ABSTRACT BOOK - hkmo.org.tr · 2017-12-26 · 10:40 TO: WEBCBS, SEMANTİK WEB, ARTIRILMIŞ...
Transcript of ABSTRACT BOOK - hkmo.org.tr · 2017-12-26 · 10:40 TO: WEBCBS, SEMANTİK WEB, ARTIRILMIŞ...
ABSTRACT BOOK Publishing Date: 25.12.2017
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
i
SCIENTIFIC COMMITTEE Prof. Dr. Andre Skupin, San Diego State University, CA, USA.
Prof. Dr. Bashkim IDRIZI, State University of Tetova, Macedonia.
Prof. Dr. Cengizhan İPBÜKER, İstanbul Technical University, Turkey
Prof. Dr. Çetin CÖMERT, Karadeniz Technical University, Turkey
Prof. Dr. Danny Vandenbroucke, Spatial Applications Division Leuven (SADL), KU Leuven, Belgium.
Prof. Dr. Dursun Zafer ŞEKER, İstanbul Technical University, Turkey
Prof. Dr. Fatmagül KILIÇ GÜL, Yıldız Technical University, Turkey
Prof. Dr. Haluk ÖZENER, Boğaziçi University, Turkey
Prof. Dr. Hülya DEMİR, Yıldız Technical University, Turkey
Prof. Dr. İbrahim Öztuğ BİLDİRİCİ, Selçuk University, Turkey
Prof. Dr. Joep Crompvoets, Public Governance Institute, KU Leuven, Belgium.
Prof. Dr. Joaquin Huerta Guijarro, University of Jaume, Spain.
Prof. Dr. Lars Bernard, Technische Universität Dresden, Germany.
Prof. Dr. Mahmut Onur KARSLIOĞLU, Middle East Technical University, Turkey
Prof. Dr. Murat YAKAR, Mersin University, Turkey
Prof. Dr. Mustafa TÜRKER, Hacettepe University, Turkey
Prof. Dr. Necla ULUĞTEKİN, İstanbul Technical University, Turkey
Prof. Dr. Savaş Süleyman DURDURAN, Necmettin Erbakan University, Türkiye
Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU, Çukurova University, Turkey
Prof. Dr. Türkay GÖKGÖZ, Yıldız Technical University, Turkey
Prof. Dr. Werner Kuhn, University of California Santa Barbara, USA.
Doç. Dr. Arzu ERENER, Kocaeli University, Turkey
Doç. Dr. Aslı DOĞRU, Boğaziçi University, Turkey
Doç. Dr. Derya ÖZTÜRK, Ondokuz Mayıs University, Türkiye
Doç. Dr. Halil AKINCI, Artvin Çoruh University, Turkey
Doç. Dr. İsmail Rakıp KARAŞ, Karabük University, Turkey
Doç. Dr. Melih BAŞARANER, Yıldız Technical University, Turkey
Doç. Dr. Tarık TÜRK, Cumhuriyet University, Turkey
Doç. Dr. Özgün AKÇAY, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey
Doç. Dr. Sedat DOĞAN, Ondokuz Mayıs University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali YÜCEL, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Özgür DOĞRU, İstanbul Technical University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. İsmail Ercüment AYAZLI, Cumhuriyet University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Ayşe YAVUZ ÖZALP, Artvin Çoruh University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Caner GÜNEY, İstanbul Technical University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Gülten KARA, Karadeniz Technical University, Turkey
Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin BOSTANCI, Gümüşhane University, Turkey
Dr. Orhan ERCAN, Vice President FIG Council, Turkey
Dr. Deniztan ULUTAŞ, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Turkey
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
ii
ORGANIZING COMMITTEE
Prof. Dr. Çetin CÖMERT, Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Öğr. Gör. Şafak FİDAN, Kongre Sekreteri, HKMO Adana Şubesi, Mersin Üniversitesi
Yeliz KARAARSLAN, Kongre Saymanı, HKMO Genel Merkez, TEDAŞ GM.
Doç. Dr. Halil AKINCI, HKMO Trabzon Şubesi, Artvin Çoruh Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin BOSTANCI, HKMO Trabzon Şubesi, Gümüşhane Üniversitesi
Dr. Mahmut Olcay KORKMAZ, HKMO Ankara Şubesi, TPAO Genel Müdürlüğü
Arş. Gör. Ziya USTA, HKMO Trabzon Şubesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Muhammet Emre Yıldırım, HKMO İzmir Şubesi, Mapisso Yazılım
Arş. Gör. Zeynep AKBULUT, HKMO Trabzon Şubesi, Gümüşhane Üniversitesi
Arş. Gör. Sebahat TEMUÇİN KILIÇER, HKMO Trabzon Şubesi, Artvin Çoruh Üniversitesi
Ali İPEK, HKMO Genel Merkez, TANAP Doğalgaz İletim A.Ş.
Altuğ AYDIN, HKMO Trabzon Şubesi, TEİAŞ Trabzon Grup Müdürlüğü
Hakan GÜNGÖR, HKMO Ankara Şubesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü
Levent ÖZMÜŞ, HKMO Genel Merkez, TKGM
Eray YILDIZ, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör
Yaşar TANRIVERDİ, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör
Dilek Bozkurt, HKMO Adana Şubesi, Milli Savunma Bakanlığı
Cavit ANT, HKMO Adana Şubesi, Adana Kadastro Müdürlüğü
Ali KUZU, HKMO Adana Şubesi, Özel Sektör
Hasan ZENGİN, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi
Şule Bahar ÜNNÜ, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi
Ahmet Burak MERSİN, HKMO Adana Şubesi, Çukurova Üniversitesi
Umut Çağrı Güllü, HKMO Adana Şubesi, Seyhan Belediyesi
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
iii
ADVISORY BOARD
Ali Fahri ÖZTEN, TMMOB
Ekrem POYRAZ, TMMOB
Bahattin ŞAHİN, TMMOB
Ali Rıza ATASOY, TMMOB
Hakan ÇAĞLAR, BMO
Ahmet Turan ALDIRMAZ, Çevre MO
İbrahim AKSÖZ, EMO
Melike Özlem BİLGİLİ, EMO
Sezgin ÇALIŞKAN, GMO
Necati ATICI, İMO
Erkan ATEŞ, Jeofizik MO
Can AYDAY, Jeoloji MO
Sinem ÇETİNKAYA, Jeoloji MO
Hafize Şebnem BAŞKAN, Maden MO
Haydar DİRİK, Makine MO
Ayşe Gülin BİLGİN ALTINÖZ, Mimarlar O
Prof. Dr. Emine Figen İLKE, Peyzaj MO
Halil Serhan SANER, ŞPO
Ertuğrul CANDAŞ, HKMO
Turgay ERKAN, HKMO
Ayhan ERDOĞAN, HKMO
Yeliz KARAARSLAN, HKMO
Ali İPEK, HKMO
Levent ÖZMÜŞ, HKMO
Mustafa ERDOĞAN, HKMO
Yaşar TANRIVERDİ, HKMO
Recep VADI, HKMO
Ufuk AYDIN, HKMO
Ali Faruk ÇOLAK, HKMO
Can Deniz AKDEMİR, HKMO
Alişan ÇALCALI, HKMO
Mustafa Kubilay YILDIRIM, HKMO
Fatih İŞCAN, HKMO
Aziz ŞİŞMAN, HKMO
Doç. Dr. Recep NİŞANCI, HKMO
Prof. Dr. Ahmet AKSOY, HKMO
Hüseyin ÜLKÜ, HKMO
Prof. Dr. Dursun Zafer ŞEKER, HKMO
Prof. Dr. Fatmagül KILIÇ, HKMO
Namık GAZİOĞLU, HKMO
Prof. Dr. Sebahattin BEKTAŞ, HKMO
Prof. Dr. Halil ERKAYA, HKMO
Prof. Dr. Haluk ÖZENER, HKMO
Prof. Dr. Rahmi Nurhan ÇELİK, HKMO
Prof. Dr. Çetin CÖMERT, HKMO
Prof. Dr. Nesibe Necla ULUĞTEKİN, HKMO
Hüseyin KOÇAK, HKMO
Prof. Dr. Hülya DEMİR, HKMO
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
iv
TMMOB ULUSLARARASI COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KONGRESİ 2017 KONGRE PROGRAMI
15 Kasım 2017 Çarşamba
08:00 KAYIT
09:30 SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI, AÇILIŞ KONUŞMALARI
11:30 COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ YAZILIM FUARI AÇILIŞ TÖRENİ
12:00 ÖĞLE YEMEĞİ
13:00
PANEL 1: DÜNYADA MEKÂNSAL UYGULAMALAR VE CBS
Moderatör: Dr. Orhan Ercan, FIG Başkan Yrd.
Panelistler: Chryssy Potsiou (FIG Başkanı), James Kavanagh
15:00 ARA
15:30
PANEL 2: TAŞINMAZ DEĞERLEME VE CBS (Taşınmaz Değerlemede mevcut durum, konumsal veri altyapısı ihtiyacı, açık veri, yasal mevzuat, sorunlar, çözüm önerileri)
Moderatör: Ertuğrul Candaş (HKMO Genel Başkanı)
Panelistler: Dr. Hasan Şanlı (TRGM), Ümit Yıldız (TKGM), Doç. Dr. Volkan Çağdaş (YTÜ)
19:00 KOKTEYL
16 Kasım 2017 Perşembe
08:40 TO1: 3B CBS, 3B KENT MODELLERİ (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Sedat DOĞAN
Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi Fatih Döner, Samet Şirin
Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli” Hakan Emekli, Caner Güney, Fatih Terzi, Ali Güneş
3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı Metin Soylu, Ekrem Ayyıldız, Hülya Tuna, Levent Özmüş, Sedat Bakıcı
3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi Sebahat Temuçin Kılıçer, Çetin Cömert, Halil Akıncı
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
v
Generating 3D City Models at Condominium Level Ziya Usta, Çetin Cömert
08:40 TO2: TARIM, HAVZA YÖNETİMİ, RİSK HARİTALAMA (Mithat Özsan Amfisi B Salonu)
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Derya ÖZTÜRK
Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü Sebahattin Keskin
Doğu Akdeniz’de Web-tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması Süha Berberoğlu, Merve Şahingöz, Ahmet Çilek
The Use of GIS For Watershed Management Rawaa Abdulfattah Abdulhussein, Ahmet Özgür Doğru
Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi Ayhan Ateşoğlu, Metin Tunay, Talha Berk Arıkan, Saffet Yıldız
CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği Ceren Apaydın, Büşra Ün
10:40 TO3: WEBCBS, SEMANTİK WEB, ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK, GÖNÜLLÜ COĞRAFİ BİLGİ (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Halil AKINCI
NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu Dinçer Uygun
Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System Altan Yılmaz, Mustafa Canıberk, Bekir Yüksel
Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases Abdulkadir Memduhoğlu, Melih Başaraner
Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması Geliştirilmesi Talha Taşkanat, Abdullah Karaağaç, Erkan Beşdok, Bülent Bostancı
10:40 TO4: ALTYAPI YÖNETİMİ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu)
Oturum Başkanı: Yrd. Doç. Dr. Caner GÜNEY
Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi Önder Çelik
Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı: SÜPERGÖZ Projesi Tuba Yalçın
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
vi
Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması Sultan Gökçen Bilgen, Ender Sunerli, Güzin İncedal, Şerife Sarı Gedik
Sensor Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı Emin Bank
12:20 ÖĞLE YEMEĞİ
13:30 PANEL 3: ÜLKE VE KENT YÖNETİMİNDE CBS; TMMOB YAKLAŞIMLARI (Planlama, plan uygulama, yapı denetimi gibi, TMMOB ve bağlı odaların ilgi alanlarına giren işlerde CBS ve konumsal veri altyapılarının rolü: Mevcut durum, yasal mevzuat, mesleki arakesitler, sorunlar, öneriler)
Moderatör: A. Fahri Özten (TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi)
Panelistler: Prof. Dr. İlhami Bayramin (Ziraat MO), Doç. Dr. Tolga Can (Jeoloji MO), Yrd. Doç. Dr. Semih Emür (Şehir Plancıları O), Nizamettin İnsel (Maden MO)
15:30 ARA
15:45 PANEL 2: ÖZGÜR VERİ, ÖZGÜN BİLGİ, UKVA (TUCBS) (Ulusal Konumsal Veri Altyapısı ve açık veri alanında mevcut durum, politikalar)
Moderatör: Prof. Dr. Çetin Cömert (HKMO CBS Kom. Bşk.)
Panelistler: Müh. Alb. Altan Yılmaz (HGK), Mert Yasin Öz (TKGM), Güleç Gencer Alır (CBS GM)
17:45 POSTER OTURUMU 1 (Poster Sunum Alanı)
Oturum Başkanları: Doç.Dr. Halil AKINCI, Doç.Dr. Sedat Doğan, Yrd.Doç.Dr. Hasan T. Bostancı
Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak Yönetilmesi Taşkın Özkan, Egemen Arslan
Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi Yunus Emre Şen
QGIS ile Web Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması Mehmet Tok, Nusret Demir
Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek Geodata Uygulaması Murat Çalışkan
CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi Kamile Kalaycı
Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği: Ordu İli Örneği Abdullah Özdemir, Aysun Gül, Arzu Özdemir
Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat Fakültesi) Fatih Sazan, Ümit Gümüşay
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
vii
Automatic Design of Cartographic Projections Müge Şenel
Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu ve Havza Su Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi Ahmet Hamdi Sargın, Mehmet Ekmekçi
Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği Sefa Sarı, Gürkan Veysi Özçağlar, Atilla Altun, Esra Makara, İlhami Işık, Gökhan Polat, Adem Seller, Tarık Türk
Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli Örneği Bülent Bostancı, Abdurrahman Geymen, Ahmet İlvan
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgar Enerji Santrallerinin Kurulacağı Alanların Belirlenmesi Murat Çolakoğlu, Halil Akıncı, Sebahat Temuçin Kılıçer, Yalçın Yılmaz, Elif Beyza Çatalbaş
17 Kasım 2017 Cuma
08:40 TO5: YEREL YÖNETİMLERDE CBS (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Süleyman Savaş DURDURAN
Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi” Abdullah Özdemir, Selin Ataman, Arzu Özdemir
Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir, Murat Aygün, Arzu Özdemir
İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları Zeynep Özege, Mehmet Erenoğlu, Ufuk Kansu, U. Burak Erdugan, Özcan Danışman
Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi Cüneyt Taşkesen
Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği Fikri Haşal, Serhat Kalkan, Anıl Bilici, Yusuf Doğan, Halime Yılmaz
08:40 TO6: KONUMSAL ANALİZ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En Yaygın Kullanımlar
Ceren Yağcı, Fatih İşcan
Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği Anıl Can Birdal, Engin Korkmaz, Gökhan Erşen, Tarık Türk, Rutkay Atun
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
viii
Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio Method Cem Kılıçoğlu, Sedat Doğan, Halil Akıncı
Ekosistem Temelli Havza Yönetimi Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi Şevki Danacıoğlu, Şermin Tağıl
Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu: UKVA Perspektifi İpek Yılmaz, Derya ÖZTÜRK
10:40 TO7: ULUSAL KONUMSAL VERİ ALTYAPISI, SİSTEM TASARIMI (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Melih BAŞARANER
Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern Karar Verme Süreçleri Caner Güney, Rahmi Nurhan Çelik
CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği Tuba Yalçın
Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma Batuhan Kılıç, Fatih Gülgen
SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması Birol Alas
NSDI or Open Data, Which Way to Go? Çetin Cömert, M. Emre Yıldırım
10:40 TO8: KONUMSAL ANALİZ, GEOTASARIM, VERİ ÜRETİMİ (Mithat Özsan Amfisi B Salonu)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Murat YAKAR
Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması Hakan Alphan
İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması Ekrem Ayyıldız, Metin Soylu, Hülya Tuna, Levent Özmüş, Sedat Bakıcı
Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle Otomatik Çıkarımı Zeynep Akbulut, Samed Özdemir, Hayrettin Acar, Mustafa Dihkan, Fevzi Karslı
Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında “Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım Teknolojilerinin Kullanımı Saffet Erdoğan, Recep Aslan
12:00 ÖĞLE YEMEĞİ
13:30 PANEL 5: CBS ÖZEL SEKTÖRÜ: MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (CBS özel sektörünün projeleri ve sektörün büyümesi için önerileri, yasal mevzuat, açık veri, CBS eğitiminden beklentiler)
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
ix
Moderatör: Yrd. Doç. Dr. Hasan Tahsin Bostancı
Panelistler: Emin Bank (NetCAD), Abdullah Efe (Başarsoft)
15:30 ARA
15:45
PANEL 6: KENT BİLGİ SİSTEMLERİ: YEREL YÖNETİMLERDE CBS (Yerel yönetim bilgi sistemleri için işleyiş modeli ne olmalıdır? Mevcut durum, sorunlar, yasal mevzuat, açık veri)
Moderatör: Hasan Zengin
Panelistler: Fikri Haşal (Teracity Yazılım Tek.), Lütfi Doğan (Adana Büyükşehir Belediyesi), Abdullah Özdemir (Ordu Büyükşehir Belediyesi)
17:45 POSTER OTURUMU 2 (Poster Sunum Alanı)
Oturum Başkanları: Doç.Dr. Halil AKINCI, Doç.Dr. Sedat Doğan, Yrd.Doç.Dr. Hasan T. Bostancı
İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi Figen Kıvılcım Çorakbaş, Alper Çabuk
Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojilerinin Kullanımı Burak İpek
Rüzgâr Enerjisi Santrali Kurulabilecek Alanların CBS İle Belirlenmesi: Sivas İli Örneği Rutkay Atun, Önder Gürsoy, Anıl Can Birdal
Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS Abdullah Özdemir, Haluk Gürsoy
Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based Frequency Ratio Method Halil Akıncı, Esra Tunç Görmüş, Ayşe Yavuz Özalp, Cem Kılıçoğlu
Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması İçin GIS Temelli Bir Yöntem Önerisi Candan Sağıroğlu, Ebru Vesile Öcalır Akünal
18 Kasım 2017 Cumartesi
09:00 TO9: EN İYİ BİLDİRİ OTURUMU (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mahmut Onur KARSLIOĞLU
Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi Azize Uyar, Derya Öztürk
Türkiye İçin Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler Kullanılarak Tahmin Edilmesi Kazım Kaba, M. Tülin Zateroğlu, H. Mustafa Kandırmaz
Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework Bülent Tütmez
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
x
Hierarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data Management and Update: A Case Study For Turkey Abdulvahit Torun
Gezgin Satıcı Problemi'ne Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel Itinerary Organizer) Serhat Yılmaztürk
11:00 KAPANIŞ OTURUMU (Mithat Özsan Amfisi A Salonu)
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Çetin CÖMERT
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
CONTENTS
Presentation Title
TO1: 3b CBS, 3B Kent Modelleri
Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi
Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli”
3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı
3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi
Generating 3D City Models at Condominium Level
TO2: Tarım, Havza Yönetimi, Risk Haritalama
Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü
Doğu Akdeniz’de Web-Tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması
The Use of GIS for Watershed Management
Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi
CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği
TO3: WebCBS, Semantik Web, Artırılmış Gerçeklik, Gönüllü Coğrafi Bilgi
NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu
Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System
Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases
Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması Geliştirilmesi
TO4: Altyapı Yönetimi
Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi
Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı: SÜPERGÖZ Projesi
Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması
Page No
1
3
5
6
9
10
11
12
14
16
18
19
20
24
26
28
29
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
Sensör Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı
TO5: Yerel Yönetimlerde CBS
Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi”
Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS
İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları
Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi
Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği
TO6: Konumsal Analiz
Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En Yaygın Kullanımlar
Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği
Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio Method
Ekosistem Temelli Havza Yönetim Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi
Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu: UKVA Perspektifi
TO7: Ulusal Konumsal Veri Altyapısı (UKVA), Sistem Tasarımı
Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern Karar Verme Süreçleri
CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği
Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma
SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması
NSDI or Open Data Which Way to Go?
TO8: Konumsal Analiz, Geotasarım, Veri Üretimi
Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması
İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması
Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle Otomatik Çıkarımı
Page No
32
33
35
38
39
40
41
43
45
47
49
55
58
60
62
64
67
69
70
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında “Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım Teknolojilerinin Kullanımı
TO9: En İyi Bildiri Oturumu
Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi
Türkiye için Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler Kullanılarak Tahmin Edilmesi
Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework
Hıerarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data Management and Update: A Case Study for Turkey
Gezgin Satıcı Problemine Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel Itinerary Organizer)
Poster Oturumu 1
Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak Yönetilmesi
Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi
QGIS ile WEB Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması
Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği; Ordu İli Örneği
Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat Fakültesi)
Automatic Design of Cartographic Projections
Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu Ve Havza Su Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi
Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği
Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli Örneği
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgâr Enerji Santrallerinin Kurulacağı Alanların Belirlenmesi
Poster Oturumu 2
İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi
Page No
72
75
80
82
83
87
89
90
91
92
94
95
96
97
99
101
103
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojilerinin Kullanımı
Selecting Suitable Areas for Windpower Plant by GIS: A Case Study in Sivas in Turkey
Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS
Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based Frequency Ratio Method
Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması için GIS Temelli Bir Yöntem Önerisi
Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek Geodata Uygulaması
CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi
Page No
105
106
107
108
110
111
112
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
1
Konumsal Veri Modellerinin 3B Bir Kadastro İçin Kullanılabilirliklerinin İncelenmesi
Fatih Döner1,*, Samet Şirin2
1 Gümüşhane Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Bağlarbaşı, Gümüşhane.
2 Muş Valiliği Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İmar ve Planlama Müdürlüğü, Muş.
Özet
Yapılaşma yoğunluğu ve altyapı tesislerinin giderek karmaşık hale gelmesi özellikle kentsel alanlarda
kamu ve özel kişilere ait taşınmazların yasal durumlarının daha etkin tescil ve temsilini gerektirmektedir.
Bu gereklilik son yıllarda kadastro sistemlerinin tescil için iki boyutlu yatay bir düzlem yerine düşey
boyutu da (üçüncü boyut) içeren bir mekânı referans almasını gündeme getirmiştir. Öte yandan, üç
boyutlu (3B) karmaşık kullanım durumlarının modellenmesini destekleyebilecek birçok konumsal veri
modeli geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları CityGML (City Geography Markup Language), IFC (Industry
Foundation Classes), IndoorGML ve LADM (Land Administration Domain Model) olarak sıralanabilir.
CityGML uluslararası düzeyde kabul gören 3B kent nesnelerinin temsili için ortak bir bilgi modelidir.
CityGML kent nesnelerinin geometrik, topolojik, semantik ve görünüm özelliklerini dikkate alarak sınıf
ve ilişkilerini tanımlar. Diğer vektör formatların aksine CityGML, geometri ve grafiklere ilave olarak
genel amaçlı zengin bir bilgi modelini temel alır. Bu sayede farklı alanlardaki karmaşık analizler için
3B modellerin kullanılmasını olanaklı kılar. CityGML’in kullanım alanlarından bazıları kent planlama,
mimari tasarım, turizm, 3B kadastro, çevresel benzetim, afet yönetimi, yaya navigasyonu olarak
sayılabilir. Açık bir model olan CityGML, GML uygulama şeması ile gerçekleştirilir. GML konumsal
verinin değişimi için geliştirilebilir bir standart olup OGC (Open Geospatial Consortium) ve ISO TC
211 (International Organization for Standardization- Technical Committee- Geographic
information/Geomatics) tarafından yayınlanmıştır (Biljecki vd., 2015).
IFC standardı BIM (Building Information Modeling) modellerinin depolanması ve değişimi için açık ve
platform bağımsız bir veri modelidir. Bu standardın amacı BIM modellerinin farklı platformlar arasında
birlikte işlerliğini ve değiş-tokuşunu sağlamaktır. EXPRESS veri modelleme dili bu açık BIM modelinin
temlini oluşturur. IFC’de çok sayıda konumsal ve semantik kavramlar binaların modellenmesi için
kullanılır. IFC, arazi yüzerini temsil etmesi yanında coğrafi koordinatları, datum yüksekliklerini, binanın
adresi gibi bilgileri öznitelik olarak saklayabilir. IFC’de modeldeki fiziksel elementlerin sadece
geometrik ve topolojik yapıları değil bunlar arasındaki semantik bağlantı (duvarlar ve tavanlar gibi) da
tanımlanır. IFC, binaların hiyerarşik bölümlenmesi yanında bina elementlerinin birbiriyle hiyerarşik
olmayan bağlantısını da destekler. Bu yaklaşım özellikle çeşitli yasal haklar binanın farklı yerlerine
dağıldığında kullanışlıdır. Örmeğin bir özel mülkiyet hakkı bağımsız bölüm (daire), otopark ve depo
gibi binanın farklı yerlerindeki birimleri kapsıyorsa bu mülkiyet hakkını diğer birimlerle ilişkilendirerek
modellemek IFC ile mümkündür (Atazadeh vd., 2017a).
IndoorGML OGC (Open Geospatial Consortium) tarafından kapalı mekânlarda ağ analizi yapmak için
geliştirilen oldukça yeni bir 3B standarttır. Bu fiziksel veri modeli kapalı mekânlardaki navigasyon
faaliyetleri için temel topolojik ve semantik varlıkları içerir. İç mekânın bölümlenmesi ve bu bölümlerin
bağlantı, yakınlık ve ilişkileri IndoorGML’de tanımlanır. Bu fiziksel modelin sunduğu ilişkiler
sayesinde kapalı mekânlar ve bunların sınırları modellenebilir. Bu sayede yapı içerisindeki kullanım
durumlarının yasal sınırlarını temsil etmek mümkün olabilir (Atazadeh vd., 2017b).
LADM bir ISO (International Organization for Standardization) standardı olup arazi idaresinin bilgi
bileşenini kapsayan kavramsal bir model sunmaktadır. Bu model su yüzeylerini de kapsayacak şekilde
araziyi, arazi üstündeki ve altındaki mekânı içine almaktadır. LADM’nin temel amaçlarından biri arazi
idaresi sistemlerinin gelişimi için geliştirilebilir bir temel oluşturmaktır. LADM taraflar, konumsal
birimler, idari birimler ve konumsal kaynaklardan oluşur. Taraflar yasal işlemlerdeki kişi ve kurumları
temsil eder. Konumsal birimler arazi, binalar veya mülkiyetle ilişkili yasal menfaatlerin temsilini sağlar.
Temel konumsal birimler arazi parselleri, binalar veya altyapı tesisleri etrafındaki hacimsel yasal
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
2
mekânlardır. İdari birimler konumsal birimlerle ilişkili yasal haklar temel alınarak tanımlanır. Örneğin
bir binadaki özel mülkiyet bir bağımsız bölümün yasal mekânı, otopark ve depo gibi üç konumsal
birimden oluşan bir idari birim olarak dikkate alınır. Konumsal kaynaklar ise konumsal birimlerin
sınırlarını temsil etmek için kullanılan veri elde etme yöntemlerini içermektedir. En yaygın konumsal
kaynaklar yersel ölçmeler, fotogrametrik yöntem ve nokta bulutu verisi olarak sıralanabilir. LADM’de
konumsal birimlerin sınırlarını tanımlamak için iki yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi 2B-alansal
konumsal birimlerinin ikincisi ise sınırlandırılmış hacimsel konumsal birimlerin tanımlanması içindir
(Lemmen vd., 2015).
Bir bina içerisindeki farklı bölümlerin yasal sınırlarını 3B olarak belirgin bir şekilde göstermek kolay
değildir. Bununla birlikte, son yıllarda bu sınırların kullanıcılara gösterilebilmesi ve kolayca
anlaşılabilmesi için 3B dijital ortamlar daha fazla imkân sunmaya başlamıştır. Kadastronun konusunu
oluşturan taşınmaz mallar söz konusu olduğunda fiziksel sınırlar ve yasal sınırlar arasındaki farkı
dikkate almak gerekmektedir. CityGML, IndoorGML, IFC gibi veri modelleri yapıların fiziksel
temsilini hedeflerken LADM gibi veri modelleri sadece fiziksel nesneleri değil taşınmazların yasal
sınırlarını da modellemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada yukarıda söz edilen veri modellerinin
kadastronun kapsam ve içeriğini zenginleştirmeye yönelik olarak 3B bir yaklaşımda
kullanılabilirliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Örnek uygulamalar araştırılarak modellerin yasal ve
teknik açıdan uygulanabilirlikleri karşılaştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Konumsal Veri Modelleri, Bina Bilgi Modelleri, Kadastro, CityGML, LADM
Kaynaklar
Atazadeh B., Rajabifard A., Kalantari M., (2017), Assessing Performance of Three BIM-Based Views
of Buildings for Communication and Management of Vertically Stratified Legal Interests, International
Journal of Geo-Information, 198 (6), 2017a.
Atazadeh B., Kalantari M., Rajabifard A., Ho S., (2017), Modelling Building Ownership Boundaries
Within BIM Environment: A Case Study in Victoria, Computers, Environment and Urban Systems, 61,
2017b, Australia.
Biljecki F., Stoter J., Ledoux H., Zlatanova S., Çöltekin A., (2015), Applications of 3D City Models:
State of the Art Review, ISPRS International Journal of Geo-Information, 4, 2015.
Lemmen C., van Oosterom P., Bennett R., (2015), The Land Administration Domain Model, Land Use
Policy, 49.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
3
Konut Edinmede Web Tabanlı Mekansal Karar Verme Yaklaşımı: “Emekli”
Hakan Emekli1,*, Caner Güney2, Fatih Terzi2, Ali Güneş1
1 İstanbul Aydın Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği, Küçükçekmece, İstanbul. 2 İstanbul Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Maslak, İstanbul.
Özet
İnternetin kullanıldığı diğer sektörlerde olduğu gibi taşınmaz sektöründe de web uygulamaları üzerinden
konut alımı ve satımı yaygın bir uygulama alanı olup birçok web sitesi bu hizmeti yurt içinde ve yurt
dışında etkin olarak vermektedir. Konut alanındaki arz ve talebin artması, sözü edilen web sitelerinin
yalnız konutun fiziksel özelliklerine ilişkin tanımlayıcı bilgileri sunması, konutun mekansal, çevresel ve
sosyal özelliklerini dikkate almaması vb. nedenlerle konut almak isteyenlerin bu siteleri kullanarak ne
kadar doğru ve güvenilir bir seçim yapabildiği sorusunu ortaya çıkarmaktadır. Bu soru özellikle konut
ederlerinin (para karşılığı değerlerinin) gerçek değerinden çok fazla olduğu İstanbul gibi bir mega
şehirde büyük önem kazanmaktadır. Ayrıca konut; sosyal olanaklara, sağlık hizmetlerine, eğitim
kurumlarına ve çalışma alanlarına açılan bir kapıdır. Konut alımı yapmak isteyenlerin öncelikleri kişiden
kişiye aileden aileye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin küçük çocuğu olan aileler için parklar ile kreş,
anaokulu ve ilköğretim okulları gibi eğitim kurumlarına yakınlık önemliyken, yaşlı insanlar için sağlık
kurumlarına yakınlık daha önemli olabilmektedir. Bu derece önemli bir konuda karar verirken çok farklı
nitelikteki etkenleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Taşınmaz sektöründe sıklıkla sorulan sorulardan bazılarına aşağıdaki sorular örnek olarak gösterilebilir
(Simpson 1987, Waddell 1993):
İstediğim gibi bir evi/konutu NEREDE bulabilirim?
Satın alabileceğim EN İYİ konut hangisidir?
Birinci sorudaki NEREDE? sorusunun yanıtı olan ‘yer/konum (location)’ bilgisi fiziksel yeryüzündeki
konum bilgisi ile birlikte sosyal ortam bilgisini de içermektedir. İkinci soruda yer alan EN İYİ
HANGİSİ? sorusu istemcinin belirlemiş olduğu kişisel tercihlere göre ‘en uygun’ (optimum, affordable)
olan konutun hangisi olduğunu kestirebilmektir (Simpson 1987, Waddell 1993). Burada birinci sorunun
yanıtı Mekansal Bilgi Sistemi (Coğrafi Bilgi Sistemi, Geospatial Information System-GIS, Coğrafi Bilgi
Sistemi-CBS, ikinci sorunun yanıtı ise Karar Destek Sistemi (Decison Support System-DSS)
kullanılarak etkin olarak verilebilir.
Çalışmanın hedefi konut arayan kişilerin kendi gereksinimlerine ve önceliklerine göre “en uygun
(optimum) konut seçimi” konusunda “en iyileme (optimization)” modeline dayalı bir çatkının
(framework) geliştirilmesi ve mekansal karar verme (optimal spatial decision making) sürecinde
kullanılabilmesidir.
Çalışmanın amacı yukarıda ifade edilen çatkıya dayalı açık kaynak kodlu, web tabanlı, etkileşimli,
dinamik, gerçek zamanlı bir Mekansal Karar Destek Sistemi (Spatial Decision Support System-SDSS)
uygulaması/servisi geliştirmektir. Çalışma kapsamında geliştirilmekte olan EMEKLİ sistemi Çok
Ölçütlü Karar Vermenin (Multi Criteria Decision Making-MCDM) analiz özellikleri ile Mekansal Bilgi
Sisteminin (yakınlık, erişebilirlik, ağ analizi gibi) mekansal işlevselliklerini (GIS functions)
bütünleştirerek konut ediniminde en uygun konutu belirlemede kullanılacak web tabanlı mekansal karar
destek sistemi uygulamasıdır.
Taşınmaz sektöründe bulunan sahibinden.com, zingat.com, hurriyetemlak.com vb. web tabanlı taşınmaz
uygulamaları her ne kadar harita ve konum bilgilerini kullansalar da birer GIS uygulaması değillerdir.
Sözü edilen bu siteler istemcinin konuta ilişkin klasik SQL sorgulaması üzerinde yalnız belirli (fiziksel)
özellikleri sorgulanmasına ve sorgulama sonucunda filtrelenen evleri harita üzerinde gösterilmesine
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
4
olanak vermektedir. Çalışma kapsamında geliştirilmekte olan EMEKLİ sistemi ise daha çok
belirsizliklerle (uncertainities) ilgilenmekte ve MCDM ile GIS uygulamasını bütünleştirerek en uygun
karar vermeyi gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu şekilde bir yaklaşım kullanıcı tarafından
tanımlanan seçim ölçütleri arasındaki ilişkilerin diğer bir ifadeyle belirsizliklerin yönetilmesi ve uzman
görüşlerine dayalı kuralların (rules) tanımlanması işlevlerini yerine getirerek karar-verme sürecini
gerçekleştirmektedir.
Önerilen sistem web tabanlı bir mekansal karar destek sistemi olduğundan oluşturulan mekasnal
modelin 2 boyuttan 3 boyuta (3B) taşınması ve görüş analizi gibi 3B mekansal analizlerin ve
etkileşimlerin web üzerinden gerçekleştirilerek analiz sonuçlarının mekansal karar destek sürecinde
kullanılabilmesidir. Bunu için de 3B kent modellerine, 3B arazi modellerine ve 3B bina bilgilerine
gereksinim bulunmaktadır. Sistem geliştirenlerin tüm bu veri kümelerini baştan üretmemeleri ya da
üretememe durumları için mekansal veri altyapıları tarafından ilgili servislerin yayınlanması gerektiği
vurgulanacaktır.
Web üzerinde 3B mekansal görselleştirmelerin ve analizlerin yapılması kolay bir çözüm değildir. Bu
konuda birçok farklı teknoloji farklı kurumlarca geliştirilmektedir. Mekansal verilerin 3B
görselleştirilmesinde mekansal bilişim alanında kabul görmüş bir standart henüz bulunmamaktadır. Bu
çalışmada pilot bölge olan İstanbul-Şişli ilçesine ait binalar 3B olarak web üzerinde 3B arazi modelinde
görselleştirilmiştir. Karşılaşılan zorluklar ve kazanılan deneyimler çalışma kapsamında paylaşılacaktır.
3 boyutlu web ve mobil CBS uygulamaları akıllı kentler (smart cities) için hazır ve yeterli midir?
sorusunun yanıtı da mekan bilgisinin akıllı kentler için temel bileşen olduğu gerçekliği üzerinden
tartışılmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Taşınmaz Yönetimi, Konut Seçimi, Mekansal Karar Destek Sistemi, Karar
Modelleri, Web tabanlı Mekansal Bilgi Sistemi, 3B Mekansal Bilgi Sistemi
Kaynaklar
Simpson W., (1987), Workplace Location, Residential Location, and Urban Commuting, Urban Studies,
24, 119–128.
Waddell P., (1993), Exogenous Workplace Choice in Residential Location Models: Is The Assumption
Valid? Geographical Analysis, 25, 65–82.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
5
3 Boyutlu Kent Modellerinin Üretimi ve Arazi Yönetiminde Kullanımı
Metin Soylu1,*, Ekrem Ayyıldız1, Hülya Tuna1, Levent Özmüş1, Sedat Bakıcı1
1 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Harita Dairesi Başkanlığı, Dikmen, Ankara.
Özet
Medeni Kanunun “Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve
altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere
yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer” şeklindeki 718. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu üç
boyutlu (3D) kadastroyu öngörmektedir.
3D kadastronun gerçekleştirilebilmesi için 3D verilere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın karşılanmasında, eğik
resim fotogrametrisi ana veri toplama yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem ile elde edilen
veriler 3D Kadastro ve Emlak İdaresi faaliyetlerinde altlık olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde emlak idaresi faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyulan üç boyutlu kadastro, kentsel alanlarda
gayrimenkul değerleme ve pazarlama, kentsel planlama, kaçak yapı izleme ve şehir yönetimi, konuma
bağlanması gereken verilerin (ulusal adres verisi, vb.) akıllandırılması gibi hizmetlerde yüksek
çözünürlüklü havadan alınmış eğik resimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaçlar bildirinin konusunu
oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Medeni Kanun, Kadastro, 3D Kadastro, Gayrimenkul Değerleme, Eğik Resim
Fotogrametrisi
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
6
3B Kent Modelleri İçin Yeni Bir Silüet Analizi Modülünün Geliştirilmesi
Sebahat Temuçin Kılıçer1,*, Çetin Cömert2, Halil Akıncı1
1
Artvin Çoruh Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Seyitler, Artvin. 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Merkez, Trabzon.
Özet
Genel olarak, “konumsal veri tabanı yönetimi için tasarlanmış yazılım ve donanım elemanlarının bütünü
(Masry ve Lee, 1988)” şeklinde tanımlanan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), dünya üzerindeki karmaşık
sosyal, ekonomik ve çevresel sorunların çözümüne yönelik konuma dayalı karar verme süreçlerinde
yaygın olarak kullanılmaktadır. CBS, konumsal verilerin gösterimi ve sunumunun ötesinde, sahip
olduğu iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) veri modelleme, sorgulama ve analiz fonksiyonları sayesinde
turizm, çevre, enerji, tarım, orman, ulaşım, afet ve acil durum yönetimi, araç takibi, kentsel planlama,
şehircilik ve arazi kullanım uygulamaları gibi farklı birçok alanda karar vericilerin doğru kararlar
almasına katkı sağlamaktadır.
Konumsal verilerin 2B düzlemde temsil edilmesiyle üretilen 2B haritalar, CBS’nin kullanıldığı birçok
çalışmada altlık olarak kullanılmaktadır. Ancak, gürültü tahmin modelleri (Kluijver ve Stoter, 2003),
hava kirliliği modelleri, taşkın modelleri, jeolojik modeller (Van Wees vd., 2002) ve emlak piyasası
(Stoter ve Zlatanova, 2003; Stoter ve Ploeger, 2003) ile ilgili uygulamalarda 2B konumsal verilerin ve
bu veriler üzerinde gerçekleştirilen analizlerin yetersiz kaldığı görülmektedir (Stoter ve Zlatanova,
2003). Donanım ve bilgisayar grafiklerindeki gelişmeye paralel olarak uygulamalarda 3B veriye olan
talebin artması, konumsal veri modellemesinde üçüncü boyuta odaklanılmasını sağlamıştır (Zlatanova
vd, 1998). Böylelikle yeryüzünde bulunan enerji nakil hatları, aydınlatma direkleri, yollar, ağaçlar ve
binalar gibi objeler bilgisayar ortamında 3B temsil edilerek “3B Kent Modelleri” üretilmiştir.
Gürültü analizi, hava kirliliği analizi, gölge analizi, görünürlük analizi ve silüet analizi (silhouette
analysis) gibi konumsal analizler, 3B Kent Modellerinde ve diğer 3B CBS uygulamalarında ihtiyaç
duyulan analizlere örnek olarak gösterilebilirler. Görünürlük analizleri, 1970’li yıllardan beri CBS
uygulamalarında kullanılan analizlerdir (Yang vd., 2007). Görünürlük analizleri; özellikle kentsel
planlama, çevre düzenlenmesi, peyzaj planlamaları ile baz istasyonları, rüzgâr türbinleri ve güneş
enerjisi sistemlerinin kurulacağı alanların belirlenmesi gibi uygulamalarda yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Görünürlük analizleri içinde yer alan silüet analizi, kentsel planlamada kent mimarisini korumak ve imar
planlarının üretilmesinde doğru kararlar verebilmek açısından büyük öneme sahiptir. Kentsel silüet veya
şehir silüeti, kentsel alanlardaki binaların bir noktadan olan görüntüsü olarak tanımlanabilir (Güney vd.,
2012). Literatürde, kentsel alanlardaki binaların silüetlerini üreten çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.
Örneğin, Nasar ve Terzano (2010) tarafından, dijital fotoğraflar kullanarak doğal ve kentsel alanların
silüetlerini kıyaslayan bir çalışma yapılmıştır. Yusoff vd. (2014) tarafından, 3B kent modeli kullanarak
Kuala Lumpur şehrinin silüetinin korunmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. Tafahomi vd. (2016)
tarafından yapılan çalışmada ise İran’ın ikinci büyük şehri olan Mashhad şehrindeki binalara ait silüet
çalışmaları yapılmıştır. Tavernor ve Grassner (2010) ise Londra’daki yüksek yapılı kulelerin, Waterloo
köprüsü ve St. Paul katedrali üzerindeki görsel etkisini incelemişlerdir. Akdag vd. (2010)
çalışmalarında, İstanbul’da Zincirlikuyu-Malak yolunda yer alan yüksek katlı binaların İstanbul
Boğazındaki silüetin değişimine olan etkilerini incelemişlerdir. Güney vd. (2012), İstanbul’un Levent
semti civarında pilot bir bölge belirleyerek çalışma alanının 3B kent modelini oluşturulmuşlar ve
Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Harem ve Çamlıca Tepesi gibi şehrin önemli
noktalarından çalışma alanının görünürlüğü incelenmiş ve çeşitli 3B analizler gerçekleştirmişlerdir.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan ticari veya açık kaynak kodlu CBS yazılımları, sundukları 3B
analiz fonksiyonları ile çeşitli analizlerin yapılmasına olanak sağlamalarına rağmen silüet analizi
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
7
konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Silüet analizinin yetersizliği, “hangi binaların silüeti bozduğu,
hangilerinin bozmadığı, silüetin bozulmaması için nereye ne kadar yükseklikte bina yapılması gerektiği,
farklı noktalardan bakıldığında silüetin nasıl değiştiği” gibi soruları yanıtsız bırakmaktadır. Kentsel
alanların planlanması ve imar planı uygulamaları sürecinde, kentsel silüet analizlerine olanak sağlayan
yazılımların bulunması, karar vericilerin benzer sorulara cevap bularak doğru karar vermelerine katkı
sağlayacaktır.
ESRI firması tarafından geliştirilen ArcGIS yazılımı, CBS’nin veri girişi, işleme, sorgulama, analiz ve
sunum gibi temel modülleri ile ilgili birçok fonksiyon sağlamakta ve tüm Dünya’da yaygın olarak
kullanılmaktadır. ArcGIS yazılımı, verileri 3B olarak temsil edebilmekte ve sunduğu “3D Analyst”
modülü ile çeşitli konumsal analizlere olanak sağlamaktadır. Bu modülün içerdiği analiz
fonksiyonlarının birçoğu, genel olarak, arazi yüzeyi, 3B bina modelleri veya diğer 3B objeleri dikkate
alarak bir noktadan görülebilen veya görülemeyen alanların belirlenmesine olanak sağlamaktadır. Söz
konusu analiz fonksiyonları kullanılarak, 3B binaların silüet görüntüsü üretilememekte veya yeni
yapılacak binaların tarihi veya kültürel öneme sahip binaların silüetini bozmaması için sahip olması
gereken yükseklik veya kat adedi gibi özellikleri hesaplanamamaktadır. Bu çalışmada, Python
programlama dili kullanılarak ArcGIS CBS yazılımında silüet analizlerinin gerçekleştirilmesine olanak
sağlayan yeni bir modül tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: CBS, 3B Kent Modelleri, Kentsel Planlama, Silüet Analizi, ArcGIS, Python
Kaynaklar
Akdag S. G., Cagdas G., Guney, C., (2010), Analyzing the Changes of Bosphoru Silhouette, in
Education and Research in Computer Aided Architectural Design in Europe (eCAADe), September,
Zürich, 28th Conference: Future Cities, 815-823.
Güney C., Girginkaya S.A., Cağdaş G., Yavuz S., (2012), Tailoring a Geomodel for Analyzing an Urban
Skyline, Landscape and Urban Planning, 105, 160-173.
Kluijver H. de., Stoter J., (2003), Noise Mapping and GIS: Optimising Quality and Efficiency of Noise
Effect Studies, Computers, Environment and Urban Systems, 27 (1), 85-102.
Masry S. E., Lee Y. C., (1988), An Introduction to Digital Mapping, Department of Surveying
Engineering publication, UNB, Canada.
Nasar J. L., Terzano K., (2010), The Desirability of Views of City Skylines After Dark, Journal of
Environmental Psychology, 30, 215-225.
Stoter J. E., Ploeger H. D., (2003), Registration of 3D Objects Crossing Parcel Boundaries, FIG
Working Week 2003, April, Paris.
Stoter J., Zlatanova S., (2003), 3D GIS Where are We Standing?, ISPRS Joint Workshop on Spatial,
Temporal and Multi-Dimensional Data Modelling and Analysis, October, Quebec, Canada.
