Post on 15-Sep-2019
nut spanner somun anahtarı
nut washer somun rondelası, somun pulu
nut, clamp retaining bkz. clamp retaining nut
nut, wing bkz. wing nut
nut/adjustment somunu/ayar
nut/butterfly somun/kelebek
nut/cap somun/kapalı
nut/check somun/kontra
nut/flanged somun/yakalı
nut/flare somun/konik
nut/hexagon somun/altı köşe
nut/lock somunu/emniyet
nut/slotted somun/yarıklı
nut/square somun/kare
nuts somun, vidaya takılan kısım, şekil 140’da sıkıştırmalı kanallı somun gösterilmiştir, kanalın
üst kısmı erkek dişi kilitleme işi yapar
nyct‐ pref, gece anlamına önek
nylock kilitli somun
nylon naylon
nylon insulated naylon izolasyonlu
nylon insulated magnet wire naylon izolasyonlu bobin teli
nyxis 1. delme; 2. ponksiyon yapma
‐O‐
o and d bkz. origin‐destination
o ring halka, bilezik, lastik halka
o ring seal lastik halka
o.k. tamam, doğru
oakum kalafat üstüpüsü
oakum kaba kenevir liflerinden yapılmış salmastra malzemeleri
oar kürek
object itiraz etmek
object şey, madde, cisim
object 1. nesne, cisim, eşya; 2. amaç, gaye, hedef
object code amaç kodu
object code, object program amaç program
object depth cisim derinliği
object language amaç dil
object linking and embedding nesne bağlama ve katıştırma
object linking and embedding (OLE) nesne bağlama ve katıştırma
object module amaç birimi
object oriented nesneye dayalı
object oriented analysis nesneye dayalı çözümleme
object oriented design nesneye dayalı tasarım
object oriented programming nesneye yönelik program
object program amaç program, nesne programı
object‐based nesne tabanlı
objection itiraz
objective 1. duyulur, hissedilir, idrak edilir; 2. başkaları tarafından müşahede edilir; 3.
mikroskobun objektifi (adesesi)
objective nesnel, amaç
objective aperture objektif çapı, objektif açıklığı
objective classification harcama çeşitleri, harcama hesapları
objective criterion nesnel ölçüt
objective function amaç işlevi
objective probability nesnel olasılık
objectivity nesnellik
object oriented analysis nesneye dayalı çözümleme
object oriented design nesneye dayalı tasarım
object oriented programming nesneye dayalı programlama
object oriented testing nesneye dayalı sınama
oblate yassılaştırma
oblation yassılaştırma
obligate 1. belli şekilde hareket etmeğe mecbur etmek, zorunlu yapmak; 2. isteğe bağlı olmayan,
zorunlu, gerekli
obligate borçlandırmak
obligated yükümlü, mükellef
obligation sorumluluk, mecburiyet, yaptırım ödev, vecibe, zorunluluk, yükümlülük
obligation borç
obligatory zorunlu, mecburi
obligee alacaklı
obligor borçlu
oblique eğik
oblique yatık
oblique kesir işareti
oblique angle dik olmayan açı
oblique asymptote eğik asimptot
oblique cone eğik koni
oblique cylinder yatık silindir
oblique fault katmanların doğrultusunu kesen kırık
oblique load eğik yük
oblique prism eğik prizma
oblique projection yatık gösteriş
oblique projection yassı gösteriş, yassı şekil, üç kenardan ikisinin dik olduğu, üçüncüsünün
yatayla genellikle 30, 45 derece açı yaptığı projeksiyon
oblique pyramid eğik piramit
oblique section eğik kesit
oblique valve gövdesi küresel olan dip çek valfi, kol ekseni aynı doğrultuda olan gövde uç
eksenlerine göre eğik vaziyettedir
obliquity yatıklık, eğim, meyil
obliquity of connecting‐rod buhar makinalarında krank muylusunun en üst ve en alt konumda
bulunduğu durumlarda biyel kolunun silindir ekseni ile yapmış olduğu açı
obliterate, to iptal etmek, ortadan kaldırmak
obliterating (f) silme, aşındırma, yok etme
oblong dikdörtgen şeklinde
oblong hole oval delik
oblongata boyu eninden fazla olan
obscuration karartma
obscure karartmak
obscure area kırık hattın özel durumu, kapalı alan (içinden düzeç eğrisinin geçmediği yol, şev,
dere, bina vs gibi özellikler)
obscure point kapalı alanı oluşturan noktalar
observability gözlenebilirlik
observable görünür, gözlenebilir
observable variable gözlenir değişken
observation fikir
observation gözlem, rasat
observation accuracy gözlem doğruluğu
observation noise gözlem gürültüsü
observation station gözlem istasyonu
observation well gözlem kuyusu
observation, visual bkz. visual observation
observatory gözlem evi, rasathane
observe gözlemek, dikkatle gözlemek, dikkat etmek, farkına varmak, uymak, riayet etmek,
gözlemlemek
observe, to gözlemlemek
observer gözleyen, dikkat eden, gözcü
observing tower rasat kulesi, gözlem kulesi
obsidian asit bileşimli çabuk katılaşmış bir lav türü, doğal cam, yanar dağlarda çıkan koyu renkli
cama benzer çok sert bir taş, obsidyen
obsolescent eskimekte olan, nadir kullanılan (terim vs, )
obsolete 1. karışık, muğlak, belirsiz; 2. artık kullanılmayan, modası geçmiş, metruk
obsolete hükümsüz
obstacle engel, mani, set, mania
obstruct engellemek, mani olmak
obstruction 1. mani, engel; 2. tıkama, tıkanma
obstructive engelleyici
obtain, to almak, elde etmek
obtainable elde edilebilir
obtrude, to çıkıntı yapmak
obtund, to keskinliğini gidermek, körletmek (ağrı vs.)
obturation (f) 1. tıkama; 2. tıkanma
obturator tıkaç
obturator ring kapayıcı, tıkayıcı sekman, pistonlu makinalarda kesiti l biçiminde olan piston ile
silindir arasındaki gaz sızdırmazlığını sağlayan gaz segmanı
obtuse geniş
obtuse angle geniş açı
obtuse angled triangle üçgen/geniş açılı
obtuse triangle üçgen/geniş açılı
obverse yüz tarafı
obviate, to önlemek
obvious açık, apaçık
occasion sebep olmak
occasional arada sırada olan
occasionally ara sıra
oscillating conveyor salınımlı konveyör
occlude 1. sıkıca kapatmak veya kapanmak, tıkamak; 2. massetmek, apsorbe etmek (özellikle
gazlar hk, )
occlude emmek
occluded air ayrık hava
occlusal oklüzyona ait
occlusion örtme, kapatma
occlusion emme
occlusive kapanma (oklüzyon) yı sağlayan
occult gizli, kapalı, okult
occupancy doluluk
occupancy hat meşguliyet süresi
occupancy detector meşgul dedektörü (sensörü)
occupancy rate barınma katsayısı
occupancy sensor meşgul sensörü
occupancy sensor (see occupancy detector) meşgul dedektörü (sensörü)
occupant işgal eden, yer kaplayan
occupation meslek, uğraş, iş
occupational meslekle ilgili, mesleğe bağlı
occupied meşgul
occupied space işgal edilen yer
occupied zone işgal edilen zon
occupy meşgul etmek, tutmak
occur, to meydana gelmek, olmak
occurrence hammadde kaynağı
occurrence oluş
occurrent olan
ocean okyanus
OCR (optical character recognition) optik damga tanıma
octa‐ (ön‐ek) sekiz anlamı veren birleştirici
octad sekizli takım
octagon sekizgen
octagonal sekiz kenarlı
octagonal sekiz köşeli
octagonal sign sekiz köşeli işaret
octaheder oktaedr, sekiz yüzlü
octahedral sekiz yüzeyli
octahedral angle sekizgen açısı
octahedral arrangement oktaedrik sıralanma
octahedral layer oktaedrik tabaka
octahedral plane oktaedrik düzlem
octahedral positions oktaedrik durumlar
octahedral shear stress oktaedrik kesme gerilmesi
octahedron sekiz yüzeyli
octal numbering system sekizli sayı sistemi
octane oktan, benzinin alevlenme kabiliyeti
octane index oktan sayısı
octane number oktan sayısı
octane rating oktan sayısı
octangle sekizgen
octangular sekiz açılı
octant oktant
octant sekizlik
octant sekizde biri/dairenin
octave ikikat, oktav
octavo sekize katlanmış
octet sequence integrity sekizli sıra tamlığı
octet, byte sekizli, bayt
octo‐ (ön‐ek) sekiz anlamı veren birleştirici
octuple sekiz misli
odd tek, küsur
odd function tek fonksiyon
odd harmonic tek katsıklık (harmonik)
odd lane road tek sayıda şeritli yol (aynı bir platforma sahip, tek sayıda şeridi olan, ortak şeridi
iki yönde de kullanılabilen iki yönlü yol)
odd number tek sayı
odd parity check tek eşlik denetimi
odd vertex tek köşe
odd‐even check tek‐çift kontrolü
oddments döküntü
odds tek sayılar
odds and ends kırıntılar
odograph kilometre saati
odometer katedilen yol uzunluğunu gösteren alet
odometer kilometre saati, odometre
odontometer imalat esnasında dişli profillerinin hassasiyetini ve diş aralığını ölçmek için
kullanılan cihaz
odour (ayrıca odor) koku
odour filter koku filtresi
odoriferous kokulu/hoş
odourless kokusuz
odorous kokulu
odour koku
odour filter koku önleyici filtre
OECD bkz. organization for economic cooperation and development
OECF bkz. overseas economic cooperation fund
oedometer sıkışma ölçer, ödometre, konsolidasyon halkası, konsolidasyon aleti
oedometer test ödometre deneyi, konsolidasyon deneyi, yanal genişlemesine engel olunmuş
basınç deneyi, yanal genişlemesine engel olunmuş numuneler üzerinde basınç deneyi
oedometric curve ödometre eğrisi, konsolidasyon eğrisi
off kapalı
off işlemez durumda, kapalı, dış, dışta, açık devre
off uzağa
off day izin günü
off the shelf raftan teslim
off‐center merkezden kaçık
off‐cycle defrosting durma zamanı defrostu
offer teklif etmek, sunmak, teklif
offer öneri, teklif
off‐highway yol dışı
