sürdürmek ve
sonlandırmak için ciddi bir çeşitlilikte söylemsel hamleleri kullandığı söylenebilir. Söylemsel
hamlelerin işlevleri 10 kategori altında toplanmıştır (Table 3 ve Tablo 5). Öğretmen hem daha
monolojik yönelimli hem de daha diyalojik yönelimli hamleleri kullanma eğilimde olmuştur. Örneğin
BSD (Tablo 3, Tablo 5) hamleleri daha monolojik bir yöneyleme sahiptir. DYE hamleleri (Tablo 3,
Tablo 5) ise öğrenenlerin değerlendirmelerini, eleştirilerini ve meşrulaştırmalarını teşvik ettiğinden
daha diyalojik hamleler sınıfında yer almaktadır.
Bilgi sağlayıcı ve değerlendirici söylemsel hamleler (BSD): Bu tipte söylemsel hamleler sınıf
söyleminin çoğunluğunu kapsadığında öğrenenlerin bilişsel çıktıları için ciddi derecede kısıtlayıcı
olabilir. Öğretmen bu hamleleri öğrenenlerin cevaplarını değerlendirmek ya da onlara konu ile bilgi
aktarabilmek için kullanmıştır. Öğretmenin BSD hamleleri ile yaptığı değerlendirmenin referans
noktası ya da kriteri genelde bilimsel görüşler olmuştur. Başka bir deyişle, öğretmen öğrenenlerden
gelen bir cevabı değerlendirirken ölçütü bilimsel bilgi olarak belirlemiştir. Tablo 3’te görüldüğü üzere
öğretmen BSD hamlelerini farklı amaçlarla (alt kategoriler) kullanmıştır. Örneğin Diyalog-1’de ışığın
doğası tartışılırken, öğrenenlerden biri Konuşma Satırı-12’de (KS-12) ışının ne olduğunu açıklamaya
çalışmış, KS-13’te öğretmen cevapla ilgili daha çok nötr bir yönelim izlemiş ve cevabı kabul etmiş,
yumuşak bir şekilde değerlendirmiştir. Tablo 5’te yer alan ortalama oranlar gözetildiğinde, öğretmenin
bu tipte söylemsel hamleleri sıklıkla kullandığı görülmüştür (Xortalama = %11,1). Başka bir deyişle,
ortalama olarak öğretmenin 10 hamlesinden biri öğrenen cevaplarını değerlendirmek, reddetmek, ya
da onlara bilgi sağlamak üzere sergilenmiştir. Ancak Tablo 5’teki oranlar değerlendirildiğinde
özellikle Isı & Sıcaklık (Xortalama = %9,8) ve Madde & Özellikleri (Xortalama = %18) uygulamalarında
BSD hamlelerinin diğer uygulamalara göre daha yüksek oranlarla öğretmence sergilendiği
görülmüştür. Bu durum bahsi geçen iki uygulamada öğrenenlerin bilişsel katkılarının kısıtlanabileceği
anlamına gelebilir. Ancak, görüldüğü üzere, söylemsel hamleler kombinasyonlu bir şekilde
sergilenmiştir, dolayısıyla, bu çalışma bağlamında da geçerli olduğu gibi, söylem-biliş ilişkileri birden
fazla hamle gözetilerek daha keskin bir şekilde tahmin edilebilir.
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1010
Tablo 5.