Tafahomi R., Hosseini S. M. S. A., Lamit H., Burshri A., (2016), Application of GIS Method to Identify
Urban Silhouette Form Case Study: Mashhad City in Northeast of Iran, Planning Tech, 1-8.
Tavernor R., Gassner G., (2010), Visual Consequences of the Plan: Managing London’s Changing
Skyline, City, Culture and Society, 1, 99-108.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
8
Van Wees J. D., Versseput R. W., Simmelink H. J., Allard R. R. L., Pagnier H. J. M, (2002), Shared
Earth System Models for The Dutch Subsurface, Netherlands Institute of Applied Geoscience TNO-
National Geological Survey.
Yang P. P., Putra S. Y., Li W., (2007), Viewsphere: a GIS Based 3D Visibility Analysis for Urban Design
Evaluation, Environment and Planning B: Planning and Design, 34, 971-992.
Yusoff N. A. H., Noor A. M. and Ghazali R., (2014), City Skyline Conservation: Sustaining The Premier
Image of Kuala Lumpur, 4th International Conference on Sustainable Future for Human Security,
Sustain, 583 – 592.
Zlatanova S., Painsil J., Tempfli K., (1998), 3D Object Reconstruction from Aerial Stereo Images, 6th
international conference in Central Europe on computer graphics and visualization '98, February 9-13,
Plzen-Bory, Czech Republic.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
9
Generating 3D City Models at Condominium Level
Ziya Usta1,*, Cetin Comert1
1 Karadeniz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Trabzon.
Abstract
3D City Models (3DCM) are digital models of urban areas that represent terrain surfaces, sites,
buildings, vegetation, infrastructure and landscape elements as well as related objects (e.g., city
furniture) belonging to urban areas. Their components are described and represented by corresponding
two-dimensional and three-dimensional spatial data and geo-referenced data. 3D city models support
presentation, exploration, analysis, and management tasks in a large number of different application
domains. In particular, 3D city models allow "for visually integrating heterogeneous geoinformation
within a single framework and, therefore, create and manage complex urban information spaces
(Döllner, Bauman and Buchholz, 2006). A lot of use cases for 3DCMs can be found in (Bijecki et all.,
2015).
Many applications require condominiums based query and analysis particularly in real estate sector. For
instance, selection and visualization of suitable condominium units for rent in buildings or computing
the number of hours that a condominium unit receive direct sunlight throughout a year.
Two options are widely used to obtain 3D data. One option is to generate 3D models from LIDAR data.
The other option is to generate 3D Models from 2D datasets such as basemaps. One such work is “3dfier”
(URL-1, 2017) that uses building footprints as input geometry and extrudes them using building height
values derived from LIDAR dataset.
In this work, a Python application which generates condominium units as 3D city objects has been
developed. The application takes condominium footprints as input geometries and use the related
semantic information such as the number of floors and floor heights. Condominium footprints can be
taken from condominium unit plans (CUP) which are required during building construction. CUPs are
drawn by Geomatic Engineers in a CAD environment. A floor would have a different CUP if its
geometry is different from the other floors. CUPs also contain semantic information like the number of
floors and floor heights. At the final stage of building permit process CUPs are sent to Land Registry
and Cadastre (LRC) offices for ownership registration. This transfer of CUP data is currently in a paper
form. Our proposal is that if LRC serves CUP data through Web services than 3DCM can be generated
at the condominium level through the software component developed in this work.
The future work will consantrate on integrating this application with the CUP web service data. It is
planned to be implemented in the Cesium (URL-2, 2017) environment.
Keywords: Condominium Units, 3D Modeling, 3D Spatial Data Management.
References
Biljecki F., Stoter J., Ledoux H., Zlatanova S., Çöltekin A., (2015), Applications of 3D City models:
State of the Art Review, ISPRS International Journal of Geo-Information, 4, 2842-2889.
Döllner J., Baumann K., Buchholz H., (2006), CORP 2006 and Geomultimedia06, Vienna, February
13-16, 2006.
URL 1, (2017), https://github.com/tudelft3d/3dfier
URL 2, (2017), https://cesiumjs.org/
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
10
Tarım Bilgi Sistemi Kapsamında Geliştirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri Modülü
Sebahattin Keskin1
1 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Ankara.
Özet
Bakanlığımızın çiftçilere yönelik gerçekleştirdiği destekleme ödemelerine altlık olmak üzere; 2013
yılında açık kaynak kodlu yazılımlar aracılığı ile web teknolojisi kullanılarak geliştirilen Coğrafi Bilgi
Sistemleri modülü; kadastro parsel sınırları içerisinde kalan ve salt tarım amaçlı kullanılan alanların
sayısallaştırılması çalışmasında üretilen tarım parsellerinin il ve ilçelerde aktif olarak kullanılması,
kontrolü ve güncellenmesi çalışması için geliştirilmiştir. Bu uygulamadaki temel amaçlar;
Tarım Bilgi Sistemi (TBS) içinde Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi (TÜKAS) ve Çiftçi Kayıt
Sistemi (ÇKS)’nin uzaktan algılama yeteneklerinden de yararlanılabilen, Bakanlığımız mobil
uygulamaları ile arazi çalışmalarının da entegre edilebildiği bir uygulamanın, il ve ilçelere
açılarak tarım parseli düzenlemelerine imkân tanıyan web tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemleri alt
yapılı bir sistem oluşturmak,
Bu sayede ÇKS ödemelerinin doğru alanda doğru çiftçiye yapılması ve tarımsal istatistiki veriler
ile ülkemiz gıda, tarım ve hayvancılık politikalarının daha doğru yönetilmesini sağlamak.
Bu büyük coğrafyada milyonlarca coğrafi verinin sayısal olarak sunumu, güncellenmesi, performanslı
bir şekilde sorgulanmasındaki zorluklara rağmen geliştirilen uygulama ile kullanıcı yönetimi açısından
sistemin çalışma prensiplerini ve performansını belirleyen kurallara dayalı olarak geliştirilen bir yapıya
kavuşmuştur. 2013 yılında uygulamaya giren Coğrafi Bilgi Sistemleri ara yüzü internet erişimi bulunan
tüm noktalarda çalışma imkanı sunmakta olup, güncellenen bir verinin yetki dahilinde diğer kullanıcılar
tarafından görülebilmesini sağlarken, uygulamada yapılacak yenilikleri de aynı zamanda tüm yetkililere
ulaştırmaktadır.
2017 yılında, süreç içinde yönetim ve kullanıcılar düzeyinde oluşan tecrübe ve bilgi gelişimlerinin de
katkısı ile yeni ihtiyaçları da kapsayan fikirler çerçevesinde gelişen yeni teknolojiler kullanılarak CBS
sistemi ara yüzü, tasarım, yetenekler ve uygulamalar açısından daha kullanıcı dostu bir yapıya sahip
birçok uygulama yönetimini kullanıcının inisiyatifine bırakacak şekilde yenilenmiştir. Böylece yazılım
sadece uzaktan algılama yardımıyla tarım parsellerinin belirlendiği bir yazılım olmaktan çıkıp
Bakanlığımızın tüm coğrafi verilerini düzenleyen, analiz eden ve sunabilen genel bir web tabanlı coğrafi
veri yönetimi platformu haline getirilmiştir.
Türkçe olarak hazırlanan ara yüzde yapılan protokol sayesinde elde edilen çevrim içi kadastro verileri,
tarım alanları, sulama kanalları, toprak analiz verileri, toprak yapısına ait veriler, arazi kullanımına
ilişkin veriler, hazine arazileri, orman alanları, mera alanları, çay ve fındık projelerinden elde edilen
coğrafi veri katmanları ile ülke kapsamında elde edilen uydu görüntüleri, ortofotolar ve internet
ortamında mevcut altlık görüntüler (google earth, bing v.b) ile birlikte sunulabilmektedir. Bilgi ekranları
“hard coded” çalışma mantığından çıkarılarak, XML tabanlı yetkili bir kullanıcının tanımlayabileceği
bir biçimde hangi katmanda, hangi öznitelik verilerinin kullanıcıya gösterileceğini tasarlayabilir hale
getirilmiştir.
Aynı zamanda sisteme arazi ile ilgili fotoğrafların yüklenmesi ve görüntülenmesi yapılabilmekte ve
istenilen parsellerde fotoğraflar hızlıca görüntülenip, eklenebilen notlar ile bilgi alınabilmektedir. Yeni
uygulama ile harita görüntüleme teknolojisi yüksek hıza kavuşacak şekilde geliştirilmiştir. Bu sebeple
geçmişte CBS için uygulanan cahce yönetimi mantığı değiştirilerek OpenLayers3’ün ve tarayıcılarda
gelişen son teknolojilerin uygulanması sağlanmıştır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
11
Doğu Akdeniz’de Web-Tabanlı Turunçgil Bilgi Sistemi Oluşturulması
Süha Berberoğlu1,*, Merve Şahingöz1, Ahmet Çilek1
1 Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Sarıçam, Adana.
Özet
Ülkemizde tarım ve tarıma dayalı sektörlerin daha etkin ve kârlı olabilmesi güncel tarımsal tekniklerin
dışında enformatik, konumsal bilgi sistemleri gibi bilişim teknolojileri yardımıyla planlanmasını ve
yönetimini gerektirmektedir. Özellikle turunçgil sektörü, sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak için
teknolojik sistemleri kullanılarak kaynak yönetimini sağlayacak bir modele ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çalışmada, UA verileri ve CBS yöntemleri kullanılarak, İçel ve Adana İl sınırları içerisinde turunçgil
üretim alanları haritasının üretilmesi, ağaç sayısı, türü, yaşı ve verimliliği gibi üretimsel bilgilerin yanı
sıra toprak, hidroloji ve iklim gibi çevresel koşulları içeren dinamik bir turunçgil yönetim modeli
oluşturulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda yüksek yersel çözünüre sahip uydu görüntüleri kullanılarak,
turunçgil alanlarının sınıflaması gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte turunçgil parselleri sayısallaştırılmış ve
parsellere ait bilgiler arazi çalışmaları ile elde edilerek CBS ortamına aktarılarak modele dahil edilmiştir.
Oluşturulan veri tabanı modüler Server üzerine kurulan ArcGIS Server Manager ortamında map
servisleri ve features servisleri olarak iki farklı temelde ele alınmıştır. Map servisleri veri tabanının
mevcut durumun ortaya konması aşamasında, feature servisler ise veri tabanına kullanıcılar tarafından
yeni bilgi girişi/güncellemesi aşamasında kullanılmıştır. ArcSDE servis yardımı ile kurumsal
Geodatabase, SQL Server ile de ArcGIS Server Manager kullanılarak veri tabanı yayınlanmaya
başlanmıştır. Bu veri tabanı her iki servisler ile ilişkilendirilerek ArcGIS API Silverlight teknolojisi ile
sorgulama, istatistik, veri girişi ve web arayüzü oluşturulmuştur.
Ayrıca, alana ait toprak, hidroloji ve iklim verilerinin de veri tabanına aktarılmasıyla, turunçgil
alanlarının konumsal olarak dağılımının, çeşitliliğinin ve verimliliğinin belirlenmesi, izlenmesi ve
bunların birbirleriyle ve çevresel diğer faktörlerle ilişkilerinin analiz edilmesi ve çevresel risk (don
olayları) planlarının oluşturulması mümkün olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Web-Tabanlı Bilgi Sistemi, CBS, Tarımsal Uygulama,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
12
The Use of GIS for Watershed Management
Rawaa Abdulfattah Abdulhussein1,*, Ahmet Özgür Doğru1
1 Istanbul Technical University, Geomatics Engineering Program, Maslak, Istanbul.
Abstract
Water is one of the most invaluable resources in the world. It affects living conditions, controls
population growth, and define biodiversity (Beheim 2012). Water is the most essential component in
the watershed structure. Generally, watershed is known as an area of the land that discharges all rain
and streams and direct them to a common outlet such as the mouth of a bay, outflow of a reservoir, or
any point along a stream channel (USGS 2016). Environmental experts indicate that the most important
factor that reflect the quality of the water is the health of our natural resources within the watershed.
Consequently, as the quantity and quality of the streams, lakes, rivers, and wetlands is improved, habitat
(including air, lands, wildlife and etc.) which use of these sources will also improve (Ehrenreich 2002).
Awareness to contributory watershed management is growing across the developing world as sediment
close to the reservoirs, soil erosion keeps to diminish agricultural land. The recognition of the
importance of watersheds is crucial for sustainable utilization in developing countries where economies
and rural livelihoods are highly dependent on natural resources (Reimold 1998). Therefore, there is
always a need for watershed management, which can be described as a study of the relevant
characteristics of a watershed projects, to preserve and promote watershed functions that affect the
human, animal, plant and all the communities within the watershed border (Woolley 2002). For several
decades, Sustainable and integrated watershed management has been proposed and tried in several
countries, addressing complex water challenges. Yet, its implementation has not been successful in most
cases, due to various restrictions such as lack of knowledge of the watershed components and the way
they interact together, for a particular watershed management project, and finally the shortage in some
required data will lead directly to mismanagement in any watershed project (Tesfaye 2011). Due to the
lack of information on the watershed management system, there is a need for a watershed management
system that can be used to manage the watershed. required data will directly lead to mismanagement in
any watershed project (Tesfaye 2011). Due to the lack of information on the watershed management
system, there is a need for a watershed management system that can be used to manage the watershed.
required data will directly lead to mismanagement in any watershed project (Tesfaye 2011).
Within any given watershed, water professionals always want to be able to manage the ground and
surface of the water over the entire watershed. Some public agencies offer the data from different
periods, at different scales, and often in different coordinate systems. However, this situation results in
a challenge to incorporate all of these data into form an integrated view of the watershed. The
geographical information system (GIS) is a geographical information system that can be accessed and
manipulated by geographic features and find temporal and spatial relationships and patterns. GIS for
watershed management (Jordan 2004). The ability to analyze, manage, and integrate large volumes of
data.
This paper aims to define the role of GIS for watershed management. Firstly, it will define all the main
components and sub-components of the watershed management in order to provide a fully understanding
of the social, ecological, and economic factors related to watershed sustainability. The result was four
main components: water quantity and quality management, land management, and biodiversity
management, each one of them subdivide to three minor components. Therefore, this paper further
extends to the types of data that GIS requires to manage each component.
Key Words: Watershed Management, Geographic Information Systems, Environmental Management.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
13
References
Beheim E., Rajwar G.S., Haigh M., Krecek J., (2012). Integrated Watershed Management: Perspectives
and Problems. Springer Science & Business Media.
Ehrenreich T., (2002), Lehigh valley watershed: Academic standards for environment and ecology.
Whitehall High School.
Jordan D.L., (2004). An introduction to GIS applications in hydrology. Southwest Hydrology, 3, 14-16.
Reimold R.J., (1998). Watershed management: practice, policies and coordination. McGraw-Hill Book
Company Europe.
Tesfaye H., (2011). Assessment of sustainable watershed management approach: Case study lenche
dima, tsegur eyesus and dijjil Watershed. (Master thesis). Cornell University, Faculty of the Graduate
School, United States.
USGS (2016). What is a watershed?, Retrieved from https://water.usgs.gov/edu/watershed.html.
Woolley J.T., McGinnis M.V., Kellner J., (2002). The California watershed movement: science and the
politics of place. Natural Resources Journal, 133-183.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
14
Ortadoğu Toz Kaynaklarının Tespiti ve Fırat-Dicle Nehri Havzası (Suriye-Irak) Tarım
Alanlarına Etkisinin Değerlendirilmesi
Ayhan Ateşoğlu1,*, Metin Tunay1, Talha Berk Arıkan1, Saffet Yıldız1
1 Bartın Üniversitesi, Orman Mühendisliği, Merkez, Bartın.
Özet
Kum ve toz fırtınaları (KTF); denetimsiz, güçlü ya da türbülanslı rüzgârlar, gevşek ve kuru toprak
yüzeyleri ile buluştuğunda oluşmaktadır. Bu koşullar; kurak ya da yarı kurak bölgelerde yaygın olarak
görülmektedir. KTF, insan sağlığı, tarım arazileri, altyapı ve ulaşım sistemleri üzerindeki zararlı
etkilerinden dolayı giderek daha ciddi bir sorun hâline gelmiştir. Bir kum ya da toz kaynağının
belirlenerek ne ölçüde aktif olduğu; ne ölçüde rüzgar erozyonuna neden olduğu önemlidir. Arazi
bozulması ve sürdürülebilir olmayan arazi kullanımı; özellikle de yarı kurak bölgelerde, rüzgâr
erozyonunu arttırabilmektedir. Bu durum doğrudan KTF’ye yol açmasa bile tarımsal verimliliği
olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Kuzey Yarımküre’de içlerinde Ortadoğu bölgesinin de yer aldığı
toz kuşağı bulunmaktadır. Toz kaynaklarının bulundukları bölgelerdeki olumsuz yerel etkileri oldukça
büyüktür (Gemma et. al., 2016).
Ortadoğu çöl toz kaynakları özellikle bulundukları ülkelerde ve yakın komşularda başta hava kirliliği
olmak üzere erozyona sebep vermeleri nedeniyle de tarım alanlarında önemli sorunlara neden
olmaktadır (Sivakumar 2005). Ortadoğu merkezli toz kaynaklarının rüzgar erozyonu ile birlikte neden
olduğu toprak ve bitki örtüsü tahribatları, arazi yönetimi bağlamında önemli bir sorun teşkil etmektedir
(Stefanski 2007). Ortadoğu bölgesi Suriye-Irak çölleri ve Arabistan çölleri gibi büyük toz kaynaklarını
barındırmaktadır. Fırat ve Dicle nehirlerinin içerisinden geçtiği ve sınırlı bölgede tarım faaliyeti yapan
Irak ve Suriye’de, toz kaynakları nedeniyle meydana gelen rüzgar erozyonu nedeniyle, başta tarım
alanlarının verimsizleşmesi, hayvancılık, toprak verimliliği, ulaşım, ekonomik ve çevresel diğer
kayıplar gözlenmektedir (Sissakian et. al., 2013).
Bu bağlamda başta Kum ve toz fırtınalarının maruz kaldıkları olumsuzluklara karşı toprağın sulanarak
toprak agregatlarının birleşme özelliklerinin sağlanması önemli koruma önlemleri arasında yer
almaktadır. Bu nedenle başta Fırat ve Dicle nehirleri olmak üzere bölgedeki su kaynaklarının önemi bir
kat daha önem kazanmaktadır. Ortadoğu’da ‘ki Suriye ve Irak için Fırat ve Dicle su kaynaklarını
hidropolitiğinin de önemini artmaktadır. Stratejik öneme haiz su kaynaklarının sınırlı boyutta oluşu da
suyun ekonomik ve etkin olarak kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. (Dursun 2006; Özdemir vd., 2008).
Bölgede gerek ekolojik gerekse siyasi kaynaklı sorunların bilimsel gerçeklerle ortaya konması sorunun
tanımlanması ve çözüm önerilerinin getirilmesi açısından oldukça önemlidir.
Bu çalışma, Ortadoğu coğrafyası özellikle Irak ve Suriye merkezli olmak üzere toz kaynaklarının tespit
edilmesi, toz kaynaklı tehdidin ve su varlıklarının belirlenmesi, toz kaynaklarının her iki ülke tarım
alanlarına olan muhtemel etkilerini değerlendirilebilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. FAO tarafından
uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri tabanlı yazılım olan Collect Earth metodolojisi kullanılarak,
2001-2015 yılları arasındaki vejetasyonun izlenmesi amaçlı hazırlanan raporda, içinde Suriye ve
Irak’ında yer aldığı toplam 15 ülkenin yer aldığı Ortadoğu bölgesi için, arazi bozunumu/çölleşme
eğiliminin arttığına dair sonuçlara ulaşmışlardır. FAO tarafından gerçekleştirilen çalışmada verimsiz
arazi sınıf olarak adlandırılan ve genelde çöl alanlarından oluşan arazi kullanım sınıfı Irak’ta toplam
alanın %66.04’ünü, Suriye’de ise toplam alanın %53.32’sini kapsamaktadır. Suriye ve Irak için, her iki
ülkede yeşillenme/iyileşme eğilimi alanları 388385,00 ha, arazi bozunumu/çölleşme eğilimi alanları
396243,00 ha olarak tespit edilmiştir. Aynı veri seti ve metodoloji kullanılarak tüm Ortadoğu bölgesi
için toz kaynakları bölgeleri risk seviye sınıfları haritası oluşturulmuştur. Araştırmanın odak noktasını
oluşturan Irak ve Suriye ülkeleri üçüncü derece riskli toz kaynakları bölgesinde yer almaktadır. Irak’ın
toplam alanın %66.04’ünü, Suriye’de ise toplam alanın %53.32’sini toz kaynak bölgeleri oluşturduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca Irak ve Suriye’nin su varlığı alanlarının toz kaynakları bölgeleri risk seviye
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
15
sınıflarına göre dağılımları incelenmiş, Ortadoğu’ya ilişkin özellikle tarım alanı ve su varlığına ilişkin
yapılan sınıflandırma sonuçları değerlendirilmiş, özellikle Türkiye’ye komşu Irak ve Suriye ölçeğinde
değerlendirmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Toz Kaynakları, Collect Earth, Ortadoğu, Fırat ve Dicle
Kaynaklar
Dursun A., (2006), Sınır Aşan Sular Fırat ve Dicle Nehirlerinin, Türkiye, Suriye ve Irak İlişkileri
Üzerine Etkileri, SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 198.
Özdemir Y., Öziş Ü., Baran T., Fıstıkoğlu O., Demirci N,. (2008), Sınır-Aşan Fırat Dicle Havzasının
Su Potansiyeli ve Yararlanılması, TMMOB Su Politikaları Kongresi, 506-516.
Gemma Shepherd, Terradellas Enric, Baklanov Alexander, Kang Utchang, Sprigg William, Nickovic
Slodoban, Boloorani Ali Darvishi, Al-Dousari Ali, Basart Sara, Benedetti Angela, Sealy Andrea, Tong
Daniel, Zhang Xiaoye, Shumake-Guillemot Joy, Zhang Kebin, Knippertz Peter, Mohammed
Abdulkareem A. A., Al-Dabbas Moutaz, Cheng Leilei, Otani Shinji, Wang Feng, Zhang Chengyi, Ryoo
Sang Boom, Joowan Cha, (2016), Global Assessment of Sand and Dust Storms,
https://uneplive.unep.org/media/docs/assessments/global_assessment_of_sand_and_dust_storms.pdf
Sivakumar M.V.K., (2005), Impacts of Sand Storms/Dust Storms on Agriculture, Natural Disasters and
Extreme Events in Agriculture: Impacts and Mitigation, 159-177.
Stefanski R., (2007), Impacts of Sand and Dust Storms on Agriculture and Potential Agricultural
Applications of a SDSWS, WMO/GEO SDSWS Meeting – Barcelona, November.
Sissakian Varoujan K., Nadhir Al-Ansari, Sven Knutsson, (2013), Sand and Dust Storm Events in Iraq,
Natural Science, 5(10), 1084-1094.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
16
CBS ve AHP Yöntemiyle Taşkın Afetinin Analiz Edilmesi: Trabzon-Beşikdüzü Örneği
Ceren Apaydın1,*, Büşra Ün1
1
Aksaray Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Merkez, Aksaray.
Özet
Akarsu yatak kesitinin suyu iletmede yetersiz olması nedeniyle akarsuyun yatağından taşarak çevresine
zarar vermesi taşkın olaylarına yol açmaktadır. Aşırı yağmur, ani kar erimesi, barajdan kontrolsüz su
bırakılması gibi olaylar taşkınların ana nedenleridir. Taşkınlar insanların ekonomik ve sosyal hayatını
olumsuz olarak etkileyen doğa olaylarıdır. Önemli bir doğal afet türü olan, sosyal, ekonomik ve ticari
hayatı olumsuz yönde etkileyen ve özellikle iklim değişikliğinin de etkisiyle sayıca artan ve verdiği
zararların boyutu daha da büyüyen taşkınlar konusunda, gerekli önlemleri almak, toplumsal duyarlılığı
arttırmak ve insanlarımızı bilinçlendirmek gerekmektedir. Taşkın riski olan yerlerde yapılaşma
olmasının taşkın zararlarını arttıracağı aşikârdır. Bu nedenle taşkınların insan sağlığına, çevreye, altyapı
ve yatırımlara olan zararların azaltılması esastır. Taşkın anında su altında kalabilecek yerlerin önceden
belirlenmesi ve buna göre tedbir alınması zararları en aza indirmektedir (Sargın 2013).
Özellikle Türkiye’de doğal afetler içinde en büyük ekonomik kayıplara neden olan afetlerin başında
taşkınlar gelmektedir. 21 Eylül 2016 tarihinde meydana gelen yağışla birlikte Trabzon’un Beşikdüzü
ilçesinde başta olmak üzere komşu ilçelerinde sel ve taşkınlar meydana gelmiştir. Beşikdüzü ilçe
merkezinde ev ve iş yerleri sular altında kalmıştır. Aşırı yağışın etkili olduğu ilçede derelerin taşması
ile ortaya çıkan taşkının nedenleri, afet sonrasında yapılacak arazi gözlemleriyle araştırılmıştır. Sahaya
ait mevcut sayısal verilerin de kullanıldığı çalışmada, ilçedeki taşkın afetinin meydana gelmesinde etkili
olan faktörler tespit edilmiştir.
Taşkın afetlerinin izlenmesi ve yönetilmesinde karar–destek mekanizmalarının daha etkin ve sağlıklı bir
biçimde kullanılmasının hedeflendiği bu çalışmada Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemi
kullanılmıştır.
Analitik Hiyerarşi Proses Yöntemi (AHP), Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri’nin en sık
kullanılanıdır. Çok kriterli karar verme yöntemlerini kullanmaktaki amaç, alternatif ve kriter sayılarının
fazla olduğu durumlarda karar verme mekanizmasını kontrol altında tutabilmek ve karar sonucunu
mümkün olduğu kadar kolay ve çabuk elde etmektir (Öztürk 2009).
Diğer taraftan, sistematik bir süreç olan risk yönetimi; riskin tanımlanması, risk analizi ve risk miktarının
belirlenmesinden oluşur. Olası bir taşkında can ve mal kaybını en aza indirmek ve taşkının olumsuz
etkilerinin azaltılması için yapılması gereken çalışmalar taşkın alanlarındaki risk yönetimi ile
gerçekleştirilebilmektedir. Risk yönetimi çalışmalarında; tehlike ve riskler belirlenmekte, risk
senaryoları hazırlanmakta, koruma ve zarar azaltma önlemleri seçilmekte, sonuçlar güncel haritalar ve
grafiklerle ortaya konmakta, kullanılabilecek kaynak ve imkânlar belirlenmekte, afetten korunma ve afet
müdahalesi için en uygun seçenek ve öncelikler hakkında kararlar elenip uygulamaya geçilmektedir
(Özcan vd. 2009).
Bu çalışmada, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kullanılarak taşkın afet analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışma
alanı, Trabzon ili Beşikdüzü ilçesinin bir kısmını kapsamaktadır ve seçili bir alanda taşkın riski
açısından etkili faktörler (eğim, yerleşim alanları, akarsuya olan uzaklık, bakı, orman ve tarım alanları)
ele alınarak bölgede taşkına maruz kalacak riskli alanlar tespit edilmiştir. Çalışma alanı, risk
potansiyeline sahip bir alan olmakla birlikte, olası taşkınlar özellikle yağış ve eğimden
etkilenebilmektedir. Çalışmada DEM ve TIN verisi, yükseklik, eğim, bakı, eğrilik, akarsu kesitleri gibi
veriler kullanılmıştır. Yükseklik verileri kullanılarak arazinin 3 boyutlu modeli, ArcGIS ile
oluşturulmuştur. Bu modelden alınan tüm topoğrafik veriler (dere, yamaçlar, akım yolu ve kesitlere ait
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
17
topoğrafik veriler), ArcGIS üzerinde çalışan HEC-GeoRAS modülü yardımıyla hidrolik analiz
yapılabilen HEC-RAS’a aktarılmıştır.
İstatistiki yöntemlerle bulunan çeşitli tekerrürlere (100 ve 500 yıllık) sahip debi değerleri de hidrolik
modele girilerek su seviyeleri tespit edilmiştir. Elde edilen tüm veriler HEC-RAS programına girilerek
Trabzon ilinin Beşikdüzü ilçesine ait taşkın analizi yapılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda
meydana gelen değişimlerinin boyutu ve önemine dikkat edilerek, bu konuda öneriler sunulmuştur.
Çalışmanın sonucunda, Beşikdüzü ilçe merkezinde; yapılaşmanın dere yatağının kenarlarında olması ve
mevcut köprülerin dar olan dere yatağını daha da küçültmesinden dolayı, olası maksimum taşkın
anlarında yapıların çok zarar göreceği tespit edilmiştir.
Beşikdüzü ilçe belediyesi bu konuda yaptığı çalışmada taşkınları önlemek amacıyla su kanalları koruma
kuşağı sınırı belirlemiş olup uygulama imar planında değişikliğe gitmiştir.
Sonuç olarak, ciddi seviyelerde can ve mal kaybına sebep olan taşkınlara yönelik risk çalışmalarının göz
ardı edilmemesi gerekmektedir. Bölgede taşkın anında olası riskler belirlenmeli ve tespit edilen riskleri
en aza indirmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Hızlı bir şekilde taşkın risk analizlerinin yapılmasına
olanak sağlayan CBS yöntemi ve teknikleri, çeşitli faktörleri göz önünde bulundurarak etkili bir analiz
sonucu sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Taşkın, Beşikdüzü, AHP, CBS
Kaynaklar
Özcan Ö., Musaoğlu N., Şeker D. Z., (2009), Taşkın Alanlarının CBS ve Uzaktan Algılama Yardımıyla
Belirlenmesi ve Risk Yönetimi; Sakarya Havzası Örneği, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odası, 12. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 11-15 Mayıs 2009, Ankara.
Öztürk D., (2009), CBS Tabanlı Çok Ölçütlü Karar Analizi Yöntemleri ile Sel ve Taşkın Duyarlılığının
Belirlenmesi: Güney Marmara Havzası Örneği, Doktora Tezi, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Sargın A.H., (2013), Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Taşkın Riski Ön Değerlendirmesi, T.C. Orman ve Su
İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teknoloji Dairesi Başkanlığı.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
18
NetCAD Birlikte Çalışabilirlik Platformu
Dinçer Uygun1,*
1 NetCAD Yazılım A.Ş., Kozyatağı Mah. Şehit İlknur Keleş Sok. Dural Plaza No:5, 34742 Kadıköy, İstanbul.
Özet
NetCAD birlikte çalışabilirlik platformu ile verilerin mükerrerliğini engelleyerek doğruluğunu ve
kalitesi artırmak, uygulama geliştirme maliyetlerini azaltmak, kullanıcı deneyimini artırarak zamanın
etkili kullanılması hedeflenmektedir.
Kamu kurumlarındaki tüm yazılım firmaları, birbirinden bağımsız altyapı teknolojilerini
kullanmaktadır. NetCAD, farklı sistemler ile birlikte çalışarak mekânsal olmayan bir verinin harita
üzerinde analiz yapılmasına olanak sağlamaktadır. NetCAD, aynı zamanda üçüncü parti firmalara harita
altlığı sağlayarak sözel verilerin coğrafi konumlarını tespit etmeye, NetCAD ile üretilen numarataj,
kadastro, plan vb. verilere erişilmesine olanak sağlamaktadır.
NetCAD birlikte çalışabilirlik platformunun bir amacı da, farklı teknoloji ve altyapıya sahip olan
sistemler ile entegre olmaktır. İşletim sistemi, donanımı, veri tabanı türü, yazılım teknolojisi farklı olan
sistemlerle entegre olmanın en etkili yöntemi web servis teknolojilerini kullanmaktır. NetCAD
tarafından üretilen veriler, NetCAD NetGIS servisleri ile OGC standartlarında sunulmaktadır. Üçüncü
parti firmaların web servislerine erişmek için ise NetCAD Proxy servis kullanılmaktadır.
NetCAD birlikte çalışabilirlik platformu sayesinde sözel veri üreten üçüncü parti yazılımların kullanıcı
arayüzünde NetCAD haritası görüntülenebilmektedir. Aynı zamanda NetCAD haritası üzerinde de
üçüncü parti yazılımların ürettiği sözel (borç, beyan, tahakkuk) veriler listelenebilmekte ve tematik
analizler yapılabilmektedir. Bu sayede tek bir noktadan farklı niteliklere ve teknolojilere sahip verilere
hızlı şekilde erişilebilmekte, kontrolü sağlanabilmekte, gerektiğinde yeni sistemlere kolaylıkla entegre
olabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: MIS – GIS Entegrasyonu, OGC, Web Servis
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
19
Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) Real Time Updating System
Altan Yılmaz1, Mustafa Canıberk1,*, Bekir Yüksel1
1 Harita Genel Komutanlığı, Fotogrametri Dairesi, 06590 Cebeci, Ankara.
Abstract
Turkish Topographic Vector Database (TOPOVT) is a 3D vector database comprising 1:25.000 scale or
higher resolution topographic features, contours representing the topography and geographic names.
TOPOVT is the basic geographic data source for our country mapping and base for GIS applications.
Feature collection stage of TOPOVT will soon be completed by covering whole Turkey. The updating
works have already begun and will go on with an acceleration in 2018. Real time or near real time
updating of continuously changing geographic features in our country as far as possible and avoiding
the duplicate geographic data production by governmental institutions are the main objectives of General
Command of Mapping which is the biggest geographic data producer in basic scales in Turkey.
TOPOVT Real Time Updating System was designed to provide all governmental institutions and
municipalities producing and using geographic information via internet to update and easily access to
TOPOVT. Most of the TOPOVT features are acquired by governmental institutions and municipalities
according to their needs. TOPOVT Real Time Updating System is realized to avoid duplicate geographic
data production countrywide and reflect the changes in topography to TOPOVT in real time or near real
time. The software component of the system consists of desktop and android (or tablets) applications.
The desktop application will enable governmental institutions and municipalities to update TOPOVT in
their service areas according to their job definition without needing another software thus providing the
TOPOVT users to make use of the up-to-date data. Android (tablet) application will provide the field
geographic data collectors to access TOPOVT directly and to update the data in real time or in near real
time unless 3G internet is available.
By this system, all the governmental institutions needing topographic database for their applications will
easily reach TOPOVT, make use of the data in their field works and present the data they produced to
country use. Also, by avoiding the duplicate geographic data production, national sources will be utilized
economically and effectively.
Keywords: TOPOVT, Real Time Updating, Topographic Feature, Vector Database
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
20
Potential of Spatial Semantics for Developing Multi-Representation Spatial Databases
Abdul Kadir Memduhoğlu1,*, Melih Başaraner2
1 Harran University, Department of Geomatics Engineering, Yenisehir, Şanlıurfa. 2 Yildiz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Davutpasa, Istanbul.
Abstract
A multi-representation spatial database (MRSDB) integrates various spatial databases or datasets at
different levels of detail (heterogeneous in terms of scale/resolution and/or theme) in order to create a
more sophisticated environment for multi-purpose geographic data and map production as well as multi-
level spatial analysis and visualisation (Basaraner, 2012, 2013). Spatial semantics generally focus on
understanding the meaning of spatial entities as well as their counterparts in the cognitive and digital
world, and can facilitate the design of more sophisticated spatial databases and geographic information
systems by eliminating the existing heterogeneity problem, enhancing the interoperability of distributed
systems and developing intelligent interfaces for user interactions (Hu, 2017). In this context, semantic
interoperability, ontologies, spatial semantic web and linked data are hot topics for researchers. This
study focuses on potential use of the techniques and technologies in the field of (geo)spatial semantics
for developing MRSDBs.
With Web 2.0, the applications contributed by volunteers have started to provide a considerable amount
of geographical information (Hahmann & Burghardt, 2010). In this information, the same real world
entity may have been defined in different forms, semantically, geometrically and/or graphically, since
it comes from different/multiple sources (Friis-Christensen, Jensen, Nytun & Skogan, 2005; Basaraner,
2012). For instance, a building that is represented as a polygon feature or a map symbol on a large-scale
map can be represented as a point feature on a smaller scale map. Linking these heterogeneous data and
make them machine-understandable for automatic processing and reasoning has a great potential for
generating new knowledge from linked data sources (Hahmann & Burghardt, 2010). In this context,
when used in conjunction with semantic Web technologies, the MRSDB approach, which includes
geographic and cartographic databases as well as topographic and thematic databases as the more
specialized types, thus covering the concepts of semantic, geometric and graphical resolution, can be
used for analysis and visualization at different levels of detail and, if necessary, for automatic transfer
of updates to other levels of detail. Automatic updates between levels of detail is also important for
ensuring consistency between datasets of different resolution (Wang & Meng, 2009).
The integration of geographical information and the fusion of spatial data from multiple sources is still
a challenge due to semantic heterogeneity (Yi, 2013). In this context, one of the most important step to
ensure spatial semantic interoperability and the integration of data from various sources is to create
ontology (Kieler, 2008). Simply, ontology is the conceptualization and modelling of classes, entities,
and relations of a specific domain with the help of logic systems. The ontologies are generally divided
into three groups; high-level (global) ontologies, domain ontologies and application ontologies. Hart &
Dolbear (2013) have added micro-ontologies to this group which is at the bottom level. Recently,
Ontology Design Pattern approach, which is special design steps for various applications, is also used
as application ontologies (Carral et al., 2013; Hu, 2017). The ontology that provides the
conceptualization of the application domain and the knowledge representation provides a potential and
support for the integration of heterogeneous information coming from multiple sources and matching of
entities (Rodríguez & Egenhofer, 2003; Stoter, Lemmens, Kobben & Bakker, 2006).
The semantic Web concept, which is frequently used with ontologies today, was first introduced in 2001
by Tim Berners-Lee, founder of the Internet (Berners-Lee, Hendler & Lassila, 2001). Berners-Lee et al.
(2001) defined semantic Web as "The Semantic Web is an extension of the current web in which
information is given well-defined meaning, better enabling computers and people to work in
cooperation". In this context, the semantic Web, initially prepared for human consumption, aims to make
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
21
the World Wide Web understandable not only for humans but also for machines (Lassila & Swick,
1999). Semantic technologies (like ontology) that basically contain logic systems (First Order Logic,
Description Logic etc.) emerge as a promising approach to allow reasoning from big data that have
recently entered our lives (Sikos, 2015).
The most basic technology for the semantic Web is the Resource Description Framework (RDF) concept
(Beckett & McBride, 2004). With RDF, data providers can deliver data with semantics as an
interoperable way to work with other semantic systems on the Web. RDFs become linked data when
they are presented over the Web in the context of certain rules and associated with other data (Hahmann
& Burghardt, 2010). The RDF structure is presented as subject-predicate-object in the form of triples.
For example, when saying “Besiktas is the district of Istanbul”, “Besiktas” is the subject, “Istanbul” is
the object, and “district” is the predicate expressing the relation between the subject and the object.
Similar RDF definitions can be made and dictionaries can be created in various levels and areas by
associating each RDF. With the definitions made in this way, machines can infer information from
meaningful data. For instance, with the example given above, if “Dolmabahce Palace is located in
Besiktas” is defined by using semantic technologies, then the inference that “Dolmabahce Palace is
located in Istanbul” can be done automatically by the machines. In the case that all data in the web,
which is generally as documents designed for understanding of humans, can be understood by the
machines, the semantic web can achieve its intended purpose. In this context, initiatives such as Linked
Open Data Cloud, which aim to provide a relation between all the linked data in the Web, serve Berners-
Lee's semantic Web vision (Hu & Janowicz, 2016). The LinkedGeoData initiative, which transforms
OpenStreetMap data to the RDF knowledge base within linked data rules and links this data to other
knowledge bases such as Linked Open Data, contributes to the geospatial part of the semantic Web
(“LinkedGeoData,” 2017). Based on RDF technology, Web Ontology Language (OWL), which
formally proposed by the World Wide Web Consortium (W3C) in 2004, is frequently used in the current
semantic Web environment (McGuinness & van Harmelen, 2004). Roughly, it is a form of language
that concepts such as classes, properties, and individuals are defined. OWL uses Description Logic and
with OWL it is possible to define more advanced class relations than RDF. The SPARQL standard,
which is also proposed by the W3C, is used to query and process the information contained in the
semantic Web (Prud’hommeaux & Seaborne, 2008). Since SPARQL does not directly support spatial
queries, GeoSPARQL standard, which has been developed as an extension to the SPARQL standard by
the Open Geospatial Consortium (OGC), support spatial queries and operations (Perry & Herring, 2012).
Multiple taxonomies for the same real world entities can be defined by considering the application
requirements and purpose to overcome the heterogeneity problems that originate from data sources
and/or feature representations at different levels of detail. Taxonomies are the first step in creating
ontologies, and ontologies are the basis of the semantic Web approach. With such an approach, a
MRSDB can be created by means of multiple ontologies; feature representations at different levels of
detail can be performed, the inconsistencies in the data between different levels of detail can be checked
and corrected, the semantic integration of various spatial data can be ensured and new knowledge
inferences can be made (Tanasescu, 2007; Varanka, 2009; Basaraner, 2013; Ulutaş, Kara & Cömert,
2016; Hu, 2017).
Keywords: Spatial Semantics, Multi-Representation Spatial Databases, Semantic Interoperability,
Spatial Ontologies, Linked Spatial Data, Spatial Semantic Web
References
Basaraner M., (2012), An Investigation of Semantic, Geometric and Graphic Heterogenities of Building
and Facility Objects in A Multi-Resolution Spatial Database, In Proceedings of 4th International
Conference on Cartography and GIS, Albena.
Basaraner M., (2013), Taxonomies of Building Objects towards Topographic and Thematic Geo-
Ontologies, In 26th International Cartographic Conference. Dresden.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
22
Beckett D., McBride B., (2004), RDF/XML Syntax Specification (Revised), W3C Recommendation.
W3C Consortium.
Berners-Lee T., Hendler J., Lassila O., (2001), The Semantic Web, Scientific American, 284(5), 28–37.
https://doi.org/10.1038/scientificamerican0501-34
Carral D., Scheider S., Janowicz K., Vardeman C., Krisnadhi A. A., Hitzler P., (2013), An Ontology
Design Pattern for Cartographic Map Scaling, Eds.: Cimiano P., Corcho O., Presutti V., Hollink L.,
Rudolph S., The Semantic Web: Semantics and Big Data: 10th International Conference Proceedings,
Berlin, Heidelberg: Springer, https://doi.org/10.1007/978-3-642-38288-8_6.
Friis-Christensen A., Jensen C. S., Nytun J. P., Skogan D., (2005), A Conceptual Schema Language For
The Management of Multiple Representations of Geographic Entities, Transactions in GIS, 9 (3), 345-
380. https://doi.org/10.1111/j.1467-9671.2005.00222.x
Hahmann S., Burghardt D., (2010), Linked Data - A Multiple Representation Database at Web Scale?,
In 13th Workshop of the ICA commission on Generalisation and Multiple Representation.
Hart G., Dolbear C., (2013), Building Geographic Ontologies, In Linked Data: A Geographic
Perspective. Boca Raton: CRC Press. https://doi.org/doi:10.1201/b13877-11.
Hu Y., (2017), Geospatial Semantics, Eds.: Huang B., Cova T. J., Tsou M-H., Bareth G., Song C., Song
Y., Silva E. A., Comprehensive Geographic Information Systems, Oxford, Elsevier,
https://doi.org/https://doi.org/10.1016/B978-0-12-409548-9.09597-X.
Hu Y., Janowicz K., (2016), Enriching Top-Down Geo-Ontologies Using Bottom-Up Knowledge Mined
from Linked Data, Eds.: Onsrud H. and Kuhn W., Advancing Geographic Information Science: The Past
and Next Twenty Years, Needham, Massachusetts: GSDI Association Press.
Kieler B., (2008), Semantic Data Integration Across Different Scales: Automatic Learning
Generalization Rules, International Archives of Photogrammetry, Remote Sensing and Spatial
Information Sciences, 37, 685-690.
Lassila O., Swick R. R., (1999), Resource Description Framework (RDF) Model and Syntax
Specification, W3C Recommendation, W3C Consortium, https://doi.org/citeulike-article-id:122376.
LinkedGeoData, (2017), Retrieved August 17, from http://linkedgeodata.org/About.
McGuinness D.L., van Harmelen F., (2004), OWL Web Ontology Language, W3C Recommendation
10.2004-03, 1–12. https://doi.org/10.1145/1295289.1295290.
Perry M., Herring J., (2012), OGC GeoSPARQL-A Geographic Query Language for RDF Data, OGC
Implementation Standard.
Prud’hommeaux E., Seaborne A., (2008), SPARQL Query Language for RDF, W3C Recommendation,
W3C Consortium.
Rodríguez M.A., Egenhofer M. J., (2003), Determining Semantic Similarity Among Entity Classes From
Different Ontologies, IEEE Transactions on Knowledge and Data Engineering, 15 (2), 442-456.
https://doi.org/10.1109/TKDE.2003.1185844.
Sikos L.F., (2015), Introduction to the Semantic Web, In Mastering Structured Data on the Semantic
Web, New York: Apress. https://doi.org/10.1007/978-1-4842-1049-9_1.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
23
Stoter J., Lemmens R., Kobben B., Bakker N. J., (2006), Semantic Data Integration in a Multiple
Representation Environment, In ISPRS - Workshop on Multiple Representation and Interoperability of
Spatial Data, 22–29, Hannover.
Tanasescu V., (2007), Spatial Semantics in Difference Spaces, Eds.: S. Winter, M. Duckham, L. Kulik,
& B. Kuipers (Eds.), proceedings of the International Conference on Spatial Information Theory:
Foundations of Geographic Information Science (COSIT), Berlin, Heidelberg: Springer-Verlag Berlin
Heidelberg, https://doi.org/10.1007/978-3-540-74788-8_7
Ulutaş D., Kara G., Cömert Ç., (2016), Semantic Definition and Matching for Implementing National
Spatial Data Infrastructures. Journal of Spatial Science, 61(2), 441–459.
https://doi.org/10.1080/14498596.2016.1142397
Varanka D.E., (2009), A Topographic Feature Taxonomy for a U.S. National Topographic Mapping
Ontology, In Proceedings of the 24th International Cartographic Conference - ICC 2009, Santiago.