off‐highway truck arazi kamyonu
off‐hook (telephone) açık (telefon)
offical resmi
office işyeri, ofis
office automation bürotik, ofis otomasyonu
office automation ofis özdevinimi
office building iş hanı, yönetim binası, idare binası
office call (santrala) hizmet çağrısı
office computer büro bilgisayarı
office copy resmi kopya
office hours mesai saatleri
office work büro çalışması
office/post postane
official idari
official resmi
official gazete resmi gazete
official order resmi sipariş
official tolerance resmi hata sınırı
officially resmen, resmi olarak
officially fixed price, narh (mal veya hizmet fiyatlarının kamu otoriteleri tarafından belirlenmesi)
off‐limits area yasak bölge
offline çevrimdışı
off‐line hat dışı
off‐line otonom bağlantı
off‐line çevrimdışı
off‐line encipherment çevrimdışı şifreleme
off‐line encrypting çevrimdışı kriptolama
off‐line operation çevrimdışı işletim
off‐line printer çevrimdışı yazıcı
off‐line testing çevrimdışı sınama (test)
off‐line, offline çevrimdışı
off‐peak period zayıf yük zamanı
off‐peak period pik yük dışındaki süre
off‐peak storage heating zayıf yük süresince termal depolama ısıtması, soğu depolama
off‐position kapalı durum
off‐premise line yerleşke dışı hat
off‐road grass cutter yol dışı çim biçme ekipmanı
off‐road tire arazi lastiği, iş makinası lastiği
offset denkleştirme
offset göreli konum, kaydırma; ofset (baskı)
offset kaçıklık
offset 1. sapma, yerinden kaçma, kaymış, kaçıklık;
2. bekleme süresi (belli bir işarette referans olarak kabul edilen herhangi bir an ile yeşil ışığın
göründüğü ana kadar geçen saniye sayısı)
offset şaşırtmalı, ofset
offset carrier kaydırılmış taşıyıcı
offset cylinder kaçık silindir
offset digging akstan kaçık kazı
offset distance açıklık, aliynmana dik mesafe
offset intersection dirsekli kavşak (üçüncü kolları karşılıklı yönlerde olmak üzere bitiştirilmiş iki
t kavşağı şeklinde ve kesişen yollardan birinin ekseninin doğrultusunu kaybederek diğer yol
üzerinde eski doğrultusuna paralel olarak az miktarda kayması ile meydana gelen
offset stacking ayırarak yığma
offset stake şev kazığı
offset wrench yıldız anahtar
offshore açık deniz
offshore boring denizde yapılan sondaj
offshore pollution deniz kirlenmesi
offshore structure deniz üstü yapısı
offside taşıtın yol tarafı, taşıtın sol tarafı
off‐site processing taşrada veri işleme
off‐site storage location yerleşke dışı yedekleme merkezi
off‐system unit of measurement sistem dışı ölçüm birimi
offtake kısım, kol, dal, ayrılma
off‐the‐shelf kullanıma hazır, üretime hazır
off‐the‐shelf software; shelfware kullanıma hazır yazılım
often sık sık
ogee deve boynu
ogive sivri kemer
ohm ( Ω ) potansiyel farkı 1 volt olan ve 1 amper şiddetinde akıma sahip bir kondaktörün
üzerindeki iki nokta arasındaki direnç miktarı
Ohm’s Law Ohm yasası
ohmic contact direnil değme
ohmmeter direnç ölçer, ohmmetre
ohmmeter, resistance meter dirençölçer
oid‐ (son‐ek), benzer gibi anlamına sonek
oil bkz. lubricate yağ sürmek, yağlamak
oil akar yakıt, fuel oil, petrol, yağ
oil acid yağ asidi
oil baffle yağ engeli (yağ temizlemek veya akış istikametinin değişmesi için konulan engeller)
oil bath yağ banyosu (su verme esnasında kullanılan yağ dolu banyo, bilya ve rulmanlı yatakların
yağlandığı banyo)
oil bath air filter yağlı hava filtresi
oil bath air filter fuel oil banyosu hava filtresi
oil breather diferansiyel havalandırması, yağ havalandırma deliği
oil buffer yağ baskısı
oil buffer body yağ baskısı gövdesi
oil buffer piston head yağ baskısı piston kolu başı
oil buffer piston valve yağ baskısı piston supabı
oil buffer spring yağ baskısı yayı
oil burner yağ brülörü, yakıt brülörü
oil burner nozzle yağ brülörü memesi (nozulu)
oil bypassing coolant soğutucudan geçmeyen yağ
oil can yağdanlık
oil catcher yağ siperi
oil channel yağ kanalı, yağ geçidi
oil circuit breaker yağlı devre kesici
oil circulation yağ dolaşımı
oil cloth muşamba
oil clutch yağlı debriyaj, yağlı kavrama
oil collector ring yağ toplama sacı
oil connections esas depodan bir mekanizmanın kısımlarına yağ dağıtan kollar, yağlama
bağlantıları
oil consumption yağ tüketimi, motorun yaktığı yağ
oil consumption fuel oil tüketimi, yağ tüketimi
oil container yağ deposu, yağ kutusu
oil control at cylinder silindirlerin yağ yakma kontrolü
oil control ring yağ segmanı
oil cooler yağ soğutucusu, yağ deposu soğutma tertibatı
oil cooler baffle yağ soğutucusu ara plakası
oil cooler core yağ soğutucusu peteği
oil cooling yağ ile soğutmalı
oil cup yağlama fincanı, yağdanlık haznesi, yağ kabı, koyungözü yağdanlık
oil deflector yağ atan, çarptırma ile yağı geri çeviren veya sıçratma ile etrafını yağlayan plaka
oil delivery sleeve yağ verme gömleği
oil deposit petrol yatağı
oil discharge pipe yağ boşaltma borusu
oil distribution yağ dağıtımı
oil drain yağ drenajı
oil drain cock yağ boşaltma musluğu
oil drain fuel oil drenajı, yağ boşaltma, yağ drenajı
oil drain plug yağ boşaltma tapası
oil duct yağ kanalı
oil engine petrol ile işleyen makine
oil engine mazotlu motor, ağır yağ motoru, sıkıştırma‐ateşlemeli motor
oil feed control yağ besleme kontrolu
oil feed (a) makina veya mekanizma yataklarına veya hareketli bağlantı mafsallarına yağ basan
cihaz, (b) mazotu silindirler içersindeki enjektörlere veren boru ve manifolt sistemi
oil field petrol bölgesi
oil filled cable yağlı kablo
oil filler yağ doldurma deliği, yağ doldurma kapağı
oil filler cap yağ doldurma ağzı kapağı
oil filler tube yağ doldurma borusu
oil film yağ film tabakası
oil filter yağ filtresi, yağ süzgeci
oil filter base yağ filtresi tablası
oil filter body yağ filtresi gövdesi
oil filter bracket yağ filtresi braketi
oil filter cartridge yağ filtresi kartuşu
oil filter cover yağ filtresi kapağı
oil filter cover gasket yağ filtresi kapak contası
oil filter drain plug yağ filtresi boşaltma tapası
oil filter support yağ filtresi kulağı
oil filter to engine tube yağ filtresi ile motor arasındaki boru
oil filter to engine tube elbow yağ filtresi ile motor arasındaki borunun dirseği
oil filter to engine tube nipple yağ filtresi ile motor arasındaki boru ağzının memesi
oil filter tube clip yağ filtresi borusunun tespit klipsi
oil filter/duplex dubleks yağ filtresi
oil fired sıvı yakıtlı
oil firing yağ yakma, yakıt yakma
oil flinger yağ atan, çarptırma ile yağı geri çeviren veya sıçratma ile etrafını yağlayan plaka
oil flow yağ akışı
oil foaming yağ köpürmesi
oil fuel yağ yakıt
oil gallery yağ galerisi
oil gauge yağ müşiri, yağ göstergesi
oil gauge rod yağ seviyesi kontrol çubuğu
oil grade yağ sınıfı
oil grinding yağ taşlaması
oil groove yağ kanalcığı
oil grooves yağlamayı sağlamak için rulman yüzeylerine ve kayar yatak yüzeylerine açılan kanal
oil gun yağ tabancası
oil header pipe ana yağ borusu
oil heater fuel oil ısıtıcısı, yağ ısıtıcı
oil heating yağla ısıtma
oil hole yağ deliği
oil hose yağ hortumu
oil immersed disc brakes yağ soğutma diskli tip frenler
oil index yağ göstergesi, yağ indeksi
oil indicator yağ göstergesi
oil inlet yağ girişi
oil inlet pipe yağ giriş borusu
oil inlet screen yağ giriş süzgeci
oil lamp yağ lambası
oil layer yağ tabakası
oil leakage yağ sızıntısı
oil level fuel oil seviyesi, yağ seviyesi
oil level gauge yağ seviyesi göstergesi
oil level indicator yağ seviyesi göstergesi
oil line yağ kanalı, yağlama borusu
oil line screen motor karteri yağ süzgeci
oil lines yağ boruları, hatları
oil mist yağ buharı
oil mist fuel oil buğusu, yağ buğusu
oil nipple yağlama memesi, yağ damlalığı
oil opening yağ deliği
oil pan yağ karteri
oil pan yağ tavası
oil pan drain plug karter yağ tahliye tapası
oil pan front end karter ön boğazı
oil pan front end oil seal karter ön boğazı yağ keçesi
oil pan front end oil seal plate karter ön boğaz yağ keçesi plakası
oil pan front end oil seal plate seal karter ön boğaz yağ keçesi plakası keçesi
oil pan front gasket karter ön boğaz contası
oil pan gasket karter contası
oil pan side gasket karter yan contası, karter mantar contası
oil passage yağ kanalı, yağ geçidi, dış taraftan konulan yağı iç kısımlara ulaştıran kanal veya
esnek boru
oil pipe yağ borusu, yağ iletme ve tevzi boruları
oil plate yağlama plakası
oil plug yağ tapası
oil pool petrol yatağı
oil pressure fuel oil basıncı, yağ basıncı
oil pressure adjustment yağ basıncı ayarı
oil pressure cut‐out control yağ basıncı emniyet kontrolu
oil pressure gauge yağ basınç göstergesi, yağ manometresi
oil pressure indicator yağ basınç göstergesi
oil pressure regulator yağ basıncını ayarlama tertibatı, yağ basıncını belirli miktarda tutma
tertibatı, yağ düzenleyicisi
oil pressure regulator valve yağ düzenleyicisi ayar valfı
oil pressure relief valve yağ basınç ayar valfı (yağ basıncı fazlasını yok etmek için açılan valf)