Söylemsel Hamlelerin ATBÖ Uygulamalarındaki Çeşitliliği ve Oranları
Uygulamalar* BSD GKT İLE İZL DYE ÇEL DEL İSİ ÇIK KSS KD
Isı & sıcaklık
9,8 23,8 26,8 13,7 5,5 4,9 7,9 0 4,1 3,5 0
Madde & Özellikleri 18 15,3 23,9 13,9 6,6 4,3 4,9 1,4 9,9 1,8 0
Gölge Oluşumu
3,8 12,4 39,3 9,8 10 5,5 4,1 0 5,6 7,1 2,4
Doğru Soru Sorma &
Oluşturma 6,9 10 31,9 18,5 16,9 6,9 2,8 1,5 3,1 1,5 0
Maddenin Halleri &
Modelleme 7,1 13,3 21,9 10,7 16,7 16,5 4,1 1,4 2 2 4,3
Ortalamalar
11,1 15 27,8 13,4 11,1 7,8 4,9 0,9 4,9 3,4 1,5
*BSD: Bilgi sağlayıcı & değerlendirici; GKT: Gözle-Karşılaştır-Tahmin et; İLE: İletişimsel; İZL: İzleme; DYE:
Değerlendir-Yargıla-Eleştir; ÇEL: Çeldirme; DEL: Delillendirme; İSİ: İsimlendirme; ÇIK: Çıkarımda bulunma; KSS:
Karşılıklı saygıyı sağlama; KD: Kodlama dışı
Diyalog-1: Gölge Oluşumu ATBÖ uygulaması
1. Öğrenci: Işık yayılan bir şeydir Hocam. 3. Öğretmen: Işık nasıl yayılır mesela? (iletişimsel>derinleştirmesini isteme) 4. Öğrenci: Doğrusal, her yöne. 5. Öğretmen: Doğrusal demek ne demek? (iletişimsel>açıklaştırma isteme) 6. Öğrenci: Düz bir çizgi gibi yani. Düzenli. Hocam, düz bir şekilde yayılır. 7. Öğretmen: Mesela, ışık kaynaklarına verdiğiniz örneklerden düşünerek söyleyebilirsiniz.
(iletişimsel>somutlaştırma) 8. Öğrenci: Hocam, doğrusal bir şekilde yayılır ve ışık ışınıdır. 9. Öğretmen: Işık ışını nedir ki? (iletişimsel>açıklaştırma isteme) 10. Öğrenci: Düz bir çizgi, mesela el fenerinden çıkan ışıklar düz bir şekilde yayılır. İçinde bir sürü
ışınlar vardır, bu da doğrusal bir şekilde yayılır.
11. Öğretmen: İçinde bir sürü ışın var… Tek bir ışın yok mudur? (iletişimsel>derinleştirmesini isteme)
12. Öğrenci: Hayır, bir sürü ışın vardır. 13. Öğrenci: Işın demek, yani bir tarafı kapalı olan diğer tarafı uzayıp giden demektir. 14. Öğretmen: Uzayıp giden, doğru şeklinde dümdüz giden. (bilgi sağlayıcı ve
değerlendirici>yumuşak değerlendirme) 15. Öğretmen: Dümdüz dediniz, doğrusal dediniz, her yöne dediniz… // Bunlar sizce neyi tarif
ediyor? (izleme>özetleme // çıkarımda bulunmaya yönlendirme)
16. Öğrenci: Işığın yayılmasından bahsediyor. 17. Öğretmen: Peki, ışık her zaman yayılabilir mi? (basit tahmin yapmaya yönlendirme) 18. Öğrenci: Hayır. 19. Öğretmen: Işığın önüne bir engel çıkarsa ne olur? // Diyelim ki ben ışığın, lambanın önüne
geçtim ya da mumun önüne bir şey koydum? (basit tahmin yapmaya yönlendirme //
iletişimsel>somutlaştırma) 20. Öğrenci: Gölge olur hocam.