Wang Y.H., Meng H., (2009), Hierarchical ontology on multi-scale road model for cartographical
application, In Proceedings - 2009 International Conference on Environmental Science and Information
Application Technology, ESIAT 2009 (pp. 330–333). https://doi.org/10.1109/ESIAT.2009.247
Yi S., (2013), Learning Ontologies for Geographic Entity Matching and Multi-Sources Data Fusion,
International Conference on Geoinformatics, 1-5.
https://doi.org/10.1109/Geoinformatics.2013.6626029.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
24
Kentsel Sorunların Yönetimi İçin Bir Gönüllü Coğrafi Bilgi Mobil Uygulaması
Geliştirilmesi
Talha Taşkanat1,*, Abdullah Karaağaç1, Erkan Beşdok1, Bülent Bostancı1
1 Erciyes Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Talas, Kayseri.
Özet
Gönüllü Coğrafi Bilgi ifadesi ilk kez (Goodchild, 2007) tarafından ortaya atılmıştır ve kısa zamanda
dünya çapında kullanılmaya başlanmıştır. Gönüllü Coğrafi Bilgi (GCB), sivil bilimin konuma dayalı bir
türüdür ve son zamanlarda bilgi toplama alanında hızla gelişen bir alandır. Genel olarak GCB’nin
anlamı, (Goodchild, 2007), (Elwood, 2012), (See, 2016) ve diğerleri tarafından “veri üreticileri
tarafından toplanıp düzenlenmeyen, ancak uzman olmayan fakat uzamsal bilgi ve gözlemlerini yaymak
isteyen bireyler tarafından özel bir davetiye olmaksızın toplanan ve düzenlenen dijital mekansal veriler”
olarak özetlenmektedir. 2004 yılından itibaren, gelişen teknoloji sayesinde bireyler kendi sayısal coğrafi
bilgilerini, çevrimiçi haritalar kullanarak yüksek kaliteli ve ücretsiz olarak oluşturabilmektedirler
(Goodchild, 2012). Böylelikle son zamanlarda çeşitli bilimsel alanlarda ve uygulamalarda GCB
kullanılmaktadır. OpenStreetMap, Wikimapia, Tagzania, the People’s Map ve Platial or The People’s
Atlas gibi uygulamalar gönüllü coğrafi bilgi uygulamalarının en bilinenlerindendir. Wikimapia örneğine
bakacak olursak, internet bağlantısı olan bir birey dünya üzerinde bir alan seçebilir ve diğer kaynaklara
bağlantılar da içeren bir açıklama sağlayabilir. Ardından, herkes sağlanan bu açıklamayı düzenleyebilir
ve gönüllü incelemeciler tarafından sonuçlar izlenir, doğruluğu ve önemi kontrol edilir.
21’inci yüzyılın yönelim yaklaşımları arasında ortaklaşa paylaşılan olgulardan biri sosyal medyadır
(Banger, 2014). Sosyal Medya; en genel anlatımla yeni nesil web teknolojilerinin getirdiği kullanıcı
kolaylığı ve iletişim hızıyla yakalanan eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği dijital platformdur.
Sosyal medya örnekleri arasında; Facebook, Twitter, Instagram, Youtube, LinkedIn, Panoramio, Flickr,
Jive, Telligent, Chatter ve wiki’lerin yanında internet güncesi olarak adlandırabileceğimiz blog’lar
benzeri uygulamalar gösterilebilir. Bahsedilen bu platformlar dikkate alındığında, sosyal medyanın
günümüzdeki önemini sadece sohbet veya eğlence ile sınırlamamak gerekir. Bu platformlar, bireylerin
konuma dayalı bilgiler paylaşmasına olanak sağlamaktadır. Bu özellik sayesinde sosyal medya
platformları konuma dayalı veri toplama açısından dünya çapında oldukça çok kullanılan bir araç haline
gelmiştir.
Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı
ise 42 milyondur. Aynı zamanda Türkiye’deki cihaz kullanıcılarının %95′i cep telefonu sahibi ve %75′i
akıllı telefon kullanıyor (URL 1, 2017). Dünya çapında 2017 yılının birinci çeyreğinde en çok kullanılan
mobil işletim sistemleri Android (%85.0) ve iOS (%14.7) işletim sistemleridir (URL 2, 2017). Bu
platformlarda bir sosyal medya uygulaması geliştirmek için ise çeşitli masaüstü ve web servislerinin bir
arada kullanılması gerekmektedir.
Gönüllü Coğrafi Bilgi, Türkiye’de çok yeni bir araştırma alanıdır ve uygulamaları henüz sınırlıdır.
Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin birçoğunda güncel ve gelişmekte olan bir araştırma alanıdır ve birçok
başarılı çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu bildiri kapsamında, Gönüllü Coğrafi Bilgi alanında günümüze
kadar yapılmış çalışmalar özetlenecek ve Türkiye’deki çalışmaları değerlendirilecek olup, Gönüllü
Coğrafi Bilgi üretmeye dayalı kullanıcı-yetkili kurum arasındaki iletişimi arttıracak bir sosyal
sorumluluk mobil uygulamasının geliştirilme aşamaları anlatılacaktır.
Bu mobil uygulamada kullanıcılar tüm vatandaşlardır. Yetkili kurum ise belediyeler, emniyet
müdürlükleri vs. gibi kurumlardır. Uygulama sayesinde kullanıcılar; örneğin toplanmayan çöplerin,
yanlış park etmiş bir aracın veya yol kenarında oluşmuş araçlara zarar verebilecek bir çukurun
fotoğrafını, konumunu ve açıklamasını ekleyerek sisteme yükler. İlgili kurum ise bu problemi görerek
çözmeye yönelik hareketlerde bulunarak ve bu hareketin sonunda kullanıcıyı bilgilendirecek açıklama,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
25
fotoğraf gibi verileri kullanıcıyla paylaşır. Bu uygulama aynı zamanda herkese açık bir sosyal uygulama
olduğundan, tüm kullanıcılar yapılan paylaşımları ve geri dönüşleri görecek böylelikle toplumdaki
mütekabiliyet bilinci arttırılması hedeflenecektir.
Anahtar Sözcükler: Gönüllü Coğrafi Bilgi, Mobil Uygulama, Sosyal Medya, Sivil Bilim
Kaynaklar
Banger G., Çalışır G., (2014), Sosyal Medyanın Kurumsal İnovasyon İçin Kitle Kaynak Olarak
Kullanımı, Uluslararası Yeni Medya Yeni Yaklaşımlar Konferansı, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi.
Elwood S., Goodchild M. F., Sui D. Z., (2012), Researching Volunteered Geographic Information:
Spatial Data, Geographic Research, and New Social Practice, Annals of the Association of American
Geographers, 102:3, 571-590, 2012.
Goodchild M. F., (2007), Citizens as Sensors: The World of Volunteered Geography, GeoJournal,
69:211-221.
Goodchild M. F., Li L., (2012), Assuring The Quality of Volunteered Geographic İnformation, Spatial
Statistics, 110-120, 2012.
See L., Mooney P., Foody G. and et al. (2016), Crowdsourcing, Citizen Science or Volunteered
Geographic Information?, The Current State of Crowdsourced Geographic Information, ISPRS
International Journal of Geo-Information, 5, 55.
URL 1, (2017), We are Social 2017 Global Report, https://wearesocial.com/special-reports/digital-in-
2017-global-overview.
URL 2, (2017), Smartphone OS Market Share, 2017 Q1, http://www.idc.com/promo/smartphone-
market-share/os.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
26
Karayolları Genel Müdürlüğü Görüntü Tabanlı Bilgi Yönetim Sistemi Projesi
Önder Çelik1
1 Karayolları Genel Müdürlüğü, Yücetepe, Ankara.
Özet
Bu projenin amacı, 66.437 km yol ağında envanter bilgilerinin kurumun ihtiyaçlarını karşılayacak
seviyede daha hızlı, güvenilir, etkin, doğruluk oranı yüksek ve dinamik bir şekilde toplanması,
sunulması ve görüntü tabanlı bilgi yönetim sisteminin kurulmasıdır.
Proje kapsamında Ankara il sınırları dahilinde 500 km’lik yol için Yersel Mobil Lidar Teknolojisi ve
Stereo Görüntüleme Teknolojisi kullanılarak 1000 km’lik örnek çalışma yapılmıştır. Ayrıca, yurtdışında
yapılmış benzer uygulamalar ve bu uygulamalarda kullanılan teknolojiler düzenlenen teknik inceleme
programı ile yerinde gözlemlenmiştir. Yol envanter verilerinin daha hızlı, güvenilir, etkin, doğru ve
dinamik bir şekilde toplanması, bilgi akışının sağlanması, kurum içerisindeki birimler arasında ve
kurumlar arasında iletişimin ve koordinasyonun sağlanması ve veri paylaşımının en üst düzeye
çıkarılmasında teknolojik olanaklardan yararlanılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, proje
kapsamında mevcut durumun analizi yapılmış, farklı teknolojik sistemler ile yol envanter bilgileri
toplanarak veri üretimi gerçekleştirilmiştir.
İncelenen teknoloji ve yöntemlerden elde edilen bulgular ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Sonuçlar birbiri
ile kıyaslanmış, ülkemiz karayollarında yol envanterlerinin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde toplanması
ve sunulması için uygun teknolojiler belirlenmiştir. Ayrıca, proje maliyetleri, projenin ekonomik ve
sosyal faydaları raporda belirlenmiştir. Projenin kamu BİT projeleri içerisinde başarı ile tamamlanarak
örnek bir proje olması amaçlanmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu altında bulunan karayolu uzunluğu 01.01.2016 tarihi
itibariyle toplam 66.437 km yol eksenine ve toplam 89.421 km kaplama eksenine sahiptir. Bundan
dolayı proje ile ilgili yapılan bütün analiz ve hesaplamalarda (ekonomik analiz, fayda maliyet analizi
vb.) toplam yol uzunluğu 89.421 km olarak alınmıştır. Envanter toplanması ve Görüntü Tabanlı Bilgi
Yönetim Sistemi kurulmasına yönelik çalışmalarda da çekim uzunluğunun 89.421 km olduğu
varsayılmaktadır.
Yapılan incelemeler neticesinde Mobil Lidar ve Stereo Görüntüleme teknolojileri ön plana çıkmıştır.
Pilot proje de bu iki teknoloji ile gerçekleştirilmiştir. Her iki teknolojinin hem projeden amaçlanan
çıktıları sağlayıp sağlayamadığı noktalar belirlenmiş hem de birbirine göre avantaj ve dezavantajları
saptanmıştır.
Projenin ekonomik ömrünün 5 yıl olacağı öngörülmektedir. Bu süre zarfında projenin gerçekleştirilmesi
neticesinde kurumun sağlayacağı öngörülen tasarruf kalemleri belirlenmiştir.
Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi kurma çalışmaları 2003 yılında Başbakanlık tarafından yayınlanan
2003/48 sayılı Genelge [1] ile yürütülmeye başlanan e-Dönüşüm Türkiye Projesi Kısa Dönem Eylem
Planı kapsamında başlatılmıştır. Eylem Planında yer alan “Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi
Oluşturulabilmesi İçin Bir Ön Çalışma Yapılması” konulu 47 numaralı eylem Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü’nün (TKGM) sorumluluğuna verilmiştir. TKGM, eylem kapsamında 32 kamu kurum ve
kuruluşundan, 9 belediyeden ve 3 üniversiteden sağlanan temsilciler ile bir çalışma grubu oluşturmuştur
ve yapılan çalışmalara ilişkin Ön Çalışma Raporunu (EYLEM-47 Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi
Oluşturabilmesi İçin Ön Çalışma Raporu [2]) Devlet Planlama Teşkilatı’na sunulmuştur. Bu eylem
planının 5.3.4.1 maddesi ile Karayolları Genel Müdürlüğü 1:1000 ölçekte Otoyol Envanterinin Sayısal
Ortamda oluşturulması işi ile görevlendirilmiştir.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
27
Projenin amacına yönelik, yurtdışında yapılmış benzer uygulamalar ve bu uygulamalarda kullanılan
teknolojiler düzenlenen teknik inceleme programı ile yerinde gözlemlenmiştir. Teknolojileri analiz
etmek için Pilot Proje kapsamında sistemler kullanılarak veri toplanmış ve sistemlerin ihtiyaçları
karşılama kabiliyetleri dikkate alınarak uygun teknolojiler belirlenmiştir. Belirlenen sistemlerin sosyal,
ekonomik analizi ve risk değerlendirmesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mobil lidar, stereo görüntüleme, envanter, karayolu
Kaynaklar
[1] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2003/12/20031204.htm#3 (Çevrimiçi: 01/12/2016)
[2] http://www.bilgitoplumu.gov.tr/wp-pontent/uploads/2014/04/Eylem_47_Turkiye_Ulusal_Cografi_
Bilgi_Sistemi.pdf (Çevrimiçi: 01/12/2016)
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
28
Enerji Nakil Hatlarında Arızaların Önceden Tahmin Edilmesinde CBS Kullanımı:
SÜPERGÖZ Projesi
Tuba Yalçın1
1 NetCAD Yazılım A.Ş, Kadıköy, İstanbul.
Özet
Sanayi devrimi ile başlayıp son yıllarda teknolojide yaşanan büyük gelişmelere paralel olarak enerji
ihtiyacı her gün artmaktadır. 1993 – 2011 yılları arasında nüfus %27 artarken, enerji üretimi %76
artmıştır. Enerji tüketimi ise 2016 yılında bir önceki yıla göre %1 artmıştır. Ülkemizde 31 Mart 2015
günü yaşanan ve birçok ilde etkisini gösteren elektrik kesintisi sonucu 1 saatte yaklaşık 100 milyon dolar
zarar edilmiştir.
Bu durum, tüm sektörler açısından elektriğin önemini gözler önüne sermiştir. Ülkemizde elektrik iletim
altyapısını oluşturan, elektriğin üreticiden dağıtıcıya ulaşmasını sağlayan, yüksek gerilim enerjiyi
yöneten Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), söz konusu zararların en aza indirilmesi, bir
daha benzer afetlerin yaşanmaması adına önemli adımlar atmıştır. Bu adımlardan bir tanesi, elektrik
iletim hatlarında meydana gelebilecek arızaları, donanımlı helikopterler ile gözlemleyerek önceden
tahmin edebilen, arıza kayıtları oluşturan, ilgili Bölge Müdürlüklerini arızalarla ilgili bildiren konumsal
bir sistem geliştirmektir.
Türkiye genelinde 50 bin kilometreden fazla elektrik iletim hattı bulunmaktadır. Bu hat ve direklere
ulaşım, bulunulan konumların topoğrafyası ve insan kaynağı kısıtları nedeniyle problemler
doğurmaktadır. Bu hatların ve direklerin bakımı ve arızaların hızlıca giderilmesi için alternatif
çözümlerin üretilmesi gerekmektedir. Topografik ve meteorolojik koşullar ile hat uzunlukları göz
önünde bulundurularak iletim hatlarının helikoptere monte edilen farklı kameralar (termal, korona (kızıl
ötesi) ve görünür bandda çalışan kameralar) ile kontrol edilmesi planlanmıştır. Kullanılan farklı
kameralardan yapılan analizler sonucu hatlardaki yıpranma önceden tespit edilerek yaşanacak arızalar
minimuma indirilmiştir. Bu sayede ulaşımı güç olan konumlara rahat ulaşım sağlanmış ve hız
kazanılmıştır. Süpergöz Projesi, herhangi bir afet oluştuktan sonra zararları minimuma indirmek ya da
afetin etkilerini azaltmak yerine, afetin önlenmesi amacı ile erken uyarı sistemi olarak
değerlendirilebilir.
Geliştirilen sistem sayesinde erken arıza tespiti ile kaynakların etkin kullanımı sağlanmış, tematik harita
ve yönetici raporları sayesinde karar vericilere doğru karar verilmesi hususunda destek olunmuştur.
Bildiri kapsamında elektrik kesintilerinde yaşanabilecek aksaklıkları minimuma indirmek adına afet
öncesi kaynakların verimli kullanılması için yapılan çalışmalar SÜPERGÖZ Projesi kapsamında ele
alınacaktır. Afet zararlarının azaltımında Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin faydaları tartışılacak, Süpergöz
Projesi örneği üzerinden sağlanan kazanımlar vurgulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Arıza, Web, Helikopter, Harita, Elektrik, Kamera, CBS, GIS, Analiz
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
29
Yatırım Planlama, Müşteri İlişkileri Şikayet Yönetimi ve Pazarlama Faaliyetlerinde
Karar Destek Sistemi Olarak CBS Kullanımı Örnek Uygulaması
Sultan Gökçen Bilgen1,*, Ender Sunerli1, Güzin Incedal1, Şerife Sarı Gedik1
1 İzmir Doğalgaz Dağıtım A.Ş., Halkapınar, İzmir.
Özet
Karar Destek Sistemi (KDS), bir işletmede yöneticilerin ve profesyonel çalışanların karar vermesine
yardımcı olarak kullanılan, karar verme sürecinde kullanıcıların sistemle karşılıklı olarak etkileşimde
bulunduğu bilgisayar tabanlı bir bilişim sistemidir. Karar destek sistemleri çoğunlukla yarı
yapılandırılmış problemlerin çözümünde kullanılmakla birlikte, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış
problemler için de kullanılabilmektedir. Sistemler veri ve model bazlıdır. Kullanıcılar, özgün ve belirli
bir problem ile ilgili veriler ve bir ya da daha çok yöntem çerçevesinde model kurma olanağı sağlayan
bu tür sistemler ile daha hızlı ve daha isabetli kararlar verebilmektedir (Çopur, 2016).
Bir KDS aslında problem çözme sistemidir. Her alanda yaygınlaşan bilgi kirliliği KDS’nin ortaya
çıkışının en önemli nedenlerinden biri olarak da gösterilebilir. Bu sebeplerle, işletmelerde yöneticilerin
görevlerini yerine getirirken kendilerine yardımcı olacak araçlara olan ihtiyaçları giderek artmaktadır
(Bozkurt, 2016).
Karar verme başta organizasyon ve işletmelerin yönetimi olmak üzere birçok bilimin önemli bir parçası
haline gelmiştir. Günümüzde bilgi ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerle beraber karar verme süreci
ile eskiye oranla çok daha sıklıkla karşı karşıya kalınmaktadır. Birçok problemde karar vericinin birden
fazla hedefi birden fazla sayıda faktör ve ölçüt ile hesaba katması beklenmektedir. Böyle bir durumda
karar verme problemi çok kriterli karar verme problemi olarak ortaya çıkmaktadır. Birçok karar verme
probleminde parametreler içerisinde mekânsal bilgi bulunmaktadır. Dünya üzerinde var olan nesnelere
ve meydana gelen olaylara ait bilgileri koordinatlı olarak toplamaya, bunları saklamaya, haritalamaya
ve analizlerini yapmaya yarayan bir tür yüksek performanslı bilgisayar sistemi olan Coğrafi Bilgi
Sistemleri (CBS), bu noktada karar destek sistemi olarak kullanılmaktadır. Günümüz dünyasında
toplanan ve üretilen bilgilerin büyük bir kısmını oluşturan harita tabanlı verilerin elektronik ortamda
yönetilmesi coğrafi bilgi sistemi (CBS) ile olanaklı hale gelmiştir.
Bu çalışmada, akıllı coğrafi bilgi teknolojilerinin yalnızca veri tabanı, sayısal harita ve sorgulama
analizlerinden oluşmadığı her türlü seviyedeki yönetim merkezlerinde doğru konumlandırıldığında ve
doğru kullanıldığında karar destek mekanizması olarak etkin ve sağlıklı biçimde kullanılabilir olduğu
ortaya konmuştur.
İzmir ili doğalgaz dağıtım bölgesi gerek alansal büyüklük gerekse belirli zaman aralığında
tamamlamakla yükümlü olunan yatırım miktarı bakımından Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
(EPDK) tarafından bugüne kadar lisans verilmiş en kapsamlı bölgelerden birisidir. Böylesine büyüklüğe
sahip bir alanda, yatırım süreci devam ederken oluşan yeni müşteri taleplerinin de eş zamanlı olarak
değerlendirilmesi ve sınırlı kaynaklar çerçevesinde bu taleplerin yönetilerek yapılacak yatırımların
bütün halinde planlanması ve takibi için akıllı bilgi teknolojilerinin getirdiği avantajlardan
yararlanılması kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.
İzmir’de doğalgaz dağıtımından sorumlu tek yetkili şirket olan İzmir Doğalgaz’da yatırım planları
hazırlanırken; lisans şartları gereği yatırım yükümlülükleri, halihazırdaki mevcut altyapı alanları ve
doğalgaz kullanımına geçmek isteyen müşteri talep yoğunluğu gibi parametreler dikkate alınarak ana
yatırım kararları oluşturulur. Öncelikli olarak bu alanlarda, teknik etütler yapılır ve buna paralel olarak
pazarlama etütleri gerçekleştirilir. Müşteri talep bilgileri, teknik etütlere ait diğer detay bilgiler ve
hanelere yönelik toplanan tüm pazarlama bilgileri harita üzerinden de detaylı olarak takip edilebilen
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
30
altyapı bilgi sistemlerinde depolanır. Yatırım planları, tüm bu bilgilerin analizi ve detaylı değerlendirme
çalışmaları sonucu kesinleştirilmiş olur.
Yatırım Planlama Karar Destek Sistemi; dağıtım alanı içerisindeki toplam yatırım potansiyelinin
belirlendiği, çeşitli parametrelere göre ve de farklı etki düzeylerine bağlı olarak bu potansiyelin analiz
edildiği, sonuçlarının sıralanarak gerek rapor gerekse akıllı haritalar şeklinde hızlıca ortaya konduğu bir
sistem uygulama modelidir.
Söz konusu sistem ile girilen parametre ve etki düzeylerine bağlı şekilde dağıtım lisansı kapsamındaki
sorumluluk alanları yatırım verimliliğine göre sıralanmakta, sonuçlarının simülasyonu hem harita
ekranı hem de hazırlanan listeler üzerinde yapılabilmektedir. Sistem, aynı zamanda, seçilen yatırımın
yapılması ile ulaşılacak potansiyel gelir miktarı ile ilgili olarak da rapor üretmektedir. Böylece
gelen müşteri talepleri değerlendirilirken aynı zamanda planlanan yatırımların optimizasyonu
sağlanmaktadır. Gerektiğinde girilen parametre değerleri değiştirilerek yeni sonuçlar hızlı bir şekilde
alınabilmektedir. Belirlenen kriterler içerisinde kalan imalat için iş programı, ilçe-mahalle-sokak,
düzeyinde dinamik olarak oluşturulmakta böylece yatırım öncelik belirleme çalışması kolaylıkla
yapılabilmektedir.
Sistem modeli oluşturulurken öncelikle yatırım planlamasında kullanılan konumsal ve konumsal
olmayan kriterler tespit edilmiştir. Hazırlanan uygulamada kriterlerin önem dereceleri etki düzeyi olarak
adlandırılmış ve bu da sistem kullanıcısının belirleyebileceği parametrik değer şekline getirilmiştir.
Böylece kullanıcının seçtiği parametreye ait etki düzeyini kendisinin belirlemesi ve ona göre sonucu
raporlaması sağlanmıştır.
Sınırlı bir bütçe söz konusu olduğunda yatırım planlaması yapılırken ve yatırım yapılacak alanların
seçim kararı stratejik öneme sahip olmaktadır. Yapılması planlanan yatırımın geri dönüşü ile beraber
değerlendirildiğinde bu kararların yanlış olması durumunda oldukça yüksek maliyetlere sebep
olabileceği görülmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğince sistemin oldukça avantaj sağladığı
görülmektedir.
Müşteri İlişkileri Yönetim Karar Destek Sistemi ile de müşteri ilişkileri yönetiminde akıllı
sistemlerin kullanıldığı bir yapı oluşturulması hedeflenmiştir. Müşteri talep öneri ve şikayetlerinin
takibi, pazarlama ve müşteri tabanlı saha çalışmaları ile potansiyel müşteri yönetimi faaliyetleri için
mekânsal karar destek sistemi oluşturulmuştur. Sistem aracılığı ile doğalgaz müşteri taleplerinin ve
farklı konu başlıklarındaki şikayetlerin yoğunlaştığı alanlar akıllı haritalar üzerinden de görülebilmekte,
takibi yapılmakta ve analiz sonuç raporlarına göre yöneticilerin kararlarında destek mekanizması
sağlanmaktadır. Dolayısı ile sistem, müşteri yönetimi stratejilerinin belirlenmesinde etkin bir araç olarak
kullanılmaktadır.
Sistem uygulama modeli; “Şikâyet Yönetimi” “Pazarlama Faaliyetleri Yönetimi” ve “Potansiyel
Müşteri Yönetimi” olmak üzere 3 başlık altında kurgulanmıştır.
Şikâyet yönetimi tarafında kullanıcının yaptığı seçime bağlı kalarak şikayetlerle ilgili analizler
yapılabilmekte ve sonuçları görsel raporlar halinde sunulabilmektedir. Seçim kriterleri, ilçe bazında
şikâyet türlerine göre dağılımlar veya yıl ve şikâyet türüne göre karşılaştırmalı raporların oluşturulması
şeklinde örneklendirilebilir.
Pazarlama faaliyetleri yönetimi kapsamında ise şirket içerisinde müşteri hizmetleri tarafında
yürütülmekte olunan pazarlama & tanıtım vb. amaçlı çalışmalarla ilgili olarak harita destekli
raporlamalar oluşturulmakta ve analizler yapılabilmektedir.
Potansiyel müşteri yönetimi çerçevesinde ise doğalgaz yatırımı yapılmış olmasına karşın henüz
müşteri-abone olmamış gaz kullanımına geçilmemiş adreslerin raporlarının alınabildiği bir model
hazırlanmıştır. Bu sistem ile, yatırım yapılmış ancak hiç müşteri olmayan adresler anlık olarak
raporlanabildiği gibi şehrin toplam yatırım potansiyeli de raporlanabilmektedir. Söz konusu raporlar,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
31
pazarlama-abone etkinliğini artırma bu konuda bilinç oluşturma veya yatırımları programlama vb. çeşitli
çalışmalarda kullanılabilir niteliktedir.
Anahtar Kelimeler: Akıllı Haritalama, Çok Nitelikli Karar Verme, Yatırım Planlama, Mekansal Karar
Destek Sistemi, Şikayet Yönetimi, Raporlama, Altyapı
Kaynaklar
Bozkurt Ö., Kalkan A., Çeşmeli M., (2016), Karar Destek Sistemlerinin İşletme Yönetimi Açısından
Önemi: Mermer İşletmelerinde Bir Araştırma, Mehmet Akif Üniversitesi.
Çopur C., Komesli M., Ünalı M. O., (2016), Elektrik Dağıtım Şebekelerinin Yönetimi için Coğrafi Bilgi
Sistemi Tabanlı Akıllı bir Karar Destek Sistemi, Akıllı Teknoloji and Akıllı Yönetim.
Derviş R., (2015), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Çok Nitelikli Karar Verme (ÇNKV) Yöntemi ile
Lojistik Tesislerin Değerlendirilmesi, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Tedarik ve Lojistik
Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
32
Sensör Verilerinin Kent Otomasyonunda Bütünleşik Kullanımı
Emin Bank1,*
1 NetCAD Yazılım A.Ş, Kadıköy, İstanbul.
Özet
İlerleyen teknoloji ve artan ihtiyaçlar günümüz dünyasını da hızla şekillendirmektedir. Eskiden sadece
insanlara bağımlı olan cihazlar, bugün birbirleriyle iletişim kurabilmekte ve nesnelerin interneti (IOT)
algısını oluşturmaktadır. Akıllı kent sistemler; trafik yönetimi, akıllı evler, kent rehberi, akıllı ulaşım
gibi günlük hayatımızı kolaylaştıran, çevre dostu ve enerji tasarrufu sağlayan sistemlerdir. Ancak,
gerçek hayatta birbiri ile ilişkili olan bu konuları bir arada ele alacak, farklı kaynaklardan gelen verileri
ilişkilendirerek yönetecek ve gerektiğinde birlikte işleyerek akıllı kararlar alabilecek bir sistem ihtiyacı
vardır. Bu sistemi akıllı şehir teknolojilerindeki merkez yazılım olarak nitelendirmek mümkündür.
NetCAD, 2015 yılında 5 Avrupa ülkesini ve 9 firmayı bir araya getiren, “Kent Otomasyonu İçin
Geliştirilmiş Sensör Algılama (ASUA)” isimli bir Avrupa projesinde başta uluslararası standartlara
uyumlu sensör iletişim altyapısı, harita tabanlı veri görselleştirme, gerçek zamanlı ve tarihsel veri analiz
uygulamaları olmak üzere projenin “Merkezi Yazılım” ihtiyacını karşılayacak nitelikte rol almıştır.
2006 yılında Rize Afet Bilgi Sistemi’nde (RABİS) sensör verilerini dinamik işleyerek ilgili yerlere
heyelan uyarılarını ileten sistemi geliştiren, 2013 yılında Ümraniye Belediyesi Mobil Afet Bilgi
Sistemlerinde afet olaylarına maruz kalan kişiler için konum ve kişi bilgisini ilgili birimlere ileten
sistemi geliştiren NetCAD, 2017 yılında da ASUA projesinde gelişen teknolojiye uygun çok farklı
nitelik ve nicelikteki sensör verilerini IOT merkez yazılım bileşeni ile işleyen ve karar destek sistemine
katkıda bulunan sistemi geliştirerek Türkiye’ye önemli bir IOT Merkez Yazılım platformu kazandırmış
oldu.
Bu bildiride özellikle belediyelerde kurulan, kurulacak olan kent bilgi sistemlerinin karar destek
sistemlerini zenginleştirecek nitelikteki IOT Merkez Yazılım platformu temel özellikleriyle
tanıtılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kent Otomasyonu, Akıllı Şehirler, IOT, Internet of Things, Nesnelerin İnterneti,
Sensör verileri, ASUA
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
33
Süreç Yönetimine CBS Penceresinden Bakmak; “OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi”
Abdullah Özdemir1,*, Selin Ataman1, Arzu Özdemir2
1 Ordu Büyükşehir Belediyesi, CBS Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. 2 Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.
Özet
Süreç; Belirli bir ürün ya da hizmet elde etmek için birbirleriyle etkileşim içinde bulunan insan,
malzeme, ekipman, yöntem ve çevrenin toplamı olarak tanımlanmaktadır. Üretilen her bir ürün ve/veya
hizmet bir süreç sonucunda meydana gelmektedir. Üretilen ürün ve /veya hizmetin kalitesinin
arttırılması üretim süreçlerinin iyi anlaşılması, rol-görev dağılımının doğru yapılması, kurgulanması ve
tasarlanan kurgunun doğru uygulanması ile mümkün olmaktadır. İş süreçlerindeki her bir adım aslında
birbiriyle ilişkili işlemler zinciridir (Akdemir ve Ulukan, 2012).
Süreç yönetimine geçişle birlikte, yürütülen tüm faaliyetler tanımlanır, ölçülür ve denetim için kontrol
ortamı yaratılır. Süreç yönetimiyle yapılan işlem adımlarına netlik getirilir, işbirliği ve işbölümü
çalışmalarına etkinlik kazandırılır, süreçlerde rol alanlar netleşir, yetki ve sorumluluklar belirlenir.
Bunun yanı sıra, ortaya çıkan sonuçlar performans göstergelerinin belirlenmesine yardımcı olabilir.
Süreç yönetimi için uygulanan yöntemler, iyi bir yönetimin amaçlarına varmasını sağlayan araçlardır
(Ayanoğlu ve Turan, 2003).
Etkin bir süreç yönetimiyle; kaynakların etkili kullanımı sağlamak, maliyetleri düşürmek, tekrarları
önlemek, öncelikleri, rolleri, sorumlulukları, potansiyel tehdit ve riskleri belirleyebilmek en önemlisi
olası sonuçları öngörebilmek mümkün olabilmektedir.
Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip yerel yönetimlerin, maksimum faydayı sağlayacak hizmetleri
üretebilmesi; süreçlerin doğru kurgulanmasına, kurgulanan süreçlerin doğru bir şekilde uygulanmasına
ve yapılan uygulamaların etkin bir şekilde izlenip denetlenmesine bağlı olmaktadır.
Altyapıdan üst yapıya, planlamadan, sağlığa, güvenlikten, ulaşıma, eğitimden, turizme kısaca hayatın
her alanında faaliyet gösteren, hizmet üreten, yerel yönetimler pek çok sürecin baş aktörü
konumundadır. Daha fazla ve daha nitelikli hizmet üretmek isteyen yerel yönetimler, sınırlı olanaklarını
iyi planlanmış süreçlerle yönetmek zorundadır.
Yerelde üretilen hizmetlerin çeşitliliği, çok bileşenli, çok katmanlı yapısı, tamamının bir mekânda ve
kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmesi, yöre halkının yaşamını doğrudan etkiliyor olması gibi
nedenler, iş süreçlerinin yönetilmesinde CBS’yi son derece kullanışlı bir araç haline getirmektedir.
Yaptığı işlerin çeşitliliği ve niteliği dikkate alındığında, iş süreç yönetim sistemlerini ve CBS’yi en çok
kullanan ya da kullanma ihtiyacı olan grupların başında yerel yönetimlerin geldiği görülmektedir. Yerel
yönetimlerin, bu iki aracı birbirinden bağımsız, habersiz, ayrık bir biçimde kullanması yerine birbiriyle,
konuşan, haberleşen bütünleşik bir yapıda kullanması sonucunda oluşacak çarpan etkisi, çok daha
nitelikli ürünlerin/hizmetlerin üretilmesini mümkün kılmaktadır (Bayraktar, 2007).
Hayatın pek çok alanında hizmet üreten, farklı öncelik ve yaklaşımlara sahip olan belediyeler için hazır
çözümler yerine ihtiyaca dönük, ürün odaklı, kurum çalışanlarının katılım ve katkılarıyla oluşturulan
sistemlerin daha uzun ömürlü ve faydalı olduğu görülmektedir.
Motivasyonunu bu düşünceden alan çalışmamızda; Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin Vizyon Projesi
olarak nitelenen ve Cumhuriyet Tarihinde bir yerel yönetimin tek seferde yaptığı en büyük ihale olan
“Bitümlü Sıcak Karışım (BSK) Yapım İşi’ için hazırlanan CBS tabanlı bir süreç yönetim sistemi olan
“OBB BSK Süreç Yönetim Sistemi” hakkında bilgiler verilmeye çalışılacaktır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
34
Özellikle elektronik belge yönetiminde yasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkan süreç yönetim
sistemleri, sundukları araçlar ve sağladıkları kolaylıklarla daha fazla, daha nitelikli hizmet üretmek
isteyen yönetimler için içsel bir gerekliliktir. Yönetimsel pek çok araç sunan süreç yönetim sistemlerine,
analiz, sorgu, bütünsellik, konumsallık, kolay anlatma ve anlaşılma gibi pek çok eşsiz olanağı sunan
CBS’nin eklemlenmesi ile ortaya son derece görkemli ve kullanışlı bir araç çıkmaktadır.
Bu çalışmamızda, süreç yönetiminin temel ilkeleri ile CBS’nin gücünü buluşturan OBB BSK Süreç
Yönetim Sistemi ile, ilin tamamına dağılmış olan yol yapım çalışmalarının koordinasyonu, yönetilmesi,
izlenmesi ve raporlanmasının nasıl yapılabildiği, her bir işlem adımının bir sonraki adımı etkilediği,
bünyesinde pek çok potansiyel sorunu barındıran böylesine büyük bir projenin nasıl olup da bu denli
başarıyla yönetilebildiği ifade edilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Yerel Yönetimler, Süreç Yönetim Sistemleri, CBS, PostgreSQL, PHP
Kaynaklar
Akdemir A., Ulukan İ. C., (2012), Stratejik Yönetim Anadolu Üniversitesi, AÖF yayınları No: 1647,
Eskişehir.Aras, Arzu, A. Sürdürülebilir SüreçYönetimi, İstanbul, KALDER Yayınları, 2005.
Ayanoğlu M., Turan H., (2003), İşletmelerde Süreç Yönetimine Geçiş ve Uygulama Sonuçları, III.
Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, İstanbul Kültür Üniversitesi, 2003.
Bayraktar E., (2007), Üretim ve Hizmet Süreçlerinin Yönetimi, İstanbul, Çağlayan Kitabevi.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
35
Belediyelerde Bir Halkla İlişkiler Aracı Olarak CBS
Abdullah Özdemir1,*, Murat Aygün2, Arzu Özdemir2
1 Ordu Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. 2 Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.
Özet
Belediye kelimesi şehir anlamına gelen Arapça “beled” kelimesinden türetilerek dilimize girmiş ve
Tanzimat döneminden itibaren bugünkü anlamıyla kullanılmaya başlanmıştır. Belediyeler faaliyet alanı
içerisindeki halkın yerel nitelikli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan ve karar organları yöre halkı
tarafından seçilen tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşlarıdır (Acar 1993).
Bir belediyenin görev sınırları içinde yaşayan her vatandaş, gün içinde defalarca o belediyenin sunmuş
olduğu hizmetlerden faydalanmaktadır ya da o belediyenin görevi olmasına rağmen sunamadığı, eksik
ve / veya kalitesiz sunduğu hizmetlerin ve uygulamaların doğurduğu olumsuz sonuçlarla karşı karşıya
kalmaktadır (Acar 1994).
Gelişen ve aynı zamanda bilinçlenen toplumlar, daha sorgulayıcı olmakta, belediyelerden daha etkin ve
yararlı hizmetler beklemektedir. Sınırlı kaynaklarına rağmen sürekli daha fazla ve daha iyi hizmet
sunma baskısı altında olan belediyeler, yerel hizmetlerin görülmesinde sürekli etkin olmak, yenilikçi,
yaratıcı ve kalıcı çözümler üretmek durumundadırlar. Yerel halkın beklentilerine karşı daha duyarlı ve
etkin, hizmet sunumunda ise daha hızlı, ekonomik ve verimli olmak isteyen belediyeler, yenilikçi hizmet
politikalarının yanında halkla sürekli ve sağlıklı bir iletişim de kurmak zorundadırlar (Yağmurlu 2011).
Başta belediyeler olmak üzere seçimle iş başına gelen tüm örgütlerin amacı halka iyi hizmet etmek ve
bu sayede toplumsal destek sağlayarak varlıklarını sürdürebilmektir (Yalçındağ 1996). Bu perspektiften
bakılınca belediyeler için halkın güven ve desteğini kazanmanın, öteki kamu kuruluşlarından daha
büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tüm karar organları halkın oylarıyla belirlenen
belediyelerin, geniş halk kitlelerinin desteği olmadan işlevlerini tam olarak yerine getirebilmeleri,
hizmet ve faaliyetlerini hatta varlıklarını sürdürebilmeleri olanaksızdır.
Belediyelerin halkın desteğini kazanabilmesi için; iletişim tekniklerinin kullanılarak halkla sağlıklı bir
iletişim kurması, belediye çalışmaları hakkında bilgi vermesi, kararların yerindeliğini ve yararlılığını
arttırmak için halktan bilgi alması, yakınma ve tepkileri öğrenmesi ve buna uygun politikalar
geliştirmesi gerekmektedir (Uysal 1987).
Tüm bu sayılanlar ancak etkin bir şekilde yürütülen halkla ilişkiler çalışmaları ile mümkün
olabilmektedir (Tortop 2006).
Halkla İlişkileri genel bir ifadeyle; “halkı etkileyen sözler, eylemler ya da olaylardır; aynı zamanda, bir
kuruluşu, bir kurumu hedef kitlesine kendisini sevdirme, kabullendirme, saydırma ve benimsetme
faaliyetleridir.” şeklinde tanımlayabiliriz (Acar 1994).
Belediye penceresinden bakılınca halkla ilişkiler; “doğrudan ilişkide bulunduğu kentliye hizmetin
tanıtılmasını, eleştirilerin ve önerilerin alınmasını, bu çerçevede planların, projelerin ve hizmetlerin
gözden geçirilmesini ve yeni projelerin hazırlanmasını amaçlayan bir süreç” olarak görülmektedir.
Gelişen teknoloji, özellikle bilişim sektöründeki gelişmeler ve bu gelişmelerin sağladığı olanaklar
günden güne yeni araçları hayatımıza sokmaktadır. İnternet gibi olağanüstü bir aracın yönetim alanında
kullanımının yaygınlaşması, devletle halk arasındaki iletişimi ya da etkileşimi geliştirmede yeni
olanaklar sunmaktadır. Kamu yönetim faaliyetlerinde iletişim ve bilişim araçlarının sağladığı olanaklar
halkla ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini gerektirirken aynı zamanda daha katılımcı, daha saydam
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
36
daha denetlenebilir hizmet üretim ve sunum süreçlerini potansiyel açıdan mümkün kılmaktadır (Tarhan
ve Bakan 2013).
Vatandaşın yararı için çalışan, onların istek ve beklentilerine önem veren, halkın katılımına ve
denetimine açık, saydam ve yenilikçi bir belediye anlayışının egemen olmasıyla gelişecek kentlilik
bilinciyle; ‘’Halkın belediyesi’’ ile ‘’Belediye ye destek veren kent kamuoyunun’’ (Yalçındağ 1996)
oluşturulması hedeflerine varılması sanıldığı kadar zor olmayacaktır.
Bu hedefe geleneksel halkla ilişkiler yöntem ve araçlarıyla ulaşılamayacağı/ulaşılamadığı aşikârdır
(Özüpek 2013). Kimilerince ütopik olarak nitelendirilebilecek bu hedeflere; halkla iletişim ve
etkileşimin sürekli olmasını sağlayacak, kolay anlaşılır, kolay erişilir ve düşük maliyetli yöntem ve
araçlarla ulaşmanın mümkün olduğu düşüncesi bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır.
Sorumlulukları her geçen gün artarken gelirleri aynı düzeyde artmayan ve sürekli daha fazla beklenti
baskısı altında olan belediyelerin, bir yandan bilgiye dayalı yenilikçi bir anlayışla nesnel kararlar alırken
diğer yandan aldığı bu kararları vatandaşa doğru bir biçimde aktarması da gerekmektedir (Eraslan
Yayınoğlu 2005).
Sürdürdüğü faaliyetlerin neredeyse tamamı bir mekânda gerçekleşen belediyelerin, varlığını ve tüm
eylemlerini bir mekânda sürdüren halkla sağlıklı iletişim kurmasında, mekânı anlamanın ve ona ilişkin
verileri yönetmenin en güçlü aracı olan CBS’den yararlanmasının, son derece önemli olduğu
düşünülmektedir.
Sunduğu benzersiz araçlar, kolay anlaşılabilir çıktılarıyla CBS’nin, başta büyükşehir belediyeleri olmak
üzere her ölçekteki belediye için son derece güçlü bir iletişim aracı olduğu Ordu Büyükşehir Belediyesi
tarafından sürdürülen projelerden anlaşılmaktadır.
Belediyelerin, mimarlık, mühendislik uygulamaları dışında da CBS’nin sunduğu olanaklardan
yararlanmasının gerek uygulayıcı birimler, gerek halk, gerekse CBS profesyonelleri için çok yararlı
olduğu görülmektedir.
“Bin kelimeye bedel” olarak da ifade edilen haritanın gücüyle Web’in esnekliğinin bir araya getirildiği
CBS uygulamalarıyla Halkla ilişkileri bambaşka bir seviyeye taşımanın mümkün olup olmadığının
irdeleneceği bu çalışmada Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından geliştirilen/kullanılan CBS araçlarının
Halkla ilişkilerdeki kullanımı sürecinde edinilen deneyimler de paylaşılacaktır.
Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin deneyimleri ışığında; belediyelerin aradığı halkla iletişim ve etkileşimi
sürekli kılan, güçlü ve dolaysız anlatımları mümkün hale getiren en önemli araçlardan birinin CBS
olduğunu söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Belediye, Yeni kamu yönetimi, Halkla ilişkiler, CBS, Memnuniyet, Kentli
Kaynaklar
Acar, M., (1993), Belediyelerde Halkla İlişkiler, DPT Yayını, Ankara.
Acar, M., (1994), Türk Kamu Yönetiminde Halkla İlişkiler Araştırması, DPT Yayını, Ankara.
Eraslan Yayınoğlu, P., (2005), Yerel Yönetimlerde Halkla İlişkiler, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Tarhan, A., Bakan, Ö., (2013), Belediyelerde Halkla İlişkiler ve Vatandaş Algısı, Literatürk Academia
Yayınları, Konya.
Tortop, N., (2006), Halkla İlişkilere Giriş, Yargı Yayınevi, Ankara.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
37
Sezer, B.U., (1987), Yerel Yönetimin Çevresi-Halkla İlişkiler ve Kanaat Araştırmaları, Amme İdaresi
Dergisi, 20(1), Ankara.
Yağmurlu, A., (2011), Siyasal Katılım ve Halkla İlişkiler: Ankara Merkez İlçe Belediyeleri Üzerine Bir
İnceleme, Türk İdare Dergisi, 471-472: 185-204.
Yalçındağ, S., (1996), Belediyelerimiz ve Halkla İlişkileri, TODAİE Yayınları, Ankara.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
38
İzmir Büyükşehir Belediyesi CBS Uygulamaları
Zeynep Özege1,*, Mehmet Erenoğlu1, Ufuk Kansu1, U. Burak Erdugan1, Özcan Danışman1
1 İzmir Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Konak, İzmir.
Özet
İzmir Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, kullanıcıların iş ve işlemlerinde
ihtiyaç duydukları konumsal bilgiye online erişimlerini sağlayarak, mühendislik çalışmalarında karar
alma süreçlerini kolaylaştıran ve proje geliştirme aşamalarında konumsal bilgiyi analiz ederek
raporlayan birçok çalışma yürütmektedir. Ayrıca kurum içerisinde kullanılan grafik ve/veya grafik
olmayan verilerin belli standartlara getirilerek depolanması, yönetimi ve paylaşımı çerçevesinde de
zaman kaybının önüne geçerek etkin rol üstlenmektedir.