oil pressure relief valve gasket yağ basınç ayar valfı contası
oil pressure relief valve plunger yağ basınç ayar valfı planceri
oil pressure relief valve plunger cap yağ basınç ayar valfı plancer başlığı
oil pressure relief valve spring yağ basınç ayar valfı yayı
oil pressure sending unit yağ basıncını iletme cihazı, motordaki yağ basıncını yağ ibresine
ulaştıran tertibat
oil proof yağ geçirmez
oil pump fuel oil pompası, yağ pompası
oil pump and distributor drive gear yağ pompası ve distribütör tahrik dişlisi
oil pump body yağ pompası bloğu, yağ pompası gövdesi
oil pump body cover yağ pompası bloğu kapağı
oil pump body gasket yağ pompası bloğu contası
oil pump cover yağ pompası kapağı
oil pump cover gasket yağ pompası kapak contası
oil pump cover screw yağ pompası kapak tespit vidası
oil pump drive gear yağ pompası tahrik dişlisi
oil pump drive shaft yağ pompası tahrik mili
oil pump gears yağ pompası iç dişlileri
oil pump idler gear yağ pompası avara dişlisi
oil pump idler shaft yağ pompası avara mili
oil pump inner rotor yağ pompası iç rotoru
oil pump inner rotor pin yağ pompası iç rotor pimi
oil pump outlet pipe yağ pompası çıkış borusu
oil pump outlet pipe nipple yağ pompası çıkış borusu memesi
oil pump relief valve yağ pompası basınç ayar valfı
oil pump rotor yağ pompası rotoru
oil pump screen yağ pompası süzgeci
oil pump shaft yağ pompası mili
oil pump strainer yağ pompası süzgeci
oil pump suction pipe yağ pompası emme borusu
oil pump içten yanmalı motorlarda krank şaftından tahrik alıp yağ haznesindeki yağı yataklara
basan küçük yardımcı pompa
oil pump/gear dişli yağ pompası
oil quenching yağda su verme
oil recovery skimmer petrol toplayıcı
oil recovery skimmer/absorbent belt petrol toplayıcı/emici bantlı
oil recovery skimmer/conveyor belt petrol toplayıcı/taşıyıcı bantlı
oil recovery skimmer/disk petrol toplayıcı/diskli
oil recovery skimmer/weir petrol toplayıcı/savaklı
oil recovery vessel petrol toplama gemisi
oil refinery petrol rafinerisi
oil regulator yağ regülatörü
oil reserve yedek yağ
oil reservoir yağ deposu
oil reservoir hose yağ deposu hortumu
oil retainer yağ tutucusu
oil ring yağ segmanı, yağ bileziği, piston yağ segmanı
oil ring groove yağ segman kanalı
oil ring yağ bileziği, yağ halkası, yağ segman
oil sand katranlı kum, petrol kumluğu
oil scraper yağ kazıyıcı
oil scraper ring yağ sıyırıcı segmanı
oil screw gun vidalı yağ pompası
oil scupper fazla yağın akmasına mahsus delik
oil seal yağ keçesi, keçe
oil seal diaphragm yağ keçesi diyaframı
oil seal diaphragm retainer yağ keçesi diyaframı tutucusu
oil seal dirt deflector yağ keçesi pislik mahfazası
oil seal dust shield yağ keçesi toz kapağı
oil seal guard yağ keçesi muhafazası
oil seal guard stiffener yağ keçesi muhafazası tutucusu
oil seal leather meşin yağ keçesi
oil seal o‐ring yağ keçesi halka bileziği
oil seal packing yağ keçe salmastrası
oil seal pressure plate yağ keçesi basınç plakası
oil seal retainer yağ keçesi tespit bileziği, yağ keçesi tutucusu
oil seal ring yağ keçesi bileziği
oil seal support yağ keçesi yuvası, yağ keçesi mesnedi
oil sealing ring yağ sızdırmazlık halkası
oil separator fuel oil ayırıcı, yağ ayırıcı
oil shales petrollü şistler
oil sink saat plakasında muylu deliği civarında yağ deposu olarak görev yapan küresel hücre, oda
oil slick petrol katmanı
oil slick sinking petrol katmanı çöktürücü
oil slinger yağ sacı, yağ atan, çarptırma ile yağı geri çeviren veya sıçratma ile etrafını yağlayan
plaka
oil sludge yağ tortusu
oil soluble yağda çözünen
oil spill petrol sızıntısı
oil stone yağ taşı
oil storage tank fuel oil depolama tankı
oil stove yağ sobası (ocağı)
oil strainer yağ filtresi
oil strainer cover yağ süzgeci kapağı
oil sump yağ kabı, yağ haznesi
oil sump , içten yanmalı motorlarda krankın altında bulunan ve yağ deposu görevi yapan krank
muhafazası, karter
oil supply yağ temini, tedariki
oil tank yağ deposu
oil tanker fuel oil tankeri, petrol tankeri
oil tanker yağ tankeri
oil temperature yağ sıcaklığı
oil temperature cut‐out control yağ sıcaklığı emniyet kontrolü
oil temperature cut‐out control fuel oil sıcaklığı emniyeti kontrolü
oil temperature regulator yağ sıcaklık düzenleyicisi
oil tempered yağda tavlanmış
oil thermometer yağlı termometre
oil thermostat yağlı termostat
oil thrower yağ atıcı, karterdeki yağı çarpmak suretiyle dağıtıp etrafı yağlayan tertibat, yağ atma
kepçesi, yağ püskürtücüsü
oiltight yağ geçirmez
oiltight case yağ geçirmez mahfaza
oil trap yağ kapanı
oil trough yağ tekneciği
oil tube yağ borusu
oil type (clutch) yağlı tip (kavrama)
oil vessel yağ haznesi
oil viscosity yağ viskozitesi
oil way yağ kanalı
oil well cement petrol kuyusu çimentosu (macunu, yapıştırıcısı)
oil, linseed bkz. linseed oil
oil, petroleum bkz. petroleum oil
oil/fuel akar yakıt
oil/heavy fuel fuel oil/ağır
oil/light fuel fuel oil/hafif
oil/paraffin gaz yağı
oil cataract yağ silindiri
oiler yağlayıcı, yağlayan, yağlama tertibatı, yağdanlık, yağcı
oil‐fired boiler yağ yakan kazan, yakıt yakan kazan
oil‐fired fuel oil yakmalı
oil‐firing fuel oil yakma
oil‐free fuel oilsiz, yağsız
oil‐free (s) yağsız
oil‐gas tar petrol gazı katranı (petrol gazlarının imalatı esnasında, yüksek sıcaklıklarda petrol
buharlarının krakinge uğramasından elde edilen katran)
oiling yağlama
oiling ring , yağlama bileziği, muylu yatağı üst pirinç içersindeki kanal içersine şaft üzerinde
gevsek olarak hareket eden hafif metal bilezik, bilezik dönerken içine daldığı gövde altındaki yağ
deposundan aldığı yağı pirinç yataklara basar
oil pan drain kartel boşaltma
oils yağlama amacı için kullanılan ve üç sınıfta toplanabilen tabii akışkan, (1) hayvanlardan,
bitkilerden veya deniz kaynaklarından elde edilen bileşik yağ, don yağı, genellikle yağ asitindeki
ester ve gliserittir, (2) petrol, kömürden elde edilen hidrokarbon ol
oil‐sealing ring makaralı yataktan yağ akmasını önleyen, yatağın dış kısmındaki sızdırmazlık
halkası
oily yağlı, kaygan
direction yön
oil cylinder bkz. oil cataract buhar geri döndürme (istim geri çevirme) silindirinde piston
hareketini kontrol eden küçük silindir, yağ basıncı, horoz (tetik), ile ayarlanmaktadır
old eski, yaşlı
old structure eski yapı
olden eski
oldham coupling (double slider coupling) oldham kavraması, eksenleri kaçık şaftları
birleştirmek için kullanılan üzerlerine kanal açılmış iki flanş ile bu flanşlar arasına yerleştirilen
ve iki yüzünde birbirine dik olacak şekilde yiv taşıyan yüzer diskin oluşturduğu kavrama tipi
OLE bkz. object linking and embedding
olea bkz. olive
oleaginous yaşlı, oleosus
oleo‐ (ön‐ek) yağ anlamı veren birleştirici
oleometer yağın saflığını muayene aleti
oleosus yağlı
oligarchic network oligarşik şebeke
oligocene oligosen (tersiyer çağının üçüncü dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin
oluşturduğu istifin genel adı)
oligometallic az miktarda maden ihtiva eden
oliver (a) zincir imalatının bazı branşlarında kullanılan basit güç çekici, (b) demirciler tarafından
kullanılan bir ucu yataklanmış diğer ucunda çekiç taşıyan yatay bir şafttan oluşan altaki pedal ile
çalışan üsttede yaylı bir direkten oluşan küçük kaldırmalı düzenek
olivine mafik özellikte bir çeşit demir‐magnezyum silikat minerali
omission ayıklama, atma, seçip çıkarma, çıkarma
omission ihmal
omit kaldırmak, çıkarmak, atlamak, bırakmak, dahil etmemek
omit yapmayı unutmak
omni‐ (ön‐ek) hepsi, her yer anlamı veren ön ek
omnibus omnibüs, seçmeler, antoloji
omnibus (bus) sabit güzergahta gidip gelen büyük tekerlekli halk otobüsü
omnidirectional tümyönlü
omnidirectional microphone tümyönlü mikrofon
omtimeter (optimeter) vida dişlerini standart dişler ile mukayese etmek için mukayese ölçüm
skalasını 1000 kat büyüterek ölçüm yapan optik projeksiyon ölçüm aleti
on açık, çalışır vaziyette, şalterin devreyi tamamlamış durumu
on üzerinde
on account mahsuben
on account of namına, hesabına
on behalf of adına, yerine
on behalf of hesabına, lehine, adına
on board gemide teslim
on board bill of lading gemide teslim konşimento, “gemide’’teslim” şartını taşıyan konşimento
on board vessel geminin üzerinde
on credit veresiye
on deck güvertede teslim
one pipe heating tek borulu ısıtma
on fire tutuşmuş
on load yük altında
on load, on load operation yüklü çalışma
on peak period pik yük zamanı
on site yerinde, yerleşkesinde
on state iletken durum
on the fly anında
on the spot yerinde ve sırasında
on the verge of failure kırılma sınırında, kırılma anında
on the verge of sliding kayma sınırında, kayma anında
on, open açık
on‐board yerleşik, üstünde, üstüne takılı
once bir defa, bir kere
once/at derhal
on‐demand fan değişken devirli pervane
one bir, tek