Gözle-karşılaştır-tahmin et ile ilgili söylemsel hamleler (GKT): Öğretmen bu tipte söylemsel hamleleri
-
Cilt 7 / Sayı 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1011
kullanarak öğrenenleri basit düzeylerde gözlemler yapmaya ya da gözlemsel tecrübelerini sunmaya,
cisimleri, nesneleri, fikirleri, durumları, iddiaları vb. karşılaştırmaya ya da sınıf söylemine konu olan
bir olay hakkında tahmin yapmaya yönlendirmiştir. Diyalog-1’de öğrenenler ve öğretmen ışığın
yayılması ile ilgili durumu müzakere ederken, KS-16’da öğretmen öğrenenlerin ışığın her zaman
yayılmak için bir alan bulup bulamayacağı ile ilgili tahminde bulunmasını istemektedir. Aynı durum
KS-17’de yer alan öğretmen söyleminin birinci cümlesi için de geçerlidir (“Işığın önüne bir engel
çıkarsa ne olur?”). GKT hamleleri de öğretmen tarafından ciddi bir sıklıkla kullanılmıştır ve tüm
uygulamalar adına ifade edildiğinde öğretmenin her 100 hamlesinden 15’i GKT hamleleri olarak
kodlanmıştır (Tablo 5). Ayrıca GKT hamlelerinin özellikle Isı & Sıcaklık uygulamasında ciddi
derecede öğretmen tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir (Xortalama = %23,8). Beceri-merkezli sınıf içi
bir araştırma-sorgulama yaklaşımının işletildiği söylemsel süreçlerde öğrenenleri gözlem yapmaya ya
da gözlemsel tecrübelerini paylaşmaya yönlendirmek, onların basit tahminler ve karşılaştırmalar
yapmasını sağlamak, öğretimsel açıdan beklendik bir durumdur, dolayısıyla bu hamlenin diğer
hamlelere göre önemli bir sıklıkla (%15) öğretmence sergilendiği tespit edilmiştir. GKT hamleleri
öğrenenlerde bir bilişsel talep oluşturmuş ve onların akıl yürütme kalitelerini etkilemiş olabilir, ancak,
bunun düşük düzeylerde olması beklenebilir. Çünkü öğrenenler öğretmenin GKT hamlelerine
reaksiyon verirken daha çok gözlemlerini, tahminlerini ve karşılaştırmalarını sunmuş, çoğunlukla
olgusal temelli ya da veri temelli bir akıl yürütme yapmış olabilirler. Dolayısıyla, GKT hamlelerinin
herhangi bir ATBÖ uygulamasında ciddi derecede artması öğrenenlerin üst düzey akıl yürütmeler
yapacağı anlamına gelmeyebilir.
Çıkarımda bulunma hamlesi (ÇIK): Bu söylemsel hamle öğretmenin öğrenenleri bir sonuca vardırma
ya da çıkarımda bulunmaya yönlendirmesi şeklinde sergilenmiştir. Genellikle öğretmen öğrenenlerden
birçok cevabı topladıktan; bir cevaplar havuzu oluşturduktan sonra, tüm bu analitik bilgi
parçacıklarının ya da iddialarının neye işaret ettiğini, tüm bunlardan ne sonuç çıkarılabileceğini ÇIK
hamlesi ile talep etmiştir. Tablo 5’te görüldüğü üzere ÇIK hamlesi öğretmen tarafından, Madde &
Özellikleri uygulaması hariç (X = %9,9), fazlaca kullanılan bir hamle olarak gözlemlenmemiştir
(Xortalama = 4,9%). Çünkü öğretmen bu hamleyi öğrenenlerden konu ile ilgili cevapları toplayıp, bir
cevaplar yığını oluşturduktan sonra kullanma eğiliminde olmuştur.