Bu bildiride, belediyemizde sözel ve grafik bilgilerin eşleştirilerek akıllı veri biçimine dönüştürülmesi,
birimler arası birlikte çalışılabilirlik ilkesi ile bilgilerin sisteme aktarılması ve sistemin yaşatılması
süreçleri anlatılmaktadır. Özellikle hem kuruma hem de İzmir halkına hizmet etmek amacıyla planlanan
Akıllı Yol/Mobil Haritalama, İmar Bilgi Sistemi, Coğrafi Mezarlık Bilgi Sistemi, Altyapı Bilgi Sistemi
ve GIS-MIS veri eşleme süreçleri ve bunların devam ettirilmesi süreçleri hakkında bilgiler
verilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Birlikte Çalışılabilirlik, Akıllı Veri, Yaşayan Veri
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
39
Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi
Cüneyt Taşkesen1
1 Bursa Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Osmangazi, Bursa.
Özet
Bursa 2016 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 2.901.396 nüfus ile Türkiye’nin 4.
büyük ili konumunda olup sosyo-ekonomik canlılığıyla Türkiye’nin en önemli ticaret ve sanayi
merkezlerindendir. Şehre yapılan yatırımlar, sanayileşme ve ekonomik büyümeye paralel olarak Bursa
günümüzde Türkiye’nin birçok ilinden göç almaktadır. Göç, hızlı nüfus artışı ve kentleşme yatırımları
neticesinde altyapı hizmetlerine olan talep her geçen gün artmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 8. maddesinde belirtildiği üzere büyükşehir içindeki alt
yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediye başkanı ya da
görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel
kuruluşların temsilcilerinin katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulması öngörülmüştür.
Bu kapsamda Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde altyapı hizmetlerinin koordinasyon
içerisinde yürütülmesi için “Bursa Büyükşehir Belediyesi Altyapı Koordinasyon Merkezi (Aykome)
Uygulama Yönetmeliği” hazırlanarak yürütme organı olan Altyapı Koordinasyon Şube Müdürlüğü’nün
çalışma statüsü belirlenmiştir.
Altyapı hizmetlerinin koordinasyon içerisinde yürütülerek kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını
sağlamak, iş tekrarı ile oluşacak zaman ve maddi kayıpların önüne geçmek, koordinasyonsuzluk
neticesinde trafikte meydana gelebilecek aksamalar ile altyapı çalışmaları nedeniyle insanların günlük
yaşamını sekteye uğratabilecek durumların önüne geçebilmek adına Belediyemiz Coğrafi Bilgi
Sistemleri Şube Müdürlüğü olarak Altyapı Koordinasyon Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube
Müdürlüğü ile birlikte çalışarak “Bursa Büyükşehir Belediyesi AYKOME Bilgi Sistemi Projesini”
hayata geçirmiştir.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü olarak tamamen öz
kaynaklarımızı kullanarak geliştirdiğimiz; konum bilgisi temelli, süreç tabanlı yapısı ile iş ve
performans takibine imkan veren, rol ve fonksiyon tabanlı yetkilendirme esası ile çalışan, web servisleri
aracılığı ile Belediyemiz masaüstü yönetim bilgi sistemi yazılımı (MIS) ile entegre Web Tabanlı
Aykome Bilgi Sistemi ile altyapı hizmeti veren tüm kurum ve kuruluşları ortak bir platformda
toplanmıştır. Böylelikle Bursa ilindeki tüm altyapı faaliyetlerinin konumsal takibi sağlanmış, tüm süreç
kayıt altında tutularak denetim kolaylaşmış, altyapı kurum ve kuruluşları arasında tam anlamıyla
koordinasyon sağlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Altyapı, Aykome, Aykome Bilgi Sistemi, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
40
Bütünleşik Bilgi Sistemleri: Silifke İlçesi Örneği
Fikri Haşal1,*, Serhat Kalkan1, Anıl Bilici1, Yusuf Doğan2, Halime Yılmaz2
1 Teracity Yazılım Teknolojileri, Nilüfer, Bursa. 2 Silifke Belediyesi, Silifke, Mersin.
Özet
Yerel yönetimlerde kullanılan Yönetim Bilgi Sistemleri (YBS), vatandaşa dönük hizmetlerin verimli ve
hızlı yapılmasındaki en önemli araçlardan biridir. Günümüz yazılım teknolojileri ile başarımı sağlanan,
YBS ile bütünleşik olarak çalışır Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), Elektronik Belge Yönetim Sistemi
(EBYS) ve Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) sayesinde mekânsal sorgulama ve analizleri
kullanarak kenti yönetmek bilinen bir gereksinim halini almıştır.
Bu kapsamda, Silifke ilçesi örneğinde olduğu gibi YBS, CBS ve EBYS sistemleri hem kendi aralarında
hem de diğer kamu kurumları bilgi sistemleri ile bütünleşik çalışacak şekilde tasarlanmış, kurulumları
yapılarak işlemlerin mekana dayalı, doğru ve hızlı olması amaçlanmıştır. Gerçekleştirilen Bütünleşik
Bilgi Sistemleri sayesinde mülkiyete konu taşınmazların sorgulanması, analizlerinin yapılması ve bilgi
sistemleri arasında geçişlerin sağlanması gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bütünleşik Bilgi Sistemleri, Yönetim Bilgi Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi,
Elektronik Belge Yönetim Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Silifke
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
41
Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Kentsel Büyümenin Geleceğe Yönelik Modellenmesinde En
Yaygın Kullanımlar
Ceren Yağcı1,*, Fatih İşcan1
1 Selçuk Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Selçuklu, Konya.
Özet
Transforming World Atlas (2016)’a göre 2050’de şehirlerde yaşayanların nüfusu 6,5 milyara
ulaşacaktır. Yani 2050’deki dünya nüfusunun yüzde 75’inden fazlasının şehirlerde yaşıyor olacağını
öngörülmektedir. Bununla birlikte, Population Reference Bureau (2016)’nun tahminlerine göre
önümüzdeki 40 yıl içinde kentsel büyümenin çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde meydana gelecektir.
Türkiye gibi hızlı kentleşmeye maruz kalan ülkelerde kentleşme; tarım ve orman alanlarının yok
edilmesi, çevre kirliliği, ulaşım sıkıntısı, gürültü kirliliği, ekosistem dengesinin bozulması vb. birçok
soruna yol açmaktadır.
Kentleşmenin getirdiği sorunlara, yöneticilerin ve karar vericilerin biran önce önlem alabilmesi için
çeşitli teknikler kullanarak, geleceğe dönük gelişim tahminlerde bulunmak gerekmektedir. Geleceğe
yönelik tahminler yapabilmekte modellerle mümkün olmaktadır. Doğa ile insanın karşı karşıya geldiği
ve elbette insanın bireysel olarak yetersiz kaldığı bu durumda, doğanın sahip olduğu ve uygulanabilir
bilgilerin elde edilmesi sürecinde modeller önemli rol oynamaktadır (Morton ve Suarez, 2001). Batty
(2007), “Model Cities” adlı makalesinde modellerin gerçek ve teori, geçmiş ve gelecek arasında tıpkı
bir arabulucu gibi merkezi bir rol oynadığını belirtmektedir. Modeller geçmiş, günümüz ve gelecek
arasında adeta bir köprü görevi görerek gerçek olay örgüsünü kavramakta zorluk çektiğimiz ilişkiler
bütününü basite indirger ve olay akış döngüsünü anlamamızı sağlar (Başlık, 2008). Birçok faktörü bir
arada hızlı olarak değerlendirebildiği için ileriye yönelik modellemeler Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)
teknolojileri ile kolayca uygulanabilmektedir. CBS, mekâna yönelik bilgilerin işlendiği kapsam ve bilgi
sistemleri yönünden en hacimlisidir. Özellikle çağdaş uydu teknolojileri ile CBS bütünleşerek yeryüzü
kaynaklarının incelenmesini ve etkin kullanımını sağlamaktadır (Tekinsoy vd., 2003). CBS, uzaktan
algılama, kentsel coğrafya, karmaşıklık teorisi, arazi kullanımı/örtüsü modelleme vb. kentsel büyümeyi
anlamak, planlamak ve bu bilgiyi uygulamak ile yakından bağlantılıdır (Cheng, 2003). CBS ortamında
mevcut ve alternatif politikalar doğrultusunda yapılan kentsel büyüme modelleri gelecekte kentin hangi
bölgelerde, ne kadar yoğunluğa sahip olabileceğini tespit edebilecek böylelikle riskli bölgeler için
alınması gereken plan kararları ile kent gelişimin kontrol altına alınabilmesi olanaklı hale gelecektir
(Tanrıöver, 2011).
Kent geleceğinin olası gelişiminin tahmin edilmesi ve geliştirilmesi, kentteki değişimin anlaşılması,
etkili bir çevre planlaması, gelişme planları, kentsel politikaların oluşturulması hususunda kent
plancıları ile politikacılara yol göstermektedir. Kent yapısının bozulması; yoğun trafik, uzun yolculuklar
ve geleneksel iş alanların kapanması gibi sorunların yanında, ekonomik fırsat eşitliğinin, boş alanlara
erişimin, insanların bir arada yaşamasını sağlayan etkileşimlerin de azalmasına yol açan sosyal
problemleri doğurur. Kentin büyüme lokasyonları ve miktarlarının belirlenmesi gelecekte uygun kentsel
gelişim planlarının gerçekleştirebilmesini sağlamasının yanında, çevresel ve sosyo-ekonomik açıdan da
fayda sağlamaktadır. Bu nedenle, kentsel büyümenin tahmin edilmesinin gerekliliği yaygın olarak kabul
edilmektedir (He vd. 2008; Guan vd. 2005; Aydın 2015). Arazi kullanımında kentsel büyüme modelleri
pek çok kaynakta çeşitli şekillerde sınıflandırılmıştır. Bu farklılığın genel sebebi arazi kullanımının
karmaşık yapısı ve farklı disiplinlerin çalışma alanı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu sebeple çalışmada CBS ile kentsel gelişimin geleceğe yönelik modellenmesinde, Hücresel Özişleme
(Celluar Automata), Etmen Tabanlı Modeller (Agent Based Models), Yapay Sinir Ağları (Artifical
Neural Network) ve İstatistiksel Yöntemler gibi en yaygın kullanımlar incelenmiştir. Öncelikle bu
modellerin farklı kullanım alanları ele alınmıştır. Her yöntemin işleyişinin farklı olduğu, pek çok
uygulama alanına sahip oldukları ve birçok disiplin tarafından kullanıldığı görülmüştür. Ardından,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
42
modeller kentsel büyüme açısından ayrı ayrı değerlendirilmiş, ortak özellikleri, güçlü ve zayıf yönleri
ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Arazi Kullanımı, Coğrafi Bilgi Sistemleri, Kentsel Büyüme, Kentsel Büyüme
Modelleri
Kaynaklar
Aydın O. (2015), Karmaşık Kent Sistemi, Kentsel Büyüme Kavramlarının Anlaşılması ve Kent
Modelleme Teknikleri, Türk Coğrafya Dergisi, 64, 51-60, İstanbul.
Başlık S. (2008), Dinamik Kentsel Büyüme Modeli: Lojistik Regresyon ve Cellular Automata (İstanbul
ve Lizbon Örnekleri), Doktora Tezi, MSGSÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Batty M. (2007), City and Complexity: Understanding Cities with Cellular Automata, AgentBa sed
Models, and Fractals, The MIT Press, Cambridge.
Cheng J. (2003), Modelling Spatial and Temporal Urban Growth, International Institute for Geo-
Information Science and Earth Observation (ITC), P.O. Box 6, 7500 AA, Enschede, The Netherlands.
Guan Q. Wang L. Clarke K.C., (2005), An Artificial Neural-Network-Based, Constrained CA Model for
Simulating Urban Growth, Cartography and Geographic Information Science, 32 (4), 369-380.
He C. Okada N. Zhang Q., Shi P., Li J., (2008), Modelling Dynamic Urban Expension Processes
Incorporating A Potential Model with Cellular Automata, Landscape and Urban Planning 86, 79-91.
Morton A. Suarez M. (2001), Kinds of models, In Anderson, M.G. & Bates, P.D. (Eds.), Model
Validation: Perspectives in Hydrological Science, 11-21, Chichester: John Wiley and Sons.
Population Reference Bureau (PRP), (2016), World Population Data Sheet, 10.07.2017,
http://www.prb.org/ pdf12/2016-population-data-sheet_eng.pdf.
Tanrıöver A.A. (2011), Adana Kentsel Gelişiminin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri
Kullanılarak Modellenmesi, Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana.
Tekinsoy P. Aksaray N. Yıldız Y. Kandırmaz M., Peştamalcı V., (2003), CBS’nin Çukurova Üniversitesi
Kampus alanına Uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 31 Mart -04 Nisan 2003,
Ankara.
Transforming World Atlas, (2016), www.bofaml.com/content/dam/boamlimages/documents/articles/
ID16305/bofaml_transforming_world_atlas_2nd_edition. pdf.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
43
Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İklim Değişikliklerinin İzlenmesi: İzmir İli Örneği
Anıl Can Birdal1, Engin Korkmaz2, Gökhan Erşen2, Tarık Türk1, Rutkay Atun1
1 Cumhuriyet Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Merkez, Sivas. 2 Anadolu Üniversitesi, Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü, Merkez, Eskişehir.
Özet
İklim geniş alanlarda, uzun zaman boyunca gözlenen hava olaylarının (sıcaklık, yağış, nem, basınç,
rüzgâr) ortalamasına denir. Hava durumu ise daha küçük alanlarda kısa zaman içinde görülen hava
olaylarıdır. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi iklimin hava durumundan farkı geniş alanı kapsaması
(Türkiye iklimi, Akdeniz Bölgesi İklimi, Marmara Bölgesi iklimi. vb) ve uzun süre gözlemlenmesi (bu
süre yeterli veri varsa 30 yıl olarak tanımlanmaktadır) İklimi oluşturan çeşitli parametreler vardır bunlar:
sıcaklık, yağış, nemlilik, basınç ve rüzgârdır. Bu parametrelere iklim elemanları da denir. Birbirlerini
etkileyen bu parametreler tek başlarına veya beraber atmosferi etkilemekte ve kısa vadede hava
durumunu uzun vadede ise iklimin oluşmasını sağlamaktadır. Bu parametreleri ve bu parametreler
sonucunda oluşan iklimi inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir.
Geçmişten bugüne, iklim insanların yaşamlarını, yerleşimlerini, geçim kaynaklarını ve benzeri yaşam
ortamlarını etkilemektedir. Bir bölgenin ikliminin bilinmesi o bölgede gerçekleşen ve gerçekleşmesi
olası hava olaylarını, tahmin etmemizde ve bu tahmine göre önlem almamızda çok önemli bir yere
sahiptir. “Uzun yıllar boyunca birçok bilim insanı iklim üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Bu
çalışmalarla sayısız denebilecek kadar çok iklim tipi ortaya koymuşlardır. Ancak her bilim dalında
olduğu gibi, klimatolojide de dağınık olan tiplerin, az çok ortak yanlı olanlarını bir araya getirerek büyük
iklim kuşakları ortaya çıkartılmıştır” (Dönmez, 1984). Günümüze kadar birçok bilim insanı, çok çeşitli
iklim sınıflandırmaları yapmışlardır. Bilim insanları arasında bu konuda çok farklılık vardır. Bu durum
çeşitli araştırmacıların görüşleri arasındaki ayrılıkları ortaya koyduğu gibi her alanda kusursuz sonuç
vermiş bir formülün bulunamamış olması şeklinde de yorumlanabilir. Formüllerin bir kısmı çok basit,
bir kısmı ise oldukça karmaşıktır. Fakat bu durum en uzun formül en doğru sonucu verecek şeklinde de
yorumlanamaz. Araştırmacıların iklim analizinde dikkate aldığı kriterler farklıdır. Bunlardan bazıları;
yağış – sıcaklık oranı, yağış – buharlaşma oranı, yağış rejimi ve bitki örtüsüdür (Klimatoloji Şube,
2014). Bütün sınıflandırmalarda ortak nokta hazırladıkları eşitliklerin payına gelirleri (yağış), paydasına
ise giderleri (transpirasyon, evapotrasprasyon) yazılır gelir ve gider dengesine göre bir sınıflandırma
oluşturulur.
İklim değişiminin birçok tanımı mevcuttur. Bunlardan biride Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) iklim değişikliği, “karşılaştırılabilir bir zaman döneminde gözlenen
doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan yada dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan
insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” olarak tanımlanmıştır (Gönençgil, 2014).
İklim değişimi birçok faktörle birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerin bazıları doğal, bazıları beşerî
(insan etkisi) sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:
Doğal Nedenler:
Güneşten gelen enerjideki değişim;
- Güneş lekeleri
- Dünyanın hareketleri
- Güneşlenme süresi
Atmosfer bileşenlerindeki değişim: Atmosferde %78 azot, %21 oksijen ve %1 oranında asal
gazlar (su buharı, karbondioksit, metan) vardır. Bu oranlardaki değişim özellikle
karbondioksitteki değişim sera etkisine ve küresel ısınmaya neden olmaktadır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
44
Yeryüzünün fiziki coğrafya şartlarındaki değişim: Bu durum yeryüzündeki orojenik (dağ
oluşum hareketleri) ve epirojenik (kıta oluşum hareketleri) hareketlerin, yüzey karakterini, eğim
bakı ve yükseltiyi değiştirdiği için iklimlerde de bir değişim olabileceği ön görülür.
Beşerî Nedenler:
Yüzey Değişikliği: Yüzey değişikliği insanın dünya üzerinde yapmış olduğu faaliyetlerle o
alanda yapmış olduğu değişikliktir. Artan nüfus artışı ile insan ihtiyaçlarını karşılamak için
ormanların yok edilmesi, tarım arazilerinin açılması, yoğun şehirleşme ve betonlaşma, albedo
oranlarında (güneş ışını yansıtma oranı) değişime neden olmuştur.
Şehirleşme süreci: 19ncu yüzyıldan itibaren artan nüfus ile birlikte yoğun bir şehirleşme
yaşanmıştır. Yoğun şehirleşme ile çarpık kentleşmeye neden olmuş şehrin kurulduğu alanlarda
yoğun bozulmalar meydana gelmiş ve şehirlerin kurulduğu alanlar doğal özellikleri kaybolmuş
ve şehirler adeta bir antropojenik (insan tarafından yapılan ve etki gösteren) adaya dönüşmüştür.
Yoğun şehirleşme ile birlikte şehirlerde hava kirliliği artmış bununla birlikte şehirlerde sera
etkisi daha yoğun hissedilmiş ve ‘’şehir ısı adası’’ kavramı doğmuştur.
Sera Gazı salınımları: Küresel ısınmaya neden olan sera gazları, fosil yakıtların yakılması ile
oluşmaktadır. Atmosferde sera gazı olarak en fazla dikkat çeken CO2’dir. CO2 volkanik
patlamalar, canlıların soluması gibi nedenlerden doğal, fosil yakıtların yoğun kullanılması gibi
beşerî nedenlerle değişebilmektedir (Gönençgil, 2014).
İklim dünya üzerinde yaşamın var olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biridir. İklim, canlı ve cansız
bütün varlıklar üzerindeki etkisinden dolayı tarih boyunca birçok bilim insanı tarafından incelenmiştir.
Araştırmacılar iklimi oluşturan parametreleri (sıcaklık, yağış, nem güneşlenme süresi, rüzgar,
evapotranspirasyon vb.) farklı yöntemlerle birlikte kullanarak bir çok iklim sınıflandırma yöntemleri
ortaya koymuştur. Bu sınıflandırmaları ortaya koyarken farklı ölçütleri dikkate almışlar ve bu ölçütlere
göre farklı sınıflandırma indisleri ortaya çıkarmışlardır. Sınıflandırmalarla alakalı birçok eşitlik
mevcuttur. Bu eşitliklerin bir kısmı kısa ve basit, bir kısmı ise çok uzun ve karmaşıktır. Araştırmacılar
bu eşitlikleri kullanarak farklı bölgelerde farklı iklim tipleri ortaya koymuşlardır.
Bu çalışmada, Türkiye Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden elde edilen 1980-2011 arasındaki
meteorolojik veriler dönemler halinde incelenmiş ve iki ayrı iklim sınıflandırma yöntemi kullanılarak
belirlenen sınıflandırma yöntemlerine göre düzenlenmiştir. Düzenlenen veriler CBS ile De Martonne ve
Erinç sınıflandırma eşitliklerine uygun şekilde işleme konulmuş ve çalışma alanı olarak seçilmiş olan
İzmir ilinin 1980-1989 ve 2006-2011 yılları arasındaki iklim değişiklikleri tespit edilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Coğrafi Bilgi Sistemleri, De Martonne İklim Sınıflandırması, Erinç İklim
Sınıflandırması, İklim Değişikliği, İklim Modellemesi
Kaynaklar
Dönmez, Y., (1984), Umumi Klimatoloji ve İklim Çalışmaları, İ.T.Ü. Yayın No: 2506, Coğrafya
Enstitüsü Yayın No: 102
Gönençgil, B., (2014), Küresel İklim Değişiklikleri, İstanbul üniversitesi, Coğrafya Lisans Programı
Ders kitabı
Klimatoloji Şube Müdürlüğü, (2014), Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Klimatoloji Şube Müdürlüğü
Kalaba, Ankara, Türkiye.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
45
Landslide Susceptibility Mapping of Ilkadım (Samsun) District Using Frequency Ratio
Method
Cem Kılıçoğlu1,*, Sedat Doğan2, Halil Akıncı3
1 Ondokuz Mayıs University, Kavak Vocational School, Kavak, Samsun. 2 Ondokuz Mayıs University, Department of Geomatics Engineering, Kurupelit, Samsun. 3
Artvin Coruh University, Department of Geomatics Engineering, Seyitler, Artvin.
Abstract
Disaster is defined as “a situation or an event which overwhelms local capacity, necessitating a request
at a national or international level for external assistance; an unforeseen and often sudden event that
causes great damage, destruction, and human suffering” (Vos et al. 2010). The Centre for Research on
the Epidemiology of Disasters (CRED) has maintained EM-DAT—a worldwide database on disasters
since 1988. EM-DAT considers two generic categories for disasters (natural and technological), the
category of natural disasters is further divided into five subgroups, which in turn cover 12 disaster types
and more than 30 sub-types. On the basis of this classification, natural disasters can be defined as the
“results of biological, meteorological, hydrological, climatologic, and geophysical based events, which
are unpredictable and cannot be prevented. In addition to earthquakes, floods, storms, and landslides are
also one of the most commonly experienced natural disasters in the world. Landslides are the downward
and outward movement of the slopes composed of natural rock, soils, artificial fills, or combinations of
these materials (Varnes 1958).
As one of the most common natural disasters in the world, landslides cause a large-scale socio-economic
devastation such as casualties, economic damage, and loss of cultural and natural heritage. Landslides
are also known to be one of the leading natural disasters causing life and property losses in Turkey.
When natural disasters between the years 1950–2000 in Turkey are analyzed, landslides are found to be
the most frequent ones with 45% occurrence (Gökçe et al. 2008). One of the latest landslides, caused by
heavy rains, with devastating effects in Turkey was recorded on August 26, 2010 in the town of
Gündoğdu at the center of Rize, killing 13 people.
In Turkey, Samsun is one of the foremost provinces, wherein landslides occur at a higher frequency. In
a past study, carried out in Samsun to find the distribution of damage and for microzonation of the
landslides, the city center was grouped into three areas: 1) dangerous areas for construction (where the
current buildings must be evacuated), 2) unfavorable areas for construction (where the current
constructions must be discontinued), and 3) the favorable areas, where new construction facilities can
be permitted under certain conditions (Doyuran et al. 1985). However, housing is denser in Atakum,
İlkadım and Canik districts where landslides occur more frequently. Considering the fact that the
landslides are the leading natural disasters causing loss of life and property in Turkey and high potential
risk of landslides in Samsun, there is a great need for producing a landslide susceptibility map of Ilkadım
district in order to prevent the possible loss of life.
In general, for landslide evaluation tasks, different types of maps that contain diverse information are
prepared by conducting field and laboratory studies for the geological and the geotechnical purposes.
These maps are used for various tasks such as choosing settlement areas, infrastructure works, the
construction facilities of other engineering structures, etc. In this context, landslide susceptibility maps
are one of the most significant geology-based maps (Yalçın 2007). Landslide susceptibility maps
provide information about sensitive areas for landslides in the future and the tendency of an area towards
possible landslides (Dağdelenler 2013).
Although researchers have been using different parameters due to regional characteristics in landslide
susceptibility analysis, in the studies that evaluated which methods and parameters should be used in
the preparation of landslide susceptibility maps (Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001, Dağ et al. 2011), it has
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
46
been observed that slope, aspect, lithology, and land cover are frequently used parameters. In parameter
selection, one of the most important and effective factor is the fact that whether a reliable dataset related
with any parameter can be easily obtained. In this study, lithology, altitude, slope, aspect, plan curvature,
profile curvature, topographic wetness index (TWI), and proximity to the road and drainage network
parameters were used.
In the literature, there is no consensus among the researchers on the methods and parameters used in the
preparation of landslide susceptibility maps; and there are a large number of parameters and methods
that are used. This is due to the fact that researchers mainly take into account the parameters related to
their study area (Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001, Dağ et al. 2011). Dağ et al. (2011) pointed out that
approximately 64% of all landslide susceptibility maps have been prepared by various statistical
methods. In this study, Frequency Ratio Method was used, as they are widely used in the literature,
provide accurate results, and can easily be applied.
Keywords: GIS, Landslide Susceptibility Mapping, Frequency Ratio Method, Ilkadım, Samsun
References
Dağ S., Bulut F., Alemdağ S., Kaya A., (2011), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde
Kullanılan Yöntem ve Parametrelere İlişkin Genel Bir Değerlendirme, Gümüşhane Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 1 (2), 151–176.
Dağdelenler G., (2013), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Örneklem ve Doğrulama
Stratejilerinin Değerlendirilmesi (Gelibolu Yarımadası’nın Doğu Kesimi), Doktora Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, Ankara.
Doyuran V., Lünel T., Altıner D., Koçyiğit A., (1985), Samsun Yerleşim Sahası Mikrobölgelendirme
Çalışmaları, Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 28, 93-103.
Gökçe O., Özden S., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve İstatistiksel Dağılımı Afet
Bilgileri Envanteri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar
Tespit Daire Başkanlığı, Ankara.
Gökçeoğlu C., Ercanoğlu M., (2001), Heyelan duyarlılık haritalarının hazırlanmasında kullanılan
parametrelere ilişkin belirsizlikler, Hacettepe Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma
Merkezi Bülteni, 23, 189–206.
Varnes D. J., (1958), Landslide types and processes in Eckel E.B., Eds.: Landslides and Engineering
Practice, Highway Research Board Special Report 29, NAS‐NRC Publication 544, 20-47, Washington
D.C.
Vos F., Rodriguez J., Below R., Guha-Sapir D., (2010), Annual Disaster Statistical Review 2009: The
Numbers and Trends, Centre for Research on the Epidemiology of Disasters (CRED), Université
catholique de Louvain, Brussels, Belgium.
Yalçın A., (2007), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Analitik Hiyerarşi Yönteminin ve
CBS’nin Kullanımı, Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22 (3), 1-14.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
47
Ekosistem Temelli Havza Yönetim Sürecinde Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinin
Değerlendirilmesi
Şevki Danacıoğlu1,*, Şermin Tağıl1
1 Balıkesir Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Çağış, Balıkesir.
Özet
Havzalar sadece hidrolojik bir sistem değildir. Bitki örtüsü, topografya, toprak, jeoloji, klimatik ve
sosyo-kültürel özelliklerin farklı açılardan birbirleriyle ilişki içerisinde olduğu sistemlerdir (DeBarry,
2004). Havza yönetim süreci, ekolojinin temel ilkeleri dikkate alan, sosyo-kültürel ve doğal sistemleri
kapsayan ve ayrıca havzadaki ekolojik risk unsurlarını dikkate alan entegre yönetim yaklaşımını
gerektirmektedir. Entegre çevre yönetimi için ekosistem içerisindeki temel fiziki, biyolojik ve sosyo-
ekonomik bileşenlerin ilişkisi iyi anlaşılmalıdır (Reagan, 2007). Çevre konusunda alınacak yerelden
genele tüm kararlarda bu ilişkinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu noktada bilimsel
bilginin ve ekosistem değerlerinin gerekliliği Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (US
EPA, 1998) tarafından “İyi bilim karar vermeyi destekler ancak değerler alınacak yönetim kararlarını
belirler.” şeklinde açıklanmaktadır.
Karar odaklı ve ekosistem temelli yönetimi sürecinde ekolojik riskin değerlendirilmesi çevre yönetim
kararlarını geliştirmek için ihtiyaç duyulan bilimsel bilgiyi toplamak, organize etmek ve sunmak için
gereken bir süreçtir (Van Leeuwen, 1997; Serveiss, 2002). Bu motivasyon noktasından hareketle
araştırmada ekosistem temelli havza planlama ve yönetiminde ekolojik riskin değerlendirilmesi sürecine
odaklanılmıştır. Bu kapsamda çalışmanın amacı Bakırçay Havzası ölçeğinde, doğal ve beşeri risk
unsurlarının analiz edilmesi ile havza yönetimi sürecinde ihtiyaç duyulan veri-bilgi dönüşüm sürecine
yönelik model oluşturulmasıdır.
Literatür taraması ve saha çalışmaları sonucunda araştırma sahasında nüfus değişimi, meteorolojik
kuraklık, arazi kullanımı/örtüsü değişimi, yangın ve toprak kaybı ekolojik risk oluşturma potansiyeline
sahip unsurlar olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın araştırma sahası Bakırçay Havzasıdır. Araştırmada
kullanılan mekânsal ölçek 30x30 metre olarak belirlenmiştir. 1985-2013 yılları arası araştırmanın
zamansal ölçeği olarak belirlenmiştir. Farklı kurum ve kuruluşlardan ve veri üretim teknikleriyle elde
edilen birincil ve ikincil veriler, araştırmanın veri kaynaklarıdır. Araştırmada ekolojik risk; coğrafi bilgi
sistemleri ve uzaktan algılama teknikleri kullanılarak, çok kriterli karar analiz (ÇKKA) ve analitik
hiyerarşi süreci (AHS) yaklaşımları ile tespit edilmiştir. ÇKKA tekniğinde tüm değişkenler eşit önem
derecesine sahip olacak şekilde değerlendirilirken; AHS’nde ilgili alanlarda uzman 15 akademisyen ile
görüşme gerçekleştirilerek belirlenen ağırlık değerleri kullanılmıştır. Buna göre risk faktörlerinin ağırlık
değerleri nüfus değişimi 0,351, meteorolojik kuraklık 0,256, arazi kullanımı/örtüsü 0,176, yangın
potansiyeli 0,110 ve toprak kaybı 0,107 olarak tespit edilmiştir. Matrisin tutarlılık oranı (CR) ise
%9,1’dir.
ÇKKA tekniğine göre değerlendirilen ekolojik risk analizinde araştırma sahasında en yüksek riske sahip
alanlar havzanın %1,9’una, yüksek riskli alanlar %12,7’sine, riskli sahalar %17,7’sine, az riskli alanlar
%59,9’una ve en az riskli alanlar % 7,8’ine karşılık gelmektedir. AHS yaklaşımı sonuçlarına göre ise
Bakırçay Havzası'nın % 1,7’si en yüksek riskli alanlardan, %8,5’i yüksek riskli alanlardan, %27,2’si
riskli alanlardan, %54,5’i az riskli alanlardan ve %8’si en az riskli alanlardan oluşmaktadır. Bu
sonuçlara göre riskli, yüksek riskli ve en yüksek riskli sahalar temel alındığında çok kriterli yaklaşıma
göre araştırma sahasında risk altında olan alanlar yaklaşık %5 daha fazladır. Analitik hiyerarşi süreci
sonuçlarına göre nüfus baskısının kontrol edilmesi gereken yüksek öncelikli bir problem olduğu
düşüncesi bu farklılığın temel nedeni olduğu anlaşılmıştır.
Kullanılan tüm tekniklerin sonuçları göstermektedir ki Bakırçay Havzası’nda ekolojik unsurlara olan en
yüksek baskı Soma ve Bergama kentleri gibi nüfus artışının fazla olduğu kent merkezlerinin
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
48
çevresindeki alanlarda meydana gelmektedir. Söz konusu alanlarda madencilik faaliyetlerinin ve
nüfusun doğrudan veya dolaylı olarak ekosistem üzerinde baskı oluşturduğu tespit edilmiştir. Sonuç
olarak uygulanan model çıktılarının sorgulanabilir, geliştirilebilir ve paydaş ihtiyacına yönelik
şekillendirilebilir yapısıyla havza yönetim sürecinde daha doğru ve hızlı kararlar alınmasına katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Analizi, Analitik Hiyerarşi Süreci, Ekolojik Risk, Coğrafi Bilgi
Sistemleri, Bakırçay Havzası.
Kaynaklar
DeBarry A. P., (2004), Watersheds: Proceses, Assessment, and Management, John Wiley and Sons.
Inc., New Jersey.
Reagan D. P., (2007), An Ecological Basis for Integrated Environmental Management, Human and
Ecological Risk Assessment: An International Journal, 12 (5), 819-833.
Serveiss V. B., (2002), Applying Ecological Risk Principles to Watershed Assessment and Management,
Environmental Management, 29 (2), 145-154.
USEPA., (1998), Guidelines for Ecological Risk Assessment, EPA/630/R-95/002F, USEPA,
Washington D. C., 114.
Van Leeuwen C. J., (1997), Ecological Risk Assessment: An input for Decision-Making, Environmental
Management, 21 (6), 812-816.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
49
Dinamik Çığ Tehlike Değerlendirmesi İçin Bayes Ağlarının CBS'ye Entegrasyonu:
UKVA Perspektifi
İpek Yılmaz1,*, Derya Öztürk1
1 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Kurupelit, Samsun.
Özet
Bu çalışmada; Bayes Ağlarının, farklı veri kaynaklarından gelen bilgilerin birleştirilerek dinamik çığ
tehlike değerlendirmesi için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile nasıl entegre edilebileceği Ulusal
Konumsal Veri Altyapısı (UKVA) perspektifinde ele alınarak gerçek zamanlı tehlike tanımlamasını
mümkün kılacak yeni bir metodoloji sunulmaktadır.
Tehlike tanımlama doğal afetlerin risk analizinin gerçekleştirilmesinde ilk adım olarak can ve mal
kayıplarının önlenmesinde/azaltılmasında temel bir rol oynamaktadır (Anderson-Berry ve King 2005;
Pine 2008; Jonkman vd. 2012; Villa vd. 2015; Xin 2017). Günümüzde kullanılan birçok tehlike
belirleme yaklaşımı statik bir özellik göstermekte olup (Xin 2017) anlık değişen koşulları ve yeni
uyarıları sisteme dahil edebilecek dinamik bir boyuttan yoksundur (Villa vd. 2015). Dinamik sistemler
genellikle yalnızca erken uyarı sistemlerinin bir parçası olarak görülmüş, erken uyarı sistemleri hariç
tehlike ve risk değerlendirmesinde zamana bağımlılık önemli bir unsur olmamıştır (Narasimhan 2003;
Villa vd. 2015; Xin 2017). Statik yaklaşımda bilgi güncellemeleri ile tehlike haritalarının revizyonu zor
olduğundan, oluşturulan tehlike haritalarının güncellenmesi çoğu zaman uzun yıllar geçtikten sonra
gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla bu haritalar genellikle yanlış veya yanıltıcı sonuçlara neden
olabilecek niteliktedir. Bu dezavantaj, süreç ve operasyonel parametreler değişmeye devam ettiğinde
daha da kritik bir hal almaktadır. Bu nedenle sürekli değişen bilgiye uyum sağlamak için gerekli
esnekliğe sahip dinamik bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır (Xin 2017). Tehlike haritalarının
doğruluğu oldukça kritik bir konudur. Çünkü afete yönelik beyan edilen tüm bilgilerin vatandaşlar
üzerinde panik yaratması ve piyasalarda taşınmaz değerinin kaybı vb. hususlarda doğrudan etkisi vardır.
Bu nedenle, tehlike haritalarının üretiminde çok hassas davranılması zorunludur. Haritalar belirli bir
mevzuat çerçevesinde üretildiğinde ve bundan dolayı tanımı gereği yasal olarak onaylanmış bir belge
olarak kabul edildiğinde, konu özellikle kritik hale gelir (Annoni vd. 2010). Erken uyarı sistemleri, daha
yüksek donanım, yüksek çözünürlüklü veri ve ileri modelleme teknikleri gerektirdiğinden oldukça
yüksek maliyetlidir. Bundan dolayı her alanda değil yalnızca tehlike ve risk alanları çerçevesinde ele
alınır (Pulwarty ve Sivakumar 2014). Bu nedenle değişen koşullar altında ortaya çıkan yeni tehlike
alanlarının mutlaka tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla dinamik tehlike haritalarının
oluşturulması erken uyarı sistemlerinin de sağlıklı yürütülebilmesinin ön koşulu durumundadır.
Yaşanan büyük afetler, tehlike tanımlama ve risk değerlendirmesi için konvansiyonel statik yöntemlerin
sınırlarını aşma ihtiyacını doğurmuş, gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ile birlikte dinamik sistemler
üzerinde araştırmalar yapılmaya başlanmıştır (Villa vd. 2015). Zaman geçtikçe, süreç parametreleri
değişmekte, buna göre tehlike gelişim rotaları ve tehlikeler de değişim göstermektedir (Xin 2017).
Tehlike ve riske yönelik dinamik yaklaşımlar, zamansal olarak değişen veya bir sürecin tamamında
ortaya çıkan ve artan riskleri tanımlama ve değerlendirme olanağı sağlar. Dinamik yöntemler,
belirsizlikler, sistem karmaşıklığı, gerçek zamanlı değişen ortamlar ve farklı kaynaklardan gelen gerçek
zamanlı bilgi ile uğraşmayı hedefler ve konvansiyonel statik yaklaşımlara göre daha esnek bir yapı
sunar. Bu şekilde dinamik haritalama ile, sistemin iç ve dışındaki koşulların dinamik olarak değişimi
sağlanır ve nihai tehlike veya risk durumu güncellenir (Villa vd. 2015). Ancak, dinamik karakter
bilgisayar destekli tahmin teknikleri sürecin bir parçası olarak kullanılıyorsa geçerlidir (McClung ve
Schaerer 2006).
Çok sayıda faktörün etkisi altında gelişen çığ olayı da, zamanla hızlı değişen koşullar nedeniyle dinamik
bir süreçtir (McClung ve Schaerer 2006). Çığın oluşumu temel olarak; arazi, kar örtüsü ve hava
koşullarına bağlı (Kadıoğlu 2008) olup, etken faktörler meteorolojik (yağış türleri, yeni kar yağış
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
50
miktarı, rüzgar yönü ve şiddeti, hava sıcaklığı ve günlük değişimler, bulutluluk vb.), topoğrafik (eğim
açıları, yamaç yönelimleri, rüzgaraltı yamaçlar, bitki örtüsünün etkisi ve diğer topoğrafik oluşumlar),
içsel koşullar (gerilim dağılımı ve tabakaların dayanım paterni) ve yapay etkiler (dışarıdan doğal veya
insan etkisiyle aşırı yüklemeler, yapay çığ oluşturma yöntemleri) şeklinde ele alınabilir (Afet İşleri
Genel Müdürlüğü 1999). Meteorolojik faktörler, uygun topoğrafik ve arazi koşulları altında çığ
oluşumuna neden olabilmektedir. Genel olarak, yağış (kar, yağmur, yağış şiddeti), rüzgar (hız, yön,
yüksek irtifa rüzgarları, yerel rüzgar durumu), sıcaklık (mevcut sıcaklık koşulları), atmosfer basıncı ve
bulutluluk (kar yüzeyinin hızlı soğuması açısından) çığ oluşumuna etki eden önemli meteorolojik
faktörlerdir (Taştekin 2003).
Kar şartları arazi ve zamana göre farklılık gösterir. Çünkü meteorolojik faktörler önemli ölçüde
değişkendir (Taştekin 2003). Bununla birlikte bitki örtüsü ve yapay etkiler de dinamik özellik gösteren
diğer faktörlerdir (Rawat ve Kumar 2015). Çığ oluşmasına etki eden faktörlerden hareketle çığ
tehlikesini belirlemek mümkündür (Kadıoğlu 2008). Kar birikintilerinin kararsızlığındaki hızlı
değişimler çığ tahminine dinamik bir karakter verir. Bu nedenle ideal olarak çığ tahmini, herhangi bir
çığ patikasında kışın ilk kar yağışı ile başlayıp, daha sonra bu tahminin yeni bilgiler ile revize
edilmesiyle gerçekleştirilebilir (McClung ve Schaerer 2006). Ancak, yeni bilgiler veya değişen koşullar
önceden tanımlanmış tehlikelere/tehlike haritalarına kolayca dahil edilemez (Xin 2017).
Bilgi entegrasyonuyla sonuçların yenilendiği dinamik süreç, zaman ilerledikçe güncellenen bilgilerin
kullanılmasıyla Bayes revizyonuna benzemektedir (McClung ve Schaerer 2006). Bu bağlamda; yeni
bilgiler eklenerek tehlike tanımlama adımına dinamikler getirmek için Bayes Ağı kullanılabilir (Grêt-
Regamey ve Straub 2006; Straub ve Grêt-Regamey 2006; Eckert vd. 2010; Landuyt vd. 2015; Villa vd.
2015; Xin 2017).
Çığ tehlikesinin dinamik haritalama yaklaşımı ile belirlenmesine odaklanılan bu çalışmada farklı
kaynaklardan ve/veya sensörlerden gelen verilerin birleştirilmesinde ve dinamik çığ tehlike
haritalamada Bayes Ağına dayalı bir metodoloji önerilmiştir. Bayes teoremi, bir olayın gerçekleşme
olasılığı ile ilgili öncül olasılık beklentilerinin daha sonra eklenen yeni bilgiler sonucunda değiştirilip
güncellenerek soncul olasılıkların bulunmasına olanak sağlayan bir olasılık teoremidir (Doğan vd. 2012;
Akıncı vd. 2014). Buna göre; bir rastgele değişkenin hesaplanan olasılığına ilişkin daha fazla veri/bilgi
sağlanabilmiş ise Bayes kuralı ile düzeltilip güncelleştirilebilir. Bir başka ifadeyle, önceki gözlemlere
dayanılarak tahmin edilen olasılıklar yeni bilgiler ve gözlemlerin sonuçlarına göre düzeltilebilir (Jebb
2017; URL1).
Bayes teoremine dayanan Bayes Ağları, bilginin grafiksel olarak yapılandırılmasında kullanılan bir
araçtır (Stassopoulou vd. 1998). Bayes Ağları değişkenlerin düğümler, değişkenler arası bağımlılık
ilişkilerinin ise yönlü oklar aracılığıyla gösterildiği olasılıksal grafiksel modellerdir (Çinicioğlu 2015).
Bu ağlarda her düğüm, verilen veya değerlendirilmesi gereken bir değişkeni temsil eder ve düğümler
arasındaki ilişkiler koşullu olasılıklar ile ifade edilir (Stassopoulou vd. 1998; Jebb 2017). Bayes Ağları,
çift yönlü çıkarım yapılabildiği yani nedenlerden etkilere ve etkilerden muhtemel nedenlere bilginin
nedensel olarak yayılmasına olanak sağladığı için esnek bir yapı sunmaktadır (Stassopoulou vd.1998).
Önerilen yöntemin dinamik özelliği gereği, değişen alan gözlemlerinin gerçek zamanlı olarak sisteme
yansıtılması ve belirlenen/istenilen periyotlarda güncellenen girdiler ile değişen tehlikelerin
tanımlanabilmesi gerekmektedir. Afete yönelik çalışmalarda haritaların oluşturulması ve yayılmasında
daha yüksek bir dinamizm gerektiği için klasik harita üretiminde kullanılan yöntemler yetersiz
kalmaktadır. Gerçek anlamda etkili sonuçların alınabilmesi için, bu haritaların mümkün olduğunca
güncel ve gerçek zamanlı verilere dayalı olması gerekmektedir (Annoni vd. 2010). CBS ve Bayes
Ağlarının entegrasyonuyla, değişen parametrelerle tehlike haritasının güncellenmesi sağlanarak dinamik
tehlike haritaları oluşturulabilir. Bu çalışmada ele alınan dinamik çığ tehlike belirlemesi için; kar örtüsü,
rüzgar yönü, şiddeti, hava sıcaklığı vb. atmosferik verilerin anlık olarak erişilebileceği bir altyapının
varlığı gerekmektedir. Bunun yanı sıra bitki örtüsü ve diğer dinamikler için de güncel veriye erişim ve
sisteme entegrasyon sağlanmalıdır. Ancak bu noktada gerçek zamanlı konumsal verilere erişim nasıl
olmalıdır sorusuna cevap aramamız gerekmektedir.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
51
Bilindiği gibi 1990'lı yılların başından bu yana başta INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information in
Europe) olmak üzere dünyada birçok girişim, Ulusal Konumsal Veri Altyapıları (UKVA) geliştirilerek
verilerin elde edilebilirliğinin ve erişilebilirliğinin arttırılmasını amaçlamaktadır. Bunlar tipik olarak,
genel kullanıcı gereksinimleri çerçevesinde temel veri kümelerinin, mevcut mekansal veri kümelerinin
ve servislerin, meta veriler ile kataloglar üzerinden belgelendirilmesi ve üzerinde anlaşılan kurallar ve
protokoller çerçevesinde dağıtık internet tabanlı servisler aracılığıyla erişimin sağlanmasını
kapsamaktadır (Cömert ve Akıncı 2005; Bostancı vd. 2007; Annoni vd. 2010; Bossomaier ve Hope
2015).