one digit bir haneli
one digit adder tek sayamaklı toplayıcı
one digit operation tek sayamaklı işlem
one lane tek şerit
one pass assembler tek geçişli çevirici
one pass compiler tek geçişli derleyici
one piece tek parça
one piece of pair bir çiftin bir parçası
one port network tek kapılı devre
one quadrant interchange bir çeyrek kavşak
one sided weaving section tek taraflı örülme kesimi
one to one and onto mapping birebir örten işlev
one to one function birebir işlev
one way tek yol, tek yollu, tek yön
one way clutch tek yön kavraması
one way repeater tek yönlü yineleyici
one way valve bir taraflı açılır valf, tek yönlü valf
one‐address instruction tek adresli komut
one‐at‐once wheel (or engine) , sabit gerilmede belirti uzunluktaki bir ipi pirinç bobin üzerine
saran küçük sargı makinesi
one‐digit tek basamaklı
one‐dimensional consolidation bir boyutlu konsolidasyon, tek yönlü konsolidasyon
one‐dimensional state of stress tek eksenli gerilme hali, tek eksenli gerilme
one‐piece tekparçalı, yekpare
one‐pipe diverting circuit tek boru saptırma devresi, yekpare boru saptırma devresi
one’s complement bire tümler
oneself kendi kendine, kendisi
one‐shot valve anı üfleme valfi
one‐sided derivative tek taraflı türev
one‐to‐one bire bir
one‐to‐one correspondence bire bir haberleşme
one‐to‐one function bire bir fonksiyon
one‐to‐one relation bire bir gönderme
one‐to‐one relation bire bir bağıntı
one‐way tek yönlü
one‐way blade tek taraflı bıçak
one‐way flow control valve tek yönlü akış denetim valfi
one‐way road tek yönlü yol (üzerinde trafiğin yalnız bir yönde hareket edebildiği yol)
one‐way slab hurdi, tek yönlü döşeme
one‐way street bkz. one‐way road
one‐way trip tek yönlü yolculuk (tek gidiş ya da tek dönüş)
ongoing süren, devam eden
on‐highway truck yol kamyonu
on‐hook (telefon) kapalı
on‐hook signal konuşmanın bitimi sinyali
online çevrimiçi
on‐line data collection çevrimiçi veri toplama
on‐line encrypting çevrimiçi kriptolama
on‐line equipment çevrimiçi donatım
on‐line help çevrimiçi yardım, çevrimiçi açıklama
on‐line real time çevrimiçi gerçek zamanda
on‐line testing çevrimiçi sınama
on‐line, online çevrimiçi
onlooker seyirci
on‐off aç‐kapa
on‐off action var‐yok davranışı
on‐off control aç‐kapa kontrol
on‐off keying dur‐başla anahtarlama
on‐off transmission var‐yok iletim
on‐otf valve aç‐kapa valfi
on‐peak current pik yükte pahalı tarifeli elektrik
on‐position açık durum, çalışma durumu
on‐site generation yerinde elektrik üretimi
on‐the‐air yayında
onto üstünde
onto‐ (ön‐ek) var olma anlamı veren birleştirici
onto function örten fonksiyon
onto mapping örten gönderim
ontology yaratılış bilimi
onus görev
onus yük
onus probandi kanıtlama sorumluluğu
onward ileriye doğru
ooze çamur, balçık, akmak, sızmak (çamur için)
ooze, to sızdırmak, sızmak
opacification donuklaşma (kornea veya lensin donuklaşması gibi)
opacity bulanma, tortulanma, bulanıklık
opacity 1. donukluk, kesafet; 2. donuk bölge
opacity ışık geçirmezlik
opacity factor donuk olma faktörü
opal opal, gün taşı, bir çeşit yarı değerli mineral
opalescent opal veya sedefte olduğu gibi renkleri dağınık ve mat gösteren
opalescent yanardöner
opaque 1. donuk, şeffaf (saydam) olmayan, kesif; 2. ışığı geçirmeyen, opacus
opaqueness donukluk
OPEC bkz. organization of petroleum exporting countries
open 1. açık (hava); 2. açık (elektrik devresi); 3. serbest
open açmak, açık
open account açık hesap
open air açık hava
open air storage açık hava deposu
open alignment açık güzergah (başlangıç ve bitiş some koordinatları farklı olan yatay ve düşey
güzergah)
open belt tahrik eden ve tahrik olan kasnakları aynı yönde döndüren doğrudan tahrik kayışı
open burning açık yakma (atık miktarının azaltılması amacıyla çöplük alanlarda yakılması
işlemi)
open caisson method açık keson metodu
open circuit açık devre, kesik elektrik devresi, tamamlanmamış devre
open circuit admittance açık devre geçirisi
open circuit current açık devre akımı
open circuit operation açık devre çalışması
open circut impedance açık devre çelisi
open combustion chamber açık yanma odası
open contact/normally açık kontak/normalde
open curve açık eğri
open cut açık yarma, açık kesme, açık kazı (bir karayolu, demiryolu veya suyolunun geçirilmesi
amacıyla, zemin veya kayadan oluşan topoğrafik yükseltinin açıkta kazılması)
open drainage açık drenaj
open dumping açığa çöp dökme
open ended açık uçlu
open ended evolution sürekli evrim
open ended question açık uçlu soru
open equation of curve çemberin açık denklemi
open excavation açık kazı, açık hendek
open floor delikli döşeme (çelik ızgara vs)
open graded friction course açık gradasyonlu sürtünme tabakası
open half plane açık yarı düzlem
open interval açık aralık
open joint dolgusuz derz, açık derz
open layer açık tabaka (tabakanın alt ve üstünden drenaj)
open line segment açık doğru parçası
open loop control açık döngülü kontrol (denetim)
open loop frequency response açık döngü sıklık yanıtı
open loop game açık döngülü oyun
open loop poles açık döngü kutupları
open loop system açık döngülü dizge
open loop transfer function açık döngü aktarım işlevi
open mapping açık gönderim
open market serbest piyasa
open media framework açık ortam çerçevesi
open number sentence açık sayı cümlesi
open order açık sipariş
open override açma öncelikli
open path açık yol
open pit excavation açık çukur kazısı, açık kazı
open polygon açık poligon
open position (mechanical switch) açık konum
open proposition açık önerme
open rods bkz. crossed rods
open sea açık deniz
open shedding konum değiştirmesi gerektiği zaman hareket ettirilebilmesi için sarılmış iplerin
ayrılması
open space meydan
open statement açık önerme
open system açık sistem (ücretli yolda)
open system açık sistem
open system interconnection, osi açık sistemler arabağlaşımı
open systems interconnection açık sistemler bağlantısı
open tank üstü açık hazne, depo
open traverse açık poligon
open trench açık kazı, açık hendek
open type compressor açık tip kompresör
open type toll collection system açık tip geçiş ücreti toplama sistemi
open winding açık sargı
open wire çıplak tel
open wire loops çıplak hat çiftleri
open wound sargısı seyrek, seyrek sarılmış
open wound coil spring sargısı seyrek helezoni yay
open wound coil spring separator sargısı seyrek helezoni yaylı separatör
open, power on, turn on, switch on açmak
open‐center açık merkezli
open‐end rolls bir ucu gövdeye yataklanmamış değirmen merdaneleri
open‐end traverse açık poligon
open‐end wrench iki ağızlı anahtar, açık ağızlı anahtar, düz anahtar
open‐ended spanner çift ağızlı somun anahtarı
open‐frame connecting‐rod kavisli biyel çubuğu
open‐graded aggregate kesikli derecelenmiş açık gradasyonlu agrega (belli bir boyutta hiç ya da
çok az miktarda malzeme içeren ve sıkıştırıldığında daneler arası boşluk oranının yüksek olduğu
agrega)
opening açıklık, aralık, geçit delikleri
opening ağız, delik, aralık, menfez
opening area etki kalanı
opening die (self‐opening die) sonuna geldiğinde vida dişinden ayrılan pafta
opening directıon açılma yönü
opening in form kalıpta açık bırakılmış yer
opening of a mesh elek deliği açıklığı, elek deliği aralığı
opening of crack çatlak açıklığı
opening pressure açma basıncı
opening pressure püskürtme basıncı
opening, channel bkz. channel opening
opening, clear bkz. clear opening
opening, culvert bkz. culvert opening
opening, drainage bkz. drainage opening
opening, large bkz. large opening
operable ameliyat edilebilir
operand işlenen
operand address işlenenin adresi
operand field işlenen alanı
operand register işlenen yazmacı
operate çalıştırmak, işletmek
operatıng lever kumanda levyesı
operating işletme
operating cable yoke kumanda kablosu çatalı
operating conditions işletme koşullan
operating conditions çalışma şartları
operating cost işletme maliyeti, işletme masrafı
operating current çalıştırma akımı
operating data işletme verileri
operating differential işletme kademesi
operating efficiency işletme verimi
operating equipment işletme ekipmanı
operating expenses işletme giderleri
operating force levye (pedal) sertliği
operating fork çalıştırma çatalı
operating history işletme geçmişi
operating influences çalışma etkilenimi
operating instructions işletme şartları
operating instructions, instructions for use işletim yönergesi
operating interface işletme sınırı
operating knob işletim düğmesi
operating lever çalıştırma levyesi, işletme levyesi, çalıştırma mafsal bağlantısı
operating life çalışma ömrü
operating limits çalışma sınırları
operating load işletme yükü
operating manual işletme el kitabı
operating mechanism işletme mekanizması, tahrik mekanizması
operating memory işletme belleği