İletişimsel hamleler (İLE): Bu çalışmada öne çıkan ve önem arz eden öğretmen hamlelerinden biri İLE
hamleleridir. Bu kategori altında yer alan hamlelerle öğretmen, öğrenenlerden gelen cevapların
derinleştirilmesini, netleştirilmesini, açık hale getirilmesini istemiş, bu amaçla onların cevaplarını ya
yeniden formüle etme yoluna gitmiş ya da üzerine düşünülen fen olgularının somutlaştırılmasını
sağlamıştır (Tablo 3). Toplamda ise öğretmen İLE hamleleri ile öğrenenlerle sağlıklı ve verimli bir
iletişim kurmayı amaçlamıştır. Tablo 5’te de görüldüğü üzere öğretmenin neredeyse üç hamlesinden
biri (Xortalama = %27,8) İLE altında yer alan hamlelerle gerçekleştirilmiştir. Başka bir deyişle, öğretmen
öncelikle, söylemsel bir amaç olarak, öğrenenleri anlamaya çalışmış ve onların da birbirlerini anlaması
için fırsatlar oluşturmuştur. Örneğin, Diyalog-1, KS-1’de öğrenen ışığı yayılan bir şey olarak
tanımlamaya çalışıyor, öğretmen ise hemen sonrasında (KS-2) “yayılma” olgusunun nasıl bir şey
olduğunu, cevabı sağlayan öğrenene yönelterek bir sondalama/derinleştirme yapıyor. Esasında,
öğretmen İLE hamleleri ile öğrenenlerin art alan akıl yürütmesini ortaya çıkarmaya (ör.; Diyalog-1;
KS-4, KS-8, KS-10) ya da net olmayan öğrenen ifadelerini netleştirmeye ve sınıfın ortak söylemi
haline getirmeye çalışmıştır. İLE hamleleri ile öğretmen, öğrenen ifadelerini, iddialarını, düşüncelerini
netleştirdiğinde ya da bunların içine gizil olarak gömülmüş anlamların dışavurumunu sağladığında,
tüm öğrenen fikirleri sınıfın ortak malı (söylemi) haline gelmiştir ve öğrenenler birlikte düşünmeye
başlamışlardır. İLE hamlelerinin öğretmen tarafından sıklıkla sergilenmesi bu türdeki hamlelerin
öğrenenlerin akıl yürütme düzeyleri olarak bilişsel katkılarının önünü açabileceği fikrini uyandırabilir.
-
Volume 7 / Issue 3, 2019 Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
1012
Ancak öğretmenin ciddi bir çeşitlilikte söylemsel hamleleri sergilemiş olması diğer hamlelerin de göz
önünde bulundurulması gereğini işaret etmektedir.
İzleme hamleleri (İZL): Öğretmen yukarıdaki hamlelere ek olarak İZL hamlelerini de sergilemiştir.
İZL hamlelerinin temel amacı öğrenenlerin öğretimsel anlara bilişsel olarak bağlılığının başlatılıp,
devam ettirilmesidir. Başka bir deyişle, İZL hamleleri ile öğretmen öğrenenlerin derste gerçekleşen
müzakerelere karşı ilgisini sürdürmek ya da bilişsel bağlılığını sürekli tutmak istemiştir. Bu bağlamda
İZL hamleleri ile öğretmen öğrenenlerle birlikte bir üst-söylem geliştirmiştir. Öğretmen İZL hamleleri
ile öğrenenleri sundukları fikirler ve yaptıkları deneylerin tasarımı hakkında sürekli düşünmeye
yönlendirmiştir (“Neden deney yaparken birden fazla gözlem yaptınız ve ortalamasını aldınız,
arkadaşlarını bunun sebebini açıklar mısın?”). Öğretmen İZL hamleleri aracılığıyla öğrenenleri konu
ile ilgili önemli bir duruma ya da fikre odaklamaya çalışmıştır (Tablo 3). Örneğin Diyalog-2, KS-13’te
bir öğrenen “merak” ve “soru sorma” olguları arasındaki ilişkiyi yorumlamıştır. Hemen ardından
öğretmen bu öğrenen söyleminin iyi soru sorma ve oluşturma ile ilgili önemli bir nokta olduğunu ve
müzakereye katkıda bulunacağını sezmiş ve odaklama sorusu ile diğer öğrenenlerin dikkatini bu yöne
çekmeye çalışmıştır. Benzer bir odaklama hamlesi Diyalog-1, KS-37’de de görülebilir. Öğretmen
odaklama hamlelerini gerçekleştirirken önce genellikle öğrenen cevaplarını tekrar etmiş ve
öğrenenlerin söylemlerini �