Günümüzde değişen koşullar ve teknolojik gelişmeler sonucunda UKVA'dan olan beklentiler de giderek
artmaktadır. Bu bağlamda; jeosensörlerden elde edilen verilerin çevrimiçi iletimi ve diğer verilerle
entegrasyonu ile UKVA çerçevesinde ileri düzey uygulamaların gerçekleştirimi mümkün olabilmektedir
(URL 2). Jeosensörler, coğrafi olarak referanslandırılabilen, çevresel uyaranları (fiziksel, kimyasal veya
biyolojik) alan ve bunları elektriksel bir sinyal haline dönüştüren cihazlar olarak tanımlanabilir (Bröring
vd. 2011). Bu nedenle, yeryüzü hakkında çok spektrumlu bilgiler (görüntü, arazi örtüsü, bitki örtüsü
endeksleri vb.) sağlayan uydu bazlı sensörler, detaylı görüntüler için hava sensörleri, lazer tarayıcıları,
basınç, sıcaklık, nem vb. fiziksel özellikleri ve rüzgar, yağmur, deprem vb. olayları ölçen, araçların ve
canlıların izlenmesine olanak sağlayan, yer yüzeyinin yakınında, üzerinde veya altında bulunan sabit
veya hareketli sensörler bu kapsamda ele alınır (Annoni vd. 2010). Bir sensör en temel birim olmasına
rağmen, sensör sistemi tek bir platforma bağlanmış ortak bir amaca hizmet eden farklı sensörlerin
grubudur. Sensör ağları ise, coğrafi alan üzerinde dağılmış ve birbirinden farklı algılama yeteneklerini
birleştirerek otomatik olarak yararlı bilgiler üretmek için birbirine bağlı çok sayıda sensöre dayanır
(Bröring vd. 2011).
Sensör teknolojisi, cihazlar küçültülerek, daha ucuz, daha akıllı ve daha fazla enerji verimliliği
sağlayarak sürekli gelişim göstermekte ve afet yönetimi, çevresel izleme, hassas tarım, erken uyarı
sistemleri başta olmak üzere giderek daha fazla uygulama alanında kullanılmaktadır (Bröring vd. 2011).
Teknolojik açıdan bu gelişim sonucunda, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, sensör ağları,
standartlaştırılmış protokoller, sensör iletişim metodolojileri ve sensörlerin web üzerinden iletişim
kurmasını sağlayan prosedürlere olan gereksinimi fark etmiştir (URL 2). Bu konu, OGC'nin (Open
Geospatial Consortium) 2003'te SWE (Sensor Web Enablement) girişimini başlatması için itici güç
olmuştur. SWE çalışma grubu içerisinde, Sensör Web'inin yapı taşları olarak kullanılabilecek bir
standart paket geliştirilmiştir. SWE, Sensor Web terimini web erişimli sensör ağları ve tanımlanmış ve
standart protokoller ve API'ler (Application Programming Interface) kullanılarak erişilebilen sensör
verileri olarak tanımlamaktadır (Bröring vd. 2011). 2016 yılında INSPIRE "Guidelines for the use of
Observations & Measurements and Sensor Web Enablement-related standards in INSPIRE Annex II
and III data specification development" başlığıyla sensör web erişimi için standartlar yayımlamıştır
(URL3). Esasen büyük ölçekli sensör ağları 1990'lardan itibaren bilim ve teknoloji alanında zaten
kullanılmaktadır. Yeni olan durum, bu sensörlerin ve sensör ağlarının web tarafından
etkinleştirilmesidir. Böylece bireysel algılayıcılar keşfedilebilir, görevlendirilebilir ve web standartları
aracılığıyla erişilebilir ve ağlar birlikte çalışabilirlik düzenlemeleri yoluyla bilgi alışverişinde
bulunabilir (Annoni vd. 2010), sensör verilerinin diğer konumsal verilerle entegrasyonu sağlanabilir
(URL 2).
Ülkemizde de uzun yıllardır kurulma çabası içerisinde olunan ve Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi
(TUCBS) adıyla anılan UKVA çalışmalarının bu teknolojik gelişmeler ve değişen koşullar sonucunda
artan beklentiler doğrultusunda yürütülmesi zorunluluğu vardır. İlk temelleri 1990'lı yıllarda atılan
UKVA'dan 30 yıl önceki beklentilerle bugünü dizayn etmek akılcı olmayacaktır. Dolayısıyla yeni
teknolojilere uyum sağlayacak bir altyapının kurularak sensör ağlarının oluşturulması ve TUCBS'nin
hedeflerinin ve önceliklerinin gerçek zamanlı verilere erişim sağlayacak şekilde yenilenmesi
gerekmektedir.
Sonuç olarak bu çalışma ile gerçek zamanlı girdilere cevap olarak muhtemel çığ tehlike tanımlamasının
Bayes Ağına dayalı bir metodoloji ile nasıl gerçekleştirilebileceği ele alınmıştır. Çalışmanın kapsamı
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
52
dinamik çığ tehlikesi olarak sınırlandırılmakla birlikte benzer bir Bayes Ağ modeli oluşturularak aynı
yöntem diğer alanlara da uygulanabilir.
Her tür planlama ve karar verme sürecinde doğru bilgiye zamanında erişim büyük önem taşır. Ancak,
kullanılan bilgilerin doğruluğu ve güncelliği afet, kaza vb. acil durumların yönetiminde çok daha fazla
kritik bir hal alır. Dolayısıyla jeosensörlerden elde edilen gerçek zamanlı verilerin UKVA kapsamında
tehlike belirleme dahil olmak üzere doğal afet risk yönetimi ve diğer çevre çalışmaları için
erişilebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Dinamik tehlike belirleme, çığ, Bayes Ağları, CBS, UKVA
Kaynaklar
Afet İşleri Genel Müdürlüğü, (1999), Çığ El Kitabı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Ankara, Afet İşleri
Genel Müdürlüğü Yayınları, 94.
Akıncı H., Yavuz Özalp A., Özalp M., Temuçin Kılıçer S., Kılıçoğlu C., Everan E., (2014), Bayes
Olasılık Teoremi Kullanılarak Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesi, 5. Uzaktan Algılama ve
CBS Sempozyumu, UZAL CBS, 14-17 Ekim 2014, İstanbul.
Anderson Berry L., King D., (2005), Mitigation of The Impact of Tropical Cyclones in Northern
Australia Through Community Capacity Enhancement, Mitigation and Adaptation Strategies for Global
Change, 10 (3), 367-392.
Annoni A., Craglia M., de Roo A., San Miguel J., (2010), Earth Observations and Dynamic Mapping:
Key Assets for Risk Management, Geographic Information and Cartography Fore Risk and Crisis
Management, Lecture Notes in Geoinformation and Cartography Eds: Konecny M., Zlatanova S.,
Bandrova T.L., Springer Verlag, Berlin Heidelberg, 3-22.
Bossomaier T., Hope B. A., (2015), Online GIS and Spatial Metadata, CRC Press, United States, 438.
Bostancı H.T., Cömert Ç., Akıncı H., (2007), UKVA İçin Tapu Ve Kadastro Web Servislerinin Tasarımı
Ve Geliştirilmesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 11. Türkiye Harita Bilimsel ve
Teknik Kurultayı, 02-06.04.2007, Ankara.
Bröring A., Echterhoff J., Jirka S., Simonis I., Everding T., Stasch C., Liang S., Lemmens R., (2011),
New Generation Sensor Web Enablement, Sensors, 11, 2652-2699, doi:10.3390/s110302652.
Cömert Ç., Akıncı H., (2005), Ulusal Konumsal Veri Altyapısı ve e-Türkiye için Önemi, TMMOB Harita
ve Kadastro Mühendisleri Odası 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 28 Mart - 01 Nisan
2005, Ankara.
Çinicioğlu E. N., Ekici Ş. E., Ülengin F., (2015), Bayes Ağ Yapısının Oluşturulmasında Farklı
Yaklaşımlar: Nedensel Bayes Ağları ve Veriden Ağ Öğrenme, Prof. Dr. Halil Sarıaslan'a Armağan Kitabı
İçinde, Siyasal Kitabevi, Ankara, 267-284.
Doğan S., Akıncı H., Kılıçoğlu C., (2012), Bayes Olasılık Teoremi Kullanılarak Samsun İl Merkezinin
Heyelan Duyarlılık Haritasının Üretilmesi, 65. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 02-06.04.2012, Ankara.
.
Eckert N., Naaim M., Parent E., (2010), Long-Term Avalanche Hazard Assessment with a Bayesian
Depth Averaged Propagation Model, Journal of Glaciology, 56 (198), 563-586,
doi:10.3189/002214310793146331.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
53
Grêt-Regamey A., Straub D., (2006), Spatially Explicit Avalanche Risk Assessment Linking Bayesian
Networks to a GIS, Natural Hazards and Earth System Sciences, 6 (6), 911-926, doi:10.5194/nhess-6-
911-2006.
Jebb A. T., (2017), Bayesian Statistics, The SAGE Encyclopedia of Industrial and Organizational
Psychology Eds.: Rogelberg S. G.
Jonkman N. S., Gerritsen H., Marchand M., (2012). Coastal Storm, Handbook of Hazards and Disaster
Risk Reduction and Management' Eds.:Wisner B., Gaillard J.C., Kelman I., Taylor and Francis, New
York, 220-231.
Kadıoğlu M., (2008), Sel, Heyelan ve Çığ İçin Risk Yönetimi, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Samsun Şubesi Sel Heyelan Çığ Sempozyumu, 28-29.05.2008, Samsun.
Landuyt D., Van der Biest K., Broekx S., Staes J., Meire P., Goethals P. L. M. A., (2015), GIS Plug-in
for Bayesian Belief Networks: Towards a Transparent Software Framework to Assess and Visualise
Uncertainties in Ecosystem Service Mapping, Environmental Modelling and Software, 71, 30-38,
doi:10.1016/J.ENVSOFT.2015.05.002.
McClung D., Schaerer P. A., (2006), The Avalanche Handbook, Mountaineers Books, 342.
Narasimhan B. V. A., (2003), Early and Dynamic Warning: an İntegrated Approach to Drought
Management, Early Warning Systems for Natural Disaster Reduction Eds.: Zschau J., Küppers A.,
Springer, Heidelberg, Berlin, 357-365.
Pine J. C., (2008), Natural Hazard Analysis: Reducing the Impact of Disasters, CRC Press, Taylor and
Francis Group, Boca Raton, 304.
Pulwarty R. S., Sivakumar M. V. K., (2014), Information Systems in a Changing Climate: Early
Warnings and Drought Risk Management, Weather and Climate Extremes, 3, 14-21, doi:
10.1016/j.wace.2014.03.005.
Rawat J. S., Kumar M., (2015), Monitoring Land Use/Cover Change Using Remote Sensing and GIS
Techniques: A Case Study of Hawalbagh Block, District Almora, Uttarakhand, India, Egyptian Journal
of Remote Sensing and Space Science, 18 (1), 77-84, doi:10.1016/j.ejrs.2015.02.002.
Stassopoulou A., Petrou M., Kittler J., (1998), Application of a Bayesian Network in a GIS Based
Decision Making System, International Journal of Geographical Information Science, 12 (1), 23-46,
doi:10.1080/136588198241996.
Straub D., Grêt-Regamey A., (2006), A Bayesian Probabilistic Framework for Avalanche Modelling
Based on Observations, Cold Regions Science and Technology, 46 (3), 192-203,
doi:10.1016/j.coldregions.2006.08.024.
Taştekin A.T., (2003), Meteoroloji ve Çığ, 11.08.2007,
https://www.mgm.gov.tr/FILES/genel/makale/meteorolojivecig.pdf.
Villa V., Paltrinieri N., Cozzani V., (2015), Overview on Dynamic Approaches to Risk Management in
Process Facilities, Chemical Engineering Transactions, 43, 2497-2502, doi:10.3303/CET154341.
Xin P., Khan F., Ahmed S., (2017), Dynamic Hazard İdentification and Scenario Mapping Using
Bayesian Network, Process Safety and Environmental Protection, 105, 143-155,
doi:10.1016/j.psep.2016.11.003.
URL 1, (2017), Olasılık teorisi, 12.09.2017, http://insaat.balikesir.edu.tr/dokumanlar/istatistik/ist2.pdf.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
54
URL 2, (2017), Development of a Major R&D Sub-Programme on Geo-Spatial Technologies: Sensor
Web Enablement (SWE) and Sensor Networks, 12.09.2017, http://nrdms.gov.in/ogc.asp.
URL 3, (2017), INSPIRE Infrastructure for Spatial Information in Europe, D2.9 Draft Guidelines for
the use of Observations & Measurements and Sensor Web Enablement- related standards in INSPIRE
Annex II and III data specification development, 13.09.2017,
http://inspire.ec.europa.eu/documents/Data_Specifications/D2.9_O&M_Guidelines_v2.0rc3.pdf.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
55
Değişen Mekansal Veri Altyapıları ve Yeni Nesil Mekansal Bilgi Sistemleri ile Modern
Karar Verme Süreçleri
Caner Güney1,*, Rahmi Nurhan Çelik1
1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Maslak, İstanbul.
Özet
Bilişim çağında yaşıyor olmamıza karşın halihazırda kurum ve kuruluşlar ürettikleri ya da elde ettikleri
verileri/bilgileri silo mantığı çerçevesinde veri adaları olarak saklamaktadır. Ancak günümüzde
değişim-dönüşüm-gelişim zincirinin sağlanabilmesi için gerekli olan en önemli felsefi yaklaşım “açık
veri (open data)” ve “veri/bilgi paylaşıldıkça artar” yaklaşımlarıdır. Ülkemizde silo mantığı devam
ederken dünyanın gelişmiş ülkelerinde platform ve algılayıcılardaki gelişmelere bağlı olarak veri ve
bilgiler metadata portallar üzerinden araştırma ve geliştirme çalışmalarına açılmıştır. Sözü edilen
ülkelerde karşılaşılan sorun ise farklı kaynaklardan üretilen ve türetilen verinin/bilginin nasıl entegre
edilerek yeni bilgilerin üretileceği ya da “knowledge” aşamasına nasıl ulaşılacağıdır. Mekansal Veri
Altyapılarının (SDI) ve geoportalların etkin olarak kullanıldığı 21. yüzyılda mekansal verinin
yönetişiminde daha etkin yollar aranmakta ve ayrıca bilgisayarların/ajanların bu yönetişimin bir parçası
olması sağlanmaya çalışılmaktadır.
“Endüstri 4.0 (Industry Revolution 4.0, IR 4.0)” dünyadaki tüm sektörleri; verimliliklerini arttırma ve
yeni iş modellerinin oluşturulması biçiminde etkilediği gibi Mekansal Bilgi sektörünü de önemli
derecede etkilemektedir. Bunun en önemli yansımalarından biri Almanya’da düzenli olarak
gerçekleştirilen ve Geomatik Mühendisliği alanının en önemli fuarı olarak kabul edilen InterGeo
etkinliğinin 2015 yılındaki organizasyonunda “Geospatial 4.0” kavramı gündeme getirilmiştir. Bu
çalışma kapsamında ifade edilen Endüstri 4.0 kavramı yalnız verimliliğin arttırılması kapsamında
kullanılmamıştır. Endüstri 4.0 nesnelerin interneti (Internet of Things, IoT), “Akıllı” Sistemler
(Intelligent Systems), yapay zeka (Artificial Intelligence, AI), etmen (computational agents), robotik,
bulut bilişim, arttırılmış gerçeklik, siber güvenlik, siber fiziksel sistemler (cyber physical systems) vb.
konulardaki gelişmeleri kapsayan şemsiye bir kavram olarak kullanılmıştır.
Yenilik (inovation) parçaları bir araya getirmektir. Yenilikçi düşünce ile fark yaratma ve yüksek katma
değerli ürün geliştirme 21. yüzyılda sürdürülebilir gelişme için üzerinde en çok durulan konulardan
biridir. Endüstri 4.0 devriminin üzerinde durduğu en önemli konu maliyetlerin düşürülmesi ve her
alanda verimliliğin arttırılmasıdır. Verimliliğin arttırılması için de yenilikçi düşünce yaklaşımıyla
geliştirilmiş ürünlere, teknolojilere (disruptive technologies) ve hizmetlere gereksinim duyulmaktadır.
Bu durumda Mekansal Bilgi sektörü için yeni iş modelleri geliştirilmeli ve bu iş modellerinde sözü
edilen IoT, AI vb. yaklaşımlar etkin olarak kullanılmalıdır. Buna ilişkin bazı örnekler ve sorular aşağıda
verilmektedir:
Hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, harita ve
harita bilgisi üreten kuruluşlar, özel sektör, üniversiteler, araştırma kurumları, sivil toplum
kuruluşları arasında nasıl bir işbirliği ve paylaşım modeli kurulmalıdır? Hızlı değişim ve
dönüşüm sürecini karşılayacak, nasıl bir mevzuat oluşturulabilir?
Mekansal Veri Altyapıları (Spatial Data Infrastructure, SDI) ne zaman üç boyutlu (3D) grafik
ve bilgi modelleri olarak birlikte kullanılabilecek?
Geomatik Mühendislerinin “akıllı” şehir oluşturma çalışmalarındaki rolleri nelerdir? Yapılaşmış ve
kırsal alanların, yapay ve doğal nesnelerin ölçülmesinde, modellenmesinde, izlenmesinde önemli rolleri
yok mudur?
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
56
Konum bazlı hizmetlerin (Location-based Services) “akıllı” şehirlerde etkin kullanımı için
mekansal bilgiye nasıl ulaşılması gerekmektedir?
Açık alanın (outdoor) ve kapalı alanın (indoor) 3D mekansal modelleri birlikte kesintisiz ve
etkin olarak “akıllı” şehir uygulamalarında nasıl kullanılabilir?
“Akıllı” şehir, “akıllı” ulaşım, “akıllı” bina vb. “akıllı” sistemlerdeki “akıllı” kavramının içini
dolduracak yapay zeka temelli algoritmaların geliştirilmesi gerekmektedir.
Mekansal Bilgi Sistemi ve/veya şehir bilgi modellerinde kullanılan farklı ayrıntı düzeyleri
(Level of Details) yaklaşımına ek olarak doğruluk düzeyi (Level of Accuracy), gerçeklik düzeyi
(Level of Reality) gibi diğer yaklaşımlar oluşmaktadır.
Yapay zekanın Mekansal Bilgi sektörüne yansıması mekansal zeka (spatial intelligence,
geointelligence) kavramı ile ifade edilebilir. Özellikle bilgi sistemlerinde ve robotlarda
kullanılan etmenlerin mekansal bilginin elde edilmesinde, modellenmesinde, analizinde
kullanılması; mekansal bilgi sistemlerinin harita üretimi yapan robotlarla birlikte
kullanılmasında önemli bir yer alacaktır.
Yukarıda ifade edilen tüm bu gelişmelerin gerçekleşmesi için veriden (data) tanımlanan bilgiye
(information) ve oradan da algılanan bilgiye (knowledge) geçilmesi gerekmektedir. Ancak bu
biçimde robotlar ve yazılım etmenleri muhakeme/usa vurma (reasoning) ve çıkarım (inference)
işlerini yerine getirebilecektir. Bu da semantik teknolojilerin etkin kullanımı ile sağlanabilir.
Endüstri 4.0, IoT gibi konularla öne çıkan en önemli konulardan biri de Akıllı Kentler (Smart Cities)
konusudur. Dünya genelinde insanlar kırsal alandan çok kentsel alanda yaşamakta, küçük kasaba ve
köylerde yaşayanlar da büyük kentlere göç etmektedir. Kent nüfusu arttıkça kent kaynakları o şehirde
yaşayanlara yetmemekte ve kargaşa ortamı oluşmaktadır. Bu ve benzeri nedenlerden son dönemde en
çok ilgi çeken konulardan biri “Akıllı Kentler/Geleceğin Kentleri” olup yakın gelecekte önemli
gelişmelerin yaşanması beklenmektedir.
Tüm dünya tarafından mekan bilgisinin akıllı kentler için temel bileşen olduğu kabul edilmektedir.
Ancak bu kabulün dışında aşağıdaki soruların yanıtlanarak akıllı kent çalışmalarının geliştirilme
çalışmalarına mekansal veri altyapıları kapsamında katkı verilmesi gerekmektedir:
Mekansal Bilgi/Mekansal Bilişim akıllı kent çalışmaları için neler yapabilir?
3 boyutlu web ve mobil CBS uygulamaları akıllı kentler için hazır ve yeterli midir?
Akıllı Kentlerin önemli bir parçası akıllı binalardır. Akıllı kentler için mekan verisi temel bileşen
olduğuna göre binalar içinde mekan verisinin önemli bir bileşen olabilmesi için kapalı alan konum
belirleme sistemlerinin etkin olarak kullanılması gerekmektedir. Açık alanda GNSS yaygın olarak
kullanılmakta ve coğrafi konum belirlenebilmektedir. Kapalı alanlarda GNSS kullanımı kısıtlı bir konu
olduğundan kapalı alanlarda RF temelli konum belirleme sistemleri kullanılmaktadır. Eğer sistemler
akıllıysa nesnelerin/insanların/araçların kapalı alan ve açık alan arasında geçişlerinde koordinat bilgisi
sıkıntısı yaşamaması gerekmektedir. Bu durumda Mekansal Veri Altyapıları konusunun kapalı alanlar
için de düşünülmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışma da “Indoor SDI” gibi kapalı alan
standartlaşmasına yönelik önerilerde bulunacaktır.
Yukarıda ifade edilen konular ülke içerisinde bulunan tüm mekansal bilgi sektörü paydaşlarınca
irdelenmez ve tartışılmazsa mekansal bilgi sektöründe zaman, emek ve maliyet açısından büyük kayıplar
yaşanacaktır. Özellikle mekansal veri altyapısı kurma çalışmalarında SDI felsefesine uygun bu konular
göz önünde bulundurulmalıdır. Farklı düzeydeki mekansal bilgi üretici ve kullanıcılarının yapay zeka
yaklaşımının farkındalığına, önemine ve nasıl kullanılacağına yönelik teorik altyapı geliştirme
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
57
hazırlıklarına başlamaları ve uygulamalarını bu hazırlıklara uyumlu biçimde geliştirmeleri
gerekmektedir. Çalışma kapsamındaki öneriler dikkate alınıp tartışılmadığı sürece mekansal bilgi
sistemlerinin ve servislerinin geliştirilmesi için harcanan emek, zaman ve maliyetin daha fazlası güncel
bilişim teknolojileri ile bütünleştirilebilme çalışmaları için harcanacaktır. Türkiye gibi kaynakları
gereksinimlerinin gerisinde olan bir ülke için böyle bir durum söz konusu olmamalıdır.
Anahtar Kelimeler: Mekansal Veri Altyapıları, Mekansal Bilgi Sistemi, Endüstri 4.0, Nesnelerin
İnterneti, Akıllı Şehirler, Yapay Zeka
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
58
CBS Projelerinde Çevik Yaklaşımlar: MERBIS Örneği
Tuba Yalçın1
1 NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul.
Özet
Mera Bilgi Sistemi, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 10 yıldır (2007-2017)
kullanılan ve sürekli geliştirilen, yaşayan bir sistemdir. Mera Bilgi Sistemi (MERBİS) ile ülkemizin
mera varlığı, coğrafi tabanlı olarak yönetilmektedir. MERBİS, Bakanlık bünyesinde 2017 yılı itibariyle
600’den fazla kullanıcıya sahiptir. Günümüzde başarılı, çalışan bir proje referansının bulunmasının zor
olduğu sektörümüzde, MERBİS ’in 10 yıldır geliştirilen ve yaşatılan bir sistem olması, kurumsal coğrafi
bilgi sistemlerinin geliştirilmesi sürecine yönelik pek çok önemli ipucu vermektedir. MERBİS,
uygulama geliştirmede çevik yaklaşımların kullanıldığı ilk örneklerden olarak kabul edilebilir.
Ülkemizde ve dünyada, projelerin başarı ile hayata geçirilmesi ile ilgili istatistikler, durumun pek de
parlak olmadığını göstermektedir (The Standish Group Chaos Reports’a göre 15 yıllık ortalamalar
dikkate alındığında göreceli başarısız proje oranı %54’tür). Kuşkusuz, bu başarı oranında, yazılım
geliştirme işlerinde, gereksinimlerin tam ve doğru olarak tespit edilememesinin, uzun süreli projelerde
teknolojik gelişmelere adapte olunamamasının, kullanıcıların elektronik ortamda iş yapmaya ilişkin
kültürel dönüşümünün zorluğunun, kurumsal sahiplenmenin önemli rolü bulunmaktadır. Söz konusu
eksikliklerin giderilmesi için, yazılım geliştirmede çevik yaklaşımlar yükselen bir yaklaşımdır.
Bir projenin en kapsamlı haliyle gerçekleştirilip, tek seferde son kullanıcıya teslim edilmesi ve akabinde
kullanılmaya başlanması günümüzde en yaygın uygulanan proje sürecidir. Çevik yaklaşımlar, bahse
konu süreç yerine, sistemin parçalar halinde gerçeklenmesini ve gerçeklenen parçaların devreye
alınarak, kullanılmaya başlanmasını hedeflemektedir. Böylece, uygulama geliştirmede dinamizm
gerektiren “değişen ve gelişen kullanıcı ihtiyaçları” yönetilebilmekte ve kullanıcı, sistem parçalarını
erken aşamalarda kullanmaya başladığından sistemin kabullenilmesi hız kazanmaktadır.
Hayvancılığın geliştirilmesi, toprak ve su muhafazası, erozyonun kontrolü ve sürdürülebilir çevre,
küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının emisyonu ve gen kaynaklarının korunması açısından
ülkemizde meralar oldukça büyük önem teşkil etmektedir. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Türkiye genelinde yer alan mera varlığı, tahdit, ıslah, işgal ve
kiralama gibi bilgileri toplayarak; çiftçi ya da yatırımcıların meralardan maksimum verimi alabilmesi,
yöneticilerin ise doğru kararlar verebilmesini sağlamak amacıyla Mera Bilgi Sistemi Projesi’ni 2007
yılında devreye almıştır.
T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 81 İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile birlikte
hizmet vermektedir. MERBİS ile, İl Müdürlükleri’nin yetki ve sorumluluklarındaki mera alanları ile
köye tahsisi yapılmış olan mera bilgilerine ulaşılabilmesi, projeye entegre edilmiş olan il, ilçe, köy, mera
parselleri, hayvan varlığı, göçer bilgileri tek bir sistem üzerinden takip edilebilir, sorgulanabilir ve
raporlanabilir hale gelmiştir. Yürütülen işlemler, İl Müdürlükleri tarafından üretilen coğrafi ve sözel
verilerin online olarak Bakanlık veritabanına yazılması suretiyle gerçekleştirilmektedir. MERBİS,
sistem mimarisi bakımından ayrıca incelenmesi gereken örnek bir mimari yapıdadır.
MERBİS’in sürdürülebilir, tüm kullanıcılar tarafından sahiplenilen sistem olmasında, uygulanan çevik
yaklaşımın (AGILE) rolü büyüktür. 2007 yılında başlamış olan ve halen geliştirilerek kullanılmakta olan
bu sistem, zaman içerisinde teknolojinin sunduğu yeniliklere entegre olabilmiştir. Aşama aşama hayata
geçirilen sistemde, 2007 yılında, teknolojik imkanlar nedeniyle veriler 6 aylık periyotlarda CD ile
Bakanlık’a iletilirken, 2017 yılında sistem, geometrik ve geometrik olmayan verilerin sınırsız bir şekilde
paylaşılabildiği, değişikliklerin raporlanabildiği, eş zamanlı birçok kullanıcının güncelleme yapabildiği,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
59
masaüstü, web (internet) ve mobil ortamlardan çevrimiçi (online) ve çevrimdışı (offline) çalışabildiği
bir yapıya evrilmiştir.
2011 yılında verilerin çevrimiçi olarak sisteme gönderilmesi ve harita üzerinde izlenmesi, 2016 yılında
Tahsis Amacı Değişikliği bilgilerine ait İl Müdürlüklerinin Bakanlığa yollamakla yükümlü oldukları
belgelerin sistem üzerinden takip edilmesi ve bu verilere ait icmallerin aylık/yıllık olarak çıktı halinde
alınmasını için gerekli olan modüller devreye alınmıştır. Verilerin CD’lerden kurtarılarak online olarak
İl Müdürlüklerinde görevli personel tarafından sisteme aktarılması ile verilerin bir bütün halinde
haritalar üzerinden izlenile bilirliği, çeşitli icmallerin ve raporların hızlıca alınabilmesi sistem ilk
oluşturulduğunda hayal edilemeyecek kadar uzakken bugün kurumun işleyişini hızlandıran bu ve
benzeri birçok işlem sistem üzerinden yapılabilmektedir.
Bu makalede, çevik yaklaşımların, bir Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) projesinde kullanılmasının faydaları
ve kazanımları, MERBİS örneği ile tartışılacaktır. Sürdürülebilir sistemlerin hayata geçirilmesi için
gerekli uygulama geliştirme modelinin tespiti bu makalenin ana amaçlarından bir tanesidir. Bu sayede
başarılı ve sürdürülebilen CBS projeleri hayata geçirilirken, ülke kaynakları en verimli şekilde
kullanılmış olacaktır.
Anahtar Kelimeler: WEB CBS, Mobil CBS, Çevik Yaklaşımlar, AGILE, Sürdürülebilirlik, Mera
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
60
Türkiye’de Standart Adres Kullanımına Yönelik Bir Araştırma
Batuhan Kılıç1,*, Fatih Gülgen1
1 Yıldız Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Esenler, İstanbul.
Özet
Adres, coğrafi mekânda bir konumu tanımlamak için kullanılan sözdizimidir. Dünya üzerinde yerel
yönetimler ve kamu kurum ve kuruluşları ihtiyaçlar doğrultusunda birçok çalışmada adres verilerine
ihtiyaç duyar. Kamu hizmetlerinin doğru planlanması ve tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından
eşgüdümlü yürütülmesi, devletin tüm vatandaşlarının temel bilgilerine anında ulaşabilmesi, kişilerin
ikamet adresleriyle kimlik numaralarını içeren güvenilir nüfus kayıt sistemlerinin kurulması sonucunda
güncel olarak elde edilebilir. Adres bilgisi kamuya yönelik birçok işlevde temel bilgi olarak
düşünüldüğünden, yer bulma, bir yere ulaşım güzergâhının belirlenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemleri
(CBS) ile bütünleşik birçok uygulama alanında kullanılabilmektedir (Yıldız ve Aydınoğlu, 2010).
Türkiye’de Adres Kayıt Sistemi (AKS) İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü (NVİGM) tarafından oluşturulmakta ve güncellenmektedir. NVİGM’ye göre adres;
“herhangi bir toprak parçası veya binanın il, ilçe, mahalle, cadde, sokak ismi ve bina numarası gibi
bileşenleri ile tanımlanan coğrafi konum” olarak tanımlanmaktadır (URL1). Ülkemizde kullanılan adres
yapısı adresi tanımlayan birden fazla niteleyiciden oluşmaktadır. Bir adresi oluşturan, posta kodları, il,
ilçe, köy isimleri, mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak isimleri, bina numarası gibi coğrafi
niteleyiciler, adres bileşenleri olarak adlandırılmaktadır. Adres bileşenlerin bir arada tutulması
kapsamında İçişleri Bakanlığı kontrolünde yürütülen AKS’nin verimli bir şekilde çalışabilmesi için
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden diğer yabancı vatandaşların
ikametgâh adreslerinin standartlaştırılması ve kimlik bilgilerinin adres bilgileriyle eşleştirilmesi
gerekmektedir” (Ural vd., 2015). Bu doğrultuda ülkemizde 2015 yılı sonunda NVİGM ve Aselsan A.Ş.
arasında imzalanan sözleşmeyle “Mekansal Adres Kayıt Sistemi Veri Üretimi ve Yaygınlaştırma
Projesi” başlatılmıştır (URL2). Proje kapsamında AKS’de metinsel olarak tutulan coğrafi referanslı
verilerin coğrafi koordinatlarla birleştirilerek Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) altyapısının
oluşturulması ve kamu kurumları tarafından kullanılan diğer sistemlere entegre edilmesi
amaçlanmaktadır. Bu süreçte Kocaeli, Yalova, Afyonkarahisar, Elazığ, Gaziantep, İzmir, Uşak, Denizli,
Burdur, Isparta, Bilecik, Aksaray, Karaman, Trabzon ve Erzurum il sınırları içinde yer alan tüm ikamet
adresleri MAKS’a kaydedilmiştir. Projenin 2018 yılı sonunda kadar tamamlanması planlanmasına
karşın, nüfusun kalabalık olduğu İstanbul sınırları içinde mekânsal adres kayıt çalışmaları henüz
başlangıç aşamasındadır.
Adres sisteminin standardizasyonuna yönelik çalışmalar büyük bir hızda devam etmesine karşın, kamu
kurum ve kuruluşların adres bilgilerini farklı standartlarda tutması, değişen cadde, sokak, bulvar ve
meydan isimlerinin güncellenme sıklığı, vatandaşların sokak isimlerinde ya da numarataj bilgilerinde
yapılan değişikliklerin farkında olmaması vb. sorunlar, haritalar üzerinden adrese dayalı konum
belirlemeyi sağlayan coğrafi kodlama işlemini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizde kullanılan
adres tanımlamalarının benzerlik oranları örnek bir bölge için hesaplanmakta ve coğrafi kodlama temelli
standart adres dönüşüm hizmeti veren global web servislerinin başarı oranları ortaya konulmaktadır.
Örnek olarak kullanılan adresler İstanbul ili Fatih ilçe sınırları içinde yer alan 74 adet konaklama tesisine
aittir. Tesislerin adresleri Agoda.com, Booking.com, Hotels.com, Hotelscombined.com ve
Tripadvisor.com olarak bilinen beş farklı web sitesinden scraping yöntemiyle otomatik olarak
toplanmıştır. Her bir konaklama tesisinin AKS’de tutulan adresi www.adres.nvi.gov.tr sitesinden
alınmıştır. Birinci aşamada, toplam 74 tesis için altı farklı web sitesinden elde edilen adresler arasındaki
benzerlik oranı ikili olarak Levenshtein mesafesi algoritması kullanılarak hesaplanmıştır. Agoda.com
ve AKS üzerinden elde edilen adresler arasındaki benzerlik oranı %56 iken Hotelscombined.com ve
Booking.com arasındaki benzerlik %75 olarak hesaplanmıştır. Bu değerler belirlenen en düşük ve en
yüksek benzerlik değerleridir. İkinci aşamada, altı farklı web sitesinden toplanan ham adres bilgileri
Google ve Bing Maps coğrafi kodlama servisinde işlenerek servisler tarafından sağlanan standart forma
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
61
getirilmiştir. Daha sonra, Google ve Bing Maps standart adresleriyle ham adresler arasındaki
benzerlikler hesaplanmıştır. En yüksek benzerlik yaklaşık, %76 olarak hesaplanan, Google Maps
standart adres tanımları ve AKS adres tanımları arasındadır. Standardizasyon işleminin yapıldığı Google
ve Bing Maps servileri arasındaki benzerlik ise ortalama %63 civarındadır. Bu değer iki servisin
standardizasyonunun yeterince uyumlu olmadığını göstermektedir.
Sonuç olarak, ülke genelinde kullanılan AKS’nin mekânsal olarak desteklenmesi ve her yerde MAKS’ın
aktif olarak kullanılması zorunludur. MAKS’ın kamu kurum ve kuruluşları tarafından kullanılmasının
yanında harita ve coğrafi kodlama servisleriyle desteklenerek vatandaşların da kullanımına açılması
ulusal tabanlı standart bir adres sisteminin oluşturulmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Coğrafi Bilgi Sistemi, Adres Kayıt Sistemi, MAKS, Coğrafi Kodlama,
Levenshtein mesafesi
Kaynaklar
Ural H., Bediroğlu Ş., Yıldırım V., Nişancı R., Çolak H. E., Erbaş Y. S., Memişoğlu T., (2015),
Mekansal Adres Kayıt Sistemine Geçişte Yaşanabilecek Numarataj ve Geokodlama Sorunları ve Çözüm
Önerileri, 7. Kentsel Altyapı Sempozyumu: TMMOB, 13-14 Kasım 2015, Trabzon.
Yıldız G., Aydınoğlu A. Ç., (2010), Altyapı Bilgi Sisteminde Adresin Önemi ve İstanbul Örneği, III.
Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, 11-13.10.2010, Gebze-Kocaeli.
URL 1, (2017), Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Adres Kayıt Sistemi, Adres Tanımları,
10.09.2017, https://www.nvi.gov.tr/hakkimizda/projeler/aks.
URL 2, (2017), Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 10.09.2017, Mekansal Adres Kayıt
Sistemi. https://maks.nvi.gov.tr/.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
62
SPK Değerleme Rapor Formatının XML Şeması
Birol Alas1
1 Okan Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, İstanbul.
Özet
Dünyada ve ülkemizde güvenilir olarak belli bir standarda dayalı yapılan emlak değerleme hizmetine
olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Özellikle İngiltere ve Amerika başta olmak üzere uluslararası alanda
faaliyet gösteren bağımsız özel kuruluşlarla vasıtasıyla emlak değerleme hizmeti yürütülmektedir. Bu
hizmetin yapılmasında kullanılan uluslararası değerleme standartları “Uluslar arası Değerleme
Standartları Komitesi”, International Valuation Standards Committee-IVSC, tarafından geliştirilmiştir
(Sermaye Piyasası Kurulu, 2006).
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı çıkardığı tebliğ ile (Seri:VIII, No:45); sermaye piyasası
uyarınca yapılan değerleme işlemlerinde, değerlemeyi yapanların, Uluslararası Değerleme
Standartlarına aynen uymak ve bunları uygulamak zorunda olduklarını bildirmiştir. SPK çıkardığı diğer
tebliğ ile de (Seri:VIII, No:45); “değerleme işlemine ve varılan sonuçlara ilişkin olarak hazırlanan
değerleme raporunun, asgari unsurları Kurul tarafından belirlenen formata uygun, yazılı olarak
hazırlanmasının zorunlu olduğu” düzenlenmiştir. Rapor formatı oluşturma çalışmaları sonuçlandırılana
kadar da, SPK, “değerleme raporlarında bulunması gereken asgari hususlar" çerçevesinde değerleme
raporlarının hazırlanmasını, asgari unsurların yer alacağı örnek "gayrimenkul değerleme rapor formatı"
ile "konut değerleme rapor formatı"nın hazırlandıktan sonra kurum Web sayfasında yayınlanacağını
karara bağlamıştır.
Bu çerçevede, SPK tarafından yürütülen rapor formatı oluşturma çalışmaları sonuçlanana kadar sermaye
piyasası mevzuatı çerçevesinde yapılacak gayrimenkul değerleme işlemleri için "değerleme
raporlarında bulunması gereken asgari hususlar" çerçevesinde değerleme raporları hazırlanması,
Sermaye Piyasası Kanunu’nun (2012) 38/A maddesinin 4 üncü fıkrası kapsamında hazırlanacak konut
değerleme raporlarında ise Gayrimenkul Değerleme Şirketleri tarafından kullanılan mevcut rapor
formatının kullanılmaya devam edilmesi bildirilmiştir.
Diğer yanda, tapu ve kadastro verilerinin Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) içerisine katılması çalışmaları
devam etmektedir. Başta vergi kadastrosu olmak üzere, birçok alanda, tapu kadastro verileriyle bunların
değerlerinin de CBS içerisinde bulunması ihtiyaç duyulan bir konudur (Alas, 2007).
Avrupa’da, coğrafi bilgi altyapısı için kurulan Avrupa Coğrafi Bilgi Altyapı Kurucu
Organizasyonu’nun belirlediği (Infrastructure for Spatial Information in Europe-INSPIRE) mekânsal
veri katmanlarından bir tanesi de “Tapu ve Kadastro Bilgileri”dir. OGC (Open GIS Consortium),
INSPIRE’ın mekânsal veri altyapı uygulamalarında standart yapının oluşturulması için hedef alınmasını
belirlediği çalışma gruplarının içerisindedir. OGC ise; W3C’un (World Wide Web Consortium, 2012)
sunduğu XML (eXtensible Markup Language) tabanlı GML’i geliştirmiştir. Türkiye’de de, Milli
Savunma Bakanlığı (2005) Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHÜY)
içerisinde XML tabanlı arşivleme konusu düzenlenmiştir.
Bu çalışmada; oluşturulacak olan gayrimenkul değerleme raporları formatlarına bir hazırlık olması,
değerleme raporlarının CBS içerisine uluslararası bir format kullanılarak entegre edilmesi, ileride
uygulamaya konulması muhtemel olan GML ve CityGML uygulama şemalarına geçiş sağlamak vb. gibi
amaçlara hizmet edebileceği düşüncesiyle, Gayrimenkul Değerleme Şirketleri tarafından kullanılan
mevcut rapor formatının, XML şeması örneği hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Coğrafi Bilgi Sistemleri, Gayrimenkul Değerleme Standartları, CityGML, XML
Şeması
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
63
Kaynaklar
Alas B., (2007), Coğrafi İşaretleme Dilinin Tapu ve Kadastro Verileri için Sanal Doku Ortamında
Kullanılması, Doktora Tezi, İstanbul teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu, (2006), Sermaye piyasasında Uluslararası Değerleme
Standartları Hakkında Tebliğ, Seri: VIII, No: 45.
Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu, (2012), Sermaye Piyasası Kanunu, Resmî Gazete, 30.12.2012,
Sayı: 28513.
Milli Savunma Bakanlığı, (2005), Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği, RG No:
25876, 15 Temmuz.
World Wide Web Consortium Recommendation - W3C, (2012), XSD 1.1 XML Schema Definition
Language, 05-04-2012.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
64
NSDI or Open Data Which Way to Go?
Çetin Cömert1, *, M. Emre Yıldırım2
1 Karadeniz Technical University, Geomatics Department, 61080, Trabzon.
2 Mapisso, Bostanlı Mah. 1813/3 Sok. No:1 D:5 Karşıyaka İzmir.
Abstract
This study aims at identifying the way to go for countries like Turkey where an NSDI is not in place yet. The
question is whether such countries should still struggle to build an NSDI or directly move on with
implementing open data strategies. NSDI projects are generally long term projects. For instance, the US NSDI
started in 1994 by the executive order of President Clinton, but the appearance of its Geo-portal, GOS
(Geospatial One-Stop) was no earlier than 2003. Similarly, the EU’s INSPIRE project officially started in May
2007 with its roots in much earlier have a road map extending till 20211. Therefore, this paper proposes urgent
moves into open data strategies rather than still spending time with long running NSDI endeavors especially
for countries who have already been too late in building an NSDI. The paper first summarizes and gives some
criticisms on NSDI efforts in Turkey. Then tries to justify its proposal.
Although NSDI has found places in “e-Türkiye” action plans with actions 47, 36, and 75 in 2004, 2005, 2006
respectively, the definitions of those actions were rather vague. And “the need” has not been put in place
properly. Even the naming preference as National “Geographical Information System” instead of National
“SDI” was improper. Later on in 2009, a so-called “feasibility” project was carried out and completed in 2010.
The responsible body was the general directorate of Land Title and Cadaster (LTC) under the Ministry of
Housing and Construction (MHC). Despite some rather general findings, the project has still lacked identifying
the need and defining a framework for NSDI implementation. Yet another one-year project was in place by
then responsible body, general directorate of Technical Research and Application under MHC during 2011-
2012. Instead of defining an agile implementation framework, this project has concentrated on the wrong side
of things by attempting defining some “INSPIRE-like” themes which were not driven by well-defined use
cases like those of INSPIRE. And the methodology of the work was improper if it is to be compared to that of
INSPIRE for instance.
In all of the above attempts and projects several problems were in common. One of the main problems was the
lack of technical expertise at the sides of both the responsible government agencies and the project contractors.
The other problem was the lack of a “well-defined need for NSDI”. Due mainly to these problems, the projects
have run into wrong directions even with improper methodologies and project durations.
The only pleasing development within the context of NSDI have been the recently developed Web services by
LTC. These services have been used by public and private sectors heavily for some years now. GIS private
sector companies have developed value added products of these services2 for local governments and other
private sector companies. There exist also some recently developed WMS and Geoportal services by General
Command of Mapping, National Mapping Agency and one of the main data providers in NSDI. Nevertheless,
an NSDI is still far from the reality in Turkey currently. The general directorate of Geographical Information
Systems under the Ministry of Environment and Urbanization is the responsible agency now. However, from
its several years back establishment until today, the aforementioned problems have not been addressed properly
by this agency either.
Open Data refers to information that can be freely used, modified, and shared by anyone for any purpose. It
must be available under an open license and provided in a convenient and modifiable form that is machine
readable (EU, 2015). Open Government Data (OGD) initiatives have gained momentum since 2009 (Huijboom
and van den Broek 2011). The number of OGD initiatives has grown from two to over three hundred in the
period 2009-2013 (Jetzek et al, 2013). Defining three distinct market sizes for OD as “direct”, “indirect” and
1 https://inspire.ec.europa.eu/inspire-roadmap/61 2 www.mapisso.com
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
65
“total” market sizes, EU (2015) study has estimated market sizes for 28 European Member States and the
EFTA countries3. For the period 2016-2020, the cumulative direct and total market sizes have been estimated
as 325 bn and around 12004 bn EUR respectively. Hence, OD seems very valuable especially for countries
that have not been creative enough in discovering new resources for their economy given their past
experiences.
Other than its value for the economy, there are some other justifications for the proposal of this paper. Given
the current status concerning NSDI, as explained very briefly above, it is not foreseeable when an NSDI could
be a reality in Turkey. There does not even exist any sound beginning yet. On the other hand NSDI projects
are long term projects as mentioned above. Hence, even if it starts today it would at least take several years to
come up with use cases and application schema definitions of the themes involved. And there is always the
risk of political interventions and thus interruptions for such long term projects.
A weakness concerning NSDI or SDI in general is their “schema-based” nature. That is, in a specific SDI,
application schemas have to be defined with respect to the expectations from that SDI or use cases of the SDI.
INSPIRE, for instance, is geared towards environmental policies of EU. In other words, the aim was to manage
environment related directives of EU. Hence, the information content of the themes have been determined
accordingly. This refers to a limitation when a user needs some information which is not included in the
contents. For instance, the “bed-capacity” information of hospitals which would be needed in an emergency
use case may not be available in an environmental SDI like INSPIRE. Open data approaches overcome this
problem by just serving any data or the data that is not limited by a certain schema. It is the task of the user or
the developer to figure out whether the served content of open data meets her needs.