operating overload çalışırken aşırı yük
operating panel kumanda paneli
operating point çalışma noktası
operating position işletme durumu, çalıştırma durumu
operating pressure çalışma basıncı
operating pressure işletme basıncı
operating rating taşıma kapasitesinin tayini (köprü, vb), işletme değerlendirmesi
operating rod çalıştırma mili, işletme kolu
operating rod yoke çalıştırma kolu mafsal çatalı
operating rod yoke pin çalıştırma kolu mafsal çatalı pimi
operating sequence manevra sırası (mekanik anahtar)
operating software işletim yazılımı
operating speed çalışma hızı
operating speed işletme hızı (bir sürücünün verilen bir yol üzerinde, uygun hava ve etkin trafik
koşulları altında, hiç bir zaman her kesim için tespit edilmiş olan güvenli proje hızını aşmamak
şartı ile sağlayabildiği en yüksek genel seyahat hızı)
operating system işletim sistemi (bilgisayar)
operating temperature işletme sıcaklığı
operating time işletme zamanı
operating transmitter yayındaki verici
operating voltage işletme gerilimi
operating weight çalışma ağırlığı
operating wheel tahrik kasnağı
operation 1. çalışma, işleme; 2. işlem; 3. manevra (mekanik anahtar)
operation characteristic çalışma özelliği
operation code işlem kodu
operation conditions çalışma şartları
operation cycle manevra çevrimi (mekanik anahtar)
operation drawing imalat resmi, imalat için teknisyene verilen resim
operation instructions işletme talimatı
operation manual kullanım kitabı
operation mode işletme şekli
operation principles çalışma prensipleri, işletme prensipleri, işletme esasları
operation procedure işletme usulü, çalıştırma usulü
operation safety işletme emniyeti
operation time işletme süresi
operation, handling bkz. handling operation
operation, processing, process işlem
operation/interconnected işletme/ enterkonnekte
operation/isolated işletme/bağımsız
operation/manual işletme/el ile
operational işletilebilen, işletmeye ait, işletmeye hazır
operational amplifier işlemsel yükselteç
operational analysis işletim analizi, faaliyet analizi
operational cycle işlem çevrimi
operational game işlemsel oyun
operations personnel işletme personeli
operations research yöneylem araştırması
operations/adjustment işletmesi/ayar
operative temperature işletme sıcaklığı
operator eleman
operator işleç (matematikte); işletmen (sistem)
operator işletici, kullanıcı, çalıştıran, işleten, makine operatörü, makinist, operatör
operator cab(in) operatör kabini
operator interface hizmetlerin kesişme yeri
operator manual işletmenin el kitabı
operator seat operatör koltuğu
operator services işletmen (operatör) hizmetleri
operator weight adjustment knob koltuk süspansiyon ayar topuzu
operator’s compartment operatör bölümü
operator’s seat operatör koltuğu
opinion fikir, düşünce
opponent rakip
opponent karşıt, zıt
opportunity fırsat, elverişli durum, uygun zaman
opportunity cost fırsat maliyeti (üretim faktörlerinin belirli bir hedefte kullanılmaması
nedeniyle kaçırılan fırsatın yaratacağı ölçülebilir nitelikteki maliyet)
oppose karşı çıkmak
opposed blade damper karşıt kanatlı damper
opposed piston‐engine aynı silindir içersinde bir çift pistona sahip, ateşlenecek karışımında bu
pistonlar arasında ateşlendiği motor, bazı motor tipleride v biçiminde silindir bloğuna sahip iki
zamanlı motorlardır
opposed‐cylinder engine silindirleri krank milinin iki tartında ve aynı düzlem içersinde ve
biyelleri aynı krank milinden tahrik alan içten yanmalı motor
opposite karşı, zıt, karşıt, ters, aksi
opposite angle ters açı
opposite of a number sayının karşıtı
opposite ray ters ışınlar
opposite side karşı kenar
opposite state karşıt durum
opposition karşıtlık, zıtlık, karşı koyma veya karşı etki gösterme hali
oppress sıkıştırmak, sıkmak
oppugnant karşı koyan
opt for yapmayı tercih etmek
opt for seçim yapmak
opt out yapmamayı tercih etmek
optical optik
optical axis optik eksen
optical bus optik (ışıl) veriyolu
optical center optik merkez
optical character reader optik damga okuyucu
optical character recognition optik damga tanıma
optical connector optik bağlaç
optical coupler optik (ışıl) bağlaştırıcı
optical disk optik disk
optical disk platter optik disk tablası
optical fiber lightguide optik lif dalga kılavuzu
optical fibre optik (ışıl) lif
optical flat gerçek düz yüzeyden ışık dalga boyu ile mukayese edildiğinde çok küçük bir miktarda
sapma yapan cam veya quartz’dan imal edilmiş yüzey, bu yüzeyler son işlemi yapılmış yüzey
hatalarını ölçmek için kullanılıriar
optical guidance görsel kılavuzlama
optical indicator optik metod kullanarak cam bir perdeye indikatör diyagramını yansıtan veya
onu fotoğrafik bir plakaya kayd eden indikatör makinası
optical illusion göz yanılması
optical image optik imge
optical indicator optik gösterge
optical information storage optik (ışıl) bilgi saklatımı
optical instrument optik alet
optical insulator optik yalıtıcı
optical isotropy bir ortama giren ışın hızının yönden bağımsız davranışı
optical network optik ağ
optical plumb optik çekül
optical scanner optik tarayıcı
optical scanning optik (ışıl) tarama
optical sensor optik duyucu
optical separator optik ayırıcı (araçların otomatik sınıflandırılmasında taşıtın sürekliliğini
algılayan ışınsal sistem)
optical shaft encoder optik kodlayıcı
optical tooling yatağın, gövdenin hizalamasını kontrol eden optik metod
optical transmission optik (ışıl) iletim
optical waveguide optik (ışıl) dalga kılavuzu
optically göz ile
optimal 1. en iyisi, en ala; 2. en uygun
optimal approximation en iyi yaklaşıklama
optimal control en iyi denetim, optimal kontrol
optimal encoding en iyi kodlama, optimal kodlama
optimality criterion eni yilik ölçütü
optimism iyimserilk
optimization en iyileme
optimization optimizasyon, en uygun hale getirme
optimization algorithm en iyileme algoritması
optimize en iyi şekilde kullanmak
optimum en iyi, en elverişli, en uygun, optimum
optimum asphalt optimum asfalt (bir kaplama karışımında, bir veya daha fazla sayıda kritere
göre bulunan en uygun asfalt miktarı)
optimum coupling azami endüksiyon enerji intikali
için kuplaj
optimum load optimum yük
optimum loop gain optimum çevrim kazancı
optimum moisture content optimum su içeriği, optimum nem içeriği (belirli miktarda bir
sıkıştırma ile maksimum kuru yoğunluğun sağlanacağı nem miktarı)
optimum speed optimum hız (verilen bir yol üzerinde, taşıtların trafik hacmini en çok hadde
çıkaracak şekilde, uyguladıkları hızların ortalaması, kritik hız)
option opsiyon, seçme, tercih, seçenek
optional 1. isteğe bağlı, zorunlu olmayan; 2. standart teçhizat grubuna dahil olmayan parçalar
optional isteğe göre opsiyonel
optional seçime bağlı
optionally ihtiyari olarak, isteğe bağlı olarak
opto‐coupler optik bağlaştırıcı
or ya da, veya
or gate ya geçidi, veya geçidi
ora (çoğ. orae), kenar, çizgi, sınır
orange portakal, aurantium, (bkz. a glossary of chemistry)
orange turuncu
orb küre yapmak
orb daire, küre
orbicular küresel
orbicular dairesel, dairevi, orbicularis
orbiculate küre şeklinde
orbiculus (çoğ. orbiculi), 1. çevre; 2. dairecik, küçük disk
orbit yörünge, çember
orbit sharing yörünge paylaşımı
orbital yörüngeye ait
order 1. sıra; 2. komut; 3. düzen; 4. derece, kerte
order 1. emir, buyruk, emir vermek; 2. sipariş, sipariş etmek, ısmarlamak; 3. düzen, sıra
düzenlemek
order list sipariş listesi
order number sipariş numarası
order number motor krank şaftının bir devrinde oluşan burulma titreşimlerinin titreşim sayısı
order of a differential equation türevsel deklemin derecesi
order of magnitude büyüklüğe göre diziliş (sıralama)
order of magnitude büyüklük sıralaması
order of payment ödeme emri
order of the system sistem derecesi
order property sıralama özelliği
order relation sıralama bağıntısı
order statistic sıra istatistiği
order, to 1. düzenlemek; 2. sıralamak; ısmarlamak; 3. komut vermek
ordered sıralı
ordered basis sıralı taban
ordered field sıralı cisim
ordered list sıralı liste
ordered pair sıralı ikili
ordered triple sıralı üçlü
ordering axioms sıralama aksiyomları
ordering bias sıralama yanlılığı
orderly düzgün
ordinal sıra bildiren
ordinal numbers sıra sayıları
ordinance kanun, nizamname
ordinary basit, sıradan
ordinary differential equation bayağı türevsel denklem
ordinary hazards olağan tehlikeler
ordinary maintenance olağan bakım
ordinary rubble masonry cement adi moloz kargir, adi kargir duvar çimentosu
ordinary surface finish adi düzeltme tesviye, adi yüzey düzeltmesi
ordinate ordinat, düşey koordinat
ordinate axis ordinat ekseni
ordinate scale ordinat ölçeği
ordovician ordovisiyen (paleozoik çağının ikinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik
birimlerin oluşturduğu istifin genel adı)
ore cevher, filiz, gevher, maden cevheri