What data to be served and how is it to be served? Concerning what data part of this question, G8 Open Data
Charter of 20135 lists the areas of high value, that include geospatial data as well as education, statistics,
energy and environment, finance and contacts, crime and justice, transport and infrastructure and many others.
“How is to be served” part of the question is related to the way that determines the use of open data by general
public. The charter suggests also “key datasets” as National Statistics, National Maps, National Elections and
National Budgets to take precedence and they be available starting from June 2013, and their granularity and
accessibility be worked on by December 2013 by the Nations who have signed the charter.
One aspect of “what data to be served?” question is related to the privacy and confidentiality of information.
Classification mechanisms are needed to classify data with respect to the related laws. One possible
classification would be “Prohibited, Highly Confidential, Confidential, Internal, Public” 6. Hence, one of the
first things to do for State agencies is to carry out a classification work. Following that they can publish their
data which has been classified as “public”. Naturally, they also need to update their classifications periodically
with the probable changes in related laws.
Availability of data might be a problem especially for developing countries. However, open data initiatives
may still start with what is available7. Projects may be initiated for the unavailable data, which would mean
creating new jobs in the data collection side. For instance, creating 3D city models for at least some cities of
high priority like İstanbul in Turkey. And serving it as open data as in the case of New York8. Similarly,
condominium level addresses which is collected by municipalities in Turkey9 may be served as open data.
Studies must be carried to define what kind of applications may be developed with state agencies’ open data.
Concerning also what data is available and what is to be collected in the future. Accordingly, action plans for
open data must be developed with respect to the political priorities of countries. This action plans may involve
incentives for developers and professionally organized hackhatons for urgently needed applications.
3 European Free Trade Association (EFTA) countries are Norway, Iceland, Liechtenstein, Switzerland. 4 Between 1,138 and 1,229 bn EUR in the reference. 5 https://www.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/207772/Open_Data_Charter.pdf 6 https://www.opendatasoft.com/2017/10/16/data-classification-policy-data-publishing/ 7 This was the principle in INSPIRE as well. 8 http://www1.nyc.gov/site/doitt/initiatives/3d-building.page 9 There is already an ongoing project called “MAKS” to collect this data for cities.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
66
Keywords: SDIs, NSDI, Open Data.
References
EU, (2015), Creating value through open data, 2015. Written and reviewed by Wendy Carrara, Wae San
Chan, Sander Fischer, Eva van Steenbergen (Capgemini Consulting).
Huijboom N., T. van den Broek, 2011, Open Data: an international comparison of strategies, European
Journal of ePractice no. 12 (March/April 2011):4-16.
Jetzek T., Avital M., Bjørn-Andersen N., 2013, Generating value from open government data, International
Conferenence on Information Systems (ICIS)
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
67
Peyzaj Görünürlüğünün Sayısal Analizi ve Haritalanması
Hakan Alphan1,*
1 Çukurova Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Balcalı, Adana.
Özet
Peyzajın görsel özellikleri, insanın yaşam kalitesi ile doğrudan ilgili önemli özelliklerdir. Bu kapsamda
görünürlük özellikleri ile ilgili değerlendirme ve yaklaşımlar özellikle 2000’li yıllar ile birlikte önemli
düzeyde ilgi görmeye başlamış; bu konuda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmede, peyzajın
görsel kalitesinin doğrudan doğruya “doğallık” ile ilişkilendirilmesinin etkisi büyüktür (Daniel, 2001).
Avrupa Konseyi, Mart 2004’de yürürlüğe giren Avrupa Peyzaj Konvansiyonunda görsel özellikleri de
içeren peyzaj kalitesinin peyzaj planlamadaki önemine vurgu yapmıştır (EC, 2000). Bu kapsamda,
peyzajların yönetilmesi hedefine yönelik olarak ülkemizde yapılan çalışmalarda da görünürlük, peyzaj
karakterini belirleyen bileşenlerden biri olarak analiz edilmiş ve değerlendirilmiştir (Şahin vd. 2013).
Peyzajın görsel özelliklerinin orman açmaları, mermer ocakları ya da kentsel gelişim gibi insan
faaliyetleri nedeni ile zarar görmesi ve zaman içinde değişikliğe uğratılması ekolojik ve kültürel
özellikler dışında ekonomi konularını da ilgilendirdiğinden; peyzajın görünürlüğü ile ilgili çalışmalar
özellikle son yıllarda doğal kaynak yöneticileri ve alan kullanım planlamacıları için giderek daha önemli
hale gelmiştir. Bu yüzden peyzajın görsel kalitesini belirleyen manzara özelliklerinin objektif olarak
ölçülmesi ve üretilen sayısal bilginin planlamaya dâhil edilmesi, giderek artan kullanım baskıları altında
bulunan çevre kaynaklarının daha etkili kullanımı için önemli bir potansiyel taşımaktadır. Bu sayede,
karar süreçlerini yöneten otoritelerin en etkili alan kullanım planlarının üretimi ve uygulanmasında
başvurabileceği sağlam bir dayanak yaratılması mümkündür (Nakamae vd., 2001; Orland vd., 2001;
Schmid, 2001; Paliokas vd., 2007).
Peyzajların sayısal ortamlarda görselleştirilmesi ile ilgili CBS teknolojilerinin ve işlem kapasitelerinin
giderek gelişmekte oluşu, bu avantajın peyzaj planlama ile ilgili yöntemlere entegre edilerek görsel
kalitenin alan kullanım planlamasında bir faktör olarak kullanılabilmesini giderek daha mümkün
kılmaktadır.
Bu çalışma peyzaj görünürlüğünün sayısal analizi ve haritalanmasına dayanan, TÜBİTAK tarafından
desteklenmiş (Proje No: 214O391) ve yakın zamanda tamamlanmış olan bir araştırma projesinin
kavramsal çerçevesini ortaya koyarak temel çıktılarını tartışmıştır. Bu sayede, peyzajların
haritalanmasında yararlanılan sistem ve süreçlerin alan kullanım planlamasının etkinliğini ve toplum
yararını arttıracak bilgi üretmede kullanımına bir örnek sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Peyzaj Görünürlüğü, Sayısal Analiz, Haritalama
Kaynaklar
Daniel T. C., (2001), Whither Scenic Beauty? Visual Landscape Quality Assessment in The 21st.
Century, Landscape and Urban Planning, 54, 267-281.
EC, (2000), European Landscape Convention, In: European Treaty Series No. 176, Council of Europe,
Florence, 8.
Nakamae E., Qin X., Tadamura K., (2001), Rendering of landscapes for environmental assessment,
Landscape and Urban Planning, 54, 19-32.
Orland B., Budthimedhee K., Uusitalo J., (2001), Considering virtual worlds as representations of
landscape realities and as tools for landscape planning, Landscape and Urban Planning, 54, 139-148.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
68
Paliokas I., Lambadas A., Tseggelidis F., (2007), Virtual reality technology in landscape architecture:
a case study, Ed.: Eleftheriadis N., Styliadis A., Paliokas I., International Conference on Landscape
Architecture and New Technologies. Department of Landscape Architecture, Technological Educational
Institute of Kavala, Drama, Greece, 25-26 May, 37–53.
Schmid W. A., (2001), The emerging role of visual resource assessment and visualization in landscape
planning in Switzerland, Landscape and Urban Planning, 54, 213-221.
Şahin Ş., Perçin H., Kurum E., Uzun O., Bilgili B. C., (2013), İl Ölçeğinde Peyzaj Karakter Analizi ve
Turizm/Rekreasyon Açısından Değerlendirilmesi (PEYZAJ-44), TÜBİTAK KAMAG 1007 Programı
109G074 No’lu Proje Sonuç Raporu.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
69
İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Uçak Platformlarından Elde Edilen Görüntülerin
Ortofoto Üretiminde Karşılaştırılması
Ekrem Ayyıldız1,*, Metin Soylu1, Hülya Tuna1, Levent Özmüş1, Sedat Bakıcı1
1 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Harita Dairesi Başkanlığı, Dikmen, Ankara.
Özet
Günümüzde, fotogrametri haritacılık alanında oldukça önemli bir yere sahiptir. Fotogrametrik harita
üretiminde farklı platformlar kullanılarak görüntü alımı gerçekleştirilmektedir. Gelişen teknoloji
havadan görüntü alımında yeni alternatifler ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda, İnsansız Hava Aracı (İHA)
teknolojisi yeni bir görüntü alım platformu olarak karşımıza çıkmaktadır. İsminden de anlaşılacağı üzere
bu teknolojide görüntü alım platformu üzerinde herhangi bir pilot oturmamakla birlikte, platformun
kontrolü uzaktan gerçekleştirilmektedir.
Bu çalışmada, İHA teknolojisi kullanılarak Tapu ve Kadastro Müdürlüğü Oran Yerleşkesinin havadan
görüntü alımı yapılmıştır. Yaklaşık 40 hektarlık bir alanda yarım saat süren bir uçuş gerçekleştirmiş,
387 adet görüntü toplanmış ve bölgenin ortofoto haritası üretilmiştir. Aynı alanın yüksek çözünürlüklü
dijital kamera donanımına sahip uçak platformu ile görüntüleri çekilerek ortofoto haritası üretilmiş;
sonuçlar maliyet, zaman, hassasiyet ve kullanım alanları bakımından karşılaştırmalı olarak irdelemiştir.
Anahtar Kelimeler: İnsansız Hava Aracı (İHA), Fotogrametri, Haritacılık
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
70
Bina Detaylarının Yüksek Çözünürlüklü Görüntülerden Aktif Kontur Yöntemi İle
Otomatik Çıkarımı
Zeynep Akbulut1,*, Samed Özdemir1, Hayrettin Acar2, Mustafa Dihkan2, Fevzi Karslı2
1 Gümüşhane Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Bağlarbaşı, Gümüşhane 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Merkez, Trabzon.
Özet
Uzaktan algılanmış görüntülerden yol ve bina gibi insan yapımı objelerin otomatik çıkarımı; kentsel
arazi örtüsü/kullanımının ortaya koyulması, coğrafi veri tabanlarının güncellenmesi, değişim analizi gibi
birçok kentsel uygulamalar için önemli rol oynamaktadır (Alshehhi vd., 2017). Görüntülerden bina, yol
gibi detayların manuel çıkarımı maliyetli ve zaman alıcı bir süreçtir. Ahmadi vd., (2010)’a göre kentsel
alanlardaki bu detayların otomatik çıkarımı fotogrametri ve bilgisayarla görme alanlarında ilginin arttığı
bir konudur. Bununla birlikte kullanılan verilerin sınıf içi varyansının yüksek, sınıflar arası varyansının
düşük olduğu heterojen görünümlü karmaşık yapısından ötürü bu işlem zorlaşmaktadır (Alshehhi vd.,
2017).
Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için yüksek çözünürlüklü görüntülerden bina detayının çıkarılması
için radyometrik ve geometrik özellikler, kenar belirleme, morfolojik dönüşümler ve gölge kriteri gibi
yöntemler kullanılmaktadır. Huang ve Zhang (2011) morfolojik bina indeksi; Grigillo ve Kanjir (2012)
Sayısal Yüzey Modeli (SYM) ve multispektral ortofotolar; Ghanea vd., (2014) istatistiksel, geometrik,
multispektral ve topolojik özellikleri; Turker ve Koc-San (2015) dikdörtgen ve daire biçimindeki
binaları çıkarabilmek için Destek Vektör Makineleri (DVM) sınıflandırması, Hough Transformasyonu
ve algısal gruplama yöntemleri ile optik uydu görüntülerinden otomatik bina çıkarmışlardır. Bu çalışma
kapsamında kullanılan yöntem ise başlangıç eğri konumunun otomatik üretildiği bölge tabanlı aktif
kontur modelidir. Bölge tabanlı bölütleme doku, renk yoğunluk gibi istenilen bir özelliğe dayalı olarak
alt bölge içinde benzerlik bulmaya çalışır (Ebrahimdoost vd., 2010).
Bölge tabanlı aktif kontur, eğri oluşturma tekniklerine dayanır. Görüntüdeki objeleri bulabilmek için
başlangıç olarak verilen eğrinin içe veya dışa hareket etmesi ile obje sınırları belirlenir. İçe doğru
küçülerek ya da dışa doğru büyüyerek bulunan obje sınırları, başlangıç olarak belirlenen eğrinin iç ve
dış bölgelerinde kalan enerjinin minimum olana kadar iteratif olarak devam etmesi sonucu oluşur.
Enerji, sadece eğrinin obje sınırında olduğu durumda minimum olmaktadır (Chan ve Vese, 2001). Bu
modelin doğruluğu, modele başlangıç değeri olarak verilen eğri konumları ile görüntüden çıkarılmak
istenilen detayın birbirine ne kadar yakın olduğuna bağlı ve manuel olarak gerçekleşmektedir.
Bu bağlamda çalışmada başlangıç eğri konumlarını otomatik olarak üreterek aktif kontura doğrudan
girdi olarak verilmesi amaçlanmıştır. Böylece bina çıkarımının otomatikleştirilmesine ve sonrasında da
modelin doğruluğunu artırabilmek adına bir algoritma geliştirilmiştir. Bu işlem için görüntü üzerinde
öncelikli olarak kontrast arttırma ile bina çatıları belirgin hale getirilip, eşik değer uygulanarak siyah
beyaz görüntüde binalar çıkartılmıştır. Yanlış ya da küçük bulunan piksel grupları morfolojik
operasyonlar ile temizlenerek binaların yaklaşık şekil ve konumları daha doğru bir şekilde bulunmuştur.
Sonrasında yaklaşık olarak bulunan binaların ağırlık merkezleri hesaplanmıştır. Bölütlemenin
oluşabilmesi için gereken başlangıç eğriler, binaların yaklaşık ağırlık merkezlerinin 5´5, 11´11 ve 21´21
piksel boyutlarında genişletilerek modelin başlangıç değerleri yani algoritmanın mask parametresi
otomatik olarak üretilmiştir. Farklı boyutlarda seçilen başlangıç eğrilerin modelin doğruluğunu ne kadar
etkilediği irdelenmiştir. Modelin diğer parametresi olan iterasyon sayısı ise görüntü üzerindeki tüm
binalar için istenen bölütleme sonuçlarını verinceye kadar denenerek bulunmuştur.
Çalışmada bina detay yoğunluğu yüksek düzeyde olan yüksek çözünürlüklü renkli İnsansız Hava Aracı
(İHA) görüntüleri ve hava fotoğrafları kullanılmıştır. Matlab yazılımı kullanılarak gerçekleştirilen
çalışmada son olarak bölütleme sonuçlarının doğruluğu analiz edilmiştir. Sonuç görüntü ve manuel
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
71
olarak elde edilmiş referans görüntüdeki pikseller her iki görüntüde de binaya ait ise True Posivite (TP),
her iki görüntüde de binaya ait değil ise True Negative (TN), referans görüntüde binaya ait olmayıp
sonuç görüntüde binaya ait olarak gruplandırılan pikseller False Positive (FP) ve son olarak referans
görüntüde binaya ait olup ancak sonuç görüntüde bina olarak gruplandırılmayan pikseller False
Negative (FN) olmak üzere 4 ayrı sınıfa ayrıştırılmıştır. Bu 4 piksel grubundan faydalanarak bölütleme
sonuçları ile referans görüntü arasında doğruluk, bütünlük ve kalite testleri yapılmıştır. % 95 ve üzerinde
çıkan bu değerler, otomatik olarak yaklaşık bina orta noktaları yardımıyla hesaplanan başlangıç eğri
konumlarının aktif kontur algoritması ile uyumlu bir şekilde çalıştığını ve özellikle yüksek yansıma
değerine sahip kırmızı çatılı görüntülerden otomatik bina çıkarımında kullanılabilirliğini açıkça
göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Aktif Kontur, Otomatik, Eğri Oluşturma, Bina Çıkarımı, Yüksek Çözünürlüklü
Görüntü.
Kaynaklar
Ahmadi vd., (2010), Automatic Urban Building Boundary Extraction from High Resolution Aerial
İmages Using an İnnovative Model of Active Contours, International Journal of Applied Earth
ObservationandGeoinformation, 12 (2010), 150-157.
Alshehhi vd., (2017), Simultaneous Extraction of Roads and Buildings in Remote Sensing İmagery with
Convolutional Neural Networks, ISPRS Journal of Photogrammetry and Remote Sensing, 130 (2017)
139-149.
Chan, Vese, (2001), An Active Contour Model without Edges, IEEE Transactions on Image Processing,
10 (2), 266‐277.
Ebrahimdoost Y., Dehmeshki J., Ellis T. S., (2010), Medical Image Segmentation Using Active Contours
and a Level Set Model: Application to Pulmonary Embolism (PE) Segmentation, 2010 Fourth
International Conference on Digital Society.
Ghanea M., Moallem P., Momeni M., (2014), Automatic Building Extraction in Dense Urban Areas
through GeoEye Multi-Spectral Imagery, International Journal of Remote Sensing 35 (13), 5094-5119.
doi:10.1080/01431161.2014.933278.
Grigillo D., Kanjir U., (2012), Urban Object Extraction From Digital Surface Model And Digital Aerial
Images, ISPRS Annals of the Photogrammetry, Remote Sensing and Spatial Information Sciences,
Volume I-3, 2012 XXII ISPRS Congress, 25 August-01 September 2012, Melbourne, Australia.
Huang X., Zhang L., (2011), A Multidirectional and Multiscale Morphological Index for Automatic
Building Extraction from Multispectral GeoEye-1 Imagery, Photogrammetric Engineering and Remote
Sensing, 77 (7), 721-732, doi:10.14358/PERS.77.7.721.
Turker M., Koc-San D., (2014), Building Extraction from High-Resolution Optical Spaceborne Images
Using The İntegration of Support Vector Machine (SVM) Classification, Hough transformation and
perceptual grouping”. International Journal of Applied Earth Observation and Geoinformation 34 (2015)
58–69.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
72
Şehirleşme ve Şehirli Algısının Mülkiyet Kavramı Üzerinden Yenilenmesi Kapsamında
“Kentsel Dönüşüm” Uygulamalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Geotasarım
Teknolojilerinin Kullanımı
Saffet Erdoğan1,*, Recep Aslan2
1 Harran Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Yenişehir, Şanlıurfa. 2 Afyon Kocatepe Üniversitesi, Veteriner Hekimlik ve Temel Bilimleri Bölümü, Merkez, Afyonkarahisar.
Özet
Yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin göstergesi kurmuş oldukları şehirler olmuştur. İlim,
irfan, görgü gibi pek çok güzel erdem şehirlerde üretilen entelektüel faaliyetlerdendir. Bunun yanında
topluluk halinde yaşamak bereket, güven, dayanışma, farkındalık ve olumlu etkileşim için de büyük
önem arz etmektedir. İlk insandan bu yana yaşamın birlikte beraber yürütülmesi teşvik edilmiştir.
Mekânların şerefi orada yaşayan insanlarla artar görüşünce mekân insan etkileşimiyle bu şehirlerde çok
güzel kâmil, medeni, güngörmüş insanlar yaşamışlar ve bu insanların nefesleri de şehirleri ihya etmiştir.
Bu ihya sürecinde üzerinde durulması gereken en önemli konu bu insanların şehirlere yani çevreye bakış
açıları olsa gerektir. Çünkü günümüzde yeni bir medeniyet hamlesine girişmeyi düşünen Müslüman
ülkelerin bilim insanları ve aydınları geniş kitleler üzerinden yapılan yönlendirmeyi fark etmekle birlikte
topluma nasıl rehberlik edeceklerini tam olarak bilememektedirler. Bu anlamda bu bildiride ilk olarak
şehirlere bakış açımız olarak mülkiyet kavramı üzerinden şehir ve şehirli kavramlarının nasıl olması
gerektiği üzerine değineceğiz.
Mülkiyet kavramına kısaca değinmek gerekirse; Rousseau’ya göre ilk dönem insan yaşamında tabiat ve
tabiat üzerinden bahşedilen nimetlerin insanlara yetiyor olmasından dolayı mülkiyet henüz bir
"hukuksal hak" olarak ortalıkta yoktu. Ancak zamanla "saf" insanlar bularak çitle çevirdiği belli bir
toprak alanını "burası benimdir/malikim" iddiasıyla kendine mal eden ilk insan, aynı zamanda mülkiyet
olgusunun belki de ilk “yanlış temelini” atmış bulunuyordu. Bu bakışa sahip insanlar zamanla toprak ve
mülk bölüşümünde çok değişik (Kominizim, Sosyalizm, Kapitalizm vb.) yönetim biçimlerini dünya
üzerinde hayata geçirmeye çalıştılar. Kökeni mülkiyet kavramının farklı algılanmasından kaynaklanan
bu yönetimsel anlayışlar zaman içerisinde mülkiyet olgusu üzerinden insanlar arasında adaletsizliklerin
oluşmasına neden olmuştur. Bu anlamda kişinin bir mal üzerindeki mülkiyet hakkı, kendisine emanet
edilen başkasının malına bakmak örneğinde olduğu gibi mülkün asıl sahibi olan Maliki unutmamak ve
davranışlarında da halife olarak Allah’a verdiği ahde uygun davranışları sergilemek olarak
tanımlanabilir. Toplumumuz bu ontolojik referansa sahipken şehir yönetimi için kullanılan tabir
şehremanetiyken şehir yöneticileri için de şehremini tabiri kullanılmaktaydı. Bu tabirlerde şehirler
üzerinde bir hâkimiyet kurmak değil de şehirleri yukarıda da belirttiğimiz gibi bir “emanet” olarak gören
zihin dünyasının izlerini görmek mümkündür. İnsanlar inanış ve düşüncelerine göre nasıl ideal bir hayat
tasavvur ediyorlarsa çevrelerini de ona göre düzenlerler. İslam şehirleri de, Müslümanların hayattan ne
anladıklarına paralel olarak bu anlamı gerçekleştirmek için yaşadıkları ortamı buna göre düzenleme
çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmış ve bu anlayıştaki evrilmelere paralel olarak da değişimler
göstermiştir. Günümüzde, ülkemizdeki müspet manadaki Cami ya da vakıf-bedesten merkezli yatay
şehirleşme yönelimleri son 50-60 senedir bütün dünyada izlenen yanlış politikalara paralel olarak
terkedilip şehirler estetik anlayıştan uzak asfalt ve beton kütleler haline dönüştürülünce, artan egzoz
dumanı, araç trafiği, gürültü ve suç oranları ile şehirlerde ya da şehirlerin içlerindeki çeşitli bölgelerde,
Medinetü’l Fazıla’da belirtilen fasık şehir, değişmiş şehir, bedbaht şehir, tegallüp şehir ve haysiyet şehri
gibi kavramlarla ifade edilen olumsuz dönüşümler ortaya çıkmıştır. Yine bu yeni kentleşme
dönüşümünde muhafazakâr kesimlerin mahalle kavramını hiç dikkate almadıkları görülmektedir.
İşte bu düzlemde bu idrakle şehirlere müdahale edebilmek yani “salih amel” ortaya koyabilmek adına
kentsel dönüşüm kavramı bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamalarının
yukarıda anlatılan ontoloji ışığında uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Maalesef yakın zamanlarda
gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarına bakıldığında deprem riski ya da kötü yapılaşma kılıfı
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
73
altında rantın yüksek olduğu yerlerde dikey yapılaşmanın önünü açan ve yoğunluğu azaltmak yerine
artıran ve ontolojinin rant olduğu uygulamalar karşımıza çıkmaktadır.
Kentsel dönüşümlerin yanında kentsel yatırımların fazla olduğu, kentsel çevrelerin hızlı şekilde
şekillendiği alanlarda tasarım ve planlama süreçlerinde şehir özelliklerinin iyi analiz edilmesi, karar
vericilerin mekânı ilgilendiren konularda çok daha sağlıklı kararlar verebilmeleri açısından da coğrafi
bilgi teknolojileri ve geotasarım metodolojisinin kullanılması şehirlerde şer yapılaşmanın ortaya
çıkaracağı sorunlarının azaltılması için fırsatlar sunmaktadır. Geleneksel tasarım modeli oldukça
durağandır, Bu süreçte Geotasarım ülkemizin gelişimine ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak
amacıyla CBS teknolojisi kullanarak fiziki ve sosyal etmenleri, coğrafi katmanlar aracılığı ile
tanımlayabilmekle öne çıkan bir planlama ve tasarım metodolojisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Coğrafi bilgi sistemleri, Geotasarım, Mülkiyet, Şehir, Kentsel dönüşüm
Kaynaklar
Akkar Z. M., (2006), Kentsel Dönüşüm Üzerine Batı’daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler ve Türkiye,
Planlama, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 2, 29-38
Akpınar A., (2014), Peyzaj Tasarımda Yeni Bir Süreç Geotasarım, Turkish Journal of Forestry, Türkiye
Ormancılık Dergisi, 15, 189-195.
Çabuk S. N., Ersoy M., Çabuk A., Hocaoğlu T., (2012), Gezegeni İyileştirmek: Geotasarım Kuramı ve
Coğrafi Bilgi Sistemleri, 6. Mühendislik Ölçmeleri Sempozyumu, Afyon.
Çabuk S. N., (2014), Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Tasarlamak: Geotasarım Kavramı, Electronic Journal
of Map Technologies, 6 (1), 37-54.
Dangermond J., (2010), Designing Our Future. In: Esri (Ed.), Changing Geography by Design: Selected
Readings in GeoDesign, Esri, Redlands, C. A.
Dangermond J., (2010), GeoDesign and GIS – Designing Our Futures,
http://www.esri.com/news/arcnews/summer09articles/gis-designing-our-future.html.
Dündar Y., (1997), Sürdürülebilir Yaşam Koşullu Sürdürülebilir Kalkınma: Sürdürülebilir Kalkınmanın
Uygulanması, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, 185-189, Ankara.
Erdoğan S., (2014), Bilgisayar Destekli Harita Yapımı ve Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Temelleri, AKÜ
Harita Mühendisliği Bölümü, Afyonkarahisar.
Fârâbî (2001), el-Medinetü’l Fâzıla, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1152 Bilim Ve Kültür Eserleri
Dizisi, 280.
Kılıç M. E., (2017), Şehir mi Köy mü?, Yenişafak, 16.04.2017.
Kunzmann K., (1993), GeoDesign Chance oder Gefahr? In: B. f. Raumor (Ed.), Planungskartographie
und Geodesign, Heft.
McHarg I., (1969), Design with Nature, New York The Natural History Press.
Rousseau J. J., (2011), Eşitsizliğin Kökeni, İdea Yayınları.
Steinitz C., (1995), A Framework for Landscape Planning Practice and Education. Process
Architecture, 127.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
74
Steinitz C., (2012), A Framework for Geodesign: Changing Geography by Design, Esri Press.
Şahin Y., (2014), Belediye Başkanı’ndan Şehrin Emini’ne Şehir ve Düşünce, 4, 34-38.
Ülger N. E., (2010), Türkiye'de Arsa Düzenlemeleri ve Kentsel Dönüşüm, Nobel Yayınları, Ankara.
Anonim, https://en.wikipedia.org/wiki/Chief_Seattle.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
75
Kızılırmak Deltası ve Lagünlerinin Kıyı Paterninin Fraktal Analizi
Azize Uyar1,*, Derya Öztürk1
1 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Harita Mühendisliği, Kurupelit, Samsun.
Özet
Günümüze kadar yapılan araştırmalarda yeryüzünün mekansal olarak modellenmesinde yaygın olarak
Öklid geometrisinden yararlanılmıştır. Ancak doğadaki nesnelerin modellenmesi ve görselleştirmesinde
bilinen geometrik yöntemler aslında yeterli olmamaktadır. Çünkü doğadaki nesnelerin şekillerinin
belirli formülleri olmadığından bilinen geometri algoritmaları ile tam olarak görselleştirilemezler (Köse
1990; Korvin 1992; Avasthi 2000; Dimri ve Srivastava 2005; Değirmenci 2009). Öklid geometrisi
yeryüzündeki nesneleri nokta, doğru, daire, üçgen, çokgen, koni, silindir vb. şekillerle ifade etmektedir.
Ancak, yeryüzü şekilleri Öklid geometrisinde kullanılan nokta veya çizgilerden çok daha karmaşıktır
(Değirmenci 2009; Koçak 2015).
Doğadaki sistemlerin ve oluşumların yapıları ve bu yapılarla ilgili bilinmeyenlerin bulunması, bunlara
ait soruların cevapları, bilim adamlarının evrenin ve yeryüzünün oluşumunu keşfetmeleri için
yüzyıllardır yaptıkları araştırmaların temelini oluşturmaktadır. Bu bilinmeyenlerin içinde yer alan
karmaşa ve düzensizlik durumu ancak 20. yüzyılda ortaya çıkan "kaos" adı verilen yeni bir bilim dalının
yardımıyla anlaşılabilir hale gelmiştir. Kaos düzensizliğin ya da karmaşanın içindeki düzen olarak da
tanımlanır ve "fraktal" adı verilen karmaşık şekiller de kaosa ait ifade biçimlerinden biri olarak
kullanılmaktadır (Mandelbrot 1967; Gözübüyük 2007).
Fraktal kavramına göre düzensiz, kırık yapılı ve/veya sonsuz ayrıntı içeren kompleks nesneler Öklid
geometrisi ile tam olarak tanımlanamaz ancak fraktal geometri ile tanımlanabilir. Fraktal geometrinin
getirdiği yeni bir kavram, "örtünme boyutu" ya da bir başka ifadeyle "fraktal boyut"tur. Bu boyut
kavramına göre bir fraktal cismin fraktal boyutu, topolojik boyutundan büyük olan bir gerçel sayı ile
ifade edilir (Köse 1990).
Kutu sayma yöntemi olarak da adlandırılan grid yöntemi, basit ve uygulanabilir olduğu için fraktal
nesnelerde en çok tercih edilen fraktal boyut hesaplama yaklaşımıdır. Bu yöntemde bir görüntüdeki
fraktal boyutu hesaplamak için nesne farklı büyüklüklerde grid hücreleriyle kaplanır. Daha sonra grid
büyüklükleri ile görüntünün en az bir kısmını içeren gridlerin sayısı karşılaştırılır. Grid büyüklükleri ile
nesneyi örten grid sayısının oranı fraktal boyut hakkında bilgi vermektedir, başka bir deyişle gridlerin
farklı ölçekleri için her defasında şeklin bir parçasının bulunduğu grid sayısı belirlenir ve grid
büyüklükleri ile dolu grid sayıları kullanılarak fraktal boyut hesaplanır. Fraktal boyut değeri arttıkça
nesne kompleksliliğinin arttığı şeklinde yorumlanır (Ediz 2003; Ceylan 2008; Wahl 2016).
Teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlemesi, yeryüzünün modellenmesindeki beklentileri gün geçtikçe
artırmaktadır. Karmaşık yapılara sahip sistemlerin modellenmesi, teknolojinin sunduğu olanaklar
sayesinde gelişim göstermektedir. Bu gelişimi sağlayabilmek için de sürekli yeni teknik, yöntem ve
algoritmalar geliştirilmektedir. Fraktal analizin yeryüzü araştırmalarında mekansal özelliklerin
değerlendirmesinde kullanımı son yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve uzaktan algılama
teknolojilerinin gelişimiyle giderek artmaktadır. Fraktal analizin yeryüzü araştırmalarında en yaygın
kullanıldığı alanlardan biri olan kentsel doku ve şehir büyüme biçiminin analiz edildiği çalışmalarda
fraktal boyut ile kentsel saçaklanmanın varlığı, şekli ve derecesi araştırılmaktadır (Mcadams 2007; Kaya
vd. 2009; Terzi ve Kaya 2011; Li 2012). Mimari doku ile ilgili birçok araştırmada da fraktal boyut detay
zenginliği yönünden ele alınmıştır (Ediz 2003; Gözübüyük 2007). Kıyıların, nehirlerin, doğal ve yapay
göllerin ve lagünlerin fraktal boyutunun araştırıldığı çalışmalarda ise fraktal boyutun çevre koşulları ile
ilgisi irdelenmektedir (Hamilton vd. 1992; Tarboton 1996; Zhou 2004; Shaikh vd. 2010; Shen vd. 2011;
Shaohui ve Zhongping 2013; Karle ve Kolwankar 2015). Ancak bu çalışmalar sınırlı sayıda olup yeteri
kadar yaygın değildir.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
76
Bu çalışma kapsamında, giderek artan bir öneme sahip olan “doğa ve fraktal geometri” olgusundan yola
çıkarak Kızılırmak Deltası ve delta lagünlerinin (Karaboğaz, Balık, Uzun, Cernek, Liman, Gıcı ve Tatlı
lagünü) CBS ve uzaktan algılama teknolojileri yardımıyla fraktal boyutu hesaplanarak, lagün fraktal
boyutu ve çevresel özelikler-bitki örtüsü/kıyı gelişim indeksi arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma
alanının seçiminde gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada son yıllarda sulak alanların öneminin ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması zorunluluğunun anlaşılması sonucunda giderek artan çalışmaların
varlığı önemli bir etken olmuştur (Janssen vd. 2005; Sertel vd. 2008; Çetin 2009; Kuleli vd. 2011; Liu
vd. 2014; Beyazıt vd. 2014; Borin ve Malagoli 2015; Öztürk vd. 2015; Öztürk ve Sesli 2015a,b).
Kızılırmak Deltası ve lagünlerinin fraktal analizinin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle çalışma alanını
kapsayan 4 Haziran 2017 tarihli Landsat 8 OLI uydu görüntüleri kullanılarak delta ve lagünlerin kıyı
paterni elde edilmiştir. Uydu görüntülerinde radyometrik kalibrasyon ve atmosferik düzeltme işlemleri
uygulandıktan sonra su indekslerinden NDWI (Normalized Difference Water Index) ve MNDWI
(Modified Normalized Difference Water Index) uygulanmıştır. NDWI ve MNDWI indeks
görüntülerinde Gram-Schmidt yöntemi kullanılarak pankromatik bant ile keskinleştirme işlemi
uygulanıp 30-m piksel boyutlu indeks görüntülerden 15-m piksel boyutlu indeks veri elde edilmiştir. Bu
indeks görüntüler ISODATA (Iterative Self Organizing Data Analysis Technique) yöntemiyle
sınıflandırılarak delta ve lagün alanları elde edilmiştir.
Sınıflandırılmış görüntüden delta ve lagünlerin kıyı çizgisi elde edildikten sonra her lagün için fraktal
boyut hesaplanmış ve lagünler karşılaştırılmıştır. Ayrıca, lagünlerin fraktal boyutları ile çevresel
koşullar arasındaki ilişkinin irdelenmesi amacıyla deltanın lagünleri kapsayan bölümünde NDVI
(Nomalized Difference Vegetation Index) bitki indeksi algoritması kullanılarak lagün çevresi bitki
örtüsü durumu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, göl kıyı çizgisi gelişim indeksi hesaplanarak fraktal
boyut ile arasındaki ilişkinin varlığı araştırılmıştır.
Grid yöntemiyle gerçekleştirilen fraktal analizde, grid boyutunun belirlenmesinde literatürdeki benzer
çalışmalar dikkate alınmış (FracLac Advanced User's Manual 2004; Terzi ve Kaya 2008) ve tüm
lagünler ve delta kıyı çizgileri için en küçük grid boyutu 75 m x 75 m (5 piksel) ve en büyük piksel
boyutu 450 m x 450 m (30 piksel ) olarak belirlenmiştir. Çok büyük grid boyutu küçük değişimler
yaratarak yanıltıcı sonuçlar doğuracağından (Terzi ve Kaya, 2008) maksimum grid boyutu verinin
boyutu da dikkate alınarak 30 pikselle sınırlandırılmıştır. Kutu sayma yönteminin en önemli dezavantajı,
grid konumunun şekille çakıştırılan gridlerin sayısını ve buna bağlı olarak fraktal boyut değerini
etkilemesidir. Bu nedenle bu çalışmada 10 farklı grid konumu kullanılarak fraktal değerler hesaplanmış
ve elde edilen değerlerin ortalaması ana fraktal boyut olarak kullanılmıştır.
Fraktal analizin uygulanmasıyla elde edilen bulgular iki bölümde tartışılmıştır:
- Delta ve lagünlerin komplekslilik yönünden karşılaştırılması
- Fraktal değerlerin NDVI indeksi ve göl kıyı gelişim indeksi ile ilişkilendirilmesi
Kızılırmak Deltası sol ve sağ sahil kesimi kıyı çizgilerinin fraktal boyutları karşılaştırıldığında ortalama
değer, maksimum değer ve minimum değer yönünden sağ sahil kesiminde fraktal boyutun daha yüksek
olduğu görülmüştür. Maksimum ve minimum değerler arasındaki fark ise sol sahil kesiminde daha
fazladır. Sağ sahil kesiminin fraktal boyutunun daha yüksek çıkmasının bu kesimde kıyı erozyonunun
daha fazla olması ve inşa edilen kıyı yapıları vb. yapılan müdahaleler sonucunda (Sertel vd. 2008; Kuleli
vd. 2011; Öztürk ve Sesli 2015; Öztürk vd. 2015) kıyının daha parçalı ve kompleks yapı göstermesinden
kaynaklandığı düşünülmüştür.
Lagün paternlerinin kompleksliliğini mukayese etmek açısından fraktal boyutları karşılaştırıldığında
ortalama değer yönünden en yüksek fraktal boyut Karaboğaz Lagününde (1.33069) iken en düşük fraktal
boyut Cernek Lagününde (1.05025) görülmektedir. Ortalama fraktal boyut değerleri büyükten küçüğe
Karaboğaz, Uzun, Tatlı, Balık, Gıcı, Liman ve Cernek lagünleri şeklinde sıralanmaktadır. Lagünlerin
fraktal boyutu maksimum değerler yönünden sıralandığında da en yüksek değerin Karaboğaz
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
77
Lagününde (1.3500) ve en düşük değerin de Cernek Lagününde (1.0767) olduğu anlaşılmaktadır.
Maksimum değerlere göre büyükten küçüğe Karaboğaz, Uzun, Tatlı, Liman, Balık, Gıcı ve Cernek
lagünleri şeklinde sıralama oluştuğu görülmektedir. Bu dizilime göre ortalama değerlerdeki sıralamaya
yakın bir sonuç elde edildiği görülmektedir. Minimum fraktal değerlere göre sıralama yapıldığında ise
en yüksek değerin yine Karaboğaz Lagününde olduğu görülürken en küçük değer ise Liman
lagünündedir. Büyükten küçüğe sıralama ise Karaboğaz, Uzun, Balık, Liman, Cernek, Tatlı ve Gıcı
lagünleri şeklindedir.
Lagünlerin çevresinde oluşturulan 100 m'lik bufferlar NDVI katmanıyla çakıştırılarak her lagünün
buffer alanında ortalama, maksimum ve minimum NDVI değerleri hesaplanmıştır. Ortalama NDVI
değerleri ile fraktal boyut değerleri karşılaştırıldığında yüksek fraktal boyuta sahip lagünlerin çevresinde
daha yüksek NDVI değerlerine sahip olduğu anlaşılmıştır. Örneğin yüksek fraktal boyuta sahip
Karaboğaz, Uzun ve Tatlı lagünlerinin çevresindeki NDVI değerlerinin fraktal boyut değeri düşük olan
Liman ve Cernek lagünleri çevresindeki NDVI değerlerinden çok daha yüksek olduğu görülmektedir.
Ancak her ne kadar fraktal boyut ve çevresindeki NDVI değerleri arasında önemli bir ilişki olduğu
görülse de bu her zaman için geçerli, birebir ve mutlak bir ilişki değildir.
Göl kıyı çizgisi gelişim indeks değerlerine göre en yüksek değerin Karaboğaz, en düşük değerin ise Tatlı
lagününde olduğu görülmektedir. Lagün kıyı çizgisi gelişim indeksi değerleri büyükten küçüğe
sıralandığında Karaboğaz, Uzun, Balık, Liman, Cernek, Gıcı ve Tatlı lagünleri şeklinde bir dizilim söz
konusudur. Bu sıralama ortalama fraktal boyut değerleriyle karşılaştırıldığında önemli benzerlikler
görülmüştür. Karaboğaz, Uzun ve Balık lagünlerinin hem fraktal değerleri hem de kıyı çizgisi gelişim
indeksleri diğer lagünlerden önemli ölçüde büyüktür. En önemli fark ise fraktal boyut yönünden 3. sırada
yer alan Tatlı lagününün kıyı çizgisi gelişim indeksi yönünden son sırada yer almasıdır. Karşılaştırma
neticesinde fraktal boyut ve lagün kıyı çizgisi gelişim indeksi arasında bir ilişkinin bulunduğu ancak
bunun da NDVI değerlerinde olduğu gibi monotonik ve mutlak bir bağ olarak düşünülmesinin doğru
olmadığı görülmüştür.
Sonuç olarak;
- Çalışma kapsamında fraktal analiz yöntemiyle Kızılırmak Deltası sağ ve sol sahili ile lagün kıyıları
fraktal analiz ile incelenmiş ve matematiksel anlamda farklı bir bakış açısı ve boyutla yeni veri
sağlanmıştır. Buna göre fraktal boyut değerlerinin delta ve lagünlerin kıyı paternlerinin
kompleksliliğinin ölçülmesi ve morfolojilerinin karşılaştırılması amacıyla matematiksel bir veri olarak
kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
- Kıyı fraktal boyutunun çevresel araştırmalara sağlayabileceği katkıları değerlendirmek açısından
lagünlerin fraktal boyutu ile lagün çevresi NDVI bitki indeksi karşılaştırıldığında çoğu lagünde fraktal
boyut artarken NDVI bitki indeksinin artış gösterdiği, fraktal boyut azalırken NDVI bitki indeksinin
azalma gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak bu durum her lagünde görülmediğinden bu ilişkinin
monotonik ve mutlak olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla fraktal boyutun bitki örtüsü yoğunluğu
ve sağlık durumu kestiriminde tek başına yeterli olmayacağı düşünülmüştür. Ancak elde edilen
bulgulardan fraktal boyutun gerek NDVI gerekse göl kıyı çizgisi gelişim indeksinden tamamen bağımsız
olduğu da söylenemez. Bu nedenle fraktal analizin, ilave analiz teknikleriyle desteklenerek çeşitli
çevresel özelliklerin araştırılmasında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Fraktal analiz, fraktal boyut, grid yöntemi, Kızılırmak Deltası, lagün
Kaynaklar
Avasthi D. N., (2000), An İntroduction to Fractals and Their Applications in The Earth Science,
Application of Fractals in Earth Sciences, Ed.: Dimri V.P., CRC Press, Balkema, 1-6.
Beyazıt I., Öztürk D., Kılıç F., (2014), Kızılırmak Deltası Kıyı Çizgisinin Zamansal Değişimi, 5. Uzaktan
Algılama CBS Sempozyumu (UZAL-CBS 2014), 14-17 Ekim, İstanbul.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
78
Borin M., Malagoli M., (2015), Ecology, Functioning and Management of Wetland Systems,
Environmental Science and Pollution Research, 22, 2357-2359, doi:10.1007/s11356-014-3771-1.
Ceylan S., (2008), Marmara Depremlerinin Kaotik Özellikleri ve Fraktal Analizi, Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Çetin B., (2009), Karataş (Bahçeözü) Gölü (Burdur-Karamanlı) Sulak Alanlarının Kullanımı ve Ortaya
Çıkan Sorunlara Coğrafi Bir Bakış, e-Journal of New World Sciences Academy, 4(4), Article Number:
4A0011.
Değirmenci F. B., (2009), Fraktal Geometri ve Üretken Sistemlerle Mimari Tasarım, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Dimri V. P., Srivastava R. P., (2005), Fractal Modeling of Complex Subsurface Geological Structures,
Fractal Behaviour of the Earth System'in İçinde, (Dimri V.P., Ed.), Springer, Newyork, ss. 23-37.
Ediz Ö., (2003), Mimari Tasarımda Fraktal Kurguya Dayalı Üretken Bir Yaklaşım, Doktora Tezi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
FracLac Advanced User's Manual, (2004), FracLac for ImageJ-Using FracLac V2.0f for ImageJ, 36s.
Gözübüyük G., (2007), Farklı Mimari Dillerde Fraktallere Dayalı Form Üretimi, Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Hamilton S. K., Melack J. M., Goodchild M. F., Lewis W. M., (1992), Estimation of The Fractal
Dimension of Terrain From Lake Size Distributions, Lowland Floodplain Rivers: Geomorphological
Perspectives'in İçinde, (Carling P.A., Petts G.E., Eds.), Wiley, Chichester, ss.145-163.
Janssen R., Goosen H., Verhoeven M. L., Verhoeven J. T., Omtzigt A. Q. A., Maltby E., (2005),
Decision Support for İntegrated Wetland Management, Environmental Modelling & Software, 20(2),
215-229.
Karle N. N., Kolwankar K. M., (2015), Characterization of The İrregularity of a Terrain Using Fractal
Dimension of Lakes' Boundaries, Fractals, 23(2),1550002.
Kaya H. S., Terzi F., Bölen F., (2009), Kentsel Doku ile Şehirsel Büyüme Biçimi Arasındaki İlişkinin
Mekansal Analizi: İstanbul Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi CBS Sempozyumu, 10-11 Aralık 2009,
İzmir.
Koçak K., (2015), Doğanın Geometrisi: Fraktal Geometri,
http://web.itu.edu.tr/~kkocak/fraktal_yazi.htm, [Erişim 1 Ağustos 2015].
Korvin G., (1992), Fractal Models in The Earth Sciences, Elsevier, Amsterdam ,424 s.
Köse C., (1990), Yüzey Dokusunun ve Fraktal Cisimlerin Bilgisayarla Üretimi, Yüksek Lisans Tezi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Kuleli T., Güneroğlu A., Karslı F., Dihkan M., (2011), Automatic Detection of Shoreline Change on
Coastal RAMSAR Wetlands of Turkey, Ocean Engineering, 38, 1141-1149.
Li F., (2012), Investigation of Urban Sprawl on The Basis of Remote Sensing Data: a Case Study in
Jiangning, Nanjing City, China, Doktora Tezi, University of Stuttgart, Germany.
Liu G., Zhang L., Zhang Q., Musyimi Z., Jiang Q., (2014), Spatio–Temporal Dynamics of Wetland
Landscape Patterns Based on Remote Sensing in Yellow River Delta, China, Wetlands, 34(4), 787-801.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
79
Mandelbrot B. B., (1967), How Long is The Coast of Great Britain? Statistical Self-Similarity and
Fractional Dimension, Science, 156, 636-638.
Mcadams M. A., (2007), Fractal Analysis and The Urban Morphology of a City in a Developing
Country: a Case Study of Istanbul, Marmara Coğrafya Dergisi, 15, 149-172.
Öztürk D., Beyazıt I., Kılıç F., (2015), Spatiotemporal Analysis of Shoreline Changes of The Kizilirmak
Delta, Journal of Coastal Research, 31(6), 1389-1402, doi:10.2112/JCOASTRES-D-14-00159.1.
Öztürk D., Sesli F. A., (2015a), Determination of Temporal Changes in The Sinuosity and Braiding
Characteristics of The Kizilirmak River, Turkey, Polish Journal of Environmental Studies, 24(5), 2095-
2112, doi:10.15244/pjoes/58765.
Öztürk D., Sesli F. A., (2015b), Kızılırmak Lagünlerinin Kıyı Çizgilerinde Meydana Gelen Değişimlerin
Analizi, TUFUAB VIII. Teknik Sempozyumu, 21-23 Mayıs 2015, Konya.
Sertel E., Findik N., Kaya S., Seker D. Z., Samsunlu A., (2008), Assessment of Landscape Changes in
the Kizilirmak Delta, Turkey using remotely sensed data and GIS, Environmental Engineering Science,
25(3), 353-362, doi:10.1089/ees.2006.0149.
Shaikh Y. H., Phathan J. M., Maqdoom F., Khan A. R., Behere S. H., (2010), Application of Fractal
Geometry to Lakes, Archives of Physics Research, 1(2), 147-170.
Shaohui Y., Zhongping Z., (2013), Spatial-Temporal Changes of Urban Wetlands Shape and Driving
Force Analysis Using Fractal Dimension in Wuhan City, China, International Conference on Remote
Sensing, Environment and Transportation Engineering (RSETE 2013), July 26-28, 2013, Nanjing,
China.
Shen X. H., Zou L. J., Zhang G. F., Sua N., Wu W. Y., Yang S. F., (2011), Fractal characteristics of
The Main Channel of Yellow River and İts Relation to Regional Tectonic Evolution, Geomorphology,
127, 64-70, doi:10.1016/j.geomorph.2010.12.007.
Tarboton D. G., (1996), Fractal River Networks, Horton's laws and Tokunaga cyclicity, Journal of
Hydrology, 187, 105-117.
Terzi F., Kaya H.S., (2008), Analyzing Urban Sprawl Patterns Through Fractal Geometry: The Case of
Istanbul Metropolitan Area, CASA Working Papers 144, Centre for Advanced Spatial Analysis (UCL),
London.
Terzi F., Kaya H.S., (2011), Dynamic Spatial Analysis of Urban Sprawl Through Fractal Geometry:
The Case of Istanbul, Environment and Planning B: Planning and Design, 38(1), 75-190,
doi:10.1068/b35096.
Wahl B., (2016), Fractal Explorer, Dynamic Software,
http://www.wahl.org/fe/HTML_version/link/FE4W/c4.htm#hausdorff [Erişim 8 Mart 2017].
Zhou X., (2004), Fractal and Multifractal Analysis of Runoff Time Series and Stream Networks in
Agricultural Watersheds, Doktora Tezi, Virginia Polytechnic Institute and State University, USA.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
80
Türkiye için Aylık Güneşlenme Süresinin Uydu Verileri ve Coğrafik Parametreler
Kullanılarak Tahmin Edilmesi
Kazım Kaba1,*, Mine Tülin Zateroğlu2, H. Mustafa Kandırmaz1
1
Çukurova Üniversitesi, Fizik Bölümü, Balcalı, Adana. 2 Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Balcalı, Adana.
Özet
Güneşlenme Süresinin (GS’nin) alansal ve zamansal dağılımının doğru ölçülmesi, ölçüm yapılmayan
alanlar için doğru tahmin edilmesi enerji, tarım ve hidroloji gibi uygulamalar için büyük önem taşır. GS
Dünyada ve ülkemizde yer istasyonlarında noktasal olarak ölçülmektedir. İstasyon olmayan yerler için
ise tahmin yapılmaktadır. Ülkemizde GS ölçümleri Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından
yer istasyonlarında uzun yıllardır helyograf ile ve son yıllarda yeni dijital cihazlarla (Sunshine Duration
Meter) yapılmaktadır. Ölçüm yapılan noktalar arasında kalan bölgeler için bu ölçüm değerlerini
kullanan ekstrapolasyon ve interpolasyon yöntemleriyle tahmin yapılır. Uygulanan bu yöntemlerin
sonuçları yüksek oranda hata içermektedir. Buradaki en büyük sorun istasyonların birbirine uzak
olmasıdır. Eğer istasyonlar birbirine yeterince yakın değilse ölçüm yapılan noktayla farklı meteorolojik
koşullara ve belki de farklı coğrafik koşullar nedeniyle çok farklı güneşlenme değerlerine sahip olabilir.
Dolayısıyla istasyonlar arasında kalan bölgeler için GS’ni daha doğru tahmin edecek metoda ihtiyaç
olduğu açıktır.
Uydularca kaydedilen veriler alansal süreklilik gösterdiği için bu veriler yardımıyla GS herhangi bir
alan için büyük bir doğrulukla hesaplanabilir. Uydu veri sağlayıcıları tarafından kullanıcılara sunulan
ilk seviye veri radyans (radiance) verisidir. Üretilen bütün ürünlerin temelinde radyans verisi
bulunmaktadır. Uydu kanalının kayıt yaptığı dalga boyu aralığına göre radyans verisinden öncelikle
yansıma (r) ve parlaklık sıcaklığı (BT) hesaplanmaktadır. Bu çalışmada aylık GS’ni tahmin etmek
amacıyla yansıma ve parlaklık sıcaklığı verilerini kullanan model geliştirilmiştir.
Çalışmada sabit yörüngeli Meteosat uydusunun SEVIRI ve kutupsal yörüngeli Suomi-NPP uydusundaki
VIIRS algılayıcılarına ait kanal verileri kullanılmıştır. Çeşitli dalga boyunda kayıt yapan bu kanallar
değişik yüzeylerde farklı değerler verdiği için tüm yer ve atmosfer içindeki durumlar dikkate alınmış
olunmaktadır. Çalışmada 7 tane SEVIRI kanalı ile 9 tane VIIRS kanal verisi incelenerek bunlardan
tahminler için en uygun olanları seçilmiştir. Seçilen bu kanal verileri aslında GS’nin tahmini için önemli
olan bulut ve aerosol gibi farklı uydu ürünlerinin elde edilmesinde kullanılan kanallardır. Çalışmada
uydu verilerinin yanı sıra GS’ni etkileyen atmosfer dışı güneş ışınımı, gün uzunluğu, güneş saat açısı,
deklinasyon açısı, julien günü, coğrafik konum (enlem, boylam, yükseklik) ve zaman (yıl, ay) tasarlanan
modeller içerisinde kullanılmıştır.
Çalışmada, nispeten yeni sayılabilecek Destek Vektör Makineleri (DVM) kullanılmıştır. “DVM
değişkenler arasındaki örüntülerin bilinmediği veri setlerindeki sınıflama problemleri için önerilmiş bir
makine öğrenme algoritmasıdır. Sınıflama, regresyon ve aykırı değer belirleme için kullanılabilen bir
eğiticili öğrenme yöntemidir. Eğitim verisinden öğrenme yaparak yeni veri üzerinde doğru tahmin
yapmaya ve genelleştirmeye çalışan makine öğrenmesidir. İstatistiksel öğrenme teorisine ve yapısal risk
minimizasyonuna dayanmaktadır. Doğrusal ve doğrusal olmayan problemlere uygulanabilmektedir.
DVM’nin bir başka önemli özelliği ise veri seti hakkında ön varsayımda bulunmamasıdır” (Cortes ve
Vapnik, 1995; Vapnik vd., 1997; Vapnik, 1998; Ch vd., 2014).
Türkiye’de GS ölçümü yapılan 131 istasyona ait bilgiyle model için veri seti oluşturulmuştur. GS’nin
aylık değerlerini tahmin etmek için 120 adet yer istasyonunun verisi kullanılmıştır. Üretilen aylık bazlı
veri seti 26 girdi parametreden oluşmaktadır. Başarılı tahminler için bu parametrelere özellik seçme
algoritması uygulanarak en iyi girdi seti oluşturulmuştur. Böylece DVM’nin daha uygun girdilerle etkin
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
81
çalışması sağlanmıştır. Yüksek doğrulukta tahmin için DVM modelinin en uygun fonksiyon ve
parametreleri belirlenmiştir. Veri setinin %70’i eğitim ve %30’u test aşamaları için kullanılmıştır.
Model eğitilerek test edilmiş ve tahmin için en doğru şartların tespit edilmesiyle tüm Türkiye’yi
kapsayacak şekilde bütün pikseller için aylık GS değerleri üretilmiştir. Türkiye’nin aylık GS haritaları
600 m çözünürlükte oluşturulmuştur. Oluşturulan bu haritalar birçok çalışmada girdi veri olarak
kullanılabilecektir. Ayrıca bu model uydu görüntülerine uygulanabilir ve GS görüntüleri oluşturularak
ürün haline getirilebilir.
Anahtar Kelimeler: Destek vektör makineleri, Güneşlenme süresi, Meteosat SEVIRI, Suomi-NPP
VIIRS, Türkiye.
Kaynaklar
Cortes, C., Vapnik, V., 1995. Support-Vector Networks. Mach Learn, 20, 3, 273-97.
Vapnik, V., Golowich, S. E., Smola, A., 1997. Support vector method for function approximation,
regression estimation, and signal processing. Advances in Neural Information Processing Systems 9, 9,
281-7.
Vapnik, V., 1998. The Support Vector method of function estimation. Nonlinear Modeling, 55-85.
Ch, S., Sohani, S. K., Kumar, D., Malik, A., Chahar, B. R., Nema, A. K., Panigrahi, B. K., Dhiman, R.
C., 2014. A Support Vector Machine-Firefly Algorithm based forecasting model to determine malaria
transmission. Neurocomputing, 129, 279-88.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
82
Appraising Generalized Additive Models (GAMs) in GIS Framework
Bülent Tütmez1
1 Inonu University, Department of Mining Engineering, Malatya.
Abstract
A project-based GIS analysis comprises of some fundamental steps such as collecting data, entering and
analysing data, and producing informative maps (de By and Georgiadou, 2014). Analyzing the data and
producing reliable spatial and non-spatial models are the critical steps for making a comprehensive
assessment (Lloyd, 2010). In science and technology, linear models are relatively preferable due to
simplicity. These type models are also prevalent to describe and implement data with regards to
inference and interpretation. On the other hand, conventional linear regression models can have
important limitations from the point of predictive power and poor approximation (James et al., 2013).
Generalized Additive Models (GAMs) are semi-parametric algorithms for predicting non-linear
responses to a suite of indicator variables (Wood, 2006). GAMs obtain a general framework for
extending a standard linear model by allowing non-linear functions of each of the variables, while
maintaining additivity. Similar to linear models, GAMs can be applied with both quantitative and
qualitative responses. In a GAM-based analysis, each term in the linear sum of predictors require not be
the indicator variable itself, but can be an empirical smooth function of it.
In literature, use of GAMs in the GIS problems is a relatively new topic (Fotheringham and Wegener,
2001; Li et al. 2012). In this study, the usability of GAMs in GIS framework is presented by two different
type real studies. In the first application, the conventional regression model structure has been used and
a qualitative variable encountered in GIS problems has been added in the predictor variable sets. The
modelling works have been performed using the splines functions. In the second application, based on
a geostatistical setting, the coordinates have been chosen as the indicators (as in a trend surface) but
fitted these with smooth functions, rather than polynomials. The case studies showed that GAMs can be
used for GIS-based problems as the effective modelling tools for moving beyond linearity.
Keywords: GAMs, GIS, Geostatistics
References
de By R.A., Georgiadou P.Y., (2014), Digital Earth Applications in The Twenty First Century, In:
International Journal of Digital Earth, 7, 511-515.
Fotheringham S., Wegener M., (2001), Spatial Models in GIS, Taylor and Francis.
James G., Witten D., Hastie T., Tibshirani R., (2013), An Introduction to Statistical Learning, Springer.
Li L., Wu J., Wilhelm M., Ritz B., (2012), Use of Generalized Additive Models and Cokriging of Spatial
Residuals to Improve Land-Use Regression Estimates of Nitrogen Oxides in Southern California, Atmos
Environ. 55, 220-228.
Lloyd C.D., (2010), Spatial Data Analysis- An Introduction for GIS Users, Oxford University Press.
Wood S.N., (2006), Generalized Additive Models: An Introduction with R, CRC Press.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
83
Hıerarchical Blockchain Architecture for A Relaxed Hegemony on Cadastre Data
Management and Update: A Case Study for Turkey
Abdulvahit Torun1
1 Aperigae Bilgi Teknolojileri Danışmanlık, Ankara.
Abstract
The history of cadastral legislation in Turkey started in 1847 by establishing the first Land Registration
Organization’; in 1924 ‘General Directorate of Title Deed’ (Law # 658) was founded; in 1934 modern
cadaster works started in urban areas with ‘the law of Registry and Cadastre’ (Law # 2613) followed by
another ‘Cadastre Law’ for cadaster of rural areas in 1950; the law in 1987 (Law # 3402) described a
unique cadaster for urban and rural as well as a very detailed definition of how cadaster would be
conducted in addition to new technical concepts such as ‘spatial databases’; with some ratifications on
Law # 3402 in recent years, ‘General Directorate of Land Registry and Cadastre-GDLRC’ is conducting
both ‘land registry’ and ‘cadastre’ works and keeping ‘land registry books’ regularly under the same
organizational frame despite the similar cadastre systems such as German and Dutch. Turkish Cadaster
System, being based on ‘legal system’ also aims at taxation, maintaining the cadastral maps and data
updated for governmental, private and individual users (Gruber et al., 2014; Jones, 2012; Cete, 2014;
Demir et. al, 2008; GIM, 2007; TKGM, 2008; Yaşayan et.al., 2011; TKGM, 1987).
In Turkish Cadastral System, title for each parcel is registered in the ‘registration book’ with the
information of landowner, legal position of person/parsons regarding the parcel, legal rights of
person/persons to use the property and a link to parcel geometry described in the cadaster data which
has a unique ID number that binds cadaster and land registry.
As the National Assembly made the law number 3402 in 1987, the GDLRC started a campaign to
establish up-to-date, digital, modern, survey based with modern techniques with outsourcing the
cadaster survey to newly growing private surveying sector. Starting from 2004, great efforts made by
GDLRC and private sector as contractor resulted completion of ‘Base Cadaster Surveys’ by the end of
2012. In the ‘Cadastre Campaign’ of ten years of effort, 14.5 Million cadastre parcels out of the total
number of 57.5 Million has been surveyed, registered and put in digital databases with a total contracting
cost of USD 427 Million excluding the costs of GDLRC in house and with an approximate cost of USD
34.01 per parcel TKGM, 2017_1; TKGM, 2017_2).
In modern world, developed countries survey and maintain the physical view of their territories and
cadastre for use of large communities in addition to public works and private sector needs. Cadastral
data touches and connects the lives of everyone in the country. The spatial content of the cadaster data
adheres any information to the location even if they are not organized in a manner of data model or
database. Thus, despite, the cadastral data doesn’t have topographic objects such as road, water network,
mast, residential and commercial address and the type of terrain among others, the governmental
institutions, private sector, academia, real estate sector largely use cadastral data for multiple purposes
such as planning, land management, utility, risk assessment. The cadaster data has been shared with
people and organization in the form of maps or digital data.
Due to lack of preparation regarding survey quality, quality control and quality assurance, non-
compliance between boundaries of ‘Cadastre Regions’ due to computations, setting parcel boundary and
registration problems by non-experienced survey personnel without law background caused an
increasing trend of cadastral cases in Turkish Courts. Starting from 2005, about 370000 cases has been
conducted in Cadastre Courts with a decreasing trend until 2015. Because of the stated problems above
and results of some investigations on technical and legal aspects of the ‘Cadastre Campaign’ emerged
the need for update for cadastre with problems which has been approved in very limited case of the Law
# 3402. Since then, there has been a campaign of so called ‘Updating due to 22-a’ which has been partly
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
84
financed by a USD 203 Million of long term credit under contract with World Bank. The experienced
cadastral update which exceeds far beyond the ‘parcels with technical surveying problems’ creates a
new cadastre data set which only could be a very relaxed legal interpretation of Civil Code and Law #
3402 (TKGM, 2016; Sarı, 2017; Toker, 2016; Kaya, 2003).
Many institutions, individuals have already used the first ‘Base Cadastre Data’ for planning, lan
development, urbanization, farming among others as well the ‘New ‘Base Cadastre Data’ is in use. In
addition to doubled cadastre data, the lack of large scale cadastre data in urban, near urban and along
the corridors of infrastructure routes, forced other governmental institutes such as ‘Water Works’,
‘Roads’, ‘Rail Roads’, ‘Urban Development’ to produce their own cadastre data namely ‘As Is Mapping’
multiple times at the same locations. Compliance, edge matching, integration, finding the most current,
maintenance and management of cadastre data created by GDLRC and other governmental institutions
is a hot problem to be resolved to meet the needs of developing Turkish Economy with limited resources,
preparing the country for 3D/4D Cadastre as well as compliance with INSPIRE and national SDI
initiatives and goals stated in FIG Cadastre 2014 (FIG, 2017; ISO 19152, 2012).
Besides the technical, legal problems of Turkish Cadastre including the initialization started by
unnecessarily detailed Law # 3402 and over-integration of Cadastre and Land registry under the same
roof despite other examples of cadastre organizations from German tradition, there is huge and
increasing user demand against high accuracy cadastre with topographical, pricing, taxing content.
While handling the problems due to multiple copies, multiple resolutions, integration of cadastre data,
the needs of the community and public has to be met in time (Gruber et al. ,2014).
Starting from the beginning of this decade, requirement of deep and connected search for better
understanding with all aspects raised concept of ‘semantic web’ and ‘linked data’ where ontologies and
connections between data and objects are used from different sources on the Web. As the smart devices,
sensors as well as large communication band width with almost full-time network connection, self-
activating-smart things are becoming actors in digital glove which is described as Internet of Things
(IoT). In such an era, the user of cadastral data are machines but not human; such as ‘navigation engine
in a car’ for route optimization based on real-time traffic density data, current route lanes map derived
from different data sources as well as data from smart sensors of other cars that are open to access. In
this environment of the digital world, the owners of data are no more centralized, data from multiple
sources has to be reconciled for accurate decision making where a new data sharing, de-centralized data
approving, quality assurance and data delivery model and mechanism needed. Besides, democratization
and decentralization of spatial data among multiple institutes and even individuals compels the Global
Cadastre Community to search, find and realize new approaches where ‘data owner is the king’.
To handle such a problem, the rights and approval authorization for data registration and updating are
made possible by means of a CAD/GIS data structures which keeps a registry (ledger) of transactions
that are shared among multiple partners in a distributed network of computers. This model is called
‘Blockchain’. In the Blockchain framework, the partners can manipulate (add, update, delete) the
registry and data in a secure way without the need for a central authority by using authorization right
and using cryptography. In Blockchain model, the individuals could be enabled to access and
manipulated the data whereas they are authorized along with public institutions (Bal, 2017; Dinh et.al.,
2017; English et.al., 2016; Bartosh, 2012).
A complete picture of Turkish Cadastre has been figured out covering a brief history, legal aspects, main
problems and user requirements. In this study, a hierarchical blockchain architecture has been proposed
for shared management and updating of cadastre data where non-of the partners and stakeholders have
a dominance over the data, processes and procedures which is named ‘a relaxed hegemony’. In this
architecture, there are three levels of transactions in the hierarchy, namely;
- the operational area of interest where data is manipulated (add, update, delete),
- the cadastral object (physical or legal) is manipulated,
- a part (edge, node etc.) of a cadastral object is manipulated.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
85
A case study has been developed and implemented in a CAD/GIS platform, to manage registration and
updating of an object at defined hierarchies by multiple parties having different level of ownership and
hegemony on the data. In the proposed model;
- starting from the expression of interest to newly creation of update has to be mutually decided among
participants at first level,
- Created or updated objects could be introduced into the registry (ledger) by means of shared approval,
- A part of an object could be updated by complete validation by all parties.
The study also discusses, quality and semantic aspects of decision making whether the manipulation is
within interest of participants, from the perspective of accuracy and quality assurance metrics defined
in cadastral and large scale surveying applications in Turkey.
References
Bal M., (2017), Securing Property Rights in India through Distributed Ledger Technology, ORF
OCCASIONAL PAPER # 105 JANUARY 2017.
Bartosh C. D., (2012), Integrating Land Survey Data into Measurement-Based GIS: An Assessment of
Challenges and Practical Solutions for Surveyors in Texas, Msc. Thesis, Faculty of The Usc Graduate
School University Of Southern California.
Cete M., (2014), An Analysis of the Turkish Cadastre in View of the Cadastre 2014 Vision, FIG Working
Week 2015, Sofia, Bulgaria, 17-21 May 2015.
Demir O., Uzun B., Çete M., (2008), Turkish Cadastral System, Survey Review, 40, 307 pp.54-66
(January 2008).
Dinh T. T. A., Liu R., Zhang M., Chen G., Ooi B. C., Wang J., (2017), Untangling Blockchain: A Data
Processing View of Blockchain Systems, arXiv:1708.05665 [cs.DB].
English M. S., Auer J., Domingue, (2016), Block Chain Technologies & The Semantic Web: A
Framework for Symbiotic Development, http://cscubs.cs.uni-bonn.de/2016/proceedings/paper-10.pdf,
Accessed Sept_09 2017.
FIG, (2017), CADASTRE 2014 and Beyond, FIG Publication No:61,
http://www.fig.net/resources/publications/figpub/pub61/Figpub61.pdf, Accessed Sept_09 2017,
Accessed Sept_09 2017.
GIM, (2007), Registry and Cadastre Under One Roof, Turkish Cadastral Organisation, GIM
International, https://www.gim-international.com/content/article/turkish-cadastral-organisation,
Accessed Sept_09 2017.
Grischa Gundelsweileri G., Bartoschek Y., Marques de Sá L. A. C., (2007), Development In The German
Cadastre, Bol. Ciênc. Geod., sec. Comunicações, Curitiba, v. 13, no 2, p.423-432, jul-dez, 2007.
Gruber U., Riecken J., Seifert M., (2014), Germany on the Way to 3D-Cadastre, 139. Jg. 4/2014 zfv,
DOI 10.12902/zfv-0028-2014, Fachbeitrag.
ISO 19152, (2012), Geographic information-Land Administration Domain Model (LADM),
International Standard, First Edition, 2012-12-01.
Jones B., Land N., (2012), Cadastre 2.0 – A Technology Vision for the Cadastre of The Future, FIG
Working Week 2012, Rome, Italy, 6-10 May 2012.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
86
Kaya S., (2003), Dünya Bankası ve Dünya Bankası Kredilerinin Denetimi, Sayıştay Başkanlığı,
Araştırma Raporu.
Sarı N. İ., (2017), 22/A Uygulamasi Nedir? Ne Değildir?Sorunlar Ve Çözüm Önerileri, İzmir Kadastro
Müdürlüğü, http://www.izmirkadastro.gov.tr/User_Files/dokumanlar/22a_uygulamasi_sorunlari.pdf.
TKGM, (1987), 3402 Sayılı Kadastro Kanunu.
TKGM, (2008), Turkey Land Registration and Cadastre Modernization Project (P106284), The World
Bank.
TKGM, (2016), Additional Financing for Land Registry and Cadastre Modernization Project, World
Bank Loan Agreement No 8541-TR,
http://documents.worldbank.org/curated/en/990601500026396525/pdf/TU-85410-AF-Land-Registry-
and-Cadastre-2016-Audit-report.pdf, Accessed Sept_09 2017.
TKGM, (2017_1), Tesis Kadastrosunun Bitirilmesi Projesi, https://www.tkgm.gov.tr/tr/icerik/tesis-
kadastrosunun-bitirilmesi-projesi , Accessed Sept_09 2017.
TKGM, (2017_2), MEGSIS Performans Çizelgesi, https://cbs.tkgm.gov.tr/istatistik.aspx, Accessed
Sept_09 2017.
Toker N. K., (2016), Kadastro Mevzuatı 2016, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Kadastro Dairesi
Başkanlığı.
Yaşayan A., Erkan J., Seylam S. G., (2011), Kadastro Kavrami ve Türkiye Kadastrosu, TMMOB
HKMO 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Nisan 2011, Ankara.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
87
Gezgin Satıcı Problemine Coğrafi Bilgi Sistemleri'nden Bir Çözüm: TRIO (TRavel
Itinerary Organizer)
Serhat Yılmaztürk1
1 Universal Bilgi Teknolojileri, Ataşehir, İstanbul.
Özet
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS); konumsal verilerin toplanması, depolanması, işlenmesi, analizi ve
sunulması gibi işlevleri gerçekleştiren ve uygulamalarını günümüzde birçok alanda gördüğümüz bir
araçtır. Web CBS ise yukarıda verilmiş CBS fonksiyonlarını internet ortamında gerçekleştirebilen bir
teknolojidir. 90’ların başında Sir Tim Berners-Lee’nin CERN’de (European Organization for Nuclear
Research) Hypertext Markup Language (HTML), Hypertext Transfer Protocol (HTTP) ve Uniform
Resource Locator’ı (URL) geliştirerek World Wide Web’i (WWW) icat etmesiyle birlikte internet
şekillenmeye başladı. “Bir Xerox şirketi olan Palo Alto Research Center’da (PARC) Steve Putz
tarafından 1993 yılında web tabanlı bir harita görüntüleyicisinin geliştirilmesi, Web CBS’nin evrimi
adına kayda değer ilk çalışmadır” (Agrawal ve Gupta, 2014). Daha sonra Web CBS ile ilgili olarak
National Atlas of Canada’nın online sürümü, Alexandria Digital Library ve National Geospatial Data
Clearinghouse Portal gibi uygulamalar ortaya çıkmaya başladı. 1999 yılında Web 2.0’ın çıkışıyla
birlikte Google Maps, Google Earth ve Microsoft Bing Maps uygulamaları Web CBS’yi oldukça
güçlendirdi. Özellikle özgür ve açık kaynak yazılım geliştirmenin son birkaç yılda sürekli ilerleme
kaydetmesinin etkileri Web CBS pazarında da gözlemlenmektedir. TRavel Itinerary Organizer (TRIO)
projesi de tamamen açık kaynak araçlarla geliştirilmiş bir Web CBS projesidir. Gezgin Satıcı Problemi
(GSP) çözümüyle kullanıcılara optimum rotayı vermektedir.
Gezgin Satıcı Problemi (GSP) üzerinde çok çalışılan problemlerden birisi olmuştur. Bunun en önemli
nedeni, GSP’nin pratikte karşılaşılan çoğu problemle ilişkili olması ve bu problemlere çözümlerin
üretilmesinde kullanılmasıdır. “GSP’de amaç, bir gezginin bir şehirden (müşteriden) başlayarak diğer
tüm şehirleri, yalnız bir kez ziyaret edip, tekrar bulunduğu şehre dönmesiyle elde edilen turun
uzunluğunu, süresini, maliyetini vb. enküçüklemektir” (Koç, 2012). Görüldüğü gibi GSP, anlaşılması
için matematiksel herhangi bir temel gerektirmeyen bir problemdir. “GSP, çizge kuramı dilinde
şehirlerin noktalarla, şehirlerarası yolların kenarlarla temsil edildiği (yalın) bir çizge üzerinde, en kısa
Hamilton turunun bulunmasıdır. Hamilton turu, bir çizge üzerindeki her noktadan sadece bir kez geçen
(dolayısıyla aynı yoldan da sadece bir kez geçen) ve başladığı noktada biten, 19. yüzyılda yaşamış
matematikçi William Hamilton’ın adıyla anılan turdur” (Sural, 2003). “Elektronikte baskılı devre kartı
tasarımı, X ışını kristalografisi, kablolama ve rota analizi gibi birçok alanda uygulamaları mevcuttur”
(Matai ve diğ., 2010).
TRavel Itinerary Organizer (TRIO) projesi turizm sektörü düşünülerek geliştirilmiş ve kullanım
kolaylığıyla ön plana çıkan bir web uygulamasıdır. Üç adımda optimum rota çözümlemesini
yapabilmektedir. Öncelikle kullanıcının coğrafi konumu tespit edilir (1), daha sonra bu konuma göre
etki alanı (buffer) belirtilir (2) ve son olarak bu etki alanının içine düşen noktalar (Point of Interest /
POI) kullanıcı tarafından seçilir (3). Bu noktalara hangi sırayla gidilmesi gerektiği bir web haritası
üzerinde görselleştirilir.
Kullanılan coğrafi veriler PostgreSQL-PostGIS veri tabanında saklanmaktadır ve pgRouting eklentisi
aracılığıyla GSP çözümlemesi yapılmaktadır. Bir Python web çatısı olan Flask üzerinde hazırlanmış
RESTful web servisleri aracılığıyla istemci-sunucu haberleşmesi sağlanır ve analiz sonucu interaktif
haritacılıkta oldukça başvurulan JavaScript kütüphanesi Leaflet yardımıyla web haritası üzerinde
görüntülenmektedir. Proje ön yüzü (front-end) duyarlı (responsive) hazırlandığından dolayı mobil
cihazlarda problemsiz görüntülenebilmektedir. Proje arka yüzü (back-end) ise bir açık kaynak hizmet
platformu olan OpenShift üzerinde geliştirilmiştir. TRIO, https://syilmazturk.github.io/TRIO/
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
88
adresinden görüntülenebilir ve https://github.com/syilmazturk/TRIO adresi üzerinden kaynak kodlarına
erişilebilir.
Anahtar Kelimeler: Web GIS, Web CBS, TSP, GSP, Open Source, TRIO
Kaynaklar
Agrawal S., Gupta R. J. (2014), Development and Comparison of Open Source Based Web GIS
Frameworks on WAMP and Apache Tomcat Web Servers, ISPRS Technical Commission IV
Symposium, 14-16.05.2014, Suzhou, China.
Koç Ö. N., (2012), Zaman Pencereli Gezgin Satıcı Problemi İçin Yeni Karar Modelleri, Başkent
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Matai R., Singh S., Mittal M. L., (2010), Traveling Salesman Problem: an Overview of Applications,
Formulations, and Solution Approaches, Traveling Salesman Problem, Theory and Applications, Eds.:
Prof. Donald Davendra, ISBN: 978-953-307-426-9.
Sural H., (2003), Gezgin Satıcı Problemi, Matematik Dünyası, 37-40.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
89
Taşınmazların İş Akış Süreçleri ve Coğrafi Bilgi Sistemlerine Entegre Olarak
Yönetilmesi
Taşkın Özkan1,*, Egemen Arslan2
1 NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul. 2 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmit, Kocaeli.
Özet
Kamu idarelerine ait taşınmazların kaydına ilişkin yönetmelik gereği, kamu kurumlarının kendi
mülkiyetinde, yönetiminde veya kullanımında bulunan taşınmazlara ilişkin kayıtları, yönetmelikte
belirtilen standartlara uygun olacak şekilde tutması ve raporlayabiliyor olması gerekmektedir.
Taşınmazlar zaman parametresine bağlı olarak geometri, nitelik ve zilyet gibi pek çok yönden değişime
uğramaktadır. Kamu kurumlarının yönetiminde bulunan ve sürekli bir değişim halinde olan taşınmaz
mallara ait verilerin güncel olarak kayıt altında tutulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Kamu kurumlarında taşınmaz mallara ilişkin kayıtların güncellenmesi, taşınmaz üzerinde kiralama,
satış, devir ve tahsis gibi tasarruflarda bulunulması konusunda farklı birimlerin veya kişilerin taşınmaz
kayıtlarına birbirinden farklı yetki seviyelerinde erişebiliyor olmasına olanak sağlayan yazılımların
kullanılması veri kalitesi ve sürdürülebilir veri yönetimi konularında avantaj sağlamaktadır.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Emlak İstimlak Daire Başkanlığı bünyesinde Netcad Yazılım A.Ş
tarafından bir Taşınmaz Bilgi Sistemi yazılımı geliştirilmiştir. Emlak İstimlak Daire Başkanlığına bağlı
Taşınmaz Mallar Şube Müdürlüğü ve Emlak Yönetimi Şube Müdürlüğünün taşınmazlar üzerindeki
tasarruflarını yazılım üzerinden yönetebiliyor olmaları için devir, tahsis, trampa, doğrudan temin, ihale
usulü satış, kiralama ve ecrimisil gibi işlemlerde kurumun yürütmekte olduğu iş akışları yazılıma entegre
edilmiştir. Taşınmazlar ve taşınmaz üzerindeki işlemler yazılımın içerisinde yayınlanan haritalar
üzerinde tematik olarak gösterilmektedir. Ayrıca harita üzerinde, kurum personeli tarafından kat
mülkiyetli taşınmazlar için çizilmiş olan geometrik veri kullanılarak, taşınmaz kullanım türlerine göre
kat planları tematik olarak gösterilmektedir. Geliştirilen yazılım kullanılarak bir kiralama ihalesinin
hangi aşamada olduğu, ihale katılımcılarının kimler olduğu, ihale yasaklısı kişi bilgileri, bir ilçede tahsis
edilmiş taşınmazların haritada nerede bulunduğu gibi ihtiyaç duyulabilecek pek çok sözel ve geometrik
bilgiye erişilebilmektedir. Kira sözleşme bitişi ve tahsis süresinin dolması gibi tarihler gelmeden belli
bir süre önce verilen uyarılar sayesinde kurum personelleri kendi yönetiminde bulunan taşınmaz
kayıtlarında yürütecekleri işlemler için gerekli hazırlıkları yapabilmektedir. Ayrıca yazılım içinde
tanımlı olan iş akış süreçleri takip edilerek taşınmaz ile ilişkili gerçekleştirilmek istenen işlemler adım
adım ilerletilerek tamamlanabilmektedir. İş akış sürecinde ihtiyaç duyulan matbu formlar da yazılımdan
otomatik olarak çıkartılabilmekte, böylece ciddi bir iş yükü personelden alınıp yazılıma aktarılmaktadır.
Taşınmaz Bilgi Sistemi yazılımı ile taşınmaz kayıtları veri tabanında kamu idarelerine ait taşınmazların
kaydına ilişkin yönetmelikte belirtilen standartlara uygun olarak tutulmaktadır. Böylece yönetmelik
gereği alınması gereken raporlar, yönetmelikte belirtilen içerik ve formata uygun olarak
üretilebilmektedir. Taşınmazlar ve taşınmaz üzerindeki işlemlere ilişkin bilgilerin ilişkisel veri tabanı
yapısında bulunması ve ilgili birimler tarafından sürekli güncelleniyor olması sayesinde, coğrafi ve sözel
analizler anlık olarak yapılmaktadır. Yazılımın çıktı olarak verdiği tematik harita ve grafik analizler
sayesinde bir karar destek mekanizması oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Taşınmaz Bilgi Sistemi, İş Akış Yönetimi, Coğrafi Bilgi Sistemleri
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
90
Harita Destekli Asansör Denetimi Takip Projesi
Yunus Emre Şen1
1 NetCAD Yazılım A.Ş., Kadıköy, İstanbul.
Özet
Türk Akreditasyon Kurumu’ndan A sınıfı asansör denetim belgesi alan ilk belediye olan Ümraniye
Belediyesi, “İn çık, in çık asansör bile yorulur” sloganı ile ilçe genelinde bir kampanya başlatmıştır. Bu
kapsamda, ilçe genelinde yer alan binalardaki asansörler bir program dâhilinde denetlenerek standartlara
uygunluğu belgelenmektedir.
Ümraniye Belediyesi asansör denetim çalışmalarının takibi için NetCAD ile entegrasyonun sağlandığı
bir proje hayata geçirilmiştir. Projenin amacı, farklı uygunluktaki asansörlerin haritada tematik olarak
gösterilmesi ve söz konusu asansörlere ait bazı temel meta veriye harita üzerinden ulaşılması
şeklindedir.
Üçüncü parti yazılım kullanılarak bina dış kapı numaralarına göre tespit edilen ve sisteme kaydedilen
asansör uygunluk durumları 4 kategoriden oluşmaktadır: Kırmızı, Sarı, Mavi, Yeşil. Her bir dış kapı
numarasına ait olan benzersiz UAVT bina kodu değerleri asansör kontrol durumları ile üçüncü parti
yazılımın veri tabanında tutulmaktadır. Üçüncü parti yazılım ile hazırlanan asansör verileri NetCAD
NetGIS servisleri kullanılarak NetCAD NetGIS Harita İstemcisi üzerinde görüntülenebilmektedir.
Sonuç ürün olarak eşleşen kapı numaralarına göre asansör kontrol durumları haritada kırmızı, sarı, mavi
ve yeşil renkler ile gösterilmektedir. Bu kapılara ait binalar kontrol durum renklerine göre şeffaf tarama
ile ayrıca renklendirilmektedir. Oluşturulan menü yardımıyla mahalle ve sokak bazlı asansör kontrol
durumları sorgulanabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Belediye, Tematik, UAVT, NetCAD, NetGIS
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
91
QGIS ile WEB Tabanlı Arkeolojik Alanlar Bilgi Sistemi Oluşturulması
Mehmet Tok1,*, Nusret Demir1
1 Akdeniz Üniversitesi, Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü, Dumlupınar Bulvarı Kampüsü, Antalya.
Özet
Arkeolojik alanlar ve müzelerin, hem arkeologlar, tarihçiler, antropologlar tarafından bir çalışma
alanının olmasının yanında, ülkemiz turizmi için de oldukça önemli bölgelerdir. Bu alanlarla ilgili
bilgilere internet tabanlı teknolojilerle ulaşılması, detaylı sorgulamaların yapılması arkeolojik alanlarla
ilgili bilgi ve bilinç seviyesini şüphesiz arttıracaktır. Bu amaçla, Antalya ve Muğla illeri kapsayan Likya
bölgesinde bulunan arkeolojik alanların ve müzelerin bir sistemde toplanıp bu alanlar hakkında hızlı ve
pratik bilgiye ulaşma imkanı sağlanmıştır. Çalışmada açık kaynak kodlu yazılım olarak QGIS
kullanılmıştır. Sistemle birlikte, çevrimiçi harita üzerinden yerlerin aranıp bulunması ve belli ölçütlere
göre sorgulanması yapılabilmektedir.
Web CBS, mekânsal verileri Internet'te görüntülemek ve analiz etmek için kullanılan bir teknolojidir.
Hem Internet hem de CBS'nin avantajlarını birleştirmektedir ve pahalı bir CBS yazılımı sahibi olmadan
mekânsal bilgiye erişmek imkânı sunan bir sistemdir. Server’ ın bir Coğrafi Bilgi Sistemleri Server’ ı
ve Client’ inin bir web tarayıcısı, masaüstü uygulaması veya mobil uygulama olduğu, en az bir Server
ve bir Client içeren bir dağıtılmış bilgi sistemi türüdür. CBS'yi web için gerekli olan birkaç anahtar unsur
aşağıda belirtilmiştir:
-Sunucu, kullanıcıların web ‘de bulabilmesi için bir URL'ye sahiptir.
- İstemci, sunucuya istek gönderirken HTTP özelliklerine güvenir.
- Sunucu, istenen GIS işlemlerini yerine getirir ve HTTP yoluyla istemciye yanıt gönderir.
- Kullanıcıya gönderilen yanıtın biçimi, HTML, ikili görüntü, XML (Genişletilebilir İşaretleme Dili)
veya JSON (Javascript Nesnesi Gösterimi) gibi birçok biçimde olabilir.
Web CBS, En basit biçiminde, bir sunucu ile bir istemci arasında iletişim kurmak için web teknolojisini
kullanan herhangi bir Coğrafi Bilgi Sistemleri olarak tanımlanabilir. Biliyoruz ki bilgi sistemleri
günümüzde belediyelerde ve büyük firmalarda kullanılmaya başlanmıştır. Bilgiye erişimin kolaylaşması
ve güncellenmesi sayesinde iş yükünü aynı zamanda maliyetleri de azalttığından tercih sebebi de
diyebiliriz. Yapılan bu projede Antalya ve Muğla illerinde olan arkeolojik alanların bir sistemde toplanıp
bu alanlar hakkında hızlı ve pratik bilgiye ulaşma imkanı sağlanmıştır.
Bu çalışmada ayrıca, uzaktan algılama yöntemlerini de kullanılarak Antalya’ da bulunan Patara Antik
Kenti’nin kontrollü sınıflandırma yöntemiyle sınıflandırarak, sonucunun web ortamına aktarılmıştır.
Yapılan aktarımlar doğrultusunda arazi örtüsü ve arazi kullanımının dağılımı gösterilmiştir. Bu projede
Sentinel-2 ye ait uydu görüntüleri, NDVI, PCA, HIS türetilmiş verileri kullanılmış olup aynı zamanda
gece ışıkları verisi (DMSP-OLS-2014) ve sayısal yükseklik modeli de ek veri olarak kullanılarak
doğruluğun artırılması sağlanmıştır. Doğruluk analizi yapılarak elde edilen ürünün kalitesi
hesaplanmıştır. Sınıflandırma ve analiz işlemleri ERDAS Imagine yazılımı kullanılarak yapılmıştır.
Genel olarak projede internet ortamında paylaşmak için QGIS yazılımının eklentilerinden
faydalanmıştır. Bunlar; QGIS Cloud, Qgis2Web, Web App Builder olmasının yanında ayrı bir uygulama
olarak Apache Server (Tomcat), Geoserver, PostGIS, QGIS, Leaflet ve Javascript’ de kullanılarak farklı
platformlar ile yapılabilirliği gösterilmiştir. Uygulamalar Host(Web Alanı) ve Domain(Alan Adı)
alınarak ulaşılabilir link olarak internet ortamında paylaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: WEB CBS, Arkeoloji, Antalya, Likya, Açık Kaynaklı Yazılım, Uzaktan Algılama
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
92
Acil Sağlık İstasyonları Yer Seçiminde Konumsal Analizlerin Kullanılabilirliği; Ordu İli
Örneği
Abdullah Özdemir1,*, Aysun Gül1, Arzu Özdemir2
1 Ordu Büyükşehir Belediyesi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu. 2 Ordu Büyükşehir Belediyesi, Harita Zemin Şube Müdürlüğü, Altınordu, Ordu.
Özet
Acil sağlık hizmetleri; acil hastalık, kaza, yaralanma gibi durumlarda, konusunda özel eğitim almış
ekipler tarafından, tıbbi araç-gereç desteği ile olay yerinde, nakil sırasında ve sağlık kuruluşlarında
sunulan tüm sağlık hizmetlerini kapsamaktadır.
Acil Servis (112) sağlık hizmetleri, istisnasız her birimiz için hayati öneme sahiptir. Doğru ve zamanında
yapılan tıbbi müdahale hayat kurtarmakta, en küçük gecikme ise telafisi mümkün olmayan olumsuz
sonuçlara neden olabilmektedir (SB, 2004).
Acil tıbbi müdahale gerektiren durumlarda, hastanın uygun tedavisinin yapılabileceği sağlık kuruluşuna
en hızlı şekilde ulaştırılması ve gereken müdahalenin zamanında yapılması gerekmektedir. Buradaki
anahtar sözcük olan ‘zaman’, ölümle yaşam arasındaki ince çizgiyi belirlemektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerinden kaza ve yaralanmalarda meydana gelen ölümlerin yaklaşık %
60’ının ilk 30 dakikada meydana geldiği anlaşılmaktadır (URL 1).
Gerek istatistiklerden ve gerekse her birimiz kişisel deneyimlerimizden bilmekteyiz ki; Acil Sağlık
Hizmetlerinde zaman ve onun ölçüsü olan vakaya ulaşım süresi hayati bir öneme sahiptir. Acil Sağlık
Hizmetlerinde vakaya ulaşım süresinin en aza indirilmesinde Acil Sağlık Hizmet İstasyonları (ASHİ)
kilit rol oynamaktadır. Bu bağlamda acil sağlık hizmetlerinin yurt sathında eşit, ulaşılabilir, kaliteli,
süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak ve vakaya ulaşım süresini en aza indirgemek hedefleri
doğrultusunda Acil Sağlık Hizmet İstasyonlarının (ASHİ) tüm yurt geneline yaygınlaştırılması
konusunda adeta bir seferberlik başlatılmıştır (SB, 2008).
Bu seferberlik doğrultusunda yapımına hız verilen ASHİ’lerin sayılarının, kapasitelerinin ve
konumlarının belirlenmesinde temel kriterler olarak; ulaşım olanakları, erişilebilirlik, trafik yoğunluğu,
alternatif güzergâhlar, vaka yoğunluğu, nüfus yoğunluğu gibi parametreler sayılmaktadır.(8) Kriterler
dikkatle irdelendiğinde istasyon yer seçiminde CBS olanaklarından yararlanılmasının büyük bir kolaylık
olmanın ötesinde adeta bir zorunluluk olduğu görülmektedir.
Ordu’daki Acil Sağlık Hizmet İstasyonlarının konumsal yerleşiminin uygunluğu ve olası yeni yerlerin
tespiti için yapılan Ağ Analizleri, En Yakın Yol, Servis Alanı, Konum- Tahsis Analizleri, Hizmet Erişim
Analizleri, Nüfus / Vaka Yoğunluk Analizleri, Değer Raster Haritalarının Üretilmesi gibi pek çok
analizin sonucunda elde edilen bulgular Ordu İl Sağlık Müdürlüğüne sunulmuştur. Yapılan çalışmaların
Sağlık Müdürlüğü yetkilileri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanması ve sonuçların hemen
kullanılmaya başlanılması bizleri umutlandırmış, çalışma ve sonuçlarının tartışmaya açılmasının benzer
arayışlar içinde olan tüm kurum ve kuruluşlar için yararlı olabileceği düşüncesiyle bu makale kaleme
alınmıştır.