ore‐bin maden filizi deposu
ore‐bunker maden filizi deposu
organ organ, uzuv, organum
organic organik
organic chemistry organik kimya
organic clay organik kil, organik tortu
organic evolution organik evolüsyon, organik evrim (ilk canlı oluşumundan başlayan değişimler
birikerek döllerde yavaş yavaş meydana getirdikleri değişiklikler)
organic impurity organik kirlilik, organik pislik, organik tortu, organik safsızlık
organic materials organik maddeler
organic matter organik madde
organic silt organik silt
organic soil humus, organik zemin, ayrışmış
organik madde
organise organize etmek
organised organize
organism canlı, organizma
organization organizasyon, kuruluş
organization kurum
organization chart kuruluş şeması
organization for economic cooperation and development (oecd) ekonomik işbirliği ve kalkınma
teşkilatı
organization of data set veri kümesinin örgütleşimi
organization of petroleum exporting countries (opec) petrol ihraç eden ülkeler örgütü
organize 1. düzenlemek, organize etmek; 2. örgütlemek
organize, to örgütlemek, örgütleşmek
organizer; electronic organizer elektronik ajanda
organoferric demir ve bazı organik bileşim ihtiva eden
orient doğu
oriental doğuya ait
oriental doğu memleketleri ile ilgili, doğu memleketlerinde görülen
orientate doğuya yöneltme
orientation alışma, yönlendirme, yöneltme, yönelme, uyum, uyma, oryantasyon
orientation angle yönlendirme açısı
orientation error yöneltme hatası
orientation of the principal stresses asal gerilmelerin konumu, asal gerilmelerin doğrultuları
orientation process yöneltme işlemi, yöneltme yöntemi
orientation training uyum eğitimi
orientation, absolute bkz. absolute orientation
orientation, astronomic bkz. astronomic orientation
orientation, exterior bkz. exterior orientation
orientation, inner bkz. inner orientation
orientation, interior bkz. interior orientation
orientation, photo bkz. photo orientation
orientation, relative bkz. relative orientation
oriented yönlü
oriented graph yönlü çizge
orifice delik, ağız, meme deliği, meme ağzı, göz, lüle, orifis
orifice ölçme deliği, orifis
orifice plate ölçme deliği plakası
orifice plugged delik tıkanıklığı
orifice/multi stage kademeli orifis
origin başlangıç noktası, asıl, köken, esas, orijin
origin of coordinates koordinat başlangıcı
origin of photograph resim orta noktası
original orijinal, asıl, esas, ana, özgün
original bill of lading orijinal konşimento
original connection asıl bağlantı, orijinal bağlantı
original contribution özgün katkı
original copy orijinal kopya
original document orijinal belge
original equation ilk denklem
original ground doğal zemin
original ground line doğal zemin hattı
original ground surface doğal zemin seviyesi, doğal arazi yüzeyi
original position ilk vaziyet, işlemeye başlama anındaki durum
original price menşe fiyatı
original rock line doğal kaya hattı
original signal, image başlangıç sinyali, imgesi
original structure ilk yapı, doğal yapı, orijinal yapı
original surface doğal zemin, doğal arazi yüzeyi
originate kaynaklanmak
originate 1. başlamak, başlatmak; 2. yaratmak, meydana gelmek, meydana getirmek ortaya
çıkmak, ortaya çıkarmak
originate a call, to çağrı başlatmak
originated traffic 1. başlangıç trafiği; 2. çıkış trafiği
originating point köken noktası
originating traffic kaynak trafiği
origin‐destination çıkış‐varış, başlangıç‐son
origin‐destination study çıkış‐varış etüdü, başlangıç‐son etüdü (belli bir bölgede belli bir zaman
süresinde taşıt ve yolcu seferlerinin genel olarak bu bölge içindeki seferlerin, transit geçişlerin,
giriş
ve çıkışların hepsini kapsayan çıkış ve varış noktalarının etüdü)
origin‐destination survey bkz. origin‐destination study
o‐ring o‐ring
o‐ring segman, o‐ring
ornament çerçeve
orphan control yalnız ilk satır
orphan line artık satır
orthogonal dik, dik açılı
orthogonal dik
orthogonal axes dik eksenler
orthogonal complement dikgen tümler
orthogonal component dik bileşen
orthogonal curves dik eğriler
orthogonal decomposition dikgen çözüşüm
orthogonal directions birbirine dik doğrular
orthogonal function dikgen işlev
orthogonal functions dik fonksiyonlar
orthogonal matrices dik matrisler
orthogonal matrix dikgen matris
orthogonal projection dikgen izdüşüm
orthogonal seismic force ortagonal deprem kuvveti
orthogonal transform dikgen dönüşüm
orthogonal vector dik vektör
oscillate dalgalanmak, salınmak, sarkaç hareketi yapmak
oscillating conveyor salınımlı konveyör
oscillating current osilasyon akımı
oscillating hitch salınımlı, süspansiyonlu mafsal
oscillating pin salıncak pimi
oscillating stresses Wöhler testinde olduğu gibi gerilmelerin çekme ve basma arasında değişim
göstermesi durumu
oscillating table salınımlı tabla
oscillation salınım, titreşim
oscillation dalgalanma şeklinde hareket, osilasyon
oscillation mode salınım kipi
oscillation screen salınımlı kalbur (elek)
oscillation, center of salınım, titreşim, tireşim (salınım) merkezi
oscillation, tim of sarkaç veya pandülün tam bir salınım yapma zamanı
oscillator osilatör, salındırıcı
oscillator osilatör, elektrik titreşim aleti
oscillator crystal salıngaç kristali
oscillator frequency salınım frekansı
oscillatory current salınımlı akım
oscillogram osilografi yoluyla elde edilen, titreşimleri gösteren çizelge, osilogram
oscillograph salınımyazar, osilograf
oscillograph titreşim veya dalgalanma şeklindeki hareketleri çizelge halinde kaydeden alet,
osilograf
other diğer
other units (diğer birimler)
otherwise aksi halde
otto cycle otto çevrimi
otto cycle otto çevrimi, dört zamanlı bir motorda emme, sıkıştırma, sabit hacımda ateşleme,
genleşme ve egzoz zamanlarından oluşan bir çevrim
otto engine benzin motoru/otto
ounce 28, 35 gram, ons, uncia
ounce ons (28, 35 gram), bir ağırlık birimi
ounce (oz) onz = 28, 3 gr
ourselves kendimiz
out dış, dışarı
out band signalling bant dışı imleşim
out basket giden sepeti
out of balance balans bozukluğu, balanssız
out of band radiation bant dışı ışınım
out of control kontrolsuz, kontrol dışı
out of date tarihi geçmiş
out of doors dışarıda
out of gear dişli çark mekanizmasında dişlilerin birbirleri ile temasta olmadığı boşta olduğu
durum
out of memory yetersiz bellek
out of order hizmet dışı
out of order bozuk
out of order hizmet dışı
out of order tone hizmet dışı sinyali
out of range erimin dışında
out of round oval, oval olarak aşınmış, oval taşlanmış
out of season mevsim dışı, mevsimsiz
out of service hizmet dışı
out of service testing servis dışı sınama
out stroke gaz motorlarında pistonun ateşleme odasından uzaklaşma zamanı
outage devre dışı kalma
outage, required devre dışı bırakma
out‐basket giden sepeti
outbound giden
outbound gidiş, gidiş yönü
outbound traffic çıkan trafik (belli bir bölgeyi bir veya birkaç noktadan terk eden trafik)
outbox giden kutusu
outbreak 1. ortaya çıkma, patlak verme, aniden baş gösterme; 2. salgın
outbuilding ek yapı
outburst ani patlama
outcome 1. son; 2. sonuç
outcrop yüzlek (bir oluşuğun ya da bir yapının yeryüzünde göründüğü yer ya da yüzey), mostra,
maden alt tabaka damarlarının toprak yüzünde görünüşü, alt tabakaların fırlaması, çıkıntı
outdated modası geçmiş
outdoor bina dışı, harici
outdoor air dış hava
outdoor air temperature dış hava sıcaklığı
outdoor antenna dış anten
outdoor appliance dış ortam cihazı
outdoor temperature dış hava sıcaklığı
outer dıştaki, dışarıdaki
outer bearing dış yatak, dış bilya
outer bearing retainer dış yatak tutucusu
outer bracket dış braket
outer bushing dış kovan
outer casing dış kaplama
outer connection dış bağlantı (köprü, üst geçit ile ayrılmış iki yolun birinden diğerine sağa dönüş
yaparak geçecek olan trafiğe ayrılmış olan rampa)
outer dead‐center (bottom dead‐center) pistonlu makinalarda veya pompalarda pistonun krank
miline yakın olduğu konum
outer diameter dış çap
outer edge dış kenar (yol gidiş yönüne göre tip enkesitte sağ banket kenarı)
outer face of a piling wall palplanş perdesinin dış yüzü
outer face of a sheet piling palplanşın dış yüzü
outer flange dış flanş
outer layer dış kat
outer lever dış kol
outer nut dış somun
outer of outside slope memba şevi
outer panel dış panel
outer planetary wheel planet tertibatı
outer race dış bilezik, zarf
outer race bilyalı yatak dış çemberi, rulman yatak dış çemberi
outer race (bearing) dış bilezik, dış zarf (yatak)
outer region dış bölge
outer ring dış bilezik
outer seal dış keçe
outer section dış kesit, dış kısım
outer separation dış ayrım (düz giden trafiğin kullandığı yol platformu ile servis yolu veya
caddesi arasında kalan alan)
outer separator dış ayırıcı, yol ayırıcısı dış separatör (toplama yolu ile erişme kontrollü bir yolun
veya esas caddenin arasındaki engel ayırıcı)
outer shell electron dış kabuk elektronu
outer shoulder dış banket
outer sleeve dış kovan
outer surface dış yüzey
outer torque spring enjektör pompası tork kontrol mekanizması dış tork yayı
outer wheel dönüşte dış tekerlek
outfall açık boşaltım (işlem görmüş ya da görmemiş atık suyu ya da diğer sıvı atıkları doğrudan
doğruya alıcı ortama iletme işlemi)
outfit teçhizat, donatı, imalat için kurulmuş makineler grubu
outflow taşkın, taşma
outflow line taşma borusu, akış kanalı
outflow of pore water boşluk suyunun dışa akışı, boşluk suyunun kaçması
outflow of water su akımı, suyun dışarı akması, suyun kaçması
outflow pipe taşma borusu, akış borusu
outflow tube bkz. outflow pipe
outflow/total akar su debisi
out‐freight gidiş navlunu
outgoing giden, çıkış
outgoing calls barred giden aramalara kapalı
outgoing line circuit çıkış hat devresi
outgoing oil passage çıkış yağ geçidi
outgoing traffic çıkış trafiği
outhouse ek yapı, müştemilat
outlay expenditure gider, harcama
outlet dışarı çıkacak yer, yol, ağız, delik, mahreç
outlet çıkış noktası
outlet boşaltma ağzı
outlet hava çıkışı
outlet air çıkış havası
outlet channel çıkış kanalı, çıkış yolu
outlet cock çıkış musluğu, çıkış vanası
outlet duct verilen hava kanalı
outlet flange çıkış flanşı, tahliye flanşı
outlet flange gasket çıkış flanşı contası, boşaltma flanşı contası
outlet grille çıkış ızgarası
outlet hole çıkış deliği
outlet hose çıkış hortumu
outlet hose clamp çıkış hortumu kelepçesi
outlet nozzle hava çıkış nozulu
outlet opening hava çıkışı, çıkış, çıkış ağzı
outlet piece hava çıkış elemanı
outlet pipe çıkış borusu
outlet port çıkış ağzı, çıkış kapısı
outlet resistance çıkış direnci
outlet tube çıkış borusu
outlet valve çıkış valfı, çıkış supabı, egzoz supabı
outlet velocity hava çıkış hızı
outlet çıkış, menfez, ağız, boşaltma, akış deliği, duvaraltı deliği, elektrik prizi
outline taslak
outline ana çizgiler, çerçeve
outlined font dış çizgili yazıyüzü
outlook seyir yeri
outlook, view görünüm
outlying area şehir dışındaki arazi
outnumber sayıca üstün olmak
out‐of‐balance dengesizlik durumu, dönen cismin üzerinde dönmeden kaynaklanan (eksenel
yönde olmayan) kuvvetin oluşması hali
out‐of‐memory yetersiz bellek
output çıkış gücü
output 1. verim, üretim; 2. çıkış, çıkış devresi; 3. çıktı
output block çıkış bloğu
output buffer çıkış yastık belleği
output bus çıkış veriyolu
output data çıktı bilgisi
output device çıkış aygıtı
output file çıkış kütüğü
output impedance çıkış çelisi
output indicator çıkış devresi göstergesi
output level çıkış seviyesi
output line çıkış hattı
output load çıkış yükü
output matrix çıkış matrisi
output mode çıktı kipi
output modüle çıkış modülü
output node çıkış düğümü
output of a circuit devrenin çıktısı
output port çıkış iskelesi
output power çıkış gücü
output pressure çıkış basıncı
output program çıkış programı
output queue çıktı kuyruğu
output shaft çıkış mili
output signal çıkış sinyali, çıktı
output stage çıkış kademesi
output transformer çıkış transformatörü
output tray çıkış tepsisi
output unit çıkış birimi
output variable çıkış değişkeni
output/saleable ticari üretim
outrage ağır kusurlu fiil
outrigger kamyonlu kreynin denge kolu, şasi genişletme kuşakları, yan mesnet kolu, yan denge
temin kolu
outside dış, dışında
outside air dış hava
outside air contaminant dışardaki hava kirliliği, dış hava pisliği
outside beam dış kiriş
outside blind tente
outside crank ana yataklar dışında krank miline tutturulmuş tek yanaklı krank
outside cylinders gövdenin dışında bulunan, tahrik tekerleğindeki krank muylusu ile çalışan
lokomotif silindirleri
outside diameter dış çap
outside dimension dış ölçü
outside door handle kapı dış kolu
outside face of the wingwall kanat duvarının dış yüzü
outside lap (steamlap) buhar makinalarındaki kayar valfın orta konumda olduğu durumda buhar
bölüm sınırını aşması
outside mirror dış dikiz aynası
outside sensor harici tip sensör
outside storage harici tip depo
outside stringer dış kiriş, dış boylama
outside temperature dış sıcaklık
outside visor ön camın üst tarafına ve dışa konan güneşlik
outside visor center support ön güneşlik merkez tespit çubuğu
outsider üye olmayan meslektaş
outsourcing dış kaynaklardan edinme
outstanding 1. göze çarpan, önde gelen; 2. henüz ödenmemiş, açık hesap
outstanding account kapanmamış hesap, tasfiye edilmemiş hesap, açık hesap
outstanding debt tahsil olunmamış borç
outward harici, dış, dışa doğru
outward flow dışarıya doğru akış
outward flow turbine bkz. turbine
outwash buzul artığı
outweigh daha ağır gelmek
outworn fazla eskimiş oval yumurtamsı, yumurta şeklinde, beyzi, oval, ovalis
oval chuck eksantrikliği sonsuz dişli veya ince dişli vida ile kontrol edilen bileşik ayna, amerikan
aynası, oval amerikan aynası
oval head oval başlı
oval hole cutting oval amerikan aynasında olduğu gibi kontrol edilen kesici (kalem), ile açılan
delik
overhaul revizyon, yenileme
oven fırın, ocak
oven‐dried etüvde kurutulmuş
oven‐dry, to fırında kurutmak
over 1. üzerine, üstünde; 2. aşırı, fazla
over center valve karşı denge valfi
over design aşırı emniyetli boyutlan‐dırma
over flow pressure taşma basıncı
over head crossing üst geçit
over speed protection aşırı hız koruması
over temperature aşırı sıcaklık
overactivity aşırı çalışma, bir organın normalin üstünde çalışması hali
overcoil denge yayının kendi düzlemi üzerinde bulunan eğilmiş son sarımı
overcome aşmak, üstesinden gelmek
overcompacted clay aşırı sıkışmış kil, aşırı konsolide olmuş kil
overcompaction aşırı kompaksiyon, aşırı sıkıştırma
overcompensate fazlasıyla karşılamak
overcompensation aşırı derecede telafi
overconsolidated aşırı konsolide olmuş
overconsolidation aşırı konsolidasyon
overconsolidation ratio aşırı konsoli‐dasyon oranı
overcritical damping, overdamping aşırı sönüm
overcrossing üstgeçit
overcurrent aşırı gerilim (akım)
overdamped system aşırı sönümlü sistem
overdetermination lüzumundan fazla önem verme
overdetermined artık belirtilmiş
overdrawn fazla çekilmiş
overdrive fazla hızlandırma mekanizması
overdrive gear fazla hızlandırma dişlisi
overdrive motorlu taşıtlarda en uygun sürme şartlarında en az yakıtla en fazla hız kazandırmak
amacı ile hız oranını düşürmek için kullanılan cihaz
overdue ödemesi gecikmiş
overestimate değerinden fazla tahmin etmek
overestimation yüksek tahmin
overexcitation aşırı uyarılma
overfeed stoker üstten beslemeli kömür yükleyici
overflow taşmak, taşırmak, feyezan, üstten akış, taşma tertibatı, fazla gelen sıvının akması
overflow area taşma alanı
overflow check taşma gözetimi
overflow connecting hose taşma borusu bağlantı hortumu
overflow dam dolu savak
overflow elbow taşma borusu dirseği
overflow error taşma hatası
overflow guard taşırma muhafazası
overflow pressure taşma basıncı
overflow pressure valve taşma basıncı valfı
overflow pressure valve housing taşma basıncı valfı yuvası
overflow pressure valve housing cover taşma basıncı valf yuvası kapağı
overflow standpipe düşey taşma borusu
overflow structure boşaltım yapısı
overflow tank taşma deposu, radyatör kondansatörü
overflow traffic taşan trafik
overflow tube taşma borusu
overflow valve taşma vanası
overflow vent taşma deliği, ağız
overfold bir yanının eğikliği 90’yi aşan kıvrım
overhang 1. taşmak, çıkıntı yapmak, sarkmak; 2. saçak; 3. üstyapıda dış kirişin dışındaki döşeme
konsolu
overhanging konsol, üstten asılmış, çıkıntı meydana getiren, sarkan
overhanging cylinders üst yüzeği yerine taban plakasının uçlarına vidalanmış motor silindirleri,
böylece piston kolu merkezini aşağı çeker ve yatak tabanını kısaltır
overhanging door kepenk kapı
overhanging pulley son yatağın dışında şafta tespit edilmiş kasnak
overhanging shaft bir kısmı son yatağın dışına taşmış olan şaft
overhaul revizyon, yenileme
overhaul ana bakım ve tamir
overhaul kit büyük tamir takımı
overhaul weld onarım kaynağı, tamir kaynağı
overhead ek yük, destek işlem
overhead bits ek bitler, destek işlem bitleri
overhead cable havai hat
overhead camshaft üstten egzantrik mil
overhead camshaft silindirlerin üzerinde dönen ve yivli şaft veya ayarlama zinciri ile krank
milinden tahrik alan kam mili, kamlar direk olarak manivela kolunu veya sübablan hareket
ettirirler
overhead charges çeşitli masraflar, genel masraflar
overhead clearance düşey gabari, baş üstü açıklığı
overhead coil bkz. ceiling coil tavan tipi serpantin
overhead conveyor yüksek konveyör
overhead cost yönetim masrafları
overhead costs genel giderler
overhead crane köprülü kren
overhead crossing üst geçit
overhead distribution üstten dağıtım
overhead door kepenk kapı
overhead gear (a) havai makina, havai taşıt, (b) maden kuyusu ağzı mekanizması
overhead guard üst muhafaza