CBS olanaklarından ülke düzeyinde en üst seviyede yararlanabilmek için bilimsel araştırmaların
yanında hayata dokunan kullanışlı uygulamaların da son derece önemli olduğu gerçeğinden hareket eden
makalemizde; Ordu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ilçe haritasının talep edilmesiyle başlayıp, ilimizde
bulunan 5 adet acil sağlık istasyonun konumunun uygunluğu ile yapılması planlanan 2 adet istasyonun
yer tespitinin yapılmasıyla sonuçlanan çalışmalar ile kullanılan konumsal analizler ışığında elde edilen
sonuçlar aktarılmaya çalışılacaktır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
93
Kaynakça
SB, (2004), Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi Eylem Planı, TC. Sağlık Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi
Başkanlığı, Ankara.
SB, (2008), Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı İlerleme Raporu, Sağlık Bakanlığı, Ankara.
URL 1, (2017), http://www.health.gov.on.ca/english/public/program/ehs/land/response time.html >,
02.06.2017.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
94
Üç Boyutlu, Web Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemi Tasarımı ve Uygulaması (YTÜ İnşaat
Fakültesi)
Fatih Sazan1,*, Ümit Gümüşay1
1 TUVİMER, Yıldız Teknik Üniversitesi, Başakşehir, İstanbul.
Özet
Günümüzde her alanda teknoloji hızla gelişmekte ve bu gelişme sonucunda yapılan uygulamalar ve
çalışmalar etkilenmektedir. Önceki yıllarda teknolojinin gelişim seviyesine bağlı iki boyutlu oluşturulan
coğrafi bilgi sistemleri günümüzde bilgisayar sistemlerindeki hızlı gelişmesine bağlı olarak üç boyutlu
ve web tabanlı CBS’ne dönüşmeye başladı.
Bu çalışmada Yıldız Teknik Üniversitesinin İnşaat Fakültesine ait sınıfların ve öğretim üyelerin olduğu
A, B, C, D, E, F bloklarının üç boyutlu, web tabanlı coğrafi bilgi sistemi tasarımın ve uygulamasının
yapılması amaçlanmıştır.
Bu amaç doğrultusunda ESRI firmasının 2008 yılında piyasaya sürdüğü CityEngine yazılımı yardımıyla
üretilen mimari Computer Generated Architecture (CGA) Shape altyapısı kullanılarak 3 boyutlu
modeller oluşturuldu. Öğretim üyelerinin odalarına ve sınıflara ait sözel bilgilerin modele eklenmesiyle
üç boyutlu coğrafi bilgi sistemi kuruldu.
Oluşturulan bu model daha sonra ArcGIS Online servisi kullanılarak yayın yapıldı. Yayında olan
projede İnşaat Fakültesini 3 boyutlu olarak görüntüleme, öznitelikleri aramada ve de proje üzerinde
sınıflar ya da odalar seçilerek öznitelik bilgileri sorgulanabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: 3B CBS, CGA, CityEngine
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
95
Automatic Design of Cartographic Projections
Müge Şenel1,*
1Istanbul Technical University, Department of Geomatics Engineering, 34469, Istanbul, Turkey.
Abstract
The projection of sphere to plane requires a map projection. Because it is impossible to transfer the
sphere to plane without deformation, which is a geometric shape that cannot be directly transferred. The
deformations vary depending on the shape of the designed projection grid. Depending on the purpose of
the map, map projections can be designed by keeping some deformations between acceptable limits.
While cartographers fulfill these tasks, they have tried very different methods. They produced very
different map projections by changing the perspective properties of the projection geometry, including
manual and graphical designs or trial and error methods, or by varying the magnitudes and directions of
deformations with mathematical relations. In the light of these centuries-old productions and
accumulations, these studies have now been moved to the computer environment, and many
cartographic works including map grid designs have begun to be carried out through software. Today,
it is possible to come across a series of software on the academic platform to recognize, produce and
study map projections. Bernhard Jenny's Flex Projector software is one of them. In this study, three
different projections defined by table values of Russian cartographer G.A. Ginzburg, which is not
included in Flex Projector program software library, have been implemented. It is intended to introduce
the software and provide hints for effective use and also tried to encourage our colleagues to develop
different projection processes to achieve alternative results, which are trying to develop appropriate
projection parameters for their own use.
Keywords: Map Projections, Flex Projector, Ginzburg
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
96
Hidrometeorolojik Gözlem Ağının Havzayı Temsil Ediciliği Sorunu Ve Havza Su
Potansiyeli Hesaplamalarına Etkisi
Ahmet Hamdi Sargın1,*, Mehmet Ekmekçi2
1 Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Teknoloji Dairesi Başkanlığı, Çankaya, Ankara. 2 Hacettepe Üniversitesi, Hidrojeoloji Mühendisliği, Beytepe, Ankara.
Özet
Havza ölçeğinde sürdürülebilir su kaynakları yönetimi öncelikle havza su kaynakları potansiyelinin
sağlıklı bir şekilde belirlenmesini gerektirir. Bu kapsamda, hidrolojik su bütçesi hesaplamalarının en az
belirsizlik çerçevesinde yapılabilmesi için, su bilançosu bileşenlerini oluşturan hidrolojik çevrim
elemanlarının ölçümü için kurulan hidrometeorolojik gözlem ağının havzayı en iyi şekilde temsil etmesi
önem arz eder. Bununla birlikte, noktasal olarak ölçülen değerlerin alansal dağılımını sağlıklı bir şekilde
verebilecek yoğunlukta gözlem/ölçüm istasyonlarının bulunmadığı durumlarda, mevcut verilerin
maksimum güvenirliği sağlayacak şekilde havza ölçeğinde değerlendirilmesi yoluna gidilmektedir. Bu
doğrultuda, bilgi teknolojilerinde meydana gelişmelere bağlı olarak Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) su
kaynakları yönetiminde de karar destek mekanizması olarak kullanılmaktadır.
Su potansiyelinin ana beslenim kaynağı, yağıştır. Noktasal olarak ölçülen yağış değerleri, belirli
yaklaşımlarla alansal olarak tahmin edilmektedir. Bu nedenle noktasal olarak ölçülen yağış değerlerinin
alansal dağılımının belirlenmesine ilişkin yöntemler farklı yaklaşımlara dayanmakta ve farklı sonuçlar
verebilmektedir. Ayrıca, yağışın yükseklik ile ilişkisinin kurulması ve kar erimesinin hesaba katılması
su potansiyeli hesaplamalarını doğrudan etkilemektedir.
Bu çalışmada, Akarçay Havzasında yer alan Cankurtaran ve Çay alt havzalarında yağış değerlerinin
CBS araçları ile alansal dağılımı yapıldıktan sonra eğri numarası yöntemiyle hesaplanan akış değerleri,
ölçülen akış miktarı ile karşılaştırılacaktır. Akış değerlerinin kalibrasyonunda yağış-yükseklik ilişki ve
kar erimesinin etkisi belirtilerek hidrometeorolojik gözlem ağının önemi vurgulanacaktır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
97
Mezarlık Bilgi Sistemi: Sivas İli Örneği
Sefa Sarı1,2, Gürkan Veysi Özçağlar1, Atilla Altun1, Esra Makara1, İlhami Işık2, Gökhan
Polat2, Adem Seller3, Tarık Türk1*
1Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, 58140, Sivas 2Sivas Belediyesi, Bilgi İşlem Müdürlüğü, Sivas 3Universal Bilgi Teknolojileri, İstanbul
Özet
Mezarlık Bilgi Sistemi (MBS) ülkemizdeki yerel yönetimlerin vatandaşa sunduğu en önemli hizmet
alanlarından birisidir. Bu bakımdan birçok belediye vatandaşlarına bu hizmetleri bilişim teknolojileri
yardımıyla sağlamaya çalışarak daha verimli ve etkin bir hizmet sunma gayreti içerisindedir. Başta
Ankara, İzmir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Konya belediyeleri olmak üzere birçok belediye bu hizmetleri
web tabanlı CBS yardımıyla sunmaktadır. Bu çalışmada, Sivas Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nde
bulunan mevcut tüm verilerin ortak bir veri tabanında toplanması, mezarlıklara ait sayısal haritaların
oluşturulması, İl Sağlık müdürlüğünden alınan ölüm belgelerinin ve ilgili diğer sözel verilerin
bütünleştirilerek sorgulanabilir ve analiz edilebilir hale getirilmesi ve internet üzerinden vatandaşların
kullanımına sunulması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ile vatandaşlar, mezarlıkta bulunan ölen
yakınlarına ait bilgilere internet üzerinden erişebilecek, mezarların konumlarını ve fotoğraflarını
ekranlarında görebilecek ve mezarların konumlarını gösteren haritalara ulaşabileceklerdir. Böylece
yakınlarının mezarlarını ziyaret etmek isteyen vatandaşlar ziyaret edecekleri mezarları kolaylıkla
bularak Sivas Belediyesi tarafından daha kaliteli ve verimli bir hizmet alabileceklerdir.
Bu çalışma iki aşamadan oluşmaktadır.
Veri tasarımı, veri analizi ve sistem mimarisinin tasarlanması
Platformdan bağımsız web tabanlı uygulamanın oluşturulması
Veri Tasarımı Veri Analizi ve Sistem Mimarisinin Tasarlanması: Belediye bünyesinde bulunan ve diğer
ilgili veriler incelenerek sistem mimarisi kurgulanmış ve UML (Unified Modelling Language)
diyagramları kullanılarak veri-işlem modeli ortaya konmuştur. Ardından mezarlık sınırları, malik, ada,
yapı, yol, parsel vb. verileri içeren veritabanı tasarımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, mevcut verilerin
metaverileri düzenlenerek sistem ile bütünleştirilmiştir. Diğer taraftan, çalışma alanına ait 2017 yılı orto-
görüntüleri temin edilmiştir. Eksik olan veriler için araziye çıkılarak veri bütünleştirilmesi
gerçekleştirilmiş ve verilerin doğrulukları test edilmiştir.
Çalışmada ArGIS yazılımı kullanılmıştır. Kullanılan CBS yazılımında Dynamic Value ve GenerateId
tablolarına detay sınıfları arasındaki ilişkiler tanımlanarak veri öznitelik bilgilerinin otomatik olarak
tanımlanması sağlanmıştır. Her bir detay sınıfı için gerekli görülen topolojik kurallar uygulanmıştır.
Topolojik ilişkileri tanımlanan verilerin ağ yapısı oluşturulmuştur (Network dataset). Böylece, mevcut
coğrafi ve sözel veriler CBS ortamında bütünleştirilerek sorgulanabilir ve analiz edilebilir hale
getirilmiştir.
Platformdan Bağımsız Web Tabanlı Uygulamanın Oluşturulması: Masaüstü CBS yazılımında
oluşturulan tüm veriler bütünleştirildikten sonra web ortamında platformdan bağımsız kullanıcı arayüz
programları geliştirilmiş ve internet ortamından sunulmuştur. Bu sisteme
http://mezarlik.sivas.bel.tr/mezarlik/ adresi aracılığıyla erişilebilmektedir.
Bu çalışma ile belediyelerde en önemli, karmaşık ve içinden çıkılamaz faaliyetlerden biri olan mezarlık
işleri CBS yardımıyla çözüme kavuşturularak vatandaşların hizmetine sunulmuştur. Bu çalışmanın en
önemli özelliklerinden birisi de platformdan bağımsız web tabanlı bir uygulamanın geliştirilmiş
olmasıdır.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
98
Önümüzdeki süreçte, bu hizmetin mobil ortamda da (Android) sunulması planlanmaktadır. Bu
doğrultuda çalışmalar devam etmektedir. Diğer taraftan, geçmiş yıllara ilişkin mevcut verilerle geleceğe
yönelik kestirimler, afet senaryolarının oluşturulması ve toplu defin alanlarının planlanması gibi farklı
çalışmalarla mevcut sistemin zenginleştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, mezarlık alanı içerisine kiosk
ların da yerleştirilmesi planlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mezarlık Bilgi Sistemi, Web CBS, Sivas
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
99
Doğal Afetlerde Riskli Alanların Değerlendirilmesinde CBS Kullanımı: Adana İli
Örneği
Bülent Bostancı1,*, Abdurrahman Geymen1, Ahmet İlvan2
1 Erciyes Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Kayseri. 2 Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Yapı İşleri Daire Başkanlığı, Adana.
Özet
Afet, doğal veya insan kaynaklı nedenlerle oluşarak insanların sosyal yaşamlarını etkileyen ekonomik
ve çevresel kayıplara neden olan olaylar bütünü olarak tanımlanabilir (Gökçe vd., 2008). Doğal afetlere
deprem, volkan patlaması, heyelan, kaya ve çığ düşmesi, fırtına, kasırga, su baskını; teknolojik afetlere
nükleer ve kimyasal kazalar; insandan kaynaklanan afetlere ise orman yangınları, salgın hastalıklar ve
savaş örnek olarak gösterilebilir. Afetin büyüklüğü bir olayın meydana getirdiği can kayıpları,
yaralanmalar, yapısal hasarlar ve yol açtığı sosyal ekonomik kayıplarla ölçülmektedir (Arca 2012). Afet
ile ilgili toplumları bekleyen olası tehlikeler, riskli alan kavramını ön plana çıkarmaktadır. Riskli alanlar,
doğal afetlere ilişkin verilerin tarihsel süreçte toplanması, incelenmesi, çeşitli konumsal analiz ve
değerlendirmeler yapılması yoluyla belirlenebilir.
Riskli alanların hızlı ve etkin biçimde belirlenebilmesi için afetlere yönelik çok yönlü araştırmaların
yürütülmesi ve buna yönelik verilerin bir araya getirilerek analizler yapılması gerekmektedir. Özellikle
riskli alan tespiti ve afet ile ilgili planların yapılmasında verilerin arasındaki konumsal ilişkiler dikkate
alınarak; yoğunluk analizlerive değerlendirmeler yapılabilmesine olanak sağlaması açısından Coğrafi
Bilgi Sistemi (CBS) çok önemli bir konuma sahiptir (Demirci ve Karakuyu 2004). CBS; yeryüzüne ait
verilerin, mekansal bilgileri ile öznitelik bilgilerinin bilgisayar ortamına aktarılması, bu verilerin
sınıflandırılması, birbirleri ile karşılaştırılması, analiz edilmesi, güncellenmesi, istenilen şekilde harita,
grafik ve tablo gibi görsel duruma getirilmesi yolu ile kullanıcılara bir bütün halinde sunulması
işlemlerini kapsamaktadır (Demir vd., 2011). CBS bu yönüyle afetin en çok etkilediği yerlerin
belirlenmesi, etkilerinin azaltılması veya yok edilmesini amaçlayan afet yönetimi ile ilgili konularda
çok büyük avantajlar sağlamaktadır (Reis ve Yomralıoğlu 2005).
Çalışma konusu ile ilgili olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kurumunun internet
sitesinden Adana ilindeki doğal afetler hakkında ilçe bazında istatistikî bilgiler elde edilmiştir. Deprem,
şiddetli rüzgar, orman yangını, nehir taşkını, şiddetli yağış, dolu, sel, gibi afetlerle ilgili elde edilen
tarihsel veriler Coğrafi Bilgi Sistemi ortamında işlenebilir hale getirilmesi için konumsal bilgileri göz
önüne alınarak ArcGIS yazılım ortamına uyarlanmıştır. Bu veriler üzerinde konumsal ve geoistatistik
analiz araçları olan yoğunluk analizi ile özel enterpolasyon yöntemlerinden birisi olan alan
enterpolasyonu kullanılarak ilçe bazında doğal afet yönünden riskli alanlar tespit edilmiştir.
Deprem verilerinde, yerleşim yerleri katmanı ile deprem katmanı birlikte değerlendirildiğinde, Ceyhan
ilçesinde deprem büyüklüğü fazla olan depremlerin daha çok meydana geldiği görülmektedir. Ayrıca
orman yangınları ile ilgili bir analiz yapılarak illere göre orman yangını durumları görselleştirilmiştir.
Yangın durumu, yangın tekrarlama sayısı ve yangının sebep olduğu hasarlar göz önüne alınarak analiz
yapıldığında en çok yangının Kozan ilçesinde olduğu belirlenmiştir. Deprem, orman yangını, rüzgâr
şiddeti, dolu ve sel gibi afet verilerine göre yapılan analiz işlemleri sonucunda en çok Ceyhan ilçesinin
zarar gördüğü tespit edilmiştir. AFAD kurumunun Ceyhan ilçesinde yaşanan afetler ile ilgili olarak daha
kapsamlı araştırmalar yapması ve afet yönetimi çerçevesinde önlemler alması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Doğal Afet, Riskli Alan, CBS, Konumsal Analiz
Kaynaklar
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
100
Arca D., (2012), Afet Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama, Karaelmas Fen ve
Mühendislik Dergisi, Zonguldak.
Demirci A., Karakuyu M., (2008), Afet Yönetiminde Coğrafi Bilgi Teknolojilerinin Rolü, Doğu Coğrafya
Dergisi, sayı 12.
Demir E., Yomralıoğlu T., Aydınoğlu A. C., (2011), Afet Acil Durum Yönetimine Yönelik Coğrafi Veri
Modelinin Tasarlanması: Yangın Örneği, HKMO 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı,
Nisan, Ankara.
Gökçe O., Özden Ş., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekansal ve İstatistiksel Dağılımı Afet
Bilgileri Envanteri, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.
Reis S., Yomralıoğlu T., (2005), Coğrafi Bilgi Sistemleri İle İl Ölçeğinde Afet Yönetim Amaçlı
Planlama, HKMO 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Nisan, Ankara.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
101
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve AHP Yöntemi Kullanılarak Rüzgâr Enerji Santrallerinin
Kurulacağı Alanların Belirlenmesi
Murat Çolakoğlu1,*, Halil Akıncı2, Sebahat Temuçin Kılıçer2, Yalçın Yılmaz3, Elif Beyza
Çatalbaş4
1 XYZ Danışmanlık, Divan Residance 34209 Bağcılar, İstanbul. 2 Artvin Çoruh Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Seyitler, Artvin. 3 Yıldız Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Davutpaşa, İstanbul. 4 Kaynak Holding, Üsküdar, İstanbul.
Özet
Gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte tüm Dünya’da enerjiye duyulan ihtiyaç artmaktadır. Enerji
üretimi için kullanılan petrol, kömür, doğal gaz ve linyit gibi fosil kaynaklı yakıtlar yenilenemez
(tükenebilir) enerji kaynakları olarak tanımlanırken hidrolik, jeotermal, biyokütle, güneş ve rüzgar gibi
enerji kaynakları ise yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırılmaktadır. Fosil yakıtların giderek
pahalılaşması gelişmekte olan ülkeleri enerji politikası açısından dışa bağımlı hale getirmektedir. Ayrıca
fosil kaynakların kullanımı sonucu karbondioksit, kükürtdioksit ve nitrojenoksitlerin emisyonları
ekolojik dengeyi bozmaktadır (Güçlüer, 2011). Fosil yakıtların sınırlı olması ve doğal yaşam üzerindeki
çevresel olumsuz etkileri insanları yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya yönlendirmektedir.
Ülkemizin sahip olduğu iklim özelikleri nedeniyle önemli bir rüzgâr potansiyeli barındırmasına
(Erdoğdu, 2009) ve rüzgar enerjisinin hidro elektriğin ardından en verimli ikinci yenilenebilir enerji
kaynağı olmasına rağmen Ülkemizde enerji üretiminde en az yararlanılan enerji kaynağı rüzgardır.
Türkiye brüt elektrik enerjisi tüketimi 2015 yılında 265,7 milyar kWh olarak gerçekleşirken 2016 yılında
bir önceki yıla göre %3,3 artarak 278,3 milyar kWh, elektrik üretimimiz ise bir önceki yıla göre (261,7
milyar kWh) %4,9 oranında artarak 274,7 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında elektrik
üretimimizin, %32,1'i doğal gazdan, %33,9'u kömürden, %24,7'si hidrolikten, %5,7'si rüzgârdan, %1,8'i
jeotermalden ve %1,8’i diğer kaynaklardan elde edilmiştir.
Rüzgar enerji santrallerinin (RES) coğrafi konumu, yapılacak yatırımların enerji verimliliği açısından
oldukça önemlidir. Santrallerin kurulum maliyetinin yüksek olması başlangıçta bir dezavantaj olarak
görülse de enerji verimi yüksek olan yerlere kurulacak santrallerden üretilecek enerji karı avantaj
sağlamaktadır. Bu nedenle, Eroğlu (2014) tarafından da belirtildiği gibi Coğrafi Bilgi Sistemleri
yardımıyla rüzgar enerji santrallerinin kurulacağı uygun alanların belirlenmesi oldukça önemlidir.
RES yer seçimi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü
tarafından belirlenmiş standart parametreler bulunmadığı için araştırmacılar çalışmalarında çok sayıda
farklı parametre kullanmaktadır. Literatürde yükseklik, eğim, karayollarına uzaklık, üretilecek enerjinin
nakli için trafo merkezlerine olan uzaklık, sahanın askeri ve sivil radar ve benzer tesislere olan uzaklığı,
demiryolu hatlarına uzaklık, deniz sahillerine uzaklık, hava alanlarına uzaklık, şehirsel alanlara uzaklık,
çevre koruma, milli parklar ve tabiat alanlarına uzaklık gibi parametreler yaygın olarak kullanılmaktadır.
Bu çalışmada, Balıkesir ili Sındırgı İlçesi sınırları ile Manisa İli Akhisar İlçesi içerisinde kalan yaklaşık
1340 km2’lik alanda rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulabileceği uygun alanları belirlenmesi
amaçlanmıştır. Yer seçiminde rüzgâr atlası, eğim, yükseklik, yerleşim alanlarına, radarlara,
karayollarına, demiryolu hatlarına, trafo merkezlerine ve çevre koruma, milli parklar ve tabiat alanlarına
uzaklık parametreleri kullanılmıştır. Çalışmada ayrıca bölgede yer alan mevcut RES lisansları da dikkate
alınmıştır. Parametrelerin ağırlıkları AHP yöntemi ile belirlendikten sonra CBS yardımıyla çalışma
alanında rüzgâr enerji santrallerinin kurulacağı uygun alanlar belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Rüzgâr Enerji Santralleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri, AHP
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
102
Kaynaklar
Aydın N. Y., (2009), GIS-Based Site Selection Approach for Wind and Solar Energy Systems: A Case
Study From Western Turkey, Doctoral Thesis, Middle East Technical University, Ankara, Turkey.
Erdoğdu E., (2009), On The Wind Energy in Turkey, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 13(6-
7), 1361-1371.
Eroğlu H., (2014), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Bulanık Analitik Hiyerarşi Metodu (FAHP)
Kullanılarak Rüzgar Santralleri için En Uygun Yer Tayini, Eleco 2014 Elektrik-Elektronik-Bilgisayar
ve Biyomedikal Mühendisliği Sempozyumu, 27-29 Kasım 2014, Bursa.
Güçlüer D., Batuk F., (2011), Güneş Enerjisi Santrali Kurulacak Alanların CBS-ÇÖKA Yöntemi İle
Belirlenmesi, 13. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 18-22 Nisan 2011, Ankara.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
103
İstanbul Kara Surları'nın Somut ve Somut Olmayan Kültürel Niteliklerinin Coğrafi
Bilgi Sistemlerinde Modellenmesi
Figen Kıvılcım Çorakbaş1,*, Alper Çabuk1
1 Anadolu Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Yunus Emre Kampüsü, Eskişehir.
Özet
Bu çalışmanın amacı, Kara Surları Dünya Miras Alanı’nın somut olmayan kültürel niteliklerini
araştırarak Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) veri tabanına işlemek ve oluşturulan bu veri tabanının koruma
amaçlı alan yönetimi, yorum ve sunuma yönelik kullanılmasına olanak sağlayacak ve bu şekilde alan
yönetimi karar verme süreçlerinde etkili olacak bir yöntem geliştirmektir. Bu amaca ulaşabilmek için
aşağıdaki beş hedef belirlenmiştir:
1. Kara Surları Dünya Miras Alanı’nın somut olmayan kültürel niteliklerini tanımlamak,
belgelemek ve bu niteliklerin fiziksel göstergelerini belirleyerek somut olmayan kültürel
nitelikleri yerle ilişkilendirmek,
2. Somut olmayan kültürel niteliklere dair toplanan verilerin analiz edilmesine yönelik olarak bir
CBS veri tabanı tasarlamak ve oluşturmak,
3. CBS yardımıyla, somut olmayan kültürel niteliklerin yoğunlaştığı alanları tespit etmek; bu
niteliklerin en iyi izlenebildikleri noktaları ve rotaları belirlemek; farklı somut olmayan kültürel
niteliklerin birbirleriyle ve alanın somut nitelikleriyle ilişkisini yorumlamak;
4. Somut olmayan kültürel niteliklerin gruplandığı alanlar ve rotaların sürdürülebilirliğini ve
ulaşılabilirliğini tartışmak ve bu alan ve rotaların korunması, yorumlanması ve sunulması için
alan yönetimi stratejileri geliştirmek,
5. Uygulanan özgün yöntemin başka miras alanlarında kullanımına dair genel ilkeler belirlemek
ve bu yöntemin sunduğu alternatif alan yönetimi, yorumu ve sunumu yaklaşımlarını tartışmak.
Çalışmada, somut olmayan kültürel niteliklerin -yer bilgisini temel alarak- CBS ile ilişkilendirilmesini
sağlayan böyle bir yaklaşımın, güçlü yanları ve potansiyelleri araştırılmıştır. Çalışmada geliştirilen
somut olmayan kültürel nitelikleri tanımlama, belgeleme, bunlara dair veri toplama, bu veriyi yer bilgisi
ile ilişkilendirme, CBS ortamında temsil etme ve değerlendirme yönteminin, başka miras alanlarına
uygulanabilirliği tartışılmıştır.
Aynı zamanda, Kara Surları Dünya Miras Alanı’nda -CBS yardımıyla- somut olmayan kültürel
niteliklerin gruplandığı, uyum ya da zıtlık oluşturduğu nokta ve rotalar, alanın karakterinin en iyi
izlenebildiği bakış açıları, farklı tarihi olay/dönemleri temsil eden yerler/rotalar gibi miras değerleri
ortaya çıkarılmıştır.
Alanın somut ve somut olmayan kültürel niteliklerinin ve bunların birbirleriyle ilişkilerinin araştırılması
amacıyla, tarihi görsel ve yazılı kaynak araştırmasından elde edilen bilgiler arazi çalışması ile
doğrulanmaya çalışılmıştır. Literatür taramasından çıkan olası ilişkilerin arazide aranması yöntemiyle,
arazi çalışması ve literatür taramasının beraber yorumlanması sonucunda İstanbul Kara Surları ve
çevresinde somut olmayan kültürel niteliklerin fiziksel izleri ile ilgili elde edilen verilerden bazıları
şöyledir:
geçmiş arazi kullanımını gösteren fiziksel kalıntılar,
kültürler için farklı anlamlar taşıyan anıtlar, yerler veya yapılar,
eylemleri, becerileri ve yere özgü gelenekleri gösteren fiziksel kalıntılar,
edebi ve sanatsal eserlerdeki tasvirler,
tarihi olayların geçtiği yerler,
bir yol veya gezi rotası,
yere özgü yapım sistemleri, malzemeler, inşa teknikleri,
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
104
farklı dönemleri temsil eden farklı yapım teknikleri,
ruhani ve dini bağlantıları olan alanlar.
Bir başka deyişle, somut olmayan kültürel niteliklerin fiziksel göstergelerinin araştırılması, Kara Surları
ve çevreleriyle ilgili alıntılanan metinlerdeki konum verilerinin tespit edilmesini ve belirsizlikler içeren
konum verilerinin başka kaynaklardan edinilen bilgilerle ve arazide gözlemlenen izlerle karşılaştırılarak
kesinleştirilmeye çalışılmasını içermektedir.
Yapılan arazi çalışmalarında, somut olmayan kültürel niteliklerin alandaki izleri olduğu sonucuna
varılmış olan fiziksel niteliklerin, fotografik veya fotogrametrik olarak belgelenmesi, ya da GPS
yardımıyla koordinatlarının belirlenmesi için birçok kez arazi ziyareti ve çalışması yapılmıştır. Bu
çalışmalarda:
Geçmiş arazi kullanımlarını anlatan fiziksel kalıntıların belgelenmiş,
Kültürler için farklı anlamlar taşıyan anıtlar, yerler veya yapıların ve bu yerlerin önemini anlatan
ve buralarda geçen kutlama, tören, etkinlik gibi aktivitelerin fotografik olarak belgelenmiş,
Sur duvarlarının kentle olan sosyal ve mekânsal ilişkisi gözlemlenmiş,
Surlar üzerinde farklı dönemleri temsil eden farklı yapım teknikleri belgelenmiş,
Eylemleri, becerileri ve yere özgü gelenekleri gösteren fiziksel kalıntıların belgelenmiş,
Tarihi olayların geçtiği yerler belgelenerek bugünkü mekânsal etkileri tartışılmış,
Edebi ve sanatsal eserlerdeki tasvirlerin yerleri belirlenmiş,
Kültürel rotalar ve bunları açıklayan anlatılar belirlenmiştir.
Önerilen yönteme göre toplanmış olan tüm bilgi, Coğrafi Bilgi Sistemi veri tabanına kaydedilmiş ve bu
veri tabanı aracılığıyla değerlendirilerek web haritaları halinde sunulmuş ve arşivlenmiştir.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
105
Kent ve Ülke Ölçeğinde Doğal Kaynakların Korunmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri
Teknolojilerinin Kullanımı
Burak İpek1
1 Mersin Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Yenişehir, Mersin.
Özet
Doğal kaynakların kent veya ülke ölçeğinde yönetimi, ulusal ve/veya uluslararası işbirlikleriyle
sağlanabilecek disiplinler arası bir çalışmadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojisi, sağlamış
olduğu zaman, emek ve mali tasarruflar gibi avantajları nedeniyle bu tür çalışmaların vazgeçilemez bir
parçasıdır. Doğal kaynakların bozulması halinde geri kazanımı oldukça güçtür. Bu doğal kaynaklar,
şehir ve bölge planlama içerisinde doğru bir şekilde yer bulduğunda; kentleri iklim özellikleri ve
çevresel değerler açısından yaşanabilir kılmaktadır. Yitirilmesi veya bozulması durumunda kazanımı
oldukça güç olan bu eşsiz kaynaklar, kentleşme süreci içerisinde mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Tam da bu noktada, farklı veri setlerini bir araya getirme, analiz etme, sorgulama, haritalama ve
görselleştirme gibi çeşitli özellikleri ile CBS teknolojisi doğal değerlerin korunmasında önemli
sayılabilecek kolaylıklar sağlamaktadır. Sulak alanlar, tarım ve orman alanları, doğal sitler, su
kaynakları, flora&faunalar vb. doğal nitelikli birçok kaynağa ilişkin veriler CBS ortamında ulaşım,
kentsel kullanımlar, sanayi alanları, turizm alanları, yatırım yapılacak alanlar gibi pek çok alanda çeşitli
verilerle sentezlenerek planlama dinamiklerine dahil edilmektedir. CBS teknolojisi, bu alanların zarar
görmeyeceği bir şekilde ve değişik türlerde arazi kullanımları açısından değerlendirilmesinde büyük
kolaylıklar sağlamaktadır. Böylelikle bütüncül, çevreye ve doğal değerlere saygılı, kentlilerin ruhsal ve
bedensel ihtiyaçlarına cevap veren; aynı zamanda doğal kaynakların korunarak geliştirildiği kaliteli
kentsel mekânlar üretilebilecektir.
Anahtar Sözcükler: Coğrafi Bilgi Sistemleri Doğal kaynaklar, Kentsel Koruma
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
106
Selecting Suitable Areas for Windpower Plant by GIS: A Case Study in Sivas in Turkey
Rutkay Atun1,*, Önder Gürsoy1, Anıl Can Birdal1
1 Cumhuriyet University, Department of Geomatics Engineering, Sivas.
Abstract
In our country, the amount of energy required together with the growth of the industry and the population
is increasing. In contrast, the majority of the energy used is derived from fossil sources that have
polluting effects, limited quantities and are largely imported from foreign countries. Therefore, the need
for renewable energy has inevitably arisen due to factors such as reduction of external dependency on
energy and minimization of pollutant effects of fossil resources. One of the renewable energy sources is
the wind. Wind energy is of great importance due to factors such as not polluting the environment,
causing no noise, having no negative effect on natural plant cover and human health, being an endless
source. Nowadays, with the development of technology, wind turbines should be placed in suitable areas
in order to get the best result together with the increase in efficiency obtained from wind energy.
In this study, the principles (wind speed, slope, visibility, energy transmission lines, etc.) required for
wind turbine site selection are discussed and the possible locations of wind power plants that can be
established for Sivas province are presented in GIS environment.
Keywords: GIS, Site Selection, Wind Power.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
107
Yerel Yönetimlerde Etkin Bir Denetim Aracı Olarak CBS
Abdullah Özdemir1,*, Haluk Gürsoy1
1 Ordu Büyükşehir Belediyesi CBS Şube Müdürlüğü, Ordu.
Özet
Sınırlı ekonomik kaynaklara sahip yerel yönetimlerin, maksimum faydayı sağlayacak hizmetleri
üretebilmesi; gerçekçi ve uygulanabilir planlamanın yanı sıra etkin bir izleme ve denetimle
mümkündür.)
Yatırımların etkin ve verimli bir şekilde izlenmesi, denetlenebilmesi ve yönetilmesi ise ancak; sözel ve
grafik verilerin güvenli ve kolay erişilebilir ortak bir veri tabanında tutulmasıyla sağlanabilir.)
6360 sayılı yasa ile Büyükşehir statüsü kazanan Ordu’da, birimler arası koordinasyonun sağlanması,
hizmette mükerrerlik ve çakışmaların önlenmesi, yatırımlara ilişkin kurum arşivinin oluşturulması, karar
verme süreçlerinin hızlandırılması, kamuoyuna güncel ve doğru bilgi sunarak, vatandaşla hizmet bazlı
diyalog ve iletişimin geliştirilmesi amacıyla Ordu Konumsal Yatırım İzleme Sistemi (OKYİS)
geliştirilmiştir.
WEB’in esnekliği ile CBS’nin gücü ve yeteneklerinin harmanlandığı Ordu Konumsal Yatırım İzleme
Sistemi ile Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından planlanan, devam eden ve tamamlanan yatırımlar
konumsal olarak kayıt altına alınmakta, yatırımların konumsal dağılımı, yatırım süreçleri, hem belediye
çalışanları hem de vatandaş ile anlık olarak paylaşılabilmektedir.
Ordu Konumsal Yatırım İzleme Sistemiyle; konumla ilişkilendirilen zengin görsel içerikli veriler, her
an erişilebilir, herkes tarafından kolay anlaşılabilir bir şekilde WEB platformundan yüksek performansta
kullanıcılara sunulmakta, bir projenin; fikir aşamasından, tamamlanmasına kadar geçen tüm süreçler
aylık olarak takip edilebilmektedir.
Anahtar Sözcükler: Yerel Yönetimler, CBS, PostgreSQL, PostGIS, QGIS, Geoserver
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
108
Landslide Susceptibility Assessment of Hopa (Artvin) District Using GIS-based
Frequency Ratio Method
Halil Akıncı1,*, Esra Tunç Görmüş2, Ayşe Yavuz Özalp1, Cem Kılıçoğlu3
1 Artvin Çoruh University, Department of Geomatics Engineering, Seyitler, Artvin. 2 Karadeniz Technical University, Department of Geomatics Engineering, Trabzon. 3 Ondokuz Mayıs University, Kavak Vocational School, Kavak, Samsun.
Abstract
One of the most common natural disasters along with earthquakes, floods and hurricanes in the world is
landslides. Landslide is defined as the downward or outward movement and displacement of natural
rock, earth or artificial filler material, or a combination of these, forming a slope (Varnes, 1958).
Usually, landslides cause major socio-economic destructions such as loss of life, economic damage,
environmental impacts, cultural and natural inheritance loss. Just as in the whole world, landslides are
one of the main natural disasters that cause loss of life and property in Turkey. When the natural disasters
occurring in the last 50 years in our country are examined, we can see that landslides are the most
common natural disaster with a rate of 45%. The assessment made for landslide disaster indicates that
all our cities are affected at certain levels from the landslide (Gökçe et al., 2008).
According to former Ministry of Public Works and Settlement General Directorate of Natural Disasters'
"Disaster Data Inventory", which was published in 2008 and examined the spatial and statistical
distributions of the disasters that occurred in our country between 1950 and 2000, Artvin is one of the
top ten cities in Turkey where natural disasters are the most common. Similarly, when we examine the
document in question, it can be observed that of the 658 natural disasters that took place in Artvin, 471
(about 72% of natural disasters) were landslides; landslides mostly occurred in the districts of Hopa,
Arhavi and Borçka and only in these three districts more than 400 homes were affected by landslide
disasters. When the data on Turkey National Disaster Archive managed by T.R. Prime Ministry Disaster
and Emergency Management Presidency is examined, it can be seen that 57 landslides that can be
counted as natural disasters happened in Artvin; 5 people died and 6757 people were affected. Due to
the fact that landslides triggered by extreme rainfall and causing loss of life have been concentrated in
the Hopa district for the last two years, it is aimed to create the landslide susceptibility map of the Hopa
district in this study.
Landslide susceptibility maps reveal the susceptibility of areas to future landslides and indicate the
tendency of any area to landslide formation (Guzzetti et al., 2006, Dagdelenler, 2013). In the studies
evaluating the methods and parameters used in the preparation of the landslide susceptibility maps
(Gökçeoğlu and Ercanoğlu 2001; Dağ et al., 2011), it can be seen that although the researchers use
different parameters in landslide susceptibility analyses, slope, aspect, lithology and land cover are
frequently used parameters due to regional characteristics. It is also known that whether or not the data
set regarding a parameter to be used in addition to the regional characteristics can be obtained is
influential in the selection of parameters. Altitude, slope, aspect, curvature (plan and profile curvatures),
lithology, land cover, topographic wetness index, proximity to road and drainage networks have been
used in the landslide susceptibility analyses conducted within the scope of this study. The data related
to the land cover was produced by the supervised classification method from the current SPOT 6/7
satellite images from the study area.
It can be observed from a review of the related literature that there is no consensus among researchers
about the methods and parameters used in the preparation of landslide susceptibility maps and a large
number of parameters and methods have been used since each researcher takes into account the
parameters of the region they work in. Dağ et al. (2011) examined 118 studies that can be reached in the
literature of the last 20 years and pointed out that in the preparation of landslide susceptibility maps,
mostly statistical methods have been used and the ratio of the maps prepared by these methods is 64%.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
109
Frequency ratio method has been used in this study as well since it is commonly used in the literature,
has a simple and understandable mathematical model, provides accurate results and is easy to apply.
Keywords: GIS, Landslide Susceptibility Map, Frequency Ratio Method, Hopa, Artvin.
References
Dağ S., Bulut F., Alemdağ S., Kaya A., (2011), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde
Kullanılan Yöntem ve Parametrelere İlişkin Genel Bir Değerlendirme, Gümüşhane Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 1 (2), 151-176.
Dağdelenler G., (2013), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Örneklem ve Doğrulama
Stratejilerinin Değerlendirilmesi (Gelibolu Yarımadası’nın Doğu Kesimi), Hacettepe Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara, 210.
Gökçe O., Özden S., Demir A., (2008), Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve İstatistiksel Dağılımı Afet
Bilgileri Envanteri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar
Tespit Daire Başkanlığı, Ankara.
Gökçeoğlu C., Ercanoğlu M., (2001), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Hazırlanmasında Kullanılan
Parametrelere İlişkin Belirsizlikler, Hacettepe Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma
Merkezi Bülteni, 23 (2001), 189-206.
Guzzetti F., Reichenbach P., Ardizzonne F., Cardinali M., Galli M., (2006), Estimating The Quality of
Landslide Susceptibility Models, Geomorphology, 81, 166-184.
Varnes D. J., (1958), Landslides and Engineering Practice, Landslide types and processes in Eckel E.B.,
ed., Highway Research Board Special Report 29, NAS‐NRC Publication 544, Washington D.C., 20-47.
Yalçın A., (2007), Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Analitik Hiyerarşi Yönteminin ve
CBS’nin Kullanımı, Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22 (3), 1-14.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
110
Türkiye’nin Kentiçi Ulaşım Veri Tabanının Oluşturulması için GIS Temelli Bir Yöntem
Önerisi
Candan Sağıroğlu1,*, Ebru Vesile Öcalır Akünal2
1 Gazi Üniversitesi, Trafik Planlaması ve Uygulaması Bölümü, Teknikokullar, Ankara. 2 Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Teknikokullar, Ankara.
Özet
Kent içi ulaşım planları ülkemizde 1970’li yıllardan bu yana yapılsa da, günümüzde dahi bu planların
niteliği ile ilgili herhangi bir belirleyici mevzuat bulunmamaktadır. Bu çalışmada kent içi ulaşım
planlarının yapımında ve takibinde kullanılacak verilerin saklanması için bir veri tabanı önerilmekte
olup, çalışmanın hedefi ülkemizde yapılan kentsel ulaşım planlarının genel performans
değerlendirmesini yapacak düzeyde merkezi bir bilgi sisteminin oluşturulması ve bu sistemin canlı
kalması için yapılması gereken idari düzenleme önerilerinin ortaya konmasıdır.
Bu hedefe ulaşmak için öncelikle kent içi ulaşım planlama ile ilgili ülkemizdeki ve diğer bazı ülkelerdeki
mevzuat incelenmiştir. Sonrasında, yurt dışında kent içi ulaşım planlarının ulusal seviyede toplanması
için önerilen veri tabanları analiz edilmiştir. İncelenen mevzuat ve veri tabanları ile birlikte, ülkemizdeki
idari yapı ve sürekli istatistik sağlayan devlet kurumlarının sağlayabileceği veriler göz önüne alınarak,
sürekliliği ve kurumlar arasında kayıpsız veri transferini ön planda tutan bir veri tabanı modeli ve bunu
idame ettirebilecek bir idari yöntem önerilmiştir.
Mekansal ilişkilerden azami fayda elde etmek için, veri tabanı tasarımı, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)
çerçevesinde geliştirilmiştir. Etkin tasarlanmış bir veri tabanı veri tekrarlarını önleyecek, verinin
güvenliğini sağlayabilecektir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinde en önemli nokta veri tabanı tasarımı
yapılırken yapılacak sorgulamalara cevap verebilecek ve bunu en hızlı gerçekleştirecek nitelikte
yapılmalıdır. Veri tabanı çok iyi tasarlandığı zaman mekânsal ve öznitelik veriler belli bir altyapı
üzerinde birleştirilerek mantıksal ve konumsal analizlerin yapılmasına imkân sağlamaktadır. Ayrıca, ek
verilerin elde edilmesiyle genişleyebilecek bir yapıda olmasına veya güncellemelerin verinin tümünü
değil de sadece ilgili kısımlarını kapsayacak şekilde yapılmasında da imkan sağlamasına dikkat
edilmiştir. Buradaki veri modelini oluştururken oluşturulan veri modelinin değişik kullanıcılar,
kurumlar tarafından şimdi ve gelecekte kullanılabilmesi, arşivlenebilir olması, planları değerlendirmek
için gerekli tüm istatistikleri sağlayabiliyor olmasına ve ulaşım planlamada kullanılan değişik
uygulamalar arasındaki veri transferinin kayıpsız gerçekleşmesine dikkat edilmiştir. Dolayısıyla, Ulusal
ve uluslararası hazırlanmış veya hazırlanacak olan diğer veri modeli çalışmalarına uyum sağlaması
amacıyla modelleme araçlarında ve gösteriminde ISO/TC 211 standartları ve INSPIRE Veri Tanımlama
Şablonu temel alınmıştır. Tasarlanan bu veri tabanının INSPIRE çerçevesinde gerçekleştirilen TUCBS
çalışmalarına destek olabileceği, entegre edilebileceği böylelikle ulusal ulaşım veri kütüphanesi olmanın
yanı sıra diğer kurumların ihtiyaç duydukları bilgileri alabilecekleri ve gerektiğinde bilgi
aktarabilecekleri bir ortam oluşturulması hedeflenmiştir.
Böylelikle bu çalışmanın, çeşitli şura ve komisyon raporlarında eksikliği özelikle belirtilen “kentiçi
ulaşım veri tabanının” oluşturulması konusunda somut bir adım olarak ulaşım planlama konusunda katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: INSPIRE, CBS, veri tabanı, kentiçi ulaşım
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
111
Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Web Teknolojisinin Kullanılması Kapsamında Örnek
Geodata Uygulaması
Murat Çalışkan1
1 T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bilgi İşlem Dairesi, Yenimahalle, Ankara.
Özet
Orman ve Su İşleri Bakanlığı uhtesinde bulunan coğrafi veri katmanlarının gösterildiği, sorgulanabildiği
ve çeşitli geometrik işlemlerin yapılabildiği web tabanlı, açık kaynak kodlu bir uygulama olup
Bakanlığımız personeli tarafından uzmanlık tezi kapsamında oluşturulmuştur.
UCTEA International Geographical Information Systems Congress 2017, 15-18 November 2017, Adana, Turkey.
112
CORINE 2012 Türkiye Arazi Örtüsü Sınıflandırma Projesi
Kamile Kalaycı1
1 T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Yenimahalle, Ankara.
Özet
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) taraflarınca yürütülen ‘Ulusal Arazi
Örtüsü Haritası (CORINE) Projesi’, Avrupa Çevre Ajansı kriterlerine göre, 2006 ve 2012 yıllarına ait
uydu görüntüleri kullanılarak, arazi örtüsü değişikliklerin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri
yardımıyla tespiti yapılan ve 2012 yılı arazi kullanım haritalarının oluşturulmasını sağlayan bir projedir.