overhead line havai hat
overhead operations ek işlemler, genel bakım işlemleri
overhead projector tepegöz
overhead railway asma tren hattı, asma vargel hattı, havai vargel hattı
overhead sign baş üstü levha
overhead structure baş üstü yapı
overhead tracks havai vargel, havai vagon
overhead traveller (overhead travelling crane) bkz. crane
overhead travelling crane gezer köprülü kren
overhead valve engine tepeden supaplı motor
overhead valves üstten emme ve egzoz sübapları
overhead vatves düşey mazot ve benzin motorlarında silindir kafası içersindeki emme ve egzoz
sübabiarı
overhead weld tavan kaynağı
overhead welding tavan kaynağı
overheat hararet yapmak
overheat 1. fazla ısıtmak, fazla ısınmak; 2. soğutma yetersizliğinden motorun fazla ısınması
overheating aşırı ısıtma, hararet
overheating aşırı ısıtma, kızdırma
overhighway üst geçit karayolu
overinflated aşırı şişirilmiş
overinflated tire fazla şişirilmiş lastik
overlain by üzerine konulmuş bulunan
overlap area aşma alanı
overlap period örtüşme süresi
overlap ratio (a) helisel dişlilerde diş yüzeyi genişliğinin eksenel yüzey genişliğine oranı, (b)
mahrut dişlide komşu iki dişin diş açıklıkların yaptığı açılar ve kesişme açılan arasındaki oran
overlap signalling örtüşmeli imleşim
overlap size aşma büyüklüğü
overlap, to bindirmek, üst üste getirmek, üst üste binmek, üst üste oturma, katlama, çıkıntı
halinde kalma, birbiri üzerine binme, bindirme
overlap, to örtüşmek
overlap (a) perçinli plaka veya uzuvların birbirleri üzerine binme miktarları, (b) daha önceki
durma sinyali yanmadan işgal (üzerine trenin gelmemesi) edilmemesi gereken, dur sinyalinin
ilerisinde kalan ray uzunluğu
overlapped örtüşmeli
overlapped command cycle örtüşmeli komut çevrimi
overlapping 1. bir şeyin kenarının diğer bir şeyin kenarı üzerine gelmesi veya getirilmesi; 2. bir
doku tabakasının, üzerindeki veya altındaki diğer bir doku tabakasına dikilmesi
overlapping fields örtüşen alanlar
overlay artma, çoğalma, fazlalık
overlay üstüne kurulan, üstüne çatılan
overlay kaplamak
overlay örtü, üst tabaka, kaplama, mevcut bir üstyapının, ilave tabakalar getirmek suretiyle
taşıma gücünün artırılması, takviye edilmesi
overlay chart yardımcı grafik
overlay network üstüne bindirmeli ağ
overlay program yerpaylaşan program
overlay thickness takviye tabakaları kalınlığı
overlay, to yer paylaşmak; üstüne çatmak
overlayable segment yer paylaşır bölüt
overlaying with asphalt concrete asfalt betonu ile takviye etme
overload aşırı yük
overload 1. fazla yüklemek, fazla yük, aşırı yük, aşırı yükleme; 2. motorun zorlanması
overload breaker devre kesici
overload coupling önceden belirlenmiş tork (moment) değerinin aşılması durumunda güç
iletimini kesen, özel dizayn edilmiş kavrama
overload point aşırı yük değeri
overload protection aşırı yük koruması
overload relay aşırı yük rölesi
overloaded aşırı yüklenmiş
overloading aşırı yük, aşırı yükleme, fazla yükleme
overloading, prolonged bkz. prolonged overloading
overmodulation aşırı modülasyon
overmortaring fazla harç kullanma
overmortaring mix fazla harçlı karışım
overnight bir gecede
overpass üst geçit
overpass highway üst geçit karayolu
overpass railroad üst geçit demiryolu
overplus fazlalık
overpower güç ile yenmek
overpressure aşırı basınç, fazla basınç
overproduction normal miktarın üstünde oluşma (normalin üstünde salgı meydana gelişi gibi)
overproductivity 1. fazla yetiştirme, fazla verimli olma; 2. zihni faaliyetinin artması ve cinsel
arzuların çoğalması
overpumping fazla pompaj, fazla pompalama
overrange erimdışı
overrate fazla değer vermek
overresponse aşırı cevap
override öncelikli olmak
override üstüne binmek, yerine geçrnek
overrun kaplamak, istila etmek, çiğneyip geçmek
overruning clutch marş motoru kavraması
overruning clutch marş motoru kavraması
overrunning clutch serbest tekerlek kavraması
oversanded fazla kumlu, çok kumlu
oversaturation aşırı doygunluk
overseas deniz aşırı
overseas economic cooperation fund (OECF) denizaşırı ülkeler ekonomik işbirliği fonu
(Japonya’da)
overshipped fazla sevk edilmiş
overshoot aşma
overshoot ileri atmak
overshot wheel üst oluklu çark, suyu üstten alır değirmen çarkı, üstten su alan çark
oversize büyük, normalden fazla, standart boyuttan büyük
oversize bearing normalden büyük iç çaplı yatak
oversize piston silindir aşınması dolayısıyla kullanılan normalden büyük çaplı piston
overspeed governor hız regülatörü
overspeed protection device aşırı hız koruyucusu
overstrain aşırı gerginlik veya yorgunluk
overstrain aşırı deformasyon
overstress aşırı gerilme
overstrike, strike over üstüne basmak
oversupply fazla alım
overt açıkça görülen, çok belli
overtake geçmek, sollamak
overtaking geçme, sollama
overtaking sight distance emniyetli geçiş mesafesi
overtemperature aşırı sıcaklık
overthrust kırık düzleminin eğim açısı küçük, ancak atımı büyük olan ters kırık
overthrust fold ters yanı çok ileri sürüklenerek tamamen makaslanmış olan yatık kıvrım
overthrust nappe çok uzağa sürüklenmiş bir bindirme kümesi
overthrust plane üzerinde bindirilmiş bir tomruğun sürüklendiği yüzey
overtime fazla mesai
overtones bir sistemin en küçük frekansının katları olmayabilen ancak en küçük frekanstan daha
büyük olan titreşim frekansları
overturn devrilmek, devirmek, dönmek
overturning aşırı dönme, devrilme, dönme
overturning force devirme kuvveti
overturning moment devirme momenti
overturning, edge of bkz. edge of overturning
overventilation bkz. hyperventilation
overview, review, revise gözden geçirmek
overvoltage aşırı gerilim
overweight fazla yük
overwrite çiğnemek, üstüne yazmak
overwriting error çiğneme hatası
ovoid briket
own kendi
own, to sahip olmak
own weight ölü yük, zati yük
owner sahip, mal sahibi
owner’s guide kullanıcı kılavuzu
owners guide, user’s guide kullanıcı kılavuzu
ownership mülkiyet, sahiplik
ownership, vehicle bkz. vehicle ownership
owning cost sahip olma maliyeti
oxacid oksijenli asit
oxalate oksalat, oksalik asidin tuzu
oxalic acid oksalik asit (HOOC, COOC, 2H2O)
oxidation oksitlenme
oxidation oksidasyon, paslanma (oksijen alan herhangi bir malzemede meydana gelen kimyasal
değişme)
oxidation number oksitlenme numarası
oxidative hardening oksidatif sertleşme
oxide oksit
oxidize oksijen ile terkip etmek, okside etmek, tahmiz etmek, asitleştirmek
oxidized asphalt okside asfalt, blovn asfalt
oxidizing oksitleyici
oxidosis bkz. acidosis
oxyacetylene welding oksijen kaynağı
oxyacetylene oksijen ile asetilen terkibinden meydana gelen bir gaz
oxyacetylene flux oksijen kaynağı tozu
oxyacetylene torch asetilen‐oksijen flaması
oxyacetylene weld oksijen kaynağı
oxyacetylene welding asetilen kaynağı, oksijen kaynağı
oxyacetylene welding rod oksijen kaynak teli
oxyacid (biyokimyada) oksijen ihtiva eden herhangi bir asit, oksijenli asit, oksijen asidi
oxycalorimeter yanan oksijen miktarını ölçme suretiyle gıdanın kalori değerini belirleyen alet,
oksikalorimetre
oxygen oksijen, O sembolü ile bilinen, atom no: 8 ve atom ağırlığı: 16 olan kimyasal element,
oxygenium
oxygen content oksijen miktarı
oxygen cycle oksijen çevrimi
oxygen hose oksijen hortumu
oxygenate, oxygenize oksijen ile karıştırmak, içine oksijen katmak
oxygenated oksijenle yüklü, oksijenle doymuş, oksijenlenmiş
oxygenation oksijenleş(tir)me
oxygenic 1. oksijenle ilgili; 2. oksijenden oluşmuş, yapısında oksijen bulunan, oksijenli
oxyphil asit boya ile boyanabilen, oksifil
oxyphilic asit boyalarla kolayca boyanan, oksifilik
oxysalt oksasit tuzu
ozalid machine ozalit makinesi
ozalid print ozalit baskısı
ozone ozon
ozone elektriklenmiş ve hafif klorin kokusu veren oksijen, ozon (havayı temizlemek için
kullanılır)
ozone layer ozon tabakası
ozone ozon, keskin kokulu, acı, kararsız, mavi, oksijenin değişik formundaki bir gaz olup ‐112 °c
de kaynayan kuvvetli bir oksitleyicidir
ozonize 1. ozonlaştırmak; 2. içine ozon karıştırmak
ozonometer havadaki ozon miktarını ölçen alet, ozonometre
‐P‐
P güç sembolü
P momentum ve basınç sembolü
P type semiconductor p tipi yarı iletken
P.I. oran limiti, gerilme ‐ uzama eğrisinde bu iki büyüklük oranının lineer (sabit) olmadığı nokta
P.S. (proof stress)deneme gerilmesi
PABX otomatik özel santral, PABX
pace ilerleme hızı
pace, to gezinmek, yürümek
pace adım
pace hız
pace gidiş
pachometre pakometre, adımsayar
pachymeter madde (cisim) lerin kalınlığını ölçme aleti, pakimetre
pacing hız denetimi
pacing adımlama
pack ambalaj
pack paket
pack dolgu, salmastra
pack paket, denk, yük, paketlemek, paket yapmak, doldurmak, sıkıştırmak, ambalaj yapmak
pack hazırlamak, paketlemek
pack annealing dolgulu tavlama
pack chest ambalaj sandığı
pack hardening dolgulu sertleştirme
pack, to yoğunlaştırmak (bellek)